16
H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARININ KISA B‹R DE⁄ERLEND‹RMES‹ 1 ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN 2 Hint Uygarl›¤› dendi¤inde akl›m›za M.Ö. 5000’lerden bafllayarak, geliflip serpilerek, bilimin çeflitli dallar›nda önemli çal›flmalar›n yap›lm›fl oldu¤u, ve bu çal›flmalarla günümüz bilimini önemli ölçüde etkilemifl olan bir uygarl›k akla gelmektedir. Hint bilim ve kültür tarihi ele al›n›p incelenirken, befl dö- neme ayr›larak incelenir. Bunlardan ilki prevedik dönem, ki buna arkeolojik dönem de diyoruz; ikincisi vedik dönem, üçüncüsü post vedik dönem ya da budik dönem, dördüncüsü ‹slam Dünyas›'yla etkileflim içinde bulundu¤u dönem ve beflincisi ise on yedinci yüzy›l sonras› olarak ay›r›yoruz. Bu yaz›da Hint Uygarl›¤›'n›n, ‹slam Dünyas›'na kadar olan dönemindeki bilimsel ça- l›flmalar›n, bilim tarihi aç›s›ndan ne anlam tafl›d›¤›n›, bir baflka ifade ile, gü- nümüz bilimine katk›s› aç›s›ndan k›sa bir de¤erlendirmesi yap›lacakt›r. ‹lk dönem, yani arkeolojik dönemle ilgili bilgilerimizi biz daha çok kaz›- lardan elde edilen kapkacak, mühürler, yaz›l› baz› kay›tlar, k›ymetli tafllar ve en önemlisi o dönemden kalma yap›lanmadan, yani Mohenjo-Daro ve Ha- rappa gibi iki önemli yerleflim yerindeki yap›lanma özelliklerinden elde edi- yoruz. Bu yerleflim bölgeleri, fevkalade geliflmifl bir yap› bilgisinin o dönemde mevcut oldu¤unu belgelemektedir. Genellikle biz eski uygarl›klar ve geliflmifl yap› bilgisi denince ilk akl›m›za gelen M›s›r ve piramitler, dikili tafllard›r, halbuki, tarih olarak çok daha erken döneme ait olan bu flehirler ve özellikle de Mohenjo-Daro bugün aç›s›ndan bir mimari harikas›d›r. fiehrin orta ye- rinde bir genel banyo veya havuz bulunmaktad›r. fiehirdeki evlerde bugüne örnek olacak bir alt yap› sistemi (drenaj sistemi) vard›r. Sokaklar son dere- cede muntazam bir flekilde planlanm›flt›r. Ayn› flekilde, Harapa’da da mü- kemmel bir yap› bilgisi örne¤i ile karfl› karfl› geliriz. Her iki yerleflim yeri de ‹ndus Irma¤›'na yak›n yerlerde kurulmufltur. Bu da do¤ald›r. Genel olarak zaten ilk uygarl›klar›n flekillendi¤i yerlere bak›ld›¤› zaman hemen hepsinin 1 Bu metin 9 Haziran 1999 tarihinde Hindistan Büyük Elçili¤i'nde konferans fleklinde sunulmufltur. 2 Prof. Dr. Esin Kahya ve Prof. Dr. ‹nci Macun A.Ü. D.T.C.F.’de ö¤retim üyesidir.

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARININ KISA B‹R …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · 2018-07-26 · H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARININKISA B‹R DE⁄ERLEND‹RMES‹1

ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN2

Hint Uygarl›¤› dendi¤inde akl›m›za M.Ö. 5000’lerden bafllayarak, geliflipserpilerek, bilimin çeflitli dallar›nda önemli çal›flmalar›n yap›lm›fl oldu¤u, vebu çal›flmalarla günümüz bilimini önemli ölçüde etkilemifl olan bir uygarl›kakla gelmektedir. Hint bilim ve kültür tarihi ele al›n›p incelenirken, befl dö-neme ayr›larak incelenir. Bunlardan ilki prevedik dönem, ki buna arkeolojikdönem de diyoruz; ikincisi vedik dönem, üçüncüsü post vedik dönem ya dabudik dönem, dördüncüsü ‹slam Dünyas›'yla etkileflim içinde bulundu¤udönem ve beflincisi ise on yedinci yüzy›l sonras› olarak ay›r›yoruz. Bu yaz›daHint Uygarl›¤›'n›n, ‹slam Dünyas›'na kadar olan dönemindeki bilimsel ça-l›flmalar›n, bilim tarihi aç›s›ndan ne anlam tafl›d›¤›n›, bir baflka ifade ile, gü-nümüz bilimine katk›s› aç›s›ndan k›sa bir de¤erlendirmesi yap›lacakt›r.

‹lk dönem, yani arkeolojik dönemle ilgili bilgilerimizi biz daha çok kaz›-lardan elde edilen kapkacak, mühürler, yaz›l› baz› kay›tlar, k›ymetli tafllar veen önemlisi o dönemden kalma yap›lanmadan, yani Mohenjo-Daro ve Ha-rappa gibi iki önemli yerleflim yerindeki yap›lanma özelliklerinden elde edi-yoruz. Bu yerleflim bölgeleri, fevkalade geliflmifl bir yap› bilgisinin o dönemdemevcut oldu¤unu belgelemektedir. Genellikle biz eski uygarl›klar ve geliflmiflyap› bilgisi denince ilk akl›m›za gelen M›s›r ve piramitler, dikili tafllard›r,halbuki, tarih olarak çok daha erken döneme ait olan bu flehirler ve özelliklede Mohenjo-Daro bugün aç›s›ndan bir mimari harikas›d›r. fiehrin orta ye-rinde bir genel banyo veya havuz bulunmaktad›r. fiehirdeki evlerde bugüneörnek olacak bir alt yap› sistemi (drenaj sistemi) vard›r. Sokaklar son dere-cede muntazam bir flekilde planlanm›flt›r. Ayn› flekilde, Harapa’da da mü-kemmel bir yap› bilgisi örne¤i ile karfl› karfl› geliriz. Her iki yerleflim yeri de‹ndus Irma¤›'na yak›n yerlerde kurulmufltur. Bu da do¤ald›r. Genel olarakzaten ilk uygarl›klar›n flekillendi¤i yerlere bak›ld›¤› zaman hemen hepsinin

1 Bu metin 9 Haziran 1999 tarihinde Hindistan Büyük Elçili¤i'nde konferans fleklindesunulmufltur.

2 Prof. Dr. Esin Kahya ve Prof. Dr. ‹nci Macun A.Ü. D.T.C.F.’de ö¤retim üyesidir.

64 ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN

suya yak›n yerlerde kuruldu¤u görülür. Çin’in Sar› Nehir, M›s›r’›n Nil kena-r›nda kurulmas› gibi.

Hint uygarl›¤›n›n erken dönemleri konusundaki bilgilerimiz daha çokarkeololojik malzemeye dayanmaktad›r. O dönem hakk›nda, mevcut yaz›n›nhenüz okunmam›fl olmas› dolay›s›yla, pek fazla bilgi sahibi olam›yoruz. An-cak, son gelen haberlere göre, yaz›n›n çözülmesi konusunda çabalar sürmek-tedir, ve çözüldü¤ü zaman herhalde daha aç›k ve kesin bilgi sahibi olmam›zmümkün olacakt›r.

Hint bilimi ile ilgili belli bafll› bilgileri biz ilk dönem için arkeolojik kay-naklardan ö¤renirken, daha sonraki dönem, yani Vedik dönemde veda de-nen ve asl›nda sözlü olan kaynaklardan elde ediyoruz. Bu kaynaklar söylen-dikleri dönemden çok daha sonralar› toplanarak yaz›l› belgeler haline geti-rilmifllerdir. Bunlar, belli bafll› üç ana koleksiyon ve yard›mc› metinlerdenoluflmaktad›r. Ana metinler, Samhitalar, Brahmanalar ve Aranyaka Upani-fladlard›r. Bunlardan ilk grup, yani Samhitalar da kendi aralar›nda Rg Veda-lar, Samavedalar, Yajurvedalar ve Atarvavedalar olarak ayr›l›rlar. Bunlar›n eneskisi Rg Vedalard›r. fiiir fleklinde olup 1028 m›sradan meydana gelir; içindemitolojik hikayeler halinde hayvanlar, bitkiler, kozmoloji ve astronomi ile il-gili bilgi bulunmaktad›r.

Samavedalar ise Rg Vedalar›n devam› olan metinlerdir. Onlar da fliir flek-linde kaleme al›nm›flt›r. Müzik metinleri diye bilinirler. Hint müzi¤inin eneski kaynaklar›d›r.

Yajurvedalar kendi içlerinde farkl› gruplara ayr›lmakla beraber, genel-likle Siyah ve Beyaz Yajurvedalar olarak iki ana gruba ayr›lm›fllard›r. Bu me-tinlerde, kurban merasimleri, co¤rafya bilgisinin yan› s›ra, matematikle ilgilibilgilere rastlan›r; dört ifllemle ilgili örnekler vard›r. Bu metinlerde meflhursoma3 efsanesi hakk›nda aç›klamalara rastlan›r. Ayr›ca, t›p konusunda daaç›klamalar vard›r.

Atarvavedalar genel olarak t›p metinleri olarak bilinirse de, bunlarda,di¤er metinlerde oldu¤u gibi, kozmoloji, zooloji, felsefe konusunda bilgibulmak mümkündür.

3 Bilindi¤i gibi soma bir bitki olup, erken tarihlerde Hindistan’da tanr›lara yap›lan adakmerasiminde bu bitkiden yap›lan içkinin bir k›sm› yere dökülürdü; geri kalan k›sm› rahip veadak sahibi taraf›ndan içilirdi. Keyif verici özelli¤i olan bu bitkinin hemen her hastal›¤›iyilefltirdi¤ine inan›l›rd›.

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARI 65

Brahmanalar ise, dinle ilgili metinler olup, kast sisteminin Brahmanalarzaman›nda olufltu¤una inan›lmaktad›r. Bu metinlerde dinle ilgili aç›klamala-r›n yan› s›ra, metafizik ve dille ilgili bilgiler de bulunmaktad›r. Ayr›ca, bu me-tinlerde astronomi, t›p ve zooloji konusunda da aç›klamalar vard›r.

Aranyaka-Upanifladlar iki gruptan meydana gelmifltir: Aranyakalar‘orman metinleri’ olarak bilinirler. Dini bilgiler bulunmakla birlikte, sert ku-rallar yoktur. Daha çok din felsefesi niteli¤ini tafl›maktad›r. Upanifladlar isegizli metinlerdir; 12 gruptan meydana gelmifltir. Di¤er metinler gibi Sanskritdilinde kaleme al›nm›flt›r. Belli yerde ve belli kifliler taraf›ndan okunabilenbu metinler de esas itibaritle dini metinlerdir. Buradaki evren görüflü k›sacaflöyle ifade edilebilir: Evrendeki varl›klar iki gruba ayr›lm›flt›r: atman ve ma-habhutani. Atman flafl›rt›c› ruhtur; bizatihi mevcuttur. Mahabhutani ise inor-ganik varl›k olup, toprak, hava, su, atefl ve eter ya da ester olmak üzere beflunsurdan meydana gelmifltir. Burada varl›k atman, yani ruh ve mahabhutani,yani maddeden meydana gelmifltir. Bilgi sahibi olmak ise bunlar›n ve Brah-ma’n›n bilgisine sahip olmakt›r. Upanifladlar’da daha sonra birçok din ve fel-sefi anlay›flta görülen ruhun ölmezli¤i anlay›fl› da vard›r. Biz Hint felsefesininetkisi ile Pitagoras dahil, birçok Klasik Yunan filozofunda bu görüflün kabuledildi¤ini belirlemekteyiz.

Vedik metinlerin tarihi konusunda anlaflma oldu¤unu söylemek müm-kün de¤ildir. Genel olarak, Samhitalar için verilen tarih M.Ö. 1200 ila 800olup, di¤erlerinin tarihi daha geçtir. Ancak, baz› yazarlar ise, Samhitalar›ntarihini M.Ö. 3000’lere kadar götürmektedir.

Bu metinlerin yan› s›ra, yine vedik dönemde söylendi¤i kabul edilen veyard›mc› metinler olarak adland›r›lan Vedangalar ve Sutralar da vard›r. Bumetinlerde ziraat, hukuk, astronomi, matematik gibi de¤iflik konularda bilgibulmak mümkündür.

Post vedik dönemle ilgili bilgilerimizi ise Siddhantalar ve Pali Canonlar-dan elde etmekteyiz. Bu metinlerde, kültür, dil ve dinle ilgili bilgilerin yan›s›ra, co¤rafya, tarih, hukuk, müzik, kozmoloji, felsefe ve bilimin çeflitli dalla-r›yla ilgili bilgi bulmak mümkündür.

Bu kaynak metinlerin yan› s›ra, ‹slam Dünyas›nda Hint Uygarl›¤› ile ilgilibilgi veren baz› kaynaklara rastlamaktay›z. Bunlar aras›nda en önemlisi onbirinci yüzy›lda yaflam›fl olan Beyruni’nin kaleme ald›¤› Eski Milletler Krono-lojisi’dir. Eserde Hindistandaki dini inançlar, yaflam, kullan›lan ölçüler, tak-

66 ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN

vim vb. gibi, Hindistan’la ilgili hemen her konuda ayr›nt›l› bilgi bulmakmümkündür. Ayr›ca ‹bn Nedim’in el-Fihrist’inde vb. kaynak niteli¤indeki ‹s-lâm eserlerinde de Hint Uygarl›¤› ile ilgili bilgi bulmak mümkündür.

Hint Uygarl›¤›'n›n bafllang›c›ndaki astronomi çal›flmalar›ndan bafllaya-rak, bu uygarl›kta bilim ad›na yap›lan çal›flmalar› k›saca de¤erlendirelim.

Astronomi çal›flmalar› bilindi¤i gibi, insanlar›n etraf›ndaki do¤a olaylar›karfl›s›nda ö¤renme, onlar› anlamland›rma merak›ndan do¤mufltur. Önce-likle etraflar›nda olup biteni anlamaya çal›flan insanlar, gündüzün geceyi iz-lemesi, zaman zaman belli gök cisimlerinin gök yüzünde görülmemesi, ay-d›nl›k olmas› gereken zamanda etraf›n kararmas›ndan etkilenmifllerdir.

Hindistan’daki erken dönem çal›flmalar›, di¤er eski uygarl›klarda görül-dü¤ü gibi, özellikle takvim çal›flmalar› üzerinde yo¤unlaflm›flt›r. Günefl’in ha-reketlerini esas alarak haz›rlanan takvimdeki zaman kaymalar› zaman içindeyap›lan çal›flmalarla bertaraf edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Her ne kadar esas olarakGünefl’in hareketleri, dönence noktalar› vb gibi ögeler takvimin birimlerininbelirlenmesinde etkin olmuflsa da, flüphesiz tahmin edilecektir ki, Günefl’inhareketlerinin belirlenmesinde ve hesaplanmas›nda di¤er gezegenlerin ha-reketleri ve özellikle de Günefl’in y›ld›zlarla olan aç›sal konumu önem tafl›-m›flt›r. Çünkü biliyoruz ki, di¤er gök cisimlerine nisbetle daha sabit olan y›l-d›zlar gök cisimlerinin hareketlerinin hesaplanmas›nda bir ölçüt olarak kul-lan›lm›flt›r. Bu arada erken tarihlerden itibaren (baz› kaynaklara göre, Yajur-vedalarda bu terim var) matematikle ilgilenen kifli ile astronomi ile ilgile-nene verilen ad ayn› idi.

Hindistan’da zaman› belirlemek için öncelikle Günefl’in, ve zaman za-man da Ay’›n zaman›n belli bölümlere ayr›larak hesaplanmas›nda kullan›l-d›¤› ve yard›mc› unsur olarak da y›ld›zlar›n hareketlerinden yararlanm›fl ol-duklar› görülür.

Ay›n hareketleri ile ilgili olarak erken dönemlerde Hint uygarl›¤›ndakibilgilerin Günefl’le münasebetli olarak ele al›nd›¤› belirlenmektedir. Örne-¤in Ay’›n hareketlerini aç›klarken, onun safhalar›n› Günefl’in hareketleriyleilgi kurarak aç›klam›fllard›r. Erken dönemde verilen aç›klamalarda Ay’›ngökyüzünde görülmemesini, Günefl taraf›ndan yenmesi olarak nitelendirmifl-lerdir ve yeni Ay’›, yani hilali ise, Günefl’in Ay’› yiyip, art›klar›n› d›flar› atmas›olarak aç›klam›fllard›r; hilalin bu art›klardan olufltu¤unu ifade etmifllerdir.Burada önemli nokta, bu aç›klamalarda ilk hilalin, Bat› ufkunda görüldü¤ü-

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARI 67

nün söylenmesidir. Ayr›ca, Ay’›n ilk hilalden itibaren geçirdi¤i safhalar hak-k›ndaki aç›klamalar da do¤rudur.

Zaman içinde Ay’›n hareketleri, h›z›, Ay tutulmas› hakk›nda nisbetendaha ayr›nt›l› bilgi verildi¤i görülmektedir.

Hintliler de di¤er uygarl›klarda oldu¤u gibi, befl gezegen ve hareketlerikonusunda bilgi vermifllerdir. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün ha-reketlerini inceleyen astronomlar bunlardan, bugünki ifade ile iç gezegenlerdedi¤imiz Merkür ve Venüs’ün hareketlerinin do¤ru, düzgün oldu¤unu, di-¤erlerinin hareketlerinin ise retrograt oldu¤unu, ifade etmifllerdir. Ayr›cabunlar›n hareketlerindeki düzensizlikler ve h›zlar› hakk›nda da bilgi verdik-leri görülür.

Hint’te y›ld›zlar›n -gerek astronomi, gerekse astroloji yönünden - önemlibir rolü vard›r. Öncelikli olarak 27 ila 28 olarak belirlenmifl olan y›ld›z grup-lar›n›n erken dönem aç›klamalar›, di¤er eski uygarl›klardaki gibi daha çokmitolojik boyuttad›r. Naksatra denen bu y›ld›z gruplar› farkl› say›da y›ld›zdanmeydana gelmifltir. Bunlardan birisi de Tauri’dir. Bu y›ld›z grubunda 6 y›ld›zbulunur. Onun meydana gelifli hakk›nda flöyle bir mitolojik hikaye verilmifl-tir: Prajapati efsanesine göre, Tanr› Prajapati kendi k›z› Rohin’e afl›k olur;k›z› difli bir geyik fleklinde koflarken, o da arkas›ndan gider. Ancak Tanr›Rudra bu olay› durdurmak ister ve avc› (Mrgavyadha) flekline girip, Prajapa-ti’yi okuyla parçalar. Antilop fleklindeki tanr›n›n kafas› 5-6 parçaya ayr›l›r.Bunlar Mrgasirsa’y› (Bo¤a Burcu) meydana getirir. Di¤er y›ld›z gruplar› ileilgili bu flekilde mitolojik hikayeler bulmak mümkündür.

Hint’teki y›ld›zlar sisteminde 27-28 y›ld›z grubunun zaman içinde 12 y›l-d›z grubuna yerini b›rakt›¤› belirlenmektedir. Genellikle eski uygarl›klardanMezopotamya ve Çin’de de erken tarihlerden itibaren bu y›ld›zlar hakk›ndabilgi oldu¤u ve Hint Uygarl›¤›n›n Mezopotamya'daki çal›flmalardan etkilen-di¤i görülmektedir.

Bunun yan› s›ra, nisbeten sabit olan 4 y›ld›z grubu hakk›nda Mezopo-tamya ve Çin’de verilen bilgilerle önemli benzerlikler göstermektedir. Ör-ne¤in, bu y›ld›z gruplar›n›n aç›sal konumlar›, adlar› gibi konularda verilenaç›klamalar hemen hemen ayn›d›r. Bu benzerlik onlar›n di¤er gruplara nis-betle daha sabit olmas› ile ve de flekillerine ba¤l› olarak adland›r›ld›klar› içinadlar›n›n benzer olmas›n›n da do¤al oldu¤u belirtilmektedir. Zodiak sistemidiye adland›r›lm›fl olan bu on ikili y›ld›z sisteminin ilk defa hangi uygarl›kta

68 ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN

ele al›nd›¤›, ve incelendi¤i konusu ise astronomi tarihinin hâlâ tart›fl›lan birkonusudur.

Hindistan’da astronomi çal›flmalar›n›n en parlak oldu¤u dönem flüphe-siz ki, M.S.VI. yüzy›ld›r. Bu dönemde yetiflmifl olan Aryabhata, Brahmaguptave Bhaskara I gibi astronomlar yapm›fl olduklar› çal›flmalarla sadece Hint Uy-garl›¤› için de¤il, daha sonraki uygarl›klar için de önemli çal›flmalar yapm›fl-lard›r. Bunlar›n, özellikle de Aryaphata ve Brahmagupta’n›n belli bafll› eser-leri baflta Arapça ve Farsça olmak üzere baz› yabanc› diller çevrilmifltir.

Bunlardan Aryabhaya (M.S. 476) astronominin yan› s›ra, matematikle deyo¤un bir flekilde ilgilenmifltir. Meflhur eseri Aryabhatiya’da o, yer ve flekli,hareketi ve Günefl, Ay ve y›ld›zlarla ilgili aç›klamalar verir; onlarla ilgili he-saplamalar›n nas›l yap›laca¤›n› anlat›r. Burada eklipti¤in (tutulma düzlemi)e¤imini 24° olarak vermifltir. Daha sonra, eklipti¤in e¤imi, ‹slam Dünyas›ndaBeyruni ve Ebu’l-Vefa taraf›ndan 23° 34' olarak verilmifltir. Günümüzde 23°27' olarak kabul edilmektedir. Ay ve Günefl tutulmalar›n› da günümüze ben-zer flekilde aç›klayan Aryabhata, özellikle de yerin hareketi ile ilgili verdi¤iaç›klamalarla daha sonraki çal›flmalar› etkilemifltir. Bilindi¤i gibi, genel ola-rak, eski astronomlardan birço¤u yeri hareketsiz olarak kabul etmektedir.

Aryabhata, ayn› zamanda matematik çal›flmalar›yla da etkili olmufltur.Onun verdi¤i pi say›s›n›n de¤eri devrine göre en iyi pi de¤eridir; o, pi say›-s›n› 3.1416 olarak hesaplam›flt›r. Halbuki, ayn› dönemde genel olarak, Çin-’de kabul edilen de¤er 3.06 gibi bir de¤erdir. Eski Mezopotamya’da ve EskiM›s›r’da verilen de¤erlerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda Aryabhata’n›n pi için verdi¤ide¤er gerçekten farkl›d›r.

Aryabhata gibi önemli astronomlardan birisi de Brahmagupta’d›r. Özel-likle astronomi hesaplamalar›nda trigonometrik münasebetleri kullanmas›aç›s›ndan önem tafl›r. Bilindi¤i gibi, klasik Yunan’dan farkl› olarak, Hint’tetrigonometrik münasebetler, günümüzdeki gibi sinus cosinüs fleklinde ve-rilmifltir. Bu bilgiler çeviriler kanal›yla ‹slam Dünyaya aktar›lm›flt›r. Bunun engüzel örneklerini ‹slam Dünyas›nda Sabit b. Kurra ve Nas›reddin-i Tusi’ninçal›flmalar›nda görmekteyiz. Brahmagupta’n›n bütün bu bilgileri de kapsa-yan meflhur eseri Siddhanta Brahmasputha ya da meflhur ad›yla Siddhanta’-da Ay, Günefl, gezegenler, onlar›n hareketleri konusunda ayr›nt›l› bilgi bul-mak mümkündür. Özellikle gezegenlerin hareketleriyle ilgili aç›klamalar› il-ginçtir.

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARI 69

Hint astronomisi ad›na birçok fley söylenebilir. Özellikle de gezegenlerinve y›ld›zlar›n hareketiyle ilgili verdikleri aç›klamalar, Günefl ve Ay tutulma-lar›, onlar›n hareketlerindeki düzensizlikle ilgili hesaplamalar çeviriler kana-l›yla, ilkin ‹slam Dünyas›n› etkilemifl, daha sonra da ‹slam Dünyas›ndaki bellibafll› eserlerin Arapça’dan Latince’ye çevirileriyle Avrupa’daki çal›flmalar›ngeliflimini etkilemifltir. Bat›’daki bu etkilerin yan› s›ra, komflusu Çin’i Hint’-teki çal›flmalar›n genifl ölçüde etkiledi¤i bilinmektedir. Özellikle de bu etkiM.Ö. IV. yüzy›ldan sonra kendisini daha da yo¤un bir flekilde hissettirmifltir.

Hint’teki matematik çal›flmalar› ise, prevedik dönemden itibaren flekil-lenmeye bafllam›fl ve vedik dönemde geliflimini sürdürmüfltür. Hindistan’dasay› sistemi olarak on tabanl› konumsal bir sistem gelifltirilmifltir. Erken dö-nemlerde sadece 10 üzeri 4’e kadar görülen say›lar›n Budist dönemde 10üzeri 53'e kadar ilerledi¤ini görmekteyiz. Say› sistemine iliflkin olarak, say›la-r›n ifadesindeki sembolleflme de geliflme göstermifltir. Bilindi¤i gibi, ilkin ifl-lemlere paralel olarak verilen ekleme fleklindeki ifadeler halinde say› adlar›flekillenmifltir. Yirmi+iki=yirmi iki gibi. Rakamlar›n sembollerle ifadesi dezaman içinde geliflmifl ve bugün kulland›¤›m›z sistemin temelini teflkil ede-cek olan semboller oluflmufltur. Bilindi¤i gibi, s›f›r ilk defa Hintli matematik-çiler taraf›ndan kullan›lm›flt›r. ‘Hiçlik’, ‘boflluk’, ‘yokluk’ gibi terimlerle kar-fl›lanan s›f›r›n M.Ö.I. yüzy›ldan itibaren kullan›ld›¤› belirlenmektedir. Ar-yabhata ve di¤er belli bafll› matematikçilerde s›f›r›n kullan›ld›¤›n› belirleyebi-liyoruz.

Hint say› sistemi hali haz›r sistemimizin temelini teflkil etmifltir. M.S. IX.yüzy›lda ‹slam Dünyas›nda yaflam›fl olan meflhur matematikçi Harezmi Hintsay› sistemini kaleme ald›¤› Kitab al-Muhtasar fi Hisab al-Hindi adl› eseriyle,‹slam Dünyas›na tan›tm›flt›r. Bu eser, daha sonra Bath’l› Adelard taraf›ndanon ikinci yüzy›lda Latince’ye De Numero Indorum ad›yla çevrilmifltir. Buradaverilen hesaplama sistemi, konumsald›r; on tabanl›d›r ve s›f›r içerir. Bu sis-tem, gerek hesaplama yöntemi, gerekse semboller olarak bugünki say› siste-mimizin temelini teflkil etmifltir. Biz biliyoruz ki, daha önce Yunan’da kullan›-lan say› sistemi harf say› sistemidir. Romal›lar›n kulland›¤› sistem ise aditiftir,yani ekleme ç›karma esas›na dayal› bir ifllem sistemi ile çal›flmaktad›r.

Hint’te geometri ad›na yap›lan çal›flmalarda, eski uygarl›klarda görülenbelli bafll› problemlerin ele al›nd›¤› görülür. Bunlar aras›nda Pitagoras te-oremi, karenin dörtgenlefltirilmesi, dairenin dörtgenlefltirilmesi (ki bu son-suz küçükler hesab›na giden yolu açm›flt›r), Paskal üçgeni, ve daha ileri dö-

70 ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN

nemlerde permitasyon, kombinasyon hesaplar› ile, alan ve hacim hesaplar›konusunda yo¤un çal›flmalara rastlanmaktad›r.

Bilindi¤i gibi, ‹slam Dünyas›nda yaflam›fl ve yukar›da da ad› geçen Ha-rezmi cebrin kurucusu olarak kabul edilir. Onun Kitab el-Cebr ve’l-Mukabeleadl› eserinin ad›, bu disiplinin ad› olarak kabul edilmifltir. Harezmi, say› sis-teminde de görüldü¤ü gibi, Hint’teki matematik çal›flmalar›ndan etkilenmifl-tir. Biz biliyoruz ki, cebir konusunda Mezopotamya Uygarl›¤› öncülük etmiflolup, Hintli matematikçiler birçok konuda oldu¤u gibi, cebir konusunda daMezopotamya Uygarl›¤›'ndan büyük ölçüde yararlanm›fllard›r ve Hint’tekiçal›flmalarla bütün cebir ad›na yap›lan çal›flmalar, hata yolu ile çözüm (regulifalsi) dahil, Harezmi’nin cebir konusundaki eseriyle (Kitab el-Muhtasar fiCebr el-Mukabele) Hint’ten ‹slam Dünyas›na aktar›lm›flt›r. Daha sonra, bueserin de Latince’ye çevrilmesiyle bu çal›flmalar Bat›’ya aktar›lm›fl ve Bat›’-daki cebir çal›flmalar›na temel teflkil etmifltir.

Hint’teki kimya ve t›p çal›flmalar› da, di¤er bilim dallar›ndaki çal›flmalarkadar bilimsel geliflmenin seyrinde önemli yap› tafllar› görevini görmüfltür.Hint’te kimyan›n di¤er uygarl›klarda oldu¤u gibi iki yönüyle karfl›laflmakta-y›z. Bunlardan birisi madde ve maddenin özellikleri ile onlar›n nas›l mey-dana geldi¤i konular›n› kapsayan çal›flmalar, bir baflka ifade ile daha çok te-orik boyuttaki çal›flmalard›r. ‹kincisi ise, günlük hayata dönük, kap, kacakyap›m›, cam, metal eflyalar›n yap›m›, metallerin elde edilmesi, içki ve kozme-tikle ilgili maddelerle ilgili ifllemlerden meydana gelmektedir. Kimya vekimya tekni¤i ile ilgili tekni¤in de bir hayli geliflti¤ini söylemek mümkündür.Bunlarla ilgili bilgileri biz, müstakil kimya metinlerinden (örne¤in Arthsas-tra) ö¤rendi¤imiz gibi, t›pla ilgili meflhur ansiklopedik eserler olan Susrutave Caraca’dan da elde ediyoruz. Ayr›ca, kimyasal maddelerle tedaviyi öngö-ren Rasacikitsa Okulu ile ilgili yaz›l› belgelerde de bu konuda bilgilere rast-lanmaktad›r.

Di¤er uygarl›klarda oldu¤u gibi, Hint uygarl›¤›nda da yo¤un alflimi ça-l›flmalar›na rastlanmaktad›r. Bu metinlerde, genel olarak, maddenin ya dadaha iyi bir ifade ile, metal ve tafllar›n kökenini teflkil eden temel elementler,onlar›n özellikleri ve bu elementlerden maddenin nas›l teflekkül etti¤i konu-sunda bilgi verilir. Temel prensip, bütün maddelerin temelinde, varl›¤›n te-melini teflkil eden 4 unsurun (toprak, su, hava ve atefl) olmas›d›r. Herhangibir madde bir di¤eriyle özde ayn› olmas›, yani her iki maddenin de 4 anaelementten meydana gelmifl olmalar› dolay›s›yla, bir baflka madde, onun

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARI 71

içindeki ana elementlerin oranlar›n›n, de¤ifltirilmesiyle, dolay›s›yla onunözelliklerinin de¤ifltirilmesiyle, elde edilebilir. Hellenistik dönemde, Yunan-’da ve daha sonra ‹slam Dünyas›'nda da görüldü¤ü gibi, ana elementlerdenmeydana gelen temel maddeler kükürt ve civad›r. Onlardan di¤er metal vetafllar meydana gelir. Hintlilerin alflimi metinlerinde bu de¤iflim ve teknikhakk›nda bilgi bulmak mümkündür.

Burada k›saca Hint t›bb› hakk›nda da bilgi verelim. Hint t›bb›, asl›nda,insan› sadece madde olarak ele almaz, bir taraftan onu (insan) genel olarakvarl›¤›n içinde varsayarak de¤erlendirirken, di¤er taraftan da, onu en yücemevkiye, tanr›l›k mertebesine kadar yükselebilecek nitelikte bir varl›k olarakde¤erlendirir, çünkü onda ebedi ruh vard›r, ya da ebedi ruhtan pay alm›flt›r.

Genel t›p prensiplerine göre varl›k temelde 4 unsurdan meydana gelirve bu dört unsur canl›daki 3 h›lt›, yani vaju (hava), pitta (atefl) ve kapha’y›(toprak) meydana getirir. Bunlar›n aralar›ndaki denge vücudun dengedeolmas› anlam›na gelir. Asl›nda mükemmel denge asla söz konusu olamaz,çünkü her insan ailesinden farkl› kal›tsal yükler getirdi¤i, döllenmenin flart-lar› farkl› oldu¤u ve döllenme zaman› ve geliflim sürecinin farkl› zamandaolmas› dolay›s›yla, hatta ikiz kardefl olsalar bile tam anlam›yla birbirinin ayn›olamazlar; birbirine benzemezler.

T›p asl›nda tedavi sanat› de¤il, insanlar› sa¤l›kl› tutma, onlar›n sa¤l›kla-r›n› koruma bilgisidir. ‹nsan asl›nda bir ikilem tafl›r: beden ve ruh. Sa¤l›kl›olabilmesi, bu ikisi aras›ndaki denge sayesinde mümkündür. Vücudu sa¤l›kl›olmayan kiflinin ruhen sa¤l›kl› olmas› söz konusu olamaz. Dolay›s›yla, her iki-sini de dengede tutmak gerekir.

Hint t›bb›yla ilgili bilgilerimizi Ayurvedalardan, ya da Türkçe ifade eder-sek, ‘Hayat Bilgisi’ metinlerinden elde ediyoruz. Bunlarda canl›-cans›z ara-s›ndaki fark ve benzerlikler, evren-insan iliflkisi (makrokosmos ve mikrokos-mos), anatomik yap›, fizyolojik fonksiyonlar, embriyolojinin oluflumu, hasta-l›k s›n›flamas› ve buna ba¤l› olarak, onlar›n aç›klamalar›, tedavi bilimi ve vetedavide kullan›lan droglar hakk›nda aç›klamalar vard›r.

Bunlar›n d›fl›nda Hintli hekimler taraf›ndan oldu¤u kadar, çevirileri yo-luyla ‹slam Dünyas›nda da etkin olan iki önemli t›p klasi¤i bulunmaktad›r.Bunlar Caraca ve Susruta’d›r. Her ikisinde de, anatomi, fizyoloji, embriyoloji,prognoz (hastal›¤›n nas›l sonuçlanaca¤› konusunda tahmin bilgisi), patolojive toksikoloji (ilaç bilim) konusu bilgi bulunmaktad›r.

72 ES‹N KAHYA - ‹NC‹ MACUN

Hint t›bb›n›n geliflim süreci içinde, daha sonra, son derecede etkili ola-cak olan baz› t›p okullar› flekillenmifltir. Bunlardan birisi, yukar›da da sözkonusu edildi¤i gibi, Rasacikitsa T›p Okulu’dur (M.Ö. IV-III.yy.). Bu okulunesaslar›na göre, asl›nda canl› vücut baz› cans›z maddelerden meydana gel-mifltir. Bu maddeler de¤iflik flekilde bir araya gelerek, nas›l ki cans›z madde-leri meydana getiriyorlarsa, ayn› flekilde canl› varl›¤› da meydana getirirler. Ohalde, mademki özde canl›, cans›z maddelerden meydana gelmektedir, te-davide de ayn› paralelde olmak üzere, bu maddeler kullan›lmal›, yani inor-ganik maddelerle tedavi yap›lmal›d›r; ilaçlar inorganik kökenli olmal›d›r.

Bu okul daha sonra, özellikle de alflimistlerin destekledi¤i bir fikir hare-keti olarak geliflmifltir. Bir ölçüde de olsa, ayn› paralelde görüflleri, ‹slamDünyas›nda da görmekteyiz. Ancak, gerek alfliminin etkisi ile, gerekse buokulun ‹slam Dünyas› yoluyla etkisiyle (Cabir b. Hayyan esas itibariyle alfli-mist olup, bu konudaki eserlerinin çevirileriyle Bat›’da büyük ölçüde etkiliolmufltur. Yine ayn› paralelde çal›flmalar yapan Razi de hem hekim hem dealflimist olup, ayn› flekilde, eserlerinin çevirisi ile Avrupa’da çok iyi tan›nanbir bilim adam›d›r) Avrupa’da on alt›nc› yüzy›ldan itibaren, hemen hemenayn› görüflleri savunan bir fikir hareketi belirmifltir. Daha çok kimya konu-sunda çal›flmalar yapan hekimlerin destekledi¤i bu harekete iatrokimya cere-yan› diyoruz. Bu hareketin ilk fikir babas› Paracelsus (XVI.yy) olup, dahasonra, onu destekleyenler aras›nda van Helmont ve Sylvius gibi on yedinciyüzy›l›n belli bafll› hekimlerini görmekteyiz.

Di¤er bir t›p okulu ise, Yoga Okulu’dur.(M.Ö.II yy.) Bu okul mensuplar›tedaviden çok, sa¤l›k üzerinde durmufllard›r. Sa¤l›¤› koruyabilmek için, fizik-sel yap› ile ruhsal yap› aras›nda denge olmal›d›r. Bu denge için beslenmededengeli olmak gereklidir. Buna ilave olarak, beden ve ruh dengesini koru-mak gerekir. Bunu sa¤layabilmek için okul mensuplar› baz› ekzersizler öne-rirler. ‹nsan, bedenini ilgilendiren konularda oldu¤u kadar, ruhi yap›s›yla dailgili olarak, duyular›n›, istemli ve istemsiz her türlü hareketini ve düflüncele-rini istedi¤i gibi yönetip, yönlendirebilmelidir. Daha çok belli disiplin esasla-r›na dayal› olarak gelifltirilmifl olan bu okul yirminci yüzy›lda Avrupa’da bü-yük ilgi görmeye bafllam›flt›r.

Bunlar›n yan› s›ra, daha s›n›rl› etkisi olan Nadivijnana T›p Okulu’ndanda söz edelim. Nab›z ve nabz›n gösterdi¤i özelliklere (nabz›n hafif, yavafl, de-rin yüzeysel olmas› gibi) dayal› olarak gelifltirilmifl bir tedavi sistemidir, diye-biliriz. Özellikle de Çin t›bb›yla yak›n iliflkili olarak geliflmifltir.

H‹NT B‹L‹M‹N‹N GÜNÜMÜZ B‹L‹M‹NE KATKILARI 73

Genel olarak, Hindistan’daki bilimsel çal›flmalar›n di¤er uygarl›klar› et-kileyip etkilemedi¤ini k›saca de¤erlendirecek olursak, yukar›da yer yer de-¤inildi¤i gibi, baflta, komflusu Çin olmak üzere, ‹slam Dünyas› ve Klasik Yu-nan üzerinde önemli etkileri oldu¤unu söylemek gerekir. Çin’le ilgili olaraközellikle matematik ve t›p alan›nda bu etkiyi belirleyebiliyoruz. Hint’ten al›-nan baz› matematik bilgilerinin Sanskrit metinde, e¤er yar›da b›rak›lm›flsa,Çince nüshas›nda da ayn› noktada b›rak›lm›fl olmas› gibi.

Klasik Yunan’da Hint etkisini en aç›k ve seçik olarak belirledi¤imiz konuruhun ölmezli¤i konusundaki düflüncelerdir (pneumatik teori). Bu görüflle-rin M.Ö.V.yy.’da yaflam›fl olan Pythagoras’tan itibaren ve Platon dahil olmaküzere, birçok Yunan düflünürünü etkiledi¤ini söylemek mümkündür. Ayn›flekilde, 4 unsur ve 3 h›lt teorisi Hippocrates’te 4 unsur ve 4 h›lt (kan, bal-gam, kara safra ve sar› safra) teorisi fleklinde gelifltirilmifltir. Bu örnekleri ar-t›rmak mümkündür.

Ayn› flekilde, Hint biliminde de Yunan biliminin etkilerini belirlemekmümkün olmaktad›r. Bunun en güzel örneklerinden biri olarak, yer mer-kezli sistem yerine, onu tatminkar bulmayan, Aryabhata ve Brahmagupta gibibelli bafll› Hintli astronomlar›n sistemin merkezini kayd›ran eksantrik ve epi-sikl sistemleri kulland›¤› belirlenmektedir ki bu sistemler ilk defa Hellenistikdönemde, Yunan'da Batlamyus (M.S.II.yy.) taraf›ndan, yer merkezli sistemidüzeltmek üzere önerilmifltir.

fiüphesiz, Hint biliminin en önemli etkisi, ‹slam Dünyas›nda hissedilmifl-tir. ‹slamiyetin bafllang›c›n› izleyen y›llarda, ilkin Farsça’dan ve daha sonra daSanskrit Dili'nden birçok belli bafll› Hint bilim ve felsefe eserleri Arapça’yaçevrilmifltir. Bunlar›n ilklerinden biri ‹bn Mukaffa taraf›ndan çevrilmifl olanKelile ve Dimne ve Brahmagupta’n›n Siddhanta’s›d›r. ‹brahim el-Fezari tara-f›ndan çevrilen bu eserin müteakip y›llarda tekrar tekrar çevrildi¤ini gör-mekteyiz. Bu çeviriler, sadece ‹slam Dünyas›nda etkili olmam›fl, on ikinciyüzy›ldan itibaren ‹slam Dünyas›ndaki bilimsel eserlerin Latince’ye çevrilme-siyle, Avrupa’daki bilimsel faaliyetin flekillenmesinde de rol oynam›flt›r. Bu-nun en güzel örnekleri, yukar›da da belirtilmifl oldu¤u gibi, Harezmi’nineserleri vas›tas›yla yap›lan aktar›mlard›r. Böylece diyebiliriz ki, günümüz bi-liminin temellerinde Hint Uygarl›¤›nda yap›lan çal›flmalar›n önemli rolüvard›r.