Upload
denver1698
View
54
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
T.C
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
GÜZELSANATLAR FAKÜLTESİ
FLÜTÜN KLASİK BATI MÜZİĞİNDE VE GÜNÜMÜZ
MÜZİK TÜRLERİNDE KULLANIMI
Hazırlayan
Çiğdem DÖNMEZ
Danışman
Okt. Afşın ÖNER
Müzik Anasanat Dalı
Lisans Bitirme Çalışması
Haziran 2009
KAYSERİ
ÖNSÖZ
İnsan yaşamının olmazsa olmazı müzik oluştuğu ortamın sosyal, ekonomik, politik ve
iklimsel şartlarına göre şekillenen bir olgudur. İnsanlığın var oluşundan sonra uzunca
bir süreç içerisinde bugün etnik kökenler olarak adlandırdığımız gruplar oluşmuştur. Bu
oluşumlar dahilinde de her toplumun kendine özgü müziği oluşmuştur. Her toplumda
farklı şekilde biçimlenen müzik türleri toplumların birbirleri ile olan siyasi, ekonomik,
dini…vs. münasebetleri ile birbirlerinden etkilenmektedir. Örneğin ilk örneklerine
Çin’de ve Mısır’da rastlanan yan flüt, Bizans İmparatorluğu üzerinden Asya’dan Fransa
ve Almanya’ya gitmiştir. Daha sonra Avrupa’da yaygınlaşmaya başlayan yan flüt hem
solo çalgı olarak hem de müzik toplulukları yapıtlarında kullanılmış ve zaman içerisinde
enstrümanın ses kapasitesinin geliştirilmesi ve daha kullanışlı hale getirilmesiyle bu
çalgıya olan ilgi artmıştır. Günümüzde de gelişen teknolojiyle birlikte toplumlar arası
etkileşim artarken yan flüt de tüm dünyaya yayılmakta, geleneksel yapısında yan flüt
bulunmayan birçok müzik türüne flüt girmekte ve hatta önemli görevler üslenmektedir.
Flütün hem bir solo çalgı hem de orkestra üyesi olarak geçmişte ve günümüz müzik
türlerindeki kullanımına genel bir bakışın amaçlandığı bu çalışmamın yan flütün
potansiyelinin keşfedildiği sürece katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Avrupa Klasik
Müziği yan flüt repertuarındaki solo ve orkestral parçalardan başlıcalarının ve akademik
olmayan, diğer güncel müzik türlerinde flütün kullanımının açıklandığı bu çalışma
Haziran 2009’da tamamlanmıştır.
Çalışmamın gerçekleşmesinde bana yol gösteren tez danışmanım Sayın Okt. Afşın
Öner’e vermiş olduğu destek ve emekleri için saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
Ayrıca kaynak, materyal, doküman...vs. bulma aşamasında bana yardımcı olan ve yol
gösteren Sayın Doç. Ayla Uludere’ye, oskestral flüt repertuarı dökümanlarını benimle
paylaşan Eduardo Gonzalez ve Francisco Javier Lopez’e, Jazz-Flüt konusunda bilgi ve
tecrübelerini benimle paylaşan Jazz-Flüt sanatçısı Sarpay Özçağatay’a, Beatbox ve
Hiphop alanındaki bilgilerini ve arşivini benimle paylaşan kardeşim Ozan Dönmez’e,
her alanda bilgi ve birikimlerinden yararlandığım çok değerli hocam Doç. Afak
Caferova’ya sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
ÖZET
YAN FLÜTÜN KALSİK BATI MÜZİĞİNDE VE GÜNÜMÜZ MÜZİK
TÜRLERİNDE KULLANIMI
Bu çalışma Klasik Avrupa Müziği’ne yan flütün girişi, kullanımı ve günümüzdeki
modernleşmiş etnik müzik türlerine flütün girişi ve kullanımıyla ilgili bilgiler sunmak
ve sunulan bilgiler doğrultusunda teknolojinin ve flütün teknik gelişiminin müziğin
gelişimi ile ilişkilendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Bunun için müzik topluluklarında ve
solo yapıtlarda flüt için yazılmış başlıca eserler, bu eserlerde flütün kullanımındaki
karakteristik özellikler açıklanmış, flütün Caz, Flamenko, İrlanda halk müziği ve Latin
müzik türlerine girişi ve kullanımı anlatılmış. Son olarak flütü eserlerinde kullanan Türk
besteciler belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Flüt, Konçerto, Orkestra, Etnik Müzik, Üflemeli Çalgılar
ABSTRACT
USAGE OF THE TRANSVERSE FLUTE İN THE WESTERN CLASSİCAL
MUSİC AND İN THE KİNDS OF THE ACTUAL MUSİCS.
This research has been made for instructing about entrance of the transverse flute to
Europe Classical Music and usage of it and today entrance of the flute to kinds of the
modernized ethnic musics and usage of it in order to use the results for accommodating
technology and technical developing of flute with devepoling of music. Therefore the
leading works written for solo flute and for ensembles, use the characteristics of the
flute in these Works have been explained. The entrance to of the tansverse flute Jazz,
Flamenco, Irish tradational music, Latin and usage of it have been expained. Eventually
Turkish Composers who had used the flute have been remarked.
Key Words: Flute, Concerto, Orchestra, Ethnic Music, Wind İnstruments
BÖLÜM I
GİRİŞ
İlk ortaya çıkış tarihi tam olarak saptanamamış olan üflemeli aletlerin ortaya çıkması;
insanların içi boş bir kemiğe, bir boynuza, bir bambuya, bir kabuklu deniz hayvanı
kabuğuna ya da kurutulmuş kabağa üflediklerinde ses elde edildiğini anlamalarıyla
başlamıştır. Daha sonraları da boruya açılan çentiklerle ton değişimleri sağlanınca yeni
denemeler yapılarak flütün ataları oluşmaya başlamıştır. Flütün ilk örnekleri genellikle
ayinlerde ve işaretleşmelerde kullanılan “fifre” ve “flagolet” gibi basit düdüklerdir
(Sözer, 1996, 139).
12. ve 13. yy.da müzik belirli müzik aletleri için tasarlanmıyordu ve flütün kaynağı tam
ve kesin olarak bilinmemektedir. Flütün bütün türleri efsanevi ve ruhani figürlerle,
kırsal yaşamla veya ölümle bağdaştırılıyordu. (The New Grove Dictionaty of
Music,1980, c.9,s.34)
Daha sonraları ise flüt örneklerine iki ayrı türde rastlanmaktadır. Bunlar; yatay çalınan
flütler (transvers flute) ve dikey çalınan flütler (recorder) olarak sınıflandırılmaktadır.
Günümüzde çeşitli ülkelerde Alman flütü, Çapraz flüt, Transverse flute, Konser flütü,
Yan Flüt gibi farklı isimlerle belirtilen yatay çalınan flütlerin ataları “Mısır’da Sebi,
Çin’de Çi ve Yüe, Hindistan’da Vanşa ve Murali” olarak belirmiştir. (Uludere, 1995, 1).
Flütün Mekanik Yapısındaki Başlıca Gelişimler
İlk flütler tek parça halinde ve ağaçtan yapılmıştır. Üfleme deliğinde dudaklar için
düşünülmüş özel bir parça yani ağızlık (embouchure) yoktur. 6 parmak deliği olan ilk
flütlerin ana sesi Re’dir. Daha sonraları aşamalı olarak flütün boyu uzatılıp, parmakların
yetişemediği deliklere yaylı kapakçıklar konularak ana sesi Do olan flüt elde edilmiştir.
Flüte ilk kapakçıklı perde 1677 yılında, ikinci perde ise J. J. Quantz tarafından 1726
yılında eklenmiştir. Sonraki yüzyıllarda da flüte yeni kapakçıklar eklenmeye devam
edilmiştir.
Bu gelişim süreci içerisinde abanoz ve nar ağacı gibi malzemelerde yapılmakta olan
flüt; çatlama, biçim değişikliğine uğrama, nefesteki nemden etkilenme gibi etkenlerden
dolayı çeşitli metallerin alaşımından yapılmaya başlanmıştır. Çalgının yapımında
kullanılan, Alman Gümüşü olarak da anılan mayekor alaşımı bakır, nikel, çinko
elementlerinin çeşitli oranlarda karıştırılmasından elde edilir. ((The New Grove
Dictionaty of Music,1980, c.9,s.34)
1832 yılında Theobalt Boehm, kullanılmakta olan 8 delikli flüte ses kalitesini artırmak
ve tam bir entonasyon elde etmek amacıyla deliklerin arasındaki mesafenin gerekli
genişlikte açılmasını sağlamış ve delikler üzerine açık duran kapaklar yerleştirmiştir.
1847 yılında flütteki delik sayısını 15’e, yüzük perde, kapaklı perde ve manivelalı
kapakçıkların sayısını 23’e çıkararak sazı modern biçimine kavuşturmuştur (Yüreğir,
48,49). Böylece icracılar; yüzük perde, kapalı perde, yaylı manivela ve hava geçirmez
mantar plaka kaplı tuşlardan oluşan bu mekanizma sayesinde 10 parmak ile 23 perdeyi
kontrol etme imkanı bulmuşlardır.
1950’li yıllarda Albert Cooper, modern müziğin çalımını daha da kolaylaştırmak için
Boehm flütünde yeni bir değişiklik yapmıştır. Flüt 440 (La) sesine akort edilmiş ve
ağızlık deliği (flütün ses rengini değiştirmek için) daha farklı bir şekilde kesilmiştir. Bu
flütler hem profesyoneller hem de amatörler tarafından en çok kullanılan flütler
olmuştur. Bu sistem Boehm-Lot-Cooper flütü olarak adlandırılmıştır.
1980’lerde Johan Brögger, Boehm-Lot-Cooper flütünde yaklaşık 150 yıldır var olan iki
büyük problemi tespit ederek enstrüman üzerinde değişiklik yapmıştır. Önceden
belirlenmiş Si bemol ve Sol sesleri arasında yanlış dizilim saptamıştı. Nitekim artık
daha az sürtünmeye maruz kalan ve dönmeyen miller sayesinde hareket esnasında
gürültüsüz ses çıkarma olanağı sunulmuştu. Aynı zamanda bu değişiklikte bütün yaylar
tek tek hesaba katılmış ve flüt güçlendirilmiştir. Bu flütleri sadece Brannen Brothers ve
Miyazawa firmaları üretmektedir.
20. yy.ın sonunda Eva Kingma ve Bickford Brannen tarafından makamsal ton elde
edilebilmek için Kingma flütü olarak adlandırılan bir sistem geliştirilmiştir. Bu sistemle
hem makamsal aralıklar ( quarter tones) hem de çok sesli (multiphonics) çalım elde
etmek mümkün olmuştur. Ayrıca bu sistem doğu müziği çalmak isteyen flütçüler ve
caz flütçüler için oldukça kullanışlı olmuştur. Bu sistemdeki flütler sadece Brannen
Brothers ve Sankyo firmaları tarafından üretilmektedir.
(http://en.wikipedia.org/wiki/Western_concert_flute)
Konser Flütü Ailesi
1. Pikolo: Do veya Do bemol.
2. Yüksek Soprano Flüt: Sol.
3. Soprano Flüt: Mi bemol.
4. Konser Flütü ( Boehm Flütü veya Alman Flütü): Do.
5. Tenor Flüt (Flûte d’amour): Si bemol veya La.
6. Alto Flüt: Sol.
7. Bas Flüt: Do.
8. Kontur-Alto Flüt: Sol.
9. Kontrbas Flüt: Do.
10. Subkontrbas Flüt: Sol.
11. Oktokontrbas Flüt: Do.
12. Hiper Bas flüt: Do.
Konser Flütünün Teknik Özellikleri
Konser flütünde üç oktavlık genişlik içerisinde –bazı yeni modellerde daha geniştir-
tüm diyatonik ve kromatik sesler elde edilir. Temel Dil Vurma Tekniği, Legato,
Detache, Staccato, Sonorite, Vibrato, Aksanlı Çalma, Çift Dil, Üç Dil, Kurbağa Dili
Tekniği, gibi pek çok nefes, dil ve ifadelendirme (artikülasyon) teknikleri kullanılır.
Bazı tril ve tremololar olanaksız olmakla birlikte tril, tremolo ve grupetto gibi ifade
biçimleri de kullanılır. Dilli ve bağlı olarak her melodik aralığı seslendirmek iyi bir
çalışma sonucunda mümkündür. Flütle geniş, kantabile bölümlerden en hızlı pasajlara
dek çok çeşitli karakterlerde icra yapılabilir.
1.1 Amaç
Bu çalışmada Klasik Batı Müziği’nde flütün kullanımı ile ilgili literatür taraması
yapılıp, günümüzde modernleşerek yaygınlaşan etnik müzikler ve yeni oluşan tarzlarda
flütün kullanımının araştırılması ve enstrümanın sürekli keşfedilmekte olan güçlü
potansiyelinin gözlemlenmesi amaçlanmıştır.
1.2. Önem
Flütün hem bir solo çalgı hem de orkestra üyesi olarak geçmişte ve günümüz müzik
türlerindeki kullanımına genel bir bakışın amaçlandığı bu çalışmamın yan flütün
potansiyelinin keşfedildiği sürece katkı sağlaması bakımından önem taşımaktadır.
1.2. Sınırlılıklar
Konser flütü (yan flüt) haricindeki diğer üflemeli enstrümanlar ve yan flüt ailesinin
diğer üyeleri bu çalışmanın kapsamı dışındadır.
BÖLÜM II
İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Doç. Ayla Uludere tarafından Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne
bağlı olarak 1995 yılında Prof. Filiz Ali danışmanlığında hazırlanan “Türkiye’deki
Flüt Sanatçıları” seminer çalışmasında flüt repertuarının genel taraması yapılıp
Türkiye’deki flüt sanatçılarının çalışmaları açıklanmıştır
Çiler Akıncı tarafından Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı
olarak 1994 yılında Prof. Cahit Koparal danışmanlığında hazırlanan “Yan Flüt
Tekniği ve Dağarcığının İncelenmesi” adlı çalışmada flütün teknik özellikleri ve flüt
ailesi hakkında, diyafram, duruş, kas yapısı ve parmak konumu, ağızlık, ses üretimi ve
vibrato teknikleri ile ilglili bilgiler verilip flüt eğitimi repertuarındaki etüdler, sonatlar,
dinleti parçaları ve konçertolar incelenmiştir.
Özlem Koçyiğit tarafından Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı olarak 1993
yılında hazırlanan “Flütün Tarihsel Gelişimi” isimli yüksek lisans çalışmasında flütün
ilk ortaya çıkışı ve mekanik gelişimi ile ilgili araştırmalar yapılmıştır.
Ebru Başkut tarafından Anadolu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı olarak
2004 yılında hazırlanan “Yirminci yüzyıl flüt müziği” isimli yüksek lisans
çalışmasında 20. yüzyıl müziği içerisinde flüt repertuarı incelenmiştir.
BÖLÜM III
YÖNTEMLER
Bu çalışmada öncelikle ilk üflemeli çalgıların oluşumundan bu yana yan flütün
mekanik gelişimi ile ilgili veriler toplanmıştır. Yan flütün klasik batı müziğine girişi
açıklanıp yan flüt repertuarındaki orkestral ve solo yapıtlardan başlıcaları karakter ve
biçim olarak açıklanmıştır. Ayrıca günümüzde modernleşerek yaygınlaşan etnik
müziklere ve yeni oluşan müzik türlerine flütün girişi, bu çalgının bu tür müziklerde
gereksinimleri karşılayabilme yeteneği araştırılmıştır. Sonuç olarak flütün çeşitli müzik
türlerinde kullanılabilirlik kapasitesi ve buna yönelik yapılan yeniliklere değinilmiştir.
BÖLÜM IV
BULGULAR
4.1. KLASİK BATI MÜZİĞİNDE FLÜT
4.1.1. Klasik Batı Müziği Topluluklarında Flüt
Yan flüt; 11., 12., ve 13. yy.larda Avrupa’da henüz yaygınlaşmamıştı. Düz üflenen
flütler yaygın olarak (Recorder) kullanılmıştır. Yan flüt Bizans İmparatorluğu üzerinden
Fransa ve Almanya’ya getirilerek Asya’dan Avrupa’ya gelmiştir. Fransa ve Almanya’da
saray müziğinde, yaylılar eşliğinde ve dünyevi müziklerde kullanılmıştır. ((The New
Grove Dictionaty of Music,1980, c.9,s.36,37)
1470’lerde Avrupa’daki askeri canlanma ile flüt yaygınlaşmaya başlamıştır.
Almanya’da askeri bandolarda flüt kullanılmıştır. İsviçre halkı flütü işaretleşmelerinde
kullanmışlardır. Bu sayede de flüt bütün Avrupa’ya yayılmaya başlamıştır. 16. yy.ın
sonunda saray ve tiyatro müziğinde (orkestral müzik) flüt soloları kullanılmaya
başlanmıştır. Zaman içerisinde oda orkestralarında da belirmeye başlayan flüt sık sık
tenor seslerde kullanılmıştır. Bu flütler daha kolay bir transpoze çalım için çeşitli
boylarda kullanılmıştır.
17. yy.da flüt opera ve balelerde yer almaya başlamıştır. Fransız besteci Jean Baptiste
Lully, bazı operalarında flütü kullanmaya başlamış ve giderek yaygınlaşmıştır. Özellikle
Haydn’dan sonra yan flüt fazlaca ön plana çıkmaya başlamıştır.(Say,2003,512). Barok
Dönem’de Praetorius, Schütz, Rebillé and Descoteaux, Quanttz, Bach, Telemann,
Blavet, Vivaldi ve Handel eserlerinde flüte yer vermişlerdir. Böylece ilk önce halk
müziğinde kullanılan flüt zaman içerisinde müzik topluluklarındaki yerini almıştır.
Müzik toplulukları için bestelenen veya düzenlenen yapıtlarda flüt çok çeşitli tarz ve
karakterlerde kullanılmıştır. Çoğunlukla tatlı, duygusal, pastoral ezgilerden oluşan ya da
çok hızlı pasajlara çoğunlukla yapıtların flüt solo bölümlerinde rastlanmaktadır. Flüt
partilerinde en tiz oktavdaki bir kaç sese yüksek volümlü olmasından dolayı orkestranın
hep birlikte çaldığı kısımlarda daha sık rastlanır. Ayrıca çocuksu pasajlar, kuş cıvıltıları
ve neşeli melodiler de genellikle bu tiz bölgede yazılmıştır. Bunların yanında bir eşlik
sazı gibi arka planda, uzun seslerle ve çeşitli eşlik figürleri biçiminde armoniyi
sağlamak da flütün orkestradaki görevleri arasında sayılabilir. Tutti çalınan kısımlarda
ise kemanlarla 1 oktav tizden aynı ezgiyi çalarak renksel bir zenginlik katmaktadır.
J. S. Bach, konçerto grosso tarzındaki eserlerinde flüte -orta sesleri kullanarak- sololar
vermiştir. Yazar Romain Rolland’ın deyimiyle Alman müziğine yeni ve taze bir hava
akımı getiren G. P. Telemann, blok flüt ve yan flütü konçertant grup olarak orkestra
karşısına alan ilk bestecidir. Telemann blok flüt, yan flüt, yaylı çalgılar ve sürekli bas
için Mi minör Konçerto’yu yazarak o dönemde alışılmamış orkestra kombinasyonları
oluşturmuştur. Daha sonra ise Klasik Dönem’de François Devienne çeşitli üflemeli
çalgıları bir arada kullanarak 7 konçertant bestelemiştir.
Gluck Orpheus Operası’ndaki “Mesut Ruhların Dansı” isimli parçada flütü sakin, sade
bir karekterde kullanmıştır.
Gluck, Orpheus (Örn. 1)
Dvorak’ın 8. senfonisinde hızlı pasajlarla, 9. senfonisinde önce hafif dans havası
niteliğinde ve daha sonra Kızılderili ezgileri ile karşımıza çıkan flüt soloları vardır.
Beethoven’ın 3. senfonisinde de son bölümdeki soloda ve bülbül sesini taklit eden
satırlarda flüt ortaya çıkar.
Dvorak, 8. Senfoni, Allegro ma non troppo (Örn. 2)
Dvorak, 9. Senfoni, Allegro molto (Örn. 3)
Camille Saint-Saëns’ ın yazdığı Hayvanlar Karnavalı (Le Carnaval des Animaux)’un
en vitüöz parçalarından biri eserin 10. bölümü olan Kuşhane’dir. Burada flüt kafese
hapsedilen kuşların özgürlük şarkısını özgün bir şekilde canlandırmaktadır.
Saint-Saëns, Le Carneval des Animaux, Voliere (Kuş kafesi) (Örn. 4)
Debussy’nin “Bir Faunus’un Öğleden Sonrasına Prelüd” adlı orkestra eşlikli eserindeki
flüt solosunu İrkin Aktüze şöyle tasvir etmiştir: “Flütün arabesk stilde ve 9/8’lik ölçüde
sunduğu, kromatik biçimde inen-çıkan tema ıssız kırların tanrısı Faunus’u simgeler. Yine,
genellikle su kenarında dolaşan güzel Nimfe’lerin (su perileri) çekici şarklıları ise, sirene
benzeyen bir motifle sunulur.” (Aktüze, 2005, 666)
Debussy, Bir Faunus’un Öğleden Sonrasına Prelüd (Örn. 5)
Flütçü ve orkestra şefi Albert Franz Doppler flütü ön planda kullanarak 7 opera ve 15
bale yazmıştır. Bunların yanında Doppler’in özgün olarak flüt ve piyano için yazdığı
Pastoral Macar Rapsodisi (Fantaisie Pastoral Hongroise), 2 flüt ve piyano için yazdığı
Andante ve Rondo, 2 flüt için Sevil Berberi Potpurisi, 2 flüt ve orkestra için Re minör
Konçerto, flüt ve 4 korno için L’Oiseau du Bois de flüt orkestral flüt repertuarında en
çok bilinen eserlerdendir.
Maurice Ravel’in Dafnis ve Kloe Suitleri (Suites Daphnis et Chole) kendisinin
Kareografik Senfoni olarak tanımladığı tiyatral bir yapıttır. Alışılmış çalgılar haricinde
4 trompet, Sol bas flüt, küçük Mi bemol klarnet, zengin vurma çalgılar bölümü,
Ravel’in Eoliphone diye adlandırdığı rüzgar makinesi ve sahne arkasında sözsüz
söyleyen koro bulunmaktadır. 2 süitten oluşan bu yapıtın 1. süitinde flütlerin kadansları
ile Kloe’nin korsanlar tarafından kaçırılışı anlatılır.
Ravel, Daphnis et Chole (Örn. 6)
Ravel’in ünlü yapıtlarından biri de Bolero’dur. Eserin tamamında 2 ayrı tema
dönüşümlü olarak her bölümde çeşitli üflemeli çalgılarla (flüt, klarnet, fagot, obua,
trompet, saksafon, pikolo) sergilenmektedir. Bazı bölümlerde solonun tek bir
üflemelide devam etmesi ve viyola ve viyolonsellerin veya diğer üflemeliler ve ritim
sazların eşlik etmesiyle, bazı bölümlerde de 2 veya 3 üflemeli çalgının soloyu
paylaşması ve diğer sazların eşlik etmesiyle çalgılar arası sürekli bir atışma vardır.
Ravel, Bolero (Örn. 7)
Bu bölümde örneklemiş olduğum yapıtlar müzik topluluklarında kullanılan flüt
sololarından sadece bir kaçıdır. Büyük orkestra yapıtlarının haricinde flüte duo, trio,
kuartet gibi küçük topluluklarda da rastlanmaktadır. Bach ve Handel flüt ve klavsen
için 6’şar sonat yazmışlardır. Haydn flüt ve klavsen için 1 sonat; flüt, viyolonsel ve
piyano için 3 trio; iki flüt ve viyolonsel için triolar bırakmıştır. Mozart, flüt ve arp için
2 konçerto ve 1 ikili konçerto; ayrıca flüt ve yaylı çalgılar için 3 kuartet yazmıştır.
Beethoven flüt, keman ve viyola için 1 serenad; flüt, basson ve piyano için 1 trio
bestelemiştir. Schubert flüt ve piyano için çeşitlemeler yazmıştır. Devienne 147 tane
üflemeli çalgı düoları bestelemiştir ve Koechlin, Hindemith, Dubensky ve Tovey de 18.
yy.da iki flüt için eserler yazmışlardır.
4.1.2 Solo Yapıtlarda Flüt
Yan flütle ilgili bilinen en eski kaynak 1285’de flüt çalan Adenet Le Roi tarafından
yazılmıştır. 1707’de Jacquez Martin Hotteterre ilk flüt metodu olan “Principes de la
flûte traversière” yi yazmıştır. 1730’larda flütün opera ve oda müziğinde
yaygınlaşmasıyla Quantz zamanının en büyük flüt metodu olan “Essay of a Method of
Playing the Transverse Flute” yi yayınlatmıştır.
Flüt, solo yapıtlarda da müzik topluluklarında olduğu gibi kimi zaman pastoral bir
havada, kuş seslerini, su seslerini, dalga seslerini ve doğadaki birçok objeyi, hatta diğer
müzik aletlerini taklit eden melodilerle, kimi zaman bir siren sesi gibi, kimi zaman da
sakin ve duru bir karakterde karşımıza çıkmaktadır.
Barok Dönem’de Flüt mekanizmasına katkıda bulunan Quantz; flüt için klavsen eşlikli
204 sonat, solo flüt için 12 kapriçiyo, 8 fantezi, 20 sonat ve süit, 300 konçerto
yazmıştır. Bunlardan biri olan Sol Majör Flüt Konçertosu’nda basitleştirilmiş armoni
ile ana tema üzerinde yapılan çeşitli süslemelerle karşımıza çıkan 1. bölümden sonra
kantabile ve melodik 2. bölüm vardır ve adından da anlaşılacağı üzere canlı ve çabuk
olan allegro vivace bölümüyle sonlanır. Ayrıca eserin 1. oktav Re ve 3. oktav Mi
sesleri arasında yazılmış olması o dönem flütlerinin ses sınırları hakkında bize fikir
vermektedir.
Bach; -flüt eğitimi repertuarının önemli bir kısmını oluşturan- basso continuo (sürekli
bas) veya obbligato cembalo ile 7 sonat, 1 eşliksiz partita, 2 flüt veya flüt, keman ve
continuo için trio sonat, 1 orkestral süit, flütün solist olduğu 2 Brandenburg Konçertosu
ve obbligato flüt gibi bir çok eser yazmıştır. Vieri Bottazini Andante Dergisi’nin flüt
köşesi için kaleme aldığı yazısında Bach’la ilgili şunları söylemektedir: “…diğer usta
bestecilerden çoğu kaçırmış da olsa bu bilge bestecinin çalgımızın olanaklarını ve güzelliğini
farketmiş olması biz flütçüler için büyük bir şanstır.”(Andante, 2003).
Bach’ın flüt için yazmış olduğu Si Minör Sonat “1. oktav Mi-3. oktav Fa diyez”, Mi
bemol Majör Sonat “1. oktav Re- 3. oktav Re bemol, Do Majör Sonat “1. oktav Re
diyez-3. oktav Mi”, Mi Minör Sonat 1. oktav Re diyez-3. oktav Sol sesleri arasındadır.
Bach disiplinli bir armoni ve kontrpuanla bestelemiş olduğu yapıtlarında flütü genellikle
yumuşak ve nahif yönüyle ele almıştır. Bütün bunlara rağmen Bach yapıtları son
yıllarda Zhang Zhi Yong, Halit Turgay, James Galway, Şefika Kutluer ve bir çok flüt
icracılarının Blues, Jazz, Jazz Rock, Latin Jazz tarzlardaki yorumlarıyla dinleyicilere
sunulmaktadır. Radikal Gazetesi muhabiri Şehnaz Pak, flüt sanatçısı Şefika Kutluer’le
yaptığı röportajında Kutluer’e “Bach, caz müziği ile bütünleşmek açısından ne gibi cazip
olanaklar sunuyor?” sorusunu yönelttiğinde Kutluer “Bach'ın müziğinin doğasında
olağanüstü bir denklem var. Soyut duyguların üstün bir matematiksel yazılımla icracıya somut
olarak ulaşması ve tekrar o mükemmel yazılım denklemiyle yine icracının soyut caz
doğaçlamalarına dönüşmesi en çok Bach gibi bir dâhinin müziğinde mümkün olabiliyor. Tabii
ki bu yorumlamalar her icracıya göre değişir.” yanıtını vermiştir.(Pak, Radikal Gazetesi,
19.06.2003)
İlk empresyonist besteci olarak tanınan Antonio Vivaldi yan flüt için 13 konçerto
bestelemiş, eserlerinde köpek havlaması, kuş sesleri, gök gürültüsü, şimşek gibi
benzetimleri işlemiştir. Vivaldi’nin en ünlü konçertoları arasında yer alan İl Gardellino
(Saka Kuşu) adlı yan flüt konçertosu da solo flütün kuş sesi benzetimiyle süslenmiştir.
Re Majör tonundaki bu konçerto 4/4 ölçüde ve Allegro tempodaki 1. bölüm bir orkestra
tuttisi ile başlar başlamaz, flüt 5 notadan oluşan kuş sesini duyurur. Orkestra girişi
tamamlandıktan sonra flüt, partisyonda “apiacimento” olarak belirtilen serbest solo
kadansı sergiler. 2. bölüm Legato tempoda, 12/8’lik ölçüde kantabile havada, sürekli
basın hafif eşliğinde flütün ezgisel teması ile gelişir. Bu lirik ve tatlı melodi bölüm
boyunca sürer. 3/4’lük ölçüde ve Vivace tempodaki canlı final ise, orkestranın tuttisi ile
belirlediği kararlı temayla başlar. Orkestra ve flüt yakın bir iş birliği içerisinde temayı
sırayla işler. Solo çalgının virüöz pasajları orkestra tarafından da ustalıkla taklit
edilir.(Aktüze, 2004,2569-2570). Burada flüt genellikle doğayı taklit etmektedir.
Vivaldi bu konçertosunun da bulunduğu 6 flüt konçertosunu Op.10 dizisi içerisinde
1728-1729 yılları arasında yayımlatmıştır. O çağlarda yan flüt yeni moda olmuş, Alman
flüt virtüözü ve besteci Quantz’ın 1726’da Venedik’e gelmesinden sonra bu yeni
çalgıya ilgi çok artmıştı. Bu popüler gidişat içerisinde Vivaldi bu türde eserler vermek
için hızla çalışırken, eski blok flüt konçertolarını da yan flüte uyarlamıştır.
Fransız flüt virtüözü Michel Blavet flüt için 1 konçerto (La minör) ve amatör flütçüler
için 3 sonatlar kitabı yazmıştır. Georg Philipp Telemann solo flüt için 13 konçerto ve
12 fantezi yazmıştır. 1723-1733 yılları arasında yazdığı 12 fantezi sonat formundadır.
Klasik Dönem’de Wolfgang Amadeus Mozart 1 tanesi daha önce yazmış olduğu obua
konçertosundan uyarladığı 2 tane flüt konçertosu ve 1 flüt-arp konçertosu bestelemiştir.
Bu konçertolarını Mozart amatör bir flütçü olan De Jean’ın siparişi üzerine yazmıştır.
İrkin Aktüze, Müziği Okumak adlı kitabında Mozart’ın bu konçertolarda virtüöz bir
teknikten çok şarkı söyleyen flüt izlenimi verilmesini De Jean’a kolaylık olması
amacıyla böyle yazdığı şeklinde yorumlamaktadır. Mozart’ın Sol Majör Flüt
Konçertosu orkestra eşliklidir ve stil yönünden bestecinin 1775’de yazdığı keman
konçertolarını andırmaktadır. Bu konçertoda Mozart en pes 1. oktav Re ve en tiz 3.
oktav Sol sesini kullanmıştır. Sol Majör tonda, 4/4’lük ölçüde ve görkemli çabuklukta
(Allegro Maestoso) bir tutti ile başlayan 1. bölüm genel olarak neşeli bir havadadır. 2.
bölüm (Adagio ma non troppo) Re Majör tonda, flütün geniş ve kantabile kullanımı,
kırık akorlu bölümler, arada hızlanan temposuyla Rokoko çağının serenadlarına
benzemektedir. 3/4’lük ritimde (ağırlaşan menuet temposuyla) neşeli havada bir Rondo
biçimindeki 3. bölümle sonlanır.
François Devienne flüt için 19 tane konçerto bestelemiştir. Bunlardan Re Majör Flüt
Konçertosuna iki temalı olarak yazdığı bölümlerde genellikle tema ve varyasyonlarla,
rondo ve erken sonat formuyla işleyen geliştirim yerine ikinci bir serim kullanan
Devienne’nin bu özellikleri 2. Flüt Konçertosu’nda da izlenebilir. Re Majöt Flüt
Konçertosu’nun 1. bölümü neşeli ve uzunca bir orkestra girişi ile başlar. Solo çalgı ile
orkestranın diyaloğu flütün virtüöz kadansıyla sonlanır. 2. bölüm duygulu ve ağır
tempodadır ve Rokoko anlayışının yansıtımlarını taşır. 3. bölüm ise çabukça tempoda,
neşeli bir Rondo’dur.
Romantik Dönem’de Severio Mercadante 6 tane flüt konçertosu bestelemiştir.
Genellikle hızlı-ağır-hızlı şemasına uygun yazılan bu konçertolardan Mi minör Flüt
Konçertosu 3 bölümden oluşmaktadır. 1. bölüm basit sonat formunda çabuk
tempodadır. 2. bölüm ağır tempoda ve Mercadante’nin kendine özgü lirik anlatımını
içerimektedir. Genellikle konçertoların son bölümlerinde polacca ya da rondo
biçiminde dansları kullanan besteci bu konçertoyu Rus biçimli bir Rondo ile
sonlandırmıştır. Çabuk, canlı ve şakacı tempodaki bu final virtüöz partilere sahiptir.
Ayrıca Mozart ve hatta Beethoven’in ilk eserlerinden yansımalar taşımaktadır.
Fransız Flütçü Claude-Paul Taffanel flüt için “Grande Fantasie (Mignon)”, “Fantasie,
Themes/ Der Freischutz” ve “Andante Pastoral et Scherzettino” adlı eserleri
bestelemiştir. Andante Pastoral et Scherzettino’nun 1. bölümü olan Andante’de flüt
sakin ve pastoral bir havada 1. ve 2. oktav sesleri arasında zaman zaman sıralı, zaman
zaman arpejli dalgalanan melodilerle karşımıza çıkmaktadır. Kontrast olan 2. bölüm de
enerjik karakterde, hareketli bir rondo formundadır.
Empresyonizmle özdeşleşen Claude Debussy flüt için Syrix’i bestelemiştir. Syrix
genellikle her flütçünün repertuarında bulunması gereken önemli bir parça olarak kabul
edilmiştir. Birçok müzik tarihçisi tarafından icracıyı serbestlik ve duygulu bir yorum
açısından geliştirdiği ve 20. yy.a değin solo flüt müziğinin gelişiminde çok önemli bir
role sahip olduğu düşünülmektedir.
Çağdaş Dönem’de Flütü daha çok orkestral yapıtlarda ilkel sesler elde etmek için
kullanan ve daha önceki bazı yapıtlarında 12 ton tekniğini kurallara uymadan kullanan
Andre Jolivet, atonal ve modal sentezden oluşan bir flüt konçertosu bestelemiştir. 1.
bölüm solo flütle ve hemen ardından gelen orkestrayla başlamaktadır. İlk tema derin bir
melankoli içermektedir. Girişte flüt özgür bir şekilde temayı seslendirirken yaylı çalılar
pssikato ile geri plandadır. Ancak şakacı tavırla hızlanan kısımda çok ritmik dans
biçimli diyalogla ve belirgin şiddette yaylılar ön plana çıkmaktadır. 2. bölüm klasik
stilde sakin bir anlatımda ve kısadır. Bağlı olarak giren 3. bölümde gerilim birden
artmaktadır. Enerjik ve canlı tempodaki final bölümü flüt ve orkestranın düşmanca
havadaki diyaloğuyla sona ermektedir.
Bu bölümde flüt repertuarından başlıcalarını açıkladığım eserler dışında; Malcolm
Arnold, Brian Ferneyhough, Luciano Berio, Lowell Liebermann, Samuel Adler, Kalevi
Aho, Carl Nielsen, Krzysztof Penderecki, Jean Rivier, Edison Denisov, Christopher
Rouse, Otar Gordeli, Jacques Hetu, Jacques Ibert, György Ligeti, Dietrich Manichke,
Isang Yun ve daha bir çok besteci solo flüt ve flüt için orkestra veya piyano eşlikli
eserler yazmışlardır.
4.2. GÜNÜMÜZ MÜZİK TÜRLERİNDE FLÜT
Temelleri Asya ve Afrika müziğine dayanan Klasik Avrupa müziği hızla sistemleşmiş
ve dünyaca kabul gören akademik bir düzeye ulaşmıştır. Günümüzde ise gelişen
teknolojiyle birlikte toplumlar arası etkileşim artarken yan flüt de tüm dünyaya
yayılmakta, geleneksel yapısında yan flüt bulunmayan, henüz akademikleşmemiş olan
birçok müzik türüne flüt girmekte ve hatta önemli görevler üslenmektedir.
4.2.1. Caz ve Flüt
20. yy.ın ilk yarısında caz, dinamik bir müzik türü olarak geniş kitlelerin sevgisini
kazanmış ve Avrupa Sanat Müziğinde de etkisini göstermiştir. Bu etkiyi yansıtan çok
sayıda besteci arasında, Debussy, Ravel, Satie, Stravinski, Milhauld, Hindemith ve
Copland vardır.
Cazın doğuş yeri Amerika’dır; cazı yaratan insanlar ise zencilerdir. Öte yandan da caz
çeşitli müziklerin karışımıdır. Afrika’nın halk müziği, zenci kölelerin tarlada çalışırken
söyledikleri iş şarkıları, İngilizlerin dinsel müziği, Fransızların sokak şarkılaır ve halk
dansları müziği ile Fransız bando müziği, İspanyol sömürge müziği ve bir ölçüde
Kızılderili müziği’nin etkileri vardır.
Beyazların Bras Band’ini (üflemeliler orkestrası) örnek tutan zenciler, 19. yy.ın
sonlarında Marching Band denen törensel çalgı topluluklarını oluşturmuştur:
Cenazelerde, düğünlerde, bayramlarda işlevi olan bu bandolar marş ve dans havaları,
şarkılar, koral parçalar, spiritual ve blueslar çalmışlardır. 1890’lı yıllarda Marchin
Bandler, Jazz-Band adı verilern daha küçük çalgı topluluklarına dönüşmüştür. Jazz-
Band’in New Orleans’daki tipik solo çalgıları şunlardır: Kornet ya da trompet, klarnet,
trombon, bas-tuba ve banjo (gitar ya da piyano). (Say, 2003, 490,491,492)
1870’li yıllarda ortaya çıkan ilk caz parçalarına “Ragtime” denilmiştir. Bazı eski
ragtime müziği düzenlemelerinin, flüt ve pikolo için parçaları içermesine rağmen, flüt
1920’lere kadar caz topluluklarında az kullanılmıştır ve tam anlamıyla solo bir alet
olarak 1950’lere kadar ortaya çıkmamıştır. Flütte düşük volüm oluşu ve elektronik
yükseltmenin yokluğu, düzenlemelere flütün katılmasını zorlaştırmıştır. Bugün ise ileri
mikrofonların kullanımı sayesinde solo caz flütçler, cazın erken günlerinde
düşünülemez olmuş olacak olan incelikler ve nüansları ifade edebilir duruma
gelmişlerdir. 1920’ler ve 30’larda kaba dans salonlarında ve caz buluşma yerlerinde
başlıca solo aletler, büyük bir salona duyurabilecek yeterlikte ses üretebiliyor olan
hiçbir yükseltmeyi gerektirmeyen boru, trombon, ve saksofon kullanılmıştır. Flüt, caz
çevresinde bir yenilik aleti türü bir şey olmak için başta düşünülmüş idiyse bile caz
çevresi tarafından caz flütçülerine öncülük eden küçük bir grubun varlığı ancak
1920’lerde fark edilmiştir.
Caz flüt soloların bulunduğu ilk kayıt 1927’de Cubalı klarnetçi Alberto Socarras
tarafından Clarence Williams plakları ile yapılan “Shootin' The Pistol” dur. İlk öncüler
bu bilgiyi desteklerken, caz tarihçileri saygın saksafoncu Wayman Carver’i esas ilk caz
flütçü olarak kabul etmektedirler. Carver en ünlü plaklarını 1930’larda kayda almıştır.
“Loveless Love' with Dave Nelson”, “How Come You Do Me Like You Do?”, “Sweet
Sue, Just You” bu plaklar arasındadır. Daha sonraları ise Jerome Richardson ve Bud
Shank ile flüt caz müzikte yaygınlaşmaya devam etmiştir.
Son yıllarda ise caz müzik diğer etnik müziklerle birleştirilerek yeni türler ortaya
çıkmaktadır. Hindistan müziğinde flütün gelişimine öncülük eden Pannalal Ghosh,
Raghunath Seth ve Hariprasad Chaurasia caz flütçüleri kendi tarzları ile sentez yapmaya
teşvik etmişlerdir. Modern Klasik Batı Müziği sahasında flütün keşfedilmemiş ve
sömürülmemiş potansiyeli ile ilgili araştırmalar vardır. Multifonik sahadaki öncü
araştırmalar modern flüt öğrencilerine şiddetle tavsiye edilen “The Other Flute” adlı
kitabın sahibi olan Robert Dick tarafından yapılmıştır. Dick ayrıca 1998’de “Jazz
Standards on Mars’ olarak adlandırılan doğaçlama üzerine bir kayıtta yer almıştır.
1999’da İngiliz flütçü Mike Mower ve İrlandalı flütçü James Galway işbirliğiyle
“Tango del Fuego” adlı kayıt gerçekleştirildi. Tamamını Mower’in yazdığı
doğaçlamalar James Galway tarafından gösterişli ve tatmin edici biçimde icra edilmiştir.
(http://www.flutehistory.com/Playing/Jazz.php3)
Günümüzde hala bir çok etnik müzikle caz birleştirilerek Latin-Jazz, Flamenco-Jazz ve
hatta -henüz isimleşmemiş bir tarz olsa da- Türk usulü ve caz karışımı müzikler de
yapılarak yeni tarzlar oluşturulmakta ve dünyadaki flüt icracılar bir çok tarafından
geliştirilmektedir. Flüt de ciddi anlamda bir caz enstrümanı olma yolunda istikrarlı bir
şekilde geliştirilmektedir. Bu gelişime flütte zaten var olan potansiyelin yeni yeni
keşfedilmesinin yanında teknolojinin de önemli bir katkısı vardır. Ses sistemlerinin
gelişmesi caz müzikte kullanılabilecek aletlerin sınırlılığını kaldırmıştır. Ayrıca bir çok
flüt üretici firmalar Multifonik ve Glisando gibi geliştirilmiş tekniklere olanak
sağlayabilmek amacıyla açık delikler ve kapalı perdeli flüt seçenekleri sunmaktadır.
4.2.2. Flamenko ve Flüt
Flamenko basit ve homojen bir folk türü olmanın ötesinde kompleks ve yoğun kültürel
geleneğe sahiptir. İspanya'ya özgü olduğu bilinmesine rağmen, aslında Endülüs bölgesi
kültürüdür. Kökenleri hakkında birçok soru işareti bulunur, ancak genel olarak
bölgedeki yerliler, Arap Müslümanlar, İspanyalı Yahudiler ve Hindistan’dan göç eden
Çingeneler tarafından beraberce ortaya çıkarılan bir tür olarak kabul edilmiştir.
Klasik besteci Manuel de Falla kendi vatanı olan İspanya’nın geleneksel müziğinden
etkilenmiş, onu diğer Avrupa stilleri ile birleştirerek kendine özgü bir müzik dili
yaratmıştır.
Esasında flamenko’da 3 ana unsur bulunmaktaydı. Flamenkonun olmazsa olmazı
sayılan bu 3 unsur önceliklerine göre şarkı, dans, gitar olarak sırlanmaktadır.
Günümüzde ise flamenkonun geniş kitlelere yayılması ve ciddi anlamda bir müzik türü
olarak benimsenmesi ile bu müzik daha da geliştirilmektedir. Eskiden sadece bu 3 ana
öğeden oluşan flamenkoya yeni enstrümanlar katılırken, danssız icra edilen Flamenko
veya şarkı söylemeden yapılan danslar da ortaya çıkmaktadır.
Sol yıllarda yan flüt flamenkonun her türünde önem kazanmaktadır. Flamenkoda yaptığı
yeniliklerle bilinen Paco de Lucia’nın kurduğu Sextetto grubunda Jorge Pardo’nun
değişimli olarak flüt ve saksafon çalmasından sonra diğer sanatçılar ve müzik şirketleri
flameko gruplarına flütçüler eklemeye başlamışlardır. Yan flüt yüksek sesi, tınısı ve
virtüöziteye uygunluğu sayesinde Flamenko müzisyenleri tarafından genellikle
sevilmiştir. Flamenko ve klasik müzikte flüt ve gitar kombinasyonunun kabul görmesi
tesadüf değildir.
Brown Jorge, Domingo Patricio veya Juan Gril gibi flütçüler bu türde yol almış ve yeni
anlatım biçimleri, doğaçlamalar, yeni karakteristikle ton anlayışı geliştirerek flamenko
yorumlama tekniklerini kendi enstrümanlarına uyarlamışlardır. Günümüzde de yan flüt
flamenko icralarının hemen hepsinde bulunmaktadır.
(http://gente-flamenca.blogspot.com/2008/09/la-flauta-travesera-en-el-flamenco.html)
4.2.3. İrlanda Müziği ve Flüt
Kelt müzik ve kültürünün etkisini hala taşıyan geleneksel İrlanda müziği 1950-60 yılları
arasında İngiltere ve Amerika’dan etkilenerek caz ve rock’n roll‘a kaymıştır. Ancak
geleneksel müziğin yapısı korunmuş ve 60′larda Amerika’daki folk müzik hareketi
İrlanda müziğini yeniden canlandırmıştır. Bir çok sanatçı eski melodileri ve şarkıları
alıp onları 21. Yüzyıl'a taşımıştır. Chieftains ve Clannad gibi grupların uluslararası
başarıya ulaşmasıyla İrlanda müziği hem yurt içi hem de yurt dışında hayat bulmaya
başlamış ve Riverdance topluluğu İrlanda dansını 1990'larda canlandırmıştır.
İrlandalı Flüt virtüözü James Galway bir çok kaydında hem yan flüt hem de çeşitli
İrlanda flütlerini kullanarak İrlanda halk ezgilerini seslendirmiştir. “James Galway &
the Chieftains in Ireland” ve “James Galway & Phil Coulter, Legends” bu
çalışmalardan biridir. Ayrıca White Orchid ve The World adlı trio gruplar da
kayıtlarında ve canlı performanslarında İrlanda ezgilerine yer vermektedirler.
4.2.4. Latin Amerika Müziği ve Flüt
Latin Amerikan müziği, kuzey Meksika’nın sade müziğinden Küba’nın karmaşık
ezgilerine, Heitor Villa-obos senfonilerinden Andean flüt melodilerine kadar birçok
ülkenin birçok çeşit müziğini kapsar.Costa Rika'dan başlayıp şili'ye dek uzanan müzik
türüdür. Meksikanın da dahil olduğu söylenebilir fakat güney amerika'nın kendine has
bir havası vardır. Genelde asi, hareketli, enstürümantal olarak altyapısı zengin parçalar
vardır. Latin amerika müziği üç ana damardan beslenir :
1- İnkaların ve Azteklerin kalıntıları olan yerliler
2- Avrupalı işgalcilerin Latin Amerikay'a taşıdığı kültür
3- Afrika'dan göçenlerin müzik kültürü.
(http://www.seslikalite.com/latin-muzik.html).
19. yy.ın sonlarında Latin müziğinde öncü solo enstrüman olarak flüte yer verilen
müzikal formlar bulunmaktaydı. Cuba charangalarına göre Flüt-led biçimi 1895’de
İspanya-Amerika Savaşı sonrasındaki Cuba Bağımsızlık Savaşı başlarken ortaya
çıkmıştır. Avrupa oda orkestralarının yansımaları olan charangalar geleneksel
orkestraların yerini almıştır. Son 20 yıla kadar charanga flütçüleri metalik (sistematik)
flüt icat edildikten kısa süre sonra modası geçmiş olmasına rağmen Fransız yapımı
Barok çalgısı olan 5 anahtarlı tahta flütleri kullanmışlardır. Pikoloya benzer yüksek
sesler elde edilebilinen tahta flüt charanga ritimleri üzerinde parlak bir şekilde
seslendirilebiliyordu. José Antonio Díaz's ve Luis Castillo geleneksel Latin flütünde
önemli isimlerdendir. Danzon flütçüleri olarak adlandırılan bu flütçüler besteci, aranjör
ve orkestra şefi olarak da bu müziğe destek vermişlerdir. Piyanist Antonio María
Romeu’nun 1920’de kurmuş olduğu Havana Romeu Orkestrası üyesi flütist Alfredo
Brito danzonlar bestelemiştir.
(http://findarticles.com/p/articles/mi_m0FXV/is_2_10/ai_60577886/)
4.2.5. Beatbox ve Flüt
Beatbox, insanın hiç bir müzik aleti kullanmadan tamamen kendi uzuvlarıyla yaptığı
ritm ve basslardan oluşan (ki iyi beatboxçılar bunları yaparken aynı zamanda şarkılarını
da söylemekteirler) müzik türüdür. Beatbox hiphop kültürünün bir alt dalıdır. Dünyada
Rahzel ve Alberto; Türkiye’de ise Tepeman ve Goxel ünlü beatboxçılar arasındadır.
Flütçü Greg Pattillo New York’a taşınıp metrolarda müzik yapmaya başlamıştır.
Kendisinin anlattığına göre yarım saat çalarak sadece 1 dolar kazanmaktaymış. Bu
yüzden insanların ilgisini daha fazla çekmek için yeni stiller denemeye karar vermiş ve
beatbox yaparak flüt çalmıştır. Bu stil kısa sürede insanların beğenisi kazanmış ve
Greg’e büyük paralar kazandırmıştır.
(http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=104196393).
Yan flütün diğer üflemeliler gibi doğrudan deliğe üflenerek çalınmaması bu türün
oluşmasında bu aleti özel kılmaktadır. Ağızlık ve ağız arasında mesafe olduğundan bu
stilde çalış ancak bu enstrümanla yapılabilirdi.
Son birkaç yıldır Greg Patillo’nun video kayıtları internet aracılığıyla geniş bir kitleye
ulaşmakta ve Patillo’nun oluşturduğu bu tarz giderek yaygınlaşmaktadır. Hatta bu stille
ilgili kurslar da verilmektedir.
4.2.6. Türk Müziği ve Flüt
Türkiyeli Klasik Batı Müziği bestecilerinden İlhan Baran, Kemal Sunder, İlhan
Usmanbaş, Nihad Üçler, Ekrem Zeki Ün ve Yalçın Remzi Yüreğir yan flütü orkestral
yapıtlarında ve solo enstrüman olarak kullanmışlardır. Batı Müziği formlarında
bestelenen bu eserlerde Türk ezgilerini yansıtan modal kalıplar ve bazılarında karma
ölçü sistemleri de kullanılmıştır. Bu yapıtlarda yan flüt; bazen pastoral bir havada çoban
kavalını, bazen mistik bir havada neyi, bazen de uzun hava okuyan bir insan sesini taklit
ederken karşımıza çıkmaktadır. Ekrem Zeki Ün’ün flüt için bestelemiş olduğu
“Yunus’un Mezarında” adlı parça yurt dışında en çok seslendirilen Türk eseridir.
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
Temelleri Asya ve Afrika müziğine dayanan Klasik Avrupa müziği hızla sistemleşmiş
ve dünyaca kabul gören akademik bir düzeye ulaşmıştır. Avrupa bestecileri her ne kadar
ortak bir biçim anlayışında beste yapıyor olsalar da eserlerine kendi ülkelerinin
müziğinden bir şeyler katmışlardır ve hatta bazen etkilendikleri başka bir toplum
müziğinin elementlerini kullanmışlardır. Günümüzde teknolojinin gelişimiyle birlikte
globalleşen dünyada mesafeler eskiye nazaran bir hayli kısalmıştır. Dolayısıyla tarih
öncesi çağlarda oluşan kültürel ayrılıklar şimdi günden güne daha da hızlı bir şekilde
kaynaşmaktadır. Hindistan müziğini dinlemek ve hatta kendimizi orada hissetmek için
oraya gitmemize gerek kalmamaktadır. Çünkü internet kısmen (belki de ihtiyacımız
olduğu kadar) bu gereksinimimizi karşılamaktadır. Dolayısıyla daha önce belirttiğim
kültürel farklılaşma ile oluşan farklı müzik türleri günümüzde birbirleri ile
kaynaştırılarak yeni farklılaşmalar oluşmaktadır. Bu elbette bir geri dönüş yani geri
birleşimle tek tip müziğe gidiş değil, aksine daha fazla zenginlik demektir.
Günümüzde toplumlar arası etkileşim artarken yan flüt de tüm dünyaya yayılmakta,
geleneksel yapısında yan flüt bulunmayan, henüz akademikleşmemiş olan birçok müzik
türüne flüt girmekte ve hatta önemli görevler üslenmektedir. Bu değişim çerçevesi
içerisinde de yan flüt üreticileri ihtiyaçları karşılamak gayesiyle bu çalgıyı daha da
geliştirmeye, icracılara çok çeşitli seçenekler sunmaya çalışmaktadırlar. Flüt sanatçısı
Gülşen Tatu’nun deyimiyle “Kısacası flüt artık, eskiden sadece cici kızların çalabildiği
zarif bir enstrüman değil, tam aksine bir ‘power’ enstrümanıdır”. (Tatu, 2006, 30).
KAYNAKÇA
BATE, Philip, BÖHM Ludwig; The New Grove Dictionary of Music And Musicians,
2002.
SÖZER, Vural; Müzik Ansiklopedik Sözlük, Remzi Kitabevi 4. Basım, İstanbul 1996.
TATU, Gülşen; Flüt Metodu, Pan Yayıncılık 1. Basım, İstanbul 2006.
AKTÜZE, İrkin; Müziği Okumak, Pan Yayıncılık, 2. Basım, İstanbul 2004.
PAMİR, Leyla; Müzikte Geniş Soluklar, Boyut Yayıncılık, 3. Basım, İstanbul 2000.
KAROLYİ, Otto; Müziğe Giriş, Pan Yayıncılık, 3. Basım, İstanbul 1999.
SAY, Ahmet; Müzik Tarihi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 5. Basım, Ankara 2003.
DÜRİCHEN, Christoph; KRATSCH, Siegfried; Orchester Probespiel, Edition Peters,
Frankfurt.
YENER, Faruk; Müzik Klavuzu, Karacan Yayınları, 3. Basım, Ankara 1981.
YENER, Faruk; Müzik, TTOK Yayınları, İstanbul 1983
YÜREĞİR, Yalçın; Orkestra Çalgıları
SELANİK, Cavidan; Müzik Sanatının Tarihsel Serüveni, Doruk Yatıncılık, Ankara
1996
BOTTAZZİNİ, Vieri; Johan Sebastian Bach’ın Müziği, Andante Dergisi, s.2, Aralık-
Ocak 2003.
PAK, Şehnaz; Şefika Kutluer’le Röportaj, Radikal Gazetesi, 19.06.2003.
http://www.music.vt.edu/musicdictionary/appendix/composers/Composerchron.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Flute_concerto
http://en.wikipedia.org/wiki/Flute_repertory
http://en.wikipedia.org/wiki/Western_concert_flute
http://gente-flamenca.blogspot.com/2008/09/la-flauta-travesera-en-el-flamenco.html
http://www.flutehistory.com/Playing/Jazz.php3
http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=104196393