19
Araştırma Makalesi/Original Article © 2020 nesnedergisi. Bu makale Creative Commons Attribution (CC BY-NC-ND) 4.0 lisansı ile yayımlanmaktadır. Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği’nin Türkçe Formunun Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması Pınar Acet 1 , Burcu Ebru Aydoğdu 2 , Gülay Dirik 3 Acet, P., Aydoğdu, B. E. ve Dirik, G. (2020). Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği’nin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışması. Nesne, 8(18), 422-440. DOI: 10.7816/nesne-08-18-05 Anahtar kelimeler Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği, genel anlam, geçerlik, güvenirlik Keywords Global Meaning Violation Scale, global meaning, validity, reliability Öz Psikolojik bir kavram olan anlam, ilişkileri ya da fikirleri öngörülebilir ve istikrarlı olarak birbirine bağlamamızı sağlayan zihinsel bir temsildir. Yüksek düzeyde stresli ya da travmatik yaşam olayları kişilerin dünyayı, kendilerini ve diğerlerini anlamaya dair genel bir çerçeve sağlayan genel anlamlarını (inançlar ve hedefler gibi) bozabilmektedir. On üç madde ve üç alt ölçekten (inançlardaki bozulmalar, içsel hedeflerdeki bozulmalar ve dışsal hedeflerdeki bozulmalar) oluşan Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği (GABÖ) travmatik ya da stres verici bir yaşam olayına maruz kalmanın ardından, genel anlamda meydana gelen bozulmaları değerlendirmektedir. Mevcut çalışmada GABÖ Türkçeye çevrilmiş ve ölçeğin psikometrik özellikleri 564 kişiden oluşan yetişkin örneklemi nde incelenmiştir. GABÖ Türkçe forumunun, orijinal formuna benzer şekilde üç faktörden oluştuğu tespit edilmiştir. Ölçeğin geçerliğini değerlendirmek amacıyla SDÖ, DASÖ-21, TSSB-Sivil ve olayın algılanan stres vericilik düzeyi ile GABÖ’nün toplam puanı ve alt ölçek puanları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Psikometrik analizler sonucunda ölçeğin eş zamanlı, ayırt edici ve artımlı geçerliğini destekleyen bulgulara ulaşılmıştır. GABÖ’nün GABÖ Türkçe formunun tatminkar düzeyde iç tutarlılık ve test-tekrar test güvenirliğinin olduğu belirlenmiştir. Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı ölçeğin tamamı, GABÖ-İnanç, GABÖ-İçsel ve GABÖ-Dışsal boyutları için sırasıyla .85, .77, .79 ve .87; test-tekrar test güvenirlik katsayısı ise sırasıyla .79, .79, .68 ve .66 olarak bulunmuştur. Sonuçlar GABÖ’nün Türkçe formunun geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermiştir. The Validity and Reliability Study of the Turkish Version of the Global Meaning Violation Scale Abstract As a psychological concept, meaning is a mental representation that enables us to connect relations or ideas predictably and stably. Highly stressful or traumatic life events may violate individualsglobal meaning (such as beliefs and goals) that provide a general framework to understand the world, themselves, and others. The Global Meaning Violation Scale (GMVS), consisting of 13 items and three subscales (belief violations, intrinsic goal violations and extrinsic goal violations), assesses violation in global meaning after exposure to a traumatic or stressful life event. In the present study, GMVS was translated into Turkish, and the psychometric properties of the scale were examined in a sample of 564 adult sample. Similar to the original form of the scale, the GMVS Turkish form consists of three factors. In order to evaluate the validity of the scale, the relationship between the SAM, DASS-21, PTSD Checklist-Civilian, perceived stressfulness of the event and the total score of GMVS and its subscales scale was examined. As a result of psychometric analyses, findings supporting the concurrent, distinctive, and incremental validity of the scale were obtained. It is found that the Turkish version of GMVS has satisfactory internal consistency and test-retest reliability. Cronbach alpha coefficients of the whole scale, GMVS- Beliefs, GMVS-Intrinsic and GMVS-Extrinsic were found to be .85, .77, .79 and .87 respectively; the test-retest reliabilities were found to be .79, .79, .68 and .66, respectively. The results showed that the Turkish form of the GMVS is a valid and reliable scale. Makale Bilgisi Geliş tarihi: 04 Ocak 2020 Düzeltme tarihi: 10 Eylül 2020 Kabul tarihi: 28 Kasım 2020 Yazar Notu: Bu araştırmanın bulguları 16. Avrupa Psikoloji Kongresi'nde (16th European Congress of Psychology) sözlü bildiri olarak sunulmuştur. DOI: 10.7816/nesne-08-18-05 1 Arş. Gör., Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, pinar.acet(at)outlook.com, ORCID: 0000-0001-9686-4388 2 Arş. Gör., Burcu Ebru Aydoğdu, Dicle Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, burcuebruaydogdu(at)gmail.com, ORCID: 0000-0001-7926-1585 3 Prof. Dr., Gülay Dirik, Dokuz Eylül Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, gulay.dirik(at)deu.edu.tr, ORCID: 0000-0002-5748-9180

Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği’nin Türkçe Formunun ... · Genel anlamın dünyaya ve dünyadaki deneyimlerine dair adalet, güvenlik, kontrol, öngörülebilirlik ve tutarlılık

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • Araştırma Makalesi/Original Article

    © 2020 nesnedergisi. Bu makale Creative Commons Attribution (CC BY-NC-ND) 4.0 lisansı ile yayımlanmaktadır.

    Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği’nin Türkçe Formunun Geçerlik ve

    Güvenirlik Çalışması

    Pınar Acet1, Burcu Ebru Aydoğdu2, Gülay Dirik3

    Acet, P., Aydoğdu, B. E. ve Dirik, G. (2020). Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği’nin Türkçe formunun

    geçerlik ve güvenirlik çalışması. Nesne, 8(18), 422-440. DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    Anahtar kelimeler

    Genel Anlamdaki

    Bozulmalar Ölçeği,

    genel anlam, geçerlik, güvenirlik

    Keywords

    Global Meaning

    Violation Scale,

    global meaning, validity, reliability

    Öz

    Psikolojik bir kavram olan anlam, ilişkileri ya da fikirleri öngörülebilir ve istikrarlı olarak birbirine bağlamamızı sağlayan zihinsel bir temsildir. Yüksek düzeyde stresli ya da travmatik yaşam olayları kişilerin dünyayı,

    kendilerini ve diğerlerini anlamaya dair genel bir çerçeve sağlayan genel anlamlarını (inançlar ve hedefler gibi)

    bozabilmektedir. On üç madde ve üç alt ölçekten (inançlardaki bozulmalar, içsel hedeflerdeki bozulmalar ve dışsal hedeflerdeki bozulmalar) oluşan Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği (GABÖ) travmatik ya da stres verici bir

    yaşam olayına maruz kalmanın ardından, genel anlamda meydana gelen bozulmaları değerlendirmektedir. Mevcut

    çalışmada GABÖ Türkçeye çevrilmiş ve ölçeğin psikometrik özellikleri 564 kişiden oluşan yetişkin örnekleminde incelenmiştir. GABÖ Türkçe forumunun, orijinal formuna benzer şekilde üç faktörden oluştuğu tespit edilmiştir.

    Ölçeğin geçerliğini değerlendirmek amacıyla SDÖ, DASÖ-21, TSSB-Sivil ve olayın algılanan stres vericilik

    düzeyi ile GABÖ’nün toplam puanı ve alt ölçek puanları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Psikometrik analizler sonucunda ölçeğin eş zamanlı, ayırt edici ve artımlı geçerliğini destekleyen bulgulara ulaşılmıştır. GABÖ’nün

    GABÖ Türkçe formunun tatminkar düzeyde iç tutarlılık ve test-tekrar test güvenirliğinin olduğu belirlenmiştir.

    Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı ölçeğin tamamı, GABÖ-İnanç, GABÖ-İçsel ve GABÖ-Dışsal boyutları için sırasıyla .85, .77, .79 ve .87; test-tekrar test güvenirlik katsayısı ise sırasıyla .79, .79, .68 ve .66 olarak

    bulunmuştur. Sonuçlar GABÖ’nün Türkçe formunun geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermiştir.

    The Validity and Reliability Study of the Turkish Version of the Global Meaning Violation Scale

    Abstract

    As a psychological concept, meaning is a mental representation that enables us to connect relations or ideas

    predictably and stably. Highly stressful or traumatic life events may violate individuals’ global meaning (such as

    beliefs and goals) that provide a general framework to understand the world, themselves, and others. The Global

    Meaning Violation Scale (GMVS), consisting of 13 items and three subscales (belief violations, intrinsic goal violations and extrinsic goal violations), assesses violation in global meaning after exposure to a traumatic or

    stressful life event. In the present study, GMVS was translated into Turkish, and the psychometric properties of the

    scale were examined in a sample of 564 adult sample. Similar to the original form of the scale, the GMVS Turkish form consists of three factors. In order to evaluate the validity of the scale, the relationship between the SAM,

    DASS-21, PTSD Checklist-Civilian, perceived stressfulness of the event and the total score of GMVS and its

    subscales scale was examined. As a result of psychometric analyses, findings supporting the concurrent, distinctive, and incremental validity of the scale were obtained. It is found that the Turkish version of GMVS has

    satisfactory internal consistency and test-retest reliability. Cronbach alpha coefficients of the whole scale, GMVS-Beliefs, GMVS-Intrinsic and GMVS-Extrinsic were found to be .85, .77, .79 and .87 respectively; the test-retest

    reliabilities were found to be .79, .79, .68 and .66, respectively. The results showed that the Turkish form of the

    GMVS is a valid and reliable scale.

    Makale Bilgisi Geliş tarihi: 04 Ocak 2020

    Düzeltme tarihi: 10 Eylül 2020

    Kabul tarihi: 28 Kasım 2020

    Yazar Notu: Bu araştırmanın bulguları 16. Avrupa Psikoloji Kongresi'nde (16th

    European Congress of Psychology) sözlü bildiri olarak sunulmuştur.

    DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    1 Arş. Gör., Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, pinar.acet(at)outlook.com, ORCID: 0000-0001-9686-4388 2 Arş. Gör., Burcu Ebru Aydoğdu, Dicle Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, burcuebruaydogdu(at)gmail.com, ORCID: 0000-0001-7926-1585 3 Prof. Dr., Gülay Dirik, Dokuz Eylül Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, gulay.dirik(at)deu.edu.tr, ORCID: 0000-0002-5748-9180

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    423

    www.nesnedergisi.com

    Anlam (meaning), ilişkileri ya da fikirleri öngörülebilir ve istikrarlı olarak birbirine bağlamamızı

    sağlayan zihinsel bir temsildir (MacKenzie ve Baumeister, 2014). Psikolojik bir kavram olarak ise anlam,

    hayata dair bir kavrayış olarak da tanımlanabilir ve bu kavrayış inançlar, değerler ve hedefler doğrultusunda

    gelişip değişmektedir (Battista ve Almond, 1973). Anlam duygusuna sahip olmak hayatı sürdürebilmek için

    psikolojik bir ihtiyaçtır (Baumeister, 1991; akt. MacKenzie ve Baumeister, 2014; Frankl, 1992). Bu

    bağlamda anlam ihtiyacı, tutarlılık ve öngörülebilirlik duygusu sağlayan inanç ve değerler sayesinde olup

    bitenlere anlam verebilme ve ayrıca bir hedefe sahip olma arzusunu ifade etmektedir (MacKenzie ve

    Baumeister, 2014). Ayrıca anlamlı bir hayatın kişilerin değerleri ve inançları doğrultusunda yaşaması,

    hedeflerine ulaşması ya da bu yolda motivasyona sahip olması ile mümkün olduğu düşünülmektedir

    (Batthyany ve Russo-Netzer, 2014; Battista ve Almond, 1973). Birçok çalışmada, hayatta anlamın varlığının

    psikolojik iyi oluşun artması ve psikolojik sıkıntıların azalması ile ilişkili olduğu görülmüştür (Steger,

    Frazier, Oishi ve Kaler, 2006; Triplett, Tedeschi, Cann, Calhoun ve Reeve, 2012; Zika ve Chamberlain,

    1992).

    Bireyin işlevselliği, gelişmesi ve psikolojik iyi oluşu için çok önemli bir kaynak olan anlamın

    (Batthyany ve Russo-Netzer, 2014; MacKenzie ve Baumeister, 2014), travmatik veya yüksek düzeyde stres

    verici olaylardan sonra sarsıldığı veya bozulduğu varsayılmaktadır (Janoff-Bulman, 1989,1992; Park, 2010;

    Park ve ark., 2016). Park (2010) bu tür olumsuz olaylardan sonra yaşanan psikolojik sıkıntıların, genel

    anlamdaki (global meaning) bozulmalardan kaynaklandığını ileri sürmüştür. Bu bağlamda, genel anlamın

    daha önce tanımlanan anlam kavramına işaret ettiği söylenebilir. Park ve Folkman’a (1997) göre genel

    anlam, inançları ve hedefleri kapsamaktadır. Genel anlamın dünyaya ve dünyadaki deneyimlerine dair

    adalet, güvenlik, kontrol, öngörülebilirlik ve tutarlılık algısını içeren boyutu genel inançları oluşturmaktadır

    (Janoff-Bulman, 1992; Park, 2010; Park ve ark., 2016). Genel hedefler ise genel anlamın ulaşılmak ve

    sürdürülmek istenen süreçlere veya nihai sonuçlara dair temsilleri içeren boyutudur (Park, 2010). Genellikle

    tehdit edici veya kontrol edilemez olarak değerlendirilen travmatik veya stres verici yaşantılar ise bu inanç

    ve hedeflerle çelişmektedir. Park (2010) bu değerlendirmeyi durumsal anlam olarak tanımlamıştır. Bu

    bağlamda durumsal anlam deneyimlenen stresli olayın öznel değerlendirilmesini ve stresli olaya atfedilen

    anlamı ifade etmektedir (Lazarus ve Folkman, 1984; Park, 2010). Stres verici olaya atfedilen durumsal

    anlamın, kişinin kendine ve diğerlerine dair görüşlerini şekillendiren bir çerçeve sunan genel anlam ile tutarlı

    olmaması da kişide psikolojik sıkıntılar yaratabilmektedir (Janoff-Bulman, 1989). Örneğin iyi insanların

    başına iyi şeylerin geleceğine inanan (genel inanç) ve uzun dönemli kariyer planları olan (genel hedef) bir

    kişi savaş ortamına maruz kalırsa ve bu örseleyici olayı uzun dönemli hedefleri için (kariyer, aile planı gibi)

    tehdit yaratan bir durum (durumsal anlam) olarak yorumlarsa büyük olasılıkla yüksek düzeyde bir stres

    yaşayacaktır (Steger, Owens ve Park, 2015). Örnekte olduğu gibi, kişinin sahip olduğu genel anlam (inanç

    ve hedefler) ile olayın durumsal anlamı arasında çelişki, tutarsızlık ya da farklılıklar olması beraberinde

    psikolojik sıkıntıyı getirebilmekte ya da kişilerin psikolojik uyumlarını olumsuz şekilde etkileyebilmektedir

    (Park, 2010; Park, Mills ve Edmondson, 2012; Park ve ark., 2016). Ayrıca genel anlam ile durumsal anlam

    arasındaki farklılık arttıkça kişiler daha fazla depresif belirti ve olumsuz duygulanım; daha az olumlu

    duygulanım ve travma sonrası gelişim rapor etmektedirler (Park, 2008). Özetle, travmatik veya stres verici

    bir olayın durumsal anlamı (örn. tehdit edici olarak değerlendirilmesi) ile kişinin sahip olduğu genel anlam

    arasındaki çelişki ne kadar fazla ise genel anlamdaki bozulma düzeyi o kadar fazladır. Hem genel inançlarda

    hem hedeflerde bozulmanın artması da olumsuz olay sonrasında yaşanan stres düzeyini arttırmaktadır.

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    424

    www.nesnedergisi.com

    Alanyazın incelendiğinde travmatik ya da yüksek stresli yaşam olaylarından sonra genellikle genel

    anlamın genel inanç boyutundaki sarsılma düzeyinin incelendiği görülmektedir (Park ve ark., 2016; Steger,

    Owens ve Park, 2015). Fakat bilindiği üzere travmatik ya da yüksek düzeyde stresli yaşam olayları sadece

    kişinin genel inançlarını değil, aynı zamanda genel hedeflerini de sarsabilmektedir (Steger, Owens ve Park,

    2015). Steger, Owens ve Park (2015) tarafından Vietnam savaşında bulunmuş gaziler ile yürütülen bir

    çalışmada travmatik yaşantının kişilerin hem genel hedeflerinde hem de genel inançlarında bozulmalara

    neden olduğu ve kişilerin genel hedeflerindeki bozulma düzeyinin travma sonrası stres tepkileri ile pozitif

    yönde ilişkili olduğu bulunmuştur. Hatta Park (2008) tarafından yürütülen bir çalışmada travmatik yaşantının

    ardından kişinin genel hedeflerindeki bozulmanın genel inançlarındaki bozulmaya kıyasla psikolojik

    sıkıntıların daha güçlü bir yordayıcısı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Travmatik bir yaşantısı olan üniversite

    öğrencileri ile yürütülen bir başka çalışmada, benzer şekilde, travmatik yaşantının ardından kişilerdeki genel

    hedeflerdeki bozulma düzeyinin genel inançlardaki bozulma düzeyine kıyasla travma sonrası stres

    bozukluğunun (TSSB) daha güçlü bir yordayıcısı olduğu belirlenmiştir (Park, Mills ve Edmondson, 2012).

    Gelecek dönemlerde yürütülecek çalışmalarda genel inançlardaki bozulmaların yanı sıra genel

    hedeflerdeki bozulmanın da araştırmaların hedefi olması gerektiğini vurgulayan Park (2008), ilerleyen

    çalışmalarında hedefleri de içsel ve dışsal hedefler olmak üzere iki boyutta ele almıştır (Park ve ark., 2016).

    İçsel hedefler kendini kabul, topluma yönelik hisler, bağlılık gibi kavramlarla; dışsal hedefler ise finansal

    başarı, dış görünüm, sosyal tanınırlık gibi kavramlarla ilişkilendirilmektedir (Schmuck, Kasser ve Ryan,

    2000). Park ve arkadaşları (2016) hem içsel hem de dışsal hedeflerdeki bozulmaların çeşitli psikolojik

    sıkıntılarla ilişkili olduğunu bulmalarına rağmen, bu sıkıntılarda zamana bağlı değişimin dışsal hedeflerin

    bozulma düzeyindeki değişimle daha tutarlı olarak ilişkili olduğu rapor etmişlerdir.

    Görüldüğü üzere travmatik ya da kişide yüksek düzeyde stres yaratan yaşam olaylarının ardından

    kişilerin genel anlamlarında bozulmalar görülebilmektedir. Her ne kadar bu bilgi alanyazında yeni bir bilgi

    değilse de genel anlamda meydana gelen sarsılmanın nasıl ölçüleceği ve eldeki ölçüm araçlarının bunun için

    yeterli olup olmadığı sorularının üzerinde durulmalıdır (Park ve ark., 2016). Alanyazında stres verici olay

    veya travmatik yaşantı sonrasında genel anlamdaki bozulmaları doğrudan ölçen bir ölçüm aracının

    bulunmadığını, var olan ölçüm araçlarının (örn: Temel İnançlar Envanteri, Cann ve ark., 2010) daha ziyade

    olay sonrası bilişsel süreçleri değerlendirdiği düşünülmektedir (Park ve arkadaşları, 2016). Dahası

    alanyazında kullanılan ölçüm araçlarının olay sonrasında genel inançlardaki bozulmaları değerlendirdiği

    fakat genel hedeflerdeki (içsel ve dışsal hedefler) bozulmaları değerlendirmediği dikkat çekmektedir. Bu

    nedenlerle Park ve arkadaşları (2016) “Global Meaning Violation Scale (GMVS)’i geliştirmişlerdir. GABÖ

    yaşanan travmatik veya kişide yüksek stres yaratan yaşam olaylarından sonra kişilerin genel inanç ve

    hedeflerinde meydana gelen bozulmaları direkt olarak ölçmeyi hedefleyen bir ölçüm aracıdır (Park ve ark.,

    2016).

    Mevcut çalışmada bahsi geçen ölçüm aracının, Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği (GABÖ)

    ismiyle, Türkçeye uyarlanması ve psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Böylece GABÖ’yü

    dilimize kazandırmanın, travma ve stres alanında yürütülecek çalışmalara katkı sağlaması beklenmektedir.

    Araştırmada bu amaca uygun olarak öncelikle ölçeğin Türkçeye çeviri ve geri çevirisi yapılmış daha sonra

    açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleriyle faktör yapısı incelenmiş, ölçeğin güvenirliği için iç tutarlılık ve

    test tekrar test korelasyon katsayıları hesaplanmış ve son olarak ölçeğin eş zamanlı, ayırt edici ve yapı

    geçerlilikleri test edilmiştir.

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    425

    www.nesnedergisi.com

    Yöntem

    Katılımcılar

    Katılımcılar, tümü son 5 yıl içerisinde herhangi bir stres verici ya da travmatik olay yaşadıklarını

    belirtmiş olan kişilerden oluşmaktadır. Türkiye'de yaşayan 426 (% 72.7) kadın, 154 (% 26.3) erkek ve 6 (%

    1) cinsiyetini belirtmeyen olmak üzere toplam 586 kişiden veri toplanmıştır. Temel analizler öncesinde

    veriler normallik ve doğrusallık varsayımları açısından değerlendirilmiş, verilerin varsayımları sağladığı

    görülmüştür. Veri temizliği sırasında, araştırmada kullanılan ölçeklerden herhangi birinde (across columns),

    % 5 veya daha fazla maddeyi boş bıraktığı tespit edilen 22 katılımcı ilerleyen analizlere dahil edilmemiştir.

    Kayıp veriler madde bazında incelendiğinde ise (down columns) ölçeklerdeki herhangi bir maddenin

    katılımcıların % 5 veya daha fazlası tarafından boş bırakılmadığı görülmüştür. Sonuç olarak, ilerleyen

    analizlere 564 (409 kadın, 149 erkek, 6 diğer) katılımcıdan elde edilen veriler dahil edilmiştir. Nihai

    örneklemin yaş ortalaması 26.57 (S = 6.98) olup, yaşları 18 ile 60 arasında değişmektedir. Katılımcıların

    yarısına yakını % 46.6’sı (N = 263) üniversite öğrencisidir. Araştırmaya katılan kişilerin % 80.9’u (N = 456)

    medeni durumunu bekar olarak bildirmiştir. Katılımcıların % 40.8’i (N = 230) psikolojik/psikiyatrik

    rahatsızlığı olduğunu ya da daha önce bir psikiyatrik tanı aldığını rapor etmiştir. Örneklemin

    sosyodemografik özellikleri Tablo 1’ de verilmiştir.

    Tablo 1

    Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri Değişkenler N % Ort. S Aralık

    Yaş 564 26.57 6.98 18-60

    Cinsiyet

    Kadın 409 72.50

    Erkek 149 26.40

    Diğer 6 1.10

    Eğitim Düzeyi

    Okur-yazar 1 .20

    Ortaokul 4 .70

    Lise 14 2.50

    Üniversite Öğrencisi 263 46.60

    Üniversite Mezunu 138 24.50

    Lisansüstü Öğrencisi veya Mezunu 144 25.50

    Medeni Durum

    Evli 86 15.20

    Bekar 456 80.90

    Boşanmış 18 3.20

    Çocuk

    Yok 497 88.10

    Var 67 11.90 1.49 .61 1-3

    Çalışma Durumu

    Çalışan 242 42.90

    Çalışmayan 322 57.10

    Aylık Gelir

    0-999 212 37.60

    1000-1999 120 21.30

    2000-2999 46 8.20

    3000-3999 80 14.20

    4000 ve üzeri 96 17

    Psikiyatrik Tanı

    Alan 230 40.80

    Almayan 334 59.20

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    426

    www.nesnedergisi.com

    Veri Toplama Araçları

    Demografik Bilgi Formu: Katılımcılardan yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, medeni durum, çocuk sahibi olup

    olmama, çalışma durumu, gelir durumu ve psikiyatrik rahatsızlık yaşayıp yaşamadığına dair bilgi almak için

    araştırmacılar tarafından hazırlanmış soruları içermektedir. Ayrıca katılımcılara son 5 yıl içerisinde

    yaşadıkları, önemli ölçüde stres yaratan ve psikolojik ya da fiziksel iyi oluşu etkileyen (yaralanma, aileden

    birinin ölümü, deprem vb.) olumsuz bir olay yaşayıp yaşamadıkları, eğer yaşadılarsa bu olayın ne olduğu

    (akademik sorun; ölüm veya kayıp; hastalık, yaralanma ya da kaza; yakın ilişki sorunu; sosyal

    anlaşmazlıklar; yasal problemler; diğer) ve bu olayı ne düzeyde (1 = hiç, 5 = aşırı düzeyde) stres verici

    olarak algıladıkları ile ilgili sorular sorulmuştur. Demografik Bilgi Formunun sonunda katılımcılara ölçek

    setinde bulunan diğer ölçeklerin sorularını en stres verici olarak belirttikleri olayı göz önünde bulundurarak

    cevaplandırmaları gerektiği bilgisi verilmiştir.

    Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği (GABÖ): Park ve arkadaşları (2016) tarafından travmatik veya stres

    verici bir yaşantının ardından kişilerin inanç ve hedeflerinde meydana gelen bozulmaları değerlendirmek

    üzere geliştirilmiş 13 maddeden oluşan bir ölçektir. Katılımcılar yaşadıkları olayın inanç ve hedeflerini ne

    düzeyde bozduğunu 5’li derecelendirme (1 = hiç, 5 = çok fazla) ile değerlendirmektedirler. Ölçek

    geliştirilirken, ölçeğin psikometrik özellikleri 3 ayrı çalışma ile sınanmıştır. İlk çalışmada 17 madde ile

    yürütülen açımlayıcı (explanatory) faktör analizi bulguları ölçeğin 3 alt boyuttan oluştuğunu göstermiştir. Bu

    aşamada 2 madde psikometrik özellikleri nedeniyle ölçekten çıkarılmıştır. Geriye kalan 15 madde ile 3 alt

    boyut üzerinden yürütülen doğrulayıcı (confirmatory) faktör analizi sonucunda ölçeğin, inançlardaki

    bozulmalar (belief violations) (5 madde), içsel hedeflerdeki bozulmalar (intrinsic goal violations) (5 madde)

    ve dışsal hedeflerdeki bozulmalar (extrinsic goal violations) (3 madde) olmak üzere 3 alt boyut ve 13

    maddeden oluştuğu belirlenmiştir. İkinci çalışmada ölçeğin alt boyutlarının Cronbach alfa güvenirlik

    katsayıları sırasıyla .72, .66 ve .61; iki yarı güvenirliği katsayıları ise .80, .66, ve .61 olarak hesaplanmıştır.

    GABÖ’nün alt boyutlarının sırasıyla depresyon (rinanç = .61, pinanç < .01; riçsel = .36, piçsel < .01; rdışsal = .40,

    pdışsal < .01) kaygı (rinanç = .54, pinanç < .01; riçsel = .39, piçsel < .01; rdışsal = .36, pdışsal < .01), stres (rinanç = .56,

    pinanç < .01; rinanç = .34, pinanç < .01; rdışsal = .33, pdışsal < .01) ve TSSB belirtileri (rinanç = .60, pinanç < .01; riçsel =

    .39, piçsel < .01; rdışsal = .42, pdışsal < .01) ile korelasyonu incelenerek ölçeğin eş zamanlı geçerliğinin yüksek

    düzeyde olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, bir ay içinde İnançlardaki Bozulmalar (GABÖ-İnanç) alt boyutunda

    meydana gelen değişimin, depresyon (r = .16, p < .05), kaygı (r = .26, p < .01) ve TSSB belirtilerinde (r =

    .27, p < .01); İçsel Hedeflerdeki Bozulmalar (GABÖ-İçsel) alt boyutundaki değişimin TSSB belirtilerinde (r

    = .29, p < .01); Dışsal Hedeflerdeki Bozulmalar (GABÖ-Dışsal) alt boyutundaki değişimin ise hem

    depresyon (r = .24, p < .01), kaygı (r = .27, p < .01), stres (r = .27, p < .01) hem de TSSB belirtilerinde (r

    = .34, p < .01) bir ay içinde meydana gelen değişimler ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Son olarak, üçüncü

    çalışmada ise GABÖ alt boyutlarından alınan puanlarda, travmatik ve/veya stres verici olayın türüne göre

    farklılaşma olup olmadığı ANOVA analizi ile incelenmiştir. Buna göre, yakın birinin kaybının daha çok

    inançlarda bozulmalara, yakın ilişki sorunlarının ise içsel hedeflerde bozulmalara sebep olabileceği

    belirtilmiştir. Dışsal hedeflerdeki bozulmalarda ise olay türüne göre bir farklılık gözlenmemiştir.

    Temel İnançlar Envanteri (TİE): Cann ve arkadaşları (2010) tarafından travmatik veya stres verici bir

    yaşantının sonrasında kişilerin temel inançlarının ne düzeyde sarsıldığını değerlendiren bir ölçektir. TİE ile

    kişilerden yaşadıkları olayın temel inançlarını ne düzeyde sarstığını 6’lı derecelendirme (0 = hiç olmadı, 5 =

    çok büyük düzeyde) ile değerlendiren ve 9 maddeden oluşan tek faktörlü bir ölçektir. Yürütülen üç ayrı

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    427

    www.nesnedergisi.com

    çalışmanın sonucuna göre, ölçeğin iç tutarlılık değerleri .82 ile .89 arasında değişmektedir. Ölçeğin test-

    tekrar test güvenirliği ise .69’dur. TİE, ayrıca, Travma Sonrası Gelişim Ölçeği (TSGÖ) (r = .57, p < .001) ve

    Yaşam Doyumu Ölçeği (r = -.30, p < .001) ile pozitif yönde korelasyon göstermektedir. Dilimize Haselden

    (2014) tarafından çevrilen TİE Türkçe formunun, ‘Diğer İnsanlara Yönelik Temel İnançlar’ ve ‘Kendiliğe

    Yönelik Temel İnançlar’ olmak üzere iki faktörlü bir yapı gösterdiği belirlenmiştir. Ölçeğin, Cronbach alfa

    değeri ‘Diğer İnsanlara Yönelik Temel İnançlar’ alt boyutu için .90, ‘Kendiliğe Yönelik Temel İnançlar’ alt

    boyutu için .82 ve ölçeğin tamamı için ise .87 olarak hesaplanmıştır. Olay Etkisi Ölçeği (r = .43, p < .01),

    TSGÖ (r = .54, p < .01), Olay İlişkili Ruminasyon Envanteri (r = .67, p < .01) ve Başa Çıkma Stilleri Ölçeği

    (r = .31, p < .01) ile pozitif yönde korelasyon göstermiştir. Mevcut çalışmada ölçeğin Cronbach alfa değeri

    .86 olarak hesaplanmıştır.

    Stres Değerlendirme Ölçeği (SDÖ): Peacock ve Wong (1990) tarafından kişilerin strese dair birincil ve

    ikincil bilişsel değerlendirmelerini ölçmek amacıyla geliştirilmiş, 5'li derecelendirme (0= hiç, 4= aşırı

    düzeyde) ile değerlendirilen 24 maddelik bir ölçektir. Mevcut çalışmada belirli bir strese yönelik

    değerlendirmeyi ölçen SDÖ-Durumluk formu kullanılmıştır. Ölçek; tehdit (SDÖ-Tehdit), merkezilik (SDÖ-

    Merkezilik), kimse tarafından kontrol edilemez (SDÖ-Kontrol Dışı), kendi tarafından kontrol edilebilir

    (SDÖ-Kontrol), diğerleri tarafından kontrol edilebilir (SDÖ-Diğerleri Kontrol) ve meydan okuma (SDÖ-

    Meydan Okuma) olmak üzere 6 alt boyuttan oluşmaktadır. SDÖ’nün alt boyutlarının iç tutarlılık değeri .51

    ile .90 arasında değişmektedir. SDÖ-Tehdit (r = .36, p < .001, r = .55, p < .001), SDÖ-Merkezilik (r = .33, p

    < .001, r = .40, p < .001) ve SDÖ-Kontrol Dışı (r = .24, p < .01, r = .37, p < .001) alt boyutları, sırasıyla,

    olumsuz psikolojik belirtiler ve disforik duygudurum ile pozitif yönde korelasyon göstermektedir. SDÖ-

    Meydan Okuma (r = -.19, p < .05) ve SDÖ-Kontrol (r = -.26, p < .01) disforik duygudurum ile, SDÖ-

    Diğerleri Kontrol ise hem olumsuz psikolojik belirtiler (r = -.20, p < .05) hem de disforik duygudurum (r = -

    .29, p < .001) ile negatif yönde korelasyon göstermektedir. Durak ve Durak (2012) SDÖ’nün psikometrik

    özelliklerini incelemişlerdir. Buna göre, ölçeğin Türkçe formunun; SDÖ-Tehdit, SDÖ-Kontrol Dışı, SDÖ-

    Kontrol, SDÖ-Diğerleri Kontrol ve SDÖ-Meydan Okuma olmak üzere beş faktörlü bir yapı gösterdiği

    bulunmuştur (Durak ve Durak, 2012). SDÖ Türkçe formunun iç tutarlılık katsayısı üniversite öğrencisi

    örneklemi için .70 ile .90 arasında; genel örneklem için ise .68 ile .87 arasında değişmektedir. Durumluk

    kaygı puanları, SDÖ-Tehdit (r = .46, p < .001) ve SDÖ-Kontrol Dışı (r = .22, p < .001) alt boyutları ile

    pozitif; SDÖ-Meydan Okuma (r = -.14, p < .001), SDÖ-Kontrol (r = -.30, p < .001) ve SDÖ-Diğerleri

    Kontrol (r = -.18, p < .001) ile ise negatif yönde korelasyon göstermektedir. Mevcut çalışmada ölçeğin

    Cronbach alfa değerleri, SDÖ-Tehdit için .86, SDÖ-Meydan Okuma için .62, SDÖ-Kontrol Dışı için .79,

    SDÖ-Kontrol için .85 ve SDÖ-Diğerleri Kontrol için .89 olarak hesaplanmıştır.

    Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği (DASÖ-21). Lovibond ve Lovibond (1995) tarafından depresyon, kaygı

    ve stresi ölçmek amacıyla geliştirilmiş, 3 boyutlu ve katılımcıların son bir hafta içinde nasıl hissettiklerini

    4’lü derecelendirme (0 = hiçbir zaman, 3 = her zaman) ile değerlendirdikleri 21 maddelik bir ölçektir.

    Kişilerin depresyon, kaygı ya da stres düzeyleri (normal-hafif-orta-ileri-çok ileri), her bir alt ölçekten alınan

    puanların toplanıp 2 ile çarpılmasından sonra puantaj tablosu üzerinden hesaplanmaktadır. Ölçeğin

    Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı depresyon alt ölçeği için .91, kaygı alt ölçeği için .84 ve stres alt ölçeği

    için .90’dır. Anksiyete alt ölçeğinin Beck Anksiyete Ölçeği ile korelasyonu .81; depresyon alt ölçeğinin

    Beck Depresyon Ölçeği ile korelasyonu .74’tür. Bilgel ve Bayram (2010) tarafından kültürümüze uyarlanan

    ölçeğin Türkçe formunun Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı depresyon alt ölçeği için .92, kaygı alt ölçeği

    için .86 ve stres alt ölçeği için .88 olarak hesaplanmıştır (Bilgel ve Bayram, 2010). Mevcut çalışmada

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    428

    www.nesnedergisi.com

    ölçeğin Cronbach alfa değerleri, depresyon alt ölçeği için .92, kaygı alt ölçeği için .89 ve stres alt ölçeği için

    .87 olarak hesaplanmıştır.

    Travma Sonrası Stres Bozukluğu Soru Listesi-Sivil Versiyonu (TSSB-Sivil): Weathers ve arkadaşları

    (1993) tarafından travma sonrası stres belirtilerini ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. TSSB-Sivil kişilerin son

    bir ayda travma sonrası stres belirtilerini ne düzeyde deneyimlediklerini 5’li derecelendirme (0 = hiç, 4 =

    fazla) ile değerlendirdikleri 17 madde ve 3 alt boyuttan oluşan bir ölçektir. Tüm ölçeğin Cronbach alfa

    güvenirlik katsayısı .97’dir. TSSB-Sivil’in Olay Etkisi Ölçeği ile korelasyonu .90’dır. Ölçeğin Türkçe

    formunun psikometrik özellikleri Kocabaşoğlu ve arkadaşları (2005) tarafından incelenmiş ve Cronbach alfa

    güvenirlik katsayısı ise .92 olarak hesaplanmıştır. Klinisyen tarafından uygulanan Travma Sonrası Stres

    Bozukluğu Ölçeği (CAPS) ile TSSB-Sivil’in tamamı (r = .66, p < .001) ve yeniden yaşama (r = .62, p <

    .001), kaçınma (r = .46, p < .001), aşırı uyarılma (r = .56, p < .001) alt ölçekleri ile pozitif yönde ilişkili

    bulunmuştur. Ölçeğin kesme puanı 22-24 arasındadır. Mevcut çalışmada ölçeğin Cronbach alfa güvenirlik

    katsayısı yeniden yaşama alt boyutu için .86, kaçınma alt boyutu için .83, aşırı uyarılma alt boyutu için .86

    ve tüm ölçek için .93 olarak hesaplanmıştır.

    İşlem

    Ölçek maddeleri Türkçe’ye üç araştırmacı tarafından, birbirlerinden bağımsız olarak, çevrilmiştir.

    Ardından en uygun çeviri cümleleri seçilerek oluşturulan Türkçe formun İngilizceye geri çevirisi ise

    İngilizce ve Türkçeye hakim iki ayrı psikolog tarafından yapılmıştır. Geri çeviriler araştırmacılar tarafından

    orijinal maddelerle karşılaştırılmış ve ölçeğe son hali verilmiştir.

    Araştırma için Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Etik Kurulu’ndan gerekli izinler

    alındıktan sonra katılımcılara 4 Nisan 2018-2 Mayıs 2018 tarihleri arasında, Google Formlar programı

    kullanılarak internet üzerinden ulaşılmıştır. Ölçekler sunulmadan önce katılımcılara bilgilendirilmiş onam

    metni sunulmuş ve araştırmaya katılmayı kabul eden kişiler ile uygulamaya devam edilmiştir. Bu

    katılımcılardan son 5 yıl içerisinde, önemli ölçüde stres yaratan ve psikolojik ya da fiziksel iyi oluşu

    etkileyen (yaralanma, aileden birinin ölümü, deprem vb.) olumsuz bir olay yaşadığını bildirenler araştırmaya

    dahil edilmiştir. Araştırmaya katılan kişilerden, onları etkileyen olumsuz olayın ne olduğunu belirtmeleri ve

    ölçek setinde bulunan diğer soruları belirttikleri olayı göz önünde bulundurarak değerlendirmeleri

    istenmiştir. Tüm ölçeklerin doldurulması yaklaşık 20 dakika sürmüştür.

    Ölçeğin Türkçe formunun test-tekrar test güvenirliğini değerlendirmek için Dokuz Eylül

    Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okuyan lisans öğrencilerine sınıf ortamında anket seti uygulanmıştır.

    Katılımcılara araştırma hakkında bilgi verilmiş ve onayları alındıktan sonra anket setlerine bir takma ad

    yazmaları istenmiştir. İlk uygulamada 112 katılımcıya ulaşılmış, 15 gün sonra yapılan ikinci uygulamada, bu

    katılımcılardan 65’ine ulaşılıp GABÖ tekrar uygulanmış ve test-tekrar test güvenirliği incelenmiştir.

    Bulgular

    Faktör Yapısı

    GABÖ’nün Türkçe formunun yapı geçerliği katılımcılardan elde edilen verilere hem Açımlayıcı

    Faktör Analizi (Exploratory Factor Analysis) hem de Doğrulayıcı Faktör Analizi (Confirmatory Factor

    Analysis) yapılarak sınanmıştır.

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    429

    www.nesnedergisi.com

    Açımlayıcı Faktör Analizi

    Ölçeğin açımlayıcı faktör analizi için, temel eksenler analizi ve varimax döndürme yöntemi

    kullanılmıştır. Buna göre, Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) katsayısı (.83) ve Bartlett Sphericity testi [χ² (78) =

    2870.82, p < .001] incelenerek ölçeğin açımlayıcı faktör analizine uygun olduğuna karar verilmiştir. Faktör

    sayısı serbest bırakıldığında ölçeğin orijinal formu ile uyumlu şekilde öz değeri 1’den büyük 3 faktörden

    oluştuğu ve bu 3 faktörün toplam varyansın % 50.22’sini açıkladığı belirlenmiştir. Tablo 2’de görüleceği

    gibi, varyansın % 17.80’i birinci faktör (GABÖ-İçsel); % 16.45’i ikinci faktör (GABÖ-Dışsal); % 15.97’si

    ise üçüncü faktör (GABÖ-İnanç) tarafından açıklanmıştır.

    Ölçeğin Türkçe formunda, orijinal ölçekte olduğu gibi 5 maddeden (6, 7, 8, 9, 13) oluşan ilk faktör

    “İçsel Hedeflerdeki Bozulmalar” (GABÖ-İçsel); 3 maddeden (10, 11, 12) oluşan ikinci faktör “Dışsal

    Hedeflerdeki Bozulmalar” (GABÖ-Dışsal) ve son olarak 5 maddeden (1, 2, 3, 4, 5) oluşan üçüncü faktör

    “İnançlardaki Bozulmalar” (GABÖ-İnanç) olarak adlandırılmıştır. Bu çalışmada, her bir madde orijinal

    ölçekte yer aldığı faktöre yüklenmiştir. Faktörler arası ilişkiler incelendiğinde, her bir faktör arasında

    istatistiksel olarak anlamlı şekilde ilişki olduğu görülmüştür. Buna göre, hem GABÖ-İnanç ile GABÖ-İçsel

    (r = .36, p < .001) ve GABÖ-Dışsal (r = .29, p < .001) arasında hem de GABÖ-İçsel ile GABÖ-Dışsal

    arasında (r = .57, p < .001) pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmaktadır.

    Doğrulayıcı Faktör Analizi

    GABÖ Türkçe formunun üç faktörlü yapısının Türkiye örnekleminde doğrulanıp

    doğrulanmayacağını incelemek amacıyla, IBM AMOS 23 programı kullanılarak, Doğrulayıcı Faktör Analizi

    uygulanmıştır. Ölçeğin faktör yapısını değerlendirmek için birinci düzey çok faktörlü model oluşturulmuş ve

    analizler Maksimum Benzerlik (Maximum Likelihood) yöntemi kullanılarak yürütülmüştür. Bu yöntem

    çoklu normallik varsayımının karşılanmasını gerektirdiği için, analiz öncesinde çoklu uç değerler olduğu (p

    Tablo 2

    Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeğinin Açımlayıcı Faktör Analizi Sonuçları

    Maddeler GABÖ-İnanç GABÖ-İçsel GABÖ-Dışsal

    GABÖ1 .64 .18 .10

    GABÖ2 .77 .03 .12

    GABÖ3 .67 .01 .05

    GABÖ4 .48 .23 .06

    GABÖ5 .49 .32 .08

    GABÖ6 .21 .66 .16

    GABÖ7 .18 .64 .25

    GABÖ8 .12 .46 .34

    GABÖ9 .14 .58 .19

    GABÖ13 .06 .65 .17

    GABÖ10 .12 .26 .85

    GABÖ11 .10 .26 .87

    GABÖ12 .13 .43 .59

    Özdeğer 1.17 4.71 1.97

    Açıklanan Varyans (%) 15.97 17.80 16.45

    Not: Cronbach alfa katsayısı tüm ölçek için .85’tir.

    GABÖ = Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği, GABÖ-İçsel = İçsel Hedeflerdeki Bozulmalar Alt Ölçeği, GABÖ-İnanç = İnançlardaki Bozulmalar Alt Ölçeği, GABÖ-Dışsal = Dışsal Hedeflerdeki Bozulmalar Alt Ölçeği

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    430

    www.nesnedergisi.com

    < .001) tespit edilen 7 kişi veri setinden çıkarılmıştır. Öncelikle ölçeği oluşturan maddelerin çoklu normal

    dağılıp dağılmadığı değerlendirilmiştir. Ardından, modelin genel uyumunu değerlendirmek amacıyla Ki-

    Kare Uyum Testi (χ²) ve Ki-Kare Uyum Testinin Serbestlik Derecesine oranı (χ²/sd); mutlak uyumunu

    değerlendirmek amacıyla İyilik Uyum İndeksi (GFI) ve Düzeltilmiş İyilik Uyum İndeksi (AGFI);

    karşılaştırmalı uyumunu değerlendirmek amacıyla Yaklaşık Hataların Ortalama Karekökü (RMSEA) ve

    Karşılaştırmalı Uyum İndeksi (CFI) değerleri incelenmiştir. Artık temelli uyum indekslerinden ise

    Standardize Edilmiş Ortalama Hataların Karekökü (SRMR) hesaplanmıştır (Karagöz, 2016).

    Şekil 1. Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeğinin Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları

    Analiz sonuçlarına göre, modelin çoklu basıklık kritik değeri 13.96 olarak bulunmuştur. Bu değerin

    10’dan büyük olması, ölçeği oluşturan maddelerin çoklu normal dağılımı ile ilgili probleme işaret etmekle

    beraber, bu durumda analiz sonuçlarının hala kabul edilebilir olduğu belirtilmektedir (Karagöz, 2016;

    Gürbüz, 2019). Ancak ilk kurulan modelin iyi uyum sağlamadığı görülmüştür [χ²(62, N = 557) = 316.64, p <

    .00, χ²/sd = 5.11, GFI = .92, AGFI = .88, CFI = .91, RMSEA = .09, SRMR = .06] (Erkorkmaz ve ark., 2013;

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    431

    www.nesnedergisi.com

    Karagöz, 2016). Bu nedenle, önerilen modifikasyon indeksleri değerlendirilmiş ve kuramsal olarak uygun

    olan düzeltmeler gerçekleştirilmiştir. GABÖ-İnanç faktörüne ait 2. ve 3. maddelerin hataları arasında

    kovaryanslar oluşturulmuş ve analiz tekrarlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, yapılan düzeltmeden sonra

    modelin kabul edilebilir düzeyde uyum sağladığı görülmüştür [χ²(61, N = 557) = 217.28, p < .00 χ²/sd =

    3.56, GFI = .95, AGFI = .92, CFI = .95, RMSEA = .07, SRMR = .05] (Erkorkmaz ve ark., 2013;

    Schermelleh-Engel, Mossbrugger ve Müller, 2003). Ki-kare farkı testine göre, uygulanan düzeltmelerin

    modelin ki-kare değerinde yarattığı iyileşmenin istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur [∆χ²(2) =

    99.36, p < .001]. Elde edilen modelde, maddelerin faktör yükleri “GMVS-İnanç” alt boyutu için .49 - .74;

    “GMVS-İçsel” boyutu için .54 - .75 ve “GABÖ-Dışsal” alt boyutu için ise .73 - .93 aralığındadır. Elde

    edilen son model, maddelerin faktör yükleri ve faktörler arası korelasyonlar Şekil 1’de gösterilmiştir.

    Geçerlik

    Eş Zamanlı ve Ayırt Edici Geçerlik

    Ölçeğin eş zamanlı geçerliğini test etmek için Stres Değerlendirme Ölçeği (SDÖ), Depresyon,

    Anksiyete, Stres Ölçeği (DASÖ-21), TSSB Tarama Listesi-Sivil Versiyonu (TSSB-Sivil) ve ayrıca olayın

    algılanan stres vericilik düzeyi ile GABÖ’nün toplam puanı ve alt ölçek puanları arasındaki ilişkiler

    incelenmiştir. Tablo 3’te görüldüğü gibi, GABÖ ve GABÖ’nün tüm alt ölçekleri ile depresyon, kaygı, stres

    ve TSSB-Sivil pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Ancak, GABÖ ve alt ölçekleri SDÖ’nün alt ölçekleriyle

    farklı şekillerde ilişkilidir. GABÖ toplam puanı ve alt ölçekleri, SDÖ-Tehdit ve SDÖ-Kontrol Dışı ile pozitif

    yönde anlamlı olarak ilişkilidir. SDÖ-Meydan Okuma ile ise sadece GABÖ-İçsel ve GABÖ-Dışsal anlamlı

    yönde pozitif fakat düşük korelasyon göstermiştir. SDÖ-Kontrol GABÖ toplam puanı, GABÖ-İnanç ve

    GABÖ-Dışsal ile negatif yönde düşük düzeyde ilişkilidir. SDÖ-Diğerleri Kontrol ise benzer şekilde GABÖ

    toplam, GABÖ-İnanç ve GABÖ-Dışsal ile düşük düzeyde ve negatif olarak ilişkilidir. Ayrıca olayın

    algılanan stres vericiliği arttıkça, GABÖ ve alt ölçeklerinden alınan puanların da arttığı görülmüştür.

    GABÖ’nün Türkçe formunun ayırt edici geçerliğini değerlendirmek için, GABÖ ve TİE’nin DASÖ-

    21, TSSB-Sivil ve SDÖ alt ölçekleri ile olan korelasyonları karşılaştırılmıştır. Tablo 3’ten görülebileceği

    gibi GABÖ toplam puanının; depresyon, kaygı, stres ve TSSB belirtileri ile TİE’ye göre daha yüksek

    Tablo 3

    GABÖ ve TİE’nin Depresyon, Anksiyete, Stres, TSSB ve SDÖ Ölçekleri ile Korelasyonları

    TİE

    GA

    -

    m

    Ölç

    ek

    GA

    -

    İnan

    ç

    GA

    -

    İçse

    l

    GA

    -

    Dış

    sal

    DASÖ-D .47*** .50*** .44*** .36*** .36***

    DASÖ-A .41*** .44*** .36*** .33*** .35***

    DASÖ-S .46*** .52*** .45*** .39*** .37***

    TSSB .48*** .52*** .45*** .40*** .35***

    SDÖ-Tehdit .50*** .50*** .40*** .42*** .34***

    SDÖ-Meydan Okuma .08* .10* .11**

    SDÖ-Kontrol Dışı .20*** .21*** .26*** .13** .09*

    SDÖ-Kontrol -.13** -.15** -.08*

    SDÖ-Diğerleri Kontrol -.12** -.10** -.11*

    Algılanan Stres .33*** .31*** .29*** .25*** .18*** *p < .05; **p < .01; ***p < .001

    Not. GABÖ = Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği, GABÖ-İçsel = İçsel Hedeflerdeki Bozulmalar Alt Ölçeği, GABÖ-İnanç = İnançlardaki Bozulmalar Alt Ölçeği, GABÖ-Dışsal = Dışsal

    Hedeflerdeki Bozulmalar Alt Ölçeği, TİE = Temel İnançlar Envanteri, DASÖ-D = Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği Depresyon alt boyutu, DASÖ-A = Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği

    Anksiyete alt boyutu, DASÖ-S = Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği Stres alt boyutu, TSSB = Travma Sonrası Stres Bozukluğu Soru Listesi-Sivil Versiyon toplam puanı, SDÖ-Tehdit = Stres

    Değerlendirme Ölçeği tehdit alt boyutu, SDÖ-Meydan Okuma = Stres Değerlendirme Ölçeği meydan okuma alt boyutu, SDÖ-Kontrol Dışı = Stres Değerlendirme Ölçeği kimse tarafından kontrol

    edilemez alt boyutu, SDÖ-Kontrol = Stres Değerlendirme Ölçeği kendi tarafından kontrol edilebilir alt boyutu, SDÖ-Diğerleri Kontrol = Stres Değerlendirme Ölçeği diğerleri tarafından kontrol

    edilebilir alt boyutu.

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    432

    www.nesnedergisi.com

    korelasyonu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, TİE ile SDÖ-Kontrol ve SDÖ-Diğerleri Kontrol arasında

    anlamlı bir korelasyon bulunmazken, bu alt ölçekler GABÖ ile düşük fakat anlamlı negatif korelasyon

    göstermiştir.

    Artımlı Geçerlik

    Ölçeğin depresyon, kaygı, stres ve TSS belirtilerini yordama gücünü, incelemek amacıyla hiyerarşik

    regresyon analizleri yürütülmüştür. Bu amaçla, her bir bağımlı değişken için ilk adımda TİE, ikinci adımda

    ise GABÖ toplam puanı eşitliğe girilmiştir. TİE ilk aşamada depresyona ilişkin varyansın % 22’sini [F(1,

    562) = 159.87, R2 = .22, β = .47, t(562) = 12.64, p < .001], kaygıya ilişkin varyansın % 17’sini [F(1, 562) =

    111.45, R2 = .17, β = .41, t(562) = 10.56, p < .001], strese ilişkin varyansın % 21’ini [F(1, 562) = 148.78, R2

    = .21, β = .46, t(562) = 12.20, p < .001] ve TSS belirtilerine ilişkin varyansın % 23’ünü [F(1, 562) = 169.08,

    R2 = .23, β = .48, t(562) = 13, p < .001] açıklamaktadır. İkinci aşamada, TİE’nin etkisi kontrol edildiğinde

    dahi, GABÖ’nün depresyon [ΔF(1, 561) = 52.05, ΔR2 = .07, p < .001], kaygı [ΔF(1, 561) = 38.04, ΔR2 =

    .05, p < .001], stres [ΔF(1, 561) = 66.45, ΔR2 = .08, p < .001] ve TSS belirtilerine [ΔF(1, 561) = 59.12, ΔR2

    = .07, p < .001] ait varyanslara istatistiksel olarak anlamlı şekilde katkı sağladığı görülmüştür. Buna göre

    GABÖ, depresyonu [β = .34, t(561) = 7.22, p < .001], kaygıyı [β = .31, t(561) = 6.17, p < .001], stresi [β =

    .39, t(561) = 8.15, p < .001] ve TSS belirtilerini [β = .36, t(561) = 7.69, p < .001] istatistiksel olarak anlamlı

    şekilde yordamaktadır. TİE’nin etkisi kontrol edildikten sonra GABÖ’nün alt boyutları incelendiğinde ise,

    GABÖ-İnanç alt ölçeğinin depresyonu [β = .21, t(559) = 4.19, p < .001], kaygıyı [β = .12, t(559) = 2.41, p =

    .02], stresi [β = .24, t(559) = 4.82, p < .001] ve TSS belirtilerini [β = .21, t(559) = 4.27, p < .001]; GABÖ-

    İçsel alt ölçeğinin yalnızca stresi [β = .12, t(559) = 2.64, p = .01] ve TSS belirtilerini [β = .15, t(559) = 3.33,

    p < .01]; GABÖ-Dışsal alt ölçeğinin ise depresyonu [β = .18, t(559) = 4.04, p < .001], kaygıyı [β = .19,

    t(559) = 4.17, p < .001], stresi [β = .17, t(559) = 3.78, p < .001] ve TSS belirtilerini [β = .12, t(559) = 2.83, p

    = .01] yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.

    Ek olarak, GABÖ toplam puanının, SDÖ’nün alt ölçekleri ile olan ilişkisi benzer şekilde TİE

    modele ilk aşamada girilerek, hiyerarşik regresyon analizleri ile sınanmıştır. Analiz sonuçlarına göre,

    TİE’nin etkisi kontrol edildiğinde, GABÖ’nün SDÖ-Tehdit [ΔF(1, 561) = 41.99, ΔR2 = .05, β = .31, t(561)

    = 6.48, p < .001] ve SDÖ-Kontrol Dışı alt ölçeklerini [ΔF(1, 561) = 6.66, ΔR2 = .01, β = .14, t(561) = 2.58,

    p = .01] pozitif yönde; SDÖ-Kontrol [ΔF(1, 561) = 9.88, ΔR2 = .02, β = -.18, t(561) = -3.14, p < .01] ve

    SDÖ-Diğerleri Kontrol alt ölçeklerini [ΔF(1, 561) = 5.88, ΔR2 = .01, β = -.14, t(561) = -2.42, p = .02] ise

    negatif yönde yordadığı belirlenmiştir. Ancak GABÖ, SDÖ-Meydan Okuma alt ölçeğini yordamamaktadır.

    Güvenirlik

    İç Tutarlılık

    GABÖ’nün Türkçe formunun güvenirliğini incelemek amacıyla, her bir alt ölçeğin Cronbach alfa iç

    tutarlılık değerleri ve madde-toplam puan korelasyonları hesaplanmıştır. İç tutarlılık analiz sonuçlarına göre,

    tüm ölçek için Cronbach alfa değeri .85; GABÖ-İnanç için .77; GABÖ-İçsel için .79; GABÖ-Dışsal için

    .87’dir. Madde-toplam korelasyonlarının, tüm ölçek için .34 ile .60 arasında değiştiği bulunmuştur. Madde-

    toplam puan korelasyon katsayılarının tamamı Tablo 4’te verilmiştir.

    Test-Tekrar Test Güvenirliği

    GABÖ’nün Türkçe formu 18-30 yaş arasında (Ort. = 21.05, S = 1.67), 48’i kadın ve 17’si erkek

    olmak üzere, toplam 65 lisans öğrencisine 15 gün arayla tekrar uygulanmıştır. Buna göre, test-tekrar test

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    433

    www.nesnedergisi.com

    korelasyon katsayısının GABÖ’nün tamamı için .79, GABÖ-İnanç alt ölçeği için .79, GABÖ-İçsel alt ölçeği

    için .68 ve GABÖ-Dışsal alt ölçeği için ise .66 olduğu tespit edilmiştir. Test-tekrar test yapılan örneklem

    grubuna ait sosyodemografik özellikler Tablo 5’te verilmiştir.

    Tablo 4

    Ölçek Maddelerinin ve GABÖ’nün Ortalamaları, Standart Sapmaları ve Madde-Toplam Korelasyonları

    Maddeler Ort. S

    Madde-Toplam

    Korelasyonları

    Madde Çıkarıldığında

    Alfa Katsayısı

    GABÖ1

    GABÖ2

    GABÖ3

    GABÖ4

    GABÖ5

    GABÖ6

    GABÖ7

    GABÖ8

    GABÖ9

    GABÖ10

    GABÖ11

    GABÖ12

    GABÖ13

    3.65

    2.81

    2.29

    3.54

    3.85

    3.28

    3.11

    3.17

    3.97

    3.14

    3.17

    2.91

    3.62

    1.38

    1.44

    1.43

    1.42

    1.38

    1.36

    1.40

    1.36

    1.23

    1.43

    1.43

    1.44

    1.38

    .47

    .44

    .34

    .41

    .48

    .57

    .59

    .50

    .50

    .59

    .58

    .60

    .48

    .84

    .84

    .85

    .84

    .84

    .83

    .83

    .84

    .84

    .83

    .83

    .83

    .84

    GABÖ-Tüm Ölçek

    GABÖ-İnanç

    GABÖ-İçsel

    GABÖ-Dışsal

    3.27

    3.23

    3.43

    3.08

    .83

    1.02

    1

    1.28

    GABÖ = Genel Anlamdaki Bozulmalar Ölçeği, GABÖ-İçsel = İçsel Hedeflerdeki Bozulmalar Alt Ölçeği, GABÖ-İnanç = İnançlardaki Bozulmalar

    Alt Ölçeği, GABÖ-Dışsal = Dışsal Hedeflerdeki Bozulmalar Alt Ölçeği

    Tablo 5

    Tekrar Test Örnekleminin Sosyodemografik Özellikleri Değişkenler N %

    Eğitim Düzeyi

    Üniversite Öğrencisi 63 96.90

    Üniversite Mezunu 2 3.10 Medeni Durum

    Bekar 63 96.90

    Evli 1 1.50 Diğer 1 1.50

    Çocuk

    Yok 65 100 Çalışma Durumu

    Çalışan 6 9.20

    Çalışmayan 59 90.80 Aylık Gelir

    0-999 33 50.80

    1000-1999 16 24.60 2000-2999 1 1.50

    3000-3999 3 4.60

    4000 ve üzeri 7 10.80 Psikiyatrik Tanı

    Alan 44 67.70

    Almayan 21 32.30

    Cinsiyetler Arası Karşılaştırmalar

    GABÖ’nün toplam puanın cinsiyete göre bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için

    bağımsız örneklemler için t testi analizi kullanılmıştır. GABÖ’nün alt boyutlarından alınan puanların

    cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için ise çok değişkenli varyans analizi

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    434

    www.nesnedergisi.com

    (MANOVA) uygulanmıştır. Cinsiyetini ‘diğer’ olarak belirten 6 kişi bu analizlere dahil edilmemiştir. Buna

    göre, kadınların (Ort. = 3.34, S = .79) GABÖ’nün tümünden aldığı puanlar, erkeklerin puanından (Ort. =

    3.11, S = .90) anlamlı şekilde daha yüksek bulunmuştur [t (556) = 2.93, p < .01, Cohen’s d = .27].

    GABÖ’nün alt boyutları için cinsiyetler arası fark olup olmadığı MANOVA ile incelendiğinde, bağımlı

    değişkenlerin kovaryans matrislerinin eşit dağıldığı (Box’s M = 9.78, p = .14) ve tüm modelin anlamlı

    olduğu görülmüştür [Wilks Lambda = .97, F(3, 554) = 5.49, p = .001), η2 = .03]. Buna göre, kadınların (Ort.

    = 3.31, S = .98) GABÖ-İnanç alt ölçeğinden aldığı puanlar erkeklerin aldığından (Ort. = 3.02, S = 1.09)

    anlamlı şekilde yüksektir [F(1, 556) = 9, p = .003, η2 = .02]. Aynı şekilde GABÖ-İçsel alt ölçeğinden

    kadınların aldığı puanlar (Ort. = 3.51, S = .96) erkeklerin aldığı puandan (Ort. = 3.23, S = 1.06) anlamlı

    şekilde yüksek bulunmuştur [F(1, 556) = 8.78, p = .003, η2 = .02]. Ancak, GABÖ-Dışsal alt ölçeğinde

    cinsiyetler arası bir farka rastlanmamıştır.

    Psikiyatrik Tanı Alma Durumuna Göre Karşılaştırmalar

    GABÖ toplam puanının katılımcıların tanı durumuna göre bir farklılık gösterip göstermediğini

    belirlemek için bağımsız örneklemler için t testi analizi kullanılmıştır. GABÖ’nün alt boyutlarından alınan

    puanların cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için ise MANOVA uygulanmıştır. Son

    olarak GABÖ’den alınan puanlar açısından, cinsiyet ve tanı durumu arasındaki etkileşim iki yönlü varyans

    analizi (iki yönlü ANOVA) ve iki yönlü MANOVA ile sınanmıştır. Cinsiyet ve tanı durumu arasındaki

    etkileşim incelenirken, cinsiyetini ‘diğer’ olarak bildiren altı kişi analizlere dahil edilmemiştir. Buna göre,

    hayatının herhangi bir döneminde tanı almış kişilerin (Ort. = 3.45, S = .74) GABÖ’nün tümünden aldığı

    puanlar, tanı almamış olanların puanından (Ort. = 3.15, S = .86) anlamlı şekilde daha yüksek bulunmuştur [t

    (534.44) = 4. 45, p < .001, Cohen’s d = .37].

    GABÖ’nün alt boyutları için tanı alanlar ve almayanlar arasında fark olup olmadığı MANOVA ile

    incelendiğinde, bağımlı değişkenlerin kovaryans matrislerinin eşit dağıldığı (Box’s M = 12.38, p = .06) ve

    tüm modelin anlamlı olduğu görülmüştür [Wilks Lambda = .97, F(3, 560) = 6.27, p < .001), η2 = .03]. Buna

    göre, tanı alanların GABÖ-İnanç alt ölçeğinden (Ort. = 3.38, S = 1) aldığı puanlar tanı almayanların

    puanlarından (Ort. = 3.12, S = 1.02) anlamlı şekilde yüksektir [F(1, 562) = 8.91, p = .003, η2 = .02]. Aynı

    şekilde, tanı alanların GABÖ-İçsel (Ort. = 3.62, S = .9) alt ölçeğinden aldığı puanlar tanı almayanların

    puanlarından (Ort. = 3.30, S = 1.03) anlamlı şekilde yüksektir [F(1, 562) = 13.83, p < .001, η2 = .02]. Son

    olarak, tanı almış olanların GABÖ-Dışsal (Ort. = 2.93, S = 1.26) alt ölçeğinden aldığı puanlar da tanı

    almayanlardan anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur [F(1, 562) = 11.17, p = .001, η2 = .02]. Ancak, iki yönlü

    ANOVA ve MANOVA sonuçlarına göre, GABÖ toplam puanı [F(1, 554) = 1.40, p = .24, η2 = .003],

    GABÖ-İnanç [F(1, 554) = 1.56, p = .21, η2 = .003], GABÖ-İçsel [F(1, 554) = .36, p = .55, η2 = .001] ve

    GABÖ-Dışsal [F(1, 554) = .74, p = .39, η2 = .001] alt ölçeklerinden alınan puanlar üzerinde cinsiyet ve tanı

    durumunun ortak etkisi olmadığı görülmüştür.

    Tartışma

    Mevcut çalışmada travmatik ya da yüksek düzeyde stres yaratan yaşam olaylarının ardından hem

    inançlardaki hem de içsel ve dışsal hedeflerdeki bozulmaları ölçen GABÖ’nün Türkçeye uyarlanması ve

    kültürümüzdeki güvenirlik ve geçerliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Uyarlama çalışması sırasında ölçeğin

    geliştirildiği orijinal çalışmaya oldukça benzer adımlar takip edilmiştir. Ölçeğin Türkiye örneklemindeki

    yapı geçerliği aynı örneklem üzerinden yürütülen Açımlayıcı ve Doğrulayıcı Faktör Analizleri ile

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    435

    www.nesnedergisi.com

    değerlendirilmiştir. Sonuçlar GABÖ’nün Türkçe formunun orijinal ölçeğe uyumlu bir faktör yapılanmasına

    sahip olduğunu göstermiştir. Buna göre, GABÖ Türkçe formunun İnançlardaki Bozulmalar, İçsel

    Hedeflerdeki Bozulmalar ve Dışsal Hedeflerdeki Bozulmalar olmak üzere 3 alt faktörden oluştuğu ve her bir

    alt faktördeki maddelerin orijinal ölçek formu ile aynı şekilde dağılım gösterdiği belirlenmiştir. Bu durum,

    genel anlamı oluşturan alt faktörlerin ülkemizde de batılı örneklemlere benzer olduğuna işaret etmektedir.

    Bir ölçeğin bir başka kültürde kullanılabilmesi için öncelikle o ölçeğin kullanılacağı kültürde geçerli

    olduğu gösterilmelidir. Bu çalışmada GABÖ’nün yapı, eş zaman, ayırt edici ve artımlı geçerliği (incremental

    validity) test edilmiştir. Ölçeğin eş zamanlı geçerliği Stres Değerlendirme Ölçeği (SDÖ), Depresyon,

    Anksiyete, Stres Ölçeği (DASÖ-21), TSSB Tarama Listesi-Sivil Versiyonu (TSSB-Sivil) ve olayın algılanan

    stres düzeyi ile GABÖ’nün toplam puanı ve alt ölçek puanları arasındaki ilişkiler değerlendirilerek test

    edilmiştir. GABÖ’nün pozitif yönde ve en güçlü şekilde DASÖ-Depresyon ve TSS belirtileri ile ilişkili

    olduğu bulunmuştur. Orijinal çalışmada, depresyon, kaygı, stres ve TSBB belirtileri ile en güçlü korelasyonu

    GABÖ-İnanç alt ölçeği göstermiştir (Park ve ark., 2016). Bu sonuçlar mevcut çalışmada tekrarlanmıştır.

    Ayrıca, temel inançlarda travmatik olaya bağlı olarak meydana gelen sarsılmanın etkisinin kontrol edildiği

    regresyon analizlerinde de GABÖ’nün depresyon, kaygı, stres ve TSS belirtilerini yordadığı görülmüştür. Bu

    bulgu, olumsuz bir olayın ardından genel anlam ve hedeflerde meydana gelen bozulmaların, kişilerde

    görülen psikolojik sıkıntılar ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Yaşanan travmatik ya da yüksek düzeyde

    stresli olaylar beraberinde kişinin genel anlam ve hedeflerinde bozulmalara yol açabilmekte, bu durum da

    beraberinde psikolojik sıkıntılara yol açabilmektedir.

    Park ve arkadaşlarının (2016) çalışmasında SDÖ-Tehdit, GABÖ ve GABÖ’nün tüm alt boyutları ile

    pozitif yönde; SDÖ-Kontrol Dışı ise sadece GABÖ-İnanç ve GABÖ-Dışsal ile pozitif yönde ilişkilidir (Park

    ve ark., 2016). Mevcut çalışmada hem SDÖ-Tehdit hem de SDÖ-Kontrol dışı, GABÖ ve GABÖ’nün tüm alt

    boyutları ile pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Başka bir ifadeyle, yaşanan olumsuz bir olayın kişiler

    tarafından tehdit edici ve kontrol edilemez olarak algılanması (durumsal anlam), aynı zamanda kişilerin

    genel inanç ve hedeflerinde (genel anlam) bozulmaya neden olabilmektedir. Türkiye örnekleminde, SDÖ-

    Diğerleri Kontrol ve SDÖ-Kontrol; GABÖ’nün tamamı, GABÖ-İnanç ve GABÖ-Dışsal ile negatif yönde

    anlamlı şekilde ilişkili bulunmuştur. Diğer bir ifadeyle, kişi maruz kaldığı travmatik veya yüksek düzeyde

    stresli olayı kendisi veya başkaları tarafından kontrol edilebilir olarak algılıyorsa (durumsal anlam), bu olay

    kişilerin inanç ve dışsal hedeflerinde (genel anlam) daha az bozulmaya yol açmaktadır. Orijinal çalışmada

    ise SDÖ-Kontrol, GABÖ-İnanç ve GABÖ-İçsel ile negatif yönde ilişkili bulunmuştur (Park ve ark., 2016).

    Öte yandan, orijinal çalışmada SDÖ-Meydan Okuma, GABÖ-İnanç ile negatif ilişkili iken bu çalışmada bu

    alt boyutun hem GABÖ-İçsel hem de GABÖ-Dışsal ile pozitif olarak ilişkilidir (Park ve ark., 2016).

    Regresyon analizlerinde de TİE kontrol edildikten sonra bile, GABÖ SDÖ’nün Tehdit, Kontrol Dışı,

    Kontrol ve Diğerleri Kontrol alt ölçeklerini anlamlı olarak yordamaktadır. Bu çalışmada, yine orijinal

    çalışmadan (Park ve ark., 2016) farklı olarak GABÖ, SDÖ-Meydan Okumaya ait varyansı anlamlı şekilde

    açıklamamaktadır. Bahsi geçen farklılıklar, SDÖ’nün kültürümüzde farklı faktör yapılanması

    göstermesinden kaynaklanıyor olabilir. Örneğin orijinal ölçekte SDÖ-Meydan Okuma alt boyutunda yer alan

    “Bu sorunla uğraşmak için ne kadar hevesliyim?” ifadesinin ölçeğin Türkçe formunda SDÖ-Kontrol alt

    boyutunda yer aldığı görülmüştür (Durak ve Durak, 2012). Bu farklılıklara rağmen hem ülkemizde hem de

    orijinal çalışmanın yürütüldüğü kültürde travmatik yaşantının psikolojik sıkıntılar üzerindeki etkisinde genel

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    436

    www.nesnedergisi.com

    anlamda meydana gelen bozulmaların ve travmatik yaşantının kişi tarafından nasıl değerlendirildiğinin

    önemli bir rolü olduğu görülmektedir.

    Bir ölçek ile ilgili diğer bir önemli kriter ise ölçeğin güvenirliğidir. Bu çalışmada GABÖ’nün

    güvenirliği test edilmiştir. İç tutarlılık güvenirliği analizleri incelendiğinde ölçeğin yeterli düzeyde Cronbach

    alfa katsayılarına sahip olduğu görülmüştür. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayılarının da kabul

    edilebilir sınırlarda olması nedeniyle GABÖ Türkçe formunun güvenilir olduğu söylenebilir.

    Gruplararası karşılaştırma analizleri incelendiğinde, GABÖ Türkçe formunda, kadınlar hem GABÖ-

    İnanç hem de GABÖ-İçsel alt ölçeklerinden erkeklere kıyasla anlamlı şekilde daha yüksek puanlar almış;

    fakat GABÖ-Dışsal alt ölçeği için cinsiyetler arası bir fark bulunamamıştır. Bazı araştırma sonuçları kadın

    olmanın TSSB için bir risk faktörü olduğunu göstermektedir (Breslau, Davis, Andreski, Peterson ve Schultz,

    1997; Jin, Xu ve Liu, 2014). Mevcut çalışmada travmatik olayın kadınların özellikle inanç ve içsel

    hedeflerini daha fazla bozuyor olması TSSB’de gözlenen cinsiyet farkı üzerinde etkili olabilir. Mevcut

    çalışmada, ayrıca, hayatının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alanlar ve almayanlar arasında GABÖ

    toplam puanı ve alt boyutları açısından bir farklılık olup olmadığı bağımsız örneklemler için t testi ve

    MANOVA analizleri yapılarak test edilmiş ve psikiyatrik tanı geçmişi olan kişilerin olmayanlara kıyasla

    GABÖ’nün tamamından ve tüm alt boyutlarından anlamlı düzeyde daha yüksek puan aldıkları belirlenmiştir.

    Bilindiği üzere travmatik bir yaşantının ardından kişinin anlam dünyasında sorgulamalar olmaktadır (Park ve

    ark., 2016). Kişiye hayatı, kendini ve diğerlerini anlama ve algılama noktasında bir çerçeve sağlayan genel

    anlamda meydana gelen bozulmalar beraberinde depresyon, kaygı, stres, TSSB gibi psikolojik sıkıntıları

    getirebilmektedir (Park, 2008; 2010; Park ve ark., 2016). Bundan dolayı psikiyatrik tanısı olan kişilerin

    GABÖ toplam puanlarının daha yüksek olması alanyazın bulguları ile tutarlılık göstermektedir. Fakat yine

    de mevcut araştırmada kişilerin psikiyatrik tanıları travmatik yaşantı öncesinde mi sonrasında mı aldıkları

    sorgulanmadığı için bu konuda yapılabilecek çıkarımlar kısıtlıdır. Her ne kadar elde edilen GABÖ puanları

    açısından cinsiyet ve psikiyatrik tanı geçmişi etkili olsa da cinsiyet ve psikiyatrik tanı geçmişinin

    etkileşiminin GABÖ puanları üzerindeki etkisi incelenmiş fakat anlamlı bir etkileşim olmadığı

    belirlenmiştir. Başka bir ifade ile, travmanın kişilerin genel anlamlarında meydana getirdiği bozulmalardaki

    cinsiyet farkı, kişilerin tanı durumuna bağlı değildir.

    Sonuç olarak, bu çalışmada GABÖ Türkçe formun geçerlik ve güvenirlik değerlerinin tatminkar

    düzeyde olduğu ve ölçeğin kültürümüzde travmatik veya stres verici bir olay yaşamanın kişilerin genel inanç

    ve hedeflerinde (hem içsel hem de dışsal) meydana getirdiği bozulmaları değerlendirmek için uygun

    psikometrik özelliklere sahip olduğu görülmüştür. Travmatik veya stres verici olaya maruz kalma yaygınlığı

    ülkeler arası farklılıklar göstermekle beraber, bu alanda ülkemizde yürütülen çalışmalar incelendiğinde

    rakamların azımsanamayacak kadar yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin Gül ve Karancı (2017)

    tarafından yürütülen bir çalışmada, araştırmaya katılan kişilerin % 67.3’ü hayatı boyunca en az bir travmatik

    olaya maruz kaldığını rapor etmiştir. Bundan dolayı GABÖ’nün ülkemizde yürütülecek travma ve stres

    yaşantıları ile ilişkili bilimsel araştırmalarda kullanılmasının ülkemiz alanyazını için önemli olduğu, bu

    alandaki kuramların ve travma mağdurları ile yürütülecek müdahale ve psikoterapilerin içeriğinin

    genişletilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bununla beraber, travmatik veya stres verici olaya

    maruz kalan herkeste depresyon, kaygı ve TSSB gibi psikolojik sıkıntılar görülmemektedir. Olayın bilişsel

    olarak nasıl değerlendirildiği, belleğe nasıl işlendiği (Berntsen ve Rubin, 2006; Ehlers ve Clark, 2000) ve

    olayın birey için anlamının ne olduğu (Park ve ark., 2016) travmatik olaya maruz kalmanın sonuçları

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    437

    www.nesnedergisi.com

    üzerinde etkilidir. Bu bağlamda, GABÖ’nün ülkemizdeki çalışmalarda kullanılması ile olumsuz bir yaşam

    olayına maruz kalmanın ardından psikolojik sıkıntıların ortaya çıkıp çıkmayacağını belirleyen sürecin

    anlaşılması açısından katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra travmatik yaşantının ardından

    deneyimlenen psikolojik süreçlerin bireysel farklılıklardan etkilendiği belirtilmektedir. Bu nedenle olumsuz

    yaşam olaylarının genel anlam üzerindeki etkisinin farklı kişisel özellikler (örn. kişilik, psikolojik

    dayanıklılık, baş etme biçimleri), sosyal faktörler (algılanan sosyal destek, kültür), kaynaklar (Hobfoll, 1989)

    ve travma sonrası sürecin en önemli bileşenlerinden olan ruminasyon (Cann ve ark., 2011; Zhou, Wu, Fu ve

    An, 2015) ile ilişkisinin araştırılması önemlidir. Böylece, GABÖ’nün dilimize kazandırılması ile genel inanç

    ve hedeflerde meydana gelen bozulmaların belirleyicilerinin ortaya çıkarılması, risk faktörlerinin ve

    koruyucu olabilecek faktörlerin anlaşılması sağlanabilir. Bu alanda ülkemizde yürütülen araştırmalardan elde

    edilen bulgular, psikolojik müdahale ve psikoterapi uygulamaları için yol gösterici olabilir. Öte yandan

    travmatik yaşantı sadece psikolojik sıkıntılar açısından riski arttırmamakta, aynı zamanda kişinin yeni bir

    bakış açısı oluşturmasını ve gelişmesini sağlayan pozitif bir değişim sürecini de beraberinde

    getirebilmektedir (Tedeschi ve Calhoun, 1996). Steger, Owens ve Park (2015), kişilerin genel hedeflerindeki

    bozulma düzeyinin travma sonrası gelişim (TSG) düzeyleri ile pozitif yönde ilişkili olduğunu bulmuştur.

    Yine de bu alanda henüz yeterli çalışma olmadığı söylenebilir. Bundan dolayı hem ülkemizde hem de

    yurtdışında yürütülen çalışmalarda GABÖ’nün TSG ile ilgili çalışmalarda kullanılması alanyazına önemli

    katkılar sunacaktır.

    Mevcut araştırmanın alanyazına katkılarının yanı sıra bazı sınırlılıkları mevcuttur. Her ne kadar

    araştırma sadece öğrenci örneklemi ile değil, yetişkin örneklem ile yürütülmüş olsa da katılımcıların %

    46.6’sının üniversite öğrencilerinden oluşması ve cinsiyet açısından dengeli dağılmaması sonuçların

    genellenebilirliğini kısıtlamaktadır. Ayrıca, orijinal çalışmada ölçeğin faktör yapısı ve güvenirliği ayrı

    örneklemlerde analiz edilmişken, Türkçe uyarlama çalışmasında tüm analizlerin sadece tek bir örneklem ile

    gerçekleştirilmesi bu araştırmanın sınırlılıklarından biridir. Araştırmanın bir diğer sınırlılığı ise örnekleme

    internet üzerinden ulaşılmış olmasıdır. Bu durum sadece internet kullanımı olan kişilere ulaşılarak

    örneklemde yanlılık oluşmasına sebep olmuş olabilir. Ayrıca araştırmada katılımcılardan GABÖ’yü

    yaşadıkları travmatik ya da yüksek stresli olayı geriye dönük hatırlayarak doldurmaları istenmiştir. Bu

    durum elde edilen sonuçlar üzerinde karıştırıcı bir etkiye neden olmuş olabilir. Mevcut araştırmada

    enlemesine-kesitsel desenin kullanılması nedeniyle travmatik olayın ardından bozulan genel anlamın ileride

    ortaya çıkabilecek TSSB, depresyon, kaygı ve stres gibi psikolojik sıkıntıları yordayıcılığı bilinmemektedir.

    Bu nedenle travma ve stres ilişkili yaşantılar ile ilgili yürütülecek prospektif ve boylamsal çalışmalara

    ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Uygulamadaki pratiklikler göz önünde bulundurularak test-tekrar test

    çalışmasına sadece üniversite öğrencilerinin dahil edilmesi araştırmanın bir diğer sınırlılığıdır. Her ne kadar

    çalışmada psikiyatrik tanısı olan ve olmayan gruplar birbirine yakın dağılıma sahip olsa da araştırmanın

    örnekleminin klinik bir gruptan oluştuğunu söylemek zordur. Mevcut araştırmada belirli bir travma türüne

    odaklanılmamış ve gruplararası bir karşılaştırma yürütülmemiştir. Fakat farklı travmatik olayların genel

    anlamın farklı boyutları üzerinde farklı şekillerde etkili olabileceği düşünülmektedir. Örneğin Park ve

    arkadaşları (2016) yakın kaybı yaşamanın hastalık, yaralanma, kaza geçirme veya akademik sorun yaşama

    ile kıyaslandığında genel inançlarda daha fazla bozulmaya yol açtığı sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca kişinin

    yaşadığı yakın ilişki sorunlarının içsel hedeflere ölüm ya da kayıp yaşantısına kıyasla daha fazla zarar

    verdiği belirlenmiştir (Park ve ark., 2016).

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    438

    www.nesnedergisi.com

    Yukarıda bahsi geçen sınırlılıklardan dolayı gelecekte yürütülecek çalışmalarda araştırma

    bulgularının klinik bir örneklemde (özellikle TSSB tanısı olan kişiler) incelenmesi ve Doğrulayıcı Faktör

    Analizi için farklı bir örneklem ile analizlerin tekrar yürütülmesi önerilmektedir. Ayrıca GABÖ’nün geçerlik

    ve güvenirliğinin spesifik travma grupları için sınanması ve travmadan kaynaklı genel anlamda meydana

    gelen bozulmaların psikolojik sıkıntılar ile ilişkisinin farklı gruplarda incelenmesinin alanyazına katkı

    sağlayacağı düşünülmektedir.

    Kaynaklar

    Batthyany, A. ve Russo-Netzer, P. (2014). Meaning in positive and existential psychology. Springer, New

    York, NY: Springer.

    Battista, J. ve Almond, R. (1973). The development of meaning in life. Psychiatry, 36(4), 409-427.

    Baumeister, R. F. (1991). Meanings of life. New York, NY: Guilford.

    Berntsen, D. ve Rubin, D. C. (2006). The centrality of event scale: A measure of integrating a trauma into

    one’s identity and its relation to post-traumatic stress disorder symptoms. Behaviour Research and

    Therapy, 44(2), 219-231.

    Bilgel, N. ve Bayram, N. (2010). Turkish version of the depression anxiety stress scale (DASS- 42):

    Psychometric properties. Nöropsikiyatri Arşivi Dergisi, 47, 118-126.

    Breslau, N., Davis, G. C., Andreski, P., Peterson, E. L. ve Schultz, L. R. (1997). Sex differences in

    posttraumatic stress disorder. Archives of General Psychiatry, 54(11), 1044-1048.

    Cann, A., Calhoun, L. G., Tedeschi, R. G., Kilmer, R. P., Gil-Rivas, V., Vishnevsky, T. ve Danhauer, S. C.

    (2010). The core beliefs inventory: A brief measure of disruption in the assumptive world. Anxiety,

    Stress & Coping, 23(1), 19-34.

    Cann, A., Calhoun, L. G., Tedeschi, R. G., Triplett, K. N., Vishnevsky, T. ve Lindstrom, C. M. (2011).

    Assessing posttraumatic cognitive processes: The event related rumination inventory. Anxiety,

    Stress, & Coping, 24(2), 137-156.

    Durak, M. ve Durak, E. Ş. (2012). Stres Değerlendirme Ölçeği Süreklilik Formu’nun (SDÖ-S) Türkçe

    geçerliliği. Eğitim ve Bilim, 37(165), 48-65.

    Ehlers, A. ve Clark, D. M. (2000). A cognitive model of posttraumatic stress disorder. Behaviour Research

    and Therapy, 38(4), 319-345.

    Erkorkmaz, Ü., Etikan, İ., Demir, O., Özdamar, K. ve Sanisoğlu, S. Y. (2013). Doğrulayıcı faktör analizi ve

    uyum indeksleri. Türkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 33(1), 210-223.

    Frankl, V. E. (1992). Man’s search for meaning: An introduction to logotherapy. New York: Washington

    Square Press.

    Gül, E. ve Karancı, A. N. (2017). What determines posttraumatic stress and growth following various

    traumatic events? A study in a Turkish community sample. Journal of Traumatic Stress, 30(1), 54-

    62.

    Gürbüz, S. (2019). AMOS ile yapısal eşitlik modellemesi. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

    Haselden, M. (2014). Üniversite öğrencilerinde travma sonrası büyümeyi yordayan çeşitli değişkenlerin

    Türk ve Amerikan kültürlerinde incelenmesi: Bir model önerisi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi)

    Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

    Hobfoll, S. E. (1989). Conservation of resources: A new attempt at conceptualizing stress. American

    Psychologist, 44(3), 513-514.

    Janoff-Bulman, R. (1989). Assumptive worlds and the stress of traumatic events: Applications of the schema

    construct. Social Cognition, 7(2), 113-136.

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    439

    www.nesnedergisi.com

    Janoff-Bulman, R. (1992). Shattered assumptions: Towards a new psychology of trauma. New York: The

    Free Press.

    Jin, Y., Xu, J. ve Liu, D. (2014). The relationship between post traumatic stress disorder and post traumatic

    growth: Gender differences in PTG and PTSD subgroups. Social Psychiatry and Psychiatric

    Epidemiology, 49(12), 1903-1910.

    Karagöz, Y. (2016). SPSS 23 ve AMOS 23 uygulamalı istatistiksel analizler. Nobel Akademik Yayıncılık.

    Kocabaşoğlu, N., Özdemir, A. Ç., Yargıç, I. ve Geyran, P. (2005). Türkçe "PTSD Checklist-Civilian Version

    (PCL-C)” ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirliği. Psikiyatri, Nöroloji ve Davranış Bilimleri Dergisi,

    43, 126-134.

    Lazarus, R. S. ve Folkman, S. (1984). Coping and adaptation. The Handbook of Behavioral Medicine,

    282325.

    Lovibond, P. F. ve Lovibond, S. H. (1995). The structure of negative emotional states: Comparison of the

    Depression Anxiety Stress Scales (DASS) with the Beck Depression and Anxiety Inventories.

    Behaviour Research and Therapy, 33(3), 335-343.

    MacKenzie, M. J. ve Baumeister, R. F. (2014). Meaning in life: Nature, needs, and myths. New York, NY:

    Springer.

    Park, C. L. (2008). Testing the meaning making model of coping with loss. Journal of Social and Clinical

    Psychology, 27(9), 970-994.

    Park, C. L. (2010). Making sense of the meaning literature: An integrative review of meaning making and its

    effects on adjustment to stressful life events. Psychological Bulletin, 136(2), 257-301.

    Park, C. L. ve Folkman, S. (1997). Meaning in the context of stress and coping. Review of General

    Psychology, 1(2), 115–144.

    Park, C. L., Mills, M. A. ve Edmondson, D. (2012). PTSD as meaning violation: Testing a cognitive

    worldview perspective. Psychological Trauma: Theory, Research, Practice, and Policy, 4(1), 66-73.

    Park, C. L., Riley, K. E., George, L. S., Gutierrez, I. A., Hale, A. E., Cho, D. ve Braun, T. D. (2016).

    Assessing disruptions in meaning: Development of the Global Meaning Violation Scale. Cognitive

    Therapy and Research, 40(6), 831-846.

    Peacock, E. J. ve Wong, P. T. (1990). The cognitive appraisal of Stress Appraisal Measure (SAM): A

    multidimensional approach to cognitive appraisal. Stress Medicine, 6, 227-236.

    Schermelleh-Engel, K., Mossbrugger, H. ve Müller, H. (2003). Evaluating the fit of structural equation

    models: Tests of significance and descriptive goodness-of-fit measures. Methods of Psychological

    Research Online, 8(2), 23-74.

    Schmuck, P., Kasser, T. ve Ryan, R. M. (2000). Intrinsic and extrinsic goals: Their structure and relationship

    to well-being in German and US college students. Social Indicators Research, 50(2), 225-241.

    Steger, M. F., Frazier, P., Oishi, S. ve Kaler, M. (2006). The meaning in life questionnaire: Assessing the

    presence of and search for meaning in life. Journal of Counseling Psychology, 53(1), 80–93.

    Steger, M. F., Owens, G. P. ve Park, C. L. (2015). Violations of war: Testing the meaning‐making model

    among Vietnam veterans. Journal of Clinical Psychology, 71(1), 105-116.

    Tedeschi, R. G. ve Calhoun, L. G. (2004). Posttraumatic growth: Conceptual foundations and empirical

    evidence. Psychological Inquiry, 15(1), 1-18.

    Triplett, K. N., Tedeschi, R. G., Cann, A., Calhoun, L. G. ve Reeve, C. L. (2012). Posttraumatic growth,

    meaning in life, and life satisfaction in response to trauma. Psychological Trauma: Theory,

    Research, Practice, and Policy, 4(4), 400–410.

  • Acet, Aydoğdu ve Dirik, 2020; Nesne, 8(18), 422-440 DOI: 10.7816/nesne-08-18-05

    440

    www.nesnedergisi.com

    Weathers, F. W., Litz, B. T., Herman, D. S., Huska, J. A. ve Keane, T. M (1993). The PTSD Checklist

    (PCL): Reliability, validity, and diagnostic utility. Paper presented at the 9th Annual Conference of

    the ISTSS, San Antonio, TX.

    Zhou, X., Wu, X., Fu, F. ve An, Y. (2015). Core belief challenge and rumination as predictors of PTSD and

    PTG among adolescent survivors of the Wenchuan earthquake. Psychological Trauma: Theory,

    Research, Practice, and Policy, 7(4), 391-397.

    Zika, S. ve Chamberlain, K. (1992). On the relation between meaning in life and psychological well-being.

    British Journal of Psychology, 83(1), 133-145.