Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
CYPRUS INTERNATIONAL UNIVERSITY
ICOPFE “INTERNATIONAL CONFERENCE ON
PERSPECTIVES IN FUTURE EDUCATION”
ABSTRACT BOOK
May 2-4, 2018, Kyrenia
2
Honorary President
Prof. Dr. Halil NADİRİ (Rector, Cyprus International University)
General Coordinator
Prof. Dr. Muhittin TUŞ (Dean, Faculty of Education)
Coordinators
Prof. Dr. Fatoş SİLMAN Assoc. Prof. Dr. Ahmet ADALIER Assoc. Prof. Dr. Hüseyin YARATAN Assist. Prof. Dr. Tolgay KARANFİLLER
Organizing Committee
Prof. Dr. Fatoş SİLMAN
Assoc. Prof. Dr. Ahmet ADALIER Assoc. Prof. Dr. Erkan IŞIK
Assoc. Prof. Dr. Hüseyin YARATAN
Asst. Prof. Dr. Ayşe Negiş IŞIK
Asst. Prof. Dr. Behbud MUHAMMEDZADE Asst. Prof. Dr. Güliz ÖZÜTÜRK
Asst. Prof. Dr. Tolgay KARANFİLLER
Secreteriat
Inst. Omaç RUŞTİOĞLU
Academic Board Prof. Dr. Muhittin TUŞ Prof. Dr. Ahmet PEHLİVAN Prof. Dr. Aytekin İŞMAN Prof. Dr. Buket AKKOYUNLU Prof. Dr. Carlos De Sousa REIS Prof. Dr. Cem BİROL
Prof. Dr. Deborah E. BORDELON
3
Prof. Dr. Dilek ERBAŞ
Prof. Dr. Douglas FRANKLIN
Prof. Dr. Fahriye Altınay AKSAL Prof. Dr. Fatoş SİLMAN
Prof. Dr. Galip YÜKSEL
Prof. Dr. Nergüz Bulut SERİN Prof. Dr. Halil İbrahim YALIN Prof. Dr. Hasan ŞİMŞEK
Prof. Dr. Hüseyin UZUNBOYLU
Prof. Dr. J. Ana DONALDSON
Prof. Dr. Arvind SINGHAL Prof. Dr. Brent G. WILSON Prof. Dr. Gwo-Dong CHEN Prof. Dr. Han XIBIN
Prof. Dr. Jerry WILLIS
Prof. Dr. Marina Stock MCISAAC
Prof. Dr. Vincent SHIH Prof. Dr. Mehmet Ali YAVUZ Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU Prof. Dr. Oğuz SERİN
Prof. Dr. Özcan DEMİREL Prof. Dr. Selahattin ÖĞÜLMÜŞ Prof. Dr. Sema KANER Prof. Dr. Servet ÖZDEMİR Prof. Dr. Teresa FRANKLIN Prof. Dr. Ülker Vancı OSAM Prof. Dr. Veysel SÖNMEZ Prof. Dr. Vüsal BAĞİROV Prof. Dr. Zehra Altınay GAZİ Prof. Dr. Hakan Sarı
Prof. Dr. Müfit GÖMLEKSİZ
Assoc. Prof. Dr. Ahmet ESKİCUMALI Assoc. Prof. Dr. Hasan AVCIOĞLU Assoc. Prof. Dr. Ahmet ADALIER Assoc. Prof. Dr. Çağla GÜR
4
Assoc. Prof. Dr. Erkan IŞIK Assoc. Prof. Dr. Gökmen DAĞLI
Assoc. Prof. Dr. Hasan AVCIOĞLU Assoc. Prof. Dr. Hüseyin YARATAN Assoc. Prof. Dr. Oya ERTUĞRULOĞLU Assoc. Prof. Dr. Olga PİLLİ Assoc. Prof. Dr. Tayfun DOĞAN Assoc. Prof. Dr. Vefa TEZCAN Assoc. Prof. Dr. M. Akif Helvacı Asst. Prof. Dr. Ayşe Negiş IŞIK
Asst. Prof. Dr. Behbood MOHAMMADZADE Asst. Prof. Dr. Elif BOZCAN
Asst. Prof. Dr. Güliz ÖZÜTÜRK
Asst. Prof. Dr. Gürcan SEÇİM Asst. Prof. Dr. Hale Özdoğaç ÖZGİT Asst. Prof. Dr. Hatice KAYHAN Asst. Prof. Dr. Hülya YEŞİL
Asst. Prof. Dr. Necla Işık DOĞAN Asst. Prof. Dr. Özge RAZI
Asst. Prof. Dr. Sarem ÖZDEMİR
Asst. Prof. Dr. Tolgay KARANFİLLER Asst. Prof. Dr. Ülkü Pişkin ABİDOĞLU Asst. Prof. Dr. Yurdal CİHANGİRLİ Asst. Prof. Dr. Ferda ÖZTÜRK
Asst. Prof. Dr. Sevilay ATMACA Dr. Ali ERDEN
Dr. Hale ERDEN
Dr. Pamela EWELL
Dr. Paula FITZGIBBON
5
İÇİNDEKİLER
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğrencilerinin Katı Atık Kirliliği ve Yönetimi Konusundaki Farkındalıkları ve Davranışlarına Eğitimin Etkileri
İme Akanyeti, Çağın Kazımoğlu 1
İlköğretim Programlarının Çevre Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi:
K.K.T.C Örneği
Halil Kamışlı, Fidan Aslanova, Mert Baştaş 3
Ekonomik- Çevresel Araştırmalarda Belirsiz Faktörlerin Belirlenmesinin Bilimsel Temelleri Hakkında
Ferhad Mirzayev, Rafiq Kuliyev, Namiq Bakhishov, Nermin Kuliyeva 5
Ortaokul Öğrencilerinin Sosyal Medyayı Eğitsel Amaçlı Kullanma Durumları ve Sosyal Medyaya Yönelik Tutumları
Ahmet Hakan Hançer, Hande Mişe 8
Bir “Değer” Olarak Düşünce Eğitimi
Ali Taşkın 10
A Corpus Driven Account of Linguistic Features of Storytelling in Ted Talks
Keith John Lay 12
Temel Eğitim Programlarının Eğitim Programı Bağlam Boyutu Açısından Analizi
Nevriye Yazçayır 13
Bir Eğitim Materyali Tasarımı: Trigonometrik Çember
Şeyda Kılıçoğlu, Buse Eser 15
6
Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stillerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi: Doğu Akdeniz Üniversitesi Örneği
Cem Taşkapı, Canan Zeki 17
Türk Dili Derslerini Elektronik Metin Okuryazarlığı İçin Yeniden Tasarlamak: ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Örneği
Tayfun Can Onuk 18
KÖNDEM Program Değerlendirme Modeli
Nevriye Yazçayır, Kıymet Selvi 20
3. Sınıf Geometrik Cisimler Ünitesinin Somut Modellerle Zenginleştirilmiş Öğretim Uygulamaları ve Bilgisayar Destekli Eğitimle Öğretiminin Öğrenci Başarısına Etkisi
Meryem Cumhur 23
Divan-I Lugat’it Türk’de Sesteş Sözcükler
Faruk Öztürk 24
Öğretim Üyeleri, Okul Yöneticileri, Öğretmenler Ve Sendikacıların Görüşlerine Göre Kuzey Kıbrıs’ta Öğretmen Yetiştirme Sisteminin Sorunları
Nedime Karasel Ayda, Gülsün Atanur Baskan 26
Çağdaş Eğitimde Aranan Lider: Paternalist Liderlik Ve Çatışma Çözme
/ Yönetme Stratejileri
Nedime Karasel Ayda, Fahri Tümkan 28
Yalın Eğitim Yöntemi Terminolojisi
Filiz Yalçın Tılfarlıoğlu 30
Değişen Dünyada Üniversitelerin Değişen Rolleri
Mehmet Aydınkal, Sinan Çalışkan, Reha Metin Alkan 31
İslam Ülkeleri Üniversitelerdeki Eğitim, Öğretim, ARGE-Faaliyetlerin Değerlendirilmesi 33
7
Hüseyin Özden
A Case Study on Staff Development Program at a Private University in Cyprus
Rüya Mert Altıncı 35
Gender Representation in the Northern Cypriot EFL Textbook Series Beyond Series
Fatma Batular 36
Research into the Turkish Prospective Teachers’ Production of Conversational Implicatures in English
Özge Razı Çelik, Behbood Mohammadzadeh, Mehmet Ali Yavuz 37
Apology Strategies Among EFL Postgraduate Learners
Farida Aboud 38
Research into the Turkish Student Teachers’ Comprehension of Conversational Implicatures in English
Behbood Mohammadzadeh, Özge Razı Çelik, Mehmet Ali Yavuz 40
Foreign Language Anxiety Among Prospective Language Teachers
Danyal Oztas Tum 41
The Dynamıc Development of Student Immunity in Language Learning
Semiha Gürsoy, Şehnaz Şahinkarakaş 42
Establishing Lean Methodology in ELT For Future
Filiz Yalçın Tılfarlıoğlu, Vasıf Karakücük 44
The Experience and Management of Uncertainty in Foreign Language Learning within Dynamic Systems Framework
Aysun Dagtas, Sehnaz Sahinkarakas 45
8
Development and Evaluation of the Social-Emotional Foreign Language Learning Scale in a University EFL Preparatory School Context
Senem Zaimoğlu, Şehnaz Şahinkarakaş 47
Design of a Language Tool For Enhancing The Teaching and Learning of English Language
Patıence Ebekeyı Idoga, Elızabeth Y. Coker-Farell, Mehmet Toycan 49
Libyan Student Teachers’ Perception on Attributes of the Effective EFL Teachers
Njma Salem 51
An Investigation of Classroom Management Challenges Faced by English Language Teachers at Primary Schools of Iraqi Kurdistan Region
Farhad Muhammad Rajab 53
Ebeveynlerin Anasınıfına Devam Eden Çocuklarına Yönelik Algıladıkları Sorunlar ve Ürettikleri Çözümler
Elif Ünal Bozcan, Emine Öztürk 55
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Rehberlik Yeterlilikleri İle Sınıf Yönetimi Becerileri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi
Hülya Bilgin 57
Okul Öncesi Eğitim Kurumuna Devam Eden 4-6 Yaş Arasındaki Çocukların Ebeveynlerinin İstismara Yönelik Farkındalığı
Elif Bozcan, Nihan Koran, Bengü Berkmen, Eşmen Tatlıcalı 59
72 Aylık Çocukların Bilişsel, Duyuşsal ve Özbakım Yeterliklerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi: Kuzey Kıbrıs Örneği
Sarem Özdemir 61
Öğretici Materyal Kullanımına Yönelik Öğretmen Görüşleri: Özel
Eğitim Alan Örneği 62
9
Necla Işıkdoğan Uğurlu, Nilay Kayhan
Özel Eğitim Bölümü Öğretmenlik Uygulaması Kapsamında Öğretmen Adaylarının Yapılan Öğretimsel Düzenlemelere İlişkin Görüşlerin İncelenmesi
Vasfiye Karabıyık, Necla Işıkdoğan Uğurlu 64
Cultural Conflicts in Death and the Kings Horseman by Wole Soyinka: A Postcolonial Study
Younus Abubakar 66
A Feminist Stylistics Analysis of The Laugh of the Medusa by Héléne Cixous
Fatma Batular 67
Conflict between Traditional and Western Culture: A Postcolonial Analysis of the Lion and the Jewel by Wole Soyinka
Younus Abubakar, Behbood Mohammadzadeh 68
Case Study of a Terrorist Attack at School: Prevention and Education
Aleksandra Kapuściak 69
Polemology as a Subject of Teaching in Higher Studies
Milena Palczewska 71
Öğretmen Adaylarının Akademik Erteleme Davranışlarının İncelenmesi
Hande Mişe, Ahmet Hakan Hançer 73
Okul Provasından Hayat Sahnesine
Mehtap Kaya, Feyza Pınar 75
Rehber ve Psikolojik Danışmanların Teknoloji Bağımlılığı ve Baş Etme Becerilerine İlişkin Görüşleri
Ece Emre Müezzin 76
10
Öğretmen Adaylarının Tükenmişlik Düzeylerinin Analizi
Ahmet Dönger, Okan Sarıgöz, Ayhan Güler 78
Yatılı Yurtta ve Ailesi Yanında Kalan Ortaöğretim 12. Sınıf Öğrencilerinin Durumluk Ve Süreklik Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması
Mustafa Onur Tatlı, Ayşe Bengisoy 79
Lise Öğrencilerinde İnternet Bağımlılığı ve Depresyonun, Cinsiyet, Akademik Başarı ve İnternete Giriş Süreleri Açısından İncelenmesi
Cemre Anlayışlı, Nergüz Bulut Serin 80
The Predictor Roles of Perceived Parents’ Attitudes on Irrational Romantic Relationship Beliefs and Gender Roles
Şerife Özbiler, Behiye Akacan 82
Üniversite Öğrencilerinin Akademik Motivasyonları, Akademik Özyeterlikleri ve Yaşam Boyu Öğrenme Eğilimleri
Sadık Yüksel Sıvacı, Fırat Çöplü 83
Does The Education Degree of Users Have a Significant Impact On How They Perceive a Virtual Reality Environment?
Abdulkader el Rawas, Çağın Kazımoğlu 85
Every Challenge is an Opportunity to Learn: Student-Teachers’ Learning Experiences
Besime Erkmen 87
Öğrencilerin Okula Gitme Sebepleri ile Akademik Motivasyonları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Ahmet Dönger, Okan Sarıgöz, Ayhan Güler 88
Üniversite Öğrencilerinin Çatışma Durumlarında Verdikleri Tepkilere İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi
Şerife Özbiler, Behiye Akacan 90
11
İstihdam Odaklı Mesleki Eğitim İçin Yeni Yaklaşımlar
Sinan Çalışkan, Esra Damar, Seyfi Sevik, Barış Ayar 91
The Role Education Facing the Ideological Extremism
Fathel Hussein 92
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden Çocuklarının Motivasyon Düzeylerinin Bazı Değişkenler ve Problem Çözme Becerileri Açısından İncelenmesi
Mehlika Köyceğiz, Saide Özbey 93
(Im)Polıteness in Only Drunks And Children Tell The Truth By Drew Hayden Taylor
Mariam Awawda 95
Effects Of Two Repeated Reading Strategies And Listening Passage Preview On Oral Reading Fluency
Gül Kahveci 96
60-72 Aylık Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Benlik Algılarının Bazı Değişkenler Ve Çocukların Motivasyon Düzeyi İle İlişkisinin İncelenmesi
Sare Türkmen, Saide Özbey 98
Osmanlının Son Dönemlerde Geleceğin Eğitimi
Muhittin Tuş, Ruhi Özcan 100
Ergenlerde Sosyal Onay ve İyilik Hallerinin İncelenmesi
Münevver Yalçınkaya, Meryem Taner, Tümen Erses, Emre Demirci 102
A Case Study of Sustainable Development Awareness And Environmental Sensibility: Cyprus International University
Doğa Kavaz, Hüseyin Öztoprak 104
University Students’ Attitudes Toward E-Learning on The Moodle System 106
12
Salihu Hayatuddeen, Ahmet Adalıer
Analysis of Gender Representation in English File Third Edition Intermediate Textbook
Serdar Sükan, İbrahim Tekman, Gözde Nadir Altınay 107
Göç ile Gelen Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Okul Ortamında Karşılaştıkları Sorunlar
Aygil Takır, Ayşen Özerem 108
Çoklu Zeka Kuramı Beden Eğitimi ve Spor Çalışmalarının İçerik Analizi Bakımından Değerlendirilmesi
Erhun Tekakpınar, Figen Yaman Lesinger 112
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarındaki Öğretmenlerin Psikolojik Sermaye ve Okul Kültürü Özellikleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Salim Akyürek, Hülya Şenol, Figen Yaman Lesinger 113
Communicative Grammar Teaching in The Process of Education
Abubakir Mahmood 115
Learning Management System Use Policy in Higher Education Institutions
Larian Nkomo, Muesser Nat, Philip Siaw Kissi 117
İlkokul 3. Sınıf Öğrencilerinin Kaygı ve Depresyon Düzeylerinin İncelenmesi
Ülkü Tosun, Aziz Zorlu 119
Bir Eğitim Materyali Tasarımı: Çember ve Daire Seti
Şeyda Kılıçoğlu 120
Öğretmenlerin Alternatif Ölçme ve Değerlendirmeye Yönelik Tutum ve Öz Yeterlik Algılarının Belirlenmesi
Çiğdem Hürsen, Sibel Süzek Birkollu 122
13
The Use of Drama in Overcoming Anxiety in English as a Foreign Language Class: An Action Research
Çelen Dimililer, Nurdan Atamtürk 124
Çevrimiçi Pedagojik Formasyon Sertifika Programının Tasarlanması, Uygulanması ve Değerlendirilmesi
Volkan Cantemir 125
A Historical Study of Virginia Woolf
Çelen Dimililer, Kamil Dimililer 127
Cyprus Turkish Children’s Literature and Contemporary Women Writers
Hatice Kayhan, Güliz Özütürk 128
Proposing A Social Entrepreneurship Model On Teacher Candidates’ Motivation Through Positive And Negative Metaphoric Perspective
Hale Erden 129
Öğretmenlerin Eğitim Denetmenlerine İlişkin Metaforik Algıları
Osman Vaiz, Nesrin Menemenci, Akış Yeşilada 131
Denetmen Görev ve Sorumlukları; Kıbrıs Örneği
Osman Vaiz, Nesrin Menemenci, Akış Yeşilada 132
Özel Eğitim Öğretmen Adaylarının Bilgi Okur Yazarlığı Özyeterlik Algısı ile Mesleki Kaygı Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Cahit Nuri, Cemaliye Direktör, Omaç Rüştioğlu 133
Öğretmenlerin Alternatif Ölçme ve Değerlendirmeye Yönelik Tutum ve Öz Yeterlik Algılarının Belirlenmesi
Çiğdem Hürsen, Sibel Süzek Birkollu 135
An Extended Mobile Application Design for Special Education to Teach Numbers
Umut Zeki, Tolgay Karanfiller, Kamil Yurtkan 136
14
Öğretmenlerin Mobil Eğitim Uygulamalarına Yönelik Tutumları
Hüseyin Göksu, Sevilay Atmaca 138
Validity and Reliability of the “Gamification Applications in Education” Scale
Fezile Özdamlı, Senay Kocakoyun 140
İlkokulda Okuyan Öğrencilerin “Sınıf Dışı Ders” Konusundaki Zihinsel İmgelerinin Belirlenmesi
Nazım Kaşot, Nedime Karasel Ayda 142
A Study on the Views of English Literature Teachers about How to Teach English Literature: Libyan Context
Almakki Rumadhan Ali Alsabiri, Sibel Ersel Kaymakamoğlu 144
Öğretmenlerin Mesleki Doyumları ile Örgütsel Bağlılık Düzeyleri ve İş Stresi Düzeylerinin İncelenmesi
Bedriye Yılmaz Alıcı, Münevver Yalçınkaya 145
Kıbrıs’ın Kuzeyinde Yetersizlikten Etkilenmiş Bireylerin Ailelerinin Sosyal Destek Düzeylerinin Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Burak Çebi, Çiğdem Dürüst 147
İlköğretim Matematik Öğretmenliği Lisans Öğrencilerinin Türev Konusundaki Akademik Başarıları İle Öğrenme Stilleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi
Hasan Altun, Süha Yılmaz 149
Dijital Çağda Eğitim: Anatomi Eğitiminde Teknolojik Yönelimler
Türker Şahin, Nadire Cavuş 151
Chemical Compositional Charaterization of Activated Carbon for Removal of Environmental Water Contaminants
Williams Ndifreke Etuk, Nur Paşaoğlulari Aydinlik 154
14
Environmental Analysis of Contaminated Soils (Gönyeli, Cyprus Case Study)
Oba Oluwasuyi Ayobami, Nur Paşaoğlulari Aydinlik 155
Treatment of Oil Polluted Soil By Using Some Fungi Produced From Olive Waste
Abduelbaset M. A. Essabri, Nur Paşaoğlulari Aydinlik 156
Looking to the Cloud for BI: The GoodData Paradigm
Gaylord Asoronye, Kikelomo Awolowo 157
KKTC’de Uzaktan Eğitim Yönetiminde Liderlik Anlayışının Değerlendirilmesi
Serdal Işıktaş 158
İlk Okuma-Yazma Öğretimi Dersinde Teknoloji Kullanımına İlişkin Öğrenci Görüşleri
Önder Uçar 160
Algılanan Anne Tutumu ile Foksiyonel Olmayan İnanışlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Büşra Karatekin, Fatma Nur Karaca, İrem Altuntaş, Kevser Ulun, Şeyda Küçükyılmaz 161
The Impact of Violence on The Visual Media on High School Students
Azmiye Yınal, Aytekin Işman, Musa Oytun 163
Ways Of Establishing Contact With The Primary School Teachers at the Prıimary School: Cyprus Examination
Azmiye Yınal, Gamze Peler Şahoğlu, Figen Yaman Lesinger 164
İşitme ve Konuşma Engelli Bireyler İçin İşaret Tanıma Sistemleri: Hareket Tanıma Hakkında Genel Bakış
Bora Oktekin, Nadire Çavuş 165
15
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Eğitsel İnternet Kullanımına Yönelik Öz Yeterlik Düzeyi İle Bilgisayar Destekli Eğitime İlişkin Tutumlarının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi
University Students’ Dependency On Smartphone and the Impact On Purchase Behavior
Hüseyin Gökal, Ahmet Adalıer 167
Hüseyin Gökal, Ayşe Sönmez, Orhan Ercan 168
Light Fidelity (Li-Fi) Networks
Okechukwu E. Mbelu, Mehmet Toycan 170
Transformative Learning Theory through the Incorporation of Edublogs: An Evaluation Based on the Experience of Prospective Teachers
Enis Faslı, Funda Gezer Faslı 171
Nickel Adsorption From Drinking Water: A Case Study Of Metallic Nanoparticles
Edidiong A. Essien, Doğa Kavaz 172
Bireysel Danışmanlık Uygulamaları Dersinde Öğrencilerin Ders Geçme Notları ve Bu Nota İlişkin Beklentilerinin İncelenmesi
Gürcan Seçim, Beste Çağla Özata 174
Lexical Categories in Eleven by Sandra Cisneros: A Pedagogical Stylistic Study
Safiye Çiftlikçi 176
Kıbrıs Mitolojisi ve Diğer Mitolojilerle İlişkisi
Zari Shirizad, Hatice Kayhan 177
Lisansüstü Tezlerde Epistemolojik İnançlar Konusunun İncelenmesi
Galip Yüksel 178
1
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğrencilerinin Katı
Atık Kirliliği ve Yönetimi Konusundaki Farkındalıkları ve Davranışlarına
Eğitimin Etkileri
İme Akanyeti Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Çağın Kazımoğlu Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Günümüzde, çevreye kontrolsüzce atılan katı atıklardan oluşan kirlilik, çevre
ve insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle,
sürdürülebilir bir katı atık yönetimi için öncelikle atıkların çevreye atılmasının
engellenmesi ve katı atıkların toplama kutularında biriktirilmesi
gerekmektedir. Düzenli toplanan katı atıklar, çevreye en az zarar verecek
şekilde, verimli, ekonomik ve toplum tarafından kabul edilebilir yöntemlerle
bertaraf edilmelidirler. Bu alanda yapılan araştırmalar, katı atıkların çevreye
atılmaması ve çevre temizliğinin korunmasının, toplumda yaşayan insanların
katı atık kirliliği ve yönetimi konusundaki algı, bilgi, farkındalık, tutum ve
davranışları ile doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Bireylerin çevre
ile ilgili farkındalıklarını ve davranışlarını etkileyen içsel ve dışsal birçok etmen
bulunmaktadır; çevre eğitimi de bu etmenlerin en başında yer almaktadır.
Bu araştırmada, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre
Mühendisliği bölümünde “katı atık kirliliği ve yönetimi” üzerine verilen
derslerin mühendislik fakültesi öğrencilerinin konu ile ilgili algı, farkındalık ve
davranışları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Aynı zamanda, farklı programlarda
öğrenim gören öğrencilerin farkındalık ve davranışlarında önemli bir farkın
olup olmadığı araştırılmıştır. İlgili çalışma, mühendislik fakültesi bünyesinde
mevcut programlarda, lisans derslerine kayıtlı öğrenciler üzerinde, anket
2
çalışması şeklinde yapılmıştır. Öğrencilerden toplanan veriler, elde edilen
dağılıma göre, uygun istatistiksel analizlerle incelenmiştir.
Anket sonuçlarından elde edilen veriler normal bir dağılım göstermediğinden
parametrik olmayan istatistiksel yöntemlerle incelenmiştir. Elde edilen en
önemli sonuçlardan biri öğrencilerin katı atık kirliliği ve yönetimi ile ilgili
algıları ile gerçek bilgi ve davranışları arasında istatistiksel bir anlam ve
bağlantı bulunmamasıdır. Bu sonuca bağlı olarak, öğrencilerin, konu hakkında
yanlış bilgi, tutum ve davranışlara sahip olmalarına rağmen, bilgili ve bilinçli
olduklarını düşündükleri ortaya çıkmıştır. Bir diğer önemli sonuç ise
mühendislik öğrencilerinin katı atık kirliliği ve yönetimi ile ilgili aldığı ders
sayısı ile konudaki bilgileri ve farkındalıkları arasında istatistiksel ve anlamlı bir
ilişki bulunmasıdır. Kıbrıs’ın kuzeyinde katı atık kirliliği ve yönetimi ile ilgili
yapılmış bu ilk bilimsel çalışma sonucunda, kampüste ve ülke genelinde
sürdürülebilir bir çevre yönetimi için eğitimin gerekliliği vurgulanmıştır.
Anahtar kelimeler: Sürdürülebilir atık yönetimi, çevre eğitimi, çevre bilinci
3
İlköğretim Programlarının Çevre Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi:
K.K.T.C Örneği
Halil Kamışlı Uluslararası Final Üniversitesi
Fidan Aslanova
Yakın Doğu Üniversitesi
Mert Baştaş
Yakın Doğu Üniversitesi
Son yıllarda nüfus artışına paralel olarak insan ihtiyaçlarının fazlalaşması ile
beraber doğal kaynakların bilinçsiz tüketimi, çevrenin yoğun olarak
kirletilmesi doğanın dengesini bozmuş ve önemli çevre sorunlarına neden
olmuştur. Bu çevre sorunlarının ciddi boyutlarda artması ile beraber, dünyada
bu sorunların yönelik çalışmalar yapılmaya başlanmış, tedbirlere yönelik
hedefler konulmuş ve çözüm yolları araştırılmaya başlanmıştır. Yapılan
araştırmalarda doğanın korunması ve çevre bilincinin oluşturulması için çevre
eğitiminin önemine ve gerekliliğini vurgu yapılmıştır.
Çevre eğitimi, en genel tanımı ile bireylerde çevre bilincine yönelik tutum,
değer kazandırılması, bilgi ve becerilerin geliştirilmesi sürecidir. Çevre eğitimi,
bireylerin içinde yaşanılan çevreye zarar verecek olayların her yönüyle farkına
varmasında, çevreyi koruma bilinci kazanmalarında ve çevre sorunlarının
ortaya çıkmasına neden olan problemlerin çözümü için yapılması gerekenleri
öğrenmeleri konusunda büyük bir öneme sahiptir. Ailede başlayan ve okulda
devam eden bu eğitim, ailede gerekli düzeyde verilememişse, okuldaki eğitim
daha da değerli hale gelmekte ve çevre bilincine yönelik oluşturulan ilgi ve
tutumlar gelecekteki istenilen birey özelliklerinin temelini oluşturmaktadır.
Bu sebeple okullarda verilen çevre eğitiminin kapsamı ve niteliği son derece
değerli hale gelmektedir. İlköğretim programlarının, uluslararası toplantılarda
4
sürdürülebilir çevre için gerçekleştirilmesi hedeflenen konuları içermesi ya da
bu yönde revize edilmesi, çevre bilincine sahip bireyler yetiştirilmesi adına çok
önemli görülmektedir. Bu doğrultuda mevcut ilköğretim programlarının,
çevre eğitimi kapsamında değerlendirilmesinin, mevcut durumun ortaya
konulmasının, varsa eksikliklerin tespit edilmesi ve önerilerde
bulunulmasının, çevre bilinci açısından istenilen tutum, değer, anlayış ve
becerilerinin kazandırılmasına hizmet edeceği düşünülmektedir. Bu
kapsamda çalışmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde 2017-2018 eğitim-
öğretim yılında uygulamada olan mevcut ilköğretim programının çevre eğitimi
açısından değerlendirilmesini amaçlanmaktadır.
Bu çalışma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde 2017-2018 eğitim-öğretim
yılında uygulamada olan mevcut ilköğretim programının çevre eğitimi
açısından değerlendirilmesini amaçlayan, içerik analizi yöntemi ile doküman
incelemesi şeklinde yapılan betimsel bir çalışmadır.
Çalışma kapsamında, ilköğretim programlarında yer alan dersler, bu derslerde
yer alan çevre ile ilgili öğrenme alanları/temalar, ünite ve kazanımlar
belirlenmiş ve elde edilen bulgular tablolar halinde sunulmuştur.
Değerlendirme sonucunda çevre eğitimi açısından programdaki eksiklikler
tespit edilmiş, önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: İlköğretim programı, program değerlendirme, çevre
eğitimi, sürdürülebilir çevre
5
Ekonomik- Çevresel Araştırmalarda Belirsiz Faktörlerin Belirlenmesinin
Bilimsel Temelleri Hakkında
Ferhad Mirzayev
Bakü Devlet Üniversitesi Rafiq Kuliyev
Bakü Devlet Üniversitesi
Namiq Bakhishov Bakü Devlet Üniversitesi
Nermin Kuliyeva Bakü Devlet Üniversitesi
Günümüzde büyük bilimsel merkezler ve uluslararası kurumlar topraklarının
büyüklüğüne ve nüfusunun sayısına, doğal kaynaklarının az veya çokluğuna
bakılmaksızın hemen hemen tüm ülkeler insanlığı rahatsız eden ekonomik-
çevresel sorunların yaratabileceği etkilerin hangi yönde gideceğinden çok
rahatsızlar. Rastgele, kesin olmayan ve bulanık karaktere sahip belirsiz
faktörlerin varlığı ve neden olabilecekleri zorluklar koşullarında çevre kirliliği,
iklim değişikliği, doğal kaynakların üretim sürecinde kendiliğinden kullanımı
evrensel küresel sorunlar olmakla beraber her bir ülke için, aynı zamanda
Azerbaycan için de önemli olan budur.
Herhangi bir karar verme sürecinin ana amacının, hedefe ulaşmak için en
uygun hareket yöntemi bulmak olduğu bilinmektedir. Çalışılan işlemin asıl
durumu arzu edilen duruma uygun değilse, sorun ortaya çıkmaktadır.
Belirsizlikte her problem belirsizdir (yani, düşünülmekte olan süreçte en az bir
bilinmeyen faktörlerdir). Belirsizlik çeşitli faktörlerle bağlantılı olabilir,
örneğin, metaya olan talebin belirsizliğinin tetkiki tesadüfi faktörlü modeller
sınıfına aittir.
6
Bilindiği gibi, stoxastik belirsizlikler ortamında karar verme meselesinin
formalize edilmesi için olasılık teorisi aparatından ve ayrıca bu aparatın
esasında oluşmuş stoxastik çözümler ve kuyruk teorisinden kullanılır. Öte
yandan, aralık hesaplama yöntemleri hatalı faktörlerin analizinde başarılı bir
şekilde kullanılabilir. [örneğin, 1].
Böylece, belirsizlik ortamında karar verme konuları çok çeşitlidir ve zorluk
derecesine göre deterministtik, yani belirsizliği olmayan konulara göre daha
karmaşıktır. Üretim-üretim sürecinin faktörlerinin etkileşimin sonucu olduğu
bilinmektedir. Üretim, bunun olumlu etkisi ile birlikte çevre kirliliği olarak da
olumsuz bir etkiye neden olur. Bu etki son zamana kadar hesaba alınmıyordu,
ancak hacmi şu anda görmezden gelinemeyeceği seviyeye ulaştı.
Bu bakış açısıyla, aynı zamanda, belirsiz faktör yönetiminin süreçleri olan üç
büyük gruba ayrılır. Bunlar:
1)Tesadüfi faktörlü modeller (örneğin, herhangi bir üründe olan talebin
belirsizliği) olasılık teorisi aparatının ve ayrıca onun esasında oluşmuş
istatistiksel çözümler ve kuyruk teorisinin yardımıyla; 2) Aralık analiz cihazına
dayalı yanlış faktör modelleri (örneğin herhangi bir faktörü değil sadece
değişim alanı bilindiği zaman); 3) Bulanık faktörlü modeller (örneğin, her
hangi faktörün değişim kümesi kaygan nitelikte ise) modern uygulaması
matematiğin görkemli nümayəndəlirindən olan L.A. Zadenin "Fuzzy sets" -
"bulanık kümeler" teorisinin temelinde formalaşdırılmalıdır [bak. örn. 2]. Son
olarak, ekolojik problemlerin modern Azerbaycan Cumhuriyeti ile özellikle
ilgili olduğunu göz önünde bulunduralım. Ülkemizdeki kirliliğin ana
kaynaklarından biri de petrol ve gaz endüstrisi ve sair alanlardır. Böylece,
örneğin petrolün çıkarılması, hazırlanması, depolanması, nakli ve işlenmesi
sırasında yaklaşık 1 - 14% 'e kadarı kayba maruz kalıyor, yaşanan sızmalar ve
çevre kirliliğine neden olur. Bu arada, geleneksel bir konseptle ekonomik
kalkınma sağlamak mümkün değildir. Mutlak bilimsel raporlara güvenmeliyiz.
Bu rapor nedir? - Dünyada yaygın olarak kullanılan ekonomik modellerin
uygulanması.
7
Araştırmanın alanyazına etkisi. Zannediyorum ki, bizim araştırmanın son
amacı ekonomik, çevresel, sosyal vb. odaklı tüm araştırmalarda belirsizlik
faktörlerinin dikkate alınmasından yan geçmek mümkün değildir.
Anahtar Kelimeler: Kesin olmayan, belirsizlik, stoxastik belirsizlik, bulanık
modeller, olasılık teorisi.
8
Ortaokul Öğrencilerinin Sosyal Medyayı Eğitsel Amaçlı Kullanma Durumları
ve Sosyal Medyaya Yönelik Tutumları
Ahmet Hakan Hançer Cumhuriyet Üniversitesi
Hande Mişe Cumhuriyet Üniversitesi
İnternetin yaygınlaşması ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte başta akıllı telefonlar, tablet ve bilgisayarlar olmak üzere pek çok teknolojik araç gelişmiş ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle bilgisayar ve akıllı telefonların yaygınlaşması ve yoğun bir şekilde kullanılması, sosyal medyayı da fenomen haline getirmiştir. Sosyal medya, kullanıcıların çevrimiçi ortamda bir araya gelip fikir alışverişi yapmasına, tartışmasına, iletişim kurmasına ve herhangi bir biçimde sosyal etkileşime girmesine olanak tanıyan, web tabanlı yazılım ve hizmetleri tarif etmek için kullanılan bir çatı terim olarak tanımlanmakla birlikte bu karşılıklı etkileşimin metinsel, işitsel, görsel, video ve diğer biçimlerde de olabileceği ifade edilmektedir. Yapılan araştırmalar internetin ve sosyal medyanın yaygın olarak kullanıldığı yönündedir. Ancak, sosyal medya yaygın olarak kullanılmasına karşılık özellikle ortaokul seviyesindeki öğrencilerin akademik hayatta kullanım düzeylerine yönelik yeterli düzeyde çalışma bulunmamaktadır. Bu düşünceden hareketle çalışmada, ortaokul öğrencilerinin sosyal medyayı eğitsel amaçlı kullanım durumlarının ve sosyal medyaya yönelik tutumlarının çeşitli değişkenlere göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Öğrencilerin Sosyal medyayı eğitim amaçlı kullanmaları onlara çok zengin bir eğitim ortamı sağlarken, küreselleşen dünyada hızla değişen yenilikler hakkında da bilgi sahibi olmalarına neden olacaktır. Bu nedenle öğrencilerin sosyal medyayı eğitsel amaçlı kullanma durumları sosyal medyaya yönelik tutumlarının belirlenmesi önem arz etmektedir.
Araştırmada, ilişkisel tarama modeli kullanılmış ve 2017-2018 öğretim yılında Sivas da öğrenim gören ve seçkisiz örneklem yöntemi ile belirlenen 388
9
ortaokul öğrencisinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak, “Sosyal medya eğitsel kullanım ölçeği” ve “Sosyal medya tutum ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen veriler ANOVA ve çoklu regresyon analizi ile test edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, ortaokul öğrencilerinin, sosyal medyayı eğitsel amaçlı kullanmalarına yönelik puanın, ortalamanın üzerinde olduğu, cinsiyete göre anlamlı bir farkın olmadığı; Sosyal medyaya yönelik tutum puanlarının da olumlu yönde olduğu ve cinsiyete göre puanlara bakıldığında erkek öğrencilerin lehine anlamlı bir farkın olduğu; Öğrencilerin sosyal medyaya yönelik tutumları, evde internete sahip olma durumları ve internet kullanma sürelerinin, sosyal medyayı eğitim amaçlı kullanmalarına ilişkin toplam varyansın %86’nı açıkladığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Ayrıca, elde edilen bulgular doğrultusunda yorumlar yapılarak önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Sosyal medya, tutum, cinsiyet, başarı
10
Bir “Değer” Olarak Düşünce Eğitimi
Ali Taşkın
Evrende ayrıcalıklı bir yere sahip olduğu düşünülen ve büyük ölçüde kabul
gören insan türünün bu ayrıcalığa sahip olma gerekçeleri ve farklılıkları
üzerine çok değişik tezler ileri sürülmüştür. Felsefi akıl yürütmelerden yola
çıkıldığında, bir yanda insanı bir doğa varlığı olarak gören ve fizyolojik ve
biyolojik özelliklerinden yola çıkan natüralist yaklaşım, diğer yanda insanı
diğer varlık türlerinden ayırarak inceleyen akıl sahibi, “onurlu”, belirleyici
“değerler varlığı” olarak gören yaklaşım tarzı bulunur. Bu bağımsız iki yaklaşım
tarzının dışında kalan ve insanı “yaratılanların en ayrıcalıklı ve onurlusu”, bir
anlamda Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak görmek isteyen dini
yaklaşım tarzı bulunur.
Her üç temel yaklaşım tarzının da biraz yakınında ya da uzağında başka
değerlendirmelere ve sınıflandırmalara da rastlanabilir. Biz bu bildiride ilk iki
yaklaşım tarzı üzerinde duracağız. Çağımızda ön plana çıkan bedensel haz ve
duygulanım ağırlıklı eğitim anlayışının tek yanlı ve değersizliğe doğru ilerleyen
tehlikeli gidişinin nedenleri ve sonuçları üzerinde bir tartışma açmak bu
bildirinin asıl hedefini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, insan zekâsı ve bunun
işletilmesine yönelik eğitim eksikliğinin ve akıl yetisini kullanmayan insanın
öykünmeci, ürkek ve sıradan yaşamı benimseyerek yalnızca biyolojik bir varlık
düzeyine inmesi tehlikesine dikkat çekilecektir. Çünkü duygulanımdan yola
çıkan ve bu yönünü önceleyen insanın evrende farklılığını ortaya koyacak bir
özelliği kalmayacaktır. İnsanı biyolojik bir varlık olarak diğer hayvan türleriyle
neredeyse aynı gören natüralist, materyalist ve pozitivist anlayışa göre bile
aklı kullanmayan insan bütünüyle sıradan bir hayvana dönüşebilir. Hemen her
tür felsefi anlayışın üzerinde durduğu ortak kanaat insanın akıl sahibi bir varlık
olma ayrıcalığına sahip olmasıdır. Bu temel gerekçeyle, aklı gerektiği gibi
kullanmayan birey ve toplumların bir değer erozyonu ile karşıya kalmasının
11
kaçınılmaz olduğu örnekleriyle bu bildiride ortaya konacaktır. Bir yanda
“hümanist” bakış açısı ile “tanrılaştırılan” bir yanda natüralist bakış açısıyla
“hayvan” ya da “makine” nitelemeleriyle aşağılanan insanın gerçek kimliğinin
bu olmadığı yolunda değerlendirmelere yer verilecektir.
Günümüz insanının düşünmek ve okumak yerine, kopyalamayı ve görselliği,
kendi olma yerine başkasına özenmeyi, yüce değerler yerine haz ve
pragmatizmi seçtiği görünmektedir. Duyguların ve kolaycılığın egemen olduğu
toplumlarda özgün düşünce üretilemediği için ilerlemeden de söz edilemez.
Dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu ne teorik ne de pratikte değer
tanımadan bir değersizliğe doğru yol almaktadır. Bilim ve teknoloji insanı
tembelliğe sevk etmekte, insanı insan yapan otantikliğini kaybetmeye
yönelmiş durumdadır. Düşünmeyen ve sorgulamayan toplumların yönetimde
de bilim ve sosyal bilinç konularında da bir nihilizme doğru yol aldığı
söylenebilir.
Yaygın kabuller ya da “moda” tabir edilen yüzeysel gerekçelere dayandırılarak
yapılan eğitim planlamalarının felsefi bir bakış açısıyla eleştirisini yaparak,
insani olanı temsil eden aklı yeniden ilk sıraya yerleştirmek çabası eğitim
felsefesine ve vizyonuna bir katkı olacaktır. İhmal edilen ve “gerektiği şekilde
kullanılmayan aklın” duyguyu doğru kullanmadaki etkisi ve katkısı yeniden
gündeme taşınarak, yeni bir “aydınlanma” teorisine kapı aralanacaktır.
Anahtar kelimeler: İnsan, Akıl, Duygu, Düşünce, Değer
12
A Corpus Driven Account of Linguistic Features of Storytelling in Ted Talks
Keith John Lay
Cyprus International University
This paper describes some of the linguistic features of storytelling that are evident in TED talks through the study of a corpus, the Ted Corpus Search Engine (TCSE), which is comprised of the transcripts of 2589 TED talks. The TCSE offers a unique opportunity to reflect on genre specific elements, such as the use of storytelling to provide analogy, personalisation, and perspective with the aim of connecting with the audience. So as to explore these features, this paper looks at storytelling in the TCSE corpus through the use of present tense forms, with and without the use of the continuous aspect, with stative verbs, to refer to past. 50 stative verbs are focused upon here, including; ‘think’, ‘understand’, ‘want’, and ‘feel’. The frequency counts of the featured verbs in present tense with no apsect (commonly refered to as simple present) and with continuous aspect (present continuous) provide data for comparison between aspect choices when storytelling and at other times (when presenting), as well as intraspective data, that is, to compare the use of no aspect with continuous aspect when using present tense for the function of storytelling in spoken production. Further features are then considered, such as the use of time expressions in proximity to the featured items, instances of ‘self-correction’, and the use of past tense within the selected utterances, i.e. the mixing of the tenses when storytelling. The findings of these analysis streams are then discussed in terms of their relevance to foreign language learning, in particular the implications for data driven learning and pedagogical stylistics as a means to both improve language proficiency and discourse awareness. As TED talks have been promoted as a resource for language learning in recent years within the wider push for greater integration of technology, this paper argues that data driven learning of such a resource can provide the richness lauded by champions of pedagogical stylistics and data driven learning.
Keywords: Corpus, TED talks, corpus linguistics, storytelling, TCSE
13
Temel Eğitim Programlarının Eğitim Programı Bağlam Boyutu Açısından
Analizi
Nevriye Yazçayır
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Ülkemizde eğitim programlarının tasarımı, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi süreçlerinde bağlam boyutu genellikle göz ardı edilen bir boyuttur. 2004 yılından itibaren Türkiye’de ki program tasarım ve geliştirime çalışmalarında eğitim programının bağlam boyutu daha çok dikkate alınmasına rağmen yapılan çalışmalar incelendiği zaman görüleceği gibi istenilen düzeyde ve yeterlikte değildir. Bu konudaki yetersizliğin pek çok nedeni vardır. Bu nedenlerden biri de sıklıkla yapılan ve hemen her değişiklikte farklı olarak temellendirilen program değişiklikleridir. Bu çalışmanın amacı temel eğitim programlarının eğitim programı bağlam boyutu açısından analizini yaparak değerlendirmektir.
Eğitim programı beş temel boyuttan oluşmaktadır; bağlam, hedef, içerik, öğrenme-öğretme süreci ve ölçme-değerlendirme. Bu beş boyutun her birinin kendi içinde ve diğer boyutlarla uyumlu olması ve sistem bütünlüğü içinde çalışması gerekir. Bağlam boyutu diğer program boyutlarının uyumu ve anlamlı ilişkisel bütünlüğünü sağlamada temel olan tüm faktörleri kapsayan boyuttur. Bağlam boyutunu oluşturan bu faktörler: programın felsefesi, programın öğrenme kuramı/kuramları, programın tasarım yaklaşımı, programın geliştirilme modeli, ihtiyaç analizi vb. faktörlerdir. Örneğin bu faktörlerden biri olan eğitim felsefesinin belirlenmesi ve programın diğer boyutlarının belirlenen eğitim felsefesi doğrultusunda ilişkisel bütünlüğünün sağlanması ile etkili bir eğitim gerçekleştirilmiş olacaktır. Bu nedenle anlamlı bir program bağlamı oluşturmada etkili olan tüm faktörlerin program tasarımı, uygulanması ve değerlendirilmesi süreçlerinde dikkate alınması ve bunların programda yansıtılması gerekmektedir.
Çalışma tarama modelinde olup nitel doküman analizi yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Analiz bütün temel eğitim programlarını kapsamaktadır. Verilerin belirlenmesi ve analizinde betimsel ve içerik analizi yaklaşımları
14
kullanılmıştır. Ayrıca bu analizlerde bağlam boyutunun kapsamını belirlemek için araştırmacı tarafından daha önce çalışılmış ve yayınlanmış bağlam boyutu ölçütlerinden yararlanılmıştır. Analiz ve değerlendirme sonunda programlardan elde edilen farklı bağlam boyutu ölçütleri de belirlenmiştir. Temel eğitim programlarının bağlam boyutu açısından analizi sonucunda genel olarak program geliştirme grupları, program felsefesi, program öğrenme kuram/kuramları, program tasarımı, program geliştirme yaklaşım ve modelleri, ihtiyaç analizi ile ilgili yeterli bilgiye ulaşılamamıştır. Programların anahtar yetkinlikler ve değerler üzerine temellendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak temel eğitim programlarında işlevsel olan diğer program boyutlarının bütünlüğünü sağlayacak temellerin kapsayıcı olarak yer almadığı söylenebilir.
Bu araştırma programın bağlam boyutunun önemi ve ele alınması açısından program tasarımı, uygulanması ve değerlendirilmesi süreçlerinde çalışanlara katkı getirecektir. Aynı zamanda bu araştırma eğitim programı bağlam boyutu ile ilgili araştırma yapacak araştırmacılara ve eğitim programının teorik temelleri ile ilgili tartışmalar yapılmasına da katkı getirecektir.
Anahtar Kelimeler: Program tasarımı, program geliştirme, programın bağlam boyutu, temel eğitim programları.
15
Bir Eğitim Materyali Tasarımı: Trigonometrik Çember
Şeyda Kılıçoğlu
Baskent Unıversity Buse Eser
Baskent University
Eğitimde özellikte lisans seviyesinde Matematik- Geometri Eğitim aracı tasarımlarının yetersiz kaldığı açıktır. Trigonometri, cebir ve geometrinin birleşiminden oluşan, matematiğin bir parçasıdır. Çoğu öğrenci için trigonometri bilgisi formüller bazında anlaşıldığı için formülleri ezberlenmesi zor kurallar olarak görülür. Oysa trigonometrinin trigonometrik çember olarak da isimlendirilen birim çember üzerine kurulu yapı olduğu ve trigonometrik fonksiyonların tanımlarının, açıların trigonometrik değerlerinin bu çember üzerinden hesaplandığı yapıldığı benimsetilmelidir.
Bu çalışmanın temel amacı, orta öğretimin temel trigonometrik fonksiyonları, yani sinüs ile kosinüs üzerindeki kavram görüntülerini farklı gösterimlerle desteklemek amacıyla bir 3- boyutlu eğitim materyali tasarımını ve aşamalarını vurgulamaktır. Bu konu üzerine tasarlanan bir materyal, öğrencilerin cebir ile geometri arasındaki bağlantıyı kurarak trigonometrinin öğretilmesinde yararlı bir araç olacaktır. Yansıtıcısız öğretim teknoloji ve materyalleri sınıfına giren bir eğitim materyali modellemesini örnek ve özendirici olarak vereceğiz.
Ahmet Doğanın (2001) yüksek lisans tezinde, yapılan anketler sonucunda, lise öğrencilerinin %42,52 oranında trigonometri konularını sevmediği tespit edilmiş, aynı zamanda %51,75 oranında dersin işlenişinde, konu ile ilgili materyal kullanılmadığı tespit edilmiştir. Asım Taş (2013) yüksek lisans tezinde, öğrencilerin trigonometrik fonksiyonlar ile ilgili kavramsal öğrenmelerinin iyi düzeyde olduğu tespit edilmiş fakat birim çember üzerinde fonksiyonların ifade edilmesinde yetersiz bir öğrenmenin gerçekleştiği görülmüştür. Zekeriya Demetgül (2001) yüksek lisans tezinde, lise matematik
2. Sınıf öğrencilerinde, öğrencilerin birim çember üzerinde trigonometrik
16
fonksiyonların açı değerlerini göstermek aşamasında en önemli kavram yanılgılarına sahip oldukları incelemiştir.
Tüm bu saptamalar sonucunda, lise öğretiminde trigonometri konusunda soyut kavramların somutlaştırılması, öğrencilerin yaparak- yaşayarak öğrenmesini desteklemek ve elde edilen bilginin kalıcılığını sağlamak amacıyla bir materyale ihtiyaç duyulduğu aşikârdır. Yansıtıcısız öğretim teknoloji ve materyallerinin çoğu yaygın olduğundan öğretmenler genelde bunların öğretim değerini fazla önemsemez. Yansıtıcısız teknoloji ve materyaller; basılı materyaller, gösterim yüzeyleri, resimler, gerçek nesneler, modeller, çoklu ortam setleri, alan gezileri, gösteriler, sergiler ile ucuz ve ücretsiz materyallerdir (Kaya, 2005).
Gerçek hayattan modellerin öğretim amaçlı kullanılması da materyal tasarımına yardımcı olur. Bunun sonucunda, çalışmamız birim çember üzerinde açının değişimine bağlı olarak sinüs ve kosinüs fonksiyonlarının tanımlarını ve değerlerini gösteren bir materyal tasarımı üzerine olacaktır. Bu materyalin fikir bazında oluşumundan sonra, üç boyutlu, ekonomik ve işlevsel olarak üretimi planlanmıştır. Bu aşama da matematik ve geometrik çizimler yapıldıktan sonra hareketli bir ahşap materyalin oluşturulmasına karar verilmiş ve bir mobilyacı ile çalışılmıştır. Bu materyalin liselerde trigonometri dersine başlarken kullanılması ile ilk olarak öğrencilerin dikkatini çekme, yeni fonksiyonlar tanımlanmasında farkındalık yaratma amaçlanmaktadır. Bu eğitim materyalinin kullanılması sonucu öğrencide elde edilen kazanımlarda değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Trigonometrik çember, eğitim materyali, trigonometri Kaynaklar
17
Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stillerinin Çeşitli Değişkenler Açısından
İncelenmesi: Doğu Akdeniz Üniversitesi Örneği
Cem Taşkapı
KKTC Eğitim Müşavirliği
Canan Zeki
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı, Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğretmen adaylarının sahip oldukları öğrenme stillerini ortaya çıkarmak ve bu öğrenme stillerini çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 öğretim yılında DAÜ Okul Öncesi Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Müzik Öğretmenliği, İngilizce Öğretmenliği programlarında kayıtlı bulunan öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırma tarama modelinde betimsel olarak tasarlanmış olup, araştırmada nicel verileri desteklemek amaçlı sıralı açıklayıcı desen modeli de kullanılmıştır (Creswell,2003). Araştırmada veri toplama aracı olarak, Grasha ve Reichmann’ın Öğrenme Stilleri Envanteri kullanılmıştır. Niceliksel verileri analiz ederken betimsel istatistik, t-testi kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının öğrenme stillerini ne düzeyde öğretim yaşantılarında göz önünde bulundurduklarını belirlemek amacıyla öğretmen adayları ile yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Ulaşılan nitel veriler, içerik analizi tekniği ile tematik kodlar ile yorumlanmıştır. Öğretmen adaylarının hem nicel hem de nitel bulgulara göre katılımcı, işbirlikli ve bağımlı öğrenme stillerine sahip oldukları belirlenmiştir. Elde edilen bulgulara göre öğretmen adaylarının öğrenme stillerinin, cinsiyet ve kayıtlı bulunduğu sınıf düzeyine göre farklılık gösterdiği görülmektedir. Kız öğretmen adaylarının daha bağımlı ve katılımcı öğrenme stili özelliklerini gösterdikleri; erkek öğretmen adaylarının kız öğretmen adaylarına kıyasla işbirlikli öğrenme stili özellikleri gösterdikleri belirlenmiştir. 1. sınıf öğretmen adaylarının, 4. sınıf öğretmen adaylarına oranla daha bağımlı, işbirlikli ve katılımcı öğrenme stili özellikleri gösterdikleri belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: öğrenme stilleri, öğretmen adayı, bağımlı öğrenme stili.
18
Türk Dili Derslerini Elektronik Metin Okuryazarlığı İçin Yeniden Tasarlamak:
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Örneği
Tayfun Can Onuk ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu
T.C. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından 1981 yılından bu yana
üniversitelerde zorunlu olarak okutulan Türk Dili dersleri geçen 37 yıllık
süreçte merkezi bir içerik güncellemesi kapsamına alınmamış ve bu derslerin
içeriği üniversitelerin kurumsal kararlarına bırakılmıştır. Mevcut durumun
detaylı bir incelemesi yapıldığında Türkiye'deki pek çok üniversitede bu
derslerin çağın gerekliliğine uygun bir içerikle sunulmadığı, derslerin 21.
yüzyıla uyumsuz ve pratik fayda gözetmeyen içeriklerle işlevsizleştirildiği ne
yazık ki anlaşılmaktadır. Walter J. Ong tarafından tanımlanan İkincil Sözlü
Kültür dönemine geçişin tüm etkileriyle gözlendiği günümüzde bireylerin
elektronik metin okuryazarlığı becerisi geliştirmesi, yaşam doyumları ve
kariyer başarıları için önemini gittikçe artırmaktadır. Pek çok Batı ülkesinde
temel eğitim programlarına alınan elektronik metin okuryazarlığı becerileri,
anaakım medya okuryazarlığı eğitiminin bile etkin sağlanamadığı T.C. öğretim
programlarında henüz kendine alan bulamamaktadır. Bu ihtiyaç dahilinde,
üniversitelerde okutulan zorunlu Türk Dili derslerinin bu becerileri
kazandırma fırsatı olarak değerlendirilmesi hem derslere işlerlik kazandıracak
hem de üniversite mezunlarını 21. yüzyıl becerileri ile donatma adına önemli
bir adım teşkil edecektir. Matbaa kültürüne geçişin tam anlamıyla
tamamlanamadığı Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta ikincil sözlü kültür eğitimi özel bir
önem teşkil etmektedir.
19
Bu kapsamda gerçekleştirilen çalışma kapsamında Türkiye üniversitelerinde
okutulan Türk Dili derslerine ait programlar incelenmiş ve Walter J. Ong’un
kuramsal tabanı üzerinde ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusunda uygulanmak üzere
Türk Dili programı hazırlanmıştır. Hazırlanan Türk Dili dersleri programı şunları
amaçlamaktadır:
a. İkincil sözlü kültür atmosferini tanıtma, birincil sözlü kültürün yaşayan
kalıntılarını gözlemleme ve değerlendirme alışkanlığı kazandırma,
b. Elektronik metin türlerini tanımlama, tanıtma ve öğrencilerin elektronik
metin üretkenliğini destekleme,
c. Öğrencilerin başarılı elektronik metinler kurabilmek için birincil sözlü
kültür alışkanlıklarına yaslanmasını sağlama,
d. Elektronik metinlerin kötüye kullanım ihtimalleri ve bunları engelleme
yollarına dair farkındalık kazandırma,
e. Öğrencilerin elektronik metinleri kariyer başarılarını artıracak doğrultuda
kullanabilmesi için gereken bilgi ve yetkinliği kazandırma.
Belirtilen amaçlarla, yenilikçi öğretim yöntemleri ve ölçme araçları ile
hazırlanan program alanında bir ilk olma özelliği taşımaktadır. ODTÜ Kuzey
Kıbrıs Kampusunda 2012-2013 akademik yılından bu yana başarıyla
uygulanan ve yaklaşık 2300 öğrenciye ulaşan program, söz konusu derslere
işlerlik kazandırma ve öğrencileri öngörmesi oldukça güç bir geleceğe
hazırlayacak becerilerle donatma amacı taşıyan kurum ve eğitimciler için bir
kılavuz niteliği taşımaktadır.
Bildiride program geliştirme süreci, programın içeriği ve sonuçları
paylaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: elektronik metinler, ikincil sözlü kültür, dil öğretimi
20
KÖNDEM Program Değerlendirme Modeli
Nevriye Yazçayır Gazi Üniversitesi
Kıymet Selvi Anadolu Üniversitesi
Gerek dünyada gerekse Türkiye’de eğitim programlarının değerlendirilmesi ile ilgili alanyazın incelendiğinde program değerlendirme modellerinin yetersizliklerinin olduğu görülmektedir. Bunun nedenlerinden biri tasarlanmış mevcut modellerin alan testine dayalı olarak değerlendirilerek geliştirilmemesidir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Demirel tarafından teorik olarak tasarlanmış olan “Demirel Analitik Program Değerlendirme Model”inin uygulamalar ile test edilerek geliştirilmesidir. Çalışmada Demirel Analitik Program Değerlendirme Modeli üzerine yapılmış tüm yenileme/düzeltme çalışmaları esas alınarak Demirel Analitik Program Değerlendirme Modeli güncellenmiş ve uygulama açısından daha işlevsel bir değerlendirme modeli olan KÖNDEM Program Değerlendirme Modeline dönüştürülmüştür.
Bir eğitim programının tasarlanması süreci; eğitim programını tasarlama, uygulama, değerlendirme ve geliştirme aşamalarının tümünü kapsamaktadır. Bununla birlikte eğitim programını değerlendirme süreci; program tasarımı, uygulanması ve geliştirilmesi için temel bir süreçtir. Çünkü program değerlendirme, eğitim programının nasıl tasarlanacağını, uygulanacağını ve geliştirileceğini araştırmayı amaçlamaktadır. Eğitim programının uygulanması programın etkinliğini yansıtmaktadır ancak çoğunlukla program tasarımı ile uygulaması farklı olmaktadır. Bu nedenle eğitim programının tasarımı ve uygulanması mutlaka değerlendirilmeli ve programın eksik ve yetersiz boyutları bu değerlendirme sonuçları doğrultusunda geliştirilmelidir. Program değerlendirme çalışmaları programın farklı boyutları üzerinde ve farklı amaçlara yönelik olarak yürütülebilmektedir. Bunun için alan yazında farklı değerlendirme modelleri yer almaktadır. Eğitim programlarının
21
değerlendirilmesinin bir değerlendirme modeline dayalı olarak yapılması eğitim programı ve uygulamasından beklenen yararın belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle program değerlendirme modellerinin programın değerlendirilmesi için işlevsel olması ve program hakkında karar almada yeterli olması gerekmektedir. Bunun için program değerlendirme modellerinin de değerlendirilerek geliştirilmesi gerekmektedir. Çalışmada, Demirel tarafından eğitim programlarının değerlendirilmesinde kullanılmak amacıyla 2006 yılında geliştirilmiş olan “Demirel Analitik Program Değerlendirme Modeli”nin KÖNDEM Program değerlendirme Modeline dönüştürülmesi süreci üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk aşama 2011-2012 yılları arasında gerçekleşmiş olup program değerlendirme modeli Ortaöğretim Programlarının Değerlendirilmesi Projesinde ortaöğretim programlarının değerlendirilmesinde kullanılmak üzere projeye katılan program geliştirme uzmanları tarafından yeniden düzenlenmiş ve uygulanmıştır. İkinci aşamada ise model; modelin sahada test edilmesi ile ilgili sonuçlar dikkate alınarak bir grup program geliştirme uzmanı tarafından 2012- 2015 yılları arasında tekrar gözden geçirilmiş ve geliştirilmiştir. Ancak ikinci aşamada yapılan güncellemelerin yeterli olup olmadığını saptanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Araştırmanın üçüncü aşaması 2015- 2017 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bu aşamada Delphi tekniğinden yararlanılarak eğitimde program geliştirme uzmanlarının görüşleri doğrultusunda model KÖNDEM Program Değerlendirme Modeli olarak geliştirilmiştir.
KÖNDEM program değerlendirme modelinde “masa başı program analizi” ve “paydaş/yararlanıcı görüşleri ile program analizi” olmak üzere iki temel boyuta dayalı olarak programların değerlendirilmesi öngörülmektedir. Birinci boyut; programın kendisi ve programla ilgili yazılı materyallerin değerlendirilmesini kapsamaktadır. İkinci boyutunda ise programdan etkilenen öğrenci, öğretmen, veli, sektör temsilcileri, sivil toplum örgütlerinden oluşan paydaşların görüşleri ile programın değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Her iki boyutta da taslak programın analizi, mevcut programın analizi ve taslak programla mevcut programların karşılaştırmalı analizleri eğitim programının bağlam, amaç/kazanım/hedef, içerik, öğrenme- öğretme süreci ve değerlendirme boyutlarında gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
22
Bu araştırma program geliştirme ve değerlendirme modellerinin tasarımı, test edilmesi ve geliştirilmesine yönelik alanda yeni bir tartışmanın başlatılmasına katkı getirecektir. Ayrıca program tasarımı, geliştirme ve değerlendirme modellerinin teorik tasarımlarının mutlaka uygulamalarla test edilerek ortaya konulması gerektiği konusunda araştırmacılara yol gösterecektir.
Anahtar Kelimeler: Demirel’in Analitik Program Değerlendirme Modeli- DAPDEM, KÖNDEM program değerlendirme modeli, program analizi.
23
3. Sınıf Geometrik Cisimler Ünitesinin Somut Modellerle Zenginleştirilmiş
Öğretim Uygulamaları ve Bilgisayar Destekli Eğitimle Öğretiminin Öğrenci
Başarısına Etkisi
Meryem Cumhur
Yakın Doğu Üniversitesi
Bu çalışmada; farklı iki deney grubuna somut modellerle zenginleştirilmiş öğretim uygulamaları (Deney 1, N=42) ve bilgisayar destekli eğitimle (Deney 2, N=37), ilköğretim 3. sınıf matematik dersi Geometrik Cisimler ünitesinin öğretiminde, öğrenci başarısına etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışma, MEB'e bağlı özel bir okulda öğrenim görmekte olan (N=175), seçkisiz yöntemle seçilen öğrencilerle yürütülmüştür. Çalışmada, ön test-son test iki deney grubunun olduğu deneysel desen olup, nicel yaklaşımla desenlenmiştir. Nicel veriler başarı testi ile elde edilmiştir. Çalışmanın alt problemlerinin çözümlenmesinde; frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma ve bağımlı-bağımsız gruplar için t-testi kullanılmıştır. Yapılan istatistiki çalışmalar sonucunda, her iki deney grubunda öğrenci başarılarını olumlu yönde etkilediği, ancak somut modellerle zenginleştirilmiş öğretim uygulamalarının kullanıldığı Deney 2 grubunun daha başarılı olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: matematik, geometri, somut modeller, bilgisayar destekli eğitim, geometrik cisimler
24
Divan-I Lugat’it Türk’de Sesteş Sözcükler
Homonyms In Dìvánu Luááti ’T-Turk [Compandium Of The Turkic
Dialects]
Faruk Öztürk
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Karahanlı dönemi eserlerinden ansiklopedik bir sözlük olan DìvÀnu
LuàÀti ’t-Turk [=Türk Dilleri Sözlüğü] Kâşgarlı tarafından 1072 Ocak 25’te yazılmağa başlanmış, yazımı bittikten sonra incelemeler yapılarak eser dört defa düzeltilip yeniden yazılmış 1074 Şubat 10 Pazartesi tamamlanmıştır.
DLT sadece ansiklopedik bir sözlük olmakla kalmayıp aynı zamanda bir dil bilgisi kitabı, Türk dünyasının söz varlığını içeren bir sözlük; kişi boy ve yer adları kaynağıdır.
Eserin anadili Arapça, madde başları Türkçedir. DLT’de karşımıza çıkan iki edebi ağız vardır. Birincisi hâlâ bugün
Kâşgar’da kullanılan Doğu (Hakaniye) Türkçesi, ötekisi de Batı (Oğuz) Türkçesidir.
Yazılışları aynı, anlam ve fonksiyonları farklı sözcükler sesteş sözcüklerdir.
Bir gövdeden oluşan sesteş sözcüklerin özellikleri göz önünde bulundurularak onları iki türe ayırmak mümkündür: Birincil sesteş sözcükler ve çok anlamlı sözcüklerden oluşan sesteş sözcükler.
Bu çalışmada DìvÀnu LuàÀti ’t-Turk’te geçen sesteş sözcüklerin sınıflandırılması amaçlanmış ve úap, úa, aġ, yut, sÀp, um, teg, bölük, bulun, úurut, tΣgür-, aĢrış, toúuş, bilik, çıbıúan, öp, úız, burun, tΣbiz, ulÀġ, tawar, yel, kümüş, yinçgΣ, úaçaç, Ày, ot, yıġaç sözcükleri incelenmiştir.
Anahtar sözcükler: DLT, sesteş sözcükler, Karahanlı Türkçesi
25
DìvÀnu LuàÀti ’t-Turk [=Compandium of Turkic Dialects] is an
encyclopedic dictionary emerged in Karakhanid period started and to be written by Kashgarli Mahmud on 25th January 1072, after the writing was over it was analyzed, edited four times, rewritten and on Monday on 10th February 1074 it was done.
DìvÀnu LuàÀti ’t-Turk is not only an encyclopedic dictionary, but also is a grammar book which contains the Turkish vocabulary for people, sizes and places names.
The original language of the work is Arabic, the entries are in Turkish. There are two kinds of literary dialects in DìvÀnu LuàÀti ’t-Turk. The first
one is East (Hakaniye) Turkish which is still being used in Kashgar today, the other one is West (Ghuzz) Turkish.
Homonyms have the same spelling but have different meanings and have different grammatical functions. Considering that homonyms have one root it is then possible to divide them into two different types.
The first homonym type is composed of words which have multiple meanings.
In this article; the homonyms studied are mentioned in DìvÀnu LuàÀti ’t-Turk and the following words were analysed: úap, úa, aġ, yut, sÀp, um, teg, bölük, bulun, úurut, tΣgür-, aĢrış, toúuş, bilik, çıbıúan, öp, úız, burun, tΣbiz, ulÀġ, tawar, yel, kümüş, yinçgΣ, úaçaç, Ày, ot, yıġaç were.
Key Words: DìvÀnu LuàÀti ’t-Turk, homonymous words, Karakhanid
Turkish, Kashgar.
26
Öğretim Üyeleri, Okul Yöneticileri, Öğretmenler Ve Sendikacıların
Görüşlerine Göre Kuzey Kıbrıs’ta Öğretmen Yetiştirme Sisteminin Sorunları
Nedime Karasel Ayda
Yakın Doğu Üniversitesi
Gülsün Atanur Baskan
Okan Üniversitesi
Yapılan bu araştırmada, KKTC’deki Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilkokullarda görev alacak olan ilkokul öğretmenlerini yetiştirme sırasında yaşanan sorunları; öğretim üyelerinin, okul yöneticilerinin, ilkokul öğretmenlerinin ve eğitim sendikasında yönetici olarak görev alan kişilerin görüşlerine göre belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmanın kuramsal yapısını; öğretmen kavramı, öğretmen yetiştirme, Dünya’da ve ülkemizde öğretmen yetiştirmenin tarihi ve konularla ilgili yapılan araştırmalar oluşturmaktadır. Nitel araştırma yaklaşımı temel alınarak hazırlanan araştırmada, verileri elde etmek için çalışma grubunu oluşturan kişilere “öğretmen yetiştirme sorunlarını” tespit etmek amacı ile araştırmacılar tarafından geliştirilen açık uçlu görüşme soruları sorulmuştur. Oluşturulan görüşme sorular için, biri Türk dili uzmanı, diğeri ise eğitim yönetimi uzmanı olmak üzere, 2 uzmandan görüş alınmıştır. Alınan görüşler sonucunda oluşturulan sorular, araştırmacılar tarafından yüzyüze yapılan görüşmelerle çalışma grubundaki her bireye ayrı yer ve zamanlarda sorulmuştur. Konu ile ilgili görüşmeler yapılan çalışma grubunu, 2017-2018 öğretim yıllarında Kuzey Kıbrıs Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 6 tane ilkokul öğretmeni, 6 tane okul müdürü, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası yönetim kurulundan 6 tane sendika kurulu üyesi ve KKTC üniversitelerinde görev alan 6 tane öğretim üyesi olmak üzere toplam 24 kişi oluşturmuştur. Görüşmeler sonucunda elde edilen bulguların çözümlenmesi sırasında, “içerik analizi” yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemle birlikte araştırmacılar ortak olarak sıra ile verilerin kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanması aşamalarından geçmişlerdir. Araştırmanın her aşamasında ortak karar verilmiş, fikir ayrılığı yaşanan bölümler tekrar gözden geçirilerek, fikir birliği
27
sağlanmıştır. Araştırmadan, elde edilen bulguların KKTC’deki öğretmen yetiştirme uygulamaları konusunda araştırmacılara ışık tutması ve KKTC’deki öğretmen yetiştirme sorunlarının neler olduğunu açığa çıkarması beklenmektedir. Araştırmadan elde edilen sonuçların; Eğitim Fakülteleri, Atatürk Öğretmen Akademisi ve Milli Eğitim Bakanlığı için öğretmen yetiştirme uygulamalarını düzenleme açısından değerli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen yetiştirme, öğretmen yetiştirme sorunları, KKTC’de öğretmen yetiştirme sorunları
28
Çağdaş Eğitimde Aranan Lider: Paternalist Liderlik Ve Çatışma Çözme /
Yönetme Stratejileri
Nedime Karasel Ayda
Yakın Doğu Üniversitesi
Fahri Tümkan
Yakın Doğu Üniversitesi
Yapılan bu araştırmada, KKTC’deki Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilkokullarda görev alan ve paternalist liderlik stiline sahip ilkokul yöneticilerinin, okul ortamında meydana gelen öğretmenler arası çatışma ile öğretmenlerle yöneticiler arasındaki çatışmaları çözme stratejilerini belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda öğretmenlere yöneticilerinin çatışma çözme veya yönetme stratejileri ile ilgili sorular sorulmuştur. Araştırmanın kuramsal yapısını; lider ve paternalist liderlik kavramı, çatışma kavramı, örgütlerde yaşanan çatışma türleri ve çatışma çözme ile yönetme stratejilerinin neler olduğu oluşturmaktadır. Nitel araştırma yaklaşımı temel alınarak yürütülen araştırmada, ilk olarak paternalist liderleri belirlemek için, 20 okul müdürüne “Paternalist Liderlik” ölçeği uygulanmış daha sonra ise, paternalist liderlik özelliğine sahip olduğu belirlenen 5 okul müdürünün okulundaki öğretmenlere, verileri elde etmek için sorular sorulmuştur. Oluşturulan sorular “yöneticilerin çatışma sırasında ve sonrasında göstermiş oldukları yaklaşımları ve stratejilerini” tespit etmek amacı ile araştırmacılar tarafından açık uçlu olarak geliştirilmiştir. Oluşturulan görüşme sorular için biri Türk dili uzmanı, diğeri ise eğitim yönetimi uzmanı olmak üzere, 2 uzmandan görüş alınmıştır. Alınan görüşler sonucunda oluşturulan sorular, pilot uygulamadan sonra netleştirilmiş olup yapılan görüşmelerle çalışma grubundaki bireylere sorulmuştur. Görüşmeler her bireyle ayrı yer ve zamanlarda yapılmış olup veriler kayıt altına alınmıştır. Konu ile ilgili görüşmeler yapılan çalışma grubunu, 2017-2018 öğretim yıllarında Kuzey Kıbrıs Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 5 tane ilkokulda görev alan, her ilkokuldan
6 öğretmen olmak üzere, toplam 30 kişi oluşturmuştur. Görüşmeler
29
sonucunda elde edilen bulguların çözümlenmesi sırasında, “içerik analizi” yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemle birlikte araştırmacılar ortak olarak sıra ile verilerin kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanması aşamalarından geçmişlerdir. Araştırmanın her aşamasında ortak karar verilmiş, fikir ayrılığı yaşanan bölümler tekrar gözden geçirilerek, fikir birliği sağlanmıştır. Araştırmadan, elde edilen bulguların KKTC’deki paternalist liderlik özelliğine sahip okul yöneticilerinin, okullardaki çatışma çözme veya çatışmayı yönetme konusunda araştırmacılara ışık tutması beklenmektedir. Araştırmadan elde edilen sonuçların; Milli Eğitim Bakanlığının ilkokul müdürlerini seçme kriterlerini düzenlemesi ve ilkokul müdürlerini eğitme uygulamaları açısından değerli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Paternalist liderlik, paternalist liderlik ve çatışma, çatışma çözme ve yönetme stratejileri
30
Yalın Eğitim Yöntemi Terminolojisi
Filiz Yalçın Tılfarlıoğlu
Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Yalın düşünceyi, yalın kültürü, yük dengelemeyi, eğitimde israf, sağduyu, ideal
durum, öğrenme sürecinde gerçek zamanlama, yalın öğrenme deseni, sürekli
iyileşme, yalın öğrenme teorisi, değer katma, PUKO, 5S, eğitimde kalite
kontrolü, yetkilendirme, gelişmeyi geliştirme, güven ortaklığı, üretim hattı,
ideal öğretmen, öğretme ve öğrenme sürecindeki farklılığın azaltılması, beyin
teorisi, on rakamının önemi, birim zaman gibi terimlerin örneklenerek
sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: Yük Dengeleme ve Yalın, Yalın Öğrenme Deseni
31
Değişen Dünyada Üniversitelerin Değişen Rolleri
Mehmet Aydınkal
Hitit Üniversitesi
Sinan Çalışkan
Hitit Üniversitesi
Reha Metin Alkan
Hitit Üniversitesi
Toplumsal ve ekonomik faydaya dönüşebilir bilginin kabul gördüğü yenidünya
düzeninde, bilgiden bilgi üretme becerisi ve üretilen bilginin günlük yaşam
pratiklerinde karşılığını buluyor olması büyük önem kazanmıştır. Zira bilginin
diyalektik ve kognitif geçerliliği artık neredeyse onun insanlığa ne ölçüde yarar
sağladığı ve insani gelişme endeksine ne kadar katma değer sağladığı ile
ölçülmektedir. Bu ise, sürdürülebilir gelişmenin temel aktörleri olan
üniversite, sanayi ve kamu mekanizmalarının işbirliğini kaçınılmaz kılmakta ve
her aktörün kendi erk alanı içindeki birincil görevlere yenilerinin eklenmesine
yol açmaktadır. Üniversiteler geleneksel eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı
sıra, girişimcilik ve teknoloji ortaklığı gibi yeni görevleri de üstlenirken,
işletmeler öğrenen toplum oluşturma, çevre duyarlı işletme olma gibi
sorumluluklar yüklenmekte, kamu sektörü ise küresel rekabet edebilirlikte
bölgesel güçler oluşturabilmek için güncel istihdam politikaları üretmektedir.
Bu çalışmada küresel konjonktüre bağlı olarak hızla değişen üniversite
konsepti, bilim- teknoloji-endüstri sarmalında bir tetikleyici olarak ele alınmış
ve köklü geçmişe sahip üniversitelerle yeni kurulmuş üniversitelerin avantaj
32
ve dezavantajlarına değinilmiştir. Nihai olarak; Kamu-Üniversite-Sanayi
İşbirliği Stratejisi ve Eylem Planı, Yüksek Öğretim Strateji Taslak Planı, 9. ve 10.
Kalkınma planları doğrultusunda yeni kurulmuş üniversitelerin hızlı gelişme
refleksine gösterge teşkil edecek girişimler Hitit Üniversitesi’nin büyüme
modeli üzerinde incelenmiştir.
Anahtar kelimeler: Yeni Kuşak Üniversiteler, Üniversite Sanayi İşbirliği,
Eğitim-İstihdam İlişkisi
33
İslam Ülkeleri Üniversitelerdeki Eğitim, Öğretim, ARGE-Faaliyetlerin
Değerlendirilmesi
Hüseyin Özden
Ege Üniversitesi
İslam Ülkelerinde üniversitelerinde sürdürülen eğitim, öğretim ve ARGE- Faaliyetlerinin farklı bakış acılarından değerlendirilmesi ve sonuç ve önerilerin tartışmaya sunulması çalışmanın başlıca amacıdır. İslam Ülkeleri Üniversitelerinde eğitim, öğretim ARGE-faaliyetleri ve kültürel etkinlikleri ilgili olarak, çok sayıdaki istekler ve talepler, farklı amaçlar bu çalışmada birbiriyle ilişkili iki büyük hedefle tanımlanmaktadır: I. Ülkeye ve insanlığa yararlı olabilecek bilgili, yetenekli, güvenilir, kişilikli akademik bireyler kazandırmaktır. II. Ülkenin ve insanlığın zengin bir geleceğine katkı sağlayan ARGE- faaliyetlerin ve sosyal yaşama katkı sağlayan kültürel etkinliklerin sürdürülmesidir. Türkiye´de, İslam Ülkelerinde eğitim, öğretim, ARGE faaliyetlerinde büyük hedeflere odaklanılmadığı tespit edilmektedir. Teorik öğretim odaklı İslam Üniversitelerinde bilim, teknoloji üretememe gibi ciddi sorunlar bulunmaktadır.
İnnovative endüstriyel mal ve hizmet ürünlerinde kayda değer varlık gösterememeleri, bilgi teknoloji geliştirmemeleri İslamiyet’le ilgisi yoktur. Sanayileri teknolojileri gelişmiş zengin ülkelerle İslam ülkelerini kıyaslandığında, İslam ülkelerinde çocukların, gençlerin çağdaş eğitimine, öğretimine ve ARGE-Faaliyetlerine gerekli önemin verilmediği sonucuna varılmakladır. İslami Ülkelerde eğitim öğretim, ARGE-Faaliyetlerinin arzu edilen kalite güvence seviyelerinde olmamasının tek bir nedeni vardır, oda siyasidir, İslamiyet’le ilgili yoktur. İslami Ülkelerinde çağdaş eğitim, öğretim ve ARGE-Faaliyetlerinde gözlenen olumsuzlukları, karşılaşılan aksaklıkları, keyfi
34
uygulamaları, kötü icraatları yada insanlığa, ülkenin zenginliğine katkı sağlayan bilimsel aktivitelerin yok denecek kadar azlığını; mantalite ve veya din faktörleri ile savunulamaz! Yüce Dinimiz, İslam’da; İnanan bizlerden öğrenmeyi, öğretmeyi, çalışmayı çok kazanıp manen ve madden zenginleşmeyi, çevremize yararlı olmayı ister. “İlim Öğrenmek Mukaddes Bir Cihattır” “İlim Öğrenmek Kadın Erkek Her Müslüman’a Farz'dır”, “Alimin Uykusu Cahilin İbadetinden Hayırlıdır”, “Beşikten Mezara Kadar Bilim Öğrenin” diyen İslam dinine geçmişten süregelen olumsuz uygulamaların mal edilmez. “Her Şeyin Bir Yolu Vardır, Cennetin Yolu İlim Öğrenmektir”, İslamiyet’te; “iki günü aynı olan zarardadır”… Bilime, öğrenmeğe, öğretmeye bu denli önem veren İslam-Dini İnananlarının, Müslümanların Devletlerin; - Neden 21. Yüzyılda çağın çok, çok Gerisindedirler? Neden 21. Yüzyılda Müslümanların, devletlerin yokluk, yoksulluk ve kaosun içinde bir ömrü ziyan ediyorlar? Neden dışa bağımlı ve sanayisi gelişmiş devletler tarafından uzun yıllardır kullanılıp sömürülüyorlar? Bu ve benzeri soruların cevaplarını; İslam Dini Ülkelerinin eğitim-öğretim ve ARGE faaliyetlerinin kalite güvence sistemi bütününde aramak gerekiyor. İslam Dini Ülkelerinde yükseköğretimde reform arayışları” ve benzeri konu ele alan düzenli koordineli çalışmaların bir an evvel hayata geçirilmesinde yarar vardır. Ortak ARGE Projeleri yürütülmesi için de girişimlerde bulunulması gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: İslamiyet, Eğitim, Öğretim, ARGE-Faaliyetleri, Değerlendirme
35
A Case Study on Staff Development Program at a Private University in
Cyprus
Rüya Mert Altıncı
Cyprus International University
The purpose of this qualitative case study is to determine advantages and deficiencies of staff development program of a foundation English school from the views of their lecturers.The study was conducted at a private university in Kyrenia in 2016. The sample of this study consists of 14 staff members including 10 female and 4 male lecturers from the English foundation school. The data were gathered by using interview method, including 7 interview questions which were developed by the researcher. The data collected by interview method analyzed including the identifying, coding and categorizing of the data. The results of this study claim that there are several problems within the staff development program of the foundation English school. Furthermore causes of these problems and possible solutions are also stated in the study.
Keywords: academic content, staff development program, university, professional development, lecturers, foundation school, higher education.
36
Gender Representation in the Northern Cypriot EFL Textbook Series
Beyond Series
Fatma Batular
Cyprus International University
The present study examines the gender representation in English language course books titled as Beyond Series which are being used in state schools in secondary levels in Northern Cyprus. Gender bias and gender stereotypes as the main aspects of gender socialization are mainly underestimated or even overlooked in many other EFL course books. This problem has a negative impact on English language learners and the teachers who are commanding on them. The study adopting a content analysis method will scrutinize the representation of female and male characters, the frequency of the different genders as family members, the frequency of occupational activities in terms of gender, the gender of household and leisure activities, and the adjectives related to different genders. The study uncloaks that there is no equivalence in the representation of female and male in the selected course books. The finding of the study also outlines a significant gender bias in the course books.
Keywords: EFL coursebooks, gender, gender representations, State Schools, North Cyprus
37
Research into the Turkish Prospective Teachers’ Production of
Conversational Implicatures in English
Özge Razı Çelik
Cyprus International University
Behbood Mohammadzadeh Cuprus International University
Mehmet Ali Yavuz Cyprus International University
This study investigates the Turkish ELT prospective teachers’ competence in the production of conversational implicatures in relation to Grice’s theory of co-operative principle (1989). Pragmatic competence is an area of language which is rarely included in foreign language teaching programmes. Understanding and producing implicatures is a significant part of language proficiency. It shows that learners have a high level of grasp on the topic. However, usually learners of English have difficulty with the comprehension and production of implicatures. This study was designed to investigate prospective teachers’ responses to situations which require production of appropriate implicatures. Although there is a lot of research into EFL learners’ pragmatic competence focusing on production of implicatures, in Northern Cypriot ELT context there is still a need to investigate this issue. This study shows how ELT prospective teachers respond to 12 scenarios in a Discourse Completion Task (DCT).
Keywords: Pragmatic Competence, production of implicatures, Turkish ELT students
38
Apology Strategies Among EFL Postgraduate Learners
Farida Aboud
Eastern Midterranean University
Scholars in the field of language teaching have been interested in studying speech acts (such as apology, request, refusal, etc.) for many years. Specifically, they investigated the use of apology strategies by EFL/ESL speakers. Due to the cultural differences among learners, they employ various techniques to apology. Therefore, the current study aims to explore types of apology strategies used by EFL postgraduate learners. It also focuses on investigating the relationship between apology strategies and the gender variable among the mentioned participants.
In regards to the data collection tool, the Discourse completion test (DCT) was used as a main data instrument to achieve the given purposes. It was adopted from the Harb’s study (2015). The DCT was divided into two parts. The first contained the demographic information (such as: the gender, department, and nationality), while the second included ten varied situations related to the apology strategies.
The participants were 80 EFL learners (M=37, F=43) who enrolled in the Master’s and Ph.D. program in Eastern Mediterranean University. The participants were selected based on judgmental sampling and they were from different departments and nationalities.
The content analysis was used as a technique to analyze the collected data. The findings revealed that EFL postgraduate learners use different types of apology strategies. The statements of remorse, description of damage, reparation, and accounts are the highest reported strategies in this study. Additionally, there is not a significant relationship between apology strategies and the gender variable among EFL postgraduate learners.
39
In view of the above, the DCT is considered as a limitation in this study. Therefore, future researches may use the semi-structured interview as an additional instrument to obtain in-depth answers from the participants. As a pedagogical implication, EFL teachers should focus on improving EFL learners’ pragmatics competence. Additionally, they should increase learners' awareness toward the connection between language and culture.
Keywords: speech acts, apology strategies, pragmatic competence.
40
Research into the Turkish Student Teachers’ Comprehension of
Conversational Implicatures in English
Behbood Mohammadzadeh Cyprus International University
Özge Razı Çelik
Cuprus International University
Mehmet Ali Yavuz Cyprus International University
This study investigates the extent to which Turkish ELT student teachers’ comprehend conversational implicatures in relation to Grice’s theory of co- operative principle (1989). In act of communication speech acts can be either direct or indirect. In the case of indirect speech acts, an addressee has to figure out the addresser’s meaning, which means comprehending the implicature. Implicature is the meaning of the speaker’s utterance that is not part of what the speaker says. The inference of the meaning in an utterance by participants mostly depends on the contextual clues in a particular situation. The listener has to differentiate between the literal (semantic) meaning and non-literal (pragmatic) meaning. Developing ELT students’ pragmatic competence is significant for a successful communication in the target language. Although there is a lot of research into EFL pragmatic competence focusing on conversational implicatures, in the Northern Cypriot ELT context there is still a need to examine the issue. This study was designed to investigate the extent to which prospective teachers of English comprehend conversational implications.
Keywords: Pragmatic Competence, Comprehension of implicatures, Turkish ELT students
41
Foreign Language Anxiety Among Prospective Language Teachers
Danyal Oztas Tum
Middle East Technical University Northern Cyprus Campus
Considerable research on language anxiety has accumulated over the last 30 years indicating negative correlations between language anxiety and target language performance. However, very little research has been conducted on teacher language anxiety. This study investigates the causes and effects of language anxiety experienced by anxious non-native student teachers. The findings indicate the participants experience feelings of anxiety due to their fear of negative evaluation, concern over errors, and negative self- perceptions. Language anxiety also appears to have a number of negative impacts on foreign language instruction which have not been investigated, truly making teacher language anxiety the forgotten anxiety study.
Keywords: Foreign language anxiety; non-native teachers; student teachers.
42
The Dynamıc Development of Student Immunity in Language Learning
Semiha Gürsoy Çağ University
Şehnaz Şahinkarakaş Çağ University
“Do language learners have any kind of student immunity that keeps them motivated to learn? If so, how does it function and is it something that can be redeveloped in a positive way? Motivation of human beings has its roots in distinctive disciplines along with science, sociology, psychology, education and admittedly, it is the key concept in Second Language Learning (SLL) as it influences the desire to learn as well. One problem area is the fact that many foreign language (FL) learners are struggling to continue their learning journey despite the numerous damaging factors which can have an effect upon their desire to learn. Some of these students have the ability to cross over these hurdles via their own self-motivation and self-organizing strategies, while others find themselves inadequate to deal with such problems possibly because they are unaware of their sense of self and identity. The other area which is open to question is that whether this concept can raise students’ consciousness and make the necessary transformative change on their motivation so that it redevelops more productively to carry on their language learning journey despite its adversity. To do this, a data- driven case study was designed to investigate whether there is the emergence of any stages which can be termed as “student immunity” (the coping strategies students acquire in time) through the lens of complexity theory and discuss its contribution to understand their sense of self and identity by means of the self-organization process and also to examine whether it is possible to redevelop any overprotective, negative immunity into a more desirable and productive one through raising consciousness to carry on learning a foreign language despite its overexertion. The qualitative interview data suggested that an emergent outcome, student immunity, was
43
developed in return for disturbances which were confronted by the subject student in her/his school-life experience. The new emergent outcome became visible to function as a defense system to be able to sustain on an ongoing basis to deal with relatively ongoing academic difficulty.
Keywords: complexity theory, self-organization, sense of self, student identity, student immunity
44
automotive industry and today it is used in the fields of manufacturing industry, health services, insurance, law and education. Lean’s basic objective in the related sectors can be summarized as “increasing productivity”. Lean is totally a new method in the context of education and within its foundation it includes Lean education, Lean culture, Load leveling, wastes in education, common sense, ideal state, real timing in learning process, quality control in education, authorization, trust partnership, production line, the importance of number 10, takt time, repetition through end to start components in the same method for the first time. Lean Educational Method has been scientifically proven and the main aim of this study is to pioneer how Lean
Educational method is going to be implemented by teachers and students.
Establishing Lean Methodology in ELT For Future
Filiz Yalçın Tılfarlıoğlu Gaziantep University
Vasıf Karakücük T.R. Ministry of National
Education
How to teach and learn English has been one of the leading discussion topic of the stakeholders of the educational processes. Therefore, countless methods have emerged in the field of English Language Teaching and related methods have encouraged to inquiry and develop education process and bring innovations to it. Lean can be recognized as one of the interdisciplinary innovations in the field of English Language Teaching. Lean first emerged in
Keywords: Lean, Lean educational method, English language teaching
45
The Experience and Management of Uncertainty in Foreign Language
Learning within Dynamic Systems Framework
Aysun Dagtas Çağ University
Sehnaz Sahinkarakas Çağ University
People experience uncertainty in every aspect of life and researchers have investigated the concept in domains of psychology and communication in various contexts such as decision-making, health contexts, business, organizational settings and relational issues. Individuals try to make meanings of the world which is fraught with uncertainty. Similarly, uncertainty is a key concept in educational settings as uncertainty is part of the learning process. Thus, it seems significant to expand our understandings of how students experience and manage uncertainty while learning. From the complex dynamic systems perspective, language learning is characterized as meaning making and this process of meaning making involves uncertain situations. This study was designed to investigate how language learners experience uncertainty and how they manage it in the classroom. As the language classrooms are emergent, self-organizing systems, uncertainty stems from various sources in different forms and learning to cope with uncertainty is part of language learning process. In order to find out about language learners’ uncertainty experiences and their management of it multiple data sources were employed. The results revealed that uncertainty was a pervasive experience for language learners. They experienced uncertainty related to the course, emotions, cognitive processes, social factors, and novelty and change. As students’ uncertainty experiences came from various sources, they used different ways to manage their uncertainties: reducing, ignoring, maintaining and resolving uncertainty. Findings from this study suggest that the experience of uncertainty and its management has a significant role to play in students’ learning languages. Understanding
46
uncertainty experiences of language learners and helping them develop strategies for managing it will contribute to instructional effectiveness.
Keywords: uncertainty in language learning, uncertainty management in language learning, complex dynamic system
47
Development and Evaluation of the Social-Emotional Foreign Language
Learning Scale in a University EFL Preparatory School Context
Senem Zaimoğlu Çağ Üniversity
Şehnaz Şahinkarakaş Çağ Üniversity
A growing body of research lays emphasis on the necessity of enhancing the social and emotional skills of students for their successful cognitive and behavioral development (CASEL, 2012; Durlak, Weissberg; Dymnicki, Taylor & Schellinge, 2011). In line with this, researchers and practitioners have developed a great deal of instruments to assess social and emotional competences. However, these instruments have been generally designed for children in elementary, middle and high schools, where social and emotional skills are often seen as part of the learning process, not for the teenagers or young adults at the university level particularly learning a foreign language. From this point of view, this study tries to fill this gap by developing an appropriate instrument to assess university students’ social and emotional competencies while learning a foreign language. A pool of 113 items was created for the Social and Emotional Foreign Language Learning Scale (SEFLLS) that represented a correlated three-factor model consisting Self- Regulation, Social Relation and Decision Making. Preliminary studies using three different samples of 1230 preparatory school students from a university in total were conducted for the exploratory and confirmatory validation of the scale. Construct validity was determined using convergent and discriminant validity, which was assessed using a structural equation model. Results indicated that the SEFLLS presented good levels of reliability and validity. This research provides a comprehensive and valid measure of social and emotional competencies while learning a foreign language. The three- factor model can be used as a diagnostic tool for teachers, administrators who wish to identify and improve the social and emotional competences of the university students. This study is not entirely conclusive since the sample
48
used is not universal. However, within this limitation, the scale holds promise as a reliable and valid measure of SEFLLS.
Keywords: Social and Emotional Learning (SEL); Social and Emotional Competence (SEC); scale development; scale validation
49
Design of a Language Tool For Enhancing The Teaching and Learning of
English Language
Patıence Ebekeyı Idoga Cyprus Internatıonal Unıversıty
Elızabeth Y. Coker-Farell Cyprus Internatıonal Unıversıty
Mehmet Toycan
Cyprus Internatıonal Unıversıty
Coming into a non-English speaking environment, the first challenges we encountered was that of communication. We found it very difficult to communicate because of the language barrier. Like us, so many other people also find it difficult to communicate at a point in their life especially when the language of communication is strange/ new to them. It is even more difficult when the said language is used as a means of teaching and learning. Based on this background, this research aim to design a simple language tool that will help teachers/ learners understand the English language. English language which is a second language is learnt by the student (L2) via an application designed with power-point with embedded features of sounds and animated visuals. It was observed that by clicking the mouse and added speech gloss look-up by the learner shows differences in behavior from a web-based reading and the language of a teacher. Through a 7 Likert questionnaire application, we collected feedback from learners in order to determine their inclinations of the tool. We observed from our qualitative data the different ethnic opinions of imaging, interpretation and word knowledge. This tool will be found useful in that it serves as a foundation to the acquisition of a new language and will speed up the learning process of learners via its visual capabilities. In the same vain, it will make the teaching process of teachers/instructors easier and stress free thereby giving both parties a clear and deeper understanding of what they teach and learn. On a general perspective, this tool will aid learners to learn independently and speed up
50
their integration process in a new environment. This study will also be useful in the teaching/learning of other languages/courses and beneficial to all if they are adequately used and policies which enforce its usage are put into perspective.
Keywords: learners, teachers, English, Language, power-point
51
Libyan Student Teachers’ Perception on Attributes of the Effective EFL
Teachers
Njma Salem
Cyprus International University
Given the undeniable influence of effective language teachers on successful language teaching and learning practices, this study was set out to address the attributes of effective language teachers based on Libyan university level student teachers’ perceptions. The history of teaching English in Libya dates back to the British mandate on Libya in 1942 when following the World War II English was introduced as the second language in the country. During the following years English was gradually placed in the curriculum of private and public schools (1997). However, due to lack of Libyan English teachers several English language centers were opened to train teachers. To conduct this study, a multi-method approach including both qualitative and quantitative means of data collection was employed in the study. Results indicated that Libyan student teachers placed high importance on 1) Knowledge and credibility including possessing the knowledge of grammar and vocabulary; 2) Delivery principally by encouraging student participation and increasing students’ self-confidence; 3) Fairness as mainly characterized by teacher impartiality; 4) Rapport specifically through features that involved care and attention of students; and 5) Organization and Preparation as manifested by prior preparation for every lesson and provision of supplemental material by teachers.
The findings of this study would hopefully upgrade language teacher training programs for the benefit of both prospective teachers and students. The findings indicated that Libyan student teachers have certain needs and expectations from their teachers that had been neglected given the current traditional teaching practices that have been dominant through years or due to challenges of teaching English in Libya (Omar, 2014). However, student
52
teachers` leaning towards attributes like care about students, and using a variety of teaching methods shows that the classes need to move toward more communicative, learner-centered approaches (Salahshour & Hajizadeh, 2013). Above all, students’ preferences indicate how their instruction should be delivered (Lightbown & Spada, 2008).
Keywords: student teachers, perception, effective EFL teachers, attributes, Libya
53
An Investigation of Classroom Management Challenges Faced by English
Language Teachers at Primary Schools of Iraqi Kurdistan Region
Farhad Muhammad Rajab
University of Duhok
The current study investigates the classroom management problems, their causes, and possible ways to reduce these problems in primary schools located in Akre City, Kurdistan Region. A total of 100 teachers selected from primary schools between the first to ninth grades. Data were collected in a checklist containing a questionnaire containing 13 items. The study revealed that there was no common classroom management problems related to the process of teaching English as a foreign language. School location does not significantly influence teachers’ views on identified causes and possible ways to reduce classroom management problems in primary schools in Akre city of Iraqi Kurdistan.
This research aims to answer the following questions: (1) what are the academic classroom management problems facing primary school English language teachers in Duhok province, Akre city? (2) what are some of the causes of classroom management problems in primary schools?
The questionnaire is designed according to what the researchers of the project need to know about Kurdish teachers of English language and their awareness about classroom management and its effectiveness in the process of teaching and learning among 25 preparatory schools, a study was carried out on (100) participants of both males and females teachers who teach the students around Akre city and areas around, in order to elicit information about the teachers’ points of view towards the effectiveness of classroom management. The questionnaire is constructed to achieve aims of the study.
The tool of the research includes a questionnaire for the primary English language teachers. In this section; the questionnaire, the construction of the
54
questionnaire, the teacher's questionnaire, the population of the questionnaire and the statistical method are explained.
Keywords: Classroom management, English language, English teachers, primary schools
55
Ebeveynlerin Anasınıfına Devam Eden Çocuklarına Yönelik Algıladıkları
Sorunlar ve Ürettikleri Çözümler
Elif Ünal Bozcan
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Emine Öztürk
Milli Eğitim Bakanlığı
Bu çalışmanın amacı ebeveynlerin anasınıfına devam eden çocuklarına yönelik algıladıkları sorunların neler olduğunu belirleyerek, ürettikleri çözümleri öğrenmektir. Böylelikle ebeveynlerin çocuklarıyla yaşadıkları sorunların, ebeveynleri gözüyle nasıl algılandığı anlaşılmaya ve ebeveynlerin bu sorunların çözümüne yönelik ürettikleri çözümlerin neler olduğu ayrıntılı bir biçimde öğrenilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte çalışmada ebeveynlerin çocuklarıyla yaşadıkları ilişkinin (ebeveynlerin çocuklarıyla geçirdikleri zamanlar, birlikte yaptıkları aktiviteler vb.) sorunlara ve çözümlere olan etkileri de araştırılmıştır.
Bu amaç doğrultusunda araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu; KKTC’de devlete bağlı bir okul öncesi eğitim kurumunun anasınıfına devam eden çocukların ebeveynleri (anne veya baba) oluşturmuştur. Araştırma babaları da kapsamasına rağmen, çalışma grubundaki hiç bir çocuğun babası bu çalışmaya katılmaya gönüllü olmamıştır. Araştırmanın çalışma grubu belirlenirken kolay ulaşılabilir ve uygulama yapılabilir birimlerden seçildiğinden uygunluk örneklemi kullanılmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak Hacettepe Ruhsal Uyum Ölçeği ile araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan yarı yapılandırılmış görüşme soruları kullanılmıştır. Araştırmanın verileri, Ruhsal Uyum Ölçeğinden ve yarı- yapılandırılmış görüşme tekniğinden elde edilen veriler ile toplanmıştır. Çalışma grubunda yer alacak ebeveynleri belirleyebilmek için hem ebeveynin hem de sınıf öğretmeninin doldurduğu Ruhsal Uyum Ölçeği verileri ölçüt olarak kullanılmıştır. Buna göre, Ruhsal Uyum Ölçeğinden hem ebeveyn hem
56
de öğretmenin değerlendirmelerine göre, uyumu en yüksek olan 4 çocuk ile uyumu en düşük olan 4 çocuğun ebeveyni araştırma kapsamına alınmıştır.
Verilerin analizinde hem betimsel, hem de içerik analizinden yararlanılmıştır. Bilgi formunda yer alan yapılandırılmış sorular betimsel analiz için önceden belirlenmiş temaları ortaya çıkarmıştır. İçerik analizi sonucunda benzer cevaplardan yola çıkılarak alt temalar oluşturulmuştur. Alt temalar oluşturulduktan sonra her biri için frekans değerleri ortaya çıkarılmıştır. Araştırma bulgularına göre, ebeveynler çocuklarının sıklıkla inatçılık ve isteksizlik sorunları yaşadıklarını belirtmişlerdir. Ebeveynler sorunlara farklı yöntemler kullanarak çözümler ürettiklerini, sıklıkla çocuklarının istediklerini yaparak çözmeyi tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Ebeveynler çocuklarıyla yaşadıkları sorunların çözümünde sıklıkla eşinden ve öğretmenden yardım aldıklarını, zaman zaman da kendileri çözüm bulmaya çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Araştırma sonuçları doğrultusunda; ebeveynlere anasınıfına devam eden çocuklarıyla ilgili algıladıkları sorunların gelişim dönemi ile olan ilişkileri ile çözümüne yönelik önleme amaçlı destekleyici çalışmaların yapılması önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: ebeveyn, anasınıfı çocuğu, sorun davranışlar
57
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Rehberlik Yeterlilikleri İle Sınıf Yönetimi
Becerileri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi
Hülya Bilgin
Marmara Üniversitesi
Okul öncesi eğitim öğretmenleri öğrencileriyle tam zamanlı çalışan ve onları her ortamda destekleyen, tüm gelişim alanlarına katkıda bulunan eğitimcilerdir. Okul öncesi eğitim öğretmeni; sınıf öğretmeni olmasının yanı sıra kendi sınıfının doğal lideri ve rehber öğretmenidir. Rehberlik anlayışına sahip olan bir okul öncesi öğretmeni bu dönemde çocuğun her yönüyle sağlıklı olarak gelişmesi, okul ortamına uyum sağlaması, potansiyellerini ortaya koyabilmesi için özgür, rahat, sıcak, güvenli bir atmosfer yaratmaya çalışır. Eğitim çalışmalarının büyük bir kısmı sınıf içinde gerçekleşmektedir. Başarılı sınıf yönetimi becerilerine sahip bir okul öncesi öğretmeni çocukların doğru davranışları kazanmasında ve başarılarının artmasında etkili olacaktır. Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin rehberlik yeterlilikleri ile sınıf yönetimi becerileri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırma, 2017-2018 eğitim öğretim yılı İstanbul ilinde görev yapan 159 kadın, 11 erkek toplam 170 okul öncesi öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan ölçme araçları, Okul Öncesi Öğretmeni Rehberlik Yeterlilikleri Ölçeği ve Okul Öncesi Öğretmeni Sınıf Yönetimi Ölçeğidir. Verilerin analizinde Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı ve Basit Doğrusal Regresyon kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, okul öncesi öğretmenlerinin rehberlik yeterlilikleri ile sınıf yönetimi becerileri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Aynı zamanda her iki ölçeğin alt boyutları açısından da anlamlı bir ilişki vardır. Yapılan basit doğrusal regresyon analizi sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin rehberlik yeterliliklerinin okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetimi becerilerindeki değişimin yaklaşık %38’ini açıkladığı görüşmüştür. Aynı zamanda okul öncesi
58
öğretmenlerin rehberlik yeterliliklerinin okul öncesi öğretmenlerinin sınıf yönetimi becerileri üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: okul öncesi öğretmeni, rehberlik yeterlilikleri, sınıf yönetimi
59
Okul Öncesi Eğitim Kurumuna Devam Eden 4-6 Yaş Arasındaki Çocukların
Ebeveynlerinin İstismara Yönelik Farkındalığı
Elif Bozcan
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Nihan Koran
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Bengü Berkmen
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Eşmen Tatlıcalı
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Toplumların sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için yeni neslin gelişimi büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda bu yöndeki engellerin en ciddi boyutlu olanlarından biri de çocuk istismarı olgusudur. Çocuk istismarı, çocukların gelişimine ve sağlığına her türlü zarar veren davranışlar kaza dışı ve önlenebilir davranışlar olarak tanımlanmaktadır. İstismar tanımı, oluşumu, şiddeti ve sürekliliği kültürel bağlamda değişiklik göstermesine rağmen, tüm dünyanın temel sorunlarından biridir. İstismar olgularında çocuklar genelde yakın çevresinde ve tanıdıkları kişilerden zarar görmektedirler. Ayrıca zaman zaman ebeveynler, çocukları üzerinde otorite kurabilmek ve çocuklarını disiplin altına almak için istismara sebep olan davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu nedenle ebeveynlerin çocuk istismarı hakkındaki farkındalık düzeyinin çocuğa karşı olan tutum ve davranışları ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yüksek düzeyde farkındalığa sahip olan ebeveynler çocukları için hak merkezli bir aile ortamı yaratabilmektedirler. Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 4-6 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerinin istismara yönelik farkındalığını tespit etmektir. Araştırmanın yöntemi tarama araştırmalarından kesitsel taramadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu ile Pekdoğan (2017) tarafından geliştirilen “Ebeveynlere Yönelik İstismar Farkındalık Ölçeği” kullanılacaktır.
60
Araştırmada “Ebeveynlere Yönelik İstismar Farkındalık Ölçeğinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik geçerlilik ve güvenirlik çalışması yapılacaktır. Geçerlik ve güvenirlik çalışması yapıldıktan sonra okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 4-6 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine uygulanacaktır. Araştırmanın evrenini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde okul öncesi eğitimi alan 4-6 yaş aralığındaki çocukların ebeveynleri oluştururken, örneklemini ise evrenden tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 500 ebeveyn oluşturacaktır. Bu amaçla Ölçek, Lefkoşa, Girne, Magosa, Güzelyurt ve Lefke bölgesinde okul öncesi eğitimi alan 4-6 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine uygulanacaktır. Araştırma sonucunda “Ebeveynlere Yönelik İstismar Farkındalık Ölçeğinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik geçerlilik ve güvenirlik sonuçları ile araştırmaya katılan ailelerin istismar farkındalık düzeyleri tespit edilecek ve elde edilen veriler ilgili alanyazın doğrultusunda tartışılarak, önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar kelimeler: Çocuk İstismarı, Ebeveyn, Okul Öncesi, Kuzey Kıbrıs
61
72 Aylık Çocukların Bilişsel, Duyuşsal ve Özbakım Yeterliklerinin Çeşitli
Değişkenler Açısından İncelenmesi: Kuzey Kıbrıs Örneği
Sarem Özdemir
Cyprus International University
Okul öncesi dönem çocuğun birçok becerisinin (öz bakım, sosyal- duygusal, bilişsel vs.) gelişmesi için kritik bir dönemi oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı; çalışan ve ev hanımı annelerin çocuğun bilişsel, sosyal- duygusal ve öz bakım becerileri arasında bir farklılaşma olup olmadığını incelemektir. Araştırma tarama modeli ile gerçekleştirilmiş ve betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırmanın evreni Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefkoşa'da yaşayan 6 yaş grubu çocukları olan çalışan ve ev hanımı olan anneler oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak okul öncesi öğretim programında 6 yaş grubunun sahip olması gereken bilişsel, duyuşsal ve öz bakım becerileri kazanımlarından oluşan bir dereceleme ölçeği kullanılmıştır. Araştırma verileri 2017 Şubat ve Mart aylarında toplanmış ve analiz edilmiştir. Bu dereceleme ölçeğinin kişisel bilgiler formunda annenin eğitim durumu, annenin yaşı, çocuk sayısı, annenin çalışıp çalışmama durumu ve mesleği hakkında sorular yer almıştır. Sonuçlara bakıldığı zaman ev hanımı olan annelerin çocuklarının öz bakım becerileri ve sosyal-duygusal kazanımları açısından çalışan annelerin çocuklarına nispeten daha yüksek puanlar almıştırlar. bakıldığı zaman ev hanımı olan annelerin çocuklarının öz bakım becerileri ve sosyal-duygusal kazanımları açısından çalışan annelerin çocuklarına nispeten daha yüksek puanlar almıştırlar.
Anahtar kelimeler: okul öncesi, bilişsel, duyuşsal, çalışan anne, ev hanımı
62
Öğretici Materyal Kullanımına Yönelik Öğretmen Görüşleri: Özel Eğitim
Alan Örneği
Necla Işıkdoğan Uğurlu
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Nilay Kayhan
Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Günümüzde bilimsel gelişmeler, teknoloji destekli eğitim-öğretim uygulamalarının yaygınlaşmasını, bireysel farklılıkları dikkate alan öğretim düzenlemelerinin artmasını sağlamıştır. Bu düzenlemelerin her tür ve kademedeki eğitim ortamına yansıtılması bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişimi alanında akranlarına göre gelişimsel farklılıklar gösteren bireyler için önem taşımaktadır. Çünkü çeşitli engel tür ve derecelerine sahip olan bireyler, öğretimsel düzenlemelere gereksinim duymaktadırlar. Fiziksel, akademik ve sosyal katılımlarını artırıcı bu düzenlemelerin gerçekleşmesinde öğretim materyalleri büyük rol oynamaktadır. Öğretmenlerin eğitim ortamlarında, özel gereksinimli çocuklarla çalışırken bireysel özelliklerine uygun öğretim materyallerini kullanmaları, eğitim ortamlarının zenginleşmesini ve öğrenmenin daha etkili olmasını destekler nitelikte bir düzenlemedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, özel eğitimde materyal kullanımının öğretim sürecine olumlu bir katkı sağladığını ortaya koymaktadır.
Özel eğitim öğretmenlerinin eğitim-öğretim ve değerlendirme hizmetlerinde öğretim materyallerini işlevsel kullanma düzeyleri, materyal kullanma ile ilgili eğitim gereksinimleri ve bu konudaki önerilerinin araştırılması büyük öneme sahiptir. Bu önemden yola çıkarak araştırmada özel eğitim alanında görev yapan öğretmenlerin öğretim materyallerini dersin kazanımına yönelik hazırlama, seçme, kullanma ve materyal kullanımı ile ilgili mesleki yeterliklerine yönelik görüş ve önerilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Amaçlı örneklem yöntemi kullanılan araştırmaya özel eğitim kurumlarında görev yapan, lisans eğitimi özel eğitim olan, farklı engel tür ve derecelerine sahip özel gereksinimli çocuklarla çalışan beş (5) özel eğitim öğretmeni katılmıştır.
63
Nitel araştırma yöntemindeki çalışmanın verileri iki aşamada toplanmıştır. Birinci aşama öğretmenlerin; yaş, cinsiyet, eğitim durumu, mezun olunan bölüm gibi demografik bilgilerinden ikinci aşama ise; özel eğitimde materyal hazırlama, kullanma ve materyallerin öğretime etkileri hakkında görüş ve önerilerini belirlemeye yönelik sekiz (8) açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Veri toplama aracının uygulanması bireysel görüşmeler yapılarak, her bir öğretmen ile yüzyüze görüşmeler yoluyla yapılmıştır. Öğretmenler formda yer alan bölümleri yazılı olarak doldurmuş, ayrıca yazılı olarak formu tamamlayan öğretmene ekleyebileceği görüş ve önerilerine yönelik ilk araştırmacı tarafından yazılı notlar alınmıştır. Betimsel analiz tekniğinin kullanıldığı çalışmada veriler, ana tema ve alt temalarda bulgulara dönüştürülmüştür.
Araştırma sonucunda; öğretmenlerin genel olarak materyal hazırlama ve kullanımına yönelik hizmet içi eğitim almadıkları ve bu konuda mesleki yeterliklerinin geliştirilmesi amacıyla uygulamalı eğitimlere ihtiyaç duydukları belirlenmiştir. Ayrıca okullarda öğretici materyallerin az olması, aile ve meslektaş desteğinin az olması ve materyallerin çoğunlukla okul öncesi döneme yönelik olmasından kaynaklı sorunlar yaşandığını belirtmişlerdir. Mesleki yeterlikler anlamında ise öğretmenler; lisans ve lisansüstü düzeyde uygulamalı derslerin artırılmasını önermişlerdir. Bu bulguya ilişkin özellikle, materyal hazırlamanın özgün ve tasarım olma ilkelerini dikkate alan, çağın gerektirdiği bilgi becerileri kazanmış, teknoloji ve diğer araç gereçleri de etkili bir biçimde kullanabilecek öğretmenler yetiştirilmesi için eğitim fakültesi öğretim programlarında düzenlemeler yapılmasını önerilebilir. Öte yandan meslekte olan personelin paylaşımlarının az olduğuna, bu nedenle materyalleri de çoğu kez sınırlı kullanılabildiklerine değinen öğretmenler, kendilerinin özgün amaca uygun materyal tasarlamaları için uygulamaya dayalı alan uzmanlarınca verilen eğitimler almaları gerektiğini belirtmişlerdir. Araştırma bulgularına göre; özel eğitim öğretmenlerinin materyal hazırlama ve kullanmaya yönelik görüş ve önerilerinin, yetkili kurum ve kişilere fikir verebileceği, dikkat çekici ve farkındalık sağlayacağı böylece özel eğitim hizmetlerine, sınıf içi ve sınıf dışı öğretimsel uyarlamalara, aday öğretmen ve iş başındaki öğretmenlerin mesleki yeterliklerinin artırılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Özel eğitim, öğretim materyalleri, materyal hazırlama, etkili öğretim
64
Özel Eğitim Bölümü Öğretmenlik Uygulaması Kapsamında Öğretmen
Adaylarının Yapılan Öğretimsel Düzenlemelere İlişkin Görüşlerin
İncelenmesi
Vasfiye Karabıyık
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Necla Işıkdoğan Uğurlu
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Özel gereksinimli çocuklara sağlanan eğitim hizmetleri onların hayatlarını bağımsız bir şekilde sürdürülebilmeleri için sistemli bir şekilde sunulan hizmetlerin bütününü içermektedir. Bu hizmetler özel eğitim alanında yetiştirilmiş personel tarafından çocukların bireysel özellikleri doğrultusunda hazırlanmaktadır. Özel eğitim öğretmenleri hizmet sunan personelin en önemli parçasını oluşturmakla beraber bu alanda yetişen öğretmen adaylarının mesleğe hazırlanma aşamasında aldıkları lisans dersleri ve öğretmenlik uygulamaları özel gereksinimli öğrencilere sunulan eğitimin niteliği açısından oldukça önem taşımaktadır (Brownell, Ross, Colon ve McCallum, 2005). Öğretmenlik uygulamalarında öğretmen adayları ilk önce kurumdaki öğretmeni ve öğrencileri gözlemleyerek öğretmenlik becerilerini geliştirmektedirler. Kurumdaki öğretmenler, öğretmen adaylarının gözlem yapmalarında, kuramsal bilgiyi pratiğe dönüştürmelerinde merkezde yer almakta ve öğretmenlerin deneyimleri, bilgi birikimleri, tutumları, işbirliği için gönüllü olmaları gibi özellikleri öğretmen adaylarının etkili öğretmenlik becerilerini geliştirmelerinde kalıcı etkiler bırakmaktadır (O’Reilly, Renzeglia, Hutchins, Buss, Clayton, Halle ve Izen, 1992). Öğretmenlik uygulamalarında öğretmen adayları özel gereksinimli öğrenciler için öğretimsel düzenlemelerin öğretmenler tarafından nasıl yapıldığını gözlemler, kendi mevcut bilgileri ile eşleştirir ve yapılan uygulamalar hakkında fikir sahibi olarak uygulamalara katılım gösterirler. Bu yüzden öğretmenlik uygulamaları öğretmen adaylarına bilgi, deneyim, tecrübe ve olumlu tutumlar kazandırmada dahası mesleğe ilk adım atmada en önemli basamağı oluşturmaktadır. Öğretmen adayları bu süreçle ne kadar olumlu ve donanımlı bir deneyime sahip olurlarsa meslek hayatındaki başarıları da o oranda artacaktır. Ancak aksi durumda mesleğe olan tutumları olumsuz olacak ve doğru uygulamalar gözlemleyemedikleri için
65
bu durum meslek hayatlarındaki başarılarını da olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bu bağlamda öğretmen adaylarının nitelikli bir öğretmen olarak yetiştirilmesi için öğretmenlik uygulamalarında kurumlarda yapılan öğretimsel düzenlemelere ilişkin görüşlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu çalışmada öğretmenlik uygulamalarına katılan öğretmen adaylarının kurumlardaki öğretmenlerin yapmış oldukları öğretimsel düzenlemelere ilişkin görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Öğretmen adaylarının uygulama yaptıkları kurumlarda karşılaştıkları öğretimsel düzenlemelere ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmış olan bu çalışma, durum çalışması modelinde nitel bir araştırmadır. Araştırmada KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı üç özel eğitim kurumunda uygulamalarını yürütmekte olan amaçlı örneklem yöntemiyle seçilmiş 8 öğretmen adayı ile görüşme yapılmıştır. Çalışmada veriler niteliksel veri toplama yöntemlerinden yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formuyla toplanmış ve içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma bulguları öğretmen adaylarının;
(a) bireyselleştirilmiş eğitim programı, (b) bireyselleştirilmiş öğretim planı, (c) materyal kullanımı, (d) öğretim ortamı, (e) değerlendirme süreci, (f) yetersizlik grupları, (g) disiplinlerarası uygulamalar, (h) öğretim stratejileri, (ı) öğretim sürecinde kullanılan süre ile ilgili konularda yapılan düzenlemelere ilişkin farklı görüşler belirttiğini göstermiştir. Araştırma bulgularında genel olarak öğretmen adaylarının teorik olarak gördüğü derslerle uygulama alanlarındaki deneyimlerinin paralellik göstermediği; özellikle materyal kullanımında, eğitim-öğretim programların uygulanmasında ve disiplinler arası çalışmaların yapılmasında büyük sorunlar yaşandığını ifade ettikleri görülmektedir. Ayrıca diğer önemli bir bulgu ise; öğretmenlik uygulamamalarının yapıldığı kurumların özelliklerine göre öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dersinden yararlanma düzeyinin farklılık göstermesidir. Araştırma sonuçlarına dayanarak uygulamaya yönelik olarak; öğretmenlik uygulamalarında öğretmen adayının teorik bilgilerini uygulama ortamına dökebileceği uygulama alanlarının oluşturulması, öğretmenlik uygulaması derslerinin niteliğinin artırılması için kurumdaki öğretmenlerle öğretmen adaylarının iş birliği içinde çalışması ve öğretmenlik uygulaması derslerinin daha uzun süreli yapılması önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: Özel eğitim, öğretmen adayı, öğretimsel düzenleme, öğretmenlik uygulamaları
66
Cultural Conflicts in Death and the Kings Horseman by Wole Soyinka: A
Postcolonial Study
Younus Abubakar
Cyprus International University
This study applies postcolonial theory to scrutinize cultural conflicts in Death and the Kings Horseman a play pen down by Wole Soyinka. Like other playwrights in Nigeria or in Africa at large, Soyinka’s play(s) ideologically, focused on cultural infliction or intrusion and cultural setting aside created by Western dignitaries and their culture. Moreover, Soyinka depicts the clashes between the then (past) and now (present day) Africa, tradition and modernity, individuality and community, indigenous and foreign, development and self-reliance, socialism and capitalism, and Africanity and humanity. Death and the Kings Horseman as a post-colonial literary text or play that is or has been trying to give an insight on the challenges that came about as a result of the decolonization in Africa and Nigerian to be more specific. It is audible to the deaf and visible to the blind that throughout his (Soyinka), he has indeed portrayed the identity of Nigeria or Africa and Africans before the intrusion of the colonial masters, during their (colonial masters) stay and the aftermath of their demise. As he prophesized how identity has been contaminated from the onset and later entwined or mixed with an alien tactics to take it present and seemingly unchangeable shape. This colonial mixture or contamination has drastically and forcibly led to disturbance in the way of life and the use of the L1 (mother tongue), sense of togetherness and belonging, which brought about varieties of cultural specie and sadly, division in the minds of Africans and their community at large. This study will attempts to clearly show the author’s mindset and opinion on how colonialism has drastically changed Nigeria not to mention Africa as a continent.
Keywords: Keywords: conflict, traditional, culture, post-colonial drama play.
67
A Feminist Stylistics Analysis of The Laugh of the Medusa by Héléne Cixous
Fatma Batular
Cyprus International University
This present study adapts feminist stylistics framework to examine and analyse the gender representations and the language of the Laugh of the Medusa a speech written by Héléne Cixous. Feminist stylistics analysis “is concerned not only to describe sexism in a text, but also to analyse the way that point of view, agency, metaphor, or transitivity are unexpectedly closely related to matters of gender, to discover whether women’s writing practices can be described, and so on” (Mills, 2005: 1). The paper, using a content analysis method, will mainly focus on issues related to gender representations and the language to interpret and uncover the implied and underlying meanings of the text. Héléne Cixous in her speech brings samples from the ancient Greek mythology of Medusa to give advices to her young female audience to write for themselves. She highlights the challenges and struggles that grandmothers, mothers, sisters, and aunts encounter to survive in patriarchal societies. She encourages young girls to express themselves, their strengths and strong points through her writing and boys to understand the feminine world. The study will scrutinize the speech to reveal the foregrounded features related to gender.
Keywords: Gender Representations, Feminism Stylistics, Héléne Cixous, Medusa.
68
Conflict between Traditional and Western Culture: A Postcolonial Analysis
of the Lion and the Jewel by Wole Soyinka
Younus Abubakar
Cyprus International University
Behbood Mohammadzadeh
Cuprus International University
This study applies postcolonial theory to examine cultural conflicts and clashes in The Lion and the Jewel a drama play written by Wole Soyinka. Soyinka in this drama play mainly focuses on cultural imposition and displacement created by Western culture. He reflects in his play on the clashes between the past and the present of Africa, tradition and modernity, individuality and community, indigenous and foreign, development and self- reliance, socialism and capitalism, and Africanity and humanity. The Lion and the Jewel as a post-colonial literary text try to explore the challenges and results of decolonization of a nation, particularly those nations who have been given political and cultural independence and were formerly colonized by colonial powers. Throughout his work, he portrays the identity of postcolonial Nigeria, or Africa in general, before, during, and after colonialism. He pictures out how this identity has been distorted at first and then gradually replaced to take its current shape. This colonial process leads forcibly to disturbances in the use of the mother tongue, the displacement of people and thus the loss of their sense of belonging, the hybridization of cultures, and the implanting of the sense of inferiority which leads to the division center/periphery and thus to the notion of otherness. This study scrutinizes the play vividly to show the author’s point of view on how colonialism changed Nigeria and Africa at large. The research aims also to examine the Eurocentrism in the drama play.
Keywords: Cultural Conflicts, Western culture, Hybrid Identities, Post-colonial Literature
69
aspects of terrorism: The key is the psychological impact on a populace. To do that, common civilian targets are attacked and the victims can often be random. Where there is randomness, there is uncertainty. It is uncertainty that humans fear the most. There is a political aim at the core and a point to make with a major government. Often national symbols become targets. There is no hesitation to use mass violence [typically bombing] to attain the political means.
Case Study of a Terrorist Attack at School: Prevention and Education
Aleksandra Kapuściak
War Studies University
Terrorism is a nasty form of public performance where the attack is often visible and played for a TV audience. Thus, the targets are typically high profile [major cities, national symbols] and mass media is a key tool to advertise the organization's key political messages. There are a few key
The main purpose of the article is the characteristics of the phenomenon of terrorism and analysis of the case of a hypothetical terrorist attack on the educational institution. Keeping pupils and staff safe is a primary responsibility for every school. Yet, the unpredictability of terrorist attacks makes it difficult to devise a plan that can ensure that safety. However, despite this, every school should have in place a well-considered policy that sets out the terms for trying to manage an incident that might affect pupils, staff and/or the premises. Psychologists theorize that suicidal individuals will often seek out those that are powerless and defenseless as their victims because they themselves have always been weak and defenseless. To prepare, schools should train teachers and support staff on how to respond to terrorism, evaluate and refine security plans, and test school crisis
70
plans. School policy should also encourage school personnel to maintain a "heightened awareness" for suspicious activity and to report same.
People can be instructed about how they are targets of terror's psychological effects. They can be informed of the actual as opposed to imagined risks. Children and adults can be educated about ordinary measures to take in case of man-made or natural disasters. In some Scandinavian countries, every adult member of the community is assigned a role in civil defense. Even if never called upon, having a useful role reduces anxiety. The ultimate protection against terrorism depends not on the thickness of concrete barriers or the severity of the penal code. It depends on the individual and collective courage of the entire population. We may have to live with terrorism, but we do not have to live in terror.
Summarizing the considerations education exert a key role for the security. Threats can not be eliminated but you can minimize them.
Keywords: Education, terrorism, educational institution, terrorist attack, threaten
71
Polemology as a Subject of Teaching in Higher Studies
Milena Palczewska
War Studies University
The phenomenon of war and peace, since the beginning of time have been the subject of interest of thinkers, philosophers, rulers and politicians. The basis for them, was the essence of their research, production, nature and meaning in the lives of individuals, societies and states. Through many centuries they tried to identify and understand the phenomenon of war, while searching for the means and methods that could eliminate them. Referring to the historical experience, it should be noted that war and armed conflicts constitute a social phenomenon, which requires a multidisciplinary, complex needs of research.
Aim of the study presented in the article is to show that polemology can be taught at higher education, in particular at Polish military academies. Due to the interdisciplinary approach to the issue of wars and armed conflicts, polemology treats the war as social phenomenon, and therefore does not focus only on military aspects. By teaching this subject, the awareness of soldiers and civilians about the impact of war on society in various dimensions is increasing: political, social, economic, etc.
In polemology, study of armed conflicts and wars are carried out on three levels: theoretical study of conflicts, discursive study of war and peace, as well as a detailed examination of conflict situations. With such a specific subject, it follows a consistent methodological. Adopted is that the multiplicity of research methods is a consequence of the diversity of research subjects. And,
72
therefore, filed study polemology instructs to use methods with different teachings, what is to be understood not as interdisciplinarity in sense of methodology. Polemology is part of the social sciences, which lean towards methodological holism. Postulate of interdisciplinarity in polemology, as indicated, is obvious due to the use of different research methods. However, it should be noted that the specifics of the subject speaks for interdisciplinarity not only for the reason that war and armed conflicts in this area are complex and multifaceted nature. They sometimes have a homogeneous nature, for example, but it can be also a mover to run processes with political, social or economic reason.
Research methods, techniques, modes of inquiry are connected with carrying out surveys among students and officers of military universities in Poland on the subject of the usefulness of the sucject of polemology in teaching contents. In addition, interviews will be conducted with experts in specific fields of science correlating with polemology. Polemologic knowledge about
war and armed conflicts, in addition to theoretical, has also important practical part. It is associated with the belief that reality (social world) is multidimensional and its understanding, should take into account the different contexts and perspectives. Therefore, the development of polemology should be based on mutual, effective cooperation of various sciences, disciplines and scientific disciplines (while maintaining the specificities of individual scientific disciplines).
Keywords: higher education, polemology, war, peace.
73
Öğretmen Adaylarının Akademik Erteleme Davranışlarının İncelenmesi
Hande Mişe
Cumhuriyet Üniversitesi
Ahmet Hakan Hançer
Cumhuriyet Üniversitesi
Hedefe ulaşmada en etkin yol ertelemeleri bir kenara bırakmaktır. Neyi, niçin ve nasıl istediğini bilen ama amacını bir türlü eyleme geçiremeyen kişiler atalet içinde yaşayan kişilerdir. Her ne kadar hedefe ulaşma ve başarma fikri bize haz verse de bu fikri eyleme geçirmek adına bir harekette bulunmak istemeyiz ya da bilinçaltımızdan yapmak zorunda olduğumuz bu hareket eylemini öteleriz. Erteleme davranışı çok sık karşılaşılan bir davranış olmakla birlikte, akademik erteleme bu davranışın alt boyutlarından birisidir. Akademik erteleme durumunu öğrencinin görev ve sorumluluklarını içeren ödev, proje gibi çalışmaları geciktirmesi, akademik görevlerini son ana bırakması şeklinde ifade edilmektedir.
Ertelemenin öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyebileceği, kötü akademik performans ve psikolojik sıkıntı gibi olumsuz sonuçlara sebep olabileceği yönünde araştırmalar bulunmaktadır. Bu nedenle, gelecekte öğrencilere rol model olacak öğretmen adaylarının akademik erteleme durumlarına yönelik çalışmanın faydalı olacağı düşünülmektedir.
Araştırmada, öğretmen adaylarının akademik erteleme davranışlarının farklı değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Öğretmen adaylarının akademik erteleme durumları ile ilgili etkenlerin belirlenmesi onların bu sorunlarını daha iyi tanımalarına, çözüm önerileri üretmelerine yardımcı olacaktır. Bu durum, gerek öğrenim hayatlarında gerekse mesleki yaşamlarında daha verimli ve başarılı olmalarına katkıda bulunurken eğitim sistemine ve topluma yansıyan olumsuz sonuçlarının engellenmesi ve
74
farkındalık yaratması açısından faydalı olacaktır. Araştırma, tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmaktadır. Örneklemini ise 2017-2018 eğitim öğretim yılında söz konusu fakültede öğrenim gören Fen Bilgisi, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve Sınıf öğretmenliği anabilim dallarında öğrenim gören 263 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının akademik erteleme durumlarını belirlemek amacı ile “Akademik Erteleme Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde ise frekans, ortalama ve standart sapma değerleri ile tek yönlü ANOVA analizi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, öğretmen adaylarının akademik erteleme puanlarının ortalamanın üzerinde olduğu, fen bilgisi öğretmen adayları ile sosyal bilgiler öğretmen adayları arasında fen bilgisi öğretmen adayları lehine anlamlı düzeyde fark olduğu ve öğretmen adaylarının cinsiyete göre akademik erteleme puanları arasında anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür. Öğretmen adaylarının başarı puanları ve ikamet ettikleri yer (Ailesinin yanı, yut veya pansiyon, evde) ile akademik erteleme puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı yönünde sonuçlara ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Akademik erteleme, başarı, cinsiyet
75
Okul Provasından Hayat Sahnesine
Mehtap Kaya
Özel Amerikan Robert Lisesi
Feyza Pınar
Özel Amerikan Robert Lisesi
Türkiye’de 1974 yılından bu yana tek merkezden yapılmaya başlanan üniversiteye giriş sınavları yıllar içerisinde çeşitli değişikliklere uğrasa da, sınav süreleri, sayıları isimleri değişse de öğrencilerin büyük çoğunluğu meslek seçimleri için merkezi bir sınavdan geçiyorlar. Öğrenciler bir yandan üniversiteye girmek için sınavlardan yüksek performans beklerken diğer yandan kendi ilgi ve yeteneklerini keşfetmek için yoğun bir çaba içerisine giriyorlar. Gençler bu süreçle nasıl baş edebiliyor? Çatışmalarını sağlıklı bir
şekilde çözebiliyorlar mı? Lisenin ilk yıllarından son yıllarına kadar okullarda rehberlik servisleri - kariyer danışmanları olarak bizler gençlere nasıl yol gösterici olabilirler? Bizlerlerle beraber yol alacak kurumlar, kişiler, kimler olabilir? Mesleki danışmanlık rehberlik ve psikolojik danışmanlık programında
nasıl bir yerde duruyor? Gençlere bu noktada yeterince destek veriliyor mu?
Yapılacak olan sunumda Robert Lisesi öğrencilerinin kariyer seçimlerini yaparken rehberlik servisi ve yurt için üniversite danışmanlığı servisinin nasıl bir yol izlediği başlıklar temelinde sunulacaktır. İçerik ele alınırken uygulama örneklerinin yanı sıra, uygulama zorlukları, fırsatları, farklı bakış açıları ile paylaşılacak, sorulan sorulara cevaplar verilmeye çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: kariyer danışmanlığı, mesleki rehberlik, kariyer planlamada aile, sınav sistemi ortaöğretimde kariyer danışmanlığı, üniversitelerin lise öğrencileri için destekleri
76
Rehber ve Psikolojik Danışmanların Teknoloji Bağımlılığı ve Baş Etme
Becerilerine İlişkin Görüşleri
Ece Emre Müezzin
Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi
İnternete erişebilmenin çok kolay bir hale geldiği bu son yıllarda bireylerin hayatındaki zamanlarını önemli ölçüde internette harcadıkları görülmektedir. Geçmiş yıllarda bilgiye erişim ile ilgili yaşanan zorluklar internetin yaygınlaşmasıyla bilgiye ulaşım açısından büyük kolaylık sağlamıştır. İnternette bilgiye erişim hem zaman hem de ekonomik açıdan bireylere kolaylık sağlamıştır. İnternet kullanımı bilgiye erişebilmek açısından bireylere kolaylık sağlarken internette geçirilen sürenin artmasıyla da internetin aşırı kullanımı ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkarmıştır. İnternet kullanımı bireylerin günlük yaşantısının en önemli alışkanlığı haline gelmiştir. Geçmiş yıllarda bilgi kaynağına ulaşmak zor ve çok önemli bir sorundu. Şimdilerde internet sayesinde bilgiye ulaşmak kolay hale gelmiştir. Bulunduğumuz internet çağında, internet teknolojisi giderek gelişmeye devam etmekte ve bizlerin hayatını etkilemektedir. Gün geçtikçe internet kullanımı bilgi paylaşımı, iletişim, alışveriş yapma, sohbet etme ve oyun oynamak açısından bizler için önemli hale gelmiştir. Bilgisayarların gelişmesi ve hızlı ağ bağlantısı internet teknolojisinin tercih edilmesine sebep olmuştur. İnternet üzerinden bilgiye kolay ulaşılıyor olması son zamanlarda bireylerin alışkanlıklarında kaçınılmaz değişikliklere sebep olmaya başlamıştır. İnternetin en rahat ulaşılabildiği araçlar ise bilgisayar ve akıllı telefonlardır. Bu bilgiler ışığında internet bağımlılığının aslında teknoloji bağımlılığı ile paralel olarak ortaya çıktıyı gözlemlenmektedir.
Bu araştırmada ortaöğretim kurumlarında görev yapan rehber ve psikolojik danışmanların görev yaptıkları okullardaki öğrencilerin teknoloji bağımlılığı
77
risklerine ve bu bağımlılıkla baş etme becerilerinin geliştirilmesine ilişkin görüşlerini almak amaçlanmıştır. Araştırmada ortaöğretim kurumlarında görev yapan rehber ve psikolojik danışmanların görev yaptıkları okullardaki öğrencilerin teknoloji bağımlılığı risklerine ve baş etme becerilerini geliştirmelerine ilişkin görüşleri derinlemesine bir şekilde nitel yöntemlerle incelenmiştir. Çalışma grubu olarak KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na bağlı Genel Ortaöğretim Dairesine bağlı okullarda görev yapan ve gönüllü olarak bu çalışmaya katılım göstermek isteyen 20 rehber ve psikolojik danışmanla görüşme yapılıp veriler toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde görüşmelerden elde edilen veriler sentezlenerek betimlenmiş daha sonra özetlenip yorumlanmıştır. Sonuçlar doğrultusunda önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar kelimeler: İnternet, internet bağımlılığı, başetme.
78
Öğretmen Adaylarının Tükenmişlik Düzeylerinin Analizi
Ahmet Dönger
Hakkari Üniversitesi
Okan Sarıgöz
Mustafa Kemal Üniversitesi
Ayhan Güler
Hakkari Üniversitesi
Üniversitede okuyan öğrencilerin birçoğu çoğunlukla yaşamış oldukları görev veya ödevleri erteleme, yoğunluk, yorgunluk veya duygusal tükenme gibi stres kaynaklı bazı sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sorunların temel sebebi genellikle çevrelerinde veya okullarında karşılaştıkları olumlu ya da olumsuz yöndeki uyarıcılardır. Ancak öğrenciler bu uyarıcılardan çoğunlukla negatif yönde etkilenmektedirler. Bu araştırmanın amacı, eğitim fakültelerinde okuyan öğretmen adaylarının bazı demografik değişkenlere bağlı olarak tükenmişlik düzeylerini belirleyebilmektir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 öğretim yılı Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesine bağlı bölümlerde okuyan öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmada genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada öğretmen adaylarının tükenmişlik düzeylerini belirleyebilmek için tükenmişlik ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarında öğretmen adaylarının az ya da çok tükenmişlik sendromuna maruz kaldıkları ancak adayların birçoğunun bu durumun farkında olmadıkları, özellikle sınav kaygısı veya atanıp atanamama gibi stresli durumların öğrencileri olumsuz yönde etkileyerek çoğunlukla tükenmişlik düzeylerini yükselttiği, cinsiyete bağlı olarak bayan öğretmen adayları ile erkek öğretmen adayları arasında anlamlı düzeyde bir farklılığın olmadığı, öğretmen adaylarının büyük bir çoğunluğunun tükenmişlik hakkında bilgi sahibi olduğu ancak tükenmişlik hakkında yeterli bilince sahip olmadıkları bu nedenle de tükenmişliğe karşı önlem almadıkları gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tükenmişlik, Duygusal tükenme, Stres, Negatif uyarıcı
79
Yatılı Yurtta ve Ailesi Yanında Kalan Ortaöğretim 12. Sınıf Öğrencilerinin
Durumluk Ve Süreklik Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması
Mustafa Onur Tatlı
Lefke Avrupa Üniversitesi
Ayşe Bengisoy
Lefke Avrupa Üniversitesi
Bu araştırmada yatılı yurtta kalan ortaöğretim 12. sınıf öğrencileri ile aileleri yanında kalan ortaöğretim 12. Sınıf öğrencilerinin durumluk – süreklilik kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Ortaöğretime devam ederken aile yanında ve ortaöğretime devam ederken yatılı yurtta kalmanın durumluk – sürekli kaygıya ne düzeyde bir etkisinin olduğu incelenmeye çalışılmıştır.
Çalışmanın örneklemi, 2016 – 2017 eğitim – öğretim yılı Adana ili Ceyhan ilçesi merkezinde öğrenim gören Eczacı Bahattin – Sevinç Erdinç Fen Lisesi, Mehmet Orhun Yaylacı Anadolu Lisesi, Ceyhan Erkek İmam Hatip Lisesi ve Ceyhan Ticaret Borsası Sosyal Bilimler Lise’nsin de öğrenim gören 12. sınıf, 118 (%34) kadın, 156 (%57) erkek ve ailesi yanında kalan 145 (%53), yatılı yurtta kalan
129 (%43) olmak üzere toplamda 274 öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmaya katılan öğrencilere “Kişisel Bilgi Formu” ve “Durumluk – süreklilik Kaygı Envanteri” uygulanmıştır. Durumluk Kaygı Envanterinde katılımcıdan istenilen belirli durumlar ve anlarda kendisini nasıl hissettiğini tasvir etmesi ve envantere cevap vermesi istenir. Sürekli Kaygı Envanterinde ise katılımcı genel anlamda duygularını değerlendirerek envantere cevap vermesi istenir. Envanter iki sayfadan oluşmaktadır, TX – 1 ve TX – 2 şeklinde düzenlenmiştir (Öner ve Le Compte, 1985: 2). Araştırma sonucunda genel olarak bakıldığında “Durumluk – Süreklilik Kaygı” alt boyutlarında istatiksel olarak anlamlı olmayan sonuçlar elde edilmiştir. Yatılı yurtta kalan ve ailesi yanında kalan öğrencilerin kaygı puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim, durumluk – süreklilik kaygı, yatılı yurt, ailesi yanında kalan
80
Lise Öğrencilerinde İnternet Bağımlılığı ve Depresyonun, Cinsiyet,
Akademik Başarı ve İnternete Giriş Süreleri Açısından İncelenmesi
Cemre Anlayışlı
Yakın Doğu Üniversitesi EPÖ
Nergüz Bulut Serin
Lefke Avrupa Üniversitesi
Gündelik yaşamda büyük kolaylıklar sağlayan internet teknolojilerinin yoğun biçimde kullanımı çeşitli problemleri de dolayısıyla kaçınılmaz kılmaktadır. Bazı internet kullanıcılarının uzun süreler boyunca internetin başından kalmadıkları ve rutin işlerini dahi aksattıkları görülmektedir. Bu tür bireyler internet bağımlılığı sebebiyle hayatlarında artarak daha fazla problemle karşılaşmaktadırlar. İnternet doğru ve amacına uygun şekilde kullanılmadığı takdirde insan hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Ergenlik döneminde var olan kimlik kargaşası özellikle lisede öğrenim gören bireylerin rekabet içinde ve meslek seçimi adına karar aşamasında olduğu bunun yanı sıra duygusal iletişimlerde bulunduğu bir dönemi kapsamaktadır. Tüm bu aşamalar da, ergenlik dönemindeki bireylerde çeşitli problemlere sebep olmakta ve gerginliklere yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı lise öğrencilerinde internet bağımlılığı ile depresyonun cinsiyet, akademik başarı ve internete giriş süreleri açısından incelenmesidir. Bu araştırmanın örneklemini 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılında KKTC Millî Eğitim Bakanlığına bağlı lise 9., 10, 11 ve 12. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi rastlantısal örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Katılımcıların cinsiyetlerine göre dağılımları incelendiğinde katılımcıların 85’ikadın (% 42,5), 115’i erkek (%57,5) olmak üzere toplam 200 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan kişisel bilgi formu ile “Beck Depresyon Ölçeği” (BDÖ) ve “Young Internet Bağımlılık Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde tek yönlü varyans analizi (ANOVA), t, Scheffe ve Tukey HSD testleri kullanılmıştır. Araştırma verileri ile yapılan analizler sonucunda, internet bağımlılık düzeylerinin katılımcıların
81
cinsiyetleri açısından anlamlı farklılık sergilemediğini ancak depresyon düzeyleri arasında anlamlı farklılık olduğunu göstermektedir Levene (F (.455), p = .501), (t (198) = 2.856, p =.005). Cinsiyet değişkeni açısından ilgili bağımlı değişkenin dağılımı incelendiğinde kadınların depresyon düzeyleri erkeklere oranla anlamlı düzeyde yüksektir. Katılımcıların depresyon düzeyleri incelendiğinde akademik başarıları arasında anlamlı farklılıklar olduğu saptanmıştır. Buna göre, akademik başarıları çok kötü olan katılımcıların akademik başarıları iyi olan (F (3, 196) = 3.563, P=0.008) ve çok iyi olan katılımcılara kıyasla (F (3, 196) = 3.563, P=0.009) depresyon düzeylerinin anlamlı düzeyde yüksek olduğu gözlemlenmiştir. İnternet bağımlılığı açısından incelendiğinde akademik başarısı biraz kötü olanlar ile iyi olanlar arasında anlamlı farklılık olduğu (F (3,196) = 3.563, P=0.007) görülmektedir. Bu anlamlı farkın akademik başarısı biraz kötü olanların aleyhine olduğu görülmektedir. Katılımcıların internete günlük giriş süresi 8 saatten fazla F (4,
195) = 5.612, p=.001 ve 5 ile 8 saat arasında olanların F (4, 195) = 5.612, p=.048 internet bağımlılık düzeylerinin günlük internete giriş süresi 1 ile 3 saat arasında olanlara kıyasla anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Bu istatistiksel sonuçlar internet kullanım süresi ile internet bağımlılığı arasında doğrusal ilişki olma olasılığını akıllara getirmektedir. Tüm katılımcıların depresyon ve internet bağımlılığı düzeyleri yukarıda belirttiğim ilgili tablolarda incelendiğinde katılımcıların büyük bir çoğunluğu şiddetli depresyon altında olduğu önemli bir kısmının orta şiddette depresyona sahip olduğu ve sadece bir kişinin minimal depresyon seviyesinde kaldığı görülmektedir. Araştırmanın bulgularına göre internet bağımlılığı, lise öğrencileri arasında oldukça yaygın olarak görülmektedir. İnternet bağımlılığının lise öğrencilerinin ruh sağlıkları üzerinde tehdit edici düzeyde bir durum olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İnternet bağımlılığı, depresyon, lise öğrencileri.
82
The Predictor Roles of Perceived Parents’ Attitudes on Irrational Romantic
Relationship Beliefs and Gender Roles
Şerife Özbiler
Cyprus International University
Behiye Akacan
European University of Lefke
The purpose of the study was to examine the predictor role of perceived
parents’ attitudes in the association between irrational romantic relationship
beliefs and gender roles with among university students who have romantic
relationship. Participants were 200 university students in North Cyprus. They
completed "Rational Stability Scale" to obtain the commitments of students
to their relationships; "Scale for Irrational Beliefs in Relationships" to obtain
their irrational beliefs about their relationships and Personal Information
Form" which was developed by the researchers in order to obtain personal
information about students. Pearson Product-moment Correlation
Coefficient and Regression analysis was used to examine the potential
relationships between study variables as well as examine the predictor roles
of perceived parents’ attitudes in the link from irrational romantic
relationship beliefs to gender roles. The preliminary findings indicate that
perceived parents’ attitudes is a positive predictor of irrational romantic
relationship beliefs and gender roles.
Keywords: Perceived parents’ attitudes, irrational romantic relationship
beliefs, gender roles
83
Üniversite Öğrencilerinin Akademik Motivasyonları, Akademik
Özyeterlikleri ve Yaşam Boyu Öğrenme Eğilimleri
Sadık Yüksel Sıvacı
Ahi Evran Üniversitesi
Fırat Çöplü
Ahi Evran Üniversitesi
Gelişen ve değişen dünya bireylerin yeni donanımlara sahip olması gerekliliğini getirmiştir. Dünya kaynaklarının azalması ve insanlığın ihtiyaçlarının çeşitlenmesi bireyin üretkenliği, karşılaştığı zorluklarla mücadelesinde yeni becerilere sahip olması zorunluluğunu doğurmuştur. Yaşam boyu öğrenme bireylerin potansiyellerini yaşam boyu sürdürmelerine aracı olacak, insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek çözümlerin üretilmesi için gerekli olan bir beceridir. Bu asrın son çeyreği ile birlikte alanyazını gelişmeye başlamış olan yaşam boyu öğrenme ile ilgili Türkiye’de de çalışmalar yürütülmeye başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak Hayat Boyu Öğrenme adında bir genel müdürlük kurulmuştur. Yaşam boyu öğrenme eğiliminin bireyin akademik faaliyetleri ile ilgili olabileceği düşünülmektedir.
Motivasyon bir işi, faaliyeti gerçekleştirmek için bireyin istek düzeyini ifade etmek için kullanılabilen bir kavramdır. Başarı için motive olma bir hazır bulunma koşuludur. Motivasyon kavramı çeşitli disiplinlerce incelenmiş ve araştırma konusu olmuştur. Eğitim bilimleri alanyazınında da motivasyonun çeşitli değişkenlere bağlı incelendiği araştırmalar üretilmiştir. Akademik motivasyon bireyin akademik faaliyetlere yönelik motivasyonunu ifade etmek amacıyla kullanılır. Akademik motivasyonu yüksek olan bireylerin akademik faaliyetlerde daha başarılı olabileceği düşünülmektedir.
Özyeterlik, bireyin kendini bir işi yapabilecek beceri ve yetkinliklerde görmesine yönelik algısıdır. Özyeterlik algısı bireyin bir işi yapabilmesinde, zorluklarla başa çıkabilmesinde doğrudan etkilidir. Akademik özyeterlik
84
bireyin akademik faaliyeti başarı ile tamamlamasına yönelik inancıdır. Akademik özyeterlik ile akademik motivasyonun ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Bu bağlamda bu araştırmanın konusu üniversite öğrencilerinin akademik motivasyonları, akademik öz yeterlikleri ve yaşam boyu öğrenme eğilimlerinin incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubu Ahi Evran Üniversitesinde öğrenim görmekte olan öğrenciler arasından seçilmiştir. Çalışma grubu uygun örnekleme yoluyla seçilmiş 936'sı (%72,2) kadın, 360'ı (%27,8) erkek üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Üniversite öğrencilerinin 447'si (%34,5) 19-21 yaş aralığında, 808'i (%62,3) 22-25 yaş aralığında ve 41'i (%3,2) 26 ve üzeri yaş aralığında bulunmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu, akademik motivasyon ölçeği, akademik özyeterlik ölçeği ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri ölçeği kullanılmıştır.
Çalışma grubunda bulunan öğrencilerden elde edilen veriler SPSS programına işlenmiş ve düzenlenmiş veriler LISREL 8.8 paket programı kullanılarak çalışmanın amacına uygun analizler yapılmıştır. Öğrencilerin akademik motivasyonları, akademik öz yeterlikleri ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaya yönelik bir yapısal model kurmak amaçlanmıştır. Bu amaç bağlamında yapılan araştırma ilişkisel tarama modeli niteliğindedir. Yapısal eşitlik modellemesi kurulmadan önce, değişkenlere ait ölçme modelleri doğrulanmıştır. Ölçme modeline ve yapısal modele ait verilere ilişkin çok değişkenli normallik varsayımları test edildiğinde Relative Multivariate Kurtosis değerinin, kritik değer olan 1.00 değerinden yüksek olma kuralı göz önünde bulundurulmuştur. Değişkenler arasındaki ilişkiler incelendiğinde kurulan yapısal eşitlik modelinin doğrulandığı görülmektedir. Öğrencilerin akademik öz-yeterlikleri motivasyon aracı değişken olarak kurulduğunda yaşam boyu öğrenme eğilimlerinin etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Yaşam boyu öğrenme, akademik motivasyon, akademik özyeterlik, üniversite öğrencileri
85
Does The Education Degree of Users Have a Significant Impact On How
They Perceive a Virtual Reality Environment?
Abdulkader el Rawas
Cyprus International University
Çağın Kazımoğlu
Cyprus International University
Virtual Reality (VR) is a software generated digital environment that is aimed
to simulate a realistic experience by creating a variety of stimuli conditions.
While VR existed for more than two decades, it has dramatically gained the
attention of public domain in recent years due to the portability and cost
effectiveness of modern head mounted display (HUD) tools. The most widely
used area of VR in research is Virtual Reality Exposure Therapy (VRET) which
is a method risen from the use of VR to potentially help people to treat a
specific ailment. Over the last two decades, VRET has been established to be
a highly effective way in various areas specifically in helping muscle control of
stroke patients, treating various disorders and phobia problems, and improve
social skills. While there is an overwhelming number of research undertaken
in using VR, to this day it is not clear whether or not the educational degree
of users is an impact factor that significantly affects how these users perceive
a VR system. Many researchers analyzed whether or not there would be
noticeable differences between VRET and traditional cognitive behavioral
therapies (such as VIVO). However, what makes a VR system highly usable or
whether or not the educational degree of users significantly impacts the
usability of a VR system is still largely unexplored area.
This paper investigates whether or not there is a significant relationship
between the educational degree and immersion of participants in using a VR
system specifically designed to treat acrophobia (i.e. the fear of heights). A
VR environment was created using Nielsen’s heuristics to treat potential
86
subjects that suffer from acrophobia. Having done so, a quasi-experimental
study was undertaken in order to identify whether or not the educational
degree of participants significantly impacted their degree of experience in
using VR. The findings of the study suggest that the educational degree of
participants did not significantly impact how they perceived the VR
environment. In other words, it was found that educational degree of
participants is not a significant influence that affect how realistic and
immersive they find their VR experiences.
Keywords: Virtual Reality, Education and Virtual Reality, Virtual Reality
Exposure Therapy, Virtual Reality User Experience
87
Every Challenge is an Opportunity to Learn: Student-Teachers’ Learning
Experiences
Besime Erkmen
METU NCC
This presentation will explore third year TEFL student-teachers’ experiences
teaching young learners for the first time. In particular, I will focus on the
challenges they faced and the solutions they found to their own challenges.
The study highlights the importance of teaching experience in real
classrooms, and how such experiences contribute to student-teachers’
professional learning.
This presentation aims at sharing the findings of a pilot study, which
investigated TEFL student-teachers doing practice teaching as part of their
Teaching English as a Foreign Language course. Specifically, I will focus on the
challenges faced by the student-teachers who were in their third-year and
who have not had any teaching experience with any age group of learners
before. Twenty-four student-teachers were randomly placed in three types
of schools (i.e. kindergarten, pre-primary school and primary school) and they
were involved in various tasks for six weeks. At the end of the six weeks,
student-teachers were asked to complete an open-ended questionnaire at
home. Analysis of the weekly journals, the final reflection journal and the
open-ended questionnaire revealed that practice teaching raised their
awareness about how to teach English to young learners, and how this age
group differs greatly from older learners. Based on the findings of the study,
it is suggested that student-teachers should be involved in teaching young
learners in real classrooms as such experiences contribute to their
professional learning.
Keywords: Student-teachers, teaching young learners
88
Öğrencilerin Okula Gitme Sebepleri ile Akademik Motivasyonları
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Ahmet Dönger
Hakkari Üniversitesi
Okan Sarıgöz
Mustafa Kemal Üniversitesi
Ayhan Güler
Hakkari Üniversitesi
Genel anlamıyla okullar bireyleri topluma hazırlayan kurumlardır. Bu nedenle
okullar toplumların beklentileri doğrultusunda hareket ederek öğrencileri
yaşama hazırlar ve onları bu hazırlık evresinde toplumların beklentilerine göre
yönlendirirler. Öğrencilerin okula devam etmesi çoğunlukla onları okula karşı
güdüleyen çeşitli davranışlara veya okuldaki akademik başarılarına bağlıdır.
Bu araştırmanın amacı, Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ortaokullarda öğrenim
gören öğrencilerin okula devam etme sebepleri ile akademik motivasyonları
arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018
öğretim yılı Hatay İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı il merkezindeki
ortaokullarda okuyan öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmada genel tarama
modeli kullanılmıştır. Araştırmada öğrencilerin okula gitme sebepleri ile
motivasyonları arasındaki ilişkiyi belirleyebilmek amacıyla veri toplama aracı
olarak Akademik Motivasyon Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarında,
öğrencilerin yeni bilgiler öğrenmekten zevk almaları, itibarlı bir meslek sahibi
olmak istemeleri, kişisel hedeflerine ulaşmak istemeleri ve iyi bir yaşam
sürmek istemeleri gibi sebeplerden dolayı okula gittikleri belirlenmiştir. Bu
89
sebepler öğrencilerin akademik motivasyonlarını olumlu yönde etkileyen
sebeplerdir. Ayrıca araştırmada sadece diploma almak, eğlenmek veya zaman
geçirmek gibi sebeplerin ise öğrencilerin akademik motivasyonlarını istenilen
düzeyde etkilemediği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Akademik motivasyon, Devam/devamsızlık, Güdülenme,
Ortaokul
90
Üniversite Öğrencilerinin Çatışma Durumlarında Verdikleri Tepkilere İlişkin
Görüşlerinin Değerlendirilmesi
Şerife Özbiler
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Behiye Akacan
Lefke Avrupa Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin çatışma yaşadıkları durumlar
karşısında verdikleri tepkilerin neler olduğunu incelemektir. Araştırmada,
öğrencilerin çatışma yaşadıkları ve yaşayacaklarını düşündükleri durumlara
ilişkin düşünceleri, duyguları ve davranışları ele alınmıştır. Araştırmanın
katılımcıları, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ve Okul Öncesi Öğretmenliği
Bölümlerinin 1. sınıfında öğrenim gören toplam 50 öğrencidir. Çalışmada nitel
veri toplama tekniği ele alınan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği
kullanılmıştır. Araştırmanın verilerini toplamak için araştırmacılar tarafından
geliştirilmiş yarı yapılandırılmış görüşme formu geliştirilmiştir. Araştırmanın
verilerini elde elde etmek için Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ve Okul
Öncesi Öğretmenliği Bölümlerinde birinci sınıf öğrencisi olan 50 öğrenciyle
yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin
çatışma kavramı hakkındaki algıları, çatışma yaşadıkları ve yaşayacaklarını
düşündükleri durumların neler olduğu, bu durumlara ilişkin düşünce, duygu
ve davranışları hakkında bilgiler toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler
analiz aşamasındadır.
Anahtar Kelimeler: Üniversite öğrencileri, çatışma, çatışma çözme
91
İstihdam Odaklı Mesleki Eğitim İçin Yeni Yaklaşımlar
Sinan Çalışkan
Hitit University
Esra Damar
Hitit University
Seyfi Sevik
Hitit University
Barış Ayar
Hitit University
2008 yılında yaşanan küresel krizin kritik sonuçları, en somut olarak genç
istihdamı üzerinde gözlemlenmiştir. Özellikle teknolojide yaşanan hızlı
gelişmelerin sonucu olarak mevcut mesleklerin çoğunun yok olma
durumunda kalması ve yeni mesleklerin ortaya çıkması, genel istihdam
politikalarında ve aktif istihdam tedbirlerinde beşeri sermayeye yatırımı
stratejik bir tutum olarak daha bir ön plana çıkarmıştır. Bu ise, beşeri
sermayeye yatırımın en güçlü enstrümanı olan mesleki eğitimin yeni
sektörlere göre yeniden yapılandırılmasını zorunlu hale getirmiştir.
Bu çalışmada, mesleki eğitim ve öğretim kuramsal ve uygulama boyutuyla ele
alınmış ve Türkiye’deki mesleki eğitim ve öğretim uygulamaları tarihsel süreci
içerisinde analiz edilmiştir. Çalışmanın temel sorunsalı, Türkiye’de mesleki
eğitimin en önemli aktörlerinden olan; iki yıllık ön lisans eğitimine dayalı
meslek yüksekokullarının müfredat, performans, akreditasyon ve kurumsal
kapasite bazında ne denli verimli olduklarını ortaya çıkarmak ve uygulanabilir
bütüncül öneriler sunmaktır. Yöntem olarak genel tarama modelinin
benimsendiği çalışmada veri toplama tekniği olarak literatür taraması esas
alınmış olup, karşılaştırmalı analizlere başvurulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Mesleki Teknik Eğitim, Meslek Yüksekokulları, Teknik Ara
Eleman
92
The Role Education Facing the Ideological Extremism
Fathel Hussein
University of Dyala
The study aims at explaining the role of Islamic education facing the
ideological extremism. The research includes an introduction that includes
the definition of the some terms, Islamic Education, Confrontation and
ideological Extremism. In this study we attempt to explain the causes of
ideological extremism, and also to explain the effects of ideological
extremism on society and education. Moreover, the study clarify the tolerant
teachings of Islam in dealing with others. The role of the school, the media,
and the places of worship. The study reached to the conclusion that the role
of education and worship are crucial the dialogue with people of extremist
ideology, spreading the culture of difference. Finally, the school education
has been found that it is the best place to handle such problematic issues.
Keywords: Education, Ideological Extremism, School Education
93
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden Çocuklarının Motivasyon
Düzeylerinin Bazı Değişkenler ve Problem Çözme Becerileri Açısından
İncelenmesi
Mehlika Köyceğiz
Gazi Üniversitesi
Saide Özbey
Gazi Üniversitesi
Çocuk doğduğu andan itibaren çevresiyle etkileşime girerek yaşamı anlama ve
anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bu anlama ve anlamlandırma dışarıdan
herhangi bir etkinin olmadığı; çocuğun doğuştan sahip olduğu içten gelen
motivasyon ile sağlanmaktadır. Çocuğun hem bilişsel hem de sosyal anlamda
gelişimi açısından içsel motivasyon önemlidir. Motivasyon çocuğu davranış
sergilemeye yönelten içsel güç olarak tanımlanmaktadır. Motivasyon düzeyi
düşük olan çocuklar ilgisini dışarıya veya arkadaşlarına yöneltme, öğretmen
tarafından derse katılımının sağlanmasında güçlük yaşama, etkinliklere
isteksiz katılma veya hiç katılmama gibi istenmeyen davranışlar sergilerken;
motivasyon düzeyi yüksek olan çocukların öğrenme deneyiminden hoşlanma,
amaçlarını gerçekleştirme konusunda ısrarcı olma ve içeriğe ilişkin daha derin
bir anlayış konusunda istekli oldukları ve günlük yaşamda karşılaştıkları
problemleri çözebildikleri görülmektedir. Problem çözme becerisi; çocuğun
kendi yeteneklerini keşfederek ihtiyaçlarını karşılamasını ve karşılaştığı
güçlükler karşısında başkalarının yardım etmesini beklemek yerine kendi
çözüm yollarını bulmasını sağlayan beceridir. İçsel motivasyonu yüksek olan
çocukların problem çözme becerilerinin de yüksek olması beklenmektedir. Bu
nedenle bu araştırma okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların
motivasyon düzeylerinin bazı değişkenler ve problem çözme becerileri
açısından incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Literatür incelendiğinde okul
94
öncesi dönemde motivasyon ile ilgili yapılan çalışmaların yok denecek kadar
az olduğu görülmüştür. problem çözme becerileri ile motivasyon düzeyini
inceleyen ilk çalışma olması açısından önem taşımaktadır ve bundan sonra
yapılacak çalışmalara yol göstereceği düşünülmektedir. Araştırmanın evrenini
2017-2018 Eğitim Öğretim yılında Erzurum ilinin Aziziye, Palandöken ve
Yakutiye merkez ilçelerinde bulunan resmi ilköğretim okullarının anasınıfları,
bağımsız anaokulları ve özel ilköğretim okullarının anasınıfları eden 48-72
aylık çocuklar ve öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini
evrenden tesadüfi küme örnekleme formülü kullanılarak belirlenmiş 387
çocuk ve öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak
“Genel Bilgi Formu”, “Okul Öncesi Çocuklar İçin Motivasyon Ölçeği” ve “Kişiler
arası Problem Çözme Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; çocukların
motivasyon düzeylerinde öğretmenlerin kıdem yılı, öğretmenin mezuniyeti ve
çocukların okula devam etme süresi değişkenlerine göre farklılık olduğu
(p<0.05); öğretmenin yaşı değişkenine göre ise anlamlı farklılık olmadığı
(p>0.05) saptanmıştır. Çocukların Okul Öncesi Çocuklar İçin Motivasyon
Ölçeği’nin Bilişsel Sebat, Yetişkinle Sosyal Sebat, Çocuklarla Sosyal Sebat ve
Genel Yeterlilik alt ölçeklerinden aldıkları puanlar ile Kişiler arası Problem
Çözme Ölçeği’nin Yıkıcı Problem Çözme alt ölçeği arasında negatif yönde
düşük düzeyde anlamlı bir ilişki bulunduğu saptanırken; çocukların
Motivasyon ölçeğinin tüm alt boyutlarından aldıkları puanlar ile Kişiler arası
Problem Çözme Ölçeğinin Yapıcı Problem Çözme alt boyutundan aldıkları
puanlar arasında orta düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu
saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Problem Çözme, Çocuk, Okul Öncesi, İçsel
Motivasyon.
95
(Im)Polıteness in Only Drunks And Children Tell The Truth By Drew Hayden
Taylor
Mariam Awawda
Cyprus International University
The present study attempts to examine (im)politeness in Only Drunks and
Children Tell the Truth, a drama play written by Dew Hayden Taylor.
Politeness and impoliteness have received a great attention by many scholars
in recent years. The study applied a classification developed by Culpeper in
his latest book entitled Impoliteness: Using Language to Cause Offence. The
classification mainly focuses on conventionalized and implicational
impoliteness in literary texts. Drew Heyden through his characters’
conversational dialogues presents numerous (im)polite expressions to both
entertain and make actors and audiences think critically. This study applied
the above mentioned classification to examine impoliteness in characters’
expressions. The findings revealed that impoliteness is a common
phenomenon in the language used especially by women characters in the
play. The main reason behind this is the emotional pain the characters
experienced in their life. Impoliteness was used by both female and male, but
it was found that women used more impoliteness strategies than men.
Keywords: Key Words: Politeness, Impolitenerss, Conventionalized deveices,
Implicational devices
96
Effects Of Two Repeated Reading Strategies And Listening Passage Preview
On Oral Reading Fluency
Gül Kahveci
Lefke Avrupa Üniversitesi
Many students including inadequate responders are not receiving the level of
academic support needed to meet grade-level expectations in the area of
reading. One of the reasons for this result is the low-quality instructions which
are occurring too frequently in schools and moreover, evidence suggests that
students who exhibit severe reading difficulties in the primary grades are
likely to continue to struggle with reading throughout school. Many readers
who struggle with word recognition have difficulty in moving to a point of
automaticity and fluency in their reading that enables them to focus on what
they are reading. In the past, reading fluency was not considered as a problem
as long as the student could comprehend what was read however, more
recent research has shown that slow, disfluent reading cannot be ignored
because it is evidence of lack of word recognition automaticity and inefficient
processing of text. Therefore, slow reading requires readers to take more
time to complete a reading task than students who are fluent. This case study
examined the effectiveness of three fluency interventions (i.e., repeated
reading, repeated reading with pre-syllable exercise and teacher modeled
listening passage preview) with a fifth grade student struggling with fluency
skills. When compared to baseline, each intervention increased oral reading
fluency by the end of the 8 weeks of intervention. Repeated reading with pre-
syllable exercise resulted in the greatest fluency growth using colored
passages where each syllable was a different color. A single subject multiple
baseline design across-behaviors was used in this study. Early findings
revealed increased oral reading fluency in all interventions however,
repeated reading with pre-syllable exercise strategy has overwhelming
97
results. These early results demonstrate that student who has previously
responded inadequately to intervention is capable of making meaningful
gains in reading skills, despite her inability to catch up to higher performing
peers. Implications of these findings and the importance of applying
individualized interventions are discussed.
Anahtar Kelimeler: Oral reading fluency, repeated reading, repeated reading
with pre-syllable exercise, listening passage preview
98
60-72 Aylık Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Benlik Algılarının Bazı
Değişkenler Ve Çocukların Motivasyon Düzeyi İle İlişkisinin İncelenmesi
Sare Türkmen
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Saide Özbey
Gazi Üniversitesi
Benlik algısı bireylerin tecrübe ve gözlemleriyle şekillendirdikleri değer
yargıları bütünüdür. Benlik algısı; bireyin kendinin ve etrafının farkında
olmasını, fark ettiği durumları incelemesini, çevre ile iletişimini analiz ederek
değerlendirmesini gerektiren ve bu değerlendirme sonuçlarına göre
davranışlarını düzenleyen, kendi içinde çok işlevsel bir mekanizma ile
şekillenmektedir. Bu mekanizmayı harekete geçiren çocuğun içsel
motivasyonu ile başlattığı eylemleridir. Çocuk doğduğu andan itibaren
benliğini, çevresini ve toplumu anlamaya karşı saf bir içsel motivasyon ile
hareket etmekte, eylemlerini motivasyon düzeyine göre seçerek
yönlendirmektedir. Benlik algısı yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve belirli
dönemlerde belirli kazanımların elde edilmesi ile şekillenmektedir. Bu süreçte
çocuğun olumlu benlik algısı geliştirebilmesi için ailesi ile olumlu yaşantılar
geçirmesi, içsel motivasyonunun ve çevreyi keşfetmeye yönelik girişimlerinin
desteklenmesi, sağlıklı gelişim göstermesine uygun bir çevrede olanakları
sunulması önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalar benlik algısının
gelişiminde en önemli dönemin erken çocukluk dönemi olduğunu
belirtmektedir. Bu dönemdeki yaşantılar kişinin kendini algılama ve
değerlendirme sürecinin temelidir ve sonraki gelişim dönemleri üzerinde
etkilidir. Bu nedenle bu araştırma 60-72 Aylık okul öncesi dönem çocuklarının
benlik algılarının çeşitli değişkenler ve çocukların motivasyon düzeyleri ile
ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma
desenlerinden korelasyonel (ilişkisel) tarama yöntemi kullanılmıştır.
99
Araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim öğretim yılında Trabzon ilinin
Ortahisar merkez ilçesinde bulunan resmi ilköğretim okullarının anasınıflarına
ve bağımsız anaokullarına devam eden 60-72 aylık çocuklar oluşturmaktadır.
Evrenden tesadüfi küme örnekleme formülü kullanılarak belirlenmiş 300
çocuk örneklemi oluşturmaktadır. Veriler “Genel Bilgi Formu”, “Demoulin
Benlik Algısı Ölçeği” ve “Okul Öncesi Çocuklar İçin Motivasyon Ölçeği
(DMSQ18)” aracılığıyla toplanmıştır. Araştırma sonucuna göre; çocukların
benlik algıları kardeş sayısı, doğum sırası, okul öncesi eğitim süresi, aile türü,
anne öğrenim durumu, baba öğrenim durumu, anne çalışma durumu,
annenin mesleği ve babanın mesleği değişkenlerine göre farklılık
göstermektedir (p<0.05). Çocukların benlik algılarının cinsiyet değişkenine
göre ise farklılık göstermediği saptanmıştır (p>0.05). Ayrıca çocukların benlik
algıları ile motivasyon düzeyleri arasında anlamlı, pozitif ve orta düzeyde ilişki
saptanmıştır.
Keywords: Benlik algısı, motivasyon, içsel motivasyon
100
Osmanlının Son Dönemlerde Geleceğin Eğitimi
Muhittin Tuş
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Ruhi Özcan
Selçuk Üniversitesi
Bilindiği üzere eğitim, bir toplumun hem varlığını sürdürebilmesi için hem de
geleceğini inşaa edebilmesi için vazgeçilmez bir süreçtir. Kim ki bu işi hafife
alır, rüzgâra karşı tükürmüş olur. Ancak eski dönemlerde her ne kadar eğitimin
önemine bilim adamları işaret etmişler ise de gerek toplum gerekse siyasal
sistem buna uygun davranışları çok fazla sergileyememişlerdir. 19. yüzyıla
kadar bu yöndeki girişimler genellikle bireysel kaldığı söylenebilir. Bu sadece
İslam, Türk veya Doğu dünyasında değil Batıda da bu şekilde bir seyir takip
etmiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Padişahı II. Mahmud, her Osmanlı
vatandaşı için temel eğitimin bir zorunluluk olduğunu söylemiş olması,
eğitimin bireylerin inisiyatifine terkedilemeyecek kadar önemli olduğunu
söyleyen ilk siyasal iktidar olmasıyla dikkat çekmektedir. Bunun da altını bir
değil iki kere çizmek gerekmektedir.
Her ne kadar bu sözü söyler söylemez Osmanlı coğrafyasında herkesi temel
eğitime zorlayacak bir ortamı hazırladığı söylenemez. Ancak hem Sultan II.
Mahmud hem de ondan sonra gelenler, eğitimin bireysel girişimlere ya da
bireylerin oluşturdukları (bu da bir bireysel girişimdir) vakıfların inisitifine terk
etmediler. Bu işin, son dönem Osmanlı padişahları, devletin en temel görevi
olduğunu kabul ederek buna dair her türlü girişimi başlattılar veya
desteklediler. Bir önceki yüzyılda buna benzer girişimlerin nasıl bir akıbete
uğradığını tarihçiler çok iyi bildiklerinden padişahlardaki söz konusu bu tavrın
önemi olduk büyüktür.
101
Osmanlının son yüz yıllık tarihi herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Hangi
darboğazlardan geçtikleri, nelerle uğraştıkları, nasıl cephelerde savaştıkları
bilinen konulardır. Bütün bu gelişmelerin yanında devlet ve toplum olarak
eğitimin önemi anlaşılmış, her türlü bu gibi kargaşalıklara rağmen eğitim
alanında yapılanlardan geri kalınmamıştır. Mesela II. Abdülhamid, yeni açılan
okullarda yetişenlerin kendisine en şiddetli muhalefeti yapmalarına rağmen,
başka bir ifadeyle bu okullar sanki II. Abdülhamid’e muhalif yetiştiriyor gibi,
daha o günlerde bile bu şekilde yorumlanan, görüntüsüne rağmen padişah bu
okulların sayısını artırmaktan geri durmamıştır. Burada, I. Dünya Savaşından
sonra neredeyse damarlarındaki kanın bile kuruduğu o dönemde, Konya’nın
Beyşehir bölgesinde, Torosların tepelerindeki dağ köylerinde temel eğitim
gören okullarda aksamanın olmadığını, çocukların ve öğretmenlerin okullara
devam ettiğini, henüz kurulmakta olan Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini
inşa edecek neslin yetiştirildiğini anlatmaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı, temel eğitim, mekteb, Cumhuriyetin
Kuruluşunda eğitim
102
Ergenlerde Sosyal Onay ve İyilik Hallerinin İncelenmesi
Münevver Yalçınkaya
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Meryem Taner
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Tümen Erses
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Emre Demirci
Lefke Avrupa Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı ergenlerin sosyal onay ihtiyaçlarıyla iyilik hallerinin
incelenmesidir. Sosyal onay ihtiyacı başkalarının beklentilerinin önemli
görüldüğü, diğer insanların yargılarına önem verildiği ve sosyal etkileşimlerde
bireyin uyumuna yönelik davranışlarına önem vermesi ile ilgili bir kavramdır
(Karaşar, 2014). Sosyal onay kişilerin diğer kişilerle sosyal ilişkiler kurmasında
çok önemli bir gereksinimdir. Bu gereksinimin düşük ya da yüksek olması
kişilerde ve kişilerarası ilişkilerde farklı problemlere sebep oluşturmaktadır
(Karaşar, 2014). Ilgili literature baktığımızda iyilik halinin yanında öznel iyi oluş
olarak yer almaktadır (Diener, 2000). Öznel iyi oluş ise kişinin yaşamından
aldığı doyum, bireyin duygusal ve bilişsel durumu olarak ifade edilir (Tuzgöl-
Dost, 2004). Iyilik hali kişinin zihinsel, bedensel ve ruhsal bütün alanlarda
sürekliliğinin gelişmesinin hedeflendiği bir yaşam tarzı olarak
tanımlanmaktadır (Doğan, 2008). Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde
çocukluk döneminin bitişiyle beraber sözü edilen dönemin başlangıcından
fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir (Koç,
2004).
Bu çalışma nicel bir araştırma olup genel tarama türünde betimsel araştırma
deseni kullanılmıştır. Çalışmanın evrenini KKTC’de lefkoşa ortaöğretim 6. 7. 8.
Sınıf düzeyindeki öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklem ise 150 kişiden
103
oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak üç bölümden oluşan bir
ölçme aracı kullanılmıştır. Birinci bölümde demografik bilgiler (yaş,gittiği okul
türü,ailenin gelir durumu,uyruğu,cinsiyet,anne ve baba mesleği, doğum sırası,
akademik başarı puanı sorulmuştur), ikinci bölümünde sosyal onay ölçeği
(Karaşar ve Öğülmüş (2016) tarafından geliştirilen ölçek 5’li likert tipinde olup
sosyal onay ihtiyacına ilişkin üç alt boyutu (başkalarının yargılarına duyarlılık,
olumlu izlenim bırakma ve sosyal geri çekilme) ölçmektedir. Ölçek 25
maddeden oluşmaktadır), üçüncü bölümde de iyilik hali ölçeği (Fidan Korkut
tarafından geliştirilen 41 maddelik ölçek) kullanılmıştır.
Veri analizinde ise frekans dağılımı, yüzdelik dökümleri aritmetik ortalama, t
testi, one way anova ve pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı gibi
istatistiksel hesaplama yöntemleri kullanılmıştır.
Araştırma bulgularının ergenlerin akademik başarılarının ve doyumlarının
artırması konusunda yapılacak olan çalışmalara katkı sağlaycağına
düşünülmektedir.
Sonuçta araştırma bulguları, ilgili literatür ve diğer araştırma bulguları
konusunda tartışılmıştır ve bulgular doğrultusunda önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Sosyal onay ihtiyacı, İyilik hali, Ergenler
104
A Case Study of Sustainable Development Awareness And Environmental
Sensibility: Cyprus International University
Doğa Kavaz
Cyprus International University
Hüseyin Öztoprak
Cyprus International University
Understanding that campus life is beyond college related approach is
essential, thus the idea of students social issues should be given more
concern.
The proposed research about campus sustainability targets that every
educational institution is aimed at the production of qualitative and result
oriented students who are able to represent Cyprus International University
around the globe.
Students desire to participate in the exploitative initiatives and the programs
as may be run by the institutions but then the notions of its full awareness
and possible participation are still something to worry about.
A survey was conducted by asking Cyprus International University students
views on the sustainable development and environmental protection. The
survey was designed according to quantitative relational screening model.
The data obtained from the chemical surveys was investigated by using SPSS
20.0 program. Survey results were analyzed using ANOVA.
Drawing from the results, it should be noted that even when students are
concerned about the campus sustainability and corresponding environmental
benefits, there seems to be more reduced awareness in the area of
transports, energy and water conservations on the campus. However, to
promote the role of sustainability in campuses, students are seen as the
major stakeholders in achieving this perception and goal. To achieve this goal
105
students should be encouraged to incorporate the role of sustainability and
other socially related issues. Also, exposing students to training and
promotions of sustainable environments through excursions, trips, and
exchange programs is a promising way to lead to an alternative future.
Scientific or scholarly significance for educational practice, policy or theory:
The importance of educational re-organization through the actions of
sustainable improvement, social familiarities, economic and environmental
concern has to be prioritized. Furthermore, the contents of the courses
should include global issues, extracurricular activities and other activities that
might change their environmental attitudes and behavior.
Keywords: Environment, Sensitivity of Environment, Environment Problems,
Development, Sustainable Development
106
University Students’ Attitudes Toward E-Learning on The Moodle System
Salihu Hayatuddeen
Cyprus International University
Ahmet Adalıer
Cyprus International University
The domains of learning and teaching are undergoing numerous
transformations as higher-education institutions quickly adopt the concepts
and practices of e-learning. The aim of this study is to investigate the
differences in University students’ attitudes toward E-learning on the
MOODLE system with respect to their social demographic characteristics. The
sample consists of 209 students who were selected according to convenience
sampling in Cyprus International University. In this study, the “Attitudes
Toward E-Learning on The Moodle System” scale developed by Tzu-Chin
Rejoice Chou and demographic questions were used for collecting data. The
scale consists of five factors: Perceived usefulness & behavioral intention, e-
learning effectiveness, e-learning system satisfaction, perceived self-efficacy
& satisfaction, and multimedia instruction. The paper concludes with
discussions and outline of the next phases of this research.
Keywords: E-Learning, MOODLE, Higher Education, Attitudes
107
Analysis of Gender Representation in English File Third Edition
Intermediate Textbook
Serdar Sükan
Cyprus International University
İbrahim Tekman
Cyprus International University
Gözde Nadir Altınay
Cyprus International University
This paper aims to examine the gender representation in one of the textbook
used at Cyprus International University. The name of the book is “English File
Third Edition” and the level is Intermediate. Content analysis was used to
analyze the following two categories: gender visibility and occupational roles.
In general, the usage of pronouns related to men is much more than women
and men’s names are used more frequent than women’s. Yet again, The
occupational roles of men varies according to women. The results show that
there is an inequality between gender representation.
Keywords: Gender biased, Gender visibility, Occupational roles
108
Göç ile Gelen Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Okul Ortamında Karşılaştıkları
Sorunlar
Aygil Takır
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Ayşen Özerem
MEB
Göç neredeyse tüm toplumları etkileyen, insanlığın tarihi ile özdeş bir olgudur.
Göç, ekonomik, siyasi, çevreyle ilgili veya bireysel nedenlerle, bir yerden
başka bir yere yapılan ve kısa, orta veya uzun vadeli geriye dönüş veya sürekli
yerleşim hedefi olan coğrafik, toplumsal ve kültürel bir yer değiştirme
hareketidir. Bir insanın doğup büyüdüğü ve alışık olduğu bir çevreyi bırakarak,
yabancısı olduğu başka bir yerleşim birimine göçmesi, pek kolay olmayan bir
eylem olarak düşünülmelidir. Bu nedenle, göçü doğuran faktörler büyük
önem taşır. Nüfus problemleri, ekonomik problemler, doğal afetler, eğitim
şartlarındaki yetersizlikler, siyasi problemler ve savaşlar gibi sebepler daha
çok işin toplumsal boyutuna vurgu yaparken, daha iyi bir yaşam beklentisi ve
eğitim gibi nedenler bireysel boyutu vurgulamaktadır. İster göç alsın ister göç
versin, ülkeler, kentler ve diğer yerleşim birimleri kendilerini ister istemez bu
olgunun olumlu ve olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıya bulmaktadır. Göç alan
ülkelerde, göçün ekonomik ve sosyal etkileri yanında, eğitimin göçten
etkilenmesi kaçınılmaz görülmektedir.
Bu araştırmanın amacı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan bir devlet
kolejinde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin, okul ortamında
yaşadıkları sorunları rehber öğretmen ve okul idarecileri gözünden ortaya
koymak ve çözüm önerileri geliştirmektir. Yabancı uyruklu öğrenciler,
öğretmenleri ve velileri ile farklı bir çalışmanın dâhilinde yapılan bazı
görüşmelerde, öğrencilerin problem yaşadıklarında genellikle rehber
öğretmenlere yönlendirildikleri ve uyum süreçlerinin genellikle rehber
öğretmen tarafından takip edildiği belirtilmiştir. Dolayısı ile göç etmiş yabancı
uyruklu öğrencilerin uyum sürecinde en büyük sorumluluk sahibi olarak
rehber öğretmenler görülebilir. Bu sebeple, rehber öğretmenlerin yabancı
109
uyruklu öğrencilerin yaşadıkları problemlerle ilgili verecekleri bilgiler ile tespit
edilen sorunlara yönelik olarak hem bireylere hem de okul işleyişine katkı
sağlanacağı düşünülmektedir. Benzer gerekçe ile okul işleyişinden sorumlu
olan müdür yardımcılarının gözünden yabancı uyruklu öğrencilerin yaşadıkları
sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri geliştirilmesi önemli
görülmektedir. Temel unsurunun insan olması nedeniyle, eğitim
kurumlarında sorunların yaşanması oldukça doğaldır. Bu sorunların tamamen
yok edilmesi ise mümkün değildir. Eğitim kurumlarında, sorunların kaynağını
tespit ederek, aynı sorunların yaşanmasının önüne geçilmesi büyük önem
taşımaktadır. Bu sebeple, eğitim kurumlarında görevli olan herkesin
sorunların çözümünde işbirliği içerisinde hareket edebilmesi önemlidir. Bu
sebeple; yapılan bu çalışmada okullarda özellikle öğrencileri tanıma ve
takipten sorumlu olan rehber öğretmenler ve müdür yardımcılarının göçle
gelen yabancı uyruklu öğrencilerle karşılaştıkları sorunları, sorunlara
buldukları çözümleri ve sorunlara yönelik çözüm önerilerinin neler olduğu
araştırmak önemli görülmektedir. KKTC’ne bulunduğu coğrafyanın
şartlarından dolayı üçüncü dünya ülkelerinden (Pakistan, Bangladeş,
Afganistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan, Suriye, Ürdün, İran ve Irak
vb.) göçler devam etmektedir. Bu sebeple, araştırma sonuçlarının Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından değerlendirilerek, göçle gelmiş yabancı uyruklu
öğrenciler için yapılacak çalışmaların ve alınacak önlemlerin belirlenmesinde
katkı sağlayıcı olacağı düşünülmektedir. Çalışmada, temel amaç
doğrultusunda şu araştırma sorularına yanıt aranmıştır: 1. Rehber öğretmen
ve müdür yardımcılarına göre KKTC devlet kolejlerinde öğrenim gören yabancı
uyruklu öğrencilerin okul ortamında yaşadıkları sorunlar nelerdir? 2.
Yaşanılan sorunların çözümüne yönelik yapılan çalışmalar nelerdir? 3.
Yaşanılan sorunların çözümüne yönelik çözüm önerileri nelerdir?
Araştırmanın çalışma grubu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında KKTC’de
Lefkoşa bölgesine bağlı bir devlet kolejlerin görev yapan 3 rehber öğretmen
ve 3 müdür yardımcısıdır. Araştırma, algıların ve olayların doğal ortamda
gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konulmasına yönelik olarak, nitel
araştırma yöntemlerinden durum çalışması olarak tasarlanmıştır.
110
Araştırmada veriler, araştırmacılar tarafından geliştirilen açık uçlu sorulardan
oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Yarı yapılandırılmış
görüşme formunun soruları uzman görüşü alındıktan sonra düzenlenmiş ve
son hali verilmiştir. Veri analizini gerçekleştirmek için betimsel ve içerik
analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada, katılımcıların verdiği yanıtlar,
katılımcıların kod isimleri kullanılarak çizelgelere aktarılmış ve içeriklerine
göre analiz edilerek yorumlanmış ve veriler kavramsallaştırılmıştır. Ortaya
çıkan kavramlar düzenlenerek temaları saptanmıştır. Analizlerin güvenirliğini
sağlamak için bir başka araştırmacı tarafından belli bir görüşme metni
kodlanarak karşılaştırma yapılmıştır.
Araştırma sonucunda, rehber öğretmenlerin ve müdür yardımcılarının eğitim-
öğretim sürecinde yabancı uyruklu öğrencilerle ilgili bazı sorunlar
gözlemledikleri tespit edilmiştir. Bu sorunların en başında dil, kültür farklılığı,
dersle ilgilenmeme/öğretimden kopma ve uyum problemleridir. Bu
sorunların herbiri birbiri ile bağlantılı olarak birbirinin sebebi ve sonucu
olabilmektedir. Rehber öğretmenlerin ve müdür yardımcılarının
ifadelerinden, yabancı uyruklu öğrencilerin Türkçe diline hâkim
olmamalarından, Türkçe dilinde kendini ifade etmede ve arkadaş ilişkilerinde
sorun yaşadıkları, ayrıca Türkçe dilinde verilen derslerde öğretimden
koptukları anlaşılmaktadır. Kültür farklılığından dolayı yabancı uyruklu
öğrencilerin tavır, davranış ve değer yargılarında oldukça büyük farklıklar
vardır. Bu durum yabancı uyruklu öğrencilerin okula uyumunu zorlaştırmakta,
eğitim sistemini ve okulda uygulanan kuralları kabul etmelerini
zorlaştırmaktadır. Bu durumda, aile ve okulun, öğrencilerin okula ve topluma
uyum sürecini hızlandırmada işbirliği içinde olmaları büyük önem
taşımaktadır. Öğrencinin zamanın büyük bir kısmını okul ortamında geçirdiği
düşünüldüğünde okula çok büyük sorumluluklar düştüğü aşikardır.
Öğrencilerin durumlarını yerinde görmek, kültürlerini tanımaya çalışmak, aile
yapısını öğrenmek ve yabancı uyruklu öğrencilerin yerli öğrencilerle
kaynaşmasını sağlamak için çeşitli etkinliklerin yapılması kültürle ilgili
sorunların çözümünde etkili olabilir. Katılımcıların ifadelerinden yabancı
111
öğrencilerin oryantasyon çalışmalarına yönelik olarak öğrenci ve veli
görüşmeleri yaptıkları, okulun hem fiziki hem de sistemi ile ilgili bilgilendirme
yaptıkları, Türkçe dilini öğrenmeye yönelik kurslar açtıklarını ve diğer yabancı
uyruklu öğrenciler ile kaynaştırma çalışmaları yaptıkları görülmektedir.
Özellikle rehber öğretmenlerin ifadelerinden öğrencilere yönelik bireysel bir
program uygulamadıkları anlaşılmaktadır. Rehber öğretmenler, genel
çerçevede, çocuk ve ailesi ile görüşüp, bilgilendirme düzeyinde bir iletişim
kurmaktadırlar. Öğrenciye göre bireysel programlar hazırlanması, programın
çocuğun gereksinimleri ve şartlarına göre şekillenecek olmasından daha etkili
olacağı düşüncesi ile önerilmektedir. Rehber öğretmen ve müdür
yardımcılarının ifadelerinden, yabancı uyruklu öğrencilerin okul ortamında
yaşadıkları problemlerin dersleri takip etmede, okul ve sınıf kurallarına uyma
konusunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu sorunlar beraberinde farklı sorunlar
getirmekte, öğretimden kopan öğrenci, öğretmenleri ile çatışmaya girmekte
ve arkadaş gruplarından dışlanmaktadır. Yabancı uyruklu öğrencilerin
sorunlarının çözümüne yönelik hem rehber öğretmenler hem de müdür
yardımcıları okulun tüm paydaşlarının ve velilerin işbirliği içerisinde
çalışmasının önemini vurgulamışlardır. Uzun vadeli verilecek Türkçe
kurslarının da önemine değinmişlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
hazırlanacak kapsamlı bir oryantasyon programı, rehber öğretmenlere detaylı
bir uygulama eğitimi verilerek uygulamaya konulması araştırmacılar
tarafından önemli görülmektedir. Yabancı uyruklu öğrencilerin sağlıklı bir
uyum sürecinden geçmeleri için aile tanıma ve iletişim çalışmalarının da
oryantasyon programına eklenmesi gerekli görülmektedir. KKTC’nin
bulunduğu coğrafyadan ötürü göç almaya devam etmekte ve her geçen gün
göç yoluyla gelmiş çocukların sayısında ciddi bir artış olmaktadır. Değişen
dünyada yaşam şartları çok kültürlü eğitimi zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çok kültürlü eğitim ve oryantasyon programı
geliştirme çalışmalarına başlaması zorunlu görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yabancı Uyruklu Öğrenciler, Göç, Okul Sorunları, Çok
Kültürlü Eğitim
112
Çoklu Zekâ Kuramı Beden Eğitimi ve Spor Çalışmalarının İçerik Analizi
Bakımından Değerlendirilmesi
Erhun Tekakpınar
NEU
Figen Yaman Lesinger
NEU
Bu araştırma, çoklu zeka kuramı beden eğitimi ve spor çalışmalarının içerik
analizi bakımından değerlendirilmesini yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırma, belgesel tarama türünde bir çalışmadır. Araştırma verilerinin
toplanması için yayın taraması yapan kuruluşlar ve internet vb. uluslararası
ağlar kullanılmıştır. Öncelikle Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) bünyesinde
kurulan “Ebsco, Sciene Direct, Uluslararası Dokümantasyon Bilgi Tarama
Merkezi’nden yayın taraması yapılarak 2 çoklu zeka kuramı beden eğitimi ve
spor üzerine gerçekleştirilen tezlere, ayrıca 34 dergi makalesine ulaşılarak
veriler elde edilmiştir.
Değerlendirmeye alınan 2 tez ve 34 dergi makalesi istatistik paket
programında, çoklu zeka kuramı beden eğitimi ve spor çalışmalarının yayın
tipi, yıl, kademe, model, bireysel ya da grup çalışması mı olduğu, dili, anahtar
kelimeleri ve kişilerin bağlı oldukları kurumların neler olduğu gibi değişkenlere
göre gruplandırılmış, frekans ve yüzde tabloları oluşturulmuştur.
Sonuç olarak çalışmaların yayın tipinin daha çok makale olduğu, 2007 ve 2013
yıllarında çoklu zeka kuramı çalışmalarının artış gösterdiği, İngilizce dilinin
çalışmalarda daha fazla kullanıldığı çalışmaların daha çok yükseköğretim
kademesinde uygulandığı, kurumlarda bu konuyla ilgili yeteri kadar çalışma
yapılmadığı, grup çalışmasının daha yaygın olduğu ve çoklu zeka kuramı,
beden eğitimi yapay zeka, başarı, gibi anahtar kelimelerin çoklu zeka kuramı
çalışmalarında daha fazla yer aldığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çoklu zeka, beden eğitimi, içerik analizi, başarı
113
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarındaki Öğretmenlerin Psikolojik Sermaye ve
Okul Kültürü Özellikleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Salim Akyürek
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Hülya Şenol
Yakın Doğu Üniversitesi
Figen Yaman Lesinger
Psikolojik bir kaynak olarak değerlendirilen ve bireysel düzeyde kişisel gelişim
ve performansı özendiren, örgütsel düzeyde insan sermayesi ve sosyal
sermayenin bir öğesi olarak performans artışı sağlayan psikolojik sermaye,
örgütlere verimlilik artışı, yatırım getirisi ve rekabet avantajı kazandıran bir
kaldıraç güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle kamu, özel sektör ya
da sivil toplum kuruluşları, başka bir ifade ile her türlü örgütsel yapılanma
açısından elde edilmesi ve yönetilmesi gereken bir güç niteliğindedir.
Örgütlerin psikolojik sermayelerini ölçülmesi, yönetim tarafından alınan
çeşitli kararlara fayda sağlayabilecek bilgilerin elde edilmesini sağlamakta,
kişisel ve örgütsel verimlilik ve performans artışını sağlayan bir gücün de
yönetilebilmesine olanak tanımaktadır. İşletmelerin amaçlarına ulaşıp başarılı
sonuçların alınabilmesi için sadece çalışanların yetenekleri yeterli olmamakta
başka unsurların da bir araya gelerek bir bütün oluşturması
gerekmektedir. İşletmenin hem iç ve hem de dış çevrede algılanabilen bir
tarzı, bir karakteri olmalıdır. Her örgüt diğer örgütlerden farklı bir kimlik
ortaya koyabilmelidir. Bu kimlik ise örgüt kültürü olarak adlandırılmaktadır.
Psikolojik sermaye ve örgüt kültürü arasındaki ilişkinin incelenmesini
amaçlayan bu araştırmada evren olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
(KKTC)’nde bulunan Okul öncesi eğitim kurumları seçilmiştir. Anket %95
güven düzeyi, %5 örnekleme hatası ve tabakalı kota örneklemesi ile 2018
yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti okul öncesi eğitim kurumlarında görev
114
yapan öğretmenlere uygulanmıştır. Araştırmada kullanılan anketin birinci
bölümünde katılımcıların demografik özellikleri, ikinci bölümünde örgüt
kültürü ölçeği, üçüncü bölümünde ise psikolojik sermaye ölçeği yer almıştır.
Araştırmaya katılan eğitmenlerin, kişisel bilgileri araştırmacılar tarafından
hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada soru
formundan elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak SPSS 21.0
istatistiksel veri analizi paket programı yardımıyla analiz edilmiştir.
Katılımcıların sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesinde frekans analizi
kullanılmıştır. Bağımlı ve bağımsız değişkenlerin karşılaştırılmasında bağımsız
değişkenin iki kategoriden oluşması durumunda bağımsız örneklem t testi
(independent sample t test), bağımsız örneklemin ikiden fazla kategoriden
oluşması durumunda ise varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Varyans
analizi neticesinde kategoriler arası fark çıkması halinde farkın hangi
kategorilerden kaynaklandığını belirlemek için Post Hoc testlerden Tukey testi
kullanılmıştır. Ayrıca Okul Kültürü Ölçeği ile Psikolojik Sermaye Ölçeği
arasındaki korelasyonların belirlenmesinde pearson korelasyon analizi
kullanılmıştır. Elde edilen bulgular ilgili literatüre ve bundan sonra yapılacak
çalışmalara ve konunun gelişimine katkı sağlayacağı beklenmektedir.
Araştırmanın sonuç kısmında elde edilen bulgular teorik ve uygulama
bağlamında tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul Kültürü, Psikolojik sermaye, Okul Öncesi Eğitim
Kurumu, Öğretmen.
115
Communicative Grammar Teaching in The Process of Education
Abubakir Mahmood
Cyprus International University
In the field of second/foreign language acquisition, a teaching of grammar has
always stimulated controversy among researchers in the process of
education. In the previous decades, the question of whether grammar should
be taught implicitly or explicitly has usually been seriously debated.
Depending on the recent studies it has revealed that the grammar-based
approaches were factually inadequate due to their sole focus on form. At the
same time, the communicative-based approaches, too, has inadequacies, to
be crucial of which to their mere focus on meaning-based instruction.
Therefore, these negative reactions will have resulted in the development of
a new grammar teaching approaches that combine both perspectives while
the deductive method is traditionally associated with the dreaded grammar-
based approaches, and the inductive method is closely linked to the
communication-based approaches which have won momentum, nowadays.
Throughout this presentation I want to focus on the principles, goals of the
teachers who use Communicative Language Teaching (CLT), the role of the
participants, CLT classroom activities, and the characteristics of the teaching
and learning process. I also intend to look briefly at the advantages of
implementing of the CLT in the traditional grammar lessons, and the way it
makes the participants learn a second language in an interactive and creative
classroom environment. Also, it discusses current teaching strategies and the
methodological transformation of grammar in the language courses to
improve their grammar lessons through the use of the CLT approach. It
116
Introduces the approach, and how was this approach developed in teaching
languages, how it can help future teachers to develop their students’ oral
communication skills and present the CLT objectives in language teaching and
teaching techniques’ examples.
Keywords: Gender Representations, Feminism Stylistics, Héléne Cixous,
Medusa
117
Learning Management System Use Policy in Higher Education Institutions
Larian Nkomo
Cyprus International University
Muesser Nat
Cyprus International University
Philip Siaw Kissi
Cyprus International University
The shape of education is changing on a daily basis, as technology advances
so do ways of providing education. This change is especially necessary to
accommodate digital natives, as they are flocking into Higher Educational
Institutions and they are more technologically astute than previous
generations. One of the most common technologies when it comes to
education is Learning Management Systems which provide virtual
environments for the teaching and learning process. Although today they are
used in most of the institutions, some instructors are still reluctant to use this
educational technology tool. Institutional policy is one of the factors that have
been found to have an influence on the dissemination of technology in
institutions. Therefore, the aim of this study is to understand the influence of
Learning Management System Use policy on dissemination of educational
technology by analysing Learning Management System activities of students
and instructors based on their faculties. The first part of the analysis utilized
instructors Learning Management Systems activity data before and after
Learning Management System use policy change. SPSS is used to analyse the
relationship between pre- and post-policy change based on faculties.
Independent T-Test is used in the second part of the analysis to determine if
there is a significant difference between the pre- and post-policy changes on
students and instructors LMS usage. The results of the analysis show that the
change in policy did not have any effect on the active usage of Learning
118
Management System by students and instructors. Findings of this study
highlights the importance of effective Learning Management Systems use
policy implementation and dissemination in order to increase Learning
Management System based activities in Higher Education Institutions. It is
clearly known that the integration of technology into education increases
student engagement and performance, therefore it is necessary to underline
the importance of an effective policy implementation in higher education.
Keywords: Institutional policy, Learning Management System, Technology
Dissemination, Higher Education.
119
İlkokul 3. Sınıf Öğrencilerinin Kaygı ve Depresyon Düzeylerinin İncelenmesi
Ülkü Tosun
Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi
Aziz Zorlu
MEB
Ailelerinden ayrı ve bireysel olarak okula gelmeye başlayan ilkokul
öğrencilerinin bazılarında uyum sorunları olabileceği öngörülerek ilkokul
birinci sınıf öğrencileri diğer öğrencilerden bir hafta önce okula başlamakta ve
uyumlanma sürecine dahil edilmektedirler. Bazı öğrencilerdeki uyum
sorunları daha üst sınıflarda da kaygı ve depresyon belirtileri şeklinde devam
ederek öğrencilerin akademik başarılarını, arkadaşlarıyla ilişkilerini, sınıf içi
davranışlarını etkileyebilmektedir.
Çalışmanın amacı, ilkokul 3. sınıf öğrencilerinin kaygı ve depresyon
düzeylerinin hem kendi algıları hem de velilerinin algıları doğrultusunda
belirlenmesi ve daha sonra sınırda ve/veya yüksek kaygı ve depresyon
bozuklarından bir veya daha fazlasına sahip öğrencilere bireysel destek
verilmesinin sağlanmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Kaygı, Depresyon, İlkokul Öğrencileri
120
Bir Eğitim Materyali Tasarımı: Çember ve Daire Seti
Şeyda Kılıçoğlu
Başkent University
Matematik ve Geometri Eğitim aracı tasarımlarının yetersiz kaldığı özellikte
Lisans seviyesinde açıktır. Çoğu öğrenci için çember, daire, Pi sabiti, çemberin
çevre uzunluğu, dairenin alan hesabı bilgisi formüller bazında anlaşıldığı için
formülleri ezberlenmesi gerek ve yeter şart olarak görülür. Kavram bilgisi göz
ardı edilir. Çember ve daireye ait kavramları daha somut verebilmek adına
“Çember ve Daire Seti” olarak adlandırdığımız eğitim materyali tasarladık.
Çember olarak isimlendirilen Euclid’ in postulatları ile ortaya koyduğu Euclid
düzlemindeki bu noktalar kümesi olan eğri; tanımsız nokta kavramından
başlayarak merkez, yarıçap, çap, geometrik yer, kiriş, çemberin çevresi, Pi
(sabiti) iç nokta, dış nokta, daire, dairenin alanı gibi belirli kavramlar bir
hiyerarşide örgütlenmiş yapıda somut modellerle öğrenciye olarak
sunulmalıdır.
Bu çalışmanın temel amacı, ilk ve orta öğretimin temel geometri
kavramlarından olan çember ve daireyi tanıtmak, özeliklerini ve elemanlarını
vermek, amacıyla bir 3-boyutlu eğitim materyali tasarımını ve aşamalarını
vurgulamaktır. Bu konu üzerine tasarlanan bir materyal, öğrencilerin cebir ile
geometri kavramalar arasındaki bağlantıyı kurarak öğrenmesinde yararlı bir
araç olacaktır. Yansıtıcısız öğretim teknoloji ve materyalleri sınıfına giren bir
eğitim materyali modellemesini örnek ve özendirici olarak vereceğiz.
Mehmet Bekdemir (2012) “çember ve daire alt öğrenme alanlarındaki kavram
ve işlem bilgisini ayırt eden bir ölçek kullanılmıştır. Öğrencilerin işlem bilgisiyle
ilgili sorulardaki başarıları, kavram bilgisiyle ilgili sorulardaki başarılarından
anlamlı olarak yüksektir. … Kavram bilgisi sorularına verilen cevapların
betimsel analiz sonuçlarına göre, öğrencilerin kavramları, bunların arasındaki
121
ilişkileri, formüllerin anlamını veya elde edilmesini ya yanlış bildikleri ya da hiç
bilemedikleri tespit edilmiştir.”
Adnan Baki, (2004) “öğrencilerin cebirsel bilgilerinin doğası, kavram ve işlem
bilgilerinin dengeli olduğu kavramsal öğrenmeye değil, işlemsel bilgilerinin
öne çıktığı bir matematiksel öğrenmeye dayandığı sonucuna varılmıştır.
Matematik öğretirken işlemsel çözüm yollarından çok kavram ve ilişkilere
öncelik verilirse sorun önemli ölçüde çözülecek ve öğrencilerin matematiksel
öğrenmeleri daha kalıcı ve işlevsel olacaktır.”
Bu sebeple kavram bilgisinin öğretilmesinin üzerinde durulmuştur. Gerçek
hayattan ve modellerin öğretim amaçlı kullanılması için materyal tasarımı
gerekmiştir. Fikir bazında bu materyalin gereğine ve nasıl yapılandırılacağına
karar verdikten sonra, üç boyutlu, ekonomik ve işlevsel olması için üretimi
planlanmıştır. Gerekli çizimler yapıldıktan sonra kolay taşınan kullanışlı ve
herkesin ulaşabileceği bir 5 temel parçalı ve hareketli taşınabilir örnek set
ortaya çıkartılmıştır. Bu setin kullanıcısına yol gösterecek bilgilerde aynı
hiyerarşide verilmiştir. MEB kazanımları dikkate alınmıştır. Bu materyalin
kullanılması ile öğrencilerin ve öğretmen adaylarının kavram bilgisine kalıcı
olarak daha kolay ulaşmaları mümkün olur. Patenti de alınabilir. Benzer eğitim
materyali tasarıları için özendirici olması da ayrı bir kazanımdır. Bu eğitim
materyalinin kullanılması sonucu öğrencide elde edilen kazanımlar da
değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Çember, daire, eğitim materyali
122
Öğretmenlerin Alternatif Ölçme ve Değerlendirmeye Yönelik Tutum ve Öz
Yeterlik Algılarının Belirlenmesi
Çiğdem Hürsen
Yakın Doğu Üniversitesi
Sibel Süzek Birkollu
Yakın Doğu Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim kademelerinde görev yapan
öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik tutum ve öz-
yeterlik algıları arasındaki ilişkiyi belirlemektedir. Betimsel bir çalışma olan bu
araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
gerçekleştirilen bu araştırmaya 325 öğretmen katılmıştır. Araştırmadan elde
edilen sonuçlar, öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik
tutumlarının olumlu yönde olduğunu ortaya koymuştur. Benzer şekilde,
öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik öz-yeterlik
algılarının da genel olarak yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, öğretmenlerin
alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik “uygulama” ve “kaynak
kullanma” boyutlarına yönelik öz-yeterlik algı düzeylerinin de orta seviyenin
üzerinde olduğu saptanmıştır. Ancak, araştırmadan elde edilen sonuçlar,
öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik “zorluklarla başa
çıkma” boyutuna yönelik öz-yeterlik algılarının orta düzeyde olduğunu ortaya
koymuştur. Öğretmenlerin cinsiyetleri ise alternatif ölçme ve
değerlendirmeye yönelik öz-yeterlik algılarında anlamlı bir farklılık
yaratmazken, tutumlarında kadın öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık
yaratmaktadır. Araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç ise öğretmenlerin
alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik tutumları ile öz-yeterlik algı
düzeyleri arasında pozitif yönde düşük düzeyde bir ilişki olduğudur.
Öğretmenlerin özellikle alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik
zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirecek seminerler verilmesi
önerilmektedir. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlerin
123
alternatif ölçme ve değerlendirmeyi kullanmaya yönelik yeterliklerini
geliştirecek sadece teorik değil uygulamaya dönük de hizmet içi eğitimler
düzenlemesi önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen; ölçme ve değerlendirme, alternatif
değerlendirme teknikleri; tutum; öz-yeterlik
124
The Use of Drama in Overcoming Anxiety in English as a Foreign Language
Class: An Action Research
Çelen Dimililer
Near East University
Nurdan Atamtürk
Near East University
One of the purposes of foreign language teaching is to help students to be
communicatively competent so that they can use the language both in and
outside the class. Traditional English as a foreign language (EFL) classes are
limited in giving the opportunity to the students to use the language
effectively in order to develop fluency. There are many graduated students
who are unable to speak in public or engage in real communication as they
lack confidence in using the language. They can understand the language that
is spoken around them, but in practice they fail to use the language they have
learned effectively. Such problems are prevalent in foreign language teaching
paractices and language teachers are always after new perspectives for future
education. The impetus for this study raised when such shortcomings were
detected in an undergraduate class called Literary Terminology. Eight junior
students who were studying in English Language and Literature Department
of a private university in north Cyprus participated in the study. Drama
activities were incorporated into the course as an intervention which lasted
sixteen weeks. The data were collected through semi-structured interviews
with all the participants to be analyzed qualitatively. The qualitative analysis
revealed that a great majority of the participants benefited from the
intervention in terms of speaking anxiety and socialization.
Keywords: English as a foreign language; Tertiary education, Drama
125
Çevrimiçi Pedagojik Formasyon Sertifika Programının Tasarlanması,
Uygulanması ve Değerlendirilmesi
Volkan Cantemir
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Teknolojinin hızla gelişmesi birçok alanda hayatımızı kolaylaştırmıştır. Çok
farklı alanlarda hayatımızı kolaylaştıran teknolojinin eğitim alanını da
etkilemeyeceği düşünülemez. Eğitim dört tarafı duvarlar ile çevrili bir binada
derse katılmak ile sınırlı değildir. Yeni teknolojiler sayesinde eğitimi farklı
ortamlarda yapabilmenin önü açılmıştır. Teknoloji ve İnternetin yaygın
kullanımı ile birlikte çevirim içi uygulamaların eğitimdeki payı hızla artış
göstermektedir. Öğrencilerin bilgiye daha hızlı bir şekilde istediği zaman ve
istediği yerden ulaşması, arada bulunan coğrafi ve bölgesel engellerin ortadan
kalkması öğrencilerin bu tür uzaktan eğitim uygulamalarına yöneliminde bir
artış sağlamıştır. Eğitim yönetim sistemi uygulamaları kullanılarak sanal
ortamlarda sanal sınıflar yaratılarak derslerin işlendiği öğrencinin ister canlı
olarak ister ise daha sonradan tekrar izleyebileceği yenilikçi bir eğitim sistemi
olarak görülmektedir. Bu eğitim sistemi bir çok alana entegre edilmesinden
sonra pedagojik formasyon eğitimi için de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu
gelişen eğitim teknolojileri sayesinde öğretmen olmak isteyen eğitim fakültesi
hariç diğer üniversite bölümlerinden mezun olan adaylara uzaktan eğitim
programlarıyla pedagojik formasyon sertifikası alma imkanı tanınmıştır.
Yapılan benzer çalışmalarda uzaktan eğitim ile gerçekleşen pedagojik
formasyon sertifika programına katılan öğretmen adayları için ulaşılmak
istenen hedef, amaç, eğitim ve öğretim süreçlerinde ki boyutlar olumlu
olduğu gözlenmiştir. Üniversite mezunu ve belirli bir yaşa ulaşmış insanlar
artık toplumda kabul görebilmek için birer işe girmiş ve çalışmak durumunda
kalmış olabilirler. Dolayısı ile örgün öğretime zamanları olmayabilir. Bu soruna
126
uzaktan eğitim ile çözüm bulmak mümkündür. Uzaktan eğitim sistemlerinde
ders materyali, öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişimi sağlayacak
platformlara ihtiyaç vardır. Bu platformlardan biri de açık kaynak kodlu
Moodle sistemidir. Bu çalışmada online pedagojik formasyon eğitimi
sertifikası için tasarlanan Moodle eğitim ortamı detaylı bir şekilde açıklandı.
Bunun ile birlikte öğretmen adaylarının bu sertifika programı çerçevesinde
almış oldukları 7 farklı dersin Moodle üzerinden verileri toplanıp analiz edildi.
Bu sayede öğretmen adaylarının ders materyallerine nasıl ve hangi zaman
aralıklarında ve hangi sıklıkta ulaştıkları belirlendi. Ek olarak öğretmen
adaylarının Moodle eğitim ortamı hakkındaki görüşleri ve değerlendirilmesi
anket aracılığı ile toplandı. Veriler istatistiksel hesaplamalar yapılarak elde
edilen sonuçlar yorumlandı. Bu çalışmada elde edilen bulgular çevrim içi
pedagojik formasyon sertifika programlarının tasarlanması ve etkin
kullanımına önemli katkılar sağlamaktadır. Kurumlar bu bulguları göz önünde
bulundurarak ilerideki çevrim içi eğitim uygulamalarının daha etkin
yürütebilirler.
Anahtar Kelimeler: uzaktan eğitim, moodle, pedagojik formasyon
127
A Historical Study of Virginia Woolf
Çelen Dimililer
Yakın Doğu Üniversitesi
Kamil Dimililer
Yakın Doğu Üniversitesi
A Room of One's Own (1929)—a non-fiction/which can be categorized as a
'feminist manifesto' because it discusses the role of women in the history of
literature. Woolf argues here that women are oppressed and explains why
women were prevented from writing fiction because they were deprived of
education itself. Further, A Room of One's Own raises many critical issues that
are still significant for the women of our contemporary society: 'a woman
must have money and a room of her own if she is to write fiction' (Woolf,
1929; 1992, p.4) and hence she suggest, some of the materialist reasons for
the oppression of women from Antigone to the present. That is why a Marxist
approach will be employed to A Room of One's Own because the ideas that
Woolf discusses are primarily linked to real life objects and that without these
material; needs, one cannot conceive or think. This implies that for Woolf,
educating women is the major momentum in their liberation because that is
the only way one to begin to treat them 'equally', she would say. In her study
of literature and history, Woolf is puzzled and frustrated with the idea that
no women writers existed till Mary Wollstonecraft (A Vindication of the Rights
of Women add date-1792) and finds the remedy to cure this eternal prejudice
by men by educating The Second Sex, as Beauvoir would have put it. Four
Works of Woolf is examined in this article; A Room of One's Own, Orlando,
Mrs Dalloway and Three Guineas and the main idea is to defend and reflect
that Virginia Woolf was a Marxist feminist.
Keywords: Marxism, Feminism, Education, Culture
128
Cyprus Turkish Children’s Literature and Contemporary Women Writers
Hatice Kayhan
Cyprus International University
Güliz Özütürk
Cyprus International University
The works of children's literature are among the literary works which have an
important place today. These artifacts, which provide great contributions to
the development of children in the mother tongue, the development of
creativity, the transfer of cultural values and the development of children in
a cognitive-emotional sense, have become one of the important research
areas. When examining these works, it is important to consider not only the
works that satisfy the need for entertainment but also help them to
understand the meaning of life at the same time. Many works of this kind
have been given in the world, in Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC)
and they continue to be given. This study will examine contemporary women
writers and works in the field of children's literature in TRNC. When we look
at the writers of contemporary children's literature, it is striking that most
names in this field are female. In the works of female authors, we usually see
the sensitivity of being a woman in society and the woman's motherly role.
Keywords: Children's literature, contemporary women writers, language
development, language learning
129
Proposing A Social Entrepreneurship Model On Teacher Candidates’
Motivation Through Positive And Negative Metaphoric Perspective
Hale Erden
Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi
Among the elements constituting a healthy society is its education system
and the most dynamic element for this system to be operated effectively is
the teachers. Teacher candidates’ motivation and their being entrepreneur
socially are mutually important in the teaching profession because they can
influence their students at the positive or negative way while performing
their profession. The aim of the current research is to explore the perceptions
of the teacher candidates, 4th year initial teacher training students from
education faculties, to identify positive and negative metaphors on teacher
candidates’ motivation and propose a social entrepreneurship model on
student motivation. Qualitative research paradigm under interpretive
phenomenological methodology was used in the current study. Group 1
consisted 60 focus group members (FGMs) and Group 2 involved 60 in-dept-
interviewers (IDInts). Data were collected through metaphoric perspective.
The key stakeholders were asked to write in full sentences on if they would
define the social entrepreneurship and teacher candidates’ motivation, what
positive and negative metaphor/s they would use and they were also asked
to give their justifications. Interpretive approach for data collection was used
and data were analyzed using content analysis method. Identified positive
metaphors described social entrepreneurship on teacher candidates’
motivation as shark, spirit, fire of love and skilful. Identified negative
metaphors described social entrepreneurship on teacher candidates’
motivation as ordinary and intense. It is concluded that the entrepreneurship
model has been based on the aggressive, sociable, exploratory, far-sighted,
130
expert and excellent as a shark; investor, leader, technician, struggled and
focussed as spirit; as well as courage, desired, passion, determination, loving
and motivating work, persistence, sincere, reliable, sympathetic, humorous,
commitment, enthusiasm, imagination, positive attitude and perseverance as
fire of love. Similarly, indistinguishable from others, less gainer, low-start up
foundations, venture, thinking small as being ordinary; risk taker, extremely
stressed, increased responsibility, necessity to grow constantly, stuck to
imaginations and unable to improve as intensity. Proposing a social
entrepreneurship model on teacher candidates’ motivation through
qualitative research paradigm has been an important study conducted in this
regard. Since social entrepreneurship is the motive for teacher candidates’
motivation, motivation itself is a guiding principle stimulating the organism,
and social entrepreneurship itself requires action and certain amount of
motivation to take action. Therefore, social entrepreneurship and motivation
mutually effect each other.
Keywords: social entrepreneurship model, motivation, positive and negative
metaphoric perspective
131
Öğretmenlerin Eğitim Denetmenlerine İlişkin Metaforik Algıları
Osman Vaiz
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Nesrin Menemenci
Yakın Doğu Üniversitesi
Akış Yeşilada
Yakın Doğu Üniversitesi
Metafor, bir kavramın başka bir kavram veya olgu ile açıklanması ve algıda
seçicilik yaratılmasıdır. Bu araştırmanın amacı, Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı
Rum ilköğretim öğretmenlerinin eğitim denetmenlerine ilişkin algılarını
metafor aracılığıyla ortaya çıkarmaktır. Araştırmanın evrenini 2016-2017
eğitim öğretim yılında Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde ilköğretim
kurumlarında görev yapan öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmaya, 21
Kıbrıslı Rum ve 32 Kıbrıslı Türk öğretmen katılmıştır. Katılımcılardan, metafor
kavramı ile bir kavramın, olgu veya olayın başka bir kavram, olgu veya olaya
benzetilerek açıklanması istenmiştir. Araştırmanın nitel boyutunda örneklem
alınırken amaçlı örneklem yöntemine başvurulmuştur. Araştırma amaçlı
örnekleme yöntemlerinden biri olan maksimum çeşitlilik örneklemesi
kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre; her iki toplumda da olumlu
metaforların daha fazla olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelime: Denetmen, Öğretmen, Metafor, Kıbrıs
132
Denetmen Görev ve Sorumlukları; Kıbrıs Örneği
Osman Vaiz
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Nesrin Menemenci
Yakın Doğu Üniversitesi
Akış Yeşilada
Yakın Doğu Üniversitesi
Denetmen, yönetim süreçlerinden biridir ve bu sebepten eğitim yönetimi de
eğitim denetiminden ayrı düşünülmemektedir. İlgili kuruma, daha iyi duruma
gelmesi için hizmet eden denetim, yönetimin bir alt sistemi, kamu yönetimi
içinde bir devlet görevi ve yönetici yeterlilikleri açısından bir uzmanlık alanı ve
sorumluluğudur. Araştırmanın amacı; Kıbrıs’da bulunan iki toplumun eğitim
denetmen görev sorumluklularında ki benzerlik ve farklılıkları ortaya
çıkarmaktır. Araştırmada, literatür gözden geçirilerek çeşitli araştırmacıların
ve kurumların denetmen kavramı, özellikle de ilköğretim kurumlarında
denetmenlerin görev ve sorumluluklarını ortaya çıkarma amaçlanmaktadır.
Araştırma literatür taramasına dayalı olup, iki toplumdaki yasa ve
uygulamaları irdelemektedir. Araştırma sonucunda iki toplum yasa ve
uygulamalarında farklılıklar olduğu görülmektedir. Denetmen atama ve yetki
süreci belirgin farklıklar ortaya çıkmaktadır.
Anahtar Kelime: Denetmen, Sorumluluk, Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs
133
Özel Eğitim Öğretmen Adaylarının Bilgi Okur Yazarlığı Özyeterlik Algısı ile
Mesleki Kaygı Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Cahit Nuri
Yakın Doğu Üniversitesi
Cemaliye Direktör
Lefke Avrupa Üniversitesi
Omaç Rüştioğlu
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Bilgi okur-yazarlığı düzeyi, bireyin yeniliklere ne derecede açık olduğu, bilgiye
ulaşma ve bilgi üretme istekliliğine ne kadar sahip olduğunu ortaya
koymaktadır. Özel eğitim öğretmenliği diğer meslek grupları gibi yeniliğe
açıklığın önemli olduğu bir meslek alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
doğrultuda araştırmanın amacı, özel eğitim öğretmen adaylarının bilgi okur-
yazarlık düzeyleri ile mesleki kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi açıklamaktır.
Araştırmanın çalışma grubu, üniversitelerin özel eğitim öğretmenliği
bölümüne devam etmekte olan 208 (%52,26) kadın, 190 (%47,74) erkek
olmak üzere toplam 398 katılımcıdan oluşmaktadır.
Araştırmada, veri toplama tekniklerinden web tabanlı veri toplama tekniği
kullanılmıştır. Katılımcılara demografik bilgi formunun yanı sıra Öğretmen
Adaylarına Yönelik Mesleki Kaygı Ölçeği ile Bilgi Okur-Yazarlığı Öz Yeterlik
Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde cinsiyete göre
bilgi okur-yazarlık özyeterlik ve mesleki kaygı puanları kadın katılımcıların
erkek katılımcılardan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Yapılan basit doğrusal regresyon analizi sonuçlarına göre bilgi okur-yazarlık
özyeterlik puanlarının katılımcıların mesleki kaygı düzeyinin anlamlı bir
yordayıcısı olduğu görülmüştür R=.592, R2=.350, F(1,396)= 213.244, p<.00.
Özel eğitim öğretmen adaylarının mesleki kaygı düzeyine ilişkin varyansın
134
%35’inin bilgi okur-yazarlığı özyeterlik algısı ile açıklandığı ifade edilebilir. Elde
edilen sonuçlar alanyazın ışığında tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Öğretmen adayı, Bilgi okuryazarlığı, Özyeterlik Algısı,
Mesleki Kaygı
135
Öğretmenlerin Alternatif Ölçme ve Değerlendirmeye Yönelik Tutum ve Öz
Yeterlik Algılarının Belirlenmesi
Çiğdem Hürsen
Yakın Doğu Üniversitesi
Sibel Süzek Birkollu
Yakın Doğu Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin alternatif ölçme - değerlendirmeye
yönelik tutum ve öz-yeterlik algıları arasındaki ilişkinin belirlenmesidir.
Betimsel tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmaya 325 öğretmen
katılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlardan, öğretmenlerin alternatif
ölçme ve değerlendirmeye yönelik tutumlarının olumlu yönde olduğu
belirlenmiştir. Ancak, öğretmenlerin cinsiyetlerinin alternatif ölçme ve
değerlendirmeye yönelik tutumlarında, kadın öğretmenlerin lehine anlamlı
bir farklılık yarattığı saptanmıştır. Benzer şekilde, araştırma sonuçlarından
öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik öz-yeterlik algı
düzeylerinin de orta seviyenin üzerinde olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin
alternatif ölçme - değerlendirmenin uygulanmasına yönelik öz-yeterlik algı
düzeyleri ile kaynak kullanımına yönelik öz-yeterlik algılarının da orta düzeyin
üzerinde olduğu saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç,
öğretmenlerin zorluklarla başa çıkmaya yönelik öz-yeterlik algılarının orta
düzeyde olduğunu ortaya koymuştur. Öğretmenlerin cinsiyetleri ise alternatif
ölçme ve değerlendirmeye yönelik öz-yeterlik algılarında anlamlı bir fark
yaratmamaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, erkek
öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirmeye yönelik tutumlarını
olumlu yönde geliştirecek eğitimlerin düzenlenmesi önerilmektedir. Ayrıca,
öğretmenlerin zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirecek hizmet içi
eğitimlerin düzenlenmesi de önerilmektedir. Gerçekleştirilecek hizmet içi
eğitimlerin ise teorik bilgilerin yanında pratiğe dönük uygulamalar içermesi de
oldukça önemli görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: alternatif ölçme- değerlendirme teknikleri, öğretmen,
ölçme ve değerlendirme, tutum, öz-yeterlik
136
An Extended Mobile Application Design for Special Education to Teach
Numbers
Umut Zeki
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Tolgay Karanfiller
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Kamil Yurtkan
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
In recent years, mobile technologies (smart phones, tablets…) have become
an indispensible part of our lives. Besides everyday use of this technology, it
has also been used frequently in the field of science and education. Due to
increased use of smart devices in education, the need for applications
designed for this area becomes more significant. Research done in this area
shows that mobile applications can help students to navigate and manage
tasks in a variety of environments including school, work and informal
settings. Because of mobile technologies provides repetitive and flexible
learning opportunities to the students, mobile apps and devices are also
being used to support learners with special needs and disabilities. Students
who need special education may learn slower than other students. Therefore,
they may face learning difficulties during learning. In this paper, we propose
an extension of the previously proposed mobile application that is designed
to serve as an assistant to teachers to teach numbers (0-9) in mathematics to
special education students. It is also suitable for use by pre-school children.
The application includes teaching modules to teach number concepts. An
iterative algorithm is implemented to teach each concept. The algorithm
starts with a pre-test and estimates the student’s competence about the
concepts. If the pre-test results show that the student provides prerequisites
related module, learning starts. Otherwise the algorithm returns to the main
137
menu. In the teaching section, the application will start to teach by using
Stepwise Method (Do, show, say, write).There are four sets of tools in each
stage and these sets are used in turn. If the student gives correct responses
from presentations, the criterion is met and application will pass to the next
step. The student must answer at least 75% of the questions asked in order
to be able to pass to the next stage in both the pre-test and the teaching
section. Stepwise method is used to design the algorithm of the program
because it is a very efficient method to teach mathematics concepts to the
students who need special education. This study is targets the basic
mathematical teaching in Turkish. Also, all steps of the Stepwise method can
be applied by using this algorithm. These are the novelties of this study. The
previously proposed mobile application was created on Android Studio,
based on java programing language and runs on Android devices. Therefore,
the extension will be on the same platform, in the same implementation.
Android 4.0 (Ice Cream Sandwich) operating system or one of the further
versions should be installed for compatibility.
Keywords: Technology, android studio, programme
138
Öğretmenlerin Mobil Eğitim Uygulamalarına Yönelik Tutumları
Hüseyin Göksu
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Sevilay Atmaca
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Bilgi çağı ile birlikte teknolojik alanda yaşanan gelişmeler, hayatın her alanını
etkilediği gibi eğitim ve öğrenme sürecinde de köklü değişimlerin
yaşanmasına neden olmaktadır. Özellikle yeni teknolojik cihazların ve
internetin eğitim sürecine dahil olması eğitim ile teknolojiyi hiç olmadığı kadar
birbiri ile ilişkili, kullanılır bir hale getirmiştir. İnternetin eğitim alanında
kullanılmasıyla birlikte öncelikli olarak e-öğrenme metodu uygulanmaya
başlanmıştır. E-öğrenme, bilgi ve iletişim teknolojisinin kullanılmasıyla
öğrenmeyi destekler ve kolaylaştırılmasını sağlar (Asandului ve Ceobanu,
2008). Bu noktada e-öğrenme, eğitimi sınıf ortamının ötesine taşıyarak;
coğrafi sınırları ortadan kaldırmaktadır. Zamansal olarak sınırlılıkları ortadan
kaldırmış olsa bile mekansal olarak tam anlamıyla bir özgürlükten söz etmek
mümkün değildir (Duran, Önel ve Kurtuluş, 2006). Geleneksel okullarda ve
sınıflarda yapılan eğitime destekleyici olarak düşünülen e-öğrenme, görsel
nesneler, benzetimler ve oyunlar kullanılarak gerçekleştirilen bir eğitim
şeklidir. E-öğrenme tam anlamıyla öğrenciyi özgürleştirmemektedir. Sabit
mekanlardan içeriğe erişebilmesi nedeniyle mekansal özgürlükten e-öğrenme
sürecinde tam anlamıyla söz edilmemektedir. İletişim teknolojilerinin
gelişmesiyle birlikte mobil iletişim araçları eğitim sürecine dahil edilmiştir.
Bireyin değişen ve büyük bir hızla gelişen zamana ayak uydurması için ise,
günümüz teknolojisini yakından takip etmesi ve bunu en verimli şekli ile
kullanması gerekmektedir. Bu gelişmeler, mobil eğitimin hayata geçmesini
sağlamıştır.
Eğitim alanında istenilen seviyede olmasa da- günden güne artan mobil eğitim
uygulaması kullanımdan söz edebiliriz. Mobil cihazların kullanım alanının çok
139
genişlemesi ve hayatımızın bir parçası gibi görüp; sürekli yanımızda taşımanın
avantajını tam anlamıyla kullandığımızı söylemek ise çok mümkün değildir. Bu
bağlamda alandaki öğretmenlerin mobil eğitim uygulamalarına yönelik
tutumlarını ölçmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada, öğretmenlerin
de sürekli yanlarında taşıdıkları akıllı cihazları, eğitim-öğretim alanında ne
denli kullandıkları, bu cihazların sağladığı avantajları yeteri kadar kullanıp
kullanmadıklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mobil Eğitim, Eğitimde Mobil Uygulamalar, Öğretmen
140
Validity and Reliability of the “Gamification Applications in Education”
Scale
Fezile Özdamlı
Near East University
Senay Kocakoyun
İstanbul Aydın University
Gamification with technological innovations is used to develop educational
systems and motivate learners. It has significant potential for motivating
learners and is becoming increasingly attractive for school students. With the
growth of suitable applications for the gamification approach, it has
becoming increasingly used in education. Although it is known that there are
scales that have been developed depending on game dependency, it is
necessary to determine the opinions of students about this approach in order
to increase the information about the students' approach to gamification and
its educational use. When the literature is examined, it is found that, although
it is mentioned that gamification improves the motivation and interest levels
of the students towards lectures, no scale has been developed for this
purpose. The purpose of this study is to develop a scale to determine the
opinions of the students on an educational process in which the learning is
provided by using a gamification application. As a result of the literature
review made within the scope of this overall aim, characteristics which should
be suitable for the gamification applications in education were determined.
Stratified random sampling is a process in which certain sub groups are
selected for the sample in the same proportion as they exist in the population.
Data for the tests of reliability and validity were obtained from a sample of
360 students. The return rate 97.2% and 350 useable questionnaires were
available for analysis. The final form of the data collection tool was applied to
350 students and appropriate analyses were made. As a result of varimax
analysis, it has been determined that it is only has one factor. The internal
consistency reliability (Cronbach’s Alpha) of the scale is calculated as .986.
Based on this analysis, it has been determined that the scale for determining
141
the opinions of students during the gamification process is reliable and valid.
Resultantly, the scale can be used to determine students' views on
gamification.
Keywords: Gamification, validity, reliability.
142
İlkokulda Okuyan Öğrencilerin “Sınıf Dışı Ders” Konusundaki Zihinsel
İmgelerinin Belirlenmesi
Nazım Kaşot
Yakın Doğu Üniversitesi
Nedime Karasel Ayda
Yakın Doğu Üniversitesi
Birey algılarına göre tutum geliştirir, davranışlarda bulunur, seçimler yapar ve
yaşamını şekillendirir. Bu nedenle bireyin algılarının bilinmesi oldukça
önemlidir. Ancak bireyin, özellikle de ilkokul çağındaki çocukların algılarının
doğrudan belirlenebilmesi bazen güç olabilir. Bu güçlük durumunda,
araştırmacıların sık başvurduğu yaklaşımlardan biri algıların dolaylı olarak,
mecazlar yoluyla belirlenmesi olmaktadır. Günümüzde teknoloji alanındaki
gelişimin hızlı baş döndürecek noktadadır. Durum böyle olunca, ilkokul
çağıdanki öğrencilerin, gelişim açısından da düşünecek olursak, kapalı bir sınıf
ortamında ve dört duvar içerisinde eğitilmesi oldukça güçtür. Bu bilinçle yola
çıkılan bu araştırmada, ilkokullarda okuyan öğrencilerin “sınıf dışı ders”
konusunda zihinlerinde yarattıkları mecazları belirlemek amaçlanmıştır. Bu
amaç doğrultusunda hazırlanan çalışma kağıdı yardımı ile öğrencilere “sınıf
dışı ders” denildiği zaman akıllarında ne canlandığı sorulmuştur. Araştırmanın
kuramsal yapısını; informal eğitim, sınıf dışı eğitim, sınıf dışı eğitim faaliyetleri,
sınıf dışı eğitimde dikkat edilmesi gereken hususlar ve bu konularla ilgili
yapılan araştırmalar oluşturmaktadır. Nitel araştırma yaklaşımı temel alınarak
yürütülen araştırmada, öğrencilere “sınıf dışı eğitim ............................ benzer;
çünkü ........................” şeklinde bir ifadenin yer aldığı çalışma kağıtları
dağıtılmış ve öğrencilerden iyi düşünerek bu kağıdı doldurmaları istenmiştir.
Konu ile ilgili çalışma grubunu, 2017-2018 öğretim yıllarında Kuzey Kıbrıs Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı bir ilkokulda eğitim gören 120 kişilik öğrenci grubu
oluşturmuştur. Metafor çalışması araştırmacılar tarafından bizzat, önceden
veli ve okul idaresinden izin alınarak yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde
edilen verilerin çözümlenmesi sırasında, “içerik analizi” yöntemi
143
kullanılmıştır. Bu yöntemle birlikte araştırmacılar ortak olarak sıra ile verilerin
kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi,
bulguların tanımlanması ve yorumlanması aşamalarından geçmişlerdir.
Araştırmanın her aşamasında ortak karar verilmiş, fikir ayrılığı yaşanan
bölümler tekrar gözden geçirilerek, fikir birliği sağlanmıştır. Araştırmadan
elde edilen bulguların, KKTC Milli Eğitim Bakanlığına bağlı program geliştirme
brimleri açısından, sınıf dışında eğitim yapmanın öneminin ilkokul
öğretmenlerine kavratılması açısından ve konu ile ilgili araştırma yapan
araştırmacılar açısından değerli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Sınıf dışı eğitim, sınıf dışı eğitim metaforu, zihinsel imge
144
A Study on the Views of English Literature Teachers about How to Teach
English Literature: Libyan Context
Almakki Rumadhan Ali Alsabiri
European University of Lefke
Sibel Ersel Kaymakamoğlu
European University of Lefke
This study examined the views of the English Literature teachers about how
to teach English Literature in Libyan context. 16 English Literature teachers
teaching in higher education were the participants of this study. In order to
collect data about the phenomena under investigation, semi-structured
interviews were employed. Then, the collected data were analyzed
qualitatively. The findings indicated that the teaching of English Literature still
needs improvements. It was also found that the most commonly followed
approach of teaching literature is the Paraphrastic Approach among the other
approaches. The findings also revealed that the participant English Literature
teachers face some difficulties related with their teaching context and
themselves.
Key words: Teaching English Literature, higher education, Paraphrastic
Approach.
145
Öğretmenlerin Mesleki Doyumları ile Örgütsel Bağlılık Düzeyleri ve İş Stresi
Düzeylerinin İncelenmesi
Bedriye Yılmaz Alıcı
Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri
Üniversitesi
Münevver Yalçınkaya
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Bu çalışmanın ana amacı öğretmenlerin mesleki doyumları ile örgütsel
bağlılıkları ve iş stresleri arasında anlamlı ilişki olup/olmadığının
incelenmesidir. Araştırmanın bir diğer alt amacı ise, öğretmenlerin mesleki
doyum düzeylerinin bazı demografik değişkenlere göre anlamlı bir farklılık
gösterip/göstermediğinin belirlenmesidir. Bu araştırma, KKTC’deki mesleki
doyumu, örgütsel bağlılık düzeyini ve iş stresini bir arada ele alan çalışmaların
yetersiz olması açısından KKTC’deki durumun ortaya koyması açısından
önemli bulunmaktadır. Ayrıca çalışma sonuçlarının alan-yazına ve okullarda
yapılacak olan düzenlemelere bir katkı sunacağı düşünülmektedir. Genel
tarama modelinde betimsel bir çalışma olan bu araştırmanın evrenini,
ilköğretim kurumlarında görevli olan öğretmenler oluşturmaktadır.
Araştırmada geri dönüş yapan 100 öğretmen araştırma kapsamına alınmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak üç bölümden oluşan bir ölçme aracı
kullanılmıştır. Birinci bölümde kişisel bilgi formu, ikinci ve daha sonraki
bölümlerde ise, öğretmenlere ilişkin Mesleki Doyum Ölçeği (MDÖ), Örgütsel
Bağlılık Ölçeği (ÖİÖBÖ) ve İş Stresi Ölçeği (İSÖ) kullanılmıştır. Verilerin
analizinde frekans dağılımı, yüzdelik dökümleri, aritmetik ortalama, t-testi,
one way ANOVA, pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı, regresyon
analizi gibi istatistik hesaplama yöntemleri kullanılmıştır. Bu çalışmada,
öğretmenlerin mesleki doyum düzeyi ile örgütsel bağlılık düzeyi arasında
pozitif yönde, orta derecede anlamlı (r=.59, p=.000), iş stresi ile negatif yönde
146
düşük derecede anlamlı (r=-.28,p=.007) bir ilişki bulunmuş, örgütsel bağlılık
(β=.59, r2=.35) ve iş stresi (β= -.28, r2=.07) düzeylerinin mesleki doyum
düzeyini anlamlı derecede yordadığı tespit edilmiştir. Bu bulguların yanısıra,
araştırmada, öğretmenlerin mesleki doyumlarının, cinsiyet ve branş
değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği, medeni durum ve çalışılan
kurum değişkenlerine göre ise anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur.
Araştırma bulgularının öğretmenlerin mesleki doyumlarını arttırma
konusunda yapılacak olan çalışmalara bir katkı sağlayacağı öngörülmektedir.
Sonuçta araştırma bulguları ilgili literatür ve diğer araştırma bulguları
doğrultusunda tartışılarak, literatürdeki diğer çalışmalar ışığında tartışılmıştır.
Öneriler bölümünde ise bulgular doğrultusunda öğretmenlerin mesleki
doyumunu ve örgütsel bağlılık düzeyini arttırma ve stres düzeylerini düşürme
konusunda diğer araştırmacılara ve uygulayıcılara öneriler sunulmaya
çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mesleki doyum, örgütsel bağlılık, iş stresi
147
Kıbrıs’ın Kuzeyinde Yetersizlikten Etkilenmiş Bireylerin Ailelerinin Sosyal
Destek Düzeylerinin Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Burak Çebi
Lefke Avrupa Üniversitesi
Çiğdem Dürüst
Lefke Avrupa Üniversitesi
Sosyolojik anlamda toplumun temeli olarak kabul edilen aile olgusunun var
oluşunda, çocuklar en önemli öğeyi oluşturmaktadır. Çocuk en geniş anlamda
kadın ve erkeğin ortak bir ürünü, neslin devamı, eşleri birbirine bağlayan bağ,
özlem gideren bir araç, anne babanın gelecek sigortası, annenin verdiği bir
armağan ve sevgi olarak kabul edilmektedir (Ataman, 2003). Her anne baba
çocuklarının sağlıklı olmasını ve normal gelişimini ister. Ancak bazen beklenen
sağlıklı çocuk yerine özel ilgiye gereksinim duyan ve muhtemelen ömrü
boyunca bakıma muhtaç olacak engelli bir çocuk dünyaya gelebilir. Sağlıklı bir
çocuğun doğumu bile anne baba için, aile sisteminde dengeyi bozucu bir olay
iken, engelli bir çocuğun aileye katılımı, aile yapısında, işleyişinde, aile
üyelerinin rollerinde önemli değişiklikler yaratabilir, aile bireylerinin duygu,
düşünce ve yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu aileler, çoğu zaman
engelli çocuğu olmayan ailelerin üstlenmeleri ve yerine getirmeleri
gerekmeyen bazı ek görev ve sorumlulukları yerine getirmek zorunda
kalmaktadırlar (Tamer, 2010 ). Engelli olarak dünyaya gelen çocuk aile
içerisindeki rolünü tam olarak oynayamaz ise aile içinde uyum sorunlarına yol
açabilmektedir. Engel, bireyin yetersizliği nedeniyle, yaş, cins, sosyal ve
kültürel farklılıklara bağlı olarak oynaması gereken rolleri, gereği gibi
oynayamama durumu olarak tanımlanmakta ve aile içerisinde uyum
sorunlarına neden olabilmektedir (Özsoy, Özyürek, Eripek, 1998; Özgüven,
2000). Alanyazında daha yoğun olarak desteklenen düşünce, engelli bir
çocuğa sahip olmanın ailenin bir bütün olarak önemli sarsıntılar geçirmesine
neden olduğu yönündedir (Canbul, 1995; Hintermair, 2006; Jackson ve
148
Turnbul, 2004; Longo ve Bond, 1984; Küçüker, 2006; Pipp-Siegel, Sedey ve
Yoshinaga-Itano, 2002; Quittner, Glueckauf ve Jackson, 1990; Şen, 1991).
Bu araştırma, Kıbrıs’ın kuzeyinde özel gereksinimli çocuğa sahip olan
ebeveynlerin sosyal destek algılarını belirlemek ve sosyal destek düzeyinin
demografik değişkenlerin üzerinde değişip değişmediğini incelemek, özel
gereksinimli çocuğa sahip ebeveynlerin algıladıkları sosyal destek (aile
desteği, özel kişi desteği, arkadaş desteği) durumları ve alt alan algısı;
yordayan değişkenleri ise ailelerin algıladıkları aylık hane geliri, anne-baba
yaşı, eğitim düzeyleri, anne-baba meslekleri, ailelerin cinsiyet, yaşlar ve
medeni durumu tespit edilmesi. Araştırmada özel gereksinimli çocuğa sahip
olan ebeveynlerin sosyal destek algılarını belirlemek ve sosyal destek
düzeyinin demografik değişkenlerin üzerinde değişip değişmediğini
incelemek amaçlanmıştır. Bu amaçla nitel araştırma yöntemlerinden,
yapılandırılmış ölçeklerin cevaplandırılmasıyla veri toplama işlemi
tamamlanmıştır. Araştırma gruplarını, Kuzey Kıbrıs’ın ilçelerinde (Lefke,
Güzelyurt, Girne, Lefkoşa, Mağusa ve İskele) yaşayan ve özel gereksinimli
çocuk sahibi olan ebeveynler katılmıştır. Özel eğitim alanında, Kıbrıs’ın
kuzeyinde özel gereksinimli çocuğa sahip olan ebeveynlerle ilgili yeterli sayıda
kapsamlı araştırmalara rastlanılmamıştır. Ülkedeki özel eğitime muhtaç birey
sayısı tam olarak saptanamadığından, ebeveynlerin sayısı tam olarak
bilinememekte ve ebeveynlerin sosyal destek durumu tanımlanamamaktadır.
Bu doğrultuda, saptanan bulgulardan çıkacak sonuçlar ve öneriler hem
ülkedeki eğitim politikalarına, hem özel eğitim kurumlarına, hem de
öğretmenlere ışık tutabilecek ve bu sayede, henüz eksik olan özel eğitime
yönelik yasal düzenlemelerle ailelere sağlanması gereken destek ve
yardımların planlanmasına yönelik görüşlerin ortaya konması amaçlanmıştır.
Aynı zamanda bu alanda yeni çalışmalar yapılmasında yol gösterici veriler
sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kıbrıs’ın Kuzeyi, özel gereksinimli olan bireyler, aile, sosyal
destek
149
İlköğretim Matematik Öğretmenliği Lisans Öğrencilerinin Türev
Konusundaki Akademik Başarıları İle Öğrenme Stilleri Arasındaki İlişkilerin
İncelenmesi
Hasan Altun
Lefke Avrupa Üniversitesi
Süha Yılmaz
Dokuz Eylül Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmenliği 2. ve 3. sınıf lisans
öğrencilerinin türev konusundaki akademik başarıları ile öğrenme stilleri
arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada, ilköğretim matematik
öğretmenliği lisans öğrencilerinin türev konusundaki akademik başarıları
incelenmiş ve öğrenme stilleri arasındaki ilişki üzerinde durulmuştur.
Ardından öğrencilerin türev konusundaki akademik başarılarının ve öğrenme
stillerinin cinsiyet ve sınıf düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada
genel tarama modeli kabul edilmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2015-2016
eğitim-öğretim yılında Buca Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik
Öğretmenliği lisans öğrenimi gören 2. ve 3. Sınıf lisans öğrencileri
oluşturmuştur. Araştırmada iki tane veri toplama aracı kullanılmıştır.
Bunlardan bir tanesi öğrencilerin türev konusundaki akademik başarılarını
belirlemeyi amaçlayan 25 test sorusundan oluşan bir başarı testidir. İkinci veri
toplama aracı ise öğrencilerin öğrenme stillerini belirlemeyi amaçlayan Kolb
(1976) tarafından geliştirilen ve Kolb (1985) tarafından yeniden düzenlenen,
Aşkar ve Akkoyunlu (1993) tarafından Türkiye‟de uygulanabilirliği kanıtlanan
12 maddeden oluşan Kolb Öğrenme Stili Envanteri (Learning Style Inventory)
ölçeği kullanılmıştır. Veri toplama araçları 2015-2016 eğitim öğretim yılında
uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 15.0 bilgisayar paket programı
kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerden; öğrencilerin türev
konusundaki akademik başarıları ile öğrenme stilleri arasında istatistiksel
150
olarak anlamlı farklılıklar belirlenmiştir. Buna karşın, öğrencilerin türev
konusundaki akademik başarılarının cinsiyetlerine göre anlamlı bir fark
bulunamamıştır. Öğrencilerin türev konusundaki akademik başarılarının sınıf
düzeylerine göre anlamlı bir ilişki olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin
öğrenme stillerinin sınıf düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılıklar belirlenmiştir. Buna karşın, öğrencilerin öğrenme stillerinin
cinsiyetlerine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Öğrenme stilleri, Türev kavramı, Kolb öğrenme stilleri,
Akademik başarı, Başarı testi
151
Dijital Çağda Eğitim: Anatomi Eğitiminde Teknolojik Yönelimler
Türker Şahin
Yakın Doğu Üniversitesi
Nadire Cavuş
Yakın Doğu Üniversitesi
Son bir kaç dekatlık döneme bakıldığında, dijital teknolojilerdeki gelişmelerin
hayatın birçok alanında yeni olanaklar sunduğu görülmektedir. Bu çalışmada,
dijital teknolojinin eğitim üzerine olan etkisinin ve özellikle de anatomi eğitimi
üzerine yaptığı etkilerin neler olduğu incelenmektedir. Ayrıca anatomi
eğitiminde güncel eğilimlerin neler olduğu konusu da incelenmektedir. Bu
kapsamda, anatomi öğretiminde günümüz dijital teknolojilerinden ne ölçüde
yararlanıldığı yani bu teknolojilerin ne ölçüde uygulanabildiğine bakılması
amaçlanmıştır. Ayrıca, anatomi öğretimi konusunda önerilerin ve alternatif
modellerin neler olabileceği sorularına cevap aramak da bu çalışmanın
kapsamı içindedir. Dijital teknolojilerin gelişmesi sadece sanayide,
elektronikte, uzay bilimlerinde, tarımda veya tıp alanında değil aynı zamanda
eğitimde de önemli etkiler yaratmıştır.
Son yıllarda dijital teknolojinin gelişimi, yeni verilerin oluşturulmasında ve bu
verilerin yeni öğretim platformlarında kullanılmasında çeşitli olanaklar
sağlamıştır. Gerçekten de bu gelişmeler eğitimin tüm alanları üzerinde ciddi
etkiler yaratmış ve öğretim yöntemlerinde önemli dönüşümlere yol açmıştır.
Örneğin anatomi eğitiminde dijital çağın ayak izleri ve yol açtığı dönüşüm çok
net biçimde görülmektedir. Yüzlerce yıldır oldukça konservatif bir yapıya sahip
olan anatomi eğitiminin hem sınıf içinde verilen teorik derslerin yapısı ve hem
de laboratuvar ortamında gerçekleştirilen kadavra diseksiyonu eşliğindeki
pratik derslerin yapısı hızla değişmeye ve dönüşmeye başlamıştır. Bu değişim
o kadar radikal bir hale gelmiştir ki, kadavra diseksiyonları üzerinden verilen
anatomi eğitimi sorgulanmaya başlanmıştır. Dijital eğitim materyallerinin
öğrenci ile etkileşim kurabiliyor olması, bu dönüşümün en önemli
152
tetikleyicisidir. Bu dijital materyaller sayesinde öğrenciler anatomik dokularla
ilgili öğrenimlerini 3-boyutlu (3D) dijital kadavralar üzerinden
yapabilmektedirler. Öğrenciler 3D dijital ders materyallerine istedikleri
zamanda, istedikleri yerden ulaşabiliyor ve istedikleri kadar tekrar yaparak
öğrenim hedefini daha kolay ve etkin biçimde gerçekleştirebilmektedir. Dijital
çağın sunduğu bu yeni öğrenme materyalleri, her öğrenciyi kendi öğrenme
hızına ve becerisine uygun biçimde zamanı daha etkin kullanmaya teşvik
etmektedir. Öğrenmenin etkinliğini arttırmak için ters-yüz sınıf modelinin
eğitimlerde kullanılması; Kahoot, Classcraft, Plickers, Padlet gibi oyunlaştırma
yöntemlerinin kullanılması yanında mobil öğrenme araçlarının ve
programlarının kullanılması da dijital çağın eğitim alanına sunduğu çok önemli
katkılardır.
Sağlık bilimleri ve tıp öğrencileri için zor bir ders olan anatomi dersinde, hem
öğrencinin motivasyonunu arttırmak hem de sıkıcı ve zor olan ders konularını,
öğrenciyi eğlendirerek vermek ve öğrencinin bilgisini pekiştirmek günümüz
dijital teknolojilerinden yararlanarak mümkün hale gelmiştir. Dijital
teknolojilerin önemli ürünlerinden olan internet, Web 2.0, Web 3.0, mobil
cihazlar ve akıllı telefonlar gibi teknolojilerin sahip olduğu yetenekler, eğitimin
tüm alanlarında bir dönüşüm yaratmakta ve yeni eğitim ve öğretim olanakları
sunmaktadır. Bu bağlamda anatomi eğitiminde de bu teknolojilerin etkisi
kaçınılmazdır. Eğitimde zamanı ve mekanı daha etkin kullanmamızı sağlayan
dijital çağın yeni ürünleri, bilgiyi de daha iyi işlememizi sağlamaktadır. Böylece
anatomi dersi gibi terim yoğunluklu ve uygulama ağırlıklı olan zor bir dersin
bile öğrenilmesini kolaylaştırmakta ve öğrenciler için daha etkili öğrenme
ortamı oluşmasına katkı sunmaktadır.
Sonuç olarak, günümüzde, emekleme safhasında olan Web 4.0’ın ve yapay
zekanın hızla gelişmesi ve bu dijital teknolojilerin birbirleriyle entegrasyonu
ile önümüzdeki yıllarda bilgi öğrenciye daha da etkin sunulacaktır. Böylece,
mevcut arttırılmış/sanal/ görsel gerçeklik araçlar daha gerçekçi ve daha
etkileşimli olması ve tüm bunların eğitimde kullanılması kaçınılmazdır. Bu
153
sayede, eğitimde daha eşitlikçi, daha objektif ölçme ve değerlendirme
yapabilen, daha uluslararası bir nitelikte, öğrenim hedefleri ve eğitim
standartları daha iyi belirlenmiş ve daha çok öğrenci-merkezli yeni öğrenim
platformları ile öğrenciyi sınıfa veya kampüse getirmeden anatomi eğitimini
vermek mümkün hale gelebilir.
Anahtar Kelimeler: anatomi eğitimi, ters-yüz sınıf modeli, oyunlaştırma,
dijital teknolojiler, teknolojik yönelimler
154
Chemical Compositional Charaterization of Activated Carbon for Removal
of Environmental Water Contaminants
Williams Ndifreke Etuk
Cyprus International University
Nur Paşaoğlulari Aydinlik
Cyprus International University
Agricultural waste has been recently used by several researchers for activated
carbon in order to remove contaminants from the environment. In this study
agricultural waste of Thevetia peruviana shell also known as yellow oleander
with potassium hydroxide (KOH) was prepared to obtained a cheap material
known as activated carbon for removal of contaminants and characterized by
use of x-ray diffraction (XRD) to show its pattern of diffraction, scanning
electron microscope (SEM) for surface morphology, Fourier-transform
infrared (FTIR) spectroscopy for its functional groups and Energy-dispersive
X-ray spectroscopy (EDAX) to show its chemical composition with ratio to
potassium[1]. The activated carbon were coded with Thevetia peruviana shell
(TPS) and potassium hydroxide Theviatia peruviana shell (KOHTPS) which
signify no KOH and addition of KOH respectively. The patterns of the TPS and
KOHTPS samples display two distinct small and large sharp diffraction peaks
[2]. Chemical composition by FTIR has aromatic carbon C=O stretching
vibration of lactonic and carbonyl groups, C=H stretching of aromatic
methoxyl groups for raw lignin (TPS) [3], O-C-H aromatic ring, C-H
deformation bending vibration of alkynes groups and O-H of water, alcoholic
and phenolic functional groups stretching vibrations [3]. The EDAX as ratio of
elements to potassium result shows that TPS and KOHTPS contains different
proportion of C, O, K, Ca, Fe and Cu.
155
Environmental Analysis of Contaminated Soils
(Gönyeli, Cyprus Case Study)
Oba Oluwasuyi Ayobami Cyprus International University
Nur Paşaoğlulari Aydinlik Cyprus International University
The goal of this study was to assess the human exposure risk associated to
heavy metal soil pollution. In order to assess human risk, CSOIL 2000 exposure
model was used for calculating parameters like: average daily exposure,
lifelong exposure, main pathway through which the pollutants reach the
receptor. Heavy metals are dangerous pollutants that in spite of occurring
naturally are released in major amounts to the environment due to
anthropogenic activities [1]. After being released in the environment, the
heavy metals end up in the soils where they accumulate as they do not
degrade, adversely affecting the biota. In recent years, many studies about
heavy metals in street dust were focused on metal contents, fraction and
contamination assessment, spatial distribution, particle size, and source
identification [2]. Pollutants containing dust, particularly the fine
contaminants can be re-suspended into environment or be consumed by
people through consumption, breathing and skin adsorption. When a
contaminant enters the soil, it can be partitioned over different soil phases.
Humans can be exposed to contaminated soil via different exposure routes
(inhalation of soil, ingestion of soil, water, plants and dermal contact) [3].
156
Treatment of Oil Polluted Soil By Using Some Fungi Produced From Olive
Waste
Abduelbaset M. A. Essabri
Cyprus International University
Nur Paşaoğlulari Aydinlik
Cyprus International University
Although the trend to use clean energy sources to get the energy needed for
daily life. But the main source of access to this energy is crude oil, it is known
that crude oil contributes the largest percentage of environmental pollution
in general production of oil passes through several stages, starting with
drilling, initial separation in the fields and then transferred to the refineries
and oil ports, and often the transport through pipe lines can cause the
potential pollution to the soil by leakage and accidents.
There are many treatments for the soil contaminated with oil such as physical
treatments by cleaning and solidification and biodegradation of polluted soil
by using micro-organisms to treat the soil. Biodegradation have proved more
successful treatments of this pollution and usually done by microorganisms
such as bacteria and fungus.
A research is conducted in Cyprus International University (CIU) to determine
the efficiency of some fungi which were produced from olive oil waste in
Lapta for biodegradation of Libyan polluted soil and the results are
satisfactory.
157
Looking to the Cloud for BI: The GoodData Paradigm
Gaylord Asoronye
Cyprus International University
Kikelomo Awolowo
Cyprus International University
Decision making by managers and the veracity of customer/consumer real
time demands taking a heavy toll on computer hardware, software and
human resources used by organizations for data collation, integration and
analysis for Business Intelligence (BI) has prompted the necessity of looking
to the Cloud for BI. This paper seeks to x-ray BI sourcing and delivery viz-a-viz
Cloud computing technology with a focus on GoodData a Cloud-based BI
vendor. It examined organizations using the GoodData platform, their use
cases, favorite metrics and results obtained among other factors, and a look
at Predictive Analytics Today (PAT®)’s comparison between GoodData, Oracle
BI and Watson Analytics Free Edition. It concludes with an observation that
GoodData is one of the most sought-after Cloud-based BI vendors.
Keywords: Cloud, BI, Technology, Software, Data
158
KKTC’de Uzaktan Eğitim Yönetiminde Liderlik Anlayışının Değerlendirilmesi
Serdal Işıktaş
Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi
Hızla gelişen teknoloji sahip olduğu potansiyelle eğitim-öğretim sürecine
yadsınamaz ölçüde katkı sağladığı yapılan çalışmalarla ortaya konulmaktadır
(Tanyeri, 2008). Uzaktan eğitim uygulamalarının uygun biçimde düzenlenmesi
ve ortam oluşması için eğitimcilere önemli görevler düşmektedir. Bu konuda
teknoloji ve teknolojinin eğitimde kullanılması eğitiminin yanı sıra farklı
becerilere de gerek duyulmaktadır (Dessoff, 2009). Eğitimci, öğrenme
ortamına alışması ve çevreyle köprüler kurabilmesi için öğrenciye yardımcı
olmalıdır. Çünkü uzaktan eğitim ortamında bulunan eğitimci, öğretim
faaliyetinin yanında danışman durumundadır ve öğrenciler gerek
duyduklarında rehberlik yapmalıdırlar. (Dooley, Lindner ve Dooley 2005).
Uzaktan eğitim kurumları diğer geleneksel örgüt yapılarından farklı olarak
sanal bir yapılanmayı gerektirdiğinden eğitim liderliği kavramı, anlayışı ve
uygulaması uzaktan eğitim yönetimi sürecinde özel bir alan olarak
değerlendirilmektedir. Bu nedenle çağın gereği olarak eğitim liderliği uzaktan
eğitim yönetiminde araştırılması veya geliştirilmesi gereken bir konu olarak
görülmektedir. Araştırmanın amacı uzaktan eğitim liderlerinin özelliklerini
belirlemektir. Ayrıca Türkiye’de uzaktan eğitim kurumları için çalışan
bireylerin kendi liderlik anlayışlarını değerlendirmelerini ve uzaktan eğitim
liderlerinde öncelikli olarak görmek istedikleri liderlik özelliklerini
tanımlamalarını sağlamaktır.
Bu çalışmada; KKTC’de uzaktan eğitim yönetiminde liderlik anlayışının
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada uzaktan eğitim yönetiminde
liderlik anlayışının ön plana çıkan yapının ilişkiler düzeyinde incelenmesi
koşullandırılmıştır.
159
Bu çalışmada; tarama modelli ile nicel araştırma gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada uzaktan eğitime ilişkin liderlik özelliklerini tanımlamakta
kullanılan ölçek, Liderlik Özellikleri Anketi (Leadership Attributes Inventory),
Moss, Lambrecht, Jensrud ve Finch tarafından 1989-1993 yılları arasında
geliştirilmiştir. Ölçeği Türkçe’ye uyarlaması kullanılmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde 2017-2018 akademik yılı güz döneminde uzaktan eğitim
veren yükseköğrenim kurumlarının uzaktan eğitim programları için çalışan
idari ve akademik personele ve alan uzmanlarına uygulanmıştır. 284 kişiden
alınan geçerli yanıt ile elde edilen verilerin istatistiksel analizleri SPSS 23
programında gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara
göre etkili uzaktan eğitim liderlerini tanımlamayan özellikler; ısrarlı olmak,
gruba uygun ideolojik inanca sahip olmak, dayanıklı olmak ve istikrarlı bir
mizaca sahip olmaktır.
Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Liderlik, Eğitim.
160
İlk Okuma-Yazma Öğretimi Dersinde Teknoloji Kullanımına İlişkin Öğrenci
Görüşleri
Önder Uçar
Yakın Doğu Üniversitesi
Bu araştırmanın amacı, İlk okuma yazma öğretimi dersinde kullanılan
teknolojinin sağladığı avantajlar hakkında Yakın doğu üniversitesi Sınıf
Öğretmenliği öğrencilerinin görüşlerine başvurularak konuyla ilgili olarak ilk
okuma yazma öğretimi dersinde teknolojik uygulamalarına ilişkin sınıf
öğretmenliği öğrencilerinin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmanın katılımcılarını 2017-2018 öğretim yılı Bahar döneminde Yakın
Doğu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği öğrencilerinin ilk okuma ve yazma
öğretimi dersini alan 89 öğrenci oluşturmaktadır. Verilerinin toplanmasında
sınıf öğretmenliği öğrencilerine ilk okuma yazma öğretimi dersinden
beklentilerine ilişkin görüşlerini almak amacıyla açık uçlu 4 sorudan oluşan
Yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Veriler betimsel içerik
analiz tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda İlk okuma
yazma öğretimi dersinde kullanılan teknolojinin sağladığı avantaj ve
uygulamalarının sınıf öğretmenliği öğrencilerinin ilk okuma yazma öğretimi
dersinden beklentilerini karşıladığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, araştırma
sonuçlarına göre sınıf öğretmenliği öğrencilerinin derslerde teknolojik
kullanımının materyal kullanımının ve dersleri oyunlaştırarak uygulamanın
özgüven kazanma, farklı yöntem ve tekniklere ilişkin bilgi edinme,
öğretmenlik meslek bilgi ve becerileri edinme açısından önemli katkıları
olduğunu düşünmektedirler.
Anahtar Kelimeler: Anahtar kelimeler: ilk okuma ve yazma öğretimi, sınıf
öğretmeni, oyunlaştırarak öğrenme
161
Algılanan Anne Tutumu ile Foksiyonel Olmayan İnanışlarının Bazı
Değişkenler Açısından İncelenmesi
Büşra Karatekin
Uluslarası Kıbrıs Universitesi
Fatma Nur Karaca
Uluslarası Kıbrıs Universitesi
İrem Altuntaş
Uluslarası Kıbrıs
Universitesi
Kevser Ulun
Uluslarası Kıbrıs
Universitesi
Şeyda Küçükyılmaz
Uluslarası Kıbrıs
Universitesi
Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin algılanan anne baba tutumu ile
foksiyonel olmayan inanışlarının cinsiyet, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk olduğu,
annelerinin yaşı, eğitim durumu gibi özellikler açısından anlamlı derecede
farklılaşıp farklılaşmadığının ortaya konulmasıdır. Bu çalışma tarama
modeline uygun olarak düzenlenmiştir. Bu araştırmaya 166 üniversite
öğrencisi katılmıştır. Öğrencilerin yaşı 19 ile 32 arasında değişmektedir
(X ̅=1.08, SS=.27). Çalışmanın verilerini toplamak Kişisel Bilgi Formu, Anne
Baba Tutum Ölçeği ve Fonkisyonel Olmayan Tutumlar Ölçeği kullanılmıştır.
Verilerin analizi için bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü varyans analizi
yapılmıştır. Ölçeklerin katılımcılara uygulanması sınıf ortamında
gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, foksiyonel olmayan
tutumların cinsiyete göre anlamlı dercede farklılaştığı bulunmuştur. Ancak,
fonksiyonel olmayan tutumlar, anne yaş ve eğitim durumu, üniveriste
öğrencisinin kardeş sayısı, kardeş sıralamasında kaçıncı çocuk olduğu arasında
anlamlı derecede bir farklılaşma bulunmamıştır. Benzer şekilde, anne tutum
ile annenin yaşları ve eğitimi, üniversite öğrencilerinin kardeş sayısı, kardeş
162
sıralamasında kaçıncı çocuk olduğu arasında anlamlı derecede bir farklılaşma
bulunmamıştır.
Anahtar Kelimeler: Anne Tutumu, Foksiyonel Olmayan İnanışlar,
Sosyodemografik Değişken.
163
The Impact of Violence on The Visual Media on High School Students
Azmiye Yınal
Yakın Doğu Üniversitesi
Musa Oytun
Aytekin Işman
Sakarya Üniversitesi
Yakın Doğu Üniversitesi
In our research titled "The Impact of Violence on the Visual Media on High
School Students", we focused on the effects of violent images in the visual
media and their connections with real life and its reflections. It is a generally
accepted fact that television, which is most effective from visual media tools,
has begun to take up more space in our lives and become more effective
every day. Because of this effectiveness, the fact that television programs are
located in a higher place than in the daily life, causes children and young
people to face psychological problems. Behavioral patterns in television
viewers and the impulsive effect of what is right and wrong can cause
unwanted behavior in society. Increasing violence in the world and our
country has become a serious threat to our educational institutions,
especially in recent years. The main purpose of the research is to determine
the dimension of the effect of the visual media on the incidents of increasing
violence in high schools and to bring the solution proposal in this direction in
order to contribute to such an issue which is closely related to every part of
society and which is extremely important.
Key words: Media, Youth, High School Youth, Violence
164
Ways Of Establishing Contact With The Primary School Teachers at the
Prıimary School: Cyprus Examination
Azmiye Yınal
Yakın Doğu Üniversitesi
Gamze Peler Şahoğlu
Yakın Doğu Üniversitesi
Figen Yaman Lesinger
Yakın Doğu Üniversitesi
The purpose of this research; to determine the level of care and realization of
the use of the means of communication with the parents of the branch
teachers working in primary schools.
The universe of work consists of 6 primary schools in Nicosia in 2018 academic
year and 68 branches (permanent and contracted) working in these schools.
Since all of the study universe in the study has been reached, no sample has
been taken. 68 people were evaluated.
The survey model was used in the study. Likert type 5 graded "Elementary
School Teachers Ways to Communicate with Veles Scale Form" developed by
(Coskun 2010). Was used as data collection tool. In this study, the scale
consists of two parts. In the first part, personal information form consisting
of variables of "age, gender, branch, type of duty, education status,
vocational seniority and communication course" and in the second part there
are 47 behaviors aiming to measure the degree of importance and realization
of the way teachers use to communicate with their parents.
Key Words: Subject teachers, Parents, Communication ways
165
İşitme ve Konuşma Engelli Bireyler İçin İşaret Tanıma Sistemleri: Hareket
Tanıma Hakkında Genel Bakış
Bora Oktekin
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Nadire Çavuş
Yakın Doğu Üniversitesi
İletişimin insan hayatındaki rolü oldukça büyüktür. Bireylerin iletişim
kurmalarını sağlayan en temel iletişim aracı konuşmadır. İşitme ve Konuşma
engeli yaşayan bireylerin çoğu bu iletişim aracını kullanamamaktadırlar. Bu
nedenle İşitme engelli kişiler çevre ile iletişim kurmakta, bilgi almakta ve
sosyal iletişim gibi konularda zorluk çekmektedirler. Bireylerin kendi
aralarında veya yakın çevreleri ile iletişim kurmak için kullandıkları iletişim
aracı işaret dilidir. İşaret dili, işitme engellilerin iletişim kurarken, el
hareketlerini ve yüz mimiklerini kullanarak oluşturdukları görsel bir dildir.
İşaret dilinde jest ve mimikler önemli bir yer tutar. Birey yaptığı işaretle
birlikte yüzündeki ifadelerle size ruh halini yansıtır.
Literatür üzerindeki araştırmalarda son yıllarda işaret dili tüm araştırmacıların
gözdesi konumunda bulunmaktadır. Literatür araşıtrmalarında ve
çalışmalarında daha çok Amerikan İşaret Dili(ASL),İngiliz İşaret Dili(BSL),Indian
İşaret Dili(ISL),Arab İşaret Dili(ARSL) için yapılan araştırmaların ve çalışmaların
çok fazla olduğu gözlemlenmiştir. 2011 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
verilerine göre Türkiye genelinde yaklaşık olarak 1.5 milyon İşitme ve
Konuşma engelli birey bulunmaktadır. Sayının, bu denli fazla olmasına rağmen
literatür içerisinde Türk İşaret Dili(TSL) üzerinde yapılan çalışmaların diğer
işaret dillerine göre daha az olduğu gözlemlenmiştir. Literatür taramasından
da anlaşıldığı gibi Türkçe dil destekli sistemlere ihtiyaç vardır. Bundan sonra
166
sistem geliştiriciler bu yönde çalışma yapması bu insanlara destek açısından
büyük önem arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: işaret tanıma, türk işaret dili, metin okuma, hareket
tanıma, gerçek zamanlı, çeviri
167
University Students’ Dependency On Smartphone
and the Impact On Purchase Behavior
Hüseyin Gökal
Cyprus International University
Ahmet Adalıer
Cyprus International University
The aim of this study is to investigate the effect of convenience, social needs
and social influences on University students’ dependency towards
smartphone and the impact on future purchase behavior. The sample consists
of 136 students who were selected according to convenience sampling in
Cyprus International University. In this study, the “students’ Dependence on
Smartphone and the Impact on Purchase Behavior” scale developed by Ding
Hooi Ting et al. and demographic questions were used for collecting data. The
scale consists of five factors: Social needs, social influence, convenience,
dependency and purchase behavior. The paper concludes with discussions
and outline of the next phases of this research.
Keywords: Mobile technology, Smartphones, Social needs, Social influence,
Convenience, Dependency, Purchase behavior.
168
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Eğitsel İnternet Kullanımına Yönelik Öz
Yeterlik Düzeyi İle Bilgisayar Destekli Eğitime İlişkin Tutumlarının Farklı
Değişkenler Açısından İncelenmesi
Hüseyin Gökal
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Ayşe Sönmez
Dicle Üniversitesi
Orhan Ercan
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Bu araştırmanın temel amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının eğitsel internet
kullanım öz-yeterlilikleri ve bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarını
farklı değişkenler açısından incelemek, aralarında ilişki olup olmadığını ortaya
çıkarmaktır. Araştırma Fırat ve İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi
Öğretmenliği programında öğrenim gören 461 öğretmen adayı üzerinde
yürütülmüştür. İlişkisel tarama modeline göre bir yol izlenen bu araştırmada,
veri toplama aracı olarak “Eğitsel İnternet Kullanım Öz Yeterlik İnancı Ölçeği”,
“Bilgisayar Destekli Eğitim Yapmaya İlişkin Tutum Ölçeği” ve araştırmacı
tarafından geliştirilen “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Araştırma
sonuçlarına göre kadın öğretmen adaylarının, erkeklere oranla teknolojiye
yönelik tutumları daha yüksek olarak belirlenirken; eğitsel internet kullanım
öz-yeterlilikleri ve bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumları arasında
farklılık gözlenmemiştir. Bunun yanında fen bilgisi öğretmen adaylarının
eğitsel internet kullanım öz yeterlik inançları ile bilgisayar destekli eğitime
yönelik tutumlarına internet olma durumu, interneti kullanma süresi, sosyal
ağ üyeliği olma durumuna göre anlamlı farklılık gözlenmiştir. Araştırma
kapsamında bilgisayar destekli eğitim yapmaya ilişkin tutum puanları ile
eğitsel internet kullanım öz yeterlik inançları puanları arasında anlamlı bir
169
ilişki olup olmadığını belirlemek için yapılan korelasyon analizi sonucunda
aralarında orta düzeyde ve pozitif yönde ilişki belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Eğitsel internet kullanımı, öğretmen adayları, öz-yeterlik,
bilgisayar destekli eğitime yönelik tutum.
170
Light Fidelity (Li-Fi) Networks
Okechukwu E. Mbelu
Cyprus International University
Mehmet Toycan
Cyprus International University
Li-Fi denotes Light Fidelity. It is quite new and was recommended by Harald
Haas, a German physicist in TED (Technology, Entertainment, Design) Global
conference about data transmission via Visible Light Communication (VLC) on
July 12th, 2011. Li-Fi refers to the technology of communication with visible
light, which practices light as an average and delivers a high-speed connection
in a manner similar to Wireless Fidelity (Wi-Fi) and IEEE 802.15.7. IEEE
802.15.7 is a high-speed, 2-way and full network based on wireless expertise,
same with Wi-Fi IEEE 802.11. This research concentrates on Li-Fi’s
applications, technology descriptions, current research activities and their
assessment with present technologies such as Wi-Fi, etc. Wi-Fi possesses
great utility for general wireless coverage within while Li-Fi is perfect for
wireless high-density data analysis in a limited vicinity and is especially
beneficial for applications in areas where there are glitches with radio
interference so that both technologies can be deliberated as free. Li-Fi
provides better bandwidth, efficiency, connectivity and security than Wi-Fi.
High speeds above 1Gbit/s have already been achieved in the laboratory. By
leveraging the inexpensive nature of Light Emitting Diodes (LED) and lighting,
there are many possibilities using this technology. Li-Fi is basically
transmission of data via light, taking data from an optical fiber and sending
the data via LED.
Keywords: Light Fidelity, Wi-Fi, VLC, Bandwidth, LED.
171
Transformative Learning Theory through the Incorporation of Edublogs: An
Evaluation Based on the Experience of Prospective Teachers
Enis Faslı
Lefke Avrupa Üniversitesi
Funda Gezer Faslı
Yakın Doğu Üniversitesi
This article investigates the effects of teacher education, conducted through
transformative learning theory, on prospective teachers’ professional beliefs.
This study is also aimed at identifying the transformations in their
perspectives regarding the teaching profession. The participant prospective
teachers took part in various projects using transformative pedagogy
supported by Edublogs. The courses were implemented in both face-to-face
activities in classroom settings and the Edublogs environment as a form of
blended learning. A blended method was preferred, in which 38 prospective
teachers participated. The findings obtained after the 12-week application
indicated that transformative activities had a positive effect on the
prospective teachers’ professional beliefs. Consequently, a positive
transformation in their professional perspectives was observed.
Keywords: Blog; content management systems (CMS); professional belief;
teacher education
172
Nickel Adsorption From Drinking Water: A Case Study Of Metallic
Nanoparticles
Edidiong A. Essien
Cyprus International University
Doğa Kavaz
Cyprus International University
Metallic nanoparticles hold significant achievement in today’s
nanotechnology in the thermal, chemical, electrical and magnetic properties
especially for wastewater treatment applications. The new dawn in the
magnetic nanoparticles is possible simply because of the high surface area
and volume ratio has contributed immensely to the utilization of this
application in the environmental remediation. The adsorption of nickel from
drinking water using metallic nanoparticles was intensively investigated. The
water medium used for this research was artificially contaminated by nickel.
The experiment was conducted for both batch and continuous systems and
results were obtained. The metallic nanoparticles were characterized using
analytical and morphological techniques. The size and the shape of the
metallic nanoparticles is an impart characteristic that can be useful in heavy
metal remediation and contaminant reduction. The experimental result and
the calculated values shows variations between each other for adsorption of
nickel on titanium dioxide nanoparticles (TiO2-NPs) which signify more
correlation for pseudo-first-order model to the experimental values and this is evident in its higher values of the adsorption rate constant (k1) in comparison to (k2) in pseudo-second-order model. This pseudo-first-order model applicability is more evident at lower initial concentration of nickel as
correlation is more pronounced at 20 mg/L giving a fitted regression
coefficient of R2 = 0.9289. In finding better products for the removal of heavy metals in water, modified metallic nanoscaled particles was perfect in
173
efficiency, low cost and maximize pollution. This has reduced the used of
chlorine and other allied chemicals in the water purification industry. Metallic
nanoparticles and its application are a very promising, efficient and cost-
effective method for treatment of heavy metals in wastewater.
Keywords: Metallic Nanoparticles, Titanium Dioxide Nanoparticles,
Environment, Heavy Metals, Industrial.
174
Bireysel Danışmanlık Uygulamaları Dersinde Öğrencilerin Ders Geçme
Notları ve Bu Nota İlişkin Beklentilerinin İncelenmesi
Gürcan Seçim
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Beste Çağla Özata
Uluslasarası Kıbrıs Üniversitesi
Bireysel Danışmanlık Uygulamaları (BDU) dersini alan öğrencilerin yarı
döneme ilişkin kendi performanslarının not karşılığının değerlendirilmesi ile
dönem sonu başarı düzeylerinin uyumunu incelemek amacı ile yapılmıştır.
2016- 2017 Bahar döneminde KKTC’de bulunan özel bir üniversitenin
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünün son sınıfında okuyan 67 (27
Kız (%40.29) ve 40 (%59,70) Erkek) öğrenci üzerinde, hazır örneklem yöntemi
kullanılarak yürütülmüştür. Bu araştırma betimsel türde olup nitel araştırma
modeline göre yapılmıştır. Veri toplama aracı, dersin öğretim üyesi tarafından
geliştirilmiş “Bireysel Danışma Uygulamaları Dersi Kendini Değerlendirme
Formu” kullanılmıştır. Bireysel Danışma Uygulamaları Dersi Kendini
Değerlendirme Formundan elde edilen veriler ışığında frekans dağılımı ile
betimleme şeklinde analiz edilmiştir.
Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin not düzeyleri ile harf notu arasında
uyum %19 iken uyumsuzluk %81 olarak bulunmuştur. Öğrencilerin seçmiş
oldukları not düzeyleri ile harf not dağılımlarına incelendiğinde %52.23’ü
kendilerini “orta üstü” olarak değerlendirirken, dönem sonu harf not
dağılımında %44,77’si “çok yüksek” düzeyde olduğu görülmüştür.
Öğrencilerin cinsiyetleri ile uyum düzeylerinin dağılımı incelendiğinde
erkeklerin kızlara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.
175
Araştırmanın sonucunda elde edilen veriler ışığında BDU dersini alan son sınıf
öğrencilerin yarı döneme ilişkin kendi performanslarının not karşılığının
değerlendirilmesi ile dönem sonu harf notu arasında yüksek düzeyde
uyumsuz çıkmıştır.
Anahtar sözcükler: Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Bireysel Danışmanlık
Uygulamaları, Kendini Değerlendirme, Uyum Düzeyleri
176
Lexical Categories in Eleven by Sandra Cisneros: A Pedagogical Stylistic
Study
Safiye Çiftlikçi
Cyprus International University
The present study applies a checklist of linguistic and stylistic categories
developed by Leech and Short (2007) to examine the short story “Eleven”
written by Sandra Cisneros. Stylistic analysis is the study that examines the
level of efficacy in the utility of words or language in a sentence or any writing.
In this sense, this study is concerned to provide stylistic analysis of the
selected short story concerning its underlying theories from a method of
prose text analysis that affianced by literary stylists Leech & Short (1981) to
be able to determine its stylistic efficacy concerning lexical category. This
study provides awareness in developing and presenting a model for EFL
teachers how to use this kind of analysis in EFL context. In this regard, as the
analysis is made up the aspects of lexical pattern, it would be prominently
crucial in understanding the importance of how to select literary texts for
language learners to be able to promote language learning. Thus, this study
is useful and worthy endeavor in foreign language teaching as it sheds light in
the awareness of selecting appropriate literary texts depending on students’
needs, interest and levels for not creating dilemma in learning process and
demotivating learners, and clarifying to what extent pedagogical stylistics
provide contribution to learning foreign language.
Keywords: Stylistic Analysis; Lexical Category; EFL
177
Kıbrıs Mitolojisi ve Diğer Mitolojilerle İlişkisi
Zari Shirizad
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Hatice Kayhan
Uluslararası Kıbrıs Ünversitesi
Kıbrıs Mitolojisi, Kıbrıslı halkbilim uzmanları tarafından ayrıntılı bir şekilde
çalışılmış alanlardan biri değildir. Yapılan çalışmalar daha çok mitolojinin
genel tanımlarından olan efsanebilimini kapsayacak nitelikten öteye
gidememiştir. Yapılan araştırmalar daha çok alan araştırmasında, derleme
yöntemiyle elde edilen bilgilere dayanmaktadır. Bunların da temelini
efsaneler, halk anlatmaları ve halk inanışları oluşturmaktadır. Mitolojiler
bulundukları toplumların aynası gibidirler. Var oldukları toplumların
kültürlerini, kimliklerini ve pek çok özelliğini içinde barındırırlar. Bu tür
anlatmalar, çeşitli nedenlerden ötürü birbiriyle benzerlikler gösterirler.
Toplumlar arası etkileşim, göçler, savaşlar vb. unsurlar bu tür anlatmaları
birbirine benzer ve yakın kılan etkenlerdir. Kıbrıs mitolojisi, çeşitli toplumlarla
yakın ilişkilerinden kaynaklanan benzerlikler taşımaktadır. Mitler, varoldukları
toplumların çeşitli özelliklerini ortaya koyan doküman görevi görürler. Çünkü
toplumlar taşıdıkları pek çok özelliği, çeşitli anlatmalarla ortaya koymuşlardır.
Burada özellikle Yunan mitolojisi ve Anadolu’da yaygın olarak bilinen
anlatmaların Kıbrıs mitolojisinde de yer alış biçimleri araştırılmıştır. Bu
çalışmada, Kıbrıs Türk mitolojisinin diğer mitolojilerle olan ilişkisi üzerine
durulacaktır. “Betimsel araştırma” deseninde tasarlanan bu araştırmada,
Kıbrıs Türk edebiyatında yer alan çeşitli anlatmalar, nitel araştırmalarda
sıklıkla kullanılan doküman incelemesi yoluyla içerik analizine tâbi
tutulacaktır.
Anahtar kelimeler: Kıbrıs Türk mitolojisi, Kıbrıs mitolojisi.
178
Lisansüstü Tezlerde Epistemolojik İnançlar Konusunun İncelenmesi
Galip Yüksel
Gazi Üniversitesi
Epistemolojik inançlar, bilginin kaynağı, bilginin karmaşıklığı ve bilginin
kesinliğine dair inançlar, pek çok araştırmacının ilgisini çekmiştir.
Epistemolojik inançlar son yıllarda eğitim ve psikoloji alan yazınında da önemli
bir yer edinmektedir. Epistemolojik inançlar öğrenme sürecini etkileyen bir
değişkendir. Araştırmalar, epistemolojik inançların öğrencilerin öğrenmesinin
önemli bir ögesi olduğunu göstermektedir. Epistemolojik inançlar, eğitimde
öğrencinin bilgiyi edinme ve yapılandırmasını etkilediği gibi yaşam boyu
öğrenme için de önemli görülmektedir. Üstünde pek durulmayan konulardan
biri olan öğrencilerin bilgiye olan inançları bu çalışmanın konusunu
oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı, epistemolojik inanç (bilginin kaynağı,
bilginin karmaşıklığı ve bilginin kesinliğine ilişkin inançlar) konusunda Türkiye
de yapılan araştırma sonuçlarını tartışıp, bunların özelliklerini ortaya
koyabilmektedir.
Epistemoloji bilginin doğası ve kapsamı ile ilgili bir felsefe dalıdır. Tarihsel
gelişim içinde, epistemolojik inançların kuramsal yapısını ortaya çıkarmaya
çalışan pek çok çalışmaya rastlanmakla birlikte özellikle son yıllarda öğrenen
özellikleriyle ilişkileri de bilimsel bir merak konusu olmuştur.
Bu araştırmada, epistemolojik inançlar, bilginin kaynağı, bilginin karmaşıklığı
ve bilginin kesinliğine dair inançlar olarak üç başlık altında ele alınmaktadır.
Alan yazında, bilgi ve bilginin doğasına dair inançların bazı değişkenlerle ilişkili
olduğuna işaret edilmektedir. Epistemolojik inançların, bilgiyi
yapılandırmayla, kültürle, akademik başarıyla, performansla, aile-ev
ortamıyla, cinsiyetle ve öğrenme ortamıyla ilişkilerini ele alan çalışmalar
179
bulunmaktadır. Araştırmalar, öğrencinin epistemolojik inançlarının onun
performansını, bilgiyi edinme ve yapılandırmasını ve akademik başarısını
etkilediğini göstermektedir. Tutum-davranış arasındaki ilişki konusunda farklı
görüşler bulunmaktadır. Sosyal psikolojide inanç direnci kavramı vardır. İnanç
direnci, kişinin başlangıçtaki inanışının temeli yanlışlansa bile, ilk yaptığı
açıklamanın mantıklı gelmeye devam etmesi nedeniyle, bu inanışının
değişmeye karşı direnç göstermesi olarak tanımlanmaktadır.
Nitel araştırma deseninde gerçekleşen çalışmanın verileri doküman
incelemesi yolu ile elde edilmiştir. Çalışmada, Yükseköğretim Kurulu Ulusal
Tez Merkezi resmi internet sitesinden 2018 Mart ayı boyunca yapılan
taramalarda epistemolojik inançlarla ilgili yapılan on iki tez inceleme
kapsamına alınmıştır.
Elde edilen veriler içerik analizi yolu ile analiz edilmiştir. Epistemolojik
inançların, (bilginin kaynağı, bilginin karmaşıklığı ve bilginin kesinliğine ilişkin
inançlar) bazı değişkenlerle ilişkili olduğu görülmüş ve önerilerde
bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Epistemolojik inançlar, lisansüstü tez