115
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM PERFORATUM’UN (SARI KANTARON SIVI EKSTRAKTI) BAKTERİYEL TRANSLOKASYON VE KARACİĞER HASARI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ Dr. CEYHUN ERDEM UZMANLIK TEZİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. İBRAHİM BARUT 2019 ISPARTA

DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

T.C.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE

HYPERICUM PERFORATUM’UN

(SARI KANTARON SIVI EKSTRAKTI)

BAKTERİYEL TRANSLOKASYON VE

KARACİĞER HASARI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ

Dr. CEYHUN ERDEM

UZMANLIK TEZİ

GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI

TEZ DANIŞMANI

Prof. Dr. İBRAHİM BARUT

2019 – ISPARTA

Page 2: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

T.C.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE

HYPERICUM PERFORATUM’UN

(SARI KANTARON SIVI EKSTRAKTI)

BAKTERİYEL TRANSLOKASYON VE

KARACİĞER HASARI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ

Dr. CEYHUN ERDEM

UZMANLIK TEZİ

GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI

TEZ DANIŞMANI

Prof. Dr. İBRAHİM BARUT

Bu Tez Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri

Koordinasyon Birimince TTU-2018-6884 Proje Numarası İle Desteklenmiştir.

2019 – ISPARTA

Page 3: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

iii

KABUL VE ONAY

Page 4: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

iv

ÖNSÖZ

Bu tezde Hypericum perforatum’un (sarı kantaron sıvı ekstraktı) morbidite ve

mortalitesi yüksek olan tıkanma sarılığı konusunda deneysel modelde, bakteriyel

translokasyon ve karaciğer hasarı üzerine olan etkileri araştırılmıştır.

Her zaman yanımda olup benimle hayatı paylaşan sevgili eşim Dr. Özge

Erdoğmuş Erdem ve sevgili kızım Irmak Masal Erdem’e;

Doğduğum andan beri beni yetiştirip bu günlere gelmeme vesile olan, hiçbir

zaman desteklerini üzerimden eksik etmeyen sevgili annem Şerife Erdem ve babam

Bekir Erdem’e;

Cerrahi eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım,

hekimliğimi tüm yönleri ile geliştirmem ve cerrahi sanatının prensiplerini

öğrenmemde bana destek olup yetişmemde emeği geçen ve bu tezin hazırlanmasında

değerli katkılarını esirgemeyen saygıdeğer danışman hocam Prof. Dr. İbrahim Barut

ve katkılarından dolayı Doç. Dr. Yavuz Savaş Koca’ya;

Uzmanlık eğitimimde ilk yıllarımı geçirdiğim İnönü Üniversitesi Genel

Cerrahi Anabilim Dalı’nda eğitimime katkı sağlayan saygıdeğer hocalarıma;

SDÜ Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve

tecrübelerini esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Mahmut Bülbül, Prof. Dr. Recep

Çetin, Prof. Dr. Hasan Erol Eroğlu, Prof. Dr. Ömer Rıdvan Tarhan, Doç. Dr. M. Zafer

Sabuncuoğlu, Dr. Öğr. Üyesi İsmail Zihni, Dr. Öğr. Üyesi Koray Okur, Dr. Öğr. Üyesi

İhsan Yıldız, Dr. Öğr. Üyesi Bekir Sarıcık’a;

Bu tezin hazırlanmasında değerli katkılarından dolayı Mikrobiyoloji Anabilim

dalı Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Cem Şirin, Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr.

İbrahim Metin Çiriş, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi

Osman Gürdal, Mikrobiyoloji Laboratuvarı teknisyenleri Bediha Oğuz ve Hakan

Doğangönül’e;

Sonsuz sevgi ve saygılarımı sunar, teşekkür ederim.

Dr. Ceyhun ERDEM

Page 5: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

v

İÇİNDEKİLER

KABUL VE ONAY ................................................................................................... iii

ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iv

İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... v

SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................ vii

TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................ ix

ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................... x

GRAFİKLER DİZİNİ ............................................................................................. xii

1. GİRİŞ ...................................................................................................................... 1

2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................... 3

2.1. Karaciğer Anatomisi ve Histolojisi ................................................................... 3

2.2. Safra Yolları Anatomisi ve Histolojisi ............................................................ 12

2.3. Safra Fizyolojisi .............................................................................................. 20

2.4. Bilirubin Metabolizması .................................................................................. 25

2.5. Tıkanma Sarılığı .............................................................................................. 27

2.5.1. Tıkanma Sarılığı Nedenleri ....................................................................... 28

2.5.2. Tıkanma Sarılığında Karaciğerdeki Değişiklikler .................................... 30

2.6. Bakteriyel Translokasyon ................................................................................ 33

2.6.1. Barsak Florası ........................................................................................... 34

2.6.2. Bakteriyel Translokasyona Etki Eden Faktörler ....................................... 35

2.6.2.1. Bakteriyel Aşırı Çoğalma ................................................................... 35

2.6.2.2. Konakçı İmmün Defans Mekanizmaların Bozulması ........................ 37

2.6.2.3. İntestinal Mukozal Bütünlüğün Bozulması ........................................ 38

2.6.3. Bakteriyel Translokasyonun Mekanizması ............................................... 38

2.7. Tıkanma Sarılığı, Bakteriyel Translokasyon, Endotoksemi İlişkisi ................ 39

2.8. Tıkanma Sarılığında İnflamasyon Mediyatörleri: Sitokinler .......................... 41

2.9. Hypericum perforatum (Sarı Kantaron) .......................................................... 42

Page 6: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

vi

3. MATERYAL VE METOD .................................................................................. 48

3.1. Anestezi ve Cerrahi İşlem ............................................................................... 49

3.2. Tedavi .............................................................................................................. 54

3.3. Kan ve Doku Örneklerinin Alınması ve Deneklerin Sakrifiye Edilmesi ........ 56

3.4. Mikrobiyolojik İnceleme ................................................................................. 59

3.4.1. Mikrobiyoloji Laboratuvarında Kullanılan Malzeme ve Cihazlar ........... 59

3.4.2. Aerop ve Anaerop Kan Kültürlerinin Çalışılması .................................... 59

3.4.3. KC, Dalak ve MLN Doku Kültürlerinin Çalışılması ................................ 60

3.5. Biyokimyasal İnceleme ................................................................................... 60

3.5.1. Sitokin Düzeylerinin Belirlenmesi............................................................ 60

3.6. Histopatolojik Değerlendirme ......................................................................... 61

3.7. İstatistiksel Analizler ....................................................................................... 62

4. BULGULAR ......................................................................................................... 63

4.1. Biyokimyasal Bulgular .................................................................................... 63

4.1.1. TNF-α ....................................................................................................... 64

4.1.2. IL-6 ........................................................................................................... 64

4.1.3. IL-8 ........................................................................................................... 65

4.2. Mikrobiyolojik Bulgular .................................................................................. 66

4.2.1. Karaciğer Doku Kültürü ........................................................................... 66

4.2.2. Dalak Doku Kültürü.................................................................................. 67

4.2.3. Mezenter Lenf Nodu Kültürü ................................................................... 68

4.2.4. Kan Kültürü .............................................................................................. 69

4.3. Histopatolojik Bulgular ................................................................................... 70

5. TARTIŞMA .......................................................................................................... 76

6. SONUÇLAR ......................................................................................................... 81

7. ÖZET ..................................................................................................................... 82

8. ABSTRACT .......................................................................................................... 84

KAYNAKLAR ......................................................................................................... 86

Page 7: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

vii

SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ

ALP : Alkalen fosfataz

ALT : Alanin aminotransferaz

AST : Aspartat aminotransferaz

LDH : Laktat dehidrogenaz

CCl4 : Karbon tetraklorür

CFU : Colony forming unit

CD8 : Cluster of differentiation 8

E.coli : Escherichia coli

ELISA : Enzyme-linked immunosorbent assay

GİS : Gastrointestinal sistem

GGT : Gama glutamil transpeptidaz

H&E : Hemotoksilen-Eozin

H.perforatum: Hypericum perforatum

Hy : Hiperisin

IFN- γ : İnterferon gamma

IgA : İmmunglobulin A

IHBPA : Uluslararası Hepato Pankreato Bilier Derneği

IL-1 : İnterleukin-1

IL-6 : İnterleukin-6

IL-8 : İnterleukin-8

LPS : Lipopolisakkarit

Mak : Maksimum

MDA : Malondialdehit

MHC : Majör Histokompatibilite Kompleksi

Min : Minimum

MLN : Mezenter lenf nodu

Page 8: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

viii

mmH2O : Milimetre su

MPO : Myeloperoksidaz

MT : Masson Trikrom

Na : Sodyum

NF-κB : Nükleer faktör- kappa B

ng/L : Nanogram/litre

NK : Doğal öldürücü

Ort : Ortalama

pg/ml : Pikogram/mililitre

PMNL : Polimorfonükleer lökosit

PMNs : Polimorfonükleer nötrofiller

RES : Retiküloendotelyal sistem

SDÜ : Süleyman Demirel Üniversitesi

sIgA : Sekretuar immunglobulin A

SK : Sarı kantaron

Spp : Species

SPSS : Statistical Package for Social Sciences

TNF-α : Tümör Nekroz Faktör-alfa

TS : Tıkanma sarılığı

UDP : Uridin difosfat

UDPGA : Uridin difosfat glukronik asit

VKİ : Vena Kava İnfeior

Page 9: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

ix

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Karaciğerin ikinci derece bölümleri .............................................................. 5

Tablo 2. Karaciğerin portal ven temelli ikinci derece bölümleri: Sektörleri ............... 5

Tablo 3. Grupların plazma TNF-α, IL-6 ve IL-8 ort., min. ve max. değerleri .......... 63

Tablo 4. Grupların TNF-α, IL-6 ve IL-8 ortalamalarının karşılaştırılması ............... 63

Tablo 5. Karaciğer doku kültürlerinin karşılaştırılması ............................................ 66

Tablo 6. Dalak doku kültürlerinin karşılaştırılması ................................................... 67

Tablo 7. Mezenter lenf nodu kültürlerinin karşılaştırılması ...................................... 68

Tablo 8. Kan kültürlerinin karşılaştırılması .............................................................. 69

Tablo 9. Grupların histopatolojik bulgularının rat sayısına göre karşılaştırılması .... 71

Tablo 10. TS ve SK Gruplarının histopatolojilerinin yüzde olarak karşılaştırılması 71

Tablo 11. Grupların histopatolojik bulgularının istatistiksel karşılaştırılması .......... 71

Page 10: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

x

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Karaciğer ve komşulukları .............................................................................. 3

Şekil 2. Karaciğerin fissürleri, segmentleri ve ikinci derece bölümleri ....................... 4

Şekil 3. Hepatik arter ve dalları ................................................................................... 6

Şekil 4. Portal venin kolları ......................................................................................... 7

Şekil 5. Hepatik venler ve drene ettiği segmentler ...................................................... 8

Şekil 6. Karaciğerin lobül yapısı, sinüzoidler ve portal alan ..................................... 10

Şekil 7. Karaciğerin mikroskobik anatomisi .............................................................. 11

Şekil 8. Ekstrahepatik safra yolları anatomisi............................................................ 12

Şekil 9. Safra kesesi bölümleri ve sistik kanal ........................................................... 13

Şekil 10. Hepatik kanal konflüens varyasyonları ...................................................... 14

Şekil 11. Sistik arterin normal anatomisi ................................................................... 15

Şekil 12. Sistik arterin orijin ve dağılım varyasyonları ............................................. 16

Şekil 13. Ana safra kanalı ve ana hepatik kanalın kanlanması .................................. 17

Şekil 14. Safra kesesi kesitinin mikroskobik görüntüsü ............................................ 19

Şekil 15. Enterohepatik sirkülasyon .......................................................................... 21

Şekil 16. Safra taşı oluşumu ...................................................................................... 22

Şekil 17. Karaciğer safra sekresyonu ve safra kesesi boşalması ............................... 24

Şekil 18. Bilirubin üretimi, metabolizması ve atılması ............................................. 26

Şekil 19. Hepatosit, kanaliküler ve Kupffer hücrelerinde görülen bilirubinostazis ... 32

Şekil 20. GİS bölgelerine göre bakteriyel flora konsantrasyonları ............................ 34

Şekil 21. Sarı kantaron yapraklarının delikli görünümü; binbirdelik otu .................. 43

Şekil 22. Hypericum perforatum'un görünümü ......................................................... 43

Şekil 23. Hiperforin ve adhiperforin kimyasal yapısı ................................................ 44

Şekil 24. Hiperisin ve psödohiperisin kimyasal yapısı .............................................. 45

Page 11: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

xi

Şekil 25. Kersetin, kersitrin, izokersitrin, rutin ve hiperozit kimyasal yapısı ............ 46

Şekil 26. Ratların tutulması ve intraperitoneal anestezi uygulaması ......................... 50

Şekil 27. Ratların dört ekstremitesinden kesim tahtasına tespit edilmesi .................. 51

Şekil 28. Cerrahi alanın steril olarak ötülmesi ........................................................... 52

Şekil 29. Ana safra kanalının diseksiyonu ................................................................. 53

Şekil 30. Ana safra kanalının proksimal ve distalden bağlanması ve kesilmesi ........ 54

Şekil 31. Ratlara gavaj ile sarı kantaron sıvı ekstraktı verilmesi ............................... 55

Şekil 32. Dilate ana safra kanalı ................................................................................ 56

Şekil 33. Hepatektomi materyalinde dilate ana safra kanalı ...................................... 57

Şekil 34. Dilate safra yolundan enjektöre safra gelişinin görülmesi ......................... 58

Şekil 35. Karaciğer patoloji örneklerinden kalın kesitler alınması ............................ 61

Şekil 36. Kontrol grubunda normal karaciğer dokusu ............................................... 72

Şekil 37. Tıkanma sarılığı grubunda nekroz alanları ................................................. 72

Şekil 38. Sarı kantaron grubunda mavi renkli portal fibrozis alanları ....................... 73

Şekil 39. Tıkanma sarılığı grubunda şiddetli inflamasyon ........................................ 73

Şekil 40. Tıkanma sarılığı grubunda şiddetli duktal proliferasyon ............................ 74

Şekil 41. Tıkanma sarılığı grubunda şiddetli PMNL infiltrasyonu ........................... 74

Şekil 42. Sarı kantaron grubunda hafif düzeyde inflamasyon bulguları .................... 75

Page 12: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

xii

GRAFİKLER DİZİNİ

Grafik 1. Güç analizi ve denek sayısının belirlenmesi.............................................. 48

Grafik 2. TNF-alfa (pg/ml) değerlerinin gruplar arası dağılımı................................ 64

Grafik 3. IL-6 (ng/L) değerlerinin gruplar arası dağılımı ......................................... 65

Grafik 4. IL-8 (pg/ml) değerlerinin gruplar arası dağılımı ....................................... 65

Page 13: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

1

1. GİRİŞ

Tıkama sarılığı; intrahepatik veya ekstrahepatik safra kanallarının kısmi veya

tam obstrüksiyonu sonucu ortaya çıkan safra retansiyonu ve sarılık tablosudur (1).

Tıkanma sarılığı olan hastalarda safra tuzlarının safra yollarındaki akışı kesintiye

uğrar. Buna bağlı olarak kan safra bariyeri bozulur ve bağırsak duvarında geçirgenlik

artar. Anormal çalışan immün sistem ile aynı zamanda retiküloendotelyal sistem

(RES) fonksiyonlarında bozulmalar meydana gelir (2, 3). RES işlevini kaybettiğinde

gastrointestinal sistem (GİS) kaynaklı endotoksin absorbsiyonu kaçınılmaz olur (3).

Hümoral immünitenin opsonizasyon ve bakteriyostatik aktivitesinde azalma görülmesi

ile gram negatif bakteriyemi ve endotoksemi gelişir (4). Tıkanma sarılığı olan

hastalarda morbidite ve mortalitenin esas sorumlusu endotoksemidir. Endotoksemi;

tıkanma sarılığında gelişen patolojik olayların başlatılmasında ana etken olup,

monosit, endotel ve makrofajlar gibi immün yanıtta etkili hücreleri aktive ederek

Tümör Nekroz Faktör-alfa (TNF-α), interleukin-1 (IL-1), interleukin-6 (IL-6),

interleukin-8 (IL-8) gibi sitokinlerin salınımını arttırır. Sonuç olarak kontrol altına

alınamayan inflamatuvar süreç vücutta çoklu organ yetmezliği, respiratuar distres

sendromu ve sonunda ölüme yol açar (4–6).

Bakteriyel translokasyon canlı mikroorganizmaların intestinal lümenden

mezenter lenf noduna (MLN) ve diğer ekstraintestinal organlara ve bölgelere göç

etmesi olarak tanımlanır. Bakteriyel translokasyon tıkanma sarılığı gibi bağırsak

bariyer işlevinin bozulduğu yükselmiş gram negatif bakteriyel enfeksiyon ve

multiorgan yetmezliği ile ilişkili durumlarda artar (7).

Tıkanma sarılığından etkilen organlardan biri de hiç şüphesiz ki karaciğerdir.

Karaciğer biyopsisinde safra pigmentlerinin hepatositlerde ve safra kanalı epitelinde

depolandığı görülür. Safra içine salınması gereken solütler hepatositlerde birikir ve

hücre fonksiyonlarını sekteye uğratırlar. Karaciğer histopatolojisinde akut dönemde

öncelikle kanaliküler kolestaz ve portal kanal değişiklikleri meydana gelir. Tıkanma

sarılığında karaciğer biyopsisinde; kanaliküler veya duktal kolestaz, safra kanalikül

proliferasyonu, portal ödem ve portal polimorfonükleer lökosit (PMNL) infiltrasyonu

Page 14: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

2

görülür. Uzun dönem tedavi edilmezse portal fibrozis gelişebilir ve nihayetinde biliyer

siroza neden olur (8).

Tıkanma sarılığı, tedavilerdeki gelişmelere rağmen genel cerrahinin önemli

sorunlarından biridir. Çalışmalar aşırı sitokin cevabını önleyip bakteriyel

translokasyonu azaltarak çoklu organ yetmezliğinin önüne geçip mortalite ve

morbiditenin azaltılması üzerine yoğunlaşmaktadır.

Hypericum Perforatum (H.perforatum, sarı kantaron), tedavi amaçlı olarak

yüzyıllardır kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalarla bu bitkinin antidepresan,

antitümör, antiviral, antibakteriyel, antiinflamatuar, analjezik ve hepatoprotektif

etkilerinin olduğu belirlenmiştir (9–17). Avrupa’da St. John Wort olarak tanınan bu

bitkinin, en zengin hiperisin (Hy) ve türevlerinin (psödohiperisin) kaynağı olduğu

bulunmuştur (18). Literatürde sarı kantaronun ratlar üzerinde uygulanan iskemi

reperfüzyon modellerinde TNF-α, IL-1 IL-6, IL-8 gibi sitokin seviyelerinde belirgin

düşme ve katalaz aktivitesinde artışa yol açarak vücudun antioksidan defans sistemine

olumlu katkıda bulunduğu gösterilmiştir (4, 14). Ayrıca karaciğer hasarı için

histolopatolojik inceleme yapılan çalışmalarda sarı kantaronun karaciğer dokusundaki

fibrozis ve nekoroziste belirgin derecede azalma sağladığı gösterilmiştir (19). Yapılan

çalışmalarda sarı kantaronun; Streptococcus mutans, Streptococcus sobrinus,

Lactobacillus plantarum, Enterococcus faecalis ve koagulaz negatif Staphylococcus

türlerine karşı güçlü antibakteriyel aktivitesine vurgu yapılarak antibakteriyel bir ajan

olarak kullanılabileceği ortaya konulmuştur (13, 20, 21).

Deneysel olarak tıkanma sarılığı modeli deney hayvanının ana safra kanalı

bağlanıp kesilerek oluşturulabilir. Bu çalışmada ratlarda deneysel olarak oluşturulmuş

tıkanma sarılığı modelinde sarı kantaronun; sitokin cevabı, bakteriyel translokasyon

ve karaciğer hasarı üzerine olan etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yaptığımız bu

çalışma kurgusu literatürde bir ilktir.

Page 15: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

3

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Karaciğer Anatomisi ve Histolojisi

Karaciğer intrauterin hayatın 4. haftasında ön bağırsakta bir divertikül olarak

karşımıza gelir. Bu divertikülün distalinden karaciğer ve intrahepatik safra yolları,

proksimalinden ise safra kesesi ve ekstrahepatik safra yolları oluşur. Fetal karaciğerde

3. ayda safra salgısı üretilmeye başlar (22). Karaciğer derimizden sonra vücudumuzun

en büyük organı ve bezidir (23). Toplam ağırlığı 1200-1600 gr arasında değişir ve

vücut ağırlığının yaklaşık %2’sini oluşturur. Sağ hipokondrium ve epigastriumdan sol

hipokondriuma doğru uzanır (22). Karaciğerin viseral ve diyafragmatik olmak üzere

iki yüzü vardır. Diyafragmatik yüz, üstte diyafragma ile komşu olup recessus

subphrenicus bu yüzü diyafragmadan ayırır ve embriyoda ventral mesenterden oluşan

lig. falciforme ile sağ ve sol alanlara ayrılır. Recessus hepatorenalis karaciğerin sağ

tarafı ile sağ böbrek ve böbreküstü bezi arasında bulunana periton boşluğunun bir

parçasıdır. Bu iki çıkmaz ön tarafa doğru devam etmektedir. Viseral yüz ise midenin

sağ ön parçası, duodenumun üst parçası, omentum minus, safra kesesi, flexura coli

dextra, sağ böbrek ve sağ böbrek üstü bezi ile komşudur (24) (Şekil 1).

Şekil 1. Karaciğer ve komşulukları (25).

Page 16: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

4

Karaciğer safra kesesi yatağından Vena Kava İnfeior’a (VKİ) uzanan Cantlie

çizgisi olarak bilinen planla sağ ve sol loba bölünmüştür (26). Kaudat ve quadrat

lobları da dahil ettiğimizde karaciğer klasik olarak dört loba ayrılır. Ancak bu

tanımlama karaciğerin gerçek segmental anatomisini açıklayamamaktadır. Karaciğer

portal triadın dalları tarafından kanlanan segmentlere ayrılır ve hepatik venler ile drene

olur. Bu anatomik ayrım 1950’lerin başlarında Fransız bir cerrah ve anatomist olan

Couinaud tarafından yapılmıştır. Couinaud, kaudat lob segment I olmak üzere

karaciğeri saat yönünde sekiz segmente bölmüştür (27). Daha sonra Uluslararası

Hepato Pankreato Bilier Derneği’nin (IHBPA) Bilim Komitesi 1998 yılında

İsviçre’nin Bern şehrindeki toplantısında karaciğer anatomisi ve karaciğer

rezeksiyonlarındaki kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için bir terminoloji komitesi

oluşturdu. Bu komite dünyanın çeşitli yerlerinden sekiz hepato-pankreato-biliyer

cerrah tarafından oluşturuluyordu. On sekiz aylık çalışmanın sonunda komite

Avusturalya’nın Brisbane kentinde IHBPA’nın dünya kongresinde önerilerini bilim

komitesine sundu ve oy birliği ile kabul edildi. Kongrenin son günü “The Brisbane

2000 Terminology of Liver Anatomy and Resections” başlığıyla, IHBPA’nın resmi

terminolojisi olarak üyelere sunuldu (28). Buna göre sol lobu, sol lateral seksiyon

(segment II ve III,) ve sol medial seksiyon (segment IV ) oluşturur. Sağ lobu, sağ

anterior seksiyon (segment V ve VIII) ve sağ posterior seksiyon (segment VI ve VII)

oluşturur. Segment I’in kendine ait vaskülaritesi mevcuttur (26) (Şekil 2) (Tablo 1, 2).

Şekil 2. Karaciğerin fissürleri, segmentleri ve ikinci derece bölümleri (29).

Page 17: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

5

Tablo 1. Karaciğerin ikinci derece bölümleri

Seksiyon

İkinci derece bölümler

(Couinaud segmentleri) Sektör

Safra kanalları ve

hepatik arter temelli

Portal ven

temelli

Sol lateral Sg2,3 Sg2 Sol lateral veya sol posterior

Sol medial Sg4 Sg3,4 Sol medial veya sol paramedian

Sağ anterior Sg5,8 Sağ anterior veya sağ paramedian

Sağ posterior Sg6,7 Sağ posterior veya sağ lateral

Tablo 2. Karaciğerin portal ven temelli alternatif ikinci derece bölümleri: Sektörleri (28)

Karaciğer kan akımının %75’ini portal ven oluşturmaktadır. Bu miktar

karaciğerin oksijen gereksinimin %50-70 kadarını karşılamaktadır. Hepatik arter ise

kan akımının %25’ini karşılarken karaciğer oksijenasyonuna katkısı %30-50 kadardır.

Çölyak trunkus diyafragmatik hiatusun altından aorttan çıkar ve üç dal verir: splenik

arter, sol gastrik arter ve ana hepatik arter.

Page 18: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

6

Ana hepatik arter karaciğer hilusuna doğru yukarı çıkarak portal venin önünde

ve ana safra kanalının solunda yer alır. Hilusa girmek üzere yükselmeye başladığı

noktada gastroduodenal arteri, sonrasında supraduodenal arteri ve sağ gastrik arteri

verir. Gastroduodenal arterin çıkışından sonra ana hepatik arter, arteria hepatica

propria adını alır; hilusta sol ve sağ hepatik artere ayrılarak karaciğere girer (30) (Şekil

3).

Şekil 3. Hepatik arter A: Dalları B: Hepatik arterin koledok ve portal ven ile ilişkisi

anterior görünüm (25).

Page 19: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

7

Portal ven pankreas boynunun arkasında süperior mezenterik ven ve splenik

venin birleşmesi ile oluşur. Genellikle bu birleşmeden önce inferior mezenterik ven

splenik vene drene olur (26). Portal vende kapakçıkların olmaması düşük basınçlarda

yüksek bir kan akımı oluşmasına olanak verir. Hilusta sağ ve sol olmak üzere iki dala

veya üç dala ayrılır. Portal ven karaciğer içinde segmentlere göre dağılır (Şekil 4).

Şekil 4. Portal venin kolları (31).

Page 20: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

8

Karaciğer parankimi içinde sinüzoidler yoluyla perfüze olan kan akımı

terminal hepatik venüller içine girer ve sonrasında hepatik venleri meydana getirir

(32). Üç ana hepatik ven karaciğerin üst-arka yüzeyinden VKİ’ye drene olur (30).

Santral venler birleşerek hepatik venleri meydana getirirler. Karaciğerin sağ lobunun

kanı sağ hepatik ven ile VKİ’ye boşalır. Sol hepatik ven sol scissurada ilerleyerek sol

lobunun 2. ve 3. segmentlerinin kanını alır ve orta hepatik venle birleşerek VKİ’ye

drene olur (30, 33) (Şekil 5).

Şekil 5. Hepatik venler ve drene ettiği segmentler (34)

Lenf karaciğer içerisinde üretilir, presinüzoidal disse aralığı ve periportal Mall

yarıkları aracılığıyla koledok, hepatik arter, retropankreatik ve çölyak lenf nodları ile

hiler sistik kanal lenf nodları gibi büyük lenfatiklere drene olur (26).

Page 21: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

9

Karaciğerin parasempatik inervasyonu anterior hepatik dalı veren sol vagus ve

posterior hepatik dalı veren sağ vagustan gelir. Fonksiyonları çok anlaşılamamakla

birlikte sempatik inervasyon büyük torasik splanknik sinirler ve çölyak

gangliyonundan gelmektedir. Sağ omuz ve skapulaya doğru hissedilen ağrı Glisson

kapsülünü geren tümörler tarafından uyarılan sağ frenik sinir nedeniyledir (26).

Karaciğer hilumda kalınlaşan ve Glisson kapsülü diye adlandırılan ince bir bağ

dokusu ile örtülüdür. Hilustan karaciğere giren damarlar ve safra kanalları klasik

karaciğer lopçukları arasında sonlandıkları veya köken aldıkları portal alanlara kadar

bağ dokusu ile çevrilmiştir. Bu yerden itibaren karaciğer lopçuklarındaki hepatositlere

ve sinüzoidal endotel hücrelerine destek sağlayan ince bir retiküler lif ağı oluşur.

Karaciğerin temel yapı elemanı hepatosittir. Bu epitelyal hücreler birbirleriyle

bağlantılı plaklar halinde gruplaşmışlardır ve ışık mikroskobu kesitlerinde karaciğer

lobülü olarak adlandırılan yapısal birimleri oluştururlar. Bu lobüller 0,7x2 mm

boyutlarında ve poligonal bir yapıya sahiptir. Her lobülün santralinde karaciğerden

kalbe kan götüren santral venler bulunur. Bu santral venler giderek genişleyen

sublobüler venlerle infrahepatik venlere drene olurlar ve sonunda hepatik venleri

oluşturarak VKİ’ye açılırlar. Kenar bölümlerde lopçuklar; safra kanalları, lenfatikler,

sinirler ve kan damarları içeren bağ dokusuyla sınırlanmıştır. Portal alanlar adı verilen

bu bölgeler lopçukların köşelerinde bulunur. İnsan karaciğer lobülünde 3 ila 6 portal

alan mevcut olup her bir portal alanda bir venül (portal venin bir dalı), bir arteriyol

(hepatik arterin bir dalı), bir kanal (safra kanalı sisteminin bir parçası) ve lenfatik

damarlar bulunmaktadır. Lobül içerisinde hücre kordonları arasında kapillerlerin

oluşturduğu sinüzoidler bulunur (Şekil 6).

Page 22: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

10

Şekil 6. Karaciğerin lobül yapısı, sinüzoidler ve portal alan (23).

Endotel hücreleri hepatositlerden kesintili bir bazal lamina ve disse aralığı adı

verilen endotel altı bir boşlukla ayrılmıştır. Hepatositlerin mikrovillusları bu aralıkta

bulunur ve kapiller endotel yüzündeki porlar da bu aralığa açılır. Bu yapı sayesinde

hepatositler ile kapiller damarlar arasında makromolekül transferi kolayca

gerçekleşmiş olur. Sinüzoidler endotel hücrelerinden başka Kupffer hücreleri adı

verilen makrofajları da içerir. Bu hücrelerin görevi yaşlı eritrositleri metabolize etmek,

hemoglobini sindirmek, immünolojik olaylarla ilgili proteinleri salgılamak ve porta

aracılığı ile kalın bağırsaktan kana geçen bakterileri etkisizleştirmektir. Karaciğer

hücrelerinin %15'ini Kupffer hücreleri oluşturur.

Page 23: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

11

Disse aralığında İto hücreleri olarak da bilinen yağ depolayan hücreler vardır.

Bu hücrelerde A vitamininden zengin lipit çökeltileri bulunur. Bu hücreler

retinoidlerin depolanması ve salınması, ekstraselüler matriks proteinlerinin ve

proteoglikanların sentezi ve salgılanması, büyüme faktörlerinin ve sitokinlerin

salgılanması, prostoglandinler ve tromboksan A2 gibi düzenleyici maddelere yanıt

olarak sinüzoid lümen çapının düzenlenmesi gibi işlevler görür (Şekil 7) (23).

Şekil 7. Karaciğerin mikroskobik anatomisi (35)

Page 24: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

12

2.2. Safra Yolları Anatomisi ve Histolojisi

Ekstrahepatik safra yolları segmentlerin drene oldukları sağ ve sol hepatik

kanallar, bunların birleşimi ile oluşan duktus hepatikus kommunis, sistik kanalın

katılması ile meydana gelen koledok ve safra kesesi tarafından oluşturulmaktadır (26,

30, 31, 36) (Şekil 8).

Şekil 8. Ekstrahepatik safra yolları anatomisi (37)

Page 25: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

13

Safra kesesi karaciğerin IV. ve V. segmentlerinin alt yüzlerine bağlanmış ve

burada kendisi için bir yatak oluşturmuş bir safra rezervuarıdır (30). Karaciğere

yapışan kısım dışında tamamı peritonla kaplıdır. Safra kesesi Glisson kapsülü ile iç içe

bir bağ dokusu olan sistik plaka ile karaciğere yapışır. Boyutu değişken olmakla

birlikte 7-10 cm uzunluğunda ve 3-5 cm genişliğindedir (25, 26, 30). Safra depolama

kapasitesi 30-50 ml kadardır (23, 31). Anatomik olarak fundus, gövde, infundibulum

ve boyun olmak üzere dört bölüme ayrılabilir (Şekil 9). Fundus genellikle yuvarlaktır

ve karaciğer kenarından öne doğru hafifçe çıkıntı yapar. Dokuzuncu kostal kartilaj

seviyesinde anterior abdominal duvar ile temas halindedir (30, 31). Kendi üzerine

katlanırsa Frigya şapkası olarak adlandırılır. Safra kesesi gövdesinin genellikle

duodenum ikinci kıtası ve transvers kolon ile yakın komşuluğu mevcuttur. Hartmann

poşu olarak da adlandırılan infundibulum küçük omentumun serbest kenarı boyunca

öne uzanır ve sistik kanalın ön tarafında katlanma gösterebilir. Sistik kanal ve

infundibulum arasındaki kısım boyun olarak adlandırılır (30). Sistik kanalın lümeni

1-3 mm çapındadır. Koledoğu oluşturmak üzere duktus hepatikus kommunis ile

birleşir. Birleşme yerine göre de uzunluğu değişir. Bu birleşme insanların %75’inde

anguler, %20’sinde paralel ve %20’sinde spiraldir. Ayrıca %80 oranda ortak hepatik

kanalın supraduodenal kısmında bir araya gelirler (26).

Şekil 9. Safra kesesi bölümleri ve sistik kanal (38).

Page 26: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

14

Segment VI ve VII’nin safra yolları sağ posterior safra yolunu, segment V ve

VIII’in safra yolları ise anterior sağ safra yolunu oluşturur. Sağ posterior ve anterior

safra yolları birleşerek 1 cm uzunluğunda olan sağ hepatik kanalı oluştururlar.

Segment II ve III’ten gelen safra kanalları sol portal dalın sol intrahepatik

bölümünde bir araya gelirler. Bu kanala daha sonra segment IV’ten gelen safra yolu

katılır ve sol hepatik kanalı oluştururlar. Sol hepatik kanal 2,5 cm uzunluğundadır

ancak quadrat lobun büyüklüğüne göre bu uzunluk 1 ile 5 cm arası olabilir.

Sağ ve sol hepatik kanallar hepatik parankimin dışarısında birleşerek duktus

hepatikus kommunisi oluştururlar. Bileşke pek çok anatomik varyasyonla birlikte

hastaların %57’sinde yukarıda tarif edilen şekilde oluşur. Segment I bileşkeye yakın

bir şekilde sağ ya da sol hepatik kanala katılan iki veya üç kanal tarafından drene edilir

(36) (Şekil 10).

Şekil 10. Hepatik kanal konflüens varyasyonları (30).

Page 27: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

15

Ana safra kanalı ya da diğer adıyla koledok yaklaşık 7,5 cm uzunluğunda ve 6

mm çapında olup duktus hepatikus kommunis ve sistik kanalın birleşmesi ile oluşur.

Koledok kanalı dört parçada incelenir;

Supraduodenal bölüm: Uzunluğu 2,5 cm olup küçük omentumun serbest

kenarında uzanır.

Retroduodenal bölüm

İntrapankreatik veya retropankreatik bölüm: Yaklaşık 2 cm uzunluğunda olup

pankreatik oluk içerisinde ve pankreasın arkasında seyreder.

İntramural veya intraduodenal bölüm: Duodenumun ikinci kıtasının duvarı

boyunca oblik bir şekilde ilerler. Oddi sfinkteri ile sarılmış durumdadır(36, 39).

Koledok ana pankreatik kanalla (Wirsung) ortak bir kanal olsun veya olmasın

birleşerek Vater papillasının içerisinden duodenum ikinci kıtasına dökülür (30).

Sistik arter varyasyonları olmakla birlikte çoğunlukla sağ hepatik arterden

çıkar ve safra kesesinin arteryal kanlanmasını sağlar (25) (Şekil 11, 12).

Şekil 11. Sistik arterin normal anatomisi (25).

Page 28: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

16

Şekil 12. Sistik arterin orijin ve dağılım varyasyonları (25).

En sık varyasyonu common hepatik arterden orijin alır. Bazen sol hepatik ve

gastroduodenal arterden, nadir olarak da süperior pankreatikoduodenal, çölyak, sağ

gastrik ve süperior mezenterik arterden köken alabilir (25).

Safra kesesinin venleri ekstrahepatik safra yollarının venleri aracılıyla portal

sisteme drene olmaktadır (30). Ayrıca safra kesesi yatağı ve karaciğer arasında pek

çok küçük arter ve ven uzanır (31).

Koledoğun supraduodenal bölümünün kanlanması sağ hepatik arter,

retroduodenal arter, sistik arter, gastroduodenal arter ve retroportal arterden sağlanır.

Bu bölüm 0,3 mm çapında sekiz küçük arter tarafından beslenir ve en önemli damarlar

kanalın lateral kenarı boyunca uzanır (36). Bunların çoğunluğu sağ hepatik arterden

köken alır. Sadece %2 kadarı proper hepatik arterden köken alır (30, 36).

Page 29: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

17

Hilus çevresindeki safra kanalı ve bifurkasyonun kanlanması çevre damarların

çok sayıda küçük dallarının oluşturduğu zengin bir pleksustan olmaktadır.

Ekstrahepatik safra kanalının venöz drenajı arteryel kanlanmaya paraleldir ve portal

sisteme drene olmaktadır (Şekil13) (30).

Şekil 13. Ana safra kanalı ve ana hepatik kanalın kanlanması: Sağ hepatik arter (a); 9:00

arteri (b); retroduodenal arter (c); sol hepatik arter (d); proper hepatik arter (e); 3:00

arteri (f); ana hepatik arter (g); gastroduodenal arter (h) (30).

Page 30: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

18

Safra kesesinin (subseröz ve submuköz) lenfatik drenajı Lund’un sistik lenf

noduna doğrudur. Bu lenf nodunun ve ekstrahepatik safra yollarının efferent lenf

damarları, hepatoduodenal ligaman lenf nodlarına ve buradan da çölyak lenf nodlarına

doğrudur (30, 39). Safra kesesinin subserozal lenf damarları karaciğerin subkapsüler

lenf kanalları ile bağlantı halindedir. Bu durum safra kesesi kanserlerinin karaciğere

sık olarak yayılmasında önem arz etmektedir (39).

Safra kesesi ve ekstrahepatik safra yolları T7’den T10’a uzanan sempatik lifler

ve her iki vagusun parasempatik liflerinden inervasyon alırlar. Çölyak pleksusu

oluşturan bu lifler hepatik pleksus aracılığı ile safra kesesini inerve etmektedirler (30,

31). Mideden gelen yağlı besinlere cevap olarak duodenum mukoz membranındaki

enteroendokrin hücrelerden salgılanan kolesistokinin hormonuna cevap olarak safra

kesesi kasılır (23, 31).

Hepatik, sistik ve ana safra kanallarının iç yüzü; tek katlı prizmatik epitelli bir

müköz membranla kaplıdır. Lamina propria incedir ve çok ince bir düz kas tabakasıyla

çevrilidir. Bu kas tabakası duodenum yakınında kalınlaşır ve intramural bölümde safra

akımını düzenleyen bir kas halkası olan Oddi sfinkterini oluşturur. Safra kesesi duvarı

tek katlı prizmatik epitel ve lamina propriadan oluşan mukoza, düz kas tabakası,

perimusküler bağ dokusu tabakası (subseroza) ve seröz membran (seroza)

tabakalarından oluşmaktadır (23) (Şekil 14). Mukoza özellikle boş kesede çok sayıda

kıvrımlar içerir. Epitel hücrelerinin tümü az miktarda mukus salgılama yeteneğine

sahip olmakla birlikte özellikle safra kesesi boynunda bulunan tübüloasiner bezler

safradaki mukusun büyük bölümünü üretirler (23).

Page 31: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

19

Şekil 14. Safra kesesi kesitinin mikroskobik görüntüsü (H&E) (40).

Page 32: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

20

2.3. Safra Fizyolojisi

Karaciğerin önemli fonksiyonlarından biri normal günlük miktarı 500-1000 ml

olan safra salgısı salgılamaktır (26).

Safra hepatositler tarafından yapılır ve her bir hepatositin etrafını saran safra

kanaliküllerinin içine salınır. Hepatik lobül içinde bu kanaliküller birleşerek sonunda

portal triada gidecek olan küçük safra kanallarını oluştururlar (30).

Safra bileşiminde en fazla bulunan madde safra tuzlarıdır. Bunlar toplam solüt

yükün yarısını oluşturmaktadır. Ayrıca bilirübin, kolesterol, lesitin ve plazma

elektrolitleri de safraya salgılanan diğer ürünlerdir. Safra kesesinde su ve

elektrolitlerin büyük kısmı reabsorbe edilir. Safra tuzlarının diğer bileşenleri kolesterol

ve lesitin reabsorbe olmaz ve safranın yoğunlaşması sağlanır (41). Karaciğerden

salgılanan safranın su içeriği %97 iken safra kesesindeki safranın ortalama su içeriği

%89’dur (42). Karaciğer hücreleri günde yaklaşık 0,6 gr safra tuzu sentezler. Safra

tuzları safra asitlerinin konjuge olmuş tuz halleridir. Öncelikle kolesterolden kolik ve

kenodeoksikolik asit sentezlenir. Bunlar primer safra asitleridir. Bu asitler de daha

sonra öncelikle glisin ve daha az miktarda taurin ile birleşerek gliko ve tauro konjuge

safra asitlerini oluştururlar. Primer safra asitleri bağırsak bakterileri tarafından

sekonder safra asitleri olan deoksikolik asit ve litokolik asite dönüştürülürler (43). Son

olarak ursodeoksikolik asit (3α, 7β-dihydroxy-5β-cholan-24-oic acid) tersiyer safra

asiti olup bağırsak bakterilerince kenodeoksikolik asitin 7β-epimerizasyonu sonucu

oluşmaktadır. Ursodeoksikolik asit safra asitlerinin %1-2’sini oluşturmaktadır (44).

Safra asitleri iki etki gösterir. İlki deterjan etkisi ile büyük yağ parçacıklarının pankreas

sıvısındaki lipaz enzimleri tarafından parçalanabilecek boyutta küçük parçalara

emulsifıye edilmesine yardım ederler. İkincisi yağ sindiriminin son ürünleri olan yağ

asitleri, monogliserol, kolesterol ve diğer lipidlerin barsak mukozasından taşınmasına

ve emilimine yardımcı olurlar. Bunu lipitlerle miçel adı verilen küçük kompleksler

oluşturarak yaparlar. Miçeller elektriksel yükleri nedeniyle çözünebilen maddelerdir.

Bu yapı intestinal mukozadan geçebilir ve lipidlerin absorbsiyonu sağlanmış olur.

Safra tuzlarının olmadığı durumlarda lipidlerin %40’ı bağırsaktan absorbe olamadan

atılır ve malabsorbsiyon meydana gelir.

Page 33: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

21

Safra tuzlarının %94’ü ince bağırsağın başlangıç kısmında diffüzyon ve distal

ileumda aktif transport ile absorbe olur. Vena porta aracılığı ile karaciğere gelen safra

tuzları sonra tekrar safraya sekerete edilir. Bu şekilde safra tuzları feçesle atılmadan

önce 18 kez tekrar tekrar dolaşmış olurlar. Safra tuzlarının bu dolaşımına enterohepatik

dolaşımı adı verilir (41) (Şekil 15).

Şekil 15. Enterohepatik sirkülasyon (30)

Safra tuzları ile birlikte günde 1-2 gram kolesterol de safraya sekrete edilir.

Kolesterol distile suda neredeyse tamamen çözünmezdir. Safradaki safra tuzları ve

lesitin kolesterolle bir araya gelerek çözünür olan ultramikroskopik miçeller

oluştururlar. Safra, safra kesesinde yoğunlaştırıldığında safra tuzları ve lesitin de

kolesterol ile birlikte yoğunlaştırılmış olur. Böylece kolesterol çözücü bir solüsyon

içinde tutulmuş olur. Safradan aşırı miktarda suyun absorbe olması, safradan aşırı safra

tuzu ve lesitinin absorbe olması, safraya aşırı miktarda kolesterol salgılanması ve safra

kesesi epitelinin inflamasyonu gibi gerekli patolojik koşullar oluşursa kolesterol çöker.

Page 34: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

22

Safradaki kolesterol miktarı kişinin besinlerle aldığı yağ miktarı ile ilişkilidir.

Çünkü hepatik hücreler kolesterolü yağ metabolizmasının bir ürünü olarak

sentezlerler. Bu sebeple uzun süre yağ oranı yüksek diyetle beslenenler safra taşı

gelişimi açısından risk grubundadırlar. Safra kesesi epitelinin inflamasyonu ise sıklıkla

düşük dereceli kronik enfeksiyona bağlıdır. Bu durum safra kesesi mukozasının

absorbsiyon özelliklerini değiştirerek kolesterolün solüsyonda kalmasını sağlayan su,

safra tuzları ve diğer maddelerin aşırı absorbsiyonuna neden olur. Sonuç olarak

kolesterol çökmeye başlar ve bozulmuş mukoza yüzeyinde ya da solubl bilirübin

glukuronidin bakteri enzimleri ile dekonjugasyonu sonucu oluşan küçük bilirubin

partikülleri üzerinde çok sayıda küçük kolesterol kristalleri oluşur. Kolesterol

taşlarının bu yolla oluştuğu düşünülmektedir (Şekil 16) (41).

Şekil 16. Safra taşı oluşumu (41).

Page 35: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

23

Safra karaciğer tarafından sürekli olarak salgılanır. Safra üretimi vagal uyarı

ve safranın bikarbonat ve su içeriğini artıran sekretin hormonu ile artar (42). Safra

kesesi bir rezervuar görevi üstlenerek safranın depolanmasını ve yoğunlaştırılmasını

sağlar. Altmış ml hacmi olan safra kesesi 12 saatlik safra salgısını (yaklaşık 450 ml)

depolayabilir. Bunu sodyumun mukozadan aktif transportu ve bunu izleyen su ve

elektrolitlerin sekonder absorbsiyonu ile sağlar. Bu şekilde beş kata kadar safra

konsantre edilir (41). Safra kesesi 10 kata kadar safrayı konsantre edebilme yeteneğine

sahiptir (26).

Safra kesesinden safranın salgılanması, Oddi sfinkterinin gevşemesi ve safra

kesesi düz kasının kasılması ile mümkün olur. Besinlerin ağza alınması hem sinirsel

hem de hormonal etkilerle Oddi sfinkterinin direncinde bir azalmaya yol açar (42).

Duodenuma ulaşan yağ içeriği yüksek kimüs enteroendokrin hücrelerden

kolesistokinin hormonunun salgılanmasına neden olur (26).

Kolesistokininin yarılanma ömrü 2-3 dakika olup karaciğer ve böbrekte

metabolize edilir (30). Bu hormon safra kesesi kontraksiyonunu başlatan en önemli

uyarandır. Kolesistokininin yanı sıra vagal uyarı ve enterik sinir sistemindeki

asetilkolin salgılayan sinir lifleri de az miktarda safra kesesinin kasılmasına katkıda

bulunurlar. Sonuç olarak safra kesesinin kolesistokinin etkisiyle 300 mmH2O’ye

ulaşan basınçla kasılması ve Oddi sfinkterinin gevşemesi ile safranın duodenuma akışı

sağlanmış olur. Yemekte yeterli miktarda yağ varsa bir saat içerisinde safra kesesi

tamamen boşalabilir (Şekil 17) (30, 41).

Page 36: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

24

Şekil 17. Karaciğer safra sekresyonu ve safra kesesi boşalması (41).

Ana safra kanalı ve sistik kanal bağlandığında safra yolları içerisindeki basınç

320 mmH2O’ya yükselir ve safra salgılanması durur. Eğer sistik kanal bağlanmayıp

açık bırakılırsa su geri emilerek saatler içerisinde safra yollarındaki basınç sadece 100

mmH2O’ya yükselir (42).

Page 37: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

25

2.4. Bilirubin Metabolizması

Bilirubin HEM katabolizması sonucu meydana gelir. Günlük normal bilirubin

üretim oranı 4 mg/kg’dır. Bunun %20’si inefektif eritropoez ve sitokrom P-450 gibi

hemoproteinlerden oluşur. Bilirubinin %80’i yaşlanan eritrositlerin yıkımı sonucu

ortaya çıkan HEM kaynaklıdır (1). Dalakta yıkıma uğrayan eritrositlerin serbest

bıraktığı demir-porfirin veya hemoglobinin HEM grubu, serbest Fe+3 ve doğrusal bir

tetrapirol türevi olan bilirubini oluşturmak üzere indirgenir. Bu indirgenme işi

mikrozomal HEM oksijenaz enzimi ile HEM halkasının bölünerek biliverdin

oluşturulması ve bunun da biliverdin redüktaz yardımıyla bilurubine dönüştürülmesi

ile gerçekleşir. İndirgenme sonucu oluşan bu bilirubin nonkonjuge veya indirekt

bilirubin olarak bilinir. Konjuge olmamış bilirubin suda çözünmez, safra ya da idrar

ile atılamaz. Fakat yağda çözünebilir özellikte olması nedeniyle kan beyin bariyerini

ve plesentayı aşabilir. Unkonjuge bilirubin serum albuminine tutunabilir ve bu özelliği

ile albümin pek çok organı bilirubinin toksik etkilerinden korur. Daha sonra bilirubin

albümin vasıtası ile bir safra pigmenti olan bilirubin diglukuronide dönüşmek üzere

karaciğere taşınır. Karaciğerde bilurubin metabolizmasının üç evresi mevcuttur;

tutulum, konjugasyon ve safra içerisine ekskresyon. Hız kısıtlayıcı basamak son fazdır.

Bilirubin albümin bileşimi hepatik sinüzoidal kana geçip buradan fenestrasyonlar

aracılğı ile disse aralığına gelir. Bu aralıkta bilirubin albümin kompleksi ayrışır.

Sonrasında serbest bilirubin karaciğer hücresi plazma membranından geçerek hücre

içi bağlayıcı protein olan ligandine bağlanır. Hepatositlere alınan serbest bilirubin

uridin difosfat (UDP) glukronil transferaz enzimi ile glukronik asit ile konjuge edilir.

Bu şekilde bilirubin suda çözülebilen monoglukoronid ve diglukoronide dönüşmüş

olur. Bilirubinin bu formuna konjuge veya direkt bilirubin adı verilir (45).

Konjuge bilirubin daha sonra safra kanaliküllerine salınır. Gastrointestinal

traktusta bilirubin, intestinal bakterilerce ürobilinojenler olarak bilinen bir grup

bileşene dekonjuge edilir. Ürobilinojenler okside edilip enterohepatik dolaşıma

katılarak tekrar safraya salınır. Reabsorbe olan okside ürobilinojenler idrara özgü sarı

rengini ve gaytaya kahverengini veren renkli bileşiklerdir (30) (Şekil 18).

Page 38: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

26

Şekil 18. Bilirubin üretimi, metabolizması ve atılması UDP: Uridin difosfat, UDPGA:

Uridin difosfat glukronik asit (1).

Page 39: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

27

2.5. Tıkanma Sarılığı

Sarılık; serum bilirubin seviyelerinde yükselme sonucu sklera, dil frenulumu

ve derinin sarı renk alması halidir (30). Sarılık teriminin İngilizce karşılığı olarak

bilinen jaundice, sarılık anlamına gelen Fransızca kökenli “jaune” ve Yunanca kökenli

sarılık durumunu ifade eden “icterus” kelimelerinden türetilmiştir (1). Sarılık sıklıkla

karaciğer hastalığının belirtisi olmakla beraber hematolojik bozukluklara bağılı olarak

da oluşabilir (45). Normal serum bilirubin düzeyleri 0,5 ile 1 mg/dl arasındadır (1).

Kan bilirubin düzeyi 2,5 mg/dl üzeri olduğunda sklerada sarılık gözlemlenir (26, 30,

45). Bu değer 5 mg/dl’nin üzerine çıktığında kutanöz sarılık oluşur (30). Sarılığın

nedeni prehepatik, hepatik ve posthepatik olabilir (36). Prehepatik nedenler bilirubinin

karaciğere ulaşamadan oluşum ve taşınma aşamaları ile ilgili olup, unkonjuge bilirubin

artar, transaminazlar normaldir ve idrarda ürobilinojen gözlenmez. Hepatik nedenler;

tutulum, konjugasyon, ekskresyon ve drenaj aşamalarıyla ilgili olup nedene göre daha

fazla artan bilirubin formu değişir (46).

Posthepatik sarılık aynı zamanda tıkama sarılığı olarak da bilinir. İntrahepatik

veya ekstrahepatik safra kanallarının kısmi veya tam obstrüksiyonu sonucu oluşur (1).

Tıkanma sarılığında iki temel problem vardır. Bunlardan birincisi üretilen safranın

bağırsağa aktarılamaması ve bunun sonucunda enterohepatik dolaşımın bozulması,

ikincisi ise safra kanallarında basınç artışı sonucu safra reflüsü gelişmesidir.

Tıkanma sarılığına neden olan çok geniş bir patoloji grubu bulunmaktadır. En

sık karşılaşılan nedenler koledok taşları ve pankreas başı tümörleridir. Daha nadir

görülen sebepler arasında konjenital bilier atrezi, pankreatit, pankreatik psödokist ve

karaciğerin paraziter hastalıkları (Fasiola hepatika, Clonorsis sinensis, Dicrocoelium

dendriticum, Opisthorchis viverrini) bulunmaktadır.

Page 40: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

28

2.5.1. Tıkanma Sarılığı Nedenleri

1- Safra taşları nedeniyle ana safra kanalı obstrüksiyonu:

Safra taşları GİS’in en sık karşılaşılan problemlerindendir. Otopsi serilerinde

safra taşı görülme prevelansı %11’den %36’ya kadar çıkmaktadır. Safra stazı, otonom

nöropati, kimyasal ve pH imbalansı, artmış bilirubin ekskresyonu, safra çamuru

oluşumu ve günlük iki gramın üzerinde artmış kolesterol salınımı taş oluşumuna neden

olan etkenlerdir (41, 47). Safra taşları safranın katı posasından oluşmaktadır.

İçerdikleri kolesterole göre kolesterol ve pigment taşları olarak ikiye ayrılır. Pigment

taşları da kendi içerisinde siyah ve kahverengi taşlar olarak ayrılır. Safra taşlarının

%80’i kolesterol, %15-20’si siyah pigment taşlarıdır (26).

Mirizzi sendromu adı verilen durumda sistik kanala yerleşen safra taşı ana safra

kanalını kısmi veya tam tıkayarak obstruktif sarılığa neden olabilir. Posthepatik sarılık

yapan nedenler arasında %0,4-1,4 sıklıkta görülmektedir (1).

Bu taşların ana safra kanalına düşmesi sonucu koledokolitiazis oluşur.

Kolelitiazis olgularının %6-12’sinde koledok taşı mevcuttur. Yaşlandıkça görülme

sıklığında artış meydana gelir. Batı toplumlarında duktal taşların büyük çoğunluğu

safra kesesinde oluşup koledoğa sistik kanal aracılığı ile düşmektedir. Bunlar sekonder

koledok taşları olup koledokta oluşanlara ise primer koledok taşları adı verilir. Primer

safra taşları daha çok biliyer staz ve enfeksiyonla ilişkili olup daha çok Asya

toplumlarında görülmektedir. Primer koledok taş oluşum nedenleri; papiller stenoz,

biliyer darlıklar, kitleler ve diğer taşlardır. Koledok taşları genellikle sessizdir ve

sıklıkla insidental olarak saptanırlar. Tam veya kısmi obstrüksiyona yol açarak kolanjit

veya pankreatit tablosuna yol açabilirler (26). Safra stazı ile intraduktal basınç yükselir

ve asendan bakteri kolanizasyonuna neden olur. Bu bakteriler karaciğer

sinüzoidlerinden sistemik dolaşıma geçerek kolanjit tablosuna neden olurlar.

Kolanjitin klinik belirtileri Charcot tarafından 1877 yılında tanımlandığı haliyle sağ

üst kadran ağrısı, sarılık ve ateştir (48). Bunlara mental durum değişiklikleri ve

hipotansiyon eşlik ediyorsa Reynould pentadı olarak bilinir. Bu ağır tablo biliyer

şokun sistemik manifestasyonudur (36).

Page 41: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

29

2- Pankreasın bening ve malign tümörleri:

Pankreas başı tümörleri tıkanma sarılığının en sık karşılaşılan nedenleri

arasındadır. Pankreas kanserinin ilk işareti olarak sarılık görülmesi nadir değildir. (1).

3- Safra kanallarının tümörleri (kolanjiokarsinom) ve ampulla vateri tümörleri:

Kolanjiokarsinom safra yolu epitel hücrelerinden köken alan malign bir kök

hücre hastalığıdır. Prevalansı 0,5-1,2/100.000 kişi olup, erkeklerde daha sık karşımıza

çıkmaktadır. Cerrahi rezeksiyon ve karaciğer nakli en iyi tedavi seçenekleri

arasındadır. Cerrahi sonrası beş yıllık yaşam şansı %25-30 arasındadır.

Kolanjiokarsinomlar intrahepatik ve ekstrahepatik kolanjiokarsinomlar olmak üzere

iki gruba ayrılır. Safra yolları obstrüksiyonuna neden olarak sarılık oluşturmaktadırlar.

Hastalarda halsizlik, bulantı-kusma, ağrı, sarılık ve sepsise kadar varan semptomlara

neden olabilmektedir (49).

4- Biliyer striktürler (postoperatif, safra taşı ilişkili, primer sklerozan kolanjit)

Günümüzde endoskopik aletlerin gelişmesi ve minimal invaziv cerrahi

yaklaşımlarla cerrahi komplikasyonlar ekstrahepatik kolestazın en sık nedeni olmaya

başlamıştır. Kliplere bağlı komplikasyonlar, iskemik kalmış duktal sistem ve

koledokta kalmış taşlar postoperatif erken dönem veya geç dönem tıkanma sarılığına

yol açabilmektedirler (26).

Primer sklerozan kolanjit ilk kez 1850’li yıllarda bahsedilen, prevelansı

1-16/10000 kişi arasında değişen, ülseratif kolitli hastalarda daha sık görülen bir

hastalıktır. Patogenez multifaktoriyel olup genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel

faktörler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Sarılığın patogenezinde safra yolu epitel

hücrelerine lenfosit migrasyonu, kolanjiosit hasarı ve progresif fibrozis gelişmesi

vardır. Hastalığın insan lökosit antijenleri haplotipleri ile kuvvetli ilişkisi ve

ekstrahepatik otoimmun hastalıklarla birlikte görülmesi primer sklerozan kolanjitin

immun aracılı bir hastalık olduğunu desteklemektedir. Tanı anında en sık görülen

semptom halsizlik olup karın ağrısı, sarılık ve ateş de görülebilmektedir (50).

Page 42: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

30

5- Konjenital hastalıklar:

Safra kanalı anomalileri (agenezis, hipoplazi, stenoz), koledok ve pankreas

kanalları ile duodenumun birleşim anomalileri, koledok kanalı kistleri, kistik fibrozis.

6- Enfeksiyöz kolanjiopatiler (Kist hidatik, Fasiola hepatika, ascariazis,

Clonorsis sinensis, Dicrocoelium dendriticum, Opisthorchis viverrini):

Karaciğere yerleşmiş Ekinokokus granulosus’un sarılık etiyolojisinde önemli

bir yeri vardır. Özellikle santral yerleşimli kist hidatik bası ve safra yollarına açılarak

tıkanma sarılığına neden olabilmektedir (26).

7- Kronik pankreatit (pankreas başı fibrozisi):

Kronik pankreatit genellikle tüm pankreası yaygın olarak tutmakla birlikte bazı

vakalarda fokal pankreatit şeklinde kendini gösterebilmektedir. Pankreas başını tutan

ve fokal fibrozise yol açan kronik pankreatit vakalarında koledokta genişlemeye neden

olan izo-hipoekoik pankreatik lezyonlar oluşabilir (51). Pankreas başı fibrozisi olarak

karşımıza çıkan bu durum tıkanma sarılığı etiyolojisinde rol oynayabilir.

2.5.2. Tıkanma Sarılığında Karaciğerdeki Değişiklikler

Safra yolu tıkanması sonucu bilirubin ve safra asitleri metabolizmasındaki

değişikliklere ek olarak karaciğerin diğer önemli fonksiyonlarında birçok değişiklik

olmaktadır. Kolestaz; kaşıntı, sarılık, karaciğer yetmezliği ve hatta ölüme kadar

uzanan geniş bir spektrum gösterebilir. Karaciğer biyopsisinde safra pigmentlerinin

hepatositlerde ve safra kanalı epitelinde depolandığı görülür. Kolestazda temel patoloji

safra akımının engellenmesidir. Bu engellenme ister hepatositlerde isterse safra

duktuslarında olsun sonrasında gelişen patofizyolojik süreçler aynıdır (46). Hepatik

kan akımı azalır, portal venöz basınç artar ve hücre düzeyinde mitokondriyal

bozulmalar meydana gelir.

Önemli antioksidanlardan glutatyon ve ubikinon azalır. Mitokondriyal elektron

taşıma sisteminde fonksiyon bozukluğu ve lipid peroksidasyon ürünlerinin arttığı

Page 43: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

31

gözlemlenir. İmmün mediyatörlerden TNF-α, IL-6, IL-8 kompozisyonlarında artma

gözlenir. Safra asitlerinin salgılanmaması miçel formasyonunun oluşmamasına yol

açar. Bu durum yağların emilimini bozduğu gibi yağda eriyen A, D, E, K

vitaminlerinin emilimini de azaltır (52–54). Safra içine salınması gereken solütler

hepatositlerde birikir ve hücre fonksiyonlarını sekteye uğratırlar. Bu solütlerden

kolestazı belirlemede en duyarlı olanları safra asitleridir. Daha bilirubin düzeyleri

kanda yükselmeden bu safra asitlerinin kanda arttığı tespit edilebilir. Biyokimyasal

analizlerde alkalen fosfataz (ALP), gama glutamil transpeptidaz (GGT), 5’ nükleotidaz

ve lösin aminopeptidaz artmıştır (46). Tıkanma sarılığında albumin, fibrinojen,

protrombin, haptoglobülin, transferrin, seruloplazmin ve pıhtılaşma faktörleri V, VII,

IX, X’un içinde bulunduğu protein sentezinde bozulma meydana gelmektedir. Kupffer

hücrelerinin şişmesi sinüzoidal kan akımı engelleyerek yama tarzı karaciğer nekrozuna

yol açabilir (55).

Karaciğer histopatolojisinde akut dönemde öncelikle kanaliküler kolestaz ve

portal kanal değişiklikleri meydana gelir. Akut tıkanıklıkta mikroskobik olarak

görülen ilk değişiklik sentrilobüler zonda başlayan karaciğer lobülündeki safra

akümülasyonudur. Bu durumu parankimal ve periportal ödem takip eder. Bu ödeme

portal traktın periferinde safra kanaliküler proliferasyonu eşlik eder. Muhtemelen safra

ekstravazasyonuna cevap olarak periportal inflamatuar hücre akümülasyonu

gözlemlenir. Bunlar PMNL ve polimorfonükleer nötrofillerdir (PMNs). Tıkanma

sarılığında periferal duktal proliferasyon en önemli karakteristik değişikliktir. Eğer

duktal proliferasyon yoksa obstruktif karaciğer hastalığı tanısından uzaklaşılır. Safra

kanallarının duvarında PMNL’ler görülse de lümen içerisinde gözlenmez. Zaman

geçtikçe çözülmeyen tıkanma sarılığında safra; safra kanllarında, kanaliküllerde ve

hatta parankimde safra gölleri halinde birikebilir. Hepatositlerdeki akümülasyon

hücrelerin şişmesine ve sitoplazmaların açık renk alarak berraklaşmasına neden olur.

Bu durum kuş tüyü dejenerasyonu (feathery degeneration) olarak adlandırılır (8).

Deterjan etkisi olan safra asitlerinin retansiyonu hepatoselüler hasara ve hatta

nekrotik veya apoptotik hücre ölümüne yol açabilir. Bu durum Kupffer hücre

aktivasyonuna neden olur. Uzun süreli kolestazda köpüklü, safra yüklü Kupffer

hücreleri görülebilir. Hipertrofik Kupffer hücreleri ölen parankimal hücreleri ve

serbest kalan kanaliküler safra tıkaçlarını fagosite ederek Kupffer hücre

Page 44: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

32

bilirubinostazisine neden olur (Şekil 19) (56). Obstrüktif karaciğer hastalıklarında

parankimdeki safra gölleri neredeyse patognomonik kabul edilir. Fakat duktal safra

görülmesinin spesifitesi nisbeten düşüktür. Duktal safra akümülasyonu sepsiste ve

bazı ilaç reaksiyonlarında da görülebilir. Tamamen oturmuş tıkanma sarılığında

kanaliküler veya duktal kolestaz, safra kanalikül proliferasyonu, portal ödem ve portal

PMNs görülür. Tedavi edilmezse portal fibrozis oluşur ve nihayetinde biliyer siroz

gelişebilir. Uzun süren obstrüksiyonlarda safra kanalları gözden kaybolur. Tıkanma

sarılığında hepatoselüler safra birikimi hariç karaciğer lobülü etkilenmez (8).

Şekil 19. Hepatosit, kanaliküler ve Kupffer hücrelerinde görülen bilirubinostazis (H&E)

(56).

Page 45: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

33

2.6. Bakteriyel Translokasyon

Bakteriyel translokasyon canlı mikroorganizmaların intestinal lümenden

MLN’ye ve diğer ekstraintestinal organlara göç etmesi olarak tanımlanır. Bakteriyel

translokasyon; hemorajik şok, intestinal obstrüksiyon, majör yanık, ciddi travma,

tıkanma sarılığı, siroz, intestinal radyasyon, immun supresyon gibi yükselmiş gram

negatif bakteriyel enfeksiyon ve multiorgan yetmezliği ile ilişkili durumlarda artar (7).

Bakteriyel translokasyonun MLN’de karşılaşılan makrofajlardan sitokin yanıtını

başlatabileceği öne sürülmüştür. Belirli koşullarda bu durum septik morbiditenin

gelişmesine neden olabilir (57). Yeni kanıtlar bakterilerin zorunlu olarak intestinal

bariyerden geçmelerine gerek olmayabileceğini göstermiştir. Bağırsak duvarında

üretilen inflamatuar bileşiklerin veya bağırsağın toksik ürünlerinin translokasyonu

sistemik semptomlardan sorumlu olabilir. Bu düşünce bakteriyel translokasyonun

tanımını bağırsak geçirgenliği ile ilişkili olarak sadece canlı bakterilerin değil aynı

zamanda endotoksinlerin veya antijenlerin bağırsak lümeninden dolaşıma geçerek

sistemik inflamasyon ve uzak organ hasarına neden olması olarak genişletti (58).

Sağlam intestinal mukoza lümen içindeki bakterilere karşı defansif bir bariyer olarak

fonksiyon görmektedir. Predispozan faktörler nedeniyle bu bariyer bozulduğunda

bakteriyel translokasyona zemin hazırlanmış olur. Günümüze kadar olan kanıtlar

bakterilerin intestinal lümenden transmukozal geçişlerinin çoğunlukla ince

bağırsaklarda gerçekleştiğini göstermiştir (59). Çoğu septik komplikasyonların

GİS’den kaynaklandığı ve bakteriyel taranslokasyonun bunda aracı bir mekanizma

olarak işlev gördüğü düşünülmektedir. Çoğu hayvan deneylerinde bu konsepti

destekler nitelikte kanıtlar sunulmuştur. Nazokomial enfeksiyonların sıklıkla

Escherichia coli (E.coli) gibi GİS kökenli organizmalardan kaynaklanması bu hipotezi

destekler niteliktedir (57).

Page 46: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

34

2.6.1. Barsak Florası

Normal intestinal floranın patojen mikroorganizmalara karşı koruyucu özelliği

mevcuttur (60). İnsan intestinal mikroflorası 1014’ten fazla ve 300 ile 500 arasında

değişen bakteri türüne ev sahipliği yapar. Lüminal çevrenin bakteri kolonizasyonuna

uygun olmaması ve fazik itici motor aktivite nedeniyle üst gastrointestinal trakt sadece

birkaç bakteri türünü barındırabilir. Jejunumda alfa-hemolitik streptokok ve laktobasil

gibi fakültatif anaerop gram pozitif mikroorganizmalar bulunmaktadır. İntestinal

kanalın distaline ilerledikçe mikroorganizmaların tür ve sayılarında artış görülür. Canlı

mikroorganizmaların yaşaması için uygun ortama sahip olan kolonda çok yüksek

konsantrasyonda bakteri bulunmaktadır. Bunun nedeni aslında fekal içeriğin yaklaşık

%60’ının bakterilerden oluşmasıdır. Barsak florasındaki aerob mikroorganizmaların

anaeroplara oranı 1/1000’dir. Normal barsak florasının % 99’undan fazlasını anaerop

bakteriler oluşturmaktadır. Anaerop bakterilerin içinde patojen olmayanlardan başka

insanda hastalık etkeni olabilecek anaerop türler de vardır. Bifidobacterium türleri ve

Bacteroides fragilis’in bir gr gaytadaki miktarı 1010-1011 kadardır. Buna karşın aerop

bakterilerden enterobakterilerin sayısı 106-107 dir (58, 61) (Şekil 20).

Şekil 20. GİS bölgelerine göre bakteriyel flora konsantrasyonları (62).

Page 47: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

35

Anaerob mikroorganizmaların oranı aeroblara göre 10/1’den 1000/1’e kadar

ulaşmasına rağmen anaerob bakterilerin deneysel olarak bakteriyel translokasyona

uğramaları çok zordur. Duffy ve arkadaşlarının anaerob bakterilerin epitelyal

hücrelere adezyonunu göstermelerine rağmen anaerobların bakteriyel translokasyona

daha az uğramalarının mekanizması açık değildir. Bu durumun nedeni epitelyal

hücrelere tutunarak fagositoza direnç göstermeleri veya makrofajlarca intrasellüler

parçalanmaya daha yatkın olmaları olabilir. Bakteriyel translokasyona konu olan

mikroorganizmalar çoğunlukla E.coli, Klebsiella pneumonia, enterobakterler,

enterokoklar, laktobasiller, Pseudomonas aeruginosa ve stafilokoklardır.

Translokasyona uğrayan bakteriler intrasellüler patojenler olduğu için fagositoza karşı

direnç gösterirler. Bu bakteriler lökositlerin içinde çoğalabilirler ve lökositlerin

dışında da canlılıklarını sürdürebilirler (59). Sonuç olarak normal flora patojen

mikroorganizmaların bağırsakta kolonizasyonunu ve translokasyonunu engeller. Mide

asiditesi, safra salgısı, peristaltizm ve intestinal immunglobulin A (IgA) üst GİS’in

rölatif sterilitesini devam ettiren en önemli etkenlerdir. Bu fonksiyonları bozan

etkenler bakteriyel aşırı çoğalmaya sebebiyet vererek bakteriyel translokasyona zemin

hazırlarlar (1).

2.6.2. Bakteriyel Translokasyona Etki Eden Faktörler

Bakteriyel translokasyonda rol oynayan mekanizmalar üç ana başlık altında

toplanabilir.

2.6.2.1. Bakteriyel Aşırı Çoğalma

İntestinal bakteriyel aşırı çoğalma bakteriyel translokasyonda en önemli

mekanizma olup bakteri popülasyonundaki bu artış; mukozal bariyerde bozulma ve

permeabilitede artış olmamasına rağmen bakteriyel translokasyona yol açar (63, 64).

Normal flora; besin miktarı ve kompozisyonu, çevresel etkenler, alkol ve

ilaçlar gibi pek çok faktörden etkilenir (65, 66). Aynı zamanda GİS’in farklı

bölgelerinde PH, peristaltizm, redoks potansiyeli, bakteriyel adezyon, bakteriyel

kooperasyon ve antagonizm, musin sekresyonu, diyet ve ulaşılabilir besin gibi

Page 48: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

36

faktörlerin farklı olması bakteri oranın farklı olmasına neden olur (67). Proksimal ince

bağırsak normalde sıvı mililitresi başına 104’ten az bakteri içerir. Bu bakteriler arasında

anaerobik bacteroides grubu bulunmaz ve koliform bakteriler de çok az oranda

bulunurlar. Çoğu yazar bakteriyel aşırı çoğalmayı bir ml proksimal jejunal aspiratta

105’ten fazla bakteri bulunması olarak tanımlar (65). Bakteriyel aşırı çoğalmayı

engellemeye yönelik konakta bazı mekanizmalar mevcuttur: Normal flora

kolonizasyon direnci ile patojen bakteri popülasyonunun aşırı çoğalmasını engeller,

antegrad peristaltizm mikroorganizmaların mukozaya tutunmalarını engeller, gastrik

asit ve safra pek çok mikroorganizmayı mide ve duodenumda parçalar, ince

bağırsaklarda proteolitik enzimler mikroorganizmaların parçalanmalarına yardım

eder, mukus katmanı bakterileri hapseder ve intakt ileoçekal valv kolondan retrograd

bakteri translokasyonunu engeller (68). Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı,

intestinal staz, beslenme değişiklikleri ve pekçok nedenle normal barsak florasının

değişikliğe uğraması bakteriyel aşırı çoğalmaya neden olabilir. Berg ve Garlington

fareler üzerinde yaptıkları bir çalışmada çekum florasını doğrudan mide içerisine

inoküle ettikten sonra bir hafta boyunca MLN kültürlerinde üreme saptamışlardır. İlk

hafta yerli flora bu yükselişi antagonize edecek zamanı bulamayıp bu bakteri türlerinin

farelerin mide-barsak kanalında aşırı çoğalmalarına engel olamamıştır ancak ekolojik

denge sağlandıktan sonra MLN örneklerinde bakteri üretilemediğini bildirilmişlerdir

(64).

Antibiyotik kullanımına sekonder ekolojik dengenin bozularak belirli bir

endojen veya eksojen bakteri gurubunun aşırı çoğalmasına model oluşturmak amacıyla

Berg ve arkadaşlarının fareler üzerinde yaptığı başka bir çalışmada dört gün boyunca

farelerin içme suyuna penisilin-G konulmuş, fareler değişik zamanlarda sakrifiye

edilerek çekum ve MLN kültürleri alınmış, çekumda zorunlu anaeroblar 1000 kat

azalırken enterobakterilerin sayısında 10000 kat artış tespit edilmiştir. Yazarlar bu

durumu enterobakterilere antagonistik olan endojen mikrofloranın penisilin tedavisi

ile ortadan kaldırılmasına bağlamışlardır. Bu duruma paralel olarak MLN

kültürlerinde de enterobakter üremeleri saptanmıştır. Penisilin tedavisi kesildikten

sonra 31. güne kadar MLN kültürleri negatifleşmemiştir. Yalnızca dört gün verilen

penisilin tedavisinin mide bağırsak ekolojisini uzun bir süre devam edecek kadar ciddi

Page 49: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

37

düzeyde bozabileceği gösterilmiştir. Benzer sonuçlar klindamisin ve metranidazol

kullanıldığında da elde edilmiştir (69).

2.6.2.2. Konakçı İmmün Defans Mekanizmaların Bozulması

Peyer plakları ince bağırsağı çevreleyen lenf dokusu plaklarıdır. Lenf

folikülleri, lamina propria lenfositleri, mezenterik lenfoid hücreler ve IgA’dan

oluşurlar. Antijenik uyarı ile oluşan T ve B lenfositler peyer plaklarını terk ederek

MLN‘ye oradan da lenfatik kanallar aracılıyla vücudun çeşitli bölgelerine giderler.

Sistemik immun yanıtın bir parçası olan IgA ise mukozadaki B lenfositler tarafından

üretilir ve sekretuar immunglobulin A (sIgA) olarak lümene salınır. İntestinal lümene

IgA salgılanması bakteriyel invazyona karşı ilk savunma hattını oluşturur. IgA

bakterilerin barsak yüzeyine adezyonunu ve fagositozu önlemektedir. Bu durum lokal

immünitenin bakteriyel translokasyonu engellemesini sağlar (70). Mukozal

sekresyonlar IgA’dan zengindir. SIgA bakteriyi efektif olarak bağlayıp mukozaya

geçişini ve kolonize olmasını önlemekle kalmayıp aynı zamanda toksinleri ve

enfeksiyöz mikroorganizmaları nötralize eder ve IgA’ya bağlı antijenlerin ve

bakterilerin aktif olarak lamina propriadan lümene taşınmasına aracılık eder (71).

Travma, açlık ve cerrahi sonrası en önemli immun değişiklik IgA düzeyinin

azalmasıdır (72). Bu durum bakteriyel translokasyona zemin hazırlar.

T hücre bağımlı immünitenin bakteriyel translokasyondaki rolünü araştırmaya

yönelik Owens ve Berg’in yapmış olduğu bir çalışmada konjenital atimik farelerin

MLN, dalak, karaciğer ve böbrek kültürlerinde %50 oranında E.coli ve laktobasillerin

çoğunlukta olduğu canlı bakterilerin ürediği gösterilmiştir. Oysa heterozigot farelerde

(fenotipik olarak timusa sahip olanlar) bu oran %5,2 olarak bulunmuştur. Aynı

çalışmada bir günlük farelerden alınan timuslar ekstrakt haline getirilerek 21 günlük

farelere subkutan olarak sağ üst flank bölgesinden enjekte edilmek suretiyle timus

nakli gerçekleştirilmiş, bu farelerden beş hafta sonra alınan kültürlerde üreme oranı

%50’den %7,8’e gerilemiştir. Bu durum timus nakli ile eski haline dönen T hücre

bağımlı immünitenin bakteriyel translokasyona engel olduğunu göstermiştir (73).

Page 50: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

38

2.6.2.3. İntestinal Mukozal Bütünlüğün Bozulması

Bağırsak bariyeri patojen bakterilere ve toksik materyallere karşı önemli bir

savunma görevi görür. Bağırsağın mukozal bariyerini kolumnar epitel hücre tabakası

ve bunların arasına yayılmış olan goblet hücreleri, lenfositler ve M hücreleri gibi özel

hücreler oluşturur. Normal epitel hücresinin yapı ve fonksiyonunun ve sıkı

bağlantılarının korunması mikroorganizmaların transepitelyal ve transsellüler göçünü

engeller (74). Bağırsak bariyerini bozan bazı patolojiler hemoraji, iskemi, intestinal

obstrüksiyonlar, yanıklar, travmalar, bakteriyel enfeksiyonlar, radyasyon, crohn ve

ülseratif kolit gibi inflamatuvar hastalıklar, sitotoksik ajanlar ve tıkanma sarılığı olarak

sıralanabilir. Bunlar arasında iskemi-reperfüzyon hasarı önemli bir yer tutar.

Hipovolemik ve kardiyojenik şokta kan daha çok beyin ve kalp gibi hayati organlara

yöneleceğinden splanknik yatakta vazokonstriksiyon olur ve intestinal kan akımı

azalır. Mukozal bariyerin bozulması ile intestinal geçirgenlik artar, bakteri ve

endotoksinler sistemik dolaşıma geçerler. Hemorajik şok, yanık, sepsis ve

endotoksemi durumlarında barsak kan akımının zayıflığı bakteriyel translokasyona

zemin hazırlar (75, 76).

2.6.3. Bakteriyel Translokasyonun Mekanizması

1. Basamak: Oral antibiyotik kullananlarda olduğu gibi endojen bakteriler

MLN’ye geçerler ancak genellikle sistemik yolla başka dokulara geçemezler. Sağlam

immun sistem tarafından bu düşük düzeydeki bakteriler ortadan kaldırılarak

enfeksiyonun yayılması engellenir ancak virulansı yüksek bakterilerin

translokasyonunda ise konakçı immun sistemi yetersiz kalabilir ve bakteri diğer

dokulara geçebilir.

2. Basamak: Translokasyonla MLN’ye ulaşan bakterilerin KC, dalak ve

böbrek gibi diğer dokulara ulaşmasıyla gerçekleşir. İkinci basamak konak immun

sistemindeki zayıflığa bağlı gelişir. Bu basamakta transloke olan bakterilerin

virülansına göre enfeksiyon konakçı immun sistemi tarafından sınırlandırılabilir.

Page 51: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

39

3. Basamak: Bu aşamada translokasyona uğrayan bakteriler kan ve periton

boşluğu gibi bölgelere sistemik yayılım gösterirler. Konakçı, bu dönemdeki sistemik

enfeksiyonu yenebileceği gibi mide-barsak lümenindeki bakteriyel aşırı çoğalmanın

derecesine, immun yetmezliğin şiddetine, mukozal harabiyetin yaygınlığına ve

bakterinin patojenik özelliklerine bağlı olarak septik şoka da girebilir (77).

2.7. Tıkanma Sarılığı, Bakteriyel Translokasyon, Endotoksemi İlişkisi ve Sitokin

Yanıtı

RES doku makrofajlarından oluşan bir immün hücre topluluğudur. Başlıca

bulundukları yerler karaciğer, dalak, akciğer ve kemik iliğidir. Bakteriler,

endotoksinler, immun kompleksler ve hücre debrisleri gibi materyallerin ortadan

kaldırılmasından sorumludurlar. Yapılan çalışmalarda tıkanma sarılığını takiben RES

fonksiyonlarının bozulduğu gösterilmiştir (2, 3). RES aktivitesinin %80-90’ından

karaciğerdeki Kupffer hücreleri sorumludur. RES fonksiyonu tıkanma sarılığı, travma,

cerrahi ve sepsis gibi durumlarda baskılanır. RES işlevini kaybettiğinde GİS kaynaklı

endotoksin absorbsiyonu kaçınılmaz olur (3). Tıkanma sarılığı olan hastalarda

morbidite ve mortalitenin esas sorumlusu endotoksemidir. Endotokseminin

oluşmasındaki iki ana nedenden birincisi bakteri ve toksinlerinin portal dolaşıma

geçişine neden olan GİS bariyer işlevinin yürütülememesi, ikincisi ise yukarıda

anlatılan mononükleer fagositik fonksiyondaki bozukluktur (78).

Safra tuzları antibakteriyel özellikleri yanında endotoksinler üzerine deterjan

etkisine sahiptirler (79). Yapılan araştırmalar oral safra tuzu verilmesiyle

endotokseminin azaltılabileceği göstermiştir. Lorenzo ve arkadaşlarının yapmış

olduğu bir çalışmada asitli sirotik sıçanlara oral safra tuzları verilmesinin bakteriyel

aşırı çoğalmayı elimine ederek endotoksemiyi ve bakteriel translokasyonu azaltıp

sıçanların hayatta kalma oranını artırdığı gösterilmiştir (80, 81). İntestinal lümen içine

safra akımının kesilmesi bağırsakta değişikliklere ve mukozal hasara yol açmaktadır.

Safranın çeşitli komponentlerinin (IgA, fosfolipidler ve bilirubin) farklı farklı

görevleri vardır. Yapılan çalışmalarda safranın, enterositlerin bakterilerce

invazyonuna karşı inhibitör rol oynadığı gösterilmiştir (82). SIgA eksternal vücut

sıvılarındaki baskın Ig’dir. IgA selektif olarak safra içine verilir (83). Tıkanma sarılığı

Page 52: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

40

olan hastalarda endotokseminin nedenlerinden biri de bu fonksiyonun bozulmasıdır

(78). Tıkanma sarılığı olan hastalarda safra tuzlarının safra yollarındaki akışı kesintiye

uğrar. Buna bağlı olarak kan safra bariyeri bozulur ve bağırsak duvarında geçirgenlik

artar. Anormal çalışan immün sistem ile birlikte RES fonksiyonlarında bozulmalar

meydana gelir. Hümoral immünitenin opsonizasyon ve bakteriyostatik aktivitesinde

azalma görülmesi ile gram negatif bakteriyemi ve endotoksemi gelişir (4).

Obstruktif sarılıkta immün yanıtı hızlandıran, ince bağırsaklardaki enterosit ve

mukozal immün hücreleri aktifleştiren Majör Histokompatibilite Kompleksi (MHC)

sınıf II HLA-DR’dir. Aktivasyonun başlangıcı net olmamakla birlikte bakteri, antijen

ve endotoksinlerin mukozal immun hücreler ve enterositler ile direkt temasının etkili

olduğu düşünülmektedir. Bu noktadan sonra T helper hücrelerinden TNF-α ve

interferon gamma (IFN-γ) salınır. TNF-α ve IFN-γ, intestinal villuslardaki geçirgenliği

artırır. Sonuçta ince bağırsak epitel dizisindeki devamlılık sekteye uğramış olur. Bu

nedenle buradaki hücreler lamina propriadaki lenfositler tarafından antijenik yapılar

olarak algılanır. Oluşan immun yanıt nedeniyle ince bağırsak mukozasında doku hasarı

meydana gelir. Tüm bu olaylar dizisi bağırsak bariyer fonksiyonun bozulmasına yol

açar (84).

Jing-Yan ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada TNF-α, IFN-γ, IL-6 ve IL-8

düzeylerinin serum bilirubin seviyeleri ile korele olarak arttığı ve bu artışın karaciğer

hücrelerindeki inflamasyondan sorumlu olduğu öne sürülmüştür (85).

Kobayashi ve arkadaşlarının yapmış olduğu başka bir çalışmada biliyer atrezili

hastaların serumlarında proinflamatuar sitokinlerden IL-1 ve IL-6 seviyelerinde artış

olduğu gösterilmiştir (86).

Sonuç olarak tıkanma sarılığı; safra tuzlarının luminal akımının engellenmesi,

RES fonksiyon bozukluğu, serum opsonin aktivitesi ve bakteriyostatik kapasitede

azalma, proinflamatuar sitokinlerin dolaşıma salınması, bağırsak duvarında oluşan

oksidatif hasar nedeniyle barsak mukoza yapı ve fonksiyonlarının bozulması gibi

patolojilere yol açarak endotoksemi ve barsaktan bakteriyel translokasyona neden olur

(3).

Page 53: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

41

2.8. Tıkanma Sarılığında İnflamasyon Mediyatörleri: Sitokinler

Tümör Nekroz Faktör-α (TNF-α) yaralanma ve infeksiyon gibi streslere

yanıt sırasında hızla mobilize olan ve ardından gelen inflamatuar yanıt için de güçlü

bir mediyatör olan bir sitokindir. TNF-α öncelikli olarak makrofajlar, dendritik

hücreler ve T lenfositler gibi immün hücrelerde sentezlenir ancak immün olmayan

hücrelerin de az miktarda bu sitokini sentezlediği bildirilmiştir. Makrofajlardan

sentezlenmesinde en kuvvetli uyaran lipopolisakkaritlerdir (LPS). T lenfositler ve

doğal öldürücü (NK) hücreler IFN-γ üreterek TNF-α salınımını arttırırlar. TNF-α

koagulasyon aktivasyonu, hücre göçü ve makrofaj fagositozuna aracılık eder ayrıca

adezyon molekülleri, prostoglandin E2, trombosit aktifleştirici faktör,

glukokortikoidler ve eikazonoidlerin ekspresyonunu artırır. Yarılanma ömrü 15-20

dakikadır (26).

İnterlökin-1 (IL-1) tanımlanan ilk interlökindir ve 11 üyesi vardır. IL-1

memeli vücudundaki neredeyse tüm hücreleri etkiler ve enfeksiyöz, otoimmün,

otoinflamatuvar ve dejeneratif süreçler dahil olmak üzere birçok inflamatuvar sürece

aracılık eder. Makrofajlar, monositler, nötrofiller, B ve T lenfositler, NK hücreler,

dendritik hücreler, keratinositler, fibroblastlar, endotel hücreleri ve enterositler dahil

olmak üzere pek çok hücre tarafından sentezlenir. Ateşe aracılık eder, lökosit

güçlendirilmesini, yapışmayı ve göçü artıran bir pirojendir (30).

İnterlökin-6 (IL-6) yanıklar, büyük cerrahi, sepsis ve septik şoktaki gibi doku

hasarından sonra yüksek konsantrasyonlarda bulunan 21 kDa’lık bir glikoproteindir.

Monositler, makrofajlar, dendritik hücreler, lenfositler, endotel hücreleri, fibroblastlar

ve düz kas hücreleri dahil olmak üzere çok çeşitli hücreler tarafından üretilir. IL-6

üretimi, LPS, IL-1, TNF-α, trombosit aktive edici faktör ve reaktif oksijen

metabolitleri gibi bir dizi uyarıya yanıt olarak aktive edilir. IL-6’nın TNF-α ve IL-1 ile

birlikte sinerjistik etki göstererek konsantrasyonlarının zirveye ulaştığı ve yaralanma

şiddeti, cerrahi stres, septik şok ve mortalite ile ilişki gösterdiği ortaya konulmuştur.

IL-6 inflamasyonda PMNL aktivasyonunu artırır, kardiyak depresyona yol açarak

doku ve organ malperfüzyonunu şiddetlendirir. Tüm bu etkilerle uzak organ

hasarından sorumlu tutulmaktadır (26, 30).

Page 54: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

42

İnterlökin-8 (IL-8) güçlü kemoatraktan özellikli bir sitokin olup kemokinler

olarak bilinen yaklaşık 40 sitokinin küçük süper ailesinin bir üyesidir. Güçlü bir

nötrofil çekici ve uyarıcısıdır. Buna ek olarak IL-8 nötrofil degranulasyonunu uyarır,

adezyon moleküllerinin ekspresyonunu düzenler ve reaktif oksijen radikallerinin

üretimini arttır. Monositler, makrofajlar ve endotel hücreleri tarafından üretilir. IL-6

ile birlikte IL-8 uzak organ hasarında etkili prediktif mediatörlerdir (26, 30).

2.9. Hypericum perforatum (Sarı Kantaron)

Sarı kantaron (Hypericum perforatum) dünya çapında 400 türü bulunan

Hypericum cinsinin bir üyesidir (87). Avrupa, Batı Asya, Kuzey Afrika, Madeira ve

Azorlar adalarına özgüdür ve dünyanın birçok yerinde, özellikle Kuzey Amerika ve

Avustralya’da doğal olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. Ülkemizde Marmara,

Karadeniz, Ege, Orta ve Doğu Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu

Bölgelerinde yayılış göstermektir (88). Türkiye’de 89 türü bulunan sarı kantaron; kılıç

otu, mayasıl otu, kan otu, yara otu, binbirdelik otu olarak da bilinen sarı renkli bir

bitkidir. Işığa tutulduğunda yapraklarının üzerindeki noktalar halindeki yağ

guddelerinin delikli görünmesi nedeniyle binbirdelik otu (millepertuis perforé),

sıkıldığında çiçeğinden kırmızı boya akması nedeniyle de kan otu adı halk arasında

yaygın olarak kullanılmıştır (Şekil 21). Tarla, yol kenarı, orman çevresinde, tepelerde

ve çayırlarda temmuzdan eylül ayına kadar çiçek açan şifalı bir bitkidir. Boyu bir

metreye kadar ulaşabilir, çok senelik ve otsudur. Yapraklar 10-35 mm uzunlukta, elips

biçiminde ve hemen hemen sapsızdır (89) (Şekil 22). Çiçek beş parçalı, taç yapraklar

altın sarısı renkli, kenarları siyah benekli gudde tüyleri ile çevrilidir. Stamenler çok

adette ve üç demet halinde toplanmıştır.

Bitki Avrupa Ülkelerinde çoğunlukla St. John wort olarak bilinmektedir.

Rivayetlere göre bitkinin ismi Yahya (Johannas) peygamberden gelmektedir. İncil’de

geçen bir olaydan ötürü Yahya Peygamber Hıristiyanlar için mucizevi bir bitki

getirmiştir. Bu bitki H.perforatum’dur. Bu ismi kuzey yarımkürede St. John (Aziz

Yahya) bayramı olan 24 Haziran’da bitkinin çiçek açması ve toplanması nedeniyle

almıştır (90). Diğer bir rivayet ise haçlı seferleri sırasında yaralanan St. John

şövalyelerinin yaralarının tedavisi bu bitki ile yapıldığından bu ismi aldığı şeklindedir

(89).

Page 55: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

43

Şekil 21. Sarı kantaron yapraklarının üzerindeki noktalar halindeki yağ guddelerinin

delikli görünümü; binbirdelik otu (millepertuis perforé) (91).

Şekil 22. Hypericum perforatum'un görünümü (92).

Page 56: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

44

Hypericum Perforatum Sıvı Ekstraktı

Ekstraksiyon bitkinin uygun bir çözücüde optimum koşullarda çözülerek etkin

maddelerin elde edilmesiyle çözücünün uzaklaştırılması prensibine dayalı bir işlemdir.

Ekstrakt bitkinin yoğunlaştırılmış sıvı halidir. Yapılan işlemlerin sonunda bir ton sarı

kantaron bitkisinden yaklaşık 10-30 litre özüt elde edilir. Ekstrakt elde etmede dikkat

edilecek en önemli husus bitkinin nasıl kurutulacağıdır. Etken maddelerin

bozulmaması için bitkinin toprak üstü kısmı güneş ışığına maruz bırakılmadan düşük

ısılarda kurutulur. Ekstraksiyon için kullanılan çözücülerden bazıları; n-heksan, etil

asetat, 2-propanol ve etanoldür. Bu solventlerle ekstraksiyon işlemi yapıldıktan sonra

etken maddeler ayrıştırılır. Son olarak distilasyon işlemi ile etanol ortamdan

uzaklaştırılarak etken maddelerin suya entegrasyonu sağlanır (93).

Hypericum Perforatum’un Biyolojik Aktif Bileşenleri

Bitkinin toprak üstü kısmı altı ana grup bileşenden oluşur; naftodiantron,

floroglusinoller, flavonoidler, biflavonlar, fenilpropanlar ve proantosiyanidinlerdir

(94). Floroglusinol grubuna ait olan hiperforin %0,4-4,5 ve adhiperforin %0,2-1,8

oranlarında bitkinin çiçek ve dallarında bulunur (95). Hiperforinin molekül ağırlığı

536.797 g/mol olup kapalı moleküler formülü C35H52O4’tür. Adhiperforinin ise

molekül ağırlığı 550.824 g/mol olup kapalı moleküler formülü C36H54O4’tür (Şekil

23). Hiperforinin siklooksijenaz-1 ve lipooksijenaz-5 üzerine ikili inhibitör olarak rol

oynadığı ve eikozanoidlerle ilgili alerjik ve inflamatuvar hastalıklarda terapötik

potansiyele sahip olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcuttur (96).

Şekil 23. Hiperforin ve adhiperforin kimyasal yapısı (97).

Page 57: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

45

Naftodiantron miktarı %0,03-0,3 arasında olup bitkinin çiçek ve

tomurcuklarında yoğunlaşmışlardır (95). Bu gruptaki en önemli bileşenler

hiperisinlerdir (Şekil 24). Bitkiden izole edilen diğer naftodiantron türevleri

psödohiperisin, protohiperisin ve psödoprotohiperisindir. Stabil olmayan yapılarından

dolayı protohiperisin ve psödoprotohiperisin daha kararlı ürünler olan hiperisin ve

psödohiperisine dönüşürler (13). Hiperisin ve psödohiperisin protein kinaz C'yi inhibe

eder ve memeli hücrelerine karşı antiproliferatif aktivite gösterir. Bu etkinlik

hücrelerin viral enfeksiyon sırasında protein kinaz C ile fosforilasyonunun

inhibisyonundan kaynaklanır (98). Hiperisinin HEM oksijenaz-1’i deasetile ederek ve

downregülasyonla Hepatit C virüsünün replikasyonunu inhibe ettiği gösterilmiştir

(99). Hiperisinin cluster of differentiation 8 (CD8)+ T hücre aracılı sitotoksisitede

inhibe edici etkisi nedeniyle T hücre aracılı hastalıkların tedavisinde bir potansiyele

sahip olduğu bulunmuştur (100) .

Şekil 24. Hiperisin ve psödohiperisin kimyasal yapısı (101).

Page 58: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

46

Flavonoidler bitkinin yaprak, sap, çiçek, tomurcuk gibi tüm toprak üstü

kısımlarında dağılmış olup oranları %2-4 arasında değişen oranla biyolojik aktif

bileşenlerin önemli bir kısmını oluşturmaktadırlar (95). Bitkide belirlenen ana

flavonidler; kersetin ve heterozitleri (kersitrin, izokersitrin, rutin ve hiperozit) olarak

bildirilmiştir (102) (Şekil 25). Bu bileşikler biyojenik aminlerin katabolizmasından

sorumlu enzim olan monoamin oksidaz A’yı ve katekol-O-metiltransferazı inhibe eder

(103). Biflavonlar ise bazı sebzelerde de bulunan az görülen bir diflavon grubudur.

Bitkide bu gruptan amentoflavon %0,01-0,05 oranında bulunup kersetin ile birlikte

antiinflamatuvar etkiye katkı sağladığı düşünülmektedir (104).

Şekil 25. Kersetin, kersitrin, izokersitrin, rutin ve hiperozit kimyasal yapısı (102).

Page 59: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

47

H.perforatum, tedavi amaçlı olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır ancak son

yıllarda H.perforatum kaynaklı ürünlerin tüketimi çarpıcı bir şekilde artmıştır ve şu

anda dünyanın en çok kullanılan tıbbi bitkilerinden biridir (105). Almanya’da

hazırlanan bir raporda Alman hekimlerin yılda 66 milyon adet sarı kantaron içeren

reçete düzenlediği belirtilmiştir (90). H.perforatum geleneksel olarak ağrı kesici,

sakinleştirici, antiparaziter, ülser tedavi edici ve haricen de yara iyileştirici olarak

ülkemizde kullanılmaktadır. Daha çok depresyon üzerindeki olumlu etkileri ile dikkat

çekmiş ve bu etkilerini standart antidepresanlara göre daha az yan etkiyle göstermiştir

(106, 107). Yapılan araştırmalarla bu tıbbi bitkinin antidepresan, antitümör, antiviral,

antibakteriyel, antiinflamatuar, analjezik ve hepatoprotektif etkilerinin olduğu

belirlenmiştir (9–17). Avrupa’da St. John wort olarak tanınan bu bitkinin en zengin

Hy ve türevlerinin (psödohiperisin) kaynağı olduğu bulunmuştur (18). Hy bilinen en

güçlü doğal fotosensitizerdir (108). Son yıllarda bu bileşikler tümöral ve viral hastalık

tedavisinde önem kazanmıştır. Son yapılan araştırmalarda ışıkla aktive edilen Hy’nin

kesin olmamakla birlikte intrinsik veya ekstrinsik apopitozis yollarından her ikisini de

aktifleyebileceği ileri sürülmüştür (109). Literatürde sarı kantaronun ratlar üzerinde

uygulanan iskemi reperfüzyon modellerinde Alkalen fosfataz (ALP), Alanin

aminotransferaz (ALT), Aspartat aminotransferaz (AST), Laktat dehidrogenaz (LDH),

Malondialdehit (MDA), TNF-α, IL-6 seviyelerinde belirgin düşme ve katalaz

aktivitesinde artışa yol açarak vücudun antioksidan defans sistemine olumlu katkıda

bulunduğu gösterilmiştir (4, 14). Ayrıca karaciğer hasarı için histolopatolojik inceleme

yapılan çalışmalarda sarı kantaronun karaciğer dokusundaki fibrozis ve nekoroziste

belirgin derecede azalma sağladığı gösterilmiştir (19). Süntar ve arkadaşlarının yapmış

olduğu bir çalışmada (20) sarı kantaronun Streptococcus mutans, Streptococcus

sobrinus, Lactobacillus plantarum ve Enterococcus faecalis’e karşı güçlü

antibakteriyel aktivitesinin olduğu ve antibakteriyel bir ajan olarak kullanılabileceği

ortaya konulmuştur.

Bu çalışmada ratlarda deneysel olarak oluşturulmuş tıkanma sarılığı modelinde

sarı kantaronun; sitokin cevabı, bakteriyel translokasyon ve karaciğer hasarı üzerine

olan etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yaptığımız bu çalışma kurgusu literatürde

bir ilktir.

Page 60: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

48

3. MATERYAL VE METOD

Bu çalışma için Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Hayvan Deneyleri Etik

Kurulu’nun 23.10.2018 tarih ve 17/01 no’lu izni alınmıştır. Tıkanma sarığı modelinin

oluşturulması dahil tüm cerrahi işlemler, sarı kantaron verilmesi ve ratların

barındırılması SDÜ Deney Hayvanları ve Tıp Araştırmaları Araştırma ve Uygulama

Merkezi’nde (DEHATAM) gerçekleştirilmiştir. Diğer deneysel uygulamalar ise SDÜ

Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ve Patoloji Anabilim Dalı

laboratuvarlarında yapılmıştır. Çalışmamız SDÜ Bilimsel Araştırma Koordinasyon

Birimi tarafından TTU-2018-6884 proje numarası ile desteklenmiştir.

Çalışmada ortalama ağırlıkları 350-400 gram olan 37 adet erkek Wistar-Albino

cinsi sıçan kullanıldı. Denek sayısı çalışma öncesi SDÜ Biyoistatistik Anabilim

Dalında bir öğretim üyesi ile birlikte güç analizi yapılarak belirlendi (Grafik 1).

Grafik 1. Güç analizi ve denek sayısının belirlenmesi

Page 61: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

49

Çalışmamızdaki tüm deney gruplarındaki hayvanlar 22±2°C sıcaklığında, nemi

%55 olan, 12’şer saat gece ve gündüz döngüsünün uygulandığı bir odaya alındı.

Sıçanlar standart ticari pellet yem ve çeşme suyu ile ad libitum beslendi. Tüm ratların

bakımları Tıbbi Araştırmalar Ulusal Derneği tarafından oluşturulan “Deney

Hayvanlarının Bakım Prensipleri”ne ve Laboratuvar Hayvanı Kaynakları Enstitüsü

tarafından düzenlenen “Laboratuvar Hayvanlarının Bakım ve Kullanımı için

Kılavuz”a uygun olarak yapılmıştır.

Deney hayvanları arasından rastgele seçimle üç farklı grup aşağıdaki şekilde

oluşturuldu:

1. Grup (n=9) (Kontrol) Laparotomi kontrol grubu: Sıçanlara laparotomi

yapılıp ek bir işlem yapılmadan batınları uygun teknikle kapatıldı.

2. Grup (n=14) (TS) Tıkanma sarılığı grubu: Sıçanlara laparotomi yapılıp ana

safra kanalları diseke edildi, ardından 4/0 ipek ile bağlanıp kesildi ve tıkanma sarılığı

oluşturuldu. Batınları uygun teknikle kapatıldı.

3. Grup (n=14) (SK) Tıkanma sarılığı ve tedavi (sarı kantaron) grubu: Ratlara

laparotomi yapılıp ana safra kanalları diseke edildi, ardından 4/0 ipek ile bağlanıp

kesildi ve tıkanma sarılığı oluşturuldu. Batınları uygun teknikle kapatıldı. Bu gruptaki

sıçanlara gavaj olarak günlük 200 mg/kg sarı kantaron sıvı ekstraktı verildi.

Üç grubun ortalama ağırlıkları 380±10 gramdı ve tüm gruplar hafta boyunca

aynı ortam ve şartlarda beslendi.

3.1. Anestezi ve Cerrahi İşlem

Her üç gruba da anestezi amacıyla intraperitoneal yoldan 90 mg/kg ketamine

hydrochloride (Alfamine®, Alfasan International B.V., Woerden, Hollanda) ve 10

mg/kg xylazine hydrochloride (Alfazyne®, Alfasan International B.V., Woerden,

Hollanda) uygulandı (Şekil 26). Genel anestezi sağlandıktan sonra dört

ekstremitesinden kesim tahtasına tespit edilen ratların karın ön duvarları traş edildi ve

%10 povidon iodine ile saha temizliği yapıldı (Şekil 27). Sadece insizyon bölgesi açık

kalacak şekilde steril olarak örtüldü (Şekil 28).

Page 62: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

50

Şekil 26. Ratların tutulması ve intraperitoneal anestezi uygulaması

Page 63: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

51

Şekil 27. Ratların dört ekstremitesinden kesim tahtasına tespit edilmesi

Page 64: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

52

Şekil 28. Cerrahi alanın steril olarak ötülmesi

Anestezi süresince denekler solunum desteğine ihtiyaç duymadan oda

havasında izlendiler. Deney sırasında gelişebilecek hipotermiyi önlemek amacıyla

cerrahi işlem sırasında ve postop uyanma esnasında ısıtıcı lamba kullanıldı.

Batın orta hatta ksifoid çıkıntıdan aşağı doğru uzanan yaklaşık 2,5 cm’lik bir

kesi yapıldı. Mide ve pilor takip edilerek duodenum bulundu. Duodenum hafifçe öne

ve aşağı çekilerek karaciğer hilusundan duodenuma doğru uzanan ve ince bir tubuler

yapı olarak izlenen ana safra kanalı görüldü. Ana safra kanalı çevresindeki yağlı

dokulardan tutularak asıldı ve mosquito klemp ile diseke edilerek ortaya kondu (Şekil

29).

Page 65: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

53

Laparotomi kontrol grubundaki ratlarda ana safra kanalı izole edildikten sonra

herhangi bir işlem yapılmadan batınları kapatıldı. TS ve SK gruplarında ise disektörle

ana safra kanalı izole edilip 4/0 ipekle bağlanıp kesilerek tıkanma sarılığı oluşturuldu

(Şekil 30). Cerrahi işlemler tamamlandıktan sonra bu grupların da batın katları uygun

olarak 3/0 prolenle kapatıldı. Tüm ratların batınlarına sıvı resusitasyonu amacıyla bir

ml serum fizyolojik verildi. Sütür hattı povidon iyot ile temizlendi ve hayvanlar

anestezi etkisinden çıkana kadar sıcak ortama alındı. Ratlar tamamen anestezinin

etkisinden çıktıktan sonra kafeslerine alındılar. Laparotomiden altı saat sonra oral

beslenmeye başladılar.

Laparotomi yapıldıktan sonraki ilk 24 saatte tıkanma sarılığı grubundan üç, sarı

kantaron grubundan da bir rat öldüğü gözlendi ve çalışmadan çıkarıldı.

Şekil 29. Ana safra kanalının diseksiyonu

Page 66: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

54

Şekil 30. Ana safra kanalının proksimal ve distalden bağlanması ve kesilmesi

3.2. Tedavi

Tüm grupların deney süresince istedikleri kadar standart pellet yem ve çeşme

suyu almalarına izin verildi. Postop birinci günde tüm ratların yara yerlerine %10

povidon iodine sürüldü. Kontrol grubuna ve TS grubuna herhangi bir tedavi

uygulanmadı. SK grubuna ise operasyondan sonra yedi gün süre ile günde bir kez her

gün aynı saatte 200 mg/kg dozunda sarı kantaron sıvı ekstraktı gavaj olarak verildi

(Şekil 31). Literatürdeki diğer çalışmalar göz önünde bulundurularak yeterli etkiyi

sağlamasını beklediğimiz doz 200 mg/kg olarak belirlendi (19, 110). Ratlar

işlemlerden sonra kulaklarda ve mukozal yüzeylerde sarılık oluşması ve idrar renginde

koyulaşma gibi sarılığın klinik bulguları açısından gözlemlendiler.

Page 67: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

55

Şekil 31. Ratlara gavaj ile sarı kantaron sıvı ekstraktı verilmesi

Page 68: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

56

3.3. Kan ve Doku Örneklerinin Alınması ve Deneklerin Sakrifiye Edilmesi

Postoperatif sekizinci günde sıçanların tamamına steril şartlarda anestezi

eşliğinde relaparotomi yapıldı. TS ve SK gruplarındaki tüm ratların koledoklarının

dilate olduğu görüldü (Şekil 32,33). VKİ’den kan örnekleri alındıktan sonra KC, dalak

ve MLN doku örnekleri alındı. Mevcut doku örnekleri kültür çalışılmak üzere steril

kaplara konuldu. Karaciğer örnekleri patoloji için ayrı kaplara konularak %10

tamponlanmış formaldehit eklendi. Bu işlemleri takiben hayvanlar sakrifiye edildi.

Şekil 32. Dilate ana safra kanalı

Page 69: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

57

Şekil 33. Hepatektomi materyalinde dilate ana safra kanalı

Page 70: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

58

Şekil 34. Dilate safra yolundan enjektöre safra gelişinin görülmesi

Ratlardan alınan kan örnekleri kan kültürü çalışılması amacı ile aerop ve

anaerop kan kültürü şişelerine (BacT/ALERT, bioMérieux, Fransa) ekildi. Sitokin

düzeylerinin (TNF-α, IL-6 ve IL-8) Enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA)

yöntemiyle araştırılması için biyokimya tüplerine alınan kan örnekleri 4000 devirde

10 dakika süreyle santrifüj edilerek serumları ayrıldı. Serumlar ependorf tüplerine

konularak ELISA çalışmalarının yapılacağı güne kadar -80C’de saklandı.

Page 71: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

59

3.4. Mikrobiyolojik İnceleme

3.4.1. Mikrobiyoloji Laboratuvarında Kullanılan Malzeme ve Cihazlar

Soğutmalı santrifüj: Nüve NF 1200 R, Türkiye

Derin dondurucu: Snijders Scientific, Hollanda

Buzdolabı: Uğur USS 748, Türkiye

Etüv: Memmert model 600, Almanya

Biyogüvenlik kabini: Telstar AV-100, İspanya

Hassas terazi: Precisa 205A SCS, İsviçre

Vorteks: Velp Scientifica, İtalya

Mikroskop: Nikon Eclipse E200, Japonya

Otomatik pipetler: Eppendorf, Almanya ve Gilson, Fransa

Besiyeri (kanlı agar, MacConkey agar, çikolata agar): Becton Dickinson, ABD

Aerop ve anaerop kan kültürü şişeleri: BacT/ALERT, bioMérieux, Fransa

Anaerop jar ve Gas-pak sistemi: AnaeroPack, Mitsubishi Gas Chemical Company,

Japonya

Otomatize kan kültürü sistemi: BacT/ALERT 3D, bioMérieux, Fransa

Otomatize bakteri tanımlama sistemi: Phoenix 100, Becton Dickinson, ABD

ELISA mikroplak yıkayıcı: BioTek Elx50, BioTek Instruments, ABD

ELISA mikroplak okuyucu: BioTek Elx800, BioTek Instruments, ABD

TNF-α rat ELISA kiti: Rel Assay Diagnostics, Türkiye

IL-6 rat ELISA kiti: Rel Assay Diagnostics, Türkiye

IL-8 rat ELISA kiti: Rel Assay Diagnostics, Türkiye

3.4.2. Aerop ve Anaerop Kan Kültürlerinin Çalışılması

Kan kültürleri, BacT/ALERT 3D (bioMérieux, Fransa) otomatize kan kültürü

sisteminde beş gün süreyle takip edildi. Pozitif üreme sinyali veren kan kültürü

şişelerinden preparatlar hazırlanıp gram boyama yöntemi ile incelendi ve kanlı agar,

MacConkey agar, çikolata agara (Becton Dickinson, ABD) ekimleri yapılarak aerop

Page 72: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

60

ve anaerop (AnaeroPack, Mitsubishi Gas Chemical Company, Japonya) koşullarda

37°C’de 24-48 saat inkübe edildi. Üreyen bakteri suşları konvansiyonel

mikrobiyolojik yöntemlerin (koloni morfolojisi, gram boyama, katalaz testi, oksidaz

testi vb.) yanı sıra üretici firmanın önerileri doğrultusunda Phoenix 100 (Becton

Dickinson, ABD) otomatize sistemi ile tür düzeyinde tanımlandı.

3.4.3. KC, Dalak ve MLN Doku Kültürlerinin Çalışılması

Alınan doku (karaciğer, dalak ve MLN) örnekleri steril koşullarda hassas terazi

ile tartıldıktan sonra iyice ezilip bir ml steril serum fizyolojik içinde vortekslenerek

homojenize edildi. Hazırlanan doku homojenizatlarından kanlı agar, MacConkey agar

ve çikolata agara (Becton Dickinson, ABD) kantitatif ekimler yapılarak aerop ve

anaerop (AnaeroPack, Mitsubishi Gas Chemical Company, Japonya) koşullarda

37°C’de 24-48 saat inkübe edildi. Üreme saptanan dokularda bakteriyel kolonizasyon

doku homojenizatının her bir gramındaki koloni oluşturan bakteri ünitelerinin (colony

forming unit (CFU)) sayısı ile belirlendi. İzole edilen suşların tür düzeyinde

tanımlanması konvansiyonel mikrobiyolojik yöntemlerin yanı sıra Phoenix 100

(Becton Dickinson, ABD) otomatize sistemi ile yapıldı.

3.5. Biyokimyasal İnceleme

3.5.1. Sitokin Düzeylerinin Belirlenmesi

Önceden santrifüj edilip hazırlanmış ve ölçüm gününe kadar -80C’de

muhafaza edilmiş olan serum örnekleri çalışma öncesinde çözdürüldü ve birkaç kez

altüst edilerek homojenize hale getirildi. Elde edilen rat serumlarında TNF-α (Rat

TNF-α ELISA kit, Rel Assay Diagnostics, Türkiye), IL-6 (Rat IL-6 ELISA kit, Rel

Assay Diagnostics, Türkiye) ve IL-8’in (Rat IL-8 ELISA kit, Rel Assay Diagnostics,

Türkiye) absorbans değerleri (optik dansite) üretici firmaların talimatları

doğrultusunda ELISA mikroplak okuyucuda (BioTek Elx800, BioTek Instruments,

Page 73: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

61

ABD) 450 nm dalga boyunda spektrofotometrik olarak saptandı. Oluşturulan standart

eğri yardımı ile serum örneklerinde absorbans değerlerinin karşılık geldiği TNF-α, IL-

6 ve IL-8 düzeyleri belirlendi. Sonuçlar TNF-α için pg/ml, IL-6 için ng/L ve IL-8 için

pg/ml olarak ifade edildi.

3.6. Histopatolojik Değerlendirme

SDÜ Patoloji Anabilim Dalı laboratuvarında yapılan bu histopatolojik

değerlendirme için her üç gruptan çalışmanın postoperatif sekizinci gününde alınan

karaciğer örnekleri %10’luk tamponlanmış formaldehit içinde 24 saat fikse edildi.

Standart laboratuvar takiplerinden sonra önce kalın kesitler alınarak kasetlere konuldu.

Sonrasında parafine gömülerek beş mikrometre kalınlığında kesitler hazırlandı.

Kesitler hemotoksilen-eozinle (H&E) ve fibrozisi araştırmak için de Masson Trikrom

(MT) ile boyandı. Örnekler 1’den 33’e kadar numaralandırılarak aynı patolog

tarafından hangi gruba ait olduğu bilinmeden incelendi. İncelemede duktal

proliferasyon, nekroz, portal inflamasyon, PMNL infiltrasyonu ve fibrozis oluşumu

takip edildi.

Şekil 35. Karaciğer patoloji örneklerinden kalın kesitler alınması ve kasetlere konulması

Page 74: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

62

3.7. İstatistiksel Analizler

Çalışmamızda elde edilen bulguların istatistiksel değerlendirmeleri “IBM

Statistical Package for Social Sciences (SPSS) for Windows Version 25” istatistik

programı ile yapıldı. Verilerin normal dağılıma uygun olup olmadığını ortaya koymak

amacıyla Kolmogorov-Smirnov testi yapıldı. Normal dağılımda olanlar One-Way

Anova testiyle, normal dağılımda olmayanlar ise Kruskal-Wallis ile anlamlılık

açısından bakılıp anlamlı olan değerler ikişerli olarak Mann-Witney U testi ile

değerlendirilmiştir. Gruplar arası kültür değerlendirmelerinde üreme olup olmadığı

Ki-Kare testi ile analiz edildi. İstatistiksel olarak anlamsız çıkan sonuçlara odds ratio

uygulandı. Sonuçlar %95 güven aralığında değerlendirilmiş olup p<0,05 değeri

istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Page 75: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

63

4. BULGULAR

4.1. Biyokimyasal Bulgular

Deney gruplarının plazma TNF-α, IL-6 ve IL-8 ortalama (Ort), minimum

(Min), maksimum (Mak) değerleri ve gruplar arası p değerlerinin karşılaştırılması

tablo 3 ve 4’de gösterildi.

Tablo 3. Grupların plazma TNF-α, IL-6 ve IL-8 ortalama, min. ve max. değerleri

TNF-α (pg/ml) IL-6 (ng/L) IL-8 (pg/ml)

Ort Mak Min Ort Mak Min Ort Mak Min

Kontrol 71,8 103,1 59,5 3,90 6,73 2,58 270,3 370,0 188,7

TS 60,5 76,9 40,0 3,29 4,24 1,44 259,6 344,5 188,7

SK 55,5 74,2 40,2 3,94 4,99 2,74 229,5 308,2 127,3

Tablo 4. Grupların TNF-α, IL-6 ve IL-8 ortalamalarının istatistiksel karşılaştırılması

Tüm gruplar

Kruskal-Wallis

p

Kontrol-TS

Mann-Whitney U

p

Kontrol-SK

Mann-Whitney U

p

TS-SK

Mann-Whitney U

p

TNF-α <0,05 0,160 <0,05 0,311

IL-6 0,502 0,790 0,570 0,213

IL-8 0,426 0,595 0,193 0,469

Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U testleri için p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul

edilmiştir.

Page 76: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

64

4.1.1. TNF-α

İnflamasyonun en önemli mediyatörlerindendir. Tıkanma sarılığında ve

inflamasyon durumlarında TNF-α düzeylerinin artması beklenir.

Çalışmamızda tüm grupların TNF-α ortalama değerlerinde istatistiksel olarak

anlamlı fark bulunduğu saptandı (p<0,05). Kontrol grubu ve TS grubunda TNF-α

ortalama değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamasına (p>0,05) karşın

her iki grubun TNF-α düzeylerinin SK grubuna göre daha yüksek olduğu tespit edildi.

SK grubunun kontrol grubuna göre TNF-α düzeylerinin istatistiksel olarak anlamlı

düzeyde (p<0,05) düşük olduğu ancak TS grubu ile aralarında anlamlı bir fark

olmadığı (p>0,05) görüldü (Grafik 2).

Grafik 2. TNF-alfa (pg/ml) değerlerinin gruplar arası dağılımı

4.1.2. IL-6

IL-6 düzeyi yanıklar, büyük cerrahi, sepsis ve septik şoktaki gibi doku

hasarından sonra yüksek konsantrasyonlara ulaşır. IL-8 ile birlikte uzak organ

hasarından sorumlu tutulan bu sitokinin tıkanma sarılığı ve inflamasyon ile

seviyelerinde yükselme olması beklenir.

Çalışmamızda gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı

(p>0,05) (Grafik 3).

Page 77: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

65

Grafik 3. IL-6 (ng/L) değerlerinin gruplar arası dağılımı

4.1.3. IL-8

Uzak organ hasarından sorumlu tutulan bu sitokinin tıkanma sarılığı ve

inflamasyonla yükselmesini bekliyoruz.

Çalışmamızda SK grubunun IL-8 ortalamasının kontrol ve TS gruplarına göre

daha düşük bulunmasına rağmen gruplar arasında IL-8 düzeyleri açısından istatistiksel

olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0,05) (Grafik4).

Grafik 4. IL-8 (pg/ml) değerlerinin gruplar arası dağılımı

Page 78: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

66

4.2. Mikrobiyolojik Bulgular

Kontrol, TS ve SK gruplarından postoperatif sekizinci günde alınan kan, MLN,

dalak ve karaciğer doku kültürleri değerlendirildi.

4.2.1. Karaciğer Doku Kültürü

Karaciğer doku örneklerinden alınan kültürler incelendiğinde gruplar arasında

istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı fark olduğu görüldü (p<0.01). Kontrol

grubundan alınan kültürlerde %22,2 oranında üreme görüldü. TS grubunda ise %90,9

üreme gözlenirken bu oranın SK grubunda %30,8’e düştüğü ve aralarında istatistiksel

olarak ileri düzeyde anlamlı fark olduğu görüldü (p<0,01) (Tablo 5).

Tablo 5. Karaciğer doku kültürlerinin karşılaştırılması

Karaciğer

doku kültürü

Kontrol TS SK Grupların karşılaştırılması p değerleri

n % n % n %

Tüm

gruplar

Kontrol

TS

Kontrol

SK

TS

SK

Üreme Yok 7 %77,8 1 %9,1 9 %69,2

<0,01* <0,01 0,658 <0,01 Var 2 %22,2 10 %90,9 4 %30,8

*p<0.01 istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı kabul edilmiştir.

İzole edilen bakterilere baktığımızda kontrol grubunda bir ratta Streptococcus

viridans görülürken bir tanesinde ise Staphylococcus cohnii saptandı.

TS grubunda üreme gözlenen doku kültürlerinden elde edilen bakteriler

incelendiğinde; en sık E.coli, Staphylococcus spp. ve Klebsiella pneumoniae

görülürken, iki üyede Pasteurella pneumotropica ve bir üyede Streptococcus viridans

izole edildi.

SK grubunda ise en sık izole edilen bakteri Pasteurella pneumotropica’ydı.

Ayrıca birer üyede Enterococcus faecalis ve Pseudomonas aeruginosa üremeleri

görüldü.

Page 79: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

67

4.2.2. Dalak Doku Kültürü

Dalak doku örneklerinden alınan kültürler incelendiğinde tüm gruplar arasında

istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı fark olduğu görüldü (p<0.01). Kontrol

grubuna ait ratlardan alınan doku kültürlerinin hiçbirinde üreme gözlenmedi. TS

grubunda ise %81,8 üreme gözlenirken bu oranın SK grubunda %38,5’e düştüğü ve

aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptandı (p<0,05) (Tablo 6).

Tablo 6. Dalak doku kültürlerinin karşılaştırılması

Dalak doku

kültürü

Kontrol TS SK Grupların karşılaştırılması p değerleri

n % n % n %

Tüm

gruplar

Kontrol

TS

Kontrol

SK

TS

SK

Üreme Yok 9 %100 2 %18,2 8 %61,5

<0,01* <0,01 <0,05** <0,05 Var 0 %0 9 %81,8 5 %38,5

*p<0.01 istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı kabul edilmiştir.

**p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

TS grubunda üreme gözlenen doku kültürlerinden elde edilen bakteriler

incelendiğinde; en sık E.coli ve Staphylococcus spp. görülürken, ikişer üyede

Pasteurella pneumotropica ve Klebsiella pneumoniae izole edildi.

SK grubunda ise en sık izole edilen bakteri Pasteurella pneumotropica’ydı.

Ayrıca birer üyede Enterococcus faecalis ve Pseudomonas aeruginosa üremeleri

görüldü.

Page 80: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

68

4.2.3. Mezenter Lenf Nodu Kültürü

MLN kültüründeki üremelere göre gruplar arasında istatistiksel olarak ileri

düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0,01). Kontrol grubuna ait ratlardan alınan

MLN kültürlerinin %11,1’inde üreme gözlendi. TS grubunda ise %81,8 üreme

gözlenirken bu oranın SK grubunda %30,8’e düştüğü ve aralarında istatistiksel olarak

ileri düzeyde anlamlı fark olduğu saptandı (p<0,01) (Tablo 7).

Tablo 7. Mezenter lenf nodu kültürlerinin karşılaştırılması

Mezenter lenf

nodu kültürü

Kontrol TS SK Grupların karşılaştırılması p değerleri

n % n % n %

Tüm

gruplar

Kontrol

TS

Kontrol

SK

TS

SK

Üreme Yok 8 %88,9 2 %18,2 9 %69,2

<0,01* <0,01 0,36 <0,01 Var 1 %11,1 9 %81,8 4 %30,8

*p<0.01 istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı kabul edilmiştir.

İzole edilen bakterilere baktığımızda kontrol grubunda bir ratta Streptococcus

viridans saptandı.

TS grubunda üreme gözlenen doku kültürlerinden elde edilen bakteriler

incelendiğinde; en sık E.coli, Staphylococcus spp. ve Klebsiella pneumoniae

görülürken, iki üyede Pasteurella pneumotropica ve bir üyede Pseudomonas

aeruginosa izole edildi.

SK grubunda ise en sık izole edilen bakteri Pseudomonas aeruginosa’ydı.

Ayrıca birer üyede Enterococcus faecalis ve Pasteurella pneumotropica üremeleri

görüldü.

Page 81: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

69

4.2.4. Kan Kültürü

Kan örneklerinden alınan kültürler incelendiğinde gruplar arasında istatistiksel

olarak ileri düzeyde anlamlı fark olduğu görüldü (p<0.01). Kontrol grubuna ait

ratlardan alınan kan kültürlerinin hiçbirinde üreme gözlenmedi. TS grubunun

tamamında üreme gözlenirken SK grubunda ise bu oranın %23,1’e düştüğü ve

aralarında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı fark olduğu saptandı (p<0,01)

(Tablo 8).

Tablo 8. Kan kültürlerinin karşılaştırılması

Kan kültürü

Kontrol TS SK Grupların karşılaştırılması p değerleri

n % n % n %

Tüm

gruplar

Kontrol

TS

Kontrol

SK

TS

SK

Üreme Yok 9 %100 0 %0 10 %76,9

<0,01* <0,01 0,24 <0,01 Var 0 %0 11 %100 3 %23,1

*p<0.01 istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı kabul edilmiştir.

TS grubunun kan kültürlerinden elde edilen bakteriler incelendiğinde; en sık

E.coli ve Staphylococcus spp. görülürken, ikişer üyede Pasteurella pneumotropica ve

Klebsiella pneumoniae, bir üyede ise Streptococcus viridans izole edildi.

SK grubunda ise birer üyede Enterococcus faecalis, Pseudomonas aeruginosa

ve Pasteurella pneumotropica üremeleri görüldü.

Page 82: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

70

4.3. Histopatolojik Bulgular

Deneklerden alınan karaciğer doku örnekleri inflamasyon, fibrozis, duktal

proliferasyon, polimorfonükleer lökosit infiltrasyonu ve nekroz açısından

değerlendirildi. Kontrol grubunda beklendiği gibi herhangi bir histopatolojik

değişiklik saptanmadı (Şekil 36).

TS grubu ve SK grubunda değişik derecelerde inflamasyon, nekroz, fibrozis

duktal proliferasyon ve PMNL infiltrasyonu gözlendi (Tablo 9,10).

TS grubunda %82 oranında nekroz görülürken bu oranın SK grubunda %38’e

düştüğü görüldü (Şekil 37).

Fibrozis açısından karşılaştırdığımızda TS grubunda %27 oranında portal

fibrozis görülürken bu oran SK grubunda %23 olarak bulundu (Şekil 38).

İnflamasyon açısından TS grubunun %73’ünde orta ve %18’inde şiddetli

inflamasyon bulguları gözlenirken SK grubunda orta şiddete inflamasyon oranının

%23’e gerilediği ve şiddetli düzeyde inflamasyonun ise olmadığı görüldü (Şekil 39).

Duktal proliferasyon TS grubunun %9’unda hafif, %55’inde orta ve %36’sında

şiddetli düzeydeyken SK grubunda ise %8’inde duktal proliferasyon olmadığı,

%69’unda hafif ve %23’ünde orta düzeyde olduğu görüldü. SK grubunda şiddetli

duktal proliferasyon gözlenmedi (Şekil 40).

TS grubunda %100 oranında çok sayıda PMNL infiltrasyonu izlenirken SK

grubunun %15’inde çok ve %85’inde az sayıda PMNL infiltrasyonu izlendi (Şekil

41,42).

Page 83: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

71

Tablo 9. Grupların histopatolojik bulgularının rat sayısına göre karşılaştırılması

Nekroz Fibrozis İnflamasyon Duktal Proliferasyon PMNL

Yok Var Yok Var Yok Hafif Orta Şiddetli Yok Hafif Orta Şiddetli Yok Az Çok

Kontrol 9 0 9 0 9 0 0 0 9 0 0 0 9 0 0

TS 2 9 8 3 0 1 8 2 0 1 6 4 0 0 11

SK 8 5 10 3 0 10 3 0 1 9 3 0 0 11 2

Tablo 10. TS ve SK Gruplarının histopatolojilerinin yüzde olarak karşılaştırılması

Nekroz

Portal

fibrozis İnflamasyon Duktal proliferasyon PMNL

Yok Var Yok Var Hafif Orta Şiddetli Yok Hafif Orta Şiddetli Az Çok

TS %18 %82 %73 %27 %9 %73 %18 %0 %9 %55 %36 %0 %100

SK %62 %38 %77 %23 %77 %23 %0 %8 %69 %23 %0 %85 %15

Histopatolojik bulgular istatistiksel olarak karşılaştırıldığında ise nekroz

(p<0,05), inflamasyon (p<0,001), duktal proliferasyon (p<0,001) ve PMNL

infiltrasyonunun (p<0,001) SK grubunda TS grubuna göre anlamlı olarak daha düşük

olduğu görüldü. Fibrozis düzeylerinde ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark

saptanmadı (p>0,05) (Tablo 11).

Tablo 11. Grupların histopatolojik bulgularının istatistiksel karşılaştırılması

Ortalama Skorlar Grupların Karşılaştırılması p

Kontrol TS SK Tüm

Gruplar

Kontrol-

TS

Kontrol-

SK

TS -

SK

Nekroz 0,0±0,0 0,82±0,40 0,38±0,51 <0,001* <0,001 <0,05** <0,05

Fibrozis 0,0±0,0 0,27±0,46 0,23±0,44 >0,05 >0,05 >0,05 >0,05

İnflamasyon 0,0±0,0 2,09±0,54 1,23±0,44 <0,001 <0,001 <0,001 <0,001

Duktal

Proliferasyon 0,0±0,0 2,27±0,65 1,15±0,56 <0,001 <0,001 <0,001 <0,001

PMNL 0,0±0,0 2,00±0,00 1,15±0,38 <0,001 <0,001 <0,001 <0,001

*p<0,001 istatistiksel olarak çok yüksek düzeyde anlamlı kabul edilmiştir.

**p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

Page 84: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

72

Şekil 36. Kontrol grubunda normal karaciğer dokusu (H&E X100)

Şekil 37. Tıkanma sarılığı grubunda nekroz alanları (H&E X100)

Page 85: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

73

Şekil 38. Sarı kantaron grubunda mavi renkli portal fibrozis alanları(MT X200)

Şekil 39. Tıkanma sarılığı grubunda şiddetli inflamasyon (H&E X100)

Page 86: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

74

Şekil 40. Tıkanma sarılığı grubunda şiddetli duktal proliferasyon (H&E X100)

Şekil 41. Tıkanma sarılığı grubunda şiddetli PMNL infiltrasyonu (H&E X100)

Page 87: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

75

Şekil 42. Sarı kantaron grubunda hafif düzeyde duktal proliferasyon, inflamasyon ve

PMNL infiltrasyonu (H&E X100)

Page 88: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

76

5. TARTIŞMA

Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre deneysel tıkanma sarılığı modelinde

sarı kantaron bakteriyel translokasyonu azaltmaktadır. Karaciğer hasarını akut

dönemde inflamasyon, PMNL infiltrasyonu, duktal proliferasyon ve nekroz

bulgularını gerileterek azaltmakta, fibrozis düzeylerini ise etkilememektedir.

Endotoksemi ve inflamasyon ile birlikte yükselen TNF-α ve IL-8 düzeylerini göreceli

azaltmakla birlikte anlamlı bir fark oluşturmamakta, IL-6 düzeylerini ise

etkilememektedir.

Deitch ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada (111) safra kanalı tıkanıklığı

oluşturulduktan bir hafta sonra alınan kültürlerde bakteriyel translokasyonun kontrol

grubuna göre arttığı gösterilmiştir. Gencay ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir

çalışmada (112) ratlarda tıkanma sarılığı oluşturulduktan yedi gün sonra alınan

kültürlerde bakteriyel translokasyonun kontrol grubuna göre anlamlı derecede arttığı

görülmüştür. Bu nedenle çalışmamızda bakteriyel translokasyonu gösterebilmek için

yedi gün süreli bir tıkanma sarılığı modelini tercih ettik. Çalışmamızda da tıkanma

sarılığı oluşturulan ratlarda bakteriyel translokasyon geliştiği görüldü.

Nieuwenhuijs ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (113)

obstruktif sarılık oluşturulmuş ratlarda MLN, karaciğer, dalak, duodenum segmenti,

jejenum ve çekumdan alınan kültürlerde kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde artış

olduğu ve bakteriyel translokasyonun arttığı gösterilmiştir. Kuzu ve arkadaşlarının

yapmış oldukları başka bir çalışmada (114) tıkanma sarılığı olgularında bakteriyel

translokasyonun belirgin derecede arttığı gösterilmiştir. Parks ve arkadaşlarının

yapmış olduğu bir çalışmada (81) kontrol grubunda bakteriyel translokasyon

görülmezken tıkanma sarılığı grubundaki sekiz ratın beşinin kültüründe üreme olduğu

saptanmıştır. Ding ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada (115) serum

fizyolojik verilen tıkanma sarılığı grubunun kontrol grubuna göre daha yüksek oranda

pozitif bakteriyel kültür oranına sahip olduğu gösterilmiştir. Çalışmamızda tıkanma

sarılığı grubundan alınan kan, MLN, karaciğer ve dalak doku kültürlerinde sırasıyla;

%100, %81,8, %90,9 , %81,8 oranında üreme olmuştur ve bu bakteriyel translokasyon

lehine değerlendirilmiştir. Tıkanma sarılığı grubundaki doku ve kan kültürlerine

Page 89: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

77

bakıldığında kontrol grubuna göre bakteri üremelerinde ileri derecede anlamlı

(p<0,01) artış bulunmuş olup bakteriyel translokasyonun arttığını kesin bir dille

söyleyebiliriz. Bu yönüyle çalışmamız literatür ile uyumludur.

Koureleas ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (116) tıkanma

sarılığı oluşturulmuş ratların kan, MLN, karaciğer ve çekum kültürlerinde aerobik

bakteri üreme oranının kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.

Abdeldayem ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada (117) tıkanma sarılığı

oluşturulan ratların kan, MLN, karaciğer ve dalak kültürlerinde en sık E.coli ürediği

tespit edilmiştir. Çalışmamızda ise tıkanma sarılığı grubunda en sık tespit edilen

bakteriler Staphylococcus spp. (%29,5) ve E.coli (%27,3) olmuştur. Bunları sırasıyla

Pasteurella pneumotropica (%18,1) ve Klebsiella pneumoniae (%15,9) izlemektedir.

Normal barsak florasında olan aerob bakterilerin ekstraluminal alanlarda tespit

edilmesi tıkanma sarılığında bakteriyel translokasyonu destekleyen bir bulgudur.

Süntar ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada (20) sarı kantaronun

Streptococcus mutans, Streptococcus sobrinus, Lactobacillus plantarum ve

Enterococcus faecalis’e karşı güçlü antibakteriyel aktivitesinin olduğu ve

antibakteriyel bir ajan olarak kullanılabileceği ortaya konulmuştur. Saddiqe ve

arkadaşlarının yayınlamış oldukları bir makalede (13) sarı kantaronun antibakteriyel

aktivitesine vurgu yapılmaktadır. Okmen ve arkadaşlarının yapmış oldukları

çalışmada (21) sarı kantaronun güçlü antioksidan etkilere sahip olduğu ve iki koagulaz

negatif Staphylococcus spp.’e karşı maksimum inhibisyon zonu gösterdiği ortaya

konulmuştur. Çalışmamızda sarı kantaron tedavisi uygulanan grupta tüm doku ve kan

kültürlerinde bakteri üremelerinin tıkanma sarılığı grubuna göre istatistiksel olarak

anlamlı derecede azaldığı görülmektedir (p<0,05). Bu ise sarı kantaronun deneysel

tıkanma sarılığında antibakteriyel etkinliğini göstermektedir. Tıkanma sarılığı

grubundan alınan MLN, KC, dalak ve kan kültürlerinde deney hayvanlarının tümünde

en az bir örnekte üreme saptanmıştır. Sarı kantaron tedavi grubunda sadece %38,5

oranında üreme olması sarı kantaronun antibakteriyel etkinlik gösterdiğini böylece

bakteriyel translokasyonu etkili biçimde önlediğini ortaya koymuştur.

Endotokseminin TNF-α, IL-6, IL-8 gibi proinflamatuar sitokinlerin salınımına

neden olduğu yapılan birçok araştırma sonucunda bilinmektedir (118–120). Liu ve

Page 90: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

78

arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (118) tıkanma sarılığı oluşturulmuş

ratların serum TNF-α, IL-6, IL-1 ve IFN-γ seviyelerinin kontrol grubuna göre anlamlı

şekilde yükseldiği gösterilmiştir. Bu sitokin aşırı üretiminin hepatik hücrelerde nükleer

faktör-κB (NF-κB) aktivasyonuna neden olup serbest oksijen radikalleri ile birlikte

kombine bir etki göstererek karaciğer hasarına yol açtığı öne sürülmüştür. Bemelmans

ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (119) kontrol grubuna göre ana safra

kanalı bağlanıp ligate edilmiş ratların IL-6 ve TNF-α düzeylerinin daha yüksek olduğu

gösterilmiştir. Faramawy ve arkadaşlarının yapmış oldukları başka bir çalışmada (120)

biliyer atrezili infantlarda IL-6 ve IL-8 seviyelerinin normal infantlara göre anlamlı

düzeyde yüksek olduğu gösterilmiştir. Çalışmamızda serum TNF-α, IL-6 ve IL-8

düzeyleri açısından kontrol ve tıkanma sarılığı grubu arasında anlamlı bir fark

bulunmadı. Sarı kantaron grubunun TNF-α ve IL-8 ortalamaları kontrol ve TS grubuna

göre daha düşük bulunmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir fark

oluşturmadığı görüldü. Bu durum sarı kantaronun proinflamatuvar sitokinlerden

TNF-α ve IL-8 üzerine azaltıcı etkinliğini düşündürmekle beraber istatistiksel anlamlı

fark oluşmaması grupların örneklem büyüklüğünün anlamlı fark oluşturacak boyutta

olmamasına bağlanabilir. Her ne kadar istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşturmasa

da TNF-α düzeylerinde görülen düşüş sarı kantaronun anti-TNF-α etkinliğini

düşündürmüştür. Denek sayısı artırıldığı takdirde istatistiksel anlamlı fark olabileceği

düşünüldü. Çalışmamızda serum IL-6 düzeyleri açısından gruplar arasında anlamlı bir

fark bulunmamıştır. Sonuç olarak sarı kantaronun TNF-α, IL-6 ve IL-8 gibi

inflamasyon şiddetini gösteren sitokinlerin seviyelerinde anlamlı düşüşler sağlayıp

sağlamadığını gösterebilmek için örneklem büyüklüğünün daha fazla olduğu ek

çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmüştür. İnflamasyon sitokinlerinin seviyesini

göstermede etkili yöntemlerden biri de doku TNF-α, IL-6 ve IL-8 düzeylerinin

ölçülmesidir (121, 122). Çalışmamızda kısıtlı kaynak dolayısıyla doku düzeyinde

sitokinler çalışılamamıştır.

Tıkanma sarılığında karaciğer biyopsisinde kanaliküler veya duktal kolestaz,

safra kanalikül proliferasyonu, portal ödem ve portal PMNL infiltrasyonu görülür.

Uzun dönemde portal fibrozis ve nihayetinde biliyer siroz gelişebilir (8). Sakrak ve

arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (4) tıkanma sarılığının fonksiyonel ve

morfolojik olarak karaciğer hasarına yol açtığı gösterilmiştir. Alturfan ve

Page 91: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

79

arkadaşlarının yapmış oldukları başka bir çalışmada (122) ratlarda tıkanma sarılığının

AST, ALT, myeloperoksidaz (MPO), MDA seviyelerinde yükselmeye yol açarak

karaciğer hasarını artırdığı gösterilmiştir. Özsoy ve arkadaşlarının oluşturdukları bir

deneysel modelde (123) ana safra kanalı ligasyonundan yedi gün sonra belirgin

derecede karaciğer hasarının oluştuğu gösterilmiştir. Çalışmamızda karaciğer dokusu

histopatolojik incelemelerinde nekroz, inflamasyon, duktal proliferasyon ve PMNL

infiltrasyon bulgularının TS grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı

düzeyde (p<0,05) arttığı gösterilmiştir. Tıkanma sarılığının karaciğer hasarına yol

açtığı çalışmamızda saptanmıştır.

Tıkanma sarılığında karaciğer hasarını azaltmaya yönelik pek çok ajan

kullanılmıştır. Zhou ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (124) koledok

ligasyonundan 24 saat önce histon tedavisi verilmiş ratlarda karaciğer hasarının

azaldığı gösterilmiştir. Hong ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (125)

streptomisin ve penisilin G tedavisi alan tıkanma sarılıklı ratlarda karaciğer hasarının

azaldığı ortaya konulmuştur. Ünal ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada (126)

kalsiyum dobesilatın antioksidan etkilerinden dolayı tıkanma sarılığı oluşturulmuş

ratlarda karaciğer hasarını azalttığı gösterilmiştir. Kuru ve arkadaşlarının yapmış

oldukları başka bir çalışmada (127) montelukastın antiinflamatuvar ve antioksidan

etkileri nedeniyle belirgin derecede hepatoprotektif etki gösterdiği ortaya

konulmuştur. Tong ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (128) Cichorium

glandulosum (akkanak) tohumlarından elde edilen flavonoidlerin karbon tetraklorür

CCl4 ile indüklenmiş karaciğer hasarını azalttığı gösterilmiştir. Literatürde

antiinflamatuvar, antioksidan, antibakteriyel, antiviral ve hepatoprotektif etkilerinden

dolayı sarı kantaronun da karaciğer hasarı üzerine etkileri ile ilgili yapılmış çalışmalar

mevcuttur (14, 19, 129, 130). Bayramoğlu ve arkadaşlarının ratlar üzerinde uyguladığı

iskemi reperfüzyon modelinde (14) sarı kantaronun katalaz aktivitesinde artışa yol

açarak vücudun antioksidan defans sistemine olumlu katkıda bulunduğu, böylelikle

inflamasyon ve karaciğer hasarını önleyebileceği gösterilmiştir. Aydın ve

arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada (129) sarı kantaronun ALT ve MDA

seviyelerini düşürdüğü ve karaciğeri iskemi reperfüzyon hasarından koruyabileceği

gösterilmiştir. Bitiren ve arkadaşlarının karaciğer hasarı için histopatolojik inceleme

yaptığı bir çalışmada (19) sarı kantaronun karaciğer dokusundaki fibrozis ve

Page 92: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

80

nekroziste belirgin derecede azalma sağladığı gösterilmiştir. Öztürk ve arkadaşlarının

yapmış oldukları başka bir çalışmada (130) sarı kantaronun CCl4 ile indüklenmiş

karaciğer hasarını azaltarak barbitürat anestezi süresini azalttığı ve buna bağlı olarak

hepatoprotektif etkisi gösterilmiştir. Çalışmamızda karaciğer histopatolojik

incelemelerinde nekroz, inflamasyon, duktal proliferasyon ve PMNL infiltrasyon

bulgularının sarı kantaron grubunda tıkanma sarılığı grubuna göre anlamlı (p<0,05)

olarak daha düşük olduğu görüldü. Sarı kantaronun akut dönemde inflamasyon,

PMNL infiltrasyonu, duktal proliferasyon ve nekroz bulgularını gerileterek karaciğer

hasarını azalttığı saptandı. TS ve SK gruplarındaki üçer denekte fibrozis oluşumuna

rastlandı. Fibrozis açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark

saptanmadı (p>0,05). Çalışmamız yedi günlük bir tıkanma sarılığı modeli olduğundan,

bu durum karaciğerde fibrozisin oluşmasına olanak sağlayacak yeterli süre

olmamasına bağlanıldı. Fibrozis düzeyleri açısından ileride daha uzun süreli

çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünüldü.

Çalışmamızda sarı kantaronun bakteriyel translokasyonu ve akut dönem

karaciğer hasarını azalttığı gösterilmiştir. Sitokin yanıtı ve karaciğer fibrozisi

açısından ise ileri araştırmalara ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir. Klinik

çalışmaların mevcut çalışmamızı desteklemesi halinde sarı kantaronun tıkanma

sarılıklı hastalarda tedavinin bir parçası haline gelebileceği ve tıkanma sarılığına bağlı

morbidite, mortalite ve hastanede kalış sürelerini azaltabileceği düşünülmektedir.

Page 93: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

81

6. SONUÇLAR

1. Deneysel tıkanma sarılığı modelinde bakteriyel translokasyon gelişmektedir.

2. Deneysel tıkanma sarılığına bağlı karaciğer hasarı oluşmaktadır.

3. Sarı kantaron deneysel tıkanma sarılığı modelinde bakteriyel translokasyonu

azaltmaktadır.

4. Deneysel tıkanma sarılığı modelinde sarı kantaron akut dönemde inflamasyon,

PMNL infiltrasyonu, duktal proliferasyon ve nekroz bulgularını gerileterek

karaciğer hasarını azaltmaktadır.

5. Sarı kantaron deneysel tıkanma sarılığı modelinde akut dönemde karaciğer

fibrozis düzeylerini etkilememektedir.

6. Sarı kantaronun inflamatuvar sitokinlerden TNF-α, IL-6 ve IL-8 üzerine etkisi

saptanmamıştır.

Page 94: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

82

7. ÖZET

DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE

HYPERICUM PERFORATUM’UN (SARI KANTARON SIVI EKSTRAKTI)

BAKTERİYEL TRANSLOKASYON VE KARACİĞER HASARI ÜZERİNE

OLAN ETKİLERİ

Amaç: Tıkanma sarılığı tedavilerdeki gelişmelere rağmen kontrol altına alınamayan

inflamatuvar süreç ve bakteriyemi nedeniyle ciddi morbidite ve mortalite nedenidir.

Hypericum perforatum’un (sarı kantaron) antiviral, antibakteriyel, antiinflamatuar ve

hepatoprotektif etkilerinin olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmada

ratlarda deneysel olarak oluşturulmuş tıkanma sarılığı modelinde sarı kantaronun;

sitokin cevabı, bakteriyel translokasyon ve karaciğer hasarı üzerine olan etkilerinin

araştırılması amaçlanmıştır.

Materyal metod: Çalışmada ortalama ağırlıkları 350-400 gram olan, 37 adet erkek

Wistar-Albino cinsi rat rastgele üç gruba ayrıldı. Laparotomi kontrol grubu (n=9),

tıkanma sarılığı (TS) grubu (n=11) ve tıkanma sarılığı+sarı kantaron (SK) tedavi grubu

(n=13). Tedavi grubuna yedi gün süreyle 200 mg/kg sarı kantaron sıvı ekstraktı gavaj

olarak verildi. Postoperatif sekizinci gün alınan örneklerden; kan TNF-α, IL-6, IL-8

değerleri, kan kültürü, karaciğer, dalak, mezenter lenf nodu (MLN) doku kültürleri ve

karaciğer histopatolojisi çalışıldı.

Bulgular: TS grubunda kan, MLN, karaciğer ve dalak doku kültürlerinde sırasıyla;

%100, %81,8, %90,9 , %81,8 oranında üreme saptandı ve kontrol grubuna göre ileri

derecede anlamlı (p<0,01) artış olduğu görüldü. Bakteri üreme oranların SK grubunda

sırasıyla; %23,1, %30,8, %38,5 , %30,8’e düşerek TS grubuna göre anlamlı (p<0,05)

derecede azaldığı saptandı. Gruplar arasında serum TNF-α, IL-6 ve IL-8 düzeylerinde

anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Histopatolojik incelemede TS grubunda karaciğer

hasarının kontrol grubuna göre anlamlı derecede arttığı görüldü (p<0,05). SK

grubunda ise; nekroz (p<0,05), inflamasyon (p<0,001), duktal proliferasyon (p<0,001)

ve polimorfonükleer lökosit (PMNL) infiltrasyon (p<0,001) şiddetinin TS grubuna

göre anlamlı olarak daha az olduğu görüldü. Fibrozis düzeylerinde ise gruplar arası

anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05).

Page 95: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

83

Sonuç: Deneysel tıkanma sarılığı modelinde bakteriyel translokasyon gelişmekte ve

karaciğer hasarı oluşmaktadır. Sarı kantaron bakteriyel translokasyonu azaltmakta ve

karaciğerde nekroz, inflamasyon, duktal proliferasyon ve PMNL infiltrasyon

bulgularını gerileterek akut dönem karaciğer hasarını azaltmaktadır. İnflamatuvar

sitokinlerden; TNF-α, IL-6, IL-8 ve karaciğer fibrozis düzeyleri üzerine etkisi

saptanmamıştır.

Anahtar kelimeler: Sarı kantaron, hiperikum perforatum, tıkanma sarılığı, karaciğer

hasarı, TNF-α, IL-6, IL-8

Page 96: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

84

8. ABSTRACT

THE EFFECTS OF HYPERICUM PERFORATUM (ST JOHN’S WORT

LIQUID EXTRACT) ON BACTERIAL TRANSLOCATION AND

LIVER INJURY IN EXPERIMENTAL OBSTRUCTIVE JAUNDICE MODEL

Background and Aim: Obstructive jaundice is a serious cause of morbidity and

mortality due to the inflammatory process and bacteremia which cannot be controlled

despite the improvements in the treatment. It has been shown that Hypericum

perforatum (St John's wort) has antiviral, antibacterial, antiinflammatory and

hepatoprotective effects. The aim of this study is to investigate the effects of St John's

wort on cytokine response, bacterial translocation and liver injury in experimental

obstructive jaundice model in rats.

Materials and methods: Thirty-seven male Wistar-Albino rats with an average

weight of 350-400 grams were randomly divided into 3 groups. Laparotomy control

group (n=9), obstructive jaundice group (TS, n=11) and obstructive jaundice + St

John's wort treatment group (SK, n=13). St. John's wort liquid extract was given in

200 mg/kg dose as gavage to the treatment group for 7 days. On the 8th postoperative

day; TNF-α, IL-6, IL-8 levels were studied in the blood. Liver, spleen, mesenteric

lymph node (MLN), blood cultures were examined. Liver histopathology was studied

for liver injury.

Results: Bacterial translocation rates of blood, MLN, liver and spleen tissues were

found as 100%, 81,8%, 90,9%, 81,8% respectively in the TS group. It was significantly

higher than the control group (p<0,01). The rates of bacterial translocation decreased

to 23,1%, 30,8%, 38,5%, 30,8% respectively in the SK group. It was significantly

lower than the TS group (p<0,05). There was no difference in serum levels of TNF-α,

IL-6 and IL-8 between all groups (p>0,05). In histopathological examination; liver

damage was significantly higher in the TS group compared to the control group

(p<0,05). In the SK group, liver necrosis (p<0,05), inflammation (p<0,001), ductal

proliferation (p<0,001) and polymorphonuclear leukocytes (PMNL) infiltration

(p<0,001) was significantly lower than the TS group. There was no significant

difference in fibrosis levels between all groups (p> 0,05).

Page 97: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

85

Conclusion: Bacterial translocation and liver damage occur in experimental

obstructive jaundice model. In this study; it was shown that St John's wort reduces

bacterial translocation and decreases liver injury by lowering necrosis, inflammation,

ductal proliferation and PMNL infiltration. It was also found that St John's wort has

no effect on inflammatory cytokines and liver fibrosis.

Keywords: St. John's wort, Hypericum perforatum, obstructive jaundice, liver injury,

tumor necrosis factor alpha, interleukin-6, interleukin-8

Page 98: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

86

KAYNAKLAR

1. Benjamin I, Griggs RC, Wing EJ, Fitz JG, editörler. Andreoli and Carpenter’s

Cecil Essentials of Medicine. 9. baskı. Philadelphia Saunders; 2016. 444 s.

2. Sheen-Chen S-M, Hung K-S, Ho H-T, Chen W-J, Eng H-L. Effect of

Glutamine and Bile Acid on Hepatocyte Apoptosis after Bile Duct Ligation in

the Rat. World J Surg [Internet]. 01 Mayıs 2004 [kaynak 05 Ocak

2019];28(5):457–60. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15085397

3. Ding JW, Andersson R, Stenram U, Lunderquist A, Bengmark S. Effect of

biliary decompression on reticuloendothelial function in jaundiced rats. Br J

Surg [Internet]. Temmuz 1992 [kaynak 05 Ocak 2019];79(7):648–52.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1643476

4. Sakrak O, Akpinar M, Bedirli A, Akyurek N, Aritas Y. Short and long-term

effects of bacterial translocation due to obstructive jaundice on liver damage.

Hepatogastroenterology [Internet]. 2003 [kaynak 05 Ocak 2019];50(53):1542–

6. Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/14571782

5. Papakostas C, Bezirtzoglou E, Pitiakoudis M, Polychronidis A, Simopoulos C.

Endotoxinemia in the portal and the systemic circulation in obstructive

jaundice. Clin Exp Med [Internet]. 01 Eylül 2003 [kaynak 10 Şubat

2019];3(2):124–8. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/14598188

6. Lechner AJ, Velasquez A, Knudsen KR, Johanns CA, Tracy TF, Matuschak

GM. Cholestatic Liver Injury Increases Circulating TNF- α and IL-6 and

Mortality after Escherichia coli Endotoxemia. Am J Respir Crit Care Med

[Internet]. Mayıs 1998 [kaynak 10 Şubat 2019];157(5):1550–8. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9603137

7. Cirera I, Martin Bauer T, Navasa M, Vila J, Grande L, Taurá P, vd. Bacterial

translocation: Cause or consequence of decompensation in cirrhosis? J

Page 99: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

87

Hepatol. 2001;34(1):150–5.

8. Sternberg, S. S, Mills SE, Carter D. Sternberg’s Diagnostic Surgical

Pathology. Philadelphia: Wolters Kluwer Health/Lippincott Williams &

Wilkins; 2010. 508-509 s.

9. Ng QX, Venkatanarayanan N, Ho CYX. Clinical use of Hypericum

perforatum (St John’s wort) in depression: A meta-analysis. J Affect Disord

[Internet]. 2017;210(December 2016):211–21. Available at:

http://dx.doi.org/10.1016/j.jad.2016.12.048

10. Colasanti A, Kisslinger A, Liuzzi R, Quarto M, Riccio P, Roberti G, vd.

Hypericin photosensitization of tumor and metastatic cell lines of human

prostate. J Photochem Photobiol B [Internet]. Şubat 2000 [kaynak 08 Ocak

2019];54(2–3):103–7. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10836538

11. Tang J, Colacino JM, Larsen SH, Spitzer W. Virucidal activity of hypericin

against enveloped and non-enveloped DNA and RNA viruses. Antiviral Res

[Internet]. Haziran 1990 [kaynak 08 Ocak 2019];13(6):313–25. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1699494

12. Reichling J, Weseler A, Saller R. A current review of the antimicrobial

activity of Hypericum perforatum L. Pharmacopsychiatry [Internet]. Temmuz

2001 [kaynak 08 Ocak 2019];34 Suppl 1:S116-8. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11518059

13. Saddiqe Z, Naeem I, Maimoona A. A review of the antibacterial activity of

Hypericum perforatum L. J Ethnopharmacol [Internet]. 05 Ekim 2010 [kaynak

08 Ocak 2019];131(3):511–21. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20659547

14. Bayramoglu G, Bayramoglu A, Engur S, Senturk H, Ozturk N, Colak S. The

hepatoprotective effects of Hypericum perforatum L. on hepatic

ischemia/reperfusion injury in rats. Cytotechnology. 2014;66(3):443–8.

Page 100: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

88

15. Lenard J, Rabson A, Vanderoef R. Photodynamic inactivation of infectivity of

human immunodeficiency virus and other enveloped viruses using hypericin

and rose bengal: inhibition of fusion and syncytia formation. Proc Natl Acad

Sci U S A [Internet]. 01 Ocak 1993 [kaynak 08 Ocak 2019];90(1):158–62.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/7678335

16. Raso GM, Pacilio M, Di Carlo G, Esposito E, Pinto L, Meli R. In-vivo and in-

vitro anti-inflammatory effect of Echinacea purpurea and Hypericum

perforatum. J Pharm Pharmacol [Internet]. Ekim 2002 [kaynak 08 Ocak

2019];54(10):1379–83. Available at:

http://doi.wiley.com/10.1211/002235702760345464

17. Abdel-Salam OME. Anti-inflammatory, antinociceptive, and gastric effects of

Hypericum perforatum in rats. ScientificWorldJournal [Internet]. 08 Ağustos

2005 [kaynak 08 Ocak 2019];5:586–95. Available at:

http://www.hindawi.com/journals/tswj/2005/251610/abs/

18. Patocka J. The chemistry, pharmacology, and toxicology of the biologically

active constituents of the herb Hypericum perforatum L. J Appl Biomed.

2003;1(2):61–70.

19. Bitiren M, Musa D, Ozgonul A, Ozaslan M, Kocyigit A, . OS, vd. Protective

Effects of Green tea (Camelia sinensis), Hypericum perforatum and Urtica

dioica on Hepatic Injury and Lymphocyte DNA Damage Induced by Carbon

Tetrachloride in Wistar Rats. Int J Pharmacol [Internet]. 01 Mart 2010 [kaynak

08 Ocak 2019];6(3):241–8. Available at:

http://www.scialert.net/abstract/?doi=ijp.2010.241.248

20. Süntar I, Oyardı O, Akkol EK, Ozçelik B. Antimicrobial effect of the extracts

from Hypericum perforatum against oral bacteria and biofilm formation.

Pharm Biol [Internet]. 02 Haziran 2016 [kaynak 08 Ocak 2019];54(6):1065–

70. Available at:

http://www.tandfonline.com/doi/full/10.3109/13880209.2015.1102948

21. Okmen G, Balpınar N. The Biological Activities of Hypericum Perforatum L.

Page 101: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

89

African J Tradit Complement Altern Med AJTCAM [Internet]. 2017 [kaynak

08 Şubat 2019];14(1):213–8. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28480399

22. Cameron JL, Cameron AM. Current Surgical Therapy. 8. baskı. Elsevier;

2001. 309 s.

23. Junqueira LCU, Mescher AL, Junqueira LCU, C L. Junqueira Temel

Histoloji : Konu ve Atlas. 10. baskı. McGraw-Hill Companies, Nobel Tıp

Kitabevleri; 2006. 332-349 s.

24. Drake RL., Vogl W, Tibbitts, Adam W.M. Mitchell; Richardson P. Tıp

Fakültesi Öğrencileri İçin Gray’s Anatomi. Güneş Kitabevi Ltd.Şti., Elsevier

Churchill Livingstone; 2007. 285-286 s.

25. Standring S, Borley NR, Collins P, Crossma AR, Gatzoulis MA, Healy JC, vd.

Gray’s Anatomy The Anatomical Basis of Clinical Practice 40th edition.

Churchill Livingstone Elsevier. 2008. 1163-1181 s.

26. Brunicardi CF, Andersen k. D, Billiar TR, Dunn DL, Hunter JG, Matthews JB,

vd. Schwartz Cerrahinin İlkeleri. 10. baskı. McGraw-Hill; 2016. 1265-1266 s.

27. Couınaud C. Liver lobes and segments: notes on the anatomical architecture

and surgery of the liver. Presse Med [Internet]. 05 Mayıs 1954 [kaynak 09

Kasım 2018];62(33):709–12. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/13177441

28. Strasberg SM, Belghiti J, Clavien P-A, Gadzijev E, Garden JO, Lau W-Y, vd.

The Brisbane 2000 Terminology of Liver Anatomy and Resections. HPB

[Internet]. 01 Ocak 2000 [kaynak 11 Şubat 2019];2(3):333–9. Available at:

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1365182X17307554

29. Science(DBCLS) P data is generated by DC for L. File:Liver 04 Couinaud

classification.svg - Wikimedia Commons [Internet]. 2015 [kaynak 09 Kasım

2018]. Available at:

https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Liver_04_Couinaud_classification.s

Page 102: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

90

vg

30. Courtney Townsend, R. Daniel Beauchamp, B. Mark Evers, Kenneth Mattox.

Sabiston Cerrahi Modern Cerrahi Pratiğin Biyolojik Temeli. 20. baskı. ©

Elsevier Limited 2018; 2018. 25-44, 1418-1520 s.

31. Snell RS. Clinical Anatomy by Regions. 9. baskı. Wolters Kluwer Health.

2012. 196-201 s.

32. Kıllı R, Özbek S. Abdomende Doppler Ultrasonografi. İzmir Güven Kitabevi;

2004. 115-123. s.

33. Arıncı K, Elhan A. Anatomi. Güneş Kitabevi Ltd.Şti.; 1995. 340-344 s.

34. Davoodabadi A, Abdourrahimkashi E, Khamehchian T, Akbari H, Alizadeh

M, Hosseinpour M, vd. Effects of Right Hepatic Artery Ligation. Trauma Mon

[Internet]. 02 Aralık 2017 [kaynak 12 Kasım 2018];23(3):e63240. Available

at: http://traumamon.com/en/articles/63240.html

35. Ökten A, editör. Karaciğerin fonksiyonel anatomisi. Gastroenterohepatoloji

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel ve Klinik Bilimler Ders Kitapları;

2001. 311-314 s.

36. Fischer JE. Mastery of Surgery. 5. Bland KI, Callery MP, Clagett GP, Jones

DB, editörler. Lippincott Williams & Wilkins, Güneş Tıp Kitabevleri; 2011.

1005-1019 s.

37. Terese Winslow LLC, Medical and Scientific Illustration [Internet]. [kaynak

17 Kasım 2018]. Available at: https://www.teresewinslow.com/#/digestion/

38. Gallstone Disease: Anatomy [Internet]. [kaynak 17 Kasım 2018]. Available

at:

https://www.halstedsurgery.org/GDL_Disease.aspx?CurrentUDV=31&GDL_

Cat_ID=BB532D8A-43CB-416C-9FD2-

A07AC6426961&GDL_Disease_ID=214436D0-94CC-4B90-A1B6-

8EC7C752A99D

Page 103: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

91

39. Williams NS, Bulstrode CJK, O’Connell PR, editörler. Bailey and Love’s

Short Practice of Surgery. 26. baskı. 2013. 1097-1117 s.

40. Nephron. File:Gallbladder - intermed mag.jpg - Wikimedia Commons

[Internet]. The GNU Free Documentation License (GNU FDL or simply

GFDL). [kaynak 23 Kasım 2018]. Available at:

https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Gallbladder_-_intermed_mag.jpg

41. Hall JE, Guyton AC. Guyton and Hall Textbook of Medical Physiology. 12.

baskı. Elsevier Saunders; 2010. 1459-1464 s.

42. Barret KE, Barman SM, Boitano S, Brooks HL. Ganong’un Tıbi Fizyolojisi.

24. baskı. McGraw-Hill Education, Nobel Tıp Kitabevleri; 2015. 509-521 s.

43. Doğruk A, Hakan Ü, Ünal Ü. Glukoz Metabolizmasında Yeni Oyuncu : Safra

Asitleri. Güncel Gastroenteroloji. 1990;15(4):254–7.

44. Balistreri WF. Bile acid therapy in pediatric hepatobiliary disease: The role of

ursodeoxycholic acid. Journal of Pediatric Gastroenterology and Nutrition.

1997. s. 573–89.

45. Andreoli, Thomas E, Charles C. J. Carpenter and RLC. Andreoli and

Carpenter’s Cecil Essentials of Medicine Türkçe. 7. baskı. Philadelphia

Saunders, Nobel Tıp Kitabevleri LTD.ŞTİ; 2007. 437-441 s.

46. Özaslan E, Bayraktar Y. Sarılıklı Olguya Yaklaşım. Güncel Gastroenteroloji.

1998;(mart):85–117.

47. Özdil, Burhan; Akkiz, Hikmet; Sandikçi, Macit; Gümürdülü, Yüksel; Cosar,

Arif; Kece C. Çoklu koledok ve safra kesesi taşları: Olgu sunumu ve

literatürün gözden geçirilmesi. Turkish J Surg. 2009;25(2):72–4.

48. Jarnagin WR (Surgeon), Blumgart LH. Blumgart’s surgery of the liver, biliary

tract, and pancreas [Internet]. 6. baskı. © Elsevier Limited 2017; 2017 [kaynak

01 Aralık 2018]. 1927 s. Available at:

https://www.sciencedirect.com/book/9780323340625/blumgarts-surgery-of-

the-liver-biliary-tract-and-pancreas-2-volume-set

Page 104: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

92

49. Göral V. Kolanjiokarsinoma : Stem Cell Hücre Hastalığı. Güncel

Gastroenteroloji. 2014;18(3):358–65.

50. Göral V. Primer Sklerozan Kolanjit : Patogenez , Tanı ( ESGE , EASL

Kriterleri ) ve Tedavi. Güncel Gastroenteroloji. 2017;21(3):216–24.

51. Yağmurkaya Ö, Toka B, Eminler AT, Uslan Mİ, Köksal AŞ, Parlak E.

Malignant Appearance of Pancreatic Benign Lesion: Focal Chronic

Pancreatitis. Sak Med J [Internet]. 2016;6(4):235–9. Available at:

http://www.journalagent.com/z4/download_fulltext.asp?pdir=sakaryamedj&pl

ng=tur&un=SMJ-16023

52. Green RM, Beier D, Gollan JL. Regulation of hepatocyte bile salt transporters

by endotoxin and inflammatory cytokines in rodents. Gastroenterology.

1996;111(1):193–8.

53. Rafeey M, Golzar A, Javadzadeh A. Cholestatic syndromes of infancy.

Pakistan J Biol Sci. 2008;11(13):1764–7.

54. Alptekin N, Mehmetçik G, Uysal M, Aykaç-Toker G. Evidence for oxidative

stress in the hepatic mitochondria of bile duct ligated rats. Pharmacol Res.

1997;36(3):243–7.

55. Dunn CW, Horton JW, Megison SM, Vuitch MF. Contribution of portal

systemic shunt to Kupffer cell dysfunction in obstructive jaundice. J Surg Res

[Internet]. Mart 1991 [kaynak 02 Aralık 2018];50(3):234–9. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1999912

56. Rosai, Juan, Ackerman LV. Rosai and Ackerman’s Surgical Pathology 10e.

10. baskı. Edinburgh ; New York: Mosby; 2011. 858-916 s.

57. O’Boyle CJ, MacFie J, Mitchell CJ, Johnstone D, Sagar PM, Sedman PC.

Microbiology of bacterial translocation in humans. Gut. 1998;42(1):29–35.

58. Balzan S, De Almeida Quadros C, De Cleva R, Zilberstein B, Cecconello I.

Bacterial translocation: Overview of mechanisms and clinical impact. J

Gastroenterol Hepatol. 2007;22(4):464–71.

Page 105: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

93

59. Duffy LC. Interactions Mediating Bacterial Translocation in the Immature

Intestine. J Nutr. 2000;130:432–6.

60. Greenberger NJ, Blumberg RS, Burakoff R, editörler. Current Diagnosis &

Treatment Gastroenterology, Hepatology, & Endoscopy. The McGraw-Hill

Companies; 2009. 50, 483 s.

61. Guarner F, Malagelada J-R. Gut flora in health and disease. Lancet [Internet].

08 Şubat 2003 [kaynak 29 Aralık 2018];361(9356):512–9. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12583961

62. Gorbach SL. Microbiology of the Gastrointestinal Tract [Internet]. Medical

Microbiology. University of Texas Medical Branch at Galveston; 1996

[kaynak 29 Aralık 2018]. 584 s. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21413258

63. Berg RD. Bacterial translocation from the gastrointestinal tract. Trends

Microbiol. 1995;3(4):149–54.

64. Berg RD, Garlington AW. Translocation of certain indigenous bacteria from

the gastrointestinal tract to the mesenteric lymph nodes and other organs in a

gnotobiotic mouse model. Infect Immun. 1979;23(2):403–11.

65. Gasbarrini A, Lauritano EC, Gabrielli M SE, Lupascu A, Ojetti V GG. Small

intestinal bacterial overgrowth: Diagnosis and treatment. Dig Dis.

2007;25(3):237–40.

66. Barbara G, Stanghellini V, Brandi G, Cremon C, Nardo G Di, De Giorgio R,

vd. Interactions between commensal bacteria and gut sensorimotor function in

health and disease. American Journal of Gastroenterology. 2005. s. 2560–8.

67. Hao W-L, Lee Y-K. Microflora of the Gastrointestinal Tract: A Review.

Içinde: Public Health Microbiology [Internet]. New Jersey: Humana Press;

2004 [kaynak 31 Aralık 2018]. s. 491–502. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15156063

68. Riordan SM, McIver CJ, Wakefield D, Duncombe VM, Thomas MC, Bolin

Page 106: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

94

TD. Small intestinal mucosal immunity and morphometry in luminal

overgrowth of indigenous gut flora. Am J Gastroenterol. 2001;96(2):494–500.

69. Berg RD. Promotion of the translocation of enteric bacteria from the

gastrointestinal tracts of mice by oral treatment with penicillin, clindamycin,

or metronidazole. Infect Immun. 1981;33(3):854–61.

70. Ohshio G, Manabe T, Tobe T, Yoshioka H, Hamashima Y. Circulating

immune complex, endotoxin, and biliary infection in patients with biliary

obstruction. Am J Surg [Internet]. Şubat 1988 [kaynak 31 Aralık

2018];155(2):343–7. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/3341559

71. Spaeth G, Gottwald T, Specian RD, Mainous MR, Berg RD, Deitch EA.

Secretory immunoglobulin A, intestinal mucin, and mucosal permeability in

nutritionally induced bacterial translocation in rats. Ann Surg [Internet].

Aralık 1994 [kaynak 31 Aralık 2018];220(6):798–808. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/7986148

72. Kudsk KA, Carpenter G, Petersen S, Sheldon GF. Effect of enteral and

parenteral feeding in malnourished rats with E. coli-hemoglobin adjuvant

peritonitis. J Surg Res [Internet]. 01 Ağustos 1981 [kaynak 31 Aralık

2018];31(2):105–10. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/6790873

73. Owens WE, Berg RD. Bacterial translocation from the gastrointestinal tract of

athymic (nu/nu) mice. Infect Immun [Internet]. Şubat 1980 [kaynak 31 Aralık

2018];27(2):461–7. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/6966611

74. Albillos A, de la Hera A. Multifactorial gut barrier failure in cirrhosis and

bacterial translocation: working out the role of probiotics and antioxidants. J

Hepatol [Internet]. Ekim 2002 [kaynak 31 Aralık 2018];37(4):523–6.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12217607

75. Agalar F, Iskit AB, Agalar C, Hamaloglu E, Guc MO. The Effects of G-CSF

Page 107: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

95

Treatment and Starvation on Bacterial Translocation in Hemorrhagic Shock. J

Surg Res [Internet]. Ağustos 1998 [kaynak 31 Aralık 2018];78(2):143–7.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9733632

76. Lemaire LC, van Wagensveld BA, van Gulik TM, Dankert J, van Lanschot JJ,

Gouma DJ. Bacterial translocation to the thoracic duct in a setting of ischemia,

partial resection and reperfusion of the porcine liver. Dig Surg [Internet]. 1999

[kaynak 31 Aralık 2018];16(3):222–8. Available at:

https://www.karger.com/Article/FullText/18731

77. Kaplan M, Oğuz M. Bakteriyel translokasyon kavramı ve klinik önemi.

Güncel Gastroenteroloji. 1998;2:2.

78. Güngör S, Kurultay N, Şener AG, Er HH, Çökmez A, Türker M. Deneysel

Olarak Tıkanma İkteri Geliştirilen Ratlarda Bakteriyel Translokasyonun

Gösterilmesi. Kimlik Derg [Internet]. 2003 [kaynak 05 Ocak 2019];16:121–5.

Available at: http://www.klimikdergisi.org/tr/makale/323/27/Tam-Metin

79. Erbil Y, Berber E, Ozarmagan S, Seven R, Eminoglu L, Calis A, vd. The

effects of sodium deoxycholate, lactulose and glutamine on bacterial

translocation in common bile duct ligated rats. Hepatogastroenterology

[Internet]. 1999 [kaynak 05 Ocak 2019];46(29):2791–5. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10576346

80. Lorenzo-Zúñiga V, Bartolí R, Planas R, Hofmann AF, Viñado B, Hagey LR,

vd. Oral bile acids reduce bacterial overgrowth, bacterial translocation, and

endotoxemia in cirrhotic rats. Hepatology [Internet]. Mart 2003 [kaynak 05

Ocak 2019];37(3):551–7. Available at:

http://doi.wiley.com/10.1053/jhep.2003.50116

81. Parks RW, Clements WD, Pope C, Halliday MI, Rowlands BJ, Diamond T.

Bacterial translocation and gut microflora in obstructive jaundice. J Anat

[Internet]. Aralık 1996 [kaynak 05 Ocak 2019];189 ( Pt 3):561–5. Available

at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8982831

82. Ogata Y, Nishi M, Nakayama H, Kuwahara T, Ohnishi Y, Tashiro S. Role of

Page 108: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

96

bile in intestinal barrier function and its inhibitory effect on bacterial

translocation in obstructive jaundice in rats. J Surg Res [Internet]. Kasım 2003

[kaynak 05 Ocak 2019];115(1):18–23. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/14572768

83. Reinholdt J, Husby S. IgA and Mucosal Homeostasis. 2013 [kaynak 05 Ocak

2019]; Available at: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK6628/

84. Gurleyik E, Coskun O, Ustundag N, Ozturk E. Prostaglandin E1 maintains

structural integrity of intestinal mucosa and prevents bacterial translocation

during experimental obstructive jaundice. J Invest Surg [Internet]. 09 Ocak

2006 [kaynak 05 Ocak 2019];19(5):283–9. Available at:

http://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/08941930600889391

85. Wang J-Y, Wang X-L, Liu P. Detection of serum TNF-alpha,IFN-beta,IL-6

and IL-8 in patients with hepatitis B. World J Gastroenterol [Internet]. Şubat

1999 [kaynak 05 Ocak 2019];5(1):38–40. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11819382

86. Kobayashi H, Yamataka A, Lane GJ, Miyano T. Levels of circulating

antiinflammatory cytokine interleukin-1 receptor antagonist and

proinflammatory cytokines at different stages of biliary atresia. J Pediatr Surg

[Internet]. Temmuz 2002 [kaynak 05 Ocak 2019];37(7):1038–41. Available

at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12077767

87. Mabberley DJ. Mabberley’s Plant-book [Internet]. Cambridge University

Press; 2017 [kaynak 07 Ocak 2019]. 585-587 s. Available at:

https://www.cambridge.org/core/product/identifier/9781316335581/type/book

88. Ekren S, Sonmez C, BAYRAM E. Sarı Kantaron (Hypericum perforatum L.)

Klonlarında Bazı Tarımsal ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi. C. 16, Tarim

Bilimleri Dergisi. 2010. 225-234 s.

89. Yeşilada E, Honda G, Sezik E, Tabata M, Fujita T, Tanaka T, vd. Traditional

medicine in Turkey. V. Folk medicine in the inner Taurus Mountains. J

Ethnopharmacol [Internet]. Haziran 1995 [kaynak 07 Ocak 2019];46(3):133–

Page 109: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

97

52. Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/7564412

90. Baser KHC. Sarı kantaron (Hypericum perforatum L.). BagBahce. 2007. 28-

29 s.

91. Le millepertuis perforé, l’herbe aux mille trous - A cueillir le 24 juin -

Hypericum perforatum - Nature et rencontres [Internet]. [kaynak 24 Şubat

2019]. Available at: http://christinelerat.over-blog.fr/-

92. Hidcote St. John’s Wort - Monrovia - Hidcote St. John’s Wort [Internet].

[kaynak 10 Ocak 2019]. Available at: https://www.monrovia.com/plant-

catalog/plants/1485/hidcote-st-johns-wort/

93. Cossuta D, Vataı T, Báthorı M, Hohmann J, Keve T, Sımándı B. Extraction of

hyperforin and hypericin from St. John’s wort (Hypericum perforatum L.)

With different solvents. J Food Process Eng [Internet]. 01 Nisan 2012 [kaynak

15 Şubat 2019];35(2):222–35. Available at:

http://doi.wiley.com/10.1111/j.1745-4530.2010.00583.x

94. Nahrstedt A, Butterweck V. Biologically Active and Other Chemical

Constituents of the Herb of Hypericum perforatum L. Pharmacopsychiatry

[Internet]. 20 Eylül 1997 [kaynak 08 Ocak 2019];30(S 2):129–34. Available

at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9342774

95. Brolis M, Gabetta B, Fuzzati N, Pace R, Panzeri F, Peterlongo F.

Identification by high-performance liquid chromatography-diode array

detection-mass spectrometry and quantification by high-performance liquid

chromatography-UV absorbance detection of active constituents of Hypericum

perforatum. J Chromatogr A [Internet]. 1998 [kaynak 08 Ocak

2019];825(1):9–16. Available at: http://agris.fao.org/agris-

search/search.do?recordID=US201302892017

96. Albert D, Zündorf I, Dingermann T, Müller WE, Steinhilber D, Werz O.

Hyperforin is a dual inhibitor of cyclooxygenase-1 and 5-lipoxygenase.

Biochem Pharmacol [Internet]. 15 Aralık 2002 [kaynak 08 Ocak

2019];64(12):1767–75. Available at:

Page 110: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

98

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12445866

97. Adhyperforin | C36H54O4 - PubChem [Internet]. [kaynak 08 Ocak 2019].

Available at:

https://pubchem.ncbi.nlm.nih.gov/compound/44427225#section=Related-

Compounds-with-Annotation

98. Takahashi I, Nakanishi S, Kobayashi E, Nakano H, Suzuki K, Tamaoki T.

Hypericin and pseudohypericin specifically inhibit protein kinase C: possible

relation to their antiretroviral activity. Biochem Biophys Res Commun

[Internet]. 29 Aralık 1989 [kaynak 08 Ocak 2019];165(3):1207–12. Available

at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2558652

99. Shih C-M, Wu C-H, Wu W-J, Hsiao Y-M, Ko J-L. Hypericin inhibits hepatitis

C virus replication via deacetylation and down-regulation of heme oxygenase-

1. Phytomedicine [Internet]. 15 Temmuz 2018 [kaynak 08 Ocak

2019];46:193–8. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/30097118

100. Lavie G, Meruelo D, Aroyo K, Mandel M. Inhibition of the CD8+ T cell-

mediated cytotoxicity reaction by hypericin: potential for treatment of T cell-

mediated diseases. Int Immunol [Internet]. 01 Nisan 2000 [kaynak 12 Ocak

2019];12(4):479–86. Available at: https://academic.oup.com/intimm/article-

lookup/doi/10.1093/intimm/12.4.479

101. Structure of hypericin and pseudohypericin – two major constituents of St.

John’s Wort | [Internet]. [kaynak 08 Ocak 2019]. Available at:

https://pharmaxchange.info/2012/12/pharmacognosy-of-st-johns-

wort/hypericin_and_pseudohypericin_structure/

102. Altan A, Damlar İ, Aras MH, Alpaslan C. Sarı Kantaronun (Hypericum

Perforatum) Yara İyileşmesi Üzerine Etkisi. Arşiv Kaynak Tarama Derg

[Internet]. 04 Aralık 2015 [kaynak 08 Ocak 2019];24(4):578. Available at:

http://dergipark.gov.tr/doi/10.17827/aktd.71433

103. Thiede HM, Walper A. Inhibition of MAO and COMT by hypericum extracts

Page 111: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

99

and hypericin. J Geriatr Psychiatry Neurol [Internet]. 29 Ocak 1994 [kaynak

10 Ocak 2019];7(1):56–56. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/7857510

104. Hammer KDP, Hillwig ML, Solco AKS, Dixon PM, Delate K, Murphy PA,

vd. Inhibition of prostaglandin E(2) production by anti-inflammatory

hypericum perforatum extracts and constituents in RAW264.7 Mouse

Macrophage Cells. J Agric Food Chem [Internet]. 05 Eylül 2007 [kaynak 14

Şubat 2019];55(18):7323–31. Available at:

http://pubs.acs.org/doi/abs/10.1021/jf0710074

105. Wills RBH, Bone K, Morgan M. Herbal products: active constituents, modes

of action and quality control. Nutr Res Rev [Internet]. 10 Haziran 2000

[kaynak 07 Ocak 2019];13(01):47. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19087433

106. Müller WE. Current St John’s wort research from mode of action to clinical

efficacy. Pharmacol Res [Internet]. Şubat 2003 [kaynak 08 Ocak

2019];47(2):101–9. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12543057

107. Maisenbacher P, Kovar KA. Analysis and stability of Hyperici oleum. Planta

Med [Internet]. 05 Ağustos 1992 [kaynak 08 Ocak 2019];58(4):351–4.

Available at: http://www.thieme-connect.de/DOI/DOI?10.1055/s-2006-

961483

108. Betty RC, Trikojus VM. Hypericin and a non-fluorescent photosensitive

pigment from st. John’s wort ( hypericum perforatum ). Aust J Exp Biol Med

Sci [Internet]. 01 Eylül 1943 [kaynak 08 Ocak 2019];21(3):175–82. Available

at: http://doi.wiley.com/10.1038/icb.1943.24

109. Vantieghem A, Xu Y, Declercq W, Vandenabeele P, Denecker G,

Vandenheede JR, vd. Different pathways mediate cytochrome c release after

photodynamic therapy with hypericin. Photochem Photobiol [Internet].

Ağustos 2001 [kaynak 08 Ocak 2019];74(2):133–42. Available at:

Page 112: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

100

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11547546

110. Pu X-Y, Lıang J-P, Shang R-F, Wang X-H, Wang Z-X, Hua L-Y, vd.

Influence of Hypericum perforatum Extract on Piglet Infected with Porcine

Respiratory and Reproductive Syndrome Virus. Agric Sci China [Internet]. 01

Haziran 2009 [kaynak 14 Ocak 2019];8(6):730–9. Available at:

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1671292708602722

111. Deitch EA, Sittig K, Li M, Berg R, Specian RD. Obstructive jaundice

promotes bacterial translocation from the gut. Am J Surg [Internet]. Ocak

1990 [kaynak 07 Şubat 2019];159(1):79–84. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2136788

112. Gencay C, Kilicoglu SS, Kismet K, Kilicoglu B, Erel S, Muratoglu S, vd.

Effect of honey on bacterial translocation and intestinal morphology in

obstructive jaundice. World J Gastroenterol [Internet]. 2008 [kaynak 07 Şubat

2019];14(21):3410. Available at: http://www.wjgnet.com/1007-

9327/full/v14/i21/3410.htm

113. Nieuwenhuijs VB, van Dijk JE, Gooszen HG, Akkermans LMA. Obstructive

Jaundice, Bacterial Translocation and Interdigestive Small-Bowel Motility in

Rats. Digestion [Internet]. 2000 [kaynak 07 Şubat 2019];62(4):255–61.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11070409

114. Kuzu MA, Kale IT, Cöl C, Tekeli A, Tanik A, Köksoy C. Obstructive

jaundice promotes bacterial translocation in humans. Hepatogastroenterology

[Internet]. 1999 [kaynak 07 Şubat 2019];46(28):2159–64. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10521960

115. Ding JW, Andersson R, Soltesz V, Will&eacute;n R, Bengmark S. The Role

of Bile and Bile Acids in Bacterial Translocation in Obstructive Jaundice in

Rats. Eur Surg Res [Internet]. 1993 [kaynak 07 Şubat 2019];25(1):11–9.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8482301

116. Koureleas S, Arvaniti A, Stavropoulos M, Scopa CD, Vagianos CE. The effect

of non-absorbable antibiotics on intestinal bacterial translocation and

Page 113: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

101

endotoxemia in experimental obstructive jaundice. Ann Gastroenterol.

2000;13(1):31–6.

117. Abdeldayem H, Ghoneim E, Refaei AA-E, Abou-Gabal A. Obstructive

jaundice promotes intestinal-barrier dysfunction and bacterial translocation:

experimental study. Hepatol Int [Internet]. Aralık 2007 [kaynak 07 Şubat

2019];1(4):444–8. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19669340

118. Liu TZ, Lee KT, Chern CL, Cheng JT, Stern A, Tsai LY. Free radical-

triggered hepatic injury of experimental obstructive jaundice of rats involves

overproduction of proinflammatory cytokines and enhanced activation of

nuclear factor kappaB. Ann Clin Lab Sci [Internet]. Ekim 2001 [kaynak 08

Şubat 2019];31(4):383–90. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11688850

119. Bemelmans MHA, Gouma DJ, Greve JW, Buurman WA. Cytokines tumor

necrosis factor and interleukin-6 in experimental biliary obstruction in mice.

Hepatology [Internet]. Haziran 1992 [kaynak 08 Şubat 2019];15(6):1132–6.

Available at: http://doi.wiley.com/10.1002/hep.1840150626

120. El-Faramawy AAM, El-Shazly LBE, Abbass AA, Ismail HAB. Serum IL-6

and IL-8 in infants with biliary atresia in comparison to intrahepatic

cholestasis. Trop Gastroenterol [Internet]. 2011 [kaynak 11 Şubat

2019];32(1):50–5. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21922857

121. Das S, Santra A, Lahiri S, Guha Mazumder DN. Implications of oxidative

stress and hepatic cytokine (TNF-α and IL-6) response in the pathogenesis of

hepatic collagenesis in chronic arsenic toxicity. Toxicol Appl Pharmacol

[Internet]. 01 Nisan 2005 [kaynak 21 Şubat 2019];204(1):18–26. Available at:

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0041008X04004041

122. Alturfan AA, Aytaç E, Emekli-Alturfan E, Yarat A, Sarıbeyoğlu K, Pekmezci

S, vd. Serum total sialic acid as a novel complementary candidate marker of

Page 114: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

102

hepatic damage in obstructive jaundice. Ann Clin Lab Sci [Internet]. 2014

[kaynak 14 Şubat 2019];44(1):56–61. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24695475

123. Ozsoy Y, Ozsoy M, Coskun T, Namlı K, Var A, Özyurt B, vd. The Effects of

L-Arginine on Liver Damage in Experimental Acute Cholestasis an

Immunohistochemical Study. HPB Surg [Internet]. 01 Haziran 2011 [kaynak

14 Şubat 2019];2011:1–5. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21760660

124. Zhou Y-X, Ni Y, Liu Y-B, Liu X. Histone preconditioning protects against

obstructive jaundice-induced liver injury in rats. Exp Ther Med [Internet].

Temmuz 2014 [kaynak 14 Şubat 2019];8(1):15–20. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24944590

125. Hong J-Y, F Sato E, Hiramoto K, Nishikawa M, Inoue M. Mechanism of

Liver Injury during Obstructive Jaundice: Role of Nitric Oxide, Splenic

Cytokines, and Intestinal Flora. J Clin Biochem Nutr [Internet]. Mayıs 2007

[kaynak 14 Şubat 2019];40(3):184–93. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18398495

126. Unal Y, Tuncal S, Kosmaz K, Kucuk B, Kismet K, CAVUSOGLU T, vd. The

Effect of Calcium Dobesilate on Liver Damage in Experimental Obstructive

Jaundice. J Investig Surg [Internet]. 28 Mart 2018 [kaynak 14 Şubat 2019];1–

7. Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/29589984

127. Kuru S, Kismet K, Barlas AM, Tuncal S, Celepli P, Surer H, vd. The Effect of

Montelukast on Liver Damage in an Experimental Obstructive Jaundice

Model. Visc Med [Internet]. Nisan 2015 [kaynak 14 Şubat 2019];31(2):131–8.

Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26989383

128. Tong J, Yao X, Zeng H, Zhou G, Chen Y, Ma B, vd. Hepatoprotective activity

of flavonoids from Cichorium glandulosum seeds in vitro and in vivo carbon

tetrachloride-induced hepatotoxicity. J Ethnopharmacol [Internet]. 04 Kasım

2015 [kaynak 14 Şubat 2019];174:355–63. Available at:

Page 115: DENEYSEL TIKANMA SARILIĞI MODELİNDE HYPERICUM ...tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT01208.pdfMHC: Majör Histokompatibilite Kompleksi Min: Minimum MLN: Mezenter lenf nodu viii mmH 2 O : Milimetre

103

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26320690

129. Aydin A, Sakrak O, Yilmaz TU, Kerem M. The effects of Hypericum

perforatum on hepatic ischemia- -reperfusion injury in rats. Bratisl Lek Listy

[Internet]. 2014 [kaynak 08 Ocak 2019];115(4):209–15. Available at:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24797595

130. Öztürk Y, Aydin S, Başer KHC, Kirimer N, Kurtar-Öztürk N.

Hepatoprotective activity of Hypericum perforatum L. alcoholic extract in

rodents. Phyther Res [Internet]. 01 Ocak 1992 [kaynak 08 Şubat

2019];6(1):44–6. Available at: http://doi.wiley.com/10.1002/ptr.2650060111