222
HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN HİLAFETİN KALDIRILMASI REHBER

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞANHÜSEYİNCEYLANHİLAFETİN KALDIRILMASI

■ ■

REHBER

Page 2: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLANARAŞTIRMACI ٠ YAZAR

1959 Ankara Beypazan.nda doğdu. 1977 yılında İstanbul İmam-Hatip Lisesi.1983 yılında A.Ü. İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.

Yazı hayatına Yeni Devir gazetesinde başladı. 1983 yılında İslam dergisinin kurucularından oldu ve 5 yıl bu derginin genel yayın yönetmenliğini yaptı.

Î986 yazında İngiltere'de "Müslim Instİtute"in davetlisi olarak Londra Üniversitesi'nde gazetecilik seminerlerine katıldı. 1988-91 yıllan arasında

Dış Politika adlı akademik derginin Ankara temsilciliğini yürüttü.

Bugüne kadar Yeni Devir, İslam, Kadın ve Aile, Milli Gazete, Dış Politika, Yörünge gibi gazete ve dergilerde yüzlerce makalesi yayınlanan Haşan Hüseyin

Ceylan'ın en Önemli araştırmalan cumhuriyet dönemi üzerine oldu.

On yıllık bir araştırmanın ürünü olan ve üç cilt halinde yayınlanan "C um huriyet Dönemi Dln-Devlet İlişkileri" isimli eseri Türkiye'de büyük yankılar uyandırdı. Kısa zamanda 22 baskı ve 150 bin adedin üzerinde satış yapan bu çalışma, aynı

zamanda cumhuriyet tarihinin "es-Sırâu Beyne'l-İslâmi ve'l-.üm âniyye - Laikliğin İslâm 'la Savaşı" adıyla Arapçaya çevrilerek İslam dünyasında

yayınlanan ve ders olarak okutulan ilk araştırma eseri oldu.

Yazar ın aynca "Türkiye'nin Düşünce Sorun lan", "Türkiye'nin Dış Politika S o n ın la n " . "TBM M Gizli Celse Zabıtlarında Saltanaün K aldınlm ası / Büyük O yun.l", "M ustafa Kemal ve Hilafet Kavgası / Büyük O yun-2".

"Hilafetin Kaldırılması / Büyük Oyun-3". adlı yayınlanmış; "Milli Mücadelenin Gerçek Tanhi". "Ezanın Anlatılmamış öyküsü: Tann Uludur’dan

Allahu Ekber.e Giden Yol". "Laikleşme Süreciyle İlgili Temel Devrimler"isimli yayına hazır araştırma eserleri vardır.

Yazar, evli ve üç çocuk babasıdır.

Page 3: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

Hasan Hüseyin CEYLAN

h il a f e t in KALDIRILMASI

”BUYUK OYUN"3

REHBER® YAYINCILIK Kaz.m Karabekir Cd. Kültür Çarşısı

No: 7/77 Ulus - ANKARA Tel: 341 94 36-341 97 28 Fax: 341 30 47

Page 4: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

Birinci Baskı; Nisan 1995

■ ■.,-.=؟.■٠٥،^

<.٠^

Kapak; Mustafa Sancar Dizgi : Ahmet Yılmaz

Baskı ; Irmak Matbaacılık Ltd. Şti.Kazım Karabekir Cd. 7/13 Ulus-ANKARA

Tel ;342 17 17

Page 5: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

١٠

HİLAFETİN KALDHOLMASI

"BUYUKOYUN”3

Hasan Hüseyin CEYLAN

Page 6: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

1

Ih

3713

REHBER YAYINLARI Araştırma - İnceleme Dizisi

Hilafetin Kaldırılması

"Büyük Oyun 3" adlı eserin tüm yayın hakları

"REHBER® Yayıncılık"a aittir.

Page 7: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

İÇİNDEKİLER

SUNUŞHristiyan Dünyasına Karşı Yapılan TarihinEn Büyük İyiliği 3 Mart 1924/HiIafetin Kaldırılması.............. 9HALİFELİĞİN KALDIRILMASINA DOĞRU.................... 29Halk Partisi (Fırkası) ve 9 İlkesi................ .٠............................ 291923 Nisan Seçimlerinin Hedefi: .'Hacılar. Hocalarve Mollalar Meclise Girmesin................................................... 32Yeni Seçim, Yeni Meclis.......................................................... 34"Halifeye Sadakat Sözü Ne Kadar Doğruydu...........................35Cumhuriyet Oyunu Nasıl Oynandı................؛......................... 37Gazeteler ve Gazeteciler Cumhuriyete Karşı!.........................38Rauf Orbay: "Pazu Zoru ve Bilek GücüyleCumhuriyet Kurulamaz!"...........................................................40"Halifeyi Ziyaretten Şeref Duyarım......................................... 43İsmet tnönü-Rauf Orbay Kavgası............................................. 44Zorla İmzalatılan Cihad Fetvası............................................... 46Cumhuriyetin İlanına Şaşıranlar!............................................. 49İslam Hukuku Profesörü Seyyid Bey veMustafa Kemal'le İlişkiler......................................................... 54

Page 8: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

n

Dr. Rıza Nur.un Hırsızlıkla ve "Tulumbacı Takımı"Olmakla Suçladıkları.............................................................. 56"Hilafeti Kaldırmak mı? Ne Münasebet..................................60Halife Abdülmecid Ankara'yı Uyanyor..................................61Hüseyin Cahid ve Lütfi Fikri Bey. Hilafet Konusunda Mustafa Kemal'e Karşı Geliyorlar!.........................................64

h a l if e l iğ in KALDIRILMASINA UYDURMA BİR SEBEP: ..AĞA HAN VE EMİR ALÎ.NÎN MUSTAFA KEMAL E MEKTUPLARIAğa Han ve Emir Ali'nin Mektuplannı Fırsat Bildilerİstanbul İstiklal Mahkemesi Kuruluyor...................................72İsmet İnönü'nün Provakasyonu ve Tanin, İkdamve Tevhid-i Efkar Gazeteleri.................................................... 73İngiliz Büyükelçisi Ronald Lindsoy:" Laik Türkiye.Artık Ingilizicr İçin Tehlikeli Değildir.Çünki Halifesiz Bir Toplum Olmuşlardır".............................. 75Ankara. Basına Karşı Diktalaşıyor........................................ 79İstanbul İstiklal Mahkemesinin Gülünçlükleri......................... 81Genç Vaiz İbrahim Ethem.i İdama Götüren Mahkemeler...... 83

86

HİLAFETİN KALMASINI İSTEYEN GAZETECİLER DAVASI VE İSTANBUL İSTİKLAL MAHKEMESİ Vclid Ebuzziya; ”Isıhet Paşa Hoşlanmıyor Diye,Yazı Yazmayacak mıyım? Konuşmayacak mıyım?"..........

Page 9: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

Ahmed Emin Yalman: "irticaya Taviz Vermek,Hükümetimizi Zayıflatır."....................................................... 88Izmir Harb Oyunlannda Karar Veriliyor:................................ 91"Ne Pahasına Olursa Olsun, Hilafet Kaldırılacaktır!"Prof. Dr. Mete Tuncay; "Mustafa Kemal'inJakoben Demokrasisi!" ............................................................93Dini Eğitim Yok! Milli Eğitim Var!.........................................96Devrimlerin ü ؟ !ü Sacayağı; Ordu-Basın-Üniversite............... 99Prof. Dr. Bemard Lewis: "Türkiye Islamdan Koptu!"........... 101Paşalar Bile Mustafa Kemal'e Muhalefet Ediyor!................. 1053 Mart 1924: "Türkiye Devleti'nin Dini Yokhır!"................. 108Zeki Kadirteyoğlu: "Hilafeti Kaldıramazsınız!".................. 111Bir Hilafet Savunucusu Daha;Dadaylı Albay Halid Akmansu............................................... 113

İSLAM ADINA i z a f e t e KARŞI ÇIKMANIN ADI؛ PROF. DR. S E ^ r o BEYHilafet Taraftan Alimler Gerici, Karşı Olanlar ilerici.......... 117"Hilafetin Şer؟ Mahiyeti"........................................................118"Hilafet Dini Değil, Dünyevidir".............................................120"Kur'an'da Hilafet Hakkında Hi؟ Bir Ayet Yoktur............... 122Rejimin Yeni Görüşü:"imamet Ayn, Hilafet Ayn, Hükümet Ayn Şeydir!"............ 125"Hilafet-i Hakikiyye ve Hilafet-i S f i r i y y e ! . 131 Cumhuriyet Karar Veriyor؛ "Emevilerde, Abbasilerde ve OsmanlIda Hakiki Hilafet Yoktur!"................................... 135

Page 10: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

"OsmanlI Halifeleri Dini Açıdan Kabul Edilemez!"............139Ve Prof. Dr. Seyyid Bey Hedefine Varıyor..........................145"Hilafeti Kaldmsak da. Kaldırmasak da,İslam Dünyası Bize Yardım Eder!"....................................... 148"Islamın Toplum Adına Velayet Hakkı Yoktur!" ...............151Belâmi Bir Söz: "Hilafet. Hükümet Demektir!Hükümetin Şekli Demek Değildir!"...................................... 155"Hilafet yerine Istişare'yi Koydunuz mu Tamamdır!"...... . 159"Cuma Namazı için 'izn-i imam' Gerekmez.'İzn.i âmm' Gerekir!"............................................................ 164

Islamı Yücelterek. Hilafeti Kaldırma Oyunu........................ 166Prof. Seyyid Bey: "Ben Yağcılık Yapmıyorum!Sözlerimde de Asla Riyakarlık Yoktur!"............................... 171Ve Hilafet Sona Eriyor........................................................... 177431 Sayılı Kanun: "Hilafetin ilgasına ve Hanedân-ı Osmânînin Türkiye CumhuriyetiMemaliki Haricine Çıkaniraasına..."....................................178BELGELERBİBLİYOGRAFYA

!J

Page 11: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

SUNUŞ

Hristiyan Dünyasına Karşı Yapılan Tarihin En Büyük iyiliği: 3 Mar، 1924٠ Jafetin Kaldırılması Anadolu ve Rumeli MUdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin ku-

mculanndan olan Erzunımlu büyük âlim Kadı Raif Efendi, daha 1921 yılının baçlannda iken, Mustafa Kemal'in gelecekte saltanat! kaldıracağım, hilafete son vereceğini ve hükümet -eklini ise Cumhuriyete dönüştüreceğini hissetmiş ve Tür؛kiye'nin ilk Islamcı partisi denilen })Muhafazja-i Mukaddesat Ce- miyetVnı taırarak, başta Erzunımlulan ve sonra büüin bir Tür- kiye.yi bu hissiyatından haberdar etmeye başlamıştı.

Kadı Raif Efendi'nin özellikle. '%gelecekte bu adama dikkat edin! Bakin bu hiç söylemiyor ama, göreceksiniz ileriki za• mantarda bu adam ا"ءالم saltanatı kaldıracak, hem de hilafeti yok edecektir. Ayrıca Cumhuriyet rejimi gibi bir rejimi de kUl rarak kendi isteklerini daha iyi yerine getirtneye çalışacaktır!" diyerek uyarmaya ؟ alıştığı insanlardan birisi de Kazım Ka- rabekir Paşa'dır.

Kazım Karabekir Pa؛a, 0 tarihlerde Çark Cephesi Genel Ko- mutam olarak orduda büyük hizmetler ifa etmektedir. Kadi Râif Efendi'nin söylediklerini, '.olamaz, benim tanıdığım Mustafa Kemal, asla ve katiyyen öyle bir ؛ey düşünmez! Hele Hilafetin kaldıniması mı? Asla! Haşa!..." diyerek geri ؟ evirir. Fakat Kadı R ^f Efendi'nin ısranylaC.11.7.l337 (1921) tarihli ) k i r

Page 12: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HtİSEYlN CEYLAN10

i l

kayıtlı şifre telgrafıyla da bu dunımu Mustafa Kemalden suâل eder.؛

Kazım Karabekir Paşa bu gizli telgrafta üç kanunun alttnı ؛ izerek Mustafa Kemal'den s.rar:

1. Saltanatı kaldıracak mısınız?!•Hilafete son verecek misiniz?3- Hükümetimizin şeklini, şekl-l Cumhuriyete dö-

niiştürecekmisiniz?Mustafa Kemal, Kazım Karabekir Paşa.dan gelen bu

telgrafa, ٠ ^ n k u siyasal ٧e askeri k.njukrtirii de hesaba katarak hemen cevab verir.

26 Temmuz 1921 tarihli bu cevabda üç kez tekrar ederek al- tim çizdiği n.ktalar şunlardır:

''Bu^nkü Büyük Millet Meclisi MUdafa-i Hukuk Teş- kilatının gerçek hedef alarak tesbit etmiş olduğu gOrilşlerden meydana gelmiştir. {Bu görüşler iki ana m a â d e n oluşuyordu. Biri Saltanat-I Osmaniye’nin devamı diğeri Makam-I hilajetin korunması H.H.C.) Ve üzerinde büyük bir hassasiyet, titizlik ve azimle yUriinme^edir.

Bizim bu hedeflerimizin arasında Cumhuriyet man asını ifade eden zerrece bir l^lirti olmadığı gibi. MUdafa-i Hukuk Gnıbumuzun asil amacında da kesinlikle böyle bir nokta I V -

cut değildir. Hele hele Hilafet ve Saltanatın kaldıniması gibi bir ıse lcm iz asla ı v c u t değildir. Bilinmelidir ki, Türkiye'nin ba- ştnda daima bir Islam Halifesi bulunacak ve daima hükümdar sultan yer alacaktır...

K ا . . . . Isn m H ırtu ıiz , $.916.917. TOdaye ittinb.il.1969.

Page 13: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

11BÜYÜK OYUN - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

(...) Bunlarla birlikte Kadı Raif Efendi'nin, Saltanat şe­klinin Cumhuriyet.e dönüştürüleceği ve Hilafetin kaldınlacağı fikri, açık bir vehimden başka bir şey değildir..."^

26 Temmuz 1921 tarihinde "Büyük Millet Meclisi Reisi" sı­fatıyla. Kazım Karabekir Paşa'ya çekilen bu telgrafa rağmen Kadı Raif Efendi, Mustafa Kemal üzerindeki şüphelerini devam ettiriyor ve Kazım Karabekir'e ısrarla; "Bak göreceksin! Bütün bu sözlere rağmen Mustafa Kemal bunlan yapacaktır." diyerek Kazım Karabekir Paşa’yı Mustafa Kemal'e karşı uyanık ol­maya davet ediyordu.

Kazım Karabekir Paşa, 1 Kasım 1922 Saltanatın Kal- dınlması, 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin kurulması ve 3 Mart 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu­yordu Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinden!

3 Mart 1924 sabahı Halifesiz toplum durumuna düştüğümüz günde de. Erzurum'da dudaklarından bir nunitı çıkartarak, "Kadı Raif Efendi çok haklıymış! Nasıl da görmüş olacakları!" diyen şüphesiz Kazım Karabekir Paşa Hazretlerinden başkası değildi.

Kazım KarabekirHer, Rauf Ortaylar, Refet Paşalar, Ali İhsan Sabis Paşalar, Cevat Paşalar, Sakallı Nurettin Paşalar ve benzerlerinin birinci ağızdan verilen sözlere rağmen, hi­lafetin kaldırılmasıyla, 3 Mart 1924 sabahından itibaren şaş-

^ ^ . ٠٤٠؛ ' Atatürk Döneminde Muhaİefet, s 65-69. İstanbul

Page 14: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSE٠ CEYLAN12

kınlığa ugramalan ve adete ؛ok ya؟amaları, Mustafa Kemalin TBMM'de yaptığı ؛u konuşmalanndan kaynaklanıyordu:

TBMM'de 17-19 Kasım 1922 tarihleri arasında ؟ok ha- raretli konuşmalar cereyan etmi؛ ve halifelik seçimi ile ha- lifenin vazife ve salahiyetlerinin tartışıldığı ortamda Mustafa Kemal bütün ta^şmalara son verecek tarzda:

.'Arkad ٥؟ l٠ ٢ Türkiye'nin vazifesi mokam-ı hilafeti kur- tarmâtır. Bu bizim birdava-yı mahsustur. Bu hususi dava; makam-ı hilafeti, nihayete kadar göstermek ve onun kur- tarılmasına çalışmak bizim en hayırlı meselemizdir. Bizim İçin dava-yı hilafet. Isiam dünyâsı neıdinde bizi fevkalade tabiye, edici bir meseledir. Bunu sarsmak elbette asla doğru değildir."^ Yine şaşkınlık veren bu husus, ismet Paşa'nın da ayni günde؛ 18 Kasım 1922 tarihinde l^zan Konferansı İçin Lozan'da bu- lunduğu Sirada hilafetle ilgili olarak bUttin dünyaya ayni mesajı vermi؛ olmasıydı.

Gerçekten ne tesadüfse (!) ismet İnönü, 18 Kasım 1922 ta- rihinde "mot a mot". Mustafa Kemal'in TBMM.de söylediği ، ا١ ا ك ا ..bizim İçin hilafet makamı en yüce makamdır. Kanımı^n son damlasına kadar hilafeti tutup yaşatacağıı Türkiye hilafeti tutuyor ve tutacâtır. Hilafet Türk milletine bir emanettir. Biz bu em a^ti sonsuza kadar yaşatacağız. Bütün alem-i Islam bil- melidir ki, hi^fet bütün vası^arıyla mahfuz ve emindir..." ي ا\

yerek Lozan'dan İslâm dünyasına haykırmış oluyordu.4

3 TBMM Gıılı Qckc Zapttan 140 Birlim . 5 O l u i 18 11.1922. Mustafa Keınl uı KonusmauDdan

ا.' ١ س م ٠ ٠ألءااإ٠ ؟ب t n J « ءه0١ء٢ Genel Vayın Yönetmen» Seyyid AbduJbyyum Melik'ıoUiMP^yUkonu.mafi 18 11 19^ ال

Page 15: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

13Bü y ü k o y u n - m / h il a f e t in k a l d ir il m a s i

Çok gariptir! Bu sözlerin sahibi İsmet İnönü, kendisi gibi düşünerek, kendisine "hilafetin korunması ve nihayete kadar Makam.ı hilafetin mahfuz ve emin tutulması" için mektup gön­deren Hindistan Hilafet Komitesi Üyeleri Ağa Han ile Emir Ali'nin bu sözlerini fırsat bilerek, bu satırlann yayınlandığı ga­zeteleri ve yazarlarını ٥ İstiklal Mahkemesine sevkettirmiştir.

Nitekim Başbakan İsmet İnönü 8 Aralık 1923٠te konuyu meclise getirdi. Çok önemli ve gizli açıklamalarda bulunmak üzere gizli celse yapılmasını istedi. Teklif kabul edilip konu gizli oturumda görüşülmeye başlandı.^

TBMM 8 Kanunu evvel 1338 (8 Aralık 1923) Gizli Celse'sinde bu konuyu müzakere etti. Meclisin 64. în'ikat'ınm 2. Celsesinde yapılan müzakerede, konuyla ilgili konuşmayı ilk önce ismet İnönü yaptı. Özetle: Sözkonusu mektuplann ya­yınlanmasıyla. "Alemşümul Islâm ve Halifelik propagandasmın yapıldığını, halifeye, vazife-i siyasiye ve vazife-i dünyeviye vermek esasının güdüldüğünü" belirterek, mektuplann "pro­paganda için yazılmış ve yayınlanmış" olduğunu söyledi. İnönü "Bunun mevcut kanunlara göre hıyanet-i vataniyye ce- raiminden olduğunu" tesbitle "yapılanın TBMM.nin meş­ruiyetine isyanı mutazammın neşriyat cürmünden olduğunu ve derhal duruma vaziyet edilmesi ve bunun için derakap (he­mencecik) İstanbul' bir istiklal Mahkemesi gönderilmesi'.ni teklif etti.®

5 Tanin. İkdam, Vatan vc Tevhid‘i Efkâr gazeteleri٥ Hö؟cym Cahid, Vclid Ebuz Zıya vc Ahmed Cevdet Beyler

8 TBMM Gizli Celse Zabıtları, c.4. 314-317.

Page 16: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

a

HASAN HÜSEYİN CEYLAN14

İnönü konuşmasına devamla. *Tok eğer bunu böyle yap­maz ve gazetecileri cezalandırmazsak, içerde ve dışarda TBMM.nin zayıf olduğu imajı verilecek ve artık her önüne gelen kavlî. fiilî ve neşri hilafet taraflısı yayın yaparak yeni kurduğumuz Cumhuriyet'i zayıflatmaya girişeceklerdir" di­yerek tecziye için zaman geçirilmemesi gerektiğini belirtiyordu.

İsmet İnönü, aynca "Ağa Han ve Emir Ali'nin" İngiliz tel­kini ile hareket ettiklerini, ülkeyi bölmek için bunu yaptıklannı ve Hint Hilafet Komitesinin daha önceki davranışlanyla bu mektubun çeliştiğini ifade etmişti..

İsmet İnönü’nün Vatan, Tanin ve Tevhid-i Efkar ga­zetelerinde yayınlanan mektup için sözkonusu gazetecilerin der­hal cezalandınimasım isteyen hareretli konuşmasından sonra sözü Lazistan Mebusu Ekrem Bey almıştı. Ekrem Bey. İsmet İnönü'nün sözlerini teyiden: "Efendiler! Bu işte çok geç kaldık! Tarihe bir bakınız, hangi Cumhuriyet kansız olmuştur. Cum­huriyet'i ilan ettiğimiz zaman bunun elbette birtakım ihtilaller vücuda getireceğini hatırlamak lazımdır."؛, diyerek. İstanbul'a gönderilecek olan İstiklal Mahkemesi'ne adeta kan dökme da­vetiyesi çıkanyordu.

Oysa Başbakan ve Reisicumhur'a gönderilen mektuplar çok dikkatli gözlendiğinde olayın hiç de öyle suçlama yöneltildiği gibi olmadığı görülecektir. Çünkü "İleri sürüldüğünün tersine mektuplar bu kişilerin daha önceki hareketleriyle hiç çe­lişmemektedir. Ağa Han ve Emir Ali daha önce de. Hind Hi­lafet Komitesi ve Londra İslâm Cemiyeti adına gönderdikleri

9. IBM M Gdâ Cflsf Zabıdan. ٥4 İJiUju. Celse 2 ,8 Aralık )923 10 TBMM CtzU Celse Zabitim , c ... 5 317. 64 2 , ا د ى٠٤أ Ccl،sc. 8 Anilik 1923

؛

ı ل.١

Page 17: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

15Bü y ü k o y u n - III / H İ L A İ N KALDIRILMASI

mektup ve bildirilerde "Hilafetin mutlaka yaşatılması ge­rektiğini, İslâm Alemi’nin dayanışması için bunun şart ol­duğunu ve bu sebeple halifenin vezaifınin düzenli ve meşru bir esas üzerine oturtulması gerektiğini" belirtmiş ve bunu resmen Türkiye'ye duyurmuş kişilerdir.^؛

5 Aralık 1923 tarihli Tanin ve İkdam ile, 6 Aralık 1923 ta­rihli Tevhid-i Efkar gazetelerinde yayınlanan mektuplar bu eski istek ve arzuların tekranndan başka bir şey değildir. Üstelik sözkonusu kişiler, yeni Cumhuriyet'i tanıdıklannı ve des­teklediklerini ve fakat halifelik konusunun bütün müslümanlan ilgilendiren bir mesele olduğunu söyleyerek halifeliğin ko­runmasını istemişlerdir.

Ağa Han ve Emir Ali'nin görüşleri, 8 Aralık 1923 tarihli meclis gizli oturumunda da belirtildiği gibi؛ "tezvir maksadıyla tertib" olarak tanımlannuştır. Bu resmi görüş zamanın Maarif Vekili Yusuf Hikmet Bayur'un 1934 yılında yaymladığı. *'Yeni Türkiye'nin Harici Siyaseti"^^ isimli eserinde de mevcuttur.

Maanf Vekili Yusuf Hikmet Bayur bir resmî değerlendirme olarak Emir Ali ve Ağa Han'ın. "İngiliz'lerin adamı" olduğunu ve "Hilafetin sürdürülmesini istemeleri'.nin bir İngiliz politikası uyannca Türkiye'nin çağdaşlaşmasmı engellemek ve Tür­kiye'yi geri bıraktırmak amaçlarından kaynaklandığını ileri sür­müştür.

Ağf Hm İs ıs ıy la ٨ ٧٠H 6 ٨اب7!ا٠ءه٠ءتءء Kasım 1922 tarihli Haiumiyetâiق٠ا

؛s؛?/*٠الاهل٠ء ا2ق لم24ل■ :Mete Tuncay! Tek Paru y٥n

7 ü r h \f لء.هق؛ال كخ؟؛بل،غئ؛ءأ?؛ائاغ ٦! ؛يآلبإ؟ال-"اآل .DevUtmifi Dtf Styasast' atlıyla hiç değişimimden yeniden ba^tİmışbr

II

12.13.

Page 18: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HtİSEYİN CEYLAN16

Oysa, hilafetin kaldıniması gibi —İmparatorluklarındaki müslüman uyrukluların varlıklan bakımından— son derece iş­lerine gelecek bir hareketi îngilizlerin istemiş olamayacakları açıktır.

Nitekim. Halifeliğin kaldınlması işi gerçekleşince. İn­giltere'nin Musul'daki resmî görevlisi, "Halifeliğin kaldırıldığı haberini hayretle karşılayıp inanmakta güçlük çektiklerini" yaz­mıştır.*"؛

Musul'daki İngiliz görevlisi. "Halifeliğin kaldınlacağı za­mana kadar Kürdistan'ı patlamaya hazır bir volkan gibi kay­naştıran Türk propagandasını, kürtlerin halifeye kesin bağlılıklarına dayandırdıklannı, hilafetin kaldınimasıyla da, Türkler'in kendi bindikleri dalı kestiklerini ve bunun da İn­giltere için inanılmayacak kadar mükemmel bir şey ol­duğunu"*^ belirtmiştir.

Ömer Kürkçüoğlu'nun yazdığı ve Türk-lngiliz ilişkilerinde bir başvuru yapıtı niteliğindeki, ”Türk-lngiliz İlişkileri" isimli eserde de konuyla ilgili olarak İngiliz Büyükelçisi Ronald Lind- say'ın 8 Şubat 1926 tarihli bir raporuna dikkat çekilmektedir. İngiliz Büyükelçisi Ronald Lindsay da halifeliğin kaldınlması iJc ilgili olarak: "Laik Türkiye'nin Müslümanlan, artık İngiliz İmparatorluğu için bir tehlike olmaktan çıkardığını; Laik Tür­kiye ile yakın ilişkilerin İngiltere'ye yarayacağını" be- lirtmiştir.*٥

'j:

M C J Edmons. Kurds Turks and Arabs, s. 383.15 Edmonds (|I١ BkKinn Omcf KUrk؟ uo٤!u٠ Turkilftyultz ttisbUri (1919.1926), s.

.309 310. Biltfikr ظدم Yay. 1978. Ankara16 Omer K١،ri^uoglu٠ Turif/ngilu iltfkiUn. (1919-1926), 307 ء

Page 19: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

f17b ü y ü k o y u n - I I I - . -

Bir İngiliz yazan olan Phillips Graves de, hilafetin kal- dınlması ile ilgili olarak İngiliz Büyükelçisi.nin tesbitlerini aynen tekrarlamıştır. Graves: "Türk Cumhuriyetçileri, müs- lüman vatandaşları olan herhangi bir devlet için her zaman güçlükler yaratabilecek bir kurumu; makam-ı hilafeti ortadan kaldırmakla, niyetleri öyle olmasa da, Britanya îm- paraiorluğu'na olağanüstü bir iyilik yapmışlardır." ٤؟ de-mektedir.

Bütün bu gerçekler gözönüne alındığında Istanbufa gön­derilen İstiklal Mahkemesi’nin, gönderiliş nedenlerinin ne kadar temelsiz olduğu ve hele İsmet İnönü'nün, Tanin, İkdam ve Te- vhidd Efkar gazetelerinde yayınlanan mektuplar için "İngiliz telkini". "İngiliz teşviki" ve "Hilafet isteğinin İngiliz politikası gereği olduğu"nu söylemesi de çok temelsiz ve tutarsız kalacak şeylerdir.

Aslına bakılırsa olay, birtakım şeylere zaten karar vermiş olan Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerince iyi bir fırsat olarak görülmüş ve ihtilal yasası gereği düşünülen şeylerin de uy. gulamaya konması için kaçınılmaz bir fırsat telakki edilmiştir.

Bu kanaatimizi içerde ve dışarda doğrulayan çokça yazı ve belgeye rastlamak mümkündür. Yukanda belirttiğim dış ör­neklere ilaveten Toynbee'nin de kanatleri. kanaatlerimizi doğrular niteliktedir. Toynbee'ye göre olay: "ismet Paşa'mn In­giliz düşmanlığı varsayımının, mevcut olaylarda hiçbir temeli, mesnedi yoktu; ve kendisi (İsmet Paşa) gerçeklerden daha iyi haberdar olsaydı ve gerçekleri görebilseydi. Ağa Han'la, Emir Ali'nin hareketlerinin gerisinde Britanya Hükümeti'nin "gizli

7 ا٠ Phillips Graves. Briton and Türk. s. 213. tendon. 1941. Mete Tuncay. Tfk Pani٣7 0 ا،:ي;0؛22٠ئ

Page 20: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN18

eli"ni görmenin ne kadar saçma olduğunu anlardı. İsmet Paşa'nın bu yargılama yanlışı, olsa olsa Türkiye'nin o andaki iç sorunlanyla ilgili ve biraz da onun sinirliliği ile bir ölçüde açıklanabilir."’؟ sözleriyle açıklığa kavuşturulmaktadır. Ki bu ifadeler kanaatlerimizi besleyen ifadelerdir.

Benoist-Mechin de, Türk Hükümeti'nin ve İsmet Paşa'nın, Ağa Han ve Emir Ali olayını, ilgisizliğini bile, bile İngiliz et­kisine bağladığını ileri sürerek: "İstanbul'a İstiklal Mah- kemesi'ni gönderen ve gazetecileri suçlayan vesile çok zayıftı, hatta gülünçtü. Mustafa Kemal, bu iki Hint'li prensin mektubu ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tehlikeye girmeyeceğini pek iyi bi­liyordu, fakat yapacak başka bir şey olmadığı için bu mektubu da Vahdettin'i devirdiği zaman yaptığı gibi, bir yabancı mü­dahalesi şekline soktu ve bu manevrasında hiç de aldanmadı."’, iddiasını ortaya atmaktadır.

Görüldüğü gibi resmî çizgideki tepkiler temelsizdir ve hatta iddia edilen şeyler, Benoist-Mechin'in de dediği gibi "çok gü­lünçtür" .2.

Ama gelin görün ki"hilafetin kaldıniması" adlı bu asnn "büyük 03٢un"unun her safhası böylesine "gülünç"lükle do­ludur. Fakat bu olanlara acıyla gülmenin adıdır... Kazım Ka- rabekirgibi... Rauf Orbay gibi... Kadı Raif Efendi gibi ve Zeki

18. Toynbee'dco aktaran Ömer KQrkçUo|lu. Türk.lngüiz ilişkileri19. Met. Tunçay, Tek Parti Yönetimi, s. 75.76 dipnot: 18'den (Kaplan ve Pars Mus.

taAı Kemal, s. 154).20. Rejim çizgisindeki bu tûr iddialara cevab olarak. Mete Tunça/m "Marksist Açı.

dan AtatOrk" Milliyet Sanat Dergisi, sayı 210.17 Aralık 1976 île aynı derginin 25 Şubat 1977 tarihli 220. sayısından çıkan "AtatOrk'Ü Eleştirmek* başlıklı "haf­tanın yazısrna bakılabilir. Aynca yine Mete Tunça/ın. Afı7i)yet Sanat Der- girrnin 264. sayısında (13 Şubat 1978) yayınlanan. "İngiliz gözüyle yakın ta­rihimiz" başlıklı yazı bu konu için okunmaya değerdir.

Page 21: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

19Bü y ü k o y u n - m / h il a f e t in k a l d ir il m a s i

Kadirbeyoğlu gibi!...Hilafetin kaldınimasına kadar yıllarca resmi ideolojinin bi­

rinci ağzından ve ikinci ağzından hep hilafet övgüsü ya­pılmışken ve halifeye sadakada bağlılık bildirileri ulusal ve uluslararası platformlarda okunmuşken 3 Mart 1924'te Hilafet kaldınlınca ister istemez bütün İslam âlemi şoka girmiş ve içerdeki başta bir kısım üst düzey paşalar olmak üzere nice Islâm alimi, "ipin ucunu nerede kaçırdık?" diye kendi ken­dilerine acıyla sorar olmuşlardı.

Fakat her şey bitmiş ve hilafetin kaldırılışım rüyada bile görse inanmayacak olanlar, gözlerinin içine bakıla bakıla, hi­lafetin nasıl kaldınidığının canlı tanıklan olmuşlardı.

Ve oyunun son perdesi açılmak üzeredir artık. Muvafık- Muhalif tüm aktörler sahnede yerini almış, senaristinin yıllarca nefes tüketerek hazırladığı bu dev oyunu oynamak üzeredirler.

Senarist, 1 Mart 1924 tarihinde "hilafetin kaldırılması" adlı "büyük oyun'.un oynanmasından iki gün önce sahnenin (TBMM) önüne gelerek tüm aktörlere hitaben son konuşmasını yapar. Kısa fakat özlü bu konuşma tek hedefi ortaya koyar; Mutlaka hilafete son verilecek ve aricasından devrimler ger­çekleştirilecektir.

Mustafa Kemal'in kesin ifadelerle belirttiği bu hususlar. Halk Partisi (Fırkası) tarafından direktif olarak algılanıp ih­tilalin üç ana kanununun hazırlanmasına yetki veren kanun tekliflerinin hazırlanmasına yetti. Kanun teklifleri ise şunlardı:

7— Hilafetin ilgası ve Hanedan-ı Osmani'nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılması Kanunu,

2— Medreselerin Kapatılıp, Eğitimin Birleştirilmesi Adına, *Tevhidd Tedrisat Kanunu'*,

Page 22: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN20٤٠■ ١

؛ د

3— Şer'iye ve Evkaf Vekaletlerinin İlgası Kanunu.Birinci kanuı teklifi. Mustafa Kemal'in en açık beyanatı

olan "Halifelik kaldırılmalıdır" direktiflerine göre ha­zırlanmıştı. Dikkat çeken en önemli nokta "İslâmlıkla ilgili bir bağ" olduğu için kaldınlmak istenen halifeliğin kaldınima teklifini en başta sanklı hocalann yapmış olmasıdır.^*

3 Mart 1924 tarihinde TBMM'ne ellişer imzalı sözkonusu üç kanun teklifi sunuldu. Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi ve Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi "Halifeliğin Kaldırılması" ve "Hanedan-ı Alî Osman'ın yurtdışına çıkartılması" teklifinin baş imza sahipleri idiler. Şer'iye ve Evkaf vekaletinin kal- dınlması teklifini yapan imza sahiplerinin başında da yine din adamlan (!) bulunmaktaydı.^؛ Son Şeyhülislamlardan Musa Kazım Efendi, Eskişehir Mebusu Hoca Abdullah Azmi Efendi ve Siirt Mebusu Müderris Halil Hulki Efendi ile elli arkadaşı ise Şer'iye ve Evkaf Vekaletinin kaldınimasını teklif edi­yorlardı. Gerçekten garip olan bir durum teklif anında Musa Kazım Efendi’nin. Şer'iye ve Evkaf Vekili oluşu ve Abdullah

ı'ıl

:

r {

!

TBMM'fun İkinci Dönem nülietvckilleri arasında bulunan hocalann en büyük özelliği dinî hayata son veren, laikliği yerleşUren kanunlann en baş savunuculan olmuş olmalandır Nitekim daha başlangıçtaki ihtilalin üç ana kanun teklifinin altında ımza&ı bulunanlar hoca efendiler idi Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi. Es­kişehir Mebusu Hoca Abdullah Azmi Efendi. Konya Mebusu Şeyh Musa Kazım Efendi. Antalya mebusu Rasıh (Kaplan) Hoca, •dine karşı tavırlanndan dolayı kcndu،mc .'Parsik Efendi" denıliyorou', Siirt Mebusu Halil Hulki Efendi -sanklı mebuslardan- ve Şebinkarahisar Mebusu Hoca Surun Efendi hep bu grubu oluş.

bu ganb dunımu ıcyıd etmiştir (K ^ ir Mısıroğlu. SankJt Mü('ahidUr\ s 434, Sebil Yay 1 1 9 7 7 ء س س ا ).Şevket Siuvyya Ay^mir. Tek AdoMı c. 3 . 1 6 9 22.ه

Page 23: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

21Bü y ü k O ^JN -111/H ÎL A raT İN K A L D IIM A S I

Azmi Efendi.nin de çski Şer'iye Vekili oluşu idi. Halil Hulki Efendi Siirt'in tanınmış alimlerinden (!) idi. Bu hareketlerinden dolayı da bu hoca efendiler Mustafa Kemal’den, "aydın din adamı" ünvam almışlardı.

Nihayet medreselerin kapatılıp, her türlü din eğitimini ya­saklayan "Tevhid.i Tedrisat" kanunu teklifini de Saruhan Me­busu İstiklal Mahkemesi Savcısı Vasıf (Çınar) ve elli arkadaşı sunmuştu.23

İlk teklif için; Halifeliğin kaldırılması ve Hanedan-ı Al-i Osman'a ait kim varsa hepsinin sınırdışı edilmesi ile ilgili teklifin gerekçesi şöyle yazılmıştı:

"Halifelik makamı Türkiye’yi içerde ve dışarda iki başlı olmaktan kurtaramamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin görünüşte veya örtülü olarak da olsa İkiliğe tahammülü yoktur. Hanedanın varlığı da ayrıca Türkiye için her halükârda tehlike teşkil et­mektedir."

Özellikle bu teklif büyük tartışmalara yol açmıştı.. Çünkü "halifeliğin kaldırılışı ile dinî .devlet düzeninden, laik devlet düzenine geçilmiş oluyordu."^".

Hilafetin kaldmimasına en büyük tepki Mustafa Kemal'in yakın silah arkadaşlanndan gelmişti. Hüseyin Rauf Orbay, Kazım Karabekir. Cafer Tayyar. Ali Fuad Paşa ve Cevat

23 VjulHattfehginSonUiS 159.160. Şcvkcl Süreyya Aydenur، Tek Adam, c X s 169.

24 Ergun Ayba . İMtikUif Mahkemeleri, s. 70. KultUr u Yay.

Page 24: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN22

Paşalar ve Dr. Rıza Nur, Mustafa Kemal'e büyük tepkilerde bu­lunmuşlardı. Onlann bu muhalefeti daha sonra Halk Partisi'nin karşıtlığını yapacak olan ve özellikle dine bağlılığı ile öne çı­kacak olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, TPCFnin ku­rulmasını sağlayacaktır.

Dr. Rıza Nur anılannda. "hilafetin kaldırılmasının tam bir cinayet olduğunu ve bunun yalnızca Mustafa Kemal'in işi ol­duğunu ileri sürer.^

Mustafa Kemal ise Dr. Rıza Nur.un tam zıddına, "mem­leketin idaresinin yeniden saraya verilmesini ve yönetimin ba­şına da bir halife getirilmesini tam bir cinayet!" olarak telakki eder.

Ve Mustafa Kemal hemen ilave eder: "٥ /٠z bu cinayeti hiç işlemiyeceğiz!. ٠.

Dr. Rıza Nur, ''Hayat ve Hatıratım" isimli eserinde, bu ci­nayete ortak olanlardan bir tanesinin ve hatta halifeliğin kal­dırılmasını hazu-layanlardan bir tanesinin de İsmet Paşa ol­duğunu zikreder.

Dr. Rıza Nur'a göre halifeliğin kaldırılması Lozan gö­rüşmeleri sırasında İstanbul Yahudi Hahambaşısı Haham Haim Naum ile İsmet Paşa arasında "gizli görüşme" korkunç pazarlık"larla halledilmiş bir olaydır.

Rıza Nur bilindiği gibi Lozan görüşmelerinde ikinci mu­rahhas azadır ve İsmet Paşa'nm görüşme ve diyaloglarını en

25. Dr. Rızâ Nur. Hayai ve Haurai\t% c.3٠ «.969.26. Haşan HOseyio Ceylan. BOyOk Oyun-2, MusUtfa Kemal ve Hilafet Kavgası

Page 25: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

23BÜYÜK OYUN ٠ m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

yakından izleyen birisidir. İsmet Paşa'nın çok sık görüştüğü ki­şilerden Yahudi Hahambaşı Haim Naum. Rıza Nur’un çok dik­katini çeker ve hiçbir gereği yokken. İsmet İnönü ile teklifsiz samimiyetleri ve içli-dışlı görüşmeleri Rıza Nur.u rahatsız eder.

Lozan görüşmeleri sırasında başvekil olan ve baş­langıçta Atatürk'ün en yakın sırdaşlarından olan Rauf Bey de (Orbay); İsmet Paşa, yahudi Haim Naum ilişkilerini doğrulayanlardandır.

Dr. Ri2:a Nur. '"Hayat ve Hatıratım" isimli eserinin 3. cild. 1081. sahifesinde bu ilişkileri şöyle anlatır : " Bir müddettir eski İstanbul Hahambaşısı Haim Naum bizim kaldığımız otel­de görünmeye başladı. Ne yapmış, kimi vasıta yapmış bil­mem. Ismet.e yanaşmış... Yemek zamanım biliyor ya. asan­sörün kapısında bekliyor. Biz asansörden çıkınca derhal Ismet'in koluna giriyor ve elleriyle de (sanki kırk yıllık dostlarmışçasına) belinden kavnyor... Sonra yemek salonunda, herkesin içinde Ismet'le şakalaşıyor, gülüyor... Anlaşılıyor ki Hahambaşı Haim Naum herkese, .'İsmet benim samimi teklifsiz arkadaşımdır” diye göstermek istiyor ve gösteriyor.

(...) Şimdi odasından da çıkmıyor, o kadar içli-dışlı ol­dular. İsmet onu müşavir tayin etti. Öğrendim ki. gündelik ver­meye de başlamış (günlük harcırah). Bana da söylemiyor. Heyet-i murahhasa (delegeler heyeti) çiftliktir, keyfi gibi kullanıyor... Derken (en mahrem görüşmelerimiz esnasmda) Hahambaşı'yı soframıza da aldı.

Artık dayanamayıp. Ismet.e dedim k i :

"Senin yahudi haham ile böyle laubali bir tarzda görüşmen.

Page 26: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

İl,

HASAN HÜSEYİN CEYLAN24

kendi haysiyetini ve Türk milletinin haysiyetini kırar. Buna bu kadar yüz verme. Hiç olmazsa herkesin içinde yüz verme..."

Bana kızdı... bu hahambaşı ile kimbilir nesi var?!, ben de Ismet.e kızıp başka sofraya geçtim. Çünkü yemek yerken kendi samimiyet muhitimizdeyiz. düşünmeden ağzımızdan bir laf ka­çıracağız. o bunu derhal düşmanlara yetiştirecek (is­piyonlayacak)... Aramızda bulunduğunu herkese gösterecek ve dalaverasını yürütecek.

Hahambaşı Naum, bizim Ismet'e. "bütün Fransız ve İngiliz yetkililerini tanıdığım, hepsinin kendisinin ahbabı olduğunu, işleri istediği gibi yaptıracağını söylüyormuş... Tabi, aynı Ha­hambaşı, kimbilir Ingiliz, İtalyan ve Fransız delegelerine de Ismet’i avucunda tuttuğunu.söylüyordur...

Sonunda Ismet'ten bu yahudi haham İzmir'den bir imtiyaz, bir menfaat temini istemiş... Hatta (Türkiye adına) Washington Büyükelçiliğini de istemiş!.. Herkese, "İsmet teklifsiz ah- babımdır, sözümden dışan çıkmaz!?" diyormuş...

Sonralan bu haham Mısır’a gidip âyân azası olmuştur."

Lozan görüşmeleri sırasında başvekil olan Rauf Orbay da bu görüşmeleri doğrular ve Hahambaşı Haim Naum'un In- gilizler adına İsmet Paşa ile görüştüğü ve gizli pazarlıklarla ha­lifeliğin kaldırılmasına sebep olduğunu açıklar.

Rauf Orbay. Feridun Kandemir'e konuyla ilgili olarak bakın neler anlatıyor:

“İsmet Paşa, anlaşıldığına göre, Lozan'da İngilizlerle bir çeşit gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul Yahudi Ha. hambaşısı Haım Naum Efendi'nın telkinleriyle, hilafetin arlık ı٠e şekilde olursa olsun Türkiye'de devamına müsade edil.

Page 27: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

25Bü y ü k o y u n - m / h îl a f e t în k a l d ir il m a s i

meyip, derhal kaldırılması fikrini tamamiyle benimsemiş bu­lunuyordu.

Necib Fazıl Kısakürek de Halifeliğin kaldıniması fikrinin bu gizli görüşmelerde kesinleştiğini ve olayın kahramanının sözkonusu Yahudi Hahambaşı Haim Naum olduğunu ileri sürer.

Necib Fazıl ١ kendisinin çıkartmakta olduğu, *'Büyük Doğu*' mecmuasının 29. sayısında konuyla ilgili olarak şu iddialarda buluur:

”Haim Naum. bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika'da Türkler lehinde bir seri konferanslar vermek suretiyle başladı. Bu konferanslarda Emperyalizm Şeflerine "Türkün maddesini serbest bırakmalan, buna mukabil ruhunu, tâ içinden, kendi öz adamlanna yıktırmalarım” telkin ediyordu.

Yani Masonluk hesabiyle Kur.ân.ın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Haim Naum'un müthiş planı idi. Ame­rika'da bu zemini hazırladıktan sonra İngiltere'ye geçmiş ve halis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bu­lunmuştur :

"- Siz Türkiye’nin mülkî tamamiyetini kabul edin, ben İs. lâmiyeti ve İslâmî temsilciliklerini onlara ayaklar altında çiğ­netmeyi taahddüt ederim.” ؟

Büyük Doğu, aynı sayıda şunlan da eklemektedir :

"İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en mâ- nidâr sözünü söyledi. Dedi ki : "Türkiye İslâmî alâkasını ve İs-

V Fcndun Kandcnur. Haiıralan vc s.ylcycnıcdiklcn ile Rauf Orbuv. s m i 2» Nccıp Fazıl Kisakıirck, Büyük Doğu. ،29.

Page 28: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYtN C E ^ A N26

!Smî ،ems؛l rolünü kendi eliyle ؟özer ve atarsa bizimle hulûs bir- ligi etmiş .lur. Hristiyan dünyâsının hümet ve minnetini de ka- zanır. Biz de kendisine dilediğini veririz...٠٠29

Büyük Doğu "Nihai Vesika '٠ başlığı ile sözü şu sonuca bağlamadadır:

‘.Lozan Muahedesinden sonra Ingiltere Avam Kamaraslnda "TCrklerin istiklâlini niçin tanıdınız?” diye yükselen itirazlara Lord GUraon.un verfi^ cevap :

" İşte asil bundan sonradır ki Türkler bir daha eski savlet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onlan maneviyat ve nıh cephelerinden öldümüş bulunuyoraz...”

B üyâ ٥٠^«'nun ve ba^ı başka kitaplann bu bakışlan İçin açık belge ve kaynaklar verilmemiştir. Ancak ''tahmin"ler söz- konusudur.

Yukanda verilenler arasında en kuvvetlisi, bir gözlemci ola- rak Rıza Nur.un yazdıklan ile Rauf Bey.in Kandemir'c an- lattıklandır. Çünkü Rauf Bey. o zaman başbakan bulunuyordu. "Gizli Pazarlıklar.ın İçinde olmasa bile, güçlü birtakım bilgi ve sezişleri oldugu kesindir.

Gazeteci-Yazar, Ahmet Kabaklı da. "Türk Edebiyatı** der- gisinde iki yıldan fazla bir zaman sürdürdüğü ”Temellerin Du. ru şm .sı” isimli dizisinde hilafetin kaldınlması konusuna geniş yer vererek. sOzkonusu debinin 185. sayısında (Mart 89) î s ^ t Paşa-Haira Naum ilişkisine ve yapılan .'gizli pazarlık'lara yer verir.»

79. Buyik Do، u٠ u y ı29م / ¥i. ا |٢| m ı j ٠/٠

.bu y ın dizisini. *Temellerin Dunumısı £ س د س K 30 1 س ü u-ml، kil^ ٢1 اس• k a ıp l i f in s vt bimktıyiı bir döAenun lydiDİnılmısiMا د

ه. ،٠ ٠ع٠1س٠ء ، !

Page 29: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

27Bü y ü k o y u n - m / h il a f e t in k a l d ir il m a s i

Ahmet Kabaklı: '"Büyük ٥٠^w'nun çıktığı uzun yıllarda da. Kadir Mısıroğlu'nun. 'Lozan Zafer mi, Hezimet m iT kitabını yayımladığı tarihlerde de. bu itham ve suçlamaların baş hedefi İsmet Paşa yaşıyordu. Elinde suçlamaları reddetmek için yüz­lerce "tekzip” imkanı da olduğu halde, bu ağır iddialara karşı hiç birşey söylememiş olması, insanı, hazin alanlarla dopdolu olan yakın tarihimiz açısından düşündürmektedir!., diyerek İsmet Paşa-Hahambaşı Haim Naum ilişkisini Rauf Orbay gibi. Dr. Rıza Nur. Necib Fazıl, Kadir Mısıroğlu gibi doğrulamaya çalışır.^؛

Bugün tarihi bir gerçek vardır ki. hilafetin kaldınlması bütün bir İslâm dünyasını üzüntüye garketmiş ve fakat hı. ristiyan aleminde. 3 Mart 1924 tarihi yıllarca kilise tarafından "bayram günü” olarak kutlanmıştır.

Bu tarihin bayram olup olmayacağına artık bütün bu oyun. lan izleyen sizler karar vermiş olacaksmız.

31. Ahmet Kab٠Uı. Türk Edehiyan'\%5. sayı. s.8. Man. 1989

Page 30: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

d

HALİFELİĞİN KALDIRILMASINA DOĞRU

Halk Partisi (Fırkası) ve 9 ilkeÖnce Eskişehir konuşması, sonra İzmit gazeteciler sohbeti

ve İzmit konuşmalan, daha sonra da Bursa ve İzmir ko­nuşmalarıyla halifenin kaldınimasına yönelik temeller atılmış, özellikle de Mustafa Kemal'in Balıkesir Lala Paşa camisindeki konuşmasıyla devrimlere nihaî şekil verilmişti. Dikkat çeken nokta Balıkesir Lala Paşa Camii'nde verilen hutbe ve Cami içi konuşmalarıyla Halk Partisi fikrinin temelleri bir camide atıl, mış oluyordu.^ Temeli diyoruz: Çünkü Halk Partisi düşüncesi 7 Kanunievvel (Aralık) 1922 tarihinde^ bizzat Mustafa Kemal tarafından Ankara basını vasıtasıyla halka duyurulmuştu bile. Yurt gezilerinde edinilen intibalar ve bir an önce partinin ku­rulması için acele eden bir takım insanlann yazılı mütalaalan sonucu Mustafa Kemal. 8 Nisan 1923 tarihinde, daha sonraları adı Cumhuriyet Halk Partisi olacak olan "Halk Fırkası.'nın ku­ruluşunu ilan eder. Halk Fırkası'nm kuruluşu menfüeket seçim atmosferinde iken gerçekleştirilmiştir. 1 Nisan İS 23 tarihinde TBMM, mebusluk seçiminin yenilenmesi karannı ılmıştı. Ka­rardan tam bir hafta sonra 8 Nisan 1923 tarihinde hem Ajıadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkam ve hem de TBMM Reisi olarak Mustafa Kemal. "Dokuz umde" halinde

1 Atatürk'ün Söy lev ve Demeçleri, c. 2. s. 97.982. 7 Aralık 1922 tarihli Hakimiyet-t Milliye, ASD. c. 2. s 46-48.

Page 31: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN H Ü SE^N CEYLAN30

Halk Fırkasi'nm kurulduğunu ilan ediyordu.^ "Dokuz umde", halinde belirtilen proğram bugüne kadar Mustafa Kemal'in dü­şünmüş olduklar ı şeyleri ihtiva ediyordu. Bir farkla : "Programa dahil edilmemiş çok mühim ve esaslı bazı meseleler de vardı. Mesela. Cumhuriyet'in ilanı, Hilafet'in ilgası. Me­dreselerin Kapatılması, Tekke ve Zaviyelerin Lağvı ve Şapka Devrimi؛ gibi şeyler proğrama dahil edilmemişti.

Sebebi mi? Sebebi açıktı. Açık olan sebebi de Mustafa Kemal belirtiyordu: "Bu söylediğim meseleleri proğrama dahil ederek, vaktinden evvel, cahil ve mürtecilerin, bütün milleti tesmîne (aldatmaya) hrsat bulmalarım muvafık bul­madım. Çünkü bütün bu sorunların zamam ve fırsatı ge­lince çözümleneceğine ve sonunda da milletin binnetice memnun olacağına kat'iyyen kâni idim"؛

Atatürk'ün bizzat kendisinin Nutuk'ta belirttiği, "Cum­huriyet'in Öanı, Hilafetin Kaldınlması, Şer'iye Vekaletinin Lağvı, Medrese, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması ve Şapka Devrimi..." gibi hususlann. Halk Fırkası proğrarmna bilinçli bir şekilde ve tamamen siyasî maslahat için dahil edilmemiş ol­ması, Halk Fırkasınm zamanla hangi fonksiyonlan icra ede­ceğini de göstermiş oluyordu.

Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı bir an önce teessüs et­tirmekteki diğer amacı da, seçimlere girilen-ikinci dönem se-

Mdc Tuaçıy. Ttk Parti Yöw\e(imi, s. 51.*Dokuz Umde* * dcfiile. Halk Fukısı program a ait daha geniş bilgi İ0،؟ Mete TiâOÇiy'uı٠ Ttfhbvr CmhunyftûuU Tek Parti Ydft/timmm KurulmasıH (1923- ذ 19311 ع س kilibtna bakılmaJjdif. .zelliklc, *Dokuz Umde* Ozerioc aym kitabin*Ek 6س م س bOlOmOnO. IV. bölümüııe bakılmalıdır.Nıımk Sâyifv. c. 2١ 5 956-957 N ğ k ıS â y ie v .ç .İ j 956.957.

34 .

Page 32: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

31Bü y ü k O Y ^ - n i / H İ L İ T İ N K A L D IIM A S I

çimleri- bir Türkiye'de artık eskisi gibi, yani I. TBMM’de ol­duğu gibi hocalardan, hacılardan, ulemadan müteşekkil milletvekili sayısını en aza indirmek idi. Çünkü seçime yalnızca HF katılmış oluyordu. Halk Fırkası'nın adaylannı ise hep Mus­tafa Kemal seçiyordu. Bu yüzden Mustafa Kemal !.Meclisteki kendi grubu olan I. Gruba^ ağırlık veriyor ve seçim at­mosferinde bulunan ülkede yalnızca Birinci Grub üyelerinin müntehib-i sani (Milletvekili) olmalan için büyük çaba har­cıyordu* Bugünkü seçim konuşmalannı andıran bir ko­nuşmayla da Halk Fırkası'na bağlı milletvekillerinin seçilmesi için halka çağrıda bulunuyordu. Bunlardan İstanbul halkına hi­taben yayınlanan bir bildiride Mustafa Kemal tarafından özellikle şu hususların altı çiziliyordu:

"Bugüne kadar nice engeller içersinde bize hep yakınlık göstermiş olan İstanbul'umuzun düşmanı umutlandıracak bi­çimde oylarmı bölmeyeceğine inanıyorum! Oylann bö­lünmesinden kimlerin yararlanacağını her an gözönünde tutmak özellikle sizin görevinizdir. Tek vücut olarak bize yönelin ve gü­venin ki. güveninize layık olduğumuzu cemiyetimiz (Halk Fır­kası kastediliyor) her fırsatta eylemle ispatlayacaktır."؟

Oylann bölünmemesinin istenmesi, tek partiyle seçime gi­rilen bir Türkiye’de (Nisan 1923 tarihlerinde) belki sizlere biraz

TBMM١ııin Dönemi B؛rinci Gnıbu. A t a i '0 her raman ve ber و س ح des. ،ekleyen gnjpcur■ ٥ iünci Gnıb. ^ ^ n u n ئ ي ى ا ال أ ق ء dm konulann m٥:

cumlanyl. tınm ıslardır. (HHC)M٠t٥ Junçay. ع٠ء | •. s.. 53.54, Ayncı Bkz. Kil،؟ Ali H atini a n Anlatıyor. 5٠

.؟ ٠ ?!H؟ mi Uran Maunlan m. s. 160 ve Mahmud Golo٤lu TdJİıy( - ٠ ؛ s19 ا:ل9ال ٤Mete Tunçıy. Tek Farti Yörtefintüıin KuruUnau, ٤. 54-55.9.

Page 33: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN32

garib gelecektir. Fakat söylenenler ve uyanlara dikkatle bak­tığınızda tek parti olarak da seçimlere gidilmiş olsa, Meclisteki İkinci Grub'un düşüncelerini yansıtan bağımsız mi­lletvekillerinin kazanamaması için elden gelen itina ve gayretin gösterildiği dikkat çeker. ٤٠

1923 Seçimlerinin Hedefi:.’Hacılar, Hocalar ve Mollalar Meclise Girmesin!”

Neden buna gerek duyulmuştur? Çünkü Saltanatın kal- dınldığı 1 Kasım 1922 tarihinden, seçimlerin başlayacağı Nisan 1923 tarihine kadar yedi ay boyunca Mustafa Kemal'e ve onun düşüncelerine engel olanlar hep hoca menşeli milletvekillerinin çoklukta bulunduğu İkinci Grup milletvekilleri olmuştur. Mus­tafa Kemal. TBMM’nin ikinci döneminde yedi ay boyunca ya­şadığını bir daha yaşamamak ve işleri engelsiz halledebilmek için bu tür duyuru ve seçim çalışmalarına ihtiyaç duymuştur.

İşte bu tür düşüncelerden dolayıdır ki. "Meclisteki İkinci Grup üyelerinin seçimlerde bir varlık gösterememeleri için elden gelen herşey yapılmış ve "güdümlü seçimler", be. klenileceği üzere Halk Fırkası adaylarının başanlanyla so­nuçlanmıştır...

Bağımsız iki milletvekilinin dışında seçilen milletvekilleri hep Halk Fırkasma ait milletvekilleri olmuştur. Bağımsız iki milletvekilinden. Eskişehir mebusu Emin Sazak, bilahare dü.

Bu gıyredcıu kuruJus uycienoi uy٠ra٥ konu؛malan gelmektedir. Bu uyدn arاİÇ İ. bk^. Atatıiri kn T a n k Ttlgraf ve BeyanAomiUri. B cl^ no. 498. 499 ve 514Mete Tun^y. Tek PoJit Ydnaımuıur Kurulmasi 5. 55.56. Bu seçimler ıçın bkz: KtU% Ah N a J trâ n m Anianyorı s. 130.125. Hilmi Uran. HdUralartm, 160 ؟. 165. Mahmud Ook) ٤[٧ . Turij)Y Cumhuriyeti (5. Seri). î194*191 ؛

10

11

Page 34: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

33BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

şüncelerinin Halk Fırkasi'nın düşüncelerine uygunluğunu gö­rerek HFye dahil olmuştur. Geriye kalan ve asimda 2. Dönem TBMM’nin tek bağımsız milletvekilliğini elde eden kişisi. Gü­müşhane milletvekili Zeki Kadirbeyoğlu olmuştur. Zeki Ka. dirbeyoğluda ileride de görüleceği gibi mecliste tek başına adeta İkinci Grubun temsilcisi gibi çalışmış ve hep İslâm'ın, dinin, özellikle de hilafetin savunucusu olarak kalmıştır.

Yalnız bu ikinci dönem seçimlerinde İkinci Grupdan ol­dukları sanılan üç eski milletvekili de, Halk Fırkasından TBMM'ne girebilmiştir..١ Bunlar:

— Amasya mebusu Ali Rıza Efendi (Özdarende 1876- 1952)

— Biga mebusu Mehmed Bey (Dinç, 1873-1952)— Kırşehir mebusu Hoca Rıza Efendi (Daha sonra ai­

lesi Silsüpür soyadını almıştır, 1877-1926) Çünki Hoca Rıza Efendi 28 Haziran 1934 tarihinde çıkartılan Soyadı Ka- nunu'ndan önce ölmüştür /öldürülmüştür, demek daha doğru olacaktır. Zira Rıza Efendi 1926 yılı başlarında irticai faa­liyetlere önayak oluyor düşüncesiyle Ankara İstiklal Mah­kemesi tarafından idam edilmiştir.

1923 yılının müntehib-i Sâni (İkinci milletvekilliği se­çimleri) ile ilgili; Mete Tunçay'm tanımıyla, "Güdümlü se­çimler ile ilgili tafsilatlı bilgi verecek değiliz. Konumuzun dı­şında olmasına rağmen Gümüşhane milletvekili ve TBMM'nin II. Dönem tek bağımsız milletvekili Zeki Kadirbeyoğlu’nun kendi hatıralannda o dönemin seçim baskılannı ve tek taraflı

؛٦ Ffsadıyc Davası vc Kuvav-ı MıUi>١:. Btnhm . Sası

Page 35: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAS AN HÜSEYİN CEYLAN34

uygulamalan görmek mümkündür. Çok dindar ve Islâm için sö­zünü hiçbir şeyden esirgemeyen biri olarak mecliste kendini ta­nıtan Zeki Kadirbeyoğlu٢nun bu özellikleri sebebiyle özel ha­yatında olmadık şeyler başına gelmiştir.(Biz daha önce yayınlamış olduğumuz "Din Devlet İlişkileri" adlı 3 ciltlik araştırma eserimizde bu konulara geniş olarak yer verdik. Zeki Kadirbeyoğlu.nun başına gelenler için bu eserin 3. cildine ba­kılabilir.)

Yeni Seçim. Yeni Meclîs:Tekrar konuya dönecek olursak Mustafa Kemal, TBMM.nin

seçim karan almasından hemen sonra ve seçtiği Nisan 1923 ta­rihinden itibaren Halk Fırkası'nı oluşturarak gelecekte yapmak isledikleri devrimler için zemin hazırlığına başlamıştı. Dikkat çeken husus Nisan 1923 tarihinde bile meclis ve Türkiye'deki at­mosferin henüz Cumhuriyetin ilanı, hilafetin ilgası. Medrese. Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması. Şapka İnkılabı gibi ko­nularda çok ciddi muhalefet oluşturacak bir yapıya sahip ol­duğudur.

Bunun için Mustafa Kemal '.Cumhuriyet*, kavramını bile ilanına kadar pek öyle ağzına almamıştır. Cumhuriyet yerine daha global bir ifade olarak hep "Ulusal Egemenlik" kavramını kullanmayı tercih etmiştir.

Bu durum Mustafa Kemarin o yılllardaki bütün gezilerine iştirak etme fırsatını elinde bulunduran, Ankara'da yayınlanan ٠ Vakit gazetesinin muhbir ve yazan Naşit Hakkı Uluğ'un da tes- bitleridir. Naşit Hakkı Uluğ, Mustafa Kemal'in uyguladığı si­yaset için şunlan söylüyor:

"Mustafa Kemal, saltanatın kaldırılmasından sonra dahi, Cumhuriyet kurmak karannı ve Halifeliğin kaldıniması konusu üzerinde fikirlerini tekrarlamayı sakıncalı buluyor ve devlet

Page 36: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

35BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

şeklini, ağzına "Cumhuriyet" sözünü almaksızın, "Ulusal Ege­menlik" formülü içinde her an Cumhuriyet'e doğru yürüyen bir yöne sevkediyordu. Onun bu gidişatının hedefini sezen mu­hafazakarlar (meclis içerisindeki şeriat ve hilafet isteklileri kas­tediliyor). zaman zaman Mustafa Kemal’i konuşturmak is­tiyorlardı. Mustafa Kemal ise, bu sorulara zamanın icabına göre cevaplar vererek karşısındakileri idare ediy^ordu

..Halifeye Sadakat Sözü Konjoktüreldi!..Mustafa Kemal’in bu siyaseti ancak en mahrem yakınlannca

biliniyor ve öylece gizleniyordu. Bunun içindir ki, 1 Kasım 1922’de kaldınlan saltanatla birlikte aslında hilafet de kal­dırılmış oluyordu, Mustafa Kemal ve arkadaşları için. 1 Kasım 1922’den, halifeliğin kaldınlacağı 4 Mart 1924 tarihine kadar geçen süre içerisindeki hilafet uygulamasına bu yüzden ..sözde halifelik..*'^ denmişti.

Öyle bir siyaset güdülüyordu ki, hiç kimse Mustafa Kemal'in Cumhuriyet’i kuracağına, halifeliği kaldırıp, Osmanlı. Türk toplumunun geleneksel yapısına aykırı devrimlerin ger­çekleştirilebileceğine inanmıyordu. Buna çoğu zaman in- anılmamışü: Çünkü Mustafa Kemal yıllarca hep .'halifeye sa­dakatini" ilan etmişti. Fakat böyle olmasına rağmen Atatürk daha Erzurum'da (Ağustos 1919) mahrem olarak Cumhuriyet'in, Türkiye'nin gelecekteki yönetim şekli olduğunu da söy­lemişti."؛^

Naşit Hakkı Uluğ, a.g.e.. s. 123, V. Bölüm. HalifcUğin Kaldırılması،

(Da،s Osmanıschc Schcinkalifat von 1922. Die \Velt des Islams, s. 195-217) M ^ a r Müfit Kansu, Ölümüne Kadar Atarürk'te Beraber, s 35-74-

13.14.

15.

Page 37: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞAN Hü s e y in c e y l a n36

Mustafa Kemal'in yıllarca "halifeye sadakat" sözüne rağ­men onun halifelik için düşündüklerini ortaya koyan en çarpıcı örnek 1922 yılının ilkbahannda gerçekleşmiştir. "Halife Ab- dülmecid oğlu Ömer Faruk'u Ankara'ya göndermek için o za­manlar İnebolu'da bulunan Mustafa Kemal'in yanma gön­dermişti. Mustafa Kemal ise halifenin bu arzusunu duyar duymaz Abdülmecid Efendi'nin oğlu Ömer Faruk'u "Padişah soyundan hiç kimse Ankara'ya sokulmayacaktır"؛, diyerek ters­lemiş ve Ömer Faruk Efendi'yi inebolu'dan İstanbul'a geri gön­dermişti.

Bu önemli gerçeği vurgulayan Edgar Pech, "Les Allieset la Tur gide" isimli eserinde buna yakın şu bilgilerde de bulunur: "Ankara halefini belirtmeden Vahdettin'i tahtmdan indirmeye karar vermişti. Bunun tabii sonucu da Osmanh sülalesinin bütün saltanat.halife haklannm kesin olarak kaldıniması ve saltanat'Ia birlikte hilafetin ilgası idi. Fakat manevî desteği An­kara'ya halâ faydalar sağlayan "halifelik" sebebiyle, Osmanlı hanedanının halifelik haklannı alarak bu'.faydalı gelenek"in sarsılmaması için Ankara, halifeliği kaldırmayacak ve makamı hilafete hanedanın Ankara açısından en az kuşku uyandıracak kişisi getirilecekti!.."؟؛

Edgar Pech'in Ankara'nın ve Mustafa Kemal'in yapısını iyice tanımlayan bu tesbitlerin zamanla Edgar Pech'le birlikte herkes tarafından paylaşıldığı görülmüştür.

Biz bu araştırmamızda "Cumhuriyet'in ilanı"na ait safhayı yazı konumuzun dışında tuttuğumuz için ٠ bir dinî olay ve

16 Ooahâfd Jt^chke. Yrm Turk\\f<U Islandık, s. 117. Bilgi Yayınevi Ankara. 1872.17 Edgor Pcch. Ijts Ali es rt La Tıtrı ıde. ٠.١0 ٠؛ 3؟ . Pan.1925 .؛

Page 38: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

37BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

devlet-din ilişkilerini yansıtmasından dolayı halifeliğin kal- dınlmasını ve buna dair olay ve sorunları aktarmaya devam edeceğiz.

Yalnızca 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanıyla bir­likte şaşıran ve şaşkınlığını "bu bir aceleye getirilmiş ka­rardır" ؛٥ diyerek karara muhalefet eden Rauf Orbay (TBMM I. Dönem İkinci Grup milletvekillerinin liderlerinden) ve Kazım Karabekir Paşa gibi insanlann tavırlarına açıklık getirmek için bir kaç detayı izah etmek durumundayız. Ki Hilafet öncesi sah­nelenen "Cumhuriyet Oyunu'.nun da pek öyle berrak olmadığmı bilmiş olalım.

"Cumhuriyet Oyunu" Nasıl Oynandı?29 Ekim 1923 Pazartesi günü ilan edilen Cumhuriyet acaba

gerçekten "sıkboğaz edilerek alınımş bir karar" mı idi, veya "yeterince istişare edilmeden ve gerekli kişilere danışılmadan alınmış bir karar" nu idi?؟.

Bizim bu noktada cevabımız hayır'dır. Yukarıda anlatmaya çalıştığımız siyasî davranışlar dolayısıyladır ki. Rauf Orbay ve Kazım Karabekir Paşa gibiler bir and؛[ Cumhuriyet'in ilanıyla şoke olmuşlardır. Çünkü zahirî anlamda bu işi Mustafa Kemal’den hiç bir zaman beklememişlerdir. Hele Kazım Ka­rabekir Paşa 11 Temmuz 1921 tarihli Mustafa Kemal'e gönderdiği şifre telgrafından açıkça, "halifelik ve padişahlığm Cum­huriyete kalbi (değiştirileceği)"؟* hususunda soru sormuş ve

18. Naşii Hakkı Uluğ, Halifeliğin Sonu, s. 124.19. Zü/ıin. 30 Ekim 1923 ^20. 7an٠ırH £ft٥r. 30 Ekim 1923.21. NkfuJk.S٥y/،T. c. 2. s. 798.800.

Page 39: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN38

Mustafa Kemal’den aldığı 20 Temmuz 1921 tarihli cevabi tel­grafta da: "Cumhuriyet olmayacak. Türkiye'nin başında halife-i İslâm olacaktır. Bazılarının halifelik ve padişahlığın Cum- huriyet'e çevirileceğini sezmiş olması iddiası tamamen bir fikri vehimdir (kuruntudur)".^ sözlerine muhatap olmuştur.

işte bu ve benzeri zamanın gereği siyasî davranışlar yü­zünden Rauf Orbay ve Kazım Karabekir Paşalar Mustafa Kemal’in gerçek düşüncelerine vakıf olamamışlardı. Bunun için de "Cumhuriyefin ilanı onlan şoke etmiş ve hiç beklemedikleri —bizce asıl yanılan kendileridir— bu hareket karşısında ister istemez muhalefet başlatmışlardı.

Gazeteciler Cumhuriyetin KurulmasınaKarşı Geliyorlar!

Hatla bu şaşkınlığı yaşayanlardan bir kısmı da gazeteciler ve bazı İstanbul gazeteleri idi..

Bazı İstanbul gazetelerinde Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra yazılanlar şunlardı:

"Cumhuriyet'in ilan tarzı gadibtir ve Cumhuriyet sıkboğazca getirilerek ilan edilmiştir,

"İyi bir şey yapmak için, fena bir yol tutulmuştur. "

"Birdenbire bir kaç saat içinde, anayasanın değiştirilerek, Cumhuriyet'in ilan edilmesi, en yumuşak tabirle gayr-ı tabii bir harekettir."

22 Kânm K٠r٠bek٧ . IstıiJüJ Harbimtı, s 978. I960. IsUnbul Bdgc >cnlcbtlır

i

Page 40: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

39Bü y ü k o y u n . III/HİLAFETİN K A L D IIM A S I

'*Cumhuriyet karan., medeniyet dünyasını anlamış, oku­muş, araştırmalar yapmış, devlet yönetimine ehil olmuş di­mağlardan çıkacak bir muhakeme eseri olmamıştın.. ”

"Cumhuriyet, alkışla, şenlikle yaşayamaz, dua ve do­nanmalar yaparak top atışlarıyla ayakta duramaz..

"Cumhuriyet bir tılsım değildin Millet Meclisin’de bir afsun yapıldı. (Cumhuriyet karan kastediliyor). Bu afsunla bundan sonra her iş kendiliğinden düzelecek her derdin çaresi ken­diliğinden bulufiacak değildin"

"'Balonu uçurdular ama galiba ipin ucunu kaçırıyorlar!"

"Hadi devletin adını koydunuz, bakalım işleri dü­zeltebilecek misiniz?**^^

Hatla iş karikatürlere bile dökülmüş ve ansızın alınan bu kararla, o güne kadar Mustafa Kemal'i alkışlayanlar bile aleyhte yazılar yazmaya başlamıştı.

Bir gazeteci işi daha ileriye götürerek Mustafa Kemal'i şahsî ihtirasla suçlayarak şöyle demişti:

"... Bizi üzüntüye sevkeden nokta, milli rehberimizin ٠ Mus. tafa Kemal’in- şahsı ile ilgilidir. En büyük ruhlu adamlar bile, şahsî kuvvet sahibi olmanın cazibesine dayanamamışlardır."؛

Bu ve benzeri yazılar bir ay boyunca İstanbul gazetelerinde yayınlanır. Özellikle o gün için Velid Ebuzziya'nm baş-

23 30 Ekim 1923 tarihli Vatiuı Tanin ve Tasvir i EJkar gazeteleri - ' _ jla.nını onaylamayan yazj ١٠ yorumlaria dolu idi.

24 ş؟ vket Sürey?؟ Aydemir. Tek A k c 3. S- 163. أذؤالال Hakki UIu٤. Hâ/eUğut5٥nu١١ 125-126. t ig

25. Na^jt Hakki Ulu٤٠ Hüli/elîğin s ،mu. s 126.

Page 41: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN40

yazarlığını yaptığı Tasvir’i Efkar, Vatan ve Tanin gazeteleri muhalif yazılannı devam ettirirler.

Rauf Orbay: " ٠azu Zoru ve Bilek Gücüyle Cumhuriyet Kurulmaz!"

1-11 Kasım 1923 tarihli Vatan gazetesinde. Rauf Orbay'la ya­pılan bir mülakat, sadece İstanbul'la kayıtlı kalan muhalefetin bir anda bütün yurda yayılmasına sebep olur. ٥

Mülakatta yeni kurulan Cumhuriyet hükümeti kastedilerek Rauf Orbay'a: "Kuvvetli hükümet nasıl olabilir?" diye so­rulmuş ve Rauf Orbayda bu soruyu Mustafa Kemal'i de kas­tederek şöyle cevaplamıştı: "Benim anladığım kuvvetli hü­kümet, ödev ve yetkilerini ve bunlann icaplannı idrak eden, millî hakimiyet esaslarını benimsemiş, kanaatlerini ve uğra­yacağı zorluklan ancak ve ancak Millet Meclisi'nde samimi ve açık hasbi hallerde hal ve fasletmek esaslarına sadık, tecrübeli ve olgun bir hayat demektir. Yoksa bazılanmn sandıklan gibi, pazu zoru, bilek gücü ve yumrukla iş görmek isteyen bir heyete kuvvetli hükümet demek asla doğru olmaz!"؟؛

Ömrü boyunca Cumhuriyetçi kalacağım ileri süren Hü­seyin Cahit de: "Şahsî politika hırsıyla, bilinçsiz bir biçimde Cumfauriyet'i kuranlar..."؛® diyerek ramVi.de Mustafa Kemal'i itham ediyordu.

Hüseyin Rauf Orbay Bey. "pazu zoru, bilek gücü ve yum­rukla iş görmek" derken Mustafa Kemal'in "kanla yapılan

i. bkı Ntiüâk-5dyUy, c . 2, s l i n o o! أ٠رىل0 ؛ أ آ إ إ RMrOcbiy 26اال<ر؟ء٥ اNafit H ء 126.. ı k L v h l l i / f U g m l 2؟

93 Dilmen Yay ة) .1919.1926( (Multtlcfe ه د٠ء ع س -!2İ Nıırıe• T L b u l . 1964 y

i

Page 42: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

41BÜYÜK OYUN ٠٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

devrimler muhkem olur!... ..yolumuzdan döndürmek is­teyenleri parçalarız!., gibi sözlerine işaret etmek istiyor ve böyle hareketlerde güçlü hükümet olunamaz derken yeni ku­mlan Cumhuriyet.! kastediyordu.

Rauf Orbay’ın bu sözleri. Halk Partisi’nin ileri gelen ifral- çılan tarafından büyük bir koz olarak kabul edildi ve Orbay, Cumhuriyet'i zayıf düşürmek. Mustafa Kemal ve ismet İnönü'ye karşı gelmek gibi mülahazalardan dolayı Halk Partisi Gmbunda "imtihana çekildi."^. Çünkü Mustafa Kemal. Rauf Orbay'ın bu uyanlannı. "irticâkarâne teşebbüs ve birer yay­gara"^. olarak nitelemişti.

22 Kasım 1923 tarihinde meclis grubunda yapılan sekiz saa­tlik bir görüşmede Halk Fırkası mensuplan Rauf Orbay.ı bu suç(!)lardan dolayı adamakıllı sıkıştırdı.

Rauf Orbay yaptığı konuşmada suçlamalan bir bir ce- vablandırdı. Sözlerinde bir takım kişileri sevmediğinin an­laşıldığı söylendiğinde: "Efendiler! Hiçbirimiz melek ol­duğumuzu iddia edecek kadar cahil değiliz. Hepimiz beşeriz. Beşer de sevmek de sevmemek de bir haslettir. Ben bazı kim­seleri sevmeyebilirim. Bazı kimselerde beni sevmeyebilirler, bunun için hiçbir sebeb de göstermeyebilirler. Bu itibarla "Cum­huriyet" gibi önemli bir meselede sözlerimi şahsi sevgi ve düş­manlıklara bağlayarak Cumhuriyet'i değerlerdirdi ûiyorsamz ya­nılıyorsunuz. Bizim tenkit etmek istediğimiz varsa, o da ortaya konan eserdir. Eseri tenkit ederken, bazdanm sevsek de, sev­mesek de görüşlerimizi açıkça ortaya koymalıyız."

29. .Imuhana çtkıldi. tabiri Mustafa Kemal Atatûrk.ündür. Sutuk-Söylev c 2 sİl 10. >

30. Nutuk-S6ylf\\ c. 2. s. U 00.1101.

Page 43: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

KASAN Hü s e y in c e y l a n42

Rauf Orbay: ٠١MilIi Mücadelenin Ruhundan ve Prensiblerinden Sapmaları Görüyorum”Rauf Orbay konuşmasına devamla: '....Çok halis niyetle

başlanıp, uğrunda canlar feda edilmiş, çok kuvvetli pren- siblerin tatbikatında yapılan hatalar yüzünden (eserin) sa­katlandığını zannederim ki, hiç birimiz ceffel kalem bunu red- dedemeyiz" diyerek Milli Mücadele'yle başlayan ruhun ve prensiplerin zamanla bozulduğunu ve prensiplerde sapmalar gö­rüldüğünü, Cumhuriyet'i de böyle bir sapma gibi telakki ettiğini anlatmak istemişti.

Hele Rauf Orbay'ın: "Cumhuriyet kelimesinin manası yok­tur. Cumhuriyete dönmekle bir milletin refah ve saadeti sa­ğlanmaz herhangi bir usul, refah ve saadeti temin ederse, en iyi idare şekli o olur."^* demesi. Halk Partisi üyelerini iyiden iyiye sarsmıştı. Konuşmalan salondan izleyen Mustafa Kemalde Rauf Orbay.ın mütalaalanndan hiç hoşnut olmamışa ben­ziyordu. Hatta Mustafa Kemal Rauf Orbay'ın Ankara'dan ay­rılırken kendisini ve Cumhuriyet'le birlikte düşüncelerini kas­tederek Kazım Özalp'e:

"Buna mani olabilirsen memlekete büyük hizmet etmiş olursun" dediğini hatırlayarak Rauf Orbay'ı bir türlü af­fetmiyordu.^.

Rauf Orbay'ın Halk Fırkası'nda imtihana çekildiği günde kendisine yöneltilen sorulardan biri de. halife AMUlmecid'i niçin ziyaret ettiğiydi? Halk Fırkası mensupian ve başta ismet

و ا Nâ^ıt Hakiu Ulu٤٠ HaJtJeitğm Sofiu. .... 136.n ln٥٠١â nuo söylev ve Demeleri. c l . s S Isiıbu l. 1946. N ٠؛ ıl ÜıUü tJlug, / هثم٠

lifeiigm 4 ه 1و

j

Page 44: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

43BÜYÜK OYUN - III / HlUAreTlN KALDIRJLMASI

İnönü, Rauf Orbay, Kazım Karebekir ve arkadaşlarının İs­tanbul'da halifeyi ziyaretlerini "irticâkarâne bir davranış" olarak görmüşlerdi. Hüseyin Rauf Orbay, irtica suçlamasına kadar varan bu masum ziyaret için şunlan söyledi:

"İstanbul'da İstanbul milletvekili sıfatıyla bulunduğum zaman Halife Hazretleri benimle görüşmek istediler. Bende Ha­life Hazretleri'nin bu arzularını yerine getirdim. Bu bir suç de. ğildir! Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Halife Hazretleri'ni makamı hilafete çıkartmıştır. TBMM'nin halife seçtiği bir zatın arzusunu yerine getirmemek suç olurdu. Eğer ben bu davete ica­bet etmeseydim dünyanın en saygısız adamı olurdum.

..Halifeyi Ziyaretten Şeref Duyarım!’'Şimdi hepinize söylüyorum: Gittim ve Halife'yi ziyaret

ettim. Efendiler! Yann davet ederse yine giderim... Şimdi söy­ler misiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi.nin dayanak olduğu yüce halifelik makamını işgal eden ve BMM tarafından se­çilmiş olan bu zatın davetine nasıl icabet etmezdim? Ben bu da­vete uymayı ahlakî, dinî ve millî bir vazife telakki ettim!..

Bana arkadaşlanm parti kar2u٠larma aykın hareket ettiğimi söylüyorlar. Efendiler! ben de insanım, hata edebilirim. Fakat duygularımla, imanımla ve kanaatlerimle hareket ederim. Öyle bende, "herkesin istediği gibi hareket etmek kabiliyeti ara­yanlar" aldandıklanm ve yanıldıklannı bilmelidirler.

Benim fıtratım herkesin hoşuna gidecek hareketleri yap­maya müsait değildir."^^

ؤو . Fcnjdun Kandcmir HatınJan vc SöylcycraedUclcri ile Raaf Orbay Sinan Mal‘ ba،؟ ı. Yakın Tarihınuz Yaymlan. Yan، No: 4 İstanbul. 196.S. N ^ ii Hakki ٧ lu٤ HaUfeliginVnu.l 136.138 ١ ٤

Page 45: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN44

ismet Inönü-Rauf Orbay Kavgasıİsmet İnönü ise. Halk Fırkası Grup Başkanı olarak Rauf

Orbay.ın konuşmalarına çok sert bir cevab verdi: Cumhuriyet ilanmın aceleye getirildiğini ve bunu yapanların hata ettiğini söyleyen Rauf Orbay’a:

"Hata ediyorsunuz Rauf Bey! Hata ettiniz. Özellikle böyle inkılap zamanlannda hükümet ve siyaset adamlan herhangibir şüphe gösteremez. Bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya is­temeyerek, inkılabın kuvvetlerini şu hassas günlerde şu veya bu noktada tereddüde düşürmek fahiş bir hatadır. Rauf Bey.in sözleri büyük talihsizliktir"^ denilerek cevap verildi.

Asıl cevabı halifeyi ziyaret noktasında toparlayan İsmet İnönü; "Halifeyi ziyaret bir halifelik meselesidir", diyerek söze başlamış ve: "Devlet adamlan olarak hiçbir zaman ha- tınmızdan çıkaramayız ki. Halife ordulan bu memleketi baştan başa harabeye çevirmiştir... Türk milleti en elim acılan hi­lafetten çekmiştir. Bir halife fetvasmın, bizi cihan harbi fe­lâketine attığını hiçbir vakit unutmayacağız. Bundan böyle ta­rihin herhangi bir devrinde bir halife, memleketin mukadderatına kanşmak isterse ve kafasından böyle bir arzu geçirirse, o kafayı behemahal koparacağız..'"^؛ diyerek teh­ditlerde bulunmuştu. Son olarak da:

"Rauf Bey, şimdi bizim Cam zıddımıza olan bu noktalan geri alarak. Halk Partisi içinde yürümek karannda mıdır?

34 Banş K oD fdsı tein L o l 'd a bu- ا م ismet loönü'ouD 18 Kaiiro I922‘dc س.ı vc biltUfl bir islim dün؛u bif u n d ı iMusUm S t ü â / r gazctCMDC venİJ؛luodu

bu konuşma», ) ly a n a getirerek düşünmek ءوا ı konulmalın؛hıtıp d tî ٢د٠k^. (HHC(-١ İ^ la n د أ أ ttıenBc ل ل ء ط

164 35 Şcvkcı k y y ı Aydemir. Tek A k c 2. s

Page 46: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

il45BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Yoksa yine bize aykırı bu görüşleri muhafaza ederek bizimle karşı karşıya mı kalacaktır? Karar kendilerinindir!..." diyerek Rauf Orbay'ı Halk Partisi'nden ihraç karan ile korkutmak is­temişti.

Rauf Orbay ise İsmet İnönü’nün bu konuşmalarına hid­detlenmiş:

"Efendiler! Ya birbirimizi namuslu insanlar olarak tanır, sayar, ve severiz, veyahut namus ile siyaset ve politik ko­nuşmalar arasında farklar tahayyül ederiz! Şunu açıkça söy­lemek isterim ki ben siyaseti namussuzluk olarak telakki eden adamlardan değilim! Tersine politikada da imanını, kanaatini ve düşüncelerini saklamadan söylemeyi namusluluk sayanm."^.

Hüseyin Rauf Orbay, daha önceleri İsmet Paşa'nın hcilife ve makam-ı hilafet hakkındaki söz ve davranışlannı bildiği için, İsmet Paşa'ya karşı bu ağır konuşmalan yapıyordu. Nitekim sözünün bir yerinde, İsmet Paşa'nm sözlerini hile ve entrikalarla iş görmek olarak telakki edip, "... Ben siyasî adam deyince, bu vatan ve milletin mukadderatmı idare ve yürütmek için to­planmış olan bu yüksek hey’et arasında hile ve entrikalarla iş gören adam anlamam? Ben bu gibi hareketlerin namus ile te­lifini kabil görmem!" sözleriyle İsmet İnönü’ye şiddetli hü­cumlarda bulundu.^^

Söz halifelik meselesine gelince de; "Yüksek Meclisin Ha­lifelik hakkındaki kanunla teyit edilmiş karan çok sarihtir (açıktır). Ben de aynı kanaatteyim. Türkiye oldukça, yüce ha-

Naşu Hakkı Uiuğ, Halifeliğin Sonu. s. 140.Fcrudun Kand،mir. Hatıraları ve Soyl^yemedikUri ile Raıf Ori>a\. Sinan M٥ı. baası. Yakın Tarihimiz Yayınlan. Yayın No: 4. U ı. 1965

3637.

Page 47: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN46

lifelik makamının mahfuz kalacağına kaniim. İsmet Paşa, cihan harbi badiresinden sözederek, Halifelik fetvasının bizi cihan harbine attığını söylediler. Kendileri o zaman Baş­komutanlık Karargâhı Hareket Şubesi Müdürü idiler. Elbette benden daha iyi bilirler ki, Halifeye cihad fetvasını, umumi harp icaplanndandır diyerek, harbe girdikten sonra zorla ya- yınlattılar.^؟ Böylece halifeliğin şeref ve haysiyetini de ihlal et- tiler.Yoksa önce fetva çıkartıp sonradan harbe girmediler. Harbe hiç kimseye haber vermeden girenler. Halife Sultan V.Mehmed Reşad Han’ı zorlayarak fetva verdirdiler..." diyerek hem halifelik makamına açıklık getirmişler ve hem de yıllar yılı ..Cihad fetvası.’ denilerek alay edilen b. konuya çok ciddî ve tarihî bir açıklama getirmişlerdi. Cumhuriyet tarihi boyunca sıkça sözü edilen ve sürekli hilafet ve müslümanlık aleyhine de­ğerlendirilmek istenen, "Cihad fetvası'.nın Halifeye zorla im­zalattırıldığı ve zorla yayınlattırıldığı gerçeği de böylece su yü­züne çıkartılmış oluyordu.(*)

Zorla İmzalatılan .'Cihad Fetvası"Gerçekten Osmanlı Devleti, 29.10.1330 (1914) tarihinde

Cihan harbi için savaş halini ilan etmiş, iki gün sonra da ha­zırlanan fetvalara dayanarak bütün dünya müslümanlanna cihad ilan edilmişti. Hazırlanan cihad fetvasını da Şeyhülislam Sual Hayri Ürgüplü imzalamıştı. Sözkonusu cihad fetvası şudur:

Ndşii Hakkı Ulu؛ . HoUjelı^in Sonu, s 142.143.38(.1

İCLİMİ] run lu id n u M o n n u a n uıuı^ını .cıınır. (n . i ٠ ٠ j j ı\auı v.rrnay in ou i c s d i i i . ger­çekten Cunıhun>et tarihinde karanlık bir nokta olarak kalan ve her lırsatta da rnu..،!umanlar aleyhine ı؛)ctıln>ck istenen "cihad fetvası 'nın nc olduğunu vc nasıl alındığı ortaya kov mu؛ olmaktadır )

Page 48: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

47b ü y ü k o y u n - III / HİLÂFETİN KALDIRILMASI

Umum Müs!ümanlara Duyurulur. . " !1. İslamiyet aleyhine lehaciimi ada vaki ve Memalik-i is-

lâmiyefnin gasp ve gareti ve nüfusu îslamiyenin seby ve esir edilmeleri mUtaVuıkkak olanca padişah İslâm hasretleri nefisi dm suretiyle cihadı emrettikte ..İnfıru hijajen ve sikaien" âyeti çelilesi hiikmii miinifınce kâffei milslimin ilserine cihadja^olap genç ve ihtiyar, piyade ve shvari olarak bilciimle aktardaki M üs- luminin tnalen ve bedenen cihada musareat eylemeleri farzıayni olur mu?

Olur. ؛— EJcevab2- Bu surette elyevm makamdı hilâfetmi Islamiye ve me-

malik-i mahruse-i şahaneye şefaini harbiye ve asakiri âe- rriyesiyle hiicum etmek suretiyle hilâfeti islâmiyeye adıv ve neusu billahi teala nari aiii Islâmiyenin itja ve imsasına sai bu- lundukları muhakkak olan Rusya ve Ingiltere ،7e anlara muin ve zahtr olan hükümetlerin taht-1 idarelerinde bulunan kâffei nıüSı liminin dahi meşkûr hükümetlerin aleyhine ilânı cihadd ederekbilfiil gazaya rnüsaraat eylemelerifarz olur mu?

Olur. ؛— Elcevab

3— Bu surette mabudun husulü cemii Miisliminin cilıada musaraat e،me/er،'،،e miitevakıfiken bazdan neuzu billahi teala tahallııf etseler tahallüfleri masiyeti azime olup gazebi İlâhiye ve bu ma'siyeti şenianın cezasına müstehak olurlar mı?

Olurlar. ؛— Elcevab

4— Bil surette hükümet- îsîâmiye ile muharebe eden hii- kûmâtı ahalî islâmiyenin kendilerini katil ve hattâ camii a-.،

olsalar bile hükümeti is. ؛lelerini malivile ikrah ve icbar edilmi lamiye asakiriyle muharebe etmeleri şer’an haram kat'î haram

? olup katil olmalarıyle narı cahime müstahak olurlar mı

Page 49: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN H Ü SE^N CEYLAN48

— Elcevab: 0 ١ur١ar٠

Bu suretle harbi hazırda Ingiltere ve Fransa ve Rusya —وSırbiye ve Karadağ hükümetleriyle zâhirlerinin tahtı ،٠٥٥٠ relerinde olan Müslümanların H im c t.i seni^^e ile hükumatı tslkiyeye muin bulunan Almanya ve Avusturya aleyhine harp eimeleri hilafatı isldmi^enin nefretini mıtcip olacağından ismi azim olmakla â z â elime müstehak olurlar mı?

— Eicevab؛ OJurJ^.

(Bu fetva Ceridei Bmiye'nin Muharrem 1333 tarihli ve 7 sa- yılj nUshasiyle neşrolunmuştur. Bu nüshada fetvanın Arabça. Farsça. Tatarca ve Urduca'Ian oldugu gibi, 1914 Harbine Os- manii hükümetinin iştirakini gösteren ilânı ha^ beyannamesi de vardır. Aynca Bâbı Fetva.da toplanan 29 kişilik Meclisi A1-İ İlmî tarafından tanzim ve imza edilmiş olan dinî beyannamenin de Türkçe metninden başka yukanda yazılan dillerde ter. cümeleri de bulunmaktadır. Bu beyannamelerden milyonlarca nüsha bastınlarak İslâm ahalisinin bulunduğu kıtalarda da- gıtılmıştır.)

İstanbul Milletvekili ve meclis eski başkanlanndan Rauf Orbay'ın bu konuşması Halk Partisi İçinde ve yurt sathında büyük yankılar uyandımışlı. Ertesi günü Tanin'dt Hüseyin Cahit İmzalı bir yazı yayınlanıyor ve: "A٠rtık ismet Paşa İçin o kadar patırtılı bir nümayişten sonra, elim bir ricatten (kötü bir dönüşten) başka yapacak birşey kalmamıştır'' denilerek ismet İnönü'nün Rauf Orbay'ın hakli baskılan karşısında susmak ve sOzUnden dönmek dunımunda kaldığı yazılıyordu.

Kasım 1923, genellikle mecliste, basında ve Efear-I umu- miyc'de halifelik tartışmalarıyla geçmişti. .'Saltanatın kal- dınlmasından ^onra oluşan hilafetçi akim, gittikçe artan bir şe-

l

i

Page 50: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

49BÜYÜK OYUN ٠ m / HtLAFETÎN KALDIRILMASI

mkilde Türk Devrimi'nin karşısına çıkıyordu"^, denilerek. Cum­huriyet karşıtı, hilafet taraflısı kişilerle, devrimi ger­çekleştirmek isteyenler arasında kıyasıya bir mücadele baş­lıyordu.

Yeniden Cumhuriyet'in ilanına dönelim: Bu ilginç şartlar al­tında Cumhuriyet'in kuruluşuna şaşıran ve bu hareketi hiç be­klemeyen muhalefet grubunun düştüğü durum bir takım ga­riplikler arzediyordu.

Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte harekete geçen hilafet ta­raftarı akımın, Cumhuriyet'e karşı oluşuna bir anlam ve­remeden rejim taraftarları:

Cumhuriyetin Ilamna Niçin Şaşırdiilar?

"Cumhuriyet'in ilanı, Mustafa Kemal’in bir millî sır olarak sakladığı ve zamanı geldikçe de aşama aşama uyguladığı Türk Devrimi’nin önemli bir adımıydı. Nitekim o Cumhuriyet için, 22 Eylül 1924 tarihinde, *'Nen-Trei Presse"' adlı Viyana’da çıkan bir gazetenin muhabirine yaptığı bir açıklamada, "Türkiye'nin yapısının Cumhuriyet olduğunu" açıkça söylemişti'"؛, diyerek Cumhuriyet ilanma şaşıranların ve Mustafa Kemal'den bunu beklemediklerini belirtenlerin asıl kendilerinin yzuııldıklannı ve Mustafa Kemal'i doğru dürüst tanımadıklanm iddia ediyorlardı.

Cumhuriyet'in ilanına şaşıranlar da kendi mantıklarmca haklı olduklarını, çünkü Mustafa Kemal'in kendilerine karşı

39. Ergun Aybare. istiklal Mahkemeieru s. 26. Kültür vc Turizm Baltanlıiı Y.v İ9S2. Ankara. ^ ٠

40 Fcnıdun Tülbentçi Cumhuriyet Nasıl Kuruldu? s 41. Istanbul. 1955; Ercu. Ay. ban. istiklal Mahkemeleri, s 17. Kültür vc Turizm Bakanlığı Yay.

L

Page 51: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN50

defaten "Cumhu٠iyefin kurulmayacağı'“٠١nı belirttiğini söy­lüyorlardı.

Kısaca yeni rejimi kuranlar "biz sizi la başından beri al­datıyorduk'"؛؛ demek istiyorlar, rejime taraftar olmayanlar da, "biz sizden bunu beklemiyorduk" demek istiyorlardı.

"Mustafa Kemal'in bir millî sır olarak sakladığı, zamanı geldikçe de aşama.aşama uyguladığı devrimler'.^in başı Cum- huriyet'in Hânı sayılabilir. Ne de olsa bununla bir devrim ve bir inkılaplar devletinin doğumu gerçekleşiyordu. Yukarıda da söylediğimiz gibi, düşündüklerini yeri ve zamanı gelmeden uy­gulamaya koymayan Mustafa Kemal için Cumhuriyet.in ilânı, artık düşünülen devrimlerin, sırasıyla uygulamaya ko- yulabileceğinin zamanının geldiğini işaret ediyordu.

Cumhuriyet'in ilân edildiği 29 Ekim 1923 Pazartesi gü­nünden 120 gün kadar önce Temmuz 1923'te, zaten Cum­huriyet'in ilanı fikrinin kuvveden fiile çıkanlacağınm egzersizi yapılmıştı. Bu egzersizi uzun yıllar Mustafa Kemal'in hiz­metinde bulunmuş olan Haşan Rıza Soyak, *'Atatürk'ten Ha•

I }

41. Kazım Karabeldr. İstiklal Harbimiz, s. 921, Türkiye Yayınevi, İkinci Baskı. 1969. İstanbul (Gcıçekten Mustafa Kemal Atatürk, "Şark Cephesi Kumandanı Kazım Kaıabekir Pasa Hazretlerine', başlığı ile "11/7/1337" tarihli şifreye cevab olarak gönderdiği, 26/7/1337 (1921) tarihli telgrafında. "Saltanat şeklinin Cumhuriyete dönüşmesi hakkındaki fikir bir kuruntudan ibarettir" diyerek "Cumhuriyetin ku. rulmayacağrnı açıkça ilan etmişti.

42. Yine Mustafa Kemal Atatürk. Kazım Kaıabekir Paşa'ya gönderdiği dört bö. lOmden oluşan telgrafında, hükümetin hilafet ve saltanatın kaldırılması gibi bir meselesinin olmadığım belirterek: "Türkiye'nin başında Halife.i tsIAm olacak ve bir hükümdar sultan bulunacak" demiştir. (Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 923 (1969), 1/8/1337 (1921) tarihli telgraf.

43. Ferudun Tülbentçi. Cumhuriyet Nasıl Kuruldu? s. 41.

Page 52: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

III / HİLAFETİN KALDIRILMASI ٠ 5BÜYÜK OYUNا

tıralar" isimli iki ciltlik anılarında dile getirir. Haşan Rıza Soyak Cumhuriyet'in ilânı için yapılan son hazırlıkları şöyle anlatır:".^

"— 1923 senesinin Temmuz ayındaydı. Büyük Millet Me­clisi İkinci Devre seçiminin arkası yeni alınmıştı. Atatürk. Halk Fırkası.nm/Partisi'nin kuruluşunu tamamlamakla meşguldü. Lozan Muâhedesi de o günlerde ya imza edilmiş, yahut imza edilmek üzereydi. Birgün Çankaya Köşkü'nden, Ankara is­tasyonundaki Hususi Kalem binasına gelen kalem müdürü rah­metli Hayati Bey. beni Paşa'nın (Atatürk) istediğini söyledi; se­bebini sordum, .'bilmiyorum" dedi.

Gönderilen bir otomobille köşke çıktım. Yanımda ar­kadaşım Bolu meb’usu ve Atatürk'ün eski yâveri Rahmetli Cevad Abbas (Gürer) da vardı. O sıralarda bir bağ evi olan eski köşkün genişletilmesine karar verilmişti. Bu maksatla evin ar­kasındaki kayalann bir kısmı atılıyor, yapılacak ilâve için mü­sait yer açılıyordu. Atatürk benim geldiğimi görünce, yanında bulunan sayın eşi Lâtife Hanım-efendi ile, Cevad Abbas, Siirt mebusu Mahmud Bey'lere ve şimdi kimler olduğunu ha­tırlayamadığım daha bir iki misafirine; "İsterseniz bahçeye çıkıp kayalann nasıl atıldığını görelim. Biraz da hava almış oluruz" dedi ve arkasından ilâve etti: "Hadi siz buyurun, ben de geliyorum".

Onlar çıktıktan sonra yanıma yaklaştı, yelek cebinden bir­kaç küçük kağıt parçası çıkanp bana uzattı; Bu kağıtlar o

ال .44 : Rıza Soyak. Atatürk'ten Hatıralar, Yap. Kıedi Bankası KüUür Yayınlan

Page 53: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYÎN CEYLAN52

zaman daima kullandığı bir not defterinden kopanlmış ya­praklardı.

٠٠— Bunlan müsvedde halinde tebyiz edeceksin. Yazılar biraz kanşıktır, dikkat et. okuyamadığın yahut anlayamadığın yer olursa beni buraya çağınp sorarsın. Aynı zamanda şunu da söyleyeyim ki. bunlan şimdilik yalnız sen ve ben bileceğiz. Amirlerine dahi bahsetmeye lüzum yoktur', buyurdu. Bana ça­lışmak için kendi masasını gösterdi, bahçeye çıktı.

O çıkıp gittikten sonra kâğıtlan okumaya başladım. Daha ilk satırlarda büyük bir heyecana kapıldım. Bunlar, o zaman mevcud olan 20 Ocak 1337 (1921) tarihli Teşkilat-ı Esâsiye Kanunu'nun (Anayasasının) bâzı maddelerini ta'dil ma­hiyetindeydi. Evvela birinci maddeye "Türkiye Devleti'nin hü­kümet şekli Cumhuriyet'tir" cümlesi ilâve edilmişti.

Çok küçük harflerle ve epeyce karışık olarak yazılmış olan bu yazılan tebyiz ederken, kendisi bir iki defa salona gelerek yazdıklarımı kontrol etti. İş bitince de yazdıklanmı aldı, ce­bine koydu ve kendi notlannı yırtıp attı.

Bundan sonra bir gün daha çalıştı; o zamanki Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile eski "Osmanlı Kanun-i Esasisi’nin siyasî. İdarî, teşriî, malî ve kazai hükümlerini yeni duruma uygun şekle sokarak bir Anayasa tasansı vücuda getirdi ve;

"— Şimdi bunu al. Adliye Vekili Seyit Bey'e götür, ya- nna kadar okusun, halk hakimiyyeti ve Cumhuriyet me- fhurnlanyla umumî hukuk kaideleri bakmamdan tetkik etsin, mütalaalarını bildirsin. Meselenin şimdilik üçümüz arasında kalmasını arzu ettiğimi de söylersin" emrini verdi.

Seyit Bcy'i evinde ziyaret ettim. Atatüık'ün ricalannı bil-

Page 54: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

53BÜYÜK OYUN ٠ in / H İ L A İ N KAUDIRJLMASI

direrek tasanyı kendisine ٧erdim. Ertesi gün yine evinde bu- luçtuk:

"Pek mükemmel, esaslarda tamamen mutabıkız, y^nı٤ bir- ka؟ talî noktada emirlerine uyarak mütalaalarımı not ettim.'' dedi. Tasanyı aidim, köşke ؟ ıkıp Atatürk'e takdim ettim.

O günden Cumhuriyet'in İlân edildiği 29 Ekim 1923 tarihine kadar geçen ü؟ dOrt ay İçinde bir daha ben, dogrtidan dognıya kendisinin bundan bahsettiğini işitmedim. Yalnız. Viyana'da çıkan '*Neu Treie Presse" gazetesinin^s bir muhabirine verdiği' beyanatı arasında ..Yeni Türkiye Devleti'nin Teşküat-1 Esasiye Kanunu'nun ilk maddelerini size tekrar edeceğim: ''Hakimiyyet kayıtsız şartsız milletin tek hakiki temsilcisi olan BMM.de te. celli ve temerküz etmiştir. Bu iki maddeyi de bir kelime ile hü٠ lasa etmek kabildir: Cumhuriyet..." demişti.

Hasan Rıza Soyak.ın anılarında gOze çarpan nokta Cum- huriyet.'in İlânından tam 120 gün kadar önce, ''Türkiye De- vleti'nin Hükümet şekli Cumhuriyet'tir!" karannın verilip kayda getirildiğidir. Bir diğer nokta da 120 gün boyunca bu karann Mustafa Kemal'in en yakın silah arkadaşlarından؛ Kazım Ka- rabekir, Rauf Orbay, Refet Paşa ve Fevzi ؟ akmak gibi ki- şilerden saklandığıdır. Hatta Soyak'ın hatıralannda belirtti^ gibi "Cumhuriyet'le ilgili müsveddelerin bulunduğu kağıtları — başkalarının eline geçer düşüncesiyle— yırtıp imha et- miştir..'^

Şrgun Ayb،iTv istiklal Mahkemeltri. s . 7 ا ٠ Kültür ve Turizm BakunUgı Ya>.46. Hisan Rıza Soyak. Atariirk irn Hattralür. Yapı Kredi Bimkasi Kullur Yay ınlan

حةةااا١ذ1و7؛. ق ؤ ذ١ة(ال ؛ذs.9. UianbuL 19SS ١ .Cumhunyft Tunhtndt Muhim Olaylar 47االا١.الاخ Mustafa Muf

Page 55: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN54

İslam Hukuku Profesörü. Adliye Vekili Scyyid Bey'in Mustafa Kemal.le İlişkileri!Cumhuriyet’in ilk dönemi açısından dikkat çeken nokta da

bu egzersizler anında. Dar'ül-Fünun İlahiyat Fakültesi Dekanı ve İslâm Hukuku Profesörü olan. Adliye Vekili Seyid Bey'in de, bu çalışmaların temelinde yer almış olduğudur.

Profesör Seyyid Bey, daha önce "Saltanatın Kaldırılması" hususunda söylediğimiz gibi yine Mustafa Kemal'e en derinlikli yardımı yapan kişi olmuştu. (Aynı kişinin hilafetin kal. dınlması üzerine İslâm Hukuku Profesörü sıfatı ile Mecliste yaptığı konuşma "devlete bağlı din sistemi" devrini başlatan konuşma olması itibariyle çok önemlidir!) Bugünkü anlamıyla söyleyecek olursak, Dar'ül Fünun ilahiyat Fakültesi Dekanı Profesör Seyyid Bey, Cumhuriyet Anayasası'nı hazırlayan kişi olmuştu.

Seyyid Bey'in adı da bu yüzden, "aydın ve olgun bir din adamı"^؟na çıkmıştı.

İlginçtir, bir taraftan yurt çapında ikinci dönem seçimleri ve seçim çaljşmalan yürütülürken, bir diğer taraftan da bu tür rejim çalışmaları Mustafa Kemal ve birkaç adamı ile mah­remce yürütülmüştür.

Seçimler bittiğinde, düşünüldüğü ve programlandığı gibi, İkinci Gruba ait eski milletvekillerinden hiçbirisi meclise ge­lememiştir. İkinci Gruba ait milletvekillerinin meclise gi­rememesi dolayısıyla, Cumhuriyet'le birlikte başlayacak olan

48. Na؛ il Hakla Uluğ, OçBuyUkDevrim, s. 95.100, Ak Yayınlan, İstanbul. 1973.

.٦:,٠؛٠,

'.٠ ٠,

V؛.1 .r

sI!Lİ

٠؛ :

• 1I I

i٠ !

:•٠

Page 56: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

55BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

devrimler için meclisin tek düze olacağı düşünülmüş ve bu se­beple. Ağustos 1923'ten itibaren Halk Fırkası mebuslannı da büyük bir sevinç almıştı. Ne de olsa artık sanklı. sakallı ve kendilerini dinî yönden zorlayacak olan ve din aleyhine her hangi bir kanun ve kararnamenin çıkmasını engelleyecek olan "hoca menşeili" milletvekilleri meclise girememişlerdi!

TBMM'nin ikinci dönemi 11 Ağustos 1923 günü açılmış ve iki gün sonra da Meclis Başkanhğı.na yine Mustafa Kemal se­çilmiş. yeni hükümetin başkanbğına da Rauf Orbay'ın, İsmet İnönü ile yukanda izah ettiğimiz karşılıklı münakaşa ve mü­cadelelerden dolayı, başbakanlıktan istifa etmesi üzerine Fethi Okyar Bey getirilmişti.^.

11 Ağustos 1923'den itibaren Cumhuriyet'in ilanına kadar geçen süre içinde TBMM'nin ikinci dönemi de, düşünüldüğü ve programlandığı gibi, "bütünüyle uysal bir meclis"^, olmamıştır.

"Bütünüyle uysal bir meclis'.in oluşturulamamasında en büyük faktör, ikinci grub'a ait milletvekilleri kazanmasın da kim kazanırsa kazansın düşüncesi olmuştur. Böyle olunca da kendi içlerinde tam bir tutarlılığı olmayan ve bir tek özelliği İkinci Grub'a ve onların düşüncelerine karşı ortak hareket edebilen bir meclis oluşturulmuştur.

Bir örnek olsun için Reisliğini Mustafa Kemal'in ve Baş­bakanlığını da Fethi (Okyar) Bey'in (daha sonra Cumhuriyet'le birlikte Başbakan İsmet Paşa olacaktır.) yürüttüğü TBMM'nin ikinci döneminde cereyan eden olaylardan bir kaçını buraya zikredelim.

I49, Mete Tunçay. Tek Parti Yönetimi, s. 57. Yurt Yayınlan. Ankara. 198150. a.g.e.. s. 57.

Page 57: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN56

Dr. Rıza Nur.un Hırsızlıkla Suçladıkları14 Ağustos 1923’de IV. icra Vekilleri Heyeti'ni kuran Ali

Fethi (Okyar) kabinesi, iki ay on gün sonra, 24 Ekim 1923 ta­rihinde istifaya mecbur kalıyordu, İstifadan sadece dört gün sonra bu kabineye bir "İmar, İskan ve Mübadele Vekaleti" ekle­nerek başına da İzmir mebusu Mustafa Necati bakan olarak ge­tiriliyordu! Mustafa Necati, Halk Partisi’nin düşüncelerini tam olarak içine sindirmiş biri olarak tanınıyordu. İzmir Bölgesi Halk Fırkasinın etkin kişilerindendi. Yalnız meclis içe­risindeki (tek parti olmasına rağmen) muhalefet, "İmar. İskan ve Mübadele Bakanlığinın sırf Mustafa Necati'ye iş bulmak için ihdas edildiği düşüncesinde idi^٤ Bu maksatla parti içi, do­layısıyla hükümet içi hizipleşme artıyordu. Çünkü o günlerde muhacirlerin iskanı üzerine bir sürü yolsuzluğun yapıldığı id­di alan gündemdeydi.

Dönemin Sıhhiye Vekili (bugünün Sağlık Bakanlığı) olan Dr. Rıza Nur da, hatıralannda yolsuzluk iddialanna yer ve­riyordu:

"Rumlann bıraktığı evlerin çoğu bilhassa İzmir'de şu bu tarafından yağma edildi. Gelen muhacirler açıkta kal­mıştı. Bu yağmacılar içinde İsmet, Necati ve Gazi dahi var- dır."١-

Iskân yolsuzluğunun ayyuka çıkması üzerine muhalefet, hü­kümete bir istizah (gensoru) önergesi verir. Gensoru Ali Fethi

١

51 YahnTanh Anstkloptdisi.c l .s 102. Ycnj Ncmİ Yavmlan. İstanbul. 1988.52 Dr Ho\ü(\f Haitraiım. c A. s 1296

Page 58: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

57BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Okyar.m istifa edip, hükümet başkanlığını İsmet İnönü’nün yü­rüttüğü zamana rastlar. Muhalefetin iskan yolsuzluğunda su­çlama yönelttiklerinin başında İmar ve İskan Bakanı. İzmir Me­busu Mustafa Necati gelmektedir. Gensoru Halk Partisi üst düzey milletvekilleri arasında büyük kargaşa çıkartır. Gerçi herşeye rağmen hala meclis içerisinde: "Padişahçılar. hi­lafetçiler, mülteciler, eski devre (birinci meclis kasdediliyor) hasret çekenler, mevcut yapının bozulmasını isteyenler... vardır, ama, ”Mustafa Kemal, bunlann varlığından öte belki biraz daha fazla —meclisteki bu gibi kargaşalık ve mu­halefetten— İstanbul'daki bazı arkadaşlarından —onlann yön­lendirdiğinden— kuşkulanır..

Muhalefetin istizahı (gönsoru önergesi) sert tartışmalara neden olur. Yeni kabinede Sıhhiye Vekaleti elinden alınan Dr. Rıza Nur, Sinop Milletvekili olarak gensoru günü hatırasını şöyle anlatır:^؛

Kendilerine ”Tulumbaa Takunı’. Denilenler"Ağalar bakmışlar ki, iş fena, Mustafa Kemal derhal

tertibat almış. Ertesi günü Meclis'e geldi. Locasında oturdu. Baktım, gözleri şaşı olmuş, demek fena gazapta. Sağ tarafa ön sıraya Kılıç Ali, Salih, Ali Sahip gibi tulumbacı takımı oturmuş. Yunus Nadi, Vasıf, Necati, Recep gibileri de söz aldılar. Bunlar onun hatipleri. Ve bir tarafta durdular. Tu-

53 Şcvkcl Süreyya Aydemir. Tek Adam, c 3. s 14854 Şcvkcl Sürey>a A>denur./.fl AJiim. c 3. 148 ؛55 Yakın Tarih Ansiklopedisi, c. 1. s 10M ٧١. Yeni Nesil Yayınlan. Uianbul m x

Page 59: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HUSEYIN C E ^ A N58

lumbacı takımları tabancalarım takmışlar ceketlerinin ete. ginden, kıçlarından gözükmek üzere sarkıtmışlar. Arasıra kalkıp geziniyorlar- Tabancaları görünüyor. Ve belki gör- memişlerdir diye, tabancalarının bellerindeki kayışım bir bir tarafa, bir dlger tarafa ؟ekiyorlar. Sarkan tabancalar gı. Cirdıyor. Herkes görüyor. Koridorda muhalif meb.uslara ıkarmak istiyorlar, o gün bunlardan؟ atıyorlar, kavga؟biri Eraurum meb.usu Ralf Hoca.ya da koridorda tabanca -ıktıgı kadar ba؟ ektiydi. Topçu Ihsan, koridorda avazı؟giriyor: ..Yapmayın! Yapmayın! Siz bu Sanoglan.ı bilmez misiniz? Kızarsa bütün Türkiye.yi ateşe yakar!., diyor. Sa. rıoglan dedi^ M. Kemal. Tehdit müthiş.

Tulumbacı takımı söz vermiyor, söyletmiyor, kapak vu- ruyor ba^rıyor, küfrediyor. Zaten onları ilk hatta yer- leştiraıişler. Vazifeleri bu ve tehdit... Hatta bir aralık kür- süye ؟ıktım, lakırtıyı boğazımda bıraktılar. Kapak, vurma, gürUltti, tehdit, llh... Pek edepsizlik yapıyorlar. Meclis Me- clislikten çıkmış, hâlis bir tulumbacı koğuşu olmuştu. هو"..

Dr. Rjza Nur. "luJumbacı takımı" diye tanımladığı Gmptan Yunus Nadi'nin de bir sözüne dikkat ؟eker. Yunus Nadi kürsüye çıkmış ve meclis İÇİ muhalefete seslenerek: "Böyle adamların kafası ezilir!.' diye bir konuşma yapmıştır.

Yunus Nadi'nin konuşması zamanla gOriileceği gibi Cum- huriyeı sonrası muhalefet odaklanna —ne olursa olsun— de- vletin ve hükümetin bakış açısını sergileyecektir. Nitekim 30 Ekim 1923'ien itibaren CumJluriyet'in kuruluş şekline mu-

56 Dr. Rıa N٠،r٠ HayH )>€ Hanrnttm, c 4. ، 11% [ >ûü

Page 60: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

59BÜYÜK OYUN ٠ UI / HİLAFETİN KALDIRILMASI

halefet eden ve aleyhte yazılar yayımlayan Vatan, Tanin, Te- vhid-i Efkar ve Tasvir-i Efkar gazeteleri gerekli tahilata uğra­mış ve zaman zaman da kapatılmışlar ve yazarları da istiklal Mahkemeleri'ne yargılanmaya gönderilmişlerdir.^^

Türkiye ve TBMM, Cumhuriyet.in ilanıyla birlikte Kasım 1923’te halifelik konusunu konuşarak girmişti. İstanbul ga­zetelerinde Halife’ye ait bazı haberler birbirini izliyordu. Akşam gazetesi sahiplerinden ve İstanbul Darül-Fünun pro­fesörlerinden Necmeddin Sadak'ın bir yazısı, iç politikaya ait enteresan haberler yayınında dikkati çekiyordu. Necmeddin Sadak. Afyon'dan mebus çıkmıştı; Afyon mebusu Ali Çe- tinkaya ile daimi temaslan Ankara'da gözden kaçmazdı. Akşam, Halifelik konusunda İsmet Paşa'yı açıkça tutan bir gazete idi. Bu sırada manidar bir haber hepimizin gözüne çarpmıştı. Ga­zete. Halife Abdülmecid Efendi'nin istifasından bahsediyordu. "Zatı Hazreti Hilafetpenahî istifayı tercih ederek, bu karannı tatbik mevkiine korsa, bugünkü şekilde amelî hiçbir görevi ol­mayan Halifelik, daha faal bir şekle inkılap eyleyebilir. Dü­şünülen şekillerden biri de bütün İslâm memleketleri tem­silcilerinden kurulu bir Halifelik kongresinin İstanbul'da toplanmasıdır."^®

Bu haber hayli merak ve ilgi uyandırmıştı; herkes ondan so­ruyor. Sadak, haberin doğruluğunda direniyor, fakat kaynağını bir türlü söylemiyordu. İstanbul gazeteleri istifadan Halifenin haberi yoktur, diye yazılar y2izıyorlardı.

.٠ Muhalefet s 100-101. Dılıocn Yayınlan. Is-

58 Ak^am, 16 Kaiim 192.١. Nccmcddm Satlak.ın haber vc vorumu

Page 61: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYtN CEYLAN60

1

O günlerde. Büyük Millet Meclisi Başkanı, eski icra Ve­killeri Heyeti Reisi Fethi Okyar. İstanbul'a gelmişti. İstanbul gazetecileri Gazi Mustafa Kemal'in en eski ve en yakın politika ve şahsî arkadaşı olan Fethi Bey'den, günün konulan üzerinde aydınlanmak için Pendik'e kadar giderek onu karşılamışlardı. Ona sorulan bir soru "Halife"liğin kaldınlıp kaldınimayacağı hakkında idi.^؟

”Hilafeti Kaldırmak mı? Ne Münasebet?”"— Ne münasebet, böyle bir şeyi aklımıza bile getirmiş

değiliz. Halife Hazretleri'nin istifası keyfiyeti hilafı hakikattir. TBMM bu sorunu geçen yıl hal ve fasletti; Halife'nin seçimi bu şartlar içinde devam edecektir. Halifenin nasıp ve seçimi. Mi­llet Meclisine ait bir haktır. Bunun diğer Islâmlarla hiçbir ilgisi yoktur. Madem ki Halifeliği muhafaza eden ve koruyan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Seçimin de ancak Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olması lâzım gelir. Hilafet makamı tslâmlar arası en büyük müessesedir. Ancak bu makamın başını TBMM seçer. Bu hak yalnız bizimdir, bunu hiç kimseye vermeyiz."

Eski Başvekil Fethi Okyar'ın bu sözlerine rağmen, bu yol­daki haberler gazete sütunlarında devam ediyordu.^.

Fethi Okyar'ın bu sözlerinin ancak kendisini ve kendi gö­rüşlerini bağladığını zamanla Fethi Okyar da görmüştü. Fethi Okyar Halifelik konusuyla birlikte diğer birkaç meselede; "Gü­dümlü bir demokrasi deneyi".' olan "Serbest Cuınhuriyet Fır-

59 Fethi ء i t)r\ırdr bir Adam ١ 465 ( ا1سهاءاىذ٠ Cemal Kuu>). TercümanTanlı Ya.١- Ktanbul. 198ü

(١0 Nasır Hak.il l٠I ، ٧r. Haiı/t !i<ın 128؛ ءد٠سال ٠ 61 Mete TuiM>٠ r<k Horu Yofidimi s 245. IV. Boluliı

Page 62: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

61BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

kası.nın kuruluşu meselesinde, verilen sözlerle yapılan ve uy. gulamaya koyulanlar arasındaki farklılığı ifade ile Mustafa Kemal Atatürk'e atfen:

"... Bana hususi ve açık teşviklerde bulunan ve tarafsızlığı hakkında namusuyla teminatta bulunmuş olan o günkü Gazi ile, bugünkü Gazi arasında büyük fark"٥ olduğunu söyliyerek, dik­katli seçilmiş sözcüklerle de olsa. Mustafa Kemal'e ağır bir su­çlamada bulunuyordu..^

Fethi Okyar Bey'in TBMM Reisi sıfatıyla Halifeliğin kal* dırılmayacağı hakkında İstanbul gazetelerine verdiği teminat günlerinde gerçekten "Yeni Türkiye'yi kuran ve idare eden önder kadro".^nun düşüncesi tam tersine idi. Mustafa Kemal.e göre hilafet, "zevaitten-lüzumsuz, fazlalıktan" ibaretti..^

Yeni Türkiye'nin yönetim kadrosundaki düşünceler halife Abdülmecid'in de kulağına kadar gitmişti ve bilinçli bir şekilde çıkartılan "halife istifa edecek" şeklindeki dedikodulara cevab vermek istiyordu.

Halife Abdülmecid Ankara'yı Uyarıyor!

Bu maksatla 9.11.1923 günü Halife Abdülmecid'in, Vatan gazetesinde şu sözleri yayınlandı;

Halifelik makamına seçilmenin meşru bir surette ya­pıldığını ve icmai ümmetle —imamlann ve fakihlerin şeriat be.

Mcic Tunçay. Tek Panı Yönenmi. s. 254.M Şevket Süreyya Aydemir. Tek Adam, c. 3. s. !6؟ 65. a.g.e.. s. 165

Page 63: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN62

lirtmede oy birliği etmeleri ile— olduğunu biliyorsunuz. O zaman yapılan bu seçim. Islâm alemine bildilir ve her taraftan iyi kabul görmüştür.

Bütün İslâm aleminin, her daim teveccühlerine mazhar olmaktayım. Asya.nın en ücra köşelerine varıncaya kadar İslâm aleminden binlerce mektup ve telgraf aldım ve birçok yerlerden heyetler gönderilerek bu duygular tekit ediliyor^, gördüğüm bu teveccühler karşısında ufak tefek kilükalden — dedikodulardan— alınarak çekilmek küfranı nimet — nankörlük— olur. İstifam hakkındaki haberlerin nereden çık­tığına dair bilgim yoktur.I:.

66 Gerçekten Ezher Uleması, Yeni Halîfe Abdülmccid Efendiye, 1922 yılının Ara­lık ayının ilk günlerinde biat etmişti. Zaten İsmet İnönü de Lozan Konferansı'nda bütün bir İslâm Dünyasını yeni halifeyi tanımaya ve biat etmeye çağırmıştı. (TovTibce, Suney’ 1925/1, s. 53.)

Makom-ı Hilafetin ve Halifeliğin. Rusya'daki Müslüman uyruklu insanlar üze­rindeki nufuzu da Çarlık Rusyasının yıkılışına kadar devam eder. Örneğin 23 Kanunusani 1340 tarihli Vatan gazetesinde çıkan, "Kırım'dan Şehrimize Bir Heyet Geldi" başlıklı haberde. 3 Nisan İ923'de în'ikoi eden "Umum Rusya Müs­lümanları Kooeresi'nin. "Bayram ve Cum.a Hutbeleri'nin sıhhatini temin için ٠٦>erat" almak üzere makain-ı hilafete müracaata lüzum gördüğü" ve 30 milyon Müslümonın 296 vekilinin ittifakıyla Abdülmecid Hazretlerine halife olarak biat etme kararını arz etmek üzere "Müslüman Halk İdare.i Şer'iyesi Reisi İbrahim Terpi ve Reis-i Sânı HacıMüslihiddin Efendilerin İstanbul'a geldikleri, daha başka temsilcilerin de yolda oldukİan haber serilmiştir.

Daha sonra. Fılipuüer, malezya. Endonezya bölgelerinde de halifeye biat için Müslüman hey etler İstanbul'a gelmiştir

Goohard Jasehke'ye göre Çin vc Romanya gibi memleketlerden de biat he- >etlcn geliyordu {Yeni Türkiye'de İslâmlık, s 123).

Avne, o yıllarda İslâm Dünyasındaki etki vc otoritesiyle tanınan "Hindistan Hilafet Konferonslan örgülü" ve Hınd Müslümonlan adma "Cemiyerül Ulemâ", 24-27 Anilik 1922'de Goya'da yapukJan ortak toplantıda, TBMM'nın Vah- denın'ıo yenne Abdülroecıd'ı halife seçmesini onaylonuş ve ancak halifenin şc-denin lo venne ADdUUDCCia ı naiıie seçmesini onayianuş ve ancaa naıııcnın şc- riAün sctektırdiiı iktidar ve ıtıban surdunrvesı halinde halifelik fonksiyonunu icra edebileceğini ışarctk, halifenin bu statüsünün İslâm dünyasına danışılmadan de- I ...... ٠!٠،. t M C ٠،٠٠ .... C___________: .،I____________________ _______________I_____________،

J

Page 64: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

63BÜYÜK OYUN - m / H İ L A İ N K A L D IIM A S I

Ben Islâm âleminin işleri ile meşgulüm. Siyasetle ilişkim ve ilgim yoktur. Bu gibi yayınlann üzerimde hiç bir etkisi ola­maz. Islâm âleminde şahsıma bir itiraz olursa çekilirim. Ben asla bir yere yapışıp orayı bırakmayacak tabiatta değilim.

İstanbul'da İslâm memleketlerinden mürekkep bir Hilafet kongresi yapılması ve halifelik makamına ait dinsel görevlerin belirtilmesi hakkındaki yayınlara gelince, inşaallah ileride bu gibi hususlar gözönüne alınacak ve İslâm âleminin men­faatlerine hizmet etmeğe çalışılacaktır.

Halifelik makamınm dayanağı olan Millî Hükümet, bugün savaşlann yarattığı bir çok iç meseleleri halletmekle uğraşmakta olduğundan, şimdiye kadar bu mesele ile uğraş­maya imkân bulamamıştır. Bu ciheti İslâm âlemi de elbette kıymetlendirir. Tekrar derim ki, ben siyasetle uğraşmıyorum. Hakkımda, müminlerin —müslümanlann— teveccühü baki kal­dıkça. Halifelik makamından çekilmekliğime sebep gör­müyorum... "٥

Halife Abdülmecid'in 9 Kasım 1923 tarihli Vatan ga­zetesinde çıkan beyanına rağmen halife ve makamı hilafet ko­nusunda dalgalanmalar devam ediyordu. Birgün sonrası dö­nemin tanınmış muhalefet gazetesi ’Tam>ı"de Halife Abdülmecid Efendi.ye atfen, eski Dersim mebusu Lütfı Fikri Bey٥٥ tarafından şu açık mektup yayınlanıyordu;

n-ا

konutla tavizsiz bir sivastftcıvdi 1ج I ۶ ا070٠م٠

cımı؛u {üKt Mete Tuncay. Tek Pa Hakkı Ulu| ١ Hali/eltğin Sonu. s. 130)

nulletvcküliğindcn ı؛.iifa؟ı. onun ıdcallcnnc

L

Page 65: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

H٨ SAN H Ü SE^N CEYLAN64

.٠Huzu٢-u Hazret-؛ Hi؛afetpenahî'ye" ba5؛ık؛ı yazışında LUtfi Fikri Bey: Halifenin istifasının Türkiye İçin büyük b'ir kayıp, OsmanlI hanedanı İşin yıkım ve İslâm Birliğinin bo- zulması İşin en büyük söylentiler dolayısıyla fevkalade üzüntü işerisinde olduğunu؛ eğer halife istifa ederse memleketin büyük bir uşunıma sürükleneceğini^, ileri sürerek؛ gerekirse kendisine karşı olanlara karşı direnmesini istiyordu.

H üs^n CaJıid ve LUtfi Fikri Bey Hilafet Konusunda Mustafa Kemal.e Karşı Geliyorlar!Mustafa Kemal. LUtfi Fikri Bey'fe yazılanndan şok et-

kilenmiş, ve hele. "Halifeye saldıranlar düşmanlar değil, biz kendimiziz" ifadelerinden kendisinin kastedildiğini anlamıştı.؟.

IJ Kasım 1923 tarihinde de ”Tanin" başyazarı Hüseyin Cahid. ''Çimdi de Halifelik Meselesi', başlıklı yazısı ile mu. haJefeti, mücadeleye dönüştümüş oluyordu. Mustafa Kemal bu yazıyı da okujmnca: .'Cumhuriyet'in ilanına karşı ko- yamayanlar, şimdi halifelik makamını. ne olursa olsun tu- tabilmek gayretine girmişlerdir.'؛؟ diyerek, yazı sahiplerine karşı oluşan hiddetini belirtiyordu.

Hüseyin Cahid yazışında, halifenin bilerek Şikartılan is- tifası söylentileri üzerine: "Arka arkaya verilmiş kararlar kar- şısındayız" diyor ve; "BMM'nin bu kadar baskı altında kal- dı^m, meclisin, meclis dışından verilen kararlan tescile zorlandığmı gömek gerçekten şok acı oluyor" sözleriyle de

؛

69. Tanuı 10 Kısım 19Z3. Nului î. 594.597.70 Eteui Aybm, hıifdai Makk/miUn. s. 27, KuUur 8 طه1ا؛ا ه Yay. 7 N ا ıjıt Hıkkı ٧ 1 ٧غ٠ HaiifeUğİA S tm . 130

Page 66: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

65B ü iO Y U N .I I I /H İL A F E T İN KALDIRILMASI

Cumhurbaşkanı olması sıfatıyla Meclis'in dışında saydığı Mustafa Kemal aleyhine meclisi harekete geçirmeye ça­lışıyordu.؟^

Hüseyin Cahid, yazısını bitirirken: "Halifelik bizden giderse beş.on milyonluk Türkiye devletinin İslâm âlemi önünde hiç iti­barı mevkiine düşeceğimizi anlamak için büyük bir dirayete gerek yoktur. Milliyetçilik bu mudur? Gerçek Milliyet duy­gusunu yüreğinde duyan her Müslüman Türk, hilafet makamına dört elle sarılmalıdır."؟ diyerek meclisin halifeye ve makam-ı hilafete sahip çıkmasını istiyordu.

Aynca Hüseyin Cahid. "Halifeliğin tamamen kal- dınlacağmı veya Mustafa Kemal'in hilafeti kendi üzerine ala­cağı endişesinde olduğunu ve hükümetin de işi bir oldu bitliye getirerek halletmek isteğinde olduğunu" belirterek؟" "Halifeliğin kaldınimasını vargüçleriyle durdurmaya çalışacaklannı" söy­lüyor ve bu meyanda da; "Biz şeriat müdafiiyiz. Çünkü şeriata tecavüz edilmesini memlekete muzır görürüz"؟ diyerek şeriat propagandası yapıyordu.

Bu durum, dinî devlet düzenim yıkıp yerine laik bir devlet sistemi oturtacak olan Mustafa Kemal'i "devrim yasalan'.na daha sıkı bir şekilde sarılmaya itecektir!؟.

Devrim yasası ise, en başta Hıyanet-i Vataniyye Ka- nunu'na göre muamele etmek olacaktır!..

içerde bu tür muhalefet sürerken, Hindistan Halifelik Ko­mitesi adına Hindli Ağa Han ile Emir Ali'nin. Halifelik Mev-

Nur^cn Yazıct. A ia tiirk D ö n e â â e M uh a le fe t, s. 92.93» T a a u t 11 Kasım 1923. Bernard Lewis, M o d ern T ü rk iy e ’n in D oğuşu , s. 262. Tiirk Yay. 3. Baskı.Tanın ا ا Kasim 1923. Seçil Akgıin, H ila fe tin K a ld ır ılm a sı ve S o n u ç la n , Dokton Tezi. Dil ve Tarih Coğrafya Fak. 197$. s. 159" 162.Tanin, 15 Kasım 1923.Ergun Aybaıs. is tik la l M ahkem eleri, s. 28. Kültür ve T u n ı Bakanlığı Yay,

72.73.74.

75.76.

Page 67: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

١ا

HASAN Hü s e y in c e ^ a n66

kiinin manevî kuvvetini artırmak için Başvekil İsmet İnönü'ye bir mektup göndermeleri ve aynı mektubun Tanin, Tevhid-i Efkar ve İkdam gazetelerine de yollanılıp, orada bu mektubun yaymlanması, başta Mustafa Kemal ve İsmet İnönü'ye yapılan muhalefet hissini uyandırmıştı. İçerde sürdürülen muhalefete, aynı ton ve benzerlikte dışardan Ağa Han ve Emir Ali'nin mu­halefeti de katılmca, gazetecilerin mektup yayınlaması kökü dı­şarıda bir olay olarak görülüp, *'Hiyanet-i Vataniyye" Ka- nunu'na^ muhalefetle cezalandınlmak istendi. Hemen bir

إ٠إ

اإ؛ااil

77 rHıyaneı-ı Vatımiyye Kanunu” daha önçe de izah ettiğimiz Anadolu'daki İç ayak.

ycllcO. cczalandınnak؛uiat isickJılcnni ve özellikle de buna bağlı irucoj faal؛ ٤kart٤ldjğj gOriilccckiir. Gçlecek böiumlchmizde göreceğimiz, din.dcvlct-١ adına

;ilkseler bu kanuna göre CC؛ ?iHsUlcn a ^ ^ d a n c c f td ın la n niz^؛—« a ^ n ؛ .ba^l^d ه3"م ل2?- ءحةه١ ول2٠ءثل0ذ3 ؛5١ي س؛لي ج٢ال ءا ؛ kanunlaşan 'Bıyanei-İ Vaianiyyeل

HIYANET-I v a t a n iy y e k a n u n u (29 Nisan 192.)Madde 1— Makam-ı muallâ-yt hilâict ve saltanatı ve memalik-i mahrusa-i

şahaneyi >cd~ı cronıoten lahlis ye toamızatı def-ı rnaksadına ma'tuf olarak te­şekkül eden Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyanı mutazammın kavicn veva fiilen veva tahriren muhalefet veya ifsadaita bulunan kesan. ham-i vatan ad­dolunur

Madde 2 - Bil-fııl hıyanet-ı vataniyede bulunanlar asılarak idam olunur. Fer'an zimedhal olanlar ile müteşebbislen kanun-u cezanın kırk beşinci ve kırkt ./I٠lı٢l٠r

lurum edilen raahaldckı hidayet ceza mahkemesidir Ahval-I mdstacele vc. lev. kaJade lc mazuuı، derest edildiği mahal mahkcn^si de ıcra.yı muhakcrı^ ve iia.^ kar.١r٥ salahhatiaidır

M^lde 5 Ibyanet i vataniye maznunlanmıı mahktfTOSi bidayet ceza mah- kemelenndenvcnlcvck gayn muvakkat tevkil müzakeresi uzenne ^ r halde mevkufen icra edı. I» I kil i s

Madde 6 - z ^ ı t a .1 ddlıvc iDcrnurtannın tanzim edecekleri lahkrkal I. ip- Ijdajvr cvmlu daıre-ı ıstİDlaka tevdi olunmaksiim mahallin en ^lyuk mulkiye memurum ila olunur ve t» un tarafından dahi mudde 1 umumılc'r va^ıt٥ ıylc y u dofi saat zarfında mahken^ye venlir.

Page 68: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

67BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

"İstiklal Mahkemesi" kurularak İstanbul'a gönderildi. Mahkeme Başkanlığına da١ Topçu İhsan (Eryavuz) getirildi^^

tlD ZHT؟ yiflTll ٠ .”٥ ٥^٥^١١؛ .K،،l-rr٠ ft»\/l٠١

I T . . . U U V 19U U ١٠d ، l l i l l J l t CllU'. I I I U I I U N C I I . O İ l y t l l İ İ I . 1İ I N C 1I 1C 1C 10C ı^ıcııııciışahsa, celp ve davete hacet kalmaksızın bılâhüküm inhîzar müzekkeresi tasdik kı. lınır.

Madde 10— İsyana iştirak etmeyen eşhas hakkında ligarazin isnadatta bu­lunanlar isnat ettikleri cürmün cezasiyle mücazat olunurlar.

Madde 11— Haklarında gıyaben hüküm sadr olan eşhas, derdestlerinde işbu kanuna tevfikan yeniden ve vicahen muhakemeleri icra olunur.

Madde 12— İşbu kanun her mahallin idare amiri tarafından nahiye ve kaza, liva ve vilayet merkezlerine ve köy hey’et-i ihtiyariyeleri mûctcmian celp edilerek ifham ve suret-i tebliği mutazammın hey'et-i mezkure azalannm imzalanm havi zabıt varaklan tutarak idare meclislerince hıfzedilmekle beraber kavaninin neşir ve ilanı hakkındaki kanuna tevfikan neşir muamelesi dahi yapılacaktır.

Madde 13— İşbu kanunun icra-yı ahkâmına Büyük Millet Meclisi nıc.murdur.

Madde 14— İşbu konun her mahalde terih-i tebliğ ve ilânından kırksekiz saat sonra mer'i olacaktır. (Diisiur, c. 1, s. 4. Kanım No: 2)

Dini siyasete alet ederek, vatanın bölünmezliğini ve millî varlığı tehlikeye ata­cak her tür irticai faaliyetin cezalandınimasına bu kanun yeterli görülmeyip. suç- lulann daha şiddetle cezalandırılması ve kanunun daha kapsayıcı olması için. 25 Şubat 1925 larihinde TBMM'cc "Hıyanet-i Valaniyyc Kanunu٠٠nun birinci mad­desi için şu şekilde değişikliğe gidilmiştir:

“Madde l— Dini veya mukaddesatı diniyeyi, siyasî gayelere esas, veya it­tihaz maksadıyla cemiyet teşkili yasaklanmıştır. Bu tür cemiyetleri teşkil edenler veya bu cemiyetlere dahil olanlar, haini vatan addolunurlar. Dini veya dince mu­kaddes .؟ayılan şeyleri siyasete alet ittihaz ederek şeklen devleti tebdil ve tağyir veya devlet emniyetini ihlal veya dince mukaddes sayılacak şeyleri alet ederekher nc ..urtfIJr olur.::. ٨Unn hnll. nr؟،cın،١١ f٠٠c.١ı ١ . . . .r٠٠l. :٠٠:٠------ 1. r . . j . ٠

. __________ . . . . ٠٢___ ٠ ٠ . ^ . . . . . . . . . • . . . . v ٠٠i i w a ٠w ٠i f u v ı ٧ » u w ^ C U U U I C ( . ^ J ٠٠Y 1/>I

Zûbtf C enJm . c 14. s 370.375. Pustur, c. 6. s. 107. Kanun No 556. 25 Şubat 192.5)

25 Şubat 1925.1C meydana getirilen değişiklikle. .'lUyanct.i Vaianivvc Ka. nunu' nun 1 maddesi, bu ianhıen itibaren artık tam bir din ve dindar zulmu ile kendini gösterecektir ..K J .c ır V4 ،t'l•• I II..K - ٠٠ ı . ٠١78.

Page 69: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN

Cumhuriyet döneminin bu "en büyük oyun"u ger­çekleştirilirken bu mektuplar Mustafa Kemal ve etrafındakiler için; "Halifeliğin kaldınimasına en büyük fırsat olmuştu"’. Ağan Han ve Emir Ali'nin gönderdikleri mektup olayını ger­çekleri görmek açısından hakikaten incelenmeye değer bir olay olarak görüyoruz.

Page 70: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

h a l i f e l i ğ i n KALDIRILM ASINA UYDU R M A BİR SEBEP:

AĞA HAN ve EM İR ALİ'NİN M U STA FA K EM A L'E M E K T U PL A R I

Ağa Han ve Emir Ali'nin Başvekil ismet Paşa'ya ve Rei­sicumhur Mustafa Kemal'e ayn ayrı gönderdikleri İstanbul ga­zetelerinin yayınladıkları mektupları şunlardı:

TBMM Başvekilliğine...ANKARA

"Cihanın hür milletleri, cemiyetin müstakil bir âzası olan Türkiye'nin daimi dostları ve amellerinin hakiki taraftarları sı­fatı ile biz, Halife İmam Hazretleri'ni٠n şimdiki müphem va­ziyetlerinin, ehli sünnetten olan halk üzerinde icra ettiği pek en­dişe veren tesirlere Büyük Millet Meclis'inin, müsaadesi mahsusanızla, dikkat nazannı çekmek istiyoruz.

Halife'nin şeref ve kudretine, nüfuz ve tesiratma tân olan zaaftan dolayı İçtimaî ve manevî büyük bir kuvvet sayılan İs­lâmiyet'in, Ehl-i Sünnet olan halkın, geniş tabakaları arasında gevşemekte olduğunu kemal-i teessüfle müşahede eyledik.

Hilâfet dıştan hücumlara maruz bulunduğu zaman, bütün yeryüzünde bulunan müslümanlann, duygulan galeyana gelmiş ve Türklerin istiklali için çalışmak, uğraşmak, aynı zamanda, müslüman tesanüdünü temsil eden müesseseleri tam ve kâmil olarak muhafaza etmek demek olduğu kanaati ile Hint müs-

Page 71: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN70

lümanlan da. bu meyanda Türk milletine muhabbet ve mua­venet göstermişti. Bu tehlikeli zamanlarda, biz "Türkiye Da­vası" için çok çalıştık.

Trablus ve Bingazi'de olan Türk-îtalyan harbinden beri biz, İngiliz müslüman müessesesi olarak, Türkler arasındaki yeis ve ıstırabı tahfif ve tadile bütün kuvvetlerini hasrettik. Bu itibarla bütün müslümanlarla beraber, derinden ilgili olduğumuz bir me­sele hakkındaki bütün düşünce ve tekliflerimizin, zat-ı de­vletlerinin hükümeti tarafından iyi kabul göreceğine itimadımız vardu.. Mülahazalanmızdan dolayı millet mümessilleri nü­fuzunu zerre kadar azaltmak istediğimiz bir an bile hatıra gel­memelidir. Hür milletten talep etmek istediğimiz şey. İslâm Alemi'nin dinî riyasetinin şer'î şerife göre tam ve kâmil olarak muhafazasıdır.

Halife'nin nüfuzunun azaltılması veya âmil gibi, Türkiye Teşkilatı Esasiyesi’nden onun uzaklaştıniması, bizim fı- krimizce. İslâm Alemi'nin dağılması ve manevî cihan kuv­vetinin ameli surette ziyaı demek olacaktır.

Bu öyle bir haldir ki, ne Büyük Millet Meclisi'nin, ne de Cumhur Reisi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin dikkat gö­zünden. mümkün değil, kaçamaz.

Bizim fikrimize göre, Halife-lmam Ehli sünnetin birliğini temsil eder. Hilafetin Türk Milleti'nin bir ferdi olması Türk De­vleti nin kuruculanniD torunlanndan bulunması. İslâm milletleri arasında. Türklüğe mübeccel bir mevki bahşeder.

Bu. ondört asırdan beri. Ehl-i Sünnet arasında bir esas ola­rak telâkki edilmiştir. Halifenin İslâm cemaatının imamı ol­duğunda icma-i ümmet vardır. Onunla müminler arasında bir nifak basıl etmeksizin bu dinî unsur, îslâm fikrinden çıkanlıp anlamaz.

I ٠.

Page 72: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

71BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Eğer İslâmiyet dünyada büyük kuvvet olarak muhafaza edil­mek isteniyorsa. Halifenin nüfuz ve şerefi, hiç bir zaman Papa.nm nüfuz ve şerefinden az olmamalıdır.

İşte bu ve bunlara benzeyen diğer sebeplerden dolayı. Tür­kiye'nin hakiki dostlan sıfatı ile biz, hilafet ve imamlığın müs- lüman milletlerin itimat ve hürmetine layık olan bir mevkie ko­nulmasını ve böylece Türkiye'ye de kuvvet ve şeref bahşedilmesini kemâl-i hürmetle Türkiye Büyük Millet Me­clisinden ve onun büyük basiretli reislerinden istirham ey- leriz."٥٥

Ağa Han ile Emir Ali.nin. Reisicumhur sıfatıyla Mustafa Kemal Atatürk'e gönderdikleri mektup ise şu şekilde idi:

TBMM Cumhuriyeti Reisicumhuruna..,

ANKARAHint Hilafet Merkezi Komitesi, zât.ı devletlerini, Hind müs-

lümanlannın, Türkiye Cumhuriyeti'nin selamet ve terakkiyatı hususunda besledikleri temenniyat-ı halise edây-ı kalbiyeleri hakkında temin ederek, Cumhuriyet'in teşkilini İslâm'ın iler­lemesi nazannda büyük bir gelişme ve itibar addeder. Hint müs- lümanlan Türk Cumhuriyeti'ni ve Hilafetin Cumhuriyet ta­rafından tanınan şeklini İslâm'ın terakkisi (ilerlemesi) için bir ümid olarak telakki ederler.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar verecek yahut onun gelişme ve ilerlemesine mani olacak her türlü siyasî entrikalara

5 Aralık 1923 tarihli Tanın vc İkdam gazeteleri ile. 6 Aralık 1923 tarihli Tevhid i Efkar gazetesi sözkonusu mektubun lam metnini yayınlan. Mektup dilce ٠٠ dclc؛ıirilmı؛ olarak. Mchmcd Emin Bozarslan'ın. "Hilafet \e ٤;٠ ıJ ؛٠ / ı/ı، S٠. n٠ıu . isimli esenndc yayınlanmıştır, (s. 129-131. Am Yayınlan. Lslanbuî. 1969)

BO

Page 73: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN72

karşıdırlar. Zât-ı devletlerinize arz-ı ihtiram."*؛Ağa Han ve Eı ı؛r Ali'nin Mektuplarını Fırsat Bildiler!İşte bu iki mektup; muhtevası da gözönünde bu­

lundurularak. —açıkça Cumhuriyet rejimi desteklenmiş ol­masına rağmen— Türkiye'yi yöneten kadroya devrim yasalannı uygulamada büyük bir fırsat vermişti. İçerdeki geriye dönüş eğilimlerini; özel tanımıyla irtica eğilimlerini bastırmak için yö­netimin eline bir daha böylesi bir fırsat geçmiyebilirdi!

Nitekim Başbakan İsmet İnönü 8 Aralık 1923'te konuyu meclise getirdi. Çok önemli ve gizli açıklamalarda bulunmak üzere gizli celse yapılmasını istedi. Teklif kabul edilip konu gizli oturumda görüşülmeye başlandı.®^

TBMM 8 Kanunuevvel 1338 (8 Aralık 1923) Gizli Celse .sinde bu konuyu müzakere etti. Meclisin 64. In'ikat'ının 2. Celsesinde yapılan müzakerede, konuyla ilgili konuşmayı ilk önce İsmet İnönü yaptı. Özetle; Sözkonusu mektupların ya- ymlanmasıyla, "Alemşümul Islâm ve Halifelik propagandasının yapıldığını, halifeye, vazife-i siyasiye ve vazife-i dünyeviye vermek esasının güdüldüğünü" belirterek, mektuplann "pro­paganda için yazılmış ve yayınlanmış" olduğunu söyledi. İnönü "Bunun mevcut kanunlara göre hıyanet-i vataniyye ce- raiminden olduğunu" tesbitle "yapılanın TBMM'nin meş­ruiyetine isyanı mutazammın neşriyat cürmünden olduğunu ve dcriıal duruma vaziyet edilmesi ve bunun için derakap (he­mencecik) İstanbul'a bir istiklal Mahkemesi gönderilmesi’.ni teklif ctti.٥3

81. Valofi. 18 AjıJtk 1923. Mete Tuoçay, Tek Parti Yöneitşfti, s. 7٥٠77. 82 TBM4M Zabit Cerûiiii c. 4 . $ 128.129.83. TBâğğ4 CızU Ceb(2jabiüûn>Q i s. 314-317.

Page 74: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

73BÜYÜK OYUN - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

İnönü konuşmasına devamla, "Yok eğer bunu böyle yapmaz ve gazetecileri cezalandırmazsak, içerde ve dışarda TBMM'nin zayıf olduğu imajı verilecek ve artık her önüne gelen kavlî, fiilî ve neşri hilafet taraflısı yayın yaparak yeni kurduğumuz Cum- huriyet'i zayıflatmaya girişeceklerdir" diyerek tecziye için zaman geçirilmemesi gerektiğini belirtiyordu.

İsmet İnönü, ayrıca "Ağa Han ve Emir Ali'nin" İngiliz tel­kini ile hareket ettiklerini, ülkeyi bölmek için bunu yaptıklannı ve Hint Hilafet Komitesinin daha önceki davramşlanyla bu mektubun çeliştiğini ifade etmişti.؟..

İstanbul İstiklal Mahkemesinde İsmet İnönü'nün Provakasyonuyla Mahkum Olanlar

İsmet İnönü'nün Vatan, Tanin ve TevhidA Efkar ga­zetelerinde yayınlanan mektup için sözkonusu gazetecilerin der­hal cezalandınimasını isteyen hareretli konuşmasından sonra sözü Lazislan Mebusu Ekrem Bey almıştı. Ekrem Bey. İsmet İnönü'nün sözlerini teyiden: "Efendiler! Bu işte çok geç kaldık! Tarihe bir bakınız, hangi Cumhuriyet kansız olmuştur. Cum- huriyet'i ilan ettiğimiz zaman bunun elbette birtakım ihtilaller vücuda getireceğini hatırlamak lazımdır."® diyerek. İstanbul'a gönderilecek olan İstiklal Mahkemesi'ne adeta kaı dökme da­vetiyesi veriyordu.

Oysa Başbakan ve Reisicumhur'a gönderilen mektuplar çok dikkatli gözlendiğinde olayın hiç de öyle suçlama yöneltildiği gibi olmadığı görülecektir. Çünkü "İleri sürüldüğünün tersine

84. TBMM Gtdi Celse Zabillan, 64. In.îkal. Celse 2. 8 Aralık 192385. TBMM Gu/ı Celse Zahitlan, c. 4. s. 317. 64. In'ikal. 2. Celse, 8 Aralık 1923

Page 75: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

'

HASAN HÜSEYİN CEYLAN74

mektuplar bu kişilerin daha önceki hareketleriyle hiç çe­lişmemektedir. Ağa Han ve Emir Ali daha önce de. Hind Hi­lafet Komitesi ve Londra Islâm Cemiyeti adına gönderdikleri mektup ve bildirilerde "Hilafetin mutlaka yaşatılması ge­rektiğini. Islâm Alemi'nin dayanışması için bunun şart ol­duğunu ve bu sebeple halifenin vezaifmin düzenli ve meşru bir esas üzerine oturtulması gerektiğini" belirtmiş ve bunu resmen Türkiye'ye duyurmuş kişilerdir.٥٥

5 Aralık 1923 tarihli Tanin ve ikdam ile. 6 Aralık 1923 ta­rihli Tevhidd Efkar gazetelerinde yayınlanan mektuplar bu eski istek ve arzuların tekrarından başka bir şey değildir. Üstelik sözkonusu kişiler, yeni Cumhuriyet'i tanıdıklanm ve des­teklediklerini ve fakat halifelik konusunun bütün müslümanlan ilgilendiren bir mesele olduğunu söyleyerek halifeliğin ko­runmasını istemişlerdir.

Ağa Han ve Emir Ali'nin görüşleri. 8 Aralık 1923 tarihli meclis gizli oturumunda da belirtildiği gibi ٥؟ "tezvir maksadıyla tertib" olarak tanımlanmıştır. Bu resmi görüş zamanın Maarif Vekili Yusuf Hikmet Bayur'un 1934 yılında yayınladığı. *'Yeni Türkiye'nin Harici Siyaseti"^^ isimli eserinde de mevcuttur.

Maarif Vekili Yusuf Hikmet Bayur bir resmî değerlendirme olarak Emir Ali ve Ağa Han’ın. "İngiliz'lerin adamı" olduğunu ve "Hilafetin sürdürülmesini istemclcri"nin bir Ingiliz politikası

؛!

؛ااا

:,ا

nbii meklup. ا Teşrinievvel 1319 tınhii Tınin'de yayınlnnmı^lır. (Bkz M. Emin B o ı i f i l i . HıUj/fl vr ümmetçilik s^^mnu. s 4 ا ا2ل٠ة ).Mete T - . Tek Fam Yofietımı. s 77Escf. Cıunhunycün 50 YıL münışebeiiyle. TüJİ Tarih K u n c i Tıirkiye Divietınuı ٥٠, Siyasası ٠ ^ y la hiç detı؛unJmc<lcn yeniden basilmi{Ur

86

87.M

ل

Page 76: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

75BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

uyannca Türkiye’nin çağdaşlaşmasını engellemek ve Tür­kiye’yi geri bıraktırmak amaçlarından kaynaklandığını ileri sür­müştür.

Oysa, hilafetin kaldırılması gibi —İmparatorluklarındaki müslüman uyruklulann varlıkları bakımından— son derece iş­lerine gelecek bir hareketi Ingilizlerin istemiş olamayacakları açıktır.

Nitekim. Halifeliğin kaldıniması işi gerçekleşince, İn­giltere’nin Musul'daki resmî görevlisi. "Halifeliğin kaldınidığı haberini hayretle karşılayıp inanmakta güçlük çektiklerini" yaz- mıştır.٥.

Musul'daki İngiliz görevlisi, "Halifeliğin kaldırılacağı za­mana kadar Kürdistan'ı patlamaya hazır bir volkan gibi kay­naştıran Türk propagandasını, kürtlerin halifeye kesin ba­ğlılıklarına dayandırdıklannı. hilafetin kaldınimasıyla da, Türkler’in kendi bindikleri dalı kestiklerini ve bunun da İngiltere için inanılmayacak kadar mükemmel bir şey olduğunu"., be­lirtmiştir.

İngiliz Büyükelçisi. Ronald Lindsay:.'Laik Türkiye Arük İngilizler İçin Tehlikeli Değildir.Çünkü Halifesiz Bir Toplum Olmuşlardır!.'Ömer Kürkçüoğlu.nun yazdığı ve Türk-îngiliz ilişkilerinde

bir başvuru yapılı niteliğindeki. 'Türk-îngiliz İliskilerr isimli eserinde de konuyla ilgili olarak İngiliz Büyükelçisi Ronald Lindsay.ın 8 Şubat 1926 tarihli bir raporuna dikkat çe-

1 (1919-1926). s.C J Edmons. Kurds. Turks ondArabs. s. 38389

90.

Page 77: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

ز

HASAN H Ü SE^N CEYLAN76

kilmektedir. İngiliz Büyükelçisi Ronald Lindsay'da halifeliğin kaldıniması ile ilgili olarak: "Laik Türkiye’nin Müslümanlan. artık İngiliz İmparatorluğu için bir tehlike olmaktan çıkardığını; Laik Türkiye ile yakm ilişkilerin İngiltere'ye yarayacağını" be­lirtmiştir..؛

Bir İngiliz yazan olan Phillips Graves'de. hilafetin kal- dınlması ile ilgili olarak İngiliz Büyükelçisi'nin tesbitlerini aynen tekrarlamıştır. Graves: "Türk Cumhuriyetçileri, müs- lüman vatandaştan olan herhangi bir devlet için her zaman gü­çlükler yaratabilecek bir kurumu; makam-ı hilafeti ortadan kal­dırmakla, niyetleri öyle olmasa da, Britanya Imparatorluğu'na olağanüstü bir iyilik yapmışlardır.".^ demektedir.

Phillips Graves: "Hilafeti Kaldırmakla Türkler Hristîyan Dünyasına En Büyük İyiliği Yapmışlardır" Bütün bu gerçekler gözönüne alındığında İstanbul'a gön­

derilen İstiklal Mahkemesi'nin. gönderiliş nedenlerinin ne kadar temelsiz olduğu ve hele İsmet İnönü'nün. Tanın, İkdam ve Te- vhid-i Efkar gazetelerinde yayınlanan mektuplar için "İngiliz telkini". "İngiliz teşviki" ve "Hilafet isteğinin İngiliz politikası gereği olduğu "nu söylemesi de çok temelsiz ve tutarsız kalacak şeylerdir.

Aslına bakılırsa olay, birtakım şeylere zaten karar vermiş olan Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerince iyi bir fırsat olarak görülmüş ve ihtilal yasası gereği düşünülen şeylerin de uy­gulamaya konması için kaçınılmaz bir fırsat telakki edilmiştir.

و ا , ötocf KU(kçüo،lu٠ hrU ngdiz tlı^kıUrı. (1 و٠ا؟2ه ول ). s. I .92 P i p i Cnvtı. Briloo and TilA. s. 213. london. 1941. Mele Tunçay. Tek Parti,

، 78. dıpiot 22'dca

Page 78: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

77BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Bu kanaatimizi içerde ve dışarda doğrulayan çokça yazı ve belgeye rastlamak mümkündür. Yukarıda belirttiğim dış ör­neklere ilaveten Toynbee.nin de kanatleri, kanaatlerimizi do­ğrular niteliktedir. Toynbee'ye göre olay: "İsmet Paşa'nın İn­giliz düşmanlığı varsayımının, mevcut olaylarda hiçbir temeli, mesnedi yoktu; ve kendisi (İsmet Paşa) gerçeklerden daha iyi haberdar olsaydı ve gerçekleri görebilseydi. Ağa Han'la. Emir Ali'nin hareketlerinin gerisinde Britanya Hükümeti.nin "gizli eli"ni görmenin ne kadar saçma olduğunu anlardı. İsmet Paşa'nın bu yargılama yanlışı, olsa olsa Türkiye'nin o andaki iç sorunlanyla ilgili ve biraz da onun sinirliliği ile bir ölçüde açı­klanabilir.".^ sözleriyle açıklığa kavuşturulmaktadır. Ki bu ifa­deler kanaatlerimizi besleyen ifadelerdir.

Benoist-Mechin de, Türk Hükümeti'nin ve İsmet Paşa'nın, Ağa Han ve Emir Ali olayını, ilgisizliğini bile, bile İngiliz et­kisine bağladığını ileri sürerek: "İstanbul'a İstiklal Mah- kemesi’ni gönderen ve gazetecileri suçlayan vesile çok zayıftı, hatta gülünçtü. Mustafa Kemal, bu iki Hint'li prensin mektubu ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tehlikeye girmeyeceğini pek iyi bi­liyordu, fakat yapacak başka bir şey olmadığı için bu mektubu da Vahdettin'i devirdiği zaman yaptığı gibi, bir yabancı mü­dahalesi şekline soktu ve bu manevrasında hiç de aldanmadı.".", iddiasını ortaya atmaktadır.

Görüldüğü gibi resmî çizgideki tepkiler temelsizdir ve hatta iddia edilen şeyler. Benoist-Mechin'in de dediği gibi "çok gü-

93. Toynbcc.dcn akiaran Ömer Kürkçüoğlu Türk. İngiliz llişkilcn 94 Mele Tunçay. Tek Parti Yönetimi, s. 75-76 dipnot, IS.dcn (Kaplan ve Pars Mus­

tafa Kemal, s 154) ^

!1

Page 79: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

i!

HASAN H Ü SE^N C E ^ A N78

lünçtür"..^Bu "gülünç vesile" ile İstiklal Mahkemesi hemen İstanbul'a

hareket eder. 10 Aralık 1923 günü saat 11.30'da İstanbul'a varan İstiklal Mahkemesi kendilerine ayrılan eski Meclis-i Mebusân binasına yerleşerek çalışmaya başladı, ilk olarak suç unsuru sayılan gazetelerin incelenmesine başlandı ve 10 Kasım 1923 tarihli Temin gazetesinde çıkan Halifeye açık mektubundan do­layı. İstanbul Baro Başkanı Lütfı Fikri Bey gözaltına alındı.؟. Aynı gün gazete sahipleri Hüseyin Cahit, Veüd Ebuzziya ve Ikdam'dm Ahmed Cevdet beylerle sorumlu yazı işleri mü­dürleri de tutuklandılar.؟^

Görevine böylece başlamış olan istiklal Mahkemesi 11 Aralık'ta bütün gazetelerde yayımladığı bir beyanname ile ku­ruluş nedenini şöyle açıklıyordu:

"... Son zamanlarda bazı tahrikatın yine eskisi gibi ika-ı fe­sada başladığı anlaşıldığından Cumhuriyeti'mizi her ne pa­hasına olursa olsun muhakkak muvaffak etmeye azm eden Büyük Millet Meclisi mevcud kanunu mahsusa -Hıyanet-i Va- taniyye- maksadıyla mahkememiz teşkil ve ilzam etli.

Mahkememiz. Cumhuriyei'imizin mevcudiyet ve esasatı hi­lafına hareket ve teşebbüsata cür.et edenleri mevcud olan —

.Avı ؛،!Rcjım Ci/cisindclü bu t lir iddijıJara coab o \ d . Mele Tünçay.n “Markii derginmiş 1976ءش ااا<ع AUUlri.. MıtinetSarT 2İÜ٠I7Aralık ٤اآل(

iMfidan çıkan 'Aialürk.ü Elc^lırmtk. başlıklı ..haf*<Subat Is»77 liTihlı : :o s٠

-bıkjtibılu Aynca )inc Mck Tunçjy ın. Milliyet Sunat Der س٠0ه Lamn <هakın la.> 78 ،الءن(1ء( (ayınianan. ‘Ingilizا13 ؟الألال 1ال m ،lyiMnda: س٠(لي

rdu؛؛«bu konu ıç١n ı4،unn١i>ad٢ bışlıUı y٠٥ 3 Âym M i i C Nı. 4. s. 121.122. TBMM Aj>İvi. t « Do،>a 5. Zarf

N.ؤ 146 •?. Hatiu Uh،،. H a ¥ ( i* fu t S tm u

٧٠؟

%٠ 7

Page 80: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

79BÜYÜK OYUN-111/HÎLAFETİN KALDIRJLMASI

Hjyanet-i Vataniyye Kanunu'nu. tatbik ederek şiddetle ce­zalandıracak ve böylece muhterem İstanbul halkına çok muhtaç olduğu sükûn ve refahı temin edecektir.؟® Cebel-i Bereket Me­busu Topçu Ihsan'ın da belirttiği gibi İstanbul İstiklal Mah­kemesi؟؟ sırf İstanbul'daki Cumhuriyet muhaliflerine, hilafetin kalmasını arzulayanlara karşı şiddetle ceza verebilmek için ku­rulmuştu. Mahkeme kişilerin samimiyane tenkidleri bile olsa, "bunlar da muhalefet ediyor" düşüncesiyle ceza vermek için ha­reket ediyordu. Beyannamedeki, "... Bu gibi hareketleri imha etmek ve şiddetle tecezzi" gibi ifadeler cezalann hiç de hafif ol­mayacağını daha başlangıçta belirtmiş oluyordu.

Ankara Basına Karşı Dikta Uyguluyor

Lütfı Fikri Bey, Hüseyin Cahid. Velid Ebüzziya ve Ahmed Cevdet'in tutuklanmalarıyla beraber İstanbul İstiklal Mah- kemesi'nin, gazetelerde çıkan göz altına alma ve tutuklama ha­berlerini şöylece sıralayabiliriz:

"İstanbul ve Havalisi İstiklal Mahkemesi Müdde-i Umumisi (C. Savcısı), kendisine vuku bulan iş'ar üzerine, Tanin ser­muharriri Hüseyin Cahit, İkdam sermuharriri Ahmed Cevdet, Tevhid’i Efkar sermuharriri Velid Ebüzziya Beylerle, İkdam mesul müdürü Ömer İzzettin ve Tevhid-i Efkar mesul müdürü

؛

,s Tarih*' c 1. sayı 4ا٠١لال ٠ ا2ت٠ ا و

١cnnı،c<1923 Mayısında f f ٤ ^ ا كء;عئ92الهه9؟ا" ك ال ء ة ؛ إ أ

ث١:! .خب !iقل:ا, : u؟]ة^Mس:Iاثıةn:gتlاIئnliv:^،?:لتu؟تل-جءعيy؛ل: tBılgı Ya بم\االاا٢> M f/m c lc tin ، anlaian fsnkiat Afahk€mfUn' isimli ااإ1؛إ mcvı٠> الا75( ء

98

99

ا

Page 81: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

1ıا،

HASAN H Ü SE Y İ^C E ^A N80

Hayri Muhittin Beyler tahkikatı evveliyeleri icra edilmek Uzere tahtı nezarete alınmışlardır.*“ (10 Aralık 1923)

İstanbul istiklal Mahkemesi MUdde-i Umumisi (c. Savcısı) Vasıf Bey. bu tu tuklıalann üzerine İstanbul halkına yaptığı açıklamada:

istiklal Mahkemesi savcısının bir emri ile her va- tandaşın tutuklanabileceğini ve bunun İçin ''tevkif tezkeresi"ne bile gerek .İmadığını(!) istiklal Mahkemelerinin .lağanüstü -artlar karşısında kurulduğunu ve sivil-asker herkesin mah؟kemenin emrinde .Iduğunu, idam yetkisinin Meclise ait .imakla birlikte, gerektiğinde Mahkemenin de infaz yapabileceğini"؛.* söyleyerek durtimun ''azameti ehemmiyetini" belirtiyor, halka adeta ihtilal yasalannın ne kadar ağır olabileceğini ifade edi- yordu.*٥2

11 Aralık tarihli ٣٥m'«'de yayınlanan açıklamalar halkı kor- kutmaya yetmişti, istiklal Mahkemesi Ocak başına kadar ؟u tu- tukl amal arda bulundu. (Gazele başlıklarından alınarak ve- rilmiştir.)

''istiklal Mahkemesi Savcılığı'ndan verilen emir üzerine Ha- life Abdülmecid.in yaverlerinden Ekrem Bey ile Tanin gazetesi yazı İşleri mUdUrii Baha Beyler tutuklandılar.'' (14 Aralık 1923 Vatan)

Hdafet yaverlerinden Ekrem Bey'in ttıtuklanma se^bi çok garipli: Halifeyi ve makam-ı hilaftti areulamak!..

10 KanuAucv\d I339.JO AnOık 1923 (arihii Istanbul vc Ankara Gazftelcnnın hcnjcn hcp١u bu oocmli tutuklamalara yer\crm i؛lcrdırErYun Aybars. tiUklal M â m i le n s. 33. Kliliur Bakanlığı Yay (ا 923.1927) 11 Aralık 1923 tarihli Tojun gazetem ihtilal yasaJannın çok a c ı n ı ; olacağı tize, nnık durarak halkjn dıkkaUiu çekiyordu

\00101102

Page 82: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

81BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

A

Ekrem Bey'in davasında bu gariblik, hatta gülünçlük, ve­rilen beraatle kapatılmış oluyordu. TBMM'nin seçtiği halifeyi bir hizmetçisi olarak halifenin yanında bulunan birisinin ar­zulamasından daha tabii ne olabilirdi? Mahkeme de Ekrem Bey'in hareketlerinin kışkırtmacı olmadığına, yapılanlann doğal olduğuna karar vererek Ekrem Bey'i beraat ettirdi.

"Kör İbrahim tevkif edildi. Sabık İstanbul mebusu Şükrü Bey ve Sabık Ankara Valisi Abdülkadir Beylerin de ortalıkta görünmemelerine ve her tür konuşma ve gezilerinin men'ine karar verildi."..^

Kör İbrahim ile Şükrü ve Abdülkadir Beylerin suçları şeriat isteğiyle birlikte halifelik makamının devamlı kalması için gezi ve konuşma yapmış olmalanydı. Kör İbrahim diye bilinen kişi İstanbul'un çeşitli semt halkını halifelik adına kışkırttığı için hemen tutuklandı ve 1 yıl hapis cezasına çarptınidı.

İstanbul İstiklal Mahkemesinin Gülünç Mahkemeleri

Sabık İstanbul Mebusu Şükrü Bey ile. Sabık Ankara Valisi Abdülkadir Beyler de, kendilerini suçlayan ve ihbar eden Hulusi Efendinin tanıklığına başvurularak cezalandırılmak istendi. İh­barcı Hulusi Efendi, sanıkların düşünce ve tavırlarıyla me­clisteki İkinci Grubu desteklediklerini ve onlara dahil ol­duklarını, Aksaray Valide Kıraathanesi'ni kendilerine toplanma yeri yaptıklarını ve hükümete küfür ettiklerini, halife ta­raftarlarının daha güçlü olduklarını ihsas ettiklerini ve "Biz Os­manlI Padişahlığını yaşatacağız., bu hükümet gavurdur, ya-

103 Vufon, 18 Aralık 1923.

Page 83: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN82

kında onu dağıtacağız ve parçalayacağız" diyerek Cumhuriyet.e tehditler savurduknnnı belirterek: "Hafız Rami Efendi, Akzade İbrahim Efendi, Badcal Mustafa, Saatçi Hafız Hüseyin ve Yüz­başı Halid Beyler'.in de onlarla beraber hareket ettiğini söy­ledi.؛... {Tanin, 22,24,27 ve 30 Ocak 1924)

Mahkeme yapılan tetkikatlar üzerine Şükrü Bey ve Ab- dülkadir Beylerin, Sözkonusu suçlamalar üzerine gerekli belge ve şahit bulamadığı için ve en önemlisi de. ihbarcı Hulusi Efen- di'nin bu işi sırf eski İstanbul Mebusu Şükrü Bey ile, eski An­kara Valisi Abdülkadir Bey'e olan şahsi bir kininden dolayı yaptığı için beraatlerine karar verdi.*٥ {Tanın, 6 Şubat 1924)

Gelecek sayfalarımızda da görüleceği gibi şahsî veya siyasî nedenlerle İstiklal Mahkemeleri'ne Şükrü Bey ve Abdülkadir Bey gibi jurnal edilen nice insanlar olmuştur. Ve İstanbul İs­tiklal Mahkemesi belki başlangıç mahkeme olduğu için bu tür masum sanıklara ceza vermediyse de. Şark İstiklal Mah­kemelerinde durum hiç de böyle olmamıştır. Onlarca, yüzlerce masum İstiklal Mahkemelerince tecziye edilmiştir.

"Mürteci bir Vaiz İbrahim Ethem Efendi, Beyazıt Cami'inde verdiği tesettür "örtünme" konusundaki gerici vaazından dolayı tutuklandı ve dini siyasete alet(!) ediyor düşüncesiyle suçlu bu­lunarak tevkif edildi." (29 Kanunuevvel 1339-29 Aralık 1923, Vatan)

104 l)y١u Sami Kaikıva٨o٤lu. Mtllt MucaJeU HaiıraUınm, s 100.124, Istanbul. 1957.

105 TBMM Aı>i\ı IV 8. b-l. s ١ It>. Adcı 4. EvyıV; no. ü.١9/4. T 8. Dosya-2. Esa^;

Page 84: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

83BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETÎN KALDIRILMASI

İbrahim Ethem için yapılan Yirmi yaşındaki hafız-vaizj٠٥ suçlama gazetede belirtildiği gibi "dini siyasete alet etmek" idi. Oysa vaiz İbrahim Ethem, Beyazıt Cami'inde mutadı olduğu ve­

konulu vaazını "؟.؛çhile o günkü vaazın. "İslamiyet'te tesettür veriyordu. Normal olarak ve her din görevlisinin yaptığı gibi konusunu ayet ve hadislerle işleyen genç Vaiz İbrahim Ethem,

"tesettür.'ün bir emr-i şer'î olduğunu ve hiç bir gücün onu de­ğiştiremeyeceğini, tesettüre riayet etmeyen kadınlann günahkar olacağını" belirterek, kadınların örtülerine dikkat etmeleri ge­

rektiğini vurgulamıştı^.؛. ٠

İstanbul İstiklal Mahkemesi, bu genç vaizi, dini siyasete alet ediyor diyerekten tutukladı ve mahkeme sonucu 1 yıl cezaya

Böylece genç vaizin İstanbul halkını dinî yönde et­ .؛؛^çarptırdı kileyeceği ateşli vaazlanna son verilmiş oluyordu.!؛؛.٥

Genç Vaiz. Hafız İbrahim Ethein:İdama Götüren Mahkeme

Hapis cezasını çeken Hafız-Vaiz İbrahim Ethem 8 Ocak 1924'de çarptınidığı cezadan tam 1,5 yıl sonra bu sefer de Şark

İstiklal Mahkemesi tarafından "irticai etkinliklere" katıldığı ve "İrticai faaliyetleri yönlendirdiği" düşüncesiyle idama mahkum

edilmiş ve 6 Temmuz 1925 tarihinde Urfa’da halka ibret olsun için. Halil-ür-Rahman Camii.nin yanında idam edilmiştir؛؛؛.

Genç Vaiz İbrahim Ethem için yapılan suçlamalara ba­kıldığında tesbit ettiğimiz bir kaç noktanm aydınlanması için

,şu sorulara cevab verilmesi gerekecektir

A g. Aj ١!v t . 8 Dosya no: 4. Esas; 5. Karar: 3. Vatan, 29 Kanunuevvel 1339.Cumhuriyet. 7 Temmuz 1342 (1925)

109110 m.

Page 85: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN84

1— İstanbul Beyazıt Camii vaizi olan İbrahim Ethem niçin Urfa'da idam edilmiştir?

2— Şark İstiklal Mahkemelerinde İbrahim Ethem'in yar­gılanmasının sebebi nedir?

Tabii herkesin aklına bu sorular takılınca cevap aramak du­rumunda kalınacaktır. Yaptığımız tahkik gereği. İbrahim Ethem genç, dinamik ve etkileyici bir vaiz olduğu 4 Mart 1924 ta­rihinde halifeliğin kaldınlışından sonra da tesbit ve teyid edil­miştir. Resmî makamlann ve Şark İstiklal Mahkemesi.nin be­lirttiğine göre bu genç vaiz sadece İstanbul'da vaaz etmekle kalmamış, halifeliğin kaldıniması ve medreselerin ka­patılmasıyla birlikte, yeni kurulan devletin dine karşı tavırh ol­duğunu söyleyerek. Adana. Urfa, Malatya. Elazığ ve Diyarbakır bölgelerini gezerek halkı hükümete karşı ayaklanmaya sev. ketmiştir.؛*“

'l

m ١ I C ^ i 9 2 4

!

-J

Page 86: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

h i l a f e t i n K ALM ASINI İSTEY EN G A ZETECİLER D A V A SI

VE İSTANBUL İSTİK LAL M A H K EM E Sİ

İstanbul İstiklal Mahkemesi gazeteciler davasına 15 Aralık 1923'de başlamış ve 2 Ocak 1924 günü okunan mahkeme ka­rarıyla dava sonuçlandınlmıştı. Buna göre Ağa Han ve Emir Ali'nin mektupları muhteva olarak suç sayılmış, ancak mek­tubun neşri suç sayılmayarak Hüseyin Cahid. Velid Ebuzziya ve Ahmed Cevdet Beyler beraat etmişlerdir.؛

Hüseyin Cahit savunmasında: "Evet, memlekette bir ha­lifelik vardır. Ve bu TBMM'ce tescil edilmiştir. Ben de ha­lifeliğin kalmasını, bunun Türkiye Cumhuriyeti'nin genel men­faatlerine uygun olacağım söyledim. Halifelik, bütün müslümanlann bağlandığı, teveccüh ettiği ananevi bir mü-

TBMM Arşivi. Utanbu، İstiklal Mahkemesi Karar Defteri. IV٠8.. b-1 adet.2 No: 39/2. Dosya-1. Ayın Tarihi, c. 2. s. 471-472. Tanın. 3 Kanunisani

İstanbul İstiklal Mahkemesinin Gazctcalcrlc ilgili davalan çok geniş bir yer reM M ٠"٥ t^b*fM T ؛ ^^ onuyla ilgUencn^er için daha geniş bilgi noktasında.

Page 87: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n86

essesedir. Bun!an şimdi söylüy٠nım..."2 diyerek, ya- yıniadıkian mekmbun da a ^ ı muhtevaya sahip olduğunu be- lirtmi؟ ve devamla: Sizden ne merhamet ve ne de mü-samaha istemiyomm. Sizden yalnızca adaleti istiyonım!.' diyerek kadın-erkek salonu3 dolduran yüzlerce kişi içersinde mahkemeye suçsuz olduğunu bağınyordu. Hüseyin Cahit, ya- Zilanndaki eleştirilerin eğer anlaşılırsa "vatanin iyiliği İçin.' ol- duğunu belirterek: .'Ben vatan haini değilim ^ n i Hıyanet-İ Va- tani^e Kanunu'na gOre mahkum edemezsiniz!''^ diyerek savunmasını bitirmişti.

Vclid Ebıizziya: ..ismet Paşa Hoşlanmjyor DiyeY a . Yazmjyacak mı^m?Velid Ebuzziya ise: ''Hükümet başkam ismet Paşa, ya-

Zilanmdan şikâyetçi ise, fikirlerimden fedakarlık ede- miyeceğim. Onun yerine bana hiç yazma, gazeteyi bırak der- seniz. hatınmz İçin onu kabul ederim. Fakat memleketin hayn ve selameti İçin düşündüklerimi bir gazeteci olarak söyleme ve yazma derseniz bunu asla yapamam. Çünkü bunu yapmak benim İçin namussuzluktur!'' diyerek sa^nmasını yapmış ve. ..... Ben memleket İçin değil ama kendim İçin bazı şeylerden feragat edebilirim, illa yazmamam isteniyorsa, ismet Paşa'ya "şu kalemi aliniz, bunu bana geriye vereceğiniz zamana kadar gazeteciliği bıralayorum" derim.', dedikten sonra da m ah-

Nı^ıt HakJu (Jlug. HaUfelığtn Sonu, s 152MahLcnjc 14 Aralık İ923'dc yayınladığı bildiriyle mahkemeye kadınların da ge­lebileceğini ve bunun için kadınlara b/et yerler aynidığını belirtmişti (14 Ka- nnmc\\cl l،^39. Tanın s 1. sulun 5-h)Hu u/un savunma için bkz TBMM arşivi T. 8. Dosya 1/2. Tantn : : , ٩١.:،I.:١.26J7 Andık 1923 ve Avın Tarihi c. 2. s 308-467.

و

Page 88: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

87BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

ii

kemeden şefkat ve merhamet beklemediğini, yalnızca adalet is­tediğini belirterek savunmasını tamamlamıştır.^

Ahmed Cevdet Bey de uzun ve samimi bir konuşma ya­parak yazdıklarının suç olmadığını söyleyerek savunmasını ta­mamlamıştı..

Savunmalarda dikkat çeken şey. her üç sanığın da en başta sanık sandalyasına oturtuluş şekline itiraz edişleri olmuştu. Halifeyi istemekle suçlanan gazeteciler, haklı olarak TBMM'nin 140. in’ikatının 5. celsesinde (18 Kasım 1339-1922) bizzat ken­dilerinin halifeyi seçtiklerini, arzuladıklannı ve ona bağ­lılıklarını ifade ettiklerini anlatmışlardı..

Gazeteciler, özellikle Hüseyin Cahit ve Velid Ebuzziya mahkemelerinde daha çok bu çifte standart davranıştan dolayı İstanbul istiklal Mahkemesi'ni sanki muhakeme etmişler ve TBMM'nin bu konudaki davranışlarına anlam veremediklerini söylemişlerdi.

Her üç konuşmacının sözlerinden ve yazılanndan taviz ver­meden konuşmalan basında ve kamuoyunda beklenenden fazla ilgi toplamıştı. İstanbul İstiklal Mahkemesinin Karan beraatle neticelenince kamuoyu da yatıştırılmış, basına da Türk Dev­rimi adına nelerin yapılabileceği gösterilmiş oluyordu..^ Fın­dıklı Sarayı ndaki eski Osmanlı Parlamentosunda yapılan du­ruşmalar sonucu beraat eden gazetecilere İstanbul halkı büyük bir sevgi gösterisinde bulundu ve onlan alkışlayarak kar- şıladı.٥

Tanin, 25.26.27 Aralık 1923. A\m Tarihi, c 2. s. 308.TOMM arşivi, T. 8. Dosya î/2. İstanbul İstiklal Mahkemesi Gazeteciler Dasası Ergun Aybars. Islıkla! Mahkemeleri, s. 48, Kültür Bakanlığı Yav

s 48, V،i/un. 30cok 1924 ^

56 8

Page 89: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN88

Basından Sıraî-ı Müstakim dergisi —Eşref Edip Bey ve dö­nemin müslüman aydınlan tarafından çıkanlan gazete— dergi tutuklu gazetecilerin savunmadaki tavırlannı övüp, hilafet is­teklerinin doğruluğu üzerinde durunca. Vatan gazetesinin 25 Aralık 1923 tarihli nüshasında Ahmed Emin (Yalman), Sırattı Müstakim dergisiyle birlikte, memlekette halifeliği arzu eden­lere karşı şiddetli bir makale yayınladı.

Ahmet Emin Yalman: ..Gericiliğe Taviz VermekHükümeti Zayıflatır/.Ahmed Emin Yalman yazısında, .'İzmit basın toplantısında

Mustafa Kemal'den işittikleri devrimlerle, hilafet ve dinî dü­şüncelerle alakalı inkılaplann derhal uygulamaya konmasını hatırlatıyor ve "gericiliğe taviz vermenin devleti ve hükümeti zayıf düşüreceğini", söyleyerek, Mustafa Kemal'in bir grup ga­zeteciye özel olarak bahsettiği devrimlerin bir an önce mer.iyyete geçmesini hatırlatıyordu.

Ahmed Emin Yalman, "Bunu en çok Mustafa Kemal Paşa'nın azminden bekliyoruz!"؛, diyerek "devrim da­vetiyesi "ni de çıkarmış oluyordu.

Lütfı Fikri Bey'in duruşması da 19 Aralık 1923 Çarşamba günü başlamıştı. Suçu Tarün gazetesinin 10 Kasım 1923 tarihli nüshasında. "Huzur-u Hazret.i Hilâfetpenahi'ye" başlıklı ya­zısıyla halifeye açık mektup göndermiş olmasıydı. Suç­lamalardan bir diğeri de. "halifelik kaldınlacak!" de-

9 :5 \ r ٠١M، |v :٠١. Ahn١cd Emin Y a lın . 1/jnıi Prognum Ek iiJınnuirا١ا{اااةد <ااأحمد

10 Ahmed İJTim >aJnun. Cı rJuUrrim CfiiriiıUtnfn c .١. > 97.1^1. 1970

Page 90: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

89BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

dikodularını çıkarmakla memlekette bölücülük yaptığı üzerineidi.٤٤

Lütfi Fikri Bey savunmasında. Hilafetin kaldırılacağı söy­lentilerinin, tarafından çıkartılmasının mümkün olmadığını, zaten kendisinin hilafetin varlığından yana olduğunu, olsa olsa bu tür söylentilerin makam-ı hilafet-i kaldırmak isteyenlerce çı­kartılabileceğini söyleyerek gerçekte halifeliği kaldırmak is­teyenlerin memlekette bölücülük yapmak istediklerini b e l i r t t i .

Bu durumun memlekette anarşi ortamı doğuracağını söyleyen İstanbul Baro Başkanı Lütfi Fikri Bey, "Cumhuriyet'i kuralım derken, hilafetin feda edilmesinin çok yanlış bir şey olacağını" vurguladı.

Lütfi Fikri Bey. 24 Aralık’ta yeniden başlayan du­ruşmasında, "Hıyanet-i Vataniyye Kanunu’.nun geniş alanda yorumlanmasının bir çok kimseyi güç durumda bı­rakabileceğini, global ifadelerle dolu kanun metniyle isteyenin istediği kişiyi suçlayıp "hain-i vatan" addedebileceğini ha­tırlatarak; "Millî egemenliğin bir kişiye verilmesine kesinlikle karşı olduğunu, bunun "Millî Egemenlik'.e tamamen zıt şeyler olduğunu söyleyip: "Fikirlerin suç olamayacağını" belirtti.؛..

27 Aralık 1923 günü mahkeme Lütfi Fikri Bey davasmı so­nuçlandırdı. Bütün savunma ve avukatlann؛ direnmesine rağr men Lütfi Fikri Bey. "hain-i vatan" addolunarak 5 yıl küreğe

Duruşma vc Savcuun luluklama isieğ١ ılc suç unsuru olarak kabul edilen gazeleyazılan için bkz TBMM Arşivi T. 8. Dosya. 1.r،i/»n. 20 Aralık 1923, s 1.2. Aym Tarihi, c 2. Nc: 4. s. 130.140.Ergun Aybars, /inikiü/ MahUmelen. s. 50Tanın 25 Aralık 1923، Avın Tanh\, c 2, No; 4, s 160.171!..tonbul Kııkİal Mahkemelerinde belki Cumhun>ci donemi ilk İstiklal Mah-kcmcicn olduğu için sanıklara avukatlar vcrilnuşiı Daha >onrakı IvUklal Mah

Page 91: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN90

mahkum oldu. Mahkeme Başkanı Topçu İhsan karann ağır ol­duğunu söyleyerek karara katılmadıysa da karar gerçekleşti. ؛٥

Bilahare Lütfı Bey’e verilen ceza TBMM.de Lütfı Fikri Bey.in itirazı üzerine 11 Şubat 1924 tarihinde görüşülmeye başlanmış ve 13 Şubat 1924 tarihinde de verilen 5 yıllık kürek cezası ağır bulunarak. Lütfı Fikri Bey affedilmiştir.*.^

Hapishane-i Umumi'den çıkarken taraftarları tarafından al­kışlarla karşılanan Lütfı Fikri Bey, altı ay gibi kısa bir zaman sonra yeniden yapılan bir seçimle Baro Başkanlığına ge­tirilmişti.؛®

10 Aralık 1923٠ten 5 Şubat 1924'e kadar çalışan İstanbul İs­tiklal Mahkemesi. Hıyanet-i Vataniyye Kanunu.na muhalefetten toplam 17 kişiyi yargıladı ve görevini sona erdirerek Ankara’ya döndü.؛.

Ergün Aybars'ın istiklal Mahkemeleri-YİSAtiiT Bak. Yay. s. 64-65 kitabında İstanbul İstiklal Mahkemesi’nin vatana ihanet suçundan 16. Koministlikten de 1 kişinin yargılandığını be­lirtiyor. Oysaki Mete Tunçay.ın da belirttiği gibi. (s. 84, dipnot: 37) İstiklal Mahkemesi’nde koministlikten yargılanan hiç ol­mamıştır.

Yargılananlar arasında Rizeli Kominist Mehmed diye bi­linen birisinin bulunması Aybars'ı bu yargıya vardırmıştır. Oysa ki. Rizeli Kominist Mehmed adlı kişi hıyanet-i vataniyye suçuyla ve hilafet taraflılanna yardımcı olmasından dolayı yar-

1924 ١>c}\Vata/i. Aj1؛، ٤٧lasnif «؟٥ ı٠J،JıJ Mahkemesi, ,suça|؛ .IV TBMM T S

Page 92: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

91BÜYÜK OYUN - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

gılanmıştır. Ve en önemlisi de Rizeli Mehmed. Cumhuriyet’e ve Mustafa Kemal Atatürk'e suikast edebilir düşüncesiyle yar- gılanmıştır.^.

İstanbul İstiklal Mahkemesi efkar-ı umumiyede gündeme gelen halifelik tartışmalarının kesilmesini sağlayamamıştı.

İzmir Harb Oyunlarında Karar Veriliyor:..Ne Pahasına Olursa Olsun, Halifelik Kaldırılacaktır.'.İzmir Harp Oyunlarında kararlar veriliyor!.. Ocak sonu iti­

bariyle Mustafa Kemal dinlenmek için İzmir'de bulunuyordu. 22 Kanunisani 1340, Ocak 1924 tarihinde Mustafa Kemal. An­kara'dan başvekil İsmet Paşa'dan çok önemli bir telgraf almıştı. Telgrafta İsmet İnönü, Halife Abdülmecid'in son aylarda mey­dana gelen olaylardan duyduğu üzüntüleri dile getirerek ha­lifenin şikayetlerini sıralamıştı.^ı Halife Abdülmecid'in telg­rafta belirtilen şikayetleri şunlardı:

1— Bir müddetten beri gazetelerde halifelik makamının durum ve halifenin şahsı hakkında kötüye çekilecek yayınlar oluyor. Sebepsiz olarak yapılan bu yayınlar saygısız ve kı­rıcıdır.

2— Özellikle İstanbul'a gelen hükümet erkanı ve askerî yetkililer halife ile temastan uzak ve çekingen duruyorlardı. Ha­life bundan büyük bir üzüntü duyarak saraydan bir görevliyi An­kara'ya göndermek istemiş Ankara'dan bir görevlinin Saray'a gelmesini istemişti. Fakat kötüye alınması ihtimaline karşı ha­life bu kararından vazgeçmişti.

Nuiuk-Sö\U\. c. 2. s 1126-1127.

2021

Page 93: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN92

Mustafa Kemal, ismet İnönü'den aldığı bu telgrafa hemen aynı gün ve beklemeden makina başında cevab vermişti.22 Ce­vabında:

“1— Halifenin ve makam-ı hilafet hakkındaki kötü an- layışlann ve kötü yorumların zemini, halifenin kendi hareket tarzından ve tutumundan doğmaktadır.

Halife Saray içi ve dışı hayatı ile dedeleri olan pa- dişahlann hayatını özler gözükmektedir. Cuma selamlıklan, geziler ve saray hayatı ve sarayında kabul ettiği kişilerin şi­kayet ve dertlerini dinlemesi hep bu şeylerdendir!

2— Halifenin Ankara'ya kendi adamını göndermesi veya Ankara'dan kendisi ile görüşmek için resmî hey'etler istemesi bile Cumhuriyet'in bağımsızlığına açık bir saldındır. Hele sa­raydan bir görevliyi Ankara'ya (TBMM'ye) göndererek, hü­kümete duygu ve dileklerini ulaştırmak istemesi apaçık Cum- huriyet'e karşı vaziyet almak demektir. Aynca Başmabeyincisini bu işe aracı yapması yersiz bir davranıştır. Başmabeyinci'nin bu tür saygısızca davranışlardan sakınması gerekliği de aynca kendisine bildirilmelidir."^؟ gibi konulan iş­lemişti.

Aldığı bir telgrafa hemencecik ve böylesine bir cevap ve­rebilmesi hiç kuşkusuz Mustafa Kemal'in halifeye ve makam-ı hilafete karşı olan duygularında epeyce hazırlık yaptığını gös­teriyordu. Ve biraz da makam-ı hilafet üzerine kendi kendisine aldığı kararlan yansıtmış oluyordu bu cevabî telgraf.

N٠ fit Hakkı l/'lu٤ . Sı*nu. > 153 I5 ١

Page 94: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

٦"I

93BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Dikkat edilirse 22.1.1924 tarihli İzmir'den gönderilen telg­rafta TBMM'nin kendisinin seçtiği halife ve halifelik makamı olmasına rağmen, halifenin davranışlarına —ki bu davranışlar Cuma selamlığı gibi; zaten halifenin halifeliği gereği yaptığı ge­leneksel davranışlardır— tahammül bile edilemediği görülür.

Çünkü artık Mustafa Kemal'in kafasında ne makam-ı hilafet vardır, ne de halife!.

Aynı tarihli telgraf bu kararların işaretini de vermiştir: "Halifelik makamının bizce en nihayet tarihî bir hatıra ol­

maktan öte bir önemi yoktur". "Türkiye Cumhuriyeti varlığını ve istiklalini hakikatle aslı olmayan bu gibi davalarla ve S2tf- satalarla tehlikeye uğratamaz."^^ ifadeleri bu işareti çok çıplak bir biçimde yansıtmıştır.

Artık Mustafa Kemal bu tarihten itibaren halifelik ma­kamına, "hakikatte aslı olmayan dava" ve "milleti tehlikeye dü­şürecek bir safsata"؛ gözüyle bakmaktadır.

Prof. Dr. Mete Tunçay: "Mustafa Kemal'in Jakoben Demokrasisi!"

Vanlan bu düşünce ve kararlar dolayısıyla halifeliğin kesin olarak ilga edilmesi ile ilgili nabız yoklamalan. Şubat 1924 ta­rihinde İzmir'de yapılmış olacaktı. "15-20 Şubat 1924 tarihleri arasında İzmir'de düzenlenen "Harb Oyunlan" bu konudaki nabız yoklamalannın en önemlisini teşkil ediyordu."؛. Bunun için de Mustafa Kemal ülke içindeki etkinliklerini göze alarak

26. Mcic Tunçay. Tek Fam, & B5

Page 95: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n94

şu üç zümreyi İzmir'de yanında bulunduruyordu: Basın, Üni­versite ve Ordu. Alacağı kararlar ve yapacağı devrimler öncesi bu üç zümrenin tam desteğini almak istiyordu.

Gazetecilerden Ankara. İstanbul ve İzmir'de yayımlanan ga­zete başyazarları nabız yoklamasma bizzat Mustafa Kemal ta­rafından davet edilmişlerdi. Üniversite adına Rektör İsmail Hakkı (Baltacıoğlu). Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuad (Köp­rülü). Hukuk Fakültesi Dekanı Haşan Tahsin Aynizade. Tıp Fa­kültesi Dekanı Dr. Vasıf ve Fen Fakültesi Müderrisi Şükrü Bey­lerden oluşan Darülfünun heyetini de İsmet Paşa İzmir'e götürmüştü.

Ordudan, yüksek rütbeli Subaylar (Paşalar) da. zaten "Harb Oyunlan" dolayısıyla İzmir'de bulunuyorbardı.

Ahmed Emin Yalman. Atatürk'ün İzmir toplantılarında ga­zetecilerden kendisini ve Cumhuriyet'i destekleyen "Çelikten bir kale" olması gerektiğini belirttiğini anılannda dile getirir.-؟

Yalman'ın anılannda belirttiği sözler. Mete Tunçay.ın da işaret ettiği gibi, "Mustafa Kemal'in Jakoben demokrasi" an­layışına göre, basım gerekirse halka karşın, kendi kişiliğinde ve önderliğinde anlatımım bulan genel iradenin destekçisi ola­rak görmek istediğini ortaya koyar."^٥

Gerçekten gazeteciler bu görüşmeler sonrası Mustafa Kemal ve Cumhuriyet'i öven yazılara ağırlık vermişler ve böy- lecc kamuoyunu yapılması düşünülen devrimci atılımlara ha­zırlamışlardır...

100.106 ,3 Yokın Tanhde Görüp CeçtrdıkJrrim c ١'٠ال0.س Ahmcd Emin86 ، .Mcic Tuovay. Tek Fani

ع Reisimi .ء Icnnui 1؛ £ Şub^ 1924 tınhlı niiskModala 17. ٠0ن س س V ى J u t b،r omektir ء س lahıtımıı vt Hciknenm AjıIau>0rlır* yazıy bu .ur >i/ıİAf9 ء

27

؛9

Page 96: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

95BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Üniversite camiasıyla yapılan temaslar da en az basın gö­rüşmeleri kadar —düşünülen hedefler açısından— verimli ol­muştur. Mustafa Kemal üniversite rektör ve dekanlanyla da eğitim sistemi üzerine ve eğitimde düşündüğü devrimler üze­rine görüşmüştür.

Eğitimin dinî mi. millî mi? oluşu üzerine rektör ve de­kanlarla yapılan görüşme, dinî eğitimin olmaması gerektiği, eğitimin ancak millî olabileceği mülahazasıyla sonuçlanmış ve bu islişarî toplantı medreselerin ve her çeşit dinî eğitimin ya­saklanmasına kaynaklık teşkil etmiştir.

Din eğitiminin yasaklanması, medreselerin kapatılması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu.nun karar altına alınmasından önce bu görüşmelere ait bazı belgelerin su yüzüne çıkması, eğitim üzerine gelecekte yapılacak olan devrimlere ışık tutacaktır.

Dar'ul-Fünun Rektörü Profesör İsmail Hakkı Baltacıoğlu, o günkü Mustafa Kemal'le yapılan görüşme ve konuşmalan "Ha­tıralarım" başlığıyla 'Tem. "da yayınlamıştır.^.

Baltacıoğlu hatıralannda laik eğitime nasıl geçildiğini ve din eğitiminin de nasıl sona erdirildiğini anlatmaktadır. Bal- tacıoğlu o günleri şöyle anlatır:

"Şubat’ın sonlanydı. Ankara’dan. İsmet PaşL ile birlikte Üniversiteden bir heyetle İzmir'e Gazi.nin yanına gidiyorduk. İzmir'e vardığımızda bizi Gazi karşıladı ve tek tek elimizi sıktı. Ve bize hoşgeldiniz dedi. Gazi yanımızdan aynlıp gi.

30 Ytnı Adam, sayı: 345.

Page 97: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN96

dince bir yaver geldi, "Bu akşam saat beşte Gazi Paşa haz­retlerine davetlisiniz; sizi saat tam beşte Gazi'nin arabasıyla alacağız" dedi.

Biz çok heyecanlı idik. Saat beşi dört gözle bekliyorduk. Saat beş oldu. İki büyük otomobil Naim Palasın önünde durdu. Biraz sonra Göztepe.ye doğru otomobiller hareket etti. Köşke vardığımız zaman doğrudan doğruya kabul edileceğimizi an­ladık. Sessiz ve müteheyyiç merdivenleri çıktık. Kendileri ufak bir odada bizi bekliyorlardı. Gazi tunçtan bir sanat eseri, bir heykel gibi ayakta ve hareketsiz duruyordu. Bu manzara çok haşyet verici idi. Bütün samimiyetimle söylüyorum, ulu bir ma­bette mabudunun huzuruna çıkmış bir âbit gibi vecd, huşuğ duymakta idim. Elini sıktım. Hiçbir şey söylemedi ve otur­mamızı işaret etti. Heyetin duyduğu saadet hâlini kendilerine ifade etmek için müsaadelerini istedim.

Hemen İlmî bir görüşme başlamıştı. Mesele şu idi: Ter­biye dinî mi olmalı, yoksa millî mi olmalı? Bu soruyu bana so­ruyordu. Bu. Türkiye’de yıllarca terbiye mevzulan üzerinde ça­lışmış. ders vermiş, şimdi de memleketin en yüksek ilim müessesesini temsil eden bir adama karşı sorulan soru idi. Bah­sin büyük ve tarihî ehemmiyetini kavnyordum. Bütün dikkatimi topladım Verdiğim cevabın hulâsasını buraya yazıyorum.

"Din içtimai bir müessesedir. Realitede yaşamaktadır. Fakat devlet onu mekteplerinde öğretmeye mecbur değildir. Devlet terbiyesinin karakteri ancak millî olabilir, inkılâp Maarif müesseselerini lâikleştirmclidir."

Dini Eğitim Yok. Milli Eğitim Var!

Gazi doğru veya yanlış demiyorlardı Bir sorunun cevabını alınca İkincisine geçiyorlardı. İkinci bir soru sordular: Böyle bir

Page 98: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

97BÜYÜK OYUN.IU/HİLAFETtN KALDIRILMASI

lâisizasyon hareketin؛ haik nası! teiâkki eder? Hi؟ tereddütsüz cevap verdim: ''Türk miileti !âik terbiye esasini ؟ .k iyi kabul edecektir. Çünkü dünyânın en realist, en müsbet kafalı bir mil. letidir.'' Bu cevabimin iyi karşılandığını seziyordum. Fakat Gazi müceıret iddialan tasvip etmiyordu. Delil ve isbat is- tedigini ihsas etmişti. Ben 1908'İ takip eden yıllarda İstanbul Dariilmuallimat ve Dariilmualim'inde ^rdun her tarafından gelen gençler üzerinde yaptığım psikolojik bir anketin mev- zuundan bahsettim. Bu anket gençlerin din. milliyet ve hayat an- layışlannı açıkça gösteriyordu. Gazi bu tecriibeden çok mem- nun olmuştu.

Yemeğe inmiştik. MUbahase ayni yolda ilerlemekte idi. Yemekten sonra 0 katta geniş bir salonda oturduk. Bahis tarihî ve yaşama hakki olmayan ve dini olmaktan ziyade politik olan bir mUesesenin halifeliğin tabiatine intikal etmişti. Hiç şüphe yok ki ağır imtihan geçiriyorduk. Bu İşte asil sıkıntıyı çeken bendim. Çünkü arkadaşlanm ya hiç Bir şey söylemiyorlar, yahut da arada bir teyit ediyorlardı. Bazan Köprülü y^- dımımıza koşuyordu. Bütün enerjimi toparlamaya ilmi ka- naatlerimi olanca vuzuh ve katiyetle söylemeye çalışıyordum. Aradan on yedi yıl geçtiği halde 0 gece verdiğim cevabi hemen hemen aynen hatırlanm. "Çanakkale'de büyük bir şehamet ya- r a t ^ Türk'ün namusunu kurtaran bir Erkânı harp, günün bi- rinde saikai kaderle aksayı Amadolu.ya memur olur, gider. Orada yolunun üzerinde türlü ' ٠ bel^r. Biri servet vesâmana öteki riitbe ve nişana götürür. Fakat bir istdtamet yardir ki ölümle birlikte istiklâl, şan ve şerefe gOtUriir. Hangi is- tikamette yollanmalı? Tarihin ne büyük ve ne mesut hâdisesid^ ki sonuncu yol. şan ve şeref istikametinde ilerliyor. Yolunun

Page 99: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN98

L

üzerindeki bütün anzalan kaldınyor bütün çalı ve dikenleri söküp atıyor. Bu yolun üzerinde bir de asırlık bir softalık ve taassup ağacı var. Gerçi bu ağacın da dallan budaklan kesilip atılmış. Fakat iri kökleri henüz toprağın içindedir. Bu toprak yaş, üzerindeki güneş ise yakıcıdır. Asırlık ağacın kütüğü bir gün sürecek ve eskisinden daha çok gürbüzleşecektir. Bu, büyük bir tehlikedir. Köklerini de hemen söküp atmalıdır" di­yerek halifelik ile ilgili kanaatlerimi de beyan etmiştim.

Gazi bu sözlerim üzerine çok iltifat ettiler. Fakat arası çok geçmeden çok ağır bir soru karşısında kaldım. înkilâplann üni­versel vetiyresi nedir?

İnkılâpçılar için hangi metot tabii, daha normaldir. Efkân tenvir ettikten sonra emri vakileri ihdas etmek mi, yoksa evvelâ emri vakileri ihdas edip bilâhere efkân tenvir etmek mi? Bir an için durdum; adeta sarsılmıştım. Fakat birden kendimi toplayıp hiç tereddütsüz cevabımı vermiştim: "Bu vetiyrenin şaheseri bizim İnkilâp Tarihimizde vardır: Önce emri vâkileri ihdas etmek. İnkılâbımızın vetiyresi yanılmış değildir ki bir baş­kasının tecrübesi bahis mevzuu olsun. İnkılâbımızın bu ve­tiyresi lâyuhlidir..."

"Bu sözlerimle büyük dâhinin tam emniyet ve te­veccühünü kazanmıştım. Tekrar iltifat buyurmuşlardı. Artık hiç sıkılmıyor ve serbestçe konuşabiliyordum."^*

Mustafa Kemal. Üniversite rektörü İsmail Hakkı Bal- tacıoğJu'nun neredeyse kendi düşündüklerini aynen ve hatla

M 0 ١nwn Nun E/gın. Maanf Tanhi. c.5٠ s I64S.I650. Eser Malbâ:L٠؛ı. Iscanbul- 1977

Page 100: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

99BÜYÜK OYUN ٠٠ III / HÎLAFETİN KALDIRILMASI

daha ileri boyutta dile getirmesinden fevkalâde memnun ol­muştu. Baltacıoğlu, olaya olan yaklaşımlanyla; kendi ifa­desiyle. "Büyük dahî'nin tam emniyet ve teveccühünü"^^ zanmıştı.

Çünkü Baltacıoğlu. Mustafa Kemal.e sadece halifeliği kal­dırmakla hedefe varamayacağmı, "yol üzerindeki bütün an- zalann, bütün çalı ve dikenlerin sökülüp atılması" gerektiğini ve en önemlisi de "bir asırlık softa ve taassup ağacı"^^ dediği medrese eğitim sistemini, "köklerine kadar söküp atmak" ge­rektiğini ve böylece eskiye ait ne varsa kökünün kazınnruş ola­cağını söylüyordu.

Basın, Üniversite ve Ordu: DevrimlerinTam Destekçileri

Mustafa Kemal. Basın ve Üniversite kesiminin tam des­teğini kazanınca silah arkadaşlanna düşündüklerini anlatmaya başladı. İzmir'den Ankara'ya hareket edeceği gün 21-22 Şubat 1924 gecesi Ali Fuat Cebesoy'u odasına çağırarak O'na. "Lai­kliğe geçilmesi. Halifeliğin İlgası, Şeriye ve Evkaf Ve­kaletlerinin Kaldıniması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu^^ gibi yapmayı düşündüğü devrimleri anlatmaya başlamıştı.

Ali Fuat Cebesoy da kendisine açılan bu fikirlere şu söz­lerle mutabakatını bildirmişti:

"Buyurduğunuz esaslar ve laiklik, demokratik prensipler icabındandır. Söylediklerinizin derhal tatbiki kanaatindeyim.

Osman Nun Ergin, a.g.c. c.5٠ 1650.Mahmud Goloğlu. H a life lik N e td i-N a s ıl A lın d ı-N iç ın K a ld ır ıld ı^ s 54-5S An­kara 1973.Şcvkcı Surty>a Aydemir. Tek Adam. c. 3. s. 1650.

32.33

34

Page 101: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

ا.اI

HASAN H Ü SE^N C E ^ A N100

٠٠ *٠" ذب٠ ilga edilmesine gelince. Halifeliğin dummu hakkında ya susulacak, yahut halifelik TBMM'nin manevî ki- -iliğinde mevcumır denilecek. Fakat ben derhal halifeliğin kal؛dınlması ile OsmanlI Hanedanının Türkiye'den ihra؟ edilmesi kanaatindeyim. Bahis konusu edilen laiklik ile de, din ve or- dunun siyasetle uğraşmamasını saglamı؛ olunız٠..''35

Mustafa Kemal Atartirk. gerçekleştirmek istediği de- vrimlerle alakalı olarak. ''Basın, üniversite ve Ordu desteği”ni aldıktan sonra Çubat.ın son haftasında Ankara'ya döner. Artık Meclis'te hararetli günler başlayacaktır.

B ü^k Millet Meclisi 25 Çubat 1924 tarihinde mü- zakereleri açınca düşünüldüğü gibi hemen ''ihtilalci ko- nuşmalar"36 kendini gösterir.

Prof. Yusuf Akçora: ..Bütçedeki halifeliğe ödenek veren bölüm. Anayasa'nın Cumhuriyet'in temel ilkelerine tamamen aykındır.' diyerek TBMM İçin artık halifeliğin yeri olmaması gerelrtiğini ve halifeye hiçbir ؛ey verilemeyeceğini be!irtir.37

Çükrii (Saraçoğlu) ise (İzmir). ''dinin siyasetten ayniması ذ' ٠ * ” ve ''zaman geçirilmeden bunun yapılmasını'' dile

getirir.38

ihtilaller öncesi yazı ve konuşma planında Mustafa Kemal'in en büyük destekçisi olan öğretmen, gazeteci, istiklal Mahkemesi Başsavcısı mebusu Vasıf Çınar da: ''Saltanatı kal-

٦١ Ah Fuıi C cb>y. S ry v itH ü U râ , c 2٠ s. 6١٠75 M* N٠ ı! Hıkkı V lvt Halt/fitjiutSonu. s 158 ١? N H l ٠lu؛ .ıp<r ١ 158 ١8 Gocthırd 1سأ غة ء . Yrnı Tufijyt'd( /slâm li s ذا١.

Page 102: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

101BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

dırdık. Fakat halifelik bütün ihtişam ve debdebesi ile duruyor ve yaşıyor. Yarın bizi yıkmak için çalışacak olan bu mües- seseyi maalesef bugün biz kendi ellerimizle yaşatıyoruz. Artık halifeliği kaldırmanın zamanı gelmiştir. Cumhuriyet.i ilân eden meclisi, şimdi de gerçeğin, tarihin ve hayatın çizdiği yolda yü­rümeye çağınyorum!"^؟ diyerek, açıkça TBMM'yi halifeliğin kaldınimasına davet ediyordu.

Bu konuşmalar TBMM kulislerinde: "İzmir kararlan'.nın da neler olduğunu açığa çıkartıyordu. Konuşmalar, .'dine ve otoriteye son verilmesi', ve "dinde bağımsızlık alanında son de­rece aktif ve cür'etli girişimlere geçileceği"ni ortaya koy­muştu.^

Prof. Dr. Bernard Lewis: "Hilafet Kaldırılınca,Türkiye İslam'la Bağını Koparttı"

Bernard Lewis'e göre: "Hilafet denilince direkt olarak İs­lâmlıkla bir bağ kurulduğu için, halifeliğin kaldınimasına, do­layısıyla İslâmlıkla bağlann kopartılmasına karar verilmişti.'.؛

Hakimiyet-i Milliyede 27 Şubat 1924 tarihinde ilk kez ve açıkça halifeliğin kaldıniması gerektiğini yazdı. Gerekçe olarak da, hem TBMM ve hem makam-ı hilafetin ülke yönetiminde iki­lik meydana getirdiğini gösterdi ve bu ikiliğin de son bulması için halifeliğin mutlaka ilga edilmesi gerektiğini yazdı.

؛

r

٠^ u f Gcniizon. Musicfa Kemal ve Uytman Doğu. 57 ؛. KUlıur vc Turizm B٠.

Doğucu, s. 263. Türk T٥hh Kurumusırocvı, Ankara.1988. 3. Baskı

39.40

41.

Page 103: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN H Ü SEY ^ CEYLAN102

Meclis içerisindeki herkes bu sebeple Mustafa Kemal’in yıllık açılış konuşmasında neler söyleyeceğini merak edi­yordu.

Mustafa Kemal’in 1 Mart 1924’de meclisin yeni çalışma döneminde yaptığı konuşma kısa, fakat devrimleri anlatan bir konuşmaydı. Özellikle şu sözler göze çarpıyordu:

"Millet. Cumhuriyet’in bugün ve gelecekte her türlü sal- dından korunmasını istiyor. Bu istek. Cumhuriyet'in bir an önce müsbet bir lakım esaslara dayanması suretinde ifade edi­lebilir. Milletin isteklerini izlemek. Anayasa.da hepimize ve­rilmiş bir görevdir.

"Milletin oyu ile tesbit olunan"'^ eğitim ve öğretimin bir­leştirilmesi ilkesinin zaman kaybetmeksizin tatbikini lüzumlu görüyoruz. Bu tavrımız her anlamı ile millî bir nitelik ar- zetmektedir.

Bunun gibi "Diyanet-i Islâmiye'i asırlardan beri mü- teammil olduğu üzere siyasî bir vasıta olmaktan kurtarmanın elzem olduğu hakikatini de müşahede ediyoruz. Kutsal ve Tan- nsal inancımızı ve vicdanımızı kanşık ve her türlü renge giren ve her türlü çıkar ve ihtiraslann sahnesi olan politikadan ve po­litikanın bütün kötülüklerinden bir an önce ve kesinlikle masun bulundurmak bir zarurettir..."..^

i

42. .M i t i n oyu ik tesbit olunan*, derken, bıitıin bir kitlenin, yani hal kin isicgi değil, herhalde İzmir'de Basın-Ordu-Universıle kesimi Uzerin.dc yapılan nabız yo- kJaroalan kastedilmektedir

43. TBMM ZabJl Cende.si. Dev. 111. c. 7/1. s. 5. Uluğ٠ Halifeliğin Sonu, s. 159. ؟ etin Özek. DfvUt \e Dux, s. 4 ^ . Ada Yaytnlan. Bilim Dizisi, Istanbul.

Page 104: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

103BÜYÜK OYUN- III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

1 Mart 1924’teki bu konuşma kısa fakat kesin ifadelerle, özellikle dinî ıslahatlar üzerine devrimlerin başladığını işaret ediyordu.".^

Mustafa Kemal'in kesin ifadelerle belirttiği bu hususlar. Halk Partisi (Fırkası) tarafından direktif olarak algılanıp ih­tilalin üç ana kanununun hazırlanmasına yetki veren kanun te­kliflerinin hazırlanmasına yetti. Kanun teklifleri ise şunlardı:

1— Hilafetin ilgası ve Hanedan-ı Osmani'nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Haricine Çıkarılması Kanunu.

2— Medreselerin Kapatılıp, Eğitimin Birleştirilmesi Adına, "Tevhid-i Tedrisat Kanunu".

3— Şer'iye ve Evkaf Vekaletlerinin İlgası Kanunu.Birinci kanun teklifi, Mustafa Kemal'in en açık beyanatı

olan "Halifelik kaldırılmalıdır" direktiflerine, göre ha­zırlanmıştı. Dikkat çeken en önemli nokta "İslâmlıkla ilgili bir bağ" olduğu için kaldınimak istenen halifeliğin kaldınima te­klifini en başta sarıklı hocalann yapmış olmasıdır.^^^

Paul Gcniizon Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu, s. 58.TBMM’nin.lkinci Donem miHclvckiUcri ara.smda bulunan hocalann en büyük özelliği dinî hayata son veren, laikliği yerleştiren kanunlann en baş savunuculan olmuş olmalandır. Nitekim daha başlangıçtaki ihtilalin üç ana kanun teklifinin alünda imzası bulunanlar hoca efendiler idi Urfa Mebusu ^ y h Saffet Efendi Es­kişehir Mebusu Hoca Abdullah Azmi Efendi. Konya Mebusu Şeyh Musa Kazım Efendi. Antalya mebusu Rasih (Kaplan) Hoca, .dine karşı tavırlarından dolaM kendisine "Parsik Efendi" deniliyordu.. Siirt Mebusu Halil Hulki Efendi -sarıklı mebuslardan- vc Şebinkarahisar Mebusu Hoca Surun Efendi hep bu grubu oluş­turmuşlardı. Kadir Mısıroğlu "Surıl/ı MUcahidler" isimli esermde anı re. essürdür ki; dine aykın olan inkilaplann baş mürevvici "savunucusu*, olan bnyı adamlar, maalesef sarıklı hoca efendiler arasından çıkmıştır" diyerek meclisteki bu garib durumu teyid etmiştir (Kadir Mısıroğlu. Sartklt Mücahidler s 4١4 Sebil Yay. lstanbul-1977).

44.45.

Page 105: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n104

3 Mart 1924 tarihinde TBMM'ne ellişer İmzalı sOzkonusu üç kanun teklifi unuldu. Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi ve Bursa Mebusu Şe.'h Se^et Efendi '.Halifeliğin Kaldıniması" ve .'Hanedan-I Alî Osman'ın yurtdışına çıkartılması'' teklifinin baş imza sahipleri idiler. Çer'iye ve Evkaf vekaletinin kal- dınlması teklifini yapan imza sahiplerinin başında da yine din adamlan (!) bulunmaktaydı.^ Son Şeyhülislamlardan Musa Kazım Efendi. Eskişehir Mebusu Hoca Abdullah Azmi Efendi ve Siirt Mebusu MUdeffis Halil Hulki Efendi ile elli arkadaşı ise Şer'iye ve Evkaf ٧ ekaletinin .kaldınimasım teklif edi- yorlardı. Gerçekten garip olan bir dunım teklif anında Musa Kazım Efendi.nin. Şer'iye ve Evkaf Vekili oluşu ve Abdullah A^mi Efendi.nin de eski Çer.iye Vekili oluşu idi. Halil Hulki Efendi Siirt'in tanınmış alimlerinden (!) idi. Bu hareketlerinden dolayı da bu hoca efendiler Mustafa Kemal.den. '.aydın din adamı'. Unvanı almışlardı.

Nihayet medreselerin kapatılıp, her türlü din eğitimini ya- saklayan .’Tevhid-i Tedrisat', kanunu teklifini de Sanıhan Me- busu istiklal Mahkemesi Savcısı Vasıf (Çınar) ve elli arkadaşı sunmuştu.47

ilk teklif İçin; Halifeliğin kaldıniması ve Hanedan-I A1-İ Osman'a ait kim varsa hepsinin smırdişı edilmesi ile ilgili te- klifin gerekçesi şöyle yazılmıştı:

^ ٠ Şevket Süreyya Aydemir, TekAdamy c. 3, s. 169.ن1ال؛ .47 . Haü/eügin Sonu, s. 159.160, Şevket Süreyya Aydemir. Tek Adam, c. 3٠ s.

169.

Page 106: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

105BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

"Halifelik makamı Türkiye'yi içerde ve dışarda iki başlı olmaktan kurtaramamıştır. Türkiye Cumhüriyeti'nin görünüşte veya örtülü olarak da olsa ikiliğe tahammülü yoktur. Hanedanın varlığı da ayrıca Türkiye için her halükârda tehlike teşkil et­mektedir."

Özellikle bu teklif büyük tartışmalara yol açmıştı. Çünkü "halifeliğin kaldınlışı ile dinî devlet düzeninden, laik devlet dü­zenine geçilmiş oluyordu."..؟

Paşalar Mustafa Kemal'e Muhalefet Ediyor!Hilafetin kaldınimasına en büyük tepki Mustafa Kemal’in

yakın silah arkadaşlarından gelmişti. Hüseyin Rauf Orbay. Kazım Karabekir. Cafer Tayyar. Ali Fuad Paşa ve Cevat Paşa'lar ve Dr. Rıza Nur, Mustafa Kemal'e büyük tepkilerde bu­lunmuşlardı. Onların bu muhalefeti daha sonra Halk Partisi'nin karşıtlığını yapacak olan ve özellikle dine bağlılığı ile öne çı­kacak olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası. TPCFnin ku­rulmasını sağlayacaktır.

Dr. Rıza Nur amlannda. "hilafetin kaldınimasımn tam bir cinayet olduğunu ve bunun yalnızca Mustafa Kemal'in işi ol­duğunu ileri sürerken";... Kazım Karabekir ise, "M.Kemal'in —

Ergun Aybars. htik!al Mahkemeleri, s. 70. Kültür Bak. Yay.Rıza Nur. Hayat ve Hattratım, c. 3,969. İstanbul-1967.Dr. Rıza Nur, ”Hayat ve Hattratım” isimli eserinde, bu cinayete ortak olanlardan b*r tanesinin ve hatla l^ifcliğin kaldınlmasım hazırlayanlardan bir tanesinin de İsmet Paşa olduğunu zikreder.Yah^^d^HıS .^؛ ^٥ ^ kaldınimast Lozan görüşmeleri strasmda İstanbulYahudi Hohambaşısı Haham Haim Naum ile İsmet Paşa arasında "gizli gö­rüşme" korkunç pazarhk"larla halledilmiş bir olaydır. ^ ^Rıza Nur bilindiği gibi Lozan görüşmelerinde ikinci muıalüus azadır ve İsmet

48.49.

L

Page 107: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n106

otorite ve güç bazında— önceleri halife olmak istediğini ve bunu başaramayınca da yüz seksen derece dönüş yaptığını,

d ikbalini çeker ve hiçbir gereği y.kkcn, ismet İnönü ile teklifsiz samimiyetleri ١'C ıçH.dışlı görüşmeleri Rjza Nur'u rahatsız eder.Lozan gOrtşmelcn sırasında başvekil olan, ve başlangıçta Atatürk'ün en yakın sırdaşlarından olan Rauf Bey de (OAay): ismet Paşa, yahudi Haim Naum İliş- kilerini dogmlayanlardandır.Dr. Rıza Nur. ”Hayat ١٠ء Hanranm' isimli carinin 3. cild, 1081 sahifesindc bu ilişkileri şöyle anlilır " Bir müddettir eski Istanbul Hahambaşısı Haim Naum bizim kaldığımız otelde gOriinmeye başladı. Ne yapmış, kimi vasjia yapmış bil. mcm. Ismei'e yanaşmış... Y e ^ k zamanını biliyor ya١ asansOriin kapışında be- klıyor Biz asansörden çıkınca derhal !s^ t 'in koluna ^riyor ve Çileriyle de (sanki kırk yıllık dostlarmışçasına) ilinden kavnyor. ٠. Sonra yemek salonunda, herkesin içinde ismetle şakalaşıyor, gülüyor... Anlaşılıyor ki Hahambaşı Haim Naum herkese. '٠l s ^ ı ^n im samimi teklifsiz arkadaşımdır" diye gOstemwk is- riyor ve gösteriyor.( ٠.) Şimdi odasından da çıkmıyor, o kadar içli.dışİ! oldular, ismet onu müşavir tayin etti, öğrendim ki. gündelik verniye dC başlamış (günlük hararah). Hana da söylemiyor. Hcyci.ı murahhasa (delegeler ^yeti) çiftliktir, keyfi gibi ku. llanıyor. . Derken (en mahrem göriişidlerimiz esnasında) Hahambaşı'yı so- framıza da aidi.Auık dayanamayıp. Isnwi'c dedim k i :"Senin boyie yahudi haham ile Wyle laubali bir tarzda görüşmen, kendi hay- siyetınj ve TUrk milletinin haysiyetini kırar. Buna bu kadar yüz v c ^ . Hiç ol- mazsa herkesin İçinde yüz venne..."Bana kızdı . bu'hahambaşı ile kirabilir nesi var?., ^ n de îsE i 'e kızıp başka sofraya geçtim Çünkü yemek yerken kendi samimiyet muhitimizdeyiz. dü" şunmeden ağzımızdan bir laf kaçıracağız. 0 bunu derhal düşmanlara yetiştirecek (ispiyonlayacak!. Aramızda bulunduğunu hecese gösterecek ve dalavcrasını yürütecekHahambaşı Naum. bizim Is^ t 'e . .'bütün Fransız ve Ingiliz yetkililerini ta. nidigiru. hepsinin k؛ n؛ is؛ n*n ahbabı Gldu^n ٧؛ islen ة ةا؛ل ء: ه t l :7حاق هءل؟ ! soy.lüy-o^uş.^ Tabi, ayni Hahambaşı. kımbilir١ngıliz. Italyan ve Fransız de. legetcnne dC Isnwt'i avuCunda tunugunu söy lüyordur .SOnunda Ismet ıeo bu yahudi haham İzmir'den bir imtiyaz, bir menfaat temini is. içmiş . Hatta (Turkıye adına) Washin^on Büyükelçiliğini de islemiş... Her- kese. " I s ^ teklifsiz ahbabımdu. soztır^cn dışan çıkmaz!؟" diyormuş.. Sonralan bu haham Mısır'a gidip âyin azası olmuştur."L^zan görüşmeleri şıracında başvekil olan Rauf Drbay da bu gOnlşTOİcn do- ^ l a r vc Hahambaşı Haim Naunı'un IngılizJer adına Isnıct Paşa ile görüştüğü ve gıHı paz^Jıklarla M ıld iğ ınkald ın lrınavcbcD olduğun^ ئذيإأئإ Rauf t ^ a .١. FCTİdun Kandcmır.c konuyla ilpli o L c tM ^ jn ncl^r anlatıyor الذا" ء Pışa. anlaşıldığına g ا ^ . kzjzan.da İngilizlerle bir çeşit gizil arabuluculuk rolü oynayan Istanbul yahudi Hahambaşısı Haim Naum Efendinin telkinleriyle, hilafetin İrtık ne şekilde ü!uı؟ı olsun أ uAiyc.de devamına mü.١ade edilme ؛-ip. d e ık l kaldınlması ficini tamanuylc ^nimsenuş bulunuyordu."(Ferdan Klodcilur. H0 üla/ 1 ve SdyUytmidikltri ile Raut Orbii). s 7 و0٠و ) Neab Fızıl Kısıkurtk de Halifeliğin kıİJınlmaM fiknnın bu gızJı görüşmelerde

Page 108: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

1.7BÜYÜK O Y ^ - III / HÎLAFETİN KALDIRİLMASI

bunun müthiş bir garabet olduğunu" zikreder.^.Kazım Karabekir Paşa kanaatlerini ispat sadedinde: "Mus­

tafa Kemal Paşa'nın Hilafetin lüzumu hakkındaki. benim de

kesinleştiğini ve olayın kahramanının sözkonusu yahudi hahambaşı Kaim Naum olduğunu ileri sürer.Nccib Fazıl, kendisinin çıkartmakta olduğu. ”Büyük Doğu” mecmuasının 29. sa­yısında konuyla ilgili olarak şu iddialarda buluur :"Haim Naum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika'da TÜRKLER LEHİNDE bir seri konferanslar vermek suretiyle başladı. Bu konferanslarda Emperyalizm Şerflerine "Türkün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ için­den, kendi öz adamlanna yıktırmalanm" telkin ediyordu.Yani Masonluk hesabiyle Kur٠ân'ın ahkâmım kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Haim Naum'un müthiş planı idi. Amerika’da bu zemini hazırladıktan sonra İn­giltere'ye geçmiş ve halis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifle bulunmuştur:

Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul edin, ben Islâmiyeti ve İslâmî tem­silciliklerini onlara ayaklar altında çiğnetmeyi taahddut ederim."Büyük Doğu, aynı sayıda (29) şunlan da eklemektedir :"İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, niyabet en mânidâr sözünü söyledi. Dedi ki ; "Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâmî temsil rolünü kendi eliyle çözer ve'X t f % r c ^ K . . V I V . . 1 . ،٠î ٢t ı X ٠٠*٠٠٠٠ ٠ ،، A İ ٠. . . . . . . ____! ______ !

agnaKiaatr :. ؛ى uı/^u \L7j ،iJiiaı ▼ Ç)isa üo ugı IJC'Lozan Muahedesinden sonra Ingiltere Avam ’ "TUrWcrin Istikl^ini

: Lord Giirzon'un cevap إ0بئ ئ ^cn 1اأ٩ا ؟ ؛ diy؛yU؛ 'in lanıdını؛İ؛ şevketlerine ka- د bund٩n sçnradır ki TUrklcr bir daha eski savlet ه ال ة ا ، - ء

vuşıayacaklurdır. Zira biz onlan maneviyat ve ruh cephelcrindCn öld^müş bu-lunuyonız"...

u'nun. v.c bazı başka kitajjlann bu bakışlan İÇ İ . açık ^Ige ve kay.٥٠؟ Büyüknaklar veıilmcmistir. Ancak "tahmin icrsözkonusudur.

.Yukanda çrilçnJcr arasında en kuvvetlisi, bir gözlemci olanak Rıza Nur’un vaz y'i.n Kandemir'e anlactıklandır. Çünkü Rauf Bey. 0 zaman haş-؟Rauf B ؟lan il٥؛١؛

- “ ٠ ' ٠ bile, güçlü ؟ أ. bakan bulunuyordu^ "Gizli Pazarlıklar.ın İçinde 0طve sezişleri olduğu kesindir,

da. "Turk Edebiyan” dergisinde iki yıld^ı fazla ؛Gazetccî-Yazar. Ahmet Kabaki ^ir zaman sürdıirdüğü "!emellerin Dumşması" isimli dizisinde hilafetin k؟٤5 yc[ sözkonusu dergini. 18،. sayısında (Mart؟اة5؟؟ع؟-مال و؟اا آل.؛ب ال؟ل

50.

Page 109: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYtN CEYLAN108

dinlediğim Balıkesir Lala Paşa Camii hutbesi ve meclisteki sal­tanatın kaldınidığı günkü nutku ve TBMM reisliği adına İs­tanbul ahalisine gönderilen beyanname yanyana getirilir ve baş- lanna da mefkure hatıratı hocalar grubu ortasında ve aynı kisvede sanklı. cübbeli resmiyle Mustafa Kemal Paşa'nın resmi konursa vaziyet daha iyi an la ş ılır ...d iy e re k "müthiş ga­rabet" dediği şeyi ortaya koyar.

Mustafa Kemal ise hilafetin kaldırılmasıyla ülkenin ka­zanacağı yararlan açıklarken; muhalefetin baskısı ve ka­muoyunun tedirgin olmaması açısından ve özellikle de Laik hü­kümet tabirinden dinsizlik manası çıkarmaya mütemayil ve vesileci olanlara fırsat vermemek maksadıyla "hilafetin kal- dınlışından bir buçuk ay sonra; 20 Nisan 1924.de. Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) kanununda yaptırttığı bir değişiklikle. "Tür­kiye devletinin dini. Din-i îslâmdır" hükmünü koydurttu.؛^

3 Mart 1924: ..Türkiye Devletinin Dini Yoktur!..Cumhuriyet döneminde din ve devlet ilişkilerindeki te­

reddüt ve tenakuzlan ve zaman zaman oluşan çifte standartı be­lirtmek açısından şu hükümleri yanyana getirmemiz faydalı olacaktır.

^ Türkiye Devleti.nin dini vardır. (29/30 Teşrinievvel 1923 tarihli ve 364 sayılı kanun)

ICanm Kanbdkir, htıkİüi Harbimiz, s. 992. 1969*lbianbul. K٠dif Misud٤1u, Sa n، iı Al6٢aW lr٢. ، 429. Sebil Yay 1977٠buobulEfniB Ay٠٠n . fstüdai kiahiurmelen. % 71. Kültür Bak٠ııİJ٤ı Yay c 4, s. 104. P ro f Dr A b FimI B٠scıi. C h n L s u k iü u s 190.191. Yağmur Yaytniaa 5

1 9 S 2 b lM İM L

51.١2

i

Page 110: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

109BÜYÜK O Y i ٠ III / HİLÂFETİN KALDIRILMASI

٠ Türkiye Devletinin dini y.ktur! (3 Mart 1924 Ha- lifeligin kaldınp. Diyanet İşleri Başkanlıgj'nın kunildugu gün ve 429 sayıl kanun.)

I Türkiye Devleti'nin dini vafdır! (20 Nisan 1924 Te؛- kilat-ı Esasiye Kanunu)

bu değişken tavjr bile, din-devlet ilişkilerindeki tar- tışmalann b.yudannı ve yer yer devlerin din adına. muhalifleri sustunnak İşin ne tür tavizler verdiğini .rtaya k.yar. Son de- gişiklik ve taviz gerçekten devlete Mustafa Kemal'in de dediği gibi, "dinsiz devlet"53 denilmemesi İşin yapılmıştır, o yüzden devletin dininin varlı^ kabul edilmiştir-

Urfa Mebusu Şeyh Saffet ve elli arkadaşının İmzası ile gö- rtşmeye aşılan teklife karşı 0 günkü Meclis'te bir tek Gü- müşh^e Mebusu Zeki Kadirbeyoglu konuşma yapar. Zeki Ka. dirteyoglu. daha önce de belirttiğimiz gibi, mecliste ciddiyeti, mertliği, aşın dind^lıgı ve özellikle de din adına tavizsizli^ ile tanınmıştır. Bir başka ve önemli özelliği de meclisin tek ba- gımsız milletvekili oluşudur.54

Bu özelliklerinden dolayı ne konuşacağı belli olan Zelri Kadirbeyoglu'nun yanında otuan kişi Receb (Peker) Bey. ya- pacagı konuşmadan alıkoymak istemiş ve kolunda Zeki Bey. vazgeş de bu karar oy birliği ile meclisten gedsin؛

Oy birliği ile geçerse meclisimiz İşin bir ؛erefolur!" d e ^ ş^ .Zeki Bey. Recep Pekcr'e dönerek^ "B ır^ beıU! Ben de k ^

nuşacagım. Asil mecliste konuşmak bir şereftir! Ben de dü-

53 117,.Mtflc Tunçay. Tek Faru Yoneturunın Kurulmast ؤ4 S6.57 ؤ

Page 111: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN110

şündüklerimi açıkça söyleyeceğim." diyerek kürsüye yöneldi ve TBMM tarihinde halifeliğin kaldınimasına şiddetle karşı koyan tek konuşmacı olarak şu konuşmasını yaptı:

"Efendiler! Bu millet kürsüsünden herkesin, hür olarak ko­nuşmaya hakkı vardır. Beyler Hanedan-ı Al-i Osman'ı dışarı atmaya çalışıyorsunuz. Bilesiniz ki, beğenmediğiniz o hanedan içinden Fatihler. Yavuzlar ve Kanuni'ler çıkmıştır. Elbette ara- lannda kötüleri de olmuştur. Vasıf Bey benden önce ko­nuşurken herkesin Halk Partisi'nin 9 umdesini kabul ettiğini ve bu umdelere göre hareket etmesi gerektiğini söylemiştir. Fakat bilesiniz ki ben bu milletin bir ferdiyim, Halk Partisinin değil. Acaba Halk Partisi içinde —9 ilke içinde— böyle ani bir surette millî geleneklerimizi ve değerlerimizi sarsmak ve yıkmak usu­lleri var mı idi? Bizim öncelikle ekonomik alanda kalkınma yapmamız gerekirken, yurdun dört bir tarafını imar etmemiz gerekirken, halifelik gibi konuların ele alınması ve onun kal- dınlmaya çalışılması çok yanlış bir şeydir.

Efendiler! Halbuki bizler, 2,5 sene önce 1 Kasım 1922 ka­rarında ne demiştik? Halifelik Osmanlı hanedanına ait olup Büyük Millet Meclisi tarafından bu hanedanın ilim ve ahlâkça en olgun ye en uygunu makam-ı hilafete seçilir demiştik. Biz de bu karar üzerinde büyük çoğunlukla Abdülmecid Efendi-yi halifeliğe seçmiştik.؛^

. 1

55 TbMM Z٠bıt CeiKİCii. Dev II. c. V\,H ahm ty^t ı Mıliıyy 5.4 Mart 1924

Page 112: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

111BÜYÜK OYUN ٠. III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

1 I

I I

Zeki Kadirbeyoğlu: "Ben Kimseden Korkmam.Hilafeti Kaldıramazsınız!"

٠٠— O zaman öyleydi, bu gün de böyle! O kararla bugün alacağımız karar arasındaki farkı bilmiyor musun? ٥'٠ diyerek kendisine bağıran milletvekillerine karşı; Zeki Kadirbeyoğlu:

.'Arkadaşlar, ben mutedil ve fakat bununla beraber müthiş İslâm birliği taraftanyım. Tarihin bu azametini kendi milletimde görmek isterim. Benim gayem budur! Bunun içindir ki, mem­leketimin iç ve dış siyaseti bakımından Halifeliğin kal- dınlmasını kabul edemem. Halifeliğin kaldırılmasını kabul ederek, bu müthiş kuvveti düşmanlann ve diğer devletlerin ku­cağına atmayalım."^^ diyerek olaya karşı olan hiddetini dile ge­tirmişti.

Meclis Zeki Kadirbeyoğlu.nun bu sözlerine karşı ko­nuşmayı protesto için sıra kapaklanna vurmaya başlanuştı. Bunun üzerine Zeki Bey:

"Efendiler! Burası milet kürsüsüdür. Millet kürsüsünden istediğimi söyleyebilirim, kimseden de korkum yoktur*, diye ba­ğırmıştı.

Bir kısım milletvekili de Cebeli Bereket mebusu Topçu Ihsan ve Kozan mebusu AJi Saip Bey, "Damat Ferid.in dostu, jurnalci... Ne olacak!" diye Zeki Bey'e bağırınca. Zeki Ka­dirbeyoğlu:

.6 HakimiyfM .؟ TBMM Zabu Ceridesi. Dev II. c. 7/1. Uluğ. HaUfeti^m Sunu, 162 ؟A/iH(>r/. 3-4 Mart 1924.

57. Prof. Dr. Çelin Özek. Devtet ve Dm, s 478.

Page 113: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

I

X

HASAN HÜSEYİN CEYLAN112

"Bunu söyleyenler namussuzdur. Damat Ferid gibi olanlar da namussuzdur" diyerek Topçu İhsan'a karşı mukabelede bu­lunmuş ve Topçu îhsan'ın. savaşta bataryasını bırakıp, düş­mana sığınacak kadar hain, namussuz bir insan olduğunu dile getirmişti. Erzurum mebusu Rüştü Paşa da Zeki Bey.i teyid ederek: "Doğru söylüyor! Ben o zaman îhsan'ın idamı için emir vermiştim. Lâkin kaçmıştı" diye mukabelede bulunmuştu.^؟

Zeki Bey, son olarak: "Efendiler, biz saltanata düşmanız, diyoruz amma, bugün Cumhuriyet devam ettiği halde tam bir saltanata doğru yürüyor. Bizim düşmanlığımız sisteme değil şahıslara karşıdır" deyince meclis büsbütün karışmıştı.

Meclis Reisi Fethi (Okyar) Bey, sükuneti muhafaza için: "Arkadaşlar! Sinirlerimize hakim olalım. Zeki bey zaten Halk Partisinden değildir!" diyerek Halk Partisi milletvekillerini so­ğukkanlı olmaya davet etmişti.^^

Zeki Kadirbeyoğlu'nun konuşmasından sonra önerge sa­hibi Şeyh Saffet Efendi konuşmuş ve meydana gelen kar­gaşayı dinî tonlarla, şeriatta halifeliğin olmadığı (!) dü­şüncesini ispatla bir konuşma yapmıştı. Saffet Efendi, halifeliğin kaldırılması önergesinde kullandığı kendince dinî olan gerekçelerini konuşmasında da kullanmak istedi ve şöyle konuştu:

"— Önemli olan devletin ve hükümetin hak ve adalet üzere işlerini yürütmesidir. Kim kamu işlerini adil bir biçimde yürütürse o. yeryüzünde Allah'ın halifesidir. Halifelik bu ma-

SS Hıkkj Ulu،. Halt/eiıfut Sonu, & 162 1<١١59 163. TBMM Z٠b٠(Ccndc2٠ı. Dev U.c 7/i

I.

I'■٠

Page 114: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

113BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

nada kullanılmıştır. Bugün hak ve adalet üzere ancak Cum­huriyet ile hükümet icra etmek kabildir. Bugünkü idaremiz de bu adaleti sağlayan Cumhuriyet idaresidir. Ne kadar hamdetsek yeridir!

Halifeliğin mahiyetini düşündüğümüzde, akıl ve mantık bakımından bunun Büyük Millet Meclisi.nin manevî varlığında tamamen tecelli etmiş olduğunu görürüz. Meclis dünyevî ve uh- revî iktidarı kendi kişiliğinde taşıdığına göre, hilafete de bir ge­reklilik kalmamıştır. Artık fetvalar değil, meclis kararlan söz sahibidir. Halifeliğin tarihsel gelişimi sonucu vardığı nokta si­yasal iktidann "müstekidane" kullanılmasından öteye git­memiştir. Bu nedenle de halifelik gibi şeriata aykın bir dini ku­rumun da behemehal kaldıniması gerekir."..

Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi'nin konuşması, her ne kadar halifeliğin kaldmlmasmı şer'î temellere dayandırdıysa da mecliste pek o kadar tepki olmamış ve Zeki Kadirbeyoğlu'nun konuşmasıyla oluşan havayı dağıtamamıştı.

Bir Hilafet Savunucusu Daha:Dadaylı Albay Halid Akmansu

Şeyh Saffet Efendi'den sonra, Kastamonu Mebusu 42 yaş- lannda ordunun kurmay subaylanndan olan Dadaylı Halid Bey (Akmansû) konuştu. Halid Bey'in fikri ise Zeki Kadirbeyoğlu ile. Şeyh Saffet Efendi'nin fikirlerinin ortası sayılırdı. Halid Bey "Halifelik yine meclisin manevî kişiliğinde saklı kalsın. Toptan kaldırmayalım onu" diyordu.

60 Şeyh Saffet Efendinin bu ilginç koouşınalan için bkz HaJumıyrt ı ?.4man 1924, Çetin Özek. Dfvleı ve Din, s 477. Ulu؛ , a g c 163؛

Page 115: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN114

Dadayh Halid Akmansû konuşmasına devamla: .’Verilen teklifte halifelUc makamı mülga —kaldırılmıştır—dır de­niliyor. Bendeniz ' kaldınimıştır" sözünün açıkça söylenmesini şer.an değil, siyaseten mahzurlu görüyorum. Halifelik 1300 yıl­dan fazla bir zamandan beri Hulafa-i Raşidin. Emeviler, Ab- basiler, sonra Fatımiler ve sonra Mısır derken bize kadar gelen bir silsiledir. Böyle tarihî yeri olan bir makamı "kaldırılmıştır" demek için herhalde uzun boylu düşünmek gerekir, ka­naatindeyim. Sözlerim yanlış anlaşılmasın ben şeriat yö­nünden halifeliğin kaldınimasında bir mahzur görmüyorum!

Arkadaşlar, biliyorsunuz İstiklal mücadelesi ilan edildiği zaman halkımızın halife makamına olan bağlılığını gözönüne alarak hepinüz, "Halifeyi kurtaracağız!" diye telkinlerde bu­lunuyorduk ve hatta bu sebeple bir çok şeyleri ve ulemayı Büyük Millet Meclisi'ne getirdik —Şeyh Senusi gibi—.

Bu hareketimiz halkın İslâm'a ve halifeye olan bağlılığına karşı saygı göstermek içindi. Sonra ben bir askerim arkadaşlar. Biz askerler arasında da bu surette telkinde bulunarak, vatanı ve hilafeti kurtaracağız dedik. .." ٥؛

Halid Bey’in sözleri en başla üyesi bulunduğu Halk Partisi üyelerini sıkmaya başlamıştı. Bir parti üyesinin böyle ko­nuşmasına tahammülü yoktu Halk Partili mebuslann. Hemen Halid Bey'e de karşı çıkan sesler duyulmaya başlandı.

Halid Bey aldırış etmeden. "Arkadaşlar, ben en ziyade bunun yurt içindeki telakki tarzına işaret ediyorum. Dinimizde

1

M TBMM Zabıl Ccn،Je٠ı. Devi II. c 7/1

Page 116: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

115BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

müslümanlar kardeştirler! Bütün İslâm âleminin bize karşı gös­terdiği teveccüh yalnızca müslüman oluşumuzdan dolayı değil. Makam-ı Hilafetin bizde bulunmasından dolayıdır. Acaba niçin, İran. Afganistan ve Fas'taki müslümanlara gösterilen teveccüh, bize gösterilen teveccüh kadar değildir. Elbette bunun bir ma­nası vardır. Bizde Makam-ı Hilafet olduğu içindir.

Ben vicdani kanaatimi söylüyorum; çünkü bakınız Cum­hurbaşkanı bile burada konuşurlarken makam-ı hilafet hak­kında açık bir beyanda bulunmadılar; yalnız Cumhuriyetin bugün ve gelecekte masun bulundurulmasından bahsettiler.

Ben şu kanaatteyim ki. bu kadar asırlarca yer yer kötü ida­relerimize rağmen düşmanların gözü hep İstanbul'da olmuştur. Türklerin halifelik makamım korumasına inanıyorum. Ben illa halifelik hanedan'da kalsm demiyorum. O yüce makam TBMM'nin manevî bünyesinde saklı kalsın diyorum.

Hem biz bundan altı ay önce, buraya Halk Partisince ya­yınlanan 9 ilke ile seçilerek geldik ve bu ilkelerle 1 Kasım 1922 tarihinde saltanata son veren karann değişmez bir prensip ol­duğunu ilan ettik ve dedik ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Halifelik makamının dayanağıdır ve halifelik makamı İs- lamlararası yüce bir makamdır."

Efendiler! Halifelik makamı yüce bir makam değilse, neden o zaman meclisçe böyle ilan etmeyi uygun gördük?" di­yerek topyekün meclise bir soru yöneltmişti.

Halid Bey (Akmansû) haklı olarak, gerek Halk Partisi mi­lletvekilleri olarak ve gerekse 1 Kasım 1922 karannı onaylayan milletvekili arkadaşlarına: "O gün böyle yaptığımız halde ve halifelik için bunları söylediğimiz halde, bugün niçin bunlardan dönüyoruz?" diye sormadan edememişti.

Page 117: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN116

Son söz olarak da Halid Bey: "Ben bütün bu mülahazalar dolayısıyla "halifelik kaldırılmıştır!" sözünde siyaset ba­kımından büyük bir mahzur telakki ediyorum!".^ demişti.

Halid Bey'in sözleri meclisi fazlasıyla etkilemişti. Çünkü kendisi Kurtuluş Savaşında çok büyük fedakârlıklar göstermiş hatta bir Yunan Generali olan Trikopis'i esir almıştı..^ Do­layısıyla isteklerini ve düşüncelerini samimi bir tarzda ortaya koymuştu. Kendisinin Cumhuriyet aleyhtan olmaması da me­clisi etkilemesinde büyük bir rol oynamıştı.

Gümüşhane bağımsız milletvekili Zeki Kadirbeyoğlu ile Kastamonu mebusu Kurmay Albay Halid Akmansû'nun ko- nuşmalan. meclisteki kanaatlerin halifelik makanumn en azın­dan manevî olarak bulunması şeklinde değişmesine neden ol­muştu.

62. Nasıl Hıkkı U l u 5 , ؛ ./I«. s 163.166. TBMM Zabıi Ceridesi. Dcvrc.II. c 7/1. Çcüo Örek. D fvtf! ve Din, s. 478J^us٥ fa Müftüojlu. Mühim olaylar, s. 5S. l،tnbuM 988

63 Ulu؛ . Halıfehğin Sonu, s. 167. Dadayü Halid Akmıasû'oun meclis halıralan ve luvatı ı،c ü ^ ^ a h a .en ıj bilgi içi. hkz. . Dr. Ziya Göğem, "Dadayh Halia Bey rAbMdofti/. Utaobul-1954

Page 118: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

PROF. DR. SEY Y ID BEY V E İSLA M A D IN A H İLA FETE K ARŞI ÇIKIŞ!

Hilafet Taraftarı Alimler Gerici,Hilafete Karşı Olan Alimler İse İlerici...İşte böyle bir atmosferde medrese çıkışlı, Profesör Seyyid

Bey gündeme geldi/getirildi. Profesör Seyyid Bey değişen ha­vayı yeniden Şeyh Saffet'in teklif ettiği konuma getirmek is­tiyordu. Bunun için de tamamen dinî ve kendince şer'î ku­rallarla temellendirilmiş bir konuşma yapması gerekiyordu. Meclisteki hava ancak olayın İslâmî yönü aydmlatıhrsa de­ğişebilirdi. Seyyid Bey de Medrese kökenli ve eski sa- nklılardan olması hasebiyle bu iş için biçilmiş kaftandı...

Dar'ul Fünun İlahiyat Fakültesi Dekanı ve İslâm Hukuku Profesörü olan Seyyid Bey'in önemli bir özelliği de, Milli Mü­cadeleden bu yana Mustafa Kemal'le arasının çok iyi olduğu idi. Daha önceki bölümlerde de söylediğimiz gibi saltanatın kal­dırılması ve Cumhuriyet'in ilanında kendisinden beklenen va­zifeyi fazlasıyla yapmıştı. Onun bu özelliği dolayısıyla ta­nınmış gazeteciler, Naşit Hakkı Uluğ, Falih Rıfkı, Ahmed Emin Yalman ve Yunus Nadi gibi kişiler ona; "yüksek va­tansever",. "aydın din adamı", "fazıl kişi" gibi lakaplar ver­mişlerdi!

I Naşit Hakkı Uluğ, Aç Büyük Devrim, s. 95-96

Page 119: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN118

İslâm Hukuk Profesörü işte böyle bir atmosferde meclis kürsüsüne çıktı ve 3.5 saat süren ve bütünüyle İslâm dolu, dinle ve hilafet tarihi ile dolu bir konuşma yapmıştı.

Meclisteki Halk Partisi Milletvekilleri'nin ve İsmet İnönü’nün de dediği gibi, asıl Profesör Seyyid Bey'in ko­nuşması, halifeliğin kaldınimasını sağlamıştı. Eğer Seyyid Bey'in sözkonusu konuşması olmasaydı, Kadirbeyoğlu’nun bı­raktığı tesirle halifeliğin kaldırılması mümkün olmayabilirdi.

Bir İslâm Hukuku Profesörünün ve bir İlahiyat Fakültesi Dekanının, halifeliğe son verdiren ve bizce de, "Din-î Devlet" dönemine son verip, "devlete bağlı din sistemi" devrini başlatan konuşmasını, hilafetin sona erdirilmesindeki etkenler açısından daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için önemine bi­naen aynen buraya almak istiyorum.

Aynca Prof. Seyyid Bey'in halifeliğin kaldınimasını sa­ğlayan konuşmasındaki perspektif ile, Mustafa Kemal'in sal­tanata son verilmesini sağlayan konuşmasındaki perspektifin aynîliği çok dikkat çekicidir. Her iki konuşmada yan yana ge­tirilip incelendiğinde bakış açılanndaki aynilik hemen far-

"HİLAFETİN ŞERİ MAHİYETİ"-.٠١

i!؛

İ'i؛؛1

؛؛ ٠•

«Muhterem Efendiler,

Müsaade buyurursanız bendeniz de bu hilafet meselesi hak- fcında biraz izahat vereyim. Mesele çok mühim olduğundan ve

Page 120: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

119BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

i

hatta tarihimizde ve belki de bütün İçtimaî hadiseler arasında en büyük bir inkılap demek olduğundan bu konuda ne kadar söz söylense yine azdır. Onun için sabnnızı suistimal edersem beni mazur görün.

Benden önceki konuşmacılar özellikle Eskişehir mi­lletvekili Abdullah Azmi Efendi hazretleri bu konudaki ka­naatini açıkladılar. Pek güzel ve pek samimi söylediler. Ben­deniz de bu mesele etrafında uzun senelerden beri yaptığım araştırma ve incelemeler neticesinde ortaya çıkan kanaatimi açıklamak isterim. Nitekim geçen sene Hilafet ve Hâkimiyet-i Milliye adıyla bir de kitap neşretmiştim.

Dediğim gibi İslâm tarihinde büyük bir inkılap yapıyoruz. Diyebilirim ki bundan daha büyük inkılap olamaz. Zihinlerin bununla çok meşgul olması, inkılabın azameti ve bü- yüklüğündendir. Kalpler endişe ve tereddüt içindedir. Bunun için hepimizin vicdanı ve izanı istiyor ki mesele tümüyle açı­klansın. ortaya konsun, dost düşman herkes ne yaptığımızı ve ne yapm.ak istediğimizi bilsin, şuurlu mu şuursuz mu yap­tığımızı anlasın. Büyük Meclis, hilafet meselesinin dinî ve si­yasî mahiyetini bilerek mi karar alıyor, yoksa bilmeyerek mi? bu konular tamamiyle açıklığa kavuşsun. Çünkü —tekrar edi­yorum— mesele hakikaten gayet mühimdir. Islâm dünyasmda şimdiye kadar böyle bir inkılap olmamıştır. Değil İslâm dünyasmda bütün yeryüzünde meydana gelen inkılapların en büyüğü, en mühimidir. Bunun için zihinlerde ve fikirlerde şüphe ve tereddütler bulunmamalıdır. Meseleyi bilerek ha­lletmek gerekir. Gerek dinî ve gerekse siyasî yönünü bizim bil­memiz lâzım gelir.

Page 121: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN120

Bu yönleri bilirsek ne yapmak istediğimizi, ne ya­pacağımızı bilmiş oluruz. Benim asıl maksadım, meselenin dM yönünü; îslâmiyeün hilafet meselesi hakkındaki telakki tar­zını izah etmektir. Siyasî yönünü açıklamak maksadımın dı­şında kalmaktadır. Ben ona karışmam. O tarafı Büyük Meclis bilir.

.'Hilafet Dini Değil, Dünyevidir!..

İlk önce şunu arzedeyim ki hilafet meselesi dinî olmaktan çok dünyevî bir meseledir. Îtikadî meselelerden değil, millete ait haklar ve kamu menfaatlerindendir, itikatla ilgisi yoktur. Gerçi akaidle ilgili telif edilen İslâmî eserlerde de bu meseleden uzun uzadıya bahsedilmektedir. Fakat bu hilafet meselesinin İs­lâmî akidelerden sayıldığı için değildir. Belki bu mesele etra­fında sonradan teşekkül eden birtakım hurafe ve bâtıl fikirleri iptal etmek ve reddetmek içindir. Bu noktayı İslâm âlimleri ki- taplannda açıkça beyan ederler.

Bilirsiniz ki İslâm Âleminde Asr-ı Saadetten sonra muhtelif fırkalar ve itikadî mezhepler zuhur etmiştir. Onlardan biri de Şia fu٠kasıdır. Bu Şia fırkası sonradan muhtelif kollara ve fır­kalara ayrılmıştır. Bunların bir kısmına İsmailiye fırkası denir ve aynı zamanda bu fu٠kaya Bâtıniye. Talimiye, Seb'iye adlan da verilir. Bunlar imam adını verdikleri halifelerinin ulûhiyet (ilahlık)ine inanırlar. İmam, ilimleri ve bilgileri doğrudan Allah’tan alır, derler. İmamdan sonra hüccet denilen zat gelir, ondan sonra bâb. ondan sonra da mümin gelir. Allah imama, imam hüccete, hüccet bâba, bâb da mümine öğretir, derler. Onun için bunlara Talimiye fırkası adı da verilir.

Bunlarca Kur’an-ı Kerîm'in hem zahir, hem de bâtın mânâsı \ ardır. "Kastedilen Kur’an-ı Kerîm’in bâtınî mânasıdır." de­dikleri için bunlara Bâtıniye de denir.

؛

i!٠٠.

Page 122: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

121BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Bunların itikatları baştanbaşa hurafelerden ibarettir. Had­dizatında bunlar dinsizdirler. En cerbezeli ve cin fikirli baş. kanlan meşhur Haşan Sabbah’tır. Bu adam Doğu Sel- çukluları'ndan Alpaslan zamanında Kazvin taraflannda yüksek bir dağ başında Alamut Kalesi'ne kapanmıştı. Alpaslan bu­nunla çok uğraşnfuştı. Bugün Anadolu'da tahtacılık ve odun­culukla meşgul olan bazı kişiler, bu Bâtıniye fırkasının ar- tıklandır (Tahtacılar), Fakat bunlar artık kendi mezheplerini unutmuşlardır.

İran'da bugün yürürlükte olan îmamiye fırkası da Mehdînin varlığın^ inanır. Bunlara göre Mehdî hayattadır ve ya­şamaktadır. Münasip bir zamanda ortaya çıkacak (zuhur) bütün dünyayı hak ve adâletle dolduracaktır.

İşte (Ehl-i Sünnet'in dışında kalan bir takım) fırkalar, hi­lafet meselesi hakkında türlü türlü hurafelere inanmışlardır. Onun için Ehl-i Sünnet âlimleri kendi Akâid kitaplannda imâ- met başlığı altında hilafet meselesini sözkonusu etmişlerdir. Maksatlan bu mesele etrafmda dönen hurafeleri ret ve iptal et­mektir. Yoksa hilafet meselesini bir itikat meselesi olarak açı­klamak değildir. Nitekim Ehl-i Sünnet âlimleri demin.dediğim gibi bu durumu sarahaten açıklarlar.

Öyle değil mi efendiler?

"Öyle, doğrudur" sesleri.

Bu cihetler bu suretle bilindikten sonra şimdi de hilafet me­selesinin asıl şer-î ve dinî mahiyetini izah edeyim:

Herşeyden evvel şu noktayı arzedeyim ki hilafet hükümet demektir. Doğrudan doğruya millet işidir, zamanm ge­rektirdiklerine tâbidir. Onun içindir ki Hz. Peygamber Efen-

Page 123: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n122

dimiz vefat ettikleri zaman Ashab-ı Kiram hazretlerine hilafet meselesini açıklamamışlardı. Yüksek bir ateş içinde irtihal et­mişlerdi. Bir aralık, "Bana kalem kağıt getiriniz, size bazı va- siyyetlerde bulunmak isterim" demişlerdi. Ashaptan bazılan derhal kalem kağıt getirmek isledilerse de Hz. Ömer mâni oldu. "Ateşin şiddetinden sayıklıyor" dedi. "Bize Kitabullah (Kur'an) kâfidir" demişti. Bunun üzerine biraz gürültü oldu. Hz. Pey­gamber, "Gürültü etmeyin, dışan çıkın, beni yalnız bırakın" buyurdular. Ondan sonra da dudak açıp konuşmadılar. Zan­nedersem o günü veya ertesi günü vefat ettiler.

..Kur’an.da Hilafet Hakkında Hiç Bir Ayet Yoktur!..Muhterem efendiler, asıl dinî kanun olan Kur.an-ı

Kerîm'e müracaat ederseniz görürsünüz ki bizim hilafet şekli hakkında, yani İslâm hilafeti hakkında hiçbir âyet-i kerime yoktur. Kur'an-ı Kerîm hükümet ve memleketin idaresi konusunda bize iki düstur gösteriyor: Biri bugün medeniyet âle­minde yürürlükte olan meşveret (şûra) kaidesidir ki bunu Kur.an bize 1300 sene evvel ortaya koymuştur. O da "Onların işleri kendi aralanndaki şûra iledir" (Şûra 42/38), düsturudur. Gerçi bu âyet-i celile Medine halkı hakkında nazil olmuştur. Medineliler kendi ortak işlerini, memleketlerine ait olan işleri kendi aralannda meşveretle görüşür ve hallederlermiş. Hz. Kur'an onların bu halini güzel buluyor ve medhediyor. Demek ki memleket idaresi hususunda meşveret usulü. Allah'm tak­dirine mazhar olan güzel bir usuldür.

Bir usûl kaidesi vardır: ..Husûs-ı sebep, umûm.i lafza mâni değildir" (Sebebin özel olması, söylenen sözün genel ol­masını engellemez). Diğer bir tabirle .'İtibar, lafzın umum ve şumûlünedir, sebeb-i nüzûlün hususiyetine değildir" (Bir ifadeden mâna çıkarırken onun, ortaya çıkış ve iniş sebebinin

Page 124: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

123BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

özel olmasına itibar edilmez. İtibar lafzın genel ifadesine ve şu- mûlüne aldığı mânayadır), denir. Bu itibarla zikredilen âyet, do­ğrudan doğruya müslümanlann memleket idaresinde almaları lazım gelen hatt-ı hareketlerini gösteriyor, denilebilir. Şüphe yoktur ki İlâhî övgüye mazhar olan bir hatt-ı hareket, müs- lümanlar için uyulması gereken bir harekettir.

Hülasa, meşveretle iş görmek, İlâhî takdire mazhar olan bir durumdur. Bugün medeniyet âleminin meşveret usûlünü kabul ettiği gibi biz de —ona uyarak— karar alıyoruz: Fertlerin ha­klarını. memleketin selâmetini en çok üstlenen idare şekli de budur.

Kur'an'da zikredilen ikinci düstur da ulu'l-emre (devlet baş­kanı) itaattir. Kur'an-ı Kerîm'de, "Allah’a. Peygamber'e ve içi­nizden emir (idare) sahibi olanlara itaat ediniz", (Nisa. 4/59) bu- yurulmaktadır. İşte bu ikinci düsturdur. Bu da anarşiyi, hükümetsizliği ortadan kaldırmak ve uzaklaştırmak içindir. Asayiş, emniyet ve intizam memleketin emniyeti içindir, do­layısıyla hükümetin emirlerine itaat etmenin dinen vacip ol­duğunu beyan etmektedir. Bu âyet, fertlere salahiyetli olan de­vlet adamlannın emirlerine itaat hususunda bir dinî vazife yüklemektedir. İşte memleketin idaresi konusunda Kur'an-ı Kerîm'de bu iki âyetten başka bir âyet yoktur.

Her ne kadar emanetleri yani memuriyetleri, hükümetle il­gili vazifeleri ehline vermek, hak ve adalete riayet etmek gibi hususlarda âyetler varsa da bunlar doğrudan doğruya idare tarzı ile ilgili değildir, bu konu ile ikinci dereceden ilgilidirler.

Kur'an-ı Kerîm'de halife ve imam tabirleri vardır. Fakat bunlar Hz. Peygamber hakkında veya sonra gelecek olan ha­lifeler hakkında değildir. Hz. Peygzunbcr.den önceki pey-

Page 125: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN124

gamberlerle ilgilidirler. Bir âyette, "Ey Davud, biz seni yer­yüzünde halife kıldık, öyleyse insanlar arasında hak ve adaletle hükmet". (Sâd 38/26) buyurulmuştur. Usûl.i fıkıh ilmine ve Arap Edebiyatı’na âşinâ olanların bileceği gibi, bu âyette "hakka mukarin hüküm yani adalet, fâ-ı takibiye ve tefriiyye ile hilafete terdif olunuyor". Yani "Seni halife kıldık, öyleyse, o halde hak ile hükmet" deniyor. Bundan anlaşılmaktadır ki hi­lafetten maksat adaletin dağıtılması ve yaygınlaştırılması (tevzi'.i adalet)dır. Hakka saygı duymak, haklıya hakkını vermek ve bâtılı ortadan kaldırmaktır, insanların haklarını korumaktır. İşte halifenin vazifesi bu maksat ve gayeyi elde etmek için çalışmaktır. Zaten hükümetin vazifesi de budur.

Kur’an.ı Kerîm. Hz. İbrahim hakkında imam tabirini ku­llanıyor. Kur’an bir âyette Allah Teâlâ ile Hz. İbrahim arasında geçen manevî bir konuşmayı anlatıyor: Allah Teâlâ, Hz. İbra­him'e hitap ederek diyor ki;

— "Ben seni insanlara imam yapacağım." Hz. İbrahim de:

— "Benim neslimden de imam yap", diye niyaz ediyor. Bunun üzerine:

— "Benim ahdim ve emanetim zulmedenlere asla ulaş­maz". (Bakara 2/124) buyuruyor. İşle bu âyetten açıkça an­laşılmakladır ki Allah Teâlâ’nın katında zulüm ve yolsuzluktan ibaret olan mülk ve saltanat asla meşru değildir.

Şimdi bu iki kelimenin yani halife ve imam tabinnin ma- nalannı izah edeyim:

Hilafet, lugaiia bınnin yerine geçmek (halef olmak) de­mektir. Halife de halef demektir. Şu halde Hz. Davud halifedir, yani halefdir.

h

1•

٠ L .

Page 126: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

125BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Kimin halifesidir?

Nerde halifedir?II.'imamet Ayrı, Hilafet Ayrı, Hükümet Ayn Şeydir.'

Adaletin icrasında, haklıya hakkını vermek, hakkı korumak ve bâtılı ortadan kaldırmak konusunda, demektir.

İmam tabirine gelince; imam önder ve kendisine uyulan kişi demektir, önde giden demektir. Bunun içindir ki mahalle imam- lanna da, cami imamlanna da imam denir. Halifeye de imamu’l- müslimin deniyor. Hatta bir ilim dalında önder olan en büyük âlimlere de imam deniyor. îmam-ı Azam, İmam Şafii gibi büyük âlimlere imam denmesi bundandır. Bu kelimelerde kud- siyet ve ululuk mânası yoktur.

Yahya Galip Bey (Kırşehir): Şu azamete bak. Hay Allah senden razı olsun.

Halil Hullu Efendi (Siirt): Hadislerden de bahsediniz.Seyyid bey (devamla): Müsaade buyurunuz. Eğer daha kısa

kesmemi isterseniz özetleyeyim."Hayır, hayır", sesleri.

Bendeniz beş on gündenberi konuştuğum muhterem ar­kadaşlardan aldığım intihalara göre zihinlerde bazı şüpheler vardır. Onları da elimden geldiği kadar çözüme ulaştırmak, şü­pheleri gidermek isterim. Araya laf karışırsa konuşmanın in­sicamına, muhakemenin sürdürülmesine halel geliyor.

"Devam, devam" sesleri.

Halife tabiri ile imam kelimesi arasında genellik (umum) ve özellik (husus) vardır. Halife daha hususi, imam ise daha umumi bir tabirdir. Yani her halife imamdır, fakat her imam ha­life değildir. Halifelere imam dendiği gibi gerçekten halife ol.

L

Page 127: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN126

mayan padişahlara da imam deniyor. Onun için bu iki kelime arasındaki farka dikkat edilmelidir. Yine bunun için İslâmî eser­lerde bu konu "İmamet" başlığı altında ele alınmıştır.

Karesi mebusu muhterem Süreyya Beyefendi bir de "ima. ret'.ten, "emîrül.müminin" tabirinden bahsettiler. Fakat bu ta­birin bu bahisle ilgili ve pek o kadar değeri yoktur. Emir, âmir demektir. Sıfat-ı müşebbehedir. Her hükümdar için "emir" ku­llanılabilir. Meselâ Afgan emiri deriz. İşte Kur'an-ı Kerîm'de imamet veya halife ve imam tabirleri hakkındaki âyetler bun­lardan ibarettir.

Bir de Kur’an umuî bir ifade olarak insanlar hakkında da "is- tihlaf tabirini kullanıyor. Adalet işlerinde birini yerine bı­rakmak mânasında kulanılmıştır. Kur'an'da bunlardan başka âyet yoktur. Burada seçkin âlimler var. Başka âyet var mıdır efendiler hazretleri?

.Hayır ؛Hulki Efendi (Siirt) اللهاءZiyaeddin Efendi (Erzurum): Hadis-i şerifler vardır. üm­

metin icmai vardır.Adliye vekili Seyyid Bey (devamla): Evet onlardan da bah­

sedeceğim:Bilindiği gibi İslâm'da Kur'an şeriatın esas metnidir.

Hadisler ise şeriatın şerhi ve açıklaması mahiyetindedir.Fakat hadisten maksat sahih olan hadistir. Çünkü bugün ki­taplarda mevcut olan, dillerde dolaşan hadislerin bir kısmı ya­landır. uydurma hadistir. Sonradan uydurulmuştur, bir kısmı da zayıftır. Böyle mühim meselelerde bu zayıf hadislerin ilmi bir değen yoktur. Bunlar delil olmaya elverişli değillerdir. Onun için hadis deyip geçmek doğru olamaz. Onu tetkik etmek, ne tür

ا

Page 128: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

127BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

bir hadis olduğunu anlamak vaciptir.Önceden de söylemiştim: Hilafet meselesi dinî olmaktan

çok dünya ile ilgili ve siyasî bir meseledir. Doğrudan doğruya milletin kendi işidir. Onun için dinî naslarda bu mesele hak­kında tafsilat yoktur.

Halife nasıl tayin edilir, hilafetin şartlan nelerdir, her ha­lükârda ve her zamanda halife tayin etmek millet üzerine vacip midir?., gibi meseleler hakkında ne Kur.an-ı Kerîm’de, ne de ha­dislerde bir açıklık yoktur.

Efendiler, nazar-ı dikkatimizi celbederim: Tırnak kesmek, sakal bırakmak gibi en detay konularda, edep, âdet ve sıhhî ko­nularla ilgili birçok hadis mevcut olduğu halde; halifenin nasıl nasp ve tayin edileceği, hilafetin şartlannın neden ibaret ol­duğu, her zamanda halife nasp ve tayin etmenin vacip olup ol­madığı konusunda açık ve kesin hiçbir hadis yoktur. Bunun hik­meti nedir? Edep ve âdetlerle ilgili birçok hadis mevcut olsun da niçin hilafet meseleleri hakkında açık bir hadis mevcut ol­masın. Bu nazar-ı dikkati celbeden birşey değil midir?

Bunun sebebi şudur? Hilafet meselesi öyle zannedildiği gibi esas dinî meselelerden değildir, siyasî bir meseledir; zaman, örf ve âdete göre değişir, zamanın gerektirdiği şeyhre tâbidir. Onun için Hz. Peygamber Efendimiz. —demin söylediğim gibi— hilafet meseleleri hakkında susmayı tercih bu­yurmuşlardır.

Bununla beraber hilafet hakkında hiç de hadis-i şerif yok değildir, vardır. Fakat bu konudaki hadisleri; "İmamlar Ku- reyş’ten olur". "Aynı zamanda iki halifeye biat edildiği zaman diğerini, yani İkincisini —kim olursa olsun— öldürünüz", gibi iki üç hadisten ibarettir. Bunlar ise halifenin nasp \e tayin

Page 129: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

؛

HASAN HÜSEYİN CEYLAN128

şeklini, hilafetin şartlanyla ilgili meseleleri çözmeye yeterli de­ğildir.

Kısaca Hz. Peygamber Efendimiz, hilafet işini tamamen ümmete bırakmıştır. Vefatlan sırasında bir halife nasp ve tayin etmedikleri gibi, bu hususta, hiç bir tavsiyede de bu­lunmamışlardır. Her ne kadar Şiîler Hz. İmam Ali hakkında, bazı Ehl-i Sünnet de Hz. Ebu Bekir hakkında şerî naslann ol­duğunu iddia ediyorlarsa da Ehl-i sünnetin ekseriyetine göre bu iddialar doğru değildir. Ashaptan hiçbiri hakkında yeterli de­recede ne açıktan ne de gizlice bir nas mevcut değildir. Eğer mevcut olsaydı ashab.ı kiram hazretleri kimin halife nasp ve tayin edileceği hakkında kendi aralarında ihtilafa düşmezlerdi. Halbuki Hz. Peygamber.in vefatından sonra Ashab-ı Kiram içlerinden birini halife seçme konusunda ihtilaf ettiler;

Sakîfe-i Benî Saide denilen yerde toplanarak aralannda hayli münakaşalar cereyan etti. Acı tatlı sözler söylendi. Me- dineliler Mekkelilere. .'bizden bir emir, sizden bir emir olsun", dediler. Mekkeliler, "Bizden emir, sizden vezir" diye cevap ver­diler. Nihayet Ebu Bekir'e biat edildi ve "Halife-i Resulullah" denildi. Hatta isim takmak konusunda önce tereddüt ettiler, Hz. Ebu Bekir'e ne isim vereceklerini, nasıl hitap edeceklerini bir­denbire kestirip atamadılar. Nihayet dediğim gibi halife dediler.

Hz. Ebu Bekir, ömrünün sonunda Hz. Ömer'i veliaht tayin etti (îstihlaf). Ashab-ı kiram da bunu kabul ettiler ve ilk önce Hz. Ömer'e zincirleme bir tamlama ile "Haüfetü halifeli Re- sulillah" (Rasulullah'ın halifesinin halifesi) dediler. Hz. Ömer Hz. Ebu Bekir'in halefi. Hz. Ebu Bekir de Hz. Peygamber'in ha­lefi demek oluyor. Fakat bu suretle izafetler altıncı, yedinci, özellikle onuncu, yirminci dereceye ulaştığı zaman adlandırma

iIl| I

I؛1

Page 130: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

129B Ü ^JK o y u n ٠ III / l A F E T tN KALDIRILMASI

؟٠ k؟a uzayacağından zincirleme tamlamadan vazgeçtiler ve umumi bir ifade .larak .'Halife.' dediler. Arasıra da "Emim'1- MU'minin" dediler. İşte Emim'1-Mü'minin tabiri buradan ؟ ıktı.

Sonra biliyorsunuz, Hz. Ömer yaralandı. Kendisi yaralı ola- rak ölüm anma yaklaşmışken yanıbaşında hilafetle ilgili pek ok gUriiltU ve konuşma oldu. Bir topluluk gelerek Hz. Osman.ı؟veliaht yapmasını istediler. Hz. Omer kabul etmedi. '.Ben Osman'ı halife yaparsam ümeyyeoğullannı Muhammed Um- metinin başına musallat eder onlar da onun boynunu vuniT'. dedi. Nitekim öyle de oldu. Onlar Hz. Ömer'in yanından ؟ ık- tıktan sonra HaşimJler geldiler. Hz. Ali'nin halife yapılmasını istediler. Hz. Ömer onu da beğenmedi: .'Hz. Ali Allah adamıdır, ben onu halife yaparsam o sizi doğru yola sevkeder. Fakat ta- biatında mizah, yani latifecilik vardır'. dedi ve yapmadı.

Bazıları da Aşere-İ Mübeşşere (Cennetle müjdelenen on kişijden .Hz. Talha'yı veliaht yapmasını tavsiye ettiler. Hz. Ömer "0 cicili bicili ve süslü elbiseler giymesini bilir, 0 mu ha- life olacak?.', diye cevap verdi. Bir kısım halk da yine aşere-1 mUbeşşereden Zübeyr b. Avvam'ı tavsiye ettiler. Hz. Ömer, .'0 . arşı pazarlarda ölçek؟ .kalkmaz*., cevabini verdi رNihayet bazılan da Hz. Ömer'in kendi oğlu âlim salmbilerden meşhur Abdullah b. Ömer'i tavsiye ettiler. Bu A bdull^ b. Ömer hakikaten âlim sahabilerin en büy-ü^erinden^r. ibadete düşkün, zühdü seven ve takva sahibi bir zattır. Her yönüyle hi- Iafete layık idi. Onun İçin b ^ ı sahabiler Hz. Ömer'e onu tavsiye ettiler.Fakat Hz. Ömer .'Bir evden bir kurban kâfîdir.'.dedi.

Kısaca Hz. Ömer sahabiler İçinde kendi istediği gibi halife o lac^ bir. şahsı bulamadı veya bu meseleyi üzerine almak is- lemedi. Düşündü, düşündü, nihayet —bildiğiniz gibi— hilafet

4

k

Page 131: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYÎN CEYLAN130

işini altı kişiden meydana gelen bir şûra (komisyon)ya havale etti. Yani Osman, Ali, Abdurrahman b. Avf. Zübeyr b. Avvam. Talha, Sa'd b. Ebu Vakkas'dan teşekkül eden meclis.i meşveret (danışma kurulu, şûra) bıraktı. Onlar da kendi içlerinden birini seçmek üzere Abdurrahman b. Avfı hakem tayin ettiler. O da Hz. Osman’ı tercih etti ve O’nu seçti.

Hz. Osman’ın bilinen şehadetinden sonra Hz. Ali'ye biat edildi. İşte bu dört halifeye "Hulafa-yı Raşidîn" deniyor ki bun­ların hilafet müddetlerinin toplamı otuz seneden ibarettir.

Hz. Peygamber'in bu konuda bir hadisleri vardır ki burada bilinmesi lazımdır ve dikkat çekicidir: ..Benden sonra hilafet otuz senedir, ondan sonra ısırıcı saltanata dönüşür." Bu hadis en muteber hadis kitaplanndan olan Sünen-i TirmizTde ve bütün Akâid kitaplarında mevcuttur. Bazılan bu hadisi zayıf kabul etmekte iseler de doğru değildir. Hasen hadistir.

Hadisler üç kısımdır: Birincisi sahih hadis. İkincisi hasen hadis, üçüncüsü de zayıf hadistir. Bunlar ıstılahtır, hadis usûlü ıstılahlarındandır. İşte bu hadis ikinci tür hadislerdendir ve en muteber Akâid kitaplarında zikredilmektedir.

Rica ederim, sözlerimde katiyyen kimseye karşı kin ve hu­sumet yoktur, kimseye yağcılık yapmak ve riya da yoktur. Mak­sadım İslâmî hakikatlan bildirmektir. Bu izahlarımı sırf İs- lâmiyete hizmet için yapmaktayım. İslâm Dini'ni birtakım hurafelerden arındırmak için söylüyorum.

"Bravo” sesleri, alkışlar.

hıncı saltanattan maksat zâlim saltanattır. Mecazî bir ifa­dedir. İstiare vardır.

Görülüyor ki sahabiler de hilafet meselesini açık bir şekilde

٠٠.1

Page 132: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

131b ü y ü k o y u n - ın / h il a f e t in k a l d ir il m a s i

izah etmemişlerdir. Demek oluyor ki ne Kur'an-ı Kerîm'de, ne hadislerde, ne de sahabilerin sözlerinde hilafet meselesi hak­kında bizim aradığımız, öğrenmek istediğimiz meseleleri bize anlatacak açık ve kesin şekilde izah edecek birşey yoktur.

٠٠ ٠

"Hilafeti Hakikiyye ve Hilafeti Sûriyye!"Şimdi de sonraki İslâm âlimlerinin bu mesele hakkındaki te­

lakkilerini ve düşüncelerini tetkik edelim. Bilirsiniz ki bugün Ehl-i Sünnet doğrudan doğruya İslâmiyet'in anayolunda giden ve doğru yol ve "sırat-ı müstakim" üzerinde bulunan dört mez­hepten ibarettir: Hanefî, Şafiî, Malikî, Hanbelî mezhepleri. Değil mi efendim? İşte bu dört mezhebin tümüne Ehl-i Sünnet denir. Doğru yol bunların gittikleri yoldur.

Bu zatlann hilafet meselesi konusundaki telakkilerine ge­lince. burada üç mezhep bir tarafa, bir mezhep de bir tarafa ay­rılır. Malikî. Şafiî. Hanbelî mezhepleri ittifak halinde hilafetin şartlannda ağır davranırlar. Halife olacak kişinin müçtehid de­recesinde âlim olmasını, tam bir adaletle muttasıf bulunmasını ve herhalde Kureyş kabilesinden olmasını şart koşarlar. Hatta İmam Şafiî. "Halife adaleti tam mânâsıyla tatbik etme yolundan saptığı zaman kendiliğinden vazifeden düşer (azledilmiş olur), aynca düşürülmesi ve azledilmesini beklemez" demektedir.

Şafiî mezhebinin umumi görüşü de böyledir. En muteber Ş.afıı Fıkıh kitaplarından biri olan Minhcıc-ı ve onunşerhi olan Muğml’Muhtac^da bu konuda açıklık vardır. Merak edenler, sözüme güvenmeyenler bu kitaplara müracaat etsinler.

Yalnız Hanefîler hilafetin şartları hakkında biraz mü-

Page 133: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN132

olması şart değildir, âlim olması kâfidir. Yine onlar, halife ada­leti tam mânâsıyla tatbikten saptığı zaman kendiliğinden va­zifeden düşmüş olmaz, azledilmesi gerekir, diyorlar. Bununla beraber bu dört mezhebin dördü de hilafetin aslî şartlannda, meselâ halifenin âlim ve adaletli bir kişi olmasında ittifak edi­yorlar. Âlim ve adaletli olmayan bir kişiye halife demiyorlar, melik ve sultan diyorlar.

Akâid kitaplannı tetkik ederseniz görürsünüz ki Ehl-i Sün­net âlimleri hilafeti iki kısma ayınrlar. Birine gerçek hilafet (Hilafet-i hakikiye), diğerine görünürde hilafet (Hilafet-i sûriye) diyorlar. Hilafet-i sûriyeye, hükmen hilafet (Hilafet-i hükmiye) de denir. Şimdi bu iki tür hilafeti ayn ayn açıklamaya ça­lışalım:

Hilafet-i hakikiye (gerçek hilafet), hilafet için gerekli şar­tlan taşıyan ve milletin seçimi ve biatıyla gerçekleşen hi­lafettir. İşte hakiki ve dinî mânada hilafet buna denir. Biraz önce söylediğim, "Benden sonra hilafet otuz senedir, ondan sonra ısıncı saltanata dönüşür" meâlindeki hadiste zikredilen hilafetten maksat da bu hilafel-i hakikiyedir. Hanefî âlimlerinin en büyüklerinden olan ve bugün de eserleri bütün İslâm dün­yasında okutulmakta olan Sadru'ş-Şerîa, Ta‘dilü'l-Ulûm adlı eserinde bu hilafet-i hakikiyeye. hilafet-i nübüvvet (Hz. Pey- gamber'in koyduğu şartlara uygun hilafet) demektedir. Büyük Hanbelî müçichitlerinden İbn-i Teymiye.nin Minhacu’s-Sünne adlı e.serinde de aynı görüş kaydedilmektedir. Yani İbn-i Tey- miye de bu hilafet-i hakikiyeye. hilafet-i nübüvvet demektedir. Nitekim bahsettiğimiz hadis başka bir rivayette. "Hz. Pey­gamberin şartlarına uygun hilafet-i nübüvvet otuz senedir..." şeklinde rivayet edilmiştir.

1 \

' 'i'؛؛i t

' ٠٠

i ٠ ٠

Page 134: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

133b ü y ü k o y u n - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Şimdi ismini zikrettiğim Sadru’ş-Şerîa Türk'tür, Bu- haralı'dır, 747/1346'da Buhara'da vefat etmiştir. Zamanının enbüyük âlimlerindendir. Yalnız şerî ilimlerde değil, zamanmda mevcut olan bütün ilim ve fenlerde sözsahibidir. Gerçekten hermânâsıyla allâmedir. Hanefî mezhebinde altıyüz senedenberi onun ayarında bir âlim yetişmemiştir.

Gerçek hilafetin şartlarına gelecek olursak, bunlar on ta­nedir: Müslüman olmak, hür olmak, aklı başında ve büluğ ça­ğına ermiş, olmak, erkek olmak, bedenen ve zihnen sıhhatli olmak (havass ve azaya malik olmak), memleketin işlerini, mi­lletin maslahatlarım yürütme ve korumada tedbir ve güzel bir siyaset sahibi olmak ve aynı zamanda halk üzerinde nüfuz ve idare gücüne sahip olmak, tam mânâsıyla adaletli olmak, Ku- reyş kabilesinden olmak. İşte hilafetin şartları bunlardır. Bun­lardan biri eksik olursa (gerçek) hilafet geçerli olmaz.

Bu şartlardan başka bir de ilim şartı vardır. Yani halifenin âlim olması şarttır. Fakat bu (ilim) şartında İslâm âlimleri iki kısma aynlırlar. Mevakıf (adlı eser)de açıkça belirtildiği gibi Ehl-i Sünnet âlimlerinin ekseriyetine göre halife olacak kişinin sıradan bir âlim olması yeterli değildir« Dinî konularda esas ve teferruat meselelerinde içtihad edebilecek derecede âlim olması şarttır. Fakat.Hanefıler bu konuda müsamahakâr davranıyorlar: Hanefîlere göre müçtehid olmak (hilafet için) şart değildir. Nor­mal bir şekilde şer'î hükümleri, hilafetin maslahatlannı bilmesi yeterlidir (Hak olanı hak olmayandan ayırdedebilmelidir).

Burada adalet şartını biraz izah etmek gerekiyor: Adaletin ıstılah olarak iki mânâsı vardır: Birinci mânâsı hakkı tahakkuk ettirmek, hakkı hak sahibine vermek ve bâtılı ortadan kal­dırmak (ıhkâk-ı hak ve ibtal-ı bâtıl)kr. İkincisi kişinin ya-

Page 135: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

ii

HASAN Hü s e y in c e y l a n134

ayışında istikamet üzerinde olması mânâsına gelir ki fışkın؟zıddıdır. Bu mânâda âdil demek, fâsık değil demektir. Adaletin bu ikinci mânâsı birinci mânâsından daha umumi bir mânâdır ve birinciye de şâmildir. Şu halde zâlim ve gaddar bir insan hi­lafete ehil olamayacağı gibi fısk u fücur sahibi bir kişi de hi­lafete ehil değildir. İslâm âlimleri, ..Zulüm ve yolsuzluk yap­makta olan bir kişiyi halife yapmak demek, kurdu koyuna çoban yapmak demektir", diyorlar.

Bundan önce imamet konusunda Allah Teâlâ ile Hz. İbra­him (as) arasında geçen bir mânevi konuşmayı Kur'an-ı Kerîmden aktarmıştım. O âyette, kendi zürriyetinden de imam yapılmasını isteyen Hz. İbrahim'e cevap olarak Allah Teâlâ, "Benim ahdim ve emanetim zalimlere ulaşmaz", buyuruyor. Zaten halife tayin etmekten gaye zâlimin zulmünü ortadan kaldırmaktır, yoksa insanlar üzerine zulmü musallat etmek de­ğildir. Bunun içindir ki bütün İslâm âlimlerine göre zâlim ve yolsuzluk yapan bir kişiyi halife seçmek caiz değildir. Aynca zulmetmeye başlayan bir halife de bütün âlimlerin ittifakıyla, vazifeden alınmaya (azl) müstahak olur. Hatta başta İmam-ı Şafiî olmak üzere ilk Şafiî âlimlerine göre halife millet ta­rafından azledilmemiş olsa bile kendiliğinden azledilmiş ve va­zifeden aynimış kabul edilir. Hanefîler ise. "Müslümanların birbirine düşmesi ve birbirlerini öldürmesi, ihtilal gibi durumlar sözkonusu değilse halifenin vazifeden alınması gerekir", de­mişlerdir. Âlimlerden bazılan, "Hanefî fakihlerine göre adalet hilafetin sıhhat şartlanndan değildir. Öyleyse fâsık ve günahkâr bir kişinin hilafeti mekruh olmakla beraber sahihtir" (az­ledilmesi gerekmez) demişlerse de bu doğru değildir, yanlıştır.

Sadru'ş-Şerîa.nın biraz önce ismini zikrettiğim 7٥ '،/،7w7٠ Ulûm'unda ve Hanefî fakihlerinin Sadru'ş-şerîa derecesinde

• [

Page 136: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

135BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

araştırıcı ve tetkikçilerinden olan meşhur Ibn-i Hümam’ın Mü- sayere adlı eserinde açıkça belirtildiği gibi Hanefî fakihleri de adaleti hilafetin sıhhat şartlanndan sayarlar. Onlara göre adalet, meliklik ve saltanatın sıhhat şartı değildir. Yani şimdi aşağıda zikredeceğim hilafetin ikinci çeşidinin şartı değildir. Çünkü hi­lafetin ikinci çeşidi hükümdarlıktan ve saltanattan ibarettir. Bu ise seçim ve biat üzerine kurulmuş bir hilafet değildir; kuvvet, kahr. galebe üzerinde kurulmuştur. Bu noktada hilafetle sal­tanatı birbirine karıştırmamak gerekir. Hakiki hilafet başka, şeklen hilafet yani saltanat ve padişahlık yine başkadır.

"Emevılerde, Abbasilerde ve OsmanlIlardaHakiki Hilafet Yoktur...

İkinci çeşit hilafete gelince; buna sûreten ve şeklen hilafet (hilafet-i sûriye) demiştik. Bu sûreten ve zâhiren hilafet şe­klinde ise de hakikatta hilafet değildir. Belki meliklik ve sal­tanattan. galebe ve sultadan ibarettir, padişahlıktır. Bu ya hi­lafet şartlarını kendinde bulundurmamak, veyahut kahr ve istila, zorlama ve galebe yoluyla elde edilir. Bütün Ehl-i Sünnet âlimlerinin ittifak halinde açıkladıklan bir hakikattir ki Emevî ve Abbasî halifelerinin halifelikleri bu ikinci çeşittendir. Çünkü bunlann hilafetleri milletin arzu seçimiyle meydana gelmemiş, kahr ve istila, zorlama ve galebe yoluyla elde edilmiştir.

İslâm tarihine âşinâ olanlar bilirler ki. Emevî halifelerinin yapmadıklan zulüm ve sefihlik. Peygamber Evlatlarına (Ehl-i Beyt) reva görmedikleri zulüm ve alçaklık kalmamıştır. Abbâsî Devleti ise tamamen zulüm, yolsuzluk, kahr ve galebe üzerine kurulmuştur.

OsmanlI halifelerinin ise. saltanata olan hır؟ ve ta­mahlarından dolayı nice masum ve günahsız şehzade kanı dök.

Page 137: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

tükleri bilinmektedir. Hulafa-yı Raşidîn hazretleri beytülmale (hâzineye) ait ola٠١ devlet ve milletin malına "malullah" (Allah Teâlâ.nın malı), lalkm haklanna da "Hakkullah" (Allah Teâlâ.nın hakkı) derlerdi. Dolayısıyla bütün haklann güzel ve uygun bir şekilde muhafazası konusunda son derece titizlik ve gayret gösterirlerdi. Bunlar ise (Osmanlı padişahlan) müs. lümanlann haklannı (ve mallannı) müsadere ederler ve de­vletin sahip olduğu mal ve mülkleri şuna buna peşkeş çe­kerlerdi.

Şimdi insaf edelim, böyle bir zulüm ve halka galebe çal­maya hilafet denilebilir mi? İslâmiyet gibi yüce bir din. böyle ezici ve kahredici bir saltanatı kabul eder mi? Mutlak adalet sa­hibi olan Cenab-ı Hakk, ”Benim ahdim zâlimlere ula§maz*\ bu­yuruyor. Böyle ezici ve istibdat sahibi bir hükümeti İslâm di­nine nisbet ederek adına "İslâm Hilafeti", demek dost ve düşmana karşı İslâmiyet'i aşağılamak olur. Bu tür hükümetler hilafet değil, Hz. Peygamberimizin buyurduklan gibi ısıncı sal­tanattan ibarettir. Onun içindir ki Hz. Peygamber Efendimiz gaipten haber vermek suretiyle bir mucize kabilinden olarak, "Benden sonra hilafet otuz senedir, ondan sonra ısıncı meliklik ve saltanata dönüşür", buyurmuşlardır. Tarihî hakikatler de bunu teyit etmektedir. Tarih tetkik edilir ve araştınlırsa görülür ki hakiki hilafet. Hulefa-yı Raşidin'in sonuncusu olan Hz. Ali'nin vefatıyla veyahut Hz. Hasan'ın altı aydan ibaret olan imametiyle son bulur. Ondan sonra artık "Hüküm ve tahakküm, galip olanındır" (el-Hükmü li-men galebe) kaidesi geçerli olu­yor. söz kılıç ve kuvvetin eline geçiyor. Bu suretle Hz. Pey­gamberin ısıncı meliklik (mulûk-i adûd) diye ifade bu- yufduklan ezici saltanat kurulmuş oluyor.

! j

Page 138: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

137BÜYÜK OYUN ٠ m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Burada ek bir bilgi kabilinden garip ve şaşılacak bir du­rumu zikretmek islerim: Allâme Taftazânî adıyla meşhur bir zat vardır ki hepinizin bildiği bir zattır. Unvanından anlaşıldığı gibi büyük bir âlimdir. Fakat İslâm tarihine ve âlimlerine hal tercümelerine hakkıyla vakıf olmadığı anlaşılıyor. Bu zat ŞerhuVAkâid adlı eserinde. "Din âlimlerinden halifeyi tayin ve azletme gücünde olanlar (Ehl-i hail u akd) Abbasî Halifelerinin halife oldukları konusunda ittifak etmişlerdir", demektedir ki doğru değildir. Tarihi hakikatlere tamamen aykındır.

Bilirsiniz ki îmam.ı Azam hazretleri dinî konularda imam olanlann en büyüklerindendir. (80/699) tarihinde doğmuş, (150/767) tarihinde vefat etmiştir. Hem Emevî ve hem de Ab­basî devleti zamanında yaşadı. Ne Emevî hilafetine ve ne de Abbasî hilafetine cevaz vermemiş ve bu hilafetleri kabul et­memiştir. Henüz Emevîler iktidarda iken, İmam Hüseyin'in oğlu Zeynelâbidin'in torunu ve bugün Yemen'de yaygın olan Zeydiye mezhebinin meşhur imamı İmam Zeyd hazretlerine biat edilmesi konusunda, el altından gizlice fetva verdi. Onun için Emevîler zamanında Irak valisi ve kumandanı olan meşhur Ibn-i Hubeyre tarafından tartaklanmış ve hapsedilmiştir, tbn Hubeyre hergün, İmam-ı Azam'ı hapisaneden çıkararak in­sanların huzurunda kırbaçla döver, sonra yine hapsederdi.

Abbasiler zamanında İmam-ı Azam hazretleri, Vz. Hasan'ın çocuklarından Nefs-i Zekiye demesiyle meşhur olan Mu- hammed Mehdi'ye yardımda bulunulmasına ve biat edilmesine. zekat, ganimet, öşür gibi şer٠î vergilerin ona verilmesine gizli gizli fetvalar verdi. Bundan dolayı da Abbasîlerin ikinci halifesi olan Ebu Cafer Mansur tarafından hapsedilmiş ve nihayet ha­pishanede iken vefat etmiştir.

L

Page 139: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN138

Hanefî fakihlerinin ileri gelenlerinden ve usûl-i fıkıh âlim, !erinden Cassas diye meşhur olan İmam Ebu Bekir Razfnin Ah- kâmu'l-Kur*an adındaki tefsirinde ve Fahruddin Razfnin Tefsir- i Kebif'mdt ve meşhur Tefsir-i Keşşafi^ demin zikrettiğim, "Benim ahdim zâlimlere ulaşmaz" âyetinin tefsirinde yukarda anlattığım gibi geçmektedir. Aynı şekilde büyük müc- tehitlerden her biri; İmam-ı Azam gibi fıkıh mezhebi sa­hiplerinden biri olan Süfyan Sevrî, îbn Cureyh ve Abbad b. Kesir gibi ümmetin ileri gelenleri dahi adı geçen Mansur ta­rafından hapsedilmişlerdi. Malikî mezhebinin kurucusu imam Malik hazretleri ise yalnız dayak yemekle kurtulmuştu. Fakat dayağın şiddetinden kolu çıkmıştı.

Bu tarihî hakikatler meydanda iken ve en güvenilir, muteber tarih ve tefsir kiıaplannda mevcut iken Allâme Taftazânî'nin "Eimme-i dinden ehl-i hail u akd, hilafet.i Abbasiye.nin sıh- hatında ittifak etmişlerdir", tarzında söz söylemesinin hiçbir İlmî kıymeti yoktur. Bunu tereddütsüz ve korkusuzca söy­leyebilirim.

Bununla beraber. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed gibi Imam-ı Azam talebelerinden olan Hanefî alimleri, Ab- basîler zamanında kadılıklar kabuletmişlerdir. Hatta İmam Ebu Yusuf Bağdat'ta Abbasî halifelerinden Mehdî, Hâdî ve Harun Reşid zamanlarında kadılkudatlık vazifesinde bulunmuşlardı. Fakat bu durum onların hakiki hilafetlerini tasdik ettikleri mâ­nasına gelmez. Çünkü bütün Hanefî fıkıh kitaplannda zi- kredildiği gibi Hanefi imamlarının içtihatlarına göre, zâlim ve günahkâr bir padişahtan kadılık ve valilik gibi memuriyeti kabul etmek zaruret gerekçesiyle caiz ve sahih olur. Yalnız bunda da zulme ve haksızlığa alet ve vasıta olmamak şarttır.

k

Page 140: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

139BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

İşte bu fikir ve içtihada dayanarak, İslâm âlimleri melik ve sul­tanların (Halifelerin değil) kadılıklannı ve diğer me­muriyetlerini kabul etmiş ve yürütmüşlerdir.

Özetleyecek olursak, gerek Emevî halifeleri ve gerekse Ab­basî halifeleri hakikatte halife değildirler, sultan ve pa­dişahtırlar. Onlara halife denmesi insanlar arasında böyle bir örfün olmasındandır. Tefsir-i Keşşafta az önce zikredilen âye­tin tefsirinde Abbasî ve Emevî halifeleri hakkında, "Gâsıp ve mütegallibedirler, kendi kendilerine halife ismini takmışlardır", şeklinde bir açıklama yer almaktadır. Halta demin ismi geçen Müsayere adlı eserde açıkça zikredildiği gibi. Hanefî mez­hebinin ileri gelenlerinden bir kısmı ashaptan Muaviye'ye bile halife demiyorlar, mâlik ve sultan diyorlar.

"OsmanlI Padişahlarının Halifeliği Dini Açıdan . Kabul Edilemez!"

Efendiler, kendi kendiımzi aldatmayalım. İslâm âlemini biz hiç aldatamayız. Onlann içinde birçok âlim vardır. Bugün tümü bizden daha bilgilidir. İslâmî kitaplar ellerindedir. Onlar İslâmî hilafetin ne demek olduğunu bilmezler mi? Misu.li âlimler, Ye­menli âlimler, Necidli âlimler, Kürdistanh âlimler halifenin Ku- reyş’ten olması gerekeceğini bilmezler mi efendiler? Bu say­dığım yerlerin âlimlerinden hiçbiri bizim padişahlanmızın halifeliğini dinî açıdan kabul etmez. Mısırda, Hindistan’da, Kürdistan’da hilafetten bahsedildiği vakit bunun ciddî olduğuna inanıyor musunuz?

'.Bravo" sesleri...

Onlann âlimleri bizim padişahlara hiçbir zaman halife de­memiştir. Kitapları meydandadır. Şafıîlerin en muteber kitabı olan Minhac-t Nevevî ellerde dolaşmaktadır, basılmıştır. Bütün

Page 141: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN140

Şafiî medreselerinde, bütün Şafiî âlimlerinin ellerinde hürmetle dolaşmaktadır. Ona bakınız; Şafiî mezhebine mensup olanlara göre bizim padişahlara halife denilip denilmeyeceğini an­larsınız. Maliki ve Hanbelî kitaplanna da bakınız, onlann da bizim padişahlara ne dediklerini görürsünüz. Hatta bizim Os­manlI âlimleri bile kendi padişahlanna halife dememişlerdir. Hanefî fakihlerinin üstatlanndan ve Türkistan'ın en büyük âlim­lerinden İmam Necmüddin Ömer Nesefî denilen bir zat vardır. (537/1142) tarihinde Semerkant'ta vefat etmiştir. Pek büyük bir fakih olduğu için kendisine Müftiu's-sakaleyn denilmiştir. Bu zatın pekçok kitaplan vardır. Hanefî mezhebinde imamdır. Bunun akâide dair Akâid-i Nesefiye adıyla küçük bir kitabı var­dır ki sekizyüz seneden beri Hanefî mezhebinin geçerli olduğu bütün doğu medreselerinde okutulmaktadır. Hatta bugüne kadar İstanbul medreselerinde. Fatih medresesinde okutulagelmiştir. İşte o kitapta ve diğer bütün İslâmî kitaplarda halife olacak ki­şinin Kureyş.ten olmasının şart olduğu ve Kureyş'ten ol­mayanın hilafetinin caiz olmayacağı mutlak ve kesin bir dille açıklanıyor. "Kureyş olanlardan başkası caiz olmaz", deniyor. Onun içindir ki demin ismini zikrettiğim Allame Taftazâni, Şerh-i Akaid'inde. "Abbasî halifelerinden sonraki hilafetin du­rumu su götürür", diyor.

Şu halde bu güçlükleri ve vuzuhsuzlukları ortadan kal­dırmak için ne yapmak lazımdır? Ne demeli ki bu zorluklar or­tadan kalksın? Bu hususta söylenecek söz şudur; Halifeliğin şartlarını taşıyan bir kişi bulunmadığı müddetçe, halifenin tayin edilmesi ve seçilmesi önermesi ortadan kalkar, vacip olmaz.

Şimdi burada gayet kuvvetli bir itiraz ortaya çıkar: De-

1

i

Page 142: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

141BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

nilebilir ki, müslümanlar üzerine bir imam (halife) tayin etmek ve seçmek vaciptir. Bu konuda icma-yı ümmet vardır. Bütün İslâm âlimleri imam tayin etmenin vacip olduğu konusunda it­tifak ve sözbirliği etmişlerdir. Buna ne cevap vereceksiniz?

Bu soru hakikaten çok kuvvetli bir sorudur. İşin içine icma girince tarafımızdan ne söylense fayda vermez, hiç kimse din­lemez. Çünkü icma en kuvvetli delil kabul edilir. Bizim ta­rafımızdan ne söylenirse söylensin, bize cevap olarak, "İcmaa katılan âlimler senden daha iyi bilir", denilir. Şu halde buna nasıl cevap verilmelidir?

Bunun cevabını Şafiî âlimlerinin en büyük raü- tehassıslanndan Allâme Adudiddin vermiştir. Bu zatın Mevâkıf isimli çok muteber bir eseri vardır. Ehl-i Sünnet'in akaidi ile il­gili bir eserdir. Büyük bir kitaptır. İstanbul'da Matbaa-yı Amıre'de üç cilt halinde basılrmştır. Bütün İslâm âlimlerinin elinde hüccet gibi tutulur ve içindeki bilgiler güvenilir bir senet kabul edilir. İşte bu kitabın imamet bahsinde bu soru müellif ta- rafmdan sorulduktan sonra ona cevap olarak demin dediğim gibi, "imametin şartlannı kendinde toplayan bir kişi bu­lunmadığı müddetçe müslümanlar üzerine bir imam tayin etmek vacip olmaz"; diye kayıtlıdır. Sözümün doğruluğuna ve sıh- hatına inanmak istemeyenler bu esere müracaat etsinler.

Fakat bu durumda menüeket anarşi, millet de kanşıklık ve ihtilal içinde kalmaz mı? Evet millet fuzuli bir şekilde başıboş, kendi haline terkedilir. Hükümet kurulmazsa şüphesiz mem­leket anarşi, millet ihtilal içinde kalır. Fakat Mevâktf yazarının maksadı bu değildir. Şartlarını taşıyan, gerçek halife manasma bir imam tayin etmek mümkün olmadığı zaman artık o mânada imam tayin etmenin vacipliği ortadan kalkar demek isliyor.

Page 143: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN142

Bundan "Hükümet kurmaya da lüzum yoktur", mânası çıkmaz. Maksadı "Halifelik şartlarını taşıyan bir imam tayin etmek im­kânsız olduğu zaman yine hükümet kurmak vacip olur. Fakat artık ona hilafet, hükümet başkanına da halife mânasına imam denmez ve bundan dolayı İslâm milleti günahkâr olmaz", de­mektedir. Nitekim bundan önce ismi geçen Sadru'ş-şeria r ٥y/7a7-w/«m'da halifelik şartlarını saydıktan sonra, şartlannı taşıyan halifeliğin —hadis-i şerifte açıklandığı gibi— otuz se­nede tamamlandığını, ondan sonra dünyevî başkanlık ve galebe başkanlığı (riyaset-i dünyeviye ve tagallubiye)den ibaret olan raeliklik ve saltanatın kurulduğunu açıklıyor. Sonra da "Şu zi­kredilen hilafet şartlarından zaruretlerin ortadan kaldırdığı şar­tlar düşmüştür. Bunun gibi zamanımızda Kureyş'ten olma şartı da düşmüştür", diyor. Bu sözü söyledikten sonra "Hepsi de Allah'ın rahmetinden koğulmuş olarak. Nerede ele ge­çirilirse yakalanırlar onlar ve öldürülürler de öldürülürler" (Ahzab 33/61) ayetini iktibas ediyor. Bu suretle hilafet şar- tlannı taşımayan melik ve sultanlara şiddetle hücum ediyor.

İşte bu izahlanmdan gerçek hilafetle şeklî hilafetin neden ibaret olduğu tamamiyle anlaşılmıştır, sanınm. Gerçek hilafet aslî hilafettir ki Raşid halifelere mahsus idi. geldi geçti. Şeklî hilafet ise Raşid halifelerden sonra gelen halifelerin hilafetidir ki kahreden sultanlıktan başka birşey değildir ve dinen gayet kötülenmiştir.

Gerçek hilafette halife. Resul-i Ekrem efendimizin izini takıp ederek Peygamberânc bir idare hayatı ve babacan bir si­yaset takip edecek, elinde Hazret-i Kuran hidayet şulesi ve ha­reketlerinin rehberi olacak, kalbinde Allalı korkusu onu her ha­lükârda adaletten ayırmayacak, makam ve memurluklan birer

l

Page 144: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

143b ü y ü k o y u n - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

İlâhî emanet kabul ederek ehlini bulup ona devredecek, müs- lümanların haklannın kaybolmasına ve hazine malının zerre kadar israfına meydan vermeyecek, Islâmiyetin inkişaf ve yü­celmesi ve İslâm ehlinin saadet ve ilerlemesi neye bağlı ise onu elde etmeye kudretinin elverdiği ölçüde gayret sarfedecek. Şimdi zamanımızda böyle gerçek bir hilafet kurmak mümkün müdür?

Hz. Ebu Bekir-i Sıddîk hilafet makamına seçildiği zaman minbere çıkıp, Cenab-ı Hakk'a hamd u sena ettikten sonra şu hutbeyi irad etmiştir:

"Ey insanlar, ben size veliyyü'l-emr oldum. Halbuki ben sizin en hayırlınız değdim. Eğer iyilik edersem bana destek olu­nuz, kötülük yaparsam beni doğru yola sevkediniz. Doğruluk emanettir, yalancılık hıyanettir. Sizin zayıfınız, hakkını zâ­limden almcaya kadar katımda kuvvetlidir; kuvvetliniz de ezil­mişin hakkını alıncaya kadar katımda zayıftır. Hiçbiriniz ci­hadı terketmesin. cihadı terkeden topluluk zelil olur. Ben Allah’a ve Resulüne itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz. Ben Allah’a ve Rasulüne itaat etmezsem siz de bana itaat etmeyin. Kalkınız namaza. Allah size rahmet etsin."

Hz. Ebu Bekir'in vefatında hiçbir nakdî varlığı (para, altın, gümüş) çıkmamıştı. Beytülmalden takdir edilen nafaka ile orta halde yaşardı. Devlet malından kendisinde bir köle ile bir deve ve bir de kaftan vardı. Vefatından çok az bir zaman önce kızı müminlerin anası Hz. Aişe’yi çağırarak, "Biz halife olalıdan beri milletin dirhem ve dinarım yemedik, kaba ve bayağı ye­meklerini yedik ve katı elbisesini giydik. Bu köle ile bu deve ve kaftan benim malım değil, müslümanlann beytülmalınındır. Ben müslümanlann maslahatlan ile meşgul olurken onlan

Page 145: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n144

kullanırdım. Size miras olarak kalmaz. Vefatımdan sonra üçünü de Ömer’e gönder", diye vasiyet etmiştir.

Hz. Aişe vasiyet icabı onlan Hz. Ömer'e gönderince Hz. Ömer, "Ey Ebu Bekir, kendinden sonra gelenleri zahmete sok­tun, moşkil bir duruma düşürdün", diyerek ağladı. Ve "Alın bunlan, beytülmale teslim edin" dedi. Bunun üzerine mecliste hazır olan Abdurrahman b. Avf, "Subhanellah, bir köle ve bir deve ile beş dirhemlik köhne kaftanın ne değeri olur? Em- retseniz de onlan Hz. Aişe’ye iade etseler" deyince Hz. Ömer, "O Ömer'in zamanında oİ£imaz", cevabını vermişti.

Hz. Ömer de hilafet günlerinde Hz. Ebu Bekir gibi bey- tülmalden takdir edilen günlük nafaka ile geçinirdi ve günlük yiyecek içeceğini çok dar tutmuş olduğundan ailesi sıkıntı çe­kerdi. Diğer hak sahiplerine ise kendi istihkakından fazla ve­rirdi. Birgün hutbe okumak için minbere çıktığında üzerindeki elbisenin oniki yerinde yama görülmüştü. Geceleri Medine-i Münevvere sokaklannda ta sabahlara kadar bekçi gibi dolaşır, bizzat şehrin asayişini muhafazaya çalışırdı. Hatta kapalı olup olmadıklarını anlamak için kapılan yoklardı ve "Fırat nehrinde bir oğlak boğulacak olursa korkanm ki yarın Cenab-ı Hak beni ondan mesul tutar", diyerek ağlardı. Mesuliyet hissi ve Allah korkusu kalbinde o kadar yer etmişti ki ara sıra, "Ey Rabbim. İslâm memleketleri çok genişledi. Her tarafta İlâhî adaletini neşretmek ve yaymak benim için zorlaştı. Anık bu mesuliyet yüküne tahammül edemiyeceğim. ruhumu al", diye dua ederdi. Vefat ettiği zaman borçlu olduğu için mallan satılıp borçlan ödendi.

Hz. İmam Ali de gecelen biri beytülmalin, diğeri kendi pa­rasıyla alınmış iki mum bulundururmuş. Milletin mas.

»

i.

Page 146: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

145BÜYÜK O Y İ - III/ HİLÂFETİN K A L D IIM A S I

!abatlarıyla meşgul olurken beytülmalin mumunu kullanırdı. Fakat o sırada kendi şahsî işiyle meşgul olacağı zaman veya yanına biri gelip hususi konuşma başlayacak olursa hemen o mumu söndürür, kendi parasıyla alınan mumu yakardı. Hz. Osman ise şahsî servete sahip olduğu için halifelik masraflan adı altında beytülraalden hiçbir şey almazdı. İşte gerçek hilafet böyle olur. Halife diye de böyle zatlara denir. Zamanımızda böyle halife bulmak mümkün müdür? Mümkün olmayınca ha­life aramanın manası kalır mı? Sözlerimin başında da söy­lemiştim: Şerefli şeriat nazannda hilafetten maksat hükümettir, bir adaletli hükümet kurmaktır. Kur'an-ı Kerim de hükümet işinde idare tarzı olmak üzere bize meşvereti (şûra) tavsiye ediyor, *'Onların işleri kendi aralarındaki şûraya dayanır” diyor. Bizim de bugün mümkün olduğu kadar kurmaya ça­lıştığımız idare usûlü ve tarzı meşverettir. Hükümeti meşveret esası üzerine kurmak istiyoruz. Ve hatta kurduk da. Bu idare usûlü, İlâhî güzelliğe ve beğenmeye mazhar olduğu halde daha ne istiyoruz, başımızda heyula gibi bir halife bulundurmanın ne mânası vardır?

Prof. D r Seyyid Bey Hedefine Ulaşıyor!..

l؟te efendiler, hilafet meselesinin kelâm ilmi yani itikadiyat açısından şerî mahiyeti budur. Bunu bu şekilde bilmek halkı aydınlatmak, h^ikatı bildimıek ılım dır. Böyle bir zamanda bu bizim İçin bir farizadır.

Alkışlar...

Gerçekten bazı kişiler var. Meselâ bizim muhterem Gü- mUşhane mebusu Zeki Bey, muhterem K a s tio n u mebusu Halit Bey Efendiler hazretleri gibi. İçte ve dışta d^ıa birçok kişi bulunabilir ki bu konuda tereddütleri var. Endişeleri pek

Page 147: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN146

tabii bir endişedir. Çünkü mesele pek büyüktür. Kendilerini mazur görürüm. Hiç şüphe etmem ki meseleyi olduğu gibi bil­dikleri zaman o en lişeleri giderilmiş olur. Onlar da tam bu iti­dalle bizim bakış a< ımıza katılırlar.

Muhterem Halit Bey Efendi. '.Ben meselenin şerî tarafına kanşmam. siyasî yönünü düşünürüm” dediler. Yani meselenin siyasî yönünden endişelendiklerini söylediler. Bu konuda da bir iki söz söylemek isterim. Kimsenin kanaatini kötüye kullanmak istemem. Söyleyeceğim sözler sırf benim şahsî kanaatımdır. Bunu yani hilafet meselesinin siyasî yönünü ben de çok dü­şündüm. Geçen senedenberi bazı yayın organlan da bundan bahsetti. Zannediliyor ki biz hilafeti lağvedersek Mısır'da. Hin­distan'da ve diğer İslâm memleketlerinde kötü tesir yapacak. Bu bence çok boş bir fikirdir. Eıtıin olun efendiler, bunun İslâm dünyasında hiçbir tesiri olamaz. Önce de söylediğim gibi İslâm dünyasının âlimleri kimin halife olacağını ve nasıl halife olmak lazım geleceğini bizden iyi bilirler. İslâm dünyasının bize olan yardımı bilmiyorum, gerçekten var mıdır? Efendiler, beş on lira vermekle ona yardım denmez. Vaktiyle İstanbul'da "Cihad fetvası" yayımlandığı zaman İslâm dünyasından hiçbir kabul ve katılma sesi çıkmadı. Irak'ı. Suriye'yi ve hatta hilafet merkezi sayılan İstanbul'u işgal eden ordular Hindistan'ın müslüman as­kerlerinden meydana gelmekle idi. Beni Arabyan hanında bir odaya kapayarak başımda nöbet bekleyen de müslüman Hini askeri idi. Hanımım ve çocuklanm ziyarelime geldiği zaman onlarla benim arama girerek elinde hançerle nöbel bekleyen müslüman Hint askeri idi. İçimizde Şeyhülislâmlık yapmış olan kişi de beraber Malta'da esir yaşadığımız zaman İslâm dün­yasının hiçbir tarafından bize yardım eli uzatılmamıştı. Efen­diler kendimizi aldatmayalım, gerçeği olduğu gibi görelim ve

Page 148: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

147BÜYÜK OYUN - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

görmeyenlere de gösterelim. Evet İslâm dünyasının bize ve bizim onlara yardım etmemiz lazımdır, hatta vaciptir. Bütün müslüman fertlerin de birdiğerine elden geldiği kadar yardım et­mesi vaciptir. Fakat bu hilafet meselesi değil, hilafetten dolayı değil, din kardeşliği meselesidir. Müslümanlar birbirlerinin kar­deşi olduğundandır. Kur'an-ı Kerim "Mü'minler ancak kar­deştirler'* (Hucurat 49/10) buyuruyor. Yani müminler birbirinin kardeşidir diyor. İşte İslâm dünyasının üzerine bize yardım etmek bu din kardeşliğinden dolayı vaciptir. Yoksa bir kişinin halife adıyla *heyulâ gibi bir makamda oturmasından dolayı de­ğildir. İslâm'da insanlar hakkında kudsîlik sözkonusu değildir. İslâm’da öyle Hristiyanhkta olduğu gibi ruhaniyet yani ruhanî hükümet yoktur. Aynı şekilde İslâm'da ne dinî teşkilat, ne de İdarî teşkilat yoktur. İslâm şeriatı dinî teşkilat kurmadığı gibi, idari teşkilatı da İslâm ümmetine bırakmıştır. İslâmiyet mukaddes olarak yalnız bir şeyi tanır ki o da haktır. Mukaddes olan yalnız haklardır. Cenab-ı Hakk’m bir ismi de Hakk'tır. Kudsiyet de O'ndadır. Bazı dinlerin bazı şeylere verdiği kud- siyeti İslâmiyet vermemiştir. Hele insanlara hiç kudsiyet ver­memiştir. zerre kadar vermemiştir. Peygamberlere bile kud­siyet vermemiştir. Hz. Peygamber’in en büyük duası "Ey Rabbinı, eşya (varlıklar)yi bana olduğu gibi göster" idi. Diğer bir duası da. "Allah’ım, kabrimi tapılan bir put yapma" idi.

Tunah Hilmi Bey (Zonguldak): Yaşa hoca yaşa! Varol!

Şimdi size soranm. böyle yüce bir din. birtakım şahıslan halifedir diye başınıza oturtmayı ve ona taparcasına birtakım kudsiyet vermeyi kabul eder mi? Buna imkân yoktur. İslâmiyet bundan münezzehtir, yücedir. 3u bir takım iğfallerden, istibdat devrinde saltanatlann yapmış olduklan zulümleri örtmek için, müstebit hükümdarların etrafında bulunan riyakâr şahıslann bi-

Page 149: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN148

lerek yaptıklan telkinlerden ve bir takım bilgisiz ve saf ki­şilerin yanlış telkinlerinden doğmuş ve giderek umumi bir fikir haline gelmiş bir hurafedir.

Kısaca müslümanlann birbirine yardımda bulunmaları lü­zumlu dinî bir görevdir. Bu dinî ve İçtimaî dayanışma ka­ziyesidir. *'Müslümanlar, parçaları birbirine kenetlenmiş bir bina gibidir, birdiğerini tutarlar, birbirinden ayrılmazlar", me­alinde bir hadis vardır ki müslümanlar arasındaki da­yanışmanın lüzumluluk derecesini gösterir. Bu konuda daha pekçok hadis-i şerifler vardır. Herbiri bir ahlâkî düstur ve pek yüksek bir içtimai vazifedir. Onun için Hind’in, Mısır'ın. Afgan’m. Türkistan'ın ve diğer İslâm dünyasının bize ve bizim onlara irtibatınuz hep bu dinî tesanütten doğmuştur. O za­vallılar da kendilerini esaretten kurtarmak için medet uma- c ^ a n bir yer ve bir el arıyorlar.

"Bravo" sesleri."Hilafeti Kaldısak da, Kaldırmasak daIslâm Dünyası Bize Yardım Eder!"İşte bunun içindir ki biz hilafeti ilga etsek de etmesek de

onlar daima ellerinden geldiği kadar bize yardım etmeye devam edeceklerdir ve etmeleri gerekir.

Ali Şuurî Bey (Karesi): Evvelce yayınladığınız ri­salenizde (Hint ve Hâkimiyet-i Milliye adlı risale) hilafeti ve­kâletle tarif ediyordunuz. Hilafet bir çeşit vekâlettir. Halife İslâm milletinin vekilidir, diyordunuz, bu bakış açınızdan vaz mı geçtiniz?

Hayır, o görüşümden vazgeçmedim. Fakat bendeniz pek uzun sürecek diye bu mesele hakkında bütün bildiklerimi söy­lemek istemiyorum.

jr

ii

Page 150: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

149BÜYÜK OYUN ■ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

.'Söyle, söyle, dinleriz" sesleri.Mademki istiyorsunuz o halde ben de söyleyeyim. Fakat sa­

brınızı kötüye kullanıyorum. Sözlerim biraz daha uzayacaksa meselenin pek büyük ehemmiyeti olduğundan affınızı dilerim.

"Söyle, zevkle dinliyoruz" sesleri.Evet Ali Şuurî Beyefendi, hilafet bir çeşit vekâlettir. Mi­

lletle halife arasında akdedilmiş olan vekâletten başka birşey değildir. Millet müvekkil (vekil eden), halife onun vekilidir. Ha­life seçmek ve ona biat etmek demek vekâlet akdini icap etmek demektir. Bilirs١piz ki her mukavele iki tarafm icap ve ka­bulüyle akdedilmiş olur. İşte hilafet de bir akit ve mukaveledir. Hem de bütün fakihlerin ittifakla açıkladıklan gibi vekâlet akdi çeşidindendir. Hakkında vekâlet kaidelerinin hükümleri geçerli olur. Çünkü efendiler, defalarca arzetmiştim ki hilafet şer.î mahiyeti itibariyle hükümet demektir. Bilirsiniz ki Hz. Pey­gamber. bir taraftan şer.î hükümleri ortaya koyar, teşri' eder, diğer taraftan da bizzat o hükümleri icra ederdi. E tra­fa valiler, kadılar, kumandanlar tayin ederdi ve harplerde bizzat başkumandanlık vazifesini yerine getirirdi. Hatta pek lyı bilirsiniz ki Uhut harbinde yanağından yaralanımştı. Bu du­rumlar ise —söylemeye ihtiyaç yoktur— hükümetin icrası de­mektir. Onun içindir ki hilafet de hükümet demektir. Fakat gerek Asr.ı saadette ve gerek sonralan hükümet tabiri ıstılah olarak kullanılmamıştır. Hükümet kelimesi lugatta hâkim olmak, emretmek ve yasaklamak, tahakküm etmek demektir. Şeriat açısından pek makbul bir şey değildir. Onun için o va­kitler hükümet tabiri kullanılmamış, onun yerine hilafet tabiri kullanılmıştır. Hanefî fakihlerinin •sonrakileri arasında îbn Hümarfi adında bir kişi vardır ki müctehid derecesinde büvük

Page 151: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN150

bir fıkıhçıdır. Sivas'ta doğup İskenderiye'de yetişmiştir ve orada talebe okutarak gayet bereketli ve feyizli eserler meydana getirmiştir. Hicrî dokuzuncu asnn ileri gelenlerindendir. Bunun kelâm ilmine, yani itikada ait Müsayere adında bir kitabı vardır ki basılmıştır. Bundan önce de birkaç defa adını verdiğim işte o kitapta, imameti, yani hilafeti, "müslümanlar üzerine kamu ta­sarrufuna (tasumıf-ı âmme) hak kazanmaktır", diye tarif et­miştir. İşte hilafetin fıkıh yani hukuk ilmi açısından tarifi budur. Akaid ilmi kitaplarında hilafet, daha doğrusu imamet başka şekilde tarif edilir: "Din ve dünya işlerinde Hz. Pey- gamber'den halef olarak müslümanlar üzerinde reisliktir", diye tarif edilir. îbn Hümam büyük fakih olduğundan imameti fıkıh ve hukuk açısından tarif etmek istememiş, onun için "İmamet, müslümanlar üzerine kamu tasarrufuna hak kazanmaktır", de­miştir. İşte efendiler imametin, diğer tabirle hilafetin en güzel ve en doğru tarifi budur. "Kamu tasarrufuna hak kazanmaktır", diyor. Kamu tasarrufu demek, bütün müslümanlara şamil olmak üzere onların umumi ve ortak işlerinde tasarrufta bulunmak de­mektir. Buna fıkıh dilinde yani İslâm hukuku ıstılahında kamu velâyeti (velâyet-i âmme) denir. Velâyet ne demektir? Ve kamu tasarrufuna hak kazanmak ne şekilde meydana gelir? Bütün müslümanlar üzerinde kamu tasarrufuna hak kazanacak bir kimse var mıdır? Bunlan açıklamak gerekiyor. Rica ederim, mesele derinleşiyor. Gayet ilmi bir safhaya giriyor, dikkatle dinlememiz gerekir.

Velâyeti İslâm âlimleri, "İster istesin isterse diretsin bir baş­kasına söz geçirmek", şeklinde tarif ederler. İşte velâyetin ma­nası budur. Şu halde İslâm şeriatına göre böyle "ister istesin, ister istemesin başkasına söz geçirmek hakkı'.na sahip olan kimse var ٠ mıdu.? Bu zorla söz geçirmek demektir ki ta-

H

Page 152: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

151BUYUK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

hakkümden başka birşey değildir. Tahakküm şeriat açısından caiz midir? Evet bir kimsenin diğerine zorla söz geçirmeye kal­kışması meşru olmazsa ona tahakküm denir, galebe çalmak denir ve nihayet saltanat denir. Fakat meşru olursa işte o zaman velâyet denir. Şimdi bu meseleyi bir girişle açıklayayım:

"İslâm'da Toplum Adına Velayet Hakkı Yoktur!"Muhterem efendiler! İslâm hukukuna göre üç hak vardır ki

bu üç hakka her kişi eşit şartlarda sahiptir ve üçü de değişmez ve sarsılmaz haklardır. Birincisi hürriyet hakkı. İkincisi ko- runmuşluk (ismet) hakkı —biz şimdi buna şahsî korunmuşluk (masûniyet-i şâhsiyye) diyoruz—. Nefsin ve ırzın ko- runmuşluğu demektir. Üçüncüsü de mülkiyet hakkıdır. İşte bu üç hak İslâm'ın temel hak anlayışım meydana getirirler. Diğer bütün haklar bu üç haktan doğar. Bu üç hak bütün haklann anası ve çıkış yeridir. Zamanımızda medenî memleketlerin temel haklan bu üç hak değil midir? Evet öyledir ama ne yazık ki hilafet adı altındaki sonra gelen müstebit hükümetler bu temel haklara gerektiği gibi uymadılar.

İslâm'da hiçbir ferdin diğer bir fert üzerinde ken­diliğinden bizzat velâyet hakkı yoktur. Hiç bir kimse di­ğerine zorla söz geçirmek hakkına sahip değildir. Hiçbir kişi diğerine öyle zorla şunu yap, bunu yapma, şurada otur, oraya gitme diyemez. Herkes hürdür, istediği yerde oturur, kalkar, istediği gibi hareket eder. Başkasına zararı dokunmadıkça ona karışılamaz. Aynı şekilde herkesin nefsi, ırzı, hürmete lâyık ve saldından korunmuştur. Mülk edinme hakkı da böyledir. Herkesin malı, mülkü saldından ko­runmuştur. Herkes kendi malında ve mülkünde dilediği gibi ta­sarruf eder. Başkasına zarar vermedikçe hiçbir kimsenin mü-

Page 153: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN152

dahale etmeye hakkı yoktur. Herkes hukuk önünde eşittir. Öyle sınıf imtiyazlan. zadegânlık usûlü gibi şeyler yoktur. İslâm tam mânasıyla demokratik bir dindir ve hiçbir kimsenin imtiyazmı kabul etmez. Kur’an.ı Kerîm. "Allah katında en mükerrem ola­nınız, en çok takva sahibi olamnızdır" (Hucurat 49/13) bu­yuruyor. İşte bunun içindir ki büyük, küçük, şerefli (şeriO ٧٠ sıradan (vadî.) kişiler Allah nazannda eşittir. Allah katında en makbul ve mükerrem olan kişi, kimin oğlu olursa olsun Allah.tan en çok korkan kişidir. Bunun içindir ki İslâm'da hiçbir kimse kendi şahsî imtiyazından dolayı diğer bir fert üzerinde zorla söz geçirmek, ona emretmek ve yasaklamak hakkına sahip değildir.

İslâm'da yalnız bir kişinin diğeri üzerinde velâyeti, zorla söz geçirmek hakkı vardır ki o da babadır. İşte yalnız babanın çocukları üzerinde söz geçirmek hakkı vardır ki velâyettir. Baba çocuğunun velisidir. Bu velâyet babanın babalık vas­fından gelmektedir ve çocuk hakkında mükemmel bir şefkat sa­hibi olduğundandır. Ortada bir çocuk var, bakılmak ister. Ken­disine miras olarak intikal eden mallarının korunması lazım. Çocuktur kendisine bakamaz ve mallannı koruyamaz. Buna kim bakacak ve mallannı kim koruyacak? İslâm şeriatı çocuğa bakmak, diğer bir tabirle çocuk üzerinde velâyet hakkına sahip olmak konusunu, çocuk hakkında en çok şefkat sahibi olan, herkesten çok onun menfaat ve iyiliğini düşünecek olan kişiye venyor ki o da babadır. İşte babanın bu velayetine şahsî ve­layet (velâyet-i şahsiyye) denir. Babanın kendisinden, babalık vasfından doğan bir velâyettir. Babadan başka vc baba hük­münde olan büyük babadan başka hiçbir kimsenin diğer fert üzennde böyle velâyet-i zaliyesı yoktur. Herkesin kendi şah­sında \c mallarında velayeti, diğer bir tabirle tasarruf hakkı var­

Page 154: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

153BÜYÜK OYUN - III / HlLAFETlN KALDIRILMASI

dır. Onun bu velâyet ve tasarrufuna kimse kanşamaz. işte bu esasa dayanarak "Herkes kendi âleminin padişahıdır" denir.

Bir kişi diğer bir şahıs hakkında velâyete ve tasarruf hak­kına sahip olabilmek için mutlaka o şahıstan velâyet hakkını al­ması gerekir. Meselâ bir kimsenin diğerinin bir malını baş­kasına satabilmek için mal sahibinden izin almış olması gerekir. Daha önce öyle bir izin almamışsa o satış geçerli olmaz. Bu konuda izin almak demek ne demektir? O malı sat­mak velâyetini onun nzasıyla ondan almak demektir. İşte o ve- lâyeti almış olan kişiye vekil denir. Ona ve velâyeti veren ki­şiye de müvekkil denir. Vekil böyle velâyet almamış ise ona vekil denmez, fuzulî denir, fuzulînin tasarrufları ise geçerli olmaz. Sonradan mal sahibi muvafakat ederse bu durum müs­tesnadır. Bu durumda da sonradan verilen icazet, izin, geçmiş bir vekâlet hükmündedir denir (icazet-i lâhıka vekâlet-i sâbıka hükmündedir) ve o itibarla fuzulînin tasarrufu muteber olur. Hakem meselesi de böyledir. Yani bir kimse diğer biriyle olan davasında başka bir kişiyi kendi nzasıyla hakem kabul ve tayin etmedikçe o kişinin o kimse aleyhinde meydana gelecek hükmü muteber değildir, fuzuli olur. Bir kişi kendi aleyhinde hük­metmek hakkını başka birine vermelidir ki o kişinin o kimse aleyhindeki hükmü muteber olabilsin. Çünkü demin ne de­miştik? Babadan başka hiçbir kimsenin diğer bir kişi hakkında velâyeti. tasarruf hakkı yoktur dememiş mi idik? İşte bunun için kim olursa olsun diğer bir kişinin lehinde veya aleyhinde tasarrufta bulunabilmesi için o kişiden kendi rızası ile velâyet alması ve tasarruf hakkı alması zaruridir. Babanın çocuk hak- kındiiki velâyeiine. velayeM zâtiye (ve şahsiye) denildiğini söy !emiştik. Başka bir kişinin diğer bir şahsa velâyet vermesine ٧e o şahsın bu şekilde velâyet sahibi olmasına da devredilmiş

Page 155: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN154

velayet (velâyet-i tefviz) denir. Demek oluyor ki velâyet iki kı­sımdır: Biri velâyet-i zâtiyedir ki babanın velâyetidir. diğeri ve- lâyet-i tefvizdir ki akıllı ve bulûğ çağına ulaşmış bir şahsın diğer bir kişiye vermiş olduğu velâyettir.

İşte vekilin, vasinin, mütevellinin ve hakemlerin sahip ol- duklan velâyetler hep velâyet-i tefvîz cümlesindendir. işte ha­lifenin sahip olduğu velâyet de bu velâyet-i tefvîz türündendir. Çünkü hiçbir kimsenin kendiliğinden veya miras yoluyla halife olmak hakkı yoktur. îbn Hümam'ın yukardaki tarifinden an­laşılmıştır ki halife olmak demek kamu tasarrufuna hak ka­zanmak demektir. Bu hak kazanma ise. millet tarafından bir şahsa bu kamu tasarrufu salahiyetini vermekle olur ki vekâlet demektir. Kamu işleri denilen şey milletin kendi ortak işleridir. Bir memleketin idaresi demek, o memlekette millete ait olan iş­lerde tasarruf etmek demektir. Bu ise doğrudan doğruya milletin kendi işidir, milletin kendi hakkıdır. Millet bu hakkını baş­kasına vermedikçe hiçbir kimse o hakka malik olamaz, işte bu esasa dayanarak İslâm fakihleri yani İslâm hukukçulan, "Hi­lafet. milletle halife arasında akdedilmiş bir vekâlettir.", derler ve bu konuda tamamen vekâlet kâidesinin hükümlerini tatbik ederler. Meselâ mutlak vekâlet olabileceği gibi mukayyed (sı­nırlı) da olabilir. Ve vekil olan kişi müvekkilinin, vekil kılma sırasında öne sürdüğü kayıt ve şarla uymaya mecburdur. O kayda uymazsa tasarrufu geçerli olmaz. Bunun gibi hilafet de vekâlet türünden olduğundan, halife seçim ve biat sırasında mü­vekkil olan millet tarafından ileri sürülen kayıt ve şarta uymaya mecburdur. Millet kendi kamu velâyetini yani kamu işlerinde kamu tasarrufu selahiyetini halifeye mutlak surette bahşetmiş ise halifenin bu çeşit mutlak halifeliği, mutlak hükümet demek olur: raşid halifelerin hilafeti gibi. Yok eğer millet biat sı.

Page 156: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

155BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

rasında halifenin hilafetini yani kamu velâyetini bazı kayıt ve şartlara tâbi tutmuşsa o zaman bu tür hilafet de meşrutî hü­kümet demek olur, Osmanlı meşrutiyetinde olduğu gibi. Bunun her ikisi de caiz olduğu gibi milletin kendi kamu işlerinde hiç­bir kimseye tasarruf hakkı bahşetmemesi de esas itibariyle caiz olmak lazım gelir. Millet, kendi işimi kendim göreceğim, artık ben rüşde ulaştım, kendi ortak işlerimde kendim tasarruf etmek için gereken ehliyet ve bilgiye de sahibim, dolayısıyla kamu tasarrufu hakkını artık kimseye vermeyeceğim diyecek olursa ona ne denilebilir? İşte şimdi biz de böyle yapmak is­tiyoruz. Buna fıkıh ve hukuk itibariyle hiçbir engel yoktur. Yeter ki millet gerçekten rüşde ulaşmış olsun. Ve bu konuda olması gereken siyasî ve İçtimaî terbiyeye sahip bulunsun. Kur'an-ı Kerîm'de *'Müslümanların işi kendi aralarında meş­veretle görülür", dendiği için buna şerî müsaade bulunduğunu bildiriyor. Zamanımızda birçok büyük devlet de kendilerini bu şekilde idare ediyor. Pek güzel idare ediyor. Önce de söy­lemiştim: Hilafet demek hükümet demektir. Maksat mem­leket ve milleti adaletli bir şekilde güzelce idare etmektir. Yoksa hükümetin şekli değildir.

’.HUafet. Hükümet Demektir. Yoksa HükümetinŞekli Değildir!"

Bu konuyu biraz daha açıklamak lazım gelirse deriz ki. ve- lâyet ister uygun bulsun ister bulmasm— başkası üzerine söz geçirmek demektir ki zorla söz geçirmek demek olur. Böyle zorla söz geçirmek meşru olmazsa ona zulüm ve tahakküm denir. Meşru olursa velâyet olur. Bir kanuna dayanırsa ona hüküm denir. Lafızlar başka başkadır. Fakat mâna hep birdir. İtibar edilen şey ve yönler ayndır. Dolayısıyla velâyet ilk önce

Page 157: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN156

iki kısma aynlır: Kamu velâyeti, hususi velâyet. Kamu velâyeti demek hükümet demek, hakimiyet demek, saltanat demek, şu yüce Meclis'in tasarrufu demektir. Kamu velâyetinin mânası budur. Memleketin her tarafını, bütün fertleri ve cümle kamu işlerini içine alır. Bugün Türkiye'de bu yüce Meclis'in kararlan olmadıkça hiçbir kimsenin diğer bir kimse üzerinde zorla söz geçirmeye hakkı yoktur, geçiremez, geçirirse meşru ve kanunî olmayan bir şey olur, cezayı gerektiren bir haram teşkil eder. Ne zaman siz bir karar verir ve bir kanun yaparsanız o zaman ondan önce zulüm olan şey şimdi bu karardan sonra, bu ka­nundan sonra meşru olur, adalet olur. Çünkü bunlar İzafî iş­lerdir. Adalet de zulüm de İzafî işlerdendir, nisbîdir. Zaten dün­yada mutlak bir şey yoktur, herşey nisbMir. Onun için bir zaman adalet olan diğer bir zaman zulüm olur.

O halde halifenin, imamın, hükümetin veya sultanın emir­leri, tasarruflan, nasıl geçerli oluyor? İşte seçim ve biat onun için şarttır. Halifeyi seçmek, imam denilen kişiyi seçmek, hatta mebuslan seçmek onun için şarttır. Size basit bir hukuk kaidesi arzedeyim: Hepiniz bilirsiniz, bir insan gerek kendi şahsında ve gerekse kendi malında dilediği gibi tasarruf eder. Dilerse bu ta­sarruf hakkını başkasına da bahşeder. Nitekim başkasına ver­diği zaman o kişiye vekil denir. Ve o kişi sizden aldığı tasarruf hakkına dayanarak sizin malınızda tasarruf eder. Onun alım sa- imu artık geçerli olur ve siz onu kabul etmeye mecbursunuz. Çünkü onun yapmış olduğu o tasarruf müvekkili olan kişi ta­rafından balışedilmiş bir velayettir. Müvekkil kendi şahsında, kendi malındaki velayeti ona vermiştir. Bu bakımdan o bu ve­rilen velâycte dayanarak lasarrufla bulunuyor. Bir kişi böyle ol­duğu gibi beş. on. yüz bin ve dalıa çok fertlerden meydana gelen bir ortaklık bir cemaat da bunu yapabilir. Büyük küçük

Page 158: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

157BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

bütün şirketler, cemaatlar da aynı durumdadır. Onlar isterlerse ortak işlerini doğrudan doğruya kendileri görürler, dilerlerse kendi içlerinden veya dışandan bir veya birkaç kişiyi müdür yani vekil tayin ederler. Yani kendilerinin müşterek işlerinde sahip olduklan şahsî velâyetlerini o değişik kişilerden mey­dana gelen bir heyete veya bir şahsa bahşederler. Hakem me­selesi de böyledir. Hakem de meselâ sizden velayet almadıkça sizin aleyhinize onun hükmü sizin üzerinizde geçerli olmaz. Siz­den velâyet alınca sizin aleyhinize onun hükmü sizin üzerinizde geçerli olur. Neden geçerli olur? Çünkü siz o velâyeti ona ver­mişsiniz, bundan dolayı geçerli olur. îşte bu ve benzerlerinin hepsi velâyetin konusudur.

Diğer bir açıdan ise velâyet, velâyet-i zatiye ve velâyet-i tef­viz (devredilmiş velâyet) adıyla ikiye aynlır. Velâyet-i zâtiye bir tanedir, o da babanın velâyetidir. Şeriat babaya kendinden varolan babalık sıfatı, çocuğu hakkındaki tam ve gerçek şefkat sebebiyle o çocuğun lehine tasarruf hakkmı bahşediyor, çocuk tarafından velâyetin babasına devredilmesine bağlı değildir, do­ğrudan doğruya şeriat o velâyeti babaya veriyor. Çünkü ortada bir çocuk var, bakılmak ve terbiye edilmek ister. Miras yoluyla kendisine intikal eden mallarını korumak gerekir. İşte şeriat bu gibi şeyleri babaya vermiştir. Babadan başka hiçbir kimsenin o çocuk üzerinde emretme ve yasak koyması geçerli olmaz. İs­terse iki yaşında çocuk olsun kimsenin ona şuraya git. burada otur gibi emretmeye hakkı yoktur. Bu emretmek nedir? Zorla söz geçirmek demekıir. Velayettir. Tefviz ister, velayetin ona devredilmesi gerekir. Tefvîz olmadıkça kimse bu velayete sahip olamaz. Fakat baba yaratılıştan t،un bir şefkata sahip ol­duğundan şeriat bu velâyeti babaya vermiştir. Fakat baba da bir ihtirasa mağlup olarak çocuğun malını veya kendisini kötüye

Page 159: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

r٤٠l٢I

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN158

kullanabilir. Buna meydan vermemek için şeriat babanın ve- lâyetini çocuğun menfaati şartıyla bağlamış ve o kayıt ile ga­ranti altına almıştır. Onun için babanın mutlak zarar olan ta- samıflan çocuk hakkında geçerli olmaz, bâtıl olur.

Velâyet.i tefvîze gelince, bu bir kişiye başkasının bah­şettiği velâyettir. Ona devrediyor. Vekil, vasi ve mütevellinin velâyeti gibi. Valilerin, hakimlerin, kumandanların ve Büyük Millet Meclisi'nin velâyetleri hep bu velâyet-i tefvîz tü- ründendir. Yüce Meclis sahip olduğu kamu velâyetini milletten almıştır. Onun içindir ki müddeti geçicidir. Zira kendisinde va­rolan bir velâyet değildir. Millet vermiştir ve bir zamanla sı­nırlandırılmıştır. Halifenin velâyeti de böyledir. O da kamu ve­lâyetini milletten almıştır. Millet bu velâyeti seçim ve biatla ona devretmiştir.

İşte efendiler. Ali Şuurî Beyefendi'nin sormak istedikleri mesele budur. Fakihler yani Islâm hukukçulan. "Halife milletin vekilidir", derler. Çünkü millet kamu velâyetini ona de­vretmiştir. Seçim yoluyla devretmiştir. Millet onu seçmeseydi, o kamu velâyetine sahip olamazdı. Onun için millet o kamu ve­layetinin sahibidir ve aslıdır. Kamu işlerinde tasarruf kendisine aittir. Fakat millet kendi işlerini bizzat kendisi icra etmeyip o icrayı seçim ve biat yoluyla halifeye devretmiş. İşte bu şekilde halife kamu velâyetine İbn Hümam'ın dediği gibi kamu ta­sarrufuna hak kazanmıştır. Ondan dolayıdır ki ümmetin fertleri üzcnnde tasarruf hakkına sahip olmuştur ve yine ondan do­layıdır ki halife milletin vekili olmuştur.

Sonra burada bir kaide daha var: O da vekâlet kaidesinden çıkıyor, o da şudur: Vekâlet bazan mutlak olur, bazan mu- kayycd (sınırlı) olur. Çünkü bir kimse diğerini vekil edeceği

Page 160: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

159BÜYÜK OYUN ■ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

zaman dilerse mutlak şekilde vekil eder, istediğini yap der, buna vekâlet-i mutlaka denir; dilerse vekilin yapacağı işleri tayin eder, bazı kayıt ve şartlara tâbi kılar. Buna da vekâlet-i mukayyede denir. Bu durumda vekâlette mutlak ve mu- kayyedlik müvekkilin hakkıdır. Ona kimse birşey diyemez çünkü o kendi sahip olduğu velâyeti vekiline veriyor. Nasıl is­terse öyle verir, bu onun hakkıdır.

Şu halde bu kaide hilafette de geçerlidir. Millet dilerse ha­lifeyi mutlak bir şekilde seçer, onun hiçbir tasarrufunu kayıt al­tına almaz, mukayyedleştirmez. Bu durumda bu hükümet-i mu­tlaka demektir. Dilerse millet halifenin tasarruflarını bazı kayıt ve şartlara tâbi tutar. Bu durumda da hükümet-i mukayyede olur. İşte meşrutî hükümet denilen hükümet bu tür bir hü­kümettir. Millet hiçbir kişiye vekâlet vermez, yani bir halife, bir imam seçmezse hilafet yok demektir. O vakit de cumhuriyet olur. Buna ne mâni vardır? Millet kendi işimi ben yapacağım, neden bana başkası zorla yaptırsın derse niçin caiz ol­masın? Millet diyor ki hayır kendi işimi ben göreceğim, ne zaman aciz olursam o vakit halife veya imam adıyla baş­kasını vekil tayin ederim. Fakat şimdi ben elhamdülillah aciz değilim, rüşdümü elime geçirdim. Vekile ihtiyacım yok­tur. Milletler için en faydalı bir hükümet şekli demek olan cumhuriyet ve meşveret usûlüyle kendi işimi kendim gö­receğim. O halde buna kim ne der? Kimse birşty diyemez. Çünkü hak milletindir.

"Bütün Mesele İşlerimizi İstişare İle Halletmektir."Arkadaşlar!

Kur'an-ı Kerîm de bunun caiz olduğuna açıkça denilecek şekilde işaret ediyor: ”Müslümanların işi kendi aralarında ffteşvereile görülür”, diyor.

Page 161: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN160

Alkışlar!İşte bakınız mesele ne kadar basitleşti. Döndü dolaştı

basit bir hukukî mesele oldu. Bu çocukların bile anlayacağı bir mesele oldu. Bunu büyütmek ve buna başka türlü ma­nalar vermek, hurafe ve masallara kadar gitmek ve korkunç bir hale koymakta ne mâna vardır? Evet bunun bir mânası vardır, o da görenektir. Efendiler, görenektir! Kafalar alışmış, gözler alışmış, zihinler alışmış, başka birşey değil.

Tunalı Hilmi Bey (Zonguldak): Zeki Bey'in kulaklan çın­lasın!

Maalesef her türlü zulümlerine katlanarak alışmışız. Mem­leketi malikânelerine çevirmişler Milleti uşak gibi ku­llanmışlar. birşey dememişiz. Bilirsiniz vaktiyle herhangi bir kişinin mallarmı müsadere ederlerdi. Şuna buna istedikleri ma­llan. araziyi peşkeş çekerlerdi. Avrupa'dan utandıklan için meşhur Gülhane Hatt-ı Humayunu yayımlandığı zaman mü- sedere kaldınimıştır, demişler. Medeni bir devlet haline ge­leceğiz. artık müsadere kaldınimıştır demişler ve 93 Kanun-ı Esasi'sine de koymuşlardır. Halbuki o vakte kadar bütün z . ı- ginlerin mallannı istedikleri gibi tasarruf ederler, istedikleri gibi müsadere ederlerdi. Ahali mallannı bundan kurtarmak için bir çare aramağa başlamış, bir adam büyük bir zengin olursa, si- vriürse derhal malı müsadere olunur. Bunun önüne geçmenin çaresi nedir diye ahali kıvranmağa başlamış.

Recep Bey (Kütahya): Haydi vakıf!Ne yapsınlar tabii, vakıf usûlünü iyi bir çare olarak bul­

dular. Efendiler! Zanneder misiniz ki bu vakıf hayır için ya­pılmıştır! Hayır, vakıfnamelere bakarsanız görürsünüz: Ellibin hra kıymetinde bir mal senede beş onbin Ura gelir getiren

٠ I

f

Page 162: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

161BUYUK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

mülkler vakfediliyor. Fakat hayra topu topu yüz liralık bir kısım ayrılıyor. Meselâ falan sebile kırk okka kar, falan camiye seksen okka zeytinyağı, falan mescide otuz kırk tane mum ve­rilmesi şart olarak (vakıfnâmeye) konuyor. Üst tarafı vakfı ku­ranın çocuklarına, nesil be nesil şart ediliyor.

Gülüşmeler, alkışlar!Neden? Çünkü müsadere ediliyor. Müsadereden kurtarmak

için başka çare yok. Maksadım çamur atmak değildir. Tarihî hakikatlan arzetmektir.

Tunalı Hilmi Bey (Zonguldak): Bir müşkilim var. Hoca Efendi hazretleri. Bir insan cuma namazı kılmak için baş­kasından izin almaya mecbur mudur?

Evet bu konuda bir risale gördüm. Geçen seçim dönemi me- buslaandan Hoca Şükrü Efendi'nin kitabıdır. Kendisiyle ta­nışma şerefine ulaşamadım. Kendisini görmediğim için şu anda kanaatinin ne olduğunu bilemiyorum. O kitapta, "Mez­hebimiz gereğince cuma ve bayram namazlarının sahih olması imamın (halifenin) iznine bağlı olduğundan hatipliğin hilafet makamı tarafından tevcih edilmesi gerekmektedir", deniyor. Görülüyorki Hoca Şükrü Efendi, bu makamda iki şeyden bah­sediyor: Biri cuma ve bayram namazlarının sahih olması için imamın izninin şart olması, diğeri de hatiplerin halife ta­rafından tayin edilmesinin lüzumudur. Bu iki meselenin ikisi de yanlıştır, büyük hatadır. Muhterem Kastamonu mebusu Halit Beyefendi Hazretleri de "Ahalice öyle telakki ediliyor, halife ol­mazsa cuma namazı sahih olmaz, deniyor", buyurdular. Bir kere şunu arzedeyim kı efendiler: İslâm dininde Allah ile kul arasına girecek bir vasıla yoktur. Bu bir İslâmî hcikikattır. Ne şe\h. ne mürşid. ne müçtehit, ne imam, ne de bilmem kim asla vasıla

L

Page 163: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN162

olamaz. İslâm’da ruhaniyet. dinî teşkilat yoktur. Papa Hz. İsa’nın hata yapmaz vekilidir. Hz. İsa adına emirler verir, ya­saklamalarda bulunur. îslâmiyette böyle bir şey yoktur. Hiçbir kimse Hz. Peygamber'in hükümler teşriinde vekili değildir. Teşride vekillik caiz değildir. îslâmiyette Allah yolu açıktır. Allah ile insan arasında açık bir yol vardır. Herkes o yolda gi­debilir. Hiçbir vasıtaya ihtiyacı yoktur. Ne Kur’an'da ne de ha­diste böyle bir şey bulamazsınız, bilakis aksini bulursunuz.

Cuma namazı siyasî bir ibadettir. Bayram namazı da öy­ledir. Onun içindir ki büyük şehirlerde ve kasabalarda kılınır, köylerde cuma namazı sahih olmaz, mutlaka şehirde olacak. Çarşı ve pazarı olan kasabalarda kılınacak ve mümkün oldukça bir yerde, bir camide kılınacak. Onun içindir ki önceleri şehir içinde veya şehir kenarında, özel şekilde hazırlanmış mey­danlarda kılınırdı. O yerlere namazgah denir. Hâlâ bazı şe­hirlerde namazgâh denilen yerler vardır. Sonra Efendiler! Hatip memleketin en büyük kişisi, en büyük âlimi olacak. Hutbe si­yasî. İçtimaî, ahlâkî. İktisadî, İlmî izahları ve irşad edici ifa­deleri ihtiva edecek. Dolayısıyla böyle bir hutbe okumaya her­kes muktedir olamaz. Ona göre hatip bulmak gerekir. Onun için İslâm’ın ilk devirlerinde hutbe meselesi mühim bir mesele idi. Hutbe okumak ve o yolla halka kendisini göstermek, insanlann fikriyatında bir mevki edinmek şüphesiz büyük bir şereftir. Kendine güvenen herkes buna heves edebilir. Onlann ta­raftarları da olabilir. Bu okusun, hayır o okusun diye aralarında ihtilaf ١e tartışma çıkabilir. İşte bu ihtilaf ve tartışmaya mey­dan vermemek için Hanefî fakıhlen hatibin, cuma namazını kıl­dıracak kişinin sultan tarafından tayın edilmiş olması gerekir, demişlerdir.

٠؛

Page 164: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

163BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Dikkat ediliyor mu? Burada halife tabiri yok, sultan tabiri var. Türkistan'ın en büyük âlimlerinden, Hanefî fakihlerinin en büyüklerinden Burhanüddin Merginanî adında büyük bir fakih vardır. Merginan, Türkistan'da Fergana eyaletinin idare mer­kezidir. Bu kişi oralarda ve Semerkant civarında İslâmî ilimleri yaymıştır. Hiclâye adında gayet feyizli, gayet tebcil edilmiş, kıymetli bir kitabı vardır. Bugünlerde Mısır'da basılmıştır. Islâm dünyasında bu kitabı bilmeyen bir âlim yoktur, âlimler arasında hüccet kabul edilir. Ondan sonra yazılan bütün ki­tapların kaynağıdır. Hanefî mezhebinde en güvenilir en mu­teber bir kitaptır, işte bu kitapta, "Cuma namazını bizzat sultan veya onun özel olarak görevlendirdiği kişinin kıldırması ge­rekir", deniyor. Bu kitabın şerhi olan meşhur Feîhu'l-Kadir'At, bugün her âlimin elinde bulunan Dürr-i muhtar'Adi "İsterse sul­tan galebe yoluyla sultan olmuş olsun ve hatta bir kadın olsun, beis yoktur" deniliyor. Adı geçen HidâyeA^ de bu şartın, bu meselenin illeti (sebebi), gerekçesi olarak şöyle deniyor: "Çünkü cuma namazı büyük bir cemaatla eda edilir. Ve bazan imamlığa hevesli olanlar tarafından birini imamlık için öne ge­çirme ve birinin öne geçmesi konusunda münakaşa ve çekişme olur. Bazan da bu sebepten dolayı çekişme ve ihtilaf ortaya çı­kabilir. Bundan dolayı farz işini lamamlamık için böyle bir şarta lüzum görülmüştür". İşte bu sözler Hidayex\m kendi söz­leridir, benim sözlerim değildir. Şüphe edenler oraya baş­vursunlar.

İşte pek açık olarak görülüyor ki cuma günü hutbe okumak (veya hutbe okumakla birini görevlend.nnek) öyle zannedildikti gibi halifeliğin gerekli unsurlarından biri değildir, yalnız inzibat ve asayiş meselesidir. Çekişme, ihtilaf ve düşmanhklan or­tadan kaldırmak için gereken hükümetin vazifelerindendır.

Page 165: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN164l i '

Hatta Şafiî mezhebine göre cuma namazının sıhhatında böyle bir şart yoktur. Hanefî fakihleri de. sultan olmayan yerlerde hutbe okuyacak hatibi ve imamı halk kendisi seçer ve tayin eder, derler. İşle meselenin gerçek mahiyeti budur. Fakat na­sılsa —üzülecek bir şeydir ki— bu mesele zihinlerde çok yan­lış olarak yerleşmiştir. Anlattığım şekilde tashih edilmesi ge­rekir.

Efendiler, bir seneden beri memleketimizde hatipler yalnız Şeriye Vekili tarafından tayin ediliyor. Şimdi bir seneden beri memleketimizde kılman cuma ve bayram namazlan sahih de­ğildir mi denilecek? Bu büyük bir hata olur. Gerekli olan ha­tibin. cuma ve bayram namazlarını kıldıracak olan imamın hü­kümet tarafından tayin edilmesidir. Bu gerçekleştikten sonra başka bir şeye lüzum yoktur.

.'Cuma Namazı İçin ٠İzn-i İmam. Gerekmez;'îzn.i Âmm. Gerekir."İzn-i İmam (Cuma için halifenin izin vermesi) meselesine

gelince, efendiler, bu da yanlıştır. İzn-i İmam tabirindeki imam lafzı ‘elifle imam değil, ٠ayn٠ ile âmmdır. Yani isim tamlaması ile izn-i imam değil, sıfat tamlaması ile izn-i âmm (umumi, genel müsaade, herkese açık olma) demek lazımdır, işte do­ğrusu budur. Yani cuma namazının sahih olması için izn-i âmm şarttır. Bu izn-i âmmdan maksat da cami veya kale kapılarının herkese açık olması, herkesin o cami veya kale içinde cuma na­mazını kılmaya izinli bulunmasıdır. Çünkü cuma ve bayram na­mazları İslâm şıarlarındandır. Onların açıktan açığa yapılması gerekir. İşle cuma ve bayram namazlarının sahih olmasında ızn-ı âmmm şart olması bu hikmete dayanmakladır Do- layısnla bir padişah, bir halife, bir vali veya bir kumandan yal-

١

i

Page 166: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

165BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

nız kendine bağlı olanlarla cuma namazını kılmak isteyip de cami veya kale kapılarını kapattırarak halkı içeri girmekten me- nederse o namaz sahih olmaz. İşte bu meseleyi de bu şekilde tashih etmek gerekir. Ne yazık ki âlim geçinen birçok kişi bu meseleleri —pek basit oldukları halde— yine yanlış be­llemişlerdir. Bu meseleler fıkıh kitaplannın hepsinde bu şe­kilde yazılı olduğu halde bilmem nasıl olmuş da bunlar çok yanlış, pek açık bir hata olarak bellenilmiştir. Buna bir türlü aklım ermedi. Ben fıkıh kitaplan içinde şu söylediklerimin zıd- dını iddia eden bir kitap, bir ibare görmedim.

Hac emiri (Hac mevsiminde hac işleriyle görevlendirilen kişi) meselesi de böyledir. Az önce ismini zikrettiğim Hoca Şükrü Efendi, hac emirini tayin için de halifenin varolmasının gerektiğini söylüyor. Halbuki asla öyle bir lüzum yoktur, bu da inzibat ve asayiş meselesidir. Otedenberi hacılar arasında em­niyet ve asayişi korumak, çekişme ve ihtilaflan halletmek için bir kişiyi hac emiri tayin ederlermiş. Mesele bundan ibarettir. Bu da hükümetin vazifelerinden biridir ve hiçbiri hilafetin lü­zumlu şeylerinden değildir.

Hutbelerde halifelerin, padişahların isimlerinin anılması meselesine gelince, bu artık büsbütün sonradan ortaya atılmış bir durumdur. Katiyyen hutbenin şarllanndan değildir ve hutbe ile dinî bakımdan hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen İdarî ve siyasî bir durumdur. Raşid halifeler devrinde hutbelerde hiçbir kim­senin ismi anılmazdı. Biraz evvel söylemiştim. Hutbe nutuk de­mektir. Onda anılması gereken şeyler siyasî, içtimai. ıktisadî. ahlâkî nasihatler, meselelerdir. Hutbe halkı ikaz ve irşad için okunur. Yoksa bir kişinin ismini anmak için okunmaz. Emevî

٥؛؟١ leti zamanında hatipler hutbelerde Hz. İmam Aliye lanet

Page 167: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN166

ediyorlardı. Bunu sırf bir propaganda olmak, halkı Hz. Ali’den soğutmak için Muaviye çıkarmıştı. Hz. Ali'nin kabul gördüğü yerlerde de hatipler, Emevî hatiplerine karşılık olarak Hz Ali'ye dua ediyorlardı. Daha sonraları Tavaif،i mülûk ortaya çıktığı zaman her yerde hatip o yere hakim olan sultanın ismini anar oldu. Bundan maksat da o yerin hangi sultanın, hangi hü- kümdann idaresi altında bulunduğunu göstermektir. Bizde de hatipler hutbe sırasında Osmanlı padişahlarının isimlerini anar­ken .Halife b. Halife’, demez, ‘es-Sultan ibni’s-Sultan’ der. ‘Ha­life b. Halife, diyen hatip hiç gördünüz mü? Hutbelerde Hulefa- yı raşidinin yani Ebu Bekir. Ömer, Osman ve Ali'nin isim­lerinin an٠lma.sı da bu kabildendir. Yani bu da sırf siyasî bir me­seledir, Şiîlere karşı zikredilir ve bu hutbenin okunduğu yerdeki ahalinin Ehl.i Sünnet olduğu bununla ilan edilmiş olur. İran'a giderseniz orada da camilerde hatipler Ebu Bekir, Ömer ve Osman'ın isimlerini zikretmezler. Hulasa bu gibi şeyler son­radan ortaya çıkmış şeylerdir. Asıl Islâm şeriatında böyle şey­ler yoktur.

*'Biraz da Islâm Dinimizi Yüceltelim!**îşie efendiler, hilafet ve onun teferruatı hakkında size pek

çok açıklamalar yaptım. Bu açıklamalarımla artık hilafet me­selesinin şer’f mahiyeti tamamiyle anlaşılmıştır sanırım. Şimdi de müsaade ederseniz bir iki sözle mukaddes dinimi dost düş­man herkese karşı biraz yücelteyim:

Muhterem efendiler. İslâmiyet gayet yüce ve yüksek bir din­dir. İlim ve bilgiyi, ilerlemeyi (terakki) çok sever. Akıldan, mantıktan hiç ،؛)rılmaz. Yeryüzünde İslâm dini kadar hü. myeiperser. lerakkıperser bir din yoktur. Bütün dinî hükümler, yüceliği \c yüksek duyguları ihtiva eder. Hedef aldığı gaye, ah-

Page 168: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

167BUYUKOYUN-III/HILAFETIN KALDIRILMASI

İ Î olgunluklar ٧e beşeri faziletleri kurmak ve emniyet altına almaktjr. Hz. Peygamberimiz en sahih hadislerinden birinde '.Ben ancak ahlaki olgunlukları tamamlamak İçin gönderildim'' buyuruyor. Bir hadis-i ؛erillerinde de akil İçin ''Huccetullah" (Allah'ın hücceti, delili) tabirini kullanıyor. Bakiniz ne diyor: "Hak nerede ise sen de onunla beraber oratla ol. Ondan ay. rılma. Sana şüphe veren ؛ eylerin hakikatini aklinla temyiz et. ؟ ünkü Allalı'ın senin aleyliine olan hücceti şendedir, ken- ، tindedir ve onun Jeyi^ ve bereketi de senin yanındadır'.. yüce sözdür, ne kadar manalidır ve akla ne büyük kıymet ve- riyor. Zaten Kur'an-1 Kerim baştan başa akil, akil sahiplerini yüceltir. Onun İçin İslâmiyet akil ve mantık ile ikizdir. Bir âyet- kerimede, ”Değişik sözleri İşitip de onların en güzeline uyan ؛kullarımı ilahi nıükajatımla mUidele.' k U t t ٠وآل1\ة١١ ١آل١لم - yunılmaktadır. Bu âyetin alt tarafında da, ”İşte Allah'ın ili- dayete marjlar kıldığı kişiler bunlardır ve İşte ancak onlar akil ve izan sahipleridir”, deniyor.

î؟te gerek hadis ve gerekse bu âyet, taklitçiliği, ötekinin be- tikinin mukallitliğini, yani delilini bilmeksizin körUkOriine her- kesin -ulem adan olsa bile— mUce^el sözlerine uymayı ya- saklıyor. Daima her ؛eyin akil ve mantık ile, delillere dayanan aklî muhakemelerle tetkik edilmesi lüzumunu gösteriyor. Bir âyet-i celilede de Hz. Peygamber.e hitaben. ”Sözlerinizde doğru Lseniz delillerinizi getiriniz” (Bak^a 2/11) buyuruyor. Burhîuı. kesin delil demektir. Istılahta, kesin öncülerden teşekkül eden delile denir ki kati ve kesin delil demektir. Diğer bir âyei-ı ce- lılede de ”ilminin ulaşmadığı şey üzerine durma” (Isra 17/36) buyumluyor. Pek açık olarak görülüyor ki Hz. Kutan akil ve mantığa ve İlmî delillere çok bü) ük kıymet veriyor.

Page 169: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN168

Efendiler. lslâ.niyet bilgi ve ilimle ikizdir. Hikmet ve ma­rifetten hiçbir zaman ayrılmaz.

Hep bilirsiniz: Meselâ "ilim Çin'de de olsa gidiniz, tahsil ediniz'’ ve "İlim ve marifeti beşikten kabre kadar tahsil ediniz”, hadislerini hep bilirsiniz. Bilmeyen yok gibidir Size bir hadis daha nakledeyim: Bakınız burada Cenab-ı Peygamber efen­dimiz ne diyor: "Hikmet müminin yitik malıdır. Onu nerede bu­lursa o ona en layık olandır". Bu hadis-i şerif sahih ve hasen hadislerdendir. Meşhur kütüb.i sittede Sünen-i Tirmizi'dt ve diğer hadis kitaplarında mevcuttur ve çok meşhurdur. Muhtelif tabirlerle rivayet edilmiştir. Öyle vaaz ve nasihat kitaplanndaki hadislerden değildir. Abd-i âciz öyle mevaiz kitaplarının ha­dislerinden bahsetmem. En muteber hadis kitaplannda gör­medikçe o gibi zayıf hadislerden bahsetmem. Hikmet, eşyanın hakikatına uygun olan söz. ilim ve marifet demektir. Yitik (dâlle). ne demektir bilir misiniz? İnsanın kaybedip de aradığı mal demektir. Meselâ bir çakıyı üzerinizden düşürürseniz ara­maya başlarsınız, işte o sizin yitiğiniz (dâlle)dir. Türkçesini Tunalı Hilmi Bey kardeşimiz söylesin.

Tunalı Hilmi Bey (Zonguldak): Yitik'tir.Seyyid Bey (devamla): İşte Cenab-ı Peygamber böyle bu-

yur٧)or: Hikmet olan söz. eşyanın hakikatlerine uygun olan bir söz. hukukî. İçtimaî, felsefî. İktisadî ve ahlâkî bir düstur, her ne­rede bulunursa bulunsun, her kimin ağzından işililirse işitilsin. İşte o sö/. işte o doğru kelâm, işte o düstur müslümanm kay­bedip de aradığı malıdır. Hiç tereddüt etmesin, hemen alsın, ne­rede bulunursa bulunsun, herkesten çok bir mümin ona daha çok müstahaktır. Herkesten ev\el alsın, onun öz malıdır. Ba­kınız bu ne büyük ve yüce bir sözdür. Delâlet ettiği mâna ve

İl؛

1 1 :

I

Page 170: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

169BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

meal itibariyle, taşıdığı mana itibariyle büyük bir düsturdur, işte bu hadisten de anlaşılıyor ki, İslâmiyet maarife, eşyanın hakikatlerine pek büyük kıymet veriyor. Hukukta hürriyetperver bir din olduğu gibi ilim ve fenlerde de hürriyetperver bir dindir. Akıl ve mantık ve maarifi pek çok sever. Bilgisizlikten ve kö- rükörüne ötekini berikini taklitçilikten çok nefret eder. '.Biz ba­balarımızı böyle bulduk, onlann izinden aynlmayız”, diyen in­atçılara Hz. Kur'an, "Siz ve babalarınız bariz ve âşikâr bir sapıklıktasınız" (Enbiya 2/54) diyor.

Efendiler, bir vakitler Avrupa bilgisizlik karanlığı için­deyken, Doğu medeniyet yollannda hayli ilerlemişti O za­manlar yeryüzünde en ilerlemiş ve en medenî yeıler İslâm âlemi idi. Bütün Avrupa, meselâ îngilizler bütün ilimleri ve fen- leri şimdi İspanya denilen Endülüs'ten almıştır. Amerika Üni­versitesi Profesörlerinden Draper İlim ve Din çatışması adıyla bir kitap neşretmiştir. Tavsiye ederim. "Mühim bir dimağda din ile ilim aynı anda bulunamaz, âlim ise dindar değı؛dir, dindar ise âlim değildir", diyor. Ve bu konuda üzerinde mütalaalanm, tarihî tetkiklerini yürütüyor. Fakat yine kendisi o kitapta açıkça şunu diyor: "Benim bu kitapta dinden maksadım. İslâm dini de­ğildir. diğer dinlerdir, özellikle Katolik dinidir İslâm din değir. Sonra Endülüs'te vaktiyle İslâm âlimleri tai ıfından kıs men yeni baştan icat, kısmen de ikmal edilen ilim ve fenlen birer birer sayıyor. Trigonometrinin tamamiyle İslâm âlimleri tarafından icat edildiğini, eski Yunanlılar zamanında bunlann icat edilmemiş olduğunu söyler. İki ve üç X'li cebir ilkelerini, iki rakam arasında miktarca olan farktan doğan hesabı ve hatta logaritmayı, eczacılık ilmini, pehlevan ve nuhud yakılannı ve bunlara benzer daha birçok usûl ve kaideyi doğrudan doğrusa ١e ilk defa Islâm âlimlerinin icat ettiğini söyler. Işık kı-

Page 171: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN170

nlmasını Ebu Bekir Razî’nin keşfettiğini ve yeryüzünün küre şeklinde olduğunu aynı şekilde İslâm âlimlerinin keşfettiğini söyler. Yerkürenin ilk defa Bağdat civannda Sincar ovasında fennî usûller kullanılarak ölçüldüğünü ve Avrupalılann yer­küreyi ölçerek bulduğu miktar ise İslâm âlimlerinin bulduğu miktar arasında pek cüzi bir fark olduğunu söyler. Ebu.l-Kasım denilen bir doktorun Belçika kralı tarafından kendisini tedavi için özel olarak çağrıldığını ve bu doktorun iki defa Belçika’ya gittiğini, hatta bir defasında altı ay kadar bir müddet Belçika’da oturarak kralı ve başkalannı tedavi ettiğini, Avrupa'da ilim me­raklısı birçok gençlerin ve hatta daha sonra papa olan bir iki ki- şinin ilim tahsili için Endülüs'e kadar gittiklerini, İngilizlerin denizcilik fennini Endülüs’te tahsil ettiklerini uzun uzadıya sı­ralar ve izah eder. İşte bunun içindir ki İngilizce denizcilik te­rimlerinin çoğu Arapça kelimelerden alınmadır. Bu hususta daha pek çok beyanlarda bulunur ise de uzun süreceği için hep­sini birer birer saymak istemem. Esasen onun söylemesine de ihtiyaç yok, zaten bizce bilinmektedir. Fakat başkasının ağ­zından işitmek hoşa gideceği için kısaca da olsa onun sözlerini ve hüsnüşahadetini, takdirkâr ifadelerini nakletmeyi uygun gör­düm.

Efendiler, şurasını arzedeyim ki doğuda. İslâm âleminde İslâm medeniyetine ilim ve fenlere hizmet eden âlimlerin çoğu Türk’tür. İçlerinde çok büyük filozoflar, çok büyük mütefennin ve mütebahhir âlimler, büyük hukukçu fakihler vardır. Birtakım zâlim ve müstebit hükümdarların zulüm ve istibdadı neticesinde bo>le zebun ve harap, cahil bir hale gelmiş olan Semerkant. Bu­hara. Nişabur. Bağdat. Belh gibi şehirler vaktiyle üçer beşer milyon nüfuslu cesametli memleketlerdi. Meşhur edib-i azam Kemal Bey merhum, bir eserinde bu şehirler için ' Herbiri Paris.

Page 172: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

171BUYUK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Londra gibi", diyerek bunların bugünkü Paris ve Londra de­recesinde büyük şehirler olduğunu söyler. Ben merhumun bu eserini okuduğum zaman bu sözünü çok mübalağalı bulmuş, in­anmamıştım. Sonralan Arapça eserlerde görünce merhumu tas­dik ettim.

Efendiler, bazı Arapça eserlerde gördüm, Horasan'la Af­ganistan arasında bulunan Belh denilen şehir vaktiyle 6 milyon nüfuslu cesametli bir memleket imiş. İçinde altıyüz kadaf kub­beli ve minareli cami varmış. Bugün ise ihtimal bu şehirlerin enkazı bile kalmamıştır. Şimdi soranm size, o vakit İslâm me­deniyeti o derecede ilerlecniş ve İslâm âlemi o ölçüde mamur ve medeni iken şimdi neden harabzâre dönmüş, ahalisi bilgisizlik ve cehalet içinde kalmıştır, bunun sebebi nedir? İslâmiyet o vakit terakkiye mâni olmuyordu da şimdi mi mani oluyor. Ve­yahut sözü tersine çevirelim: İslâmiyet şimdi terakkiye mani oluyor da o vakit olmuyor muydu? Bunun hiçbiri değil.

Efendiler, zamanımızda memleketimizde terakkiye mâni olan hal gerçek İslâmiyet değildir. Cehaletten, körükörüne ta­klitçilikten doğan zihniyettir. Zamanımızda İslâm dini pek garip kalmış, hurafelerle dolmuştur ve bu hurafeler İslâm âlemine diğer dinlerden, başka milletlerden sirayet etmiştir. Yoksa ger­çek İslâm dini hurafelerin, bâtıl fikirlerin en büyük düşmanıdır. Esasen İslâm dini hurafeleri, bâtıl inançları kökünden yıkmak için gelmiştir. Nitekim vaktiyle yıkmıştı da. Fakat sonraları şuradan buradan İslâm âleminin içine bir çok hurafe .irdi, ne­ticede İslâm dini bütün bütün garip kaldı.

Prof. Seyyid Bey: "Sözlerimde Asla Riyakarlık Yoktur!Yağcılık Yapmıyorum!"

Tereddütsüz diyebilirim ki, bugünkü İslâm dini başka, asr-ı saadetteki İslâm dini başkadır. Gerçek İslam dini fıtrî ve man.

Page 173: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN172

tıkî bir dindir; hayalleri, hurafeleri, bir takım bâtıl fikirleri hiç sevmez, bilakis onlardan nefret eder. Biraz önce de söy­lemiştim. Hz. Peygamber’in en büyük duası. ''Ya Rabhi, eşyayı olduğu gibi bana göster", idi. Ne güzel, ne büyük duadır. İnsan eşyanın hakikatlerini olduğu gibi bilirse daha ne ister? En büyük hikmet, en büyük ilim ve marifet de eşyanın ha­kikatlerini olduğu gibi bilmek değil mi?

İşte efendiler, hilafet ve İslâmiyet hakkında bildiğimi, an­ladığımı size söyledim. Bu söylediklerim yirmi otuz senelik uzun ve yorucu senelerin mahsulü olan çalışma ve araş­tırmalardır.

Yahya Galib Bey (Kırşehir): Allah sizi milletimizle be­raber payidar etsin.

Seyyid Bey (devamla): Sözlerimde asla riyakârlık, Bir gizli maksat yoktur. Bildiklerimi tam bir samimiyetle size arzettim. Maksadım muazzez dinimin hakikatlerini olduğu gibi bil­dirmek, bu suretle İslâmiyet! dost ve düşmana karşı yü­celtmektir.

Efendiler, ahali bu hakikatleri anlamazmış, bilmezmiş. An­latalım. bildirelim, vazifemizdir. Ahali anlamamış, bilmemiş ise kabahat onlarda değil, anlatmayanlardadır, bil­dirmeyenlerdedir. Bundan sonra olsun anlatalım, ikaz edelim, yol gösterelim, aydınlatalım ve bu zavallı memleketi artık yü­rütelim.

'.Bravo*, sesleri.Hilafet, hilafet diye çökmüş gitmişiz, harap vc türab ol­

muşuz. Ne malımız, ne canımız, ne mülkümüz kalmış, bütün memleket yoksulluk içinde kalmış. Bu mu hilafetin iyilik ve faydalan efendiler..

Page 174: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

173BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

"Bravo" sesleri.Artık yürüyelim, dirilelim. Bütün medeniyet âlemi

almış yürümüş, ilerleme yolunda dev adımlarla gidiyor. Biz bunların arkasından boynu bükük ve yetim gibi bakıp bakıp da .'Göçtü kervan kaldık dağlar başında" mı di­yelim?

Gülüşmeler.

Doğrusu insan üzülüyor. Ne yalan söyleyeyim, aynı za­manda insana hiddet de geliyor. Ne acayip şey: İslâm dini bu kadar yüce ve terakkiperver bir din olsun da biz müslümanlar, milletler ve kavimler içinde en geride kalalım.

Gülüşmeler ve alkışlar.

Efendiler, sözlerimi bitirmeden önce zamanımızda, hele şu sırada çok mühim olan bir mesele hakkında müsaade bu­yurunuz da bir iki söz söyleyeyim.

"Söyle, söyle, sabaha kadar söyle dinleriz" sesleri.

Bundan üç beş sene önce bir açık oturumda, genel to­plantınızda muhterem İzmir mebusu arkadaşım Saraçoğlu Şükrü Bey, "Türk'ün ruhundan doğan kanunlar isteriz", demişti. Ben o oturumda bulunamadım, sonra gazetede oku­dum. Çok doğru söylemiş, tasdik ederim. Türk 'ün örf ve adetine uygun kanunlar isteriz demek istiyor değil mi?

Saraçoğlu Şükrü Bey (İzmir): Evet, evet.

Adliye vekili Seyyid Bey (devamla): Kur.an-ı Kerim de böyle söylüyor. Bir âyel-i celile vardır, İçtimaî ve hukukî bir ve- o٠7e, bir hikmetli düsturdur. Bakınız Kur.an-ı Kerim ne diyor: l’azla olanı (qjv) al, örf ile emret, cahillerden yüz çevir. ٠٠ (Araf

Page 175: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYtN CEYLAN174

7/199).

Alkışlar.İşte görülUy.r ki Hz. Kur'an ''örf ile emret'' diyor.Efendiler, bütün doğu ve batinin, bütün Avmpa hu-

kukçularının, bütün EılozoOafin birleştikleri bir ؛ey vardır ki. 0 dai bir memleketin kanunlarının 0 memleketin orf ve âdetlerine uygun olmağıdır. Kanun yapılırken esas budur. Bir kanun memleketin örf ve âdetlerine uygun olmazsa 0 kanun pa. yida'r olmaz. Çünkü hukuk demek örf ve âdet demektir. Bir memleketin kanunî hükümleri, hukukî kaideleri 0 memleketin örf ve âdetlerinden doğar ve 0 örf ve âdetlerin değişmesi ile de- ği؛ ir.

Eakat aeaba bu âyci.i ccliledekı örf kelimesi bugün di- limizde kullanılan örf ve âdet manasına mıdır? Ah؛ dertlerim büyüktür. Bu âyet-i cehle hakkıyle tetkik edilmemi؛, mânası ışlenememişlır. Tefsirlere bakarsanız birbirine zıt başka mâ- nalar '.erildiğini gOriirsunüz. Bu âyetteki örf. martif (iyi) mâ- !!.ısınadır. mUııkerin (kötü) zıddıdır. Halkın dilinde kullanılan orf \e âdet mânasına değildir, derler. Halbuki efendiler, bu y^!- Iıştır Ben bu meseleyi uzun miiddet. senelerce tetkik ettim. Me١elede !:؛arflerle. ر ani §a٢ıî ulemasıyle Matundilenn. yani Hanefî ulemasının ،'ıkırlerı birbirine karşıdır. Bunu ayırdeimek lâzımdır ؛،afıı uleması lajatındaıı yazılan tefsirlere, meselâ Kadı Be٠١da١î tefsirine bakarsanız. OrfUn. ''۴nat tarafından ^u -el ١e 1)1 olduğu bıldııılen şe>dır diye tetsir edildiğini gO- ııiiMmu/ lialbukı Hanefıler Iiifından yazılan tefsirlere, me- s، ٠l a H ı.rılen ıı cv busıık muhakkik aiımlennden ١e fıkıh u١ûlu

‘ olan c.ı١sa١ Ebu l^٠kır Razr ın Ahkâmu !.KuranadvîHİakı leKınne bakarsanız, orfu. '.Aklin guz^l ١e 1)1 olarak

Page 176: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

175BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

belirlediği şeydir", diye tefsir ettiğini görürsünüz. Bu zıtlığın sebebi hüsün.kubuh (iyilik-kötülük. güzellik-çirkinlik) me­selesidir. Bu İslâm felsefesinde çok önemli bir konudur. Bugün Avrupa fılozoflan da bu konu ile meşgul olmaktadır. Bunu size izah etmek istemem, uzun gider, bunun yeri burası değildir. Şu kadar söyleyeyim ki. örf irfandan türemedir. Maturidîlere göre, yani Hanefî fakihlerine göre akıl ve irfanın caiz gördüğü şey demektir. Âdetle arasında şu kadar bir fark vardır ki. âdet bâtıl üzerine de kurulabilir, bâtıl ve kötülenmiş şeyler de âdet ola­bilir. Nitekim bir çok kötü şeyin, insanlar arasında âdet olduğu gibi. Fakat örf irfan üzerine kuruludur, bâtıl üzerine kurulmaz, reddedilmiş ve kötülenmiş şeylere örf denmez. Şu halde örf ile âdet arasında mutlak bir umum ve hususluk vardır. Örf daha hu­susi (hâs), âdet daha umumidir (âmm). Yani her örf âdettir ama her âdet örf değildir. Bazı âdetler akıl tarafından kabul edildiği için örftür, fakat bazı âdetler de akıl tarafından reddedildiği için örf değildir, işte örf ile âdet arasında bu fark vardır, başka bir fark yoktur. Evet maruf da örf demektir, fakat o da bu mâ­nadadır.

Son söz olarak şu ciheti de arzedeyim ki١ adlî ıslahat adı al­tında alelacele bir kanun yapmak doğru olmaz, zararlıdır. Al­manlar son medenî kanunlarını ancak onbeş senede meydana getirebildiler. Memlekete, milletin örf ve âdetine, milletin İç­timaî bünyesine uygun kanunlar yapmak kolay bir şey değildir. Çeşitli devletlerin, çeşitli usûl ve kanunlan var. Batının örf ve âdeti ve hukuku olduğu gibi doğunun da, memleketimizin de örf ١e âdeti ve hukuki kaideleri vardır. Bunları uzun uzadıya tetkik etmek, eiut etmek. düşünn١ek. hangi kaidelerin, hangi hü­kümlerin memleketimize, milletimizin ıçiımaî şanlarına, va- şama biçimlerine u>gun olduğunu tesbiı etmek gerekir Bö١lc )apıiraayıp da alelacele, gelişigüzel bîr kanun sapılacak

Page 177: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

1 1 •

H ..؟ AN HUSEYIN CEYLAN176

olursa fayda yerine zar٤T ortaya çıkar. Sonra sık sık. iki günde bir tadil etmeye mı.cbur kalırsınız. Ben size bir ayda büyük bir kanun, devletin medeni kanununu bile ge. tirebilirim. Ne yaparım? Alman veya İsviçre medeni ka­nununu tercüme ettirerek yüce topluluğunuza takdim ede­bilirim. Fakat ona Türkiye kanunu denmez, muhterem Saraçoğlu ve Şükrü Bey'in tabiri veçhile Türk'ün ruhundan doğan kanun denmez, Alman veya İsviçre kanunu denir. Al­manya ve İsviçre başka, Türkiye başkadır. Türkiye'de Tür­kiye kanunu lazımdır. Bu da uzun uzadıya tetkike muh­taçtır. Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım, metin ve sağlam esaslar üzerinde yürüyelim. Tekrar geriye dön­meyelim.

İşte ben bildiklerimi, kanaatlanmı bütün samimiyetimle en açık bir şekilde arzettim. Artık ötesi size aittir، Her şey ka­rarınıza bağlıdır. Müsaadenizle sözlerime son vereyim.

"Teşekkür ederiz" sözleri, alkışlar.»^

bilgi ،v'in b ^ Cumhunytt ء0ؤاا f i H abm hd I Mlihye. 3 4 M ut 1924 vc â m،cm o \ â , "HtUıfetkn Ma- سمل ı؛Koou ن ءءد<هذ س . ئMıvıs 4 1924 ١ء ط

bclviilmedeo 1924 yılında Aniu،nd. ya. ه ky .ل ftt f f r t y o r ad،ylı y u ıx(inlıiııuı>lır

Page 178: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

VE H İLA FET SONA ERİYO R!..

Dikkatle okuduğunuzda göreceğiniz gibi, bütün bir İslâm Tarihini ve halifelik tarihini en ince teferruatıyla meclis kür­süsünden dile getiren Seyyid Bey’in bu konuşması beklenen et­kiyi yapar ve meclisteki iki kişi hariç; Zeki Bey ve Halid Bey Hariç, halifeliğin kaldırılması karan onaylanmış olurJ Tarih 3 Mart 1924.

Artık halifelik sona ermiş ve makamı hilafet de ne ruhanî ve ne de cismanî olarak gündeme getirilmemek üzere tarihteki yerine terkedilmiştir.

.'Büyük Oyun.l" le tarih sahnesinden Saltanatı kaldıran zihniyet, oyunun ikinci ve daha zor perdesinde hiç kimsenin ta­savvur edemediği bir "siyasal dripling١٠le hilafeti de kaldırarak, "halifesiz toplum" ve "başsız müslümanlar" ifadelerini ön­celikle batı olmak üzere bütün dünyaya hediye etmişlerdir.

Profesör Seyyid Bey. halifeliğe son verdiren bu konuşmasından sonra. 20 Nisan 1924 tarihinde kabul edilen yeni anayasa ve bu anayasanın getirdiği mi. llcivckiUiğı ile memurluğun bağdaşmazlığı hükmünden (madde. 2٦١ dolayı, mi­lletvekilliğinden istifa elmiş kabul edilerek, müdemslik yaptığı Darülfünun İla- hiyaı Fakültesi Dekanlığına ve İslâm Hukuku Kursusu hcH:altğma gündcnlmıştır. Meclisicki "hilafetin şer'i mahiyeti‘‘ isimli 3.5 saat süren ko­nuşmasından tam 45 gün sonra meydana gelen bu oUyla Izmir Mebusu Seyyid Bey'in milletvekilliği hayalı da sona ermiştir.Bu/ılanna göre de meclisteki ’ lanhî vazile' sini icra eylediği ı؟ ın. anık dine ait bir unsurun kalmadıcı ın e c İK i،? n n ؛١ vı>r v ı٠ m ٠/٠ v;.، ı .،ı................. ٠ '٠١ ،

Page 179: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN78ا

431 sayılı kanunla 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ikinci birleşiminde kanunlaşarak halifeliğe son vere ve ayn، a Osmanlı hanedanına ait her kim varsa; kadın-erkek. herkesin yurtdışına ihracını isteyen kanun iştebudur:

HİLÂFETİN İLGASINA VEHÂNEDAN-1 OSMANİ.NİNTÜRKÇE CUMHURİYETİ İM A L İK İ HÂRİÇLEÇIKARILMASINA DAİR KANUN(26 Recep 1342 ve 3 Mart 1340-1924)

Kanun no: رويMadde 1— Halide hal' edilmiştir: Hilafet, hük.'.met ve

cumhuriyet mânâ ve mefhumunda esasen mündemiç ol- duğundan. Hilafet m a b n mülgadır.

Madde 2— Mahlfı. Halife ve Osmanlı saltanatının ve ha- nedanının erkek, kadın bilcümle aıası ve damadlar Türkiye Cıımhuriyet.i memaliki dahilinde ikamet etmek lıakkından ebe- diyen memnudurlar. Bu lıanedana kadınlardan mütevellit kim- seler de bu madde hükmüne tabidirler.

Madde 3 - ikiıtci maddede mezkur kimseler İş bu ka- nunun ilânı tarihinden itibaren azatni on gUn zatfında Türkiye Cumhuriyeti arazisini terke mecburdurlar.

Madde 4- ikinci maddede medcıır kimselerin Tiirk va٠. tandaflık sıfatı ve hukuku merfiutur.

Madde 5 - Bundan bOyle ikinci maddede meşkûr kimseler Türkiye Cumhuriyeti dahilinde emval-i gayr-i menkuleye ta-

ل

Page 180: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

179BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

: ٠i

sarraf edemezler. İlişkilerinin kaî'ı için bir sene müddetle bil- vekâle mahakimi devlete müracaat edebilirler.

Bu müddetin mürurundan sonra hiçbir mahkemeye hakk-ı müracaatları yoktur.

Madde 6— İkinci maddede mezkûr kimselere mesarif-i se- feriyelerine mukabil bir defaya mahsus ve derece-i servetlerine göre mütefavit olmak üzere hükümetçe tensip edilecek mebaliğ ita olunacaktır.

Madde 7— !kinci maddede mezkûr kimseler Türkiye Cum­huriyeti arazisi dahilindeki bilcümle emval-i gayr-i menkullerini bir sene zarfında hükümetin malumat ve muvafakati ile tas­fiyeye mecburdurlar. Mezkûr emval-i gayr-i menkuleyi tasfiye etmedikleri halde, bunlar hükümet marifetiyle tasfiye' olunarak bedelleri kendilerine verilecektir.

Madde 8— Osmanlı Imparatorluğu'nda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya mer­but emval-i gayr-i menkulleri millete intikal etmiştir.

Madde 9— Mülga padişahlık sarayları, kasırları ve emlâk-i sairesi dahilindeki mefruşat, takımlar, tablolar, asar-ı nefise ve sair bilumum emval-i menkule millete intikal etmiştir.

Madde 10— Emlak-i Hakaniye namı altında olup evvelce millete devredilen emlak ile beraber mülga Padişahlığa ait bil­cümle emlâk ve sabık Hazine-i hümayun, muhteviyatları ile bir­likte, saray ve kasırları ve mebani ve arazi millete intikal et­miştir.

Madde 11— Millete intikal eden emval-ı menkule ve gayr-i menkulenin tespit ve muhafazası için nizamname tanzim edilecektir.

Page 181: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN180

Madde 12— 1$ bu kanun, tarih-i neşrinden itibaren meriü'Ncradır.

Madde 13— İş bu kanunun icra-yı ahkamında İcra Ve­killeri Heyeti memurdur,^

Yalnız 431 no.’Iu 13 maddelik bu kanunun, ikinci maddesi üzerine değişiklikler istenmiş, ikinci maddedeki '.kadınlar, ço­cuklar ve damatlann yurtdışında sefalete düşecekleri, hasta olup belki kendilerine bakan olamayacağından dolayı rahatsız olacaklan. bu güne kadar iyi gün görmüş ve yaşamış bu ka- dınlann ihtiyaç sebebi ile ahlâk zayıflığına düşebileceği" ve bunun da Türk lük şerefini zedeleyici olacağı" mülahazalarıyla bunlann yurtdışına çıkarılmaması ve memleket dahilinde kal- malan için teklif verilmişti. Teklifi verenler, Trabzon Mebusu Muhtar. Diyarbakır Mebusu Fevzi, Erzurum Mebusu Halet ve Niğde Mebusu Ebubekir Hazım idi.

Meclis o halde bulunuyordu ki sırf acıma ve merhamet his­sinden doğan bu teklifi "Hepsi gitmelidir. Ne erkeği kalsın, ne kadını!" şeklinde itirazlarla karşılamıştı. Hatta meşhur İs­tanbul İstiklal Mahkemesi Başkanı Topçu İhsan;

"Hanedan'a mensup kişilerin ölülerinin bile kemiklerini me­zarlarından çıkarıp atmak lazım gelir!" diye avazı çıktığı kadar bağırmıştı.'

Bu kAOunun m uit* re الا3،إ ىأ . TBMM Zabil CcndcNİ.Din 7 Cildinin 26 إلالآل faşındın 7 ,ء١ل١1فالد devam fliDcUedirMustıta M٧t١١k١٤Iu. CumKun\ft fanhifuitn Muhtm Ol/iyldr, s. 61. Scha Nc؛.ryat. ا٠سع٠ا٠ءء؟ا

Page 182: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

181BÜYÜK OYUN- III / HİLÂFETİN KALDIRILMASI

Aynı gün, 3 Mart 1924 tarihinde, dînî devlet dönemini sona erdiren; medreseleri kapatıp dînî eğitime son veren ve Şer'iye Vekaletini sona erdirip Diyanet İşleri Reisliğini kurdurtan "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" ile, "Şeriye ve Evkaf Vekaletlerinin İlgası" ile ilgili iki önemli konu da meclisde yasalaşmış oldu.^

Kanunun çıktığı gün mecliste hilafet savunuculuğu yapmış olan Dadaylı Albay Halid (Akmansu) Bey, meclisin havasını, Halk Partili Milletvekili arkadaşlannın havasını ve Halk Par- tisi'nin dinî değerlere karşı tutumunu hiç beğenmediğini ifade ederek Halk Partisi'nden derhal istifa etmişti.^

Albay Halid Bey'in istifasına neden olan bu üç kanunla ilgili olarak o günün tanınmış yazarİ2in ve yoruraculan bu istifayı bir tek cümle ile özetlemişlerdi:

"Türkiye B üyük M ille t M eclis i ve T ürk iye C um huriye ti D evleti, a rtık b ir "din d ev le ti" o lm aktan çıkm ış, şe r ia t b a sk ıs ı ile bağ ların ı tam am en k o p a rm ış tın "^

٠— Türkiye 'de teokra tik devle t düzen inden , m o d e m d ü ­şünceye ve la ik devle te geçişin y o lu bu üç ka n u n la a ç ıl- m ış tır . "7

"Büyük Oyun-l.’le Saltanatı kaldıran zihniyet, "Büyük Oyun-2" ile Laikleşme sürecini başlatmış ve "Büyük Oyun.3"

4

.on ال .ال٧ ء١س !naıııcııgm ajuınınıası V ال ء ا أ أ ا أ ü k د ■ '١'اععع ء; ة: ; أ م ل a Hakki Ulüğ. tv ا Buyuk؛Ur (Na؛kanuDla١nn 'ة "١ آل ١ء ف ال ؛ ء ح ء ه Ak Y( ؤ . ا ay ة٠ ل

Albay Halid Bey (Akmansu). C.I. s 272 Halk Bankiisı

؛ا75.1١ ١ع:<ااا1أس ة. ة إ ا ا ئ ل ؟ ا إل ا ر إ)Ayba٢s, i\hUül MahktnuUri. s 70, KuJtiiı ve Turizm Baİanlıgı Ya ع٢ءالع١

ا

Page 183: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hüseyin ceylan182

le de Hilafete son vererek. Islâm Dünyasmın 15 asırlık ge­leneğini akan tarihin derinliklerine gömmüşledir.

Biz bu üç önemli araştınna eserimizle kimilerinin tarihe gömdük dediklerini, yeniden sizlerin otopsisine sunmuş olduk. Sanıyorum artık sîzlerinde teşhisleri resmi tarihin da- yatmalanndan çok farklı olacaktır!..

Page 184: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BELGELER

Page 185: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BELGE.l / KAZIM KARABEKİR'tN GİZLİ TELGRAFI

Zata mahsusKAZIM KARABEKIR HAZRETLERİNDEN BÜYÜK MİLLET MECLİSİ REİSİ MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİNE SORÜLAR:1- Saltanat Kaldırılacak mı?2- Cumhuriyet Kurulacak mı?3- Hilafete Son Verilecek mı?"M üdafaai H ukuk C em iyeti E rzurum H eyeti M erkeziyesiıtin

C em iyetin ism ine (M uha faza i M ukaddesa t) nam ın ı ilâve etm iş olm asından dolayı bütün cem iye t için m ucib i za ra r o la ra k ih ­t i lâ f atın re f i ve cem ietin esas şek lin d ek i n a za h a t ve vahdettin m uhafazası esası üzerine 11 N isan 1337 tarih ve 2 /2 7 S n u ­m aralı b ir ş ifre a lm ıştım . E rzurum H eye ti M erkeziyes i'n in m a k ­sadı halkı B o lşevik fa a liye tle r in e karşı irşa t ve ika z o lm a k la beraber cem iyet ism inin ta h rifi su re tile g ö sterilen şe k li m u ­ha lefe t dah il ve hariç tek i tesira t ve m a hzurla rın ı izah ederek m ezkûr H eyeti M erkeziye R iya se tin e yazd ığ ım ( ) ta rih li b irtelgrafla um um î kongren in in 'ikad ına k a d a r cem iye tin unvan ve program ında hiç b ir ta d ilâ t ya p m a m a la rı lü zum unu b ild ird im H eyeti m erkeziye 12 N is a n d a benden ize tahriren g ö n d erd iğ i b ir cevapta m em leke tte B olşevik , h a lkç ılık vesa ire cereya n la r ih ­dasına ça lışıld ığ ı b ir s ıra d a ve m ed lû lii itib a r ile d a h ilen bu gib i tefrika ların defime ve m ille t a ra sın d a vahdet ve tesanüdün

k .

Page 186: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n186

tahkim ine miihim b ir esas ve şüm ullü b ir c ihet cam iası olan f iş

kra i m ezkurun İbkasını rica ettiler. 25 M ayıs 1337 tarihli ce• vabım da evvelki m ahzurları tekrarla beraber ya ln ız isim le fe - Idket â ver cereyanlara karşı duru lam ayacağım ve m addi tesanUdun tahkim ine mühİ!U b i٢ esas ve şüm ullü b ir c ihet ca- m iast olan fa k ra i nte^kUrun ibkastnt rica ettiler. 25 M a ال ا s 1337 tarih li cevabım da evvelk i m ahzurları tekrarla beraber yaltıız isim le fe lâ k e t â ver cereyanlara karşı duru lam ayacağım ve m a d d i tedabirin i t t i l n lü :ı٠num u a ٠ tlatttnt. M uvafakat ce- vabııun verilm esin i tâcil ediyordum . H eyeti m erkeziye reisi H oca R a i f E fend i izaha t vern ek ü^ere K arargâhtm a geldi. M u- hafaza i M ukaddesa t fik ra s in ın ilâvesi e s b â n a a it m aksa t ve vnd işelerin i saydı ve benden ize bu izahatına esas o lm ak üzere Türkiye B ii^ük M ille t M celisi'nde A nadolu ve R um eli M iidafaail H uuk G rubu ünvam ntn taşıvan b ir grubun teşk ili hakkında 23 M a^ıs 3 3 7 ا ve A nkara 12118 num aralt te lg ra tf sdm ilcrin i g ö S "

terdi. R a i f E fendi.n in bevar.atı ikinci .naddede hilldsa edil- rniştir.

2٠ M illi M ücahedem i^i doguran A nadolu ve R um eli M ü- da faa i H ukuk C em iyeti, tnaksat ve gayesin i 4 E ^ lü l 1335 ta . rih inde Sivasffa akded ilen kongrede tesbit e tm iş ve buna ^٠ - zaran m aksa t O sm anlı va tanin in tanıam iyetini, m akam ı h ila fet ve sa ltana tın ve istik lâ li m ille tin m asun iyetin i tem in zım nında k u ١٠١٠a ) ٠i m illi^e^ i û m il m ahsu.susında dere ve tesb it e ttig i vechile h er türlü f ır k a cereyan lardan a ri ka lacaktı. 23 M ayıs 1337 ta- rih li tam im ile Türkiye Büyük M ille t M e c lis tn d e A nado lu ve Ru- m eli M ıida faa i H u k â G rubu unvanın t taşıyan s iya s î b ir gru- bun teşekkü l e ttiğ i ı r hu g r â ı n um dei a s liyesin i Teşkilâtı E sasiye K anununa g o re tesb t ederek şim diden devle tin teş-

k ila iin t bu luınuna tevfikan ihzxıra د،ذ / edeceğ i b ild ir ild i Büyük

Page 187: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

187BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

M illet M ec lis in d e teşekkül eden m ezkur grubun m aksa t ve g a ­yesi devletin şekli idaresin i büsbütün değiştiren siyasi b ir g a ­yey i is tih d a f etm ekte ve S ivas K o n g res in in îesb ii e ttiğ i esasa ta n a za ra n h ilâ fet ve pad işaha a it h iç b ir kaydı m evzuubah is e t­m eyen teşkilât-ı esasiye kanununu rehberi fa a liy e t o la rak kabu l eylem ekedir. A nado lu ve R um eli M üda faa i H ukuk teşkila tın ın m ensupları kend ilerin in h iç b ir reyi m uva faka ti a lınm adan A n ­kara 'da vücude getirilen b ir heye ti idarenin m ukarreta tına adem i ittihada m azurdur. B iz öyle h issed iyoruz k i m em leketin hakiki evsafı ve ih şam il b ir şe k li hukukiy i de ifade e tm eyen T eş­kilâ tı Esasiye K anununun ta tb ika tına d a ir ve B üyük M ille t M e- clisi'nde husu l bulan ih tilâ fı efkâr; istiklâl, M ü d a fa a i H u ku k ve d iğ er bazı g ru p la n doğurdu . Ve teşkilâ tı esa siye kanununun m em lekette ta tb ikine ta ra fta r olan zeva t da M ü d a fa a i h u ku k te- şila tın ın vüsat ve m üzahare tinden istifade ta rik in i h u su lü m a k ­sada hâdim b ir ted b ir buldu. Ve işte bu su re tle m e zk û r 23 M ayıs 1337 tarih li tam im in yap ılm ası b ir ih tiyaç o ldu . B ü tün bu teşebbüsa ttan ve A n ka ra m a tb u a tın ın n eşr iya tın d a n h a sıl olan en m ühim ve h a ya tî endişe, h ü kü m et şek li id a resin i tesb it eden h ilâ fet ve sa ltana tın C um huriye tç iliğe inkilâb e tm esi te h ­likesidir. Tâki ed ilen tarzların devam ı h a lin d e b ir em ri v a k i ş e ­k lindek i tecellisinden korku lan bu tehlike, m aaza llah , h a y a t ve is tik la lim izi b ir tu fan ı te zeb zü b iç inde boğar. Ve bu şe k li ta- havvü lden ilk is tifa d e ed ecek y in e d ü şm a n la r ım ız o lur. A ş ikâ r ı hakika ttir k i devletin ta m a m iye t ve istik la liye tin i s iya s i za ru re tle tasdik ve kabu l edecek i t i lâ f d ev le tler i ve d iğ e r ta ra fta B ol- şev ik ler su lhü m ü tea k ip m em leke tte tah a kku k ed ecek inkilâb ı sa ltana tı d a h ilî tezeb zü b a t ile b izi in h ilâ l e ttireb ilecek en k u v ­

vetli b ir vesilei n ifa k v e fe s a d o larak kazana ca k la rd ır . H a lk ı ve m em leke ti m esu t ed eb ilecek inkilâb ı idariy i en a a yo ksu llu k la r ı

Page 188: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in CEYLAN188

azab ve hiisran ile hisseden her vatanperver bütün kalbi ile te- rnenni eder. Köylü de şüphesiz bundan en büyük memnuniyet duyar. Attadolu’nun hayat ve hiukunu kurtaracak olan mü- cahedei haziranın bahşettiği fırsattan İdarî ve İçtimaî in- kilaplarda da istijade etmek ve hali sükunette aıirn müsadeiatt dâhiliyeye sebeb olabilecek olan teşkilâtı devleti tanzim ey- lemek şüphesiz ki lâzımdır. Ancak bu ıslahatın halkın tabiat ve ihtilacı hakikisine mülakim ve kabili temessiil olabilmesi de şarttır.

Velhasıl bu ıslahatı halk idaresinin H im iye t ve inkişafına müsait surette Kanunun Esaside yapılacak tadilât ile temin ve hukuku padişahiyi tahdid edecek ta^da ^apatak memleket ve âlemi İslâmın hayati hazıra ve müstakbelesi İçin azim tesettüt ١٠€ ıh :u r la r davet edecek cumhuriyet ؟ eklinden katiyyen sa- kınmak lâzımdır.

Bu İıahat tle Büyük Millet Meclisinde tejekkui eden mü- dajaai Httkuk Grubunun maksadı hilafet ve saltanat ؟ eklinin cumhuriyetetlige inkiiabı istihdaf eylediği ntahsus olduğuna na- aran idarei merkeziye veatfıni tevdi eyledi ;cvat arasutda jahsiyeileri ve efali sabıkalarile müstahakı tenkid olan ban le. vatın gö:e ؟ arpması da demhde edilen mesaili luiyatiyenin siidur ve ehemmiyetini te؟ vij ve tefsire uğratıyor. Hülâsa vah- det ve selâmeti istikbali gayei emel bilen Erzurum Mudafaai Hukuk Heyeti Merketyesi Sivas Kongresinde tesbit edilen mu- karrerata sadık ve merbut kalarak Miidafaai Hukuk teşkilâtı merketyelerinin umıonı bir kongrede tesbit edilecek muvafakat ve haricindeki teşebbUsatt hususiyeyi muta* tanımakta ,«٥٠ ruzdur.

3• Bendeni: bu izahata esas olan 23 Mayts 1337 , a r , . / 7 .,/؛ ،/٠

Page 189: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

189BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

grafian evvelce haberdar olamadığım gibi en mühim ve hayati bir mesele hakkında arz ımütalâa etmek fırsatına da malik bu­lunamadığımdan Raif Efendi'nin beyanatına karşı endişelerini tatmin ve herhalde şimdiye kadar hayat ve namusumuzu şan ve zaferlerle kurtaran hizmeti milleyimizin mesaili hayatiyet sai- remizde de daima âmil hayır ve muvaffakiyet kalacağına dair iîimad ve emniyetlerini teyid ile şimdilik iktifa ettim. Ehemmiyet ve nezaketi hayatiyesi bedihi olan şekli hükümete ait esasatın Büyük Millet Meclisince kabul edilen Teşkilâtı esasiye Ka­nununun tesbit etmiş olduğu görülüyor. Halbuki bendeniz bu kanım muhteviyatının nihayet bir fırka programını halinde kal­masını ٠ kabiliyeti ameliyesinde zuhurunu tahmin ettiğim müş- kilâta karşı daha faideli buluyordum. Bu fikrimi yakinen nüfuz edebildiğim mintakam efkâr ve hissiyatına göre müemilen izah etmek isterim: Evvelâ, Türkiye Büyü Millet MeclisTnde Teş­kilâtı Esasiye Kanunun taraftarlığı ile teşekkül eden gruba dahil bulunan ekseri zevat yeni bir inkilâbı idaride memleket mukadderatında âmil olmak heves ve istidadında görülenlerdir. Halk arasında ancak münevver bir hizbi kalilin yeni teşkilât f i ­kirlerini terviç edebileceği ve fakat kanaatkâr gazeteciler, mua- limler vesaire bile hep mevki kavgasına koşacağını ve bir çok eshab ile ekseriyeti âzimenin kendilerine muhalefet edeceğini ve bittabi bundan da yeni bir şûrişin baş göstereceğini nazarı iti­bara almak icabeder. Büyük Millet Meclisindeki mebusların teşkilâtı esasiye kanununa taraftarlıkları ancak fikri zatileri olabilir. Devlet şeklinin bu âzim ve müşterek olan ricali mül­kiye ve askeriyeden ve Müdafaai Hukuk merkezlerinden mü­teakip keyfiyetin bir karar raptolunması lazımdır ka-ivuKip Keyjıyetın bir karar raptolunması lazımdır ka­naatindeyim. Bilfarz teşkilâtı esasiye kanunundaki şûra usulü devlet şeli halinde tatbiki bidayette muvaffakiyet elverse dahi.

I

t

Page 190: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a nإ)د،ا

her tarafta İş başına geçeceklerin mühim bir ekseriyetle mu- hafazakarlardau ibaret olacağı ve lamanın istidad ve اال* tiyacından ptk başka esaslarla yazılan Mithat Paşa Kanunu Esasi gibi vabeiııel ve akaaıete uğraالabileccği pc iace dii* jUnulmelidir.

Bunların en yakın iki misâli Erzurum ve Trabzon'daki Mü- dafaai Hukuk ve Belediye intihaplarında görülebilir. Halkın serbest arast İşbu heyetlerin başına muhafazakârları geçirmiş ve az zaman evvel yeni fikirleri neşreder görünen ve Er- zurum'un münevver sayılan gençlerinden mevki kapmak İçin or- dunun inhiiaiinc sai olanlardan gayrisi tarafımdan ء١ imaالe edil, digi halde dahi bir dalıa Erzurum'a giremem olmu^ur. Bundan başka kiirtlerle meskün menatıkta intihabatı kazanacakları şü- phesiz olan riiesa ve mUtegallibe umuru idareci ele ala- caklarından hükümet teşkilâtı nasıl hayat ve inkişaf ٥«- labilecektir. Amel؟ hayati, nazari kirlerle çürütmek ve ااetic€الi muva٠akiالetlc kazanmak, zan edildiği kadar sakin ve sehil ola- ma^.acağı malUm iken isiaiiatı mutedil ve amil؟ çarelerle te- dricen ekseriyetin c ı r ın a göre yapmayıp da, devlet şelinin birdenbire ye pek cezr؟ esaslarla değiştirilmesi isticalinin sebeb ve mahiyeti ile deruhde olunan cilteti tatbikiyesindeki dcrecei İmkân ve bu meyanda hilâfet, saltanat meselesiin sureti halli gibi üç meselede tenvir buyurlmaklıgımı istirdam ederim. Bu suretle şark e^ânnı da yani gayeye göre tevlıid ve idareye sarfı mııkaddereti kolay olur.

Hoca Raif Efendi.nin beyanatından billıassa mühim bir kısıtn 2ق Mayıs 1337 tarihli telgrafta bendenizin de nazari dik- katini celb etmekten hâli kalmamıştır.

EJkdrı umumiye İçin mucibi tesir olabilecek bir maltiyette telâkkiye değer ayrı bir meseie olduğundan bilvesile İşbu ma- rı.ztttma İlâve edeceğim. Filhakika Miidafaai Hukuk grubunun

Page 191: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

1BÜYÜK OYUN - 111/HİLAFETÎN KALDIRILMASI!<ا

heyeti idare شةIarا arasında ؛ a^si١١el!eri mUstahakı lenkid olan zevatın vücudu zati samilerince de malumdur zannederim.

Bendeniz, zati samilerinin bahusus şimdiki şekli mü• cahedemizde bu kabil siyasi grup veya fırkalara intisaben ve- yahut efkârı umumiyece her türlü muhalefet ve münakaşalara lemin mUsalt olabilecek cereyanlara iştirakten beri kalmasına ve yalnız miicahedei illiyemizin nazım ve reisi tabiisi olarak bulunmasına bilhassa taraftarım. Bu fikrimi millet ve memleket menafıl bakikiyesinin icabatından olduğu kadar şahsı sdmileri hakkındaki samimi hürmetlerimden doğduğuna da kanaat bu- yurulacagından emin olarak açıkça arz ediyorm. Büyük Millet Meclisinde teşekkül eden muhrelij gruplardan MUdaJaai Hukuk'tan gayri herhangi birisinin İhrazı ekseriyet etmesinden Miidafaai Hukuk grubuna intisab dol٩ ısilc şahsiyeti samileri de müteessir olabilir. Grup dahilindeki intihabata riyasetin her- hangi bir suretle ahar bir saza teveccüh edilmesi ihtimali de nzarı itihare alınmak lazım gelir.

Bu meseleye dair hülâsi maruzatım, milli davamızın ka- zanılacagı şu tarihi zamanlarımızda zati samilerinin mecliste ^uhur edebilecek ۶kir ilrtiia^arııu telifle mesaii umumiyeyi bir maksada göre sevk ve tanzim edebilecek bitarafiyi muhafaza ey- lemesi ve müdafaai hukuk grubu arasında efkârıımımiye na- zarında şahsiyetleri duçarı tenkid olabilecek zevattan ayrı bu- lunması lüzumudur.

Bilvesile teyidi h ü ^ t ve samimiyetle istirham ettiğim ma- lumatın İtasını lııtfii samilerifiden beklerim efendim.‘*

K ^ım Karebekir

Sankamı6 ؛ Temmuz 1337

ا -

Page 192: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BELGE-2 / MUSTAFA KEMAL.İN GİZLİ TELGRAFI

TBMM r e isi MUSTAFA KEMAL DEN ŞARK CEPHESİ KUMANDANI KAZIM KARABEKİR

PAŞA HAZRETLERİNE;Cll.7.1921 ŞİFREYE CEVAP

1. Saltanat kaldırılmayacak.2- Hükümet şekli şekl-i Cumhuriyet olmayacak.3- Hilafet asla kaldınlmayacaktır. ^"'Kadı Raif Efendi*nin düşünceleriyle Teşkilat-ı Esasiye Ka­

nunu ve Müdafaa-i Hukuk Grubu hakkındaki önerileriniz üze­rine sunduğum aşağıdaki açıklama yüksek komutanlığınız için kanaat verici olacağından , bu esas dairesinde icabedenlerin de münasip surette aydınlatılması ve yanlış düşüncelerin de or­tadan kaldırıhmasını bilhassa rica eylerim J

/— Bugünkü BMM, Müdafaa-i Hukuk Teşkilâtının gerr çek amaç olarak tesbiî etmiş olduğu görüşler üzerinde büyük bir tutuculuk ve azimle yürümektedir. Müdafaa-i Hukuk Grubu,

TûrkçdeştiriJcrck verdiğimiz bu cümleyi. M.Kemal’in ifadesiyle buraya almayı verinde gördük. "Hoca Raif efendi nin Efkânyle Tcşkilât.ı Esasiye Kanunu ve Müdafaa-i Hukuk Grubu Iş'or-i Dcvlctlen üzerine arzeylediğim izahatı atiye Zat- 1 Kumandanları için mucibi kanaati olacağından bu esas dairesinde icabedenlerin de münasip surette tenvir ve suitelakkinin dc izale buyurulmasın! da hasseten rica eylerim’.. Burada M. Kemal'in. K Karabekir'e ne dcrccc önem verdiğini gös­termekledir. Bu önem aslında Karabekir Paşanın gücünden gelmektedir.

1.

Page 193: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

i 93HASAN HÜSEYİN CEYLAN

bu grubun programını oluşturan temel maddede açıklandığı gibi, memleketin tam bir bağımsızlık çerçevesinde selâmete ka­vuşmasını sağlamak gibi kısa ve kesin bir amaçla vücuda gel­miştir. aynı temel maddede Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun uy­gulama yolu da vardır. Teşkilât-ı Esasiye Kanunu tüm (fürüat) idari sürüatı ve Türkiye Hükümeti'nin hukuksal varlığını içeren geniş ve tam bir yasa olmayıp, memleketin mülki teşkilât ve idaresinde zamanın icabettirdiği ve benimsediği halkçılık te­melini ifade eden bir düsturdan ibarettir. Bu yasada Cum­huriyet manasım ifade eden zerrece bir belirti olmadığı gibi, M.H.G. 'nun asıl amacında da kesinlikle böyle bir nokta mevcut değildir. Bununla birlikte Raif Efendi'nin saltanat şeklinin Cumhuriyetçiliğe dönüştürülmesi anlaşılıyor gibi fikri açık bir vehimden başka birşey olamaz. Merkez yönetimindeki kişilerin arasında, kişilikleri ve geçmişteki durumlarının eleştirilmesi gerektiği hakkındaki iddia ise, olumlu bir ifade ile incelenmesi gerekebilir. Her işi tüm ahlâkı ve seviyesiyle yönetecek, mü­kemmelen yetişmiş adamlara vermek, pek değerli ve tatlı bir dilek olmakla birlikte, memleketimiz gibi yönetici kıtlığı içinde bulunan bir çevre için değil ٠ hatta dünyanın en ileri gitmiş mi­lletleri için bile, her toplumun tüm meslek sahipleri tarafından saygıyla kabul edileceği bu kadar çok adam bulmak mümkün değildir.

işte böyle kavram (mevhum) olumsuz fikir ve iddialar ile memleketin tek dayanağı olacak güç ve örgütü bulunan Ana­dolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu zayıf düşürecek ön­lemlere başvurmak eğer cahilce bir delilik değilse, herhalde bir hiyanet olarak kabul edilmelidir. Bir kongre toplayarak, bu­günkü hükümet şeklini doğuran A.R. M. H. Teşkilatı'nm bu­günkü duruma yarar, yeni bir proğram vücuda getirilmesi ge­rektiğine o denli inanıyoruz ki, meclis'îe kurulan grubun iç

Page 194: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

b ü y ü k O Y ^ - III / HİLÂFETİN KALDIRILMASI194

tüıüğüne. Grup >١önetim kuruluna ancak o kongrenin ku- rulu^ı«١a kadar. M.H.T'na bir başvuru ^eri olabibnesi ka^duu ko١١du bugiinkii dunun ve koşullar şbndilik kongrenin to- planmastru geciktirmeye neden olnıası, grup yöneticilerinin bu görevde devamını zorunlu kılıyor,

2— T.E.K.nun uygulanması sonucunda tutucuların (mihhajatakarların) işbaşına geçmeleri ve ban kanaaikdr kim- selerin de mevki kavgasına koşmaları sakıncalı olabilir. Ancak sizce malıımdur ki ilerlemek yolunda meydana gelecek her Onenıli girişimin kendine gOre önemli sakıncaları vardır.Eu sa- * en aza kadar indirilmesi İçin gerekli önlem ve gi-rişimlerde bala etmemelidir. Bugiin ال0أأأى ana hatlardan ibaret olan IC iK 'na eklenecek diğer yasalarla bu durumun gö• :önünde tutulması zorunluluğunda sizinle tamamen ayni ٥۵٠- şüncede)١im.

3— Teşkilât Kanunu ١١apılırken mUlkiالe ve askeri^eden elemanlarla ve M.H.T. dan onaylatma fikrini şöyle açı• klayabilirim: Si^ce de bilindiği u^ere bir hUkUmel şeklinde 0 -الŞiyoruz ve onun diyelim ki görünürdeki tüm kavramlarına uvmak :orundayı:. Kanunun. Meclis encümenlerinden sonra He١١et-i ümı.mi^e.de geçen tartışmalarda belirecek şekli ü €- rinde ufaktan telakki edilecek fikirlerle etkilemeğe İmkatı ol- madiğini elbette kabul edersiniıDurumu böyle bir hükümet şe• klinde yönetme İmkanı doğuncaya k ıdar. bütün $ الأ050أ

konularda, ilgili arbdaşların fikirlerine başvurulduğu gibi.icra-i hususta uygulamak konusunda şimdiye kadar da a\m yoldan saptlmanııştır.

4— Açıklamasını arzu buyurduğunuz üç noktayı da ar- ^.edeytmî Teşkilât Kaıumu.nun yapılmasında acele edildiğini

Page 195: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

195HASAN HUSEYIN CEYLAN

mın nedeni, tiim dünyada ve mem-؛hükümet lar ؛ ,iddia elliğini e-؛ekilde ü؟ lekelimizde görülen halkçılık akımını esaslı bir

r.inde tesbit ile, bit konuda başka çelişkilere ^er vermemek ve nı zamanda ^ii^ıllardan beri sürekli beceriksizler elinde kö-؟a

tü١١e kullanılan ulusal Ilukuku korumak İçin, bu haklann asil sa- hibi olan millete de söz hakki vermek ve ^üce fikrin gelişmesi İçin, bugiinku olağanüstü koşullardan vararlanmaktır. Yasanın u٥gulanmasındaki olanağın derecesini ölçmek İçin de bil İşle uğraşmaya fırsat bulacakların azim ve irade yeteneği söz ko-

nusu edilmesi gerekir. Hilafet ve saltanatın kaldırılması gibi bir ana sorun mevcut değildir. Türkiye'nin başında isldm ha-

lifesi olacak ve bir lıUkiimdar sultan bulunacaktır. Sözkonusu ٠/٠„ konu, hükümdarın haklan olup, bunun tayin ve -،ء

nırlanması İçin son birkaç yüzyılın deneyimleri ve devlet ka- vramındaki millet lıaklarının gerçek anlamını taşımalıdır. Bu esas üzerinde henüz saptanmış kesin bir düsturumuz yoktur.

5- yönetim kurulu hakkındaki görüşünüz İçin birşey söylemeden önce, bu yönetim kurulunun kimlerden .لم-

ması gerekli olacağına ilişkin düşüncelerinizi sormak isterim, gelişi güzel) hiçbir taraftan( لجه/,،لمءلمه yanıtını ء٠ل,،،نم,>،ل )Bu

nıarıız-u tenkid olmayacak (olunamadı) isim göstermek sil- Muhtelif .ر^ « reliyle muvaffakiyetle verebileceğinizi ا,،،ء)„,و٠^

işlerde, çeşitU azınlıklarla çalışmak zorunluluğunu gözönüne aiır ve çevremizdeki fikirler ve siyasal İnançları, erdemi, bi-

-maddi kişisel niteliğiyle gerekli koşullan ta .لمء'أ “'"sel değeri adam bulmanın mümkün olmadığı düşünülürse ve '«„إء١,

n ? Yöneticilerin yüzlerce iiyenin çoğunluğuyla seçilmiş ol-؟ dukları eklenirse sonuç ortaya çıkar. Grup Başkanlığı'nın ta-

gereğini ileri sürmeniz tamanıivle do- ،ها،«,ءل,( rafımızdan .١»'لم„/ü'ndur. Bu İ Ş İ yaparken, buyurduğunuz esastan tanıamiyle

Page 196: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI196

düşündük ve bu konuda uzun tartışmalar yaptık. Meclis’te re­form Müdafaa-i Hukuk, İstiklâl Gruplarıyla halk zümresi v.b. gibi birçok örgüt vücudu gerektiği halde, bunların hiçbirisi ye­terli bir çoğunluk görünümü alamadı. Bununla birlikte Me- clis’ce hükümeti tutmak ve herhangi bir işi yürütmek imkânı da kalmadı. Bu zümrelerin herhangi birisini tutarak ve dolaylı ola­rak güçlendirip aydınlatarak, varlığımız için dayanak olacak bir toplum meydana getirmek için harcadığımız tüm çabalar bir sonuç vermedi ve bunun sonucunda duruma tek egemen olan şey düzensizlik ve anarşiden ibaretti. Şu halde iki yoldan bi­rinin seçilmesi kesin zorunluk halini aldı. Ya bu meclis ile ke­sinlikle iş görülemeyeceği gerçeği üzerine yeni önlemler almak veya yaptığımız gibi bir çoğunluk zümresi meydana getirmek. Biz tabii ikinci şıkkı seçtik ve fakat benim iştirakim bu­lunmayan herhangi bir grup oluşturma girişiminin mevcut dü­zensizliği çoğaltmaktan başka bir sonuç vermeyeceği deneyimle saptanmıştı. Uzun ve sürekli çalışmalarla ve Meclisin ço­ğunluğuyla özel olarak yaptığımız birçok toplantılar ve tar­tışmalar sonunda ancak böyle bir kuruluşu vücuda getirdik. Ve bu görevi benim yapmaklığımın zorunluğu birçok arkadaştan başka. Vekiller Heyeti’nce de zorunlu görüldü.

Konunun hukuksal yönüne gelince; Meclis-i Mebusan ma­hiyetinde bir Meclisin reisi bulunuyorum. Böyle dahi olsa bir fırkaya mensup oluşum doğaldır. Halbuki ben Millet Me­clisimin yap yetkisinde bulunduğumdan, görünüşte hükümet mahiyetindeki bir meclisin reisi mevkiindeyim.

Icrai bir heyetin reisi için bir çoğunluk fırkasının mensubu bulunmak gerekti bir şeydir. Bu durum ve değerlendinneye göre değii böyle bir grubun mufassal birproğram etrafında to­

Page 197: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

107HASAN HÜSEYİN CEYLAN

planmış siyasal bir fırkanın da reisi olabilirim. Ancak, bugünkü şekilde Meclis’îeki durumu korumak için, grubun Meclis için­deki önderliğini fiilen yapmaklığım gereklidir ki hareket bi­limimiz de o yoldadır. Bu görevi bugün, grubun reis vekilleri yapmaktadırlar. Şu halde gruba özgü Başkanlık görevim fahri bir şekil göstermektedir. Bu konuda esaslı bir neden daha ileri sürmek mümkündür. Teşkilat-ı Esasiye içine bütün varlığımla karışmış bulunduğum Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Ce- miyeti'nden ayrılmaklığıma imkân olmadığından o Cemiyetlin çalışma şeklini oluşturan Meclis'te gene, o Cemiyet'i temsil eden grubun içinde kesinlikle bulunmak zorunluğundayım. As­lında grup Meclis Heyet-i IJmumiyesi'ne yakın büyük bir ço­ğunluğunu içermektedir. Bunun dışında kalanlar Erzurum Meb'us'ları Celâlettin Arif Bey ve Hüseyin Avni EfendVyle bir­kaç benzerinden ve davranışlarında serbest kalmak isteyen bir kısım kimselerden oluşmaktadır efendimi ^

İmza M. Kemal

Page 198: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BELGE٠3/(İH A FA ZA ٠İ mukaddesat ٧e ^D A F A -1 H U K ^ CEMtYETj)

c u m h u r iy e t ö n c e s in d eBÎR İSLAMCI PARTİVE KADI RAİF EFENDİ''Vatanın kurtuluşu için mücadele başladığında, özellikle

ulema önderliğinde kurulan "Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti" yurt sathında yürütülen çalışmaların bir so­nucu olarak kazanılan zaferin görünmeyen kahramanlığını oluşturuyordu.

Cumhuriyeti bu kahramanlığa götüren sebep, hedefleri olan "Saltanat-ı Osmaniye'nin Bekası ve Makam-ı Hilafetin Muhafazası"^ fikrine bütün samimiyetleriyle sarılmış ol­malarıydı.

Bu hedefe bağlılıkları ve sadakatleriyledir ki, "Bis- millahirrahmanirrahim" diyerek, Allah'ın adıyla başlayan A.RMHC nizamnamesi,^ çok açık bir dille, "Hilafet-i Islâmiye ve Saltanat-ı Osmaniye'nin bekası" ifadesini "Umde-i esasiye"^ adı altında zikretmişti.

A.KMHCnin njzanınamcsj. Sivas Matbaası tarafından 8. وا ا0.ا3ة5 )وا ) la. nbinde n،؛rcdifmı؛tir Tıpkı Basımı, Tarih ٧٥s؛kaJan Dergisinin XV. sayışına ek olarak vcriJmisiir. Yeni harflerle de Tank Zafer Tuna.ya "Türkiye'de Siyasî Partiler" adil yapıtında (s. 514.519) A.RMHC nizamnamesini yayımlamıştır. Bütün bu ؟alışmalarda A.RMHCnin hedefl. "Saltan01.1 Osmaniye'nin ^kası ve Makam.! Hilafetin muhafazası" oldugu a؟ ık؟a gösterilmiştir.Mete Tunçay, Türkiye’de Tek Panı Yönelimi} s. 340.346. Ek.Bclgcler.I, Yurt Ya- yınlan, Ankara. 1981.Mete Tunçay. ءء٨ء.ء . s. 340, "Mcvadd.ı esasiye''den.

Page 199: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

199HASAN HÜSEYJN c e y l a n

Vatanin kurtuluşunda hedef bu اkcn٠ vatan kur- tuldugunda bu hedeften sapmalar ve hatta bu hedef karşıtlığı faaliyetler meclis İ Ç İ ve dışı yürütülmeye başlanınca özellikle ulema kökenli mebuslarda bu gelişmeye karşı gruplaşmalar başladı.

Ulema kökenli mebuslar, sezinlemeye başladıkları *'Sal- tanatın kaldırılması, hilafetin İlgası ve Cumhuriyetin ku- rulması n gibi yeni düşüncelere: "Bu düşünceler bizim var- lığımıza aykırı ve hareketimizin (A.RMHC) ana esprisine muhaliftir'.^ dikerek bu 1اأ€ال düşüncelerin karşısında gruplar oluştunnaya başladılar.

Tabi bunların başında sik sik Erzurum’dan. İslam’ın mü- dafaa ve muhafazası İçin neşrettiği tamimleriyle tanınan Kadı Raif Efendi vardır.

Kadı RaifEfendi, Cumhuriyet tarihinin ilk İ s lk c ı Partisi dikebileceğimiz ..MuHafaza.i Mukaddesat ve Miidafa-i Hukuk Cemiyeti" adi altında bir parti kurar ve Ankaraidaki yönetici kadronun ve özellikle de Mustafa Kemal Atatürkun, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alman kararların zıddına Ukgulamalara gitmelerinden ve Milli Mücadelenin rulluna Ukmakan is- akametlere yönelmelerinden...!’ dolayı Ankara’ya şiddetli ili- turlarda bulunur. Kendisi de "bundan sonra A-RMHC’de ؟ a- Itşılamaz! diyerek besmele ile başlayan nizanmatnesini neşrederek "Muhafaza-i Mukaddesat') kurduğunu ilan eder.

Biz İşte bu Cumhuriyet döneminin ilk İslama Partisi di-

١لال ه٠ا٠٤الا أ٣ اء ة . Cumhuriyttr Doğru, s. I.S9-160. Başnur Matbaası. A i ı

Page 200: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

B ü i OYUN ٠ III / HtLAFETİN KALDIRILMASI200

yebileceğimiz söz^onusu cemiyetin kuruluş beyannamesini Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü (TlTE) Arşivinde 24/3078 numaralı ka­yıttan alarak bir U rihî belge olarak burada aynen yayınlamak istiyoruz:

B Î S M İ L L A f f lR R A H iN İ R R A H tM M U H A F A Z A l M U K A D D E S A T ^ M Ü D A F A -٤ H U K U K

C E M lY E T İ E R Z U R U M H E ^ T - İ ^ R K E Z ^ E S İB E Y A N N A M E S İ

!Ummet-I Muhammedi Ey Aziz Hemşehrilerimiz ودءHarb.i Umumi fclaket-i uzması akabinde kiirre-i arzdaki

üçyüz elli milyon müslUmanın gözbebeği olan kürsî-i muallâıyı hilafet-i Islâmiyyenin makarriyle âna merbut bir nice memalik-i İsH yyen in düşman-ı bıamanlarımız tarafından nasıl İşgal ve tariimar edildiği ve bu meganda lıakikalen her kabztt-i haki bir şehit kaniyle yogurulmuş güzel vatanimiz Erzurum'umuzun da kimlere peşkeş ؟ ekilmek istenildiği cümlemizin malûmudur. İşte böyle bir z a m a â ٤٥'، ٤٤ erbab-ı azm ve himmetin delâletleriyle ver ver teşekkül eden Milli Müdafaa cemivetlerinden biri de Er. zurumumuzda meydana gelmiş ve derd ortağımız olan civar v٤- lanetlerle dertleşip ؟ areler aramak üzere Erzurum'da bir kan- gre akdine derhal teşebbüs edilip îevfîk-i ilahi savesinde akd olunan kongrede dertlerimiz ortana ve bu derdlerin devasmın ancak fedâkârane çalışmak ve dinsiz, namussuz esir ya- şamaktansa din ve şerefinle ölmeni tercih etmekten ibaret ol- duguna karar verilmiş idi. Ye bu suretle taazzuv eden Yilânatt Şarkice Müdafaa-1 Hukuk Cemineti bilâhare kesb-i tevessünle Anadolu ve Rumeli Müdafaa-İ Hukuk Cemineti Italinde inkişaf ederek şarkan ve garben pan-i Odadan tathir ve miidafaasıııa azm ve teşebbüslerle lütf’ü ،'٤٥٤? sayesinde her cihette mu-

Page 201: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

201HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN

vajfakiyetler husul bulmağa başladığı bir esnada idi ki, kim­lerden ibaret olduğu mukaddema neşr olunan bir be­yannamemizde kaydü işaret edilen bazı muhteris ve men­faatperestler vaktiyle şarktan kopmuş ve bunca mamureleri harap ve bisaab edip bir memleket dahilinde milyonlarla mah- lukâtı diğerine boğdurup boğazlattırarak hâk-i helake sermiş ve açlık ve sefaleti insan eti yemek derecesine getirmiş olan bir fikir ve âkide-i bâtıla fırtınalarını memleketimize sokup ordu vesaire gibi maddî ve manevî kuvvetleri devirmeğe ve bir her- cümerc meydana getirerek bu meyanda kendileri bir baş olmak ve halkın bütün hukuk ve emvalü ırzü namus ve mukaddesatını yıkıp enkazı üzerinde kendilerine bir mevki-i istifade ve ta­hakküm ihzar etmek teşebbüsüne düşmüşler ve hatta pak ve nezih olan Müdafaa-i Hukuk ahkâm ve gayeleri meyanında bu gibi melânet ve mefsedeîleri yerleştirmek suretiyle bile bir is­tihale ve bir inkılâp vücude getirmek üzere hemen fiiliyata geç­mek üzere idiler ki Erzurum’un pâk ve dindar nâsiyesi yine par­layıp buraca infisaha uğratılmış olan cemiyeti yeniden Muhafaza-i Mukaddesat ve Müdafaa-i Hukuk namiyle bitteşkil zulmetalûd efkâr-ı fâsidenin mahiyetini meydana koyarak mu­hiti tenvir ve müteşebbislerinin görüp tanımak istemedikleri hak ve hakikati gözlerine sokmuş ve dikelmiş kafalarını aşağı in­dirtmiş idi.

Cemiyetin teşkili bütün âraz-ıfâside ve âmâl-i hîiras men- faatperestane şaibelerinden münezzeh gaye ve mesıekî isminin medlulünden ibaret olarak sırf kudsî ve nezih bir emel-i din- dâraneye münhasır olmak üzere vukua geldiğinden şimdiye kadar başka vadilerde hiçbir şeyle alâkalanmayıp dahil ve ha­riçte din ve milletin düşmanlarının tecavüzlerine karşı ica- beden mukabele ve müdafaa-i mümkinede bulunulmuştur, işte hu kere Meclis-i Millînin tecdiden intihabata karar vermesi üze-

Page 202: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BÜYÜK OYUN-III/HİLAFETİN KALDIRILMASI2.2il

rinc hak veya batıl bir takun fikir ve dUşUnce sahiplerİJiia keadi fikir ve düşüncelerini âtide tervic İçin esbab hazırlamak iizere balen müsait buldukları meydaıi’i faaliyete atıldıkları şu eS‘ nada yine bir takımlarının da buralarca alttan alta ve bin türlü riiyu kisvelerine bürünerek ve suret-i haktan görünerek faa- liyetc getirdikleri hatta meb'us aa١ ^edi olmak illere miilluıkata. şuraya buraya bir takım esami ve listeler idsaliyle ezhân-1 aha• liyi İğfal ve taglit ve desiseler istimaliyle birer meb'usluk elde ederek âtide efkârü amâl-i şahsiyye ve menfaat ve İlıtirasat-ı hasiselerini daha serbest ve kuvvetlice temine teşebbüs ve gay• ret etmekte oldaklart görülüp anlaşılmıştır. Bı. gibiler ileride yine milletin âmâl-i €fkâr§ı kudsiyye ve âdâb-ı milliyyesiyle gayr-i kabil.i telif ve taban tabana ııd bir takım variyetler Ih- dasfyle de mukadderat-ı milleti melabeye çevirip mukaddesaUl millete tecaviHarane harekatta bulunacakları ve millet ve memleketin menafhi âliyesi zararına olsa dahi menafhi şah- siyclerini takibi elden bırakmayacakları emsal ve asar-1 sâ- bitesiyle taayyün ve terallür etmiş oldııgıından ve bil noktadan keyfiyet cemiyetin gayeii âmâl-i mübeccelesiyle alâkadar gö• rüldüğünden dindar ve muhterem ahalimitin pişegdhına atideki nukatı selamet-i Iimumiyye nâmına arz ve İzahı bir vazife te• lakki eyledi.

I- Siyaset-i hariciye ve ahval ve variyet-i dahiliyemir iti. bariyle hakikaten tardiimirin şimdiye kadar kaydetmediği gayet nazik ve mühim ١٠٤٠ hayat nu'maf tâbirine bihakkın maasıdk bir noktada bulunduğumu: vc İşte bu de.la toplanacak meclisin ciddî olarak millet ve memleketin ٥٥ herai-ı istiklâl ve saadatını l i s a l veyahut maaıallah mahv-ü nâbud aiması esbabı istihrar د5 أ olacağı kemaUi ehemmiyetli, her ılakika na:ar٠١ dikkatle ١m - ı göre liareket edilmesi.

â —ئ t e h i p olan umum ahalimizin do•

٠؛

Page 203: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

203HASAN HÜSEYİN CEYLAN

ğrudan doğruya meb'us olabilecek kimseleri tanıyıp bilmek ta­lipleri yekdiğerinden tefrik ve temyiz etmek imkân-ı maddîsi ol­mamakla beraber zaten hal-i hâzırda mevcut intihap kanunu da intihabâtı iki derece üzerine tertip ettiğinden ahalimizin bi- dayet-i hnirde meb’uslardan ziyade intihap edeceği müntehib-i sânilerin dindar ve Allah'tan korkar, hatır ve gönülden ziyade hak ve hakikate riayetkâr ve müntehib-i sâniliği kendisine yal­nız bir rifat ve leddel-kaza âlet-i menfaat değil milletin ken­disine tevdi ettiği azîm bir emanet olup ehline tevdi etmediği halde huzur-u bâri ve ind-i ahalide mes'ul ve şerr-i mesar ola­cağına iman ve itikad etmiş kimselerden intihap edilmesine son derecede gayret ve itina etmek,

3— Müntehib-i sâni olacak zevat da balâdaki fıkralarda beyan olunan cihetleri tamam ve hakikî manasiyle düşünerek sandığa atacağı bir rey pusulasiyle milyonlarla halkın din ve dünyasına ve ırz ve namusuna müteallik hukuk ve mu­kadderatını birkaç kimseye tevdi etmekte olduğunu derpiş ede­rek ve hatta bu babta havf-ı İlâhîden elleri titreyinceve kadar te­fekkür ve mülâhaza ederek ondan sonra sandığa rey pusulasını atmak.

4— Yüksek Erzurum'umuzun vaziyet-i siyasîyyesi, yalnız civar vilâyetler veya havza-i hükümet dahilindeki memalikçe değil bütün memalik ve hükümetlerce pek dakik surene telâkki ve takip edilmektedir, intihabat ve saire gibi bir takım siyasî ha­reketlerde bizim atacağımız her adım pek çok mânâlar ifade ve pek büyük tesirler icra edeceği gibi bililtizam mânâlara çe­kilmek ihtimali de mevcuttur k i işte bu noktadan da hey'et-i umumîyemizın bahusus müntchİb-i sânî olacak zevatın pek mü­teyakkız bulunması ve siyaset-i umumîyye-i devlet ve milletin eser-ı zaafı telakki edilecek bir yanlış hareketin pek büyük nuı- zarratlar tevlid edeceğinin daima piş-i mülâhazada tutulma.sı.

Page 204: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BÜYÜK O Y İ.I I I /H tL A F E T iN KALDIRILMASI2 0 4

5 - tşîe cemiyetimizce ahval-i hâzıra dolayısıyla dU- şünmek mecburiyeti hissedilen şeyler balâya dere edildi. Şim- diye kadar meb'us olmak üzere namzedliklerini resmen vaz‘eden zevatın esamisi buraca malum olduğu gibi peyderpey mul- hakata d . tebliğ olu٠\duğu t٥b«di٣. Bunların haricinde olarak namzetliklerini İlân etmek İiıere zamanına miiteakip ve haricen miitejebbis olanlar oldugu gibi kendisi bizzat tdlip olmayıp mi- ilet tarafından intiliap edildiği halde reddetmeyerek kabul ede. cekler de vardır. Maahaza bunlardan daha peyderpey zuhura gelenler olduğundan henüz t a i m ı anlaşılamadığı gibi defatir- i esasıyyenin tanzimi henüz hitam bulmadığından livamızdan ka؟ meb.us çıkacağı da taayyün etmemiştir. Binaenaleyh vakti geldiğinde cemiyetimizce bunların umumunun meyanından ba- lâda mebsud idari İçtimaî siyasî n ık tr i nazar hasebiyle kim- ler üzertnde reylertn toplanması mümkün ve maslahatı din ve devlet tıamına evfak ve enseb olacağına dair son derece tetkik ١١€ it.ab. 1 fikr ile baladaki evsafı haiz bir esami listesi tertip v.e muhterem â lim iz in nazar-ı tasvib ve ihtiyarına ٥^ ve İlân eyleyeceğiz. Binaenalazalik ona intizaren şimdiden bir ciliete karar v e ^ ۶y١ip ondan sonra bir fıkr-i tamii sahili ve serbesti-i vicdan ile reylerini istimal eylemelerini rica ederiz. Sclfimet-i Din ve millet ve saadet’i memleket namına çalışmak bizden, hüsn-ü telâkki ve tefekkürle hüsn-ü kabul muhterem ahalimizden ve tevjik de Cenab-I Allah'tandır."S

T a n h V o l k â n S I>1 X V . A i ı n ،

Page 205: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

BELGE-4 / DÎNİ KANLA YIKTILAR!..

VE KAZIM KARABEKIR PAŞA NIN YQRUMU:

E rzurum 'da M uhafaza! M ukaddesat Cemiyeti

Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Celâleddin Arif Beyin şarka seyahati sıralarında ve Erzurum’da bulunduğu za­manlarda berbad bir vaziyete gelmişlerdi. Halk hükümeti yap­mak. Erzurum Erzurumlularındır diyerek diğerleri yabancı adet- mek, hattâ garplı zabitan ve efradın bile garbe şevkini daha Ermeni hareketinden evvel Celâleddin Arif Bey ile Kadı Edip Efendiler bizzat bana teklif etmişlerdi. Halk hükümeti kurmak ve garplileri göndermek gibi zihniyetlerin felâketini anlatmakla beraber bu işlere karşı pek hassas bulunmuştum. Şark ha­rekâtının muvaffakiyetle hitamından sonra Mustafa Kemal Paşa.ya hakaret telgraıf çekmeye şunu bunu teşvik eden Mü- dafaaı Hukuk Merkezinden Necati de Ankara'ya gönderilmişti. Bu vaziyetlerden Erzurumlular pek müteessir olmuşlar, bu va­ziyette Müdafaai Hukuk âzâlan da çekilmeye mecbur ol­muşlardı. Halk yeniden yaparak bana karşı olan samimî duy­gularını da bir heyetle gelerek bildirmişlerdi. Yeni tişkilâtın nizamnamesi melfuftur. Bu teşkilât ismine (Muhafaza! Mu­kaddesat ve Müdafaai Hukuk Cemiyeti namanı vermişti. Bunu haber alan Mustafa Kemal Paşa 11 Nisan 1337 de bu namın kaldırılması lüzumunu yazmıştı. Heyeti Merkeziye ile tahriren ve şifahen görüştümm. Pek mühim olan bu hususlan Mustafa

Page 206: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN206. I

Kemâl Paşa'ya yazdığım gibi İsmet ve Fevzi Paşalara da yaz­dım. Mustafa Kemal Paşa'nm cevabile birlikte merbuttur. Mühim olan mesele hükümete taallûk eden teşkilâtı esasiyedir. Bunu bir meclisi Müessesan yapmalı, artık mebuslar bunlar üzerinde oynamamalıdırlar. Henüz devletin şeklini tesbit şim­diden imkânsızdır. Yeni anarşilere yol verecektir Nitekim Er. zururnun en samimî insanlan vaziyet almıştır. Bu bütün şarka veya garbe kol salabilir. Me’us bulunduğum ve mühim bir mev­kide olduğum nazarı itibare alınarak bana olsun bir şey ya­zılmıyordu. Bu hususlan yazmakla beraber üç sual sordum:

1. Devlet şeklinin birdenbire ve pek cezrî esaslarla de­ğiştirilmesi isticalinin sebeb ve mahiyeti ile.

2- Deruhde olunan ciheti tatbikiyesindeki derecei imkan ve bumeyanda,

3- Hilâfet ve saltanat meselesinin sureti halli gibi üç mesele hakkında tenvir buyurulmaklığımı istirham eyledim. Mustafa Kemal Paşa mufassal cevap veriyor: .'Bu kanun manası cum­huriyeti ifade eden bir sualin cevaplarını veriyor ve ezcümle: (Hilafet ve saltanat meselesi bir meselei esasiye olarak mevcut değildir. Türkiye'nin başında halifei islâın olacak bir hükümdar sultan bulunacaktır.) diyor. Benim yazdığımla Mustafa Kemal Paşa'nm cevabını okuyanlar hal ve istikbal için nasıl dü­şündüğümüzü ve samimi vaziyetimizin derecesini takdir eder­ler. Meselenin mühim ciheti daha garple bir zafer istihsal olun­madan dahili teşevvüşlere meydan vermemektir. Erzurum lisana gelmiştir. Hem de Mustafa Kemal Paşanın tâ Erzurum Kongresine girmesi gününden başlayarak bilmem kaçıncı de­

Page 207: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

207B ü y ü k o y u n - ı ı ı / h i l a f e t i n k a l d i r i l m a s i

fadır ki fikren ve fiilen vaziyet almasıdır. *

Mustafa Kemal Paşa benim vatanperverane harekâtının ve samimiyetimin bu gibi işleri temizleyeceğine mi kanîdir. Yani bana haber dahi vermeden bir şeyler yapacak, biz arkasından muhitimizi de zorlayarak gideceğiz.

Mustafa Kemal Paşa'nın cevabındaki (Cumhuriyet ol­mayacak. Türkiye'nin başında Halifei Islâm olarak ve bir Hü-

Gazinin nutkunda şarkın fikren ve fiilen aleyhimde tezahüratından bahsetmesi gariptir. Gerçi yine kendisi bu sözünü tekzib ile aley­himde propaganda yapm ak üzere şarka gitti diyor. B ir insam n sö­züne inananlar onu sevenlerdir. Gazi nutkunda bu m uhaberelerin hülâsasını yazmış ve Cum huriyet ilânındaki beyanatım ı da zi­krederek bu gibi şeylerin bize bildirilmesine lüzum olm adığını, se- lâhiyetin Mecliste olduğunu yazmıştır. Büyük M illet Meclisi her şeyi yapmaya seiâhiyettar meclis imiş. Halbuki A nk ara 'd a Meclisi Müessesan toplayalım fikrinde olan kendileri idi. E lbette M illet M e­clisi her şeyi yapamaz. Y aparsa selahiyetinden fazla iş yapar ve m i­lletin vekilleri olm aktan ziyade b ir inkilâp müessesesi haline geçer. Nitekim öyle oldu ve İstiklâl H arbini kazand ıran arkadaşları G a­zinin vaki vakit yapüğı em ri vakilere tatb ik için büyük yük ta ­şım akta devam etm ediler. Güzel fikirlerin M ustafa Kemalce de ka- bulilc istiklâl H arbi pek şanh ve şerefli kabul edildi. F akat sonrası hiç de böyle olmadı M ustafa Kemal Paşa b ir zam an hocalardan m u­taassıp bir halde hutbe ve nutuklarla hilâfet ve saltanatı alm aa uğraştı. M uvaffak olam ayınca m üthiş sola kaydı. Dinî ve ananevî varhk lan kanla yıkU. T erakki ve tekâm ül U ra fta n olan a r ­kadaşları bu sağa sola hareketlerde a rtık birlikte ١ü rüm ed iler. ha ttâ muhalefete geçüler. B unlan kaybetm ekle sukut da başladı ve devam ediyor.

1.

i

Page 208: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

!1

I. ٠ I

kümdar Sultan bulunacaktır) kaydı beni düşündürdü. İstanbul Cumhuriyet yapıyorlar diye endişe ederek propaganda ya­pıyordu. Padişah ve. taraftarlan bundan ürküyordu. Benim bugün anladığım ise daha korkunçtu. O da Mustafa Kemal'in bir muzafferiyet neticesi hilâfet ve saltanatı alması idi. Bu iba­reyi bir kaç kere okudum. Hanedanı Osmandan bahis yok. (Tür­kiye'nin başmda Halifei İslâm olacak ve bir Hükümdar Sultan bulunacak) diyor. Herhalde yeni fikirden Cumhuriyet tesisi daha az korkuludur. Bakalım istibal ne gösterecek.^

h'l

İstikbal benim uhmımm gibi çıktı, herkes neyin ne olduğunu gördü ve anladı'

Page 209: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

b i b l i y o g r a f y a (FA Y D A LA N ILA N K A Y N A K L A R )

Hilafet-i İslamiyye ve Büyük Mil­let Meclisi, Erzurum Atatürk Üni. versitesi, Türk İnkılap Tarihi Kü­tüphanesi. Seyfettin ÖzeğeKoleksiyonu.İki Neslin Tarihi.Yakın Tarihte Gördüklerim. Geçir­diklerim. İstanbul-! 970.Türk Devrimi'nin Temelleri ve Ge­lişimi, Ankara-1974, ÜçüncüBaskı.Gördüklerim. Yaptıklanm. îstan- buM945.Temellerin Duruşması, İst-1992 İki Devrin Perde Arkası, îstanbul- 1957.Hürriyet ve İtilaf Fırkası. Dergah Yayınlan. İstanbul. 1990.Din ve Laiklik. Yağmur Yay.. İs­tanbul-1982.Milli Mücadele Hatıralan. İsian- buM953٠

A fyonlu İsm ail Ş ü k rü (Ç elikalay);

A hm et C evat E m re ; A hm ed E m in Y alm an:

A hm et M um cu;

A hm et R eşit Bey;

A hm et K ab ak lı;A lbay H ü sam ettin E r tü rk ;

Ali B irinc i;

Ali F u a t B aşg il;

Ali F u a t C ebesoy;

Page 210: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

H A S A N H ü s e y i n c e y l a n

Siyasi Hatıralar, (2 cilt) Vatan Neşriyat, İstanbul-1957.Görüp İşittiklerim, Türk Tarihi Kurumu Yay., Ankara-1951. Hatıralarım I-II, Nehir Yay.İmam Hatip Okullan Davası. Milli Gazete Yay., İstanbul-1975.Bir Devletin Yeniden Doğuşu. İs­tanbul- 1971. Atatürk'ün Kişiliği, TDK Yay.. 1969.

Ankara-1984 (3 cilt)Kurtuluş. Kuruluş ve Sonrası, İs­tanbul-1966.Babam Abdülhamit Han, îstanbul- 1960.Atatürk Milliyetçiliği: Resmi ideo­loji Dışı Bir inceleme, Ankara- 1988.Şeyh Said İsyanı, Sel Yayınlan, İstanbul-1955. Hatırat. (1913-1922 Yıllan). İstanbul -1922. "Tutsak Asya Burcunda İlk Baş Kaldırma Bayrağı". Atatürk'e Saygı. TTK Yay..1969.Modem Türkiye'nin Doğuşu, TTK Yay.. Ankara-1988.Dış Basında Atatürk ve Türk Dev­rimi. Ankara-1981.İngiliz belgeleriyle Türkiye'de Kürt Sorunu.

210

AH F u a t Cebesoy;

AH F u a t T ürkgeld

AH Ihsan Sabîs; AH R ıza K ırb o ğ a ;

A rno ld T oynbe;

A ta tü rk 'ü n Söylev veD em eçleriAvni D oğan;

A yşe O sm an o ğ lu ;

B ask ın O ra n ;

B ehçet C em al;

B ehçet K em al Ç ağ lar;

B e rn a rd Le>٠is ;

B ilal Ş im ş ir ;

Page 211: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

211BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Milli Mücadele'de Erzurum, in k a­ra-1959.Atatürkçülük ve Kemalizm. T. İş Bankası Yay.. Ankara-1974.Ben de Yazdım. lstanbuM983.Milli Mücadele Öncekiler ve Son­rakiler.Türkiye İstiklal ve Hürriyet Müca­deleleri Tarihi. (20 cilt), îstanbul- 1957. Alioığlu Yay. Fevzi Çakmak Atatürk'ü Tevkif Edecekti! îstan- bul-1955.Örtülü Tarihimiz, (2 cilt) Hilal Matbaası, İstanbul-1975.Tarih Sohbetleri, (9 cilt) İstanbul. 1966.Bir Elçiden Gazi Mustafa Kemal, Tercüman 1001 Temel Eser, İstan­bul-1976.Din ve Devlet. Ada Yayınlan. İs- tanbul-1984.Türkiye’de Gerici Akımlar. Varlık Yay.. İstanbul-1964.Tek Parti Yönetimi. Altın Yay.. Ankara 1983.Darbeler. Müdahaleler ve Siyasi Sistem, Rehber Yay., 2 Baskı. An­kara-1990.Osmanlı Devletinde Siyaset ve Din, İşare، Yayınlan. İsianbul- 1989.

C. Dursunoğlu;

Celal Arıkan;

Celal Bayar; Cemal Kutay;

C harles S herrill;

Çetin Özek;

Ç etin Y etk in ;

D. M eh m et Doğan;

D avut D ursun ;

I

Page 212: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN212I ؛؛iKurtuluş Savaşı (4 cilt), Tekin Yayınlan-1989.Atatürk Bildirileri. Kültür Bak. Yay.. Ankara-1990.Mondros'tan Mudanya’ya Kadar. 4 cilt Ankara-1973.İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye. İstanbul-1967.Les Allies et La Turquie, Paris- 1925.Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi. İstanbul-1958.İstiklal Mahkemeleri. (1923-1927) Kültür Bak. Ankara-1983.İstiklal Mahkemeleri. (1920-1923). Bilgi Yayınevi Ankara-1975.Kara Kitap. Işıklar Yayınevi, Is- lanbul-1969.Turkish Political Elite.Siyasi Tarih (20.Yüzyıl). iş Ban­kası Yayınlan, 5. Baskı. Ankara- 1987.On Yıl Savaş ve Sonrası. Islanbul- 1970.Atatürk Devrimi ve Din. Belgeler­le. T.T.D..1968.Cumhuriyet Nasıl Kuruldu? Istan- buM955.Mustafa Kemal. Arkadaşlan ve Karşısındakiler. İstanbul-1964. Rauf Orbay. İstanbul-1965.

Doğan Avcıoğlu;

D r. M ehm et Ö nder;

D r. S e lahadd în T ansel;

E . U lubelen;

E d g a r Pech;

E n v e r B ehnan Şapolya;

E rg u n A y b ars;

E ş re f E d ip ;

F . W illiam F rey ; F a h ir A rm ao ğ lu ;

F a h re d d in A ltay ;

F a h r i Belen;

F e r id u n F. T ülbentçi;

F e r id u n K a n d e m ir;

Page 213: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

2 1 3BÜYÜK OYUN - III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Uç Devirde Bir Adam, (Haz: Cemal Kulay). Tercüman Yay.. İs­tanbul-1980.Atatürk'le Samsun'a Çıkanlar, An- kara.1971.İsmet Paşa Dosyaı, İstanbul-1969. The Khilafat Movement, Bonbay- 1982.Başımıza Gelenler. Yakın Bir Ma­zinin Hatıraları, İstanbul-1939. Atatürk Anadolu'da. İstanbul-1981. 2 Baskı.Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, Ankara-1971. Çev: C. Köprülü.Yeni Türkiye’de İslamlık. Bilgi Yayınevi, Ankara-1972.Das Ende dos Osmanischen Sulta- nats, 1951.Mustafa Kemal el la proclamition dela Republiğne en Turgie. Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımlan. 2 cilt, İstanbul-1975. Dictatorship and Turkey. Yale Re­view Güz-1929.Ingiliz Belgelerinde Türkiye. İst- 1967.Türk’ün Ateşle İmtihanı. İst.-1962. Türk İnkılap Tarihi. Ankara. 1973. Harp Tarihi Vesikalan Dergisi. Atatürk'ten Hatıralar. (2 cilt) Yap.

Fethi O kyar;

Feth i Tevetoğlu;

G. O tm anbö lük ; G ail M inalt;

G alip Söylem ezoğlu;

G o tto h ard Jaeschke

(T. B ıyıkoğlu);

G o tth a rd Jaescke;

H. H im m ctoğlu ;

H alide E d ib A dıvar:

H am za E ro ğ lu ;

H asan R ız a S oyak ;

Page 214: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN HÜSEYİN CEYLAN214

Kredi Bankası Yay.. îstanbui- 1973.Hatıralanm.Tarihi Hakikatler. Ankara-1954. İnönü'nün Söylev ve Demeçleri. İs­tanbul-1946.Milli Mücadele Hatıralarım. İstan­bul-1957.Frenk Mukallitliği ve İslam. Çile Yay.. İstanbul-1976 (Çev-Sadık Albayrak).Atatürk'ün İzmit Basın Toplantısı. İstanbul-1969.Hatıralar (2 cilt). Bilgi Yayınevi. Ankara-1987.Yeni Türkiye, (Çeviren: S. Kodol- baş). Ankara. 1960.Kurds, Turkis and Arabs.Nutuk. 2 cilt, İstanbul-1951. Kurtuluş Savaşında Sarıklı Müca­hitler. Sebil Yayınlan, Islanbul- 1977.Lozan. Zafer rai. Hezimet mi?, (2 cilt) Sebil Yay., lstanbul-1977. Osmanoğullannın Dramı, Sebil Yay.. İstanbul-1978. istiklal Harbimiz, İstanbul-1960. İstiklal Harbimizin Esaslan. İstan­bul-! 972, Dördüncü Baskı.Milli Mücadele. Ankara-1985. Atatürk'ün TBMM.deki Gizli ve

H ilm i U ran ; İb rah im A rvas;

Ilyas Sam i K alkavanoğlu;

İsk ilip li A tıf;

'İsm a il A ra r ;

ism et İnönü ;

J e a n D eny;

J o h n E dm ons;K . A ta tü rk K a d ir M jsıroğlu ;

K azım K a ra b e k ir ;

K azım Ö za lp ; K azım Ö ztU rk ;

ı;i’ '■، I

I

Page 215: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

215BÜYÜK OYUN ٠ III / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Açık Oturumlarda Yaptığı Konuş­malar, (2 cilt). Kültür Bak. Yay., Ankara-1990.Milli Mücadele ve İnkılaplarla İl­gili Kanunlar (Meclis Görüşmeleri ve Gerekçeli Kararlanyla Birlikte), Ankara-1957.Doğu Sorunu ve Milli Mücadele­nin Dış Politikası, İstanbul-1985. Hülasatü'l Beyan R Tefsiri'l Kur'ânAtatürk, Bir Milletin Yeniden Do­ğuşu (Çeviren: N. Sander), 8. Baskı, Islanbul-1981.Atatürk, 2 cilt. İstanbul. 1966. Atatürk ve Devriraleri, İstanbul- 1973.Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük (1889-1902). îstanbul- 1985.Osmanlı İttihat ve Terakki Cemi­yeti ve Jön Türklük I, İletişim Yay.. İstanbul-1987.Cumhuriyete Doğru. Başnur Mat­baası, Ankara-1971.Erzurum Kongresi. Ankara-1968. Erzurum Kongresinden Ölümüne Kadar Atatük (10 cilt).Halifelik Ne idi? Nasıl Alındı? Niçin Kaldınidı? Ankara-1973.

Kemal Anburnu;

Kemal Melek;

KonyalI Mehmcd Vehbi (Çelik)Lord Kinros;

M. Baydar;

M. Şükrü Hanioğlu;

Mahmut Goloğlu;

Page 216: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

٢n!

HASAN HÜSEYİN CEYLAN216

Erzurum'dan Ölümüne Kadar Ata­türk'le Beraber. (2 cilt), TTK Yay.. Ankara-1968.Hilafet ve Ümmetçilik Sorunu. Ant Yay.. İstanbul-1969.İzmir Yollarında Atatürk'ün Batı Anadolu Gezisi, iş Bankası Yay.. Ankara-1989.Türkiye’de Sol Akımlar I, (1908- 1925) A.Ü. SBF Yay.. Ankara-1967.Türkiye'de Tek Parti Yönetiminin Kurulması. Yurt Yayınları, Anka- ra-1981.Şeyh Said ve İsyanı.Hamdullah Suphi Tannöver ve Ha­tıraları. Menteş Yay.. İstanbul-1968.Cumhuriyet Tarihinde Mühim Olaylar. Seha Neşriyat; İstanbul- 1989.Yalan Söyleyen Tarih Utansın (10 cilt) Çile Yayınevi, İstanbul-1989. Netayicü'l Vukuât, TTK Yay., An­kara-1978.İşittiklerim. Gördüklerim, Bildik­lerim, Islanbul-1973.Ordu ve Politika, İstanbul-1967. Halifeliğin Sonu, Türkiye İş Ban­kası Yay., Ankara-1975.Üç Büyük Devrim, Ak Yay.. An-

M azhar M üfit K ansu;

M ehm ed E m in B ozarslan ;

M ehm cd Ö nder;

M ete T unçay ;

M etin T oker; M u sta fa B ay d a r;

M u sta fa M ütfüoğlu ;

M u s ta fa N u ri P aşa ;

M ü n e v v e r A yaşlı;

N. N az if T epedelen lioğ lu ; N aş it H a k k ı U luğ;

٠<1 t

؛1 ؛■

Page 217: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

2 1 7BÜYÜK OYUN - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

kara-1965.Sultan Vahidüddin.Son Devrin Din Mazlumlan Atatürk Önderliğinde Saltanattan Cumhuriyete Geçen Türkiye. 50. Yıl.Elleyletü Hablâ, Şam-1340. Türkiye.de Çağdaşlaşma, Bilgi Yayınlan, Ankara-1972.Atatürk Döneminde Muhalefet. Dilmen Yayınevi, İstanbul-1984. Nutuk-Söylev, TTK Basımevi, An- kara-1987.Milli Mücadele Basını, îstanbul- 1964.Maarif Tarihi, (5 cilt). Eser Yayın­lan, lstanbul-1977.OsmanlI Devletine Karşı Arap Ba­ğımsızlık Hareketleri, (1908- 1918). Ankara-1982.Türk.îngiliz İlişkileri, (1919-1926) SBF Yay., Ankara-1978.Atatürk ve Laiklik, Tekin Yayıne­vi, Ankara-1983.Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu, Çev; Fethi Ülkü, Kültür Bak. Yay., Ankara-1983.Brition and Türk, London-1949. Hilafet Hareketleri. TDV Yay., Ankara-1991; (Bu eser daha önce Kültür Bakanlığı Yayınlan arasın-

Necip Fazıl Kısakürek;

Neşet Çağatay;

Nevres Paşa; Niyazi Berkes;

Nurşen Mazıcı;

O. S am i C o şa r;

O sm an N uri E rgin;

Ömer Kürkçüoğlu;

Ö zer O zonkaya;

P au l G en tizon ;

P h ilips G rav es;P ro f. D r. M . K em al Ö ke:

Page 218: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

HASAN Hü s e y in c e y l a n218

dan "Güney Asya Müslümanlanm İstiklal Davaşı ve Türk Milli Mü­cadelesi" adıyla 1988 yılında An. kara.da yayınlanmıştır.)Son Halife Abdülmecid ve Hane- dan.ı AJ-i Osman Istanbuldan Nasıl Çıkanidı? Türk Dünyası Dergisi, (s.1-5) İstanbul-1950.Bu Gözler Neler Gördü?Hayat ve Hatıratım (4 cilt). "Atatürk Devrimi ve Hindistan". Türkiye İş Bankası Yay.. Uluslara­rası Atatürk Sempozyumu: Bildiri­ler ve Tartışmalar. Ankara-1983. ٠

Pakistan movement and Kemalist Revolution: A Comprative Study, Islamabad.Anadolu İhtilali, İstanbul-1966. İnönü'nün Hatıralan (2 cilt), Bur­çak Yayınlan, İstanbul-1969.Milli Mücadele. Ulusal Kurtuluş Savaşı. İstanbul-1963.Teokratik Devlet ve Laik Devlet, Tanzimat-ı. lsıanbul-MEB-1940. Halife II. Abdülmecid, Istanbul- 1964.Bilinmeyen Atatürk. Ankara-1974. Hilafetin Kaldınimasj ve Sonuçla- n. (Doktora Tezi).Mondros'dan Mudanya'ya Kadar. Ankara. 1973.

R azi Y alk ın ;

Refli C evad Ulunay; D r. R ıza N u r;S.A. H aggi;

S .Q . F a tım î;

S a b a h a ttin Selek;

S a d rı M a k su d î Arsel;

S alih N ig ar K e ran e t;

S am i N. Ö ze rd im ; Seçil A kgün ;

S e lah ad d in T ansel;

i

Page 219: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

219BÜYÜK OYUN - m / HİLAFETİN KALDIRILMASI

Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Poli­tika. Ankara. 1973. iki Devrin Perde Arkası, (Anlatan Hüsamettin Ertürk). İstanbul-1964. İstanbul Hükümetleri ve Milli Mü­cadele, Istanbul-1976.Osmanh Imparatörlüğü ve Modem Türkiye. Çev: Mehmet Harmancı. Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Se­mineri. Ankara-1975.Suyu Arayan Adam, Ankara-1959. Tek Adam (3 cilt). İstanbul-1969. T.C. Genel Kurmay Başkanlığı; Türk istiklal Harbi, Ankara-1981. Konya Ayaklanma Rapom, T.I.T.E. Arş. 17/2986. Osmanoğullannın Son Padişahı Vahididdün Gurbet Cehennemin­de, İstanbul-1969.İslamcılık Cereyanı, İstanbul. 1962.Türkiye’de Siyasi Partiler, (3 cilt) Hürnyet Vakfı Yay., îstanbul- 1984.Türkiye’nin Siyasi Hayatında Batı­lılaşma Hareketleri. İstanbul-1960. Milli Mücadele Başlarken. (2 cilt). Ankara-1959.Kemalizm, Cumhuriyet Gazetesi Matbaası. İstanbul-1936. Ayaklanmalar. Gn. Kur Başk.

Selahi R. Sonyel;

Semih Nafiz Tansu:

Sina Akşin;

S tan fo rd Shavv-Ezel K uru l;

Ş. T u ra n ;

Şevket S üreyya A ydem ir;

T a h ir K u cu r;

T a r ık M ü m taz G öztepe;

T a rık Z a fe r T u n ay a ;

T ayy ib G ökb îlg in ;

T ek in A lp (M oiz K ohen);

T ü rk İs tik la l H a rb i, (5 cilt)

Page 220: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

fHASAN HÜSEYİN CEYLAN220

Harb Tarihi Dairesi Resmi Yay.. Ankara-1964.Kazım Karabekir Anlatıyor. Istan- buM963.Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, Ankara-1983. Sivas Kongresi. îstanbul-1963.Son Bozgun (3 cilt), Timaş Yayın­lan. İstanbul-1990.'.Modern Turkey; Islamic Refor­mation", "Modemk Türkiye Dini ve Reforma mı Gidiyor?A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 1. 1953.10. Cilt. Yeni Asya Yay., Istanbul-1990.M. Kemal Paşa Samsun'da. Istan- bul-1955.Türk Devletinin Dış Siyasası, TTK Yay.Kurmay Albay Halid Bey (Akman- sü) Halk Bankası Yay.. 2 cilt, İs­tanbul. 1956.Türkçülüğün Esaslan. Ankara-1991.Yeni Hayat/Düğru Yol. Haz. MüJ- gan Cumhur. Kültür Bak. Yay., Ankara-1976.

U ğur M um cu;

U tkan K o ca tü rk ;

V ehbi Cem A şkun ; V ehbi V akkasoğlu ;

W illfred C antw ell S m ith ;

Y akın T a rih A nsik lopedisi;

Y unus N adi;

Y u su f H ikm et Bay ur;

Z iya G öğm en;

Z iya G ökalp ;

Page 221: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

Koca bir gemi olan Bandırma Vapuru nun"taka" diye gösterilmesiyle başlayan yalanlar zinciri...

MASANHUSEYINCEYLANİHtmillİlfMil

UKUNOY

H â l

Sohah ٠€| ٠kir;> Fatih ٠ Hasitn Hüseyin Ceyian. bir Dandırma Vapuru wpiris”؛

koydu oriityu. Bu bncmiı bir »mboldUr. TUrkiyc Bandırma Vapurunu muliaka ^İm aiıdır. Türkiye kendi kendini

.٥man٠✓ buiaeakiır o

Zaman ٠ Fehmi Koru ٠ ck arasındaki derin uçurumu٤٤؛cr "BUyuk Oyun, re. 1 tarih lic

herhaide u/.un ^m an اةةmه lcr Ontine .seriyor. Bandırma Vapuru/:١(g ha.ız.aiardan Siiınmcyeeek. GcrçCk iarihrkihüicmck ıçın benimsenen

ı؛a١ırı lavır yüdnden butun cj'sanenın çOkü^ü durumu iic kar."karcıya teimmekıedır

ihsan Kalkavan . i^a d o ı ٠ "Yakııı tarihimin hakkında yazılanlarla tcrçckIcrin ayıklanması

."ayrı bir gUzellık

٠ Oökhan Giiney»مح٠/ا٠/٢لbuldum. ؟Yakın tarihimizle ilgili İşıklamaları çok ilgin.'

Bu ramana kadar tarihimiz bize ؟ok yanlı؟ dgrctilm".؟؛

؟ .da Soyan . Sanat^« ٠ Yakın tiirıhimızlc ılgılı olarak duyduklarıma inanamadım."

..ıkması scvındincı؟ Gizli kalmıy ycylcrin İşıklartması ve doğruların Ortayaİşadamı ٠ ,Adnan ۶٠ ٠/٥

..."cumhuriyet tarihimizle ilgili diğer konuların aç ık Jan n ı bana çok İlginç geldi".

T B M M GİZLİ CELSE ZABITLARINDAS A L T A N A T IN KALDIRILMASI

1-BÖYÖKOYUNHasan Hüseyin Ceylan

REHBERع٠„ءا^هذاا.'آلت?ألع!ه ٥٠١,.., ا7؛(7: ( « ا ا ا ف ^ :ت٠ح؛؛تدق:تة؟ء^ال٠. س١د ء٠.

Page 222: HAŞAN HÜSEYİN CEYLAN - turuz.com · 1924 tarihiyle de Hilafete son verilmesiyle Kadı Raif Efendi'nin üç sualinin cevabını bu kez yazıyla değil eylemle almış olu yordu

Halifeye sadakat yeminleriyle başlayan Anadolu hareketinin ilk icraatı, sadakat yeminleri edilen makamın ilgası oldu.

H A S A NH ü s e y i n

CEYا AN

OY

٠ Prof. Dr. Bemard Lewis "Hilufenn kaldtnlması İslam dünyasına indirilmiş olan en büyük darbedir.Bu darbe en çok hıristiyan alemini sevince boğmuştur.٠'

٠ Prof. Dr. >Vı7/٠frd Cantwel Smith "Türkler halifeliği kaldırmakla İslam camiasına mensup olmadıklarının kararım verdiler."

١f. y .iieh ya Seriei ٠kaldırılması ile şcnaı zihniyetine خا ا1٠ا1ااا٠1أا

s. ، 11 vcrılmıs oldu vc dim düşünceye dayalı iktidar٠٠ 1.1 son buldu اا.ا١٠٠ااا١ا١

• )ahutii Hahambaşı Haim Naum I •itH 'urzon'a "Sı/ yem Türkiye'nin bağımsızlığını ،،..İnil edin, hen l'urkler.e Islamiyeti ve Islami unsurları .ı\.ıklat alımda vığnctmcyı taahhüt ediyorum."

HmıS Orhuy ٠l . o / . i î d a I n ^ ı l ız lc r ve H a h a m b a ş ı ٠ 1ااأاا١٠اı،،ı ،l١

ışb ır lı، . . ile lu la te i ın n e p a h a s ın a ااااا١\ . l l . ı .m ...ı . ls u n k a ld ı ı ı lm .ıs ı ، 'ık rım b e n im s e m iş t i ٠1ااأ١.ا،

HİLAFETİN KALDIRILMASI

2BUYUK OYUNHasan Hüseyin Ceylan

REHBERF٠. 3413047يير ي٨تت٠يح٧تةةأت٠اة دا

ء٠ ة ت ح ء ت٠ء ع ح ال !

i15

i:

٠ '

ج\ا

k