58
www.yuruyus-info.org www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 543 16 Ekim 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) BİZ KAZANACAĞIZ! KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ! Tonlarca Bomba ile Değil; İdeolojik ve Siyasi Önderliğini Emperyalizmin Yaptığı; Teslimiyet, Uzlaşma ve Tasfiye Politikalarına Karşı Savaşarak Savaşı Büyüterek Kazanacağız! DHKC Tarafından 5 Ekim 2016 Tarihinde Diyarbakır Valiliği Önündeki TOMA'da Nöbet Tutan Katil Polislere Saldırı Gerçekleştirildi Bir Polisin Yaralandığı Eylemde DHKC Gerillaları Geri Çekildiler “İşkenceci Katilleri Uyarıyoruz: Bir Daha TOMA’nın Kapısını Açık Bırakıp Uyumayın! Bize Ölüm, Size Uyku Yok! Kendinizi En Güvende Hissettiğiniz Yerde, Anda, Zamanda Yine Geleceğiz! Hapishane Müdürleri, Savcılar, Adalet Bakanları… Katliamlarda Sorumluluğu Olan Tüm Görevliler; Siz de Bu Tarihten Öğrenin 17 Yaşında Bir DEV-GENÇ’liye Boyun Eğdiremeyeceğinizi Öğrenin... Engin Çeber’in Katilleri Gibi “Özür” Dileseniz de Suçlarınızın Affedilmeyeceğini Öğrenin! “Özür Değil Adalet İsteyen” Cephelilerin Sizin de Yakanıza Yapışacağını Bilin! Engin Çeber, Metris’te ‘84 Ölüm Orucu Şehitlerinden Öğrendikleriyle Direndi Hakan, Engin Çeber’den ve Özgür Tutsak Geleneğini Yaratanlardan Öğrendikleriyle Direniyor Bu Tarih Bilinci Kesintisizdir Çünkü Her Şehit ve Her Direniş Bir Okuldur Her Cepheli Buradan Öğrenir ve Buradan Beslenir Selam Olsun DEV-GENÇ’in 47. Kuruluş Yıl Dönümünde Onuru Zincire Vurdurmayan DEV-GENÇ’lilere… *Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde Hakan İnci Ayakta Sayım Vermeyi Kabul Etmeği İçin İki Kez Saldırıya Uğradı ve Tekli Hücreye Atıldı. Hakan İnci Açlık Grevi Direnişinde… *Engin Çeber Metris Hapishanesi’nde Ayakta Sayım Vermemek İçin, Direndiği İçin Katledildi *Hakan İnci, Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde Ayakta Sayım Vermemek İçin Direniyor

 · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yuruyus.biz@

gm

ail.com

Haftalık Dergi / Sayı: 54316 Ekim 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

BİZ KAZANACAĞIZ!KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN

SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!Tonlarca Bomba ile Değil;

İdeolojik ve Siyasi Önderliğini Emperyalizmin Yaptığı;Teslimiyet, Uzlaşma ve Tasfiye Politikalarına Karşı Savaşarak

Savaşı Büyüterek Kazanacağız!

DHKC Tarafından 5 Ekim 2016 Tarihinde Diyarbakır Valiliği ÖnündekiTOMA'da Nöbet Tutan Katil Polislere Saldırı Gerçekleştirildi

Bir Polisin Yaralandığı Eylemde DHKC Gerillaları Geri Çekildiler“İşkenceci Katilleri Uyarıyoruz:

Bir Daha TOMA’nın Kapısını Açık Bırakıp Uyumayın! Bize Ölüm, Size Uyku Yok!

Kendinizi En Güvende Hissettiğiniz Yerde, Anda, Zamanda Yine Geleceğiz!

Hapishane Müdürleri, Savcılar, Adalet Bakanları…Katliamlarda Sorumluluğu Olan Tüm Görevliler;

Siz de Bu Tarihten Öğrenin17 Yaşında Bir DEV-GENÇ’liye Boyun Eğdiremeyeceğinizi Öğrenin...

Engin Çeber’in Katilleri Gibi “Özür” Dileseniz deSuçlarınızın Affedilmeyeceğini Öğrenin!“Özür Değil Adalet İsteyen” Cephelilerin

Sizin de Yakanıza Yapışacağını Bilin!

Engin Çeber, Metris’te ‘84 Ölüm OrucuŞehitlerinden Öğrendikleriyle Direndi

Hakan, Engin Çeber’den veÖzgür Tutsak Geleneğini Yaratanlardan

Öğrendikleriyle Direniyor

Bu Tarih Bilinci KesintisizdirÇünkü Her Şehit ve

Her Direniş Bir OkuldurHer Cepheli Buradan Öğrenir ve

Buradan Beslenir

Selam Olsun DEV-GENÇ’in 47. Kuruluş Yıl DönümündeOnuru Zincire Vurdurmayan DEV-GENÇ’lilere…

*Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde Hakan İnci Ayakta Sayım VermeyiKabul Etmeği İçin İki Kez Saldırıya Uğradı

ve Tekli Hücreye Atıldı. Hakan İnci Açlık Grevi Direnişinde…*Engin Çeber Metris Hapishanesi’nde Ayakta Sayım Vermemek İçin,

Direndiği İçin Katledildi*Hakan İnci, Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde

Ayakta Sayım Vermemek İçin Direniyor

Page 2:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Türkiye “bir hukuk devleti değildir” ve adaletsizlik hukuk sisteminin temelini oluşturur.

Türkiye’de güven duyulmayan kurumların başındamahkemeler gelir. Bu mahkemelerde hukukun işletilmediği

yaşanan binlerce olayla sabittir. Adaletsizlik üzerine kurulu bir hukuk sisteminden, adil bir

yargılama yapması, tarafsızlığı bir ilke edinmesi ve bağımsızhareket etmesi beklenemez.

Faşizmle yönetilen bir ülkede yargı bağımsız olmadığı gibi,adaletin terazisi de bozulmuştur. Haklı haksız, suçlu suçsuz

kavramları da faşist devletin çıkarlarına göre tanımlanmıştır. “Devletin güvenliği” adına hak ve özgürlükler yok sayılmış,

hakkını arayanın karşısına devletin polisi, askeri çıkartılmıştır. Türkiye’de yargı sokaklarda işlemektedir. Adeta mahkemelere

iş kalmamaktadır. “Yargılayan” da “cezayı” veren de devletinkolluk kuvvetleri, polisi, askeridir. Bu kanlı bir yargılamadır.

İşkence, kayıp, katliam serbestliğine sahiptir devletin kollukgüçleri. Polis ve asker mahkemelere iş bırakmaz.

Sorgulamada işkence sistematik olarak kullanılırken, yasalar veyargı sistemi adeta ‘işkenceli yargılama sistemini’

kurumsallaştırıyor. Yüzlerce polis hakkında ‘işkence yaptığı gerekçesiyle’ açılan

soruşturmalara ya takipsizlik kararı veriliyor, ya da açılandavalar beraatle sonuçlanıyor.

Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetmeözgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır.

İşkence yaptığı katlettiği için yargılanan, ceza alan polis, askersayısı yok gibidir. Açılan bir kaç dava ise göstermeliktir. Bu

davalarda işledikleri suçların karşılığı ceza alan yoktur.

29 Eylül 2013 Günü Gülsuyu’nda Çeteler Tarafından KatledilenHasan Ferit Gedik’in Dedesi ve

18 Ekim 2015’de Evinde Ailesinin Gözleri ÖnündePolis Tarafından Vurulan, 25 Ekim 2015’de Hastanede Şehit Düşen

Dilek Doğan’ın Babası…

Çocukları Katledilen Bu İki Aile Adalet İsteyenleriPolise Vermemek İçin Direnirlerken…

Halkımız Adaletsizliği ve Faşizmi Bir Mahkeme Bir de Mezarlık Kapılarında Öğrenir…

Mahkemeler ve Mezarlıklar Zulme KarşıDirenmeyi de Öğretmiştir Onlara…

Page 3:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

İİ ç i n d e k i l e rçözmek için, kendi

meclislerimizi kurmalıyız

25 Solun Köşe Taşları: TKP/ML,HBDH’den ayrıldı... İktidarhedefi olmayanlar, devrimci

birlikler kuramazlar

29 Devrimci İşçi Hareketi:...

30 Kamu Emekçileri Cephesi:240 bin üyeli KESK,OHAL’in ilanından bu yana neyaptı?

32 Gençlik Federasyonu’ndan:...

33 Liseliyiz Biz:...

34 47 yıldır bir Dev-Genç’imizvar!-1

37 Dev-Genç dergisi bizimdergimizdir! Dev-Gençgençliğin sesidir! Dev-Gençbizim sesimizdir!

39 Ülkemizde Gençlik: NeDarbeniz Ne OHAL’inizDevrimci DemokratÖğrencileri Sindiremez!

42 AKP faşizmi, hem tutsaklarahem de avukatlarına

saldırıyor

43 Saldırıları durdurmak için tekyol; halkı mücadeleyekatmaktır, halkı

8 DHKC: Ne yaparsanız yapınbaşka bir şey bulamazsınız,çürükten pis kokular çıkar.Bu düzen tüm kurumlarıylaçürümüştür, çıkardığı piskokular bunun sonucudur!

10 Gazi Cephe Milisleri Gazi’dekorsan gösteri yaptı. Bizburadayız! Mahallemizi

savunuyoruz

11 Geçmişten bugüne halklarıntarihi kanla ve özgürlükmücadeleleriyle yazılmıştır

14 Emperyalistler savaşan birörgütü teslim almanınsevinciyle apar topar Santos’aNobel Ödülü verdiler

16 Büyük Direniş: 7 yıl 122 şehitBüyük Direniş,emperyalizme ve işbirlikçioligarşiye karşı kazanılmış,etkisi on yıllara yayılacakçok büyük bir zaferdir

23 Halk Meclisi: Sorunlarımızı

4 DHKC: Biz kazanacağız, kendibedenini savaş mevzisi halinegetiren savaşçılarımızla bizkazanacağız!

SAVAŞÇILARIMIZLABİZ KAZANACAĞIZ!

örgütlemektir-2

46 Halktan yana yayın yapan radyo

ve televizyonların kapatılması;faşizmin halkı yalnızlaştırıpteslim alma poltikasının birparçasıdır

47 Tam bir irade savaşına dönüşen

Yaz Sanat Okulumuz sonaerdi. Yeni eğitim alternatifleriörgütlemeliyiz

50 Ne gözaltılarınız, ne

tutuklamalarınız biziyolumuzdan döndüremedi.Doğru bildiğimizi yapmaya,mücadelemizi büyütmeyedevam edeceğiz

51 Tekrar hatırlatıyoruz; işkence

insanlık suçudur, insanlıksuçlarında zaman aşımıişlemez

52 Anti-Emperyalist Cephe’nin

Suriye-Lübnan ziyaretgünlüğü

54 Avrupa’daki Biz: Kitle

çalışması halkı kazanmaktır

56 Yitirdiklerimiz

58 Röportaj:Fransa tarafından

oturum izni iptal edilen FerzaKarakoç ile röportaj...

Page 4:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN44

Politik eylem mücadelenin birdiğer temel biçimidir. Silahlı sa-vaşın geliştirilmesinin temeli veaynı zamanda karşı bir saldırı bi-çimidir. Politik eylem halkı hare-kete geçirir, örgütler ve onu enalt düzeyden, en üst düzeye taşır.Düşmanın gerçek yüzünü açığaçıkarır. Onun politik entrikalarınıbozar, silahlı güçlerini dağıtır vekuvvetten düşürür. Halkın yaşa-mını ve işini korur. Devrimin po-litik doğrularını savunur.

Politik eylem, silahlı savaş ileyakın ittifakını ve onun geliştiril-

mesini hedefler ve sağlar.Politik güçlerle silahlı güçlerin

politik eylemle silahlı savaşın,halk savaşının DEVRİMCİ ŞİD-DETİN kullanılmasının genel bi-çimidir.

DEVRİMCİ ŞİDDET DHKCKIR GERİLLALARIELİYLE DİYARBAKIR'DAHALK DÜŞMANLARINIVURDU!

5 Ekim 2016 tarihinde, Diyar-bakır Valiliği önünde bekleyenTOMA'da nöbet tutan, işkenceci

katil polislere yönelik eylem dü-zenledik. Bir polisin kulağındanyaralandığı eylemimizin ardından,gerillalarımız güvenli bir şekildegeri çekildiler.

Türkiye'de ilk karakol basmaeylemini (*) yapmış olan örgütü-müz, bir ilki daha gerçekleştirdi.Diyarbakır'da yaptığımız bu ey-lemle, emperyalizm ve işbirlikçisifaşist AKP iktidarının, Anadoluhalklarını teslim alamayacağınıilan ediyoruz.

Emperyalizm, Türkiye halkla-rını teslim alamayacak. İstan-

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

BASIN BÜROSUAçıklama: 463 Tarih: 04.10.2016

BİZ KAZANACAĞIZ!KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE

GETİREN SAVAŞÇILARIMIZLABİZ KAZANACAĞIZ!

Tonlarca Bomba ile Değil;İdeolojik ve Siyasi Önderliğini

Emperyalizmin Yaptığı Teslimiyet, Uzlaşma veTasfiye Politikalarına Karşı

Savaşarak, Savaşı Büyüterek KazanacağızİŞKENCECİ KATİLLERİ UYARIYORUZ:

Bir daha TOMA’nın kapısını açık bırakıp uyumayın! Bize ölüm, size uyku yok!

Kendinizi en güvende hissettiğiniz yerde, anda, zamanda yine geleceğiz

Page 5:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

55SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

bul'dan Diyarbakır'a kadar Ana-dolu’nun her karış toprağında köksalacağız. Cüretimizi tarihsel vesiyasal haklılığımızdan alıyoruz.

Diyarbakır'a gittik ve AKP'ninDiyarbakır'daki kalbi olan valilikbinası önündeki polislere eylemdüzenledik.

İŞKENCECİ KATİLLERİUYARIYORUZ:

Bir daha TOMA’nın kapısınıaçık bırakıp uyumayın! Bize ölüm,size uyku yok!

Kendinizi en güvende hisset-tiğiniz yerde, anda, zamandaYİNE geleceğiz.

GERİLLA HALKTIR!DOĞRU BUDUR, gerilla, her

şart altında, ideal koşullar-ola-naklar aramadan, elinde ne varsaonunla vurmalıdır. Tonlarca pat-layıcımız olmayabilir; ama ondandaha büyük bir silaha sahibiz:İKTİDARI ALMA İDDİASI-NA!!!

Bunun için her şeyi bir silaha,bir olanağa dönüştürebiliriz. Düş-manımız bizden korkmalıdır. Bu-gün atılan tek bir kurşun, Anadoluhalkının kurtuluş mücadelesininönünü açmaya yetecektir.

İktidarı istiyoruz, alacağız!Bizim güvencemiz halktır. Hal-

kın olanaklarına, halkın bilgisine,bilgeliğine, halkın öfkesine, doğayıda kendimize dost ederek hareketediyoruz.

Bizim gücümüz; halktır, ideo-lojimizdir, şehitlerimiz gelenek-lerimizdir.

YANLIŞTIR! Silaha ve gücetapmak yanlıştır. Çünkü biliyoruzki, etkili olan silahların kendisideğil, o silaha yön veren ideolo-jidedir. Kendi gücüne güvenme-yenler büyük silahlara güvene-cektir. Biz halka güveneceğiz, bizideolojimize güveneceğiz.

DOĞRU OLAN GERİLLA-NIN DAR BİR ALANA HAP-SOLMAMASIDIR. Dar bir alana

hapsolmadık. Bir ilki yaratarak,Diyarkabır'ın kalbinde eylem yap-tık. Gerilla cüretli olmalıdır, cü-retimiz savaşma kararlılığımız-dır.

“SAVAŞIN KAZANANIYOKTUR...” YANLIŞ!

DOĞRUSU; SAVAŞ bir kezbaşladığında, bir tarafın teslimolmasına ya da yok edilmesinekadar sürer.

Savaşın kuralıdır. Bir kez baş-ladığında -amaçlarından, sınıf çı-karlarından vazgeçmeksizin- kim-se onu geriye döndüremez. Heriki taraf için de geçerli ve gerekliolan savaşın ihtiyaçlarına yanıtvermektir. Savaşın gereğini yerinegetiremeyen taraf için bir teksonuç mümkündür: YENİLGİ.

Savaş acımasızdır. Çünkü sınıfsavaşının sonunda kaybedilecekya da kazanılacak bir iktidar vardır.Bir sınıfın çöküşü, bir halkın kur-tuluşu vardır. Savaş örgütününkuralları da acımasız olmak zo-rundadır. Savaş hiçbir lükse izinvermez. Kurmaylığından asker-lerine kadar tam bir savaşçı ruhhalini gerektirir.

BARIŞIN KAYBEDENİYOKTUR... YANLIŞ!

DOĞRUSU; DÜNYANINEN ALÇAK KELİMESİTESLİMİYET, DÜNYANINEN GÜZEL KELİMESİBAĞIMSIZLIKTIR!

BARIŞ MÜCADELESİ,ANTİ-EMPERYALİSTOLMAKLA BAŞLAR!

Katillerle, katliam rejimi ileuzlaşan bir barış, ihanettir. Düzenlebarışmak, teslim olmak demektir.Adaletin olmadığı yerde barış ol-maz. Emperyalizm ile barış, halk-ların geleceğini düşmana teslimetmektir. KANLIMIZ, ZANLI-MIZDIR!

Ulusal sorunun kaynağı em-peryalizmdir. Kürt halkı özgürle-

şirse demokrasi gelir diyorlar.YALAN!.. Demokrasi bağımsızlıksorunudur. Bağımsızlık emperya-lizme karşı savaşılarak kazanılır.

Kürt halkının kurtuluşu katilleriile barışta değil, kurtuluşumuz,bizi katledenlere, üzerimize bombayağdıranlara, evlerimizi, köyleri-mizi yakanlara karşı savaşmak-tadır.

Her ulusal hareket, kendiliğin-den, otomatik olarak ilerici vedemokratik değildir. Onların ilericive demokratik niteliğini belirleyenemperyalizm ve faşizm karşısın-daki tavırlarıdır.

Milliyetçilik çıkmazdır. Çünkümilliyetçilik burjuva ideolojisidir.Söylem ve niyetler ne olursa olsun,milliyetçilik temelindeki örgüt-lenme ve mücadelenin sonuçtavaracağı nokta; egemen sınıflarlauzlaşma, ulusal hak ve taleplerinpazarlık konusu yapılmasıdır.

Ya düşünce değişikliği yaölüm...

Emperyalizm teslim almak is-tediği, politikalarının önünde engelolmaktan çıkartmak istediği GÜÇ-LERİ önce tecrit edip yalnızlaş-tırmakta, sonra TERÖRİZM de-magojilerini de kullanarakİMHA’ya yöneltmektedir.

Bu politikanın temelinde fizikiimhadan çok BEYİNLERİNİMHA EDİLMESİ; beyinlerinTESLİM ALINMASI ön planda-dır.

Fiziki imha buna hizmet edenbir araçtır. Direnişi seçenler ye-nilseler de yok olmazlar. Yenidenayağa kalkarlar. Bu nedenle dü-şüncelerin teslim alınması egemensınıflar açısından belirleyicidir.DÜŞÜNCELERİMİZİ TESLİMETMEDİK.

Biz sırtımızı tarihsel ve siyasalhaklılığımıza dayadık. Buradanaldığımız güçle emperyalizme veişbirlikçisi oligarşiye karşı sava-şıyoruz.

Page 6:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Biz bir savaş örgütüyüz. Savaşörgütü, iktidarı alma stratejik he-define sahip olmaktır. Elimizdekiolanaklarımız ne olursa olsun, ge-rekirse bir tek taş ile stratejik he-defimizi savunacağız. Halkın de-mokratik iktidarını kurmak içinsavaşıyoruz, savaşacağız.

MERMİSİ OLMAYANTABANCA İLE DESAVAŞACAĞIZ. MERMİSİYOKSA KABZASI İLESAVAŞACAĞIZ. MERMİSİOLMAYAN TABANCAYITAŞ SAYACAK, DÜŞMANITAŞLAYACAĞIZ.

Zorluklar karşısında geri adımatmadık, atmayacağız. Tam tersineolanakları zorlayarak çözümsüz-lükten kurtulacağız.

BİLİYORUZ, hiçbir şey kolayolmayacak; hiçbir şey birdenbireolmayacak. Bazen yavaş yavaşgelişecek, bazen de hızla gelişecek.Olanaksızlıklara teslim olmaya-cağız. YARATACAĞIZ!

Her şeyi kendimiz öğreneceğiz.Gerekçeleri gerekçe olmaktan çı-kartacağız.

Biliyoruz ki: TEK BİRKIVILCIM, BÜTÜN BİRBOZKIRI TUTUŞTURABİ-LİR!!!

UMUT, KAVGANINONURUNU YERE DÜŞÜR-MEMEKTİR

EMPERYALİZM VEİŞBİRLİKÇİLERİ UMUDUYOK ETMEK İSTİYOR;UMUDU BÜYÜTECEĞİZ!

UMUT, bir tomurcuk gibipatlayan öfkedir.

emzirir aşkıemzirir sabrıFerhat’ın direncinibin yılların sabır taşını çat-

latır. Açar bin yılların kapısınıAÇACAĞIZDüşmanı dört bir yandan vuran

mavzer gibidir umut

UMUDUN YOK EDİLME-SİNE İZİN VERMEYECEĞİZ.

İDEOLOJİK VE SİYASİÖNDERLİĞİNİ EMPERYA-LİZMİN YAPTIĞI;

1- TESLİMİYET2- UZLAŞMA3- TASFİYE sürecinde en

önemli nokta budur: UMUDUBÜYÜTMEK, BÜYÜTECE-ĞİZ!

Umudunu kaybeden insanUMUDUNU KAYBEDENHALKLAR çok çabuk KANDI-RILIR.

Az bilirsin çok bilirsin, az silahvardır çok silah vardır, ama yönündoğru ise yolunu bulursun. Önemliolan budur. Yaratır tetik ve parmak,en gürbüz çocuğunu tarihin.

Dünya halklarının direnme hak-kını, kurtuluş umudunu yok etmeyiamaçlayan politikalara teslim ol-madık, olmayacağız. Bağımsızlık,demokrasi, sosyalizm düşünce-mizden vazgeçmeyeceğiz.

Devrim ve sosyalizm umudu-nun yok edilmesine, halkların ça-resizliğe sürüklenmesine izin ver-meyeceğiz. Bunu abartılı bulanlartarih önünde yeniktir.

İşte Kolombiya; savaşan silahlıbir örgütü teslim almak, emper-yalistler için ne kadar önemli kiapar topar Nobel Barış Ödülünüverdiler katil devlet başkanına.

HALKIMIZEĞRİ CETVELDEN

DOĞRU ÇİZGİ ÇIKMAZ ÖLÜM TİMLERİ

ŞEFLERİNDEN BARIŞGÜVENCİNİ ÇIKMAZ.

BARIŞ HER DALAKONAN SOYSUZ BİRGÜVERCİN DEĞİLDİR.

KURTLAR SOFRASINDABARIŞ OLMAZ.

O KURT KUZUYUYEMEDEN O SOFRADANKALKMAZ.

Halkımız, Unutmayalım, bizim düşma-

nımız ezilen halklar değildir, düş-manımız bir ve aynıdır. Düşma-nımız başta ABD emperyalizmiolmak üzere; onun işbirlikçisi ik-tidarlardır. Ülkemizde bugün ik-tidar AKP'nin elindedir. Yani düş-manımız AKP iktidarıdır.

Düşmanımız; Sabancılar, Koç-lar, Zorlular, Albayraklar... gibiişbirlikçi tekellerdir. DüşmanımızABD'nin ve AKP'nin bekçiliğiniyapan; ordusundan polisine,MİT’ten JİTEM’e, mahkemele-rinden bürokrasisine kadar; halkısömüren, soyan, tüm devlet ku-rumlarıdır.

Bu kan emici katillere karşısavaşmak, savaşı büyütmek görevitüm halkın ve halk çocuklarınındır.

Savaşmalıyız, çünkü; yüzyıl-lardır ezilen ve yok sayılanlarız.

avaşmalıyız, çünkü; Kürdis-tan'da katledilen bizleriz. Cizre,Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Hak-kari, Sur… gibi Kürdistan'dakişehirlerde ve mahallelerde sokağaçıkma yasakları ile evlerimizehapsediliyoruz. Sokağa çıkma ya-sakları, güvenlikli bölge gerek-çeleriyle köyümüzden, evimizdendışarı adım atamaz hale getirili-yoruz. Evlerimiz, sokaklarımızkurşun yağmuruna tutuldu, üze-rimize bombalar atıldı. Mahalle-lerimiz, şehirlerimiz savaş alanıhaline getirildi.

AKP faşizmi, Kürdistan’da taşüstüne taş bırakmayarak, gözüdönmüş bir şekilde saldırıya geç-miş ve her geçen gün saldırılarınıartırmanın hesabındadır.

Kürt halkımız; Her gün bizi daha fazla katlet-

menin, yok etmenin hesabını ya-pan bu iktidarla barış olur mu?Bir halk, evlatlarını katledenlerle,geleceğini yok edenlerle barışabilirmi?

Onlar barış diyerek, çözüm di-

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN66

Page 7:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

yerek bize teslimiyeti dayatıyorlar. Barış adı altında katillerimizi

affetmemizi istiyorlar. Barış diyerek, dağlarda katle-

dilen çocuklarımızı, cesetlerinebile işkence yapılan gerillalarımızıunutmamızı söylüyorlar. Barış di-yerek, çocuklarımız Uğur Kaymaz,Medeni Yıldırım, Ceylan Önkolve daha katledilen nice evladımızınkatilleri ile aynı sofraya oturma-mızı istiyorlar.

Roboski'de üzerimize kurşun,bomba yağdıranlarla el sıkışalımdiyorlar. Hacı Lokman Birlik'inboynuna ip takıp, sokak ortasındasürükleyenleri unutmamızı isti-yorlar “barış” diyerek.

Kürt halkımız,Tüm bu nedenlerden dolayı,

yani katillerimizle aynı sofrayaoturmamak, katledilen çocukla-rımızı unutmamak için, bize an-latılan "barış" hikayelerine inan-mayalım. Kurtla kuzunun aynısofrada yeri yoktur, unutmaya-lım.

Emperyalizm var oldukça halk-ların acıları son bulmayacak.

KURTULUŞUMUZSİLAHLI SAVAŞI BÜYÜT-MEKTEN GEÇİYOR.

KURTULUŞUMUZUNYOLU, EMPERYALİZMEVE İŞBİRLİKÇİLERİNEKARŞI İMHA OLMAPAHASINA SAVAŞMAKTIR.

ASLA TESLİM OLMAYA-CAĞIZ, DÜŞMANLARIMIZ,BİZİM TESLİMİYETMASALARINA OTURDU-ĞUMUZU HAYAL ETMESİ-NE RAĞMEN, ASLAGÖREMEYECEKLER.

HALK DÜŞMANLARINIYERYÜZÜNDENSİLİNCEYE KADARMÜCADELEMİZ SÜRECEK.

Halkımız; Katillerimizden hesap sormak

için, eşit, özgür, adil bir düzeniçin DHKC saflarında savaşalım,DHKC gerillalarına katılalım.

Gerilla savaşını destekleyelimbüyütelim, halkın ordusunu ku-ralım. Bunun için tüm halk düş-manlarının, katillerin yerini DHKCgerillalarına bildirin, gerillaya si-lah, cephane getirin.

Analar, babalar, kadınlar, genç-ler; DHKC gerillalarına katılın,çocuklarınızı gerillaya yollayın.

Çocuklarınızı yoz, kirli, sömü-rüye dayalı bu düzene değil; dev-rimcilere emanet edin.

DHKC SAFLARINDASAVAŞI BÜYÜTELİM.

KURTULUŞA KADARSAVAŞ!

YAŞASIN ÖNDERİMİZDURSUN KARATAŞ!

YAŞASIN DEVRİMCİHALK KURTULUŞ CEPHESİ!

(*) Devrimci Sol, 1980 yılında,Kürt halkına saldırıların arttığıbir dönemde “Kürdistan’da MilliBaskıya Karşı Mücadele Kam-panyası” sloganıyla bir kampanyadüzenledi. Kampanya kapsamındafaşist, muhbir ve halk düşmanla-rının cezalandırılmasından; ya-sal-yasa dışı gösterilere, bildiri,afiş, yazı, pankart vd. eylem bi-çimlerine kadar değişik yöntem-lerle mücadeleyi yükseltti. Kam-panya etkinlikleri Elazığ, Tunceli,Malatya, Gaziantep, Diyarbakır,Van ve çevresinde, köylerde yoğunbir biçimde sürdürüldü. Oligarşininırkçı-şoven yüzü teşhir edilerek,Kürt ulusunun kendi kaderini tayinhakkının savunuculuğu yapıldı.

Kürt halkı arasında büyük birsempati yaratan ve bir hafta bo-yunca yürütülen bu kampanyanınson aşamasında, Dersim PertekJandarma Karakolu, DevrimciSol tarafından basılarak silahsız-landırıldı. 1938’den sonra, ilk defaoligarşinin karakollarına yönelik

bir eylem olması nedeniyle oli-garşiye vurulan anlamlı, önemlibir darbeydi.

DHKP Genel Sekreteri Dur-sun Karataş bu süreci şöyle ifadeeder:

“Şehirlerde giderek ivme ka-zanan silahlı mücadelemize, kır-larda da bir atılımla eşlik edil-meliydi. Kırsal alanlarda birbaşlangıç olarak ele aldığımızsilahlı birliklerimizin ateş gü-cünü yükseltmeli ve oligarşiningüçlerinin zayıflığını, kararlı ol-duğumuzda yapamayacağımızşey olmadığını göstermeliydik.Dersim’de Pertek Dere NahiyesiKarakolu’nu oldukça zayıf si-lahlarla donanmış bir gerillabirliğimiz basarak, karakol ko-mutanı başçavuşla birlikte 10eri silahsızlandırarak silahlarıkamulaştırdık. Savaşçılarımızaldıkları eğitim gereği, diren-mekte ısrar eden ve teslim olmakistemeyen bir eri cezalandırarakgeri çekildiler. Bu baskın ve si-lahsızlandırma hareketi, bugün-kü koşullarda küçük bir eylemgibi görülebilir. O günkü ko-şullarda ise gerek oligarşi, ge-rekse halk kesimlerinde büyükyankılar uyandıran ve hareke-timize büyük dersler kazandıranönemli bir eylem olmuştur. Çün-kü bu eylem 1938 Dersim Kürtİsyanı’ndan sonra gerçekleşti-rilen ilk jandarma karakolubaskınıdır. Bu yanıyla, Kürthalkının isyan ve özgürlük bay-rağının yeniden kaldırılmasınınmesajı olmuştur.”

DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ CEPHESİ KIRGERİLLABİRLİKLERİKOMUTANLIĞI

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

77SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 8:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN88

Aydınlık Gazetesi’nin 3 Ekim2016 tarihli sayısında, oligarşininbir haberi yayınlandı. Haberinbaşlığı şöyle: “savcı cinayetindeFETÖ parmağı!”

Devam ediyor haber: “İstanbulCumhuriyet Başsavcılığı'nın SavcıMehmet Selim Kiraz cinayetindeFETÖ parmağı olup olmadığınailişkin araştırdığı öğrenildi.”

Neden böyle bir araştırmayapma gereği duymuş savcı?

Gazetenin haberi şöyle;“FETÖ'nün firari emniyet amir-lerinden Ahmet Sait Yayla'nın,Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı öldü-ren terörist Şafak Yayla'nın kuze-ni olduğu ortaya çıkmıştı.”

Bizce araştırma yapmalarınagerek yoktur. Zaten araştırmayaptıkları da söylenemez. Ne deolsa, AKP kiminle savaşıyorsa,

orada mutlaka bir “FETÖ PAR-MAĞI” bulunacaktır!

AKP iktidarının halkasaldırısının yeni biçimi “FETÖPARMAĞI” olmuştur.

AKP iktidarının pisliklerinin,halka, dünya halklarına karşı suç-larının üzerini örtme malzemeleri-nin en kullanışlılarından biri de“FETÖ PARMAĞI” oluyor.

Tayyip Erdoğan eline FethullahGülen’in parmağını almış, istediğigibi kullanıyor. Riyakarlık,ikiyüzlülük, alçaklık marifetse,AKP iktidarı ve onun lideri TayyipErdoğan, bu alanda eski ortağıFethullah Gülen ve hareketindengeri kalmaz.

Düne kadar birlikteydiler. Tümpislikleri birlikte yaptılar.Müslüman halkları emperyalizminhizmetine sunma görevini yerine

getirmek için, dini kullandılar. Herikisi birlikte Amerika’nın Ortadoğuve Kuzey Afrika’daki parmağıoldular. Bununla övündüler. Şimdi“aptal kız” rolü oynuyorlar, aynayabakıyorlar, lakaplarını karşısındaki-lere takmaya çalışıyorlar.

Geçin ilgili ilgisiz her yerdeFETÖ parmağı bulmayı, her ikinizde Amerika’nın parmağısınız.

Her ikiniz de din bezirganı,emperyalizmin uşağı bir halk düş-manısınız.

AKP’nin kendisi zaten birAmerika projesidir. Bu projedeFethullah Gülen’le de birlikteoldukları anlaşılıyor. Bu proje içinFethullah’ın Amerika’daki evinikendilerine yol ettikleri anlaşılıyor.

Amerikan emperyalizmininiçine Ortadoğu’yu, KuzeyAfrika’yı, Kafkasları alan Büyük

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

BASIN BÜROSUAçıklama: 464 Tarih: 04.10.2016

Ne Yaparsanız Yapın Başka Bir Şey BulamazsınızÇürükten Pis Kokular Çıkar

BU DÜZEN TÜM KURUMLARIYLA

ÇÜRÜMÜŞTÜRÇIKARDIĞI PİS KOKULAR

BUNUN SONUCUDUR!

Page 9:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

99SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Ortadoğu Projesinin ideolojik zemi-ni “ılımlı islam” ideolojisi oldu. Buideolojinin ete kemiğebüründürülüp, Ortadoğu’nun,Afrika’nın, Kafkasların Müslümanhalklarına sunulmasında AKP-Fethullah Gülen ortaklığı belirleyicirol üstlenmiştir.

Bakın milletvekili Burhan KuzuSözcü gazetesine verdiği röportajdane diyor: “Abdullah Gül kesiminibilemem ama Tayyip Bey kesin-likle biliyordu. Hatta çok eski birolayı anlatayım size... BelkiTayyip Bey’in belediye başkanlığıdöneminde, belki daha da eskitarihini tam bilemiyorum. Amabir ziyaretinde Erdoğan Hoca ileilgili ‘Ondan kurtulmak lazım’filan gibi birtakım laflar etmiş buFethullah Gülen. Tayyip Beyorada yüzüne bir şey söylememiş,ama giderken asansörde ‘esassenden kurtulmamız lazımdemiş…” (Sözcü – 2 Ekim 2016)

Bundan ne anlaşılır?Tayyip Erdoğan ve Fethullah

Gülen, Amerika’da oturup, BurhanKuzu’nun “Erbakan’dan kurtulma”diye ifade ettiği AKP projesini çiz-mişlerdir. İktidara gelir gelmez,devletin tüm kadrolarına kendiadamlarını birlikte yerleştirmeleri,bunun için başvurdukları sahte-karlıkları ve bu sahtekarlıkları açığaçıktıkça üzerini örtüyorlar.

KORKUYORLAR!KORKULARINI

GERÇEK KILACAĞIZ!İSTER PENSİLVANYA

OLSUN, İSTER TAYYİP’İNSARAYI

EN KORUNAKLI ÜSLE-RİNİZE DE GİRECEĞİZ!

Mehmet Selim Kiraz eylemi,emperyalizm, oligarşi ve AKP ikti-darı üzerinde büyük bir korkuyaratmıştır.

Bu korku, günü geldiğindeHalkın Adaleti’ne hesap vermekorkusudur.

Bu korku, saklandıkları hiçbiryerin, girdikleri hiçbir inin kendile-rini korumaya yetmeyeceğininkorkusudur.

Amerikanın işbirlikçisi ülkemizişbirlikçi tekelci burjuvaların öndegelen isimlerinden Sabancılar, kul-eler diktirdiler, kulelerin çevrelerinikoruma orduları ile doldurdular,kendileri kulelerin 25. katına çıkıpsaklandılar. Olmadı, Cephe savaşçı-ları çıkıp orada uyguladılar HalkınAdaletini. Beyinlerinden vurulmuşadöndüler.

Adaletten kaçış yok.Hiram Abas, Halkın Adaletine

hesap verdiğinde, şaşkına döndüler.Kimsenin tanımadığı, kimsenin bil-mediği bir kişi sanıyorlardı.Gerçekten de oligarşinin özenle giz-lediği ve korumaya aldığı halk düş-manlarındandı. Ama olmadı, halkınadaleti suçlarının hesabını sordu.

Siz, bu halka düşmanlık edecek-siniz, ama yanınıza kalacak öylemi?

Hayır öyle değil!Suçlarınızın hesabını tek tek ver-

eceksiniz.12 Mart askeri faşist darbesinin

suçluları Nihat Erim’ler hesap ver-diler.

12 Eylül askeri faşist darbesininsuçluları hesap verdiler.

Kürt halkının katilleri generaller,Hulusi Sayınlar, Temel Cingözlerhesap verdiler.

İşkenceci katiller hesap verdiler.Hapishanelerde devrimci tutsak-

lara işkence yapan, katleden bakan-lar, savcılar hesap verdiler.

İşçilerin, emekçilerin kanınısülük gibi emen patronlar hesapverdiler.

Amerikan, İngiliz ajanları hesapverdiler.

Anadolu halkına düşmanlıkeden, elini halkımızın, yoldaş-larımızın kanına bulayan katilleradalet uygulamamızdan kurtu-lamıyorlar, kurtulamazlar.

Mehmet Selim Kiraz eylemimiz,halkın adaletini uygulamak içinödeyemeyeceğimiz bedel olm-adığını gösteriyor. Ve oligarşi biliy-or ki, biz bedel ödemeyi gözealdığımız sürece elimizden kurtul-ma şansları yoktur. Bunun paniğiylesaldırıyorlar örgütlenmelerimize.Bunun paniğiyle halkta büyük sem-

pati yaratan, halka halk düşmanıemperyalistler ve oligarşi ile savaş-manın yolunu gösteren eylemleri-mize saldırıyorlar.

BOŞUNA!NE YAPARSANIZ YAPIN,

SİZLERİ BULACAK VECEZALANDIRACAĞIZ!

BUNU DAHA ÖNCE DEAÇIKLADIK, BUNU DAHADÜN DE AÇIKLADIK,BUNU BUGÜN DE AÇIK-LIYORUZ: HALK DÜŞMA-NI TAYYİP ERDOĞAN,ONUN YANINDAKİ ÇAKALSÜRÜSÜ; SUÇLARINIZIİTİRAF EDİP, HALKTANÖZÜR VE AF DİLEMEDİĞİ-NİZ SÜRECE ADALETİMİ-ZE HESAP VERMEKTENKURTULAMAYACAKSINIZ!

Bugün Fethullah Gülen,Amerika’ya sığınmış durumda.Tüm halk düşmanlarının kaçıpsığındıkları yer, geçmişten bu yanaAmerika olmuştur. Bakın LatinAmerika’nın faşist diktatörlerine;,Batista’lar, Somoza’lar hepsi halkıniktidara yürüdüğü koşullarda heli-kopterlerine atlayıp; soluğu empe-ryalizmin kanatları altında almışlar.

Tayyip Erdoğan senin de soluğuPensilvanya’da alacağın günlerbelki uzun değildir. Ama sanabugünden bunu da açıklıyoruz, ada-let kapını Amerika’da da çalacaktır.Tek kurtuluş yolunuz var, halkasaldırmaktan vazgeçin, halktan afdileyin, halkın adaletine teslimolun!

Çırpınmanız boşunadır!Halk düşmanları Halkın

Adaleti’nin hedefi olmayadevam edecektir.

Emperyalizme ve oligarşiyekarşı savaşımız sürecektir.

ANADOLU topraklarındaBAĞIMSIZLIK, DEMOKRA-Sİ VE SOSYALİZM mücade-lemizin zaferini hiçbir güçengelleyemez!DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ CEPHESİ

Page 10:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN10

Page 11:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

111SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

26 Eylül’de Cartagena kentindeKolombiya Devlet Başkanı Juan Ma-nuel Santos ile FARC lideri TimoleonJimenez “Timochenko” 297 sayfalık“barış anlaşması”na imzalarını koy-muşlardı. Kolombiya’nın Cartaganakentinde imzalanan anlaşmada, “Geç-mişimiz kurşunlarla yazıldı, gelece-ğimiz eğitimle yazılacak” mesajı ta-şıyan mermi şekli verilmiş bir kalemleve Bethoven’ın "neşeye övgü" de-dikleri 9. Senfonisi eşliğinde imzalaratıldı.

İmza törenine aralarında BM GenelSekreteri Ban Ki Moon, ABD DışişleriBakanı John Kerry ve Küba DevletBaşkanı Raul Castro’nun da bulun-duğu 2500 kişi katıldı. Konukların,törene “barışı” simgelediği için beyazkıyafetlerle katılması istendi. İmzatöreninin, Kolombiya’nın İspanya’danbağımsızlık kazanılmasındaki önemlirolü nedeniyle “kahraman kent” olarakanılan Cartagena’da yapılması ise di-ğer bir sembolik çabaydı.

İmza törenine saatler kala AB DışPolitika Yüksek Temsilcisi FedericaMogherini, FARC’ın AB terör liste-sinden çıkarıldığını duyurdu. ABDDışişleri Bakanı John Kerry ise aynıadımı atmaya henüz hazır olmadık-larını belirterek, “barış” anlaşmasınınuygulanması için 390 milyon dolaryardım taahhüdünü hatırlattı.

ABD emperyalizminin tutumusürecin en başından beri açık ve net:Teslimiyet yetmez, hedefimiz tamolarak imha etmektir! Beyaz göm-lekler, senfoniler ve kurşundan ya-

pılma kalemlerle yaratılmaya çalışılantüm bu hava, gerçekte FARC’ın idamgösterisinden başka bir şey değildir.FARC asıl olarak kendi idam fer-manına imza atmıştır. Büyük bir il-lüzyon gösterisi ile teslim alma süreciperdelenmeye, bugüne kadar dökülenkan unutturulmaya çalışılıyor. Dev-letin ve devlet eliyle palazlandırılanparamiliter güçlerin katliamları hasıraltı edilmeye çalışılıyor ve FARClideri Timochenko da, “sebep olduk-ları acılar” için özür dileyerek bugösteriye çanak tutuyor.

Tarihin hiçbir döneminde savaşlarıhalklar başlatmamıştır. Engels’inmeşhur “Önce siz ateş edin mösyöburjuvazi” sözü bunu anlatmaktadır.Kolombiya’da da ilk ayaklanmalarsömürgeciliğe karşı başlamıştır. Si-mon Bolivar’dan bugüne gelen di-renişler, ayaklanmalar bir halkın öz-gürlügünü ve geleceğini kazanmasavaşıdır. FARC’ın siyasi olarak or-taya çıkışı da bu nedenledir. Oysabunlar hiç yaşanmamış gibi, sankiyaşatılan onca acının, ölümün, kat-liamın sorumlusu direnenlermiş gibiFARC mahkum edilmeye çalışılıyor.Gerçek ise FARC nezdinde Mark-sizm-Leninizm mahkum edilmeye,teslim alınmaya ve yok edilmeye ça-lışılıyor. FARC ise katilleriyle el sı-kışarak tüm bu soytarılığa ve gölgeoyununa alet oluyor. Onca katliamın,dökülen kanın ardından sahte birumut yaratılmaya çalışılıyor. Oysadaha çok yakın zamana kadar GüneyAmerika’da yaşanan deneyler önü-

müzde durmakta ve bize, bu “barış”ınneler getireceğini göstermektedir.Bugün Kolombiya’da barış diye rek-lamını yaptıkları, adına anıtlar dik-tikleri, methiyeler düzdükleri bu ya-lanı da yakında göreceğiz.

Yaratılmaya ÇalışılanTüm Havaya RağmenReferandumdan“Hayır” Çıktı

26 Eylül’de imzalanan anlaşma,daha mürekkebi kurumadan 2

Ekim’de götürüldüğü sandıkta ka-bul görmedi. Üstelik referandum-

dan en az yüzde 55 “Evet” oyubeklenirken, katılım sadece yüzde

37.4 ile sınırlı kaldı. Sandıktan yüz-de 49.8 “Evet”e karşılık yüzde

50.2’lik “Hayır” çıktı. Anlaşma şartları neydi?* FARC, altı ay içinde BM göze-

timinde “silahlarını gömecek” ve tas-fiye olup yasal siyasete girecek,

* Hükümet toprak reformu vekalkınma programlarıyla kırsal ke-simde eşitsizliklere “deva” araya-cak,

* “Özel Barış Mahkemeleri” ile“geçiş dönemi adalet sistemi” tesisedilecek. Buna göre hapis cezası ge-rektirecek durumlarda bunun yerinegerillalar ve Kolombiya ordusu üye-leri rehabilitasyon merkezlerine gön-derilecek, tarım çiftlikleri gibi yerlerdeçalışarak ceza sürelerini doldurmalarısağlanacak.

Anlaşmaya muhalefet eden ke-

Geçmişten Bugüne Halkların Tarihi Kanla ve ÖzgürlükMücadeleleriyle Yazılmıştır!

Page 12:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN112

simler açısından bu maddeler dahifazla “merhametli” bulundu. Bu aradabir hatırlatma daha yapalım; “muhalif”kesimin başındaki isim Uribe, yaniülkede en çok ölümün yaşandığı,FARC’a yönelik Amerikan desteklisaldırıların en yoğun olarak gerçek-leştirildiği dönemde devlet başkanlığıyapmış olan Alvaro Uribe. Yani mu-halif kanadın arkasındaki güç de yineemperyalizmden başkası değildir.Yani ABD bir yandan Uribe’nin “mu-halefet”i, diğer yandan ise Santos’un“desteği” ile FARC’ı kuşatarak tambir teslimiyet ve imhayı dayatmaktadır.

Kolombiya devleti adına anlaş-maya imzasını atan Santos ise Uri-be’nin devlet başkanlığı yaptığı dö-nemde Savunma Bakanıydı! Birçok-larının “şahin” olarak adlandırdığıSantos, “gerillaya taviz vermeyen”siyasetçi olarak da anılıyordu.

Bu İki Katil, 2002-2010Yılları ArasındaBir Amerikan ProjesiOlan “Plan Kolombiya”nın Baş Uygulayıcılarıdırlar

Plan Kolombiya neydi, kısaca biranımsayalım:

1998 yılında yapılan ateşkes an-laşması sonucunda FARC’ın zatenetkili olduğu, ülkenin Güneydoğu-sundaki Caqueta bölgesinde 16 binkm2 lik alanda FARC denetimini sağ-lamıştı. 2002’ye kadar gel-gitlerlegeçen bu süreçte, FARC bölgedeeğitimden, kültüre, hukuki ve idariyapıdan ekonomi ve toprak yöneti-mine kendine ait otonom bir yapıkurdu. Gerillalar bölgede özgürcegezip, halkın güvenliğini sağladı.

Ancak ABD emperyalizmi Ko-lombiya gibi yeni-sömürge bir ülkede,Marksist-Leninist bir gerilla hareke-tinin bu denli güçlü bir etki alanıelde etmesinden rahatsızdı. FARC’ıngitgide gelişen kurumsallaşmasınıdağıtmak ve örgütü tümden yok et-mek için yeni bir karşı devrimcisaldırı planladılar. Bu saldırı planınınadı da Kolombiya Planı’ydı.

Bu plan çerçevesinde ABD ilk işolarak Kolombiya devletine olan as-

keri desteğini 1998’den 2000’e kadar2 yılda 20 kat arttırarak, 50 milyondolardan 1 milyar dolara çıkardı.Kolombiya böylece İsrail ve Mı-sır’dan sonra en çok ABD askeriyardımı alan üçüncü ülke oldu. Kağıtüzerinde uyuşturucu çetelerine karşıKolombiya ordusunu güçlendirmekiçin başlatılan bu plan, pratikte iseateşkesin sona erdirilip, gerillayakarşı etkin bir savaşın başlatılmasıamacını içeriyordu.

2000 yılında ABD’li bir haberkaynağı planla ilgili; “Clinton yöne-timinin 1.6 milyar dolarlık acil yardımpaketi, uyuşturucuyla mücadele pa-ketinden çok karşı ayaklanma pake-tine benziyor.”şeklinde bir yorumdabulunmuştu. (United Press Interna-tional, 11 Nisan 2000)

İşte gerillaya yönelik başlatılanbu karşı ayaklanma planı çerçevesindeABD’nin Kolombiya devletine hibeettiği bütçenin yaklaşık yüzde 70’idaha önce FARC denetimine bırakılangüneydoğu bölgesinde operasyonlaryapan “uyuşturucu ile mücadele”birliklerinin finansman, eğitim velojistiğine ayrıldı.

Sonuç; ABD, “uyuşturucu ile mü-cadele” bahanesiyle bir yandanFARC’ın kazanımlarına saldırıp,FARC’ın güçlenmesini engellerken,diğer yandan milyarlarca dolarlık as-keri yardımlarla Latin Amerika’dakendisine muhalif ülkelere karşı tehditolarak kullanacağı son derece güçlübir ordu yaratmış oldu.

1998’de adımları atılan Plan Ko-lombiya’nın asıl uygulayıcıları ise2002’de devlet başkanlığı koltuğunaoturan Uribe ile dönemin savunma

bakanı olan Santos olmuştur.

Uribe'nin “Barış” Döne-mi: 173 Bin Ölü, 34 BinKayıp

Uribe’nin başkanlık koltuğunaoturduğu süreçte FARC ise daha uz-laşmacı tutum içine girdi. Çeşitli de-falar elindeki devlet görevlisi rehi-neleri serbest bırakarak görüşmeyeaçık olduğunun işaretini verdi. AncakABD’nin milyarlarca dolarlık askeridesteğini alan Uribe, FARC gerillalarıdışında, gazeteci ve siyasetçileri deiçeren bir "imha" politikası izledi.

Önce FARC ve devlet arasında2005'te de bir ateşkes ilan edilmişti.Devlet, FARC'a faşist çetelerin da-ğıtılacağı vaadinde de bulunmuştu.Hatta bu amaçla aynı yıl Adalet veBarış Projesi (Justicia y Paz) de baş-latıldı. Ancak bu süreç devletin FARCile değil, binlerce siyasetçi, sendikacı,gazeteci, işçi ve köylünün katili olanfaşist çetelerle anlaştığı bir dönemoldu. Ülkenin en büyük faşist çete-lerinden biri olan Kolombiya BirleşikSavunma Güçleri Birliği (AUC) dü-zenlenen törenle silah bıraktı ve lideride mecliste konuşarak, "haklı" ol-duklarını savundu. 2011’e kadar,başta AUC olmak üzere paramiliterçetelerin 53 bin üyesinden sadece 4bin kadarı mahkemeye çıkarıldı.

2002-2006 yılları arasında yıldayaklaşık 20 bin kişi yaşamını yitirdi.Kızılhaç’ın 2008 yılı raporuna göre 3milyondan fazla Kolombiyalı AUCkontralarının katliamları sonucundatopraklarını terk etmek zorunda kaldı.

Uribe'nin çeteleri akladığı ve adınada Barış ve Adalet Projesi denilen

Page 13:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

113SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

"barış sürecinde" ise ülkede "FARC’aya da komünistlere yakın" diye top-lam 173 bin 183 kişi öldürüldü.FARC’ı destekleyen 34 bin 467 kişikaybedildi. On binlerce yerleşim bi-riminde insanlar zorunlu göçe tabitutuldu. 43 gazeteci öldürüldü, 30gazeteci ise hala kayıp.

Arkasına ABD desteğini alan Uri-be, uluslararası kuralları bile hiçesayarak 1 Mart 2008’de Ekvator top-raklarına yönelik bir saldırı düzenledive saldırı sonucu FARC’ın ikinci li-deri konumundaki Raul Reyes dahil17 gerilla ve 3 sivil katledildi. Busaldırıdan sonra bölge ülkeleri kısasüreli de olsa savaşın eşiğine geldi.

Raul Reyes’in katledilmesinin he-men ardından, aynı ay, 26 Mart’daörgütün 50 yıldan fazladır liderliğiniyapan Manuel Marulanda kalp krizisonucu yaşamını yitirdi. Yine aynıyıl, FARC’ın 25 üyeli merkez komi-tesini yöneten ve örgütün en üstorganı olan 7 kişilik merkez komitesekretaryası üyesi olan İvan Rios , 8Mart’da kendi güvenlik şefi tarafındankatledildi. Eylül 2010’da ise FARC’ınaskeri önderi olarak kabul edilenJorge Briceno Suárez, Serrania de laMacarena’da (Meta) Kolombiya Karave Hava Kuvvetlerinin ortak düzen-lediği bir operasyonda katledildi.

Ancak FARC tüm bu sürece rağ-men gerilla mücadelesini ve askerieylemlerini devam ettirmeyi başardı.

2012: Yeniden BaşlayanGörüşmeler

Söylemleri Uribe tarafından bile“aşırı” bulunup görevinden ayrılan,“şahin” dedikleri Juan Manuel Santos2010’da Kolombiya Devlet Başkanıseçildi. Başkan Santos, seçilmesinden2 yıl sonra 2012’de devletin FARC’lagörüşmeleri başlattığını açıkladı.

Santos açıklamasında, “geçmişhatalardan ders aldıklarını ve görüş-meler devam ederken de askeri ope-rasyonların süreceğini” söylemişti.Öyle de oldu. Kolombiya’da son beşyılda bir yanda görüşmeler sürerken,diğer yanda hükümet gerillaları kat-letmeye devam ederek aslında ama-cının teslimiyeti dayatmak olduğunugösterdi.

Sonuç olarak, tüm bu yıllarboyunca gerçekleştirilen saldırı-ların başındaki iki isimden biridevlet başkanı Uribe, diğeri isedönemin Savunma Bakanı olanSantos’dan başkası değildi.

Şimdi FARC, adına “barışanlaşması” dedikleri gerillanıntasfiyesi metnine imza atarkengerçekte Santos ve onun temsilettiği kesimlerle, emperyalizmleanlaşıyor. Onlara iradelerini, ge-leceklerini, Kolombiya halkınıncanını ve kendi canlarını, onur-larını, teslim ediyorlar.

İmzalanan anlaşma sonucu AB,FARC’ı terör örgütleri listesindençıkardı. Buradan bile gidilen yolunyol olmadığını görebiliriz.

“Düşmanın savaştığı her şeyi des-teklemeliyiz. Düşmanın desteklediğiher şeyle savaşmalıyız.” demişti Mao.Eğer ortada emperyalizmin desteklediğibir durum varsa buradan halklar adınaolumlu bir sonuç çıkmayacağı açıktır.Dünyada savaş çıkarmadık tek birülke bırakmayan emperyalizm, Ko-lombiya’da savaşın bitmesinden yanaöyle mi? Bu gerçekten mümkün olabilirmi? Emperyalizm fayda görmediğiparmağa işemez. Buradan çıkarı neolacaktır? FARC nezdinde Marksizm-Leninizm bir kez daha teslim alınmışolacak, Kolombiya halkı emperyaliz-min ve işbirlikçi Kolombiya devletininher türlü saldırısına karşı savunmasızbırakılacaktır. Amaç budur.

Kolombiya bugün ABD üsleriyle,aldığı milyarlarca dolarlık askeri yar-dımlarla emperyalizmin ileri karakolu,bölgenin İsrail’ine dönüşmüş durum-da. Bir başka sorun olan uyuşturucuve paramiliter çeteler ise hala varlığınıkoruyor.

Böylesine koşullar altında olanbir ülkede silah bırakmak barış değilemperyalizm ve oligarşinin imha pla-nını kabul edip, teslim olmaktır. Si-lahsızlanma ve teslimiyet, diğer tümörneklerde yaşandığı gibi gibi mevcutkazanımları yok edip, sömürününönünü daha çok açacak ve halkı sa-vunmasız bırakacaktır.

Siyasi ve ideolojik önderliğiniemperyalizmin yaptığı; teslimiyet,icazet ve uzlaşma politikaları çerçe-

vesinde oluşturulmuş bir teslim almatöreni...

Barışın yüceltilmesi politikası...Nedir bu barış; gelecekteki katliam-ların, sömürünün bugünkü adıdır.

Sonuç olarak;FARC’in silahsızlanması, yalnızca

bir örgütün dağılışı değil, Kolombiyahalkının emperyalist sömürüye veülkedeki işbirlikçilerine karşı savun-masız kalması demektir.

FARC, yüzünü halka ve 8 binibulduğu söylenen gerilla gücüne dön-mek ve devrimci irade göstermekyerine, teslimiyeti, uzlaşmayı, em-peryalizmin demokrasi şovuna ortakolmayı seçmiştir.

Kuşkusuz ki Kolombiya halkınınemperyalizme ve sömürgeciliğe karşıdireşi FARC ile başlamamıştır.FARC’ın tasfiyesi ile de bitmeye-cektir. Ancak savaşçı sayısı on binleribulan bir halk hareketinin tasfiyesielbette ki halkın direnme gücünü veinancını etkileyecektir. Sadece Ko-lombiya halkını değil, bir bütünolarak Güney Amerika’daki halk ha-reketlerini de etkileyecektir. Zatenemperyalizmin amaçladığı da budur;umudu ve inancı öldürmek…

Süreç nasıl ilerleyecek göreceğiz.Ancak dünya halklarının mücadeletarihinden de biliyoruz ki, tarihi ne“beyaz kelebekler” ne de cellatlarlael sıkışanlar yazmıştır.

Tarihi daima direnenler yazmıştırve yazmaya da devam edecektir. Böl-gede sömürgeciliğe karşı ilk ayak-lanmayı başlatan Simon Bolivar’ıntopraklarında da direniş ve umut aslabitmeyecektir.

Simon Bolivar

Page 14:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

“Nobel Ödül Komitesi Juan ManuelSantos’u, Kolombiya’da 52 yıldırsüren iç savaşı bitirmeye yönelik ça-balarından dolayı ödüle layık gördü”

Juan Manuel Santos; halkına zu-lüm etmiş, ülkesini emperyalizmesatmış emperyalizmin tüm politika-larını katıksız uygulamış tescilli birhalk düşmanıdır.

Nobel Barış Ödülünün KolombiyaDevlet Başkanı Juan Manuel Santos’averilme nedenlerinden biri işbirlikçi-liğiyse, bir diğer neden emperyalizmadına FARC’ ı barış masasına oturtmasıve teslimiyeti kabul ettirmesidir.

Emperyalizm, adına, önemli birbaşarı elde eden Sontos’u ödüllen-dirmekte hiç gecikmedi... Hızla Nobelbarış ödülünün sahibi yapıverdi.

EmperyalizmNobel ÖdülünüKimlere Veriyor:

Tamamen sınıfsal çıkarlar doğ-rultusunda verilen bu ödülün geç-mişte kimlere verildiğini incelediği-mizde karşımıza emperyalistlerin suçlisteleri çıkıyor.

Santos gibi halkına zulüm etmiş,emperyalizm için katletmiş ne kadarkatil varsa bu ödüle layık görülmüştür.İsrail devletinin değişik kademele-rinde görev yapmış, öldüğü güne ka-dar Filistin halkını çoluk çocuk de-meden öldüren, Filistin topraklarınıişgal eden İzak Rabin ve SimonPerez, Birleşmiş Milletler Genel Se-kreterliği’ni yapan emperyalizminkatliamlarını onaylayan Kofi Annanve dünyanın her yerinde halklarasaldıran, bölen, parçalayan, yönetenABD Başkanları Carter ve BarackObama, Henry Kissenger...

Bugün dünyada “barış” adını ver-dikleri teslimiyeti, her tür araç veyöntemle hayata geçirmeye çalışıyoremperyalistler… Nobel ödülü bununaraçlarından sadece birisidir.

Santos, emperyalistlerin çıkarları

adına önemli bir adım atmıştır: LatinAmerika’nın en eski silahlı mücadeleveren örgütlerinden birisinin teslimiyetve tasfiye sürecinde aktif rol oynamıştır.

Santos aslında ödevini iyi yap-maya çalışmış bir işbirlikçi, bir“uşak”tır sadece…

1990’ larda emperyalistler YeniDünya Düzeni dedikleri emperyalisttahakkümü ilan etmelerine ve sos-yalizmin yıkılmasına rağmen ne kriz-leri ne de halkların ayaklanmalarınadair duydukları korku bitti.

2000’li yılların başında NATOtoplantılarında bir gerçeği; özündeise “korkuları”nı ifade ediyorlar veönlem arıyorlardı: “21. yüzyıl ayak-lanmalar yüzyılı olacak” dediler.

“YA DÜŞÜNCE DEĞİŞİKLİĞİYA ÖLÜM” dayatmasıyla örgütleri,ülkeleri hatta tek tek muhalif bireyleribile teslimiyete zorladılar.

Düşüncelerini değiştirmeyenleriçin “kara listeler” “başlarına konulanpara ödülleri” gibi farklı tehdit araç-larını yarattılar.

“Ya düşünce değişikliği ya ölüm”dayatmasına, dünyada ve ülkemizdesol, ilerici, yurtsever güçler kendicephelerinden cevap vermeye zor-landılar. Ve sonuçta dünyada silahlımücadelede, Marksist-Leninst dü-şüncede ısrar eden kalmadı.

Bugün FARC’ın teslim alınmasıda bu sürecin devamıdır. Santos’unkatil kimliği ile beyazlar içindeki“barış anlaşması” imzalayan kimliğiaslında tam da emperyalistlerin “yadüşünce değişikliği ya ölüm” dayat-masının ifadesidir.

İşte Nobel ödülü tam da bununiçin ona verilmiştir.

EmperyalizminZeminindePolitikalar Değil;Emperyalizme KarşıMücadele

Emperyalizm tüm terörüne, sal-

dırlarına, halkları teslim almak içinakıttığı oluk oluk paralara rağmen,dünyanın her yerinde emperyalizminsaldırganlığına karşı, halkın direnişleridevam ediyor.

Günümüz dünyasında emperya-lizm fiziki ve teknik üstünlüğünerağmen halkların mücadelesindenkorkmaya devam ediyor.

Çünkü halkları teslim alamıyorhalk, her şeye rağmen emperyalizmekarşı direniyor

Bütün mesele devrimcilerin, dev-rimci örgütlerin bunun farkına var-masıdır.

Emperyalizmin ideolojileri teslimalma politikasına karşı çıkılmalıdır.

“Bir devrimci; tüm gücünü, büt-çesinin büyük bölümünü devrimcilereve halkın örgütlü mücadelesine karşısavaşta harcayan emperyalistlerinve burjuvazinin bu korkusunun acabane kadar farkındadır?

Bunun farkında olan bir devrimci,kendi gücünün, halkın gücünün, zul-mün düzenini yıkabileceğini görerekiktidar bilincini ve mücadele azminibüyüterek, daha çok örgütleyecek vedaha fazla savaşacaktır. Halkı iktidarayakınlaştıracak olan da budur.”

İşte bütün mesele bunun farkındaolmaktır.

Emperyalizm gerçeğini görmekve ona göre davranmaktır. Ödenmesigereken bedelleri firesiz ödemeyigöze almaktır.

Yani günümüz dünyasında yanlızbaşımıza kalsak da direnmeye devametmek, yaratılan kuşatmaya yarmaktır.Tek başına kalmak teslim olmayı ge-tirmez. Tek başımıza da kalsak em-peryalizme karşı direndik, direnece-ğiz.

Türkiye hapishanelerinde emper-yalizmin teslim alma politiklarınakarşı 7 yıl her ne pahasına olursaolsun direnen Özgür Tutsaklar em-peryalizme karşı nasıl direnileceğininasıl savaşılacağını göstermişlerdir.

EMPERYALİSTLER SAVAŞAN BİR ÖRGÜTÜ

TESLİM ALMANIN SEVİNCİYLE APAR TOPAR

SANTOS’A NOBEL ÖDÜLÜ VERDİLER

KKolombiya Devlet Başkanı Santos, Emperyalizme Hizmetlerinden Dolayı Nobel Barış Ödülüne Layık Görüldü... Emperyalizm Bir İşbirlikçisini Daha Ödüllendirdi

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN14

Page 15:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Direnenlerin emperyalizme karşıen güçlü silahları ideolojileriydi. Em-peryalizm bu ideolojiyi teslim almakistiyordu... Ülkemizde emperyalist-lerin onayı ile açılan F Tipi hapisha-nelerin tek amacı buydu.

“Ya düşünce değişikliği ya ölüm...Bu politikanın temelinde fiziki im-hadan çok BEYİNLERİN İMHAEDİLMESİ Beyinlerin TESLİM ALIN-MASI ön plandadır. Fiziki imha bunahizmet eden bir araçtır. Direnişi se-çenler yenilseler de yok olmazlar.Yeniden ayağa kalkarlar. Bu nedenledüşüncelerin teslim alınması egemensınıflar açısından belirleyicidir.”

Ülkemizdeki F Tipi hapishanelerpolitikasıyla emperyalizmin yapmakistediği tam da buydu...

Şu kadar süre hapishanelerde tecritaltında tutarsam teslimiyet kendili-ğinden gelirdi... ama emperyalizminmasa başınında yaptığı hesaplar tut-

madı... Özgür Tutsakların direnişiile emperyalizmin hiç bir politikasıhayata geçmedi. Çünkü masanın öbürtarafında oturan kimseyi bulamadı.

Sonuç olarak;1- Nobel Barış Ödülü emperya-

lizmin teslim alma politikalarının birdevamıdır... İşbirlikçilerinin ödül-lendirilmesidir.

2- Emperyalizmin attığı hiç biradım nedensiz değildir... Attığı heradımın arkasında devrimcileri halklarınasıl teslim alırım politikaları vardır.

3- Emperyalizmin barış söylem-lerinin ardından getireceğini vaadettiği bir güven ve istikrar yoktur.Emperyalizmin kendisi istikrarsız-lıktır. Savaştır sömürüdür zulümdür.

4- Ne ad altında olursa olsun, em-peryalizmin değiştiğini düşünmek açık-tan gizliden onu savunmak, uygula-yacağı politikaları ona göre belirlemek

yani bağımsızlık ve demokrasi müca-delesinden vazgeçmek halklara karşıyapılmış en büyük düşmanlıktır.

5- Uzlaşmacılıkta emperyalizmlezimmen anlaşmaktır. Ben sana do-kunmayım sende bana dokunma de-mektir, ama öyle bir şey emperya-lizmin tarihinde yoktur.

6- Emperyalizmle masaya otur-mak demek kurdun kuzuyu yemesinikabul etmek demektir... Ne denirsedensin ne tür anlaşmalar yapılırsayapılsın kurt kuzuyu yiyecektir... Bu-nun başka bir yolu yoktur.

7- FARC, emperyalizmin sofrasınaoturarak kuzu olmayı kabul etmiştir.bu ezilen halkların mücadelesi açı-sından bir kayıptır. Santos’un aldığınobel ödülündeki en büyük pay,FARC’ın teslimiyetidir.

8- Ezilen halkların emperyalizminpolitikalarına karşı direnmekten, sa-vaşmaktan başka bir yolu yoktur.

Sokak Ortasında Kaçırmaların Hesabını Sorduk Soracağız

Cephe Milisleri, Halk Cephelilerin katil polisler tarafındansokak ortasında kaçırılmasına misilleme olarak yaptıklarıeylemle ilgili 6 Ekim'de açıklama yaptı. Açıklamada:"Çayan Mahallesi’nde her dakika her saniye bir eylemgerçekleştiriyor Cephe Milisleri. Bugün de savaştık sizinle,savaşacağız merak etmeyin. Yarın ertesi gün her zamansizlerin korkulu rüyası olacağız. Bugün nasıl ki mermileri-mizin hedefi oldunuz yarın da olacaksınız merak etmeyin.Her gün havailerimizle, taşlarımızla karşınıza çıkacağızsandınız ama bizler Cephelileriz o güvendiğiniz Z-8 tipizırhlı aracınıza nasıl mermi yağdırdıysak yarın da hedefsiz olacaksınız. Bugün nasıl ki arkanıza bile bakmadan oaraca bindiyseniz yarın daha fazlası sonra daha fazlası güngeçtikçe daha fazlasını yaşatacağız size..." denildi.

Mahallelerimizde Uyuşturucuya Fuhuşa Kumara

Faşist Çeteleşmelere İzin Vermeyeceğiz!

İstanbul Çayan Mahallesi’nde Rüzgar Sokak’ta 6Ekim günü Emrah O. adlı torbacı cezalandırıldı. 25yaşında olan Emrah O. isimli şahıs saat 20.00 sularındabonzai içip 15 yaşındaki kıza sataşmış ve ahlaksızca ko-nuşmalar yaparak kızı rahatsız edip durmuştur. Bununüzerine Cephe Milisleri Emrah O. isimli kişiyi araştırıpKuştepe’de torba tuttuğunu öğrenmiştir. Emrah O.’yuevinden almaya giden Cephe Milisleri’ne ateş etmiştir.Cephe Milisleri’nin karşılık vermesiyle de Emrah O. ce-zalandırılmıştır. Ardından halka teşhir edilmiştir.

Çayan Cephe Milisleri 30 Eylül'de İstanbul ÇayanMahallesi Sokulu Caddesi’nde bombalı pankart astı.

Yaptıkları açıklamada: "Tayyip Erdoğan’ın damadı BeratAlbayrak 'Gaziyi Bitirin' talimatı vermiştir. Siz kimsinizki Gazi’yi bitiriyorsunuz Gazi Cephe’dir Gazi halktırGazi devrimdir sümüklü Berata Çayan’dan mesajımızolsun; Siz önce gidin altınızdaki pislikleri temizleyinBerat seni ve kayınpederini uyarıyoruz Gazi'den ve dev-rimci mahallelerden kanlı elinizi çekin!" denildi. Ayrıca6 Ekim'de Nurtepe Mahallesi Ari Parkı Rüzgâr SokakAşık Veysel İlköğretim Okulu ve taş ocağı alanındasilinen yazılamalar Cephe Milisleri tarafından yenidenduvarlara nakşedildi. Yapılan çalışmada toplam 65 adetyazılama yapıldı. Duvarlara “DHKP-C, DHKC/SPB,DHKC/FKME, CEPHE” yazıldı.

OO Yıkmaya Çalıştığınız Yoksul MahallelerKöhnemiş Düzeninizin Sonu Olacak!

Cephe Milisleri Büyük Gazi Parkı’na 4 Ekim'de “Ka-lekolları Başınıza Yıkacağız/Cephe” yazan pankart astı.Ve eylem sırasında umudun adı sürekli haykırıldı. Yapılanaçıklamada: "AKP’nin katil polisleri tarafından 31 Agus-tos’ta işgal edilen HFG Uyuşturucuyla Mücadele Merkezi;özellikle devletin uyuşturucuya alıştırdığı gençlerimizintedavi merkezi idi. İçerideki tedavi görenleri dısarı atıpel koydular. Devrimciler uyuşturucu satıcılarını cezalan-dırırken, mahallelerinden kovmaya çalışırken zırhlı araç-larıyla korumaya alan yine AKP’nin polisleridir. Bu ne-denle Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni basmış ve burayı kalekola çevirmişlerdir.Halk düşmanları unutmasınlar ki onları ne o zırhlı araçlarıne de çok güvendikleri kalekolları koruyacak. İşkencemerkezi olan kalekollarını Çuhadarca başlarına yıkacağız"denildi.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

15SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 16:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Büyük Direniş, özgür tutsaklığınsınırsızlığında yaratılan bir destandır.

Tam 7 yıl süren, 122 şehit 400 ci-varında gazi ile yaratılan bir destan...

Bu destanı bir yazı dizisinde an-latmak mümkün değil... Büyük Di-reniş’i anlatmak için ciltler dolusubinlerce sayfalık kitaplar yazıldı...Direnişin sürdüğü 7 yıl boyunca der-gimizde sürekli yazıldı. Dergimizinsayfaları bu konuda direnişin başkabir mevzisi gibiydi adeta... Ancakyine de bir o kadar daha yazsak Bü-yük Direniş’i anlatmak için yetersizkalacaktır.

Büyük Direniş’imizin zaferi bu-günle, yarınla sınırlı kalmayacak onyıllara yayılacaktır, devrime kadarbize yol gösterecektir.

Düşman F Tipi Tecrit politikalarıylabeyinlerimizi teslim almak istiyordu;Biz direnişimizle sadece Türkiyehalklarına değil, tüm dünya halklarınaemperyalizme karşı direnileceğinigösterdik...

Direnişin başladığı 2000’lerin ba-şında ABD emperyalizmi dünya im-paratorluğunu ilan etmiş tüm dünyahalklarına ya teslimiyet ya ölümüdayatıyordu... Bugün dünyanın dörtbir yanında halklar emperyalizmekarşı direnmektedir...

Yazı dizimizi Büyük Direniş’imiz-den çeşitli bilgileri aktararak bitire-ceğiz.

Büyük Direniş kahramanlığın halk-laştığı 122 Şehit ile yaratılan bir di-reniştir. Büyük Direniş’in 122 şehidibüyük görkemli bir tarih yazdılar.

Büyük Direniş, 20 Ekim 2000’debaşladı 22 Ocak 2007’de sona erdi.

122 şehit, bilebildiğimiz kadarıyladünyada bir ilkin yaratıcılarıdır. Dün-

yada ilk kez birhapishane dire-nişi, kesintisiz 7yıl sürdü.

Bizi F Tipleri ile bitirmek isteyenABD, “7 yıl direniş mi olur, tam 7yıl direndiler” diyor.

Dünyada ilk kez, tutsaklarla ilgilibaşlayan bir direnişte, hapishanelerve dışarı bu ölçüde bütünleşti.

Dünyada ilk kez, böyle bir direnişte122 şehit verildi.

Dünya çapında bir örnek yaratıldı,dünya çapında bir ders oldu.

Direnişten kaçan oportünizm, di-renmeyerek “kaymak tabaka”yı ko-ruyacaktı... Biz ölerek güçlendik,onlar kaymak tabakayı koruyacağızderken çürüdüler...

Devrim mücadelesi 122 şehidi-

mizin yarattığı değerler üzerindenkendini yeniden yaratıyor... Mücadele,Büyük Direniş’in kahramanlarınınaçtığı yoldan ilerliyor...

*122 şehit tüm dünya halklarına

‘inanan bir insanı hiçbir gücün altedemeyeceğini’ göstermiştir.

İnsan iradesinin gücünü görmekiçin her zaman yüzümüzü 122 şehi-dimize dönmeliyiz.

Sosyalist ideolojinin nasıl bir güçolduğunu görmek için 122 şehidimizitanımalıyız.

Büyük Direniş’in kahramanları iş-çiydiler, öğrenciydiler, köylüydüler,gecekonduluydular, memurdular, es-naftılar... Ve devrimciydiler.

Halktılar... *Emperyalizm ve oligarşi, F Tipi

Hapishaneler ve TECRİT’le bir hal-kın kurtuluş umudunu yok etmekistiyordu.

Çünkü devrimcileri yok etmeninanlamı buydu.

Büyük Direniş, politik olarak çokkapsamlı bir direniş olarak gerçek-leşti. 7 yıl boyunca düşmanın hertürlü saldırısına direnişlerle, devrimcipolitikalarımızla cevap verdik. 7 yılboyunca asla kendimizi tekrarla-madık. Sürekli yeni politikalarladüşmanın saldırılarını boşa çıkart-tık...

Gün geldi, salt direnme hakkınısavunmak için direndik.

Gün geldi ölümlerimiz bile haberyapılmadı. Kopkoyu bir sansürlekarşı karşıya kaldık. Sansür sadeceburjuva medya tarafından yapılmadı,

Büyük Direniş: 7 yıl 122 ŞehitBüyük Direniş; Emperyalizme ve İşbirlikçi

Oligarşiye Karşı Kazanılmış, Etkisi On Yıllara Yayılacak Çok Büyük Bir Zaferdir!

PARTİ-CEPHE GELENEĞİDİR

DİRENİŞ VE ZAFER

13. BÖLÜM

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN16

Page 17:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Kendine sol, sosyalistim diyenlertarafından da sansürlendik. Ölüm Oru-cu, direniş gibi kelimeleri ağızlarınabile almadılar.

Direnişimiz reformizmin önündeadeta bir barikat gibiydi; 7 yıl boyuncabiz direndik, biz öldük, onlar yoruldu,onlar tükendi... Direnişe hiçbir destekvermedikleri gibi bir an önce bitmesiiçin ellerinden geleni yaptılar.

DİSK, KESK, TMOBB, TTB gibiyönetiminde reformizmin çöreklendiğisendikalar, meslek örgütleri oligarşiyetecrite son ver diyemezken onlar adınadirenişin bitirilmesi için direnenlereçağrılar yaptılar...

Direniş, en koyu sansürün olduğudönemlerde bile hiçbir umutsuzluğakapılmadan, kendi yolunda ilerlemeye,umut olmaya devam etti...

Direniş hiçbir zaman sadece bellihaklar ve özgürlükler için sürdürülenbir direniş olmadı.

Büyük Direniş, bütün örgütlerin em-peryalizmle ve işbirlikçi iktidarlarlauzlaşma sürecine girdiği bir dönemdeDevrimin ve Sosyalizmin en büyükbedellerle savunulmasıdır.

122 şehidimizle emperyalizme karşıbağımsızlık, faşizme karşı demokrasi,kapitalizme karşı sosyalizm mücade-lesini savunduk.

Büyük Direniş’te KatledilenHer Yoldaşımızdan Burjuva Medya da

SorumludurBüyük Direniş boyunca medya; çok

özel bir rol üstlendi. Oligarşinin F Tipisaldırısında oligarşinin yanında doğ-rudan taraf oldu. Devrimcilerin yokedilmesi için kendi cephesinden saldırdı.Rolü sadece yalan haberler yapıp ger-çekleri çarpıtması değildi. F Tipleriburjuva medya aracılığıyla meşrulaş-tırıldı.

19 Aralık Katliamı’na burjuva medyaaracılığıyla zemin hazırlandı ve burjuvamedya aracılığıyla da meşrulaştırıldı.Tam bir yalan bombardımanıyla karşıkarşıyaydı halk. Gerçekler yalanlarlaters yüz edildi.

Başka zaman oligarşinin vahşetinigizlerler, teşhir olmasını istemezler.19 Aralık’ta gizlemediler, direnenlerinbaşına ne geleceğini göstermek içingerçekleri çarpıtarak katliamdan saniyesaniye görüntüler verdiler. Oligarşinin19 Aralık vahşetini tüm halka ders ol-ması için kullandılar.

Büyük Direniş oligarşinin katliamsaldırılarının yanında burjuva medyanınsaldırılarına yalanlarına, çarpıtmalarınakarşı da gerçeğin savaşının verildiğibir direniştir. Büyük Direniş’te burjuvamedyaya karşı yürütülen ideolojik sa-vaşın önemli bir yeri vardır.

Büyük Direniş Burjuva İdeolojisine Karşı Devrimci İdeolojinin Zaferidir

Bumanşetleri atanmedya katliamın

ortağıdır

- Büyük Direniş 20 Ekim2000’de başladı, 22 Ocak2007’de sona erdi. Direniş yak-laşık 6 yıl 3 ay, toplam 75 aysürdü.

- Direnişi kırmak için 19 Aralık2000’de 20 hapishaneye birdenoperasyon düzenlendi. Bu ope-rasyonda 28 tutsak katledildi,yüzlerce tutsak yaralandı. Aynıgün F Tipi Hapishaneler açıldıve tutsaklar sevk edilmeye baş-landı.

- 19-22 Aralık günleri boyuncasürdürülen hapishaneler saldı-rısında 8 jandarma komandotaburu, 37 bölük olmak üzere8 bin 335 asker, binlerce ÇevikKuvvet ve binlerce gardiyankatıldı. Üç gün süren saldırıdakapalı alandaki tutsaklara karşı20 bini aşkın gaz bombası kul-lanıldı.

- Direniş süresince, herbirindedeğişik sayıda direnişçinin yeraldığı 13 Ölüm Orucu Ekibi çı-karıldı. Kesintisiz bir biçimde,her ekip, bir sonrakine devrettidireniş bayrağını.

- Direniş, 20 Ekim 2000’deDHKP-C, MKP, TİKP davasındantutsaklar tarafından başlatıldı.19 Aralık Katliamı ve F Tiplerinesevklerden sonra bir çok siyasihareket ölüm orucuna başladı.Ancak 28 Mayıs 2002’de DHKP-C ve TKEP/L davasından tutsak-lar dışında, diğer gruplar, ölümorucunu bıraktılar.

- Direnişte içeride ve dışarıda122 kişi şehit düşerken, 400’üaşkın tutsak bu direnişte sakatkaldı.

- 122 şehidin 34’ü, dışarıdaşehit düştü. İçeriyle dışarınınbu kadar bütünleştiği bir başkahapishaneler direnişini tarihyazmadı.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

117SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 18:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Büyük Direniş boyunca oli-garşiye karşı kıyasıya mücadeleederken burjuva medyanın yalan,çarpıtma haberlerine ve sansürkuşatmasına karşı da kıyasıyabir mücadele sürdürüldü. Bur-juva medyada direniş aleyhineyazılan hiçbir haber ve yazı ce-vapsız bırakılmadı. Yalanlarınkarşısında gerçeklerin savaşıverildi.

Oligarşinin tüm yalan ve çar-pıtmaları daha ilk günden açığaçıkartıldı. Gerçekler halka açık-landı. Tarih bugün devrimcilerinsöyledikleri her sözün kanıtı ol-muştur. Tarih, gerçekleri bir birortaya çıkarttıkça burjuva medyasanki bu gerçekler bilinmiyor-muş gibi haber yapıp günah çı-kartıyor. Sanki geçmişte o man-şetleri atanlar onlar değildi...Sanki katliama zemin hazırlayan,katliamı meşrulaştıran, gerçekleriçarpıtan, kopkoyu bir sansürledirenişi ve tecrit zulmünü halktangizleyen onlar değildi...

Hayır, burjuva medya kendiniaklayamaz. Burjuva medya suç-ludur. Büyük Direniş’te oligar-şinin yanında taraf olmuştur ve122 kişinin katledilmesine ortakolmuştur. Küçükarmutlu’da Sa-bah gazetesinin attığı manşetlerleinsanlarımız katledilmiştir. Bur-juva medya bütün bunların he-sabını verecek...

Büyük Direniş ve SolBugünden Yarına Direnenler Kalır; Direnmeyenler ÇürürOportünizm Çürüdü

Büyük direniş süreci burju-vazinin yalnız bombalarıyla kur-şunlarıyla, tecrit hücreleriyle,zorla tıbbi müdahaleleriyle sa-vaştığımız bir süreç değildir. Enaz bunun kadar yoğun ve en azbunun kadar zorlu bir savaş daideoloji cephesinde sürdürüldü.

Burjuvazinin bombalarının,kurşunlarının yanında burjuva-ziden alınmış bencil, bireyci,inançsız teorilerin de bombar-

dımanı altındaydık. Karşı-dev-rimin kuşatması kadar, kü-çük-burjuva sol, ilerici, demo-krat güçlerin de kuşatması al-tındaydık.

İdeolojik savaşımız işte bukoşullarda çok yönlü bir çar-pışmayı gerektirdi. Burjuvaziyleayrı çarpıştık, küçük burjuvaaydınlarla ayrı çarpıştık, refor-mist solla ayrı bir ideolojik mü-cadele yürüttük. Ve nihayet opor-tünizmle de yoğun bir ideolojikçarpışma içine girdik.

Bunlar içerisinde bizim içinbelki de en kolay olanı burju-vaziye karşı yürüttüğümüz ideo-lojik mücadeleydi. Çünkü, diğertarafta karşımızda kendini sol,ilerici, devrimci, sosyalist, ko-münist, Marksist-Leninist olaraktanımlayan aydınlar, legal illegalsiyasi hareketler, demokratikkitle örgütleri vardı.

DirenmemekTeslimiyettir!Sol Direnmedi,Direnişe Karşı Çıktı!

Direnişimize karşı çıkarken“sol” adına, "sosyalizm" adınakarşı çıkıyorlardı. Direnişi ortayerinde terk ederken Marksist-Leninistlikte burunlarından kılaldırmıyorlardı. Devrimci ey-lemleri “solun sağduyusu” adı-na mahkum ediyorlardı. Dola-yısıyla sol; sosyalizm, Mark-sizm-Leninizm adına sergilenentüm bu riyakarlıkları, tutarsız-lıkları, açığa çıkarmalı ve mah-kum etmeliydik.

Direnişin dışındaki herhangibir tavrı, hangi ideolojiye, hangigerekçeye, bağlarsanız bağlayın;o tavrı haklı, doğru gösteremez-siniz.

Ne yapılırsa yapılsın, direnişdışındaki her politika, kof veçürüktür.

Gerçek şu ki, direniş boyuncadirenişin içinden yaptığımız eleş-tirilere kimse cevap verememiş-tir. Solun bir kısmı bunu "şimdidireniş sürdüğü için bir şey de-

- Oligarşi 19 Aralık Katliamı’nın bir ben-zerini onu aşkın ölüm orucu direnişçisineev sahipliği yapan Küçükarmutlu’ya karşıdüzenledi. 5 Kasım 2001’deki saldırıdadört kişi katledildi.

- 12 Cepheli tutsak, tahliye edildiktensonra direnişi dışarıya taşıyarak dışarıdaşehit düştüler.

- 122 şehidin 4’ü, dışarıda, katledilenyoldaşlarının hesabını sormayı amaçlayanfeda eylemlerinde şehit düştüler.

- 122 şehidin 48’i kadın şehitlerimiz-dir.

- Direniş her yaştan insanı birleştirdi.19 yaşındaki Özlem Durakcan’la iki çocukannesi Şenay Hanoğlu, 1 yıllık devrimciCanan Kulaksız’la 25 yıllık devrimci SevgiErdoğan, 22 yaşındaki İlker Babacan’la45’indeki Veli Güneş omuz omuza yer al-dılar bu direnişte.

- 122 Şehit içinde Türk, Kürt, Arap, Te-rekeme, Çerkes, Laz, Çingene milliyetindendirenişçiler vardı.

- Büyük direnişte 10 TAYAD’lı şehitdüştü. 8 TAYAD’lı ölüm orucunda şehitdüşerken, 2 TAYAD’lı da KüçükarmutluKatliamı’nda katledildi.

TAYAD’lılar direniş boyunca hapisha-nelere ilişkin üç büyük kurultay ve sem-pozyum gerçekleştirdiler. 5 kez AnkaraYürüyüşü yaptılar. “Tecrite son verilmesi”talebiyle 155 bin imza topladılar.

TAYAD’lıların Abdi İpekçi Parkı’nda baş-lattıkları oturma eylemi direniş içinde birdirenişe dönüştü. 16 Eylül 2003’de başlayaneylem, 27 Ocak 2007’ye kadar, tam 3 yıl,4 ay, 2 hafta, 1 gün yani 1230 gün sürdü.

- 122 şehidin 24’ü bedenini tutuşturupdikildi zulmün karşısına.

- Büyük Direniş’te, Faruk Kadıoğlu gibidirenişinin 17. gününde bedenini tutuş-turarak şehit düşenler olduğu gibi, BerkanAbatay gibi 589 gün, Feride Harman gibi512 gün hücre hücre eriyerek ölümsüzle-şenler oldu. Bu direnişle tıbbın bugünekadarki tüm açlık ölçüleri alt üst oldu.

122 şehit, dünya halklarının mücadelemirasına katıldılar.

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN118

Page 19:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

miyoruz, diyeceklerimizi sonrayabırakıyoruz" şeklinde gerekçelerleizah etmeye çalışmıştır. Bu tür id-dialara, kaçak güreşmelere hemen ozaman cevap verdik. "Kimin ne söy-leyeceği varsa şimdi söylesin."

Söyleyebilecekleri bir şey olmadığıaçığa çıktı. Ne o gün, ne de direnişbittikten sonra, direniş dışında kal-malarını izah edemediler. Devrimciharekete ve direnişe saldırarak, mev-cut durumlarını örtbas etmeye çalış-tılar. Edebildiler mi?

Hayır. Bir zaman için öyle sandılar belki. Ama direnişin dışında kalmalarını

unuttursalar, bu gerçeği gizleselerdahi, DİRENİŞ DIŞINDA KAL-MANIN SONUÇLARINI gizleye-mediler. Çünkü direnen Kazanır; Dİ-RENMEYEN ÇÜRÜR.

Yaşadığımız süreç öyle bir süreçti. Yaşadığımız direniş, bir ölüm kalım

direnişiydi. Saldırı devrimciliğe saldırıydı.Sol, bunu teoride kabul ediyordu,

ama pratikte hiçbir zaman ona uygundavranmadılar.

“Saldırı stratejiktir” diye tum-turaklı tespitler yaptılar, ama tek bir“stratejik” davranış sergilemediler.Günü kurtarmaya çalıştılar, gelişme-lerin peşinden sürüklendiler.

“Cephe’nin peşinden sürüklen-meyelim” diye diye düştükleri noktaburasıydı: İradelerinin söz konusuolmadığı gelişmelerin peşinden sü-rüklenmek.

Direnmeyenin çürüyeceği ger-çeği, solun geldiği durumun özetidir.Direnişi çatışmanın en zorlu halegeldiği bir süreçte terk eden, F tiple-rinde tutsakları olmasına rağmen,tıpkı reformizm gibi direnişi günde-minden çıkaran, bununla da yetin-meyip direnişe karşı düşmanca tef-rikalar yayınlayan, dedikodular ya-yanlardan biri; bugün üçe bölündü,bir diğeri legal particilik bataklığındadebeleniyor, bir başkası eşcinselliğikeşfetti... Solun büyük bir bölümüKürt milliyetçi hareketin kuyruğundatakılıp ideolojik, siyasi tüm bağım-sızlığını yitirmiştir. Gelinen aşamadaherkes, tercihleriyle, kendi tarihiniyazıyor.

Büyük Direniş Boyunca Reformizm, TeslimiyetçilikKendini Tanımlamıştır;

- ÖDP anlayışı; “Aynı mahalledendeğiliz” demiştir.

- Hapishanelerde binlerce tutsağıolan Kürt milliyetçileri tek bir direnişgöstermedikleri gibi; “Farkımızı koy-duk iyi oldu” demişlerdir.

- EMEP’liler direnişe destek ver-memelerini “Cepte keklik mi sandı-nız” diyerek iyice alçaldılar. EMEP’ineski TDKP döneminden kalan tut-sakları ise 19 Aralık Katliamı’ndadevrimciler ölümüne direnirken ellerihavada teslim oldular.

- Bugün kaç parçaya bölündüğübelli olmayan TKP, hapishanelerdedaha direniş sürerken “Devrimci de-mokrasi öldü” manşetlerini atarakbizim bittiğimizi ilan ettiler...

Bütün olarak oportünizmi tarifeden en belirgin şey ise “kaymak ta-bakayı korumak” ve “hainlerin alın-larından öpmek” oldu. Ancak kaymaktabakayı korumak bir yana bütünolarak çürüdüler, hainlerin alınların-dan öperek teslimiyeti meşrulaştır-dılar.

Büyük Direniş boyunca reformizm,sıradan bir demokrat duyarlılığı dahigöstermemişti. Çünkü aslında, onlardadevrimcilerin tasfiyesini istiyorlardı.

Oportünizm de aynı duyarsızlığıniçine sürüklendi kısa sürede. Onlarise, devrimci hareketin “burnununsürtülmesinden” medet umuyorlardı.

İki kesimin beklentileri de ger-çekleşmedi.

Tarih karşısında biz, tarihe geçen

bir direnişi yaratmanın onuru ve gu-ruruyla dimdik duruyoruz. Çürüyen,tükenen, onlardır. İdeolojik bağım-sızlıklarını yitirmiş, Kürt milliyetçihareketin kuyruğunda düzene koşaradım gidiyorlar.

Aydın Olmak Halkın, Direnenlerin Yanında Olmaktır...Büyük Direniş’te Aydınlar Sınıfta Kalmıştır

Burjuvazinin pespaye ideolojisi,direniş süreci boyunca, sayısız bi-çimde, sayısız kılığa bürünerek di-renişin karşısına çıktı.

Burjuvazi, pespaye teorilerini bazenkendi sözcülerinin dilinden savundubazen de küçük-burjuvazinin, aydın-ların, reformizmin ve oportünizmindilinde karşımıza çıktı.

Her biriyle tartıştık... Bir savaşverdik.

Büyük Direniş’teki ideolojik sa-vaşın en önemli mevzilerinden biriaydınlarla yürütülen tartışmalar-dı.

Büyük Direniş’te ideolojik müca-dele, daha direnişçiler alınlarına kızılbantları bağlamadan önce başlamıştı.Çatışmanın odağında hücreler vardı.Hücreler, “oda” diye sunulmuştu ve“odalar”, birey özgürlüğüne en uygunolanıydı!

Ancak bu tartışma, hiçbir zamansadece bir “hapishane mimarisi”tartışması değildi; Hücreler nezdindebireycilikle kolektivizmin savaşıvardı. Kapitalizmle sosyalizmin sa-vaşı vardı. Savaş, emperyalizmlehalkların savaşıydı. Hücreler, odalar,emperyalizmindi.

Aydınlarımızın bir kısmı bu çatış-mada “oda”lardan yana oldular. “Dev-let”e ve “örgüt”e karşı “birey”i sa-vunmak adına, zulmün yeni işken-cehanelerini meşrulaştıran bir tu-tum takındılar. Çıkış noktaları yan-lıştı, vardıkları sonuçlar da yanlışoldu bu yüzden. Kıyasıya tartıştıkbu yanlışları.

Büyük Direniş’teki ideolojik mü-cadelenin ikinci temel konusu, yaşamve ölümün tartışılmasıydı. Burjuva-ziden alınmış “yaşam kutsaldır”

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

119SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 20:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

teorisiyle ölüm oruçlarına karşı çıkıldı.Ölümü göze almamanın teslimiyetleözdeşleştiği koşullarda, aydınlarımızınbir kısmı, halkların tüm direniş tarihiniyok eden bir aymazlık içinde oldular.

Direniş büyük bedellerle sürüyor-du. Öngörülebilen tüm zamanlar, öl-çüler aşılmıştı. Ülkemizin aydınlarınınbu noktada yüklenmesi gereken gö-revler ve sorumluluklar vardı. Ve fa-kat, onlar bu sorumluluğu üstlen-mekten uzaktı.

O günlerdeki bir açıklamamızdabelirttiğimiz gibi “F tip le rin de ki di -re niş nez din de ay dı nı mı zın, ay dınol ma yan yön le ri ni” tar tış tık yedi yılboyunca.

Büyük Direniş, büyük bir sınavdı.Büyük sınav, Türkiye solunun tümkesimlerinin, demokratik kitle ör-gütlerinin ve aydınlarımızın –örgüt-lülük, duyarlılık ve sorumluluk üst-lenme bakımından, iktidar iddiasıbakımından– ne durumda olduğunugösterdi.

Aydınlar nezdinde de görülenolumlu bir tablo değildi.

En başta örgütsüzdü aydınımız.Ama örgütsüzlüğünden daha daönemli olan, ideolojik olarak za-yıflamış, iddiasızlaşmış, burjuvazininher türlü etkisine ve yönlendirmesine

açık hale gelmişti. Bu yanlarıyla ay-dınlarımız Büyük Direniş’te sınıftakalmıştır.

Büyük DirenişEmperyalizme ve İşbirlikçi Oligarşiye Karşı Devrimin Zaferidir!

122 şehidin verildiği direniş, siyasalve fiziki anlamda tecrite karşı bir di-renişti. Direniş siyasal zaferinin ya-nında, Adalet Bakanlığı tarafındantecritte önemli bir gedik açan bir ge-nelgenin yayınlanmasıyla somut ka-zanımlar da elde ederek sona erdirildi.

Ancak bu genelge o günden buyana tam olarak uygulanmadı.

Tecrit, bugün de oligarşinin F Tipihapishanelerinde, politikasının en te-mel yöntemi olarak uygulanmayadevam ediliyor.

Tecrit, bir işkencedir. Tecritin sürmesi, tutsakların işkence

altında olması demektir. Yazı dizimizin son bölümünde Bü-

yük Direniş’ten kısaca bilgiler ak-tarmaya çalıştık.

Sonuç olarak Büyük Direniş’imizEmperyalizmin ve işbirlikçi oli-garşinin ülkemizde devrim umu-dunu bitirme politikalarına karşı

kazanılmış, etkisi on yıllara yayı-lacak çok büyük bir zaferdir.

Emperyalistler ve işbirlikçileri 19Aralık Katliamı ve F Tipleri ile esasolarak DHKP-C’yi bitirmek istiyordu.122 şehit pahasına da olsa kazananbiz olduk.

Emperyalistler ve işbirlikçileri biziF Tiplerinde tecrit ederek bitirecek-lerdi. Büyük direnişimiz “TECRİT”iparamparça etti.

ABD raporda bu, “Hapisanelerdeçok güçlüdürler. Tüm tutuklularıtamemen denetim altındadır” diyeifade edilmektedir.

Bu gerçeği bilen emperyalizm de,oligarşi de hapishanelerde tutsaklarasaldırı politikalarından vazgeçmedi.F tiplerinde tecrit saldırıları çok de-ğişik biçimlerde devam ediyor.

Özgür Tutsaklar da hücreleri ateşevererek hiçbir koşulda teslim olma-yacaklarını, teslim alınamayacaklarınıbir kez daha göstermektedirler...

Umut dimdik ayakta... Umut Hapishanelerde, şehirlerde,

dağlarda direnişlerle büyüyor. Selam Olsun Büyük Direnişin Ya-

ratıcısı ŞehitlerimizeSelam olsun Özgür Tutsaklığı ya-

ratanlara... Bitti...

9 Haziran sabahı saat 7.15'te he-defin önündeydiler. Öfkeyle çektilersilahlarını. Ayşenur için, kaybedilen300 insanımız için... Silahlar ardarda patladı.

Şişli'deki DYP İstanbul İl Mer-kezi’ne yönelik eylem başarıyla ger-çekleşti. Çekilmeye başladılar. Pi-yalepaşa Bulvarı'na doğru uzakla-

şırken karşılarına bir polis ekibi çıktı.Ekiple çatışmaya girdiler ve bindikleriaracı terk ederek Mahmut ŞevketPaşa Mahallesi’ne yöneldiler. Okulunalt köşesine geldiklerinde Sibel diğeriki yoldaşından uzaklaşmalarını istedi.O birliğin komutanıydı. Yoldaşlarıkomutanlarını bırakıp gitmek iste-mediler. “Bu bir rica değil emirdir”

deyince çaresiz emre uydular. Yol-daşları farklı bir yöne uzaklaşırkenSibel düşmana ateş ediyor, onlarıkendi bulunduğu tarafa yönlendiri-yordu.

Çatışarak Yıldırım sokak içineçekildi. Sokağın alt tarafının da tu-tulduğunu görünce hemen oradakievlerden birine girdi. İlk işi evdeki-

30 YILLIK TARİHİ 5 DAKİKAYA SIĞDIRDI SİBEL...VE ŞİMDİ TARİH ELİFLERLE, BERNALARLA, ÇİĞDEMLERLE

DEVAM EDİYOR!CEPHELİLERE SESLENİYOR SİBEL;

NEREDE OLURSANIZ OLUN,İÇERİDE, DIŞARIDA, DAĞDA, ŞEHİRDE, OKULDA,

ÜNİVERSİTEDE, MAHALLEDE...CEPHELİ; FAŞİZMİN HİÇBİR BASKI VE ZORUNA

TESLİM OLMAZ!

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN20

Page 21:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

lerin güvenliğini düşünmek oldu. Oyoldaşlarından halka zarar vermemekgerektiğini öğrenmişti, çatışmadanzarar görmesin diye evdeki kadın veçocukları yandaki eve gönderdi.

Polisler evin önüne geldiklerindehemen ateşe başladılar. Hasan Leventadında bir muhbir ihbar etmişti Si-bel'in bu eve girdiğini.

Polisin açtığı ateşi sloganlarla ce-vapladı Sibel.

- Yaşasın Devrimci Halk KurtuluşCephesi.

Polis bir yandan ateş ediyor, biryandan da teslim ol diye bağırıyor-du.

Korkuyorlardı Sibel'den. Fizikiolarak onlar güçlüydü belki ama kar-şılarında Cephe savaşçısı vardı. De-falarca karşılaşmışlardı onun gibilerle.Ve her karşılaşmalarında korkularıbüyümüştü,

- Halk kurtuluş savaşçıları teslimolmaz. Siz teslim olun” diyordu Sibel.Çiftehavuzlar'da, Bağcılar'da yaratılangelenek sürüyordu.

- Ancak cesetlerimizi teslim ala-bilirsiniz, dedi.

Çatışma bir saat sürdü. 18 yaşındabir genç kız Sibel. Katil sürüleri şaş-kın. Gencecik bir kız yüzlerce polisekafa tutuyordu.

Polisler evin çatısına çıkarak, içeribomba attılar.

- Asıl siz teslim olun.- Yaşasın DHKC, haykırışları ve

silah sesleri kesildi.18 yaşındaydı Sibel. Yıllara varan

devrimci tecrübe ve pratiğe sahipdeğildi belki. Ama 30 yıllık tarihi 5dakikaya sığdırdı. Bu Parti-Cephegeleneklerinin gücüydü. Parti-Cepheideolojisi ve geleneklerinin genceciksavaşçılarda somutlanmasıydı yaşa-nan.

30 yıllık tarihin sonucuydu Sibelve geleneğe yeni halkalar ekledi...

Şimdi Sibel Adalet22 Haziran '96'da Adalet Yıldırım

Sibel olmuştu artık. Kağıthane DYPilçe binası önündeki iki polis ve birbekçi DHKC savaşçılarının kurşun-larına hedef oldu.

Ne var ki düşman bölgeye gel-mekte hızlı davranmıştı. Gerilla birliği

geri çekilirken sivil ve resmi ekiplerleçatışmaya girdiler. Yüzlerce polisKağıthane'ye akın edince, ortalık sa-vaş alanına döndü.

Çember tamamlanmadan bölge-den çekilmeye çalışıyorlardı. Adaletöndeki iki yoldaşı ile mesafeyi açmış,onları düşmanın uzağında tutmayaçalışıyordu. Çatışma sırasında ikipolisi daha yaraladılar. Düşman onlarıteslim alamayacağı gibi, katletmeleride kolay olmayacaktı. Sonuna kadarçatışıp, son mermilerine kadar düş-mana zarar vereceklerdi.

Adalet geride kalmıştı. Yoldaşla-rının uzaklaşması için kendini fedaederken elinde bulunan tek silahı ileson nefesine kadar çatıştı.

Gelenek Parti-Cephe savaşçıları-nın yaşam ve davranış tarzı olmuştuartık...

“... BU VATAN SİZİN DEĞİL”15 Temmuz '96 akşamı eylemin

ardından Gültepe'deki eve çekildisavaşçılar. Savaşçıları arayan düşmanbir kadının ihbarı sonucu bulunduklarıevi tespit etti

Teslim olmayacak, direneceklerdi.Ev sahibi Hanım Gül'e ve Yusuf Am-ca’ya durumu anlattılar. Hanım Gülve oğullarını evden çıkardılar. Yusufamca yürüyemeyeceği için onu evdençıkarmaları imkansız gibi bir şeydi.Zarar görmesin diye onu banyoyataşıdılar.

Polisler katletmek için gelmişlerdi.Çatışma başladı.

- Gelin, sıkıysa gelin alın... Sizbizim teslim olduğumuzu nerede gör-dünüz, diye haykırıyordu Hasan.

Gültepe, Çiftehavuzlar, Bağcılarolmuştu şimdi.

Daha 23 gün önce Adalet'i şehitvermişlerdi. Adalet son konuşmasında“Sibel gibi çatışacağız” demişti. Sö-zünü tutmuş, sokak sokak çatışmıştı.O çatışmadan yaralı çıkmıştı Emine.Daha yaraları tam iyileşmemişti bile.Çatışma sürüyordu. Tüm güçleriylehaykırdılar sloganlarını...

-KORKAKLAR!-HADİ GELİN!-DEVRİMCİLER ÖLÜR AMA

TESLİM OLMAZ!-BU VATAN SİZİN DEĞİL.-Gelin de Alın!..

Tek tek ya-ralanmaya,şehitler ver-meye baş-lamışlardı.G ü l i z a rŞ i m ş e k ,Emine Tun-çal ve AliErtürk şehitdüşmüştü. Enson Hasan kalmıştı.Aldığı yaralara aldırış et-meden çatışmayı sürdürüyordu.

Son kez duyuldu sesi.“... Hepinizi çok seviyoruz, hal-

kımızı çok seviyoruz...”“YAŞASIN ÖNDERİMİZ DUR-

SUN KARATAŞ”“YAŞASIN DEVRİMCİ HALK

KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ”“YAŞASIN ÖLÜM ORUCU Dİ-

RENİŞİMİZ”

Gelenek Sürüyor9 Haziran 1997'de direniş des-

tanlarına bir yenisi de Küçükköy'deeklendi.

Süleyman Örs tıpkı iki yıl önceaynı gün direnen, çatışan yoldaşıSibel gibi sokak sokak çatışıyordudüşmanla.

Akşama doğru GaziosmanpaşaKüçükköy'de peşindeki onlarca po-lisle çatışarak Karayolları MahallesiGaleri Caddesi 5676 sokakta bir ge-cekonduya çekildi. Süleyman tek ba-şınaydı, polislerse yüzlerce. Saatlercesürdü çatışma.

Halka gelebilecek bir zararı ön-lemek için girmişti bu gecekondununkömürlüğüne. Arka arkaya kurşunyağdırıyordu düşmana. Bir kişidengelen kurşunlar katilleri korkutmayayetiyordu. Yukarıda helikopterler,aşağıda özel timi, çevik kuvvet, sivil,resmi panzerli katil sürüleri... Ve Sü-leyman tek başına direniyor. YanındaSibel var, Adalet var. Onlarla birliktehaykırıyor teslim olmayacağım diye.

Son nefesini verirken kanıyla du-vara umudun adını yazıyor Süleyman.Tıpkı İzmir'de Ercan Özçeken yoldaşıgibi, tıpkı Esmalar, Nurhayatlar, Hü-seyinler gibi... Ve bayrağı arkadangelenlere teslim ediyor Süleyman...

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

21SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 22:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Hasan Tahsin ya dagerçek adıyla OsmanNevres (1888, Selanik -15 Mayıs 1919, İzmir)Anadolu dört bir yan-dan işgal edilmişkendüşman askerlerineilk kurşunu sıkan vedirenişin fitilini ateş-leyen kişidir.

Hasan Tahsin,genellikle gazetecikimliğiyle bilinir; ancaksiyasal faaliyetleri birçokdönemde daha ön plandadır.

Hasan Tahsin yüksek öğrenimi-ni Paris'te Hukuk Fakültesi'ndetamamladıktan sonra Türkiye'yedöndü ve 1908'de İttihat ve TerakkiCemiyeti'ne katıldı ve bu örgütünmilitan bir elemanı oldu. Cemiyetiçinde ve sonra Teşkilat-ıMahsusa'da çeşitli görevler üstlen-di. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşısırasında, 1914 yılındaRomanya'nın Başkenti Bükreş'te ikiİngiliz diplomatına karşı gerçekleş-tirilen bir suikast eylemi sonrasındatutuklandı. Bu eylemden dolayıhakkında 10 yıl hapis istemiyledava açıldı. 1 yıllık bir tutsaklıktansonra özgürlüğüne kavuştu. Bu yıl-larda sosyalist görüşleri benimse-meye başladı. (Bazı kaynaklaragöre, onun o aşamadaki sosyalistgörüşleri, kısmen de anarşizmden

etkilenmiş görüşlerdi).Henüz netleşmiş bir

formasyonu yoktuama yöneliminibelirlemişti artık.

HasanTahsin daha sonraİzmir'e yerleşerekHukuk-u Beşerismiyle bir gazete

çıkarmaya başladı.Tar ih ,1918-1919

yılları arasıdır. Yaniişgalin arifesi...

EmperyalistlerinAnadolu'yu işgal etmesi ihtimalikarşısında Hasan Tahsin ve başkaaydınlar, ortak bir tutum alarak"Reddi İlhak" bildirisini yayınladı-lar.

15 Mayıs 1919'da Yunanlılardeniz yoluyla gelip İzmir'de karayaçıktılar. Yunan birliği KordonBoyu’nda yürüyerek KonakMeydanı'na kadar geldi. HasanTahsin, işgalci Yunan askerlerinigördüğü ilk anda, KemeraltıGeçidi'nin başında silahını çekipkurşunu sıktı. Tek başına giriştiğibu eylemde Yunan Efsun Alayıbayraktarını öldürdü. Daha sonraçıkan çatışmada Hasan Tahsin,Yunan askerlerinin açtığı ateşlevuruldu.

Yunan askerleri Hasan Tahsin'iöldürdükten sonra, onun eylemini

bahane ederek, İzmir'in çeşitlimahallelerine yayılarak bir katliamgerçekleştirdiler. İki gün sürensaldırı ve yağmada yaklaşık 2 binİzmirliyi katlettiler.

Hasan Tahsin'in “ilk kurşun”u,katledilmesi ve onu izleyenİzmir'deki katliam üzerine, bütünAnadolu'yu işgale karşı güçlü biröfke dalgası sardı. Denizli, Ilgın,Karaman, Alaşehir, Niğde, Ezine,Antalya, Erzurum, Yalvaç, Aydın,Konya, Burdur, Muğla, Balıkesir,Keçiborlu gibi yörelerde gösterileryapılmaya başlandı. İşgalindördüncü gününde 23 Mayıs 1919günü, Sultanahmet Meydanı'nda200 bin kişinin katıldığı dev birgösteri yapıldı. Kurtuluş Savaşı'nınfitili ateşlenmişti artık.

Hasan Tahsin'in bu eylemi Egehalkının Yunan işgaline karşı savaşakatılmasında itici bir güç olmuştur.Bir gazeteci olarak yalnızca işgalinhaberlerini yapmakla, köşesineçekilip yaşanılan tarihi yazmaklayetinebilirdi. Ama o zaman HasanTahsin ne bir aydın, ne bir yurtseverolabilirdi. Hasan Tahsin işte ogünün feda savaşçısıydı, kıvılcımıçakandı. Meslek onuruna sahip birgazeteci, halkına, vatanına karşısorumluluğunun bilincinde olan biraydın, halkının kurtuluşu için herdönem siyasi faaliyetler içindebulunan bir militandı Hasan Tahsin.

Gazi Mahallesi İsmetpaşa Cad-desi'nde ve özellikle Gazi Cemeviçevresinde bir arada duran, sohbeteden mahalle gençlerini 1 Ekim'deAKP’nin katil polisleri taciz etti.Kendi mahallesinde kendi caddele-rinde mahallenin gençlerine “Gençlerdağılın, dağılın burada durmayınyoksa dağıtırız” gibi anonslar yaparakmahalle gençlerini ve halkı rahatsızetti. "Burası bizim mahallemiz sizdefolun" diyen mahalle gençlerininbazıları güldü geçti polislere, bazıları

küfürler savurdu. Katil polisler tahrikve tacizlerini gaz atarak, plastikmermi sıkarak devam ettirdi. Bununüzerine Cepheliler katil polislerinaraçlarına boya dolu şişelerle saldır-dılar, önlerini göremeyen katiller sü-rekli camlarını temizlemek için ka-rakola çıkmak zorunda kaldılar. Po-lisle çatışma iki saat sürdü. GaziCephe Milisleri umudun adını du-varlara yazmaya, beyinlere, yürekleregöstermeye, anlatmaya devam ediyor.2-3-4 Ekim'de İstanbul Gazi Mahal-

lesi Sekizevler bölgesinde, Gece-kondularda, caddelerde yazılama ça-lışmaları devam etti. “Benim duva-rıma da yazın, Bir de yıldızı olsun,şöyle yaparsan daha güzel olur” diyeyol gösteren, öğreten ve öğrenenhalkla beraber yazıldı sloganlar. “Fe-danın Adı İbrahim Çuhadar”, “BizeÖlüm Size Uyku Yok”, “YaşasınHalkın Adaleti”, “Kanla Yazılan TarihSilinemez”, “Gün Bizim Gece Bizim”sloganlarından toplamda 10 adet ya-zıldı.

TARİHTEN GÜNÜMÜZEHASAN TAHSİN'DEN CEPHELİLERE: TEK BİR

KIVILCIM BOZKIRI TUTUŞTURMAYA YETER

Tüm Yoksul Mahalleler, O Mahallelerin Duvarları Bizimdir!

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN22

Page 23:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Nasıl yapacağız?Önce en öncelikli sorunlarımızı

çözmek için bir araya geleceğiz. Top-lantılar yapacak ve herkesin söz sahibiolduğu bu toplantılarda, sorunlarımızıortaya koyacak, gücümüzü bu sorun-larımızın çözümü için birleştireceğiz.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Tek başımıza çözmekte yetersiz

kaldığımız sorunlarımızın çözümüiçin devletin gelmesini beklemeye-ceğiz. Kendimiz gücümüzü birleşti-rerek çözeceğiz. Devlet ancak ma-hallelerimize kalekollarla işkenceler,katliamlar getiriyor. Zulüm ve açlıkgetiriyor. Onun için devleti bekleme-yelim. Düzenin meclisini bekleme-yelim. Kendi meclisimizde çözümarayalım.

Düzenin meclislerimize saldırmasıgözümüzü korkutmamalıdır. Onlar tü-kenmiş oldukları için saldırıyorlar.Çürümüş düzenlerini ayakta tutmakiçin saldırıyorlar. Çürümüş ve yıkıl-maya yüz tutmuş olmasalar, nedenHalk Meclislerinden korksunlar? Ne-den halkın bir araya gelmesinden, so-runlarının çözümünü konuşmasındankorksunlar? Ama korkuyorlar. Çünkü,halkın en küçük birlikteliğinin bileçürümüş düzenlerinin yıkılışına nedenolacağından korkuyorlar. Gayrı meşruoldukları için korkuyorlar ve halkdüşmanı bir meclisi halka zorla kabulettirmeye çalışıyorlar.

Kabul etmeyeceğiz. Tüm baskıla-rını boşa çıkaran bir sahiplenmeylekendi meclislerimizi kurup geliştire-ceğiz.

Oligarşinin Meclisi Sorunlarımızı ÇözemezOligarşinin Meclisi Sana Düşmandır,Bana Düşmandır, Halka Düşmandır… Sorunlarımızı Çözmek İçinKendi Meclislerimizi Kurmalıyız…

HALK BİR DERYADIR, DALALIM HALKIN ARASINA,ARADIĞIMIZ HER ŞEY HALKDERYASINDA MEVCUTTUR

KAVGANIN ŞAFAĞI(SAYFA-96/Alt bölgedeki işçilerle tek bağ-

lantım önceleri Timofey aracılığıylagerçekleşiyordu. Moskova'ya ilk gel-diğim gün Klavdia'nın saklaması içinsilahları verdiği işçiydi Timofey. Buarada bana iki farklı bölgede dahabaşka adresler bulmam için iki, üçhaftalık süre yetti. Onları aradım. Birtanesi 1905'ten kalma ve iş yerindeillegal çalışan yaşlı bir işçiydi. Bir ör-gütleyici tarafından aranmasına çoksevindi ve bana kendi iş yerindebirkaç içki şişesi arasında bir toplantıdüzenlemeye söz verdi. İkinci adreste

karşıma çalışmaya susamışgenç bir delikanlı çıktı.

"Biliyor musun, Bolş-evikler çok hoşuma gidi-yor," dedi coşkuyla.

"Ama bana lütfen Bolş-eviklerle Menşevikler ara-sındaki farkı anlat. AmcamBolşeviklerin daha çok,Menşeviklerin ise daha azşey istediğini söylüyor.

Ama ben bunun böyle olmadığını bi-liyorum. Her şeye karşın Bolşeviklerdaha yürekliler."

Öncelik taşıyan en önemli iş iliş-kinin sağlamlaştırılmasıydı. Oradakikişilerle tanışmak için alt bölgedekibütün iş yerlerine sokulmayı ve işçilerititizlikle inceleyerek her birini yete-neklerine uygun düşen işlerle görev-lendirmeyi tasarlıyordum. Ulaşılmakistenen amaç açıktı ama izlenmesigereken yol pek kolay olmayacaktı.

Bu tasarılarla öylesine doluydumki,zorlu ve yorucu iki ay, farkına varma-dan geçip gidivermişti. Ama caddelerdenasıl da mutlu yürüyordum. Rüzgarbenimle fısıldaşıyor, geceleyin yıldızlaryüreğimin derinliklerinde parlıyor vebütün bunlar bende kısa zamandayenilmez bir güç olacağımız umudunuyeşertiyordu. İçimdeki kararlılık, bağlılıkve dayanıklılık duygularını alabildiğinegüçlendirmek istiyordum. Ah, ne debüyük şeyler düşlüyordum! Güçlü ka-natlar üzerinde uçuyordum sanki.

Şiddetli soğuk beni tepeden tır-nağa titretiyor, sapsarı kesilen gök-yüzü üzerimize abanıyordu. Ama yü-reğim ilkbahar yeşiliyle doluydu. Bü-tün benliğimi dalga dalga dolduranbu mutluluk nereden geliyordu?

Örgütlemek; sorunda ve çözümde ortaklaşmaktır

HALK İÇİN, CEPHE İÇİN DEVRİM

İÇİN SATTIĞIMIZ DERGİ SAYISINI

ÇİFTLEYELİM!

BİR KENDİSİNE BİR KOMŞUSUNA

BİR KENDİSİNE BİR AKRABASINA

BİR KENDİSİNE BİR TANIDIĞINA

BİR KENDİSİNE BİR ARKADAŞI-

NA...

DAHA ÇOK DERGİ,

DAHA ÇOK KİTLE DEMEKTİR.

DAHA ÇOK KİTLE, DEVRİME BİR

ADIM DAHA DEMEKTİR!

SLOGANIMIZ:

HER OKURUMUZ YENİ BİR OKUR

KAZANMALIDIR!

HER YÜRÜYÜŞ OKURU BİR

DAĞITIMCI OLMALIDIR!

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

23SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 24:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Armutlu Halk Cephesi Açıklaması: Armutlu’da Moloz KaldırmaYasağını Tanımıyoruz

Armutlu Halk Cephesi, polislerin, mahallede bulunanmolozların kaldırılması için yapılan çalışmaları engelle-melerine yönelik 10 Ekim'de bir açıklama yaptı. Açıklama:"Yedi aydır Armutlu’nun, güzel mahallemizin dört biryanında katil polisin yıktığı kurumlarımızın molozlarıduruyor. Örgütlendiğimiz, sorunlarımızı birlikte çözdü-ğümüz, acımızı sevincimizi paylaştığımız kurumlarımızıyıkmaları yetmezmiş gibi molozları kaldırmamızı daengelleyerek bizi tozun pisliğin içinde yaşamaya mahkumediyorlar. 'Kurumlarınızı yıktık ve bir daha inşa etmeyindiye size molozları kaldırtmayacağız' diyorlar. Her günyıkıntıları görüp polis karşısında güçsüz ve çaresiz ol-duğumuzu hissetmemizi istiyorlar. Ve aslında 'Bugünkurumlarınızı yıktık, yarın da aynı bu şekilde evleriniziyıkacağız' diyerek bizi tehdit ediyorlar.

Hangi yasada, hangi hukukta vardır 'moloz kaldırmayasağı' diye bir yasak? Mahallesini temizleyip güzelleş-tirmek isteyen bir halkı suçlu ilan eden bir iktidar ancakfaşist bir iktidar olabilir. Böyle bir yasağın hiçbir mantığı,hiçbir meşruluğu ve açıklaması yoktur.

Molozları kaldırtmamak hukuksuzdur, keyfidir… Armutlubizimdir. Yıllarca yıkım tehdidiyle, polisin saldırılarıyla,baskısıyla yaşadık. Bu mahalleyi biz kurduk. Direnişlekurduk ve direnişle, birliğimizle, örgütlü gücümüzle bugünleregetirdik. Bize ‘boğaz manzarası’yla yaşamayı çok gördüler.Ve bizi söküp atmak istiyorlar mahallemizden.

Armutlu halkı; moloz yığınları içinde yaşamayı kabuletmemeliyiz. Molozların kaldırılmaması demek; her an,her gün evlerimiz yıkılabilir demektir. Bu sorun mahal-lemizin ortak sorunudur. Birlikte çözüm üretmeliyiz.Moloz yığınlarından her gün bir parça alalım ve birliktenkuvvet doğacağını bir kez daha gösterelim." denildi.

����

Halk Düşmanı Polis, Halkın YaşamAlanlarına Saldırmaktan Vazgeç

Okmeydanı Halk Cephesi, katil polisin halkın yaşamalanlarına yönelik saldırısına karşı 11 Ekim'de bir açıklamayaptı.

Açıklamada: "Hırsız AKP’nin katil polisleri halkdüşmanlığı konusunda rüştünü bir kez daha ispatladı. 10Ekim gecesi Okmeydanı Anadolu Parkı’nda bulunanhalkın çay ocağını büyük bir hazımsızlıkla yıktı.

6 zırhlı araçla parka giren katiller, parkın içindebulunan bütün eşyaları kırıp dökmüş ve masa, sandalye,ocak, bardak vb. çalıp kaçmıştır. Yine parkta bulunanköfte arabasını da çalmışlardır. Bizler sizin hazımsızlı-ğınızın sebebini çok iyi biliyoruz. Korkuyorsunuz!

Halkın birlikteliğinden bir araya gelip politikleşme-sinden sizin kirli düzeninize alternatif yerler inşa etme-sindendir bu korkunuz... Bütün parkları yıksanız da,tüm kurumlarımızı kapatsanız da devrimcileri halkıniçinden koparamazsınız. Halkın olduğu bütün parklarbizimdir. Siz yıktıkça biz yenisini yapacağız. Sonuncumuzakadar bu irade ile direneceğiz." denildi.

ÇALDIĞIMIZ HER KAPIDAANLATALIM

- Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’ni kurduk, büyük emek harcadık, uyuşturucununbatağına düşürülen gençlerimize ücretsiz tedavi olanağısağladık. Yüzlerce gencimizi tedavi ettik. AKP burayıişgal etti karakol yaptı, polisi yerleştirdi... Katliamcılarıyerleştirdi... Kalekol adlı katliam yuvalarını mahallele-rimizin içine kadar soktu.

- Küçükarmutlu’da polis kurşunuyla katledilen kızımızDilek Doğan’ın katilleri tutuklanmadı. MahkemesindeDilek Doğan’ın annesine babasına arkadaşlarına işkenceyapıldı. Bu düzen çürümüştür. Bu düzen adaletsizdir.

- AKP kendine islamcı diyor, hapishanelerde tutsaklaraişkence yapıyorlar, kadınlara cinsel taciz uyguluyorlar.Sevcan Adıgüzel isimli devrimci tutsağa AKP’nin iş-

kenceci gardiyanları saldırdılar, işkence yaptılar, cinseltacizde bulundular.

- Halk Meclislerimizi kuralım. Oligarşinin meclisindehalkın hiçbir sorunu çözülmüyor. Halk olarak kendimiziyönetme ihtiyacımız var. Halk olarak bir araya gelmeliyiz,sorunlarımızı konuşmalıyız, çözüm bulmalıyız. Bununiçin Halk Meclisi toplantılarımıza katılalım. Sorunlarımızıbirlikte çözelim. Sorunlarımızı çözmek için Halk Ko-miteleri kuralım.

- Yürüyüş dergisi okuyalım, okutalım… Yürüyüşdergimiz halkın sorunları ve halkın ihtiyaçlarını gündemyapıyor. Yürüyüş dergimiz halkın çıkarlarını temelalarak yazıyor. Yürüyüş dergimiz yalan yazmıyor, ger-çekleri yazıyor. Kendi dergimizi okuyalım. Kendi der-gimizi okuyalım ki, bir avuç sömürücü zenginin çıkarlarınıdeğil, kendi çıkarlarımızı savunalım.

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN24

Page 25:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

AÇIKLAMA 1: 12 Mart 2016 tarihinde Kandil'de KCK Yürütme

Komitesi üyeleri Duran Kalkan, Bese Hozat, onunsağında ve Kalkan’ın solunda sol örgütlerden birertemsilci, önlerinde bir masa Kandil’de Halkların BirleşikDevrim Hareketi (HBDH)’nin kuruluşunu açıklıyorlar.

Arkalarında birlik içinde yer alan sol örgütlerin tem-silcileri; yüzleri puşi ile sarılmış, boyunlarında fular,PKK kıyafetleri içinde hazır ol vaziyetinde yüzleri açıkolan PKK gerillarının içinde dikiliyorlar.

Duran Kalkan açıklamada şöyle diyor: “12 Mart 1971faşist askeri darbesinin 45’inci yıldönümünde, 12 Mart1995 Gazi Katliamı'nın 21’inci yıldönümünde, yine 12Mart 2004 Qamışlo Katliamı'nın 12’inci yıldönümündeilan ederek faşizme, emperyalizme ve her türlü gericiliğekarşı devrim için, özgürlük için, sosyalizm için, demokrasive halkların kardeşliği için mücadelede kararlı olduğumuzubütün Türkiye ve Kürdistan halklarına ve insanlığa du-yuruyoruz. 12 Mart faşist darbesi Mahir Çayan’ları,Deniz Gezmiş’leri, İbrahim Kaypakkaya’ları katletti.Ancak onların ruhu, direnişleri, bilinç, amaç ve özlemleritaptaze burada bulunuyor. Biz buradayız; özgürlük,  de-mokrasi ve sosyalizm sevdamızı 45 yıl önceki süreçte varolduğu gibi bu gün de sürdürüyoruz. 12 Mart ve 12 Eylülfaşist darbelerini restore ederek faşizmi yeniden kurum-laştırmaya ve yeni bir faşist diktatörlük kurmaya çalışanAKP faşizmine karşı başarı çizgisinde devrimi zafere gö-türme amacıyla biz bu birliği oluşturmuş bulunuyoruz.”(TKP/ML, PKK, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-LENİ-NİST, TİKB, DKP, DEVRİMCİ KARARGAH, MLKP)

AÇIKLAMA 2: “Ölu”yu Diriltemezsiniz!Bugun PKK, TKP/ML, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-

LENİNİST, TİKB, DKP, Devrimci Karargah ve MLKP’niniçinde yer aldığı 9 örgut ‘Halkların Birleşik DevrimHareketi’ adı altında bir birlik oluşturdular. Hemen şimdidenbelirtelim; bu birlik ÖLÜ doğmuş bir birliktir. Öluyu diril-temezsiniz. Ölu dirilmez. Devrim iddiası olmayanlar, Halk-ların Birleşik Devrimci Hareketi’ni kuramaz…

Bu birliğin de, bundan önce kurulanlardan hiçbirfarkı olmayacaktır. Koca koca laflar edilerek birlikilanları yapılır; fakat bu “birlikler” ne iş yapar, neyinmucadelesini verir kimse buna tanık olmamıştır. Kurtmilliyetçi hareket, birlik olduğu solu, kullanabildiği kadarkullanır ve işi bitince bir köşeye atar… Bugun Kurt mil-liyetçi hareket, adı var kendi yok, bir çoğu çoktan tukenmişörgutleri yedeğine alarak, onları oligarşiye karşı uzlaş-manın bir aracı olarak, TEHDİT amaçlı kullanmaktadır.İdeolojik, politik olarak çoktan bitmiş örgutler de, Kurt

milliyetçi hareketinkuyruğuna takıla-rak ÖLÜ’yu dirilt-meye çalışıyor-lar… Bu mumkund e ğ i l d i r .Oportunizm BuyukÖlum Orucu Di-renişi’nde diren-meyerek tum dina-miklerini yitirmiş-tir. Onun içinHalkların Birleşik Devrimci Hareketi gibi birliklerle,Kurt milliyetçi hareketin kuyruğuna katılarak öluyu di-riltemezsiniz.” (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Bülteni,30 Mart 2016, Sayı 49)

AÇIKLAMA 3: TKP/ML, Halkların Birleşik Devrim Hareketi'nden Ayrıldı

TKP/ML tarafından yapılan açıklamada, “12 Mart2016 tarihinde Halkların Birleşik Devrim Hareketi adlıoluşumun kuruluşu ilan edildi. Bu oluşumun çalışmalarındapartimiz temsilcisi de sorumluluk gereği yer almıştır. Ni-hayetinde oluşumun program, işleyiş ve kuruluş deklaras-yonuna partimiz adına imza atmıştır. Bu oluşumun örgutlen-me surecinde ve devamında konuyla ilgili, koşullardankaynaklı partimiz bir butun bilgilendirilememiş, sureçpartimizin tam kumandasında ilerlememiştir. Oluşumçalışmalarına katılan yoldaş var olan durumda inisiyatifkullanarak oluşumun içinde yer almaktan yana tutum be-nimsemiştir. Devrimci kaygılarla ve hesaplarla kurulanHBDH’nin içinde yer almak partimiz açısından ideolojik-politik ve ilkesel duzeyde tartışmalıdır. Önumuze gelenHBDH programı, kuruluş deklarasyonu, amaç ve hedefleri,örgutsel yapısı parti içinde uzun sayılacak bir dönem tar-tışılmış ve partimiz bu oluşuma dair bir tutum benimsemiştir.... Partimiz HBDH içinde yer almayı, oluşumun programınaimzacı olmayı belli başlı ilkelerine uygun bulmamış, Kongrekararlarıyla değişmesi gereken programatik göruşlerineaykırı bulmuştur. Bu eksende HBDH bileşeni olarakPartimiz TKP/ML’nin bundan sonra yer almayacağınıbaşta siz dostlara ve tum kamuoyuna ilan etmektedir” (1Ekim 2016) denilmektedir...

Bu Nasıl Bir Örgüt? Bu Ne Ciddiyetsizlik? İşte, “Ölüyü Diriltemezsiniz” derken kastımız budur...

9 örgüt bir araya geliyor... Açıklamalarına göre 2015

Sol’un Sol’un Köşe TaşlarıKöşe Taşları

TKP/ML, HBDH’DEN AYRILDI...İKTİDAR HEDEFİ OLMAYANLAR,

DEVRİMCİ BİRLİKLERKURAMAZLAR

HBDH, Devrimci Bir Birlik Değil, OportünizminKürt Milliyetçi Harekete Yedeklenmesidir...

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

25SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 26:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

aralık ayından mart ayına kadar süren birlik toplantılarıyapılıyor.

TKP/ML’nin birlikten çekilme gerekçesine bakın...Bu nasıl bir örgüttür? Bu ne ciddiyetsizliktir...

Birlik görüşmelerine TKP/ML de bir temsilcisini gön-deriyor... Ve TKP/ML adına görüşmelere katılıyor. Ve doğalolarak oluşturulan birliğe imza atıyor. Ancak 7 AY SONRATKP/ML DİYOR Kİ; “Bu oluşumun örgutlenme surecindeve devamında konuyla ilgili, koşullardan kaynaklı partimizbir butun bilgilendirilememiş, sureç partimizin tam ku-mandasında ilerlememiştir. Oluşum çalışmalarına katılanyoldaş var olan durumda inisiyatif kullanarak oluşumuniçinde yer almaktan yana tutum benimsemiştir.”

Birincisi; birlik görüşmeleri 2015’in Aralık ayındabaşlıyor ve 2016’nın Mart ayında bitiyor. Görüşmeler 3ay sürüyor. 3 ay boyunca sizi temsil etmek üzere gön-derdiğiniz temsilcinizden birlik görüşmeleri hakkındarapor almak aklınıza gelmedi mi?

İkincisi; aklınıza geldi de alamadıysanız merak et-mediniz mi? Görüşmeler sürerken bilgi almak ihtiyacıduymadınız mı?

Üçüncüsü; birlik görüşmelerine katılan temsilcinizpartinin görüşlerini temsil etmiyorsa neden gönderdiniz?

Dördüncüsü; süreç partinizin kumandasında ilerle-memişse, kimin kumandasında ilerlemiştir?

Beşincisi; kış uykusundan uyanamadınız mı? Şaşaalıgösterilerle birlik açıklaması yapıldığında neredeydiniz?Neden itiraz etmediniz? 6 ay sonra mı aklınız başınızageldi. Birliğin, “partinin ilkesel programatik görüşlerineaykırı” olduğunu 7 ay sonra mı fark ettiniz? 7 aydırParti nerdeydi? Partinin haberi olmadan başka hangi ka-rarlar alındı?

Örneğin, CEZAEVLERİ MERKEZİ PLATFORMUVE TECRİTE KARŞI MÜCADELE PLATFORMU’nudağıtırken partinin haberi var mıydı? Yoksa bu konudada mı parti bütünlüklü olarak bilgilendirilmedi? “Partinintam kumandasının olmadığı” bir süreçte mi CMP’dençıkma kararı aldınız?

Örneğin; Hasta Tutsaklara Özgürlük Platformu’ndançekilme kararında partinin kumandası var mıydı? Yoksayine Partinin kumandası tam olmadığı, sözcülerin inisiyatifiile alınan bir karar mıdır?

Örneğin; Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan çekili-şinizde “Parti’nin kumandası” ne kadar vardır?

Örneğin; 2014 yılında Kürt milliyetçi hareketinÇayan, Gazi, Okmeydanı ve Sarıgazi’de Cephe’ye saldırısıve kurumlarını yakmasından sonra Cephe ile “İLİŞKİKESME” kararında “Partinin tam kumandası” varmıydı? Yoksa bu kararı da gelişmelerden partiyi tamolarak bilgilendirmeyen temsilci mi aldı?

Altıncısı; solla ilişkilerde size kim nasıl güvenecek?Bugün yaptığınız bir birliği, attığınız bir imzayı “partimizbir butun bilgilendirilememiş, sureç partimizin tam ku-mandasında ilerlememiştir” diye yarın reddetmeyece-ğinizin bir garantisi var mı?

Madem ki bu birlik süreci partinizin tam kumandasındailerlemedi, gönderdiğiniz temsilciniz partiyi bilgilendirmedi,kendi insiyatifini kullandı... neden 7 ay beklediniz?

Hadi, tartışmalar uzun sürdü, karar veremediniz; pekiaşağıdaki açıklamaları yapan siz değil misiniz?

AÇIKLAMA 4: “TKP-ML TİKKO: Herkesi HBDH Çatısı Altında Birleşmeye Çağırıyoruz”

“Kürdistan ve Türkiyeli devrimci örgütlerden oluşanHBDH içerisinde yer alan örgütler olarak sömürgecilikten,faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar,gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halkkesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliğiiçin örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağı-rıyoruz. (...)

Önümüzde çetin ama şanlı mücadele günleri var. HerkesiHBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşısavaşmaya ve bu mücadelede birlikte yürümeye çağırıyoruz.”(Kaypakkaya-Partizan int. sitesi, 8 Nisan 2016)

TKP/ML TİKKO imzasını taşıyan bu açıklamaHBDH’nın kuruluşununun açıklandığı tarihten bir aysonra yapılmıştır. Bu bir ay içinde TKP/ML’nin HBDH’yayönelik tek bir eleştirisinin olmadığı gibi halkın tüm ke-simlerini de HBDH çatısı altında birleşmeye ve mücadeleetmeye çağırmaktadır...

Bu nasıl bir ciddiyetsizliktir? HBDH’den ayrılmak TKP/ML tarafından “ideolojik-

politik ve ilkesel” olarak ele alınmaktadır.Peki o zaman bu çağrı neyin nesi oluyor?

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN26

TKP/ML’nin HDBH’den ayrılmagerekçelerinden birisi de HDBH’nin devrim

anlayışıdır. Şöyle diyorlar: “HBDH programı

partimizin ideolojik yaklaşımlarından biriolan ülke devrimi tanımını genişletmektedir.Partimiz öncelikli ve acil görevi olarak, ülke

devrimini gerçekleştirmeyi önüne hedefolarak koyar. Bunu ilkesel olarak kabul eder.

HBDH, genel bir bölge devriminin parçasıolarak kendi misyonunu tanımlamaktadır...”

Mesele salt bir “ilke” meselesi değildir.Devrimci bir örgüt için varlık yokluk

meselesidir. Bütün devrimci örgütlerinöncelikli temel görevi kendi ülkesinde

devrim yapmaktır. Kendi ülkende faşizmpervasızca saldırırken, halkımız

emperyalizmin sömürüsü altında inim iniminlerken, Rojava’da devrim yapıyoruzdemenin hiçbir açıklaması olamaz...

Page 27:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

HBDH Bileşenlerinden HiçbirininBağımsız İradeleri Yoktur

TKP/ML’nin HBDH’nden neden ayrıldıklarını şöyleaçıklıyorlar:

- Neden yer almadığımıza dair gerekçelerimiz: - “HBDH programatik yapısı, amaç ve hedefleriyle

birlikte bir “cephe” örgütlenmesidir. Farklı siyasetlerin biraraya geldiği bir eylem birliğini aşan iddiaları, amaçları,çalışma tarzı söz konusudur. Halkın Birleşik Cephesimeselesi bu noktada partimiz için ilkesel bir meseledir...”

Hayır; HBDH ne bir “cephe” örgütlenmesidir ne deçeşitli örgütlerin bir araya gelip oluşturdukları “eylembirliği”dir...

HBDH, Kürt Milliyetçi Hareket’in çıkarları neyi ge-rektiriyorsa o temelde kullanılan bir araçtır. HBDH prog-ramında yazılanlar ne olursa olsun. Hangi büyük laflaredilirse edilsin... HBDH 9 örgütün bir araya gelip oluş-turduğu bir Cephe örgütü ya da eylem birliği değildir.HBDH, Kürt milliyetçi hareketin oligarşiye karşı “Türkiyesolundaki şu kadar örgütü ben yönlendiriyorum, benimleuzlaşmazsan, masaya oturmazsan Türkiye’nin dört biryanında istediğimi yaparım” diye tehdit aracı olarak kul-lanmak istediği bir araçtır...

Ancak, ÖLÜYÜ DİRİLTEMEZSİNİZ. HBDH’yioluşturan örgütlerin kendilerine hayırları kalmamıştır.İdeolojik olarak ölmüşlerdir. Sol, Kürt milliyetçi hareketedayanarak kendilerini var etmeye çalışmaktadır.

Oysa dayanmaya çalıştıkları Kürt milliyetçi hareketideolojik ve siyasal olarak çoktan emperyalizmin güdümünegirmiş fiilen emperyalizmin kara gücü olmuştur.

Bu yanıyla HBDH’nin ilanından bugüne geçen zamanda göstermiştir ki, öyle Halkların Birleşik Devrim Hareketi

gibi “iddialı” isimlerle, ayakları yere basmayan tespitlerleölüyü diriltmek mümkün değildir...

9 Örgüt bir araya gelerek ne oligarşiye karşı tehditoluşturmuştur HBDH, ne de Kürt milliyetçi hareketinkuyruğuna takılarak oportünizm kendini var edebilmiştir.Kürt milliyetçi hareket kendisiyle birlikte oportünizmide düzenin bataklığına sürüklemektedir...

Oportünizmin düştüğü duruma akın; Kürt milliyetçihareket Suriye’de emperyalizme “kara gücü” olmakta bir-birleriyle yarışıyor; HBDH’yi oluşturan oportünistlere bakın,Kürt milliyetçilerine yönelik tek bir eleştiri var mı?

Olamaz çünkü HBDH, TKP/ML’nin belirttiği gibi ne“cephe” birliğidir, ne de “eylem-güç” birliğidir. Opor-tünistler Kürt milliyetçi harekete iradelerini teslim et-mişlerdir. Örgütsel bağımsızlıkları kalmamıştır. PKK’ninonaylamadığı hiçbir politika o birlik içinde hayat bulmaz.

TKP/ML’nin “Partinin tam kumandasının olmadığı”derken asıl kast edilen budur...

“Kumanda” Kürt milliyetçilerin elindedir... Onlarıniradesi ise emperyalizmin elinde...

İktidar İddiasını Kaybedenlerin “Devrim Programı”nı Gerekçe Yapması Sadece Oportünizmdir!

TKP/ML’nin HDBH’den ayrılma gerekçelerindenbirisi de HDBH’nin devrim anlayışıdır.

Şöyle diyorlar: “HBDH programı partimizin ideolojikyaklaşımlarından biri olan ülke devrimi tanımını geniş-letmektedir. Partimiz öncelikli ve acil görevi olarak,ülke devrimini gerçekleştirmeyi önüne hedef olarakkoyar. Bunu ilkesel olarak kabul eder. HBDH, genel birbölge devriminin parçası olarak kendi misyonunu ta-nımlamaktadır...”

Mesele salt bir “ilke” meselesi değildir. Devrimci birörgüt için varlık yokluk meselesidir. Bütün devrimci ör-gütlerin öncelikli temel görevi kendi ülkesinde devrimyapmaktır. Kendi ülkende faşizm pervasızca saldırırken,halkımız emperyalizmin sömürüsü altında inim inim in-lerken Rojova’da devrim yapıyoruz demenin hiçbir açık-laması olamaz...

Kürt milliyetçi hereket Ortadoğu devrimine soyunmuşve Amerika’nın kara gücü olarak Suriye’de devrim yap-tığını iddia etmektedir.

HBDH de, Kürt milliyetçi hareket ile aynı paraleldeOrtadoğu devriminden bahsetmektedir.

TKP/ML dahil hiçbir örgüt bu ucubeye karşı çıkmamıştır.HBDH’nin ilanından 6 ay sonra TKP/ML’nin bunu ayrılmagerekçesi yapması oportünistçe bir gerekçedir.

Bir Ciddiyetsizlik Örneği: 6 Ay Önce “Ey-lem Birliği” Dedikleri HBDH6 Ay Sonra Nasıl “Cephe Birliği” oldu

6 ay sonra devrim anlayışındaki ilkesel ayrılıklarınıgerekçe yapan TKP/ML HBDH’nin ilanından hemen

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

27SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Oportünizmin düştüğü duruma bakın;Kürt milliyetçi hareket Suriye’de

emperyalizme “kara gücü” olmaktabirbirleriyle yarışıyor; HBDH’yi oluşturanoportünistlere bakın, Kürt milliyetçilerine

yönelik tek bir eleştiri var mı? Olamaz çünkü HBDH, TKP/ML’nin

belirttiği gibi ne “cephe” birliğidir, ne de“eylem-güç” birliğidir. Oportünistler Kürt

milliyetçi harekete iradelerini teslimetmişlerdir. Örgütsel bağımsızlıkları

kalmamıştır. PKK’nin onaylamadığı hiçbirpolitika o birlik içinde hayat bulmaz.

TKP/ML’nin “Partinin tamkumandasının olmadığı” derken asıl kast

edilen budur... “Kumanda” Kürt milliyetçilerin

elindedir... Onların iradesi iseemperyalizmin elinde...

Page 28:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

sonra yaptıkları değerlendirmede bakın ne diyor; okuyunve TKP/ML’deki ciddiyetsizliği görün...

“Birleşik Devrim Hareketi’nin kuruluşunda ilan ettiği‘Temel Amaç ve İlkeler’de sadece Kürt Ulusal Sorunu’nayönelik bir yaklaşım yoktur. İşçi sınıfının mücadelesindenkadın hareketine, gençliğin mücadelesinden çevre mü-cadelesine kadar bir dizi alanda yürütülen mücadeleyisahiplenmekte, desteklenmekte ve daha ileriye sıçratılmasıgerektiği vurgulanmaktadır. Bu gerçeklik beraberindeoluşturulan eylem birliğinin ülkemizde demokratik dev-rimden çıkarı olan bütün halk kesimlerinin sınıfsal çı-karlarını savunan bir özellik arz etmesi anlamına gel-mektedir. Bu durum Demokratik Devrim mücadelesi içe-risinde olanlar açısından savunulması ve pratik olarakhayata geçirilmesi gerektiğini koşullamaktadır. Yani oluş-turulan eylem birliği Demokratik Devrim çizgisini izle-yenler açısından son derece uygun bir zemin sunmak-tadır” deniyor. (Özgür Gelecek, 27 Mart 2016, “HalklarınBirleşik Devrim Hareketi’ne yaklaşımımız”başlıklı de-ğerlendirme yazısı)

Bugün ayrılma gerekçesi olarak ne diyorlar? “Farklısiyasetlerin bir araya geldiği bir eylem birliğini aşan“cephe” birlikteliği” olduğunu söylüyorlar...

Yine TKP/ML bugün “Gerçek enternasyonalizmiher ülkenin kendi devrimini yapması olarak kavrıyoruz”diyerek HBDH’nin enternasyonalizm anlayışını eleştiriyor.

Elbette enternasyonalizm, bir devrimci örgüt içinönce kendi ülke devrimi için mücadele etmektir... AncakTKP/ML yine bunu birlik açıklamasından 6 ay sonrasöylüyor...

Biz Kürt milliyetçilerini, onun kuyrukçularını veHBDH’yi “emperyalizmle işbirliğini Kobane’dekiKürtlerle enternasyonalist dayanışma adı altında giz-leyemezsiniz” derken Kürt milliyetçi hareketle hepinizbirlikte bizi linç etmeye kalkışıyordunuz...

Biz, Rojava’ya “devrim değildir” derken siz hepbirlikte Rojava’da emperyalistlerle birlikte kol koladevrim yapıyordunuz... Bugün yaptığınız bu tespitlerinhiçbir kıymeti harbiyesi yoktur...

TKP/ML’nin Birlikten ÇekilmeGerekçeleri Oportünizm ÜzerineDers Notlarıdır

“Devrim” tanımına dair ciddi ideolojik farklılıklarımızsöz konusudur. Biz her devrimi siyasi niteliğiyle tanım-lamayı olmazsa olmaz görüyoruz. “Rojava Devrimi”,“Arap Baharı Devrimi”, “Ortadoğu Devrimi” gibi tanımıyapılmamış bir genel devrim tanımının yerinde olma-dığını düşünüyoruz. Ki Rojava devrimi denilen devrimbelli oranda bir devrime denk düşmektedir. Ancak biz busüreci “Rojava Ulusal Kurtuluş Devrimi” olarak ta-nımlıyoruz. Henüz tamamlanmamış bir süreç şerhini dekoyarak. Ancak burada ulusal kurtuluş temelinde birdevrimin hayata geçirilmeye çalışıldığını ve bunun des-tekçisi olduğumuzu ilan ediyoruz. Ancak nihayetinde

niteliği, özelliği, sınıfsal karakteri belirlenmemiş genelbir devrim tanımı ve görevi ekseninde ortak bir prog-ramın oluşturulmasını doğru bulmuyoruz. HBDH bugörev ve misyonu üstlenmiştir. Bu eksende biz tanımla-dığımız Demokratik Halk Devrimi ve onun önderliğimeselesini flulaştıracak bir devrim programı içerdiği ka-naatindeyiz” diyor.

Amasız, ancaksız bir tanımları yok. Hem nalına, hemmıhına... Kurduğu bir doğru cümleyi bir sonrakinde“ancak” diyerek boşa çıkartıyor...

“Rojava Ulusal Kurtuluş Devrimi” olarak tanımlı-yoruz diyor ve hemen arkasından “şerh”ini koyuyor.Amerika’nın kara gücü olarak nasıl ulusal kurtuluşdevrimi yapılıyor? Rojava’ya ilişkin tespitlerinizde em-peryalizmi görmeden tek bir doğru cümle kuramazsınız.

TKP/ML’nin Birlikten Ayrılması İlkesel, Örgütsel Değil, Oportünizmin Karakteristik Özelliğidir!Oportünizm Devrimci Birlikler Kuramaz! Var Olan Birlikleri Dağıtır!

OPORTÜNİZM kelime anlamı olarak: “Günlük veşahsi menfaatler peşinde koşan ve bu arada her türlüvasıtadan istifade etmekten kaçınmayan, kökten değil,geçici çözümlere yönelme taraftarı olanların mesleği,idâre-i maslahatçılık, eyyamcılık”tır.

Devrimci birlikler iktidar hedefli bir devrimci partiolmayı gerektirir. Yeni sömürge bir ülkede iktidarınalınması uzun süreli bir halk savaşı ile gerçekleşecektir.Oportünizm ise yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi“günlük ve şahsi menfaatlerin peşinde”dir...

Oportünizm bu birlik içinde Kürt milliyetçi hareketeyaslanarak kendilerini var etmeye çalışmışlardır... Ancakbu konuda Kürt milliyetçi hareketi kullanmaları mümkündeğildir... Oportünizm; faydacılık, benmerkezcilik Kürtmilliyetçi hareketin en karakteristik özelliğidir.

Kürt milliyetçi hareket de oportünist solu kullanmamantığıyla bu birliği kurmuştur... Kullanabildiği orandada kullanacaktır.

HBDH içinde yer alan tüm oportünistlere soruyoruz...Bu birliğin devrimci mücadeleyi geliştirmek kaygısıylakurulan bir birlik olduğunu iddia ediyorsanız, yarın Kürtmilliyetçi hareketin oligarşiyle yeniden masaya oturmayakarar verdiğinde, bugünden tavrınızın ne olduğunu açık-layabilir misiniz?

Açıklayamazsınız. Yarın da hep birlikte “barış”çı olu-verirsiniz...

Bu birlik onun için, daha başından ölü doğmuş birbirliktir... Bu tür birliklerle ölüyü diriltemezsiniz...

Bugün TKP/ML bozguncuların başını çekmiştir. Yarınbunun arkası gelecektir... Kimin ne zaman ayrıldığını,neden ayrıldığını duyan bilen bile olmayacaktır.

HBDH da kendisinden önce kurulan birlik olmayanbirlikler gibi dağılıp gidecektir...

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN28

Page 29:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

5 SORUDA

EĞİTİM NEDİR1- “Başkalarını yenen galiptir,

kendini yenen kahramandır, eğitimbizi kahramanlaştırır” Lenin

2- Çünkü, iç düşmanı görebil-men, görüp kabullenmen zordur.

3- Eğitim; iç düşmanı bulup,mahkum etmek ve yerine yenisinikoymaktır.

4- Çelişki üzerine Gerçeğini bul -Niçin? Devrimci ile devrimci

ideoloji arasındaki çelişki çözül-mezse devrimci düzene gider.

-Neden? Çünkü iki sınıf vardır.Ya o taraftasındır ya bu tarafta…

-Nedir ideoloji? Doğru düşünmeve yeni yaşam biçimidir.

-Düzenin tam karşıtıdır. Nasıl bulacağım? Eleştiri-öze-

leştiriye açık ol. Sürekli eğitim. -Ne zaman olacak? Yavaş yavaş. 5- EğitimGörevlerimizi yapabilmemize

hizmet etmelidir.

5 SORUDA

BEYNİMİZİ NASILMİLİTANLAŞTIRIRIZ?

1- Nedir beynini silahlandırmak? Materyalist olmaktır. Diyalektik

düşünmektir. 2- Nasıl düşünmeliyim? Her şey karşıtıyla var olur ve

karşıtların savaşımıyla gelişir. Hiçbirşey imkansız değildir. Hiçbir şeynedensiz değildir. Doktor da hastada benim.

3- Niçin beyni silahlandıracağız?İç düşmanı yenmek için.

4- İç düşman kim? Devrimciliğinönünde engel olan nitelikler, dü-şünceler, istekler…

5- Kendini yenmek militan ki-şiliğini kazanmaktır.

Eğitimlehedeflediklerimiz

-Sistemli çalışma alışkanlığı-Sorgulayarak öğrenme, düşüne-

rek konuşma alışkanlığı-Yaptığımız işte uzmanlaşma ve

diyalektik materyalizmle ele almaalışkanlığı

Eğitimle sosyalist kişiliği kaza-nacağım

“YURTSEVERLİK COŞKUSUTAŞIMAYAN DEVRİMCİ DEDEVRİMCİLİK NİTELİĞİNİYİTİRİR”

“Görülüyor ki kadrolaşma hare-ketinde, kişinin teorik formasyon du-rumu çok önemli rol oynamaktadır.Kadronun, yığınların önderi olarakdoğru çizgide eylem yapması, ba-ğımsız örgütçü olarak çalışması, buniteliğine sıkı sıkıya bağlıdır. Eğitimintemel yükünün bireylerin omzundaolması kaçınılmazdır.

Öğretmenin, öğrenme için etkinbireysel çalışmanın, devrimci bir görevolduğu unutulmamalıdır. Devrimciliğinstatik, mekanik bir iş, genel anlamıylabir meslek değil; bir ruh, bir coşku,bir yurtseverlik duygusu olduğu çık-mayacak biçimde kafamıza kazınmalı.Eğitimin bu ruhun, bu coşkunun birgereği olarak birinci görev olduğu,benlikte biçimlenmeli. Ancak o zaman,devrimci eğitimin temelini oluşturanbireysel çalışmalar aksatılmadan yü-rütülebilir. Ancak o zaman, kağıt üze-rindeki devrimci eğitim üzerine aldı-ğımız kararlar, bürokratik kararlar ol-maktan çıkar, somut, günlük eğitimbiçimine döner. ‘Yürüyen devrim ara-basına ben de omuz vereyim, benimde payım olsun işte’ biçimindeki tutumtümü ile mekanik bir tutumdur. Bututum kişiyi edilgenliğe iter. Zor anlardaise dönekliğe götürür. Sorun arabanınitilme eylemine katılma durumu değil,sorun tüm olanakların seferberliği vedevrim için sorumluluk yüklenebilmesorunudur. Bu da bir yerde devrimcicoşkuyu, karşı-devrimci güçlere karşızorluğu, hıncı gerektirir. Uzun devrimgünlerinde bizi ayakta tutan yıkıcı gü-cün bu devrimci coşku ve hınç oldu-ğunu bilelim; nasıl silahını yitirenordu, orduluk niteliğini yitirirse, yurt-severlik coşkusu taşımayan devrimcide devrimcilik niteliğini yitirir.”Mahir Çayan (Bütün Yazılar, syf: 28)

kıssadan hisse..Dünden hızlı mısınız?Her sabah bir ceylan uyanır Afrika'da.Kafasında tek bir düşünce vardır.En hızlı koşan aslandan daha hızlı ko-

şabilmek.Yoksa aslana yem olacaktır.Her sabah bir aslan uyanır Afrika'da.Kafasında tek bir düşünce vardır.En yavaş koşan ceylandan daha hızlı

koşabilmek.Yoksa açlıktan ölecektir. İster aslan, ister ceylan olun hiç önemi

yok.Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor

olmanız gerektiğini bilelim.Hem de bir önceki günden daha hızlı.Yaşam adlı koşuyu ne kadar güzel an-

latmış Afrika atasözü.Bir önceki günden daha hızlı koşmak

gerekmektedir. Çünkü eğer aslansanız veen yavaş koşan ceylanı bir önceki günyakalamışsanız ve bugün bir ceylan ya-kalamak niyetindeyseniz…

Artık bilmelisiniz ki en yavaş ceylansizden daha hızlıdır. O halde düne görehızınızı arttırmanız gerekir.

Yok eğer ceylansanız ve henüz aslanayem olmamışsanız hızınızı düne göremutlaka arttırmalısınız. Çünkü sıra sizegelmiş demektir.

Yani, hayat koşusunda, devam ede-bilmenin tek koşulu var. Dünden dahahızlı olabilmek

Ondan, şundan, bundan değil "DÜN-DEN" hızlı mısınız ?

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

29SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 30:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

1-İşten atılankamu emekçileri için

dilekçe örneği hazırladılar.2-Bir heyetle HDP’yi ziyaret et-

tiler.3-Yeni bir heyet oluşturarak CHP

yi ziyaret ettiler.4-OHAL ile birlikte önce 28 bin

163 öğretmen, sonra 11 bin 285 binöğretmen açığa alınınca SUSMA-YACAĞIZ diye bir basın açıklamasıyaptılar.

5-KAMU EMEÇİLERİ CEPHE-Sİ’NİN Ankara yürüyüşünden sonaKESK olarak Türkiye genelinde kam-panya kararı aldıklarını açıkladılar.

Reformizm, oportünizm ve Kürtmilliyetçilerinin yönetimde olduğuKESK, OHAL karşında tam anla-mıyla çaresizdir.

OHAL tarafından bir gecede iştenuzaklaştırılan binlerce kamu emek-çisinin haklarına sahip çıkamamıştır.

Öyle bir icazetin içine saplanıpkalmış durumdalar ki debelendikçedaha da batıyorlar.

Çünkü söyledikleri savunduklarıhiçbir şeyi gerçekleştirecek durumdadeğillerdir.

Kamu Emekçileri! KESK Teslimiyet BayrağınıÇekmiş Durumdadır

AKP faşizminin hiçbir politikasınases çıkarmayan, onca haksızlığı, hu-kuksuzluğu, faşizmin saldırılarınıgörmezden gelen KESK, bugün ya-şananlardan sorumludur.

KESK “ben üzerime düşenleriyaptım” diyemez.

OHAL’den bu yana yaşanan pratikortada... Gizlisi saklısı yok, sitelerindeyaptıklarına ilişkin yazdıkları bu ka-dardır.

İki parti ziyareti, bir basın açık-laması ve zevahiri kurtarmak içinyapılan kampanya çağrısı...

KESK'in Dünü NeyseBugünü de

O OlacatırKESK siyasi

olarak misyonunutamamlamıştır. Fa-şizmin saldırılarınınarttığı koşullarda elikolu bağlı durans e n d i k a c ı l a r ı n ,kamu emekçilerineverecekleri bir şeykalmamıştır.

KESK içindeki kamu emekçileribir kararın arifesindedir.

KESK ile olmuyorsa ne yapaca-ğız?

Haklarımızı almak için ne yapa-cağız?

KESK ile birlikte susup bekleye-cek miyiz, yoksa onurumuza sahipçıkarak haklarımızı aramak için so-kaklara mı çıkacağız?

KEC’ in mücadelesi kamu emek-çileri için bir nefes borusudur birumuttur...

OHAL tarafından gasp edilenhaklarımızın geri alınması için birmücadele mevzisidir.

KEC’li emekçilere düşen sorum-luluk tüm kamu emekçilerini kapsa-yan politikalarla, sürece müdahaleetmek kamu emekçilerinin mücade-lesini örgütlemektir.

Ankara yürüyüşü ile açılan yoldanyürümek bir zorululuktur... KEC’lileriçin beklemek ölümdür.

Diyarbakır’dan sonra en çok öğ-retmenin OHAL tarafından işten atıl-dığı Hatay’da sloganlarımızı yük-seltmeliyiz.

-Haklarımızı almak geleceğimizikazanmak için birleşelim direnelimkazanalım.

-Gasp edilen haklarımızı almakgeleceğimizi kazanmak için birleşe-lim, direnelim, kazanalım.

Haklarımızı almak için atacağımızbu slogan dalga dalga tüm illere ya-yılmalı tüm kamu emekçilerini sarıpsarmalıdır.

Herkesin yapacağı bir şeyler ol-

duğunu biliyoruz...Onun için umutsuz değiliz.Evet hiçbir şey kolay olmayacak.Bunu anlayacak, bilecek durum-

dayız.Onun için tercihlerimiz bilinçli-

dir.Ankara yürüyüşünde olduğu gibi...

Kafamızın, gözümüzün yaralanaca-ğını, gözaltılar yaşayacağımızı bilerekyola çıktık... Bugün de aynısı yap-maya devam etmeliyiz.

Bugün hala KESK bir şey yapacakdiye beklemenin masum yanı yoktur.KESK tüm gerçekliği ile önümüzdeduruyor.

Ne yapacaksak KEC olarak bizyapacağız...

Kimle mi yapacağız?Kaç kişiysek onunla yapacağızElde kim varsa onunla yapacağızBir kişiysek bir kişi ileOn kişiysek on kişi ile yapaca-

ğız.Bu süreçte onurumuza, ekmeği-

mize, aşımıza, işimize sahip çıkma-lıyız.

Bu süreç uzlaşmacı; teslimeyetçiKESK politikalarına teslim edileme-yecek kadar önemlidir.

Bunun için Kamu EmekçileriCephesi saflarında birleşelim, sava-şalım, kazanalım...

2240 BİN ÜYELİ KESK OHAL'İNİLANINDAN BU YANA NE YAPTI?

ATASÖZÜ

Abanın kadri yağmurda bilinir.Her şeyin bir değeri vardır. Bir

şeyin gerçek değeri (kadri) ise, onagerçekten ihtiyaç duyulduğu zamanortaya çıkar.

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN30

Page 31:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

HAKLIYIZ VE MEŞRUYUZŞunda net olmalıyız:- Haklı ve meşru olan biziz, ka-

rarlarımızda sonuna kadar ısrar et-meliyiz.

- Düşman ne derse tersini dü-şünmeliyiz.

- Düşman hiçbir zaman bizimiyiliğimizi ve halkın iyiliğini istemez,o kendi ve sahiplerinin çıkarlarınıdüşünür.

- Polis yalancıdır, sözüne güve-nilmez.

- Bizim silahımız küfür değil,kararlılığımız, ısrarımız savaşan slo-ganlarımızdır.

- Faşizme karşı direnmek hakkı-mızdır, sonuna kadar da kullanacağız.

- Bir eylem kararı almışsak, neolursa olsun o karara uyacağız. Bizeylemimizden vazgeçmeyeceğiz.

- Yapacağımız her şey düşmanageri adım attırmak için olacak.

- Polisin onur kırıcı, aşağılayıcıhiçbir hareket ve söylemini cevapsızbırakmayacağız.

- Demokratik mücadele veren bi-rinin en önemli silahlarından birisloganları, zafer işareti yapan elleri,sıkılı yumruğudur.

"Kişi kendini adayana kadar -geri çekilme olasılığını içerenkarasızlık hüküm sürer. Bu her zaman verimsizliğe yol açar,girişimciliği ve yaratıcılığı olumsuz yönde etkiler.

Temel bir gerçek vardır ki, bunun yadsınması sayısız düşünceyiveharika planı öldürür; kişi kendini bir amaca adadığında, evrenonunla işbirliği yapar. Başka türlü asla oluşmayacak güçler ortayaçıkarak kişiye yardım eder. Kişinin verdiği karar sonucunda kendinidestekleyen bir olaylar zinciri gerçekleşir;

aklının ucundan bile geçmeyen her türlü beklenmedik olay veyardımla karşılaşır. Düşleyeceğiniz her şey içinyola koyulabilirsiniz.Yüreklilik, içinde zekâyı, gücü ve büyüyü barındırır. Hemen başla-yın!.."

Goethe

YürümekYürümek;Yürümeyenleriarkanda boş sokaklar gibi bıra-

karak,havaları boydan boya yarıp iki-

yebir mavzer gözü gibikaranlığın gözüne bakarakyürümek..!Yürümek;dost omuz başlarınıomuzlarının yanında duyup,kelleni orta yereyüreğini yumruklarının içine ko-

yupyürümek!Yürümek;Yolunda pusuya yattıklarını,Arkandan çelme attıklarını bilerek

yürümek…Yürümek;YürektenGülerektenYürümek…(Nazım Hikmet)

KUŞATMAYI YARACAĞIZMÜCADELEMİZİ MİLİTANLAŞTIRACAĞIZ

Yaşamımızla, düşüncelerimizle, mücadele anlayışımızla tümkamu emekçilerine örnek olacağız.

Umut olacağız...Umudu güvene, desteğe ve giderek büyüyen kitleselliğe ve mili-

tanlığa dönüştüreceğiz.Tek başına haklı olmak yetmez diyerekHaklılığımızı, umudumuzu örgütlü bir güce dönüştüreceğiz.Gasp edilen haklarımızı

geri alana kadar sürdüre-ceğimiz kampanyalarla ku-şatmayı yaracağız.

Faşizme karşı mücadeleedilmeden hiçbir şeyin ka-zanılmayacağını biliyoruz.

Emperyalizme bağlıyeni sömürge bir ülkede,açığa alınan kamu emek-çilerinin, işlerine geri dön-meleri için sıkılı bir yumrukolmamanın faşizme geriadım attırmayacağını bi-liyoruz.

Faşizme ve emperya-lizme karşı örgütlü bir gücedönüşmeden, hiçbir hak-kın kazanılmayacağını vekuşatmayı yaramayaca-ğımızı biliyoruz.

OKUMALIYIZ...Cepten yiyenlerin pratiği de var-

dıkları son nokta düzendir.Yeni şeyler öğrenmenin hazzını du-

yan bir devrimci, hep daha güçlü durur;o bir ömür boyu öğrencidir, o hepdaha fazlasını öğrenmek ister. Dev-rimcilik özü sözü bir olmaktır.

Devrimcinin teorisi ile pratiği birolmak zorundadır. Hani denir ya kuşuniki kanadı olmadan uçamaz, devrimcininbirbirini destekleyen bu iki yanı olmazsayol alamaz tökezleyip durur ve niha-yetinde YOLDAN ÇIKAR kaybolur gider.

--Okumak güç verir, canacan katar. Böylece insan cesaretini yeniden

toplar ve silkinip kendine gelir.

Her şeyi emek yaratır.

Her şeyin başı emek.

İnsan emek verdiği şeyi

savunur sahiplenir.

Çözene kadar kararlılıkla

disiplinle emek vermek...

Büyük ustaların sık sık belirttiklerigibi “Devrim için savaşmayana sos-yalist denmez.” Bu nedenle devrimcikendini devrime hazırlamalı, yete-neklerini geliştirmeli uzmanlaşmalıdır,bu da teorik ve pratik çalışma içindeeğitilmekle olur.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

31SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 32:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Ülkemizde Gençlik

GGençlik Federasyonu’ndan

Ustalarımız diyor ki;

"Cephede gülmek en ciddi şeydir. Sa-

vaş alanının ön cephesinde gülme başla-

yınca korku kaçar." (2)

46 yıl boyunca faşizmle verdiğimiz mü-

cadelede hep güldük. Çünkü halkımızı sevi-

yoruz, çünkü tam bağımsız Türkiye idealimi-

ze bir gün dahi ihanet etmedik. Çünkü umut

biziz.

Cephede gülmeyi başarmak neden orada

olduğunu bilmektir, haklılığına, doğruluğuna

inanmak, yapman gerekeni yaptığının bilin-

cini taşımaktan geçiyor.

Biz neden mücadele ettiğimizi çok iyi bili-

yoruz. İdeolojimize, halkımıza, örgütümüze

güveniyoruz.

47. yılımızda da savaşı düşmanın gözlerinin

içine bakarak, gülerek, moralle halkımıza

umut olarak sürdürmeye devam edeceğiz.

Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadarhafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar.

Alışkanlıklarımızdan vaz geçmeliyiz...Alışkanlıklar zaafları da yanında getirir...

Zaaflar hata yapmayı yanlışa gitmeyi doğurur...Hepsi birbirine bağlıdır... Alışkanlıklar zaaflara, zaaflar yanlışlara diye akar gider... Bu sebeple

iradi olmalı ve açık savaş göstermeliyiz zaaflarımıza karşı. Diğer türlü alışkanlıklarımız

yaptığımız bir çok yanlışta bizi meşrulaştıracak vebir çok şeyi yanlış görmeyecek kılıfını hazırlayaca-

ğızdır... Bu da bizi ve beynini çürütür... Buna izin vermeyelim...

EYLEMİN AMACIDevrimci bir hareket için demokratik

eylemler, devrimci mücadelenin biryan ürünüdür. Bundan dolayı burjuvaiktidarının varlığı koşullarında bu türeylemler doğası gereği, bu iktidarı yıp-ratmanın, teşhir etmenin bir aracına,devrimci mücadeleyi geliştirmenin biraracına, devrimci hareketin daha da geliştirilmesi için birüst noktasına dönüşür.

Devrimci-demokratik eylemler sadece, legal ve illegalçalışmayı birleştirmenin bir dayanak noktası olarak ve bur-juvaziyi devirmek için kitlelerin devrimci hazırlığını amaçlayanillegal çalışmayı güçlendirmeye yarayan bir siperdir.

Emperyalizm koşullarında demokratik eylemlerdenve faaliyetlerden devrimci bir şekilde yararlanmanın özübudur.

Bu tür demokratik eylemler kitlelerin devrime hazır-lanmasıdır, bu nedenle büyütülmeli, geliştirilmelidir.

EYLEMİN MEŞRULUĞUKafanız şunda net olmalı; - Haklı-meşru olan biziz, kararlarımızda sonuna kadar

ısrar etmeliyiz. - Düşman ne derse tersini düşünmeliyiz. - Düşman hiçbir zaman bizim veya halkın iyiliğini iste-

mez, o kendi ve sahiplerinin çıkarlarını düşünür. - Polis yalancıdır, sözüne güvenilmez. - Bizim silahımız küfür değil, kararlılığımız-ısrarımız

savaşan sloganlarımızdır. - Faşizme karşı direnmek hakkımızdır, sonuna kadar

da kullanacağız. - Bir eylem kararı almışsak, ne olursa olsun o karara

uyacağız. Biz eylemimizden vazgeçmeyeceğiz. - Bize değil; yapacağımız her şey düşmana geri adım

attırmak için olacak. - Polisin onur kırıcı, aşağılayıcı hiçbir hareket ve söy-

lemini cevapsız bırakmayacağız. - Demokratik mücadele veren birinin en önemli silah-

larından biri sloganları, zafer işareti yapan elleri, sıkılıyumruğudur.

1- Sıradan olandan farklıolmaktır devrimcilik. Bu far-kın doruk noktası kendinivatana adamak, kendinifeda edebilmektir.

2- Her sorunun cevabıdır devrimcilik. Cevapsızhiçbir sorunun olmadığını bilmek, çaresizliğe meydanokumaktır. Halkın çaresizliğinin sonu devrimdir.Devrimci, devrim emekçisidir.

3- Özgürlüktür. Milyarlar aldatılırken aldatılama-yacak olmanın, milyarların kaderi zalimlerin elin-deyken, kendi kaderinle milyarların kaderini belir-leyecek olmanın yarattığı bir özgürlüktür bu.

Özgürlük zalimlerin yasalarına boyun eğmemek,doğanın yasaları karşısında eğilmektir.

4- Korkuyu sevgiyle, eksikliği bilgiyle, çaresizliğiumutla yenendir. Kötü olanın, olumsuz olanın, eksikolanın, yanlış olanın karşısına doğrularla çıkandırdevrimci.

5- Güvendir. Güvenin en yoğun hali geleceğegüvendir. Kazanacağına güvendir, zafere güvendir.Bu güven halka güvendir.

Halka güvenen devrimcinin varlığı ise halk içingüvendir. Halkın güvencesidir devrimci.

"Her yoldaşımız ideolojik donanımı ve ideolojik mücadeleyi hayatın hiçbir anında

ihmal edemez. İhmal, burjuvazinin beynimize girmesi demektir.

Açık kapı demektir" Bir Devrimci Dursun Karataş-2/ Syf: 200

devrimcilikneden

zorunluluktur

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN32

Page 33:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Liseliyiz BizBu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

AKP'nin Korkusunu Büyüteceğiz

Liseli Dev-Genç’liler!Liselerde, mahallelerde Anado-lu’nun dört bir yanında büyüye-cek, yayılacağız. Şan olsun Dev-Genç'in 47. yılına... Her geçen

gün yeni mevzilerden yükseleceksesimiz. OHAL'lerde, tutukla-

malarda, baskılarda yılmayaca-ğız. Yorulmayacağız. İktidar he-defimiz bizi bekliyor. Halkımıza

halk çocuklarına verdiğimiz sözütutacağız Tam bağımsız Türkiye,

parasız eğitim mücadelemizdezaferi kazanacağız! İnanıyoruz. İnandığımız için korkmuyoruz. 47. yılımızda yeni hedeflerimizle

yolumuza devam ediyoruz. Yaşasın Dev-Genç

Yaşasın Dev-Genç’liler!

HALK VE VATAN SEVGİSİ

NEDİR?

1-Bütün devrim ustaları halkını

tanır ve ona güvenir. Halk sevgisi

taşımayan bir insan devrimci

olamaz. Ustalar gibi olacağız.

Devrim oradadır, halkın için-

de..

2-Apolitik, yoz diyerek bu halktan adam

olmaz yorumu yapanlardan

olmayacağız.Bu halkın bütün eksiği

bizim eksiğimizdir.

Burjuva kültürünün gücü, devrimcilerin

halk içindeki örgütsüzlüğündedir.

3-"Vatansever olmadan devrimci

olunmaz." (Dayı)

4-Tarihine sahip çıkan bir halk, sınıf bilin-

ciyle donanırsa yenilmez olur.

Halk sevgisi, tarih ve sınıf bilincidir.

İhanet arkadaşlıkzincirini karartır,

fakat vefa onuher zamankinden parlak yapar.

(Kızılderili Atasözü)Arkadaşlıkları güçlendiren büyüten

vefa ve sadakattir, aksi haldearkadaşlık yavaş yavaş biter...

ATASÖZÜ

Merhaba Liseli Dev-Genç’liler...

AKP gençliği teslim almak, kendi denetiminde,egemenliğinde tutmak için tüm güçlerini seferberetmiş durumda.

AKP faşizmi, her dönem eğitim sistemini de-ğiştirerek eğitimi yapboza çevirmeye devam ediyor.

İster tam gün eğitim yapsınlar, ister yarım güneğitim, faşist niteliği değişmediği sürece değişenhiçbir şey olmayacaktır.

Eğitimin niteliğini iktidarı elinde tutanlarbelirler. Bugün iktidar faşizmin elinde, o yüzdenhangi yöntem olursa olsun hiçbir yöntem biz halkçocuklarına bilimsel bir eğitim vermeyecek. Hiçbireğitim yöntemi kapitalizm var olduğu sürece bizeparasız, demokratik bir lise vermeyecek.

Biz parasız bilimsel demokratik liselere gidenyolu biliyoruz. Biz halk çocuklarının hak ettiğisistemin mücadele ile kazanılacağını biliyoruz.Buyüzden her şeyi göze alarak savaşıyoruz. Mücadeleetmeye devam edeceğiz.

YOKSULLUĞUN MATBAASIBU HAFTA DUVARLARA NE YAZALIM:

17’SİNDEKİ HAKAN’A İŞKENCE YAPAN KATİL AKP’DEN HESAP SORACAĞIZ!

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

33SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 34:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Dev-Genç 47. yılında. Başka de-yişle, bu ülkedeki sınıflar mücade-lesinde, ülkemizin siyaset sahnesinde,gençliğin dünyasında tam 47 yıldırDev-Genç var.

Tarihe böylesine derin izler bıra-kan, izler bırakmakla kalmayıp, ya-şayan bir anlayış ve örgütlülük olarakvarlığını sürdüren kaç örgüt sayılabilirki? Gençliğin tarihi Dev-Genç’sizyazılabilir mi? Hayır; ülkemiz tari-hinden Dev-Genç’i çıkarmak, tarihinbir yanının, bir döneminin içini bo-şaltmak olurdu.

47 yıldır bir Dev-Genç’imiz var! Mücadelesiyle, yarattığı örgüt-

lenmelerle, gelenekleriyle gençliğinve ülkemiz tarihinin ve bugünününayrılmaz bir parçası o.

Tarihte, bir devrimci hareketinyaratılmasında bu kadar büyük payıolan, halkın kurtuluş mücadelesinebu kadar önder kadro ve militan ye-tiştiren, toplumun ve tarihin derin-liklerine bu kadar kök salan başkabir gençlik hareketi yoktur veya en-derdir; Dev-Genç işte böyle özgünve özel bir gençlik örgütlenmesidir.

Üniversitelerden liselere uzananbir örgütlülüktür Dev-Genç. Okullarınve ülkenin yönetiminde gençliğinsözünü söyleyen bir örgütlülüktür...Gençliğin dayanışmasını, birliğinisağlayan bir örgütlülüktür; bir tekokula, bir tek gence saldıranlar onukarşısında bulmuştur...

Dev-Genç, gençliğin ekonomik,akademik, kültürel sorunlarının çö-zümüdür...

Dev-Genç gençliğin kimliğinikazanmasıdır; kimliksizleştirmeye

karşı gençliğin biz varızdeyişidir... Gençlik, bugücü yeniden kazanma-lıdır; bunun yolu, kendiörgütlenmelerini güç-lendirmekten geçiyor.

“Sorunlu değil, so-rumlu gençlik” anlayı-şıdır Dev-Genç’lilik.

Ve bugün ülkemizin,halkımızın böyle birgençliğe ihtiyacı vardır.

Dev-Genç’iDev-Genç Yapan,Mücadelesine Yön VerenDevrimci Anlayıştır

Dev-Genç 47 yıllık kesintisiz mü-cadelesiyle sadece ülkemizde değil,dünyada özgün bir yere sahip ol-muşsa, bunda belirleyici olan kuş-kusuz onun pratiğine yön veren ideo-lojisidir. Bu sır değildir.

Dev-Genç’e hayat veren,1969’dan 2016’ya Parti-Cephe an-layışıdır.

Dev-Genç, ülkemizdeki devrimcigelişmelerin ve devrimci kadrolaş-manın ana rahmi gibidir.

Dev-Genç’i Dev-Genç yapanParti-Cephe ideolojisi ve o ideolojininmimarı olan Mahir Çayan ve Kızıl-dere sonrası Parti-Cephe çizgisinisahiplenen, o ideolojiyi günün ko-şullarında geliştirip pratiğe uygulayan

Dayı’dır. Bu, karşılıklı bir etkile-şimdir; ikisi de Dev-Genç içinde ye-tişmiş, Dev-Genç’ten öğrenmiş veDev-Genç’e önderlik yapmışlardır.

Öğretmenlik ve öğrencilik ilişki-sini bu kadar kendi bünyesinde bir-leştiren, devrim için bu kadar çoköğrenci ve öğretmen yetiştiren başkabir örgütlenme sanırız yoktur.

Türkiye devrim tarihiyle bu kadariç içe geçmiş, başka bir gençlik ör-gütlenmesi yoktur. Dev-Genç’li ol-mak, büyük bir onurdur;

Dev-Genç’in yaratıcısı, sürdürü-cüsü olmak, onun geleneklerinin,mirasının taşıyıcısı olmak, büyük bironurdur ve bu onur hiç kuşku yok ki

Parti-Cephe çizgisiyle bütünleşmişbir onurdur.

Dev-Genç’inÇizgisini BelirleyenEğitimin SorunlarınınDevrimle ÇözüleceğiGerçeği Olmuştur

Toplumsal yapı, bilimsel bir tarzdaincelendiğinde görülürki, eğitim sis-temini belirleyen, iktidardaki sınıf-lardır.

Kapitalist toplumda bu sınıf bur-juvazidir. Kurduğu eğitim sistemiiçinde de kendi düzenine hizmet ede-cek kadroların yetiştirilmesini he-defler. Aksi halde sistemlerinin tı-kanması ve yönetememe gündemegelecektir.

Eğitim sisteminin, egemen sınıfolan burjuvazinin ihtiyaçlarına cevapvermesi, öncelikle muhtevası açısın-dandır.

Sistemin birinci işlevi, düzeneuygun kafalar yetiştirmektir. İkinciişlevi, kapitalist üretimin ihtiyaç duy-duğu teknik, kalifiye elemanı yetiş-tirmektir.

Eğitimin ticarileştirilmesi, özel-leştirilmesiyle birlikte de eğitim alanı,aynı zamanda kapitalist için bir karalanı haline getirilmekte, eğitimeüçüncü bir işlev yüklenmektedir.Ama burjuvazinin sınıfsal çıkarlarıaçısından bakıldığında, üçüncü yan,yine de talidir, eğitimde asıl olan,birinci ve ikinci işlevleridir.

Eğitimin ve onun bir parçası olanüniversitelerin sınıfsal niteliği ko-nusunda net bir anlayışa sahip ol-mayanların, öğrenci gençliğe doğrubir mücadele hattı çizebilmesi müm-kün değildir. “Parasız eğitim”,“YÖK’ün kaldırılması”, “ticari okul-ların kapatılması”, “demokratik üni-versite”... gibi talepler, öğrenci gen-çliğin haklı meşru talepleridir.

Ancak sorun bu taleplerin gençliğinönüne nasıl konulduğu, ya da konu-lacağında düğümlenmektedir. Refor-mist anlayışla, devrimci anlayış bu-rada ayrışır.

47 Yıldır Bir Dev-Genç’imiz Var! -1-

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN34

Page 35:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Dev-Genç’in çizgisi ise, 47 yıllıktarihi boyunca ekonomik, akademik,demokratik mücadeleyi örgütlerken,bazı reformlar için mücadele ederken,gençliğe yine de sorunun temelininsistem olduğunu göstermeyi hedefleyenbir anlayış olmuştur. Öğrenci gençliğegerçekleri göstermiş, sorunlar karşısındabilimsel-sınıfsal çözümleri sunmuştur.

Her zaman belirttiğimiz gibi, re-formlar için mücadele farklı bir şeydir,reformizm, yani reformları amaç ha-line getirmek başka bir şey. Dev-Genç, 47 yıldır gençliğin ekonomik,akademik, demokratik talepleri doğ-rultusundaki, reformlar doğrultusun-daki mücadelesinin de öncüsüdür.Ama aynı Dev-Genç, bu mücadeleninher adımında, aşamasında, bu so-runların bu düzende çözülemeyece-ğini teorik ve pratik olarak göstermiş,gençlik kitlelerini bu bilinçle eğitmiş,devrim mücadelesine çağırmıştır.

Dev-Genç, ÖrgütlülükteIsrardır; ÇünküÖrgütsüz Gençlik, Hiçtir!

12 Mart cuntası döneminde Dev-Genç kapatıldı, bir çok yöneticisi,üyesi işkencelerden geçirildi, tutuk-landı. Fakat 12 Mart’ı izleyen ilkyıllarda mücadele alanlarına ilk çıkanda, kendi örgütlenmelerini yenidenilk kuran da yine Dev-Genç’lileroldu.

12 Mart sonrasının ilk kitlesel genç-lik örgütü olan İstanbul Yüksek Öğre-nim Kültür Derneği (İYÖKD), Dev-Genç’lilerin önderliğinde kuruldu.1973’ün Kasım'ında kurulan İYÖKD,kurulur kurulmaz anti-faşist mücadeledede, gençliğin akademik-demokratikmücadelesinde de kısa sürede gençliğinönderi ve çekim merkezi oldu.

İYÖKD, tarihsel gelişim içinde

“Dev-Genç'in ikinci doğu-şu” olarak da adlandırılırki bu doğum, Dev-Genç’li-lerin vazgeçmeyen iradesi-nin ifadesidir. Oligarşi Dev-Genç’i öldürmeye çalıştık-ça, Dev-Genç’liler, yeni do-ğumlarla karşılık verdiler.Ve bunun sonucudur ki,adeta ölümsüzleşti, yenil-mezleşti Dev-Genç; hiç yok

olmadı! Dev-Genç’liler, 1976 Kasım’ında

Devrimci Gençlik Dernekleri Fede-rasyonu’nu (DGDF) kurdular. Temmuz1978’de Devrimci Gençlik Federas-yonu (Dev-Genç), 1991 Nisan’ındaTürkiye Öğrenci Dernekleri Federas-yonu (TÖDEF) 2004 Haziran’ındaGençlik Dernekleri Federasyonu(Gençlik Federasyonu) ile devam ettigençliğin örgütlenmedeki ısrarı.

Dev-Genç’lilik, her koşulda boyuneğmemektir. Her koşulda mücade-ledir. Hangi durumda olursa olsunörgütlülüğü savunmak ve yaratmaktır.

Böyle olduğu içindir ki, Dev-Genç’liler, 47 yılın hemen her kesi-tinde örgütlü oldular. O örgütlülük-lerin kimi kapatıldı, her türlü baskılaramaruz kaldı, ama Dev-Genç’lileryine de yaşattılar Dev-Genç’i.

Ancak şunu belirtmek gerekir ki,Dev-Genç sadece bir örgütlenmeyiifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez. Dev-Genç,bir anlayıştır, bir gelenektir, Dev-Genç’lilerin eskiden beri çok kul-landığı bir deyimle “bir ruh hali”dir.Dev-Genç’i bir anlamda da işte buyüzden yok edememişlerdir.

Sıkıyönetim, cunta dönemlerindeolsun, derneklerin sık sık polis tara-fından basıldığı, dernek üyeleriningözaltı ve tutuklama terörüne maruzbırakıldığı hükümetlerin yönetimialtında olsun, açık tek bir dernek bı-rakılmadığında dahi, Dev-Genç ör-gütlenmesi devam etti.

Bazen adı değişti, bazen ülke ça-pında farklı federasyonlar kuruldu,ama aslında hepsinin temelinde yineDev-Genç vardı.

Hepsinin taşları, tuğlaları, Dev-Genç’in harcıyla karılmıştı. Dev-Genç, her koşulda kendini yeniden

yaratabilmektir.

Dev-Genç’inMücadelesine Yön VerenKitle KuyrukçuluğuDeğil, Kitlelere veKendine GüvenTemelinde RadikalMücadele Anlayışıdır

Dev-Genç’in kitle mücadelesi an-layışıyla oportünist ve reformist ke-simin anlayışı farklıdır. Oportünistve reformist kesimler, “kitle” denilincegenellikle niceliği anlamaktadırlar.

Dev-Genç’e göre ise, asıl olankitlelerin devrimcileştirilmesidir. Kit-lelerin devrimcileştirilmediği yerde,kitle mücadelesinden, devrimci ça-lışmadan bahsedilemez. Kitleleri dev-rimcileştirmeyen, ileriye taşımayanfaaliyetler emeğin, gençliğin enerji-sinin boşa harcanması demektir.

Mücadelenin kitlesel niteliği ge-nişler, daralır; bu her zaman dev-rimcilerin iradelerine bağlı olarakşekillenmez.

Devrimciler açısından bu noktadaesas olan, her durumda kitle mücade-lesinde ve çalışmasında devrimci bakışaçısını korumaktır. Dev-Genç, tüm ta-rihi boyunca bunu başarabilmiştir.

Dev-Genç kadroları elbette yıllariçinde sürekli değişmiş, ama bu an-layış 47 yıldır, devam etmiştir.

Dev-Genç, ne kitlelerin dışındaolup soyut sloganlarla ya da dar ey-lemliklerle gençliğin örgütlenebileceğihayalini kuran bir anlayışa, ne dekitlelerin geri eğilimlerini esas alanbir anlayışa sahip olmamıştır hiçbirzaman. Klasik kitle çalışmasıyla dev-rimci eylemleri en iyi birleştirmesinibilen de Dev-Genç’liler olmuştur.47 yıllık Dev-Genç tarihine bakıldı-ğında görülecektir ki, en kalabalıkkitle gösterilerinden en kitlesel boykotve işgallere kadar, en etkili ve en so-nuç alıcı eylemlerin örgütleyicisidirDev-Genç.

Oligarşinin ApolitikGençlik YaratmaPolitikasına Her DönemCepheden Karşı Çıkan

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

35SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 36:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Dev-Genç Olmuştur... Oligarşi toplumun tüm kesimlerini

denetimi altında tutabilmek, diğerbir ifadeyle sömürü düzenlerine karşıçıkmasını engellemek için, faşistterör başta olmak üzere diğer pekçok araç ve yöntemi de birlikte kul-lanır. Bilir ki, zor yöntemlerinin etkigücü bir noktaya kadardır. Gençlikise, zor karşısında ilk ayağa kalkacakkesimlerin başında gelir.

Oligarşi bu gerçeği bildiği içingençliği kültürel olarak biçimlendir-meye, bu biçimlendirmenin başarısıiçin de apolitikleştirmeye büyükönem vermiştir.

Oligarşinin gençliği apolitikleş-tirmek için özel politikalar belirlemesive bunda ısrarlı olması boşuna de-ğildir. Oligarşi bilmektedir ki, gençlikkendi kontrolünden çıktığında, top-lumun tüm kesimlerini etkileyecek,zaten gayrı-memnun olan toplumunharekete geçmesi için bir kez dahadinamit fitili rolü üstlenecektir. Bunuengellemek için polisiyle kültürüyle,tüm araçlarını kullanmıştır, kullan-maktadır.

Böylece düşünmeyen, sorgula-mayan, cesareti, coşkusu, dinamizmiyok edilmiş bir gençlik kesimi ya-ratmıştır düzen. Bunu sürdürmek,süreklileştirmek de, oligarşinin genç-lik politikasının temel yanlarındanbiridir.

Dev-Genç, Belki DeDünyanın En Uzun SüreliGençlik ÖrgütlerindenBiridir; En İstikrarlı,Geleneklerine VeÇizgisine En SadıkGençlik ÖrgütlerindenBiridir

Dev-Genç solun tarihseldeneylerinin ve birikimle-rinin adıdır. En dar örgüt-lenmelerden karşı-devrim-ciler dışında tüm öğrencigençliğin içerisinde yer al-dığı geniş örgütlenmelerekadar, çok çeşitli örgütlen-melerin yaratıcısı olmuştur.

Devrimci hareketin pekçok kadrosu, yöneticisi Dev-

Genç saflarından gelmiş, Dev-Gençruhu ve coşkusuyla mücadele etmiştir.

47 yıllık tarihiyle Dev-Genç, Tür-kiye devriminin şanlı geçmişi, yer-leşmiş gelenekleridir ve aynı zamandadevrimin geleceğidir.

Dev-Genç, belki de dünyanın enuzun süreli gençlik örgütlerinden bi-ridir; en istikrarlı, geleneklerine veçizgisine en sadık gençlik örgütle-rinden biridir.

Bugün asıl olan Dev-Genç’i Dev-Genç yapan değer ve özellikleri,Dev-Genç’i Dev-Genç yapan ideo-lojik ve politik çizgiyi sürdürmektir.

Gerekirse yeniden ve yeniden ör-gütlenmek, yeniden ve yeniden atı-lımlar yapmaktır. Gençliğin, Türkiyehalklarının ve Türkiye devrimininbir Dev-Genç’i vardır ve hep olmayadevam edecektir.

ÜlkemizdeGençlik Mücadelesi1950’li YıllardaBaşlamıştır

‘50'lere kadar gençlik mücade-leden uzak değildi. Fakat gençliğinkendi talepleriyle örgütlü bir güçolarak tarih sahnesine çıkışı, bu za-mana denk gelir. Bu dönemden iti-baren anti-emperyalist, anti-faşistmücadelenin içinde dinamik bir güç-tür gençlik.

Gençlik hareketlerine ilk dönem-lerde yön veren çizgi ağırlıklı olarakKemalizm’dir. Fakat gençlik, sorun-larının çözümünün düzen içinde ol-madığını çok geçmeden görecektir.27 Mayıs 1960 hareketinin sağladığıgöreceli demokratik ortamda, Mark-sist-Leninist eserler Türkçe’ye çev-rilmiş ve gençliğin bilinçlenmesindeönemli rol oynamıştır.

Gençliğin Devrimcileşmesindeki İlk Adım: Fikir Kulüpleri...

Gençliğin devrimci doğrultudagelişmesinin ilk adımları Fikir Ku-lüpleri’nin kurulmasıyla atıldı. İlkFikir Kulübü

1956 yılında Ankara Siyasal Bil-giler Fakültesi’nde kuruldu.

İlk olarak 1956 yılında Ankara Si-yasal Bilgiler Fakültesi’nde kurulanve diğer üniversitelere de yayılan fikirkulüplerinde gençlik, kendi yaşadık-larını ve ülkesini sorgulamaya başlar.Kendi yaşadığı sorunların, ülkenin so-runlarından ayrı olmadığını görür.Akademik sorunlarının dışına çıkarak;ülkenin sorunlarının çözümüne, dev-rime kadar birçok sorunu tartışır. Fikirkulüpleri, gençliğin kendini ideolojikolarak yetiştirdiği yerler olmuştur. Bu-ralar sadece tartışma merkezleri değil,aynı zamanda gençliğin akademik-demokratik mücadelesinin, anti-em-peryalist, anti-faşist mücadelenin ör-gütlendiği yerler haline gelmiştir.

Mücadelesi ile gençlik için birçekim merkezi haline gelmiştirFKF'ler. Fikir Kulüpleri’ndeki tar-tışmalar, bu gelişmelere bağlı olarak,gençliğin akademik sorunlarının dı-şına çıkarak, Türkiye’nin sosyo-eko-nomik yapısından, devrimin yolununnasıl olacağına kadar uzanıyordu.Denilebilir ki, Türkiye halklarınınkurtuluşunu sağlayacak olan devrimcistratejinin ilk ipuçları da bu tartış-malarda ortaya çıkmıştır.

1965-1966 yılları sivil faşistlerinFikir Kulübü üyesi gençlere, TİP’li-lere yönelik saldırılarını artırmayabaşladığı bir dönemdir. Aynı dönemdedevletin baskıları da kendini hisset-tirmeye başlamıştı. Bu saldırı ve bas-kılar, gençliği merkezi bir örgütlen-meye yöneltti. Bu ihtiyaç sonucunda17 Aralık 1965’de Fikir KulüpleriFederasyonu (FKF) kuruldu. FKF,kısa süre içinde gençliğin örgütlümerkezi gücü haline geldi. Anti-faşist, anti-emperyalist mücadeledeen ön saflarda yer aldı.

(devam edecek)

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN36

Page 37:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Dev-Genç dergisi bizim dergi-mizdir. Öz be öz bizim alanımızındergisidir. Gençliğin akademik de-mokratik sorunlarından iktidar so-rununa kadar, özelden genele kadarher sorununun kaynağına inen, doğ-ruları bulan ve açığa çıkartan, sayfasayfa anlatan tek dergimizdir.

Dev-Genç 1978’lerden günümüzedeğin Devrimci hareketimizin temeldinamit fitili olan gençliğin sesi so-luğu olmuş, kitlelerden öğrendiğigerçekleri devrimci doğrularla bu-luşturup yine gençliğe bu düzendenkurtuluşun yolunu gösteren 40 yıllıkyayın çizgimizin bugünkü temsilci-sidir

Dev-Genç 2009 yılında ara verdiğiyayın faaliyetlerini yeniden örgütle-yerek 2015’ te gençlikle yeniden bu-luşur.

Dev-Genç, devrimci gençliğinmerak ve beklentilerinin cevabı olmuşemek ve sabırla yeniden hayata ge-çirilmiştir.

Dev-Genç kaldığı yerden devametmesini 31 Mart 2015’te bilmiştir.Dev-Genç’imizin ilk sayısını elimizealdığımız dakikalarda, dergimiziyeniden yaratan ustalarımız ŞafakYayla ve Bahtiyar Doğruyol yol-daşlarımız, Berkin için adalet olupzulmün saraylarını basmıştı. Tümdünyaya gösterdiler Dev-Genç’lilerincüretini. İşte o gün iki gururu aynıanda yaşamıştık hepimiz.

Dev-Genç Bize Şehitlerimizin Yadigarıdır

Dev-Genç sadecebir gençlik dergisideğildir. Dev-Gençsilahımızdır bizim.Güncel politikaları-mızı, stratejik hede-fimizi gençlikle bu-luşturduğumuz ara-cımızdır. Bu yanıylane ülkemizde ne de

dünyada bir benzeri yoktur. Tek silahımızdır bizim. Kesinlikle

diğer yayınlarımızla karşı karşıyagetirmiyoruz. O önemsiz bu önemliayrımı koymuyoruz. Fakat kendi ala-nımızın dergisine gereken önemi devermiyoruz. Bu bir gerçek.

Düşünün AKP iktidarı bugün hiç-bir işini oluruna bırakmıyor. Tek ba-şına iktidarda ve bu düzen içinde al-ternatifi bile yok bugün. Fakat iliş-kiden ilişkiye, insandan insana ör-gütlenmeye devam ediyor. Bizimemeğimizden çalarak kazandıklarıparayla milyonlarca broşür bastırıpgençliğe dağıtıyor. Okullara girerken,yurtlarımızda katlarımıza çıkarken,bir kafede otururken AKP’nin ya-yınlarını önümüzde buluyoruz.

AKP’nin gençliği uyutma ve uyuş-turmasına göz mü yumacağız? Bizde bir şey söylemeyecek miyiz?

Elbetteki hayır! Söyleyeceğimizçok söz var. Halk ço-cukları, gençler bizimolacak diyoruz. Bununiçin Dev-Genç dergi-sini çıkartıyoruz

Yani Yürüyüş’ünyanında bir de alandergimiz olsun diyedeğil. Kendi alanımız-da güçlü bir silahımızolsun diye dergimiziçıkartıyoruz. Önemiasıl buradan geliyor!

Liseli Dev-Genç’liler! Dev-Genç ismi, gerçek vatanse-

verliğin ve haksızlıklar karşısındaasla susmamanın, halkın her kesi-minin çektiği acılara ve adaletsiz-liklere karşı savaşmanın ismi olmuşturbugün. Bu onurlu tarihin yaratılma-sında liseli gençliğin payı büyüktür!

Liseli gençlik son yıllara kadarkendi yayın faaliyetini de sürdürmüştür.Fakat yıllardır çeşitli olanaksızlıklarnedeniyle bu faaliyetimiz de aksadı.Yeniden Liseli Gençlik’i yaratamazmıyız? Ülkemizin her tarafında lise-lere kendi yayınımızla gidemez mi-yiz? Mutlaka gidebiliriz. Dev-Gençbunun için bir okul olacaktır. Budergiyi yaratırken, dizerken, çıkar-tırken ve dağıtırken bir yandan dayayıncılıkta uzmanlaşmak mümkün-dür.

O nedenle Dev-Genç’te liselereve liselilerin hayatına dair her şeyolmalı. Her liseli kendi okulunda,kendi mahallesinde doğal bir muhabirde doğal bir yazar da olabilmeli.Kimse acaba yapabilir miyim diyedüşünmemeli. Çünkü herkesin ya-pabileceği bir şey vardır. Ve herkesinyapabileceği ufak da olsa yazı vefikir üretimleri bir araya toplandığındagöreceğiz ki çok güçlü bir hazinemizolmuş. Bunun için “biz”e dair, liseligençliğe dair her şey dergimizde ol-malı. Okullarımızda, mahallelerimiz-de gözümüz kulağımız Liseli Dev-Genç’lilerde o zaman.

Dev-Genç dergisi bizim dergimizdir!

Dev-Genç Gençliğin Sesidir!Dev-Genç Bizim Silahımızdır!

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

37SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 38:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Üniversiteli Dev-Genç’liler! Üniversitelerimiz birer ticaretha-

neye çevrildi. Okullarımızda ve kal-dığımız yurtlarda sömürülecek vedüzene uygun işlenecek beyinler ola-rak görülüyoruz. Her şey çok açıkortadayken okullarımızda gençlikkitleleri günlük zevkler ve uğraşlarlaoyalanıyorlar. Var olan gündelik so-runlarını bile çözmekten uzaklar.

Peki biz ne kadar bağ kurabili-yoruz gençlikle? Yeterli mi? Yanıtımızbugün olumlu değildir. Kitlelerle ba-ğımız zayıfladı. İdeolojimizi de gün-demlerimizi de perspektifimizi deyeterince anlatamıyoruz. Elimizdekiaraçlar yetersiz kalıyor.

İşte Dev-Genç dergisi bu ihtiya-cımızın cevabıdır. Gençliğe gerçeklerigösterme ve gündelik sorunlarından

başlayarak ülkemizgençliğinin tüm so-runları etrafında dü-şünmelerini sağlamaaracımızdır.

Bunun için herDev-Genç’li dergi-mizi yeterince sa-hiplenmeli, dergi-mizi nasıl daha güç-lü çıkartabileceği-mize dair somut

öneri ve düşünceler getirmeli, kendiokumalı ve tanıdığı her liseliye okut-malıdır. “Biz”i anlatmalıdır. Dergi-mizin önemini kavratmalıdır.

Dev-Genç’liler! Bugün en çok sahiplenmemiz ge-

reken aracımız dergimizi zamanındaçıkartamıyoruz. Çıkartınca hızla da-ğıtamıyoruz ve yeni sayılarımız içingereken hazırlık hep aksıyor.

Buna dur demek için, Dev-Genç’ibüyütmek için hepimiz gönüllü ola-lım.

1- Muhabir olalım. Liselilere veüniversitelilere, köylü, işçi ve işsizgençliğe dair her haberi değerlendi-relim. Herkes gençlikle ilgili haberleryapıp dergimize gönderebilir.

2- Hayatın her alanında olmalıyız.Herkes birer yazar olabilmeli. Bu

devrimci olmanın da temel gerekle-rinden birisi. Herkes belli konulardabirer makale, deneme, şiir, anı, der-leme veya değerlendirme yazabilmeli.Yazmalı ve dergimizde kullanılmaküzere bize göndermelidir.

3- Dizgi ve tasarım bilen her Dev-Genç’li dergimizde çalışmalı. Haftada1 saatini bile ayırsa bu dergimizinzamanında ve kaliteli bir şekilde ya-yınlanması demektir.

4- Her Dev-Genç’li dergimizi alıpokumalı ve mutlaka bir arkadaşınadaha okutmalıdır. Her Dev-Genç’libir dergi dağıtımcısı olurken aynızamanda başka arkadaşlarına da der-gimizi dağıttırmalıdır.

Dergimizin yayınlanma periyoduaylıktır. 1 ay içerisinde 2000 dergimizigençlikle buluşturarak yaygınlaştır-malıdır.

5- Her Dev-Genç’li tanıdığı vegüvendiği kitapçılara, büfelere, der-gimizi satabilecek herkese ve heryere dergimizi bırakmalı, bizim ilketapta ulaşamadığımız kitlelerin dedergimize ulaşmasını sağlamalıdır.

Dev-Genç bizim yayıncılık ha-yatındaki alternatifimizdir. Dev-Gençgençliğin sesidir. Dev-Genç bizimsilahımızdır!

1000 2000 3000... daha fazlaDev-Genç!”

Dev-Genç ve Liseli Dev-Genç’liler gerçeğin ve hak-lının sesi Yürüyüş dergisini bulundukları bölgelerdehalka ulaştırmaya ve anlatmaya devam ediyor. Yapılançalışmalar şu şekilde;

İSTANBULÇayan:Liseli Dev-Genç’liler 2-7 Ekim arası Nurtepe Sedef,

Tokat ve Çayan Mahallesi’nde esnaflara umudun sesiYürüyüş Dergisi dağıtımı yaptı. Yapılan çalışmadaAKP’nin OHAL bahanesi ile devrimci demokrat insanlarayaptığı saldırılar anlatıldı. Ve yine mahallenin liselileriile son zamanlarda darbe girişimi bahane edilerekAKP’nin propagandasının yapılmasından bahsedildi.Çalışma sırasında polis tacizi oldu, bunun üzerine halkliselilere dikkatli olmalarını ve olası bir saldırıda kapı-larının açık olduğunu söyledi. Yapılan çalışmalarda200 adet Yürüyüş dergisi, 65 adet ise Dev-Genç dergisi

dağıtımı yapıldı.Tuzla:Liseli Dev-Genç’liler 7 Ekim’de Bingöl Mahallesi’nde

Yürüyüş dergisi dağıtımı ve tanıtımı yaptı. Liselilerdergi dağıtımı sırasında halka devrimci olduklarını veher hafta Yürüyüş dergisini dağıttıklarını ve halka ger-çekleri anlattıklarını anlattı. Ayrıca AKP’nin yaptığıkatliamları, sömürüyü anlattı. Çalışmada halk evinigöstererek “buraya geldiğinizde evimize uğrayın” dedi.Çalışmada Liseli Dev-Genç 20 adet dergi dağıttı bununyansıra bir liseli dağıtmak için 50 adet Yürüyüş dergisialdı.

Beşiktaş:Dev-Genç’liler 8 Ekim’de umudun sesi Yürüyüş

dergisini halka ulaştırdı. Beşiktaş Çarşı’da yapılan ça-lışmada esnafa 30 adet Yürüyüş dergisi dağıtımı yapıl-dı.

Gerçekler Gençlik ile Halka Ulaştırılıyor

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN38

Page 39:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Ülkemizde Gençlik

Ne Darbeniz Ne OHAL’iniz DevrimciDemokrat Öğrencileri Sindiremez!Çanakkale Biga İktisadi ve İdari

Bilimler Fakültesi’nde faaliyet gös-teren Halk Bilim Topluluğu 10Ekim’de üniversitede 6 öğrenci iletanıtım standı açtı. Stant açıldığıandan itibaren ÖGB destekli faşistsaldırılara maruz kalındı. Orada bek-leyen devrimci demokrat öğrencilerfaşistler tarafından tehdit edilmiş veüzerlerine yürünüp; “Bunların hiçbirhakkı yok bunların yaşamaya bilehakkı yok” denmiştir. Bunun üzerineöğrenciler ajitasyon çekerek yaşa-dıkları durumu anlattı. Standın kal-dırılmasına gerekçe olarak okul yö-netimi ve ÖGB destekli faşistler ko-yulan fotoğrafları göstermiştir. Bununüzerine kısa bir açıklama yapan BigaHalk Bilim Topluluğu şunları söyle-miştir; “Buradan tekrar soruyoruzneden korkuyorsunuz? Yıllardır bas-kılara direnen bu toprakların türkü-lerini yakan Grup Yorum’dan mı,halkın acısını ezilmişliğini anlatanTarık Akan ve Yılmaz Güney’denmi, Sevda ve kavga şairi olan NazımHikmet’ten mi yoksa evinde katledilenDilek Doğan’dan mı? Evet, korkula-rınız yersiz değildir bu halk ve halkınevlatları yaşadığı hiçbir şeyi unutmazhesap sorar…” Fotoğrafların kalkmasıgerektiğini eğer kaldırmazsanız zorlakaldıracağız diyen okul yönetimi veÖGB’ye net tavrı olan öğrenciler kal-dırmayacaklarını söyledi. Öğrencilersaat 14.00’da standını iradi olaraktopluluk üyeleri ile kapattı.

Liseli Dev-Genç;O Duvar DuvarınızVız Gelir Bize Vız!

Halkın Hukuk Bürosu avukatları 6Ekim’de tutuklu bulunan müvekkilleriLiseli Dev-Genç’li Hakan İnci’nin gö-rüşüne gitti. Avukatlar görüşte İnci’nin,Osman ve Erdinç isimli iki işkencecigardiyan tarafından işkence edildiğinive işkence izlerinin hala Hakan’ın vü-cudunda olduğunu gördü.

Liseli Dev-Genç’li

Hakan İnci’ye Maltepe Hapishanesi’nde Yapılan İşkencenin Hesabını Soracağız!

Liseli Dev-Genç’li Hakan İnci’ye7 Ekim’de İstanbul Maltepe ÇocukHapishanesi’nde ayakta sayım ver-mediği için gardiyanlar saldırmış, iş-kence yapmışlar ve tekli hücreye at-mışlardır. Hakan İnci tekrar koğuşaalınma talebi için 7 Ekim Cuma günüaçlık grevine başlamıştır. Bunun üze-rine 11 Ekim’de yazılı açıklama yapanLiseli Dev-Genç şu sözlere yer verdi;“Bugün AKP iktidarı liselilerdenkorkmaktadır. Liseliler bu halkın enonurlu evlatlarıdır. Liseliler coşkulu,cüretli, militandır. Liseliler vatanseverve ülkesindeki yaşadığı sorunlarakarşı duyarlıdır. Liseliler bu düzeninbataklığını en az saplanmış kesimdir.Bunun için AKP iktidarı liselileri, 17yaşındaki arkadaşlarımızı hedef al-maktadır. 17 yaşında, internet kafe-lerde zaman geçirsin, köşe başlarındauyuşturucu bataklığına saplansın, dü-şünmesin, sorgulamasın ister. LiseliDev-Genç’liler ise arkadaşlarımız bubataklıklara saplanmasın, örgütlensinve mücadele etsinler istemektedir.Bunun için de Liseli Dev-Genç’liHakan İnci’yi işkenceyle, tecritle fi-kirlerinden vazgeçirmek istemektedir.Liseli Dev-Genç’li Hakan İnci’ye ya-pılan saldırıların, işkencelerin hesabınısoracağız. Maltepe Çocuk Hapisha-nesi’ni uyarıyoruz, Hakan İnci’ye iş-kence yapmaktan vazgeçin. Hakanİnci’nin başına gelebilecek her şeydenMaltepe Çocuk Hapishanesi gardi-yanları ve hapishane idaresi sorum-ludur. Liseli Dev-Genç’li Hakan İnciserbest bırakılsın.”

TutuklamalarlaDevrimci MücadelemiziEngelleyemezsiniz!Tutuklama Terörüne Son!

Liseli Dev-Genç 8 Ekim’de sonsüreçlerde artan tutuklamalar ile ilgili

yazılı açıklama yayınladı. Açıklamadakısaca şu sözlere değinildi; “ABDuşağı AKP ve onun katil köpekleribizleri işkencelerle, tutuklamalarlayıldıramazsınız her saldırınızda bizlerisindirmek bir yana kalsın aksine sınıfkinimizi daha da bileyliyorsunuz,yaptığınız her işkencenin hesabınısoracağız. Halkı örgütlemekten aslavazgeçmeyeceğiz. Kondulardan gelipboğazlarınızı keseceğiz!”

Dev-Genç’i veDev-Genç’lileriBitiremezsiniz!

Malatya Liseli Dev-Genç son sü-reçlerde artan baskılar ve genel olarakgençliğe yönelen saldırılar ve hukuksuztutuklamalar ile ilgili katil polislereve köhnemiş düzene dönük 6 Ekim’deyazılı açıklama yayınladı. Açıklamadakısaca şu sözlere yer verildi; “Bizasla bitmeyiz. Dev-Genç’li arkadaşı-mız Ezgi Kul haksız yere tutuklandı,daha öncesinde Neslihan, Hakan vediğer tüm tutsak arkadaşlarımız suçlarıyoktu düşüncelerinden korktunuz siz.Demokratik lise istemek mi suçlarıydı?Vatanını, halkını sevmek mi suçlarıydı?Tam Bağımsız Türkiye istemelerimiydi suçları? Bu düzen bozuk veyıkılacağı zaman geliyor... Korkunhalk düşmanları ayakta tutamıyorsunuzbu düzeni, 16 yaşındaki arkadaşları-mızdan gençlerimizden korkuyorsu-nuz, türkülerimizden korkuyorsunuz,yıkılacak bu düzen halk düşmanlarıyakındır zamanı. Faşizm’i halkımızaOHAL adı altında gösterdiniz dev-rimcilere saldırdınız, uyuşturucuyakarşı savaş merkezimize halkın mer-kezine saldırdınız siz,16 yaşında ar-kadaşlarımıza işkence yaptınız, ÖzgürTutsaklarımızın kitap hakkına gözkoydunuz siz, hapishanelerde işken-celer yaptınız ama biz direneceğiz vezulmün olduğu yerde direnmek enmeşru hakkımızdır. Arkadaşlarımızıhapishaneye koyunca elinize bir şeygeçmez Amerikan uşakları, bizleriteslim alamazsınız, sizden korkmu-

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

339SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 40:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Ülkemizde Gençlik

yoruz asıl siz bizden korkun!”

Anadolu’nun Her YerineYayılacağız!

Burdur Dev-Genç 11 Ekim’de sonsüreçte artan baskılara karşı yazılıaçıklama yayınladı. Açıklamada kısacaşu sözlere yer verildi; “OHAL ile

birlikte artan baskılarla Halk Cephesive Dev-Genç’e yönelik tutuklamalargünbegün artıyor. Bu baskılar OHALdöneminden önce de vardı. Bizlerbu baskılara hiçbir zaman boyun eğ-medik ve eğmeyeceğiz. Tek başımızada kalsak faşizme ve oligarşiye karşısavaşacağız. Tutuklamalarla, gözal-

tılarla, yalan haberlerle bizleri halktankoparmaya ve sindirmeye çalışmalarınafiledir. Bizler Halkız ve daima Hal-kımızın yanındayız! Gözaltıları veTutuklamaları tanımıyoruz. Duvar-larımız bizim matbaamızdır. O du-varlarda isimlerimiz Türkiye’nin heryerine yayılacaktır!”

47 Yıldır Aynı Kararlılık,Aynı Coşku, Aynı HedefBir Dev-Genç’imiz Var 47 Yıldır Anadolu’yaAdalet OlanNice Savaşçılar Yetiştiren

İşte düşmanın korkusu bundandır.Bu düzen pisliğinin içinden çekip al-dığımız her bir genç her bir insanonlara korku yaratmaya yetiyor bu ne-denle yıllara varan cezalar veriyor.Dev-Genç’liler tutuklanan her yolda-şının görevini üstleniyor, işkence görenyoldaşının acısını öfkesine katıyor sa-vaşıyor, liselerin AKP tarafından işgaledilip demokrat öğretmenlerin, öğren-cilerin atılmasına ve uzaklaştırılmasınakarşı savaşıyor. Daha nedenlerini çokuzatabiliriz ama zaten siz halkımızdaher televizyonu açtığınızda veya sokağaçıktığınızda bütün çarpıklıkları görü-yorsunuz bu nedenle yapmamız gere-ken, sizlerin ve çocuklarınızın geleceğiiçin hiçbir çıkar gözetmeden mücadeleeden bu gençlere yani Dev-Genç veLiseli Dev-Genç’lilere katılmanız vesavaşı büyütmeniz kalıyor. Demokratikalanda mücadele eden Dev-Genç veLiseli Dev-Genç’in yaptığı çalışma-lardan derlediklerimiz şu şekildedir.Zaferin gelmesi umuduyla;

İSTANBUL Boğaziçi Üniversitesi:

Dev-Genç’liler, Dev-Genç’in 47.yıl şenliği için çalışmalara aralıksızdevam ediyor. 11 Ekim’de okul içe-risinde Kuzey Kampüsü’nde yapılançalışmalarda duvarlara 50 çağrı afişve 11 yazılama yaparak çağrıda bu-lundu. Ayrıca yemekhanede kuşlamayaparak şenlik havasını kampus ge-

neline yaydı.

Okmeydanı:Liseli Dev-Genç’liler 10, 11

Ekim’de İTO Lisesi’nde çalışmalaryaptı. Program kapsamında ilk olarakDev-Genç’in 47. yılını selamlamakiçin “Selam Olsun Dev-Genç’in 47.Yılına! İTO Liseli Dev-Genç” imzalıpankart asıldı. Ayrıca okul çıkışlarındaöğrenciler ile kitle çalışması yapıldıve genel olarak okullarda sorunlarınolup olmadığı üzerine konuşuldu veyeni liseliler ile tanışıldı.

Hacıhüsrev:Liseli Dev-Genç’liler 10 Ekim’de

mahallede genel çalışmalar yaptı. Ya-pılan çalışmalar kapsamında ilk olarakDev-Genç’in 47. yıl şenliği için birçokyere 24 adet çağrı afişi astı ayrıcakapı çalışması yaparak 20 bildiriyielden halka verdi. Afiş çalışması sı-rasında mahallenin çocukları gelerekLiseli Dev-Genç’lilere yardımda bu-lundu. Ayrıca polis tarafından katle-dilen Dilek Doğan’ın 12 Ekim’degörülen mahkemesi için afiş asıldı.

Sarıgazi:Liseli Dev-Genç’liler 11 Ekim’de

umutlu yarınlar için Okuma Gruplarıçalışması yaptı. Okumada YürüyüşDergisi ve TAVIR Yayınlarından“Çizgilerle Anadolu Tarihi” adlı kitapokundu ve okunan bölümler üzerinedeğerlendirme yapıldı.

İstanbul Üniversitesi:Dev-Genç’liler “Dev-Genç’liler

gençliğin öncüsü olmaya, savaşı bü-yütmeye devam ediyor!” diyerek 10Ekim’de Dev-Genç’in 47. yılını se-lamlamak ve öğrencileri şenliğe ça-ğırmak için Edebiyat Fakültesi’nde

üzerinde “Selam Olsun Dev-Genç’in47. Yılına! İÜ Dev-Genç” yazılı pan-kart astı.

Mimar Sinan Güzel Sanat-lar Üniversitesi:

Dev-Genç’liler bu yıl okullar açıl-madan MSGSÜ’nin baskısıyla karşıkarşıya kaldı. Dev-Genç’lileri asılsızsuçlamalarla soruşturma açıldı vedaha ifade bile vermelerini bekleme-den uzaklaştırma cezası aldılar. Bununtek nedeni Dev-Genç’lilerinMSGSÜ’de yaptığı çalışmalardan fa-şizmin korkmasıdır. Korkularını okulkapısında çanta araması dayatarak,bir tane bile politik derginin okulagirmesine izin vermeyerek fazlasıylagösteriyorlar. 5 Ekim’de okula gidenDev-Genç’liler çanta aramasına di-rendikleri için okul alınmadı veÖGB’nin tehditleri ile karşılaştı ayrıcaokuldan atılmaya çalışıldı. Bununüzerine okulun kendi okulu olduğunusöyleyen Dev-Genç’li istediği yerdedurabileceğini söyledi, bunun üzerineÖGB “seninle görüşürüz” dedi veardından karşısına geçen ÖGB’ye neolduğunu soran Dev-Genç’liye “yü-zünü hafızama kazıyorum” diyerektehditlere devam etti. Bütün engelle-melere rağmen okula giren Dev-Genç’liler İstanbul Boğaziçi Üniver-sitesi’nde yapılacak olan “47. YılındaDev-Genç Şenliği” çalışmalarını yaptı.Çalışmalarda bütün öğrencilere bil-diriler dağıtıldı ve okulun her katınaçağrı afişleri asıldı. Ayrıca okuldakibaskılara karşı kantin boşluğuna yük-sek yerden üzerinde “Parasız Eğitim,Demokratik Üniversite, Tam BağımsızTürkiye İstiyoruz!” yazan kuşlamalaryapıldı. Ayrıca 10 Ekim’de BomontiYerleşkesi’nde Dev-Genç’in 47. yılını

Selam Olsun Dev-Genç’in 47. Yılına!

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN40

Page 41:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Ülkemizde Gençlik

selamlamak için “Selam Olsun Dev-Genç’in 47. Yılına! MSGSÜ Dev-Genç” yazılı pankart asıldı.

Boğaziçi Üniversitesi:Dev-Genç’liler 5 Ekim’de üni-

versite içerisinde “47. Yılında Dev-Genç Şenliği” çalışması yaptı. Ça-lışmalar kapsamında birçok yereçağrı afişleri asıldı ve öğlen yemeğiarasında öğrencilere yönelik çağrıyapılarak tek tek konuşulup iknaedildi. Ayrıca afişleri söken ÖGB’lererağmen amfilere ve okul duvarlarına30 afiş asıldı, 120 bildiri dağıtıldı ve6 adet yazılama duvarlara işlendi.Ayrıca 10 Ekim’de Dev-Genç’in 47.yılını selamlamak için okula üzerinde“Selam Olsun Dev-Genç’imizin 47.Yılına! Boğaziçi Dev-Genç” yazılıpankart astı ve aynı zamanda kan-tinlerde şenliğe sesli çağrı yapıldı.

Dağevleri:Dev-Genç’liler 7 ve 9 Ekim ta-

rihlerinde mahallede genel kitle ça-lışması yaptı. İlk olarak “47. YılındaDev-Genç Şenliği” için birçok yereafiş asıldı ve Dev-Genç’in 47.inciyılını selamlayan yazılamalar yapıldıve Dev-Genç tarihi ile ilgili halkabilgi verildi. Şenliğe çağrı için 50afiş asıldı. Ayrıca umudun sesi Yü-rüyüş dergisini Büyükdere Mahalle-si’nde halka ulaştırdı. Yapılan çalış-mada toplamda 64 dergi halka ulaş-tırıldı. Ve son olarak İstanbul Küçü-karmutlu’da ailesinin gözü önündekatil polis tarafından katledilen DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı içinmahallede 5 adet çağrı ozaliti asıldı.

Hacıhüsrev:Liseli Dev-Genç’liler 7 Ekim’de

mahallede Yürüyüş dergisi dağıtımıve “47. Yılında Dev-Genç Şenliği”çalışması yaptı. Çalışmada mahalleningençleriyle tanışılıp sohbet edildi ve47. yıl şenliğine çağrıldı. Ardındanesnaflara 17 adet Yürüyüş dergisi ve25 şenlik bildirisi verildi. Son olarakmahallenin gençleriyle bir bölgedeşenliğe çağrı kuşlamaları yapıldı.

Hacıahmet:Liseli Dev-Genç’liler 8 Ekim’de

genel kitle çalışması ve Dev-Genç’in47. yıl şenliği çalışması yaptı. İlkolarak mahalle esnafına umudun sesiYürüyüş dergisinden 40 adet ulaştırıldıve 50 adet Dev-Genç şenliği bildirisidağıtıldı. Ardından mahallenin çeşitliyerlerine sprey ve büyük kalemlerle“Selam Olsun Dev-Genç’in 47. Yılına!Dev-Genç 47. Yılında” yazılamalarıyapıldı. Ayrıca Cumartesi Pazarı’nınolduğu sokağa şenliğe çağrı için kuş-lama yapıldı, yapılan kuşlamalar halkınilgisini çektiği görüldü.

Okmeydanı:Dev-Genç’liler 8 Ekim’de “47.

Yılında Dev-Genç Şenliği” için ma-hallede 14 kişi ile kitle çalışmasıyaptı. Çalışma kapsamında halk şen-liğe davet edilirken aynı zamandaşenlik masrafları için kart satışı ya-pıldı. Çalışmada 52 kart satıldı veçalışma boyunca 22 Ekim’de olacakşenlik için sloganlar atıldı, atılan slo-ganlar “Yaşasın Dev-Genç YaşasınDev-Genç’liler! Elif, Şafak, BahtiyarYıkılacak Saraylar! Şafak Yayla Ya-şıyor Dev-Genç Savaşıyor” idi.

Alibeyköy:Liseli Dev-Genç’liler 10 Ekim’de

İMKB Lisesi’nde Dev-Genç’in 47.

yıl şenliği için çalışma yaptı. Çalışmakapsamında “Yaşasın Dev-Genç Ya-şasın Dev-Genç’liler” yazılı pankartasıldı. Ardından öğrencilere parasızdemokratik ve bağımsız bir Türkiyeiçin Dev-Genç saflarında mücadeleyeve yapılacak şenliğe katılım için sesliçağrı yapıldı ve okul içerisinde kuşlamayapıldı. Son olarak okul duvarına ya-zılama yapılarak Sibel Yalçın Parkı’ndayapılacak şenliğe çağrı yapıldı.

Sarıgazi:Dev-Genç’liler 10 Ekim’de “47.

Yılında Dev-Genç Şenliği” çalışma-ları yaptı. Çalışmalarda 200 adet şen-lik afişi birçok yere asıldı ve halkakatılım çağrısı yapıldı.

Esenyurt:Liseli Dev-Genç’liler 10 Ekim’de

Yeşilkent Kemal Atay Lisesi’nde üze-rinde “Selam Olsun Dev-Genç’in 47.Yılına! Liseli Dev-Genç” yazılı pan-kart asıldı. Orada göze çarpan şeyise bir süre sonra rüzgardan kaynaklıters dönen pankartı bir liseli düzelt-meye çalıştı ve iki liseli ile yukarıkaldırıp polisin almasını engelledi.

Bahçelievler:Liseli Dev-Genç’liler 10 Ekim’de

Zafer Mahallesi’nde Dev-Genç’in47. yıl şenliği için çalışma yaptı. Ya-pılan çalışmalarda birçok yere şenliğeçağrı kuşlamaları yapıldı. Ve liselileryapılacak şenliğe davet edildi.

Tuzla:Liseli Dev-Genç’liler 7 Ekim’de

“47. Yılında Dev-Genç Şenliği” ça-lışması yaptı. Çalışma kapsamında50 adet Dev-Genç şenlik kartı verildive liselilerle sohbet edildi.

Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi:Dev-Genç’liler 3 Ekim’den itibaren bir hafta boyunca

okul içerisinde Seher Şahin Rehberlik ve DayanışmaMasası çalışması yaptı. Yapılan çalışmada ODTÜ öğ-rencilerine bildiri dağıtımı yapıldı ayrıca 7 Ekim’deFizik Amfisi’nde yapılan Dev-Genç tanışma toplantısınaçağrı için afiş ve bildiri dağıtımı yapıldı. 7 Ekim’deyapılan toplantıda ilk olarak üniversitedeki sorunlar,tutsak Dev-Genç’liler, gençliğin sosyalizm mücadelesive Dev-Genç tarihi üzerine sohbet edildi. Tanışma top-lantısında verilen yemeğin ardından hep birlikte türkülersöylendi. 12 öğrencinin katıldığı çalışmada tekrar buluşma

sözü verilerek program sonlandırıldı.

Malatya:Liseli Dev-Genç ve Halk Cephesi 9 Ekim’de bir

araya gelerek çalışma yaptı. Yapılan çalışmada, günümüzdeeğitim sisteminin bozukluğu, yaşanan haksızlıklar, ada-letsizlikler anlatıldı. Bunun üzerine günümüzde liselilerinhangi konumda olduğu ve neler yapabileceği, liselilerinzayıf ve eksik yönleri bir o kadarda iyi yönleri anlatıldı.Ve son olarak neden yozlaşmanın olduğu ve buna karşıneler yapılabileceği üzerine konuşularak tekrar buluşmasözü verilerek çalışma iradi olarak sonlandırıldı.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

441SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 42:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN442

Silivri Hapishane-si’nde Türker denilen gardiyan tutsak Sevcan Adıgüzel’ingözüne yumruk attı. Kafasını duvarlara vurdu. Aynıgardiyan yine Sevcan’ın göğüslerini defalarca sıkaraktaciz etti.

Aynı hapishanede Kübra Sünnetçi’nin kolu darbealdı ve şişti. Hala doktora çıkartılmış değil.

Tekirdağ 1 No’lu Hapishanesi’nde Ali Osman Kösesaldırıya uğradı ve kafatasında kırık var.

Hakan İnci, Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde ayaktasayım vermediği için saldıraya uğradı. Tekli hücreyeatıldı. Açlık grevinde…

Müvekkili Hakan İn-ci’yi ziyarete giden Avukat Günay Dağ gardiyanlarınsaldırısına uğradı. Kafası duvarlara vuruldu, parmaklarıkırıldı.

AKP’nin işkenceci ve tacizci gardiyanlarının kirlielleri, devrimci tutsaklara saldırıyor. Taciz ediyor…

Özgür Tutsaklarsa o saldırılara çelik bir barikat olupdimdik durmayı çok iyi bilirler!

AKP’nin sapık ve işkenceci maşaları da çok iyi bil-melidirler ki halkın adaletiyle karşılaştıklarında kendilerine onurlarını ne de o kanlı parmaklarını eğip bükmedendimdik tutabilecekler.

AKP Faşizmi,

Hem Tutsaklara Hem de Avukatlarına

Saldırıyor!

Çayan Halk Cephesi hapishanelerde yapılan işken-celerle ilgili 11 Ekim'de bir açıklama yaptı.Açıklamada:"Tekirdağ T Tipi 2 No’lu dan gelen mektuptaiçerde işkence gördüklerini ve görüş yasaklarından tutunüzerinde birçok baskı bulunduğunu yazmıştı MesutBöyür ve bugün Mesut Böyür’ün ailesi ve arkadaşlarıgörüşüne gitti. Arkadaşlarını görüşe almazken görüş bi-timinde içerde yapılan işkencelerden dolayı Mesut Böyürve arkadaşları oturma eylemi yapmaya başladılar. Aileleridışarı çıkaran gardiyanlar, gelen seslerden anlaşılıyor kiişkence ile odalarına alınıyordu, sayım yapılıyordu veAdalet Bakanlığının açıklamasında hapishanelerde ke-

sinlikle işkence yapılmıyor diyorlar ama hepsi yalan! "denildi.

Çayan’da Polisin Keyfiliğineİzin Vermeyeceğiz!

Nurtepe’de 12 Ekim günü sabah olmadan bazıevlere AKP’nin katil özel harekatçı polisleri tarafındanbaskınlar yapıldı. Cengiz İpek, Hakan Keskin ve OzanOğuz’un evlerini basan polisler aradıkları kişileri bu-lamadan evlerden ayrıldılar.

İşkence Yapmak; Şerefsizliktir,Alçaklıktır, Acizliktir!

Page 43:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Unutmayacağımız Dört Temel Nokta!

Lenin’in dediği gibi her şeydeölçümüz halktır. Halk için savaşırız.Politikalarımızın halkta nasıl yankıbulacağını esas alırız. Halkın çıkar-larına ne kadar hizmet ediyor bunabakarız. Halkı katmayı, halkı savaş-tırmayı temel alırız.

Dayı’nın işaret ettiği gibi halkıörgütlemeden kazanma şansımız yok-tur. Halkı örgütlemeyen, savaşı bü-yütmeyen bir örgütün geleceği yokturdiyor Dayı.

Tüm bunların pratikteki anlamınedir?

BİR; halkı birleştirecek olan po-litikadır, taleplerdir, programlardır,sloganlardır. Halk somut sloganlar,hedefler, şiarların ardından yürür.Halk politikalarımızda, taleplerimizde,programlarımızda ve sloganlarımızdaciddiyetimizi, iddiamızı, dostu düş-manı, ne istediğimizi görür. Dahaçok, daha zengin pratik faaliyet ör-gütlemeliyiz.

İKİ; faaliyetlerimiz, pratiğimizhalka hizmet etmelidir. Halkın ta-leplerini gözetmelidir. Faaliyetleri-mizin halkla bağını kurmalıyız. Halkıesas almayan hiçbir talebin, politi-kanın, örgütlenmenin gelişme ve ya-şama şansı yoktur.

Halkın Mühendis ve Mimarlarınınçalışmaları bu açıdan örnektir. RüzgarTribünü, Halk Çeşmeleri, Ferhat Ger-çek Yürüteci, Halk Bahçeleri... Tüm

bu projeler doğrudan halkın kullanı-mına hizmet eden projelerdir. Mimarve mühendislerimiz halkın ihtiyaçlarıiçin üretiyorlar. Örgütlenme ve faa-liyetlerini bunun üzerine kuruyorlar.Gelişecekleri, büyüyecekleri zeminbu zemindir.

Liseli, üniversiteli öğrenci gençlikkendi sorunlarıyla halkın sorunlarınınbağını kurmalıdır. Kumar basit birörnektir. Kumara karşı liseli gençlikkampanyalar yapabilir. Bu doğrudanhalk için bir faaliyettir ve liseli gen-çliği de doğrudan ilgilendiren bir so-rundur. Hırsızlığa karşı liseli gençlikmahallede nöbetler tutabilir.

ÜÇ; halkı en yaygın ve en genişbiçimde kendi öz örgütlülükleri içindeörgütleyebiliriz.

Halkın doğrudan yer aldığı, ken-disinin karar alıp kendisinin uygula-dığı örgütlenmeler halkın kitlesel ör-gütlenmesinin kanallarını yaratacaktır.

DÖRT; düzeni hedef almayan,düzenle çatışmayan hiçbir örgütlen-menin, politikanın başarı şansı yoktur.Tersine düzeni hedef almayan herpolitika ve örgütlenme kısa sürededağılmaya ya da düzene hizmet et-meye başlar.

Halk örgütlenmelerinin garantisi,güvencesi devrimcilerdir, devrimciörgütlenmelerdir.

Halkı, MilyonlarıÖrgütlemenin Sırrı Bizdedir; İdeolojimizdedir

Halkı ÖrgütlemeniÜç Temel Halkası

BİR, Doğru politika ve önderlik. Halk doğru devrimci politikalar

etrafında örgütlenir. Halk önderlerinegüvenmek ister. Onların kendisiniyarı yolda bırakmayacağına emin ol-mak ister. Onlardan açıklık bekler.Önderlik halka yol göstermektir. Ön-derlik devrim hedefinden sapma-maktır. Tek başına kalma pahasınadoğru bildiği yolda yürümek ve halkıyürütmektir.

Bugün bakıldığında pek çok solörgüt vardır. Yurtsever, demokrat,devrimci, komünist olduğu iddiasın-daki pek çok örgüt... Devrimdenuzaklaştıkça halktan da uzaklaşıyorlar.Böylelerinin gelişme şansı yoktur.

İKİ, Sabırlı ve ısrarlı çalışma. Politikalarımızın doğru olması

yetmez. Doğru öncelikle bizim içindoğrudur. Bunu biz biliyor, biz ina-nıyoruzdur. Peki milyonlar içindeböyle midir? Bizi doğrudan biz an-latmazsak başka kim anlatabilir. Em-peryalizm ve oligarşinin bizi halkanasıl tanıttığını, nasıl gösterdiğiniçok iyi biliyoruz. “Terörist” derler.Dahası “halk düşmanı” derler, “vatanhaini” derler devrimciler için. Halkındeğer yargılarını tanımazlar derler.Tüm bunlar on yılların, yüz yıllarınyargısını oluşturur. Eğer biz kendimizigidip anlatmamışsak, ısrarla, sabırlatanıtmaya çalışmamışsak, halkın her

SSaldırıları Durdurmak İçin Tek Yol;HALKI MÜCADELEYE KATMAKTIR,

HALKI ÖRGÜTLEMEKTİR!-2

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

43SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 44:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

sorununda yanında olmadasüreklilik sağlamamışsakhalk bize neden güvensin ki,nasıl güvensin?

İşte bu süreci hızlandı-racak olan bizim ısrarımızdır,sabırlı uzun vadeye yayılmışçalışmalarımızdır.

ÜÇ; Kendine ve halkagüven.

Kendine ve halka güven-meyenler halkı örgütleye-mezler, halkı mücadeleye,pratiklere katamazlar.

Güven ideolojiktir. Bizimhalka güvenimizin temelindehalkın düzenle uzlaşmaz çe-lişkileri yatar. Düzen sahteumutlar yaratmış olsa da,halkı düzen içinde tutuyorolsa da halkla düzen arasın-daki çelişkinin varlığı de-ğişmez. Ortada durur. Buçelişkiyi açığa çıkarmak, de-rinleştirmek ve çözmek bi-zim becerimize kalıyor.

“Halk savaşmaz, halk yö-netemez, halk bilmez, halkgelmez...” denir. Bunu diyenoportünisttir, reformisttir.Asla devrimci değildir. Çün-kü böyle bakanlar düzenin,burjuvazinin bakışıyla hare-ket ediyordur.

Çünkü düzen, burjuvazihalkın devasa gücünün far-kındadır. Onun için bu gücü etkisiz-leştirmek ister. Onun için çarpıkideolojisini beyinlerimize sokar halkıngücünü devrime, savaşa seferber et-memizi engellemek ister.

Böyle düşünmüyor ama yine dehalkı örgütlemeyi, saldırıların karşı-sına çıkarmayı beceremiyorsak eğerkolaycı, yüzeysel düşünüyoruz, emekharcamadan, sabır göstermeden sonuçbekliyoruz demektir. Böyleleri deküçük burjuvalardır.

Faaliyetlerimizin,Pratiğimizin Halkla Bağını Kurmalıyız

Biz pratiğimize halkı nasıl kata-cağız?

Halk örgütlülükleriyle.

Halk örgütlenmelerinin isimleriülkelere, dönemlere göre değişse deişlevi ve amacı değişmez. Bu örgüt-lenmeler Rusya’da SOVYETLERadını almıştır. Filistin’de HALK KO-MİTELERİ adını; El Salvador’daPODER POPULAR; Afrika’da Mo-zambik ve Angola’da KÖY KURUL-LARI ve KÖY KOMÜNLERİ... Ül-kemizde ise HALK KOMİTELERİve HALK MECLİSLERİ’dir adı.

Belirttiğimiz gibi isimleri ülkedenülkeye değişse de amaçları aynıdır;

Halkı birleştirmek, halkı örgüt-lemek. Kendi sorunlarına sahip çıkarhale getirmek. Halkı kendi kurtulu-şuna, savaşına katmak...

Her sorunda halkı içine katmalıyızdiyoruz. Bir yerde çadır direnişi mi

var... Mutlaka halkı odirenişin örgütleyici ko-mitesine katmalıyız.

Bir yerde yol muyapılacak. Mutlaka hal-kı katmalıyız...

Uyuşturucu, hırsız-lık, yoksulluk, yozlaş-ma, ulaşım sorunu, ba-rınma sorunu... Bu so-runlara karşı mücade-leyi örgütleyecek ko-mitelere halkı katmalı-yız. Komitelere halkıkatmak, bu mücadeleyehalkın kitlesel katılımınıda sağlar.

Halka bu anlamdagüveneceğiz. Tüm ko-mitelerimize halkı kat-mayı ilke haline geti-receğiz.

Düşman karşısındagüç olmanın, her zamansöylediğimiz, bizdengüçlü olan ama aslındaHALK kavramının kar-şısında çok güçsüz olandüşmanın karşısında za-fer kazanmanın tek yolubudur...

Saldırıları durdur-mak için halkı örgütle-meliyiz.

Genel siyasal talep-lerimizi halkın sorun-larından uzak görürüz.

Örneğin Berkin için adalet deriz. Di-lek için, Günay için, Hasan Feritiçin adalet deriz. Süren mahkemelerifaşizme karşı adalet mücadelesininmevzileri haline getirmeye çalışırız.

Ya da yürüyüş hakkımız için di-reniriz. Mahallelerde polis terörünehayır deriz.

Grup Yorum konser yasaklarınakarşı kampanyalar yaparız.

Tutsak Dev-Genç’liler, öğrenciler,Halk Meclisi çalışanları serbest bı-rakılsın deriz.

Tüm bunlar siyasal, demokratiktaleplerdir. Bu talepler ve bunlar uğ-runa mücadele ve direnişler sadecedevrimcileri, Cephelileri ilgilendirentalepler değildir. Bunlar sadece bizimsorunumuz değildir. Halk bunların

BİR, halkı birleştirecek olan politikadır,taleplerdir, programlardır, sloganlardır.Halk somut sloganlar, hedefler, şiarlarınardından yürür. Halk politikalarımızda,

taleplerimizde, programlarımızda vesloganlarımızda ciddiyetimizi, iddiamızı,

dostu düşmanı, ne istediğimizi görür. Dahaçok, daha zengin pratik faaliyet

örgütlemeliyiz. İKİ, faaliyetlerimiz, pratiğimiz halka

hizmet etmelidir. Halkın taleplerinigözetmelidir. Faaliyetlerimizin halkla bağını

kurmalıyız. Halkı esas almayan hiçbirtalebin, politikanın, örgütlenmenin gelişme

ve yaşama şansı yoktur. ÜÇ, halkı en yaygın ve en geniş biçimde

kendi öz örgütlülükleri içindeörgütleyebiliriz. Halkın doğrudan yer aldığı,kendisinin karar alıp kendisinin uyguladığı

örgütlenmeler halkın kitleselörgütlenmesinin kanallarını yaratacaktır.

DÖRT, düzeni hedef almayan, düzenleçatışmayan hiçbir örgütlenmenin,

politikanın başarı şansı yoktur. Tersinedüzeni hedef almayan her politika ve

örgütlenme kısa sürede dağılmaya ya dadüzene hizmet etmeye başlar. Halk

örgütlenmelerinin garantisi, güvencesidevrimcilerdir, devrimci örgütlenmelerdir.

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN44

Page 45:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

dışında değildir. Bizler haklarımıza sahip çıktığı-

mız, halkın iktidarı kavgası verdiğimiziçin katlediliyoruz, tutsak ediliyoruz,baskı, yasak ve saldırılara maruz ka-lıyoruz. Dolayısıyla tüm bu yaptık-larımızın halkla doğrudan bir ilişkisivardır.

Sorun halkı gündelik sorunlarınıniçinden çıkarmak. Bu sorunlarla ara-sındaki bağı gösterebilmek ve bu so-runların çözümüne, siyasal ve de-mokratik talepler uğruna mücadeleyehalkı katabilmemizdir. Bunun ilkadımı halkı kendi öz örgütlenmele-rinde, taban örgütlenmelerinde;HalkKomiteleri ve meclislerinde bir arayagetirmektir.

Tasfiye Saldırılarından, Kuşatmalardan BiziÇıkartacak Tek Güç,Halktır! Halka Gideceğiz!

Gün geçmiyor ki oligarşinin halkayönelik yeni bir saldırısı olmasın.Hemen her gün yeni yeni önlemleralıyorlar. Halka karşı yeni saldırı ya-saları çıkartıyorlar. Halka karşı savaşuygulamalarını hayata geçiriyorlar.Halkı katletme pahasına, yerindenyurdundan göç ettirme pahasına, işin-den, aşından yoksun etme pahasına...

Kürdistan’ın şehirlerinde, ilçeve köylerinde yakıyor, yıkıyor, kat-lediyor faşizm. Taş taş üzerinde bı-rakmıyor.

Türkiye’nin büyük şehirlerinde,şehirlerin yoksul mahallelerinde hal-ka terör estiriyor. Devrimcilerin so-kağa çıkmasını engelliyor. Gece-gündüz sokaklarda akreplerle, TO-MA’larla, sivil araçlarıyla devriyeleratıp taciz ediyorlar. Bir gösteri,eylem olsun olmasın rastgele gazbombaları atıyorlar ortaya. Sokakortalarında insanlarımızı kaçırıyorlar.Yürüyüş yaptırmıyor, açıklama yap-tırmıyor, konser yaptırmıyor; azgıncasaldırıyorlar.

Ekonomik, siyasal, sosyal krizortamında; açlık, yoksulluk, yoz-laşma, uyuşturucu, hırsızlık, işsizlik,baskı ve yasaklamalar, temel haklarıngasp edilmesi tablosu içinde yaşa-nıyor tüm bunlar.

Oligarşi baskı ve terörünü de bu-nun için uyguluyor zaten. Halk gö-zünü açmasın, düzen dışında bir ara-yışa girmesin, canından bezsin, dev-rimcilerle karşı karşıya gelsin diyeyapıyor bu saldırıları. Oligarşi çare-sizliğinden ve halk düşmanlığındandolayı uyguluyor bu terörü.

İşte biz Cepheliler tam da bununiçin örgütlemeliyiz, halkı kendi sa-vaşına katmalıyız. Bu hem güncelyakıcı bir görevdir hem de devrimeuzanan yolda temel, değişmez gö-revdir.

Önce en yoksullara gideceğiz.Yoksul köylülük, kır ve kent yok-sulları... Bu kavramları literatüre ka-zandıran Ekim Sosyalist Devrimi’ninönderi Lenin’dir. Lenin, sadece işçi-lerin, en yoksulların sonuna kadargidebileceğini öğretmiştir. Kitlelerindevrimci ruhunu kavramış ve "enyoksulları örgütleyin" demiştir.

Hiç kimse, Bolşeviklerin iktidarıalacağını hayal bile edemiyordu. Her-kes “olmaz”, “yapamazsınız”, “ba-şaramazsınız” diyordu. Bolşevik Partiiçinde dahi böyle düşünenler vardı.

O gün bugündür işte. “Amerika’yarağmen hiçbir şey yapılamaz” di-yorlar. Avrupalı “solcu”lar, devrimisavunma inancı ve kararlılığımızı

“taş devrinden kalmışsınız” diyerekkarşılıyorlar. Kürt milliyetçileri, dev-rimi, Kürt halkının kurtuluşunu unut-muş düzenle uzlaşma peşinde. Silahıda bu uzlaşma için kullanıyor. Silahbırakmaya dünden hazır olduğunuher fırsatta ilan ediyor. Adeta tümsol Kürt milliyetçilerinin kuyruğunda.İçinde bulundukları batağa bizi deçekmeye çalışıyorlar.

Dünyada ve ülkemizde esen tes-limiyet ve tasfiye rüzgarlarına karşıLenin bize güç veriyor. “Fakat 'her-kes! bize karşı! Tecrit olmuş durum-dayız. Gerek Merkez Yürütme Ko-mitesi, gerek Menşevik enternasyo-nalistler ve 'Novaya Jizn'ciler, gereksede Sosyal-Devrimciler bize karşıçağrılar çıkardılar ve çıkaracaklar!...”

Bu kuşatma, umutsuzluk, yılgınlık,Çarlığın ve emperyalist burjuvazininazgınca saldırıları karşısında daya-nılacak tek güç halktı. Zaferi kazan-mayı sağlayacak tek güç yoksulhalktı. Lenin, Bolşeviklere HALKAGİDİN! HALKI KATIN! dedi.

Zorluklar işte böyle aşıldı. Zor-luklar halkı örgütleme becerisi gös-terilerek aşıldı.

SONUÇ; Halkı örgütlemek; Bilinç demektir. Cesaret demektir. Emek demektir. İradilik demektir. Hedef demektir. İnanç demektir. Halk sevgisi demektir. Güven demektir. İddia demektir. Faşist saldırıları boşa çıkarmak

demektir. Haklarımızı kazanmak demektir. Devrim demektir. O halde Lenin’in deyimiyle ve

Dayı’nın eliyle işaret ettiği gibi HEPİLERİ!

“Halk, yani gerçek güç kaynağıyıkılmaz. Halktan kopmayanlar dayıkılmaz” demiştir Dayı. Bu söztüm Cepheliler için rehber olmalıdır.Halka gitme ve halkı örgütlemeçağrısı olmalıdır.

Önce en yoksullaragideceğiz. Yoksul köylülük,kır ve kent yoksulları... Bu

kavramları literatürekazandıran Ekim Sosyalist

Devrimi’nin önderi Lenin’dir.Lenin, sadece işçilerin, enyoksulların sonuna kadargidebileceğini öğretmiştir.Kitlelerin devrimci ruhunukavramış ve "en yoksullarıörgütleyin" demiştir. (...)

Zaferi kazanmayısağlayacak tek güç yoksulhalktı. Lenin, Bolşeviklere

HALKA GİDİN! HALKI KATIN!dedi.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

45SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 46:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Olağanüstü hal (OHAL) ilanınınardından yayınlanan 668 sayılı ikincikanun hükmünde kararname ile ilgiliolarak cemaate ait haber ajansları,televizyonlar ve radyolar kapatıldı.28 Eylül 2016 tarihinde ise cemaatinyayın organlarının dışında kalan 12televizyon kanalı ve 11 radyonunkapatılmasına karar verilmiştir.

Kararname ile hakkında kapatmakararı verilen İMC TV, Hayatın SesiTV, Özgür Radyo, TV 10 gibi halktanyana yayın yapan basın yayın kuru-luşlarına, 4 Ekim 2016 günü polislercebaskın düzenlenerek kapılara mühürvuruldu, çalışanlar gözaltına alındı.Bu basın yayın kuruluşlarının mal-varlığı da TRT ye aktarıldı.

AKP, oligarşi içi iktidar savaşında,dün suç ortaklığı yaptığı cemaatçilerinmal varlıklarına savaş ganimeti olarakel koyduğu gibi, şimdi de halktanyana yayın yapan TV ve radyolarınmal varlıklarına el koyuyor.

OHAL yasalarıyla birlikte, burju-vazi için kutsal kabul edilen mülkiyethakkı da gasp edildi. Artık tek hakim,tek mülk sahibi AKP olacak.Talancı,yağmacı, her anı halkı nasıl sömürürümdüşüncesiyle geçen faşist iktidarlarınyapacaklarını yapıyor AKP.

Faşizm böyledir... Hem sustur-

maya çalışır, baskı ve zulümleher şeyi yapar, hem de zulmet-tiklerinden kar elde etmeye çalışır.

Başta en bilinen örneği Nazilerolmak üzere, her faşist devletinyapacağı budur.

TRT, bu yağmalama durumu-nu yalanlıyor. Sadece bilirkişiolarak ve yediemin olmaları ne-deniyle orada olduklarını söylü-yor. Yedieminlik bugün bununbir aracıdır.

Türkiye gerçeği bilinir. 6-7 Eylül1955’te varlık vergisi adı altında gay-rimüslimlerin malları nasıl yağmaedildiyse, el konulan okulların mal-varlıkları nasıl gasp edildiyse TV veradyoların da mal varlıkları öyle yağ-malanacaktır.

Yine el konulan haklarımız, mal-larımız da böyledir...

Sonuç olarak faşizm, halkı sus-turmak, sindirmek için tüm kesimleresaldırıyor. TV lerin kapatılması, ma-hallelere halka saldırılar, uygulananterör, aydınların sanatçıların tutuk-lanması... vb. tüm baskılar halkı sus-turmak için. Sesimizi kesmek için..Böylece yönetmeleri kolaylaşacak.Onlar rahatlıkla zulmedebilsin diyesusmalı konuşmamalıyız. Öyle miolacak peki? Yüz bin kere hayır!

Onlar sindirmek istediği için bizdirenmeliyiz. Onlar kölelik dayattığıiçin isyan etmeliyiz. Tarih boyuncasavaşarak kazandığımız tüm hak veözgürlüklerimizi, yine direnerek, yinekan dökerek, can vererek savunmak,korumak, geliştirmek zorundayız.Bunun için daha yüksek sesle konu-şacağız. Daha büyük bir istek veazimle mücadele edeceğiz. Dahaderin bir sınıf kini, daha yüce birsevgiyle işlerimize sarılacağız. Çünkübiz konuştukça, söyledikçe, mücadeleettikçe onlar güç kaybedecekler.

Felsefeci Roland Barthes diyorki.. “Faşizm konuşma yasağı değil,söyleme mecburiyetidir”

Biz de hayatımızı sürdürmek onu-rumuzu korumak için direneceğiz,savaşacağız.

HALKTAN YANA YAYIN YAPAN RADYO VETELEVİZYONLARIN KAPATILMASI, FAŞİZMİN

HALKI YALNIZLAŞTIRIP TESLİM ALMA

POLİTİKASININ BİR PARÇASIDIR...

İdil Halk Tiyatrosu oyuncuları Veysel Şahin'in katilpolisler tarafından gözaltına alınmasına yönelik 11Ekim'de bir açıklama yayınladı. Açıklamada:"11 günönce İdil Halk Tiyatrosu oyuncusu ve aynı zamandaKültür Sanat Yaşamında TAVIR dergisi yazı işlerimüdürü olan Veysel Şahin ve Grup Yorum elemanı Mu-

harrem CengizAlibeyköy Ye-şilpınar mahal-lesinde yol or-tasından kaçı-rılarak gözal-tına alınmışlar-dı. Muharrem

Cengiz çıkarıldığı mahke-mece tutuklandı, Veysel Şa-hin ise halen gözaltında tu-tulmaktadır. Gözaltı sürele-rinin uzatılması demek dahafazla işkence yapmak, bütünbir halka gözdağı ve korkuvermektir. Bu düzen tepedentırnağa çürümüştür. Yöne-tememe krizleri derinleştikçeazgınca saldırıyorlar. Siz saldırdıkça halkın sanatçıları,devrimciler izleyecek mi sanıyorsunuz? Yanıldınız veşimdiden yenildiniz… Gözaltılarla, kaçırmalarla halktanyana sanatımızı bitiremezsiniz. En büyük eserler faşizminen yoğunlaştığı zamanlarda ortaya çıkmıştır. Ne olursaolsun halk için üretmeye, halk için direnmeye devamedeceğiz." denildi.

BaşsağlığıBahçelievler’de çalışma yapan ar-

kadaşımız Serhat Aydın’ın annesi 7Ekim günü rahatsızlığından dolayı vefatetmiştir. Arkadaşımıza ve ailesine baş-sağlığı diliyoruz.

Bahçelievler Halk Cephesi

İdil Halk Tiyatrosu Oyuncusu Veysel Şahin Serbest Bırakılsın!

Veysel Şahin

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN46

Page 47:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Maden İşçileri Dayanışma ve Mü-cadele Derneği, Kınık’ta Soma Kat-liamı sonrası hem Soma Davasınıtakip eden hem arkadaşlarının, ma-dencilerin hesabını sormaya çalışanhem de İMBAT, POLYAK gibi ön-cülük ettiği madenci direnişleriylehalka umut olan bir merkez.

Madenciler bu yıl bir ilk gerçek-leştirerek eğitimde alternatifler ör-gütlemek üzere bir yaz okulu faaliyetihayata geçirdiler. 16 Ağustos Salıgünü ilk derse başlayan Turan KılıçYaz Sanat Okulu 3 Eylül Cumartesigünü sona erdi.

Maden İşçileri Dayanışma ve Mü-cadele Derneği tarafından bu yıl ilkkez düzenlenen Yaz Sanat Okulu,AKP’nin katil polislerinin tüm terörizeetme çabalarına karşı tam bir irade sa-vaşına dönüştü. Ancak tüm baskılara

rağmen Kınık Cemevinde düzen-lenen yaz okulu takvimi hayatageçirilmeye çalışıldı.

Yaz okuluna büyük bir he-yecanla gelen çocuklar bile sokakaralarında Berkin’in katilleri ta-rafından tehdit edildi. Madenciaileleri çocuklarını bu yaz oku-luna getirmeleri halinde işsizkalacakları şeklinde uyarıldı.Öğrenci sayısı zaman zamandüştü. Ancak bunlar faşizm ko-şullarında mücadele edenleri ne kor-kuttu ne de şaşırttı. Tam tersine birkez daha bu halkın onca tehdide rağ-men devrimcileri sahiplendikleri, yü-reklerinin onlarla birlikte olduğu özel-likle mahalle gençleri tarafından oku-lun sahiplenildiği görüldü.

3 haftalık eğitim boyunca İzmirGrup Yorum Korosu emekçileri, İdil

Halk Tiyatrosu çalışanları ço-cuklara; müzik eğitimi, dramaeğitimi, halkoyunları dersleriverdiler. En önemlisi ise buokulda herkes hem öğrencihem öğretmendi. Eğitmenler-halktan, madenciler eğitmen-lerden ve çocuklar herkestenöğrendiler. Böyle bir OHALsürecinde, Anadolu’nun, kat-liamın henüz izlerinin taptazeolduğu bir madenci kasaba-sında; çevresinde Çepni Alevihalkın yaşadığı bir cemevinde;faşizmin tüm baskılarına rağ-men Yaz Sanat Okulu büyükbir coşku ve sahiplenme ilegerçekleştirildi.

Biz SözümüzüTuttuk, Yaz OkuluDerse Başladı

Yaz okulu düzenin beledi-yelerinin, özel okulların ve hal-kevleri gibi reformist kesimlerinher sene yaptıkları bir eğitimfaaliyeti. Ve her okul kendi aitolduğu ideolojinin izlerini taşır.Bu eğitim faaliyeti düzenin ku-rumlarından reformistlere kadarhiçbir şekilde baskıya maruzkalmazken maden işçilerinin

yapmaya çalıştığı Turan Kılıç Yaz SanatOkulu adeta Kınık’ın ortasında bir iradesavaşına dönüştü.

Örneğin; Halkevleri İzmir veSoma’dan gelip Kınık’ta bu yıl 3. defayaz okulunu düzenledi; aynı tarihlerdeMaden İşçileri Dayanışma ve MücadeleDerneği üyelerinin kendi topraklarında,madenci çocuklarına yönelik bir yazokulu yapma programı ise AKP’ninpolisinin baskı ve dayatmalarına maruzkaldı. Günlerce okulun önünden polisaraçları eksik olmadı.

Maden İşçileri Dayanışma ve Mü-cadele Derneği yöneticileri, kendile-rinin de üyesi oldukları Anadolu Eren-ler Derneği’nden yaz okulunda dersaneolarak kullanmak için Kınık Cemevi’niistediler. Onay alındıktan sonra yak-laşık bir hafta cemevinin temizliğive ihtiyaçları karşılandı. Derslerinbaşlayacağı gün kapıya dayanmışken“Yaz Okulu” afişlerini bahane edenAnadolu Erenler Derneği yönetimiKınık Cemevi’nin kapılarını maden-cilere açmaktan vazgeçtiğini ilan etti.

Bunun üzerine madenciler yöne-timin toplanmasını ve bunun hesabınınvermesini istedi. 14 Ağustos Pazargünü yaklaşık 35 kişinin olduğu top-lantıda dernek başkanı yaz okulu adı-nın Turan Kılıç olmasının yanlış ol-duğunu, halkın tepki gösterdiğini iddiaetti. Oysa bu yalandı. Turan Kılıç,Kınık’ta kendi inancından insanlarındevrim şehidi olarak bağrına bastığıve hala saygı gösterdiği bir insandı.

Bunlar AKP’nin katil polislerininyönlendirmesi ve kara propagandasıidi. Yani dernek başkanı, devrimcilerekarşı polisle işbirliği yapacak kadar

TAM BİR İRADE SAVAŞINA DÖNÜŞEN YAZ SANAT OKULUMUZ SONA ERDİ

YENİ EĞİTİM ALTERNATİFLERİ ÖRGÜTLEMELİYİZ!

Eğitmenlerin çocuklara dersverdikleri esnada, bir yandan

polisle tartışmaya girmekdurumunda kaldığı bir okuldu bu.

Cemevi bahçesinde çocuklarınbirbirleriyle yaptıkları zeytinsavaşını bir süre sonra polise

yönlendirdikleri ve “poliszeytinlemek” diye bir deyimin

oluştuğu bir okuldu bu. Madencilerin yerin altında

işkazası geçirmelerine rağmenokulu sahiplenmek için ayakları

sargılı, sırtı yanık şekilde eve dahigitmeden cemevine geldikleri

bir okuldu bu.Uyuşturucu kullanımının çok

yaygın olduğu bu Çepni Alevimahallesinde, genç işsiz

madencilerin çarşıya çıkıpgezmek yerine umut aramak için

her akşam İMBAT DİRENİŞİNİKAZANMIŞ madencilerle sohbete

geldikleri bir okuldu bu.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

48SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 48:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

bu işten korktu ve acizleşti. Madenciler ise Turan Kılıç’ın Kı-

nık’lı bir devrimci olduğunu ve BucaHapishanesi’nde devlet tarafından kat-ledildiğini, kimsenin itiraz etmediğinisöylediler. Yönetimin bu tavrının Al-evilikle bağdaşmadığını, Alevilikteverilen sözden dönülemeyeceğini, bu-nun için her türlü bedelin ödenmesigerektiğini anlattılar. “Siz bize verdi-ğiniz sözden dönebilirsiniz belki ancak;biz, halka ve o çocuklara verdiğimizsözü tutacağız” dediler. Ve ne pahasınaolursa olsun bu yaz okulunu cemevindeyapacaklarını ifade ettiler.

Bunun üzerine polis ağzıyla birbaşka tartışma çıkarmaya çalıştı yö-netim. Cemevi bir ibadethaneydi veburada bu tür kültür-sanat faaliyetiyapmak cemevine siyaset sokmaktı.

AKP tam 14 yıldır, iktidarını ca-milerde okutulan fetvalarla, camilerde,kuran kurslarında yapılan etkinliklerle,Fetullah’ın evlerinde yetişen kadrolarlayönetti. Üstelik cemevleri aynı za-manda kültür evleriydi ve Alevi ço-cuklarına semah, bağlama kursları daverilecekti. Cemevinin bulunduğu Ya-kındeğirmen halkına bunu tartıştırarakdevrimcilere tavır almalarını istediler.Yani devrimciler, bu cemevinde olduğusürece sizinde polisten dolayı başınızağrıyacak dediler. Ancak insanlarımızbu işlerin tam da cemevlerinde olmasıgerektiği ve cemevinden başka her-hangi bir yerde yapılmak istenen buyaz okulunun yasaklanacağı noktasındahemfikirdi. O yüzden halkımız tümbaskılara rağmen “çok iyi yer seç-mişsiniz. Sizi bu cemevinden hiçkimse alamaz. 3 hafta yetmez, herzaman gelin, bizim çocuklarımız sa-hipsiz, değer görmüyor, doğru düzgüneğitim görmüyor, kendinizi mahalleliyedaha fazla anlatın.” dediler.

Devrimci Değerlerle Büyü-yen Çocuklar, Faşizmin Kor-kulu Rüyasıdır

Ve Yaz Okulu, Cemevine bakanAnadolu Erenler Derneği yönetiminintüm itirazlarına rağmen maden işçilerive madenci çocukları tarafından iradiolarak başlatıldı.

Sorun, Yaz Okulunun NASIL veNEREDE yapıldığı değil KİM tara-

fından ve NEDEN ya-pıldığıydı. Yaz Okuludevrimcilerin eğitim ala-nında bir alternatif oluş-turmak ve madenci ai-lelerinin kendi sorunlarıetrafında birleşmelerininönünü açmak için ya-pılmış bir faaliyettir.

Yani halk örgütlülüklerini geliştirmek,halkı birleştirmek ve halk çocuklarınıkendi değerlerimizle yetiştirmek ama-cıyla yaptık yaz okulunu. Genç ma-dencilere, liselilere ulaşmak için yaptık.İmbat Madenci Direnişi sırasında polis,direnen madencilere; “sizin çocukları-nızdan yarın polise karşı çıkacak çocuklaryetiştirecekler”, demişti, devrimcilerikast ederek. Faşizm kendi çıkmazınınfarkındadır. Sonunun geldiğini, bu köhnedüzenin mutlaka yıkılp gideceğini, osonu da kimlerin getireceğini düzeninsahipleri de bilmektedir.

İşte faşizmin en büyük korkusuolan bu çocukları eğitmek, onlarındevrimci düşüncelere sahip, halkına,vatanına sahip çıkan, onurlu evlatlarolarak yetişmelerine yön vermek içinyapıldı Kınık Turan Kılıç Yaz SanatOkulu...

İşte bu yüzden suçluyduk! Üstelikbunu İstanbul’un orta yerinde kendimahallelerimizde de değil Anadolununiçlerinde bir madenci kasabasındayapmaktı en büyük suçumuz!

Çocukların, daha okulun ilk günücemevi yönetimi tarafından değiştirilenkapı kilitlerini hep bir omuzdan yük-lenip açtıkları ve eğitim haklarını ka-zandıkları bir okuldu bu.

Eğitmenlerin, çocuklara ders ver-dikleri esnada bir yandan polisle tar-tışmaya girmek durumunda kaldığıbir okuldu bu.

Cemevi bahçesinde çocukların bir-birleriyle yaptıkları zeytin savaşınıbir süre sonra polise yönlendirdiklerive “polis zeytinlemek” diye bir deyi-min oluştuğu bir okuldu bu.

Madencilerin yerin altında işkazasıgeçirmelerine rağmen, okulu sahip-lenmek için ayakları sargılı, sırtı yanıkşekilde eve dahi gitmeden cemevinegeldikleri bir okuldu bu.

Uyuşturucu kullanımının çok yay-gın olduğu bu Çepni Alevi mahalle-

sinde genç işsiz madencilerin çarşıyaçıkıp gezmek yerine umut aramakiçin her akşam İMBAT DİRENİŞİNİKAZANMIŞ madencilerle sohbetegeldikleri bir okuldu bu.

İşte AKP bundan korkuyordu! Oku-la eğitmenlerinden önce gelen 50’denfazla çocuktan korkuyordu...

Tüm baskılara rağmen, en değerlivarlıkları olan çocuklarını, torunlarınıellerinden tutup devrimcilere emaneteden analardan, Çepniliğin savaşçılıkmanası taşıdığını söylerken gözleri par-layan liseli çocukların coşkusundan,

Soma Katliamı sırasında tepki gös-terdikleri için, şimdi madenlerde am-bargo uygulanan Kınıklı madenci ba-balardan korkuyorlardı.

Kınık’ta, İzmir’de, Anadolu’dahalk örgütlülüklerini geliştirecek daha

Ve ilk gün okula iki oğlunugetiren genç bir annenin dediği

gibi; iyiki geldiniz, daha çokgelin, sahipsizdik, bu çocuklarsahipsiz, doğru dürüst eğitim

nedir bilmiyorlar. Düzeninkurumlarında aşağılanan,

horlanan; şovenizme hizmeteden dinci eğitim sistemi ileokuldan adeta nefret eden

madenci çocukları yaz sanatokuluna ise eğitmenlerinden

saatler önce gelerek,eğitmenleriyle temizlik

yaparak, evden her sabahonlara cebine sıkıştırdığı ikiyumurtayı getirerek, evinin

bahçesinden domates, bibertoplayarak sahiplendiler

okullarını.

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN48

Page 49:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

fazla örnek yaratacağız. Geleceğınçocuklarımızın göz bebeklerinde ol-duğunu bilerek onlara alternatif eğitimfaaliyetleri düzenlemeye devam ede-ceğiz. Faşist AKP’nin korkularını bü-yütmeye devam edeceğiz!

Halktan veHayattan Öğrenmek

Adına Buca Katliamında şehit düşenKınıklı Turan Kılıç’ın adını verdiğimizYaz Sanat Okulu, bir ilk olması nedeniyleprogram ve içerik anlamında eksikliklertaşımasına rağmen bir irade savaşınadönüşmesi ve kazanımla sonuçlanmasıbakımından örnek bir faaliyettir.

Düzenin eğitiminden kaçan, evdenenesinin sözünü dinlemeyen, babasınınsopasıyla terbiye edilmeye alışmış Ana-dolunun bu hırçın madenci çocuklarıyla

3 hafta boyunca eğitim yaptık. Kimseninsözünü dinlememekte, haylazlıkta namsalmış çocuklarımız bile derslerimizdediz kırıp eğitmenlerinin gözünün içinebakmayı öğrendiler. Müziğe, sanata,dramaya, oyunculuğa, resime olan il-gileri görülmeye değerdi.

Ve ilk gün okula iki oğlunu getirengenç bir annenin dediği gibi; iyikigeldiniz, daha çok gelin, sahipsizdik,bu çocuklar sahipsiz, doğru dürüsteğitim nedir bilmiyorlar. Düzenin ku-rumlarında aşağılanan, horlanan; şo-venizme hizmet eden dinci eğitim sis-temi ile okuldan adeta nefret edenmadenci çocukları yaz sanat okulunaise eğitmenlerinden saatler önce ge-lerek, eğitmenleriyle temizlik yaparak,evden her sabah onlara cebine sıkış-tırdığı iki yumurtayı getirerek, evininbahçesinden domates, biber toplayarak

sahiplendiler okullarını. Gorki ustanın dediği gibi bu okul

bizim için de halktan, halk çocukla-rından çok şey öğrendiğimiz ve onlarada bildiklerimizi öğrettiğimiz bir dönemoldu. Yaz Okulları, çocuk şenlikleridüzenleyerek faşist düzene alternatifeğitim faaliyetleri ögütlemeli, halk ör-gütlülüklerini güçlendirmeliyiz.

6. Doğançay

Halk Festivaline Çağrı

Tarih:30 EkimFestival:12.00Konser:16.00Yer: Doğançay Festival Alanıİletişim: 0545 275 32 58İzmir Halk Cephesi

AKP faşizminin halka karşı açtığıve her geçen gün daha da yoğunlaştırdığısavaş sürerken, faşist düzenin savunucusumedya da bu savaşta AKP’nin yanındayer alarak devrimcilere ve halka karşısaldırı haberleri yapmaya devam ediyor.Hemen her gün Halk Cephesi’ne, farklıalanlardaki örgütlülüklerimize, faaliyet-lerimize ve de tek tek yoldaşlarımızailişkin yalanlarla, demagojilerle doluhaberler çeşitli basın kuruluşları aracı-lığıyla servis ediliyor.

Bunun için ters düz etmek istiyorlargerçekleri…

İşte bunlardan bir tanesiyle dahakarşı karşıyayız. Yaklaşık 25 gün öncepolis tarafından işkenceyle gözaltınaalınıp günler süren gözaltından sonrahukuksuzca tutuklanan arkadaşımız Gök-han Yıldırım’la ilgili bir yalan haberdaha servis edildi faşist düzenin med-yasında. Diyor ki SON HABER isimligazete, internet sitesindeki 6 Ekim 2016tarihli haberinde;

“DHKP-C uyuşturucu rantı için örgütüyesini infaz etti. Terör örgütü DHKP-C’nin İstanbul sorumlusu Gökhan Yıl-dırım, örgüt üyesi Recep Hasar’ı ken-dilerinin öldürdüğünü itiraf etti.” Kısacabelirtelim ki bu haberde arkadaşımızlailgili söylenen her şey yalandır.

SON HABER, kendini mahkeme ye-rine koyup arkadaşımızı örgüt üyesi yapmış,Gazi sorumlusu ilan etmiş ve hızını ala-mayarak aşağılık bir yalana daha imzaatarak arkadaşımızı itirafçı olarak göster-miştir. Dediğimiz gibi bunlar yalandır vebiz bunlara dair, yalan olduklarını belirtmeyibu açıklama kapsamında yeterli görüyoruz.Gökhan Yıldırım halkı ve vatanı için mü-cadele eden bir devrimcidir ki hakkındayapılan yalan haberlere ilişkin Gazi HalkCephesi ve avukatları gerekli açıklamalarıyapmıştır. (......)

Recep Hasar Yozlaşmaya Karşı Mü-cadelemizin Bayrağıdır Artık, Tıpkı HasanFerit Gedik Gibi, Tıpkı Birol Karasu gibi.

Faşist AKP ve borazanlığını yapanmedya… Ne kadar aksine inandırmayaçalışsalar da gerçekleri ters düz edemezler.Sözde dindar geçinirler ama bunların diniimanı paradır ve özde bunlar her türlüpisliğin, sapkınlığın savucusu ve uygula-yıcısıdırlar. Bu onların sınıfsal karakter-lerinin bir sonucudur; kapitalist sisteminsavunucularıysanız, kapitalistler dına ik-tidardaysanız, kapitalistlerin sesi olarakmedyadaysanız din kisvesi arkasına dagizlenseniz gerçek değişmez. Kapitalizminyarattığı ne kadar pislik varsa, yozlukvarsa, çürüme varsa sizindir. Bunun içinuyuşturucu pisliğinin arkasında onlar var,

fuhuşun arkasında onlar var. Mafyacılarlakol kola olan onlar, çocuk yaştaki kızlaratecavüz çetesi gibi olanlar onlar, 12 ya-şındaki kız çocuklarıyla nasıl evlenirizdiye uzmanlık alanları yaratanlar da onlar.Tecavüzcü yetiştirme kurumu gibi çalışı-yorlar. Yazarları tacizden, tecavüzden tu-tuklanan gazeteler de onların…

Onlarca tutsağımızla, ödediğimiz be-dellerle, yarattığımız geleneklerle, faaliyetve kurumlaşmalarla, Recep Hasarlar’ınkanıyla tarihe yazılmış gerçek budur:

Uyuşturucunun arkasında AKP var,uyuşturucuya karşı savaşan ise HalkCephesi’dir!

AKP iktidarı her türlü pisliğin arka-sındadır, buna karşın Gazi Mahallesihalkı ve Anadolu halkı biliyor ki, bugünAnadolu’da uyuşturucuya karşı savaşantek güç Halk Cephesi’dir.

Recep Hasar’ın katili sadece Gazi Ma-hallesi’ndeki bir avuç çeteci değil, uyuş-turucu satıcısı, mafya devleti ve onun hü-kümeti AKP iktidarıdır. Recep Hasar,kendi mahallesini uyuşturucu çetelerinekarşı savunurken katledilmiş bir Cepheli,Gazi halkının onurlu bir evladıdır. RecepHasar’ı katledenler er ya da geç halkahesap verecekler. Recep Hasar’ın katiliAKP iktidarı da halka hesap verecektir…

Halk Cephesi

Faşist Düzen Medyası Tarihe Şehitlerimizin Kanıyla Yazdığımız GerçeğiYalan Haber ve Demagojilerle Çarpıtamaz!

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

449SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 50:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN550

Gazi HalkMeclisi: Katil pol-islerin Selda Kara-taş'ı kaçırmasıylailgili aynı gün biraçıklama yaptı.Açıklamada şunlaradeğinildi: "10 Ekim2016 saat 15.30’daSekizevler yolu

üzerinde bulunan bir parkta, Selda Karataş U4 ve S11numaralı zırhlı akrep araçları ile gelen yüzü maskeli iş-kenceci polisler tarafından kovalanarak arkasından havayaateş ederek gözaltına alınmıştır. OHAL yasalarıylapolisinin istediği serbestliği sağlayan AKP iktidarı veonun tescilli işkencecileri Selda Karataş’ın başına geleceken ufak zarardan sorumludur. Eskiden usulen de olsakapalı bir alana girmek için savcıdan izin alması gerekenpolis, artık şehir eşkıyası gibi ellerinde uzun namlulu si-lahlarla her yeri basıyor. İnsanları sokak ortasından ka-çırıyor. Biliyoruz ki bu ülkede polis halkın güvenliğiiçin yoktur.”

Devrimci İşçi Hareketi: "...Gün geçmiyor ki birdevrimci gözaltına alınmasın ve yine gün geçmiyor ki ha-pishanelerden işkence çığlıkları yükselmesin. Kendi ara-larındaki it dalaşının bedelini halka ödeten AKP, her günyeni KHK kararnameler ile halka ve devrimcilere süreklisaldırıyor. En son Gazi Mahallesi’nden Selda Karataşadında kadın bir devrimciyi kaçırarak gözaltına almış veişkence yapmıştır. Şu an İstanbul karakollarında 5 devrimciişkence ile mahkemeye çıkarılmayı beklemektedir.

Çayan Halk Cephesi: "Bu insanlar hepsi zatensokakta, içimizde olan, saklanmayan, demokratik alandalegal çalışma yapan onurlu devrimcilerdir. AKP’nin katilpolislerine söylüyoruz işkenceler, gözaltılar, komplolar,boşa çıkacak." (11 Ekim)

Selda Karataş Serbest Bırakılsın Gazi Mahallesi’nde 10 Ekim’de Sokak ortasında zırhlı

araca zorla bindirilip gözaltına alınan Selda Karataş içinkaçırıldığı günün akşamında “Selda Karataş Serbest Bıra-kılsın” yazılaması Gazi’nin Sondurak, Nalbur ve Sekizevlerbölgesine toplamda 20 adet olmak üzere duvarlara yazıldı.

Bu hafta İstanbul ve Anadolu'dayapılan Yürüyüş dağıtımlarını ya-yınlıyoruz.

İZMİRİzmir Halk Cepheliler Güzeltepe

ve Yamanlar mahallerinde Yürüyüşdergisinin 541. sayısının dağıtımı vetanıtımını yaptılar. 4-5 ve 7 Ekim'deyapılan çalışmada Yamanlar’da 85Güzeltepe de 50 Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı. Gezilen evler ve zi-yaret edilen esnaflarla sohbet edildi.Yamanlar da kapısı çalınan bir teyze,AKP’nin ülkede halka ve devrimcilereyaptığı katliam ve saldırılar için ‘Tayyip sarayında altın bardaktan suiçerken halkın ekmek alacak parası

yok. Yoksullar askerde ölüyor Tay-yip’in oğlu çocukları sefa içinde ya-şıyor. Ölen gençlerin hepsine çocuk-larım gibi üzülüyorum’ diyerek duy-gularını ve tepkisini paylaştı. Birsonraki gün Harmandalı Mahalle-si’nde 3 kişinin katılımıyla yapılandağıtımda 541. sayıdan 50 dergi halkaulaştırıldı. Çalışmada OHAL sürecihakkında sohbet edildi.

İSTANBUL:Bahçelievler: Bahçelievler Halk

Cephesi tarafından 8-9 Ekim’de dergidağıtımı yapıldı. Çalışmaya 5 kişikatıldı. Esnaf ve evler ziyaret edilipsohbet edildi. Toplam 200 dergi halkaulaştırıldı.

Sarıgazi: Halk Cepheliler tara-fından mahallede 11 Ekim günüAKP’nin katil polislerinin tüm en-gellerine, baskılarına rağmen umudunsesi Yürüyüş dergisini dağıtmaya de-vam ettiler.

Devrimci İşçi Hareketi: Dev-rimci İşçi Hareketi Gazi MahallesiDüz bölgesinde 11 Ekim'de tekstilatölyelerini gezerek işçilere dergi da-ğıtımı yaptı. Çalışma boyunca işçilerlesohbet edilip 26 dergi dağıtıldı.

Ne Gözaltılarınız, Ne Tutuklamalarınız Bizi Yolumuzdan Döndüremedi!Doğru Bildiğimizi Yapmaya, Mücadelemizi Büyütmeye Devam Edeceğiz!

Dilek Doğan'ın Kara GözleriKorkunuz Olmaya Devam Edecek

Yaptıklarınızın Hesabını SoracağızOkmeydanı’nda Halk Cepheliler 9 Ekim'de Yolağzı,

MŞP, Piyale bölgelerinde 12 Ekim'de görülecek DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı için 25 kahve konuşmasıyaptılar. Halk Cepheliler ayrıca 8 Ekim günü 10 adetDilek Doğan’ın mahkemesine çağrı ozaliti astılar.

Gazi: Devrimci işçi Hareketi Küçükarmutlu’da evindekatledilen Dilek Doğan’ın mahkemesine çağrı afişlerini10 Ekim'de astılar. Yapılan çalışmada 15 adet çağrı afişiasılırken mahalle halkı ile sohbet edildi.

Armutlu: Armutlu’da evinde katil polis Yüksel Mo-ğultay tarafından katledilen Dilek Doğan’ın 4. mahkemesi12 Ekim’de görülecek mahkeme için 11 Ekim'de 100 evegidilerek mahkemeye çağrı çalışması yapıldı. Ayrıca Ar-mutlu Meydan'da 3 kahvede bildiri dağıtımı yapıldı.

Yürüyüş’ümüz Tüm Saldırılara, Baskılara veEngellemelere Rağmen Halka Ulaşıyor

Page 51:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

AÇIKLAMA NO: 50110 Ekim 2016 tarihinde, Bakırköy

Kadın Kapalı Hapishanesi’nden di-renme haklarını kullandıkları için Si-livri 9 No’lu Kapalı Hapishanesi’nesürgün edilen kadın müvekkillerimizekadınlık onuru da aşağılanarak işkenceyapılmıştır.

Slogan atarak, havalandırmadaniçeri kendi rızasıyla girmek istemeyenmüvekkilimiz Sevcan Adıgüzel’in ka-fası duvarlara vurulmuş, bu esnadamüvekkilimizin burnundan kan gel-miş, yine müvekkilimizin göğüs uç-larından sıvı akıncaya kadar sıkılarakhem işkence yapılmış hem de kadınlıkonuru aşağılanarak taciz edilmiştir.Yine müvekkillerimize hücre içindebulunan dikiş iğneleri batırılarak acıçektirilmiştir. Müvekkillerimizin an-latımına göre bu işkenceyi yapan gar-diyan o kadar ileri gitmiştir ki diğerkadın gardiyanların uyarısıyla dur-durulmuştur. Müvekkillerimiz halenbu işkencenin fiziki ve psikolojik et-kisini taşımaktadır.

Kübra Sünnetçi isimli müvekkili-mizin kolları arkaya doğru ters çevri-lerek kelepçelenmiş, bu haldeyken kol-ları bükülmeye, daha fazla acı çekti-rilmeye çalışılmış sonra aniden yereatılarak, büyük ihtimalle bileğinin kı-rılmasına yol açılmıştır. İhtimal diyoruzçünkü üzerinden iki gün geçmesinerağmen, şişen sağ kolunda tam olarakne olduğunun tespiti yaptırılmamıştır.Müvekkil hayat deneyimiyle bileğindekırık olduğunu düşünmektedir.

Yine Tekirdağ 1 No’lu F tipi Ha-pishanesi’ne dün yaptığımız ziyaretsırasında öğrendiğimiz bir işkencevakası da 59 yaşındaki müvekkilimizAli Osman Köse’ye yapılan işkencedir.06.10.2016 Perşembe günü, sayımsırasında bir eli cebinde müvekkilimiziyerlerde sürükleyen işkenceyi, günlüksıradan bir iş gibi içselleştirmiş olangardiyana, müvekkilimizin karşılıkvermesi üzerine, kalabalık bir gardiyangrubu müvekilimizin üzerine saldır-mışlardır. İşkenceciler, özellikle göğüs

bölgesine aralıksız bir biçimde vur-muşlar, müvekkilin kendinden geç-mesine yol açmışlardır. Bu işkenceninüzerinden bir hafta gibi bir süre geç-mesine rağmen müvekkilimizin göz-altlarında morartılar ve darp izlerigözlenmiştir.

Müvekkillerimiz hemen kolaycaçözülecek talepler nedeniyle böylesinevahşi işkencelere maruz kalmışlardır.Tecrit her gün icat edilen yeni baskıuygulamaları ile ağırlaştırılmakta, buişkence yöntemleriyle tutsakların ya-ralanmalarına, sakat kalmalarına gözyumularak sorunlar çözümsüz bıra-kılmaktadır.

Müvekkillerimizin üç aydır sür-dürdükleri genel direnişin talepleriaşağıdaki gibidir;

Kitap yayın sınırlamalarına sonverilmesi,

122 insanın hayatı pahasına kaza-nılan 10 saatlik sohbet hakkının uy-gulanması,

Sürgün sevklere son verilmesi,Kanser hastası devrimci tutsak

Mesude Pehlivan’ın tedavisinin sağ-lanması ve tahliye edilmesi.

Görüldüğü gibi direnişe konu edilentalepler zaten Adalet Bakanlığı’nın vehapishane idarelerinin yapmak zorundaolduğu düzenlemelerdir. Müvekkille-rimiz hakları olanı almak için işken-celere, disiplin cezalarına, infazlarınınyakılması uygulamalarına maruz kalarakhak taleplerini savunmaktadırlar.

Silivri 9 No’lu Kapalı Hapishanesi,sadece erkek tutuklu ve hükümlülerintutulması esasına göre düzenlenmiş-ken, sürgün edilen kadın müvekkil-lerimiz bu hapishanede olanaksızlıklariçinde ve her an erkek gardiyanlarınsaldırısına uğrayabilecekleri tehdidialtında yaşamaya zorlanmaktadırlar.

Hapishane müdürünün ilk gündenbiz avukatlara söylediği söz şudur;“söyleyin direnmesinler. Burası erkekhapishanesi, gardiyanlarımız da erkek.Olacaklardan biz sorumlu olmayız”

Baskı varsa, direniş de vardır vevar olacaktır. Direnmek en temel

insan hakkıdır. Direnmek, haksız birzor dayatmasına karşı mukavemetgöstermektir. Yani bir direniş varsabunun nedeni hapishane idarelerininbaskı, irade dayatması ve işkenceyedayanan, hapishane politikalarıdır.

Hapishane idarelerinin tutsaklarabu kadar pervasızca işkence yapabil-mesi için bir yerlerden talimat ya dahiç değilse güç almış olması gerekir.İdareler işkence yapma “gücü”nüAdalet Bakanlığı’ndan almaktadır.

Daha iki gün önce Adalet BakanlığıŞakran Hapishanesi’nde yapılan iş-kenceyi yalanladı ve bu yönde yapılanhaberlerin gerçeği yansıtmadığını söy-ledi. Oysa orada yapılan işkence AdliTıp raporları ile sabittir. Olayların ta-nıkları vardır. Ayrıca hapishanenintüm kameraları incelense işkence gör-sel olarak da ortaya çıkacaktır. AncakAdalet Bakanlığı sorumluları açığaçıkartıp cezalandırmak ve halka ger-çekleri açıklamak yerine, gerçeklerinüstünü örttüğü için doğrudan bir tali-mata gerek olmaksızın hapishane ida-releri işkencede sınır tanımıyorlar.

Adalet Bakanlığı’nın işkenceyi inkareden açıklamalarından sonra işkencelerinartarak devam etmesi elbette tesadüfdeğildir. İşkence yapanlar korunacak-larını ya da göstermelik yargılamalarlaaklanacaklarını biliyorlar.

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi ve Silivri9 No’lu Kapalı Hapishane müdür vegardiyanları;

İşkence yapmak yerine, sorunlarınçözülmesi için Adalet Bakanlığı’nasorunları ileterek, sorunların çözül-mesine çalışın. İşkence yapmaya zor-lanıyorsanız, bu durumu açıklayın veistifa edin!

İşkenceci olarak anılıp insanlığınızıher gün öldürmeyi tercih ediyorsanızda halkın tarihsel yargısından kurtu-lamayacağınızı bilin!

İşkence ve Saldırılara Son Verilsin!İşkence İnsanlık Suçudur! İnsanlıkOnuru İşkenceyi Yenecek!

HALKIN HUKUK BÜROSU

Adalet Bakanlığı’ndan Talimat veya Güç Alan Hapishane İdareleri İşkenceye Devam Ediyor!Hapishane Müdürleri, İdareleri ve Gardiyanları İşkence Yapmanın İnsanlığı Öldürmek Olduğunu

Akıldan Çıkarmamalıdır!

Tekrar Hatırlatıyoruz; İşkence İnsanlık Suçudur,İnsanlık Suçlarında Zaman aşımı İşlemez!

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

551SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 52:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Israrla, Kardeşçe, Umutla,Vatanları, Şehitleri İçin DirenenSuriye ve Dünya Halkları Ka-zanacak!

Anti-Emperyalist Cephe’nin 14,15, 16 Nisan 2016 tarihinde düzenle-diği 7. Uluslararası Eyüp Baş Em-peryalist Saldırganlığa Karşı HalklarınBirliği sempozyumunun sonuç bil-dirgesinde Emperyalizmin ve işbir-likçilerinin saldırılarına ve katliam-larına maruz kalan ve direnen ülkeve bölgelerin gezilerek, gerçeklerindünyaya duyurulması kararı alınmıştı.Bu karar kapsamında Anti-EmperyalistCephe ilk başta, 3-7 Ekim tarihleriarasında 6 yıldır Emperyalizme veişbirlikçilerine karşı direnen Suriye’yiziyaret için bir heyet oluşturdu. İçindeİtalya, Britanya, Türkiye, Yunanistan,Ukrayna ve Suriye’den katılımcılarınyer aldığı 16 kişilik heyet 3 Ekim’debuluştuğu Beyrut’tan Suriye’ye geçti.

Program, Suriye Baas Partisi’ninresmi davetiyle 4, 5, 6 Ekim tarihlerinegöre düzenlendi. Anti-EmperyalistCephe heyeti ilk olarak 3 Ekim’deLübnan’da bir araya gelerek, BaasPartisi’nin görevlendirdiği bir otobüsle,öğle saatlerinde Suriye’ye geçmeküzere yola çıktı. Suriye girişinde devlettarafından görevlendirilen memurlar,heyeti onur salonunda karşıladı veardından güvenli bir şekilde Suriye’ninbaşkenti Şam’a geçildi. Heyet Şam’daonur konuğu olarak Şam Palas Otel’in-de misafir edildi.

4 Ekim: Emperyalizm ve İş-birlikçilerine Karşı Anti-Emper-yalist Cephe’de Birleşmeliyiz

Sabah kahvaltısının ardından saat10.00’da Suriye Ulusal İlerici CepheBaşkanı Omran el Zoubi ile görüşmeyapıldı. Görüşmede : “Halk Cephesiçok onurlu bir tarihe sahip. ÖnderleriMahir Çayan’ı anıyor saygı ve selam-larımı iletiyorum… Açık ki, Halk Cep-hesi’nin geniş kitlesiyle AKP’ye veEmperyalizme karşı mücadelesini sür-dürüyor. Suriye 6 yıldır direniyor vezafere kadar direnmeye devam edecek”.Daha sonra heyettekilerin yaptıklarıkonuşmaları da dinleyen Zoubi, sorulan

sorulara da cevap verdi.Mağrib’ten gelen ve Anti-Emper-

yalist Cephe’den olan Driss Hani, he-yettekileri tanıttıktan sonra kısa birkonuşma yaptı ve konuşacaklara sı-rayla söz verdi.

Anti-Emperyalist Cephe, Halkın Hu-kuk Bürosu ve Suriye Halk Cephesiadına yapılan konuşmalarda : “ Em-peryalizm bizlere karşı birleşerek sal-dırıyor. Biz de emperyalizme karşı bir-leşmeli ve ortak mücadele etmeliyiz,çünkü kaderimiz ortak. Anti-EmperyalistCephe’de birleşmeliyiz” denildi.

Daha sonra İtalya’dan bir katılımcıkonuşmasında: “ Suriye’yle enternas-yonalist dayanışmamızı sürdüreceğiz.Gerçek anlamda Suriye’yle birlikteyiz,sizin yanındayız. Mülteciler konusunuAvrupa ülkeleri siyaset aracı olarakkullanılıyor. Halep Stalingrad gibi di-reniyor, tüm Suriye gibi… Direnişiniziselamlıyorum” dedi.

Yapılan görüşmenin ardından Anti-Emperyalist Cephe üyeleri Suriye’nindevlet televizyonu ve haber kanalla-rının isteği üzerine ziyaretin nedenineve yapılan görüşmeye ilişkin röportajverdi.

Medeniyetler Mozaiği ve EşsizGüzelliği ile İnsanı BüyüleyenEski Şam’dayız.

Aynı gün saat 17.00’da ziyaretprogramında Hamadiye Çarşısı veEmevi Camii ziyareti yapıldı. Akşamsaat 21.00’da heyet bir davet üzerineSuriye Devlet Televizyonu’nun akşamprogramına katıldı. TV programındagenel olarak ziyaret nedeni ve Türki-ye’de halkın yaşamı, devletin baskıve yasakları, Halk Cephesi’nin bunakarşı tavrı ve tutumu üzerine soru ce-vap şeklinde oldu. Son olarak GrupYorum adına katılan bir kişi “Gel kiŞafaklar Tutuşsun” türküsünü söyledive ardından program katılımcılara te-şekkür edilerek sonlandı.

5 Ekim: Emperyalizme KarşıSavaşta Akan Kanımız OrtakOlduğundan, Kanımız BirbirineKarışmalıdır...

Anti-Emperyalist Cephe heyeti sa-

bah saat 9.00’da Şam’ın Mezze sem-tinde bulunan Askeri Hastane ve KanBağış Merkezi’ni ziyaret etti. Yaralıyatan askerler genel olarak, ayağı ke-sik, karnının bir bölümü olmayan vevücudunda küçük-büyük hasarlar ol-duğu halde, hepsi bir an önce cepheyegidip savaşmak istediğini dile getirdi.

“Direnişin Vatanı Suriye’yeHoşgeldiniz”

Akşam üstü saat 18.00’da SuriyeBAAS Partisi Genel Başkanı aynı za-manda devlet başkanı Beşşar ElEsad’ın yardımcısı olan mühendis Hi-lal El Hilal ile görüşme yapıldı. Gö-rüşmede “Bu çok önemli koşullarda

Anti-Emperyalist Cephe’nin Suriye - Lübnan Ziyaret GünlüğüEmperyalizme ve İşbirlikçilerine Karşı Direnen Suriye’nin Yanındayız

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN552

Page 53:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Suriye’ye yaptığınız ziyareti çok de-ğerli görüyoruz. Suriye Cumhurbaş-kanı Beşşar Esad’ın selam ve sevgi-lerini iletmek istiyorum. Sizin aracı-lığınızla temsil ettiğiniz örgüt ve ha-reketlere, halklara Sayın Başkan BeşşarEsad’ın selamlarını ve destekleriniiletiyorum” diyerek, Suriye’nin sondurumundan ve zafere kadar, dünyahalklarının da dayanışması ile direnişedevam edeceklerini belirtti.

Vedalaşıldıktan sonra yine oradabulunan Suriye Devlet Televizyonu veAl Ahbariye kanallarına Anti-Emper-yalist Cephe olarak röportaj verildi.

6 Ekim: “Silahını BırakıpVatanının Kucağına DönenlereHer Zaman Kapımız Açıktır”

Sabah erkenden Hırcalli MülteciKampına doğru yola çıkan heyeti Valive Belediye başkanı ile birlikte halktanbir grup karşıladı. Vali yardımcısı,kampla ilgili açıklamalarda bulunarakşunları söyledi: “Buraya, Şam Kırsa-lı’ndaki Dareyya bölgesinde Devletile silahlı işbirlikçiler arasında yapılanuzlaşma sonucu insanlar getirilip yer-leştirildi. Suriye’de bu kamp gibi 120merkez var. Toplam 291 bin aile sıcak

bölgelerden bu kamplara yerleştirildi”.Vali yardımcısının yaptığı açıklamadansonra bazı evlere ziyaretlerde bulu-nuldu.

7 Ekim: Yine Beyrut Yolla-rındayız…

Suriye’de heyeti konuk eden yet-kililer sabahleyin heyet üyelerini birotobüsle Beyrut’a kadar getirerek ve-dalaştı. Bundan sonraki iki günlükprogram Beyrut’ta olacak. Aşure et-kinliklerinden dolayı süslenen caddeleryollar ve alınan geniş güvenlik önlemlerieşliğinde zamanından çok daha geçeve ulaşabilen heyet üyeleri uzun veyorucu bir günün ardından ertesi gününprogramını yaptı. Ertesi gün, Hizbul-lah’tan Arap – İslam Ülkeleri ile İliş-kilerden Sorumlu Şeyh Hasan İzzettinile bir görüşme yapılacak.

8 Ekim: “Yan Yana Olama-sak da Birlikteyiz”

Sabahleyin Şeyh Hasan İzzettinile görüşmeye gitmek için bir otobüsgelip heyet üyelerini evden aldı. Gö-rüşme Şeyh Hasan İzzettin’in konuş-masıyla başladı. Şeyh Hasan öncelikleheyettekilere ziyaretleri için teşekkürederek genel olarak Hizbullah’ın bakışaçısını anlattı. Şeyh Hasan İzzettin:“Bizim için dünyanın hangi ülkesindenolursa olsun, ezilen, baskı gören, kat-liamlar yaşayan tüm halklar kardeştir.Biz halkları ezen yönetimlere ve em-peryalizme karşıyız. İnsanlığın kaza-nacağına inanırız ve bunun için mü-cadele ederiz. Ortak düşmanımız Si-yonist İsrail ve Amerika’dır.” dedi.

9 Ekim: Sabah erkenden Mlita yolculuğu

başladı. Lübnan’ın güneyinde olanve işgal altındaki Filistin – Lübnansınırına 50 km uzaklıkta olan Müzeningirişinde görevliler konukları karşıladı.İsrail işgalinden 2000 yılında kurtarılanve 2006’da tekrar işgal girişimini en-gelleyip zaferi kazanan Lübnan dire-nişini anlatan müze 2010 yılındaaçıldı. İsrail’e karşı kullanılan silahlar,ele geçirilen silah ve eşyaların sergi-lenmiş olduğu müzede, savaşan Hiz-bullah askerlerinin maketleri de bu-lunuyor.

Yolculuktan sonra, Beyrut’a doğruyola çıkıldı.

Anti-EmperyalistCephe’nin KürdistanZiyaretleri

10 Ekim: Halkların Tek Düş-manı Var, O da Emperyalizm!

10 Ekim Pazartesi günü Suriye’deve Lübnan’daki halkların, yoldaşla-rımızın selamıyla gelen Anti-Emper-yalist Cephe heyetini karşıladık.

Ertesi gün ise sabah erken yolaçıktık. İlk durağımız Maraş’taki TerolarKöyü oldu. Köyde Muharrem oruç-larının hazırlığı öğlen saatlerinde baş-lamıştı. Köylüler bizi daha giriştenkarşıladı. Önce bizler Anti-emperyalistCepheyi ve Halk Cephesini anlattık,onlarla dayanışma için Suriye ve Lüb-nan’ın ardından Maraş’a geldiğimizianlattık. Köylüler de bize AKP’ninözellikle neden buraya mülteci kampıkurduğunu anlattılar. Suriyelilerin yer-leştirildiği kampın kanalizasyonunuköyün temiz suyuna karıştırdıklarıiçin kampın 3. haftasında tüm balık-ların öldüğünü anlattılar. Aylardır ya-pılan her eyleme saldırı olduğunu an-lattılar ve sürekli kimlik kontrolleriile kendi köylerinde mülteci konumageldiklerini söylediler. Ziyarette Cemevi gezildi ve türküler söylendi.

Maraş’ın ardından Antep’e yolaçıktık. Antep girişinde ise bizi bu kezpolis karşıladı. Çelik yelekleriyle hazırbizi bekliyorlardı…

Polisleri geçtikten sonra AntepHalk Cephesi’ne gittik. Ardından An-tep’teki düğünde şehit düşen ve ya-ralanan aileleri ziyaret ettik. 20’denfazla çocuğun düğün günü öldürül-mesi, düğün evinin cenaze evine çev-rilmesinin hesabını soracaklarını söy-ledi heyetteki yoldaşlarımız. Hepimizintüm bu ziyaretlerde gördüğü, hissettiği,halkların tek bir düşmanı var, o daemperyalizm!

Ziyaretlerin ardından şehidimizFatma Koyupınar’ın ailesini ziyaretettik. Onlarla yapılan sohbetlerin ar-dından kalacağımız evlere dağıldık…

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

553SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 54:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Avrupa’da sorunlarımızı çözmekiçin örgütlülük ve örgütlü olmak te-meldir. Ama bu örgüt ne yapacak?Örgüt, kitle çalışması yapmak içingereklidir. Örgüt, kurumlaşma ve kad-rolaşmaktır. Ancak kitleye gitmeyen,kitleleri örgütlemeyen bir kurumlaş-manın da kadrolaşmanın da anlamıyoktur.

Kitle çalışması yapmayan bir ku-rumlaşma da kadro da askersiz gene-raldir. Askersiz ordularla, generallerlede hiçbir sorun çözülemez, hiçbirzafer kazanılamaz.

Kadroyu kadro yapan, onun kitleçalışmasıdır.

Kitle kimdir: Kitle halktır. Halkagitmeyen, halkın sorunlarını çözemez.

Halka gitmeden, halkı ikna edipörgütlemeden, halkı kendi haklarınasahip çıkacak bir cüret kazandırmadan,halkın sorunları çözülemez.

Her Kitle Çalışması HalkınSorunlarını Çözer mi?

Hayır, çözmez. Halkın sorunlarınıçözecek olan kitle çalışması, devrimcitarzda ele alınacak bir kitle çalışmasıçizgisidir.

Avrupa’da bugün halkımıza yö-nelik örgütlenme çalışması yapan veciddi bir kitleye de seslenebilen belirlikesimler vardır. İslamcılar ve Türkmilliyetçileri ile Aleviler ve Kürt mil-liyetçileri de kitle çalışması yapıyorlar.Ancak; düzenden kaynaklanan so-runların, milliyetçilikle veya dincilikleçözülebilmesi mümkün değildir.

Her sorun, doğrudan sorunun ken-disine yönelik müdahalelerle çözüle-bilir. Bir arabanın motoru bozuksa,hangi araba lastiğini takarsak takalım,araba yürümez.

Düzenden kaynaklanan sorunlarakarşı çözüm, ancak devrimci bir bakışaçısıyla mümkündür. Düzene dokun-madan, düzenin yarattığı sorunlarakarşı mücadele edemeyiz.

Devletçi, milliyetçi ve dinciler dü-zenden kaynaklanan sorunlara karış-

mazlar. Bunu birçok pratik örnekteyaşadık. Çünkü şu an ciddi bir kitleyiyönlendirebilenlerin, Avrupa’da ya-şayan insanlarımızın tek bir sorununuçözdüğü görülmemiştir. Çünkü bukesimlerin hiçbiri, içinde yaşadığımızdevletlerin politikalarına karşı mü-cadele edecek siyasi cürete sahip de-ğildir.

Hedefler Net Olmalıdır Belçika’da Aygül Kardeşler diye

bilinen ve öldürülen iki kardeşin ce-nazeleri yıllarca savcılık tarafından“olay delili” olarak tutuluyordu. Annebabalarının ölen çocuklarını gömmehakkı gasp edilmişti. Halk Cephesi’ninyürüttüğü bir çalışma ile Aygül kar-deşlerin anne babası da çocuklarınıgömme hakkını alabilmişlerdi.

Halk Cephesi bu başarıyı çok büyükörgütlenmeler ve çok büyük olan gü-cüyle kazanmadı. Önce hedef belirlendi:Başsavcılık ve Adalet Bakanlığı... He-def belirlendikten sonra cami, kahve-hane vs. halkımızın olduğu yerlereyönelik bildirilerle duyuru ve gösteriçağrısına kulak veren kitle ile bu başarısağlandı. Aygül Kardeşlerin anne-babası dindar insanlar olmalarına rağ-men, o kesimden bir yardım gelme-miştir. Belçika, genel olarak İslamcı,milliyetçi faşist örgütlenmenin güçlüolduğu bir ülke olarak bilinir. Ve Bel-çika’da Halk Cephesi’nden çok dahakitlesel ve güçlü olan birçok kurum-laşma vardır. Ama devleti hedefledi-ğinde, devletten aldığı yardımlardanolmamak için, ellerini “ateşe” sok-maktan çekinmişlerdir.

Aynı şekilde, Anadolu Gençliğin,Hollanda polisinin işkenceyle katlettiğiİhsan Gürz’ü sahiplenmesi de gerçek-lerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.Bunu başaran da bir avuç gençti. Biravuç gencin, kitle çalışması yaparak,önce onlarca insanı, sonra yüzlerceinsanı harekete geçirmesiyle; üstü ka-patılmak istenen ırkçı polisin işken-ceciliği ve katliamcılığı teşhir edile-

bilmiştir. Bu ve benzeri örneklerdeki başa-

rının temelinde; hedefin doğru belir-lenmesi vardır.

İkna Edici Olmalıyız Hedefin net olması yeterli değildir.

Hedef olarak düzene yönelmek, faşizmeve emperyalizme kafa tutmaktır. İn-sanları buna ikna edebilmek için önce-likli olarak güven vermeliyiz. Güvenvermenin yolu emektir. Sahiplenmektir.Biz ne kadar sahiplenir ve emek verirsek,o kadar inandırıcı oluruz.

Halk bizi pratik içinde görecek vedeğerlendirecektir. Bizim yapacağımızçalışmalara bakarak, her zaman onlarınyanında mıyız, onların çıkarlarını sa-vunuyor muyuz, buna bakar. Kültürü-müzle, yaşam tarzımızla, kendilerineyabancı mıyız değil miyiz buna bakar.Halk, söylediğimizle yaptığımızı kı-yaslar. Söylediğimizi yapıyor muyuz,yaptıklarımızı savunuyor muyuz diyebakar. Kısacası halk bizi teori ve pra-tiğimizle ölçer ve kafasında olumlu yada olumsuz bir yere oturtur. Halk yalanı,boş vaatleri, sözünün eri olmayanlarısevmez. Bu anlamda devrimciler, herdüzeyde abartılardan, gerçekçi olmayansözler ve vaatlerden uzak olmalıdır.

Halkın sorunu ırkçılıkla ilgiliyse,ırkçılığın da devletten kaynaklandığınıherkes bilir. Bilir, ama herkes devletekarşı mücadele bayrağı açmaz. Çünkü,bu bedel ödemeyi gerektirir. Biz, hal-kımızın sorunları için bedel ödemektençekinmediğimiz, düşman karşısındadik durduğumuz, hedefimize ulaşmakiçin her türlü fedakarlığa katlanacağımızıve tüm bunları yapabilecek bir siyasicürete sahip olduğumuzu gösterebil-diğimiz oranda, ikna edici olabiliriz.

Halkı ikna edebildiğimiz orandada halk bizi kendisinden görür ve sa-hiplenir. Süreklilik de en etkili iknaaraçlarındandır. Kitle çalışmasındasüreklilik, güveni getirir. Bir görünüpbir kaybolan, ne zaman ne savunduğu,ne yapacağı belli olmayan güvensizlik

KİTLE ÇALIŞMASI, HALKI KAZANMAKTIR

AVRUPA’dakiBİZ

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN554

Page 55:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

yaratır. Halkı ikna edebilmek için tüm çalışmala-rımızı süreklileştirmeliyiz. Bunun için her zamanhalkın olduğu yerlerde bizi görebilmelidir. Du-varlarda bizim afiş, pul ve yazılarımızı görebilmeli.meydanlardan geçerken bizim etkinliklerimizi ey-lemlerimizi görebilmeli.

İkna etmek, “neden” sorusuna cevap vermektir.Sorunun nedenini ortaya koymak, sorunun doğrutespitini yapıp, çözüm için neden mücadele etmekgerektiğini anlatabilmektir. Bunu başarabilmeninyolu, kitle çalışmasıdır. Değişik propaganda araç-larının yanısıra asıl olarak da yüzyüze, birebirçalışmadır.

Halktan kopuk şekilde hiçbir sorunu çözemeyiz.Kitle ve halk, eylemlerdeki destekçiler değildir.Halk, mücadelenin asli unsurudur. Çünkü sözkonusu sorunlar da halkın sorunlarıdır. Halkınkendi sorunlarını, kendisinin çözebileceğini pratiktegösterebilmeliyiz. İşte bu bilinci kazandırmak, kitleçalışmasının da kendisidir.

Çözüm Halkta,Kitle Çalışmasındadır

Karşımıza çıkabilecek her sorunun çözümühalktadır. Halkın yaratıcı gücündedir. Dünyadakien büyük çelişki emek ile sermaye arasındaki çe-lişkidir. Ve dünya halkları defalarca, bu çelişkiyiçözebilecek yaratıcılığa sahip olduğunu göstermiştir.Dünya devrimler tarihi bunun örnekleriyle doludur.

Kadroları da, kurumlaşma ve örgütlenmeleriyaratan da, büyüten de halktır. Kadroyu kadroyapan, onun yaptığı kitle çalışmasındaki başarısıdır.Kadronun başarısı; ne kadar insan kazandığına,ne kadar insanı örgütleyip, görev vererek önünüaçabilmesine bağlıdır.

Kitle örgütlenmesi; halkın beynine ve yüreğineulaşmaktan, güven duymak ve güven vermektengeçer. Güvenin en somut göstergesi de, onun ba-şarabileceğine inanıp, görev ve sorumluluk ver-mektir. Halkın gücünü ortaya çıkarabilmek içingüvenmeliyiz. Bunun için de hep kendimize şunusöylemeliyiz: Nasıl ki, bize güvenilmişse, biz degüvenerek görev ve sorumluluk vermeliyiz.

Kitle Çalışmasına Nereden,Kimden Başlayacağız?

En yakınımızdakinden başlayacağız. Kimdiren yakınımızdaki? Arkadaşımız, dostumuz, kom-şumuz, akrabamızdır. Biz halkız, en yakınımız-dakiler de halktır. Halk emekçidir. Emeğe karşı,saldırılara karşı örgütlenmeyi de en yakınımızdanbaşlatmalı ve tüm halka açılmayı hedeflemeliyiz.

Sorunlarımız; sömürü, ırkçılık, yozlaşma vegasp edilen haklarımızdır. O zaman kitle çalış-masına da en fazla sömürülenlerden, en fazlayozlaştırılanlardan başlamalıyız.

KİTLE ÇALIŞMASI NEDİR? Kitle çalışması, halkı kazanmaktır. İnsan kazanmaktır. Örgüt-

lenmektir. Çoğalmaktır. Bir kazağın ilmek ilmek örülmesi gibi insan insan, ev ev,

mahalle mahalle, iş yeri iş yeri, okul okul, köy köy, şehir şehirçoğalmaktır.

Emek, sabır ve ısrardır. Eğitilmek ve eğitmektir. Öğrenmek-öğretmektir. Plan ve programdır. Gerekirse sıfırdan başlayarak çalışmaktır. Yün yoksa yün toplamak, ip yapmak, ipi gerekirse boyamak,

hazırladığımız ipi, belli bir motife göre -planımıza programımızayani ihtiyaçlarımıza göre- ilmek ilmek örmek gibi çalışmaktır.

Örgü örer gibi ilmek ilmek örgütlenmek, duvar örer gibi tuğlatuğla büyümek. HER İNSAN ATILAN BİR İLMEK, DUVARAKONULAN BİR TUĞLADIR diye bakmalıyız.

K�TLE ÇALIŞMASININ,�NSAN KAZANMANIN ARAÇLARI NELERD�R?

- Dergi, kitap, bildiri - Pankart, afiş, film, müzik - Dernek, sendika vb. kurumlar - Tüm demokratik ve meşru eylemler, etkinlikler - Oturup kalkması da dahil tüm yaşam tarzıyla kadro. Bütün bunlar ajitasyon-propaganda ARAÇLARIDIR. Bilin-

çlendirme, aydınlatma, savaştırma ARAÇLARIDIR.

KİTLE ÇALIŞMASINDA OLMAZSA OLMAZLAR - Evden eve, kişiden kişiye, kulaktan kulağa... bire bir çalışma  - Alana vakıf olmak  - Üstenci olmamak  - Kitlelerin anlayacağı dilden konuşmak  - Örgütlenme hedefini hiçbir koşulda unutmamak

NE ANLATACAĞIZ? Gerçekleri anlatacağız. Burjuvazinin en güçlü silahı cahilliktir. Cahilliğe savaş açacağız. Bunun yolu, beynin çalıştırılmasından geçer. Beyni çalıştırmanın

anahtarı da sorgulatmak ve tartışmaktır. Tartışmak doğruyu yanlıştanayırmak için yapılır.

Eksikliklerini tamamlayacağız, çelişkilerini yeneceğiz, sorgu-layacak, sorgulatacak ve tartışacağız.

Bunun için önce dinlemesini öğreneceğiz. İyi bir dinleyici olacağız.Bir doktor hassasiyeti ile tanımak için dinleyeceğiz. Neden diyesoracağız. Sormasını, cevap bulmasını öğrenecek ve öğreteceğiz.Onu horlayan, ezen, onurunu kıran ve aşağılayanla, onu cahilliğemahkum etmek isteyenlerle aynı olduğunu öğretecek ve onlara karşıkin duymasını sağlayacağız. Ajitasyonumuzu bunun üzerine kuracağız.

Propogandamızın hedefi ise; bunların nedenlerini, kaynağınıaçıklayıp, çözümün nasıl olduğunu kavratmak olacak.

Ajitasyonumuzla yüreğine, propagandamızla da beynine ses-lenmeliyiz.

16 Ekim2016

Yürüyüş

Sayı: 543

55SAVAŞÇILARIMIZLA BİZ KAZANACAĞIZ!

Page 56:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

“Belirleyici olan, nasıl gerekiyorsa öyle davranmak”Yaşar Yılmaz

24 Ekim - 30 Ekim

Ahmet ÖZTÜRK,Zeynep GÜLTEKİN:26 Ekim 1994’te Mersin

Arpaçbahşiş Beldesi’nde po-lisin, bulundukları eve yaptığıbaskında katledildiler. 2,5saat boyunca sloganlarıyla,marşlarıyla direndikleri evde,

birlikte bulundukları Sevgi Erdoğan da yaralı olarak tutsakdüştü. Ahmet, 1968 Antakya Harbiye doğumludur. AntakyaMeslek Yüksek Okulu’ndayken mücadeleye katıldı. Gençlikiçinde ve Adana Mücadele gazetesinde çalıştı. ’93 sonundadaha farklı sorumluluklar üstlendi. Zeynep Gültekin, 1970Antep Kilis doğumludur. İşletme Fakültesi öğrencisiydi.Mücadeleye TÖDEF içinde başladı. ’93 Haziran’ından şehitdüşene kadar her şeyiyle devrimci mücadelenin içinde oldu.

Ahmet Öztürk Zeynep GültekinTayyar Turhan SAYAR,

Yaşar YILMAZ:26 Ekim 1993’te, Ankara Bal-

gat’ta bulundukları evde kuşatıl-dılar, saatlerce bomba ve kurşunyağmuruna direnerek şehit düş-tüler.

Tayyar, 1967 Konya doğum-ludur. 1990 yılında Dev-Genç’lilerle tanıştıktan sonra mücadeyekatıldı. Giderek tüm yaşamını mücadeleye adadı. Şehit düştü-ğünde, Ankara’da silahlı birliklerde görevliydi.

Yaşar, 1970 Tekirdağ doğumluydu. 1989’da gençlik içindebaşladığı mücadelesini, 1990’dan itibaren Dev-Genç saflarındasürdürdü. 1992 yılı sonlarında Ankara’da konumlandırıldı.

Tayyar Turhan Sayar Yaşar Yılmaz

Tülin AYDIN:1963, Kars Sarıkamış doğumlu olan Tülin,

YTÜ öğrencisiyken, 1983’te mücadele saflarındayerini aldı. EMEKAD’da, DEMKAD’da kadınlarınörgütlenmesinde, EMO bünyesinde, mimar vemühendislerin devrimci mücadelesinde yer aldı.24 Ekim 1999’da kanser hastalığı onu aramızdanaldı.

Tülin Aydın

Kamer GÜNEŞ:Dersim-Hozat doğumlu, Alevi, Kürt mil-

liyetinden bir devrimciydi Kamer. 1991’demilis örgütlenmesi içinde yer aldı. 1994’tetutsak düştü. 1995’te özgürlüğüne kavuşupmilis örgütlenmesi faaliyetini sürdürürkenkontrgerilla tarafından 24 Ekim 1996’dakaçırılıp katledildi.

Kamer Güneş

Şükrü SARITAŞ:1985 İstanbul doğumlu olan Şükrü, aslen

Erzincanlı’dır. 15 yaşında bir Cephe sempa-tizanıydı. Eflatun Cem Güney İlköğretimOkulu öğrencisiydi. Okulunda dergi dağıtır,arkadaşlarına devrimciliği anlatırdı. 29 Ekim2000'de İstanbul Ümraniye'de MHP'li fa-şistlerin kurşunlarıyla katledildi.

Şükrü Sarıtaş

Ali DEMİRALP:1958 Elazığ Koru Köyü doğumludur. Annesi

Kürt, babası Türk Alevisi’dir. 12 Eylül öncesikatılmıştı kavgaya. 12 Eylül cuntası öncesi, orta-okuldayken DEV-GENÇ'lilerle tanıştı. Lisedeaktif bir DEV-GENÇ'li oldu. Faşistlerle kavgaların,çatışmaların içinde yer aldı. Onun örgütlenmesindeHaydar Başbağ'ın, Nazım Karaca’nın büyük

emeği vardır. Zaten Nazım ile aynı köydendi. Yaz tatillerinde,köyünde hem ailesine yardım eder, hem de köyün gençleriniörgütlemek için çalışırdı. 27 Ekim 1987’de İstanbul ÇengelköyKuleli’de polisle girdiği silahlı çatışmada şehit düştü.

Ali Demiralp

Devrimci hareketi yaratan, savaşçılarını düşman gözlerdensaklayan, doyuran, giydiren halktır.

Devrimci hareket O'nsuz olmaz. O'nsuz devrimci hareketayakta kalamaz. Devrimci hareketin O'nsuz illegalitesi olmaz.O, her an kapısı çalınabilecek olandır. O, başı darda olanmilitana kucak açandır.

Devrimci olduğunu, sosyalist olduğunu söyleyip de evindebir devrimciye, bir savaşçıya yatak açmaktan, sofrasına buyuretmekten kaçınanlar Kamer Güneş'e baksınlar.

Devrimcilerden yana görünüp, verebileceği bir şeyi ver­memek için kırk dereden su getirenler ona baksınlar.

Köyü yakılıp yıkılmıştı. Onun evi de yakılan evler içindeydi.Yıllardır ekip biçtiği toprağını terk ettirmeye çalışıyorlardı.Oysa onun o toprakta ekip biçtiği yalnızca buğday, nohutdeğildi. O, umutlarını da ekmişti o toprağa. Toprağını terketmek umudu terk etmekti.

Düşman kuru toprağı değil, gerillayı terk ettirmek istiyordu.Onun toprakta ekili umudu gerillaydı.

Kamer GÜNEŞ'i Bir Yoldaşı Anlatıyor:DEVRİMİ, UMUDU SARIP SARMALAYANLAR

Kamer Güneş halktır

Anıları Mirasımız

Page 57:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

Mustafa KAMACI:25 Ekim 1989’de bir trafik ka-

zasında yaşamını yitirdi.

Mustafa Kamacı

Burhan Remzi KAFADENK:1964 doğumludur. Devrimci hareketin bir

sempatizanıydı. 26 Ekim 1991’de İstanbulGayrettepe’de sokak ortasında polis tarafındankatledildi.

Burhan Remzi Kafadenk

TAYYAR TURHAN SAYARBir yoldaşı anlatıyor: «hiç boş oturduğunu görmedim.»Tayyar'ı uzun süre görmedim, az tanırım. Ancak onu ta­

nımak için uzun bir süreye ihtiyaç yok. O devrimci kişiliği ilekendini hemen belli ederdi. Devrimciliğin en güzel erdemlerionda hemen görülebilirdi.

Daha ilk bakışta bütün kişiliğini yansıtan hal ve hareketlerinasıl bir insan olduğunu gösteriyordu. Oturması, kalkması,insanlarla konuşma tarzı, insanları dinleyişi mütevazı birkişiliğe sahip olduğunu, ne kadar dürüst ve temiz olduğunuyansıtıyordu.

Beni en çok etkileyen yanı konuşma tarzı olmuştur. Çokkısık ses tonuyla konuşur, hatta bazen konuştuğu zor duyulurama o kadar akıcı, yalın bir anlatım biçimi vardı. Zeki birinsandı, çevresindekilere olayları kavratmada kurduğu sıcak

ilişki ve konuşma tarzıyla çok çabuk etkilerdi çevresindekileri.Az görülür, derneğe sık gelmezdi ama hiç boş oturduğunugörmedim. Diğer insanlar kafeteryalarda vb. yerlerde boşzamanlarını harcarken, o hep bir şeylerle uğraşırdı. İnsanlarlailgilenir, kitap ya da dergilere bakar, asla boş durmazdı. Yol­daşlarına ve hareketine bağlılığını ise gözaltına alınan arka­daşları için yaptıkları açlık grevinde gördüm. Çok kısa birsürede 10'dan fazla insanı açlık grevine kattı. Parti binasınınişgali sırasında ve 3 gün süren bu eylemde kararlılığı, cesareti,cüreti her yönüyle kendini gösterdi. En dirençli çıkan dayine Tayyar'dı. Bir arkadaşıyla burada gözaltına alınırkenbağlılığını slogan ve direnişiyle sürdürdü.

Onda, devrimci bir insanda olması gereken özelliklerinçoğu vardı. Mütevazılığı, dürüstlüğü, ahlakıyla, yoldaşlarınave hareketine olan bağlılığı, inancı, üstün zekası, çalışkanlığı,özverisi, yaşamındaki disiplin ve ilkeliliği, oturmuş kişiliğitüm bunlar sanki bir aynada yansırmış gibi görülebiliyordu.

Halkın en direngen yanıydı Kamer Güneş. Toprağını terketmedi. Umudu terk etmedi. Gerillayı terk etmedi.

Evini yakmakla kalmadılar. Gözaltı, işkence, hapishaneyledevam etti zulüm. Ama o hapishaneden çıktığında yine top­raklarındaydı. Sıcak ekmek ve ayran yine yalnız boğazındangeçmiyordu. Ekmeği, azığı yüklenip gerillaları arıyordu yine.

Hapishaneden çıkıp geldiğinde gördü ki yakınlarının birkısmı da terk etmişti köyü. Ama hayır, O orada kalacaktı.

Halktı O. Toprağına ve umuduna sahip çıkan halk. "Yalın, içten ve samimiydi. Gerillaya yaklaşımında ken­

dinden yana hiçbir kaygı ve hesabı yoktu. Gerillayı, hiçbir

zaman kendi ilişkilerinde sığınacak ve yaslanacak bir güçolarak görmedi."

O halktı ve devrimciydi. Halk Kurtuluş Savaşçıları, O'nunumudu, yoldaşı, kendini onlara bakmakla, büyütmekle görevlisaydığı çocuklarıydı. O yüzden fedakar bir baba gibi o yok­sulluğu içinde bile yemeyip yedirmeyi, giymeyip giydirmeyidüşündü. Gerillalar katledildiğinde, düşman kuşatması altındatüm tehditlere, işkencelere rağmen gerillaların cenazelerinesahip çıktı.

O halktı. Halk olmak, değerlerini yaşatmak, evlatlarınasahip çıkmak buydu.

AHMET ÖZTÜRK:Yönetici NEYİ, NASIL Yönetir?Büroya üniversiteden bir öğrenci gelmişti. İlk geldiğinde

Ahmet abiyle sohbet etmişti. Daha sonra da gelmeye devametti. Ama Ahmet abiyi göremezse bürodan hemen gidiyordu.Neden böyle yapıyorsun diye sorduğumuzda “siz hiç sohbetetmiyorsunuz ki, habire sorguya çekiyorsunuz” demişti.

Bu üniversiteli gencin “Ahmet Abi”si Çukurova’da birlikteçalıştığı tüm yoldaşlarının, ilişkide olduğu hemen tüminsanların derinlemesine ilişki kurabildikleri bir yönetici...Ahmet sayısız olanak yaratabilen, kolay kolay “olmaz” de­meyen, “yok” demeyen, yaratabilen bir yönetici aynı zamanda.Bu ikisi elbette birbirleriyle ilişkili bir şey.

Bir yönetici düşünün, bulunduğu alanda bir türlü olanakyaratamıyor. Ya da bir başka yönetici düşünün, ona bağlıolarak çalışan insanları sürekli şikayet ediyor, “söylüyorumyapmıyorlar” diyor. Peki bu şikayetleri dile getiren insanımıznasıl bir yöneticidir?

Bir kadro ya da yöneticide olması gereken özellikler de­

diğimizde onlarca madde sıralayalabiliriz. Marksist­Leninistteoriyi bilmekten başlayıp askeri yetkinliğe kadar pek çokşey sayabiliriz. Fakat esas sorun şudur: Yönetici kimi, neyiyönetecek? Yönetici; savaşı, örgütü, birimi yönetir diye söy­lenebilir. Ama o da sonunda bir tek şeye çıkar, yöneticilikinsan yönetmektir.

İşte böyle olduğu içindir ki, bir yönetici için gereken asılşey, belki tüm diğer özelliklerden önce, insanı anlamayı,kavramayı bilmesi, ona değer vermesidir. İnsanı anlamayan,insanı kucaklamayan yönetemez.

Ahmet nasıl yönetmiş ve nasıl gerçekten sevilen biryönetici olmuş. Pek çok anlatımın içinde, pek çok insanıngözünde bunun bir tek cevabı var:

Büroya ilk kez giden biri anlatıyor: “Büronun kapısınıçaldığımda o, Arapoğlu’yla karşılaştım. Sıcak bir yaklaşımladavet etti içeri. İlk kez gitmeme ve ilk kez birbirimizigörmemize rağmen gösterdiği sıcaklık hani kırk yıllık dostdenir ya işte öyleydi. Onu tanıdıkça bu yönün onun yaşamınınvazgeçilmez özelliği olduğunu anladım.”

Page 58:  · Evet, Türkiye’de polisin işkence yapma, katletme, kaybetme özgürlüğü vardır. Bu hakkı ise yasalarca güvence altına alınmıştır. İşkence yaptığı katlettiği

RRöportaj

YÜRÜYÜŞ: Öncelikle kendinizitanıtır mısınız ?

FERZA KARAKOÇ: Merhababen FERZA KARAKOÇ, 10 yıldırFransa’da siyasi mülteci olarak ya-şıyorum, iki çocuk annesiyim. İşçiolarak Fransa’da çalışmaktayım.

YÜRÜYÜŞ: Geçtiğimiz günlerdeoturumunuz elinizden alındı. Hangigerekçe ile oturumunuzu aldılar?

FERZA KARAKOÇ: 2008’deFransa'da terörle mücadele timleritarafından düzenlenen operasyon so-nucu, ben de birçok insanımız gibiyargılandım ve ceza aldım. Bu ne-denden kaynaklı siyasi mülteci hak-kım ve oturumum elimden alınmakisteniyor.

YÜRÜYÜŞ: Peki, 2008’de ne ol-muştu? Bu yargılama süreci nasılgeçti?

FERZA KARAKOÇ: Ekim2008’de onlarca insanla gözaltınaalındım. 4 gün gözaltında kaldık;Paris terörle mücadele timlerinin dü-zenlediği bir operasyon sonucu bugözaltı süreci gerçekleşti. Tutuksuzyargılandım, yani serbesttim.

Bize dayattıkları suçlamalar içe-risinde dergi dağıtmak, 1 Mayıs’akatılmak, ‘Fete de l'humanıte’ ye ka-tılmak vardı. Yani yasal çerçevededüzenlenen eylemlere, yürüyüşlerekatıldığımdan dolayı yargılandım.İnsan haklarının ülkesi olarak bilinenFransa'da bu demokratik faaliyetlerdebulunmam sakıncalı bulunmuş.

Bu yargılama süreci 5 yıl sürdü.Nihai kararı son olarak yargıtay2013’te verdi. Birçok arkadaşımızlailgili tutuklama kararı çıktı, benimpayıma düşen 4 yıl ceza oldu.

Bu süreç içerisinde serbest birşekilde dışarıda hayatıma devamederken, cezamı uygulamam için2015’te ceza infaz savcısı tarafındançağırıldım ve ekim 2015’te elektronikkelepçe taktılar ayağıma. Bu, şu de-

mekti; iş saatlerim ve bir iki saat dı-şında evden çıkmam yasaktı. 6 ayboyunca bu kelepçeyi taktım, aya-ğımda sürekli bu kelepçeyle dolaştım.

Ve Nisan 2016’da bu kelepçeyiçıkardılar fakat cezam bununla bit-medi. Bugün halen denetimli ser-bestlik çerçevesinde kelepçesiz ha-yatımı sürdürüyorum. Belli kısatla-malar halen sürüyor, yurt dışına çıkışyasağı, benimle yargılanan arkadaş-larla görüşme yasağı ve ayda bir bu-lunduğum şehrin karakolunda imzaatma.

YÜRÜYÜŞ: Son olarak oturu-munuz elinizden alınmak isteniyor,bu süreç nasıl ilerliyor ?

FERZA KARAKOÇ: Bir kaçay önce benim hakkımda işlem baş-latıldı tıpkı benimle yargılanan vesiyasi mülteci olarak Fransa'da bu-lanan insanlar gibi. Bir anlamda yenibir "ceza" ile karşılaştım.

YÜRÜYÜŞ: Bu durumu nasıl de-ğerlendiriyorsunuz?

FERZA KARAKOÇ: 2008’debaşlayan ve 5 yıl süren mahkemesürecinde kararın zaten en başta belliolduğuna inanıyorum. Bu doğrultudabu oturum iptalleriyle ilgili kararzaten belli; mahkeme süreci de sadecesüsleme.

Amaç insanları yıldırmak. Benimkişisel görüşüm verilen kararlarınhepsi siyasidir. Bürokrasiye takılarakbu kadar sürdü mahkeme ama oturummeselesinin bu kadar süreceğini san-mıyorum.

Sadece demokrat, ileri görüşlüolmanız bile "medeniyetin beşiği"Avrupa'da bile "terörist" damgasınıalmanız için yeterli. Aslında, demok-rasi onların sunduğu çerçevede de-mokrasi oluyor.

Onların empoze ettiği sınırlar içe-risinde mücadele edersen, ancak de-mokrat olabilirsin, o sınırları aşarsanterörden yargılanmak çok mümkün

Fransa’da. 2014’te çıkarılan oturum-larla ilgili terör yasası, Fransa’yıtehdit eden IŞİD terörüne karşı çı-karılmıştı, ancak bugün, ilerici de-mokrat insanlara karşı tehdit olarakkullanılıyor.

YÜRÜYÜŞ: Oturumun geri alın-masının anlamı nedir? Pratikte nasılbir uygulama karşınıza çıkacak?

FERZA KARAKOÇ: Hukukenhiçbir hakkımız kalmıyor, çalışmahakkımız, yaşama hakkımız elimizdenalınıyor.

Artık burda kalamazsınız diyorlaroturumumuzu elimizden alarak, amaaynı zamanda da cezam sürdüğü içinFransa dışına çıkamazsınız diyorlar.Ne istediklerini bilmiyorlar...

İtiraz süresi de bittikten sonrabizi, ülke ve Avrupa'daki ülkelerindışında her yere gönderebilirler. Bubir Afrika ülkesi olabilir, Latin Ame-rika olabilir.

Aslında bize daha fazla nasıl zararverebilirler onu düşünerek hareketediyorlar. Yaptıklarımızdan, dergidağıtmaktan, 1 Mayıs’a katılmaktanpişmanlık duymamızı istiyorlar. Yıl-dırmak istiyorlar ki başkaları da yap-masın, yaklaşmasın.

YÜRÜYÜŞ: Bu durumda ne yap-mak gerekiyor ?

FERZA KARAKOÇ: Dayattık-ları bu durumu kabul edemeyiz.Siyasi mültecilik hakkımızdır. Oturumbizim hakkımızdır, elimizden ala-mazlar, izin vermemeliyiz.

Hukuki süreç sürüyor fakat buyetmeyecektir. Bu konuyu herkeseanlatmalıyız, herkesle paylaşmalıyızve bir kamuoyu yaratmalıyız. Di-renmeliyiz; yok, istedikleri için, yasaçıkardıkları için, meşru hakkımızıellerine teslim etmemeliyiz.

Bunun için, oturum hakkımız içinmücadele etmeliyiz ve direnmeliyiz.

Son olarak çalışmalarınızda ba-şarılar diliyorum.

FRANSA TARAFINDAN OTURUM İZNİ İPTAL EDİLEN FERZA KARAKOÇ İLE RÖPORTAJ"ONLARIN EMPOZE ETTİĞİ SINIRLAR İÇERİSİNDE MÜCADELE EDERSEN

ANCAK DEMOKRAT OLABİLİRSİN; O SINIRLARI AŞARSANTERÖRDEN YARGILANMAK ÇOK MÜMKÜN FRANSA'DA."

Yürüyüş

16 Ekim2016

Sayı: 543

KENDİ BEDENİNİ SAVAŞ MEVZİSİ HALİNE GETİREN58