20
HALK İÇİN MÜHENDİSLİK MİMARLIK Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi Haziran-Temmuz-Ağustos 2016 sayısının ekidir. ö z e l s a y ı enerji komitesi

Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Halk için Mühendislik Mimarlık dergisinin 5. sayısının ekidir.

Citation preview

Page 1: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

HALK İÇİN MÜHENDİSLİK MİMARLIKHalk için Mühendislik Mimarlık dergisi Haziran-Temmuz-Ağustos 2016 sayısının ekidir.

özel sayı

enerji komitesi

Page 2: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı
Page 3: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

3

merhaba,“Rant için değil Halk için Mühendislik” diyerek çıktık yola. Halk için üretim yapmak, halkımızın so-

runlarına ortak olmak, derdimizdir. Asgari ücrete çalışan, yoksullukla boğuşan, her geçen gün yapılan zamlarla daha da yoksullaşan halkımıza bir umut olma sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz.

Daha önceki sayılarımızda, düzenlediğimiz panellerde söyleşilerde, ülkemizin enerji politikaların-dan, faturalarımıza yansıyan vergilerden bahsetmiş ve sebebini açıklamıştık. Ancak bizler farkındayız ki durum tespitleri herkeslerce yapılmış ama bir çözüm bir üretim yoluna gidilmemiştir. İşte bizler de Halkın Mühendis Mimarları olarak Enerji Komitesi’ni oluşturarak kendi enerjimizi kendimiz üretebiliriz iddiasıyla yola çıktık.

Enerji Komitesi olarak Küçükarmutlu Mahallesi’ne kurabileceğimiz bir rüzgar türbini yapmaya karar verdik. Mahallenin birçok yerinde rüzgar ölçümleri yaptık ve ev tipi bir rüzgar türbini kurulması için el-verişli olduğunu anladık. İlk aşamada dikey eksenli bir rüzgar türbini imal ettik, ancak türbin istediğimiz özelliklerde değildi. İlk deneyimimizin de tecrübesiyle halkımıza daha iyi bir rüzgar türbini verebilmek ve Hasan Ferit Gedik rüzgar türbini adının hakkını verebilmek için daha çok çalışmaya başladık.

Biliyoruz ki ülkemiz montaj sanayi ülkesidir. Hiçbir ürün tarafımızca üretilmez, sadece gelen parçalar birleştirilir. Kendi ağır sanayimiz yoktur. Yedek parçada, teknolojide dışa bağımlıyız. Aynı durum rüzgar türbinleri için de geçerliydi. Piyasada tüm türbinlerin yurt dışından getirtildiğini, fahiş fiyatlardan satıl-makta olduğunu ve düşük rüzgar hızlarında çalışmadıklarını öğrendik. Anadolu’da birçok mucidi gezdik. Onların ürettiği rüzgar türbinlerinde ise atık motor parçalarının kullanıldığını öğrendik. Ama biz tüm parçalarını kendimiz üretmek istiyorduk, çünkü mücadelemiz emperyalizmle. Bir gün sosyalist bir ülke kurduğumuzda emperyalizmin bilgileri bizimle paylaşmayacağını gün gibi biliyoruz, bu yüzden kendi teknolojimizi adım adım geliştirmeliyiz. Burada da öyle yaptık, tüm parçaları kendimiz üretmeye karar verdik. Ve başardık…

Bu özel sayımızda rüzgar türbinimizin özelliklerinden ve nasıl ürettiğimizden, ülkemizdeki montaj sanayiden ve bu durumun mühendislik üzerindeki etkisinden bahsettik. Biliyoruz ki bizim mücadelemiz yeni başlıyor, çünkü ürettiğimiz rüzgar türbinlerini uygulama aşamasına geldik. Bu mücadelede sizleri de aramızda görmek istiyoruz.

Yeni bir sayıda yeniden görüşmek üzere…

Halk için Mühendislik MimarlıkÖzel Sayı

Sahibi: Barış YükselSorumlu Yazı İşleri Müdürü: Cem DursunAdres: Fatih Sultan Mehmet Mah. Beyaz Sokak No. 20 Sarıyer / İSTANBUL Tel: 0 534 269 73 33Baskı: Yediz Ofset - Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi 3. Blok 1 Ne 1-2 Topkapı / İSTANBUL / 0 212 577 54 92

içindekiler4 başardık! çok ucuz maliyetlerle, yüksek verimli rüzgar türbini geliştirdik!6 enerji nedir? elektrik üretimi neden önemlidir?8 rüzgar türbini nedir? nasıl elektrik üretir?10 rüzgar türbinimizi, bize dayatılan pahalı elektriğe karşı çok düşük maliyetle ürettik11 türbinimizdeki teknik başarımız: düşük rüzgarlarda da üretim!12 türbin deyip geçmeyin! bu kavga, hürriyet kavgasıdır!14 başarımızın sırrı: kolektivizm16 kaynağa yolculuk: halka gitmek18 halktan öğrenen, halk için üreten,

halktan yana mühendislik

[email protected]

/halkinmuhendismimarlari

/halkinmuhendis

Page 4: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

4

enerji komitesi

Bizler Halkın Mühendis Mi-marları’yız. Halkın ihtiyaçları doğrultusunda, yoksulluğa karşı alternatif projeler ge-liştiriyoruz. Enerji soygununa sosyalist çözümler bulabilmek için çalışıyoruz. Şu an içimizde Halk Bahçeleri Komitesi ve Enerji Komitesi yer alıyor. Aynı zamanda Mimar Meclisi ile bir-likte projeler de geliştiriyoruz.

Biz HMM Enerji Komitesi olarak teknik ihtiyaçlara yo-

ğunlaşıyoruz. Kapitalist pazar ekonomisi içinde çok yüksek fiyatlara satılan ürünler yerine basit, pratik, herkesin yapabi-leceği yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz.

Daha önce Ferhat Gerçek Yü-rüteci geliştirmiştik. Felçli has-taların ayağa kalkabilmesini, dik durabilmesini sağlayan bir çalışmaydı.

Şimdi bir başka soruna yo-ğunlaştık; ücretsiz elektrik

üretimi. Yoksul aileler için elek-trik gideri, aylık gelirinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bir rüzgar türbini tasarlayarak bu gideri tamamen ortadan kaldı-rabileceğimizi düşündük. Enerji tekellerine ba-ğımlı olmak zorunda deği-liz. Onların kar etmek için be-lirledikleri be-delleri ödemek

zorunda değiliz. Piyasada evle-rin kendi elektriğini üretebil-mesi için satılan başka rüzgar türbinlerinin de olduğunu gör-dük. Ancak araştırmalarımızda, iki temel sorun olduğunu fark ettik:

Satılan rüzgar türbinleri çok pahalıydı. 20.000 TL’den 50.000 TL’ye kadar değişik fi-yatlarda satılıyordu. Bu da bir başka soygundu. Yoksul halkın

BAŞARDIK! ÇOK UCUZ MALİYETLERLE, YÜKSEK VERİMLİ RÜZGAR TÜRBİNİ GELİŞTİRDİK!

Page 5: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

5

bunu ödeyebilmesi imkansız. Zaten bu bedel 10 yıllık elek-trik giderinden bile fazla. Yani hiç uygun değildi.

Bu türbinler pahalı olmaları-nın yanı sıra verimli de değildi. Elektrik üretebilmek için yüksek rüzgar güçlerine ihtiyaç duyu-yordu hemen hepsi. Düşük rüz-garlarda elektrik üretmiyorlar. Bu da verilen paranın boşa ve-rilmesi anlamına geliyor. Çünkü her zaman yüksek hızda rüzgar esmiyor.

İşte bu iki sorunu çözmek için yola çıktık. Bir rüzgar tür-bini tasarlamalıydık. Hem çok ucuza mal olmalıydı; hem de düşük rüzgarlarda da elektrik üretmeli ve verim olabildiğince yüksek olmalıydı.

İlk denememizi geçen sene yaptık. İstediğimiz sonucu ala-madık. Çünkü onda elektrik üre-ten aksamda yani alternatörde dışarıdan aldığımız, fabrikasyon parçalar kullanmıştık.

Bunun üzerine çalışma yön-temimizi değiştirdik. Türbinin her parçası ama her parçasını biz yaratmalıydık. Yeterli bilgi-miz yoktu. Araştırmalar yaptık. Kitaplarımızı yeniden gözden geçirdik. ODTÜ’de, İTÜ’de ho-calarımıza danıştık. Anadolu’da rüzgar türbini yapan halkımız-dan insanlara gittik. Yöntemle-rini inceledik.

Bir yandan da bir torna atöl-yesinde denemelerimizi yapı-yorduk. Gündüzleri işlerimizde çalışıyor, geceleri üretim için bir araya geliyorduk. Başarısız olduğumuz anlar oldu. Ama yıl-

madık. Biz devrimciyiz. Belki o an çözümü bilmiyor olabiliriz ama mutlaka bir çözümü vardır, devrimciler için çözülemeyecek bir şey yoktur, işte bunu biliyo-ruz. Bu düşüncelerle çalışmala-rımızı tamamladık.

Bu türbini çok uygun fiyat-lara mal ettik (yaklaşık 1.200 TL). Çok düşük rüzgarlarda (1.5 – 2 m/s) hızlarda düşük de olsa (saatte 30-40 watt) elektrik üretiyoruz. 3–5 m/s hızlarında saatte yaklaşık 70–150 watt aralığında elektrik üretiyoruz. 7 m/s hızında satte yaklaşık 400 watt elektrik üretiyoruz. Ortalama bir evin satte elektrik ihtiyacı 200 watt civarında. Yani düşük rüzgarlarda bunun yarıya yakınını, yüksek rüzgarlarda ise 2 katını üretebiliyoruz.

Bu türbinde bir başka ba-şarımız ise her şeyiyle bize ait olması. Dışarıdan hiçbir yedek parça kullanmadık. Yani dışa bağımlı değiliz. Emperyalizme bağımlı montaj sanayinin ege-men olduğu bir ülkeyiz. Ken-dimize ait ağır sanayimiz yok. Teknolojide, yedek parçada dışa bağımlıyız.

Sosyalist Türkiye’de buna son vereceğiz. Kendi ağır sa-nayimizi kuracak, üretimimizi dışa bağımlı olmaktan çıkarıp tamamen özgürleştireceğiz. İşte bu rüzgar türbinimiz bu yolda atılmış ilk adımımızdır. Bu adımlarımızı çoğaltacağız.

Bir bir halkımızın yoksul-luğuna çareler üreteceğiz, bir yandan da kendi teknolojimizi, kendi tekniğimizi geliştireceğiz.

Bilimsel bilgi bu halkın ço-cuklarından çalınıyor. Bilgiye eriştiğinde, imkanlarını zorla-dığında bu ülkenin evlatlarının neleri başarabileceğini göste-receğiz.

Geliştirdiğimiz rüzgar tür-binimizi ilk olarak Armut-lu’da bir gecekonduya taktık. Armutlu Mahallesi, konumu gereği zenginlerin iştahını kabartan, devrimci kimliği ne-deniyle egemenlerin hışmını üzerine çeken, yıkım tehditleri yaşayan, buna karşı örgütlü bir şekilde direnen bir mahalle. Bu mahalle nice yiğit evlatlar yetiştirdi. Bu evlatlardan biri de çetelere karşı mücadelede katledilen Hasan Ferit Gedik. Türbinimizi ilk bu mahallede kurduğumuz için, türbinimizin adını da bu mahallenin bir de-ğeriyle taçlandırmak istedik. Bu nedenle türbinimizin adını HASAN FERİT GEDİK RÜZGAR TÜRBİNİ olarak belirledik.

Hasan Ferit Gedik Rüzgar Türbinimizi önce Armutlu’daki tüm evlere, ardından İstanbul’un diğer yoksul mahallelerine ve Anadolu’ya da yaygınlaştıra-cağız. Türbinimizi maliyet fi-yatlarından vereceğimiz gibi, nasıl ve hangi malzemelerden yapıldığının formülünü de açık-layıp herkesin yapmasını sağ-layacağız.

İşimiz burada bitmiyor. Tür-binin hemen ardından başka başka onlarca sorunumuzun çö-zümüne çareler aramaya devam edeceğiz...

Page 6: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

6

enerji komitesi

Enerji genelde iş yapabilme yeteneği olarak tanımlanır. Yapılan, üretilen değiştirilen her türlü eylemin oluşumunda enerji vardır. Nefes alışımız, uyumamız, düşünmemiz, ısın-mamız, aydınlanmamız, en-düstriyel üretimimiz; kısacası tüm yaşamsal faliyetlerimizde enerji kullanırız. Enerjinin in-sanlar için bu kadar önemli oluşu; fizikten sosyolojiye, po-litikadan sağlığa, ekonomiden çevre bilİmine birçok alanın parametresidir.

Emperyalizmin Enerji Politikası

İnsanlık için bu kadar önemli olan enerji ülkeler için de vaz-geçilmez bir koz, gelişmelerini, endüstrileşmelerini hızlandıran bir güç olmuştur elbette. Kapi-

talizmin insanı, çevreyi, dünyayı hiçe sayan doğası bu gücü si-laha ve savaşa çevirmiştir. Kapi-talist ülkeler doğal kaynaklara sahip olabilmek için diğer ülke-leri sömürgeleştirmiştir. Onlara saldırmış, dünyayı paylaşım ve egemenlik saldırılarına mah-kum etmiştir. Emperyalizmin gözü dönmüşçesine istediği petrolün ve enerji kaynakları-nın çokça bulunduğu ülkeler, bu savaşların merkezi olmuştur. 1. ve 2. Paylaşım savaşlarından alınan derslerle silahların ve askeri müdahalelerin yetmediği yerlerde; politik , ekonomik sos-yal kuvvetler ve yerli işbirlikçi-lerin yardımıyla sömürü devam etmiştir. Emperyalizm ortadan kalmadığı sürece enerji payla-şım mücadelesinin temel konu-larından biri olacaktır.

Emperyalizmin ülkemizde enerji konusundaki program-ları özelleştirmeler ve bunun yanı sıra uluslararası yasalarla tanınmış ve emperyalizmin çıkarlarına hizmet eden yü-kümlülükleri içermektedir. Tür-kiye’de iktidarların “ulusal çıkar” olarak göstermeye çalıştıkları politikalar emperyalizmin sınır-ları dahilindedir seçimle gelen her hükümet bu anlaşmalara uymak zorundadır.

Ülkemizde Uygulanan Enerji Politikası ve Halka Yansıması

Enerjinin birçok ülkede kul-lanılmasında halkın ihtiyacını karşılamak değil, sermayenin ihtiyacını karşılamak temeldir ve maalesef ki yine faturası halka kesilir. Doğal kaynaklar-dan halkın vergileri ile üretilen enerji yine halka para ile satı-lır; ama büyük sermaye grup-ları, teşvik yasaları gibi devlet oyunları ile ya vergiden arınmış bir şekilde ucuz kullanır, ya da bedava kullanır; yine bu gideri karşılamak için fatura halka kesilir. Bu adaletsizliğin en be-lirginlerinden birisi de elektrik alanındadır. Elektrik de tıpkı sağlık, ulaşım, barınma, eğitim, su ve haberleşme gibi temel

ENERJİ NEDİR? ELEKTRİK ÜRETİMİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Page 7: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

7

hakkımızdır. Fakat bu düzen tüm bu temel haklarımızı alınıp satılabilen birer meta olarak görüp kullanmaktadır. Ülke-mizde 2013 yılında TEDAŞ’ın 21 bölgesel elektrik dağıtım şirke-tine bölünerek özelleştirilme sürecinin tamamlanmasıyla; en temel ihtiyaçlarımızdan biri olan elektrik de işbirlikçi enerji tekellerine peşkeş çekilmiştir. AKP ve işbirlikçi tekeller; bazen açık zamlarla, bazen faturalar-daki birim fiyatların noktadan sonraki haneleriyle oynayarak halka fark ettirmeden bugüne kadar bu soygunu gerçekleştir-miştir. Kayıp kaçak bedeli, da-ğıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu, belediye tüketim vergisi (BTV) ve TRT payı gibi vergiler ve gizli zamlar bu soygunun açık gös-tergesidir. Halkımız kullandığı elektiriğin kat kat fazlasını öde-mektedir. Bir de bu vergiler ve fonlar yetmezmiş gibi bu ver-gilerin ve fonların üzerine %18 KDV eklemetedir. Yani yoksul emekçi halkımız, verginin de vergisini ödemektedir.

Halk soyulurken, KaçAK-saray’da elektrik har vurulup harman savruluyor. Bir şehre yetecek kadar aydınlatma kul-lanılıyor. Halkımız yüklü mik-tarlardaki elektrik faturalarını ödemekte geciktiği taktirde toplamda 5 gün sonunda elek-trik kesilerek kapatılıyor. Üs-tüne üstlük bir sonraki faturada açma-kapama bedeli, gecikme bedeli de faturaya yansıtılıyor.

Elektrik Soygunu Varsa Çözüm de Vardır!

Yüksek miktarlarda elektrik faturaları ödemek, bugün hal-kın en öncelikli sorunlarından biri haline gelmiştir. Çözüm ise, yüksek elektrik faturalarıyla nasıl soyulduğumuzu öğren-mekten geçer. Halkımız; yakıcı olarak hissettiği, sahiplendiği, nedenini bildiği sorunları çöz-mesini de gayet iyi bilir. Tarih, halkın kendi sorunlarına, ih-tiyaçlarına yaratıcı çözümler bulduğu örneklerle doludur. Elektrik soygununun çözümü de halkın kendi öz örgütlülük-lerinde bir araya gelmesinde,

örgütlenmesinden geçmektedir.

Halkın Mühendis Mimarları

olarak yaptığımız ve yaygın-

laştırma çalışmalarına başla-

dığımız rüzgâr türbinleri de

düzenin yarattığı elektrik so-

rununa çözüm getirmeyi amaç-

lamaktadır. Elektrik dağıtım

şirketlerinin bizleri soymasına

seyirci kalmak zorunda değiliz,

kendi elektriğimizi kendimiz

de üretebiliriz. Rüzgâr türbini

ve benzer enerji üretim yön-

temlerini halkla beraber üretip

çoğaltmalı, yaygınlaştırmalıyız.

Page 8: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

8

enerji komitesi

Rüzgar türbini için, rüzgar-dan başlayıp evdeki priz ve lambalara kadar uzanan bir zincirin halkalarının bütünü diyebiliriz.

Bu zincirin halkaları şöyle sıralanır:

a Rüzgar a Kanatlar a Alternatör (ya da diğer

adıyla Jeneratör) a Regülatör a Akü a İnvertör

Rüzgar:Hareket enerjisi elde etme-

miz için ihtiyaç duyduğumuz güç kaynağımız. Ne kadar güçlü eserse o kadar hızlı hareket enerjisi ortaya çıkar. Bu nedenle rüzgarın esme hızı, üretilen elektriğin gücünü belirler.

Kanatlar:Rüzgardan aldığı itme kuv-

veti ile dönmeye başlar ve ha-reket enerjisi (mekanik enerji) ortaya çıkarır. Kanatlar yatay eksenli olabileceği gibi dikey eksenli de olabilir. Kanatın boyu, şekli, hammaddesi, ağır-lığı esen rüzgardan ne kadar etkileneceğini ve hangi hızda döneceğini de belirler.

Alternatör (Jeneratör):Kanatların ürettiği hareket

enerjisini elektrik enerjisine çe-virir. Bu şöyle gerçekleşir:

Mıknatıslarda kuzey (N) ve güney (S) kutupları vardır. Mık-natıslardaki bu kutuplanma ku-zeyden (N) güneye (S) doğru bir manyetik alan oluşturur.

Mıknatısın N yönünü bir bakır telin üzerinden geçirir-sek telde elektriksel bir gerilim oluşur. S yönünü geçirdiğimizde ise, N yönünü geçirdiğimizde oluşan gerilimle ters yönlü bir gerilim oluşur. Böylece artı ve eksi yönlerinde sürekli dalga-lanma oluşacak ve telde bir gerilim ve buna bağlı olarak akım elde edilecektir. Bakır telde akım oluştuğunda elektrik üretilmiş oluyor. N ve S ne kadar hızlı yer değiştirirse dalga-lanma sıklığı o kadar artıyor. Bu aynı zamanda manyetik alanın hareketinin de hızlanması anla-mına geleceği için, hızlandıkça üreteceğimiz elektrik enerjisi de büyümüş oluyor.. Mıknatısı sabit tutmak ise, bakır tellerde elektrik enerjisi oluşturmuyor. Elektrik enerjisinin oluşması için mutlaka manyetik alanın hareket etmesi gerekiyor.

Bunu Nasıl Sağlıyoruz?Alternatör, rotor ve stator

isimli iki parçadan oluşuyor. Rotor, bir tepsi gibi çember

şeklinde. Çemberin iç kısmına, içe bakacak şekilde mıknatıslar yan yana diziliyor. Mıknatısları yan yana dizerken bir N yö-nünde bir S yönünde olmasına dikkat ediyoruz. Rotor, kanatlara takılı parçamız. Yani kanatlarla birlikte dönecek olan parçamız.

Stator, rotorun içine yerleş-tirilen, rotora temas etmeyen, sabit duran parçamız. Bu par-çada kutup başlarımız var ve bu kutup başlarını bakır tel ile sarıyoruz.

Statordaki bakır tel içeride sabit duruyor, onun karşısındaki rotorun iç kısmına yerleştirilen mıknatıslar ise rotorla birlikte dönüyor. Mıknatısların sürekli dönüyor olması ve N ve S şek-linde yan yana dizilmiş olması,

RÜZGAR TÜRBİNİ NEDİR? NASIL ELEKTRİK ÜRETİR?

Page 9: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

9

sabit duran bakır tellerin de sırasıyla N ve S kutuplarına maruz kalmasını sağlıyor. Ka-natlar döndüğü sürece rotor da dönüyor ve böylece elektrik üretmiş oluyoruz.

Mıknatıslarla bakır teller arasındaki gerilim, bir frenleme etkisi de yaratıyor. Bu gerilim ne kadar büyükse, bir başka ifadeyle mıknatısın boyu, bakır telin uzunluğu, genişliği vb ne kadar fazlaysa gerilim ve buna bağlı olarak frenleme etkisi de artıyor. Frenleme etkisinin art-ması, kanatların rüzgarda dön-mesini güçleştiriyor. Sadece güçlü rüzgarlarda dönmesini sağlıyor.

Biz sadece güçlü rüzgar-larda dönen değil, çok düşük rüzgarlarda da dönebilen bir alternatör yapmak istiyoruz. Hem düşük rüzgarlarda döne-bilmeli yani frenleme etkisi düşük olmalı, hem de ürettiği güç yüksek olmalı. Hedefimiz bu denklemi çözmek.

Regülatör:Rüzgar hızı sürekli deği-

şeceğinden, ona bağlı olarak elde ettiğimiz güç de sürekli değişecektir. Bu değişimler ise zararlı olduğundan sabitlemek gerekiyor. Regülatör gerilimi sa-bitleyip, akımı değişken tutarak akülerimizi şarj etmemizi sağ-lıyor.

İnvertör: Yükseltici. Ürettiğimiz elek-

triği 220 volta çevirerek evde kullanılabilir hale getiriyor.

Akü:

Ürettiğimiz elektriği depola-yacağımız, rüzgar esmediğinde kullanacağımız alan.

Elektriğin Amper, Volt, Watt, OHM, Joule gibi değer ve özel-likleri var. Bunların ne anlama geldiğini anlatmak için elek-triği bir baraja benzetebiliriz. Elektriği barajın bütünü olarak varsayarsak;

� Barajdaki suyun miktarı: Giren Enerji (Joule)

� Barajdaki suyun yük-sekliği (içindeki suyun basınç gücü): Gerilim (Volt)

� Barajdan akan suyu taşı-yan borunun genişliği: Direnç (OHM)

� Borunun içinden geçen suyun miktarı: Akım (Amper)

� Borunun içinden geçip atılmış olan suyun saatteki miktarı: Güç (Watt)

� Borunun içinden saat-lerce atılmış suyun toplam mik-tarı: Çıkan Enerji (Joule)

Şu formül de unutulmamalı:

� Watt: Volt x Amper � Bu durumda

� Amper: Watt / Volt

Volt’u regülatör kullanarak 14.4’e sabitliyoruz. Çünkü aküyü şarj edebilmemiz için Volt’un 14.4 olması gerekiyor. Bu du-rumda Watt’ı arttırdığımızda Amper’i de arttırmış oluyoruz. 

Amperi arttırmamız, aküyü daha hızlı şarj etmemizi sağlı-yor. Akü sürekli kullanılacağın-dan ve boşalacağından, hızlı şarj edebilmek önemli.. . Ama Amper telden geçen akım, yani borudan geçen su anlamına geldiğine göre, telin kalınlı-ğının üzerinde bir akım geçişi olmamalı. Yani tel kalınlığının taşıyacağından fazla akım üre-tirsek teli yakarız.

Sonuç olarak rüzgar enerji-sini elektrik enerjisine çeviren bu sistemin en önemli ayağını kanatlar ve alternatör oluştu-ruyor. Çok düşük rüzgarlarda dönen ve maksimum yüksek-likte enerji üreten bir türbin. Yaptığımız deneylerle bunu büyük oranda başardık. Şimdi daha da geliştirmek için çalış-maya devam ediyoruz...

Page 10: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

10

enerji komitesi

Kendi rüzgar türbinimizi üretmemizin nedenlerinden biri de ülkemizde elektriğin oldukça pahalıya satılmasıdır. Enerji tekelleri; faturalarda “enerji fonu, iletim bedeli, ka-yıp-kaçak gibi hanelerle” elek-trik fiyatlarını olması gerekenin neredeyse iki katı olarak göste-rirken, bizler de ucuz elektriği halka nasıl taşıyabileceğimizin yollarını araştırıyorduk.

Öncelikle bir rüzgar türbini-nin temelde hangi parçalardan oluştuğunu öğrendik. Ardından da türbinimizin yatay mı, dikey mi olduğuna karar vermemiz gerekmekteydi. Anadolu’da hal-kımıza yaptığımız ziyaretler ve araştırmalarımız sonucu türbi-nimizin yatay eksenli olmasına karar verdik. Alüminyum sacdan 3 adet kanat yaptık.

Rüzgar türbinimiz için en yoğun çalışma yaptığımız kısım, alternatör üretimiydi. Hangi tip alternatör kullanabileceğimizi araştırdık. Düşük devirlerde elektrik üretme zorunluluğu-

muz bizi şu an ürettiğimiz alter-natöre getirdi. Bu alternatörün özelliği; çok kutuplu olması, dolayısıyla düşük devirde ça-lışması, ömrünün uzun olması ve bakım gerektirmemesiydi. Araştırmalarımız sonucunda alternatör tipimizi ve alternatör için hangi parçaları kullanaca-ğımızı öğrendik.

Piyasadaki ev tipi rüzgar tür-binlerini araştırdığımızda, 3 m/sn’den düşük hızlarda elektrik üretebilen rüzgar türbininin ol-madığını gördük. Biz ise 1-2 m/sn’lik hızlarda bile elektrik üre-tiyoruz. Bizim ürettiğimize pi-yasadaki en yakın ürünün satış fiyatı 7680 dolar, yani yaklaşık 23 bin lira yapmaktadır. Bizim toplam maliyetimiz ise yakla-şık 3000 liradır. Ki bu maliyetin yarısını aküler oluşturmaktadır.

Piyasadaki ürünlerle bu denli fiyat farkı olmasının 2 sebebi olduğunu düşünüyoruz:

Birincisi;Rüzgar türbinimizi kar elde

etmek için geliştirmedik. Bizi

motive eden itici güç; kar elde etmek bir yana, halkımızın elek-trik kullanırken soyup soğana çevrilmesi sorununu yüreği-mizde hissetmemizdir. “Halkı-mız daha ucuz elektriği nasıl kullanabilir?” sorusunu cevap-lamaya çalıştık. Bilmediğimiz, tıkandığımız yerlerde halkımız-dan öğrendik, bilgilerimizi daha da pekiştirdik.

İkincisi;Rüzgar türbinimizin her

parçasını kendimiz yapmaya çalıştık. Okullarda, çalıştığı-mız işyerlerinde bize öğretilen “kes-yapıştır”, “onu al buraya tak, şunu al oraya tak, hah oldu bitti” tarzı yöntemleri, montaja dayalı üretimi, yüzeysel, üstünkörü ça-lışma tarzını bir kenara bırak-tık. Bize öğretilmeyen bilgileri pratikte öğrendik, her parçanın ne işe yaradığını anladık. Yapa-bildiğimiz ölçüde tüm parçaları kendimiz üretmeye çalıştık. Ve bu sayede her parçanın gerçek maliyetini de öğrendik.

RÜZGAR TÜRBİNİMİZİ,BİZE DAYATILANPAHALI ELEKTRİĞE KARŞIÇOK DÜŞÜK MALİYETLE ÜRETTİK

Page 11: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

11

TÜRBİNİMİZDEKİ TEKNİK BAŞARIMIZ: DÜŞÜK RÜZGARLARDA DA ÜRETİM!

Rüzgar Hızı (m/s)

Akım (Amper)

Gerilim (Volt)

Güç (Watt)

2,54 0,5 13 6,5

3,5 2,5 16 40

4 4 16 64

7 14 25 350

7,44 15 25 375

Düşük rüzgar hızındaki başarımız; bilgi-birikim, deneyim ve araştırma geliştirme çalışmalarımızın bir sonucu oldu. Kanat ta-sarımı, jeneratör ve transmisyondaki (hare-ketli parçalar) verim, düşük hızda ürettiğimiz elektriği hedeflediğimiz noktaya taşıdı. Kanat tasarımı düşük rüzgar hızlarında çalışacak şekilde yapıldı. Geniş süpürme alanlı olarak imal edildi. Kanat malzemesi olarak 2 mm alüminyum sac kullanıldı. Kanat tasarımını piyasadaki benzerlerinden hiçbir şekilde alıntı yaparak belirlemedik. Tamamen kendi-mize özgü ve İstanbul’un rüzgar karakterine uygun olarak tasarladık.

Jeneratör bölümünde ise sabahlara kadar aylarca süren deneyler sonucunda elde et-tiğimiz başarı benzer türbinlerden oldukça fazla oldu. 3-4 m/s rüzgar hızlarında bir çok piyasa türbini dönmezken bizim üretimimiz 1.5-2 Amper’e varan akım üretmekte. 6-7 m/s’de ise 15 Amper 25 Volt tam yüklü ola-rak elektrik üretimimiz oldu.

Denemelerimizde farklı rüzgar hızlarında elde ettiğimiz akım, voltaj ve güç değerleri yandaki tablo ve grafikte gösterilmektedir.

Türbin çalışmalarımızda daha yolun ba-şında olmakla beraber halkımız için en ve-rimli, dayanıklı ve ekonomik türbinin üretimi için çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Page 12: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

12

enerji komitesi

Üretmeyi başardığımız rüz-gar türbini, bir bağımsızlık sa-vaşının önemli bir parçasıdır. Neden? Emperyalizm, sömürge ülkelerinde kendi ihtiyaçları doğrultusunda görev paylaşım-ları yaparak ülkeleri kendine bağımlı hale getirir. Bu bağım-lılık ilişkisi; sömürge ülkeleri sanayiden tarıma, ekonomiden eğitime kadar etkiler. Rol yuka-rıdan biçildiğinden, bu rolü ve politikayı sadece kontrol eden (emperyalist şirket) bildiğinden dolayı bu politikaların hareket ettirdiği yığınlar mümkün ol-duğunca gerçeklerden uzak tutulur.

Bu sömürgecilik ilişkileri

kendisini sanayide apaçık gös-terir. Yeni sömürge ülkelerin sanayisi yukarıdan aşağıya ya-bancı sermaye ve işbirlikçi bur-juvazi eliyle kurulur ve bu tip örgütlenen sanayi şekillerine montaj sanayii denir. Montaj sanayi ülkelerinde üretim cılız ve bütünüyle dışa bağımlıdır.

Ağır sanayide ise emperya-lizmin kullanıp eskittiği tekno-lojileri bir kez daha keşfetmek zorundadır. Sömürge ülkeler-deki bilgi birikim hiçbir zaman bir sistemin bütünüyle kavra-nabilmesine müsaade etmez. Montaj sanayinin tercih edilme sebebi de budur. Bir bütünün belli bir kısmının bilgisine

sahip olunur veya hali hazırda kurulmuş bir bant üzerinden ezberletilmiş bir imalat yapılır.

Bu politikalarla mevcut tek-noloji üzerine bir adım ilerisini kurmak bir yana dursun, mev-cut teknoloji dahi puslu cam-lar arkasından gösteriliyor yeni sömürge ülkelerde. Böyle bir sanayi politikasına sahip ülke-lerde bilim ve teknik de bu po-litika ekseninde gelişiyor. Bilim veya teknik üretmekten aciz bir ülkede mühendislik mesleği sadece ara elemanlık görevini yerine getirmeye denk düşüyor.

Montaj sanayi ülkelerindeki mühendisler ne yapacağını bilemeyen, yaptığı işte ve ko-

TÜRBİN DEYİP GEÇMEYİN! BU, KAVGA; HÜRRİYET KAVGASIDIR!

Page 13: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

13

numunda hiç-bir netliği olma-yan, patronuna, bilginin ihrac edildiği yurtdışı firmalarına bağımlı bir hale geliyor. Yapa-cağı işi ve yapacağı işin kime hizmet ettiğini bilmeme; yap-tığı işteki emeğinin belirsizliği mühendislik mesleğinin değer-sizleşmesine sebep oluyor. Bu değersizleşme sadece mesleki ölçekte kalmayıp insani bir de-ğersizleşmeyi de beraberinde getiriyor.

Halkın Mühendis Mimarları Enerji Komitesi olarak üretti-ğimiz Hasan Ferit Gedik Rüz-gar Türbini böyle bir dünyanın Türkiye’sinde hem bireysel anlamda, hem de halk olarak özgürleşme ve bağımsızlık savaşının önemli bir adımıdır. Bütün parçalarıyla kendi imal ettiğimiz ve tasarımı bize özgün olan bir rüzgar türbini üzerinde en açık şekilde düşünebilecek, olası sorunlarda en etkili çözüm yollarını ortaya koyabilecek bilgi birikim yine bizim elleri-mizde olacaktır.

Bu sadece bir rüzgar türbini için dahi olsa bize soluk kanal-ları açan bir araç. Piyasadaki rüzgar türbinleri için malze-meler ve parçalar arasında bir uyumsuzluk olabilir. Sadece montajda birleştirilmiş veya herhangi bir parçası ithal edil-miş bir rüzgar türbininde olası bir sorunun çözümü dışarıdan eklenen her bir kalem için ba-ğımlılığı da beraberinde geti-recektir.

Örnek verecek olursak; bizim ürettiğimiz bir rüzgar türbininin bobin sargılarından bir tanesi-nin sarım sayısı eksik olabilir. Bu sorunu sarım yapan kişi-nin nokta tespitiyle çözebili-riz. Olmaz ise sarımları tek tek test ederiz. Bu bizim için 40 gr bakır ve 1 saatlik vakit kaybına denk düşer. Ama kazanacağımız bir tecrübe daha eklenir. Fakat piyasada montajı yapılan bir rüzgar türbininde böyle bir sorunda bir alternatör komple değişmek zorundadır ve sorun tespiti oldukça zordur.

Bu iki farklı tarz; yeni ile es-kiyi, çürümüş olanla gelişmekte olanı ortaya koymaktadır. Eski sistemde akşama kadar; ne işe yaradığını, montajının nasıl yapılacağını bilemeyen, yap-tığı teknolojinin gelişim süre-cinden haberdar olmayan bir mühendislik anlayışı var iken bir diğer yanda bütün bir parça ve süreçle ilgili küçük detayları dahi özümseyip sonunda doğru olanı yapabilen bir mühendislik anlayışı var.

Düzenin elindeki silah; yalnızlaştırma, izole etme ve sınıflandırmadır. Bu politikayı tepetaklak edip en keskin şe-kilde önüne dikmemiz gereken ise kendi gücümüze, bilgimize güvenip üreteceği alternatif çözümlerdir. Prometheus’un öz-gürlük ateşi şimdi bizim elimiz-dedir. Bizden ve halkımızdan çalınan bilgi ve birikimi tek-rardan ait olduğu kaynağa geri teslim etmeliyiz. Mühendislik onuru ve halkımızın bağımsız-lık savaşı, bize bunu söylüyor...

Page 14: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

14

enerji komitesi

Rüzgar türbini çalışmaları-mız yaklaşık 2.5 yıl önce baş-lamıştı. Daha öncesinde de bir adet rüzgar türbini kurduk mahallemizde. Ancak şimdiki çalışmalarımızdaki amacımız, yaptığımız rüzgar türbinini daha da geliştirmek, daha bi-limsel yönleriyle ele almak ve her bir parçasını kendimiz yapabileceğimiz duruma ge-tirmek. Tabi ki bu çalışmaların hem kendimizin, hem de halkı-mızın yapabileceği açıklıkta ve basitlikte olması için anlaşılır kılınması gerekiyor. Yoksa yap-tığımızın bir anlamı da olmaz. Amacımız halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda mühendisliği-mizi icra etmektir.

Bu çalışmaları geliştirirken fark ettiğimiz en büyük ve bizi güçlü kılan bilgi ise şu oldu; eğer istersek ve birlikte emek

verirsek; inanırsak kendimize, gücümüze, haklılığımıza; ya-pamayacağımız hiçbir şey yok. Bu çalışmaları tek bir kişi yü-rütseydi bu kadar başarılı, hızlı, çok yönlü ele alan bir tarzda ilerleyemezdik. Bu bilgileri biz en baştan yaratmadık. Olan bil-gileri toparlayıp üstüne kendi bilgimizi de ekleyip mahalleri-mizdeki rüzgar hızlarına uygun rüzgar türbini oluşturduk. Bizi en çok geliştiren şey; kolektif bir biçimde çalışmamız oldu. Hiçbir bilgiyi ya da pratik çalış-mayı kimseden saklı kılmadık. Hep birlikte çalıştık, hep bir-likte tartıştık. Hepimiz, çalışan ve bir sürü işle uğraşan insan-larız. Ama bu durum bizi halk için mühendislik yapmaktan alıkoymadı. Oluşturduğumuz kısıtlı zamanda birlikte çalışa-rak, her birimiz bir ilmek atarak

kurduk türbinimizi. Bazılarımız bazı konularda

daha iyiydi tabi. Mesela me-kanikten daha iyi anlayan usta bir abimiz ya da elektronikten daha iyi anlayan bir arkadaşı-mız var. Bazı arkadaşlar daha az biliyor diye mekanik işlerini yada elektronik işlerini sadece anlayanlar üzerinden yapma-dık. Yapılacak her aşamayı he-pimizin öğrenmesi ve yapması üzerine kurduk. Böylece hem hepimizi daha iyi katmış olduk çalışmalara, hem de aklımızı, bilgimizi farklı açılardan daha da zenginleştirdik. Bazı konu-ları çok iyi biliyor olması, o konu hakkında her yönden bakmasını sağlamaz insanların. Kolek-tif çalışma bu açıdan da çok önemlidir. Zenginleştirir büyü-tür, iyileştirir, herkesi katar işin içine. Bireysel olarak kalsaydı eğer çalışmalar; bu halk için değil, ego tatmini için olurdu. Ayrıca kişi bazlı olarak kalması işi hem daha da yavaşlatır, hem de olumsuzlukların olması ha-linde üretimi durdurur.

Sadece internet üzerinden, kitaplardan, türbin üretici fir-malardan gördüklerimizle ya da kendi bilgimizle de sınırlı kalmadık. Halka da gittik. Hal-kımızın yaratıcı fikirlerinden de yararlandık. Bize çok şey

BAŞARIMIZIN SIRRI: KOLEKTİVİZM

Page 15: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

15

kattılar. Bu bilgilerin bir araya toplanması bizi daha da zen-ginleştirdi. Bildiklerimizi de saklamadık. Biz açık olduğumuz için ve amacımızın güzelliği sayesinde hep daha fazla bilgi edindik. Bilgi ne kadar artarsa üretimimiz de o denli iyi ola-caktı. O yüzden her birimizin bütün üretimde eşit bir şekilde bilgi aktarımı olmasını sağladık. Böylece birimizin görmeyeceği ya da aklına gelmeyeceği bir noktayı diğer arkadaşlar or-taya koydu. Daha sağlam olduk. Daha güçlendik. Ve başardık. Zafere ulaştık. Kangren olmadı çalışmalarımız. Hep daha ileri adımlar attık.

Bizleri yozlaştırdılar, birey-selleştirdiler. Kültürümüzü yok etmeye çalışıyorlar. Biz insan olarak kolektif yaşardık, üre-tirdik. Köylerde bu şekilde ya-şayanlar vardır hala. Üretimi kolektif bir şekilde yapmak. Nasıl oluyor peki? Neden kolek-tif çalışma daha güzel ve üret-ken? İnsanlar hem çalışmadan zevk alırlar. Çünkü birlikte emek verirler. Yalnız olmazlar. Birlik-telik güçlendirir insanı. Hem de daha verimlidir kolektif ça-lışma. Mesela 5 kişi düşünelim. Bir tarlayı ekip biçsinler. Ayrı ayrı yapacakları alan çok fazla olmayacaktır. Fakat bu 5 kişinin birlikte çalıştığını düşünürsek daha fazla ve verimli çalışa-caklardır. Hayatımızı paylaşmak üzerine kurmaz isek sıkıcı, mo-noton ve bizi ileriye taşımayan bir biçimi tercih etmiş oluruz. Oysaki paylaşarak kolektif bir

biçimde daha üretken ve güzel kılmış olacağız her şeyi.

Bireysellikten arınmamız gerekiyor. Bireysellik, bizi yal-nızlaştırmaktan ve küçültmek-ten başka bir şeye yaramaz. Kendimiz için çalışmak değil bizi güçlü kılan. Başkaları için, halkımız için çalışmak, üret-mektir bizi güçlü kılan.

Biz oluşturduğumuz, edin-diğimiz bilgileri, kurduğumuz rüzgar türbinini kendimize saklamayacağız. Satmayacağız öğrendiğimiz bilgileri. Ken-dimiz için kullanmayacağız. Halkımızla paylaşacağız. İn-sanlarımıza anlatacağız. Daha da büyütmek istiyoruz çünkü. Herkes yararlansın istiyoruz. Biliyoruz ki daha da gelişe-cek, daha da zenginleşecek. Biz buna inanıyoruz. İnancımız ise haklılığımıza olan güveni-mizdir. Biliyoruz ki insanların hakkıdır emperyalizme bağımlı kalmadan enerji üretmek. Bize kullandığımızın bile 3 katı fazla parayla satıyorlar enerjiyi. Bir de bu şekilde sömürülüyoruz.

Rüzgar türbinini yapmanın zor olmadığını, bilgiye ulaşıl-dığı takdirde herkesin yapabil-diğini anladık biz bu çalışmada. Ve biliyoruz ki bilgi saklanma-dığı zaman sorunlarımızı orta-dan kolaylıkla kaldırabileceğiz. Bu kadar çok emek verip sadece yaşamda kalabilecek kadar ka-zancımız değil bizim hakkımız.

Birlik olursak rüzgar türbi-nini kurduğumuz gibi adaletli, eşit bir dünya da kurabiliriz. Yapılan politikaların tümü bir-likteliğimizi yıkmak üzerine. Çünkü kendi kar ve kazançla-rını düşünüyorlar sadece. Bizi bilgi saklamaya, bireysel ka-zanma hırsına büründürüyor-lar. Ve biliyorlar ki bu şekilde yok edebilirler ancak bizi. Yete-nek yüklüyorlar bize. Üretimin, emek vermenin, buluşun kay-nağı yetenek değildir. Bilgidir. Öğretildiği takdirde, paylaşıl-dığı takdirde herkes bir şeyler katar, böylece büyür her şey. Böylece çok daha ileri sonuç-lar kazanılır.

Page 16: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

16

enerji komitesi

Bir buluş-icat asla tek bir ki-şinin üstün zekasının ürünü, tek başına keşfettiği bir şey değil-dir. İnsanlık var olduğu günden beri sürekli olarak gelişmiş, var olanla yetinmeyip hep daha iyisini istemiştir. Elindeki şey ne olursa olsun onu sürekli geliştirmiş, pratikleştirmiş ve bu bilgilerini gelecek nesillere akarmıştır. Bu bilgi-birikim ne-siller geçtikçe büyümüş, yayıl-mıştır. İcatlar, buluşlar, bu bilgi ve birikimlerin geçmişten gel-mesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bugün teknoloji dediğimiz bu buluşlar, icat yapma işi emper-yalistlerin kontrolleri altındadır. Günümüzde kullandığımız çoğu teknolojik alet, emperyalistlerin bize sunduklarıdır. Bunun sebebi insanlığın geçmişten günümüze biriktirdiği bu bilgi ve birikim-lerin emperyalistler tarafından dünya halklarından saklanması-dır. Emperyalizmin getirdiği bu sorun insanlığın gelişimi adına önemli bir engeldir ve emperya-lizmin yıkılması ile birlikte yok olacaktır.

Bizler Halkın Mühendis Mi-marları olarak, çok iyi mühen-dislik eğitimi almış, her şeyi bilen, deneyimli mühendislik pratiğine-tecrübesine sahip mühendisler değiliz. Bunun tam aksine yeni sömürge bir ülke-

nin, emperyalizmin politikaları neticesinde şekillenen, montaj sanayisine ara elemanı yetişti-ren mühendislik okullarından çıkmış, bu halkın evlatlarıyız. Bu nedenledir ki emperyalizme karşı olan bu savaşta ‘mühendis-lik mimarlık’ alanında halkımızın yanında mücadele vermekteyiz. Emperyalizmin bizden sakladığı insanlığın ortak mirası olan bil-gileri geri alacağız. Bunu da hal-kımız için yaptığımız projelerle başaracağız.

“Öyleyse, önce eski görüşleri-mizi silmeli ve giderek daha büyük bir eleştiri ruhuyla halka daha çok yaklaşmalıyız. Eskiden yaklaştığı-mız gibi değil, çünkü hepiniz şöyle

diyebilirsiniz: “Yoo, ben de halkın dostuyum, İşçilerle, köylülerle ko-nuşmayı çok severim, her pazar falan yere, filan şeyi görmeye gi-derim.” Bunu herkes yapar, fakat bugün yapmak zorunda olduğu-muz yardımseverlik, dayanışma şeklinde olmalıdır. Halka şunu demek için yaklaşmamalıyız: “İşte geldik, sana yardımcı olacağız, bi-limimiz sayesinde sen eğiteceğiz, sana yanlışlarını, kültürsüzlüğünü, bilgisizliğini göstereceğiz.” Biz halka bir araştırıcı ruhuyla, alçak gönüllülükle gitmeli halkın büyük bilgelik kaynağından feyz almalı-yız. Çoğu kez, ne derece yanılmış olduğumuzu, basmakalıp düşün-celerimizin sonunda kendimizden birer parça ve refleksler halini almış olduğunun farkına varaca-ğız. Çoğu kez, yalnız genel, toplum-sal ve felsefi görüşlerimizi değil, tıp konusundaki görüşlerimizi bile baştan aşağı değiştirmemiz gerekecektir.” (Ernesto Che Gu-evara’nın 19 Ağustos 1960’da, Havana’da Halk Sağlığı Bakan-lığı açılış konuşmasından)

Rüzgar türbinimizi yapmaya başladığımızda teknik bilgi olarak çok eksiktik. İnternetten araştırmalar, okullardan, kitap-lardan aldığımız bilgiler elbette vardı ancak pratikte hiçbir fayda sağlamıyordu. Sürekli tıkanma-lar, karasızlıklar yaşıyorduk. Ör-

KAYNAĞA YOLCULUK: HALKA GİTMEK

Page 17: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

enerji komitesi

17

neğin türbinimizin; yatay eksen mi dikey eksen mi olması gerek-tiğine bile karar veremiyorduk. Bu noktada bize yardımcı olacak, çözüm bulacak bir yöntem ola-rak Anadolu’ya gittik. Anadolu’da ihtiyaçları doğrultusunda kendi rüzgar türbinlerini kendi im-kanlarıyla üretmiş insanlarımızı bulduk. Bir program çıkarttık ve ziyaretlerimizi gerçekleştirdik.

İlk durağımız Isparta ve An-talya’da rüzgar türbini için je-neratör üreten abi-kardeş idi. Bizimle farklı siyasi görüşlere sahip insanlardı. Ancak gerek bilgi paylaşımı gerek ağırlama konusunda bu hiç sorun oluş-turmadı. Emperyalizmin bilgiyi saklama bencilliğinin aksine halkımızda bir paylaşma, yar-dımcı olma arzusu gördük. Is-parta ve Antalya’da teknik olarak rüzgar türbininin alternatör kıs-mını inceledik. Pratik ve teorik bilgiler aldık. Kendi bildikleri-mizi onlara aktardık.

Ardından Hatay’a gittik. Bu-rada büyük rüzgar türbini san-trallerinde çalışan bir abimizle görüştük. Arkadaşlarımız bizi kendi evine kendi imkanlarıyla rüzgar türbini yapmış iki insa-nımıza daha götürdü. Bunlardan birisi de yaşayan herkesin soya-dının aynı olduğu ‘Dadük Köyü’ idi. Burada enerji tekelleri tara-fından kurulmuş büyük rüzgar türbinlerinin yanıbaşında bir eve gittik. Bu evde yaşayan amcamız o büyük türbinleri inceleyerek kendine küçük bir rüzgar tür-bini yapmıştı. Kanatları PVC bo-rudan kesmiş, alternatörü çıkma

bir elektrik motoruna mıknatıs yerleştirerek yapmıştı. Biz gitti-ğimizde teknik sorularımızı sı-raladık, ancak çoğu şeye cevap alamıyorduk. Çünkü türbin, tek-nik bilgiden ziyade deneme-ya-nılma ile bu halini almıştı. Buna rağmen evin elektrik ihtiyacını karşılıyordu. Halkımız emper-yalizmin sakladığı bilgileri ih-tiyaçları doğrultusunda tekrar keşfetmişti. Bu keşfettiği bilgi-leri emperyalistler gibi sakla-mayı değil, paylaşıp çoğaltarak daha da geliştirmeyi seçiyordu…

Bir de ODTÜ ziyaretimiz oldu. ODTÜ’de bulunan Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ne git-tik. Buradaki rüzgar tünellerini inceledik. Kendi türbinimizi de götürüp akademisyenlerle fikir alışverişi yapmayı düşünüyor-duk. Görüştüğümüz akademis-yenler bizi bu konuda daha bilgili gördükleri bir profesöre yönlendirdi. Ancak profesörden ilk duyduklarımız “Bunu kimse almaz”, “Bundan para kazana-mazsınız”, ”Paranızı boşa harca-mayın batarsınız” gibi cümleler oldu. Ona türbini yaparken ticari bir kaygımızın olmadığını, tür-binimizi herhangi bir rant uğ-runa değil, tamamen halkımız için yaptığımızı güçlükle anla-tabildik. Profesöre gittiğimizde Anadolu ziyaretlerimizi tamam-lamış, halkımızdan birçok şeyi öğrenip, kendi bilgilerimizi de katarak ilk türbinimizi üretmiş-tik. Yani artık bu konudaki tek-nik bilgilerin çoğuna hakimdik. Dolayısıyla profesörden teknik

bilgi anlamında beklentimiz epeyce büyüktü. Ancak durum bunun tam tersiydi. Profesör al-ternatörümüzü beğenmemişti; sürekli farklı tipte alternatörler, teknikler öneriyordu. Ancak biz onun önerdiği yöntemlerin ço-ğunu daha önceden denemiştik ve eksik kısımlarını ona anlata-rak bütün tezlerini çürüttük.

Sonuç olarak emperyalizmin yeni sömürgesi olan ülkemizde teknolojik bilgiler, kırıntılar ha-linde dağılmış. İş pratiğe dökmek üretmek konusuna gelince bu kırıntıları birleştirmek imkansız. Bir şey üretmek için emperya-listlerin göstermelik paylaştığı teknik bilgiler yetersiz kalıyor. Gerek görüştüğümüz firmalar, gerekse akademisyenler bile bu bilgilerin tamamına sahip değil. Bizim ise bu sorunu çözmedeki en önemli kaynağımız halkımız. Halkımıza gittiğimizde ne ko-nuda olursa olsun mutlaka bir çözüm bulunuyor. Çünkü bizim onlara güvendiğimiz kadar hal-kımız da bize güveniyor ve ne yapmaya çalıştığımızı anlıyor. Bildiği, keşfettiği şeyleri pay-laşıyor, kendine saklamıyor. Bu paylaşımcılık sadece bu alanda da sınırlı değil. Halkımız her ko-nuda yardımsever ve paylaşımcı. Emperyalizm ve oligarşi son zamanlarda bu konuda her ne kadar önemli tahribatlar yaratsa da halkımızı teslim alamamış-tır. Halkımızın konukseverliği ve bunun özündeki paylaşımcılık, dayanışmacılık, bizim de yaşa-tıcısı, taşıyıcısı olmamız gereken özelliklerden biridir.

Page 18: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı

18

enerji komitesi

Gerçek halk sevgisinin ne olduğunu tam anlamıyla so-mutlaştırabilen kocaman bir ailenin fertlerinden olma so-rumluluğu ve bilinciyle çıktık yola. Halkımız sizi çok seviyo-ruz diye haykıran, halk sevgi-sinin vücut bulmuş halinden, sevginin onurla harmanlandığı cüretten güç alarak atıyoruz adımlarımızı.

Rüzgar türbini çalışmaları-mız halk sevgisinden ayrı değil elbet. Çünkü mühendisliği ve mimarlığı halk için yapıyoruz. Biz de halkla birlikte, halktan öğrenerek ilerliyoruz. Bu yüz-den attığımız adımlar ne gü-vensizce ne de kaygan zeminde oluyor.

Şu anda yürütüyor olduğu-muz kolektif çalışma ve sağlam temeller üzerine oturtulmuş araştırma sürecimiz, şimdiki ça-lışmalarımızın başarısının birer somut kanıtıdır. Emek doğru adımlarla bütünleştiğinde ba-şarı kaçınılmaz oluyor

Bizleri vurdumduymaz, han-tal ve bencil bireyler olmaya iten ve çepeçevre kuşatarak aptallaştırma amacı güden bu soysuz düzen, bilimsel bilgiyi de saklayarak bizi tamamen ça-

resiz kıldığını zannediyor. Oysa devrimci mühendis mimarlar, halk için mühendislik mimarlık yapanlar da var. Bizden koparıl-mak istenen üretme arzusu ve gücünü birbirimizden güç ala-rak tırnakla sökülüp koparılacak olan teknoloji ve bilimin belki de ilk tarihsel adımları bunlar.

Evet o kadar iddialıyız. Bugün eğitim ve öğretim tica-rileştirilmişken, özellikle kapi-

talist ülkelerde, emperyalizmin boyunduruğunda bulunan yeni sömürge ülkelerde parası ola-nın yararlanabildiği bir hizmete dönüştürülmüşken halkın çı-karlarını gözeten mühendis ve mimarlar olarak bizler bu iddiamıza parmak da basarız. Çünkü bilim ve teknoloji ancak insanlığın yararına olduğunda gayesine ulaşır.

Bugün yüksek öğretim fa-külteleri ya da üniversiteler dahi sermaye sahibi sanayici-lerle işbirliği içindeyken biz de bu iddiamıza yalnızca parmak basmaz, altını kızıl kalemlerle çizerek tarihe de yazarız. Eğer bu direniş denizinde bir dam-laysak şimdi, ileride kasırgalar yaratan dev dalgalar haline dönüşeceğiz. İnancımızı ısrar ile disiplin ile harmanlıyoruz.

Kendi elektriğini üretme ko-nusunda kafa yoran mühendis-lere, teknikerlere, öğrencilere, rüzgar türbini ile ilgilenen her-kese sesleniyoruz. Gelin, halk için mühendislik yapın. Alın te-rinizin ısısı elektrik enerjisine dönüşsün. Rant politikalarının hüküm sürdüğü sanayi toplum-larının birer uzvu olmak yerine gerçek üretimin bir parçası olun.

HALKTAN ÖĞRENEN, HALK İÇİN ÜRETEN, HALKTAN YANA MÜHENDİSLİK

Page 19: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı
Page 20: Halk için Mühendislik Mimarlık dergisi - Türbin özel sayısı