26
Fizikist Ekim ‘10 1

Fizikist-dergisi-ekim-2010

  • Upload
    gercekh

  • View
    223

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 1/26

Fizikist Ekim ‘10 1

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 2/26

2 Fizikist Ekim ‘10

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 3/26

Fizikist Ekim ‘10 3

Fizikist Bilim ve Teknoloji Dergisi

Editör

Yazarlar Müberra Altın

[email protected] 

Orhan Aydilek

[email protected]

Hülya Vardarlı

[email protected]

 

Alican Tonbul

[email protected]

Turan Günara

[email protected]

Hüseyin Tanrıverdi

[email protected]

Emre ALTINwww.emrealtin.com

Web

E-Posta

Reklam

www.zikist.com

[email protected]

[email protected]

© Fizikist Bilim ve Teknoloji Dergisi Fizikist.Comweb sitesinin bir ürünüdür. Dergi içerikleri kaynakgösterilmeden kopyalanamaz.

Fizikist Bilim ve Teknoloji Dergisi hakkında soru vegörüşlerinizi [email protected] e-posta adresinegönderebilirsiniz.

YAYINCI

Fizikist.Com

EDİTÖR Emre ALTIN

www.emrealtin.com

Dergimizin Ekim 2010 sayısı ile tekrar

karşınızdayız. Geçen ayki dergimizde

geniş bir biçimde kuantum ziğiniişlemiştik. İşlediğimiz konunun, oku-

yucularımıza faydalı olduğunu düşü-

nüyorum.

Bu ay yine yeni konularla vaktinizi al-

maya hazırız.

Eylül sayımızdaki “Kuantum Fiziği”, “Paralel Evrenler“ ve yeni açılan bölümümüz

olan “Gölgelerin Dünyası“ bir hayli ilgi gördü. Bu ay da ilginizi çekecek, ve sizi

sıkmayacak şekilde bir dergi hazırladığımıza eminim.

***

Biliyorsunuz ki bu ay dergimizin 1. Yıldönümü. Dergimizin 12. sayısında da ha-

len yüksek sayıda okuyucu barındıran, her geçen gün okuyucu sayısını arttıran

bir derginin giriş sayfasındasınız. Dergimiz her geçen gün gelişmekte ve geliş-

mesini devamlı olarak sürdürmektedir.

Bu ay, Evren’de Hayat Var mı?, Evrende Yalnız mıyız konularını ele alacağız. Her

ay olduğu gibi, en son bilimsel gelişmeleri sayfalarımıza taşıyacağız. Fizikçi’nin

Günlüğü bölümünde ise Zaman Makinaları’nı ele alacağız. Geçen ay, Gölgelerin

Dünyası Bölümü’nde “Karabasanlar” konusunu işledik. Gerçekten ilginç bir konuidi. Bu ay da yine ilginç bir konuyu işledik ve “Hayaletler” ile karşınıza geldik.

Makale köşemizde “Büyük Patlama” isimli yazımız da büyük ilgi görecek gibi.

Paradoks bölümümüzde ise “Ok Paradoksu”, yine kafaları karıştıracak. Her ay ol-

duğu gibi zeka soruları bölümüzü inceleyerek tahminlerinizi [email protected]

e-posta adresine göndermenizi temenni ediyorum.

***

Dergimizin 12. sayısında da bizleri yalnız bırakmayacağınızı düşünerek, dergimi-

ze hergün yeni okuyucular katarak, her geçen gün daha da gelişmeyi umuyorum.Artık kalıplaşmış bir sözü sizlere ileterek dergimizin yepyeni sayısı ile sizleri baş-

başa bırakıyorum. Fizikist’le kalın, hoşçakalın..

Fizikist Bilim ve Teknoloji Dergisi

1 Yaşında!

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 4/26

4 Fizikist Ekim ‘10

İÇİNDEKİLER EKİM 2010

3 Editörden

  Emre Altın

6 Evrenin OluşumuMüberra Altın 

7 Evren’de Yalnız mıyız?

9 Zaman Makinesi  Orhan Aydilek - Fizikçinin Günlüğü

10 Gölgelerin Dünyası - Hayaletler  Orhan Aydilek 

12 Bilim ve Teknoloji Haberleri

13  Düşünce Okuma Makinesi Geliyor

15 Su ile Çalışan Türk Otomobili  www.zikist.com

16 Paradoks - Ok Paradoksu 

 Alican Tonbul

18 Bilim Adamı - Stephen Hawking

20 Deney - Miller - Urey Deneyi

22 Kişisel Grelişim - Herşeye Sebep Olan “İki Şey” 

38 Zeka SorularıAlican Tonbul

18 1805 07

09

22

30

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 5/26

Fizikist Ekim ‘10 5

Evrenin OluşumuKainat Dediğimiz Boşluk  

Uçsuz bucaksız ve sürekli genişleyen bir oluşum. İnsanoğlu var olduğu ilk günden itibaren evren üzerinedüşünmüştür. Neden buradayız? Dünya ve evren nasıl meydana geldi? Dünyanın dışında hayat var mı? Bu

soruların bazıları günümüzde de güncelliğini korumakta.Müberra ALTIN  / [email protected]

Evrenin yaşının yaklaşık olarak 13,7 milyar olduğunu

biliyoruz. Peki 13,7 milyar öncesinde şimdi evrenin olduğu yer-

de ne vardı? Evrenin oluşumu ile ilgili kabul gören birkaç teori

var. Bunların en popüleri şüphesiz ki Big Bang yani büyük patla-

ma…

Büyük Patlama teorisine göre ,evren büyük bir gaz ve

toz bulutu halindeydi. Büyük bir patlama sonucu oluştu. Patla-

maya neyin neden olduğu açıklanamıyor. Teoriye göre, evrengünümüzden en az on milyar yıl önce, çok yüksek sıcaklık ve

yoğunluktaki bir yapıdan büyük bir patlama sonucu oluşmuş

olup, bu yapıdan, söz konusu patlama ve genişleme sonucun-

da, en hızlı hareket eden kütleler en dışta, daha yavaş hareket

edenler ise en içte olmak üzere, bir yayılım başlamıştı.

Bir diğer teori ise, Metaverse Teorisi.. Buna göre ise

milyonlarca evren var. Ancak içlerinde en mükemmel olanı bi-

zimki ve yaşam sadece burada mevcut.

Üçüncü teori evrensel tasarım teorisi.. Özellikle bilgi-

sayarlarla yapılan simülasyonların ve animasyon lmlerinin ol-dukça popüler olduğu bu dönemde bu teorininde popülerliği

artmış gibi görünüyor. Vanilla Sky ve The Matrix lmlerinde ol-

duğu gibi evrenimiz bizden teknoloji olarak çok üstün bir başka

varlık ya da topluluk tarafından oluşturulmuş bir simulasyon-

dan ibaret.

Dördüncü ve son teori ise özellikle tek tanrılı dinler

tarafından oldukça kabul gören bir teori Yaratılış teorisi..

Tek tanrılı dinlere göre evren Tanrı’nın “Ol” demesiyle meydana

geldi. Bu, Büyük Patlama’ya yol açan nedenin de ta kendisi. İlk

kez 1920’lerde Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Fri-

edmann ve Belçikalı zikçi papaz Georges Lemaître tarafındanortaya atılan, evrenin bir başlangıcı olduğunu varsayan bu te-

ori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında,

özellikle zikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.

  Teorinin temel kri, halen genişlemeye devam

eden evrenin geçmişteki belirli bir zamanda sıcak ve yoğun

bir başlangıç durumundan itibaren genişlemiş olduğudur.

Georges Lemaître’in önceleri “ilk atom hipotezi” olarak adlan-

dırdığı bu varsayım günümüzde “büyük patlama teorisi” adıyla

yerleşmiş durumdadır. 1929’da Edwin Hubble’ın uzak galaksi-

lerdeki (galaksilerin ışığındaki) nispi kırmızıya kaymayı keşn-

den sonra, bu gözlemi, çok uzak galaksilerin ve galaksi küme-lerinin konumumuza oranla bir “görünür hız”a sahip olduklarını

ortaya koyan bir kanıt olarak ele alındı.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 6/26

6 Fizikist Ekim ‘10

Evet bu kanıttan sonra evrendeki galaksilerin hızları-

nı hesaplayıp 13,7 milyar geriye gittiğimizde bir sıfır noktasına

ulaşıyoruz. Yani yaradılış teorisiyle big bang burada birbiriyle

örtüşüyor diyebiliriz. Big bang yani büyük patlama esnasında

milyarca güneş ve bu güneşler etrafında milyarca gezegen vebu gezegenlerin uyduları oluştu.Hawking’e göre yaklaşık 200

milyar. Kainat gözlenmeye başlandıktan sonra Dünyamızın da

içinde olduğu Samanyolu Galaksisi’nin aslında ne kadar küçük

olduğu ve kainatta ne kadar önemsiz olduğu da görülmüş oldu.

Milyarlarca galaksi arasında Samanyolu Galaksisi ko-

caman beyaz bir kağıda koyduğumuz küçük bir nokta gibiyken

bu noktanın içinde Dünyamızın yerini tahayyül etmek oldukça

zor görünüyor. Koca kainatta önemsiz gibi görüne bu mavi küre

hayatın kaynağı olan su ve havayı barındırıyor. Bu da onu diğer

gezegenlerden daha değerli yapmaya yetiyor tabii.

Peki diğer gezegenler de hava veya su yok mu? 

Maalesef bu soruya verbileceğimiz tek cevap “olabi-

lir”. Çünkü bilmiyoruz galaksimiz içindeki gezegenlerde henüz

rastlamadık ama zaman zaman Marsta su , buzul veya donmuş

mikroorganizmalar bulunduğuna dair haberler görüyoruz. Yine

bir o kadar ufo haberi de beynimizde yer etmiş durumda. O

halde uzayda hayat var mı? sorusu aklımıza geldiği anda bilime

çok uzak bir insan dahi olsak milyarca galaksiden içindeki en az

bir gezegende hayat olmalı cevabı aklımızdan muhakkak geçe-

cektir.

Stephen Hawking evrenin var oluşunu atomların

binlerce kez birbirleriyle çarpışıp en sonunda bir molekül

 yapıyı meydana getirdiğini ve bu çarpışmaların devam et -

mesi sonucunda ise daha da kompleks moleküler yapılara

ulaşıldığını söylüyor. Hawking, evrende yaşamın var olmasını

benzer bir teoriyle açıklar tek hücreli canlılar zamanla daha

kompleks canlılara dönüştüğünü söylüyor. Hatta asteroidlerde

bu organizmaların donmuş halde bulunduğunu ve bu astero-

idlerin gezegenlere çarpıp burada uygun yaşam koşullarını bul-

duğu anda kompleks canlıların gezegenlerde yaşamaya başla-yacağını söylüyor.

Hawking bedensel olarak ne kadar bağımlıysa beyin-

sel anlamda o kadar özgür bir insan. Dolayısıyla evrenle ilgi-

li merak edilen soruların bir çoğuna kendi yorumuyla cevap

veriyor. Bilim çevrelerinde Hawking yeni çağın dehası olarak

biliniyor ve bir çok bilim adamı da hayatın diğer gezegenlere

bu metodlarla ulaşmış olduğu varsayımına sıcak bakıyor.İspat-

lanamamış olsa da uzayda hayat olduğu kri bilim adamlarının

ortak görüşleri arasında yer alıyor.

İlahiyatçı yazar İskender Türe’nin, ‘Kuran’da Uzaya Se-yahati Anlatılan İnsan-Zülkarneyn’ isimli kitabı, İslam’da yeni

açılımlar ve tartışmalar yaratmaya aday. İslami çevrelerde, bir

tür ‘İslami bilimkurgu’ olarak da yorumlanan kitapta, Kuran’daki

‘Zülkarneyn ayetleri’ ile ilgili ilginç yorumlar yer alıyor.

 Zülkarneyn, yaptığı ‘seyahatler’ ile Kuran’ın en çok merak 

uyandıran konularından birisi.

İlahiyatçı yazar İskender Türe’nin, ‘Kuran’da Uzaya

Seyahati Anlatılan İnsan-Zülkarneyn’ isimli kitabı, İslam’da yeni

açılımlar ve tartışmalar yaratmaya aday. Üstelik bunlar, galaktik

seyahatler. Kuran’da Zülkarneyn’in güneşin battığı, güneşin

doğduğu yerlere ve ‘‘Süddeyn/Seddeyn (iki bulutsu)’’ arasında-

ki iki gezegenden birine gittiği yer alıyor.

Melek mi, Kral mı?

Merak edilen konulardan birisi de Zülkarneyn’in ne

olduğu. Çünkü Zülkarneyn’in bir peygamber mi, bir veli mi, bir

melek ya da kral mı olduğu da belli değil. Fakat Türe’ye göre

Zülkarneyn’in kim olduğu çok önemli değil. Çünkü Kuran’daki

ayetlerde Zülkarneyn’in kimliği değil, yaptığı seyahatler anlatı-

lıyor.

Tepki de yok, Eleştiri de!

Kitabın en ilginç yönlerinden birisi de, şu ana kadar

hakkında ‘‘olumsuz’’ bir görüşe, tepkiye neden olmaması.

Yaşar Nuri Öztürk’ün Zaman Gazetesi pazar ekinde de dün

tanıtılan kitapla ilgili görüşü, ‘‘Bu kitap boş değil’’ şeklinde.

Yine Zaman’da Aydoğan Vatandaş’ın kaleme aldığı yazı-

da, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Ali Bulaç, Doç. Dr. Abdülaziz

Bayındır’ın kitabı başarılı bulduğu da vurgulanıyor.

EVRENİN OLUŞUMU

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 7/26

Fizikist Ekim ‘10 7

 Zülkarneyn İnternette

İnternet'te de Zülkarneyn'e ayrı bir yer veriliyor. İnternet'de yer alan ve gerek

Kuran'dan, gerekse bazı panellerden aktarılan görüşlerde çoğu kez Zülkarneyn,

Hz. Zülkarneyn olarak anılıyor. Ayetlerde Zülkarneyn'e Allah tarafından verilen‘Sebep’ ile ilgili yorumlar da çarpıcı. ‘Sebep’ Arapça'da, ‘‘Hurma ağacına çıkmaya

yarayan ip...’’ Türe, ayetlerde ‘sebep’ sözcüğünün ‘‘göğe çıkmaya vasıta şey’’ mana-

sında kullanıldığını ifade ediyor. İnternet'teki bilgiler arasında, Zülkarneyn'in ‘‘belki

de Hz. İbrahim zamanında yaşadığı ve Hz. Hızır'dan ders aldığı’’ da yer alıyor.

Uzaylı Yecüc-Mecüc'ler  

Hz. Muhammed, Yecüc ve Mecüc'leri ‘‘kıyamet alametlerinden biri olarak’’ tanım-

lıyor. Bu kavimler Hz. Nuh'un Yafes isimli oğlunun soyundan. Yüzleri yassı, gözleri

küçük, kulakları çok büyük, boyları kısa. Her birinin bin çocuğu oluyor. İslami

inanca göre kıyamete yakın bir zamanda ‘‘Yecüc-Mecüc’’ler Zülkarneyn'in yaptığıseddi delip dünyaya yayılacak. Enbiya Suresi'nin 96. Ayeti de, hadisler de Yecüc-

Mecüc kavminin kıyamete yakın dünyaya saldıracağı uyarısını içeriyor.

Gezegenin Yecüc'lerle başı belada 

Zülkarneyn'in seyahatlerin öyküsü çok ilginç. Özellikle ‘‘iki bulutsunun arasında

yer alan iki gezegenden birine’’ yaptığı seyahat. Zülkarneyn gittiği gezegende

‘‘Yecüc-Mecüc’’ler ile ilgili yoğun şikayetlerle karşılaşıyor. Gezegende yaşayanlar

sürekli ‘‘Yecüc-Mecüc' denilen yaratıkların saldırısına uğradıklarını anlatıyorlar.

Zülkarneyn gittiği gezegenle, ‘‘Yecüc-Mecüc’’lerin yaşadığı gezegen arasına gaz-

lardan oluşan bir set çekiyor. Buradan İslami inanca döndüğümüzde, çok ilginç bir

bağlantı çıkıyor ortaya. İslami inanca göre kıyamete yakın bir zamanda ‘‘Yecüc-Mecüc’’ler, Zülkarneyn'in yaptığı seddi delip dünyaya yayılacak. Enbiya Suresi'nin

96. Ayeti de, hadisler de Yecüc-Mecüc kavminin kıyamete yakın dünyaya saldıra-

cağı uyarısını içeriyor.

Gazdan Set Uzayda 

İskender Türe'nin kitabı ise bu konuda, bilinenden çok farklı bir yorumla noktalanı-

yor: ‘‘Yecüc-Mecüc denilen yaratıklar ve onlarla insanlar arasına çekilen set,

dünyada değil uzayın derinliklerinde aranmalıdır.’’ Zülkarneyn ayetlerine göre Yecüc-Mecüc'ün yaşadığı yer iki nebula arasında. Bu ge-

zegenin üst katmanlarında metan, hidrojen gibi yanıcı gazlardan oluşan bir tabaka var. Hawking ve Türe olaya farklı pencerelerden

bakıyor olsalar dahi ikisinin de uzayda hayat olduğuna ilişkin bir şüphesi yok gibi görünüyor…

Müberra [email protected]

Yüksek Fizik Öğretmeni

EVRENİN OLUŞUMU

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 8/26

8 Fizikist Ekim ‘10

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 9/26

Fizikist Ekim ‘10 9

Zaman Makinesi Filmleri 

Zaman makinesi kri çoğu lme konu olmuştur.İnsanın içindeki zaman kontrolü isteği ve zamanı değiştirme isteği zamanmakinesi krini oluşmada çok önemli bir yere sahiptir. Şimdi Bu lmlerin Ünlülerini Bir inceleyelim.

Orhan AYDİLEK / [email protected]

1. Geleceğe Dönüş Serisi

3 lmden oluşan seri, bir profe-

sör, bir genç adam ve bir Einstein isimli

bir köpeğin çevresinde dönmektedir.

 (Köpeğe Einstein isminin verilmesi bizim

kültürümüzdeki gibi büyük bir aşağılama-

dan çok; hatırlama, saygı duyma olarak 

ta algılanabilir. Örneğin bizde eski toprak 

demek;)

Filmin birincisinde Marty McFly annesinin

kendi yaşlarında olduğu döneme gider.

Hatta babasını annesine aşık ettirmeye

çalışırken annesi ona aşık olur.Zamanın

kurgusu çok iyi ele alınmış bir lmdir.

İkinci lme baktığımızda 2015

yılına yani geleceğe gidiliyor.Film 89 yı-

lında yapıldığı için 2015 yılında uçan ara-

balar ile karşılaşan ekibimiz; geleceğin

içine dalıyorlar. Bu defada Marty McFly

kendi geleceğindeki başarısızlığıyla yüz

yüze geliyor.

Üçüncü ve serinin son lmin-

de ise çok gerilere giden Marty McFly,

Dr Brown’ın da hayatını kurtaracaktır.

Bununla birlikte büyük büyük dedesi

McFlyları da görecektir. Gittiği zaman iseAmerikanın yeni kurulduğu dönemleridir.

Bu lmde aşkı için geçmişte kalan doktor

trene benzer yeni bir zaman makinesiyle

lmin sonunda karşımıza çıkıyor.

Çok eğlenceli bir seri olan Geleceğe Dö-

nüş lmleri herkesin izlemesi gereken

zaman yolcuğu lmleri listemizde birinci.

 2. Zaman Makinesi

Alexander Hartdegen (Guy Pe-

arce) Bir zik Profesörüdür.Bir gün bir

kazada, evlenme tekli edeceği gün kız

arkadaşını kaybetmiştir. Bu olayla yıkı-

lan ve bir o kadar saplantılı hale gelen

Alexander, bir zaman makinesi yapar ve

geçmişse gider.Fakat kız arkadaşını her

kurtarışında yine ölür.

Bunu anlamlandıramayan Alexander

geleceğe giderek cevap arar.Fakat ceva-

bı bulamaz.Yolda geçirdiği bir kaza onumilyonlarca yıl ileriye götürür.

Bu lmi bir zikçi olarak listemde ikinci

sıraya koydum. Efekleri muhteşem sayıl-

maz fakat hayal gücünü çok iyi kullanmış

bir lmdir.

3. Kelebek Etkisi

Bu lme baktığımızda bir zaman

makinesi göremeyiz. Zamanda yolculuk

daha çok zihinsel olarak gerçekleşmekte-

dir. Ve her geri gidiş geleceği değiştirerek

yıllarca oluşan bilgiyi yeniden yüklemek-

tedir.

Filmin birincisi listemde 3. Sırayı alıyor.Bi-

rincisinde anlatılan geçmişe dönüş, yazı-

larla gerçekleşmektedir.Yani bir anıyı okur

ve o ana o anki bedenine şimdiki zihniyle

ulaşır.aynı zamanda çocukluğunda yaşa-

dığı olaylarda bunu kanıtlamaktadır.

Film zamanın ince çizgisini çok güzel an-

latmakla kalmayarak, zihinlerde iz bıraka-

cak bir lmdir.

“Bu ay ilk üçü inceledik.Önümüzdeki ay 

bu listeyi tamamlayarak zamanda yolcu-luğa değineceğiz.” 

Zaman Makinesi

FİZİKÇİ’NİN GÜNLÜĞÜ

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 10/26

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 11/26

Fizikist Ekim ‘10 11

HAYALETLER

Açıklanamayan Olaylar!

Dünyanın her yerinde açıklanamayan birçok olay

oluyor. Bir tane örnek verelim mesela;

“Güney Afrika’nın Cape Town şehrindeki bir hasta-nede gizemli ölümler oluyordu. Üstelik ölümlerin hepsi Cuma

günü, 311 numaralı yoğun bakim odasında gerçekleşiyordu.

Hemşireler ve doktorlar buna bir çözüm bulamayınca devreye

polis girdi. Araştırmalar sonuç vermedi, sır ölülere uzun sure

açıklama getirilemedi. Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik

olarak kontrol ettiler sonuç sıfırdı. Tabi bu arada 311 numaralı

odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu.”

Yukarıdaki olaya baktığımızda açıklayamıyoruz ve bunu kolay-

ca hayaletlerin yaptığını düşünebiliriz. Ama aslında gerçek çok

daha farklı.insanın hayal gücü gerçeği çok farklı yorumlamasına

izin veriyor. Aslında bu efsaneleştirme dürtüsüdür birazda. Ola-

yın gerçeği ise şöyledir;

“Sonunda oda sürekli gözetim altında alindi ve neden ortaya

çıktı.Cuma sabahı saat 06:00 da odaları temizleyen görevli, has-

tanın başında bulunan solunum şini çekerek elektrik süpürge-

sinin şini takıyordu. İşini bitirdikten sonra solunum cihazının

şini tekrar takıyordu ama...” 

Daha birçok olay dünyanın her yerinde cereyan ediyor.Çoğu za-

man açıklanamayan bu olaylar aslında açıklanabilir. Efsaneleş-

tirme dürtümüzden kurtulduğumuzda hayaletler GERÇEK dahiolsa bunu bilimsel olarak açıklayabiliriz. (Ör: her şey enerjidir.

öyleyse aramızda ruhların dolaşması enerji boyutunda müm-

kündür.)

Ele Geçen Videolar

Haberlerde, çoğu zamanda internette birçok hayalet

videosu karşımıza çıkmaktadır. Bu videoların çoğu insanı şaşır-

tan videolardır. Çünkü daha önce görmediğimiz açıklayamadı-ğımız fenomen bir olay içermektedir. Bir örnek;

“Gece otoparkın üzerinde bir hayalet daireler çizerek uçuşmak-

tadır. Bu video o kadar gerçekçidir ki görenlerin kanını dondur-

muştur çoğu zaman. Gecenin belli saatinde; her gece oradadır.”

Bu olayın videosu belli bir dönem baya ün kazanmıştır.Ta ki; Na-

tional Geophraphic ekibi bunun sahte olduğunu, aynısını yapak

gösterene dek! (N.G. Hayaletler Belgeseli)

Aslında ortada hayalet yok. Kameranın önüne iple bağlanmış

bir oyuncak bebeğe daireler çizdirilir. Bu kamera güvenlik ka-

merasıdır. Ve denemeler aynı sonuç verir.

Daireler çizen bir hayalet!

Videoların çoğunda, ışık yansımaları gibi birçok ışık

olayı kullanılmaktadır. Videoları izlerken dikkatli bakarsanız as-

lında videonun sahte olup olmadığını anlayabilirsiniz.

Yinede açıklanmayan birçok video mevcut. Hala ger-

çekler mi dedirten videolar!

“Sonraki ayki yazıda Hayaletlerin insanları rahatsız etmesi üze-

rine konuşacağız.”

Orhan AYDİLEK / [email protected]

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 12/26

12 Fizikist Ekim ‘10

HABER

Güneş’e gitme planı yapıyorlar Ay ve Mars'tan sonra insanoğlunun uzaydaki yeni hede belli oldu. NASA yetkilileri önümüzdeki 10 yıl içerisinde Güneş'e gidecek bir araç geliştirmeyi planladıklarını açıkladı.

İlk çağlardan beri insanoğlunu hayretler içeri-

sinde bırakan ve dünyamızdaki hayatın kaynağı

olan Güneş hakkında bilmediklerimiz, bildikleri-

mizden daha fazla.

Çılgın Proje 

Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net’in haberinegöre, bu durumu değiştirmek isteyen ve dünya-

yı yaşanabilir kılan Güneş hakkında daha fazla

bilgi edinmek isteyen NASA, bazılarına çılgın

gelebilecek bir projeye girişmeyi planlıyor.

NASA yetkilileri 2018 yılında, Güneş’in atmosfe-

rinde yörüngeye girecek ve araştırma yapacak.

Engeller Çok Büyük  

Geliştirilecek aracın önündeki engeller ise gerçekten çok büyük. Aracın hasar görmeden güneşin gücüne dayanarak atmosfere ulaş-

ması gerek. Bu da aracın inanılmaz boyutlardaki radyasyona ve 1400 dereceye yaklaşan sıcaklıklara dayanabilmesi anlamına geliyor.

Simülasyonlara Güven 

NASA basın sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, geliştirilecek Solar Probe Plus adlı aracın güneşin etkilerine dayanabilecek bir

hale getirilmesi için yapacakları simülasyonlara güvendikleri belirtildi.

Eğer bu proje başarılı olursa, dünyadan bir yıldıza gönderilmiş ilk araç olacak. Daha önce 1958 yılında benzer bir proje üstüne çalışıl-

mış fakat mevcut teknoloji ile bunun başarılamayacağı anlaşılıp iptal edilmişti

Yaşamın sırrı çözüldü

50 yıldır bilimadamlarını meşgul eden, yaşamın başlangıcı sorusu sonunda açıklığa kavuşuyor...Amerikalı bilimadamları, bilim dünyasını 50 yıldır meşgul eden bir sorunun

cevabını bulduklarını iddia ettiler.

Basit biyokimyasal yaşam türü ortada bir biyokimyasal katalizör olmadan

nasıl ortaya çıkabilirdi? Katalizörü ortaya çıkaranların da bu basit biyokimya-

sal yaşam türleri olduğunu düşünürsek, bu soru yumurta-tavuk hikayesi gibi

bir kısır döngüye giriyordu.

Bu sorunun cevabını derin hidrotermal okyanuslarda bulan bilim adamla-

rı, moleküler yapıların temelde; demir, bakır, nikel gibi değişebilen metal

elementleriyle ve ligand denen küçük organik moleküllerle başlayabileceğini

düşünüyorlar.

Bilim adamlarına göre tamamen test edilebilir bu iddiada bu şekilde başlıyan yapılar daha sonra katalizörleri oluşturup büyüyor-

lar; "Monomerleri oluşturmak için katalizör olacak büyük protein moleküllerine ihtiyacınız var, ama katalizörleri oluşturmak için de

monomerler gerekiyor. Bu ufak metal ligand katalizörler, daha büyük protein katalizörlerini oluşturabilecek monomerleri ortaya

çıkarabilir."

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 13/26

Fizikist Ekim ‘10 13

HABER

İki meteor sıyırdı geçti

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nden (NASA) yapılan

açıklamada, yeni keşfedilen iki göktaşının dünyayı sıyırıp

geçtiği açıklandı. Meteorların dünyaya zarar vermeyeceği

önceden biliniyordu.

Göktaşlarının, NASA tarafından nanse edilen Catali-

na Gök Araştırmaları tarafından keşfedildiği belirtildi.

Massachusetts'ta bulunan, göktaşları ve kuyruklu yıldızları

izleyen Küçük Gezegenler Merkezi de göktaşlarının dünyaya

çarpmayacağını açıklamıştı.

"2010 RX30" adı verilen göktaşının 10-20 metre uzunluğun-

da olduğu, dünyanın 248 bin kilometre yakınından TSİ 13.00

sularında geçtiği kaydedildi.

NASA, "2010 RF12" adı verilen ikinci göktaşının da 6-14

metre büyüklüğünde olduğunu belirtti ve dünyanın 79 bin

kilometre yakınından, ilkinden yaklaşık 11 saat sonra geçti-

ğini duyurdu.

Göktaşlarının geçişi amatör astronomlarca teleskopla da

izlenebildi..

Galaksiler Yutulurken

Dev galaksilerin minik koşularını yutma süreci bu kez çokuzaklarda gözlemlendi. Astronomlar, cüce galaksilerin büyük

spiral galaksiler tarafından yutulmasını evrenin en uzak köşele-

rinde gözlemlemeyi başardı.

Uluslararası bir astronom ekibi, “minik komşularını” yutan

dev spiral galaksilerin neden olduğu bu süreci bu kez kendi

kozmik bölgemizin çok ötesinde izledi.

Bulgularını Astronomical Journal dergisinde yayımlayan ast-

ronomlar, gözlemlerinin galaksilerin oluşumuna daha çok ışık

tutacağını belirtti.

Cüce galaksilerin, spiral galaksiler tarafından yutulurken, gel-

git güçlerin oluşturduğu ve “yıldız akarı” denilen, eğri büğrü

şekillere benzeyen uzun yıldız lamentleri oluşturduklarını

belirten araştırmacılar, bu olayı kendi kozmik bölgemizde 10

yılı aşkın bir zamandır gözlemlediklerini, ilk kez evrenin uzak

köşelerinde de buna tanıklık ettiklerini kaydetti.

Düşünce okuma makinesi geliyor

Bilim insanları, düşünceleri kelimelere dönüştürebimenin bir yolunu keşfetti ve böylece

zihin okuma makinesinin gerçeğe dönüşmesine bir adım daha yaklaşıldı. Araştırmacılar,

beyin yüzeyine bağlı sensörleri kullanarak beyin sinyallerini konuşmaya dönüştürebildi.

Yüzde 75-90 doğruluk taşıyan bu çığır açan buluşun, öncelikli olarak konuşamayan felçli

hastalarla iletişim kurabilmeyi sağlayabileceği kaydediliyor.

Utah Üniversitesi’ndeki araştırmacı ekibe öncülük eden biyomühendis profesör Bradly

Greger, “Konuşmayan felçli hastalar için uzun vadeli kullanım imkanı sunabilecek bir

cihazla beyinden gelen sinyalleri kelimelere dönüştürebilmeyi başardık. Buna beyin okuma

diyorum ve iki veya üç yıl içinde felçli hastalarda kullanılmayı başlamasını umuyoruz” diyor.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 14/26

14 Fizikist Ekim ‘10

HABER

Ozon Tabakası’ndan iyi haber

Stratosferin üst kısmında bulunan ve güneşten gelen morötesi (ultraviyole) gibi zararlı ışınları tutan

ozon tabakasının küçülmesinin durduğu bildirildi.BM tarafından yayımlanan bir rapora göre, kirletici

gazlara karşı alınan önemler sayesinde ozon tabakasının

küçülmesi durdu.

Raporda, tabakanın 2050 yılına kadar 1980 yılından

önceki boyutlarına geri döneceği belirtildi.

Uluslararası Meteoroloji Kurumu Müdürü ve raporu Bm

Çevre Programı (UNEP) teşkilatıyla birlikte kaleme alan

Len Barrie, yaptığı basın toplantısı sırasında, 1987 yılın-

da ozon tabakasını incelten maddelere ilişkin MontrealProtokolünün kabulü sayesinde, atmosferi kirleten mad-

delere karşı önlem alındığını ve ozon tabakasının daha

fazla tahrip edilmesinin engellendiğini söyledi.

Montreal Protokolünün işlemesinden dolayı memnuni-

yetini dile getiren Barrie, ozon tabakasının artık küçül-

mediğini, ancak artmadığını da sözlerine ekledi

Raporun oluşturulmasına katkıda bulunan 300 bilim adamı, ozon tabakasının 2050 yılına kadar eski boyutuna, 80'li yıllarından önceki

boyutuna dönmesinin beklendiğini ifade etti.

Bilim adamları, tabakanın kutup bölgelerinde eski boyutuna dönmeyeceğinin altını çizdi. Güneşten gelen ve ozon tabakası tarafın-dan tutulan morötesi gibi zararlı ışınların ölümcül olduğu bildiriliyor.

Mars'ın uydusu Phobos'un sırrı çözüldü!

Bilim insanları, Mars’ın en büyük uydusu olan Phobos’un, kızıl gezegenin yüzeyinden kopan parçalar-la oluştuğuna dair delil elde ettiklerini açıkladı.

Elde edilen bulgulara göre, Phobos Mars’ta yaşanan çok

büyük bir patlama sonucunda oraya çıktı.

Gök bilimciler, Mars’ın iki uydusu Phobos ve Deimos’unasteroit kuşağında yer alan asteroitler olduğunu ve zamanla

Mars’ın yörüngesine girdiklerini düşünüyordu.

Roma’da düzenlenen konferansta sunulan bulgular,

Phobos’un Mars’ın yerçekimsel gücü tarafından parçalanan

eski bir uydusunun kalıntıları olabileceğini gösterdi.

Bilim insanları ayrıca, Mars’ın yüzeyinde gerçekleşen büyük

bir gök taşı çarpışmasının ortaya çıkardığı toz ve kayalarla

Phobos’u ortaya çıkmış olabileceğini belirtti. Uzay aracının,

Phobos üzerinde yakın kızılaltı dalgalar kullanarak yaptığıincelemeler, gök cisminde bulunan maddelerin karbon içerikli

göktaşları içerdiğini ortaya koydu.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 15/26

Fizikist Ekim ‘10 15

HABER

'Öbür Dünya' 2011'de bulunacak 

Bugüne dek keşfedilen Güneş-dışı gezegen verilerini derleyen bilimciler, Dünya'ya çok benzeyen ve

üzerinde yaşanabilir ikinci bir gezegenin her an bulunabileceği kanısında.ABD’li iki bilimci, Dünya’ya çok benzeyen ve üzerinde yaşa-

nabilir ilk Güneş-dışı gezegenin Mayıs 2011’de bulunacağı

kanısında. Profesörler, tespitlerini çok karmaşık matematik-

sel olasılık hesaplarına dayandırıyor.

Harvard ve California üniversitelerinde araştırmalar yapan

Samuel Arbesmans ile Gregory Laughlins, son yıllarda

Dünya ile benzerlikler taşıyan gezegen keşierinin hızla

arttığını, elde edilen verilerle matematiksel olasılık hesapla-

rını bir arada kullanarak, ‘Dünya-gibi’ bir gezegen keşnin

sanıldığından çok daha yakın olduğunu tespit ettikleriniaçıkladı.

İkili çalışmalarında ağırlıklı olarak Kepler Uzay

Teleskobu’ndan elde edilen görüntü ve verileri kullandı. Ve-

rilerden bir ‘yaşanabilirlik oranı’ oluşturan ikili, bilinen tüm

Güneş-dışı ve Dünya benzeri cisimleri bununla sınıandır-

maya başladı.

Olasılık hesapları da çıkaran ikiliye göre ‘yaşanabilirlik oranı’ 1’de 1’e yakın olan bir gezegenin Güneş Sistemi dışında bulunma ola-

sılığı 2013’e kadar yüzde 66, 2020’ye kadarsa yüzde 75 düzeyinde. Ancak medyan (ortanca) değerin çok daha yakın bir tarihe işaret

ettiğini söyleyen bilimciler, bunun Mayıs 2011 civarında olabileceği sonucuna vardı. Elbette Dünya’ya benzer nitelikler taşıyan veyaşanabilir bir gezegenin keş, insanoğlunun oraya ulaşabileceği anlamı taşımıyor. Zira bu gezegenlerin çoğu Dünya’dan yüzlerce

ışık yılı uzakta bulunuyor.

Suyla çalışan Türk otomobili

10 yıldır suyla çalıştırdığı otomobile biniyor...

Erzurum’un Uzundere İlçesi'ne bağlı Gölbaşı Köyü'nde yaşayan 45 yaşında-

ki Mustafa Karasungur, 10 yıl önce yaptığı suyla çalışan otomobiliyle 60 bin

kilometre yol aldı.

30 yıldır elektronik işiyle uğraşan evli ve 4 çocuk babası Mustafa Karasun-

gur, üzerine ‘H2O, Küresel ısınmaya son’ yazdığı otomobili için iki yakıt

deposu yaptı. Bu depolardan birine LPG diğerine de su doldurduğunu

söyleyen Mustafa Karasungur, suyla çalışan otomobili tanıtmak için gittiği

otomobil servislerinde kendisiyle alay edildiğini söyledi.

İlkokul mezunu olan mucit Karasungur, “Oksijen yakıcı hidrojen ise yanıcı

ve patlayıcıdır. Sudaki hidrojen ve oksijeni ayrıştırıp yakıta katkı olarak kul-

lanıyorum. Temiz enerjiyi sisteme yakıt olarak gönderiyorsun. Orada yakıtta

tasarruf yapıyor ve yukarıya temiz emisyon, doğayı kirletmeden çıkıyor.

10 yıldan beri deposunda yüzde 40’ı su, yüzde 60’ı LPG bulunan otomobilimi kullanıyorum. Su miktarını yukarı çekme olanağı var.

Çevremize, ülkemize ve insanoğluna faydalı bir otomobil yaptım. Birçok araba servisine gittim anlattım, uygulayalım istedim. Ama

benimle alay ettiler. Birçok yere başvurdum duyarsız kalıyorlar” dedi.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 16/26

16 Fizikist Ekim ‘10

Yaydan çıkmış, ilerleyen bir ok hayal edelim.

Zaman içindeki her anda, ok belirli bir konumdadır. Eğer an belirli, tek bir nokta ise o anda okun hareket et-meye zamanı yoktur ve durağandır. Bu nedenle gelecek anların hepsinde de durağan yani hareket etmeyenşekilde olması gerektir.

Böylece ok her zaman durağandır ve hareket etmez; hareket imkânsızdır.

PARADOKSAlican [email protected]

Ok 

ParadoksuBu ay Paradoks bölümümüzde

“ Ok Paradoksu“ konusunuişleyeceğiz.

 Aylık Paradoks konularımız ile ilgili soru ve görüşlerinizi

[email protected] 

e-posta adresine gönderebilirsiniz.

 Alican Tonbul

[email protected]

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 17/26

Fizikist Ekim ‘10 17

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 18/26

18 Fizikist Ekim ‘10

BİLİM ADAMI

Hawking sekiz yaşındayken, kuzey Londra'dan 20 mil uzaktaki St 

 Albans'a gitti. On iki yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. 

Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi

kolejine devam etti.

Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu.

Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine

zik okumaya başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur

madalyasıyla ödüllendirildi.

Hawking daha sonra Kozmoloji (Evrenbilim) üzerine çalışmak üzere

Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimi üzerine çalışma yok-

tu. 1973'de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Hawking Uygulamalı

matematik ve Kuramsal zik bölümüne geçti. 1979'dan sonra matematik

bölümünde Lucasian profesörü oldu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da

Isaac Newton'a verilmişti.

Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte

Einstein’ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang’le

başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi.

Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı’nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci

yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucuda karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasy-

on yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olmadığıydı. Bu

da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu.

Stephen Hawking 1960’ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrok lateral skleroz(ALS) hastalığına yakalandı. Motor

nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık,

Hawking’i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti.

Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisa-

yarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Kuantum ziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında

dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40 dile çevrildi; evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken

maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi’ndeki uygulamalı matematik ve teorik zik laboratuvarını geliştirecek kadar

da sattı. Hawking, hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturmaktadır. Son kitabı “Ceviz Kabuğundaki Evren”de, dünyanın büyük bir felaket

ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmişti.

Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” kitabı, Hawking’e asıl şöhreti

getirmişti. İlk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki

Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir. Yeni kitabıyla yazar, bizleri çoğu kez gerçeklerin kurmacadan daha şaşırtıcı

olduğu teorik ziğin en üst noktalarına çıkarıyor ve evrenin temel ilkelerine dair anlaşılır yorumlarda bulunuyor.

Görelilik kuramından zaman yolculuğuna, süper kütle çekiminden süpersimetriye, kuantum teorisinden M-Kuramı’na ve bütünsel

beyin algılanımına kadar evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralayan kitap,Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman’ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri

tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalışıyor.

Stephen Hawking

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 19/26

Fizikist Ekim ‘10 19

Stephen HawkingStephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik zikçi olarak kabul edilmektedir.12 onur derecesi almıştır. 1982'de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 20/26

20 Fizikist Ekim ‘10

DENEY

Miller-Urey Deneyi

Miller-Urey Deneyikimyasal evriminoluşumunu denemek üzere, dünyanın ilk  zamanlarında va-rolduğu öngörülenkoşulların benzetim yöntemiyle oluşturul-duğu bir deneydi.

Bu deney, özellikle Aleksandr Ivanovich Oparin ve J.B.S. Haldane'in, ilkel dünya üzerindeki koşullarda varolan inorganik öncüllerinin

kimyasal tepkimeler yoluyla organik bileşikleri sentezlediği hipotezini sınamak içindi. Abiyogenez konusunda klasik bir deney olduğu

kabul edilen bu deney, 1953 yılında Stanley Lloyd Miller ve Harold Urey tarafından Şikago Üniversitesi'nde yapılmıştı.

2008 yılının Ekim ayında, yeniden analiziyapılan deneyin malzemelerinin, düzenek içinde 5 değil 22 tane amino asit ürettiği yayın-

lanır. Bu düzeneğin, şimşek oluşturan bir volkan püskürmesinin benzetimini oluşturduğu sanılmaktadır. Bu yeni sonuçlar, organik

moleküllerin inorganik tepkimelerin sonuçlarıyla sentezlenebileceğine ilişkin güçlü kanıtlar göstermiştir.

Deney ve Yorumu

Deney, su (H2O), metan (CH4), amonyak (NH3), hidrojen (H2) ve karbon monoksit (CO) ile yapılmıştır. Bu kimyasallar, steril cam tüp

ve kaplar dizgesi içinde, dış ortamdan yalıtılmış olarak bulunuyordu. Bir cam kap yarısına kadar sıvı haldeki su ile doluydu, diğer

bir cam kapta ise bir çift elektrot vardı. Su ısıtılarak buharlaşma sağlanmıştı, elektrodlar arasında ise kıvılcımlar çakması sağlanarak

dünyanın atmosferindeki yıldırımların ve su buharının benzetimini sağlanmıştı. Daha sonra atmosfer tekrar soğutularak suyun

yoğuşması ve damlalar halinde ilk kaba geri dönmesi ve sürekli bir döngü içinde olması sağlanmıştı.

Bir haftalık sürekli bir işlemin ardından Miller ve Urey sistemin içindeki karbonun en az %10-15 kadar bir kısmının organik bileşik

oluşturduğunu gözlemlemişlerdi.

Karbonun yüzde iki kadar bir kısmının da, canlıların hücrelerini oluşturan proteinlerin oluşumunda kullanılan amino asitleri, bol

olarak da glisinin oluşturduğunu görmüşlerdi. Şekerler, lipidler ve nükleik asitlerin bazı yapıtaşları da oluşmuştu.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 21/26

Fizikist Ekim ‘10 21

Bir röportajda Stanley Miller, “Basit bir prebiyotik deneyde kı-

vılcım oluşturmak bile 20 amino asidin 11’inin ortaya çıkmasını

sağlar” demiştir. Ardından yapılan bütün deneylerde de gözlen-diği gibi, hem sol hem de sağ optik isomerler “rasemik” karışımın

içinde yaratılmıştır.

Diğer Deneyler

Bu deney birçok başka deneye esin kaynağı olmuştur.

1963’te Joan Oró, su çözeltisi içinde bulunan hidrojen siyanür

(HCN) ve amonyaktan amino asitler üretilebileceğini bulmuştur.

Aynı zamanda deneyinde, büyük miktarda nükleotid bazlı ade-

nin ürediğini de görmüştür. Daha sonra gerçekleştirilen deneyler

göstermiştir ki, diğer RNA ve DNA bazları da “azaltılmış atmos-

fer” ortamında, benzetimli prebiyotik kimyasal tepkimeyle elde

edilebilir.

Miller-Urey deneyinin yapıldığı dönemde Yaşamın Kö-

kenine ilişkin benzer elektrik boşalımı deneyleri yapılmıştı. 8 Mart

1953 tarihli The New York Times gazetesinde yayınlanan “Loo-

king Back Two Billion Years” (İki Milyar Yıl Geriye Bakmak) isimli

makale, Mayıs 1953’te Miller “Science” dergisinde akademik ma-

kalesini yayınlamadan önce, Wollman (William) M. MacNevin’in

Ohio State Üniversitesi’ndeki çalışmasını anlatır.

MacNevin 100,000 voltluk kıvılcımları metan ve su bu-harından geçirip “incelemesi çok zor olan” “katı resinler” elde et-

mekteydi. Aynı makalede MacNevin’in dunyanın ilk dönemlerine

ilişkin deneyleri de anlatılmaktaydı. Bu deneylerden elde ettiği

sonuçları bilimsel makale olarak yayınlayıp yayınlamadığı bilin-

memektedir.

K. A. Wilde’ın 15 Aralık 1952 tarihinde, 14 Şubat 1953’te

Miller’in “Science” dergisine makalesini vermeden önce, dergiye

yolladığı makalesi 10 Temmuz 1953’te yayınlanmıştır. Wilde, bir

akış sistemi üzerinde bulunan, karşılıklı iki karbon dioksit (CO2)

ve su karışımları üzerinde sadece 600 volta kadar çıkan akım kul-

lanmıştır. Sadece az miktarda karbon dioksitin karbon monoksi-

te indirgendiğini gözlemlemiş, başka önemli bir indirgeme veya

yeni oluşan karbon bileşimi elde etmemiştir.

Jeffrey Bada tarafından “Scripps Institution of Ocea-

nography”, La Jolla, Kaliforniya’da, daha yakın zamanlarda ya-

pılan deneyler Miller’in deneylerine benzer. Ne var ki, Bada’nın

gösterdiği üzere, şimdiki modellerde oluşturulan ilk dönem dün-

ya koşullarında karbon dioksit ve nitrojen (N2) nitritleri oluştur-

makta, bunlar da amino asitleri oluşur oluşmaz bozmaktadır.

Bu durumda, ilk dönem dünyasında nitritlerin etkisini nötralizeedecek önemli miktarlarda demir ve karbonat mineralleri olma-

lıydı. Bada, Miller’in benzeri deneyini demir ve karbonat mineral-

leri ekleyerek yinelediğinde sonuç ürünleri zengin amino asitler

içeriyordu. Bu deneyin çıkarımına göre, karbon dioksit ve nitrojen

içeren bir atmosferi olan bir dünyada bile önemli miktarda ami-

no asit kökeni oluşmuş olabilirdi. 2006’da başka bir deneyde ilkdönem dünyasının organik bir sis tabakasıyla örtülü olabileceğini

göstermiştir.

İlk dönem dünyasında geniş bir alanı kaplayan metan ve karbon

dioksit konsantrasyonları üzerinde organik sis tabakası oluştuğu

düşünülmektedir.

Bu oluşumdan sonra, organik moleküller bütün dünyanın yüzeyi-

ne inerek yerkürenin her yerinde yaşamı başlatmış olmalıdır.

Yakın zamanda yapılan ilişkili çalışmalar

Geçtiğimiz yıllarda, hala varolan türlerin son evrensel

atası olduğu varsayılan, bir çok birbirinden çok farklı türün orga-

nizmasında ortak olan “eski” genlerin “eski” bölgelerindeki amino

asit dizgelerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda, o böl-

gelerde ortaya çıkan ürünlerin Miller-Urey deneylerinde üreyen

amino asitlerce zengin olduğunu ortaya koymuştur.

Bu duruma göre orijinal genetik kodun temeli şimdikine değil,

sadece prebiyotik doğada bulunabilen, daha az sayıdaki amino

asitlere dayalıdır.

2008’de, bir grup bilim adamı Miller’in 1950’lerin başın-

da yaptığı deneyinden arta kalan deney kaplarını inceledi. Klasik

deneyin yanı sıra Miller, Charles Darwin’in “ılık küçük gölet”ini

çağrıştıran, aralanda volkanik patlamaların bir benzeri olan, daha

bir çok deney yapmıştı. Bu deneyde boşalan elektrik akımının

üzerine basınçlı buhar püskürten bir hortum ucu vardı. Yüksek

performanslı sıvı kromatogra ve kütle spektrometrisi kullanarak

Miller’in bulduğundan daha fazla organik molekül buldular.

En ilginci, volkan benzeri deneyin en fazla organik molekülü, 22

amino asit, 5 amin ve elektriklenmiş buharın ürettiği hidroksil ra-

dikallerce üretilmiş oloduğu sanılan birçok hidroksilatlı molekülü

ürettiğini görürler. Bilim adamları bu nedenle volkanik adaların

organik moleküllerce zengin olduğunü öne sürerek, karbonil sül-

tin varlığının bu moleküllerin peptidleri oluşturmasına yardımcı

olduğunu belirttiler.

MİLLER-UREY DENEYİ

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 22/26

22 Fizikist Ekim ‘10

KİŞİSEL GELİŞİM

İnsanı iki şey öldürürmüş:

1- Sevmediği insanın silahından gelen mermi..

2- Sevdiği insandan gelmeyen ilgi

İki şey "Kalitesiz insan" 'ın özelliğidir:

1-Şikayetçilik

2-Dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:1- Bakış açısını değiştirmek

2-Karşısındakinin yerine kendini koyabilmek

İki şey yanlış yapmanı engeller:

1-Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek

2-Hak yememek

İki şey kişiyi gözden düşürür:

1-Demagoji (laf kalabalığı)

2-Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)

İki şey insanı “Nitelikli İnsan” yapar:

1-İradeye hakim olmak

2-Uyumlu olmak

İki şey “Ekstra Değer” katar:

1-Hitabet ve diksiyon eğitimi almak

2-Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey geri bırakır:

1-Kararsızlık

2-Cesaretsizlik

İki şey kaşif yapar:

1-Nitelikli çevre

2-Biraz delilik

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:

1-Baskın yeteneği bulmak

2-Sevdiğin işi yapmak

İki şey başarının sırrıdır:

1-Ustalardan ustalığı öğrenmek

2-Kendini güncellemek

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:

1-Niyetin saf olması

2-Ruhsal farkındalık

İki şey milyonlarca insandan ayırır:

1-Sorunun değil, çözümün parçası olmak

2-Hayata ve her şeye yeni (özgün,orijinal,farklı) bakış açısıyla

yaklaşabilmek.

İki şey gelişmeyi engeller:

1-Aşırılık (mübalağa,abartı,ifrat,tefrit)

2-Felakete odaklanmış olmak

İki şey çözüm getirir:

1-Tebessüm (gülümseme)

2-Sükut (susmak)

İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:

1-Anne

2-Baba

İki şey geri alınmaz:

1-Geçen zaman

2-Söylenen söz

İki şey gerçek sondur:

1-Cennet

2-Cehennem

İki şey ulaşmaya değerdir:

1-Sevgi

2-Bilgi

İki şey özgürlüktür:

Vatan ve Bayrak

İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir:

1-Nefes alabilmek

2-Nefes verebilmek

Herşeye Sebep Olan “İki Şey”

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 23/26

Fizikist Ekim ‘10 23

Tüm Dünya Fizikist’te

Sen Nerdesin?

Fizikist Bilim ve Teknoloji Platformu 

www.zikist.com

Bu sayfada kullanılan dünya haritası Fizikist.Com’un dünya ziyaretleri istatistiklerinden alınmıştır. Dünya’da hangi ülkelerden ziyaret edildiği tamolarak gösterilmektedir. Fizikist, bu bilgilerin doğruluğuna ait rapor sunabilir.

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 24/26

24 Fizikist Ekim ‘10

Bu sayfadakiler pratik zekalılar için çok kolay, pratik olmayanlar için anormal zordur.

ZEKA SORULARI

1’den 1000’e kadar olan 1000 sayıyı bir kağıda yazsanız en çok hangi har kullanmış

olursunuz?

(Kod: EKM101)

Kral, suç işleyen vezirine bir günlük hapis cezası verecektir. İnfazdan önce ona son bir şans verir.Üç ceza odası vardır. Vezir cezasını çekmek üzere bu odalardan istediğini seçebilecektir.

1. Zehirli gaz odası.

2. Altı aydır hiçbir şey verilmeyip aç bırakılan aslanların odası.

3. Sıcaklığı eksi 30 derece olan buz odası.

Vezir bu odalardan birini seçer ve kurtulur.

Acaba nasıl?

(Kod: EKM102)

Alican [email protected]

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 25/26

Fizikist Ekim ‘10 25

ZEKA SORULARI

A’dan B’ye doğru tek yönlü olan bir yolda ve trağin çok yoğun olduğu bir saatte B’den A’ya doğru

ilerlemektesiniz. Üstelik ehliyetiniz de yok. Trak polisi sizi görüyor, ancak hiçbir hiçbir müdahalede

bulunmuyor.

Acaba neden?

(Kod: EKM103)

Ayşe Belma’nın arkasında, Belma’da Ayşe’nin arkasında durmaktadır.

Nasıl olur?

(Kod: EKM104)

Soru işaretinin yerine hangi sayı gelecek?

(Kod: EKM105)

Geçen Ayın Cevapları

Cevaplarınızı soru kodlarına göre kontrol edebilirsiniz.

EYL101: Bulutların veya kol saatinizin | EYL102: Cumartesi | EYL103: Evden çıkmadan önce saatinizi aklınızda tutabileceğiniz bir 

 zamana ayarlarsınız ve iskeleye gidip doğru saate bakarsınız. Eve döndüğünüzde ayrıldığınız andaki saatin üzerinden ne kadar süre

 geçmişse yarısını alır ve iskelede gördüğünüz saatin üzerine ilave edersiniz. – Gidiş geliş süresinin aynı olduğunu kabul edersek sadece

dönüş süresini aldığımız için yarısını ilave ederiz | EYL104: 98736 | EYL105: Kars’ta görev yapan bir ablası vardır.)

Soruların cevapları hakkındaki tahminlerinizi [email protected] e-posta adresine soru kodunu belirterek gönderebilirsiniz.

 

8/6/2019 Fizikist-dergisi-ekim-2010

http://slidepdf.com/reader/full/fizikist-dergisi-ekim-2010 26/26