15
Miskeveyh Hayatı & Ahlak Anlayışı

Ibni miskeveyh

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ibni miskeveyh

İbni MiskeveyhHayatı &Ahlak Anlayışı

Page 2: Ibni miskeveyh

Hayatı Tam adı Ebû Ali Ahmed bin Muhammed bin

Yakub bin Miskeveyh olan İbn Miskeveyh 936 senesinde İran’ın Rey kentinde doğdu. 940 veya 951 senesinde doğmuş olabileceği ortaya atılmıştır.

İbn Miskeveyh öğrenimini, doğduğu kent olan Rey kentinde tamamladı, iyi bir eğitim gördü. İbn Miskeveyh döneminin ünlü bilginlerinden ve hocalarından ders aldı. Çağının önde gelen filozofları (İbn Sinâ, Ebu Reyhan el-Beyrûni ve Ebu Hayan et-Tevhîdî gibi) ile bilgi alış-verişinde bulundu. İbn Miskeveyh özellikle Farabi’den çok etkilenmiş ve meşşai ekolün önemli isimlerinden olmuştur.Müslüman filozoflar evrimden bahsetmişlerdir.Onların zihnindeki evrim tasarımı Allah'ın iradesiyle olan akışla ilgilidir.Bilimi yeterince anlamayan sözde dini kesimler ile,dini yeterince anlamayan sözde bilimsel çevreler birbiriyle ideolojik açıdan tartışa dursunlar,insanlığın bütün düşünsel ürünlerine saygı duymak gerekir.

Page 3: Ibni miskeveyh

Miskeveyh", DİA c.XX,Bayrakdar,Mehmet,İslamda Evrimci Yaratılış Teorileri,Saruhan Müfit Selim,İbn Miskeveyh Düşüncesinde Tanrı ve Alem,Ankara,İlahiyat Yayınları I.Baskı,Mart,2005,)İbn Miskeveyh asıl ilgi alanı olan felsefenin dışında uzunca bir süre kimya ile de ilgilendi, çeşitli araştırmalar yaptı. Kimya alanında yaptığı çalışmalardan hiçbiri bugüne ulaşmamıştır. İbn Miskeveyh felsefe ve kimya dışında tıp, edebiyat, tarih, ahlak ve metafizik ile de ilgilenip, bu konularda birçok eser kaleme aldı. Özellikle ahlak sistemi ile dikkat çeken İbn Miskeveyh ahlak konusunda çok önemli bir yere sahip olmuştur. Eserlerinde Farâbi metodunu izlese de, genel olarak Farâbi’nin aksine pratiğe nazariyeden önce yer verip, pragmatizme yaklaştı. Kendisinden önceki Meşşai ekolü filozofları gibi Eflatun ile Aristo’nun fikirleriyle İslam dinini uzlaştırmaya çalıştı

Page 4: Ibni miskeveyh

İbn Miskeveyh dönemin önemli isimlerinin yanında kâtiplik ve kütüphanecilik yaptı. İlk önce vezir Ebu’l-Fadl İbnu’l Amîd’in kütüphane memurluğunu yapmış, ün ve itibar kazanmaya başlamıştı. Daha sonra da sarayda kâtiplik, özel kütüphane memurluğu, hazinedarlık ve muallimlik gibi çeşitli görevler aldı.

Ahlâk felsefesinde özellikle Eflatun, Aristo ve Calinos’tan etkilenen İbn Miskeveyh ahlâkın gayesinin üstün saadete erişmek olduğunu düşünmekteydi. Ona göre ahlâkın dört temel fazileti hikmet, şecaat, rikkat ve adaletti. Bu faziletlerin tek başına yaşayan bir insanda değil de toplumda oluşabileceğini öne sürdü. Bu nedenle ona göre ahlâk, “sosyal ahlâk”tı

Page 5: Ibni miskeveyh

Miskeveyh daha çok etik alanındaki eserleriyle İslam Felsefe geleneğinde tanınmıştır. Hatta etik konuları ilk ele alan İslam filozofu olduğundan bazı kimselerce kendisine "Muallim-i Selase" (Üçüncü Öğretmen) -bu sıfat, Aristo'nun "Muallim-i Evvel", Farabi'nin "Muallim-i Sâni" oluşu gözönüne alınarak kendisine verilmiştir- unvanı verilmiştir. Miskeveyh Plato ve Aristo'nun yanı sıra, Porfirius, Pisagor, Galen, Afrodisyaslı İskender gibi Yunanlı filozofların eserlerinden etkilenmiş ve yararlanmıştır. Felsefe tarihçilerine göre İbn Miskeveyh öldüğünde geride 20 cilt eser bıraktı. Fakat bu eserlerin çoğu bugüne ulaşamamıştır. 1030 senesinde İsfahan’da öldü.

Page 6: Ibni miskeveyh

Ahlâk Felsefesi

Page 7: Ibni miskeveyh

İbn Miskeveyh'e göre karakter formasyonu (tehzîbü'l-ahlâk) ahlâk ilminin asıl amacını teşkil eder. Karakter (huluk, çoğulu ahlâk), ruhu kendi fiillerini düşünüp taşınmadan davranışa sevkeden psikolojik yapıdır. Söz konusu fiillerin fazilet ölçülerine uygun olup olmaması bakımından kazanılan karakter formasyonunun ahlâkî önemi açıktır. Ancak burada filozofun öncelikle temellendirmek istediği konu ahlâkın değişip değişmediğidir. Çünkü eğer ahlâkî yapı doğuştan geliyorsa değiştirilemez ve bu durumda ahlâk eğitiminin hiçbir anlamı kalmaz.

Page 8: Ibni miskeveyh

İbn Miskeveyh konuyla ilgili tahlilin başlangıcında, tabii ahlâkı bir veri olarak kabul etmekle birlikte doğrudan tabii mizaçtan kaynaklanmayan her türlü ahlâkın eğitim ve alışkanlıkla değiştirilebileceği fikrinden yana olduğunu özellikle vurgulamıştır. Tahlilin sonunda tabii ahlâk kavramını reddederek her türlü ahlâkın er veya geç değiştirilebileceğine dair Aristocu görüşte karar kılmıştır.

Page 9: Ibni miskeveyh

Ahlâkî eğitimle kazanılan psikolojik yapının niteliği esasen ahlâkî fazilet kavra mıyla ilgilidir. Bu sebeple filozof, karakter formasyonu kavramını Eflâtuncu geleneğe uyarak nefsin temel güçleriyle irtibatlandırmıştır. Ancak İbn Miskeveyh, bazan Aristo'yu takip ederek fazileti ikisi de rezilet olan iki aşırılığın ortası, bazan da fazileti reziletin karşıtı sayar. Sonuçta akıl gücünün fazileti hikmet, öfke gücünün fazileti şecaat, şehvet gücünün fazileti ise iffettir. Bütün bu güçlerin dengeli ve uyumlu işleyişi ise adalet faziletini ortaya çıkarır.

Page 10: Ibni miskeveyh

Ruhî güçlerin dengeli ve uyumlu işleyişi gerçek bir fazilet ölçüsü olan itidal ilkesine göredir. İtidalden fazilet, ifrat ve tefritten de reziletler doğar. İbn Miskeveyh, adalet kavramına ahlâkî bir fazilet olmanın ötesinde anlamlar yüklemiş ve bu konuya ayırdığı Risale fi mâhiyyeti'l-adl'de adaleti tabii, vaz’i ve ilâhî olmak üzere üçe ayırmıştır. Bir de insana ait ihtiyarî adaletten söz edilirse de filozofa göre bu kavram anılan üçlü tasnif içinde zaten açıklanmıştır.

Page 11: Ibni miskeveyh

Tabii adalet birlik ve bütünlük arz eden tabii âlemdeki denge, uyum ve düzenin ilkesi olup bu adalet Fârâbî'nin de üzerinde durduğu kozmik düzendeki adalettir. Vaz’î adalet, yasama faaliyetiyle ilgili olup evrensel ve yerel hukukun ilkesini oluşturur. İlâhî adalet metafizik âleme hükmeden denge ve düzen ilkesidir. Filozofa göre Pisagorcular bu ilkenin sayı olduğunu ileri sürmüşlerdir. İhtiyarî adalet ise ruhun güçlerinin uyum içinde işleyişinden doğan bir ahlâkî fazilet olup manevî sağlığın teminatıdır.

Page 12: Ibni miskeveyh

Ruhun belli tutkularının tatmin edilme veya edilmeme durumu ahlâkî yaşantının merkezine haz-elem tecrübesini yerleştirir. İbn Miskeveyh'e göre haz, Ebû Bekir er-Râzî'nin tanımladığı gibi "tabii du ruma dönüş" değildir; çünkü bu tanım, manevî olanları bir yana maddî hazları bile yeterince açıklayamamaktadır. Fizikî âlem oluş ve bozuluşlar dünyasıdır; düzenli oluşlar kadar bozuluşlara da açık olan fizikî durum gerçek anlamdaki maddî nazların kaynağı olamaz. Maddî hazlar için yönelmemiz gereken amaç adalet ölçüsüdür. Dolayısıyla maddî nazların kaynağı adalete dönmek, maddî elemlerin kaynağı adaletten sapmaktır; bu ise adaletin zıddı olan zulümdür.

Page 13: Ibni miskeveyh

Filozofa göre haz, esas itibariyle yaşayan bir varlığın var oluş gayesine ulaşıp bunu algılaması olduğu için kemal fikriyle irtibatlıdır. Gerçek ve mutlak haz kaynağı ise mutlak iyi olan Allah'tır; çünkü O mutlak gaye ve mutlak kemaldir. Her varlık O'na âşıktır ve O'na yönelmiştir. Dolayısıyla gerçek haz ve mutluluğun doruğuna O'na duyulan aşk ile ulaşılabilir. Ancak bütün İslâm filozofları içinde en açık ifadeyle İbn Miskeveyh bu kavramların çağrıştırdığı sosyal hayattan uzak, uzlete dayalı bir çileci ahlâk anlayışını kesinlikle reddeder. Zira insan içtimaî ve siyasî bir varlıktır.

Page 14: Ibni miskeveyh

Sosyal hayattan ayrılmak insanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca temel faziletler, ancak insanın bir toplum içinde yaşamasıyla ortaya çıkacak olan değerlerdir. İslâm dininin hac, cuma namazı ve cemaatle namaz gibi yükümlülükler getirmesi de bunu gösterir. Çünkü dinin amacı, "insan" kelimesinin kökünde bulunan "ünsiyef'i toplu ibadet şekilleri vasıtasıyla cemiyet içinde yerleştirmektir.

Page 15: Ibni miskeveyh

Demek ki bir Toplum İçerisindeSosyal Hayatımızı şekillendirenİctimai Bilimler geçmişte olduğu

gibi şimdi ve gelecekte de insanlık için büyük önem arz etmektedir.

Nazlım & Atalay