Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
GM 421 Su Ürünleri Teknolojisi
Prof. Dr. Nuray KOLSARICI
Telefon : 203 33 00/3646
E-posta:[email protected]
DERS İÇERİĞİSu ürünlerinin sınıflandırılması, anatomi ve fizyolojisi, su ürünlerinin bileşimi ve beslenme açısından önemi, su ürünlerinde postmortem değişmeler, rigor mortis ve balık eti kalitesine etkisi, su ürünlerinde tazelik parametreleri, su ürünlerinde soğuk ve donmuş depolama , konserve üretim teknolojisi , kürlenmiş, dumanlanmış kurutulmuş ve alternatif su ürünleri üretim teknolojileri ve su ürünlerinde kalite kontrol .
DERS KAPSAMINDA YARARLANILAN KAYNAKLARDAN BAZILARI
-Sikorski, Z.E. 1990. Seafood: Resources, Nutritional Composition, and Preservation. CRC Pres. Florida. P. 248.
-Huss, H.H. 1995. Quality and Quality Changes in Fresh Fish. FAO Fisheries Technical Paper. No.348. Roma, FAO. P. 195.
-Hall, G.M. 1992. Fish Processing Technology. Blackie Academic and Professional. P. 309.
-Huss, H.H. 1995. Assurance of Seafood Quality. FAO Fisheries Technical Paper. No. 334. Roma, FAO. P. 169.
-Göğüş, A. K., Kolsarıcı, N. 1992. Su Ürünleri Teknolojisi. A. Ü. Ziraat Fak.Yay. 1243, Ders Kitabı 358. Ankara. 261 s.
-Varlık, C., Erkan, N., Özden, Ö., Mol, S., Baygar,v T. 2004. Su Ürünleri İşleme Teknolojisi, İstanbul Üniv. Yayın no 4465, Su Ürünleri Fak. No :7, İstanbul, 491s.
HAFTALIK PROGRAM
1.Genel bilgilendirme, su ürünlerinin sınıflandırılması, anatomi ve
fizyolojisi, su ürünlerinin bileşimi (2 hafta)
2.Balıklarda postmortem değişmeler ve balık eti kalitesine etkisi (2 hafta)
3.Su ürünlerinde tazelik parametreleri (1 hafta)
4.Su ürünlerinin soğukta muhafazası (1 hafta)
5.Su ürünlerinin dondurularak muhafazası, (2 hafta)
6.Konserve su ürünleri teknolojisi (2 hafta)
7.Su ürünleri kürleme teknolojisi (2 hafta)
8.Su ürünlerinde kalite kontrolü; tehlike kaynakları (1 hafta)
9.Alternatif su ürünleri teknolojisi (balık yağı, balık protein konsantresi,
balık unu üretim teknolojileri) (1 hafta)
• Dünya’nın 2/3 ü sularla kaplıdır
• Bu su ortamında önemli miktarda organik
materyal üretilir
• Mikroskobik bitkiler olan fitoplaktonlar
güneş enerjisini kullanarak yaşayan,
organik maddenin ilk üreticileridir
Dünyadaki en zengin balıkçılık alanlarından biri olan kuzey denizindeki yıllık
organik madde üretimi(milyon ton)
Balıklar, genellikle sudan oksijeni elde etmek
için solungaçlarını kullanan, yüzgeçlerinde
ışınlar olarak isimlendirilen değişken sayıda
iskelet elemanları olan sucul omurgalılardır
Beş omurgalı sınıfı, balık olarak isimlendirilebilen
türlere sahiptir. Ancak bu gruplardan sadece ikisi
kıkırdaklı balıklar (chondrichthyes) ve kemikli
balıklar (teleostei) genellikle önemlidir.
Balıkların Sınıflandırması
Bilimsel gruplamaBiyolojik özellikler Teknolojik özellikler Örnekler
Cyclostomes çenesiz balık
Yılan balığı şeklinde yuvarlak ağızlı su hayvanı
Chondrichthyes kıkırdaklı balık kas yüksek üre içerir
Köpekbalığı,
tırpana,
rina, vatoz,
kedi balığı
Teleostei veya kemikli
balık
pelajik balık Kara etli-yağlı balık (lipidler vücut dokularında
dağılmıştır)
Ringa, tuna,
Uskumru,
sardalya
balığı, ringa
balığı
çaçabalığı
demersal balık Beyaz etli-yağsız balık (lipidler karaciğerde
depolanmıştır)
morina,
mezgit
balığı,
merlos
orfoz, levrek
Balıklar
• Solungaç solunumu yaparlar (Suda çözünmüş havanın oksijenini kullanırlar).
• Yumurta ile çoğalırlar.• Genellikle yavru bakımı görülmez.• Dış döllenme görülür (Döllenme olayı ana canlının
vücudu dışında gerçekleşir).• Gelişmeleri sırasında başkalaşım geçirmezler.• Yavrularını sütle beslemezler.• Kalpleri iki odacıklıdır.• Kirli kan solungaçlarda temizlenir.• Kalplerinde daima kirli kan bulunur, küçük kan dolaşımı
görülmez.• Vücutları pullarla kaplıdır.• Soğukkanlı canlılardır.
Anatomi ve fizyoloji
• Iskelet
- omurgalılar grubunda olan balık omurga ve beyni içine
alan kafatasına sahiptir
- omurga baştan kuyruk yüzgecine kadar uzanır ve
omurlardan oluşur
- omurlar nöral spinleri biçimlendirmek için dorsal olarak
(sırta doğru )uzanırlar ve gövde de kaburgaları taşıyan
lateral(yanal) yola sahiptir
- Kaburgalar(kılçıklar) kas segmentleri(miyotom)
arasında yer alan bağ doku arasındaki kıkırdak ve kemik
yapılardır
- kas dokuda horizantal olarak uzanan kılçık benzeri
yapılar yer alır ve bunlar fileto çıkarılırken veya yemek
hazırlanırken sorun yaratır
• Kas anatomisi ve fonksiyonu
- balık kas anatomisi kara hayvanlarınkinden farklıdır
- balık kas demetlerini iskelete bağlıyan tendonlar bulunmaz
- balıklar konnektif doku kılıflar (miyokomat) içinde birbirine paralel uzanan kas hücrelerine sahiptir
- kas hücre paketi miyotom olarak adlandırılır
- miyokomatlar miyotomları deriye ve iskelete bağlarlar
- bütün kas hücreleri iki miyokomat arasında
balığın uzunlamasına(dikey düzlemine) paralel
olarak uzanır
- balığın her iki tarafındaki kas yığını(üst parçası
dorsal kas ve alt parçası ventral kas) filetoyu
oluşturur
- üst kısım sırt kasları olarak adlandırılır. Az kas içeren alt kısım ise karın kaslarıdır
- filetoda baş ve kuyruk kısımındaki kas hücrelerinin uzunluğu heterojendir
- miyokomat balığın uzunlamasına deriden omurgaya dikey olarak uzanır(bu anatomi balığın su içinde ideal hareketi için gerekli bükülmeye uygundur).
• Balığın kas dokusuda çizgili kaslardan oluşur
• Kas hücresi çekirdek, glikojen taneleri , mitokondri ve miyofibril (1000 kadar) içeren sarkoplazmadan oluşur
• Kas hücresi sarkolemma olarak isimlendirilen konnektif doku ile sarılır
• Miyofibriller, kontraktil proteinler aktin ve miyosini içerirler
• Bu proteinler kasın mikroskobik incelemede çizgili görünmesine neden olur
• - Balık kas dokusunun büyük
kısmı beyazdır
-Birçok balıkta cinsine göre
az veya çok miktarda
kahverengi, kırmızı doku (kara
et) bulunur
• Kara et vucudun yan tarafı boyunca deri altında yer alır
• Kara veya beyaz etin oranı balığın aktivitesine göre
değişir
• Ringa ve uskumru gibi pelajik
balıkların kaslarının ortalama
%48’i kara etten oluşur.
Demersal balıklarda bu oran
oldukça düşüktür(çünkü dipte
beslenirler ve yalnız periyodik
olarak hareket ederler)
• Kara et önemli miktarda lipid ve
miyoglobin içerir
• Kırmızı et renkli salmon ve deniz alasındabu renk miyoglobinden kaynaklanmaz
• Bu balıkların kırmızı rengi kırmızı renkli karotenoid pigmenti astaksantinkaynaklıdır
• Bu renk pigmentlerinin fonksiyonu parlaklık oluşturmak değildir. Antioksidan olmaları nedeniyle önemlidirler
• Balıklar astaksantin sentezleyemez, bu nedenle yem ile bu pigmenti almaları gerekir
• Salmon yetiştiriciliğinde, etin kırmızı rengi en önemli kalite kriterlerinden
biri olduğundan yeme
astaksantin eklenir
• Kardiyovasküler sistem
- balık yakalandıktan sonra kanının
akıtılması bazı türler için çok önemlidir
- balık kalbi tek dolaşım sistemine sahiptir
- kemikli balıklarda kalp ventral aort damarı
vasıtasıyla solungaçlara kanı pompalayan
iki ardışık odadan oluşur
Balıkta kan dolaşımı
1. kalp, kanı solungaçlara pompalar
2. kan solungaçlarda havalandırılır
3. Atardamarlardaki kan , dokulara oksijen ve besinleri taşıyan kılcal
damarlara dağıtılır
4. besinlerden alınan besin öğeleri, barsaklardan emilir, sonra karaciğere
transfer edilir ve vücuda kan vasıtasıyla dağıtılır
5. böbrekte kan “temizlenir” ve atık ürünler idrar yoluyla dışarı atılır
• Solungaçlardaki havalandırmanın
ardından, atardamar kanı sadece omurga
kolonundan aşağı doğru uzanan dorsal
aortda toplanır, buradan kılcal damarlar
yoluyla farklı dokulara dağıtılır
• Damarlardaki kan, daha geniş boyutlardaki
damarlardan akarak(en büyüğü omurga
kanalında aşağıya doğru yerleşmiş olan
dorsal damardır) kalbe geri döner
• Damarların hepsi kalbe girmeden önce bir
kan damarında toplanır
- Bir balıktaki kanın toplam hacmi, vücut ağırlığının
%1,5- 3,0’ı arasında değişir.
- Vücut ağırlığının üçte ikisini oluşturan kas
dokusunda kan hacminin %20’si mevcuttur. Kalanı
iç organlarda bulunur
- Beyaz kaslar çok fazla damarlaşmadığı için
hareket süresince bu dağılım değişmez
- Balıklarda kalp, kanın kılcal damarlardan tekrar
geri kalbe taşınmasında önemli bir rol oynamaz
- Balığın iç organları çıkarılmadan önce başın
kesilmesi yoluyla kanının akıtılması öldürmeden
önce hepsinin kesilmemesi arasında kan akıtma
açısından hiçbir fark yoktur
• Diğer organlar
- balık yumurtası
- karaciğer
Boyutları
- balığın türüne
- yaşam döngüsüne
- besin alımına bağlıdır
Gıda maddesi olarak önemli
Büyüme ve üreme• Büyüme kas hücrelerinin sayısının artması ile
birlikte herbir kas hücresinin hacminin artması ile oluşur
• Büyüme ile bağ doku oranı da artar
• Balıklar türünün boyut karakteristiğine ulaştığı zaman cinsel olarak olgunlaşır(bu doğrudan yaş ile ilişkili değildir)
• Genelde kritik boya erkekler dişilerden daha önce ulaşır
• Balık olgunluğa ulaştığında büyüme oranı düşer (bu nedenle yetiştiricilikte dişi balıklar ekonomik avantaj sağlar)
• Olgunlaşmış balık gonadları(balık
yumurtası ve spermi) oluşturmak için
enerji kullanır
• Gonadal gelişme az veya hiç besin
alımının olmadığı bir periyotta
gerçekleştiği için , balığın protein ve lipit
rezervlerinde azalmaya neden olur
• Yumurtlamadan önce kasın su içeriği
artar, protein içeriği azalır
• Yumurtlama mevsiminin uzunluğu, türler
arasında büyük oranda değişim gösterir
• Bazıları tüm yıl boyunca ovaryumlarını
olgunlaştırırken, çoğu tür sezonal bir
periyodik düzene sahiptir
• Eğer üreme yumurtlama alanlarına gitmeyi
amaçlayan göçle birleşirse gonadal
gelişme süresince balığın rezervleri çok
fazla azalabilir
bileşim Balık (fileto) Sığır eti
Min. Normal varyasyon Max.
Protein 6 16-21 28 20
Lipid 0.1 0.2-25 67 3
Karbonhidrat <0.5 1
Kül 0.4 1.2-1.5 105 1
Su 28 66-81 96 75
Balık ve sığır etinin temel bileşimi
Balığın kimyasal bileşimindeki
değişimleri neler etkiler?
• Besin alımı
• Göç
• Yumurtlama ile ilgili cinsel değişimler
• Yoğun beslenme periyotlarında
- ilk olarak kas dokudaki protein içeriği
artar
- sonra lipit içeriği hızla artar
• Lipit
- vücut kompozisyonunda en büyük
değişim gösteren bileşiktir
- belirli türlerde lipitlerin farklı olmasının
sebebi yumurtlama zamanı ile
mevsimlerden etkilenmesidir
• İç sularda ve açık denizlerde serbest
yaşayan balıklarda kimyasal bileşim
farklılıklarını neler etkiler?
- beslenme
- cinsel olgunluk
- göç davranışları
- mevsimsel değişimİ
• Aquakültürde yetiştirilen balığın kimyasal
bileşimide değişiklik gösterir
• Yetiştirme koşullarını seçerek balığın kimyasal
bileşimi ayarlanabilir
• - Besin bileşimi
- çevre
- balığın boyutu
- genetik özellikler
yetiştiriciliği yapılan balığın kalitesi ve kimyasal
bileşimine etkiye sahiptir
Bazı su ürünlerinin kimyasal bileşimi(ort. değer ve değişim sınırları)
% yaş ağırlık
Cins Protein yağ su
Ringa 18,2 15,7 60,1
(15,2-21,9) (2,4-29,1) (52,6-78,0)
Morina 17,9 0,3 81,1
(16,5-20,7) (0,1-0,8) (78,2-82,6)
Orkinoz 24,7 3,9 70,4
(23,3-27,5) (1,2-8,0) (67,7-72,6)
Kalkan 21,1 1,1 77,9
(20,3-22,0) (0,6-3,6) (77,3-78,7)
Som 19,4 5,3 74,0
(17,2-20,6) (2,0-9,4) (69,0-78,3)
İstakoz 19,6 1,3 76,0
(16,2-21,6 (0,6-1,9) (71,5-81,2)
Yengeç 16,1 1,0 81,2
(11,9-19,2) (0,4-1,5) (77,4-86,7)
İstiridye 7,8 1,5 84,8
(5,5-14,3) (0,7-2,6) (76,0-93,0)
Deniz tarağı 11,7 1,4 83,0
(7,6-19,0) (0,3-4,8) (73,7-87,9)
• Ticari kullanımlar için çeşitlerin yağ ve protein
içeriğine bağlı olarak sınıflandırılması uygundur
• Protein içeriği yağ içeriğinden farklı olarak
mevsime bağlı olarak çok fazla değişmez
• Balık etlerindeki yağ içeriği
- mevsime
- çeşide
- beslenmeye bağlı olarak değişir
• Su + yağ toplamı önemli değişiklik göstermez
• 153 balık cinsi üzerinde yapılan
Çalışmalarla protein, su ve yağ arasında
ilişki belirlenmiştir. Buna göre
Yağ + su = 98,8 - 1,01Protein
Su ürünlerinin yağ ve protein içeriğine göre sınıflandırılması
sınıf et içeriği tipik çeşit(% yaş ağırlık)yağ protein
Düşük yağ-yüksek protein <5 15-20 morina,dilbalığı,tekir , yengeç,istakoz,tarak
Orta yağ-yüksek protein 5-15 15-20 hamsi,uskumru,som balığı
Yüksek yağ-düşük protein >15 <15 göl alası
Düşük yağ-çokyüksek protein <5 >20 kalkan, tuna,orkinoz
Düşük yağ-düşük protein <5 < 15 deniz tarağı, istiridye
su
• Su miktarı hayvanın cinsine ve beslenme durumuna bağlıdır
• Kasta ve diğer dokularda organik ve inorganik maddelerin taşınmasını sağlar
• Biyokimyasal olayların seyrini düzenler
• Proteinlerin reaksiyona girme yeteneğini etkiler
• Taze balığın su miktarı ve hareketsiz su içeriğindeki değişim balık etinin reolojik özelliklerini, besleme değerini ve duyusalözelliklerini etkiler
lipitler
• Su ürünlerinin temel bileşiğidir
• Bütün dokularda bulunur(özellikle kas
dokuda ve üreme organlarında)
• Yağlı balıklarda deri altı yağ tabakasında
yağsız balıklarda karaciğerde
yoğunlaşmıştır
lipitler
• Teleost balık türlerindeki lipitler iki grupta
incelenebilirler
- fosfolipitler ve steroller
- trigliseritler
• Fosfolipitler
- dokuda %0,2- 0,3 oranında oldukça
sabit değerde bulunurlar
-hücre zarının yapısında önemli rol
oynarlar ve temel hücresel görevlere katılırlar
- yapı lipitleri olarak adlandırılır
• Trigliseritler
- enerji deposudurlar
- hayatiyet(yüzme) için önemlidir
- miktarları farklıdır değişebilir
• Morina balığı(tipik yağsız balık) beyaz kası
%1 den daha az lipit içerir (bunun %90’ını
fosfolipitler oluşturur)
• Bu fosfolipidin
- %69’u fosfotidil kolin
- %19’u fosfotidil etanolamin
- %5’i fosfotidil serindir
• Fosfolipitlere ek olarak zarlar zar sertliğine
katkıda bulunan kolesterolleri de içerir
• Yağsız balık kasındaki kolestrol içeriği
toplam lipidin%6 sı kadardır (bu düzey
memeli hayvanların kaslarında bulunan
düzeye benzer)
• Yağlı türlerde, lipit depolarını oluşturan yağ
hücreleri parça kaslarda, yüzgeç ve kuyruk
hareketi olan kaslarda yoğun bulunur
• Çok yüksek lipit depolayan türler karın
boşluğunda da depolar
• Kırmızı kaslar enerji için doğrudan lipitleri
metabolize eder
• Beyaz kas hücreleri anaerobik metabolizma için
enerji kaynağı olarak glikojene bağlıdır
• Beyaz kaslarda laktik asit oluşurken, kırmızı kaslardaki enerji rezervleri su ve CO2’e
katabolize edilir
• Enerjinin hareketi beyaz kaslarda daha hızlıdır
• Uzun bir periyotta Laktik asit oluşumu kası çalışmaz hale getiren yorgunluk oluşturur
• Bu nedenle kırmızı kaslar sürekli yüzme aktivitesi için, beyaz kaslar ise predatörlerden kaçmak ya da avlarını yakalamak gibi ani hareketler için kullanılır
• Balık lipitleri memeli hayvan lipitlerinden farklıdır
• Balık lipitleri yüksek oranda uzun zincirli
doymamış yağ asitlerini içerir (>%40)
• Çoklu doymamış(3, 4, 5 ve 6 adet çift bağ içeren)
yağ asitlerinin yüzdesi, tatlı su
balıklarında(yaklaşık%70) deniz
balıklarına(yaklaşık %88) göre daha düşüktür
• Deniz balıklarında elzem yağ asitleri toplam
lipitlerin %2’sini oluştururlar
Su ürünleri lipitlerinde yağ asitleri
Doymuş tekli doymamış çoklu doymamış
toplam yağ asiti yüzdesi
25 35 40
30- 60 10-60
başlıca bileşikler
C16 C18 C20:5 (n:3)
C14 C16 C22:6 (n:3)
C18 C20
C22
Proteinler
• Balık kas dokusundaki proteinler 3 gruba
ayrılır
- sarkoplazmik proteinler
- yapı proteinleri(myofibriller)
- konnektif doku proteinleri
Sarkoplazmik proteinler
• Hücre dışı sıvısı ve sarkoplazmanın içerdiği proteinlerdir (myoalbumin, globulin ve enzimler)
• Düşük iyonik güce sahiptir(< 0,15M) nört tuz çözeltilerinde çözünebilirler
• Toplam proteinin %25-30’unu oluştururlar
• Pelajik balıklarda demersal balıklardan daha yüksektir
• Kara etler, beyaz etten daha çok sarkoplazmik protein(sitokrom c, myoglobin ve hemoglobin) içerir
• Sarkoplazmik proteinlerin çoğu,glikojenden ATP oluşturan anaerobik enerji oluşumuna katılan enzimlerin yapısına girer
• Endoplazmik retikulum, mitokondri ve lizozomlar içinde lokalize olmuş metabolik enzimlerde içerebilir
• Sarkoplazmik proteinlerden değişik balık türleri arasındaki farklılığı tesbit etmekte yararlanılır
• Sarkoplazmik enzim aktivitesi balığın cinsine, kondisyonuna ve kasın cinsine bağlıdır
Yapı proteinleri( Myofibriller proteinler)
• Aktin, myosin, tropomyosin ve aktomyosin bu grupta yer alır
• İyonik gücü en az 0,15M olan (en iyisi 0,30-1,0 dır) nötral tuz çözeltilerinde çözünebilirler
• Balık etinin toplam proteinin %40-60’ını oluştururlar
• Kas hareketini düzenlerler
• Yüksek tuz konsantrasyonu veya sıcaklıkla doğal protein yapısı geri dönüşümsüz olarak değişir ve bozulur
• Myofibriller proteinler
- dokuların post-mortem sertleşmesine
katılırlar
- balığın su tutma kapasitesi, balık
ürünlerinin tekstürel kalitesi, özellikle jel
oluşturma yeteneği, homojen ve
parçalanmış balığın fonksiyonel
özelliklerinden sorumludurlar
Konnektif doku proteinleri
• Myofibriller ve sarkoplazmik proteinlerin
ekstraksiyonundan sonra kalan rezidudur
• Bu grupta kollajen, elastin ve retikulin yer
alır
• Hcl ve NaOH in sulu çözeltilerinde erimez
• Teleost’larda toplam proteinin %3’ünü,
elasmobranch’larda %10’unu
oluşturur(memeli hayvanlarda %17)
• Kollojen proteinin kimyasal ve fiziksel
özellikleri deri, yüzme kesesi ve kaslarda
farklıdır
• Balık kollajeni termostabildir, sıcak kanlı
omurgalılardan daha az çapraz bağa
sahiptir
• Hidroksiprolin içerikleri memelilerden daha
düşüktür (kollojenin %4,7-10’u arasında)
• Kasların kollojen içeriği balığın cinsi, olgunlaşma
dönemi ve beslenmesine bağlı olarak değişir
• Genel olarak ham proteinin %1-12 sini oluşturur
• Konnektif doku gıda olan kasın özelliklerini
büyük ölçüde etkiler
• Kollojen etin besleyici özelliğinin düşmesine
neden olur
• Kollojen değerli balık cinslerinin pişmiş
filetolarında hiçbir problem oluşturmaz
Azot içeren maddeler
• Suda çözünebilen, düşük molekül ağırlıklı,
protein yapısında olmayan nitrojen içeren
bileşiklerdir
• Protein olmayan nitrojen (NPN-fraksiyonu)
teleostlarda toplam nitrojenin %9-18’ini
oluşturur
• Bu gruptaki bileşikler nelerdir?
- amonyum
- trimetil amin oksit(TMAO)
- kreatin
- serbest amino asitler
- nükleotitler
- pürin kökenliler
• Amino asitler, peptidler, nukleotidler, guanidin bileşikleri, kuaterner amonyum bileşikleri lezzetten sorumludur
• Glisin,alanin, serin ve trionin tatlı (yumuşak) tada, arginin, lösin, valin,metionin, fenilalanin, histidin ve izolösin keskin tada sahiptir
• Histidin ve taurin bazı balık cinslerinin uçucu amino asitlerinin çoğunu oluşturur
• Scombroid grubuna giren uskumru ve tuna balıklarında serbest histidin yüksektir histamin oluşumuna neden olur
• Taurin yüksekliği ise balık kurutulması esnasında maillard reaksiyonunun aktivitesinin artmasına neden olur
• Bir nükleotid olan ATP canlı hayvanların
kaslarında predominant olarak bulunur
• Post-mortem olarak ATP endojenaz
enzimlerle parçalanır
• Kabuklular balıklardan daha fazla ATP
içerirler
• Guanidin bileşiklerinden olan kreatin balıkta 300-
700mg/100g arasında değişen oranda bulunur
• Kreatinin 10-50mg/100g arasında düşük
düzeyde bulunur
• Arginin omurgasız hayvan kaslarında
predominanttır
• Ahtapot,mürekkep balığı ve deniz tarağında
arginindeki azalma octopin artması ile görülür
TMAO
• Deniz balıklarında protein olmayan azotlu bileşiklerin çoğunu TMAO
• Bütün deniz balığı türlerinde kas dokunun %1-5’i(kuru ağırlık) oranındadır
• Tatlı su türleri ve karasal canlılarda önemli değildir
• Kas dokudaki TMAO miktarı
- türe
- mevsime
- avlama yerine göre değişir
• TMAO belirli zooplakton türlerinde biyosentezle oluşur
• Zooplaktonlarla beslenen balıklar TMAO kendi bünyelerine alırlar
• En yüksek miktarda elasmobranch’larda ve mürekkep balıklarında bulunur(75-250mg N/100g)
• TMAO kasların osmoregülasyondan sorumludur
• Kültür suyunun tuzluluk derecesinde veya doğal çevre de hayvan kaslarında azalır
Vitamin ve mineraller
• Su ürünlerindeki vitamin ve minerallerin miktarı türden türe ve mevsime göre değişir
• Balık eti iyi bir B vitamini kaynağıdır
• Yağlı balıklar A ve D vitamini yönünden zengindir
• Yağda eriyen vitaminlerin miktarını yağ konsantrasyonu etkiler
• Vitamin miktarı mevsimsel değişiklikler, balığın yumurtlama siklusu, iklim şartları ve beslenme durumuna bağlı olarak değişir
• Yağlı türlerin etlerinde ve morina, halibut gibi türlerin karaciğerlerinde bol miktarda bulunan A ve D vitaminleri hariç, vitamin içeriği memelilerinkine benzer
• Su ürünleri mineraller açısından da çok zengin
kaynaklardır
• Çiğ balık ve omurgasızların toplam mineral
içeriği %0,6- 1,5 dir
• Balık eti özellikle iyi bir Ca ve P kaynağıdır, Fe,
Cu ve Se da içerir
• Tuzlu su balıkları yüksek oranda iyotta içerir
• Balık etinin Na içeriği kısmen düşük olup düşük
Na’ lı diyetler için uygundur
• Kültürü yapılan balıklarda, vitamin ve
minerallerin içeriği balığın beslendiği yemin
bileşimine bağlıdır
• Balık yemine n-3 çoklu doymamış yağ
asitlerini korumak için , vitamin E
antioksidan olarakeklenebilir
• Balık dokusundaki vitamin E seviyeleri,
yemdeki konsantrasyonu yansıtır
Balıktaki vitaminler
Balık A(IU/g) D(IU/g) tiamin riboflavin niasin pantotenik asit B6
(µ/g) (µ/g) (µ/g) (µ/g) (µ/g)
Morina file. 0-50 0 0,7 0,8 20 1,7 1,7
Ringa file. 20-400 300-1000 0,4 3,0 40 10 4,5
Morina
Karaciğer 200-10000 20-300 - 3,4 15 4,3 -
yağı
Balık kasının bazı mineral içerikleri
Element ortalama değer oran
(mg/100g) (mg/100g)
Sodyum 72 30-134
Potasyum 278 19-502
Kalsiyum 79 19-881
Magnezyum 38 4,5-452
Fosfor 190 68-550
Avlanmayı takiben balıkta oluşan
değişimler hangi olayları kapsar?
- balığın doğal ortamından alınması sonucu kan
sirkulasyonunun kesismesiyle yaşamsal
faaliyetlerinin sona ermesi
- oluşan metabolik artıkların uzaklaştırılamaması
- enerji dönüşümünün kesilmesi ve doku gelişiminin sona ermesi
balığın avlanması
ölüm
kan dolaşımının durması
oksijen kaynağının kesilmesi
enerji dönüşümünün kesilmesi
Balıkta avlanma sonrası oluşan başlıca olaylar
• Balıkta avlanma sonrası oluşan değişimler
- biyokimyasal
- mikrobiyel dir
• Bu değişimler canlı balık dokusundaki
substratların ve metabolitlerin
konsantrasyonunu etkileyen faktörlere
bağlıdır
• Bu faktörler nelerdir?
- balıkta mevcut enzim aktivitesi
- mikrobiyel kontaminasyon
- balığın yakalanma sonrası tutulduğu
şartlar
Post-mortem balık kasında oluşan
biyokimyasal değişimler nelerdir?
• ATP ve glikojen miktarının azalması
• Hipoksantinin miktarının artması
• Sarkoplazmik retikulumun kalsiyumu tutamaması
• Lipoliz ve lipid oksidasyonu
• Proteolitik enzimlerin aktif hale gelmesi
• Trimetilamin oksit’in indirgenmesi
• Amino asitlerin parçalanması
Balık kasındaki post-mortem
biyokimyasal değişiklikleri neler etkiler?
• Balığın türü
• Büyüklüğü
• Ortam sıcaklığı
• Gıda olarak balık kalitesi için en önemli
unsur balığın yakalanma şeklidir
• Balığın yakalanması çok çok yorucu ise,
çırpınan balığın kasında asidite artışı
olur, anaerobik metabolizme teşvik edilir
Yakalanan balık kasının temel bileşiklerindeki
değişiklikler
Yakalandıktan sonraki aşama temel bileşiklerdeki değişim
Avlanma tertibatında ve güvertede -rezervlerin ante-mortem tükenmesi
Kalma sırasındaki çırpınma -kastaki oksijensiz şartların yavaş
yavaş oluşması
organik fosfatlar nitrojenli bileşikler lipidler
ve glikojen
Erken enzimatik glikozun defosforilizas. Kan proteinlerinde hidroliz ve
prosesler şeker fosfatlar ve değişmeler; ürenin oksidasyonun
laktik asit oluşumu; dekompozisyonu başlaması
pH da düşüş
Rigor mortis _ kontraktil sistemin _
interaksiyonu,
hidrolazların bırakılması
hidrasyonda azalma
Tazelik kaybı ileri düzeyde enzimatik kan proteinlerinde hidroliz ve
yıkım, mikrobiyel yıkım otolizin erken safhası oksidasyon
ürünlerinin kullanımı TMAO’in parçalanma. mikroorg.
volatil bazların oluşu. etkisi
pH’da artış
Hızlı bakteriyel mikroflora tarafından bakteriyel dekompozi. Bazı metabolitlerce
gelişme kullanım hidrasyonda artış; oksidasyonun
volatil bileşiklerin inhibisyonu
oluşumu
Bakteriyel volatil koku bileşiklerinin
bozulma birikimi, renksiz salgının
oluşumu, kaslarda
yumuşamanın artışı
Karbonhidrat ve Organik Fosfatların Yıkımı
• Yeni avlanan balığın organik fosfat ve karbonhidrat içeriği yakalanma öncesi ve yakalanma sırasındaki koşullardan etkilenir
• Şiddetli çabalama ile
- ATP
- glikojen
- kreatin fosfat kaynakları tükenir(balıkta yorgunluk
oluşur)
• Yorgun, kötü koşullardaki balık avlanır avlanmaz öldürülen balıktan daha az organik fosfat ve glikojen içerir
• Dokudaki oksijensiz şartlarda organik fosfatlar ve karbonhidratlar doku enzimlerince metabolize olur ve bakterilerce indirgenirler
• Organik fosfatların yıkımı
- ölüm sonrası balık kasındaki ATP
degredasyonunun esas yolu AMP’ye
defosforilasyon
- inozin monofosfata(IMP) deaminasyonu
kapsar
- AMP’ın Ado rotası defosforilasyon olup
kabuklularda yaygındır
- Balıketinde ve deniz omurgasızlarındaki ATP
degredasyonunun ilk aşaması endojen doku
enzimleriyle katalize edilir
- inosin(Ino) yıkımında doku enzimleri yanında
bakterilerde etkilidir
- IMP’ın yavaş yavaş yok olması taze balığın tipik
arzu edilir flavorunun kaybına neden olur
- Deniz balıklarında ve omurgasızlarındaki adenin
nükleotidlerin post-mortem metabolizmasının
oranı ve düzeni türler ve kaslar arasında farklılık
gösterir
• Karbonhidratlardaki değişmeler
- Balık glikojenin post-mortem
degredasyonu Embden Meyerhof-
Parnas yoluyla ve amilolitik rotayla,
endojen enzimlerle katalize edilerek oluşur
- kastaki şeker ve şeker fosfatların
konsantrasyonlarındaki değişmeler, çok taze
balıkların tatlı ve etsi flavorun kaybına neden
olur
• Et pH’sındaki değişme
iki temel nedene bağlıdır
- glikojenden oksijensiz şartlarda laktik asit
oluşumu
- ATP’nin enzimatik degredasyonu ile oluşan
inorganik fosfat ve amonyağın serbest
kalması ve kasın doğal buffer kapasitesine
• pH’da 1 birimlik azalış balıkta 60-120µg/g
laktik asit birikimine neden olur
• Post mortem değişimlerin ilerleyen
aşamalarında nitrojen bileşiklerinin
dekompozisyonu balık dokusundaki pH’da
artışa neden olur
• pH’nın değişim oranı sıcaklığa bağlıdır
Köpek balığı kaslarında farklı sıcaklıkta ve buzda depolamada pH değişimi
1:iç organları çıkarılmamış, 10ºC 3:iç organları çıkarılmamış, buzda
2:iç organları çıkarılmamış, 5ºC 4:iç organları çıkarılmış, buzda
Rigor Mortis
• Avlanan balıklarda ölüm sonrası kasların sertleşmesi olayıdır
• Ölümden hemen sonra kaslar hafif bir stres altında bükülebilir, yumuşak ve elastiktir
• Rigora girdiğinde katı, sıkı ve uzamayan yapıkazanır (rigordaki balığın katılığı tazeliğin kesin sinyalidir)
• Bir süre sonra kaslar tekrar yumuşar, bükülebilir hale gelir
• Post-rigor kasların biyokimyasal durumu, pre-rigor kasların biyokimyasal durumundan farklıdır
• Rigor- mortis ince flamentlerin aktin bölgesindeki aktif merkezlere myosin başının bağlanmasıyla oluşur(karşılıklı bağlanmış myoflamentler oldukça katı bir yapı oluşturur)
• Temel kas proteinleri arasındaki bu reaksiyon regülatör proteinlerdeki değişimlerle mümkün olur
• Bu değişimler sarkoplazmada Ca+2
konsantrasyonunda artışla teşvik edilir
• İstirahat halindeki kasta, sarkoplazmadaki serbest Ca+2 konsantrasyonu, çeşitli faaliyetlerle kalsiyum çekildiği için 10¯7M den aşağı düşer
• Ca hücre membranında ve sarkoplazmik retikulumda lokalize olur
• Balığın ölümünden sonra kastaki ATP’nin azalması, kreatin fosfat ve glikojen rezervlerinin tükenmesiyle oluşur
• Kasta ATP belirli bir kritik düzeyin altına düşünce rigor-mortis başlar
• 10¯4 M’ın altındaki ATP konsantrasyonlarında ve 10¯7 M ın üzerindeki Ca konsantrasyonlarında rigor-mortis başlar
• Kas fibrilleri değişik düzeyde ATP içerdikleri için kaslar aynı anda rigora girmezler
• Düşük ATP konsantrasyonunda myosinve aktin arasında kalıcı bağlar oluşur
• Rigor mortisin tekrar çözülmesi, farklı endojen proteinazlarla gerçekleşir
• Bu enzimlerle kasılma serbest kalır
• Gerilimin serbest kalması rigor çözülmesiolarak ifade edilir
• Rigor mortis’in başlaması ve sona
ermesindeki süreyi neler etkiler?
- balığın türü
- sıcaklık
- balığın büyüklüğü
- fiziksel koşullar
• Yüksek sıcaklıklar hızlı ve çok güçlü bir rigor mortis başlangıcı oluşturur
• Kuvvetli rigor gerilmeleri
- etin gevşemesine
- bağlayıcı dokunun zayıflamasına
- filetonun parçalanmasına neden olur
• - balık aç kalmışsa
glikojen rezervleri tükenmişse
- ölümden önce stres halinde ise ölümden kısa
bir süre sonra rigor-mortis başlar
• Teknolojik olarak rigor-mortis balık
filetosunun çıkarılmasında önem taşır
• Rigor balığın fileto veriminin düşmesine,
pürüzlülüğe ve etin gevşemesine neden
olur
• Pre-rigor döneminde fileto çıkarılırsa
- kaslar serbest hale geçebilir
- rigor başlangıcını takiben fileto
küçülmeye başlayabilir
- kırmızı kaslar orijinal boyutlarının
%52’sinin üzerinde, beyaz kaslar
%15’inin üzerinde büzüşebilir
Rigor pişirmeyi nasıl etkiler?
• Balık pre-rigorda pişirilirse doku yapısı
çok yumuşak ve hamur gibi olur
• Balık rigor safhasında pişirilirse doku sert
olur fakat kuru değildir
• Post rigorda pişirilen balık ise sulu,
elastik yapıda ve sağlam olur
Rigor dondurmayı nasıl etkiler?
• Rigorun etkisi bütün dondurulmuş ve fileto
dondurulmuş balıklarda farklıdır
Bütün olarak dondurulmuş balıklarda
rigorun kaliteye etkisi
• Rigor bütün olarak dondurulmuş
balıkların kalitesini üç şekilde etkiler
- donmuş balıkların buz çözümünde
parçalanmaya neden olur
- sertleşme
- buz çözümü sonucu sızıntı suyunu
artırır
Parçalanma• Balığın rigora girdiğindeki sıcaklığı parçalanmanın
düzeyi üzerine önemli etkiye sahiptir
1- rigora girildiğinde sıcaklık ne kadar
yüksekse konnektif doku o kadar zayıflar
- sıcaklık arttıkça etin parçalanması o kadar
artar
2- sıcaklık balık rigora girerken donmaya
başlıyacak kadar düşürülürse konnektif doku yine
zayıflar
- buz oluşumuyla parçalanma ortaya çıkar
• Rigora giren balıkların dondurulmasının neden olduğu parçalanma kontraksiyonun daha güçlü olduğu iyi beslenmiş balıklarda daha fazla görülür
• Rigordaki balıklara kaba muamele etmek
de parçalanmaya neden olur
• Parçalanma rigordan sonra dondurulmuş
bütün balıktan alınan filetolarda ve hiç
dondurulmamış taze balıkta da sık görülür
• Rigor dışında balıkta parçalanmanın nedenleri
1- uzun depolama süresi
2- doğal yapısı yumuşak olan balıklarda
dondurma, buz çözümü ve fileto yapma
Etin yumuşaklığını
-beslenme şekli
-balık tutulan yer
-yumurtlama siklusu
• Rigorun neden olduğu parçalanma
hangi balıklarda görülür?
- yüksek sıcaklıkta muhafaza edilen iyi
beslenmiş balıklarda
- rigora girmeye başladıktan sonra
dondurulmuş balıklarda
- rigordayken kaba muamele görmüş
balıklarda
Sertlik ve su kaybı
• Rigora giren balığın sıcaklığı ne kadar yüksekse buz çözümü esnasındaki su kaybı da o kadar yüksek olur
• Balık pişirildiğinde ve yendiğinde sert ve iplik ipliktir
• Bu durum iyi beslenmiş ve yorgun olmayan balıkta daha şiddetlidir
• Pre-rigorda dondurulmuş bütün balık, rigorda ya da post-rigorda dondurulan aynı balıktan daha yüksek su kaybetme eğilimindedir ( buz çözümü rigorun etkisiyle)
• Balık etindeki sertlik ve su kaybının
rigor dışındaki diğer nedenleri
1- etin doğal yapısı sert olabilir
2- yanlış dondurma, soğuk
depolama veya buz çözümüyle
sertleşmiş olabilir
Fileto olarak dondurulmuş balıklarda
rigorun kaliteye etkisi
• Tedbir alınmadıkça, balık rigora girmeden önce alınan filetolar fire verir
• Filetoların şekli bozulur ve etin yüzeyi buruşur
• Firenin düzeyi
- balığın durumuna
- muhafaza edildiği sıcaklığa bağlıdır
• Filetoda fireyi azaltmak için
- fileto yapmak ile dondurmak arasındaki süreyi
kısaltmak gerekir yada
- soğutulmuş olarak muhafaza edilmelidir
• Çabuk dondurma, fireden sakınmak için tek güvenli yoldur
• Pre-rigor filetoların kesit yüzeyi, post-
rigordaki balıktan alınanlarınkinden
farklıdır (donuk, pürüzlü ve buruşuktur)
• Kauçuğa benzer tekstür gösterir
• Pre-rigor filetolar tütsülemeye uygun
değildir (yüzeyi pürüzlüdür, donuktur.
Proses sonunda iyi bir parlaklık
göstermez)
• Fileto yapma, bütün balık düşük sıcaklıkta
rigora girdikten sonraya kadar geçiktirilirse
fire probleminin önüne geçilir
Bunun dezavantajı
- mekanik fileto yapma balık rigordayken
zordur
- rigorda fileto yapmak parçalanmaya
neden olabilir
• Post-rigordaki bütün balıktan alınan
dondurulmuş filetolar, tüm balık doğru bir şekilde
muamele edilip soğukta depolanması koşuluyla
üniform, iyi kalitede ürün verir
Dezavantajı
- uzun tampon depolama süresidir(3 güne
kadar)
- bu zaman ve işgücü için ekstra taleptir
• Rigor bütün balıktakine benzer şekilde
dondurulmuş filetoların sertliğini ve su
kaybını etkiler
• Balık rigora girdiğinde ne kadar sıcaksa
- su kaybı o kadar fazla olur
- pişirilmiş fileto et o kadar sert olur
• Pre-rigorda dondurulmuş filetolar rigorda
ve rigordan sonra dondurulmuş filelere
kıyasla daha fazla su sızdırırlar
Rigorun etkilerinin kontrol edilmesi
• Rigorun istenmeyen etkilerinden korunmak
için en güvenilir yol dondurmadan önceki
her periyotta balığın soğutularak muhafaza
edilmesidir
Buz çözümü rigoru nedir?
• Kas pre-rigorda dondurulduğu ve kısa süre soğuk depoda tutulduğu zaman hala kasılabilir ve buz çözümünden sonra rigora girebilir. Bu buz çözümü rigoru olarak adlandırılır
• Buz çözümü yüksek sıcaklıkta, hızlı yapılırsa kasta yüksek sıcaktan kaynaklanan zararlar görülür
• Buz çözümü rigoru çözünmüş tüm balıkta nadiren problem oluşturur
• Soğuk depolama ve dondurma, kas kontraksiyonunun zayıflaması için gerekli enerji rezervlerini tüketir
• İskelet kası tutar aynı zamanda stres konnektif dokunun parçalanması için yetersizdir
• Pre-rigor filetoların buzları çözüldüğünde
etin içindeki buzlar erir erimez kas fireye
serbest kalır
• Fileler buruşur, fire verir ve suyunun büyük
bölümünü kaybeder
Buz çözümü rigoru önlenebilir mi?
• En basit yolu pre-rigor balık stoğunun
soğuk depolama süresinin uzatılmasıdır
• -29ºC de en az 8 hafta depolamak şartıyla
et dondurma sırasında rigoru geçirecek
süreye sahiptir
• Balık 8 haftadan önce depodan çıkarılırsa
yavaş bir şekilde oda sıcaklığında buz
çözümü yapılmalıdır
Balıkları rigordan önce mi? Rigorda mı?
Rigordan sonra mı dondurmak en iyidir mı?
• Bu sorunun basit bir cevabı yoktur
Donmuş bütün balık
avantajlar dezavantajlar
Pre-rigorda -tampon depoya ihtiyaç yoktur -buz çözümü sonrası rigorda
dondurmak -buz çözümü rigorunda olabilecek dağılma mümkün
parçalanma hariç parçalanma -fazla sızma kaybı görülür
olmaz -büyük işleme kapasitesine
ihtiyaç gösterir
- genellikle iyi kalitede üniform -tampon depolamaya ihtiyaç
Rigorda gıda elde edilir vardır
dondurma -tekstür değişimleri mümkün
-filetolarda parçalanma olur
-filetolar düzeltildiğinde yada
rigor sıcaklığı yüksekse
ambalaj iyi olmaz
-genellikle iyi kalitede üniform -tampon depolamaya ihtiyaç vardır
gıda elde edilir -dondurma öncesi yüksek sıcaklıkta
Rigor sonrası -kontraksiyonun oluşturacağı uzun süre tutulursa parçalanma
dondurma zarar önlenmiştir oluşur
Donmuş filetolar
avantajlar dezavantajlar
Pre-rigorda -tampon depoya ihtiyaç yoktur -büyük işleme kapasitesi istenir
dondurmak -filetolar elle veya makinayla -donmayı beklerken yada çözünme
kesilebilir den sonra filetoda çekme oluşur
- yüzey düzgün olmaz
-fazla damlama kaybı olur
-özellikle tütsü için uygun değildir
- fire olmaksızın iyi kalitede -tampon depoya ihtiyaç vardır
Rigorda ürün elde edilir -elle veya makine ile file yapmak
dondurma zordur
-elle file yapılırsa daha az verim
alınır
- genellikle tütselemeye uygun
değildir
-genellikle iyi kalitede üniform -uzun tampon depolamaya ihtiyaç
Rigor sonrası gıda elde edilir vardır (3 güne kadar)
dondurma -makine veya elle fileto yapmada - genellikle tütselemeye uygun
fire oluşmaz değildir
• Dondurmadan önce balıkta oluşan rigor
değişimleri kaliteyi üç şekilde etkiler
1- fileto veya bütün olarak dondurulmuş
balıklarda sızıntı kaybı yüksek olur
2- bütün olarak dondurulmuş balıklardan
yapılan filetolarda dağılma olur
3- Donmuş filetolarda fire oluşur
• Arzu edilmeyen bu etkiler nasıl önlenir
veya azaltılabilir?
- balığı özellikle rigora girmeden önce
soğukta saklayarak
- balık rigorda ise dikkatle işleyerek
- pre-rigorda fileto yapılmış balıkları keser
kesmez dondurarak
Nitrojenli bileşiklerdeki değişimler
• Balıkta nitrojen bileşiklerinin post-mortem
metabolizması taze görünüş kaybı ve
kokuşma belirtilerinin gelişmesinden
sorumludur
• Buzda depolamanın ilk günlerinde endojen
enzimlerle otoliz gerçekleşir
• Daha sonra bakteriyel metabolizma
ortama hakim olur ve bozulma oluşur
• Protein olmayan bileşiklerin yıkımı
volatil koku bileşiklerinin oluşumuna katılan
değişimler arasında
1- TMAO’in TMA’a bakteriyel indirgenmesi
NADH + H+ (CH3)3NO (CH3)3N+ H2O+ NAD
2- TMAO’in DMA ve formaldehite endojen
enzimlerle yıkımı
(CH3)3NO (CH3)2NH + HCHO
Her iki reaksiyonda ölüm sonrası balık kasında total volatil
bazlarda artışa neden olur
• Koku bileşiklerinin çoğu
- serbest amino asitlerin yıkımı
- enzimatik ve bakteriyel proteoliz yada
diğer reaksiyonlarla serbest kalan
amino asitlerden oluşur
• Serbest amino asitler bakteriler tarafından yıkılarak
aminler
sülfitler
aldehitler
merkaptanlar
kısa zincirli yağ asitleri
İstenmeyen kokmuş
kokulara sahip amino
asit metabolizma
ürünleri
• Serbest amino asitlerde bakteri faaliyeti sonucu oluşan bazı dekarboksilasyon ürünleri volatil olmayan biyojenik aminlerdir
• Biyojenik aminler sağlık açısından tehlikelidir
histidin lisin glutamin
histamin kadaverin ornithin arjinin
putresin agmatin
supermidin spermin
• Bu aminlerin en önemlisi histamin’dir
• Balık etindeki histidin dekarboksilaz, nispi olarak düşük aktivite gösterir
• Aseptik şartlarda histamin önemsiz bir miktarda beyaz etli balık kasında oluşur
• Uskumru, torik, sardalya da 10-15mg/100g histamin optimum pH ve sıcaklıkta birikir
• Ancak birçok bakteri türü histamin oluşturur(kontaminasyon bu nedenle oldukça önemlidir)
• Proteinlerdeki değişim
- doku proteinazlarıyla katalize edilen balık kaslarındaki post-mortem protein degredasyonu soğutulmuş balıkların reolojik özelliklerinde yavaş değişikliklere neden olur
- kas yapısında ve proteinlerde post- mortem oluşun değişiklikler
1.aktinin miktarını artırır
2.miyofibriller yapının dağılmasına ve bitişik
miyofibriller arasındaki lateral adhezyonun
kaybına neden olur
3.myofibrillerin mekanik parçalanmasını artırır
• Myofibrillerin parçalanmasındaki hassaslık
değişik balık türlerinin bir karakteristiğidir
• Tazeliğini çabuk kaybeden balıklarda,
uzun raf ömrüne sahip balıklardan daha
yüksektir
İç organları çıkarılmamış balıkta
otolitik değişimlerin
• Sebebi
- endojen doku enzimleri
- sindirim enzimleri
- karaciğer ve böbrek katapsinleridir
• Etkisi
- enzimlerin aktivitesine
- kasın pH’sına
- konnektif dokunun özelliklerine
- proteinaz inhibitörlerinin varlığına bağlıdır
• Sindirim sisteminde serbest kalan enzimlerin sebeb olduğu proteolitik yıkım, küçük ve yetersiz beslenen balıklarda karında parçalanmalara neden olur
• Post- mortem protein değişimleriyle kırmızı kasların arzu edilen kırmızı miyoglobin ve oksimyoglobinin oksidasyonu gerçekleşebilir
• Bu oksidasyonun derecesi
- balık türüne
- depolama sıcaklığına bağlıdır
Buzda depolanan balıkların kalitesindeki değişimler 4 aşamaya ayrılır
I.aşama – balık çok tazedir, deniz yosunu kokusuna sahiptir. Tadı çok az metaliktir. Bu dönem morina, mezgit, barlem, dil balığı gibi balıklarda avlanmayı takiben 2-3 gündür
2.aşama- karakteristik tat ve koku kaybı başlasa da et kötü kokulu değildir, tekstür iyidir
3.aşama- bozulma sinyalleri başlar, uçucu bileşikler oluşur. Hoş olmayan koku maddeleri bozulmanın tipine ve balığın cinsine bağlı olarak üretilir.Bu bileşiklerden biri TMA dır. TMA TMAO’ in bakteriyel redüksiyonu ile oluşur. TMA kötü balık kokusunun karakteristik bileşiğidir. Bu safhanın başlangıcında kötü koku, özellikle yağlı balıklarda, lezzetsiz, ekşimsi, hafif acı ve meyvemsi bir koku karışımından oluşur. Daha sonraki aşamalarda tatlı, lahana benzeri, amonyağımsı, sülfürlü ve acı kokular yayılır
4.aşama- balık bozulmuş ve kokmuştur
Otolitik değişimler
• Otolitik değişimler (otolitik bozulma) taze
balıklarda ilk kalite kaybından sorumlu
olsalarda, soğutulmuş balık ve ürünlerinin
bozulmasında çok küçük etkiye sahiptirler
• Hazım sistemi çıkarılmamış bazı balıklarda
renk kaybı ve kötü koku sindirim sistemi
enzimlerinin hızlı faaliyeti ile hızla gelişir
• Dondurulmuş balıklarda ise otolitik değişimler çok önemlidir
• Örneğin soğutulmuş balıklarda TMAO den TMA oluşumu bakteriyel yolla iken, dondurulmuş balıklarda bakteriyel faaliyet inhibe edildiğinden TMAO otolitik enzimlerle dimetil amin (DMA) ve formaldehite(FA) parçalanır
• Donmuş balıkta FA etkisi ile balık dokusunda denatürasyon artar, tekstür değişir ve su bağlama kapasitesi düşer
• Serbest yağ asit (SYA) oluşumu gibi diğer enzimatik reaksiyonlar donmuş balıkların duyusal kalitesini önemli ölçüde etkiler
• Otolitik enzimler - 20°C de ve daha düşük derecelerde bile aktivite gösterirler
Lipidlerin yıkımı• Lipoliz
- post- mortem lipid yıkımı enzimatik
hidrolizle başlar(soğuk depolamada lipid
oksidasyonunun önemi azdır)
- lipidlerin yaklaşık %20’si buzda depolama
sırasında hidroliz olur
- fosfolipidler trigliseritler, kolestrol esterleri
ve mumlardan daha çabuk hidroliz olur
- balığın soğukta saklanması sırasında n-3 çoklu
doymamış yağ asitlerini içeren lipitlerdeki
değişmeler önemsizdir
- buzda saklanan balıkların lipidlerideki hidrolitik değişmeler
birkaç gün sonra artmaktadır
• Lipid oksidasyonu
- taze balıkta lipid oksidasyonu genellikle
yağlı balıklar için önemlidir
- yağlı balıklar daha fazla serbest lipit
içerirler ve oksidasyon yağsız(beyaz etli)
balıklardan birkaç kat hızlı olur
- oksidasyona duyarlılık deri ve deri
altındaki lipidlerde yüksektir( derideki
lipoksijenaz ve hava ile yakın temastan dolayı)
- otooksidasyon fosfolipid hidroliz ürünleriyle ve
protein olmayan nitrojenli bileşiklerle
geçiktirilebilir
- bakteriyel bozulmanın varlığında ransidite
hissedilmez
- doku lipitlerinin oksidasyonu, dondurularak
depolanan balıkların kalitesi üzerine çok büyük
etkiye sahiptir
• Otooksidasyon yalnız oksijen ve doymamış yağların bağlandığı reaksiyondur
• Bu olayın ilk basamağında hidroperoksitleroluşur
• Hidroperoksitler balık dokusunda arzu edilmeyen sarı-kahverengi renk bozulmasına neden olur
• Hidroperoksitlerin parçalanması ile aldehitve ketonlar oluşur, bu bileşiklerde acı lezzet oluşumuna neden olur
• Oksidasyonun başlaması ve hızlanmasına neler etki eder?
- sıcaklık
- ışık (özellikle UV ışığı)
- çeşitli organik ve inorganik maddeler(Cu
ve Fe vs)
• Neler oksidasyonu engeller?
- α tokoferol
- askorbik asit
- sitrik asit
- karotenoidler gibi antioksidanlar
Mikrobiyel kontaminasyon ve bozulma
• Taze balıkların mikroflorası
- temiz sularda avlanan balıklarda, yakalandıktan hemen sonraki mikrobiyel kontaminasyon sığır, domuz ve tavuk karkaslarındaki ile
karşılaştırılabilecek düzeydedir
- mikrobiyel yük
1- çevre kirliliğine
2- çevre sıcaklığına
3- yakalama metoduna
4- gemide tutulma şartlarına bağlıdır
- temiz, soğuk ve yüzey sularında avlanan balığın
derisinde 1-10 bakteri/1cm2 içerir. Ticari avlanan balıkta bu sayı 10
5/cm2 den fazladır.
Balıkta bozulmanın nedenleri
Bozulmanın Mikrobiyolojik kimyasal otolitik fiziksel
belirtisi
Kötü koku/ kötü tat + + + -
Yapışkanlaşma + - - -
Gaz oluşumu + - - -
Renk değişimleri + + + +
Tekstür değişimleri + - + +
Yemeklik kalitede değişim
• Karaya çıkarılan ve marketlerdeki çiğ balık
koku, tekstür ve görünüşüne bakılarak
duyusal olarak değerlendirilir
• Post-mortem olarak balıkta karakteristik
duyusal değişimler
- depolama yöntemine
- balığın cinsine bağlıdır
• Tazeliğin duyusal kriterleri
- duyusal olarak tazeliğin değerlendirilmesi; koku, göz ve tatma duyularını kullanarak balık ve kabuklulardaki post-mortem değişikliklerdeki ilerlemenin saptanmasıdır
-sıklıkla kullanılan kalite dereceleri
1) taze, pazarlanabilir, uygunsuz
2) ekstra, A, B, C
- ilk dereceler genelde çok taze balığı kapsar
- pazarlanabilir sınıfında deniz ürünleri bozulmanın
ilk sinyallerini gösterir
- reddetme sınırıda iyi belirginleşmemiştir
- daha kesin değerlendirme için genellikle 3 veya 10 puanlık
skala kullanılır
• Balığın duyusal değerlendirilmesi için
10’luk skala kullanıldığında
10 kesin tazelik
8 iyi kaliteyi
6 nötr tadı
4 reddetme seviyesini gösterir
Objektif Tazelik Testleri
• Tazelik testlerini
- hızlı
- güvenilir
- duyusal değerlendirmeyle aynı
doğrultuda
- tüm deniz ürünlerine uygulanabilir
olması istenir
• Bakterilerin toplam sayılarını belirlemeye
dayanan mikrobiyel tazelik testlerinin
kullanımı azdır(genellikle mikroflora tesbit
edilir)
• Kimyasal belirleyiciler indirekt olarak
bakteriyel aktivite ile ilişkilidir(tazeliği
belirlemede sık kullanılırlar)
• Kimyasal belirleyici testler
- amonyak
- TMA
- TVB
- volatil asitler
- volatil indirgenme bileşikleri
- pH
- buffer kapasitesi
- sülfitler
- nükleotid yıkım ürünleri vs.
• Tek bir indikatör taze olarak deniz ürününü
tanımlamak için yeterli değildir
• Çoğunlukla en az iki test kullanılır
1- tazeliğin kaybını belirlemek
2- bakteriyel bozulmayı belirlemek için
• Hipoksantin ve K- değeri tazelik kaybının
belirlenmesinde en fazla kullanılan
indikatörlerdir
• Hipoksantin (Hx)
- Depolama süresine bağlı olarak linear artış
(5µm/g yaş ağırlık kadar) gösterir. Sonra bu
düzeyde kalır veya azalır.
- Ahtapot ve karideslerde Hx’in önemli artışı
bakteriyel bozulma başladıktan sonra gözlenir
- Hx içeriği duyusal değerlendirme ile (özellikle
flavorla iyi korelasyon gösterir)
- Hx için kabul edilebilir limit önerileri
Morina 2-3 µm/g
ringa 2-2,5 µm/g
uskumru 1-1,2 µm/g
karides 2 µm/g
ahtapot 2-4 µm/g
• K- değeri(tazelik indeksi)
- post-mortem balık kasında depolama
süresince oluşan otolitik değişimlere
dayanan tazelik kaybını veren bir değerdir
- K- değeri Ino ve Hx’in ATP’nin tüm
parçalanma ürünlerinin toplamına oranının % olarak ifadesidir
Ino + Hx
%K= x 100
ATP + ADP + AMP+ IMP+ Ino +Hx
• Balık yakalandıktan sonra başlangıç K-değeri %10’u aşmaz
• % 20’lik K- değeri tazelik sınırı
% 60’lık K- değeri reddetme sınırı
olarak kabul edilir
• K-değerindeki artış oranı, daha uzun raf ömrüne sahip balığı tanımlamaya izin verir
• K-değeri soğuk su balıklarında daha hızlı artar (bu artış kara etli balıklarda beyaz etlilerden 5 kat daha hızlıdır)
• Trimetilamin(TMA)
- balığın TMA içeriğindeki değişimler,
bakteriyel sayı duyusal skor(özellikle çiğ koku)
ile ilişkilidir
- reddetme sınırı genellikle 5-10mg TMA-
N/100g kabul edilir
- TMA beyaz etli balıklar için iyi bir indikatördür
• Total volatil bazlar (TVB)
- amonyak, TMA, DMA ve metilamini içine alır
- amonyak hem doku enzimleri, hemde bakterilerce üretilir
- TVB’deki artış kabuklularda balıktan daha çabuk başlar
- TVB deki önemli düzeydeki artış bakteriyel bozulmayla oluşur
- 30mg N/100g lık TVB balık kabuledilebilirlik limitidir
• Diamin ve histamin
- putresin, kadaverin ve histamin gibi diaminlerin varlığı balık ve kabukluların bozulma kanıtıdır
- bu bileşikler bakteriyel bozulma ile artar
- bu bileşiklerden histamin scombroid zehirlenmesi tehlikesinden dolayı birçok ülkede scombroid balıklarda histamin belirlenmesi istenir
- histamin balıklarda kabuledilebilirlik periyodu boyunca iz miktarda bulunur
- pelajik balıklarda histamin için önerilen limit 5mg/100gdan daha azdır
• İndol
- karideslerde yaygın bozulma indikatörüdür
- limit değer 25 µg/100g dır
• Volatil sülfür bileşikleri ve indirgenme maddeleri
- bakteriyel bozulmayı gösteren bu bileşikler
duyusal skorlarla iyi bir korelasyon gösterir.
Buna rağmen tazelik indisi olarak nadiren
saptanır
• Acılaşma
- Soğukta depolanan balıkta acılaşmanın
saptanmasında hidroperoksit tayini az
kullanılır
- acılaşma genellikle 2-tiyobarbitürik
asit(TBA) testi ile belirlenir
-TBA duyusal skorlarla iyi bir korelasyon
gösterir
Su ürünlerinin tazeliğinin kaybında
soğutmanın etkisi
• Soğutma gıdaların kalitesini istenilen düzeyde tutmak ve tüketicilere sağlıklı ve kaliteli gıda ulaştırmak için kullanılan yöntemlerden biridir
• Soğutma işlemi gıdanın yapısında buz kristallerinin oluşmayacağı bir sıcaklık derecesine sıcaklığın düşürülmesine dayanan bir yöntemdir
• Kolay bozulabilir gıdalar arasında yer alan su ürünlerinin tüketiciye ulaşıncaya kadar soğuk muhafazası zorunludur
• Su ürünlerinde tazeliğin uzun süre korunması için avlanmadan sonra derhal soğutulmaları gerekir
• Soğutma işlemi genellikle kısa süreli saklama amacıyla kullanılır
• Soğuk depolamada amaç ortamda bulunan mikroorganizmaların yaşamsal faaliyetlerinin durdurulması ve fiziksel, kimyasal ve enzimatik değişimlerin mümkün olduğunca engellenmesidir
Balığın işlenmesi ve soğutulması
• Avlanan balığın güvertede işlenmesinde en kritik safha hızlı soğutulmasıdır
• Balığın gemide işlenmesi esnasında soğutmadaki gecikmeler mutlaka önlenmelidir
• Öncelikle avlamayı takiben güverteye alınan balığın tüketime uygun olmayanları ayrılır ve balık türlerine göre sınıflandırılır
• İşleme kapasitesi ağla avlanmış büyük miktardaki balığın hemen işlenmesine uygun değilse balık güneşten ve donma derecesinin altındaki hava sıcaklığından korunmalıdır
• Genellikle büyük teknelerde balık soğuk deniz suyuyla birlikte tanklara alınır
• Büyük balıkların kanının akıtılması önerilir
• Kanın uzaklaştırılması rigordan geçiş süresini uzatmayı ve daha parlak renkte balık eti elde etmeyi sağlar
• İç organlarını temizlemede sindirim enzimlerinin neden olduğu otoliz riskini azaltır ve barsak içeriğinden bakteriyel atakları elimine eder
• Yanlız bu işlemler için ihtiyaç duyulan zaman soğutma işleminin etkinliğini azaltır
• Eğer büyük miktarda ağla balık avlanırsa ve yeterli iç organ temizleme makinası mevcut değilse küçük balıklarda kan akıtılması ve iç organların temizlenmesi uygulaması pratik değildir
Su ürünlerinde uygulanan soğutma
yöntemleri
• Buzla soğutma
- buz taze balıklar için ideal soğutucu
ortamdır
- buz kullanmanın avantajları
1. balık ısısını hızla düşürür, 0°C’e yakın
sıcaklıkta tutar
2. buzun erimesi balığın kan, bakteri ve
mukozadan temizlenmesini sağlar
3. dehidrasyondan korur
Balığı 0°C’ye soğutmak için gereken buz
ne kadardır?
• Balığı bir sıcaklıktan (Tf), 0°C’ye soğutmak için teorik olarak gereken buz miktarı aşağıdaki enerji dengesi denkleminden kolayca hesaplanılabilir
L.mi = mf.cpf. (Tf- 0) (a)
L= buzun erime gizli ısısı (80kcal/kg)
mi=eriyen buz miktarı (kg)
mf=soğutulan balık miktarı (kg)
cpf=balığın spesifik sıcaklık kapasitesi (kcal/kg. °C)
• (a)’dan aşağıdaki formül çıkar
mi= mf. cpf.Tf / L (b)
• Yağsız balıkların spesifik sıcaklık kapasitesi, yaklaşık 0,8(kcal/kg. °C)’dir. Yağlı balıklar, yağsız balıklara göre daha düşük cpf değerlerine sahip olup teorik olarak her kilogram için daha az buz gerektirirler
• mi = mf.Tf / 100 (c)
• 0 °C’de balığı soğutmak için gereken teorik miktar , nispeten küçüktür ve uygulamada balığı soğutmak için çok daha fazla buz kullanılır
• Daha çok buz kullanmanın ana nedeni
kayıplardır
• Kayıpların en önemlisi de termal (ısı)
kayıplardır
Isı kayıplarını karşılamak için gereken
buz miktarı ne kadardır?
• Prensipte, eriyen buzda ortaya çıkan ısı enerjisinin, kutu veya konteynırların dışındaki ortam ısısı ile arasındaki enerji dengesi aşağıdaki gibi ifade edilebilir
L. (dMi / dt) = U . A . (Te – Ti) (d)
Mi = ısı kayıplarını karşılamak için eriyen buz miktarı
U = toplam ısı transfer katsayısı(kcal/saat . m2. °C)
A = konteynırın yüzey alanı (m2)
Te = dışarının sıcaklığı
Ti = buzun sıcaklığı (genellikle 0°C olarak alınır)
t = zaman (saat)
L= buzun erime gizli ısısı (80kcal/kg)
• Eşitlik (d) kolayca tamamlanabilir
Mi = Mio – (U . A . Te / L) . t (e)
U’nun hesaplanması ve A’nın ölçülmesi ile
ısı kayıplarının tespit edilmesi mümkündür
• Bu hesaplama şekli ile
- materyal
- şartlar
- kutu ve konteynırın geometrik şekli
- kapak ve drenajın etkisi
- yığın şekli dikkate alındığında gereken
buzun doğru tahmini mümkün olabilir
• Doğru çalışma şartları altında erime
testleri, kutu veya konteynırın ısı transfer
katsayısını tesbit etmek için kullanılırsa,
gereken buz miktarının doğru
hesaplanması mümkündür
Buz erime testi nasıl yapılır?
• Buz erime testi çok kolaydır ve balık
gerektirmez
• Konteynırlar ve kutular teste başlamadan
önce tartılır, buz ile doldurulur
• Verilen periyotlarda, erimiş su drene edilir
ve konteynır tekrar tartılır
• Ağırlıktaki azalma termal kayıpların sebep
olduğu buz kayıplarının bir göstergesidir
• Başlangıçta, kutu veya konteynırın
duvarlarını soğutmak için önemsiz bir
miktar buz, konteynırın boyutu ve ağırlığı,
duvar materyali, kalınlığı ve termal
kayıpların varlığına bağlı olarak erir
• Miktar fazla ise konteynır teste
başlamadan önce soğutulabilir
• Mi = Mio – K.t (f)
• (e) ve (f) eşitlikleri karşılaştırıldığında
• K = (Uef . Aef . Te / L) (g)
Uef= toplam etkili ısı transfer katsayısı
Aef= etkili yüzey alanı
Buz erime testi sonuçları.(.) 40 kg toplam kapasiteli standart plastik kutu(yalıtılmamış), (x) yalıtılmış
balık konteynırı. Gölgede, yığılmadan, yaprak buz ile, ortalama 28ºC dış sıcaklıkta (Te) saklama
( şekil 1)
• g’ deki ifadeden
K= K‘.Te çıkar (h)
K = buzun dış ortama bağlı erime hızı
K‘= deneysel erime hızı
deneyler farklı kontrol sıcaklıklarında
yürütülebilirse, en sonunda K‘ tesbit edilebilir
• Erime testlerinin avantajı K‘ nın sayısal
veya grafiksel regresyon olarak çizgi
eğimlerinden deneysel olarak
belirlenebilimesidir
• şekil 1 de ortaya çıkan düz çizgiler
durumunda, korelasyon aşağıdaki gibi
bulunur
• Plastik kutu
Mi = 10,29 – 1,13.t r = -0,995 (i)
K = 1,13 kg buz / saat
• Yalıtılmış kontenyırlar
Mi = 9,86 – 0,17.t r = -0,998 (j)
K = 0,17 kg buz / saat
• (i) ve (j) den, termal kayıplardan
kaynaklanan buz tüketiminin plastik
kutularda, yalıtılmış kutulardan daha
büyük olacağı görülmektedir
• Gereken buz miktarı
t (özel durumlarda, kutu veya
konteynırlarda balığın soğutulmuş olarak
korunması gereken zaman) tesbit edilir
edilmez, soğutma için eriyen buz miktarına
(mi), ısı kayıplarını karşılamak için eriyen
buz miktarının (Mi) eklenmesi ile bulunur
Gölgede ve güneşte buz tüketimi
40 kg kapasiteli gölgedeki (.) ve güneşteki (x) kırmızı renkli plastik kutularda
buz erime testi sonuçları(yığılmamış, yaprak buzlu, ortalama dış sıcaklık 28ºC)
Kutu ve konteynır istiflerinde buz tüketimi
Bir plastik kutu yığınındaki depolama süresince buz erime testlerinin sonuçları(yaprak buzlu,
sıcaklığı 5ºC olan soğuk depoda 35 kg’ lık plastik kutular)
• Buz ile soğutmada dikkat edilecek noktalar
1-balık miktarı ve süreyi dikkate alarak yeterli
buz kullanmak
2-buzun balık ile yeterli temasını sağlamak
3-buzun erimesi ile hem soğutma hemde
temizleme işlevini sağlamak
• Balığın buz ile taze olarak depolanma süresine etkili faktörler nelerdir?
- balığın tür karakteristikleri
- balığın kondisyonu
- mevsim
- beslenme durumu
- yakalama metodu
- işlemede alınan tedbirler
- gemide istifleme şekli
- kullanılan buzun miktarı
- parekende satış yerlerinde kullanılan paketleme sistemi
• buz içerisinde muhafaza edilen balıklar
sadece buz ile temas etmeli, birbirleriyle
fazla temas etmemelidir
• Buzla soğutmada istifleme de oldukça
önemlidir
• İstiflemede dikkat edilecek noktalar
- balıklar aşırı istiflenmemelidir
- bir tabaka balık, bir tabaka buz olarak istiflenmeli ve bu
tabaka 1 metreyi geçmemelidir
- parçalanma ve ağırlık kaybını önlemek için balık ve
buzun derinliği azaltılmalıdır
- sınırlı olan derinlik ve yeterli drenajla en alttaki balıkların
erime suyuna maruz kalması engellenmelidir
- istifleme sırasında küçük buz parçaları kullanılırsa
soğutma işlemi hızlandırılmış olur
- buzlama için kullanılacak buzun niteliği önemlidir
- buz üretiminde kullanılacak su içme suyu kalitesinde
olmalıdır
Buzla soğutmada farklı tipte buzların
kullanımı
• Blok buz ile soğutma
- bu tip buzlar balıkların kolaylıkla soğuk
depolanmasını mümkün kılar
- depolanması ve yapım şartları kolaydır
- yoğunluğu yaklaşık 720 kg/m3 tür.
- genellikle 25kg’dan 100kg’a kadar üretilir
- blok buzdan kırılmış buz hazırlanır
- genellikle kırılmış buz parçalarının ebatları 6-50 mm
olur ve düzgün olarak kırılmış olmalıdır
- İnce bir şekilde kırılmış olan buz soğutma için en uygun
olandır
• Yaprak buz ile soğutma
- modern su ürünleri işletmelerinde üretimi pratik ve balığın yüzeyinde daha fazla etkiye sahip olduğundan tercih edilir
- soğutulmuş yuvarlak pürüzsüz bir yüzeyde ince tabakalar halinde suyun dondurulması ve 2-3 mm kalınlıktaki buzun bıçaklarla kazınması ile elde edilir
- en büyük soğutma gücüne sahip buz çeşitlerinden olup, yoğunluğu 480 kg/m3’tür
- kullanımı son derece kolaydır. Balık aralarına ve yüzeylerine kolayca temas edebilir
• Tüp buz ile soğutma
- soğutulmuş bir tüp içerisinde tüp veya
silindir biçiminde buzun oluşturulmasıdır
- boyutları 40mmx40mm civarlarındadır
• Kepek buz ile soğutma
- (-18ºC’e) kadar soğutulan çift cidarlı
tambura suyun değmesi ile donması ve
kazıyıcı bıçaklar yardımıyla oluşan buzun ufak
parçalar halinde hazırlanması ile elde edilir
Balık soğutmada kullanılan buzun fiziksel özellikleri
Buzun tipi yaklaşık boyutlar spesifik hacim(m3/t) spesifik ağırlık(t/m3
Yaprak 10/20 - 2/3 mm 2,2 – 2,3 0,45 – 0,43
Tabak 30/50 – 8/15mm 1,7 – 1,8 0,59 – 0,55
Tüp 50D – 10/12mm 1,6 – 2,0 0,62 – 0,5
Blok değişken 1,08 0,92
Ezilmiş blok değişken 1,4 – 1,5 0,71 – 0,66
(kırılmış)
Soğutulmuş deniz suyu ile soğutma
• Buz yerine soğutulmuş deniz suyu kullanılarak
balıkların tazelikleri korunabilir
• Bu yöntemde suyun soğutulması iki şekilde
gerçekleşir
a) mekanik olarak soğutulmuş deniz
suyunda soğutma(MSDS)
b) buzla soğutulmuş deniz suyunda
soğutma(BSDS)
• Su ürünlerinin soğutulmuş (0ºC) ve sirküle eden deniz suyunda soğutulması ticari koşullarda kırılmış buzla soğutmadan daha etkilidir
• Bu yöntemde ısı transferi daha hızlıdır
• Yöntemin uygulanmasında
-denizden çıkarılmış balıkların başları kesilip, iç organları çıkarılır
-deniz suyu ile yıkanır
- kompresörle -2/-4 ºC’ye kadar soğutulmuş deniz suyu içerisine atılır, soğutulur
- su sirkülasyonu bütün tank içerisinde sıcaklığın sabit kalmasını sağlar
- su sirkülasyonunda akışın balıklar tarafından engellenmemesi önemlidir
- bunun için tankın her m3 için 0,25 m2’lik metal levhalar yerleştirilir
- sirkülasyon aşağıdan yukarı doğru sağlanır
- soğutma cihazı av materyalinin sıcaklığını hızla 5 ºC’ye altına soğutmayı sağlayabilmelidir
- depolama sıcaklığı 0 ºC, daha iyisi -1 ºC olmalıdır
Su-buz karışımı ile soğutma
• Balığın blok yada kırılmış buz ile
karıştırılmış musluk yada deniz suyu
içerisinde soğutulma işlemidir
Su buz karışımı ile soğutmada dikkat
edilecek noktalar nelerdir?
• Karışımın sıcaklığı 0 ºC civarında olmalıdır
• Balık ve deniz suyunun soğutulmasında gerekli
olan buz miktarıaşağıdaki şekilde hesaplanır
(Bm + Dm)x deniz suyu sıc.(ºC)
buz miktarı(kg)=
80
Bm: balık ağırlığı
Dm: deniz suyu ağırlığı
• Balık etinin iç kısımları soğur soğumaz balık
taşıma kasalarına aktarılmalı ve kırılmış buz
ile depolanmalıdır(aksi taktirde rigor biter
bitmez su ve tuz kas içine girerek protein
denatürasyonuna neden olur)
• Balık su içerisinde uzun süre bekletilirse
ağırlık artışı olur
• Balık su-buz içerisinde soğutulmadan önce
iyice yıkanmalıdır
Soğutulmuş balıktaki kaliteye etkili faktörler
• Depolama sıcaklığının etkisi
• İşleme boyunca hijyenin etkisi
• Anaerobik koşullar ve karbondioksitin etkisi
• İç organları temizlemenin etkisi
• Balık türünün, avlama bölgesinin ve
mevsimin etkileri
Depolama sıcaklığının etkisi
• Su ürünlerinde tazelik kaybı
-endojen enzimlerin aktivite kazanmasıyla başlar
- lipid ve pigment oksidasyonu ilave olur
- istenilmeyen kalite değişimleri ve sonuçta
bozulmanın nedeni ise bakteriyel kokuşmadır
Bu değişimler esasen sıcaklıkla kontrol edilir
• Düşük sıcaklıklarda depolanan ürünlerin
raf ömrü uzatılabilir
• Endüstrileşmiş ülkelerde taze balığın
buzda (0ºC) depolanması yaygın bir
uygulamadır
• Farklı depolama sıcaklıklarında (tºC) raf
ömrü bağıl bozulma oranı ile belirlenir
0ºC’de depolama süresi
tºC’de bağıl bozulma oranı=
tºC’de depolama süresi
• Çeşitli su ürünlerinin raf ömürlerinde büyük
farklılıklar gözlenirken
• Genelde taze balığın bağıl bozulma oranı
üzerine sıcaklığın etkisi benzerdir
0ºC 5ºC 10ºC
raf ömrü BBO raf ömrü BBO raf ömrü BBO
Yengeç bacağı 10,1 1 5,5 1,8 2,6 3,9
Somon 11,8 1 8,0 1,5 3,0 3,9
Çipura 32,0 1 8,0 4,0
Ambalajlı morina 14 1 6,0 2,3 3,0 4,7
Farklı sıcaklıklarda depolanan su ürünlerinin raf ömürleri(gün) ve bağıl bozulma oranları
Raf ömrü ile sıcaklık arasındaki ilişki
• Bazı araştırıcılara göre; raf ömrü ile sıcaklık arasındaki ilişki S şeklinde bir genel bozulma eğrisi gösterir(özellikle <10ºC)
• Bazı araştırıcılara göre de; depolama sıcaklığı ve bağıl bozulma oranı arasında ilişki düz bir çizgidir
• Bazı araştırıcılarda mikroorganizmaların gelişimi üzerine düşük optimal sıcaklığın etkisi için karekök modelini önermiştir
µmax = b(T – Tmin)
T=mutlak sıcaklık
Tmin= gelişmenin teorik olarak minimum olduğu sıcaklık
µmax = mikroorganizmanın maksimum spesifik bozulma oranı
• Balık ürünlerinden izole edilen birçok psikrotrofik
bakteri, -10ºC civarında Tmin değerine sahiptir
• Bu Tmin değerine dayanan bir bozulma modeli
geliştirilmiştir
• Bağıl mikrobiyel gelişme hızının, bağil bozulma
hızına benzer olabileceği varsayılmıştır
• Daha sonra bağıl hız kavramı sıcaklık bozulma
modelini vermesi için basit bir karekök modeli ile
birleşmiştir
Farklı sıcaklıklarda depolanan balık ürünlerinin tahmini raf ömürleri
Buzda depolanan(0ºC) balıkların soğuk ortamlarda raf ömrü(gün)
raf ömrü(gün) 5 ºC 10 ºC 15 ºC
6 2,7 1,5 1
10 4,4 2,5 1,6
14 6,2 3,5 2,2
18 8 4,5 2,9
• Ürünlerin raf ömrü üzerine depolama sıcaklık ve süresinin kümülatif etkisi vardır
• Ürünlerin dayanma ömrü üzerine farklı sıcaklıkların etkisinin tahmin edilebilmesi bozulma modellerinin kullanımı ile mümkün olabilir
• Raf ömrü tahmini için formül a’ ya dayanan elektronik bir zaman/sıcaklık integratörügeliştirilmiştir
• Bu cihaz, nispi bozulma hızını doğru tahmin etmekte fakat yüksek maliyetli olması pratikte kullanımını sınırlandırmaktadır
• Bir ürünün sıcaklık değişimi, dağıtım sistemi boyunca bir sıcaklık kaydedicisi ile belirlenebilir
• Taze balığın bozulmasından sorumlu mikroflora, depolama sıcaklıklarından etkilenir ve farklılık gösterir
• Düşük sıcaklıklarda(0-5ºC)
Shewanella putrefaciens
Photobacterium phosphoreum
Aeromonas spp
Pseudomonas spp bozulmaya neden olurken
Yüksek sıcaklıklarda(15-30ºC)
Vibrionaceae
Enterobacteriaceae
gram (+) organizmaların farklı türleri bozulmadan sorumludur
• Bağıl bozulma oranına dayanan sıcaklık modelleri,
başlangıçtaki ürün kalitesini dikkate almaz
• Bu nedenle başlangıctaki farklı kalitedeki ürünler için
hatalı raf ömrü tahminleri gözlenebilir
• Sabit bir depolama sıcaklığında kalite ölçümleri
başlangıçtan, ürünün reddedildiği son seviyeye kadar
doğrusal olarak değişir
kalite göstergesinin son değeri
raf ömrü=
gerçek depolama şartlarında bozulma hızı
• Verilen bir sıcaklıkta ve başlangıç kalitesinde raf
ömrü tesbit edildikten sonra diğer sıcaklıklardaki
raf ömrü, sıcaklık bozulma modeli yardımıyla
belirlenebilir
• Sıcaklık bozulma modelleri; üretim, dağıtım,
depolama koşullarının değerlendirilmesi için
zaman/sıcaklık fonksiyon integrasyonunu
kullanır ve başlangıçtaki ürün kalitesini
belirleyen diğer metotlarla birleştirilerek farklı
balık ürünlerinin raf ömrünü tahmin etmeyi
mümkün kılar
• Soğutmadan önceki gecikme, depolama sıcaklığından daha büyük öneme sahiptir
• 0°C ve -4°C arasındaki sıcaklıklarda balığın depolanması, hızlı soğutma veya kısmen dondurmaolarak adlandırılır
• Farklı balık ve kabukluların raf ömrü, 0°C’nin altındaki sıcaklıklarda depolama ile uzatılabilir
• Karekök bozulma modeli hızlı soğutulmuş balıkların nisbi bozulma oranını belirlemek için uygundur
• -1°C, -2°C ve -3°C’de bir ürün için karekök modeli ile tahmin edilen raf ömürleri sırasıyla 17, 22 ve 29 gün ve buzda ise 14 gündür
• Hızlı soğutma yağlı balığın kalitesi içinde
çok önemlidir
• Ringa ve zargana ile yapılan deneylerde
balıkların soğutulmadan önce güneş ve
rüzgarda 4-6 saat bırakılmasının
depolama süresini önemli ölçüde azalttığı
belirlenmiştir( rüzgarla birlikte güneş
ışığının başlattığı otooksidasyonu
durdurmak zordur)
İşleme boyunca hijyenin etkisi
• İyi bir kalite ve uzun raf ömrü için balığın yakalandığı andan işlenmesine kadar her aşamada hijyene önem vermek gerekir
• Özellikle üst üste istifleme yapılan bir sistemde zemindeki kutulardaki balıkların bakteriyel kontaminasyonundan sakınılmalıdır
• Balık kalitesinin korunması doğal olarak bulunan mikrofloranın inhibisyonu veya azaltılması için çaba gerektirir . Bu amaçla
- ışınlama
- CO2 ile yapılan işlemler( soğutulmuş deniz suyu ile
taşıyıcılarda, dağıtım boyunca veya parakende
satışlardaki paketlemede modifiye atmosferin bir kısmında
uygulanılabilir)
- klorlanmış su ile yıkama (temizlenmiş balıkta denenmiştir.
Depolama ömrünü uzatmak için gerekli klor miktarı balık etinde
kötü tat oluşturmuştur)
Anaerobik koşullar ve karbondioksitin etkisi
• Yüksek CO2 konsantrasyonları, mikrobiyel büyümeyi
azaltabilir ve gıdanın mikrobiyal aktivite ile bozulması
engellenerek raf ömrü uzatılabilir
• Vakum paketleme ve yüksek CO2 seviyesi(%25-100) ile
MAP, et ürünlerinin raf ömrünü birkaç hafta yada aya
kadar uzatır, oysa taze balığın raf ömrü VP’den
etkilenmez, MAP’te ise raf ömründe sadece kısıtlı bir
yükselme görülür
• Balık ve et ürünlerinin raf ömründe gözlenen farklılıklar
bozulma mikroflorası ve pH’daki farklılıklardan
kaynaklanır
• VP ve MAP et ürünlerinin mikroflorası, CO2 ‘ye çok daha dayanıklı olan gram (+) organizmalar (laktik asit bakterisi) ile değişir
• Aerobik koşullar altında depolanan balık gram (-) organizmalar (Shewanella putrefaciens) tarafından bozulur
• CO2 ile ambalaj yapılarak, canlı balık üzerinde bulunan Shewanella putrefaciens’in ve diğer birçok mikroorganizmanın gelişimi önemli ölçüde engellenir
• Oysa P. phosphoreum CO2 ‘e karşı oldukça dayanıklıdır
• Balık substratlarında gelişme boyunca çok az H2S üretilirken P. Phosphoreum, TMAO’yu TMA’ya indirger
• Bozulmuş VP ve MAP’li morina balığı, yüksek seviyelerdeki TMA ile karakterize edilir
• VP ve MAP’lı morina balıklarının raf ömrü,
diğer deniz ürünlerininkine benzer
• P. phosphoreum, deniz çevrelerinde yaygın
olarak bulunduğundan CO2‘ye oldukça
dayanıklı diğer mikroorganizmalar,
paketlenmiş deniz ürünlerinin
bozulmasından sorumludur
• Raf ömrü üzerine MAP depolamanın en
fazla etkisi, ılık sularda yakalanan balıklarda
belirlenmiştir(fakat bu ürünlerin raf ömrü, et
ürünlerine kıyasla oldukça kısadır)
TMAO içeren kompleks bir ortamda gelişmiş Shewanella putrefaciens’in maksimum
spesifik büyüme oranı üzerine (µmax ), sıcaklığın etkisi
• CO2, MAP’li balığın etinin su fazında çözünür ve pH, çevredeki gaz atmosferinde bulunan CO2
konsantrasyonuna bağlı olarak yaklaşık 0,2-0,3 ünitelik bir azalma gösterir
• Kas proteinlerinin su tutma kapasitesi pH’nın düşmesi ile azalır ve yüksek CO2 konsantrasyonlarında depolanan balıkta fire gözlenir
• Yüksek CO2 konsantrasyonlarında depolanan balıkta karın bölgesinin, korneanın ve derinin renkleri değişebilir
• Paketleme kırmızı etli balıklarda metmyoglobinin oluşumunu teşvik eder ve balık kası koyu renk alır
İç organları temizlemenin etkisi
• Birçok balık türünün iç organlarının temizlenmemesi balığın kalitesini ve depolama süresini azaltacağı yaygın olarak bilinmektedir
• Yemleme süresince balık, sindirim sisteminde birçok bakteri içerir ve güçlü sindirim enzimlerini üretir
• Bu enzimler post rigorda yüksek düzeyde otolize neden olabilirler(özellikle karın bölgesinde parçalanma ve kötü koku görülür)
• İç organların temizlenmesi ise karın bölgesinin hava ile temasına ve oksidasyona, renk değişimine neden olabilir
• İç organların temizlenip temizlenmemesine
karar vermeden önce dikkate alınacak
faktörler nelerdir?
- balığın yaşı
- türü
- lipit düzeyi
- yakalandığı yer
- yakalama metodu
• Yağlı türler
- Birçok durumda ringa, sardalya veya uskumru gibi küçük veya orta büyüklükteki yağlı balıklar yakalandıktan hemen sonra temizlenmezler
- zira çok miktarda küçük balığın aynı zamanda yakalanması renk değişimlerine ve acılaşmanın artmasına neden olur
- temizlenmemiş balıklarda yoğun yemleme zamanları boyunca karın patlamalarından dolayı bazı problemler ortaya çıkabilir(post mortem pH’nın iyi beslenmiş balıklarda daha düşük olması ve bu nedenle bağ dokunun zayıflamasına bağlı olarak)
• Yağsız türler
-birçok kuzey Avrupa Ülkesinde yağsız türlerin iç organların temizlenmesi mecburidir
- morinanın temizlenmemesinin , önemli oranda kalite kaybına ve depolama ömrünün 5-6 gün azalmasına neden olduğu gözlenmiştir
- yakalandıktan 2 gün sonra sırt bölgesinde renk değişimi gözlenmiş ve çiğ filetonun kabak kokusu edindiği saptanmıştır
- bu kokular haşlama ile kısmen ortadan kaldırılabilir
Temizlenmiş (o) ve temizlenmemiş (●) buzlanmış morinanın çiğ ve haşlanmış
filetolarının duyusal kalitesi
• Uçucu kötü kokulu bu bileşikler,
barsaklarda ve yüzey alanlarında çok
daha fazla bulunur
• Filetodaki uçucu asit ve baz miktarı ise
oransal olarak daha azdır
• Bu nedenle bu kimyasal parametreler
temizlenmiş ve temizlenmemiş balığın
ayrımı için uygun değildir
(a) buzlanmış ve temizlenmiş saithe’deki uçucu asitlerin ve (b) buzlanmış ve temizlenmemiş
morina’daki uçucu bazların gelişimi
• Balık türünün, avlama bölgesinin ve mevsimin
etkileri
- balığın bozulma oranı ve raf ömrü birçok
parametreden etkilenir ve balık farklı oranlarda
bozulur
- genelde büyük balıklar küçük balıklardan daha
yavaş bozulur
- yassı balıklar yuvarlak balıklara göre daha yavaş
bozulur
- yağsız balıklar yağlı balıklara göre aerobik
koşullarda daha uzun dayanır
- kemikli balıklar kıkırdaklı balıklardan daha uzun süre
tüketilebilir özelliğini korur
Buzda depolanan balıkların bozulma hızını
etkileyen faktörler
Bozulma hızını oransal bozulma hızı
etkileyen faktörler hızlı yavaş
Boyut küçük balık büyük balık
Post mortem pH yüksek pH düşük pH
Yağ içeriği yağlı türler yağsız türler
Deri özellikleri ince deri kalın deri
tür balık tipi raf ömrü(buz içinde gün)
ılıman tropikal
deniz türleri 2-24 6-35
morina, mezgit yağsız 9-15
merlanos yağsız 7-9
berlam yağsız 7-15
çipura yağsız/az yağlı 10-31
minekop yağsız 8-22
orfoz yağsız 6-28
pisi balığı yassı 7-21 21
dil balığı yassı 7-18
halibut yassı 21-24
uskumru çok/az yağlı 4-19 14-18
sardalya çok yağlı 3-8 9-16
Tatlı su türleri 9-17 6-40
alabalık az yağlı 12-13 15-27
levrek yağsız/az yağlı 8-17 13-32
kefal yağsız 12-26
sazan yağsız/az yağlı 16-21
tilapya yağsız 10-27
tirsi orta yağlı 25
Ilık ve tropikal sulardaki farklı balık türlerinin raf ömürleri
• Tuzlama su ürünlerinin Nacl ile işlenmesidir
• Tuzlamada tuz balık etine osmoz yolu ile geçer
• Ete penetre olan tuz başlangıcta balık proteinlerinin çözünürlüğünü artırır
• Tuz proteinlerin yapısında helikslerin açılmasına ve proteinlerin daha fazla su bağlamasına neden olur
• Çözünürlüğü artan protein suyu bağladığından et şişer
• Tuz derişimi artıkça proteinlerin çözünürlüğü düşer ve proteinler çökerek koagüle olurlar
• Proteinlerin çökmeye başlamasının ardından ete tuz girişiyle birlikte su çıkmaya başlar
• Başlangıçta çok hızlı olan tuz girişi zamanla azalır
• Balığı terk eden su balığın çevresinde
bulunan tuzu çözer ve derişik bir tuz
çözeltisi oluşur
• Bu yoğun ortamda balık etine tuz geçişi
oluşur ve ilerleyen süreçte azalarak sona
erer
• Tuzlamayı etkileyen faktörler
- uygulanan tuzlama yöntemi
- kullanılan tuz konsantrasyonu
- tuzun kalitesi
- tuzlanan hammaddenin özelliği
- tuzlama sıcaklığı
Kuru tuzlama
• Balığın üzerine kuru tuz serpilerek osmos
aktivitesi ile tuzun ete geçmesi ve suyun
dışarı alınması sonucu yoğun tuz
çözeltisinde muhafaza yöntemidir
• Balıklar temizlendikten sonra temiz su veya
deniz suyuyla yıkanır(iç organları
temizlenerek tuzlama yapılabildiği gibi
özellikle küçük balıklar ayıklama yapılmadan
tuzlanabilirler)
• Balıklar tuzla iyice ovularak tuzun balığa
yapışması sağlandıktan sonra kabın içerisine bir
kat tuz bir kat balık gelecek şekilde dizilir
• Hamsi gibi küçük balıklar tuzlandığında dizme
işlemi sonunda altta kalan balıklar ezilebileceği
için çok fazla kat halinde dizme yapılmamalıdır
• Bu işlem fıçılar veya kaplar içinde yapılabildiği
gibi düz bir alan üzerine dizilipara sıra alt-üst
edilerekte gerçekleştirilebilir
• Bu durumda balığın içindeki su tuzla doyarak eti
terk eder. Bu “yaş stok” olarak adlandırılır
• Bu şekilde tuzlama ile yoğun ya da hafif tuzlamayapılabilir
• Yoğun tuzlamada 100 kg balık için 30 kg tuz kullanılır
• Hafif tuzlamada her 100 kg balık için 9-10 kg tuz yeterlidir
• Kuru tuzlamanın dezavantajları
- tuzun balık yüzeyinde eşit olarak dağılmaması
- balık yüzeyi hava ile temas halinde bulunduğundan yağların okside olması
- tuzun direne olan su ile atılması
- alt katmanlardaki balıkların ezilme ihtimalinin olması
Salamura ile tuzlama
• Salamura ile tuzlama, balığın yoğun tuz çözeltisine konularak muhafaza edilmesi yöntemidir
• Bu sistemde tuzlama sardalye, uskumru gibi yağlı balıklar için tercih edilir
• Bu yöntemde tuzun ete geçişi daha yavaş ve miktarı daha az olduğundan daha lezzetli ürün elde edilir
• Bu yöntemde tuzun ete geçişi yavaş olduğundan olası bozulmayı engellemek amacıyla bu işlem özellikle hafif salamura kullanıldığında soğukta yapılmalıdır
• Tuz miktarı %16’ ya kadar olan salamura hafif; %25’ e kadar olanlara ise kuvvetli salamura denilir
• Tuzlanan balıkların üzerine ağırlık konularak balıkların çözelti üzerine çıkması ve hava ile teması engellenir
Tuzlamada kullanılan tuzun kalitesi ve
özellikleri
Tuzlama işleminde farklı tipte tuz
kullanılabilir. Bunlar
• Tuzlama işleminde deniz ve göl tuzu
• Derin kuyulardan pompalanan tuzlu sudaki
suyun uçurulması ile elde edilen tuz
• Kaya tuzu (%88-99 saflıkta sodyum klorür
içerir)
• Saf üretim tuzu(%99,9 sodyum tuzu içerir)
• Tuz kalsiyum ve magnezyum sülfatları ile klorürlerini; sodyum sülfat ve karbonatı içerebilir
• Bakır, demir gibi ağır metaller de tuzda bulunabilir
• Tuzun yapısında bulunan magnezyum klorür, magnezyum sülfat, kalsiyum klorür bileşikleri gibi maddeler tuzun ete geçişi hızını olumsuz yönde etkiler
• Potasyum klorür, potasyum bromür gibi maddeler hızı artırır ve ürüne elastikiyet kazandırır
Tuzlamada kullanılacak hammaddenin önemi
• Tuzlamada kullanılacak balığın taze ve kaliteli olması sonuç ürünün kalitesi bakımından en önemli faktördür
• Balığın taze oluşu tuz girişinin kolaylığı açısından önemlidir
• Bayat balıkta bağ doku zayıflar, hücreler parçalanır ve tuz girişi yavaşlar
• Tuzun balık etine girişinde
- balık derisinin kalınlığı
- balık büyüklüğü
- yağlı olup olmadığı önemli faktörlerdir
- ortam sıcaklığı
Tuzlamanın mikrobiyolojik ve kimyasal
etkisi
• Tuzun yapısında bulunan CI iyonu bakteriler üzerinde sterilizasyon etkisi yapar
• Balık etine giren tuz, bakteri hücresinin yapısını bozarak ve osmatik basıncı yükselterek ölümüne neden olur
• Su aktivitesinin düşmesini sağlayarak bakteri gelişimini inhibe eder
• Ancak %15-20 tuz oranına kadar tuza tolerans gösteren bakterilerde vardır
• Tuz çözeltisinde oksijen çözünürlüğü çok azdır, bu nedenle aerobik bakterilerin gelişme riski de düşükdür
• Balık bozulmasından sorumlu olan Pseudomonas spp. gibi birçok bakteri halofobik olup %5’i geçen tuz konsantrasyonlarında gelişemezler
• Ancak patojenik yapıdaki bazı mikroorganizmalar %10 hatta %20 tuz konsantrasyonlarında gelişim gösterirler.
• Tuzlu balıklarda bozulma yapan önemli mikroorganizmalar halofillerdir
• Bu bakteriler “pembe bozulma” dan sorumludur.
• Pembe bozulma tuzlu balık yüzeyinde pembe lekelerle ortaya çıkar
• Pembe bozulmaya neden olan
mikroorganizmalar
- Halobacterium salinaria
- H. Cutirubum
- Sarcina morrhuae
- S. litoralis
• Pembe bozulmaya uğramış balık tüketimi nedeniyle gıda zehirlenmesine uğrama vakaları aslında Staphylococcus aureus’un eksotoksinine bağlı olarak gerçekleşir
• Pembe bakterilerin toksik veya patojenik olmadığı ispatlanmıştır
• Tuzlu balıklarda uygun sıcaklık ve nem şartları oluştuğunda osmofilik küfler gelişim gösterebilir
• Küfler ürünü bozmaz, fakat balık yüzeyini kaplayarak ürünü satılamaz hale getirir
• Küfler yüzeyden fırçalanarak uzaklaştırılabilir, ancak uygun kuru ve serin bir ortam sağlanmazsa tekrar ortaya çıkar
• Tuzlu balığın bu olumsuzluklardan korunması için paketlenmesi gerekir
• Tuzlanmış balıklarda tuzun fazla olması protein yapısındaki enzimlerin denatürasyonuna neden olur ve otoliz yavaşlayıp kokuşma geçikir
• Ancak tuz oksidaz enziminin aktivitesini artırarak yağların oksitlenme riskini artırır
Kalitenin korunması
Tuzlanmış balığın uzun süre kaliteli olarak
korunabilmesi
- Balık tazeliğine
- Tuzun temizliğine
- Tuzlamada kullanılan yönteme
- Depolama sıcaklığına
- Tuzlamada koruyucu veya antioksidan
madde kullanılıp kullanılmamasına bağlıdır
• Tuz az ise kokuşma
tuz fazla ise acılaşma oluşur
• Depolamanın düşük sıcaklık ve %75 nisbi nem içeren ortamda yapılması uygundur
• Tuzlamanın yapıldığı yer, işlemi gerçekleştiren personel, kullanılan alet ve ekipman hijyen kurallarına uygun olmalı
• Tuzlama hava akımının olmadığı bir ortamda yapılmalıdır
Tuz kürü bir ürün
Lakerda
• Ülkemizde sevilerek tüketilen bir ürün olan
lakerda tuzlanmış bir ürün
• Özellikle palamut, torik gibi balıklardan üretilir
• Önce balıklar takoz şeklinde kesilir
• Takoz kesme işlemi için balıklar göğüs
yüzgecinin arkasından kesilerek, baş kısmı
ayrılır; kuyruk bölgesi ise en ince yerinden
kesilerek ayrılır. Kalan parça dilimlenerek
takozlar elde edilir
• Takozlar buzlu su içerisinde bekletilerek fazla kanı alınır(etin beyazlaşması sağlanır)
• Daha sonra balık dilimleri kuru tuzlamaya alınır. Tuzlanan balıkların bulunduğu kabın kapağı kapatılır ve soğuk depoda 4-5 gün bekletilir
• Bu süre içerisinde kapta oluşan su ara sıra boşaltılır
• Bu işlemin ardından yıkanan balık dilimleri (takozlar) salamuraya alınarak 14-15 gün soğuk depoda olgunlaştırılır
• Salamuranın tuzluluğu dilimlerin içerisinde yüzmesine engel olacak düzeyde olmalıdır
• Olgunlaşmasını tamamlamış lakerda da renk uçuk pembe, koku çok hafif ve kendine özgü bir doku sertliği bulunmalıdır
Tütsüleme
• Genel anlamda, tütsüleme deyince belli bitkisel materyallerin yakılması sonucu elde edilen gazlarla gıdanın muamelesiyle ürüne duman aroması vererek raf ömrünün artırılması anlaşılır.
• En eski gıda muhafaza yöntemlerinden biridir.
• Modern anlamda tütsüleme ilk kez Orta çağda tuzlanmış ringa balıklarına uygulanmıştır.
Tütsüleme teknolojisi• Tütsülemede genellikle çeşitli ağaçlardan elde edilen
talaşlar kullanılır.
• Tütsülemede odun yerine talaş kullanımının avantajları;
– Talaş oduna göre daha kolay yanar ve daha kuvvetli ateş sağlar.
– Daha homojen bir yanma sağlar.
– Tütsü ekipmanında kullanım için daha uygundur.
– Orman ürünleri sanayinin bir yan ürünü olduğundan maliyeti düşüktür.
• Farklı ağaç ve odunların bileşimi farklı olduğundan, bunlardan elde edilen tütsünün bileşimi ve tütsülenmiş gıdanın lezzeti de farklılık gösterir.
Tütsüleme teknolojisi
• Tütsülemede en yaygın kullanılan ağaçlar gürgen, meşe, kayın, ıhlamur, akağaç, elma, kiraz gibi katranı az olan ağaçlardır.
• Çam ve diğer iğne yapraklılar yüksek oranda katran içerdiklerinden ve üründe acımsı bir tat oluşturduklarından kullanılmamalıdır.
• Et ürünlerinin tütsülenmesinde kullanılan ağaçlar genelde %20-30 lignin, %20-30 hemiselüloz ve %40-60 selüloz içerir.
Tütsünün oluşumu ve bileşimi
• Odunun tam olarak yanması ile su, karbondioksit gazı ve mineral kalıntısı oluşur.
• Ancak tütsü üretiminde tamamlanmamış bir yakma söz konusudur ve cereyan eden reaksiyonlar;
– Isı ile organik polimerlerin dekompozisyonu (piroliz) sonucu düşük molekül ağırlıklı organik bileşiklerin oluşumu
– Oksidasyon, polimerizasyon ve kondensasyon reaksiyonları
Tütsünün oluşumu ve bileşimi
• Sıcaklık arttıkça oluşan reaksiyonlara) 170oC’ye kadar dehidrasyon
b) 270oC’ye kadar selülozun endotermik pirolizi
c) 400oC’ye kadar selülozun ve ligninin ekzotermik pirolizi ve odun kömürü oluşumu
d) Oluşan odun kömürünün yanması (sıcaklık 1200oC’ye kadar yükselebilir)
e) Piroliz reaksiyonları sonucu oluşan ürünlerden yeni bileşiklerin oluşumu ve kondensasyonu
f) Oksijen varlığında, kondensasyon ürünlerinin ve piroliz sonucu oluşan ürünlerin oksidasyonu
g) Oluşan yeni ürünlerin pirolizi ve faz (e) ve (f)’nin tekrarlanması
Gaz halinde doğal tütsünün elde edilmesi
• Doğal tütsünün elde edilmesinde kullanılan odun
talaşı yandığı zaman talaşın su oranı gittikçe
azalır
• CO2, CO ve asetik asit gibi kısa karbon zincirli
bileşikler oluşur
• Su oranı sıfıra yaklaştığında sıcaklık hızla 290-
400°C’ye yükselir
• Bu esnada lignin, selüloz ve hemiselüloz un
parçalanmasıyla tütsü oluşur
• Parçalanmanın çoğu 200-260°C arasında olur
• Bu sıcaklıklarda oluşan gaz ve uçucu asit miktarı
yüksektir
• 260-310°C’ler arasında katran ve benzeri
maddeler oluşur
• 310°C’nin üzerinde lignin parçalanarak fenoller
ve türevleri oluşur
• Yanma esnasında ortamda oksijen miktarı
artırıldığında fenol ve asit miktarı artar
• 310°C’nin üzerindeki yanma sıcaklığında
ortamda yeterli oksijenin bulunması durumunda
oluşan asit oranı düşer, fenol oranı artar
• Bu nedenle yanma sıcaklığı muhakkak
310°C’nin üzerinde olmalıdır
• Et ve balık tütsülemede kullanılan tütsü 340-
400°C yanma sıcaklığında ve 200-245°C
oksidasyon sıcaklığında elde edilmelidir
• Ancak 400°C’de fenolik bileşiklerin oluşumu
maksimum düzeyde olmasına karşın PAH
oluşumuda maksimum düzeydedir
• PAH’lar gibi kanserojen maddelerin oluşumunu
minimuma indirmek için uygulamada sıcaklığın
338-340°C civarında tutulması önerilir
Tütsünün oluşumu ve bileşimi
• Tütsü oluşumunda fazla sayıda ve çok
karmaşık reaksiyonlar cereyan eder,
sonuçta birçok bileşik oluşur
• 1000 civarında oluşan tütsü bileşiklerinden
günümüzde yaklaşık 300 kadarı
tanımlanmıştır.
Tütsünün oluşumu ve bileşimi
• Odunda 3 temel bileşen vardır: selüloz,
hemiselüloz ve lignin. Odun çeşidine göre
değişmekle beraber, genellikle yapı 2
kısım selüloz, 1 kısım lignin ve 1 kısım
hemiselülozdan oluşur.
• Reçineler ve esansiyel yağlar minor
bileşiklerdir.
Selülozun pirolizi
• 2 aşamada olur:
– İlk olarak asit hidrolizi ve takiben glikozun
açığa çıktığı dehidrasyon gerçekleşir.
– İkinci aşamada asetik asit ve homologları
oluşur. Ayrıca su ve bazen az miktarda
furanlar ve fenoller oluşur.
Hemiselülozun pirolizi
• Hemiselüloz pentozanlar (ksilanlar ve arabanlar)
ve hegsozanlardan (mannanlar ve galaktanlar)
oluşur.
• Pentozanların pirolizi sonucu furfural, furan ve
bunların türevleri ile karboksilik asitler oluşur.
• Hegsozanların pirolizi ile selülozun pirolizinde
olduğu gibi asetik asit ve homologları oluşur.
Lignin’in pirolizi• Ligninin dekompozisyonu sonucu oluşan
bileşikler, tütsülenmiş ürünün tipik aromasını veren esas bileşiklerdir.
– Bunlar, guaiacol (2-methoxyphenol), syringol (1,6-dimethoxyphenol) ve bunların türevleridir.
• Polisiklik aromatik hidrokarbonlar da ligninin piroliziyle oluşur.
• Ligninin parçalanması sonucu oluşan diğer bazı bileşikler; metanol, aseton ve bazı organikasitlerdir.
Tütsünün bileşimi
• Tütsünün sözlük anlamı, katı ve sıvı partiküllerin bir gaz ortamında süspansiyonudur.
• Tütsü genel olarak 2 fazdan oluşur:
– Katı faz (tütsüde yaklaşık 0,1µm çapına sahip partiküller vardır): Kül, katran ve bazı reçinelerden oluşmuştur.
– Gaz faz: Genelde sıcak hava, yanıcı gazlar, CO2, CO, su buharı ve diğer pekçok bileşenden oluşur. Tütsülemede etkili olan asıl faz bu fazın yoğunlaşabilen bileşenleridir.
• Yoğunlaşabilen faz: Gaz fazın içinde bulunan ve yoğunlaşıp ürün yüzeyinde akümüle olabilen fazdır.
Tütsü yapısında bulunan bileşikler
• Fenoller
• Karboniller- ketonlar ve aldehitler
• Asitler
• Furanlar
• Laktonlar
• Alifatik hidrokarbonlar
• Polisiklik aromatik hidrokarbonlar(PAH)
Tütsünün gaz fazını oluşturan
önemli bileşikler
Asitler Fenoller Karboniller Alkoller Hidrokarbonlar
formik,
asetik,
bütirik,
kaprilik,
oksalik,
vanilik
syringoller,
guaiacoller,
Cresoller,
Xylenoller
formaldehit,
propiyonaldehit
furfuraldehitler,
octyl aldehit,
acrolein, metil
etil keton, metil
glyoxal
etanol
metanol
benz (a) pyrene,
benz (e) pyrene,
dibenz (a, h)
anthracene,
indene,
naphtalene,
pyrene,
Fenolik bileşikler
• Tütsüde 85 civarında, tütsülenmiş üründe de 20 civarında fenolik bileşik belirlenmiştir.
• Fenolik bileşiklerin fonksiyonları;
– Antioksidan özelliktedirler. Tütsü bileşimindeki bileşiklerden antioksidan özelliği en fazla olan gruptur.
– Bakteriyostatik ve fungustatik etkileri vadır.
– Tütsü lezzeti oluşumunda etkilidirler.
– Ürün yüzeyine parlaklık veren reçinelerin yapısında fenolik bileşikler bulunur.
– Yüzey protein koagülasyonunda rol oynayıp et yüzeyinde kolaylıkla soyulabilen bir kabuk oluştururlar.
Karbonil bileşikleri
• Tütsüde 45 civarında karbonil bileşiği belirlenmiştir.
• Karbonillerin fonksiyonları;
– Üründe karakteristik tütsü lezzetini oluştururlar.
– Renk üzerinde etkilidirler. Serbest amino asitlerle reaksiyona girerek kahverengimsi kırmızı renk oluşumunda görev yaparlar.
– Önemli ölçüde fungustatik etkiye sahiptirler. Özellikle formaldehit.
Organik asitler
• Doğal olarak tütsüde karbon sayısı 1’den
10’a kadar değişen çeşitli organik asitler
bulunur.
• Karbon sayısı 1-4 arasında olanlar (formik,
asetik, propiyonik, bütirik, izobütirik) gaz
fazında, 5-10 arasında olanlar partikül
fazında yer alır.
Organik asitler
• Organik asitlerin tütsülemedeki rolleri;
– Et ve ürünlerinin yüzey koagülasyonunda rol alırlar.
– Miyoglobinin nitrosomiyoglobine nitrozasyonunu sağlarlar.
– Et yüzeyinde asitlik artışıyla birlikte az da olsa bakteriyostatik etki oluşabilir.
– Lezzet üzerine etkileri çok fazla değildir. Yüzeyde çok az asidik ekşimsi bir tat oluşumuna neden olurlar.
Alkoller
• Odun tütsüsünde daha çok düşük karbon zincirlialkoller bulunur.
• Bunlardan en yoğun bulunanı metanoldür ve odun alkolü de denir.
• Alkollerin tütsülemedeki en önemli fonksiyonu, diğer uçucu bileşikler için iyi bir taşıyıcı olmasıdır.
• Lezzet üzerinde etkileri yok denecek kadar azdır. Nispeten bakteriyostatik etki gösterirler.
Hidrokarbonlar
• Tütsü bileşiminde en çok bulunan hidrokarbonlar aromatik polisiklik hidrokarbonlardır (PAH).
• En önemlileri; benz (a) pyrene, benz (a,h) anthracene, dibenz (a,h) anthracene, pyrene, 4- methyl pyrene.
• PAH’ın koruyucu hiçbir etkisinin olmadığı ve tütsünün partikül fazında bulunduğu, süzme ve elektrostatik çöktürme ile büyük oranda ayrılabileceği belirtilmiştir.
• 400oC civarındaki sıcaklıklarda PAH’ın oluşum hızı artar.
Reçineler
• Aldehit ve ketonların çeşitli kombinasyonlarını
içeren yapışkan özellikteki maddelerdir.
• Tütsü yüzeyinde ince bir zar oluşturarak ürüne
parlaklık, arzu edilir renk ve görünüm kazandırır.
Tütsünün filtre edilmesi
• Tütsüdeki katran damlacıkları ve PAH filtre edilerek tütsüden uzaklaştırılmalıdır.
• Bu amaçla en çok elektrostatik çöktürücüler kullanılır.
• Elektrostatik çöktürme, tütsünün hızlı ve etkin bir şekilde çöktürülmesi için geliştirilen bir yöntemdir.
Tütsünün filtre edilmesi
• Bu sistemde;
– Et ürünü her tarafı iyonizerlerle donatılmış tünellerden konveyörler ile geçirilir.
– Tütsü tünele gönderildiğinde iyonizerlerin telleri elektrikle yüklenir ve tütsüdeki parçacıklar elektriksel bir yük kazanır.
– Tütsü, çöktürücüden geçtikten sonra zıt yükle yüklenmiş olan et tarafından çekilir.
– Elektrostatik çöktürücüler tütsüde bulunan aromatik hidrokarbonları çok önemli düzeyde tütsüden uzaklaştırır. Bunun yanında diğer bileşiklerde de kayıplar olup miktarları indirgenmektedir.
Tütsünün filtre edilmesi
Katran
Süzülmüş tütsü
(gaz fazı)
Ham tütsü
Tütsünün filtre edilmesinde elektrostatik çöktürücü
Tütsüleme yöntemleri
• Tütsünün ürün üzerine uygulanması sırasında
cereyan eden fiziksel prosesler:
– Adhesyon
– Adsorpsiyon
– Kondensasyon
– Difüzyon ve absorpsiyon
Tütsü üretim teknikleri
• Et ürünleri teknolojisinde kullanılan birçok
tütsü üretim tekniği vardır:
– Geleneksel tütsü jeneratörleri kullanılarak
– Buharlı tütsü jeneratörleri kullanılarak
– Akışkan yatak tütsü jeneratörleri kullanılarak
– Karbonizasyonla tütsü üretimi
Tütsüleme yöntemleri
• Tütsüleme işleminde arzu edilen sonuçların elde edilebilmesi için uygun bir tütsüleme yönteminin uygulanması gerekir.
• Gıdaların tütsülenmesinde genel olarak 3 farklı yöntem kullanılır:
– Bir tütsü çemberi içinde tütsüyle kontakt sağlanarak, ya sıcak ya da soğuk koşullar altında yapılan geleneksel tütsüleme yöntemi
– Elektrostatik tütsüleme
– Sıvı tütsü kondensatı kullanarak tütsüleme
Geleneksel tütsüleme
• Bu yöntemde doğal tütsüleme yapılır. Bu amaçla, tütsü maddesi olarak odun talaşlarının yakılması ile elde edilen tütsü kullanılır.
• Yöntemin uygulanmasında kesikli ve sürekli olmak üzere değişik tipte tütsüleme odalarından yararlanılır.
• Kesikli çalışan tütsüleme odaları 3 grupta toplanabilir:
– Eski tip tütsüleme odaları
– Doğal hava dönüşümlü tütsüleme odaları
– Kontrollü hava dönüşümlü tütsüleme odaları
Geleneksel tütsüleme
• Eski tip tütsüleme odaları
– Basit bir odada yapılan tütsülemenin başarısı
tamamen ustanın becerisine ve şansa bağlıdır.
– Sistemin dezavantajları;
• Sıcaklık ve tütsü miktarının kontrolü zordur.
• Ateşe yakın ürünlerde, özellikle balık etlerinde yarılmalar ve
çatlamalar görülür.
• Homojen bir kurutma ve kabuk oluşumu gerçekleşmez.
Geleneksel tütsüleme
• Doğal hava dönüşümlü tütsüleme odaları
– Doğal bir havalandırma olacak şekilde düzenlenmiştir.
– Hava hacminin ayarlanması katı yakıtlı sobalarda olduğu gibi bir damperler dizisinin açılıp kapanması ile sağlanmaktadır.
– Tütsünün ısıtılması için sistem buhar boruları veya gaz ile donatılmıştır.
– Ateşi hafifletmek ya da söndürmek için su serpiciler kullanılır.
Geleneksel tütsüleme
• Kontrollü hava dönüşümlü tütsüleme odaları
– Doğal hava dönüşümlü odalardan daha büyük kapasitelidir.
– Tütsülemenin yanında pişirmenin de uygulandığı ürünler için çok uygundur.
– Tütsülemede prosesin tam anlamıyla kontrolü sağlanabilir.
– Tütsü dışardaki bir tütsü jeneratöründen sağlanır ve bir boru yardımıyla tütsüleme ortamına verilir.
– Gerektiğinde giren havayı ve tütsüyü ısıtma ya da sıcaklık ayarlaması yapılabilir.
– Üründe fire diğer yöntemlere kıyasla daha azdır ve işçilik ve zamandan tasarruf sağlar.
Soğuk tütsüleme
• Daha ziyade çiğ ürünlere uygulanan işlemdir.
• Tütsülemede sıcaklık 12-25oC arasındadır ve 28oC’yi aşmamalıdır. Bağıl nem %70-80 arasında olmalıdır.
• Tütsüleme süresi ürüne bağlı olarak, birkaç saatten bir haftaya kadar değişebilir.
• Soğuk tütsüleme işlemi fermente çiğ sosislere, parça halinde işlenen ürünlere uygulanabilir.
Sıcak tütsüleme• 50-80oC arasında yüksek bir sıcaklık uygulanarak
yapılan tütsüleme işlemidir.
• Tütsüleme 30-35oC’de başlayıp 50-55oC’lerde ya da 70-80oC’lerde bitebilir.
• Ürüne bağlı olarak tütsüleme süresi 20-60 dakika arasında değişebilir.
• Isıl işlem gören sosis ve salamlara uygulanır.
• Ülkemizdeki sosis ve salamların tütsülenmesinde en yaygın bu yöntem kullanılır.
Elektrostatik tütsüleme
• A.B.D.’nden ekonomik olmasından dolayı
adapte edilen bir yöntemdir.
• Tütsüleme süresinin kısalmasını sağlar ve
kesintisiz üretimi olanaklı kılar.
Sıvı tütsünün uygulanması
• Sıvı tütsü suda çözünen odun pirolizat bileşenlerinin su içerisindeki çözeltisidir.
• Doğal odun tütsüsü elde edildikten sonra, bu tütsünün süzülmesi ve yoğunlaştırılması ile elde edilir.
• Avantajları;
– İşletmede bir tütsü jeneratörüne ve düzeneğine gerek yoktur.
– Üretimde standardizasyon ve tekrarlanabilirlik kolay sağlanır.
– Tütsü bileşimindeki karsinojenik bileşiklerin uzaklaştırılması daha kolaydır.
Sıvı tütsünün uygulanması
• Sıvı tütsü elde edilirken katran damlacıkları ve PAH süzme ve/veya elektrostatik çöktürme yolu ile uzaklaştırılır.
• Sıvı tütsü starter kültür kullanılarak üretilen ürünlerde, starterlerle direkt olarak yoğun bir şekilde temas etmemelidir.
• Yüzeyde uygulamada yüzeyde bulunan bazı starter kültürlere inhibe edici etkili olabilir.
Et ürünlerinde sıvı tütsü uygulama
yöntemleri
• Formülasyona ekleme- Parçalanmış et ürünlerinde parçalayıcıda katkı maddeleri ile beraber eklenir. Frankfurterlerde.
• Daldırma- Ürün sıvı tütsüye 5-60 saniye daldırılır. Tütsülenmiş et rengini verse bile, tütsü tadı zayıftır. “Ham”lerde.
• Enjeksiyon- Sıvı tütsü enjeksiyon salamurasına değişen oranlarda (%0,25-1,0) eklenerek ürüne enjekte edilir. “Ham” gibi ürünlerde üniform ve tekrarlanabilir lezzet eldesini mümkün kılar.
• Püskürtme- “ham”lere ve bazı sosislere uygulanır.
Sıvı tütsü üretimi ve uygulanmasında
kullanılan yöntemler
Sıvı Tütsü
Teknolojik üretim yöntemi Mevcut ticari formlar Uygulama şekli
Soğutulmuş bir
kondenser
kullanılarak
yoğunlaştırma
Elektrostatik
yöntem
Dilüsyon Formülasyona
ilave
Daldırma Enjeksiyon Püskürtme
Sulu ya da
seyreltilmiş alkol
çözeltisi olarak
%3-5’lik sirke
içinde
Toz halde.
Taşıyıcı olarak
tuz, baharat ve
gam arabik
Tütsülemenin amaçları
• Tütsülemenin et ve ürünlerinde 3 temel
fonksiyonu vardır:
– Koruyucu etki
– Lezzet üzerine etkisi
– Renk, görünüş ve yapı (tekstür) üzerine etkisi
Tütsülemenin ürün kalitesi üzerine etki eden bileşenleri
-Lezzet
-Renk
-Raf ömrü
-Tekstür
-Toksisite
-Bazı bileşenlerin degradasyonu
Fenoller
Karboniller
Karboniller
Difenoller (antioksidan)
Fenoller, formaldehit, asitler
Formaldehit
P.A.H.
Formaldehit
Karboniller
Ürün kalitesi
üzerine olumlu
etki
Olumsuz etki
Koruyucu etki
• Tütsü bileşenlerinin karşılıklı etkileşimleri nedeniyle tütsülenmiş ürünlerin muhafaza süreleri daha uzundur.
• Tütsülemenin 3 şekilde koruyucu etkisi vardır;
– Dehidrasyonla üründen bir miktar su uzaklaşmaktadır (su aktivitesinin düşmesi)
– Reçineli maddeler olarak bilinen formaldehit ve fenolik bileşikler yüzeyde oluşturdukları reçine filmi sayesinde bakteriyostatik ve fungustatik etkilidirler.
– Fenollerin antioksidan etkisi vardır.
Lezzet üzerine etkisi
• Tütsü bileşenleri üzerinde birçok araştırma yapılmasına rağmen, tipik tütsü lezzetinden sorumlu bileşenlerin ayrılması hala kolay değildir.
• Tütsü aroması üzerine en etkili bileşenler fenolik bileşiklerdir.
• Fenolik bileşenlerin miktarı 0,147 ppm olduğunda tütsü tadı hissedilebilirken, 0,023 ppm sınırında tütsü kokusunun hissedilebildiği saptanmıştır.
• Fenolik bileşikler içinde en etkili olanlar, guaiacol, 4-mehylguaiacol ve syringol’dür.
Lezzet üzerine etkisi
• Fenolik bileşikler dışında tütsü lezzeti üzerinde ikinci etkili bileşikler kaynama noktası yüksek olan karboniller ve laktonlardır. Bunlar içinde;
• 1,2 cyclopentadione ve 2-butenolide karamel kokusu verir.
• Furfural, 5- methylfurfural, 2-acetofuran ve acetophenone şekerimsi ve çiçeğimsi aroma verirler ve fenolik bileşiklerin keskin aromasını hafifletici etkidedirler.
• Tütsülenmiş ürünlerin tipik aroması, esas olarak tütsü yapısında bulunan bileşiklerin interaksiyonundan etkilenir.
Meşe pirolizi sonucu oluşan tütsüden izole edilen
aroma bileşikleri
Bileşik grubu Bileşiğin adı
FuranlarFurfural, 5-methyl-furfural
2-acetylfuran
Alkoller, keto-alkoller Allil alkol, amil alkol,propane-2-on-1-ol
Esterler Metil bütirat,aseto-asetal
Asitler Asetik, propiyonik, bütirik,valerik
LaktonlarAlfa-bütiril-lakton, 2-bütenolid,
2-metilbütenolid, 4-metilbütenolid
Karboniller
2-siklopentenon, 2-metilsiklopentenon3-metilsiklopenta-1,2-dion, asetofenon
Fenoller Fenol, kresol, guaiacol, syringol
Ürün rengi ve görünüşü üzerine etkisi
• Tütsülenmiş ürünlerde arzu edilen parlak, koyu kırmızı-kahverengimsi tütsülenmiş et rengidir.
• Rengin oluşumunda etkili faktörler,
– Kurutma ile yüzey tekstürünün değişmesi,
– Tütsü bileşiminde oluşan pigmentler ve reçine maddeleri
• Tütsünün partikül fazında bulunan reçinelerin (fenoller ve karbonil bileşiklerin reaksiyonu sonucu oluşan) yüzeyde birikimi, parlak bir görünüme neden olur.
• Et proteinleri ve tütsü bileşiminde bulunan maddeler arasındaki reaksiyon sonucu oluşan bazı bileşikler koyu renk verirler.
• Partikül fazın yüzeyde aşırı birikimi siyaha yakın renklerin oluşumuna neden olur. Bu yüzden partikül fazını yüksek oranda içeren tütsü ürüne verilmemelidir.
Ürün rengi ve görünüşü üzerine etkisi
• Ürün yüzeyinde oluşan parlak kahverengimsi-kırmızı renk, daha çok Maillard reaksiyonu ve nitroso-hemokromdan kaynaklanır. Bu rengin oluşumu için yüksek ısıya gerek duyulur.
• Nitrosohemokrom rengi oldukça kararlı bir renktir.
• Sıcak tütsüleme sırasında tipik tütsülenmiş renk oluşum yoğunluğu zamanla artmakta, ancak belirli bir süreden sonra (~35 dk.) sarı renk maddelerinin oluşumu hızlanmaktadır.
Ürün rengi ve görünüşü üzerine etkisi
• Tütsü asidik ve indirgen bir ortam oluşturduğundan nitratın indirgenmesini hızlandırır, nitroz asidin oluşumunu ve stabilizasyonunu sağlar ve sonuçta, nitrozomiyoglobin oluşumunu hızlandırır.
• Ayrıca indirgeyici etki sayesinde metmiyoglobinin miyoglobine dönüşümü teşvik edilir.
Ürün rengi ve görünüşü üzerine etkisi
• Tütsülenmiş ürünün tipik rengi, tütsü bileşimindeki karbonil bileşikleri ile etteki amino grupları arasındaki interaksiyonlarla oluşur.
• Ürün rengi, tütsüleme işlemindeki teknolojik parametrelerin etkisine bağlı olarak altın sarısı renkten koyu kahverengine kadar değişen renklerde olabilir.
• Tütsü eldesinde kullanılan tütsünün elde edildiği ağaç da rengin oluşumunda etkili bir faktördür. Ör: reçineli ağaçlar, sert ağaçlardan daha koyu renk verir.
Ağaç çeşitliliğinin tütsülenmiş et ürünlerinde
renk üzerine etkileri
Ağaç çeşidi Renk
Kayın Açık sarı
Ihlamur Sarı
Akağaç Sarı
Gürgen Kırmızı
Meşe Koyu sarımsı, kırmızı
kahverengi
Kızılağaç Koyu sarı, kırmızımsı-
kahverengimsi
Maun Koyu kahverengi
Ardıç Koyu kahverengi
Çam Siyahımsı
Ürün rengi ve görünüşü üzerine etkisi
• Ürün rengi üzerine etkili diğer
parametreler;
– Glikolik aldehitlerin ve metil glikoksalın miktarı
– Sıcaklık
– Ortama verilen oksijen miktarı
Yapı (tekstür) üzerine etkisi
• Tütsünün bazı bileşenleri, örneğin; formaldehit ve kreosot gazları ürün dış yüzeyini modifiye ederler.
• Kas fibrillerinin ya da doğal kılıf materyalinin koagülasyonu bu işlemde etkilidir.
Tütsüdeki toksik bileşikler
• Polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH)
– Karsinojenik etkili bileşiklerdir.
– Sağlık riski taşıyanlar; benz (a) pyrene, dibenz (a,h) anthracene.
– Örneğin Almanya’da gıdalarda en yüksek 1 ppb benz (a) pyrene varlığına izin verilir.
– PAH oluşumunu azaltmak için önerilen iki uygulama;
• Tütsü eldesinde sıcaklığın düşürülmesi
• Tütsünün ürüne difüzyonu esnasında gıda ve tütsü arasında özel bir filtre sisteminin kullanılması
Tütsüdeki toksik bileşikler
• Fenoller- bazıları mutajenik ve karsinojenik etkili.
– Fenoller kürlenmiş ürünlerde nitritle nitro- ve nitroso-fenolleri oluşturur. Bunlar, daha sonra nitrosamin oluşumunda etkilidir.
• Formaldehit- mutajenik etkili
Tütsüleme ve pişirme işlemleri sırasında ortam sıcaklığı ve kurumanın kontrolü
• Tütsünün ürün yüzeyine nüfuz etmesinde
etkili en önemli faktörler;
– Ortamın bağıl nemi
– Tütsü yoğunluğu
– Oda içinde havanın dönüşüm hızı
– Tütsülenen ürünün özelliği
Dumanlama işlem basamakları
• Hammaddenin seçimi (satın alma)
• Çiğ materyelin depolanması(soğuk veya donmuş)
• Çiğ materyalin hazırlanması
• Tuzlama
• Kurutma
• Tütsüleme
• Paketleme
• Son ürün depolanması
• Dağıtım ve satış
• Hammaddenin Seçimi ve Satın Alma
- tütsülemede yalnız taze balık kullanılmalıdır(tütsüleme
düşük kaliteli veya bozulmuş balığa kabuledilebilir özellik
kazandıran maskeleme işlemi değildir)
- tütsüleme balık lezzeti ve tekstürünü artırır
- yağlı balıklar tütsülemeye yağsız balıklardan daha
uygundurlar
- tütsülenmek için seçilen balıklar yüksek kaliteye sahip
olmalı, berelenme, deri yırtılması veya diğer fiziksel
zararlara uğramamış olmalı
- balıklar cinslerine ve arzuya bağlı olarak parça, fileto, iç
organ temizliği yapılmış veya bütün olarak tütsülenebilirler
- Büyük balıkların küçük parçalara ayrılması veya fileto
yapılması zorunludur
- kaliteli son ürünün üretimi alım
departmanında başlar
- alım çiğ materyalin ilk kontrollerinin
yapıldığı noktadır
- balıklar işletmeye düşük sıcaklıkta
getirilmeli ve hoş olmayan kokuya sahip
olmamalıdır
-etin sıkılığı, gözlerin durumu ve
solungaçların rengi dikkatle incelenmelidir
• Çiğ materyelin depolanması
- çiğ balık uygun önlemler alınarak
kontaminasyon ve bozulmadan korunmalıdır
- balık hemen tütsülenmeyecekse buzla veya
soğuk depoda soğuk muhafaza edilmelidir
- taze balık 0°C civarında soğutulur
- donmuş balık ya derhal buzu çözülür ve işlenir
yada donmuş depolanır
- donmuş depo sıcaklığı -18°C den yüksek
olmamalıdır(tercihen -29°C olmalı)
• Çiğ materyalin hazırlanması
- tütsüleme öncesi uygun temizleme ürün
kalitesini artırır
- balıklar önce devamlı akan su veya kuvvetli su
spreyi ile iyice yıkanır( su 25-50ppm klor içerir)
- bütün balıkların iç temizleme ve parçalama
öncesi yıkanması pulları ve kanı uzaklaştırır ve
çoğu balığın yüzeyini kaplayan yapışkan
(mukoza) tabakanın uzaklaşmasını sağlar
- genellikle yapışkan tabaka soğuk su ile
yıkama veya ovarak yıkama ile kolaylıkla
uzaklaştırılabilir
- yılan balığı gibi balıklarda mukozanın
uzaklaştırılması güçtür. Bu balıklarda farklı
yöntemler uygulanır
• Mukoza tabakasının uzaklaştırmasında
kullanılan yöntemler
1. Balıkları yoğun tuz solusyonunda 5 dakika
bekletmek
2. Klorlu su ile yıkamak(klorlu su ile iyice yıkanan
balıklarda son yıkama temiz su ile yapılır)
3. Sıcak suya (82°C) balıkları hızla daldırmak
(mukoza tabakasının koagulasyonu sağlanır)
4. Balığı dondurmak (Balığın buzu çözüldüğünde
mukoza tabakası çözülerek kolayca ayrılır)
-tuzlama ve tütsülemeden önce balıkların iç
temizliği yapılır
-bütün balıklar minimum barsak içeriği
bırakılarak iç organ temizliği yapılmalır
-temizlenmiş balıkların vücut boşluğu temiz
su ile iyice yıkanır
yıkamada kuvvetli klorlu su spreyi veya
kontinu daldırmalı sistem kullanılır
-dilimlenerek tütsülenecek balıklar kişisel
tercihe, arzuedilen ürüne , balık boyutuna
bağlı olarak dilimlenirler
-küçük balıklar(kefal, ak balık, yılan balığı
vb.) solungaç ve iç organları temizlendikten
sonra genellikle bütün olarak tütsülenirler
-büyük balıklar(salmon, mersin balığı vb.)
stik, fileto vb. şekilde parçalanır
-bozulmayı önlemek için bütün veya parça
balık soğuk koşullarda bekletilir
• Tuzlama
-tütsülenmiş balık hazırlamada zor ve önemli
basamaklardan biridir
-arzu edilen tuz konsantrasyonu veya arzu
edilen diğer koruyucuları içerir
-üniform tuz konsantrasyonu önemlidir
-tuz konsantrasyonu antimikrobiyel etkiyi belirler
-tuz kullanımının asıl amacı flavor üzerine olan
etkisidir
Tuzlanan balıkta tuz düzeyine etkili faktörler
-balığın büyüklüğü, cinsi, yağ içeriği,
kondusyonu(taze veya donmuş, derili –
derisiz oluşu, rigor dönemi
-tuzlama yöntemi
-salamura konsantrasyonu
-salamura sıcaklığı
-tuzlama süresi
-salamura balık oranı
-balığın dilimlenmiş yada bütün olması
• Kuru tuzlamada arzulanan ürünü elde
etmek için kontrolu gereken parametreler
-tuz miktarı
-süre
-sıcaklık
• Hafif tuzlama için balık/tuz oranı 8(balık)/,
1(tuz) olmalıdır.
• Ağır tuzlamada ise bu oran 1/1 dir
• Kuru tuzlama sıcaklığı 3°C aşmamalıdır
• Salamurada tuzlama veya kürleme
3 avantaj sağlar
1. balık tekstürünü sertleştirir (sağlamlaştırır)
2. lezzet kazandırır
3. bazı tip tütsülenmiş balıklarda koruyucu rol oynar
• Salamura uygulamada dikkatli olmak gerekir(ağza
alınamıyacak kadar tuzlu ürün elde edilebilir)
• Tütsülenecek balıklar için 30-50°S salamuralar
kullanılır
• Salamuranın hazırlanmasında dikkat edilecek
noktalar
1. tuz penetrasyonunu hızlandırmak için saf tuz
kullanılmalıdır (tuzun saflığını bozan Ca ve Mg
varlığı balık dokusuna tuz penetrasyonunu
engeller)
-tuz penetrasyonunun engellenmesi bozulmaya
neden olur. Tebeşirimsi, beyazımsı, doğal
olmayan renk oluşturur
2. salamura hazırlamada kullanılan tuz çabuk
eriyebilmelidir
-uygun yoğunluk için suya katılacak tuz miktarı
doğru belirlenmeli ve salamurada tamamen
erimelidir
3. salamuraya hareket verme veya çakalama
tuzun erime oranını artırır
-çalkalama tuzun erimesine yardımcı olur,
proses esnasında tuz absorpsiyonunun homojen
olmasını sağlar
4.suyun sıcaklığının artması tuzun erime oranını
artırır
-bu nedenle soğuk olmayan suda tuzun tamamı
eritilir ve sonra salamura uygun sıcaklığa
soğutulur
-balık ilave edilmeden salamuranın enaz 4,5°C
kadar soğuması sağlanır
• Tuzlama esnasında oluşan değişiklikler
1. Balık dokusundan ozmotik basınç etkisiyle su
kaybı olur. Tekstür olumlu yönde etkilenir
2. Salamurada kalma süresine bağlı olarak
dokudaki tuz konsantrasyonu artar.Salamurada
uzun kalma ile son üründe kabul edilemiyecek
düzeyde yüksek tuz olur.
3. Balık salamuradan tuz absorbe ederken
salamuraya su geçer, salamura dilusyonu azalır.
Bu balık partileri arasında tuz açısından önemli
farklılıklar oluşturur
Balık tuz absorbsiyonu üzerine etkili
faktörler nelerdir?
• Çıplak et: derisiz ette veya filetoda tuz
penetrasyonu fazladır
• Yağ içeriği: yağın arttığı oranda balık etine tuz
penetrasyonu azalır
• Balığın veya balık diliminin şekli ve boyutu:
boyut küçültme tuz penetrasyonunu hızlandırır.
Üniform tuzlama için üniform boyutta balık
gerekir. Farklı cins balıklar aynı tankta
tuzlanmamalıdır
• Çalkalama: Salamuranın hareketlenmesi tuz
penetrasyonunu hızlandırır. Tuz paketleri veya
konsantre salamura uygun konsantrasyon
oluşacak şekilde bu sistemde karıştırılır
• Salamuranın gücü: üniform standart ürün
sağlanması için önemlidir. Genel kural güçlü
salamurada kısa sürede tuzlamayı
gerçekleştirmektir. Kullanılan tipik salamura
konsantrasyonu 30-50°S dir
• Daldırma: balıklar üniform tuzlama için
salamuraya tamamiyle daldırılmalıdır.
Salamurada gereğinden çok balık olması veya
balığın su üstünde yüzmesi homojen olmayan
tuz penetrasyonuna neden olur ve standart
olmayan ürün oluşur
• Sıcaklık kontrolu: tuzlamanın başlaması için
salamura sıcaklığı 15°C in üzerinde olmamalıdır.
3°C ile 10°C arasında salamura uygulanmaya
başlandı ise sıcaklığı 3°C düşürmek veya 12
saatten az süre salamura uygulamak gerekir.10-
15°C arasında ise sıcaklığı 10°C’e düşürmek
veya 2 saatten az tuzlamak
Su fazının tuz içeriği
• Tütsülenmiş balıkların son ürünündeki tuz
içeriğibalıkların sırt bölgesi etlerinde belirlenir ve su
fazındaki tuz oranı olarak ifade edilir
• Tuz balığın su fazında çözünür, balığın aldığı belirli
orandaki tuzun etin asıl su fazındaki oranı önemlidir
ilave edilen tuz(%)
Etin su faz. tuz or.(%)=
Etin su içer.(%)+ilav.edi.Tuz(%)
• Tütsülenmiş balıklar için uygun kabul
edilen su fazındaki minimum tuz düzeyi
-sodyum nitrit kullanımına
-sıcaklık uygulamasına
-paketlemenin tipine
-tasarlanan raf ömrüne
-depolama şartlarına bağlı olarak değişir
• Tuz oranını ve miktarını artırıcı faktörler nelerdir?
-salamura sıcaklığının artışı
-konsantrasyonun artışı
-salamura/balık oranındaki artış
-balıkların küçük olması
-uzun tuzlama periyodu
-balığın yaşı
-balığın rigor sonrası durumu
-dondurulmuş balık kullanımı
• Katkılar
- Şeker, renk ajanları, flavor katkıları ve
sodyum nitrit gibi katkılar salamuraya ilave
edilebilir
-Özel salamura formülü işletmeye göre
değişir
-tatlandırıcılar, sıvı tütsü ve renk ajanları
işlem esnasında dikkatle kullanılır
• Sodyum nitrit tütsülenmiş kefal, kürlenmiş
tütsülenmiş salmon, kara balık, tirsi balıklarında
renk oluşumu ve korunması amacıyla kullanılan
kür ajanıdır
• Sodyum nitrit tuzun Cl. Botulinum Tip E
sporlarının gelişimini engelleyici etkisini artırır
• Salamurada kullanım düzeyi tütsülenmiş son
üründe 100ppm den az 200ppm den çok
olmayacak şekilde olmalıdır
• Son üründe arzu edilen sodyum nitritin yaklaşık
iki katı salamuraya ilave edilir
• Sodyum nitrit tütsülenmiş balık üzerinde bulunan
bakterilerin üzerine inhibitör etki yapar ve bakteri
düzeyini azaltır
• Tuzlama ile
- proteinlerle etkileşim olur
- ürün yüzeyinin tipik parlaklığı oluşur
- doku sıkılaşır
• Tuzlamanın süresi
- balık tuz oranına
- salamuranın konsantrasyonuna
- balığın cinsine
- büyüklüğüne
- yağ içeriğine bağlı olarak değişir
Kurutma ve dumanlama
• Dumanlama ve ısıl işlem dumanlama kabininde yapılır
• Balığın boyutu ve mevcut dumanlama ünitesine bağlı olarak farklı teknikler kullanılarak çiğ balık dumanlanır
• Küçük balıklar genellikle tel ağlar veya taşıyıcı bantlar üzerine serilerek dumanlanır(bu sistemde çok iş gücüne gereksinim ardır)
• Büyük balıklar dumanlamak için göz, solungaç veya ağızlarından asılırlar. Dumanlama sırasında balıkların birbirine değmemesine dikkat edilir.
• Dumanlama kabinine yerleştirmeden önce balıkların sularının süzülmesi ve ön kurutma için bir süre beklenir
• Dumanlama kabininde kurutma, pişirme, dumanlama ve soğutma gibi işlem basamakları gerçekleşir(bu basamakların tümü sıcak dumanlamada uygulanır)
• Kurutmanın amacı istenen ürün verimliliğini
sağlayacak şekilde çiğ materyalin nem içeriğini
düşürmektir
• Sıcak dumanlanmış balıkta verim çiğ materyal
ağırlığının %70- 80’ idir.
• Soğuk dumanlanmış ürünlerde ise çoğunlukla
%55-60 dır
• Yüksek ağırlık kaybı su aktivitesini azaltır ve
ürünün raf ömrünü uzatır
• Fakat bazı durumlarda dumanlanmış balığın
sululuğunu azaltır
• Sıcak dumanlama esnasında balık kas dokusu proteinleri termal denatürasyona uğrar
• Proteinlerin %70-80 kadarı 50°C, %95’de 60°C de denatüre olur
• Kalın kısımların merkezinde yaklaşık 70°C’i bulan sıcaklıkta iyi bir pişme sağlanır ve konnektif dokuda kollagen jelatinize olur
• Sıcaklık uygulaması mikrofloradaki vejetatif formların inaktivasyonunu sağlar
• Sıcak dumanlanmış balıklarda risk oluşturan Cl. botulinum toksinlerinin eliminasyonu için merkezde 82,2°C sıcaklıkta en az 30 dakika ısıtmak gerekir(son üründe enaz %3,5 tuz konsantrasyonu olması koşulu ile)
• Eğer son ürün %5 tuz konsantrasyonu içeriyorsa internal sıcaklık 65,6 °C düşer süre değişmez
• Soğutma
-Soğutma genellikle dış ortam sıcaklığındaki soğuk hava sirkülasyonunda 0,5- 4 saat süre ile yapılır
-Paketlemeden önce dumanlanmış ürünler tamamen soğutulmalıdır,
Soğutma
- dumanlanmış balıklarda oluşan parlak rengin korunmasını
- sıcak dumanlanmış balık etinin yapısının sıkılaşmasını sağlar
• Ambalaj
- dumanlanmış ürünler folyo veya iç tarafı kaplı
karton kutularda, plastik torbalarda
-geleneksel olarak yağsız kağıtla kaplanmış
derin olmayan tahta kasalarda ambalajlanırlar
- ambalajlı ürünün raf ömrü daha fazladır
- vakum paket, modifiye atmosferde paketleme
teknolojileri dumanlanmış balıklarda
uygulanabilir
Dumanlanmış balığın raf ömrü
• Dumanlanmış ürünler sınırlı dayanıklı
ürünlerdir
• Özellikle sıcak dumanlanmış ürünlerin raf
ömrü sınırlıdır
• Dumanlanmış balık kolay bozulabilir, bu
nedenle soğukta saklanmalıdır
• Raf ömrü çok sayıda faktöre bağlıdır. Bunlardan başlıcaları
-çiğ ürünün cinsi ve başlangıc kalitesi
-tuz konsantrasyonu
-su aktivitesi
-dumanlama sıcaklığı
-dumanın bileşimi
-ambalaj tipi
-hijyenik standart
-depolama sıcaklığı
• Hafifçe sıcak tütsülenmiş balık 4°C de depolandığında raf ömrü 2 haftadır
• Yoğun olarak tuzlandıktan sonra en az 6-8 saat soğuk tütsülenmiş balıklar soğuk depoda iki ay iyi kalitede depolanabilirler
• Yılan balığı gibi düşük su içeriğine sahip çeşitler bozulmaya daha dayanıklıdırlar
• Su içeriği fazla, geniş yüzey alanına sahip olan çeşitler bozulmaya daha hassastırlar
• 6-12°C sıcaklık aralığında Q10 değeri sıcak dumanlanmış kalkan balığında 2,81 , yılan balığında 1,88 dir.
• Başlangıc mikroorganizma içeriği iki katına çıkan kalkan balığında raf ömrü en az %50 azalır
Dumanlanmış ürünlerde kalite
değişimleri
• Dumanlanmış ürünlerde depolama sırasında
duyusal, kimyasal ve mikrobiyolojik değişimler
oluşur
• Bozulmanın başlangıcında ürün yüzeyinde
sulanma ve küf oluşumu, et renginin kaybolması,
sonrada yağ oksidasyonundan kaynaklanan acı
tat oluşumu görülür
• Mikroorganizmaların çoğu dumanlama ile
faaliyet gösteremez hale gelsede sporları ölmez
• İşleme sırasında taze balık kullanılır ve yüksek ısı uygulanırsa füme balıkların içerdiği mikroorganizma sayısı düşük olur
• Yetersiz ısı uygulanır veya tütsüleme süresi kısa tutulursa mikroorganizmaların bir kısmı canlı kalır
• Tütsülenmiş balıklar ayrıca paketleme, taşıma ve pazarlama dönemlerinde de tekrar kontamine olabilirler
Sıcak dumanlanmış uskumru
İyi kaliteli bir
ürün elde etmek
için kullanılacak
uskumruların
yağ miktarı en
az %10
olmalıdır
• Su ürünlerinin uzun süre tüketilebilirliğinin
sağlanması amacıyla uygulanan teknolojik
işlemlerden biri de kutu konserve teknolojisidir
• Konserve üretimi, uygun özellikteki
hammaddenin ön işlemlerden sonra teneke
kutulara, cam kavanozlara veya amaca uygun
benzer kaplara doldurulması ve kapların hava
almayacak şekilde hermetik kapatılmasını
takiben ısıl işlem uygulanması ile gerçekleştirilir
• Kutu konserve su ürünleri üretiminde etin kalitesini istenen düzeyde tutabilmek için
1- kutulanacak ürün aktif bakteri ve enzim içermemelidir
2- teneke kutunun iç sathına etin enzimleri, asitleri, mineralleri etki yapmamalı(kutunun iç sathı yeterli dayanıma sahip olmalıdır)
3- kutu havanın, suyun girmesine, bu yollardan mikroorganizmaların kontaminasyonuna imkan vermeyecek şekilde kapatılmış olmalıdır
Mikroorganizmalar üzerine sıcaklığın etkisi
• Isıya en az dayanıklı mikroorganizmalar mayalardır. Bunu küfler ve bakteriler izler
• Mikroorganizmaların vejetatif formları sporlarından daha az dayanıklı olup, hemen hepsi 100ºC de yok olur
• Kutulanmış gıdaların sterilizasyonunda vejetatif hücreler sorun yaratmaz
• C. botulinum, C. sporogenes, C. bifermentans, C. butyricum, C. pasteurianum, C. perfringens, B. stearothermophilus sporları yüksek sıcaklığa çok dayanıklı olup , yok olmaları için uzun süre yüksek sıcaklık uygulanması gerekir
• Konserve yapımında uygulanan ısıl işlemle bu başarılır
Mikroorganizmaların öldürülmesine etkili faktörler
- mikroorganizma sporlarının normal koşullarda sıcaklık dayanımı maksimumdur
- C. botulinum sporları pH 6,3-6,9 da
B. Subtilus sporları pH 6,8-7,6 da sıcaklığa maksimum dayanım gösterirler.
- genellikle sporların ısıya dayanımı pH>7 iken önemsiz düzeyde azalırken, asit bölgede önemli düşüş gösterir
- bakteriler ve sporları kuru sıcağa nemli sıcaktan daha dayanıklıdırlar
- aw 0,1 -0,6 arasında iken sıcaklık 100ºC -120ºC ise maksimum spor direnci sağlanır(kutulanmış balık konservelerinde aw 0,86-0,99 dur)
- balığın suda erir proteinleri ve yağ sporları sıcaklığın öldürücü etkisinden korur
- düşük konsantrasyondaki tuz(%1-2) mikroorganizmaların üzerine koruyucu etki yapar
- tuz konsantrasyonundaki artış sporların dayanımını hızla azaltır
Isıl işlemde uygulanan süreye bağlı olarak konserve bir gıdadaki
mikroorganizma konsantrasyonunun değişimi
Farklı sıcaklıklarda Clostridium sporogenes’in ölüm oranı eğrileri
ve D değerinin belirlenmesi (termal ölüm oranı eğrisi)
Farklı tipte kutulanmış balıklarda C. sporogenes
sporlarının ısıya dayanımı
Kutu ortamı ürün pH’sı D121,1(dak.)
su 5,8-6,8 0,60-0,70
bitkisel yağ 5,8-7,0 0,70-0,75
sos 4,2-5,8 0,50-0,55
Kutulanmış su ürünlerinin üretim akım şeması
Çiğ materyal
İlk işlemler
Buharda veya suda
pişirme
Kutulama
Eksoz
Kapama
Sıcaklık uygulama
Soğutma
Market veya depodaki
kutulanmış ürün
• Su ürünlerinin kutulanmasında uygulanan temel
işlemler akım diyagramında görülmekle beraber
teknolojik akım ürünün tipine ve cinsine göre
farklılık gösterebilir
• Tuna balığında deri, yüzgeç, kara et ve
omurganın ayrılmasını takiben buhar uygulanır
• Kabuklu deniz ürünlerinde ise buhar uygulama
kabuk ayırmadan önce olur
• Salamuruda veya suda kutulanacak balıklarda
suda ve buharda pişirme gereksizdir
• İlk işleme: Konserve üretiminde ilk
basamak taze çiğ materyalin kanını
akıtmak, yıkamak, baş ve içorgan
temizliğini yapmak, fileto kesmek,derisini
yüzmek gibi uygulamalardır
• Kutulama öncesi sıcaklık uygulama:
- bu uygulama balıktaki su içeriğini %65’e kadar azaltır
- bu uygulama sıcak sterilizasyonu esnasında etten sızacak olan suyun yağı veya sosu sulandırmasını önler
- yengeç, karides, midye gibi kabuklu su ürünlerinde sıcak uygulaması kabuk ayırmayı kolaylaştırır
- su ürünleri 90ºC deki %5-10 tuzlu suda veya kaynar suya daldırılarak veya 30 dakika süreyle buharla temas ettirilerek ön pişirme uygulanır.
- Yaygın olan bir diğer uygulamada kutulara dizilen balıkların 100 ºC deki buharla 10-30 dakika temasıdır
- Bu aşamada balıklardaki ağırlık kaybı cinse, yağ içeriğine, balık tazelik derecesine, sıcaklık gibi parametrelere bağlı olarak değişir
• Kutulama ve kapama
-su ürünleri metal veya cam veya geri dönüşümsüz torbalara paketlenir
-metal kaplar üç boyutlu veya silindirik, üç veya iki parçalı paslanmaz çelik veya alimünyumdan olur ve çok kullanılır
-cam kaplar marine veya kıyılmış ürünlerin kutulanmasında kullanılır
-teneke kutu ve cam kaplar doldurulmadan önce basınçlı su veya buhar ile yıkanır
-su ürünleri genellikle elle kutulara doldurulur
- kutular soslu veya yağlı üretim için 10-30 dakika buharda bekletilir
-takiben kutuya su, salamura, bitkisel yağ, domates, hardal veya un, süt ve yağdan oluşan beyaz sos gibi bileşikler ilave edilir
-dolum ağırlığı kontrol edilir. Aşırı dolum gıdanın ısıl işlem yetersizliğine neden olur. Kutu kapaklarında şişlik yapar veya bağlantı yerleri açılır
-bu nedenle kapak ile gıda arasında tepe boşluğu bırakılır
-kutulanmış ürünün stabilitesini artırmak , lipid ve vitamin oksidasyonunu minimize etmek için kapatmadan önce hava boşaltma(eksoz) uygulanır
• Eksozun faydaları nelerdir?
- ürün kalitesindeki azalmaları yavaşlatır
- sterilizasyon esnasında kutu şekil
bozukluklarını önler
• Eksoz nasıl uygulanır?
- sıcak dolum
- buhar enjeksiyonu
- vakumda kapama
• Eksozu takiben kutu derhal kapanır
• Bozulmaya neden olan
mikroorganizmaların yeniden
kontaminasyonunu önlemek için kutu
kapama çift kıvrım yöntemi ile hermetikli
olarak yapılır
• Sıcak sterilizasyon ve soğutma
-kapamadan sonra kutular su ile yıkanır
-önceden belirlenen sıcaklık ve sürede suda veya doymuş buharda sıcaklık uygulanır
-sterilizasyon için uygulanan sıcaklık ve süre termofilik bakterilerin sporlarını öldürecek düzeyde ayarlanır
-bu amaçla dikkate alınan mikroorganizma C. botulinum’un sporlarıdır
-sterilizasyon sonrası kutular soğutulur. Soğutma dakikada 4°C soğuma sağlanacak şekilde gerçekleştirilir
307x113 lük kutuda, salamurada kutulanan bazı su
ürünleri için ısıl sterilizasyon koşulları
su ürünü min. başl. Otokl. Sıcak süre
sıcak(°C) (°C) (dak)
Tuna -1 121,1 62,0
Somon 2 121,1 61,0
Karides 7 121,1 16,0
Yengeç 5 121,1 40,0
• Etiketleme ve kutulama
- soğutulan kutular etiketlenir
-etiketlenen konserveler kutulara yerleştirilir ve depolanır
- depolama 15°C den düşük sıcaklığa sahip %75 den düşük nisbi nem içeren depolarda yapılır.
- depolama enaz 1-2 ay sürer. Depolama esnasında ürün spesifik özelliklerini kazanır ve fizikokimyasal değişimlere uğrar, olgunlaşır
• Kurutma; gıdaların içerdiği suyun, kontrollü
koşullarda buharlaştırılması işlemidir
• Kurutmanın en önemli amacı dayanma süreleri
kısa olan ürünlerin dayanma sürelerini
artırmaktır
• Su oranı belli bir seviyenin altına düşürülmüş
gıdalar normal atmosfer koşullarında kimyasal,
enzimatik ve mikrobiyolojik bozulmalara karşı
daha dayanıklıdırlar
• Kurutulmuş gıdalar, diğer yöntemlerle dayanıklı kılınanlardan farklı olarak besin öğeleri açısından yoğunlaşmış bir yapı kazanırlar
• Kurutma en ucuz muhafaza yöntemidir
• Doğada kurutma, güneş ışınları ile gerçekleşmekte olup, bu yöntemin her yerde ve koşulda uygulanması her zaman mümkün olamamaktadır
• Bu yüzden güneş dışındaki kaynaklardan elde edilen ısı yardımıyla da kurutma işlemi gerçekleştirilir
• Buna göre kurutma “güneşte kurutma” ve “yapay kurutma” olarak ifade edilir
• Su gerek hayvansal gerekse bitkisel gıdalarda hücre içi ve hücre dışı bileşen olarak bulunur
• Su ürünlerinde su oranı türe, cinsiyete, yaşa, mevsime vb göre büyük farklılık gösterir
• Su ürünlerindeki suyun miktarı, suyun özelliklerine etki eden en önemli faktördür
• Su ve özelliklerini belirlemek, bunun kurutma teknolojisi ve su ürünlerinin dayanıklılığı açısından önemini ortaya koymak için “sorbsiyon izotermi” ve “su aktivitesini”bilmek gerekir
• Gıdalardaki su mikroorganizmaların
coğalabileceği uygun şartları sağlar
• Her mikroorganizma veya mikroorganizma
grubunun gelişebildiği bir minimum,
optimum ve maksimum aw değeri vardır
• Genel olarak bakteriler mayalardan,
mayalar ise küflerden daha yüksek su
aktivitesine gereksinim duyarlar
• Bir gıda maddesinde bulunan su bulunduğu koşullara bağlı olarak az veya çok sıvı fazdan buhar fazına ve buhar fazından sıvı faza geçme eğilimi gösterir
• Su hangi fazda bulunursa bulunsun başta sıcaklık derecesi olmak üzere bulunduğu koşullara bağlı olarak belli bir “buhar basıncı” gösterir
• Buzun ve sıvı haldeki suyun buhar basıncına “su buharı basıncı” denir
• Havadaki su buharı basıncına ise “su buharı kısmi basıncı” denir
• Serbest suyun havaya su buharı molekülleri olarak karışması “suyun buharlaşması” olarak tanımlanır
• Suyun buharlaşması sonucu gıdadaki su miktarı
azalır, kuruma olur
• Suyun buharlaşmasının itici gücü, “suyun buhar
basıncı” ile gıdayı çevreleyen havanın “su
buharı kısmi basıncı” arasındaki farkıdır
• Bu fark ne kadar büyükse, suyun buharlaşması
o kadar hızlı ve fazla olur
• Bu olay dinamik bir şekilde iki yönlü gerçekleşir
ve denge haliyle ilişkilidir
• Suda erimiş maddenin varlığı veya suyun bir
maddeye bağlı olması suyun buhar basıncını
düşürür(Roult yasası gereği)
• Su buharı basıncı üzerine kapilar kuvvette
etki eder
• Kurumada gıdadaki su, hücreler arasında
oluşmuş bir kapilar sistemle yüzeye ulaşarak
uzaklaşır. Bu kapillardaki suyun buhar
basıncı , aynı sıcaklıktaki serbest suyun
buhar basıncından daha düşüktür
• Su ürünleride aynı davranışı göstererek bulunduğu sıcaklıkta kendini çevreleyen atmosferle nem açısından bir dengeye ulaşır
• Bu ilişkiyi “sorbsiyon izotermi” tanımlar
• Tanımlanan bu sorbsiyon izoterm eğrisi, farklı iki ayrı yönden birisine göre oluşturularak “adsorbsiyon” ve “desorbsiyon” izotermleri elde edilir
Adsorbsiyon ve desorbsiyon izotermi
A bölgesinde su, gıdanın yüzeyinden tek bir molekül tabakası halinde sıkı sıkıya tutulur (monomoleküler su)
B bölgesi monomoleküler su filmi üzerinde bulunan üst üste çok sıralı su molekülleri katmanı (multimoleküler su)
C bölgesindeki su, gıdanın gözenekli yapısı içinde yoğunlaşmış su (kapilar su)
• Su aktivitesi de temelde sorbsiyon olgusu ile iç içe bir kavramdır
• Su aktivitesi gıdalardaki kimyasal, biyokimyasal ve mikrobiyolojik olayları sınırlayan en önemli etkendir
• Su aktivitesi düştükçe gıdanın dayanıklılığı artar
• Kurutma ile gıdanın su aktivitesi azalır
• Kurutulan ürünlerin bozulmadan kalabilmesi için ortamda mikroorganizmalar için “elverişli suyun” bulunmaması gerekir
• Su aktivitesi 0,60’ın altındaki gıdalar “kuru gıdalar” olarak kabul edilir
• Su aktivitesinin düşmesi enzimatik değişimleri de sınırlar veya önler
• Su aktivitesi düştükçe kimyasal reaksiyonların hızlarında da düşüş gözlemlenir
Kuruma hızı• Kuruma nemli materyalden suyun uzaklaştırılmasıdır
• Gıdadaki kuruma
- sabit kuruma dönemi
- azalan kuruma döneminde gerçekleşir
• Gıdadaki serbest suyun uzaklaştırıldığı dönem “sabit kuruma”dönemidir
• Sabit kuruma döneminde birim zamanda uzaklaşan su miktarı sabit kalır
• Gıdadaki su azaldıkça geride kalan suyu materyale bağlayan güç artar
• Gıdadaki su oranı belli bir düzeye inince “sabit kuruma dönemi” sona erer ve kuruma hızının gittikçe düştüğü “azalan kuruma dönemi” başlar
• Kuruma hızında değişimin oluştuğu andaki gıdanın nem düzeyine “kritik nem” ve kuruma hızının değiştiği bu noktaya da “dönme noktası” denir.
• Kuruma eğrisinde dikkat çeken en önemli
nokta “kritik nem”düzeyini gösteren noktadır
• Kritik nem her gıda için farklı düzeyde olup,
gıda maddesinin bileşimiyle ilişkili bir değerdir
• Bir çok gıdanın kritik nemi, bu gıdanın %58-
65 bağıl nemli hava ile dengeye eriştiği
zaman, içerdiği su miktarına eşittir
• Azalan kuruma dönemin de iki önemli sonuç bulunur
ı- kurutulan ürünlerin belli bir nem
düzeyine erişmesinden (kritik nem) sonra
kuruma gittikçe zorlaşır ve kuruma
süresi uzar
II- kurutmada uygulanan koşullara göre
ürün nemi ancak belirli bir düzeye kadar
düşürülebilir
• Birçok ürünün dayanıklı kalabilmesi için
bunların, kurutucuda ulaşılanın da altında
nem içermesi gerekir
• Bunu sağlamak için kurutma işlemine
başka bir kurutma sisteminde, nemi çok
düşük düzeye indirilmiş ılık hava
kullanılarak devam edilir
• Daha düşük denge nemine erişilir
Kuruma hızına etki eden faktörler
• Kuruma hızı ısı ve kütle transferine etki eden faktörler tarafından kontrol edilir
• Bunlar
- sıcaklık
- havanın nemi
- kurutucudaki hız
- kurutulacak materyelin şekli,
büyüklüğü,kalınlığı vb
- ürünün bileşimi
Tuzla kurutma
• Morina gibi beyaz etli balıklar genellikle tuzlanarak kurutulur
• Tuzlama ile bu balıklarda su içeriği %58-59 dan %35-43 düzeyine düşer
• Geleneksel olarak kurutulan balıklarda kurutma balıkların güneşe ve rüzgara karşı sergilenmesiyle gerçekleşir
• Hava koşullarının uygun olmadığı yerlerde kurutma özel odalarda yapılır
• Kurutma odasında en uygun hava sirkulasyonu için ortalama hız dakikada 60-90 metredir
• Bu hava hızı azalırsa kuruma süresi uzar
• Daha hızlı seyreden hava sirkülasyonu kurumanın hızlanmasına önemli etki yapmaz, ancak maliyeti yükseltir
• Kurutma odasında en uygun sıcaklık 24°C dir(16-27 °C’i aşmamalıdır)
• Kurutma odasında nisbi nem %50-55
olmalıdır
• Kurutma yavaş olursa elde edilen ürün
pürüzlü görünüm alır ve satıhta tuz
kristalleri oluşur
• Kurutma odalarında nisbi nem %76 nın
üstünde ise balık etleri su olarak şişer
Vakumla kurutma
• Bu kurutucularda kuruma vakum altında ,
düşük derecelerde gerçekleşir
• Ortamda hava bulunmadığından kurutulan
ürünün oksidasyon tehlikesi yoktur
• Vakumda suyun buharlaşması çabuk
olduğundan ürün düşük ısıda kalır,gerek
bakteriyel gerekse enzimatik bozulma
olasılığı azalır
Dondurarak kurutma• Bu yöntemde kurutulacak ürün önce dondurulur sonra
kurutulur
• Kurutulacak ürün 0,5-3,0 cm/saat hızla dondurulur,ürün çoğunlukla -30°C’ye kadar soğutulur
• Dondurulmuş ürün dondurarak kurutma cihazında vakum altında kurutulur
• Kurutma materyaldeki buzun tümünün süblüme olmasıyla sona erer
• Kurumuş ürünün nem düzeyi genellikle %2-4 olduğundan depolamada sorun olmaz
• Süblimasyon önce yüzeyde oluşur, balık dıştan içe doğru kurur
• Merkezde en son kalan buzda süblimasyona uğrayınca ürün kurumuş olur
Dondurarak kurutmanın avantajları
• Kuruma esnasında oksijenin olmaması ve
ısının düşük olması (bu durum balık
etlerini oksidasyona karşı korur)
• Donmuş durumda kurutmada büzülme
meydana gelmez
• Kurumuş ürünün rehidrasyon yeteneği çok
yüksektir
Dondurarak kurutmanın dezavantajlar
• Diğer yöntemlere göre yüksek yatırım gerektirir
• İşletme masraflarıda yüksektir
• Kurutulacak materyalin yeterli düzeyde kuruyabilmesi için küçük parçalara ayrılması önerilir
• Kurumuş ürün sünger gibi gözenekli yapıda olduğundan hızlı nem ve oksijen bağlama özelliğindedir. Bu nedenle, dondururak kurutulmuş ürünler oksidasyona elverişlidir
• Bunu engellemek için kurutma sonunda vakumun kırılması, vakum hücresine azot gazı verilerek gerçekleştirilir
• Ambalajlama da, azot gazı altında yapılarak ambalajdaki hava yerinede azot yerleştirilir. Bu yolla birçok oksidatif reaksiyon önlenir
• Gözenekli yapı ürüne kırılganlık verir
Havada kurutma
• Balıkların hava koşullarında kurutulmasında bazı
fiziksel etkenler rol oynar
• Bunlardan en önemlisi nisbi nem ve buhar
basıncıdır
• Balığın kurutulduğu hava nemi düşük ise satıhtan
havaya geçen su buharı miktarı artar, kuruma hızı
yükselir
• Hava çok nemli ise balıktan havaya su buharı
transferi çok azdır. Bu nedenle kuruma hızı düşer
yada tamamen durur
• Kurutulmaya alınan bir balığın yüzeyiyle
temas eden hava üç tabakadan oluşur
I- balık üstünde durgun hava tabakası
II- yavaş hareket eden hava tabakası
III-çok hızlı hareket eden tabaka
• En altta bulunan hareketsiz hava genellikle su buharı ile doymuş durumdadır
• Bu tabakanın absorbe ettiği su buharı devamlı yükselir ve ortadaki tabakayı yavaş hareket eden duruma getirir
• Balıkların kuruma derecesi bu yavaş hareket eden hava tabakasındaki havanın kuruluk derecesine bağlıdır
• Hava akım hızı artarsa orta tabakanın kalınlığı azalır ve balıktan ayrılan su buharı hızla hızlı hareket eden hava tabakasına geçer
• Bu nedenle balığın kurutulduğu yerde hava hızı ne kadar yüksek ise su buharının taşınması, dolayısıyla kuruma o derece yüksek olur
• Balıktan buharlaşma olduğu ölçüde etin ısısı düşer. Buna “evaporatif soğuma” denir( bu tür soğuma bir süre devam eder,bir sınıra gelince durur)
• Havada kurutmada sabit dönemde balığın kurumasına etkili faktörler
Yüzey alanı: kurutulacak bir balıkta yüzey alanının ağırlığa oranı balığın iriliği ölçüsünde azalır. Aynı koşullarda kurutulan balık
1 kg ise belirli bir sürede kurur
2 kg ise aynı sürede 4/5 kısmı kurur
4 kg ise aynı sürede 2/3 kısmı kurur
İyi bir kuruma için kurutulacak her balık partisinin mümkün olduğunca homojen olması istenir
Hava hızı: kurutma ortamındaki hava
dolaşım hızı artarsa kuruma hızıda artar.
(ancak hava hızı ile kuruma hızı arasında
doğru orantılı bir ilişki yoktur)
- hava hızı iki kat artarsa kuruma hızındaki
artış sadece ¾ oranında olur
Su buharı basıncı : balığın kuruma oranı havanın su buharı basıncı ile ilişkilidir
- sabit kuruma döneminde havanın su buharı basıncı iki kat artarsa kuruma oranıda iki kat artar
- tuzun varlığı suyun buhar basıncını etkiler
- tuz içeren bir çözelti saf sudan daha düşük buhar basıncına sahiptir
- salamura edilmemiş balığın hemen hemen doymuş bir atmosferde bile kurumaya edecekken, tuzlu balık %76’dan fazla nem içeren havada kurumaz
- eğer havanın nisbi nemi daha fazlaysa tuz havadan nem absorbe eder
- yağlı balıkta yağın varlığı da kurumayı güçleştirir
• Havanın kurutma özelliğine etkili faktörler
hava sıcaklığı: balıktan bir kilogram suyun
buharlaşması için yaklaşık 610 kcal ısıya ihtiyaç
vardır.
-Bu ısı balık kurutma yerlerine hava ile verilir.
-Bu kalori buharlaşma için gerekli latent ısıdır.
-Havanın soğutma gücü balıklar üzerindeki
sirkülasyon hızına ve kurutmaya konan balığın
miktarına bağlıdır
Hava nisbi nemi:
-balıktan buharlaşma ile ayrılan su buharı
havada nisbi nemin artmasına neden olur
-bu durumda havanın kurutma gücü
gittikçe azalır
Havada kurutmada azalan kuruma döneminin başlamasına etkili faktörler
- kuruma oranı
- balık sıcaklığı
- balık eti kalınlığı
- başlangıc su içeriği
- yağ içeriği (aynı koşullarda kurutulan yağlı balıklarda sabit kuruma dönemi yağsız balıklardan daha kısadır)
27°C de kurutulan 0,6cm kalınlığındaki beyaz etli balıkta sabit
kuruma dönemi uzunluğu
kuruma oranı sabit dönem süresi
%kayıp/saat saat
2,5 23
5,0 9
6,0 7
9,0 3
30°C de kurutulan farklı yağ içeriğine sahip ringa
balıklarında sabit kuruma dönemi uzunluğu
kuruma oranı sabit kuruma dönemi süresi
%kayıp/saat yağ içeriği(%)
5 10 15 20
2,5 19 12 9 7
5,0 5 3 2 2
6,0 3 2 1 1
9,0 1 ¾ ½ ½
• Kuruma sırasında su kaybı belli bir düzeye gelince kurumanın hızı düşer ve yavaşlar
• Mevcut suyun %95’i kaybolduğunda kuruma tamamen durur
• Kuruma esnasında ayrılabilecek suyun %50’sinin uzaklaştırıldığı döneme “yarı kayıp periyodu” denir
• Yarı kayıp periyodu aynı kalınlıkta ve aynı sıcaklıkta kurutulan yağlı balıklarda, yağsız balıklardan daha uzundur
• En iyi koşullarda tam kurutulmuş balık
etlerinde %5 kadar su bulunur
• Kurutulmuş balıkta bu su sabit kalmaz
• Kuru balık bulunduğu ortamın nisbi
nemine göre havadan su absorbe eder
• Balık kuruduktan sonra yüksek nisbi
nemde depolanacaksa fazla kurutmaya ve
fazla enerji harcamaya gerek yoktur
yağsız balıkta son su içeriği üzerine nisbi nemin etkisi
nisbi nem su içeriği
% %
20 7
30 8
40 10
50 12
60 15
70 18
80 24
Kurutulmuş balıkta bozulmanın kontrolü
• Kurutulmuş balıkta bozulma
1. Fiziksel bozulma
-düşük nem içeriğine sahip balıklar kolay kırılır ve
elde işleme ile zarar görür.
-kuşlar ve küçük hayvanlar kuru balıkları yerler
-balıklar açıkta kalırsa etrafta bulunan toz/kir, dizel
yakıt gibi kirlilik unsurlar ile kontaminasyonuna bağlı
olarak insan tüketimi için uygun olmaz
2-otolitik bozulma
su aktivitesinin düşmesi enzim aktivitesini
yavaşlatır ve reaksiyonlar tamamlanacak
şekilde devam etmez. Eğer su aktivitesi
yeniden yükselirse reaksiyon eskisine
kıyasla daha hızlı ilerler
3- Kimyasal bozulma
-kurutulmuş balık ürünlerinde balık yağlarının oksidasyonu ile kabul edilemez düzeyde acı ve kötü lezzete sahip ürün oluşumuna neden olur
- yağın besleyici değeri oksidasyon ve bazı toksik lipid peroksidlerinin oluşumu ile düşer
- düşük su aktivitesi ve güneş ışığına maruz kalma oksidasyonu hızlandırır.
- Lipid oksidasyon oranı üzerine sıcaklığın etkisi 45ºC den yüksek sıcaklıklarda su aktivitesine bağlı değildir
• Dumanlanmış balıkta oksidasyon oranı
duman bileşiklerinin antioksidan etkisi
nedeniyle azalır
• Gıda antioksidanları kurutulmuş balık
üretiminde genellikle kullanılmazlar
• Mikrobiyal bozulma
-kurutma mikrobiyal gelişme için uygun olmayan koşulları oluşturduğu için balığı mikrobiyal bozulmadan korur
- yalnız kurutulmuş balıklarda 0,62 den büyük aw
düzeyinde maya ve küfler gelişebilir. Bu durum ürünün piyasa değerini düşürür. Bu küfler genellikle penisilyum ve aspergillus küfleridir
- halofilik “pembe” bakterilerde tuzlanarak kurutulmuş aw 0,75 den yüksek olan balıklarda gelişir
Kurutulmuş ürünlerin depolanması ve
ambalajlanması
• Su ürünleri kökenli gıdaların diğer gıdalarda olduğu gibi depo kararlılıkları su aktivitesine bağlı olarak gelişim gösterir
• Su aktivitesi kalitenin korunmasında en önemli faktör olduğundan uzun süreli depolama için ambalajlamanın optimal koşullarının belirlenmesi gerekir
• Depolama küçük paketlerde özel ambalajlar şeklinde yapılmayacak veya kısa süre toplu şekilde depolanacaksa hava nemi bakımından kuru, soğuk odalarda ve zararlı haşarelerden korunarak depolanmalıdır
• Özellikle tuzlama işlemi yapılmamış balıklarda güvelenmeye karşı dikkatli olunmalıdır
• Yağ oranı yüksek olan kurutulmuş su ürünlerinde oksidatif bozulmadan korumak için nem ve oksijen geçirmeyen ambalaj materyeli ile vakum veya inert gaz altında ambalajlanmalıdır
• Kurutulmuş ürünlerin nem geçirgenliği olmayan uygun ambalajlarda muhafazası mikrobiyolojik gelişmenin engellenmesi açısından önemlidir
• Uygun koşullarda depolanan kurutulmuş ürünlerde mikrobiyel gelişme gözlenmez ve ürün kalitesi uzun süre stabil tutulabilir
Kurutulmuş bir balık ÇİROZ
• Çiroz Marmara bölgesine has bir üründür
• Genellikle doğal kurutma yöntemi ile kolyoz balığından hazırlanır
• Çiroz yapım işlemi balıkların ayıklama, yıkama, kan akıtma prosesleri sonrası geleneksel veya kuru tuzlama ile kombinasyonu olmak üzere iki yöntemle gerçekleştirilir
• Çiroz ürünleri tüketime; daha önce asetik asitte bekletilmemişse tüketim aşamasında 24-48 saat sirkede bekletilerek sunulur
• Marinasyon nedir?
-Etlerin yumuşatılması, gevrekleştirilmesi, lezzetinin artırılması ve raf ömrünün artırılması amacıyla asetik asit ve tuz içeren sos ile korunmasıdır
-Marinasyon işleminde asit ve tuz uygulaması ile enzim ve bakteri faaliyeti yavaşlar
-Bu karakteristik flavor oluşumu ile uzun raf ömrü, daha sağlam et yapısı oluşturur
• Marinasyonun temel prensibi su ürününün
asetik asit ve tuz salamurasında birkaç
gün olgunlaştırılmasına dayanır
• Olgunlaştırma çiğ materyelin yenilebilir
hale gelmesini sağlar
• Asetik asit ve tuz balıkta mevcut
enzimlerle birlikte protein ve yağlara etki
eder, protein ve yağların belirli derecede
yıkımı ile hoş aromalı ve lezzetli ürünler
oluşur
Marinasyon teknikleri
• Soğuk marinasyon: Taze materyal, asetik asit ve tuz çözeltisinde olgunlaştırılır. Isı uygulama işlemi yoktur.
• Pişmiş marinasyon: Balıklar 85ºC’deki asetik asit ve tuz çözeltisinde bekletilir. Bu işlemle çoğu bakteri öldürülür ve enzimler inaktive olur.
• Kızartılmışmarinasyon:Asetik asit ve tuz çözeltisinde paketlenmeden önce kızartılan materyalde çoğu bakteri ölür ve enzimler denatüre olur
Soğuk marinasyon
• Olgunlaştırma
- balığın tuz ve asetik asit çözeltisinde fiziksel ve duyusal özelliklerinin oluştuğu dönemdir
- genellikle birkaç gün devam eder
- olgunlaşma esnasında doku yumuşar, deri ve kılçıklar kolay ayrılacak duruma gelir
- marinasyon salamurası %4-4,5 asetik asit, %7-8 tuz içerir
- olgunlaşma sonunda asetik asit %1-2,5, tuz %2-4 düzeyine düşer
- asetik asit yapısal proteinlerin şişmesine ve bazı küçük kollagen parçalarının erimesine neden olur
- Bu arada kas doku proteinleri denatüre olur
- Dokuda tuz konsantrasyonu düşüken bazı proteinler erir, konsantrasyon arttıkça denatürasyon artar
- Denatürasyonla hammaddenin ağırlığı %15-20 azalır
- Marinasyon pH’sı 4-4,5 iken dokudaki katapsinenzimleri daha aktiftir
- Bazı proteinlerin peptid ve aminoasitlere degredasyonunu sağlar
- Böylece ürün uygun yapı ve lezzet kazanır
• Soğuk marinasyonda kaliteyi ve raf
ömrünü etkileyen faktörler
-asetik asit
-tuz
-sıcaklık
-su aktivitesi
-koruyucu maddeler
• Asetik asit
-marinasyonda kullanılan asetik asit mikroorganizmaların yüksek hidrojen iyonları konsantrasyonu ve dissosiye olmamış asit partiküllerine karşı hassasiyeti nedeniyle koruyucu etkiye sahiptir
-asitin koruyucu etkisi konsantrasyonuna bağlıdır
-balık etinde arzulanan %2,3 düzeyindeki asit konsantrasyonu marinasyonmarinasyon salamuraındki son asit içeriinin %2,5 olması ile sağlanır
• Tuz
- ozmotik etki ile dokuların dehidrasyonuna yol açar
- enzimlerin neden olduğu protein hidrolizini kontrol eder
- bu nedenle yüksek tuz içeriği marine ürünün raf ömrünü uzatır
- dokudaki tuz oranı %4,5 den yüksek ise ürün çok tuzlu olur ve tüketici tarafından beğenilmeyebilir
- Asit ve tuzun çok yüksek oranı marine ürünün tadını bozar
• Sıcaklık
-soğuk marinasyon için optimum sıcaklık
10-12°C dır
-daha düşük sıcaklıklarda işlem yavaşlar
-daha yüksek sıcaklıklarda kas dokuaşırı
yumuşar
-0-8°C’deki depo sıcaklığı marine ürünün
haftalarca yüksek kalitede kalmasını
sağlar
• Su aktivitesi
-soğuk marinenin raf ömrünü artırmakiçinglukoz, sakkaroz veya ksiloz gibi maddeler kullanılır
-bu maddeler yüksek konsantrasyonda etkilidir
-Heterofermentatif laktik asit bakterilerinin aktivitesini düşürmek için %15-20 sakkarozkonsantrasyonu gerekir. Oysa soğuk marineürünlerde iyi lezzet için dokuda en fazla %12 şeker bulunması gerekir
• Koruyucu maddeler
- marinasyonda çok kullanılan
koruyucular benzoik ve sorbik asitin
sodyum ve potasyum tuzları ile p-hidroksi
benzoik asitin etil ve propil esterlerdir
-bunlar son üründe %0,1-0,2 oranında
benzoik ve sorbik asit bulunacak şekilde
marinasyon salamurasına ilave edilir
Ringa balığından 1000kg soğuk marine balık üretiminde teknolojik
akımX: marinasyon salamurası (çizelge 1)
Xx: örtü salamurası(çizelge 2)
• Yüksek kaliteli ürün taze balıklardan sağlanır
• Donmuş veya tuzlanmış balıktan üretilen marine ürünlerde tekstür önemli ölçüde etkilenir
• Marinasyon tuzlanmış balıktan elde edilecekse bünyedeki tuz akan su ile uzaklaştırılır
• Tuz uzaklaştırma süresi
- tuz miktarına
- balığın türüne
- suyun akış gücüne bağlıdır
• Yıkama kan bulaşıklarını ve pul artıklarını giderir
• Suları sızdırılan balık marinasyon salamurası (tuz ve asetik asit çözeltisi) ile doldurulmuş asitten etkilenmeyen beton veya çelik kaplara alınır
• Balığın salamuraya oranı en az 1,5/1 olmalı, olgunlaştırma sıcaklığı ise 10-15°C arasında tutulmalıdır
• Marinasyon süresi balığın türü ve işleme basamağına göre 10-15°C sıcklıkta 2-8 gündür
• Olgunlaşan ürün örtü salamurası ile birlikte ambalajlanır
• Marinasyon ürünleri için en tipik ambalaj twist-off kapaklı cam kavanozlardır
• Soğuk marine ürünlerin raf ömrü %2-4 tuz ve %1-2,5 asetik asit içeren ürünlerde 14 gündür
Pişmiş marinasyon
• Bu ürünler balığın tuz ve asetik asit ile
olgunlaşmasından sonra pişirilmesi,daha
sonra ambalajlanması aşamasında tuz,
asetik asit ve baharat içeren jelatin
çözeltisi(örtü salamurası) ile kaplanması
ile üretilir
• Isıl işlemin amacı ürünü tüketime hazır
hale getirmektir
• Pişirme haşlama ile uygulanır
• Haşlama suyu %3 asetik asit, %6,5 tuz içeren salamurada gerçekleşir
• Haşlama süresi 10-15 dakikadır
• Haşlama sonrası ağırlık kaybı %25-30 olur. Balık dokusu %0,4 asetik asit ve %1,5 tuz içerir
• Balık/salamura oranı 1/1 olduğu durumda haşlama sonrası et pH’sı 6’ya yükselir
• pH’nın yükselmesi Pseudomonas, Micrococci, Cl. Botulinum üremesine neden olur
• Hava geçirmeyen ambalajlarda bu pH da küfde gelişebilir
• Arzu edilen; pH’nın 4,6 dan fazla olmamasıdır
• Tuz ve asetik asit balık dokusuna jelatin çözeltisinde bulunan su ile birlikte ısıl işlem esnasında hasar gören zardan girer
• Balık dokusundaki ve örtü salamurasındaki tuz ve sirke konsantrasyonu birkaç gün sonra hemen hemen eşitlenir
• Örtü salamura(jöle salamura) aynı zamanda lipid oksidasyonunun önler ve ürünün tadını geliştirir
• Pişmiş marine balıkta tuz ve asetik asit içeriği ürünün raf ömrü üzerine etkilidir
• Son ürün ortalama %1-2 asetik asit, %2,4 tuz içerir
• Asetik asit marinasyona belirgin ekşi tat ve özel bir koku verir, pH 4,6 nın üstüne çıkar
• pH’nın 4,6 olabilmesi sitrik asit yardımı ile sağlanır
• Asetik asitin %25’inin yerine sitrik asit kullanılması ile pH 3’e kadar düşer
• Salamura jölesine %8-15 sakkaroz ilavesi su aktivitesini düşürür, böylece bazı bakterilerin glişimi engellenir
• Küf gelişimini önlemek için sorbik ve benzoik asit tuzları gibi koruyucular kullanılır
• Pişmiş ürünlerde raf ömrü tamamen
uygulanan teknolojiye ve kullanılan
koruyuculara bağlıdır
• Ringa, morina, uskumru, salmon balığı
pişmiş marine ürün üretiminde yaygın
kullanılan balıklardır
Kızarmış marinasyon
• Tuz ve asetik asitle korunmuş, kızartılarak
tüketime hazır hale getirilmiş balık
ürünleridir
• Kızarmış marinasyon ürünleri pişmiş
marine ürünler gibi olgunlaşmaya ihtiyaç
duymayan ürünlerdir
• Kızarmış ürünlerde balık ağırlığı su kaybı
nedeniyle %20-30 azalır
• Unla kaplanmış balıklar, bitkisel yağda 160-180°C de kızartılır
• Kızartma sonucu yüzeyde Maillard reaksiyonunun etkisi ile ürüne özel bir görünüş ve tat veren kahverengi bir yapı oluşur
• Kızarmış balıklar kavanoza yerleştirilir ve örtü salamurası ilave edilir
• Depolama sırasında salamurada bulunan tuz ve asetik asit balık etinedifüze olur
• Salamuranın başlangıcta %2,5 olan asetik asit içeriği 2-3 günde %1,3 e düşer
• Ürün ağırlığında %20 artış olur(absorbe edilen su miktarı ürünün yağ içeriğine bağlıdır)
• Kızarmış marinasyon ürünlerinin raf ömrü soğuk ve pişmiş marinasyon ürünlerinden yüksektir (kızartma esnasında balık dış yüzeyi hemen hemen sterilize olduğu için)
• Raf ömrü etin asit ve tuz içeriğine bağlı olarak 0-8°C de 1 yıl kadardır
• Kızarmış marine ürünlerin mikrobiyel bozulması Lactobacillus plantarum ve Lactobacillus casei gibi laktik asit bakterileri ile gerçekleşir
• Sorbik ve benzoik asitin sodyum ve potasyum tuzları koruyucu olarak kullanılır
• Kızarmış marine ürünlerdeki enfeksiyonun en temel kaynağı kızartmada kullanılan undur
• Un bakterilerin hem vejetatif hemde spor formlarını içerir
• Mikrobiyel bozulma ürününuygun şekilde ambalajlanıp 0-8°C de depolanmasıyla önlenebilir
• Ambalaj olarak twist-off kapaklı cam kavanozlar veya kolay açılabilen konerve kutular kullanılmalıdır