60

HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi
Page 2: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFIHABER BÜLTEN‹

Nisan - May›s - Haziran 2006 • Say›: 88

SahibiTürkiye Diyanet Vakf› Ad›na

A. ‹hsan SARIMERTGenel Müdür

Yay›n KoordinatörüYusuf ERDO⁄DU

Genel Müdür Yard›mc›s›▼

Sorumlu Yaz› ‹flleri MüdürüArif MALKOÇ

Personel ve ‹dari ‹fller Müdürü▼

Yay›na Haz›rlayanMehmet fiükrü ERO⁄LU

Yüksel SEZG‹N▼

Grafik & Tasar›mMehmet ÖZTÜRK

Da¤›t›m SorumlusuFehmi YILMAZ

AdresDr. Mediha Eldem Sokak No: 72/B

06640 Kocatepe - AnkaraTel: (0312) 417 12 35 • Fax : 417 12 45

‹nternet Adresiwww.diyanetvakfi.org.tr

[email protected]

Yay›mlanan makalelerinsorumlulu¤u yazarlar›na aittir.

Para ile sat›lmaz.▼

Bask›TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI

YAYIN MATBAACILIK ve T‹CARET ‹fiLETMES‹OST‹M Örnek Sanayi Sitesi 358. Sokak No: 11

06370, Yenimahalle / ANKARATEL : (0312) 354 91 31 • Fax : 354 91 32

3 Baflyaz›Bir Kutlu Do¤um Haftas›n›n Ard›ndan

4 Not Defterinden

5 GündemKutlu Do¤um“Hz. Peygamberi Anma ve Peygamberlere Sayg›”

Haftas›

19 EtkinlikGül Günü

20 EtkinlikSergi: “En Sevgiliye”Kutlu Do¤um Afl›

21 GündemKutlu Do¤um Haftas›Elaz›¤ Program›

26 Sempozyum‹slam Ahlak› ve Sevgi

45 MakaleÇa¤lar Üstü Örneklik:Hazreti Muhammed- Doç.Dr. Mehmet Görmez

48 Sa¤l›kTDV 29 May›s Sa¤l›k Kurumlar› ‹flletmesinden

Sa¤l›k Taramas›

49 PanelKad›n GözüyleHazreti Peygamber - II

55 fiubelerimizden Faaliyetler

içindekileriçindekiler

Page 3: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 3 >

BAfiYAZI

Bir Kutlu Do¤umHaftas›n›n Ard›ndan

Dinimiz kamil insanı, Yüceyaratıcının varlığına ve birli-ğine inanan, O’na teslim

olan, O’nu sevmenin ve O’na bağlılı-ğın nişanesi olarak ibadetleri yerinegetiren, iman ve ibadetin kazandırdığıolgunluk ve istikamet içinde hem ken-disi hem de başkaları için daima ya-rarlı işler yapan kimse olarak tanımlar.Her defasında yüksek ahlakı tamamla-mak için gönderildiğini ifade edenHz. Peygamberi de, insanı insan ya-pan bütün güzelliklerin ve ahlâkî er-demlerin odaklandığı, insanlığın örne-ği ve önderi bir şahsiyet olarak sunar.

Hz. Peygamberin örnek alınması,yalın bir taklit ve sünnet-i seniyyeninbelirli kalıplar içerisinde yerine geti-rilmesi demek değildir. Resul-i Ek-rem’in örnek alınması, O’nun hayatı-nın, güzel ahlakının, söz ve davranışla-rının bütün yönleriyle tanınması, in-sanlığın huzur ve mutluluğu için yap-tığı çağrının her devirde güncelleştiri-lerek hayata yansıtılması, birey ve top-lum olarak içselleştirilmesi ile ger-çekleşebilir.

Hz. Peygamber sevgisini aşılamak,onun sünnet ve siretini anlamak ve an-

latmak amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diya-net Vakfı ülkemizde ve yurt dışında 1989 yılından bu yanaKutlu Doğum Haftası programları düzenlemektedir. Bu yılKutlu Doğum, 09-20 Nisan 2006 tarihleri arasında yurt ge-nelinde ve soydaşlarımızın yaşadığı ülkelerde "Kutlu Do-ğum ve Peygamberlere Saygı Haftası" adıyla kutlanmıştır.

Bu seneki Kutlu Doğum Haftası’nda geçtiğimiz yıllaranazaran daha büyük bir coşkuya, Hz. Peygamber sevgisietrafında her kesimden binlerce insanın birbiriyle kenet-lenmesine şahit olduk. Geçtiğimiz yılın sonlarından itiba-ren bazı Batı Avrupa ülkelerinde bir kısım sözde yazar veçizerler tarafından Peygamber Efendimizi hedef alan kara-lama kampanyalarının Müslümanların gönlünde yol açtığıincinme de bu sene Kutlu Doğum Haftasına gösterilen il-giyi artırmış ve kutlamaları daha coşkulu ve anlamlı kıl-mıştır. İslam’a ve Hz. Peygamber’e yapılan saygısızlığa engüzel cevap da, milletimizin Hz. Peygamber sevgisi etra-fında bütünleşmesi ve Allah’ın insanlığa kurtuluş vesilesiolarak gönderdiği bütün peygamberlere saygı çağrısı yap-ması olmuştur.

Dini değerleri savunmak, hem inancın hem de insanaduyulan saygının gereğidir. Böyle olduğu içindir ki, mille-timiz bu değerlere yapılan saldırı karşısında sessiz ve tepki-siz kalmanın insani ve imanî zafiyet olacağı bilinciyle ha-reket etmiş, makul sınırlar içinde ve sağduyu ile tepkisinigöstermiş, bu hafta münasebetiyle sadece Hz. Peygam-ber’e değil bütün peygamberlere saygı duyulması gerekti-ğini anlatarak bütün insanlığa adeta "insan hakları veötekine saygı" dersi vermiştir.

Prof.Dr. Ali BARDAKO⁄LUDiyanet ‹flleri Baflkan› ve

TDV Mütevelli Heyeti Baflkan›

TDV

Page 4: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

NOT DEFTER‹NDEN

gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi ve sonrası hiçbir devirde din duygusu taşımayan top-luluğa rastlanmamıştır. Din, tarihin bütün devrelerinde vebütün toplumlarda daima var olagelmiştir. Bundan böylede var olacaktır. Bunun sebebi, dinin fıtri olmasıdır.

Dinlerin gayesi; insanı, Allah bilincine ulaştırmak, onakendini yaratan yüce yaratıcıya karşı şükran borcunu idrakettirmek ve onu dünya hayatında doğruya, iyiye, güzele yön-lendirmek süretiyle hem bu dünyada, hem de âhirette mutlu-luğa eriştirmek olmuştur. Dinler aynı zamanda gönderildik-leri çağın ve toplumun seviyesine göre, insanlar arasındakisosyal ilişkilere de yön veren ahlaki prensipler getirmiştir.

Hangi dine mensup olursa olsun, insanların dînî hassa-siyetlerini rencide edici davranışlar dine ve insanlığa karşıyapılmış en büyük saygısızlıktır. Bu tür davranış biçimi ay-nı zamanda kolaycılıktır. İnançlara saygı yerine, içinde bu-lunduğu ortamın gücünden yararlanarak farklı inançlaradil uzatmaya çalışmak doğru ve ahlaki normlara uygun birdavranış tarzı değildir.

Şüphesiz İslâm’da hiçbir kimsenin fikrinin, kanaatının,rey ve içtihadının mutlak surette dokunulmazlığı olmadığıgibi, tenkit edilemez ve tartışılamaz düşüncesi de mevcutdeğildir. Gerekli bilgi, ehliyet ve liyakate sahip olmak şar-tıyla İslâm edebi ve terbiyesi dairesinde ve usulüne göreherkes tenkit edilebilir, düşünce ve görüşleri tartışılabilir.İslâm’da tenkit ve münakaşa hakkı ve serbestisi vardır. An-cak peygamberleri eleştirmek, onların kutsiyetine dil uzat-mak gibi bir serbestiyet de söz konusu değildir.

Yüce dinimiz; İslamiyet, evrensel değerler ihtiva eden,çağlar üstü, bütün zaman ve mekanlara hitap eden mükem-mel bir dindir. İslam dininin dinamik yapısı ilerlemeyi veyeni gelişmeleri teşvik eden unsurlara sahiptir.

Yüce dinimiz İslamı terörizmle iç içe gösterme çabasıiçinde olanlara, Müslümanlara terörist gözüyle bakanlarave Yüce Peygamberimize dil uzatma talihsizliğinde bulu-nanlara Müslüman Türk milletinin bütün peygamberlereduyduğu saygı ve sevginin bir göstergesi olarak bu seneKutlu Doğum Haftasını “Hz. Peygamberi Anma ve Pey-gamberlere Saygı Haftası” olarak ilan ettik. Amacımız bü-tün peygamberlere, bütün inançlara duyduğumuz saygıyı,insanlara ve bütün canlılara beslediğimiz sevgiyi, eşsizmedeniyetimizin örneklerini dünyaya duyurmaktı.

Bu noktada başarılı olduğumuzu da sevinçle gördüğü-müzü ifade etmek istiyorum.

Nice Kutlu Doğumlarda, Kutlu Elçisinin sevgisi ve mer-hamet çatısı altında mutlulukla buluşmak dileğiyle.

Sevgililer Sevgilisinin doğumgünü münasebetiyle Vakfımıztarafından değişik etkinliklerle

icra ettiğimiz Kutlu Doğum Hafta-sının onsekizincisini kutlamanın guru-runu yaşıyoruz. Kur’an’ın “Biz seniancak alemlere rahmet olarak gön-derdik” diye nitelediği Nebiler Nebi-sininin doğum gününü Kutlama şere-fini bizlere bahşeden Allah’a sonsuzşükranlarımızı arz ediyoruz.

Peygamberliği boyunca insanlarıhuzura, kardeşliğe, barışa, sevgiye veAllah’a kul olmaya çağıran Resulünhakkında çıkarılan çirkin yayınlar,özellikle karikatür olayı bizleri bu se-ne Kutlu Doğum Haftasını daha bircoşkuyla kutlamaya, O Yüce Resulünengin hoşgörüsünü, bütün insanlığıkucaklayan merhametini tüm dünyayaduyurma çabasına sevketti.

Biliyoruz ki; kutsal bir değer olandin, insanla doğmuş ve tarih boyuonunla yaşamıştır. İlk insanın aynı za-manda ilk peygamber olması, dinininsanı tamamlayıcı bir unsur olduğu-nun ve ondan ayrı olamayacağının birgöstergesidir. İnsan, fert olarak da,toplum olarak da dine muhtaçtır. İlkelinsandan tutun da bugünkü teknolojik

A. ‹hsan SARIMERTGenel Müdür

TDV

Page 5: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

GÜNDEM

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 5 >

Kutlu Do¤um

Haftas›Hz. Peygamberi Anma ve Peygamberlere Sayg›

Alemlere rahmet olarak gönde-rilen, Kutlu Elçi, SevgililerSevgilisi, Yüce İnsan Hz.

Muhammed (S.A.S.)’in doğum günümünasebetiyle düzenlenen Kutlu Do-ğum Haftası’nın 18.si bu yıl Anka-ra’da gerçekleştirilen açılış programıile başladı.

Cumhurbaşkanı Vekili ve TürkiyeBüyük Millet Meclisi Başkanı BülentArınç, Başbakan Recep Tayyip Erdo-ğan, Devlet Bakanı Prof.Dr. MehmetAydın, bakanlar, milletvekilleri, büyü-kelçiler, daire amirleri ve kalabalık birtopluluğun katıldığı Kutlu DoğumHaftası açılış merasimi büyük bir coş-ku ve heyacanla gerçekleştirildi.

Başbakanımız Sayın Recep TayyipErdoğan, eşi Emine Erdoğan ve Dev-let Bakanı Prof.Dr. Mehmet Aydın,kutlama programının başında TurkuazNakışhanesi’nin “En Sevgiliye” isim-li sergisinin açılışını yaparak sergiyigezdiler.

Kutlama programı, saygı duruşu,İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerimokunmasıyla başladı. Peygamberefendimizin rumuzu olan gül ve Pey-gamber sevgisini işleyen “Işık SaçanKandil” isimli sinevizyonun ardından,Cumhurbaşkanı Vekili ve Türkiye Bü-yük Millet Meclisi Başkanı Bülent

Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdo-ğan, Devlet Bakanı Prof.Dr. MehmetAydın ile Diyanet İşleri Başkanı veTürkiye Diyanet Vakfı Mütevelli He-yeti Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlugünün anlam ve önemini belirten birerkonuşma yaptılar.

Page 6: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 6 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

Alemlere rah-met olarak

gönderilen YücePeygamberimi-zin doğumunun1435. yıl dönümünedeniyle Diya-net İşleri Baş-kanlığımız tara-fından düzenle-nen bu anlamlıtoplantıda, ara-nızda olmanınmutluluğunu ya-şıyorum. Cahili-ye anlayışınıntüm acımasızlı-ğıyla hüküm sür-

düğü bir dönemde, Yüce Allah’ın ila-hi mesajlarını insanlığa iletmek üzeregönderdiği, peygamberler halkasınınson temsilcisi olan Hz. Muhammed’indoğumu, tarihin akışını değiştiren kut-lu bir olaydır. Peygamberimizin doğu-munda yaşanan mucizeler, insanlığaışık saçan ilahi bir dinin yükselişininde habercisi olmuştur.

Mukaddes elçilik görevi kendisineverilmeden önce, emin kişi olarak ta-nınan Peygamberimiz, hayatı boyuncarahmet, sevgi, hoşgörü ve adalet gibitüm erdemli değerleri kişiliğinde top-lamıştır. Erdem ve merhamet sembolüolan Peygamberimiz, tüm hayatı bo-yunca insanlığa rehber olmuş ve kut-sal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i bizlereulaştırmıştır.

İslam ülkelerinin ve tüm dünyanın,derin acılar yaşadığı günümüzde, Pey-gamberimizin bizlere sunduğu mesaj-lara kulak vermeye ve ortaya koyduğuyüksek ahlakı örnek almaya, daha çokihtiyacımız var.

Bugün dünyanın çektiği acılara birbakın; işgaller, savaşlar, insanlık suç-ları, terörizm, soykırımcılık, ırkçılık,açlık ve sefalet. Tüm bunlar için dün-

yada birçok sebep gösteriliyor ve çö-züm yolları aranıyor. Bizim dinimizinkutlu Peygamberi, Allah’ın rahmetinekavuşmadan önce, yaptığı son vedakonuşmasında, tüm insanlığa çokönemli çağrılarda bulundu. Bu çağrı-lardan yola çıkarak, buradan biz in-sanları terörist olarak suçlayan, İslamile terörizmi yan yana zikredenlereşunu soruyorum. 1400 yıl önce tüminsanların kardeş olduğunu ve eşit ol-duğunu söyleyen bir Peygamberin ta-kipçisi olan Müslümanlar, nasıl olurda terörist olabilir. Bir grup teröristinsuçunu tüm Müslüman dünyasına na-sıl yükler ve İslam’a fobye diye birkorku terimi üretirsiniz? Bir insanısuçsuz yere öldüreni, tüm insanlığı öl-dürmüş gibi kabul eden bir dinin tem-silcileri olarak, bu yakıştırmaları şid-detle reddediyoruz. Bizim Peygambe-rimiz, aynı konuşmasında, “Suçlukendi suçundan başkasıyla suçlana-maz; Baba oğlunun suçu üzerine, oğulda babasının suçu üzerine suçlana-maz” diyerek, insan haklarının ve hu-kukun en temel ilkesini ifade ederken,sizler nasıl olur da, bir terör eylemiyüzünden tüm Müslümanları mahkumedecek kavramlar kullanırsınız.

Hayatının son döneminde Peygam-berimizin insanlığa verdiği bu mesajarağmen, bugün medeniyetler arası ça-tışma için gayret gösterenlerin var ol-duğu bir dünya tablosuyla karşı karşı-yayız. İslam ülkelerinin hiçbirisindebugüne kadar, diğer ilahi dinlerin pey-gamberlerine yada kutsal değerlerineyönelik en küçük bir saldırı ve hakaretolmamıştır. Çünkü ilahi vahyin, sonve tamamlayıcı halkası olan İslam di-ni, diğer peygamberleri de Müslü-manların peygamberi olarak kabuleder ve onlara gereken saygının göste-rilmesini ister.

Nitekim, nüfusunun çoğu Müslü-man olan Türkiye, geçmişten beri

GÜNDEM

Bülent Ar›nçCumhurbaflkan› Vekili, Meclis Baflkan›

Page 7: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr

farklı din ve inanca mensup insanlarınbarış ve hoşgörü içinde yaşadığı, ma-betlerini kurduğu, bir ülke olarak bu-nun en güzel örneğidir.

İnsanı insan yapan erdemlerinodağında yer alan Peygamberimiziyeniden keşfetmeye, O’nun bizleresunduğu çağlar üstü yüce değerlerdenve üstün ahlaktan, daha fazla ilhamalmaya, ihtiyacımızın olduğunu düşü-nüyorum.

Bir kaç gün sonra İstanbul’da İs-lam Konferansı Örgütü ParlamentolarBirliği’nin genel kurulu yapılacaktır.O toplantıya 40’a yakın İslam ülkesi-nin parlamento başkanları ve delegas-yonları katılacaktır. Sayın Cumhurbaş-kanımız ve Sayın Başbakanımız da açı-lış konuşmalarını yapacaklardır. Bukonferans süresince de yine Peygam-ber Efendimizin üstün ahlakını veonun sevgisini ortaya koyacak, kari-katür krizi dolayısıyla meydana gelenolumsuzluklar konusunda bütün dün-yaya çağrıda bulunacağız.

Diyanet İşleri Başkanlığımızın yıl-lardır sürdürmekte olduğu Kutlu Do-ğum Haftası etkinliklerini, Peygambe-rimizi daha iyi tanımak için önemli birfırsat olarak değerlendiriyorum.

İzin verirseniz bir iki hissiyatımı dayazılı metne bağlı olmadan sizlere arzetmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerdeSayın Diyanet İşleri Başkanımız birkenarından kısaca temas ettiler. Pey-gamberimize yönelen eleştiri, hattahakaret boyutuna varan olumsuzluk-lar karşısında bütün dünyada bu olum-suzluklar telin edildi, Peygamberimi-ze olan sevginin en güzel örneklerigösterildi.

İslam aleminde bazı ülkelerde ma-alesef sınırlar aşıldı, olumsuzluklar dameydana geldi. Bunları uygun bulma-dığımızı da en güzel şekilde ifade et-tik. Ama Türkiye Peygamber sevgisi-ni ortaya koyacaktı. Çok toplantılar,

mitingler yapıldı. Yüzbinlerin katıldı-ğı, milyonların katıldığı mitinglerde,genç-yaşlı, kadın-erkek, çoluk-çocukpeygamber sevgisini önüne koyanherkes bu toplantılarda en güzel birbiçimde düşüncesini tavrını ortayakoydu.

Türkiye’de yapılan Peygamberesevgi mitinglerinin en güzeli, enmuhteşemi, en anlamlısı Diyarba-kır’da yapılandır. Diyarbakır’da birkaç küçük sivil toplum örgütünün sa-dece kulaktan kulağa duyurduğu birçağrı ile 200 binden fazla Diyarbakır-lı bir araya gelmiştir, Peygamberimi-ze olan sevgisini göstermiştir. Ben ar-kadaşlarımdan bizzat dinlediğim ka-darıyla Peygambere böyle bir haksız-lık yapıldı, biz bunun karşısında onunsevgisini ortaya koyacağız denildiğizaman, Ulu Camii önündeki dilenci-den, Mardinkapı’daki ayakkabı boya-cısına kadar, Bağlar semtindeki yaşlıHatice abladan, genç kızlarımıza ka-dar, kimisi sarılı kırmızılı örtüleriyle,kimisi başındaki beyaz örtüsüyle, ki-misi günlük kıyafetiyle, mademkiPeygamber var, hepimiz buradayızdemişlerdir.

Binlerce in-san bir araya gel-di, düşüncesini,duygusunu ifadeetti. Ve gerçekDiyarbakır Resu-lullah sevgisindenasıl buluştuğu-nu sadece Türki-ye’ye ve soruişareti dolu kafa-larında bu bölge-ye acaba nasılbakmalı diye dü-şünenlere ve An-kara’ya gelme-den önce Diyar-bakır’a uğrayıp

7 >

“Cahiliye anlay›fl›n›n

tüm ac›mas›zl›¤›yla

hüküm sürdü¤ü

bir dönemde,

Yüce Allah’›n

ilahi mesajlar›n›

insanl›¤a iletmek

üzere gönderdi¤i,

peygamberler halkas›n›n

son temsilcisi olan

Hz. Muhammed’in do¤umu,

tarihin ak›fl›n› de¤ifltiren

kutlu bir olayd›r.”

Page 8: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 8 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

orayı kendilerine ziyaretgah yapanlaraen güzel örneğini Peygamber sevgi-sinde buluşarak gösterdi.

Değerli dostlar, o yüzden ben Di-yarbakır’ın bu kahraman milletini veAnadolunun ilk Müslüman olan şehir-lerinden birisi olarak bizim diyarlarıcandan tebrik ediyorum, onları alınla-rından öpüyorum.

Aralarında hiç bir parti farkı gözet-meksizin, hiç bir etnik köken farkınıönlerine koymaksızın Resulullah de-nildiği zaman koşan, bir biriyle ku-caklaşıp, onun sevgini büyüten insan-ları örnek olarak gösteriyorum.

Ben akşam televizyon kanalların-da kandil münasebetiyle hazırlananprogramları seyrettiğim hissiyatımısabaha kadar muhafaza edebilseydimveya en azından burada Kur’an oku-yan arkasından da naat-ı şerif okuyanhocalarımızı biraz daha önce dinle-miş olsaydım, bu sabah çok önemlibir iş yapacaktım; ben fırsatı kaçır-dım. Yapacağım şey şuydu: Güzel birgül demetini Sayın Cumhurbaşkanınasunacaktım. Onu Bosna-Hersek’egönderirken uçağın merdivenlerindekendisini uğurlarken bu gül demetinikendisine takdim edecektim ve diye-cektim ki; “Sayın Cumhurbaşkanımbugün Peygamberin doğum günüdür,Kutlu Doğum Haftası’nın ilk günü-

dür. Peygamberin sevgisini, Onuremzeden güllerle anıyoruz. Bu gülüuçakta size arkadaşlık etmesi için su-nuyorum” diyecektim. Cahil kafam;bunu yapamadım.

Değerli dostlar bunu yapmalıy-dım. Bunu yaparsak çok iyi olacaktı.Peygamberin ismini duyup da Onasevgisizlik gösterecek hiçbir kimsedüşünülemez ve Ona bu sözü söyle-dikten sonra şunu da ekleyebilirdim.“Eğer bunu muhafaza edersenizuçakta ve eğer Saraybosna’da da birvaktiniz olup, Müslüman Boşnakla-rın değerli lideri, merhum Aliye İzzetBegoviç’in kabrine giderseniz, bunuTürk milletinin bir hediyesi olarakkabrinin üstüne koyun ve Onu çokseven Türk milletinin dualarının üze-rinde olduğunu, rahmet dileklerimiziilettiğimizi ifade ediniz.” diyecek-tim. Bu fırsat kaçtı, dönüşte de tabikaçmış; zaten yapmamız mümkündeğil.

Biz de ihtiraslarımızı, kızgınlıkları-mızı, kavgalarımızı bir kenara Resu-lullah aşkı için koyalım, ülkemizi bugüzel günün, bu ılık, bu serin, bu he-pimizi kuşatan sevgisiyle taçlandıra-lım. Peygamber sevgisi hepimizinüzerinde olsun, hepinizi sevgiyle se-lamlıyorum, hepinize saygılar sunu-yorum.

GÜNDEM

Page 9: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr

Rahman ve Rahim olan Allah’ınadıyla. Alemi aydınlatan bir Kut-

lu Doğumu hatırlamak ki Sayın Baş-kanımızın ifade ettiği gibi, sevgiliPeygamberimizi anma ve anlama ifa-desi gerçekten çok güzel ve yerindetespitti. Asırlardır ruhumuzu besle-yen, gönüllerimizi ilk günkü gibi he-yecanlandıran bir müjde ile tazelen-mek üzere bir arada bulunuyoruz. Buberaberliğimizin birliğe, esenliğe,huzura vesile olmasını Allah’tan te-menni ediyorum.

Zira insanlık olarak yeryüzünde,her adımı asırlara uzanan tarihi yolcu-luğumuzun büyük rehberleri, peygam-berler silsilesinin sonuncusu sevgilipeygamberimiz olmuştur. Bizler hiç-bir zaman, peygamberler arasında birayrımı gündemimize imanımız gereğiolarak getiremeyiz. Bu bizim medeni-yetimizin en üst düzeydeki bakışıdır vebiz Müslümanların da anlayışıdır.

Bugün Sevgili Peygamberimizinulvi sesine kulak vermeye, bu âb-ı ha-yat menbağından kana kana içerek su-suzluğumuzu gidermeye, her zaman-kinden daha fazlasıyla muhtacız. O ki,söylediğine ve yaptığına herkesin

inandığı, herkesin güvendiği Muham-med’ül Emin’di. Allah’ın insanlar ara-sından seçtiği, bir doğruluk timsaliydi.O ki, insanların, en hayırlısı, en aydın-lık, düşüncelisiydi. O Allah’ın son el-çisi, hakikatin sadık emanetçisiydi.İnsanlık o gün gelişini nasıl hasretle,iştiyakla beklediyse, bugünde aynıhasret ve iştiyakla O’nun nuraniyetin-den feyiz almayı bekliyoruz.

Bu kutlu günde karanlıklarımızın,yeniden aydınlanmasını; yoksullukla-rımızın, bereketlenmesini diliyoruz.Kanla, göz yaşıyla, acı ve zulümlesarsılan insanlığın bugün, O’nun za-manları aşan ebedi mesajını, sevgi,barış ve merhametini hatırlamasını,ümit ediyoruz. Zira insanlık olarak,manevi bir buhrandan, derin bir bu-nalımdan geçiyoruz. Dünyanın dörtbir yanında, hele hele yanı başımızdayaşananlar ortada.

Yaşadığımız büyük değişimle, altüst oluşlar çağında, kadim değerleri-mizi, ortak aklı, ortak vicdanı kaybet-mek tehlikesiyle karşı karşıyayız. İn-sanlığın temel meselelerinin çözümbeklediği, kritik bir dönemden geçi-yoruz. Güç kavgaları, şiddet sarmalı,adaletsizlikler, müşterek değerleri-mizdeki çözülme, başkalarının acıları,yoksullukları, ızdırapları karşısında,

9 >

Recep Tayyip Erdo¤anBaflbakan

“Bugün Sevgili

Peygamberimizin

ulvi sesine kulak

vermeye,

bu âb-› hayat

menba¤›ndan

kana kana içerek

susuzlu¤umuzu

gidermeye,

her zamankinden

daha fazlas›yla

muhtac›z.”

Page 10: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 10 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

kayıtsız kalmakgibi hastalıklarınhızla küresel birsalgına dönüşme-si, bütün insanlı-ğın bekası adınakaygı vericidir.

İşte onun içinbu gün SevgiliPeygamberimi-zin, hikmetli söz-lerine, yolumuzuaydınlatan nura-niyetinden, ilhamalmaya, her za-mankinden dahaçok ihtiyacımızvar.

Ancak, bukutlu günü idrakederken, yürekle-rimizin buruk ol-

duğunu, gönüllerimizin derinden ya-ralanmış olduğunu da ifade etmekmecburiyetindeyim. Bunun sebebi ya-şadığımız son karikatür hadisesidir.

Sevgili dostlar mesele sadece bi-zim kutsalımıza yönelik kabul edile-mez. Bir saldırıdan, münferit bir kötüniyetten ibaret değildir. Bundan dahaderin, daha vahim ve daha tehlikeli birmeseleyle karşı karşıya bulunuyoruz.O da İslam karşıtlığının yaygınlaştırıl-mak istenmesidir. Sevgili Peygambe-rimizin şahsında, O’nun barış ve sela-met mesajının hedef alınmış olmasıdır.

Kesret içinde vahdet yani çoklukiçinde birlik ilkesinin, barış içerisindebir arada yaşama idealimizin üzerindeyükselebileceği yegane zemin, yaraalmıştır; sıkıntımız buradadır. Bunu;din, inanç ve kültürü ne olursa olsun,bütün insanlara müşterek asgari de-ğerlerimize yönelen bir saldırı olarakgörmek durumundayız. Zira farklılık-larımızın, kin ve nefret, düşmanlık veçatışma kaynağı olmaması gerektiğini

söyleyen, tarihi tecrübesinde, bununen parlak örneklerini ortaya koyan,güçlü bir sembolün, güçlü bir mesajın,peygamberimiz olduğunu, insanlıkgayet iyi biliyor. Ama şu anda, bu as-rın insanı ise, maalesef bunu hedef ha-line getirmiştir.

Tarih boyunca, bu mesajın ulaştığıher yerde, insanların canları, malları,dilleri, dinleri, namus ve şerefleri em-niyet altında olmuştur. Sizlere SevgiliPeygamberimizin özellikle Veda Hut-besi’nden bir bölümü hatırlatmak iste-rim. İnsanlığa son seslenişinde, dünyadurdukça hiç eskimeyecek, anlamını,değerini hiç kaybetmeyecek, temel öl-çüyü, evrensel kaideyi, Veda Hutbe-si’nde Sevgili Peygamberimiz ortayakoymuştur.

Şöyle seslenmiştir insanlığa:“Rabbiniz birdir, babanız da birdir.Hepinizin Ademin çocukları olduğunubilmeniz gerekir. Hepiniz Ademin ço-cuklarısınız. Adem ise topraktandır.Arab’ın Arap olmayana, Arap olma-yanın da, Arap üzerine üstünlüğü ol-madığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üze-rine, siyahın da kırmızı tenli üzerindehiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük an-cak Allah’a yakınlık iledir.”

Bu değişmez ölçü, bu eskimez ha-kikat, modern dünyanın bu gün halâkavramakta güçlük çektiği temel biradalet ilkesidir. Ne hazindir ki, dünya-nın bir çok köşesinde, bugün halâ te-ninin rengi için insanlar katledilmek-te, haksızlığa maruz kalabilmektedir.Renk, dil, din, mezhep ve kültürelfarklılıklar nedeniyle, bir çok insanzulme uğrayabilmektedir. İşte yanıbaşımızda Irak’ta yaşanan olaylar bu-nun en açık, en net ifadesidir.

Kimsesizler, düşkünler, yaşlılar,hayatın dışına itilip, acımasızca terkedilebilmektedir. Komşusu aç ikentok yatanlar olabilmektedir dünya-mızda. Aynı apartmanın içerisinde bir

GÜNDEM

“Rahmet ve

merhametin

elçisine,

dil uzatanlar›, o

mukaddes ›fl›¤›

gölgelemeye

çal›flanlar› ise,

insanl›¤›n

müflterek

vicdan›,

asla mazur

görmeyecektir.”

Page 11: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr

tarafta tok yatanlar, bir tarafta aç ya-tanlar olabilmektedir, aynı dinin men-supları arasında. Dünyanın zenginkaynaklarını, adaletle paylaşmak yeri-ne, açlık ölümlerinin yaşandığı, birdünyaya tahammül edebilmektedir in-sanlık. Buna tahammül etmememizgerekir. İşte onun için, Rahmet Elçisi-ni bugün her zamankinden daha fazlaözlüyor, evrensel mesajını, daha çokhissediyoruz.

Farklı inanç ve kültürlerin doğrubir iletişime, karşılıklı saygı temelin-de, ön yargılardan uzaklaşmaya, birbi-rini anlamaya ihtiyacının en çok arttığıbir dönemdeyiz. Onun için medeni-yetler, ittifakını başlattık; onun içinmedeniyetler ittifakı mücadelesini ve-riyoruz. İşte böyle bir zamanda, rah-met ve merhametin elçisine, dil uza-tanları, o mukaddes ışığı gölgelemeyeçalışanları ise, insanlığın müşterekvicdanı, asla mazur görmeyecektir.

Her dinin, her kültürün, her mille-tin mensupları arasından, şiddet ve te-röre baş vuranlar, kan dökenler, za-limler çıkabilir. Her devirde de çık-mıştır. Bunlar arasında, dinlerini, kül-türlerini yada etnik kökenlerini maskeolarak kullananlar da olabilir. Ancakbu gerçek kimseye, başkalarının mu-kaddesatını, kültürünü yada ırkını, bu-nun sebebi gibi gösterme hakkını aslavermez. Hiçbir karalamanın, aşağıla-manın mazereti olamaz, olmamalıdır.Hiçbir özgürlük anlayışında da bununyeri yoktur, olmamalıdır.

Değerli dostlar, elbette bizlere debüyük bir mesuliyet düşmektedir. Oda İslam’ın barış, sevgi ve adalet me-sajını yüceltmek, Sevgili Peygamberi-mizin, çağrısını daha gür bir sesle du-yurmaktır. İster içerden, ister dışardangelsin. Bu mesajı gölgelemeye yöne-lik her türlü eylem ve girişimi de red-deden kararlı bir duruş sergilemektir.Bunun için bizim tarihimiz, medeni-

yet ve devlet tecrübemiz, eşsiz bir il-ham kaynağıdır. Bizim tarihimizdekimsenin mukaddeslerine dokunmak,kimseye kendi inandığını dayatmakyoktur. Bu anlayışın hakim olduğucoğrafyalarda, bütün inançlar, yüz yıl-larca barış ve emniyet içinde yaşaya-bilmiştir. Bu yüzden İstanbul’un fet-hinde gördüğümüz gibi, Rum kızları-nın, “Başımızda Kardinal külahı gör-mektense, Osmanlı sarığı görmeyi ar-zu ederiz” ifadesindeki gerçekte bu-dur. Bizim tarihimizde karanlık OrtaÇağ yoktur. Karanlık dönemlerimizyoktur.

Değerli kardeşlerim, milletimizinher yıl artan bir heyecanla, Kutlu Do-ğum Haftası’nı kutlamakta olması, buvesileyle kardeşlik kültürümüzün dahada derinleşmesini görmemize vesileolmaktadır. Zira Sevgili Peygamberi-mizin şahsında yükselen bu sevgi seli,bizim medeniyet anlayışımızı, insan vehayat tasavvurumuzu ortaya koyuyor.

Bizim kültürümüzde, inanç siste-mimizde, yaratılanı, yaratandan ötürüsevmek vardır. Bu esastır. Bu kültür,kula kulluğu kabul etmeyen bir kül-türdür. Bu anlayışta şiddete, öfkeye,merhametsizliğe, hak gaspına asla yeryoktur. Burada hayat mukaddestir. Birinsanı öldüren, bütün insanlığı katlet-miş gibidir. Unutmayalım ki, başkası-nın haklarına sahip çıkmadan, kendihukukumuzu koruyamayız. Bütüncanlılara şefkat ve merhamet göster-meden, insanın hak ve hürriyetlerinikoruyamayız. Bunlar birbiriyle doğru-dan ilgilidir. Kendimiz için istediği-mizi, başkası için de istemek, bizimruh dünyamızın, medeniyet anlayışı-mızın esasıdır. Şimdilerde yeni ifade-siyle, empati denilen bu anlayışın, bi-zim lisanımızdaki karşılığı, diğergam-lıktır. Yani başkasının yerine kendinikoymaktır. Kendine reva görülmesiniistemediğin şeyi, başkasına da reva

11 >

“Kendimiz için

istedi¤imizi,

baflkas› için de

istemek,

bizim

ruh dünyam›z›n,

medeniyet

anlay›fl›m›z›n

esas›d›r.”

Page 12: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 12 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

görmemektir. Öfkenin, sevgisizliğin,şiddet kültürünün yerini, sevgiye, di-yaloga, birbirini doğru anlamaya bı-rakması için buna ihtiyaç vardır.

Biz, kin ve nefretin yerini adalet vemerhametin almasını istiyoruz. Bütünçabamız bunun içindir. Bugün, acılarsadece düştüğü yeri yakmamakta, bü-tün yer yüzü adeta bir yangın yerinedönmüştür. Bir yangın yerine bu acılarbunu çevirmektedir.

Bu dünyada hoşgörünün, merha-metin, adaletin sesini daha çok yük-seltmezsek, unutmayalım ki, hepimizkaybetmeye mahkum oluruz. Kanserhücresinden daha yıkıcı, daha tahrip

edici, öldürücü olan şiddet kültürün-den yeryüzünü arındırmak için dahaçok çaba göstermemiz gerekiyor. Şid-detin, terörün, merhametsizliğin, zul-mün dini yoktur; milliyeti yoktur, bu-nu böyle bilmemiz gerekiyor.

Açlık ve yoksulluk; adaletsizliğive zulmü beraberinde getiriyor. Zali-min zulmüne engel olmak için, bugünküreselleşen dünyadaki araçları, im-kanları daha etkin kullanmak zorun-dayız. Adaletin daha fazla gecikmesi-ne, insanlığı daha karanlık bir gelece-ğe sürüklemesine asla izin vermeme-liyiz.

Bu anlamlı günde, hayata ve bütünyaratılmışlara karşı, evrensel sorumlu-luklarımızı hatırlamalıyız. Yolumuzuaydınlatan, yüreklerimizi aşkla vemerhametle dolduran Sevgili Pey-gamberimizin hatırasına, emanetinesahip çıkmalıyız.

Değerli dostlar, bu vesileyle büyükbir acımızı da sizlerle paylaşmak isti-yorum. Milletimizin huzur ve selame-ti için görev başında askerlerimizinuğradıkları menfur saldırılar ve bu pu-sular neticesinde özellikle döşenenmayınlar, uzaktan kumandalarla bun-ların patlatılması neticesinde şehit edi-len ciğerparelerimiz var.

Son günlerde, bugün de yine Ko-catepe’den ebedi istirahatgahına tevdiedeceğimiz bir şehit Yarbayımız AlimYılmaz’ımız var. Bir Jandarma ErimizSinan Gümüştaşımız var. Onların şah-sında şehitlerimiz var. Hepsine YüceAllah’tan rahmet, ailelerine Türk mil-letine ve silah arkadaşlarına sabır vemetanet diliyorum.

Yaralı Albayımız Ali Ergülmez’ede acil şifalar temenni ediyorum. Al-lah’ın merhameti üzerimizden eksikolmasın diyor, hepinizi bu kutlu gündebir kere daha, daha nicelerinde birarada olmak dilek ve temennisiylesevgi ve saygıyla selamlıyorum.

GÜNDEM

“Bu dünyada

hoflgörünün,

merhametin,

adaletin sesini

daha çok

yükseltmezsek,

unutmayal›m ki,

hepimiz

kaybetmeye

mahkum

oluruz. “

Page 13: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr

Başlıktanda anlaşıldığı gibi, bu se-neki değişiklik, İslam’ın evrensel-

liğine dair bir konunun yeniden vurgu-lanmasıyla ilgili. Çünkü İslam’ı ötekidinlerden ayıran, Hz. Peygamberimizio peygamberler zinciri içinde nev-işahsına münhasır yere koyan bir özellikvar. O da şu; aslında İslam’ı tanımak,vahiy zincirinin son halkasını tanımak,geriye doğru giden bir evrenselliği or-taya çıkarıyor. Yani bütünüyle doğu-şundan, Resulullah’a gelinceye kadar,İslam’ın doğuşuna gelinceye kadar, otarihi vahiy tarihini, evrenselliği içinde,geriye doğru uzanan evrenselliği içindeanlamak manasına geliyor. Hz. Pey-gamberi tanımak, bir anlamda bütünpeygamberleri özü itibariyle tanımakanlamına geliyor. Çünkü İslam son din-dir, çünkü hak dindir, dolayısıyla o akıpgelen ırmağın bütün hikmeti o noktadabuluşmakta, o noktada adeta insanlığaartık yeter, bu ışıkla sen aklını kullana-rak, bilgini kullanarak kendi kendiniyönetebilecek duruma geldin, artık yo-luna devam etmek zorundasın gibi uya-rı bir ihtar var.

Bugün öyle bir noktadayız ki, İs-lam’ı anlamak, onun mesajını anlamak,

Hz. Muhammedi anlamak sadece bizMüslümanlar için değil, aynı zamandainsanlık için, dünya için, Batı için deönemli hale geldi. Biz anlamak duru-mundayız, yeniden anlamak durumun-dayız. Çünkü büyük Mehmet Akif’indediği gibi, bize düşen belki en büyükgörev, ki bu görevi bi hakkın yerine ge-tirdiğimizi söyleyecek durumda deği-liz, “Doğrudan doğruya Kur’an’danalıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyizİslamı.” Şöyle de söyleyebiliriz, “Doğ-rudan doğruya Kur’an’dan ve yaşanansünnetten alıp ilhamı, asrın idrakinesöyletmeliyiz İslamı.” İki asırdır telaf-fuz ediyoruz, ama üzülerek söyleyeyimki, İslam dünyasının bugün ilmen, fik-ren, geldiği nokta henüz bunu başar-maktan oldukça uzak görünüyor. Çün-kü bunu başarabilmek için kaynağı dabi hakkın bilmek lazım, yani Kur’an’ıO’nun mesajını ve Peygamberin şah-sında toplanan tarihi zaman ve mekaniçindeki tatbikatını, o idraki yakalamaklazım, asrın idrakini, zamanın ruhunuyakalamak lazım. Bunu başaramadığı-nız sürece zaten o idraki asrın idrakinesöyletmek kolay olmuyor.

Bu yüzden Kutlu Doğum konseptibir anlamda bir eksikliği tamamlamakiçin düşünüldü. O da zaten var olan,tarih boyunca da hep akıp gelen, duy-gu güzelliğini,duygu coşkunlu-ğunu, duygu yo-ğunluğunu ilim-le, fikirle takviyeetmek idi. Kon-septin, düşünce-nin asıl anlamı buidi. Yeteri kadarzaten -daha fazlaolması da arzuedilir- sevgi var,duygu var. Amasevginin ve duy-gunun yeterince

13 >

Prof.Dr. Mehmet Ayd›nDevlet Bakan›

Page 14: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 14 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

kalıcı olabilmesiiçin, onun ilimleve tefekkürlebeslenmesi, za-man ve mekanolması, tarih ol-ması, kültür ol-ması gerekiyor.Başarmakta geri

kaldığımız ve bugün içinde bulundu-ğumuz sıkıntının gerçek tarifi ve tasvi-ri kanaatimce budur.

Bir müsteşrikin, doğu bilimcinin,İslamiyet ile uğraşan birinin söyledi-ği söz hep hatırıma gelir; Müslüman-ların en büyük huzursuzluğu, şimdikihaliyle bu büyük geçmişini bir türlüaynı çerçeve içine oturtamayışıdır. Birdin düşününüz ki, yüz sene içinde ko-ca bir medeniyet vücuda getiriyor.Yüz sene sonra, yüz civarında kelamive felsefi ekol var. Yirmi civarındahukuk ekolü var. Altı ve daha fazlafelsefe ekolü anlayışı var. Çok genişve engin tasavvuf dünyası var ve bu-nu tarih içinde, zaman içinde son de-rece kısa bir dönemde yapıp başarabi-liyor. Böyle bir geçmiş var ve o geç-miş; bir yerde zaten Kur’an’ın özlübir biçimde tasvir ettiği gerçeği dilegetiriyor. Ayet-i kerimede şöyle bu-yuruluyor: “İzzet Allah içindir. İzzetResulullah içindir. İzzet inananlariçindir.” Eğer bugün izzet noktasındabulunamıyorsak, ümmetin çektiği sı-kıntının, üzüntünün, acının asıl sebebibudur.

Bir taraftan izzet dolu bir geçmiş,büyüklük dolu bir geçmiş, büyük birmedeniyet, onlarca, yüzlerce denebi-lecek başarılı kültürler sergilemişiz,ama sonunda sadece elimiz değil, zih-nimiz de başkalarına muhtaç olmuş.Acının sebebi bu, ıstırabın sebebi bu.Bunu tamamlamak zorundayız, ta-mamlayamadığımız için Hz. Peygam-berin sünnetinin ve İslam’ın güzelliği,

içtimai kimliğimizde, tezahür etmek-te zorluk çekiyor. Bu ayna bunu gös-termeğe yeterli değil. Başaramadığı-mız için temsil kabiliyetimizde deciddi sıkıntı var. Dünyaya vermemizgerekeni veremiyor, sunmamız gere-keni sunamıyoruz. Bugün İslam’ın bunoktaya gelişinde, bizim sunuşumuz-daki eksikliklerimizin çok ciddi hata-ları var. Yanlış fikirlerin çoğu bize ba-kılarak üretildi, biz gösterildik. arka-sından şiddetten bahsedildi, başkaşeylerden bahsedildi. İslam’ın aslatasvip etmeyeceği konulardan, mese-lelerden, çizgilerden bahsedilmeyebaşlandı.

Dolayısıyla evvela yapıcı bir bi-çimde, ciddi bir özeleştiri yapmamızlazım ve bizim bulunduğumuz nokta-nın bize anlatılan izzetle tetabuk çiz-gisini aramamız, bulmaya çalışmamızlazım. Peygamberimiz üzerinde yeni-den düşünmek, O’nun mesajını yeni-den anlamak, düşünmeye, anlamaya,süreklilik kazandırmak İslam’ın ev-renselliğinin, zaten icabıdır, gereğidir.Bu bir.

İkincisi; aynı ciddiyetle Batının dayaklaşması gerekiyor. 15 sene evvelİngiltere’de yaşayan Müslüman birarkadaşım “Hz. Muhammed’e DikkatEt” diye bir kitap yazdı. Maalesef ouyarı, dikkate alınmadığı için ve ma-dem bende yoksa, başkalarında da ol-masın anlayışıyla, bir kültür gururunave kibrine kapıldığı için Batı, hepimi-zi utandıran, insanlığı utandırması ge-reken o karikatür krizine sebep oldu.Sadece Müslüman’ı değil, insanım di-yen, medeniyim diyen her insanıutandıracak bir hadisedir o. Ne basınözgürlüğü bunun mazereti olabilir, nede benim kültürümde böyle şeyleryok, ki bu da doğru değil ya, o kültür-de de var, yok değil. O yüzden ma-alesef yüzlerce sebepten dolayı Batıbaşka alanlarda gösterdiği başarıyı,

GÜNDEM

“Peygamberin ve

‹slam’›n anlafl›lmas›;

bugün art›k, bizi aflm›fl,

evrensel ve küresel

bir konu haline gelmifltir.”

Page 15: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr

Hz. Muhammed’in ve İslam’ın anla-şılmasında gösteremedi. Batının dabunu itiraf etmesi lazım. Bunun se-bepleri var, bu sebepleri biliyoruz. Busebeplerin bir kısmını da ciddiye dealıyoruz. İslam son dindir, İslam yüzsene içerisinde 60-70 sene içerisindeönemli toprakları fethetmiştir, o top-raklarda başka kültürler, başka mede-niyetler ortaya çıkmıştır ve sonundaEndülüs, Avrupa ve Osmanlı tecrübe-sini düşünürsek, bizi anlamanın zaaf-larını anlamakta zorluk çekmeyiz.

Açıkçası öteki alanlarda büyük ba-şarılar gösteren Batı’ya, bu alandakizaafiyeti asla yakışmıyor. Bilimin vefelsefenin geldiği bu noktada, Ba-tı’nın daha farklı hareket etmesi, kay-naklara inerek, tarihi tecrübeyi dik-katlice gözden geçirerek, İslam’ı an-lamaya çalışması gerekiyor. İslam’ainanmak için değil, bu dünyada bir-likte yaşamanın şartı olarak, İslam’ıanlamak gerekiyor. Eğer İslam’ı anla-makta ve anlatmakta başarısız olur-sak, üzülerek kaydedeyim ki, birlikteyaşama, birlikte var olmak projeleri-mizin çoğu anlamsız hale gelir, kor-kutulan, ürkütülen, öfkelendirilen birbuçuk milyar insanın bulunduğu biryerde, barış ve huzuru arzu etmek ko-lay değildir, gerçekçi değildir. O hal-de öfkenin önüne geçmek için, kırıl-manın, incinmenin önüne geçmekiçin, başta Hz. Muhammet olmaküzere, bütün peygamberlere gerekliolan muhabbetin, sevginin, saygının,hadi öbürlerini bırakayım saygının ol-ması gerekir. Sevgi için daha ileriadımlara ihtiyaç var.

Peygamberin ve İslam’ın anlaşıl-ması; bugün artık, bizi aşmış, evrenselve küresel bir konu haline gelmiştir.İyilik de çok kısa sürede yayılabiliyor,kötülükler de çok kısa bir sürede yayı-labiliyor. Yayıldıktan sonra dönüp bunereden çıktı demenin anlamı yok. Ni-

hayet burada istenilen şey, arzu edi-len şey öyle büyük şeyler değildir.Medeni insanlardan saygılı olmayı is-temek kadar doğal bir şey olamaz, za-ruri bir şey olamaz. O bakımdan hemkendimize aynayı tutmamız lazım,hem Batı ile olan ilişkilerimizi dahafarklı tefekkür ortamına getirmemizlazım. Çünkü asıl orada büyük ölçüdekonuşmalar, anlaşmalar ve sonundakognitif dediğimiz, fikri dediğimizbuluşmalar ortaya çıkabiliyor.

Bizim duygularımız yeterince pay-laşılmayabilir. Bu, bu kültüre aittir,bize aittir, ama bizim üreteceğimizgüvenilir bilgi, bizim üreteceğimizsistemli ve tutarlı tefekkür ve bizimbilgimize, duygumuza ve tefekküredayanan, ben ahlaki güzellikleri ta-mamlamak için gönderildim ilkesiiçinde atacağımız her adım, sadece bi-zim için değil, bütün dünya içindegerçekten mutlu ve kutlu bir mesajolacaktır. Hepimizin buna ihtiyacı var.

Ben bu bakımdan inşallah önü-müzdeki yıllardan itibaren -arkadaş-larımla birlikte çalışmaya devam ede-ceğimiz- Kutlu Doğum Haftası’nınönemli bir kısmını bundan dolayıdırki, yurt dışına taşımamız lazım. Batı-daki üniversitelere ve bilim çevreleri-ne taşımamız lazım. Bilgimizi onlarlapaylaşmamız lazım, onların bilgilerinive eleştirilerini, birlikte oturup tartış-mamız ve paylaşmamız lazım. O za-man hem İslam’ın evrenselliğinin an-lamı bizim faaliyetlerimizde ortayaçıksın. Peygamber denince akla ilkgelen şey; bin kere haşa şiddet ola-maz, bin kere haşa terör olamaz. Sev-gidir, rahmettir, güldür, çiçekliktir gü-zelliktir, aydınlıktır. Bunu burada söy-lememiz yetmiyor, bunu dünyayasöylememiz lazım. Söylemekte yet-mez, sabırla, inançla ikna etmek içinelimizden gelen her gayreti ortayakoymamız lazım.

15 >

Page 16: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 16 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

Bismillahir-rahmanirra-

him, bizleri insanolarak yaratıp mü-kerrem kılan, İs-lamla şereflendi-ren, nebiler, resul-ler göndererek yo-lumuzu aydınla-tan, kendine kul,Habibine ümmetolma onuru verenYüce Rabbimizesonsuz hamdüse-nalar olsun.

Onun bütünresullerine, Hz.Adem’den Hz.İbrahim’e, Hz.

Musa’dan Hz. İsa’ya ve EfendimizMuhammed (s.a.s)’e kadar bütün kutluönderlerine sayısız salat ve selam olsun.

Diyanet İşleri Başkanlığının, Tür-kiye Diyanet Vakfı ile birlikte 1989 yı-lından bu tarafa kutlamaya çalıştığı vebugün 18. sini idrak ettiğimiz KutluDoğum Haftası, elbette milletimizinhatıralarında çok önemli bir yer işgaletmektedir. Biz bu yıl Kutlu DoğumHaftasını küçük bir isim değişikliği ileözel bir isimle “Hz. Peygamberi An-ma ve Peygamberlere Saygı Haftası”olarak ilan ettik. Buna ihtiyaç vardı.Bu hafta boyunca ülkemizde, il ve il-çe müftülüklerimizde çeşitli faaliyet-lerle Peygamber Efendimizi anma,daha doğrusu anmadan anlamaya geç-me ve bütün peygamberlere saygı ko-nusu işlenecek ve onların getirdiği hi-dayet nuru etrafında sevgi haleleriörülecek.

Yine İslam dünyasında da mevlidkandili ve kandil sonrasındaki hafta,çok coşkulu kutlamalarla geçecek.Dün akşam Diyarbakır’daki; Anado-luda mescit olarak ilk yapılan Ulu Ca-mii’nde “Mevlid Kandili” programı

düzenledik. Diyarbakır’da, Hz. Pey-gamber sevgisi etrafında büyük bircoşkunun yaşandığını gördük ve duy-gulandık. Çünkü Hz. Peygamber sev-gisi asırlarımızı bağlayan, kalplerimizibirleştiren en büyük rahmetlerden bi-risidir.

Bu yıl “Kutlu Doğum Haftası”nınayrı bir anlamı ve ayrı bir önemi var.Batı’da bazı çevrelerin Müslümanlarave İslam’a karşı hiç eksik olmayan önyargılı ve hasmane tavrı, bildiğiniz gi-bi geçtiğimiz aylarda karikatür krizinidoğurdu. Bu krizden sonra artık Hz.Peygamberi anlama ve anma İslamdünyası için bir sorumluluk olmaktanöte, vefa ve sadakat borcu haline gel-di. Kutsala bağlılığı ve manevi değer-leri hayli sarsılan, adeta içi boşaltılanBatı, İslam dünyasının bu tepkisini, buduygusunu, bu coşkusunu anlayamaz-dı. İslam dünyasında milyonlarca in-sanın sokaklara fedake ebi ve ümmiYa Resulullah diyerek çıkmasını vedökülmesini anlayamazdı. Halbukionlar bilmiyorlardı ki, Peygamber-iZişan Efendimizin bizim kalbimizde,hayatımızda, duygu ve düşünce dün-yamızda merkezi bir yeri vardır. GerçiO yetim doğmuştu, ama Yüce RabbiO’na sahip çıktı. Gerçi O’nun asebesayılan erkek zürriyeti olmadı ama bü-tün ümmet, bütün Müslümanlar heponun asebesi oldu. İşte bu safhada bi-ze düşen, haklı tepkilerimizi, makulçerçevede ifade etmek oldu. Bu safha-da bize düşen, tıpkı Peygamber Efen-dimizin Taif’te kendisini taşlayanlarhakkında; “Yarabbi onlar hakikati bil-miyorlar, onlara sen acı ve hidayetet.” şeklinde kuşatıcı şefkatini ifadeetmek oldu. Ama, belki de bu safhadabize asıl düşen görev, O’nu doğru an-latma, doğru tanıtma ve bu konudaüzerimize düşen görevi yapmak ol-malıdır. O’nu hem hayatımızda örnekalmak, hem de O yüce şahsiyeti ve

GÜNDEM

Prof.Dr. Ali Bardako¤luDiyanet ‹flleri Baflkan›Türkiye Diyanet Vakf›Mütevelli Heyeti Baflkan›

Page 17: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr

O’nun örnek ahlakını bütün dünyayagöstermek olmalıdır.

O bir rahmet elçisiydi. Çünkü din,Hz. Adem’den itibaren başlayan vebütün peygamberlerin birbirini teyitederek, birbirini müjdeleyerek getir-diği ve Muhammed (a.s.) ile sona erendin; serapa rahmettir, lütuftur ve ina-yettir.

Hepimiz, Yüce Rabbimizin Rah-man sıfatı altında yaşıyoruz. O sıfatıngölgesi altında, büyüyoruz, çiçekler osıfatın gölgesi altında açıyor, ağaçlarmeyve veriyor, anneler çocuğu içinuykusuz kalıyor. Tıpkı O’nun gibi bü-tün peygamberler de, O’nun rahmeti-ni insanlara en ücra noktaya kadarulaştırmak için çırpınan rahmet elçile-riydi. Hepsine selat ve selam olsun.Biz hiçbiri arasında ayrım yapmayızve hepsine daima selat ve selam okur,ihtiramda kusur etmemeye çalışırız.

Yüce Efendimiz, iki cihan güneşi,son Peygamber Muhammed (s.a.s.)bir rahmet elçisiydi. Kur’an-ı Kerim,O’na hitaben, “Vema erselnake illarahmeten lil alemin” “Ey Habibim,Biz, Seni alemlere rahmet olasın diyegönderdik.” iltifatında bulunur. Ohem Allah’ın Habibi idi, hem bütünümmetin, bütün Mü’minlerin, bütünMüslümanların Habibiydi. O’nun ör-nek hayatı, O’nun güzel ahlakı, O’nunbütün söz ve davranışları, insanlariçin, bağlıları için bir rahmetti. O birahlak teorisyeni değildi. Güzel ahlakıhayatında bizzat yaşayarak, örneklen-direrek, göstererek öğreten bir müreb-biydi. O’nun şefkati, kuşatıcı idi.Uhud Harbi’nde kendisinden bedduaetmesi istendiğinde; “Hayır, Ben bed-dua etmek ve lanet okumak üzere de-ğil, rahmet olarak gönderildim.” bu-yurmuştur.

Yine O Yüce Efendimiz kendi ko-numunu şu şekilde aktarır: Derki;“Ben sizin aranızda tıpkı kırda ateşin

başında oturup da hayvanların, kele-beklerin, kuşların, cümle mahlukatıno ateşe düşmesini önlemeye çalışanadamın misaline benzerim. Ben o ışı-ğın cazibesine kapılan, fakat yanaca-ğını bilmeyen o hayvanları ve mahlu-katı ateşten korumak için çalışıyo-rum.” İşte Resulün bizim aramızdakigörevi oydu. Onun için O bir rahmet-ti, O bir kurtarıcıydı. O’nun rahmetin-den herkes yararlandı. Gönlünü açan,izanını, irfanını açan herkes O rahmet-ten nasibini aldı.

Zaman oldu, iki-üç yaşında ağla-yarak Medine sokaklarında dolaşançocuklara hamilik etti. Zaman oldu,Medine mescidini temizleyen bir ba-yanın cenaze namazında bulunamadığıiçin üzüldü; gitti kabrinde ona dua et-ti. Zaman oldudiğer bütün hak-ları ihlal edilenle-rin, ezilenlerin,mağdur ve mah-kur olanlarınelinden tuttu, ye-timlere sahip çık-tı, çocukları şef-katle bağrına bas-tı ve kadın hakla-rını korudu, in-sanlığa örnekdavranışlar sergi-ledi. Üzerine ağır

17 >

“O kuflat›c› bir

rahmet elçisiydi.

Sadece inananlar›,

sadece kendisine

ba¤l› olanlar› de¤il;

herkesi, bütün mahlukat›,

çevreyi, kurdu-kuflu

koruyan ve

flemsiyesi alt›na alan bir

rahmet elçisiydi.”

Page 18: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 18 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

yük yüklenmiş hayvanların hakkınıkorumak da ona aitti. Onun şefkati okadar kuşatıcı idi; haksız yere bir hay-van öldüren dahi bunun vebalini çekerbuyurmuştu.

O kuşatıcı bir rahmet elçisiydi. Sa-dece inananları, sadece kendisine bağ-lı olanları değil; herkesi, bütün mahlu-katı, çevreyi, kurdu-kuşu koruyan veşemsiyesi altına alan bir rahmet elçi-siydi.

İslam toplumu, Müslümanlarınbağrı; çorak toprağın yağmur damlala-rına hasreti gibi, bu rahmete hasrettive bu rahmet gönlümüze düştü, yeşer-di ve peygamber sevgisi olarak, pey-gamber saygısı olarak aramızda vücutbuldu. Dinin rahmet olması, peygam-berlerin rahmet olması, bağrımızda ye-

şerdi ve bizim medeniyetimiz adetabir sevgi medeniyetine dönüştü. Bü-tün edebiyatımız, musikimiz, mimari-miz, hepsinin özünde, ekseninde pey-gamber sevgisi yer aldı.

Çocuklarımıza Ahmet, Mahmut,Mustafa, Mehmet isimlerini verdik.Hatta Muhammet demedik, Mehmetdedik. Olur ya, O Resul-ü Zişan’ın is-mini uygunsuz veya adaba uygundüşmeyecek şekilde telaffuz edebili-riz diye. Bir medeniyetin incelmesiy-di bu. Süzülmüş bir nezaketi ifadeediyordu. Canım kurban olsun seninyoluna dedik ve ilk sahabilerden itiba-ren bütün Müslümanlar, annem ve ba-bam sana feda olsun ya Resulullah de-diler. O’nun sevgisi, Vahşi’yi sahabiyaptı. O’nun sevgisi, sıradan taşı el-mas ve yakut yaptı. O’nun sevgisi, ca-hiliye toplumunu, medeniyete çevirdi.Biz o sevgiye halâ muhtacız ve onunihtiyacı içindeyiz. O’nun zati eşyaları-nı bile “Mukaddes Emanetler” olarakkoruduk. Onları ziyaret ettik, o hatıra-yı yaşamaya çalıştık. Ancak, şunu ifa-de edeyim ki; O Resulün, O iki cihangüneşinin asıl emaneti, O’nun güzelahlakı ve sünnetidir. Onu koruyabili-yorsak, ona sahip çıkabiliyorsak, onuhayatımıza yansıtabiliyor, çocukları-mıza aktarabiliyor ve medeniyetimi-zin mihveri yapabiliyorsak, gerçektenO Resulün yolundan gidiyoruz,O’nun sevgisine layık oluyoruz de-mektir. İnanıyorum ki, bugün başlattı-ğımız “Kutlu Doğum Haftası”, bu id-rakin, bu kavrayışın, bu bağlanışın ye-ni bir adımı olacaktır.

Kutlu Doğum Haftası’nın hepimiziçin, mü’minler için, insanlık alemiiçin hayırlar getirmesini, O Resulü, Oyüce insanı anlama konusunda bizeyeni bir aşk, yeni bir heyecan verme-sini ve bütün insanlığa barış ve huzurgetirmesini niyaz ediyor, selamlarımı,saygılarımı sunuyorum.

GÜNDEM

TDV

Page 19: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 19 >

ETK‹NL‹K

Gül G

ünü Sevgililer sevgilisinin rumuzu

olan, kokusuyla, güzelliğiyle in-sanları metfun eden “GÜL”ün, sevgi,hoşgörü ve güzel duyguların gelişme-si ve yaygınlaşması amacıyla GülKampanyası adı altında herkesetakdim edilmesi bu senedebir gelenek olarak devametti.

Gül KampanyasıDiyanet İşleri Baş-kanı ve Türkiye Diya-net Vakfı Mütevelli HeyetiBaşkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğ-lu’nun, Cumhurbaşkanı Vekili veTürkiye Büyük Millet Meclisi Başka-nı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tay-yip Erdoğan ve Devlet Bakanı Meh-met Aydın ve diğer bakanlara gül tak-dim etmesiyle başladı.

“Canım feda olsun, Senin yoluna.Adı güzel, kendi güzel Muhammed.”

Yunus Emre

TDV

Page 20: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 20 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

ETK‹NL ‹K

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle, Sevgililer Sevgi-lisinin sembolü olan gül motiflerinin yer aldığı bir

sergi düzenlendi. Turkuaz Nakışhanesi tarafından hazırla-nan serginin açılışı, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Er-doğan, eşi Emine Erdoğan ve Devlet Bakanı Prof.Dr. Meh-met Aydın tarafından yapıldı.

Büyük bir beğeniyle sergiyi gezen Başbakan RecepTayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a sergide yer alaneserler hakkında bilgi verildi.

Şeref defterine duygularını yazan Recep Tayyip Erdo-ğana Gül şerbeti ikram edildi.

Sergi: “En Sevgiliye”

Kutlu Do¤um Afl›

Kutlu Doğum Haftası programlarının vazgeçilmez birbölümünü oluşturan Kutlu Doğum Aşı bu yıl Cum-

hurbaşkanı Vekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başka-nı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DevletBakanı Mehmet Aydın, bazı bakanlar, milletvekilleri ve ka-labalık bir topluluğun katılımı ile gerçekleştirildi.

Geleneksel olarak hazırlanan etli pi-lav ve ayrından oluşan Kutlu Doğumaşında, Isparta’dan getirtilen gül koku-lu lokum ve gül şerbeti de bu organi-zasyonda misafirlere ikram edildi.

Ayrıca Kocatepe Camii avlusundavatandaşlarımıza etli pilav ve ayrandanoluşan Kutlu Doğum Aşı ikram edildi.

TDV

Page 21: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 21 >

GÜNDEM

pıldı. Daha sonra konuklara gül tak-dim edilerek, Elazığ Şubemiz tarafın-dan hazırlanan kitaplar hediye olarakdağıtıldı.

Ankara’da gerçekleştirilen Kutlu Doğum Haftasıaçılış programından bir gün sonra Elazığ Müftülü-ğü ve Vakfımız Şubesi tarafından organize edilen

programın açılışı gerçekleştirildi. Açılış programına Diya-net İşleri Başkanı ve Vakfımız Mütevelli Heyeti BaşkanıProf.Dr. Ali Bardakoğlu, Elazığ Valisi Muammer Muşmal,Elazığ İl Müftüsüve Vakfımız ŞubeYönetim KuruluBaşkanı ÖmerKocaoğul, daireamirleri ve kala-balık bir toplulukkatıldı.

Saygı duruşu,İstiklal Marşı veKur’an-ı Kerimokunmasındansonra protokolkonuşmaları ya-

Kutlu Do¤um Haftas›

Elaz›¤ Program›

Page 22: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 22 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

GÜNDEM

Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirmesinin1435. yıldönümünü idrak ettiğimizi belirterek konuş-

masına başlayan Prof.Dr. Ali Bardakoğlu Elazığ ilinde vu-ku bulan terör hadisesine değinerek “Ancak, bu kutlamadada gönlümüz buruk, gözlerimiz yaşlı. Çünkü hiç arkası ke-silmeyen hain emeller yine şehitlerimizi aldılar. Elazığ hal-kına ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Mekanlarıcennet olsun diyorum. Çünkü Allah katında inanıyoruz ki,biliyoruz ki en yüce makam şehitlik makamıdır. Artık hainemelleri besleyen mihraklar bütün bunlardan sonra inşal-lah nadim olurlar, inşallah emelleri makus olur ve milleti-mizin birliği, dirliği bugüne kadar olduğu gibi bundan son-ra da hep korunur.” dedi.

Özellikle, Peygamber efendimizin sevgisi etrafında bir-leşmeye büyük ihtiyaç olduğunu vurgulayan Prof.Dr. AliBardakoğlu “Kinin, nefretin ekildiği, beslendiği, tahrikedildiği böyle dönemlerde, o manevi atmosferin birleştiri-ci gücüne, Peygamber Efendimizin şahsında birbirimizisevmeye, saymaya ve onun getirdiği rahmeti anlamaya çokdaha fazla ihtiyacımız var. İnşallah bu Kutlu Doğum Haf-tası İslam’ı ve onun rahmet Peygamberini daha iyi anlamasempozyumu çabası bu konuda gönlümüze yeni bir pence-re açar, kalbimize yeni bir inşirah verir.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfıtarafından 18 yıldan beri kutlanan Kutlu Doğum Haftasınınisminde bu sene bir değişiklik yapıldığını belirten Prof.Dr.Ali Bardakoğlu, “Bu seneki Kutlu Doğum Haftasını Hz.Peygamberi anma ve peygamberlere saygı haftası olarakilan ettik. Bu biraz önem taşıyordu, farklı bir anlam taşı-yordu. Çünkü Batıda o Yüce Efendimize uzanan diller,uzanan kalemler oldu. Haddini bilmezler küstahça karika-türler çizdiler, kendini bilmez siyasetçiler, güya fikiradamları, ifade özgürlüğü adına, basın özgürlüğü adına buolup bitenleri, yapılan saygısızlığı savunabildiler. Daha dailerisi İslam dünyası bakalım böyle bir olay karşısındahoşgörü gösterebilecek mi diye adeta bizi bir sınava tabitutma küstahlığını gösterdiler. Böyle olunca bizim de o Re-sulün yolundan giden, O’nu seven ve O’nun sevgilisi olanümmet olarak haklı tepkilerimizi göstermek, duygularımı-zı ifade etmek, Peygamberimizi anlamak ve anlatmak yo-lundaydık. Hatta sadece O’nu değil, Hz. Adem’den itiba-ren Allah’ın gönderdiği bütün resulleri, bütün peygamber-leri saymak, sevmek ve onlar arasında ayırım yapmayıp,hepsine tazim ve ihtiramda bulunduğumuzu göstermekzorundaydık.” dedi.

Batının, İslam dünyasının küstahça bir karikatür üze-rine niye sokaklara döküldüğünü, niye böyle bir tepki

Prof.Dr. Ali Bardako¤luDiyanet ‹flleri Baflkan›Türkiye Diyanet Vakf›

Mütevelli Heyeti Baflkan›

“Kinin, nefretin ekildi¤i,

beslendi¤i, tahrik edildi¤i

böyle dönemlerde,

o manevi atmosferin

birlefltirici gücüne,

Peygamber Efendimizin

flahs›nda birbirimizi sevmeye,

saymaya ve onun getirdi¤i

rahmeti anlamaya

çok daha fazla

ihtiyac›m›z var. “

Page 23: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 23 >

daha fazla düşünüyor, onun çabasıiçinde, onun uğraşı içinde. Böyle ol-duğu içinde bizim için rahmet. O’nunher davranışı, O’nun her sözü bizimiçin örnektir. O’nun güzel ahlakı ör-nektir, O’nun bütün sözleri, öğütleribizim için örnektir.” dedi.

Hz. Peygamberin bir ahlak teoris-yeni olmadığını, ahlaki erdemleri sa-dece göstermekle, anlatmakla yetin-mediğini, kendisinin bizzat yaşadığınıve kendi hayatında bir fiil olarak ör-neklendirdiğini belirten Prof.Dr. AliBardakoğlu “Böyle olunca da Pey-gamber Efendimizin bütün hayatı, ailehayatı dostlarıyla ilişkileri, düşmanlailişkileri, yabancıyla ilişkileri, kom-şusuyla ilişkileri, sohbeti, sözü hepsibizim için ayrı ayrı anlamlar ve değer-ler taşır. Böyle olduğu için de biz İs-lam ümmeti olarak, biz Müslümanlarolarak hem dinin rahmet olmasını,hem Peygamber Efendimizin rahmetPeygamberi olmasını iyi anladık, anla-maya çalıştık, bu rahmeti gönlümüz-de, kalbimizde yeşerttik ve O Resulebüyük bir saygı duyduk, büyük birsevgi besledik.” dedi.

Medeniyetimizin adeta bir sevgimedeniyeti olduğuna işaret eden

Prof.Dr. Ali Bar-dakoğlu “BizimmedeniyetimizResulü Ekrem’esaygı medeniyetioldu. Birbirimizisevmek ve say-mak oldu. 14 asır-dır böyle olduğuiçin de Müslü-manlar araların-daki yorum, tarzfarklı l ıklarını ,mezhep ve meş-rep farklılıklarınıbir tarafa iterekhep birbirlerini

gösterdiğini anlamasının mümkün olmadığını belirtenProf.Dr. Ali Bardakoğlu “Çünkü üzülerek ifade edelim kiBatıda kutsalla ilişki ve manevi değerlerin içi hayli sarsıl-mış ve boşaltılmış durumda. Böyle olunca da Batı; İslamıve Müslümanları kendi dünyası, kendi bozuk ilişkileri, sar-sılmış değerleri üzerinden tanıma gibi bir yanlışa düşüyor.Halbuki bilmeleri gerekir ki, O yüce Peygamber İslamdünyasında hep merkezi ve kalbi bir öneme sahip olmuş-tur. O hem Yüce Yaratanın Habibidir, sevgilisidir ve hemde Müslümanların sevgilisidir. Adeta aşkın sevgi ile bumahşeri sevgiyi buluşturan noktadır.” dedi.

İslam dininin bir rahmet olduğunu Hz. Peygamberin debir rahmet elçisi olduğunu belirten Prof.Dr. Ali Bardakoğ-lu “Zaten bu din rahmet diniydi, Peygamberimiz de rahmetelçisiydi. Allah dini rahmet olarak gönderdi. Dünya haya-tında bizim elimizden tutmak için, bizi yalnız bırakmamakiçin gönderdi. Din serapa rahmettir, serapa ilahi inayettir.O olmasaydı dinin aydınlığı olmasaydı, aklın, nurun ve nü-büvvetin aydınlığı olmasaydı, biz dünya hayatını rastgelebir oyun şeklinde yaşar ve anlamsız bir hayata çevirirdik.Din bizim hayatımıza anlam kazandırdı. Din bizim hayatı-mızın nihai ve külli anlamını gösterdi. İşte Hz. Adem’den,Efendimiz Muhammed Mustafa’ya kadar bütün peygam-berler de bu rahmeti bize ulaştırdılar, temsil ettiler.” dedi.

Hz. Peygamberin alemlere rahmet olarak gönderildiği-ni hatırlatan Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “Her şeyden önce OResul bizim için çırpındı, didindi. Onun uğraşı bizim İsla-mı anlamamız, kurtuluşa ermemiz iki cihan mutluluğunuyakalamamız ve azaptan, ateşten korunmamız içindir. Uğ-raştı, didindi ve 23 yıllık nübüvveti bu çabayla doldu. Ha-ni hepinizin bildiği bir hadis-i şerifvardır, onu burada tekrar edelim. Di-yor ki; “Ben sizin aranızda ateşten et-rafındaki mahlukatı, kelebekleri ateşedüşmekten koruyan kimseye benze-rim. Siz dünyanın meşgalesi, dünya-nın cazibeleri, dünyanın bu kadarhengamesi arasında kendinizi kaybe-dip, ukbanızı, ahiretinizi, hayatınızıtehlikeye rahatça atabiliyorsunuz.Ben ise size azgınlık, taşkınlık, nefisyolunu değil, hidayet ve zühd yolunugösteriyorum, sizi kurtarmaya çalışı-yorum.” Yani doğrusunu ifade etmekgerekirse O Nebi-i Zişan Efendimizbize düşkün ve bizim geleceğimizi,bizim ebedi mutluluğumuzu bizden

Page 24: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 24 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

kardeş gördüler, birbirlerini saydılarve sevdiler. İnanç derecesi, dini iba-detleri yerine getirme farklılığı, din-darlık derecesi, düşüncesi, tarzı, cin-siyeti, zenginliği ne olursa olsun,ben Müslümanım diyen herkese bağ-rımızı açabildik, onları kucaklayabil-dik, aramızda sevgiyi ve saygıyı ye-şerttik. Bu da bizim meziyetimizdir.Bu meziyeti korumamız, geliştirme-miz ve özellikle Hz. Peygamber sev-gisi etrafında birleşmemiz gereki-yor.” dedi.

Medeniyetimizde Peygamber sev-gisinin edebiyattan, musikiye kadarher alanda tezahür ettiğine vurgu ya-pan Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, Peygam-berin zati eşyalarının dahi büyük birtitizlikle saklandığını belirterek “AmaO’nun bize bıraktığı gerçek emanet,güzel ahlakı ve sünnetidir, hayat tarzı-dır, öğütleridir, asıl onu korumalıyız,

ona sahip çıkmalıyız, onu hem benliğimize, hem aile haya-tımıza, hem toplum hayatımıza ışık yapmalıyız, o sevgi et-rafında birleşmeliyiz. Onun güzel ahlakını tanımalıyız, ta-nıtmalıyız.” dedi.

Bugün Müslümanlara düşen görevin sadece Peygambe-ri anma değil, Peygamberi anlama, ikinci adımda onu anla-ma, üçüncü adımda da Onun mesajını bu çağa getirme, buçağın insanının anlayacağı şekilde anlamlı ve yerinde bilgi-ye dönüştürme ve onu tanıtma olduğunu belirten Prof.Dr.Ali Bardakoğlu “Bugün Müslümanlara düşen O Peygam-ber sevgisiyle toparlanıp birleşen, kalplerini, gönüllerini,bedenlerini, ellerini birleştiren Müslümanlara düşen Hz.Peygamberi sadece anma değil, anlama, Hz. Peygamberingetirdiği sünneti, ahlakı, öğütleri bugünümüze taşıma, bu-günümüzün diline tercüme etme, bugünümüzün insanımı-zın gönlüne gireceği şekle dönüştürme, bugünümüz insanı-nın beklentilerine, taleplerine, değerlerine, dünyasına ışıktutan bir canlı anlayışa ve bilgiye dönüştürme ve bir de onutanıtmak. Bu son kademelerde çok başarılı olduğumuzusöyleyemeyiz. Özellikle O’nu tanıtma konusunda, O’nuyabancılara tanıtma konusunda, O’nu temsil etme konu-sunda çok başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz.” dedi.

GÜNDEM

Kutlu Doğum Haftasının Elazığ’da kutlanmasından bü-yük mutluluk duyduğunu belirterek konuşmasına

başlayan Elazığ Valisi Muammer Muşmal Peygamberimi-zin doğum günü olan Mevlit Kandilinin başta ülkemiz ol-mak üzere pek çok İslam ülkesinde bir çok etkinliklerlekutlanmakta olduğunu belirterek, “Bizler sevmeyi, yardım-laşmayı, paylaşmayı, doğruluğu, dürüstlüğü, adaletin vemerhametin en güzelini, dünya ve ahiret dengesini, kısacainsan onuruna yakışır bir yaşam tarzını Peygamberimizintebliğ, tavsiye ve uygulamalarından öğrenmekteyiz. O’nuanmak demek; O’nun Allah’a olan teslimiyet ve güvenini,Kur’an-ı Kerim’e dayanan güzel ahlakını, adaletini, sabrını,kerem ve cömertliğini, fazilet ve cesaretini, kısaca hayatbiçimini anlamaya çalışmak, bunu kendi hayatımızda örnekolarak tatbik etmek demektir.” dedi.

Bugün evrensel normlar olarak bilinen sevgi, barış,eşitlik, adalet ve hürriyetin İslamla geldiğine vurgu yapanMuammer Muşmal “Kısaca İslam dini insanlığa insan ol-ma haysiyetini getirmiştir. İnanç, kültür ve medeniyet ha-yatımızın örnek şahsiyeti Hz. Peygamberi daha yakındantanımalı, O’nu ve getirdiği evrensel mesajları toplumu tanı-tarak özümsenmesini sağlamalıyız.” dedi.

Muammer MuflmalElaz›¤ Valisi

Page 25: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 25 >

yaklaşmalı, meydanı boş bırakmama-lıyız.” dedi.

İslam dininin akıl ve mantıkla ha-reket etmeyi emrettiğini belirten Mu-ammer Muşmal “Eğitimsiz, bilgisiz,manevi değerlerden uzak olan top-lumların huzura kavuşması asla müm-kün değildir. Onu anlatmak zor olsada bu hafta onu anlatacak ve onu an-layacağız.” dedi.

Geleceğimiz için yaşamın her safhasında çatışma yerineuzlaşmayı, kavga yerine hoşgörüyü ikame etmenin şart ol-duğunu belirten Muammer Muşmal “Dünün, bugünün veyarının muhasebesini iyi yapmalıyız. Cehaletin her türlüsü-ne karşı savaşmalı, güçsüzlerin ve yoksulların yanında ol-malı, kin ve nefreti ortadan kaldırmalı, birlik ve beraberli-ğimizi pekiştirmeli, barış, huzur ve güven ortamını tesis et-meliyiz. Milletimizin birlik ve bütünlüğünü bozmaya çalı-şanlara, koca Osmanlıyı yıkan misyonerlere karşı da dim-dik durmalıyız, uyuyup kalmamalıyız. Olaylara dikkatle

2006yılı Kutlu Doğum Haftasının ikinci açılış töre-ninin Elazığ’da yapılmasından büyük mem-

nunluk ve gurur duyduğunu belirterek konuşmasına başla-yan Elazığ Müftüsü ve Vakfımız Şube Yönetim Kurulu Baş-kanı Ömer Kocaoğul “Bu hafta kutlamaları çerçevesinde İs-lam Ahlakı ve Sevgi konulu sempozyumun tarihin derinlik-lerinden gelen zengin bir kültür ve medeniyeti bağrında taşı-yarak günümüze kadar taşıyan tarihi, coğrafyası, abideleri,ilim müesseseleri, alimleri, şairleri, örf ve adetleri ile adetabir açık hava müzesini andıran güzel Elazığımızda yapılması-nı uygun gördükleri için Diyanet İşleri Başkanımız Sayın AliBardakoğlu hocama teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

Tarihin bütün dönemlerinde Harput ve daha sonra Ela-zığ’ın Türk tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu belir-ten Ömer Kocaoğul “Cumhuriyet döneminde de bu önemi-ni muhafaza etmiştir. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Har-put siyasi ve stratejik öneminden dolayı İslamın Anadoluyakaymasına zemin hazırlamış, 20. asrın başına kadar ilmiyesınıfının merkezi, efendiliğin, zerafetin ve hoşgörünün adre-si olmuştur. Harput ve onun devamı olan Elazığ tarih ile bu-

gün arasında bi-lim ile tefekkürü,ilim ile inancı ter-kip eden bir şe-hirdir.” dedi.

Sempozyumaiştirak edecektebliğci ve müza-kerecileri Ela-zığ’da ağırlamak-tan memnuniyetduyduğunu ifadeEden Ömer Ko-caoğul, sunulantebliğ ve yapılan

Ömer Kocao¤ulElaz›¤ Müftüsü

müzakerelerden azami ölçüde yararla-nacaklarını belirterek “Maddeci mede-niyetin; insanı sevgi yetimi ve şefkatöksüzü bıraktığı günümüzde sevgi do-lu bir yürek taşıyan, ön yargısız, hoş-görülü, olumlu yaşamanın sırrını yaka-lamış, kendisiyle barışık, varlık dün-yasının bütününe saygılı, her şeyin sa-hibi olan Allah’a sınırsız bir teslimi-yetle bağlı bir toplumu, İslam ahlakıve sevgi sempozyumu içinde anlata-cak değerli hocalarımızı bu iki güniçinde heyecanla ve dikkatle izleyece-ğiz ve Elazığlılar olarak kendilerindenazami istifade edeceğiz.” dedi. TDV

Page 26: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 26 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

Bu yıl büyük bir coşkuylakutlanan Kutlu DoğumHaftası programları

çerçevesinde 11-12 Nisan 2006tarihlerinde Elazığ’da“İSLAM AHLAKI VE SEVGİ”konulu bir sempozyum düzenlendi.Akgün Otelinde icra edilen ve ikigün süren sempozyuma,Türkiye genelinden katılan sahasınınuzmanı ilim adamları tarafındansunulan tebliğler ve yapılanmüzakerelerle; günümüzdedünyamızın en çok ihtiyaç duyduğu“Sevgi” kavramı geniş şekilde elealındı.

Her zaman olduğu gibi busempozyumda sunulan tebliğler ileyapılan müzakereler kitap olarakbastırılarak kamuoyunun bilgisinesunulacaktır. İslam ahlakı ve sevgikonusunda sahasının uzmanlarıtarafından sunulan tebliğlerin birkitap halinde yayınlanacak olması hiçşüphesiz sevindirici bir durumdur.

Bültenimizin bu sayısında değerliokuyucularımıza sempozyumhakkında bir fikir vermek amacıylaoturumlarda sunulan tebliğleri özethalinde sunmaya çalıştık.

‹slamAhlak›

veSevgi

‹slamAhlak›

veSevgi

Page 27: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 27 >

Daha sonra ‘Ahlak’ın Örf, Adet veGelenek Gibi Terimlerle İlişkisi’ ko-nusu üzerinde duran Prof.Dr. RecepKılıç; Çoğu zaman bir davranışın ahla-kın mı, örf adetin mi, yoksa gelenek,görenek ve uylaşımın mı konusu oldu-ğuna kolayca karar verilemeyeceğinisöyledi.

Bu sebeple ahlak ile yakın anlam-lara sahip olan bu kavramların arasın-daki benzerlik ve farklılıkların bilin-mesinin gereğine işaret eden Kılıç,“Örf ve adet kelimesi, daha çok gele-nek tarafından taşınan ve grup içindeyerleşmiş bulunan davranış örnekleriiçin kullanılır. Uylaşım, belirli bir dav-ranış tarzının mükemmel kabul edildi-ği konusunda sözlü veya sözsüz bellioranda bir anlaşmanın olduğunu imaeder. Gelenek, örf ve adetin tarihselarka planına vurgu yapar. Gelenek ileörf ve adet arasındaki fark, objektifdeğil subjektiftir, çünkü tarih açısın-dan geçmiş zamanlarda yaşamış uzakbir kültüre uzanmayan örf ve adet yokgibidir.” dedi.

Tebliğini; ‘Kav-ram Olarak Ah-

lak’, ‘Ahlak’ın Örf,Adet ve Uylaşım Gi-bi Terimlerle İlişki-si’, ‘Ahlak Teriminin

Kullanılışı’, ‘Ahlak Sahasının Mahiyeti’, ‘Ahlaka Olan İhti-yaç’ ‘Ahlaki Değerlendirmede Ölçüt Meselesi’ ve ‘AhlakınDiğer Disiplinlerle İlişkisi’, başlıkları altında ele alanProf.Dr. Recep Kılıç, önce ‘Kavram Olarak Ahlak’ konusu-nu ele alarak “Ahlak kelimesi Arapça ‘hulk’ (veya ‘huluk’)kelimesinin çoğulu olup Türkçe’de tekil olarak kullanılır.“Hulk; din, tabiat, huy ve karakter gibi anlamlara gelir.”

İslam düşüncesinde ahlak kelimesinin, nefsin bir mele-kesi veya hâli olarak görüldüğünü belirten Recep Kılıç“Ahlakı ‘meleke’ olarak tanımlayan Gazzali kelimeninaçıklamasını şöyle yapar: Ahlak, nefiste yerleşmiş bulunanbir melekedir ki, ondan fikri bir zorlamaya lüzum kalmak-sızın fiiller kolayca ortaya çıkar.” dedi.

Kelime anlamı ile ahlakın; din, huy, hal ve hareket tarzıgibi anlamlara geldiğini belirten Prof.Dr. Recep Kılıç“Ahlak İslam düşüncesinde, nefsin bir melekesi veya hâlisayılmak suretiyle, insanın karakter yapısını anlatmak içinkullanılmıştır. İnsanın düşünce ve niyetleri ile davranışları-nı şekillendiren, sahip olduğu bu karakter yapısıdır. Ahlakidavranış ile karakter, çoğu kez aynı anlama gelir.” dedi.

I. OTURUM AHLAK, ‹SLAM AHLAKI VE TEMEL DE⁄ERLER‹

Oturum Başkanı : Prof.Dr. Saim YepremTebliğciler : Prof.Dr. Recep Kılıç, Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof.Dr. Kenan Gürsoy

Müzakereciler : Yrd.Doç.Dr. Burhan Köroğlu, Yrd.Doç.Dr. Ayşe Sıdıka Oktay, Yrd.Doç.Dr. Öznur Özdoğan

AHLAK KAVRAMININANAL‹Z‹

Prof.Dr. Recep KILIÇ

Page 28: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 28 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

araştırmayı, ifade etmek üzere, üçfarklı şekilde kullanımı olduğunuifade eden Prof.Dr. Recep Kılıç;‘Ahlak Bilimi’, ‘Ahlak Felsefesi’,‘‘Ahlak Sahasının Mahiyeti’AhlakaOlan İhtiyaç/Ahlak İnsan İlişkisi)’,‘Ahlaki Değerlendirmede Ölçüt Me-selesi’ ile ‘Ahlakın Diğer Disiplin-lerle İlişkisi’ konularını geniş şekil-de ele alarak bu kavramları örneklervererek anlattı.

her anında mutlaka bir ahlaki davranışiçindeyiz. Sabah kalkarız, eğer Müslü-man isek; abdesti alıp namazımızı kıl-mamız gerekir. Allah’a karşı bir vazi-femizdir. Bu sadece dini bir vazifemizdeğil; aynı zamanda Müslüman insa-nın bir ahlaki vazifesidir.” dedi.

İslam alimlerinin ahlaki vazifeleriiki temele oturttuklarını belirten Mus-tafa Çağrıcı, “İslam alimleri yüzlercebinlerce ahlaki vazifeyi iki temel va-zife içinde toplamışlardır. Allah’ınemrine itaat hörmet, Allah’ın yarattık-larına merhamet.” dedi.

İnsanların iki hususta dikkatli ol-malarını isteyen Prof.Dr. MustafaÇağrıcı, “İslam dini insanlığa ne söy-ledi, neyi getirdi; Şunu görüyorumbilhassa Mekki ayetlerde; CenabıPeygamber Allah’ın tebliğ ve talimle-rini insanlara ulaştırırken onlardan ikişey istiyor; biri Allah’a ve Ahiret gü-nüne iman, ikincisi de, insanlar, özel-likle yoksullara, fakirlere, kimsesizle-re, zayıflara, hastalara şefkat ve mer-hamet. Müslümanlığın özü de budur.İslam ahlakının özü de budur.” dedi.

‘Ahlak Teriminin Kullanılışı’ bahsinde öncelikle konu-nun çerçevesini çizen Prof.Dr. Recep Kılıç, “Ahlak terimi;insan tabiatı hakkındaki kanaatleri, iyi ve arzu edilir şeylerhakkındaki değerlendirmeleri, yapılması ve yapılmamasıgereken hususları belirleyen kuralları, bizi doğru veya yan-lış bir hareket tarzını seçmeye sevkeden sebepleri, kapsar.Bu durumda ahlak, insanın karakter yapısı, yapıp- etmeleri,bunlarla ilgili değerlendirmeleri ve davranışlarını düzenle-yen genel kurallarla ilgili olur.” dedi.

Ahlak teriminin; Umumi bir hayat tarzı, bir grup dav-ranış kuralını veya hayat tarzları üzerinde yapılan fikri bir

Tebliğine İslamahlakının genel

bir tarifini yaparakbaşlayan Prof.Dr.Mustafa Çağrıcı, İs-lam ahlakını hakkıy-

la yaşayabilen bir insanın meleklerden üstün duruma ge-lebileceğini ifade etti. İslam Ahlakının Kur’an ve hadisişeriflerde ortaya konan kaideler olduğunu belirten Çağrı-cı, “İslam Dininin ortaya koyduğu; insan hayatını, toplumhayatını, birbirimizle ilişkilerimizi, komşularımızla ilişki-lerimizi, başka milletten, başka dinden, başka kültürdenolan insanlarla ilişkilerimizi, hatta canlı-cansız tabiatlailişkilerimizi, onlara karşı davranışlarımızı ve Müslümanolduğumuza göre; İslamın kutsal kitabına karşı nasıl dur-mamız, nasıl bir tutum izlememiz, İslamın Yüce Peygam-berine karşı ne gibi görevlerimizin olduğu, nihayet bütünbunların hepsinin üzerinde Yüce Allah’a karşı ne gibi va-zifelerimizin, vecibelerimizin olduğunu; işte bütün bun-ları düzenleyen, bilgi veren, emir veren, yasaklanan, yaniİslamın Kutsal Kitabında, Sevgili Peygamberimiz Mu-hammed Mustafa Efendimizin hadisi şeriflerinde ortayakoyduğu insan modeli, yani bizim insan olarak bu çerçe-vede hayatımızı düzenleyen kuralları ihtiva eden bir disip-lindir.” dedi.

İnsanın hayatının her safhasında bir ahlaki davranış için-de olduğunu belirten Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı, “Hayatımızın

‹SLAM AHLAKI VETEMEL GÖREVLER

Prof.Dr. Mustafa ÇA⁄RICI

Page 29: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 29 >

tiren bir değerler sistemine ihtiyacımızvar. O halde İslam açısından sevgiyi,yada sevginin kendisini anlamayaözellikle ihtiyacımız var.” dedi.

Sevgi konusunda tasavvufun etki-sine değinen ve bu konuda Hz. Mev-lana’dan görüşler aktaran Prof.Dr.Kenan Gürsoy, “Birbirinizi sevme-dikçe iman etmiş olmazsınız! deni-yorsa eğer, bu sırdan haberdar olun-madıkça iman etmiş olmazsınız dadenmiş oluyor ayrıca. O halde ne var,sevgide ne oluyor, neden bu kadar sır-lı, neden bu kadar bizi cezbediyor, ya-da bazı insanların gönülleri neden bukadar sevgiye kapalı, neden onlardagerçek manada bir ahlakın, bizim ar-zuladığımız manada yaşanmadığınıfark ediyorsunuz? Çünkü sevgi ken-dini nefsini aşabilmektir. Sevgi, ken-di kendinize kapandığınız o noktada,eğer bir karadeliğin içine çöküyorsa-nız, o karadelikten kurtulurcasınakendinizi öteye doğru, kendi nefsini-zin ötesine doğru, belki o nefisten ge-çerek aşabilmektir. O zaman evren si-zin karşınızdadır. Tabiat var. Tabiat

sadece yaşadığı-nız bir mekan ol-muyor, tabiat aynızamanda siziniçin bir değerinfark edildiği, birdeğerin yaşandığıo yer oluyor. Ta-biatla siz bütünle-şiyorsunuz, tabiatsizinle bütünleşi-yor.” dedi.

İnsanın hayatını ida-re etmek için bir

eksen aradığını belir-terek konuşmasınabaşlayan Prof.Dr.Kenan Gürsoy, “Bir

eksen arıyoruz, hayatımızı idare eden, ki, o eksen etrafındabütün bir varlığı, hayatı, davranışlarımızı kümelendirelimve onlar yerli yerine otursun. Bir eksen, yada bir pazılı ta-mamlamak istiyoruz, bir boz yap tahtasını. Elimizde tekerteker parçalar var ve bu parçaları şimdi dağınık görünselerde, kaos halinde olsalar da yerli yerine oturtacağız. Yerliyerine oturttuğumuzda bir bütün oluşacak ve bu bütününbir manası olacak.Tıpkı biraz evvel söylediğim hayatın ba-kış eksenini, baktığımız zaman görmemiz yada kendisindenbakmamız gereken o yerde olduğu gibi.” dedi.

Bu eksenin ne olduğu üzerinde duran Prof.Dr. KenanGürsoy, “Bu eksen nedir? Elbette bir mümin için kendiimanıdır.” dedi.

Bu ekseni anlamada sevginin önemine vurgu yapanKenan Gürsoy, “İslam güneşinin öteki dünyalara da, farklıkültürlere de doğması için hazırlık yapmamız gerekiyor.Kendi kavramlarımızın, kendi kategorilerimizin dünyayınasıl anladığını, bunlarla nasıl dünyayı anlamamız gerekti-ğini ve bunları dünyaya nasıl anlatmamız gerektiğini farketmek durumundayız. İşte bu noktada sevgiyle korkuyu,teslimiyetle isyanı, hatta özgürlükle zorunluluğu bütünleş-

SEVG‹ KAVRAMININANAL‹Z‹

Prof.Dr. Kenan GÜRSOY

Page 30: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 30 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

riyle lüzum ve sebat manasına gelmesi-dir ki, sevilenin adını ve zikrini kalptenhiç ayırmamayı ifade eder.” dedi.

Daha sonra “Meveddet” kavramıüzerinde duran Prof.Dr. Raşit Küçük,“Meveddetin kökeni, dostluk ve mu-habbet, bir şeyi sevmek ve onun ol-masını temenni etmek anlamına gelenvüd mastarıdır. Temenni, sevdiğimizbir şeyin var olmasını, elde edilmesiniistemektir.” diyerek, muhabbet ve me-veddetin pratik faydalarını maddelerhalinde özetledia) Muhabbet, imanın kemaline ve

Müslümanlığın güzelliğine delaleteder. Ruhlara ve kalplere gıda ve-rir. Sevgiden mahrum olan kalplerölüler sınıfından sayılır. Kalplerisevgi dolu olanlar Allah’ın bereke-ti ve nimetlerine nail olurlar.

b) Allah sevgisi, O’na hamd etmeyi,O’ndan razı olmayı , O’na şükretme-

Tebliğinde; Mu-habbet, Meved-

det, Rahmet ve Mer-hamet kavramlarının anlamları ve işlevleri üzerinde duranProf.Dr. Raşit Küçük, “Müslüman Türk milletinin ve tarihboyunca kurdukları devletlerin yerleşik olduğu coğrafya-larda meydana getirilmiş olan mimari sanat eserleri ve te-sis etmiş oldukları müesseseler, Allah, Peygamber, Kur’an,Ehl-i Beyt ve sahabe sevgisinin, bütün canlılara karşı rah-met ve merhamet duygusuna sahip olmanın yansımalarınıgünümüze taşıyan canlı şahitlerdir.” dedi.

Bu kavramların medeniyetemize önemli katkıları olduğu-nu söyleyen Prof.Dr. Raşit Küçük, “Bunların yanında edebi-yat ürünlerimizin her türünde görmemiz mümkün olan kap-samlı sevgi metinleri, aynı şekilde anılan niteliklere sahip sa-nat abideleridir. Muhabbet, meveddet, rahmet ve merhamet-ten bahsederken bütün bunları bir arada düşünmek, bizi ko-nunun medeniyetimize ne ölçüde ve hangi boyutlarda nüfuzettiğini anlamaya ve kavramaya sevk eder.” dedi.

Bu kavramları tek tek ele alan Prof.Dr. Raşit Küçük, önce-likle “Muhabbet” kavramı üzerinde durarak, “Muhabbete bir-çok anlamlar verilmiştir. En önemlilerinden biri, kökeni itiba-

II. OTURUM ‹SLAM KÜLTÜRÜNDE SEVG‹

‹SLAM KÜLTÜRÜNDESEVG‹ ‹Ç‹N KULLANILANKAVRAMLAR(Muhabbet, Meveddet, Rahmet ve Merhamet)

Prof.Dr. Raflit KÜÇÜK

Oturum Başkanı : Prof.Dr. Ali YılmazTebliğciler : Prof.Dr. Raşit Küçük, Prof.Dr. İskender Pala, Doç.Dr. Bilal Kemikli

Müzakereciler : Doç.Dr. İsmail Karagöz, Prof.Dr. Mehmet Akkuş, Yrd.Doç.Dr. Mustafa Tatçı

Page 31: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 31 >

g) Meveddet, ülfeti/dostluk ve kar-deşliği, başkasına yardımcı olmave yardım etme duygusunu artırır.İnsanları birbirine yaklaştırır, ara-larındaki merhamet ve acıma hissi-ni yaygınlaştırır. İnsanlar arasındasevgi bağları kuvvetlendikçe, Al-lah’ın rahmet ve merhameti, bağış-laması da yaygın bir hal alır. Nefis-lerde yer etmiş olan kin ve düş-manlıklar ortadan kalkmaya başlar.Müslüman toplumu arasındaki dü-zensizlikler, aykırılıklar ve çatlak-lara engel olur ve sosyal ilişkilerdüzene girer.

yi, O’ndan korkmayı, O’ndan ummayı, O’nun zikri ile sa-yesinde nimetlere ulaşmayı, huzur ve sükuna ermeyi, O’naünsiyeti/yakınlığı, O’nun yolunda infakı/harcamayı kapsar.

c) Hz. Peygamber’in sevgisi, onun sünnetini yaşamayı veyaşatmayı, davetine sahip çıkıp korumayı gerektirir.

d) Allah için din kardeşlerini sevmek, Allah ve Resulününsevgisinden sayılır. Allah için birbirlerini sevenleri, Ce-nab-ı Hak başka hiçbir gölgenin olmayacağı kıyametgününde, kendi gölgesinde gölgelendirecektir.

e) Kendi nefsi için sevip istediği bir şeyi din kardeşi içinde arzu etmedikçe bir kimsenin imanı kamil olmaz. Bu,aynı zamanda kişinin kendini bencillik hastalığındankurtarmasıdır.

f) Allah ve peygamber sevgisi, Allah’ın yardım ve zaferi-nin erişmesinin önemli bir vesilesidir.

de peyda eşledin / Çeşm-i aşıktandönüp sonra temaşa eyledin), sevgi-nin hem etken, hem edilgen yanınıtemsil eder. Etken yanıyla seven(aşık) olup derece derece varlığı sev-giyle kuşatır ve onu insana, tabiata,çiçeğe, kurda kuşa dağıtır. (Elif oku-duk ötürü / Pazar eyledik götürü / Ya-ratılmışı severiz / Yaratandan ötürü).Öte yandan bütün çiçeklerin içindebir çiçek, bütün taşların içinde birtaş, bütün insanlar içinde bir insan(Muhammedün beşerün la ke’l-beşer/ Bel hüve yakatün beyne’l-hacer) busevgiin damıtılmış, süzülmüş, rafinemuhatabı olarak sevilen (maşuk)olup edilgen konumda temsil gücükazanır. İşte bu yüzden doğdu gül ileHz. Peygamber aynı estetik sevgi im-biğinden geçirilip Müslümanlarınkalbine süzülür, onlar birbirini sem-bolize ve temsil ederler.”

Tebliğinde pey-gamber sevgisi-

ni anlatan İskenderPala, edebiyatımız-da peygamber sev-gisinin nasıl ele

alındığını birbirinden güzel örneklerle dile getirerek, teb-liğinin son kısmında şunları söyledi:

Gönül ve gönle ait olanı önemsemek, yani sevgi vesevgili, eskiden beri doğru medeniyetinin belirleyici gös-tergelerinden biridir. Ortaçağ şiirinin bütün dünyada be-lirleyici özelliği olan din merkezli Rahmaniliğine ilaveolarak doğu şiirinin derinlikli ve mücerred (soyut) konu-ları da aslında gönülden kopup gelenin yaptırım gücünügösterir. Bunun en bariz göstergesi edebiyat, müzik, vb.sanat ürünlerinde ve gönlün dili sayılan şiirde görülür. Buyüzden şiirin konusu mücerrede yönelik olursa şiir çağla-rı aşar, kalıcılık bulur. Bunun öteki türlü söylenişi şiirinkonusu olan sevginin bütün çağlarda kendisine muhatapbulabildiğidir.

Tasavvufa göre Allah’ın kendini bilmek için icad etti-ği ayna hükmündeki insan (Kendi hüsnün hublar şeklin-

SEVG‹N‹N fi‹‹R‹M‹ZEYANSIMALARI

Prof.Dr. ‹skender PALA

Page 32: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 32 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

lisidir. Bu bakımdan o, sözü “pişire-rek” söylemeye, israf etmemeye, söz-den gönle gitmeye gayret göstermiş-tir. Böylece bu milletin can gözünüaçmayı hedeflemiştir.” dedi.

Tebliğinin sonunda tasavvuf şiirin-de ele alınan temel konunun sevgi ol-duğuna tekrar işaret eden Bilal Ke-mikli sözlerini şöyle tamamladı:“Çünkü onlara göre, varoluşun cevhe-ri olan sevgi, hayatın bütün alanların-da vardır. En önemlisi, kalbi huzurun-da, gönül incisinin de kaynağı sevgi-dir. Bu sebepten de, Bursalı İsmailHakkı’nın ifade ettiği gibi, sevgi bah-sinin sonu yoktur.

Bu muhabbet bahsinin hiç hadd ü pâyânı yokDâimâ andan çıkar âşıklara dürr-i safâ

Bu sebepten onun, evrâk-ı metrû-kesi içerisinde birer dürr-i safâ olarakduran sevgiye dair dili tam olarak ver-mek mümkün olamamıştır. Burada ka-bımızın, onun sevgi denizinden aldık-larını sizlerle paylaşmış olduk. YunusEmre’nin dediği gibi:

Biz sevdik âşık olduk sevildik mâşuk oldukHer dem yeni doğarız bizden kim usanası.

Tasavvufun mil-letimizin zihin

dünyasını inşa edentemel unsurlardanbiri olduğunu belir-terek konuşmasına

başlayan Doç.Dr. Bilal Kemikli, Türk milletini; sanatınfarklı dallarıyla buluşturan, onları sosyal ilişkilerinde neza-ket, letafet ve muhabbetli hale getirten, zevk ve görüş sa-hibi kılarak efendi, çelebi ve hezar-fen kılan amilin tasav-vuf olduğunu söyledi.

Tasavvufun, tarihte insanın karşılaştığı meselelerin çö-zümüne bulunduğu katkıya dikkat çeken Doç.Dr. Bilal Ke-mikli, “Çünkü onun temel konusu, insandır; insanın mutlu-luğudur. İnsan ise, Şeyh Galib’in ifadesiyle, “zübde-ialem”dir. Tasavvuf şiiri, büyük oranda alemin özü olan in-sanı anlama çabasının ürünüdür.” dedi.

Sûfî şairin, sadece insan sevgisinden söz etmediğini be-lirten Kemikli, “Onun üzerinde en çok durduğu sevgi, Al-lah sevgisidir. Buna bağlı olarak da Allah’ın yarattıklarınaduyulan sevgiyi tahlil eder. O, bütün bu sevgi çeşitleriniele alan manzum ve mensur müstakil eserler kaleme almış-tır. Ayrıca divan-ı ilahiyat adlarıyla anılan divanlarında te-mel konu aşktır.” dedi.

Sûfî şairin bir filozof olduğunu ifade eden Doç.Dr. Bi-lal Kemikli, “Sûfî şair, tasavvufi düşüncenin mecazı besle-yen dünyasından yararlanarak kurduğu dil ile bir dilci veele aldığı konularda tasavvufa mahsus yöntem ve bilgi an-layışıyla hayatın ve mutluluğun anlamını arayan ve varlığınmahiyetine ilişkin tasavvurları olan bir filozoftur.” dedi.

Bu şairlerin dilimize yaptığı katkılara değinen Doç.Dr.Bilal Kemikli, “Sûfî şairin dilciliği, bahs-i diğerdir. Yalnızşu kadarını söylemek gerekir, bizim dilimizde, Yunus ve ta-kipçilerinin yaptığı hizmetler çok önemlidir. Onlar dili kül-fetsizce, kelimeleri tasavvuf düşüncesinin verdiği imkan-larla isti’are ve mecazla yan anlamlarında rahatça kullan-mışlardır. Bu şairler, başka hiçbir katkıları olmasaydı bile,dilimize sanatçı duyarlılıkla işlerlik kazandırmaları bakı-mından yine tarihe geçerlerdi. Çünkü söz, varlığın ilk tecel-

TASAVVUF fi‹‹R‹NDESEVG‹ TEMALARI

Doç.Dr. Bilal KEM‹KL‹

Page 33: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 33 >

Türkiye’de geleneksel iktisat zih-niyetinin temelinde kul hakkınıönemseyen toplumcu bir anlayış ol-duğuna vurgu yapan Prof.Dr. AhmetTabakoğlu bu zihniyeti “İslam ikti-sadı”nın özellikle bu topraklardakiuygulamasının bütünlediğini söyle-di.

İş ahlakında merhamet, hörmet,hizmet, samimiyet ve tevazu gibi kav-ramların ne derece önemli olduğunaişaret eden Tabakoğlu, “İslam, sadecemedeni bir nizam kurmakla kalma-mış; aynı zamanda, insan inşa etmiş-tir. İslam’ın asıl kalıcı yönü de burasıolmalıdır. Siyasi ve iktisadi çöküş dö-nemlerinde bile İslam eğer varlığınıdevam ettirebilmişse, bu, eğitilmiş in-san unsurundan dolayıdır. İslamahlakını derinliğine işlemeyi ve yaşa-mayı konu edinen tasavvuf, bu eğitimisağlamıştır. Başka insanları kendinetercih, merhamet, hörmet, hizmet, sa-mimiyet ve tevazu gibi kavram vehaller, ahlak eğitiminin esasını oluş-turmuşlardır.” dedi.

Çalışma ahlakı-nın, ahlak kural-

larının hayata geçi-rildiği en önemlialan olduğunu vur-gulayarak tebliğine

başlayan Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu iş veya çalışma ahlakı-nın; işverenlerle işgörenlerin ahlakı olduğunu ifade etti.

Ahlakın temelinde insan, dolayısıyla emek olduğunubelirten Tabakoğlu, “Ruhunu inkar eden insan sömürücü,esir edici ve kendi emeğinin eseri olmayanı tüketici insan-dır. İktisadın bir din ve ahlak’a bağlanması insanlığı esirlik-ten kurtarabilir. Küçük sanayi içinde, iktisadın bir din veahlak hayatına bağlı olması medeniyetimizin önemli bir un-surudur. Bugün iş ahlakından ayrılmış olan bir iktisadi ha-yat kapitalist medeniyetin temelidir.” dedi.

Hörmet, hizmet ve merhametin, ahlak eğitiminin üç te-mel esası olduğunu söyleyen Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu,adalet ve eşitliğin ancak ahlaki duyguların toplumda yer-leşmesiyle gerçekleşebileceğini, merhametin olmadığı yer-de eşitlikten de sözedilemeyeceğine işaret ederek, “Kulhakkı kavramını önemseyen ve adalete dayanan sistemindayanağı ahlaktır. Bu ahlakın esası maddi varlığımızla bir-likte ruhumuzu da kurtarmaktır. Bunun ilk şartı da günü-müzün teknik merkezli dünyasını insan merkezli hale getir-mektir.”

‹SLAM ÇALIfiMAAHLAKININ ESASLARI

Prof.Dr. Ahmet TABAKO⁄LU

III. OTURUM ‹SLAM AHLAKININ ESASLARI

Oturum Başkanı: Prof.Dr. Ali YılmazTebliğciler : Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu, Prof.Dr. Mehmet Bayrakdar, Doç.Dr. Mehmet Emin Özafşar

Müzakereciler : Prof.Dr. Sedat Murat, Doç.Dr. Halil Altuntaş, Doç.Dr. İbrahim Hatipoğlu

Page 34: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 34 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

maktadır. Kişinin toplumun çıkarlarınıkendi çıkarlarından üstün tutması bu-nun asgari şartıdır.” dedi.

Tebliğinin sonunda kul hakkınıesas alan İslam ekonomisinin günü-müzde varolduğunu söylemenin zorolduğunu ifade eden Prof.Dr. AhmetTabakoğlu, “Bu yüzden “İslam iktisa-dı” çalışmaları gelir dağılımını olumluyönde etkilemeyen kurumların teorisi-ni yapmaktan çok, insanca bir hayattarzı ve yeni bir uygarlık ile ilgili so-runları ele almalıdır.

Gelir dağılımının son derece bozukolduğu İslam toplumlarında iş ahlakı-nın ve iş barışının hatta toplum barışı-nın sağlanması imkansızdır. Bu yüz-den ortaya çıkan toplumsal gerginlik-lerin büyümemesinin temel sebebi ai-le, akrabalık ve komşuluk gelenekleri-nin hala varlığını sürdürmesidir. Mo-dern kapitalizmin hor gördüğü bu türgelenekler toplumlarımızdaki gergin-likleri azaltan en önemli faktördür.”dedi.

İslam’ın insandan istediği temel özelliğin güvenilirolmak olduğunu belirten Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu,“Bunun için, Hz. Peygamber risalet ve nübüvvetten öncede Araplarca ‘emin’ (güvenilir) olarak biliniyordu. YineHz. Peygamber bu özelliğini tacir olarak da göstermişti.”dedi.

İslam iktisadının sosyal yönüne, sosyal adaletin gerçek-leştirilmesi esaslarına değinen Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu,“İsraftan uzaklaşma, adil gelir bölüşümü ile servet ve mül-kiyetin yaygınlaştırılması, iktisadi istikrardır. Bu esaslar ay-nı zamanda ahlaki ilkelerdir. Çünkü israf; üretimin enönemli faktörü olan emeğe ve insana saygısızlık anlamınagelir. Aynı zamanda tabiata ve çevreye de saygısızlık de-mektir.” dedi.

İslam ekonomisinde sömürü değil hizmet anlayışınınhakim olduğuna işaret eden Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu,“Bizim de mensup olduğumuz İslam geleneği toplum veiktisat anlayışı nizam kavramına dayalı bir denge fikriniesas alır. İçtimai ve iktisadi çelişkiler Batıda olduğu gibidenge unsurlarını oluşturmamıştır. Bu sistemde modelindesınıflaşma değil işbölümü, emek-sermaye çelişkisi değilemek-sermaye işbirliği vardır. Sömürü anlayışı değil hiz-met anlayışı hakimdir.

Bu düşüncenin en önemli unsurlarını insan sevgisi,merhamet, adalet ve kul hakkı gibi ahlaki ilkeler oluştur-

Öncelikle bilim ahlakının ne olduğuüzerinde duran Prof.Dr.Mehmet Bay-rakdar, “Bilim ahlakı genelde bilim veahlak veya bilim adamıyla ahlak ara-sında karşılıklı etkileşimin ve ilişkininvarlığını ve hatta herhangi bir bilim da-lının kendisine has bir ahlakı olmasınıfarz eden bir disiplindir.” dedi.

Bilimsiz bir ahlakın olmasının sözkonusu olamayacağını ifade edenBayrakdar, “Kur’an-ı Kerim’e baktı-ğımızda, bilimin niteliğinden fazla

Tebliğini iki kı-sımda ele alaca-

ğını belirterek ko-nuşmasına başlayanProf.Dr. MehmetBayrakdar, birinci

kısımda; Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Peygamberin sünne-tinin bilim ve ahlak konusundaki öğretilerinin Müslü-manlara olan etkisini ve iki temel kaynağın bilim ahlakıaçısından önemini anlattı. Bayrakdar, ikinci kısımda isebilim ahlakı ile ilgilenen Müslümanlardan örnekleri elealdı.

‹SLAM’DAB‹L‹M AHLAKI

Prof.Dr. Mehmet BAYRAKDAR

Page 35: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 35 >

esasen ayrı ayrı haklar değil aynıhakkın hak sahiplerine göre ifade-sidir.

– Bilim hak ve hakikati aramak veahlak hak ve hakikati yaşamak ol-duğuna göre, nihai olarak düşünül-düğünde İslam bilim ahlakı, tabi-atın yasalarının, aklın yasalarının veKur’an’ın yasalarının, hepsinin ko-yucusu Allah olduğu için bunlarınbirbiriyle çelişkili ve karşıt olama-yacağını esas alır. Hatta bu esas dik-kate alındığında mantıklı akıl yürüt-menin ve doğruluk kazanmış bi-limsel verilerin Kur’an- ı Kerim’inve Sünnet’ in önemli bir tefsir yoluolduğunu da kabul etmek gerekir.Kur’an-ı Kerim’de sıkça rastlanan“Ulu’l-Elbab” ifadesi bunun delil-lerinden bir tanesidir diye düşüne-biliriz.

bilim-ahlak ilişkisinin ve bilimsiz sağlam bir ahlakın ola-mayacağının vurgulandığını görürüz.” dedi.

Tebliğinde; ‘Bilimsel Disiplin ve Meslek Ahlakı’ ve ‘Bi-lim Adamlığı Ahlakı: Bilim Zihniyeti’ konularını örnekleriy-le detaylı bir şekilde anlatan Prof.Dr.Mehmet Bayrakdar,tebliğinin sonunda bilim ahlakının esaslarını şöyle sıraladı:– İslam ahlakının genel esasları ve yasaları, bilim ahlakı-

nın da esasları ve yasalarıdır.– Bilim ahlakının, her bilim dalına ve o bilim dalının uy-

gulaması olan mesleklere has özel esasları vardır. Bun-lar bilimin nihai amacına ve kullanımına ilişkin, doğru-luk, güzellik ve faydalılık esaslarıdır.

– Bilim ahlakının doğruluk, güzellik ve faydalılık ölçütle-rinin belirlenmesi Kur’an ve sünnet öğretilerine ve bi-limsel görüşlere dayanmalıdır. Bir şey İslama göre doğ-ru, iyi ve faydalı ise, bilmen de doğrudur, veya bir şe-yin doğruluğu, iyiliği ve faydalılığı bilimsel olarak tes-pit edilmiş ise, o İslami olarak da doğrudur, güzeldir vefaydalıdır.

– Bilim yapma, bilimin hakkı için olacağı kadar, Allah’ınhakkı ve insanlığın hakkı için de olmalıdır. Bu haklar

rına kadar anlatılır. Ayrıca Yeryüzümacerasından önceki/zaman öncesisüreç ve gelişmeler de kaba hatlarıy-la hikaye edilir.” dedi.

Allah’ın insanlara isimleri öğretti-ğine dikkat çeken Özafşar, “Dil bilim-cilerin ve antropologların araştırmala-rından sarf-ı nazar edilerek, yineKur’an’a bakılacak olursa, orada Al-lah’ın “İnsan” türüne “esma”nın dışın-da öğrettikleri cümlesinden olarak“Beyan” (Rahman 55/2) ve “Kalemkullanma”nın (Alak 96/4) zikredildiğigörülür.” dedi.

Tebliğinde; İs-lam’da haber-

leşme konseptinioluşturan temel

kavramlar ve iletişimin objektif ve ahlaki prensipleriüzerinde duran Doç.Dr. Mehmet Emin Özafşar, “Haberve haberleşme insan türünün zaman içinde keşfettiği birfenomen değildir; insanın sonradan kazandığı bir sıfat,bir yeti hiç değildir. “Haber’in tarih öncesi, tarihi de de-nilebilir, insanla başlar. Tarih öncesinin yegane bildirimkaynağı olan ilahi kitaplara bakıldığı zaman, insanın ya-ratılışını konu edinen fıkraların haber ve haberleşmenintarih öncesine de ışık tuttuğu görülür. Kur’an-ı Kerim’deAdem’in ve insanın varediliş aşamaları en ince detayla-

‹SLAM’DAHABER KONSEPT‹ ve‹LET‹fi‹M AHLAKI

Doç.Dr. Mehmet Emin ÖZAFfiAR

Page 36: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 36 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

kîn” kelimeleri ise, haberin ve haberverenin niteliği ile ilgili temel mef-humlar olarak zikredilir. Bütün bun-lardan anlaşılan haberin gerçeği vedoğruyu yansıtıyor olması; haber vere-nin de doğru söylüyor olmasıdır. Buitibarla Allah’tan kullarına haberler vebuyruklar getiren haberciler, yani Ne-bi ve Resuller en fazla”sıdk/doğruluk”ile nitelenmişlerdir. Güvenilir olmakda onların en başta gelen vasıfların-dandır. Kutlu haberciler geleneğininson halkası olan Hz. Peygamber’in enbariz vasfı da, hiç şüphesiz doğrulukve güvenilirliktir. Onun hadislerindeyer alan temel ahlaki yönlendirmelerise, inanmış kimselerin daima doğru-luk ve dürüstlük üzere olmalarıdır.”dedi.

İslam fıkıh metodolojisinde habermefhumunun sadece şekil bakımındandeğil, içerik ve mantık bakımından dadeğerlendirildiğini ifade eden ve bunuörnekleriyle açıklayan Doç.Dr. M.Emin Özafşar, “Benzer yaklaşımı ha-disçilerde de görmek mümkündür..”dedi.

Tebliğinin sonunda haberi verenve alan insanın sorumluluklarına işa-ret eden Özafşar, “İslam ilim gelene-ğinde, haber mefhumu etrafında orta-ya çıkan değerlendirmeler, “Bilgi Ça-ğında” iletişim teknolojisinin sunduğuimkanlarla yaşayan Yirmi birinci yüz-yıl insanına, haberleri ve haber veren-leri mutlaka tahkik etmeleri gerektiği-ni ihtar etmektedir; yalan ve yanlış ha-berde bulunmak kadar, bu tür haberle-ri kabul ederek onlar üzerine hükümbina etmenin de ahlaki bir sorumlulu-ğu bulunduğunu bildirmektedir; habe-ri veren kadar, alanın da vicdani vemanevi mesuliyetinin olduğunu vur-gulamaktadır. Hz. Peygamber bu ger-çeğe işaretle şöyle buyuruyor: “Kişi-ye, yalan olarak her duyduğunu söyle-mesi yeter.” dedi.

Her varlık türünün kendi aralarında iletişim kurduğunu,ancak zikredilen bu iki hususun insanları diğer varlıklardanayırdığını ifade eden Doç.Dr. M. Emin Özafşar, “Bu iki hu-sus, insanı diğer yaratıklardan ayıran çok önemli birer özel-liktir. Her varlık türünün kendi aralarında iletişim kurduk-ları ve haberleştikleri kadim zamanlardan beri bilinen vebugün deneysel olarak da ispatlanan hususlardandır. Hattailahi kitaplar da dahil olmak üzere, çeşitli edebi yazınlardahayvan türlerinin, bitki türlerinin, dahası cemâdat denilencansız varlıkların dahi bildirişimlerine dair örnek metinlermevcuttur. Kur’an’da Süleyman peygamberle ilgili bölüm-lerde bunun en çarpıcı örneklerini görmek mümkündür.”dedi.

‘Haberciler/Elçiler’ konusuna değinen ve Kur’an-ı Ke-rim’deki “en-Nebe” suresinin haber anlamına geldiğineişaret eden Doç.Dr. M. Emin Özafşar, “Yine Rağıb’a görebir Haber’in “Nebe” olabilmesi için mutlaka yalan’dan be-ri olması gerekir. Bu tür haberleri bildirene ise İslami lite-ratürde “Nebi” denilmektedir. Nebi, haberci manasına gel-mektedir. Aralarında fark bulunmakla beraber çoğu zamaneş anlamlı olarak kullanılan “Resul”de “Elçi” yani “habergetiren” anlamını taşımaktadır. Hz. Adem’den Muham-med’e (a.s) kadar geçen tarih kesitini “Kutlu Haberci-ler/Elçiler” çağı olarak kabul etmek yanlış olmaz.” dedi.

Tebliğinde ‘Haberler/ Kasas’ konusunu ele alırkenKur’an-ı Kerim’den örnekler sunan Doç.Dr. M. EminÖzafşar, “Musa ve Firavun’un gerçek haberlerinin tafsila-tıyla anlatıldığı Kur’an surelerinden birisinin adı “el-Ka-sas”tır. Kur’an’da anlatılar/haberler babında kullanılan ke-limelerden birisi olan “kıssa/kasas” çeşitli türevleriyle 26yerde geçer. Kelime’nin sözlük anlamı; birşeyin izini takipederek, arkasına düşmek demektir.” Buradan hareketleTürkçemizde : “ayıtmak” veya “ayırtmak” denilen takibeşayan bir haberi naklü hikaye etmek manasına gelir.” dedi.

‘Esâtîr/Efsane/Masal/Mitoloji’ kavramlarına da değinenve Kur’an’ın “haber” semantiği içerisinde kendisine yerverilen “esâtîr” kelimesinin Kur’an’da dokuz yerde geçti-ğini ve hep “esâtîru’l-evvelîn” yani “ öncekilerin hikayele-ri/masalları” şeklinde kullanıldığını belirten Özafşar, “Buniteleme müşriklerin Kur’an’ı ve Allah’ın indirdiklerinitasvir için kullandıkları bir ifade olarak zikredilmektedir.”dedi.

İslam kültüründe bilgi iletişiminin temel normlarınınbütünüyle ahlak temelli olduğuna dikkat çeken Doç.Dr. M.Emin Özafşar, “Haberin ve haberleşmenin kavramsal çer-çevesini “enba”; “kıssa”; “esatir”; “haber”; “hadis” keli-meleri oluşturur. Bu çerçevede “sıdk”; “kizb”; “hak”; “ya-

Page 37: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 37 >

IV. OTURUM ‹SLAM AHLAKINDA SEVG‹ TEZAHÜRLER‹

nın iç dünyasındaki sevgiyi dirilticive çoğaltıcı etkisi, Hazret-i Peygam-ber ve O’nun Ehl-i Beyt’inden baş-layarak bütün insanlığı ve eşyayı ku-şatan bir sevgi taşmasına neden ol-maktadır. Bu taşmanın temelinde Al-lah’a aşk ve sevgiyle bağlanma veyönelme bulunmaktadır. Tevhidinancı, insanı derûnî ve psikolojikolarak zenginleştirmekte, onu sevgiüreten bir merkez, hayatın anlamınıkeşfeden anlamlı bir “özne” halinegetirmektedir.” dedi.

Her türlü olumsuzluk ve kötülü-ğün çaresinin; aşk ve sevgi olduğu-nu belirten Doç.Dr. Osman Eğri, Ha-cı Bektâş Velî’ye göre, kişiyi aşktanalıkoyan yegane engelin dünya sev-gisi olduğu ifade ederek “Hacı Bek-taş Veli, dünya hakkında şunları söy-ler: “Dünyayı zahmetle elde ederlerve hasetle muhafaza ederler; hasret-le de ellerinden çıkarırlar.” Ona göredünya, Müslümanların birbirleri ilemücadele etmelerine değmeyecekkadar değersizdir. Değerli olan bir

Genel olarak kül-t ü r ü m ü z d e ,

özelde ise Alevî-Bektâşî geleneğindebenimsenmiş ve de-yimleştirilerek dile

yansıtılan “Hak-Muhammed-Ali” söyleminin, Allah, Pey-gamber ve Ehl-i Beyt sevgisinin birbirinden ayrı tutulama-yacağını en güzel şekilde ifade ettiğine vurgu yaparak tebli-ğine başlayan Doç.Dr. Osman Eğri, “Hak” kelimesinin tev-hidin kaynağı olan Allahu Teala’yı, “Muhammed”in tevhidanlayışının tebliğcisi ve uygulayıcısı olan Hazret-i Peygam-ber’i ve “Ali”nin de tevhid inancını asırlar ve mekanlar öte-sine taşıyan Peygamber mirası Hânedân-ı Ehl-i Beyt’i anlat-tığını belirterek, “Allah’a inanmanın ötesinde O’na sevgiylebağlanarak, aşık ve sadık makamına yükselen mü’minlerO’nun Habib’i (çok sevdiği) olan Peygamberini ve Ehl-iBeyt’ini birbirinden ayırmamışlardır.” dedi.

İlahi sevginin sınırlarının Hazret-i Peygamberi veonun ailesini de kuşatacak bir şekilde genişletilmesininiki şekilde açıklanabileceğine işaret eden Doç.Dr. Os-man Eğri, Kur’an-ı Kerim’de Allah, Peygamber ve Ehl-iBeyt sevgisini emir, tavsiye ve tespit eden ifadelerin bu-nun birinci delili olduğunu söyledi.

İkincisinin ise inancın sevgiyi diriltici etkisi olduğu-nu belirten Osman Eğri,, “Tevhid inancının inanan insa-

ALLAH, PEYGAMBER veEHL-‹ BEYT SEVG‹S‹

Doç.Dr. Osman E⁄R‹

Oturum Başkanı : Prof.Dr. Mustafa ÖztürkTebliğciler : Doç.Dr. Osman Eğri, Dr. Selma Karışman, Prof.Dr. Ali Akpınar

Müzakereciler : Prof.Dr. A.Saim Kılavuz, Doç.Dr. Erkan Yar, Doç.Dr. Y.Mustafa Keskin, Doç.Dr. İsmail Köksal

Page 38: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 38 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

gane eylemin O’na kulluk ve niyaz-da bulunmak, ibadet ve münâcât et-mekten geçtiğine işaret eden OsmanEğri, “Gerçek aşık, sevdiğine hiz-mette bulunup, isteklerine boyun eğ-mek, sevgilisinin yüzüne bakabil-mek, sözünü işitip O’nunla konuşa-bilmek, her zaman O’nu beklemek,konuşmasını bitirdikten sonra, istek-lerini yerine getirmesi için O’na ya-karışta bulunmak ister.” dedi.

Hacı Bektaş Velî’nin; kalbi Allahaşkı ile dolu olanların, Allah’a kavu-şacaklarını buyurduğunu ifade edenDoç.Dr. Osman Eğri, Dost yolununsonunda varılacak yerin “aşk şehri”olduğunu söyledi.

Bektâşîlikteki yaygın din eğitimifaaliyetlerini etkili hale getiren un-surların en önemlisinin, Hz. Pey-gamber’e duyulan sevgi olduğunadeğinen Doç.Dr. Osman Eğri, tekkeve dergahlarda verilen din eğitimi-nin, eğitime muhatap olan dervişlere“rol modeli” olarak sunduğu enönemli kişi; hiç şüphesiz İslam Pey-gamberi, Hz. Muhammed’dir. TemelBektâşî kaynaklarının hemen hepsibesmele, hamdele ve salvele ile baş-lamaktadır.” dedi.

Tebliğinin sonunda, hesap ve ki-taba gelmeyen, zaman ve mekanasığmayan nice güzelliklerin Allah,Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisininyaşandığı dönemlerde milletimizi veinsanlığı kuşattığına işaret eden Os-man Eğri, “Hoca Ahmed Yesevî,Hacı Bektâş Velî, Hacı Bayram Velî,Mevlâna Celâleddin Rûmî, YunusEmre, Şık Vîrânî ve Niyâzî Mısrî gi-bi Hak aşıkları bu gerçeği insanlaraanlatmaya kendilerini adamışlar, bumesleğe ömürlerini vermişlerdir.Yazdıkları eserlerdeki aşk ve sevgi-yi dile getiren cümleler, beyitler an-laşılmayı ve anlatılmayı beklemek-tedir.” dedi.

şey varsa o da, Allah ve Allah’ın yarattıklarına karşı sev-gi duymaktır.” dedi.

Aşıkın, öncelikle Mâşûk’u olan Allah’ın Hz. Muham-med’e vahyettiği Kur’an’a çok düşkün olduğunu belirtenDoç.Dr. Osman Eğri, “Kur’an aşığı olduğu Hakk’ın kela-mıdır. Hacı Bektâş Velî, Makâlât adlı eserinde; kalbi Al-lah aşkı ile dolu olanların, bir gün mutlaka Allah’a kavu-şacaklarını ifade etmektedir. Fakat Allah’a kavuşmakiçin aşığın, gönlünü ve kulağını Kur’an-ı Kerim’deki me-sajlara açması gerekmektedir.” dedi.

“Ölmeden önce ölme” sırrına eren aşığı bu dünyadaRabb’ine kavuşturacak ve mâşûku ile buluşturacak ye-

SEMPOZYUM

Page 39: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 39 >

melinde yine muhtemel ki aynı toplumdüzeninin hakim kılmaya çalışan birzihniyetin, İslam’ın sevgi, adalet vehoşgörü prensipleri karşısındaki kaygı-sı yatmaktadır.

Bu durum bir yandan Resulullah’aolan sonsuz ve sınırsız muhabbetimizdolayısıyla İslam topluluğunun bir fer-di olarak bizleri tek tek incitirken asılendişemiz “iman etmedikçe cennetegiremezsiniz ve birbirinizi sevmedikçede tam iman etmiş sayılmazsınız” düs-turunu hayatının her anında yaşatan busevgi ve isar Peygamberinin ve alemle-re rahmet olarak gönderilişindeki sırrınanlaşılamamasındandır. Son sözü yinebir dua olarak O’nun muhabbet izindengiden bir veliye bırakalım: Senelercesadece insanlara değil, kırık kanatlıkuşlara, kedilere ve sair hasta hayvan-lara hizmet ettiği bilinen BahaeddinNakşibendî hazretlerinin bir duası…“Halka, mahlûka, sevgiden gayrı kusurverme İlahi, kusur verme bana.”

İnsan sevgisininkainatın temel ter-

kiplerinden biri ol-duğunu vurgulaya-rak tebliğine başla-yan Dr. Selma Ka-

rışman, “İnsan sevgisi; iki kavramından birinin, üstelik detamlayanının insan olduğu, kainatın temel terkiplerindenbiridir.” dedi.

Tebliğinde; insanın kimliği, ne için dünyaya geldiği,dünyada hangi yol haritasını izlemesi gerektiği sorularınısoran ve bunların cevabı üzerinde duran Dr. Selma Karış-man, “Sınırları vahyin ışığında belirlenmiş olan bu harita,nihai şekline, son kitap olarak Kur’an’ın düsturlarında ka-vuşmuş ve bu düsturlar yine son peygamber olarak Hz.Muhammed’in (s.a.v.) hayatında vücut bulmuştur.” dedi.

Tebliğinde; insan sevgisini; kulluk, sorumluluk ve ahlakbilinçleri zaviyesinden geniş şekilde ele alan Dr. Selma Ka-rışman, Tebliğinin sonunda şunları söyledi: “Kur’an’ın he-defi olan ahlak ve eşitlilik esaslarına dayalı bir toplum düze-ni, ticaretle uğraşan zamanın Mekke toplumunda hakim olantoplumsal ve ekonomik eşitsizlik şiddetle kınanarak ilanedilmişti. Kur’an işe, o toplumun aynı madalyonun iki yüzüolan birbirine çok yakın iki yönünü eleştirmekle başladı:Bunlardan birisi şirk veya toplumunbölünmüşlüğünün belirtisi olan çoktanrıcılık diğeri de aynı şekilde insanlı-ğın bölünmüşlüğüne dayanan ve onutehlikeli bir şeklide devam ettiren kor-kunç sosyo-ekonomik eşitsizlikti. Re-sulullah’ın bizzat şahsında namaz, dua,sabır ve tevekkülle karşı koyduğu bü-tün eziyet ve hakaretler, Ona, bu düze-nin “iyiliği emretmeyi ve kötülüğü ön-lemeyi” amaç edinen temel bir prensiptarafından değiştirilmesindeki ilahi gö-revinden dolayı reva görülmüştür.Onun ruhaniyetine günümüzde de revagörülen bir takım haksız tâ’rîzlerin te-

‹NSAN SEVG‹S‹:Kainat›n En Temel Terkibi

Dr. Selma KARIfiMAN

Page 40: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 40 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

muştur. Onun peygamber olmadanönceki hayatı da, sonraki hayatı dadün olduğu gibi bugün de insanlığı ay-dınlatacak güzelliklerle doludur.

Peygambere inanmak ve onu sev-mek Müslümanlığın temel şartların-dandır. Bir Müslüman olarak gerçekanlamda Peygambere inanmak, onudoğru bir biçimde tanımak, ona sevgiv saygı göstermek, onu örnek alarakahlakıyla ahlaklanmakla mümkündür.

Akraba ilişkilerinde de en güzel,içten ve canlı örnekleri biz, Hz. Pey-gamberin hayatında bulmaktayız. Odiğer bütün insanlara olduğu gibi, kanbağı ve evlilik bağlarıyla oluşan akra-balarına da gereken ilgi, sevgi ve say-gıyı her zaman göstermiştir. Onlarınmaddi ve manevi yönleriyle ilgilen-miş, onlara yardım etmiş, onların doğ-ru yola gelmeleri, iyi bir Müslümanolarak dünya ve ahiret saadetine ere-bilmeleri için elinden gelen her şeyiyapmıştır. Hayatlarında olduğu gibi,ölümlerinden sonra da yakınlarını duave güzelliklerle anarak en güzel vefaörneğini sunmuştur.

O, vefalı bir eş, aile fertlerinin se-viyelerine inen mütevazı ve sevecenbir baba, doğrularından asla tavizvermeyen kararlı bir şahsiyetti. O,yönlendirici söz ve davranışlarıylaörnek bir çocuk, örnek bir aile re-isi/eş/baba/dede ve örnek bir akrabaolarak bizlere ışık tutmaya devam et-mektedir.”

Tebliğine YüceAllah’ın sevgi

kaynağı olduğunubelirterek başlayan Prof.Dr. Ali Akpınar, “İslam dininin sa-hibi olan Yüce Allah’ın bir adı da Vedûd’dur. Vedûd, çok-ça seven ve sevilen anlamına mubalağalı ism-i fail kalıbıdır.Evet Yüce Allah sevgi kaynağıdır. Sevgiyi O yaratmış vekendi ruhundan üflerken bizim özümüze sevgiyi O yerleş-tirmiştir.” dedi.

İnsanın özündeki bu sevginin söz ve fiillere yansımasıiçin Allah’ın kitaplar ve peygamberler gönderdiğini ifadeeden Prof.Dr. Ali Akpınar, “Kendisi her bakımdan güzelolan, söz ve fiilleri hep güzel olan ve güzeli seven Yüce Al-lah, fıtratlara sevgiyi yerleştirmiş, güzellik ve sevginin, sözve davranışlara yansımasını sağlamak için sevgi yumağıpeygamberler göndermiş, sevmeyi ve sevilmeyi sağlayanilkeler mecmuası kitaplar indirmiştir. Son olarak da sevgikaynağı ve muhabbet pınarı Hz. Muhammed’i göndererek,birbirini yemede sırtlanları geçmiş olan insanlardan, birbi-rini seven, başkasını kendine tercih eden Müslümanlar ye-tiştirmiştir.” dedi.

Tebliğinde Peygamberimizin akrabalarıyla olan ilişkile-rinden geniş şekilde söz eden Prof.Dr. Ali Akpınar, “Hz.Peygamber yakınlarına ve ailesine düşkün bir ev kişiydi.Onun insanlık sevdalısı bir kişi olarak öncelikle akrabaları-nı uyarmakla işe başlaması ve aile bireylerini asla ihmal et-memesi bunun açık kanıtıdır.” dedi.

Daha sonra Peygamberimizin aile reisliği ile annesi, sütannesi, süt kızkardeşi, eşleri, çocuklar ve diğer akrabala-rıyla sürdürdüğü müstesna ilişkileri hakkında bilgi verenProf.Dr. Ali Akpınar tebliğini şöyle bitirdi: “Çok yönlü birinsan olan Hz. Peygamber, yaşadığı hayatıyla her konudaolduğu gibi, akrabalık ilişkilerinde de en güzel örneklerisunmuştur. O, örnek yaşayışıyla Yüce Allah’ın Kur’an’dabelirlediği ölçülerin pratiğini göstererek onların nasıl uygu-lama sahasına konulacağını net bir bir biçimde ortaya koy-

HZ. PEYGAMBER‹NAKRABALIK‹L‹fiK‹LER‹NDEK‹ÖRNEKL‹⁄‹

Prof.Dr. Ali AKPINAR

Page 41: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 41 >

DE⁄ERLEND‹RME

Oturum Başkanı : Dr. Muzaffer ŞAHİNProf.Dr. Saim Yeprem, Prof.Dr. Ali Yılmaz, Doç.Dr. Temel Yeşilyurt

Dr.

Mu

zaff

er fi

AH

‹N

Sempozyumun verimli geçtiğine işaret eden ve sempoz-yuma katılan tebliğci, müzakereci ve dinleyicilere teşek-

kür ederek konuşmasına başlayan Diyanet İşleri BaşkanlığıDin İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Muzaffer Şahin“Sempozyum; İslam ahlak ve kültüründe Allah, Peygamber,insan sevgisini, İslam ahlakının temel değerlerini, ilim ve ça-lışma ahlakının esaslarını ve dolayısıyla Cenabı Peygamberi-mizin ebedi ve çağlar üstü mesajının önemini ve canlılığınıanlamamıza medar olan verimli mesailerle geçmiştir. Sem-pozyumumuzda sunulan tebliğler, yapılan müzakere ve ten-kitler, yeni atılım ve hizmetlerin inşallah başlangıcı olacaktır.Bu vesileyle kıymetli tebliğcileri ve müzakerecileri ayrı ayrıtebrik ediyor, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

Page 42: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 42 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

var mıdır; yoktur. Ben, temel referansnoktasıdır çünkü. Ben, kendimizi ta-nımlar; ama ben, aynı zamanda ötekinitanımaya, ötekinin de ötesinde mutlakaben’i tanımaya da bir vesiledir. Çünkü,ben, aynı zamanda aşkın bir karaktertaşır. İçimizdeki mütaal bir gücü temsileder. Bu yönüyle ben, bir anlamda ben-liği aşabilmenin önünde de önemli biraracı olarak durur. Ben’i aşabiliyorsakötekini hissederiz. Ben’i aşabiliyorsakevrensel ben’e ulaşırız, kozmik ben’deyaşarız. Onu da aşar, mütaal bir ben’lebir oluşuruz. Evrensel bir birlik oluştu-ruruz, kainat bir olur, dünya bir olur, in-sanlar bir olur. Hepsi adeta evrensel birdost oluşur. Bu açıdan diyorum ki, sev-gi evrenseldir. Sevgi, bireysellik içeri-sinde tüketilemez. Sevgi, bana, sana,ötekine ait değildir; sevgi, evrensel birkarakter taşır.” dedi.

Allah ile insan arasındaki sevgi bo-yutunun önemine değinen Doç.Dr. Ye-şilyurt “Eğer Allah ile insan arasındakitemel ilişki biçimi olan imanda sevgiboyutu ortadan kalkmışsa, iman da yokdemektir, sallanıyor demektir, sarsıntıdademektir. Dolayısıyla aynı şeyi aile ya-şantısı için de düşünebilmek, söyleye-bilmek mümkün. Bu noktadan şunuifade etmekte fayda var ki, bir anlamdainsan evrene bakar, görünene bakar, gö-rüneni anlamlandırır, görüneni sevdik-çe, görünmeyeni severiz. Onu sevdikçekozmik, evrensel bir sevgi ağı oluşturu-ruz. Zaten sevgi, senin, benim, ötekinintekelinde olan bir şey değil, evrenselbir boyut ifade etmez mi?!” dedi

Doç.Dr. Temel Yeşilyurt değerlen-dirmesinin sonunda “Dileğim, temen-nim toplum içerisinde sevgiyle yakla-şan, sevgiye dayalı bir felsefe, davranışsiyaseti oluşturan, ahlak siyaseti oluş-turan, daha da ötesinde sevgiyi hareketnoktası yapan, başlangıç noktası yapaninsanlar olabilmeyi temenni ediyo-rum.” dedi.

Değerlendir-mesini gül

ve sevgi üzerineyapan Doç.Dr.Temel Yeşilyurtsevginin soyut birkavram ile anlatı-lamayacağını be-lirterek “Sevgi,soyut bir kavram,sevgi anlatılmaz.Sevgi, aslında sö-ze dökülemez.Sevgi, kelimelere

dökülerek ifade edilemez. Sevgi yaşanır, sevgi hissedilir,sevgi hal dilidir, sevgi insanlar arası iletişimde hissedilen birsıcaklığın, bir duygunun, bir yakınlaşmanın, bir hissedişinadıdır aslında. Ama, sevgi, aynı zamanda bir siyasettir, birdavranış biçimidir; siyaset ahlakıdır, davranış ahlakıdır. Bireksen oluşturmak, bir bakış açısı oluşturmak ve dünyaya ogözle bakmak, dünyayı o gözle görmek, dünyayı o gözle de-ğerlendirmek. Bir sevgi ekseni. Aslında, eksen olarak tanım-lanmıştı Kenan Gürsoy hocamız; ama, hadisi şerif buna fe-raset diyordu, bakış açısı diyordu. Yani, yüzeysel kalmayan,derinine nüfuz eden, görebilen, yanılmayabilen, uyanık olan,dikkatli olan, titiz olan, sevgide yanan; ama, uyanık bir ba-kış açısını öngörüyordu. Feraset diyordu hadisi şerif. Bu açı-dan bir eksen, bir sevgi, bir bakış açısıydı gül.” dedi.

Sevginin, bir yönüyle baş kaldırışı da içerdiğini belirtenDoç.Dr. Temel Yeşilyurt “Sevgi ile baş kaldırış paradoksalbir görünüm arz eder; ama, din, dini yaşayış, sevgi bir an-lamda paradoksları eriten, anlama dönüştüren, anlamsızın ar-dındaki anlamı keşfe yarayan bir vesile, bir bağlanış değil-miydi zaten. O açıdan, görünüşte paradoksu ifade ediyorama, gerçekte bir isyan ahlakını da içeriyor. Bu da doğrudur,buna da katılıyorum yürekten. Neye isyandı; sevgisizliğe is-yandı. Neye isyandı; sevginin tüketilişine isyandı. Neye is-yandı; sevgisizliğe, daha doğrusu sevgi eksikliğine isyandı.O açıdan, sevgi zıtları birleştiriyordu, sevgi zıtları eritiyordu,sevgi aramızdaki ilişkilerde zıtlaşmaları yok ediyordu. Sev-giyle dolu bir bakış açısının çözemeyeceği bir zıtlık var mıy-dı bu dünyada acaba?” dedi.

Sempozyumda ben merkezli sevgiden bahsedildiğine de-ğinen “Ben” in merkez alındığını ifade eden Doç.Dr. TemelYeşilyurt “Denildi ki: Ben önemli… Doğrudur, ben üzerinekurulmuştur dünya. İfade ederken, anlatırken, cümlelerimizidile getirirken ben’i kullanmadan kurabileceğimiz bir cümle

Do

ç.D

r. T

emel

YE

fi‹L

YU

RT

Page 43: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 43 >

Kandil gece-lerinin kül-

türel yönlerininçok önemli yan-sımalarının oldu-ğunu belirterekk o n u ş m a s ı n ab a ş l a y a nProf.Dr. Ali Yıl-maz bu bağlam-da Kutlu DoğumHaftası’nın isa-betli bir kararverilerek ihdas

edildiğini belirterek “Diğer haftalarımızın içine KutluDoğum Haftasının girmesiyle haftalarımız daha da zen-ginleşmiş oldu, daha farklı bir hafta ortaya çıkmış oldu.Bu bakımdan, Diyanet İşleri Başkanlığının, Türkiye Di-yanet Vakfının bu haftayı başlatmış olması ve daha dayaygınlaşarak devam ettiriyor olması çok anlamlı birşey.” dedi.

İslam Ahlakı ve Sevgi başlıklı sempozyumun konusu-nun çok anlamlı olduğuna vurgu yapan Prof.Dr. Ali Yılmaz“Şu anda insanlığın en çok muhtaç olduğu iki husus, sevgive ahlak. Sevgi, insanı insan yapar, hayatı anlamlandırır,canlandırır, değer verir, değer katar, birçok şey söylenebi-lir. Kişinin olgunlaşması, gelişmesi sevgiyledir. İnsanlararasındaki ilişkilerin doğru dürüst olması, düzgün bir şekil-de olması sevgiyledir. Birbirini seven insanların, birbirinigerçekten seven toplumların olduğunu düşünelim, toplumolduğumuzu düşünelim, bütün sıkıntılarımız sevememek-ten, sevmemekten, sevilmemekten çıkıyor. Suç işleyen bir-çok kimseyi biraz deşseniz, sevilmediği için o suçları işle-diğini bulursunuz. Evinizde çocuğunuzu sevmediğiniz,evinizde çocuğunuza gerekli şefkati göstermediğiniz, evi-nizde çocuğunuzla arkadaş olamadığınız zaman çocuğunuzgidiyor dışarıda o sevgiyi arıyor, sevgiyi ararken de sevgi-siz insanlarla karşılaşabiliyor. Bütün çektiğimiz sıkıntılarburaya dayanıyor.” dedi.

Ahlak konusuna da değinen Prof.Dr. Ali Yılmaz “Ah-lakı da, izah etmeye gerek yok, ahlaklı olan insanlarınoluşturduğu bir toplum, her şeyi hakka, hakikate, doğru-ya, gerçeğe, hakka, hukuka uygun her şeyin yürüdüğübir toplum düşünelim; ne suç olur ne kavga olur ne gü-rültü olur ne haksızlık olur ne düşmanlık olur ne çatışmaolur; hepsi güzel olur. Onun için, bu sene seçilen sevgive ahlak konusu çok anlamlı ve değerli” dedi.

Sempozyumda ahlak kavramlarıüzerinde durulduğunu ifade ederek,bu kavram üzerinde bazı açıklama-lar yapan Prof.Dr. Ali Yılmaz “İslamahlakının temel değerleri, İslam ça-lışma ahlakı, bilim ahlakı, iletişimahlakı, bilim adına ahlaki davranma-dıkları için güç sahipleri bilimi kendimenfaatleri, çıkarları için kullanıyor-lar. İletişim ahlakı; günümüzde ileti-şimin ne kadar önemli ve yaygın ha-le geldiğini zaten yaşıyoruz, biliyo-ruz. Bu iletişimin ahlaki değerlerdenuzak, soyutlanmış olarak kullanıldığızaman ne gibi sonuçlar doğuracağınıbirçok örnekleriyle görüyoruz. İleti-şim yollarını, iletişim kanallarını, ile-tişim imkanlarını elinde bulunduran-ların ahlaki değerlere sahip olması-nın ne kadar önemli olduğunu yaşa-yarak görüyoruz. İletişimle ve ha-berlerle insanların nasıl yanıltıldığını,nasıl yanlış yönlendirildiğini yaşıyo-ruz.” dedi.

Bu sempozyum sonucunda herke-sin bir şeyler yapması gerektiğini be-lirten Prof.Dr. Ali Yılmaz “İnsanınsevgisini gösterebilmesi için sevdiğigibi olması, sevdiği gibi yaşamasıgerekir. Onun için, ‘ben Peygamberiseviyorum, o halde şunu, şu işimiPeygambere benzetmeliyim”i kendi-mize ilke edinmemiz en büyük ka-zancımız olur. Peygamberi anmakyetmez, anlamak gerekir; anlamakda yetmez, yaşamak gerekir. Anla-mak, anmak ve onu yaşayabilmekiçin de bilmek gerekir. Onun için,hemen kendi kendimize bir karar ve-relim, bir plan yapalım, şimdiden ki-tap okumaya başlayalım. Önümüz-deki Kutlu Doğum Haftasına kadarPeygamberi anlamak ve onu hayatı-ma yansıtmak için ne kadar okudum,önümüzdeki sene Kutlu Doğum Haf-tasında bir değerlendirmesini yapa-lım derim.” dedi.

Pro

f.D

r. A

li Y

ILM

AZ

Page 44: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 44 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

SEMPOZYUM

1989yılındaTürki-

ye Diyanet Vakfıtarafından KutluDoğum Haftala-rının başlatıldığınıbelirterek konuş-masına başlayanProf.Dr. SaimYeprem “Ancak,Diyanet Vakfı ge-rek merkez, ge-rek taşra teşkilatıitibariyle Diyanet

İşleri Başkanlığının kanunlarda öngörülen toplumu din yö-nünden aydınlatma görevinde ona maddî, manevî, beden-sel, fikirsel destek sağlayan bir kuruluştur.” dedi.

1989 yılında Türkiye Diyanet Vakfının Bilim ve YayınKurulunun etkinlik olarak Kutlu Doğum Haftasını planla-yıp düzenlediğini belirten Prof.Dr. Saim Yeprem “Şimdibir vefa borcu olarak adını zikrediyorum; Prof.Dr. Süley-man Hayri Bolay Hocamız, bizzat büyük gayretler göster-mek suretiyle il ve ilçelerin en ücra köşelerine kadar ki-min ne konuşacağını, etkinliklerin nasıl yapılacağını plan-ladılar ve uyguladılar. Her yıl geliştirmek üzere faaliyetgösterdiler. Tabiî, uygulama alanında Diyanet İşleri Baş-kanlığı yetkili ve sorumlu olan merciidir. Gerek organizas-yonda gerek Başkanlığın kullanması gereken yetkilerde vefiilen hizmetin yürütülmesinde Diyanet İşleri Başkanlığıüstlendi ve bugüne kadar geliştirildi. Arada bir inkıta dö-neminden sonra, Din İşleri Yüksek Kurulunun önemli kat-kısı, Diyanet İşleri Başkanlığının Din Hizmetleri Dairesibaşta olmak üzere, bütün ilgili kuruluşları, başta Sayın Di-yanet İşleri Başkanı olmak üzere,merkezde, illerde il müftülerimiz, il-çelerde ilçe müftülerimizin organi-zasyona sağladıkları büyük katkı vefaaliyetlerle gittikçe genişleyen, git-tikçe yayılan, artık yurt dışına da ta-şan bir mahiyet kazandı.” dedi.

İslam edebiyatında gül, bahar verüzgârın hep beraber kullanıldığınadikkat çeken Prof.Dr. Saim Yeprem,şiirlerden mısralar okuyarak konuş-masını şu şekilde tamamladı:

“Esti nesimi nevbaharAçıldı güller subhu dem”

Pro

f.D

r. S

aim

YE

PR

EM

İlkbaharın nesim denilen rüzgârıesti, sabahleyin güller açıldı…

Sabah, karanlıkların bittiği zaman-dır, çözüldüğü zamandır, karanlıklarınortadan kalktığı, artık açıklığın, berrak-lığın ortaya çıktığı bir zamandır. O za-mana haber ulaştırır rüzgâr: “Ey badısabah, uğrarsa ruhun eğer semti hara-meyne/tazimimi arz eyle o Resulü sa-kaleyne” Rüzgârla gönderiyor bakı-nız, sabah rüzgârıyla hem de. Sabahrüzgârı uyandırır. Kimi uyandırır; sa-dece karanlıklardan aydınlığa kavuş-muş olan âlemi değil, ölüleri de uyan-dırır sabah rüzgârı. Hem gül bahçesin-de, artık üzerlerine ölü toprağı serpil-miş olanları da uyandırır:

“Subh dem, gülzar içinde çaldı bülbül ergunun,Eyyühel uşşak kumu innekum la tesmeun”

Sabahleyin bülbül gül bahçesindeergunun çalar, ey aşıklar, artık kalkın,uyanın çünkü işitmiyorsunuz, duymu-yorsunuz…

Dünya İslam edebiyatında örnekbirkaç mısraıyla sözümü bitirmek isti-yorum.

Güzel kokulu bir kil, hamamda sev-giliden elime geçti. Ona dedim ki: Senmisk misin, amber misin, gönül çekipgötüren bu kokuyu taşıyorsun. Kil banadedi ki: Ben, bir naçiz kilden ibaretim,

topraktan ibare-tim, yalnız epeyuzun bir süre gül-le beraber bulun-dum. İşte, bera-ber bulunduğumo gülün kokusubana sindi, yoksaben rastgele birtopraktan başkabir şey değilim…

O gülün hepi-mize sinmesi di-leğiyle.” TDV

Page 45: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 45 >

MAKALE

Alemlere rahmet olarak gönderi-len, kutlu elçi Hazreti Muham-

med’e salat ve selâm olsun.Kutlu Doğum Haftası, Türk toplu-

munun seviyesine ve seciyesine uygunolarak ihdas edilen, güzel bir gelenekhâline getirilen, Mevlid-i Nebileri bireranma toplantılarından anlama toplantı-larına dönüştüren bir etkinliktir. Pey-gamberimizin doğumunu kutladığımız,Kutlu Doğum Haftası milletimize vebütün İslam âlemine yeni uyanışlar ge-tirsin. İnsanlık ondan nasibini her za-mankinden daha çok alsın.

Toplumumuzdaki derin peygambersevgisi sadece bizim peygamberimizehasredilmiş değildir. İnancımızdan vekültürümüzden kaynaklanan bir anla-yışla bütün peygamberleri sevmek mil-letimizin şiarındandır. Bunun en açıkörneği çocuklarımıza verdiğimiz pey-gamber isimleridir.

Bakara suresinin 285. ayetinde yeralan “Biz peygamberler arasında ayrımyapmayız.” ifadesi, PeygamberimizinMiraç hediyesi olarak insanlığa getirdi-ği evrensel bir mesajdır. Biz Müslü-manlar bu mesajla, insanlığın yolunuaydınlatan, onlara huzur ve barış ön-derliği yapmış olan bütün peygamber-lere iman ederiz ve onlara saygıyı ima-nımızın bir gereği sayarız. Yine “Bizpeygamberler ana-baba bir kardeşlergibiyiz.” diyen Hazreti Peygamber, bü-

tün âlemlere rahmet olarak gönderildi-ği hâlde veciz bir benzetmeyle kendisi-ni, Hazreti Adem ile başlayan peygam-berler binasının eksik kalan bir tuğlasıolarak nitelendirmiş, “İşte ben bu tuğ-layım, peygamberlerin sonuncusu-yum.” buyurarak engin tevazuunu biz-lere miras bırakmıştır. Bundan ilhamalarak ve Diyanet İşleri Başkanlığı ola-rak, Kutlu Doğum Haftasını sadece buyıla mahsus olmak üzere “Hazreti Pey-gamberi Anma ve Peygamberlere Say-gı Haftası” olarak kutlayacağız. Her yılbu hafta vesilesiyle Peygamber Efendi-mizin, ülkemizin her köşesinde ilimadamlarımız tarafından halkımıza anla-tılacak olması gerçekten heyecan veri-cidir. Bu heyecan, bu ülke insanının yü-reğinden hiçbir zaman eksik olmamışve olmayacaktır.

Hangi açıdan bakarsanız bakınıziçinde yaşadığımız çağın, onun örnekli-ğine, manevî önderliğine ve ilahi reh-berliğine son derece ihtiyacı vardır. Ba-rış, adalet ve özgürlük gibi onunla an-lam kazanan kavramlar onsuz anlamınıyitirmektedir. Bizim de birey ve top-lum olarak onun sevgisine, aşkına; onuokumaya, anlamaya ve yaşamaya çokihtiyacımız vardır.

Yüreklerimiz yolunu şaşırdı. Yü-reklerimizin, onun kılavuzluğuna ih-tiyacı vardır. Boş bırakılmış gönültahtını gelişi güzel kimselere bırakmış

Doç.Dr. Mehmet GÖRMEZDiyanet ‹flleri Baflkan Yard›mc›s›

Ça¤lar Üstü Örneklik:

Hazreti Muhammed

Page 46: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 46 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

MAKALE

insanların, onun sevgisine ve aşkına ih-tiyacı vardır.

Hazreti Peygamberin en büyüközelliği, kin ve nefret toplumunu sevgitoplumuna dönüştürmüş olmasıdır. İn-sanlığın en büyük sorunu sevgi açlığı-dır. Onu sevmeye, onunla insanı ve kâ-inatı sevmeye her zamankinden dahafazla muhtacız.

Yürekleri tükenmiş insanların dün-yasında yaşıyoruz. Tükenen bütün yü-reklerin Hazreti Muhammed’in sevgive rahmet dolu soluğuna ihtiyacı vardır.

Milletimizin sevgi merkezli birpeygamber tasavvuru vardır. Bu tasav-vuru düşünceye ve bilinçli davranışla-ra dönüştürmek için, bizim HazretiPeygamberin rahmet yüklü mesajınaçok, ama çok ihtiyacımız vardır.

Yunus Emre’nin dilindeki aşk pey-gamberini, Mevlâna’nın dilindeki rah-met peygamberini, Ahmet Yesevî’nindilindeki hikmet peygamberini, HacıBektaş Velî’nin dilindeki eşsiz babave insan peygamberini yeniden keş-fetmeye ve bu keşfimizi toplumun bü-tün katmanlarına açmaya ihtiyacımızvardır.

İnsana bakışımız çok değişmiştir.Onun rahmet yüklü bakışına ihtiyacı-mız vardır.

Tabiatı hoyratça kullanıyoruz. Onunâlem tasavvuruna ve tabiatı okşayanmübarek eline sahip çıkmaya ihtiyacı-mız vardır.

Toplumsal dokularımız çözülmeyebaşlamıştır. Onun, toplumu gergefgergef ören ilişkiler ağına ihtiyacımızvardır.

Bizim, milletçe iftihar ettiğimiz vetoplumsal varlığımızı borçlu olduğu-muz en önemli müessese şüphesiz kiailedir. Ancak üzülerek belirtmek ge-rekir ki, bu müessese de yavaş yavaşçözülmeye başlamıştır. Onun, HazretiHatice validemizle dostluk ve arka-daşlık temeli üzerine bina ettiği; vefa-

tından sonra Hazreti Aişe ile sevgi, il-gi ve bilgi üzerine inşa ettiği aile ya-pısını; bu konuda ona saldıranların çir-kin iftiralarına aldırmadan okumaya,bilmeye, öğrenmeye ve yaşamaya ih-tiyacımız vardır.

Kısaca eş olarak eşi ile münasebeti-ne, baba olarak çocukları ve torunlarıy-la ilişkisine; dost, komşu ve arkadaşolarak bütün ilişkilerimizde, onun or-taya koyduğu örnek ilişkileri satır satırokumaya, teneffüs edip içimize çek-meye ve sonra da hayatımıza katmayaihtiyacımız vardır.

Sormak gerekir; kollarını ve göğüs-lerini jiletle parçalayan gençlerimizingönül tahtında Sevgili Peygamberimi-ze ihtiyaç yok mudur?

Hepimizin gözleri önünde bilgiye,kültüre, emeğe ve toplumların ürettiğien yüce felsefe olan aşka, sanata ve es-tetiğe uymayan diziler, filmler ve ya-rışmalarla zihinleri, gönülleri ve ruhla-rı işgal edilen gençlerimizin yürekle-rinde Sevgili Peygamberimizin kıla-vuzluğuna ihtiyaç yok mudur?

Madde bağımlılığı ile kararan ruhla-rın, satanizm gibi çılgınlıklarla bireyin,toplumun ve insanlığın aleyhine birtehdide dönüşen gençliğin, ilahi sevgi-ye, peygamber sevgisine ne kadarmuhtaç olduğunu görmüyor muyuz?

Misyonerlik faaliyetlerine maruzkalan gençliğin, Hazreti İsa’nın bütünsahih öğretilerini, İncil’in bütün me-sajlarını kendi öğretileri ve mesajlarıiçinde bir nokta hâline getiren SevgiliPeygamberimizi tanımaya, sevmeye,anlamaya ve yaşamaya ihtiyacı yokmudur?

Yine sormak gerekir; yıllardır törecinayetlerini tartışan toplumumuzun,Sevgili Peygamberimizin, kız çocukla-rını diri diri toprağa gömmek gibi enhunhar, en vahşi töreleri kaldırırken gi-riştiği hikmetli mücadeleyi öğrenmeyeihtiyacımız yok mudur?

Page 47: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 47 >

Hemen hemen her köşesinde sokakçocuklarının tinercilik illetine müptelâolduğu bir ülkede, “Yetime sahip çıkancennette benimle olacaktır.” diye hay-kıran Sevgili Peygamberimizin mesaj-larına ihtiyaç yok mudur?

İş ve çalışma hayatında, “Yanınız-da çalışanlarınız sizin kardeşleriniz-dir; yediğinizden yediriniz, giydiği-nizden giydiriniz; emeklerinin hakkınıalın terleri kurumadan veriniz.” diyenbir peygamber mesajına ihtiyaç yokmudur?

Nihayet ölümün öteki bütün yüzleriile buluşan, kan, terör, intihar ve savaş-ların pençesinde inleyen dünyamızın;kin, nefret ve intikamı sevgi, muhabbetve rahmete dönüştüren Sevgili Pey-gamberimizin sıcak soluğuna, rahmetyüklü mesajlarına ihtiyacı yok mudur?

Mekke’de iken her türlü kötülüğeengel olmak amacıyla erdemliler toplu-luğunda yer alışını, Mekke site devle-tinde hiçbir kötülüğe bulaşmadan hak-sızlıklarla mücadele ile geçen nezihgençliğini okumaya hiç ihtiyacımız yokmudur?

Yirmi beş yaşında iken Hazreti Ha-tice ile dostluk ve arkadaşlık üzerinekurduğu aile yapısını, vahiy geldiktensonra Allah’ın dinini insanlara ulaştır-mak için giriştiği hikmetli mücadelesi-ni okumaya ihtiyacımız yok mudur?

Ebu Kubeys dağından yaptığı çağrı-yı, cahiliye toplumuyla mücadelesini,Erkam’ın evindeki toplantılarını, muha-sara altına alınmasını, Habeşistan’a hic-retleri, Medine’yi arayışını, Taif’te taş-lanışını ve yaralar içinde “Allah’ım on-lara merhamet et, çünkü onlar cahil birkavim.” deyişini hatırlamaya ve ilikle-rimize kadar hissetmeye ihtiyacımızvardır.

Medine’ye hicretini, hicretten öncekadınlı erkekli Akabe buluşmalarını,mescidi inşasını, Evs ve Hazrec’in yıl-lar yılı süren kavgalarına son verip, En-

sar ve Muhaciri birbirine kardeş kılışınıanlamaya ihtiyacımız vardır. Ayrıcaonun eğitiminden geçen ve her biri, in-sanlığı aydınlatan birer meşaleye dönü-şen arkadaşlarını, ashabını, tanımayaöğrenmeye ihtiyacımız vardır. HazretiEbubekir’in dostluğunu ve sadakatini,Hazreti Ömer’in hikmetini ve adaleti-ni, Hazreti Osman’ın iffetini, hayasınıve cömertliğini, Hazreti Ali’nin ilminive cesaretini bu çağa taşımaya ihtiyacı-mız yok mudur?

On yıl içinde dünyaya egemen ikimedeniyeti dize getirecek örnek birtoplum oluşturmasını okumaya ve an-lamaya ihtiyacımız vardır. Krallaragönderdiği o muhteşem mektuplarını,her biri bir destan olan Bedir, Uhud,Hendek, Hayber ve Tebuk’u okuyupanlamaya ihtiyacımız vardır. Yahudileride içine olan Medine Sözleşmesini,Necranlı Hristiyanlara Mescid-i Nebe-vi’yi ibadet mekânı olarak tahsis edişi-ni, Hudeybiye’de sulh için gösterdiğiçabayı, Mekke’nin fethinde Ebu Süf-yan’ı, Hind’i ve amcası Hazreti Ham-za’nın katili Vahşi de dâhil herkesi af-fedişini; Huneyn’de aldığı ganimetlerifakirlere dağıtışını, veda haccını, insan-lık tarihine altın harflerle yazılması ge-reken Veda Hutbesini; “İnsanlar bir ta-rağın dişleri gibi eşittir. Hepinizdem’densiniz, dem de topraktandır.”deyişini, “Kadınlara hayırla muameleedin, onların sizin üzerinizde haklarıvardır.” diye haykırışını ve nihayet “Enyüce dosta gidiyorum.” diyerek dünya-ya veda edişini, veda ederken de “Gö-zümün nuru namazı bırakmayın.” deyi-şini hatırlamaya ve anlamaya çok, amaçok ihtiyacımız vardır.

Son söz olarak şunu söylemek ge-rekir. Ümmeti onun gönlünden hiçbirzaman eksik olmadı. Miracında gön-lündeydi. Öyleyse o da bizim gönlü-müzden, yüreğimizden hiçbir zamaneksik olmasın! TDV

Page 48: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 48 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

Diyanet İşleri Başkanlığı veTürkiye Diyanet Vakfı tarafın-dan ortaklaşa gerçekleştirilen

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle,Türkiye Diyanet Vakfı 29 Mayıs SağlıkKurumları İşletmesi Özel Ankara Has-tanesi geçen yıl olduğu gibi bu yıl davatandaşlarımızı sağlık taramasındangeçirmek amacıyla ücretsiz sağlık tara-ması yaptı.

Ankara’nın Elmadağ-HasanoğlanBeldesi, Çubuk’un Sirkeli Beldesi vePolatlı’nın Temelli Beldesinde yapılansağlık taramasında toplam 1853 vatan-daşımız sağlık taramasından geçirildi.Bazı vatandaşlarımızın hastalıkları se-bebiyle farklı farklı bölümlerde mu-ayene edilmesi sonucunda, bu taramaneticesinde 366 çocuk, 829 dahiliye,257 genel cerrahi ve 407 diş muaye-nesi yapıldı. Tarama esnasında 910kan sayımı ve 6640 biyokimya çalışıl-dı. Bu taramada muayene bulguları te-daviyi gerektiren hastaların tedavi sü-reçleri 29 Mayıs Sağlık Kurumları İş-letmesi Özel Ankara hastanesinde üc-retsiz olarak tamamlandı.

Ülkemizdeki sağlık hizmetlerinedestek vermek amacıyla 1997 yılında

kurulan Türkiye Diyanet Vakfı 29 Ma-yıs Sağlık Kurumları İşletmesi; ÖzelAnkara Hastanesi, Özel İstanbul Has-tanesi ve Üsküdar Tıp Merkezi olmaküzere üç şubede hemen hemen bütünbranşlarda uzman doktorlar tarafındankaliteli sağlık hizmeti vermektedir. Buyıl içinde Ankara’da tam teşekküllü,100 yatak kapasiteli 12.700 m2 kapalıalana kurulmuş, dördüncü hastaneninde hizmete açılması planlanmaktadır.

Türkiye Diyanet Vakfı 29 MayısSağlık Kurumları İşletmesi bünyesin-de bulunan hastanelerde, kuruluşamacına uygun olarak, hastalara sonteknoloji ile yüksek kalitede, tıbbi ge-lişmeleri yakından izleyen uzmandoktorlar ve güzel yüzlü personel ileen iyi ve en ekonomik hizmeti vermekilke edinilmiştir.

SA⁄LIK

TDV 29 May›s Sa¤l›k Kurumlar› ‹flletmesinden

SA⁄LIK TARAMASI

TDV

Page 49: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 49 >

PANEL

Kad›n GözüyleHz. PeygamberII

Prof.Dr. Ali BARDAKO⁄LUDiyanet ‹flleri Baflkan›Türkiye Diyanet Vakf›

Mütevelli Heyeti Baflkan›

Kutlu Doğum Haftasının Hz. Pey-gamberi anma ve anlama haftası ol-

duğunu belirterek konuşmasına başlayanProf.Dr. Ali Bardakoğlu peygamberlerininsanlığın huzuru için gönderilmiş birer

Kad›n GözüyleHz. PeygamberII

Bir hadisi

hep birlikte

hat›rlayal›m.

“‹man

etmedikçe

cennete

giremezsiniz,

birbirinizi

sevmedikçe

iman

etmifl

olmazs›n›z.”

Kutlu Doğum Haftası münasebe-tiyle düzenlenen etkinliklerdenbiri de Kocatepe Camii Konfe-

rans salonunda gerçekleştirilen “KadınGözüyle Hz. Peygamber” konulu paneldi.

Vakfımız tarafından daha çok kadın-lara yönelik olarak düzenlenen panelinoturum Başkanlığı’nı Türkiye DiyanetVakfı Kadın Faaliyetleri Müdürü AyşeSucu’nun yaparken; panele konuşmacıolarak; M.Ü. İlahiyat Fakültesi KelamAna Bilim Dalı Öğretim ÜyesiYard.Doç.Dr. Hülya Alper, G.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe BölümüÖğretim Üyesi Dr. Fulya Bayraktar,Edebiyatçı-Yazar Leyla İpekçi ile İla-hiyatçı-Yazar Dr. Hidayet Ş.Tuksal ka-tıldı.

Panelin açış konuşmasını Diyanetİşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet VakfıMütevelli Heyeti Başkanı Prof.Dr. AliBardakoğlu yaptı.

Page 50: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 50 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

PANEL

kutlu elçi olduğunu ifade ederek “Hepi-miz biliyoruz ki o yüce insanlar, o kutluönderler ve onların Yüce Allah’tan getir-diği davet, biz insana bu dünya hayatındauzatılmış bir ilahi inayet, bir yardım eli.Yoksa ki o yardım eli olmasıydı, o ışık ol-masıydı biz dünyanın bu kadar hengame-si arasında, bu kadar meşgalesi arasında,bu kadar cazibesi arasında doğru yolu,huzuru, mutluluğu ve kurtuluşu bulabilirmiydik? Nitekim o ışığın azaldığı, zayıfla-dığı yerlerde insanlar hep bu meşgale içe-risinde bencillikler, hırslar ve ihtiraslariçerisinde boğulup kalıyor. Böyle oluncada her zaman bil hassa toplumsal huzuru-muzun sarsıntıya uğradığı, bir birimizegüvenin, saygının zayıfladığı bu günlerdeo yüce insanların, o kutlu önderlerin da-vetine, rahmetine, sevgisine çok dahafazla ihtiyacımız var.” dedi.

Hz. Peygamberin sadece kadın hak-larına önem veren ve onu öne çıkaran birelçi olmadığına işaret eden Prof.Dr. AliBardakoğlu “O bütün hakları, hakları ge-ri bırakılan, hakları ihlal edilen herkesinrahmet elçisiydi. Böyle olduğu için dePeygamber Efendimizin kadın haklarıy-la kadının, izzetiyle, ihtiramıyla, saygın-lıyla ilgili bir çok sözü, uygulaması var-dır. Ama yine o rahmet elçisinin toplum-da ücretleri kısıtlanan işçilerin haklarınıda savunun sözleri vardır. Yine o rahmetelçisinin ağır yükler altında inim, iniminleyen köleler hakkında rahmet elçisiolduğunu biz unutmuyoruz.” dedi.

Hz. Peygamberin bir rahmet elçisi olduğuna vurgu yapanProf.Dr. Ali Bardakoğlu “Hepiniz hatırlarsınız; davet için, kur-tuluşa çağırmak için gittiği Taif’te onu taşladılar, mübarekayaklarından kanlar aktı. Yine dua etti; Yarabbi bunlar bilmi-yorlar, sen bunlara hidayet eyle buyurdu. Uhud’da yine kendi-sinden beddua etmesi istendi, dua etti, bunların sulbünden ni-ce salih iyi insanlar gelecek dedi. Ben beddua etmek için de-ğil, rahmet için gönderildim buyurdu. O rahmet elçisinin rah-meti çevreyi de, diğer cansız eşyayı da kuşatıyordu.” dedi.

İnsanlığın kuşatıcı sevgiye, kuşatıcı rahmete ihtiyacı oldu-ğunu belirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “Biz bu sevgiyi, burahmeti o yüce efendimizden öğreneceğiz. Keşke onun haya-tını daha iyi bilseydik, onun hadislerini, sünnetini daha yakın-dan tanısaydık, onun aydınlık yolunda daha iyi yürüyebilsey-dik.” dedi.

Toplumun kuşatıcı bir sevgiye ve rahmete ihtiyacının bu-lunduğunu ve herkesin birbirinin yokluluğu ile ilgilenmesiningerektiğini belirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “Bir hadisi hepbirlikte hatırlayalım. İman etmedikçe cennete giremezsiniz,birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Aslında bu ha-dis, bu güzel söz evimizin duvarında değil, gönlümüzün du-varında asılı olması gereken, adeta bizim bir hayat rehberimiz.İnsanların sevgiyle birbirine bağlandığı, birbirini saydığı, bir-birini sevdiği bir toplum, Hz. Peygamberin özlediği bir top-lum, hali vakti yerinde herkes, bütün insanları kuşatabiliyorisek, toplumda yüreğinde sızı, gözünde yaş olan her insanaelimizi, gönlümüzü, kalbimizi açabiliyor isek, o yüce efendi-mizin yolundan gitmeye hak kazandık, onun ümmeti olmayalayık olduk demektir. Toplumun böyle kuşatıcı bir sevgiye,rahmete ihtiyacı var. Zaten öyle olduğu için de yüce rabbimizPeygamber Efendimiz için biz seni alemlere rahmet olasın di-ye gönderdik buyuruyor. O rahmet peygamberine sadece İs-lam dünyasının değil, aslında bütün insanlığın ihtiyacı var. Bı-rakın ona elini uzatanlar, dilini uzatanlar, resimlerini uzatan-lar, onlar kendi cahillikleri ile, kendi küstahlıkları ile, kendi

insaniyetten uzaklık tavırları ile başbaşakalsınlar. Bize düşen, bu yanlışları sade-ce söylemek, buna karşı tepki göster-mek değil, O Resulüekrem Efendimizidaha iyi anmak, daha iyi anlatmak veOnun anlattıklarını günümüz diline çe-virmek. Sadece tekrarlamak değil, sade-ce ezberlediklerimizi söylemek değil. Oiki cihan güneşi efendimizin sünnetini,ahlakını, söz ve öğütlerini günümüz di-line, günümüz insanının anlayacağı, ya-rarlanacağı ve izinden gideceği bir kav-rama, bir değerler dünyasına çevirebil-mek.” dedi.

Page 51: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 51 >

Leyla ‹PEKÇ‹

Konuşmasında vahiy yollayanın,vahyi alanın ve vahyi izleyenin di-

key bir eksende ‘bir’ oluş serüveninikendi bakış açısından ifade edeceğinibelirten Leyla İpekçi, İlahi Kelamın in-sanlara; bütün sözlerin Allah’a ait oldu-ğunu, ‘konuşan’ın ancak O olduğunusöylediğini belirterek “Allah kimi ayet-lerde Elçisine, kiminde kullarına hitapetmiş de olsa, siz ayetleri indiği şekildetekrarladıkça, bir nevi O’nun dilindenkonuşmaya başlarsınız. Allah’ın sözlüve sözsüz ayetleri sizin dilinizde, bakış-larınızda karşılık bulmaya başlar gide-rek. Böylelikle vahyeden Allah, vahyialan Peygamber (sav) ve sünneti uygu-layan kul arasında bir ilahi zincir kuru-lur. Bu sevgidir. Kudsi Hadis’te denildi-ği gibi, “Allah sevdiği kulunun işittiğikulağı, gördüğü gözü, konuştuğu dili”olur böylece ve siz giderek O’ndan ba-ğımsız bir göz, bir kulak ve bir dil olma-dığını, olamayacağını idrak edersiniz.Artık Allah’ın kuluna duyduğu sevgininhep yeni olduğunu duyarsınız… Hepyenidir ama O’nun bizde tecelli edişiaslında hiç kesintiye uğramaz. Bizim id-rakimizdir, bizim algımızdır kesintiyeuğrayan. Her an değişen.” dedi.

İnsanların; Allah’ın eşsiz ve benzer-siz oluşunu, tüm noksan sıfatlardan mü-nezzeh oluşunu tıpkı Peygamberimizeinen ilk vahiyde dendiği gibi ‘oku-mak’la yükümlü olduğunu vurgulayan

Leyla İpekçi “Biz fark etmesek de, kainattaki her varlık Al-lah’ı tespih etmektedir. Allah’ın anılması, O’nun bilinmesievet hiç kesintisiz sürmektedir. Tıpkı bir dua gibi. Çünkü Al-lah’ı bilmemiz, anmamız, kısacası O’na ibadet etmemiz içinyaratıldık. Varoluşumuzu onurlandırabilmek için. Bu yaratılışhakikatini kendi iradesiyle seçmesi için de ilahi sır insanaemanet edilmiştir. Biz bu durumda hem bilmekle hem de bil-mediklerimize teslim olmakla yükümlüyüz.” dedi.

Yaratılmış her varlığın Allah’tan başka sığınacak yeri ol-madığını belirten Leyla İpekçi “Oysa varmış gibi yaşıyoruz.Sanki biz yapmışız gibi bu dünyayı. Veya suyu, toprağı, ateşibir kimyasal ya da simyasal bir formülle biz yaratmışız gibiyaşıyoruz. Tabiatın varoluşunda, yaratılış veya tekrar dirilişte‘insan eli’ yoktur oysa. Bunu idrak ettikçe teslim olmaya baş-larız. Bu aynı zamanda, kendi yarattığımız ilahlara bağlan-maktan da kurtarır bizi, özgürleşiriz.” dedi.

Allah’ın insanlara, rahmet, gazap, merhamet veya şefka-tinden dolayı vahiyle kendisi hakkında bilgiler verdiğini belir-ten Leyla İpekçi “Ama bizi nasıl sevdiği, nasıl şefkat göster-diği bizim için biraz meçhuldür bir bakıma. Örneğin sevgisi-nin oranı bilinemez. Gazabının da. İşte bu bilmeme hali bizikorku ile umut arasında tutar.” dedi.

Allah’ın dilediği her şeyin hayırlı olduğunu, ancak insan-ların bunu bilmediğini belirten Leyla İpekçi “Korkumuz ya daumudumuz ağır bastığında kolayca sapıveriyoruz zaten o yol-dan ve birazcık saptığımızda kalp yolundan uzaklaşıp zihni-mizdeki putlara tapmaya başlıyoruz.” dedi.

İnsanların, Allah’ın insanla hakim kıldığını, Allah için har-canmaması durumunda insanın sıkıntıya düçar olduğunu belir-ten Leyla İpekçi “Nasıl ki vahiy Peygamberimizin sünnetin-den bağımsız telakki edildiğinde Sevgili’ye olan muhabbetazalıyor, kalp pas tutuyorsa, Allah’ın bizde hâkim kıldıklarınıda O’nun için, O’nun adıyla harcamazsak nefsimizin kölesioluyoruz giderek… Şahsi tecrübeleri, şahsi fikirleri veya ku-ramları ilahlaştırıyoruz.” dedi.

Sevgi ve itaat konusuna değinen Leyla İpekçi “İtaat ettik-çe güvenir, güvendikçe itaat edersin. Biri diğerinden asla ba-ğımsız değil. Tıpkı kaderine razı olmak gibi. Kaderine razı ol-mak demek onu seçmek, onu sevmek demektir. Beş dakikasonra ne olacağını bilmediğimiz için neyi seçeceğimiz bizebağlıdır. Bizim seçimimiz de asla kaderimizden bağımsız de-ğildir bu durumda. Peygamberin sünnetine uymak da güven-mekle itaat etmeyi birbiriyle iç içe geçiyor işte. Boyun eğ-mekten değil, kendi iradenle seçmekten kaynaklanan bir itaatetme arzusu olmalıdır bu zaten. İnsan ancak kalpten güvendi-ğinde sorgulamadan itaat edebilir çünkü ve ancak o zaman buzoraki değil, gönülden olur. Surette birbirinden ayrı olanın ha-kikatte bir olduğunu sezersiniz ki bu aslında yeni bir şey ya-ratmak değil, perdenin size araladıklarını keşfetmektir.” dedi.

Page 52: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 52 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

PANEL

Yard.Doç.Dr. Hülya ALPER

Yard.Doç.Dr. Hülya Alper Hz. Ai-şeden nakledilen hadisler ışığında

Peygamber Efendimizin hayatından ke-sitler sunduğu tebliğinde; Kur’an’ın,hem Peygamber’in hayata geçirdiği ah-lakî prensipleri içermek, hem de onunçeşitli hallerini zikretmekle bir anlam-da Peygamber’in sireti hakkında da bi-rinci derece kaynak konumunda bulun-duğunu belirten Yard.Doç.Dr. HülyaAlper “Sanki burada karşılıklı bir ileti-şim söz konusudur. Kur’an’ın ilkeleri-nin nasıl uygulanacağı sorusunun ceva-bını Peygamber’in hayatı ortaya koy-maktadır. Ama Peygamber’in hayatıhakkında çok önemli bilgiler deKur’an’da bulunmaktadır. DolayısıylaPeygamber’i tanımak Kur’an’a,Kur’an’ı tanımak da Peygamber’e bağ-lıdır dersek sanırım doğru olur.” dedi.

Hz. Peygamberin hanımlarına karşıtutum ve davranışlarından söz edenHülya Alper Hz. Peygamberin hanımla-rı için bir peygamber olmakla birliktebir eş konumunda olduğunu belirterek“O diğer insanların yaptığını yapıyor,onlarla şakalaşıyor, muhabbet ediyor-du. Hatta bir kez Hz. Aişe ile koşu ya-rışı dahi yapmıştır. Peygamber, hanım-larıyla tabii bir şekilde günlük hayatıbirlikte yaşamış ve hayatın gerekleriniüstlenmekten çekinmemiştir. Zaten Hz.Aişe günlük hayatta Peygamber’in ev-de neler yaptığını sorusuna şöyle cevap

vermiştir: “Elbisesini yamar, ayakkabılarını tamir eder, siz-den biriniz evinde ne yaparsa onu yapardı.” Sonra yine Hz.Aişe onun mütevazı bir hayatı tercih ettiğini, lüks bir hayatyaşamadığını hatta ailesinin Medine’ye geldikten sonra Pey-gamber’in vefatına kadar üst üste üç gece buğday ekmeği iledoymadığını belirtir.” dedi.

Hz. Peygamberin temel bir prensip olarak kimseyi incit-memeye özen gösterdiğini belirten Hülya Alper, Hz. Pey-gamberin nezaketinden bahsederek “Onun nezaketi sadecemüminlere yönelik de değildi. Herkese karşı yumuşak dav-ranmayı severdi.” dedi.

Hz. Peygamberin kendisine karşı yapılan zulüm ve hak-sızlıkları affettiğine vurgu yapan Hülya Alper “Hz. Aişe’ninhadisinde belirtildiği gibi, o kendi şahsına yönelik haksızlık-lara hatta zulme varan davranışlara karşı daima affetme yo-lunu tercih ediyor. Ama topluma zarar veren herhangi bir ko-nuda, İlâhi hukuk çiğnendiğinde adaleti yerine getirmektende asla taviz vermiyor. Bu gün ise tersi bir durum hakim. İn-sanlar kendilerine yönelik en ufak bir haksızlıkta tahammül-süzlük gösteriyor. Toplumun zarar görmesine ise aldırmıyor-lar.” dedi.

Hz. Peygamberin hiçbir zaman kendisinden çekinilen vekorkulan bir konumda olmadığına işaret eden Hülya Alper“Çünkü O ne bir hükümdar, ne bir kral gibi ne de bir ordu ko-mutanı. Kendisini “ben kral değilim, ben Kureyş kabilesin-den kurutulmuş et yiyen bir kadının çocuğuyum” şeklinde ta-nımlaması da bu yapısının en açık işaretidir.” dedi.

Yard.Doç.Dr. Hülya Alper tebliğinin sonunda Hz. Pey-gambere duyulan sevginin tartışmasız bir gerçek olduğunubelirterek “İslam tarihinde erkeğiyle kadınıyla herkesin Pey-gamber’i çok sevdiği kendilerine yakın hissettikleri tartışma-sız bir gerçek ve bu sevgi hayatın değişik alanlarına yansımış.Ama ona olan sevgimiz, onun bizim için örnek insan oluşu-nu gölgelememeli, aksine beslemeli diye düşünüyorum.”dedi.

Page 53: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 53 >

Dr. Fulya BAYRAKTAR

Erkek ve kadının insan olarak birvarlığın parçası olduğunu belirte-

rek konuşmasına başlayan Dr. FulyaBayraktar “İnsan, aynı bir varlığın ka-dın ve erkek tarafı olarak okunduğun-da, onları birbiri için anlamlandırmakdaha rahat olacaktır. İnsan varlığınabaktığımızda, zaten aslında bunun böy-le olduğunu görmek hiç de zor değil-dir. Zira insan, bu dünyada hep, diğertarafını arar. Tamamlanmaya çabalar.Yani aslında, Kur’an-ı Kerim’de buyu-rulduğu üzere; “kadın erkeğin, erkekde kadının elbisesidir”. Felsefece ifadeedecek olursak; öteki-ben’idir. tamam-layıcısıdır.” dedi.

İnsanın bir yanını tamamlayarak, bir bütün olarak Allah’aulaşma çabası içerisinde olduğunu belirten Fulya Bayraktar“Yani insan tamamlanmaya, tamam olarak Tanrı’ya ulaşmayaçabalar.” dedi.

Hz. Peygamberin örnek alması gereken bir insan olduğunubelirten Hülya Bayraktar “Hz. Peygamber, Tanrı değildir. O birinsandır. Ama o, insan ne demek ise, işte öyle insandır. Kendin-de, insan olmanın ne demek olduğunu görebileceğimiz bir ör-nektir. Dolayısıyla o, aslında bakmamız gereken yegane “ayna”dır. O, kendinde ilahi güzelliği aksettiren bir aynadır. Bizler, oilahi güzelliğin kendisinde en tam ve en güzel biçimde yansıdı-ğı bir aynaya baktığımızda ise; aynı zamanda kendimize, yine oaynadan yansıyan görüntümüze de bakmış oluruz.” dedi.

Hz. Hatice’nin bir eş olarak Peygamber efendimize büyükdestek verdiğini belirten Dr. Hülya Bayraktar “Unutmamalıyızki, Hz. Peygamber de, Hz. Hatîce ile Paygamberdir. Hz. Hatî-ce’nin ona inanmasıyla beraber, o âna kadar kendi içinde Pey-gamber olan, şimdi artık bütün cihân için Peygamberdir. Bu-nun sembolik anlamı iyi değerlendirilmelidir. Bir kadının îma-nı, Hz. Peygamber’in peygamber oluşunun tasdîkidir. Bir ka-dın, vahyin elçisi karşısında bütün bir dünyayı temsîl eder.Vahyin elçisi ise, bütün zamanlar ve bütün mekânlar için Pey-gamberdir ve yine bir kadının ifadesi ile; Hz. Ayşe’nin ifadesiile tekrar tekrar fark ederiz ki: “Hiç şüphe yok ki O, herhangibir insan değildir. O, bir peygamberdir.” ve dikkat ediniz, busamimi ve içten ifade, bir eşin itirafıdır.” dedi.

Dr. Hülya Bayraktar konuşmasının sonunda Hz. Peygam-berin evrensel bir örnek olduğunu belirterek “Hz. Peygamber,evrensel bir insân-ı kâmil örneğidir. Alemlerin kendisi için ya-ratıldığı, kendisi ise ancak âlemlere rahmet olarak yaratılan birinsandır. Tanrı’nın güzelliği onda akseder.” dedi.

Konuşmasında; Hz. Hatice’nin Peygamber Efendimiz ileevliliklerinin örnek bir yapı teşkil ettiğini belirten Hidayet

Tuksal “İslam ve kadın konusundaki ezberlerimizi, özellikleHazret-i Peygamber’in hayatına bir kere de kendi gözlerimizlebakarak gözden geçirmeliyiz diyorum. Mesela, ben, Hazret-iPeygamber’in Hazret-i Hatice ile evliliğini tanımlamaya kalktı-ğımda, asla bunu bir itaat, hizmet ilişkisi olarak görmüyorummesela. Benim gördüğüm şu: Dünyadaki, ya da erkek egementoplumlardaki evlilik normlarının çok dışında bir evlilik. Bugündüşünebilir misiniz yani… Erkek egemen zihniyetin ya da alış-kanlıkların dışında bir evlilik türü ve kendi döneminde de alışıl-mamış bir evlilik türü. Burada güçlü faktör olarak, Hazret-i Ha-tice ile Hazret-i Peygamber’in evliliğinde güçlü faktör Hazret-i Hatice’dir ve bu bütün kaynaklarca teslim edilen bir şeydir.Ona güç veren, onu maddi açıdan destekleyen, manevi açıdandestekleyen, ona rehberlik eden, hayatının önemli bir kısmındaHazret-i Peygamber’e rehberlik eden kişidir”

Hidayet fi. TUKSAL

Page 54: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 54 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

PANEL

Hazret-i Peygamber’in hayatında enönemli hanımlardan birinin de Hazret-iAişe olduğunu söyleyen Hidayet Tuksal“Hz. Aişe bizim için çok önemli, çünküdinimizin yarısını gerçekten ondan öğre-niyoruz, 2000 küsur hadisin ravisidirkendisi ve kendi dönemi, kendi sağlığın-da yayılan hadislere karşı çok dikkatlibir politika izlemiştir.” dedi.

Hazret-i Aişe’nin çok önemli ve ba-ğımsız bir kişilik olduğunu vurgulayanHidayet Tuksal “Hazret-i Peygamber ileHazret-i Aişe’nin ilişkisi, sadece bir ita-at, öğretmen öğrenci ilişkisiyle tanımla-nabilecek bir ilişki değildir.” dedi.

Hz. Peygamberin, ümmetinin veoradaki kavminin, ashabının, sadeceerkek üyelerini muhatap olarak görme-

Küreselleşen dünyamızda kelimele-rin, kavramların anlamlarının hızla

tüketildiğini, hızla silinip yok olduğunu,yaşamdaki iyileştirici etkilerinin tüken-diğini belirterek konuşmasına başlayanAyşe Sucu “Hayata dair ne varsa kadınve erkek olarak yaşantımıza hayat verenbu kavramları, bu olguları, yeniden, tek-rar tekrar değerlendirmek ve anlamlan-dırmak zorundayız ki bu kavramların ba-şına insanı almalıyız.” dedi.

Panelde kadın bakışı üzerinden konu-yu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışı-lacağını belirten Ayşe Sucu “Zarif, narin,duygusal bir varlık olan kadının, dine,

diğini belirten Hidayet Tuksal, Peygamberin her zaman, ka-dın üyelerin de erkekler gibi bilgilenmesini, erkekler gibi buişin üzerinde düşünmesini, ve kadınların Müslümanlaşmasürecine canı gönülden, aktif olarak katılmasını istediğinibelirtti.

Hazret-i Peygamber’in vefatının üzerinden daha 100 senegeçmeden, fitne dönemi denilen bir dönem başladığını belir-ten Hidayet Tuksal “Yani, toplumsal ve siyasi karışıklıklar or-taya çıkmış ve bir sürü insan bundan etkilenmiştir. Bu etkilen-menin sonucu şu olmuştur: Alimler birçok konuda farklı gö-rüşler üretmişlerdir. Bundan olumsuz etkilenenlerin başındada kadınlar gelmektedir.” dedi.

Hidayet Ş.Tuksal konuşmasının sonunda kadınların özgü-vene sahip olmaları gerektiğini belirterek “Bizler, Allah’ın endeğerli kulu saydığımız Hazret-i Peygamber (S.A.V) karşısın-da, onun hanımlarının sahip olduğu özgüven, özgürlük, bireyolarak kendilerine duydukları saygı, bütün bunları kuşanmakzorundayız.” dedi.

peygambere ve bunların ışığında hayata bakışı, anlayışı ve an-lamlandırışı farklılık arz edecektir. Allah böyle bir varlık yarattıise, onda kendi sıfatlarından bazılarını (sevgi, şefkat, merhametgibi) yoğun kıldı ise, kadından, kendi bedenine kendi ruhunauygun davranışları sergilemesini bekleyecektir.” dedi.

İlahi mesajı, peygamberimizin öğretilerini okuma, anlama,yorumlama ve aktarmada muhatap varlık olan insanın yani ka-dın ve erkeğin aynı sorumluluğa sahip olduğunu belirten AyşeSucu konuşmasının devamında Hz. Hatice ve Hz. Aişe’nin ha-yatlarından örnekler verdi.

Panelin sonunda bir değerlendirme yapan Ayşe Sucu pane-listlerin konuşmalarını özetledikten sonra, kadının peygamberebakışı konusunda iki belirgin ucun öne çıktığını belirterek “İlki,İslam’ın esas ekseninden kaydırılarak yaşanmış, haksızlıklarlave yabancılaşmışlıklarla dolu bir tarihe, kadınlık adına isyan.Bunun toplumsal hayatta nasıl bir yönde deva bulunabileceğihususunda tedirginlikler ve arayışlar ve O en yüce insandan is-timdat. Diğeri, yine kadınlığın içinden, yaratılmışlığın temel sır-rına vakıf olmaktan kaynaklanan bir tevhit arayışına gerçek he-def teşkil edercesine, alemlere rahmet olarak gönderilene naat.Belki önemli olan bu iki farklı temel görüşü, birini diğerine in-dirgemeksizin bütünleştirmektir. Böylece ne toplumsal gerçek-liğe ve onu bir yara gibi derinliklerinde hisseden insanın prob-lemlerine bigâne kalınacak; ne de dini hayatın asıl hakikati olanderûnî, imani hayat ihmal edilmiş olunacaktır. Bu bütünleştir-me eğer mümkün olursa Peygamber aşkını bütün boyutlarıylayaşayan insanın, tarihe yabancılaşmaksızın nasıl toplumsal çö-zümler üretebileceğini de gözler önüne serecektir. Hele bu in-san İslam adına üretkenliğini, yaratıcılığını, yeniden yakalaya-bilmiş Müslüman kadını ise…” dedi.

Ayfle SucuTDV Kad›n Faaliyetleri Müdürü

TDV

Page 55: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 55 >

fiUBELER‹M‹ZDEN FAAL‹YETLER

ADIYAMAN

Adıyaman’da düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinlik-leri, Samsat İlçesi sınırlarında bulunan Sahbe Safvan

b.Muttal Hazretlerinin türbesinin yanında; Adıyaman Millet-vekili A.Faruk Ünsal, resmi daire amirleri, belediye başkanla-rı, sivil toplum kuruluş yöneticileri, ilçe müftüleri ve 2000’inüzerinde vatandaşın katılımıyla başladı.

Törende bir konuşma yapan İl Müftüsü ve Türkiye Di-yanet Vakfı Şube Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Ar-vas, Hz. Muhammed (S.A.V.)’in hayatı, ahlakı, yaşayışı vesahabeler hakkında bilgi verdi. Törende öğrenciler tarafın-dan hazırlanan sahabe hayatından kesitleri anlatan kısa pi-yesler sunuldu.

Ayrıca şiir ve kompozisyon yaraşmalarında dereceyegiren ilk ve orta öğretim öğrencilerine hediyeleri verildi.

Hafta münasebetiyle il genelinde, konferanslar, panel-ler ve kermesler düzenlendi.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim ÜyesiProf.Dr. Bekir Karlığa Besni ve Gölbaşı ilçelerinde “İs-

lam’da Allah, Peygamber ve EhlibeytSevgisi”, İl merkezinde de “İnsanlığınPeygamberlerin Rehberliğine İhtiya-cı” konulu konferanslar verdi.

SAKARYA

Sakarya Müftülüğü ve Türkiye Diyanet Vakfı SakaryaŞubesi tarafından ortaklaşa düzenlenen Kutlu Doğum

Haftası Atatürk Spor Salonunda muhteşem bir katılımlakutlandı.

Saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim okun-masıyla başlayan programa, Sakarya Vali Yardımcısı Ne-dim Özırmak, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duman,Merkez Belediye Başkanı Süleyman Dişli, İl Milli EğitimMüdürü Murat Yazıcı, daire müdürleri ve çok sayıda kala-balık katıldı.

Gecenin açılış konuşmasını yapan İl Müftü Vekili Feh-mi Malakçı, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’inhayatından örnekler sunarak, O’nun insanlığa bakış açısınıanlattı. Vali Yardımcısı Nedim Özırmak da yaptığı konuş-

mada, dinin mil-leti millet yapanen önemli faktörolduğunu belirte-rek, Türk milleti-nin birlik ve be-raberliğe ihtiyaçduyduğu zaman-

larda bu tip kutlamaların büyük anlamkazandığını söyledi.

Sakarya İlahi gurubu tarafındansöylenen ilahiler salonu dolduran bin-lerce vatandaşı mest etti.

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fa-kültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Er-baş coşkun kalabalığa sunduğu tebli-ğinde insanlığın peygamberlerin reh-berliğine olan ihtiyacı konusunu işledi.

Kutlu Doğum Haftası nedeniyleAğa Camii İmam-Hatibi Ali Ömürlüile cami cemaati kan bağışı düzenledi.Kızılay Derneği Sakarya şubesinindesteği ile gerçekleşen kampanyada100 ünitenin üzerinde kan bağışlandı.

Page 56: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 56 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

fiUBELER‹M‹ZDEN FAAL‹YETLER

fiANLIURFA

Her yıl olduğu gibi bu yıl da KutluDoğum Haftası Şanlıurfa’da

muhteşem etkinliklerle icra edildi.Kutlu Doğum Haftası açılış progra-

mı Şanlıurfa’nın tarihi Balıklıgöl civa-rındaki Amfi Tiyatroda yapıldı.

Açılış programına Şanlıurfa ValisiYusuf Yavaşcan, Belediye Başkan Ve-kili Habip Arslan, Cumhuriyet SavcısıHaluk Kırca, Emniyet Müdürü KutlayÇelik, daire müdürleri, ilçe müftüleri,sivil toplum kuruluşları ve kalabalıkbir topluluk iştirak etti.

Programda bir konuşma yapanVali Yusuf Yavaşcan PeygamberEfendimizi her kesimden insanın ör-nek almasının gerekliliği üzerindedurdu. Şanlıurfa Belediye BaşkanVekili Habip Arslan da yaptığı konuş-mada, Peygamber Efendimizin örnekbir şahsiyet olduğunu, idarecisindenvatandaşına kadar herkesin örnek al-ması gerektiğine vurgu yaptı. İl Müf-tüsü ve Vakfımız Şube Yönetim Ku-rulu Başkanı Hıdır Bayrak ise yaptığıkonuşmada Hz. Peygamberi örnekalmanın, onun getirdiği yüce değerlesıkı sıkı sarılmanın insanı mutluluğave huzura götüreceğini ifade ederek,Kutlu Doğum Haftasına gösterilenyoğun ilgiden dolayı ilgililere teşek-kür etti.

Hafta münasebetiyle düzenlenen birdiğer etkinlik de Diyanet İşleri BaşkanYardımcısı Doç.Dr. Mehmet Görmez’inkonuşmacı olarak katıldığı “Çağlar ÜstüÖrneklik: Hz. Muhammed (S.A.V)”konulu konferanstı. DSİ 15. Bölge Mü-dürlüğü konferans salonunda düzenle-nen konferansa yoğun ilgi gösterildi.

Doç.Dr. Mehmet Görmez konfe-ransta yaptığı konuşmada peygambersevgisine dikkat çekerek “Bizler Pey-gamber Efendimizle diğer peygamber-ler arasında fark gözetmeyiz. Hepsine

inanır ve saygı duyarız. Millet olarak bizler birer peygamberailesiyiz. Çünkü bir çoğumuzun ismi hep peygamber isim-lerine izafeden verilmiştir. O Resulü anmak için hayatını,mücadelesini, fikirlerini ve yaşantısını anlatan kitapları mut-laka okumalı ve çocuklarımıza okutmalıyız.” dedi.

Hafta münasebetiyle düzenlenen etkinliklerden bir di-ğeri de, il genelinde ilköğretim ve lise öğrencilerine yöne-lik “Allah ve Peygamber Sevgisi” konulu şiir ve kompo-zisyon yarışması idi. Yarışmada dereceye giren öğrencile-rin ödülleri bir törenle kendilerine takdim edildi.

Şanlıurfa’da bir gelenek haline gelen mahalli tirit ziya-feti bu sene de düzenlendi. Hazırlanan Tirit yemeği Şanlı-urfa’nın Sanayi ve Dergah camiinde halka ikram edildi.Şanlıurfa halkı ve esnafı tarafından finanse edilen tirit ye-meğinde 20 adet büyükbaş, 170 adet küçükbaş hayvan ke-silerek, 1500 kg. yoğurt, 1000 kg. limon, 500 kg. sarımsakve 25.000 adet yufka ekmek tüketildi.

Şanlıurfa İl Müftülüğü tarafından Kutlu Doğum Haftasıetkinlikleri içerisinde; Şairnabi Kültür Merkezinde düzen-lenen Kur’an ve Bilgi yarışması da yer aldı.

Bir diğer etkinlik de Şanlıurfa İl Müftülüğüne bağlı KızKur’an Kursu öğrenci ve öreticileri tarafından Balıklıgöl’deyardıma muhtaç öğrenciler yararına düzenlenen Kermesti.

Kutlu Doğum Haftasının son programı ise Şanlıurfa İl Müf-tülüğü personelitarafından gerçek-leştirilen kan bağı-şı idi. İl MüftüsüHıdır Bayrak’ınkan vermesiylebaşlayan Kan Ba-ğışı Kampanyası-na çok sayıda dingörevlisi katıldı.

Page 57: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 57 >

TEK‹RDA⁄

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri Tekirdağ’da vatan-daşların büyük beğenisini topladı. 09 Nisan 2006 Pa-

zar günü Merkez Eski Camide yatsı namazı öncesi İl Müf-tüsü Rıza Deniz’in sohbeti ve namaz sonrası hatim ve mev-lit merasimi ile başlayan hafta etkinlikleri, 10 Nisan Pazar-tesi günü resmi daire, huzurevi, hastane gibi kurumlar zi-yaret edilip, çarşı esnafı gezilerek vatandaşlara gül ve Hz.Peygamberi tanıtıcı broşürler dağıtılarak devam etti.

Tekirdağ Müftülüğü tarafından dü-zenlenen etkinliklerden birisi de Bele-diye Kültür Merkezinde düzenlenenkonferanstı. Konferansa Tekirdağ Va-lisi Aydın Nezih Doğan, BelediyeBaşkanı Ahmet Aygün, AKP İl Başka-nı Mehmet Şık, daire müdürleri ve çoksayıda vatandaş iştirak etti.

Konferansın açış konuşmasını ya-pan İl Müftüsü Rıza Deniz Kutlu Do-ğum Haftasının önemini anlatarak Hz.Peygamberin bir kavme değil bütüninsanlığa peygamber olarak gönderil-diğini ve cehalete karşı savaş açtığınıbelirtti.

Konferansa konuşmacı olarak katı-lan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fa-kültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. NecipTaylan, konuşmasında İslam kültürü,din ve felsefe konularına değinerekPeygamberimizin örnek hayatındankesitler sundu.

GEREDE

Kutlu Doğum Haftası münasebe-tiyle Gerede İlçe Müftülüğü ve

Diyanet Vakfı Şubesi tarafından içeri-sinde konferans da olan bir programdüzenlendi. Termal Düğün Salo-nu’nda gerçekleştirilen konferansakonuşmacı olarak Sakarya Üniversitesi İlahiyat FakültesiÖğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Erbaş katıldı.

Program, İsmail Pire’nin Kur’an-ı Kerim tilaveti ve İl-çe Müftüsü Selahattin Cimitoğlu’nun açılış konuşması ilebaşladı. Programda, Prof.Dr. Ali Erbaş, “İnsanların Pey-gamberlerin Rehberliğine Olan İhtiyacı” konulu bir tebliğ

DALAMAN

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Dalaman Müftülü-ğü ve Vakfımız Şubesi tarafından bir resepsiyon veril-

di. Resepsiyona Dalaman Kaymakamı Mehmet Yapıcı, Be-lediye Başkanı Dr. Beyhan Korkut, Cumhuriyet BaşsavcısıAziz Hüküm, Emniyet Müdürü Hakkı Özdemir, Milli Eği-tim Müdürü Metin Engin ve daire amirleri katıldı.

Hafta münasebetiyle Türk Tasav-vuf Musikisi konseri düzenleyen Da-laman Şubesi, 2000 kişilik lokma ik-ramında bulunup, 4000 adet “Hz. Pey-gamberin Çağımıza Mesajları adlı ki-tap” da dağıttı.

sundu. Ayrıca Büşra Duysal isimli biröğrenci de, herkesi duygulandıran“Sen Yoktun” isimli şiir okudu. Kon-ferans bitiminde konuklara Peygam-berimi Öğreniyorum isimli kitap ilegül dağıtıldı.

Page 58: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

< 58 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr

fiUBELER‹M‹ZDEN FAAL‹YETLER

vukluoğlu Camii ve külliyesinde Türk tasavvuf musikisikonseri ve sema gösterisi düzenlendi.

Hafta münasebetiyle düzenlenen bir diğer etkinlik Be-lediye Seha Gidel Kültür Salonunda düzenlenen konfe-ranstı. Kayseri Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğ-retim Üyesi Prof.Dr. Zeki Duman’ın konuşmacı olarak ka-tıldığı konferansın konusu “İnsanlığın Peygamberlerin Reh-berliğine İhtiyacı” idi. Konferansın sonunda Tire Müftülü-ğü tarafından düzenlenen yarışmalarda dereceye giren öğ-rencilere ödülleri verildi.

Hafta münasebetiyle Tire Müftüsü ve Türkiye DiyanetVakfı Şube Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Derin tarafın-dan bir çok yerde konferanslar verilirken, hafta boyuncavatandaşlara 2300 adet Kur’an-ı Kerim ve meali, 20.000adet gül ve karanfil, 10.000 adet Kutlu Doğum broşürü,10.000 adet hadis kartelası dağıtıldı. İlçe Milli Eğitim Mü-dürlüğü işbirliği ile Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından2500 adet “Model Şahsiyet Olarak Hz. Muhammed veHoşgörü”, 1500 adet “Gençlerle Söyleşi”, 1000 adet “Pey-gamberimi Öğreniyorum” adlı kitapların lise öğrencilerineücretsiz dağıtımı yapıldı.

T‹RE

Kutlu Doğum Haftası bu yıl Tire İl-çemizde, Tire Müftülüğü ve Tür-

kiye Diyanet Vakfı Şubesinin ortakla-şa gerçekleştirdikleri etkinliklerlekutlandı. Tire Müftüsü ve Türkiye Di-yanet Vakfı Şube Yönetim KuruluBaşkanı Bekir Derin hafta ile ilgili şubilgileri verdi.

07.04.2006 Cuma günü Tire Kay-makamlığı ve diğer kamu kuruluşlarıile hastane, huzurevi ve cezaevi ziya-retleri yapılmış, 08 Nisan 2006 Cu-martesi günü Cumhuriyet meydanındaetli pilav ve süt şerbeti ikramında bu-lunulmuştur. Aynı gün Mehter konse-ri, Atatürk ve Gümüşpala caddelerigüzergahından, mehter eşliğinde, hal-

kımızla oluşturulan kortejle beraber“Kutlu Doğum Sevgi Yürüyüşü” dü-zenlenmiş, yürüyüş esnasında vatan-daşlara gül takdimi ve çeşitli hediye-ler verilmiştir.

Yürüyüşe İzmir Müftüsü İbrahimAcar, Tire Kaymakamı Dursun Bala-ban, Belediye Başkanı M.Sıtkı İçelli,Cumhuriyet Başsavcısı Veli Özdek,daire amirleri, si-yasi parti temsil-cileri, sivil top-lum kuruluşlarıve kalabalık birtopluluk katıldı.Yürüyüşü müte-akip tören ko-nuşmaları yapıl-dı. Aynı gününakşamında Ya-

Page 59: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

VEZ‹RKÖPRÜ

Kutlu Doğum Haftası münasebe-tiyle Vezirköprü Mütfülüğü ta-

rafından bir dizi etkinlik gerçekleşti-rildi.

Etkinliklerden biri ErzurumÜniversitesi Öğretim Görev-

lisi Doç.Dr. Mustafa Ağır-man’ın katılımıyla gerçek-

leştirilen “İnsanlığınPeygamberlerin Reh-berliğine İhtiyacı” ko-nulu konferanstı. İlgiile takip edilen kon-feransta Hz. Mu-h a m m e d(S.A.V.)’in haya-tından örnekleranlatılarak, pey-gamberlerin reh-berliğine duyu-lan ihtiyaç dilegetirildi.

Konferansta,Samsun Dolunayİlahi ve Ezgi gru-bu tarafından su-nulan Türk Tasav-vuf Musikisi çer-çevesinde Hz.

Peygamber’i anla-tan ilahiler ve ezgi-

ler dinleyenlere duy-gulu anlar yaşattı.

Türkiye DiyanetVakfı Vezirköprü Şubesi

tarafından, öğrencilereyönelik düzenlenen yarış-

malarda dereceye girenlerinödülleri de düzenlenen törenle

takdim edildi. Programa katılandavetlilere Prof.Dr. İsmail Lütfi Ça-

kan’ın “Ashabın Dilinden Hz. Pey-gamberimiz” isimli kitaptan 1000adet dağıtıldı.

TERMAL

Yalova’nın kaplıcaları ve yeşildokusuyla meşhur Termal ilçe-

sinde Kutlu Doğum Haftası coşkuiçinde kutlandı. İlçe Müftülüğü-nün 13 Nisan 2006 Perşembegünü tertip ettiği Kutlu Do-ğum Haftası programı Ter-mal halkı tarafından bü-yük bir ilgi ve beğeniy-le izlendi.

Programın açış ko-nuşmasını yapanTermal MüftüsüMürsel Türk, Hz.Peygamberi vasfe-den hilye kültürü-nün örneklerin-den bahsederekHz. Peygambe-rin müstesna gü-zelliklerini an-lattı.

Yalova Müf-tüsü MuhittinSarıkaya “İnsan-lığın Peygamber-lerin Rehberliği-ne İhtiyacı” konu-lu bir konferansverdi. Sarıkayasunduğu tebliğinde,İslam dininin ceha-letle bir arada bulu-namayacağını, Hz.Peygamberin rahmetpeygamberi olduğunu veO’nun örnek alınması ge-rektiğini vurguladı.

Konferans sonunda ilköğ-retim öğrencilerine yönelik ola-rak düzenlenen “Hz. Peygamber”konulu kompozisyon ve şiir yarışma-larında dereceye giren öğrencilerinödülleri takdim edildi.

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹www.diyanetvakfi.org.tr 59 >

TDV

Page 60: HABER BÜLTEN‹ - Microsoft · 2016. 4. 4. · < 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ NOT DEFTER‹NDEN gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih ön-cesi

TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI Yay›n Matbaac›l›k ve Ticaret ‹flletmesi

ABONEL‹K ‹Ç‹N B‹ZE ULAfiAB‹LECE⁄‹N‹Z TELEFONLAR‹fiLETME MERKEZ‹ Tel: (0.312) 354 91 31 Faks: 354 91 32 • ADANA YAYINEV‹ Tel: (0.322) 352 51 57 Faks: 352 69 18 • ANKARA fiUBE Tel: (0.312) 354 91 31 Pbx Faks: 354 91 32

ANKARA / AfiT‹ YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.312) 224 03 84 - 224 10 00 /15 18 • ANKARA / SIHH‹YE YAYINEV‹ Tel: (0.312) 229 73 36 Faks: 231 51 10

ANTALYA YAYINEV‹ Tel: (0.242) 242 15 24 Faks: 243 28 09 • AYDIN YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.256) 213 50 49 • BURSA fiUBE Tel: (0.224) 328 81 55 Faks: 328 81 56

ÇORUM YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.364) 213 37 26 • D‹YARBAKIR YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.412) 224 40 91 • ELAZI⁄ YAYINEV‹ Tel: (0.424) 236 96 70 Faks: 236 99 08

ERZURUM YAYINEV‹ Tel: (0.442) 234 36 96 Tel & Faks: 235 20 98 • ‹STANBUL / CA⁄ALO⁄LU YAYINEV‹ Tel: (0.212) 511 44 32 Faks: 511 45 40

‹STANBUL I. fiUBE Tel: (0.212) 518 46 04 - 518 06 11 Faks: 518 83 07 • ‹STANBUL II. fiUBE Tel: (0.216) 474 12 02 (3 Hat) Faks: 474 12 04

‹ZM‹R YAYINEV‹ Tel (0.232) 482 18 36 Tel & Faks : 441 82 04 • ‹ZM‹R ‹RT‹BAT BÜROSU Tel & Faks : (0.232) 246 05 91 KAYSER‹ YAYINEV‹ Tel: (0.352) 222 51 95 Faks: 221 15 10

KONYA fiUBE Tel: (0.332) 350 97 66 Faks: 353 09 75 • SAMSUN YAYINEV‹ Tel: (0.362) 447 29 10 Faks: 447 29 15 • TRABZON YAYINEV‹ Tel: (0.462) 326 17 47 Faks: 326 90 44