6
SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU İDARE MECİDİYE SOKAK 11-13 TEL: 2824 BASIMEVİ LEFKOŞE TEL: 738^8 GİRNE YOLU HERGü SAYFA ... Kıbrıs Konusunda Demeç Verdi Makarios'un Tutumu Memleketi Felâkete m mıkinj'ijT ;u,rs*ı n r * * b,M ‘7 S I > Rpf L„t hlteobJar lart% i bir Se^te* K,y > ^ *ievf m tJİ*İMİ »o L * 1* ® t a & Alı tak Dışişleri Bakam Erkin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Diin Otuz Sayfalık Bir Konuşma Yaptı lt>* ki! Sette çalışa o4'iot»^t*ı ant! *k<?mbun ııiüiıu'ji , ı MN| Vf D f\ . tur \M Jew York 3 :17 Eyiüi’de jturumunda söz alarak bir sa- Birleşmiş Milletlerin İktisadî ’ti- tad törenle acılan Birleş- late yakın süren önemli bir ko ve sosyal sahalardaki kalkı.ı- Milletlerin 1J. dönem top jnuşma yapmıştır. ma faaliyetleri üzerinde Tür- kiye Hükümetinin görüşlerini ERKİN’İN İJEMECİ Dışişleri Bakanı Feridun Ce- (M Sürükleyecek Yunanistandan Kesin Açıklama Bekliyoruz Kıbrıs Türk Cemaat Mecli:.i sı ve önlenmesi için, gerekc- iyeti Anayasanın i e Andlaşma yerlerde ve zamanlarda aman Başkanı Rauf "*aif Denktaş, 'nin yapılmasını ileri sürmekte ların derpiş ettiği Cumhuriyet sız tethişmetodlan ile Türk- jKıbrısın son durumu ile ilgili dır. değildir. Makariov son 3 yıl- [oiarak, Ankarada yayınlanmak | Bugün için,Kibrisiniçinde lık siyaset ve tutumu ile Kıb- ta olan Ajans Tuvk Dergisine bulunduğu acıklı durumu, bü- rısrn ortaklaşa Tü’-k - Rum ida jözel bir demeç v e miştir. Denk .tün çıplaklığıyle ele alarak in resini, tamamen bir Rum ida- taş bu demecinde. Kibrisin jceleyen budemen; aynen ya- resi haline getirmiştir. Türk- son iki yıllık duı umunu tah- yınlıyoruz: lerin hiçbir hakk, verilmemiş; liı etmekte, gidişatı iyi bulma. DENKTAŞ’IN DEMECİ |siyasî baskı, istikbal hakkın- makta ve bunun durdurulma- | “Bugünkü Kıbrıs Cumhuri- daki endişe artmış; icap ettiği tısı devam etmektedir. Ge- Kurul çalışmalarında, Mil- erarası münasebetlerde ge- bu istikamette ceraret verici gelişmeler göstermekten de ge rı kalmamıştır. Gerçekten bu ÇGOL ifade etmiştir. 30 sahife tutan ve Fransız dönemden bJ yana vuku.ı mal Erkin bu nut’cunda, bir ev jca olarak verdiği demecinde ın olaylar ve gelişmelerin velki dönemden bu yana ge- Dışişleri Bakanı Feridun Ce- dönem zarfında, milletlerarası netlendirilmesine ve bu ko çen devrede, Milletlerarası mü mal Erkin, ezcümle şu husus- barış alanında özel bir önem irda her meml.-ketin tutum nasebetlerde kaydedilen geliş- lan belirtmiştir: taşıyan devletlerin temsilcileri Amerika'ya Kaldıranlar görüşlerinin ifadesine im- meler, ezcümle; bu münasebet veren genel görüşmeler1 anmıştır. lerde yumuşama temayüllerine ifaret sayılabilecek olaylar; si- arasında, geçmişe nısbetle da 30 SAYFALIK KONUŞMA ha müsait bir ha^a içinde fav- “Son bir senelik devre, her 'dalı temaslar vukııbulmuştu- an lâhsızlanma, Almanya ve Ber ne kadar milletlerarası barış u müzakereler sırasında Heyeti Bajknnı Dışişleri 1in konularını içme alan umu- ve güvenliğe müteallik meşe- ni Feridun Cemal Erkin, mi güvenlik meseleleri, mü.-:- lelerin halli alanında kat’i ne- 'el Kurul’un ju sabahki o- temlekelerin bağımsızlığı ve tıcelı bir devre olmamış ise de Bu durum bize, ikinci Dünya Harbi sonu devresinin hakim vasfı olan uzun ve verimsiz (Devamı Sayla 5’te) Bugün, Kıbrıs’da Cumhur- lantısında bu konuda bir ko- başkanı Makarios’un; Enosis’i nuşma yapan Prof. Ahmet Şük tthakkuk ettirms pahasına rü Esmer’in sözlerini hafife al bilhassa komüni jt bloka tâviz n amak gerekir: “Kıbrıs’da ko vererek, girişmiş olduğu sakat münist tehlikesi büyüktür. E- politika, meyvelerini vermeğe ger dikkat edilmezse, Kıbrıs, başlamıştır.. İki cemaati biri- !Doğu Akdenizde bir Küba ola Baş Kıbrıs’ı bir Kiiba Yapmak istiyor leı sindirilmeğe çalışılmıştı'-. İdarede Türklere söz hakkı ta nınmamakta; İç işleri Bakanı EOKA’cı Yorgacis’in kurduğ ı gizli polis teşkilâtı geceli guıı düz]ü Türkleri takip etmekte; telefonlarımız dinlenmekte, mektuplarımız gizlice açıl;) okunduktan sonra bize veril- mektedir. A N A Y A S A Y I V'İGNF-MEK 3 yaşına giren Kıbrıs Cum- huriyetini Rum öğrenciler “E- NOSİS . ENOSlS” yaygarala- rı ile kutlarken Makarios ile (Devamı Sayfa 5’te) ya ilân etmiştir. Erkin: “Kın-tercüman olmuştur rıs’da, Rumlara statüyü ihlâl Şurası muhakkaktır ki, bay fırsatı verilmeyecektir”, der-Makarios’un gücü ve kudret.*, ken, bütün Türk Milletinin bu mevcut statükoyu değiştirme- husustaki düşüncelerine de ğe kâfi gelemiyecektir. Diyor Kalpazanların Zengin I ümidi Suya Düştü ip Para Basanların Faaliyetleri j ıın Sürmedi - Bu Hadise ile ilgili j Olarak Yunanistan’da Beş, lıbrıs’ta iki Kişi Tevkif Edildi birine düşürmekten başka bir gaye gütmeyen ve küçük he- sapların arkasını gizlenerek, gizli faaliyetlerle memleket i- dare etmeğe kalkan bu ada- bilir”, diyen Prof. Fsmer, bu endişesinde haklıdır Her şey- den evvel, Kıbııs hakkında, sür’atle bir karara varmak el- zemdir. Bunun di, tek hal ga- mm, durumu ve tutumu artı* resi, bu memleketin, zaman dünyanın meçhuüi olmaktan 'kaybetmeden ikive bölünmesi çıkmıştır. Minyatür Kıbrıs keyfiyetidir. Cumhuriyetiyle, Amerikaya kafa tutacak kadar kendinden KIBRIS - TÜRKİYE ve bütün safahat, bas suplarına anlatıl niştir. Buna göre, altı aydanberi gizlice faaliyette bulunan şe- îekenin mensuplarından bazı- larının, Yunan kolisinin şüp- hesini çekmesi sonunda, Kıb- rıs Polisi ile sıkı işbirliği ya- pılmış ve Kıbrıs’san Yunani;- tana gönderilen vüksek rütbe- teşkilâtının faali.» ı-ti daha he li bir polis subayı da işin mey dana çıkanlmasnda büyük ya rarlık göstererek, biı netice a- I'.nabilmiştir. Yunan Emniyet mensuplar Atina’da basılan sahte Kıbrıs kâğıt paralanndan biri ı İçişleri Bakanlığı Polis çıkarıldığı ve şahtı: Kıbrıs pa- arat Servis nden yapılan irası basmak için faaliyette bu- ıklamada, son zamanla -- lunan bu şebeke mensupları- unanistanda kurulan ve nın yakalandığı bildirilmiştir. Munun da Kıbrıs’ta bu- Dün akşam Polis Başkumaıı Şuna inanılan bir kalpa- danlığında bu mesele ile ilgi]i ! >nce sahte paraların basıldığı Şebekesinin meydana bir basın toplantıs. yapılırı ,ş Ver* t^sbit etmişıer ve takibat larını daha da sıklaştırmışlar- dır. Nihayet 30 Eylülde bas kın yapıp müdahaleye karar veren Yunan polis1 ', şüphe'i i görülen basımevine duhul ev- miş ve orada beş kişiyi yaka- lamıştır. Yakalananlardan aördü Yu- nanlı, biri de Kıbnslıdır. Basımevinde s'.hte para ba- san makineden başka bütün klişeler de ele geçirilmiş ve müsadere edilmiştir. Maznun lar şimdiye kadar 100 tane a liralık kâğıt par i basmışlarsa da bunlardan ancak 24 tanesi bulunabilmiştir. Diğer para- ın m eı- dolayısıyle mahvedildiğı anin yılmaktadır. Elde edilen bilg1 ye göre, kalp beş liralık kâğıt paralardan Kıb.is’a sadece üj tane gönderilmişt'r Bunların Kıbrıs’a tetkik ir n gönderildi ;i kanaati mevcıı’tıır. Kıbrıs’a gelen naralardan da anlaşıldığı gibi, kalpazan : geçen Makarios ve küçük ti- rajlı üç dört gazetesi; kendile rini, Kastronun dev aynasın- dan seyretmektedirler. Geçen ay An*;.?rada topla- nan A. T. A. Konseyinin top- jnüz hazırlık safhasında bulu- nuyordu. Renkler gelıştirilc cek ve daha iyi baskı kullaııı- acaktı. Bunlar 1. et koşada bir Kıbrıslının tasarrufunda bulun muştu. Lefkoşa Polisi, Yun«- n.istandaki şebekenin Kıbrısta- ki koluna mensıi|) bu şahsı dün 11.30 da baş'attığı taha-- riden sonra meydana çıkarmış tır. Gerek Yunani-îtanda, gerek se Kıbrıs’ta, sahce paralar giz iice tedavüle verilmeden ele geçirilmiş olup polis meseleyi tahkike devam etmektedir. B. M. Meclisi kürsüsünden, son üç ayın dış olaylarına ait bir muhasebe yapan Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, Türkiyenin Kıbru hakkındaki sarsılmaz görüşünü, bir defa daha kat’î cümlelerle, dünya- f il m M inim ininin ııı ıııııı ııı m m ııı m m ıı m ı ııı ıı Bevrim Armağanı Film Yıldızlarımızdan Göksel Arsoy’un büyük boy resmini veriyoruz. BAYÜNİZDEN İSTEYİNİZ. I I ■ lllllllll I ■ ■ | | ' Şam Fuarına Katıldık K Resimde, Şanı Fuarında Kıbrıs’ın tarihî yerlerini gösteren, ilgi çekici biı köşe görülüyor. Kıbrıs Ticaret ve Endüstri ^memurun idaresinde bulunan Bakanlığı, 25 Ağustos ile 20 Kıbrıs Pavyonu, özellikle A- | ' Fy'ül arasında Şam’da düzen- rap memleketlerinden gelen jltnen 10’uncu Eniernesyonal jbinlerce kişi tarafından ziya- Fuara özel bir turist pavyonu ret edilmiştir. Ziyaretçilere ile katılmıştır. İngilizce, Fransızca, Almanca Kibrisin turistik, tabii gü- ve Arapça turistik broşürler /elliklerini gösteren ve Turizm cuğıtılmıştır. İlgili kimselere Dairesine mensup kıdemli bir ek bilgi verilmiştiı P para kesmek için kullanılan makine... PERİKLES HRİSTODOLOU KRYTHARİDES Atinadu yakalanan Kıbnslı GEORHİOS S Al LAS 24 yaşında ve Yunan tebaa- HRİSTOS AN\GNOSTOU SOKRATES VRACHODtS LEONİDAS ANAUNOSTOU nm, kalitesizlik v^> renk far a maklı’da sakin... . 1943 d°6ul«lu olan bu Yu- Bu Atlnalı da kalpazanlar Basımevlnin sahibi olup 1914 komisyoncu. Baf kazasının Gl- jh olup Atina’da garsonluk yan İnanlı, sahte para basan basım arasında bulunanlardan biri- te lstanbulda dokmuş; Mısır- jevınde çalışmakta idi. |dir. Tüccarlıkla iştigal etmek- da ve 1949 . 58 yıllarında da tfc İdi. Kıbrıs'ta bulunmuştur fit köyünden oltıj» şimdi Kay makta İdi. MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

İDARE Kıbrıs Konusunda Demeç Verdievrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Ekim/04...Mustafa Kemal’le var ol duklarını, O’nunla var ola - caklarını söylerken,

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU

    İDAREMECİDİYE

    SOKAK 11-13 TEL: 2824

    BASIMEVİLEFKOŞE

    TEL: 738^8 GİRNE YOLU

    HERGü

    SAYFA

    . . . •

    Kıbrıs Konusunda Demeç Verdi

    Makarios'un Tutumu Memleketi Felâketem

    mıkinj'ijT ;u,rs*ı

    n r * * b,M ‘7 S I> Rpf L„th l t e o b J a r lart%i bir Sê te* K,y > ^

    *ievf m tJİ*İMİ»o L * 1 * ® t a &

    Alıtak

    Dışişleri Bakam Erkin

    Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Diin Otuz Sayfalık Bir Konuşma Yaptı

    lt>* ki! Sette çalışa o4'iot»^t*ı ant! *k

  • Sayfa : 2

    İngiliz KemalKıbrıs'ta ANLATAN İNGİLİZ KEMAIYAZAN : H.A.M.

    ikinci Perde Açılıyor— 19 —

    “— Yürü be, yürü, diye bağırdı. Babasına çekti eşe- oğlu eşşek. Tıpkı babası gibi O da böyleydi. > da zora geldim iydi, pes diyordu.”

    Tırmandığımız tepe dimdik ti. Hayvanın da hakkı yok değildi sanki. Fakat bunu Sa lih ’e anlatmak, hiç de kolay olmuyordu. O da, hayvan ka dar anlayışsızlık gösteriyor, hayvanlarla âdeta döğüşmek istiyordu.

    "— Burası bövledir ağam dedi. Çok çekiyorum bu hay vanm elinden. Ama hakkın - da yok değil han'... Çıkılır mı bu yokuş hiç ? Kolay koy mamışlar adını. Bili» m isin:z ne diyorlar bu jokuşun adına bey ?”

    “— Ne bileyim be. işte bir yokuş.

    “— Öyle deg>l, öyle değil beyim. Bu yokuşa adınan şa-

    nman “Yılan Yokuşu’ 'derler Çok yılanları bile patlatmış bu yokuş. Tavşan hiç yo kuştan korkar mı Bey ? Bu

    yokuş onun bile canına okumuş.”

    “— O halde hayvan haklı.“— Haklı olmaya haklı a-

    ma, babasına çerm iş . O da tenbelin b ir isiy li. Dedem an latır.. Babası çatlatmış dede mi. Zavallı dedem mezara çatlak gitti.”

    Gülmek mi lâzımdı, yoksa ağlamak ? Kestiremiyordum ama, galiba hem gülmek hem de ağlamak lâzımdı. Fa kat elimden ne gelirdi, nas'l yardım edebilirdim Salih’e ? Tem iz bir köy gocuğuydu. Hareketlerinden konuşmasın dan, hattâ yem ek yiyişinden bi]e iyi bir insan olduğunu anlamak kolaydı. Ona Muşta fa Kemal’den söz açtım. Mus tafa Kemal adını duyan Sa lih zangır zangır titrem eğe başlamıştı. İçini çekti “Ah, dedi, Allah kısm et etm iye cek mi ?”

    “— Onu görmek istiyor - sun, değilmi Sa;>ih” diye sor dum.

    Evet görm ek istiyordu. Salih Mustafa Kemal’i yalnız

    M uıuı»i"i"iıııı> ınıııınınıııııılııı< ıınııııııııııııııııııaıııııııııııııılııaıılıııııııııııııı>uııılı»"iııl|n

    EKİM AYI YENİLİKLERİMİZİ AÇIKLIYORUZ

    | 1— Kıbrıs’ta ilk defa olarak §GÜZELLİK KIRALİÇESİ ’ ni

    “DEVRİM” SEÇİYOR İ

    2 — Türk Mûsikisine Yön Verenler. HAYATLARI, ESERLERİ, ETKİLERİ

    3— Seri Küçük İlânlar.Ucuz ve seri ilânlarımızdan sür’atle faydalana caksınız.

    4— RESİMLİ ROMAN “ Çalınan Taç” adlı resimli romanımızdan

    çok daha enteresan bir resimli yeni roman.

    5— Kıbrıs’ın Güneyinde Bir Kasaba var : |LİMASOL İ

    PEK YAKINDA GENİŞ TAFSİLÂTIMIZI BEKLEYİNİZ

    C 5, 1 , 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 ütlllllllllllllllltllllllllllllllllllliuilll İH İl ı İl! lif ııııııııı umut

    Kuş AdamınDevrim

    Feciölümü

    KUŞ ADAMIN FECİ ÖLÜMÜ (şekilde bir atlayış yaptı. Les - C onflans’de aynı Kanat takarak atlam.a- Içünkü kardeşine söz ver- yerde tecrübe uçuşu esna

    resimlerinden tanıyor, ilko kulu bitirdiği tarih kitap larından izleyordu. Onun sa. vaşlarını teker teker biliyor, kahramanlıklarını teker te ker anlatıyordu.

    Fakat yalnız Salih değildi. K ıbrıs’ın Ahm et’i, Mehmet'i Emine’si, Fatması hep M ustafa Kemal üstüne titriyor, hep M ustafa Kemal üstüne destanlar, hattâ efsaneler, kahramanlıklar anlatıyorlar dı.

    Her köşe’de, ner evde, her kahvede bir M ustafa Kemal vardı. Onun resimlerini as - mıyan, O’nun hakkında bilgi toplayıp, yaym ıyan, hemen hemen kim se yoktu. Herke*; te bir M ustafa Kemal sevgi si vardı. Büyük kurtarıcıya, bir efsane kahramanı gibi ta pıyorlardı.

    M ustafa Kemal’le var o lduklarını, O’nunla var ola - caklarını söylerken, âdeta he yecan geçiriyorlar, çoğu za ■ man da kendilerinden geçi yorlardı. M ustafa Kemal Kıbrıs Türkü için bir iman m eş’alesiydi. H uını Mustafa Kemal’den alan Kıbrıs Türkü Mustafa Kem al’in yüceliğini destanlaştırıyor, çoğu zaman kahramanlık öykülerine, y e ni yeni şeyler e le y e r e k ,inca nı hayrete düşüren öyküler naklederlerdi. Hele Salih M ustafa Kemal’: anlatırken kendinden geçe/, gözlerini kapar, ânl olarak açar, ufukta M ustafa Kemal'i bulmuş gibi bir davranışlar, O’nun hakkında yazıl ir şiirlerden parçalar okurdu.

    nııınııııııınııınııııııııııınıııııııH 'H'iıi'tıııııııı

    LEFKOŞA TÜRKHALKINA MÜJDE

    Verdiği Her Konserde Büyük Takdir ToplıyanGENÇ KABİLtYETLER

    Müzik Tiyatro Topluluğu 15 Ekim Salı Akşamı Saat 8.30 da Kıştık Şahin Sinemasında.Giriş : 100 ve 150 Mil.i i i i i i i i i i h i h i . uııııınııııııııım m m ı umumim

    iW || iı g g ı f i ı DEVRİM’İN DÜNKÜ SAYISI

    4530 ADE1 BASILMIŞTIR

    lar Fransada yasaktır. A- ,ma geçen hafta bir gün |Doncourt — Les — Con flans’da bu yasağa rağ men Gerard Masselin bu

    miş. Çünkü o 5ün karde sında ölm üştü. 1956 yılın 'şinin ölüm yıldönümüydü da Liverpoolda ölen Leo I Gerçekten de tam bir |Valentin’in yaptığını deyıl önce Kuş — adam Guy Masselin Don Court-

    Lefkoşa Türk Kadınlar Birliği H ayırsever Halkı miza k>ış hazırlıkları için başarı ve kolaylıklar diler - ken hazırlık esnasında gardroplarından çıkacak ve kullanma dışı bırakılacak giyim eşyalarının hayır işle rinde kullanılmak üzere birliğe bırakılmasını rica e

    N o t : Birlik Pazartesi ve Çarşamba günleri ö.s. saat 3 — 5 açık olacaktır.

    “ DEVRİM Klişe Atelyesi ”Her boyda klişe işleriniz için derhal Dev

    rim Klişe Atelyesine müracaat ediniz. En küçük resmi büyülten, en büyük resmi küçülten tesislerimiz emrinizdedir.

    İhtiyaçlarınıza tam mânasiyle cevap verebilecek bir durumda olan klişe atelyemiz Av rupanın en modern makineleriyle teçhiz edil miştir.Müracaat : De»rim Klişe Atelyesi, Girne Yolu

    Veya Kitap Sanayi, Mecidiye SokaK.

    KÜÇÜK YAVRULAR KURTULUŞ TİCARETEVİ

    LEFKOŞA

    Her Türlü okul ihtiyacınızı geçen yıllarda oldu ğu gibi, bu yıl da DAHA KALİTELİ ve DAHA UCUZ Fiatlarla KUATULUŞ TİCARETEVİ’ nden alabilirsi niz.

    Küçük Yavrular!Kurtuluş Ticaretevi

    Sizin yuvanızdır. Daima Kurtuluş Ticaretevini terd i' ediniz.UCUZLUK PRENSİBİMİZDİR

    vam ettiriyordu. Kardeşi ile beraber yeni bir sis te m üzerinde çalışıyordu Ama bunu başarı ile so nuçlandırm adan öldü

    O zaman, Guy’nin pa ram parça olmuş cesedi ö nünde babası G erard’a Sen artık hiç atlam a” de mişti.

    Gerard ise buna karşı lık : “Yemin ettim ” diye cevap vermişti.

    Yine o gün Gerard b a basına şunu itiraf e tm işti Pirinden birinin başına bir kaza gelse bile öteki tecrübelere devam edecek ti.

    PARAŞÜTÇÜLERKaza yerinde Guy Mas

    selin’in hatırasına bir me zar taşı dikilmişti. Bir paraşütçü birliği m ezar taşı m örten k ırm ra ve beyaz renkli paraşütü törenle al mışlardı.

    Toplantının sonunda çift m otörlü eski bir D ragon Gerard M asselin’i 3000 m etre öteye götür m üştü.

    SİYAHBİRNOKTAYükseliş çok yavaş ol

    muştu. Halkın heyecanı artıyordu.

    Nihayet uçağın yanında siyah bir nokta belirdi. Büyüdü, büyüdü önce a dam göründü, sonra ka - natlar. Düşüş devam edi yordu. 1000 metre, 800. - 600, Halkın heyecanı git tikçe artıyordu Ve birden herkes derin hır nefes aldı: Gerard Masselin’in pa raşütü açılıyor lu. 100 ilâ 200 metre arasındaydı. A yağı yere değdiği zaman -j ÎGerard Mailesin sapsarı ^olmuştu. Babası koşmuş, oğlunu kucaklıyordu: “ Bravo , mükemmeldin”

    dedi. %‘“i -LİSANSIHanger G e n rd ’ın nişan

    lısı O dette Bougurt hıçkı ra hıçkıra ağlıyordu. Genç kız gazetecilere : “ K orktum ” dedi.

    Paraşütçüler kulübü - nün bir üyesi de :“Muhak kak elinden lisansını alırla r” diyordu. Guy’nm ölü m ünden beri kanatlarla uçmak Fransa 'da yasak tır”.

    Etrafını arkadaşlarının çevirdiği genç paraşütçü kanatlarını çıkarıyor ve paraşütünü dürüyordu.

    O sırada bir gazeteci:— Neden paraşütü ge;

    açtınız "> diye sordu.— A çam ıyorum , diye

    c ev a p verdi. G g * Sonra da §un '— Bu lîiodeı

    ça lışm ağa dev;,ğim. Fransada o u ly ı uygun bulmuyl! B en ise bunun W h izm et edeceğine rum . Burada sa a d e etmezlerse b3 m em lek ete gideceği

    Kendisinin tehlike (d e n y ılıp yılmadı^ ına, cesur havacı şa bı verm iştir:

    — Havacılığın k k ü sev iyesin e ı% k o la y olmamış ve |j

    ıda k ıym etli insanla, iy a t la n m kaybetmişi B en , tecrübelerin m a cera olarak tekrj yo ru m .

    &

    \

    nruM Diı-ını-ıf n n n r ~~'nr.y»

    Giineş Sigorta Ltd. Şti.MAL VE CANINIZIN KORUYUCUSUDl

    GiiNEŞ SigortaEMNİYETTİR. GARANTİDİR SÜRATTUİ,̂ Avruptyı tesiri

    Avrupa biraray» ‘0|r a k , y e n ' g a 1 B u k o n u d a 1bir örnek Wh , n d e , m â n <

    içten ««len‘ nuyor-

    ün büyük devlet a

    yapıcı k u d r e t i

    #*»al°ln,u$ ntticeleU, biri de, rark MU'et.Şiilik sıfatından ayınp

    „A,rupa devleti haline sok olcudur.

    j r f t l e r d ü n y a ç a p ı ı ^ 1 r dcv|et olan, mm z a m a iyin kapılarına k a d a r d a y a

    Buzlu «Güneş» limonatası

    Kıbrıs M üm essili:CAN KARDEŞLER LTD. ŞTİ.

    50, Atatürk M eydanı, Lefkoşa.

    5668 P. K. 885 fibeler :

    MAGU3A : Otello Seyahat B ü ro s u , 4481.

    Bdı tutmuştu, r ta y li d e v a n t* devirden s o n ra , a y ı

    i, ik tiM di, s ın a i , h i yardım te m in e t

    tin yüzünü t e k r a r e sk : İleri o lan A v r u p a ;

    (İti.

    b iy e n in g eç ird iğ i h e r 1 e r in birçok s a /

    W ® y a ş ta k ile r b iz z a ı (olmuştu. B a lk a n m e m

    ted rıtt-n çekilişi ^ v e A r a b i s 'a n d a k i h a

    . , i lk •M im den ö n c e V i s ıy a s

    «unu , h a rb e g ir im in i, ni

    'L 1 sonunda knrşıla.^ “k 'a r ı y a k in e n b i l i r i z

    ü n , le r iy i g ö r ü ş k a b i ,,u" s e le fi o la n İn ö n ü 'n ü

    T E L : S » r Se« - , 9 , 8 d e

    Sefe'irkmLARNAKA CET SEYAHAT BÜROSU ^ için de h'/Ja>an,yo

    içiniz1

    TEL: 2937 Limasol Ankara Sokak

    TEL: 3101 — 3170 2310 .

    1 1 ı ı aııı ı ım m m mm m m m m m m ım ıim I I 1 I II Jllllllllllllllll I millili IHI ■•İllimi llllllllll.: lıl ilil I I lllllll 1 ıııııı ıımmı 111 mı 11 ıtııııııııııııııtmı ıımııımı 111 ıımııı ıııııım m mı nıımmmmmmmmmmmmmmmmmmmii mımummmmmmmı

    ŞEYTAN TAŞLARIAfif Mapolar

    Tefrika No. 57

    — Abi be, babama seni anlattım çok ar - zuluyor. Nolur bu akşam bize gel.

    — Ne yapacak mışım sizde?— Herşey var abi. Konyak da aldı babam.

    Misafirin şerefine içelim diyor. Anam da ba - yıldı bu işe. Yüzyılda bir gelen misafire elim - den geldiği şekilde ikram edeceğim diyor.

    — Gelemem bu akşam size, yapılacak bir yığın işim var dedim ya. Bırak peşimi, sonra arayı açarız.

    Ali’nin gene boynu büküldü, gözleri yaşar mıştı. Baygın baygın Sevgen’e bakıyor, yalvatı yordu.

    — Gidelim be, dedi, gidelim. Bakalım ne çıkacak bu işin altından? Bir çam devirmeğe kalkayım deme, yakarım seni.

    — Evde beni konuşturm azlar ki. Hep on - lar konuşurlar, ben de dinlerim. Odaya uğrattıkları bile yok beni. Yemeğe de koym azlar bc

    ni. Ben bir köşede atıştırırım . Onlar içerler, ça karlar. Arkasından da şarkılar başlar, sonra da...

    — Kes... Kes artık. Dilin uzun olmasın.— Anam da böyle der bana. Yıldızınız u-

    yuşursa yaman olur halim.— Kes dedim ya.— Abi be, sen de bir tuhaf ad ımsın ki, an

    lıyamıyorum seni.— Anlarsın daha.

    — Yüz yıl anlaşılmıyacak bir adamsın. Bir gü lersin, bir ağlarsın sanki. Sevdiğini kaybetmiş insanların hali var sende. Bir vakit babam da böyle olmuş, sonra anam keşfetmiş onun derd' ni. Babam yangın kalmış Zaliha’ya Sonra araları açılmış, yemekten, içmekten ke silmiş babam. Bir tuhaf olmuş, bir tuhaf olmuş ki anam bile çıkamamış bu işin içinden. Sonra da herşey anlaşılmış.

    Sevgen gülüyordu ama, gene de acıklı bir hali vardı. Karanlık dünyasına bir ışık gibi düş müştü Ali. Dert ortağı oluyordu ona. Acılarını, ıztıraplarını bilmiyordu ama, gene de bu haliy le paylaşıyordu sanki onları.

    — Sizin eviniz uzak mı Ali ? Diye sordu.— Ne uzağı be. Köşeyi dönersin, uzun

    bir cadde var, gidersin, gidersin sonra bizim evi bulursun. Üç odalı bir ev. Ben m utfakta

    yatarım. Anrfmla babam bir odada. Bir de mi - safir odası var ama, öyle G ülsünlenn misafir odalarına hiç de benzemez. Ne yam andır be A bi Gülsünlerin yatak odaları, misafir odaları. Mutfakları bizim bütün ev kadar var . Hem 011 ların herşeyleri makineyle, elektrik 'e Biz o - cakta köm ür yakarız, odun yakarız. Ama Gülsünler gaz yakarlar, elektrik yakarlar. Onlar kışta üşümezler, yazda da terlemezler. Başka türlüdür onların evleri.

    — Sen Gülsünlerin evlerini nerden biliyor sun ?

    Eskiden bakkala gider, eşyalarını taşır dım. Hizmetçileri de var onların. Elleri suya, kömüre değmez. Hep hizmetçi kız nazırlar, öğleyin de sofrada herşeyi hazır bulurlar. A - ma bizim ev böyle mi ya. Ya babam hazırlar, yahutta anam. A radabir ben yum urta, pata- tez kızartırım . Benim hazırladıklarım her ne - dense hem anama, hem de babam ı tatlı geliyor. Akşam sana da bir yum urtalı patatez kı - zartacağım. Pat'maklannı yalava y a la ya yiyeceksin.

    — Sizin evde yum urtalı patatezden baş - ka birşey pişmez mi ?

    Pişer be Abi ama, en güzeli bu oluyor. Bayılırım ben yum urtalı patateze.

    ^Hlrltjı»Hııki

    şeydenyWin ölüğünü

    v »mııiııın*ıımiıı»iıııiinuiMiHiHiı • •ummmımmmmm mmmmmı mmmmmmımmımmmmmnı mmıımımmmm ı ı ı ı ı ı mm ı m ı ı ı ı ınm mı

    : SABAH YAYINI :06.59 Açılış ve program07.00 Kur’anı Ke-'m07.15 İzzettin Ö U "’den

    Tanbur soloları07.30 Haber bülteni07.45 Şükran Doruk’tan

    Şarkılar08.15 Popüler on> müziği08.30 Küçük Korodan şarkılar

    ve kbçekçîler05.00 Kapanış.ÖĞLE YAYINI :11.59 A çılış ve pıo.;ram12.00 Münir Nurettin Selçuk-

    tan şarkılar12.30 Ö ğle melodileri13.00 Bekir Sıtkı Sezgin'den

    şarkılar13.30 Haber bülteni13.45 Kapanış.

    AKŞAM YAYINI .16.59 A çılış ve program17.00 Kıbrıs'a Sel^m 1 '< .30 Çocuk Saaiı16.00 Bağlama TaKimmdan

    Türküler18.15 Orkestralar18.45 Koka Kola programı15.00 Arı Dile Do!>,ru

    19.10 Belkiz şarkılar

    19.30 Haber bülteni19.45 LânitİJproKfJITV

    20.00 Alaeddin Vnv«5ü

    şarkılar20.30 Divan şalr.enmu

    21.00 Hafif klâsik N®121.30 F e n konuşm ası21.45 Kanun, tanbur

    melodileri22 .00 Haber bülten1 22.15 Klâsik T ürkm »

    ^2.45 Ölmeyen eserler

    23 .00 Kapanış.

    vt;

    1 E L E V İ Z Y O N

    19.00 Açıltş ve V** 19.02 Çocuk m fa j 19.38 L a* * 11l'!20.05 Aktünlitf ,20.15 Akdini* Ot*|xı karsılasw*,,,nr" fl Hm.2G.2fi Aralık -120.32 Afk Y « r * ^ T

    b o y d a k i

    I'aş rollerde: Fikret Hakan ve

    ffl«*

    ll," " |i" iın ıııın |n ııl '„ „ lıılıı,ı„ „ ,lı„ ılll|iı1M1„lıl l ıllıılll|ldiılll„ ıllll(lln l||lln lll|lll|ln, ll, IIIII|l!||||||||||||I||I|1

    MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞI

    ll̂ dut,ar̂y İS,' Ve"M

    ^ 191J etl,,eme

    ' s rtKtiı,e ' ü f k |y e n

    etı% k 'tw , Ssı|e s i s <

    T H o to fJ

    !t >£> NSî:1̂ Vj)

    ivr*u,

  • D evrin i 4 Ekim 196 3

    Von Papen' ın T ü r k i y e h â t ı r a l a r ıDEVRİM'in Hikâyesi;

    a,.. lnr>iu«

    S C Ş îd** ^ : “mlt ”v*f

    r ^

    ** lt« b- ^uhai;

    * ya**

    * •* « u * .

    Sabah Kahvaltısını

    ânküve^BuGünkü Hazırla Em i?

    Sayfa : 3

    SİGARA İÇlŞtVlZ SİZİ E L E VERİYOR

    ! BİR KİMSENİN SİGARA ÎÇİŞ TAR7I MEĞERSE GİZLİ HİS VE ARZU- LARININ HUSUSİYET - LERİNİ AÇIG* VURUY- YORMÜŞ.

    Kendisiyle konuştuğu - muz insanın g:7İi maksat larını keşfetm en ince bir san’attır. Ben bu mevzu - da iki dersimi bir falcı ile

    P H^ ' l y o r d a .

    *J*"Kwı diyç

    vrupa MeselesiAvrupa kıtası sakinleri olarak biitiin gücümüzü

    bir araya toplayıp, geçen buhranlı devreleıi de unuta rak, yeni gayret, yeni emellerle çalışmak zorundayız. Bu konuda Türkiyenin bugünkü durumu bize canlı bir örnek teşkil ediyor. Bu genç devlet 27 mayıs tari- bande, mânevi ve iktisadi bir kalkınışın kaibden ve içten gelen kudretle en kati hamlesini yapmış bulu nuyor.

    cessis bir insan olduğunu zu ilk bakışta anladım. Çehrenize soğukkanlı bir eda verm ek istiyordunuz. Demek ki saklam akta olduğunuz bir şey vardı. Sırtınızdaki elbiseye gele lim. Hiçbir renk ve hususiyeti yok. D c 'ıek ki mes leğinizi gizlerr ek arzusun da idiniz. Çünkü her mes

    yaptığım bir röportaj es - lekte takip edilen moda

    ’ - î r fSabahm erken saatlerin ama haklı değil miyim ya söker. Okumaya başlar.

    de evi süpürtnekie meş - gûl olan Osman Bey karı sının yataktan seslenmesi

    ni ? Erken erken kalk ve yiyecek birşey bulma. Her kim olsa öfkelenir de

    jYaprağı masava koymak {üzere iken gözü yine tak vime ilişir.:

    ile süpürmeyi yanda bira ğil mi kocacığ.m ? Sen

    > m JBİİES Sil« v M YtTTlR GAlAYrtDI ’

    4 * r » Mi u m m iH

    C A .4 K A *D £$lfJ i m 3 * \ta

    M 4 * P K. *95

    ♦ ,t >iw :U A 6 1 3 A 4 4 HI

    1 A*NAK-Acnsn

    M» î » ,f

    Atatürk’ün büyük devlet a - tmlanna has yapıcı kudreti

    tarihe malolmuş neticele iden biri de, TCİrk Milletı- şarklılık sıfatından ayırıp

    r Avrupa devleti haline sokuş oluşudur.

    Bir vakitler dünya çapınd ı r dev|et olan, ?aman zaman yana kapılarına kadar d a y ı,

    ’ın Osmar.lı imparatorluğu, ı m müddet Avrupayı tesiri tıl ıda tutmuştu. Hayli devam

    o bu devirden sonra, ayııı ilmi, iktisadi, sınai, hat

    nevi yardım temin et - için yüzünü tekrar eski

    tbetleri olan Avrupaya etti.

    rkiyenin geçirdiği her tür İlklerin birçok sa fin

    bizim yaştakiler bizzat ili olmuştu. Balkan memle

    İlerinden tedricen çekilişini, rika ve Arabis'.andaki hakla dan feragat edişini, ilk dün harbinden önceki siyasi du

    nu, harbe girişini, niha - t harb sonunda karşılaştığı rlukları yakineıı biliriz. Ata rk'ün ileriyi görüş kabiliyeti un selefi olan İnönü’nün de rin seziş gücü, 1918 deki nc

    .*netten memleketin ancak r Şekilde kurtıı'ııp kendini Plıyabilecegine nnlan inan -

    j.rmış. o da tamamivle batı ŞWa prensibine dayanıyordu ^nun için de her şeyden ön- Türkiyenin bütünlüğünü o

    TEL manki siyasi hudutlar için l ımasoı Anün* muhafaza etmesi, veni Ana , . . ,

    T Q : ^ ' T İ ! e Boğazla nn korunması in lüzumlu topral-larmın dı ıda bir hak idd:a etmemek ,lrarı oldu. 1913 den sonra bo ilan Avrupa muvazenesini.! ğurduğu durum, Türkiyenin siyasetine yırdım etti, sucularım 1 9 - i O senesi so

    mda Hâllerle M olotofun ka- ıfiı bir koııfera-stan bahset

    !i*ni hatırlıyaca'ıtır. O za / n Molotof sa irce Bulgari;-n vo „

    hakkı istem işti. Pu hem Bal kanlara, hem de Merkezi Avru panm bir kısmına Sovyetleriıı girm esi demekti. Hitler, 193} tt Bolşevizm e karşı mücadele için verdiği sözü hozmadı ve M olotof’un teklifle-ıni reddetti Bunun üzerine bü'r.Uiği gibi, Avrupada harbin bitirilemiye- ctğ i kestirilince Amerika işe karıştırıldı. İşte hu durumda Türk hükümet adrmları istik balde takibedecekleri politiku- rın şeklini tesbıt ettiler. Hit- ler’in Avrupaya hâkim olması

    İngiliz ve jFransızlarla ittifak etm ekle be raber bir yandan da Doğu ile Batı arasındaki bu m ücadele ye ne olursa olsun fiilen mürn lü n olduğu kada.- katılmamr.-

    iya karar verdiler.

    I Danamrı kuyruı.u kopmuştu 20 temmuz 1941 de Alman v j

    rndan sonra dünvanın mukad cieratı tâyin edilmişti. Artık za ferin m üttefikler» nasib olaca ğını, Alman devlerinin orta - dan kalkması ve Roosevelt'in Sovyetlero gösteıd iği itimaı-

    ^tan sonra Avrupaınn nasıl bir duruma düşeceğini görmeme,c

    |için kör olmak lâzımdı. Nite • kim bir müddet ^onra, Adana görüşm esinde, İnönü ve Saraç eğlu M üttefiklere, Alm anya mağlûb olduğu -akdirde, ona bağlı bütün memleketlerin

    Bolşevikleşeceğini, Almanya ya galebe çalm ış bir Rusya nın, bütün Avrupa ve Türkiye için ciddi bir tehlike teşkil e - deceğini iiade etmişlerdi. Türk devlet adamlarıyle yaptığım temaslarda da da ma hemfikir olduğumuz husus *u idi : Tür kıye, bir Avrupa -ipvleti ola - rak, hem politika, hem de fiili

    karak yatak obasına ko!şar.

    — Buyur P e^inciğ im Bir arzun mu var?

    — Nerde kaldın kocacı ğım ? Her gün bu saatte Ikalktığımı unuttun mu ? Hadi kahvaltımı buraya getir.”

    — Peki kancığım. Sen hiç tatlı canını üzme. He men getireyim Yorgun ol duğunu tahm in ettim de, biraz geciktim. Malûm ya akşam saat o;ı — ikide e ve geldin. Bu saa tte kalka cağın aklımdan geçmedi bile.”

    — Ne dedin ,saat on— ikide mi geldim ? Utan u- tan da yalan söyleme bari. Geldiğim zamanı ben daha iyi bilirim. Saat tam on — ikiye çevrek vardı. Hem sana ne eve geç gel- dimse. Ben sana karışıyor muyum ? Söyle...”

    — Yo karıcığım birşey dediğim yok, ama..

    — Ama.. Ne ?.. Devam et, söyle söyliyeceğini

    — Bu vakitte kalk$ca ğını tahm in etmedim de, kahvaltıyı hazırlayam a dım.”

    — ö f, der. 3u gün de m isafir günü. İşin yoksa durm adan m isafir ağırla.

    — Evet kancığım haklı Allah vere de sinirlerim

    de olsan böyle yapmaz miydin ?

    sın öyle yapardım”

    — Bak kocr.cığım sinirim olduğunu tiiiyorsun. Ufak bir şeyden hemen si nirlenip hasta olurum. Ye mek pisiremem, evi siipü

    Jremem, hele çamaşırı hiç yapamam. Çün'di en ufak;bir aksilik hasın olmama sebep olur. Söyle hasta oi mamı ister misin ?

    — Ne m ünasebet kan çığım. Nf. münasebet. Sen hasta olacağır.a daha iyi ben hasta olayı.n.

    — Bak kocacığım bu saydığım işlerin hiç bir zorluğu yoktur. Sabahle - yin işe gitmeden evi siipü türken bir yandan da ye meği pişirirsin olur biter. Çamaşıra gelince onu da Pazar günleri işin olmadı- ğı zam anlar yaparsın, Ah Ah... nerde o p.-nç kızlık! günlerim. Bunlar oyun jcaktı elimde. Ama şimdi [elimi bile değdi remem. He ;men öfkem kaoarıyor, si birleniyorum .

    bozulmaz.

    Yatak odasındaki yatak 'arı düzeltip m isafir oda iina geçti. Koltukların tozunu aldı. Vazodaki çi • çeklerin suyunu tazeledi ve bir koltuğa oturup ak

    nasında aldım. Çeşitli m aharetleri olan bu falcı ile konuşm ağa gictiğim za man, kendiini fal baktır mağa gelmiş bir müşteri gibi gösterm ek için en ale lâde kostüm ümü giymiş tim.

    Falcının beni kabul et meden evvel bekletip a - nah tar deliğinden tetkik edeceğini önceden biliyor dum. İki tavır takınabiiir dlm. Ya sakin ve soğukkanlı olmak veya son de

    lar vardır...”Melusine devam etti •

    — “ Sigaranızı yakm a - dan evvel, sigara tablası - nı aradınız. Bundan terbi yeli bir insan olduğunuz mânasını çıkarıyorum . Ta bakanızdan sigara alırken seçerek aldınız' Demek ki zevklerine düşkün bir insansınız. Zaten sigarayı içiş tarzınız da tahm inlerimi doğru çıkardı.’

    Ve Bn. Melusine, bana sigara içenlerin kendileri

    rece hareketli olmak. Bi - ni nesuretle e h verdikleri ^inci şekli tercih ettim . n i bir bir anla*t». lYani kanaatim bu m erkez — “ Tereddütsüz çeki

    varyum lardaki balıkları - de idi. On dakika geçtik- Up alman sigara .sahibi[ten sonra ilk sigaram ı yak njn karar sahibi olduğunu tim. Bunda hata etm iş ol gösterir. Eğer tiryaki ken

    — Ne dedin kahvaltıyı [hazırlamadın mı ? Ne du ruyorsun o halde. Gözüm görmesin seni. Çabuk iki dakika içerisinde hazırla ve gel.’

    — Peki ... Piki. Hemen hazırlarım karıcığım. Sen

    — Üzülme karıcığım ben her şeyi yaparım. Yete r ki sen iyi ol

    — öf... öf... Bu koku da ne ? Yoksa yemeği mi yaktın gene ?

    — Sinirlenme karıcı ğım sinirlenme, ben şimdi bakarım. Yandıysa can

    Jseyre daldı

    Kapı çalındı Istem iye 'stem iye yerinden kalka rak kapıyı açtı. Gelen aıtı ca kızıydı, Içertve davet etti. Misafir o l.ısına ge çip oturdular. Pervin am ca kızına :

    — Annen, baban, kar - deşlerin nasıl, iyiler mi, diye sordu.

    Fatoş :

    — Çok şükür hepsi iyi ler sizi sormalı. Nasıl si - nirlerifıiz bira.’ olsun ya tıştı mı ?

    — Eh... nisbeten yatışu sayılır.

    — Bak buna sevindim yenge. Yakınd ı belki ta jmamen iyileşirsiniz, dedi

    — İnşallah kızım, inşal lah.

    duğumu sonradan öğren dim. Melusine nihayet be ni bürosuna kabul etti ve iskambil kâğıtlarını yay İdi, topladı, kesti ve san’a- 1 tının büyük inceliklerini [tatbik ettik ten sonra, medardan gelir giV. çıkan ‘bir sesle :

    — “ Maziye bağlısınız ve sizde klan f '.kri var,” dedi.

    Hayretle, “ Doğru,” dedim. Devam etti:

    “— Bazan m aksatlannı za erişmek için herhangi bir vasıtayı kullanm akta tereddüt etm iyorsunuz.” [Durakladı, sonra ani bir şekilde, ‘‘Ve benim evime lalınıza baktırm nğa gel - imediniz,” dedi. O derece

    dişine verilen sigarayı kabul etm ekte nazlanırsa hem kendini taahhüt a ltına sokm aktan çekiniyor, hem de kibarlığa düşkünlüğü var dem ektir. Sigara nın dum anım üflediğiniz istikam etin önemi büyüktür. Yukarı do;tru üflenirse, tefekküre ve hayal kurm ağa meyil :fade eder

    “ Aşağı doğru üflenirse m ücadeleci ve ekseri inal çı bir k a rak te ri işarettir. Sola kayan dum an aileye bağlılık, sınıf fikri ve bir az züppelik eseridir. On - da dokuz nisnetinde egoi zm ifade eder Enerjik insan dum anı sağa doğru yollar Bazan gösterişçi ve eli açıktır ve geçmişten

    işaşırmıştım ki, aksini id - fazla gelecekle meşguldür.

    “ Sigaranın içiliş ta rz 1 da çok şey ifade eder.. Du manı içine çekmeyen ya gösteriş olması için veya nezaketen sigara içmek-

    (Devamı Yarın)

    dia etm ek aklım dan geç - medi. Melusine:

    “— Yaa azizim .” dedi Çeyrek asırdır fal bakıyo rum ve sözlerden oiduğtı kadar hareketlerden de mâna çıkarm ayı öğren dim. Meselâ, «izin m üte (Devam ı Savla C'da)

    Rumen birlikleri Raltık Den - yat bakımından çekim ser kal

    kızma. Sonra sinirlerin bo sağlığı, başka yemek ya zulur yine, diyerek oda - Parız olmaz mı ? dan ayrıldı. Doğru m utfağa gitti. .Ekmek kızarttı, tereyağı sürdü. Ocağı ya karak sütü hasırladı.

    Yalnız kalan Pervin Ha [mm yatak tan kalktı. Ay - İnanın karşısına geçip şöy le bir gerindi. Kabaran göğüslerini seyretti. Sağa sola dönerek aynanın k^r şısında çeşitli pozlar ver- di. Sonra güliimsiyerek (kendi kendine :

    •a t * * nıAM

    « * * * m_ TV**'** AA

    jzinden K arad en iz kadar olpn sahada Rus hudutlarını aşıver

    ■niyeti altına almak talebin bulunmamış, avnı zaman Saltık Denizin-.' de geçit

    malıdır. Ancak Dü yolda harb sonunda ağırlığını terazi kefo

    diler. 23 Ocak 1942 de KazaH- sinin bir tarafına yerlestirebı lânka Konferansında alınan “ Hı-,K ayıtsız şartsız t°slim ” kar ı

    — Olmaz ya olur mu ? j Paradır bey verdiğimiz para. Daha dikkatli ol da yakma başka defa

    — Ama karıcığım sen sebep oldun yemeğin yan masına. Beni konuşm aya tuttun. Yeimek de yanıp gitti.

    — Bak hele bir bana ka bahat buluyor. Hem akıl öğret, hem de kabahatli çık.

    — Peki... Peki karıcı ğım yine kabahat benim. Biraz durur. Saatına ba - kar.

    • I l ı I ■ l l i l l l l H iD H ı ı ı ı ı ı ıı ı ı ı ı :ı ;ı ı ı n,ı« ı ı ı ı ı ı ı um ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı

    (I DEVRİM ” in Litnasol Biirosu

    t* > 1*

    M*#’M i

    Gazetemiz Limasol kasabasında sayın Limasol’luların her türlü yayın *e baskı işlerini kolaylaştırm ak için bir büro açmış bulunm aktadır.

    Her türlü haberleşme vc yayınla baskı işleriniz için büromuzdaki ilgili ^ k iş iy i görmeniz yeterlidir.

    i* Limasollu vatandaşlarım ızla Limasol kazasındaki bütün vatandaşları ıjMnızın isteklerini daha seri ve daha iyi olarak yapmamız için Büromuzu ziya

    — Y utturduk yine, dedi. Kızıyor gibi yaptık o da inandı biçare. Ama doğru söyleyin Allah âşkı na. Ben kızmasam o kız - m ayacak mıydı ? Kızacak tı elbet. Neden bu kadar geciktin ? Nerede idin ?Kim vardı orada ? Eve na sil geldin ? gibi bir sürü ] saçma sorular soracaktı bana. Halbuki çıkışmakla ımenettim onu öu şekilde konuşm aktan. H atta suç - :1u bile çıkardım onu hiç lyoktan. dedi.

    Bu esnada elinde tepsi olduğu halde Gcman Bey | göründü. Acele ettiği için! Şimdi işten kovul da sa

    — Vay anasım saat se kizi bulduk. Bi

  • ;avfa 4

    i i

    .

    f i

    Yaşanmış Enteresan Olaylar

    Dresdeni TitretenCanavar

    Kaplangı Çifti5 Yaşlarında bir çocukları olan Birsen ve Saltuk

    Kaplangı hem Sahnede hem Perdede Oynamaktadır

    Büyücülük ve sihir sahasındaki tetkİKİer m eyalımda daki pek az hadise 1774 de Almanyanın Dres den Şehrinde bir dukalık Sarayında vuku bulan kadar ehemmiyetli görülmüştür. Bu hadisenin şart ları ve neticelerinin sihiı bazlık tarihinde eşsiz olmak gibi bir hususiyeti vardır. Elde kalan notlar, Alman aristokrasisini ilik lerine kadar titrettiğini is pat ediyor. Hadiseden ö- yıl kadar evvel Georg Sn i.rocpfcr i sim! i esraren giz bir adam 1 eipzigcie - birdenbire- meydana çıkmıştı. Adam, şehrin lüks sayılabilecek hır kahvesi ni işletiyordu- Fakat ara dan bir müddet, geçtikten sonra buranın alelade bir ığleııce yeri okradığı mey dana çıktı. Hakikaten de burası sihir ve büyüye ı- r.anan ve bunları icra e- den kimselerin toplandığı gelip gittiği bir yer oldu. Joh^nn bir büyü ve sihir üstadı olarak i;-im yaptı Kahve, dinlenmek veya sohbet etm ek üzere topla ra n kimselerden ziyade büyü tatbikatı yapan ölü lerin ruhlarını çağıran me raklılarla doluyordu. Bu tecrübeler Lelpzig’de bir çok kimselerin alâkasını çekiyordu. Kahvenin loş localarında olup bitenler, her gece hortlakların, ruh ların toplantılara iştirak ettikleri söylemiyordu. Schroepfer’in sihir ve büyülerini, he/ tarafı siyahlarla örülmüş bir oda, bir insan kafatası ile çeşitli buharların tü t tüğü bir m ihraba karşı ic ra ettiği rivay /t ediliyordu. Bütün bunlara şarla tanlık diyenle.- ise pek a zm lıkta kalıyorlardı. Bu esrarlı Kahvenin şöhreti nihayet Prens Charles’in kulağına kadar erişti. Bu genç Saksonya prensi, giz liden gizliye sıh:r ve büyü ile uğraşıyordu. Merakı uyanan Prens, adamların dan birini Schroepfer’e göndererek ondan Dresde nde maharetini gösterm ek üzere bir toplantı tertip et meşini istedi.

    Sihirbaz Scbroepfer, Prensin babasının bu gibi işlere bir numaralı muha

    lif olduğunu bildiği için, önce kabul etmek istem emişti. Fakat velihat Prens

    (in arzusunu yerine getir memek kötü olacağı için istemiye istemiye kabul et ti. Prensin adamına, yapılacak toplantıuaki göste rilerin gerek Prensin ve gerekse diğer davetlilerin dehşetini uyandırabileceğini söyledi. Fakat adam, alaylı alaylı gülerek uzak laştı.

    Schorepfer, °rensle b :r likte bir program tertipledi. Sihirbaz, yapacağı bu toplantıda Prensin ölmüş olan amcası Şövalyde Ge arg Saxe’m ruhunu çağı ■». racaktı. Şövalye Saxe öldükten ".onra sarayını veii aht prense vermişti. Prens amcasının bu sarayda büyük bir hazine sakıa dığını zannediyordu. Seans esnasında bunun yeri ni öğrenmeyi, amcasının ruhunun hâzinenin bulun tiuğu yeri göstermesini ıs tiyordu. Tecrüt vnin yapılacağı gece sarayın büyük salonunda seçkin bir da - ^vetli zümresi toplanm ıştı Misafirler arasında 19 ka |dar asil kimse bulunuyor du. Kapılar ve pencereler .sıkı sıkı kapatılm ış ve kit jlenmişti. Tecrübe esnasın jda davetliler, Schroepfer- jin çok büyük bir gayret sarfettiğini görmüşlerdi. Sihirbaz ter içinde kalmış tı. Biraz sonra kapalı per. cerelerden tıkırtılar gel - meye başladı. Schropfer, şaşıran davetlilere, bunla rın, kendisini korumakla mükellef ruhların marifet i olduğunu izah etti. Gü ıü ltü ve feryatlar adama- kallı yükseldiği bir sırada birdenbire salonun büyük kapısı gürültü le «çildi İve dehşet içinde kclan da (vetliler m üthiş bir manza ,ra ile karşılaştılar. İçeriye (siyah duman bulutları ile kaplı kürrem si bir şey gır| mişti. Bu dumanlı kürre, ı salonun ortasına doğru i -i derledikçe, içinde, Şöval ‘ ye Saxe’in p ar,’a parça ol muş vücudünüıı kısınılan |göze çarpıyordu.

    İleri geri s a l ın a n bu ha} yalden yüksek ve hırslı bir ses çıkıyordu. “Char les... Beni niçin böyle ra hatsız ettin ?" Salonda

    DOLANDIRICILIK ALEMİNİN ARİSTOKRATL \ I RI. BU ALANDA ŞAMPİYONLUK MERTEBESİ ' Nİ KAZANANLAR DA VAR. C. DUCLOS, 15 YIL İÇİNDE VEDİ MİL YAR FRANKLIK VUR - GUN YAPTI

    Çoğu megaloman olan dolandırıcılar Avrupada- ki “A ristokrat” takm a ad lan ile icrayı sanat eder ler. Şu son yıllar içinde tem ayüz eden dolandırıcı ların birkaçı şunlardır.

    Berg Dükâlığmın vâri si Son Altes Serenissim Prens Friederich - Hem i III de Bernets, Berg Dükü, Saxe — Weirr.ar — Eisen| ash Kontu. (A rseneuli’de: doğan bu adamın adı as -j lında Claude Beernard ıc>j

    Fontenilles Marksij (Gabriel Dord).

    Matignon DLkli (Emile| Couston).

    Karşılıksız çek uzmanı Kont Bronx Housson (As I !a /.wi Georgc Vences 1

    los Bronze idi.Baron Pepin de lâ Cit -

    ronelle (Jean - iVlarie Vaı I re)

    Vikont de Bcaıılien ( - I Michel Colette

    ÇALINAN PARA NEREYE GİDİYOR ?

    Zimmetlerine para geçi ı ren dolandırıcılar bu parayı şans işlerine yatırır - lar. Lotaryacılık yaptıkları zaman at yarışlarında j oynarlar. Z atîn dolandın! cılar bütün paralarını ku mara yatırıp bitirdikten sonra yakalanırlar.

    Bu işin krallarından bi ri de Henri M artini’dir: Bu adam dört yıl içinde dolandırdığı 300 milyon frangı at yarışlarında ye -

    panik kopmuştu. Bu asil davetliler, korku çığlıkları atarak Schropfer’in etrafına toplanmışlar, o - na, kendilerini koruması için yalvarma', ı başlamış lardı. Prens Charles dizle rinin üstüne çökmüş, dua ediyordu... Scbroepfer de ör.ce bir yarı baygınlık ha İme düşmüş oiduğu için, vaziyeti kontrol edemiyor du. Fakat bir müddet son ra kendine geldi Bir ta kim dualar okuyarak ha yaletin geri gitmesini te mine çalıştı. Hakikaten de Şövalyenin ruhu kız - gın bir halde bağıra, çağı ra uzaklaştı. Bunun üzeri ne dehşet içinde kalan da vetliler salondan çıkmak üzere kapıya hticüm etti - ler. Fakat daha kapının yanına henüz yaklaşma - mışlardı. ki, kapı yeniden gürültüyle açıldı ve haya let gözüktü. Schroepfer gene yüksek sesle duaya başlayınca hayclet bu sefer salonu büsbütün ter - ketti..

    Vak’amn he 'ecanı unn tulduktan sonra, Schroep fer dostlarına, kendisiyle beraber şehrin dışındaki Dosendaal ormanına gel dikleri takdirde, onlara daha inanıma/, şeyler gös tereceğini vâdetti. Üç a r kadaşı ile yola çıktı. Cchr oepfer hazırlık yapmak ü zere onların yanndan ay - rıldl. Kalanlar bir müdde*. sonra bir silâh sesi duydu ;lar. Koşup, sihirbazın ya İnini gittikleri vakit, onun ölmüş olduğunu gördüler. Büyü ve sihir Schroepfer- in aklına tesir etmişti...

    Sihirbazın s?.rayındaki m uvaffakiyetine bir ter tip ve hile eseri olduğuna dair delil bulmak imkânı yoktu . Ve böyle bir ru - hun ziyareti hakkında, ispirtizma tarihinde baş - ka bir misale rastlanm a mıştır.

    miştir. Mann Saada adında başka bir dolandırıcı 100 milyon frangı San Re mo kum ar masalarında bı takm ıştır. Lucisn Monner aye de at yan şiarında 40 milyon frank verm iştir Muhasebeci Lucien Tail - ler şansını piyangoda de - nemiş ve zimmetine geçir diği 19 milyon frangı bu işe yatırm ıştı1".

    Roland Saul adında bir dolandırıcı yakalandığı zaman :

    — Beni yarış atları meteliksiz bir hale getirdiler demiştir.

    DOLANDIRICILIK ŞAMPİYONLARI Dolandırıcılık sahasın

    da da şampiyonlar vardır 1956 yılında Pariste

    kambiyoda 4 milyarlık bir kaçakçılık keşfedilmiş ti. 1949’da Robert Pinset adında bir buğday ihracat dolandırıcılığından bir mil yar 225 milyon frank vur m uştur. Ama son günle - rin asıl rekortmeni Char - les Duclos’dur. Bu adanı on beş yıl içinde yedi mil yor frank dolandırm ıştır -

    Teşkilâtlı ahlâksızlığın en genç şampiyonu 195i> yılında on yaşındaydı, "körler için” iane toplu - yordu. Kurbanlarının evine girerken Belediye dam gasını taşıyan resmi bir vesikayı gösteriyordu.

    Birsen ile Saltuk Kap - ilangı, 7 yıl önce evlenmiş ler... Saltuk, evliliklerinin hikâyesini şöyle anlatıyor

    — “ 1955’te Şehir Tiyat rosuyla turneye çıkmıştık Birsen, bana hep “Saltuk ağbi şöyle, Saltuk ağabi böyle” derdi. Bursa’daki tiyatroda temsiller veri • yorduk. Bursa mn kaplıca sına gitmiştik. Havlu ala çaktık. Kuyumcular önün’ den geçerken “Haydi bi -! rer nişan yüzüğü alalım’ ?' dedjm. Birsen de “Olur Saltuk ağbi alalım’ ’de -

    (mez mi ? Tiyatroya dön dük, arkadaşlar “Bakın ne aldık ?” dedik; yüzükleri gösterdik. Orada yedi jkişiydik. Müfit Kiper bir nişan nutku çekti. Yedi kişiye birer şişe gazoz ik- jram ettik. Istanbula dö nünce de evlendik. Bana artık “Saltuk ağbi” demi yor, sadece “Saltuk” di - yor”.

    Saltuk Kapl tngı’nın ba ta s ı İstiklâl Harbine katıl mış bir subay. İzmir yakın larındaki “Kaplangı,, da - ğında 11 yerinden yaralan mış. Onun için bu soyadını almışlar. Babası , tiyat jıoyu çok seviyormuş. Oğ 'lunun tiyatro artisti olma smı istermiş. B ;rgün Muh sin Ertoğrul’a Saltuk’u götürmüş. “Eti senin kemiı ğ> benim” demiş. Saltuk j i.kokulu yeni bitirmiş, yıl| 1944... önce okula giimek hem de tiyatro da çalış mak hoşuna "itmemiş. Fa |kat tiyatroyu o kadar çok j s evmiş ki liseyi güç belâ bitirebilmiş. Yedi yıl sonara “san’at hayatının” 25’ j .inci yılını kutlayacak olanj genç sanatçı Türkiye’de jübilesi yapılan en genç! tiyatro oyuncum olacak- i 37 yaşında çeyrek yüz yıl: lık bir oyuncu.

    Birsen Kaplangı’nın d.r tiyatroya girmesine baba! s. sebeb olmuş Babası er» ki tuluat tiyatrosu oyun - j cularındanmış. Birsen de 12 yaşında 1950’de “Sa - fakta Gelen Kadın” piyesiyle tiyatroya girmiş. Yıl larca çocuk tiyatrosunda oynamış . İstanbul Kon rervatuarına devam etmiş Gülgûn Kutlu, Altan Ka - rmdaş ve Lâle Oraloğlu sınıf arkadaşıymış. Tiyal- ro derslerinden başka ba leye de çalışmış Şimdi, Şehir Tiyatrosunda bazı piyeslerde bale öğretmeni Olga Olcay’ın asistanlığını yapıyor. Eşi Saltuk da

    KARI - KOCA — Birbirlerine yakışan çift boş kaldıkları zaman evlerinde vakit geçir meyi âdet edinmişlerdir. Foto» rafta Kaplangı çiftini evlerin de baş başa görüyorsunuz.

    “İyi saate oisunlar” ve; birçok piyeslerde rejisör asistanlığı yaptı. Bugüne kadar 70 piyeste oynıyan Saltuk Kaplangı 1949’dar.' beri film çevirivor. Anado İti seyircisi onu “Garip ö m er” diye tanırmış. Çün kü ilk filmdeki -ölünde "- Garip Ömer” a lında bir çoban rolü yapıyormuş. Sinemacılar tstanbula yaz dıkları m ektuplarda “O Garip Ömer’deki çocuk - tan olsun filmin biri” der! lermiş. Çevirdiği 19 film arasında en ç A Leylâ Sa yarla başrolünü oynadığı I “Yabancı Adam” filmin;

    — “ Bir filmde köylü çc cuğu rolü yapıyordum. Hümaşah Hiçan da öğret menim oluyordu Türlü yoksulluktan sonra Istan bu a gidip okuyor, adam oluyordum. Filmimi sey reîm iş bir kadın beni dol m uşta gördü : “Siz . o kö; Iü çocuğusunuz, değil mı'

    Oh, oh, aferin evlâdım, bak okumuşsun. Halin vaktin yerinde! Ffendi ol muşsun.. Tahsi', terbiye başka şeydir. Senin “Ho canım ” nasıl ’ Halâ o kö de mi ? demez ni?...”

    beğeniyor:

    — “ Beş filmde Mera duh Ün üç filmde Abdur- rahman Palay’ın asistanlığını yaptım, iki senaryo filme çekildi Eu yıl, se naryosunu haz rladığım bir filmin rejisörlüğünü de üzerim e al lım. Çılgın bir hayat yaşam ak iste yen, öfkeli gençliği anlat mak istiyorum.

    Saltuk Kaplaııgı’nın fi limcilikte unutam adığı hâ tıra lan var:

    Zayıf, soluk yüzlü, ba - -;ık burunlu ve kara göz - lüklü bir adam Paris operasında g ö z lem i sahneye dikmişti. Baleı ;ıı başdar.- ;özü dansetm ekteydi. Sahnenin üzerinde kele - )ek gibi uçar hareketlerle -.ayıyor, kâh r’in l fırıl dö- ıüyor, kâh kolunu yakala ra uzatıyor , kah yerlere iğiliyor, kâh parm ak üstü kalkıyordu. Rüzgârda ka yan bir çiçek, havalanan }ir tüy kadar zarifti.

    Edgar Degas her gece gelip onu seyretm eği âdet edinmişti. Berlin güzel liginin yahut Akışların va gonların farkında değildi, Bütün dikkatim balerinin hareketlerine vermişti.

    Degas, gözlerini biraz rahat ettirdikleri için ka ra gözlük takıyordu. Göz leri gitgide bozuluyordu.. Yaptığı bale resimlerini dansın en sadık akisleri olarak kabul ettikleri için opera balesinin müdürle ri, ona , binaya serbestço girip çıkm a müsaadesini vermişlerdi.I

    D agas’ın annesi Ameri jka’nın New Orleans şeh rinden gelen bir Fransız kadınıydı. Hali vakti yerin de bir adam olan babası llkönceleri Edgar’ın avu - kat olmasını ;stem işti. Fa kat sonradan onun hukuk (fakültesini bırakıp güzel Isan’atlar akadem isine gir mesine göz yumdu.

    i Çok geçm eden oğlan harikûlâde portreler ya tatm ağa koyuldu Fakat 'portre ressam ı olarak bol jpara kazanabilecekken, Edgar hareket güzelliği - inin peşinde gi'.’erek kazan cı terke tti .Paris’in koşu m ahalline dadanarak hır - çın cins atların eşinmesi, şahlanm ası ve koşmasını seyre daldı.

    Degas da herkes gibi zaman, zam an baleleri 5eyre gitm işti, Birkaç ta ne de bale resmi yapmış tı. Yaşı 40’a yaklaşırken bir kere de sahne arkası - aa bakm ağı akletti. Tarih 1870 lerin başlarıydı. Bun dan sonraki 20 sene zar - fında, bale hayatına hâ -

    kim oldu.

    Sonbaharı der ve dansörle reketleri tefe* t i ’ rak adımlannıvejestni m ükem m el^ni seyrederdi. Bir|» kasını takış, ^ 7 |tıp bir kurdelevi f» yapış veya ayÂkkab ,nın kordonlarını y jgibi sahne dışı huji ni de tetkik ederdi

    D egas pek nadire! d e ld en resim vapard, bir teferruatı htın» tutm anın ustaydı, yosu nd ak i motaü^ killerin i çizer idiyse y a ğ lıb oya ile yalnız zad an çalışırdı.

    D egas, gözlerinin de bozulm ası sebebi)!lâşa düştüğü sıraları! yaşında kadardı. Gü ' ne iyi bakmafi, onlı f ğuktan, fazla narlak lardan, aşırı yorgun! tan korumağa girişti, zete dahi okumaz olı u t tu. Fakat görüşü gcı» ^ gitgide zayıflıyordu.

    m-

    Bu sefer, kaıanlık bütün bastırmadan a kün olduğu kadar çok

    i ser vermek telaşına I dı. Dostlannı görmez, vetlere gitmez le mevsfminin Harici zamanlarda stüdyo» kapandı. Bu şartları 1-i da birbiri arkasından fis bale tabloları koyuldu.

    (Devamı Sa/n,J

    » . I I . I I I I İ l ' I i l i I I l i n i n in i n I H i H ı H H I n i r m i l ı H ı l M l ı l H U i 1» 1'1 ' 1 111

    > ' Y î l d ı z , f a l ı *E 3r a

    i —-

    K O Ç IJURCU : (21 Mart - 20 NİMn) - Ne yapıp yapıp hayatınızda ’>ir degı?

    yapınız. MaBOGA BURCU 21 Nısaıı - tl

    Sinirleriniz yorgun. Açık havayımey*"12' .. 21 Haziran)

    olacak»İKİZLER BURCU : (22 M ayıs Yazılı bir haber alacak mem'.nu

    nız. Fakat hemen cevap verme^n mU,) - Y E N G E Ç B URCU : (22 Haziran • 23 ı«

    Öfkelerinize mağlûp olmayınız nu selâm et olduğunu unutmayın .ujU,s)-- ARSLAN BURCU: (24 Temmuz • U

    Bir söz fena halde canınızı sıkı etmeyin. Söyleyen tamir edecek BAŞAK BURCU : (24 Ağustos - « ,

  • Devrim 4 Ekim 1963 Sayfa •’ 5

    S I B A S I I ° S ' ? i J 5 in ®ze* ®eınec' Amerikan Altıncı Filosn Komutan’••Tiirkiyede C elâ l B ayar

    Yine Y arg ılan ıyor” E leftherla gazetesi, yu-

    ;arıdaki başlık altında Is- anbul kaynaklı şu Ren- er haberini yayınlamak- adır:

    “Türkiye Cumhuriyeti- jn sabık Cumhurbaşkanı :elâl Bayar’n rejim ve Jlikûmet aleyhinde de-

    İ İteyjj, ' re, -Sıeç vermekten sanık ola 4e ite)t rake!| ak dünden (geçen gün)

    Cezasına Mahkûm Edildi"

    Fos gazetes', yukarıdaki başlık altında yayınladığı Ankara kaynaklı ö- zel bir haberde, Kanserle Mücadele Enstitüsünün sabık M üdüresi doktor Ps rihan Kabel (Çambel ola- cak)’in Talât Aydemire yardım etm ek ve onu kur

    tika ve taktiklerini neden -çektir. Heyet. Ticaret ve

    tarm ak teşebbüsünde bu ak dünden (geçen gün) lunmak suçundan üç yıl

    ni ibaren Ank,-.ırada yeni- hapse mahkûVn edildiğim ' l! fırıl i'* n en yargılanmasına baş bildirmektedir.

    ' - - ı , , ^ "inmiştir. Bilindiği gibi Kıbrıs’taki Komünistler' i . J^tii ' elâl Bayar halen müeb ; Eleftherİa gazetesi şu

    ***> Parmak hapis cezaS! çekmek yorum u yayınlam aktadır.ü,t'ı '^ K H ir . Bavar, söz konusu

    değiştirm iyorlar0’’Kıbrıs - BAC

    Münasebetleri Fileleftheros gazetesi

    nin bildirdiğine göre, Kıb rıs ile BAC abasındaki ı- kili ticaret anlaşmasının yenilenmesi konusunda m üzakerelerde bulunacak

    ^olan iki kişilik bir Kıbrıs heyeti Pazar günü uçakla Kahireye hareket ede

    Endüstri Bakanlığı kıdem lı m emurlarından Abbas Beha ile Andreas Thrasi vulis’ten müteşekkildir. Bu arada öğrendiğimize göre Kıbrıs Heyeti, Kah: tede bulunduğu sırada iki memleketi ilgilendiren di ğer ticarî konularla Mısır dan ayrılan Kıbrıslılara verilen döviz ( onusunda görüşm eler yapacaktır.

    Dışişleri BakanıErkin’in Konuşmasınin

    ■■ *dir. Bayar,meci, geçici bir süre i-

    n serbest bırakıldığı za- an vermişti”

    ir _ Kaçakçılargece ûejj . Solcu H arav"i gazetesi

    '‘ft idet del(W tanbul kaynaklı şu ha- güzol yayınlamaktadır:

    Ml'innva ^tm^ı'NATO’nun ‘Southex ıleği|(j iosund̂ T isimli tatbikatından

    balerinin d u ld a la n a n k a ^ k ç ıla r ha " iti y$ıto,v*ete geçmişlerdir. Ame

    zadaB( « ’nln ahmcı filosu, r iı bira- Dş-Uttefiklerin çıkarma ha • . m'k de bor ,jetlerini desteklerken-

    -du G- aş- Çakçılantı kullandığı . *• motordan ccp fenerle-

    ıh ut

    yaşındar^sıminki A l akisleri

    ’ çeşitli esanslar ve nay eşyalar boşaltılm akta

    'ardan. » S Kaçınlan malların yen tutan 2 milyon Türk tehlikesini küçümseme-»MCfCfİ

    müdü* ^ ^ d ı r " .«rbestçj «Ankarada Kir T ürk

    “Şövenist Kıbrıs Türk çevreleri, Batıya göz d ağı vermek ve Batıyı Helle jnizme düşm an etmek a- [macı ile Kıbrıs Rumları a- |Tasında Komünist sempa (tisi olduğu intibaını yarat jmağa çalışıyorlar. Son günlerde Kıbrısı ziyaret jeden Amerikalı gazeteci Sultzberger’e de bu konu yu açmışlar, bu zat da bu nu esaslı surette incelem?

    jden New York Times gazetesinde bu konuda ken di görüşlerini yazm ıştır Kıbrıs Rum halkı a raşın ca ezici çoğurcuğu teşkil eden ve Kıbrıs Rum milü yetçileri, Komünizmin

    müsaadesini tu. FaktıKadın D oktor, H ap is

    Amer!

    FraH

    d am o k u babası teri EdS’ir'm avu - sasını •vtmrçti. Fa radan unun huku't tim btr-Jup güzel u akademisine gir

    bütün i -MUSTAFA KEM AL Künoi^DERNEGİNDEN :

    servensfl|lı. Dos Lârnakada Mustafa Ke vetlen * Demeğinin şübesi a- le M:jyor-23m, 3u Sebeple 0 Ekim Pa- hna«iı yjj? günü saat 10 da Kı-j-

    Cennet sinemasında | ^ .stafa Kemal Derneği-

    açılış merasimi düzen ecek, bir de Atatürk

    ^ıi gösterilecektir. Ayva ı “İstiklâl Savaşı Re-te lle n e if l . „ . , ,at lerle serg sı de halkı-

    rîl, :a açık bulundurulacak' tel tsr7

    ı lı,ı/af!Jrsrıecwu^' ar nar*ket fuMİbt1 • p r^ tK İer frtkkaza''

    I- , V '

    rtrk rt

    »hallin

    l. K m m

    Yal®*«uveriffl

    s KIBRIS MÜFTÜLÜĞÜ rtÜSEVVİTLİGlNDENyen

    hareketî ;< s usın i ^^jjjibrıs Müftülü Sayın M.

    â Efendi, halkımızla görıi- .. k kendilerine öğütler ver

    Fi]tf̂ e teftişte bulunmak üze . . . t # Ekim. 1963 turihinde Pa-

    ssi günü ö.s. saat 6.30 da»Kiîetfn

    ■ V ‘r ;T:I:’sırken

    ediyoı*endere (Konedra) köyünüret eyleyecektir.

    mekte, Türk şövenistlerin teklif ettiği gibi menfi ted birlere başvurırak değil, zecrî tedbirlere başvura rak bunun önünü almağa çalışm aktadırlar. Türk şö venistleri AKEI/in kanun dışı ilân edilmesini isti yorlar. Türk ^ v en is tle ri nin Rumları Komünizme meyyal olmakla itham et meleri Kıbrıs’taki durumu iyice bilmiyen safdil yabancılara karşı demagoji ve propagandadır Bizzat Türk şövenistleri Komü nizme karşı na ?ibi tedbir ler aldıklarını açıklamı yorlar. Çünkü o zaman kendilerinin takip ettiği menfi ve parçalayıcı politikanın Devleti aşındırdığı ve halkın menfaatine olacak bir şekilde çalış masına fırsai verilmediği meydana çıkacaktır. Meni lekete felâketi getiren kendileridir. M emleketin refah ve terakkisine set çeken de kendileridir. Pe rişanlık içinde bulunan halk, Komünizmin yay ılmasına imkân bahşeder. Komünist alev ►itan Türk- ler, bu sade gerçeği niçin anlam ak istemiyor? Poli-

    i ,q • "bir2*11®Tın1' san

    KIBRIS TÜRK KOOPERATİF MERKEZ BANKASI LTD.

    BİLDİRİSİ

    Bankamızın eski telefon num aralarının - değiştiği ve aşağıdaki num araların yürürlüğe |

    ( girdiği umum m üşterilerimize ve Kooperatif ;ıpıp̂ 1 Şirketlerine b ild irilir:— ■

    - Banka Servisleri : 72031, 7203? 72033 1: Banka M üdüriyetinin 4257 numaralı te- “

    ,_ ,;rlefonu değişmemiştir.

    'iKiHtııaııiııaıııiMcaııııııııaıınıaınnuınnnnnnınnmınnnınıınıııııı,

    SATILIK DANA VE KISRAK

    O*#®* Beyarmudu (Perg^na) Ziraat Kolejinde Pk ^ ;l . adet erkek dana (kasablık) ile bir kısrak 13 3 ̂

    s,*#? 1 9 6 3 Pazar 8 ünü sab»h saat 10.30 da «-£&art'rma ile satılacaktır. ^

    ' ^ ana*ar İO - 14 aylıktır.|!' ' r kısrak ise 1 2 yaşında ve iş hayvanıdır.

    • ’ P ' n i ,)i Hayvanlar Beyarmudu Ziraat Kolejinde T P1' ' ^ ’örülebilir.

    Okul Müdürü en yüksek fiatı k ıbul etmek‘ö mecburiyetinde değildir.

    raF ̂‘ v rk̂ ' jıi- l: Maarif Müdürlüğünden1 ‘ ‘"Vü IP-

    m

    i (Sayfa l ’den Kalan)i

    I fikir çatışmaların', artık bet- Jkı de gerçekler ve karşılıklı 'güven üzerinde milletlerarası münasebetleri daha iyiye gö-

    Itürecek ojan yeni bir siyasî ikfimin takip ed e .eğ i hususun aa bazı ümitler verecek mali yettedir.

    j İnsanlığı nükleîr bir harbin eşiğine getirm iş J a n Küba buhranı, m ünasebetlerin yunvı çatılması suretiyle çare ve me todların daha iyi bir şekild? j araştırılması yönm den yeni bir hareket noktası olmuştur. Bu gelişm e, gelecekte m illetlerarası m ünasebetlere hak in olm ası gereken zihniyet bakımından huzur verici bir işa ret m ahiyetini alabilir.”

    Bundan sonra, milletlerarası m ünasebetlerde aüsbet yöndeki gelişm eler arasında, nüK leer denem eleri k sm en yasa t lıyan 5 A ğustos farihli Mosko va Andlaşm asını zikreden D; 5 işleri Bakanı, bu Andlaşmanın tam ve genel kontrollü bir s ilâhsızlanmanın sağlanm ası !- çin daha geniş m uhteviyatlı tedbirlerin alınmasına yol açması temennisin'!» bulunm uştur.

    SİLÂHSIZLANMADaha M illetler Cem iyeti z a

    manında silâhsızlanm a proble minin bir hal suretine bağlan ması m aksadiyle yapılmış çalışmalara katılarak, o zam andan beri devamlı surette bu sahada müsbet m esai sarfet- miş olan Türkiyo Hükümetinin silâhsızlanm a .nevzuund-ı- ki görüşünü bir 1-ere daha te- yid eden Feridun Cemal Erkin, bu görüşün nükleer silân larla birlikte, Klâsik silâhlan da içine alan m üessir millef- lerarası bir kontrol altında, ka demeli, m uvazeneli tam ve ge nel bir silâhsızla-ım a esasına dayandığını ifade ile, beşeriye tin bel bağladığı devam lı bir barış ve güvenlik nizamının ancak bu şekilde gerçek leştirilmiş bir silâhsızlanm a üzerine bina edilebileceğini belirtmiştir.

    - Bu m ünasebet1»* müşküllerin | hassaten kontrol bahsinde- kendini gösterd'.ğin1, ayrıca, ̂ bütün alâkadar milletlerin tak

    | dirine mazhar olmuş bir silâh | sızlanma programının m uhte

    lif safhalarını teşkil etmiyen kısmî ve mmtakavi silâhsızlan ma tekliflerinin davaya fayda yerine zarar getirrrek, nükl ;- e. silâhlara sahiy bulunmayan memleketleri savunma imkân larından mahrum kılmaktan ve müşterek em niyet anlaşma larını zayıflatm aktan başka bir sonuç verm ıycceğini teba- rüz ettirmiştir.

    GÜVENLİK Umumî güvenlik m eselele

    rinin silâhsızlanm adan ibaret olmadığını, bunu ı yanında Terlin, Almanya ve Kore m eseleleri gibi uzu-! zamanda-ı beri askıda kalmış m eseleler m evcut bulunduğunu belirten Dışişleri Bakanı, müteakiben, rrütekabil ölçüde milletlerara sı işbirliğine te-mısla, 25 Mayısta kurulan Afrika B’rliği teşkilâtını zikretni^tlr.

    HÜRRİYET VE İSTİKLÂL Bundan sonra sömürgelerin

    hürriyet ve istiklale kavuştu- rujması hareketini hararetle selâm lıyan Feridun Cemal Erkin, asrımızın en bariz vasıfla

    Tından birini bu olayın teşkil

    ettiğini, böylecs Birleşmiş Mil letler Yasasında sarahaten it’2 desini bulan ide~Jlerdfcn birinin tam tahakkuk safhasına konmuş olduğunu, Teşkilâtın kuruluşu sırasında Jye adedi- 51 ken bunun halen 111 ’e u laşmasının, kısa ramanda pek büyük bir terakki sağlanmış olduğuna delâlet ettiğini söy lemiş, Türkiyenin, öteden beri M illetlerin bağım sızlığı mefhu muna sarsılm az bir imanla bağlı olduğunu kaydettikten sonra, Birleşmiş M illetler Y ısasına uygun olarak bu vadide girişilm iş hareketleri, daima desteklem ekten geri kakmadığını söylem iştir.

    Nutkunun son kısmında B.r leşm iş M illetlerin ekonomik ve sosyal kalkınma alanlarında üye m em leketlere yaptığı değerli hizm etleri memnunluk la kaydeden Dışişleri Bakan’, barışın korunması hususunda alman müşterek ^Uvenlik ted birlerinin isabetine işaret etmiş ve çeşitli bölgelerde, ba meyanda Gana ve K ongo’da, Birleşmiş M illetlerin bu tedb'r leri devam ettirebilm esi iç'n ihtiyacı bulunan malî imkân ların sağlanm ası gerektiğini,

    |üyelerin kendi raylarına d ü şen hisseleri mun^azamen öd«

    [meleri icabettiğ'ni, büyük bir ekonomik kalkınma çabası iç-=î risinde bulunm auna ve malî imkânlarının kısıntısına rağmen Türkiyenin, bu konuda kendi payına düşcn malî vecibeleri, eksiksiz verine getird iğini belirterek, bu işte aksı- yan ve İktisadî ve malî imkân lan çok ileri olan üyelerin, bu durumlarına sür atle son vermeleri temennisinde bulunmuş tur.

    Demecini bitirirken Feridun Cemal Erkin, Genel Kurulun son gelişm eleri gerçekçilik, temkin ve teenni -le değerlen direrek, m illetler için artık o nüne geçilm ez bir zaruret haline gelen İktisadî ve sosya! kalkınmayı mümkiin kılacaK atm osferi yaratmaya muvaffa;; olması tem ennisiyle Genel Kj rula 18. dönem çalışm alarında başarılar dilem iş, Türk delegasyonunun bu çalışmalara her zaman olduğu gibi yapıcı bir şekilde katılarak bunların başarıya ulaşmasına yardımc: olacağını ifade etn ;ştir.

    Avustralya, Malezya'ya /ardım edecek

    Birleşmiş M ilh ıleıin D ünyı M eseleleri Komitesinde bir ko nuşma yapan Avustralya D ışişleri Bakanı Si.- Garffield Barwick, M alezya Federasyo. nuna karşı girişilecek bir tecavüz veya tedhiş hareketine

    'karşı, Avustralya kuvvetleri nin M alezya kuvvetlerine yar dım edeceklerini bildirmiş ve A vustralya’nın S'.ngapur, Sabah ve Saravak ülkelerinin is tiklâllerine kavuşmalarını yakın bir komşu olarak takib ettiğini ve alâkalandığını ifad? etmiştir.

    Vekilleri "EOKA'nuı m ücadelesinin devam ettiğini” açık lamakta ve 1985 den önce hedefe varılacağını Rum gazeteleri açıkça yazmaktadırlar, ı Makarios “TUrkler isteseler de istem eseler de Anayasanın tatbik edilem eyen maddelerini değiştireceğini. Bu benim iç meselemdir. I'içbir devlet buna mUdahale edem ez” derken, garanti anlatm asının hükümsüz olduğunu da ileri sürmektedir.

    1 Enosis’e gidilm -yecektir şar tı ile aldığı istiklâli Makarios, Enosis’e gitm ek için kullanmak azmindedir. Ve £ğer g a ranti devletler, başta Yunanis tan olmak üzere, M akarios’un tuttuğu yoldan çevirmezlerde yakın bir gelecekte m em leketi yeniden büyük bir felâkete sürükjiyecektir.

    AÇIKLAMA YAPILMALIMakarios’un tutumunda Yu

    nanistan’ın roiü ı.iiyüktür. Her ne kadar resmi beyanlarında Yunan Hükümeti Makariosun

    • son tutumunu «asvip etm ediği hissini verm ekteyse de b u güne kadar Kıbrıs Rum halkımı ENO SlS’in ada tahakkuk edem iyecağini ve kendilerini bu rüya peşinde koşturanların maceraperest ve zararlı k im seler olduğunu açıklam am ıştır.

    Yunanistanın bu dâvadaki tutumu nedir?

    M akarios İle Vekillerinin

  • Lefter Milli Takım Kadrosuna Alınıyor

    Fenerbahçenin yıldız futbolcusu Lerter K. An- donyadis’e ellinci kere millî takım da oynamak fırsatı verilmesi konusunda federasyon kademelerinde m üspet bir kımılda- başlamıştır. Ankaradan sızan haberlere göre fede rasyon başkam Orhan Şeref Apak bizzat bu konu ile yakından ilgilenmektedir.

    Bu konuda Orhan Şeref Apak yakınları ile yap tığı sohbette Lefter konusunda iyi niyeö taşıdığını ifade etmiştir:

    “Fenerbahçe’nin büyük futbolcusu millî takımımı za uzun yıllar başarı ile hizmet etmiş m üstesna bir oyuncudur. 50 defa millî formayı giyecek o- lanlara federasyon ta ra fından verilmesi uygun gö rülen altın madalyanın şimdilik en kuvvetli adayı adı geçen oyuncudu*-. Eu bakımdan Lefteri şah sen federasyon başkanı olarak bu şereften m ahrum etm ek istem iyorum ” demiştir.

    Y . Pehlivandan sonraÇankayada Birincilikten Olabilirdi

    Napoli, O limpiyatlarında güreş kafilemizin başına gelen bir hâdise va»- ki, gülmek mi iâzım yoksa ağlamak mı, kestiremi yoruz.

    Hâdise şu: Serbest güreşler devam ederken 63 kiloda bir rakibini mağlûp eden Yunus Pehlivan, baş ka m üsabakası yok zannı ile idarecilerimiz tarafın dan otele gönderiliyor. Derken bir de bakıyorlar kı bizim hazretler, Yunusun az sonra Mısırlı ile gö teşmesi lâzım bizim kileri alıyor bir telâş.. Bir taraftan otele haberci gönderiyorlar, diğer taraf tan da minderde o sırada güreşmekte olan bizim ta kımdan Fahrettin Çanka- yaya “aman çabuk tuş yapma” diye ikazlara baş İıyorlar. Çankaya ikazlara uyrak rakib\vle kedi fareyle oynar gibi başlamıştır oynamaya . Dakikalar geçmektedir. Bütün üm itler Fahrettin’in güre ş' uzatmasında... “Aman Fahrettin tuş yapm a” . Fahrettin tuş yapmıyor, fakat dakikalar ilerliyor. Fahrettincik minderin ke narındaki idarecilere yan f;özle bakarak zamanın bitm ekte olduğunu anlat rıak istiyor. “Sen bilirsin hirşeyler yap. ’ Fahrettin ı.ıinderde kıvranmağa ba? I yor. Doktor hemen yanı ra fırlıyor, üç dört daki- la daha kazandık Ama Yunustan hâlâ ses seda yok. Çocuk kuş değil ki, hemen otelden uçup gelsin.. Fahrettin doğrulu yor, güreşi bitmek üzeredir. “Artık yanacağım bir şey kalm adı” der gibilerden bir işaret yaktıktan honra hasmını kucakladı-

    Avrupa Basketbol Turnuvasına On Altı Memleket Katılıyor

    MÜSABAKALAR BU GECE POLONYA’DABAŞLIYACAK. İLK

    RAKİBİMİZ: BELÇİKA13. Avrupa Basketbol

    Şampiyonası varın Polon yanın, Wrocla>v şehrinde başlayacaktır.

    16 devletin iştirak ede- :eği Avrupa Şampiyonası

    maçları iki grup üzerinden oynanacaktır.

    F.l.B.A. gruplardaki ta kımları şöyle tesbit etmiş tir: A Grupu: Yugoslavya, Bulgaristan. M acaristan, Belçika, Türkiye, Ital ya, İsrail, Hollanda..

    B Grupu: Rusya. Fransa, Çekoslovakya, Roman ya, Doğu Almanya, Polonya, Finlandiya, Ispan- ya.

    Akdeniz Oyunlarına iş tırak eden Napoliden W roclaw ’a giden Basketbol Millî Takımımız, yarın gece ilk karşılaşm asını Belçikaya karşı yapa-

    ğı gibi mindere sırtüstü çalıveriyor art'k .

    Sıra Yunusun güreşin - dedir ve rakibi Mısırlı mindere çıkmışt ır Hakem Inormal zaman içinde h ürk güreşçisi gelmeyin |ce haklı olarak Mısırlının jelini kaldırırken, bizimki iler hâlâ telâşlı telâşlı kapı ile minder arasında me kik dokum aktadırlar. Ve

    i işte böylece rahatça sikle itinde şampiyon olup, al- jtın madalya kazanabilecek bir güreşçimiz idarecilerimizin zavallılığı yü zünden diskalifiye edile jrek dereceye bile giremi- lyor.

    çaktır. M üsabakaların fik stürü şöyledir:BUGÜN:

    A Grupu : Yugoslavya- Hollanda, Bulgaristan - is rail, M acaristan - İtalya, Türkiye - Belç;ka.

    B Grupu : Rusya - F inlandiya, İspanya - Polon ya, Fransa - D. Almanya, [Çekoslovakya - Romanya5 Ekim Cumartesi :

    A Grupu : Yugoslavya- Israil, Hollanda - İtalya, Türkiye - Bulgaristan, Ma caristan - Belçika.

    B Grupu : Rusya - Polonya, Finlandiya - D. Al i manya, İspanya - Roman lya, Fransa - Çekoslovakya.6 Ekim Pazar

    A Grupu : Yugoslavya- Italya, Türkiye - İsrail, Hollanda - Beıçika, Bulga Tistan - M acanstan.

    B Grupu : Rusya - D. Almanya, Finlandiya - Çe Ikoslovakya, Polonya - Ro jmanya, İspanya - Fransa.7 Ekim Pazartesi :

    A Grupu : Türkiye - Yu goslavya, Italva - Belçika İsrail - M acanstan, Hollanda - Bulgaristan.

    B Grupu : Rusya - Ro- jmanya, D. Almanya - Çe ıkoslovakya, Polonya - JFransa, Finlandiya - İspanya.8 Ekim Salı :

    A Grupu : Yneoflavya - Belçika, Türkiye - M acaristan, İtalya Bulgarü- Itan, İsrail - Hollanda.B Grupu : Rusya - Çekos lovakya, Romanya - Fraıı sa, D. Almanya - İspanya, Polonya - Finlandiya.10 Ekim Perşembe :

    I A Grupu : Yugoslavya •

    Fenerbahçe Lefter ve Naciye yol vermek ister

    Fenerbahçe, kadrosunda eski “şöhretlerden” zi yade genç elemanlara yer vermek arzusundadır. Bu hususu açıklayan İkin ci Başkan Müslim Bağcılar, “Binlerce lira ödiye- rek yeni futbolcular a ldık. Şöhretlerin devri a rtık geçti. Şimdi, genç ve mücadeleci elemanların devridir” demiştir.

    Birol, Şenol, A. İhsan, Aydın ve Ogün’ü bu sene [transfer ederek bir m ilyo n liralık bir forvet ha*.- ti kuran Sarı-Lâcivertliler Millî Ligde ve Türkiye Ku pasında m uhakkak sure tl e şampiyon olmak azmi ile çalıştıklarını belirtmek tedirler. Geçen yıllar m uvaffak olamıyan Fener bahçeliler, “şin d i artık bi. zim de söz sahibi olma mız icap ediyor şampiyon lukta” demekledirler. Bu arada Müslim liağcılar, es ki futbolcuların hizmetle rine işaret ederek şöyle demiştir:

    — “Basri ve Hilmi g itti. Naci ve Lefter de is tedikleri kulübe gidebilir ler. Bize artık eskisi k a dar faydalı olamazlar. Bu futbolcuların, Fenerbahçe ye hikmetleri pek çoktur. Ama şimdi artık, yerlerini gençlere bırakmanın zamanı gelmiştir.”

    Yeni transferlerin muhakkak surette oynam asının şart olduğunu da belirten Bağcılar, “Düşünün bir Şenol veya Birol oynamazsa, seyirciler ne der? öy le zannediyorum ki sahadan çıkarm azlar bile..”_______________

    ALMANLARLA BİR YIL SONRA YtNE

    KARŞILAŞACAĞIZ

    Türkiye '- Almanya millî maçından sonra Alman yanın dünya çapında şöh reti olan antrenörü Her berger “Türk takımına karşı elimdeki an iyi kad royu çıkardım. Şöhretleri mizin çoğu Itatyada 1966 Dünya Kupasına bu m açtan iyi başlangıç olam a:- dı, onun için bugünden bir yatırıin yapm ayı,uygun buldum.

    Türk takım 1 nın teknik tarafı zayıf değil, yalnız takım birliği göz doldur muyor. Birlikte çok çalışılması oyuncularla tek tek meşgul olunması lâ zım.

    Türk Alman spor tema sı çok gelişmedi. Bundan sonra daha sık sık karşılaşmak fırsatım bulacağı mızı sanırım. Şahsen Türklere karşı sevgim bü yüktür. Birinci Dünya Sa vaşı yıllarında Istanbuıa gitmiş o zamanın şöhret li takım ları Fenerbahçe, Galatasaray ve Altınordu ya karşı oynamıştım. 961 yılında Hannoverde kamp larını ziyaret edip onlara Ruslara karşı iyi şanslar dilemiştim.

    Son yıllarda Türkiyede futboldan başka Güreşte ve Basketbolda isim yapı lacak derecede gelişmeler olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Bu maçın rövanşını 1964 Ekiminde Istanbulda oynayacağı?.. Türkiyeyi tekrar ziyaret etm ekten dolayı büyük se vinç duyacağım” dedi.

    M acaristan, Belçika - Bu garistan, Türkiye - Hollan da, İtalya - İsrail.11 Ekim Cuma :A Grupu : Yugoslavya -

    Eugaristan, M acaristan - Hollanda, Belçika - İsrail, Türkiye - İtalya.

    Gol Makinesi

    19 Soru:ıı ıı ııı ıı ııı ııı ıı ııı ıı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ıa ıi ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı it ı ı ı ı ı ıa ı ıı ı ı ı ı ıu ıı ı ı ıa ıı i ' i ı ı ı ı ı ı i ı ı iH iı ıi ı ı ı ı iM iıı ı ı ı ın r ı ıı ı ı ı ı ı ı «

    ! - *

    i “ Tekrar Dünyaya gelsem i i Tekrar Futbolcu niur ve yine {

    G. Sarayda Oynarım ”I MİLLİ TAKIM SANTRFORU METİN OKTAY | ! “KARAKOLLUK OLDUN MU?” SUALİNE |

    “KARAKOLLUK OLMADIM