Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Yrd.Doç.Dr. Ayşe Sıdıka OKTAYa
•Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Felsefesi ABD, Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, ISPARTA
Yazışma Adresi/Correspondence: Yrd.Doç.Dr. Ayşe Sıdıka OKTAY Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Felsefesi ABD, ISPARTA [email protected]
Copyright O 2007 by İsliım.i Araştırmalar
Journal ofisianık Researclı 2007;20(3)
Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu Konseyi
The Center of Dialogue: The Council for a Parliament of the
World' s Religions
ÖZET İlk defa 1893 yılında Chicago'da toplanan Dünya Dinler Parlamentosu Konseyinin 4. sü 7-13 Temmuz 2004 yılında İspanya'nın Barselona şehrinde yapıldı. Dünya Dinler Parlamentosu misyonunu dünya dinleri ve ruhsal gruplar arasmdalci ahengi am.rmak, onlarm dünya ile ilgili görevlerini ve dinlerin diğer esaslanyla ilgili gelenekleri adil, banşsever ve sürdürülebilir bir dünyayı gerçekleştire bilmek için geliştirmek olarak açıklanmaktadır. Dini ve ruhsal gruplarm, değişik kültürlerin birbirleriİli tanıması, karşılıklı her birinin diğerine kalbini ve zihni.ni açması ve dünyanm karşı karşıya kaldığı kritik soruolan yansımıak amacıyla harekete geçilmesi gibi hedefler de bu misyanun bir parçasıdır. Böylelikle toplantı sırasmda dini çeşitliliğin getirdiği zenginliğin bilincine vanlarak barış için yeni yollar keşfedilıneye çalışıldı. 4. Dünya dinler parlamentosu Banşa yol, Dinlemenin hikmeti ve Bağlıhğın gücü temalan altında toplandı. Bu genel ve ana amaçlar dışında dünya çapmdaki mültecilerin desteklenmesi, gelişmekte olan ülkelere yük olan uluslar arası borçlannın atılması veya ertelenmesi, özellikle dinlerin motive ettiği ve hedef gösterdiği şiddetin üstesinden gelinmesi ve temiz sulara ulaşım konulan da bu toplantının odaklanmaya çalıştığı özel temalardı. Genel olarak dinlerin çeşitliliği, inançlar ve dinler arasmda diyalog ve dini çeşitliliğin getirdiği zenginlik, küresel problemlere dinlerin ve ruhsal gruplarm ortak çözüm bulma arayışlan da parlamento süresince devarn etti. 9000'den fazla insanın katıldığı ve aynı anda 20'den fazla otururnun yapıldığı parlamentoda yapılacak onca şeyin arasmda dinler laboraruarmı andıran bu parlamentoda sadece gözlemlemek, etra.fınıza bakmak dahi dinler, inançlar, insanlar hakkında fikir sahibi olmanıza yetecekti. Herkes bir birine saygıyla yaklaşıyor ve karşısındakinin dini inancını öğrenmeye, tanımaya, anlamaya çalışıyordu.
Anahtar Kelimeler: Din, inanç, diyalog. barış, küreselleşme
ABSTR.Acr In 1893, the first World's Parliament ofReligions was hel d in Chicago. The fourth Parliament of the World' s Religions was heldin Bareelona from July 7 to 13, 2004. Parliament of the World' s Religions explains its mission to cultivate harmony among religious and spiritual com.munities and to foster their engagement with the world and its other guiding institutions in order to achieve a more peaceful, just and sustainable world. Some goals such as The world' s religious, spiritual and cultural traditions to llsten to each other with open hearts and open mind, to awake to reflect on critica! issues faciog the World are a part of this ınission. Thus during the meeting, discovering new pathways to peace by comprehending the richness of religious diversity was tried. The fourth Parliament of the World' s Religions was held together to make the themes ofParliament pathways to peace, the wisdom oflistening. the power of commimıent. Except these general and main goals there w ere some special issues such as improving the plight of refugees worldwide, caneeling international de bt for developing countries, overcoming violence, especially when religiously motivated or targeted and inercasing access to dean water. In generally during the parliament the search for comman solution continued among religious and spirirual com.muoities on religious diversity, dialog among faiths and religions, richness of religious diversity, and global problems. In the parliament, where over 9000 participants met and over 20 sessions were held, just observing and looking around would be enough to get an opinion about religions, beliefs, and people in this place resembling a laboratoıy of religions. Everyone was approaching each other respectfully and trying to learn, know, and understand others' religious beliefs.
Key Words: Religion, believe/faith, dialogue, peace, globalization
Journal of!slamic Research 2007;20(3):275-282
275
Ayşe Sıdıka OKTAY
D ördüncü Dünya Dinler Parl~entosu Konseyi
7-13 Temmuz 2004 yılında Ispanya'nın Barse
lona şehrinde yapıldı. 1 Parlamento Barselona'
daki The Universal Forum of Cultures'in ortaklığı ve
Katalanya Unesco merkezinin yardımlanyla organize
edildi. Parlamentonun çeşitli oturum ve aktiviteleri the
Forum ·site olarak anılan Akdeniz kenannda 30 hektar
lık geniş bir arazi üzerindeki binalarda yapıldı. Bu mer
kez yılın hemen her günü bir toplantı veya sempozyum
yapılmasıyla tanınıyor. Parlamentonun gerçekleştirildi
ği sene içinde 100 ayrı toplanunın yapılması hedefleni
yordu.
Dünya Dinler Parlamentosu ilk defa 1893 yılında
Chicago'da toplanmıştı. II.si ilkinin 100. yıldönümü ne
deniyle 1993 yılında yine Chicago'da gerçekleştirildi.
Buradaki toplantıda "Küresel Ahlaka Doğru: Bir Başlan
gıç Deklarasyonu" dünyaya tanıtıldı ve iki yüzden fazla
elini ve ruhsallider tarafından imzalandı.2 ID.sü ise Gü
ney Amerika'nın Cape Town şehrinde 1999 yılmda ya
pılmışnr.l
Dünya Dinler Parlamentosu misyonunu dünya cli.Qleri ve ruhsal gruplar arasındaki ahengi artırmak, onll
nn dünya ile ilgili görevlerini ve dinlerin eliğer
esaslanyla ilgili gelenekleri adil, barışsever ve sürdürü
lebilir bir dünyayı gerçekleştirebilmek için geliştirmek
olarak açıklanmaktadır. Dini ve ruhsal gruplann, değişik
kültürle.rin birbirlerini tanıması, karşılıklı her birinin eli
ğerine kalbini ve zihnini açması ve dünyanın karşı kar
şıya kaldığı,kritik sorunlara çözüm bulmak amacıyla
harekete geçilmesi gibi hedefler de bu misyonun bir par
çasıdır. Böylelikle toplantı sırasında elini çeşitliliğin ge
tirdiği zenginliğin bilincine vanlarak barış için yeni bir
yol bulunmaya çalışıldı.
IV. Dünya elinler parlamentosu Banşa yol, Dinle
menin hikmeti ve Bağlılığın gücü temalan alunda top
landı. Bu genel ve ana amaçlar dışmda dünya çapındaki
mültecilerin desteklenmesi, gelişmekte olan ülkelere yük
olan uluslar arası borçlannın atılması veya ertelenmesi,
özellikle dinlerin motive ettiği ve hedef gösterdiği şid
detin üstesinden gelinmesi ve temiz sulara ulaşım ko~u
lan da bu toplannnın odaklanmaya çalıştığı ·özel
temalardı. Genel olarak dinlerin çeşitliliği, inançlar ve
dinler arasmda diyalog ve elini çeşitliliğin getirdiği ze.n
ginlik, küresel problemlere dinlerin ve ruhsal gruplann
ortak çözüm bulma arayışlan da parlamento süresince
devam etti.
276
DİYALOGUN MERKEZI; DüNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ
Barselona İspanya'nın Katalan bölgesinde yer al
makta ve Bahai, Budist, Hınstiyan, Müslüman ve Yahu
eli gibi değişik din mensuplannın yaşadığı bir yer olarak
dikkati çekmektedir. Ayrıca kültürel alt yapısı ve mi
mari güzellikleriyle de İspanya'nın en gözde şehirlerin
den birisidir. Nitekim Olimpiyat oyunlan da daha önce
bu şehirde yapılmıştı. Katalan milliyetçiliğinin etkisiy
le parlamentonun konuşma dili İngilizce, ispanyolca ve
Katalancaydı. Dil problemini çözümiemek için Parla
mento'ya kayıt sırasında verilen çanralann içinde eliğer
dokümanlarla beraber kulaklıklı minik el radyolan ve
rildi. Açılış, kapanış törenleri, ana konuşmacılar ve ba
zı toplantılann İngilizce, ispanyolca ve Katalanca
anında tercümeleri yerel radyolann farklı kanallan ara
cılığıyla yayınlandı. Kanal numaraları da konuşmacının
arkasındaki panolarda gösterildi. Böylelikle dünyanın
farklı ülkelerinden gelen ve değişik dillerini konuşan
dokuz binden fazla insanın dil sorunu aşılmaya çalışıldı.4
Toplantıdan kısa bir süre önce Madrid metrosu
bombalandığı için güvenlik önlemleri çok yüksek dü
zeydeycli. Toplantının yapıldığı alana ilk girişte ve top
lanunın yapıldığı binalann her girişinde parlamentonun
katılımcısı olduğunuzu gösteren kimlik kartlarınızı, elinizdeki eşyalan ve kendinizi sürekli güvenlik derektör
lerinden geçirmek zorundaydınız. Güvenlik
detektörlerinin ne kadar güçlü olduğıı herkesin bilgisa
yar, flash disk ve disketlerinin bir süre sonra bozulma
smdan anlaşıldı. Ancak herkes kendi güvenlikleriyle
ilgili olduğıı düşüncesiyle anlayışla karşılamaya çalıştı.
Parlamentonun amacına uygun olarak dünyanın
pek çok ülkesinden katılımcı çeşitli etkinlikler için top
lantıya gelmişlerdi. 15 den fazla ana konuşmaa arasında
2003 yılmda Nobel Barış Ödülünü kazanan İranlı kadın aktivist Şirin Ebacli, Malıatma Gandhl'nin tarunu ve Mrika Parlamentosu üyesi Ela Gandhi, Global Etik düşün
cesinin mimarlanndan ve Global Etik vakfı başkanı Dr.
Hans Küng, Din Bilimci Karen Armstrong, Hindistan'
dan Amma olarak tanman Sri Mata Amitanandamayi
(öylesine saygı gören bir kişi ki kapanış töreninde ko
nuşma yapmak için kürsüye çıktığında nerede ise salo
:ı;ı.un yarısı ellerini birleştirip önünde eğilerek selam
verdiler), Hint asıllı Hınstiyan Katalan filozof Raimon
Panikkar, Müslüman düşünürlerden Tank Ramazan en
dikkati çekenlerinden birkaçıydı. Dalai Lama'da açılış
oturumuna katılması beklenen ana konuşmacılardan bi
risi olmasına rağmen toplantıya gelemecli.
Journal of Islamic Research 2007;20(3)
DİYALOCUN MERKEZİ; DÜNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ
Toplannnın açılış konuşmalan olabildiğince sıkıcı
protokol konuşmalanndan sıyrılmaya çalışılmıştı. Res
mi görevliler açılışa mesaj göndermekle yetinmişlerdi.
Açılışa İspanya ve Katalan bölgesinden tek resmi konuş
macı olarak Barselona belediye başkanı katıldı. Onun
konuşması da ev sahibi olarak konuklara hoş geldiniz
demek ve şehirde güzel vakit geçirmelerini dilemekten
ibaretti.5 Açılış konuşmasının onur konuğu Şirin Eba
di'ydi ve konuşmasını parlamentonun resmi dilleri dı
şında Farsça yaptı. Herkes elindeki radyodan
tercümesini anlamaya çalıştı. Ebadi konuşmasında İs
lam'ın insan haklan ve demokrasi ile uyuşabileceğine,
Allah'ın insanlan farklı yarattığına fakat bütün dinlerin
en son amacının mutluluk olduğuna işaret etti. Diğer
konuşmacılar Parlamentonun organizasyonunda görev
alan kişiler olup kısaca kendilerine düşen görevlerden
ve bu işlerin amaçlanndan bahsettiler. Bu konuşmalann
aralannda çeşitli diniere mensup kişiler kendi dini tö
renlerine uygun şekilde dünya banşı, insanlığın mutlu
bir geleceğe sahip olması ve parlamentonun amacına
uygun hizmet etmesi için dua ettiler. Çoğunlukla onla
rın bu ortak dileğine salondaki diğer din mensuplan da
amin diyerek katıldılar. Bu dua törenlerinin en dikkat
çekenlerinden birisi Afrikalı bir yerel din (Yoruba)
mensubunun davuluyla yaptığı ayindi. Bütün salona
kendi dilinde amin dedirtıneyi başardı. İnsanlar pop
müzik parçası söyler gibi ona eşlik ettiler. O kadar ilgi
gördü ki toplannnın bitiminde salonun dışında da tören
bir süre devam etti. Parlarnemoya katılan her dinin temsilcileri toplantının açılış, kaparuş ve benzeri ana
toplantılannda sırayla kendi dini inançlarına ve tören
lerine uygun şekilde dünya barışı ve insanlığın gelece
ği için dua ettiler. Böylece katılımcılar farklı dinlerin
dua törenlerinin nasıl olduğu hakkında küçük de olsa
fikir sahibi oldular.
Parlarnemoya çeşitli etkinliklerde bulunmak için 85'den fazla ülkeden 9000'in üzerinde katılımcı gelmiş
ti. Büyük bir kısmı SOO'den fazla seminer, sempozyum,
workshop ve konferansta görüşlerini açıklarken diğerle
ri film ve müzik gösterileriyle, günlük banş yürüyüşü,
barış ağacı dikilmesi, sergi, kitap şatışı vb. etkinliklerde
yerlerini aldılar. Bu etkinliklerio içinde 4 ana büyük ser
gi ve gösteri, 22 daha küçük gösteri, 400 konser, 170 mü
zik grubu, 16 film, 60 sokak gösterisi, 4 meydan gösterisi
bulunuyordu. Aynı anda planlı oturumlar ve sempoz
yum oturumlan olmak üzere ortalama 20-25 toplantı ya
pıldığı için katılımcılar bu kadar yoğun program ·arasında hangisine gideceklerini, hangi konulan takip edecekle-
Journal oflslamic Research 2007;20(3)
Ayşe Sulıka OKTAY
rini seçmekte gerçekten zorlandılar. Parlamento progra
mın ne kadar yoğun olduğu program kitapçığının A4 bo
yutuna basılmış 259 sayfadan meydana gelmesinden
anlaşılıyordu.
Parlamentoda gün, ilk gün öğleden sonra 4.30 da
yapılan açılış töreni dışında sabah 8.00 de başladı. Sa
bah katılımcıların ilk işi genel program kitapçığındaki
değişikliklerin gösterildiği ve yoğunluk sebebiyle her
gün güneelleneo ispanyolca, İngilizce ve Katalanca dil
lerinde hazırlanan yeni günlük prograrnı almaktı. Sa
bah 8-9.00 arasındaki ilk programlar daha çok dua ve
dini seremonilerle ilgiliydi. Katılımcılar Balıallikten
Zerdüştlüğe, Amerikan yerlilerinin dinlerinden yeni
çağın dinlerine kadar her dinin dua ve ibadetleri ile Bu
dist, Hindu meditasyonlan, yoga vb. pek çok dini
ritüeli izleme ve katılma imkarn bulunabildi. Her gün
ortalama 17-20 arasında farklı dine ait dua merasirni
değişik salonlarda İcra edildi veya bunlann içerikleri
hakkında bilgi verildi. İslam dini adına her gün özel
likle diğer dinlerle ilişkilerden bahseden Kur'an ayetle
ri anlatıldı, namaz ibadetinden bahsedildi, bunun
yanında bazı günler Mevlana'dan şiirler okundu, bazı
günlerde sufi ilahileri dinletildi. Bu etkinlik katılımcı
lara bir yandan kendi dinlerinde ibadet etme şansı sağ
larken diğer yandan farklı dinlerin ibadetlerini izleme
ve öğrenme fırsatını bulabilecekleri bir imkan olarak
düşünülmüştü.
Diğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça
lışmalardan bir kısmı her gün intrareligious (dinin ken
di içine bakış) adıyla 9.30-11.00 saatleri arasında yapıldı.
Dinlerin ve ruhani grupların kendi hikayelerini paylaş
tıklan bu oturumlar genel olarak, bu grupların ve onla
rın öğretilerinin, ibadetlerinin, geleneklerinin,
dinamiklerinin temelle.rinin anlaşılması, diyalog, arılaş
mak ve işbirliği için bu grupların içindeki kaynaklar ve
akılcı sebepler ile dinin kendi içindeki yansıma ve di
yalog için araçların neler olduğuna odaklanmayı hedef
lemişti. Bu amaca yönelik olarak düzenlenen "Küba' da
Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyaloga Doğru Problem
ler", "Doğu Hıristiyanlığı'ndaki Geleneklerin Çeşitlili
ği", "Küresel Toplumun Ortaya Çıkmasında Sevgi ve
Bağışlamayı Dinlemek", "Guru Grant Sahib: Dini Ço
ğulculuk, Eşitlik, Sosyal ve Ekonomik Adalet İçin iler
leme", "Ahlak, Sevgi ve Barış", "Sarnimiyet öğretisi :
Banşa Bir Şinto Yolu", "Yahudilik ve Adalet", "Mahat
ma Gandhi ve Dini Çoğulculuk", "Dairenin İçinde ve
Dışında Putperest Diyalogu", "İnsan Kopyalanmasında
277
Ayşe Sıdıka OKTAY
İsJ.ami Görüş", "Zen Bahçesi: Bir Cennet", "Çağdaş Dün
yada Faslı İslami Model", "Sihizm' de Banşa. Yol", "Dün
ya Banşına Yol: Bir Tai Budist Bakışı", "Zerdüştlüğün
Tarihi, Dini, Kültürü ve Günümüz Problemleri", "İs
lam'ın Esası: Tann, Yol gösterici ve Ahiret", "Din, Din
ler ve Dini Birille Bir Bahai Görüşü", "Hangi İsl~? İslam'ın Ruhu İçin Mücadele Eonek", "Kutsal Kitabın
Güncel Dünyaya Uygun Olması", "İsJ.ami Metafizik ve
Diğer Geleneklerle Diyalog", "Budizm'in Küresel Yüzle
ri", "Scientology Dininin Doktrini", "Küresel Banş ve
Liderlik: Bir Cayinist Bakış", "İslam' da Adalet, Savaş ve
Banş", "Günlük Hayatta Sih Değerlerinin Uygulanma
sı" adlı toplannlar 6 gün boyunca ortalama her gün ay
m anda 20 ayn salonda düzenlenen oturumiardan
sadece birkaçının başlığıdır.
Dinler arası (İnterreligious) oturum adıyla her gün
11.30-1.00 saatleri arasında yapılan oturumlar ise dini ve
ruhani gruplann bir diğeriyle diyalogunu hedeflemek
teydi ve dinler arası karşılaşma ve diyalog için fırsatların
yapılandınlınası, dünya ile ve diğerleriyle anlaşmak için
motivasyon ve inançların paylaşımı ve dinlerarası karşı
laşma, diyalog ve işbirliği konularına odaklanmışo. Faıf
lı bakış açılanndan dinlerarası ilişkilerle ilgili pek çok
konu aynı anda onalama 20 ayrı oturumunda, farklı sa
lanlarda tarnşılma i.ı:nkfuıı buldu. Bu konulardan bazıla
nnın isimleri şunlardır: "Çoğul Toplumda İnanç ve
Aidiyet", "inançlar arası Eğitim için Küresel Gereklilik",
"Dinlerarası Diyalogtın Teolojik ve Felsefi Yönleri", "inançlar arası Karşılaşma: Evlilik, Çocuk Yetiştirmek, Ce
naze Törenleri ve Uygulamayla İlgili Diğer Sorunlar",
"Avrupa'da Kültürler arasından Dinler arasına", "Seküler
ve Küresel Toplumlarda Dinler ve Ruhani Yollar", "Din
ler arası Anlayışın Ahlaki Kodu", " Kutsal Kitabın Aka
demik Öğretimi: Tek Tannya İnamlan Dinlerde
(monoteist) Yorum", "Küreselleşmedeki Ortak İyiye Bir
İnançlar arası Bakış", "İslam, Hıristiyanlık ve Budizm' de
İnsanın Ahlaki Gelişimi", "Kadınların ve Çocukların
İnsan Hakianna Bakış Açısından Dini Metinlerio Yoru
mu", "Değişmez Ah.lfu Sahip Olmak İçin Dine İhtiya
cıınız Var mı?", "Keşfin Yolculuğu: Bir Müslüman
Hıristiyan Karşılaşmasının Deneyimleri", ''Müslüman,
Hıristiyan ve Yahudi Üçlü Diyalogu (Trialogue)", "Tan
n için Savaşmak".
İspanyolların ünlü siesta-öğle arası dinlenme gele
neği sebebiyle 1.00-3.00 arası uzun bir öğle yemeği ara
sı verildi. Bu uzun arayı insanlar genellikle yine
parlamentonun aktiviteleri arasında yer alan çeşitli mü-
278
DİYALOCUN MERKEZI; DÜNYA DfNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ
zik konserlerini dinlemek, film izlemek, banş yürüyü
şüne kanlmak (her gün 1.00' de başlıyordu ve forum mer
kezinin büyük bahçesinde sloganlarla dolaşmaktan
ibaretti.), sergi salonundaki kitap vb. sergileri dolaşmak,
Sih mutfağındaki ücretsiz vejetaryen yemekleri yemek
ve çe.şitli dinlerdeki insanlarla tanışıp sohbet eonek ve
ya üstü açık otobüslerle Barselona'nın tarihi ve turistik
yerlerini dolaşnran tura kanlmakla geçirdiler.
Öğleden sonra saat 3.00-4.30 arasında yapılan otu
rumlar dini ve ruhani toplulukların birlikte çalışmasını
hedefiernekte ve dini, ruhani insanların, toplulukların,
organizasyonların banşçı, adil ve sürdürülebilir bir gele
cek için hizmet veren enstitülerin rehberliğinde işbirli
ği kapasitesini artırmak, dünyadaki kritik konulara
adanan en iyi uygulamalar ve başarılı örnekler ile aktif
diyalog ve işbirliği için araçlar ve yarancı yaklaşıınlar
üzerine odaklanmışo. Yine her gün aynı anda onalama
20 ayrı salonda düzenlenen bu oturum başlıklanndan bir
kısmının isimleri şunlardır: "Ruhlar arası Diyalog: Uy
gulamadaki Vizyon", "Din Değiştirme ve Dini Özgürlü
k", "Dini Değerler ve Sosyal Aktivite", "Sufi Psikolojik
Forum: Zihinden Kal be: Banşa Yol", "Kültürel Çeşitlilik
Konusunda Farklı Dini Geleneklerin Sesi", "Kutsalın Kri
zi", "Banş, Politika ve Ruhun Boyutları", "İslam ve De
mokrasi", "Başörtüsü tartışmalan: Dini Kıyafet ve
Seküler Fundamentalizm", "Modem Ruhsal ve Bilinısel
Bağlamda Uyanışın Anlamı", "Yüzüklerin Efendisi: Dini
Arka plan", "İnsanlık ve Tabiat: Ekolojik problem konu
suna İslami Bakış açısı", "Medeniyetler Diyalogu: Adil
ve Banşçı Dünyamn Araşnrılmasında İslam ve Bao",
"Dharm.a, Allah ve Yönetme: Bir Budist ve Müslüman
Diyalogu", "Amellerin Ruhaniliği", "İş Aktivitesi ve Ah
laki Gereksinimler: Dinler Ne Söyler?", "Ban ve Doğu
Arasında Müslüman Kadın", "Dini Fundamentalizm ve
Şiddet: Dinlerarası Diyaloga Bir Meydan Okuyuş", "Si
lahlı Çatışmalardan Etkilenen Çocuklar: Bizim Ahlaki ve
Geleneksel Sorumluluklanmız", "Küresel Sorumluluk:
Umut İçin Bir Sebep", "İslami Çoğulculuk: İdealler ve
Problemler arasında". Bu oturumlar sempozyumlardan
farklıydı ancak bazılan farklı veya aynı kanlımcılarla
birkaç gün sürdü.
Bu oturumlar dışında sabah 9.00 dan akşam 4.30 a
kadar süren ve genellikle birkaç gün devam eden 15 ay
n sempozyum düzenlenmişti. Burada farklı dinler ve ro
hani toplulukların, uluslar arası bilim adamlan ve konu
ile ilgili olarak aktifbir şekilde ilgilenen kişi ve kuruluş
Iann (aktivist) kaolımıyla belli konulara derinlemesine
Journal of!slamic Research 2007;20(3)
DİYALOCUN MER.KE2İ; DÜNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ
odaklanılması hedeflenmişti. Parlamentonun yapıldığı
Forum Site alanında yeterli yer bulunamadığı için genellikle yakındaki AC Bareelona otelinin toplano salonla
nnda bir araya gelinen bu sempozyumların konulan
şunlardı: "İbrahimi Yeniden Bir araya Gelme: Kutsal
Toprak'ta Barış Yapmak", "Din ve Çaoşma, Çözüm",
"Kutsalın Krizi", "Medeniyetler Diyalogu", "Dijital Hi
kaye Aniatma Sana o", "Yeni Uyanış Zirvesi", "İnsan
Ha.klan", "İnançlar arası Eğitim", "Dinler ve Uluslar ara
sı Enstitüler Hakkında", "Dinlerarası Organize Edilen
W arkshoplar Günü", "Dinlerin Geleceği, Medya ve Bi
zim Toplumlanmız", "AIDS'in Yüzünün Keşfi", "Bilim
ve Din", "İnançlar arası Barış Yapma ve Yetenekleri",
"Dinlerarası ve Kültürlerarası bir Özgürlük Teolojisine
Doğru". Bu başlıklar al ondaki konular aynı anda 3-4 sa
landa birkaç gün devam eden oturumlarda raroşıldı. Ba
zı Sempozyumlann sponsoru Zygon: Journal ofReligion
and Science dergisiydi.
Parlamentodaki bütün oturumlar 1.30 dakika ola
rak planlanm.ışo. Konuşmalann bir saat içinde biriril
mesi ve kalan yarım saatin dinleyicilerden gelecek
sorularm tartışılmasına ve fikirlerin paylaşılmasına ay
nlnıaya özen gösterildi. Genellikle bu kadar çok program arasından katılımcılar kendi mera.klarına uygun
oturumlan bulmakta zorlanmadılar ve kendilerinin de
ilgilendiği veya belli bir fikir sahibi olduğu konulan
açıkça tamşmaktan çekinmediler. Ancak bu tamşmala
rm kıncı değil, yapıcı olmasına herkes özellikle dikkat etti.
Toplantının en dikkati çeken kaolımcılanndan Hans Küng "Çarpışma veya Konuşma: Bir Medeniyetler
Diyalogu" adlı oturumda Şirin Ebadi ile Müslüman ve
Hınstiyanlar arasında çatışma yerine kültürel bariyerle
rin kaldırılıp yaraocı diyaloglarm başlaolması için neler
yapılabileceğini anlato. "Dini Ötekine Uzanmak: Bir
Fark yapan Pört İnançlar arası Enstitü" isimli geniş ka
olımlı tarOŞ1Jlalı panelde ise Küng ve diğer üyeler dün
yanın değişik bölgelerinde bulunan enstitülerin
çalışmaları, başarılan ve belli başlı problemlerini raroşılar. Küng'ün katıldığı "inançlar arası Eğitim" Sempoz
yumunda da "Geleceğe Bakış: Buradan Nereye
Gidiyoruz?" oturumunda inançlar arası eğitimde küresel
değerlerin yeri tamşıldı. Küng'ün katıldığı her bir otu
rum gerek kaolımcılann gerekse medyanın büyük ilgi
sini çekti ve onların çeşitli konulardaki sorularına
muhatap oldu.
Journal of lslaınic Research 2007;20{3)
Ayşe Sıd.ıka OKTAY
Tarık Ramazan yedi ayrı oturumda görev aldı. "Dinlerarası diyalog ve Devredilemeyen Dogmalar" isimli raroşmalı panelde dinlerarası diyalogun sınırlan
nı ve zorluklan üzerinde duruldu. "Özgürlüğün Teolojisi ve Dinlerarası Diyalog" adını taşıyan bir diğer
panelde dini çoğulculuğun yeni paradigmalan tartışıldı. Ramazan'ın kaoldığı diğer toplanolar genellikle ba
oda yaşayan Müslüman kimliği ve bu kimliğin
korumnası vb. konularla ilgiliydi. Küng ve Ramazan gi
bi ana konuşmacıların kaoldığı toplanoların hepsi bü
yük salonlarda ve radyo yayınlanyla üç dilde similitane tercümeyle gerçekleştirildi.
Parlamentoya Türkiye' den sadece üç ilahiyat fakül
teli akademisyen katılmışo. Onlarda buraya yurt dışın
daki bazı gruplarla yapoklan ortak çalışmalar sayesinde
gelebilmişlerdi. Aslında parlamento dinler hakkında
farklı alanlarda ortak çalışmalara odaklandığı için birey
sel düzeyde kaolımcı olmak teoride olabilirse de pratik
te pek mümkün değildi. Türkiye'de başörtülü olarak
meclise girerneyen Merve Kavakçı da bu özelliği ve Ge
orge Town Üniversitesi öğretim üyesi kimliğiyle Parla
mentonun Başörtüsü Tartışmaları, Dini Kıyafet, Dini
Semboller, Dini Özgürlükler ve İslam'da Kadın gibi ba
zı toplantıların baş konuşmacılan arasındaydı. Ayrıca
Harvard, Oxford, Cambridge, Notre Dome vb. dünyanın
sayılı üniversiteleri yanında Jamaika'dan Güney Afrika'
ya, Meksika'dan Çin' e kadar dünyanın pek çok üniver
sitesinden öğretim üyesi ortak projeleriyle parlamentoya
katılmışlardı.
Öğleden sonra genellikle 4.30 ile 5.15 arasında bir
veya iki grubun müzik gösterileri vardı. Ayrıca bütün
dini gruplar kendi aralannda belli saatte ve yerd~ topla
narak tanışma ve tecrübelerini paylaşma şansını yakala
dılar. Endonezya'dan Amerika'ya, Türkiye'den
Filipinlere, Güney Afrika Danimarka'ya kadar uzanan
değişik ülkelerden gelen Müslüman kaolımcılar her gün
5.00'da AC Bareelona otelinde toplandılar ve özellikle
ı ı Eylülden sonra Müslüman imajının düzeltilmesi ko
nusunda neler yapılacağı ile ilgili görüşlerini dile getir
diler. Ayrıca yapılan bir organizasyonla her dinin
Barselona'daki yerel temsilcileri (Balıailer, Zen Budist
ve Tibetian Budistler, Taoistler, Katolik, Ortodoks ve
Protestan Hıristiyanlar, Hindular, Hümanistler, Ameri
kan Yerlileri-Kızılderili (lndigenous), Cainistler, Orto
doks ve reformist Yahudiler, Mormonlar, Müslümanlar,
New Age olarak adlandırılan yeni din mensupları, Sih-
279
Ayşe Sıdıka OKTAY
ler, Zerdüşder ve Putperestler) 9 Temmuz Cuma günü
dışardan gelen katılımcılar la buluşup tanışma. fırsatı bul
dular ve kendi tecrübelerini gelen konukların dene
yimleriyle paylaştılar. Bu toplantı genellikle o dinin
Barselona'daki mabederinde yapıldı. Müslümanlar katı
lımcılar Barselona'daki Müslüman topluluğunun caııii
i, toplantı merkezi vb. pek çok işlevi gören yerlerine
gittiler. Orada genellikle Fas asıllı Müslümanlardan
meydana gelen imamlar heyeti tarafından Arapça kon
ferans verildi. Arap asıllı bir kaolı.ıncı İngilizceye ter
cüme eoneseydi ne yazık ki pek çok batılı Müslüman
konuşmalan anlayamayacaktı. Daha sonra oraya yerle
şen Faslı Müslümaniann çoğunlukla oturduğu yakın bir
yere davet edildi ve burada ikram edilen Fas yemekleri
ve Pakistan döneri yenildi. Barselona'da Fas, Cezayir,
Suudi Arabistan, Pakistan hatta Moritanya gibi ülkeler
den pek çok Müslüman göçmenin yaşadığı ve orada bel
li bir yer edindikleri öğrenildi. Pakistanlı bir grup
Müslüman market zincirlerine sahipken, Barselona'run
en ünlü turistik lokantalanndan birisinin sahibi de Fas
lı bir Müslüman' dı.
Parlamento her akşam saat 7.00 de başlayan koni
ser, film gösterisi vb. etkinliklerle akşamlan da devam
etti. Bunların en dikkati çekeni ise 10 Temmuz Cumar
tesi akşamı yapılan Sacred Music konseriydi. Ünlü mimar Gaudi'nin hala tamamlanamamış eseri Sagrada
Familia Katedrali önündeki büyük meydanın trafiğe ka
paolmasıyla oluşturulan geniş mekanda yapılan gösteri
tam anlamıyl~ muhteşemdi. Amerikan yer !ileri, Katolik,
Protestan, Sih, Budist müzik korolannın sunduğu ilahiler dinlendi, Şin to dinine mensup müzisyenlerin dev de
nilebilecek davullarla yaptığı gösteriler izlendi, çeşitli
din mensuplannın oluşturduğu koro da çok ilgi ç17kti.
Müslümanlan temsilen Mevlevi gösterisi yapıldı. Ayrıca
Balıallikten İslam'a kadar 10 ayrı dinden gençlik grubu
üyesi dünya barışı ve dinler arası diyalog için dua ettiler.
Konser Müslüman ve Yahudi müzisyenlerden oluşan
Kudüs'lü pop müzik grubunun bütün meydanı eaşturan
şarkılanyla sona erdi.
Parlamentonun en ilgi çeken ve en yoğun kanlım
lı gösterilerinden birisi batıda Rumi olarak tanınan Mevlana törenleriydi. İlk gösteri öğle arası Balkanb. ol
duğunu sandığımiz bir grup tarafından yapıldı. 6-7 kişi
lik bayan ve erkeklerden kurulu bu grup önce bozuk
aksanlanyla Türkçe il~er söylediler. Daha sonra iki
bayan ve bir erkek sema gösterisi sundu. Ancak bu alı
şık olunan Mevlevi Sema gösterisinden ziyade buz pate-
280
DiYALOCUN MERKEZ!; DÜNYA DINLER PARLAMENTOSU KONSEYİ
ni yapan dansçılann figürlerine benziyordu. Ama Türk
müziğinin dolayısıyla Türk kültürünün etkisini göster
mesi bakımından kayda değerdi. Bu grup Sacred Music
konserinde de aynı gösteriyi sundu. Daha sonra Türki
ye'den Kültür Bakanlığı Devlet Sema sanatçılannın öğ
le arası ve "illuslar arası Dinlerarası Hareketin
Kutlaması" adlı genel toplanorun sonunda sunduğu son
derece profesyonel Mevlana Sema gösterileri izlendi.
Aralannda Silılerio de bulunduğu katılımcıların çoğu
nun sıkıcı toplantıyı sonuna kadar sırf bu gösteriyi izle
mek için beklediklerini ve pek çok baolırun salonun boş
alanlannda ayakkabılarını çıkarıp kollarını açarak sema
gösterilerine kanlmaya çalıştıklarını görmek unutulma
yacak anılar arasındaydı.
Parlamento gençlik gruplan için de onların bütçe
lerine uygun düzenlemeler yapmış ve Gençlik Liderlik
Gruplan ve Dinlerarası Gençlik Diyalog Gruplan gibi fa
aliyetler organize etmişti. Çoğunluğu Harvard, Fordham,
Princeton, Yale, Chicago, Oklahoma, Güney California
üniversitelerin karşılaştırmalı dinler, sosyoloji, teoloji,
felsefe vb. bölümlerinde okuyan bu öğrenciler ilgi alan
larına göre burada izledikleri ve takip ettikleri oturum
lan ders notu haline getirip kredilerini tamamlama
şanslanna sahiptiler. Öğrencilerin masraflannın yansını
üniversiteleri karşllarken diğer yansını sponsor kuru
luşlar destekledi. Her gün öğleden sonra danışman hoca
lannın denetiminde toplanıp günün özeti çıkanlırken
ertesi gün için hazırlık yapıldı. Bu öğrenciler arasmda
eğitimlerini Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapan Türk
öğrenciler de vardı.
Parlamentoda çeşitli diniere ait semboller, kartpos
tallar, kıyafeder, kitaplar, CD'ler, tespihler vb.nin sergi
lendiği, bilgi verildiği ve hediye eşya satışının yapıldığı
bir fuar alanı oluşturulmuştu. Putperesderin, Scientolo
ji gibi yeni dinlerin dahi standarının olduğu bu alanda
ki tek Müslüman ve Türk standı aynı zamanda oranın en
büyük, en dikkati çeken standanndan birisi olan Light
(Işık) yayınlannın yeriydi. Duvarlan Türk hat ve çini sa
nab.nın en güzel resimleriyle süslenerek mescit havası
verilerneye çalışılmış, Türk lokumu da unutulmamıştı.
Stantta görevliler çok güzel İngilizce ve ispanyolca ko
n.uşuyorlardı ve gelenlerin Türkiye, Sufizm, İslam ve Te
rörizm hakkındaki sorularını sabırla cevapladılar onlara
dergi vb. şeyler hediye ettiler. Bu standın tek eksiği Kux
'an'ı Kerim'in İngilizce veya diğer dillerde tercümeleri
nin bulunmamasıydı. Çünkü gelenlerin ilk istediği kitap
buydu. Ne yazık ki Kux'an'm İngilizce ve diğer dillerde-
Journal of lslamic Research 2007;20(3)
DİYALOCUN MERKEZİ: DÜNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ
ki tercümeleri ancak başka bir kitap standında buluna
bildi.
Parlamento Akde"niz kenannda ama toplantı salon
Ianna 15-20 dk. uzaklıkta bir alanda Müslümanlar için
bir camü yeri düzenlemişti. Etrafı açık, üstü tente ile ör
tülmüş, yerlere halı serilmişti. Yakınındaki Sih mutfağı
na gelen değişik din mensuplan b~en namaz kılanlara katılıp benzeri tecrübeyi yaşamak için aynı hareketleri
yaptılar.
Parlamentonun en kalabalık gruplanndan birisi İn
giltere'den bir uçak dolusu gelen (yaklaşık 300 kişi) Sih
gönüllülerdi. A ynca Hindistan ve diğer ülkelerinden ge
len veya Sih dinine mensup başlan türbanlı batılılar da
dikkat çekiyordu. Parlamento süresince her gün yaklaşık
8000 katılımcı ya ücretsiz vejetaryen öğle yemeğini elle
riyle ilcram ettiler. Büyük salonun bir kısmı Sih tapına
ğı olarak düzenlenmişti. Bu sebeple salona camiye girer
gibi ayakkabılar çıkanp giriliyordu. Ellerinizi size su dö
ken Sihlerin yardımıyla yıkayıp başka bir Sihin size uzat
tığı havluyla kuruluyordunuz. Başınızı da verilen üçgen
şeklinde bir tülbentle örtmeniz gerekiyordu. Öğle arası
uzun olduğu için katılımcılar burada ücretsiz yemek ye
me, dinlenme değişik din mensuplanyla sohbet etme ve
her gün öğle arası yapılan Sih ayinini izleme {isteyen ka
olabiliyordu) ve Sih müziklerini dinleme i.mkanını bul
dular. Sih dini ve geleneklerinin propagandasının
yapıldığı bu alan katılımcılann yoğun ilgisini çekti. Öğ
le arası hemen hemen herkes toplantı alaruna uzak ol
masına rağmen buraya uğradı. Bu açıdan neredeyse her
bir din mensubunu kendi dini kıyafetleri ve sembolle
riyle bir arada oturmuş sohbet ederken ve yemek yer
ken bulabileceğiniz tek yer burasıydı.
Parlamento pek çok ilginçliği içinde banndınyor
du. Hintlilerin kumaşın dolanmasıyla giyilen sarisi, por
takal ve bordo rengi Budist rahip kıyafetleri veya şalvar
giymiş, başianna türban takmış veya kazıttınruş batılı
kadınlar ve erkekler bir yanda, değişik rütbelerde Hıris
tiyan din adamı kıyafeti giymiş Çinli, Japon ve zenci Afrikalılar diğer taraftaydı. Sanki dinler yavaş yavaş yer
değiştiriyor gibiydi. Batılı olduğu her hallerinden belli
olan Krişnacılar parlamentonun yapıldığı alarun bahçe
sinde şarkılar söylerken diğer batılı Budistler doğıılu ar-
Journal of Islami c Researcb 2007:20(3)
Ayşe Sıdıka OKTAY
kadaşlannın yanında meditasyon yapıyor, bazı Budist
ler ise Müslüman arkadaşlarıyla beraber kendi inançla
rına uygun şekilde tespih çekerek yorgunluk atmaya
çalışıyorlardı. Amerikan yeriisi başlan tüylü din adam
lan, Güney Amerika Maya dinine mensup kişiler, Afrika yerli dinine mensup katılımcılar, Ortodoks
Yahudiler tipik kendi kıyafetleriyle oturuyorlardı. De
ğişik ülkelerden gelen başlan sanklı, beyaz kıyafetli
Müslüman sufilerle Sihler birbirine kanşıyordu. Her
kes kendi dini kıyafetleriyle dolaşmaya özen gösteriyor,
dinle ilgili gösteriler ve etkinliklerde dini kıyafetler ve
semboller ön plana çıkıyordu. Özellikle toplantı salon
ların kesiştiği merkezi salonlar adeta bir renk, kültür,
din ve insan cümbüşünü andınyordu. Bu salonların du
varlarına eklenen ve oturumiara dikkat çekmek, kendi
enstitü ve kuruluşlannın tanıtımını yapmak amacıyla
asılmış ilanlar ve broşürler de bu renk cümbüşünü ta
mamlıyordu. Aynı durum Sih tapınağındaki yemek sı
rasında da mevcuttu. 9000'den fazla insanın katıldığı ve
aynı anda 20'den fazla oturumun yapıldığı parlamento
da yapılacak onca şeyin arasında dinler laboratuvarını andıran bu alanlan sadece gözlemlemek, etrafımza bak
mak dahi dinler, inançlar, insanlar hakkında fikir sahi
bi olmanıza yetecekti. Herkes bir birine saygıyla
yaklaşıyor ve karşısındakinin dini inancını öğrenmeye,
tanımaya, anlamaya çalışıyordu. Çoğu insan bu kadar
farklı dinden insanı belki de ilk defa hayatında bir ara
da gördü ve farklılıklara rağmen insan doğasının inan
maya, ibadet etmeye, dua etmeye ne kadar çok ihtiyacı
olduğunu ilk kez bu kadar derinden hissetti. İsmi ne
olursa olsun her insanın yüce bir varlığa inandığını, ya
şamak için enerjisini ondan aldığını ve ona dua ettiğini tecrübe etti, inanç ve duarun bütün insanlar için ortak
payda olduğunu fark etti. Bu ortak paydayı ayrımcılık
ve kavga için değil, paylaşmak için kullanabilecekleri
ni anladı. İnsanlar karşılıklı saygı, sevgi olunca bir ara
da yaşamanın, karşılıklı dünya sorunlarına çözüm
aramanın mümkün olduğunu dinler laboratuvarı sayı
labilecek bu yerde, bizzat bu heyecanı hissederek, kısa
bir sürede olsa bir arada yaşayarak gördüler, test ettiler
ve başka dinlerden dostlar edinerek ülkelerine döndü
ler. Bu şüphesiz parlamentonun en büyük kazanımla
rından birisiydi.
281
A~eSıdıkaOKTAY
1 Par1amento ile ilgili ayrıntılı bilgi için şu adrese bakabilirsiniz: www.cpwr.oig, www.cpwrglobaJ.net
http://www.partiamentofreligions.orglindex.cfm 07· 04-2008.
2 Bu Deldarasyonun Türkçe dahil çeşiUi dillerdeki sürümü şu adresten ücretsiz indirilebilir. h ı ıp ://www. w e 1 te tho s. o rg/d at· englisMndex.htm, 07-o4-2008. Aynca lngirızce sürümü için bkz. http://www.partiamentofreligions.org/_includesiFCKcontenVRiefTowardsAGiobaiEthic.pdf, 07-04-2008.
282
D lY ALOCUN MERKEZi; DÜNYA DİNLER P AJU.AMENTOSU KONSEYİ
HoiPNOTLAR 3 Dünya Dinler Parlamentosu hakkında Türkçe bilgi
için bkz. H. Küng, K.J. Kuschel, Evrensel Bir Ahlaka Doğru, Türkçeye çevirenler ve makaleleriyle katkıda .bulunanlar, Doç. Dr. Nevzat Y. Aşıkoğlu, Doç. Dr. Cemal Tosun, Ar. Gör. Recai Doğan, Gün Yayıncılık, Ankara, 1995, s. 79-106.
• Türkiye'de yapılan Dünya Felsefe Kongresinin resmi dilleri arasında (Ingilizce, Almanca, Fransızca, Rusça) ne yazık ki Türkçe yoktu. Türkiye'deki Felsefe Konusu bile Ingilizce tartışıldı. Burada ise bırakın Ispanyolca, Kata-
!anca dahi parlamentonun resmi diliydi. 5 Türkiye'de yapılan Dünya Felsefe Kongresinin
açılışına Cumhurbaşkanı ve bazı bakanlar, ka· panışına Milli Eğitim Bakanı katılmış ve kongreyi izlemeye gelen bir Ingiliz bu dunımu garip bulduğunu, kendi ülkesinde bunun hoş karşıianmayacağım belirtmişti. Barselona'daki ha· vayı görünce Ingilizin ne söylemek istediği anlaşıldı. Toplantı dünya sonınlannı konuşmak ve çözüm üretmek amacıyla yapılıyordu ama son derece sivil bir hareketli ve resmi hiçbir katkıya ihtiyaç duyulmamıştı.
Journal of lslamic &esearch 2007;20(3)