114
DÖNEM: I KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ YASAMA YILi; 1985/1 21. Birleşim 17 Aralık 1985, SALI İÇİNDEKİLER Sayfa I. BAŞKANLIK DİVANI SUNUŞLARI: - Başkanlık Divanınca Yüksek Adliye Kurulu Üyeliği için alınan Karar. 1345 II. 60RUŞULEN İŞLER: - .^^lî Yılı Yasa Tasarısı, (Devam)

DÖNEM: I YASAMA YILi 1985/; 1 KUZEY KIBRI TÜRS K …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · 2015-12-16 · DÖNEM: I KUZEY KIBRI TÜRS K CUMHURİYETİ YASAMA

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

DÖNEM: I

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ YASAMA YILi; 1985/1

21. Birleşim 17 Aralık 1985, SALI

İÇİNDEKİLER

Sayfa

I. BAŞKANLIK DİVANI SUNUŞLARI: - Başkanlık Divanınca Yüksek Adliye Kurulu Üyeliği

için alınan Karar. 1345

II. 60RUŞULEN İŞLER: - . lî Yılı Yasa Tasarısı, (Devam)

1344 ^

- BİRİNCİ OTURUM -Açılış Saati Başkan Kâtip Kâtip

I. BAŞKANLIK DİVANI SUNUŞLARI:

9.55 Hakkı Atun Feridun Onsav Dr.Erbay Kanatlı

BALKAN - Sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisinin yirmi birinci birleşimini açıyorum. Toplantı yeter sayısı olup olmadığını saptamak için Cumhuriyet Meclisi IçtüzüğünHb 59. maddesi gereğince ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

Yoklama yapıldı.)

BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır. Gündem uyarınca görüşmelere bağlıyoruz. Gündemimizin birinci

maddesi, başkanlığımızın Genel Kurula'a sunugşları. Bu konuda Başkanlık Divanınca Yüksek Adliye Kurulu üyeliği için alınan Kararı bilgilerinize arzediyorum.

Okuyun lütfen.

../1345

/

- 1345 -

KATIP -

"Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının almış olduğu uyarınca, Yüksek Adliye Kuruluna üye seçiminin,

ucak 1986 tarininde yapılması uygun görülmüştür. Siyasal î gruplarının ve milletvekillerinin de İçtüzükte

belertilen niteliklere sahip kişilerden 24 Aralık 1985 hinr kadar Yüksek Adliye Kurulu üyeliği için aday

' ^ere&ıl^^e^iari. Genel Kurulun bilgisine arzolunur." GÖRÜŞÜLEN

- 1986 Mali Yılı Bütce Yasa Tasarısı, (Devam)

BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri; şimdi gündemimize geçiyoruz. 1986 Mali Yılı Bütçe Yasa

ısına kaldığımız yerden devam ediyoruz. Söz Javın Aytaç Beşeşler'de. Buyurun Sayın

NACİ T.USAR Gazi Mağusa)(Yerinden) - Sert, hajin

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Mağusa) - Yok, bu sefer

Sayın Başkan, sayın milletvekilLeri; Bütçe lasına ^ir^^rd^ Uuce ^ayiK Cu^hurjv-tçi TürL Martini

j ur^ bırir^isi ttzİ!nl^ il^iii 'j^unu şüphe ^^tür^ez tcrzda iki^^isi de bizzat bizim ^..i^i^le il^^li 3ki 30znne d^*inmsk istiyorum. Tabii

C2güf konu^n^sını r^nll^nciru^k için değil, ferçekte 'pr olduğunu sandığımız kuşkularını, şüphelerini,

ti.^^-nL /3ya buna benzer özellikleri söylemek için . tK: a^LKİetti, Birincisi için şunu söyleyeceğim,

^rLiK Cumhuriyetçi Türk Partisi kararını vermesi lâz^m.

../1346

1346

Biz: Mecliste, Meclis dışında binlerce vatandaşın hak ve mükellefiyetini yerine getiren ama binlerce kişinin sizce atandaş olup olmadığı konusunda kararınjzın vermesi gerektiğine inanıyoruz. Yoksa taşıma alesta seçimlerde sadece oy kullan-rtrıl^ak istenen ka&balık tarzında almak iste^^yoruz. İtirazlar

h^lki diyeceksiniz ki bizim sözleri tiz vatandaşlık kazananlara değil/lj^^rdan getirilen ki burada da

zaT?n konusunu ettiğimiz özellikle ^^zlı işsizlik -- 3nınG& kollandığımız kişiler içinse bunl&rın oy kullanmadığını ''en s^ye söylemek yeterli olur anıyorum ve artık birbirimizi ^aıiırmayalım Baz^n taşıma oy diyeceksiniz, uazan da Özellikle l.-a^et ^t^üne Kadar gidip son yurt dışı edilişleri

sikler bu ülkenin vatandaşısınız,sizi kirşe buradan ^çîrı diyeceksiniz ve bunda çelişki olnayacak, iş' e rarı K^r^r vernenir gerekecek. Toprak ve göçmen sorunlarını

en kolay şekli olarak Türkiy^^en şöyle veya böyle . - d^ğru onun münakaşasını her z geçen defa da

v^s^le ile açmak mümkün de^^l ^ 'rda. Zaten gerek 'yorum. Gelenleri geriye gönder^? .üe gören Cumhuriyetç:

rarr ^ınıj ^rtık dediğim gibi bu kı-nrını vcrresi gerekir /.ttan aş nıdır. değil midir, taşıma oy mudur bunun kararını ^^hurivetçi Türk Partisi vermesi gerekir. Ve bizler burada

gibi mükellefiyetlerini, hak ve nükellefiyetlerini r. < /-X' yerine getiren binlerce kişinin oyları ile buradayız

: bile burada kabul edilip edilmemesi bizim için ! ; hâlT ş!phe götürür durumda mıdır ounu merak ediyoruz, İ<ıncisi;35yın Dışişleri Bakanı^Lz yok burda, Cumhuriyetçi

Partisi Başkanı Sayın Ozker Özgür İngiltere görüşmelerinden ^endılerine bilgi verilmediğini a^a bizim da bilgi alma-

. .^^mız* oilerek, bildiği halde veya öyle düşünerek Sayın .li Do&uş Partisi Başkanının özel kanalları olduğu için görüşme-T sahibi olabilir diyerek, yine biraz önce ifade

'. jrtakım kuşkuları, vahimler!, şüpheleri v^ya buna 'jy-Liarı olduğunu ifad&etti. Sayın Dışişleri Bakanımız

^ - 13 -rktur. Şu andaki kcnuşmaİ5rimın içerisinde var, isterseniz .< ^^ıniz. Aynı şikayeti ben yapacaktım sizin gibi bütçe

cen^^Cinde, Faka^ dün kuliste buraya girn^den önce Sayın Dışişleri . -r^li btL^ivi baba lütfettiler. Yanı benim özel karalla^ım

İsa ' bu y^/ıyı ds^a önceden 'hazırla^r^A Dışi^^ri Bakanlif . hakkında herhalde şikâyette bulunmak gere.^.ni duymazdık.

../İ347

- 13^7 -Askerden gelişim ve asker. arkadaşlarımın birkaçının her devre Kıbrı^^a görev yapmış olması ve sınıf arkadaşlarımın la bugün albay rütbelerinde olmuş olması Kıhrı^^a görevli Güvenlik Kuvvetleri ile ilişkilerimi doğal olarak kılmaktadır . Ren bunda hiç bir ayıp, hiç bir yüz kızartıcı bir olaybübuvorum-^^ <ununla her zaman zaten 8vünmu$ümd^3^ PdRIkaiçin savları^^?! güçlendirmek içir, Rzellikle çok mukaddes saydığımız insan <\?iligivle uğraşmayı sizlere yakıştıramadık, He^hele Sayı^ : ^^ ^ız^, ^^Pİlikle size hiç yakıştıramadık. Onun ıci-

Liv^r^n; rÜşuicüğUnOz tarzda asle bir oıay kuşkuland^^^r^! ^ kuşkulandıracak bir olay yoktur. Bunu tekrar tekrar ifac-

Sİ2e olan saygımızın karşılığı olarak bekle^sdiğı^ı^i .u -ürsü^pn ifade etmek istiyorum.

Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi büt^^yls r. . -şlerimi arzetmeve çalışacağım. Bugün burada seyahati

bir hükümetle karşı karşıyayız.

EN^ER EMİN(Lefkoşa) (Yerinden) - Sefahat mı seyahat mı?

^/^A^ PEŞEŞLER (Devamla) - Efendim, seyahati ded^^.

EMİN (Devamla) - Sefahatin.,.

AYrAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Sefahat da aynı şey. Seyahat efahat onun biraz daha değişiği, ama seyahati söylüyorum.

^A^KAN - Evet, seyahat.

-AJÎ T. USA3 (Gazi Mağusa) (Yerinden) - İyi saatte olsun * t Evliya Çelebi derdi bunlara,

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Ben de leyleği havada görmek e fade edeceğim Sayın Naci Bey.

3ir hükümet ki bütçesi Komisyonda g8rüşü^üyor ve bütçenin l^kar -5 Kasım Cumhuriyet Bayramını,bahane demiy^ceğiy.

Turizm Bakanıyla beraber Londra'ya uçuyor.

SMVER EMİN (Devamla) - Ne gereği var? 1348/...

- 1348 -

AYTAÇ BEŞEŞLER ( Devamla) - Bu Bakanlar Kurulunda başka Dakan yok mu? Turizm Bakanı hade dışarı ama, Maliye Bakanının yarine başka bir bakan daha yok mu?

ÖMER DEMÎR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Para ondan çihar.

^YTAC BEŞERLER (Devamla) - Londra, Almanya, Türkiye, bütün leyleği havada görmek demek değil de nedır^ urei^cek

?^ienın v^ politikanın yürütülmesinin tahaudü olan bÜL^a . r Maliye Bakanının ülkeyi terk edişini garipsediğimizi

. ifar^ etmek istiyorum. Bütçe güven oylamasıdır. Yerl^s^^ş 1 ^ - '^yerLeşmiş parlamento geleneğine göre bütçe3İ -anu^

rr ^^^^met düşmüş sayılır. Tabiî önemli olan parmak ay;-^ .V. 'i^niye* değişebilir. GMrHşmeler nasıl gelişirse y^^'ş-İ!,

t e Knnisvonda 426 milyoncuk fazlaliK g&-mi$, o A.- aj-: v^yar^ın dig borçlanmaya, 17 milyar 513 milyon aorçlana^,

..ar 940 miLvon olur ve bu iş de olur biter. Bu nasıl bir 'orclahma, kimden borç düşünmekTedrr hükümet?

'1 ptt^^^u^. 3u borçlanma iç borçlanma cjamsL. Jnvır r-r'-^.n rR^Aerini tekrar etmiş olacağız, iç borçlarda

^k.h^rLa yapacağı bir olay değildir. Eğer iç borçlanmayı ^ ^ nisaydı bunu ^ is&krar iç borçlanma diye yazardı.

1 /.r tek kalıyor şimdi, dışardan borçlanma, o da yerleşmiş ^r^^ye Cumhuriyeti Ziraat Bankasından 17 milyar lira

\- ^iTtn dışında.

. y^fkoşa) (Yerinden) - İMF'den.

.Y/hr BEŞESLSR (Devamla) - Efendim?

^LPAY DURDURAN (Devamla) - İMF'den.

Y^AÇ BESESLER (Devamla) - İMF'den de olmayacak herhalce,

" . . ,Lefxoşa) (Yerinden) - Dolambaçlı, IMF y^ye 'b, Tjrkiye de bize.

" ' ' "^^^lyp (Devamla) - Ayrıca biz bu 17 mily?rır: d. ^ edildiği konusunda şüphelerimin

r3 ııy^rMz ^ bu veya doku? milyardın Gerit^ vın^ -ki^ veya dokuz mi^er. kalmaktadır. Baştan bugün g^ruş, .eKiz ^^lyar şimdiden açık.

1349/...

- 1349 -^

Sayın Başbakanm ayrıca, yine Ergün Bey de istemedi, ama ben de hani ikilem arasında kalarak ddivorum ki, yine gezi ile ilgili olduğu için söylüyo^^m, '^^bakanımızın Türkiye seyahati de yine bizim için 1 rı^ie durulması gereken ve garipsear^sı gereken ui . . '/aır.

EK iNCMt VE MALÎCE BAKANI TAJK^NT A '.-JAYA

AÇ BEŞEHLER (Devamla) - Sebebini uznt ayî -^r^k

ATA5AYAN (Devamla) - SebebLui '

r-' L r URAR (Gazi Magusa) (Yerinden) -' ^vlemiy^r.

3E^EŞLER (Devamla) - Sayın 3 ır komisyonda gdrüçjj: j^)

' i j/hsi olmadığı halde görevli r'-rıin " .' ; ülduğunu, savurgan bütç^

an garipsemiş ve kendisinin de ifadesi b^re

milletvekilleri; önümüze retitdlen B^tçen^ı r' r^^^ığımızda tüm Bütçenin b^^^e biri Kada^

3 .cak yatırım ikide biri kıs.ı^nın ya^i y^ı; Yi v^ c-ri harcamalara ayrıldığını ^brürse^ bu ^^ ı ' Bütçeye savurgan bütçe denmez de nc denjr? Pe^^^

: Harcamalara ayrılan rakamların büyüklüğü bütçen r Lİ^n İkisinin böyle israfın bu m^mİTketteki pahalı lıı^r,

ınun göstergesi değil midir. Hele c^rî harcamalarım ^ui olan savunma bütçesi dahil otuz yedi milyarın "^ur - nersonel maaşlarına giderse buna ne d^nir^

^rU^L 5UREÇ (Lefkoşa) (Yerinden) - israf denmez.

- 1350 -AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Bir bolü be? olarak

meydana getirilen yatırım projelerinin dökümüne baktığımızda istihdama dönük yatırımın ne kadar oldnx^ yine bi^ce §ürhf götürür. Araç onarımını yatırım snvırk mümkün değildir, ^opy^l bLzme^leri yatırım saymak mümkün d^ ildir. . iki rilyır ^ıranın gerçek yatırtm sayılabilecek k^fmı . .. -^L^y^r civarındadır ve bu bütçenin kaçt3 ^nçın;

bütçe savurgan değildir de nedir? Ve bu cn k. Tr i-'nr- je on iki milyar Lirasının baş ^ilynrı sadace

olması 1986 Bütçesinde de acaba yine ayrılan OH n-*^arın kaçını sağlayacaktır.

EnCNCKİ VE yiALİYE BAKANI TAŞKENT ^fA^AYAK (Yerinde^ ' ^ biz e^ap bilmeyiz ya sen bilmezsin.

^YTSÇ L^ŞEŞLER (Devamla) - Bir Iküret ki vep^ -c ' 'M3 r^ Lal çok kazanandan çok, az kazanandın ır L-ne

o ^üKümet iflas etmiştir. O hükümcr / i vptaneasın günlük yaşantısına girmiş adntn on^ntc : ş ^ y e l atK^ştır, o hükümet iflas etmiştir. 0 hükümet " ''njaşın güvenini sarsmıştır.

TAŞKEN^ 4TASAYAN (Devamla) - Senin

fT^r 3FŞEŞLER (Devamla) - Bir hükümet ki ciddi V^r^^ ^-r^^C hazır^ayamamış, ki bunu ^ayet .lü ei çıkışla

^^'i 3?B bekleyeceğiz tabii. Bu zanana Aadar :3zır"ayamamış bir hükümet ki günlük vatandaşın ^^sınt^sına girmiş lüks sayılmayacak arncıdır, ^ılıyrtldir, radyosudur, televizyonudur. E"er bunlara

artış getirilirse o hükümet iflas ct-iştir,

' ŞKE^T ATASAYAN (Devamla) - Mersedes sürersem ^ayın Beşeşler.

- 1353 -

sonuç- itibarıyla bize aktarıldığı şekliyle dış politikaca j özellikle bizim de üzerinde durduğumuz, iki bölgelilik, siva^ ?$itlilik, iki toplumluluk ve Türkiye'nin garantisi konusrd^ ondra'da hükümet görüşü olarak bir defa daba ifade ettjk'^^^ vurguladıkları için biz de memnun oldU&umuzu kendilerine . ' -^tik. Ancak Dışişleriyle ilgili olarak ^nnu sHylemek is^. *

Programa burdan okunurken Dış Türkleriyle ilgili ^^^ üb^turJhcagına^bahsettigi halde şjmdi Bütçe Ta^arıs -tr^^la ilşlli hîç bir ödeneğe rastlamadiK. Bunun

faydalı olacağı inancındayız.

4çxlacak dış temsilciliklerle ilgiii 100 milv^n iı -. T'r^i^^ğınL gördük. Baktığınızda Nev York Temsilcilidir ^ lira, yanLış mı bilmiyorum, 86 mı 860,.. '1/caM, ödenek ayrıldığını gördükten sonra 100 milyon

ya New York'tan daha büyük bir t^^^ilcilik, ya Lr temsilcilik daha açılacağı sonucuna vardık.

Bakanımız bunu buradan açıklarsa sevinecr^ı^

^üKümet Programı tenkidinde ve oylamasında- bu Sr 'Jûen seçim sırasında,seçim sonrasında Hükümet uygula-

yansızlığından endişe etniş ve bunu buradan .'' ^^tirmiştik. Sayın Başbakan özellikle bizim adım]^'

bize güvence vermiş ve yanlı uygulama olma-' tarafsız icraat yapacaktır diye de tfa^^

bizim kuşkularımız bugün biraz daha . , , d e v a m Pişektedir gayın milletvekilleri. Bu i kLtJ.et yansız iş yapmamaktadır. Partizanlık rozete ^^^e aevam etmektedir. Ve bunu özellikle bazı bakanlıkla^ , laacında görmek mümkündür.

1354/...

- 1354 -

Bir vakıflar kredisi Vakıflar Bankasının küçUk esnafa da^ıt+y^ı kredideki uygunsuzluklar bize bunu göster.ekLedir. Toprak karalanmasında buradan sözlü sorularımızla,yazılı sorularımızda bizi^ ve Cumhuriyetçi Türk Partisinin if:aJelerınde bunu her

zanan görmek mümkündür. Toprak konusunu ^ütcaddid defalar buraya getirdik, yansızlık sürdUrülmeM3.tedir. İskan BakanT^ğının elindeki göçmenlerin r^n^oilıtasycru kal^^ ^unun an bariz örneklerinden biridir. ahbab.ıız anrabı yoKsa bir vatandaşın bu rehabilitasyon kredisine kuîla i' .

eve Gerdek atlatmaktan daha zor hale ^^İme^tedi^. Ve cunun . 1" olmadtğını hükünete ispat etmek için on^ne bırçoL -r;atlar sunacağız inşallah bize icraatları ile yanıluhc?^-

air baskı unsurundan daha bahn^buek istiyorum, ' rk di/elim, elmasına rağmen idari bakımaan İçişleri

bağlı Araç İzin Makamımın bu ülkeae yansız ^ .ddia etmek asla mümkün değildir. Bu ülkede

- ' " plakaya ihtiyacı olanların bu imkânı bulamaz&rker. rak^ı oiTaİjgı halde altında iki üç robası olruŞ^ h^ı^p

^ ' her za^^n değişik şekilde sagladı.^^ halde ba^^ ^ araba Larına "T" plaka izni verili iştir, ve^-tme^^^ .

. .. bir i3İpe sunuyorum. 24 Eylül 19S5 ^tnü İçis'-- .s n Pakanlıgı Motorlu Araçlar İzin Dairesini^

nplil İbrahim Harça yazdığı yazıyı okuyorum. "16 Nisün ' ^ tyrihlı iti^z dilekçeniz"diyor. "İl"i uilekçeniz incelenmiş

Makamının 20.9.1985 gün ve 27/15 sayılı kararı jie ^ ma. . eşletme izni uygun öıülmüştü^^ Bit^ıli---

1-'\ aralınızın evrakları ile Daireye gelmeniz rira . 13İ Bektaşi, Bakanlık Müdürü, İzin Kakamının ^^şkanı.^

y ounu yazıyor İzin Makamı ve Vi^andaşa "T" çalışma - .'1 Ljı^: yar^ ile bildiriyor ve yarına,muameleyi t^nı^l

- 1355 -

NACİ T. USAR (Gazi Magusa) (Yeri.den) - EvraklarLnı-) .ın gel^n de mi?

AfTAÇ EEŞFŞLER (Deve&la) - Sevıili rksdaşlar.^^ . n "li^e^vekıilerı, sayın milletveki'i

--0. sporum söylediklerimiz gerçek h^ iir değlt ^idir^ sİP ür söyleyin. Çünkü bu Halil İbrıhim Hor;

; : ^^rcısi etiketi taşıyordu belki de seçimde . İP Ru partizanlık değildir de redir h'yı^r? L^^ı r^ uygnn delildir ifadesi daktlb hntası ci-b! --

oeyın dediği gioi"evrakların^zı plır ^ . le csktilo hatasıdır. Bunun hesabını Bakan .'Lv^ soracak mıdır, sormayacak mıdır? .ma burur

olacak mahkemelerde * bu va^an^aş ^ ' Şimdj bu Hükümet partizandır dediğimiz zsnan

etmekteyiz?

VEHBİ (Leikoşa) (Yerinden) r Sakın CTT'Lİ '

^^VAC BESESLER (Devamla) - Eğer sizler de... Mümkü t * *

V? D06AL KAYNAKLAR BAKANI HA^İF BORMAN (Y— .''^r l^rhalde.

./JAÇ BESESLER (Devamla) - Bu Hükümette vicdan var ^ t * ' rak bu Müdüre hesap sorması gerekir ve yaptı^^ t

' ' , ^ öd^tme^i gerekmektedir. Biz bu Hükümetten bunu -

Haspolat belgesinin tarla konusunu sağolsun Sa^ır ; beraber bizzat Bakanlığa giderek Sayın Bakan v^ktu ^

- L ^ '"^üserek el attık. Uğraştık, Cumhuriyet^ , '"lı' ' T^r^aadid defalar dile getirdi. O köyün rehabilit^syr^

M ^ c^smıyor, fabrikalar çalışmadığı için bu vatandaşın djr^; .r bunlara nerden olursa olsun bir parça s;;

; t ilg dah^ sonuç alamadık.

^Mha^eret Dairesinin insan işkence vasıtası oid^" aefa daha burdan söyliyerek bu konuda fazla ileri git^^^ .d.^i memurların hakikaten canlarını dişlerine takarpr

- 1356 -görüyoruz. Sistemi düzeltmek gerekir. Bunu vurgulamak istiyoruz. Ve başından bu yana, Anayasanın hazırlanmasından bu yana üzerin^^ dugumuz, ısrarla peşinde olacağımızı sSyledigimiz bir tapu koru bdtçede bugün ne hazırlığıyla, ne çalışmasıyla herhangi bir Öde. ^ ayrıldığını da görmedik. Ve bu ülkede yabancılaşmanın, bu ülki-

vatandaşın g3revlerin& yerine getirilmesinin bir sebebin n ^^^vasndaki bu hakkın verilmemesi olduğunu bir defa daha burdan

g&revimizdir. Her seçimde meydanlarda tapu diye ? ^ Lus^ ^aykır, seçim bitince tüm uygunsuzlukları^ tüm dalpp^ann^-- r^ılun^n içinde yattığını unut, bu hükümetin bütççsine başın^^n

^v^ndr^umuz bu konuda bir kuruşluk dahi iz rastlama* h;n -- r hp götürür yanı olduğuna inanıyoruz.

İÇİŞLERİ VE ISKAN BAKANI ONAY F. DEMİRCİLER (Yerinde? t "i Li^yjn var Sayın Beşeşler, 200 milyon var bu konuda.

lYTAC BEŞEŞLER (Devamla) - Var mı efendim?

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden' -Sayın Beşeşler.

.YTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Bulamadım herh^Re, ö^ür djls- , efendim. üMAY F< DEMİRCİLER (Devamla) - 100 milyon özel kaynak,

i . tlvrn TC. -. TAC BELEŞLER (Devamla) - Yalnız gu var;. B^değer uygui^ ^ - 'ce l ml efendim, ^ ONAY F. DEMİRCİLER (Devamla) - Tapunun bir parçası. AYTAC BEŞEŞLER (Devamla) - İşte burda anlaşamadığımız kon^

D:dur Sayın Bakan. Asla eşdeğerin karşısında değilim. Bunu bu kürsüd?n herkesin huzurunda söylüyorum. Eşdeğer uygulamaları bittik-ten Fonra tapu verilecektir yaklaşımının karşısındayız. İkisinin 0 0 r yürüyeceğine inanıyoruz.

^A^^ENT ATASAYAN (Devamla) - Aynı yasa altındadır. AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Demek ki kalemi kaçırmamışım. TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Aynı yasa altındadır, kaçırdın

T 3577...

- 1357 -

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) -Demek ki kalemi gSrmHgüm, o kalemi görmüşüm.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Yanlış gHrdün.

AYTAÇ BESESLER (Devamla) - Ve... * *

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Tapu verme kalemi konmaz Bütçeye.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - İşte zihniyet konusunda anlaşamadığımızı vurgulamak istiyoruz

Şimdi bu memleketin yasalarına gBre kiralama sistemi seneden seneye dönmektedir. Seneden seneye. Yani birer sene, birer sene olmaktadır. Ancak Bakanlar Kurulu eğer arzu ediyorsa tesisleri kişilere karar, Bakanlar Kurulu kararı* doğrultusunda üç hatta beş seneye kadar kiralayabilir. Geçen günler- buradan bahsettik, bu ülkeden kazanılmış paraların ülke dışına çıkarılmasının kargısında olduğumuzu vurguladık. Ama vatandaş kazandığı parayı yatırım yaparsa burda tutacaktır, ki konu Güzelyurt uygulamasıydı, sağolsun Sayın Bakan lütfettiler, o uygulamanın yanlışlığını gördükleri için durdurduk dediler. Kendilerine burdan teşekkür ederiz. Ancak benim sPylemek istediğim konu şimdi şu; isim de vererek Sayın Bakanın da. Maliye Bakanının da çok iyi tanıdığı kişinin sahip olduğu Mey İçki Fabrikası bugün bu ülkede hiç yapmadığı bir sistemle alkol üretimine geçiyor.

1358/.

- 14 -

ilk defa bSyle bir sistemle yani milyonlara varan yatırımlar yapıyor ve bu sene kirasının, beş sene olan kirasının uzatıl-ması zamanı geldiğinde Sayın Maliye Bakanı diyor ki yasalara aykırıdır. Yasalara aykırı değildir. Biz de bakanlığımız za-manında bir turistik oteli Uç sene uzatmıştık. Sayın Bakan bunu isterse yatırımın karşılığı olduğu için, sermayeyi, parayı ürkütmemesi için uzatabilir. Maliye Bakanı bunu uzatmıyor, çünkU onun da yakasında YDP var, o da bizim adayımızdır. Bu sizin en tabii hakkınızdır.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden) -Kalkıp da aksi birşey söyleyeceğim. ÇUnkU çok ayıp ediyon yani ha.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Evet Sayın Bakan...

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ben de cevap vereceğim. Yok . artık...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Konuşmadık mı burda kapının ağzında.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ne zaman konuştuk?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Burda canım.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ne gün, onu söyle bana.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Geçen gUn.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Uç gün evvel?

AYTAŞ BEŞEŞLER (Devamla) - Evet.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Eee...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - ^işte onu soruyorum ben de.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ayıp yahu.

../ 1359..

- 1359 -

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Eğer siz...

ENVER EMİN (Lefkoşa) (Yerinden) - Eski bakanını idare etsin,

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Eski bakanını idare etsin.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Eğer siz...

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Uç gün evvel bir adamın işini sByledin bana, bugün de çıktın kHrsUden adamın adını da verin.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Bir hafta oldu. Eğer siz bunu buradan cevap olarak bana telâfi edeceğim derseniz ben öpüp oaşıma korum.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Demem, telâfi etmem. Sen telâfi et kendine madem Syledir. Uç gün evvel getirdi yahu.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Söylediğimiz işte...

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Uç gün, dört gün evvel getirdi.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) (Yerinden) - Otuz sene verdi ...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Ne otuz senesi Erdal bey? Ne otuz senesi canım? Uç seneden bahsediyoruz Sayın Erdal bey.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Beş sene verdi, ne istersiniz daha?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Beş sene vermedi efendim. Beş sene bittikten sonra bir sene veriyord^^run. Nasıl izah edeyim? vermedi.

ENVER EMİN (Lefkoşa) (Yerinden) - İki sene.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Vermedi efendim.

ENVER EMİN (Devamla) - Uç sene.

../ 1366..

i

- 1360 -

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Versin SpUp başımıza koyalım dedik. Erdal bey ben anlatamıyor muyum derdimi. Vermedi diyorum efendim.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Sen ödemedi demedin mi?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Hayır efendim, ödemedi demedim. Beş sene mukavelesi bitti diyorum. Şimdi bir sene yapacağız diye tutturuyorlar.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Konu bir hafta yok yahu bize geleli. Kişilerin sorunları mı kürsünün yeri yahu?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Zihniyet farkını söylüyoruz Sayın Bakan.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Senin zihniyetindir farklı olan. Belli getirdiğin konulardan.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım, lütfen mevzuya dönelim efendim.

EMİN UZUN (Lefkoşa) (Yerinden) - Sayın Başkan; lütfen artık şey olmaya başladı. Herkes yerinden konuşmasın efendim.

BAŞKAN - Evet, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

EMİN UZUN (Devamla) - Bırakın konuşsun, sırası gelince cevap verecek olan çıkar kürsüden cevabını verir. Aksi takdirde biz de başlayacağız.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Sayın milletvekilleri; yine bütçe tetkikinden baktığımız zaman burada Sayın Ergün Bey de söyledi ama arkadaşları kızdırdığımız için çok derinine gitmeden şöyle değinip geçelim artık.

ERGUN VEHBÎ (Lefkoşa) (Yerinden) - Gidin gidin Aytaç Bey, birşey değil.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Ve kişisel sorunlar diye söy-lüyorlar, yazıktır yani kişisel sorun. Örnektir Sayın Hükümet üyeleri, örnektir efendim. Şahıs peşinde koşmuyoruz burda.

../ 1361..

- 1361 -

Sizler hem de bizi çok iyi tanırsınız, kişilerin meseleleri bizim için problem değildir efendim. Ama Brnekleme yapmak için daha somut nasıl anlatalım size. Nasıl ifade edelim efendim? Söy-lediğimiz zaman cevap vereceksiniz. Göster bir tane bize. Sizin İçişleri Bakanına vekâlet etti-ğiniz zamanki gibi işte örnek gösteriyoruz.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI MEHMET BAYRAM (Yerinden) - Gösterebildiniz mi?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Bunun kişilikle ne ilgisi var?

MEHMET BAYRAM (Devamla) - Gösterebildiniz mi? Teşekkür ettiniz şimdi, gösteremediniz.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - E, tamam efendim, tamam, bir itirazımız yok. Örnek istediniz, işte örnek veriyoruz.

BAŞKAN - Aytaç Bey lUtfen mevzuya dönelim, karşılıklı konuşmayalım efendim lütfen.

ERGUN VEHBİ (Lefkoga) (Yerinden) - Zaten nisap yok. Yeni TUzOğümOze göre de ad okunarak...

BAŞKAN - Evet, isim okunarak bir yoklama yapılsın.

../ 1362..

- 1362 -

TESBİT EDİLEMİYEN Bİl MİLLETVEKİLİ (Yerinden) Devam edin.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Yoklama yapsınlar da ondan sonra efendim.

KATİP - Yoklama yapalım mı Sayın Başkan?...

BAŞKAN - Aytaç Bey, devam edin lütfen. Evet oylama esnasındadır yoklama sadece.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla} - Yine Bütçeye baktığı-mızda merak ettiğimiz aslında hani bizim Bakanlığımızdan kalma bir takım bilgiler var ama bu Lefkoşa-Girne yoluna ait bir kuruşluk ödeme gBrmedik. Herhalde Sayın Bakan bunu burdan açıklayacaktır ne olduğunu.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - E, ne olduğunu bilin yahu.

AYTAÇ BEŞBŞLER (Devamla) - Uçak alımıyla ilgili olarak yine bir kaleme rastlamadık. Bunun ne olduğunu buradan Bğreneceğiz herhalde. Bu sene narenciyeye beyler yine şahıs meselesi denecek ama bu memleketin portokal sorununun ne hale geldiğiniz ve narenci-yenin tekelleşmekte, dışsatımının tekelleşmekte olduğunu buradan vurgulamak istiyoruz.

../ 1363..

- 1363 -

Cypfruvex'in fiyat vermede Bzel kişilerden geri kalmaya devam etmesi halinde bu ülkede portokallar bir gün bir kişinin canı istediği zaman dışarıya gHtürOlecek, canı istemediği zaman denize dMkülecek hale gelmek Özeredir. Ve bu seneki portckal rekoRed^m ne olduğu konusunda tabii hesap yapmadığımız için bir bilgimiz yok, geçen seneki don olayının HükOmet tarafından Özerinde duruldu-ğunu başlangıçta biliyoruz. Ancak Üreticinin bu vergi toplama esnasında bu seneki mahsul durumu Tarım Bakanlı-ğınca inşallah düşünülecektir. * - i

Yine bugün ülkemizi son zamanlarda en çok meşgul eden bir konuya değinmek istiyoruz. Kapandı gibi gere. Sağlık sorunu sanıyorum doktorlarla anlaşmak üzereler, inşallah tarafları biz pek fazla çomak sokma-dığımız için bir şey söylemeyeceğiz ama arzumuz bu ülkenin sağlık sorununu ^Hn plânda tutar tarzda,bu üatandaşın sağlık sorununu 8n plânda düşünür tarzda meselenin halli bizim tarafımızdan da alkışlanacaktır. An&ak bugünkü haliyle doktorlarımızı da tatmin etmediğini bHylece vurgulamak herhalde geçen defaki bildirimizin ışığında söylemek mümkündür.

ALPAY DURDURAN (Lefkoşa) (Yerinden) -(Anlaşılmayan sBzIer.)

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Evet Hyle olacak Alpay Bey. Girne'nin bir hastaneye kavuşması, bugün baktık küçücük bir kalem, küçücük bir miktar var bütçede. Demekki buna bir başlangıçtır bu. Girne'nin iyi bir hastaneye kavuşması yine bizi memhun edecektir. Zamanında o kadar bol bina varken nasıl iyi bir yere yerleşilememiş, Bzel tabii bunu sBylüyorum, merakım mucibi merak ediyoruz.

../ 1364..

- 1364 -

Salamis olayı Turizm Bakanlığını herhalde bugMn için rahatlattı. Mahkemelerin bu işi uyutmaya sokmuş olması biraz Hükümeti de rahatlattı. Ama Sayın Bakana Hzel gBrOş-melerimizde de, resmicû&n^ da yaydığımız bildirilerde de Salamis konusunda Sayın Turizm Bakanıyla beraber olduğumuzu ve Salamis'in günlük cla^^r sonucu kişilere verilmeyeceği konusunu bir defa daha buradan partimizin gBrOşü olarak ileriye sürüyorum ve huzurunuzda ifade ediyorum. Yalnız oteller konusuna değinmek istiyoruz. Baştan da söyledik Sayın Bakan, turizmîe politikasının bu ülkede devamını elinizdeki yatak! kapasiteleriyle mümkün olacaktır. Ama bizden de Bnceki hükümetlerin almış olduğu kararlar sonu-Bunda oteller bugün kişilere verilmektedir ve Resmi Gazetede de okuduk kala kala elimizde üç-beş tane otel kaldı sanıyorum. Salamis'de yokc&mR mahkeme kararını bekliyor.

TURÎZM VE KULTHR BAKANI İSMAİL BOZKURT (Yerinden) -Sekiz tane var.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Eğer bunlar da elden çıkarsa ki eşdeğer, eşdeğer diye giderse Bakanlığın fonksiyonu nasıl yürüyecek bilemiyoruz.

İSMAİL BOZKURT (Devamla) - SHzkonusu olmayacak.^

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Olmayacak, çok iyi.

İSMAİL BOZKURT (Devamla) - Kesin bir şey veririz, biz Hükümette olduğumuz müddete^.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Sağolun. Efendim,başından bu yana sBzümün başlangıcında da söyledim. Türkiye'den buraya ucuz işçi, işsiz güçsüz kişilerin gelmesinin karşısın-dayız. Bu memlekette işsizlik ve istihdam sorunu varken, bu tür göçün karşısındayız, temizlenmesinin yanındayız. Ancak Çalışma Bakanlığından istediğimiz bir şey vardır.

../ 1365..

- 1365 -

Burada mevcut statüleri yerine ^^tirip, dediğimiz gibi mükelle-fiyetler ve haklarla beraber olanların artık sigortalanması konusunda Çalışma Bakanlığının bir düzenleme getirmesi gerekmek-tedir. Bunu Bakanlıktan bekliyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bakanlıklar ve daireler ile ilgili gerek görürsek görüşlerimizi açıklamak üzere konuşmalarmızm süresi boyunca söylediklerimizin ışığın-

da bütçelerin güven oylaması sayılacağı ve bu Hükümete güven duymadığımız için bu Bütçenin kalkınmamızı değil, yerinde bile saymamızı zor sağlayacağına inandığımız için, yatırım ve istih-dam bütçesi değil, israf bütçesi olduğunu kabul ettiğimiz için bu BMtçenin tümüne YeRi Doğuş Partisi olarak ret oyu vereceği mizi bildirir, hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Beşeşler. Sayın millet-vekilleri... Buyurun Erdal Süreç Bey.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) - Sayın Başkan, sayın milletvekil-leri; konuşmama geçmeden önce...

EMÎN UZUN (Lefkoşa) (Yerinden) - Sayın Başkan; söz hakkımız vardı.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Sayın Yeni Doğuş Partisi Genei Faşkanının...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Cevap vermek için mi? Konuşma sırası Emin Uzun'da olacaktı efendim.

BAŞKAN - Siz cevap vermek için mi istiyorsunuz?

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Hayır.

BAŞKAN - Özür dilerim o zaman. Söz sırası Emin Uzun'da.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Evet.

BAŞKAN - Ben cevap vereceksiniz diye şey yaptım.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Yok, ben konuşmak için aidiydim.

../ 1366..

/

- 1366 -

BAŞKAN - Emin Uzun'dadır sıra. Sizin isminiz yoktur burda. isminiz yoktur burda.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Yok ben dünden yazıldım.

BAŞKAN - Yoktur isminiz borda.

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - E kim vardır?

BAŞKAN - Okuyayım efendim. Aytaç Beşeşler'den sonra Emin Uzun ve Vehbi Zeki Serter'dir. Var mı sizde liste? Bir yanlışlık olmuştur. SHz sırası Sayın Emin Uzundadır. Buyurun Sayın Emin Uzun. Erdal bey sizi de kaydedeyim mi?

ERDAL SÜREÇ (Devamla) - Tabii.

EMİN UZUN (Lefkoşa) - Az kalsın gümbürtüye gidiyorduk, her zaman gittiğimiz gibi.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) (Yerinden) - Hiç merak etme de gitmen gümbürtüye. Konuş sabaha kadar.

CZKER OZCUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Arkanda büyük güçler var, hiç gitmen gümbürtüye korkma.

EMİN UZUN (Devamla) - Göreceğiz Sayın Hocam bugün o büyük güçleri.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; artık Anadolu tabiri ile sSyleyelim, konuşmak vacip oldu. Ancak o BRT'yi de burda gHrmek isterdik. Hani gelir böyle durur, karşıdan bu tarafını bHyle tam böyle çizer ordan, o köşeyi bırakır ve çeker buraları böyle, ekrana götürür, ondan sonra omuzuna alır çantasını çeker gider. Gitsin, biz hurdayız, burda olacağımızı da bir d^^^^

daha bu kürsüden teyid ederim. Herhalde yok sayamaz, var Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Ozker hoca

kürsüye ilk çıktığında 1983'den beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-ti aynı rotada, değişmeden gitti; , devam etti^î. Biz kendisi gibi böyle rütuş yapmak istemiyoruz, düz gidelim. Doğrudur bir bakıma ama bir devlet nasıl yücelir, bütün Ögeleriyle yücelir. Herkes o devlete elinden geldiği kadar gücünü sarfederse, muha-lefeti, iktidarı, herkes o gücü verirse, o devlet elbet bir gün

../ 1367..

. ... ^

. 1367 - ^ ' '

tanınacaktır.BİZ bu kanıdayız. Bu doğrultuda da gideceğiz. Sayın Hocamız, şimdi hiçbir şey kalmadı Pakistan'dan da yardım istemeye başladık dedi* Yani o Hlke işte generallerle idare edilen bir ülkeden de yardım istemeye başladık. İşte gerici İslâm Ülkelerinden de yardım istemeye başladık. Nerden iste-yelim Sayın Hocam? Gidelim yani yıllardır bize boynumuza b8yle pala gibi tutulan Avrupadan miyardım isteyelim? Elbette baştan ordan isteyeceğiz. İsteyeceğiz ki bu ülkede 1974 Barıg Harekâtından silâh omuzumda lisenin üstünde beklerken duyduğum haberlerde ş3yle diyordu, hem BBC diyordu. Pakistan Türkiye'nin yanında yer aldı. İsteyeceğiz. Sovyet Rusya komonist, bana ben de senin yanındayım demedi ki. Ama Amerika'da demedi. Onur^ da istemiyoruz. Ama Rusyacı da istemiyoruz.

İkinci bir konu; biz sabırlı bir milletin çocuklarıyız. Sabretmesini bilen kişileriz. Oyle yetiştirildik. Sabrettik. Kimsenin üzerine sHzU gPtürmek istemiyorum, kendimden başlayım. Kıbrıs'ı 1954'de Hğrendik biz. Dün Öğrenmedik beyler. Yaşımıza bokarsak şMyle on iki yaşlarında Bğrendik. Kıbrıs'ın ne olduğunu. O zaman yeni çanta radyolar modaydı. Alanları parmakla gösterirlerdi* çanta radyo ile radyoyu. Evet ben hatırlarım Amcamın çiftliğindeydim çOnkü bu hiç silinmez kafamda yer yapmış 195^, 55, 56, 57 olayları olacak ki radyo Kıbrıs'taki durumu verirdi, Pzellikle oturdum dinledim vf ertesi gün okula gittiğimde hocaya sordpm, hoca o gün Krbrıs için bize Hzel ders verdi. Dün Bğrenmedik Kıbrıs'ın n^ olduğunu. Yani konuşurken Kıbrıs'ın a'sından b'sine kadar bildiğimizi bu kürsüden ilk Bnce bir sHylemiş olalım.

İkinci karşılaşmamız Kıbrıs'la 1963-64 devreleri Magosa'ya çıktığımız, uzatmayalım, 63-64 olayları, 64 olayları dağdaydık, 70'de bu memlekete geldik yerleştik Makarios'un yıllarca süren vizesinden sonra. Nasıl girdiğimizi de çok iyi biliyoruz. Ve 74'de bu memlekette savaştık. Yine mücahit olarak savaştık. Bunu herkes bSyle bilsin sayın milletvekilleri. Yani Kıbrıs'ın a'sından b'sine kadar hepsini biliyoruz.

../ 1368..

: !

- 1368 -

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) -Yani Kıbrıslısın sen?

EMİN UZUN (Devamla) - Oyle diyelim ama kabul etmiyorsunuz o ayrı mesele.

ENVER EMİN (Lefkoşa) (Yerinden) - Etmiyoruz değil, etmiyorlar efendim.

EMİM UZUN (Devamla) - Geleceğiz, ona da geleceğiz Sayın Enver arkadaşım. Sırayla geleceğiz. Bugün kOrsU bizİK elimizde kalsın biraz artık yavaş yavaş ustası olmaya başladık.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ozker Hocamız, artık meşhur diyeceğiz, Kıbrıs'ta doğmamış kişiler tarafından desteklenen bir Anayasa geçirilmiştir. Ne gariptir. İşin tuhafı hurdadır beyler. Biz Anayasaya oy verir geçiririz, Devlet Başkanını seçetiz, mtl^etvekillerini seçeriz, herşeyi yaparız ama en ufak bir hatacık yaptığımız an TC damgası bSyle şak diye alnımızın ortasına oturtulur.

../1369.

- 1369 -

İnsaf, insan dinin yarısıdır. Şimdi bu ülkede biz vatandaş olur-ken o çek inandığım Allahu Tealâya gidip Kuran'ın üzerine, emrinin üzerine elimi koydum, bu ülke için savaştık, bu ülke için çalışacağımıza dair kendisine yemin ettik. En büyük inanç odur ve bu ülkenin sarsılmaz vatandaşı olacağımıza dair de

yemin ettik. E şimdi kalkıp bir vatandaş gidip bir suç işlerse TC kökenli mesaj mı veriyoruz. Anayasayı kim geçirdi?...

CZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerjnden) - Siz.

EMlN UZUN (Devamla) - Doğrudur, inkâr etmiyoruz, şeref duyuyoruz. Şeref duyuyorum, bir daba gelse bir daha geçiririm. Ama Özellikle sizi burda takdir ederim, bunu da söyleyim, yiğidi vur öldür ama hakkını yeme derler. Siz Anayasaya oy vermediniz, oy vermeyeceğinizi de bütün dünyaya ilân ettiniz.

FERDİ SABİT (Gazi Magusa) (Yerinden) - Hayır dedik.

EMİN UZUN (Devamla) - Ancak bu Anayasaya o güa^ televizyo-numuzdan BRT'mizden ki ben böyle bu malekette basının, basın olduğuna da inanmıyorum, tarafsız basın olduğuna inanmıyorum. Sayın TKP'liler meşhur meşhur böyle Anayasayı süslediler ama

arkadan pis, pis, pis, pis, verme ha. Oylar meydanda. Alalım tir daha tekrar inceleyelim, verenler bellidir. Köyler belli-d r, sandıklar bellidir. Gerçekler bu&lar değil mi sayın millet-

ekilleri? Şimdi olay bu iken her çıkan burda Anayasa kahrama-nı kesiliyor. E lütfen Allah aşkına, herkes ya olduğu gibi görünsün, ya da göründüğü gibi olsun. Bunu istiyoruz sayın

milletvekilleri. Amerika'ya şirin görünmek için üs vereceğiz. Hocamızın söylediği sözlerden biri. Biraz önce söyledim Sayın Hocam, biz Amerika'ya üs verilmesi taraftarı kesinlikle deği-liz ama Moskofa da verilmesine kesinlikle taraf değiliz.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Oyle bir önerimiz var mı bizim Sayın Emin Uzun?

EMİN UZUN (Devamla) - Efendim Hocamın söylemek istediği o demektir yani. Amerika'ya... O zaman onu söylerken, şirin gö-rünmek isterken aynısını da Rusya'ya da vermek istemiyoruz, ikisini bir arada götür de anlayalım. Çünkü bize cahil diyorsu-nuz ya.

../ 1366..

- 1370 -

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Estağfurullah.

OZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Estağfurullah.

EMlN UZUN (Devamla) - Bütün basın cahil ilan etti ya. Tornacı ilân ettJ bizi ya bu memlekette Igçi ilân etti ya. Biz hiçbir şey bilmiyoruz ya. Anlatın da anlayalım biz de biraz.

NACİ T. USAR (Devamla) - Yeni Düzen'de Bayram Çelik'in yazısını unutma bu konuda.

EMİN UZUN (Devamla) - E bu kadarcık da olacaktı tabii. Evet o konuyu da böyle geçiştirelim. Biz ikisine de üs verilme taraftarından değiliz.

OZKER CZGUR (Devamla) - Memnun oldum.

EMİN UZUN (Devamla) - Geçelim obUr perdeye şimdi. Daha devam edeceğiz Hocam senin için.

OZKER OZGUR (Devamla) - Hükümet ben değilim ya.

EMİN UZUN (Devamla) - Evet bütçeye de geleceğiz Hocam. 3nlara da geleceğim, sıra... Ben-Enver arkadaşımın kaçmamasını istiyorum. Özellikle otursun orda alsın. Not alsın, çünkü konuşacaklarım çok Hnemlidir.

FERDİ SABİT (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Eski dost düşman olmaz.

EMİN UZUN (Devamla) - Olur mu olmaz mı şimdi burda göreceğiz.

FERDİ SABIT (Devamla) - Eski dost düşman olmaz. EMİK UZUN (Devamla) - Sayın Hocamız, köylümüz diyelim,

Vreççayı adım adım biliyoruz. Güneyi de adım adım biliyoruz. Gitmediğimiz yer kalmadı. Bu me&lekette yirmi yılımızı verdik, hâia hurdayız. Ama bir türlü daha kimse bizi kabullenemedi, o ayrı mesele.

OZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Alacağız oraları da. EMİN UZUN (Devamla) - Oğlumuz doğdu bu memlekette,

on yedi yaşındadır, yarın asker olacak Martta. ../ 1366..

- 1371 -

TOrkiye'nin ne tarafta olduğunu sorsak bilmiyor. Kabul edilmedi efendim, edilmiyor ne halse. Şimdi Türkiyeli bir komutan tarafından verilen emirle çocuklar okuldan tutu-lup gStürUldU. Türkiyeli. Dikkatinizi çeker^^^sayın milletvekilleri, bir tUrlO biz Kıbrıslı olamadık. Türki-yeli. Ben hassasiyetle rica ediyorum bütün milletvekil-lerinden artık bu kelimeyi lütfen sSylemeyelim beyler. Biz bir Türk tanıyoruz. İster Çin'de olsun, ister Azer-baycan'da olsun, ister İran'da olsun, ister İrak'da olsun, ister Bulgaristan'da olsun, ister Yunanistan'da olsun, ister Yugoslavya'da olsun, ister Kıbrıs'da olsun Türk birdir, Türk TürktHr. Daha baş&a türlü iddiası olan varsa kalksın bu kürsüden sOylesin yahu. Türkün ayrı gayrı var mı yahu?Ayrısı gayrisi var mı sayın milletvekilleri?

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Vardır ya yok mu?

EMİN UZUN (Devamla) - Türkiyeli komutanmış. Müsaade edin Sşyın Meclis Başkanımızın a?abeysi bu^ün Türk Ordusunun /"K^ek kad^relerimde. Hiçbiri tugün^ ^adar kendisine Kıorıs generali dedi mi? Ayıptır. artık bunları.

FERDİ SABİT (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Birini alıp birini bırakmayalım Syleyse.

EMİN UZUN (Devamla) - Türkiyeli komutan tarafından götürülmüşler. Nereye gStürülmüşler?

../1372.

- 1372 -

OKKER OZBUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Askere.

EMİN UZUN (Devamla) - Şeref. Şerefli bir göreve gHtü-rülmüşler.

OZKER üZGUR (Devamla) - TCrkiyeli çocuklat niye gOtÜrülmUyor?

EMİN UZUN (Devamla) - Asker demek namusumuz, şerefimiz, göz bebeğimizdir.

NACİ r. USAR (Gazi Magusa) (Yerinden) - Militarizm hastalığı var sende.

EMİN UZUN (Devamla) - Ama derse ki Sayın Hocam gBtO-^^İmemesi gerekliydi. Ama ona verilen yasalar bunu emreder. Tj yasaları da bi^ seğirmedik ya. O yasalara göre dayanıp hareket etmektedir o komutan. Biz geçirmedik ya o yasaları. ayurun oturalım işte geldi, sizden bir yasa geliyor askerlik

^^nusund^ne dedı^ Destekleyeceğiz dedik.I&z doğruya doğru, eğriye eğrine^^ d^doğ^ konuşmak zorundayız, muhalefetteyiz. Ama zamanı gelince hMkOmetle beraber oy veriyoruz, zamanı gelince CTP'nin doğrultusunda oy kullanıyoruz. Demekki inanı-voruzteğer doğruysa doğrudur, egriyse eğiidir.

Sayın Hocaya bir konuda yOzde yüz katılıyorum. TKP'ye güzel bir mesaj verdi^burdan. Şerefinizle terkedin bunu, veyahutta yırtıh tOzUkleri ya siz yırtın ya UBP kendi. yırtsıh, TİBİeşin bu millet artık öğrensin sağda mısırız, solda mısınız. B<5y İ3 hem davulu boynunda, başkası tokmağı çalsın böyle şey olmaz. Yani sırf adet olsun diye Uç bakanlık tutuyorsanız vazgeçin o üç bakanlığın önemi yoktur. Siyah arabada git gel adet yerini bulsun. Buna katılıyorum, Sayın Hocam bu konuda sana katılıyorum. Bu HükOmel kurulduğu günden beri yaptığı tek bir icraat yoktur beyler. Samimi-yetle söylüyorum yoktur. Ama çok önemli bir icraat yapmıştır, adam %eme makinesine dönüşmüştür. ../1373.

- 137J -

Eh, bu konuda da ne demeli? Ben Toplumcu Kurtuluş Partisine teşekkür ederim. Çünkü bu yolu bize a^tı. Sen git, sen gel. Eh, yarın hasbel kader bir gün döner bu devran, dişli gelirse...

FERDİ SABÎT (Gazi Magusa)(Yerinden)- Ve ortak olun.

EMİN UZUN (Devamla)- Eh, sen de işte bak gör, başla benden ve git. Sen de onu yap. Beyler, bunu Anavatanımız yıllarca uyguladı,

sonuç belli aldı. Gördük hepimiz, bu uygulamalardan vazgeçil-mesini istiyoruz. Bu uygulamalara eğer gerçekten girersek, çok büyük boyutlara ulaşacaktır, gidecektir. Yarın ben geleceğim, tutacağım senin adamını atacağım, öbür gün sen geleceksin, benim adamımı atacaksın. Bu alıp götürecektir. Böyle parti güçlenmez, adam atmakla, adam almakla. Parti güçlenmez böyle. Parti icraatlarla güçlenir. Doğru dürüst söyledikleriyle güçlenir. Eğer, tükürdüğü-nü döner yalarsan o İŞte bu Hükümetin bugüne kadar yaptığı icraatlar bunlardır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Başkanım biraz ünce bahsettiler. Ama ben oteller konusuna inecektim. Ben esas biraz ince kısmına inecektim ama, ondan önce geçeyim, otellere geçeyim.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla)- İnceliyorsun fazla.

EMİN UZUN (Devamla)- Evet, inceleyin biraz. Şimdi, bazı oteller eşdeğere konmuş. EşHeğer. Geçen gün, nerde Sayın İskân Baka-nımız?Yok hepsi toz olmuş. Ayaküstü Cumhuriyetin kuruluş yıldönümü münasebetiyle Sayın Devlet Başkanımızdaydıkorda^ ayaküstü böyle tabii bilmiyorum, ciddi mi söyledi, yoksa gayrı ciddi mi? Yani konuşma esnasında mı söyledi. Bunu bilmiyoruz. Puan durumu nasıl gidiyor Sayın Başkanım dedim. Sayın Bakanım. Bir milyar daha puan vardır dedi. Yani, herhalde hiçbjr şey almayan bir milyar daha puan var sayın milletvekilleri*. Gözlerimizi biraz böyle ovalım. Açılsın artık. Eğer bu ülkede daha verilmemiş bir milyar puan varsa, bize iki şık düşer sayın milletvekilleri. İktidara söylüyorum. İktidar olanlara söylüyorum. İki şık var. Ya hareketleneceğiz, ya da lütfen hemen Hükümet Anayatanla temasa geçsin, Mersin'den yer ayırsın.

ATAY CAFER ( Girne )(Yerinden)- Güney'i de alacağız.

../ 1415..

't:

- İJ74 -

EMİN UZUN (Devamla)- Çühkü, buraya gelen göçmenler bu topraklara tırnaklarını geçirmişlerdir. Bir adım dahi ileri gitmeye niyetleri yoktur. Vatan yapmışlardır bu toprakları. Bitti artık.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden)-Güney'e

ATAY CAFER (Devamla)- Güney'e, Güney'e.

EMİN UZUN (Devamla)- Bunu kafamıza koyalım artık. Bu ne lâhana ne turşu. Bir milyar puan daha. Nerdeyiz yahu. Yani, bilmiyor muyuz Güney'i. Başlayayım mı köy köy vermeye, kimin evi kimin nedir? Başlayalım bizim *es :a'dan isterseniz. Başka biri, yani bilmeyen birisi olsa yutturacaklar. Biliyoruz efendim ordaki köyle-ri biliyoruz. Evleri de biliyoruz. Oturdukları yerleri de bili-yoruz. Gezdiğimiz yerleri de biliyoruz beyler.

GUNAv CAYMAZ (Lefkoşa)(Yerinden)- Kümeste mi kalırlardı kardeşim yahu.

EMİN UZUN (Devamla)- Gülünç şeyleri artık bu memlekette ger-olalım. Devlet olduk.

GPNAY CAYMAZ (Devamla)- Yok, Güney'de kalanlar kümeste kahırdı.

EMİN UZUN (Devamla)- Eşdeğer karşılığı oteller kondu. Oteller. Bakın şimdi sayın milletvekilleri. Özelliği burdadır. Oteller, hangi oteller eşdeğere kondu? Özelliği ordadır, bunu vurgulayacağız ve artık gittikçe de bu konunuh üzerine yürüyeceğiz. Bakın, dinleyin. Sokrates, Bristol, Anadol, Atlantis, Ergenekon, Antik,...

../1375

- 1375 -

MEHMET CİVA'(Lefkoşa)(Yerinden)- Rock.

EMİN UZUN (Devamla)- Yoktur Rock nerak etme. Gelmem oraya Kordolion otel. Bak, diğer tarafta

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - İzzetinki girmiyor tabii.

EMİN UZUN (Devamla) - Roks, Deniz Kızı tabii, Rebeca Magusa.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - İsmail Beyin.

EMİN UZUN (Devamla) - Golden Bay. E, sayın millet-vekilleri şimdi yani biraz önce söylediklerimi bunlar kcnıtlar mı kanıtlamaz mı? Ben kanıtlar diyorum, iddia ediyorum. Eğer basın varsa yazsın Bu ülkede gerçek basın varsa, tarafsız basın varsa yazsın Ve kimin ne söylediğini bu Mecliste görelim. Eğer varsa, ben yok olduğuna inanıyorum. Sayın Kotak hasbel kcdar burada heyecanlanıp iki kelimeyi yanlış söyledik yeminde diye e^^esi gUn baş sayfa ,gelsin buraya Kotak da görelim abraman Kotak.

(Gülüşmeler)

Bu ülkede neler olduğunu bilelim. Böyle zavallı vatandaşlar altı okları koymakla aldatmaya gelir mi gelmez mi bakalım.

ATAY CAFER (Girne) (Yerinden) - Buyarsa gelecek.

1376

- 1376 -

EMİN UZUN (Devamla) - Gelemez, silinmiştir, bir daha da çıkamaz. Bitmiştir pili onun da.

Şimdi Maliyeye gelelim artık Sayın Maliye Bakanı.

VEHBİ ZEKİ SERTER (Lefkoşa) (Yerinden) - Bekler zaten.

EMİN UZUN (Devamla) - Bekler, beklesin bakalım Sayın Başbakanı da isterdik y ama o da toz oldu.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden) -Çok şey istemeye başladın.

EMİN UZUN (Devamla) - Sayın Başkan...

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - İnsaflı davran... unutma.

EMİN UZUN (Devamla) - Baklava yedirecek bize. Bakanımızdan memnunuz, o konuda birşey demiyelim sagolsun. Ne ise bir yudum su alalım.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ne dedinse yok demedik Emin... Aytaç Bey gibi değil y^Lİ.

FERDİ SABİT (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Hocayı tenkit edeceksin diye taze su koydular.

../1.377

13/7 -

3-. EMİN UZUN (Devamla) - Gerçekleri söyledim ben Hocaya.

Ne ise yani davulun hem tokmağına hem davula vurmasın. İçinden geldiğince ben buyum desin. Bu şekilde söylesin.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; 1986 malî yılı Bütçe Yasa Tasarısının görUşüldHgü şu sırada bu Bütçe ve uygulaması ile ilgili olarak duyduğumuz endişeleri dile getirmek istiyoruz. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki bu Bütçe ülke yararına, halk yararına bir bütçe olmaktan uzaktır. Bu itibarla bizim oyumuz hayır olacaktır. Bu Bütçe geçmiş yıllnrm bütçelerinden çok daha bağnaz ve hatalı bir bütçedir.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) (Yerinden) - Nasıl bağnazdır.

EMİN UZUN (Devamla) - Arif olan anlasın, olmayan anlamasın. Ne yapalım yani şimdi durup size izahat mı verelim.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Bağnaz'a açıklık getirsin Sayın Başkan. Sayın Başkan,bağnaz bir ithamdır, açıklık getirsin lütfen.

../1378

- İ378 -

EMİN UZUN (Devamla) -Bahatsızbir bütçedir dedik Sayın Maliye Bakanı.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Bağnaz ne demektir?

EMİN UZUN (Devamla) - E, odur işte. Bahatsız, yani terkedilmiş, gitmiş, bahtı kara.

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - Karanlık yani.

EMİN UZUN (Devamla) - Karanlık...

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Tamam bağnaz başka, bahtı kara başka.

EMİN UZUN (Devamla) - E, alalım sözlükleri Sayın Bakan o zaman. Bu Bütçe geçmiş yılların bütçelerinden çok daha bağnaz ve hatalı bir bütçedir dedik. Anavatandan gelecek yardımlara,yüksek faizli borç alımlarına ve devlet tarafından vatandaşa götürülmesi gerekli her türlü hizmetin fiyatına yapılan zamlara,hesapsız vergi artışlarına dayandırılan bir enflasyon bütçesi ile karşı karşıyayız.

../1379

- 1379 -

Bu Bütçeye enflasyon bütçesi denebileceği gibi, yıkım bütçesi de denilebilir. Çünkü, bu Bütçede yüksek faizli borç alımlarına karşılık ekonomiyi düzeltecek, üretimi artıracak, işsizliği ortadan kaldıracak, halkı refah ve n^jtluİA^^ götürecek - hiçbir tedbir, hiçbir yatırım yoktur diyoruz. Sayın Başkan çoğunluk var mı?

ERDAL SPREÇ (Lefkoşa)(Yerinden)- Biz varız.

BAŞKAN - Devam edelim. Devam edin.

EMİN UZUN (Devamla)- Biz, tabanı köye ve köylüye dayanan bir partiyiz. Hayvancılığın geliştirilmesi için 67 milyarlık^bir bütçece sadece 60 milyon lira para ayrılan sulama projelerinin geliştiril-mesi için sadece 40 milyon lira gibi gülünç derecede düşük miktar-lar öngören bir bütçeye olumlu oy vermemiz mümkün değildir. Bu bütçeyle hastalar ilâçsız^^Jet bakanımız nerde?

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa)(Yerinden)- Jet bakanı hangisi?

EMİN UZUN (Devamla)- Hastalar ... Sağlık Bakanı. Bu bütçeyle hastalar ilâçsız kalmaya, hastahanede yatanlar ise aç uyumaya terkedi^mektedir. 1985 yılında 400 milyon lira ayrılan ilSç alım-larına 1966 yılında sadece 300 milyon ayrılıyorsa ve aynı dönemde il$ç fiyatları üç katına çıkmışsa, 1985 yılında 70 milyon lira ay -ilan hasta yiyecekleri, 1986 yılında sadece 73 milyon lira ayrılmış ve yiyecek fiyatları iki katına aşmış olursa bu uygulamaya b(tçe bile denmez. Hastalarımızı aç ve ilâçsız bırakmayı tasarlayan bJr bütçeye bizim olumlu oy vermemiz imkânı yoktur. Bu Bütçede kanserle savaş kaldırılmış, yurt dışında tedavi 310 milyondan 100 milyona indirilmiştir. Bağcılık, arıcılık, şarap sanayii kurul-ması yönündeki projeler de bütçeden sökülüp atılmıştır. Belki bunu Kotak önermişti. Kim önerirse önersin. Bir projeydi. O çıkarılma-ması gerekliydi. Doğrudur. Eğer biz bu ülkede bağcılık yapacaksak ki bunu Karpaz yöresini seçtik. Mutlaka bağcılar yönünde bir giri-şim yapmak zorundaydık Sayın Bakanım.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden)- Tatlı...

EK^N UZUN (Devamla)- Ki bırakın şarap fabrikası çok böyle para isteyen bir fabrika değildir. Çünkü her memleketin esas şeyi, biliyorum, yani yapılışını biliyorum.

../ 1366..

- 1380 -

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa)(Yerinden)- Üzümün yok nasıl şarap yapacaksın?

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Tatlı tatlı Emin daima. Uzme beni,

EMİN UZUN (Devamla)- Sayın Bakanım üzmüyorum. Seni üzmüyorum, ^erak etme.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Uzme beni karışmam.

ERDAL SÜREÇ (Devamla)- Üzüm olmayan yere fabrika mı yapılır?

EMİN UZUN (Devamla)- Yetiştirelim Sayın Erdal Süreç. Yani, üzü^ yoksa ...

ERDAL SÜREÇ (Devamla)- Once yetiştir de ondan sonra.

EMİN UZUN (Devamla)- Ha, üzüm yoktur diye oturalım, yan gelip yatalım mı yani memlekette?

ATAY CAFER ( Girne )(Yerinden)- İstedikten sonra ...

ERDAL SÜREÇ (Devamla)- Yap fabrikayı da ondan sonra bul Ü j iÜ.

EMİN UZUN (Devamla)- Bu Bütçede bizi Rumun insafına bağlı ol;Raktan kurtaracak, elektrik projesi için finansman konmamıştır. ^ Bu da önemlidir Sayın Bakanım.Yarın keserse bize Rum ne yapacağız?

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Türkiye'den getiririz.

EMİN UZUN (Devamla)- Getirelim işte. Bir an önce getirelim.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Vapurla. OASR DEMİR (Gazi Magusa)(Yerinden)- Uçakla getiririz. TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Vapurla, uçakla getiririz. EMİN UZUN (Devamla)- Getifelim. Bu bütçede bulunması gerekli

sosyal konut faiz. farkları da yoktur. 1984 ve 1985 yılı bütçele-rinde ödenek konduğu halde sosyal konut faizleri farkları ödemeyen Hükümet, bu yıl ödenek koymayı da kaldırmış -nerde Çblışma Bakanı-kaldırmış,sosyal konut projesinde yerine getirilmesi yasgl.zorun-luluk olan faiz farkı ödeme yükümlülüğünden kaçmak istemiştir.

../1381

- 1381 -

Bu da bir gerçektir. $imdi burda bir no..ta koyalım ve dönelim Çalışma Bakanımıza. Çalışma Bakanımızı özellikle dikkatle izliyoruz.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞK'^^T AJASAYAN (Yerinden) -Bizi bıraktın ya şimdi.

EH^^ UZUN (Devamla) - E, konusu Çalışma Bakanlığı

TAŞKENT ATASAYAN'* (Devamla) - C^no ;eleceksin.

EMİN UZUN (Devamla) - Şimdi biliyorsunuz bu Ülkede sosyal konutları başlatan yüce Başkan rahmetli Sayın Taşkın'ı burda bir kez daha saygı ile anar, yattı.^ı yctde nur yağmasını dilerim, O başlattı fak^t merisi gelmedi

ve son şimdi Çalışma Bakanı da son darbeyi vurdu. Başlattığı İkinci proje de yok olmak üzeredir. Buna partizanlık derler, bu kadarı da olmaz, çok olur artık. Bu Bütçe ile yatırım-larda or&ya çıkan gerçek yatırım gerilemesi %50'nin üstündedir. Cari giderlerde ise %75 oranında bir büyüme sözkonusudur. Gerçektir. Bütçede sosyal konut inşaatlarına ilişkin hiçbir ödenek yoktur. Hükümet sosyal konut inşaatları için Bütçeye ödenek koymayarak Meclis denetimi lışında fonlar oluşturmuştur. Hükümetin sosyal konut inşaatında Meclis denetiminden kaçmak i^^temesinin bebebi h^ie yolsuzluktan başka ne olabilir diye bir soru geliyor aklımıza.

Hükümet hayvan yemlerinin sübvansiyonu için bütçeye hiçbir ödenek koymamış. 1985 Bütçesinde mevcut 100 milyon lira da kaldınimıştır. Hayvancılık bu yapı ile nasıl geliştirilecektir.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) (Yerinden) - istikrar Fonundan ödenir onlar, öğren de çık konuş.

EMİN UZUN (Devamla) - İnşallah. , inşal^h, inşallah. Devletin, geçmişte aldığı borçlar ile sosyal sigortalara olan borçlarının ödenmesi için Bütçeye tek bir kuruş bile konmamıştır. Yoktur. Boyuna alıyoruz. Tabii söylenecek

../ 1366..

- L3S2 -

çok şeyler vardır da biz kısa kısa özet geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri; bakanlığa gelince Bakanlık bütçebri safhasına gelince esas görüşlerimizi orda koyacağız. Bu bütçe yeni vergiler, yeni zamlar ve yeni pahalılıklara dayanan bir enflasyon bütçesidir. Gerçekten büyük p?ra kazanandan vergi almayan ve nevcut Vergi Yasası ile de

alınmasına imkân bulunmayan Hükümet dsr ve sabit gelirli-lerin BartR ) mahkumlarının, yani buraya Bordro mahkumları sırtına yüklediği vergiyi üç milyar iki yüz elli milyondan altı milyara çıkarmayı planlamaktadır. 3u namuslu vergi mükelleflerinin ezilmesi demektir. Kurumlar vergisinin iki milyar yedi yüz elli milyondan dört milyar sekiz yüz elli milyona çıkarılması tasarılanmıştır. Hayal olmaktan öteye geçmez diyoruz.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) (Yerinden) - Fazla koyarsın şikayet eder, az koyarsın şikâyet eder.

EMİN UZUN (Devamla) - Motorlu araçlara da,sürüş ehliyetlerine getirilen vergiler yurttaşın sırtına br balyaz gibi indirilmiştir. Bu yol da vatandaşın sırtındaki yük 400 milyondan bir milyana çıkarılmıştır. Kazanandan vergi almayan hükümet dolaylı vergilerle dar ve sabit gelirli yurttaşlara yüklenme sevdasındadır.

../1383

1383

Damga resmi vergileri 120 milyondan 300 milyona vatandaşın yegâne eğlence aracı olan radyo ve televizyon ruhsatları 20 milyondan 30 milyona, sair resim ve ruhsat harçları 100 milyondan 160 milyona, ithalâttan alınan gümrük vergileri 6 milyon 300 bin liradan, 11 milyona, rıhtım vergisi 400 milyondan 700 milyona, mahkeme harçları 14 milyondan 27 milyona, tapu kadastro harçları 180 milyondan 300 milyona, pasaport harçları 35 milyondan 70 milyona, telefon, telgraf, teleks ücretleri 1 milyar 250 milyondan 2 milyar liraya, veteriner hizmetleri 5 milyondan 10 milyona, tıbbi tedavi ve ilâç ücretleri 85 milyondan 170 milyona, yurt dışına çıkış ücretleri 16 milyondan 40 milyona, mahkeme cezaları 17 milyondan 40 milyona, elektrik Kurumu gelirleri 112 milyondan 208 milyona çıkarılmaktadır. Bu rakamlar 1986 yılında hayatın yurttaşlar için en az iki kat daha pahalı hale getirileceğini ifade etmektedir. Bunlar Hükümetin bütçe marifetiyle getirmeye kalkıştığı pahalılıktır. Ekmeğe, suya, giye-ceğe, her türlü yiyeceğe, her gün yapılmakta olan zamları değerlen-dirdiğimiz zaman 1986'nın vatandaşlar için pahalılık ve sefalet yılı olacağı peşinen kabul etme durumu ortaya çıkar. Biz böyle Bütçeye ve Ddyle bir uygulamaya kesinlikle onay verecek durumda değiliz. 3u itibarla Bütçeye hayır oyu kullanacağımızı belirtmek isteriz. Özellikle şimdi dönüp iki kelimeyle söyliyelim. Biz Komisyonda da söyledik. Bir bütçe alın ki yapısı bir olmayan bir Hükümetten çıkar-sa. o bütçeye zaten evet oyu vermek mümkün değildir. Ben burda konuşmamı keserken hepinizi hürmetle selâmlarım.

ENVER EMİN (Lefkoşa)(Yerinden)- Aşkolsun yahu. Böyle söz ve memiştin.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Emin Uzun.

EMÎN UZUN (Devamla)- Ben de teşekkür ederim Sayın Başkan.

ÖMER DEMİR (Gazi Magusa)(Yerinden)- On beş dakika ara verin.

ENVER EMİN (Devamla)- Ömer Bey istediği için kabul edelim.

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa)(Yerinden)- Devam edelim Sayın Başkan.

KATİP - On beş dakika ara talebi var Sayın Başkan.

../1384

t

- 1384

TURİZM VE KULTUR BAKANI İSMAİL BOZKURT (Yerinden)- Ara verirsek toplanamayacağız.

BAŞKAN - İçtüzüğümüze göre oylama dışında çoğunluğun olması mevzu bahis değil ama savın milletvekillerimizin içerde din-lemesinde de yarar vardır.

ENVER EMİN (Devamla)- Takdir sizindir Sayın Başkan. On beş dakika bir ara verirsek...

BAŞKAN - Peki efendim. On beş dakika ara veriyoruz.

(Birinci oturum saat 11.25'te kapanmış, ikinci oturum saat 12.00'de

açılmıştır.)

İKİNCİ OTURUM

BAŞKAN - Sait Güven.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri; yirmi birinci birleşimin ikinci oturumunu açıyorum. Toplantı yeter sayısı olup olmadığını saptay^k için Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün 59. maddesi gereğince 3c okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

( Yoklama yapıldı. )

Toplantı yeter sayısı vardır. Sayın milletvekilleri;1986 lali Yılı Bütçe Yasa Tasarısının görüşülmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Söz sırası Sayın Vehbi Zeki Serter'dedir. Buyurun Bayın Serter.

VEHBİ ZEKİ SERTER (Lefkoşa)- Sayın Başkan, değerli millet-/ekilleri; şu anda, Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak son günlerde h^m-funan Liderliğince sık sık tekrarlanan tahrik edici sözlere ve üizleri siyasi ve ekonomik açıdan önemli bir şekilde ilgilendiren Ru^-AET ilişkilerine kısaca değinmek için söz almış bulunuyorum.

Bilindiği gibi Yunan Başbakanı Papandreu ve Rum Toplum Lideri Kiprianu başta olmak üzere birçok Rum yetkilisi, seçimleri de bahane ederek kafalarındaki menfur düşüncelerini çok açık bir şekilde açığa vurmuşlardır.

../1385

- 1385 -

Güneydeki seçimler münasebetiyle görüşlerini açıklayan Yunan Başbakanı Papandreu, Kıbrıs Sorununa barışçi bir hal çaresi bulunabilmesini, Türk Askerinin, kesin bir çözüme varıl-madan Ada'dan çekilmesine bağlamıştır. Seçim sırasında, Rum Yönetimi Lideri Kiprianu ve yandaşları da, Yunan Başbakanının 3U sözlerine aynen katılmışlar ve Rum Halkını, Türkler aleyhi-ne büyük ölçüde kışkırtmışlardır.

Seçimlerden hemen sonra görüşlerini yeniden tekrarlayan Kiprianu, Türk Askeri Adadan çekilmedikçe anlaşma masasına otur-mayacaklarını, ayrıca Türkiye'nin Garantörlüğünü de kabul etme-yeceklerini yinelemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Millet-itrde Kıbrıs Sorununa barış aranılan bu günlerde söylenen bu sözler, rastgele söylenmiş sıradan sözler değildir ve dikkatle dpperlendirilmesi gereklidir. Rum-Yunan yetkililerince açıklanan

görüşler gerçi yeni değildir. Fakat önemli olan husus şudur ki artık bu sözler, hemen her gün söylenir hale gelmiştir.

Bilinen bir gerçektir ki Rum-Yunan ikilisi, danışıklı içinde, dünya kamuoyunu yanıltmak amacı ile yalana dayanan

ropa^anda hareketlerini hızlandırmışlardır.

Dünya kamuoyuna lânse edilmek istenen husus, Türkiye'yi işgalci bir devlet, Türk Ordusunu da barışı engelleyen bir kuvvet olarak göstermektir.

Anavatan Türkiye'nin hangi şartlar içinde Kıbrıs'a müdahale etmeye karar verdiği ve Türk Askerinin de Kıbrıs'a nasıl geldiği, artık herkesçe bilinen bir husustur. Bu nedenle bu kısa konuşmamda bu konuya uzun uzadıya değinmek istemiyorum.

.../1386

1386

Yalnız, Türk Askerinin Garanti Antlaşması tahtinde ve Kıbrıs'ın ba*ınsızlığını koruyup Enosis'i önlemek amacı ile bugünn Kıbrıs'ta bulunduğunu, Anavatan Türkiye'nin de, işgalci bir devlet değil, GarantHr bir Devlet olduğunu buruda bir kez daha vurgulamak if'iyorum.

Sayın Eaşkan, Değerli Milletvekilleri; Rum-Yunan ikilisinin pzelı ve ebedî arzuları Enosi3 olagelmiştir. Bu^ünk^T gelişmeler, Rum-Yunan cephesinin bu hayalden vazgeçmediklerini ve de asla vazgeçmeyeceklerini açıkça göstermektedir.

Enosis hayali, Yunan Me^^lo İdeası'nın bir parçasıdır.1878'den Kıbrıs'ta yapılanlar, hep bu hayalin gerçekleştirilmesi

yapılmıştır.

Bilindiği gibi Rum-yunan cephesi, Enosist gerçekleştirmek - !] Türk toplumuna karşı denennedik yol bırakmamıştır.

Once hukukî yollar denenmiş bundan başarı sağlanamayınca da ^nlık dışı vahşet ^etodlarına tevessül edilmiştir.

Kıbrıs Türkü, 1955'lerden başlayarak 1974 Mutlu Barış, ^kAtr'na kadar, Rum-Yunan vahşi saldırılarına hedef olmuş, ^id'rılar sonucu büyük ölçüde can ve mal kaybına uğramıştır. ^ ^rkn, bu süre içinde, Rum-Yunan dipçiği ile 3 kez yerinden

: / gMçmsn durumuna düşürülmüştür-.

Fakat tüm bunlara karşın Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Türkünü L.pyekün imha edip hedefine varma başarısını gösterememiştir.

Rum-Yunan ikilisinin hedefine Varamayışının başlıca nedeni, ejaat yadigârı mukaddes toprakları koruma azmimiz yanında, Anavatan TUrkiy^^g^i^ bizleri korumada göstermiş olduğu kesin kararlı tu^^mudur.

../1387

- 43 -

20 Temmuz i974'Ue Kahraman TUrk Silâhlı Kuvvetlerince gerçekleştirilen harekât sonunda, Kıbrıs lürkH özgürlüğüne kavuşayor ve yıllarca çektiği acı dolu ve dayanılmaz günler sona eriyordu.

Harekât sayesinde ENOSIS önleniyor, 150,000'i aşkın Türk topyekün imha edilmekten kurtarılıyor, Rumlar arasıniaki kardeş kavgası da sona eriyordu.

Kıbrıs Ada'sına ilk kez barış ve sükûnet geliyordu. Fakat ne yazıktır ki, bu tarihten günümüze kadar geçen süre içinde, Rum-Yunan cephesi, danışıklı döğüş içerisinde, bir gün yine ENOSİS hayalini gerçekleştirme düşüncesi ile hareket etmişler ve uzlaşmaz tutumlarını sürdürmüşlerdir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de ^uellar'ın, Larafiara bir Çerçeve Antlaşna&LTaslağı sunmaya karar verdiği bu Künl'rde, Rum-Yunan ikilisinin barış köprülerini atmağa çalışması, ibre^^e görülecek bir tablo oluşturmaktadır.

Artık Rum-Yunan ikilisinin anlaşma istemediği en bariz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Çünkü bizden vermemizi talep ettikleri

ödünden, asla fedakârlık etmiyecegimizi kendileri çok iyi bilmekte-dirler.

Çünkü Kıbrıs Türkü, Anavatan Türkiye'nin Garantörlüğü sayesinde bugün topyekün imha olmaktan kurtulabilmiştir. On yedi bini aşkın Birleşmiş Milletler askeri, 1963-1974 sırasınna Rum-Yunan saldırılarını durduraıamış, Kıbrıs Turkünü koruyaMamıştır. bunu, tüm dünya kamuoyu da pek ala bilmektedir. Türk askerinin burada bulunması da ENOSIS'in gerçekleşmesini imkânsız kılmakta ve barışın devamını sağlamaktadır.

Hesapları gayet basittir. Düşüncelerine göre anlaşma nasa-sına oturmak için önce TürK Askeri'nin Ada'dan çekilmesini sağlaya-caklar, sonra da Türkiye'nin Garantörlüğünü ortadan kaldıracaklardır. 3unlnr gerçekleştikten sonra da gerisi gayet kolay olacaktır. Çünkü bunun akabinde hedefe varmak için hemen yola çıkılacaktır. Amaç nudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuşmamda özellikle AET ile Rum Yönetimi arasında son günlerde yapılan temas-lardan ve gelişmelerden de söz etmek istiyorum:

../ 1366..

- 1388 -

Rum Yönetimi sözde Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, Brüksel'deki demecinde bu konuda şöyle diyor: "...Kıbrıs ile AET arasında gümrük birliği kurulması için görüşmelerin başla-tılması, Kıbrıs içjn gerek ekonomik, gerekse siyasî bakımdan büyük önem taşımaktadır. AET'nin sadece Kıbrıs Cumhuriyeti'ni ve onun Hükümetini tanıması, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ve Hüküme-tinin sahip olduğu en önemli tanımdır. Kıbrıs, gümrük birliği kurulmasından sonra Avrupa'da ve Akdeniz'de özel statüye sahip olan tek ülke olacaktır."

Görülüyor ki Rum Yönetimi bunu, Kıbrıs Türküne karşı ekonomik ve siyasî bir silâh olarak kullanma niyetindedir. AET'nin bu tek yanlı tutumu, çok yanlış ve tehlikeli boyutlara ^ ulaşacak bir Mahiyettedir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf Denktaş da konu ile ilgili olarak verdiği demeçlerde, AET'nin, sadece Rum tarafı ile Gümrük Birliği için görüşme yapmasını eleştirmiş ve çıkılan yolun. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın girişim-lerini sona erdirecek nitelik kazanmaya başladığını söylemiştir.

Burada Yüce Meclisin huzurunda AET ile Rum Yönetimini ve Birleşmiş Milletleri ciddi bir şekilde uyarıyoruz; AET'yi, bu tek yanlı tutumundan vazgeçmeye çağırıyoruz. Rum Yönetimini de, aranan ınrışı çıkmaza sokacak hareketlerden kesin olarak vazgeçmeye davr ediyoruz. Çünkü, kendilerine çok şey kazandıracağını umdukları bu-nareket, pek çok şeyi kaybettirecektir. Geçmişte, bu çeşit ikaz-larımıza kulak tıkamanın sonucunu görmüşlerdir. Bu kez, daha da ağır bir şekilde göreceklerdir.

Burada yapılacak olan tek işlem. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhu-riyeti ile Rum Yönetiminin ayrı ayrı ele alınarak, AET'ye üyelik-lerinin sonuçlandırılması olmalıdır. Yoksa sonuç, kendileri için yukarıda da söylediğim gibi, son derecede vahim olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görünen bir haki-kattir ki yıllarca, Rumlara karşı iyiniyetle uzatmış olduğumuz barış elimiz havada kalmıştır. Bu, daha ne kadar süre bu şekilde devam edecektir?

Barış, tek tarafın arzusu ve fedakârlığı ile kurulamaz. Hakikaten barış isteniyorsa, bu iyiniyet ve barış arzusu, tüm taraflarca gösterilmelidir.

.../1389

- 1389 -

Fakat şu anda esefle söylemek gerekir ki, Rum yetkilileri, yol göstericileri ve akıl hocaları Yunanistan'la el birliği içinde, anlaşmaya yanaşmamakta ve barış istememek-tedirler. Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının, bir taraftan uyuşmazlığı ısrarla sürdürürken, diğer yandan da aşırı b.r şekilde silâhlanmaları bunun bariz bir örneği değil midir? O halde, takip edilecek yol Cumhuriyetin ilânı sırasında Rumlara karşı açık bırakılan coğrafi esasa ve siyasî eşitliğe dayalı iki bölgeli Federasyon kapısının kapatılması ve Bağımsız Cumhuriyetimizin tanınma işine hız verilmesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanımca bunu vipma zamanı gelmiş, hatta geçmiştir. Çünkü şöven Rum-Yunan liderliği, hemen her gün verdiği maksatlı demeçlerle ve AET ile tek yönlü olarak girişmiş olduğu son temaslarla barış ve anlaşma köprüsünü yıkmıştır. Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalinden vazgeçip bizimle anlaşma masasına oturma-sını beklemek boşuna bir bekleyiş olacaktır. Artık, buna milletçe karar vermemiz gerekmektedir.

Seyın Başkan, değerli milletvekilleri; burada. Yüce '^ıljs'in huzurunda bir kez daha söylemek isterim ki, ?apandreu ve Kiprianu'nun sözleri ve AET'den bekledikleri asla gerçekleşmiyecek ve bir hayal olarak kalacaktır.

Hepinizi hürmetle selâmlarım.

.../1390.

1390 -

OZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Nedir efendim şimdi, rarti politikası mı?

VY"Bİ Zb^İ SE^TER (Devamla; - Hhvır, ?ehsi, kigispinir.

r . C Z G U R (ûeva^^a) - leki, onu eçı^Iısa çık^r^lı^ dr.

VLJHl RERTER (Devamla) - K^^^^elair, ^^ıktır ve ^FT ^u^ün ekonomik bakımdan da, siyasî bakımdan da gündemdedir, f- yaptım bu konuşmayı.

CZKER OZGUR (Devamla) - Feki, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Serter. Söz sırası Sayın Erdal Süreç'tedir. Buyurun Sayın Erdal Süreç. —

ERDAL SÜREÇ (Lefkoşa) - Sayın Başkan, sayın milletvekil-leri; asjinda ben, Yeni Doğuş Partisi Sayın Başkanının söyle-dİKİeri bir-ıki konuya değinmek isteyecektim ama kendileri ^urda yok. Onun için çok kısa bir yanıt vermek istiyorum, r^^f tutanaklara geçmesi açısından. O da, uzun bir eleştiri-sinde ozeilikle ülkede uygulanan ekonomi politikaları eleştirirken. Gayri Safi Yurt îçi Hasıladaki sektörler yönündeki eleştiriyi dile getirdi ve bu konuda Hükümet

.' BHtçeyi suçlamaya çalıştı. Oysa biliyorsuhuz, bu 4 tJr sonuçlar ve rakamlar, geçmiş yılların uygulamaları : t reaya çıkıp alınan sonuçlardır. Dolayısıyle bu geçmiş uygulamaların içerisinde bulunan bir değerli " arkadaşın çıkıp da burda aynı politikayı eleştirmesi, gerçekten yadırganacak bir husustur. Çünkü 1985'in rakamları 1986 ortasında çıkar. Eldeki rakamlar ise 1983 ve 1984'ün rakamlarıdır ve sektörel gelişmeler de o uygulamalar içinde scnuç vermiştir. Dolayısıyle eğer bir aksaklık varsa veya eleştirilecek yan varsa, o da Sayın Bakanın oy verdiği veya içinde bulunduğu bir döneme aittir.

../1J91

139! . s^Sayın Başkan, sayın miiietvekilleri;

Ar^Hri Müştereklerin vc uir ^rcLo^^l çerçevesinde anlata-rak kurulan UBP-TKP koalinyon Lirin ilk Bütçesi olarak hazırlanan 1986 Bütçe Yara ; Beç Yıllık Kalkınma Planının da h^yırîık yılını Mnp^a^aktadır.

^^ . . ; i;' -^^^Beş yıllık planjn hu^ırl.n^^riha yönelik ç^lı^^aların

sJ^atle ve zaman kaybedilmeden bCYl^^ı^^'^k sıhhatli ve gerçekçi "ilere dayalı olarak Plan ve prc^rn^Jı ny^^la^clnra gidilmesi

^er^k^ektedir. Bu nedenle HPO ve hr^^nilklerin ^^clljklo üretimi ve istihdamı artıran yatırı^l^r^ ^rf^lı -. veren pro^rsM çalıçnala-rını hızlandırmaları zorunlulu^^ Mlkû^iz ^kcncmik o^rçekleri ne-deniyle kaçınılmazdır.

.'i

Bütçesi, bugün ülke/d^Ln ^n yakıcı sorunları durumunda olan pahalılık ve işsizlik ivcdj çözümler sağlamaya öncclik^vermelidir. Ülkemizde hûr ^cçcn gün daha d3 büyüyen ve

büyük bir sorun dururuna ^^lir dağılımındaki bozukluk-ların giderilmesi için etkili u.ali ^hcno^ik enlemlere de acil gereksinimler olduğu ise açıktır, v^r^i ^e2irlcrjndc adaletin s-Ulanması ve dolaysın verdilerin /üınn kf^ullarına uy .un düzeye ^ irilmesi gerekmektedir, ^er^^ Y^r^r^nın ivedi olarak g.ö?den

.ril^esi ve vergi diliml-ri ile ^u^fjyct ^Aktarlarının güncel f ^:Ka^getirilmesi kaçınılmazdır. Kr^ana^lnrın kazançları oranında ^ zorunluluğunun bilinciyle ver^A ödemelerindeki ^ adaletsizlikleri gideric i, cil erlimi ere ycnelinmclidir. - - ödememeyi yıllardır h^jine getirenlere karşı ^ 'iL^.örlemler almanın kaçınılnı^lıfı ortadadır. Czeilikle gelir t-( rilımııın Hnemli oranda bozuluu"u rünütfiüzde kazanan kesimlerin

pi re mükellefiyetlerini yerine ^^Lir^ck zorunda olduklarını b/..^leri gerekir. Bu konuda çekinmeden her türlü ^i'ili.CnlCM mutlaka alın^^lıdır.

1966 yılında üretici sorunlarının o^^ariye indirilerek üretimin mutlaka teşvik rtırıi^rnı .^^rekmektedir. Üretime yönelik yatırımların, işsirJile çü^ü^ ^etiren alanlara yönlendiril-nesi ve bu tür yatırımların ^^ ^rtıril^^sı için be? Yıllık Kalkınca Plan aönemi için ^^r^ .Li ^ llCc yılında ta-mamlannası ihtiyacı vardır. Kre^il^rin, üretim alanlarına yönlen-dirilmesi konusunda da acil ükrno^^k kararlar alınmasına ^^reksinin vardır.

Üretimin artırılmasına ^Tıriı^ vjı rını ^icerici Ünlemler aljn^^sı y^nıura özen gösterilmeli, aracıl-rın yaratmakta şınc kirşi, etkili yasal önlemlerin alınm^-ı yanında, ekonomik önlemler de süratle hayata geçirilmelidir.

İ r — - /11Q7

.4

ıS

' 3

1 irken üretici sorunla-"^ici tüketici ilişkisine Idu^^ keyfi liat tırmanı-

s"

S

.'t A

' t-.

- - .

. ; Pahalılık ve işsizlik sorunları yanında konut ; sorununa da devletçe 1936 yılı Bütçesi ile etkili çOzüm

sağlamaya yOnelmek Cnemli bir beklentidir. Di^er sektörler i . yanında Tarım ve Turizm seXtUrlerine p^r^kli a^ırlı&ın

verilmesi ve 1986 yılında Turizm ^^lirl^rini artırıcı çalışmaların mutlaka süratlendtrilmesi gerekmektedir. Kısa ve uzun vadeli programlar yanında turizmi gelişti-rici. yatırımların hjzlandırılması, iç turizmin de canlan-, dırılması sağlanmalıdır.

Ekonomik ve sosyal sorunları giderici.ve enflas-yonun dar gelirliler üzerindeki etkisini hafifletmek yönünde önlemler getirmek 19&6 Dütçe yılında en ör enli beklentidir. Hükümet programında yer alan ana hedeflerden

' enıönemlisi ülkenin içinde bulundun^ ekonomik ve sosyal ^sorunlara eğilmek ve bunlara süratli çözümler getirmektir.. "1966 Bütçeni Hükümete bu konuda önemli bir olanak vermek-tedir. Bunu olumlu sonuca götürmek içjn her türlü olanaktan yararlanmalıdır. 1936 yılı özellikle ülke ekonomisinin kendi ayakları üzerinde duran bir yapıya kavuşturulması ve kendi

'ş r Rken^ıne yeterli duruma gelmesi ile ülkemizde gelir dagılımın-.-Ğaki;adaletsiz durumun giderilmesi yönünde gerekli ve etkili adımların atılması yılı olmalıdır.

^ 1986 Bütçe Yasa Tasarısı şüphesiz ideal ve tüm sotun-. . /^ra bir anda çözüm sağlayacak bir yapıda değildir. Ancak,

: /g^Jamalarla 1986 yılın^ ülkemiz ve halkımızı en iyi koşul-" arda yaşatmak için tüm olanaklardan yararlanmak yönünde paba harcanacağını ümit etmek isteriz. Ülkemize ve toplu-

^mumuza yararlı sonuçlar sağlayarak uygulanacağı inancıyle 1986 Bütçe Yasa Tasarısına TKP olarak olumlu oy vereceğimizi belirtir, saygılar sunarız.

^ ; .s . ../İ393

- 1393 -

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Süreç. Söz sırası Sayın Alpay Durduran'dadır. Buyurun Sayın Durduran.

ALPAY DURDURAN (Lefkcşa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilginç bir bütçe tartışması yaşamakta-yız ve doğal olarak Bütçe ile birlikte bütün siyasal konular gündeme gelmektedir. Bunları izlemekteyiz ve bu izlenimler içerisinde çeşitli sataşmalara da maruz kalı-yoruz. Bize yüze piyaz hoş görünmek veyahutta hoş görün-mek mecburiyetinde bırakmak için birtakım dolaylı lâf atmalar da olmaktadır. Bunların içerisinde sorunlar tartışılıyor. Geçen sene böyle demediydin, sen de inan-mıyorsun zaten söylediğine gibi lâflarla bunlar devam ediyor. Bu tartışmaların içerisinde aslında toplumun genel sorunlarını dile getirmek ve bunlar hakkında mümkün olabilen bütün seçenekleri ortaya dökebilme çabası olmalıdır. Bu bakımdan önce durumun saptanıp saptanmadığı konusunda bir değerlendirme yapmak gerek-mektedir. Nedir bizim durumumuz, bu saptanmış mıdır, bunların içerisinde veri olarak alınacak olan, kabul edilecek olanlar ile değiştirilmesi istenenler birbi-rinden ayrılmış mıdır, neleriün değiştirilmesi, kimler tarafından önerilmektedir? Bunların tartışılması gerek-mektedir, halbuki biz bunları tartışmaktan kaçınmakta-yız. Kaçınmayı iç edindik kendimize ve sürekli olarak kaçınıyoruz birşeylerden.

Once Yeni Doğuş Partisinden başlayalım. Çünkü Yeni Doğuş Partisi söyledi, zaten ortadan kayboldu. Onun için fazla önemli değil. Hem İsa'dan,1^^n de Musa'dan yana olacak, emekten yana ama sağcı bir parti olacak

../ 1366..

- 1394 -

olan bir parti ae söyleyebilir? Kendi destekçilerine birşey verildi mi verilmedi mi ona bakar ve onların hesabını sormaya kalktı burdan Yeni Doğuş Partisi. Geri kalan söylediklerinin hiçbir değerlendirilecek yanı yok. Onun için onları bir kenara atıyorum. Yalnız Toplumcu Kurtuluş Partisine sataşma yarışına katıldı, o kadar. Onların sataşmasından da pek fazla etkileneceğimizi sanmadığımız için geçiştiriyorum. Ancak, sözümün başına tekrar dönerek durum saptaması konusunda yapılan yanlışlıkları işaret ederek diğer konuya geçmek istiyorum.

Birincisi; önce dış politikadan söz edildi. Cumhuriyetçi Türk Partisi bundan söz etti ve bir de günün sorunu olarak günde iki-üç defa zaten söylen-mekte olan demeçlerin paralelinde Sayın Vehbi Zeki Serter de getirdiler. Bu konu tamamen bugünün ortaya çıkmış olan bir reaksiyonu ile ilgilidir, onu da bir kenara bırakıyorum.

Geliyorum esas yeni bir görüş koyma zorunda olan Cumhuriyetçi Türk Partisinin ileri sürdüğü görüşlere.

../1395

- 1395 -

One^ durum saptandı mı saptanmadı mı buna bakalım. Sayın Özgür diyor ki Pakistan'dan bizi tanımasını yalvararak istiyoruz. Böyle bir şey yoktur. Bu eğer bir veri olarak kabul edilmişse, bu ' bir politikanın unsuru olarak kabul edilmişse varılacak olan sonuç &a yanlış olur. Kuzey Kıbrıs TUrk Cumhuriyeti kimseden kendisini devlet olarak tanımayı talep etmemektedir. Politika budur. Ama bazıları işte tanınmalıyız, işte tanısınlar bizi, ey Pakistan tanı bizi, ey şu tanı bizi, bu tanı bizi diye, bir takım sHzler söylemektedir ama bunlar sadece devlet ilân etme-nin Rum tarafında bir gürültü yaratması için göreve koşulmuş olanlardırlar, başka bir şey değildirler. Fazla aşırı gittiler mi de bir ihtar alırlar ve otururlar yerlerine. Şimdi ihtar yeme dönemidir bunlar için. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmak istememektedir. Tanınmaktan da korkmaktadır. Kıbrıs Türk Toplumunun bir Kıbrıs Türk politikası Başkanlık Bütçesiyle ilgili olarak tartışılacaktır enine boyuna. Dışişleriyle ilgili lan yanları da tartışılacaktır. Bu konuda veri olarak kabul

edebileceğimiz bir şey yok. Çünkü değiştirilmesi arzu edilen şeylerdirler. Ve içinde bulunduğumuz ortam tamamıyla bir çıkmaz ortamıdır bu veriler üzerinde tartışıp bunları değiştirmek gerekmektedir. Biz dilerdik bunlar konusunda bir takım eleştiriler gelsin ve eleştiriler de bir seçenek eleştirisi olsun. Yani seçe-ek olarak ortaya konmasına, işte seçenektir bu diye çerçeve

çizmesine gerek yok. Seçeneğin içerisindeki tutarlığına haiz clstn eleştiriler ve bakıldığında da bu görülsün. Bunların yapılmasını dilerdik. Halbuki politikaların tartışılması yok orta ; yerde. Yalnız amaç. Ne istiyoruz biz Kıbrıs'ta bir çözüm için? Bir federasyon. Bunun üzerinde tartışmalar yapılıyor ve sanki belirlenen amaca göre her şey çözümlenecek ve biz de o amaca ulaşıvereceğiz gibi bir takım düşünceler ileri sürülmeye

çalışılmaktadır. Yanlıştır. Amacın seçilmesi gerçekçi olmak bakımından büyük önem taşır. O amaca ulaşmak için ise politi-kaları saptayabilmek lâzımdır- ki amaca ulaşılabilsin. Ne ondan .vazgeçilebilir, ne ötekinden vazgeçilebilir. Ne amacı

../1396.

- 1396 -

gerçekçi seçmezsek bir yere ulaşabiliriz, ne de o amaca ulaşmak için politikaları saptamazsak ve o yolda yürümez-sek bir yere varabiliriz. Her ikisi de kesinlikle çıkmaz yoldur, bataktır, çıkılmaz içerisinden ve sadece .ağlanır, şikâyet edilir. Biz de zaten 1963'lerden beridir ağlayıp ağlayıp duruyoruz, başka bir şey söylemiyoruz. İşte RuFİar aldattılar dünyayı veya dünya aldandı, öznesiz kullanıiır, dünya aldandı veya dünya bizi anlamıyor. Kordeyse oturup şiirler yazacağız anlaşılmadığını sanan şairlerin yaptıkları gibi. Dramatik bir takım şiirler yazıp duracağız. Biz önce amacımızı saptayıp, belirleyip ortaya koymalı, ona nasıl varacağımızı da belirlemeli ^e bunları eg^r gerçekçi bir şekilde saptayabilmişsek, bu gelişmelerini izleyerek, tartışarak ilerlediğimizi görmeliyiz ki bu şikâyetlepden kurtulabilelim. Henüz böyle bir durumla karşı karşıya değiliz ne yazık ki.

Kıbrıs sorununda Hükümet Protokolunda da belir-tildiği gibi federasyon bir amaçtır. Federasyon kurulması için çalışılacaktır. Bu bizim de veri olarak kabul ettiğimiz bir şey ve Koalisyon Protokolunda da bu üzerinde anlaşıl-mı: olan bir husustur. Bunların gerçekleştirilmesi için politikaların saptanması gerekmektedir. Bunlar, tartışılıp çö'ümlenecek olan konuların listesinin içerisinde durmaktadır.

../1397.

- 1397 -

Bunlar yapılırken Cumhuriyetçi Türk Partisinden bir iddia ortaya çıktı. TKP Hükümete ortak olunca iktidar-muhalefet ilişkisini Snemsemez oldu diyor. Bu neye dayanılarak söyleni-yor? Gerçekten Toplumcu Kurtuluş Partisi iktidar-muhalefet ilişkisini önemsemez mi oldu? Örneğin burda bir İçtüzük

görüşmesi yapıldı. Bu İçtüzük görüşmesi sırasında Toplumcu Kurtuluş Partisi muhalefetin sesini kısmak için herhangi bir öneri mi sahibi oldu? Herhangi bir çaba içerisinde mi oldu? Sorun ne? Ana muhalefet partisinin protokolda temsil edilmemesi Protokolda Ana muhalefet partisine yer vermek burjuva demokra-sisine lâyık bir husus. Bunu Sayın Czgür belirtiyorlar, diyor-

lar ki burjuva demokrasilerinde böyledir ve sonunda da bağlı-yorlar. 21 AralıKda biz katılmayacağız belki de, serbestiz bu konuda karar vermekte törenlere. Bunu söylüyor. Burjuva demokrasisi veri olarak kabul ediliyor ve burjuva demokrasisi müesseselerine talip olunuyor. Bu noktayı koyduk. Burjuva demokrasisinin sahibi Cumhuriyetçi Türk Partisi burjuva demok-rasisinin ana muhalefet partisi pozisyonunu elde etmek istiyor. Biz kendilerine bu konuda destek oluruz. Biz ana muhalefet par-tisi olarak çok kısa süre bu ülkede ve kısıtlı olarak burjuva demokrasilerinde olan kadar değil, kısıtlı olarak partimizi temsil ettik. Nasıl oldu bu? Sayın Ulusu'nun Kıbrıs'ı ziyare-ti sırasında muhalefetten çatlak bir ses çıkmaması için dedi-ler ki Toplumcu Kurtuluş Partisi ana muhalefet partisi olarak p'otokolda yer sahibidir, siz de bunlarda bulunacaksınız, ^inkü bize katılın bu gir^şisiere dendiğinde bizim resmi bir

ıfatiKiz yok, nasıl katılabiliriz sorusunu sorduğumuz için bj çekince ile Sayın Ulusu'nun buraya gelişi sırasında ana nuh.l^iet partisi olarak temsil edilme olana?^ yaratıldı. Ne

bu kalktı? Kurucu Meclisin kurulmasıyla, yani bir hukuki yı^^rın sonucunda bu ana nuhaleiet ^-rtisi makarı da ortadan talktı. Bu^un tekrar getirilmesi için çab? sarfetmek gcrek^ek-

^^'ir. Bu çabayı Toolumcu Kurtulup Partisi yıllarca sürdürmüş-tür ve sonunda bu olanak ortaya çığrıştır. Şimdi bu çabanın sürdürülmesinde Toplumcu Kurtulup partisi elbette gene çalışa-

ve burjuva demokrasisinin bu müessesesinin Cumhuriyetçi İJ^k Partisi tarafından kullanılmasına yardımcı olacaktır^

Bunr^ olmayacağına dair herhangi bir belirti mi var ki buna dayanarak Toplumcu Kurtuluş Partisinin de önemsemez olduğu iddiası ileri sürülmektedir. Hiçbir delil yoktur, hiçbir kanıt

../1398.

- 1398 -

yoktur. Bu konuda bir kanıt sunma gayretini de görmedik. Ulu orta bir saldırı ve değerlendirmeyle karşı karşıya bulunuyoruz.

Devam ediyorlar ve diyorlar ki Basın Yasası ve saire. Bu arada üniversiteden Sgrencileri gelince de Üniversite Yasası gündeme getiriliyor ve bir Basın Yasası Başbakanlıkta hazırlanan Basın Yasası dolayısıyle verip veriştiriliyor burda TKP'ye de söyle-nerek. Ve bizi gSreve çağırıyor burjuva demokrasisini veri olarak kabul eden ana muhalefet partisi başkanı bizi gSreve çağırıyor ve demokratik haklar konusunda gSrev beklemektedir diyor. Teşekkür ederiz. Bizi demokratik hakların bekçisi olarak kabul ettiği için Sayın Czker'e teşekkürlerimi sunarım. Ancak bu teşekkürlerimi sunarken aynı şekilde bunu bir saldırı

unsuru olarak kullandığı için de üzüntülerimi belirtirim. 3ugün Hükümet veya koalisyondan Basın Yasası diye birşey çıkmış değildir. Basın Yasası Taslakları vardır orta yerde, taslakları, birden çok Basın Yagası Taslağı vardır. Ve Basın Yasası Taslaklarından ikisi de ne yazık ki basın mensupları tarafından hazırlanmıştır. Ve basın özgürlüğünü kendi kendine çok görenler tarafından hazırlanmıştır. Bunun Toplumcu Kurtuluş Parti-siyle veya koalisyonla veya Hükümetle bir ilgisi yoktur. Bunlar gündeme de gelmemiştir Hükümet çerçevesinde. Ve fakat Basın Yasası-nın gerekli olduğu konusundaki iddialar yapılırken bunların ne -

dereceye kadar ve nasıl gerekliliği konusunda bir tanım getiril-memiştir. Tamamıyla sübjektif bir davranış karşısındayız. Ne

T azık ki bu bize Türkiye'den de aktarılan bir alışkanlıktır. erhangi bir sorun çıktı mı, efendim filan yasa lâzımdır, falan -

yasa ele alınsın. Ve yahut da filan yasayı geçirelim, her şey hallondu. Bu alışkanlık vardır. Bu alışkanlık aynen ana muhalefet partisi de burda belirtmektedir. Onlara sırası geldikçe değineceğim. Bir ihtiyaç bir yasa demek değildir. Once ihtiyaç tanımlanır, sonra mevcut yasalar bunu karşılamazsa onun gerekli tedbirleri alınır. Bakkala gider adam, bakar üzerinde tarihi geçmiş bir yasa, bir tarih, bakar üzerinde bir tarih ve görür ki bu satın alacağı malın günü geçmiş. Efendim bir yasa lâzımdır, veyahut da biraz daha Türkiye gazetelerini okumuşsa bir Gıda Tüzüğü lâzımdır diye çıkıverir hemen orta yere. Apa ihtiyaç nedir? Nelerin düzen-lenmesi prekRği konusunda bir fikir ortaya çıkmış demek değildir bu. Bir istektir ve maalesef de sübjektiftir. Basın Yasası konusunda da bu istekler sübjektif istekler midirler? Nedir istek? Bu tanım yapılırsa Basın Yasasına dokunulur. Basın Yasası kenarda durmak-tadır. Basın Yasasının gerekleri yapılmamaktadır. Bugüne kadar

../ 1366..

- 1399 -

yapılmamış gelmiştir. Ama bir Basın Yasası ihtiyacından bahsedil-mektedir. Bu Basın Yasası ihtiyacının ne olduğunun tanımlanması lâzımdır önce. Ondan sonra da gereği neyse bu yapılmalıdır. Yol budur. Bunun dışında ortya gıkan taslaklar sadece hazırlayanları bağlarlar. Biz basında Basın Yasası dolayısıyle yapılan tartış-maları gördük. Bu tartışmalar kendine basın özgürlüğünü çok görenler tarafından yapılmaktadır. Biz bu anlayışta değiliz. Örneğin demokrasiyi veya bir tanım getirilirse çok partili demokrasiyi içine sindirememiş olanlar ve örneğin sosyalist devletlerde örneği, görülen tipte bir demokrasiyi önerenler vardır. Bunlara da mı basın özgürlüğü tanıyacağız, iddialarıyla karşı karşıya bulunmaktayız. Yani denmek istenmektedir ki temel hak ve özgürlüklerin bulunmadığı bir rejimisavunanlar bizim sağladığımız temel hak ve özgürlükten yararlanarak bizi yok etmeye çalışmaktadırlar. Bu demokrasiyle kendini karıştırmanın bir sonucudur. Ve temel hak ve özgürlüklere karşı bir değer-lendirmedir. Böyle bir anlayışla Basın Yasasına yaklaşmak olanağı yoktur. Basın mensubu olarak bunları yazanları da üzüntü ile karşılarız. Basın Yasası konusunda bizim görüşlerimiz belli ol^^sı gereken görüşlerdir. Bu görüşlerimiz hakkında kuşkular uyandırmak kesinlikle doğru bir hareket değildir. Ve hiç bir gerçek değerlendirmeye de dayanmamaktadır.

Burda ana muhalefet partisi tarafından bir takım eleş-t riler daha getirildi, Beş Yıllık Plânın bulunmaması konusu b nlardan tir tanesidir. Yıllık Plânın bulunması da bunlardan bir tanesi. Birinin bulunmaması, birinin de bulunması eleş-tirix konusu olmuştur. Evet, bugünkü ortam içerisinde bu gibi eleştiriler de yapılacaktır, haklı bir eleştiri olarak görürüz. Beş Yıllık Plânın bulunmaması Anayasanın bir gereği olduğu için yanlıştır. Hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı olan bir şey de başka gerekçelere bakılmadan yanlış olarak kabul edilmelidir.

../14.00.

- 140C'-

Beş Yıllık Pian bir an Hnce hazırlanmalıdır. Ondan sonra yıllık programın bütçeye tersljgL sözkonusudur. Bu da eleştiri konusu edilmektedir. Bunlara bakıldığında ve hemen arkasında

yıllık programda yer alan rakamlarla eleştirilere geçildiğinde şu durumla karşı karşıya kalıyoruz. Birinin bulunmaması, birinin bulunması eleştiri konusu oluyor. Ama o bulunanın eleştiriler yanında içeriği bütçeyi eleştirmek için kullanılıyor. Bir şey hem doğru hem yanlış kabul ediliyor. Demek ki bir durum sapta-ması yoktur orta yerde. Zaten saptanacak, rakamlarla saptanacak bir durumda değiliz. Bu herkesin bildiği ve kabul ettiği Dir

konudur ve Hükümet Programına da bu durumun bir an Hnce düzel-tilmesi için ödenekler konulacağı yazılnı^ı^ bütçeye de ödenek-ler konmuştur. b ^ ekonomik durumla karşı karşıya değiliz. Onun için söylenen rakamlar istendiği gibi kullanıla-bilir. Beğendiğiniz belgedeki rakamı kullanırsınız. Beğendiğiniz şekilde de bir eleştiri yapabilirsiniz. Ama böyle bir çabanın

jcnunda olumlu bjr sonuç ortaya çıkmaz. Doğru verilere dayayıp doğru dürüst rakamlara dayanılarak durumumuzu eleştirmek ve bu eleştiriyi yaparken de bir seçeneğe dayalı eleştiri yapmak gerekmektedir ki ortaya ciddi bir çalışma ürünü çıksın. Ne yazık ki böyle bir şey yok. Sadece bulunan rakamlar üzerinde bir spekülasyon söz konusudur. Bugün ise karşımızda spekülasyon apabilecegimiz yığınlarla belge vardır. Alın her yıllık iktisat 'aporl&rını, ekonomik raporları, rakamlar birbirini tutmaz, levamlı geriye dönük değiştire değiştire rakamları geliyoruz ^i her yıl bir kalkınma hızı gösterilebilsin. Bir gün bu rakam-lar ciddi bir şekilde ele alınıp da ölçüldüğünde tamamen farklı bir durumda olduğumuzu göreceğiz ve bugün hissettikleri-nize el yordamıyla elimizle yoklayarak hissettiklerimize uygun durumun ortaya çıktığını göreceğiz. O durumu eleştirmek gerek-mektedir. Bu çabanın içerisinde olmak ve seçenek sahibiysek bu seçenek açısından bunun eleştirisini yapmak gerekmektedir. Nedir Toplumcu Kurtuluş Partisinin seçenek olarak sunduğu? Bu seçim-lerde tartışılmıştır, daha yakın bir zamanda yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Toplumcu Kurtuluş Partisi plânlı bir ekonominin Estirilmesi için gerekli olan tüm unsurların sağlanmasını önermiştir. Nedir bunun ekonomik adı? Yani değişim plânı Veya kriz plânı, bunalım plânı denen bir plânın yapılması ve plânlı döneme geçişin hazırlanması. Yani önce bir geçiş dönemi, sonra plânlı döneme geçiş. Bunun sağlanması. Bizim önerimiz buydu. Ama bu önerilerimizin halk tarafından benimsenmesi ge-

1401/...

- 1401 -

rekirdi uygulanabilmesi için, benimsenememiştir. Bu bizim kusurumuzdur, halkın kusuru değildir. Veyahut da halk bizi anlamadı ne yapalım, halk kusurlu efendim. Ne söylerseniz söpleyin, bunların bir kıymeti yoktur. Önemli olan bu noktada sonuçtur. Sonuçta bu düşüncelerin uygulanmasına olanak olma-dığını gördük, olanak verilmediğini gördük ve bugün bir koa-lisyon içinde bir hükümet protokolü çerçevesinde bir hükümet uygulaması aşamasında bulunuyoruz. Bunların gereklerini yerine getirmek için üzerimize düşen her şeyi yapacağız. Biz temenni ederdik ki bu aşamada eleştirilenler böyle bir açıdan olsun. Y&ni bir seçenek durumu saptasın ve hükümetin önerilerini yani şu bütçeyi bu seçeneğe dayalı olarak eleştirsin ki biz de anlayabilelim ne dendiğini. Burjuva demokrasisinin verileri olarak kabul edildiği partiler tarafından, Yeni Doğuş Partisi ve Cumhuriyetçi Türk Partisi tarafından, karma ekonomiden yana olduğunu kabul edenlerden bir tanesi emekten yana sağrı p^rti olduğunu söyleyen, şu anda salonda bulunmayan parti ve diğsri d3 şimdi buna eklentiler yapan parti tarafından eleştir-meler görüyoruz. Ne deniyor? Devlet ağırlıklı planlı ekonomi. Karma ekonomi ve devlet ağırlıklı plânlı ekonomi. Ve bize toplumcu, kendi kendine toplumcu diyen, yani TUrkçesi toplumcu, başka dillerde de sosyalist diyen parti girdi hükümete diyerek tarizlerde bulunan Cumhuriyetçi Türk Partisi nedir, Heyi eleşti-riyor? Karma ekonomi açısından baktı ve bunu mu eleştiriyor? K rma ekonomiye sahipse, karma ekonominin ne olduğu aşikârdır. D vlet Ağırlıklı plânlı ekonomi nedir? Adı nedir bunun? Bizim t plumcuya bir ad buldu Sayın Özgür. Peki kendi düşüncelerine bir ad niye koymuyor da uzun uzun yazıyor, böyle bir karme ekonomiden yanayız diyor ve manşetler de attırıyor. Nedir? Hangi açıdan yanaştı? Eğer plânlı ekonomi^iebu teferruatı olmasaydı yanında, bir şey anlamayacaktık biz. Plânlı ekonominin olabilmesi için, plânlı ekonomid.n cbbîhesi için, yeni bir de plânın yasal olarak bir Mecliste onaylatıldığı ekonomi değil de, plânlı ekonomi olabilmesi için yapılması gereken yapısal değişiklikler vardır. Bu yapısal değişikliklerin savunucusu olan seçenek sahibi bir parti, gelip de buraya, bunlara hiçguymayan eleştiriler ğetirirse ve bunları yaparsanız iyi olur diye seslenirse, demek ki kendi seçeneğine başka bir seçeneğin bulunduğunu görür ve kendisiyle eşdeğerde en azından veyahut kendbiden daha iyi seçeneğin olduğunu söyleyip taleplerde bulunduğunu görür ve yanlış yapmakta

1402/...

\ - 1402 -

olduğunu anlar. Durum ;aptanmamıgir. Seçeneğini muhalefet maalesef belirlememişıtr. S^^;ene^pı&doğı^ı3tusunda eleştiriler de yapmamaktadır. Ama T^gün egemen olan ekonomik sistemin daha iyi olabileoeğinip daha iyi çalışabileceğini, daha iyi sonuçlar yaratabileceğini ve bu beceriyi gösteremediği için beceriksizlerin elinde bu HOkümetin bulunduğunu iddia eder gibi garip bir duruma düşmektedir. Ve bugünkü ekonomik sistemin savunuculuğunu yapmaktadır. Dayandığı noktaları, verileri ve değiştirmek istediklerini ayırma yapmadığı için varacağı ma^bsef budur. İki yıl önce, biran önce uçak almalıyız diye bağıran, bugün gelir, uçağı bırakın bir kenara gayri menkul alın der. Ve bSyle güzel öneriler sunmak durumunda kalır. Bu yanlıştır. Eğer eleştiri yaparsak, seçeneğimiz açısından eleştiri yapmamız gerekir ki tutarlı davranalım ve kendimizin görüşlerinic&ğ& de, başkalarının görüşlerini över duruma düşmeyelim. Örneğin IMF politikası, iMF'ye teslim olmak, ve saire, ve saire eleştirildi. Ondan sonra da korumacılık gündeme geldi. E, peKi,korumacılık bir seçenekse ve budur bizim seçeneğimiz deniyorsa, bunun olumlu sonuçlar yaratabileceği, yapısal bir değişiklik yapmadan bu Ülkede, bunun olumsal sonuçlar yaratabileceği iddia ediliyorsa, ben söylüyorum şunu ki yarın, obür gün, hem de çok kısa bir zamanda IMF'nin de artık korumacılıktan ^^na çıktığını göreceklerdir. Çünkü IMF korumacılıktan yrnadir bugün ve fakat bu bilgiler bize bir zaman farkıyla ^ İnektedir. Henüz eleştiri sahiplerine ulaşmamıştır. IMF'nin dn korumacılıktan yana olduğunu göreceklerdir. O zaman IMF politikası bu ülkenin kurtarıcısı mı olacaktır? Şimdi

IMF'ye' bir'hak' tanıdık, ' "^IMF e'g ^ bü "Les a ' ' " ^ faire ve les a passe"den vazgeçerse

1403/,*.

- 1403 -

ve korumacılığa 8nem verirse demek ki bu öneri sahipleri de aynı düşünceye ahip olacaktır ve birlikte iki seçenek bulu-nacaktır ve bu toplum da düze çıkacaktır korumacılığa döndü-ğü takdirde. Bu mudur Bneri, değil. Yarın onu da eleştirmeye başlayacaktır gene aynı parti ve o zaman da işte iki yıl

Önce uçak dediydim, bugün gayrimenkul. Bir yıl önce'Les a fair^ les pasgd^ı eleştirdiydin, bugün korumacılığı eleştiriyorsun diye çelişkilerden bahsedilmeye çalışılacaktır. Bunlardan yarar ummamak gerekmektedir. Sahip olduğumuz görüşler,ideolojiler

açısından sorunları eleştirmek ve bu açının dışına kaçmamak, kimseye de akıl vermeye çalışmamak gerekmektedir. Kapitalist emin olun ki hepimizden akıllıdır,menfaatin nerde olduğunu bilir, kapitaliste akıl öğretmeye çalışmaktan vazgeçmek gerek-mektedir ve kapitalist yaramaz, bu kapitalistlerin gözü kör, batıyorlar işte demek tamamen yanlıştır. Toplumcu Kurtuluş Partisinin de bir düşüncesi vardır. Ona da dışarıdan ne Yer; Doğuş partisinin ne de CTP'nin akıl hocalığı etmesine ihtiyaç yoktur. En iyisini ö yapar, onun kabul edilmesi gerekmektedir. Çünkü ona akıl hocalığı vermeye çalışmak da kendi seçeneğini-zin TKP'ye göre olmadığını,TKP'nin akıllı insanların eline geçtiği takdirde sizin varlık nedeninizi kalmadığını belirtmiş o ursunuz.

KEMAL EMİRZADE (Lefkoşa) (Yerinden) - En iyisi ikna edecen demek isten.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - İkna edemezsiniz efendim, îkna etmek kandırmaktır. Kandırmakla olmaz bu işler.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Kimi ikna etmek?

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Kendi kendinizi ikna edin önce siz.

Şimdi eleştirmeye baz teşkil eden verilerden iki tane-sine değindik. Bu IMF politikasından ve saireden de bahsettik

1404/..

- 1404 -Şimdi biraz daha dayanılan noktalara değinelim. Üretim yerine alıp satma getirilmiştir. Yani ticaret getirilmiştir. Enflasyon dıştan kaynaklanıyor. Enflasyon dıştan kaynaklanıyor ama enflasyonu önlemek için bu masraf bütçesinden vazgeçmek lâ-zımdır. Şimdi hangisini eleştirelim. Bunların arasında bir çelişki yok mudur? Enflasyon içeriden kaynaklanıyorsa,bu

bütçeyle kaynaklanıyorsa, gelin budayalım kendisini enflasyon-dan kurtulalım. Bize akıl hocalığı yapıyor. Bugünkü ekonomik

^ ilişkilerin sahiplerine akıl hocalığı yapılıyor ve deniyor ki enflasyonu önlemek için tasarruf yap. Kıs bu bütçeyi. Ondan sonra deniyor ki enflasyon dışarıdan kaynaklanıyor. Ondan

sonra üretim yerine alıp satma getiriliyor. Üretim nedir, ^lıp satma nedir? Bunun arasında da bir çelişki yok mu? Cümlenin içinde de çelişki,iddiaların arasında da çelişki. Hangisini yapsın,, şimdi? Kime akıl hocalığı yapıyorsunuz? Hangisi yapıldın? - , Eğer enflasyon dıştan kaynaklanıyor-sa Dunu dış ekonomik ilişkiler çerçevesinde ele almak lâzım-

dır. Bütçenin tasarruf yapmasıyla bunun ne ilgisi vardır? Yerel kaynak var mıdır enflasyona? Var mıdır bunu konuşabilen? Yerel olarak enflasyonist şu,şu,şu baskılar vardır. Bunların a oranları budur. İşte uyardık, dışarıdan ithal edilmekte olan enflasyonu ki onlar enflasyon olamaz, başka birşeydir. ^nu yeni baştan icat etmesi lâzımdD"ekonominin. Çünkü ekonomi ^ oizim için yazılmadı. KKTC'de doğmadı bu ekonomi bilmi. Ekonomi bilmd dünyada doğdu ve özellikle ^soVyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde gelişti ve bu gelişmenin ışığında kalkıp da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini eleştireceksiniz ve buhdan birtakım sonuçlar çıkaracaksınız mümkün değildir. Term olojimizi bile ortaya koymamız gerekir. Dıştan transfer edilen enflasyon mudur yoksa dıştan getirilen bugün Türk Lirasının değer kaybetmesi midir? Türk Lirasının değer kaybetmesi bir göstergenin sürekli olarak azalmasından başka anlamları nelerdir onları masaya koym^^ız 13zım. Yani duran Türk Lirasındaki erimenin bize ^^tirdigi zararlar ama Türk Lirasından meydana gelen kârlar teraziye vurulacak ve bunun üzerinde konuşulacaktır.

^ 1436/...

- 1405 -

Dıştan enflasyon ithal edilemez mi? Edilir. Dıştan enflas-yon ithal edilir ama nerden ithal edilir? Ekonomiye egemen olan çevrelerin, yani Kuzey Batı Atlantikten ithal edilir enflasyon. Bunları birbirinden ayırmadan konuşma olanağı yoktur. Onun için dOneriz şu fakir, şu perişan ve henüz gelirleri bulup Hdenebilecek midir diye tereddütler taşıyan bütçemizi masraf bHtçesi diye ilân ettik.

OZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Tamamen borudan bakıyorsunuz konuşmamıza. Borudan, tam borudan bakıyorsunuz.

EŞBER SERAKINCI (Gazi Mağusa) (Yerinden) - O boruyu Durduran çıkardıydı, kendi 'çıkardı, kendi kullanır.

CZKER OZGUR (Devamla) - Borudan bakıyor, bir yerini görüyor, orasını eleştiriyor.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Bana ise didik didik ediyormuşum gibi geliyor.

OZKER OZGUR (Devamla) - Bütününü gHrmüyor, bütününü gSrmüyor.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Bütününü gördük efendim, bütününü gSrdük.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden) -Boruyu genişlet Sayın Durduran.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Kimi eleştiriye baz olan, veri olarak kabul edilen aynı zamanda, ama belki de değiştiril-mesi de düşünülmüş olan belirtilmemişti^ bir seçenek konuşul-madı burda, üzerinde gezinildi yalnız konuların. Onun için onlardan bahsederken VMİ midir, değiştirilmesi kabul edilen bir fonksiyon mudu^ne şekilde alındığı da belli değildir. Onlardan bir tanesi de dış ticaretin libere edilmesinin UBP'ye benimsetilmiş olması. ANAP bastırdı libere etti bunu. Pekit bu liberasyon! gelişmesini alır da geçmişe doğru

../ 1406..

/ - 1406 -

teşmil edersek o za^^n 12 Eylül yHnetimi girecek dBneme, hemen girecek. Biraz daha feniş şekilde gidersek dahası da var bunun. Hepsi de gelecek. Pekt...

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Ozal daha Hnce-sinden vardı zaten devrede efendim.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Yani ANAP kabahatli, bir kabahatsa bu, bir ideolojik yahlaşım değilse,bir kabahatsa ANAP bundan kabahatli ama biz Kıbrıslılar elimiz ayağımız temiz. Bize reçeteler sunulmuş vesaire vesaire,bir de ticaret protokolü onun üzerinde aynı eleştiriler, bastırdılar bize ve kabul ettik ticaret protokolünü ^ Gerçek bu mu? Gerçek bunun tam tersi. Bize Türkiye Hükümeti diyor ki gümrükler sizin bildiğiniz iş, ^— Gümrük koymak isterseniz buyurun koyun. İthalât, yolcu bera-berinde ithalât. Kim talep eder artırılmasını? Talep eden biz. A^a kabahatli Türkiye. İthalâtın libere olması bir ideolojik yaklaşımdır, bir siyasal g&d^^ sonucudur. Bunu kim talep ediyor? Biz, Kıbrıslılar talep ediyoruz. Sürekli olarak ithalâtın ve ihracatın libere olmasını hep Kıbrıslılar talep ediyoruz. Ama Türkiye kabahatli oluyor. Türkiye ise buraya kısıtlamak^ konmasını ağütlemektedir ve kendisi de bize karşı kısıtlamalar uygulamak-tadır. Serbestliği talep edense biziz.

MUSTAFA HACIAHMETOGLU (Girne) (Yerinden) - Türkiye'yi biz -dare ederiz.

(GULMŞMELER)

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Şi^^i bunları eğer biz kabul etmezsek nereye varırız. Yani gerçek durumu inkâr edersek sürekli clarak önümüzdeki dağı görmezsek ve yürümeye çalışırsak beler olacağı bellidir, tamamen yanlış sonuçlara varacağız. Bizim görme-diğimiz. nedir? Daha doğrusu eleştiri sahiplerinin görmediği nedir? Bu uygulamalarla bu ülkeyeserv^ls-akmaktadır. Ama bu servetler Türk Parası olarak da ifadesini bulmamaktadır ve bu servetlerin birikti-rildiğı yerarde bizim malî denetim olanaklarm^an dışında tutulmak-tadır. Bu Bütçeye onun için masraf bütçesi demenin olanağı yoktur. Bu Bütçe zavallı bir bütçe halindedir maalesef, nedeni de şu; Türk Parası kullanma sermayeyle ilişkisini koparmıştır. Sermaye bugün yabancı para,dövizle ifade edilen td^ meta haline gelmiştir ve bu şekilde^değerlendirilerek konuşulmusı gerekmektedir. Yoksa bunları biz inkar edersek, görmezsek önümü^;deki gerçekleri ^ <r

../1407..

\ - 1407 -

. t görmemiş oTuruz, ayağımız t j. ılir ve'düşeriz; Yer)İL$ değerlendirmeler vardtn Yanlış değerlendirmeler'de bunlardır. Niçin ısrarla bu ülkede bunlar savunuluyor? Çün^ü, bu işten biz kârlı çıkıyoruz. Bu kârı göre göre ölçmek, bu kârı muhasebe sistemine katmak ve bu ...

NACÎ T. USAR (Gazi Makusa)(Yerinden)- Ticaret burjuvazisi, biz değil.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Bu karı vergilendirmek ve bu kârı da bütçeleştirmek mecburiyetindeyiz sonunda. O zaman da bu Sütçe masraf bütçesi olmaz. Neden bugün yerel gelirlerimiz personel giderlerini bile karşılayamayacak durumdadır ve bu duruma düşmüştür^ Çünkü, bir ara karşılayacak duruma gelmiş gibiydi. Neden bu duruma düşmüştür? Çünkü, gerçekleri bir kenara itiyoruz hep ve bütç^leş

çabasına ^enüz kavuşmuş değiliz. Eleştiri yaparken de kabaha-t.. yükledik Türkiye'nin sırtına. Ondan da kurtulduk. Görmevelim kay attık bu tarafı ve iş yapmaya çalışıyoruz. Olayları görmek, değerlendirmek ve ona göre sonuçlarını tartışmak gerekmekledir. Bu Bütçe yıl içinde yapılacak çalışmalarla artırılmalıdır. Bu bitçe, önce de personel masrafları, personel giderleri, yani ücretler ba-kımından zorlanması gereken bir bütçedir ve devlet memurlarına, cu hsika hizmet edecek olanlara yani ve bu devletin yönlendirilmesini '3 gerçekleştirecek olanlara da doğru dürüst bir ücretin verilmesi -'lunda ' . baskılar yaratılması gerekmektedir. Eleştiri apılacak^a bu konuda yapılan eleştiriler haklı nedenlere dayanır K3 biz trrsine gittik ve dedik ki cari harcamalar ^3Mndıya, sürat-kalkınmakta olan yatırım eşittir tasarruf eşitliği sağlanmış

olan, yani, kayıpları çok aza inmiş olan ve aynı zamanda da ner türlü teknolojiyi ithal edip veyahut da üretip kullanabilen, üretimden üretime geçebilen bir ekonominin içerisinde yaşıyormuşuz ds, bir müsrif hükümet kalkmış bütçe harcamalarıyla enflâsyonu körüklüyormuş gibi eleştiriyoruz. Bu tamamen yanlış bir değerlen-dirmedir. Maaşların artırılması ve carî kelimesinin de kınanma-sının y^nüıde ancak mümkün olduğunun anlaşılması gerekmektedir.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Magusa)(Yerinden)- Yani, memur maaşlarının artmasına da karşıdır.

BAŞKAN - Sayın Alpay Durduran, özür dilerim. Eğer konuşma-nız daha uzayacaksa yemek arası vermek istiyorum.

../ 1408..

- 1408 -

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Biraz daha devam edeceğim Sayın Başkan. Onun için ...

BAŞKAN - Peki, o zaman Saat 14.30'a kadar ara veriyorum. Teşekkür ederim.

(İkinci oturum saat 13.00'te kapanmış, üçüncü oturum saat 14.50'de açılmıştır.)

UÇUNCU OTURUM

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisinin yirmi birinci birleşiminin üçüncü oturumunu açıyorum.

Sayın Alpay Durduran'ı konuşmasını yapmasına davet ediyorum.

ALPAY DURDURAN (Lefkoşa) - Sayın Başkan, sayın milletvekille-ri; konuşmama muhalefetten yönetilmiş olan ve fakat veri kabul edilen ve veriler arasında ayırım yapmadığı için verileri değişmez olarak kabul eden bir konuşmayı, konuşma biçimini eleştiriyor ve seçenekler ışığında onların değerlendirilmediğini belirtmeye çalı-şıyorum.

Bu durumu belirttikten sonra, enflasyon hakkında da sBzIer söylendiğini belirtmiş ve enflasyonun tanımının yapılmadı-ğını, ülkemizde enflasyonu kışkırtıcı öğelerin neler olduğunu belirtilmediğini, dolayısıyle Türkiye'den Türk Parasının değer kaybetmesi biçiminde bize gelmekte olan etkilerin enflasyon olarak değerlendirildiğini ve fakat ondan sonra da bütçenin carî harca-malarını kısmakla bunun önlenmeye çalışılabileceğini, çalışılması gerektiğini söylediklerini belirtmiştim. Bu bütçe raporunun karşı görüş yazısında da aynen mevcuttur. Kaynak dışardadır, dıştan buraya gelmektedir, bunu önlemek için ise bütçeden cari harcamaları kısmak lâzımdır gibi garip bir sonuç ile degerlendimektedirler.

../ 1409..

f - L409

Ne diyor 2. maddesinde, Bütçen n gerekçesinde, karşı görüş yazısında' Bu Bütçe Tasarısı takdim yazi-^rında tersi söylenmiş olmasına karşın, kesinlikle enflâsyonla mücadeleyi öngörmemektedir. Enflâsyon, yani daha açık deyimiyle mal ve hizmetlerin fiyatlarında sürekli artış, bu enflâsyonun yarattığı bir sonuçtur. Enflâsyon demek değildir. Sonuçta ise olağanüstü pahalılıkla mücadelenin temel koşullarındın biri de, her sahada lüks tüketimi kısarak tasarrufa teşvik, carî giderleri azaltmak.

NACİ T. USAR (Gazi Magusa)(Yerinden)- Sağlıklı gelir kaynak-larını artırmak.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Sağlıklı gelir kaynaklarını artır-mak ve üretime dönük yatırımları büyüterek hızlandırmak.

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa)(Yerinden)- İstersen beş, altı kalem daha var*

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Şimdi sağlıklı gelir kaynaklarını artırmak ve üretime dönük yatırımları büyüterek hızlandırmak ne kadar mümkündür.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Onu siz bileceksiniz. Çünkü hükümet-3 ni2. Değil mi?

A^PAY DURDURAN (Devamlâ)- Dinle^^yi öğreneceksiniz efendim. Yavaş, yavaş. Öğreneceksiniz.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Tabii, tabii. Sizinle beraber.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Öğreneceksiniz. Sağlıklı gelir kaynaklarını artırarak üretime dönük yatırımları büyüterek hızlan-dırmak, Sovyr^ler Birliğinin 1930'lara kadar uygulamış olduğu çok 3iki ve gerçekten bilimsel plânlarıyla mümkün olmuştur ve plân fikrinin dünyaya yayılmasının nedeni de ^^dur. Bu hızlı kalkınmadır. Bu ülkede bila ki plânın şampiyonu olmuştur ve dünyaya plânın reklâmını yapmıştır ve ondan sonra da liberal ekonomi şampiyonları bile plânlı kalkınmayı, tabii kendilerine bir de plân bulunsun şeklindedir onlarınki. Plânlı üretimden bahsetmezler. Böyle bir kalkınmayı savunmak mecburiyetinde kalmaları ve sosyal ve siyasal olaylardan ^ soyut bir plân modelciliğini dünyaya bugün lânse

../ 1410..

- 1410 -

etmeleri hep bu plânın başarısıyla Slçülmektedir. Ne kadardır? En yüksek oranlar, %12, 13, 14. Uzun vadeler i içerisinde ele alındığında dönem dönem, en hızlı kalkınma dönemlerinde I4'lerden bahsedilebilmektedir. Bizde ise enflâsyon, fiyat artışı ise ve bunun sadece ve sadece anlamı bu kadarsa burda söylendiği gibi, daha açık bir deyimiyle buysa enflâsyon, o zaman demek ki bu sağlıklı gelir kaynaklarını artırmak ve üretime dönük yatırımları büyüterek hızlandırmakla varılabilecek hedeflerle varıla-bilmiş olanlar karşımızda %13'ler, I4'lerdir. Bu da hangi koşullarda gerçekleşmiştir? Tam plânlı bir ekonomide, tam plânlı bir kalkınmayla gerçekleşebilmiştir. Bizdeki nedir? %60, %50'yle 6ü arasında bir enflâsyon. Kesin %15'i, bir de ben cepten vereyim %1, kesin %15'i, ne kalır geriye? %35, korkunç bir enflasyon oranı. En kabadayıları bile Türkiye'de %20'lere, 25'lere indireceğiz diye övünecekler ama dönün enflasyonun hissedilmediği dönemlerde enflasyon %10'u aştı mı artık bir sosyal felâket halini almaktadır. Yani %30 dediniz mi üç katlı sosyal felâketle gene karşı karşıya kalırsınız. Şimdi bu üç katlı felâketi de hangi Önlemlerle giderecekmişiz? Lüks tüketimi kısarak, tasarrufu teşvik edecekmişiz, carî giderleri de azaltacakmışız.

../ 1411..

- 1411 -

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; işte kaynağı dışta olan enflasyonu içte bu altmış %edi milyar ki bir kısmın da gerçekleşeceği belli değil, bu BOtçeyle bu şekilde Önleyeceğiz ve %35 oranında daha geri çekerek enflasyonla mücadele etmiş olacağız. Bunlarla varılacak bir şey yoktur. Bunlarla varılacak bir yer yoktur. Once Türkiye'den buraya gelen nedir, bunun tanımının yapılması lâzım, ondan sonra enflasyon yaratacak nedenleri bu ülkede bulup üzerlerine gitmek lâzımdır. Türkiye'den Türk Parasının değer kaybetmesi şeklinde buraya yansıyan faktörleri bizim etkilememize olanak yoktur ekonomimizin küçüklüğü bakımından. Merkez Bankasının Türkiye'de olması bakımından bizim elimizde bPyIe bir olanak yoktur. Bunu bir kenara koymak zorundayız. Türkiye'den, diğer biçimlerde Türkiye'den yapılan ithalâtla ^elan enflasyon ve ithalât kararlarıyla gelen anflasyonla mücadele edecekseniz bunun %1, hade etkisi olsun toplamda, bunların üzerinde uğraşırsanız ancak bir şeyler yapmış olursunuz, gerisi iç kaynaklara gitmektir. Bunu da bardaki ifadelerle bütçeye hamdetmek tamamıyle monetarizmi kabul etmek demektir. Monetarizmdir bugün bunu emreden, I^F'dir bugün bunu tavsiye eden. Kısın bütçelerinizi, k sın carî harcamalarınızı, vermeyin memura, işçiye parayı, t sarrufları kısın, enflasyonu önleyin. Bunu öP^tlüyor b.ze muhalefet.

NACi T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Yok canım, yok canım.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Okuyayım mı,burda yazıyor. Demin okudum, bir daha mı okuyayım?

NACİ T. USAR (Devamla) - Bir carînin manasını bu kadar alıp da gitmeyin.

../ 1412..

- 1412 -

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Carî de bnrda tanımı yapılmış olan bir şeydir, başka bir şey midir?

NAC^ T. USAR (Devamla) - Kimdir kavgayı veren, cepleri doldurmayın, sübvansiyonları kısmayın kavgasını veren kimdir bu memlekette? Siz mi biz mi?

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - %25'e dUşUrüleni kendi yazdı kendi hükümetinin bütçesidir, bizim değil ki. Kendi yazdı, nasıl düşürecek o zaman.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden) -Düşürmeye çalışılacak.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Ha, çalışılacak.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Bunların bir şey ifade etmediği aşikârdır. Az önce Sayın ErgÜn Vehbi burdan konuşuyorlardı, bize bütçe açıklarının yani bu borçlanmanın nerden olacağını söylüyor-lardı. IMF politikasını bize uygulamamamızı tavsiye ettikten s)nra dBnüp bir de nerden bulacaksınız diyor. Nerden bulacaksınız diyince okudum Bütçe gerekçesine yazdıklarını ve dedim ki dışardan, IMF'den borçlanacağız. Güldü. Yani kendi ifade ettiğine güldü. İç borçlanmanın ne olduğunu bilen, iç borçlanmanın neyi ifade ettiğini bilen burdaki kalemin nasıl karşılanmasına çalışan insan kalkar da bByle bir ifade yaparsa yüksek faiz, düşUk vadeyle dış borçlanma demektir bunun anlamı d^rse, bunun bir tek şeyi vardır bugün uygulamada olan, o da IMF'ye bir iyiniyet mektubu yazarak dış finans kaynaklarından borçlanacaksınız. KKTC bunu yapacaktır dediğinde güldü. Gülünce gülünç bir şeyi niye Hneriyorsunuz diye ben de goldüm. Gülmenin üzerinde bir de ben güldüm, bunun üzerine. Bu devlet nerden borçlanabilir? İç borçlanmalar, bunu Bütçe Komite-sinde olan bir kişi bildiği gibi sokaktaki vatandaş da bilir. Herkes bunu tartışır. Heyetler gider gelir, konuşulur.

../ 141%..

- 1413 -

Ve bu iç borçlanmanın Ziraat Bankasından iki devlet arasında yapılan anlaşmalarla yapıldığını bilir. Bunun enflâsyonla ilişkisi veya bütçenin denkliğiyle ilişkisi ve sairesi, ve sairesi nedir?

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa)(Yerinden)- Okursan öğrenirsin.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Bunu birbirine bağladığımızda hemen ^^üküa de geliyor arkasından.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Biraz araştırırsan onu da öğreneceksin

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Açık bütçeyle enflâsyonu teşvik ediyorsunuz. Bütün kusur devlettedir.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Doğrudur.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- IMF politikası bunu, son yirmi yıldır devamlı söylemektedir. Enflâsyonu kim yaratır? Devletin açık bütçe politikaları, harcamaları ve sairesi. Başka? Başka biri yok. Enflâsyon ne zaman hissedildi? Büyük bunalımların dönemine geldi-ğimizde, gelelim Amerika'nın büyük bunalımdan yıkılma noktalarına geldiği döneme. Devletin harcamaları, carî harcamaları açık bütçesi mi yarattı bunu, yoksa sermaye sahiplerinin ölçüsüz harcamaları mı ye-attı?

ERGUN VEHBİ (Devamla)- İkisi de, ikisi de. Müdahale edin o sermaye sahiplerine. Hükümetsiniz. Allah, Allah. Bize ne söylüyor anlamadım.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Sizin söylediklerinize yanıt veriyoruz efendim.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Size söyliyeyim kızım, sen anla gelinim.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Söyleyeceğinizi bilerek söyleye-ceksiniz ve doğru konuşacaksınız efendim. Doğru konuşacaksınız.

../ 1414..

- -

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Bize söylediklerini Hükümete söylemek istiyorsun.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Söylediğiniz sözlerle yapmak istediklerinizi anlama becerisini göstereceksiniz. Göstermezseniz bunları da biz eleştireceğiz.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Hükümete gelince bizi eleştirirsin.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Siz bu ...

ENVER EMİN (Lefkoşa)(Yerinden)- Sizi anlamaya davet ediyoruz işte.

ERGUN VEHBİ (Devamla)- Evet, teşekkürler.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa)(Yerinden)- Yahu bereket versin ki hoca çıktı da anlatır bize.

ALPAY DURDURAN (Devamla)- Ama anlamaya niyetiniz yok ki. Ben tutanaklara söylüyorum zaten.

BAŞKAN - Devam edelim lütfen.

NACİ T. USAR (Devamla)- İstersiniz çıkalım yüklenelim. Odur. Dürtersiniz.

ÇETİN VEZİROGLU (Gazi Magusa)(Yerinden)- Görevindir.

NACİ T. USAR (Devamla)- Dürtersiniz. İşte çıkacağız, söz

aldık.

ÇETİN VFZİROCLU (Devamla)- Tabii yahu.

BAŞKAN - Lütfen karşılıklı konuşmayalım kardeşlerim. ERGUN VEHBİ(Devamla)- Yani, hükümet gibi konuşması lâzım.

Yok ki hükümet bizmişiz gibi konuşacak. Hükümet kendi. Hükümet gibi konuşsun.

BAŞKAN - Lütfen dinleyelim. Ciddiyeti bozuyorsunuz.

../ 1415..

- 1415 - ' " ' ALPAY DURDURAN ,3evamla)- Sayın Başkan, sayın milletve-

eri; bu saptamalarla yapılacak elan eleştirilerden bir .(r VT çıkmamaktadır. Tutulan h?rçpy insanın Pİln^e ^

r a:.. rı niye söylüyoruz tartı^MasiKi açıyorlar, i, nCkünets^ni2 siz, hükümet gibi konulun. Ama ben istediğimi

yleyeVilirİM. Yok, sSyleyeNezsiniz her İstediğinizi. Burda söy-lediğiniz herşey eleştiriye tabidir. - 'jj

KRGUN VEHPİ (Devamla)- Gayet tabii.

ALİ AY DURDURAN (Devamla)- Siz nasıl bu particin adı.^ Racar -leştirmeye tabi tutulmasını uygun görüyorsanız, sizin de her 6cy-

şey eleştiriye tabidir ve eleştirileceksiniz.

^aCUN VEH5İ (Devamla)- Gayet tabii.

A-PAJ L^ID^R^M (Devamla)- Bu sözl^^in ilerisinde t 'ıramda ^^r de iddia vardır. Şimdi, İlkemizde ^hallasa^i^ -5 buna dahil edildi. Thallasamia hakkında ülkemizde ynpıiy^k.^

nedir? Thallasamialı var mı, yok mu diye her yurttaş jMtlaka j geçmektedir. Bu devlet bunu kararlaştırmıştır ve Güney'den

t ^r ki, Türkler Thallasamiaya karşı mücadelede en önemii adımı : tLÎar. Şimdi, bizim kürsümüzden karşı iddia. Thallas^^danın Güney'de ''ü ^zınd^^ siz ne yapıyorsunuz? Aynı zamanda bir iddia daha buna. ''-er^'dc vo Avrtp&'da Thallasamia yok, orda bunlar araştırıİAyor ' '.ar te&bit ediliyor, metotları icadediliyor. Hiçbirisi de değil, İngiltere'de de var, Avrupa'da da var Thallasamia,

brtn'ta da var, Güney'de de var, Kuzey'de de vardır. Mücadele vSntemlerinden bir tanesi ülkemize getirilmiştir ve çok önemli . n lir tedbirdir. Thallasamialı olduğunuzu lâborat^var testiyle

^anıklayacaksınız, olmadığınızı kanıtlayacaksınız ve ona gore kararı vereceksiniz Thallasamialı çocuk yetiştirmemek için.

^^ jsterseriz yine evlenebilirsiniz. Şimdi, insanın merhamet yüzü t Merhametle devlet yönetilmez. Ama biz, merhamet, karşı-.zdskilere ho$ &3rünme ve saire, ve saire sorunları ele alırsak

bir yer yoktur.

?

' j-

../ 1416.. ,

- 1416 -

Bu devletin yükümlülüğü nedir? Nereye kadardır? Her canı isteyen gelecek ve benimkini tedavi ettir. Halbuki bu devletin birinci gHrev^ muhtaç olanlara yardım etmektir. İkinci görevi bi ün topluma yardıma çalıçnak, üçüncü görevi, adım adım gelmektedir bu, daha LBzla insana yardım etmeye çalışmak en son tek kişiye ^^l^ek. Muhtacın dışında ise tek kişiye gelmek. Bu aşamalardan geçmeden bir devletin karar vermesine olanak yoktur, harcama yapmasına olanak yoktur. Ama biz eğer bilimsel hareket etmek, ciddi hareket etmek istemezsek bütün davranışlarımızı dağıtırız hiç kmısaye de hizmet edemeyiz. Herkese hizmet edermiş gibi yaparız, her isteyene kafa sallarız ama ondan sonra da verilen sözleri tutmamış olmakla ve hiç kimseye yardımcı olamamakla önemli, toplumumuzun çıkarlarını da ihmal etmekle karşı karşıya kalırız. Bu gibi konuları eleştirirken çok dikkatli davranmak gerek-meKtedir. Toplumun gereğini etkileyen konularda tedbir alamayacak kadar bütçesi fakirleşmiş olan bir devleti masraf bütçesi diye suçlayacaksın. Hastalıkları yaymada çevre kirlenmelerinin baş rolü aynadıgı konularda bu devlet tedbir alamayacak duruma düşmüş durumdadır. Çevre sağdığı için böldüğü,dilimlediği bölgeler için sinekçi bile +ayin edememekte. Böyle bir çevre sağlılığıncan uzakta olan )ir devletten ondan sonra da şikayet edeceğiz carî harcama-arla israf kapısı açıyor vesaire, vesaire. Ama ondan sonra

ua gel daha da yüklen,daha da yüklen diyeceksiniz. Tedavinin de bir sınırı vardır. Neyi kazandıracağınızı da hesaplamanız gerekmektedir. İngilter^Üe tedavileri bu^Aarıa örneğidir, Sağlık bütçesinde ortaya koyduk. Türkiyd^eki tedaviler bunların bir tanesidir vesaire. Bugün assLaneye kadar gidemeyecek durumda olanların durumları ortada dururken İngilterede son çıkan tedavi usullerini uygulamak için bdle devletimiz masraf yapmaya itilmektedir. Bun^r terk edilmesi gereken konul rdırlar. Biz Thallasamialıler konusunda da bu devletin kendine düşen, görevi gücünün de ötesinde yerine getirmekte olduğunu görmekteyiz. Bunun için tedbirler alınmıştır. Bunun için doğmadan çocukların durumlnrınır izlenmesi olanak^rı yaratılmaya çalışılmaktadır. Bunun için merkezler üzerinde durulmaktadır. Birçok tedbirler alınmıştır. Dahası da alınacaktır.

.../1417.

' 1 1417 -

Sayın Başkan, sayı% milletvekilleri; Kalkınma Bankası da konuşmamın bpşında belirttiğim gibi Türki^ usulü bir müessesedir. Ansızdan anahtar, sorunları ne çözecek? Kalkınma Bankası çSzüverecek.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa)(VeYİndan)-Turizmi uçağın çözeceği gibi.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Turizmi uçağın çözeceği gibi. Bunun da iddiası kimdenZ

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - Hükümetten.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Açalım biraz o bütçe konuşmalarını ve saireleri aynı iddiaların sahipleri bugün uçağı almayın diyenler gene uçak alınsın...

ERGUN VEHBİ (Devamla) - İki tane.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Ama uçak alınması için gerekli şartların yaratılması, gerekmektedir. Uçakn nasıl kullanılacak, kimin tarafından kullanılacak hangi amaçlar için kullanmlacakR Bunlar karar verilmeden uçak alınmayacaktır. Uçak alıp da turizmi çözeceğiz diye bir iddiada bulunan yok. Siz vehimlerle hareket ediyorsunuz, Vehimlerle Uçak alınacaktır diye yazıyor burda. Ama siz bunun herşeyin : uçağa bağlandığını iddia etmekte,sadece vehim-lerinizle ^hareket ediyorsunuz.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Siz yazdınız. ALPAY DURDURAN (Devamla) - Ve uçak da daha alınmış değildir. j ERGUN VEHBİ (Devamla) - Hükümet yazdı. ALPAY DURDURAN (Devamla) - Hükümet yazdı. Başka bi^ey

3^apmayacağız, uçağı alacağı^ koyacağız buraya, hergey hallolacak Mi dedL Böyle bir iddia yoktur.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - İki tane daha alın.

.../1416.

- 1418 -

BAŞKAN - Lütfen karşılıklı konuşnayalım efendim. Binleyelim ondan sonra siz cevaplarsınız.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Hüsnü kuruntu bile değildir bu. Sadece kuruntu.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Hüsnünün kuruntusu.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Kalkınna Bankası da böyle birşey Kalkınma Bankası kurulması bir bankalar sisteminin parçasıdır. Kalkınma Bankası olmadan da kalkınılır. Kalkınma Bankası olarak da kalkınılmaz. Onun için Kalkınma Rankası bu ülkede ilk defa 1976 yılında gündeme geldi. Yasa Tasarısı da geldi Meclise ama görüşülmeden kadük oldu gitti. Neden? Gayet açık. Koşullarını yaratmadan Kalkınma Bankası diye bir isimle bir yere varmanın olanağı yoktur. Filan yasa. Kuruluş Yasaları geçsin. Kuruluş Yasalarını savunduk. Ama Kuruluş Yasası geçti, savunması, Kuruluş Yasalarının nasıl geçirileceği hakkında sorular sormadan nasıl olacağına karar vermeden elbette ki olacak değil. Kalkınma Bankası için de konuşulurken, Kalkınma Bankasının

.../1419.

- 1419 -

kaynaklarının ne olacağını, bu kaynakların ne zaman yaratıla-bileceğini de birlikte dügUnerek hareket etmek gerekmektedir. Bu yanlıg iddialardan vazgeçilmelidir. Kalkınma Bankası kur. Vaziyet berkemal. Yoktur öyle birgey, Uçaktan bahsedilince bu paralar hassastır dediler. Hassasiyetin nerden geldiğini pek çıkaramıyorum konugmadan ama hassas §eyler sevimli görünü-yorsa bazı insanlara hepsi de bunun bağına ü§ü§mek istiyorsa o ayrı bir konudur. Böyle bir hassasiyet dışında İhtiyat Sandığı paraları, Sosyal Sigorta paraları, bu paraları sağla-yanlar için önemlidir. Bunların önemine dikkat edilerek elbetteki harekep edilmesi gerekmektedir. Ama bu paraların KalkLnma Bankasının kaynağı olarak düşünülmeye başlanması ile de oturulup düşünUlmesi gereken başka konular ortaya çıkmaktadır. Bu önemli olan paralar gerçekten ekonomimize katkıda bulunacak paralar olmalı ve bu paralar değer kaybetmeyecek kadar kârlı bir şekilde çalışabilmeli, topluma genel olarak kalkınma yönünde katkılarda bulunurken aynı zamanda kendi kendini koruma olanağı da bulabilmelidir.

NACİ T.USAR (Gazi Mağusa)(Yerinden) - Hatta büyümelidir.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Hatta büyümelidir. Bunlar birlikte ele alınacak ve banka üzerinde onun için durulacaktır, ^ugün çeşitli düzeylerdesosyal fonların bir banka kurması için değerlendirmeler yapılmaktadır. Bütün bunlar göm^ülüp değer-lendirilecek ve ona göre kararlaştırılacaktır. Bunun adının Kalkınma Bankası olmasına da gerek yoktur elbette. Ama olabilir de. Bu fonlar hakkında karar verebildiğimiz zaman ve bunların hem çalışana hem de ekonomimize katkı sağlayabi-leceğine karar verilebildiği anda bir de bu fonların topar-lanmasının yaratacağı sorunları da birlikte teraziye koyup

.../1420.

- 1420 - ' " '

değerlendirerek uygulanması için çalıgmalar sürdürülmektedir. Bunu dile getiriyorum. Begparmak'a 15 megahatlık bir gaz türbini daha kondu dendi. Bu konuda soruşturduk, reddedildi, bu yoktur dendi. Herhalde olan bir gaz türbinine yoktur denmez bize. Onun için biz böyle bir Arabın getirdiği ve monte ettiği bir gaz türbininin olmadığı inancına vardık şimdilik.

ERGUN VEHBİ (Lefko§a)(Yerinden) - Bir daha aragtırın.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Peki, bir daha aragtırmamızı istiyorlar, bir daha araştırırız. Ama yoksa o zaman Sayın ErgOn Vehbi gelip burda sözünü düzeltir.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Tabii düzeltiriz.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Düzeltmese de olur ya. 42 milyon var diye bir söz vardır orta yerde. 42 milyon Bolar rezervimizin olduğu söylenmektedir. Ve bu da eleş-tirildi, 42 milyon Dolar rezerv olması önemli birgeydir. Buna dayanarak birçok düzenlemeler getirilebilir. Once gunu belirtmem gerekiyor ki bu 42 milyon Dolar kimsenin değildir. Bu 42 milyon Doların sahipleri vardır. Bir sahibi yoktur. Hükümet de sahibi değildir bu 42 milyon Doların. Bu 42 milyon Doların üzerinde tasarruf hakkı vardır Hükümetin belirli sınırlar dahilinde ve Bankacılıkla ilgili hukukumuzun yarattığı ükünlülükleri de dikkatle gözetmek koşulu ile ancak söz hakkı vardır.

.../142i.

- 142i -

Onun için 42 milyon Dolar vardır deyip de bunu fazla büyüt-menin de olanağı yoktur. Ama yok saymanın da olanağı yoktur. Nerden geldi bu 42 milyon Dolar? O Türkiye'den ithal ediliyor, Türkiyeden ithal ediliyor diye zaman zaman enflasyon zaman zaman başka bir§eyleri bağladığımız Türk Paralarının satıgı ile elde edilmiştir ve bu kınanıyor. Gittikçe değer yitiren bir parayı bu sistem dövize çevirmigse bu sistemin içerisinde yapılabilecek olan en iyi geyi yapmıştır. Çünkü bu yapıimamıg olsa idi yıllardan beridir yapılmakta olan birikimlerin bugün üçte bir değerine inmesini kabul etmek zorunda kalacaktık. Onun için bunun yapılmasını olumsuz saymak yerine olumlu saymak gerekmektedir.Ancak eleştirilerin sırasında belirt-tiğim gibi olumlu artı olumlu artı olumlu eşit değildir olumlu. Belli değildir ne olduğu. Yüz tane olumluyu altaita koyarsınız bu aritmetik değildir. Sonunda çıkan negativ bir^ey olur. Tek tek hiçbir iyiyi toplamanın olanağı yoktur osyal olaylarda ve ekonomik olaylarda. Onun için bunu olumlu olarak kaydederiz ama bu olumluyu başka olumlularla toplasak bile yine olumlu sonuç vereyeceğini de söy&eyemeyiz. Bu parasal mekanizmalar sürekli eleştirilmektedir. Devlet Başkanından Hükümetine, Hükümetinden partilerine kadar hepsi eleştirmektedir. Bir an önce bu konudaki tartışmaları bir scıuca ulaştırmak zorundayız ve bHyle arada sırada yan ürün olarak olumlu şeyler yaratsa bile bir çözüm yolu getirerek bı ılardan kurtulmak zorundayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir bütçe eleş-tirisi sırasında ölçüleri kaçırıp bunu Toplumcu Kurtuluş Lartisine sataşmaya kadar götürdüler ve hatta Yeni Doğuş Partisi bırakın olumluyu, yalnız eleştirilecek olan Toplumcu Kurtuluş Partisi şeklinde eleştirisini de yaptı. Onun için bu söylenen sözlerin didik cidik edilmesi ve eleştirilmesi mutlaka gerekli idi. Onun için bu eleştiriyi ben de onların eleştirilerine karşı yaptım. Söylenen sözlerin yekününü aldığımızda bir sonuç ortaya çıkmıyor. Onun için bu kadar konuşmaya değmezdi bunlar. Maalesef ciddi bir eleştiri bugün bu ülkede bir açıdan yapılmamaktadır. Hangi açıdır bu? Plân-cılığın babası olan görüşlerin açısından bugün bu pikede

.../1422.

- 1

1

22 -

siyasal ve ekonomik uygulamalal eiegtirilmemektedir. O bu toplumun bir eksikliğidir Ve bu eksikliğini dolduracak birisi de yok Maa-tsef bu anda ülkemizde bir demokratik eksikliktir. O burjuva demokrasisi deyip de eleştirilmiş olan demokrasilerden bir eksiğimiz vardır. 0. eksiğimiz açısından eiegtirilmemektedir. Bu eksiliği biz hisseder kabul edsd^ ve bu eleştirilerin olmasını

dileriz, Tabn burjuva demokrasisi sözkonusu olduğunda txyjuva lâfını biz eger kınamak için söylüyorsak ona da söyleyeceğimiz sözümüz vardır. Demokrasi çok partili demokrasidir. Bu . burjuvazinin kapitalizmi liberal ekonomisiiL= merkantilzimden başlayıp giddrek ulaşması ile ortaya çıkmı§ olan bir rejirdir ve burjuva demokrasisi dene-bilir, denmektedir. Ama bu demokrasiyi bu ifade edilen gerçek varlığı, maddesel, nesnel varlığı eleştirmek için kullanılırsa söyleyeceğimiz sözler vardır. Bu demokrasi bugün hâlâ daha tatbikatta daha i/isi icah edilmeyen bir rejimdir. Bunu biz Toplumcu Kurtuluş Partisi olarak böyle kabul eder ve değerlendiririz. Bu aşamaya ulaşmıştır. Bunlar aşama aşama gitmektedir. Bunun daha iyisini yaratmak nasıl mümkün olur? Bizim görüşümüze göre bunun daha iyisini yaratmak artık değeri elinden kim alıyor üretenin ana bakmakla mümkündür. Yoksa çok partili olmayı reddetmekle yoksa özgürlükleri reddetmekle değil. Kim alıyor artık

.../1423.

J 1423-

değeri? Bugün artık değeri elinde bulundurmaya gücü olanlar vardır. Sermayedarlar gücü olan vardır Devlet bunlar almaktadır. Bugün tatbikatta olan sermayedarlar kaldırılmıştır, Devlet almaktadır artık değeri. Biz bunun demokratik bir gekilde ger$ekle§mesini ve çalışanların ve çalınanlarla beraber olan diğer kesimlerin de özgürce katılabildikleri kararlarla değerlendirilmesini öneririz. Bizim görüşlerimiz bunlardır. Bu açılardan biz bugüne kadar görüşlerimizi söyledik, eleştirilerimizi yaptık. Hdp bu açılardan eleştirilerimizi yaptık. Dileriz dem&krasimizin eksik yanları da tamamlansın ve özgürce görüşler ortaya konsun ve böyle işte o da geldi karşıma, ona da iyi birşey söyleyeyim, Teknolojiden üç kişi geldi onların da gönlünü alayım, söyle kendine filana da değinsin ha, deyip de mesajlarla notların arasına konarak her kesime selâmlar sabahlar çekerek eleştirme olmasın.

NACİ T.U5AR (Gazi Mağusa)(Yerinden) - On beş yirmi gdnden beridir o konuşma yazılı olarak hazırlandı ve yapıldı. Ne mesajcık, ne o, ne bu.

ERGİN ABDULLAH (Gazi Mağmsa)(terinden)- Doğü Akdeniz Üni-versitesi ile ilgili yaptığımız çalışmayı zannederim çok iyi biliyorsunuz Sayın Durduran.

NACİ T.USAR (Devamla) - Bilmaz,

EHGİN ABDULLAH (Devamla) - Bilginize gelmiş olması lâzım yaptığımız incelemelerin ve ayıp...

OZKER OZGUR (Lefkoşa)(Yerinden) - Bo^ver, boşver.

NACİ T.USAR (Devamla) - Bilmez.

.../1424.

- 1424 -

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Değmez zaten onun için boguna^söyleme.

ERGİN ABDULLAH (Devamla) - Böyle sSyleme, iddia etme Cumhuriyetçi Türk Partisinin eline çok fırsatlar geçmigtir.

OZKER OZGUR (Devamla) - Abesle iştigal etme Ergin, bırak.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Abesle igtigale devam edebilirsiniz benim hiçbir itirazım yoktur. isteyen istediği gibi konuşabilir. Bu kürsüde himsenin sözü kesilmez? ve dilediğini söyler. Yalan söyleme özgürlüğü de vardır. Ama ister yalan olduğunu kabul eder söylersiniz, ister başkasına yalan gelir söylersiniz, dilediğinizi söyler-siniz. Bu özgürlük vardır. Bunu kimseden esirgemeyiz. , Esirgenmemesi taraftarıyız da. Yalnız benim Cumhuriyetçi Türk Partisinin herhangi bir üniversite hakkındaki çalıgma-sından bir haberim yoktur. Bunu ben biliyor da saklıyor değilim. Ama istediğiniz iddiada da bulunmakta serbestsiniz. Bunlara da engel olacak değili^^ A^^ nabza göre şerbet vennf^te usta olduğunuzu herhalde hiçbir zaman reddedeme-yece^siniz. TegekkÜr ederim.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi nagusa)(Yerinden) - O da bir ustalıktır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Durduran. Söz sırası Sayın Naci Talât'tadır. Buyurun Sayın Usar.

.,./l425.

- 1425 -

fonlar için bu gerçeğin ggzBnünde bulundurulması, uçağın da istendiği anda likiditiye çevrilme olanağı olmadığmdan başka bir yatırıma bu paraların yönlendirilmesini söyledim.Orne^m dedim apartman alınmış olsa idi satnrnınız, paraya

tahvil ederdiniz, apartman alın demedim. Burdan çıkıp da benim sözlerimi tahrif etmeye eğer yalan özgürlüğü varsa...

ALPAY DURDURAN (Lefkoşa) (Yerinden) - Yalan söylüyorsun, o özgürlükten yararlanıyorsun.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Evet yani yararlanma ihtiyacı duyuyorsunuz ve çıkıp burdan benim söylediğimi tahrif edip yalan söyleyeceksiniz. Bu da başından zaten sizi mahkûm eder Sayın Durduran. Burdan bu kürsüden çıkacağız, birbirimizi anladığımız biçimde de olsa yine de doğru yanıtlamaya çalışacağız. Ben bu ıonl?rın uçak alımı yerine obür türlü kurulamamış olan 3dın^ ne dersen^ deyin,yatırım bankası deyin, sınai yatırım ve kalkınma bankası deyin,sadece kalkınma bankası deyin, kredi bankası deyin, endüstri bankası deyin ne derseniz deyin adına Ama devletin kendi kamu iktisadi teşebbüslerini finanse edebilecek, destekleyebilecek ve ihtiyat Sandığı, sosyal sigorta gibi fonların da x^hvoln?sını erezyona uğramasını önleyecek bir banka kurun ^^dik. Bizim önerimiz buydu. Uçak almayın, apartman elin söylediğimizi saptırmaya hiç gerek yoktur. Değerli üyeler enflasyonu biz tarif etmemişi?...

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Ettiniz efendim

.../1426.

- 1426 -

#

NACÎ T.USAR (Gazi Mağusa)(Yerinden) - Ergün Bey kısa bir açıklama yapacak efendim. Konuşmasına atıfta bulunulduğu için.

BAŞKAN - Peki efendim, Sayın Ergün V^bbi^yi dave& ediyorum. Buy#run^ ^

ERGUN VEHBİ (Lefkoga) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ^^^^^ biz s8yleyeceglp^zi^;^ÂZ. söyledik. Herhalde Hükümet adına bir yetkili kalkıp bizi yanıtlamaya çalışacak. Ancak ben çok kısa olarak bir iki, benim konuşmama yapılan atıfta ki yanlışlıkları düzeltmek istiyorum çok kısa olarak. Çünkü açık söyleyeyim ki Sayın Durduran'ın bazı konuşmalarına Genel Sekreterimiz Naci Talât arkadaşım yanıt verecektir. Ren, benim konuşmama atıfta bulunarak söylediklerini, açıkçası kusura bakmasın ciddiye almıyorum, hiçbir değeri yoktur. Bilimsel de değildir. Birbiri ile baştan aşağıya, ortadan sola, altından üstüne çelişkilidir. Dolayısıyle açıkçası yanı: vermek ihtiyacını da duymuyorum. Yalnız söyledik-lerinin çarpıttırılan kısımlarına çok kısaca düzeltmek bakınından birkaç şey söylemek istiyorum. 3u nedenle Sayın Naci Talat arkadaşımdan sHzU aldım. Ben demişim r ki uçak almayın da apartman alın. E, açalım zabıtları okuyalım. Ben uçak alınırsa risklidir, evet bir yatırımdır ama bu fonlar ihtiyaç halinde tekrar paraya çevrilebilir durumda hazır olmalıdır bu bilimsel bir gerçektir. Dünyanın her tarafında fonlar için özellikle ihtiyat Sandığı, sosyal si ıprta gibi her an belli bir amaç için kullanılmak mecburiyetinde olan

.../1427.

- 1427 -

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Biz söylemiyoruz, e^Ylasyonla mücadele edeceğini sizin hükümetiniz söylüyor Sayın Dprduran Bütün belgelerinde enflasyonu %25'e dnşüreceğinizi siz söylüyorsunuz. İçindesiniz bu hükümetin. Begenseniz de beğenmeseniz de,iytiğine de kötülüğüne de sahip çıkn^k mecburiyetindesiniz. Burda çıkıp da hem suçlu hem güçlü durumda konuşamazsınız. Bu hükümet e^er plânına, programınavebize Maliye Bakanının OKudu^u bütün belgelere enflasyonu %25'e düşüreceğim demişse siz herhalde enflasyonun nedenlerini hesaplamışsınızaır hükümet olarak. Türkiy^^en bize ithal edilen Türk Parasından dolayı gelen enflasyonu da hesaplamışınızdır ki karar veriyorsunuz ve diyorsunuz ki %25'e düşüreceğim ve bir de iddia ile ortaya çıkıyorsunuz ve diyorsunuz ki knder değildir, bu toplumun kaderi değildir. Aynen Maliye Bakanının sözleridir bu. Kaderi değildir enflasyon. Yani doğal bir afet değildir, doğal bir olay değildir. Tabii ki doğal bir olay değildir. İşte o saydığımız sebepler, birçok sebep. Müsriflik, yatırım azlığı, üretil noksanlığı, kapasite eksikliği, habire borçlanma açık bütçe, hepsi bunlar bu suçları doğurur ve "iufTatiou"dau gelen enflasyon sizin okuduğunuz kadarçık lir ^nlamd? değildir iktisatta. Sonuç olarak da o banknot basmasından da Bteye memleketlerde pahalılığı, işsizliği poıpalar ve ilâ-nihaye-ye de çıkarır. Siz yazıyorsunuz %25'e düşüreceksiniz diye. Nasıl düşüreceksiniz, nasıl düşüreceksiniz bunu çıkıp bize sizin izah etmeniz gerekir. Anlamadım ben bize soruyor. Siz diyor, yazın diyor. E, siz yazdınız hükümet olarak, siz yazdınız %25'e düşüreceğiz dediniz. Siz söyleyin bize,mecbursunuz, çıkacaksınız bu kürsüden! enflasyonu %25'e nasıl düşüreceğinizi söyleyeceksiniz. Yağma yok, kaçamak yok. Tahribata devam edersek konuşmamızı bitiremeyeceğiz. Onun için ben kısa kesiyorum. Yalnız son söylediği bir konuya değinmek istiy rum. Yalan Özgürlüğü var. Herhalde yalan özgürlüğü oldugundanr dolayı,

.../142e.

- 142J -

- - .3 ^ ^ ^ ^ HHKHmet arasındaki ihtilâflardan dolayı Sayin Durduran kime sordu bilmiyorum ijma kendisine Hükümetin enerji ile ilgili Bakanlığı herhalde yalan söylemiştir. Yalan özgürlüğü vardır. Yani bir santral monte edilme-diği söyltndiğine göre Sayın Durduran'^ burda bir anlaş-mazlık var. Bunu bir defa Hükümet kendi arasında gözsün, halletsin. Ondan sonra bu kürsüye gelsin ^ayın Durduran da bizi yalancılıkla itham etsin. Yani Ergün Vehbi çoktı kafadan attı, Teknecik^e bir santral daha ilâve edildi dedi yalan söyledi. Yok, ben yalan söylemiyorum. Ya siz yalan söylüyorsunuz, ya da birbirinizden haberdar değilsiniz. Açın sizin kendi programınızı ve enerdi kısmına bakın kendi programınızın. 1 Hkim 1985 Salı günü yayınlanmig olan,Resmi Gazete'de çıkmış olan sizin Hükümetinizin Geçiş Yılı Programı-nızın 576. sayfasını açın ve okuyun. "Enerji Sektörü; (a)Enerji. Bölgemizde elektrik iletim ve dağıtım işleri Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunca yürütülmektedir. Elektrik enerjisi gereksinmemiz Güneyden karşılanmakla birlikte bölgemizde iki tane 30 MVA gücünde gaz türbinli santral mevcuttur." Çok güzel. Birisi DikmedÜedir, birisi de Teknecik'tedir. Biz zamanında gittik, gezdik ^e, gördük de, çalıştırdık da, demestrasyon da yaptırdık ve herkes de bijir ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilânı sırasında da ba ağı bir enerji bunalımı vardı bu memlekette. Bu iki tane otuzar MVA'lık türbinin çalışamayacağını, yeterli olama-yacağını, eğer bir bunalım çıkarsa devreye Suidi Arabistan'dan tankerlerin sürekli birinin gidip birinin gelmesinin gerektiği söylendi, yazıldı, çizildi ve ondan sonra da yeni elektrik santralı gereksinimi ortaya çıktı. Bu otuz MVA iki tane santral Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden çok önce oraya monte edildi. Devam ediyor. "Ayrıca on beş MVA gücünde ek bir ünite daha monte edilmiştir. Montaj çalışmaları Nisan İ985'te tamamlanmı^ olup bu üniteyi sisteme bağlayacak 11/&6 KV trafonun kablaj ve test çalışmaları halen devam etmek-tedir. Kim yalan söylüyor? Re zaman monte edilmiş? Nisan

.../1429.

- 1429 -! I

1985'te. GHkten zembille mi indi? If KV'lik ek trafo, gaz türbini trafosu. Ve Teknecik'tejöteki otuz MVA'tın yanına monte edildi. Montaj çalıgmaları da halen devam ediyormuş, kablo çalışması.

Konuşurken incelikle birşeyi bileceksiniz, araş-tıracaksınız, başkalarını da itham ederken doğrudan itham ederken. Bak biz çıktık, kişileri itham etmedik. Biz siyasal amaçlı görüşlerimizi ortaya koyduk, kendi politi-kamızı ortaya koyduk, beğenmediğimiz kısımları vurguladık. Am^ siz bizi, kendi programınızı okumayacaksınız, bilginiz olmayacak veya eğer okudunuzsa çıkıp burda bile bile yalan söyleyeceksiniz ama bizi yalancılıkla itham edeceksiniz. Böyle şey olmaz. işte açık, Sayın Durduran'ın konuşmalarını dayandırdığı gerekçeler burdan hepinize söylemiş oluyorum. Gaz türbini santralı bu memlekete nasıl gelmiştir, kim almaştır, nasıl sessiz sedasız monte edi&miştir, hangi bütçede, hangi fondan ödenmiştir, Hükümet çıksın yanıtını ^^rsin. İnkârla, yalan dolanla hiçbir yere gidilmez arKadaşlar.

FADIL ÇACDA (Girne)(Yerinden)- Hesap versinler.

ERGHN VEHBİ (Devamla) - Bu hesabı verecekler.

.../1430.

- 1430 -

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ergün Vehbi. Buyurun Sayın Naci Talât.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) - Sayın Başkan, sayın n^lletvekılleri; tabiî tartışmanın temelini ve özünü bilmeyen iyınivttli birtakım aydınlar, bu tartışmayı

^uklarınd^ dışarıdan, ütülürler. Ar^n i^rler, ne oldu İnmhuri ' t-' Türk Fart^rine ve bu T^^^ Tcu Kurtuluş

^^ ^ine 'r ^ r^^rü^r, bl^hjrl^rTne g^-'r. - ^^ hayıflanır lyinıyetli ayaınlar.

ATAY CAFKR UREL (Girne) (Yerinden) - Hayıflanmaz, hayıflanmaz.

NACİ T. USAR (Devamla) - İşin özüne Ririlmediği ^ürecG bu çekişmenin, çatışmanın veya politik^karşıtlaş-man^n özünün nereye dayandığı araştırılmadığı sürece de bu gibi hayıflanmalar uzar gider. Ama gönül arzu eder ki bu çatışmanın, bu politik^karşıtlaşmanı^ Ulusal Birlik Partisini rahatlatan bu olgunun altında yatan gerçek nedenler iyice araştırılır.

Biz eleştirilerimizde Toplumcu Kurtuluş Partisine ^^'lik bir pay vermekteyiz. Başbakan vc Bakanlar sayısı on bir. Bunlar içinde Toplumcu Kurtuluş Partisinin yeri üç. Cumhuriyetçi Türk Partisinin, Ulusal Birlik Partisi Toplumcu Kurtuluş Partisi koalisyonuna ilişkin yaptığı eleştirilerde Toplumcu Kurtuluş Partisine düşen pay, ^^^

11 Buna rağmen Toplumcu Kurtuluş Partisi ^^'lik bir sorumluluk alarak...

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden) Sorumluluk müşterektir Sayın Naci Talât.

NACİ T. USAR (Devamla) - y^/lik bir cevap yetiş-tirme gayreti içine girerek, biz: esas uğraşmak istediğimiz ana hedeften; yani bu memlekette sermayenin örgütü olan, yani bu memlekette sağ ideolojinin temsilcisi olan, yani

.../1431.

- 1431 -

bu memlekette emekçi halkı\ çektiği bütün çileden birinci derecede sorumlu o^an Ulusal Birlik Partisi ile uğraşmaktan alıkoyarcarına ayak içinde karıştırıyor. Sayın Durduran'a burada söyleyeceğimiz budur. Bırak bizi sen, fazla gelme, her söylediğimizi kendi üstüne alma. Bizim Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak, emekçi halkın kitle partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak karşımız-daki hedef sermayedir, onun partisidir, onun iktidarıdır. Sen bir politik karar verdin, sen bir politik karar verdin girdin.

ATAY CAFER UREL (Girnej (Yerinden; - TopluMcu Kurtuluş Partisindedir yani.

NaCİ T. USAR (Devamla^ - Alls- badıçlasın şimdilik sizdendirler. Sen bir politik karar verdin, Hükümete girdin. Bu politik kararının sorumluluğu sana aittir. Ama böyle bir politik karar verdin diye Cumhuriyetçi Türk Partisinin vaktiyle senin yaptığın gibi iktidar güçlerini, onun politikasını, felsefesini ve bütçesini eleştirmek için kürsüye geldiğinde, herşeyi üstüne alarak bu yapılan eleş-tirileri geri püskürtmek gibi bir psikoz içine girmen de abestir, gereksizdir, başka bir kelime kullanmak istemiyorum.

OZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerinden) - işgüzarlıktır.

NACİ T. USAR (Devamla) - Aldınız bir polAik karar girdiniz efendiler. Zamanında siz UBP-DHP-YDP koalisyonu döneminde...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Mağusa) (Yerinden) - YDP?

NACİ T. USAR (Devamla) - TBP koalisyonu döneminde. Kurucu Meclis döneminde muhalefet partisi iken, kürsülere çıkıp görüşlerinizi ortaya koyardınız. Belli düzeyde görüş-lerimiz arasında paralellikler vardı. Hangi sihirli deynek, hangi politik olgu veya sosyo-ekonomik gelişme değişiklikler yaratmıştır ki bugün, vaktiyle sizin yaptığınızı ve bırakıp terkettiğinizi devam ettiriyor diye Cumhuriyetçi Türk Partisi, Cumhuriyetçi Türk Partisinin karşısına çıkıp Cumhuriyetçi Türk Partisine yaptığı eleştirilere güvensizlik, inançsızlık ve başka şeyler yakıştırmaya, hamletmeye uğraşıyorsunuz?

.../1432.

'

- 1432 -

Politika süreğen bir olaydır. Bir süreçtir. Nasıl ki bir arkadaşım bizim parti kurullarında verdi bu Srneği, bu Meclise de bu örneği vererek tutanaklara geçirmek istiyorum; nasıl ki bir çocuk babasını onu onikinci yag gününde kucağına alıp öptü diye sevmez-se, ama babasını ta bebeklik çağından bir süreç içinde g^^sterdiği yakınlıktan HtürO seviyorsa, politik partiler ile halk arasındaki ilişki de böyledir. Politik partiler de bir süreç içinde kendi-lerini halka sevdirirler ve halkın güvenini kazanırlar. Bu güven kopukluğunu davet eden politik hatalar ve girişimlerden dönülmek isteniyorsa bunların yolları CTP'ye veya başka siyasi organlara saldırmaktan geçmez. Bunların başka yolları vardır. Sayın Durduran Ğ^B^^ere^et versin, çıkar bu kürsülere de CTP'nin sosyalist kadro-lardan oluşan bir parti olduğunu bize hatırlatır . İyi ki Sayın Durduran var da bize arada bir sosyalistliğimizi hatırlatır. Yoks^^ iyice bu işi unutacaktık.

Sayın arkadaşlar; sosyalist partiler, emeğin partileri iktiaarda olmadıkları zamanlar emekçilerin siyasâi,sendikal ve ekonomik mücadelelerini kolaylaştıracak her türlü siyasal, ekonom k ve sosyal dönüşümleri savunurlar. Bunlar sosyalist programların hayata geçirilmesi anlamında politik hadbe^^değildir. Bu gergeği bilmez mi sol literatürü yalamış bir kişi olarak Sayın Durduran ve bu gerçeği bilmez mi Sayın Durduran ki militarist #e faşist ortam-larda veya yarı faşist, yarı militarist ortamlarda emeğin partileri-nin birinci derecede görevlerinden biri de burjuva demokrasisini gerçekleştirmektir ve bunun için mücadele vermektedir? Bunu bilmez mi Sayın Durduran, Sayın Veziroğlu, Sayın Süreç? Bilirler, bilirle^^

ERDAL SUREC (Lefkoşa) (Yerinden) - Bize ne laf atan, sana l&f atan mı var Aa bize lâf atarsın?

NACİ T. USAR (Devamla) - Öyleyse sizden izin almadan kalkıp sataşırsa, bütün konuşmasını sizden izin almadan CTP'ye sataşmakla geçirirse Sayın Durduran, o zaman siz kendiniz Sayın D^rduran'a bir kaç söz söylersiniz.

ÇETİN VEZİROĞLU (Gazi Mağusa) (Yerinden) - İznimiz vardır, parti adına konuşur,

NACİ T. USAR (Devamla) - Guzel öyleyse,..

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım.

1433/...

- ^433 -

NACİ T. USAR (Devamla) - Öyleyse adınızı andığımda, Hyleyse sayın arkadaşlar ağrınıza gitmesin.

ÇETİN VEZİROGLU (Defamla) - Yok canım.

OZKER OZGUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Alınmayın o zaman,

NACİ T. USAR (Devamla) - Bir zamanlar Sayın Vezirop: - n^ çekerdik CTP olarak, iyi saatte olsun, şimdi Sayın Durduran . çekiyoruz.

FADIL ÇAĞDA (Girne) (Yerinden) - GSrev değişikliği sn? konusudur.

NACİ T. USAR (Devamla) - Biz burjuva demokrasisinin savunu-cusuyuz. Ve Sayın Durduran biz burjuva demokrasisini savunuvoruz diye, nasıl s&syalistlersiniz, bunu size yakıştıramadım dercesine bizimle alaya kalkışmasın.

Değerli arkadaşlar; bir süreden beridir Sayın Durdura^ takındığı tutum ile toplumsal muhalefetin cesaret ve inancını kırdığının artık farkına varmalıdır. Muhalefetteyken söyledik-leri tutanaklar halinde önümdedir. Ama Meclisin vaktini almaı-k i^in ve bugün programladığımız çalışma süresini tamamlayabi'^ey i;in o tutanaklardan Sayın Durduran'ın 1982, 83, 84 ve 85 bn^ç^-lerinde neler söylediğini alıp buradan okumak ve bugün söyı^^l^-leriyle karşılaştırmak istemiyorum. Ama muhalefetteyken ortaya koyduğun görüşleri koalisyon ortağı olunca terkeder&en ve bi bakıma düzen savunuculuğuna koyulursan ve bu düzene karşı çıkan-ları sözüm ona susturmak için retorik sanatına başvurmaya koyulur-san muhalif' uRsurlar nazarında yalnız sana karşı değil, ama tüm muhalefete karşı inançsızlık yaratırsın ki buna kendi partin açısından kaı^irverebiRrsM^hakkm atM başka partiler açısından hakkın yoktur.

- 14 T '

Muhalefetteyken nasıl konuşuyo-, hangi görüşleri ortaya koyuyorsan, iktidara geldiğinde veya payınla bir koalisyon ortağı olduğunda da aynı görüşleri savunacaksan ve bir tutarlılık çizgisi izleyeceksin. Punu yapmadığın takdirde, yalnız kendi şahsında muhalif unsurlarda, Lcpltı^ sal muhalif güçlerde bir inançsızlık ve güvensizlik yaret-mazsın. Ama aynı zamanda koalisyon cilvelerine girişmeye!, koyulmayan, dışta tutulan veya kendisi girmek istemeyen diğer bütün muhalif partilerine karşı da, e bunlar teyken aslan kesilirler. Hükümete girince bak yahu na^ıl değiştirirler, neler konuşurlar kabilinden kanılar uva^dır sırız ve işte bu kanılar bu memlekette muhalif güçlerin iktidar yolu önünde psikolojik^ politik etkenlerden biriri olarak yerini bulur, yerini alır.

Plânsızsınız diyoruz^^Birşey söylemezsiniz diyor Sayın Durduran, seçenek de koymuyorsunuz. Plânsızsınız diyoruz. Yaptığınız yıllık programlara bile uymuyorsunuz diyoruz. Ticaret sektörüne ağırlık veren ekonomik anlayıp ve politika devam ediyor diyoruz. Buna karşılık üretici sektörler, tarım ve sanayi sektörlerindeki gerileme devam ediyor diyoruz. Bunları istatistik! rakamlar ile ortaya .oyuyoruz, gene bize birşey söylemiyorsunuz, eleştirileriniz emelsizdir, bilimsel değildir, seçenek alternatif Koymuynr-.JHuz diyorlar. Koruma tedbirleri alınız diyoruz. Bu küçLrUk ülkenin üretici sektörlerinin ürettiği mallar, yani ufak meta üretimi ve tarım ürünleri, daha güçlü ekonomilerin ürünlerine karşı korunmalıdır. Korunmalıdır ki üretici sektörler ayakta durabilsin. Korunmalıdır ki istihdam alan-ları genişleyebilsin, en azından olduğu seviyenin altına d ü ş m e s i n . ü r e t i l i r s e bu memlekete, dışarıdan bisküvi ithalini zorlaştırmak gerekir. Eğer pulluk, eğer diğer

3*

1435/.

- 1435 -

tarim ürünleri, tarım aletleri üretiliyorsa, aynı-larının dışarıdan gelmeii zorlaştırılmal^dır diyoruz Eğer plâstik ürünleri v^rsa, bunların benzerlerinin dışarıdan getirilmesi zcrlaştırılmalıdır ûiyoruz. Eğer ayakkabı sanayiin varsa, İtalya'da, Türkiye'den, ordan burdan bu memlekete ayakkabı doldurulmasının Snüne geçilmesi lâzımdır diyoruz. Milli ekonominin;* yerli ekonominin korunması için tedbirler öneriyoruz. Seçenek yoktur diyor Sayın Durduran, seçenek yoktur diyor diğer arkadaşlar. Nasıl seçenek yoktur? Bu memlekette dış ticaret rejimini düzeltin diyoruz. vipBİ iki milyar Türk Liralık dış ticaret açığı, ekonomimiz açısından gelecek yıllar için de büyük bir felâketin habercisidir diyoruz. Bize gene bırş^y söylemiyorsunuz diyorlar.

Türkiye ile imzalanan K^zey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Protoko-lünü, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Bütçesi gSrüşülürken lörevli arkadaşımız çıkıp eleştirecektir. Onun da suçunu Sayın Durduran bize yüklüyor. Olacak iş mi bu sayın arkadaşlar? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Protokolü bir dayatmadır, bizim ekonomimizin aleyhinedir. ANAP'çı anlayışın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yansımasıdır, başka birşey değildir ve bizim ekonomimize getirdiği yükler ve birkaç yıl sonra bunlar ile ilgili yaşanılacak sonuçlar hiç de ümit verici değildir diyoruz, bize birşey sövle-miyorsunuz diyorlar. Nasıl Bütçe eleştirisidir ou diyorlar Sayın Durduran.

Enflâsyon, ticaret burjuvazisinin lehine bir olgudur. Enflâsyon hızı düşmedikçe ve enflâsyon hızı kendi seyrinde devam ettikçe, ticaret burjuvazisi bundan kendine düşen payları kasalarına doldurur.

^ 1436/...

- 1436 -

Bu olguya da biz söyledik ve rsuL^J . . 'tM üretici sektCrlsrlmizin zorluklarını Lu ^ üretimi canlandırmanın yollarının araştırılma^ ^ r s ı işaret ettik, /ine bize bir şey sSylemlyorhn^n;. koymuyorsunuz iıye^ili/orlar,

FERDİ SABtT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) - UesLek istiyorlar bizden anla$3ian.

H\Cİ T nSAR (De'amla) - İğle bunu a^^a^ör^ yoktur Savın Başkan, sayın miiletvekilieii. hiz sanki b^r söz, (arl harcamalar çoktur dedi Sayın Ergün Vehbi arkaj^^ : . Cari b&rc&Md l&rken İlle memnr maaşları gelm^sl^ a^]a. İl memur maaşları gelmesin akla.

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerludeu) -Ne olabilir başka?

NACİ T. ^^AK (Davamla) - Mg^am araba tarıma ^^A a bir dolu b^t^n her şeye harcanan, Satın parasından t^ir". ^ bunların akaryakıtlarına, bak^m donanımlarınap ara^ ruhsatlardı kadar her şey carî harcamaların içindedir. Size Hrn^k -^^ra^ verdiğim bir tek kalemdir bu. Sayın Durduran bundan ^ar^^^^

maaş ^^ ücretlere artıg yapma dl"^ hük^^^ ; ak.l hocâljğr yapmakla suçluyor. Ya bu ÜTP üeği' ^t. yorı^dij -sC/ledİM, b! CTP değil m^, memur maaşlarına ^e u^rettet ^ ^^ i-veya direkt ^jsıtlamalar getirmek jstiyorsuunzp ni? h^uuu şiddetle Karşısındayız. Ekonomik bunalımın ağır y k -t lerin omuzlarına yıkan bir anlayışla ;hareket ediy^rsunu^^ ve ücretleri dondurmak^ faiz oranlarını yükseltmek, huni 3 M koşut olarak, bunJara paralel olarak sübvansiyonları yemdeki, akaryakıttaki, suni gübredeki, ekmekteki n^ttek^ sübvansiyonları kısmak istiyorsunuz. Size bu telkinler sapıl-mıştır. Zinhar bundan kaçının diyen sanki CTP değilmiş gibi, CTP'yi işte cari harcamalara karşı çıkıyor, demek ki maaş ve ücretleri dondurmak ve sübvansiyonları kısmak yönünde hükü-mete akıl hocalığı yapıyor. Kapitalizmin temsilcilerine ve kapitalist düzenin kendisine yol gCstericiliği yapıyrr CTı diye suçlama getirebiliyor Sayın Durduran. İşte banları

j. 1437 -

anlamaya olanak yoktur say^ı arkadaşlar. Biz CTP olarak; devlet ağırlıklı Kamu İktii3di Teşebbüslerinin ve koopera-tiflerin ve diğer kamu kur^m ve kuruluşlarının, ekonomiye biçim ve ySn vereceği bir ekonomik yapıyı savunuyoruz. P'nr yıllar boyu sRylüyoruz. H^, l jnu UBP'den, ya aa TKP'den mt bekliyoruz? Hayır. Ekr kosMLs 'onun programı belli, koalisyor protokolü belli, bu işler yok. Bu işlerde yine özel serme ve kesimine aslan payını veren ekonomik anlayışın devamı vo*iır

Biz bugünkü ekonomik sistemin savunuculuğunu yapı-yormuşuz diyor Sayın Durduran. Oyle kabul edelim. Ama hi^ olmazsa dışarda yapıyoruz bunu, dışarda, hükümet dışında Hükümet içinde değil.

Toplumcu Kurtuluş ^artisi ve Ulusal Birlik Partisi koalisyonu hakkındaki görüşlerimizi de bir kaç vesileyle açıklamıştık. Biz Toplumcu Kurtuluş Partisi'yle Ulusal Birlik Partisinin bir koalisy&n kurmasından rahatsız Başka bir koalisyon Kurucu Meclis dönemini hatırlatscağı o dönemleri yaşama kapısını açacağı için bir bakıma UBP" t Koalisyonunun kurulma? olmasını da şimdiki şartlar çerçeve-sinde bir gelişme addettik. Ama bu demek değildir ki biz^ bunu bir gelişme addettik diye bu hükümetten ve hükümet içj yer alan Toplumcu Kurtuluş Partisinden bir şey beklemeyeceR^^-Bekleyeceğiz. Sayın Durduran hem bizi eleştirirsiniz diyor; tizden bir şeyler beklersiniz. Tabiî ki bekleriz. Tabiî Âİ bekleriz ve beklemeye de devam edeceğiz. Bu beklentiler: hangi doğrultuda beklentiler olduğunu TKP çok iyi hilir, J Dilir. Demokratik hakların korunması ve geliştirilmesi, emek-çilerin yaşam koşullarının korunması ve geliştirilmesi. 3unun

1438/.

- It38 -

yanısıra çeşitli sosyo-ekonomit dönüşümlerin, reformların yapılması, yani hdç olmazsa eskşyi aratmayacak bir sistr-min içine girilmesi. Bizi, Toplumcu Kurtuluş Partisirnon beklediğimiz budur, bunu sağlfhmasıdır. Yerine getirir^?!, yerine getirmezler, onların biltceği birşeydir. Yerinr getirirlerse de bizim Cumhuriyetti Türk Partisi olarak halka çekilecek mesajlarımız vard\r, yerine getirmezl^rs^ de bizim Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak halka çekil mesajlarımız vardır. Biz şimdi hoşunuza gitse de gitmese de imtihan eden pozisyonundayız. Siz ise imtihan edilen pozisyonundasınız. îmtihan masasında sizsiniz. Piz cj^j. kâğıtlarınızı okuyup not vereceğiz size. Bunu ister be^^-nin, ister beğenmeyin. İster hoşunuza gider, ister hc^u^ za gitmez. Ama biz bunu izleyeceğiz, bizim tutumumuz budur. Yargıyı halk verecektir.

S^yın Durduran'ın üstünde durduğu bir başke blrş^v daha vardır. Thallasamialılardan bir parantez açtı Sa^ın Durduran ve beni hayretten hayrete iten sözler söyled Devlet yönetimi merhametle olmaz diyor Sayın Durduran, Devlet merhametle yönetilmez. Thallasamialılar için vanJ yapabileceğimiz bu kadardı, bundan fazlasını yapamayız diyor Sayın Durduran ve bir nevi ölüme terketme veya gereken vecibeleri yerine getirmeme olayını yufko yürekli davranmamakla bir tutuyor. Ve diyor ki; yufka yürekli davranmayalım, merhametli olmayalım , Devlet yönetiminde merhamet, yufka yüreklilik olmaz. Sayın Durduran'ın bu sözleri beni hayretten hayrete düşürdü. Bunu da söyle^^d^t edemeyeceğim.

Çevre sağlığı konusunda tedbir alma diyor mu Cumhuriyetçi Türk Partisi?

ERGUN VEHBİ (Lefkoşg) (Yerinden) - rneri verdik, reddettiler.

NACı T. U^AR (Devamla) - Saflık BaKjnlı'ı şülürken ilgili arkadaşımız çıkıp çevre sağlığı sorunlar- ^ ilgili parti görüşlerimizi ve önerilerimizi sunacrktır. Meclis Başkanlı&ına sunduğumuz öneriler arasında da b-hususa rastlayacaksınız.

../1439.

, - 1435i-

Sayın Durduran uçak meselt^inden bizi böyle yakala-maya çalışırken, kendisi burada ç^k tuhaf şeyler söylfdi ki, bu değerli arkadaşımın bu scyjediklerini üzülerek belir mek isterim ki siyasî mizah konugj yapmak mümkündür. 'Çî' diyor alacağız, almayacağız falan. Kim kullanacak bu uça^-diyor, ona karar vermek lâzımdır. E, uçağı ben değilim.

ENVER EMİN (Lefkoşa) (Yerinden) - Pilot kulla^aca^,

NACİ T. UBAR (Devamla) - Elbette ki hu içi bilen, uçağı düşürmeyecek, kaldırıp indirebilecek usta bir oil^t sürecektir bu uçağı. Başka kim sürecek yani? Bu söruy* bile sorabilecek kadar Sayın Durduran bize çatarken bira ipin ucunu kaçırdı.

Sosyal fonlarla ister bir banka kurarsınız, sosyal fonları belli bir kurumun, bir idarenin emrinde değerlendirirsiniz, nasıl yaparsanız yapınız,bidm CumhurİY , Türk Partisi olarak aradığımız Ölçü burda şudur. Sosya^ fonlar kimin lehine kullanılacak? Önemli olan budur. Ihtiya" Sandığında, Sosyal Sigortalarda, Merkezi Ödenekli İzin Fonunda ve benzeri diğer sosyal amaçlı fonlarda biriken paraları kimin lehine kullanacaksınız, kimin lehine Kulla nıyoruz? Ölçü budur. Bu paraları biz eğer doğrudan veya dolaylı yollarla bu memlekette ticaret burjuvazisinin ve sermayenin diğer kesimlerinin emrine sokuyorsak, Cumhurjye:çı Türk Partisi bunun karşısındadır. Adına ister kalkınma bankası deyin, kurun dağıtın, ister Türk Bankası, Kredi Bankası ve^- başka bankalar aracılığı ile onlara yatırın, onların kasalarına yatırın, ohhM'in idare meclisleri kararları ile dağıtın. Nasıl dağıtırsanız dağıtın, kimir. vasıtası ile dağıtırsanız dağıtın. Ama eğer sosyal fonlara emekçilerin topyekün çıkarlarına değil de sermaye çevrele-rinin çıkarlarına seferber ediyorsanız, Cumhuriyetçi Türk Partisi bunun karşısındadır. Bunu ilk defa söylemiyoruz. Yüz kere, bin kere söyledik. Yük kere, bin kere tekrarLaoı^ Bunu değişik yönlerde anlamanın bir manası yoktur ve biz bunu anlayamıyoruz, kavrayamıyoruz.

../1440.

- 1440 - ' " '

Burada konuşmama son verirken bir hususa daha değinmek tün talihsizlik Sayın Salih Coşar'dadır. Sayın Salih Coşar zamanında, Maliye Bakanlığı zamanında Sayın Durduran muhalefet-teydiler efendim. Size türlü tarizlerde bulunurlardı, birbirinize karşılıklı lâf atardınız, matematikten, ekonomi bilgisinden hanginiz nasibini.âü^,hanginiz almadı. Onun münakaşasını vr--nız. Bütün talihsizlik orda, şimdi Sayın Durduran hükümet kanadının bir parçası olurken, siz Maliye Bakanı değilsiniz Bundan da bütçe müzakereleri sırasında bir talihsizlik diye sHz ediyorum. Talih payı da Taşkent Atasayan'a nasip olmuş. Bu da politikanın bir cilvesi. Hepinize saygılar sunarım^

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Usar. Sayın Alpay î^r-* duran ikinci defa söz almak istiyor. Buyurun Sayın Alpay Tur ^ duran.

MİLLİ EGİTİH, GaNÇLİK VE SPOR BAKANI SALİH CO?AR (Merinden) Acaba talih mi yahu Durduran'ın da olması?

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Onu siz bile-ceksiniz efendim.

ALPAY DURDURAN (Lefkoşa) - Sayın Başkan, sayın millet ek^lJ konuşulanlar konuşuldu, söylenenler söylendi. Onun için onları tekrar etmek istemiyorum. Yalnız bir, iki yanlış anla^^ var orta yerde, onları düzeltmek istiyorum. - -

Bir kere Sayın Ergün Vehbi bir türbin konusu yakaladı ve işte bunlara dayanıyor Durduran'ın konuşması diyerek kapattı Tutanaklar hazırdadır. Ben türbinden dolayı,Sayın Vehbi'ye yalancı demedim. Bana yalan söylüyorsun diye yerinden lâf attıkları için, kendilerine yalan da özgürlüğü vardır, siz dinlemeyi öğrenin anlamında yani, yalan da özgürlüğü var, deci^ kendilerine. Türbin konusu, ben Bakana sordum ve Bakanın banâ söylediğini burdan naklettim. Sadece bilgi vermek için, ^a^ka bir şey için değil. Ve bundan dolayı da yalan söylüyor Ergün Vehbi demedim. Zaten yanlış bir şey de söyleyebilir Sayın Ergün Vehbi. Bir şeyin yalan olabilmesi için doğru olmadığını bile

1441/..,

- 1441 -bile ve bir maksatla söylenmesi lazımdır. Bu konuda bc şeyi söylediğini iddia etmedim. Onun için bu konuda ya söylediğimi iddia ederek bana yalancı olduğumu söyleme-^ çalıştı devamlı. Mesnetsizdir iddiaları. Ben bu konuca bir şey söylemedim ve hatta gayet iyi hatırlananakt' her halde, Bakan 9ana bunları söyledi, şimdilik Ba^^.^ söylediğini doğru farzedebilir" miyiZ; eper aksı va düzeltilir dedim. Bunun da fazla önemi yoktu zaten konuşmamın içerisinde, konuşmamın dayanağı da bu de^^l Bilimsel konuşmadığımı söyledi. Olabilir. Bilimsel aeLr^ yebilir Sayın Vehbi'ye. ÇUnkü zaten onun konuşmas^ L-r* hiç bilimsel gelmediydi. Bilimsel bilimsel d^ye dly ^ ^ bilimin dışında sözler söyledi. Yalnız bazı terimlere . adları taktı.

ER3MN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - Aynı mesle.^^. olduğumuz için birbirimizi anlayamıyoruz.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Enflasyonu, s'... dedi, okuduk tanımladığını burda. Ben tanımladım ^nİL^s Tanımlamaya da niyetim yok dedi. Kendi bileceği bilimsel gelmedi.

ERGUN VEHBİ (Devamla) - Mektep mi burası canına okunur.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Niçin inanmıyorsunu? .

ENVER EMİN (Lefkoşa) (Yerinden) - Hocamız oldu t* Sayın Naci Taiat.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Bir uçağı kim kullana^^h pilot zannettiler, pilottan bahsediyoruz zannettiler Bı urj^ kimler kullanabilir? Düşünürsek çok değişik olanaklarda,, j şekilde, bu uçağıp çok değişik kimseler tarafından kullara ğini pekala bulabiliriz. Bunun pilotla ilgisi yok. P ' 1 gelir uçağı kullanır.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Ulaştırma Bakini i Bütçesinin konusudur efendim, orda konuşacağız.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - Orda konuşuruz pekd< F^ mizah konusu olarak ttkdim etmeye çalışmanızı anlamak -o. burda herhalde, benim söylediklerimden pilotu çıkarmaRtı . . ^ IRAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI MEHMET BAYRAM (Yp Mizahı biz anlamadık daha kimdir?

1401/...

- 1442 - ' " '

ALPAY DURDURAN (Devamla) -Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hurda iki nertiil-

tartışmasından bankalarının yararlanacağı ve işte aydın, iyi niyetli falan insanların da bundan üzüleceği sö-lerTP^^ ı: iki parti vardır birbirini eleştiriyorlar. Bu eleştirme ar siyle dışarıda bir üçüncü parti vardır. C da kimler^ i.i ! i part^^.Cnlar da görecekler ve üzüleceklermiş. Vallahi ieten.^^' kadar üzülsünler.

NACİ T. USAR (Gazi Magusa) (Yerinden) - Ben de on^ sHyledim işte.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - istedikleri kadar üzüls^* Bu ülkede iyi niyetli aydın kişilerin düşünüp karar verm^ "i ve bu ülkenin sorunlarını değerlendirmeleri gereklidir. karar versinler neyse doğru neyse yanlış bunu bilsinler ve üçüncü parti olarak durmasınlar. Beşinci parti olarak da a^rv^-sınlar. Onuncu parti olarak da durmasınlar. Bu siyasal ^ tartışma mevzuudur. Bir eleştiri yapıldı, bu eleştirinin içindeki unsurları eleştirdik. Bu eleştirilerimizde eleşı . .

lecek yan olabilir. Bu tartışmalardan bir zarar çıkmaz. çıkmaması isteniyorsa açık açık tartışılır. Tartışmaya deva^ edilir ve taraflar belli olur. Eğer bir görüş ayrılığı noktaya ulaşmışsa taraflar belli olur. Bu da ancak bu ulk^' . yararına olur, zararına olmaz. Onun için ben bu tartışmalı: zırarlı görmem. Benim zararlı göraüğüm esas şudur. Burdan L ' yatıştırma politikası ilerici parti, ilerici cephe falan sözleri ondan sonra her tarafta da bu TKF ha girdi Hükümet^ işte gördünüz ya. Biz söylerdik UBP be bunlar, birleştiler, işte memleketin anasını ağlatıyorlar. Vay zam yaptılar, bak gördünüz TKP girdi o daha fazla zam yaptırıyor işte. Bunları söyleye söyleye geliyorlar. Ama burdan da bize ilerici, biz zam yapan, biz anasını ağlatan halkın parti, ama ilerici de.

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - E yapmayın.

ALPAY DURDURAN (Devamla) - E sus yavrum sen, sesin! çıkarma, ondan sonra da devam. Böyle bir politikayla bu hPİ^a birşey kazandırılamaz. Açıkça fikirleri tartışmamız gereKii i

- 1443 . Bu ekonomik sorunların, sosyal sorunların üstesinden nasıl ^^ nebilir bunları tartışmak gereklidir Bakanlıkların bütçelr-geldiğinde onları da dinleyeceğiz ve onları da eleştirecp^'< onları da tartışacağız. Kimsenin gHrC$ü eleştiri dışı krT .. Kimsenin görüşü eleştiri dışı kalamaz, kalmamalıdır. He^^^ tarafından eleştirilmelidir ki bu halk da - ün ve karar versin. Onun için eleştirilerde bencp yarar vardır Saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alpay Durduran. Or ara veriyorum.

( Üçüncü oturum saat 1^.10'da kapanmış, dördüncü oturum saat açılmıştır.)

- DÖRDÜNCÜ OTURUM -BAŞKAN - Sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisi;

yirmi birinci birleşiminin dördüncü oturumunu açıyorum. Nisap var mı? Toplantı yeter sayısı yoksa isim okunarak

s'

KATİP - Toplantı yeter sayısı vardır efendim. BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır. Söz sırası .a.

Maliye Bakanı Taşkent Atasayan'da. Buyurun Sayın Atasayar-OZKER OZCUR (Lefkoşa) (Yerinden) - Sinirlenmeden ha

EKONOMİ VE MALİYE BAKANİ TAŞKENT ATASAYAN - Sayın sayın milletvekilleri; Sayın Ozker Özgür'ün söylediği Kib lenmeden konuşacağız ama inşallah o da sinirlenmez bizim diklerimize ve tatlı tatlı bu Bütçenin genel görüşmesini mış oluruz.

Bildiğiniz gibi bu memlekette bir seçim olmuştur 23 Ha-ziran 1985 tarihinde ve bu seçimlerd^ halk kararını vermiş vf halk verdiği kararda bir tek partiye^Hü^ümet etme imkanı verme-miştir Ve bu memleketin bir koalisyonbükümetiyle idare edil-mesine karar vermiştir. Bunun neticesinde de Ulusal BirLİ-Partisiyle Toplumcu Kurtuluş Partisi ki bütün partiler gt-^ Cumhuriyetçi Türk partisi gibi, Yeni Doğuş Partisi gloi h-memleketin partisi olan bu iki parti asgari müştereklerde birleşerek bu memleketi idare etmek için, bu toplumu ileriye götürmek iÇin, bu

1444/. .

- 1444 -'

halkı daha mutlu yapabilmek için biı hükümet oluşturmuşlar ve 19 Temmuz 1985 tarihinden^beri d€ bu Hükümeti yürütmek-tedirler. Bu demokrasinin cilvelerirdendir. Demokrasinin gereklerindendir ve bu Hükümet olu$t^kdan sonra buraya bir bütçe getirmiştir. Ve bu bütçe b. iki partinin malı olan Hükümetin müşterek bütçesidir. He Ulusal Birlik Par-tisinin tek başına bütçedidir, ne de Toplumcu Kurtuluş Partisinin tek başına bÇpçesidir. Bu Hükümetin bütçesidir. Ben konuyu fazla uzatmayacağım. Yalnız bu Hükümetde Toplumcu Kurtuluş Partisinin bulunma sebeplerini arkadaşlarım kendileri izah etmeden aciz değiller. Ancak Yeni Doğuş Partisiyle Cumhuriyetçi Türk Partisinin bu Hükümet oluşumunda yani Ulusal Birlik Partisiyle Toplumcu Kurtuluş Partisinin Hükümet oluşumundan sontaki kabızlığına bir mana veremiyorum. Bir hazımsızlık vardır ki hazımsızlık da kabızlık getirir, buna ben bir mana veremiyorum.

ÖMER DEMİR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Muhalefettir.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Muhalefet değil bu, bu kabızlıktır bu.

NACİ T.USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Sizin nikahınız bize düşmez a Taşkent.

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - Alkış beklemiyorsunuz ya,

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım efendim, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ENVER EMİN (Lefkoşa) (Yerinden) - Devam Sayın Bakan, devam.

1445/..,

- 1445 -

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) -Bunları söyledikten sonra Sayın Ozker OzgUr Hocanın, hocadır ama matematik konusunda bizi yanıltmaya çalıştı. Sahası oimo^ gı için ve Sayın Ergün Vehbi de herhalde kopya vermemiştir kendisine...

NACÎ T. USAR (Gazi Magusa) (Yerinden) - Politikacır^ı sahasıdır bütçe.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ve bir rakam verdi Sayın Ozker Özgür, bu memlekette diyor yüz otuz beş milyar Türk Lirası diyor Gayrı Safi Milli Hasıla vardır ve bundan diyrr Hükümet getirdiği bütçede on milyar lira dolaysız vergi öngör-mektedir. Yüzde yüz otuz beşte on milyarsa yüzde kaç eder d i bir orantı kurdu, arkasından da yüzde sekiz diye bir rakan< geçirdi. Yüzde sekiz vergi alınır bu memlekette diyor. E bu matematik oyunu ama ilkokulda bu orantı hesapları yapılır,

NACİ T. USAR (Devamla) - Dolaysız vergiler yüzde seki^ dolaylıları çıkardık,

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Dolaylıları çıkardı ama çıkarma hakkı yoktur Sayın Naci Talât.

NACÎ T. USAR (Devamla) - Niçin yoktur ya?

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Madem ki bu kadar ince hesap yapar Ozker hocamız bu memlekette üretilen mal ve hizme' lerin, yani Gayrı Safi Yurt içi Hasılanın yine sizin rakamları-nızla elli sekiz bin çalışan olduğuna gSre bu elli sekiz bini: muaf olduğu vergiyi niye düşmedi? Onu atalım hade, kabul edebim atalım. Elli sekiz bini muaf olduğu miktarı bu yüz otuz beşten niye düşüp de o^un hesabı yapmamıştır? Bu kadar hesapker bir insan bu hesabı da yapması gerekirdi. Kaldı ki bu hesaplar yapılırken bu kadar yüzde Gayrı Safi Milli Hasılanın bu kadar vergi alarak toplanır hesapları yapılırken ve bu Hrnekler verilirken bir isveç'te yüzde elli küsurdur derken, bir fal^n memlekette yüzde kırk küsurdur derken şunu da unutmamak gerekli

../1446.

- 1446 -

ki bu rakamların içerisinde o memlekette li sosyal güvenceler ve sosyal menfaatler için kesilen paral;^. da bu yüzde içeri-sindedir. Yani sağlıkla ve sair ödenekler de bu yüzde içeri-sinde olarak hesaplanmış rakamlardır ki ^ger biz isteseydik ve yanıltmak isteseydik işçiden, memurdar ve diğer çalışandan veya esnafın ödedikleri sosyal sigortaladı,devletin onlar için ödediği sosyal sigortaları, ihtiyat sandığını, merkezi ödenekli izin fonunu ve diğer sosyal menfaatler için, sosyal menfaatlerin temini için ödenen paraları da hem şahıslar tarafından, hem devlet tarafından, ilâve eder ve bu rakamı yüzde yirmi ikiden yüzde otuzlara da çıkarabilirdik. Yani bizim reel olarak vermeye çalıştığımız yüzde yirmi iki raka-mını Ozker hocanın hesap oyunlarıyla, hesapkerligiyle biz de isteseydik onunyüzde sekize düşürdüğü gibi biz de bunu yüzde kırklara çıkarırdık ve bizim burda sunduğumuz, bütçe sunuş konuşmasında söylediklerimizin hepsi açık olarak, seçik ola-rak milletvekillerinin önüne bütün durumu açık olarak verdik. Bunun ötesinde başka bir şey söylemedik. Sayın Ergün Vehbi'nin. Sayın Naci Talât'ın da, Sayın Ozker Özgür'ün de, Sayın Aytaç Beşeşler'in de...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Magusa) (Yerinden) - Üzerine iyice bas ha.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Daha çok basacağım dur da. Dediği, incir ipi edip götürdüğü kelime burda. Bizim konuşma-mızın on birinci sayfasındaki cümleyi almış, %25 enflasyon.

../1447.

- 1447 -

enflasyon. Nerde %25 enflasyon? Nasıl düşüreceksiniz, b i l m e k

şu, bilmem bu. Cümle aynen şöyledir. "1986 yılında hedeflenme olan %25'lik enflasyonla etkin bir mücadele sürdürülecek ve istikrar Hnlemlerinin uygulanmasına titizlik gösterilecektir Dediğimiz bu. Bundan öteye hiçbir şey söylemedik. Kelimeleri sağa çekip, sola çekip edebiyat yapmaya ve sırf konuştum diyebilmek için konuşmaya da...

NACİ T. USAR (Gazi Magusa) (Yerinden) - O, o, o...

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Gerek yoktur.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Magusa) (Yerinden) - Bana bakan^

TAŞKENT ATaSAYAN (Devamla) - Kızım sana söylerim, gelinim sen anla.

NACi T. USAR (Devamla) - Lafı bizedir Aytaç.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Diğer bir konu: Sayın Beşeşler bunu üzerine vura vura söylerim, biz Hükümette olan arkadaşların çoğu, büyük bir çoğunluğu altı aydan beri, beş aydan beri hükümet yapmaktayız. Daha eskiden beri hükümet yapan arkadaşlar da vardır. Ama şunu bütün milletvekili arkadaşlarımın ve toplumun da bilgisine getirmek isterim,

../1448.

- 144b - -s

bu Bütçeyi biz bu rakamları verirken 1985 BUtçesini biz bütün günahıyla, bHtOn sevabıyla idarelerin devamlılığına inanarak yürütmeye çalışıyoruz. Yalnız şunu arkadaşımın eğer bu kürsüden Yeni Doğuş Partisi adına konuşabilir ama en azırdar Sayın Aytaç Beçeşlerln konuşmaması lazım. Başka bir arkadaşı konuşturabilirdi ama kendisinin konuşmaması lâzımd. Sayın Emin Uzun konuşmasında dedi ki'ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol." Bu lâfı söyledi. Bu lâfi Sayın Genel Başkanına önce söyleseydin Sayın Emin Uzun, ondan sonra bize söyleseydin poK daha makbule geçecekti.

EMİN UZUN (Lefkoşa) (Yerinden) - Sayın Bakan ben onu sana söylemedim.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Bir buçuk sene, bir buçuk sene bakanlık yapan arkadaşın Bakanlıktan ayrıldıktan beş ay sonra kendi yaptığı bütçesine, kendi en azından yarısının sorumluluğu kendi sırtında olan bütçesini g e l i p b u kürsüden eleştirmesin.

ÖMER DEMİR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Uygulayıcıdır önemli olan.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Bizde vicdan varsa dedi Sayın Arkadaşım, bizde vicdan vardır,biz o sorumluluğu da Hükümet. oLarak yükleniyoruz, onun hesabını da biz vereceğiz. Hesaptan

kaçmıyoruz. Yalnız hakikatları de kamuoyunun bilmesinde, milletvekillerinin bilmesinde ki bilmektedirler, büyük yarar ^^ vardır. Türkiye Cumhuriyeti diyor bu kadar milyar Türk Lirası öngördü. Ve beş milyar gerçekleşti. Beş milyar diyor rakamlarda gerçekleşti. Doğrudur Sayın Beşeşler beş milyar görülüyor rakamlarımızda. Ama şunu da benden daha iyi biliyorsunuz ki bu yatırımların bir kısmı Geçitkale Havaalanı, Et Kombinası, Derivasyon Projesi, Girne Limanı, bunlar Ankara kaynaklı olan projelerimizdir ki bu projelerin ihalesi ve ödemesinin nasıl yapıldığı, projenin nasıl yürütüleceği konusunda sizin hükümette bulunduğunuz bizzat Aytaç Beşeşler olarak,Turizm ve Sosyal Yardım BaKanı olarak hükümette bulunduğunuz devirde karar verilmiş

../1449.

. 'fL - 1449 -

ve uygulamasına başlanmıştır ve biz o uygulamayı takip at^^/. yiz şimdi. Ha bundan sonra belki biz de aynı projelere eve^ diyebileceğiz, diyeceğiz de. Ama gelip de bu kürsüden bir hUkUmetten ayrışırsak elaleme karşı, dos;^ düşmana duruma dUşUp de kendt icraatlarımızı ken^ıu^^ Du kürsüden t;-,-tirmeyecegiz. Arkadaşım partizanlık var Jiyor. Rozete gür^ hareketler devam etmektedir. Vakıfların ^erdiği krediler u^vu. arkadaşım. Evet, ben bu kUrsüden vermeaen konuşacağij^ Hükümet olduk olalı ne ben, ne de hem&ngi bir baMan srKüd^ Başbakan dahil, Vakıflardan kimseye kr^di ajdirt^udı, Aine daşım burda rozete göre Vakıflar kredi diyer arkada 16 Kasım 1935 tarihinde bu bankadan Y& ; diğer bir arkadaşım başka partiden r rı ,; l^^sına ra^K^r ; aldırtmıştır. Ben de bugün laksidtni . edi Kd^medi nd, gı krediyi yerinde kullandı mı, kullanmada mı diye takibatınL yaptırıyorum. Nasıl partizanlık devam dd^r? Nasıl rozete göt^ kredi verilir veya işlem yapılır? Yine n/n-. arkadaşım, diyor Maliye Bakanı İngiltere'ye giLti. bütçeyi rnrokLı Li terece gitti ama Başbakan da Türkiye'ye gitti, r, ^ da dj-, lerimiz var ama şimdi demiyelim. Sayın Beleşler; ister, Belçika vize ister ama Türkiye veya ingiltere'ye gidhi^en .eger^sizden de vize almak gerekirse bu konuyu da Hükümet iflt^ miştir, herhalde sizden de vize almak için gerekli tertiber, alacaktır. Hükümet oturur;karar^vdEir,bir bakanını veya bir başbakanı nereye gHnderecekse gönderir, ondan sonra da he^^-.

bını rahatlıkla verir.

Tapu meselesi diyor arkadaşım. Onay Bey hatırlattı şeyde yoktur diyor, bütçede yoktur. Bütçede vardır ama tapu meselesi için bu kadar Ödenek diye bir isim olarak bütçede

yoktur. Bu konuyla ilgili olarak iki yüz milyon lira mevcuırur Bu Bşdeger Yasasına, yani 41/77 sayılı Yasanın tatbiki içji; konmuştur ki bu Yasa içerisinde eşdeğer de olduğu pibi, tr; raklandırma da vardır, bütün bu Yasanın uygulanması için li hazırlıkların, gerekli tatbikatın yapılması için bütün ödenekleri bu kalem altında, bular harcama yapılabilir.

./1450.

^^ 1450 -

Cypfruvex'den bahsediyor arkadaşım m o & o p o l l e ş m i ş t j r diyor narenciye ihracatı. Cypfruvex fiyatlarını açıXiaı\ Uyr-vex fiyatlarını açıkladıktan sonra Cypfruv^y'in fiyatlarım, bekliyor diğer ihracatçılar, o açıkladık^sonra diğer ihrj catçılar fiyat açıklamaktadırlar^ Arkada^j.ı diyor kt Cypîj ,

veR'in diyor bu fiyat politikası giderken ciyor dig^r üreti/' lerin altında kalıyoY^'Evet Sayın Beşerler, uu memlekette Cypfruvex de vardır ve üreticinin en büyüh g,üvencesi olan uu Cypfruvex her gün gelişmektedir. Maliyetlere gHre, piyaaa durumuna gSre Cypfr'uvex fiyatlarını v^ hiyL^. ihracatçı Cypfruvex fiyat açıklamadan &nc6 îiyar acıkla^^^ı-tır. Cypfruvex bir dengedir. Toplum için, üretici için ne, gün güçlenmekte olan bir kuruluş olarak işlevini sürdrr^.^^

Sayın Başkan, sayın millctvekillerL; Sayın Rr^Ha VehlL Sayın Ozkvr.OzgHr ve Sayın Naci Talât'ın konulmalarında il^rı/ sOrdükleri bir çok hususlara burda cevap /ermeye bilmiyorum gerek var mı? Baştan sMyleyip de konuyu ka^at^^kta yarar vard' Sayın Durduran bir çok hususlara konuşması t de&i&^ iytir, CTP'nin yolu zaten bizim yolumuz değildir^ ./nı da olamaz. Yani aynı evlek içinde akamayacagımıza pürt fayet tabiidir ki sMyleyecek biz dinleyeceğiz...

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Siz söyleyecek-siniz biz dinleyeceğiz.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Biz da icra^^ yapacağız, onlar da tenkit etmeye devam edecekler.

- FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) - En nin^.-^ hOkOmet olacağız.

TAŞKENT ATASATAN (Devamla) - Allah bilmiyorum o günU gBsterir mi, gBstermez mi ama senin kafada olanlar, o hükH^^i bir bir çözmeye başladı, onun için...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - En nihayet hükümet olacağım.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Onu zann^^mem güreyim çünLü

ENVER EMİN (Lefkoga) (Yerinden) - Bakan pilot da olur^

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Belli nl.- az, ne oiac^^. belli olmaz. Belli olmaz. Onun için bu konuyu daha lazl^ uzatmak istemiyorum. Çünkü CTP'le ilgili olarak...

../1451.

- 1451 -

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - Ne sHyleyecen zaten.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Ne sHyleyim. CTP diyor,ala-cağım bir topuz,bütün milletin malını alavıre, aladıre satacan, bittikten sonra da havaya bakacan. Onun ekonomik gBrüşü da bu.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Ama hangi kahvede konuşun? Hangi kOy kahvesinde konuşun Sayın Bakan? Meclistir burası.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla) - Çayırova'da konuşurum Naci Talât. Çayırova'da tamam? ^^

Evet sayın arkadaşlar, benim söyleyeceklerim bunlar, teşekkür ederim.

ERGUN VEHBİ (Lefkoşa) (Yerinden) - Zamanlaman da tamam %ani.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Atasayan.

Buyurun Sayın Aytaç Beşeşler.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Yeter efendim on dakika.

BAŞKAN - Evet efendim yeter.

EITAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Çok bile gelir.

BAŞKAN - Geçerse de bir şey değil.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Gazi Mağusa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; asla polemik için buraya çıkmış değilim.

../ 1452

- 1452 -

MEHMET CİVA (Lefkoşa) (Yerinden) - Sataşmaya cevap veriyorsunuz?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Evet, Bzellikle adımızı kullandığı için Sayın Bakan, birkaç kelime de sMyleme farzoldu, en azından niçin sPylenmeditdiye^merak edilebi-lir diye geldü^ Efendim biz beş milyar yatırım gerçekleşti derken niçin beş milyar yatırım gerçekleşti diye sizi suçlamadık Sayın Bakan. Bu sene de böyle beş milyar gerçekle-şirse ne olacak demek istedik. Duydunuz mu?

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden) - Gerekmez duymam Sayın Beşeşler.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Ciddiye almazsanız duymanıza gerek yok tabii.

NACİ T.USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Nasıl iş bu yani.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Yani kenarından köşesinden tşyed geçeceksiniz konuları ilgilenmeyeceksiniz, gerek yoktur diye önemsemeyecek gc&ü^ceksiniz,ondan sonra da lükHmet edeceğiz diyeceksiniz. Bu mümkün olmaz değil mi Taşkent Bey?

TARIM VE DOCAL KAYNAKLAR BAKANI NAZİF BORMAN (Yerinden) Oyle söylemek istemedi.

../ 1453..

- 1453 -

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - SHylemek istediğim odur eğer yaniig anlaşılmışsa düzeltiyorum. Diyorum ki tekrar bu sene de yine beş milyardır, sebep ne olursa olsun. Beş milyarda kalırsa yatırım ne olacak dedik. Ve önemli olan Ankara mahreçli yatırımların dışnüa 3z kaynaklarla yatırım nedir onu Bğrenmek istedik. Buna bir açıklama getirmiş olalım Sayın Bakanım... Mahreç çıkış.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa) (Yerinden) - Osmanlıcam iyidir.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Evet, evet. Cz kaynaklarla yatırımı sorduk. İlgileniyor musunuz Sayın Bakan?

BAŞKAN - Lütfen dinleyelim arkadaşlar.

DIŞİŞLERİ VE SAVUNMA BAKANI KENAN ATAKOL (Yerinden) -İlgileniyor, dinlen yor Sayın Beşeşler.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla) - Gülünç duruma düşme konusunu sByleyerek benim milletvekili arkadaşımın verdiği atasBzü banad&KKhKmüa Aslında bunları sBylemek gülünç duruma düşmek demek değildir. Gülünç duruma düşmek asıl söylenenleri siz söyleyin biz bildiğimizi yaparız,tarzında alırsanız gOlHnç duruma düşecek olan. aizler olursunuz.

../ 1454..

Jj - 1454 -

Özellikle bunu vurgulamak istiyorum. Ciddiyet göstermek istiyo^u^ Vakıfların verdiği kredi konusunu ben burdan söyledim. Doğrudur verdiği Srnek de.

s' Sevgili arkadaşlarım, sayın milletvekili arkadaşlarım;

krediyi ben bizzat aracı olduğum halde buraya getirme cesaretini buluşumun sebebi kimlere, nasıl, polemiğe girmek istemiyorum, kimlere, ngsıl, ne kadar kredi verilirken bizzat benim yirmi fC^ sonunda, çok ihtiyacı olduğu için bir kişiyle ilgilenmemi anlat-mak istedim Sayın Bakan. Yani, bundan saklanmak, gizlenmek gercK SAgdi, bunu buraya getirmezdim bu kürsüye. Taksidi geriye dönecek mi? Beni hiç ilgilendirmez. Borçlu-olan düşünsün. Eğer, bir hüHHmet'ı Bakanı ki saygısızlık olarak almayın, Başbakanım da söylediniz; ben dd söylüyorum. Sizden vize alacaktır diye olayı hafifletmek ve bu duruma d^&hH^ işte gülühç olmaktır. Asla Yeni Doğuş Partisinden, Cumhuriyetçi Türk Partisinden de, hiç gerekmez. Tabii ki Bakanlar Kurulundan karar halinde getireceksiniz. Ama bu vize alma den^^ midir? Burda konuşmak vize almak demek midir? Biz sadece bu gidişlerin oluş şeklini ...

EKONOMİ VE MALİYE BAKANI TAŞKENT ATASAYAN (Yerinden)-Kınan, kınadığın halde ...

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla)- Kınamadım efendim. Haddimize m^ üüşmüş.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Yok efendim. ^

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla)- Oluş şekli ve zamanlamasını söylemek istiyoruz ki bu zamanlama Başbakan için değildir. Zamanla-ma sizin içindir. Şekil itibarıyla Sayın Başbakana söylemek istedim.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Vekilim vardı Sayın Beşeşler.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla)- Ama burada ... Vekil ne demek? Siz olacaksınız.

../ 1455,.

. . .

- 145! -TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Ben demektir aynı zamanda.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla)- Bir ay sonra, birkaç zaman sonra gidin efendim gezmeye.

TAŞKENT ATASAYAN (Devamla)- Gezmeye gitmedim ben Sayın Beşeçler. Sen. gittin gezmeye.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla)- Ben gitmedim yahu. Gitsem de ktnd' gidiyorum yani.

BAŞKAN - Lütfen dinleyelim. Lütfen dinleyelim efendim,

NACİ T. USAR (Gazi Magusa)(Yerinden)- Nerde?

AYTAÇ BEŞEŞLER (Devamla)- Ve gayet tabii vize sözkonus^ değildir. Hafife almayı, lütfen, yani olayı çevirip ğOlünç, komedi şekline hafiflik olarak kabul edin. Tekrar ifade edAvor^^. Eşdeğer, zihniyet farkıdır, yani düşünce farkıdır. Eşdeğer * sı için yüz milyon lira ayrılmıştır. Onu biliyoruz, okuduk^ B ? söylemek istediğim eşdeğerle tapuların verilmesi aynı zamanları, olur mu? Bunu vurgulamak istiyoruz. Biz bu düşünce tarzındayı^-Çünkü, eşdeğere kaynak gösterilmeyen ve bugün şahıslara verilen ister Güneyli ister Kuzeyli olsun. Ferdi arkadaşımın dediği tarr"j söyliyeyİKt ister Güneyli ister Kuzeyli olsun, kim olursa ols^n jster GBnendereli olsun, ister YarkBylü olsun, bugün eşdeğere taynak gösterilmeyecek durumdaki parçaların tapuları verilemez işte bizim söylemek istediğimiz budur Sayın Bakan. Yoksa, para ayrılmış, ayrılmamış, o kalemi biz de orda gördük. Bir Cypfruv^^ durumunu söylerken, sadece fiyat konusunu da söylemek istem&dik. Ayrıca güven konusunu söylemek istedik. Tabii ki bu ülkede narenciye almf^a^pdütÜMsmı ayarlıyor. Hakikaten varlığı bu ülke için faydalıdır. Bugün Cypfruvex 100 verirse, öbürü 110 veriyor. Bunu inkâr etmiyoruz. Ama, ayrıca bir de güven konusunu beraberinde getirmektedir. Onun için diyoruz ki bu müessese ilerideki günler için bize birşey verememektedir. Biz muhalefet olarak yapabildi-ğimiz kadarıyla yapmaya çalışarak görevimizi, buradan görüşle-rimizi belirttik . Dediğimiz gibi hiçbir zaman polemiğe girmek niyetinde değiliz. Olayı burada komedi şekline dönüştürmenin

1456..

- 1456 -

de karşısında olduğumuzu vurgulayarak, hepinize tekrar teşek^u eder ve saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aytaç Heşeşler. Sayın milletvekilleri; bugün Bütçe Yasa Tasarısının bütünü üzerlnöe^ görüşmeyi yeterli gorüyorum. Gelecek birleşim, yarın, İ8/lk<l Çarşamba günü saat 9.30'da yapılacaktır.

NACİ T. USAR (Gazi Mağusa)(Yerinden)- Başka söz ala^ efendim.

BAŞKAN - Gündem Var efendim. Atay Cafer de var - yarına devam edeceğizt

Gündem: Başkanlığın Genel Kurula sunuşları. Bütçe Yasa Tasarısının bütünü üzerinde kalındığı yerden görüşülmesine edilmesi. Birleşimi kapatıyorum. Teşekkür eder%m.

(Kapanış Saati: 17.00;

../ 1457.

- 1457 -

CUMHURİYET MECLİSİ GÜNDEMİ

21'ncı Birleşim 17 Aralık 1965

Salı Saat: 19.30

I.Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları

II. Komitelerden Gelen İşler (GSrüşülecek Tasarı ve Öneriler) 1. 1986 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı. 2. Sayıştay (Değişiklik No:2) Yasa Tasarısı.

III. Sorular ve Yanıtlar.

../ 1458..

>