68

Etilife Dergisi Aralık 2012 - Sayı 39

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Etilife Dergisi Aralık 2012

Citation preview

Page 1: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39
Page 2: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 20122

Page 3: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 3

Page 4: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 20124

Page 5: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 5

Page 6: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 2012640 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Yaşam

Dünya Türk Buluşlarını Konuşuyor!

İşte bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, elma, armut, üzüm, yeni dünya, nar, vişne, ayva, limon, portakal, turunç, kurma, döngel, kuş burnu, hünnap, alıç, mandalina, keçi boynuzu, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin.’GDO’lu olmayan, doğal tohumlarınızı poşete atmayın; Toprağa atın; Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bir poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın (ya da arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alan-lara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdek-

leri kucaklar ve besler. Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir! Bunu yapmayın ve yaptırmayın. Yapılan çalışmalarda doğaya başıboş atılan ya da dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının ye-şerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış. En büyük israflardan birisi meyve çekirdekleri-nin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümse-nemeyecek büyük bir servet... Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım. Bu uygulama Ali Bal tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız

oksijeni karşıla-mak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır. Poşete koymadığınız her çekirdek için şimdiden teşekkürler. 70 milyon nüfuslu ülkemizde herkes birer tohum atsa toprağa, ve bunların yarısı yeşerse 35 milyon ağaç eder. Bir elmadan dahi 8-10 adet çekirdek çıkarken ülkemizde tüketilen meyvelerin çekirdeklerinin ziyan olması ne acı, haydi sizinde dikili bir ağacınız olsun...

Bu yazıyı dergimizle paylaşan çevreci gönüllüsü

ALİ BAL’a teşekkür ederiz.

Globalleşen Dün-ya; hemen hemen her gün yeni bir buluşa, akıllarda ‘ buda olur mu’ de-dirten icatlara şahit olurken ve patent ihlallerinden dolayı açılan milyonlarca dolarlık davalar hızla artarken, Türk bilim adam-

larının insan hayatına değer veren buluşları bu süreçte göğsümüzü kabartmaya devam ediyor.

Daha önceki yıllarda HIV/AIDS tedavisi üzerine yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı dünyayı değiştirecek 35 bilim adamı arasında

gösterilen Dr. Utkan Demirci’nin yumurtalık kanserinin erken teşhisi için idrar testinden sonra, Doç. Dr. Tan İnce’nin kanser tümö-rü ile ilgili buluşu da konuşulmaya devam ediyor.

ABD Patent Ofisi’nden patent onayıABD Patent Ofisi, Doç. Dr. Tan İnce’nin, kanser tümörünün laboratuar ortamında büyümesini sağlayan “ Hormon uyumlu doku kültürü sistemi” adlı buluşuna patent verdi.

Patentli buluş ne işe yarayacak? Hastadan alınan tümör hücreleri laboratuar ortamında büyütülerek ilaçlarla olan etkile-şimleri incelenecek ve binlerce ilaçla olan uyumu test edilebilecek. Bu sayede hastanın kendi tümörü üzerinde en etkin olan ilaçlar ile kanser savaşı verilecek.

Türk bilim adamları, insanlık için yaptıkları buluşlar ile dünya gündeminde konuşulmaya ve ülkemizin ismini duyurmaya devam ediyor.

Yediğiniz meyvelerin çekirdeğini ÇÖPE ATMAYIN!Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. Bu sene (2012) dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak.

oksijeni karşıla-mak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır. Poşete koymadığınız her çekirdek için

Doç Dr. Tan İnce

Dr. Utkan Demirci

Page 7: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 740 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Yaşam

Dünya Türk Buluşlarını Konuşuyor!

İşte bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, elma, armut, üzüm, yeni dünya, nar, vişne, ayva, limon, portakal, turunç, kurma, döngel, kuş burnu, hünnap, alıç, mandalina, keçi boynuzu, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin.’GDO’lu olmayan, doğal tohumlarınızı poşete atmayın; Toprağa atın; Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bir poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın (ya da arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alan-lara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdek-

leri kucaklar ve besler. Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir! Bunu yapmayın ve yaptırmayın. Yapılan çalışmalarda doğaya başıboş atılan ya da dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının ye-şerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış. En büyük israflardan birisi meyve çekirdekleri-nin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümse-nemeyecek büyük bir servet... Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım. Bu uygulama Ali Bal tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız

oksijeni karşıla-mak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır. Poşete koymadığınız her çekirdek için şimdiden teşekkürler. 70 milyon nüfuslu ülkemizde herkes birer tohum atsa toprağa, ve bunların yarısı yeşerse 35 milyon ağaç eder. Bir elmadan dahi 8-10 adet çekirdek çıkarken ülkemizde tüketilen meyvelerin çekirdeklerinin ziyan olması ne acı, haydi sizinde dikili bir ağacınız olsun...

Bu yazıyı dergimizle paylaşan çevreci gönüllüsü

ALİ BAL’a teşekkür ederiz.

Globalleşen Dün-ya; hemen hemen her gün yeni bir buluşa, akıllarda ‘ buda olur mu’ de-dirten icatlara şahit olurken ve patent ihlallerinden dolayı açılan milyonlarca dolarlık davalar hızla artarken, Türk bilim adam-

larının insan hayatına değer veren buluşları bu süreçte göğsümüzü kabartmaya devam ediyor.

Daha önceki yıllarda HIV/AIDS tedavisi üzerine yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı dünyayı değiştirecek 35 bilim adamı arasında

gösterilen Dr. Utkan Demirci’nin yumurtalık kanserinin erken teşhisi için idrar testinden sonra, Doç. Dr. Tan İnce’nin kanser tümö-rü ile ilgili buluşu da konuşulmaya devam ediyor.

ABD Patent Ofisi’nden patent onayıABD Patent Ofisi, Doç. Dr. Tan İnce’nin, kanser tümörünün laboratuar ortamında büyümesini sağlayan “ Hormon uyumlu doku kültürü sistemi” adlı buluşuna patent verdi.

Patentli buluş ne işe yarayacak? Hastadan alınan tümör hücreleri laboratuar ortamında büyütülerek ilaçlarla olan etkile-şimleri incelenecek ve binlerce ilaçla olan uyumu test edilebilecek. Bu sayede hastanın kendi tümörü üzerinde en etkin olan ilaçlar ile kanser savaşı verilecek.

Türk bilim adamları, insanlık için yaptıkları buluşlar ile dünya gündeminde konuşulmaya ve ülkemizin ismini duyurmaya devam ediyor.

Yediğiniz meyvelerin çekirdeğini ÇÖPE ATMAYIN!Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. Bu sene (2012) dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak.

oksijeni karşıla-mak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır. Poşete koymadığınız her çekirdek için

56 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Yaşam

Psikiyatrinin sosyal bilimler ve felsefeyle

ilişkisi konularında yaptığı çalışmalarla tanı-

nan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma

Hastanesi Psikiyatri Kliniği Şefi Prof. Dr.

Erol Göka, toplumumuzda psikolojinin hafi-

fe alındığını ve psikoloji terimlerinin önem-

senmediğini belirtti.

Toplum hayatında yaşanan birçok sorunun

temelinde kişilik çatışmalarının yattığını

ifade eden Göka, “Ömrümüzün dörtte biri

kişilik çatışmalarıyla geçiyor, bunun için

mutlaka kişilikleri tanımamız gerekiyor.

İşyerinde yapılan araştırmalara göre bir

yöneticinin vaktinin dörtte birini işyeri

geçimsizlikleri alıyor. Ailede bu oran daha

yüksektir. Bunu çözmenin yolu kişilikleri

tanımak ve farklı kişilikler karşısında ne

yapacağımıza dair fikir geliştirmektir” diye

konuştu.

Psikolojiyle ilişkiler çok önemli olmasına

rağmen bu konunun hafife alındığını dile

getiren Göka, “Psikolojiye arabamız kadar

önem vermiyoruz. Ehliyet alabilmek için

kursa gidiyoruz, sınavda başarılı olursak

ehliyet alabiliyoruz ama evlilik için böyle bir

kural yok ya da insan ilişkilerine arabamıza

verdiğimiz önemin onda birini bile vermiyo-

ruz” dedi.

“Kişilikler Değişmez”

Herkesin, farklı ve değişmez kişiliği olduğu-

nu anlatan Prof. Dr. Göka, şunları söyledi:

“Nasıl derimiz bedenimizi koruyorsa, kişili-

ğimiz de ruhumuzun örtüsüdür. Hepimizin

farklı bedeni gibi farklı kişilikleri var. Bu fark-

lı kişiliklere karşı nasıl davranmamız gerek-

tiğini bilmemiz gerekir. Kişiliklerimiz farklı

olduğu kadar olgunlaşmamızda farklı.

Bir insanın olgunlaşmanın hangi mertebe-

sinde olduğunu anlamamız gerekiyor. Bazı

insanlar 40 yaşına gelmiştir ama 4 yaşından

bir farkı yoktur. Deve dişi gibi gözüken bazı

insanlar davranışlarını kontrol etme ve kim-

liğini geliştirme yönüne baktığımızda çocuk-

tan farksızdır. Buna göre de farklı kişilikler

karşısında farklı davranış ilişkileri geliştir-

memiz gerekir. Kişilikler değişmez, insanın

bedeni, göz rengi ve parmak damgası

gibidir. Dolayısıyla kimseyi değiştirmeye

çalışmamak gerekir. Herkesin kendi doğru-

su vardır. Karşımızdaki insandan değişiklik

istiyorsak, değiştirmek istediğimiz yönünü

küçültüp doğrudan onu değiştirmeye çalış-

mamız gerekir.”

İnsanlar farkında olmasa bile yaşadıkları

birçok sorunun temelinde kişilik çatışmaları

olduğunu belirten Göka, şöyle devam etti:

“İnsanlar ‘kocam cimri ne yapmalıyım, ben

gezmekten hoşlanıyorum ama eşim evden

dışarı çıkmak istemiyor, alışveriş yapmak

istiyorum ama arkadaşlarım beni eleştiriyor’

gibi sorunlardan dert yanabiliyor. Bunların

temeline bakarsanız hepsi kişilik çatışma-

sı. Günlük hayatımızda, evde, işyerinde

ve sokakta yaşadığımız birçok sorunun

temelinde kişilik çatışması var. Bu konuda

en ufak bir bilgimiz olmadığı için herkes

karanlıkta el yordamıyla gitmeye çalışıyor.

Halbuki, kendi kişiliğimizi ve karşımızdaki

insanların kişiliğini tanımamız ve ona göre

davranışlar geliştirmemiz gerekiyor.”

Kişilikler tanındıkça, insanın bu konuda ne

kadar zengin olduğunun anlaşılacağını

ifade eden Prof. Dr. Erol Göka, insanların

insan ilişkilerine özen göstermeden ilişkile-

rini sürdürdüğünü fark etmesiyle sorunların

çözüm bulabileceğini sözlerine ekledi.

A.A

Huyları değiştirmeye kalkışmayınİnsanlar arasında karşılaşılan birçok sorunun temelinde kişilik çatışmalarının yattığı, kişilikleri değiştirmeye çalışmak yerine kişilikleri tanımak gerektiği bildirildi.

Page 8: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 20128

Güzellik

54 Yelpaze Bahçeşehir y 28 Ağustos 2012

Günümüzde insanlar fazla kilolarından

kurtulmak amacıyla birçok yol deniyor. Bu

yolların başında da moda diyetler geliyor.

Moda diyetlere kanmayın, kiloları kısa

zamanda geri almayın!

Moda diyetlerin en çok uygulananları

arasında yüksek protein ve düşük karbon-

hitrat diyetlerinin yer aldığına dikkati çeken

Acıbadem Bodrum Hastanesi Beslenme ve

Diyet Uzmanı Özge Öçal, bu diyetlerin kısa

sürede kilo verdirdiğini, ancak yaklaşık 6 ay

içinde uygulayanların yüzde 80’inin verilen

kiloları geri aldığını belirtiyor.

Kadınların sık uyguladıkları protein ve

karbonhidrat ağırlıklı gıdalara fazlaca yer

verilen diyet uygulamalarının sağlığa yaptığı

olumsuz etkileri anlatan Beslenme ve Diyet

Uzmanı Özge Öçal, bu konuda merak edi-

len soruları şöyle yanıtlıyor:

Protein Diyeti Zayıflatıyor mu?

• Günümüzde en fazla popüler olan diyet-

lerin başında yüksek protein içeren diyetler

geliyor. Bu diyet sisteminde protein yüksek

oranda tüketilirken, karbonhidrat içeren

gıdalar daha az tüketiliyor.

• Kilo vermeyi sağlıyor ama uzun dönemde-

ki sonuçlarına bakılınca insan sağlığına çok

yararlı olduğunun kanıtlanamadığı biliniyor.

• Proteinlerin sindirimiyle açığa çıkan mad-

deler nedeniyle böbreklerin yükü artıyor.

Uzun dönemde ise böbrekler ve karaciğer

yorulabiliyor.

• Normal koşullarda bir günde aldığımız

enerjinin yüzde 50-55’inin karbonhidrattan,

yüzde 15-20’sinin proteinden, yüzde 25-

30’nun da yağlardan gelmesini istiyoruz.

• Karbonhidratı az alırsak yağdan alacağı-

mız enerji artar. Hayvansal proteinlerin aynı

zamanda yağ da içerdiklerini unutmamalı-

yız. Eğer sadece protein ağırlıklı beslenilirse

kalp ve damar hastalıklarının riski artabilir.

• Sürekli et yiyerek yaşamak da mümkün

değildir bu nedenle sağlıklı ve uygulanabilir

bir diyet türü olarak değerlendirmek söz

konusu olamaz.

• Düşük kalorili diyet yaparsanız, bazal

metabolizma hızı düşer, normal beslenmeye

başlayınca vücut daha çok yağlanmaya

başlar.

• Kısacası popüler diyetlerin kısa dönem et-

kileri var ama uzun dönem etkileri olumsuz

bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Karbonhidrattan Kısıtlı Diyetler Zararlı

mı?

Ekmeği beslenmemizden çıkarmak son

derece sakıncalıdır, bunun yerine miktarı ve

türü iyi ayarlanmalıdır. Çünkü yağlar kar-

bonhidratların ateşinde yanıyor. Vücudunuz

yeteri kadar enerji alamazsa yediğini saklar

ve kilo vermek mümkün zorlaşır.

• Örneğin ortalama 70 kg ağırlığında, 170

cm boyundaki sağlıklı bir erkek günde orta-

lama 6-7 dilim ekmek yemelidir.

• Bir tencere yemeğe 2 yemek kaşığı sıvı

yağ konulmalıdır, vücudun yağa da ihtiyacı

vardır. Yemeğe et koyuyorsanız ayrıca yağ

eklemenize gerek yoktur. Çünkü etin içinde

sizin göremediğiniz yağlar var.

• Aynı şekilde zeytin, fındık, ceviz, badem

de yağ yerine geçtiğinden avuç avuç yeme-

mekte fayda var. Diyet bir matematiktir, bu

nedenle neyin yerine neyi koyacağınızı iyi

bilmeniz gerekiyor.

• Ayrıca diyet demek her şeyin yasak olma-

sı anlamına gelmiyor. Sağlıklı beslenmede

ise katı yasaklar yoktur, onun yerine ölçüler

vardır. Aşırıya kaçmamak, tüm gıdalardan

yeterli ve dengeli bir şekilde tüketmek

vardır.

• Örneğin çikolatasız duramayanlara çiko-

lata veriyoruz ama bunun miktarı ve diyetin-

de ne ile değiştirdiğimiz önemli. 20 gramlık

bir çikolata bizim için 2 porsiyon meyve ve

1 tatlı kaşığı yağa karşılık gelir.

• Dışarıda yemek yerken ızgara et

yiyecekseniz yanında gelen pilavı, makar-

nayı, patatesi reddedip onun yerine tam

tahıllı ekmek tercih etmek öğününüzün yağ

miktarını dengelemeye yardımcı olacaktır.

Soslu salatalardan uzak durarak fazla kalori

almanın önüne geçebilirsiniz. Izgara et

veya tavuklu salatanın yanında bir su

bardağı ayran içebilirsiniz.

• Izgara ete güvenemezseniz

peynir ekmek yiyebilirsiniz.

• Özellikle akşamları kırmızı

et yemek yerine, levrek ve

çupra gibi yağ oranı düşük

balıkları tercih edebilir-

siniz.

• Günler kısaldıkça

güneş ışığıyla daha

az maruz kalıyoruz,

bu da metabo-

lizma hızımızı

yavaşlatıyor. Bu

nedenle güneş

battıktan sonra

ağır yemek

yememek gere-

kiyor. Akşamları

daha çok meyve

ve sebze yemek

sindirimi de

kolaylaştırır.

AydaKilolar Geri Geliyor!

Günümüzde insanlar fazla kilolarından kurtulmak amacıyla birçok yol deniyor. Bu yolların başında da moda diyetler geliyor. Moda diyetlere kanmayın, kiloları kısa zamanda geri almayın!

Page 9: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 9

Güzellik

54 Yelpaze Bahçeşehir y 28 Ağustos 2012

Günümüzde insanlar fazla kilolarından

kurtulmak amacıyla birçok yol deniyor. Bu

yolların başında da moda diyetler geliyor.

Moda diyetlere kanmayın, kiloları kısa

zamanda geri almayın!

Moda diyetlerin en çok uygulananları

arasında yüksek protein ve düşük karbon-

hitrat diyetlerinin yer aldığına dikkati çeken

Acıbadem Bodrum Hastanesi Beslenme ve

Diyet Uzmanı Özge Öçal, bu diyetlerin kısa

sürede kilo verdirdiğini, ancak yaklaşık 6 ay

içinde uygulayanların yüzde 80’inin verilen

kiloları geri aldığını belirtiyor.

Kadınların sık uyguladıkları protein ve

karbonhidrat ağırlıklı gıdalara fazlaca yer

verilen diyet uygulamalarının sağlığa yaptığı

olumsuz etkileri anlatan Beslenme ve Diyet

Uzmanı Özge Öçal, bu konuda merak edi-

len soruları şöyle yanıtlıyor:

Protein Diyeti Zayıflatıyor mu?

• Günümüzde en fazla popüler olan diyet-

lerin başında yüksek protein içeren diyetler

geliyor. Bu diyet sisteminde protein yüksek

oranda tüketilirken, karbonhidrat içeren

gıdalar daha az tüketiliyor.

• Kilo vermeyi sağlıyor ama uzun dönemde-

ki sonuçlarına bakılınca insan sağlığına çok

yararlı olduğunun kanıtlanamadığı biliniyor.

• Proteinlerin sindirimiyle açığa çıkan mad-

deler nedeniyle böbreklerin yükü artıyor.

Uzun dönemde ise böbrekler ve karaciğer

yorulabiliyor.

• Normal koşullarda bir günde aldığımız

enerjinin yüzde 50-55’inin karbonhidrattan,

yüzde 15-20’sinin proteinden, yüzde 25-

30’nun da yağlardan gelmesini istiyoruz.

• Karbonhidratı az alırsak yağdan alacağı-

mız enerji artar. Hayvansal proteinlerin aynı

zamanda yağ da içerdiklerini unutmamalı-

yız. Eğer sadece protein ağırlıklı beslenilirse

kalp ve damar hastalıklarının riski artabilir.

• Sürekli et yiyerek yaşamak da mümkün

değildir bu nedenle sağlıklı ve uygulanabilir

bir diyet türü olarak değerlendirmek söz

konusu olamaz.

• Düşük kalorili diyet yaparsanız, bazal

metabolizma hızı düşer, normal beslenmeye

başlayınca vücut daha çok yağlanmaya

başlar.

• Kısacası popüler diyetlerin kısa dönem et-

kileri var ama uzun dönem etkileri olumsuz

bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Karbonhidrattan Kısıtlı Diyetler Zararlı

mı?

Ekmeği beslenmemizden çıkarmak son

derece sakıncalıdır, bunun yerine miktarı ve

türü iyi ayarlanmalıdır. Çünkü yağlar kar-

bonhidratların ateşinde yanıyor. Vücudunuz

yeteri kadar enerji alamazsa yediğini saklar

ve kilo vermek mümkün zorlaşır.

• Örneğin ortalama 70 kg ağırlığında, 170

cm boyundaki sağlıklı bir erkek günde orta-

lama 6-7 dilim ekmek yemelidir.

• Bir tencere yemeğe 2 yemek kaşığı sıvı

yağ konulmalıdır, vücudun yağa da ihtiyacı

vardır. Yemeğe et koyuyorsanız ayrıca yağ

eklemenize gerek yoktur. Çünkü etin içinde

sizin göremediğiniz yağlar var.

• Aynı şekilde zeytin, fındık, ceviz, badem

de yağ yerine geçtiğinden avuç avuç yeme-

mekte fayda var. Diyet bir matematiktir, bu

nedenle neyin yerine neyi koyacağınızı iyi

bilmeniz gerekiyor.

• Ayrıca diyet demek her şeyin yasak olma-

sı anlamına gelmiyor. Sağlıklı beslenmede

ise katı yasaklar yoktur, onun yerine ölçüler

vardır. Aşırıya kaçmamak, tüm gıdalardan

yeterli ve dengeli bir şekilde tüketmek

vardır.

• Örneğin çikolatasız duramayanlara çiko-

lata veriyoruz ama bunun miktarı ve diyetin-

de ne ile değiştirdiğimiz önemli. 20 gramlık

bir çikolata bizim için 2 porsiyon meyve ve

1 tatlı kaşığı yağa karşılık gelir.

• Dışarıda yemek yerken ızgara et

yiyecekseniz yanında gelen pilavı, makar-

nayı, patatesi reddedip onun yerine tam

tahıllı ekmek tercih etmek öğününüzün yağ

miktarını dengelemeye yardımcı olacaktır.

Soslu salatalardan uzak durarak fazla kalori

almanın önüne geçebilirsiniz. Izgara et

veya tavuklu salatanın yanında bir su

bardağı ayran içebilirsiniz.

• Izgara ete güvenemezseniz

peynir ekmek yiyebilirsiniz.

• Özellikle akşamları kırmızı

et yemek yerine, levrek ve

çupra gibi yağ oranı düşük

balıkları tercih edebilir-

siniz.

• Günler kısaldıkça

güneş ışığıyla daha

az maruz kalıyoruz,

bu da metabo-

lizma hızımızı

yavaşlatıyor. Bu

nedenle güneş

battıktan sonra

ağır yemek

yememek gere-

kiyor. Akşamları

daha çok meyve

ve sebze yemek

sindirimi de

kolaylaştırır.

AydaKilolar Geri Geliyor!

Günümüzde insanlar fazla kilolarından kurtulmak amacıyla birçok yol deniyor. Bu yolların başında da moda diyetler geliyor. Moda diyetlere kanmayın, kiloları kısa zamanda geri almayın!

Page 10: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201210

Page 11: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 11

Page 12: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201212

Page 13: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 13

Page 14: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201214

46 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Sağlık

Limon tırnakları sağlıklı tutar

Tırnakları limon suyu içinde 10 dk kadar

tutarak tırnakları daha güçlü ve parlak yap-

mak mümkündür. Bu işlemi yaptıktan sonra

tırnakları durulamadan önce yarım bardak

ılık su ve yarım bardak sirke ile karıştırarak

fırça ile fırçalanır. Limon ayrıca koyulaşmış

tırnakları da beyazlatabilir.

Limon cildi geliştirir

Limon az miktarda şekerin içine daldırılır ve

bununla yüz birkaç dakika ovulur. Bu işlem

ciltteki ölü hücreleri kaldırır ve gün boyu cil-

di canlı tutar. Cilt temizlenmiş ve rahatlamış

olur. Yağlı bir cildi olanlar iki yemek kaşığı

limon suyunu ve bir yemek kaşığı damıtılmış

suyu karıştırarak uygulayabilirler. Kuru cildi

olanlar ise eşit miktarda limon suyu, bal,

zeytin, bitkisel yağı kuru bölgeye uygulaya-

bilirler. Limon doğal olarak cildi yumuşatır

ve açar.

Limon saç sağlığına iyi gelir

Saç şampuanlandıktan sonra 3 yemek

kaşığı limon suyu, 1,5 kap bal ve 3 çeyrek

kap zeytin yağı karıştırılır. Şampuanlanmış

saç kuruduktan sonra bu karşım uygulanır.

Bu karışım 30 dk. kadar saçta durmalıdır.

Sonra durulanmalıdır. Bu uygulama saçı

daha sağlıklı yapar.

Limon ayrıca saçlardaki kepeğe de iyi gelir.

Bunun için birkaç kaşık limon suyu zeytinya-

ğı ile karıştırılarak saçlara uygulanır. 15 dk

kadar saçta bekler ve sonra şampuanlana-

rak durulanır.

Limon ağzı ferahlatır

Suyla karıştırılan limon nefesi ferahlatır.

Limon ağız içindeki bakterileri yok eder.

Ayrıca dişleri beyazlatır. Limon suyu, ılık

su ve bal karışımı yapılarak içilmesi boğaz

yaralarını da iyileştirebilir.

Güzellik İpuçları

Limonla

Limon sadece bir besin değildir. Limon ayrıca günlük güzellik rejiminin bir parçası olabilir. Limonlar doğal meyve asidi içerirler. Bu yönüyle antioksidan özelliği vardır. Limonların temizleme, arındırma ve canlandırma özellikleri bulunur. Bu özellikleriyle iyi bir güzellik yardımı sağlarlar.

Page 15: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 15

Ataşehir : Barbaros Mahallesi Dereboyu Caddesi B 4 No: 1 Ataşehir İstanbul Tel: 0216 324 70 70Beykoz : İncirköy Mah. Soğuksu Cad. No: 83/A Beykoz Kavacık İstanbul Tel: 0216 680 30 21Etiler : Etiler Mah. Nispetiye Cad. No: 114/A Beşiktaş İstanbul Tel: 0212 263 66 56Kemerburgaz : İstanbul Cad. Neo Vista Sitesi No: 16/B Göktürk Köyü Eyüp İstanbul Tel: 0212 322 31 00Kozyatağı : 19 Mayıs Mah. İnönü Cad. No: 89 Kozyatağı İstanbul Tel: 0216 358 00 58Tarabya : Ferahevler Mah. Tarabya Bayırı Cad. No: 53/A Sarıyer İstanbul Tel: 0212 299 00 88Ulus : Adnan Saygun Cad. M. Salih Rüştü Sk. No: 1 Ulus İstanbul Tel: 0212 324 24 13 Yeniköy : Köybaşı Cadde No: 128/A Yeniköy Sarıyer İstanbul Tel: 0212 223 37 41

[email protected] I www.gourmetgarage.com.tr

ŞarküteriUnlu Mamüller

Et ÜrünleriMeyve&Sebze

KavRestaurant&Cafe

SANA

L ALIŞVERİŞ

www.gourmetgarage.com.tr

ÇOK YAKINDA HİZMETİNİZDE

• Gourmet Garage Grissini 250 Gr. • Gourmet Garage Cips 100 Gr. • Henkell Torcken 75 Cl • G Şayeste Öküzgözü • Biscoti Gevrek 300 Gr. • Popz Mikrodalga Mısır Tuzlu • Pfanner Karışık Multi Vitamin • Nescafe Gold 100 Gr. • Peçete • Mum • Gourmet Garage Bitter Madlen Çikolata 500 GR. • Gourmet Garage Erken Hasat Zeytinyağı 500 Ml. • J&B 70 Cl. • Redbull 250 Ml. (2 Adet) • Emmantel Fransız 250 Gr. • Permacene Reggiano 250 Gr. • Kokteyl Lüks 250 GR

• Gourmet Garage Grissini 250 Gr. • Gourmet Garage Cips 100 Gr. • Popz Mikrodalga Mısır Tuzlu • Pfanner Karışık Multi Vitamin • Peçete • Mum • Biscoti Gevrek 300 Gr. • Gourmet Garage Erken Hasat Zeytinyağı 250 Ml. • Nescafe Gold 50 Gr. • Kokteyl Lüks 250 Gr. • Redbull 250 Ml. (2 Adet) • Permacene Reggiano 250 Gr. • Ananas • Bitter Madlen Çikolata 500 Gr. • Absolut Vodka Blue Yazgan Mahra Cab. Sau.

• Gourmet Garage Naturel Sızma Zeytinyağı 250 Ml. • Gourmet Garage Grissini 250 Gr. • Kokteyl Lüks 250 Gr. • Gourmet Garage Cips 100 Gr. • Emmantel Fransız 250 Gr. • Popz Mikrodalga Mısır Tuzlu • Pfanner Karışık Multi Vitamin • Lykya Kızılbel Cab.Sau. Boğazkere • Mehmet Efendi Kahve 100 Gr. • Peçete • Mum • Gourmet Garage Bitter Madlen Çikolata 500 GR.

Yılbaşı Çantası Noel Pastaları

• Vedat Milor Şarap • Kokteyl Lüks 250 Gr

• Emmantel Fransız 250 Gr • Gourmet

Garage Bitter Çikolata • Madlen Çikolata

500 Gr

Gourmet Garage’da şarküteriden, patisserieye, kavdan, restorant & cafeye, sebze meyve, et ve et ürünleri ve daha fazlası, Gourmet Garage lezzet duraklarında sizleri bekliyor.

EN İYİLER 22 ARALIK’TA ÇEKMEKÖY’DE!

YILBAŞINA ÖZEL HİNDİ

Felicita Valentina150.00

Karmen250.00

225Adet

350.00

Pişmiş iç pilavı, özel sosu ve tepsisi ile birlikte...59.50

Yılbaşı Sepeti Alternatifleri

Mağazalarımızda...

46 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Sağlık

Limon tırnakları sağlıklı tutar

Tırnakları limon suyu içinde 10 dk kadar

tutarak tırnakları daha güçlü ve parlak yap-

mak mümkündür. Bu işlemi yaptıktan sonra

tırnakları durulamadan önce yarım bardak

ılık su ve yarım bardak sirke ile karıştırarak

fırça ile fırçalanır. Limon ayrıca koyulaşmış

tırnakları da beyazlatabilir.

Limon cildi geliştirir

Limon az miktarda şekerin içine daldırılır ve

bununla yüz birkaç dakika ovulur. Bu işlem

ciltteki ölü hücreleri kaldırır ve gün boyu cil-

di canlı tutar. Cilt temizlenmiş ve rahatlamış

olur. Yağlı bir cildi olanlar iki yemek kaşığı

limon suyunu ve bir yemek kaşığı damıtılmış

suyu karıştırarak uygulayabilirler. Kuru cildi

olanlar ise eşit miktarda limon suyu, bal,

zeytin, bitkisel yağı kuru bölgeye uygulaya-

bilirler. Limon doğal olarak cildi yumuşatır

ve açar.

Limon saç sağlığına iyi gelir

Saç şampuanlandıktan sonra 3 yemek

kaşığı limon suyu, 1,5 kap bal ve 3 çeyrek

kap zeytin yağı karıştırılır. Şampuanlanmış

saç kuruduktan sonra bu karşım uygulanır.

Bu karışım 30 dk. kadar saçta durmalıdır.

Sonra durulanmalıdır. Bu uygulama saçı

daha sağlıklı yapar.

Limon ayrıca saçlardaki kepeğe de iyi gelir.

Bunun için birkaç kaşık limon suyu zeytinya-

ğı ile karıştırılarak saçlara uygulanır. 15 dk

kadar saçta bekler ve sonra şampuanlana-

rak durulanır.

Limon ağzı ferahlatır

Suyla karıştırılan limon nefesi ferahlatır.

Limon ağız içindeki bakterileri yok eder.

Ayrıca dişleri beyazlatır. Limon suyu, ılık

su ve bal karışımı yapılarak içilmesi boğaz

yaralarını da iyileştirebilir.

Güzellik İpuçları

Limonla

Limon sadece bir besin değildir. Limon ayrıca günlük güzellik rejiminin bir parçası olabilir. Limonlar doğal meyve asidi içerirler. Bu yönüyle antioksidan özelliği vardır. Limonların temizleme, arındırma ve canlandırma özellikleri bulunur. Bu özellikleriyle iyi bir güzellik yardımı sağlarlar.

Page 16: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201216

Bu kampanya, 10 Aralık 2012 – 28 Şubat 2013 tarihleri arasında Sonax şubelerinde geçerli olacaktır. Kampanya dahilinde Vodafone abonelerine Sonax şubelerinde Detaylı İç Temizlik ve Sterilizasyon hizmeti güncel liste fiyatı 360 TL yerine 269 TL’ye uygulanacaktır. Long araçlarda (SUV, E Sınıfı ve Üstü, Van) fiyat %25 artırılarak uygulanır. Fiyatlara KDV dahildir. Yetkili Sonax bayileri için: sonax.com.tr . Vodafone aboneleri, SONAX yazıp 6666'ya SMS göndererek kampanyadan yararlanabilecekleri şifreyi alabilirler. Gönderilen SMS'ler tüm vergiler dahil (%18 KDV ve %25 ÖİV) 0,40 TL ile ücretlendirilir. Bu kampanyaya SMS gönderim yolu ile katılan müşterilerimiz, abonelik süreleri boyunca, abonelik ve kullanım verilerinin işlenebilmesi için Vodafone'a onay vermiş sayılacaklardır. Vodafone bu onay doğrultusunda abonelerine kullanım alışkanlıklarına uygun ürün ve kampanyaları sunmaya devam edecektir. Tüm şifreler tek kullanımlıktır. Kullanılmayan şifreler, 01 Mart 2013 itibariyle geçerliliğini yitirir. Kampanyadan sadece aktif Vodafone aboneleri yararlanabilir. Aktif abonelik kısıtlı, dondurulmuş, iptal veya numara taşıma ile başka operatöre taşınmış statüler dışındaki aboneliklerdir. Kampanya kapsamında değişiklik yapma hakkı Sonax ve Vodafone'da saklıdır. Bu kampanya başka bir kampanya ile birleştirilemez. Hizmetin içeriği ve uygulanmasıyla ilgili Vodafone Telekomünikasyon A.Ş. hiçbir sorumluluk kabul etmez. Detaylar için: kirmiziavantaj.com

Vodafone’lularaSonax’ta

araç iç temizliği% 25 indirimli!

Detaylıiç temizlik

360 TL yerinesadece 269 TL.

Üstelik antifrizli cam suyu hediye!

SONAX 6666

44 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Sağlık

Ünlü dermatologlar, ışık saçan bir cilde ulaş-

manız için cilt bakımı rutininizde yapacağınız

beş tür değişikliği bizimle paylaştılar.

Cildinizi Sık Sık Nemlendirin

Sivilcelerle savaşırken nemlendiriciyi unutma-

yın; ne de olsa nemlendirici, cildimizin bakte-

rileri dışarıda, nemi ise içeride tutma yetisini

güçlendiriyor. Su neden önemli? Kurumuş, pul

pul olmuş cilt, tahriş olduğundan böyledir ve

bağışıklık sistemine imdat çağrıları göndere-

rek sivilcenin içindeki iltihabı iyileştirmekten

hücreleri alıkoyar. Leke gidericiler ise işleri

daha da kötüleştirerek cildi temizlerken onu

kurutur; cilt kuruluğu ise gözenekleri tıkayan

ölü hücrelere yenilerini ekler.

Cilde zarar vermeden nemlendirmek için, yağ-

sız, hafif, su-bazlı bir nemlendirici kullanmalı-

sınız. Ekstra bir canlılık içinse, salisik asit gibi,

siyah noktalarla savaşan bir içerikle zenginleş-

tirilmiş bir nemlendiriciyi tercih edin.

Vitamini İhmal Etmeyin

Alfabenin ilk harflerini, yani A, B, C ve E

vitaminlerini cilt bakım ürünlerinin etiketlerin-

de arka arkaya görürüz. Antioksidan özelliği

olan bu vitaminler, cildimizde doğal olarak

bulunurlar ancak kolajenin UV ışınları ile çevre

kirliliğinin yol açtığı serbest radikaller tarafın-

dan yok edilmesini engellemek için takviye

edilmesi gerekir. Bu vitaminlerin her biri belli

bir konuda mükemmeldir: A vitamini kolajen

oluşturur ve kolajeni yok eden enzimlerle

savaşır; B vitamini (B12, B3 ile niasinamid ve

folik asit de buna dahildir) iltihabı, nem kaybını

ve cilt lekelerini azaltır, C vitamini UV ışınlarının

verdiği zarara karşı cildi korur, cilt dokusunu

pürüzsüzleştirir ve E vitamini ise kızarıklığa

karşı savaşan bir yumuşatıcıdır.

Cilt kusurlarınızı örtmek için, kullandığınız ürünleri çok işlevli hale getirebilirsiniz. Bunun için, vitamin ve nemlendirici içerikli bir serum kullanmalısınız.

Bitkisel İçerikli Ürünleri Tercih Edin

Hassas bir cilde sahip olanlar (lekelenmeye,

kızarıklığa ve tahrişe yatkın bir cildi olanlar) bit-

kisel madde içeren temizleyicileri ve kremleri

tercih ederlerse sivilceler patlak verdiğinde

bir daha o yağlı hidrokortizon kremlerine baş-

vurmaları gerekmez. Kızarıklık karşıtı, iltihap

karşıtı ve tahriş giderici özellikleri nedeniyle

doktorlardan tam not alan altı bitkisel içerik

ise yulaf ezmesi, krizantem, meyankökü, aloe

vera, papatya ve zerdeçal. Bu maddeler, hem

hassas ciltler ve gül hastalığı gibi kronik cilt

hastalığı olanlar için uygun hem de düzenli

kullanımda muhtemel cilt sorunlarını önlüyor.

Seramide Evet Deyin

Cildimizin üst katmanının doğal bir bileşeni

olan seramidler, nemi cildin içinde tutacak bir

duvar oluşturan tuğlaların (hücrelerin) harcı

gibidir. Bu duvar iyi korunduğunda sonuç,

ışıl ışıl parlayan, nemli bir cilttir. Kış aylarında

ve yaşımız ilerledikçe seramid düzeyleri de

azalmaya başlar, bu da cildin kuru, iltihaplı

olmasına yol açar. Ancak iyi bir haberimiz

var; yok olan seramidleri sentetik ya da doğal

yollardan yenileyebiliyoruz ve her iki biçim de

nemlendiricilerde mevcut. Harcadığınız paraya

değsin istiyorsanız, ürün içeriğinin yazdığı

bölümde seramidin ilk sıralarda olmasına

dikkat edin.

Cilt Bakım

Cildinizi temizlemeniz, beslemeniz ve korumanız şart ancak ne yazık ki cilt bakımıyla ilgili bazı gerçekler hâlâ çok az sayıda kişi tarafından biliniyor.

Sanatı

Page 17: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 17

Bu kampanya, 10 Aralık 2012 – 28 Şubat 2013 tarihleri arasında Sonax şubelerinde geçerli olacaktır. Kampanya dahilinde Vodafone abonelerine Sonax şubelerinde Detaylı İç Temizlik ve Sterilizasyon hizmeti güncel liste fiyatı 360 TL yerine 269 TL’ye uygulanacaktır. Long araçlarda (SUV, E Sınıfı ve Üstü, Van) fiyat %25 artırılarak uygulanır. Fiyatlara KDV dahildir. Yetkili Sonax bayileri için: sonax.com.tr . Vodafone aboneleri, SONAX yazıp 6666'ya SMS göndererek kampanyadan yararlanabilecekleri şifreyi alabilirler. Gönderilen SMS'ler tüm vergiler dahil (%18 KDV ve %25 ÖİV) 0,40 TL ile ücretlendirilir. Bu kampanyaya SMS gönderim yolu ile katılan müşterilerimiz, abonelik süreleri boyunca, abonelik ve kullanım verilerinin işlenebilmesi için Vodafone'a onay vermiş sayılacaklardır. Vodafone bu onay doğrultusunda abonelerine kullanım alışkanlıklarına uygun ürün ve kampanyaları sunmaya devam edecektir. Tüm şifreler tek kullanımlıktır. Kullanılmayan şifreler, 01 Mart 2013 itibariyle geçerliliğini yitirir. Kampanyadan sadece aktif Vodafone aboneleri yararlanabilir. Aktif abonelik kısıtlı, dondurulmuş, iptal veya numara taşıma ile başka operatöre taşınmış statüler dışındaki aboneliklerdir. Kampanya kapsamında değişiklik yapma hakkı Sonax ve Vodafone'da saklıdır. Bu kampanya başka bir kampanya ile birleştirilemez. Hizmetin içeriği ve uygulanmasıyla ilgili Vodafone Telekomünikasyon A.Ş. hiçbir sorumluluk kabul etmez. Detaylar için: kirmiziavantaj.com

Vodafone’lularaSonax’ta

araç iç temizliği% 25 indirimli!

Detaylıiç temizlik

360 TL yerinesadece 269 TL.

Üstelik antifrizli cam suyu hediye!

SONAX 6666

Bu kampanya, 10 Aralık 2012 – 28 Şubat 2013 tarihleri arasında Sonax şubelerinde geçerli olacaktır. Kampanya dahilinde Vodafone abonelerine Sonax şubelerinde Detaylı İç Temizlik ve Sterilizasyon hizmeti güncel liste fiyatı 360 TL yerine 269 TL’ye uygulanacaktır. Long araçlarda (SUV, E Sınıfı ve Üstü, Van) fiyat %25 artırılarak uygulanır. Fiyatlara KDV dahildir. Yetkili Sonax bayileri için: sonax.com.tr . Vodafone aboneleri, SONAX yazıp 6666'ya SMS göndererek kampanyadan yararlanabilecekleri şifreyi alabilirler. Gönderilen SMS'ler tüm vergiler dahil (%18 KDV ve %25 ÖİV) 0,40 TL ile ücretlendirilir. Bu kampanyaya SMS gönderim yolu ile katılan müşterilerimiz, abonelik süreleri boyunca, abonelik ve kullanım verilerinin işlenebilmesi için Vodafone'a onay vermiş sayılacaklardır. Vodafone bu onay doğrultusunda abonelerine kullanım alışkanlıklarına uygun ürün ve kampanyaları sunmaya devam edecektir. Tüm şifreler tek kullanımlıktır. Kullanılmayan şifreler, 01 Mart 2013 itibariyle geçerliliğini yitirir. Kampanyadan sadece aktif Vodafone aboneleri yararlanabilir. Aktif abonelik kısıtlı, dondurulmuş, iptal veya numara taşıma ile başka operatöre taşınmış statüler dışındaki aboneliklerdir. Kampanya kapsamında değişiklik yapma hakkı Sonax ve Vodafone'da saklıdır. Bu kampanya başka bir kampanya ile birleştirilemez. Hizmetin içeriği ve uygulanmasıyla ilgili Vodafone Telekomünikasyon A.Ş. hiçbir sorumluluk kabul etmez. Detaylar için: kirmiziavantaj.com

Vodafone’lularaSonax’ta

araç iç temizliği% 25 indirimli!

Detaylıiç temizlik

360 TL yerinesadece 269 TL.

Üstelik antifrizli cam suyu hediye!

SONAX 6666

Page 18: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201218

Page 19: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 19

Page 20: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201220

Page 21: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 21

Page 22: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201222

Page 23: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 23

Page 24: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201224

Page 25: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 25

Page 26: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201226

Page 27: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 27

Page 28: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201228

Page 29: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 29

Page 30: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201230

Page 31: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 31

Page 32: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201232

Yaşam

Türkiye İsta-

tistik Kurumu

(TÜİK), 2011 yılı-na ilişkin doğum is-tatistikleri-ni açıkladı.

Buna göre, 2010 yılında 1

milyon 253 bin 309 olan canlı doğum sayısı,

2011 yılında 1 milyon 237 bin 172 ola-

rak gerçek-leşti.

Geçen yıl doğan bebekle-rin yüzde

51’i

erkek, yüzde 49’u kız oldu. Kaba doğum hızı binde 16,7 olarak belirlendi.

Söz konusu rakam 2010 yılında binde 17,2 idi. Diğer bir ifadeyle 2010 yılında bin nüfus başına 17,2 doğum düşerken, 2011 yılında bin nüfus başına 16,7 doğum düştü.

Geçen yıl İstatistiki Bölge Birimleri Sınıf-laması 1. Düzey’e göre kaba doğum hızının en yüksek olduğu bölge binde 27,1 ile Güneydoğu Anadolu, en düşük olduğu bölge ise binde 11,5 ile Batı Marmara Bölgesi oldu.

2011’de genel doğurganlık hızı (15-44 yaş grubunda kadın başına düşen

doğum sayısı) ise binde 70,8 oldu. Genel doğurganlık hızı 2010 yılında

binde 72,4 olarak hesaplanmıştı.

Geçen yıl İstatistiki Bölge Birimleri Sınıfla-ması 1. Düzey’e göre, genel doğurganlık hızının en yüksek olduğu bölge binde 118,4 ile Güneydoğu Anadolu, en düşük oldu-ğu bölge ise binde 52,8 ile Batı Marmara Bölgesi oldu.

ORTALAMA ÇOCUK SAYISI 2Toplam doğurganlık hızı (bir kadının doğur-gan olduğu dönem, yani 15-49 yaş dönemi boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı) 2010 yılında 2,05 çocuk iken, bu rakam 2011 yılında 2,02 çocuk oldu. Başka bir deyişle, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2 olarak hesaplandı.

Geçen yıl toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu bölgenin 3,42 çocuk ile Güneydoğu Anadolu, en düşük olduğu bölgenin ise 1,55 çocuk ile Batı Marmara Bölgesi olduğu tespit edildi.

Geçen yılın verilerine göre en yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş grubunda görüldü. Yaşa göre özel doğurganlık hızının İstanbul, Batı Marmara, Ege, Doğu Marma-ra, Batı Anadolu, Batı ve Doğu Karadeniz bölgelerinde 25-29 yaş grubunda, Akdeniz ve Orta Anadolu bölgelerinde 20-29 yaş grubunda, Kuzeydoğu, Orta Doğu ve Güney-doğu Anadolu bölgelerinde ise 20-34 yaş grubunda yüksek görüldüğü belirlendi.

A.A

Türkiye’nin çarpıcı doğum istatistikleriTürkiye’de geçen yıl, 1 milyon 237 bin 172 doğum gerçekleşti, kaba doğum hızı ise binde 16,7’ye geriledi.

Toplam doğurganlık hızı (bir kadının doğurgan oldu-ğu dönem, yani 15-49 yaş

dönemi boyunca doğurabile-ceği ortalama çocuk sayısı)

2010 yılında 2,05 çocuk iken, bu rakam 2011 yılında 2,02

çocuk oldu. Başka bir deyişle, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabile-ceği ortalama çocuk sayısı 2

olarak hesaplandı.

Page 33: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 33

Klima“Hayat Yeniden Tasarland”

Duvar Tipi Gizli Tavan Tipi

Kaset Tipi Multi Split

Salon Tipi VRF

3D Hava Emiş Teknolojisi

Türkiye Genel Distribütörü: AFB Bina Konfor, Verim ve Güvenlik Sis. Tek. Ser. Hizm. San. Tic. Ltd. Şti. www.allforbuildings.com

Adnan Saygun Cad. Aydın Sk. No. 6A Ulus, İstanbul

(0212) 265 60 11 - 257 11 00www.ulusklima.com - facebook.com/klimaulus

360º Full DC Inverter Teknolojisi

Standby konumunda %80 daha az enerji tüketimi.

Hisense

0.8WMore

Combo Filtre: 4 in 1 Filter Teknolojisi¡ Catechin Filtre

¡ Hepa Filtre

¡ Gümüş İyon Filtre

¡ Aroma Filtre

¡ Vitamin C Filtre

(COP:4.3)

bydi

rect

or.c

om

AAAdAdAddAA nnnn

((((00022wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww

Yaşam

Türkiye İsta-

tistik Kurumu

(TÜİK), 2011 yılı-na ilişkin doğum is-tatistikleri-ni açıkladı.

Buna göre, 2010 yılında 1

milyon 253 bin 309 olan canlı doğum sayısı,

2011 yılında 1 milyon 237 bin 172 ola-

rak gerçek-leşti.

Geçen yıl doğan bebekle-rin yüzde

51’i

erkek, yüzde 49’u kız oldu. Kaba doğum hızı binde 16,7 olarak belirlendi.

Söz konusu rakam 2010 yılında binde 17,2 idi. Diğer bir ifadeyle 2010 yılında bin nüfus başına 17,2 doğum düşerken, 2011 yılında bin nüfus başına 16,7 doğum düştü.

Geçen yıl İstatistiki Bölge Birimleri Sınıf-laması 1. Düzey’e göre kaba doğum hızının en yüksek olduğu bölge binde 27,1 ile Güneydoğu Anadolu, en düşük olduğu bölge ise binde 11,5 ile Batı Marmara Bölgesi oldu.

2011’de genel doğurganlık hızı (15-44 yaş grubunda kadın başına düşen

doğum sayısı) ise binde 70,8 oldu. Genel doğurganlık hızı 2010 yılında

binde 72,4 olarak hesaplanmıştı.

Geçen yıl İstatistiki Bölge Birimleri Sınıfla-ması 1. Düzey’e göre, genel doğurganlık hızının en yüksek olduğu bölge binde 118,4 ile Güneydoğu Anadolu, en düşük oldu-ğu bölge ise binde 52,8 ile Batı Marmara Bölgesi oldu.

ORTALAMA ÇOCUK SAYISI 2Toplam doğurganlık hızı (bir kadının doğur-gan olduğu dönem, yani 15-49 yaş dönemi boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı) 2010 yılında 2,05 çocuk iken, bu rakam 2011 yılında 2,02 çocuk oldu. Başka bir deyişle, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2 olarak hesaplandı.

Geçen yıl toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu bölgenin 3,42 çocuk ile Güneydoğu Anadolu, en düşük olduğu bölgenin ise 1,55 çocuk ile Batı Marmara Bölgesi olduğu tespit edildi.

Geçen yılın verilerine göre en yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş grubunda görüldü. Yaşa göre özel doğurganlık hızının İstanbul, Batı Marmara, Ege, Doğu Marma-ra, Batı Anadolu, Batı ve Doğu Karadeniz bölgelerinde 25-29 yaş grubunda, Akdeniz ve Orta Anadolu bölgelerinde 20-29 yaş grubunda, Kuzeydoğu, Orta Doğu ve Güney-doğu Anadolu bölgelerinde ise 20-34 yaş grubunda yüksek görüldüğü belirlendi.

A.A

Türkiye’nin çarpıcı doğum istatistikleriTürkiye’de geçen yıl, 1 milyon 237 bin 172 doğum gerçekleşti, kaba doğum hızı ise binde 16,7’ye geriledi.

Toplam doğurganlık hızı (bir kadının doğurgan oldu-ğu dönem, yani 15-49 yaş

dönemi boyunca doğurabile-ceği ortalama çocuk sayısı)

2010 yılında 2,05 çocuk iken, bu rakam 2011 yılında 2,02

çocuk oldu. Başka bir deyişle, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabile-ceği ortalama çocuk sayısı 2

olarak hesaplandı.

Page 34: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201234

Page 35: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 35

Page 36: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201236

Page 37: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 37

‘Toronto

Üniversitesi’nde yapılan

araştırmayı yürüten

Gillian Einstein’a göre;

kadınların o günlerde

mutsuz, memnuniyetsiz

hatta dengesiz oldukları

yönünde o kadar büyük

bir önyargı var ki her şey

bu fikrin üzerine kurulu.

Hatta bu dönemlerde

kadınların cinayete daha

eğilimli olduğu bile öne

sürülmüştür. Kanada’da-

ki Toronto Üniversitesi’nde bir araştırma ekibi, daha

önce yapılan 41 PMS çalışmasını analiz etti ve bu

sendromun varlığına dair kesin deliller saptayamadı.

Gender Medicine’de yayımlanan makalede, incele-

nen 41 çalışmadan sadece 13’ünün PMS’e işaret etti-

ği belirtildi. Daha önce gerçekleştirilen araştırmaların,

deneklerin deney konusu hakkında tamamen bilgisiz

olmaması nedeniyle de çok güvenilir olmayabileceği

öne sürüldü.

Einstein’a göre kadınların hayatında gerginlik yara-

tacak stres, sosyal destek eksikliği, ekonomik zorluk

gibi birçok sorun var. AP

Son yapılan bir araştırmaya göre kadınların korkulu rüyası adet öncesi sendrom aslında bir ‘önyargı.

Yoksa koca bir

yalan mı

Page 38: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201238

32 Yelpaze Bahçeşehir y 23 Kasım 2012

Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı son ra-

kamlara göre, dünya üzerinde yaklaşık 121

milyon insan depresyonla mücadele ediyor.

Mevsim değişimlerinde ve kış aylarının

yaklaşmasıyla artış gözlemlenen bu hastalık

çağımızın en büyük problemlerinden biri.

Hayat boyu depresyona girme riskini daha

fazla taşıyan grup ise kadınlar. Öyle ki bir

kadının, hayatının herhangi bir döneminde

depresyona girme olasılığı yüzde 10 ila 20

arasında değişirken bu rakam erkeklerde

düşüyor. Ekonomik ve sosyal etkilerin

tetikleyici olduğu depresyon hastalığının

Türkiye’deki istatistiklerine bakıldığında,

rakamların dünya ortalamasına paralel

olduğu görülüyor. Özellikle

15 - 44 yaş aralığında

gözlemlenen bu

hastalığın belirtileri

ve tedavi yöntemleri

nedir? Neden dep-

resyondayız? Giderek

daha fazla mı depresyona

giriyoruz?

Depresyonun, birçok faktörün bir araya

gelmesiyle oluşan karmaşık bir psikiyatrik

tablo olduğunun altını çizen DBE Dav-

ranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile

Bölümü’nden Uzman Psikolog Tuba Akyüz,

bu konuda yaklaşık 50 yıldır yapılan araştır-

maların sonucunda, hastalığı tek nedene ya

da formülasyona dayandırmanın mümkün

olmadığını söylüyor. Akyüz, “Birkaç farklı

yaklaşım olsa da hâkim görüş, depresyonun

biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir

araya gelmesiyle oluşan bir durum olduğu

şeklindedir. Depresyonda genetik yatkınlık

önemli bir faktördür. Araştırmalar gösteriyor

ki, yakın aile fertlerinden birinde görülen

depresyon, diğerleri için de depresyon

riskini artırıyor. Bu durum özellikle iki uçlu

depresyonda ve mevsimsel depresyonda

daha da sık görülen bir durum. Ancak aile

Çağımızın en kritik hastalıklarından biri olan depresyonu hangi faktörler tetikliyor? Depresyonla mücadele etmek için neler yapmalıyız?

Çağımızın Vebası: Çağımızın Vebası:

Depresyonhikâyesinde depresyonun olmadığı örneklerde

de depresyonu görmek mümkün” diyor.

Biyokimyasal Değişimler Tetikliyor…

Biyolojik açıdan bakıldığında ise beyindeki

biyokimyasal değişimlerin depresyonda

etkili olduğunu anlatan Akyüz, psikososyal

faktörlere de dikkat çekiyor. Akyüz, “Özellikle

norepinefrin ve serotonin olarak adlandırılan

nörotransmitterlerin üretim, salınım, geri alım

vb. metabolizmalarında anormallik gözlenir.

İlaçlar bu sistemleri düzenlemede yardımcıdır.

Psikososyal faktörler depresyon oluşumunda

farklı düzeylerde önemli etki oluşturmaktadır.

Özgüveni düşük, içe kapanık, kendilerine ve

çevresindekilere kötümser bakma eğilimi olan,

insan ilişkilerinde daha zayıf ve stres toleransı

daha sınırlı olan kişilerde depresyona yatkınlık

görülür. Erken dönem ebeveyn kaybı, taciz,

yalnızlık, sosyal desteğin sınırlı olması, kronik

hastalıklar, iş kaybı, maddi kayıp, boşanma

gibi travmalar da kişinin depresyona girme

riskini artırır” diyor.

Hastaların Yüzde 15’i Hayatını Kaybediyor…

Endüstrileşme ve kentleşmeyle birlikte, bireyin

üzerindeki ekonomik yükün ve çoğu zaman

kronik bir hal alan stresin artması, sosyal

çevrenin ve desteğin yetersiz hale gelmesi de

depresyona karşı kişileri savunmasız bırakıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamları, dünya

üzerinde depresyonla mücadele eden yaklaşık

121 milyon insanın yüzde 20 ile 40’ının intihar

girişiminde bulunduklarını, bu hastaların yüzde

10 ile 15’inin de hayatını kaybettiğini gösteri-

yor. Yani depresyon, intiharın başlıca nedenle-

rinden biri.

Tedaviden Çekinmeyin!

Nüfusa oranla ruh sağlığı uzman sayısının az

olması, bireylerin yardım almaktan çekinme-

leri, ekonomik ve sosyal güçlüklerden dolayı

depresyon hastalarının sadece 4’te 1’inin

tedaviye başvurduklarına dikkat çeken Akyüz:

“Depresyonda ilaç ve psikoterapi, uygulanan

yöntemlerdir. Psikoterapi, etkisini ilaç kadar

çabuk göstermemekle birlikte uzun dönemde

en az ilaç tedavisi kadar etkilidir. Terapi gören

kişilerde rahatsızlığın yeniden baş göstermesi

oranı daha düşüktür ve bu kişiler, iyileşme

sürecinde kendilerini çok daha iyi hissederler.

Psikoterapi, depresyonun etkilediği kişiye ve

ailesine depresyonla baş etmede yardımcı

olur. En etkili psikoterapi yöntemleri bilişsel

terapi (çarpık düşünceyi tanımlamayı ve

düzeltmeyi öğretir), davranış terapisi (daha

etkili davranış biçimlerini öğretir) ve kişilerarası

terapidir (ilişki becerileri öğretir).

Bu Belirtilere Dikkat!Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre, depresyon 15-44 yaş arasındaki nüfusta

daha fazla görülüyor. Sevilen birinin kaybı, yalnızlık, iş kaybı ya da işsizlik, kronik fiziksel

hastalıklar, iş hayatında ve ilişkilerde yaşanan ve çözülmeyen problemler, iş yerinde yaşa-

nan mobbing, alkol ve madde kullanımı, evlilik problemleri, şiddet ve istismar, emeklilik,

yaşlılık, göçler, yaşanan terör olayları gibi birçok faktör tetikleyici olabiliyor.

Çocuk ve ergenlerin depresyonu yetişkinlerden farklı yaşayabildiğine dikkat çeken Akyüz,

“Depresyon yaşayan çocuğun durgun ve mutsuz bir yüz ifadesi olur. Duygularını sözel

olarak ifade etmede zorlandığı için davranışlarında farklılıklar gözlenebilir. Çabuk öfkelenir,

huzursuzdur, ani tepkiler verir. Uyku ve iştah sorunları yaşar. Bununla birlikte karın ağrıları

gibi fizyolojik belirtiler de görülebilir. Ergenlerde ise depresyon; sosyal izolasyon, agresif

davranış, umursamazlık, uyku bozuklukları ve kilo kaybı, kol ve bacak ağrıları, baş ağrısı

gibi fiziksel şikayetler, özgüven problemleri, aileyle çatışma, akademik başarıda düşme

şeklinde kendini gösterir” dedi.

Sağlık

Page 39: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 39

İngiltere’de yapılan araştırmalar, kadınların yaşlanma pani-

ğine 29 yaşından itibaren kapıldığını ortaya koydu. İngiltere

merkezli kişisel bakım şirketi Superdrug, 2 bin kadınla

anket yaptı. Buna göre, kadınların daha genç görünme

arzusu fiziksel görünümündeki değişimlere bağlı olarak

29 yaşından sonra güçlenmeye başlıyor. Araştırmaya ka-

tılanların yüzde 33’ü saçlarının beyazlamasını, yüzde 30’u

ise saçlarının incelmesini endişe verici yaşlanma belirtisi

olarak kabul ediyor.

DAHA YAŞLI HİSSEDİYORLAR

Yine kadınların yüzde 33’ü kalçalarındaki gevşemeden

huzursuz olurken yüzde 29’u ne pahasına olursa olsun

kırışıklıklardan kurtulmak istediğini söylüyor. Her 10 kadın-

dan biri kendini olduğundan ortalama altı yaş daha yaşlı

hissettiğini ifade ederken her 10 kadından altısı uyguladığı

bakım ve makyajla kendini yaşıtlarından daha genç his-

sediyor. Yaşlanma belirtileriyle başa çıkmak için kadınlar

günde ortalama 12 dakikalarını makyaj ve kişisel bakıma

ayırıyor. MİLLİYET

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre kadınlar ‘yaşlanma paniğine 29’da giriyor. Kimi kırışıklıkları kimi de saçlarındaki beyazları ‘yaşlanma belirtisi’ olarak kabul ediyor.

Yaşlanma paniği

29’unda başlıyor

Page 40: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201240

Page 41: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 41

Page 42: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201242

Page 43: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 43

Page 44: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201244

Page 45: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 45

Page 46: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201246

Page 47: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 47

Page 48: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201248

Page 49: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 49

Page 50: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201250

Page 51: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 51

Page 52: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201252

Page 53: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 53

Page 54: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201254

Page 55: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 55

Page 56: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201256

Page 57: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 57

Page 58: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201258

Page 59: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 59

Page 60: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201260

Page 61: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 61

Page 62: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201262

Page 63: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 63

Page 64: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201264

Page 65: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 65

Page 66: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201266

Page 67: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| 67

Page 68: Etilife Dergisi Aralık  2012 - Sayı 39

| Etilife | Aralık 201268