Nureddin Yıldız’ın 14.05.2018 tarihli (330.) Hayat Rehberi dersidir.

HAYAT REHBERİDERSLERi

Sohbet arşivine ulaşmak için:

sosyaldoku.tv

Web sitelerimiz:

sosyaldoku.com fetvameclisi.com

ailehayati.com gencdoku.com

tahlilyayinlari.com sosyaldoku.tv

nureddinyildiz.kim

Video kanallarımız:

youtube.com/

sosyaldokudernegi

soundcloud.com/

nureddinyildiz

vimeo.com/sosyaldokuvideo dailymotion.com/sosyaldoku

izlesene.com/sosyaldoku youtube.com/nurettinyildiz

Sosyal ağlarımız:

twitter.com/nurettinyildiz facebook.com/nureddinyildiz

twitter.com/sosyaldoku facebook.com/sosyaldoku

linkedin.com/in/sosyaldoku google.com/+sosyaldoku

twitter.com/fetvameclisicom facebook.com/fetvameclisicom

twitter.com/ailehayati facebook.com/ailehayati

twitter.com/gencdokudergi facebook.com/gencdokudergi

twitter.com/tahlilyayin facebook.com/tahlilyayin

twitter.com/elifelifdergisi facebook.com/elifelifdergisi

instagram.com/sosyaldoku sosyaldoku.tumblr.com

twitter.com/sosyaldokutv facebook.com/sosyaldokutv

instagram.com/nureddinyildiz

/nureddinyildizve

İşİmİz Çok

حيم حمن الر الر بسم الل

رب العالمين. الحمد للد دنا محم وسلم على سي وصلى الل

وعلى اله وصحبه اجمعين.

Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama,

ailesine, ashabına salat ve selam olsun.

• 5 •

İşİmİz ÇOK

Kıymetli kardeşlerim,

Ümmetimizi düşünmek ve dünyada seyrettiğimiz gelişmeleri anlamak açısın-dan bazı tahliller yapmak istiyorum. Uma-rım Rabbimiz razı olacağı şeyleri düşün-meye hepimizi vesile kılar.

Aşağıda gördüğünüz bir el arabasıdır. Demirden, sacdan olanı da bulunur ancak bu ahşaptandır. Yüz kiloya kadar yükleri taşıyabilen ve iki elle kaldırılan, iş kolaylaştırıcı bir alettir. Aletin tek derdi, tekerinin bağlı olduğu bilye bölgesinde bir kırık oluşma ihtimalidir. Buradaki bir kırılma el arabasını kullanılmaz hâle getirir. Ama kolay kolay da kırılmaz çünkü üstündeki yük genellikle çok fazla değildir –yine de insan yüz kiloyu kendi çok zor taşırken bu arabayla gayet kolay taşıyabilir.

değildir –yine de insan yüz kiloyu kendi çok zor taşırken bu

gayet kolay

• 6 •

NUREDDİN YILDIz İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

Aşağıda gördüğünüz de bir arabadır. Fayton denir. Bir, bazen iki, bazen dört atın çektiği bir arabadır. Birkaç kişiyi ve yüzlerce kilo eşyayı taşıyabilir.

Yukarıdaki el arabasının derdi tekerin-deki bilyeden ibaretken at arabasının so-runu dört teker bilyesidir. El arabası bel-li bir sınıra kadar yük taşıyabilirken at ara-bası daha fazla teker ve güçle daha faz-la yük taşıyabilir. Ayrıca el arabasında her şey bilek gücüne bağlıyken at arabasında bir miktar ‘yakıt’ problemi vardır: Atların yemeği verilmezse araba da gitmez.

İnsanoğlu daha fazla gitmek ve daha çok yük taşımak istediğinde aşağıda göre-ceğiniz otomobili de keşfetmiştir.

• 7 •

İşİmİz ÇOK

Yukarıda söz ettiğimiz at arabasının on saatte gideceği yere otomobil denen ara-bayla bir saatte gidebilirsiniz. Araba daha fazla insan taşıyabilir. Bu da dört yerden zemine temas ettiği için yine bilye sorunu-muz vardır ve üstüne bir de otomobil de-nen arabanın motor sorunu olur: Atların yemek yediği gibi araba motoru da yakıt ister. Bunun derdi daha çoktur. Hızlı gi-der, daha çok taşır ama hızına ve kapasi-tesine karşılık masraf da getirir. Atın nal sorunu varken arabanın rot-balans soru-nu vardır.

• 8 •

NUREDDİN YILDIz İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

Otomobilin çok fazla eşya taşımama-sı nedeniyle insan bir de kamyon denen arabayı keşfetmiştir. Bir kamyon, sıradan bir arabanın taşıdığı türden on kat yük ta-şır. Bir kamyon aldığınızda istediğiniz ka-dar yük ve eşya taşıyabilirsiniz.

Ama on yerden zemine temas eder. Dolayısıyla bir arabanın yere dört tekerle temas ettiğinde yaktığından çok daha faz-la mazot yakar; çünkü çok daha fazla yük taşımaktadır. At yorulduğunda en fazla du-rur ve dinlenir; kamyon ise yorulduğunda hararet yapar, ilgilenilmezse yanar.

İnsanoğlu el arabasında bulamadığını faytonda bulmuş, tamahı bitmeyince taksi-yi, daha fazlasını arayınca kamyonu icat et-miştir. Daha fazlasını arayınca da Allah’ın lütfuyla aşağıdaki aleti, uçağı, icat etmiştir.

Uçağın sadece kendisi 70 ton ağırlığın-

• 9 •

İşİmİz Çok

dadır. Yaklaşık 70 ton da yük taşır. İçine tankları koyup başka yere götürebilirsiniz. O kadar fazla yük alabilir. Ama bir uçak, yüzlerce taksiden daha fazla yakıt harcar. Sürat ve kolaylık getirmişse de buna kar-şın çok fazla masraf, bazen ölüm bile ge-tirmiştir.

Faytonla on saatte gittiğiniz bir mesafe-yi bir uçakla dakikada kat edebilir, saatler-ce havada ilerleyebilirsiniz.

İnsanoğlu uçaktan sonra bir de uzay me-kiğini keşfetmiş, dünyanın bir kıtasından di-ğerine giden uçaklardan sonra bir gezegen-den diğerine giden araç yapmıştır. Uzay mekiği dünyanın etrafında dönen araçlar taşıyor, İstanbul’daki bir telefon görüşme-sinin sinyalini gönderiyor, kıtalar arası ile-tişimi sağlıyor ve insanlığın uzayla teması-nı sürdürüyor. Uçağın yakıtı bir ton iken uzay mekiği daha az harcıyor; ama çok da-ha değerli, nükleer enerji kullanıyor. İnsa-nın uzaktan yıldız diye seyrettiği gezegen-lere uzay mekiğiyle gidilebiliyor ancak bu, uçaktan çok daha değerli bir araç ile yapıla-biliyor. Uzay mekiği de çok faydalı bir araç olmasına karşın pek az ülke tarafından sa-hip olunabilen, bedeli oldukça fazla bir va-sıta ve hiç de kolaya mal olmuyor.

Otomobilin çok fazla eşya taşımama-sı nedeniyle insan bir de kamyon denen arabayı keşfetmiştir. Bir kamyon, sıradan bir arabanın taşıdığı türden on kat yük ta-şır. Bir kamyon aldığınızda istediğiniz ka-dar yük ve eşya taşıyabilirsiniz.

Ama on yerden zemine temas eder. Dolayısıyla bir arabanın yere dört tekerle temas ettiğinde yaktığından çok daha faz-la mazot yakar; çünkü çok daha fazla yük taşımaktadır. At yorulduğunda en fazla du-rur ve dinlenir; kamyon ise yorulduğunda hararet yapar, ilgilenilmezse yanar.

İnsanoğlu el arabasında bulamadığını faytonda bulmuş, tamahı bitmeyince taksi-yi, daha fazlasını arayınca kamyonu icat et-miştir. Daha fazlasını arayınca da Allah’ın lütfuyla aşağıdaki aleti, uçağı, icat etmiştir.

Uçağın sadece kendisi 70 ton ağırlığın-

• 10 •

NUREDDİN YILDIz İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

Yeniden el arabamıza dönelim: Uzay mekiğiyle el arabasını karşılaştırdığımızda birbirine çok uzak iki vasıtadan bahsede-riz. İnsanlığın üretmeye başladığı nokta el arabası, geldiği nokta ise uzay mekiğidir. İnsanlık el arabasını keşfettikten hiç değil-se beş bin sene sonra uzay mekiği yapabil-me seviyesine gelmiştir. Tekerleğin keşfiy-le uzay mekiğinin keşfi arasında, toprak-la uzay arası kadar farktan söz edilebilir. El arabası hayatın hâlâ gerekli bir parça-sı olabilirse de insanın sağlıktan askeriye-ye kadar bütün alanlarına hükmeden aracı uzay mekiğidir.

Dolayısıyla insanlık, uzay mekiğine sa-hip olma emeli uğrunda binlerce el araba-sı, fayton, taksi ve uçak feda edebiliyor.

Buraya kadar bahsettiklerimiz sizin bil-mediğiniz, ilk defa şimdi keşfettiğimiz hu-suslar değildir. Fakat buradan bir nokta-ya varmak istiyoruz: Bugün biz Müslüman-lar olarak sanki cevabını veremeyecekmi-

• 11 •

İşİmİz Çok

şiz gibi düşünülen bir soruyla karşı kar-şıyayız: Batı neden şimdiki hâlindedir ve Müslümanlar’ın bu hâli neyin nesidir?

Bu soruyu kâfirler sorsa insanın içine oturmaz da namaz kılan, İslam namına endişeleri bulunduğunu düşündüğümüz bi-ri sorduğunda ciğer delici olabilir. Öğren-mek isteyenler için bu sorunun cevabı el-bette vardır ancak yeniden dönmek kay-dıyla konumuzun bu kısmını şimdilik bir kenara bırakıyoruz.

*

Âdem aleyhisselam ve hanımı Havva dünyaya iki kişi olarak gelmişlerdir. Bugün kıtalara yayılmış milyarlarca insan olarak kullandığımız dünyayı o zaman sadece iki kişi kullanıyordu. Daha sonraları üç, beş… çocukları oldu ve her insana bir coğrafî kı-ta düşüyordu. Âdem aleyhisselam vefat edip dünyadan ayrıldığında düşse düşse her kıtaya bin insan düşüyor olabilirdi. Her dağ başına bir kişi pay edilse yine insan nüfusu az geliyordu. Ve Âdem aleyhisse-lam, bugün sözgelimi Mescid-i Haram’da namaz kılan insan toplamının yüzde biri kadar bile olmayan sayıdaki insanın pey-gamberiydi.

• 12 •

NUREDDİN YILDIZ İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

İnsan varlığı az olduğu gibi İblis’in de dünyadaki serüveni henüz başlangıç aşa-masındaydı. Yani kötülüğün biriktirdi-ği dosyaları şimdiki kadar kabarık değildi. İlk peygamber Âdem aleyhisselamdan son peygamber Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme gelindiğinde, insanlık ‘el araba-sı’ düzeyinden ‘uçak’ seviyesine ulaşmıştı. Artık görüntüde uçak vardı. O görüntüden bin dört yüz sene sonra gelinen noktayı da ‘uzay mekiği’ temsil etmektedir.

Nuh aleyhisselamın kavminin Âdem aleyhisselamın kavminden bin sene son-ra geldiği tahmin ediliyor. Nuh aleyhisse-lamın kavmi, Allah’ın onların putlarına ka-rışmaması gerektiğini söyledikleri bir is-yan içindeydi. Mesele Allah’ın onların evi-ne neden karıştığından ibaretti. Şayet Nuh aleyhisselam, Allah’ın onların düzenine karışmadığını söyleseydi biricik peygam-ber ilan edilecekti.

Ondan üç-dört bin sene sonra Lut aley-hisselamın zamanına gelindiğinde artık devrede fayton vardı. İnsanoğlu hemcin-siyle rezalet yaşamayı resmîleştirmişti. Lut aleyhisselam karşısında volkan gibi bir be-la buldu. Fakat bugüne gelindiğinde, o za-manlar Lut aleyhisselamın karşısında bir

• 13 •

İşİmİz Çok

bela diye bulduğu konu, Avrupa’da kanun-la desteklenen ve yasallaştırılmış bir hak pozisyonunda duruyor. Bugün ümmet-i Muhammed, zamanında Lut aleyhissela-mın karşı çıktığı işe itiraz edenin suç işle-yen konumuna düştüğü bir düzeyi yaşıyor.

Lut aleyhisselamdan uzun zaman son-ra ümmetimizin karşılaştığı sorun, aslında şimdi başlamış değildir, uzay mekiği sevi-yesine gelmiş bir fayton durumunda kar-şımıza çıkmıştır. İbrahim aleyhisselamın kar şısına putlara dokunmaması için di-kilen Nemrut, hepi topu birkaç putu ko-rumaya çalışıyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin gününe gelindiğinde o putlar Kâbe’nin içine kadar yerleşmişti. Süreç araba aşamasından uçak seviyesi-ne gelmişti. Şimdiyse sayısız put, devlet-lerin koruması altındadır: Gelenekselleşti-ği veya kahraman görüldüğü için dokunul-mayan putlar vardır. Peygamber aleyhis-selam zamanında Kâbe içinde yer alabilen putlar artık yüreklere kadar giriyor. ‘Put’ büyüklerin geleneği olarak bilinirken Ca-hiliye devrinde, şimdi çocukların bile tut-kusu hâline geldi. Futbol tutmaktan tekno-loji bağımlılığına kadar sayılamayacak ka-dar put…

• 14 •

NUREDDİN YILDIZ İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

İşte Muhammed aleyhisselamın dini, bütün bu birikimin çözümü için var olan bir dindir. İbrahim aleyhisselamın zama-nında uğraşması gereken sorun şimdi bü-yümüş, süreç değişmiş ve genişlemiş, ye-re sürtünen tekerlek sayısı artmıştır. Fira-vun, Musa aleyhisselamın Allah’a daveti-ni reddettiğinde arkasında duran bir ırka (Kıptîler) güveniyor ve kendi kullarına kar-şı başka bir ilaha davet edilmeyi gururu-na yediremiyordu. Firavun öldüğünde Mu-sa aleyhisselamın zaferi kendiliğinden ilan edilmiş oldu. Şimdiyse bütün dünya firavu-nun mirasını koruma altına alıp sahiplen-miş durumdadır. Musa aleyhisselamın yüz-leştiği sorunda yere sürtünen tekerlek sa-yısı, şimdi milyonla katlanmış durumdadır.

Bu yük de bizim ümmetimizin omuzla-rına kalmıştır.

Roma şımarık bir medeniyetti. Dün-yanın yarısını kendinin, kalan yarısını da kendinin olmaya aday kabul eden bir kral tarafından yönetiliyordu. İsa aleyhis-selama ve havarilerine nefes aldırmıyor-lardı. Gelin görün ki o Roma şimdi hu-kuk olup bütün insanlığı cenderesine al-mış, nefessiz bırakmaktadır. Roma huku-ku İslam topraklarında da başka yerlerde

• 15 •

İşİmİz Çok

de cari sistem hâlindedir. O zaman İncil’i okuyanlar takip edilip yakalanırken şim-di “Kur’an’daki beğenmediğimiz ayetle-ri çıkarın” deme seviyesine gelinmiştir. Zi-ra havarilerin ödeyeceği masrafla bugün ümmet-i Muhammed’in ödeyeceği masraf da aynı değildir.

Allah Teâlâ, Muhammed sallallahu aley hi ve sellemden önceki bütün peygam-berleri belli yörelerin peygamberi olarak göndermiştir. Musa aleyhisselam Mısır’da, İbrahim aleyhisselam Orta Doğu civarın-da, Yakub aleyhisselam Filistin’de pey-gamberdi. Hâlbuki bizim Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam kâinatın peygam-beridir ve bütün âlemlere rahmet olarak gelmiştir. Öyleyse o peygamberlerin karşı-sına dikilen düşman bugün Resûlullah sal-lallahu aleyhi ve sellemin sadece bir köyde yaşayabilecek düşman sayısından bile az-dır. Aklı olan biri de bu manzara karşısın-da çıkıp ‘uzay mekiği’nin harcadığı mas-rafla ‘fayton’un masrafının farklı olması-nı eleştiremez. Uzay mekiğinin yüklendi-ği görevle faytonun yüklendiği görev ben-zer değildir.

Bu kadar fazla sorunu olan bir ümmet elbette biraz yorgun görünecektir. Ve Ba-

• 16 •

NUREDDİN YILDIZ İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

tı medeniyeti elbette daha mamur, yaşanı-lır gibi görülecektir. Çünkü Batı denen me-deniyet bütün enerjisini bu dünyadaki ha-yat için kullanmakta, biriktirdiklerini dünya işlerine harcamaktadır. Ümmet-i Muham-med ise dünyayı en az onlar kadar imar et-mek, üstüne bir de ebedî ahiret için enerji harcamak zorundadır. Sigortalı bir işte se-kiz saat çalışıp sonra tek derdi kahvesini içmek olan biriyle o sekiz saati çalışmaya ayırıp bir de üstüne, kalan saatlerini ahi-ret için ayırmak durumundaki kişinin kıya-sı kolay değildir. Mümin bu bakımdan, üç mesaiyle çalışan kişidir.

İslam toplumunda bir devlet yönetici-si kalkıp vatandaşa, “sizin köyünüze yol yaptım, şimdi beni sevin” diyemez. Ama Batı’da yapılan hizmetler için bu ileri sürü-lebiliyor; zira orada beklenti, yollarının ya-pılması ya da emekli maaşlarının gününde ödenmesidir. Bunları yerine getiren biri-nin heykelinin dikilmesi de gayet doğaldır. Hâlbuki Müslüman toplumda bu tür hiz-metler yalnızca yüzde ellilik bir kısmın ye-rine gelmesidir. Alkışlanacak düzeye gelin-mesi için yüzde ellinin geçilmesi, vaat edi-lenlerin ve yapılanların ahireti de kapsa-ması gerekir.

• 17 •

İşİmİz Çok

Herhangi bir mümin, dünyanın herhan-gi bir yerinde ağlayan çocuklardan ötürü uyuyamayan insandır. Hatta kâfirlerin ya-şadığı diyarda bile bir afet gerçekleşse bu müminin uykusunu kaçırır. Kâfir ise böyle değildir. Karşılaştığı bir yangın mesai saati içinde olmasa ona müdahale etmesini ge-rektirecek bir zorunluluğu yoktur, zira ha-yır ve hasenat işleme anlayışı yoktur. Onu sadece yasalar ve sigorta bağlar; mümini bir de Rabbinin rızası ve meleklerin gözet-lemesi bağlar.

Batı’daki hayatta huzur denen şeyin sözlükteki karşılığıyla ümmet-i Muham-med’in huzura yüklediği anlam arasında-ki farkı anlamak lazımdır. Batılı toplumda uyuşturucu kullanımı sorununu, uyuşturu-cu yasal hâle getirerek çözme yolu izlen-miş, böylece kimse uyuşturucu ticaretini il-legal yapamadığından sorun ortadan kalk-mıştır. Fakat Müslüman toplumda bir ço-cuk uyuşturucu kullanırsa anne-baba uyku-suz kalacak demektir. Bir dükkân soygunu yaşanırsa Müslümanlar’ın uykusu kaçacak, hırsızlığa uğrayana diğer Müslümanlar yar-dım edecek ve hırsız bulunacak demektir. Diğer taraftan Batı bu sorunu, dükkânı so-yulanla sigortacının ilgilenmesi ve soyanı

• 18 •

NUREDDİN YILDIZ İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

da altı aylık dinlenmeye alıp üstüne avuka-tını temin etmek şeklinde çözmüştür.

Farkı bu kadar bariz olan iki toplum, in-san öldüren bir katili beslemeyi medeni-yet olarak algılamakta birleşirse araların-da fark kalmaz. Bir sosyal medya sitesi-ni de Batılının kullandığı gibi kullanama-yız. Âdem aleyhisselam zamanında gıybet denen günah vardı ve haramdı; şimdi de var ve sosyal medya sitelerinden, mesaj-laşma programlarından kolaylıkla yapıla-bilecek düzeye kadar düşmüştür. Ümmet-i Muhammed’in, insanlığın bugüne kadar görmediği böylesi nimetlerin getirdiği külfe-ti de hesap ederek hareket etmesi gerekir.

Yolu yapılmamış köylerin sorunları bi-zim omzumuzda olduğu gibi (zira Allah Teâlâ dünyanın imarını bizden istemek-tedir) teknolojik gelişmelerin zararsın hâle getirilmeleriyle ilgili proje geliştirme so-rumluluğu dahi bize aittir. Bunlarla bera-ber Rabbimizin razı olacağı şekilde dinimi-zin gereklerini yerine getirme yükümlülü-ğümüz vardır. Herkes yirmi kiloluk çantayı taşırken biz yirmi tonu kaldırmakla sorum-luyuz. Derdimiz çoktur.

Ümmet-i Muhammed’i, Orta Doğu’da-

• 19 •

İşİmİz Çok

ki bir köye gelmiş bir peygamberin ümmeti zanneder gibi yaşayan Müslüman, el araba-sıyla uzay mekiği arasındaki farkı anlama-yan Müslümandır. Musa aleyhisselamın yir-mi-otuz senelik peygamberliği vardı. Onun serüveniyle belki beş bin sene boyunca kı-yamete dek sürecek bir peygamberlik ya-şayanın serüveni aynı olur mu? Elbette on tekerlekle yere sürtünen bir araç ile tek te-kerle giden araç aynı enerjiyi harcatmaz. Tabii ki seksen yaşında dedelerimiz, torunu boşandığında üzüntüsünden kalp krizi ge-çirecektir, o ümmet-i Muhammed’den bir hacı dededir çünkü. Yedi neslinin hesabı üzerinden uykusuz kalacak hacı dedeler ve ninelerin ümmetiyiz biz.

Bütün kâinata, varlıkların tamamına iman daveti için gelmiş olan Peygambe-rimiz aleyhissalatu vesselamın ümmetin-den olup da bir köyü idare eden muhta-rın cılız kapasitesiyle o yük ölçülebilir mi? Allah’ın muhteşem dinini küçük meseleler ve sorularla meşgul edip bunlardan ibaret sanmak, en başta Resûlullah aleyhissela-mın evrenler çapındaki büyüklüğünü anla-mamaktır. Cinlerin ve hayvanların, bütün uzay ecsamının içinde bulunduğu bir ha-yatı yönetmek için gelen Peygamber aley-

• 20 •

NUREDDİN YILDIZ İLE HAYAT REHBERİ DERSLERİ

hisselamın iman edenleri, Afrika açıkların-da bir adayı satın alıp orada iman kolonisi kurmak ve şeriatı uygulamakla tatmin ola-mazlar; Allah’ın muradı bundan çok daha büyüktür.

Biz insanlığın itfaiyecisiyiz. Hiçbir za-man istediğimiz kadar uyuyamayacak, üs-tümüzden çiziğimiz-yanığımız eksik dola-şamayacağız. Âdem aleyhisselamın zama-nından beri yaptığı kötülükleri katlayarak bugüne getiren İblis’e karşı ümmetimizin vazifesi çok büyüktür.

د دنا محم وسلم على سي وصلى الل وعلى اله وصحبه اجمعين. رب العالمين. والحمد لل

Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun.

Bu sohbeti:

sosyaldoku.tv adresinden izleyebilirsiniz.