Upload
ilyas-tuerkben
View
264
Download
5
Embed Size (px)
DESCRIPTION
HAYME HATUN OKUL DERGİSİ
Citation preview
1
2
İSTİKLAL MARŞI
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Mehmet Akif Ersoy
İÇİNDEKİLER:
1.Anasayfa
2.Sayfa: İçindekiler
3.Sayfa:Önsöz
4.Sayfa:Okulumuzu Tanıyalım
5.Sayfa:Şiir Köşemiz
6.Sayfa:Atatürk ve Çocuk
7.Sayfa:Bilim Ve Teknik
8.Sayfa:Bir Hikaye
9.Sayfa: Fıkra Köşesi
10.Sayfa:Tekerleme Ve Hikaye
11.Sayfa:Düşünce Bilmece Köşesi
12.Sayfa: Düşünce Köşesi
13.Sayfa: Bunları Biliyor musunuz?
14.Sayfa:Bunları Biliyor musunuz?
15.Sayfa:Projelerimiz-Comenius
16-17.Sayfa:Resim Çalışmalarımız
18.Sayfa: Cahit Zarifoğlu
19-20-21:Mini Mini Birlerimiz
22:Sevgi Dersi
23-24-25:Anasınıfı Öğrencilerimiz
26:Rehberlik Servisi
27:Okulumuzdan Kısa Kısa
28.Tübitak fuarı
29.Pabucu yarım çık dışarıya oynayalım
projesi
30.Okulumuzda 23 Nisan coşkusu
İMTİYAZ SAHİBİ:
SEYFİ TİRYAKİOĞLU
OKUL MÜDÜRÜ
GENEL YAYIN YÖNETMENİ:
CELAL TOPÇUOĞLU
EDİTÖR-TASARIM
İLYAS TÜRKBEN
İNCELEME VE YAYIN KURULU:
1. İLYAS TÜRKBEN
2. HÜLYA EZGİ TEKİN
3. YUSUF YILDIZ
4. SEDANUR BAYRAMOĞLU
5. TALHA İNCE
6. MELİKE ŞİMŞEK
7. MELİKE ŞİMŞEK
İLETİŞİM:
KARAPÜRÇEK MAH.439.SOK.NO:8
ALTINDAĞ/ANKARA
TEL: 03123760102
FAX: 03123760207
3
OKUL MÜDÜRÜMÜZ
SEYFİ TİRYAKİOĞLU
Sevgili Hayme Hatun İlkokulu Dergisi Tomurcuk Okurları;
Sizlere bu vesile ile seslenmek beni mutlu ediyor. Gerek öğretmenlik hayatım bo-
yunca gerekse idarecilik yaptığım yıllarda Kültür ve Sanat etkinliklerine her zaman
çok önem vermişimdir. Bir milletin gelişiminin güzel sanatlarla, kültür ve edebiyatla
olabileceğine değinen Yüce Atatürk’ümüzün izinde, Milli Eğitimimizin esasları çerçe-
vesinde görevimize devam ediyoruz. Kültür ve sanatla ancak bir canlı, birey olabilir.
Öğrencilerimizin gelişimi için bu tarz faaliyetlerle çağı yakalama idealimize ulaşaca-
ğımıza kuşkum yoktur. Bu dergi sayfalarında emeği geçen öğrencilerimi ve dergimizin
koordinatörü olan Sınıf Öğretmeni İlyas TÜRKBEN ‘i ve tüm öğretmen arkadaşlarımı
yürekten kutluyorum.
4
Okulumuz Ankara Altındağ İlçesi’nin hızla gelişmekte olan Karapürçek Mahalle-
si’nde bulunmaktadır. 2008-2009 eğitim öğretim yılında hizmete açılmıştır. Mahallemizde
hızlı bir yapılanma mevcuttur. Bu yapılanma ile birlikte hızlı bir nüfus artışı gerçekleşmek-
tedir. Mahallemiz, Ankara Siteler mobilya yapım merkezine yakınlığı dolayısıyla, mobilya
esnafı ve işçilerinin oturmayı tercih ettikleri bir semttir.
Semtimiz, Altındağ Belediyesi tarafından yapılan Su Parkı Spor Tesisleri, Kapalı
Spor Salonu, Hanımlar Lokali, Anaokulu, geniş, güzel parkları ve temiz havası ile yaşamak
için tercih edilen bir merkez olmuştur.
Okulumuz 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren ilkokul ve ortaokul olarak ayrı-
larak aynı binada hizmet vermeye devam etmektedir..
İDARECİLERİMİZ
Seyfi TİRYAKİOĞLU
OKUL MÜDÜRÜ
Mehmet
YAĞMURCUKARDEŞ
MÜDÜR BAŞYRD.
Celal TOPÇUOĞLU
MÜDÜR YRD.
Faruk GÜNER
MÜDÜR YRD. SELİM GÜNER
MÜDÜR YRD.
Şevket BİDECİ
MÜDÜR YRD.
ADRES: Karapürçek Mah.439.sok.No:8 Altındağ/ANKARA TEL:0 312 376 01 02 FAX:0312 376 02 07
5
TRAFİK
Canımızı koruyalım,
Trafiğe uyalım.
Kırmızıda duralım,
Sarıda hazırlanalım.
Yeşil geç demektir,
Bu ışıklar üç renktir.
Kaldırımdan yürüyelim,
Bunu unutmayalım.
Uymalıyız kurallara,
Bakmalıyız yollara.
Hele yolda top oynamak,
Kesinlikle yasaktır.
Bunlara uymayanlar,
Ya ölü,ya sakattır.
SUDE AKSELİ
3/D
KIŞ
Kış günü geldi çattı,
Hava soğumaya başladı,
Kar yavaş yavaş yağdı,
Her yer bembeyaz oldu.
Günler yavaş yavaş kısaldı,
Kalın elbiseler çıkarıldı,
Atkı ,bereler takıldı,
Eldivenler takıldı.
MEHMET AKİF YAVUZ
3/B
HAYALİMİZİN ANNESİ
Hayalimizin annesi,
Daima seversin beni,
Her zaman bakarsın bana,
Canım annem.
Her zaman beslersin beni,
Okula gönderirsin,
Kalemimi alırsın,
Canım annem.
Her istediğimizi alırsın,
Bize bakarsın,
Yanından ayırmazsın,
Canım annem.
Beni gezdirirsin,
Bakkala götürürsün,
Sevdiğimizden alırsın,
Canım annem.
MERVE BİLGEN
3/A
BENİM GÜZEL KUŞUM BİLAL’İM
Benim kuşumun adı Bilal,
Her gün sabah kalkınca bana bakar,
Sanki halimi ,hatırımı sorar,
Benim güzel Bilal’im.
Ailecek seni çok severiz,
Yemini,suyunu her gün veririz,
Yokluğunu asla düşünemeyiz,
Benim güzel kuşum Bilal’im.
MELİKE NUR AKKAYA
2/E
6
Çankaya’da gezi ve çocuklarla sohbet...
İki kardeş okul dönüşü annelerinden izin alarak sık sık Atatürk’ün köşkünün etrafında gezinip dururlarmış.
Öğretmeni Ayşe’ye o gün yurdumuzun düşmanlardan kurtarılması için Ata’nın emrinde milletçe nasıl çok çalışıldığını
anlatmıştır. İçinde bulunduğumuz ortamın nasıl meydana getirildiğini öğrenen Ayşe, kardeşi İsmet’i de alarak her
zaman olduğu gibi belki Atatürk’ü görürüz diye köşkün etrafında gezip dururlar.
Tesadüf aynı gün, yaveri ve arkadaşlarıyla bir gezinti yapan Atatürk, Ayşe ile kardeşinin köşkü seyrettiklerini gö-
rünce yanlarına yaklaştı.
- Adın ne senin yavrum.
- Ayşe.
- Senin adın ne yavrum.
Ayşe’nin kardeşi hemen cevap verdi.
- İsmet.
- Niçin burada dolaşıyorsunuz?
- Sizi görmek istedik efendim.
- Peki ben kimim? Beni niçin görmek istediniz?
İki kardeş bir ağızdan
Gazi Mustafa Kemal Paşasınız.
Atatürk ve yanındakiler gülümsediler.
- Benzettiniz çocuklar ben gazi değilim.
Yine iki kardeş bir ağızdan
- Siz Gazisiniz.
- Peki nereden bildiniz?
Çocuklar aynı ağızdan gür bir sesle,
Çünkü size hiç kimse benzemez.
- Ayşe sen okuyor musun?
- Evet beşinci sınıftayım.
- İsmet sen kaçıncı sınıftasın?
- Üçüncü sınıftayım.
- Ayşe sen ne olmak istiyorsun?
- Öğretmen olmak istiyorum efendim. Öğretmenler yurtlarına yararlı insanlardır. Biz her şeyi öğretmenden öğreni-
riz. Sizi de öğretmenimiz tanıttı.
- Evet yavrum, biz her şeyimizi öğretmenlere borçluyuz. Beni de öğretmenim Gazi yaptı. Peki İsmet sen ne olmak
istiyorsun?
- Asker olacağım. Çünkü sizi çok seviyorum. Yurduma saldıran düşmanın kafasını kıracağım.
Atatürk iki kardeşi bağrına bastı sevdi ve okşadı.
- Aferin çocuklar.
Yanındaki arkadaşlarına dönerek:
- Evet! Milletin bağrından tertemiz bir nesil yetişiyor. Eserimizi bunlara gözümüz arkada kalmadan bırakabileceğiz.
Şimdi çok huzurluyum! derken gözleri yaşardı.
7
HÜCRENİN VE ATOMUN BÜYÜKLÜĞÜ
Tipik bir hücreyle bir atomu kıyasladığımız zaman atomun boyu ne kadardır. Bunu
anlayabilmek için şöyle bir benzetme yapabiliriz:
Yan yana dizilen 2500 adet hücre 2,5 cm uzunluğunda bir çizgi oluşturur.
Aynı uzunlukta bir çizgiyi oluşturmak için ise 100
milyon Atomun yan yana dizilmesi gereklidir.
Şimdi, Atomun boyu ne kadardır, anlayabildiniz
mi ?
BİYOLOJİ NEDİR, BİYOLOG KİMDİR ?
Biyoloji canlı varlıklarla ilgilenen bir bilim dalıdır. Bu isim Yunanca Bios ve Logos
sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bios “yaşam”, Logos ise “bilgi” anlamına
gelir.
Biyoloji ile ilgilenen insanlara “Biyolog” denir. Biyolojiden pek çok bilim doğmuştur:
Zooloji hayvanlarla ilgilenir.
Botanik ise bitkilerin incelendiği bir bilimdir.
Ekoloji tüm canlıları ve onların yaşadıkları çevre ile olan ilişkilerini inceler.
Bazı biyologlar yaşamın belli alanları üzerinde çalışırlar. Örneğin denizi inceleyen
biyologlara “Deniz Biyoloğu” denir. Biyologlar ayrıca, çevre kirliliği ve çevre bilinci gibi
konularla da ilgilenirler.
IŞIK VE RENK
Işık, çevremizdeki cisimleri görmemizi sağlayan bir enerji biçimidir. Lamba, mum,
yada güneş gibi ısı kaynaklarından yayılır.
Işık yedi temel renkten oluşur: Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, lacivert ve mor.
Beyaz ışık ise tüm bunların karışımıdır. Gökkuşakları, yağmur yağarken (yada yağmur-
dan hemen sonra) güneş açtığı zaman ortaya çıkarlar. Güneş ışınları yağmur damlaları-
nın içinden geçerken kırılır, yansır ve dağılırlar.
Gökyüzü Neden Mavidir ?
Güneş ışınları atmosfer içinde ayrışmaya başlar ve tüm gökyüzüne mavi ışık saçılır.
Bunun nedeni, atmosferin üst tabakalarında ışığın dalga boyuna yakın büyüklüklerde
gaz ve toz parçacıklarının bulunmasıdır.
8
HİKÂYE
Hindistan'da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki
büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova
her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak ta-
mamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilir-
miş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş.
Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş.
Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin
sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki
yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş.
'Kendimden utanıyorum ve
senden özür dilemek istiyorum. 'Neden?...' diye sormuş sucu. 'Niye utanç
duyuyorsun?' Kova cevap vermiş. 'Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı
için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusu-
rumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını
alamıyorsun.' Sucu şöyle demiş. 'Patronun evine dönerken yolun kenarın-
daki çiçekleri fark etmeni istiyorum.' Gerçekten de tepeyi tırmanırken
çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş.
Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü
hissetmiş ve yine sucudan özür
dilemiş. Sucu kovaya sormuş. 'Yolun sadece senin tarafında çiçekler oldu-
ğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını farkettin mi?... Bunun
sebebi
benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tara-
fına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları
suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sof-
rasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşa-
yamayacaktı.'
NOT: Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında
çatlak kovalarız.. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin.
.Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de gü-
zelliklere sebep olabilirsiniz
Cevap: Hepsi düz.
Bu resimde kaç
tane insan görü-
yorsunuz?
Cevap: 2 değil.
Dikkatli bakın.
9
PAHALI BİR KAZA
Adamın biri lüks mersedesiyle giderken, bir yayaya çarpmış ve yayanın ayakları kırıl-
mış. Telaşa kapılan zengin şoför, hemen adamın yanına gidip :
- Sana para vereyim, beni şikayet etme, demiş.
Adam da cevap vermiş :
- Tamam, bana 100 Milyar lira ver, seni şikayet etmeyeyim
demiş.
Zengin adam küplere binmiş.
- Sen beni milyarder mi sandın be adam, demiş.
Ayakları kırılan adam da gayet sakin cevap vermiş :
Ya sen, beni kırkayak mı sandın…
LASTİK PATLAMIŞ
Küçük temel yaz tatilinde bir kamyon şoförünün yanında muavinlik yapıyormuş. Bir
gün geri manevra yapacak olan şoför, muavini Temel’i aşağıya indirip kendisine yardım et-
mesini istemiş. Temel inmiş, bir yandan bakıyor bir yandan da sesleniyormuş :
Cel… Ceeel.. Cel… Sağ yap cel.. Ha şimdu sol yap cel.. ceel… Cel… HOOOP Lastik Patla-
du….
Şoför hemen aşağıya inmiş. Bakmış. O da ne? Lastik patlamasına patlamış ama lasti-
ğin altında kanlar içinde bir adam yatıyormuş… Şoför dehşetten kocaman açılmış gözlerle
Temel’in üstüne yürümüş :
Neden söylemedin bana lastiğin altında adam olduğunu ?
Temel ise gayet sakin :
Ha ne bilirdum, Adamın cebinde çivi olduğuni ?
Sabahları elmanın kahveden
daha fazla uykunuzu açtığını,
BİLİYOR MUYDUNUZ?
AYIN SÖZÜ
"Ne arıyorsan kendinde ara."
MEVLANA
HAZIRLAYAN:
H.EZGİ TEKİN 2/D
10
BİR AĞACIN DÖRT MEVSİM HİKAYESİ
Bir zamanlar 4 Oğlu olan bir adam varmış. Çocukları-nın çok erken karar vermemeleri ve önyargılı olma-maları için onları bu konuda eğitmek istemiş. Böylece her birini uzak bir yerde duran Ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş. İlk oğlan Kışın gitmiş, İkincisi İlkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda. Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne gördüklerini sormuş. İlk Oğlu Ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru oldu-ğunu söyledi. İkinci oğlu Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı dedi. Üçüncü oğlu başka fikirdeydi .Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Sonuncu Oğlan hepsinin haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğunu belirtti.
Yaşlı Adam Oğullarına hepsinin haklı olduğunu
söyledi. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde ağacı görme-ye gitmişti. Onlara bir Ağacı veya bir İnsanı kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayama-yacaklarını anlatmaya çalıştı. Ya da neye sahip olup
olmadıklarını ......
Gerçekleri ancak sonunda 4 mevsimi gördükten sonra görürsünüz. Eğer kışın vazgeçersen, İlkbahar
nimetinden olursun, Yazın Güzelliğinden ve Sonbaha-rın bütünlüğünde...Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin. Hayatınızı bir mevsim (bir dönem) yüzünden yargılamayın...
MEHMET YAĞMURCUKARDEŞ
MÜDÜR BAŞYARDIMCISI
1.Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar
bar bağırmış.
Bizde bize biz derler, sizde bize ne derler?
Gül dibi bülbül dili gibi,gül dibi bülbül dili.
2.Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler
de pır pır pervaz ederler.
3.Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın,kapı gıcırdatıcılardan
mısın?Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcı-
lardanım.
4.Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar,nesi için
çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal satar?Kârı için
çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Üç tunç tas
kayısı hoşafı.
5.Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine devre-
derlerse,dört deryadan dört dert,dört dergahtan dört dev
çıkar.Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı. Zaman saman
satar, saman zaman satar.
6.Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya gö-
tür.Takatukacı takatukaları takatukalamam derse takatu-
kacıdan takatukaları takatukalatmadan al da gel.
7.Nankör nalbant nalları nallamalı mı,nallamamalı mı?
8.Az kaz, uz kaz, boyunca kaz.
9.İşlek işlemeci,işlemeli işleri işlikte işleyerek işletmeciye
işyerinde izletti.
10.Ilgarcı ılgar,ılgıngillerin ılgancırı ılgalayarak,ılgıt ılgıt
ılgılardı.
11.Pısırık pırlak pırnallıklarda pırnallanırken pılı pırtısını
pısırık pıtraklara pıtır pıtır pırtlattı.
12.Üçüncü üçkağıtçı,üçetek üçleşerek üç teker arabayla
süzüm süzüm süzülen süzgeçleri süzdü.
13.Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.A
be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı ,a be kuru da-
yı. Şu odayı badanalamalı mı,yoksa badanalamamalı
mı?
14.Sen seni bil,sen seni,bil sen seni,bil sen seni,sen seni
bilmezsen patlatırlar enseni.
11
BİLMECELER
01- Ateş olmayan yerde ne olmaz?
02- Hangi yolda trafik kazası olmaz?
03- Yankesiciler neden modayı takip
ederler?
04- Hiç kar yağmayan hava hangisi-
dir?
05- Çalındığı halde görülmeyen şey
nedir?
06- Horoz nerede öter?
07- Hangi top zıplamaz?
08- Hangi karnede sıfır olmaz?
09- Hangi bağda üzüm yetişmez?
10- En güzel kokan fil hangisidir?
HAZIRLAYAN:ALİ ASAN-2/C
CEVAPLAR
01- İtfaiye
02- Samanyolu'nda
03- Ceplerin yerini öğ-
renmek için!
04- Oyun havası
05- Islık
06- Kendi çöplüğünde
07- Kartopu
08- Sağlık karnesinde
09- Ayakkabı bağında
10- Karanfil
12
TEBESSÜM
Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülüm-
sedi. Bu gülümseme adamın kendisini
daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu
hava içinde yakın geçmişte kendisine
yardım eden bir dosta teşekkür etme-
diğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,
yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o ka-
dar keyiflendi ki, her öğle yemek yediği
lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş
bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir
bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken,
kazandığı paranın bir bölümünü her
zaman köşe başında oturan fakir ada-
mın şapkasına bıraktı. Adam öyle; öyle
minnet kar oldu ki... İki gündür boğa-
zından aşağı lokma geçmemişti Karnını
ilk defa doyurduktan sonra bir apart-
man bodrumundaki tek odasının yolunu
ıslık çalarak tuttu. Öğle neşeliydi ki,
bir saçak altında titreşen köpek yavru-
sunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük
köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu
için mutluydu. Sıcak odada sabaha ka-
dar koşturdu. Gece yarısından sonra
apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın
başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir
adam uyandı, sonra bütün apartman
halkı... Anneler, babalar dumandan bo-
ğulmak üzere olan yavrularını kucakla-
yıp, ölümden kurtardılar...
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk
bile maliyeti olmayan bir tebessümün
sonucuydu.
İLK DONDURMA NASIL YAPILMIŞ?
Zamanın birinde Mısır’da yaşa-
yan tatlıcı Ebu Bekir Usta varmış. Ebu Bekir Ustanın
yaptığı yuvarlak soğuk tatlıların ünü bütün Mısır’a
yayılmış. Fakat Ebu Bekir Usta yaptığı tatlıları sa-
dece cam kaselere koyabiliyor, müşteriler ise bu
soğuk tatlıyı sadece ustanın dükkanında yiyebiliyor-
larmış. Bir gün Ebu Bekir Usta yenilebilir bir kap
yapmayı ve bu kabı nasıl yapacağını düşünürken, tat-
lıların ününü duyan Mısır Kralı Ramses Ustayı yanına
çağırtmış. Ebu Bekir usta kralın sarayının ününü çok
duymuş ama bir türlü gitme fırsatı bulamamışmış.
Kraliyetin mutfakları Ebu Bekir Usta için hazırlan-
mış. Tatlısını kral için yapan ve sunan Ebu Bekir usta
saraydan ayrılırken son bir kez saraya bakmış ve
kare olan tabanın yukarıda tek bir noktada üçgen-
lerle birleştiğini görmüş. Bu şeklin kendi tatlılarını
koymak için çok uygun olacağını düşünmüş. Dükkanı-
na döner dönmez un şeker karışımından kralın sara-
yına benzeyen yenilebilir bir kap yapmış. Ardından
yaptığı kaba koymuş hemen tatlısını.
Fakat yuvarlak tatlılar hemen gömülmüş kabın
içinde ve kaybolmuş. Uzun süre düşünen Ebu Bekir
usta kabın tabanının kare değil yuvarlak olmasının
daha iyi olacağını keşfetmiş.
Ama yaptığı o şeklin yanlarında köşesi de olmaya-
cakmış. Ebu Bekir usta yaptığı şekli kralın sarayın-
dan farklı olsa da çok sevmiş ve bundan sonra müş-
terilerine soğuk tatlısını hep o kapta satmaya başla-
mış.
Yıllar sonra ise insanlar Ebu Bekir ustadan öğren-
dikleri soğuk tatlıya dondurma, kralın sarayına pira-
mit, dondurma yuvarlaklarına küre ve kabına da ön-
celeri koni daha sonra külah demişler.
Şemsiyeyi Kim İcat Etti?
Şemsiyeyi kesin olarak kimin icat ettiği bilinmiyor ama insanların çok çok uzun zamanlardan beri kullandığını bili-
yoruz. İnsanlar ilk olarak eski Yunanistan, Çin ve Mısır’da güneşten korunmak için kullanmışlardır. Şemsiye Latincede
gölge anlamına gelen “umbra” kelimesinden gelmiştir. Şemsiyeyi yağmurda kullanan ilk insanlar Romalılardır. Kâğıt
şemsiyelerini yağ ile ovarak su geçirmez hale getirmişlerdir.
13
Dünyanın en gürültücü hayvanı mavi balinadır. Sesini öyle yükseltebilir ki suyun içinde 750
km. uzaklıktaki arkadaşları bile onu duyabilir. Diyelim ki mavi balina arkadaşlarıyla oyun
oynamak istiyor. Ama arkadaşlarını bulamayabilir. İşte o zaman şöyle etrafı çınlatan bir
şarkıyla arkadaşlarını oyuna davet edebilir...
Tükettiğimiz kağıdın % 75 ‘ini geri kazanabilseydik bir yılda 35 milyon adet ağacı kurtara-
bilirdik. Kağıtlarınızı tekrar kullanmanın yollarını bulun ve kağıdınızın kıymetini bilin.
Petrol ve kömürle işleyen fabrikalar atmosfere fazla miktarda zehirli gaz ve kimyasal
madde yayar. Bunlar yağmur ve karla birleşerek yüzlerce kilometre uzaklığa rüzgarla-
rın yardımıyla gider ve asit yağmurları olarak yağarlar. Asit yağmurlarının yağdığı yer-
lerde ağaçlar hasar görür, göllerde yaşam sona erer.
Dünyada ilk elektronik bilgisayar Amerika’da 1946 yılında yapılan ENIAK isimli makinedir.
Bir plastik pet şişenin doğa tarafından yok edilebilmesi için 100 yıl gereklidir. Bir teneke
kola kutusu için ise tam 10 yıl gereklidir. Sokağa attığınız bir çiklet ise tam 5 yılda do-
ğa tarafından yok edilebilmektedir.
Dünyada her yıl iki buçuk milyon insan, sigaranın sebep olduğu hastalıklardan ölmektedir.
Dünyada her yıl sigara alışkanlığı % 1 azalırken Türkiye’de her yıl % 2 oranında artmak-
tadır.
Suami Maharal adındaki bir Hintli 17 yıl boyunca hiç oturmamış. Suçlu olduğu için hapisha-
nede olan bu Hintli, ancak uyurken bir tahtaya yaslanıyormuş. Bu onun en önemli lük-
süymüş.
HAZIRLAYAN:2/G SINIFI ÖĞRENCİLERİ
14
ÇİZGİ FİLMİ İLK KİM İCAT ETTİ?
İlk çizgi filmi kimin yaptığını kimse bilmiyor fakat onları ünlendiren Walt Dis-
ney’di. Disney 1928’de ilk Mickey Mouse çizgi filmini yarattı. Birkaç yıl sonra ilk
uzun çizgi film olan Pamuk Prenses Ve Yedi Cüceleri yaptı. Film yapmak için bin-
lerce resim gerekir. Siz bir Disney çizgi filmi seyrederken, gerçekten binlerce
resim seyrediyorsunuz – saniyede 24 resim!
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
•Kendi dirseğini yalamanın imkânsız
olduğunu …...
•Ördeğin vakvaklamasının yankı ya-
ratmadığını ve bunu kimsenin açık-
layamadığını …….
•Eğer çok şiddetli hapşırırsan, ka-
burgalarından birini kırabileceğini..
15
TÜRKİYE SLOVAKYA İSPANYA POLONYA
Comenius projesi kapsamında; okulumuz Hayme Hatun Okulu öğretmen ve öğrencilerinden oluşan proje eki-
bi İspanya'yı ve Slovakya’yı gezdiler...Geçen yıl Mayıs ayında da yurt dışından gelen öğrenci ve öğretmenler
okulumuzu ziyaret etmişti.
SLOVAKYA SLOVAKYA
İSPANYA SLOVAKYA
16
YUSUF KÜLÜK
3/B
İKRA RUMEYSA ECİK
2/D
17
BEYZA CANATAR
2/H
İREM BEYZA
ŞİMŞEK
3/B
18
ÇOCUK YÜREKLİ ÇOCUK DOSTU ŞAİR (CAHİT ZARİFOĞLU)
Cahit Zarifoğlu deyince akla ilk gelen,
çocuklar ve onların hüzünlü coşkularıdır.
Sevgili arkadaşlar bizler şairleri ve yazarla-
rı ansiklopedi sayfalarına sıkıştırılmış kuru
bilgilerden ibaret hayatı olan kişilik olarak
biliriz. Bir de işin diğer bir yüzü vardır.
İşte bu işin diğer yüzü, Cahit Zari-
foğlu’nun iç dünyası, kalbinin güzelliğinden-
dir.
Sevgili şairimizde sonsuz bir iç derin-
liği ve sınırsız bir insan sevgisi vardır. Bu
niteliklerin birinci simgesi şair duyarlılığı
ikinci duyarlılığı ise şiirlerini çocuk kalpleri-
ne adamasıdır. Bu alanda yaptığı çalışmalar
şiirle kalmaz, öykü ve romanlarla destekle-
nir.
Edebiyata lise yıllarında ve çocuk de-
necek yaşta başlayan sanatçı, sanat yaşamı-
nın her döneminde yapıtlarındaki doğallığı
ve duyarlılığı korumuştur.
O, kendisini tanımlarken, titiz olmadı-
ğını, derli toplu bir yaşamdan uzak olduğunu
söyler. Yalnız bütün bunlara rağmen haya-
tında olumsuz yönlenmeler, aradığını bula-
mama gibi düzensiz insan özellikleri görül-
mez.
Şairimiz Maraşlıdır, Anadolu’nun her
köşesinden yetişen şair ve yazarlarımız gibi
o da önemli ustaların yanında yetişip, onlar-
dan edebi ilhamlar alıp, sanatını şekillendir-
miştir. 1940’ ta doğup 1987’de bu dünyadan
göçen şair, tüm yaşamına, çocuk duyarlılı-
ğında gül esen gülüşler sığdırmıştır.
ANLAMAK
Bazen anlıyorum
Bazen anlamıyorum
Annemi
Babamı
Ninemi
Annem şöyle der
Göstererek beni
-Cin gibi maşallah
Cin ne demek
Gibi ne demek
Babam diyor ki
Bana bakarak
-Altını üstüne getirmiş evin
Hiç yapabilir miyim
Dediklerini,
Tek başıma
Ninemse der bana
-Topaç gibi
Bir dedem
Açık insan,
Pek de zeki
Dilinden bal akar
Attaya gidelim der,
Al sana şeker der,
Göz kırpar
Okşar
Sever,
Bir de gıdıklar
Dedemi çok anlıyorum.
CAHİT ZARİFOĞLU
Hazırlayan: Mükerrem KALKAN
Türkçe Öğretmeni
19
20
21
22
SEVGİ DERSİ
Küçük oğlumuz annesine geldi ve ona elindeki kağıdı uzattı. Annesi
ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı:
Çimleri biçtiğim için :5 TL
Bu hafta odamı temizlediğim için:1 TL
Alışverişe gittiğim için:1 TL
Küçük kardeşime baktığım için:2 TL
Çöpü döktüğüm için:1 TL
İyi bir karne getirdiğim için:5 TL
Bahçeyi temizlediğim için:2 TL
Toplam borç:17 TL
Annesi umutla kendisini süzen oğlumuza baktı. Eline bir kalem aldı,
kağıdın arka yüzünü çevirdi ve şunları yazdı:
Seni dokuz ay karnımda taşıdım bedava,
Hasta olduğunda başını bekledim, elimden geleni yaptım,bedava,
Senin için dua ettim.
Yıllar boyu değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm bedava,
Senin için geceler boyu kaygı duyup, uykusuz kaldım bedava,
Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım, giysilerini
yıkadım, ütüledim bedava,
Ve oğlum bunların hepsini topladığın zaman gerçek
sevginin bedelinin olmadığını görürsün. Bedavadır çünkü….
Oğlumuz annesinin yazdıkların okuyunca gözleri doldu. Annesine baktı
ve “Anneciğim, seni seviyorum.” Dedi.
Sonra annesinin elinden kalemi aldı ve kağıda büyük harflerle şunları yazdı:
“HEPSİ ÖDENMİŞTİR”.
HAZIRLAYAN: Gülçin TÜRKBEN 2/F
23
24
25
26
Öğrencilerimizin sınavı kazanamama nedenlerinden biri ‘düzenli bir çalışma alışkanlığının’ olmamasıdır.
Düzenli çalışma alışkanlığı olmayan öğrenci,
Çalışma yerini rastgele seçer, sürekli bir mekan edinmez,
Çalışma zamanını düzensiz kullanır,
Çalışırken düşünce ve hayallere dalar gider,
Yatarak çalışır,
Televizyon seyrederek yada müzik dinleyerek çalışır,
Yavaş okur,
Dersi ezberler, önemli konuları ayırt etmesini bilmez,
Derste anlamadığını sormaz,
Ders tekrarlarını yapmaz, nasıl olsa bir kere çalışmış ve anlamıştır,
Uykusu geldiği halde anlamasa da çalışmaya devam eder. Önemli olan anlamak değil kaç saat çalıştığıdır.
MUAMMER ÇETİN
REHBER ÖĞRETMEN
ÇALIŞMA ODASI AYARLAYIN
· Aynı yerde yapılan çalışma, kişiyi ortama alıştırır ve dikkatin dağılmasını
önler. Eğer bir çalışma odanız yoksa, evin bir odasının uygun bir köşesini ça-
lışma köşesi olarak ayarlayabilirsiniz.
· Oda ısısı normal olmalı (fazla sıcak veya soğuk olmamalı)
· Televizyon ve aşırı müzikten, afiş ve posterlerden uzak olmalıdır.
· Çalışma odası dikkatin dağılmaması açısından düzenli olmalıdır.
· Masada çalışınız, yatarak çalışmayınız. Yatarak çalışmak ciddiyetten uzak
bir çalışma olur, aynı zamanda uyku getirir.
· Çalışırken mümkün olduğunca derse konsantre olunuz. Hayallerinizden ve
birtakım sorunlarınızdan sıyrılın.
27
Öğretmenler Günü’nü
coşkuyla kutladık.
10 Kasım’da Atamızı ana-
rak ,onun Türk Milleti
için büyük bir değer
olduğunu bir kez daha
kavramış olduk.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı öğren-
cilerimizin gösterileriyle coşkuyla
kutladık.
2012-2013 Eğitim –Öğretim Yılına
okulumuz boyanarak yeni bir yüzle
girdi.
Okulumuzda çevre düzenlemesi
yapıldı. Okulumuz bahçesi öğrenci-
lerimizin oyun oynayabileceği yeni
şekillerle süslendi.
Okulumuzun iç düzenlemesinden bir görüntü.
Okulumuzun düzenlemiş olduğu
gezi görüntülerinden bir fotoğ-
raf karesi.
Okulumuz Beyaz Bayrak ödülü sahibi. Okulumuzda düzenlenen mendil
kapmaca oyunu turnuvasında oku-
lumuz 3/H sınıfı Altındağ ilçe
birincisi oldu.
28
Tübitak Bilim Fuarı Ankara il genelin-
de ilk olarak okulumuzda gerçekleşti.
Fuarın açılışını Altındağ İlçe Milli Eği-
tim Müdürü Erol BOZKURT ve Okul
müdürümüz Seyfi TİRYAKİOĞLU
birlikte yaptılar. Açılışın ardından,
öğrenciler tarafından hazırlanan pro-
jeleri tek tek gezen BOZKURT ve
açılışa katılan davetliler, öğrenciler-
den proje hakkında detaylı bilgiler
aldılar.
29
Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Geleneksel Çocuk Oyunları Derneği iş birliği ile yürütülmekte olan ´´Pabucu
Yarım Çık Dışarıya Oynayalım´´ Geleneksel Çocuk Oyunları Altındağ İlçesi final müsabakaları okulumuzda yapıl-
maktadır. Müsabakanın açılışını İlçe Milli Eğitim Müdürü Erol BOZKURT ve okul müdürümüz Seyfi TİRYAKİOĞLU
birlikte yaptılar.
30
23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı’nı okulumuzda coşkuyla kutladık. Kutlama saygı duruşu , istiklal
marşı ve okul müdürümüz Seyfi TİRYAKİOĞLU’ nun konuşmasıyla başladı. Öğrencilerimizin oyun ve gösterileriyle
devam etti. Öğrencilerimizin oyun ve gösterileri coşkuyla izlendi.
31