Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
"' _., r. ·~
' \':/ ' \ \·
DİNLER TARİHİ DERNEGİ YA YlNLARI 1 3
Dinler Tarihi Araştırmaları - III (Sempozyum, 09-10 Haziran 2001, Ankara)
2000. YILINDA HIRİSTİYANLIK
(DÜNÜ, BUGÜNÜ ve'GELECEGİ)
Ankara
2002
Giriş
GÜNÜMÜZDE HIRİSTİYAN ÖKÜMENİZMİ
Doç. Dr. Ahmet Hikmet EROGLU.
Hıristiyanların büyük çoğunluğunun, her bölünmeden sonrc. tekrar bir
leşme arzusunu taşıdıklarını ve eylemde bulunduklarını söylemek müm
kündür. Özellikle, Doğu Batı Kiliselerinin ayrılmasından sonra, Hıristiyan dünyasında tekrar birleşme yönünde ciddi çabalar olmuştur. Bu çabaların,
Floransa konsilindeki gibi -kısa zaman sonra hemeJ1 bozulsa da- c:mlaşma
ile sonuçlandığı da görülmüştür. Ancak, tarihteki birleşme ile ilgili gösteri
len gayretler, hiçbir şekilde günümüzde Ökümenizm olarak adlandırılan
olay ile kıyaslanacak boyuta ulaşamamıştır.
Ökümenizm, modern çağda, farklı mezheplere bölünmüş durumda bu
lunan Hıristiyanları birleştirmek için yapılan faaliyetleri belirten bir kavramdır.1 Ökümenizm, Hıristiyanlar açısından XX. Yüzyılın en büyük olayı ola
rak görülmektedir. Nitekim Hıristiyan yazarlar, Ökümenizmi, "Kopernik devrimi", "çağın keşfi" gibi sıfatlarla nitelemektedirler. Bununla beraber, Ökümenizme karşı çıkan Hıristiyan guruplar da bulunmaktadır. Bu gurupların, ökümenik çalışmaları engelleyecek güç ve etkileri olmadığından bu
tebliğ çerçevesinde onlardan bahsedilmeyecektiL
Ökümenizm, Hıristiyanların çoğunluğu tarafından yüceltilmesine rağ
men bunun fazla abartılmaması gerektiğini ve artık, Hıristiyanlık tarihinin geçilmiş bir safhası olduğunu düşünenler de vardır. Ökümenizmi bir sapma olarak görenler bulunduğu gibi, bütün Hıristiyan mezheplerini aynı kapta toplayarak, özelliklerini kaybettirip senkretizme götürecek bir olay olarak algılayanlar da vardır. Ayrıca Hıristiyanlar arasında, Ökümenizmi,
diğer din ve inançlar karşısında güçlü bir Hıristiyan cephe oluşturmak için desteklediğini açıklayanlar da bulunmaktadır. 2
* Ankara Üniversitesi lliihiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı
Rene Beaupere, L'Oecumenisme, Editions Paulienes, Montreal, 1991, 13.
2 Bkz., Beaupere, 10.
247
Ökümenizm .veya Ökümenik hareket, uzun bir tarihsel sürecin ürünüdür. Onun ortaya çıkışına, dini, siyasi, sosyal bir çok neden etki etmiştir. Günümüz Hıristiyan Ökümenizmini değerlendirebilmek için, Ökümenik Hareketin ortaya çıkış nedenlerinin, bu hareketin kurumsallaşma ~ürecinin ve bu süreçte farklı Hıristiyan mezheplerinin katkılarının belirlenmesine ihtiyaç vardır.
1. Ökümenizm'i Orta-ya Çıkaran Nedenler
Ökümenizm'in ortaya çıkmasına, her şeyden önce mezhepsel değil, topyekün Hıristiyanlığın geleceği ile ilgili kaygılar etki etmiştir. Bilindiği gibi, XIX. Yüzyılda Hıristiyan misyonerliği, imkanlarının çoğalması ile büyük bir hamle yapmıştır. Özellikle Katalik ve Protestan misyonerler, dünyanın her yerine ulaşma ve misyon çalışmalarını yürütme imkanı bulmuşlardır. Asya, Afrika ve diğer denizaşırı ülkelere misyon amacıyla giden farklı mezhepteki misyonerler, buralarda, başka din mensuplarını Hıristiyanlaştırmaya çalışırken, diğer Hıristiyan mezheplerine mensup olanları da kendi mezheplerine çekmeye gayret göstermişlerdir. Bunun en açık örneğini, Osmanlı Devletinde yapılan misyoner faaliyetlerinde görmek mümkündür. Günümüzde, Gregoryan Ermenilerden başka, Katalik ve Protestan Ermenilerin de bulunması, bu faaliyetlerin ürünüdür. Osmanlı Devletine Müslümanları Hıristiyanlaştırmak amacıyla gelen Katalik ve Protestan misyonerler, bu konuda başarılı alamayınca, bu üİkede yaşayan Ermeni, Süryani gibi Hıristiyan toplulukları kendi mezheplerine kazandırma çalışmalarına yönelmişlerdir. Onların bu çalışmaları sonucu, Ermenilerin ve Süryanilerin bir kısmı, Katalik ve Protestan mezheplerine geçmişlerdir.
Farklı Hıristiyan mezheplerine mensup misyonerlerin, gittikleri yerlerde birbirleri ile mücadeleye girişmelerinin, oralara ayrılıklarını ve farklılıklarını da götürmelerinin, orada yaşayan ve başka inançlara sahip olan yerli halkı Hıristiyanlığı benimseme konusunda tereddüte düşürdüğü fark edilmiş ve Hıristiyanlar tarafından bunu önlemenin yolu aranmaya başlanmıştır. Bu arayış, Ökümenizm'i ortaya çıkaran en önemli sebep olarak görülmektedir. Çünkü, bölünmüş Hıristiyanlığı, başka inanç sahiplerine kabul ettirebilmek konusunda büyük güçlüklerle karşılaşılmıştır.
Dünyada meydana gelen nüfus hareketleri de, Ökümenizm'e önemli ölçüde etkide bulunmuştur. Özellikle A.B.D'de, farklı Hıristiyan mezheplerine mensup Hıristiyanlar, aynı şehri, aynı kasabayı, hatta aynı sokağı pay-
248
!aşmak durumunda kalmışlardır. Bu çerçevede, Ortodoks diyasporasını da unutmamak gerekmektedir. XL>(. Yüzyılda, Amerika kıtasına, önemsenecek oranda Ortodoks Hıristiyan göç etmiştir. Böyle, ayrı inançlarasahip insanların iç içe bir yaşam biçimi, karışık evliliklere zemin hazırlamıştır. Ev
liliğe adım atacak gençler, nikahın yapılacağı yerden, doğacak çocuklarının hangi mezhepten olacağına kadar bir çok sorunla yüz yüze gelmişlerdir. Bu sorunların çözülmesi yönündeki çabalar Ökümenizmin gelişmesine katkı sağlamıştır. Ayrıca burada, moderh çağda düşünce hürriyetinin genişlemesi ve mezhep taassubunun geri plana itilmesi de Ökümenizm'in doğuşunun nedenleri arasında zikredilebilir.
2. Ökümenizm 'in Kurumsallaşmasına Hıristiyan Mezheplerinin Katkıları
Ökümenik Harekete veya Ökümenizm'e katkıları, katılma zamanları ve katılma biçimleri, Hıristiyan mezheplerinin Ökümenizme karşı günümüzdeki tavrının aniaşılmasına büyük katkı sağlayacaktır. Bu bakımdan Hıristiyan mezheplerin, Ökümenizmin oluşum sürecindeki tutumlarını ayrı ayrı ele almak uygun olacaktır.
a. Protestan Mezhebinin Katkıları
Ökümenizm'in ortaya çıkmasına en büyük katkıyı şüphesiz Protestanlar yapmışlardır. Bu hareketin önde gelen başlatıcısı, uygulayıcısı ve takipçisi Protestanlardır. XIX. Yüzyıl'da, "İncil ve Yabancılar" (1804), "Hıristiyan Birliği" (1848), "Paris Misyon Topluluğu" (1822) gibi, farklı Protestan mezheplerine mensup Hıristiyanların oluşturdukları topluluklar, Ökümenik Hareketin kıvılcımını oluşturmuşlardır. Ayrıca "Genç Hıristiyanlar Birliği"
(1855), "Genç Hıristiyan Kızlar Birliği" gibi kuruluşlar da, Ökümenizmin oluşmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Yukarıda işaret ettiğimiz toplulukların kurulmasından sonra Protestanlar, kendi aralarındaki mezheplere göre topluluklar oluşturmuşlardır.
1867'de Anglikan Birliği, 1868'de Dünya Luteryen Federasyonu, 1875'te Dünya Presbiteryenler Birliği kurulmuştur. 1891 'de ise Dünya Baptist Birliği kurulmuştur.
Ökümenizm'in doğuşuna en büyük katkıyı 1200 Protestan delegenin katılımıyla gerçekleştirilen 191 O Edimburg toplantısı yapmıştır. Bu toplantı, misyonerlik kaygılarıyla tertip edilmesine rağmen, daha çok Hıristiyanların bir çok mezhebe bölünmüş olmalarından doğan sorunlar tartışılmıştır. 1927'de Lozan'da, bu toplantıda alınan kararlar doğrultusunda Hıristi-
249
yanların birliği için "iman ve Kuruluş" adında bir toplantı daha yapılmıştır. 1925'te ise, Nathan Söderblom öncülüğünde, Protestaniarta Ortodokslar, Hıristiyanların ayrılığı sorununu görüşmek üzere bir konferans düzenlemişlerdir. Bu iki toplantının devam ettirme komitelerinin çalışmalarıyla
1948'de "Ökümenik Kiliseler Konseyi-Dünya Kiliseler Birliği" kurulmuştur. Böylece Ökümenizm kurumsallaşmıştır.
b. Ortodoks Mezhebinin Katkıları
Protestanların öncülüğünde başlatılan birleşme gayretlerine, Ortodokslar da büyük destek vermişlerdir. Ayrıca, istanbul Patriği tarafından
1920'de bütün Hıristiyan kiJiselere gönderilen mektup, dönemine göre, Ökümenizm konusunda önemli teklifler içermektedir. 1925 Stokholm toplantısına ve 1927' de Lozan toplantısına Ortodoks Kiliseleri n delegeleri de katılmışlar, oluşturulan metinlere katkı sağlamışlardır. Ancak Ortodokslar, bu toplantılarda çekingen davranrruşlardır. Her raporun sonuna mezhepsel açıdan çekincelerini eklemişlerdir. Bununla beraber Ortodoks Kiliseler, Ökümenik Kiliseler Konseyinin kuruluşunda aktif rol oynamışlardır.
c. Katalik Mezhebinin Katkıları
Katoli~ Kilisesi, Hıristiyanlann birleşmesi konusundaki çalışmaları, bu çalışmaların başlamasının ilk dönemlerinde kuşku ile karşılamıştır. 191 O Edimbourg konferansında alınan kararları devam ettirme komitesi, 1920'de ve 1927'de yapılan toplantılara Katalik Kilisesini de temsilci göndermesi için davet etmiş, ancak Papa tarafından bu teklif reddedilmiştir. Ayrıca Papa, 1928'de "Mortalium Animus" adlı genelgeyi yayınlayarak Hıristiyanları birleştirmek için yapılan çalışmaları çok şiddetli eleştirmiştir. Papa, bu genelgesinde, ökümenik çalışma yapanları, lsa-Mesih tarafından kurulan düzene yeni kanun sokmaya çalışan, isa'dan ayrılma bahtsızlığına düşmüş olan, gerçek Kilise'nin ortaya koyduğu iman esaslarını benimsemeyen, gerçek iman ile yanıltıcı görünüşü birbirinden ayırt edemeyen "Panhıristiyanlar" olarak nitelemiştir. Papa, bu genelgesinde birleşme yerinin Katalik Kilisesi olduğunu ve bütün Hıristiyanların bu çatı altında birleşmesi gerektiğini de açıklamıştır. 3
1949 yılında Papalık, Ökümenizm'e bakışını biraz yumuşatmış, Ökümenik faaliyet yapanları suçlayıcı ifadelere fazla yer vermemiştir. Ancak
3 Bkz. Mortalium Animus (1928).
250
geleneksel tavrını devam ettirerek, birleşmenin, diğerlerinin "Gerçek Kilise"ye dönmesi şeklinde gerçekleşeceğini açıklamıştır.
Katalik Kilisesinin Hıristiyanları birleştirmek için yapılan çalışmalara karşı resmi tavrı böyle olmasına rağmen bazı Katalikler kişisel teşebbüslerde bulunmuş, ökümenik çalışmalar yapmıştır. Bu kimselerden birisi olan Abbe Coutrier, Hıristiyanların birlikte olabilmelerinin tek zeminin ortak dua etmek olduğuna inanarak bu yönde çalışmalar yapmıştır. Kişisel faaliyetler çerçevesinde P: Yves Congar"ın teşebbüslerini de burada zikretmek gerekir. Onun, 1937 yılında Hıristiyanların birliği konusundaki kitabını yayınlaması Ökümenizm'e katkı sağlamıştır.
Katalik mez_hebinin Ökümenizme karşı olumsuz tutumu 1959 yılında büyük bir değişikliğe uğramıştır. Papa XXIII. Jean'ın bir konsil toplayacağını ve diğer Hıristiyanları da bu konsile gözlemci olarak davet edeceğini bildirmesi ile Hıristiyanlığın üç ana mezhebi, Ökümenizm akımına dahil olmuştur. Ayrıca Katalik Kilisesi, 1960 yılında "Hıristiyanların Birliği İçin
Sekreterya" kurarak bu adımını somutlaştırmıştır.
Katalik Kilisesi, Ökümenik anlayışını Il. Vatikan Konsilinde ( 1962-1965) temellendirmiştir. Lumen Gentium'da, Katalik Kilisesinin görünen sınırları dışında pulunan Hıristiyan mezheplerinde farklı biçimlerde de olsa etkin Hıristiyani l:lnsurların ve gerçeğin elemanlarının bulunduğu açıklanmıştır. Bu elemariların onları birliğe doğru yönlendirdiği belirtilmiştir.4 Konsil, Unitatis Redintegratio belgesinde ise, ökümenik çalışmaları övmüş, bunun Kutsal Ruh'un işi olduğunu belirterek ilahi bir çağrı olduğunu vurgulamış ve bu çağrıy'a Katalik Kilisesinin cevap vereceğini açıklamıştır. 5 Ancak, kurtuluşun lsa'nın tek Kilisesi olan Katalik Kilisesi olduğu da bu belgede hatırlatılmışfır.6
II. Vatikan Konsili belgelerinde, Katalik mezhebi dışındaki Hıristiyanlar iki kategoride ele alınmıştır. Doğu Kiliseleriyle (Ortodoks mezhebi), havarisel silsileye bağlı olmaları bakımından Evharistiya ve ruhbanlık sakramentlerinde birlik içinde bulunulduğu belirtilmiştir. Ayrıca Ortodoksların Hıristiyanlığın mirasını korumak için çok acı çektikleri vurgulanmış, onlar-
4 Lumen Gentium, 15.
5 Unitatis Redintegratio, 1.
6 UR, 3.
251
da, Katalik mezhebinden farklı adet ve alışkanlıkların bulunmasının Kilise'nin birliğine aykırı olmadığı açıklanmıştır. 7
Konsil kararlarında, Ortodoks mezhebine mensup Hıristiyanların Katolik Kilisesine çok yakın olduğu belirtilmesine rağmen "Batı'dan Ayrılan Kiliseler ve Kilisesel Cemaatler" diye tanımlanan Protestanlar hakkında aynı dil kullanılmamaktadır. "Batı'dan Ayrılan Kiliseler ve Kilisesel Çemaatler"in Hıristiyan olarak kabul edilebileceği belirtilmiş, ancak Katalik Kilisesi ile epeyce farklılıkları olduğu ileri sürülmüştür. Onlarla da ökümenik diyaloğa girmek gerektiği, çünkü Meryem'in kurtarıcı rolünü kabul etmeseler de isa'nın kurtarıcı olduğunu kabul ettikleri, Kutsal Metinlerle Kilise arasındaki ilişki konusunda farklı anlayışta olmalarına rağmen, Kutsal Metinlerio otoritesini kabul ettikleri, tam birlik içinde olmasa bile onlarla Vaftiz bağının bulunduğu vurgulanmıştır. Ayrıca bu metinlerde, ahlaki problemIerin çözümü için de Protestanlada diyaloğa girilmesi gerektiği belirtilmiştir. B
Papalık tarafından 1993'te "Ökümenizm Üzerine Prensipler ve Normların Uygulanması İçin Talimatname" adıyla yayınlanan talimatnamede, Katalik görevlilere, farklı mezheplere mensup Hıristiyanların evlilikle ilgili problemlerini çözmek, misyoner faaliyetlerinde işbirliği yapmak gibi konularda Protestanlar ve Ortodokslar ile diyaloğa girme şartları anlatılmıştır. f\ncak, yeni dini hareketlerle diyaloğa girilmesi kesin olarak yasaklanmıştır.
25 Mayıs 1995'te yayınlanan Papalık genelgesi "Ut Unum Sint"te ise ökümenik diyaloğun meyvelerini verdiği, diyaloğa önem verilmesi ve daha çok dua ve iç dönüşüm konusunda diğer mezheplerle ortak çalışma yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Ka to lik Kilisesi, Ökümenizm konusundaki tavrının 1949' dan itibaren olumlu yönde büyük değişiklikler olmasına rağmen, Ökümenik Hareketi kurum olarak temsil eder görünen Ökümenik Kiliseler Konseyine üye olmamıştır. Bununla birlikte, Ökümenik Kiliseler Konseyi'nin alt komisyonlarında, diğer mezhep mensupları ile Katalik ilahiyatçılar, Hıristiyan mezheplerinin ihtilaf ettikleri konularda ortak çalışmalara katılmaktadırlar.
7 UR, 13,15.
8 UR, 17-22.
252
Katalik Kilisesi, ökümenik çalışmalarda daha çok ikili ilişkileri tercih etmektedir. Protestanlığın çeşitli kolları ve Ortodokslarla, Hıristiyanlığın temel problemleri ile ilgili ikili çalışma grupları oluşturarak ökümenik çalışmalarını devam ettirmektedir.
3. Ökümenizm'in Getirdiği Olumlu Gelişmeler
Hıristiyanlar, mezhep farklılıklarından dolayı tarihte büyük kavgalar yapmışlar hatta farklı mezhepten oldukları için birbirlerini katliama tabi tutmuşlardır. Engizisyon Mahkemeleri de gerçek Hıristiyan inancına aykırı inanca sahip olanları cezalandırmak için kurulmuştur. Farklı Hıristiyan
mezheplerinin bağlıları, tarih boyunca birbirlerini gerçek imandan ayrılmış sapkınlar şeklinde görerek her alanda mücadele etmişlerdir. Ancak, Ökümenizm fikrinin doğması ve Ökümenik çalışmaların yapılmasının sonucunda, günümüzde Hıristiyan mezhepleri arasındaki ilişkiler olumlu yönde büyük gelişmeler kaydetmiştir. Bu gelişmeleri şöylece sıralayabiliriz:
Günümüzde Hıristiyanlar, sadece sosyal konuları değil, dini konuları da birbirleri ile rahatça tartışabilme olgunluğuna erişmişlerdir.
Eski Ahit ve Yeni Ahit, Katalik ve Protestan ilahiyatçıları tarafından birlikte Fransızcaya tercüme edilmiş ve Ortodoks ilahiyatçılar da bu çalışmaya yardımcı olmuşlardır. Ayrıca Ortodoks ilahiyatçılar, bu çalışmayı birlikte inceleyerek kabul etmişler ve onaylamışlardır.
Farklı Hıristiyan mezhepleri ve bu mezheplerin alt kolları, ortak çalışma gruplan oluşturarak hem Hıristiyan dogmaları hem de insanlığın günümüzde karşı karşıya bulunduğu problemler konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalar Ökümenik Kiliseler Konseyi bünyesinde olduğu gibi bu kurumdan bağımsız olarak da yürütülmektedir.
Farklı Hıristiyan mezhepleri, bir araya gelerek, Hıristiyanların birliği için ortak dua etmektedirler. Bu dualarla, ortak bir Hıristiyan bilinci ortaya çıkarmak ve böylece Ökümenizme ivme kazandırmak istemektedirler.
1982'de, Ökümenik Kiliseler Konseyinin girişimleri ile "BEM" adıyla meşhur olan kitap yayınlanmıştır. Bu kitapta, Hıristiyanlığın en temel üç konusu ve Hıristiyan mezhepleri arasında en çok ihtilaf konusu olan Vaftiz, Evharistiya ve Ruhbarılık konusu işlenmiş ve Hıristiyan mezheplerinin ortak görüşüne sunulmuştur.9 Her ne kadar Hıristiyan mezhepleri tarafından
9 Bkz. Bapteme Eucharistie Ministere, Convergence de la Foi, Editions du Centurion, Paris 1982.
253
kitaptaki görüşlerin tamamı kabul edilmese de bu tip çalışmaların faydalı olacağı görülmüştür. En azından, bu temel konular üzerinde tartışabileceklerinin bilincine varmışlardır.
Hıristiyanlar, birbirlerini tanıdıkça, diğer mezhep mensuplarının da samimi bir dindarlık içinde meselelere yaklaştıklarının farkına varmışlar ve bunu itiraf edebilme cesaretini göstermişlerdir.
Ökümenizmin etkisi ile Hıristiyan mezhepleri, Misyonerlik konusunda birbirlerine engel olacak tavırlardan vazgeçmişlerdir. Hıristiyanlaştırma konusunda hedef topluluklara karşı birbirlerini kötülemek, birbirlerini sapık ilan etmek yerine işbirliğine girişmişlerdir. Bir mezhebin hedef kitlesine, diğer mezhep el atmamaya özen göstermeye başlamıştır.
Yukarıda belirttiğimiz, ökümenizm konusundaki mezhep otoriteleri arasındaki gelişmelere paralel olarak, Hıristiyan kamuoyunda da önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Farklı Hıristiyan mezheplerine mensup insanlar, bu gelişmelerden etkilenerek, siyasi, ekonomik, sosyal konularda işbirllğine girmişlerdir. Hatta, bu konuda Kilise görevlilerinden ileri gitmişlerdir. Ortak gruplar oluşturarak, Hıristiyanların birliğini sağlamak için çalışmalar yapmaktadırlar. Mezheplerinin otoritelerinin açıkladığı dogmaları aşarak, daha geniş fikirler ileri sürmektedirler. -Bu durum, sivil kuruluşları, ökümenizm konusunda, mezhep otoritelerinden öne geçirmiştir.
4. Ökümenizmin problemleri
Ökümenizm her ne kadar Hıristiyan dünyasında önemli gelişmeler sağlamışsa da hala çözülmesi gereken problemierin üzerine gidilememektedir. Bu yüzden, günümüzde yerinde saymanın başladığını savunanlar bulunmaktadır. Günümüz problemlerinin önemlilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
Hıristiyan mezhepleri, doktrin konusunda önemli ilerlemeler sağlamış görünse de bunların detaylardan ibaret olduğu fikri hakim olmaya başlamıştır. Detay konularda anlaşma sağlanmasına rağmen temel konularda tartışmaya cesaret edilememektedir. Bu husus, "kemiğe gelmek" tabiri ile tanımlanmaktadır.
Ökümenik çalışmalarda, her mezhepten hatırı sayılır sayıdaki ilahiyatçılar tarafından hazırlanan ortak belgelere çeşitli mezheplere mensup ilahiyatçılar tarafından kendi mezhepleri açısından ciddi itirazlar ileri sürmektedirler. Örneğin, yukarıda belirttiğimiz "BEM" dökümanına, Protestanlar
254
tarafından Katelik görüşe ağırlık verdiği gerekçesiyle ağır tenkitler ileri sürmektedirler.
Ökümenik çalışmalara her ne kadar farklı Hıristiyan mezheplerinin ilahiyat otoriteleri ortak olarak katılsalar da her mezhep mensubunun, kendi mezhebini koruma güdüsü ile hareket ettiği, ortak metinlerde kendi mezheplerinin temel özelliklerinin vurgulanması yönünde gayret ettiği görülmektedir. Bu da ökümenik anlayışa aykırı bulunmaktadır.
Ökümenik faaliyetlerde, mezhepterin ortak yönlerinden hareketle yapıIan çalışmalara tepki olarak, çeşitli mezheplere mensup ilahiyatçılar, kendi mezhepleri ile diğer Hıristiyan mezhepler arasındaki farkları öne çıkaran çalışmalar yapmaktadırlar. 10
Katelik Mezhebinin ikili tavrı da Ökümenizm konusunda sıkıntı ortaya çıkarmaktadır. Katelik Kilisesi, resmi belgelerinde, Ökümenik çalışmalarda kesin sınırlar belirlemesine rağmen, Katelik Kilisesi'nin bazı ilahiyatçıları daha serbest hareket etmektedirler. Bu durum, Katelik mezhebinin tavrı konusunda diğer mezhep mensuplarında tereddütler oluşturmaktadır. Katelik mezhebinin, gizliden gizliye diğer mezhepleri yutma planını gerçekleştirmeye çalıştığı izlenimini vermektedir.
Katelik mezhebinin, çeşitli vesilelerle, Protestanlığın reddederek Katelik mezhebinden ayrıldığı önemli ko;ıulara ısrarlı bir şekilde vurgu yapması, Protestanların tepkisini çekmektedir. Bu çerçevede, Endüljanslar, Meryem ve Papa'nın otoritesi ile ilgili Katelik Kilisesinin eski yaklaşımlarını vurgulayan açıklamaları zikredilebilir.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bu ülkede ortaya çıkan yeni durum da Ökümenizmi etkilemektedir. Ortodoks mezhebi, Batı Kiliselerinin Ruslar, Gürcüler, Ukraynalılar arasında yaptığı faaliyetlerden yakınmaktadır. Onların, bu bölgeleri misyon toprağı olarak gördükleri, emperyalizm, yayılınacılık ve proselitizm amacı taşıdıklarını ileri sürmektedir. "Uniat Kiliseler" konusu da Ortodoks ve Katelik mezhebi arasındaki tansiyonu yükseltıneye devam etmektedir.
Anglikan kilisesinin öncülük ettiği, kadınların da Kilise görevlisi olabil. melerine izin verilmesi, önemli problemlerden birisini teşkil etmektedir. Pa
pa, Anglikan mezhebinin kadınların kilise görevlisi olmalarına izin verme-
1 O Örneğin bkz. L. Gagnebin, Le Protestantisme, La Ca use, 1990.
255
sini, Ökümenizmin önüne konulan en büyük engellerden biri olarak gördüğünü açıklamıştır.
Temel sorunlardan birisi de bu kadar ilerlemeye rağmen, Hıristiyanlar arasında sağlanacak birliğin nasıl olacağı konusunda görüş birliğinin sağlanamamasıdır. Hatta, Hıristiyanlar arasında, görünür bir birliğin sağlanmasının gerekli olup olmadığı da tartışma konusudur.
Son olarak, günümüzde, Ökümenizmin en büyük probleminin, her Hıristiyan mezhebinin kendi ekseni etrafında dönerek, yapılan müzakerelerde kendi mezheplerinin damgasını vurmaya çabalamalarını söylemek mümkündür.
5. Katalik Mezhebinin Yayınladığı "Dominus İesus" Belgesi
Günümüzde, Hıristiyan Ökümenizminin geldiği noktayı belirleyebilmede, 5 Eylül 2000 tarihinde, Vatikan'ın Dogma'dan sorumlu bakanı Kardinal Ratzinger tarafından açıklanan, Katalik mezhebinin dinler arası ilişkiler ve Ökümenizm konusundaki görüşlerini belirten "Dominus İesus" belgesini ve bu belgeye karşı tepkileri önemli bir gösterge olarak kabul etmek ge
rekir.
Yukarıda işaret ettiğimiz K~tolik mezhebi tarafından yayınlanan belgedeki, Ökümenizmle ilgili hususları şöylece özetleyebiliriz:
"Dominus İesus" belgesine göre, tek kurtarıcı, bizzat Kilise'de olan ve Kilise'nin kendisinde olduğu İsa, Kilise'yi sadece bağlılarının bir cemaati olarak değil aynı zamanda onu kurtuluş sırrı olarak kurmuştur. isa tarafından kurulan yegane Kilise'deki Katalik imana kesin olarak inanmak gerekir. Il. Vatikan konsili, bir taraftan Hıristiyanlar arasında bölünme olduğunu kabul ederken bir taraftan da lsa'nın Kilisesi'nin tam olarak sadece Katolik Kilisesind'e bulunduğunu belirtmiştir. Ancak bu Kilise'nin dışında da Katalik mezhebi ile tam birlik içinde bulunmayan Kiliseler (Ortodoks mezhebi) ve Kilisesel cemaatlerde de (Protestanlar) "kutsallaştırmanın ve gerçeğin" bir çok unsurunun bulunduğunu da kabul etmiştir. 11
"Dominus İesus" belgesinde, İsa'nın biricik Kilisesi'nin olduğu onun da, piskoposlarla birlik içindeki Havari Petrus'un halefi, yani Papa tarafından yönetilen Katalik Kilisesi olduğu açıklanmaktadır. Bununla beraber, Ortodoksların Katalik Kilisesi ile, tam olmasa da, ruhbanlarının Havarisel silsi-
11 Bkz. Dominus lesus (DI), 16.
256
! '
leyi devam ettirerek atanmatanndan dolayı geçerli Evharistiya'ya sahip olmaları nedeniyle onlarla birlik içinde oldukları da belirtilmektedir. Ancak, bu belgede, Protestan Hıristiyanlar Ortodokslardan farklı tarzda ele alınmaktadırlar. Belgeye göre Protestanlar, Evharistik sırra bağlı olan geçerli piskoposlara sahip olmadıkları için kelimenin tam anlamıyla Kilise sayılmazlar. Ancak, vaftiz olmalarından dolayı onlar da Katolik Kilisesi ile göreceli olarak birlik içindedirler. 12
Katalik mezhebi tarafından yayınlanan bu belge, diğer Hıristiyanlar tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştır. Fransa Protestan Federasyonu, yaptığı açıklama ile, birlikte sürdürülen kırk yıllık Ökümenik faaliyetlerden ve ilerlemelerden sonra, IL Vatikan Konsili metinlerine dayanarak XVI. Yüzyılın Reform'undan doğan mezheplerin tam anlamıyla Kilise sayılamayacağının Kardinal Ratzinger vasıtasıyla açıklanmasının, üzüntü verici ve yaralayıcı olduğunu ilan etmiştir. Ayrıca bu açıklama ile Katalik mezhebinin Ökümenik çalışmalara büyük bir darbe vurduğu da belirtilmiştir.
Sonuç
Günümüzde, Hıristiyan ökümenizmi, her ne kadar bu konudaki çalışmalar devam etse de duraklama dönemine girmiştir. Bu duraklama, bir süre daha sürecektir. Şartlara göre, ökümenizmin yerinde sayma süreci bitecek, ya geriye doğru ya da ileriye doğru bir seyir izleyecektir.
Ökümenizmin gelişme sürecine girmesi, mezhep otoritelerinin frenlemelerine rağmen, gönüllü kuruluşların bir araya gelerek yaptıkları ökümenik çalışmaların başarısına bağlıdır. Nispeten serbest davranabilen Hıristiyanların yaptıkları çalışmalar, mezhep otoritelerinin direncini kırarsa, ökümenizm gelişme sürecine girecektir. Dominus iesus belgesi, bu frenIemelerin en açık örneğidir. Katalik mezhebinin yayınladığı bu belgeye, diğer Hıristiyan mezhepleri şiddetle tepki göstermiştir. Katalik mezhebinin ökümenizm konusundaki bir açılıp bir kapanması, diğer mezheplerden elde ettiklerini sindirrnek için bir zaman kazanma faaliyeti gibi düşünülebilir. Bu da sağlıklı bir ökümenik ilişkiyi engelleyici bir durum olarak gözükmektedir.
12 Bkz. DI, 17.
257