288
I AKL-I SELĐME HĐTAP HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT

HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

I

AKL-I SELĐME HĐTAP

HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT

Page 2: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

II

© Hüseyin Sabri Soyyiğit

Bu kitabın yayın hakkı yazarına aittir ve tüm yayın hakları saklıdır. Bu eserin herhangi bir bölümünün kop-ya edilmesi, başka dillere tercüme edilmesi, basılması ve çoğaltılması yazarın iznine bağlıdır. Kaynak gösteril-mek suretiyle alıntı yapılabilir.

ISBN : 978-975-93341-4-7

Đrtibat adresi:

Hüseyin Sabri SOYYĐĞĐT

6411 sok. No: 9 D: 3

35550 Şemikler

ĐZMĐR

e-posta: [email protected]

site adresi: www.tasavvufdernegi.com

Basım Tarihi:

Basıldığı Yer:

Tibyan Yayıncılık

Tel: 0 (232) 459 77 78 - ĐZMĐR

Page 3: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

III

AKL-I SELĐME HĐTAP

HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT

1. baskı

Đzmir – 2008

Page 4: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

IV

Page 5: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

V

İçindekiler

Önsöz ........................................................... 1

Okuyalım Dostlar! ........................................... 5

Sizde Söz Sahibi Kim? ....................................10

Hakk’a Gönülden Gideceğiz .............................15

Sen Seni Affettin mi? .....................................20

Mevla’ya Yakarış............................................25

Nefsî Mücadelenin Önemi................................29

Öyle Bir Đnsan ki… .........................................36

Mümin Kardeşleri Sevmek ..............................40

Mana Eri Olabilmek ........................................43

Gaye Rıza Ve Vuslattır ....................................46

Müminler Saadete Ermişlerdir .........................49

Hak Yolda Sadık Olmak! .................................55

Mucize-yi Muhammediye! ...............................60

Mektup.........................................................69

Kurban Bayramı ............................................74

Melamet Fazilettir ..........................................76

Sevgilinin Gönlünde Yer Tutmak! .....................81

Şuurlu Đnsan .................................................85

Manevi Mesuliyet ...........................................89

Fenafillah Öyle mi Olur? .................................93

Gizli Hazine ..................................................99

Manevî Gıda ............................................... 104

Page 6: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Đçindekiler

VI

Fenafillahın Kemali ...................................... 108

Gönlünüzde Bulacaksınız .............................. 111

Đlmi, Hak’tan Almak ..................................... 114

Merhamet Ve Cömertlik ................................ 116

Seven Ve Sevilen Birdir… .............................. 120

Kalem, Đnsan Ve Vatan ................................. 122

Bu Yazılar Kolay mı Yazılıyor? ........................ 126

Bizden Uzaklaşanlar…................................... 133

Neleri Atacağım? ......................................... 136

Alevîlik Ve Sünnîlik ...................................... 138

Zat, Sıfatsız; Sıfat Da Zatsız Olmaz! .............. 143

Miş’li Tevhit Olur mu? .................................. 147

Şuur Altında Birikince… ................................ 150

En Büyük Gaflet Ve Cehalet .......................... 156

Ümitsiz Olmayalım!...................................... 159

Melâmilikte Şeriatlı Olmak Suçmuş (!) ............ 163

Hangi Bayramdan Söz Ediyoruz? ................... 169

Sevgili Gençler! ........................................... 175

Derviş Niçin Sevilir? ..................................... 183

Himmet, Tövbe Ve Zikrullahtır! ..................... 189

Ne Mutlu Sevilen Kul Olana! .......................... 193

Đyi Đnsan! .................................................. 197

Hak Yolda Yürüyenle Yürümeyen… ................. 201

Dervişlikte Aranan Sadakattir ........................ 207

Midesi Doydu, Ya Gönlü? ........................... 210

Page 7: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

VII

Şeref Ve Đtibar Kur’an’ladır ......................... 213

Hakikate Ermek Đstersek… ............................ 215

Arif Đnsan! .................................................. 220

Niçin Allah Dersin? ....................................... 224

Mihrap, Minber, Kürsü O’nundur (S.A.) ........... 229

Canda Cananı Hiç Đncitmeyesin! .................... 236

Niçin Ayrı Olsun ki! ...................................... 239

Melâmilikte Şeriat’ın Hükmü Nedir? ................ 245

Söylesem Söz Olur; Söylemesem… ................ 250

Zirveye Tevhit Bayrağını Çekmek .................. 254

Kendini Yönettiğin Zaman!.. .......................... 259

Akl-ı Selime Ulaşınca… ................................. 265

Birbirimize Muhtacız!.................................... 271

Arifliğe Ulaşmak… ........................................ 274

Can Pahasına !.. ......................................... 276

Đnsan Düşüncesinde Değişim......................... 278

Page 8: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

VIII

Page 9: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

1

ÖNSÖZ

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Allah’a sonsuz hamd u sena, Habibi Hz. Muham-med Mustafa’sına sonsuz selat u selam olsun.

Muhteremler!

Malum-u aliniz ilk emir: “Oku! Ya Muhammed! Seni halk eden/yaratan Rabbinin ismiyle oku.” 1

Okumak, Allah’ın emridir. Đlim sahipleri, Hak Re-sul’ün varisleridir. Đlimleri meydana getiren de kalem-dir. Göz nuru döküp kalemle ilimlerini yazan, ayet ve hadisler açıklayan muhterem alimlerimizin ruhları şad olsun, himmetleri üzerimizden eksik olmasın!

Âlimlerimizden Đmam-ı Azam, Fıkhu'l-Ekber’iyle Đmam-ı Şafi, Kitab-ı Sünen vel Müsned’iyle ve büyük mutasavvıflar Mevlana Celaladdin-i Rumi Mesnevisi ile Muhiddin-i Arabi Fususu’l-Hikem, Fütuhat-ı Mekkiye’si ile ve diğer eserleriyle dünyanın ilim adamlarını heye-

1 Alak, 96/1

Page 10: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Önsöz

2

canlandırıp hayretlere düşürdüler.

Ve yine bunun yanında Erzurumlu Đbrahim Hakkı Hz.’leri Marifetname, Đmam-ı Gazali Đhya-i Ulumud-din, Gelibolulu Muhammed Bican ve Ahmed Bican kardeşler Muhammediye ve Ahmediye adlı eserleriyle karanlıkları aydınlatmışlar. Cümlesinin ruhları şad, makamları cennetü’l-ala olsun inşallah.

Ve yine tefsircilerimiz, hadiscilerimiz tercümeleriy-le mealleriyle aman Allahım ne muazzam hizmet, ne güzel eserler meydana getirmişler.

Bu zat-ı muhteremler, okuyarak, yazarak zaman-larına ve kendilerinden sonra gelenlere ışık tutmuşlar.

Đşte bunların bu eserleri, hasene-yi cariyedir. Kendilerinden sonra bu eserlerden ecir/mükafatlar akan nehirler gibi kendilerine akıp gitmekte ve devam etmek-tedir.

Bu devrin ilim adamları, o zat-ı muhteremlerin eserlerinin karşısında heyecanlanıyor, hayretlere düşü-yorlar: Aman Allahım ne ilim, ne irfaniyet!..

Yürümeye çalışan bir çocuğun elinden tutmak, onu yürütmek, ona, yürürken dikkat edeceği özellikleri göstermek, tehlikeye düşmemesi için trafik kaidelerine dikkat etmesini, gittiği yolda sağdan soldan, önden ar-kadan gelen vasıtalara dikkat etmezse, felaket olacağını anlatmak, onun geleceğini garantiye almak ne iyi bir hizmet olur…

Đşte bu güzel eserleri yazıp bizlere bırakanlar da öyle elimizden tutuyorlar ki… Nefsin, gururun, kibrin, inadın art düşüncelerin, kötü emellerin esaretine mah-

Page 11: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

3

kum olmamamız için ne büyük hizmet yapıyorlar! Onun için, yazar, ne güzel söylemiş:

Durma yavrum hemen tahsil hemen tahsil!

Muhterem Dostlarım!

Zamanlarını ilimle geçiren insanlar, en iyi şekilde değerlendirmiş olurlar. Đlim sahipleri taassuba, batıl iti-katlara düşmezler. Đlmin aydınlığında hedeflerine ulaşır-lar. Đlim tahsil eden alimin mürekkebi, şehidin kanından daha evladır/daha öndedir Allah’ın yanında.

Đlmin öyle faydaları var ki dil tariften acizdir. Kişiyi karanlıktan, cehaletin esaretinden kurtaran, ilimdir. Đlim, kişiyi dünya ve ukba saadetine ulaştırır. Kişiye ki-şiliğini insanlığını kazandırır.

Tasavvufî muhteva/içerik taşıyan dördüncü eseri-mizi, bu muhterem yazarlarımızın eserlerine küçük bir katkı olarak acizane yayımlıyoruz. Bu acizin eserinin Al-lah’ın yardımıyla tamamlanıp zatı muhteremlerin eserle-ri arasında yer bulmasından dolayı Allah’a hamd ede-rim. Allah cümlesinden razı olsun. Allah’ın sonsuz rah-meti, merhameti, mükafatı onların üzerine olsun.

Sevgili Dostlar!

Bu eserimizi okumanızı, aşkla zevkle tekrar tekrar okumanızı tavsiye ediyoruz. Okuduğunuzu anlayınca çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen anlayamadığınız, zevk edemedi-ğiniz yerleri, işaretleyip bize göstermenizi rica ediyoruz. Takdir gereken yerlerde takdirlerinizi; noksan yerlerde uyarılarınızı bekliyoruz. Çünkü uyarılarınız, takdirleriniz bize çok faydalı olur. Takdirse, bizi, tekrar yazmaya,

Page 12: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Önsöz

4

teşvik eder. Tenkitse, düzelmemize vesile olur. Hepsi bizim için faydalıdır.

Okumanıza seviniyorum ve size dualar ediyorum. Allah razı olsun diyorum.

Muhteremler!

Yolumuz kardeşlik yolu, sevgi, muhabbet yolu. Al-lah bütün dostlara sonsuz iyilikler ikram eylesin. Selam sevgi ve dualarımla sizleri Allah’a emanet ederim.

28. 12. 2007

Hüseyin Sabri SOYYĐĞĐT

Page 13: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

5

“Oku! Ya Muhammed, seni yaratan Rabbinin ismiyle oku!”

Alak, 96/1

OKUYALIM DOSTLAR!

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Allah'a sonsuz hamd ü sena, Habibi sevgili Mu-hammed (s.a.)’ine sonsuz salat u selam olsun! Çok şü-kür bizi Đslâm diniyle müşerref kılmış/şereflendirmiş. Đki cihan serveri hatemü’l-enbiyasına ümmet olarak yarat-mış.

Öyle mukaddes ve ulvi bir yerde bulunuyoruz ki dil tariften aciz. Allah’a iman, Hak Resul’ün izinden git-mek, ayet-i kerime ve hadis-i nebevi ile amel etmek, aman Allahım, ne fazilet, ne şeref!..

Bir ayet-i kerimesinde Cenab-ı Hak “Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavi/eşit olur mu?” 2 diye ifade ediyor.

2 Zümer, 39/9

Page 14: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Okuyalım Dostlar

6

Peygamber Efendimiz (s.a.) de hadislerinde:

“Đlim Çin’de olsa bile onu gidip tahsil ediniz / öğ-reniniz.”

“Đlmi kundaktan teneşire kadar tahsil ediniz.”

“Đlim öğrenmek, erkek ve kadın üzerine farz kı-lınmıştır.” buyurmuşlardır.

Muhterem Dostlarım!

Dostlarıma okumayı tavsiye ediyorum, hatta oku-mayı ve okutmayı.

Gelin ilimde buluşalım, bilişip sevişelim. Göz nuru döküp bu eserleri yazanlara Allah razı olsun, derim. Al-lah, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!

Kesbî ilim/çalışarak elde edilen ilim, insana büyük ecirler/mükafatlar kazandırır. Vehbî ilim/Allah vergisi olan ilim de hak mürşidin telkiniyle telkin edilen zikrul-lah ile elde edilir. Meratib-i tevhit, makamat-ı tevhit ile Ledün ilminin, hikmet ilminin yolları açılır. Herkes sada-kat ve samimiyeti nisbetinde, irfaniyet ilminden hisse-dar olur. Bu da mürşid-i kamilin himmetiyledir.

Muhteremler!

Kesbî ilim sahibi olup da vehbî ilimden nasipdar olmayanlar, bu ilim sahiplerine taş atarlar, haklarında konuşurlar. Tabii ki bilmediklerindendir. Vehbî ilimden haberdar olup da kesbî ilimden nasipdar olmayanlar da zahirî ilim sahiplerine taş atarlar.

Tarih boyunca bu iki zümre hep çatışmışlardır. Hatta tasavvufî zevk sahiplerinin asılmalarına fetva bile vermişlerdir. Şeyh Bedrettin Hz.’leri, Muhiddin-i Arabî Hz.’leri, Seyyid Nesimî Hz.’leri, Đsmail Maşukî Hz.’leri gibi. Ruhları şad, makamları cennet olsun!

Page 15: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

7

Muhterem Dostlarım!

Đşte bizler, hem kesbî ilmin, hem de vehbî ilmin mensupları olacağız. Malum-u âliniz/bildiğiniz gibi kuş tek kanatlı uçmaz. Bir kanadımız Şeriat-ı Garra-i Ahmediye, bir kanadımız da Hakikat-i Muhammediye. Şeriat-ı Muhammediye’nin bütün kurallarına sadık ola-cağız. Hakikat-i Muhammediye’ye Şeriat-ı Muhamme-diyye ile yürüyeceğiz. Buraya da Tarikat-ı Muhammedi- ye yolu ile gidilir. Burası, kişiyi Marifet-i Đlahiye’ye ulaş-tırır. Bulmanın, bilmenin, yaşayıp zevk etmenin yolları açılır.

Muhterem Dostlarım!

Pîr Seyyid Muhammed Nur’un yaşadığı Üsküp, Ustrumca ve o havalileri/yöreleri gezdim. Bir defa değil, birkaç defa. Pîrimiz Muhammed Nur, Ustrumca’da medfun/defnedilmiş. Ömrünü zahirî ve batınî ilimlere vermiş, insan yetiştirmekte mücadele etmiştir. Pîri-mizden sonra onun yetiştirdiği mürşitler, onlar da, güzel hizmetler vermişlerdir. Daha sonradan ahkam bozul-muş, Melamet saygınlığını kaybetmiştir. Hatta onlardan birçokları Türkiye’ye gelmişler. Burada bazılarıyla tanış-tık. Pîr’in yolundan, izinden giden, Tarifname’sine say-gıyla hareket eden Hasan Fehmi Tezdoğan Efendi Hz.’leri, efendim Ahmet Kumanlıoğlu Efendi Hz.’lerini en iyi şekilde yetiştirmiştir. Vefat ederken Ahmet Efendi’ye son nasihatı:

“Oğlum Ahmet!

Sakın ha, Şeriat-ı Muhammediye’den ayrılma.

Đhvan arasında tefrika/ikilik yapma.

Nasıl aldın, öyle ver.”

Page 16: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Okuyalım Dostlar

8

Bunu akşamüzeri söylemiş ve ertesi gün sabah da vefat etmiş, mana alemine geçmiş.

Mürşidimizin “Biz geceyi güne kattık” ilahisinde ifade ettiği üzere samimi ifade edeyim ki çok geceleri sabahladık.

Erkan bozulmuş, Ledün ilmi istismar edilmiş/sö-mürülmüş, “Biz de Melâmiyiz.” deyip Şeriat’ın dışına çı-kılmış. Duyduğumuz kelimeleri ifade etmeye hayâ ede-riz/utanırız.

Efendimiz, oğlu Hasan Fehmi Efendi’yi 12 yaşında iken bize teslim etti. Kur'an-ı Kerim okuttuk. Đmam-Hatip Okulu’na verdik. Đmam-Hatip Okulu’nu başarıyla bitirdikten sonra Libya’ya gönderdik.

Efendimizin bütün gayesi, Melamet’i Şeriat ilmi ile en iyi şekilde muhafaza etmek/korumaktı. Hasan Fehmi Efendi’den aldığı telkin ve nasihatle bizlere de aynen telkini yaptı. Çok şükür şu anda iyi bir ortam vardır. Hasan Fehmi Hocaefendi, oğlum Hasan Hilmi Hoca ilim-leriyle irfaniyetleriyle hizmet vermekteler. Diğer efendi-ler de Şeriat’ın ahkamı ile Hak Resul’ün izinden gitmek-le tevhide hizmet veriyorlar. Allah’a sonsuz hamd ü se-na!

Düşük randımanı/verimi yüzde altmış yetmişlerin üzerine çıkarmayı Mevlam lütfetti. Çok şükür mürşidi-miz ile on dokuz sene aralıksız hizmet vermeyi Allah nasip etti. Mürşidimizden sonra yirmi dokuz yıl himmet-leriyle telkin ve nasihatları üzerine “Emir senden söz senindir” ilahisindeki hakikatler doğrultusunda dostlarla aynen devam ediyoruz.

Şeriat’ın ahkamı ile yürüyünce çok şükür ihvanı-

Page 17: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

9

mız arttı: Makedonya, Kosova, Balkanlar ve Avrupadaki ihvanımız. Türkiye’nin her tarafında tasavvufî dernekle-rimizle sevgili dostlarla el birlik gönül birlik hizmet ver-meye çalışıyoruz. Allah bu yolda ezel ebed elimizden tutsun.

Dostlara tavsiyelerimiz, çocuklarına dört elle sarıl-sınlar. Vatan için millet için din için hayırlı evlat yetiştir-sinler.

Gelin dostlar, hanemizde sevgi, muhabbet, iyilik-ler, tatlı dil, güleryüz, Şeriat’ın ahkamı, Đslâm’ın güzel ahlakı hakim olsun inşallah.

Dostlar vatanperver olmalı. Bayrağını, sancağını can u gönülden sevmeli. “Ölürsem şehit, kalırsam gazi!” diyerek atalarımız ne fetihler yaptılar, neler neler fet-hettiler. Hatta karadan gemiler yüzdürdüler. Necip mil-letimizin devamı olmakta Allah elimizden tutsun, el ele gönül gönüle arşa kadar yükselmeyi bütün dostlara na-sip etsin.

Ben yine söylüyorum: Gayemiz iyilikte, birlik be-raberlikte yarışma olsun. Allah razı olduğu iyilikleri cümlemize ihsan ve ikram etsin.

Selam, sevgi ve dualarımla hepinizi Allah’a ema-net ederim.

02. 01. 2008

Page 18: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sizde Söz Sahibi Kim?

10

Kötü duygularını kendisine tanrı e-dinen kimseyi gördün mü? Sen ona ko-ruyucu olabilir misin?

Furkân, 25/43

SĐZDE SÖZ SAHĐBĐ KĐM?

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşim

Allah’ın razı olduğu iyilikler üzerinizden eksik ol-masın. Mektuplarınızı alıyoruz, memnunuz, sağolun.

Sevgili Hocaefendi,

Mektubunuzda belirttiğiniz samimiyete inanıyo-rum. Mevlam, sevginizi, muhabbetinizi, sadakatinizi art-tırsın. Đlâhî feyzini gönlünüzden eksik etmesin.

Şunu samimiyetle belirtmek isterim ki defter, ka-ğıt, kalem ifadelerimize mütehammil değiller. Hâl ilmini ifade etmek mümkün değil. Dua ve niyazım, kardeşle-rimizin gönül âleminden hikmetlerin tecelli etmesidir.

Mürşitlerimizin telkinleriyle Đlâhî tecelliye mani olacak neyimiz varsa, izale/yok etmenin imkânlarını arayacağız. Đnsanoğlu madde vücuduna arız olan bir

Page 19: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

11

emrazı/rahatsızlığı kaldırmadan, tedavi ettirmeden ra-hat edemiyor. Nefsâniyetin kötü emelleriyle mana vü-cudumuza bulaşan ve hikmet tecellisine mani olan has-talıklardan kurtulmadan bizim de rahat etmemiz, hayırlı insan olmamız mümkün değildir.

Đnsan vücudu, iyiliklerle kötülüklerin mücadele et-tiği muharebe alanıdır. Görüyoruz ki insanların kahir ekseriyeti/büyük çoğunluğu “Ben! Ben!” demekte; ken-dilerine nefsâniyeti, gurur ve kibri önder tayin etmekte-dirler. Đşte bizler bu nefsî mücadele içerisinde ağır sı-navlar vermekteyiz.

Yolunu kapatır haset, kin, inadın senin

Allah için düşün, ne olacak sonun senin

Bu halinle doğru yolu ebet bulamazsın

Mürşidin eline yapış ki gönlün uyansın

Nefsin askeri olan haset, inat, gurur, kibir, kin, nefsanî ve şehevî arzular insan vücudunu istila ettiği zaman, söyle Allah aşkına, bu zümrenin nesine insan denir?

Kişi, kötü emel ve arzularıyla hayvanî ve şehevî aklını temas ettirerek durmadan gayrı meşru çocuklar doğurmakta. Allah’ın razı olmadığı nefsâniyet, vücudu istila etmekte.

Sureti insan, sîreti hayvan olursa kişinin

Taşlar ile dövünüp insanı bulmazsa ne güç!

Bu yaratık; nefsin, şehvetin, maddenin arkasından durmadan koşturmakta. Makam, madde, şan, şöhret renk ve şekil sarhoşu...

Page 20: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sizde Söz Sahibi Kim?

12

Đşte bizler bunun mücadelesine davet ediyoruz. Gel gel, diyorsak suçumuz ne?

Nefsinizden geç, dedik de suç mu ettik?

Hak rızasın al, dedik de suç mu ettik?

Emr-i Hakk’ı tut, dedik de suç mu ettik?

Fenafillah ol, dedik de suç mu ettik?

Nefsî mücadelesinde muzaffer olan, nefsin askeri-ni Allah’ın aşkı, sevgisi, zikriyle mağlup eden insan, kendisinde Allah ve Resulü’nü söz sahibi eder. Hikmet-ler hazinesidir O! Gözü Hak ile nazar eder, eserde mü-essiri müşahede eder. Dilinden hikmetler dökülür; sö-zünde, sohbetinde nefsanîyet yoktur. Alçakgönüllü ol-makta toprak, ayıp örtmekte gece, şefkat ve merha-mette güneş gibidir.

Düşeni kaldırıp, fakirle dost olur. Allah için sever, Allah için buğz eder. Kur’an-ı Kerim’in ışığı altında, emrolunduğu gibi doğru yürür. Al denileni alır. Yaratılı-şındaki gayeyi bilir. Akl-ı selimiyle vicdanını birleştire-rek, vicdanlı, murakabeli hareket eder. Düşünce ve te-fekkürü ile insanların hayırlısı olma ünvanını kazanmış bu kutsi ve ulvi kardeşimize paha biçmek mümkün mü?

Halkı sever Hakk’ı sever

Sevgi ile tevhit eder

Hep dost ile halvet eder

Gerçek insan işte bunlar

Sevgiye mazhar, Hakk’ın diyeti olmuş bu hazret-i insan; bütün azalarından hakikatlerin tecelli ettiği, Muhammediyet’i kendisinde hakim kılan, güzel ahlak

Page 21: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

13

sahibi bir insandır.

Bu hâl sahibi olan kardeşlerimi bu kalem, bu kağıt nasıl anlatsın!.. Kâğıt titriyor, kalem gözyaşı döküyor: “Dur, sus artık! Biz hâl ehlinin ahvâlini bildirmekten aci-ziz. Bu Hak dostları vuslat ettiler, zevke dalıp bîhuş ol-dular/kendilerinden geçtiler. Bunların sırrını bilenler su-sar.”

Đşte kardeşim, efendilerimiz, kamillerimiz bu bü-yük mücadeleye davet ettiler. Onlar; nefsin, maddenin, şehvetin esiri olmuş kişileri; sevgiye mazhar olan, ken-disinde Allah ve Resulü’nü söz sahibi yapan birer insan haline getirmek için çalıştılar.

Bu hizmetler, onların merhametli, iyiliksever, ha-yırlı insan olduklarının, görevlerini yerine getirdiklerinin ifadesidir.

Özet olarak belirteyim ki soruyoruz: Sizde kim söz sahibi? Haliyle nefis, madde ve şehvet...

Nefsi mücadelesinde muzaffer olan, Allah’a aşk ilan eden, seven ve sevilen, âcizane halinden bahsetti-ğim bu kardeşlerimizde Allah ve Resulü söz sahibi.

Bunları kıyaslamak mümkün mü kardeşim? Haz-ret-i Sıddık gibi sadık, Hazret-i Ömer gibi faruk olma kolay mı? Mevla nasib u mukadder eylesin. Amin!

Sevgili Kardeşim,

Bilmenin ötesinde olmanın sırları açılsın inşallah. Gerçek manada bir insan olmanızı istiyorum. Sözün, sohbetin kontrolsüz olmasın. Yürüyüşün, harekâtın mü-tevazı olsun. Sözünle değil, halinle tevhidi yaşamaya azmet kardeşim. Güzel ahlak, tenezzül ve merhametin

Page 22: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sizde Söz Sahibi Kim?

14

kemaline vesile olsun inşallah! Sözünde hikmet, naza-rında feraset olsun.

Dinlediğini tefekkürle dinle; hemen kararını ver-me. Akl-ı selimin süzgecinden süz ve düşün ve yine dü-şün. Çok iyi diye kabul ettiğinin içerisinde birçok tehli-keler ve kötülükler gizlidir. Kötü dediğin, tehlikeli dedi-ğin şeylerin içerisinde de hikmetler gizlidir.

Aniden kızan, kesin karar veren, inadında ısrar eden, gerçekleri göremez. Đnşallah siz bunlardan değil-siniz ve olmayacaksınız.

Sizi tenkit eden, size düşman gibi gözüken, sizin için faydalıdır. Bizler bu tenkit ve ithamlar karşısında sabırlı ve metanetli olmayı, eksikliklerimizi telafi etmeyi öğreneceğiz. Dostlar bu eksikliğimizi telafi edemez.

Biz necaset ve gübreden kaçarız. Kullanmasını bi-len bahçıvan, o gübrenin içerisinde patlıcanlar, patates-ler, çeşitli sebzeler görür. Çünkü bahçıvan onu kullan-masını, bahçede örtüp çürütmesini bilir.

Bizler de bu dünya bahçesinde her şeyi yerli ye-rinde kullanan olacağız. Âşıklık ve sadıklıktan sonra arifiyetle hareket eden, kuzuya ot, kargaya da tâlip ol-duğunu vermesini bilen olacağız inşallah! Rabıtaya sıkı sarılacağız. Allah ve Resulü’nün rızası doğrultusunda yürümek başlıca gayemiz olacaktır.

Şu anda yeter diyemem; ileride devam etmek üzere inşallah. Sizi ve ehl-i imanı Allah’a emanet eder, dualarımla gözlerinizden öperim.

Page 23: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

15

“Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.”

Hadîd, 57/4

HAKK’A GÖNÜLDEN GĐDECEĞĐZ

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşim!

Allah’ın selamı, sevgisi, muhabbeti üzerinizden eksik olmasın. Mevla-yı Zülcelal sizleri ve dostlarınızı nefsanî afetlerden korusun.

Sevgili Kardeşim!

Bizlere gösterdiğiniz sıcak alâkaya karşı gönülden Allah razı olsun der, memnuniyetimi ifade etmek iste-rim.

Canım Kardeşim!

Birbirimizi Allah için seveceğiz. Allah ve Resu-lü’nün yolunda yekvücut olmalıyız. Sevgimize, muhab-betimize mani olan nedenlerden bir an evvel kurtulma-lıyız. Kendimizde söz sahibi Allah’ın Kur’an’ı/Kelâm-ı

Kadîm olmalıdır.

Page 24: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hakk’a Gönülden Gideceğiz

16

Allah için aşka, sevgiye, muhabbete mani ne var-sa atacağız. Güzel ahlakı alacağız. Đslâm güzel ahlaktır. Güzel ahlakın sayesinde aşkullah, zevkullah, muhabbe- tullah tecelli edecektir. Đnsanlar için insanların hayırlısı olmak; ancak nefsanî hareketlerden kurtulmakla olur.

Söyle Allah aşkına! Haset var, inat var, gurur, ki-bir var. Hülasa nefsin benliği var. Bunlar insan vücu-dunda karargâhını kurmuşsa, bu insandan nasıl iyilik gelir? Gerek orada gerek burada bunların atılması için sohbet ediyorsak, bu yalnız Allah rızası içindir. Bunu an-layamamış da taş atmışlar, kötü demişler... Varsın de-sinler!

Ko diyen desin

Hak bizim olsun

Nâdan ne bilsin

Bizi bilen var.

Yeter ki biz yaşantımızla, harekâtımızla/davranış- larımızla taş attırmayalım. Tatlı dilimiz, güler yüzümüz ve güzel ahlakımız, tevhidin kemaline vesile olsun inşal-lah!

Sevgili Hocam!

Söyle Allah aşkına neyimiz var bizim? Kuvvet, kudret, ilim, irade... Bütün varlıklar, mülkün sahibinin-dir.

Bize gereken O’na aşk ilan etmek, O’nu sevmek, O’nun sevgisiyle eriyip yok olmak. Varlığımızı O’nun varlığında ifna etmek.

Page 25: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

17

Eğer bir can ise hüsnün pahası

Nice yüz bin anın olsun fedası

Niyazi’nin kadim u aşinası

Haber ver bize canan illerinden

Sayın Hocam,

Biliyorsunuz ki ölmeden, sırattan, mizandan geç-meden Hakk’a ulaşmak yok. Allah hayat-ı ebediyeyi ölümün arkasına koymuştur. Cenneti de cehennem ve sıratın ötesine koymuştur. Izdırarî mevt gelmezden ev-vel, ihtiyarî mevt olmalıyız. Şirkimiz, benliğimiz, haset ve inadımız, Rabbin rızasına perde neler varsa, ölmeli...

O zaman gönül kapısını çalabiliriz. Gönül kapısı, hâl lisanıyla Mevla’ya iltica edenler için açılır. O Đlâhî te-celliye mazhar olmalıyız. Kesafetten letafete, maddeden manaya tevhit ile geçilir.

Ya Rab, ne mutluluk! O Allah dostları ki gönülle-rinde ihtilal yapmış, Allah ve Resulü’nü gönül evinde miraç ettirip, harfsiz, sözsüz, sessiz sohbete mazhar düşmüşler. Bizleri bu salih zümreden mahrum etme Mevlam!

Hakk’a giden yol

Senden sana gider ol

Hakk’a gönülden gideceğiz. Sevgiyle, muhabbetle gideceğiz. Mürşidin telkini rehberimiz olacaktır inşallah!

Kıymetli Hocam!

Sözünüz, sohbetiniz, vaazlarınız murakabeli olsun. Tefekkür eden/düşünen, hikmetle konuşan, ne pahasına

Page 26: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hakk’a Gönülden Gideceğiz

18

olursa olsun doğrudan ayrılmayan, Allah’ın Kur’an’ını, Peygamber (s.a.)’in hadisini enfüsünden aynen aksetti-ren olun.

Tevhidin rehberliğinde yürüyen, güzel ahlakla et-rafına güven telkin eden, insanlar için bir pınar gibi co-şan, insanların hayırlısı olmanın sırrını enfüsünde çözen gerçek manada bir imam olacaksınız inşallah. Sizi böyle gördüğüm zaman en büyük mutluluk benim olacaktır.

O zaman ben-sen, sen-ben olmanın sırrı çözüle-cektir. Sizinle vedalaşırken birkaç kelime konuştunuz. Sizi ve o kelimeleri hiç unutamıyorum. Đnşallah “Gel gönüle, gir gönüle” sırrı tecelli eder de uzaklık ve yakın-lık tesirinden kurtulmuş oluruz.

Gönül eri olan gördü

Bulanlar mürşitle buldu

Dostu ile hemdem oldu

Gönüldedir zevk u safa

Đnanıyorum ki sizin olduğunuz yerde nefsâniyet konuşmayacak, düşmanlık olmayacak. Tatlı dil, güler yüz, iyilikle fetihler yapacaksınız inşallah! Sevginin, muhabbetin, iyiliğin, tatlı dilin, güler yüzün yaptığını hiçbir silah yapamaz.

Bulunduğun yerde Allah ve Resulü’nün razı olma-dığı bir sohbet olursa, içinden eûzu besmele çek, Fati-ha’yı oku. Rabıtana sarılarak o nârı, nura çevir. Allah sohbeti yap. Fatiha’nın manasını ver. Yedi ayet olan Fa-tiha-yı Şerif, ebediyyen rehberimizdir.

Allah ve Resulü’nün hatırı, bütün hatırların üzerin-

Page 27: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

19

dedir. Hangi cemiyet olursa olsun, orada rıza yoksa, söz, sohbet sizin olsun. Susmayacaksınız; Allah için ko-nuşacaksınız. Söz Kur’an’ındır!

Bu güne kadar nefsimizin kuvvet bulduğu, kötü emellerini insanlar üzerinde durmadan gösterdiği bir gerçektir. Đşte siz, bu kötü kaynak ve emellere, bulun-duğunuz yerde paydos diyeceksiniz ve dedirtmeğe çalı-şacaksınız. Allah bu yolda hepimizin yardımcısı olsun. Amin!

Oradaki kardeşlerimizle daima sohbet halinde ol-maya gayret gösteriniz. Birbirinizin halinden, derdinden haberdar olun. Güzel ahlakınızla gönüller fethedin. Taş atana taş atmayın. Allah için sevin. Allah için yardım edin.

Allah, siz kardeşlerimi dostlarından ve yavruların-dan utandırmasın inşallah!

Aile birliğinize selam ve dualar ederim.

Page 28: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sen Seni Affettin mi?

20

“De ki: Ey çok günah işleyerek ken-di öz canlarına kötülük etmede ileri gi-den kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.”

Zümer, 39/53

SEN SENĐ AFFETTĐN MĐ?

Sayın Beyefendi,

26 Aralık 1981 tarihli mektubunuzu aldım. Önce belirteyim ki mektubu yazmakta çok geç kaldınız. Bu kadar habersiz kalmak doğrusu insanı şüpheye düşürü-yor. Biz sizi halkanın dışında görsek bile siz içerisinde olduğunuzu ispat edecektiniz.

Bir baba evladını azarlasa da, dövse de, kovsa da yakınlığının ifadesidir. Evlada düşen, saygı ve sadakat-tir. Mektubunuzda bahsettiğiniz olaylar, uzun zamandan beri alâkasızlığınızı ispatlamış gibi değil miydi!

Efendi Hz.’lerinin vefatında umumî bir af ilan edil-di. Duymadınız mı? Üstadın yüzü suyu hürmetine ihva-na: “Yine gel, nedamet duy; Hakk’a dön.” diye seslenil-di. Bu ses, sizin kulağınıza üç buçuk sene sonra mı gel-di?

Page 29: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

21

Efendi Hazretleri Hakk’a yürüdü. Bu dava bitmedi. Âşıkların, sadıkların ve ariflerin kalplerinde bu hakikat ilmi yaşayacaktır. Allah’ın Ledün ilminin, gönülden gö- nüle, devam edeceğinden şüpheniz olmasın.

Yirmi iki sene evvel sadakat ve samimiyetle tevhi-di mutlaktan alarak, tevhidin en ince teferruatına kadar hizmeti kendine şiar/prensip edinen kemter kul, hiç bir zaman şahsına hizmet beklemiş değildir. Mürşidimden aldığım emir üzere, ömrümün son nefesine kadar, Al-lah’ın izniyle sadakat ve samimiyetle ihvana hizmet et-meyi kendime görev edindim. Allah, Hak yolunda kendi davasını savunanlara sadakat, cesaret, bol bol feyizler ihsan eylesin.

Suç aramak kemalimize vesile olmaz. Mektup yazdıydın-yazmadıydın, geldiydin-gelmediydin, misafir ettiydin-etmediydin… Bunlar aşkımıza mani/engel olur-lar. Bunlardan çoktan geçmeliydik…

Hâl ehli olmalıyız. Geçmişin, geleceğin evhamına kapılanlar, hâl ehli olamadılar.

Bizler şu anda zikir, fikir, tam rabıta üzerine olabi-lirsek, sahil-i ehadiyete emin bir kaptanın idaresinde gi-diyoruz demektir. Tevhidin nuru gözümüzden gafleti kaldırsın. Rabıta ve şuhudumuzla ayniyetin mazharı ol-malıyız. Bir an evvel sevgimize, muhabbetimize mani olan nedenlerden mürşid-i kamilin telkinleriyle kurtul-malıyız.

Bizden uzaktasınız, ama Allah’tan uzak değilsiniz. Bu inançla gönlünüzü Allah’a çevirin. Hâl lisanıyla gönül kapısını çalın. Öyle tecellinin mazharı olun ki Đlâhî mu-habbet sizden tecelli etsin. Đhlas ve sadakatinizden Al-lah emin olsun. Đhvanın ve mürşidin itimadını kazanır-

Page 30: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sen Seni Affettin mi?

22

sak, bundan daha büyük zenginlik olur mu?

Bizler hiçbir ihvana kapımızı kapayamayız. Çünkü onlara zikir verildi, mahremiyete alındılar. Đhvan kendi kapısını kapatırsa, biz kurtaramayız. Hidayet Allah’tan!

Allah nefsine, benliğine düşenlere yardımcı olsun ve onları korusun. Hiçbir mürşit hidayet edemez. O, Kur’an-ı Kerim’in ahkamı üzerine, mürşidinden aldığı emirleri, nehiyleri tebliğ eder.

Gel kardeş Allah de, sen geri durma

Sûrete, şekile sakın aldanma

Geçici şeylere sen kulak asma

Hidayet Allah’tan gayrıdan bilme

Bizler hâlimizi, ahlakımızı ve yaşantımızı Kur'an-ı Kerim’den almalıyız. “Mürşid-i kamil olanın sözleri Kur’an olur!” zevki, şuhudu ve anlamı içerisinde yürü-meliyiz. Sözü sohbeti Kur’an’la mutabakat sağlamayan kişilerden uzak olmalıyız.

Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğratır Mürşid-i kamil olanın gayet yolu âsan imiş.

“Đslâm, güzel ahlaktır.” 3 Ahlakımız, Muhammedî ahlak olmalıdır. Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.): “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim!” 4 bu-yuruyor.

Allah’ı sevmek ve O’na sevilmek azmi ve şevki içerisinde bulunan kardeşlerimiz, zikirle, tefekkürle ma- sivayı, gafleti, haset ve inadı silmelidir. Silmelidir ki

3 Kenzulummal, 3/17 Hadis no: 5225 4 Muvatta’, Hüsnü’l-Hulk, 1

Page 31: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

23

kendilerinden güzel ahlak tecelli etsin. Güzel ahlak, il-ham kaynaklarımızın, manevî duygularımızın, aşk ve muhabbetimizin zuhuruna vesile olacaktır.

Biz, istiyoruz ki, ihvan, Allah ve Resulü’nün rızası üzerine hareket etsin. Emrolunduğu gibi doğru olsun. Allah için sevsin, Allah için sevilsin. Öze dönsün. Ken-dinde bulmanın, olmanın zevkini tatsın. Âleme Đlâhî nurla nazar etsin. Kelamında gayrullah hiç kalmasın. Ehl-i imanın aynası olsun. Hiçbir varlık ona perde olma-sın. Taşsın, deryalar misali. Coştukça coşsun âşıklar, sadıklar misali. Fenafillahta yok olsun, nam u nişanı kalmasın. Beka-i vahdette velayetin, nübüvvetin feyzine mazhar düşsün. Halini ifade edecek lisan bulamasın.

“Kim ne halidir ve mâli ol mahal

Aklı fikretmez o hali fehm u hâl!” zevkiyle zevkyap olsun.

Đşte bu yolun yolcularına aşk gerekir, teslimiyet gerekir, ihlas gerekir. Mürşit uğruna can gerekir. Mutlakiyete erebilmek için, sevgiye mazhar olmak gere-kir.

“At da gel, nispet varlıklardan soyun da gel! Em- rolunduğun gibi doğru ol da gel! Varından, yoğundan, dünyandan, ukbandan, evvel-ahirden geç de gel!” dedi-ler de bizleri kutsi ve ulvi bir âleme davet ettiler.

Hz. Musa (a.s.)’a “Ayakkabılarını çıkar.” 5 denildi. O, saikaya/yıldırıma uğradı, çarpıldı. O kutsi tecelliye mazhar olduğu zaman, hâlini ifade edecek lisan bula-madı.

5 Taha, 20/12

Page 32: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sen Seni Affettin mi?

24

Bütün peygamberan-ı izam/büyük peygamberler, evliyaullah/Allah’ın dostları, arif-i billah olan zevat-ı ki-ram/ulu kişiler, telkine sadakat, emr-i Đlâhî’ye itaatle naz ve niyaza ulaştılar. Vuslatın yolu, kamilden ve fena- fillahtan geçer. Bunun dışında bir yol mümkün değildir.

Mevla-yı Müteal anlayışımızı ziyade etsin. Bizleri razı olduklarından ve sevdiklerinden ayırmasın.

Hâlâ bizim sizi affetmemizi mi bekliyorsunuz? Akl-ı seliminizle vicdanınızı birleştiriniz. Kendinizi murakabe ve müşahede altına alınız. Kendinizden emin olduğunuz zaman, kendi itimadınızı kazandığınız zaman–ki ben ehl-i tevhidim, ehl-i imanım, ehl-i hâlim dediğinizde- vicdan ile kararınızı veriniz ve bize de bildiriniz.

Siz, sizi affettiğinizde mesele halledilmiştir.

Bizi nasıl kabul ederseniz biz öyleyiz.

Bâkî selam...

Page 33: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

25

De ki: Kulluk ve yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?

Furkân, 25/77

MEVLA’YA YAKARIŞ

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşim!

Mevla-yı Zülcelal, murakabe/denetleme, muhase-be/hesaplaşma ve muhakemeden/hüküm vermekten şehadet alemine yükseltsin. Sizleri ve bütün can dostla-rımızı; gören, bilen, sırra ulaşan, kahırda lütfu bulan, nârda nuru yaşayan zümre-yi salihine erdirsin. Erdirsin de feyz-i Đlâhîyesine mazhar kılsın.

Sayın Kardeşim!

Efal-i Đlâhî/Đlâhî fiiller, daima bizim kemalimiz için ve iyiliğimize tecelli ettiği hâlde ihtilaf ve itirazlarımızla onu aleyhimize çevirmeye çalışıyoruz. Sonra da “Ne ya-palım, bu da Allah’tandır” diyenlerden olmamalıyız.

Tevhit ehli, olayları fenafillah süzgecinden süzer. Süzer de Rabbinin hikmetlerine ram olur/boyun eğer. Her şeyin yerli yerinde, çok güzel olduğunu müşahede eder ve Rabbin batıl bir şey yaratmadığını zevk eder.

Suret, şekil, put devrinden üzerimizde tesir kalır-

Page 34: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mevla’ya Yakarış

26

sa, mana âleminde yol almamız mümkün olmaz. Mevla bütün ihvanımızı “Avam itikadından, suret ve şekilden, dediydi-demediydi, olduydu, olacaktı, neden böyle ol-du? Böyle yanlış olur mu? Aman ya Rab, bu da mı ola-caktı!” gibi bir sürü laf ve güzaftan/saçma sapan söz-lerden korusun.

Ulu Yaratanım!

Sevgine mazhar kıl. Münezzehten çık artık. Bizlere ayan-beyan ol! Konuşmayan, sohbet etmeyen, bize biz-den seslenmeyen olma. Gayb aleminde, cehennem ve cennetin ötesinde bir gün belki karşılaşırız duygularını bizden kaldır, sil artık!..

Ayniyet kapılarını aç. Gözümüzden gören, dilimiz-den söyleyen, bize diyet olan ol. Ol da seninle olsun pa-zarımız. Sohbet senden, sevgi senden, inzar/korkutma, tebşir/müjdeleme senden. Seninle sohbet edelim. Suret şekiller bize engel olmasın artık. Mana eri manaya gir-sin.

Ey sultanlar sultanı!

Sevmek istiyorsun, imkan vermiyoruz. Gel gel di-yoruz; sonra tanımıyoruz. Zikrini, sohbetini bizden al-ma. Aşk ve muhabbetinle pervaneye çevir bizi. Zühd ü takvayı celalinle perdelediğin gibi bizi perdeleme. Can dostlarına merhamet et.

Canım senin canın olsun

Ruhun bana hayat versin.

Sen-ben, ben-sen olmanın sırrını aç artık. Hangi hâl, hangi ifade, hoşuna giden hangi yalvarış, yakarış gerekiyorsa o hali, o ifadeyi, o zevki bize ihsan et. Ka-bul edeceğin duayı, razı olduğun efali tecelli ettir. Rızan

Page 35: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

27

üzerine yaşamak nasip et. “Gel gönüle gir gönüle!” zevk u safasını, yaşantısını, kalemle ifade edilemeyecek hali bize ikram eyle.

Ulu Yaratanımız!

Bizi bize bırakma. Bizi terk etme. Hâlimize baka-rak bize darılma. Seviyoruz seni. Sevgide devam etme-ye ahdettik. Eksikliğimiz, beşer iktizası/kulluğumuzun icabıdır. Sadakat ve samimiyetimizde, imanımızda asla şüphe yoktur. Naz edip yüzüne perdeyi çekme. Tanıdık, sevdik çok şükür. Ahde vefamız var.

Dua ediyoruz: Elhamdülillah, nimet-i uzmanı/bü-yük nimetlerini takdirden aciziz. Kardeşimi sev; sevgili-lerinden ayırma. Yavrularını zatına ilhak et. Aile birlikle-rimizi sevgin, muhabbetinle haşir neşir et. Đhvanımızı bütün afetlerden koru Rabbim!

Tenezzül/tevazumuzda eksiklik yaparsak, Rahim-sin sen, Kerimsin sen, Settarsın sen. Biz ise daima sana muhtacız. Zatına layık kul olmakta yardımcımız ol. Ke-mal ehline/olgun insanlara ihsan etmiş olduğun Đlâhî il-hamlarına bizleri mazhar kıl. Layık olduğun sevgiyi biz-den de izhar et.

Diyetimizsin. Enfüs, afak varımızsın. Her yüzden nazarımızsın. “Mü’minin firâsetinden sakının. Zira o, Al-lah'ın nuruyla nazar eder.” hakikatine perde çekme. Bü-tün ihvanımızı Hâfız ismin hürmetine muhafaza et. Şuhud ve rabıtalarından düşürme. Senin bizimle oldu-ğunun, bizim de seninle olduğumuzun duygusunu bize lütfet. Bunu üzerimden ve ihvanımdan kaldırma. Hata ve eksiklerimizi Settar isminle ört.

Hâlimize şahitsin, kelam sıfatınla seninle sana

Page 36: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mevla’ya Yakarış

28

sesleniyorum: Muhammed (s.a.)’in “Rabbim ilmimi ve

anlayışımı arttır.” tenezzül/tevazusunu vasıta, önder kıl. Sâye-i Muhammediye’de/Hz.Muhammed (s.a.)’in hima-yesinde ilticamızı kabul et. Amin!

Rabbime dua etmeme, yalvarmama, ahde vefamı tazelememe vasıta olduğunuz için sizlere, Allah razı ol-sun, derim. Ulu Yaratanım razı olduğu iyilikleri daima bol bol ihsan eylesin.

Mektubumda aradığınız cevapları bulacaksınız ve müşkilleriniz halledilmiş olacaktır. Birkaç defa okumanız için rica etsem, bilmem ki itiraz eder misiniz!

Mektuplarımız kayıtla mukayyet değil; zuhurattır. Rabbim ne ihsan ediyorsa, o yazılıyor. Kemalât, irfani-yet Hak’tandır ve Hakk’ındır.

Selamlarımız inşallah selametiniz için tecelli etsin. Amin! Amin! Amin!..

Ve temmet bi avnillah/Allah’ın yardımıyla tamam-landı.

Page 37: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

29

“Ey Rabbimiz, ikimizi de sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olan bir ümmet çıkar. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur. Hiç şüphesiz sen tevbeleri kabul edensin ve çok merhamet-lisin.”

(Hz. Đbrahim ve Hz. Đsmail’in duası)

Bakara, 2/128

NEFSÎ MÜCADELENĐN ÖNEMĐ

Esselamüaleyküm

Muhterem hocaefendi kardeşlerim!

Allah’ın razı olduğu iyilikler üzerinizden eksik ol-masın. Mevla-yı Zülcelal siz kardeşlerimizi ve bütün ih-vanımızı enfüsî ve afakî nefsanî afetlerden, kin ve ihti-rastan, öfke ve garazdan, inat ve hasetten, nefsin as-kerleri olan bütün kötü emellerden korusun.

Can Dostlar!

Bir an olsun nefsî mücadeleyi ihmal etmemeye azamî gayret göstermeliyiz. Küçük bir ihmal, bizleri te-lafisi mümkün olmayan büyük zararlara uğratır. Ehl-i tevhit, telkin ile uyanacak. Gözü uyursa, kalbi, ruhu

Page 38: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Nefsi Mücadelenin Önemi

30

uyumayacak. Manamızı ifsad edecek enfüsî ve afakî bü-tün tehlikelere karşı uyanık olacağız.

Bütün insanoğluna ihsan edilen kelam sıfatını kul-lanırken şuhud ve rabıta üzerine olmalıyız. Dikkat buyu-run! Ehl-i tevhit, kendisini daima murakabe edecek. Đn-sanların anlayışı ve kabiliyeti üzerine sohbet edeceksi-niz. Bir kova suyu küçük bir bardağa dökmeye kalkar-sak suç bardak sahibinin değil, suyu hesapsız dökenin-dir. Size kolay gelen, çok basit gibi gördüğünüz sohbet-ler halk üzerinde büyük tesirler yapar. Olaylara sebebi-yet vermiş olursunuz.

Yunus (a.s.) balığın karnından çıktığı zaman deniz kenarında üryan/çıplaktı. Üzerine kumları çekmişti. Orada birkaç çocuğun oynadığını ve kenarda âmâ bir çocuğun oturduğunu gördü. Dua etti:

Ya Rab!

Ulu Yaratanım!

Duamın kabulü için manevî huzurunda üryan ol-dum. Hâlime bak. Zat-ı ulûhiyetinize perde olacak bir varım kalmadı. Fenafillahta eridim, ummana karıştım. Nihayet sahil-i ehadiyetine çıktım. Benim görevim in-sanlara iyilik etmek.

Đlk olarak kelam sıfatınızla size iltica ediyorum: Bu çocuğun görmeyen gözlerini aç. Bu da diğerleri gibi oy-nasın, görsün, tecelliyât-ı Đlâhîyenden zevk alsın.

Mevla-yı Müteal, Yunus (a.s.)’ın bu samimi yakarı-şını kabul ediyor, yavrunun gözlerini açıyor. Çocuk gö-zünü açınca ilk defa Yunus (a.s.)’ı görüyor ve hemen feryat ediyor:

Page 39: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

31

- Çocuklar, ne duruyorsunuz, bakın şurada çıplak biri var. Vurun taşla şuna, diyerek taşları atmaya başlı-yor.

Yunus (a.s.):

- Ya Rab! Beni bu azaptan, bu taşların ıstırabından koru, diye yalvarıyor.

- Ya Yunus! Duanda ve hareketinde samimisin, bi-liyorum. Duanı kabul ettik. Sen de sabredenlerden ol. Allah senin halinden haberdardır.

Muhterem Dostlar!

Düşünün Evlad-ı Resul’e yapılan işkenceyi, katlia-mı! Kerremallahu Veche’nin sabah namazına giderken uğradığı mezalimi/zulümleri! Çok iyi niyetinizle yaptığı-nız hareketlerden dolayı taşlanabilir ve dövülebilirsiniz.

Bizim görevimiz garazsız, maksatsız hareket et-mektir. Nefsimize en küçük bir pay tanımamaktır. Kötü-lüğe iyilikle cevap vermek, kahra lütuf, nâra nur olmak başlıca arzu ve emelimizdir.

Đnsan vücudu muharebe alanıdır. Đyiliklerle kötü-lüklerin mücadele ettiği yerdir. En öfkeli zamanınızda, sakın ha, ölçüyü kaybetmeyiniz. Öyle kaş çatılmaz, kalp kırılmaz, öfke ile bakılmaz. Nefsine kul olanlara uyma-mak için rabıta-i tevhide sımsıkı sarılacağız.

Đnsanoğlunda ya nefsâniyet söz sahibidir, veya Rahmaniyet. Kendimizde Rahmaniyet’i söz sahibi ede-bilmek için mürşitlerimizin telkinlerine riayet edeceğiz. Emre itaat, ahde vefa, tevhide sadakat göstereceğiz.

Kendilerinde Rahmaniyet’i söz sahibi edenlerin elinden, dilinden, gözünden kimseye zarar gelmez. On-

Page 40: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Nefsi Mücadelenin Önemi

32

lar, muhasebe, muhakeme ve şehadet üzere olurlar. Kendilerini bir an olsun kontrolsüz bırakmazlar.

Nizamiye kapısında nöbetçi uyursa, muharebe alanı ifsad edilir, düzen bozulur. Düşman, gönül alemini esaretine alır. Zaten nefs-i emmarenin askerleri, bütün oklarını gönüle atar.

Gönlümüzü masivadan temizlemek, kötülüklerden kurtarmak, gönlümüzde ihtilal ve inkılap yapmak ne sa-adet! Gönlümüzde Hz. Muhammed Mustafa (s.a.)’i söz sahibi etmek, güzel ahlak ile gönül kapısını açmak, te-nezzül, tevazu ile sevgi ve muhabbetle gönüle girmek, gönül eri olmak Đlâhî ne mutluluk!..

On sekiz bin aleme sığmayan, gönülde. “Bî huruf u lafz u savt/harfsiz, sözsüz, sessiz” sohbet gönülde. Bu makamda Hz. Musa (a.s.) “Kelimullah” sırrına mazhar düştü. Hz. Đsa (a.s.) bu kutsi vadide “Ruhullah” ünva- nını aldı. Đbrahim (a.s.) “Halilullah” sırrına bu makamda erişti.

Gönül şehri sarayında, gözüm gördü dilârâyı

Nice inkar edem zahid, ki gördüm ben o bedrâyı

Benim ilm-i şuhudumdan, hep oldu aciz alimler

Onunçün kaldılar mahçup, görünmez derler Allah’ı

Gerek alim gerek zahid, ki bilmez nefsini tahkîk

Onun imanı hep taklit, eder inkar “Ev edna”yı

Can Dostlar!

Bu ulvi ve kutsi makamlara; tevhit-i efal, tevhit-i sıfat ve tevhit-i zatta “Ölmezden önce ölünüz!” sırrına mazhar olanlar, kadem bastılar. Dünyanın ve ukbanın ötesine geçtiler. Hallerini ifade edecek lisan bulamadı-

Page 41: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

33

lar. Sırları ifşa edildiği zaman dâr üzre çıktılar ve dâr üzerinden yine ehl-i tevhide feryat ettiler, seslendiler. Hâl lisanlarıyla:

Dâr üzre miraç

Sen de mana gözünü aç!

diye vuslatın zevkini ve anlamını dile getirdiler.

Onlar madde alemine bir akşam güneşi gibi gözle-rini yumarken, mana alemine bir sabah güneşi olarak doğuyorlardı. Muhiddîn-i Arabî’nin vuslat törenine er-vah-ı peygamberan/peygamberlerin ruhları, bütün evli- yaullah madden ve manen iştirak ettiler. Koca Şeyhü’l-Ekber, Hakikat-i Muhammediye’nin kanatlarını açmıştı. Dar bir kafesten uçmaya hazırlanan ruhu ezelden ebede doğru şahlanıyordu.

Allah dostlarını kim cezalandırabilir ki? Kim mah-kum edebilir ki? Esas mahkûmlar, nispet fiillerinin, nis-pet sıfatlarının, nispet vücutlarının, kin ve ihtiraslarının, öfke ve gazaplarının esaretinde mahkum olanlardır. Mevla-yı Müteal, sizleri ve bütün ihvanı bu mahkumi-yetten korusun.

Muhterem Kardeşlerim!

Yolumuz, sırat-ı müstakim. Emrolunduğumuz gibi doğru olacağız. At denileni atacağız; al denileni alaca-ğız. Kur'an-ı Kerim’in emirlerini günlük hayatımızda, ya-şantımızda uygulayacağız. Hâlimiz, yaşantımız Kur'an-ı Kerim’e uygun olmalıdır. Mühim olan, bilmekten sonra olmaktır.

Mevla’nın öyle kulları var ki Allah'ın nuruyla nazar ederler. Her şeyin yerli yerinde olduğunu görür de:

Page 42: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Nefsi Mücadelenin Önemi

34

“Rabbimiz batıl bir şey yaratmamış!” 6 derler.

Hoca Efendiler!

Can Dostlar!

Mevla-yı Müteal, “Hak geldi, batıl gitti” 7 anlamını, zevkini, yaşantısını bizlere razı olduğu şekilde ihsan ey-lesin. Eylesin de ehl-i hâl olanların zevkini tattırsın in-şallah!

Ayniyettedir safa

Kelamla olmaz ifa

Derviş ahde et vefa

Her yüzden nazarım sen!

Kardeşler!

Tevhit, kelamla anlatılmaz; hâl ilmidir, zevk ilmi-dir, mana ilmidir. Bu ilmi, tatmayan bilmez. Tevhidi an-latmaya kalkarsanız, nispetlerden soyunmanız lazım. Dünyadan, ukbadan üzerinizde eser kalmaması lazım. Ula ve uhradan da geçmelisiniz. Tevhidi anlatmaya ki-min gücü yeter ki! Bu, mümkün değil!

Şimdilik siz güzel ahlak ve yaşantınızla tevhidi ya-şamaya azimli olun. Zuhurat ve tulûat sizden size. Cenab-ı Hak bütün halinize şahittir. Sizleri razı olduğu zümre-yi salihine ilhak eylesin.

Mektuplarımızı avam-ı nastan mahfuz/gizli tutun. Anlayamadığınız yerleri rabıtanızla çözmeye çalışın ve mektubunuzda da belirtebilirsiniz. Bizler de yanlışımızı tashih etmiş oluruz.

6 Âl-i Đmran, 3/191 7 Đsrâ, 17/81

Page 43: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

35

Rahmetenli’l-Alemin olan Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.)’in önderliğinde sizleri ve bütün ihvanı-mızı Allah’a emanet eder, zikr-i Đlâhîyenin devamını Al-lah’tan temenni ve niyaz ederim. Mevla zikrinizi, sohbe-tinizi, aşk ve muhabbetinizi kesmesin, razı olduğu iyilik-leri tecelli ettirsin. Amin! Amin!..

Huda’ya emanet olunuz!

Yazdığınız ve yazacağınız mektuplara, mektubumu cevap olarak kabul edebilirsiniz. Birkaç defa okumak faydadan uzak değil. Burada ihvanlar, bu mektupları defalarca okuyorlar. Allah hepimize faydalarını ihsan ey-lesin. Amin! Amin!..

Page 44: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Öyle Bir Đnsan ki

36

“Ey müminler, sabırlı olunuz, sabır yarı-şında düşmanlarınızı geride bırakınız, sürekli savaşa hazırlıklı olunuz ve Allah'-tan korkunuz ki, kurtuluşa eresiniz.”

Âl-i Đmrân, 3/200

ÖYLE BĐR ĐNSAN KĐ…

Esselamüaleyküm

Askerim, Serhaddin Bekçisi!

Selam ve dualarla gözlerinizden öper, kendin için, ailen için, dost ve akraba için, memleket ve milletimiz için hayırlı bir insan olmana dua ederim. Sabır ve ümitle hayırlı bir insan olacağınızı günbegün beklemekteyiz.

Öyle bir insan ki:

*Şerre/kötülüğe dur diyebilen, nefs-i emareden ve nefsin tehlikeli askerlerinden gelebilecek zararları daha önceden görebilen bir insan.

*Tehlikeye açılan kapıları kapatan, Hakk’a ve ha-kikate açılacak kapıları açan bir insan.

*Hakk’ı-batılı seçen, iyi ve kötüyü tefrik edebilen/ ayırabilen bir insan.

*Akl-ı selimin vicdan murakebesinde/kontrolünde emrolunduğu gibi doğru bir insan.

Page 45: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

37

Đşte sizin böyle bir insan olmanızı Ulu Yaratanım-dan tekrar tekrar niyaz ediyorum.

Bu duayı ederken sizden neler istediğimizi, neler beklediğimizi anlayacağınızdan şüphe etmiyorum. Yalnız anlamak, bilmek yeterli değil...

Đnsan ya nefsin, maddenin, kötü arzu ve emellerin esiridir veya nefsî mücadelesinde muzaffer olmuş, elin-den, dilinden kimseye zarar gelmeyen, Allah’ın Resulü Hz. Muhammed Mustafa (s.a.)’in al dediğini almış, at dediğini atmış, insanlar için hayırlı bir dosttur. Tevhidi yaşamanın zevki, aşkı, iştiyakı içerisinde olan gerçek manada insandır.

Sevgili Askerim,

Muhasebesini, muhakemesini bütün hâl ve hare-kâtını murakabe edebilen, annesinin, babasının, ahbab u yaranın, Hak dostlarının sevgi ve muhabbetini ka-zanmış, iyilik hazinesi, müminlere karşı mütevazı, al-çakgönüllü, batıla ve batılın askerlerine karşı mücahid, Hak mürşid için bir iftihar vesilesi olmanızı yine Ulu Mevla’dan dua ve niyaz ettiğimi bildiririm.

Siz yavrumuzun daima örnek bir insan, iyi bir ağabey, güzel bir komşu, hayırlı bir aile reisi, anneye babaya itaatkâr bir evlat olmanızı dilerim.

Bunların ahkam-ı şer’iye ve ahlak-ı Muhamme- diyye ile akl-ı selimin ölçüleri içerisinde olabileceğini çok iyi bilmelisiniz.

Zararlı dost seçmeyeceksin. Günlük insan olmaya-caksın. Akl-ı selimle, imanın nuruyla önünü ve gelece-ğini aydınlatacaksın. Sözün sohbetin, hâl ve harekâtın daima ölçülü olmalıdır. Sözünde hikmet bulunan, uya-

Page 46: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Öyle Bir Đnsan ki

38

nık, âşık, Hak yolda sadık insan, sen olacaksın. Kur'an-ı Kerim’in ışığı altında kendisine istikamet veren, Allah için seven, Allah için atabilen, alabilen olacaksın inşal-lah!

Kıymetli görevin -askerliğin- dönüş noktanızı teşkil edecektir. Birbirimizi gördüğümüz zaman sayalım, se-velim, sevgi ve muhabbetle bağrımıza basalım. Çok şü-kür, ne güzel, diyelim.

O zaman bizi çok sevindirmiş olacaksın. Ben peşi-nen diyeyim ki Allah şimdiden sizi sevsin ve sevindirsin; sevdiklerinin arasına katsın ve ayırmasın.

Sabırlı ve metanetli ol. Görevini aşkla, zevkle yap. Siz nöbettesiniz diye biz rahat rahat yatıp uyuyoruz. Her vatan evladının en kıymetli görevi, vatan hizmeti-dir. Vatan sevgisi imandandır.

Bu cennet vatan; şühedânın kanıyla yıkanmış, toprakları tekbir, tahmid, salat u selamla kazanılmış, necip bir milletin mahremiyetini bağrında muhafaza ey-lemiştir.

Dedelerimizin, babalarımızın, bizlerin ve evladımı-zın; havasıyla, suyuyla, ürünleriyle, bitmez tükenmez nimetleriyle beslendiği annemiz: “Vatanımız!” Hayat kaynağımız: “Vatanımız!” Uğrunda bütün fedakârlıkları göze alabileceğimiz cennet vatanımız.

Bu kıymetli ana vatana yedisinden yetmişine ka-dar aynı duygu, aynı düşünce ile hizmet etmek şerefle-rin en büyüğü!.. Namus, şeref bununladır.

Gaye, dava, demokrasi, kişilik, bayrak, sancak, şanlı ordunun kıymeti, fazilet ve şerefi bu vatanladır.

Canı cananı bütün varımı alsın da Huda

Page 47: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

39

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ!

Bir insanda aranan, ahkam, ahlak, vatan sevgisi, insan sevgisidir. Fakirin, kimsesizin dostu, iyiliklerin sa-hibi olmasıdır. Đnşallah sizi hep böyle görüp böyle seve-ceğiz. Bunun dışında olanları sevmek bilmem ki müm-kün mü?..

Tekrar selamla gözlerinizden öper, iyilik haberleri-nizi beklerim. Bizler hamdolsun iyiyiz.

Dikkat et! Đsmin aramızda geçiyor. Đsmini sildir-meyeceksin. Silinirse yazılması çok zor olur.

Baki Huda’ya emanet olunuz.

Page 48: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mü’min Kardeşleri Sevmek

40

“Mümin, mümine karşı birbirine ke-netlenmiş binalar gibidir.”

Buhârî, Salat, 88; Müslim, Birr, 65.

MÜMĐN KARDEŞLERĐ SEVMEK

Esselamüaleyküm

Sevgili Yavruma ve Hak Yolda Yürüyen Kardeşle-rimize!

Sizlere hayırlı, ilhamlı, feyizli anlar, günler, yıllar vermesini en samimi ifademle Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

Đslâm dini; birlik, beraberlik, sevgi, muhabbet di-nidir. Bu dinin salikleri birbirlerini madde, makam, şan, şöhret üstü sevmelidirler. Hiçbir varlık, aralarına gölge düşürmemeli. Onun için yavrum, size dua ederken sizi sevenlere, Hak yolda yürüyenlere, mümin kardeşlere dua etmek görevimizdir. Müminin mümine duası müs- tecaptır.

O müminler ki ahde vefa, emre itaat, telkine ria-yet ettiler. Nefs-i emmare, nefs-i levvameden nefs-i mutmainneye erdiler.

Bu mümin kardeşleri çok seveceksin yavrum. Al-lah için sevmek, sevilmek, yardımlaşmak, düşeni kal-dırmak, yaralının yarasını sarmak, açın karnını doyur-

Page 49: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

41

mak... Ya Rab bu ne mutluluk, ne fazilet, ne şeref! Al-lah’ım sizi ve can dostları bu şereften mahrum etmesin. Amin!

Sevgili Yavrum!

Tevhit ilmi, mana ilmidir. Hikmetler hazinesidir, kenz-i mahfînin/gizli hazinenin ta kendisidir. Bu ilim sa-hiplerinden ariflik beklenir. Her hali ile örnek insan, sö-zünün eri, günlük hayatında tevhidi yaşayan olmalı.

Bütün hadiseleri muhasebe ve muhakeme süzge-cinden süzerek murakabe/denetleme ve müşahede et-me/görme ilmi çok şükür bizlere verildi. Eyvah deme-den Allah demenin yolları açıldı.

Farkiyet makamının sahipleri, bu aleme Hz. Mu-hammed (s.a.) gözlüğü ile baktığı zaman her şeyi en ince teferruatına kadar fark ederler. Bizlere emanet edi-len Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyyenin gösterdiği yol, Hak yoldur.

Bu yolda mürşitlerimizin tarif ve telkinleriyle en halisâne sadakatimizle Allah’ın lütuf ve hidayetiyle Đlâhî kemalatın tecelli edeceğinden asla şüphemiz yoktur. Si-zin de şüpheden, evhamdan âri olduğunuza inanıyorum. Đlâhî ilham tecellisine mazhar olmanıza daima dua edi-yorum.

Mektuplarında, telefonlarında bizim hâlimizi soru-yorsun. Đyiliğimiz, huzurumuz; telkine riayet, emre itaa-timize bağlıdır. Sadakatimizin ve samimiyetimizin ger-çekleşebildiği derecede iyiyiz.

Rabıtamıza sımsıkı sarılacağız. Kahrın içindeki lütfu, nâr içre nuru bulanlardan ve yaşayanlardan olma-lıyız yavrum. Bütün dostlarımıza, kardeşlerimize bunları

Page 50: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mü’min Kardeşleri Sevmek

42

telkin ediyoruz. Đyiliğin, iman-ı kamilde, Đslâm’da ve güzel ahlakta olduğunu anlamak, anlatmak, aynı hali yaşamak Mevla nasip etsin.

Ulu Peygamberimiz (s.a.) bir yol açmış. Kutsi ve ulvi davasına dostlarını davet etmiş. O Đlâhî nur ki ezeli ve ebedi aydınlatmış: Nur-i Muhammedî! “Hak geldi, batıl gitti!” 8 sırrını izhar etmiş. Saliklerine velayet ve nübüvvetin fahri üyeliğini bahşetmiş. Naz ve niyaz ma-kamlarını ihsan etmiş.

Đlâhî ne lütuf! Bu dostlar daima abdestli, zikirli, te-fekkürlü. Mukaddes vadinin kutsiyet ve ulviyetini, ma-nevî mesuliyetini idrak etmiş mümtaz yolcular.

Ulu Mevlam, bu Đlâhî aşka tutulmuş, Hak yolda Al-lah ve Resulü’nün rızası üzerine yürüyen zümre-yi salihinden siz evlatlarımızı, can kardeşlerimizi bir an bile ayırmasın. Hakk’ın feyziyle feyziyap, aşkıyla daim olan, irfaniyetle kemale eren, davanın kutsiyet ve ulviyetini idrak eden Hak dostlarından, ledün ilminin vârislerin-den, sahiplerinden dua ve niyazımız, himmetlerini üze-rimizden bir an olsun eksik etmesinler.

Allah bu dostlarını bizden, bizi bu dostlarından ayırmasın. Allah’ın sevdiği sevgililerinin ve dostlarının selam ve sevgileri üzerinize olsun.

Sizleri Allah ve Resulü için sevdiğimi, Hak yolda hizmet edeceğinize inandığımdan dolayı sevgimi tekrar ettiğimi bildirir, gözlerinizden öperim.

Sizleri Allah'a emanet eder, daima iyilikler dilerim.

8 Đsra, 17/81

Page 51: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

43

Hakk’ı-bâtılı seçenler

Emre itaat edenler

At denileni atanlar

Hak aşkınız daim olsun

MANA ERĐ OLABĐLMEK

Esselamüaleyküm

Mütefekkir Kızım

Mevla-yı Zülcelal vücudunuza sıhhat, kutsi dava-nızda başarılar ihsan etsin. Amin!

Allah feyzini kesmesin, arttırsın. Razı olduğu iyilik-leri üzerinizden eksik etmesin.

Allah yolunda adımlarımızı göre göre atacağız. Hak yolun yolcuları, her haliyle örnek insandır. Söz ve sohbetleri kontrollü, hareketleri ölçülüdür.

Telkine sadakat, emre itaatle iyilikler hazinesi ola-cağınızdan şüphe etmiyorum. Ehl-i tevhit, hâl ehli olan-dır. Mazinin ve istikbalin kayıtlarından kurtularak hâl sahibi olmak, hâlde tevhit etmek emelimiz olmalıdır.

Telkini mutlaktan alanlar, emre itaatle at denileni

Page 52: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mana Eri Olabilmek

44

atanlar, mana eri oldular. Bizim de gayemiz, o Hak dostların yolunda aynı ruhu taşımak, aynı manayı zevketmek, aynı hâl ile hallenmektir.

Onlar, atar adım göre göre

Hiç basmazlar çukur yere

Biz, siz evlatlarımızın gerçek hüviyetine kavuşma-larını, zahiri halk ile batını Hak şuhudu ve anlamı içeri-sinde olmalarını istiyoruz.

Sözü senet, her hali örnek, selahiyet sahibi olan, sözünün doğruluğunda şahit aranmayan insan olmanızı istiyoruz. Görerek, bilerek, aynı hali yaşayarak aynı ruh ile ruhlanmanızı istiyoruz.

Böyle olmanızın işaretlerini mektubunuz bize müj-deledi. Onun için Allah’a dua ediyorum. Feyzinizin, il-hamınızın artmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

Sevgili Kızım,

Hakk’a vuslatla naz ve niyaza yükselenler, halkla Hakk’ı tevhit edenler, kesrette vahdeti vahdette kesreti zevk edip yaşayanlar, sırat-ı müstakîmden yürüdüler. Size telkin edilen, gösterilen yol aynıdır.

Melamet’te uruç ve nüzul vardır. Fenafillahta yok olup bekanın mana kapısını açanlardan olacaksınız inşa- allah! Öyle ender fenaya uğra ki, ne ilmin ne irfanın kalsın kızım.

Fena-yı tamda beka bulacağız. Hadis-i Şerifte: “Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.” buyruluyor. Bir an ev-vel yavrum perdeyi kaldıralım, vuslatımıza, kemalimize mani olan ölüm perdesini.

Page 53: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

45

Bu ölümde hayat-ı ebediye vardır. “Ölmeden önce

ölün!” sırrına mazhar olan, ezelle ebedi tevhit eder. Đşte o geçmiş ve gelecek kayıtlarından kurtulur. Sır ve mana eri olur.

Đtimat kazanmış, sevgiye mazhar olmuş bu züm-re-yi salihine Allah sizi ve bütün ihvanımızı dahil etsin, bir an bile ayırmasın.

Telkine riayet, emre itaatla Hak yolda yürümek, at denileni atmak, al denileni almak Mevla-yı Zülcelâl cümlemize ve bütün ihvanımıza nasip eylesin.

Buradaki ihvanımız Allah ve Resulü’ne bağlılıkları nispetinde iyiliklerini beyan ederler. Cümlesinin selam-larını bildiririm. Allah'a emanet olunuz.

Page 54: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Gaye Rıza ve Vuslattır

46

Sırat-ı müstakîmde Kur’an’la yürüyelim

Hâlimize Hak şâhit, doğruyu söyleyelim

Telkin aldık mürşitten, daim Allah diyelim

Tefekkür ederek Hakk’ı-bâtılı seçelim

GAYE RIZA VE VUSLATTIR

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Cenab-ı Hak’tan afiyetler, daima iyilikler diler, iyi-liğinize dua ettiğimi bildiririm.

Ramazan-ı Şerifiniz ve inşallah ikmali ile bayram-ı şerifiniz mübarek olsun. Aile birliğinize ve bütün akra-balarınıza Cenab-ı Hak bayramın gerçek zevkini ve fey-zini ihsan etsin. Amin!

Muhterem Dostlar!

Ramazanlar, bayramlar, namaz kılmak, hacca gitmek, zekat vermek, şehadet etmek Đlâhî emirlerdir. Bunlar Allah’ın rızasını kazanmak için birer vasıtadır. Gaye rıza ve vuslattır. Vasıtada kalıp gayeye ulaşama-yanlar, ibadetten, kulluktan zevk alamazlar. Çünkü nis-

Page 55: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

47

pet efal, nispet sıfat ve nispet vücut, Đlâhî aşka, zevke manidir.

Mürşitlerimiz zikrullah ile gafleti; tevhit ile ikiliği kaldırdılar ve bizleri tecelliye mazhar kıldılar.

Fenafillahta eriyerek Hak tecellisinin mazharı olan mana erleri, tevhidi mutlaktan verdiler. Kelam-ı Hak’la telkin ettiler. Zahiri halk ile batını Hak şuhudu ve anlamı içerisinde bizi fenafillaha uğrattılar. Uğrattılar da tecelli-ye mazhar kıldılar. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Muhterem Dostlar!

Yol, Hakk’a giden yoldur. Bu yolda engel, varlık ve benliklerdir. Mürşitlerimizin telkini bunları izale/yok etmeye yeterlidir. Eksiklik, nefsimizden, nispet ve var-lıklarımızdan; kemalat ise Hak’tandır.

Hak yolun yolcuları!

Ahkam-ı şer’iyye, ahlak-ı Muhammediye’nin yolu-nu açar. Ahlak-ı Muhammediye tecelli ederse tevhidin ilhamı, feyzi zuhur eder. Şeriatsız hakikat, hakikatsiz de marifet mümkün değildir.

Tevhidin zevki, manadır. Tevhit ilmi, yaşantı ve zevkle tecelli ederse, dil bunu ifadeden acizdir.

Yürü hâl ehli ol, kali n’edersin

Đşte dervişlikten maksat; alçakgönüllü olmak, em-re itaat, telkine sadakatle gönüller fethetmektir. Đlâhî emirlere sadakat ve samimiyetle bağlanmak yegane gayemizdir.

Kardeşler!

Hanelerinizde sevgi ve muhabbet; Allah’ın emirle-

Page 56: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Gaye Rıza ve Vuslattır

48

rini tutup nehiylerinden kaçınmakla, at denileni atıp al denileni almakla mümkün olacaktır.

Haneleriniz, Allah ve Resulü’nün razı olduğu, zikrullah ve muhabbetullahın tecelli ettiği yerler olsun. Gönlünüz mana ve hikmetlerle dolsun. Dervişler uyanık olurlar, sözleri ve hareketleri murakabeli olur, adımları-nı göre göre atarlar. Hiç çukur yere basmazlar.

Ulu Yaratanım!

Bütün ihvanımızı zahirî ve batınî bütün tehlikeler-den koru!

Ehl-i tevhit bütün olayları Kur'an-ı Kerim’in ışığı altında tahlil edebilir. Hakk'ı-batılı, iyi ve kötüyü fark eder.

Âşık, sadık, arif insan olacağız inşallah. Gerçek in-san elinden, dilinden, aza-i cevârihinden/vücudunun or-ganlarından zarar gelmeyen insandır. Büyüklerimizin bizden istediği de budur. Allah bütün ihvanımıza akl-ı selim, tefekkür ihsan etsin.

Ramazan içerisinde bayramınızı, bayram içinde ramazanınızı tebrik eder, aile birliklerinize huzur ve sa-adet temennisi ile sizleri Allah'a emanet ederim.

Page 57: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

49

Kur’an, hadis rehberdir onlara Hayat verir sohbetleri cana Selâm olsun muhterem dostlara Kenz-i mahfinin sırrı onlarda

MÜMĐNLER SAADETE ERMĐŞLERDĐR

Muhterem müminler!

Hak yolda yürüyenler!

Allah'ın selamı, selameti üzerinize olsun. En büyük fazilet ve şeref, mümin olmaktır!

Allah'ın kullarına en tatlı, en güzel hitabı:

Đnananlar!

Hakk'ı-batılı seçenler!

Emrolunduğu gibi doğru yürüyenler!

Hidayet olunanların yolundan gidenler!

Ey Müminler!

Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim’inde buyuruyor:

“Müminler saadete ermişlerdir.” 9 Müminler yan tesirlerden kurtulmuşlar, kötülüğe dur demişler. Bunlar, “Hak geldi, batıl gitti.” 10 sırrının mazharıdırlar. Kendile-rinde Allah ve Resulü’nü söz sahibi etmişler. Nefsâni- yetten, kötülüklerden telkine sadakat, emre itaat ede-

9 Müminûn, 23/1 10 Isra, 17/81

Page 58: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mü’minler Saadete Ermişlerdir

50

rek kurtulmuşlar. Zat-ı muhteremleri ahde vefa bu ve-ciz hitaba muhatap etmiştir: “Müminler kurtuluşa er-mişlerdir.” 11

“Onlar namazlarında huşû (tam bir saygı ve teva-zu) içindedirler.” 12

Namazları miraçtır. Aşkla zevkle ibadet ederler. Kendilerinde fail, mevsuf, mevcut olanın Hak olduğunu zevk ederler. Fatiha-i şerifin yarısı, Hak lisanıyla diğer yarısı da kul lisanıyla okunur. Dinin direği olan namazı, kalp huzuru ile eda eden bu zat-ı muhteremler, namaz-da miracın zevkini tattılar.

Vuslat-ı yarla halvet olanlar

Bakmaz hiç gözü ağyara karşı

Cenab-ı Hak, kendisine layık ibadet etmek nasip eylesin.

“Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.” 13

Boş şeyler, faydasız olan şeylerdir. Nispet fiil, nis-pet sıfatla yapılanlardır. Oldu-olmadı, dedi-demedi, ha-yır öyle değil, böyledir gibi tartışmalardır. Onlar, mana-sız kelimelerden hoşlanmazlar. Boş şeylerden yüzlerini çevirir ve kıylukâlle/dedikoduyla uğraşmazlar.

“Onlar zekâtlarını verirler.” 14

Đslâm’ın beş şartından biri de zekâtını dosdoğru vermektir. Maddî olarak zekâtımızı verirken, manevî

11 Müminûn, 23/1 12 Müminûn, 23/2 13 Müminûn, 23/3 14 Müminûn, 23/4

Page 59: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

51

olarak da kendimizi Allah'a vereceğiz. Zandan, evham-dan, hayalden, faydasız şeylerden soyunacağız.

Alim, ilmini verecek halka. Kamil insanlar, etrafına faydalı olacaklar. Hak’tan aldığı ilhamla halkı uyaracak-lar. Hayırlı insan olmanın fazilet ve şerefini, halka fay-dalı olmakla kazanacaklar. Görevimiz halkı sevmek, halka maddî-manevî faydalı olmaktır.

Muhterem Efendiler!

Kur'an-ı Kerim’e saygılı olan, doğru yolda O’nun ışığı altında yürüyen, hak mürşidin emrine itaat eden, zat-ı muhteremlerle batıla gitmiş, dinden-diyanetten, haktan-hukuktan haberi olmayanlar hiç, bir olurlar mı? Elbette olmazlar, olamazlar.

Allahu Zülcelal yemin ediyor:

“And olsun ki insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra onu nutfe (sperm) halinde sağlam bir yere yer-

leştirdik. Sonra nutfeyi kan pıhtısına (alakaya) çevirdik. Kan pıhtısını bir çiğnemlik et (mudga) yaptık. Bir çiğ-nemlik etten kemikler yarattık. Kemiklere de et giydir-dik!..” 15

Bu sonsuz nimetin karşısında insanoğlu terlemeli, hayâ etmeli.

Đmam-ı Âzam Hz.’leri “Rabbim, seni hakkıyla zik-redemedim. Sana layık ibadet edemedim. Gerektiği gibi seni bilemedim. “Aczini bilmek, gerçek idraktir.” diyerek acziyetini ifade etmiştir.

Büyük imam, Đlâhî nimetlerin, zuhuratın, Đlâhî te-cellilerin karşısında gecesini gündüzüne katmıştır. Đlme

15 Müminûn, 23/12-14

Page 60: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mü’minler Saadete Ermişlerdir

52

irfaniyete kendini veren, imarethaneler/aşevleri kurarak fakir fukarayı yediren, bir an bile boş vakti olmayan, davasının uğrunda, zindanda canını feda eden o zat-ı muhterem “Acizem, acizem, acizem…” diyordu. Hiçbir şeyine dayanmıyor, Allah'ın rahmetine, merhametine elini ve gönlünü açıyor, dua ediyordu.

Ey mümin kardeşim!

Elimizi vicdanımıza koyarak gönülden, sadakat ve samimiyetle düşünelim: Biz kimiz? Bizde olan şeyler kime aittir? Görevimiz nelerdir? Yaratılış gayemiz ne olmalıdır? Kendimizi akl-ı selim terazisinde tartalım. Gerçek mümin olmak, Hakk'ı-batılı seçmek, emrolun- duğu gibi doğru yoldan yürümek ne büyük fazilet, ne büyük şereftir! Mevla bizleri bu şereften mahrum etme-sin.

Muhterem Dostlar!

Şeriat-ı Muhammediye, Allah'ın emirleri ve ne- hiyleridir. Bir müslüman, Peygambermiz (s.a)’in açtığı yoldan ve O’nun izinden gitmelidir. Peygamber Efendi-miz (s.a.)’in al dediğini almadıkça, at dediğini atmadık-ça hakiki mümin olamayız.

Đslâm’ın şartlarına harfiyen riayet edeceğiz. Na-maz, oruç, hac, zekat… Đşte o zaman kelime-i şehadetin sırrına erilecek. Taklitçiler bunu idrak edemezler. Allah tahkik inanma ve amel-i salih işleme cümlemize nasip eylesin. Amin!

“Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu ce-hennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah'ın kendilerine verdiği emirle-re baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine ge-

Page 61: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

53

tiren pek haşin meleklerdir.” 16

Akl-ı evvel olan, gerçeğe inanan insan, göz göre göre kendini, ailesini ve çocuklarını ateşe atmaz.

Kur'an-ı Kerim’de Mevla dikkatimizi çekerek bizi uyarıyor. Đmanı, ahlakı, insanlığı, saygıyı, şefkat ve merhameti yakan, yok eden bir ateş vardır. Bu ateş, dünyamızı kasıp kavuruyor. Ne kıymetleri, neler neleri yakıyor! Đşte bunlara görünmez kaza deniyor. Göz ile görünmez ama nelere mal oluyor bize…

Akl-ı selim olan, düşünen insan!

Adımlarını göre göre at. Boy çukurlarına düşme-mek için, ebedî kuyuya kayıp gitmemek için Allah'ın ipi-ne –Şeriat-ı Garra-i Ahmediye’ye- sımsıkı sarıl. Pey-gamberimiz (s.a.)’in nurlu yolundan ayrılma. Zikir, fikir, muhabbetullah ile nefsini mağlup et.

Gönlünü Allah’a ve Resulü’ne mekan et. Ölümsüz-lüğü kazan. Öyle fenafillah ol ki nam u nişanın kalma-sın. Bu yolda telkine sadakat, emre itaat rehberiniz ola-caktır inşallah.

Küçük bir gafletin, bizi telafisi mümkün olmayacak büyük zararlara ve kayıplara uğratacağı bir gerçektir. Ne mutlu mümin olanlara, Hakk'ı-batılı seçenlere, te-nezzül tevazuda yarışanlara. Ne mutlu Allah'a kul, habi- bine ümmet olanlara.

Ulu Mevlam!

Bizi senden, bizi senin cemalinden mahrum etme.

Daima duam: Allah, size ve aile birliğinize kendi-nin ve Resulü’nün rızasını kazanmayı nasib u mukadder

16 Tahrim, 66/6

Page 62: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mü’minler Saadete Ermişlerdir

54

eylesin.

Can Dostlarım!

Allah'ta kardeşiz. Müminler kardeştir. Kardeşliği-miz; imana, ahlaka, Peygamberimiz (s.a.)’in ahkamına dayalıdır. Yolumuz tevhit yolu, doğru yoldur. Birbirimizi seveceğiz. Ellerimizden sımsıkı tutacağız. Aramıza hiçbir şey giremiyecek inşallah.

Dostlar!

Çocuklarınızı iyi yetiştiriniz. Allah'a kul olmalarını sağlayınız. Peygamberimiz (s.a.)’in güzel ahlakını onlara öğretiniz. Onları ilimsiz, irfansız bırakmayınız. Çocukla-rınızı zamanınıza göre değil; kendi zamanlarına göre yetiştiriniz.

Komşularınızla iyi geçinin. Halkı Allah için sevin ki Hakk’ı sevmiş olasınız. Allah için sevmek, Allah için yar-dım etmek ebedî zâil/yok olmaz. Tenezzül tevazuda toprak gibi, ayıpları örtmede geceler gibi olun. Suç araştırmayın. Katiyetle kimsenin suçunu açığa çıkart-mayın. Örtücü olun. Siz, birinin suçunu örterseniz, Allah sizin on suçunuzu örter. Đyilik yapanlar iyilik bulur. Kişi ektiğini biçer.

Ulu Yaratanım sizleri, rızasını kazanan, sevgisine mazhar olan, emre itaatle al denileni alan, at denileni atan zümre-yi salihîne ilhak eylesin.

Allah'ın selamı, sonsuz iyilikleri sizin ve aile birli-ğinizin üzerinden eksik olmasın.

Allah'a emanet olun.

Page 63: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

55

Melamet’te Allah sevgisi, peygam-ber sevgisi, din sevgisi, vatan, millet, bayrak ve sancak sevgisi, insan sevgisi vardır. Đkiliğe düşmemek, partizan zihni-yetle kimseye düşmanlık yapmamak baş-lıca gayemiz olmalıdır.

HAK YOLDA SADIK OLMAK!

Muhterem Mümin Kardeşlerime!

Ulu Yaratanımdan selam, sevgi ve muhabbetle mektubuma başlarım.

Ne büyük şeref Allah ve Resulü’nde kardeş olmak! Ne büyük şeref, müminlik esmasını giyinmek! Cenab-ı Hakk’a gerçek kul olmak, emre itaatle müminlik şerefini muhafaza etmek ne şeref, ne meziyet!

Allah cümlemizi sevgiye mazhar olan, Hakk'ı-batılı fark eden zümre-yi salihîne ilhak eylesin. Amin!

Muhterem Efendiler!

Gerçek yol, Allah’a ve Resulü’ne giden yoldur. Rehber Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (s.a.)’ dir. Bir müminin kulluk görevi, Allah yolunda, Kur'an-ı Kerim’in ışığı altında yürümektir. Ahkam-ı şer’iyeye bağlı olmak, ibadat u taatından feyz almaktır. Şeriat’tan

Page 64: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hak Yolda Sadık Olmak

56

taviz vermeyip, harfiyen emirlere itaat etmektir.

Evliyaullah/Allah dostları, arif-i billah olan zevat-ı kiram emrolundukları gibi doğru, hidayet olunanların yolundan yürüdüler. Yürüdüler de gerçek kul olmanın zevkine erdiler. Naz ve niyaza yükseldiler. Sevgiye mazhar düştüler.

Şeriat, tarikat yoldur varana

Hakikat, marifet ondan içeru

Fakr u zarurette olan insanlara baktığımızda görü-yoruz ki Đlâhî hazineden faydalanamamışlar. Namazın, orucun, haccın, zekâtın hülasa tevhidin manasından, hikmetinden habersizler. Bu Đlâhî zenginlikten mahrum yaşıyorlar.

Peygamber Efendimiz (s.a.) “Namaz sizin miracı-nızdır, vuslatınızdır. Allah ile sohbetinizdir.” buyuruyor. Hak dostunun buyurduğu gibi:

Ümmetin miracını kıldım namaz.

Kur'an-ı Kerim akl-ı selim olan ehl-i imana hitap eder. Mütefekkir/düşünen insan, Đlâhî emirlerde ve ah-kam-ı şer’iyyede hikmetler arar. Đslâm’ın beş şartı hik-met hazineleridir. Bu Đlâhî hazinelere girebilmek için Hak mürşitlerin bize telkin ettikleri tevhide can u gönül-den bağlanmalıyız. Tevhidin verdiği feyiz ve ilhamla o sonsuz hazinelere vâris olmak ne büyük zenginlik, ne lütuf, ne kerem! Dil tariften aciz.

Ey hazret-i insan!

Allah-u Teala’nın kutsi ve ulvi emanetine talip ol-mak, ona hâmil olmak, “Bu emaneti ben korur, ben ta-şıyabilirim!” demek, dağların, deryaların kaldıramadığı bu kutsi emanetin gerçek sahibi olmak ne şeref!

Page 65: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

57

“Hz. Đnsan” ünvanını kazanmak, zahiri halk ile ba-tını Hak olmak, kenz-i mahfî’nin sırrına ermek, itimat ve sevgi kazanmak Đlâhî ne meziyet!

Đlâhî! Mevlam!

Bu yolda ihvanımıza, dostlarımıza razı olduğun gücü kuvveti ihsan et. Efal-i Đlâhîyenle, sıfat-ı Đlâhîyenle bütün güçlükleri yenmeyi nasip et. Lütfet, kerem kıl. Bir an olsun bizi bize bırakma. Kulum, de, sev bizi; sevdik-lerinden ayırma. Kaldıramayacağımız yükü bize yükle-me. Nefsanî olan bütün engelleri aşmakta elimizden tut.

Zikir, fikir ve muhabbetinle bizi kendine al. Şeriat-ı Garra-i Ahmediye’de müstağrak eyle. Tarikat-ı Muham-mediye’den Hakikat-ı Muhammediye’ye, Hakikat-i Mu-hammediye’den de Marifet-i Đlâhîye’ye nail olabilmemiz için himmetini, merhametini üzerimizden eksik etme.

Đsm-i Âzamın hürmetine, habibin Hz. Muhammed (s.a.)’in hürmetine, kemal-i edep ve telkine sadakatle razı olduğun zümre-yi salihîne, bizleri ezel ve ebed il-hak/dahil et.

Muhterem Dostlar!

Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim’inde “Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklükle-

rine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gire-ceklerdir” 17 buyurmuştur. Mevla “Benden isteyin. Be-nimle ilişkinizi kesmeyin.” diye ifade ediyor.

Aman Ya Rabbi, ne samimi davet, ne güzel ifade! Sultanlar Sultanı, beraber olmanın duygusunu vermek, davet edilmek, sevilmek istiyor. Kendisiyle muhaberatın

17 Mümin, 40/60

Page 66: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hak Yolda Sadık Olmak

58

kurulmasını istiyor: “Sevin beni, seveyim sizi. Zikredin

beni, zikredeyim sizi. Yürüyün bana, koşayım size. Allah deyin, kulum diyeyim.”

Ey Dostlar!

Bizi bu samimi sohbetten, muhabbetten, bu güzel davetten, Đlâhî ilişkiden alıkoyan, mahrum eden, uzak-laştıran nedir? Đşte biz bunun mücadelesini vermeye ça-lışıyoruz.

Bizi mahrum eden bütün nefsanî hareketlere Al-lah'ın zikriyle, aşk ve muhabbetiyle son verelim. Tevhi-de, rabıtamıza can simidi gibi sarılalım. Sarılalım ki se-ven, sevilen, zikreden, zikrolunan, Allah diyen, Hak Re-sul’ün sevgisine mazhar düşenlerden olalım.

Lâilahe illallah Muhammedün Resulullah tevhidinin mana-yı hakikatinde kenetlenmiş, esrarengiz hikmetle-re liyakat kesbetmiş zümre-yi salihinden olmak Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin. Amin!

Muhterem Efendiler!

Pîr Seyyid’in yolu sevgi, muhabbet yoludur. Hak yolda Şeriat’ın emirlerine sadık olacağız. Allah ve Resu-lü’nün emirlerine kemal-i edeple aşkla sarılacağız. Ken-dimizde Allah ve Resulü’nü söz sahibi edeceğiz. Çocuk-larımıza açacağımız yol, Kur'an-ı Kerim’in yolu olacaktır. Örnek bir aile gerçek kul, Hakk'ı-batılı fark eden, yaratı-lış gayesini bilen olacağız.

Mesuliyet duygusu taşıyan, nimete şükreden, her gün biraz daha farka gelen, tenezzül tevazuda yarışan biz olalım.

Hak yolda samimiyetle emin adımlarla yürümek, Peygamber Efendimiz (s.a.)’in izini takip etmek, bir an

Page 67: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

59

olsun gaflete düşmemek için azamî derecede gayret göstermek, Allah'tan dua ve niyaz ile yardım talep et-mek kulluk görevimizin icabıdır. Kul, sultandan daima ister. Boynunu büker. Bir an olsun ümitsizliğe düşmez. Allahımız Rahimdir, Kerimdir, ayıpları örtendir, kulunu bağışlayandır.

Rabbim, ihvanımızı Allah demekten mahrum et-me. Habibin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.)’in şefaatine mazhar kıl.

Ulu Yaratanım!

Bizi bize bırakma.

Muhterem Efendiler!

Aile birliklerinize Đslâm’ı sevdirin. Şükretmesini, hamdetmesini öğretin. Hak nedir, batıl nedir? Allah yo-lunda gidenle gitmeyenin arasındaki fark nedir? Gerçek insanla insanlıktan mahrum olmanın ne demek olduğu-nu dostlarınıza, yakınlarınıza anlatın.

Melamet’te Allah sevgisi, peygamber sevgisi, din sevgisi, vatan, millet, bayrak ve sancak sevgisi, insan sevgisi vardır. Đkiliğe düşmemek, partizan zihniyetle kimseye düşmanlık yapmamak başlıca arzumuz, gaye-miz olmalıdır.

Allah'a sonsuz hamd ü sena, nihayetsiz şükürler iyiyiz. Đyiliğinize duacıyız.

Selamlarımla cümlenizi Allah'a emanet ederim. Bütün dostlar selam ederler.

Page 68: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mucize-yi Muhammediye

60

“Ey inananlar! Andolsun size kendi-nizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.

Tevbe, 9/128

MUCĐZE-YĐ MUHAMMEDĐYE!

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşlerim!

Selam, sevgi, muhabbetlerimle sizleri Ulu Mevla- ma ezel ve ebed teslim ederek sohbetime başlarım.

Ulu Yaratanım cümlemizi feyzine mazhar kılsın. Kutsi ve ulvi emanete hizmet etmekte yardımcımız ol-sun. Bizi bize bırakmasın. Yed-i kudretiyle/kudret eliyle bizleri korusun.

Rabbimize her an, her nefes muhtacız. Onun için Hak mürşitler her nefes zikrullah verdiler. Abdestli ol-mayı telkin ettiler. Maddî ve manevî temizliği öğrettiler. Öyle temiz, öyle sade bir hale getirdiler ki… Aman Al-lah’ım! Bu güzelliğin tarifi mümkün değil!

Page 69: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

61

Bu temizlikten, bu sadelikten beklenen bir doğuş vardır. Zulmetler nura gark olacak/karanlıklar aydınla-nacak, gerçekler zahir olacak. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.)’in doğuşu tecelli edecek.

Đşte o zaman “Hak geldi, batıl gitti” 18 sırrı gerçek-leşecek. Bu ayet-i kerî-menin hakiki manası o kadar de-rin ki dil tariften aciz.

-Peki bu nasıl olur, nasıl gerçekleşir efendim?

Mürşid-i kamillerin telkiniyle tarifiyle onların emri-ne itaatle, telkinine sadakatle gerçekleşir. O zaman, on sekiz bin aleme sığmayan, mekan ittihaz edilmeyen Mevla-yı Müteal buyuruyor ki: “Ben mümin kulumun kalbindeyim.”

Muhterem Dostlar!

Gönlünde, ruhunda, vicdanında Ulu Yaratanına tertemiz yer vermek, nefsî mücadelede muzaffer olup kutsi ve ulvi davayı gerçekleştirebilmek ve O’nu aynen korumak ne mutluluk!

Aman Allah’ım! Bizi bize bırakma. Rahmetine, merhametine en çok muhtaç olduğumuz zaman. Hadis-i kutsinde buyuruyorsun: “Kulumu sevdim mi gözünden gören, dilinden söyleyen, kulağından duyan, elinden iş-

leyen ben olurum. Ben kulumun diyeti olurum.”

Aman Allah’ım, bunları bilmek, söylemek ne güzel ne güzel! Ya aynen yaşamak, haliyle hallenmek, zevkiy-le zevkyap olmak? Tarife, ifadeye sığar mı!

18 Đsra, 17/81

Page 70: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mucize-yi Muhammediye

62

Ulu Yaratanım!

Yine yalvarıp niyaz edeceğim. Bu hali bize ve bü-tün ihvanımıza ihsan et. Bizleri şuhud ve tefekkür üzere yaşat. Hidayet ettiğin zümre-yi salihînden ezel ebed ayırma.

Ayet-i Kerimende “De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder” 19 buyuruyorsun Mevlam. O yol ki hidayet olunanların yolu. Hakk'ı-batılı seçenlerin yolu. Kur’an yolu. Uruç ve nüzul edenlerin yolu. Bu yolda rehber Peygamber Efendimiz (s.a.) Habi-binin yolunda yürümekte yardımcımız ol.

Muhterem Kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz (s.a.) bize Kur'an-ı Kerim’i, sünnetini ve Ehl-i Beytini emanet etmiştir. Birçok za-manlar ifade ettiğim gibi yine ifade edeceğim: Đnciler, deryalarda bulunur. Kur'an-ı Kerim, bütün incileri içinde taşıyan sonsuz bir ummandır, hikmetler hazinesidir.

Allah ve Resulü’nün arasında cereyan eden Đlâhî haberleşmedir. Kulağımızı Kur'an-ı Kerim’in kalbine ko-yalım. O’nun aşkına, sevgisine, muhabbetine tutulalım. O’nunla konuşalım. O, bizim tercümanımız. Derdimizin devası. O bize sesleniyor: “Bana ancak temizlenenler dokunabilir.” 20

Đlâhî emirleri kapsayan, iyiliği emreden, kötülük-ten sakındıran Kur'an-ı Kerim’le sevişip bağdaşabiliriz.

19 Âl-i Đmran, 3/31 20 Vakıa, 56/79

Page 71: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

63

O, mana itibariyle Hakk’ın sır hazinesi. Lafız itibariyle Mucize-i Muhammediye. Beşeri zulmetten kurtaran/in- sanlığa ışık tutan, zalime haddini bildiren, yetimin, maz-lumun hakkını koruyan bir kitaptır.

Ezel ve ebed insanlık O’nun huzurunda aciz kala-caktır. O’nun harim-i ismetine, naz ve niyazına; ancak mürşid-i kamilin telkini ile terbiyelenmiş, kesafetten le-tafete, maddeden manaya geçmiş olanlar girebilir. Hakk’ı kendisine diyet edinmiş, güzel ahlak ile örnek bir mümin olduğunu ispat etmiş zat-ı muhteremler o hali yaşayacaklar. Ama ifade edecek dil bulamayacaklar. Kelam, ilim O’nu anlatamaz. Yürü hâl ehli ol kali n’idersin!

Muhterem Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.)’e tâbi olmak, O’nun yolundan gitmek, o yolda O’na itaat etmek asıl görevi-mizdir. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim’inde “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan

da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetin-dir.” 21 buyuruyor.

Başka çıkar yol yok. Saadet, kurtuluş Muhammedî Melamet’te. Şeriatsız Hakikat, bedensiz ruha; hakikatsiz Şeriat da ruhsuz bedene benzer. Hakikat incileri Şeriat deryasında bulunmaktadır. O Đlâhî kanun, Peygamber Efendimiz (s.a.)’in koyduğu kurallar o kadar güzel ki beşer bunu idrakten acizdir. Aman Allah’ım, ne kadar güzel, ne kadar kıymetli şeyler!

Şeriat-ı Garra-i Ahmediye’de yalan yok, haram 21 Haşr, 59/7

Page 72: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mucize-yi Muhammediye

64

yok, dedikodu yok, sûizan/kötü şeyler yakıştırmak yok. Đlâhî emirlere itaat var. Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek, Đlâhî emirlere sımsıkı sa-rılmak var.

Kur'an-ı Kerim; Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.)’in devlet nizamı, idareciliği, ahkamı, mucize-i Muhammediyesi. Onun özetini Veda Haccı’nda hutbe yapmış. O veciz konuşma ne kadar güzel, ne âdilane. Rabbim bizi bu yoldan ayırma.

Dostlar!

Birkaç hadîs-i şerifini acizane ifade etmeye çalışa-cağım. Peygamber Efendimiz (s.a.) buyuruyor ki:

“Kendisi tok, komşusu aç yatan bizden değildir.”

“Müslim-gayrımüslim hiç ayrım yapmaksızın mah-

lûkat-ı Huda’ya karşı merhametli davranınız ki gökyü-zündekiler de size merhamet etsin.”

Ve yine:

“Kimse kimseye üstün değildir.”

“Đşçinin alın teri kurumadan hak ettiği ücreti ve-rin.”

“Kabilecilik yoktur, ruhbanlık yoktur. Sınıf kavgası yapmayın”

“Tefrikaya düşmeyin. Allah'ın ahkamına, emirleri-ne sımsıkı sarılın. Siz mümin kardeşlersiniz. Aranıza fit-ne-fesat girmesin.”

Muhterem Efendiler!

Mümin kardeşlikte eşitliği, kardeşliği, sevgi ve

Page 73: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

65

muhabbeti bize tarif ve telkin eden Allah’ın Resulü “Ben

de sizin bir mümin kardeşinizim.” diyor.

Dur ve düşün! Rica edeceğim, başını iki elinin ara-sına al ve derin derin düşün: Allah’ın Resulü, sevgilisi, yapıştığı iman halkasında çığır açmış. Tek başına ihtilal yapmış. Hakiki inkılabı gerçekleştirmiş. Dinin kurucusu. Đki cihan serveri, nebiler nebisi, hatemü’l-enbiya efen-dimiz bize kardeşliğini ilan ediyor. Bu mucizevî bir hi-tap! Rabbim, ne eşitlik, ne tevazu, ne muazzam ifade!

Yine düşün: Hz. Muhammed Mustafa (s.a.) bize kardeşim diyor. O’na layık kardeş nasıl olmalıdır?

Ey peygamber kardeşi!

Silkelen artık! O Ulu’l-azîm Peygamberin (s.a.) aç-tığı yoldan Şeriatıyla, tarikat-ı Muhammediyesiyle Haki-kat-i Ahmediye’siyle marifet-i Đlâhîyeye ulaşmanın az-mi, iştiyakı içerisinde ol. “Din nasihattir.” telkininin size bu yolu açacağından şüphemiz yoktur.

En büyük şeref, meziyet mümin olmaktır. Đman-ı kamil ve amel-i salih sahibi olalım. Salih ameller işleye-ceğiz. Đbadat u taatımızı en güzel şekilde, tertemiz yeri-ne getirmeye çalışacağız.

Hakikat, Şeriat’ın içerisinde. Onun için şer’i hü-kümlere riayet etmeyenlerin, Peygamber Efendimiz (s.a.)’in gösterdiği yoldan yürümeyenlerin Ulu Peygam-berimiz (s.a.)’in hakikatine vasıl olmaları mümkün de-ğildir. Onlar vâris sayılamazlar.

Eskişehir’de bir sohbetimde: “Çok dikkat edin. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.) bize gelsin, dirilsin, bizimle sohbet etsin. Sevsin bizi bağrına bassın. O’na layık ev,

Page 74: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mucize-yi Muhammediye

66

O’na layık ümmet, O’na layık kardeş olalım!” demiştim. Aman Allah’ım, ne güzel, ne kadar güzel!

Muhterem Dostlar!

Ne kadar hamd etsek, şükretsek, her nefes zikrullah yapsak az değil mi?

Ulu Allahım!

Rızan için kılınan, miraç olan namazdan bizi hisse-dar eyle; mahrum eyleme. Orucu ve orucun hakikatini bizlere tattır.

Mevlam!

Bütün ihvanımıza ve din kardeşlerimize senin yo-lunda haccetmek, zekat vermek, Đlâhî emirlere itaat etmek ihsan eyle. Đtimat kazanıp isbat-ı vücut ederek şehadete yükselmek, görerek, bilerek, yaşayarak şehadet getirmek nasip eyle

Muhterem Kardeşlerim!

On beş günlük seyahatimde birçok hallere şahit oldum. Bazen sevindim. Gördüğüm aşk, sevgi, muhab-bet, Allah'a bağlılık ve zikir, şer’i hükümlere itaat beni çok memnun etti.

Bazen de çok üzüldüm. Ağladım, sabahlara kadar uyuyamadım. Allah'a dua ve niyaz ettim: Ulu Allah’ım! Hepsine aynı telkin, aynı tövbe, aynı nasihat veriliyor. Ne oluyor da bazıları alabildiğine aşka, zevke dalıyor ve bazıları maalesef, maattessüf/ne yazık ki imandan son-ra tekrar eski hallerine dönüyorlar.

Ne oldu size? Ne oldu da Allah ve Resulü’nün sı-

Page 75: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

67

rat-ı müstakîm olan yolundan inhiraf ettiniz/saptınız? Allah, dinini teyid edecek/sağlamlaştıracak, kendisine hizmet verecek ne müminler yaratmaya muktedirdir.

Tövbe etsinler, pişman olsunlar, ağlayıp gözyaşı döksünler. Allah'tan af dilesinler. Sonra af kapıları ka-panır da -Allah korusun- dönüşü olmayan bir akıbete yuvarlanır giderler.

Özü, sözü birdir ehl-i tevhidin

Hak yolda kardeşler beraber gidin.

Dostlar!

Đlâhî emirlere itaat edeceğiz. Al denileni alacağız, at denileni atacağız.

Ümmetin fesada gittiği bir devirde ne mutlu Pey-gamber Efendimiz (s.a.)’in Şeriat’ına, hakikatine, sün-netine bağlananlara.

Ne mutlu Hakk'ı-batılı seçen, iyi ve kötüyü fark edenlere!

Ne mutlu yaratılış gayesini bilenlere!

Ne mutlu emrolunduğu gibi doğru olup emre itaat, telkine sadakat gösterenlere!

Ne mutlu Hakk’ı Hak bilip Hakk’a ittiba edenlere, batıldan kaçınan salihler topluluğuna.

Allah’ım, bizi ve ihvanımızı, ihvanımızı ve bizi bu zümrelerden ayırma.

Hak mürşidin gösterdiği yoldan, zikirle fikirle, te-fekkürle yürümek, murakabeli/kontrollü olmak, hikmet ve hakikatleri tahsil etmek ihvanımızın en güzel kazancı

Page 76: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mucize-yi Muhammediye

68

olacaktır. Bu kazançlar yok olmaz. Bunlara paha biçil- mez. Allah’ım muhafazasını nasip eyle.

Evimiz her haliyle Peygamberimiz (s.a.)’in razı ol-duğu ev olsun. Çocuklarımıza Allah ve Resulü’nü sevdi-relim. Korku ve baskıyla değil, aşkla zevkle muhabbetle onları kazanmaya çalışalım. Aile birliklerimizde sevgi, muhabbet hakim olsun. Bütünleşelim. Dışarıda kalanlar, mahrum kalırlar.

Allah'a sonsuz hamd ü sena, habibine nihayetsiz salat ve selam olsun. Hepinizin geçmiş Ramazan Bay-ramınızı ve gelecek Kurban bayramınızı can ü gönülden tebrik ederim. Bayramın gerçek manasına ve hakikatine nail olmamız için Ulu Mevla’dan dua ve niyaz eder, he-pinizi Allah ve Resulü’ne emanet ederim.

Bâki Huda’ya emanet olunuz.

Şu bir gerçek ki tulûat/doğuş bu. Allah'ın lütfu. Mevlam böyle istiyor. Uzun yazdığım için beni bağışla-yın. Yazmak ve yazmamak kayıtlarından Hak mürşidin telkiniyle azadeyiz.

Page 77: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

69

“Allah göklerin ve yerin nurudur...

Bu nur birtakım evlerdedir ki Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde is-minin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki; onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, na-maz kılmaktan ve zekât vermekten alı-koyamadığı insanlardır...”

Nur, 24/35-37

MEKTUP

Esselamüaleyküm

Muhterem Efendiler!

Allah’a sonsuz hamd ü sena, Habibine nihayetsiz salat u selam olsun. Mevla, cümlemizi Şefaat-i Muham- mediye’ye nail eylesin. Emrine itaat eden, izinden giden sevip sevip sevilenlerden ayırmasın. Amin!…

Sayın Dostlar!

Laf edebiyatı, süslü söz devri çoktan geçmiş. Fer-yat bizim hakkımız! Sizden ricam, içimizden gelen fer-yadı duyun: Allah’ın Resulü’ne tâbi olun. Güzel ahlakı-

Page 78: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mektup

70

nızla, tevhidin aşkı ve zevkiyle Đslâm’ı yaşayın.

Hak yolunun yolcuları!

Tevhide gönül verenler!

Hak mürşidin emrine itaat edip gösterdiği yoldan gidenler!

Ezel-ebed yolunuz açık olsun. Zikri Hak’tan alan-lar, sadık derviş olanlar, Melamet’e erenler, kendi nefsin bilenler, candan içre sevenler… Âşık derviş işte bunlar!

Efendiler,

Mektup, bir gayeye ulaşmak için yazılır. Mektup-lar, birçok manaları emir ve yasakları bünyesinde ba-rındırır. Mektubu mürşid-i kamilin tarif ve telkini üzerine anlamak ve yaşamak gerekir. Yazmaktan, okumaktan maksat; söylenenleri yerine getirebilmek, emre itaatle “Al!” denileni alıp “At!” denileni atabilmektir.

Đhvanımızdan istediğimiz: Şimdiye kadar yazılan-ları okuyup gerektiği gibi hareket etmeleri. Az sözden çok mana çıkartmalarıdır.

Virajlı, dikenli, uçurum bir yoldan gitmekteyiz. Ümmetin fesada gittiği bir devir. Đhvanımız, yavruları-mız her an günahla yüz yüze. Tehlike her tarafı sarmış.

Bizleri bu büyük tehlikeden kurtaracak olan: Ab-destli olmak, zikr-i daimiyle her hâlimizi kontrol altına almaktır. Beş vakit namaza eksiksiz devam etmektir. Zikr-i daimiyle daimi namaza girebilmek. “Nereye dö-nerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır.” 22 ayetini kıble edinebilmek. Allah, ihvanımıza ihsan etsin!

Đmandan sonra küfre gidenlerin sayısı artıyor. Đh-

22 Bakara, 2/115

Page 79: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

71

vanımız çok dikkatli ve manen uyanık olacak. Muham-medî Melamet’te; ahkamlı, ahlaklı olmakla, “Al!” denile-ni alıp, “At!” denileni atmakla ümmet olabilme şerefine nail olunur.

Efendiler!

Hak’la-batılı, helalle-haramı, mahremle-nâmahre- mi fark ettiren Kur’an’dır. Kur’an dışı tarikatlar, küfür-dür. Đslâm dinine apaçık düşmanlıktır. Din düşmanlığı, mason oyunudur. Şeriatla hakikat bir vücuttur. Mümin ile kâfirin arasındaki fark, Đslâm’ın şartlarına inanmada ve onları uygulamada ortaya çıkar. Farzı inkar küfür, farzın işlenmemesi büyük günahtır.

Dostlar!

Eviniz, Đslâm’ın nuruyla dolsun. Emre itaat etme-nin, Hak yolda sadakat göstermenin, Hazret-i Kur’an’ın emirlerine saygılı davranmanın bizleri saadet ve sela-mete ulaştıracağından şüphemiz yoktur.

Yol, hidayet olunanların yolu. “Emrolunduğunuz gibi doğru olun!” 23 ayeti rehberimizdir. Đnsanlığı batak-tan, felaketten Mucize-i Muhammediye olan Allah’ın ayetleri kurtaracaktır.

Her zamankinden daha çok dikkatli, kontrollü ol-mak, Allah’ın Şeriat’ına sımsıkı sarılmak, emre itaatle doğru yolundan gitmek, her haliyle örnek insan olmak Allah ihvanımıza ihsan eylesin.

Kardeşler!

Đslâm, güzel ahlaktır. Mümin; hoşgörülü, tatlı dilli, güler yüzlü, tenezzül/tevazulu, kaderine rıza gösteren,

23 Hûd, 11/112

Page 80: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mektup

72

âşık, sadık, arif insandır.

Đhvanımızdan ricam: Đmanı, ahlakı anne-baba iti-barını/saygınlığını, vatan sevgisini yakan, yok eden ateşten kendinizi, ailenizi, akraba-yı taallûkatınızı koru-yun. Çocuklarınızı Allah için, Resul için, din için, vatan için en iyi şekilde yetiştirin. Đlim, irfan, güzel ahlak ile onları teçhiz edin/süsleyin, şereflendirin.

Melamet’in girdiği yerde, Hakk’ın emrine en iyi şekilde itaat var, huzur var, sevgi, muhabbet var, nefsî mücadelede muzaffer olma var.

Gerçek insan haklarına saygı, tevhittedir. Halkı sevip Hakk’ı sevmek bizdedir. Đslâm, imhâ etmez; ihyâ eder, düşeni kaldırır, acı doyurur. Đslâm’da ikinci sınıf insan yoktur.

Müminler, “Şüphesiz müminler birbirleriyle kar-deştirler…” 24 ayetinin gereği bir ekmeği bölüşür, yer-ler. 1400 sene evvel Peygamberimiz (s.a.) ırkçılığı, ka-bileciliği, siyah-beyaz davasını halletmiş, kaldırmış. Üs-tünlük iman-ı kamil, amel-i salihtedir. Üstünlük takva-dadır.

21. asra ihvanımız, gerçek insanlığını, tevhidin nu-runu taşıyacak. Bu nuru izhar ve ilan edecektir. Allah bu yolda yardımcımız olsun, ihvanımızı muzaffer kılsın!

Bugün de devam eden büyük zulmün, katliamın, tecavüzün sona ermesi ancak Đslâm meşalesiyle, Melâ- metin kemaliyle olacaktır. Müşriklerin bunu yapması mümkün değildir. Ayette “Müşrikler necistirler.” 25 buy-rulmaktadır.

24 Hucûrat, 49/10 25 Tevbe, 9/28

Page 81: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

73

Harama “dur!” demedikçe, nefsinin kötülüklerin-den kurtulmadıkça, nefsî mücadelede muzaffer olma-dıkça, kurtuluş mümkün değildir. Onun için, Hak yolun yolcuları çok dikkatli olacak, yaşantılarıyla bunu ispat edecek, çocuklarını en iyi şekilde yetiştirecekler.

Evleriniz, Hazret-i Muhammed (s.a.)’in evi olsun. Hanımınızın ve kızınızın başındaki namaz örtüsü, Đs-lâm’ın semboldür. Evleriniz kıblesi olan, Hakk’ı-batılı se-çen, helalle-haramı fark eden, “Al!” denileni alıp “At!” denileni atanların yaşadığı, Kur’an-ı Kerim’in okunduğu, Kur’an’ın emirlerine itaat edilen ev olsun. Huzur bunda, selamet, saadet bunda. Bunun dışı felakettir, uçurum-dur, hüsrandır.

“Dikkat!” kelimesini kullanıyoruz. Vaaz ve nasihat-lerimde, sohbet ve muhabbetlerimde bu kelimenin yeri-ne başka bir şey bulamıyorum. Bana şu zamanda hafîf geliyor. Ateş, bacayı sarıyor. Aile düzeni bozuluyor. Đn-sanlar sele kapılmış, kasırgalara tutulmuş, büyük bir fe-laketin içerisinde!…

Allah, hidayet etsin, elimizden tutsun, bizi, bize bırakmasın, zikrimizi, muhabbetimizi kesmesin, dilimizi Allah demekten mahrum etmesin. Şefaat-i Muhammed- iye’ye cümlemizi nail eylesin. Amin! Amin! Amin!…

Bizi sorarsanız, huzurunuzla huzurluyuz, kederi-nizle kederliyiz. Huzur, birlikte. Huzur, sevişip kaynaş-makta. Huzur, garazsız, maksatsız Allah demekte.

Üç aylarınızı, Ramazan ve bayramlarınızı, zikirle, ibadetle şereflendirdiğiniz günlerinizi tebrik eder, Allah’ tan daima huzur ve iyilikler dilerim.

Page 82: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Kurban Bayramı

74

Ne güzeldir bayram etmek

Halkın rızasın kazanmak

Hak rızasın anda bulmak

Her gününüz bayram olsun!

KURBAN BAYRAMI

Muhterem Hak Yolcuları!

Selam, sevgi, muhabbetle mübarek Kurban Bay-ramınızı tebrik eder, Allah’tan huzur, saadet, sevgi, muhabbet dilerim.

Ehl-i tevhit, nefsî mücadelede muzaffer olmanın bayramını yapar. Kurbana “Bismillahi Allahuekber!” di-yerek bıçağı vururken nispet varlıklarına lafza-i celali vuracaktır ki zalim nefis uslanagelsin.

Çok şükür Muhammedî Melamîleriz. Şeriatımız, hakikatimiz güzel ahlak ile tecelli edecektir. Melamet, güzel ahlaktır.

Muhammedî Melâmiler, zahiri halk ile batını Hak olanlardır. Kesrette vahdeti bulan, halkı seven, adımla-rını göre göre atan âşık, sadık, arif insanlardır.

Melâmi’yi dil tariften acizdir! Melâmi nefsini lev-meden/kınayan, gayriyetten geçip Hakk’ın varlığına ula-

Page 83: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

75

şandır. Zat-ı Hakkın mazharıdır. Güzel ahlak ile sevilmiş hazret-i insandır! Edep, erkan ondadır. Mevla bütün ih-vanımıza aynı aşkı, zevki, muhabbeti tattırsın inşallah.

Muhterem Kardeşler!

Yaşantımızla, hâl ve harekâtımızla örnek insan olacağız. Đyilikte, tenezzül/tevazuda yarışacağız. Çocuk-larımızı, aile birliğimizi Allah ve Resulü’nün rızası doğ-rultusunda yürütmek görevimizdir. Çok dikkatli olaca-ğız. Emre itaat, telkine sadakat göstermek, doğru yol-dan gitmek Allah cümlemize nasip eylesin.

Hepinizi Allah ve Resulü’ne emanet ederim. Gönül rahatlığı içerisinde, Melamet üzere, aşkla zevkle dolu bir bayram dileği ile bayramlarınızı tebrik eder, iyiliğinize daima duacı olduğumu bildiririm. Hoşça kalın.

Selamlarım, selametiniz için olsun inşallah!

Page 84: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamet Fazilettir

76

Biz dervişiz, biz dervişiz

Hakk’a gönül biz vermişiz

Gündüz gece zikretmişiz

Hak’tır bizim şuhudumuz

MELAMET FAZĐLETTĐR

Esselamualeyüm

Muhterem Dostlar!

Kişiyi zikir ve fikirle hazırlayıp mücrimlikten/sakat- lıktan, yan tesirlerden, bütün kötü gidişten arındıran mürşid-i kamildir. Đnsanı, dünyada oyalanmaktan, nefse kul olmaktan kurtarıp mukaddes vadiye hazırlayan yine mürşid-i kamildir. Đnsanı, harim-i ismete götüren de mürşid-i kamildir.

“Yeryüzünde bulunan her şey fanidir.” 26 ayetinin manası gereği dünya ve dünyaya taalluk eden, nefsanî olan her şeyden ifna olmayı, o mukaddes vadinin kapı-sında kendimizi bulmayı ve bilmeyi, o vadiye girenler-den olmayı Allah nasip eylesin.

Đhvanımızdan bütün isteğim: Đkilik yapmasınlar; tevhit etsinler. Biz birbirimizi gerektiği kadar sevemi- yoruz. Đmkan dahilinde ihvan; efendilerine, birbirlerine

26 Rahman, 55/26

Page 85: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

77

çok candan gönülden, samimi davranacak.

Kemalimize mani olan nedenler; telkine sadakati-mizin, emre itaatimizin eksikliğidir.

Biz şu insanoğlunu zarar hanesinden kâr hanesine geçirmek istiyoruz. Hak mürşitlerimiz öyle istiyor. Đnsa-noğlunu, yan etkilerden, dünya oltasına kapılmaktan, dünya evinde rezil olmaktan kurtarmak istiyoruz. Bakı-nız sizin emsalleriniz kahvelerde, batakhanelerde, kıble-sini bulamamış, yönünü tayin edememiş bir hâldeler.

Hak mürşidin eline yapıştık hamdolsun. Bizim ih-vanımız, sıratı burada geçsin, burada hesap versin, bu-rada mizanda tartılsın. Bizim ihvanımız sevsin, sevilsin, gönül eri olsun.

Melamet bir fazilettir, bir şereftir; ama onun ger-çek manasını anlayıp Melamet’i yaşayabilmek çok önemlidir!

Doktora gittiğimiz zaman doktor bize diyor:

- “Şunları yemeyeceksin”

- Eyvallah.

- Đlacını böyle alacaksın.

- Eyvallah.

- Kontrole geleceksin.

- Eyvallah.

Elhamdulillah teşhis konmuş, doktorun söyledik-lerine de dikkat edersek şifa buluruz.

Đşte efendilerimiz teşhis koymuş bize. Gafletten, avamlıktan, nefsanî olan bütün kötülüklerden arınmayı bize telkin etmişler.

Allah’ın en güzel yarattığı varlık, insandır. Đnsan

Page 86: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamet Fazilettir

78

Kur’an-ı Kerim’in ikiz kardeşidir. Đnsan, canlı Kur’an’dır. Đnsan, fazilet menbaı/kaynağı, şeref hazinesidir.

- Bu insan, hangi insandır efendim?

- Hak mürşidin telkinine sadakatle, doğru yoldan yürüyen, emrine itaatle adımlarını göre göre atan insan.

Dostlar!

Biz Muhammedî Melamîleriz. Hamdolsun, silkelen-dik. Hak yolu bulduk. Doğru yoldayız, sırat-ı müstakim-de olduğumuza şüphe yok. Hiçbirinize gelecekte bir cennet vaad etmiyoruz. “Gelecekte bizi cennete koya-cak!” diye gelenler, gelmesin!

Biz, dilinizin Allah demesini, gönlünüzün aşkla dolmasını, huzurullahı içinizde bulmanızı istiyoruz. Sizi gelecekle avutmaya utanırız. O sende iken sen O’nu ge-lecekte arama yahu!

Sen seni bilmektir Pîr’e ülfetten garaz. “Men arefe nefsehu” Kendini bilme, Rabbini bilmenin anahtarıdır.

Biraz daha dikkatli, zikirli, mütevazı, zahirimiz halk ile batınımız Hak şuhudunda olacağız inşallah. Al-lah bizleri sevsin, sevdiklerinden ayırmasın.

Biz tarife girmeyiz. Renge, şekle de girmeyiz. Medh ü sena bize az gelir. Allah diyen dilimiz var. Hak’la gören gözümüz var. Allah ve Resulü’nü gönülde miraç ettirecek rabıtamız var. Öyleyse bu lütfu, ihsanı, keremi biraz daha arttırmak için tevazu ve tenezzül göstermeliyiz.

Biz, ihvanımızı abdestli, şuurlu, tefekkürlü istiyo- ruz. Hamleci, ileriye adım atan kişiler olmasını istiyoruz. Dünyanın oltasına takılmış, aynı havalide dolanan olma-sını değil.

Page 87: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

79

Đhvanımızın ahsen-i takvim olan, akl-ı selim ile hareket eden, Kur’an’ı günlük hayatına uygulayabilen, Allah ve Resulü’ne muhatap seçilebilen insan olmasını istiyoruz. Ezan benim için okunuyor, Kur’an benim için okunuyor, demesini istiyoruz. “Ben insanım, insan! Şu-urlu ve mütefekkir insan. Ben, ehl-i tevhidim.” diyen in-san olmasını istiyoruz. Hakk’ı Hak bilip Hakka ittiba eden; enfüsü, afakı tevhit edebilen, batılına dur diyebi-len insan olmasını istiyoruz. Faziletli ve şerefli insan ol-masını istiyoruz.

Ben seni, sana anlatsam, senin erkanın bozulur. Sen o kadar kıymetlisin. Telkine sadakat rehberimiz olacak inşallah. Allah cümlemize feyiz versin, aşk ver-sin, bol bol muhabbet versin.

Đyi biliyorsunuz ki cehrî zikrimiz Hz. Ali (k.v.)’den kaynaklanır. Zikr-i hafîmiz Hz. Sıddık (r.a.)’tan.

Biz Hz. Sıddık (r.a.) yoluyla Nakşîliği, zikr-i hafî olan çehreyi tutmuşuzdur. Hz. Ali (k.v.) yoluyla cehrî zikri. Bütün on iki tarikatın özü cehrî ve hafî zikirdedir.

Vatana hayırlı olmak, ona hayırlı bir insan kazan-dırmak için zikir yapıyoruz. Đnsanlara karşı elinden, di-linden zarar gelmeyen iyi insan olmak için zikir yapıyo-ruz nefsimizi islâh edip Allah yolunda yürümek için zikir yapıyoruz. Hayırlı bir aile reisi, hayırlı bir komşu olmak için zikir yapıyoruz.

Gayemiz; şu insanın içindeki nefs-i emmaresini, kötü emellerini, şehevî ve nefsanî arzularını yıkmaktır. Onu vatana, aileye, millete, Allah ve Resulü’ne hayırlı bir insan olarak yetiştirmektir gayemiz.

Biz, ehl-i tevhit olarak madde üstüyüz. Materyalist insan, yanımızda duramaz. Biz dünya ve dünyaya taal-

Page 88: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamet Fazilettir

80

luk eden her şeyin üzerinde olacağız. Öfkenin, hırsın üs-tünde olacağız. Siyaset üstüyüz. Ona, buna şakşak ya-pamayız. Elini vicdanına koyan bir zümreyiz.

Mana ehli, Hak ehli olacağız. Güzel ahlaklı, tatlı dilli, iyiliğin insanı olacağız. Elimizin tersiyle kimseyi it-meyeceğiz. Düşeni kaldıran, açı doyuran, yaralının ya-rasını saran biz olacağız. Đyiliklerin insanı olmaya ahde-deceğiz, mücahit olacağız. Gerçek insanlığımızı yaşaya-cağız.

Dikkatli olacağız. Allah ülkemize huzur versin. Đh-tilaftan/ayrılıktan, fesattan/karışıklıktan memleketimizi korusun.

Ben istiyorum evleriniz cennet olsun. Mahallenize nur gelsin. Đşyerinizde örnek insan siz olun. Adaletli ve doğru olun, her sözünüz ve her haliniz doğru olsun. Ha-ni efendimiz derdi ki (Ruhu şad olsun!): “Kırılırsan çelik gibi kırıl, her parçan doğru olsun!” Sana gelen sende sevgi bulsun, tatlı dil bulsun, hoşgörü bulsun.

Gaye: Şu insanı; Allah ve Resulü’ne sevdirmek, zarar hanesinden kâr hanesine geçirmektir. Ona vatanı-nı, bayrağını, sancağını sevdirmektir. Đnsanlar arasında tesanüdü/yardımlaşmayı, sevgiyi, kardeşliği gerçekleş-tirmektir. Đnsanlara iyilik etmek için yarışmaktır.

Allah cümlemizi affolan zümre-yi salihine/güzel ahlaklı insanlar topluluğuna ilhak eylesin.

Allah hepinizden razı olsun.

Page 89: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

81

Tefekkürle Allah diyen

Hak nuruyla nazar eden

Hak cemalin seyreyleyen

Hakk’ı diyet eden derviş

SEVGĐLĐNĐN GÖNLÜNDE YER TUTMAK!

Dervişim, kızım, şeyh anne,

Selam sana. Sevgi, iyilikler, Allah’ın aşkı, muhab-beti, rızası üzerinizden hiç eksik olmasın yavrum.

Đyilikte, tevazuda, halka hizmette yarışan dervi-şem!

Kesret vahdet tevhit eden, ahkam-ı şer’iyye, ah-lak-ı muhammediye ile geçmişini ve geleceğini aydınla-tan kızım.

Hâlde tevhit ederek halkla hakk’ı birleyen aşklı, feyizli kızım!

Sevip sevip çok sevilen, gönüller fetheden, hak mürşidin gönlünde yer tutan ilhamlı, sohbetli dervişe kı-zım!

Size can u gönülden Allah razı olsun der, duacı ol-

Page 90: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sevgilinin Gönlünde Yer Tutmak

82

duğumu bildiririm.

Tevhit alemi, öyle bir alem ki sonsuzluk alemi. Bu yolda çok dikkatli, çok uyanık olacağız yavrum. Arifane hareket edeceğiz. Her hareketimizi akl-ı selim terazisiy-le tartacağız. Bu kâinata arifiyet ve irfaniyet gözlüğü ile bakacağız. Önemli olan, şuhud ve tefekkür üzere ola-bilmektir.

Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusun-

dan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün...” 27

Manevî mesuliyeti dağları eritecek kadar ağır olan kutsi ve ulvi davaya hizmet için Hak mürşit tarafından görevlendirilen bu dervişe kızımıza Allah’tan iyilikler di-lerim. Allah’ın yardımcı olmasına, ezel ebed elinden tutmasına dua ederim.

Kendini tevhide adayan, gündüz gece hizmet ve-ren, hizmeti gaye edinen kızım!

Şeriat-ı Muhammediye ile ahlak-ı Muhammediy- ye ile sadakat ve samimiyetle bütün müşkilâtları hall ü âsan edeceğinizden şüphem yoktur yavrum.

Hâlde tevhit edeceksin. Hiçbir şey seni bundan ayıramayacak yavrum. Velayet’te velilerle, Nübüvvet’te resullerle haşrolup aynı zevkle zevkyap olmanızı can u gönülden istiyor ve dua ediyorum.

Kurb-i feraiz, kurb-i nevafili tevhit eden, halkı se-ven, hakk'ı seven, sırat, mizandan geçip vuslat-ı yarla halvet eden dervişe kızım!

27 Haşr, 59/21

Page 91: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

83

Kelamı, Hak’tan dinleyen, kelam-ı Hak’la sohbet eden, tenezzül, tevazuda toprakları geçebilen, kendisine melek ve hurileri hayran bırakan şeyh anne!

Ehl-i tevhit, vuslat-ı yarla halvettedir. Sevmenin, sevilmenin haliyle hallenmektedir. Bütün dervişanımın bilmekten geçmelerine, olmanın haline, yaşantısına, zevk u safasına ulaşmalarına dua ve niyaz ediyorum.

Đlâhî Mevlam! Bak şu dervişin haline! Ruhullahtan ruh almış. Tecelli-yi sıfatla giyinmiş.

Allah’ın nuruyla nazar eden, cemal-i yari seyreden dervişlerime can u gönülden merhaba!

Görevimiz Đlâhî tecelliye layık hizmet edebilme. Âşık, sadık, arif insan olabilme. Sevgi, muhabbetle gö-nüller fethetme.

Sevgilinin gönlünde yer tutma, sevip sevip çok sevilme idealimiz ve gayemiz olmalı. Günbegün aşkı-mız, zevkimiz, muhabbetimiz Allah’ın izniyle artmalı.

Gel gönüle, gir gönüle

Gönüldedir zevk u safa

Dervişe ve akl-ı selim sahibi kızım!

Örnek insansın yavrum. Çok daha dikkatli ve çok daha uyanık olacaksın. Bulmanın, bilmenin, olmanın zevkiyle zevkyap olacaksın. Sahne-i şuhudun okyanus-lar kadar geniş olsun. Akl-ı selim terazisiyle bütün olay-ları tartacaksın. Bütün engelleri rabıtanla, Hak mürşidin telkiniyle kaldıracaksın yavrum. Hak dostuna perde olamaz.

Bu şuhud, bu tefekkürle hayat boyu yaşantında

Page 92: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sevgilinin Gönlünde Yer Tutmak

84

Allah ve Resulü’nün rızasını, sevgi ve muhabbetlerini di-ler, sizlere can u gönülden dua ve niyaz ederim. Mevla evlatlarınızdan yüzünüze gülsün. Onları hayırlı, size la-yık evlatlar eylesin. Amin!

Allah ihvanınıza anlayış, size de bol ilham ihsan eylesin. Arifane hareketlerinizi devam ettireceğinizden eminim.

Selamlarım selametiniz için olsun. Amin!

Page 93: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

85

Halkı sever, Hakk’ı sever

Sevgi ile tevhit eder

Hep dost ile halvet eder

Gerçek insan işte bunlar

ŞUURLU ĐNSAN

Muhterem Dostlar!

Şu insan, basit bir varlık değildir. Đnsanlık alemi, ondan hizmet istiyor. Đnsan, düşünmeli/tefekkür etmeli, akl-ı selimini çalıştırmalı. Memleketine, milletine faydalı, verimli olabilmek için ilim ve irfanını sonuna kadar kul-lanmalı, veren el haline gelmelidir.

Maddî ve manevî yönden halka hizmette katkısı olan, ilim ve irfanıyla hizmet eden, bu yolda gecesini gündüzüne katan zat-ı muhteremler, ölümsüzlük alemi-ne geçtiler. Görevlerini yapmanın aşkı ve iştiyakıyla hu-zur buldular.

Kişide mücadele ruhu olmalıdır. Kişi, pasif dav-ranmamalıdır. Ehl-i tevhidin, ehl-i imanın en kutsi gö-revlerinden biri; Hakk’ı müdafaa etme, tutup kaldırma, batıla karşı mücadele vermedir. Allah yolunda büyük mücahitler, gözlerini budaktan sakınmadılar. Đslâm’ın temelini bu mücahitler attılar. Hak yolda öldüler, şehit oldular, yaralanıp gazi oldular. Hiç korkmadılar, çekin-

Page 94: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Şuurlu Đnsan

86

mediler. Bu zat-ı muhteremlerin ruhları şâd olsun.

Din için, vatan ve millet için mücadele, en büyük şereftir. Çocuklarımıza, dostlarımıza bu duyguyu, bu düşünceyi aşılamalıyız. Koca Âkif ne güzel ifade ediyor:

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın

Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın!

Şu insanoğlu, bu olaylara, nasıl sabreder, nasıl rı-za gösterir! Küfre rıza küfürdür.

“Nas uykuda, ölünce uyanır!” Bu millete Allah, ha-yırlı bir uyanış ve anlayış versin. Ruhu, gönlü, duygu ve düşünceleri uyansın. Bulunduğu mevkiin, Đslâm dininin, vatanın manevî mesuliyetini idrak etsin.

Düşünen, adımını göre göre atan şuurlu insanlara ihtiyacımız var. Önce dinim, vatanım, milletim desin. Hakk’ı-batılı, helali-haramı fark etsin, insanlığa hizmette yarışsın. Hakk’ı tutsun kaldırsın, batıla bütün gücüyle dur, desin. Dine, vatana hizmeti gaye edinsin.

Allah bu zat-ı muhteremleri en kısa zamanda aziz vatanımıza ikram ve ihsan eylesin. Bu zat-ı muhterem-leri korusun. Amin!

Muhterem Dostlar!

Şuurlu, mütefekkir, akl-ı selimle düşünen insan olma mecburiyetimiz var. Đnsan, manevî mesuliyetini idrak eden, halka ve Hakk’a karşı ödevlerini yerine geti-rendir.

Bu görevi yerine getirmenin aşkı, zevki, şuuru içe-risinde olmayı Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin.

Muhteremler!

Gerçek ihtilal, insan vücudunda yapılan ihtilaldir. Hak dostlar, bütün nefsî arzularına dur diyebilen, tecel-

Page 95: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

87

li-yi sıfat-ı Đlâhîye ile giyinenlerdir. Allah’ın nuruyla na-zar edip, ilmullah ile müzeyyen olanlardır.

Bunlara paha biçilmez. Dil bunları tarif edemez. Bunlar; vücudun nefsanî akışına dur diyen, Hak mürşi-din emrine itaat, telkinine sadakatle Hak yolda yürüyen, kesret, vahdet tevhit eden insanlardır.

Bu muhteremler hâlde tevhidin sırrına ulaşan, sözlerinde hikmetler ve manalar bulunan, halktan Hakk’a nazar eden âşık, sadık, arif insanlardır.

Bu lütuf ve kerem, Hak mürşidin himmetiyle tecel-li etmiştir. Can mürşidin en büyük himmeti, iman-ı ka-mili telkin etmesi, zikrullah vermesi, yedullah sırrını açmasıdır.

Đman-ı kamil, Hak mürşidin telkininde. Velayet ve nübüvvet makamlarının zevk u safası yine mürşidin tel-kininde.

Dostlar!

Mutlaktan telkini veren mürşitlerimize ne kadar sadakat göstersek azdır. Onlar fenafillahtan süzüldüler, zat-ı Hakk’ı diyet ettiler, kelam-ı Hak’la sohbet ettiler. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin. Amin!

Allah, hepimize Hak mürşidi sevmeyi, onun gön-lünde yer tutmayı, sırrına sırdaş, yoluna yoldaş olmayı, mürşidim gibi “Sen-ben, ben-sen olmuşuz!” diyebilmeyi nasip eylesin. Amin! Amin!

Ulu Mevlam!

Bizi hâl ehli eyle, vuslat-ı yarla halvet ettir. Aşkla, zevkle bize tecelli eyle. Tevhidin tarifinde bırakma bizi. Bulmak, bilmek, aynen yaşamak nasip eyle. Bizi bize bırakma. Tut elimiz ezel-ebed.

Page 96: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Şuurlu Đnsan

88

Çok şükür Mevlam, Allah diyen dil var bizde. Hak’la gören göz var bizde. Telkine sadakat, emre ita-atle iman-ı kamil gönlümüzde.

Bu büyük lütuf ve kereminin karşısında utanırız. Ne kadar şükretsek az değil mi! Şükrümüzü gerektiği kadar yapmak mümkün mü? Eyle himmet acize, lütuf ve kereminden bir an olsun mahrum etme Mevlam!

Lütfettin, kerem kıldın, Hak mürşide gitmeyi nasip eyledin. Telkini mutlaktan aldık. Biatımız Hakk’a oldu. Nice yüzbin hamd ü sena Ulu Yaratanıma! Acziyetimizi idrakle elhamdulillah derim. Eş şükrülillah derim. Emre itaat, telkine sadakatle Allah Allah Allah derim.

Hak dostlara daima dikkat, şuur ve tefekkür üzere olmalarını tavsiye ederim.

Allah'a emanet olun!

Page 97: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

89

Görev aldık hizmet için

Hak emrini vermek için

Doğru yoldan gitmek için

Telkinimiz rehber bize

MANEVĐ MESULĐYET

Dervişe, şeyh anne, fazilet hazinesi hanım kızımı-za Cenab-ı Hak’tan sonsuz iyilikler, kemal-i afiyetler di-ler, iyilikte, tenezzül/tevazuda yarışmanıza dua ederim.

Hanım Kızım,

Âşıksınız, sadıksınız. Arifesiniz, çok anlayışlısınız. Misafirperver, güler yüzlü, tatlı dilli, iyilikte yarışan, ge-ceyi gündüze katan, ihvana hizmeti gaye edinensiniz.

Bu genç yaşta çok şükür takdîre şâyan haliniz var. Ben yine daha çok kemalat, irfaniyet istiyorum. Niçin, niye, nedenlere takılıp kalmayan, kadere rıza gösteren, emre itaat, telkine sadakatle gönüller fetheden bir insan olmanızı diliyorum yavrum.

Aşkınız var, zevkiniz var, ilhamınız var. Bunlar nerden kaynaklanıyorsa, sakın bu bağlantınızı gevşet-meyin. Velayet zevkiyle ehl-i Kur’an olun. Tafsilât zev-kiyle hadislerin sırrına mazhar düşün. Şuurlu, mütefek-

Page 98: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Manevi Mesuliyet

90

kir, adımını göre göre atan, takdire rıza gösteren, kes-ret vahdet tevhit eden, gönüllerde yer tutan, sevginin sembolü, iyiliklerin melek annesi olmanızı istiyorum. Seni sevenler, seninle iftihar etsinler.

Elinden, dilinden zarar gelmeyen, çevresine nur saçan kamile hanım,

Size gelen Hakk’ı bulsun, varlık ve benliğinden geçsin. Aşkınız, zevkiniz, muhabbetiniz; kişiyi, kendin-den alsın. Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat rehberiniz olsun. Şu bir gerçek ki size görevi Hak ver-miştir. Đrşatla görevlisiniz. Đlhamlı, feyizli, aşklı, muhab-betli olmanıza duacıyım.

Kıymetli Evladım,

Sahavetiniz/cömertliğiniz, anlayışlı hareketleriniz, insanlara verdiğiniz arifane hizmet takdire şâyandır. Bu yolda Allah ezel ebed elinizden tutsun. Çocuklarınızdan yüzünüze gülsün.

Hanım Kızım,

Kur'an-ı Kerim’i hatmettiniz. Şeriat’a gönülden bağlısınız. Đslâm, güzel ahlaktır. O da Şeriat-ı Muham- mediyye ile olur. Bizler Muhammedî Melâmileriz. Şeriat-ı Muhammediye’yi hem yaşayıp, hem de etrafına yaşata-caksın yavrum. Şeriat’tan taviz vermeyeceksin. Emre itaat, telkine sadakat ebedî rehberin olsun. Đnsanlara anlayacağı şekilde konuşacaksın. Nabzına göre şerbet vereceksin.

Meratib-i tevhidi, makamat-ı tevhidi aşkla yaşayıp asla bu çizginin dışına çıkmayacaksın. Tatlı dil, güler yüz, arifane hareketlerinle insanlara ışık tutacaksın.

Sadık dervişimsin. Kadere rızan var. Emre itaat

Page 99: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

91

edersin. Halkı sever, Hakk’ı seversin. Kesret vahdet tevhit edersin. Hikmetle bakınca hiç gayrullah görmez-sin. Tevhidi günlük hayatına yansıtıp, yaşamanı istiyo-rum ve öyle olduğunu da kabul ediyorum. Daha dikkat-li, daha uyanık olacaksın yavrum.

Đlâhî hazinenin fahri üyesi, sıfatullah ile giyinen, zat-ı hakk’a mazhar düşen, ender fenadan bekaya eren dervişem,

Güzel ahlakınla, ahkamınla iftihar ediyoruz. Đnşal-lah buna devam edeceğiz.

Yavrum, Đlâhî hazineden çok, pek çok alacakların var. Tenezzül/tevazunla rahmet deryasını coşturacak-sın. Asla, “Bu kadarı yeter.” demeyeceksin. Allah ebedi-yen elinden tutsun. Seni kendinden hiç ayırmasın.

Manevî mesuliyetin çok ağır. Bunu idrak edenler-densin. Sana dua ediyorum. Allah seni mahçup etme-sin.

Đyiliklerin melek annesi,

Tatlı dilinle, güler yüzünle, güzel ahlakınla demir kapıları açacaksın. Kelam-ı Hak’la sohbet edersin. Her halinle örnek insansın. Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinde Hak mürşidin telkiniyle yürüyüp, saadet ve selamete bu yolda erişeceğine şüphem yoktur.

Anlayışlı Kızım,

Buraya gelinceye kadar birçok müşkilattan, sıkıntı ve bunalımdan geçmişsin. Çok şükür muvaffak olmuş-sun. Mevla nefs-i emmarenin bütün kötülüklerinden ko-rusun yavrum. Ezel ebed elimizden tutsun, hiç bırakma-sın. Bizi birbirimizden ayırmasın. Rabbim, ilmini, irfanını bol ihsan etsin. Dervişlerini anlayışlı eylesin.

Page 100: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Manevi Mesuliyet

92

Sohbetlerde fenafillah, mesnediniz/dayanağımız olacaktır. Đlmihal okutacaksın, tatbikatını yaptıracaksın. Đhvan arasında asla fark gözetmeyeceksin. Hepsini eşit tutacaksın. Şeriat-ı Muhammediye’den katiyen ayrılma-yacaksın. Tâdil-i erkan üzerine namazlarını kılacaksın. Tarif ve telkinin dışına asla çıkmayacaksın ve çıkartma-yacaksın. Aldığın gibi vereceksin.

Şüphelendiğin ve sormak istediğin şeyleri bize so-racaksın. Suyun, bahr-ı umman kadar geniş olsun. Hiç-bir şey onu bulandırmasın. Herkesi anlayış ve kabiliye-tine göre idare edeceksin. Yani arife hanım olacaksın. Hem kamile hem arife.

Allah ezel ebed elinizden tutsun. Allah'a emanet eder, Mevla’dan sonsuz iyilikler dilerim. Allah ilhamınızı bol, ihvanınızı anlayışlı eylesin.

Selamlarım selametiniz için olsun.

Page 101: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

93

Varlığımız yok etmişiz

Zanlarımız hep silmişiz

Var olanla var olmuşuz

Fenafillah vardır bizde

FENAFĐLLAH ÖYLE MĐ OLUR?

Muhterem Dostlarım!

Eskiden mürşitler, saliklerini iyi yetiştirebilmek için hayvanî yağdan, sütten, etten mahrum ederlerdi. Öl-meyecek kadar bir gıda ile erbain yaptırırlardı. Bazıları-na da çift erbain. Yani 80 gün kuru ekmek, zeytin. Öl-meyecek kadar bir gıda. Onların nefislerini böyle ıslah etmeye çalışıyorlardı.

Bazıları da tabuta sokuyor, “Đşte öldün, sırattan geçiyorsun, cehennem üzerindesin…” Böyle telkinlerle insanları öyle bir hale getiriyorlardı ki dünyanın nimetle-rinden mahrum ediyorlar, çalışma azmini kırıyorlardı. Derviş dünyadan geçmelidir, diyorlardı. Aç, susuz, üstü başı dökük, hülasa muhtaç bir hale getiriyorlardı.

Akıllarınca fenafillah yapacaklar. Fenafillahın tarifi ve telkini vardır. Peygamber efendimiz (s.a.): “Mûtû

Page 102: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Fenafillah Öyle mi Olur?

94

kable en temûtû/Ölünüz, ölmezden evvel.” buyurmakta. O ölüm, Hak mürşidin tarifi ve telkiniyle fenafillaha uğ-ramaktır. Nispet fiilden fiilullaha, nispet sıfattan sıfatul- laha, nispet vücuttan zatullaha mazhar düşmektir.

Nefsi ıslah metodu, onların tarif ettiği gibi değildir. Nefsi ıslah, Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat ile al denileni alıp at denileni atmakla gerçekleşir.

Dervişim!

Cenab-ı Hak, nimetlerini istifademize sunmuş. “Yi-yin, için, israf etmeyin.” 28 buyuruyor. Yemekten içmek-ten kesilmekle nefsin ıslahı mümkün değildir. Şirk fiilin-den, şirk sıfatından geçmedikçe ne yapsan, nefsi ıslah edemezsin. Varlığından soyunup Hak varlığına ulaşa-caksın.

Muhterem Dostlar!

Gelin ayrım yapmayalım. Halkı Hak’tan ayrı gör-meyelim. Melamet’te ölmeden evvel ölmenin sırrı var-dır. Zandan, evhamdan, acabadan, şüpheden kurtulup, fena-yı tamda bekayı bulma vardır.

Samimi olan, ehl-i turûk olan canlara bizden se-lam olsun. Sevgilerimiz onlara. Sadakatlerinden, Hak yolda yürüdüklerinden, Şeriat-ı Muhammediye ile giyin-diklerinden dolayı ne kadar sevsek az!

Gelin Dostlar!

Fenafillah vardır bizde. Kesret vahdet tevhit et-menin zevki ve şuuru vardır bizde. Hakk’ı diyet edip ke-lam-ı Hak’la sohbet etmenin aşkı, zevki iştiyakı var biz-de. Siz şu tarikat, biz bu tarikat demeyelim. Bu yollar

28 Âraf, 7/31

Page 103: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

95

birdir: Hidayet olunan yol!

Ehl-i Sünnet Melâmileriyiz. Erkanımızda, Şeriat-ı Muhammediye, ahlak-ı Muhammediye şarttır. Hakikat-ı Muhammediye’ye bu erkan bu adâpla ulaşılır.

Kurtulup şüphe ü şirk-i hafîden bulduk eman

Korkma Fehmi var iken ol Mustafa sultanımız

Melamet, her şeyden önce nefsanî olan kötü huy-lardan soyunup, güzel ahlak ile giyinmedir.

Gerçek Melamet’in sırrına vâkıf olan can dostlar, hayrettedir hayrettedir, celvettedir/Allah’ta fani olmuş bir hâldedir, ol dost ile vuslattadır.

Kesret vahdet tevhit etmek, hesaptan, muhase-beden, muhakemeden geçerek, şehadet vermek... Bun-lar Hak mürşidin emrine itaatle güzel ahlaka ulaşan ehl-i hâl, ehl-i mana olan can dostların halleridir, yaşantıla-rıdır. Tarif edilmez hâl var ehl-i hâlde, ehl-i tevhitte.

Ey Ulu Yaratanım!

Bizi lütuf ve kereminden bir an olsun mahrum etme. Sevgimizi ifade edecek dil bulamıyoruz. Zatına yemin ederim ki can u gönülden seviyoruz. Bu kutsi, ul-vi ve mukaddes yolda ezel ebed tut elimizi.

Ulu Mevlam, ne güzeldir tecelli-yi efalinle giyin-mek, sıfatınla müzeyyen olmak, zatına müstağrak düş-mek zatınızı diyet etmek! Bu yolda yardımcımız ol Mevlam.

Rahimsin, Kerimsin, Gufransın, Allahsın! Biz ise her nefes muhtacınız. Çok şükür Allah diyen dil var biz-de. Çok şükür Hak’la gören göz var bizde. Çok şükür canda cananın aşkı, zevki, muhabbeti var bizde.

Page 104: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Fenafillah Öyle mi Olur?

96

Ulu Yaratanım!

Tecellinin mazharıyız. Bir an olsun, bizi rahmetin-den mahrum etme. Đhvanımıza aşk ver, zevk ver, huzu- rundan bir an ayırma.

Ulu Mevlam!

Bizi kaderine rıza gösterenlerden eyle. Emrine ita-at, telkinine sadakatle vuslat-ı yarla halvet edenlerden eyle. Fena-yı tamda bekayı bulan, Hakk'ı diyet eden-lerden eyle.

Kurb-i feraizde Kur’an’dan, kurb-i nevafilde Hadis-i Nebevîden, Kavseyn’de de vâcip makamdan bizi mah-rum etme. Uruç ve nüzulün yollarını ezel ebed aç ihva-nımıza. Geçmişi yâd, gelecek için feryat edenlerden ol-mayalım.

Görerek, bilerek, şehadet veren, hikmetlere ram olan, sevgilinin gönlünde yer tutan, Hak mürşitten il-ham alan zat-ı muhteremleri koru, onları aramızdan ek-sik etme.

Muhterem Dostlar!

Şu insan, ne büyük varlık. Ne kıymetli. Dil tarif edemez onu. Ezelle ebedi birleştirendir insan. Devr-i alem olandır, hikmetler hazinesidir. Şu hz. insan konu-şan Kur’an, Kur’an’ın ikiz kardeşidir. Fenafillahtan sü-zülmüş, zat-ı Hakk’a mazhar düşmüş, kesret vahdet tevhit etmiş, güzel ahlakıyla, tatlı diliyle, güler yüzüyle melekleri kendine hayret ettirmiştir.

Mevlam!

Melamet’in aşkını, zevkini, muhabbetini ezel ebed üzerimizde koru. Bizi birbirimizden ayırma. Nifakı/iki

yüzlülüğü, fesadı/arabozuculuğu ezel ebed bizden uzak

Page 105: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

97

tut. Ehl-i hâl, ehl-i zevk, ehl-i mana olmamıza yardımcı ol.

Đhvanımızdan ricam, her an bir zevkte, bir aşkta, bir hikmette olmalarıdır. Đhvanımız, kelam-ı Hak’la soh-bet etsinler. Telkine sadakatle al denileni alıp, at deni-leni atsınlar. Muhabbetullahı Hak’tan dinlesinler. Đyilik-te, tevazuda yarışıp güzel ahlakın örneğini versinler. Đhvanımız, tatlı diliyle, örnek hareketleriyle etrafına nur saçsın. Mevlam, ihvanımızı ezel ebet şuhutlu, tefekkürlü eylesin.

Adımlarını göre göre atan, sözleri kontrollü, canda cananını incitmeyen, niçin, niye, nedenlere takılmayan, telkine sadakatle perdelerden öte geçen, sevip sevip çok sevilen bu canlara selam olsun! Mevlam huzur, sa-adet ve selametinden mahrum etmesin.

Selam olsun can dostlara!

Selam olsun fenafillahta zevk u safaya erenlere.

Selam olsun bekabillahta şuhud ve tefekkür üzere olanlara.

Selam olsun, Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakatle sırat-ı müstakîmden yürüyenlere.

Selam olsun, fena-yı tamda bekaya erenlere.

Selam olsun, uruç ve nüzul edip, tevhidi hale geti-rip, yaşayanlara.

Bilhassa aile birliğinde çocuklarının elinden tutan, onlara Hakk’ı-batılı öğreten, onları, Allah ve Resulü’ne dost eden annelere babalara selam olsun!

Çocuklarına din sevgisini, memleket ve millet sev-gisini, bayrak ve sancak sevgisini aşılayan annelere babalara selam olsun.

Page 106: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Fenafillah Öyle mi Olur?

98

Đlimle donanmış, ahlak sahibi, Hakk’ı-batılı fark eden, memleket ve millete hizmet veren, düşeni kaldı-ran, açı doyuran, “Önce dinim, vatanım, milletim!” di-yen evlatları yetiştiren anne ve babalara selam olsun!

Tenezzül/tevazuda yarışan, annelik ve babalığın manevî mesuliyetini idrak eden, adımını göre göre atan, sözü sohbeti kontrollü olan saygıdeğer annelere ve ba-balara selam olsun.

Allah bu zümre-yi salihini ezel ebed korusun. Amin!

Feyiz size, ilham size, aşk ve muhabbetler size.

Mevla’nın lütuf ve keremiyle yazılan bu yazıları-mızın can dostların saadet ve selametine vesile olması-na dua ve niyaz ederim.

Cümlenizi Ulu Yaratanıma can u gönülden emanet eder, sonsuz iyilikler dilerim.

Page 107: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

99

Kur’an okur mana bilir

Halkı sever, hem sevilir

Kalplerine ilham gelir

Hakk’ın muhatabı insan

GĐZLĐ HAZĐNE

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Şu insanı kesafetten letafete, maddeden manaya geçirmek, hak mürşidin gönlüne koymak ne güzeldir! Ona hoşgörüyü, dilin en tatlısını, sözün en güzelini öğ-retmek ne hoş!

Đnsan, Hakk’ın muhatabıdır/kendisiyle konuştuğu varlıktır. Đstiyoruz ki dervişlerimiz sözün en güzelini söylesinler, iyilikte yarışsınlar. Halkla görüşürken Hak’la görüştüklerini anlasınlar, zevk etsinler.

Şeriatımızla ve ahkamımızla Muhammedîyiz. Nef-simizi levmederiz. Tatlı dilimiz, sevgi, muhabbetimiz vardır. Kesret vahdet tevhit ederiz. Elini vicdanına ko-yabilen, sözünü sohbetini muhasebeli, muhakemeli, kontrollü yapanız. Haksızlığı işlemeyen, kabul etmeye-niz.

Allah dervişlerimize istidat, şuur, tefekkür versin.

Page 108: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Gizli Hazine

100

Adımlarını göre göre atsınlar. Đyiliklerin melek insanı ol-sunlar.

Ehlullah diyor ki:

Arama sen Hakk’ı nerde

Ki mevcuttur O, her yerde

O’nu münezzehe koyan, nispet fiilimiz, nispet sıfa-tımız, nispet vücudumuzdur. Çık aradan, kalsın Yaratan. Đnşallah aradan çıkabilelim. Zanlardan, evhamlardan, şirkten, şüpheden kurtulabilelim.

En zor şey insan yetiştirme! Đnsanda öyle bir dil var ki zehir zemberek... Onu zikrullah ile terbiye etmek, tertemiz bir dil haline getirmek, -anneye babaya hür-metli ifadeler kullanan, insanlara merhamet eden, Al-lah’la mülakata giren bir dil haline getirmek- kolay mı?

Zikrullah ile gözü Hakk’ın nuruyla nazar eden, ku-lağı Hakk’ın sesini dinleyen durumuna getirmek az iş mi?

Đnsan Medrese-i Muhammediye’de terbiye gören, ledün ilmine boynunu verendir.

Biz istiyoruz ki bu insan, kendine ârız olan/yapı- şan bütün nefsanî kötülüklerden arınsın. Maya-yı Mu- hammediye ile aşılansın. Pazara girip, dost ile halvet et-sin. Pazarın kalabalığı onu Hak’tan uzaklaştırmasın; çünkü pazarda Hak’tan gayrısı yok ki! Niyazi Mısri Hz.’leri diyor ki:

Dört duvar arasında halvet edeni sevmezem

Çarşıda, pazarda halvet edeni severem

Hak mürşidin telkin ettiği tevhit bizi; bu halvete, aşka, zevke getirecektir. Başka türlü mümkün değildir. Melamet aşk, zevk ilmidir.

Page 109: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

101

Melamet, insan vücudunda bir devr-i alem yapar. Evliyaullah, arif-i billah olan zevat-ı kiram hep Hak mürşidin telkiniyle buldular. Telkine sadakat, emre itaat ile gönüller fethettiler. Allah cümlemize rıza versin, sevgi versin, gönlümüze muhabbetullah versin. Hak dostların himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Muhammedî Melâmîleriz. Muhammedî Melâmî O’nun ahkamıyla, ahlakıyla, haliyle hallenen demektir. Hak dostunun yoluna yoldaş, sırrına sırdaş olan demek-tir. Dünya-ukba pazarında eğlenmezler. Hiçbir şey onla-ra engel olamaz. Onlar sevgiliye aşk ilan etmişler.

Şu insan varlığı, sonsuz bir Đlâhî hazinedir. Öyle Đlâhî hazine ki bitmez tükenmez hakikatleri hâvîdir./bu- lundurmaktadır. Buna kenz-i mahfî/gizli hazine denir. Bu Đlâhî hazineye Hak mürşidin telkini ve tarifiyle girilir.

Ancak bu sırra kadem basabilmek için rehberimiz, mürşidin telkini olacaktır. Bu hazinenin üyeleri; sırra sırdaş, Hak yolunda yoldaş olanlardır. Hak mürşidin gönlünde yer tutmuş, itimadın kesbeylemiş/kazanmış olanlardır.

Bu dava eksiklik kabul etmez. Bu yol, sırat-ı müs-takimdir. Öyleyse bu yolda giderken temizden de temiz olacağız. Allah Allah Allah diyerek harim-i ismetin kapı-sını çaldığın zaman seni koklayacaklar. “Dünya koku-yorsun, ukba kokuyorsun. Sen buraya giremezsin!” demesinler. “Ehlen ve sehlen, hoş geldin!” desinler.

Bunlar dünya ve ukbadan geçmiş, sevgiliye aşk ilan etmiş, sevmiş sevmiş, çok sevilmişler. Allah’ın iyi-likleri onları hiç bırakmaz. Çünkü onların yüzünde leke yoktur. Allah’ın nuruyla cemal-i yâre bakarlar. Dilleri kekeme değildir. Kelamı Hak’tan alır, halka verirler.

Page 110: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Gizli Hazine

102

Mevlam! Bu Hak dostları muhafaza eyle. Đhvanı-mızın arasına art düşünceli, nefsâniyetinin esiri olan şerri’n-nası/zararlı insanları sokma. Đhvanımızı onlardan koru.

Mevla bizi sevdiklerinden hiç ayırmasın. Dilimizi Allah demekten, gözümüzü Hak’la bakmaktan, kulağı-mızı muhabbetullah dinlemekten bir an olsun mahrum etmesin.

Gel Hak dost gel! Vuslat-ı yarla halvete gel. Gel dost gel! Hak erenler safına gir. Hâlde tevhit et de bü-tün müşkilâtların hall u âsan olsun/sıkıntıların bitsin.

Ey sıfatıyla zatına perde yapan, münezzehim di-yen!

Sen vallahi can u cananımsın. Sen gönlümün sul-tanısın. Hem sen bizden ayrı bir varlık değilsin ki! Seni çok seviyorum, desem, bilmem ki kim kimi sevecek!.. Sevenle sevilen bir değil mi! Gayrı ne var a canım! Ama ben yine de sizi çok seviyorum. Đlikten, damardan, can-dan içre seviyorum.

Öl dedin de ölmedim mi?

Zatını diyet etmedim mi?

Lisan sizi anlatmaya yetmez ey ulu sultan! Dil na-sıl ifade etsin. Öyle bir alem ki arz durur, sema durur, âşıkla maşuğa hayran olurlar. Bunlar hâl lisanıdır. Halin lisanı zevktir, aşktır, muhabbettir, vuslat-ı yarla halvet-tir.

Gel ey güzeller güzeli!

Bir an olsun bizi sensiz bırakma. Aşkının, zevkinin, muhabbetinin hayraniyem. Saygım, sevgi ve muhabbe-tim sıfatından zatınadır.

Page 111: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

103

Ulu Yaratanım!

Đhvanımıza hâl ver, aşk ver, zevk u safa ver. Bir an olsun bizi bize bırakma.

Saygı, sevgi Hak dostlara! Allah’ın rızası, razı ol-duğu iyilikler, sevgi, muhabbetler Hak dostları bir an ol-sun bırakıp gitmesinler.

Hoşça kalın derim. Hepinize sonsuz iyilikler diliyo-rum.

Page 112: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Manevi Gıda

104

Zuhurata tâbi olmak

Kaderine razı olmak

Dervişlikte kemâl bulmak

Dervişlerin emelidir

MANEVÎ GIDA

Müritte teslimiyet, mürşitte himmet, sevgi, mu-habbet olmalıdır.

“Gir kamil gönlüne cennet dilersen

Fedhulî buyurdu Kur’an içinde”

Bir dervişin ihtiyacı olan manevî gıdasını, mürşidi ona verebilmeli. Onu sıkıntıdan kurtaracak, rahatlatıp huzura getirecek olan telkini, mürşidin vermesi gerekir.

Mürşitlerimiz iç huzuru, sevgi ve muhabbeti ger-çekleştirebilmek için insan vücudunda ihtilal yapıyorlar. Öyle bir ihtilal ki Hak mürşidin telkiniyle nefsanî arzular, art düşünceler, hayal ve evhamlar yıkılıyor.

Elbette ki salikte aranan, sadakattir, emre itaattir. Bu telkin üzere hareket eden dervişan huzur bulacak, sevgi, muhabbet bulacak. Kesret vahdet tevhit edecek. Bunun şuuruna vararak yaşantısına girecektir. Đnşallah!

Page 113: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

105

Đfade etmeye çalıştığımız telkin ve sohbetler, saliğe, seyr ü süluk ederken yardımcı olma niteliği taşır. Yoksa Ledün ilminin dille ifade edilmesi mümkün değil-dir. O; haldir, zevktir, aşktır. Yaşanılır da ifade edecek lisan bulunamaz.

Yürü hâl ehli ol, kali ni’dersin!

Aman Dervişim!

Bulmakla, bilmekle yetinmeyelim. Olmanın, ya-şantısına girmenin, haliyle hâllenip, zevkiyle zevkyap olmanın aşkı, iştiyakı içerisinde olalım.

Bu kemalat da ancak sadakatimiz nispetinde te-celli eder. Sadık derviş olursak, ilahi rahmeti coşturur, hikmetler hazinesine vâris oluruz. Allah bu yolda elimiz-den tutsun. Bizi bizden ayırmasın. Bizi sevdiklerinden ayırmasın…

Sevgili Hak yolcusu!

Bir insan, kendini çok iyi yetiştirmelidir. Telkine sadık olmalı, emre itaatle sırat-ı müstakimden yürüme-lidir. Helali-haramı, Hakk’ı-batılı fark edenle etmeyenin arasındaki farkı ölçecek alet yok!

Şu muhterem insan kendine “Ben kimim? Yarata-nım, yaşatanım benden ne istiyor? Ben nasıl olmalı-yım?” sorularını sormalı.

Muhakkak ki dervişimiz uyanık, âşık, sadık, arif insan olacak. Dünya siyasetinden, içtimai hayattan, ik-tisadi durumdan haberdar olacak. Milletine faydalı bilgi-ler verebilecek.

Derviş ol, diyorsak; nefsine hakim ol, tenezzüllü, tevazulu ol, kadere rıza göster, emre itaat et diyoruz.

Bunun yanında da say u gayret etmek, ilmi, tek-

Page 114: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Manevi Gıda

106

niği, fenni en iyi şekilde öğrenmek ve öğretmek göre-vimizdir. Vatanımızın kalkınmasında bizim de gayretimi-zin olması lazım, hem de çok lazım!..

Dervişliğimiz arifiyetle olmalı! Yani veren el olma-lıyız. Say u gayret etmeli, mücadele edip zafere ulaş-malıyız.

Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre yetiştirirseniz geri kalmış olurlar. Onları kendi yaşayacakları zamana göre ilimle, fenle, teknikle iyi yetiştirmek gerekir.

Gerçek kalkınma ve yardımlaşma, karşılıklı sevgi, kaynaşma, yek vücut haline gelme Đslâm’dadır. Đslâm’ın ipine sımsıkı sarılalım. Sakın ha, tefrikaya düşmeyelim. Birlik, beraberlikle bütün zorlukları yenecek, Allah’ın iz-niyle layık olduğumuz yere geleceğiz.

Đmanımızı, ahlakımızı, dinimizi, aile birliğimizi va-tanın sayesinde yaşayabiliyoruz. Allah bizi vatansız bı-rakmasın. Onun için Allah Resulü: “Vatan sevgisi iman-dandır!” buyurmuştur.

Đnsan; şuurlu, mütefekkir, adımını göre göre atan, insanların hayırlısı olan, memleketini, milletini seven, onların kalkınmasında katkısı olandır. Hizmet için say u gayret edendir.

Allah cümleye vatanın manevî mesuliyetini idrak etmeyi, ona layık olmayı nasip eylesin. Amin! Amin!

Muhteremler!

El ele, gönül gönüle verdiğimiz zaman neler yap-mamıştık… Daha neler yaparız!.. Allah bu millete birlik beraberlik, sevgi muhabbet ve iç huzuru versin. Versin de yüzümüz gülsün inşallah.

Muhterem efendimin ifade ettiği gibi:

Page 115: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

107

Sevin birbirinizi Allah için Resul için

Evlatlarınızla çoğalın vatan, millet için

Yükselin arşa kadar mamûre edin dört yanı

Đcabında dönmeyin, ölün birbiriniz için.

Dönmeyin dostlar, zafere, saadet ve selamete el birlik gönül birlik yürüyün.

O zat-ı muhteremlerin Allah himmetlerini üzeri- mizden eksik etmesin. Saadete, selamete iman-ı kamil, amel-i salihle ulaşılır. Rehber Kur’an-ı Kerim ve mürşid-i kamildir.

Muhterem Dostlar!

Akl-ı selimle düşünen, sözü sohbeti kontrollü olan, düşeni kaldıran, tenezzül/tevazuda, iyilikte yarışan, dervişlerimiz olacak inşallah!

Bilhassa gençleri ve çocukları çok iyi yetiştirmeli-yiz. Maddenin cazibesine kapılmayan, makamın, nef- sânî hareketlerin tesir edemediği yavrular yetiştirelim.

Kendimizi ve yavrularımızı, zamanımızın tehlikeli oyunlarından, insanın aklını, şuurunu, tefekkürünü bo-zacak haram maddelerden korumalıyız. Allah’ın izniyle Kur’an-ı Kerim’in sayesinde insanlığımıza, ahlakımıza, aile düzenimize ters düşen bütün tehlikelerden koruna-cağız.

Hepinizi Allah’a emanet ederim.

Page 116: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Fenafillahın Kemali

108

Varıp anda kıyam durmak

Varlığın ilân eylemek

Zatullaha mazhar düşmek

Harfle savtle olmaz ifa

FENAFĐLLAHIN KEMALĐ

Bismillahirrahmanirrahim

Muhterem Dostlar!

Biz hâlde tevhit eden olmalıyız. Dünya-ukba etki-sinden kurtularak kurb-i feraizle vuslata ermeliyiz.

Vuslat öyle bir hâl ki ifade edilecek, anlatılacak bir muhatap yok. Yaşanır, zevk edilir. Bu kemalat, zatından zatına tecellisidir. Fenafillahın kemalidir.

Bu, ahde vefa edenlerin halleridir. Dervişlerimiz bulundukları rabıtanın sahibi olsunlar. Kurb-i feraizde kesretsiz bir vahdet, vuslat-ı yarla halvet, bîhurûf i lafz u savt/harfsiz, kelamsız, sessiz sohbet sadık dervişlerin kemalidir.

Ayniyettedir safa

Kelamla olmaz îfa

Page 117: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

109

Can Dervişim!

Makamata, rabıtaya öyle sahip çık ki gayriyet hiç kalmasın. Bu hâl; safadır, zevktir, aşk ve muhabbetin tecellisidir. Ne güzel söylemiş üstadımız:

Aklı fikretmez o hali fehm u hâl!

“El cem u maal fark” tevhit etmek, fark etmek, bu erkan üzerine olmak lütfeyle Mevlam!..

Kurb-i nevafille kulluk eden dostlarım!

Nevafil zevkiyle vuslat eden, sıfatiyyun meşrebiyle her zerreden şuhud eden, kullukta sultanlık zevkine eren, ahkamıyla, ahlakıyla Muhammediyet’i yaşayan, “ente!” “Sensin ya Resulallah!” diyen dostlarım!

Görerek, bilerek, yaşayarak şehadet veren, şeha- detin sırrına eren, halkı sevip incitmeyen, halkı Hak’tan ayrı görmeyen dostlarım!

Tenezzül tevazuyla güzel ahlakla Hak Resul’ün izinden giden dostlarım!

Emrine itaat, telkine sadakatle yaşantısında, söz ve sohbetlerinde temsil ettiği Hak Resul’ün vekaletini edeben koruyan dostlarım!

Kapısında kul var, sultandan içeru

Öyle bir kul ki fenafillahtan geçmiş, zat-ı Hakk’a mazhar düşmüş. “Hak batın halk zahir” şuuruyla kulluk-ta kemale ermiş, haliyle hallenmiş.

Öyle kul ki dünya ve ukbadan süzülmüş, tevhit etmiş, rızaenlillah ibadet eder, kulluk eder, dua ve niyaz eder, kılı kırka yarar. A canım, örnek insan!...

Đşte bunlar için söylenen methiye:

Geçmeyecek onlar sırat

Page 118: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Fenafillahın Kemali

110

Vermeyecek onlar hesap

Dünyada verdiler hesap

Hep gördüğü didar, hep cemal olur

Bu zat-ı muhteremler uruç eder, ol dost ile sohbet ederler. Nüzul eder, tenezzül/tevazu ile fisebilillah iba-det ederler. Vahdet kesret tevhit ederek Kavseyn’de zevk u safaya ererler.

Ulu Yaratanım!

Bizi rızan üzere hâl sahibi eyle. Tevhidin zevk u safasını ver. Đyiliklere ram eyle. Şuhud ve tefekkürle kendine kul eyle. Diyetimiz ol da ezel ebedi bir eyle. Ve-layet’te velilerle, Nübüvvet’te nebilerle haşreyle. Dua ve niyazımız, rızan üzerine yaşamanın halini ihsan eyle bi-ze.

Selam dostlara!

Selam Hak yoldan gidenlere!

Selam Hakk’ı-batılı fark edenlere!

Selam Ehl-i Beyt’e ve Ehl-i Beyt’in dostlarına!

Esselamüaleyküm

Page 119: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

111

Hakk’a kulluk edeceksin

Şuhud üzre duracaksın

Hikmetlere ereceksin

Zikredenler huzur bulur

GÖNLÜNÜZDE BULACAKSINIZ

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Selam ve sevgilerle gözlerinizden öperim. Sizi, ai-lenizi, yavrunuzu Allah’a emanet eder, Allah’tan sonsuz iyilikler dilerim.

Sevgili Yavrularım!

Maddî olarak birbirimizden uzağız. Mana olarak hiç de uzak değiliz. Allah bizi manen uzaklaştırmasın. Kader yazınız; rızkınızı, suyunuzu orada hazırlamış. Siz de bu-na rıza gösterdiniz. Mevla yardımcınız olsun.

Derviş, kaderine rıza gösterendir. Emre itaatle, telkine sadakatle Hak yoldan yürüyendir. Allah bizi ken-dinden hiç ayırmasın. Amin!

Sadık dervişimiz olduğunuzu biliyorum. Sadakati-nizden hiç şüphem yok. Ulu Yaratanım sizi ezel ve ebed korusun.

Emre itaatle Hak yoldan yürüyün yavrum. Çok sa-

Page 120: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Gönlünüzde Bulacaksınız

112

bırlı ve metanetli olun. Allah’ı gönlünüzde bulun. Gönül eri, iyiliklerin insanı siz olun. Allah’a bağlılığınız, zikriniz, sadakatiniz sizi refaha, huzura kavuşturur yavrum.

Allah diyen diliniz, Hak’la gören gözünüz cihana değer. Basit değilsiniz. Sizler Allah’a gönül vermiş, ka-dere rıza gösteren, emre itaat ile Hak yoldan yürüyen-lersiniz. Bunun kadr u kıymetini idrak edecek, iyiliklerin melek insanı olacaksınız inşallah.

Bizi hatırlayarak telefon etmeniz, bize ilgi duyma-nız bizi çok memnun etmiştir. Size dua ediyorum. Size Hak’tan sonsuz iyilikler diliyorum.

Sevgili Dervişlerim!

Sizden istediğim, emrolunduğunuz gibi dosdoğru yürümeniz, telkine sadakat, emre itaat etmeniz. Dilin en tatlısını, sözün en güzelini söylemeniz.

Aile birliğinize Allah sevgi, muhabbet versin. Şeri-at-ı Muhammediye ile ahlak-ı Muhammediye’yi günlük hayatınızda yaşayacaksınız yavrum.

Zikrullah, gönlünüze huzur, sevgi, muhabbet geti-recektir.

Zikredenler mest olur

Allah ile dost olur

“Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur, sevgi ve istikrar bulur.” 29

Sevgili Dervişlerim!

Sakın ha, hiç üzülmeyeceksiniz. Allah’ın emri, rı-zası, sevgi ve muhabbeti üzerinizden eksik olmasın yav-rum. Ulu Yaratanım, sizin ve yavrunuzun ebediyen elin-

29 Ra’d, 13/28

Page 121: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

113

den tutsun.

Biz size daima sohbetlerimizi göndereceğiz inşa-allah.

Size ve sizin sevdiklerinize Allah’tan sonsuz iyilik-ler diliyorum. Orada tanıştığın müslümanlara da bizden selam söyleyin.

Gözlerinizden öper, Allah’a emanet ederim.

Page 122: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Đlmi Hak’tan Almak

114

Fenafillah olanlarız

Bekabillah bulanlarız

Vuslat zevkin alanlarız

Đlham olur Mevlamızdan

ĐLMĐ, HAK’TAN ALMAK

Sevgili Dostlar!

Hasan Fehmi Efendi diyor ki:

Đlmi evraktan alanlar bulmadı Fehmi reşat

Đlmini var Hak'tan al ki bulasın fevz u necat

Đlmi Hak'tan alabilmek için Hak'ta yok olmalıyız. Zan ve evhamdan kurtulmalıyız. O zaman ilmimiz, ilmullah olur. Varımız Hak varına karışır.

Allah o zaman biz kullarını sever ve diyetimiz olur. Bütün azalarımızdan Hak tecelli eder.

Varını Hak varında yok edenler, Hak’la vardırlar. Đşte bu zat-ı muhteremler, harim-i ismete girmeye hak kazanırlar. Đlâhî tecelliye mazhar olur da Velayet’te Hak kelamı kullanırlar. Tenezzül tevazu ile Hak Resul’e üm-met olup, gerçek kulluk zevkini tadarlar.

Öyle kullar ki urucun, nüzulün zevkini almışlar,

Page 123: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

115

naz ve niyaza yükselmişler. Halkla görünürler, ama hep Hak’la olurlar. Hikmetle nazar ederler. Eserde müessiri müşahede ederler. Kesret vahdet tevhit ederler de soh-bet ederler. Bu hâl, fena-yı tamda bekaya erenlerin ha-lidir. Bu, Melamet’in kemalidir. Melamet, haldir, zevktir, manadır. Hâlde tevhit edenler ederler hep teşehhüt.

Ehl-i hâl olanlar, geçmiş ve gelecek etkisinden kurtulurlar da öyle bir hale gelirler ki akıl, o hali kavra-yamaz.

Bunlar, tarife girmezler. Dil onları anlatamaz. Ehl-i hâl, ehl-i zevk, ehl-i manadırlar. Cihanın yüzünden gayrıyeti kaldırırlar. Vahdet-i şuhutta hiç gayrullah görmezler.

Bu zat-ı muhteremlerin himmetini Mevla üzeri-mizden hiç eksik etmesin. Amin!..

Page 124: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Merhamet ve Cömertlik

116

Al fakirin duasın, tut elinden

Sor hâlini, öğren kendi dilinden

Derdine derman ol, rehber Nebiden

“Merhametli olunuz” hadisinden

MERHAMET VE CÖMERTLĐK

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Peygamber Efendimiz (s.a.) buyuruyor ki: “Mer-hamet ediniz ki merhamet olunasınız. Yeryüzündeki bü-

tün mahlûkata merhamet edin ki sema ehli de size merhamet etsin.”

Merhamet! Merhamet! Merhamet!

Bu merhamet, hem zahirî hem de batınî olarak düşünülmelidir. Batınî yönüyle sema ehli, beka salikle-ridir. Yeryüzünde olanlar da fena salikleridir. Beka ehli, fena ehline merhamet edecek. Merhamet edecek ki Al-lah’ın büyük lütuf ve keremine uğrasın.

Muhakkak Allah, merhamet edene, merhamet eder. Merhameti olmayan hainleri, Allah sevmez.

Merhamette önder Peygamberimiz (s.a.) ve Hz.

Page 125: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

117

Ali (k.v.)’dir. Hz. Ali (k.v.), üç gün ardı sıra iftarlığını yetimlere, fakirlere, yolculara vermiştir: “Yoksula, yeti-me, esire seve seve yemek yedirirler.” 30

Bütün dostlara tavsiyem, imkan dahilinde mah-remlerine, yolda kalmış yolculara, fakir ve yetimlere merhametli davranmalarıdır. Merhamet edelim ki Al-lah’a dua ve niyaz etmeye yüzümüz olsun. Allah’ın kul-larına gönül rızasıyla severek yardım edenlere, Allah en az bire on yardım edeceğini va’dediyor: “Kim bir iyilik ile gelirse, ona on misli verilir…” 31

Peygamber Efendimiz (s.a.) hadislerinde diyor ki: “Veren el, alan elden hayırlıdır.” “Kendisi tok, komşusu aç yatan bizden değildir.”

Bilmem ki şu insanoğlu, niçin bu kadar maddepe- rest/maddeci, dünyacıdır! Đslâm’a göre sadaka ve ze-kâtlarımızı verseydik memlekette fakir kalmazdı. Kimse birbirine düşmanlık etmezdi. Đnsanlar arasında bu kadar imtiyaz/ayrıcalık, uçurum olmazdı.

- Ama biz yüksek tahsilliyiz, esnafız, genel müdü-rüz, zenginiz, diyenlere cevap geliyor:

- Canım biz de işçi olduksa, bu kadar fark olma-malıydı. Hani Allah ve Resulü’nde kardeştik! Hani düşe-ni kaldıracaktık! Hani fakirin yanında yer alacaktık! Va-tan sathında kardeş değil miyiz? Şehit babalarımızın, dedelerimizin kanları karışmamış mıdır!

Tevhitte sahavet/cömertlik, muhakkak cömertlik gerekir! Cömertlik olursa, saliğe yol açılır. Cömert olan-lar; gönüller fethederler, cennet kapılarını açarlar.

30 Đnsan, 76/9 31 En’am, 6/160

Page 126: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Merhamet ve Cömertlik

118

Bazılarının tevhitten, meratip ve makamattan zevk alamadığını görüyorum. Nedenlerini araştırıyorum. Bakıyorum, hainlik/cimrilik birinci sırada yer alıyor. Onun için can mürşidim “sahavet, sadakat, cesaret.” di-ye buyurmuştur.

Allah cömertlerin gönlünde karargâhını kurar. Hal-ka merhamet, Hakk'a merhamettir. Allah’ın yanında hiçbir iyilik zayi olmaz. Gerek dar hâlimizde gerek geniş hâlimizde Allah yolunda hizmeti gaye edinelim. Đyilikte, tevazuda yarışalım. Đhsan edelim ki ihsana uğrayalım. Anneye-babaya, yakın akrabaya ihsan, ikram edelim.

Şu insanoğlu yaptığı iyiliklerin, sahavetin karşılığı-nı bulur, Dünya-ukba saadete ulaşır. Kötülük yapan da onun cezasını görür.

Gelin Dostlar!

Maddenin mahkumu olarak aramıza sınır koyma-yalım; birbirimizi sevelim. Mümin kardeşliğimizi yaşaya-lım. Fakir talebenin elinden tutalım. Vatanımıza ve va-tan evlatlarına hizmeti gaye edinelim. En güzel huzur; bir fakirin, zavallının bahtını güldürmektir. Onların gönül rızasını ve duasını almaktır!

Nefse esir düşen mahkûmlar, bu yüksek huzura kavuşamadılar. Hırsın, maddenin esiri olmak, gavur esi-ri olmaktan daha kötüdür. Böyle olanların gönlü, ruhu, vücudu maddeleşir. Bu hainler, anne babalarının iniltisi-ni dahi duyamazlar. Yardıma muhtaç olan fakirleri göze-temezler. Çünkü hür değiller. Ne vicdanları hür, ne de ruhları hür! Allah kimseyi hırsın esiri, maddenin açgöz-lüsü etmesin.

Halkı sevmedikçe, halkın gönlünde yer tutmadık-ça, iyilikte, tevazuda yarışmadıkça kurtuluş mümkün

Page 127: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

119

değildir.

Ben yine dostlara, merhamet merhamet merha-met, diyorum. Đyilikte, tevazuda yarışalım, Yetimin, fa-kirin gönül rızasını alalım. Hak rızası oradadır. Bunu çok iyi bilelim.

Allah bu millete merhamet, kardeşlik, huzur, sev-gi, muhabbet versin. Allah ve Resulü’ndeki kardeşliği-mizi yaşamak nasip etsin. Amin!

Dostlar!

Gelin, Allah için yardımlaşalım. Allah için sevişe-lim. Düşeni kaldıralım, açı doyuralım. Bîçarenin, zavallı-nın elinden tutalım. Düşün, susuz kalmış bir kişiye su vermeyi; bir açı doyurmayı; yardıma muhtacın elinden tutmayı!..

Bu yaptığımız iyilikler, esas kendimiz içindir. En güzel yatırım, iyiliktir. Gör o zaman Mevla ihsan etmez mi sana.

Ulu Yaratanım bizi rızası dışına çıkartmasın. Sev-gisine mazhar kılsın. Razı olduğu iyiliklerle bizden tecelli eylesin. Amin!

Page 128: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Seven ve Sevilen Birdir…

120

Đkrar sözünü verdik

Cananı candan sevdik

Telkinle Hakk’ı bulduk

Bilen bilinen birdir

SEVEN VE SEVĐLEN BĐRDĐR…

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşlerim!

Sevenle sevilen aynıdır. Seven, sevilenin aynası-dır. Hatta perdeyi aralayıp kaldırabilse, sevdiği varlıkta, kendini sevdiğini görür. “Ben-sen, sen-ben olmuşuz hem!” sırrına erer. Ben, sen olursam, kendimi severim.

Biz insanları; şekillerimiz, kesafetimiz/kalabalık oluşumuz aldatıyor. Halbuki insanlar mana olarak aynı-dırlar. Ruh Hak’tan, Hakk’ın tecellisi. Binek atı niye bizi şaşırtsın? Binilene bakıyoruz da şaşırıp kalıyoruz. Acaba binen nerde, diye arıyoruz.

Buluştu bir ten ü bir can

Bu mülkü ettiler seyran

Bizler birbirimize daha yakın olabilsek, canda ca-nanı sevebilsek, kesret-vahdet tevhit edebilsek ne hik-metlere ulaşırız!..

Page 129: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

121

Tevhit ehli, kesafetten letafete geçer; hâlde tevhit eder. Hak kelamıyla sohbet eder. Sohbeti, sözü Hak’tan dinler. Öyle birini bulduk mu Hakk’ı bulduğumuzu, tev-hit ettiğimizi zevk edelim.

Melamet, değil 3-5 kişinin; kâinatın yüzünden perdeyi kaldırır. Melamet, vahdeti, şuhut etmek, şuhut üzere durabilmektir.

Tefekkürlü insanlar, mana ehli olan insanlardır. O yüce sultanın itimadını kazananlar, sevgisine mazhar düşenlerdir. Dostu onlara perde çekmez.

Dost, kime perde çeker biliyor musunuz? Güve-nilmeyene! Bu güveni kazanabilmek için efendilerimiz zikir veriyor, dünya ve ukba cazibesinden/çekiciliğinden kurtarıyor, vuslat-ı yarla halvet ettiriyor/sevgiliyle bera-ber olmamızı sağlıyor.

Hak mürşidin telkini, rehberiniz olacaktır. Emre itaatle telkine sadakatle halledilmeyecek hiçbir mesele yoktur.

Allah bize aşkını, muhabbetini, razı olduğu yaşan-tıyı versin. Gerçek dervişliği lütfetsin. Kurb-i feraizle vuslatın zevkini tattırsın. Kurb-i nevafille de kulluğun zevkini ihsan etsin. Amin! Amin!

Huda’ya emanet olun.

Page 130: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Kalem, Đnsan ve Vatan

122

Cennet vatanım, sana asla ayak bastırmam

Uğruna ölürüm de senden asla ayrılmam

Sensiz cennet verseler de ebediyyen kanmam

“Vatan sevgisi imandandır!” bunu bilelim

KALEM, ĐNSAN VE VATAN

“Nun; kalem ve onunla yazılanlara and olsun.” 32

Allah ilk olarak kalemi yaratmış. Bütün bilgileri bi-ze veren, dünyanın dengesini sağlayan, inancı ve amel-leri, muhasebeyi, ticarî, sanayî, hülasa bütün ilimleri bi-ze aktaran kalemdir.

Đlk emir “Oku!” 33 dur. Đlk emri yazan da kalemdir. Onun için ilme çok önem vermeliyiz. Bu kadar kitapları, bilgileri, mukaveleleri/sözleşmeleri, tapu ve senetleri, dünyayı yöneten devletler arasındaki anlaşmaları ya-zan, kalemdir.

Kalemini vatanı için, milletine hizmet için kulla-nanlara Allah razı olsun derim. Onlar takdire layık in-sanlardır. Kalemini, şahsî çıkarlarında, memleketin aleyhinde, insanlara zarar verecek şekilde kötüye kulla-nanların şerlerinden de Allah korusun.

32 Kalem, 68/1 33 Alak, 96/1

Page 131: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

123

Sevgili Dostlar!

Her hâlimizle birbirimize faydalı olalım. Düşeni kaldıralım. Fakirin elinden tutalım. Kabiliyetli talebeleri hâli üzere terk etmeyelim. Ellerinden tutalım ve onları okutalım.

Hayatta en güzel hizmetlerden birisi de memleke-te hizmet edecek evlat yetiştirmek, talebe okutmaktır. “Đnsanların hayırlısı, insanlara iyilik edendir.”

Ey zenginler, ilim sahipleri, profesörler, edebiyat-çılar, fenciler!

El ele, gönül gönüle verin de vatanı, vatanın yav-rularını kalkındırın. Kabiliyeti olup da imkanları olmadığı için okuyamayanlara elinizi uzatın. Memlekete en büyük hizmetiniz; birbirinizle barışarak, birbirinizi severek, va-tan evlatlarına ilim, irfan vermekle olacaktır.

Vatan sizin omuzlarınızda yükselecektir. Ehil insan yetiştirmek, onlara vatan, millet, insan sevgisi vermek, en güzel hizmetiniz olacaktır.

Gençliğe ışık tutarak, onları layık oldukları mevki-lere yükseltmek, sizin fedakarlığınızla, cömertliğinizle olacaktır. Lütfen maddenizi ve mananızı seferber edin. Vatanın meşalesi olan gençliğe rehber olun.

Đşte o zaman, bu hizmeti verenler için ölüm yok-tur. Onlar daima rahmetle anılacaktır. Gayeleri gerçek-leşecektir.

En güzel yatırım, insana yapılan yatırımdır. Allah bizi bu hizmetten, vatanı ve vatanın çocuklarını sev-mekten mahrum etmesin. Bu güzel yatırımı yapan ve yapmak isteyenlerin, Allah elinden tutsun.

Allah memleketimizi bölücülerin, insanları birbirine düşüren hainlerin, ihanet şebekelerinin şerrinden korusun.

Page 132: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Kalem, Đnsan ve Vatan

124

Đlimde, teknikte, fende, sanatta, memlekete fay-dalı olan bilgilerde el ele, gönül gönüle vermenin zama-nı gelmiş, geçmektedir.

Kıymetli Kardeşlerim!

Bizden sonra gelecek nesillerimize müreffeh bir Türkiye bırakmalıyız:

Barışı sağlamış, kısır çekişmelerden kurtulmuş, ekonomisini düzeltmiş bir Türkiye!

Öğrencilerin üniversitelere imtihansız gidebildiği bir Türkiye!

Dünyaya borçlu değil; dünyadan alacaklı duruma gelmiş, fakir devletlerin elinden tutabilecek güce sahip bir Türkiye!

Her köşesine imarın, sanayinin, ilmin, sevgi ve kardeşliğin gittiği cennet bir Türkiye!.

Bu güzel vatanı, bu hale getirdiğimiz zaman; dün-yaya barışı, kardeşliği, yardımlaşmayı da biz getirmiş olacağız. Düşkün devletlerin elinden tutup, onları refaha kavuşturacağız inşallah.

Gerçek Đslâm, insanlığa hizmet etmektir. Düşeni kaldırmak, fakirin elinden tutmak, iyilikte yarışmaktır. Bunun da zenginlerle ilim adamlarının el ele gönül gönüle vermeleriyle, barışıp kaynaşmalarıyla gerçekle-şeceğinden hiç şüphemiz yoktur.

Allah’ın Resulü buyuruyor ki: “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” “Veren el, alan elden hayırlı-

dır.” “Đki gününüz bir geçerse zarardasınız.” Đnsan say u gayret edip verimli bir hale gelmelidir.

Dostlar!

Dikkat kelimesi bazan bana az gelir. Çok dikkatli ve çok uyanık olalım. Đslâm’ın girdiği yere kardeşlik,

Page 133: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

125

sevgi, muhabbet, dostluk girer. Đmha için değil; ihya için varız.

Zulme dur diyebilmek, mazlumun hakkını koruya-bilmek, insanları birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sınıf-lara ayıran sömürüye son verebilmek için tuttuğunu ko-paran, güçlü, muktedir bir ülke olmalıyız.

Dünyaya sözümüzü geçirebilmek için kardeşliği, dostluğu yaşayabilmek için el ele, gönül gönüle verip barışı meydana getireceğiz.

Allah bu yolda elimizden tutsun!

Đslâm’ı başımıza kaldırabildiğimiz zaman yapama-yacağımız hiçbir şey yok. Đslâm’da say u gayret. Sevgi, muhabbet Đslâm’da. Yardımlaşmak, veren el haline gelmek, düşeni kaldırmak, açın karnını doyurup elinden tutmak Đslâm’da.

Yalansız, haramsız, sömürmeyen, ezmeyen insan olmalı, iyilik için mücadele vermeliyiz. “Đnsanların hayır-lısı, insanlara iyilik edendir.” duygusuyla duygulanıp ba-rışın, dostluğun, sevgi ve muhabbetin yanında yer al-malıyız. Bizler insanlara iyilik etmek için yaratılmışız. Đyiliklerin insanı olmalıyız.

Cenab-ı Hak, bu duyguyu bütün milletimize ihsan ve ikram eylesin. Allah bizi korusun, sevdiklerinden ayırmasın. Amin!

Page 134: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Bu Yazılar Kolay mı Yazılıyor?

126

Yazdığımız ilâhîler tulûattır

Mevlamızın bize lütf u keremidir

Tecelli eden ilham-ı ilâhîdir

Enfüste, afakta ne varsa Hakk’ındır

BU YAZILAR KOLAY MI YAZILIYOR?

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Bu yazmalar, hemen, kolayca gerçekleşmiyor. Al-lah’la mülakat/buluşma, görüşme yapmalıyız. Allah’ın rızasına, ilhamına mazhar olmalıyız. Açarsa kilidimizi ne âlâ…

Đnsanın Rabbisiyle mülakat halinde olabilmesi, ra-bıtasına tam bağlanması çok önemlidir. O zaman ilham olur, feyiz olur, aşk olur, muhabbet olur. Rabbisiyle mü-lakata geçip, bağlantısını yapamazsa, ebter/değersiz olur, noksan olur.

Hak mürşidin telkini yolları açacaktır. O telkine sadakat, emre itaat, insan vücudunda fetihler yapacak-tır. Yeter ki şu insan, sadakat göstersin, Rabbisiyle mü-lakata girsin. Rabıtasına sıkı sarılsın. Đlham ona başka yerden gelmeyecek. Kendinden kendine bir tecelli ola-cak.

Page 135: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

127

Sevgili Hak Yolcusu!

Zat-ı Hakk’ı anla, zatındır senin

Hem sıfatı hep sıfatındır senin

Sen seni bilmek, necatıdır senin

Gayre bakma sende iste sende bul

Muhteremler!

Bazı sofuların nefsiyle yaptıkları ibadetler, zikirler, dua ve niyazlar, onları Hak’tan uzaklaştırır. Tabiî ki bun-ları yapan için sevap var; ama vuslat-ı yarla halvet olanlar için.

Đşte Hak dostu şöyle buyurmuş: “Hasenatü’l-ebrâr, seyyiâtü’l-mukarrabîn.” “Zühd ü takvanın hase-nesi, mukarrep olanlar için, vuslat-ı yarla halvet olanlar için seyyiedir.”

Aman Ya Rabbi, bunu anlamak, anlatmak, tarif etmek çok zor!

Birisine hasene/sevap olurken, birisine seyyie/gü- nah oluyor.

Zühdü takvanın/Allah’tan korkanın iyiliği, mukar- rep/Allah’a yakın olanlar için yani vuslat-ı yarla halvet olanlar için kabahat olur. Çünkü zühd ü takva, ibadetine hep karşılık ister, cennet ister. Mukarrep olanlar ise, “Bana seni gerek seni” der. Đşte ancak bunlar Hak rızası için koydular secdeye baş.

Bu Hak dostlardan bir tanesi buyuruyor ki:

Đstemem ben dünyayı

Hem istemem ukbayı

Page 136: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Bu Yazılar Kolay mı Yazılıyor?

128

Buldu gönül Mevla’yı

Bildirdi beni bana

Gönlü Mevla’yı bulan zat-ı muhteremler, her halle-riyle örnek insanlardır. Şuhut ve tefekkür üzere durur-lar. Sözlerinde hikmet ve manalar vardır.

Mevla himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!

Muhterem Dostlar!

Rıza kazanmak, sevgiye mazhar olmak, dost gön-lünde yer tutmak, her kula müyesser/nasip olmaz. Gö-nülde yer tutan zat-ı muhteremler, çok, pek çok dikkatli olacaklar, olmalıdırlar. Allah şuhuttan, tefekkürden dü-şürmesin. Kazanılması zor olan mananın muhafazası daha da zordur. Onun için en büyük imtihanlar pey-gamberlere, ehlullahlara, derece derece müminlere ge-lir.

Muhterem Dostlar!

Sevgili o kadar nazik, o kadar hassas ki bilmem nasıl ifade etsem! Dostu kırmamak için, azamî derecede gayret göstermeliyiz. Sevdiğimizi ispat eylemeli, emrine itaat, telkinine riayetle yolundan, izinden gitmeliyiz.

Dost darılırsa, tekrar gönlüne girmek kolay olmaz. Canda cananını incitme sakın. O, kalpten geçeni bilir. Gizli sırlardan haberdardır. Kulunu kendi sıfatlarıyla süslemiştir. Asla uzaklık, yakınlık düşünülemez.

Allah bizi rabıtanın dışına atmasın. Kendinden hiç uzaklaştırmasın.

Muhterem Efendiler!

Allah'ı sevmek, O’na gönülden bağlanmak, bağlılı-

Page 137: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

129

ğını, samimiyetini ispat edebilmek için kişi, kaderine rı-za göstermeli. Hakk’ın emrine itaatle, Habibinin yolun-dan, izinden giderek, al denileni alıp at denileni atmalı.

Zaten bir ayet-i kerimesinde “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakı-nın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir..” 34

Bir diğer ayette de:

“(Resulüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışla-sın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” 35 buyrulmaktadır. Cenab-ı Hak, beni seviyorsanız sevgi-me mazhar olmak istiyorsanız, Habibime tabi olun, O’nun yolundan, izinden gelin, diyor.

Düşünüp tefekkür ettiğimiz zaman anlayacağız ki Allah’ın Resulü bize en güzel şeyleri vermiştir. Emrine itaat, telkinine sadakatle izinden gidilirse, saadet, sela-met bulunur. Đşte o zaman, bu müminlerin elinden, di-linden, azalarından kimseye zarar gelmez.

Bunların en bariz vasfı, Muhammedî olmalarıdır. Nefsî mücadelede muzaffer olmuşlar. Hak mürşidin tel-kiniyle Allah'ı çok zikretmişler. Meratib-i tevhidi ondan almışlar. Şirk fiilden fiilullaha, şirk sıfattan sıfatullaha, şirk olan vücuttan vücudullaha mazhar düşmüşler. Hak mürşidin rızası doğrultusunda kurb-i feraizle zatından zatına mazhar olmuşlar. “Men aref” sırrına eren bu muhteremler, Hakk’ı diyet etmişler.

Đşte onlar için Cenab-ı Hak “Sevdiğim kulumun işi-

34 Haşr, 59/7 35 Âl-i Đmran, 3/31

Page 138: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Bu Yazılar Kolay mı Yazılıyor?

130

ten kulağı, gören gözü, söyleyen dili, tutan eli ve ben onun diyeti olurum.” diyor.

Elbette ki sevilen kul olabilmek için Hak mürşidin telkini, rehberimiz olacaktır. Ulu Yaratanım, sevgili mür-şidimizin himmetini üzerimizden eksik etmesin! Sevgili-nin gönlünden bizi düşürmesin!

Ulu Yaratanım, “Hiç şüphesiz Allah size, emanetle-

ri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmetti-ğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” 36 buyu-ruyor. Peygamberimiz (s.a.) “Emanet nâehlin eline geç-tiği zaman, o zaman, kıyameti gözleyiniz.” 37 diye ifade ediyor. Emanet ehli olmayanın elinde olunca huzur ol-maz, eşitlik olmaz. Emanete ihanet olur. Fitne, fesat, aman Allah’ım neler olaylar, neler olur!

Sen-ben kavgasına düşüp ne katliamlar, ne hadi-seler yaptılar. Nefsine esir olanlardan hayır gelir mi?

Biz istiyoruz ki dervişimizi dünya ve ukbanın meş-galesinden, çekiciliğinden kurtaralım. Dost ile halvet edelim. Edelim de sevgilinin sevgisine mazhar olsun, itimadını kesbetsin, sadakatle sevgilinin gönlünü fethet-sin.

Sevgili istiyor ki en tatlı dili kullanalım. Hak mür-şidin emrine itaat, telkinine sadakat gösterelim. Fena-yı tamda bekaya erelim. Ulu Sultan: “Bana Muhammed’ imin yolundan izinden yürüyerek gelebilirsiniz.” 38 diyor.

36 Nisa, 4/58 37 Buhari, Đlim, Hadis no:54 38 Âl-i Đmran, 3/31

Page 139: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

131

Ehl-i tevhit, taklitçi değil; hakikatçidir. Sevgilinin harim-i ismetine girebilme, sevgisine mazhar olabilme, güvenini kazanabilme herhalde o kadar kolay bir iş de-ğildir. Bu vuslata, halvete gitmek isteyen Hak dostuna derim ki: Muhammedî olalım! Güzel ahlakımız, Hak yol-da sadakatimiz, yolumuzu açar.

Hak dostlardan bir tanesi buyuruyor ki:

Eğer bir can ise hüsnün pahası

Nice yüzbin anın olsun fedası

Niyazi’nin kadim u aşinası

Haber ver bize ol dost ilinden, sevgiliden

Muhterem Efendiler!

Şu insan, kendisini akl-ı selim terazisinde tartmalı. Kendinden kendine sefer etmeli. “Uzak değil çok yakın-sın!” hitabına kulak vererek, yakınlığı hissetmeli, yaşa-malı, zevk etmeli. Canda cananla buluşup, bilişip, se-vişmeli.

Ehl-i tevhit olan, Melamet’in zevkine eren, meratip makamatı zevk edip yaşayan bu zat-ı muhteremin göz-lüğünden baktın mı, kâinatta ikilik kalmaz, gayrullah hiç kalmaz. Bunlara perde/hicap olmaz.

Hak mürşidin telkinini rehber ederek, şu insanoğ-lunu vuslata, halvete getirebilmek için onu dünyasından ukbasından geçireceğiz. Onu zandan, evhamdan, hayal- den kurtaracağız. Gözü kara, telkine sadık olarak Hak yolda yürüteceğiz.

Mevla bu yolda elimizden tutsun. Bize ilham, fe-yiz, aşk, muhabbet versin. Aşk ile Allah demekten mah-rum etmesin. Allah bu yolda hepimize yardımcı olsun.

Page 140: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Bu Yazılar Kolay mı Yazılıyor?

132

Amin!

Muhterem Dostlar!

Melamet, cihanı bir meşale gibi aydınlatmaktadır. Fenafillahın zuhurudur. Öyle bir zuhur ki kesret-vahdet tevhit etmek, halkın yüzünden Hakk'ı sevmek, yarınlara hiç iş bırakmamak, hikmetle kâinata nazar etmek mela- metin özelliklerindendir.

Đşte bu zuhurata mazhar düşenler, ölmeden evvel ölmenin sırrını çözmüşler, nefislerine arif olmuşlar.

Allah, bizi rızası doğrultusunda vuslata giden, hal-vet eyleyen kıymetli insanlardan mahrum etmesin.

Selam ve hürmetlerimle, sevgi ve dualarımla Al-lah'a emanet olun.

Page 141: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

133

Kur’an’ımız rehberimiz

Hak mürşittir önderimiz

Kamil iman ikrarımız

Sadık kul ol, gel sen bize

BĐZDEN UZAKLAŞANLAR…

Esselamüaleyküm

Dostlar!

Kişiyi bizden uzaklaştıran, onun nispetidir, benli-ğidir. Ehl-i tevhit bizden niçin uzaklaşsın! Bizde sevgi var, muhabbet var, hoşgörü var.

Biz ihvana ihtiyacı olan sohbetleri veriyoruz. Za-rarlı olan şeyi at; faydalı olan şeyleri al, diyoruz.

Haset, inat at, dedik de suç mu ettik?

Hak olanı al, dedik de suç mu ettik?

Mutmainne ol, dedik de suç mu ettik?

Cananını bul dedik de suç mu ettik?

Tevhidi hazmedemeyen, sevgi, muhabbete gire-meyen, garazından, haset ve inadından, nefsanî durum-larından geçemeyenler elbetteki bizimle kaynaşamaz!

Biz sevginin insanıyız. Hoşgörünün, tatlı dilin in-sanıyız. Biz nimeti, necisle karıştırmayız. Karıştırana da müsaade etmeyiz. Hak’la batılın bir yerde olması müm-kün değildir!

Page 142: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Bizden Uzaklaşanlar

134

Đnsan, tevhitle vücudunda ihtilal yapabilir. Şu in-san, hz. insan mesabesine/derecesine gelebilir! Gönül kalesine tevhit bayrağını dikebilir. Kendisinde Allah ve Resulü’nü söz sahibi edebilir. Kesret vahdet tevhit ede-bilir. Niçin, niye, nedenlere hiç takılmayabilir. Nefsî mü-cadelede zafere ulaşmak istiyorsak, Hak mürşidin telkini rehberimiz olacaktır.

Şu bir gerçek ki her kuş kendi cinsiyle uçar. Nisbeti, gururu, şirk fiili, şirk sıfatı, şirk vücudu olan, bu cemiyette barınamaz. Bizim dostlarımız fenafillahtan süzülmüş, zat-ı Hakk’ı diyet etmişlerdir. Kelamı Hak’tan alır, Hakk’ın sohbetini dinlerler. Gerektiğinde kelam-ı Hak’la sohbet ederler. Bunlar, kesret vahdet tevhit edenlerdir.

Đhvanımızı bu duruma getiren, can mürşidin telki-nine sadakat, emrine itaattir.

Bize sadakat, ihlasla gelenler, kemale erdiler. Kast-ı mahsusası/kötü niyetleri olanlar, art düşünceleri olanlar, kendilerine yazık ettiler, ziyan olup gittiler. Bu yol, kötü niyet istemez. Bu yol sevgi yoludur, tevazu yoludur, aşk, muhabbet yoludur.

Bu yolda dervişanımız, sadık derviş olacaklar. Biz ihvanımızdan irfaniyet, kemalat bekliyoruz.

Dostlarım!

Sevgilinin harim-i ismetine girebilmek için güveni-ni kazanacağız. Güven kazananlar; huzur buldular, vus-lat-ı yarla halvet ettiler, sevdiler, sevildiler. Đhlas ve sadakatleriye kemale erdiler. Bize ahkamlı, ahlaklı, al-çakgönüllü olmayı telkin ettiler.

Page 143: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

135

Can mürşidim, ne güzel şeyleri beyan eder:

Bütün azalarınız abdestli olacak. Göz akl-ı selimle cemale bakacak. Dil, hak ve hakikati ifade etmeye çalı-şacak. Kulak, muhabbetullah dinleyecek…

Hülasa şu “dervişim” diyen kişi, almış olduğu tel-kin ve akl-ı selimle sıfatlarını kontrol altına alacak.

Đşte o zaman insan, ahsen-i takvim, en tatlı dili konuşan, iyilikte, tevazuda yarışan insan olur.

Ne hikmettir, dervişanın bazıları alabildiğine aşkla zevkle olgunlaşırlar, zevk u safaya ererler. Bazıları da maalesef bunun tam aksi. Ledün ilmi, onlarda aksi tesir eder.

Hak mürşidin telkini, bazılarının kemalini, bazıları-nın da zevalini meydana getirir. Ledün ilmi hep olgun, kamil insan yetiştirmez. Birinin kemali tecelli ederken birinin de alçalışı tecelli eder. Ulu Mevlam bizi alçalmak-tan korusun inşallah!

Dervişimlerimizden Hak mürşidin emri ve rızası doğrultusunda hedefe yürümelerini istiyoruz. Abdestli, ibadat u taatlı olmalarını istiyoruz. Allah’ın emrine bo-yun eğip emre itaat, telkine sadakatle al denileni alıp, at denileni atmalarını istiyoruz. “Hakikat yolunda Şeriatı

rehber edinmeyenlerin, Şeriat’ın emirlerine harfiyen ri-ayet etmeyenlerin, kemale ermesi mümkün değildir.” gerçeğini kavramalarını istiyoruz.

Allah ihvanımıza ilham, feyiz, aşk versin, muhab-bet versin.

Alâ Resulina Salavat…

Page 144: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Neleri Atacağım?

136

Engelleri aşacaksın

Hikmet ile bakacaksın

Şahadete ereceksin

Emre mutî olur isen

NELERĐ ATACAĞIM?

Esselamüaleyküm

Dervişe Kızım!

Selam, sevgi ve dualarımla sizi ve sevdiklerinizi Allah’a emanet ederim! Size Allah'tan sonsuz iyilikler di-liyorum.

Hanım Kızım!

Kaderine rıza göster. Đnşallah emre itaat, telkine sadakat göstererek Hak yoldan gideceksin. Al denileni alıp, at denileni atacaksın yavrum.

“Neleri atacağım Hacı Baba?” diyorsan, söyleye-yim: Hasedi, inadı, öfkeyi, gurur ve kibri atacaksın. Se-ni Hak’tan uzaklaştıran nefsanî şeyleri atacaksın yav-rum.

Aşkı, sevgiyi, muhabbeti alacaksın. Tatlı dilli, hoş-

Page 145: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

137

görülü, sabırlı ve çok sabırlı olacaksın. Sana gelen, sen-de sevgi bulsun, hoşgörü bulsun, dilin en tatlısını bulsun yavrum. Nefsanî olan bütün kötülüklerden arınmış, ru-hun, gönlün tertemiz, pırıl pırıl bir derviş kızım olacak-sın inşallah!

Gerçek derviş, adımını göre göre atandır. Her ha-liyle örnek insandır. Sözü sohbeti murakabeli/kontrollü, iyiliklerin fazilet abidesi olacaksın hanım kızım.

Nereye uzansa, “Besmele”li uzanan, terazi üzre duran, gönlünü Allah’a veren, niçin, niye, nedenlere ta-kılmayan sen olacaksın yavrum.

Seni Hak’tan uzaklaştıracak hiçbir şeye meylet-meyeceksin. Zikirli, tefekkürlü olacaksın. Đyiilikte, teva-zuda yarışıp, çevreni hayretlere düşüreceksin. Nefsî mücadelede muzaffer olan, gönül kalesine tevhit bayra-ğını çeken, hikmetler menbaı/kaynağı sen olacaksın.

Hülasa sen; sözün en güzelini konuşan, dilin en tatlısını kullanan, Allah ve Resulü’nün rızası doğrultu-sunda hayatını tanzim eden olacaksın yavrum.

Allah’ın emirlerine, gönülden bağlısın. Hak mürşi-din telkin ettiği zikre sadakatle gönül verensin. Đyilikle-rin melek annesi sensin.

Çevresine nur saçan derviş kızım!

Senden hep iyilikler, hep huzur zuhur etsin. Örnek bir aile olmanı istiyorum.

Bu mektupla ve bundan sonra da sana sohbet mektupları göndereceğim. Bunları dosyala yavrum.

Beyinize ve oradaki yakınlarınıza selam ve duala-rımla hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

Page 146: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Alevilik ve Sünnilik

138

Düşmanların emellerine kapılmayın

Sevin birbirinizi, sakın ayrılmayın

Birlikten kuvvet doğar, bunu unutmayın

Perdeler arkası tuzaklara düşmeyin

ALEVÎLĐK VE SÜNNÎLĐK

Esselamüaleyküm

Muhteremler!

Alevîlikle Sünnîlik kökünde birbirinden ayrı değil-dir. Allah ve Resulü’ne ve diğer dört şarta iman ikisinde de var.

Zamanla aşırı uçlara gidilmiş. Alevîliği Sünnîlik düşmanı, Sünnîleri de Alevî düşmanı yapmışlar. Bu, Đs-lâm’a giren en büyük tefrika/bölünmedir. Mümin kar-deşleri birbirine düşman etmedir!

Canım Hz. Ali’yi (k.v.) ve O’nun çocuklarını sev-mek suç mu? Allah ve Resulü’nün dostları bunlar. Ama yalnız sevmekle de bu dava gerçekleşmez. Sırat-ı müstakîmden, ahkam-ı şer’iyye, ahlak-ı Muhammediye ile yürüyeceğiz.

Ehl-i Beyt sevgisi, Peygamberimiz (s.a.)’e dayanır. Hadis’te “Kim Ehl-i Beytimi severse beni sever. Kim be-

ni severse Allah'ı sever. Kim Ehl-i Beytime buğz ederse, bana ve Allah'a buğz etmiş olur.” buyrulmuştur.

Page 147: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

139

Ne yazık ki Alevîlere cephe alacağız diye Hz. Ali (k.v.) ve soyuna bile ters düştüler. Onlar da Hz. Ali’yi ve soyunu ifrat derecede sevdiler.

Önemli olan yolundan gitmektir. Yol ihdinas sıratel müstakimdir. Đlmi tevhit, aşırılıkları -sağı da solu da- merkezde toplar, sulh eder.

Biz Allah ve Resulü’nde kardeşiz. Dinde kardeşiz. Evlad-ı Resul’e ve Evlad-ı Resul’ün peder-i âlileri Hz. Ali (k.v.) ve muhtereme valideleri Hz. Fatımetü’z-Zehra’ya (r.a.) can ü gönülden bağlıyız. Hürmet ve saygımız var-dır. Ehl-i Sünnet imamlarına can u gönülden bağlıyız. Amelde mezhebimiz Hanefî, itikatta mezhebimiz Ehl-i Sünnettir.

Makamat-ı tevhit üzerine zevk edersek; Alevîler, velayet sahibi, Sünnîler de nübüvvet. Biri zatiyyun meş-rep, biri de sıfatiyyun meşrep. Đmam-ı Azam: “Sıfat za-tın ne aynı, ne de gayrıdır.” demiştir. Tevhit bunları bir-leştirir. Aynı yolda kardeşiz.

Velayet zevkine eren Hak yolcuları, zatiyyun meş-reptirler. Ama itikatları, amelleri sıfatiyyundur. Zevkleri zatiyyundur; ancak sıfatiyyun meşreple amel ederler. Sıfatiyyun meşrep olan zat-ı muhteremler de zatiyyun- dan zevk alırlar. Ama bulundukları yer, sıfatiyyun meş-reptir. Elbette ki ikisinin de itikat ve amelleri Kur’an ve hadise dayanır.

Ehl-i Sünnet demek, tafsilat-ı Muhammediye’ye sahip olan demektir. Al denileni alan, at denileni atan demektir. Kılı kırka yarar. Emri bil ma’ruf ve nehyi anil münkeri uygular. Allah'ın emrini tutar, yasaklarından kaçar. Bu muhteremler Kur’an’la amel ederler.

Ehl-i Sünnetiz deyip de zatiyyun meşrepleri zevk

Page 148: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Alevilik ve Sünnilik

140

edemeyenler, anlayamayanlar oldu. Zatiyyun ve sıfatiy- yunun dışında kalıp, zahirî manasıyla amel edip, hakikat manasına eremeyenler oldu. Bu iki zümreden dolayı ne-ler neler, ne olaylar oldu...

Zatiyyun meşrep olan Cafer-i Sadık’a taş atıldı. Mezhep dışı bırakıldı. O’ndan ders gören Đmam-ı Âzam Hz.’leri zindana atıldı. Bir suçu mu vardı? Hâşâ!

Hakikat ilminin, Đlm-i ledün’ün dışında kalanlar, Đmam-ı Âzam’ı anlayamadılar. Hatta “Đmansız gitti.” di-yenler de oldu ve buna bizzat şahit olduk. Suçu ney-miş? “Sıfat zatın aynıdır.” demiş.

Düşünüyorum da bu bölünmeyi kimler meydana getirdi! Kimler yaptı bunu? Buradan bir çıkar mı sağla-dılar?

Makam-ı Velayet’te, vahdet makamda zat-ı muh-terem bu zevke varmış. “El vahde bilâ kesre” Hz. Đsa (a.s.)’ın Ruhullah makamı. Hatta Peygamberimiz bu makamda “Men reânî fekad raal Hak.” demiştir. Yani “Kim beni görürse, Hakk’ı görür.” Buradaki “ben” vah-dettir, Hakk’ın benliğidir. Kim kendi enfüsünde bunu ta-dar, zevk ederse, “Nereye dönerseniz Allah'ın vechine dönersiniz.” 39 ayetinin sırrına mazhar düşer. Burası ta-rife girmeyen hikmetler ve manalar alemidir!..

Birçok ehlullah bu makamda vahdeti zuhura ge-tirmişlerdir veya vahdet zuhura gelmiştir. Hak kendini izhar etmiştir. Hz. Ali (k.v.) “Ene nâtıkul Kur’an!”/“Ben konuşan Kur’an’ım” demiş, bu makamda. Muhiddîn-i Arabî “El halk u halk, hüvel Hak.”/“Halk nedir? Halk,

39 Bakara, 2/115

Page 149: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

141

Hak’tır.” Öyle bir vahdet, öyle bir tecelli ki!.. Birçok Hak dostlarından bu tecelli olmuştur. Onun için Đmam-ı Âzam “Sıfat zatın aynıdır.” demiş. Ve yine mürşidim bir ilâhîsinde, “Sultanların Sultanıyız” demişti. Kendisine sordum:

- Bunu hangi zevkle, nasıl yazdınız?

- Devamını oku da gör! dedi. Devamında,

“Hû’dur huzurumuz

Hak’tır zuhurumuz” buyruluyordu.

Elbetteki fenafillahın kemali bunlar. Bu zat-ı muh-teremler, nispet fiilden fiilullaha, nispet sıfattan sıfatul- laha, nispet vücuttan vücudullaha mazhar oldular. Hak mürşidin telkiniyle fena-yı zattan tecelli-yi zatın maz-har düştüler. Kenz-i mahfînin/gizli hazinenin fahri üye-leridirler. Hikmet hazinesidirler.

Velayet’te Kur’an’ın sırrına, nübüvvet makamında da hadisin sırrına erdiler. Sırlarını nasıl anlatsınlar? Bu hikmetleri, nasıl anlamayanlara, nasipdar olmayanlara versinler? Allah o Hak dostlarının himmetlerini üzeri-mizden eksik etmesin!

Bunlar, tevhit kılıcıyla kesildiler. Fena-yı tamda bekaya erdiler. Sevilen kul oldular da Hakk’ı diyet etti-ler. Hakk’ı diyet eden bu zat-ı muhteremler, vahdet zevkiyle neler neler söylediler!.. Ve nitekim:

Uzak değil çok yakınsın

Canda gönülde sen varsın

Anladım ki sen benmişsin.

Bu zevk u safayı veren Ulu Yaratana sonsuz hamd ü sena. Hak mürşitten olur himmet!

Katremiz ummana saldık biz bugün

Page 150: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Alevilik ve Sünnilik

142

Katre nice anlasın, umman olan, anlar bizi. Katre, ummana karışırsa, o zaman bizi anlar.

Bu sır ve hikmet ilminin; zahir ilimle, zühd ü tak-vayla bilinmesi mümkün değildir. Onları biz suçlu gör-müyoruz. Bu, hidayet meselesidir.

Sevgili Hak yolcuları!

Peygamberimiz buyuruyor ki: “Đnsanlarla sohbet ederken, istidatlarına/kabiliyetlerine göre sohbet edin.” Yoksa, insanları kaybeder, Hatta kendinize düşman ya-parsınız. Her ne kadar iyi niyetle de söyleseniz, zevk edip anlamayınca, manayı idrak edemeyince neler neler oldu ve daha neler olur!..

Muhteremler!

Sohbet ve muhabbetler ağır geliyorsa, anlayamı- yorsak, iyi bilelim ki bizde iyi niyet hakimdir. Gayemiz, şu insanı Allah ve Resulü’ne sevdirmek, nefsî mücade-lede muzaffer kılmaktır.

Đyi niyetle sohbet eden, faydalı olmaya çalışan bu zat-ı muhteremlerin hakkı, iyiliktir, sevgidir. Neden taş atıyoruz ki? Onların bize bir kast-ı mahsusaları mı var? Bir art düşünceleri mi var? Bu sohbeti bize yaparken bir çıkar mı sağlayacaklar?

Zatiyyun meşrep olan bu muhteremler de dikkat etsinler. Bunu zevk etmek, yaşamak kolay bir dava de-ğil. Değil biat etmeyenler, biat edip de bu dersi görenler de bazen tahammül edemiyorlar. Biz onlara da hak ve-riyoruz.

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

Page 151: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

143

Candan sevelim hem sevilelim

Ulu Mevla’ya çok şükredelim

Canı gönülden Allah diyelim

Şâh-ı Merdân’ı önder bilelim

ZAT, SIFATSIZ; SIFAT DA ZATSIZ OLMAZ!

Esselamüaleyküm

Muhteremler!

Bir önceki yazımızde yer alan Alevilik-Sünnilik ko-nusuna devam edeceğiz.

Gerçek Alevî, vahdet-i şuhuttadır. Velayet sahibi-dir. Gerçek Sünnî de tafsilat-ı Muhammediye sahibidir.

Bir ayet-i kerimede: “Resulüm de ki: Allah'ı sevi-yorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı

bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder.” 40 buyru-luyor.

Zat, sıfatsız; sıfat da zatsız olmaz. Velayet’ten zatiyyun zevkini alırız. Nübüvvet’ten de sıfatiyyun zev-kini alırız. Vahdet kesret tevhit ederiz. Kavseyn şuhudu ile şehadet getirir, ikmâl-i tevhit ederiz.

Allah ve Resulü’nü makamat zevkiyle şuhud eden-ler, tefekkür edenler, o zevk u safaya erdiler.

40 Âl-i Đmran, 3/31

Page 152: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Zat Sıfatsız; Sıfat da Zatsız Olmaz

144

Hz. Ali (k.v.)’yi de velayet zevkiyle tanıyanlar, hâ-liyle hâllenip, zevkiyle zevkyap oldular. Hz. Ali (k.v.) ’nin ölen tarafına değil; ölmeyen tarafına geçenler, yani kesafetinden letafetine geçenler, gayrullahı kaldırır, kesret vahdet tevhit eder, şehadetin sırrına ererler. O zaman Muhammed Ali’nin sırrına ermiş olurlar.

Đslâm’da en ağır şey, ihtilaftır. Đhtilaflarla ne olay-lar meydana geldi, ne kanlar aktı, ne başlar kesildi…

Đmam-ı Âzam da bu kurbanlardan bir tanesidir. Allah O’na şehadet mertebesi de vermiştir.

Cafer-i Sadık’ı hazmedemediler. Bütün ehlullaha zaten taş attılar. Tabiî ki kasıtlı değildir bunlar. Bilmeye-rek, anlamayarak neler neler oldu!

Hani müslümanın elinden, dilinden, azalarından zarar gelmezdi? Hani ehl-i tevhit, düşeni kaldıran, hal-kın yüzünden Hakk’ı sevendi? Bilmem ki nasıl ifade edeyim! Sevap için işlediğimiz günah, dağları eritir. Ulu Mevlam bizi affet!

Öyle yazılacak, anlatılacak şeyler var ki!.. Sırr-ı velayete ermek, hikmetlere ulaşmak, haldir. Onu yaşa-yabilmek ne güzeldir, ne güzeldir!..

Süleyman Çelebi:

“Bu gelen Đlm-i ledün sultanıdır

Bu gelen tevhit i irfan kânıdır.” beytiyle peygam-berimiz (s.a.)’in tevhit ve irfan hazinesi olduğunu ifade ediyor.

Hz. Ali (k.v.) buyuruyor ki: “Peygamber Efendimiz bana bir ilim öğretti, onu siz de bilirsiniz. Bir ilim daha öğretti, onu size desem, siz beni öldürürsünüz.”

Page 153: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

145

Nasıl dayansın ona ehli hâl, ehli zevk olmayanlar!

Ledün ilmi, bir kamil mürşitten okunur. Gönülden gönüle akar. Şu bir gerçek ki bu ilme vâris olanlar, za-hir ulemânın bildiklerini biliyorlar. Hakikat ilmini tahsil edemeyenler, bir mürşid-i kamile varmayanlar, Ledün ilmini bilmiyorlar. Đnsanın bilmediği şey üzerinde fikir yürütmesi de doğru olmaz!

Tevhide davet eden, gerçekleri söyleyip, insanları uyarmak isteyen efendilerimiz iyi niyetlerinden dolayı ne hakaretlere uğradılar, ne taşlar yediler. Başlarını verdiler. Ölürken de haklarını helal ettiler, feryat etme-diler. Ten kafesinden mana alemine uçtu gittiler.

Bu kamil insanların, Allah yolunda can veren bu zat-ı muhteremlerin ruhları şâd olsun.

Hani benim bir hikayem vardır:

Ne açlıktan öldüm, ne susuzluktan

Dağların iniltisi öldürdü beni.

Gerçekleri söylersin kaldıramazlar; susarsın gönül razı olmaz.

Şair diyor ki:

Ya ben ağlamayım da kimler ağlasın!

Yaralı gönlümü kimler dağlasın?

Onları öldürdüler. Öldürülenlerin ruhları şâd, hu-zur içinde. Öldürenler ise, hâlâ hırslarını, öfkelerini tat-min edemediler. Ne kadar güzel söylemiş Yunus:

Bizi seven cananları

Biz de severiz onları

Bizi sevmeyen kardaşlar

Varsın Mısr’a sultan olsunlar.

Page 154: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Zat Sıfatsız; Sıfat da Zatsız Olmaz

146

Bunlar birer birer gelecekte okunacaklar. Bazıları eyvah deyip dizine vuracak: “Neden faydalanamadık?” diye üzülecekler. Elbetteki bunlar, letafet sahipleri, hikmetlere ulaşanlardır.

Kesafette kalanlar bilmem neler söyleyecekler! Şahsen ben şimdiden hakkımı helal ediyorum. Şahsıma olan hakaretler helal olsun. Tevhide olan hakaretleri he-lal etmeye iradem yetmez. Çünkü tevhidin sahibi Al-lah’tır.

Binde biri de elini vicdanına kor, tefekkür ederse, işte o bizim acımızı dindirir. Tabiî ki bir kamil mürşide varmadan olmaz.

Ahmedim ben bu tende

Çıktım Tur’a, bedende!

Ahmedim Benim!

Nur Ahmedim!

Ey vahdetle vahdetleşen, kesret vahdet tevhit eden, sevilen kul olup Hakk’ı diyet eden can mürşidim!

Can Ahmedim!

Bize ruhundan ruh verip mana ile dirilttin.

Emir senden söz senindir

Şeyhim delil oldu bana.

Ulu Sultanım!

Ezel ebet tut elimiz. Bizi Allah demekten mahrum etme. Kaderine rıza gösteren, emrine itaat, Hak mürşi-din telkinine sadakat gösterip kemale eren âşıkların, sadıkların, sevdiğin kulların zümresine ihvanımızı, cüm-lemizi dahil eyle. Amin! Amin!

Page 155: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

147

Hâlde tevhit edelim

Gayriyi ne edelim

Nefsimizi bilelim

Lâ ilâhe illallah

MĐŞ’LĐ TEVHĐT OLUR MU?

Muhteremler!

Đhvanın bazıları hep geçmişle tevhit etmeye çalışı-yor. Geçmiş evliyaullahtan, kitaplardan, eserlerden na-killer, anlatımlar oluyor.

Ben isterim ki hâlde tevhit edelim. Kelamı, Hak-tan söyleyelim, dinleyelim. Zatından veya sıfatından sohbet yapalım.

Niçin miş’leri karıştıralım? Geçmişte Niyazi söyle-miş. Yunus söylemiş. Mevlana söylemiş… Pîr Seyyid geçmişte miş’li anlatılıyor. Hasan Fehmi Efendi de öyle! Hani hâlde tevhit edecektik?

Evet, miş’ler de lazım. O miş’ler yardımcı fikirdir. Ana fikir, haldir, hâlde tevhittir. Hâl tecellisine mazhar olmaktır.

Yardımcılara takılıp da hali ihmal edenler veya

Page 156: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Miş’li Tevhid Olur mu?

148

zevk edemeyenler var.

Bazen miş’lerle hâlde tevhidi kaçırıyoruz. Aman Allah’ım! Miş’lere bir takıldık mı neler neler neler gelmiş geçmiş…

Av ortada iken, avı tarif ediyoruz. Yahut da ateş diyeceğimiz yerde tarifte kalıyoruz, avı kaçırıyoruz. Çok geç kalınmış oluyor.

Hâlde tevhit edenler, ederler hep teşehhüd.

Özünde Allah ve Resulü’nü hale getirirsen, şu an-da, zevk u safa edersen neyine yetmez ki! Sen gel hâl-de tevhit et de Allah ve Resulünden sohbet dinle!

Tabiî ki bu halet-i ruhiye de kesafetten letafete geçenlerin halet-i ruhiyesidir. Şekilden manaya geçen-lerin halidir. Hâlde tevhit ederek, görerek, bilerek şehadet getirenlerin halidir. Allah bu hâlden ihvanımızı, dostlarımızı ve bizleri mahrum etmesin.

O sultanların; Niyazilerin, Yunusların, Mevlanaların zamanında da, hikmetler yine hâlde tevhit edenlerden tecelli etmiştir.

Onları giyen çıkarmış, şimdi sizi giymiştir. Önemli olan giyen ve giyilendir. Yani zatı ve sıfatıdır.

Đşte Dostlar!

Melamet, akl-ı selime hitap eder. Mütefekkir olup hâlde tevhit edene hitap eder. Melamet meratip, makamat ve rabıta üzerine sohbet edenlere hitap eder.

Bu Đlâhî hitaba muhatap olmak, hikmetlere itaat etmek, sözünü sohbetini kontrollü söylemek gerek.

Aman Dostlar!

Dikkat edip, Hak mürşidin telkini ve rızası doğrul-

Page 157: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

149

tusunda tevhit edip, hayatımızı tevhit ile süsleyelim.

Allah bütün ihvanımıza Hak Resul’ün emri ve rızası doğrultusunda dervişliği yaşayabilmeyi, ikram ve ihsan eylesin.

Melamet, tarikat üzerine bir hakikattir, haldir, zevktir, manadır. Bu kutsi ve ulvi makamlara yüksele-bilmek için Hak mürşidin telkini rehberimiz olacaktır. Đnşallah!

Mürşidi Hak bil Hakk’ı seversen

Pîr yüzündendir Hak hidâyatı

Selam, sevgi ve muhabbetle Allah'a emanet olu-nuz!

Page 158: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Şuur Altında Birikince

150

Nefsânî hareketlerden koru onları

Sabırla, metânetle doldur ol canları

Ulu Mevlam muhafaza et ihvanları

Yuvalarında huzur, sevgi ver Allahım!

ŞUUR ALTINDA BĐRĐKĐNCE…

Muhterem Dervişlerim!

Aileyi yan etkilerden kurtaralım. Basit tartışmaları büyütmeyelim. Çok basit olayları “Niçin öyle? Neden böyle?” deyip şuur altında biriktirmeyelim. Çünkü sevgi kayboluyor. Soğukluk, lüzumsuz sürtüşmeler başlıyor.

Ailede böyle haller meydana gelince ihvan bundan etkileniyor. Sohbete gelse de kafasının içi başka bir alemde dolaşıyor. Böylelere bir şeyler anlatmaya çalışı-yoruz; ama anlatmak kolay olmuyor. Biz de “Đhvanımız niçin kemale gelmiyor? Neden huzurlu olmuyor?” diyo-ruz. Bakışlar, oturuşlar, isteksiz dinlemeler… “Hayret yahu! Yeter artık! Şimdiye kadar dinledik dinledik de ne oldu?” dercesine yüzüme bakmalar.

Page 159: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

151

Derviş Kızım!

Allah'ın büyük lütuf ve ihsanlarının kıymetini idrak etmek lazım. Mesela: Allah sana bir erkek vermiş. Ka-der kalemiyle yazmış. Bu insan, Allah'a tövbe etmiş. Emre itaat eder, Şeriat’ın ahkamı ile müzeyyen/donan-

mış. Đçki yok, kumar yok, gayrımeşru bir yol yok. Kur’an gibi sevilmesi gereken bu zatla çok basit şeyler yüzünden çatışma olur.

Hanım Kızım!

Hani sevgi gösterecektik? Hani en tatlı dili kulla-nacaktık? Hani bir iyilikle on, elli, yüz eksiği örtecektik?

Komşuda, mahallede neler neler oluyor. Adam ka-zandığını kötü yollarda, içkide, kumarda, batakhaneler-de harcıyor. Kadının iki gözü iki çeşme. Çocuklarına ya-van ekmek bile bulamıyor. Hadiseler oluyor, mahkeme-lere sürükleniliyor. Çocuklar sokaklarda kalıyor. Aile bo-zuluyor. Hanede huzur yok, sevgi, muhabbet hiç yok. Aile harap oluyor, yıkılıp, târümar/perişan oluyor.

Evet! Ya eşinin kadr u kıymetini bilmeyen hanım… Namuslu erkeğini takdir etmeyen, hayatını sokağa atan! Ne yaptığı belirsiz kadınlar? Çocuklarını ve kocasını ih-mal edenler ve daha neler neler!..

Allah kimseyi bu yollara düşürmesin.

Hanemizde daha çok sevgi, daha çok tatlı dil kul-lanmamız gerekirken bilmem ki bize neler oluyor!

Allah verir bir nimet, kadr u kıymetini bilemezsin. Ardından öyle bir belâ verir ki çekemezsin… Şükrümüzü bilelim.

Page 160: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Şuur Altında Birikince

152

Hem hanenin huzuru hanıma bağlıdır. Hanım “Yok, ben bunu isterim de isterim; olmaza olmaz!” diye tutturursa nasıl huzur olsun!

Derviş Kızım!

Belki adamın parası yok, gücü yok. Almaya gücü olmayanı zorlamak doğru mu? Nihayet tepki ile karşıla-şırsın. Sabırlı, çok sabırlı olacağız. Çocuklarımızın istik-balini düşüneceğiz. Ana-babanın huzursuzluğu, çocukla-rı çok etkiler. Hem annenin hem babanın, çocuklarını düşünerek birbirlerine en iyi muameleyi yapmaları ge-rekir.

Farzet ki adamın çizgisi bozuk, kaymış yoldan. Zor kullanmak baskı yapmak, onu kazandırmaz yavrum. Onu tekrar kazanmak için azamî derecede iyilik, iyilik, çok iyilik göstereceksin. Yaptıklarından utansın. Üzül-sün. Sizden özür dilesin.

Dünyamızın dengesi öyle sarsılmış, öyle bozulmuş ki düzen hiç iyi değil. Bu felakete insanlar yuvarlanıp giderken, ne mutlu ailesini kurtarana! Çocuklarını, yu-vasının saadet ve selametini kurtaranlara ne mutlu!..

Đşte bu büyük felakete aileleri, çocukları düşür-memek için zikir veriyoruz, tövbe veriyoruz:

Gelin yavrum, dikkat edin! Ateş yakar, su boğar, sel alır götürür. Bu tehlikeleri, içine düşmeden fark et-mek, bunlardan sakınmak gerek. Đçine düştükten sonra ateş bacayı sardıktan sonra, kurtulmak mümkün olmaz.

Hem ben sohbet ederken “Çocuklarınızı ve aile birliğinizi kurtarmak için, dört elle sarılın!” diyorum.

Page 161: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

153

Tabiî ki bir insanda iki el var. Önce annenin elleri, sonra babanın elleri yavrularını kurtarmak için çalışacak.

Hanım Kızım!

Allah'ın sana emanet ettiği efendine çok iyi dav-ranmanı tavsiye ederim. Đyilikte yarışmanı istiyorum.

Gelin Dervişlerim!

Allah'ın kader kalemiyle yazdığı, kurduğu bu dü-zene sadakat gösterelim. Emre itaat edelim, telkine sa-dık olalım. Birbirimizi kırmadan en tatlı ifadeleri kullana-lım ve birbirimizi çok sevelim. Bu sevgi, çocuklarımızı da sarar ve çocuklarımızın kurtuluşuna vesile olur.

Şimdi hanım kızım diyecek ki:

- Hacı Baba, bu yazınızda bize daha çok ağırlık verdiniz.

- Evet kızım. Çünkü evin temeli, ışığı annedir. Peygamber Efendimiz (s.a.) de üç defa “Anne! Anne! Anne!” demiştir, sonra “Baba!”Ben de şimdi “Baba!” di-yorum:

Sevgili Dervişim!

Babasın. Evin büyüğüsün. Allah'ın size kader ka-lemiyle yazdığı bu hanım, senin hizmetinizde. Çocukla-rını büyütmekte. 60-70 metrekare evde en az on sekiz saat koşturuyor. Erken kalkar. Çocukların yemesi-içmesi, ütüsü, okula hazırlanmalarına yardım etmesi. Bir yandan da sana hizmet eder. Đşe giderken seni ha-zırlaması… Sonra dönüp, evini derleyip toparlayacak. Çocuklarına öğlen yemeği hazırlayacak. Tekrar bulaşık, ev işleri. Akşama sen geleceksin diye hazırlık yapar.

Page 162: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Şuur Altında Birikince

154

Sen gelip her şeyi hazır bulursun.

Sevgili Dervişim!

Güler yüzle eve gel. Tatlı dille, iyiliklerle eve gel. Bu hizmete karşı biraz duygulu ol, biraz ilgi göster. Ha-nım kızımızın mide ağrısı, baş ağrısı varsa, gider. Şu in-sanın tedavisi; sevgidir, güler yüzdür, tatlı dildir.

Allah'ın hediyesi olan hanıma ve hanımdan mey-dana gelen çocuklara karşı dikkatli ve çok dikkatli olma-lısın.

Yavrularım!

Gelin güler yüzünüzü, tatlı dilinizi sonuna kadar kullanın. Anne-baba olarak karşılıklı sevgide yarışın. Đyi-liklerin meleği siz olun. Đlla ki birbirinizin iyilik taraflarını takdir ederek, Allah'ın bu büyük lütfunun karşısında an-layışlı, duygulu olun. Yuvanızın ve birbirinizin kıymetini bilin. Birbirinizi çok sevin ve kırmadan yaşayın. Sizin bu haliniz takdire şâyandır. Đyiliğiniz cihanı tartar. Allah kimseyi kötülerden etmesin. Amin! Amin!

Aman Ya Rab!

Bir aileyi kurtarmak, huzur, sevgi, muhabbetle zînetlendirmek, ne kadar güzel! Pek çok güzel!..

Bir aileyi kurtarmak, onu Allah ve Resulü’ne ka-zandırmak, bir ülkeyi fethetmekten daha kıymetlidir. Al-lah bu yolda yardımcımız olsun.

Muhterem Evlatlar!

Đyi geçinmeniz, örnek aile olmanız, iyiliklerle çev-renize ışık tutmanız bana da yansıyor. Đşte ben de o

Page 163: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

155

zaman çok huzurlu oluyorum. Sizi benden çok, kimse düşünemez. Allah sizi ezel ebet korusun ve muhafaza eylesin.

Muhterem Dostlar!

Murad-i Đlâhî bizden öyle kıymetli şeyler istiyor ki… Akıp giden bu nehri, sohbet-muhabbet nehrini ve-rimli ovalara çevirmemizi istiyor. Şuurlu, düşünen in-sanları sulamamızı istiyor. Hale ve geleceğe ışık tut-mamızı istiyor.

Allah'ın bu büyük lütuf ve kereminin karşısında duygulu, düşünceli davranmalıyız. Bu Đlâhî zuhurata karşı, sadakat ve samimiyetle gönülden bağlanıp Al-lah’ın rahmet deryasını sonuna kadar coşturmalıyız. Đyi-liklerin insanı olacağız. Aşkın, sevginin, muhabbetin in-sanı olacağız.

Kaderine razı, emr-i Hakk’a itaatkâr, Hakk'ı-batılı fark eden, iyilikte yarışan zümre-yi salihîne Allah cüm-lemizi ilhak eylesin. Amin!

Can u gönülden hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

Page 164: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

En Büyük Gaflet ve Cehalet

156

Zan, evhamdan geçeceksin

Mutlak Hakk’a ereceksin

Zata mazhar düşeceksin

Hak mürşidin telkiniyle

EN BÜYÜK GAFLET VE CEHALET

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Allah deyip de insanların hayallerinde, dünya ve ahiretin ötesinde bir varlık düşünmeleri, en büyük gaf-lettir. Hz. Muhammed (s.a.) deyip de O’nu 1400 sene öncesinde bırakıp ölüme terk etmeleri, en büyük ceha-lettir. Bizi gafleten ve cehaletten kurtaracak olan kamil mürşit ve O’nun telkinidir.

Hak mürşidin telkininde beklediklerimiz mevcut-tur. Hâlde tevhit edenler, görerek, bilerek, yaşayarak şehadet verirler. Onun için ehlullah:

Ne maziyem ne müstakbel!

Yürü hâl ehli ol, kali n’edersin?

Bir saliğin hayal ve evhamları yıkılmalıdır. Derviş, gelecek kayıtlarından kurtulmalıdır. Rahmetenli'l-Alemin olan iki cihan serveri, Hatemü’l-Enbiya’yı mezardan beklemeyelim. Haliyle hâllenip zevkiyle zevkyap olalım.

Page 165: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

157

O’nunla yaşayalım, O’nunla hayatı devam ettirelim.

Her dervişin özünde Muhammediyet vardır. Vasıl-ı ilallah olabilmek, yani Hakk’a vuslat edebilmek için ta-but teneşir şartı yoktur. O sende iken, sen O’nu gayride arama.

Đlm-i ledün mensupları için sıfat, zatla bir vücut-tur. Dostlar, gelin secde edelim. Hâlde tevhit edenler, ederler hep teşehhüd.

Şu insanoğlu, fena-yı tamda bekaya ererse, bü-tün zandan, evhamdan, şekten, şüpheden kurtulur. Zan ve evhamdan ancak mürşid-i kamiller kurtarır. Onlar, taklitten tahkike geçirirler. Đman-ı kamil, onların telkini-dir. Allah, Hak mürşitlerin himmetlerinden bir an mah-rum etmesin!

O mürşit ki Hakk’ı diyet etmiş, kelam-ı Hak'la sohbet eder. Karanlık bir şey bırakmaz. Đman-ı kamil onda. Telkini mutlaktan yani Hak’tan verir.

Hak mürşidim, sırattan, mizandan geçirir. Vuslat-ı yarla halvet ettirir. Çünkü Hak mürşitler, Hakk’ı diyet eden mürşitler, Velayet’te velilerle Nübüvvet’te nebilerle haşrolmuş. Velayetle nübüvveti tevhit ederek Kavseyn’ e ulaşmışlar. Bu muhteremler, dille anlatılmaz, kalemle yazılamaz. Çünkü kesafetten letafete geçmişler.

Letafet öyle bir alem ki; harfsiz, kelamsız, mekan-sız bir alem. Mesela: Beden kesafettir, ruh letafet. Koca vücudu taşır bir nefes gibi. Kesafet, tarife girer de leta-fet yaşanır, zevk edilir; ama tarife girmez.

Bu vücudun letafet tarafı Hakk’ı temsil eder. Kesa-fet tarafı mürşidi temsil eder. Onun için Niyazi Mısrî Hz.’leri:

Page 166: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

En Büyük Gaflet ve Cehalet

158

Buluştu bir ten ü bir can

Bu mülkü ettiler seyran

Niyazi’den görünen ol

Ben ancak ad ile sanım

Şu insanın zan ve evhamı, hayali o kadar güçlüdür ki yıkılması çok zordur. Bu kadar güçlü olan zannı, ev-hamı, şüpheyi efalullah yıkar, fail-i Mutlak olan Allah yı-kar. Rabıtası lâ faile illallahtır. Bütün sıfatların sahibi Al-lah’tır. Rabıtası Lâ mevsufe illallahtır.

Vacibü’l-Vücut, Allah’tır. Rabıtası Lâ mevcude illal-lahtır. Đnsan vücudu, mümkünü’l-vücuttur. Đnsan vücu-dundan ruh ayrılınca, onu, hemen toprağa veririz. Bir gün bekletmeyiz. Vacibü’l-Vücut olan Allah için asla bir zafiyet, bir eksiklik düşünülemez.

Sevgili Dostlar!

Hâlde tevhit eden Hak mürşitler, bizi, bütün en-gellerden geçirme gücüne sahiptirler. Çünkü onlar, fe-na-yı tamda bekaya erdiler. Hakk’ı diyet ettiler. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!

Selam ve dualarımla tevhide sımsıkı sarılmanızı tavsiye ederim. Allah bizi bütün engellerden, nefsanî hareketlerden korusun. Amin!

Page 167: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

159

Hakka gönül verenleriz

Hak mürşitten bulanlarız

Hakk’ı halktan sevenleriz

Ehl-i tevhit derler bize

ÜMĐTSĐZ OLMAYALIM!

Muhterem Dostlar!

Bir vaiz efendiyi dinledim. Birçoklarını dinledim; ama bu daha değişik. Öyle korku, öyle azap, öyle ce-hennem saçıyor ki hiç açık kapı bırakmıyor.

Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim’inde, “De ki: Ey kendi-lerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahme-tinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların

hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametli-dir.” 41

Günahımız çok diye ümitsizliğe düşenleri Allah uyarıyor: Rahmetimden, merhamet ve mağfiretimden

ümidinizi kesmeyin.

Bir ayet-i kerimesinde Cenab-ı Hak : “Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allah

41 Zümer, 39/53

Page 168: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Ümitsiz Olmayalım

160

onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışla-

yıcıdır, engin merhamet sahibidir.” 42

Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimesinde de: “Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.” 43

Yeter ki kul, yaptığı tevbesinde sabit olsun, tev-besini bozmasın. Ahdinde sadık olsun.

Peygamber Efendimiz (s.a.) de “Müjdeleyiniz, kor-kutmayınız. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.”

Allah kullarını sevmek için yaratmış; yakmak için değil. Kişi emre itaat etmez, telkine sadık olmazsa, ka-zandığını bulur.

Muhterem dostlara söylemek istediğimiz: Allah'ın rahmetinden ümit kesilmez. Yeter ki kul, sözünde sadık olsun. Hadîs-i kutside “Rahmetim gazabıma galiptir.” buyuruyor Cenab-ı Hak.

Sevgili Hak Yolcuları!

Ledün ilmi, hikmet ve mana ilmidir. Kulu Allah'a sevdirmek için yapılan telkindir. Ledün ilmi, Peygambe-rimizin (s.a.) mana ilmidir. O mukaddes vadiye varlıkla girilmez.

Bizler fena-yı tamda bekaya yürüyenleriz. Yoklu-ğu sermaye ederek, varlıkla giyinenleriz. Zandan, ev-hamdan, şekten, şüpheden geçip iman-ı kamil ve amel-i salihle amel edenleriz.

42 Furkan, 25/70 43 Furkan, 25/71

Page 169: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

161

Çok uyanık ve çok dikkatli olacağız. Canda cananı incitmemek için azami derecede gayret göstereceğiz. Sevgiliyi incitmek bize çok pahalıya mal olur. Dostun gönlü hassastır. Gönlü kırıldı mı imarı çok zor olur. Lüt-fen kaşımızı çatıp da isyan eylemeyelim.

Canda cananı incitmemek için hak mürşidin telkini rehberimiz olacaktır. Mürşidin rehberliği, yaptığı telkin, verdiği rabıta, bizim için can simidi gibidir. Hak yolcu-sunu fenadan bekaya, ezelden ebede o telkin, o rabıta ulaştırır.

Muhterem Dostlar!

Tevhit ehlinin sözü sohbeti murakabeli/kontrollü- dür. Adımlarını göre göre atar. Nefs-i emmâre onu etki-leyemez. Zikri, fikir ve tefekkürü vardır. Hakk’a gönül veren bu zât-ı muhteremin amelleri, amel-i sâlihtir. Bu dost, şekten/şüpheden kurtulmuştur.

Dervişlerimizden istediklerimiz, telkine sadakat göstermeleri, şuhut ve tefekkür üzere olmalarıdır.

Ehl-i tevhit, hâl ehlidir, hâlde tevhit edendir. Hâl-de tevhit edenler, ederler hep teşehhüt. Đman-ı kamil onlardadır. Çünkü onlar taklitten tahkîka geçerler. Gö-rerek, bilerek şahâdet verirler.

Muhteremler!

Melamet’e gönül verenlerin bütün varlıkları, Hakk’a inkılap eder. Musa (a.s.) mukaddes vadiye gi-rerken: “ Ey Musa! Ben şüphesiz senin Rabbinim; aya-

ğındakileri çıkar; çünkü sen, kutsal bir vadi olan Tu-

Page 170: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Ümitsiz Olmayalım

162

va’dasın.” 44 ayetine muhatap olmuştur.

Biz de o mukaddes vadiye girebilmek için dünya-ukba kayıtlarından geçeceğiz. Hak’ta yok olmak, yoklu-ğumuzu Hak varlığına çevirme lütf u keremi mürşidi-mizdendir.

Allah Hak mürşidin himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!

44 Taha, 20/12

Page 171: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

163

Gayemiz düşeni kaldırmak, yolunu şaşırmışın elinden tutmak, onu hedefe taşımak. Allah için sevmek, Allah için yardım etmek, Đslâmiyeti günlük haya-tımıza uygulayıp yaşamaktır.

MELÂMĐLĐKTE ŞERĐATLI OLMAK SUÇMUŞ (!)

Esselamüaleyküm

Kıymetli Dostlarım!

Pîr Seyyid Muhammed Nur; Gavsü’l-Azam 3. Dev-re Melamet’i zuhura getiren, geceyi güne katarak ilme ve irfana hizmet gaye edinen bir zatı muhteremdir. Elli beş adet eser vermiş. Bunların birçoğu Türkçe ve bir kısmı da Arapçadır.

Ledün ilminin, ilimsiz ayakta durmasının, irfaniyet vermesinin mümkün olmadığını Pîrimiz eserleriyle be-lirtmiştir. Kendi devrinde büyük alimler, kamiller yetiş-tirmiş, ledün ilmine hizmet için bunlara görev vermiştir.

Bir insanın Şeriat-ı Muhammediye bilgisi olmazsa, tarikat-ı Muhammediye’de nasıl hedefe yürüyecek? Böyle birinin Hakikat-i Muhammediye’nin inceliklerini, hikmet ve manalarını idrak etmesi çok zor olur. Onun için Pîr, ilme çok önem vermiştir. Aynı zamanda da

Page 172: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamilikte Şeriatlı Olmak Suçmuş (!)

164

“Arap Hoca” diye ünvanı vardır.

Pîr’den sonra Melamet’e bazı sızmalar oldu. Mela- met bazı bozguncuların, ehli olmadan görev alanların, büyük ihanetlerine uğradı.

46 senelik durmak bilmeyen mücadelemizle, muh-terem mürşidimin himmetleriyle, telkin ve nasihatları doğrultusunda çok şükür, çok nezih ve muhterem bir cemaatimiz oluştu. Öyle bir cemaatiz ki Şeriat-ı Muhammediye’ye gönülden bağlıyız. Tarif ve telkin üze-rine hareket ederiz. Kasıt ve gayesiz fisebilillah/Allah yolunda hizmet veririz. Hiçbir çıkar, art düşünce, siyasi emel peşinde koşmayız.

Bu özelliklerle donatılan muhterem efendi kardeş-lerim ve sevgili ihvanımızın bu yolda alicenaplıklarıy-la/cömertlikleriyle ahkamlarıyla ahlaklarıyla emre itaat, telkine sadakatleriyle büyük bir mücadelede muzaffer olmalarına bizzat şahidim. Onun için muhteremleri can u gönülden tebrik ediyor, Allah razı olsun diyorum.

Şeriat’ın ahkamından, ahlakından uzak bazı züm-reler türediler. Onların hiçbir söz hakkı kalmamıştır.

Ehl-i tevhit olan can dostlarda, muhterem efendi-lerde, kurb-i feraizle Kur’an-ı Kerim’dir söz sahibi. Kurb-i nevafille de Allah’ın Resulü ve hadis-i nebeviyelerdir.

Avam-ı nas itikadıyla peygamberle aramıza 1435 seneyi koymaktan hayâ ederiz/utanırız. Bizler hâlde tevhit edenleriz ve muhakkak öyle olmalıyız. Hâlde tev-hit edenler, teşehhüdün sırrına erdiler, görerek, bilerek şehadet verdiler.

Bizim de sevgili dostlarımızdan, muhterem efendi

Page 173: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

165

kardeşlerimizden ricamız: Can u gönülden tevhidin rabı-tasına sarılsınlar. Hâlde tevhit ederek şehadet sırrına ersinler. Đyiliklerin insanı olsunlar.

Bütün dostların “Yürü yavrum sen Hak Resul’ün izinden yürü.” duygu ve düşüncesiyle hareket etmeleri-ni Ulu Yaratanımdan niyaz ederim. Allah ve Resulü’nün rızası üzerine ledün ilmini yaşamak ve yaşatmak zevk ve irfanına kavuşalım inşallah.

Tekrar etmeden geçemeyeceğim: 46 senelik ha-yat tecrübemi nasıl ifade edeyim! Öyle hallerle karşılaş-tık ki söylemeye utanıyorum: Melâmilikte Şeriatlı olma-nın suç olduğunu ifade edenlerle karşılaştık. Namazın, orucun, Đslâm’ın şartlarının lüzumsuz olduğunu söyle-yenlerle karşılaştık.

Bu hale düşenlere acındık. Öyle bir hale gelmişler ki kurtulmaları da mümkün değil. Biz de bunların ara-sında göründük Melâmi ismini aldık.

Aman Allahım, ne taşlar, ne sopalar yedik, ne ha-karetlere uğradık. Öyle bir hâl ki, ahkamsız, erkansız dervişler bize veryansın ediyorlar:

- Siz hocasınız, anlamazsınız. Anlamadınız.

Şeriatı olup da tevhitten haberdar olmayanlar da veryansın yapıyor:

- Siz bunların arasındasınız, bunlardansınız ha!

Đki tarafın da hücumuna uğradık. Đki hücum ara-sında kaldık.

Ulu Yaratanım ikram, ihsan etti, elimizden tuttu. Şeriat’a sarılarak Şeriatsızlara haddini bildirmek için

Page 174: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamilikte Şeriatlı Olmak Suçmuş (!)

166

mücadele verdik. Çok şükür muzaffer olduk. Şeriatsız olanların hiçbir mücadelesi kalmadı, mumları söndü ve sönmekte.

Şeriatı olup da hakikatten haberdar olmayanlarla yaptığımız mücadelede de Allah bizi başarıya ulaştırdı.

Baktılar ki, bizler abdestsiz yere basmıyor, büyük bir mücadeleyle ledün ilmine hizmet veriyoruz.

Hülasa hücum eden iki taraf da şimdi takdir edi-yor. Bazı hocaefendiler, o taş attıranların durumlarına şahit oldukları için bize hücum etmişlerdi. Fakat bizi ya-kından tanıyınca, eserlerimizi görünce şimdi takdir, teb-rik ediyorlar.

Diyeceksiniz ki:

- Pek, niçin sizi tebrik etsinler? Ne var sizde?

Sevgili Dostlar!

Bizde garazsız, maksatsız fisebilillah Şeriat var. Girdiğimiz hanelere sevgi, barış getiririz. Zikri ehlinden alıp ehil olanlara vermek için mücadele eder, suskun dilleri Allah dedirtiriz. Kadere rıza, emre itaat, telkine sadakatle hak yoldan gittiğimizi çok şükür zevk eder yaşarız. Đhvanımız telkine sadakat, emre itaatle nefsî mücadelede muzaffer olmaktalar ve olacaklar.

Gayemiz düşeni kaldırmak, yolunu şaşırmışın elin-den tutmak, onu hedefe taşımak. Allah için sevmek, Al-lah için yardım etmek. Đslâmiyeti günlük hayatımıza uy-gulayıp yaşamaktır. Peygamberimiz (s.a.) “Müslümanın elinden dilinden, azalarından kimseye zarar gelmez.”

buyuruyor. Bu mücadelede muzaffer olabilmektir.

Page 175: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

167

Pîrimiz ve onun mensupları olan şeyh efendiler hep Allah rızası için hizmet verdiler. Hak yolda hizmette Allah yardımcımız olsun.

Bizler iyilikte, tenezzül tevazuda yarışırız ve ya-rışmalıyız. Tatlı dilimizle güler yüzümüzle güzel ahlakı-mızla örnek bir insan olmalıyız. Đnsanların hayırlısı in-sanlara iyilik edendir.

Biz daima iyiliğin, doğruluğun, sevginin ilim ve ir-fanın yanında yer alacağız. Bu kadarı yetmez. Daha da-ha… Hizmet için yarışacağız.

Dostlardan istediğimiz; insanların hayırlısı olmala-rıdır yani insanlara iyilik etmeleridir. Hakk’ı-batılı, helali-haramı iyi ve kötüyü fark etmeleridir. Đlimle, irfanla tatlı dille hoşgörüyle hizmet vermeleridir. Vatanı çok sevme-leridir.

Muhteremler!

Vatan sevgisinin imandan olduğunu peygamberi-miz (s.a.) beyan ediyor. Cennet vatanımız iyi insanların omuzlarında yükselir. Vatanın sırtında asalak olmak, ona yük olmak insana yakışmaz bir haldir.

Vergisini adil vererek bu vatanın imarında bir kat-kısı olan insan, ne şerefli, ne meziyetli bir insandır. Cennet vatan, bizim anamızdır. Bizi havasıyla suyuyla bitmez tükenmez nimetleriyle beslemekte.

Uğruna binlerce insan can vermiş, şehit olmuş. Al-lah öyle bir şey göstermesin; şayet gerekirse, ehl-i iman, vatan için seve seve canını feda eder.

Vatanı sevenleri, ona hizmet edip katkısı olanları can u gönülden tebrik ediyorum. Vatanı sevenleri ve

Page 176: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamilikte Şeriatlı Olmak Suçmuş (!)

168

hizmet edenleri ezel ebed Allah’a emanet ediyorum. Al-lah’tan sonsuz iyilikler diliyorum.

Dostlarımız Allah’ın nimetlerine şükretsinler. Bağ-larını bahçelerini imar etsinler. Evlerinin önlerine, bah-çelerine ağaç diksinler.

Vatanın güzelliğine katkıda bulunan kişilere can u gönülden Allah razı olsun der, gözlerinden öperim.

Đşte bizde olanların yüzbinde birini yazmadık. Can mürşidimin buyurduğu gibi:

Yükselin arşa kadar mamure edin dört yanı

Đcabında dönmeyin ölün birbiriniz için.

Allah’a emanet eder, iyilikler dilerim.

Page 177: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

169

Hakk’ı diyet eden dostlar

Hak nuruyla görür onlar

Hak cemalin seyrederler

Dostlar ile bayram olur

HANGĐ BAYRAMDAN SÖZ EDĐYORUZ?

Esselamüaleyküm

Dostlarım!

Muhterem Dervişlerim!

Allah’tan size sonsuz iyilikler dilerim. Katibim ka-lemi, defteri aldı, karşıma oturdu. “Söyle de ne söyler-sen söyle” kabilinden/gibilerinden bir şeyler bekliyor. Ben de Ulu Yaratanıma iç duygularımla kemal-i edeple diyorum ki:

Ey Sultanlar Sultanı!

Bu bayram üzere ne ikram ne ihsan ederseniz, onları dervişanıma bildiririm. Tabii ki bizler sizin kulları-nız. Gayemiz rızana ve sevgine mazhar olmak.

Ulu Sultanım!

Đlhamından, feyiz ve aşkından edindiğim maluma-ta göre buyuruyorsunuz:

Page 178: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hangi Bayramdan Sözediyoruz?

170

Bayram huzurdur, sevgidir, muhabbettir. Ol dost ile halvettir. Bayram etmek naz ve niyaza yükselen dervişlerin hakkıdır. Bayram, fena-yı tamda bekaya erenlerin hakkıdır.

Ve yine söylüyorsunuz:

Fena-yı tamda bekaya ermeyen, vuslat-ı yarla halvet etmeyen, sevip sevip sevilmeyen nesine bayram yapar? Bayram onun neyine? Bayram, dost ile olan bayramdır. Dosttan gafil olan, nesine bayram edecek ki?

Eğer Hak mürşitten tövbe aldıysa, tövbesine sa-dıksa, Hak mürşidin emir ve rızası doğrultusunda yürü-yorsa, emr-i Hakk’a muti olup Hak Resul’ün yolundaysa, bayram etsin, bayram onun hakkıdır.

Fena-yı tamda bekaya erenlerin, dünya ukbadan geçip ol dost ile halvet edenlerin bayramı mübarek ol-sun.

Dostlar!

Hakikaten biz, birbirimizin bayramlarını tebrik ederiz. Gelin; bir görenek, bir alışkanlık bayramından çıkartalım bayramı. Hak mürşitten bayramımızın ilanını bekleyelim. Can mürşidim desin: “Bayramınız mübarek olsun. Vuslatınız mübarek olsun. Ol dost ile halvetiniz mübarek olsun.” Hak mürşit, can mürşit bu tebriği ya-pıyorsa, bayramdasın, seyrandasın, ol dost ile vuslatta-sın.

Hak mürşidin harim-i ismetine girince, candan ci-ğerden onunla kaynaşınca, onun sevgi ve itimadını ka-zanınca, işte o zaman, her yönden bayramın kapıları açılır. Hacı Bayramı Veli’nin buyurduğu gibi:

Page 179: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

171

“Dost ile bayram etti bu gönlüm.”

Can mürşidimin buyurduğu gibi:

“Dostu gönlümde buldum

Dedim elhamdulillah.”

Bayram, cihad-ı ekberin/büyük mücadelenin zafe-ridir. Cihad-ı ekber, nefsi mücadelede muzaffer olanla-rın cihadıdır. Nefsi mücadelede muzaffer olan/başarıya ulaşan zatı muhteremler, hâlde tevhit ettiler. Görerek, bilerek, yaşayarak şehadet verdiler. Şuhut üzre oldular da hikmetlere ulaştılar.

Ulu Mevlam!

Đnsanı ne muazzam yaratmışsın. Kurb-i feraiz ve kurb-i nevafilinle süslemişsin. Zatına mirat/ayna ederek kendine muhatap seçmişsin.

Elbetteki dinleyen salik soracak:

- Bu hale nasıl geldiniz, nasıl getirildiniz?

- Sadakatle tövbeyle, mürşid-i kamilin telkiniyle bu hale gelinir. Hak mürşidim iman-ı kamili telkin eder, taklitten tahkike geçirir. Elinden tutup sırattan mizan-dan geçirdiği dervişleri hakkında buyurur ki:

Geçmeyecek bunlar sırat

Vermeyecek dervişanım hesap

Hak mürşide verdiler hesap

Bunlar, şekten şüpheden arındılar. Dünya ukba pazarından geçtiler. Ol dost ile hemdem oldular. Elbet -teki “Mûtu kable en temûtû.” sırrının mazharıdırlar.

- Peki, anladık efendim; ama herkes bu zevke eremiyor ki!

- Dünya-ukba pazarından geçmek pek kolay mı?

Page 180: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hangi Bayramdan Sözediyoruz?

172

Vuslatı yarla halvet olmak, her kula olmaz nasip. Đman-ı kamile ermedikçe zan, evhamdan, şek/şüpheden arın-madıkça olmaz dostum, böyle olmaz! Kişinin zan, ev-hamı, şek/şüpheleri önünde dağ gibi yığılır. Vuslatına engeldir bunlar. Ne zaman Melamet’in yokluğunu ser-maye edinirsek, varlığımız Hak varlığı olacaktır.

Đşte o zaman tecelli-yi efal zuhura gelir de Lâ faile illallah deriz. Fena-yı sıfattan tecelli-yi sıfata erer, şuhut ve tefekkürle Lâ mevsufe illallah deriz. Meratib-i tevhi-di, makamat-ı tevhidi zevk edip yaşadığı zaman kişi, hâlde tevhit etmiştir. Kamil iman bunda. Bu zatı muhte-rem şuhut tefekkür üzeredir.

Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Sevgili Dostlar!

Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde buyuruyor-lar ki: “Đslâm güzel ahlaktır.” Güzel ahlaka paha olmaz. Güzel ahlakın açamayacağı bir kapı yoktur. Güzel ahlak sahibi, dünya-ukba pazarından geçmiştir. Gayrullahı atmış, vuslatı yarla halvettedir.

Ehl-i tevhit için güzel ahlak, Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakattir. Hak mürşidin telkiniyle güzel ahlak kazanılır. Can mürşidin telkini yolları asan eder. Çünkü can mürşit şirk fiilden, şirk sıfattan, şirk olan vü-cuttan dervişi geçirir de vücudullaha mazhar kılar. Kişiyi ol dost ile halvet ettirir. Güzel ahlak, nuren aynen nur-dur.

En güzel ahlak, fenafillah olanlarda olur. Cenab-ı Hak da fenafillah olanın diyeti olur. Burası kelamsız, harfsiz bir mana alemi. Bu hikmetler alemine dervişin girebilmesi için Hak mürşidin gönül rızasını kazanması gerek. Dervişine “Yürü yavrum, yolun açık olsun.” diye-

Page 181: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

173

cek. Taptuk’un Yunus Emre’ye söylediği gibi. Allah Hak mürşitleri memleketimizden eksik etmesin. Himmetleri-ni üzerimizde daim kılsın.

O mürşitler ki Hakk’ı diyet etmişler, fena-yı tam-da bekaya ermişler, uruç ve nüzulün yolunu açmışlar. Tevhidin haliyle hallenmiş, zevkiyle zevkyap olmuşlar. Sadakat ve samimiyetle Hak mürşide gönülden bağ-lanmanın, emrine itaat, telkinine sadakat göstermenin mükafatına ulaşmışlar.

Bak şu dervişin haline

Alem hayran ahvaline

Akıl ermez kemaline

Kesret vahdet tevhit etmiş

A Canım!

Bu zatı muhteremler, geçmişi geleceği hâlde tev-hit etmişlerdir. “Ne maziyem ne müstakbel!” “Hâlde tevhit edenler ederler hep teşehhüd.”

Ulu Sultanım!

Dervişliğin halini, ilim ve irfanını bize ihsan eyle. Đman-ı kamil, amel-i salihle aç yolumuzu. Bizi Allah demekten mahrum etme. Bir an olsun bizi bize bırak-ma. Fena-yı tamda bekaya ermeyi, perdelerden öte ge-çip harim-i ismette sohbete girmeyi, tenezzül, tevazu ile kulluk zevkini almayı, hâlde tevhit ederek, görerek, bilerek, yaşayarak açık seçik şehadet vermeyi ikram ih-san eyle bütün dervişana ve cümlemize. Dervişanımıza ilham ver, feyiz ver, aşk ver.

Sevgili Dostlar!

Günbegün aşkımız, zevkimiz, muhabbetimiz artsın. Zikrimiz zikrullah, muhabbetimiz muhabbetullah olsun.

Page 182: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hangi Bayramdan Sözediyoruz?

174

Ulu Yaratanım!

Bizi hâlde tevhit ettiren, bu zevklere ulaştıran zatı muhteremlerin himmetlerini üzerimizden eksik etme.

O mürşit ki Ulu Sultanım, onu diyet etmişsiniz. Onun lisanıyla bize sohbet edersiniz. Bu Hak mürşit, can mürşit sureta insan, hakikatte zatınızın mazharı.

Aman Allahım! Ne kutsi, ne ulvi tecelli. Bu tecelli-ye mazhar olan, harim-i ismette huzur bulan, sevgi muhabbetle uruç ve nüzulün yolunu açan, fena-yı tam-da bekaya eren, Melamet’in sırrına mazhar olan bu zat-ı muhteremlerin himmetlerini arttır, Mevlam. Tutsunlar dervişanın elinden. Allah bizi can mürşidin himmetinden bir an olsun ayırmasın.

Allah diyenleri, Allah korusun. Garazsız, maksatsız fenafillah şuuruyla karşılık beklemeksizin Allah diyen-lerden Allah razı olsun. Allah bu şekilde garazsız, mak-satsız zikir yapan dervişanı ezel ebed muhafaza eylesin.

Sizi ve sizi sevenleri Allah’a emanet ediyorum.

Hoşçakalın!

Page 183: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

175

Telkin ile amel eden

Rabıtası sağlam olan

Aradığın anda bulan

Muradına nail olur

SEVGĐLĐ GENÇLER!

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Bu sohbetimde özellikle ve öncelikle kıymetli yav-rularımıza, gençlerimize seslenmek istiyorum.

Sevgili Gençler!

Sizlere tavsiyelerim var:

Ömrünüzü heder etmeyin. Gençliğinizi rasgele kullanmayın. Sağlıklı, esen kalabilmek için ölçülü/ ni-zamlı bir hayat yaşayın. Adam var ki 80 yıllık ömrü 40 senede bitiriyor. Enerjinizi, gücünüzü/kuvvetinizi ölçülü, ayarlı kullanırsanız, ihtiyarlığınız size pek zarar vermez.

Bu ömür çok değerli. Bunu niçin niye nedenlerle geçirmeyin. Đlimsiz, irfaniyetsiz harcamayın. Delikanlı-lık, gençlik hiç bitmeyecek, tükenmeyecek gibi hareket etmeyin. Bakıyorsunuz ki gören gözünüz zayıflıyor, du-yan kulağınız işitemiyor, dilinizde duraklamalar, tıkan-malar oluyor.

Page 184: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sevgili Gençler

176

Öyle kıymetli sermayeler kaybediliyor ki hiç yeri-ne. Dünyanın çarkına kendini kaptıran zavallı genç, o sarhoşluk, başıboşluk içinde heder olup gidiyor.

Bu genç akl-ı selim ile frene basmasını bilebilse. O çarka kendini kaptırmasa. Dünyaya esir olmak değil; dünyayı kendine esir etse. Dünyaya ve ukbaya seslen-se: “Ey dünya, bana cilve eyleme. Ben vuslat-ı yarla halvetteyim. Ol dost ile celvetteyim. Yani Hak’ta ifna olmuşum. Ey ukba, huri gılman ile beni kandırmaya ça-lışma. Vuslat-ı yarla halvette olan, Hakk’ı diyet eden, zatından zatına mazhar olan, hiçbir engel tanımaz.”

Đşte insan, kendini lüzumsuz yerlerde harcamasa, çok kıymetli sermayesini heder etmese, sonra eyvah demeden şimdi Allah dese…

Dostlarım!

Önemli olan bu dersleri, ilim adamları, gençliğe anlatmalı.

Muhterem Gençler!

Kur’an-ı Kerim akıl sahiplerine hitap eder. “Ey akıl sahipleri!” 45 Akıl da düşünen/tefekkür eden akıldır. Akl-ı selim, yan etkilerden kurtulan, nefsanî olan kötülükle-re dur diyen akıldır. Bu akıl sahipleri, olayları akl-ı selim terazisinde tartar.

Đslâm dini, bir nizam/düzgünlük dinidir. Bu dinin mensupları çok dikkatli olacak, dinine taş attırmayacak. Peygamberimiz (s.a.): “Bir müslümanın elinden, dilin-den, azalarından kimseye zarar gelmez.” buyuruyor. Müslüman, Hakk’a teslim olan, akl-ı selim olandır. Müslümanın eli vurmaz, itmez, çalmaz çırpmaz. Öyle bir

45 Bakara, 2/179-197; Maide, 5/100; Haşr, 59/2

Page 185: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

177

ele sahip ki nefsinin isteklerine dur diyen bir el. Dili nef-sin etkisinden kurtulmuş, zikrullah yapar. O, gayrımeş-ru yola gitmez. Allah’ın emrine itaat eder. Al denileni alır, at denileni atar. Diğer azalarından da asla kimseye zarar gelmez.

Bütün azalarını nefsin, kötü emellerin etkisinden kurtaran, zikrullah ile vücudunda ihtilal gerçekleştiren bu zat-ı muhteremlerin, Hak diyeti olur. Bunlar atar adım göre göre, hiç basmazlar çukur yere.

Gerçek mümini ve müslümanı Allah’ın Resulü tarif ediyor. Allah’ın Resulü’nün tarifine biz uyuyor muyuz düşünelim bir kere!

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’inde, “Beni seviyor-sanız Muhammedime tabi olun.” 46 buyuruyor.

Ve yine

“Habib-i Edibim, sevgili Muhammedim taraf-ı

aliyemden size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakla-dıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir.” 47

Şu insan, hem nefsinin insanı olacak hem de “ben Hak yoldayım.” diyecek. Diliyle yaşantısı birbirini tutmu- yor. Lütfen kendimizi kandırmayalım. “Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol.”

Peygamberimiz (s.a.) buyuruyor ki: “Yolumdan gelen bendendir. Yolumdan gelmeyen benden değildir.”

Eğer Allah’ın emrini tutar yasaklarından kaçınırsa, emrolunduğu gibi dosdoğru olursa, şu insan, Allah ve

46 Al-i Đmran, 3/31 47 Haşr, 59/7

Page 186: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sevgili Gençler

178

Resulü’nün yanında bir kıymet, bir değerdir.

Muhteremler!

Ehl-i tevhidin gönlünde Allah ve Resulü tahtını ku-rar. Mevla sevdiği kulun diyeti olur. Öyle kul ki emr-i Hakk’a/Hakkın emrine itaat eder, Hak Resul’ün izinden gider. Allah, bizi Hak Resul’ün izinden bir an olsun ayırmasın.

Allah’ın Resulü’nün tarif ettiği insan, Hak yolda yürüyen, Hak emrine itaat eden, al denileni alıp at deni-leni atan, hâlde tevhit ederek şehadetin sırrına eren in-sandır. Hülasa bu insan, Kur’an’ın edebiyle edeplenmiş, emr-i Hakla Hak yolda yürümüştür. Allah ve Resulü’nün emrine itaatle ümmetlik vasfı kazanmış, ümmetler züm-resine dahil olmuştur.

Bu zümreye dahil olan zat-ı muhteremlere paha olmaz. Onlar huzurdadırlar. Aldıkları tarif ve telkinle Hak erenler safındadırlar. Allah bütün Hak dostlara sev-gisini, muhabbetini ihsan eylesin.

Muhterem Dostlarım!

Đlm-i Ledün öyle basite alınacak gibi bir şey değil. Bütün Hak dostlar bu ilim ve irfanla vuslat-ı yarla halvet ettiler, ehlullah olma ünvanını kazandılar. Sevilen kul oldular da Hakk’ı diyet ettiler. Sevilen kul olmak, her müminin hakkıdır. Yeter ki mümin, hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat göstersin. Sadakatiyle bütün engellerden aşacağından hiç şüphe etmesin.

Şu insanın engelleri: Acaba, şek/şüphe, doğru mu değil mi?.. Đnsan bunların arkasında kaldı mı bunları aşamaz, sevilen kul da olamaz. Kurtulup şüphe ve şirk-i hafiden bulduk eman.

Page 187: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

179

- Anlaşılıyor can dostum, sadık derviş olacağız. Emre itaat, telkine sadakat ile al denileni alıp at denileni atacağız inşallah.

- Đşte böyle davranırsan gör, etmez mi ihsan sa-na. Sevilen kul olursun da diyetin Hak olur.

O zaman ulvi bir hitap:

Ey Hakk’ı diyet eden derviş!

Hakk’a gönül veren, gayrıyeti silip atan derviş!

Dost ile dost olan, emre itaat, telkine sadakatle gönüller fetheden derviş!

Kelamla, dille siz, anlatılır mısınız? Bilmem tarife sığar mısınız?

Söyler kelam bakar sana

Görmez gözü hiç masiva

Vermiş gönül Hak’tan yana

Hep gördüğü didar/cemal olur.

A canım, “Şu insan” deyip de hemen geçiverme. Süzülmüş dünyasından, elenmiş ukbasından, var olmuş Hak varlıktan. Gönlü on sekiz bin alemi ihata etmiş. On sekiz bin aleme sığmayanı, gönül tahtına oturtmuş, hat-ta kendine diyet etmiş. Sırra kadem basmış. Mana ol-muş, ummana karışmış.

Aman yahu! Neyi anlatıyoruz? Kimi kime bildiriyo-ruz?

O yine sesleniyor:

- Geçtim dünya deminden. Dünya beni kapsamına alıp perdeleyemez. Ve yine: Geçtim ukbanın seyrinden. Ukba, asla bana engel koyamaz. Bana lenterani yok.

Ey güzeller güzeli!

Page 188: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sevgili Gençler

180

Ey naz ve niyazın mensubu!

Söyle Allah aşkına nedir bu nazın bize? Neler söy-ler neler anlatırsın? Kalem hali yazar mı? Hikmetin çok, cilvelerin sonsuz. Bu engellerden aşışın, perdelerden öte geçişin, Hakk’ı diyet edişin, sevip sevip çok sevili-şin…

Söyle Allah aşkına bu hale nasıl geldin veya nasıl getirildin? Yoksa hak mürşidin telkiniyle mi, emrine ita-at, telkinine gösterdiğiniz sadakatle mi, al denileni alıp at denileni atmakla mı?

Dünyanın deminden geçmek, ukbanın seyrinden geçmek, bana lenterani yok, demek, aman Allahım, ne büyük fedakarlık, ne büyük cesaret, ne büyük lütuf ve kerem!

Uruç edip vuslat eden dostlar!

Gelin tenezzül tevazu ile kul olalım. Ulu Sultana kulluk edelim. Hak âşıklarının, vuslat isteyen dervişlerin tutalım ellerinden. Süleyman Çelebi’nin buyurduğu gibi:

Ol zaif ümmetlerin hali n’ola

Hazretine nice anlar yol bula.

Đlm-i Ledünün zekatı o zaif ümmetlere yani fena-fillah saliklerine yardım etmektir.

Ulu Sultanım!

Sevgili Mahım!

Derde Dermanım!

Gönlüme Mihmanım!

Sen vallahi can u cananımızsın. Bir an olsun bizi kendinden, vuslatından, sevgi ve muhabbetinden mah-rum etme. Gerektiği gibi sevemiyorsak, zatını bize sev-

Page 189: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

181

dir. Sevmediklerinin şerrinden koru.

Bazı dostlarının lisanıyla neler neler söyledin, naz ve niyaz eyledin. Kullukta sultanlık ilan ettin. “Sultan kuldan, kul da sultandan ayrı değil.” diye müjdeler ver-din. Bu hikmet ve mana dolu ifadeleri hazmetmek, ya-şayıp zevk etmek, idrak etmekte/fehmetmekte yardım-cımız ol sultanım.

Rahmetine, merhametine sığınarak cesaretle neler neler istiyoruz: Diyetimiz ol. Tecelli-yi sıfatına mazhar kıl.

Failim!

Mevsufum!

Enfüs afak mevcudum!

Ender fenadan tecelli zatına mazhar kıl. Mazhar kıl da görerek, bilerek, yaşayarak şehadetin sırrına erdir bizi.

Ulu Mevlam!

Ehl-i tevhit olan, seyri süluk eden dervişanımızın önünden bütün engelleri kaldır. Vuslatına gelmekte olan dervişanımızın ezel ebet tut elinden. Sevgili habibin Hz. Muhammed (s.a.)’in “Mevlam, ezel ebet tut elimiz.” di-ye dua ediyor.

Biz de dua ederiz ulu Yaratanım. Kurb-i feraiz, vahdet lisanınla senden sana iltica ederiz. Kurb-i nevafille Muhammedî lisanla dua ederiz. Kabulünden de zerre kadar şek/şüphemiz yok. “Bana dua edin ki dua-nıza icabet edeyim.” 48 ayetini bildirdin. Lisan-ı Hak ile dua ve niyazımız. Sıfatından zatına, zatından sıfatına

48 Mü’min, 40/60

Page 190: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Sevgili Gençler

182

uruç nüzul ile vuslat eden can dostlara cümlemizi ilhak eyle.

Ulu Sultanım!

Nefsini, benliğini levmetmiş, Hakk’ı diyet etmiş, tenezzül tevazu ile rahmetinizi coşturmuş, kasıt ve ga-yeleri rızanızdan başka bir şey olmayan Melamet men-suplarına, tevhit mensuplarına, ezel ebet perde çekme. Rahimsin, Kerimsin, sonsuz merhamet sahibisin.

Emr-i şerifin üzerine dua ve niyaz ediyoruz. Zikir-siz, fikirsiz bizi hiç bırakma. Seninle olmanın aşkını, zevkini, sevgi ve muhabbetini bize tattır da ezel ebet bu şuhut, bu tefekkürle kalalım Mevlam.

Candan gönülden dua ve niyazımız: Uruç nüzulde vuslat-ı yarla halvet olan, zatına perdesiz vuslat eden, hâlde tevhit ederek şehadete eren, canım sevip sevip çok sevilen, yokluğunu sermaye edip Hak varlığına ula-şan, ender fenadan geçip fena-yı tamda bekaya eren, her an dost ile olmanın şuuru, anlayışı içerisinde olan, nispet varlıklardan süzülen, dünya ve ukbadan elenen, hak mürşidin telkiniyle harim-i ismete giren, ehli irfan, ehli tevhit, ehli hâl olan Hak mensuplarına bütün dost-ları ilhak eyle.

Amin! Amin!

Manevi huzurunda kemal-i edeple Allah deriz, Hû deriz, ya Hak deriz, ya Hayye’l-Kayyum deriz. Ev edna-nın bahrında her nefes deriz Allah.

Selam, sevgi ve dualarımla can dostları Allah’a emanet ediyorum.

Page 191: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

183

Dervişler, Hakk’ı-bâtılı seçenlerdir

Doğru yolda Kur’an ile gidenlerdir

Tenezzül tevazuyla sevilenlerdir

Dervişler, güzel ahlâkla sevilirler

DERVĐŞ NĐÇĐN SEVĐLĐR?

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Şu insan halkın yüzünden Hakk’ı sevmesini bir öğ-renebilse. Halkı severken Hakk’ı sevdiğinin şuuruna, zevkine bir erebilse. Bu şuura, bu hale, bu zevke erişe-bilmek büyük bir mücadele ister.

Büyük mücadele enfüsîdir; afakî değil. Bir insan enfüsündeki mücadeleyi başardı mı afaktaki hayda hay-da başarılmış olur. Enfüsî mücadelede nispet fiilin eseri kalmayacak, nispet sıfatın, nispet vücudun zerresi kal-mayacak.

Đhvan diyor ki: Efendi “Fail Allah’tır.” dedi. Bu, “Fail Allah’tır.” demekle olmaz. Bilmekle hiç olmaz. Efalinde fail, sıfatında mevsuf, zatında mevcut olduğu zevkini, aşkını benimseyecek, kendine işleyeceksin.

Şimdi “Ben Melâmi oldum!” diye geri çekiliyor

Page 192: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Derviş Niçin Sevilir

184

adam. “Tamam, oldum artık.” diyor. Böyle bilmek za-rardır. Üç merhale var ki çok önemlidir: Bulmak, bil-mek, olmak!

-Ne olmak?

-Fenafillah olmak.

-Ne olmak?

-Yok olmak.

-Ne olmak?

-Hak mürşidin istediği gibi olmak.

Allah hepimize aşk versin sevgi versin, güzellik versin. Dervişlik versin Allah dervişlik. Ben şimdi derviş-liğe hasretim.

- Yapma Hacı Baba. Efendisin diye yanına geldik.

- Tamam. Ona eyvallah, itirazım yok. Ama ben dervişliğe hasretim. Onun için geliyorum size. Kimde dervişlik bulursam, candan içre onu seveceğim.

Derviş, dünya-ukbadan, ula-uhradan öteye geç-miş, varını vermiş, Hak varlığını almış. Tenezzül teva-zuda toprakları utandırmış. Emre itaat etmekle, kadere rıza göstermekle, Hak yolda yürümekle melekleri hay-rete düşürmüş! Allah ve Resulü, dervişin gönlünde mi-raç ediyorlar.

Süzülmüşüz varlıklarından

Elenmişiz benliklerden

Var olmuşuz Hak varlıktan

Gül bizimdir gül kokarız

Dostlar!

Page 193: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

185

Biz dervişi severiz, Allah dediği için.

Biz dervişi severiz, kaderine rıza gösterip kader yolundan tertemiz yürüdüğü için.

Biz dervişi severiz, nispet olan her şeyi silip atıp pırıl pırıl olduğu için.

Biz dervişi severiz, Hakk’a gönül verip Hak yolda yürüdüğü için.

Biz dervişi severiz, hak mürşide gönülden bağlan-dığı için.

Biz dervişi severiz, hak mürşidin gönül rızasını ka-zandığı için.

Biz dervişi severiz, adımını göre göre attığı için.

Biz dervişi severiz, dilin en tatlısını kullanıp, sözün en güzelini söylediği için.

Biz dervişi severiz, iyilikte yarıştığı için.

Biz dervişi severiz, halkı severken halkın yüzün-den Hakk’ı sevdiği için.

Biz dervişi severiz, Allah onu sevmiş de derviş yapmış onun için.

Zikirsiz fikirsiz olur mu derviş?

Dervişi ezelden çün Allah sevmiş.

Muhterem Hak mürşidimizi de kemale erdiren, mürşidinin emrine itaat, telkinine sadakattir.

Dostlar!

Bu şartlar, çok hassas, çok ince, çok önemli.

Bir zamanlar üç kişi Konya’ya gittik. Yolda istedi-ğim zuhurat, tuluat yok. Konya’da da hava bozuk. Đh-van istikameti bozmuş. Huzurlar ihlal edilmiş. Bir şeyler var. Orada birisi var. Onun için çok kötü şeyler söyledi-

Page 194: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Derviş Niçin Sevilir

186

ler. Söyledikleri gibi de. Ben de tek taraflı kesiyordum. Bu sefer iki taraflı kestik. Çok sert bir derviş sohbeti yaptım. Çok kırıcı oldu. Bir ihvan da uzaklardan gelmiş-ti. O da geldiğine pişman oldu. “Ooo dedi, bu çok ağır oldu.”

Benimle gelen ihvanın birisi söz alıp dedi ki: Ada-mın birisi hocaya gitmiş. Anam çok hasta, bir muska ver, demiş. Götürmüş muskayı eve, takmış anasına. Bir müddet sonra anası ölünce muskayı hocaya geri ver-miş: Al hoca muskayı, anam kaykıldı.” demiş. Hacı Ba-ba bu dervişlikte vallahi biz de hep kaykıldık.

Muhteremler!

Adamın birisi sırtına aslan dövmesi yaptırıyormuş. Canı yanınca Allah diye bağırmış. Sormuş ustaya:

- Nesini yapıyorsun?

- Başını demiş usta.

- Bırak başını.

Usta aslanın başını bırakıp koyulmuş tekrar işe.

Adamın canı yanınca yine sormuş:

- Neresini yapıyorsun?

Bacağını demiş, usta.

- Bırak bacağını.

Usta bu sefer kuyruğuna girişmiş. Adam yine Allah diye bağırmış.

Sormuş ustaya:

- Nesini yapıyorsun?

- Kuyruğunu.

Page 195: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

187

- Bırak kuyruğunu.

Usta dayanamamış:

- Hadi şurdan demiş. Başsız, bacaksız, kuyruksuz aslan mı olur?

Adam istiyor ki, kendi rahatına göre dervişlik yap-sın. Tavuğuna kış denmesin, kılına dokunulmasın. Yani en rahat, en hoş, en iyi şekilde davranılsın kendine. Hiç zora gelmesin.

Şimdi bizim dervişe de dokunmayacaksın. Ne ya-lanına, ne hilesine, ne niçin, niye, nedenlerine… Hiç el sürmeden olduğu gibi kabul edeceksin. Ne babam dev-let yahu(!) Allah böyleleri de kabul ediyor mu? Katiyetle hayır! Kişinin kendi isteği üzerine derviş yapamayız, ke-sinkes.

Allah’a diyorum ki:

- Nasıl derviş yapalım?

Diyor ki:

-Muhammedim (s.a.)’e bakın.

“Habibime tabi olun.” 49

“Resulüm size neyi getirip alın dediyse onu alın, neyi sizden yasakladıysa ondan kaçının.” 50 Muhammedî Melamet’e bakın. Muhammedî yoldan yürüsün kullarım.

Hz. Muhammed (s.a.)’e güzel ahlakla gidilir. Hz. Muhammed (s.a.)’den ahkam-ı şeriyye, ahlak-ı Muham- mediye alınır.

- Hacı Baba Allah’a sordun da böyle mi dedi?

49 Al-i Đmran, 3/31 50 Haşr, 59/7

Page 196: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Derviş Niçin Sevilir

188

Zaten hep O’nunla konuşuruz, ama anlamaya ir-fan gerek.

Peygambere gidiyoruz, bize diyor ki:

“Allah’a bakın. “Allah’ı zikredin.” 51

“Allah’ı fikredin/tefekkür edin.” 52

Allah’a aşkla zikrullahla muhabbetullahla gidilir. Senden sana gidilir.

Ahmedim ben bu tende

Çıktım Tur’a bedende

Cennette mülk bulunca

Dedim elhamdülillah

Selam ve dualarımla sizleri Allah'a emanet ede-rim.

51 Bakara, 2/151; Ahzab, 33/41 52 Al-i Đmran, 3/191

Page 197: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

189

Sohbetimiz candan duyan

Sadakatle kabul eden

Sırat-ı müstakîmden giden

Âşık, sadık, ârif insan!

HĐMMET, TÖVBE VE ZĐKRULLAHTIR!

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Hâlde tevhit edenlerin niçin, niye, nedenleri kal-maz. Çünkü hâlde tevhit etmişlerdir. Şehadetin sırrına ermişlerdir. Hâlde tevhit edenler, nefsi mücadelede mu-zaffer olanlardır. Fena-yı tamda bekaya erenlerdir. Sıfa-tından zatına mazhar düşenlerdir. Velayet’te velilerle, Nübüvvet’te nebilerle haşrolmuşlardır. Canım, sevilen kul olmuşlardır.

Cenab-ı Hak da bir hadis-i kutsisinde: “Ben sevdi-ğim kulumun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olu-rum. Ve ene diyetuhu/Ben onun diyeti olurum.” buyu-ruyor. Maşallah ! Vallahi can u gönülden tebrikler!..

Hakk’ı diyet eden bu zat-ı muhtereme bir soru sorasım gelir:

- Kurbanım, bitanem, vuslat-ı yarla halvet eden dostum, sizi bu hale kim getirdi, nasıl getirdi? Haber ver

Page 198: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Himmet, Tövbe ve Zikrullahtır

190

bize canan illerinden.

Hakk’ı diyet eden zat-ı muhterem diyor ki:

- Elbetteki bir kamil mürşide varmadan olmaz. Sözünü sohbetini tutmadan olmaz. Bu hâl, hak mürşidin telkinine sadakatle, ahdine vefa etmekle, emrine itaatle al denileni almak, at denileni atmakla gerçekleşir.

A canım, aşka tutulacaksın, neyin varsa hep yan-sın. Hak erenler elinizden tutsun. Vuslat yolunu açacak başka hiçbir telkin, hiçbir yol yoktur. Hak erenler hep bu yoldan yürüdüler. Sadakat ve ihlasları ile gönüller fethettiler. Naz ve niyaza yükseldiler hak mürşidin himmetiyle.

Muhterem Dostlarım!

Himmet deyince aklıma bazı sorular geliyor…

Đhvanımız gelip diyor ki:

- Aman efendim, çocuğuma himmet edin, bana himmet edin.

- Yahu ne var elimizde Allah aşkına? Ayette Cenab-ı Hak, habibine bak nasıl sesleniyor: “Habibim Ahmet ve Resulüm ya Muhammed! Sen sevdiklerine hi-dayet edemezsin Allah dilemedikçe…” 53 Eee, peki sen himmet almadın mı?

- Alamadım efendim. Nefsimin etkisinden, kötü düşüncelerinden kurtulamadım.

- Yahu bizde başka himmet yok. Himmet tövbe ve zikrullah. Sen bundan faydalanamadıysan, bizde başka bir şey arama. Himmet telkindir. Himmet, telkine göste-receğin sadakat ve samimiyettir. Hak mürşitle ahitleş-

53 Kasas, 28/56

Page 199: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

191

men, sadakatle tövbe etmen, zikrullahı ondan talim et-mendir. Bunun fevkinde/üstünde bir himmet asla müm-kün değildir. Bütün hak dostlar tövbeyle zikrullahla hak mürşidin emrine itaatle kemale geldiler.

Biz himmeti hak mürşidin verdirdiği tövbede bula-cağız. Himmeti bize verilen telkinde, zikrullahta bulaca-ğız.

Verilen tövbede, yapılan ahitte, telkin edilen zikrullahta himmet bulamayan, bunlara sadakat ve sa-mimiyetle bağlanamayan, bilmem nasıl bir himmet arar?

- Biz de seni efendi, mürşit zannettik. Beni kurta-ramadın, oğlumu da kurtaramadın.

Daha neler neler söyler bilmem…

Yahu dostum, ben kendimi kurtaramam da seni nasıl kurtaracağım? Bizi kurtaracak olan Allah’tır. Töv-bene, zikrine sımsıkı sarıl. Kurtuluşu orada bulacaksın inşallah.

Nuh (a.s.): “Ya Rabbi! Oğlum benim ailemdendir.” 54 Oğlumu kurtar, diyor. Ulu’l-azim bir peygamber oldu-ğu hâlde oğlunu kurtaramıyor da Allah’a müracaat edi-yor. Allah da O’na diyor ki:

“Ya Nuh, o senin ehlin değil, onun salih ameli yok...” 55

Sen geliyorsun, kendini kurtaramayacak Hacı Ba-ba’dan kurtuluş arıyorsun. Gel dostum, tevhide sarıla-lım. Telkine sadakatle Hak yoldan gidelim. Cenab-ı Hak,

54 Hud, 11/45 55 Hud, 11/46

Page 200: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Himmet, Tövbe ve Zikrullahtır

192

ayette buyuruyor:

“Habibim sana biat edenler bana biat ederler. On-ların ellerinin üzerindeki el, Allah’ın elidir.” 56

Gene mi olmadı?

Ol fakir olup gezenlerde hazine dopdolu

Sayedip ol bîpayanı bulmazsa ne güç.

A be dostum, çal zalim nefse seyf-i celali/celal kı-lıcını de Allah Allah. Nefis uslanagelsin.

Ulu Sultanım!

Size layık derviş olmayı nasip et bize. Kaderine rı-za göstermeyi, hak mürşidin emrine itaat, telkinine sa-dakatle hidayet olunan Muhammedî yoldan yürümeyi, tevhidi hale intikal ettirip, tevhidin yaşantısıyla zevk u safasıyla bir alem yaşamayı, vuslat-ı yarla halvet olma-yı, sevip sevip çok sevilmeyi cümlemize ve bütün ihva-nımıza ikram ihsan eyle. Anlayışımızı/idrakimizi ve kabi-liyetimizi genişlet Mevlam.

Allahım!

Razı olduğun iyiliklerle bizden tecelli eyle. Dilimizi Allah demekten, gönlümüzü sevginden mahrum etme. Bize kulum de, kölem de, gayrısın deme.

Kemal-i edeple Hû derim, ya Hak derim, ya Hayye’l-Kayyum derim. Ev edna’nın bahrında her nefes derim Allah.

Selam ve dualarımla Allah'a emanet olunuz.

56 Fetih, 48/10

Page 201: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

193

Ayet, hadis bileceksin

Sırlarını çözeceksin

Kamil mümin olacaksın

Hak mürşidin telkiniyle

NE MUTLU SEVĐLEN KUL OLANA!

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Çok karışık bir dünyadan geçiyoruz. Dikkat et-mezsek, kendimizi derleyip toparlayamayız. Đnsanlar alabildiğine muhasebesiz, muhakemesiz hareket etmek-te. Dünyamız keşmekeş bir hâl almakta.

Böyle bir ortamda kendimize çeki düzen vermeli-yiz. Elbette ki kimse kendi kendini kurtarmaya yetkili olamaz. Bütün hak dostlar, vuslat-ı yarla halvet olanlar, bir mürşid-i kamilin terbiyesinden geçmişler. Tövbeyi, telkini, nasihatı o zat-ı muhteremden almışlar. Yunus Emre’nin dediği gibi: “Bir kamil mürşide varmadan ol-maz.”

Muhterem Dostlarım!

Hak mürşidin terbiyesine öyle ihtiyacımız var ki… Nasıl anlatsam bilmem ki! Göz, onun terbiyesiyle ba-karsa, hikmetler, hakikatler görür. Dil, o terbiye ile dö-

Page 202: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Ne Mutlu Sevilen Kul Olana

194

nerse, konuşursa, en tatlı ifadeleri, en güzel sözleri söy-ler. Kulak, muhabbetullah dinler. Đşte o zaman insan, sevilen kul olur. Sevilen kulun diyeti, Hak olur.

Dikkat et dostum, sözüne sohbetine nefsaniyet girmesin. Her ne kadar hak mürşidin telkinini aldıysak, daha çok dikkat etmeliyiz. O telkin, rehberimiz olacak. Bütün engellerden bizi o, geçirecek. Đnşallah telkinin dı-şına çıkmayanlardan oluruz.

Muhterem Dostlar!

Hak dostlar, hidayet olunan yolda hep rabıta ile yürüdüler. Yürüdüler de vuslat-ı yarla halvet oldular. Sevgiliyle hemdem olmak, naz ve niyaza yükselmek, sevip sevip çok sevilmek… Bu, ancak can mürşitten il-ham olur. Allah mürşidimizin himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Muhterem Hak Dostlar!

Günden güne aşkımız, zevkimiz ve zikrimiz artma-lıdır. Hâlde tevhit ederek teşehhüde erip şehadet ver-mek Allah bütün dostlara ihsan eylesin. Ehl-i hâl, ehl-i zevk olanın, Allah gözüne perde çekmez; onu, sevgisine mazhar kılar, onun diyeti olur.

Ne mutlu sevilen kul olana!

Ne mutlu hak mürşidin gönlünde yer tutup sevgi-sine nail olanlara!

Muhterem Dostlarım!

Bir derviş, can mürşidin emri ve rızası doğrultu-sunda hedefe yürüyecektir. Đyilikte, tenezzül/tevazuda yarışacaktır. Hak mürşidin rızası doğrultusunda Allah’ın rahmet deryasını taşıracağından hiç şüphemiz yoktur.

Page 203: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

195

Gelin Dostlar, ayrıcalık yapmayalım! Hakk’ı diyet ederek sıfatını giyinelim. Hak nuruyla nazar ederek ce-mal-i yari seyredelim. Telkine sadakat, emr-i Hakk’a itaat, rehberimiz olsun inşallah!

Pîr Seyyid Muhammed Nur öyle bir çığır açmış, öyle bir irfaniyet saçmış ki insan idrakten aciz. Dervişler atar adım göre göre. Hz. Muhammed (s.a.)’in açtığı yoldan yürürler. Telkine sadakat, emr-i Hakk’a itaat ederek kahrı lütfa, narı nura çevirirler.

Sevgili Hak Yolcusu!

Hâlde tevhit etmek, kelamı, Hak’tan dinlemek, şuhut ve tefekkür üzere durmak, niçin niye nedenlere takılmamak, hidayet olunan yolda telkine sadakatle yü-rümek Allah cümlemize, bütün dostlara ihsan eylesin. Amin!

Melamet, fikrini dünyaya ilan edip ilahi hitapla biz-lere ne veciz ifadeler kullanır:

Đnsanların birbirini sevmesini, barışıp kardeş ol-masını ister. Kimse kimseye iğnenin ucunu dokundur-mayacak. Vurgunculuk, tefecilik, soygun olmayacak. Đnsanlar sınıflandırılmayacak.

Hani biz halkı sevecektik de halkın yüzünden Hakk’ı sevecektik! Hani kesret vahdet tevhit edecektik! Hani Hak nuruyla nazar ederek Hak’tan gayrı bir şey görmeyecektik! Hani ender fenadan geçerek beka ale-mine uçacaktık!

Bütün gayemiz iyilik, sevgi, muhabbet, halkla Hakk’ı tevhit etmek. Hülasa sevilen insan olmak bütün emelimizdir. Bizi bu kutsi ve ulvi yolda kimler engelle-yebilir ki!

Page 204: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Ne Mutlu Sevilen Kul Olana

196

Ulu Mevlam!

Bizi bize bırakma. Ezel ebet tut elimiz. Hak mürşi-din himmetlerini üzerimizden eksik etme. Fena-yı tam-da bekaya eren, ender fenadan geçip hatmü’l-makam olan zat-ı muhteremlerin himmetlerini üzerimizden ek-sik etme. Hâlde tevhit ettir bize. Görerek, bilerek, ya-şayarak şehadet verdir bize. Hak mürşidin himmet ve rızası doğrultusunda perdelerden öte geçen zümre-yi salihine bizleri de ilhak et.

Ulu Yaratanım!

Kemal-i edeple Hu derim, ya Hak derim, ya Hayye’l-Kayyum derim.

Cümle dostları Allah’a emanet eder, iyilikler dile-rim.

Page 205: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

197

Gerçek insan mesul kişi

Hikmetledir bütün işi

Kalmaz gönülde teşvişi

Hamd ü sena Rabbimize

ĐYĐ ĐNSAN!

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Allah’ın Resulü bize buyuruyor ki: “Sizin hayırlınız, insanlara iyilik edendir.” Đyi insan, iyilik edebilir. Kötü insan iyilik edemez. Đyi insan olalım, Allah’ın izniyle in-sanlara iyilik edelim.

Đnsan, “iyi insan” nasıl olur?

A Canım!

Bu, o kadar zor ki! Sözle söylemek kolay… Đyi in-san olmak, iyilik etmek, iyilikte yarışmak ne büyük mutluluk! Ehli hâl, ehli zevk olan zat-ı muhteremin şiarı, daima iyiliktir, gönül yapma, insan sevgisi kazanmadır. Çünkü halkı sevmek; Hakk’ı sevmektir. Halk, Hak’tan gayrı olmadığına göre halkın yüzünden Hakk’ı sevmek ne büyük şeref, ne meziyet!

“Sizin hayırlınız, insanlara iyilik edendir.” hadis-i şerifinde hikmetler vardır. Peygamber Efendimiz iyi in-sanı tarif ediyor: “Đyi insanın elinden, dilinden, azaların-dan kimseye zarar gelmez. O, insanların hayırlısı, in-sanlara hep iyilik düşünür.

Page 206: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Đyi Đnsan

198

Hani birbirimizi sevebilsek, birbirimize iyilik düşü-nebilsek… Gayemiz iyilik olmalı. Açı doyurmalı, düşeni kaldırmalı, fakire yardımcı olmalı, yetimin elinden tut-malı… Allah rızası için yapılan bu iyilikler, asla zayi ol-maz.

Đnsan hak mürşidin tarifi ve telkiniyle yetişirse, ancak iyilik yapabilir. Hak mürşidin telkini olmadıkça nefsin etkisinden kurtulmak mümkün değildir.

Bütün ehlullah, arif-i billah olan zevat-ı kiram Hak yoldan yürüdüler. Allah için sevdiler. Allah için iyilik etti-ler. Çünkü onlar, halkı sevip Hakk’ı sevmesini bildiler. Tenezülde tevazuda yarıştılar.

Bu zat-ı muhteremleri âli makamlara yücelten, hak mürşidin telkinidir. Bunlar telkini Hak’tan verirler. Hakk’ı diyet eden can mürşit, saliklerini öyle yetiştirir ki, onlar çevrelerine nur saçarlar. Adımlarını göre göre atarlar. Hiç basmazlar çukur yere.

Sevgili Dostlar!

Allah için sevmek ne büyük şeref! Ya Allah için buğz etmek? Bu kolay bir şey değildir. Allah için buğz ediyorum dersiniz de nefsinizin de bir payı olursa… Buğz, insanı felakete de sürükleyebilir. Buğzunuza nef-siniz, benliğiniz, öfkeniz karışırsa, o zaman, gönül yık-mış, insan darıltmış olursunuz. Nefsinizin karıştığı her şey felaket olur.

Allah için buğz edebilende zerre kadar nefsanî, şeytanî bir hareket olmayacak. Kemal makam, arifiyettir. Arifane hareketle buğz edebiliriz. Bu makam, âli, yüksek, bir makamdır. Sözümüze sohbetimize nef-saniyet girmeyecek. Âşıkane, sadıkane, illa arifane ha-reket etmeliyiz. Sözümüz sohbetimiz kemal üzerine ola-

Page 207: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

199

cak. Bütün sohbetleri, muhabbetleri tecelli-yi zat-i Đlahîyenin şuhut ve tefekküründen alacağız.

Dostlar!

Size gelen, arifiyet, kemalat bulsun. Size gelen Al-lah ve Resulünü bulsun. Siz günlük insan, ağzından do-lup boşalan olmayacaksınız. Sözünüz arifane olacak. Emr-i Hakk’a itaat edecek, Hak yoldan yürüyeceksiniz. Sizler, iyiliklerin insanı olacaksınız.

Melamet’in sırrına ermek, onu ehline verip nâehil-den korumak herhalde kolay bir şey değil. Bizler daima hazrolda, zikirli, fikirli, tefekkürlü, sözü sohbeti mura-kabeli, kontrollü hülasa iyiliklerin insanı olacağız inşal-lah.

Mevlanalar, Yunus Emreler, Hacı Bektaş-ı Veliler, Hacı Bayram-ı Veliler öyle çığırlar açtılar ki, dünya ukba pazarında takılıp kalmadılar. Hak mürşidin telkini onları, vuslata, ol dost ile halvete yükseltti. Đnsanı insan ya-pan, mürşidin telkinidir. O telkine sadakat, emr-i Hakk’a itaattir. Allah ihvanımıza ilham versin, feyiz, aşk versin.

Kendimizi öyle bir âleme hazırlayalım ki, orada il-tifatla karşılaşalım. “Sen kimsin?” diye bizi reddetme-sinler. Ne mutlu şu insana ki, hâlde tevhit eylemiş, sözü sohbeti murakabeli, kontrollü. Halkı sever, Hakk’ı sever. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!

Muhteremler!

Gaflet öyle bir hastalıktır ki, Allah kimseyi gaflete düşürmesin.

Sözüne sohbetine nefsaniyet girmesin

Tul-u emel arzular seni esir etmesin

Mevlam ihvanımızı muhafaza eylesin

Yüzüne bakan sende hiç gayrullah görmesin

Page 208: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Đyi Đnsan

200

Ne güzeldir insan olmak, insan yetiştirmek. Öyle insan ki, Allah ve Resulünü hale getirebilen, hikmetle söz söyleyen, kesrette vahdeti, vahdette kesreti tevhit eden… Mahallenin seçilmişlerinden. Hastaya yardımcı olur. Fakirin elinden tutar. Đyiliklerin melek babası, an nesi olur. Sözünde sohbetinde hikmetler vardır. Allah bizleri iyiler zümresine ilhak eylesin.

Hanelerimiz hane-yi Saadet olsun inşallah! Her hâlimizle örnek insan olalım. Đyilikte, tenezzül tevazuda yarışalım. Halkı sevelim, halkın yüzünden Hakk’ı seve-lim. Tefekkürümüz, “Đnsanlara nasıl faydalı ve yardımcı olabiliriz?” olsun.

Đnsanları kemale erdiren; hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakattir. Bütün Allah dostları bu sada-kat sayesinde kemale erdiler, vuslat-ı yarla halvet oldu-lar, perdelerden öte geçtiler.

Can Dostlarıma Ricam:

Hak yoldan yürüsünler. Emr-i Hakk’a itaat etsin-ler. Dünya ve ukbaya takılmasınlar. Đyilikte, tenezzül tevazuda yarışsınlar. Kesrette vahdeti, vahdette kesreti bulsunlar.

Bize zor gelen bu işler, hak mürşidin telkiniyle halledilir. Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat, yolları açacaktır. O zaman kemal-i edeple hareket eder, çevremize nur saçmış oluruz.

Allah bütün ihvanımıza razı olduğu iyilikleri versin. Amin! Selam, sevgiyle Allah’a emanet olun.

Page 209: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

201

Ahlâk ile örnek insan

Ahkâm ile sevgi bulan

Telkin ile mana dolan

Mahrum olmaz Allah diyen

HAK YOLDA YÜRÜYENLE YÜRÜMEYEN…

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Bir ilahide Hak dost diyor ki:

“Hem Şeriat hem tarikat hem hakikat, marifet

Bir Melâmiden zuhur etti bu hikmet madeni”

Kalkarsak bu kıymetli ifadeleri izah etmeye, dos-doğru ifade edeyim ki, buna ne ilmimiz ne de irfaniyetimiz cevap verebilir.

Baştan Şeriat’ı almış zat-ı muhterem. Hikmetler hazinesi Şeriat. Şeriat dinin esası, ana temelidir. Hz. Muhammed (s.a.)’in, ümmetine emanetidir. Şeriat’ı günlük hayatımıza uygulamalı, gösterdiği yoldan yürü-meliyiz. Şeriat, Kur’an-ı Kerim’i bize en bariz, en açık ifadeyle anlatan bir hakikattir.

Bilmem ki bazıları neden Şeriat’a karşı olurlar. Şe-riat onlara da diyor ki: Yalan söyleme, haram yeme, kul

Page 210: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hak Yolda Yürüyenle Yürümeyen

202

hakkına tecavüz etme, insanlar arasında dedikodu, fitne fesatlık yapma, Hakk’ı müdafaa et, Hak yolda yürü…

Đslâm Dini’ni hazmedemeyenler, hayatlarına, ya-şantılarına dini kuralları yaklaştırmazlar. Çünkü öyle halleri var ki Đslâm dışı.

Muhterem Dostlar!

Düşünelim!.. Günlük hayatını Şeriat’a göre düzen-leyen kimse, içki içmez, kumar oynamaz, ırza namusa tasallut etmez, katiyetle yalan söylemez. Ticaretinde helal kazançla nafakasını temin eder, asla aldatmaz.

Hak yolda yürüyenlerde hile yok, vurgunculuk, te-fecilik yok. Onlar, düşeni kaldırırlar, açı doyururlar. Çevrelerine iyilik ederler. Peygamber Efendimiz (s.a.): “Merhamet ediniz, merhamet ediniz, merhamet ediniz yeryüzündeki bütün mahlukata merhamet ediniz.”

Eğer insanlar, Allah yolunda yürüseler, memleke-tin huzuru, selameti gelir. Bu kadar çek-senet mafyala-rı, aldatmacalar, esnafı aldatıp adres değiştirmeler… Đşin başına yeminle başlayıp, utanmadan Allah’ı vekil etmeler. Aman ya Rabbi neler neler!..

Gerçek Müslüman, Şeriat’ın kurallarını günlük ha-yatında tatbik eder. Namazını kılar, orucunu tutar, farz olan haccını yapar, zekatını verir. Đşçisinin alın teri ku-rumadan asgari ücreti değil; hak ettiğini verir.

Đnancı zayıf olan, verebilir mi? Nerden zekat vere-cek? Devlete vergisini vermeyip hile ile kaçıranlar çok. Devlete vergi verilecek ki, askerî gücümüz kuvvet bulsun. Milli Eğitim, çocuklarımıza okuma imkanları sağlasın. Okullar, yollar yapılsın. Vatanımıza ihanet etmek isteyen-lere karşı gücümüz, kuvvetimiz, cesaretimiz oluşsun.

Page 211: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

203

Sevgili Dostlar!

Peygamber Efendimiz buyuruyor: “Vatan sevgisi imandandır.” Uğruna ölürsen şehit, kalırsan gazi ünvanını kazanırsın. Şehitler kanlarıyla, elbiseleriyle defnedilirler. Allah memleketimizi hainlerin şerrinden korusun. Amin!

Đslâmiyet’i çok sevmeliyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.): “Müslümanın elinden, dilinden, azalarından zarar gelmez.” buyuruyor.

Bak şu müslümanın haline. Bin yaşasın! Allah sağ-lık esenlikle adedini çoğaltsın. Din sevgisi onda. Vatan sevgisi onda. Bayrak sancak sevgisi onda. Adımını göre göre atar. Sözünde sohbetinde asla hile yok. Đğnenin ucunu kimseye dokundurmaz. Bu zat-ı muhterem, iyi-likte, tenezzül tevazuda yarışır. Emr-i bil maruf, ve nehyi anil münker yapar. Yani Allah’ın bütün emirlerini tutar, yasaklarından da sakınır.

Muhteremler!

Kur’an-ı Kerim’i başımıza kaldırdığımız zaman As-ya’yı da Avrupa’yı da dize getirmiştik. Fetihler yapmış-tık. Osmanlı padişahları 623 sene hizmet vermişler. 623 sene ayakta durmuş, fetihler yapmış, hükümran olmuş, nihayet binlerce hilelerle Osmanlı, tarihe karışmıştır. Tarihte en uzun ömürlü devlet bir Osmanlı olmuştur, bir de Roma imparatorluğu.

Bizler, Kur’an-ı Kerim’in yolundan uzaklaşmanın cezasını çekiyoruz. Çünkü Đslâm, Kur’an’la yürür. Kur’an-ı Kerim’le zaferlere ulaşıldı. Allah bizi Kur’an yo-lundan, tevhit yolundan, Allah ve Resulü’nün razı oldu-ğu doğru yolundan ayırmasın.

Muhterem Dostlarım!

Page 212: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hak Yolda Yürüyenle Yürümeyen

204

Tarikat-ı Muhammediye, Hz. Muhammed (s.a.)’in gittiği yol. Şeriat’ı günlük hayatına tatbik eden zat-ı muhteremler, bu yolda yürüdüler. Hz. Muhammed (s.a.)’in yolunda yardımlaşma var, sevişip kaynaşma var, eşitlik var, kardeşlik var. Düşeni kaldırma, açı do-yurma, fakirin elinden tutma var.

Allah’ın Resulü Kur’an-ı Kerim’le yürüdü. Gittiği yere adalet, eşitlik, kardeşlik götürdü. Hiçbir zaman adalet mağlubiyete düşmemiştir. Adaletin sahibi Al-lah’tır. Gece uzaklaştığı şehri, Mekke-yi Mükerreme’yi kısa bir dönemden sonra kuvvetli ordusuyla gelip fet-hetti. Hiçbir kuvveti yokken, hiçbir sanayisi yokken, Đs-lâm ve Đslâm adaleti ile ne fetihler yaptı!

Allah’ın bize sonsuz lütuf ve keremi sade Mek-ke’nin fethi değildir. Đslâm her tarafı kuşattı. Suriye, Mı-sır, Pakistan, Irak, Đran, Cezayir, Tunus, Türkiye… Hüla-sa birçok Đslâm devleti, Đslâm’ın zaferiyle kazanıldı.

Dikkat edelim, yolumuz, hidayet olunan yol. Kur’an yolu, tevhit yoludur. Şeriat, tarikat Allah Resu-lü’nün yürüdüğü yol. Hakikat-ı Muhammediye’ye bu yoldan erişilir. Hz. Muhammed (s.a.)’in hakikatine yani maneviyatına, yüksek ruhaniyetine O’nun Şeriatı, O’nun tarikati ulaştırır. Peygamber (s.a.)’in hakikatine erenler, Allah ve Resulü’nün rızasını kazanmış kişilerdir.

Onlar insanların hayırlısıdırlar. Çevrelerine nur sa-çarlar. Onlara vâris-i nebi de denir. Peygamberin ilmi-nin, irfaniyetinin vârisleri. Bunlar Hak dostlar!..

Sözleri sohbetleri murakabeli/kontrollü. Helal lok- ma ile beslenirler. Asla Şeriat’ın dışına çıkmazlar. Gö-revleri insanlara hizmettir. Ayetin ve hadisin rehberli-ğinde hidayet olunan yolda yürürler. Vuslata bu yolda

Page 213: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

205

erişirler. Şeriatla, tarikatla, hakikatle yürüyenler, Mari-fet-i Đlahiye’ye bu erkan üzerine ulaşırlar.

Marifet-i Đlahiye’ye ulaşan bu dostların imanları kamil, amelleri salihtir. Bunları Peygamberimiz (s.a.)’e sordukları zaman buyuruyor ki: “Bu zat-ı muhteremle-rin ellerinden, dillerinden, azalarından kimseye zarar gelmez. Bunlar iyilikte yarışırlar. Tatlı dilde, güler yüzde

yarışırlar. Zaten insanların hayırlısı da insanlara iyilik edendir.” “Başta anne-babaya, komşu haklarına ve in-sanlara asla yanlış yapmazlar ve yapamazlar. Çünkü bunlar, dinin mensupları.”

Onların gözlerinde perde olmaz. Akl-ı selimle te-fekkürle hareket ederler de asla zarar yapmazlar. Bir beşer olarak insan hatadan hali/uzak değil. Hemen töv-be eder, hatalarını düzeltir. Allah, razı olduğu bu zat-ı muhteremlerin himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Onlar öyle bir hale gelirler ki, hallerini dil ifade edemez. Süleyman Çelebi’nin buyurduğu gibi:

“Aklı fikretmez o hali fehm ü hâl.” Yani hâlden öte bir hâl.

Gelin Dostlar!

Hak yolda birlikte yürüyelim. Hak erenlerin izin-den gidelim. Dünya-ukba bizleri aldatmasın. Gözümüze hiçbir şey perde olmasın. Hak mürşidin telkini ve tarifi üzerine, rıza doğrultusunda inşallah saadete, selamete, huzura ermek Mevla bütün dostlara ve cümlemize nasip eylesin. Amin!

Dostlar!

Dört özelliğin yani Şeriat, tarikat, hakikat, marife-tin bir Melâmiden zuhur ettiğini ifade eden zat-ı muhte-

Page 214: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hak Yolda Yürüyenle Yürümeyen

206

reme saygımızı, selam ve hürmetlerimiz bildirir, Allah razı olsun, deriz. Đnsan vücudunda da dört unsur vardır, toprak, su, ateş, hava. Bunlarsız hayat olmaz. Birisi da-hi eksik olsa vücut zaafa uğrar. Çünkü bunlar birbirinin mütemmimidir/tamamlayıcısıdır. Biri öbürsüz kemalat gösteremez. Allah cümlemize ikram ihsan eylesin.

Şunu da ifade edeyim ki, bir Melâmiden zuhur etti deme şartı yoktur. Ne kemalat sahibi, ne hakikat sahip-leri var!.. Nakşi olur, Kâdiri olur, Halveti olur, Rüfai olur, Mevlevi olur. Ve bütün Şeriatlı ehl-i turuk olan ze-vat-ı kirama saygılarımızı, sevgilerimizi, hürmetlerimizi bildirir, Allah’tan sonsuz iyilikler dilerim.

Muhterem Dostlarım!

Bir yazıyı bir defa okumakla anlayamayız. Dikkatli okuyalım. Birkaç defa okuyalım. Anladığımızın içerisinde o kadar anlamadıklarımız var ki! Biz anladık zannederiz.

Peygamberimiz dua ediyor: “Rabbi, zidni ilmen ve fehmen ve elhıkni bissalihin.” “Rabbim ilmimi ziyade et. Fehmimi, anlayışımı, idrakimi ziyade et. Ve beni salih-lerine ilhak eyle. Yani salihlerinle buluştur, seviştir, kaynaştır.

Biz de bu duayı çok okuyalım.

Bütün dostlara Allah’tan sonsuz iyilikler dilerim.

Page 215: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

207

Mümin insan kamil olur

Her derdine derman bulur

Herkes ondan emin olur

Sadakatın rehber senin

DERVĐŞLĐKTE ARANAN SADAKATTĐR

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Hizmet ettiğimiz, faydalı olmaya çalıştığımız in-sanlar çok çeşitli. Bir insan var ki tertemiz bir maziye sahip, hiç kirlenmemiş. Bir insan var ki hata yapmış, suçlarına tevbe etmiş. Bir insan da var ki şüphede, tevbesi tutmamış. O uğraştırıyor bizi.

Dervişlikte aranan sadakattir. Sadakatin yolun açar. Emre itaat, telkine sadakat olursa kişi, saadet, se-lamet bulur. Hak dost diyor ki:

Oluşun, bilişin cümle et zail

Eresin zevke her yerde.

Dervişimizden istediğimiz, ahde vefalı, sözünün eri olmasıdır. Hak mürşitle yaptığı mukaveleye sahip çıkmasıdır. Emre itaat, telkine sadakat, dervişi kemale erdirir. Alışkanlıklardan geçmeden, varlık ve benlikten

Page 216: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Dervişlikte Aranan Sadakattir

208

soyunmadan, derviş olmak mümkün değildir.

Öyle bir derviş istiyoruz ki sırra kadem basmış, sevgilinin gönlünde yer tutmuş, masivayı, gayrullahı kökünden silmiş. Kurb-i feraiz zevkiyle vuslat-ı yarla halvet etmiş. Kurb-i nevafil zevkiyle hakiki ümmet ol-muş, Hakk’a kulluk etmiş. Uruç, nüzulun zevkiyle zevkyap olmuş.

Dervişi ezelden çün Allah sevmiş. Sevmiş de ona zikrini ihsan etmiş. Sevmiş de sevdiği kulun diyeti ol-muş. Sevmiş de velayetinin zevkini, rabıtasını yaşantı-sını vermiş. Canım sevmiş de “Kulum!” demiş.

Đşte bundan dolayıdır ki ben de dervişe “Gel dervi-şim, zikredelim. Aşkla zevkle Allah diyelim.” diyorum.

Sevgili Dervişim!

Hakk’ı diyet eden dervişim!

Kur’an-ı Kerim’in ikiz kardeşi!

Đyilikte, tenezzülde, tevazuda yarışan dervişim!

Uruç edip ol dost ile sohbet sizin hakkınız. Nüzul edip, Hakk’a kulluk etmek, Hak Resul’e ümmet olmak yine sizin hakkınız. Siz emre itaat ettikçe, kadere rıza gösterip Hak yoldan yürüdükçe gözünüzde perde olmaz.

Allah bu yolda ezel ebed elimizi tutsun. Zikirsiz, fikirsiz ebter etmesin. Bize “Benimsin!” desin de “Gayrı-sın!” demesin. Fikrimizde ihtilal olsun. Duygu ve düşün-celerimiz değişsin. Dilin en tatlısı, sözün en güzeli bizde olsun. Kadere rızayı biz gösterelim. Hak rızası doğrultu-sunda bir hayat yaşayalım. Allah, zikrimizle, fikrimizle, tefekkürümüzle mana eri olmayı, dost ile halvet etmeyi nasip etsin. Harim-i ismette/tertemiz, mukaddes me-

kanda gönül erleriyle buluşmak, kaynaşmak, birbirimizi

Page 217: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

209

sevmek Allah ihsan eylesin.

Sevgili Dervişim!

Silkelen, dön kendine! Sen basit bir varlık değil-sin. Hak mürşidin telkinine riayetle aşamayacağın hiçbir engel yoktur.

Gerçek derviş, Allah ve Resulü’nü gönülde miraç ettiren, Velayet’te velilerle haşrolan, Nübüvvet’te Hak Resule garazsız, maksatsız ümmet olandır.

Allah tevhidi layıkıyla zevk etmeyi, yaşamayı, günlük hayatına uygulamayı kısmet etsin. Meratip ve makamatın zevki, şuuru içerisinde adımlarını göre göre atmayı, sözünü sohbetini kontrol etmeyi, bu fazilete, bu şerefe ulaşmayı Mevla cümlemize nasip etsin inşallah!

Đstiyorum ki can dervişim, emre itaatle bütün en-gellerden aşsın. Dostla halvet olabilmek için Hak mürşi-din telkininden taviz vermesin. Boşluk yapmasın. Sırra kadem bassın, ayetlerin zevkine ersin. Hak Resul’ün emrine itaatle hadisin sırrına ersin.

Can mürşidim, Hak mürşidim ne söylediyse Hak’ tan söyledi. Sımsıkı bağlan, telkine sadakat göster, et-mez mi gör ihsan sana!

Allah bizi bu zevkten, bu manadan hiç mahrum etmesin. Aşkımızı, zevkimizi arttırsın. Rızası üzerine ya-şamayı nasib u mukadder eylesin. Amin!

Velhamdulillahi Rabbi’l-Alemin.

Page 218: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Midesi Doydu, Ya Gönlü?

210

Dilimizi Allah demekten mahrum etme! Aşkınla, muhabbetinle, zevkinle tecelli et de kendimizi kaybedelim, bîhuş olalım. Her zerremiz Allah diye feryat et-sin.

MĐDESĐ DOYDU, YA GÖNLÜ?

Esselamüaleyküm

Sevgili Dostlarım!

Kişinin midesini doyurmak kolay! Önemli olan mi-desi kadar gönlünü de doyurmak, ruhunu tatmin et-mektir!

Sevgili insana kıymet verip kendisinin önemini, taşıdığı manayı ona anlatmalı! Ona kim olduğunu telkin etmeli:

- Gel yavrum, sen basit bir varlık değilsin. Seni yaratan, yaşatan, sıfatıyla süsleyen, ikram sahibi Ulu Yaratan’ı arayıp sormayacak mısın? Sana aile, evlat ve-ren bu kadar nimetler ihsan eden yüce Mevla’nın bu iyi-liğine karşı teşekkür etmeyecek misin?”

El insaf! Bize ruhundan ruh vermiş, bizi sayısız nimetleriyle beslemekte.

Bu ihtiyacı hissetmeli ve “Ey bana ruhundan ruh

Page 219: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

211

veren, sıfatıyla süsleyen, bu kadar güzellikler ihsan eden, ihsan ve ikram sahibi olan Ulu Yaratıcı!” diyebil-meliyiz.

Yüce Sultanım!

Bilmem ki hoşuna gidecek hangi lisanı kullanabile-yim. “Seni çok seviyorum!” demek, “Ben senin kulu-num!” demek, emre itaatle telkine sadakat ile yolundan gitmek ne kadar güzel!.. Hani ben bunları yapabilsem! Yine utanır, bir şey yapabildim, diyemem ki!

Ulu Yaratanım!

Ben yine zatının büyüklüğüne, merhametine “Al-lah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin.” 57 ayetine dayanarak ümitsizliğe düşmemeye gayret ediyorum.

Ulu Yaratanım!

Sen Allah’sın, Rahim’sin, Kerim’sin. Affetmeyi se-versin. Razı olduğun duaları bize nasip et. Nasıl olma-mızı istiyorsan bizi o hale getir. Tutmazsan elimizden, “Gelin bana!” demezsen bilmem ki gidilecek başka bir yer var mı? Sen vallahi can u cananımızsın.

Mevlam!

Seni sevmek, Habibinin yolundan gitmek, sana la-yık kul olmak ne şeref, ne meziyet! Lütfet, kerem kıl bizlere.

Sizi canda, gönülde, ruhta hissetmek, duygunuzla duygulanmak, “Kurbanım, sen benimsin!” diyebilmek cesaretini ver bize. Dilimizi Allah demekten mahrum etme! Aşkınla, muhabbetinle, zevkinle tecelli et de ken-dimizi kaybedelim, bîhuş olalım. Her zerremiz Allah diye

57 Zümer, 39/53

Page 220: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Midesi Doydu, Ya Gönlü?

212

feryat etsin.

Ulu Yaratanım!

Eksikliklerimiz, bilgisizliğimizden kaynaklaşır. Yok-sa sevmekte, sadakatte, bağlılıkta zerre kadar şüphem yok! Onun için derim: “Sermayemdir yokluğum.” Sevi-yorsam sıfatınla zatını seviyorum.

Ulu Yaratanım!

Fiilimde fail, sıfatımda mevsuf, zatımda mevcut sensin! Ne güzeldir bu zevkte olmak! Hale getirip yaşa-yabilmek! Sevginize mazhar olup size kulluk etmek! Bu yolda ezel ebed tut elimiz. Hiç bizi bize bırakma!

Velayet’te velilerle Nübüvvet’te nebilerle haşret ihvanımızı ve cümlemizi. Kurb-i feraizi ve kurb-i nevafili tattır bize. Urucun, nüzulün yollarını zevk ettir bize, ya-şattır. Sevmek, yolundan gelmek, en samimi ifadeyle seviyorum diyebilmek nasip et Ulu Yaratanım!

Sonsuz hamd ü sena ile Hû derim Allah!..

Page 221: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

213

Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan mümin- lere, kendileri için büyük bir mükafat ol-duğunu müjdeler.

Đsra, 17/9

ŞEREF VE ĐTĐBAR KUR’AN’LADIR

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Ayette:

“Andolsun size öyle bir kitap indirdik ki şeref ve itibarınız onunladır. Ondan gerçekleşir. Hâlâ aklınızı kul-lanmayacak mısınız?” 58 buyrulmaktadır.

Eğer bu kitabın dışında bir itibar, bir fazilet arıyor-sanız bulunması mümkün değildir. Kur’an’sız, imansız, ahlaksız bir fazilet, bir şeref olamaz.

Kur'an-ı Kerim’den şeref bulan insanların elinden, dilinden, azalarından kimseye zarar gelmez. Onlar, in-sanların hayırlısıdırlar. Çevrelerine faydalıdırlar. Düşeni kaldırırlar. Açı doyururlar. Gerek müslim, gerek gayrı- müslim olsun iyilikte tefrik/ayrım yapmazlar.

Yazıklar olsun zalimlere! Zulmettiler, bigayrı hak-kın/haksız yere insan öldürdüler. Katliamlar, sömürüler

58 Enbiya, 21/10

Page 222: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Şeref ve Đtibar Kur’an’ladır

214

yaptılar. Đnsanları bölerek sınıflara ayırdılar. Teni es-merdir diye ikinci sınıf muamelesinde bulundular. Köle olarak kullandılar. Olmayan hezeyanlar yaptılar.

Cenab-ı Hak kutsi hadisinde buyurur ki: “Biz in-sanların rengine, şekline değil, kalplerine ve amellerine nazar ederiz.”

Gelin tevhitte buluşalım. Aşkta, sevgide, muhab-bette buluşalım. Düşene basmayalım; kaldıralım. Açı itmeyelim; doyuralım. Đnsana insan olduğu için itibar, edelim. Đnsana insan olduğu için layık olduğu şefkati, merhameti, iyilikleri gösterelim. Ulu Yaratan, yaşatıp rızkımızı veren, Rabbi’l-Alemin’dir.

Cenab-ı Hak, cümlemize rızası üzerine yaşamayı nasip etsin. Doğru yoldan giden sevdiği kullarına yaptığı muameleyi bize de ihsan eylesin. Amin!

Page 223: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

215

Doğrusu hayrete düşmemek müm-kün mü? Hem hakikate ermek istersin, hem de Hz. Muhammed (s.a.)’in yolun-dan, izinden gitmezsin!

HAKĐKATE ERMEK ĐSTERSEK…

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Ehlullah buyuruyor ki:

Şeriat, tarikat yoldur varana

Hakikat, marifet ondan içeru

Başta Şeriatı alıyor. Şeriat’ta ölçü var, emre itaat, telkine sadakat var. Emri bil ma'ruf ve nehyi anil münkerle amel etme var. Şeriat, helali-haramı, Hakk’ı-batılı bildirir. Kur'an-ı Kerim’in zahir manası Şeriat, bâtınî manası da hakikattir.

Şeriat, Hz. Muhammed (s.a.)’in getirdiği kurallar, erkan ve adaptır. Zalime haddini bildirir, mazlumun hakkını korur. Kur’an’ın nizam ve intizamına Şeriat de-nir.

Doğrusu hayrete düşmemek mümkün mü? Hem hakikate ermek istersin, hem de Hz. Muhammed (s.a.)’in yolundan, izinden gitmezsin. Hak Resul’ün izin-

Page 224: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hakikate Ermek Đstersek

216

den gidenlerde yalan olmaz, haram olmaz. Onlar gönül yıkmazlar. Hakk'a tecavüz etmezler. Kur’an’la amel ederler. Al denileni alır, at denileni atarlar.

Đhlas ile bu yolda gidenlerden, Hak mürşitler seç-mişler, derviş yapmışlar. Bunlar da cami cemaatinden-dir; yoksa başka yerin cemaatinden değiller.

Dostlar!

Şeriat’tan haberdar olmayanlar, Şeriat ilmini bil-meyenler, “Şeriatla hakikat bir yerde olmaz.” demişler. Araya bölünmeler, düşmanlıklar girmiş. Ne yazıktır ki ehil olmayanlara görev verilmiş. Bu yolda çıkar sağla-yanlar, menfaatlerine halel gelmesin diye ne hilelere başvurmuşlar…

“Biz Şeriat ehliyiz.” deyip de hakikate taş atanlar var! Onlar da ilm-i ledüne âşina olmadıkları için hakikat ilmine taş atmışlar. Ne fetvalar verilmiş, ne katliamlar, neler neler olmuş... Aradaki uçurum çok genişlemiş. Bu olaylar, Hz. Ali (k.v.) devrinde başlamış, Emevîler, Ab-basîler döneminde çok artmış.

Allah Đslâm’a fitne fesat sokanların, bölünmeleri meydana getirenlerin suçlarını affetsin. “Biz hakikat eh-liyiz.” deyip Şeriat’a; “Biz Şeriat ehliyiz.” deyip hakikate bilmeyerek taş attılar veya çıkar sağlamak için tefri-ka/anlaşmazlık çıkardılar.

Biz yine hüsn ü zan sahibi olarak kast-ı mahsusa demeyelim de bilmeyerek yapılan olay diyelim.

Şeriat ilmine aşina olanlar, alimler, hakikatten ha-berdar olsalar, uğruna canlarını verirlerdi. Değil taş at-mak; katiyetle toz kondurmazlardı. Hakikatten haberdar olan ilm-i ledün sahipleri de Şeriat ehline katiyen haka-ret edip, söz söylemezlerdi.

Page 225: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

217

Kişilerin, bilmediği bir ilmin, bir halin üzerinde fikir yürütmeleri de katiyen doğru olmaz. Bilselerdi ki haki-kat ruh; Şeriat bedendir, birbirini tamamlar. Şeriatsız hakikat, hakikatsiz Şeriat olmaz! Sıfat zatsız, zat da sı-fatsız hiç olur mu! Onun için kamillerimiz bizlere zül-cenaheyn/iki kanatlı olmamızı tavsiye etmişlerdir.

Muhterem Dostlar!

Ehl-i tevhit, hakikati Şeriatla zinetlendirir, Şeriatı da hakikatle. Niyazi Sultan’ın buyurduğu gibi:

Buluştu bir ten ü bir can

Bu mülkü ettiler seyran

Niyazi’den görünen ol

Ben ancak ad ile sanım.

Đyilik yapacağız diye çok kötülük yapanlar da olur. Kaş yaparken göz çıkartırlar. Faydalı olayım derken, en büyük zararı yaparlar. Onun için Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim’inde: “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz za-man adaletle hükmetmenizi emreder.” 59 buyuruyor.

Şu muhterem insan düşünsün, sözüne sohbetine nefsâniyet girmesin. Bizler Hak Resul’ün izinden gide-ceğiz.

Ehl-i Sünnet olmayanlar Melâmi olamaz

Kur’an yolundan gitmeyenler huzur bulamaz

Şeriatı olmayan hakikate eremez,

Yürü yavrum sen, Hak Resul’ün izinden yürü.

Bu izi takip etmekle, hidayet olunan yolda yürü-

59 Nisa, 4/58

Page 226: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Hakikate Ermek Đstersek

218

mekle, emre itaat, telkine sadakat ile ne yollardan ge-çecek, ne dağlardan, ne balkanlardan aşacaksın!

Muhterem Hak Yolcusu!

Şeriat-ı Muhammediye’yi tarikat-ı Muhammediye ile Hz. Muhammed (s.a.)’in yolundan gitmekle değer-lendireceksin. Hak Resul’ün yolu, sizi Hakikat-ı Mu- hammediye’ye, Hz. Muhammed (s.a.)’in özüne ve ma-nasına getirecek.

O öyle bir yol ki Hak erenler hep bu yoldan gitti-ler. Gittiler de sırra kadem bastılar. Kesafetten letafete geçtiler.

Bu yol, hidayet olunanların yolu. Vuslat-ı yarla halvet, bu yolda. Canda cananla buluşmak, bilişip se-vişmek bu yolda. Nefsî mücadelede muzaffer olup gö-nüller fethedip mana alemine geçmek bu yolda.

Bu yol, saliğini marifet-i Đlâhîye’ye ulaştırır. O sa-lik, Hak mürşidin telkiniyle, Şeriatla giyinir. Tarikat-ı Muhammediye’de mürşidin tarif ve telkiniyle yürür. Hak Resul’ün izinden giden insan, vuslat-ı yarla halvet olur. Mana alemine geçip, hikmetlere ram olan bu zat-ı muh-terem, hakikatleri nasıl tarif etsin!

Kim ne halidir ve mâli ol mahal

Aklı fikretmez o hâl i fehm u hâl

Akıl, fikir bunu anlamaktan ve anlatmaktan aciz-dir. Öyle bir hâl ki tarife girmez bir hâl. Dost ile halvet olanların hali. Canda cananla buluşup, bilişip, sevişenle-rin hali. Velayet’te velilerle, Nübüvvet’te nebilerle bera-ber olanların, Kavseyn’de Ademiyet’e ulaşanların hali.

Kesret vahdet tevhit edenlerin, ol dost ile hem- dem olanların, uruç ve nüzulün zevkiyle zevkyap olanla-

Page 227: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

219

rın, hâl ehli olanların halleri bunlar. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Dostlara tavsiyelerimiz:

Arifane hareket edelim. Herkesin anlayacağı şekil-de sohbet, muhabbet edelim. Bir fincana bir kova su dökmeyelim. Yüksek cereyan, amperi ufak olan tesisatı yakar. Đyi niyetle, aydınlatayım, derken, imha ederiz, yakar, yıkar, yok ederiz. Đyilik edeyim derken kötülük etmiş oluruz. Onlar da bize veryansın yaparlar.

Ulu Sultanım!

Taş attıranın da atanın da kast-ı mahsusaları yok. Bilmediğimizden, anlayıp zevk edemediğimizden neler neler yaptık!..

Rahimsin Ulu Mevlam! Kerimsin Ulu Mevlam! Af-fedicisin, affetmeyi de seversin. Taş atanların da attı-ranların da bilerek yapmaları mümkün değildir. Bilme-yerek, hataya düşenleri affedensin Mevlam.

Allah elimizden tutsun da âşıkane, sadıkane yap-tıklarımızı, arifane hareketle düzeltmeyi bize ihsan eyle-sin.

Đhvanımıza Allah anlayış versin. Akl-ı selim ile muhasebe, muhakeme versin de çevresine nur saçsın, taş attırmasın.

Herkesin anlayacağı şekilde hareket etmek, imha değil, ihya etmek Allah cümlemize nasip eylesin. Amin!

Hepinizi Allah'a emanet ederim!

Page 228: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Arif Đnsan

220

Nazarında hikmet vardır

Hak’tan gayrisi ağyârdır

Müminlere Allah yârdır

Ârifiyet ver Allahım!

ARĐF ĐNSAN!

Esselamüaleyküm

Muhteremler!

Arif insan, adımını göre göre atandır. Sözü sohbeti kontrollüdür. O, kendine “ayıp ettin!” dedirtmez. Geli-rine göre giderini ayarlar.

Arif insan, yaratılış gayesini bilendir. Arifiyet, ona kimliğini öğretir. O, âşıklıktan, sadıklıktan arifliğe yük-selmiştir. Arif insan, uyanık insandır. Nefsî mücadelede muzaffer olan insandır. Arif insan, vuslat-ı yarla halvet edendir. Çünkü arifiyet onu kemale getirmiştir.

O, sevilen kuldur. Allah, sevilen kulun diyeti olur. Allah diyeti olduğu kulun, kulağından duyar, gözünden görür, elinden işler. Arif insan fena-yı tamda bekayı bu-lan, bekadan da hatm-i makam olan kişidir.

Telkine sadakatle, emre itaatle kemal bulan bu değerli insanlar, halk arasında nişansızdırlar. Onların içi, dışından çok daha temiz, çok daha güzeldir. Onlar hak-kında Cenab-ı Hak kutsi hadisinde buyuruyor: “Benim

Page 229: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

221

velilerim kubbe altında gizlidirler. Onları benden başkası

bilmez.” Bu zat-ı muhteremler zatından zatına mazhar düşenlerdir. Kurb-i feraizle Kur'an-ı Kerim’in hikmetleri-ne ermişler.

Hz. Alî (k.v.) bu makamda “Ene nâtıkû’l-Kur’an”/ “Ben konuşan Kur’an’ım.” demiştir. Bu arif insan, sırrını gizlemese düzen bozulur. Halk buna tahammül edemez. Allah bu kemal sahiplerinin himmetini, lütuf ve keremini üzerimizden eksik etmesin.

Muhteremler!

Đnsan kendini bulmak, bilmek, sırrına ermekle gö-revlidir. Bu sır, nefsine arif olmak sırrıdır. Şu insan gü-zel bir eser gördü mü hayretlere düşer, “Bu nasıl yapıl-mış?” diye. Đstanbulda Süleymaniye ve Sultanahmet camisini, Edirne’de Selimiye’yi hayranlıkla seyreder.

Esas kıymetli eser, taştan, tuğladan, betondan, ki-reçten yapılan bina değildir. Bu eserleri meydana geti-ren mimardır. Mimar da Allah’ın eseridir.

60-70 kilodan müteşekkil bir heyet-i umumiye ne-ler yapar! Ne büyük eserdir bu insan! Fetihler yapar. Karadan gemiler yüzdürür. Hayrete düştüğümüz eser-ler, o insanın eseridir. Dikkat et, insana bak. Hadi der-vişim bir boy aynası bul da kendine bak.

Ulu Yaratanım, sevgili mâhım şu ufacık insana ne-ler neler koymuş: Akıl, zeka, kabiliyet, cesaret!.. Şu in-san hikmetler hazinesi. Đşte Hak dost buyurur:

Hakk’ı istersen yürü insana bak.

Bu muazzam eseri meydana getiren ulu sultan dört yeminle eserini methediyor.

Yine Mevla-yı Zülcelal buyuruyor ki:

Page 230: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Arif Đnsan

222

“Eğer Biz Kuran'ı bir dağa indirmiş olsaydık, onun, Allah korkusuyla parça parça olduğunu görürdün.” 60

Dostlar!

Kutsi ve ulvi emaneti teslim alacak kadar güçlü kuvvetli olan bu insan, kesafet bakımından fazla yer doldurmaz; 60-70 kilodur. Ama mana ve hikmet bakı-mından cihana sığmaz.

Đnsanı insan yapan, zaten onun manası, onun ce-sareti, onun iradesidir. Şu insan, kendini bir bulsa, bil-se, kıymetini idrak etse!..

Hâmil olduğun/taşıdığın hikmet ve mananın ne kadar muaazam, ne kadar kutsi ve ulvi olduğunu bir ke-re idrak edebilsen, kendine sorarsın o zaman:

Ey Mehmet, hakikaten sen kimsin? Bu zekâ, bu kabiliyet, bu cesaret, bu bilim, bu idrak nereden sana?

Düşün, tefekkür et, kendine gel. Kendini bilme, Rabbini bilmenin anahtarıdır.

Zikrin, fikrin, tefekkürün seni bütün merhaleler-den, engellerden geçirecek yavrum. Hak mürşidin emri-ne itaat, telkinine sadakat rehberiniz olsun. Hak eren-ler, vuslat-ı yarla halvet edenler hep bu yoldan yürüdü-ler. Fena-yı tamda bekaya erdiler. Zatından zatına mazhar düşüp, eniyet-i Đlâhîye’yi izhar ettiler. Ettiler de hikmetlere ulaştılar.

Bu yerdir şehr-i hakikat

Bu yerde zahir olur Hak

Gören Hak’tır, görünen Hak

Muhittir ol bi lâıtlak.

60 Haşr, 59/21

Page 231: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

223

Dervişi kemale getiren, aşkıdır. Aşkla zevkle Allah deyişidir. Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat göstermesidir.

Telkine sadakat göstermeyip, mürşide sarılanlar mürşidi de batırır, kendini de. Mürşit mukayyettir, telkin mutlaktır.

Neylesin talip, olamaz teslim

Ya nice bulsun, ol kemalâtı.

Ah be dervişim!

Falanca arkadaşın da seninle biat etmişti. Onun haline bak. Sadakati onu kemale erdirdi. Öyle bir kemalat ki dostun harim-i ismetine girme hakkını ka-zandı. Naz ve niyaza yükseldi de o himmet olunan tel-kin ile sevdi sevdi çok sevildi.

Biliyorsunuz ki kıymetli şeylerin düşmanı çok olur. Çok uyanık olacağız. Harim-i ismetimizi muhafaza ede-ceğiz. Kadere rıza gösterip emre itaatle, Hak Resul’ün izinden yürüyeceğiz.

Hâlde tevhit ederek teşehhüde eren zümre-yi salihine Allah cümlemizi ilhak eylesin.

Selam, sevgi ve dualarla bütün dostları Allah’a emanet ederim.

Page 232: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Niçin Allah Dersin

224

Kulluk bizim şanımızdır

Kur’an bizim şifamızdır

Hak Resul’ü canımızdır

Anlatılmaz hâlimiz var

NĐÇĐN ALLAH DERSĐN?

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşlerim!

Allah birşeyi murat etti mi onu kuluyla yapar. Yazdığımız bu sohbetlerin birer sebeb-i hikmeti vardır.

Soruyorum şu dervişe: Niçin Allah dersin? Niçin dervişsin?

- Cehennemden kurtulmak için. Cennete ulaşmak için.

Yine soruyorum:

- Siz niçin dervişsiniz? Niçin zikredersiniz?

- Cennetteki hûriler için cennetin bitmez tüken-mez nimetleri için.

Bazıları da art düşünceler taşır. Çıkar sağlamaya, siyasî emelleri için çalışmaya başlar. Hem dünya hem de ahiret çıkarını halletmek için çabalar.

Ve yine… “Öl dediğim ölsün. Đyi bir hayat yaşaya-yım. Dualarım kabul olsun. Boşuna mı namaz kılıyoruz? Allah bunların karşılığını bize elbette verecek.” anlayı-

Page 233: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

225

şıyla hareket edenler çoktur.

- Peki ne istiyorsun Allah'tan? diyorum.

Đstekleri saymakla bitmez ki. Aman Allah’ım, neler neler… Nerede o derviş ki Allah rızası için, Allah desin. Ne dünya, ne ukba, hiçbir varlık onu etkisi altına ala-masın. Allah'ı sevsin sevsin de gönülden Allah desin.

“Đstemem ben dünyayı

Hem istemem ukbayı

Buldu gönül Mevlayı

Bildirdi beni bana” diyen Hak dostlar gibi.

Ey Dost!

- Bu hale nasıl geldin? Dünya-ukba kayıtlarından soyunup fena-yı tamda bekaya nasıl erdin?

Cevaben diyor ki:

- Melamet’e intisap ettim. Hak mürşidim bu hale getirdi. Hak’la Hak olmuş, Hakk’a kul olmuş, Hakk’ı di-yet etmiş mürşidim, ne dünyamı bıraktı ne ukbamı! Hâlde tevhit ettirdi beni. Đman-ı kamille görerek, bilerek şehadet verdirdi bana. Tevhidin yaşantısını ikram, ihsan eyledi. Can mürşidim canım feda.

Yine dost buyurdu ki:

Ey seyr ü sülukunu tamamlayıp fena-yı tamda be-kaya eren Hak yolcusu!

Seninle hemdem olmak, sırrına sırdaş, yoluna yoldaş olmak ne güzel! Buna paha biçilir mi!

Gelin Dostlar!

Veresiyecilikten kurtulalım. Geleceğe yatırım yapıp da gelecekten beklemek, bizi tatmin etmez. Geleceği, geçmişi, hâl edelim. Hak kelamıyla sohbet edelim. Soh-

Page 234: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Niçin Allah Dersin

226

beti Hak’tan dinleyelim.

Kıyamazsan baş u cane

Uzak dur, girme meydane

Bu meydanda nice başlar

Kesilir hiç soran olmaz.

Baş verdiler de Hakk’ı diyet ettiler. Baş verdiler de vuslat-ı yarla halvet oldular.

Sorma canım bunlar kimlerdir? Bunlar, fena-yı tamda bekaya erenlerdir. Hak mürşide gönülden bağla-nanlardır.

Ey mürşidim cansın bana

Canlar feda olsun sana

Ettin himmet ben kuluna

Sensin hayat veren bana

- Hacı Baba, ne güzel mürşidin varmış senin. Ne-ler yapar, neler edermiş…

Can mürşidim, Hz. Hasan Fehmi Efendinin dervişi ve hilafet verdiği Ahmet Efendi Hz.’leridir. Melamet’e gönül vermiş, yokluğu diyet ederek Hak varlığına ulaş-mıştır.

Can u cananımdır benim

Tende mihmanımdır benim.

Hak erenler, gönülde sultanımdır benim.

Himmetidir dilim döner. Himmetidir Allah derim, zikreder, tefekkür ederim. Olmasaydı himmeti, ölüden farksız olurdum.

Eyle himmet Sabri’ne çün, yolundayım ben bir ge-da.

Page 235: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

227

- Peki, Sabri Hoca, ne istersin? Zikrin var, fikrin var, tefekkürün var. Bitmez tükenmez sohbetin var. Aşk ile Allah demen, Hak dostla hemdem olup sohbet et-men, kelam-ı Hak'la muhabbet etmen, ezel ebet bir ey-lemen var. Bu büyük ilham, lütuf ve kerem Hak’tan sa-na. Yine de tatmin olmadın!

- Bu Đlâhî lütuf ve keremin karşısında susmak mümkün mü? Tatmin olmak mümkün mü!

Ey Yüceler Yücesi!

Sultanlar Sultanı!

Canımın Cananı!

Bir an olsun bizi senden ayırma. Đkram, ihsanına her an muhtacız. Murad-ı Đlâhî bu! ne tecelliler, ne zu-huratlar vardır. Yazdıklarımızı okuyunca biz de hayretle-re düşüyoruz. Rabbimize daha fazla aşk ilan edip gö-nülden bağlanıyoruz.

Öyle bir sırra, öyle bir manaya erdirdi ki sultan! Kur’an ve Kur’an meâli sohbet ederiz. Kelam-ı Hak'la Kur’an’dandır sohbetimiz. “Habibime tâbi olun!” 61 em-rine itaat ederek Hak Resul’ün sahasına gireriz. Vahdet kesret tevhit ederek Ademiyet sırrını çözeriz.

Bilmem ki ben nasıl susayım! Nasıl anlatmayayım! Bu Đlâhî lütuf ve keremin karşısında durmak, susmak mümkün mü? Ne hikmetler, ne tecelliler…

Aman Allah’ım! Vallahi can u cananımızsın. Hak habibinle gönülde mihmanımızsın. Fena-yı tamda beka-yı bulmanın aşkını, zevkini himmet ettin Ulu Sultan.

61 Âl-i Đmran 3/31

Page 236: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Niçin Allah Dersin

228

Uzak değil çok yakınsın

Canımsın, cananımsın

Gönüldeki varımsın.

Rızana, sevgine, muhabbetine mazhar kıl bizi.

Sonsuz lütuf ve kereminin karşısında elhamdulil- lah derim. Eşşükrülillah derim. Allah derim.

Hû derim, Ya Hak derim.

Ya Hayye’l-Kayyûm derim.

Ev ednâ’nın bahrında

Her nefes derim Allah.

Dostlara selam olsun.

Allah'tan sonsuz iyilikler olsun. Aşkla, zevkle gö-nülden Allah desinler. Habibi Muhammed (s.a.)’inin yo-lundan hiç ayrılmasınlar.

Selam ve dualarla Allah'a emanet ederim!

Page 237: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

229

Hakk’ı seven tabi olsun nebiler nebisine

Ehl-i sünnet itikadı rehberdir velisine

Kulak ver dinle server-i enbiyanın sesine

Essalat u vesselâm Muhammed Mustafa’sına

MĐHRAP, MĐNBER, KÜRSÜ O’NUNDUR (S.A.)

Esselamüaleyküm

Çok muhterem imam efendiler ve sevgili ihvanla-rım!

Allah sizleri dine hizmette görevlendirmiş. Đmam-lık öyle kıymetli bir görev ki. Baş imamımız Hz. Mu-hammed (s.a.)’dir. Đlk imam Allah’ın Resulü. Bizler mih-raba geçerken o zat-ı muhteremi temsilen, O’na vekale-ten geçeriz. Mihrabımız da, minberimiz de kürsümüz de Allah’ın Resulü’ne aittir.

Ulu Yaratanım!

Hak Resule vekalet ederken manevi mesuliyeti çok ağır olan kıymetli görevimizde elimizden tut.

Ne mutlu Hak Resulü temsil edebilene. Ne mutlu manevi mesuliyeti ecir/mükafatı sonsuz olan bu kıymet-li görevi idrak eden zat-ı muhteremlere. Allah ezel ebed elinizden tutsun yavrum.

Bu açık bir gerçektir ki, Đslâm, güzel ahlaktır. Gü-zel ahlak yaşanılır. Dil, onun önemini anlatmaktan aciz-dir. Güzel ahlak o kadar kıymetli, o kadar hassas, o ka-

Page 238: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mihrap, Minber, Kürsü O’nundur

230

dar değerlidir ki!

Đnsanoğlu güzel ahlaka ulaşabilmek için Hak mür-şidin terbiyesinden geçecektir. Bütün Hak dostlar bir kamil mürşitten el aldılar, tövbe aldılar. “Zikri ehlinden öğreniniz.” 62 ayet-i kerimesine ittiba ederek zikrullah aldılar. Aldılar da kemalata böyle erdiler.

Muhteremler!

Şeriat’ın zahir yönüyle vücudun boy abdestini ve-ririz. Farz olan ibadetlerimizi yerine getiririz. Zikrullah ile de iç abdestimizi alır, hikmet ilmini tahsil ederiz. Hikmet ilmi, Peygamberimiz (s.a.)’in manevi ilmi, ilm-i ledündür. Bu sahraya girebilmek için suyla dışımızı, zikrullah ile de içimizi temizleyeceğiz.

Ayette: “… size kitabı ve hikmeti öğretecek ve

bilmediklerinizi bildirecek aranızdan, bir peygamber gönderdik.” 63 buyruluyor.

Peygamberimiz (s.a.)’in zahir ilmini öğrenip de hikmet ilmine ulaşamayanlar, bu ilimden mahrum kaldı-lar. Hatta hikmet ilmine karşı çıkıp cephe aldılar. Bütün Hak dostlar, birçok imtihanlar geçirdiler.

Muhterem Efendiler!

Allah’ın zikri, insan vücudunda ihtilal yapar. Hase-di, inadı, gurur ve kibiri kökünden siler atar. O zaman sevgili derviş, Allah’ın yakınlığını hissetmeye başlar. Çünkü zikir, nefsani olan kötülükleri siler. Đç abdesti verdirir. Zikrullah, dervişi salat-ı daimüne getirir. Onlar daimi namazdadırlar. Çünkü onlar ayaktayken zikretti-

62Nahl, 16/43 63 Bakara, 2/151

Page 239: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

231

ler: Allah’ı Allah’ın efal-i ilahiyesiyle zikrettiler. Onlar, Allah’ı oturdukları yerde zikrettiler: Allah’ı, Allah’ın sıfat-ı ilahiyesiyle zikrettiler. Ve onlar Allah’ı yaslanırken zik-rettiler: Zat-ı ilahiyesiyle zikrettiler.

Bir nefeste üç defa zikretmek, üç mertebeyi gös-teriyor. Bu üç mertebe de fenafillah mertebeleridir. Sa-lik, nispet fiilden fiilullaha, nispet sıfattan sıfatullaha, nispet vücuttan vücudullaha mazhar düşer de Allah za-tından zatına tecelli eder. Salik, fena-yı tamda bekaya erer.

Yukarıda anlattığım gibi ana temel olan bu üç mertebeyi, salik çok iyi zevk edip yaşayacak. Đşte o zaman tefekkür makamına, şuhut makamına, aklı selim makamına yükselir de “Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır.” 64 ayetinin sırrı tecelli eder.

Muhteremler!

Beka alemi, ölüp de dirilmek alemidir. Tabut tene-şirle olan bir ölüm var. Bu ölümü herkes tadacak. Bizim anlatmak istediğimiz ölüm, “Mûtû kable en temûtû/Öl- mezden evvel ölünüz.”dür. Yani şirk fiilinizden, şirk sıfa-tınızdan, şirk vücudunuzdan geçiniz. Geçiniz de şirkten, benlikten kurtulunuz.

Süt tasına tası temizlemeden sütü koymayasın. Anında bozar. Bal tasını da öyle. Tas, pırıl pırıl, tertemiz olacak.

Muhterem Efendiler!

“Allah şirki affetmez. Şirkten maada olan suçları dilerse affeder.” 65 Tabii ki sadakatle tövbe şart. Şu in-

64 Bakara, 2/115 65 Nisa, 4/116

Page 240: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mihrap, Minber, Kürsü O’nundur

232

sanın, şirk-i hafiden yakasını kurtarması pek kolay de-ğildir. Ancak bir mürşid-i kamilin telkini ile mürşidin ih-tisası/hüneriyle tabii ki yine de Hakk’ın hidayetiyle kur-tulur.

Muhterem Dostlarım!

Đnsan vücudu Allah’ın sır ve hikmet hazinesidir. Elbetteki bu sır ve hikmet hazinesinin Allah’ın zikri, aşk ve muhabbetiyle tertemiz olması gerekir. Şu bir gerçek ki bir gönülde iki sevda olmaz. Nefsi mutmainne olabil-mek için Hak’tan gayrı olan nispet varlıklar kökünden silinmelidir.

Bütün Hak dostlar hep telkin ile kemale geldiler. Ender fenadan geçtiler, bekaya erdiler. Vuslat-ı yarla halvet ettiler telkin ile. Kurb-i feraizin, kurb-i nevafilin zevkine, yaşantısına girdiler telkin ile. Đsa (a.s)’da Ruhullah, Musa (a.s.)’da Kelimullah, Đbrahim (a.s)’da Halilullah, Hz. Muhammed (s.a.)’de Habibullah olmanın sırrına, zevkine erdiler telkin ile.

Sevgili Dostlar!

Abdulkadiriler, Muhiddin-i Arabiler, Hacı Bayram-ı Veliler, Akşemsettinler, Eşref Rumiler, Mevlanalar, Yu-nuslar hep bu telkine, bu aşka tutuldular da arif-i billah olarak gönüllerde yer tuttular.

Pîr Seyyid Muhammed Nur, gecesini gündüzüne katarak insan yetiştirmek için ilim okuttu, zikir verdi. Nefisleri ıslah etmek için ne gerekiyorsa yaptı. Ve hâlâ onun telkini, bu hizmeti vermekte. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Hak mürşidin telkin ettiği zikir ve tevhide can si-midi gibi sarılacağız. Emre itaat, telkine sadakat ile al denileni alıp at denileni atacağız. Atmadan almak müm-

Page 241: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

233

kün değildir. Atmadan almaya kalkışırsak karmaşa bir şeyler ortaya çıkar.

Hak mürşidimizin muradı, şu insanı dünya emel-lerinden, nefsine göre hazırladığı ukba arzularından ta-mamen arıtmak. Đşte Hak dost, bu ihtilali gerçekleştiren Hak dost, ne güzel söylemiş:

Geçtim dünya deminden

Hem ukbanın seyrinden

Lenterani yok bana

Dünya ve ukba seyrinden geçenlere, lenterani ya-ni “Seni beni göremezsin.” yok. Çünkü Allah “Ben gö-rünmem” demiyor. Nispet varlıklarınla sen göremezsin, diyor. Đnsan, bu ihtilale uğrayıp dünya ve ukbaya taal-luk eden şeylerden geçti mi vuslat-ı yarla halvettedir.

Đşte biz bu zat-ı muhteremi fenafillahtan geçirebil-dik mi ona gönül sevgisi, aşk, muhabbet veririz. Öyle güzel şeyler alır ki tarif edilemez. Hak mürşit ona sesle-nir:

Ey fenafillah olup ender fenadan geçen! Gel! Ey Hakk’a âşık olan dost. . Böyle bir aleme girebilmek için Hakk’a aşk ilan ettin. Fenafillahtan süzüldün. Zat-ı Hakk’ın mazharı oldun. Sadakatin, yolunu açtı. Sana beka aleminin yolları açıldı. Öyle bir alem ki dil, onu an-latamaz.

Hak dostun buyurduğu gibi:

Nedir dünya, nedir ukba

Sana âşık olan canlar

Geçerler cümle sevdadan.

Tevhit halkasına biz de halkamızı takmak, Hak dostlarla buluşup bilişip sevişmek istiyorsak, ki istiyo-

Page 242: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Mihrap, Minber, Kürsü O’nundur

234

ruz, Hak mürşidin telkinine sadakat gösterip, emrine itaat edeceğiz. Bu yolla isteklerimizin yerine geleceğin-den şüphemiz yoktur.

Ulu Mevla, Hak mürşidin himmetini üzerimizden eksik etmesin. Ulu Yaratanım bizi zikrinden, muhabbe-tinden bir an olsun uzaklaştırmasın.

Muhteremler!

Çok kıymetli şeylere talibiz. Vuslat-ı yarla halvete, sevgiliyle ezel ebed bir olmaya, kesret vahdet tevhit etmeye, Velayet’te velilerle Nübüvvet’te nebilerle haş- rolmaya sevişip kaynaşmaya candan gönülden talibiz. Can pahasına olsa da talibiz. Talip olduğumuz her şeyi Hak mürşidin telkininde bulacağız inşallah.

Yeter ki emre itaat edelim, telkine sadık olalım. Herkes ledün ilminden sadakati, samimiyeti nispetinde hissedar olur.

Talip olduğumuz, aradıklarımız kendi hazinemizde mevcut. Yeter ki Allah diyerek aşkla zevkle gönül kapı-sını açalım.

Ulu Yaratanım!

Anladım anladım, uzak değil çok yakınsın, canda gönülde sen varsın. Ve yine anladım ki ruh senin, gören göz senin, dönen dil senin. Ne varsa kulunda, hepsi za-tına ait. “Kul da bana ait!” zevkini, şuurunu, anlayışını ver bize. Ver de “La havfun aleyhim” 66 sırrı tecelli et-sin.

Ulu Yaratanım!

Đstidadımızı/kabiliyetimizi arttır. Layık kul olmak

66 Yunus, 10/62

Page 243: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

235

için ezel ebed elimizi tut. Bir an olsun bizi bize bırakma. Efalinle fail, sıfatınla mevsuf, zatınla mevcut olduğun hali, zevki bize yaşat. Yaşat da nerede nasıl olduğumu-zu idrak edelim. Daha çok, candan gönülden Allah diye-lim. Emrinize itaat, telkininize sadakatle bütün müşki- latlarımız hall u asan olsun/kolaylıkla çözülsün inşallah!

Ulu Yaratanım!

Kabul edeceğin duayı bizden tecelli ettir. Eksik hareketlerimizi Settaru’l-Uyup/Ayıpları örten isminle sil. Rahim, Kerim esman ile ikramını üzerimizden bir an ol-sun kaldırma. Yakınlığını hissettir. Aynı duyguyla duy-gulandır. Sonsuz olan lütuf ve kereminden bir an olsun mahrum eyleme. Dua ve niyazımızla huzurunda kemal-i edeple Allah deriz, Hu deriz, ya Hak deriz.

Ulu Mevlam!

Sizi sevenlere selam olsun. Gönülleri aşkla zevkle muhabbetle dolsun. Yazılarımızı yazan katiplerimden Al-lah razı ve memnun olsun.

Selam, sevgi ve dualarımla bütün dostları Allah’a emanet ediyorum.

Page 244: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Canda Cananı Hiç Đncitmeyesin

236

Nasihat edene hakaret etme

Doğruyu terkedip eğriye gitme

Dostun acı söyler sen kötü bilme

Canda cananını incitme sakın!

CANDA CANANI HĐÇ ĐNCĐTMEYESĐN!

Esselamüaleyküm

Allah’ın merhameti, iyilikleri üzerinizden hiç eksik olmasın sevgili hanım ve derviş kızım

Allah size razı olduğu iyilikleri bol bol ihsan eyle-sin. Tatlı dilin, güler yüzün çevrene nur saçsın inşallah.

Derviş Kızım,

Đyi bir soydan geldiğinize ben inanıyorum. Đyi bir soydan olmasaydın bu kadar temiz olman çok zor olur-du. Allah size hayat boyu çok iyilikler versin.

Avrupa’da Hakk’ı-batılı seçmek, Hak yolda yürü-mek, zikirli, tefekkürlü olup adımını göre göre atmak… Bu, ne büyük lütuf, ne kerem! Sizi can u gönülden teb-rik ediyorum. Allah sizi bütün tehlikelerden korusun.

Oradaki gençliğin ne hâlde olduğunu gördüm. Đmanın, güzel ahlakın, zikrin seni ebediyen koruyacak yavrum.

Đstiyorum ki kızımız değil yalnız kendini aydınlat-

Page 245: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

237

mak, kurtarmak; güzel ahlakıyla, yaşantısıyla, örnek hareketleriyle çevresine de ışık tutsun inşallah.

Bir gün soracaklar:

- Seni bu hale getiren nedir?

- “Allah’ın emrine itaat etmek, Hak Resul’ün izin-den gitmektir. Sonra benim mürşidim bana tövbe ver-dirdi, zikir verdi. Mürşidimin emri ve rızası doğrultusun-

da yaşayacağıma söz verdim. Đnşallah mürşidimin dua-sını ve rızasını kazananlardan olurum.” diye cevap vere-ceksiniz.

Nur Kızım!

Size çok dikkatli olmayı tavsiye etmiştim. Çok dikkatli olacaksın. Canda cananını hiç incitmeyeceksin. Hakk’ın emrine itaat edecek, telkinine sadakatle yürü-yeceksin yavrum.

Allah sizi bütün tehlikelerden korusun. Küçük bir ihmal, telafisi mümkün olmayan felaketler getirebilir. Orası Avrupa. Günah sevap kaideleri bozulmuş, ölçü ayar yok. Herkes alabildiğine nefsî arzularının doğrultu-sunda hareket ediyor.

Derviş Kızım!

Đşte Allah’ın izniyle Hakk’ı-batılı seçen, adımını gö-re göre atan, güzel ahlakıyla tatlı diliyle, emr-i Hakk’a itaatle emrolunduğu gibi dosdoğru olan, hidayet olunan yolda yürüyen sen olacaksın yavrum.

Pasif insanlardan, şuursuz, mantıksız, ayak takımı olan insanlardan olmayacaksın. Beyin insanı olacaksın. Akl-ı selimle hareket eden, ehl-i tevhit, ehl-i hâl, ehl-i zevk olacaksın inşallah.

Kemalinizi gördüğüm zaman sizinle iftihar edece-

Page 246: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Canda Cananı Hiç Đncitmeyesin

238

ğimi şimdiden müjdeliyorum size. Derslerine çok çalış. Herkesi kendine dost edinme. Đmanlı, ahlaklı dostlar seç. Birinci dostun, arkadaşın annen olsun. Her halini, üzüntünü, yaşadığın olayları annenle paylaş. Çok şükür çok iyi bir annen, çok iyi bir baban var. Çok kıymetli bir çevren var. Bütün ihvan dostun olsun yavrum. Allah se-ni bu çevrede aşkla zevkle tevhidi zevk eden, güzel ah-lakıyla örnek insan olan iyi bir derviş etsin inşallah.

Ağabeyin, kardeşin… Onları da çok seviyorum. Onlara da dua ediyorum. Allah onları da bütün kötülük-lerden korusun, derslerinde başarılar ihsan eylesin.

Dua ediyorum: Bu ailenin çocukları imanlı, güzel ahlaklı, Hakk’ı-batılı seçen, helali-haramı fark eden, şu-urlu, yaratılış gayelerini bilen olsunlar. Sözleri sohbetle-ri murakabeli/kontrollü olsun. Canım vasıfları anlatmak-la bitmeyen ehl-i zevk, ehl-i mana, ehl-i Hak olmanızı istiyorum. Anne babanız sizinle iftihar etsin.

Allah’tan sonsuz iyilikler diliyor. Aile birliğinizi Al-lah’a emanet ediyorum.

Selam, sevgi, dualarımla hoşça kalın. Bütün ihva-na ayrı ayrı selam eder, hatırlarını sual ederim.

Page 247: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

239

Şeriatsız hiç hakikat olur mu?

Ruhsuz beden hiç ayakta durur mu?

Göz perdeli yâr cemalin görür mü?

Ulu Mevlam bizi mahrum eyleme!

NĐÇĐN AYRI OLSUN KĐ!

Esselamüaleyküm

Dostlar!

Hikmet ve mana ilmi olan Đlm-i ledün, Şeriat ilmi-nin dışında değil. Bunları birbirinden ayrı gösterenler al-danırlar. Şeriat, zahirî; hakikat, batınî ilimlerdir. Şeriat-ı Muhammediye’ye riayet edenler, hakikat ilminden fay-dalanmışlardır.

Ayet-i kerime diyor ki:

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun.” 67

Bunlar, Şeriat’ın kuralları. Şeriat-ı Muhammediye- nin bize alın dedikleri ahkam-ı şer’iyye yani şer’i hü-kümlerdir.

Şer’i hükümler bize ne der? Yalan söylemeyin, ha-ram yemeyin, tefecilik, vurgunculuk yapmayın. Hakka

67 Haşr, 59/7

Page 248: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Niçin Ayrı Olsun ki!

240

hukuka saygılı olun. Allah’ın emirlerini tutun, yasakla-rından kaçının. Kimsenin gönlünü yıkmayın. Đnsan da-rıltmayın. Hukukullah’a yani Allah’ın hukukuna can ü gönülden saygılı davranın.

Şeriat’ın bu hükümlerini yerine getiren insanlarda kemalat/olgunluk görünür. Fîsebilillah ibadat u taat ederler. Hakikat ilminde bize vuslatın kapısını şer’i hü-kümler açar. Hakikat ilmi, ancak Şeriat’ın hükümleriyle kemale gelir.

Sakın soyma anı nâmahrem içre

Yüzün suyu hayâsıdır Şeriat.

Şeriat, Hz. Muhammed (s.a.)’in temsilcisidir; ha-kikatse Allah’ın. Yani Lâ ilâhe illallah, Allah; Muham-med’ün Resulullah, Hz. Muhammed (s.a.).

Ledün ilmi, hakikat ve mana ilmi, Şeriat ile kemal bulur. Hakikat ilmini Şeriatla; Şeriat ilmini de hakikatle zînetlendirenler, çift kanatlı oldular. Ezelden ebede uç-tular.

Dostlara tavsiyemiz: Hikmet ve mana arasınlar. Allah’ın sır ve hikmet hazinesi, kenz-i mahfîsi insandır. Zikrullah ile tevhit ile gönül kapısını açtıkları zaman, hikmetlere, manalara ulaşacaklar. Allah’ın sır ve hikmet hazinesi olan hz. insan düşünsün, bir daha düşünsün ve kendine gelsin!

Đnsanın fazilet ve şerefi, tevhitledir. O Hak dostla-rın elinden, dilinden, azalarından kimseye zarar gelmez. Gönül yıkmazlar, kimseyi darıltmazlar.

Zahirî yönden Şeriat’ın temsilcisiyiz. Hakikat ve mana itibariyle de Allah’ın velayetine girenleriz. Onun için Melâmiler; görerek, bilerek, yaşayarak şehadet ve-

Page 249: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

241

renlerdir. Çok şükür tecelli-yi sıfatın mazharıyız. Mu-habbetimiz muhabbetullahtır, ilmimiz ilmullahtır.

Sevgili Dervişim!

Bulunduğun yer, o kadar ulvi, o kadar kutsi ki ta-rifi mümkün değil. Bu yolda Hak Resul’ün izinden gide-ceksin. Elbetteki Hak mürşidin tarifi ve telkiniyle.

Mürşit gerektir bildire Hakk’ı sana hakkalyakîn

Mürşidi olmayanların bildikleri kesbîdir/çalışarak kazanılır. Bu bilgi kişiye gönül kapısını açtırmaz. Zanla, evhamla bu yolda gidilmez.

Allah’ın sonsuz ihsan ve lütfunun karşısında hay-retlere düşüp şaşırıyoruz. Allah’ın bu büyük lütuf ve ke-reminin karşısında boyun bükerek, kadere rıza göster-mek görevimizdir. Emre itaatle gönüllerde yer tutmak, kesret vahdet tevhit etmek görevimizdir. Mana eri ol-mak, iyilikte, tenezzül, tevazuda yarışmak görevimizdir.

Allah bize anlayış versin, idrak versin. Dost ile bir, beraber olmanın anlamını zevketmek, fehmetmek nasip eylesin.

Bilmem neden ağlamazlar, utanıp, hayâ etmezler! Yahu sen kimsin? Neyine güvenirsin? Başıboş, gelişigü-zel, tesadüfî bir varlık mısın? Vücudundaki bu güzellikler kime aittir? Gözünün görmesine, güzelliğine paha biçil-mez. Ruh O’nundur. Kulağın duyar, gözün görür, elin tutar. Đrade, kuvvet, konuşma, hepsi Allah’ındır. Vücu-dunun güzellikleri Allah'a aittir. Allah, kulunu sıfatıyla süslemiş. Allah: “Allah'a ibadet edin” 68 der.

Meydan okurcasına, ne cesaretle biz O’nun emrine

68 Nisa, 4/36

Page 250: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Niçin Ayrı Olsun ki!

242

itaat etmeyiz! Ne cesaretle O’na isyankâr oluruz?

Gafile bak! Hem Allah'ı severim, der; hem de sö-zünü dinlemez. Allah’ın haram kıldığı şeylerle iştigal etmek, haramları işlemek Allah’ı sevmekle bağdaşır mı? Allah’ı severim, diyen, Allah’ın yasaklarına karşı saygılı olmaz mı!..

Diyeceksin ki:

- Sana ne, sen ne karışıyorsun? Senin hakkın mı bana gafil demek?

Allah, habibine buyuruyor ki: “Öncelikle en yakın akrabalarını uyarıp korkut.” 69

Nerde, ben kendimi öyle cesur göreyim! Nerde bende o cesaret! Zoraki bir gafil demişim de gönül ko-yuyorsunuz! Allah neler der…

O ki sen gönül koydun, ben Allah’ın dediğini sana duyuracağım.

“Şanıma andolsun ki cin ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri vardır, Hakk’ı anlamaz-lar. Gözleri vardır, hakikati görmezler. Kulakları vardır doğruyu işitmezler. Đşte bunlar, bu şuursuzlar, hayvan-

lar gibidir. Belki daha da sapık ve şaşkındırlar. Đşte ga-filler ancak bunlardır.” 70

Allah yaratsın, yaşatsın, evlad u ıyal bahşetsin, bu kadar imkanlar versin. Arzı bizim için döşesin. Güneş bizim için doğsun. Sayısız nimetleri bizim için; bizi ken-disi için yaratsın. Bizim ondan haberimiz olmasın!..

Bitmez tükenmez bu nimetin, bu lütuf ve keremin

69 Şuara, 21/214 70 A’raf, 7/179

Page 251: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

243

karşısında vurdumduymaz olunur mu? Küçük bir iyiliğe karşı teşekkür ediyoruz da, Allah’ın bu büyük nimetine neden müteşekkir olmuyoruz?

Nedir, kimdir buna engel olan?

Ey nefsine esir düşenler!

Anneyi babayı tanımayanlar!

Hatta Allah ve Resulü’ne itaat etmeyenler!

Size diyecek söz bulamıyorum.

Biraz evvel sure-i Âraf’tan meâlen yazdıklarımızı düşünün! Sorun kendinize: “Neden böyleyim? Kimdir beni Allah ve Resulü’nden uzak eden? Kimlerdir bizi Al-lah'a isyan ettirip kulluk zevkinden mahrum edenler?”

Şu insan elini vicdanına koymalı, düşünerek hün-gür hüngür ağlamalıdır.

Ulu Mevlam yine kullarına seslenerek buyuruyor ki:

“Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayan-dır, merhametlidir.” 71

“Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların, kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder” 72

Sadakat ve samimiyetle tövbe ederseniz, değil af-fedilmek, cezanız mükafata çevriliyor. Kahrınız lütuf, nârınız nur olur. Yeter ki aşk ile Allah deyin. Yeter ki tövbe edin. A canım, Allah kulunu sevmek için yarat-

71 Zümer, 39/53 72 Furkan, 25/70

Page 252: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Niçin Ayrı Olsun ki!

244

mış; yakmak için değil. Kul kendini ateşe atarsa o za-man “Kendim ettim kendim buldum!” desin.

Ben yine diyorum ki Allah’ım, bizi lütuf ve kere-minden hiç ayırma. Kabul edeceğin duayı bize nasip et. Aynı duaları bize yaptır.

Can mürşidim bu zuhurat lütuf ve keremindir biz-lere. Bu tuluât himmetindir, ikram ve ihsanındır. Bir an olsun himmetini üzerimizden eksik etme sultan.

Mevlaya sonsuz hamd ü sena, habibine salat u se-lam olsun. Đhvana selamlar, sevgiler!

Allah'a emanet olun.

Page 253: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

245

Hakikat lütf-i Îlahîdir bizlere

Şeriat rehberdir gerçek müminlere

Ne mutlu ledün ilmini bilenlere

Kenz-i mahfi’nin sırrına erenlere

MELÂMĐLĐKTE ŞERĐAT’IN HÜKMÜ NEDĐR?

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Bir soru var: “Melâmilikte Şeriat’ın hükmü/erkanı nedir?” Bu soruya cevap aranıyor.

Şeriat-ı Muhammediye Allah’ın emirleridir, yasak-larıdır. Hiçbir tarikat erbabı, şeyhi bunlarda bir değişik-lik yapamaz. Mezheplerin bazı değişiklikleri vardır. An-cak bunlar, asla farzlarda, vaciplerde değildir. Đslâm’ın ve imanın şartlarında katiyetle bir farklılık olamaz. Mu-amelatta bazı görüş ayrılıkları vardır.

Melamet’te de kesinlikle bir ayrıcalık/imtiyaz dü-şünülemez. Melâmilikte bir özellik vardır ki, mensupları fenafillahtan geçmiş, zat-ı Hakk’ın mazharıdırlar. Uruç eder sohbet ederler; nüzul eder kulluk ederler. Kurb-i feraiz, kurb-i nevafil şuuruyla ibadet eden bu canlar, hiçbir karşılık beklemeksizin Allah rızası için ibadet ederler.

Page 254: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamilikte Şeriat’ın Hükmü Nedir

246

Ehl-i hâl, ehl-i kemal olanlar, gerçek Melamet’in özüne, sırrına erenler asla bekleyiş içerisinde değildir-ler. Bunlar yalnız Allah rızası için ibadet ederler. Hz. Muhammed (s.a.)’in yolundan, izinden gidip Muham-medî Melamet’i yaşayıp zevk edebilmek için çalışırlar.

Bunlardan bir tanesi olan zat-ı muhterem buyuru-yor ki:

Đstemem ben dünyayı,

Hem istemem ukbayı.

Neden diye sorarsanız buyuruyor ki:

Gönül buldu Mevla’yı.

Uruç etmiş, ol dost ile buluşmuş, bilişmiş, sırra kadem basmış, kesret-vahdet tevhit etmiş. Bu muhte-rem, halkı sevmiş, Hakk’ı sevmiş, nüzul etmiş kulluk etmiş. Bir bekleyiş, bir istek içerisinde değil. Bu Hak dostun bütün ibadetleri Allah rızası için, Hz. Muhammed (s.a.)’in yolundan izinden gitmek içindir. Çünkü bu fe-nafillahtan geçmiş, zat-ı Hakk’ın mazharıdır. Sevilen kul olmuştur.

Meratib-i tevhit, makamat-ı tevhit onu âli makam-lara yükselttiği hâlde “Đşte ben oldum, bildim, anlayıp zevk ettim.” diyerek erkanı, adabı bozarsa, şuhuttan düşer, avamdan çok çok daha beter olur.

Đmandan sonra küfre düşenlerin, dalalete gidenle-rin/sapıtanların adetleri çoktur. Bir dervişin aşkı, zevki yükseldikçe, tenezzül, tevazusu artmalıdır. Allah’a aşkla zevkle ibadet etmelidir.

Hak yolun yolcuları, ehl-i tevhit olan muhterem dostlar, hiçbir zaman ahkamı bırakmamışlardır. Bu mümkün değildir. Kendilerini ahkamsızlığa kaptıranlar

Page 255: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

247

maalesef her şeylerini kaybetmiş olurlar.

Muhterem Dostlarım!

Ahkama sarılarak kemale gelen/olgunlaşan, sevip sevip çok sevilen, hiçbir beklentisi olmayan muhterem-ler, ancak Allah rızası için ibadet ederler. Ender fenadan geçmeyenlerin rızaenlillah ibadet etmeleri hiç de kolay değildir.

Melâmilikte temel şart, fenafillah olmaktır. Đşte Melâmi, o zaman Allah rızası için kulluk görevini yapabi-lecektir ki yapması şarttır.

Allah bizi fenafillah olan, Allah rızası için kulluk görevini yapan bu muhterem zatların himmetinden mahrum etmesin. Çünkü bunlar, zahiri halk ile batını Hak şuhuduna ermişler. Kadere rıza göstermişler. Emr-i Hakk’a itaatle gönüller fethetmişler. Đbadetlerini öyle aşkla zevkle yaparlar ki buna karşılık mümkün değildir.

Bu ibadetlerin karşılığı velayet ve nübüvvet zevk-leridir. Zaten bu makamlara da ermişlerdir. Uruç eder sohbet ederler. Nüzul eder kulluk ederler. Kesret vah-det tevhit ederek Ademiyet sırrına ererler. Bunlar, mi-raç olan namazı kılarlar. Bu namazdaki zevk, aşk, mu-habbet bunlar için en büyük mükafattır.

Muhterem Dostlarım!

Ledün ilmi, hâl ilmidir, aşk, zevk, mana ilmidir. Bu ilim, Şeriat’ın içerisinde bir hakikattir. Bu hakikate eren-ler, emr-i Hakk’a itaat ettiler. Hak mürşidin telkinine sadakatle izinden yürüdüler. Ehl-i tevhit olan bu muhte-remlerde tek gaye Allah rızasıdır. Ne korku için secdeye baş koyarlar, ne de verilecek mükafatlar için. Bunlar dünya ve ukbadan hak mürşidin telkiniyle geçmişlerdir.

Page 256: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Melamilikte Şeriat’ın Hükmü Nedir

248

Melâmi demek, yokluğu diyet eden insan demek-tir. Nefsini levmetmiş, benliğinden geçmiş, tenezzül te-vazu ile hiç olmuştur. Đşte bu insan, hiçlikte bulmuştur.

Sevilen kulun diyeti, Hak olur. Sevilen kul olabil-mek için “Mûtû/Ölünüz!” hitabına muhatap olurlar. Bu hitaba muhatap olanlar, dünya-ukba pazarından geçer-ler. Sır oldu alem gözünden, beka iline uçtular.

Bu muhteremlerin evsafını anlatmak mümkün de-ğildir. Pîr Seyyid Muhammed Nur’un salikleri, mensup-ları, Hak Resul’ün harim-i ismetine girme hakkını ka-zanmışlar. Ve bu ilahi hitabın muhatabıdırlar:

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi

yasakladıysa ondan da sakının...” 73 Allah rızası için bu emre itaat ederler. Hak Resul’ün yanında yer alarak emrine itaatle al denileni alır, at denileni de atarlar.

Şeriat-ı Muhammediye’nin hükümleri insanlığa hu-zur, saadet, sevgi ve muhabbet getirir: Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek. Đşte o za-man aşkla zevkle kelime-yi şehadet getirmek bu zat-ı muhteremlerin hakkı.

Muhterem Dostlarım!

Melamet’i hiçbir tarikat ölçüsüyle ölçmeyin. Mela- metin mensubu, nefsini levmeden, “Mûtû kable en te-mûtû.” sırrına erendir. Vuslat-ı yarla halvet eder. Uruç edip sohbet eder, nüzul edip kulluk eder. Kesret vahdet tevhit ederek şuhuda erer. Başka birşeyle kıyas kabul etmeyen bu hâl ve mana ilmini, akl-ı selimle tefekkür ederek tevhidin harim-i ismetine girme hakkını kazanır. Đmanı kamil, amel-i salihle Hak yoldan yürür. Allah bu

73 Haşr, 59/7

Page 257: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

249

zat-ı muhteremlerin himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Melâmiler, hâlde tevhit edenlerdir. Görerek, bile-rek şehadet verenlerdir. Bunlar tenezzül tevazuyla be-kaya erdiler. Gönüller fethederek Hak dostun gönlünde yer tuttular. Tarifi imkansız bir sırra erdiler. Bir de bana “Bunu bize anlat.” derler.

Ulu Yaratanım!

Bize anlayış ver. Sadakat, ihlas ile hak mürşidin rızasını ver. Bizleri Hz. Muhammed (s.a.)’inden ayırma. Đhvan arasına huzur, saadet, sevgi, muhabbetler ihsan eyle.

Ulu Yaratanım!

Dilimizi Allah demekten, gönlümüzü aşk ve mu-habbetinden bir an olsun mahrum etme.

Amin! Amin! Velhamdulillahi Rabbi’l-Alemin.

Page 258: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Söylesem Söz Olur; Söylemesem

250

Đhvanımız çok dikkat etmelidirler

Telkine sadakat göstermelidirler

Canda cananı incitmemelidirler

Allah Hak yolda bize anlayış versin

SÖYLESEM SÖZ OLUR; SÖYLEMESEM…

Esselamüaleyküm

Muhteremler!

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki çok hassas. Bazı hadiseler oluyor. Ataların bir sözü var: Söylesem söz olur, söylemesem dert olur.

Bir kasa elma içinde bir iki çürük çıktı mı onları atmaya kıyamayız. Onlar yanındakileri de çürütür. Fe-dakarlık edip, çürük gördük mü atmalıyız. Çürük az da olsa, bize zararlıdır, çünkü sağlamları çürütür.

Đlm-i tevhit, ilm-i ledün katiyetle taviz vermez.

- Efendim, bu kadarı bir şey değil, idare edilir. Bu kadar kusur, kadı kızında da olur.

- Evet, affın yanında yer almalıyız. “Deve bir düş-mekle boynu vurulmaz.” derler. Ancak küçük hatalarda

Page 259: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

251

ısrar etmek, onları da görmezlikten gelmek, kişinin fe-laketini hazırlar.

Yapılan yanlışlar, Melamet’i zaafa uğrattı. Bırak sünnetlerden taviz vermeyi; farzlardan taviz verildi. Ah-kama, erkana, adâb-ı muaşerete/görgü kurallarına ay-kırı davranıldı. Öyle yanlış hareketler yapıldı ki bunları anlatmaya, izah etmeye/açıklamaya utanıyorum.

Bu yanlışlar bize büyük bir ders vermiştir. Bazen bana dikkat, kelimesi yetmiyor. Çok ve çok dikkatli ol-malıyız.

Çok şükür ahkamlı, ahlaklı, Hak mürşidin telkinine sadakat gösteren, kadere rıza, emre itaatle hak yolda yürüyen sevgili dervişlerimizle el birlik, gönül birlik be-raberiz, hak yoldayız. Melâmi şeyhi olan muhterem dostlarıma candan gönülden minnettarım.

Sevgili Dostlar!

Đlm-i ledüne candan bağlanmanızın, onu Şeriat’ın ahkamıyla, güzel ahlakla süslemenizin, zaferimize vesile olacağından asla şüphe etmiyoruz. Allah ve Resulü’nün emri ve rızası doğrultusunda birbirlerimizi daha çok sevmek, düşeni kaldırmak, Hak yolcularının ellerinden tutmak, hülasa hizmet etmek görevimiz.

Gönül rızası kazanmak, iyilikte, tenezzül tevazuda yarışmak bizim görevimiz olacaktır. Peygamberimiz (s.a) de: “Đnsanların hayırlısı insanlara iyilik edendir. Đnsan; elinden, dilinden, azalarından zarar gelmeyen-

dir.” buyurmuştur. Allah bu yolda yardımcımız olsun.

32 günlük yolculuğumda gördüm ki halk, hikmet ve mana ilmine susamış. O kadar ilgi gösteriyor ki çöl

Page 260: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Söylesem Söz Olur; Söylemesem

252

vadide susuz kalmış yolcu gibi. Yeter ki garibanlara bir el uzansın, su verilsin.

Đlâhî aşkla yanan bu insanların susuzluğunu, zik- rullah giderir, muhabbetullah giderir. Hidayet olunanla-ra tevbe verdik, zikir verdik, hallerine hayran olduk. Al-lah ezel ebed ellerinden tutsun.

Muhterem Efendiler!

Bulunduğumuz yerin kadr u kıymetini bilelim. Ge-lin aşkla zevkle Allah diyelim. Bu telkini veren mürşitle-rimize can u gönülden sarılalım. Sadakatimizle, hizme-timizle gönüllerinde yer tutalım.

O mürşit ki Hakk’ı diyet etmiştir, kelam-ı Hak'la sohbet eder. Bize ilm-i tevhidi vermek, yaşatmak için geceyi gündüze katar. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!

Hak mürşidin yolundan, izinden rızası doğrultu-sunda yürümek büyük fazilet! Bu, öyle bir yol ki hidayet olunanların yolu. Âşıklar, arifler, kamiller yolu. Saliğini vuslata getiren yol. Ol dost ile halvet ettiren yol. Uruç ve nüzulün yolu, fena-yı tamda bekaya erenlerin yolu.

Hak dostlar, hak erenler hep bu yoldan gittiler, harim-i ismete girdiler, vuslat-ı yarla halvet ettiler.

Allah bu hidayet olunanların yolunu cümlemize kolaylaştırsın. Manevî mesuliyetini idrak etmek nasip eylesin. Bu kutsi ve ulvi yolun sahibi Allah'ın Resulü Hz. Muhammed’dir. (s.a.)

Allah cümlemizi şefaatine nail eylesin. Amin!

Đnsanlık şerefine ulaşma; kadere rıza, emre itaatle

Page 261: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

253

olacaktır. Bizler elimizden geldiği kadar iyiliklerin insanı olalım inşallah!

Đyi insan olma, gönüller fethetme, kadere rıza, emre itaatle hak yoldan yürüme Cenab-ı Hak tüm dost-lara nasip etsin. Amin!

Allah bizi Allah demekten mahrum etmesin. Đlha-mımızı kesip, ebter eylemesin. Hak Resul’ün izinden dosdoğru giden, fena-yı tamda bekaya eren, emre ita-at, telkine sadakatle al denileni alıp, at denileni atanlar-dan eylesin. Amin!

Allah'a emanet olunuz.

Page 262: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Zirveye Tevhid Bayrağını Çekmek

254

Gel dervişim nefse arif olalım

Dervişlikte huzur sevgi bulalım

Hak mürşidin gönlünde yer tutalım

Yolumuz Kur’an yoludur bilelim

ZĐRVEYE TEVHĐT BAYRAĞINI ÇEKMEK

Esselamüaleyküm

Sevgili Gençler!

Belh şehrinin sultanı iken sultanlığı terk edip de dervişliği tercih eden Đbrahim Ethem’i duymuşsunuzdur. Efendisi onu imtihan ediyor. Đbrahim Ethem’in ayağına basması için birini gönderiyor. Đlk basışta sesini çıkar-mıyor Đbrahim Ethem. Đkincide de öyle. Adamın üçüncü basışında Đbrahim Ethem’in ayak derisi yüzülüyor. Aya-ğına basana diyor ki:

- Ben senin aradığını Belh’de bıraktım.

Bu sözü duyan efendisi, onu çağırtıyor ve kızıyor ona:

- Vay seni gidi, sen daha Belh’i unutmadın ha!..

Mürşidi, onun her şeyi unutmasını istiyor.

Page 263: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

255

Sevgili Gençler!

Çocuklukta kıldığınız namazları, yaptığınız iyilikleri silin silin! Yeniden mürşitten doğacaksınız. O zaman bu gözlerin bakışı değişecek; artık yârin güzelliğine baka-cak. Bu lisan değişecek, bundan böyle Allah diyecek. Bu el değişecek, şimdiden sonra vuran değil, veren el ola-cak!

Zirveye, tevhit bayrağını çekeceksiniz. Dünü bu-güne taşımayacaksınız! Bugün yeni bir gün başlıyor; yeni bir güneş doğuyor. Bütün bildiklerini sil. Unut hep-sini! Avamlıktan hiçbir şey istemiyoruz. Sil baştan, ter-temiz. Đnşallah tevhitte doğanlardan olasınız!

Đstiyorsanız yeni bir insan olasınız -ki istiyorsunuz- öyleyse, yeni bir aleme doğacaksınız.

Allah’a soralım:

- Allahım bizim nasıl olmamızı istiyorsun?

Bize diyor ki:

- Benimle dost olmak, beni sevmek, bana sevil-mek mi istiyorsunuz?

- Evet evet Allahım!

- Benimle kaynaşmak mı istiyorsunuz?

- Evet Sultanım!

- Öyleyse, “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa, ondan sakının” 74

Sizin hasedini, inadını, öfkesini atmış; niçin, niye, nedenlerden kurtulmuş birer genç olmanızı istiyorum. “Niçin, niye, neden, nasıl?” soruları bitmeden tevhit ehli olamazsınız. Hem fail Allah diyeceksiniz hem de niçin,

74 Haşr, 59/7

Page 264: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Zirveye Tevhid Bayrağını Çekmek

256

niye, nedenlere takılacaksınız! Bu, olmaz!..

Şu insanın vuslatına, harim-i ismetine, sevgiliyle dost olmasına sevabı bile engeldir. Sevapçılar cennete, ehl-i tevhit Allah’a gider.

Gençler!

Bir misafirim vardı. Bana Denizli’ye nasıl gidebile-ceğini sordu. Tarif ettim. Oraya ulaştı.

Siz Allah’a gideceksiniz. Siz vuslatın, ölmemezlik aleminin yolunu arıyorsunuz. Ne yapacaksınız şimdi? Hz. Muhammed (s.a.) 1400 sene evvel bu aleme geldi ve altmış üç yıl yaşayıp gitti. Evet, doğru. Ama Hz. Mu-hammed (s.a.)’in gitmeyen bir yönü vardır. O yönünü yakalayacaksınız.

Peygamber Efendimiz (s.a.) kendisine tâbi olma-mızı istiyor. Bu gerçek, ayette şöyle dile getiriliyor: “De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin

ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder” 75

Đstiyorsan, Allah’ın diyarına gidesin. Đstiyorsan, harim-i ismetine giresin, istiyorsan, vuslata eresin, dünya ayağına çelme olmasın. Ukba, sizi bizden uzak-laştırmasın. Đlla Allah! Süleyman Çelebi O’nun mülküne giriyor da:

“Kim ne halidir ve mâli ol mahal

Aklı fikretmez o hali fehm ü hâl” diye ifade edebi-liyor.

Allah’a gitmek istiyorsanız, Hz. Muhammed (s.a.)’e geleceksiniz. Mürşitte bulacaksınız O’nu. Allah bizi mür-

75 Âl-i Đmran, 3/31

Page 265: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

257

şitsiz bırakmasın. Bir kamil mürşide varmadan olmaz.

Đyi birer derviş olmanızı istiyorum. Gözünün dörtte üçü, görme yeteneğini kaybederse, kişi, iyi bir nişancı olabilir mi? Bir ayağı kesik olursa veya biri diğerine göre kısa olursa iyi bir atlet olabilir mi? Đnadı, hasedi, öfkesi, şirki olan, iyi bir derviş olabilir mi?

Benim dervişlerim yan etkilerden kurtulup fenafil- lahtan bekabillaha uçsunlar. Ölüm meleği onları korku-tamasın.

“Ölmüşüm ölmezden evvel, erdi canım vahdete”

“Ölmeden evvel ölüp, kabre giren anlar bizi.”

Size gelen, sizde haset, inat, gurur, kibir bulma-sın. Bunlar hâle engeldir. Size gelen, Allah’ı bulsun. Te-celli-yi efal-i Đlâhî’yi, tecelli-yi sıfat-ı Đlâhî’yi, tecelli-yi zat-ı Đlâhî’yi bulsun.

Size gelen dilin en tatlısını, sözün en güzelini bul-sun. Đnsanı kazanmak için en tatlı ifade ne ise, arayıp onu söyleyeceksiniz. Tevazunun en güzelini gösterecek-siniz, hoşgörülü olacaksınız. Yemin ederim melekler size gıpta ederler.

“Kim bunlar?” derseniz, bunlar Melâmiler. Nefsî mücadelede muzaffer olmuş, benliğinden geçmiş, Hak benliğini bulmuş, Hakk’ı diyet etmiş zat-ı muhteremler.

Đyi derviş; iyiliklerin sahibi, zafere koşan, önce Al-lah diyen, Hakk’ı diyet etmiş, mürşidin rızasını kazanmış olandır. Allah size çok iyilik versin, huzur versin. Sizin tevhidi zevk etmeniz, vallahi Balkanlar’ı fethetmekten daha kıymetli!

Sevgili Evlatlar!

Page 266: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Zirveye Tevhid Bayrağını Çekmek

258

Allah’ın nuruyla nazar ederseniz, Hak’tan gayrı bir şey görmezsiniz. Cenab-ı Hak bu gerçeği ayet-i kerime-de şöyle dile getiriyor:

“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üze-rinde düşünürler. Ve ‘Rabbimiz! Sen bunu boş yere ya-ratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.’ der-ler.” 76

Ayaktayken Allah’ı, Allah’ın efal-i Đlâhîyesiyle zik-retmek, otururken Allah’ı, Allah’ın sıfat-ı Đlâhîyesiyle zikretmek, yaslanırken Allah’ı, Allah’ın zat-ı Đlâhîyesiyle zikretmek, fenafillah olmaktır.

Allah’ı ayaktayken, otururken, yaslanırken zikre-derseniz makam-ı velayete yükselirsiniz, Ehadiyet sahi-bi olursunuz. Zatından zatına mazhar düşer, ehadiyet sahibi olursunuz.

Ne istiyorum sizden biliyor musunuz?

Sevgi istiyorum, aşk istiyorum. Muhabbet istiyo- rum. Huzurlu olmanızı istiyorum. Gönlünüze Allah’ın oturmasını istiyorum. Fenafillah olasınız da Allah diyeti-niz olsun, istiyorum.

Allah bize anlayış versin. Sevgi versin. Bizi ken-dinden ayırmasın.

Allah'a emanet olun!

76 Âl-i Đmran, 3/191

Page 267: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

259

Đlâhî Mevlam kapına cürmümle geldim

“Lâ taknetu” ayetini rabıta kıldım

Can-ı gönülden Hak mürşide tövbe ettim

Ey Rabbim bizi mahrum-i dîdar eyleme!

KENDĐNĐ YÖNETTĐĞĐN ZAMAN!..

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşim!

Sen kendini yöneteceksin.

Kendini yönettiğin zaman, nefs-i emmarenin esa-retine, dur, diyeceksin.

Kendini yönettiğin zaman, vuran değil, veren el olacaksın.

Kendini yönettiğin zaman, sözün en güzelini sen söyleyeceksin.

Kendini yönettiğin zaman, insanlara iyilikte yarı-şacaksın.

Kendini yönettiğin zaman, Hz. Muhammed (s.a.)’ in sevgilisi olacaksın.

Đnsan, kendini iyi yönetebilendir. Nefsine dur di-yemeyen insan, kendini yönetemeyen insandır. Seni

Page 268: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Kendini Yönettiğin Zaman!..

260

nefis yönetecek, sen kalkacaksın milleti yönetmeye!

Seni, Allah ve Resulü yönettiği zaman, nefsî mü-cadelede muzaffer olduğun zaman ehlullah olursun. Al-lah ve Resulü’nün yönetimine girdiğin zaman, ahsen-i takvim olan hz. insan ünvanını kazanırsın.

Đnsan vücudu bir muharebe alanıdır. Đnsanda ya nefs-i emmare, şeytan, gurur, kibir söz sahibidir veya Rahmaniyet, melekûtiyet/ruhaniyet.

Ayet-i kerimelerde buyruluyor ki:

“Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcıla-ra!” 77 “Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel def-terleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!” 78

Đnsan ya ashab-ı yemindir ya da ashab-ı şimal. Yani defteri sağdan verilendir veya defteri soldan veri-len. Bu vücutta başlar sağ-sol kavgaları. Sağ duygu ha-kim olacak. Kitabını sağdan alacaksın. Sağdan aldığın zaman, sende Allah ve Resulü hakim. Müşrikler, kâfirler soldan alacaklar. Soldan alanlarda nefis, gurur, kibir hakim.

Nefsî mücadelede muzaffer olabilmek için çal za-lim nefse, seyf-i celali. Bir olay yaşadın: Komşu hiçbir şey yokken geldi, camı kırdı. Ne yapacaksın? Sendeki diyor ki: Sen erkek değil misin? Ne duruyorsun, korktun mu? Ölmek, öldürmek kapının önünde, burnunun dibin-de.

Kork dostum! Allah’tan korkmayandan kork. Al-

77 Vakıa, 56/27 78 Vakıa, 56/9

Page 269: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

261

lah'a söver, dine söver. Bu adamdan korkulmaz mı!?.

Dışı insan, içi hayvan olursa kişinin

Taşlar ile dövünüp insanı bulmazsa ne güç!

En zor terbiye, insan terbiyesidir. Đnsanı, insan olarak yetiştirmek çok zor. Sen nefsine mağlup olursan, nefsin kölesi olursan, kendini de beni de nefisle yönet-meye kalkarsın. Ehl-i nefsin yönetimi ne ağırdır! Allah yardımcımız olsun.

Biz şu insanı nefsinin kötü emellerinden, art dü-şüncenin esaretinden, şeytanın saptırmasından kurtarıp da, zarar hanesinden, kâr hanesine geçiriyor, sağduyu-ya sahip, mütefekkir, adımını göre göre atan, yaratılış gayesini bilen bir insan haline getiriyoruz.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

“Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhak-kak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün.” 79

“Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik

de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğun-dan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok za-lim, çok cahildir.” 80

Gayemiz, o emaneti alacak insanı yetiştirmek. “Dikkat edin, Allah dostlarında hiç bir korku yoktur. On-lar, mahzun da olacak değillerdir.” 81 ayetine muhatap

79 Haşr, 59/21 80 Ahzab, 33/72 81 Yunus, 10/62

Page 270: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Kendini Yönettiğin Zaman!..

262

olacak insan yetiştirmek istiyoruz. Zikreden, tefekkür eden, gönül kalesine tevhit bayrağını çeken, kendisinde Allah ve Resulü’nü söz sahibi eden insan yetiştirmek hedefimizdir.

Allah tarafından yönetilen insanın mahkemesinde para, hatır, iltimas oynamaz. Allah ve Resulü tarafından yönetilen insanın ticaretinde ne haram, ne yalan, ne de gayrımeşru kazanç var.

O insan, konuşan Kur’an. Peygamberimiz (s.a.), “Onlardan korkmayın. Onların elinden, dilinden, azala-rından kimseye zarar gelmez.” diyor. Allah ve Resulü tarafından yönetilen, görevlendirilen insan, Hz. Đnsan. Allah bizi bu dostların yolundan ayırmasın.

Muhterem Dostlar!

En ağır esaret, nefsî esaret. En büyük mahrumiyet nefs-i emmarenin esaretinde kalmak. Dili, nefsin esare-tindeki mahrumiyetten kurtarmak istiyoruz. Gözü Al-lah’ın nuruyla cemale baktırmak istiyoruz.

Bu eğitimde muvaffak olan kişiye “Ey benim ve-lim, senin için korku yok.” 82 buyruluyor. Nefsin esare-tinde olan, hür değildir.

Hür olduğun zaman derviş olacaksın. Allah diyetin olacak: “Gözünden gören, dilinden söyleyen, kulağından duyan ben olurum.” diyecek.

Ama vücutta nefs-i emmarenin düdüğü ötüyorsa… O zaman ne olur hâlimiz?

- Haklısın Hacı Baba, doğru dersin, desene bana. 82 Yunus, 10/62

Page 271: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

263

Gizleme benden!

Seni zarar hanesinden kâr hanesine geçirmek isti-yorum. Seni cezaevinden kurtarıyorum. Dinini, imanını, salih amelini yok olmaktan, seni küfre gitmekten kurta-rıyorum. Öyle insan olmalısın ki melekler sana hayran olsun, gıpta etsin.

Benim amacım nedir ki böyle çırpınıyorum. Seni Allah dedirtmeyen, Hak yolda yürütmeyen nefsine, şey-tanına hücum ediyorum. Ben seni Allah’tan uzak tutan, seni aileye düşman gösteren, senin itibarını sıfırlayan nefsinle mücadele ediyorum. Senin yerin meyhane de-ğil, batakhane değil diyorum. Vur başına darbeyi, kır şunun belini diyorum. O nefse çatıyorum.

Sen de kalkıp bana çatıyorsun. Ben seni nefsin esaretinden kurtarmak için çalışıyorum. Sen bana düş-man oluyorsun.

Senin Allah’a muhatap olan kul olmanı isterim. Meleklerle yarışacak kadar mütevazı bir hale gelmeni is-terim. Evinin cennet olmasını isterim.

- Peki efendim, ben bu yolu nasıl kat edeceğim?

- Bu yolu zikrullahla, ihlasla, sadakatle katedecek- sin. Dünyandan ve ukbandan silkeleneceksin, tertemiz olacaksın. Gözün çok kıymetli. Bu kıymetli göz, eserde müessiri müşahede eder mi?

- Hayır efendim!

- O hâlde körden farkı yok demek! Ağacı, inek de görüyor. Arabayı, kuşlar da görüyor. Apartmanı diğer varlıklar da görüyor. Hak dostlarda öyle göz var ki hik-metler görür.

Page 272: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Kendini Yönettiğin Zaman!..

264

Dostum!

Gözündeki rahatsızlık için doktora gidince sana: “Gözünde katarakt var, ameliyat olacaksın.” der. Doktor senin gözünü ameliyat ederse, ağacı görür, yolu görür-sün.

Mürşid-i kamil gözünü açtı mı, sultanı göreceksin. Mürşid-i kamilin telkiniyle ölürsen zafere ulaşırsın; ama nefisle ölürsen zafere ulaşamazsın.

Allah bizi kendinden ayırmasın.

Hepinizi Allah'a emanet ederim!

Page 273: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

265

Geç dünyadan ukbadan

Bunların sevdasından

Nefsinin belâsından

Dikkat et kendine gel!

AKL-I SELĐME ULAŞINCA…

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlar!

Bir insanın dünyaya takıntısı varsa, ehlullah ol-maz. Kişinin ukba takıntısı varsa, o da ehlullah olmaz. Çünkü biri dünya ehli, biri de ahiret ehli.

Ehlullah diyor ki:

Dünya ehli dünyada

Ukba ehli ukbada

Her biri bir sevdada

Bana Allah’ım gerek

Demek ki dünya ehlini, Allah, kendi emniyetine almaz, ukba ehlini de almaz. Ehlullah mutlaka dünya ve ukbadan geçecek. Ehlullah, Allah’ın ehli, Allah’ın aile-

Page 274: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Ulaşınca

266

sinden, mensuplarından demek.

Sevgili dostlar!

Üç çeşit akıl vardır:

Birincisi idare-i maişet (geçim) aklı, nefis aklı, dünya aklı. Buna akl-ı maaş denir.

Đkinicisi ahiret aklı. Günah, sevap etkisiyle hareket eden akıl. Cehennem korkusu, cennet arzusuyla dolu. Buna da akl-ı mead denir.

Üçüncüsü de akl-ı küllî. Yani dünya ve ukba aklın-dan öte geçebilen akıl! Akl-ı küllî, öyle bir akıl ki Allah’la mülakata girebilen, sohbeti Hak’tan dinleyen akıl. Buna akl-ı selim de denir. Allah’la mülakat kurabilecek/görü- şebilecek, sevip sevip sevilecek, ol dost ile hemdem olacak akıl, dünya ve ukbanın ötesinde.

Akl-ı küllîye ulaşan Hasan Fehmi Hz.leri buyuruyor ki:

Mavera-i akl içinde sohbet ettim dost ile. Aklın ötesinde sohbet ettim dost ile.

Bu zat-ı muhterem, dünyanın cazibesinden, ukba- nın çekiciliğinden kurtulmuş. Vuslat-ı yarla halvet ol-muş. Sevgiliyle sohbet etmiş. Bu öyle bir hâl ki tarife girmez!

Fehmi dediler bana, vakıfım çün esrara ben.

Fehmeden/tefekkür eden, esrar-ı Đlâhîyeye vakıf olan bu kıymetli insan, lisanla ancak bu kadarını ifade etmeye çalışıyor.

Bir dünya aklı, bir ahiret aklı, bir akl-ı küllî diyo-

Page 275: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

267

ruz. Bunları hale getirsek ne güzel olur! Zaten hâldedir de biz onları kendimizden hep uzak görüyoruz.

Đşte mürşitlerimiz bizi dünya ve ukbanın cazibe-sinden, çekiciliğinden kurtarır. Kendi harim-i ismetine vuslat-ı yarla halvetine alır. Yani velayet makamına ge-tirir, velilerle haşreder. Nübüvvet makamına getirir, ne-bilerle haşreder.

Bu, öyle bir haldir ki dil ifade etmekten acizdir. Süleyman Çelebi Hz.’leri, bunu “Harfsiz, sessiz, kelam-sız bir sohbet hali, bir vuslat halidir.” diye ifade etmiştir.

Şunu anlıyoruz ki bu kutsi ve ulvi makamlara yük-selebilmek için dünya ve dünyaya taalluk eden/dünya ile ilgili her şeyden geçebilmeyiz. Ukba ve ukbanın her türlü vaadlerinden, cazibesinden/çekiciliğinden, etkisin-den kurtulabilmeliyiz.

Dünya aklı, ukba aklı, vuslata engeldir. Akl-ı küllî sahipleri, bunlara, kuru bir sevda, demişlerdir. Talebin, sultana vuslat olsun.

Canım Benim!

Cananım Benim!

Harim-i ismetine almak, sevgi, muhabbetine maz-har kılmak için ne büyük fedakarlık istiyorsun. Melamet hırkasını giydiriyorsun. Đşte o zaman, ol dost ile halvet-teyim, halvetteyim, aşktan öte hayretteyim hayreti-yim!..

Aman ya Rab!

Aman ey dost, ey sevgili!

Seninle sohbette lisan yok, kelam yok. Hâlime li-

Page 276: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Ulaşınca

268

san ver, hâlden öte hâl ver. Öyle bir zevk ver ki…

Đşte bu hali yaşamak, bu lisanı bilmek, bu zevkle zevkyap olmak Allah bütün dervişanımıza nasip eylesin.

Muhterem Dostlar!

Şuhutta durmak; tefekkürlü olmak, kontrollü ol-mak, Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakatle gerçekleşir. Ulu Yaratanım, Hak mürşidin himmetini, lü-tuf ve keremini üzerimizden almasın.

Kulluğa dönen, muhasebeli, muhakemeli olan, adımını göre göre atan, şuhut ve tefekkürde duran, sevgiye mazhar düşen, emre itaatle, doğru yoldan yü-rüyen zümre-yi salihine Mevla cümlemizi dahil etsin, bir an ayırmasın.

Muhterem Dostlar!

Biz geleceğin ne müslümanı, ne dervişi, ne sofu-suyuz. Gelecekle mukayyet değiliz. Gözümüzü açıp hikmetle bakalım.

Allah için zaman, an, bu an. Allah için güneş doğ-muş, dolanmaz. Gece gündüz gelir, kesafet yaşlanır. Ama letafette, Allah taptaze. Peygamber hakeza aynı. Biz de velayet itibariyle, mana itibariyle letafete geçe-riz. Bu tazeliği yaşarız, aynı halle halleniriz. Hasan Fehmi ne diyor:

Ölmeden Fehmi, bu zevke nail oldu sanmayın.

Ölümden maksat, fenafillah mertebeleri. Bütün dava gayre bakmamak! Allah bize çok iyilik versin.

Düşünen insan; her haliyle örnek insan, adımını göre göre atan insandır. Bu insanın sözü sohbeti, kont-

Page 277: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

269

rollü olmalıdır.

Yolumuz hassas, ince bir yol. Bu yolda insanları hem eğitmek, yetiştirmek, hem onları kırmadan ka-zanmak görevimiz. Çünkü ortam o kadar düşmeye, bo-zulmaya müsait ki… Bir anda kayar giderler. Dilin en tatlısını, sözün en güzelini konuşmalıyız. Onları zarar hanesinden kâr hanesine geçirebilmeliyiz. Nefsinin etki-sinden kurtarıp Allah ve Resulü’ne kazandırmalıyız. Dili-ni Allah dedirtip efalullah ve sıfatullah ile giydirmeli, zat-ı Hakk’ın mazharı kılmalıyız.

Herkes gelecekle mukayyet. Ölecek, tabut teneşir-le gidip Allah’ı arayacak… Burada, bugün, bu kürede, nâmütenahi bu muazzam saltanatta bulamayacak da gidip mezarlıkta Allah arayacak!..

Bu insanları hâl sahibi yapmadıkça, gelecek ve geçmiş kayıtlarından hale getirmedikçe onlara bir şey veremeyiz.

Bir insanı güzel ahlak ile giydirmek, Đslâm’ın ya-şantısını, zevkini, aşkını, muhabbetini onun gönlüne nakşetmek, çok kutsi ve ulvi bir görev. Allah bu yolda elimizden tutsun.

Bak şu dervişin haline

Alem hayran ahvâline

Akıl ermez kemaline

Kesret vahdet tevhit etmiş

Gaye dervişanı hale getirmek! Onları huzura çı-kartmak, ol dost ile hemdem etmek. Sevmek, sevdir-mek! Vuslat-ı yarla halvete getirmek…

Page 278: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Ulaşınca

270

Sözünü ettiğim güzelliklere herkes dayanamıyor. Đhvan, o huzura, halvete hazır olabilmeli, bunun şuuru-na, tefekkürüne erebilmeli. Bu hissi, bu aşkı alan dervi-şe artık hadd i kenar olmaz. Allah bu yolda tutsun dervişanımızın elini. Sevsin bizi, kendinden bir an olsun ayırmasın.

Nefsini levmetmek/kınamak, vuslat-ı yarla halvet etmek, kesret vahdet tevhit edebilmek, Melamet ilmin-dedir. Yeter ki şu salik, Hak mürşidin emrine itaat etsin. Sadık olsun, sözü sohbeti kontrollü olsun.

Gir kamil gönlüne cennet dilersen

Allah, o kamilinin gönlüne sevgisini koymuş, ora-da cennetini kurmuş.

Gel gönüle gir gönüle.

Gönüldedir zevk ü safa

Allah anlayış versin, aşk versin, sevgi versin.

Efendimizin ruhu şâd olsun, himmetleri üzerimiz-den eksik olmasın.

Dua ve niyazlarımla cümlenizi Allah’a emanet ede-rim.

Selam ve sevgiler!

Page 279: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

271

Ey dostlar! Birbirimizi çok sevelim

ALLAH için çok sevelim sevilelim

Bir vücut, bir lisanla ALLAH diyelim

Enfüste, afakta ne varsa Hakk’ındır

BĐRBĐRĐMĐZE MUHTACIZ!

Esselamüaleyküm

Muhterem Dostlarım!

Birbirlerimize o kadar ihtiyacımız var ki dil anlat-maktan aciz.

Hâlde tevhit eden kardeşlerim!

Bu halinizi, bu zevkinizi dostlara tattıracaksınız. Ledün ilmine; tevhide intisap eden bütün dostlar vâris-tir. Vâris olduğumuz bu hakikat ilmini, mensuplarına vermek görevimizdir.

Hak dost ne diyor:

“Bundan sonra hep varım, yağmadır alan alsın”

Đşte yine buyuruyor ki:

“Yürü hâl ehli ol, kali n’idersin?”

Page 280: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Birbirimize Muhtacız

272

Ne mutlu o zat-ı muhteremlere ki görerek, yaşa-yarak şehadet vermiş, hâlde tevhit etmişlerdir. Elbette ki bu yol, fenafillahtan geçmiştir. Söyle canım, öyle mi?..

Bu muhteremler öyle ifadeler kullanıyorlar ki!.. Dünya-ukba pazarından geçmişler, telkine riayet, hak mürşidin emrine itaatle vuslat-ı yarla halvet etmişler.

Doğrusu bunlar lisana gelir mi? Kelam bunları an-latabilir mi?.. Hikmet ve mana ilmi yaşanılır, zevk edilir, ama kelamla, harfle anlatılamaz.

Sevgili Hak Yolcuları!

Bu kutsi ve ulvi ilmullaha vâris olan zat-ı muhte-remlere canımız feda. O hak dostlar ki zikri ehlinden almışlar. Zikrullah ile ihtilal yapmışlar. Varlıktan, benlik-ten geçip Hak varlığına ulaşmışlar. Süzülmüşler dünya-larından, elenmişler ukbalarından, var olmuşlar Hak varlıktan.

Gelin Dostlar!

Buluşalım, bilişelim, candan içre sevişelim. Telkine riayet, emre itaatle perdelerden öte geçelim. Halkın yü-zünden Hakk’ı sevelim.

Sevgili Dostlarım,

Kadere rıza, emr-i Hakk’a itaat edip hak mürşidin telkiniyle yürüyeceksiniz.

Ulu Yaratanım!

Đlahî emre can u gönülden bağlanmayı, itaat et-meyi, sadık derviş olmayı, hak mürşidin rızasını kazan-mayı cümlemize nasip et.

Page 281: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

273

Ey Hak Dostlar!

Can u gönülden merhaba! Candan gönülden sev-mek görevimiz. Sevilmek nasip etsin Ulu Mevla. Sadık dervişlere kapı kapanmaz. Onların gönlü kırılmaz.

Gelin dostlar!

Sevelim, sevilelim. Dem bu demdir, gün bu gün-dür. Hâlde tevhit edenler, ederler hep teşehhüt.

Sevgili Okuyucularım!

Sizleri Allah’a emanet eder, gözlerinizden öperim.

Page 282: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Arifliğe Ulaşmak

274

Hürmet saygı insanadır

Hak yolundan gidenedir

Kendi nefsin bilenedir

Ârifiyet ver Allahım!

ARĐFLĐĞE ULAŞMAK…

Esselamüaleyküm

Muhterem Kardeşim,

Đnşallah, kemal-i afiyet üzeresiniz. Hamdolsun biz-ler de iyiyiz. Đyilik iman-ı kamildedir.

Zikrullah ile tutuşan âşık olacağız. Masivayı, gafle-ti, bütün engelleri Allah aşkıyla, Allah zikriyle aşacağız inşallah! “Zikredin beni, zikredeyim sizi.” 83 “Çok zikre-diniz ki felâha/saadete erişesiniz.” 84 ayetleri rehberi-mizdir.

Ne mutlu Allah diyen bir dile! Ne mutlu Hak’la gö-ren göze! Ne mutlu Hak’la duyan kulağa! Đşte, insan vücudunda bu inkılap, zikrullah ile başlar.

Sadık olacağız. Allah sadıkları sever. Ahde vefa edip emre itaat, telkine sadakat göstereceğiz. Sadık,

83 Bakara, 2/252 84 Cuma, 62/10

Page 283: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

275

emre itaat eden, emrolunduğu gibi doğru olandır. Tes-limiyet-i tammesi/tam teslimiyeti onu şüpheden, ev-hamdan, hayalden bütün engellerden kurtarmıştır.

Şüphe ü şirk-i hafîden kurtulup bulduk emân Korkma Fehmi, var iken ol Mustafa Sultanımız

Đtimat kazananlar, sevgi kazananlar, harim-i is-mete girenler, naz ve niyaza yükselenler, dostunu ayan beyan görenler, sadıklardır. Hak yolun yolcuları âşık, sadık ve arif olacaklar. Hak yolda emin adımlarla Al-lah’ın izniyle yürüyecekler.

Âşıklık, sadıklık, arifliğe merdivendir. Arif insanın sözü, sohbeti arifanedir. Hareketleri kontrollüdür. Verini alını bilir. Kârı-zararı, Hakk’ı-batılı fark eder. Halkı oldu-ğu gibi idare eder. Kabiliyetlerine göre kişileri yönetir. Arif insan, kesrette vahdeti, vahdette kesreti bulan, bi-len ve aynı hali yaşayandır.

Arif insan, fenafillahtan geçmiş, kelamı, Hak’tan almıştır. Sözünde sohbetinde hikmetler, hakikatler te-celli etmiştir. Madde, makam, şan, şöhret… Hiçbir engel bu insana gölge yapamaz. Hiçbir varlık onu kendine çe-kemez. Anlayışı, kabiliyeti tamdır. Her haliyle örnek in-san.

Arifliğimizi, meratib-i tevhit, makamat-ı tevhitten alacağız. Telkine riayet, emre itaat edeceğiz. Đşte, âşık, sadık, arif insan olmak böyle mümkündür. Cenab-ı Hak cümleye nasib u mukadder eylesin.

Selam ve dualarla sizi ve bütün kardeşleri Allah'a emanet ederim. Đlhamınızın kesilmemesine, iyi olmanıza daima duacı olduğumu bildiririm.

Page 284: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Can Pahasına

276

Aşk-ı Hak’la yananların Yanıp pürnur olanların Hakk’a gönül verenlerin Can pahâsı tevhit olur

CAN PAHASINA !..

Esselâmualeyküm

Muhterem Kardeşim,

Can ü gönülden merhaba!

Tevhît, can pahasına zevk edilen, yaşanan ilâhî bir zuhurdur.

Sanır mısın sen kardeşim, herkese nasiptir?

Bu mana ve hikmet ilmidir. Kemâlimize vesile ola-cak olan sadakat ve ihlas, emrolunduğumuz gibi doğru olmakla mümkündür. Savm u salat u hac ile, ilm-i fı-kıh, ilm-i kelamla öğrenilecek bir ilim değildir.

Fenafillahın saikasına uğramış, zâhiri halk ile bâtı-nı Hak şuhuduna ermiş, kutsi ve ulvi makamlara liyakat kesbetmiş, ehl-i Kur’an, ehl-i kelam, ehlullah, tevhidi zevk eder.

Bu can dostlar, rabıtalarının, kazandıkları itimadın, sevgi ve muhabbetin muhafazasında ellerinden geldiği kadar emre itaat, ahde vefa göstermelidirler.

Page 285: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

277

Pir Seyyid bu kutsi ve ulvi emaneti bizlere teslim etti. Bizden başkası emanetullaha sahip çıkarsa, bizler üzülür, mahrumiyetin ızdırabını çekeriz.

Bizim hakkımız, layık olmak, sevmek, sevilmek, ehline emaneti tevdi etmek.

Ulu Yaratanım bu yolda yardımcımız olsun.

Aile birliğinize selamlar. Allah’a emanet olunuz.

Page 286: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Đnsan Düşüncesinde Değişim

278

Gelin dostlar, zikri ehlinden alalım. Sadakatle tövbe edelim. Fena-yı tamda bekaya erelim. Hâlde tevhit ederek ya-rınlara bir şey bırakmayalım. Günden güne aşka, zevke tutularak farka gele-lim.

ĐNSAN DÜŞÜNCESĐNDE DEĞĐŞĐM

Esselamuleyküm

Muhterem Dostlarım!

Đnsan muhakemesi/düşüncesi, çalışabilmek için bazı devrelerden geçecek. Koca dünya çıkar karşısına! Buna takılır kalır. Arkasından koca ukba! Buna da takılır kalır…

Hâl ehli olan dervişler, mütefekkir, düşünendirler. Onlardan bir zat-ı muhterem buyuruyor ki:

“Nedir dünya nedir ukba?

Sana âşık olan canlar,

Geçerler Mevlam cümle sevdadan.”

Dünya ehlinin bütün meyli, dünyayadır. Ukba eh-linin meyli hep gelecek kayıtlarındadır. Bunların çeşitli sevdaları, istekleri vardır. Sürtüşmeyi, nizayı/kavgayı geçip, arkada bırakabilmek her babayiğidin kârı değil.

Page 287: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Akl-ı Selime Hitap

279

Hak mürşidin telkinine sadakatle emrine itaatle dünya ukba pazarından geçen, vuslatı yarla halvet eden, bunu gerçekleştirir. Sevgilinin özelliklerini ona sor. Köre de-me ki: Sevgilinin vasıfları nelerdir?

Hakk’a aşk ilan edenlerin tek istekleri vuslattır, vuslat-ı yarla halvettir. Canda cananla buluşup bilişip sevişip kaynaşmaktır.

Muhteremler!

Şu insan şuurunda, düşüncesinde bir ihtilal gerek. Çünkü bu düşüncelerde zan var, evham var, acaba var, geçmiş ve gelecek kayıtları var.

Bir sürü kayıtla harîm-i ismete girilmez, ol dost ile hemdem olunmaz. Şüpheden, evhamdan, gelecek ka-yıtlarından kurtulmadan hâl ehli olmak mümkün değil-dir. Hayal yıkılmadan hakikat tecelli etmez. Zan ve ev-hamlardan geçmeden vuslatı yarla halvet, hiç olmaz. Melamet hâl ilmidir, aşk, sevgi, muhabbetullah ilmidir.

Ehl-i Hak, ehl-i tevhit dost, öyle bir hale geliyor ki dünya ve dünyayla ilgili arzu ve isteklerden geçiyor. Vuslatı yarla halvet olmak için ukbanın da hayal ve ev-hamından, nefsî yorumlarından, art düşüncelerinden geçiyor. Gerçek teşehhüde, şehadete erenler, bunlar-dan geçenlerdir.

Muhteremler

Allah, kulunu ne güzel sıfatlarıyla süslemiş. Sıfa-tullaha mazhar olan Hak yolcusu, sıfatullahı Hakk’ın rı-zası doğrultusunda kullandığı zaman, sevilen kul olur. Sevilen kula perde/hicap olmaz. O zat-ı muhterem geçmiş ve gelecek kayıtlarını kaldırıp hâlde tevhit et-miştir. Đşte bu insan; kemale gelen, görerek, yaşayarak şehadet veren, hak mürşidin emrine itaat, telkinine sa-

Page 288: HÜSEYĐN SABRĐ SOYYĐĞĐT · çok sevineceğiz. Anlayamadığınız yerleri bir defa değil, birkaç defa okudunuz mu inşallah çözeceksiniz, anlaya-caksınız. Buna rağmen

Đnsan Düşüncesinde Değişim

280

dakat ile perdelerden öte geçendir.

Fenayı tamda bul beka.

Yetmez mi sana bu safa.

Her nefes zikrullah eyle

Kalp ile fikrullah eyle.

Ulu Yaratanım!

Bir an olsun himmetlerini üzerimizden eksik etme. Zikrimizi, fikrimizi, tefekkürümüzü bizden alma.

Ne güzeldir mütevazı bir kul olmak!

Ne güzeldir garazsız, maksatsız ibadet etmek.!

Ne güzeldir “Ne dünya ne ukba, bana seni gerek seni” zevk u safasına ermek!

Allah hak dostların himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.