Upload
doananh
View
221
Download
4
Embed Size (px)
Citation preview
1
1. TEMEL KAVRAMLAR
1.1 Akışkan
Devamlı hareket eden ve birbirleriyle çarpışan moleküllerin oluşturduğu akışkanlar;
sıvılar ve gazlar olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Sıvı, bir kapta tutulduğunda kendisini
çevreleyen kabın şeklini alır. Kabın üst yüzeyi atmosfere açık olduğunda akışkan üniform bir
yüzey oluşturur. Kap ayrıca herhangi bir yönde yan yatırıldığında, içerisindeki sıvı
dökülmeye başlar. Sıvının dökülme miktarı akıcılık özelliğine (viskozite) bağlıdır. Bir gaz
kapalı bir kapta tutulduğunda ise, gaz genişlemeye başlar ve kabı tamamen doldurur. Kap
açıldığında, içerisindeki gaz genişlemeye devam eder ve kaptan dışarı çıkmaya başlar.
Sıvılar ve gazlar arasındaki diğer önemli bir fark ise; sıvıların ihmal edilecek seviyede
az, gazların ise yüksek oranlarda sıkıştırılabilmesidir. Sıkıştırı labilirlik, basıncın
değiştirilmesiyle maddenin hacminde meydana gelen değişimi ifade eder.
Sıvılarda iç çekim kuvveti katılara oranla zayıftır. Moleküller ortam içinde yavaş
hareket ederler. Bu nedenle sıvıların belirli bir hacmi olmasına karşın, belirli bir biçimi
yoktur. Moleküller arasındaki iç çekim kuvvetinin yok denecek kadar az olduğu gazlarda ne
belirli bir hacimden, ne de belirli bir şekilden söz edilemez. Konuldukları her kabı
doldururlar. Denge konumuna geçebilmeleri için katı çeperlerle sınırlanması gerekir.
Üzerindeki basınç kalktığında bir gaz sonsuza kadar genleşir. Bu nedenle gazlar hiçbir zaman
açık yüzey oluşturmazlar.
Maddelerin sıvı ve gaz fazlarının en az birini bünyesinde bulunduran akışkan için
çeşitli tanımlar yapılmakta olup, bu tanımlardan en uygun ikisi aşağıda verilmiştir:
Tanım 1: Durgun halde sıfır kayma gerilmesine; hareket halinde ise üzerine uygulanan
kuvvetle (kayma gerilmesiyle) orantılı şekil değiştirme hızına sahip olan maddelere akışkan
adı verilir.
Tanım 2: Kayma gerilmesi uygulandığında, sürekli olarak deforme olan (yer değiştiren)
maddedir. Deformasyonun gerçekleşmesi için kayma gerilmesinin büyük olması gerekmez.
1.2 Katı ile akışkan arasındaki fark
Üzerine uygulanan kuvvetler ve kayma gerilmesi ne kadar büyük olursa olsun şekil
değiştirmeyen ve noktaları arasında hiçbir bağıl hareket olmayan nesnelere, teorik anlamda
katı cisim denir. Uygulamada kullanılan gerçek katı cisimlerin birçoğunda ise, sabit kayma
gerilmesi karşılığında, belli bir şekil değişimini takiben deformasyon sona erer. Ancak
akışkan için durum tamamıyla farklıdır: akışkan kayma gerilmesi uygulandığı sürece yer
2
değiştirmeye devam eder. Bu nedenle akışkan ‘durgun halde kayma gerilmesine karşı
koyamayan madde’ olarak da tanımlanabilir.
AF
=τ 210 ttt <<
Şekil 1.1. Katı ile akışkan arasındaki temel fark
1.3 Akışkanlar mekaniğinin uygulama alanları
Durgun ve hareket halindeki akışkan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. Akışkan
içeren tüm sistemler akışkanlar mekaniğinin ilgi alanı içerisindedir. Genel olarak;
• Yüksek hızlı hava hareketlerinin gerçekleştiği iklimsel olaylar (hortum, tayfun,
kasırga)
• Tüm ulaşım araçlarının dizaynı (havacılık ve uzay araçları, deniz üstü ve altı ulaşım
araçları, otomobil ve diğer kara taşıtları)
• Yüksek yada özel amaçlı bina ve köprüler (gökdelen, stadyum, asma köprüler)
• Tüm hidrolik makineler ve HVAC ekipmanları
• İnsan organlarını besleyen yapılar (kan, böbrek, akciğer, suni organlar vs.)
hortum kasırga hava taşıtı
deniz altı taşıtları kan pompalama solunum cihazı
Şekil 1.2 Akışkanlar mekaniği uygulamalarından bazıları
3
1.4. Akışkanlar mekaniği araştırma yöntemleri
Akışkanlar mekaniği araştırmalarında kullanılan yöntemler, Şekil 1.3’de gösterildiği
üzere, temel olarak üç farklı kola ayrılır: analitik, deneysel ve nümerik. Bu sınıflandırma aynı
zamanda çalışma alanlarını da belirler. Akışkanlar mekaniğinin gelişimi ağırlıklı bir şekilde
deneysel çalışmalara bağlıdır. Çünkü çok az gerçek akış yalnızca analitik metotlar
kullanılarak tamamen çözülebilir. Gerçek problemlerin çözümü, analiz ve deneysel bilgiler
içerir. Öncelikle, gerçek fiziksel akış durumu çözüm elde etmek için yeterince basit bir
matematiksel model ile yaklaşılır. Daha sonra analitik sonuçların kontrol edilmesi için
deneysel ölçümler yapılır. Ölçümlere dayanarak analizin incelikleri yerine getirilebilir.
Deneysel sonuçlar bu tasarım işleminde gereklidir. Uygun deneysel verilerin analizi yapılıp
dikkatlice incelenmeden geliştirilen deneysel dizaynların genelde maliyeti pahalı, performansı
zayıf ve kalitesi düşük olur. Diğer yandan laboratuardaki deneysel çalışmalar hem çok zaman
alır hem de pahalıdır. Son yıllarda bilgisayar ve bilgisayar yazılımlarında sağlanan hızlı
gelişmelere paralel olarak, birçok akışkanlar mekaniği probleminin karmaşık modellenmesi
ve ortaya çıkan denklemlerin nümerik olarak çözümü mümkün hale gelmiştir.
a) analitik akışkanlar mekaniği (AFD) b) deneysel akışkanlar mekaniği (EFD)
c) nümerik akışkanlar mekaniği (CFD)
Şekil 1.3 Akışkanlar mekaniği temel çalışma alanları
1.5 Akışkanlar mekaniğine katkı sağlayan bilim insanları
Akışkanlar mekaniği bilime katkı sağlamış bazı bilim insanlarına ait resimler Şekil
1.4’de gösterilmiştir. Akışkanlarla ilgili bilinen ilk çalışmalar Archimedes (MÖ 285-212)
tarafından yapılmıştır. Archimedes suyun kaldırma kuvvetinden hareketle, akışkanlar için bir
takım hesaplama yöntemleri geliştirmiştir. Ancak, akışkanlarla ilgili esas gelişmeler
Rönesans’tan sonra olmuştur. Akışkanlar mekaniğinde en önemli gelişmeyi Leonardo da
4
Vinci (1452-1519) yapmıştır. Vinci, tek boyutlu-sürekli akış için süreklilik denklemini
çıkararak dalga hareketleri, jet akışları, hidrolik sıçramalar, eddy oluşumu ve sürüklenme
kuvvetleri hakkında bilgiler vermiştir. Newton’un (1642-1727) yerçekimi kanununu
bulmasından sonra yerçekimi ivmesi de hesaplara katılmıştır.
Archimedes(C. 287-212 BC)
Newton(1642-1727)
Leibniz(1646-1716)
Euler(1707-1783)
Navier(1785-1836)
Stokes(1819-1903)
Reynolds(1842-1912)
Prandtl(1875-1953)
Bernoulli(1667-1748)
Taylor(1886-1975)
Archimedes(C. 287-212 BC)
Newton(1642-1727)
Leibniz(1646-1716)
Euler(1707-1783)
Navier(1785-1836)
Stokes(1819-1903)
Reynolds(1842-1912)
Prandtl(1875-1953)
Bernoulli(1667-1748)
Taylor(1886-1975)
Şekil 1.3 Akışkanlar mekaniği biliminin önemli insanları
Sürtünmesiz akışlarda en önemli gelişmeleri Daniel Bernoulli (1700-1782), Leonard
Euler (1707-1783), Joseph-Louis Lagrange (1736-1813) ve Pier Simon Laplace (1749-1827)
yapmışlardır. Euler şimdi Bernoulli denklemi olarak bilinen bağıntıları ilk geliştirendir. Açık
kanal akışları, boru akışları, dalgalar, türbinler ve gemi sürüklenme katsayıları üzerinde
Antonie de Chezy (1718-1789), Henri Pitot (1695-1771), Wilhelm Eduard Weber (1804-
1891), James Bicheno Françis (1815-1892), Jean Louis Marie Poiseuille (1799-1869)
yaptıkları deneysel çalışmalarla akışkanlar mekaniğinin geliştirilmesinde önemli katkılarda
bulunmuşlardır. William Froude (1810-1879) ve oğlu Robert (1846-1924) modelleme
kanunlarını geliştirmesinden sonra, Lord Rayleigh (1842-1919) boyut analizi tekniğini ve
Osborne Reynolds (1842-1912) klasik boru deneyini (1883) geliştirerek akışkanlar
mekaniğinde çok önemli olan boyutsuz sayıları bulmuşlardır.
Henri Navier (1785-1836) ve George Stokes (1819-1903) Newtonian akışlara
sürtünme terimlerini de ilave ederek, bütün akışları analiz etmede başarıyla uygulanan ve
günümüzde Navier-Stokes denklemleri olarak bilinen momentum denklemlerini bulmuşlardır.
Ludwig Prandtl (1875-1953) yüzeye yakın yerlerde sınır tabakanın (1904) etkili olduğunu
onun dışında ise sürtünme kuvvetlerinin olmadığı durumlarda Bernoulli denkleminin
uygulanabileceğini göstermiştir. Aynı şekilde çok geniş teorik ve deneysel çalışmalar Thedore
5
von Karman (1881-1963) ve Geofrey Taylor (1886-1975)’un yanında pek çok araştırmacı
tarafından da yapılmış ve yapılmaktadır.
1.6 Akışkanlar mekaniğinde kullanılan temel denklemler
Akışkanlar mekaniği problemlerinin çözümünde temel ve yardımcı (bünye)
denklemleri olmak üzere çeşitli denklemler kullanılır. Temel denklemler aşağıda
belirtilmiştir:
i) Kütlenin korunumu – Süreklilik denklemi
ii) Newton’un ikinci hareket kanunu
iii) Açısal momentum ilkesi
iv) Termodinamiğin I. Kanunu
v) Termodinamiğin II. Kanunu
Söz konusu temel denklemlerin problem çözümü ve araştırmalarda kullanımlarıyla ilgili
bilinmesi gerekli bazı hususlar şulardır:
i) Bir problemi çözmek için yukarıdaki denklemlerin tümüne ihtiyaç olmayabilir.
ii) Bazı problemler için ek hal yada bünye denklemleri gerekli olabilir (Örneğin ideal gaz
denklemi)
iii) Bu temel denklemler, akışkanlarla ilgili problemleri çözerken uygun bir şekilde
formüle edilir.
iv) Akışkanlar mekaniğinde analitik çözümü bulunmayan birçok basit problem söz
konusu olup, bu durumda nümerik çözüm kullanılır.
v) Akışkanlar mekaniğinde analitik ve nümerik çözüm dışında bazı problemler deneysel
olarak çalışılır. Akış deneylerinde kullanılan her ölçüm aletinin doğruluk derecesi
sınırlı olup, deneysel datalarda hata analizi büyük önem taşır.
1.7 Akışkanlar mekaniği problemlerinin analizi
1.7.1 Sistem ve Kontrol Hacmi
i) Sistem:
Sabit ve tanımlanabilir kütlesi bulunan ve çevresinden sınırlarıyla ayrılabilen bir seçim
bölgesidir. Sınırlar sabit yada hareketli olabilir. Ancak sınırlardan kütle giriş-çıkışı
gerçekleşmez.
ii) Kontrol hacmi (ve yüzeyi):
Akışkanlar mekaniği genellikle kompresör, türbin, boru hattı gibi cihazlardaki akışkan
hareketlerini incelediğinden; içerisine akışkan giriş-çıkışı olan, uzayda seçilmiş bir hacmi
dikkate almak daha uygundur. Kontrol hacmi uzayda keyfi olarak seçilmiş, içerisine doğru
6
akış olan bir hacimdir. Kontrol hacminin geometrik sınırları kontrol yüzeyi olarak adlandırılır.
Kontrol yüzeyi gerçek yada hayali, hareketli yada hareketsiz olabilir.
(a)
(b)
Şekil 1.4 a) sistem, b) kontrol hacmi ve yüzeyi
1.7.2 Diferansiyel ve integral yaklaşım
i) Diferansiyel Yaklaşım:
Akışın noktasal olarak detaylı analizi gerektiğinde çok küçük (sonsuz küçük) bir bölgesi
üzerinde yapılan analizdir.
ii) İntegral Yaklaşım:
Akış ile ilgili noktasal analizin gerekli olmadığı, akışın toplam davranışının önemli olduğu
cihazlarda kullanılır. Sonlu sistem ve kontrol hacmi üzerinde yapılan integrasyon ile analitik
sonuca daha kolay ulaşılabilir.
1.7.3 Lagrangian ve Eulerian yaklaşım
Şekil 1.5 Sistemin kütle merkezinin, sabit bir koordinat sistemine kıyasla ‘r’ pozisyonları
7
i) Lagrangian yaklaşım:
Akış içerisinde bulunan kütlesi tanımlanabilir bir partikülün takip edilmesi esasına dayanan
bir metottur.
∑ === 2
2~~
dtrdm
dtVdmamF rr
ii) Eulerian yaklaşım:
Partiküllerin çok sayıda olduğu ve izlenmesinin mümkün olmadığı hallerde, seçilen akış
alanını sürekli ortam kabul ederek, akışı koordinat ve zamanın fonksiyonu olarak inceleyen
yaklaşımdır.
∑ ∂∂
+∂∂
+∂∂
+∂∂
===zVw
yV
xVu
tV
DtVDmamF
~~~~~υrr
Önemli notlar:
• Langrangian yaklaşımında her bir partikül için ayrı bir denklem gereklidir.
• Eulerian yaklaşımında akış bir alan olarak tanımlanır ve bu akış alanı yer ve zamanın
sürekli bir fonksiyonu olarak ifade edilir. Bu durumda tüm akış ile ilgili bilgi bir
denklemle ifade edilebilir.
1.8 Yüzey gerilimi ve kılcallık (kapilarite)
Madde moleküllerini birbirine bağlayan kohezyon özelliğine ek olarak, akışkan
moleküllerinin diğer madde moleküllerine tutunma özelliğini sağlayan adezyon özelliği de
mevcuttur. İster katı, ister sıvı, isterse gaz hâli olsun bir maddenin atomları arasında
birbirlerine karşı kuvvet etkileşimleri vardır. Aralarında uygun bir mesafe bulunan iki atom
arasında çekme kuvveti tesirlidir. Eğer iki atom, bu çekme kuvvetinin tesiri ile birbirine çok
fazla yaklaşırsa bu defa birbirlerini itmeye başlarlar. İtme ve çekme kuvvetlerinin
dengelendiği mesafede atomlar en kararlı konumlarında bulunur.
Bir atomu kararlı konumundan ayırmak, yani diğer atoma yaklaştırmak veya
uzaklaştırmak için enerjiye ihtiyaç vardır. Gereken bu enerji miktarı katı madde atomları için
büyük, sıvılar için küçük, gazlar için ise ihmal edilebilecek kadar azdır. Böylece katı madde
katılığını muhafaza eder, sıvılar ise moleküller arası kuvvetlerin gaz hâlinden oldukça büyük
olması sebebiyle, katılar gibi hacimlerini muhafaza eder, fakat akışkan bir özellik kazanırlar.
Bir maddenin atomları arasındaki bu çekme kuvvetlerine kohezyon adı verilir. Atomlar arası
kuvvetler sadece aynı madde içerisinde tesir göstermezler. Bir maddenin atomu ile diğer bir
maddenin atomu arasında da çekme kuvvetleri mevcuttur ve buna da adezyon adı verilir.
8
Kohezyon ve adhezyon kuvvetleri, bir sıvının, bulunduğu ortamdaki davranışını
belirler. Sıvının kohezyonu, bulunduğu kabın uyguladığı adhezyondan büyükse, sıvı,
bulunduğu kabın çeperlerine yapışamaz, yani kabı ıslatmaz. Bu duruma en iyi örnek cıvadır.
Kohezyonu çok yüksek olan cıva bir cam kaba konulduğunda, camın çeperlerine yapışmaz.
Bir cam kaba konulan suyun kohezyonu kabın uyguladığı adhezyondan küçük kalır. Böylece
su cama yapışır ve camı ıslatır.
θ < 90º θ > 90º
Şekil 1.6 Adezyon, kohezyon ve ıslatma yeteneği
i) Yüzey Gerilimi:
Sıvının içindeki moleküller üzerine etkiyen çekim kuvvetlerinin bileşkesi sıfır olduğu
halde sıvı yüzeyindeki moleküller sıvı içine doğru çeken net bir kuvvetin etkisi altındadır.
Yüzeyi küçültmeye çalışan bu kuvvetleri yenmek için dışarıdan sıvıya enerji vermek
gerekmektedir.
Tanım 1: Sabit sıcaklık ve basınçta birim sıvı yüzeyini büyütmek için gereken iş miktarıdır.
Tanım 2: Yüzey gerilimi bir sıvı yüzeyindeki birim uzunluğu dikme keserek ikiye ayırmak
için gereken kuvvete eşit bir büyüklüktür.
Tanım 3: Yüzey içerisinde herhangi bir hat boyunca birim uzunluk başına düşen moleküler
çekim kuvveti yoğunluğudur.
=Γ
mN
uzunlukkuvvet
LF ....................
Örnek değerler:
temiz hava – su için mN /073,0=Γ ; temiz hava – civa için mN /48,0=Γ
9
RRP ππ 2.. 2 Γ=∆
RPPP di
Γ=−=∆
2
Şekil 1.7 Kesilmiş bir sıvı damlacığı üzerine etkiyen kuvvet dengesi
ii) Kılcallık (kapilarite) Etkisi
İnce bir boru içerisindeki su; boru çeperleri tarafından çekilerek, adhezyonun sıvı
ağırlığı ile dengelendiği noktaya kadar yükseltilir. İnce bir boru içerisindeki cıva sütununda
ise durum tam tersidir. Yani bir alçalma söz konusu olup, tesir eden bileşke kuvvet ise aşağı
doğrudur. Bu olaya kapilarite (kılcallık) tesiri denir.
Şekil 1.8 Su ve civa için kılcallık etkisi
Şekil 1.8’de kuvvet dengesinden (sıvı sütununun ağırlığı = yüzey gerilme kuvveti)
yükselme (alçalma) miktarı ‘h’ tespit edilebilir:
).(cos).2.( 2 hRR πγθπ =Γ
RhRh
γθ
θγ cos2cos2
Γ=⇒=Γ
civa
10
1.9 Buharlaşma basıncı ve kavitasyon
Buharlaşma basıncı; sıvının buharlaştığı ve kendi buharı ile dengede olduğu basınçtır.
Akış nedeniyle sıvının basıncı, buharlaşma basıncının altına düştüğünde, sıvı akış içerisinde
buharlaşma eğilimine girer ve bu olaya kavitasyon denir. Akış kaynaklı kaynamayı, yani
kavitasyonu tanımlayan boyutsuz sayı,
2
21 V
PPCa va
ρ
−=
şeklindedir. Denklemde; ‘Pa’ akış (ortam) basıncını, ‘Pv’ buharlaşma basıncını, ‘V’ ise
karakteristik akış hızını göstermektedir.
Şekil 1.9 Su için buharlaşma sıcaklığı ve basıncı arasındaki ilişki
1.10 Akışkanın hız alanı
Sürekli ortam kabulünden hareketle, bir noktadaki ani akışkan hızı ),,,(~~ tzyxVV = ile
gösterilebilir. Hız bir vektör olduğundan kwjviuV ~~~~ ++= yazılabilir. Bu durumda
),,,(,, tzyxfwvu = olur.
i) Kararlı Akış
Eğer akışkanın hiçbir bölgesinde akışkan özelliklerinde bir değişim olmazsa bu
durumda akış kararlı akış adını alır. Herhangi bir akışkan özelliği ise, kararlı akış şartı,
0=∂∂
tη
şeklindedir.
Örnek:
0=∂∂
⇒=tρρη ; 0
~~ =∂∂
⇒=tVVη
11
ii) Üniform akış ve akış alanı
Eğer hız akışa dik yönde sabit kalıyorsa akış üniform akış olarak adlandırılır. Eğer hız
vektörü bütün koordinatlardan bağımsız olarak tüm akış alanı içerisinde sabit yön ve şiddete
sahip ise akış alanı üniform olarak adlandırılır.
Örnek:
iii) Bir, iki ve üç boyutlu akış:
Bir akış, hız alanını tanımlamak içi gerekli koordinat sayısına göre bir, iki yada üç
boyutlu akış adını alır. Bir ve iki boyutlu akış aşağıdaki şekilde görüldüğü gibidir. Üç boyutlu
akış tipinde ‘z’ yönünde de hız profilinde değişim görülür.
Örnek:
⇒= ),,,(~~ tzyxVV …... Üç boyutlu kararsız akış
⇒= ),,(~~ tyxVV …….. İki boyutlu kararsız akış
⇒= ),(~~ txVV ……… Bir boyutlu kararsız akış
⇒= )(~~ xVV ………...Bir boyutlu kararlı akış
Şekil 1.10 Bir-boyutlu ve iki-boyutlu akışlar
1.11 Akışkanın stres (gerilme) alanı
Yüzey kuvvetleri; bir cismin sınırlarına direkt temas ile etki eden kuvvetler olup,
akışkan partikülü üzerinde bir gerilme oluştururlar (örneğin; normal ve kayma gerilmesi).
Diğer taraftan, akışkan hacmi içerisine etki eden ve fiziksel bir temas gerektirmeyen hacimsel
12
kuvvetler de söz konusudur (örneğin yerçekimi ve elektromagnetik kuvvetler). Ancak bu
kuvvetler bir gerilmeye sebep olmazlar.
Şekil 1.11 Akışkan partikülüne etkiyen normal ve teğetsel kuvvetler
→= → AFn
An δδσ δ 0lim Normal gerilme
→= → AFt
A δδτ δ 0lim Kayma gerilmesi
Gerilme için işaret kuralı:
Yüzeyin normali koordinat yönündeyse yüzey pozitif, aksi halde negatiftir. Yüzeyin normali
ve stres bileşeninin her ikisi de pozitif yada negatif ise stres işareti pozitiftir.
Şekil 1.12 Akışkan partikülünün ‘x’ yüzeyine etkiyen kuvvetler ve gerilme alanı
1.12 Sürekli ortam kabulü
Tüm akışkanlar sabit harekete sahip moleküllerden oluşur. Ancak mühendislik
uygulamalarının büyük çoğunluğunda birçok molekülün oluşturduğu ortalama ve
makroskobik etkilerle ilgilenilir ve yapılan ölçümlerde bu etkilerin sonucunu verir. Bu
13
nedenle biz genellikle akışkanı sonsuz olarak parçalara ayrılabilen sürekli bir ortam olarak
kabul edip, moleküllerle tek tek ilgilenmeyiz.
Örneğin, aşağıdaki şekilde sol tarafta gösterilen C(x0,y0,z0) noktasındaki yoğunluğun
doğru tespiti için seçilen δV hacmi yeterince küçük olmalıdır. Ancak sağ tarftaki şekilde
görüldüğü gibi δV’limitinin altında keskin dalgalanmalar sözkonusu olacağından hacim
küçüklüğünün de bir sınırı vardır. Bu sınır δV’ ile gösterilmiştir. Bu şartlarda C noktasındaki
yoğunluk ;
Vm
VV δδρ
δδ 'lim
→=
olarak tanımlanır. Yoğunluk diğer noktalarda da C noktasında olduğu gibi tanımlandığında bu
bir yoğunluk alanı oluşturur. Yani söz konusu süreklilik özelliği diğer noktalarda da geçerli
olacak şekilde hesaplama yapılır. Böylece, yoğunluk koordinat ve zamanın fonksiyonu olarak
ρ = ρ ( x,y,z,t) şeklinde ifade edilebilir.
a) b)
Vm
VV δδρ
δδ 'lim
→=
Vm
δδρα
δV
δV’
Şekil 1.13 Sürekli ortam kabulüne esas yaklaşım
1.13 Viskozite
Hareket halindeki bir akışkan, hareketi süresince temasta olduğu katı ve akışkan
ortamına enerji kaybederek, yavaşlar ya da durgun hale ulaşır. Akışkanın çevresindeki ortama
sürtünme yolu ile kaybettiği enerji sonucunda, hızının yavaşlaması ya da sıfıra inmesine
neden olan fiziksel özelliğine viskozite ismi verilmektedir. Viskozite bir akışkanın tüm
partikülleri için aynı derecede etkili olmakla birlikte, akış sırasında etkisinin en fazla olduğu
bölgeler, katı cisim cidarına yakın olan bölgelerdir.
14
Şekil 1.14’de gösterilen alt yüzeyi sabit-üst yüzeyi hareketli paralel iki levha arası
akışta; akışkanının hareket esnasında uğradığı şekil değiştirme hızı (deformasyon oranı),
levhaların hızlarında ortaya çıkacak olan farklılık olduğundan, aşağıdaki bağıntılar yazılabilir:
dtd
ttα
δδαγ δ == →0lim …………………….deformasyon oranı
y
x
y
x
Ayx dA
dFAF
y
==→
δδ
τδ 0
lim ………………...kayma gerilmesi
=⇒==yu
ttuyL δ
δδδαδδδαδδ …….şekil değiştirme (deformasyon) miktarı.
Diğer taraftan, dydu
dtd
yt =→→
α
δδ
00lim olduğundan deformasyon oranı için
dydu
=γ& yazılabilir.
Şekil 1.14 Paralel iki levha arası akış
Viskozite, gerilme ile deformasyon oranı arasındaki ilişkiyi belirleyen özelliktir.
Viskozite büyük ise, akışkan strese karşı daha fazla direnç gösterir. Dolayısıyla kayma
gerilmesi ile viskozite arasındaki ilişki doğru orantılı olacak şekilde; µγτ ∝yx ifadesiyle
belirtilir. Bu ifadede, ‘ ’ ‘dinamik (mutlak) viskozite’ yi göstermektedir. Dinamik viskozite
boyutu ve kullanılan birimler aşağıda veri lmiştir:
scmgPoise
mskgPas
LtmBoyut
.,:Birimler
:
==
Akışkanlar mekaniğinde ayrıca, ρµ /=v bağıntısıyla tanımlanan kinematik viskozite
büyüklüğü söz konusudur. Su ve hava için normal koşullarda (P=0.98 bar ve T =288 K)
belirlenen viskozite değerleri aşağıda belirtilmiştir:
µµµµ x103 (Pa.s) νννν x105 (m2/s)Su 1.14 0.114Hava 0.0181 1.45
15
1.14 Viskozitenin Sıcaklıkla Değişimi
Gerçekte ),( TPµµ = olmasına karşın, 0/ ≅∂∂ Pµ olduğundan, )(Tµµ = kabul
edilir. Gazların viskozitesi sıcaklıkla artarken, sıvılarınki sıcaklık ile düşer.
i) Gazlar için viskozite-sıcaklık ilişkisi:
( )( ) ( )
++=
YasasiSutherland..........................................T/T
YasasiKuvvet ........................................................./
02/3
0
0
0ST
ST
TT n
µµ
0µ : Bilinen sıcaklıktaki viskozite
n, S : Deneysel olarak tespit edilen sabitler
Örnek:
Hava için…….. n=0.7, S = 110 K, T0=273.15 K
ii) Sıvılarda viskozite – sıcaklık ilişkisi:2
00
0ln
+
+≅TT
cTT
baµµ
Örnek:
Su için……..a = -1.94, b = -4.80, c = 6.74, T0 = 273,16 K
1.15 Newtonyan (basit) akışkanlar
Kayma gerilmesi ile şekil değiştirme oranı arasında doğrusal (lineer) ilişki bulunan,
yani viskozitesi deformasyon oranıyla değişmeyen akışkandır (su, hava, gliserin vs.).
y
uyx d
dµτ =
Örnek: Paralel levhalar arası akış ( kayma gerilmesi – şekil değiştirme ilişkisi)
1)(
00
cyhVyu
hV
hV
dd
dd
y
u
y
u
+=
=−−
≅
= µτ
yhVyucuy =⇒==⇒= )(0;00 1
sabithV
== µτ
16
1.16 Newtonyan olmayan (kompleks) akışkanlar
Kayma gerilmesi ile şekil değiştirme (deformasyon) oranı arasında doğrusal (lineer)
ilişki bulunmayan akışkanlardır. Newtonyan olmayan akışkanların sınıflandırmasına ait şema
Şekil 1.15’de gösterilmiştir.
i) Üs kanunu (power-law) ile ifade edilen akışkanlar (Solüsyon, süspansiyon, çikolata, ayran)
Bu tür akışkanlar için viskozite ile deformasyon oranı arasındaki ilişki bir üs
katsayısının (n) fonksiyonu olarak verilir. nn
yx
n
yx dydu
dyduk
dyduk
=⇒
=
−1
ττ
==
dydu
yx ηγητ &
viskozitetif......efek..........1−
=
n
dydukη
Denklemde k= istikrarlılık indeksi, n ise akış davranış indeksi olarak isimlendirilir. ‘n’
indeksinin farklı değerleri akışkan türünü belirler:
n=1 : Newtonyan akışkan
n < 1 : Viskozitesi azalan (sanki-plastik, shear-thinning) akışkan
n > 1 : Viskozitesi artan (dilatant, shear-thickening) akışkan
ii) Bingham plastik akışkanlar (diş macunu, ketçap, magarin, kozmetik krem )
y
upyyx d
dµττ +=
Şekil 1.15 Newtonyan olmayan akışkanlarda kayma gerilmesi ve viskozitenin deformasyon oranı ile değişimi
17
iii) Viskoelastik akışkanlar (polimerik solüsyonlar ve eriyikler)
Akışkana uygulanan stres kaldırıldığında, belli bir zaman gecikmesi ile ilk şekline dönen ve
hafızası bulunan akışkanlardır.
iv) Zamana bağlı akışkanlar (boya, tutkal)
Akışkan viskozitesinin zamanla azaldığı ya da arttığı akışkanlardır.
Şekil 1.16 Zamana bağlı olarak viskozitesi değişen akışkanlar
1.17 Akışkan hareketlerinin tanımlanması ve sınıflandırılması
Akışkan hareketinin sınıflandırılmasına yönelik şema Şekil 1.17’de gösterilmiştir.
Şekil 1.17 Akışkan hareketinin sınıflandırılması
Dahili Harici
3
Viskoz
Viskoz olmayan
µ > 0
µ = 0
2
Sıkıştırılabilir
Sıkıştırılamaz
ρ ≠ sbt
ρ = sbt
1
Laminar Türbülanslı
4
18
1.17.1 Sıkıştırılabilir ve Sıkıştırılamaz Akışlar
Eğer bir akışta yoğunluk değişimleri ihmal edilebiliyorsa akış sıkıştırılamaz, ihmal
edilemiyorsa sıkıştırılabilir akış olarak adlandırılır. Genellikle sıvılar sıkıştırılamaz, gazlar ise
sıkıştırılabilir akışkanlar olarak değerlendirilse de, her ikisi içinde bazı istisnalar söz
konusudur. Temel kriter Mach sayısı olup,
Mach = Ma = 3.0<CV ise
akış sıkıştırılamaz olarak kabul edilir (V:akışkan hızı, C: yerel ses hızı). Mach Sayısı,
özellikle yüksek hızlı gaz akımlarında büyük bir öneme sahiptir. Tanımı, Ernst Mach ve oğlu
Ludwig Mach tarafından 1889 da yapılmıştır.
Not: Bu kitapta verilen akışkanlar mekaniği problemlerinde aksi belirtilmedikçe
sıkıştırılamaz akışlar göz önüne alınacaktır.
1.17.2 Viskoz ve Viskoz olmayan Akışlar
Bir akışta viskozite etkisi ihmal edildiğinde akış ‘viskoz olmayan akış’ adını alır.
Akışkan viskozitesinden dolayı, yüzey ile akışkan arasında bir hız (hidrodinamik) ve sıcaklık
(termal) sınır tabakası oluşur.
Örnek olmak üzere, aşağıdaki şekilde düz levha üzeri (laminar) bir akışta hız sınır
tabakasının, levha uzunluğu boyunca nasıl geliştiği gösterilmiştir. Levhanın ‘ ∞U ’ sabit
hızıyla akan bir akışkan içine konulması halinde, levhaya değen parçacıkların hızı yapışma
sonucu sıfır olur. Böylece cidara yakın yerlerde hızın, sıfırdan ∞U değerine ulaştığı ince bir
tabaka oluşur. Bu tabakaya 1904 de Prandtl tarafından hidrodinamik sınır tabaka ismi
verilmiştir. Levhanın ucunda sıfır olan sınır tabaka kalınlığı akış yönünde giderek artar.
Şekil 1.18 Düz levha üzeri (laminar) akışta sınır tabakanın gelişimi
Silindir üzeri akışta da viskozite etkisini gösteren akım çizgileri aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir.
19
Şekil 1.19 Silindir üzeri akış; a) viskoz akış, b) viskoz olmayan akış
Şekilde bulunan bazı teknik terimlerin kısa tanımları şu şekildedir:
Ayrılma noktası (seperation point):
Bir cisim üzerinden akışta cismi geçen akışkanın hareket etmesine karşı koyacak derecede
karşı basınçla karşılaştığı nokta olup, akış bu noktada katı cisim yüzeyinden ayrılır.
Sürüklenme kuvveti (drag force):
Akış yönündeki net kuvvete verilen isimdir
Basınç sürüklenmesi (pressure drag):
Ayrılma noktası bulunan akışlarda, akış yönünde oluşan dengelenmemiş basınç kuvvetleri
sonucu cisme etkiyen kuvvettir.
Düşük basınç bölgesi (wake):
Sınır tabaka ayrışması sonucu cismin arka bölgesinde ortaya çıkan çok düşük basınca sahip
bölgedir. Bir cisim üzerindeki ayrışmış akışlarda ortaya çıkan bu bölge ne kadar büyük ise,
cisme etkiyen basınç sürüklenmesi de o kadar büyük olur.
Örnek uygulama:
Özellikle uçak gövdesinin tasarımında wake önleme yada azaltma için, aşağıda gösterilen
akım çizgilerine uyumlu geometri (Streamlining Object) kullanılır.
Not: Akış ayrılması dahili akışlarda da kanal geometrisinde ani ve hızlı değişimler sonucu
ortaya çıkar.
(a) (b)
20
1.17.3 Laminar ve Türbülanslı Akışlar
Viskoz akışlarda, akışın karakterine bağlı olarak iki tür akış bölgesi/ türü söz
konusudur. Laminar akışta, akış yapısı, akış tabakalarının hareketi ile tanımlanır. Komşu
tabakalar birbirlerine karışmaz ve tek bir çizgi halinde hareket ederler. Türbülanslı akışta ise,
akış yapısı rastgele üç boyutta hareket eden partiküllerle tanımlanır. Hız dalgalanmaları
nedeniyle tabakalar arası momentum transferi söz konusudur. Her iki akış karakterini yansıtan
şematik çizimler aşağıdaki şekilde gösterilmektedir.
Akım karakterinin bir cismin üzerinde hangi bölgelerde laminar, hangi bölgelerde
türbülanslı olduğu, cismin üzerine etkiyecek taşıma ve sürükleme kuvvetlerinin bilinmesi
açısından önemlidir. Çünkü laminar bölgede akım, bazı basit modellemeler yardımı ile
açıklanabilir ve birçok davranış özellikleri önceden kestirilebilir iken, türbülanslı akım
bölgesinde herhangi bir basit modelleme yöntemi henüz bilinmemektedir. Bu nedenle laminar
olan ve olmayan akımlar için kullanılan sayısal ve deneysel yöntemler birbirinden çok
farklıdır.
Şekil 1.20 Laminar ve türbülanslı akışlarda akım çizgileri ve hız-zaman grafikleri
1.17.4 Dahili ve Harici Akışlar
Eğer akış tamamen katı yüzeylerle çevrili ise akış “dahili” yada “kanal” akış adını alır.
Dahili akış durumunda eğer kanal yüzeylerinden biri yerine sabit basınçta bulunan serbest bir
yüzey söz konusu ise, akış serbest yüzeyli akış adını alır (örneğin; nehir akışları, sulama
21
kanalları vs). Harici akış ise, sınırlanmamış akış içerisinde bulunan katı cisimlerin üzerinden
gerçekleşen akıştır.
Not: Dahili ve harici akışların her ikisi de laminar – türbülanslı – sıkıştırılabilir ve
sıkıştırılamaz olabilir.
Önemli notlar:
a) Sıkıştırılamaz boru içi akışta, akış hareketleri Reynolds (Re) sayısı ile belirlenir.
⇒≤= 2300Reµ
ρ DV Akış laminar
b) Düz yüzeyli levha üzeri akışta, akışın karakterini belirleyen Re;
⇒≤= −∞ 510.5Reµ
ρ xUAkış laminar
c) Dahili sıkıştırılabilir akış için Mach sayısı uygun kanal dizaynında oldukça önemlidir.
< 1 Sub-sonik akış
=
CVM = 1 Sonik akış
> 1 Süpersonik akış
1.18 Akış Çizgileri
i) Yörünge Çizgisi (pathline)
Bir akışkan partikülünün belirlenmiş zaman aralığında çizdiği yoldur. Yörünge
çizgisini belirlemek için işaretlenmiş bir partikül takip edilerek fotoğraflanır.
Not:
Yörüngenin düzlemsel koordinatlardaki diferansiyel denklemi:
u, v, z : f(x,y,z,t) olmak üzere,
dx/u= dy/v= dz/w= dt
Çözüm için ilk şartlar:
t = t0 da x = x0, y = y0, z = z0
Yörünge eğrilerinin çözümü:
x = x(x0, y0, z0, t), y = y(x0, y0, z0, t), z = z(x0, y0, z0, t)
şeklindedir.
22
ii) Akım Çizgisi (streamline)
Belirlenmiş bir anda akış alanı içerisinde her noktadaki hız vektörlerine teğet olan çizgilerdir.
Akım çizgisi her noktada hız vektörüne teğet olduğundan bu çizgilere dik yönde akış
oluşamaz.
Not:
Akım çizgisinin düzlemsel koordinatlardaki diferansiyel denklemi:
u,v : f(x,y) olmak üzere,
dx/u= dy/v
Akım çizgisi eğrilerinin çözümü:
ψ(x,z)=c , (c: sabit)
Akım çizgisi eğrilerinin eğimi:
dy/dx= v/u
şeklindedir.
iii) Zaman Çizgisi (timeline)
Bir akış alanı içerisinde birbirine komşu partiküller seçilmiş bir anda işaretlendiğinde oluşan
çizgidir. Akış alanı ile ilgili detaylı bilgi için farklı anlarda bu çizginin belirlenmesi gerekir.
iv) Yığılma çizgisi (streakline)
Seçilen bir nokta yada bölgede belli zaman aralığında geçen tüm akışkan partiküllerinin
fotoğraflanması sonucu oluşan çizgidir.
Not : Kararlı akışta yörünge çizgisi, akım çizgisi ve yığılma çizgisi aynı eğriyi verir.
(a) (b)
Şekil 1.21 a) zaman çizgileri, b) yığma çizgisi belirleme yöntemi (streakline photography)
1.19 Deney verilerindeki belirsizliklerin hesaplanması
)...........,,,( 4321 nxxxxxPP =
P : Hesaplanması istenilen parametre
x1, x2, x3,...xn : P’yi etkileyen değişken
23
111 xxx δ+= 1xδ : Belirsizlik
P’ deki toplam belirsizlik formülü; 2/122
22
2
11
..........
∂∂
+
∂∂
+
∂∂
= nn
XXPX
XPX
XPP δδδδ
P genellikle diğer değişkenlerin kuvvetleri cinsinden ifade edilebilir.
1
1
111
1
21
111
21
.
........................... 2121
XPn
XPP
XP
nX
XXnCXPXXCP nnnn
=∂∂
⇒=∂∂
=∂∂
⇒= −
Bu durumda 1. terim
1
11 X
XPnδ
⇒
olacaktır. P’deki boyutsuz ya da yüzdesel belirsizlik ise;2/122
3
33
2
2
22
2
1
11 .......
+
+
+
=
n
nn X
Xn
XX
nXX
nXX
nPP δδδδδ
denklemi ile hesaplanabilmektedir.
1.20 SI birim sistemi
Fiziksel büyüklük
Bir sistemin ölçülebilir özelliğidir. Yani fiziksel nesnelerin,olayların ve hallerin ölçülebilen
özellikleridir.
Birim
Fiziksel büyüklüğün keyfi olarak seçilen ölçü değerini belirler.
Boyut
Fiziksel büyüklüğün uluslararası standartlarca kabul edilmiş olan ilişkisini gösteren bir
değerdir.
Örnek:
P = 80 W ifadesinde; P fiziksel büyüklük, 80 miktar, W ise keyfi seçilmiş birimdir.
Boyut kavramını örneklerle açıklamakta fayda vardır:
Güç =Zaman
İs = 3
22
TmL
TT
mLL
TFL
== …………………………..gücün boyutsal ifadesi
24
Bazı fiziksel büyüklüklerin sembol ve boyutları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Fiz.büy. Sembol BoyutUzunluk L LAlan A L2
Hacim V L3
Zaman t THız V LT-1 İvme a LT-2 Kütle m mEnerji ve İş E ML2T-2 Basınç P ML-1T-2 Özgül hacim L3/m Hacimsel debi Q L3/t
SI birimleri:
Temel SI birimleri, Türetilmiş SI birimleri ve Yardımcı SI Birimleri olmak üzere 3 kısımda
incelenebilir. Temel birimler ;
Uzunluk metre (m)Kütle kilogram (kg)Zaman saniye (s)Sıcaklık Kelvin (K)
olarak verilmekte olup, tüm fiziksel büyüklüklere ait birimler bu temel birimler yardımıyla
türetilebilirler. Türetilmiş SI birimlerine bazı örnekler aşağıda verilmektedir:
Hız m/sİvme m/s2
Kütlesel Debi kg/sHacimsel debi m3/sKuvvet kg. (m/s2) = Newton (N)Enerji N.m = Joule (J)Güç J/s = Watt (W)Basınç N/m2 = Pascal (Pa)Özgül ısı J/kgKIsı iletim katsayısı W/mKIsı taşınım katsayısı W/m2K
Yardımcı SI birimleri ise,
Düzlem açısı Radyan (rad )Hacim açısı Steradyan
şeklinde tanımlanmıştır.
25
SI birimlerinin üst katları Çarpım Faktörü Önek Adı Simge
1018 Exa E1015 Peta P1012 Tera T109 Giga G106 Mega M103 Kilo k102 Hekto h101 Deka da
SI birimlerinin ast katları Çarpım Faktörü Önek Adı Simge
10-18 Atto a10-15 Femto f10-12 Piko p10-9 Nano n10-6 mikro10-3 Mili m10-2 Santi cm10-1 Desi d
Birim Dönüşüm Tabloları
Akışkanlar mekaniği dersi birim dönüşümlerinin en çok kullanıldığı derslerin
başında gelmektedir. Bir çok sorunun çözümünde birim analizi ön plana çıkmakta ve birim
analizi yapılmadığı takdirde sorunun çözümü yapılamamaktadır. Bu nedenle birim
dönüşümlerinin iyi öğrenilmesinde çok büyük bir fayda vardır. Aşağıda en çok kullanılan bazı
birimlerin dönüşümleri verilmiştir:
1 N = 1 kg m / s2
1 h = 3600 s
1 Pa = 1N / m2 = 1 ms
kgms
kgm222 11
=
1 bar = 105 Pa = ms
kg2
510
1 J = 1Ws = 1 Nm = 2
2
2 11s
kgmms
kgm=
1 W = 1 3
2
2 1111s
kgs
ms
kgms
NmsJ
===
1 bar = 105 pa = 10 2 kpa 1 atm = 1, 0133 x 104 Pa1 at = 9, 8067 x104 Pa
1 kp / cm2 = 9, 8067 x 104 Pa1 Torr = 1,332 x 102 kpa 1 mm-Hg = 1,332x102 Pa1 m2 = 104 cm2 = 106 mm2
1 m3 = 103 lt = 1 dm3
1 kilopound = 1 kp = 9, 8065 N 1 dyne = 10 -5 N1 erg = 10 –7 J 1 dyn cm = 10 -7 J1 kcal = 4, 1868 x103 J1 kWh = 3,6 x 106 J1 kpm = 9,8067 J1 Btu = 1,0551 x 10 3 J1 PSh = 2,6478 x 106
1 W = 3,413 Btu / h
26