Upload
lytuyen
View
250
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
Doğan ÖzlemMax Weber’deBilim ve Sosyoloji
Doğan Özlem
1944’te İzmir’de doğdu. İzmir Atatürk Lisesi’nde başladığı lise öğrenimini ta-mamlayamadan kunduracı kalfası ve tezgâhtar olarak çalışmak zo runda kaldı. 1965’te Sivas’a er olarak askere gitti. Liseyi askerliği sırasında dışarı dan sınav-lara girerek bitirdi. Yine askerliği sırasında üniversite giriş sınavını kazan dı. 1967’deki terhisinden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde yükseköğrenimine başladı ve bu bölümden 1971’de mezun oldu. 1971-1974 arasında Almanya’da bulundu ve çeşitli işlerde çalıştı. Mezun olduğu bölüm de 1974’te başlayıp daha sonra Max Weber’de Bilim ve Sosyoloji (1990) adıyla ya yımlanan doktora tezini 1979’da tamamladı. Yükseköğrenimi ve dokto-ra çalışma sı sırasında (1967-1979) Almanya’da ve Türkiye’de işçi, büro memuru, sendikacı, muhasebeci ve yönetici olarak çalıştı. 1980’de, otuz altı yaşındayken, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde asistan olarak göreve başladı. 1988’de do çent, 1993’te profesör oldu. 2001’de kendi isteğiyle emekli-ye ayrıldıktan sonra, ay nı yıl içinde, Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde yeniden akademik hayata döndü ve uzun süre bölüm baş-kanlığı yaptı. 2003’te adına armağan kitap yayımlandı. 2004’te TÜBA – Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü’nü aldı. 2007-2014 arasında Yeditepe Üniver-sitesi Felsefe Bölümü’nde çalıştı. Halen emeklidir.
Doğan Özlem’inNotos Kitap’tan çıkmış kitapları
Bilim FelsefesiHermeneutik ve Şiir
MantıkTarih Felsefesi
Kültür Bilimleri ve Kültür FelsefesiMetinlerle Hermeneutik Dersleri IMetinlerle Hermeneutik Dersleri II
Felsefe ve Doğa BilimleriSöyleşiler - Yaşamı ve Felsefeyi Anlama Serüveni
Etik - Ahlak FelsefesiPersona
Kant Üstüne YazılarTürkçede Felsefe
Evrensellik MitosuKavramlar ve Tarihleri
Felsefede Elli Yıl - Doğan Özlem Sempozyumu BildirileriTarihselci Düşünce Işığında Bilim, Ahlak ve Siyaset
Çeviri Kitapları
Wilhelm Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri
No tos Ki tap 153Kuram 029Felsefe 24
©Doğan Özlem, Max Weber’de Bilim ve Sosyoloji, 2017©No tos Ki tap Ya y› ne vi, 2017
Notos Kitap’ta Bi rin ci Ba s›mMayıs 2017
ISBN 978-605-2389-02-7
Ser ti fi ka 16343
EditörYasin Sofuoğlu
Kapak ResmiTheo van Doesburg, 1918
Notos Kitap Yayıncılık Eğitim Danışmanlık ve Sanal Hizmetler Ticaret Limited Şirketi
Ömer Avni Mahallesi, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya Sokak, No: 11/6 Gümüşsuyu, Beyoğlu İstanbul
0212 243 49 07www.notoskitap.com
facebook.com/NotosKitaptwitter.com/NotosKitap
Bas k› ve CiltPasifik Ofset Ltd.Şti.
Cihangir Mahallesi, Güvercin Caddesi No: 3/1Baha İş Merkezi, A Blok Avcılar ‹s tan bul
0212 412 17 77Sertifika 12027
Doğan ÖzlemMax Weber’de
Bilim ve Sosyoloji
Felsefe
7
‹çindekiler
13141719
21
343636414446
65656870
7676778287909097
104
110
Birinci Baskıya Önsözİkinci Baskıya ÖnsözÜçüncü Baskıya ÖnsözBeşinci Baskıya Önsöz
Giriş
Birinci BölümAlman Sosyoloji Geleneği ve Weberİdealist Gelenekte Bilgi ve Bilim Eleştirisi
Kant ve HegelDilthey: Kültür (Tin) ve AnlamaYeni KantçılıkRickert’in Bilim Öğretisi: Doğa Bilimi ve
Kültür BilimiSosyolojik Bilgi Eleştirisi
Sosyolojide ParçalanmaFormel SosyolojiTarihselci Sosyoloji
İkinci BölümWeber’in Bilim ve Sosyoloji Kuramının ÖntemelleriBilgide ve Eylemde Özgürlük
Bilim ve RasyonelleştirmeBilimde ve Politikada ÖzgürlükKültür Bilimlerinde Seçmeci Tutum
Bilim ve GerçeklikEmpiri ve Mantık: İçerik ve BiçimDeğer Yargısı ve Değer İlişkisi
(Değere-İlişkinlik)Comte Sosyolojisi ve Rickertçi Kültür
Felsefesi Karşısında Weber’in Kültür Bilimi Anlayışı
Anlama ve Açıklama
8
Bir Anlama Biçimi Olarak NedensellikTarihsel Nedensellik (Bireysel Olanın
Nedenselliği)Toplumsal Nedensellik (Genel Olanın
Nedenselliği)
Üçüncü Bölümİdeal Tipler KuramıSosyoloji ve Eylem
Sosyolojinin Temel Konusu Olarak EylemToplumsal Eylem ve Kültürel AnlamBilimsel Doğruluk ve Soru Sorma
Eylem ve İdeal TipSosyolojik İkilemi Aşma Denemesi: İdeal
TiplerDiğer Kavram Türleri Karşısında İdeal TiplerPozitivist ve Rickertçi Talepler Karşısında
İdeal TiplerAnlama ve İdeal Tipler
Kültür Bilimleri ve AnlamaAnlamanın Kaynağı: Yaşanmışlık ve
RasyonellikSosyolojide Nedensel Anlama Olanağı:
Ânında Anlama ve Açıklayıcı AnlamaMotif ve Tipsel Olanı Anlama: Sosyolojik
Yöntem
Dördüncü BölümToplum Çözümlemesi: İdeal Tipler ve Toplumsal GerçeklikTarihsel ve Toplumsal Gerçeklik Karşısında
İdeal TiplerTarihsel İdeal Tipler: Bireyselliğin Kavramsal
Olarak Yeniden KurulmasıToplumsal İdeal Tipler: Bireyselde Tekrar
Edeni Kavramsal Olarak Yeniden KurmaToplum Çözümlemesi
Eylem TipolojisiToplumsal İlişki Tipolojisi
110116
120
128129129137139145145
152159
163163164
172
175
184
185
185
189
193193201
9
Toplumsal Oluşum TipolojisiSosyolojide Yasa ve Kuram
Sosyolojide Kurallılık ve DüzenlilikSosyolojide Kuramsallık
Beşinci BölümTarih ve SosyolojiTarihten Sosyolojiye
Kronolojik Bir BakışNomolojik BilmeTarihte ve Sosyolojide Tipsel Düşünme
Sosyolojide SistematikEylem ve İlişki KalıbıTarihte ve Sosyolojide İşlevselcilikSosyolojide “Sistematik”
Altıncı BölümWeber’in Bilim Kuramı ve Sosyolojisine Bir Toplu BakışBir Toplu Bakış Denemesi
Weber’in Bilim Kuramı ve Sosyolojisinin Tarihsel Çerçevesi Üzerine
Varoluşçu Weber, Bilim ve Sosyoloji Kuramcısı Weber
Günümüzün Tartışmaları Karşısında Weber’in Bilim Kuramı ve Sosyolojisi
Sosyolojide FormalizmPozitivizm - Tarihselcilik Tartışması ve WeberMakrososyoloji, Mikrososyoloji ve WeberMarksizm ve Weber
Bir Değerlendirme Denemesi
Ek-1: Max Weber’in Bilim AnlayışıEk-2: Max Weber’de İdeal Tip Kavramları ve Tarih-Sosyoloji İlişkisi
BibliyografyaAd DiziniKavram Dizini
214219219221
228230230235240245245250254
260
262262
269
281
281286290292299
309335
385395399
13
BIRINCI BASKIYA ÖNSÖZ
Bu kitap, on iki yıl önce Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fa-kültesi Felsefe Bölümü Sistematik Felsefe Kürsüsü’nde Prof. Dr. Ismail Tunalı’nın danışmanlığında tamamlamış olduğum Bilim Felsefesi Açısından Max Weber’de Sosyolojinin Temellendiril-mesi adlı doktora tezimin yeniden gözden geçirilmiş şeklidir.
Tezin planını ve içeriğini, aradan geçen uzun zaman dolayı-sıyla gerekli gördüğüm bazı kısaltma, genişletme ve eklemeler dışında aynen korudum. Tezin yazımından sonra Türkçede ya-yımlanmış olan bazı kitaplara “Bibliyografya”da yer vermeyi ve bazılarını sayfa altı notlarında anmayı, kitabın “Giriş”te belirti-len yararcı amacına uygun düşeceği inancıyla gerekli buldum.
Tezin kitap halinde basımını öneren ve gerçekleştiren Ara Yayıncılık yetkilileri Sayın Şükrü Çorlu ve Sayın Ertuğrul R. Turan’a teşekkür ederim.
Aralık 1989Karşıyaka, Izmir
14
IKINCI BASKIYA ÖNSÖZ
Kitap, 1990’daki ilk baskısından bu yana, aydın kamuo-yunda ve özellikle akademik çevrelerde büyük ilgi gördü; çok sayıda çalışmada başvuru kaynaklarından biri oldu. Ge-çen süre içerisinde Max Weber’in eserlerinden ve Max Weber üzerine çalışmalardan yapılan çevirilerin sayısında artış oldu. Bunlara oranla az sayıda olmakla birlikte, Max Weber üzerine telif çalışmaların da arttığı görüldü. Kitap ikinci baskıya hazır-lanırken, Jürgen Habermas’ın, kitabın problematiğiyle doğru-dan bağlantılı olan önemli ve klasikleşmiş kitabının çevirisi ya-yımlandı (Sosyal Bilimlerin Mantığı Üzerine, çev. Mustafa Tüzel, Kabalcı Yayınları, Istanbul, 1998).
1998 yılı, ülkemizde, “sosyal bilimler”in felsefi ve metodo-lojik temelleri üzerinde geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak bir yoğunlukla durulduğu yıl oldu. Gülbenkian Komisyonu’nun Sosyal Bilimleri Açın adlı raporunun yayımlanması üzerine (çev. Şirin Tekeli, Metis Yayınları, Istanbul, 1997) Ankara Üniversi-tesi Siyasal Bilgiler Fakültesi bünyesindeki GETA (Geliştirme ve Toplum Araştırmaları Merkezi) tarafından benim de konuşmacı olarak yer aldığım bir konferans dizisi başlatıldı ve konferanslar, konferans sonrası tartışmaları da içerecek şekilde, GETA tara-fından yayımlandı. Bunu, Toplum ve Bilim ve Defter dergilerinin ortak girişimiyle gerçekleştirilen Sosyal Bilimleri Yeniden Düşün-mek adlı sempozyum izledi (26-28 Şubat 1998, ITÜ Maçka Te-
15
İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
sisleri, Istanbul). Sempozyumu düzenleyenlerin isteği üzerine ilk bildirisini sunmuş olduğum bu sempozyumun tüm bildiri-leri, bildirilerin sunuluş sırasında yayıncıların hangi maksatla yaptıklarını anlayamadığım bir değişiklikle ve aynı adla yayım-landı (Metis Yayınları, Istanbul, 1998). Aynı yıl içerisinde ayrıca çok sayıda söyleşi ve konferansın gerçekleştirildiği görüldü.
Kitabın ikinci baskısının, ülkemizde “sosyal bilimler” üze-rine düşünmenin hızlandığı bir döneme rastlamış olmasından, çalışmalarının önemli bir kısmını “sosyal bilimler”in felsefi te-melleri üzerine gerçekleştirmiş bir yazar olarak elbette sevinç duyuyorum.
Yeni baskıda hem ifadede hem terimlerde bazı düzeltme-leler ve iyileştirmeler, ayrıca birkaç yerde bir veya iki cüm-lelik eklemeler yaptım. Bunların yanı sıra “Bibliyografya”ya, kitabın yararcı amacını gözeterek, son yıllarda konuyla ilgili olarak yayımlanmış olan bazı kitapları ekledim. Ilk baskının “Bibliyografya”sında Sabri F. Ülgener’in kitaplarına yer verme-miş olmam, bazı çevrelerde eleştiri konusu olmuştu. Bunda herhangi bir kastım yoktu. Bu kitapları tüm aramalarıma rağ-men bulamamıştım. Ülgener’in kitaplarının yeni baskıları, bu kitabın doktora tezi olarak yazımının bitiminden sonra yayım-landı. Bu baskıda Ülgener’in kitaplarına “Bibliyografya”da yer vermiş olmamın, Ülgener’in, Türkiye’de filozof Max Weber ol-masa da sosyolog, dinbilimci, ekonomist ve ekonomi tarihçisi Max Weber’in etkisinde ilk ciddi ve önemli çalışmaları gerçek-leştirmiş olan kişi olmasına duyduğum saygının ifadesi olarak değerlendirilmesini diliyorum. Burada Ülgener’in öğrencisi Ahmet Güner Sayar’ın bir hakşinaslık örneği olan Sabri F. Ül-gener adlı çalışmasını (Eren Yayınları, Istanbul, 1998) özellikle zikretmek isterim.
Ilk baskısında kitap, okumayı oldukça güçleştirecek şe-kilde, küçük puntolu ve çok sık aralıklı bir sayfa düzeniyle
16
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
yayımlanmıştı. Ayrıca bazı sayfalarda silik ve hatta pek zor okunan yerler vardı. Bu baskıda bu olumsuzluklar giderildi. Dizgisi daha büyük punto ve daha geniş aralıkla yapılan kitap, rahat okumayı sağlayan bir sayfa düzeniyle okura sunuluyor. Bu durum, ilk baskıdaki içeriğe küçük eklemeler dışında do-kunulmamış olmasına rağmen, belirtilen teknik iyileştirmeler dolayısıyla kitabın sayfa sayısının artmasına yol açtı.
Ocak 1999Karşıyaka, Izmir
17
ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ
Kitabın 1999’da Küyerel Yayınları’ndan çıkan ikinci baskısı kısa sürede tükendi. Kitap, 1990’daki ilk baskısından bu yana, genellikle aydın kamuoyumuzda ve özellikle üniversitelerimi-zin felsefe ve sosyoloji bölümlerinin büyük bir kısmında bir temel başvuru kaynağı haline gelmiş olduğundan, yeni baskı-sının ivedilikle yapılması gereği ortaya çıktı.
Bu baskıya, Max Weber üzerine vermiş olduğum bir kon-feransın 1988’de yayımlanmış metnini (Ek-1: “Max Weber’in Bilim Anlayışı”) ve Ege Üniversitesi Felsefe ve Sosyoloji Bölüm-leri doktora öğrencilerinin 1988-1989 ders yılında katıldıkları bir seminer için hazırlanmış olan bir seminer metnini (Ek-2: “Max Weber’de Ideal Tip Kavramları ve Tarih-Sosyoloji Ilişki-si”) ekledim.
Ilk metin, Max Weber’in kitap boyunca çeşitli açılardan ele alınmış olan bilim anlayışını serbest bir anlatımla ve özet ha-linde vermeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, konuyla yeni ilgi-lenmeye başlayan okura, kitabın kendisine geçmeden önce bu yazıyı okumasını salık veririm.
Ikinci metin, kitapta ele alınmış olan bazı temel konuları tekrar niteliğinde fakat daha geniş bir çerçevede işlemekte, ay-rıca ve özellikle kitapta diğer konulara oranla daha kısa işlen-miş olan bir konuyu, ideal tip kavramlarının mantıksal statüsü konusunu, ayrıntılı bir şekilde ve akademik dille irdeleyip de-
18
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
ğerlendirmektedir. Bu metnin, okuma sırası bakımından sona bırakılmasının uygun olacağını düşünüyorum.
Nisan 2001Karşıyaka, Izmir
19
BEŞINCI BASKIYA ÖNSÖZ
Uzun süredir tükenmiş olan kitabın yeni baskısını araya yeni kitap ve çevirilerimin girmesi nedeniyle gerçekleştireme-miştim. Kitabın eldeki yeni baskısında herhangi bir değişikliğe ve eklemeye gitmedim. Kitap küçük düzeltme ve eklemeler dışında önceki baskının tıpkıbasımı olarak okura sunuluyor.
3 Mayıs 2017Karşıyaka, Izmir
21
GIRIŞ
I
Bu kitap, Max Weber’in (1864-1920) bilim anlayışına ve bu anlayışın dayandığı felsefi temellere ve tarihsel arka plana, bilgi kuramı ve bilim felsefesi açısından, kültür bilimlerinde, bilginin niteliği ve değeri ve bağlı olarak kültür bilimlerinde empiri-kuram ilişkisi sorunu çerçevesinde betimleyici ve eleştirel bir yaklaşım denemesi olmak ve Weber sosyolojisinin ancak böyle bir felsefi yaklaşım altında gerçek boyutlarıyla kavranılabilece-ğini göstermek istemektedir.1
Bu doğrultuda, kitabın yararcı ve eleştirel olmak üzere, iç içe iki amacı vardır:
a) Batı’da ve özellikle Anglo-Amerikan dünyasında uzun yıllar dar alan araştırmaları, anket, istatistik vb. yollarla salt empiri’ye2 ağırlık vermiş olan kültür bilimlerinde ve bu bi-limler arasında merkezcil bir konuma sahip olan sosyolojide, 1960’lardan sonra kuram sorununun yeni bir ilgiyle gündeme geldiği ve bizzat sosyologların kendi bilimlerinin metodolo-jik ve hatta bilgikuramsal (epistemolojik) temellerini yeniden ve eleştirel bir bakışla ele aldıkları görülmektedir. Hatta bu durumu kültür bilimleri ve özellikle sosyolojide bir “Röne-sans” olarak adlandıran sosyologlara rastlamak olanaklıdır.3 Şüphesiz kültür bilimlerinde kuram sorununa karşı yeni bir
22
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
ilginin ortaya çıkmasında, özellikle Anglo-Amerikan dünya-sında 1930-1960 yılları arasında yaygınlık kazanmış biçimiy-le “sosyoloji”ye yöneltilen eleştirilerin büyük payı vardır. Bu eleştirilerden bazılarına göre, bu “sosyoloji”, özellikle aşırı ol-gucu (hyperfactualiste) yanıyla kuramdan iyice uzaklaşmak ve gitgide “bir kuramsız araştırma” olmakla, “bilim”den çok bir “toplumsal olgu toplama tekniği”ne dönüşmüştür.4 Böylesine köktenci eleştirilerin sonunda, kültür bilimlerinde empiri-ku-ram ilişkisi tartışması, gitgide bu bilimlerde bilginin niteliği ve değerini kapsayacak boyutlara ulaşmıştır. Bu “Rönesans” hareketi içinde, sosyolojinin kuruluş dönemlerine, yani birin-ci kuşak kurucular olarak Spencer, Marx ve Comte ile ikinci kuşak kurucular sayılan Durkheim, Max Weber ve Pareto’ya yönelmelerin, özellikle empiri-kuram ilişkisi sorunuyla ilgili olarak, arttığı görülmektedir.
Son yıllarda Türkiye’de de özellikle sosyoloji alanında ku-ramsal ve metodolojik konulara daha yoğun bir ilginin doğdu-ğu şüphesizdir. Ancak, bu konudaki çalışmaların henüz büyük ölçüde çeviri ve derleme düzeyinde kaldığı da açıktır. Konuya bilgi kuramı ve bilim felsefesi destekli bakış açılarından yakla-şan çalışmalar ise parmakla sayılabilecek kadar azdır.5
Işte, kitabın yararcı amacı burada belirmektedir. Bilgi ve bilim filozofu olarak Max Weber’in, sosyolojisini temellendi-rirken başlıca kaygılarından birinin ve belki de birincisinin, kültür bilimlerinde bilginin niteliği ve değeri ve bağlı olarak bu bilimlerde empiri-kuram ilişkisi sorununa bir çözüm getirmek olduğu söylenebilir. Bilgi ve bilim filozofu ve sosyoloji kuram-cısı Max Weber’i tanıtmak isteyen yanıyla bu kitap, ülkemizde bu konuda görülen büyük boşluğun doldurulmasına katkıda bulunmak istemektedir.
b) Kültür bilimlerinde empiri-kuram ilişkisi sorunu, önce-likle “kültür bilimi” veya “sosyal bilim” kavramı üzerine gelişti-
23
GİRİŞ
rilen değişik tanım ve betimlere koşut olarak değişik biçimler-de çözülmeye çalışılmıştır. Bugün de anlamı üzerinde tam bir uzlaşım sağlanacak bir “kültür bilimi” veya “sosyal bilim” kav-ramı bulmak hemen hemen olanaksızdır. “Kültür bilimi” veya “sosyal bilim” kavramı üzerine değişik tanımlamaların ardında değişik felsefi görüşlerin, hatta felsefelerin yattığı söylenebi-lir: Pozitivist bilim anlayışı, Marksist bilim anlayışı, pragmatist bilim anlayışı, tinselci/tarihselci/hermeneutik bilim anlayışı vd. Bunun yanı sıra, bu farklı bilim anlayışları ve felsefeler ile Batı kültürü bazına oturmakla birlikte, çeşitli ülke ve ülke öbekle-rinde gelenekselleşmiş farklı felsefi ve bilimsel tutumlar ara-sında da bir koşutluk olduğu açıktır. Bu açıdan bakıldığında, örneğin Anglo-Amerikan felsefe geleneği ile Alman felsefe ge-leneği arasında kökten farklılıklar vardır. Böyle bir çoğulculuk ve çokseslilik, zaten felsefenin doğasından kaynaklandığından, bu bilim anlayışları ve felsefeler arasında bir rekabet ve hatta bazan kıyasıya çatışmanın olması olağandır. Şimdi böyle bir çerçeveden bakıldığında, Max Weber’in “kültür bilimi” veya “sosyal bilim” anlayışı da, büyük ölçüde Alman felsefe gele-neğinin izinde, tinselci/tarihselci bir bilim felsefesi içinde yer alır. Ama “büyük ölçüde” dedik, çünkü Max Weber’in bilim anlayışı, pozitivist ve Marksist bilim anlayışlarından etkiler de taşır. Ancak Max Weber’in bilim anlayışı eklektik de değildir; çünkü bu etkiler, tinselci/tarihselci bir anlayış içinde eritilmiş ve sindirilmişlerdir.
Alman felsefe geleneğinde, daha Kant’ta ifadesini bulan bir doğal gerçeklik ve tinsel gerçeklik ayırımı vardır. Tinsel gerçek-lik, Kant tarafından nesneler dünyası, nesnelerin varoluşu olarak tanımlanan doğa yanında, doğadan farklı, hatta doğaya karşıt bir gerçekliktir.6 Bu Kantçı ayrım belirleyici olmuştur. Alman Idealizmi (Fichte, Schelling, Hegel) bu ayırımdan yola çıkmış ve özellikle Hegel’le birlikte bir “tin felsefesi” geliştirmiştir. Bu
24
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
Kantçı ayrım, bir başka koldan, Herder, Alman Tarih Okulu (Ranke, Droysen, Mommsen vd.), Dilthey,7 Yeni Kantçı okullar (Windelband, Rickert, Cohen, Cassirer) ve Max Weber’i içine alan bir gelenekte de korunmuştur. Örneğin W. Dithey (1833-1911), doğal gerçekliği bir algı gerçekliği, tinsel gerçekliği ise insan yaratısı bir anlam gerçekliği olarak ayırmış ve bu iki ger-çeklik alanına yönelen bilimleri konu ve yöntem bakımından birbirinden kesinlikle farklı yerlere koymuştur. Doğa bilimleri, doğayı genel kavramlar ve yasalar altında betimlemek ve açık-lamak ister. Tinsel gerçekliğe yönelen bilimler ise (Dilthey’ın verdiği adla “tin bilimleri”) konusunun tarihselliği ve bireysel-liği yüzünden, doğa bilimlerinin genelleştirici/açıklayıcı yön-temleriyle çalışamazlar; onlar doğa bilimleri gibi yasa bilimleri veya nomotetik bilimler olamaz ve insan toplumunu ve insan kültürünü bir doğal belirlenimin sonucu gibi göremezler. Do-layısıyla bu bilimler, insan toplumunu ve insan kültürünü, yine insanın yaratıp içinde yer aldığı bir gerçeklik alanı olarak incelemeyi olanaklı kılacak özel yöntemlerle çalışabilirler.
Buna karşılık, A. Comte’un biçimlendirdiği 19. yüzyılın pozitivist bilim anlayışında, doğal ve tinsel gerçeklik arasında Alman felsefe geleneğinde karşılaştığımız bu köktenci ayırı-ma yer verilmez. Her ne kadar bu iki gerçeklik arasında bazı farklılıklar olduğu kabul edilse de, her iki gerçekliği doğa bi-limlerinin yöntemleriyle ele almanın gerekliliği vurgulanır. Bu nedenle, değişik dönemlerde değişik adlar almış olan bu ger-çeklik de, “bilim” kavramını “yasa bilimi” olarak anlayan ve bunun somut örneğini “doğa bilimi”nde bulan pozitivist bilim anlayışı altında, yasalarının bulunup ortaya konulması gereken bir gerçeklik olarak görülür. 19. yüzyılın bu pozitivist bilim anlayışı, en somut örneğini, bizzat Comte’un temellendirdiği biçimiyle “sosyoloji”de (veya bu kitapta kullanılacak adıyla “Comte sosyolojisi”nde) bulur. Renan, Saint Beuve, Taine gibi
25
GİRİŞ
kültür eleştiricileri ve tarihçilerden Durkheim’a kadar uzanan bir gelenek içinde, pozitivist çıkışlı bir “sosyal bilim” anlayışı-nın geliştirildiği görülür.
Alman felsefe geleneğinde ağır basan tinselci “kültür bilimi” anlayış ile pozitivist etiketli “sosyal bilim” anlayışı arasında, fel-sefe tarihi içinde kökleri 19. yüzyılın başlarına kadar giden ve birbirini izleyen dönemlerde Alman, tarihselcilik-olguculuk, hermeneutik-doğalcılık karşıtlıkları halinde günümüze kadar ulaşan bir geleneksel karşıtlık oluşmuştur ki, bu karşıtlığın vurgulanması Max Weber’in bilim anlayışını ve sosyolojisini anlamak bakımından gereklidir. Çünkü Max Weber büyük öl-çüde Alman felsefe geleneğinde ağır basan tinselci bir bilim an-layışına bağlıysa da, bilimin genelleştirici/açıklayıcı bir etkinlik olmasını talep eden pozitivist bilim anlayışının da etkisindedir. Onun bilim anlayışı, büyük ölçüde bu iki kaynaktan beslenir ve sonuçta, yukarıda da değinildiği gibi, pozitivist etkiler tin-selci bir bilim anlayışının içinde eritilmiş de olsalar, kendilerini gösterirler.
Kitabın eleştirel yönü ve bu yöne bağlı amacı da burada ortaya çıkmaktadır. Kitap, bugün de güncelliğini koruyan bir temel sorun olarak, kültür bilimlerinde (sosyal bilimlerde) bilginin niteliği ve değeri, bu bilimlerde empiri-kuram ilişkisi sorunu ve bağlı olarak aynı bilimlerde yöntem sorununu Max Weber’in ele alış, irdeleyiş, çözümleyiş tarzını ve buradan ha-reketle kendi sosyolojisini temellendiriş biçimini, günümüzde de devam eden ve yukarıda anılan iki gelenek arasındaki kar-şıtlığı sürekli göz önünde tutmaya gayret ederek ve nihayet gü-nümüzdeki tartışmalara da değinerek incelemek ve eleştirmek istemektedir.
Bu doğrultuda, kitabın bir bilim felsefesi çalışması oldu-ğu söylenebilir. Ancak, kitabın başlıca niteliğinin bu olmasına özen gösterilmişse de, Max Weber’in düşünür kimliğinin yo-
26
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
ğunluğu, düşüncelerinin iç içeliği ile bilim adamı kimliğinin çok yönlülüğünü göz ardı etmenin olanaksızlığı görülmüştür. Bu nedenle, kitabın yararcı amacına da uygun düşeceği inan-cıyla, özellikle betimsel yanı ağır basan bölümlerde özlü olma-sına gayret edilen yan açıklamalara ve bilgilere yer verilmiştir. Öyle ki Max Weber, gerçekten de sözcüğün tam anlamıyla “çok yönlü” bir kişidir. Örneğin, R. Aron’a göre Max Weber, “dünya tarihini bilen son kişidir”.8 Max Weber’i A. Toynbee ile karşılaş-tıran Aron, Max Weber’deki kavramsal duyarlılık ve zenginliğin Toynbee’deki kavramsal duyarlılık ve zenginliğe ağır bastığını belirtir.9 Yani Max Weber, her şeyden önce gelmiş geçmiş en büyük tarihçilerden biridir. O, öğrenimini hukuk dalında yap-mıştır, yani bir hukukçudur. Onun “Ekonomi Tarihi” bugün de Alman üniversitelerinde okutulur, yani o bir ekonomisttir. Max Weber politika bilimcisidir ve bu bilimin kurucularından-dır. Dinbilimcidir ve karşılaştırmalı din tarihinin hâlâ en bü-yük adıdır. Son olarak, sosyologtur ve sosyolojinin kurucula-rındandır. Ve tüm bu yönlerinin ardında, bilgi ve bilim filozofu Max Weber vardır. O, hangi kültür bilimi veya kültür disiplini alanında çalışırsa çalışsın, her vesileyle daima kültür bilimle-rinde bilginin niteliği ve değeri, yöntem, empiri-kuram ilişkisi sorunlarına dönüp durur. Öbür yandan, bilgi kuramı ve bi-lim felsefesiyle ilgili sorunlar Max Weber’de yalnızca düşünsel kaygılarla ele alınmaz; bu sorunlar Max Weber’de bir çeşit va-roluşsal nitelik de kazanır. Çünkü yukarıda sayılan yönlerinin yanında, Max Weber bir politikacıdır da. Olgu ve değer, bilim ve değer yargısı, bilim ve politika arasındaki ilişki veya ilişkisizlik sorunları, Max Weber için düşünsel olduğu kadar özbenliği-ne ve kişiliğine ilişkin varoluşsal sorunlardır. Bu yüzden, bilgi ve bilim filozofu olarak Max Weber’i ele alırken, filozof/bilim adamı Max Weber ile eylem adamı Max Weber’i birlikte ince-lemeyi gerektiren bir bakış açısına yer vermek kaçınılmazdır.
27
GİRİŞ
Tüm bu yönleriyle Max Weber’in, yine Aron’un sözleriy-le, “artık çağımızda pek görülmeyen bir evrensel düşünürler kuşağına ait olduğu”10 şüphesizdir. Kitap, “evrensel düşünür” olarak Max Weber’i değil, bilgi ve bilim filozofu Max Weber’i ele almaktadır ve onun tarihçi, hukukçu, ekonomist, politolog (politika bilimcisi) dinbilimci yönleriyle “evrensel düşünür” kimliğine ancak çok sınırlı değinmelerle göndermelerde bu-lunmakla yetinmektedir. Ama kitap, “evrensel düşünür” olarak Max Weber’i tanımanın yolunun, onun bilgi ve bilim filozofu olarak tanınmasından geçtiği inancıyla kaleme alınmıştır.
II
Kitap, betimleme, çözümleme ve eleştirinin iç içe geçtiği bir anlatım yöntemine başvurmaktadır. Betimleyici bölümler-de tekrarlardan kaçınılmamıştır. Kitap boyunca görülebileceği gibi, Max Weber’de her konu çok çeşitli açılardan ele alınır ve sürekli geriye dönüşlerle, tekrarlarla işlenir. Max Weber’i buna zorlayan şeyin ele aldığı konuların yoğunluğu, karmaşıklığı, hatta çetrefilliği olduğu açıktır. Bu kitapta da, yine bizzat Max Weber’i anlamayı sağlamak için, onun tekrarcı anlatım yönte-mi yer yer örnek alınmıştır.
Kitap, bir giriş ve altı ana bölümden oluşmaktadır. Bölüm-leme, Max Weber’in etkilendiği ana kaynaklar ve bu etkiler al-tında bilgi ve bilim filozofu olarak sosyolojisini temellendirme aşamaları göz önünde tutularak yapılmıştır.
Bilgi ve bilim filozofu Max Weber’i etkileyen en önemli felsefe okulu, W. Windelband (1848-1915) ile H. Rickert’e (1863-1936) bağlı Yeni Kantçı Heidelberg okuludur. Max Weber’in bir noktaya kadar bilgi kuramında ve bilim felsefe-sinde Rickert’in izleyicisi olduğu söylenebilir. Öbür yandan
28
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
Max Weber, daha Herder ve Ranke’de geleneğini bulmuş olan Alman Tarih Okulu (Tarihçi Okul) içinde yetişmiş tarihçiler-dendir. Öyle ki, Max Weber’de tarihsel ilgi daima ön plandadır ve onun sosyolojisinin ana temelleri, ya onun tarih felsefesi ve tarih kuramından doğrudan doğruya çıkarılmıştır veya bu felsefe ve kuramla şu ya da bu yönden ilgilidir. Onun, sosyo-lojinin kurucularından biri olmasına rağmen, filozof ve bilim adamı olarak esas ilgisinin tarihsel gerçeklik üzerinde yoğun-laştığı, kitap boyunca göstermeye çalışılacaktır. Max Weber’in sosyolojisini temellendirdiği dönem, Comte sosyolojisinin Almanya’da genel bir eleştiriye uğradığı döneme rastlar. Com-te sosyolojisi, Almanya’da, özellikle bu sosyolojinin dayandı-ğı felsefi ve metodolojik temeller bakımından çok geniş bir eleştiriye konu olmuştur. Dilthey, Rickert gibi filozofların yanı sıra Rachfall, Meinecke gibi Alman Tarih Okulu’ndan gelen tarihçiler de Comte sosyolojisine karşı köktenci eleştiriler ge-tirmişlerdir. Öyle ki, Alman sosyoloji geleneği, adına sosyolojik bilgi eleştirisi de denilen bir felsefi eleştiri dönemiyle başlamış-tır. Bu dönem, Almanya’da tarihselci sosyoloji ve formel sosyoloji adlarıyla da anılan farklı sosyolojilerin filizlenme ve gelişme dönemi de olmuştur. Bu dönemde Max Weber’in ilginç bir po-zisyonu vardır. Max Weber bu genel eleştiri döneminde, kendi sosyolojisini, sürekli, karşısında olduğu görüşleri eleştirmek amacıyla kaleme aldığı geniş hacimli yazılarında temellendir-miştir. Öbür yandan Max Weber, bu dönemde ortaya atılan hemen tüm görüşlerden kendisi de etkilenmiştir. Bu nedenle, onun bilim kuramı ve sosyoloji kuramı üzerine hemen tüm ya-zıları, birer polemik yazısı niteliği taşır. Özetle, Max Weber’in bilim kuramını ve sosyolojiyi temellendirmesini bir çerçeveye oturtabilmek için, şu üç etkenler topluluğuna betimleyici bir anlatımla özlü olarak yer verme gereği vardır: 1) Kuramın fel-sefi temellerinde yer etmiş olan Yeni Kantçı Rickert’in bilim fel-
29
GİRİŞ
sefesinin ana çizgileri; 2) Max Weber’in Alman Tarih Okulu’na bağlı tarih felsefesinin ve tarih kuramının bazı yönleri; 3) sos-yolojik bilgi eleştirisi döneminde Comte sosyolojisine yönelti-len felsefi eleştiriler.
Birinci Bölüm, bu üç etkenler topluluğunu, Max Weber’in bilim kuramına ve sosyolojiyi temellendirmesine geçişi sağlaya-cak biçimde betimlemeye ayrılmıştır. Ancak, bu bölümü, Max Weber’i etkileyen kaynakların oldukça genel (ve bu bakım-dan –Rickert’e ayrılan sayfalar dışında– bazı yerde eksik, bazı yerde ister istemez yüzeysel) bir betimleme denemesi olarak değerlendirmek uygun olur. Ikinci Bölüm, Birinci Bölüm’de belirtilenlerle ilgi içinde, Max Weber’in bazı temel kişilik özel-liklerini ve özellikle varoluşçu yönünü ele almaktadır. Üçüncü Bölüm, Max Weber’in kültür bilimlerinde başat metodolojik sorun olarak gördüğü anlama ile nedensellik’in bağdaştırılması sorununa ayrılmıştır. Bu sorun, kültür bilimlerinde bilginin ni-teliği ve değeri ve empiri-kuram ilişkisi sorunlarıyla da doğru-dan bağlantılıdır ve Max Weber’in ideal tipler öğretisi, doğrudan veya dolaylı, bu sorunların çözümü doğrultusunda geliştiril-miştir. Dördüncü Bölüm, Max Weber’in kendi bilim kuramı doğrultusunda geliştirdiği sosyolojisinin temelini oluşturan toplumsal ilişki, toplumsal eylem ve toplumsal oluşum kavramları-nın bir çözümlemesini içermektedir. Ancak bu bölüme, onun bilim kuramının bir bakıma odak noktasını oluşturan ideal tipler öğretisinin, yine kendi sosyolojisi içinde somut örneğini bulan bir uygulamasını betimleyen bir bölüm olarak bakılma-lıdır. Beşinci Bölüm’de, Max Weber’de tarih-sosyoloji ilişkisi ele alınmış ve onun tarih kuramından sosyoloji kuramına geçişi betimlemeye ve çözümlemeye çalışılmıştır. Bağlı olarak bö-lümde, Max Weber’in sosyolojisinin özgül niteliği ve aslında kendisi tarafından tam olarak geliştirilmemiş ve ölümünden sonra yorumcularca üzerinde çalışılmış olan “sistematik”i konu
30
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
edinilmiştir. Altıncı Bölüm’de, Max Weber’in bilim ve sosyoloji kuramı ve yöntem anlayışı, kültür bilimlerinde bilginin niteliği ve değeri ve empiri-kuram ilişkisi sorunuyla ilgi içinde değer-lendirmeye çalışılmıştır. Bu bölümde önce Max Weber’in bilim ve sosyoloji kuramının felsefe tarihi açısından tarihsel yerine ilişkin saptamalarda bulunulmuş ve daha sonra, yukarıda de-ğinilen idealizm-pozitivizm, tarihselcilik-olguculuk, herme-neutik-doğalcılık karşıtlıkları açısından bu kuramın özgül ve özel durumu üstünde durulmuştur. Kitap, eleştirel amacına, bir bakıma, bu kuramın özgül ve özel durumunu ve kültür bilimlerinde empiri-kuram ilişkisi sorununa getirdiği özgün çözüm denemesini serimleyebildiği oranda ulaşmış olacaktır.
III
Max Weber, olağanüstü verimli, eski bir deyimle “velut” bir yazardır. Her biri birer küçük boy kitap hacmindeki makalele-rinin çoğunluğu oluşturduğu eserlerinin sayısı 180’i geçmekte-dir. Ölümünden sonra bir araya getirilen bu yazılar, genellikle dört ana grupta toplanır: 1) Tarih ve ekonomi yazıları; 2) din tarihi, din sosyolojisi ve dinbilim yazıları. Gesammelte Aufsaet-ze für Religionssoziologie (Din Sosyolojisi Üzerine Toplu Maka-leler) başlığı altında üç büyük ciltte toplanmış olan bu yazıla-rında Max Weber, yeri geldikçe bilim kuramıyla ilgili konulara sık sık döner; 3) Max Weber’in başyapıtı Wirtschaft und Gesells-chaft (Ekonomi ve Toplum). Yine makalelerden oluşmuş iki büyük cilt halindeki bu yapıtın özellikle 1-180. sayfaları, Max Weber’in bilgi, bilim ve sosyoloji kuramı açısından en önemli makalelerini içerir; 4) bilim felsefesi, bilim kuramı ve sosyoloji kuramı üzerine yazıları, Gesammelte Aufsaetze zur Wissenschaft-slehre (Bilim Öğretisi Üzerine Toplu Makaleler) başlığı altında
31
GİRİŞ
bir büyük ciltte toplanmıştır. Kitapta ana kaynaklar olarak, bu ciltteki makaleler ile Wirtschaft und Gesellschaft’ın 1-180. say-faları arasındaki bölümlerine başvurulmuştur. Ayrıca, Gesam-melte Aufsaetze zur Religionssoziologie’nin konuyla ilgili bölüm-lerinden de yararlanılmıştır.
Rickert’in Naturwissenschaft und Kulturwissenschaft (Doğa Bilimi ve Kültür Bilimi) ile Grenzen der naturwissenschaftlichen Bergriffsbildung (Doğabilimsel Kavram Kurmanın Sınırları) adlı yapıtları ve W. Dilthey’ın Gesammelte Schriften, I. Cilt: Einteitung in die Geisteswissenschaften (Toplu Yazılar, I. Cilt: Tin Bilimle-rine Giriş) ve Gesammelte Schriften, VII. Cilt: Der Aufbau der geschichtlichen Welt in den Geisteswissenschaften (Toplu Yazılar, VII. Cilt: Tin Bilimlerinde Tarihsel Dünyanın Kuruluşu) adlı yapıtlarına, Max Weber’i bilgi ve bilim filozofu olarak etkileyen birincil kaynaklar olarak başvurulmuştur.
Kitabın özellikle betimleyici bölümlerinde, A. Walther’in Max Weber als Soziologe (Sosyolog Olarak Max Weber), A. Scheltings’in Max Webers Wissenschaftslehre (Max Weber’in Bi-lim Öğretisi), R. Aron’un Deutsche Soziloge der Gegenwart (Çağ-daş Alman Sosyolojisi) ile F. Jonas’ın dört ciltlik Geschichte der Soziologie (Sosyoloji Tarihi) adlı yapıtlarından yararlanılmıştır.
Burada bu kitabın yazarını uzun yıllar önce Max Weber’e yönelten ilk kaynaklar olarak şu Türkçe telif ve çeviri kitap-ların adlarını anmak gereklidir: Coşkun San, Max Weber’de Hukukun ve Meşru Otoritenin Sosyolojik Analizi; R. Aron, Pareto, Weber, Durkheim (çev. Fevzi Yalım); H. Freyer, İçtimai Nazari-yeler Tarihi (çeviren ve eklerini yazan: Tahir Çağatay); Hamide Topçuoğlu, Max Weber’e Göre Hukuki Düşüncenin Kategorileri ve Yeni Hukuk Normlarının Teşekkül Tarzları.
32
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
IV
Dilthey, Rickert ve Max Weber’in yapıtları, metin içerisinde ve dipnotlarda, adlarının uzunluğu nedeniyle, gelenekselleş-miş olan aşağıdaki kısaltmalarla verilmiştir:
• Wirtschaft und Gesellschaft (Max Weber): WuG• Gesammelte Aufsaetze zur Wissenschaftslehre: WL• Gesammelte Aufsaetze zur Religionssoziologie: RS• Einleitung in die Geisteswissenschaften (W. Dilthey):
Einleitung• Der Aufbau der geschichtlichen Welt in den Geisteswis-
senschaften: Aufbau• Naturwissenschaft und Kulturwissenschaft (H. Rickert):
NuK• Grenzen der naturwissenschaftlichen Begriffsbildung:
Grenzen
Kitabın bundan sonraki bölümlerinde “Max Weber” yerine yalnızca “Weber” sözcüğü kullanılacaktır.
1 Kültür bilimi terimi “sosyal bilimler”, “tarih bilimleri”, “tin bilim-leri”, “insan bilimleri”, “idiografik bilimler”, “hermeneutik bilimler” vb. çok değişik adlarla anılan ve doğa bilimlerinden ayrılan bilimler grubunun tümü için bizzat Weber’in kullandığı bir terimdir. Türkiye’de kütür bilimi teriminden çok sosyal bilim(ler) terimi yaygındır. Ancak sosyal bilim(ler) teriminin kültür bilim(leri) terimine göre kısmi bir kapsayıcılığı olduğu, yeri geldiğinde Weber’e dayanılarak gösterilecektir. (“Sosyal bilimler” teriminin pozitivist yönde kullanımına ilişkin eleştirilerimiz için bkz: “Doğa Bilimleri ve ‘Sosyal Bilimler’ Ayrımının Dünü ve Bugünü Üzerine”, Toplum ve Bilim dergisi, Bahar 1998, sayı 76, ss. 7-41.)
2 Empiri (empeiria) terimi, duyum (sensation), algı (perception), göz-
33
GİRİŞ
lem (observation), deney (experience), deneyleme (experiment) terimleriyle ifade edilen duyusal kaynaklı tüm bilgi öğe ve bileşenlerinin epistemolo-jik genel adıdır. Türkçede buna deneyim teriminin karşılık olarak öneril-mesi yerindeyse de “deneyim”in zaman zaman yalnızca “deney” ve “de-neyleme” yerine kullanıldığı da görülmektedir. Bir karıştırmayı önlemek amacıyla, kitap boyunca empiri terimini koruma yolunu seçtik.
3 T. Bottomore, Toplumbilim, s. IX ve X.4 H. Marcuse, Der eindimensionale Mensch, s. 21.5 Bu çalışmalar arasında özellikle Ilkay Sunar’ın önemli kitabı Düşün
ve Toplum’u anmak şarttır. Kadir Cangızbay’ın Gurvitch sosyolojisi üstüne kitap ve yazıları ile Ayşe Buğra’nın İktisatçılar ve İnsanlar’ı değerli katkılar içermektedir. Ayrıca “Bibliyografya”ya bakınız.
6 I. Kant, Kritik der reinen Vernunft, B. 46.7 “Dilthey” yazılır, “Diltay” okunur.8 R. Aron, Pareto, Weber, Durkheim, s. 34.9 a.g.e., s. 36.10 R. Aron, Deutsche Soziologie der Gegenwart, s. 98.
34
BIRINCI BÖLÜM
ALMAN SOSYOLOJI GELENEĞI VE WEBER
19. yüzyıl başları, Comte, Spencer ve Marx’ın temellen-dirmek istedikleri biçimde, toplumu ve tüm insanlık tarihini bütün olarak ele almaya, toplumun ve insanlık tarihinin “genel yasalar”ını bulup ortaya çıkarmaya çalışan ansiklopedik sosyo-lojinin, yerini, öncelikle bir “bilim” olarak kendi alan, sınır ve yöntemlerini belirlemek isteyen bir tutumla işe başlayan anali-tik sosyolojiye bıraktığı bir dönemdir.1 Sosyolojinin böyle konu, alan ve yöntem bakımından “yeniden kurulması”2 yolundaki çabalar, bilindiği gibi, Fransa’da E. Durkheim (1858-1917), Italya ve Isviçre’de W. Pareto (1848-1923) ve Almanya’da Weber’in yapıtlarında en yüksek verimine ulaşmıştır. Ancak bu “yeniden kurucular”, ayrı olduğu kadar benzer yanları da olan “sosyoloji”lerini, büyük ölçüde kendi uluslarının düşün-ce yaşamına egemen olan düşünce akımları, eğilimler ve gele-neklerden etkilenerek ve aynı zamanda bunlarla hesaplaşarak geliştirmişlerdir.3 Bu bakımdan, örneğin Weber’in sosyolojisi-ni, bu sosyolojinin dayandığı temelleri, felsefi dayanakları ve bu sosyolojinin arkasındaki yöntem öğretisini anlamak için, Giriş’te de belirtildiği gibi, 20. yüzyıl başlarında Almanya’da sosyolojinin bir “bilim” olarak temellendirilme aşamalarına yer
35
ALMAN SOSYOLOjİ GELENEğİ VE WEBER
vermek bir zorunluluktur.Almanya’da L. v. Stein, W.H. Riehl ve K. Marx ile başla-
yan sosyolojik düşünüş, Hegel felsefesinin genel kalıpları içe-risinde, bu felsefenin devlet ve toplum hakkındaki görüşlerini destek alan (Stein ve Riehl) veya materyalist yönlü bir içerik değişikliği yaparak yadsıyan (K. Marx) yönlerde gelişmiş ve tüm toplum ve insanlık tarihini tarih ve toplum yasaları al-tında açıklamayı amaçlayan evrenselci/ansiklopedist şemalar halinde gelişmiştir. Ancak Hegel felsefesi, spekülatif yapışma, metafiziksel ve teolojik dayanaklarına rağmen, Kantçı doğal gerçeklik-tinsel gerçeklik ayrımından hareketle geliştirdiği “tin felsefesi” ile, kültür bilimlerinin felsefi yönden temellen-dirilmesi konusundaki çabaları da etkilemiştir. Hegel’in “tin” kavramı, onun, tanrısal akıl ile insan aklı, tanrısal tin ile top-lum tini arasında koşutluklar içeren ve tanrısal aklın, kendisini tarih içinde insan aklı ve insan eylemleriyle edimselleştirdiği görüşü doğrultusunda geliştirilmişti ve Hıristiyanlığın ünlü üçleme (teslis) öğretisinden esinlemeler taşıyordu.4 Ama “tin” kavramından bu metafiziksel/teolojik yönler arındırıldığında, geriye, “tin”in, yalnız ve yalnız, insanın kendi yaratıp içinde yer aldığı tarihsel/toplumsal/kültürel dünyasını anlamak ola-naklıydı. Işte, örneğin Dilthey, Hegel’in “tin” kavramını böyle alarak, bu dünyaya yönelecek bilimleri (“tin bilimleri”) fel-sefi yönden temellendirmeye çalışmıştı. Dilthey, Hegelci sos-yoloji (Stein, Riehl) ve Marxçı sosyoloji yanında Comte’un “sosyoloji”sini de çeşitli yönlerden eleştiriyordu. Öyle ki, 20. yüzyıl başları, Almanya’da Dilthey’ın açtığı yolda bir sosyolojik bilgi eleştirisi dönemi olmuştur.5 Bilim ve sosyoloji kuramını bu dönemdeki eleştirilere katılarak kuran Weber’i anlamak için, bu döneme ve özellikle bu dönemde Rickert örneğinde ortaya çıkan Yeni Kantçı bilim eleştirisine yönelmek gerekir. Ancak Weber’i etkilediğini Giriş’te de belirttiğimiz Yeni Kantçı bilim
36
MAX WEBER’DE BILIM VE SOSYOLOJI
eleştirisini ele almak, Kant’a kadar geri gitmeyi gerektirir. Bu çok geniş bir çerçevedir ve dolayısıyla burada ancak sınırlı bir betimlemeyle yetinilebilir.
Idealist Gelenekte Bilgi ve Bilim Eleştirisi
Kant ve Hegel
“Aydınlanma Yüzyılı” olarak da adlandırılan 18. yüzyıl, insanı evrenin merkezine koyan insancı (hümanist) felsefeler yüzyılı olmuştur. Aslında Aydınlanma, 14. ve 15. yüzyılların Rönesans hareketlerinden en önemlisi olan insancılığın, yeni-den ama çok geniş boyutlarda ortaya çıktığı bir dönem olmuş-tur. Ortaçağın insanı edilgen bir konuma yerleştiren teolojik dünya tasarımından insanı evrenin merkezi konumuna yük-selten sürecin “Aydınlanma” denen evresi, aslında düşünce yö-nünden birçok çeşitlilik gösterir. Ama insancılık (hümanizm) dönemin genel karakteristiğini, bu çokçeşitliliğe rağmen belir-lemeye devam eder. Insanı evrenin merkezine koymak, felse-fede ve özellikle bilgi kuramında nesneye değil özneye, toplum yaşamında ise birey-üstü bir totalite olarak topluma değil bi-reye öncelik ve birincillik vermeyi getirir. Bu insancı anlayışın tarihe ve topluma bakış tarzını etkileyeceği de açıktır. Örneğin, bilgi kuramında öznelci/empirist olan Ingiliz felsefe geleneği (özellikle Hume), Locke ile liberal bir toplum öğretisi de ge-liştirecektir. Liberal toplum öğretisi ise, bilindiği gibi, bireyden ve bireyin özgürlüğünden hareket eder. Fransa’da ise liberal toplum öğretisi, özellikle Rousseau’nun elinde bir “toplum sözleşmesi” öğretisiyle bütünleniyordu. Rousseau, toplumu, istenç (irade) sahibi bireylerin, bireysel istençlerini özgürce bir
37
ALMAN SOSYOLOjİ GELENEğİ VE WEBER
genel istenç altında birleştirerek oluşturdukları bir sözleşme-ye dayatıyordu. Doğaldır ki Rousseau, burada toplumda zaten olan bir durumu empirik yoldan saptamış olmuyor, olması gere-keni formüle etmeye çalışıyordu. Ama buradan, Rousseau’nun dolaylı olarak öğrettiği bir şey de çıkıyordu: Böyle özgür bir sözleşmeye dayalı toplum belki de hiç gerçekleşmeyecektir; ama toplumu, insanların kendi istek, amaç, değer, çıkar ve gi-derek inanç ve ideolojilerinin büyük ölçüde biçimlendirdiği de açıktır. Örneğin Hegel’in, insanların, Rousseau ve Kant’a kadar kendi tarihlerini kendilerinin yaptığının pek farkında olma-dıklarını belirtmesi anlamlıdır.6
Hume ve Rousseau’dan etkilenmiş olan I. Kant (1724-1804), özne merkezli felsefeyi doruğuna çıkarmış bir filozof olarak görülebilir. O, bilgimizin kaynağını empiri’de bulan öznelci/empirist görüşü (Hume) onaylar, ancak yetersiz bu-lur. Bilgi, a priori ilke ve kavramlara sahip olan anlığımızın (zihin) duyusal verileri etkin bir biçimde işleyip biçimlendir-mesinin bir ürünü olarak ortaya çıkar. Bilgimizin içeriği, bize ancak ve ancak deneyimle (empiri) verilmiştir; ancak bilgi, bu içeriğin anlığımızca biçimlendirilmesinden sonra meydana gelir. Onun bilinen pek ünlü sözleriyle: “Bilgimiz deneyimle başlar, ancak bundan dolayı bilgimiz bütünüyle deneyimden çıkmaz.” Bilginin anlığımızca biçimlendirilen bir şey olması, bilgide nesnelerin aynen yansıtılmış olduklarının yadsınmasını gerektirir. Yani bilgi, nesnenin öznedeki bir yansısı değil, onun anlığımızm etkinliği altındaki görünüşünün bilgisidir. Bu, bi-zim, nesnenin bizden, özneden bağımsız haldeki gerçekliğini (“realite”sini) değil, onun ancak görünüşünü (veya fenomenal gerçekliğini) bilebileceğimiz demektir. Bu görünüş dünyasını, bu fenomenal gerçekliği bilmemizde etkin ve biçimlendirici olan anlık kavramlarına, Kant ideler veya anlık ideleri adını ve-rir. Bunlar, sadece ve sadece, empirik gerçeklik olarak bu fe-
Doğan Özlem
Max Weber’deBilim ve Sosyoloji
Max Weber tarihçi, hukukçu, ekonomist, dinbilimci, siyaset bilimci ve nihayet sosyolog kimlikleriyle, söz-cüğün tam anlamıyla “çok yönlü” bir biliminsanı. Bilgi ve bilim üstüne sürekli düşünen, özellikle kültür (tin) bilimlerinin felsefi temellerini sürekli sorgulayan bir filozof. Bu filozof kimliğiyle, sosyolojinin yüzyılımızda-ki kurucularından oldu. Onun yüzyılımızın başında te-mellerini attığı anlamacı sosyoloji, sosyal bilimlerdeki bunalımın etkisiyle, son onyıllarda yeniden ilgi odağı haline geldi.
Max Weber’de Bilim ve Sosyoloji bilgi ve bilim filozofu Max Weber’i ve onun bu kimliğiyle sosyolojiyi temellendirişini ele alıyor. Kitapta Max Weber’in bilim anlayışı, onun doğa bilimleri ile kültür bilimleri ara-sında yaptığı ayrım, Yeni Kantçı felsefeden (özellikle Rickert’ten) ve hermeneutik geleneğinden (özellikle Dilthey’dan) aldığı etkiler doğrultusunda irdeleniyor. Onun özgür bilim anlayışının, Batı’da ve bizde yaygınlık kazanmış ve bir ara neredeyse resmileştirilmiş olan po-zitivist, yapısalcı, işlevselci bilim anlayışları karşısındaki özel ve özgün niteliği vurgulanıyor.
33 TL
ISBN 978-605-2389-02-7
KU
RA
M F
else
fe
ISBN-13: 978-6052389027
9 7 8 6 0 5 2 3 8 9 0 2 7