30
EGE SARIALTIN Kolu Kırık Kahraman 2014 Eskişehir

Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Embed Size (px)

DESCRIPTION

ege

Citation preview

Page 1: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

EGE SARIALTIN

Kolu Kırık Kahraman

2014 Eskişehir

Page 2: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Önsöz

Güneşimiz ve ayımız aynı bizim, ellerimizle dokunduğumuz hücreler üç aşağı beş yukarı

aynı...

Farklı bir şeyler söylemek istedim sana...

Cebimde biriktirdiğim tüm hikayeler bu kitapta olmasa da

Ben varım içinde...

Harcadığım zaman, sevdiğim kadın, nefretlerim, tutkularım vesaire

Benden bir şeyler duy istedim...

Ege Sarıaltın

2014 Eskişehir

Kapak Foto: Hans Braxmeier

Page 3: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Günaydın

Bazen siktiredilmişsinizdir, ya da sıradasınızdır siktiredilmemişlerin arasından...

Tercih etmeyi hiç beceremedim, seçeneklerim çoktu ve hiç yoktum.

Hiç şarkı söylemedim, bir kadının gözlerinin içine bakarak bir şiiri bağırmadım,

torna atölyesinde kolum kopmadı, bir kedim bile olmadı,

İkimiz diye birşeyler uydurdum, kuytularında kayboldum...

Ateşi çalan bendim,

Suyu bulan da...

Ateş ederken ilk ben vuruldum,

Bir dil konuşurken diğerini unuttum,

Karın ağrısıyla küçük bir kız çocuğunu kucağımda uyuttum...

En çok sevdiklerimi en güzel kuruttum.

Bir şey olmayı hiç beceremedim,

Çok şarkı söyledim ve bağırdım insanlara

torna atölyesinde kolum kopmadı ama

O şehir metrosunda ilk ben uyudum,

İlk ben gördüm balıkçı tezgahlarını balıklardan bile önce,

İkimiz diye birşeyler uydurdum, kuytularında kayboldum

Bazen siktiredilmişsinizdir,ya da sıradasınızdır siktiredilmemişlerin arasından

Bazılarına inanasım geliyor uydurduklarımdan...

Page 4: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Köprü ve Yıldızlar...

Parmaklarının ucuyla sundu ona küçücüktü kalbi

kimse dokunmamıştı

Görmemiş, içindekileri tahmin etmemişti...

Parlak bir şeyler yağdı gökyüzünden

Gülüşünü sevdi..

Yanağının kenarında

kendi dilini konuşan, özgür bir devlet kuruluydu sanki

Su, yol ve aşk bedavaydı burada,

Tuttu iki yakasından

Kendine doğru çekti ve öptü ...

Artık dünyanın hiçbir derdi kalmamış,

kölelik, açlık, savaşlar ve diğer milyonlarcası birden bitivermişti.

O gece Evin yolunu omuriliği sayesinde bulabildi...

Bunun bir salgın olmasını diledi

Parmaklarının ucunda yarattığı köprünün kenarında

Vazgeçti atlamaktan...

Page 5: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Gücü Gölgelere Yeten Kolu Kırık Kahraman

Gücü bir tek gölgelere yetiyordu

Elindeki kılıcı kaldırdı ve haykırdı boşluğa

Sövüp saydı,

kızamadığı kayınpederi geldi aklına

Vurdu tüm hızıyla önündeki kayaya

Kırıldı kılıcı...

Kimsenin izlemediği fark etti ve rahatladı....

Halinden bir tek delileri anlıyordu şehrin

Anılarını doldurdu cebine ve atladı boşluğa

Boğulmanın bir sanat olduğunu, o an anladı

Ayakları bastı yumuşacık kuma

Kırıldı umudu

Kimsenin izlemediğini fark etti, sessizdi...

15 yıldır askıdaydı sol kolu

En küçük bir harekette kırmızı kart isterdi hayattan

Yapa yalnız bir serseriydi kolu kırık kahraman...

Page 6: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Tanrının Cazı

Gölgesi düşüyordu parmaklarının,

Sedirdeki beyaz kadın teninin üstüne...

Okşarcasına iniyordu güneş, inletiyorlardı beraber yeri göğü

Erotik bir şeyler fısıldıyorlardı birbirlerinin kulaklarına,

Sonra bir gürültü kızılca kıyamet,

Onca yalan ve insanın uydurduğu onca hikmet,

Dilediği merhamete karışıyor,

Küçük sinsi bir köpek yavrusu gibi

İlk iklim değişiminde uzaklaşıyordu doğduğu kasabadan,

Tanıdık kasap bakkal olmayan, bir maceraydı bu

İster hayatta kalma güdüsü deyin

İsterse koca bir yalan

Gölgesi düşüyordu parmaklarının, ben saymadım kaç adet idiler

Sedirde Beyaz bir kadın vardı, Ona ben dokunmadım

Birileri tecavüz ettiler.

Sonra bir sürü iş çıktı işte, gömeceksin dediler, gömdüm...

Aslına bakarsanız ben hep hikayelerdeki kahramanlara öykündüm

Bir bok olmadı benden...

Page 7: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

YAŞAMAK

Parmaklarının ucuyla bir sandala dokunuyordu

Batıp, çıkıyordu gölgelerinde,

İpleri kendi saldı, suyu aniden hissetti gövdesinde

Sığları ve tenhaları, en dip kuytuları ezberliyordu tekrar, tekrar...

Elbisesi yırtıldı defalarca, yelkenleri sarındı üzerine

Göğüs uçları gittikçe büyüyordu sanki,

Balıkları saydı tek, tek...

Tek mi çift mi Bilmiyor, Umursamıyordu

Ayağına batan dikenlerleydi onun işi,

Küçük bir cımbız yetiyordu tüm dertlerine...

Page 8: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Yelken

Yaşıyordu bir zamanlar,

Tüm teknelerini bir gecede yaptı misal.

İpleri düzdü, ağaçları yonttu, evimin perdelerindendi yelkenler,

Taş merdivenlerinden inerken yamacın ,

Gözlerini koyun limanına sıkışmış yelkenlerinden alamıyordu...

Yüzdürmeye hiç cesareti olmadı,

Küçük cesaret kıvılcımları canını acıtıyordu artık...

Defalarca yakmaya çalışsa da yanmıyorlar,

gaddar baltalar işlemiyordu ağacına ,

Bir gün ışıklarını gördü adanın çok uzakta

rüzgar kulağına bir şarkıyı üfürdü

Deli denizci işte o günden sonra uzakları gördü...

Yırtılmıyor evinin perdeleri,

Durmuyordu doldukça yelkenleri...

Page 9: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Datça

Akdeniz sarılıyor, sarmalıyor

Avuçlarına alıyor Ege'yi

Ne zaman dönsem yüzümü denize

Oralarda bir yerlerde,

tanrı doğuruyor denizin sırtını yasladığı ulu dağlar,

Deliler ellerinde meşaleler ile süslüyorlar ormanları

Başında şarap içiyor, dans ediyor,

Kokularında sevişiyorlar Karanfillerin, Bademlerin, Kekiklerin ve elbette yüce zeytin

ağaçlarının

Güneş bile görmek istiyor bu güzel insanları,

Bu yüzden Büyümüyor Datça'nın mis kokan çalıları...

Page 10: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Titrek Çamın Yağmur Düşleri

Dalları titrer, içi bir hoş olurdu her düşüşünde yağmurun

Çünkü dikenli Ellerinin ucundan kayıp giderdi yaşamak tılsımı,

Hiç üzülmedi ve solmadı toprakla arasındaki bu kovalamaca nedeni ile

, yorulmayı beceremedi bile,

Beceremedi fazla su tutmayı

Hörgücü yoktu misal, yahut bir matarası

Göklere değiyordu artık başı, bu aşkla büyüttü kendini

İçinde yağmur ve özgülüğün geçtiği Marşları haykırdı rüzgarlara

Karışırdı şarkılarla, ciğerlerine doluyordu tüm devrimci tutkuların...

Dalları titrer, her fırsatını yakaladığında kana kana içerdi yağmuru

Sarılsa yapamazdı;

Kucağı ve yarını yoktu onun,

Bugün tek gerçeğiydi...

Page 11: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Umutsuzlar Bulvarı

Umutsuzlar Bulvarı burası

Yürürken hissedersin;

en ıslağı buradadır taşların,

En pis ağızlı fahişeler,

Cüce travestiler, Tek kollu lubunyalar...

Bunların Peçete tutan küçük çocukları,

Geleceklerini kolonyayla tutuştururlar kimi zaman...

Elleri yanmaz,

gözleri yanmaz,

dilleri yanmaz ...

Atom bombası sessizliği kaplar geceyi...

Page 12: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

İmparatorluk Sevdası

Her büyük kral gibi kurt emzirmişti onu da

Kurdun ininden koşarak çıktı

eline aldığı taşı hızlıca fırlattı kurt'a

Özgürlüğe ilk adımıydı bu eylem.

Arkasında bırakırken tutsaklığını,

Şiir okudu,

Karnının ortasındaki büyük çizgi şiddetle kanıyordu...

Başkent Roma'da çalgılar ve çengiler ile karşıladılar onu,

Mor kumaşlara Sarıp sarmaladılar,

Kadim hikayeleri anlatıyordu kopçalarının üstündeki kabartmalar...

İmparator diye bağırdı bir başıbozuk...

Bir diğeri ona eşlik etti...

Akdeniz de onlarca gemi battı sonra

Kocaman kubbeler inşa edildi sonra

Limanlar yakıldı, insanlar öldü, insanlar doğdu,

insanlar bu gün gibi aklımda...

Çoğunu yaktık,

Zengin ölenler gömüldü toprağa...

Page 13: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

En büyük Gerçek Acıdır

En büyük Gerçek Acıdır

Var olanın yok oluşu,

Sahiplendiğin her şeyin kayboluşu,

İnandığın tüm olguların yanlış olduğunu fark edip öyle bulur insan karanlığı,

Son bozukluğunu kanalizasyon ızgarasına düşürdüğünde çektiğin değil,

Paran var iken,dostunun olmamasıdır acı

Elinde yüzlerce paralel evren varken, birinde bile mutlu olmayı becerememek

Kendi gerçeğinin olmamasıdır

Yüz karası her şeye muhalif olman değil,

Sonrasında becerdiğin koskoca yalnızlığındır...

İpek kumaşlarda seviştiğin gecelerin ardından

Tonla gölgeden ve anıdan sonra,

Yüzleştiğinde kendin ile;

Yaşamın sana sunduğu biricik süreçte,

Bir kadını Gerçekten sevememendir...

En büyük Gerçek Acıdır

Ellerindeki kumların okyanusa karışması değil,

Ellerin varken tutmayı becerememendir ...

Page 14: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Biraz Sakinleş Şimdi

Gözlerini dinlendir...

Geçecek hepsi...

Yüz Bin Hare

Yüz binlerce haresi vardı güneşin

Yüzüne siniyordu her biri,

Tüm cenaze törenleri ötelemiş,

Yeniden bir bahar gelene kadar aynı mevsimde yaşamaya ant içmişti,

İtler uludu,

Su aktı,

yolunu aradı,

Her asılan nazar boncuğu geleceğine ekleniyordu ...

Kendini kandırıyordu kendiyle,

Zamanı oyuncak eyliyordu...

elektrikler kesildiğinde fark etti insan olduğunu

ve gökyüzündeki tanrıları aradı,

Yüz binlerce haresi vardı güneşin

Her biri eriyordu...

Page 15: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Fareler Ve Gecekondular

Ufacık bir evimiz olmalı ; bir gecekondu İstanbul'un orta yerinde

Kapıları postacılar çalacak, faturalar için,

sonrası demir parmaklık yolları...

Bahçesinde ; tavuklar ,horozlar ,civcivler besleyeceğiz ,

Ama civcivlere sen bakacaksın,

Kırmızı, dört gün yaşayan civcivlerimiz olacak,

Sonrasında tavuklara arabalar çarpacak ve bu sevdada burada bitecek.

Kendimizden başka kimsemiz yok ;

Sen ben için,

Ben sen için sadece

Simit falan satarsın

Mafya izin verirse …

Page 16: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Benim Yalnız Ve Güzel Ülkem'e

Tabelaların ardından göründü şehir

Bulutları beyaz, denizi mavi

Elbisesi tertemizdi

Örgülü saçlarına hayatının amacı gibi değer verirdi tüm insanları

Dar sokaklarında şehrin bir sürü fare eşlik etti kayboluşumuza

Mezarları yetersiz kalıyor, gömemedikleri ölülerini yiyorlardı

Bu yüzdendir her halde

Ölüler konuşuyorlardı her yerde...

Misafir olduğumuz evde önümüze bulgur pilavı ve ayran koydular

Her yılın ilk sağanağında sel basıyor buraları diye bir yalan uydurdular

İnanmadım,

Bu şehirde

örgülü saçları kirlenmesin diye yağmura suç atarlar

Bulutları siyaha boyamaya çalışırlardı

Yağmurla yıkanan şehirler görmüştüm daha önceleri,

Kaybetmeyi bile onurlu bulurdu oralarda birileri

Page 17: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

İskele

Güz düşleri görüyorum,

Yaprakların döküldüğü yollarda, yavaşça ayrılıyor el ele tutuşanlar,

aşkları toprağa karışmış çoktan

Sahilde gitar çalan çocuğu öldürmüş birileri

Ki o hiç adını söylemedi,

Gömmüşler kimsesizler mezarlığına.

Savruluyor bir o yana bir bu yana kağıttan lambası İskelenin

Sürekli ıslak tahtaları,

bir güvensizlik sarıyor çocukları,

Sıf bu yüzden

kimse atlamıyor üstünden

Page 18: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Gölgeler

Çam ağacının gölgeleri düşüyordu saçlarının üzerine,

Çiçekli elbisesinden küçük göğüs uçları belli oluyordu.

Eli gidiyordu anlına terini siliyordu,

Belinin üzerindeki benini kaşıdı sonra,

İzliyordum onu sessiz ve çocukça.

Küçük kız, kumarbazıydı şehrin,

Orospular ve çiçekçiler ile arkadaştı,

Gündüzleri uyanır, akşamları ise bira içerdi midye tava eşliğinde,

Çok konuştuğu için hep sustururlardı onu.

Bir gün tamamen kırdılar şevkini...

Ağaç diplerine gözlerini diktiler,

Büyüdü gözleri, göğsünün üzerinde iki el vardı artık

Biri tam tımarhanelikti,

Ötekisi ise zar atıyordu...

Akşamları çok içti çam ağacı

Gündüzleri hep uyurdu.

Onun gece bile gölgeleri vardı

Kaçışı ateşte bulurdu...

Page 19: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Kör'ün Hikayesi

Gurur duyuyordu kendi ile

ilk kör canbazıydı evrenin

tutkuyla yürüyordu çizgi üstünde

Yüreğindeki heyecan, ipleri en büyük yaşam amacı yapmıştı artık,

Avuçları gökyüzünde, kafası dimdik

Şimdilik bu küçük kasabadayım diyordu...

Toplandı meydan, başladı ritimler

Dizildi, klişe mucize posterleri, hokkabazlar, orospular, eşcinseller ve polisler...

Alkışlar arasında çıktı iki minare arasına gerilmiş ortasında bayrak asılı ipin başına

İlk adımını attı ve düştü aşağıya ...

Çıkan ses ürküttü

Dağıldı kalabalık...

Page 20: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Işığın Hikayesi

Geliyordu;

kadın çırılçıplak ayakları ile

Vücudu ne ipek görmüştü , ne hint kumaşları

balıkçının karısıydı,

Balıkçı yağız bir aşıktı, …

Güneş doğuyordu ayırırken ağları balıkçı,

Işıkları gördü.

Karşıdan ,

Mavi elbisesiyle gelen kadının üstüne vuruyordu…

Çırılçıplak ayakları;

Önce turuncu , sonra maviydi ,

‘’Bunu gören her aşık delirmeliydi’’ diye geçirdim içimden…

Sessizliği dinledim sonra,

Işığı izledim…

Limanı döven tuzlu suyun ve mavili kadının elbisesinin oynadığı bu OYUN

Balıkçının yanında da devam etti

Sarıldılar birbirlerine,

Zamanı durdurmak istercesine ,

çektim fotoğraflarını,

Aklımın en kuytu derinliklerine

Page 21: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Kuru Taş

Rengarenk arabaların geçtiği bir boğaz köprüsü ayağında

tüm gece bekledim seni...

Ellerim tutmuyordu soğuktan, saat kadranlarıyla yarışıyordum titrerken,

Hali hazırla insandım, erimezdim, şeker falan sayılmazdım...

Durdum, durdukça kurudum,

Birileri geçti, hızlı ve tehlikeliydiler, durları, çüşleri yoktu, alıyorlar, çalıyorlar ve

gidiyorlardı,

İki iklim geçiyordu, ben battaniye ile aramda bir köprü kuruyordum,

Bekliyordum seni...

Çocuklar taş attı sonra, birileri başlattı yangını ben görmedim,

itleri öldürdü birileri bilmiyorum ama

öldürmeselerdi, evlenecekti tinercilerden biri paris ile...

Ki o paris ki güzelliği dillere destan,

ve insan o kadar hayvandı...

Bir idi iki idi üç idi, tanıması güç idi ...

Fark etmeden,

Gördüğüm tüm köprü ayaklarını sana parselliyordum

Aklıma hep sen geliyor, Çoğalıyordun...

Page 22: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Toz, Ses, İs

Gökyüzündeki yıldız tozlarına ses olsun buradan,

Tanıdık tanımadık kim varsa aranızdan

eşit bir dünyada yaşamadığımızı haykırıyorum...

Eller kirlendi, ağıtlar duvarda,

düşün efendisi olmak için,

nefret ve hırs dolana kadar ben

tüm tanrılar yer yüzüne indi...

Geçmişte yaşanmıyordu,

Hayat Şu an idi, Şimdi...

Aşk dediğin yerde matematik ve tanrılar ölüdür,

İnsanlar sevişerek çoğalır ve bölünür.

Gökyüzündeki Issız gezegenlere ses olsun buradan;

İnsanı tanrı yarattıysa çamurdan

Nasıl erimiyoruz geçerken yağmurların altından...?

Ya biz toprak değiliz,

Ya da taşlaşmış insan denilen bu hamur.

Onlardansın sen de,

Page 23: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Beni tutsak ediyorsun,

ve gidiyorsun El Ruha'ya

Kosmosda bir ben sensizim

bu nasıl adalet Allah aşkına...

Page 24: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Soğan

Her gün soğanın cücüğünü yerdi Kübra Hanım

Kimseyi dinlemez, kokmazdı ya da dert etmezdi.

Eli erdi bir gelinliğe içine sindi,

Durdu iki gram didindi

Tamamdı yaşamın gerçeği, ellerinde elleri,

kim diyorsa deli; artık düşman idi,

Yaşamının tek emeli o kıllı erkek elleri...

Kimseye aldırış etmedi ve bırakırken kendini

Yaşamın akışına,

kınasıyla bir çocuk gelindi...

O gece işte gök delindi...

Kadın olma hevesi ve tüm düşleri göz yaşlarıyla karıştı kanalizasyona,

Oysa ki tüm tanrılar bayılıyordu pedofili kokan cinsel organizasyona.

İki dua edip,

Delirttiler Kübra Gelini...

O ise hergün soğanın cücüğünü yerdi

Bir gün öldü kocası bir trafik kazasında

Takdiri ilahi dediklerinde bu yanlız kadına, henüz 30 idi

Page 25: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Artık vaz geçmeliydi soğanın cücüğünden

Acıttı biraz...

Sakat Oğlan

Benim etlerim tel tel dökülür biraz fazla kaynarsam

İlk top atışında savaş çıktı sanırım,

Elime sıcak su değse hastaneye koşarım,

İlk ben yorulurum koşanların arasından,

Kış gelmeden kalınları çıkarırım gardoptan,

Naftalin kokar herşeyim, ,

Eskiyenleri yenileriyle değiştiririm...

Adam olamam ben,

Bir battaniyle beş kışı geçiremem

Bir kadına inanamam,

Bir gram büyümem...

Kızar ve kınarım...

Köprünün ayağındayım şu an

Hadi it beni ...

Page 26: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

YEDİ

Hepinizi sayamam,

Bilmediğim bir dille kurduğunuz düşleri de kuramam...

Güneşi biliyorum, denizime doğan

Sense ırmağa değen başka bir şeyi biliyor olmalısın mesela,

İklimler oluyoruz, sanki bahar gelecekmiş sanıyoruz titreyerek.

Düşler bedava, bedavaydılar hepsi,

Kimimiz biraz daha karanfil,

Kimimiz biraz daha gizemli...

Masallar sonunda ebcet hesaplarımız da tutmuyor çocukluktan miras

Geriye büyümek düşüyor, olduğumuz topraklarda çürüyerek, tasmalarla büyümeyi

beklemek.

Olmuyor oralarda yaşama faslı,

Gitmek gerekiyor...

Bir baba yeniden bir çocuk olmaya,

Cebindeyken korkusuz aslın...

Satırla ayrılıyor zaman,

Şu an

Bir satıra sığdırıyorum 7 kere inandığım her şeyi, her birinizi

İt, an, çelik, çomak, kin, nefret, hediyeli cikleti,

Öpüp başıma koyuyorum zamanı, titrek, 14’lük fahişe gözleri...

Bugüne kadar öldürmediler diye sadece...

Page 27: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Nereye düşeceğini bilmeyen ve yoldaşı olmayan,

Tecavüzler ve tehditlerle kurduğu hikâyesinde,

Annenin işe yaramaz duası gibi...

Yedinizin de ölüsünün adı yok,

Ne de ölülerinizi ailelerinize postalayacak pulumuz...

Biz, insanlık abidesi köleler, sizleri uyuttuk yanlışlıkla, ucuz kömürle, kaçak elektirik

ve pahallı gazla...

İyi geceler bebeğim,

Hiç uyanmasan da...

Bir düş gör gittiğine dair o ümitli topraklara.

Dilimden bir ağıt yansın,

Ölün bile anlamasın,

Kimsesizler mezarlığında…

Ege Sarıaltın

2011’de ölen 7 mültecinin anısına…

Page 28: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

Kahramansallaştırma Beni

kahraman onlar

ve sundukları gelecek hayalleri .

ben kapak biriktiriken kaybettim yuvarlak çemberleri,

kahramanların öğrettiği oyunların hepsi gerçekten oyundu ,

küçücük çocukları

masallara boğuldu...

kimse kahraman değildir

kendinden sonrasını düşünmedikçe

ve iki elinde tuttuğu dünyanın

ne tarafa döndüğünü öğrenmedikçe

kahramanıyız bu dünyanın

biz kayıp nesiller...

kaybolmayanlar adlarını,

bizlerden öğrendiler...

Page 29: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

KARDAN ADAM

Rüzgarla sürüklenen adamın kurtuluş hikayesi ;

İncecik;

durup düşünmüyor düşerken ,dumanların içinden..........

İçerden üşüyor düşen su taneleri

Renkleri tercih edemiyor asla

Ve rüzgarı.

Sürükleniyor üşüyen;

Çatıları boyuyor ,sokakları boyuyor

Birşeyleri geri alıyor ,Kahramanca :

BU bir savaş olmalı , topsuz , tüfeksiz

ve renklerle oynayan

Bir kardan adam bir kadını arıyor ;

Sokakta ve tam savaşın ortasında

Rüzgara soruyor adresini

-Bizimle gel

diyorlar,

incecik kar taneleri

Düşünmüyor bile kardan adam

Havuçtan burnu üşümüyor artık

Rüzgara dönüyor sırtını , sürükleniyor ;

Page 30: Ege Sarialtin- Kolu Kirik Kahraman

İçinden mırıldanıyor sonrasını

Unutacaksın diyor kardan adamlığını

Her gün eridiğini

ve iğrendiğini İRONİLERDEN

sen bugun yaşamayı tekrar öğrendin ;

İnceciklerden