45
Turkish Poems (bilingua) Gözlerim Gözlerinde Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında... Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin, Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim! Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim! Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini My Eyes are in Your Eyes Do you always look so childlike? Do they always have this fire burning deep inside? There is something in your looks that calms me down; As if I am at the shore of the calmest seas... I am a sailboat now, at your harbor I came from thunderstorms, resting in you. I wish this tranquility, this silence never ends; I wish these matchless moments with you last forever... Never close your eyes, never let your light go away, My day, my light, my silkworm! My last flower alive in my fall garden! I wish my tired heart never sees grief with you; Don't separate your childlike eyese from my eyes, Your pure, honest, secluded eyes Ümit Yaşar Oğuzcan Sevdaya Mı Tutuldum? Benim de mi düşüncelerim olacaktı, Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım, Sessiz sedasız mı olacaktım böyle? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mı olacaktım? Ben böyle mi olacaktım? Did I Fall in Love? I didn't believe I would have thoughts like this, I would be sleepless at nights, I would be so silent. I didn't believe I would not care Even about the salad that I like so much. How can I be like this? Orhan Veli Kanık Unutma ki Sen uykusuzluk nedir bilir misin Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı Gözlerini tavana dikip Düşündüğün oldu mu bütün gece Ve bütün bir gün Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç Gelmeyince Seni aramayınca Ölesiye ağladın mı Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların Ona ait ne varsa Bir bir hatırladın mı Don't Forget Do you know what it is like to be sleepless Did you ever tear apart the pillow with your nails Did you ever direct your eyes to the ceiling and Think all night And did you ever wait whole day With the hope that the one you wait for may come When nobody came, Nobody called you Did you cry to death Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 1

Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Turkish Poems (bilingua)

Gözlerim Gözlerinde

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında... Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin, Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim! Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim! Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini

My Eyes are in Your Eyes

Do you always look so childlike? Do they always have this fire burning deep inside? There is something in your looks that calms me down; As if I am at the shore of the calmest seas... I am a sailboat now, at your harbor I came from thunderstorms, resting in you. I wish this tranquility, this silence never ends; I wish these matchless moments with you last forever... Never close your eyes, never let your light go away, My day, my light, my silkworm! My last flower alive in my fall garden! I wish my tired heart never sees grief with you; Don't separate your childlike eyese from my eyes, Your pure, honest, secluded eyes

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sevdaya Mı Tutuldum?

Benim de mi düşüncelerim olacaktı, Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım, Sessiz sedasız mı olacaktım böyle? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mı olacaktım? Ben böyle mi olacaktım?

Did I Fall in Love?

I didn't believe I would have thoughts like this, I would be sleepless at nights, I would be so silent. I didn't believe I would not care Even about the salad that I like so much. How can I be like this?

Orhan Veli Kanık

Unutma ki

Sen uykusuzluk nedir bilir misin Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı Gözlerini tavana dikip Düşündüğün oldu mu bütün gece Ve bütün bir gün Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç Gelmeyince Seni aramayınca Ölesiye ağladın mı Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların Ona ait ne varsa Bir bir hatırladın mı

Sen günden güne erimeyi bilir misin Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi Bir teselli aramayı Issız parklarda, tenha sokaklarda Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda Deli divane yollara düşüp Yaşlanmış bir köpek gibi Eskimiş bir gömlek gibi Atılmışlığını hissettiğin oldu mu Sevmekten Günler geceler boyunca yürümekten Elin ayağın yoruldu mu

Sen yalnızlığın acısını bilir misin Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı Bütün gururunu çiğneyip Sevdiğinin geçtiği yollarda

Don't Forget

Do you know what it is like to be sleepless Did you ever tear apart the pillow with your nails Did you ever direct your eyes to the ceiling and Think all night And did you ever wait whole day With the hope that the one you wait for may come When nobody came, Nobody called you Did you cry to death Then, drawing back to the darkest of lonelinesses, Did you remember one by one Whatever you have left belonging to your love

Do you know how it is to melt day by day To die with the pride of a giant tree To look for a consolation? Heading to the roads, your mind clouded In the solitary parks, deserted streets And with the whole city is sleeping in the distants Did you ever feel thrown away Like an aged dog, Like an old shirt? Did your whole body get tired From walking day and night, From love?

Do you know the pain of loneliness? Was the feeling of being forgotten ever stuck at your back like a sharp knife? Did the poisonous flowers of jealousy blossom inside you?

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 1

Page 2: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Bastığı toprakları eğilip öptün mü Sen çaresizlik nedir bilir misin Sen yokluk nedir gördün mü Yanan başını Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden Sen her gün bin defa öldün mü

Böyleyim diye ayıplama beni Bir gün kendimi Sonsuzluğun koynuna bırakırsam Yaralı ve yenik bir asker gibi Darılma Unutma ki Her seven isimsiz bir kahramandır Unutma ki İnsan; sevebildiği kadar insandır.

Suppressing all your pride, Did you bend and kiss the earth On the roads your love walked through? Do you know what it is like to be desperate? Did you ever see absence? Did you feel like Crushing your burning head by hitting it to the walls? Did you die a thousand times every day?

Don't condemn me because I am like this. If I let myself go one day Into the deepness of eternity Like a wounded and beaten soldier Don't reprove me. Don't forget that Every lover is a nameless hero Don't forget that You are as human as you can love.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Canım Seninle Olmak İstiyor

Nasıl oldu anlayamadım Tanıştık Birdenbire Nedenini sorma boşyere Seni kucaklamak geldi içimden Kendimi tutamadım işte geldim yanına

Anladım sendin aradığım hayatım boyunca Kim koşup açmaz hemen aşk kapıyı çalınca Yalnız yaşamak zor beklemek ondan da zor Çektiklerim artık yeter gel benimle ol Mantık irade kuvvet Sevince pek işlemiyor Canım seninle olmak istiyor

İnanmazdım sevgiye Gülerdim ben herkese Derdim; insan kısmetini kendi bulur isterse Oysa sözler ne kadar boş insan sevince Kalbim sanki deli gibi seni görünce

Mantık irade kuvvet Sevince pek işlemiyor Canım seninle olmak istiyor

I Want to Be with You

I couldn't comprehend how, but We met Out of nowhere. Don't ask me why, there is no point I just wanted to hug you. I couldn't help myself, and I came to you.

I see now, it was you I have been looking for all my life Is there anyone who won't open the door when it's love knocking... It is hard to live alone, but it is even harder to wait I suffered enough, come and stay with me. Reason, determination, strength... They just don't work when you are in love I want to be with you.

I used to not believe in love I used to laugh at other people I used to say, one will create his own destiny But words are vain when you are in love My heart goes crazy whenever I see you

Reason, determination, strength... They just don't work when you are in love I want to be with you.

Zuhal Olcay

Seni Düşünmek

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum.

Thinking of You

Thinking of you is pretty, hopeful, It is like listening to the most beautiful song From the most beautiful voice on earth... But hope is not enough for me any more, I don't want to listen to songs any more, I want to sing.

Nazım Hikmet

İnsan

elbette senden güzel olacaktı çizdiğin resim

Man

Off course, the pictures you drew would be more beautiful than you

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 2

Page 3: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

yaptığın heykel senden büyük olacaktı senden yakışıklı

elbette senden doğru söyleyecekti yazdığın şiir

elbette senden çok duyacaktı söylediğin türkü

sen olduğundan büyüksün sen olduğundan iyisin sen olduğundan güzel

and the statue you made greater than you, better looking than you

Off course, the poems you wrote would be more truthful than you

Off course, the songs you sing would bear more feelings than you do

You are actually greater You are actually better You are actually more beautiful

Bülent Ecevit

Ben Sensiz Yaşayamam

Bırakma beni sevdiğim Gidişine dayanamam Hasret gözyaşlarımla Kendimi avutamam Dönerim dersin ama Kadere inanmam Bıraktığın anılarınla Ben sensiz yaşayamam...

I Can't Live Without You

Don't leave me darling I can't endure your absence. I can't console myself With tears of longing. You say you'll return to me one day But I don't believe in destiny. After all the memories you left behind, I can't live without you...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Farzet Hiç Ayrılmadık

Farzet hiç ayrılmadık Gözümde tütüyor Gözümü tütsülüyorsun hala Hep birlikteyiz sanki Seninle ben ve DÜNYA

Assume We Never Separated

Assume we never separated I am still longing for you Your magic is still in my eyes I feel as if we are always together You and I, and the world

Can Yücel

Uzakta Değilim

Öyle senden uzakta değilim Görmesini bilsin gözlerin,bakışındayım Belki sana senden yakın Çarpan kalbinin her atışınıdayım...

I am not Far

I am not far from you Your eyes shall know to look, I am in your looks Perhaps closer to you than yourself I am at every beat of your heart...

Orhan Veli Kanık

Terk Etmedi Sevdan Beni

Terk etmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım. Hayın, karanlıktı gece. Can garip, can suskun Can paramparça... Ve ellerim kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terk etmedi sevdan beni...

My Love for You Didn't Leave Me

My love for you didn't leave me, I was hungry, I was thirsty. The night was dark and treacherous. Life was poor, life was quiet Life was all in pieces... And my hands cuffed, I was out of tobacco, sleepless, My love for you didn't leave me...

Ahmed Arif

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 3

Page 4: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Seviyorum Seni

Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan birşeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

I Love You

I love you like dipping bread into salt and eating Like waking up at hight with high temperature and drinking water, with the tap in my mouth Like unwrapping the heavy box from the postman with no clue what it is fluttering, happy, doubtful I love you like flying over the sea in a plane for the first time Like something moves inside me when it gets dark softly in Istanbul I love you Like thanking God that we live.

Nazım Hikmet

Seni Düşünürüm...

Seni düşünürüm anamın kokusu gelir burnuma dünya güzeli anamın.

Binmişin atlıkarıncasına içimdeki bayramın fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü.

Sebebi ne seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın sen böyle uzakken senin sesini duyup yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine ellerine dokunmak isterim dokunamam arkasındasın camın. Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm alacakaranlığımda oynadığım dramın.

I Think of You...

I think of you and I feel the scent of my mother my mother, the most beautiful of all.

You are on the carousel of the festival inside me you hover around, your skirt and your hair flying Mere seconds between finding your beautiful face and losing it.

What is the reason, why do I remember you like a wound on my heart what is the reason that I hear your voice when you are so far and I can't help getting up with excitement?

I kneel down and look at your hands I want to touch your hands but I can't you are behind a glass. Sweetheart, I am a bewildered spectator of the drama that I am playing in my twilight.

Nazım Hikmet

Seni Sevmek

Kişi seni severse Soyunur aya karşı Sever Ölüsüne dek

Loving You

One who loves you Strips facing the moon Loves Until death

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Bir Gün Anlarsın

Uykuların kaçar geceleri Bir türlü sabah olmayı bilmez Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında Ne çarşaf halden anlar, ne yastık Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın Onun unutamadığın hayali Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine

You Will Understand One Day

You lose your sleep at nights Morning sun refuses to rise Your eyes get stuck at a point in the ceiling A ringing starts in your ears, maddening Neither the bed sheet understands, nor the pillow The light you wait for does not enter through your windows You turn to your bed and cry for your helplessness The memory that you can't forget fills inside you

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 4

Page 5: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için Vurursun başını soğuk taş duvarlara Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın Duyarsın Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin Niçin yaratıldığını Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın Dolar gözlerin için burkulur Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların Sevilen gözlerin erişilmezliğini O hiç beklenmeyen saat geldi mi Düşer saçların önüne ama bembeyaz Uzanır gökyüzüne ellerin Ama çaresiz Ama yorgun Ama bitkin Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın hayal kurmayı Beklemeyi Ümit etmeyi Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi Lanet edersin yaşadığına Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden

Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın

As if you took a deep breath from your cigarette You will understand one day what it means to love One thay, you will understand that everything is actually vain Honor, virtue, goodness, beauty A day comes when you hit your head to the cold stone walls Just to hear that voice only once The hurt and brokenness in your feelings grow and grow You feel Deep inside the pain of being desperate You will understand one day what it means to love One day, you will understand what your hands are for What you were created for Why you came to this disgusting world You watch your beauty in the mirrors, with no hurry And you feel the pain of those years that passed by in vain Your eyes get wet, you feel grieved You will understand one day what it means to love One day, you will understand the taste of the loved lips You will understand how out of reach the loved eyes are When that totally unexpected time comes You hair falls on your eyes, but white Your hands try to reach the sky But desperate But tired But exhausted One day, you sleep towards the past And the painful truths line up one after another You will understand one day what it means to love One day, you will understand to dream To wait To hope Like a dirty shirt, you want to take off and throw away The fearful night wrapping your hole body You curse that you live You tear apart and throw away whatever you have left from the past Then, a flower grows on my grave, by itself

That day, you will understand that I love you

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sensiz

Sensiz de denizi seyredebiliyorum. Hem dalgaların dili seninkinden açık. Ne kadar hatırlatsan kendini boş. Sensiz de seni sevebiliyorum. Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula, Karşılaştığımız zamanlarda. Sen, sevgiden şımaran çocuk, Ben şaşıran budala.

Without You

I can watch the sea without you. The language of the waves is more clear than yours. No use, however hard you remind me of yourself. I can love you even without you. Do you remember, we always used to talk about useless things, blah blah, When we first met. You, the baby spoilt with love, I, the fool surprised by love.

Özdemir Asaf

Anı...

Ne varsa en güzel üç gün üç gece Bir kıyı şehrinde seninle yaşadık Tutuştum,elim ellerine değince Öylesi sıcaktın,öylesi aydınlık

Güzellikten,mutluluktan,sevgiden Kumların üstünde bir evren yarattık O dakikalar yaşandı mı sahiden Bir düş müydü yoksa gerçekten var mıydık

Memory...

We lived with you the sweetest of memories In a cosatal town, for three days and three nights I caught fire when my hands touched yours You were so warm, so bright

We created our own universe on the sands With beauty, happiness and love Were those minutes really lived Did we really exist, or was it all a dream

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 5

Page 6: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Nasıl geçip gidiverdi o zamanlar O bir daha zor yaşanılır çılgınlık O alev alev yaktığımız ormanlar

Ey şimdi o kıyı şehrinde kalanlar Duyun,anlayın,haykırın çığlık çığlık Böyle bir anı bir daha yaşanmaz artık.

Even those times passed That craziness, hard to live again Those forests that we burned with our warmth

You, the ones who now live in that coastal town Hear this, understand this, and shout this out loud Such a memory can't be lived again.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Aşk

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin

Love

You are like a crowd in huge deserts You are like a rare fish in the endless seas Sometimes hot, sometimes cold, sometimes sad, sometimes joyful You are like good health and sickness at the same time

Özdemir Asaf

Eğer

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yasanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,

If

It is not that important to leave and go if it didn't leave gaps behind that are impossible to fill.

Even the big separations are not that hard to endure, if they were started at the best moment.

Crying is not something to be ashamed of, if the tears are coming from the heart.

Stealing is not disgraceful, if it is the heart of somebody that is stolen.

Love has nothing to be afraid of, if one could get rid of all skins.

A known voice would not make one so upset, if it was never heard.

The leakproof embraces would perhaps be forgotten more easily, if they were not wrapped with passionate love.

The big hazel eyes would head to uncertainty as time passes, if they didn't look so crazy.

It would perhaps be easy to forget the burning taste of a wet kiss, if the heart did not press on the rib cage that hard.

The long night conversations could be replaced by something else, if the last cigarette was not shared breath by breath.

It wouldn't snow even on the dreams, if the fears had not wounded love in the battles.

Time, still as if it will never pass, would fly like an arrow, if the one that's worth waiting for would come at the end.

Even the color of the hair in the dreams would fade away with time, if their inexpressible smell had not stuck on the pillows.

Even that huge, that splendid end, death, would lose its meaning, If everything worth living was already lived.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 6

Page 7: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

İssiz bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!

Loneliness would not be that unbearable, If the final glimmer of hope had not faded away.

The spring sun perhaps would not heat this much, if life did not start again after every loss.

It would perhaps not be necessary to smoke before breakfast, if a giant wave of longing did not challenge.

Maybe the thin waist would remain in memories, if even the shameless tea was not given in a thin-waisted glass.

Sleeplessness would not ruin that badly right after short naps, if the silk skin to touch was not that far away.

Even a jobless home could turn to paradise maybe, if it was heated by a warm smile.

Poems with the taste of aged wine would not feel as poor,

if there was someone to whisper them to.

It would perhaps not be possible to believe that every love hides a separation deep inside, if it did not have on its calling card the label 'first degree perpetrator of so many separations'.

Daisies would not really look down, if they did not have their shares from your betrayal.

Coasts would not surrender to solitude, if you did not try to console yourself with aimless strolls on your own faint coasts.

I will be alone after you go. and I am not afraid of being alone, but what if I want to hold your hands...

Yes sweetheart, Who would miss the smell of the sweat inside your palms,

who would want to lie along your thin fingers, if these eyes had not witnessed a splendid period in their past!!

Can Yücel

Gizli Sevda

Hani bir sevgilin vardı Yedi-sekiz sene önce Dün yolda rasladım Sevindi beni görünce

Sokakta ayaküstü Konuştuk ordan-burdan Evlenmiş, çocukları olmuş Bir kız, bir oğlan

Seni sordu Hiç değişmedi dedim. Bildiğin gibi Anlıyordu

Mesutmuş, kocasını seviyormuş. Kendilerininmiş evleri.. Bir suçlu gibi ezik Sana selam söyledi.

Secret Love

You loved a girl, remember? Seven-eight years ago. I ran into her yesterday She was happy to see me.

We stood by the street, And had a small conversation. She is married, she has children One daughter, one son.

She asked about you I said you didn't change a bit. As you remember. She understood.

She is happy, she loves her husband. They live in their own house. Embarrassed, as if she was feeling guilty She sent you her greetings.

Behçet Necatigil

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 7

Page 8: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Diyebilseydim

Anladım diyemem ki! Suçluyum Belki ben anlatamadım sana kendimi Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi Her gün her dakika seni özlerdim Bitmezdi kederim senin yanında bile Susardım, gözlerime baktığın zaman Mermer bir heykelin çaresizliğiyle Oysa neler düşünürdüm sen yokken Sana kavuşunca neler söylemek isterdim Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi Ayrılık başlayınca ben biterdim En kötüsü beni koyup gitmendi O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz Ve nice yıllar kovalardı birbirini Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler Bütün teselliler uzaklarda kalırdı Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler Ne olurdu saadetlerin en büyüğü İşte ellerimde al, diyebilseydim Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.

If Only I Could Say

I can't say I understood you! I am guilty Perhaps I couldn't express my feelings I was in fires every night, at your absence I used my tears to stop the fires in my heart I used to miss you every day, every minute My longing never ended even when I was with you It made me quiet, when you looked into my eyes As helpless as a marble statue You didn't know what I used to think when you weren't with me And what I wanted to say when we came together Time flied like an arrow And it was the end for me when you left me The worst was being left alone I can't tell that loneliness Winters ended, summers passed In half-lived emotions and joys And years passed one after another Distances grew inside me Nothing was enough to console me All flowers died in the gardens. If only I could say I have the greatest of happinesses, take it You would understand, wouldn't you If I could say DON'T GO, just as I felt it.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Saçları

Bilmiyorum ne vardı saclarında Rüzgar mı delice eserdi Gözlerim mi öyle görürdü yoksa Saclarının her hali hoşuma giderdi

Her Hair

I don't know what was it with her hair Was it the wind blowing so crazy Or was it the way I was looking I liked every way of her hair

Özdemir Asaf

Seni Yaşamak

Seni her özlediğimde sevgilim, Gökyüzüne bakıyorum; Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü. Seni her özlediğimde bir tanem, Denizlere bakıyorum. Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü. Seni her özlediğimde bir tanem, Kuşlara bakıyorum. O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü. Ve aşkım, seni her özlediğimde, Adında isyan ediyorum. Seni özlemek istemiyorum ben, Ben seni yaşamak istiyorum, Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum Ve seni sende görmek sadece...

Living You

Every time I miss you darling, I look at the sky; Because I see your eyes in the blue skies. Every time I miss you sweetheart, I look at the sea. Because I see your miracle at the horizon. Every time I miss you sweetheart, I look at the birds. Because I see your freedom in those wings. And my love, every time I miss you, I rebel at your name. I don't want to miss you, I want to live you, Every time I miss you, I want to look at you And to see you only in you...

Behçet Necatigil

Unutulmayanlar

(...)

Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,

The Unforgettables

(...)

You were my sky, my sea, my earth,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 8

Page 9: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.

Zannetme ki herşey bitti sevdiğim; Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar. Ve bundan sonra kim severse dünyada; Seni ve beni hatırlayacaklar

You can't now turn into a faded memory, dim and distant.

You know, there are some things we can't control Forgetting you is something like that.

Don't think that everything is over, my love; These yellow leaves will become green one day. And whoever loves in this world from now on; Will remember you and me.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Akıl Gözü

seni bulmakdan önce aramak isterim seni sevmekten önce anlamak isterim seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim

Eye of the Mind

I want to search before I find you I want to understand before I love you I don't want to consume you for a lifetime, but I want to start you over and over all the time

Özdemir Asaf

Giderken

Bilerek mi yanına almadın giderken başının yastıkta bıraktığı çukuru

Güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi bir de annem terketmişti ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur

When You Left

When you left did you not take with you intentionally the hole that your head left in the pillow

Whereas I used to trust our love as much as the accuracy of the clock in the ferry quay or train station

Only mom left me like you did I still have on my belly the hole left to me from her absence

Sunay Akın

Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.

I Can't Tell

If I cry, can you hear my voice, In my lines; Can you touch, My tears, with your hands? I didn't know that songs were this beautiful, Whereas words were this insufficient Before I had this trouble. There is a place, I know; It is possible to say everything; I am pretty close, I can feel; I can't tell.

Orhan Veli Kanık

Rüya Dream

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 9

Page 10: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Annemi ölmüş gördüm rüyamda. Ağlayarak uyanışım Hatırlattı bana, bir bayram sabahı Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp Ağlayışımı.

In my dream, I saw my mother dead. My waking up, in cries, Reminded me of the time I was crying Looking at the balloon I let slip to the sky In the morning of a feast.

Orhan Veli Kanık

Sevi Şiiri

Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran Unutturur bana birden acıları, güçlükleri Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim Güçsüze merhametini, zalime direnişini Haksızlıklar, zorbalıklar karsısında Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim Tüm çocuklara kanat geren anneliğini Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada Sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

Poem of Love

What I loved most about you was your voice Fogged most of the time, like a fresh bread That calls to love first, then gives a rest A friend to me all the time, loved all the time

What I loved most about you was your hands Cool as a spring water, small and white I saw many bautiful things on this world The best is to wake up one morning with your hands

What I loved most about you was your eyes Sometimes a childish blue, sometimes contrarily green Brightness, health, happiness None of these is as meaningful as your eyes

What I loved most about you was your smile Making me happy, growing flowers of hope inside me It eases all my pains, difficulties My world finds its meaning when you smile

What I loved most about you was your behavior Your mercy for the weak, your resistance to unjust Your being a proud wild tigress Against injustice and despotism

What I loved most about you was your heart full of love Your motherhood covering all the children In this world where loves are sold for one penny You are the one who holds love above everything

What I loved most about you was your reflection on me Your existence in me, your being one with me I loved your your bravery, honesty, pureness I loved you, I loved you, I loved...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yaşamaya Dair

I

Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.

On Living

I

Living is no joke, you must live with great seriousness like a squirrel for example, I mean expecting nothing except and beyond living, I mean living must be your whole occupation.

You must take living seriously, I mean to such an extent that, for example your arms are tied from your back, your back is on the wall, or in a laboratory with your white shirt, with your huge eye glasses, you must be able to die for people, even for people you have never seen, although nobody forced you to do this, although you know that living is the most real, most beautiful thing.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 10

Page 11: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığından.

II

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

III

Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmen için...

I mean you must take living so seriously that, even when you are seventy, you must plant olive trees, not because you think they will be left to your children, because you don't believe in death although you are afraid of it because, I mean, life weighs heavier.

II

Suppose we're very sick, in need of surgery, I mean, there is the possibility that we will never get up from the white table. although it is impossible not to feel the grief of passing away somewhat too soon we will still laugh at the funny joke being told, we will look out of the window to see if it's raining, or we will wait impatiently for the latest news from agencies.

Suppose, for something worth fighting for, suppose we are on the battlefield. Over there, in the first attack, on the first day we may fall on the ground on our face. We will know this with a somewhat strange grudge, but we will still wonder like crazy the result of the war that will possibly last for years.

Suppose we are in the jail, age is close to fifty, supose there are still eighteen years until the iron door will open. Still, we will live with the outer world, with the people, animals, fights and winds I mean, with the outer world beyond the walls.

I mean, however and wherever we are we must live as if there is no death...

III

This earth will cool down, a star among all the stars, one of the tiniest, I mean a grain of glitter in the blue velvet, I mean this huge world of ours.

This earth will cool down one day, not even like a pile of ice or like a dead cloud, it will roll like an empty walnut in the pure endless darkness.

You must feel the pain of this now, You must feel the grief right now. You must love this world so much to be able to say "I lived"...

Nazım Hikmet

Ne Kadar Güzel

Çayın rengi ne kadar güzel, Sabah sabah, Açık havada! Hava ne kadar güzel! Oğlan çocuk ne kadar güzel! Çay ne kadar güzel!

How Beautiful

How pleasant is the color of tea, In the morning, In open weather! How nice is the weather! How pretty is the boy! How pleasant is the tea!

Orhan Veli Kanık

Aşkım My Love

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 11

Page 12: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

ne yere ne göğe ismini yazdım senin ismini aşkım kalbime YAZDIM...

I wrote your name neither on the ground nor on the skies I wrote your name, my love ON MY HEART...

Özdemir Asaf

Beşinci Mektup

Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

(...)

Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, Yine seni özlediğim içindir.

Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!

Fifth Letter

There is no such thing as separation. It is our lie. Actually there is love, there is longing, there is waiting. Where are you now? What are you doing?

Sun is already up and shining. You must have waked up by now. You remembered me when you were combing your hair, didn't you? You see, we didn't separate. We are just longing and waiting.

(...)

I endure all the pains you give; Because I miss you The deadly poison of waiting is not killing me; Because I miss you. I'm still alive, I still have hope inside, Because I miss you.

If I didn't miss you this much, I wouldn't be able to love you this much!

Ümit Yaşar Oğuzcan

Ben Değildim

Bir akşam üstü pencerenden bakıyordun Ağır ağır, yollara inen karanlığa. Bana benzeyen biri geçti evinin önünden. Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya.. O gecen ben değildim.

Bir gece, yatağında uyuyordun.. Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya. Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan, Ve karanlıklar içindeydi odan... Seni gören ben değildim.

Ben çok uzaktaydım o zaman, Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya. Artık beni düşünmeye başladığından Bıraktın kendini aşk içinde yasamaya.. Bunu bilen ben değildim.

Bir kitap okuyordun dalgın.. İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı. Genç bir adamı öldürdüler romanda. Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın.. O ölen ben değildim..

It Wasn't Me

You were looking out of your window one evening Looking into the darkness slowly going along the roads. Somebody like me walked by your house. Your heart started to beat fast.. It wasn't me who was walking.

One night, you were sleeping in your bed.. You woke up all of a sudden, into the silent world. What opened your eyes was part of a dream, And your room was full of darkness... It wasn't me who saw you.

I was far away then, Tears fell from your eyes, with no reason. Because you started to think about me You left yourself to the thought of love.. It wasn't me who knew this.

You were reading a book, lost in thoughts.. Where people were falling in love, or dying. They killed a young man in that book. You felt scared, and started to cry with your woman instincts.. It wasn't me who died..

Özdemir Asaf

Bekleyenler İçin For the Ones Who are Waiting

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 12

Page 13: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Bir ayak sesi duymayayım Kapıya koşuyorum Gelen sen misin diye Bir sarı saç görmeyeyim Yüreğim burkuluyor Ağlamaklı oluyorum Her şey bana seni hatırlatıyor Gökyüzüne baksam Gözlerinin binlercesini görürüm Bir rüzgar değse yüzüme Ellerini düşünmeden edemem Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer Tadı senden gelir Yediğim yemişlerin İçtiğim içkilerin Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı Bu emsalsiz hüzün Seni beklediğim içindir

Resmine bakamaz oldum Uykulardan korkuyorum artık Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

Ve şu saat geldiğin anda Durabilir sevincinden Zaman çıldırabilir Çünkü benim dünyamda Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

Bir çocuk doğmayı bekler Bir ağır hasta ölmeyi Bitkiler yağmur ve güneşi bekler Yalnız bir kadın sevilmeyi Ve düşün ki bir adam İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi Seni bekler Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar Pencerem kapalı duracak Rüzgar gelmesin diye Artık perdeleri açmayacağım Gün ışığı girmesin diye Sonra kahrolacağım Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta Ve günlerce gecelerce haykıracağım Nerdesin diye, nerdesin diye

Bir gün bu kapıdan sen gireceksin Biliyorum Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek Yıllarca sonra Öldüğüm gün bile gelsen Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup Çocuklar gibi sevineceğim Kalkıp sarılacağım ellerine Uzun uzun ağlayacağım

Whenever I hear some footsteps I run to the door To see if that's you coming Whenever I see some brown hair I feel heart-broken I feel like crying Everything reminds me of you Whenever I look at the sky I see thousands of your eyes Whenever wind touches my face I can't stop thinking of your hands The smoke of all the cigarettes I burn resembles you Whatever I eat Whatever I drink The taste reminds me of you And this unbearable distress inside me This matchless grief Is because I am waiting for you

I can't look at your picture any more I am afraid to sleep I am ashamed of all the furniture in my room This sofa is still waiting for you to come and sit This mirror is waiting for you to stand and watch your beauty This glass is on the table just to be able to touch your lips

And the moment you come back This clock can stop because of happiness Time can go crazy Because in my world Immortality means to love you

A baby waits for birth A deadly patient waits for death Plants wait for rain and sun A lonely woman waits to be loved And think of this, a man, With the hope and fear of all the ones waiting, Waits for you Like a man sentenced to death waiting for execution

Until you come back My windows will be closed Not to let the wind in I won't open the curtains any more Not to let the daylight in Then I will be heartsick In this darkness, in this deep loneliness And I will scream for days and nights Where are you, where are you!

One day, you will come through this door I know This wait will come to an end sooner or later Even if you come years later Even if you come on the day I die I will forget all this waiting, I will forget that I am dead I will be happy like a child I will get up, embrace you And I will cry

Ümit Yaşar Oğuzcan

Beni Unutma

Bir gün gelir de unuturmuş insan En sevdiği hatıraları bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde Seni yaşar ve seni düşünürüm

Don't Forget Me

They say, a day comes and One forgets even the loveliest memories But you, when the clock ticks twelve Every night with its tired sound Don't forget me

Because, every night, at those times I live you and I think of you

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 13

Page 14: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Hayal içinde perişan yürürüm Sen de karanlığın sustuğu yerde Beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün Bir avuç su gibi içime, ey yar Senin de başında o çılgın rüzgar Deli esiverirse bir gün Beni unutma

Ben ayağımda çarık, elimde asa Senin için su yollara düşmüşüm Senelerce sonra sana dönüşüm Bir mahşer gününe de rastlasa Beni unutma

Hala duruyorsa yeşil elbisen Onu bir gün benim için giy Saksıdaki pembe karanfilde çiğ Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen Beni unutma

Büyük acılara tutuştuğum gün Çok uzaklarda da olsan yine gel Bu ölürcesine sevdiğine gel Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün Beni unutma

I walk in misery, in illusions And you, where the darkness keeps silent Don't forget me

At those times, your smile Spreads inside me like a handful of water, my love If you also have that crazy wind one day Blowing over your head Don't forget me

You are the shoe on my foot, the stick in my hand I am on the roads for you Even if my return to you years later Coincides with the last day of the world Don't forget me

If you still have your green dress Wear it one day for me If you see dew on the pink carnations in your flowerpot Or a tired bird in your garden Don't forget me

The day I am burning in deep pains Come, even if you are too far Come to me, who loves you to death Please, the day I reunite with god Don't forget me

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yalnızlık Şiiri

Bilmezler yalnız yaşamayanlar, Nasıl korku verir sessizlik insana; Insan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler.

Poem of Loneliness

Ones who don't live alone don't know How much silence scares one; How one talks to himself; How one runs to mirrors, Longing to a soul, They don't know.

Orhan Veli Kanık

An

Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye; Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye.. Anılarından kale yapıp sığınsa bile, Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.

Moment

Laughing is approaching someone else; All of a sudden it turns two people into one.. Even if you build a castle from your memories and take shelter, One life won't be enough for one person alone.

Özdemir Asaf

Ağlamak

Ağlamak Unutmak kadar kolaydır inan Sevin ağlayabiliyorsan Sevin ağlıyorsan Gül ağlayabiliyorum diye Gül ağlıyorum ağlıyorum diye Sana birşey yapamam Ağlayamıyorsan

Crying

Crying It is as easy as forgetting, believe me Be happy if you can cry Be happy if you cry Smile because you can cry Smile because you cry I can't help you If you can't cry

Özdemir Asaf

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 14

Page 15: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Seninle Ölmek İstiyorum

Dağ başında bir avcı kulübesi Yerler diz boyu kar Ocakta ateş Dinarda rüzgar Hadi gel Önce sevişmeliyiz uzun uzun Yerdeki ayı postunun üzerine uzanmalıyız Bütün vücudunu santimetre karelere ayırıp Birer birer öpmeliyim Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana Böylece ölmeliyiz Aradan yıllar geçip Bizi buldukları zaman Etlerimiz çürümüş olsa da Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden Hadi gel Nefes almak hüner değil Seninle ölmek istiyorum...

I Want to Die with You

A hunter's cottage in the mountains Knee-deep snow on the ground Fire in the fireplace Wind outside Come on First we must make love, prolonged We must lie on the bear's fur on the floor I must divide your body into square centimeters And I must kiss them one by one And then I must embrace you with all my strength We must die like this When years go by And they find us Even if our flesh has decayed Our bones must not separate from each other Come on Breathing is easy I want to die with you...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yalnızlık

Şemsiye yapımcıları ıslanmaktan tek kişiyi koruyacak genişlikte kesince kumaşları yağmur değil yalnızlıktır yağan

Daha da hüzünlendirir her gece kentin sokaklarını bekçinin nefesiyle düdüğün içinde dönen nohut taneciğinin yalnızlığı

Ne çok sevinirim bilseniz bir yılan mezarıma girerde göğüs kafesimin kemikleri içinde kış uykusuna yatarsa

Loneliness

Since the umbrella makers cut the cloth wide enough to protect only one person from getting wet what falls is not rain it is loneliness

Every night, the streets of the city are more mournful with the loneliness of the chickpea that moves in the whistle pipe upon the breath of the night watchman

If only you knew how happy it would make me when a snake comes to my grave and hibernates in the bones of my rib cage

Sunay Akın

Ağır İşçi

En ağır işçi benim. Gün 24 saat, Seni düşünüyorum.

Hard Worker

I am the hardest worker. A day is 24 hours, I think of you all the time.

Ümit Yaşar Oğuzcan

2=1

Kim o, deme boşuna.. Benim, ben. Öyle bir ben ki gelen kapına; Başdan - başa sen.

2=1

Don't say who's that, there is no point.. It's me, it's me. Such a me who comes to your door, You from top to bottom.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 15

Page 16: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Özdemir Asaf

Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun. Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın. Bir gün yalan söyleyeceksen eğer; Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret, Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın. Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın, Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, Bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir, Kuşlar ötebildiği kadar sevimli, Bebek ağladığı kadar bebektir. Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...

Everything Depends on You

You are as heavy as the ground pulls you, As light as your wings flutter.. You are as alive as your heart beats, As young as your eyes see distance... You are as good as the people you love, As bad as the people you hate.. Whatever the color of your eyebrows and your eyes are, Your color is what the one facing you sees.. Don't think that what you lived is what you gained: You are as close to the end as you lived; however long you live, Your life is as long as you love.. You are as happy as you can smile. Don't be sad, know that you will smile as much as you cry

Don't think that everything is over, You will be loved as much as you love. The value nature gives you is in the rise of the sun And you are as human as the value you give to the one facing you. If you will lie one day; Let the one you address believe you as much as the trust for you. The longing for the loved one is in the moon light, And you are as close to your love as you long for. Don't forget, you are as wet as it rains, As warm as the sun warms you. You are as alone as you feel alone And as strong as you feel strong. You are as beautiful as you feel beautiful.. This is life! This is living, You live as much as you remember this When you forget this, you feel as cold as every breath you take And you are forgotten as soon as you forget A flower is as beautiful as it is watered, Birds are as sweet as they chitter, A baby is as baby as it cries. And you know everything as much as you learn, learn this as well,

YOU ARE LOVED AS MUCH AS YOU LOVE...

Can Yücel

Günaydın

Günaydın tavuklar, horozlar Artık memnunum yaşamaktan Sabah erkenden kalktığım zaman Siz varsınız; Gündüz, işim var, arkadaşlarım, Gece, yıldızlar var, karım var, Günaydın tavuklar, horozlar!

Good Morning

Good morning hens, roosters I am glad to live now When I wake up early in the morning I have you; In the morning, I have my job, I have my friends, At night, I have the stars, I have my wife, Good morning hens, roosters!

Necati Cumalı

Bir Fotoğrafta Sen

Dün bir fotoğrafta gözlerini gördüm İki uzak yıldız gibiydiler, dalgın Bilsen neler anlattı bana, sessizce Bir sevgiyle derinleşen bakışların.

You in a Photo

Yesterday, I saw your eyes in a photo They were like two stars far away, lost in thoughts I wish you could know what they told me, in silence Your looks that became deeper with love.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 16

Page 17: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Orda değildin sanki, bir başka yerde Ötelerde, uzakta benimle vardın Güzellikler bahçesi ayna gibi Yansıdığını gördüm yüzünde aşkın.

Bir ara çıktın resimden usulca, ürkek Bir ceylan gibi kollarıma atıldın Özlemli dudaklarınla yangın yangın

Seni gördüm, yaşadım bir fotoğrafta Her zamankinden daha çok bana yakın Gelecek o mutlu günleri anlattın.

I felt as if you were not there, You existed somewhere else, somewhere far away, with me I saw love shining in your face Like a mirror in the garden of beauties.

You stepped out of the mirror slowly, timidly You threw yourself into my arms like a gazelle With fires in your lips filled with longing

I saw you, and I lived you in a photo You were so close to me, closer than ever You told me of the happy days that are yet to come.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Bir İş Var

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar, Bu eşya, bu pencere? Değil, Vallahi değil; Bir iş var bu işin içinde.

There is Something

Is this sea as bautiful as this everyday? Does the sky look like this all the time? This furniture, these windows, Are they always as beautiful as this? No, I swear to God, no; There is something strange going on.

Çok Sevmek

Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.

Uzayan saçlar, altında avuçlarımızın İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi.

Yanmak mı o eski cağlarda yanmak Kül olup savrulmak rüzgara karşı İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı.

İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, ceşmeler Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman

Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.

Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın O çok sevmek, o yanardağ, o ateş, o yangın...

To Love A Lot

Those songs that lied to us, that blue night The heat of the white hands, that first look The dawn caused by having no cause To love a lot, helpless deception at nights.

Hair that grows, under our hands That is, one submitting to love To feel broken, to fall into pieces, yet to be always completed To love a lot, another skin touching your skin.

To burn, to burn in old ages To turn to ash and to be scattered with the wind The first cut of our proud hands To love a lot, the first flow of our blood.

The springs, water jugs, rivers, fountains To drink love with bloody hands, without satisfaction The first roughness of the sea at our shores To love a lot, to make it grow, there, then.

To engrave our names to the old tree trunks To write everything on the sand one by one Our condemnation to torture To love a lot, to love even more everyday.

So madly, so terribly, so crazy To love a lot, the volcano, the fire, the blaze...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Ali Rıza ile Ahmet'in Hikayesi

Ne tuhaftır Ali Rıza ile Ahmet'in hikayesi Birisi köyde oturur

The Story of Ali Rıza and Ahmet

How strange is the story of Ali Rıza and Ahmet One lives in the village

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 17

Page 18: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Birisi şehirde Ve her sabah şehirdeki köye gider Köydeki şehire

The other in the city And every morning The one in the city goes to the village And the one in the village to the city

Orhan Veli Kanık

Bir Gün

Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bil ki seni düşünüyorum

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, acil Örtün karanlıkları masmavi denizlerde Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde Bil ki seni bekliyorum

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar Bil ki seni istiyorum

Gecelerden bir gece uyanırsan apansız Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse Bil ki seni seviyorum

One Day

If you wake up all of a sudden in the middle of the night If you get lost in your thoughts looking into the darkness If you feel a warmth on your cold hands And if the alarm clock rings times that are too late Know that I am thinking of you

If a ferry approaches your quay, get on, hurry Take the darkness as your blanket on the blue seas And listen to my heart, how it beats In that place where all the longing condenses Know that I am waiting for you

One morning, at the start of a new day, open your curtains and look If the seagulls are landing on your balcony with happiness

Leave yourself to a deep untasted joy Let the most hopeful songs come out of your lips Know that I want you

If you wake up all of a sudden, one night among all the nights If you hear the chirping of a poor, sorrowful bird at a distance If a gazelle is crying on the mountains, alone And if a black rose grows on my grave one day Know that I love you

Ümit Yaşar Oğuzcan

Çalar Saat

Kes sesini Ne kadar çalsan nafile Biz bir daha uyanmamak üzere uyuduk

Alarm Clock

Shut up How hard you ring, it's useless We slept so as not to wake up again

Ümit Yaşar Oğuzcan

En Güzel

Bu müze var ya bu müze Seninle gezerken güzel Kimseler yoksa salonda Seni öpmek en güzel Bu rakı var ya bu rakı Seninle içerken güzel Kimler olursa olsun varsın Rakılı ağzından öpmek en güzel İşte bu dünya var ya bu dünya Seninle yaşarken güzel Sen varsın ya sen Ancak benimleysen güzel

The Most Beautiful

This museum, It is beautiful only when I go there with you. When there is no one else in the hall, Kissing you is the most beautiful thing. This raki, It is beautiful only when I'm drinking it with you. Whoever is around, The most beautiful thing is to kiss your mouth with raki. This world, you see, It is beautiful only if I'm living with you And you, You are beautiful only if you are with me

Aziz Nesin

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 18

Page 19: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Tohum

Öyle bir kelime söylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa.

Seed

I shall say such a word that None shall be left untold.

Özdemir Asaf

Bağışla

Ya zamanından çok erken gelirim Dünyaya geldiğim gibi Ya zamanından çok geç Seni bu yaşta sevdiğim gibi

Mutluluğa hep geç kalırım Hep erken giderim mutsuzluğa Ya herşey bitmiştir çoktan Ya hicbir şey başlamamış

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın Ölüme erken sevgiye geç Yine gecikmişim bağışla sevgilim Sevgiye on kala ölüme beş.

Forgive Me

Sometimes I come too soon Like I came to this world Or sometimes too late Like I loved you at this age

I am always late for hapiness I always go to misery too soon Either everything has already come to an end Or nothing has started yet

I am at a step of life that is Too soon to die, too late to love I am late again, forgive me my love I am on the verge of love, but death is closer.

Aziz Nesin

Bekle

Geleceğim bekle dedi Ben beklemedim o da gelmedi Ölüm gibi birşeydi Ama kimse ölmedi

Wait

She said wait, I will come I didn't wait, she didn't come It was someting like death But nobody died

Attila İlhan

Çok Sükür

Bir insan daha var çok şükür evde; Nefes var, Ayak sesi var; Çok şükür, çok şükür.

Thank god

Thank god, there is another person at home; There is breath, There is the sound of footsteps; Thank god, thank god.

Orhan Veli Kanık

Rahat

şu kavga bir bitse dersin, Acıkmasam dersin, Yorulmasam dersin; Çişim gelmese dersin, Uykum gelmese dersin;

Ölsem desene!

Comfort

You say if only this fight ended, If only I never got hungry, If only I was never tired, If only I never wanted to pee, If only I never felt asleep;

You should say instead, if only I died!

Orhan Veli Kanık

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 19

Page 20: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Bedava

Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava.

Free

We are living for free; Air is free, clouds are free; Brooks and hills are free; Rain and mud are free; Outside of cars, Doors of movie theaters, Shop displays are free; Not cheese or bread but Sour water is free; Freedom costs your head, Slavery is free; We are living for free.

Orhan Veli Kanık

Seni Saklayacağım

Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin duyacaksın Parıldayan bir sevi sıcaklığı, Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor Gelen günler geçenlere, Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak Bir yaşam harcamaktır, Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz, Yaşayacağım gözlerimde; Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya... Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım... Anlayacaksın.

I Will Hide You

I will hide you, believe me In what I write, in what I draw In what I sing, in what I say.

You will stay and no one will know And no one will see you, You will live in my eyes.

You will see, you will hear The gleaming warmth of love, You will sleep, you will wake up.

You will see that the days passing by Are not like the ones you used to live, You will lose yourself in thought.

Understanding a love Is spending a life, You will spend it.

I will live you, it can't be told, I will live in my eyes; I will hide you in my eyes.

One day, you will just start to tell... You will look, I will close my eyes... You will understand.

Özdemir Asaf

Ultra

Bir kelimeye Bin anlam yüklediğim zaman Sana sesleneceğim.

Ultra

When I load a thousand meanings On a single word I will call your name.

Özdemir Asaf

Ayrılış

Bakakalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam.

Departure

I stare after the departing ship; I can't throw myself into the sea, world is beautiful; There is manhood inside, I can't cry.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 20

Page 21: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Orhan Veli Kanık

Eskiden Bilmezdim Yalnızlığı

Eskiden bilmezdim yalnızligi Bir agaç nasil yalniz degilse ormaninda Bir çiçek kendi dalinda Eskiden bilmezdim yalnizligi

Yalnizligin içinde Simdi yalniz, yalniz miyim Kopuk muyum dalimdan Uzaginda mi kaldim ormanin

I Didn't Know Loneliness Before

I didn't know loneliness before Like a tree in a forest is never alone Like a flower on its own branch I didn't know loneliness before

Alone, am I alone now Inside loneliness Am I apart from my branch Am I away from my forest

Yılmaz Güney

Kim O?

Kapının ziliyle sıçradım Gecenin saat üçü Açtım baktım Kimseler yok

Zili duyduğum kesin Birisi çalmış olmalı Gelen yoksa ben miyim Kırk yıl daha genç Polisten bırakmışlar

Who is that?

I jumped with the doorbell Three at night I opened the door, looked There's nobody

I certainly heard the bell Somone must have rung Is it me who came Forty years younger Cops have released

Telaş

Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek.

Flurry

Not life, but This flurry will kill me.

Özdemir Asaf

İntihar

Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında Bir parça kan bulunmalı. Beni tanımayanlar "Mutlak birini seviyordu" demeliler. Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli, Çok sefalet çekti.." Fakat hakiki sebep Bunlardan hiçbirisi olmamalı.

Suicide

I shall die without anyone knowing, There shall be a little blod by my mouth. The ones who don't know me shall say 'He definitely loved someone'. And the ones who know me shall say, 'Poor thing, he suffered a lot' But the real reason Shall be none of these.

Vatan İçin

Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik.

For the Motherland

We did everything for this motherland! Some of us died; Some of us talked.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 21

Page 22: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Pazar Akşamları

Şimdi kılıksızım, fakat Borçlarımı ödedikten sonra İhtimal bir kat da yeni esvabım olacak Ve ihtimal sen Yine beni sevmeyeceksin. Bununla beraber pazar akşamları Sizin mahalleden geçerken, Süslenmiş olarak, Zannediyor musun ki ben de sana Şimdiki kadar kıymet vereceğim ?

Sunday Evenings

I am shabby now, but After I pay my debts I will probably have one time more garment And probably you Won't love me still. Besides this, sunday evenings When I pass through your neighborhood, Adorned, Do you think that I will Value you as much as now?

Orhan Veli Kanık

Alacak

Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım bu yüzden en çok denizden alacaklıyım

Money Owed to Me

I used to think that the rain holes by the streets were coin boxes and I used to put my pocket money in them for this reason, the one who owes me money most is the sea

Sunay Akın

Dolu Sokak

Ne korkuyorsun Uyanıp geceleri Ölüm yaşayacağını yokedebilir Yaşadığını değil

Full Street

Why are you scared Why do you wake up at nights Death can destroy what you will live Not what you have lived

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yaşamak Telaşı

Hiç böyle ısınmamıştım; Daldaki vişneye, Vitrindeki aydınlığa, Salça kokusuna mutfağımın, Akan dereye, uçan buluta, Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya.

Flutter to live

I never came to like like this; The sourcherry on the tree, The brightness in the shopwindow, The smell of tomato paste in my kitchen, The flowing brook, the flying clouds, I never came to like life like this.

Edip Cansever

Sen Söylemeden de Biliyorum

Seziyorum ki kaçacaksın.. Yalvaramam koşamam Ama sesini bırak bende

Biliyorum ki kopacaksın Tutamam saçlarından Ama kokunu bırak bende

Anlıyorum ki ayrılacaksın Cok yıkkınım yıkılamam Ama rengini bırak bende

I Know Before You Tell

I perceive that you will run away.. I can't beg, I can't run But leave your voice with me

I know you'll break off I can't hold your hair But leave your smell with me

I understand that you'll leave I am already ruined, I can't collapse But leave your color with me

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 22

Page 23: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Duyumsuyorum ki yiteceksin En büyük acım olacak Ama ısını bırak bende

Ayrımsıyorum ki unutacaksın Acı kursun bir okyanus Ama tadını bırak bende

Nasıl olsa gideceksin Hakkım yok durdurmaya AMA KENDİNİ BIRAK BENDE

I feel that you'll get lost That will be my greatest pain But leave your heat with me

I distinguish that you'll forget Pain is a vast grey ocean But leave your taste with me

You'll leave anyway I have no right to stop you BUT LEAVE YOURSELF WITH ME

Aziz Nesin

Dağ Rüzgarı

Kaderde senden ayrı düşmek de varmış Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim.. Seni tanımadan Hele seni böyle deli divane sevmeden Yalnızlık güzeldir diyordum Al başını, kaç bu şehirden Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git Git gidebildiğin yere git diyordum Oysa ki, senden kaçılmazmış Yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış. Bilmiyordum.

Yine de dayanmağa çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Her şeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen İster uzaklarda ol İster yanı başımda dur Sen ol yeter ki bu zaman içinde Ben olmasam da olur Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır Bitmiyorsun Çaresizliğim gün gibi aşikar Su olup çeşmelerden akan güzelliğin İnceliğin ışık yüzüme vuran Sen güneş kadar sıcak Tabiat kadar gerçek Sen bahçelerde çiçekler açtıran Sudan, havadan, güneşten yüce varlık Sen, o tek sevgi içimde Sen görebildiğim tek aydınlık

Bir nefeste benim için al Havasızlıktan öldürme beni Bulutlara, yıldızlara benim için de bak Susadım diyorsam Bir yudum su içmelisin Ben yorulduysam sen uyumalısın Ellerim sevilmek istiyor Saçlarım okşanmak istiyor Dudaklarım öpülmek istiyor Anlamalısın.

Ağaçların yeşili kalmadı Gökyüzünün mavisi yok Bu dağlar o dağlar değil Rüzgarında kekik kokusu yok Kim bu çaresiz adam Bu kan çanağı gözler kimin Kaç gecedir uykusu yok Gündüzü yok Gecesi yok

Mountain Wind

I see that there is also falling apart from you in my destiny To be honest, I never thought of this before.. Before I knew you And before I loved you, crazy like this I used to say loneliness is good Pack up, and get away from this city Towards the mountains you see like a line in the horizon Go to the seas with the iodine smell I used to say, go as far as you can However, I understood that it is impossible to escape from you I understood that it is impossible to endure your absence even for one day. I didn't know this before.

I am trying to endure anyway I pick a wild flower that looks like your eyes I call the clouds passing by, thinking that they are your hands Whenever the wind brings a nice smell I console myself saying that it has caressed and brought your hair Living another time with you Living you at another time You, before everything Definitely you Undoubtedly you You can be far away You can be by my side It is enough that you exist in this time That is enough, even if I don't exist I am winding you up a woolen ball since years You never come to an end It is obvios as day that I am helpless What flows from the fountains as water is your beauty Your kindness is the light falling on my face You, as warm as the sun As real as the nature You, the reason of flowers growing in gardens Higher than the water, the air, the sun You, the only love inside me You, the only light that I can see

Take a breath for me Don't leave me airless Look at the clouds, the skies also for me If I say I am thirsty You must drink a sip of water If I get tired, you must sleep My hands want to be loved My hair wants to be caressed My lips want to be kissed You must understand.

Trees don't have green any more The sky lost the blue These mountains aren't those mountains They don't have the smell of thyme in the winds

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 23

Page 24: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Yok Yok Anladım Sensiz yaşanmaz bu dünyada İmkanı yok.

Who is this desperate man Whose are these red eyes Sleepless for so many nights With no day With no night No No I understood It is impossible to live without you in this world It is impossible.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Çaresiz

Seni görmediğim günler bir çakır diken büyüyor göz bebeklerimde Bir çocuk ağlaması başlıyor, kulaklarımda uzun uzun Ellerim bir yerlere yapışıyor, kurtaramıyorum Ya ayaklarım, o benim zavallı ayaklarım Öyle şaşkın, öyle kararsız, öyle çaresiz ki Seni görmediğim günler Karanlıktayım, katran gecelerdeyim Cehennem misali bir yerdeyim Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse İşte öyleyim...

Helpless

The days I don't see you, a grey thorn grows in the apples of my eyes A baby starts to cry, ringing in my ears My hands get stuck somewhere, I can't take them back And my feet, my poor feet So blank, so hesitant, so helpless The days I don't see you I am in darkness, in pitch-black nights I am in somewhere like hell You know how iron rusts, how an apple rots I am like that...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Fena Çocuk

Mektepten kaçıyorsun, Kuş tutuyorsun, Deniz kenarına gidip Fena çocuklarla konuşuyorsun, Duvarlara fena resimler yapıyorsun Bir şey değil, Beni de baştan çıkaracaksın, Sen ne fena çocuksun.

Bad Kid

You break school, Hunt birds, You go to the seaside and Talk to bad kids, You draw bad pictures on the walls. It's nothing, but You will tempt me as well, What a bad kid you are.

Orhan Veli Kanık

İçinde

Denizlerimiz var, güneş içinde Agaçlarımız var, yaprak içinde Sabah akşam gider gider geliriz, Denizlerimizle ağaçlarımız arasında, Yokluk içinde.

Filled with

We have seas, filled with sunlight We have trees, filled with leaves Day and night, we go back and forth, Between our seas and trees, Filled with poverty.

Orhan Veli Kanık

Güneş Delisi

Akan suyu severim ben Işıldayan karı severim Bir yeşil yaprak Bir telli böcek Yeşeren tohum Güneşte görsem Sevinç doldurur içime

Crazy for the Sun

I love flowing water I love sparkling snow If I see under the sun A grean leaf A small insect A seed turning green It fills me with joy

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 24

Page 25: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Bir günü Güzel bir günü Güneşli bir günü Hiç bir şeye değişmem Onun için savaşı sevmem Onun için zulmü sevmem Onun için yalanı sevmem Bilirim yaşamaz güneşte Bilirim yaşamaz yanyana aşkla Ne haksızlık Ne korku Ne açlık

I won't exchange a day A beautiful day A suny day For anything That's why I don't like wars That's why I don't like cruelty That's why I don't like lies I know, neither injustice Nor fear Nor hunger Can live under the sun I know, they can't live side by side with love

Necati Cumalı

Hoşçakal

siyah beyaz tuşlarında piyanomun seni çalıyorum şimdi çaldıkça çoğalıyorsun odada sen arttıkça ben kayboluyorum

seni doğuruyorum geceye adını koyuyorum aya bakarak her şey sen oluyor her yer sen ben ölüyorum

sesini duyuyorum rüyalarımda gözlerimi kamaştırıyor ışığın rüzgar sen gibi dokunuyor bana ben doğuyorum

duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç dokunmuyorsun bana sen gibi bir şimşek çakıyor tam kalbime düşüyor yıldırımı ben gidiyorum

Good Bye

in the black and white keys of my piano I am playing you now you multiply in the room as I play I get lost as you increase

I give birth to you into the night I give you your name looking at the moon everything becomes you, everywhere you I die

I hear your voice in my dreams your light dazzles my eyes the wind touches me like you I am born

you don't tell me what I want to hear you don't touch me a lightning like you flashes the thunderbolt falls right onto my heart I go

Özdemir Asaf

Mesaj

Ölebilirim genç yaşımda, En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda, Sevgilim, Seni bir akşam-üstü düşündürebilirim.

Message

I may die young, I may take away my best poems unsung. Now, still in my salad days, Sweetheart, I may make you think one evening.

Özdemir Asaf

Yaşadıklarımdan Öğrendiği

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi

There is One Thing I learned from What I Lived

There is one thing I learned from what I lived: When you live something, you must live it fully Your lover must be exhausted from your kisses You must be exhausted from smelling a flower

One can look at the sky for hours One can look for hours at the sea, at a bird, at a child Living on this world is being one with it Growing unbreakable roots into it

When you hug your friend, you must do it with all your power

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 25

Page 26: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

You must be in a fight with all your muscles, body and passion And when you lie on the hot sand, You must rest like a grain of sand, like a leaf, like a stone

One must listen to all the beautiful music Such that the sounds, the melodies fill inside

One must dive headfirst into this life Like diving from a rock into an emerald sea

People you don't know must attract you to distant lands You must live with the desire to read all the books and to know all the lives You must exchange nothing with the happiness of drinking a glass of water But for all the happiness there is, you must be filed with the longing to live

And you must also live grief, with honor, with all your presence Because grief also maturates one, like happiness Your blood must be intermixed with the large circulation of life The never ending, fresh blood of life must circulate in your veins

There is one thing I learned from what I lived: When you live, you must live big, like being one with the rivers, the sky, and the whole universe Because what we call lifetime is a gift presented to life And life is a gift presented to you.

Ataol Behramoğlu

Yokluğundaki sen

Yine yalnız değilim her zamanki gibi Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım

Aramızda yirmibeşbin kilometre Sen kıştasın ben yazdayım Sen bir yarısında dünyanın Ben öte yarısındayım Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun Daha da bir gönlümcesin Varlığından bin kat güzel O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz Ve en gizlerden konuşurken ellerin İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden

You at Your Absence

I am not alone again, as always I am with your absence at this far-eastern night

Twenty five thousand kilometers between us You live winter, I live summer You are in one half of the world, I am in the other half Still, your absence does not leave my hand You are even more 'for me' That burning nakedness of you, in flames Is a thousand times more beautiful than your presence And as your hands talk about the deepest secrets I don't want to write to you without saying that We love each other across twenty five thousand kilometers

Aziz Nesin

Beş Satırla

Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, sokakta, kitapta, yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, ne müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı.

Five Lines

To overcome lies in the heart, in the streets, in the books from the lullabies of the mothers to the news report that the speaker reads, understanding, my love, what a great joy it is, to understand what is gone and what is on the way.

Nazım Hikmet

Ben Senden Önce Ölmek İsterim I Want to Die Before You

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 26

Page 27: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Ben senden önce ölmek isterim. Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin... Fedakârlığımı anlıyorsun : vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak : biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım. Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde? İçimden bir şey: belki diyor.

I want to die before you. I want to die before you. Do you think that who passes later will find who's gone before? I don't think so. You'd better have me burned, and put me on the stove in your room in a jar. The jar shall be made of glass, transparent, white glass so that you can see me inside... You see my sacrifice: I renounced from being part of the earth, I renounced from being a flower to be able to stay with you. And I am becoming dust, to live with you. Later, when you also die, you'll come to my jar. And we'll live there together your ash in my ash, until a careless bride or an unfaithful grandson throws us out of there... But we until that time will mix with each other so much that even in the garbage we are thrown into our grains will fall side by side. We will dive into the soil together. And one day, if a wild flower feeds from this piece of soil and blossoms above its body, definitely there will be two flowers: one is you one is me. I don't think of death yet. I will give birth to a child. Life is flooding from me. My blood is boiling. I will live, but long, very long, but with you. Death doesn't scare me either. But I find our way of funeral rather unlikable. Until I die, I think this will get better. Is there a hope you'll get out of prison these days? A voice in me says: maybe.

Nazım Hikmet

Tren Sesi

Garibim; Ne bir güzel var avutacak gönlümü, Bu şehirde, Ne de bir tanıdık çehre; Bir tren sesi duymaya göreyim, Iki gözüm Iki çeşme.

Sound of a Train

I am miserable, There is neither a pretty lady to ease my heart, In this city, Nor a known face; Whenever I hear the sound of a train, My two eyes Are two fountains.

Orhan Veli Kanık

İlk Suç First Crime

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 27

Page 28: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Dağ bıçaklar Erkenden Güzelliğini Gecenin

The mountain stabs Early in the day The beauty of The night

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Sesler

Gecenin bir zamanı evine gelince Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini Anla ki yalnızsın

Elektrik düğmesini çevirince Çıt diye bir ses duyuyorsan Anla ki yalnızsın

Yatağına yatınca Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan Anla ki yalnızsın

Odanda kâğıtlarını kitaplarını Duyuyorsan zamanın kemirdiğini Anla ki yalnızsın

Bir ses geçmişlerden Çağırıyorsa eski günlere Anla ki yalnızsın

Değerini bilmeden yalnızlığının Kurtulmak istiyorsan Kurtulsan da yapayalnızsın

Sounds

If you hear the sound of the key in the lock When you come home at night Know that you are alone

If you hear a small cracking sound When you push the light switch Know that you are alone

If the sound of your heart doesn't let you sleep When you go to bed Know that you are alone

If you hear that time is nibbling The books and papers in your room Know that you are alone

If a voice from the past Is calling you to the old days Know that you are alone

If you want to escape from loneliness Without appreciating it You are totally alone even if you can escape

Aziz Nesin

Ölü Asker

Nasıl da istemiştim savaşa gitmeden sevgilimle evlenmeyi ama nereden bilebilirdim ki silahın demirine çarpıp saklandığım yeri belli edeceğini parmağımdaki yüzüğün...

Dead Soldier

How much did I want to marry my darling before I went to war but how could I know that the ring on my finger would reveal the place I was hiding by touching the metal of the gun...

Sunay Akın

Seni Seyrederdim

Saçların uçuşurdu rüzgardan. Yanından seni seyrederdim. Güneş yakardı,deniz yanardı.. Sen konuşurdun,dinlerdim.

Gülerdin.. Susardın,düşünürdün. Benimle el-ele yürüdün.. Yol biterdi.

Görmezdim seni.. Zaman yıl yıl geçerdi. Uzaktan,çok uzaklardan

I Used to Watch You

Wind used to blow your hair. I used to watch you, right next to you. Sun used to burn, the sea used to get burned.. You used to talk, I used to listen.

You used to smile.. You used to be quiet, and think. You used to walk hand in hand with me. The roads used to end.

I didn't see you.. Time passed year after year. From somewhere far, far away

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 28

Page 29: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Seni seyrederdim. I used to watch you.

Özdemir Asaf

Bir Gün

Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi. Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili... Bir gün akıp gideceğiz hayata. Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur... Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

One Day

There is no difficulty mankind couldn't overcome as long as they have inside this humanly love. My love beautiful days pass through hard stops. One accumulates drop by drop. Drop by drop my love... One day we will float into life. Walls will collapse, all the doors will open up, know this. Now, my heart is you it beats you all the time... And again, drop by drop you are accumulating inside me.

Yılmaz Güney

Arkadaş

Olmasın o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gün gelip ayrılsak da Seninle arkadaş

Bir kıvılcım düşer önce Büyür yavaş yavaş Bir bakarsın volkan olmuş Yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu Ne ana ne kardaş Bu en güzel bu en sıcak Duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince Her derde kedere Ve yürümek ömür boyu Beraberce el ele

Olmayacak o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gun gelir ayrılsak da Seninle arkadaş

Friend

I don't want to see cries In those eyes with the deepest smiles Even if one day We separate, friend

First, a sparkle falls Grows slowly You don't realize how it grows into a volcano And burns you, friend

Neither mother nor brother Can fill your gap This is the most beautiful The warmest feeling, friend

To share every happiness Every trouble, grief And to walk for a lifetime Together, hand in hand

There shall not be cries In those eyes with the deepest smiles Even if one day We separate, friend

Yılmaz Güney

Eski Kapı

Kadınların istediği Mavilik midir Gece midir Kocalar yaşlanır da anlayamaz.

Old Door

Is what women want The blue Or is it the night Husbands grow old but can't figure out

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 29

Page 30: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Gitme

Gitme figan düşer denizlere sular çekilir yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır boynunu büker kır çiçekleri kelebekler ölür

gitme bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk şaşırır yönünü rüzgarlar bütün pınarların suyu çekilir solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm

gitme öksüz kalır içimdeki imge dağları saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez çiçekler açmaz bahçemde ah gülüm

gitme acılara mahkum olur yüreğim ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar alışamam yokluğuna, yokluğun ölüm

gitme içimdeki bütün vagonlar devrilir bir kar yağar istasyonlara, üşürüm

gitme kal sevdiğim terketme beni umutsuz çaresiz bekletme beni bütün ormanlar ateşe verilir kuşlarda gider bu kent de, ölürüm

gitme kal menevşeler açsın dağlarda sevince dönüşsün gökyüzü iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm yokluğuna alışamam yokluğun ölüm

gitme bütün ormanlar ateşe verilir kuşlarda gider bu kent de, ölürüm

Don't Go

Don't go a cry of lamentation falls onto the seas, water withdraws it stops to rain from the oasis onto my eyelashes a wind sobs in solitude, a twig is broken wild flowers look down, butterflies die

don't go a star refuses its sky, a child inhales sadly winds get confused where to blow all springs dry the coy flowers of my heart fade, I become sad

don't go the mountains of imagination inside me, the northern star, the early morning wind kissing your hair become orphans cranes cease to pass by, nightingales cease to twitter flowers cease to grow in my garden, oh my love

don't go my heart is sentenced to pains storms, separations, memories and loneliness is left behind you Loves looking down, songs with wet eyes I can't get used to your absence, your absence is death

don't go the trains inside me turn upside down it snows on the stations, I get cold

don't go, stay my love, don't leave me don't make me wait hopeless, helpless all forests burn the birds go, this city goes, I die

don't go, stay let violins grow on the mountains let the sky turn into happiness don't leave me between two screams, my rose I can't get used to your absence, your absence is death

don't go all the forests burn the birds go, this city goes, I die

Nuri Can

Boşuna

Sen yoksun Boşuna yağıyor yağmur Birlikte ıslanamayacağız ki... Boşuna bu nehir Çırpınıp pırpırlanması... Kıyısında oturup seyredemeyeceğiz ki... Uzar uzar gider Boşuna yorulur yollar Birlikte yürüyemeyeceğiz ki... Özlemler de ayrılıklar da boşuna Öyle uzaklardayız Birlikte ağlayamayacağız ki... Seviyorum seni boşuna Boşuna yaşıyorum Yaşamı bölüşemeyeceğiz ki...

In Vain

You are not here It's raining in vain, We won't be able to soak together... This river is in vain, Its struggle and flutter... We won't be able to sit by it and watch together... The roads go on and on They get tired in vain We won't be able to walk together... Yearning and separation are in vain We are far from each other We won't be able to cry together... I love you in vain I live in vain We won't be able to share life together...

Aziz Nesin

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 30

Page 31: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Gerçek Değer

Gerçek değer gelmesi boşluk dolduran değil; Gitmesi boşluk yaratandır.

Real Value

Real value is not what fills a gap when it comes; It is what creates a gap when it goes.

Özdemir Asaf

Sokakta Giderken

Sokakta giderken, kendi kendime Gülümsediğimin farkına vardığım zaman Beni deli zannedeceklerini düşünüp Gülümsüyorum.

Walking on the Street

When I walk on the street, alone If I notice that I am smiling I think that people will suppose I am crazy And I smile.

Orhan Veli Kanık

Güzel Havalar

Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti.

Good Weather

This good weather ruined me, I resigned in such a weather From my government job. I got used to tobacco in such a weather, I fell in love in such a weather; I forgot to take home bread and salt In such a weather; My disease of writing poems Recurred in such a weather; This good weather ruined me.

Orhan Veli Kanık

Harç

Bilemiyorum hangi gökdelenin tuğlaları arasındadır elele yürüdüğümüz ve seni ilk kez öptüğüm o kuytu kumsal

Ama duyarım bir mısır tarlasının yüreğindeki telaşı görülünce dağın ardından kentin ilk gökdeleni

Daha kamyonlar dolusu kum elenir inşaat önlerinde ayıklanır deniz kabukları yok edilir gibi bir cinayetin izleri

Mortar

I don't know among the bricks of which skyscraper is the quiet beach where we used to walk hand to hand and I kissed you for the first time

But I feel the flurry in the heart of a corn field when the first skyscraper of the city is seen behind the mountains

Still truck loads of sand is sifted at the construction sites sea shells are picked out as if somebody is cleaning the marks of a murder

Sunay Akın

Susarak

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş.. Bu yüzden geceleri soylüyorum sevdiğimi..

Remaining Silent

There is no word unsaid under this sun.. That is why I say at nights that I love..

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 31

Page 32: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz.. Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde.. Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik... Ben de susuyorum sevgimi saklayıp içimde.... Duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor... Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ... Ama bir başka seven yok benim sustuğum bicimde .....

There is no word unsaid either at night or during the day..

And I say what has already been said in new forms.. There is no form in the world not tried... And I remain silent, hiding my love inside... You hear how my silence screams, don't you... There are many declaring their love with silence, my love... But there is no one who loves like I remain silent...

Aziz Nesin

Ağustos Çkmazı

Beni koyup koyup gitme, n'olursun Durduğun yerde dur Kendini martılarla bir tutma Senin kanatların yok Düşersin yorulursun Beni koyup koyup gitme, n'olursun Bir deniz kıyısında otur Gemiler sensiz gitsin bırak Herkes gibi yaşasana sen İşine gücüne baksana Evlenirsin, çocuğun olur Beni koyup koyup gitme, n'olursun

Dead End in August

Don't leave me and go, please Stay where you are Don't think you are like the sea gulls You don't have wings You'll get tired, you'll fall Don't leave me and go, please Sit by the seaside Let the ships go without you Why don't you live like everyone else Why don't you mind your business You'll get married, you'll have children Don't leave me and go, please

Attila İlhan

Ağacım

Mahallemizde Senden baska ağaç olsaydı Seni bu kadar sevmezdim. Fakat eğer sen Bizimle beraber Kaydırak oynamasını bilseydin Seni daha çok severdim.

Güzel ağacım! Sen kuruduğun zaman Biz de inşallah Başka mahalleye taşınmış oluruz.

My Tree

I wouldn't love you this much If there was another tree besides you In our neighborhood. But if you Knew how to play slide With us I would love you more.

My beautiful tree! When you wither I hope We will have moved to another neighborhood.

Orhan Veli Kanık

Dar Dünya

Yüreğim gövdeme sığmıyor Gövdem odama Odam evime sığmıyor Evim dünyaya Dünyam evrene sığmıyor Patlayacağım

Acımın acısından susmuşum Ki suskunluğum göklere sığmıyor Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım Gönül dar geliyor sevgime Kafam beynime Ah şakaklarım Çatlayacağım Anladım artık anladım Kimselere anlatamayacağım

Insufficient World

My heart doesn't fit into my body My body into my room My room doesn't fit into my house My house into the world My world doesn't fit into the universe I will explode

The pain of my grief made me silent My silence doesn't fit into the skies How can I tell such a pain to anyone My love doesn't fit into my heart My brain into my head Ah, my temples I am about to crack I understand now, I understand I won't be able to tell anyone

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 32

Page 33: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Aziz Nesin

Darı

Sevmek Nokta almaz Çocuklar.

Sevmeye nokta koyan Sınıfta kalır.

Onun, Virgülleri vardır Çocuklar.

Sevmek noktalanmaz; O, noktadır.

Corn

Love Does not accept period Children.

Whoever puts a period after love Will fail this class.

It, Has commas Children.

You can't put a period after love; It is period itself.

Özdemir Asaf

Yaşamak

I

Biliyorum, kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yar üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; şöyle bir fırsat bulup yarım gün, Yan gelebilmek Çamlıca tepesine... -Bin türlü mavi akar Boğaz'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

II

Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hala yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil;

Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.

To Live

I

I know, it is not easy to live, To give your heart and sing about your darling; To walk around at nights under the light of stars, And to feel warm under the sunlight during the day; To find an oportunity for half a day and, To be able to sit back on the Çamlıca hill... -Thousand tones of blue flow through the Bosphorus- To be able to forget everything in the blues.

II

I know, it is not easy to live; But you see The bed of a dead man is still warm, The wrist watch is still working on another. Living is not easy fellows, but, Neither is to die;

It is not easy to leave this world.

Orhan Veli Kanık

Minare

Top oynayan arkadaşlarını minareden gördüğü için acelecidir ezan okuyan çocuğun sesi

Minaret

The voice of the kid giving the call to prayer is in a hurry because from the minaret he sees his friends playing ball games

Sunay Akın

Lavinia

Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal.

Lavinia

I won't ask you not to go. You are cold, take my jacket. These are the loveliest times of the day. Stay with me.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 33

Page 34: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyecegim Sen de bilme, Lavinia.

I won't ask you not to go. Still, you know. If you want lies, I will tell you lies, You'll be hurt.

I won't ask you not to go. But Lavinia, don't go. I will keep your name as a secret Even you shall not know Lavinia.

Özdemir Asaf

Yalın

Her seven, Sevilenin boy aynasıdır. Sevmek, Sevilenin o aynaya bakmasıdır.

Plain

A lover Is the cheval glass for the loved one. Loving, Is the loved one's looking at this mirror.

Özdemir Asaf

Mahzun Durmak

Sevdiğim insanlara Kızabilirdim, Eğer sevmek bana Mahzun durmayı Öğretmeseydi.

To Stay Grieved

I could get angry at The people I love, If love Hadn't taught me To stay grieved.

Orhan Veli Kanık

İçerde

Pencere, en iyisi pencere; Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğine

Indoor

Windows, windows are the best; At least you see the birds passing by; Instead of seeing walls all around.

Orhan Veli Kanık

Süngü

Kardeş payı yapmak için mi uzattın süngünü elimdeki elmaya

Bayonet

Did you hold out your bayonet to the apple in my hand to have equal shares

Sunay Akın

Başağrısı

I

Yollar ne kadar güzel olsa Gece ne kadar serin olsa Beden yorulur

Headache

I

Although the roads are so lovely And the night is so chilly Body gets tired

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 34

Page 35: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

Başağrısı yorulmaz

II

şimdi evime girsem bile Biraz sonra çıkabilirim Madem ki bu esvaplarla ayakkaplar benim Ve mademki sokaklar kimsenin değil

Headache doesn't get tired

II

Even if I go home now I can come out couple minutes later Since this garment and these shoes belong to me And since these streets belong to noone

Orhan Veli Kanık

Toprağa Düşen

Ona "Haydi Savaşa dediler Başkaca birşey Söylemediler

Aldılar köyünden Davulla zurnayla Geride üç çocuk Bir eş ve bir ana

Eline bir silah Tutuşturdular Ve karşılaştı Düşman ordular

Vurulup düştü İlk çatışmada Göğsünde bir oyuk Üç delik alnında

"Ey bu topraklar için Toprağa düşen" Bir karış toprağın Var mıydı yaşarken?

The One Who Fell on the Ground

They told him Come on, to the war Nothing else Did they tell him

They took him from his village With celebrations Three kids left behind A spouse and a mother

They handed a gun To his hand And confronted The enemy armies

He was shot and fell In the first combat With a pit in his chest And three holes in his forehead

You, the one who fell on the ground For these lands Did you have one hand span of land When you lived?

Ataol Behramoğlu

Köprü

Sevgili yetmiyor 'sevgili' sözü tek başına. Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben 'sevgili' derken neler düşünüyorum bilsen. Sonsuz, bir güneş bir yudum rakı çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı oğlumun sıcak yanağı anamın acılı gözleri babamın tütün kokan eli evimizdeki kuş yarının güzel günleri. Anlatılması güç binlerce duygu ve sen... İşte sen beni hayata bağlayan en güzel köprüsün; köprülerin en güzelisin. Sevgilim... Güzelim... İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O ölürse hayatımızın da tadı biter. O sakın ölmesin

Bridge

My love The word 'my love' is insufficient as it is. It can't tell the feeling that I am filled with. If only you knew what I think when I say 'my love'. Eternity, a sun a sip of raki a twig in spring giving its first flowers the hot cheek of my son the painful eyes of my mother the tobacco smelled hand of my father the bird in our house the beautiful days of tomorrow. Thousands of feelings, hard to tell and you... You, are the bridge that connects me to life; you are the most beautiful bridge ever. My love... My beauty... What makes one live is the bug of life inside. If it dies the joy of life is over. Don't let it die,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 35

Page 36: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

yaşat onu. keep it alive.

Yılmaz Güney

Denklem

Düşünürken kendimden başkasına inanmam. İnanırsam ben senden başkasına inanmam. İnanınca düşünür, yönelir sana doğru; Seninle ikimizden başkasına inanmam.

Equation

When I think, I don't believe anyone other than myself. If I believe, I don't believe anyone other than you. When I believe, I turn to you and; I don't believe in anything other than us.

Özdemir Asaf

Meçhul

Mahalledeki çocukların piç diye kızdırdığı ayakkabı boyacısı babasının özlemiyle önüne kurar sandığını meçhul asker anıtının!...

Unknown

The shoe painter that children in the neighborhood annoy by calling him bastard sets up his coffer in front of the unknown soldier monument longing for his father!...

Sunay Akın

Duvara Astığım

Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş, Sersem. Ben seni beklerken ölmem ki.. Beklersem..

The One I Hang on the Wall

He'll wait for you until he dies, What a fool. I won't die waiting for you.. If I wait..

Özdemir Asaf

Hardalname

Ne budala şeymişim meğer, Senelerden beri anlamamışım Hardalın cemiyet hayatındaki mevkiini "Hardalsız yaşanmaz" Bunu Abidin de söylüyordu geçenlerde Daha büyük hakikatlere Ermiş olanlara

Biliyorum, lazım değil ama hardal Allah kimseyi hardaldan etmesin

On Mustard

What a fool I was, I didn't understand for years The importance of mustard in the society 'One can not live without mustard' Abidin was also saying this recently To people who have solved the secrets of Deeper truths

I know, it is not really essential But God shall not deprive anybody of mustard.

Orhan Veli Kanık

Şehit

İstanbul' da bir şehir hatları vapuruna verildi adım iki kıyı arasında usanmadan dolaşır

Martyr

My name is given to a city route ferry in İstanbul between two banks I tour restlessly

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 36

Page 37: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

her iskelede seni ararım

and at every quay I look for you

Sunay Akın

Cephede

Aslında ben daha güzel ölürdüm arka bahçede askercilik oynarken tahta tüfeğimle toprağa uzanır annemin sesiyle doğrulurdum hemen -Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!

Yerdeyim yine bak anneciğim n'olur kızma adımı çağır

On the battlefield

Actually, I used to die more gracefully when we played soldier games in our backyard I used to lie on the ground with my wooden gun and I used to get up hastily upon the voice of my mother -Get up right now, you naughty kid, your clothes are getting dirty!

I am on the ground again, ma please don't be angry, just call my name

Sunay Akın

Masa

Çağırdım geldiler Oturmasalar ölürdüm. Oturdular öldüm. Anlamadılar.

Table

I invited, they came. If they didn't sit, I'd die. They sat, I died. They didn't understand.

Özdemir Asaf

Böcekler

Düşünme, Arzu et sade! Bak, böcekler de öyle yapıyor.

Insects

Don't think, Just desire! Look, insects also do so.

Orhan Veli Kanık

Kafatası

Yurdundan çok uzaklarda ölen bir askerin kafatası kendisini bulan çocukların ellerinde hiç bilmediği oyunlara alet oluyor

İkinci defa!

Skull

The skull of a soldier who died far away from his home is an instrument to games he doesn't know in the hands of children that found it

For the second time!

Sunay Akın

Naftalin

Eksik olan bir yanı vardı aşkımızın bir filminde üç beş figüran dövüp

Naphtalene

There was something missing with our love like a Cuneyt Arkin movie where he doesn't beat

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 37

Page 38: Gözlerim Gözlerinde - shu.bgshu.bg/tadmin/upload/storage/884.doc · Web viewAziz Nesin Tohum Цyle bir kelime sцylesem ki diyorum, Dışarıda bir başkası kalmasa. Seed I shall

ata binmemesi gibi cüneyt arkın'ın

Haberin olsun vermedim eskiciye yırtık ayakkabılarımı nasıl ayrılırım ki onlardan kapınızın önünde az mı çıkarıp giymiştim

Naftalinledim bende kalan yün kazağını söylemiş miydim size naftalin ki güvelere karşı kullandığı kimyasal silahıdır anıların

a few walk-ons and does not get on his horse

I want you to know I didn't give my torn apart shoes to the second hand dealer how can I split from them I wore them and took them out so many times at your door

I put some naphtelene on the woolen pullover left from you did I tell you that naphtelene is the chemical weapon of memories used against clothes moth

Sunay Akın

Мультиязыковой проект Ильи Франка www . franklang . ru 38