3
7/30/2019 Ferit Edgu http://slidepdf.com/reader/full/ferit-edgu 1/3 Ferit Edgü Urfalý Mateos'un Yazgýsý Urfalý Mateos'un öyküsünü bilen çok az kiþi vardýr. Benim ilgimi çeken onun yaþamý de- ðil, yazgýsý oldu -eðer yazgýyla yaþam birbirinden ayrýlabilirse.* Mateos'un tek yapýtýný (Vekayi-Nâme) Türkçeye çeviren Hrant D. Andreasyan'ýn verdiði bilgilerden öðrendiðimize göre, Urfalý Mateos'un doðum ve ölüm tarihleri bilinmiyor. Kaným- ca, bir yazar için bir talihtir bu. Böylece o, hiçten gelip hiçe giden gerçekleri sürekli deðiþti- ren, yalanlayan, gerçeklerden çok uydurmalardan oluþan, buna karþýn gene de bir bilim ola- rak adlandýrýlan Tarih'e, kendileyin bir tuðla koymayý baþarmýþ bir insanoðludur. Hep düþünmüþümdür, büyük bir sanatçýyla, ayný dönemde ayný adý taþýyan sýradan bir adamýn da adý kalmayacak mýdýr, diye. Geride anýlan ad olduðuna göre? Mateos'un ne çaðdaþ- larý ne de daha sonra gelen tarihçiler (onun yapýtýnýn bazý bölümleriyle çakýþan sayfalarý ya- zan Verdan gibiler dahil) arasýnda, onun adýný anan tek bir kiþi yoktur. Urfalý Mateos üzerine, bize bilgi veren tek kaynak yukarýda andýðým kendi kitabýdýr. Bu kitaptan öðrendiðimize gö- re, Mateos, Urfa'da doðmuþtur. Bu kentte yaþamýþ ve gene bu kentteki bir manastýrýn baþrahi- bi olmuþtur. Büyük bir olasýlýkla, kitabýný, daha sonra baþrahibi olacaðý bu manastýrda yazma- ya baþlamýþtýr. 8 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

Ferit Edgu

  • Upload
    hezarfn

  • View
    223

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ferit Edgu

7/30/2019 Ferit Edgu

http://slidepdf.com/reader/full/ferit-edgu 1/3

F e r i t E d g ü

UrfalýMateos'unYazgýsý

Urfalý Mateos'un öyküsünü bilen çok az kiþi vardýr. Benim ilgimi çeken onun yaþamý de-

ðil, yazgýsý oldu -eðer yazgýyla yaþam birbirinden ayrýlabilirse.*

Mateos'un tek yapýtýný (Vekayi-Nâme) Türkçeye çeviren Hrant D. Andreasyan'ýn verdiði

bilgilerden öðrendiðimize göre, Urfalý Mateos'un doðum ve ölüm tarihleri bilinmiyor. Kaným-

ca, bir yazar için bir talihtir bu. Böylece o, hiçten gelip hiçe giden gerçekleri sürekli deðiþti-

ren, yalanlayan, gerçeklerden çok uydurmalardan oluþan, buna karþýn gene de bir bilim ola-

rak adlandýrýlan Tarih'e, kendileyin bir tuðla koymayý baþarmýþ bir insanoðludur.

Hep düþünmüþümdür, büyük bir sanatçýyla, ayný dönemde ayný adý taþýyan sýradan bir

adamýn da adý kalmayacak mýdýr, diye. Geride anýlan ad olduðuna göre? Mateos'un ne çaðdaþ-

larý ne de daha sonra gelen tarihçiler (onun yapýtýnýn bazý bölümleriyle çakýþan sayfalarý ya-

zan Verdan gibiler dahil) arasýnda, onun adýný anan tek bir kiþi yoktur. Urfalý Mateos üzerine,

bize bilgi veren tek kaynak yukarýda andýðým kendi kitabýdýr. Bu kitaptan öðrendiðimize gö-

re, Mateos, Urfa'da doðmuþtur. Bu kentte yaþamýþ ve gene bu kentteki bir manastýrýn baþrahi-

bi olmuþtur. Büyük bir olasýlýkla, kitabýný, daha sonra baþrahibi olacaðý bu manastýrda yazma-

ya baþlamýþtýr.

8 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

Page 2: Ferit Edgu

7/30/2019 Ferit Edgu

http://slidepdf.com/reader/full/ferit-edgu 2/3

Kitabýnýn bir bölümünde, Urfa'dan ayrýldýðýný, bir süre Baudum adlý bir Latin soylusununyönetimindeki Keysun kentinde yaþadýðýný öðreniyoruz.

(Emir Muhammed bin Gazi bu kenti kuþattýðýnda Mateos da ordadýr ve olup bitenleri def-

terine geçirmektedir.)

Mateos'un Vekayi-Nâme'si Miladi 952-1136 yýllarý arasýndaki olaylarý konu almaktadýr. Ya-

zar kitabýný yalnýz geçmiþin elyazmalarýndan okuduklarýyla deðil olaylarýn yaþayan tanýklarýy-

la da konuþup söyleþerek kaleme aldýðýný belirtmektedir.

Mateos, kitabýnýn CLXXI. bölümünde þöyle yazmaktadýr:

“… tarihine deðin olan 150 yýllýk olaylarý topladýktan sonra incelemelerimize burada son

verdik. Bunlarýn mantýklý bir biçimde ele alýnýp yorumlanmasýný baþkalarýna býraktýk. Bu iþ-

ten elimizi çekip, yerimizi bizden çok daha bilgili, çok daha yetenekli incelemecilere býraktýk.

Böylece Aziz Bogos'un, (St. Paul, F.E. ) ‘Kürsüye ilk çýkan susacaktýr’ sözüne uyduk.”

Kendi deyiþiyle, yazmaktan “geri kaldýðý” on yýlý hesaba katmadýðý için, Vekayi-Nâme'nin

CLXXI. bölümüne ‘Âdem'den bugüne 6610 yýl geçmiþtir’ diye bir not düþmüþtür. Bu da, Ma-

teos'un kitabýný 1800'lerde Fransýzcaya çevirip notlayan Eduard Dulaurier'ye göre 1001-1002

yýllarýnýn karþýlýðýdýr. (Çünkü “Ýstanbul'un dünyevi tarihi olup Miladi tarihin baþlangýcýndan

bir önceki yýlýn 1 Eylül'üne deðin tam 5508 yýlý kapsamaktadýr.”)

“Tanrý'nýn sunacaðý iyi zamanlara bir aný olarak býrakmak üzere, hiç kimsenin o günlerde

olup bitenleri yazmayý düþünmediðini” gördüðü için kalemi eline alan Mateos, “Bu görev bi-

ze verildi diye sevinerek, gelecek günlere bir aný býrakmak üzere yeniden iþe baþladým” diyor. Ama bu görevi ona kimin verdiðini belirtmiyor. (Tanrý olmasýn!)

Görevi veren kim olursa olsun, Urfalý Mateos, kendine, iþine ve gerçeðe saygýsý olan biri

olarak güçsüzlüðünü bilip bunu açýkça dile getirmekten çekinmiyor: “Baþýmýza gelen felaket-

leri, babalarýmýzýn kendi günahlarýyla ektikleri kötülüklerin sonucu olarak, yedi misli bizim

baþýmýza gelmiþ olduðunu gelecek kuþaklara ibret olsun diye yazýp onlara bildirmemiz gerek-

tir”.** dedikten sonra bu iþi ancak kendisi gibi güçsüz, sýradan, kýsýtlý bir bilgi ve yeteneðe sa-

hip bir kiþinin gerçekleþtirebileceðini söylüyor.

 Aziz deðil, kendi deyiþiyle, Aciz Mateos, “Tanrý'nýn inayetiyle yýllar boyu çalýþýp, Mezopo-

tamya'nýn Urfa kentinde incelemelerde bulunup, bu zamanda geçmiþ olaylarý toplayýp” yaz-dýktan sonra ekler: “Önümüzde henüz otuz yýllýk yazýlacak olaylar da vardýr. Bu, benim gibi

yeteneksiz ve pek az bilgili birinin deðil güçlü bilginlerin baþarabilecekleri bir iþti. Ama Tan-

rý, her zaman güçsüz ve kusurlu insanlardan yararlý iþler istemiþtir.”

Ýþte beni Urfalý Mateos'a baðlayan cümle.

Bir alçakgönüllülük anýtý deðil bu. Kendi yeteneðini, bu yeteneðin sýnýrlarýný bilen bir in-

sanoðlunun itirafý.

ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 9

URFALI MATEOS'UN YAZGISI

Page 3: Ferit Edgu

7/30/2019 Ferit Edgu

http://slidepdf.com/reader/full/ferit-edgu 3/3

Urfalý Mateos, bir kartal deðil bir kýrlangýçtýr. Ölü bir böcek, bal toplayan bir arýdýr. Çün-kü, kendisinin sözcükleriyle, “Kartal ve benzeri büyük kuþlar bu iþi asla yapamazlar.”

O, Urfalý Kýrlangýç, eline geçen her þeyi okur, ama yazmak için bunlarla yetinmez; yaþlý

adamlarla konuþur, onlara danýþýr. Bu da yetmez, denizlere açýlýr.

Bir Urfalý için ne büyük serüven!

Bir kitabýn öyküsü için belki bu kadarý yeter. Ama Urfalý Mateos'un öyküsü, daha doðru-

su yazgýsý, ölümünden sonra da sürer.

Kitap, “Ýmparator, bizim prensimiz Leon'un egemenliðini kaldýrdýktan ve onun kentlerini,

kalelerini ele geçirdikten sonra onu da yanýna alýp, denizin öbür kýyýsýna, yani kendi memle-

keti olan Asya'nýn sýnýrlarýna götürmüþtü” cümlesiyle sona erer.

Urfalý Mateos bu son cümleyi yazdýktan sonra ne kadar yaþadý bilmiyoruz.

Bana kalýrsa, Urfa'daki manastýrýnda, yaþama gözlerini kapamadan bir iki gün önce nokta-

lamýþ olmalýdýr yapýtýný.

Oysa, Urfalý Mateos'un Vekayi-Nâmesi'sini ölüm noktalamaz. Çömezi Papaz Grigor onun

yapýtýna bir ‘zeyl’ kaleme alýr ve Mateos'un bitirdiði yerden sürdürür yazmayý: “586 tarihi baþ-

larýnda, Aleksin oðlu olup Perperojen tesmiye edilen Roma Ýmparatoru, büyük bir þiddetle,

önemli bir kent olan Anazarbe (Anavarza) üzerine yürüdü. Mevsimlerden yaz, aylardan Tem-

muz idi…”

Papaz Grigor, Vekayi-Nâme'yi böylece sürdürür, ama bir kez olsun, Mateos'un adýný an-

maz. Daha sonra, iki Hýristiyan tarihçi daha, Vekayi-Nâme'yi sürdürür. Bu elyazmalarý Selçuk-lu'nun, Anadolu'yu egemenliði altýna aldýðý 1071 yýllarýna gelip dayanýr. Ama gene hiçbirinde

Urfalý Mateos'un adý geçmez. Tarihçiler, Selçuk kaynaklarýnda da Mateos'la ilgili bir tek cüm-

le bulamamýþtýr.

Urfalý Mateos'un yaþadýðýný belgeleyen tek kaynak bu Vekayi-Nâme'dir. Hem kendisinin

olan hem de kendisinin olmayan bir kitap.

Tarihçilerin belirttiklerine göre, “dil ve üslup açýsýndan, dönemine bir hayli ters düþen bir

yapýttýr bu. Urfalý Mateos'un üslubunda, güzellik, incelik adýna hiçbir þey yoktur. En etkili ve

acýklý olaylarý bile, hiçbir heyecana kapýlmadan, sýradan olaylar gibi yazmýþtýr.”

* Sanýrým ayrýlabilir. Çünkü yazgý, bu örnekte de göreceðimiz gibi, insanýn ölümünden sonra da süregidebilir.

** Ayný þey sanýrým, biz, bugünün Türk yazarlarý için de geçerli.

10 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

FERÝT EDGÜ