187
1 I.GİRİŞ I.1. AMAÇ Bu çalışma ‘Çukurova ve Çevre Kültür Bölgelerinin M.Ö. II. binde Ege ile olan Bağlantıları’ başlığı altında sunulmaktadır. Tez çalışması sırasında Çukurova olarak adlandırılan bölge, kuzeyde Toros Dağları’nın güney kesimi, güneyde ise Amuq Ovası’na kadar olan bölgeyle sınırlanmış; Ege Bölgesi ise yaklaşık olarak günümüzdeki sınırlarıyla ele alınmaya çalışılmıştır. Her iki bölge arasında ETÇ’ na tarihlediğimiz M.Ö. III. bin yıl süresince oldukça yoğun bir ilişki söz konusudur. Ancak tez konusu kapsamında incelemeye çalıştığım M.Ö.II. bin yıl süreci içinde bu ilişkinin yoğunluğunun azaldığı gözlenmektedir. Bu gerçeğin bir nedeni olarak her iki bölgenin farklı kültürlerin etkisinde kalmış olduğu söylenebilir. M.Ö. II. bin yılı içinde Anadolu Platosu’ nun özellikle orta bölümü yoğun bir şekilde Hititlerin etkisindedir. Çukurova Bölgesi ise her dönemde stratejik konumu dolayısıyla Hititlerin kontrolü altında tutmaya çalıştığı bir bölge olmuştur. Ege Bölgesi, M.Ö. II. bin yılı içinde genel olarak Kıta Yunanistan ve adaların etkisindeki bir kültür içinde gelişim göstermiştir. M.Ö. II. binin ikinci yarısında Anadolu’ya gelen Miken kolonileri bu bölgede yoğun bir şekilde etkisini göstermiş, aynı zamanda bu koloniler Doğu Akdeniz’e kadar uzanmıştır. Doğu Akdeniz’e uzanan yollar üzerinde yer alan Çukurova Bölgesi de yer yer bu kolonilerin izlerini taşımaktadır. Konumu dolayısıyla bu etkinin Anadolu’nun iç kesimlerine taşınmasını yine bu bölge sağlamıştır. Bu çalışma sırasında her iki bölge kültürlerinin birbiriyle olan bağlantıları mimari, seramik ve küçük buluntuları değerlendirilerek ortaya konmaya çalışılacaktır.

I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

  • Upload
    others

  • View
    22

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

1

I.GİRİŞ

I.1. AMAÇ

Bu çalışma ‘Çukurova ve Çevre Kültür Bölgelerinin M.Ö. II. binde Ege ile

olan Bağlantıları’ başlığı altında sunulmaktadır.

Tez çalışması sırasında Çukurova olarak adlandırılan bölge, kuzeyde Toros

Dağları’nın güney kesimi, güneyde ise Amuq Ovası’na kadar olan bölgeyle

sınırlanmış; Ege Bölgesi ise yaklaşık olarak günümüzdeki sınırlarıyla ele alınmaya

çalışılmıştır. Her iki bölge arasında ETÇ’ na tarihlediğimiz M.Ö. III. bin yıl süresince

oldukça yoğun bir ilişki söz konusudur. Ancak tez konusu kapsamında incelemeye

çalıştığım M.Ö.II. bin yıl süreci içinde bu ilişkinin yoğunluğunun azaldığı

gözlenmektedir. Bu gerçeğin bir nedeni olarak her iki bölgenin farklı kültürlerin

etkisinde kalmış olduğu söylenebilir. M.Ö. II. bin yılı içinde Anadolu Platosu’ nun

özellikle orta bölümü yoğun bir şekilde Hititlerin etkisindedir. Çukurova Bölgesi ise

her dönemde stratejik konumu dolayısıyla Hititlerin kontrolü altında tutmaya çalıştığı

bir bölge olmuştur.

Ege Bölgesi, M.Ö. II. bin yılı içinde genel olarak Kıta Yunanistan ve adaların

etkisindeki bir kültür içinde gelişim göstermiştir. M.Ö. II. binin ikinci yarısında

Anadolu’ya gelen Miken kolonileri bu bölgede yoğun bir şekilde etkisini göstermiş,

aynı zamanda bu koloniler Doğu Akdeniz’e kadar uzanmıştır. Doğu Akdeniz’e

uzanan yollar üzerinde yer alan Çukurova Bölgesi de yer yer bu kolonilerin izlerini

taşımaktadır. Konumu dolayısıyla bu etkinin Anadolu’nun iç kesimlerine taşınmasını

yine bu bölge sağlamıştır.

Bu çalışma sırasında her iki bölge kültürlerinin birbiriyle olan bağlantıları

mimari, seramik ve küçük buluntuları değerlendirilerek ortaya konmaya çalışılacaktır.

Page 2: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

2

I.2. KAPSAM

‘Çukurova ve Çevre Kültür Bölgeleri’nin M.Ö. II. Binde Ege ile Olan

Bağlantıları’ başlığı altında sunulan bu tez çalışmasında Ege ve Çukurova

Bölgeleri’nin belli başlı M. Ö. II. Bin merkezleri incelenmiş ve bu merkezler

arasındaki ilişki ortaya konmaya çalışılmıştır.

Tez çalışmasında Ege Bölgesi bugünkü coğrafi sınırlarıyla ele alınmış ve bu

bölgedeki Troya, Liman Tepe, Beycesultan ve Panaztepe merkezleri incelenmiştir.

Çukurova Bölgesi’nin coğrafi alanı ise güneyde Amik Ovası’na kadar olan bölgeyle

sınırlanarak bölgedeki; Tarsus-Gözlü Kule, Mersin-Yümüktepe, Kilise Tepe, Kinet

Höyük, Sirkeli ve Kazanlı yerleşimleri incelenmiştir.

I.3. YÖNTEM

Bu çalışma sırasında Çukurova ve Ege Bölgesi içinde gelişen kültürlerin

etkilerini gösteren buluntular her iki bölgenin, M.Ö. II. binde iskan edilen başlıca

merkezlerinin ayrı ayrı ele alınmasıyla incelenmiştir. Her merkez M.Ö. II. bin yılının

ilk yarısına tarihlendirilen OTÇ ve M.Ö. II. binin son yarısı içinde yer alan GTÇ

buluntularına göre mimari, seramik ve küçük buluntular başlıkları altında ele

alınmıştır.

Bu buluntular göz önünde tutularak Çukurova ve Ege Bölgeleri arasında

özellikle M.Ö. II. binin ikinci yarısı içinde ilişkilerin Miken kolonilerinin etkisiyle

daha yoğunlaştığı görülebilir. E. French Tarsus- Gözlü Kule’ de ele geçen Miken

seramikleriyle ilgili olarak ‘bu seramiklerin bir bölge içinde gelişmiş olduğu ancak

aynı zamanda Miken anakarasıyla aktif bir ilişkinin var olduğunu’ belirtmektedir.

Miken seramiklerinin Maşat Höyük ve Fraktin’de de görülmesi Çukurova’nın

bu etkiyi Orta Anadolu’ya taşımasının bir sonucu olarak görülmektedir ve bu konuya

‘sonuç’ bölümünde kısaca değinilecektir.

Page 3: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

3

II. ÇUKUROVA BÖLGESİNİN COĞRAFİ DURUMU - TARİHSEL

COĞRAFYASI ve BÖLGEDE YAPILAN ARAŞTIRMALARIN GENEL

DEĞERLENDİRİLMESİ

II.1. ÇUKUROVA BÖLGESİ’NİN ÖNEMİ VE COĞRAFİ KONUMU

Çukurova olarak adlandırılan bölge, Orta Anadolu’yu Doğu Akdeniz, Suriye

ve Mezopotamya’ya, bununla beraber Mezopotamya’yı da Orta Anadolu, Batı

Anadolu ve Ege dünyasına bağlayan yollar üzerindedir. Karadan sağlanan bu

ulaşımla birlikte denizle olan bağlantısı da bölgenin ülkeler arası ve deniz aşırı

ulaşımdaki rolünü ortaya koymaktadır. Kendine özgü bu jeopolitik konumuyla

Çukurova, tarihsel süreçte çeşitli kavimlerin gelip geçtiği veya sürekli yerleştiği bir

geçit olmasının yanında Orta Anadolu, Mezopotamya ve denizden gelen siyasi

güçlerin kolayca etkilerinin görülebildiği bir bölgeyi oluşturmuştur.

Çukurova, günümüzde kuzeyde Toros Dağları (Bolkar ve Aladağlar), doğuda

Amanoslar, batıda yaklaşık olarak Tarsus Ovası’nın bittiği yer veya Mersin civarı ve

güneyde Akdeniz ile çevrilidir1 (Harita 1). Ancak tez konusu kapsamında incelenen

M.Ö. II. bindeki ismiyle Kizzuwatna, (Harita 2) M.Ö. I. bin yıldaki ismiyle Kilikya

olarak karşımıza çıkan Çukurova Bölgesi, günümüz sınırlarının aksine daha geniş bir

coğrafi alanı kapsamaktaydı. Tarih boyunca devam eden siyasi dengelerin değişmesi

nedeniyle Kilikya’nın sınırları politik sınırlara bağlı kalmamış, o nedenle Toroslar

boyunca nitelendirilmiştir. Toprakları Amanos’u ve deniz boyunca uzanan alanları

kapsamış ve Güneydoğu Anadolu içlerine kadar uzanmıştır. Batıda ise bu alan

Pamfilya bölgesinde yer alan bugünkü Alanya’ya uzanmıştır.2

Eski Grek, Romalı yazar ve coğrafyacılar Kilikya ‘yı iki bölgeye

ayırmışlardır. Bölgenin batısında yer alan ve Dağlık Kilikya olarak tanımlanan dağlık

bölümünü Tracheia veya Oreine Kilikiya (Harita 3), Cilicia Aspera; doğudaki Ovalık

Kilikya olarak tanımlanan ovalık kısmını ise Pedias veya Idios Kilikiya ya da Cilicia

Campestris (Harita 3) olarak isimlendirilmişlerdir. Günümüz fiziki haritasında da

görülebildiği gibi bu bölgenin doğusu ovalık (Çukurova), batısı ise sarp, dağlık ve

taşlıktır. Bu sebeple tarih boyunca özellikle bölgenin doğusu yerleşime sahne 1 Ünal 2000a: 23. 2 Erzen 1940: 1.

Page 4: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

4

olmuştur.3

Çukurova olarak adlandırılan Ovalık Kilikya esas olarak Mersin’deki ovayla

başlar ve doğu-batı yönünde 200 km. uzanır. Günümüzde olduğu gibi eski çağlarda

da Anadolu’nun en verimli ovasını oluşturur. Bunun nedenlerinden biri Ovalık

Kilikya boyunca akan Tarsus Çayı (Kydnos), Seyhan (Saros), Ceyhan (Pyramos) ve

Deliçay (Pinaros) nehirlerinin bölgeyi sulamasıdır.4 Seyhan ve Tarsus Çayı Toroslar’

dan kaynağını alırken; Ceyhan, Anti-Toroslar’ dan (Binboğa Dağı) kaynağını

almaktadır. Bu nehirlerin tarihi dönemlerde yönlerinin değiştiği bilinmektedir.5

Ceyhan Nehri kaynağını aldıktan sonra Çukurova’ya iner ve Misis Dağları’nın

batısından güney-güneybatı yönünde bir müddet aktıktan sonra bu yükseltinin

doğusuna geçip Karataş ile Yumurtalık arasındaki Hurma Boğazı’ndan denize

dökülür (Harita 4.a). Ceyhan Nehri’nin daha önceki terk edilmiş yataklarının

incelenmesi ile, nehrin son birkaç bin yılda sürekli olarak önemli yatak

değişikliklerine uğramış olduğu saptanmıştır. Nehrin günümüzde yüzeyden

izlenebilen en eski yatağının şu anda Karataş’ ın batısında yer alan Akyatan lagün

Gölü’nün bulunduğu alanın hemen hemen en batısında olduğu ve nehrin buradan o

andaki denize ulaştığı gözlenmektedir (Harita 4.b). Daha sonraları Misis

Dağları’ndaki erezyon ve nehrin bu kısmı doldurması veya başka bir nedenden

dolayı, nehir şimdiki döküldüğü alana doğru akmaya başlamıştır (Harita 4.c). Bu

yükselimin doğu kesimine akmaya başladığında ilk olarak küçük boyutlu bir delta

oluşturmuş, sonra Yumurtalık Körfezi’ne doğru (Harita 6), daha sonra ise tekrar

güneye doğru akmıştır (Harita 4.a-Harita 5). Seyhan Nehri de Ceyhan gibi çeşitli

yatak değişimlerine sahne olmuştur. Seyhan’ın gözlenebilen en eski yatağı Karataş

ile Tarsus arasında yer alan Tuzla civarında bulunmaktadır (Harita 6). Seyhan

Nehri’nin buraya aktığı sırada oluşturduğu deltanın günümüzde kıyı çizgisinin

ilerisinde olabileceği düşünülmektedir. Daha sonra Seyhan Nehri batıya doğru yatak

değiştirmiş ve günümüzde aktığı bölgeye gelmiştir (Harita 4.a).

Tarsus Nehri (Berdan) Seyhan ve Ceyhan Nehri’ne göre daha küçük olup ova

üzerinde katettiği mesafe de onlardan azdır. Aynı zamanda Tarsus Nehri taşıdığı

sediman miktarı açısından diğer ikisine göre zayıf olduğundan, bu nehrin gelişimi ve

3 İbid: 14, 27. 4 İbid: 16. 5 Seton-Williams 1954: 121; Göney 1976: 14-24.

Page 5: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

5

yatak değişimleri de Seyhan Nehri ve bunun getirdiği malzemenin dağıtılması

sonucu oluşturulan plaj ve bunlarla ilişkili kumullarca desteklenmektedir (Harita 4.a-

5). Bunu destekleyen en önemli veri ise denize yaklaştığı yerde aniden batıya

dönmesi ve bir miktar bu yönde aktıktan sonra denize dökülmesi gösterilebilir.

Tarihte Tarsus’un deniz kenarında olduğunu destekleyen en önemli ipuçlarından biri,

Tarsus Nehri’nin batı kesimlerinde gözlenen bataklık alanlardır ki bu kesimlerin

önceden deniz sonraları lagün olduğunu kanıtlamaktadır.6

Bu nehirler iklimin de etkisiyle Çukurova’yı oldukça verimli ve önemli

kılmaktadır. Burada halen pamuk başta olmak üzere meyve, sebze ve buğday

yetiştirilmektedir. Bölgenin öneminin bir diğer nedeni de doğudan-batıya, kuzeyden-

güneye önemli yolların geçiş noktasında olmasından kaynaklanmaktadır. Gülek

Boğazı, Tarsus’tan Toros Dağları içinden güneye geçişi sağlayan ana geçitlerden

biridir. Ovanın diğer ucundaki Beylan Geçidi ise, Amanos içlerinden; Suriye,

Mezopotamya ve Mısır’a ulaşan rotayı çizmektedir. Çukurova, Gülek Boğazı ve

Göksu Vadisi ile İç Anadolu’ya, Bahçe Geçidi ile Güneydoğu Anadolu ve Kuzey

Suriye, Mezopotamya’ya ve Beylan Geçidi ile de Amik Ovası’na ve gene Suriye-

Mezopotamya ve Fenike sahillerine bağlantıyı sağlar7 (Harita 7).

II.2.ÇUKUROVA BÖLGESİNİN TARİHSEL COĞRAFYASI ve M. Ö. II. BİN

TARİHİ

Bölgeye M.Ö. I. binde ismini veren Kilikya kelimesi, Yunanca bir sözcükten

kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında

Hilakku olarak geçer. Bu, bölgenin Toros Dağları etekleri için kullanılan Asurca bir

isimdir. Bölgenin ovalık bölümü için yine Asurlular tarafından kullanılan isimse

Que’dir.8 Que isminin Hurrice olduğu düşünülmektedir. Bu isim Hume olarak

Babilce’ ye de girmiştir. Dağlık Kilikya’yı tanımlayan Hilakku, Güney Kapadokya

ve Gülek Boğazı civarına ve Unqi’de Amik Ovası’na tekabül etmektedir.

Asur kaynaklarında bu bölgelerle ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır. Timur,

Tanakun, Tarzu (Tarsus), Lusanda, Abarnani, Kisuatni, Lamena, Pahri (Misis?),

6 Gürbüz 1997: 178-182. 7 Ünal,op.cit.:25. 8 Seton-Williams,op.cit.: 124.

Page 6: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

6

Harrua, Usnanis, Illubru (=Ellipri,Namrun,Lampron?), Ingirra (Yeni Asur Devri’nde

Mersin-Yümüktepe), Kundu, Sizzu (Sis,Sisium,Kozan?) ve Qumasi doğu

istikametinden gelen III.Salmanassar’ın (M.Ö.858-824) Que’de işgal ettiği önemli

kentler arasında gösterilmektedir.9 Bölgeye Asur krallarının geldiğini belgeleyen

ender buluntularından biri, bölgede yapılan yüzey araştırmalarında tespit edilen bir

kral kabartmasıdır. Uzunoğlan Tepesi’nde kayalara oyulmuş olan bu kabartmada

tasvir edilen figür Asur kralı III. Salmanassar ya da II. Sargon olarak teşhis edilmiş

ve buna göre de M.Ö. 840 ile 700 yılları arasına tarihlenmiştir10 (Lev. I). Asur

kaynaklarında geçen yukarda bahsedilen yer isimlerine ek olarak Azatiwataya-

Karatepe hiyeroglif ve Fenikece yazıtlardan bilinen Adana ve Pahri ile eşit olması

muhtemel Pahar kentleri bulunmaktaydı. Ancak sözü geçen bu kent isimlerinin

lokalizasyonu verilerin yetersizliğinden dolayı kesin olarak yapılamamaktadır.11

Bölgenin bir bölümü İdrimi’ nin kitabesindeyse Hatte olarak sunulmuştur.

Ancak olasılıkla bu, o dönemde bölgenin Hitit Devleti’nin kontrolü altında

olmasından kaynaklanmıştır. Hititlerde Kizzuwatna’nın stratejik önemi Kuzey

Suriye’ye giden rotada bir geçiş oluşturmasındandır.

Bölge, bugüne kadar tespit edilebilen en eski ismiyle M.Ö. II. binde

Kizzuwatna olarak karşımıza çıkmaktadır. Önceleri bölgenin Kizzuwatna olarak

isimlenmesi nedeniyle bazı tartışmalar olmuş, bazı yazarlar Pontus Bölgesi olarak

yerleştirmiş, bazıları da Kilikya bölgesini de kapsayan Akdeniz demişlerdir. Bu

sorun Goetze tarafından tartışılmış ve Kizzuwatna’nın güneyde olduğu

onaylanmıştır.12

Ancak birçok tarihi ve coğrafi haber ve arkeolojik kalıntılara dayanarak

Kizzuwatna’yı günümüz Çukurova’sına ilk olarak yerleştiren A. Goetze değil,

Olmstead olmuştur.13 Goetze 1940’da yazdığı ve bugün bile standart olarak kabul

edilen araştırmasıyla bu fikri sadece genişletmiş ve daha geniş bir araştırıcı kitlesine

kabul ettirmiştir.14

9 Ünal,op.cit.: 31. 10 Sayar 1996: 61.; kabartma için bnz. Taşyürek 1975:169-172. 11 Ünal,loc.cit. 12 Seton-Williams,loc.cit. 13 Olmstead 1922: 230. 14 Ünal,op.cit.: 27.

Page 7: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

7

Kizzuwatna, M.Ö. II. binde konumu ve dinsel niteliğinden dolayı Hititler için

oldukça önem taşıyan bir bölge olmasının yanında önemli bir Hurri Krallığı’nı ve

dolayısıyla da Hurri Kültürü’nü topraklarında yaşatmıştır. Bu krallığın dinsel açıdan

en önemli merkezi Kummanni’dir. Bu önemli kült merkezi Hititlerde kral ailesine

mensup bir rahip tarafından yönetiliyordu.15 Hitit kralları da aynı nedenden dolayı

bölgeye büyük önem veriyorlardı. Örneğin; Suppiluliuma ve eşi kraliçe Henti, bir

prens ve Muhafız Kıtası subayı ile birlikte oğulları Telipinu’yu yerel Kizzuwatna

tanrıları Hepat ve Sarumma için Rahip-kral olarak atamışlar ve ona Hattusa’daki

hanedana sadakat yemini ettirmişlerdi16 (KUB 19.25,26); ki bu tanrılardan Hepat,

hava tanrısı Tesup’un da olduğu gibi, Hurrice isimlerdir ve bu tanrılar Hurri

kimliğiyle Hitit panteonunun en önemli tanrıları olmuştur.17 Yine Hitit kralı II.

Mursili bayram ve ayin kutlamak ve bir keresinde de büyü ve tıpla tedavi görmek

üzere sayısız kez Kizzuwatna’ya gitmiştir. II. Muwattalli ise güneye Tahundassa’ya

taşınmış, bu sırada Hattusa’da ne kadar tanrı varsa hepsini bu bölgeye taşımış,

bazılarını da Kummanni’ye getirmiş ve onlar için mutlaka yeni tapınaklar

yaptırmıştı. (Hattusili III Otobiyografisi I ,75 vdd.;KUB 31.14(+) KBO 22.11,12

vdd.;KBO 11.1 i 20)18

Tüm bu örnekler Kizzuwatna’da dinin oynadığı rolü ve Hititler açısından

bunun anlamını ortaya koymaktadır. Hurriler yalnızca dinsel açıdan değil, bunun

dışında dil, edebiyat, mitoloji, büyü, tıp, teknik aletler, silahlar ve kadın hakları gibi

konularda da Hititlere kültürel açıdan çok şey vermişlerdir. Kendi verdikleri kültür

verileri yanında aynı zamanda Mezopotamya kültürünü de Hititlere aktarmışlardır.

Eski Babil çivi yazısının Hurriler üzerinden Hititçeye adapte olması bunun bir

örneğidir.19

Kültürel ilişkilerin yanında bağımsız Hurri krallığı ile Hititler arasında yoğun

siyasi ilişkiler de söz konusu olmuştur. Bunun Hititler açısından en büyük nedeni de

daha önce belirtildiği gibi Kizzuwatna’nın, Hititler açısından oldukça önem taşıyan

Kuzey Suriye bölgesine giden yollar üzerinde yer almasıdır. Bölgeye yapılan seferler

Hitit Devleti’ nin kurucusu olarak bilinen I. Hattusili devrinde başlamaktadır. Bu

15 Alp 2000: 27. 16 Ünal 2000b: 57. 17 Ünal 1997: 23. 18 Ünal 2000b: 57-58. 19 Ünal 1997: 23.

Page 8: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

8

devirden Orta Hitit Devleti’nin sonlarına veya I. Suppiluliuma’ya kadar (M.Ö. 1400

veya M.Ö. 1370) Kizzuwatna bağımsız bir devlet olarak kalmış ve birçok Hitit kralı

bağımsız Kizzuwatna krallarıyla eşitlik esasına dayanan devlet anlaşmaları

imzalamıştır. Bu anlaşmalardan pek çoğu Hititçe ve Akadca olmak üzere Boğazköy

arşivinde bulunmuştur. Bunlardan biri, Hitit kralı Hantili (II?) ve Kizzuwatna kralı

Pariyawatri arasında yapılmıştır. Hantili’nin muhtemelen Isputashu’nun babası

Pariyawatri ile yapmış olduğu bu anlaşmanın metni ele geçmemiştir. Ancak bu

anlaşmanın varlığını bir kütüphane fişinden öğrenilmiştir. Diğer bir anlaşma da Hitit

kralı Telipinu ve Kizzuwatna kralı Isputashu arasında gerçekleşmiştir. Isputashu

ismine aynı zamanda 1936’da Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen hiyeroglifi ve çivi

yazılı lejandı olan bir mühür üzerinde de rastlanmaktadır. Bu mührün bir başka

özelliği de, Kültepe Ib tabakasında ve Soloi-Pompeiopolis depo buluntusunda ele

geçen iki mühürden sonra, en eski hiyeroglifli mühür olmasıdır. Yapılan bir diğer

anlaşma Hitit kralı Tahurwaili ile Kizzuwatna kralı Eheya arasındadır. Anlaşma

tabletinin üstünde Tahurwaili’nin mühür baskısı vardır ki, böyle bir baskı bir

anlaşma metni üzerinde ilk defa karşımıza çıkmaktadır. Kizzuwatna ile Hitit

arasındaki anlaşmalardan bir diğeri II. Zidanta ve Pilliya arasında olmuştur. Bu

anlaşmadan, bir zamanlar Hatti ve Kizzuwatna arasında bir savaş yapıldığı ve bu

sırada her iki tarafın sınır bölgesinde yer alan bazı kentlerinin tahrip edildiği

anlaşılmaktadır. Hititler ve Kizzuwatna arasında yapılan son anlaşma ise II.

Tuthaliya ve II. Sunassura arsındadır. Bu anlaşma Kizzuwatna ile yapılan ve eşitlik

esasına dayanan son anlaşmadır. Bundan bir süre sonra Kizzuwatna artık Hitit askeri

hakimiyeti altına girmiştir.20

II.3. ÇUKUROVA BÖLGESİ’NİN KAZI VE ARAŞTIRMA TARİHİ

Klasik yazarlar, gezginler ve çeşitli dönemlerdeki coğrafyacılar bu bölgeden

bahsetmektedirler. Temel coğrafi ve jeolojik bilgileri Ainsworth, Ramsay ve

Hogart’ın yanında kıyı bölgeleri üzerine yaptığı incelemesiyle Beaufort’dan

edinmekteyiz. W.M. Leake, V.M. Kinneir, J.T. Bent, G.L. Bell ve J.R. Metheny gibi

20 Ünal 2000b: 49-54; Karauğuz 2002: 42-70.

Page 9: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

9

erken gezginlerde bölge hakkında coğrafi ya da arkeolojik bilgiler vermektedir.21

1920’li yılların sonunda H. Von der Osten bölgede yapılan ilk prehistorik

çalışmalardan birini gerçekleştirmiştir. Osten, Orta Anadolu’da başlattığı bu

çalışmayı Tarsus ve Adana’ya gelerek Çukurova’da da sürdürmüş ve bölgede çok

sayıda höyük tespit edilmiştir.22

1930 yılında E. Gjerstad Kıbrıs’tan Kilikya ‘ya geçmiş ve yerleşim alanlarını

incelemişti. Bu çalışma bölgenin en eski yüzey araştırması olarak değerlendirilebilir.

Bu çalışması sonucunda Gjerstad, bölgede 21 tane yerleşim yeri tespit etmiştir.23

1934 yılında H. Goldman Kabarsa, Domuztepe ve Zeytinli’ de sondaj kazıları

yapmıştır.24

1935 yılında ise Tarsus-Gözlü Kule’ de H. Goldman başkanlığında sistemli

kazı çalışmalarına başlanmıştır. Bu ilk dönem kazıları 1939 yılına kadar

sürdürülmüş, höyükte ikinci dönem kazıları ise 1947-48 yılları arasında

gerçekleştirilmiştir.25

1937-38 yıllarında Liverpool Üniversitesi’nden J. Garstang, Wacchter ve

M.V. Seton-Williams bölgede araştırma yapmış26 ve bu araştırma kapsamında

Mersin yakınlarındaki Çavuşlu ve Kazanlı höyükleri ile Misis yakınlarındaki Sirkeli

Höyük’te sondaj çalışmalarında bulunulmuştur.27

Polonyalı filolog J. Gelb ise; Gülek Boğazı’ndan geçerek Tarsus-Adana

arasındaki höyükleri tespit etmiştir.28

1937 yılında Mersin’in kuzeybatısında yer alan Yümüktepe’ de sistemli kazı

çalışmalarına J. Garstang başkanlığında başlanmıştır. Kazılara II. Dünya Savaşı

nedeniyle 1939’da ara verilmiş, savaştan sonra 1946-47 yıllarında tekrar

sürdürülmüştür.29 Bu merkezdeki kazılar 1993 yılından bu yana Roma ve İstanbul

Üniversiteleri’nin ortak projesiyle Veli Sevin ve Isabella Caneva’ nın bilimsel

başkanlığında gerçekleştirilmektedir.

21 Seton-Williams,op.cit.: 123. 22 Osten 1929: 39-59. 23 Gjerstad 1934: 155-203. 24 Goldman 1935: 526-549. 25 Goldman,loc.cit.; Goldman 1937: 262-286; Goldman 1938: 30-54; Goldman 1940: 60-86; Goldman 1956: V-VII. 26 Garstang 1937: 54; Garstang 1953: 11. 27 Garstang 1937:56-62; Garstang 1938: 12-23. 28 Gelb 1939: 5. 29 Garstang 1953: 3-4.

Page 10: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

10

1942’de Türk Tarih Kurumu adına Remzi Oğuz Arık Hatay çevresinde

araştırmalar yapmış ve birtakım höyükler tespit etmiştir.30

1946 yılında H. Bossert ve H. Çambel Ceyhan Nehri kıyısındaki Karatepe ve

çevresinde araştırmalar yapmış31 1947 sonbaharında H. Th. Bossert, U. B. Alkım ve

Halet Çambel kazı çalışmalarına başlamış, 1948 yılında da Karatepe kazıları

sürdürülmüştür.32

Yine 1948 yılında Ceyhan Nehri’nin karşı kıyısında yer alan Domuztepe’ de

de aynı ekip tarafından sondaj çalışmaları yapılmıştır.33 Domuztepe’ de sistemli

kazılar 1950 yılında başlatılmıştır.34 Gerek Karatepe gerekse Domuztepe kazıları

halen devam etmektedir.35

Bölgede yapılan en kapsamlı yüzey araştırmalarından biri 1951 yılında M.V.

Seton-Williams tarafından gerçekleştirilmiştir. Seton-Williams bu araştırmasında

Neolitik dönemden Roma devrine kadar çeşitli dönemlere ait sayıca yüzelliyi bulan

yerleşim tespit etmiştir. Bu yerleşimlerin bir kısmı daha önce E. Gjerstad tarafından

da belirlenmişti.

Seton-Williams’ın tespit ettiği Neolitik, Kalkolitik (Harita 8.a) , ETÇ, OTÇ

(Harita 8.b), Demir Çağı (Harita 9.a) ile Hellenistik ve Roma Dönemi’ ni (Harita 9.b)

gösteren merkezler Tablo I. a-h’ de sıralanmıştır.36

1991 yılında Bilkent Üniversitesi adına İ. Özgen ve M.H. Gates tarafından

Ceyhan Ovası, Yumurtalık ve Erzin Ovası’nı kapsayan bölgede bir yüzey araştırması

gerçekleştirilmiştir.37 Bu çalışma sırasında tespit edilen 23 yerleşim biriminden ele

geçen seramikler incelenmiş38 ve bölgede jeomorfolojik çalışmalar da yapılmıştır.39

Bilkent Üniversitesi’nce gerçekleştirilen bu yüzey araştırması sonucunda

tespit edilen merkezlerden biri olan Kinet Höyük’te 1992 yılında M.H. Gates

başkanlığında kazı çalışmaları başlatılmıştır.40

30 Arık 1944: 341-384. 31 Alkım 1948: 534. 32 Bossert vd. 1950: 1. 33 Alkım 1949: 363-367. 34 Alkım 1950: 677. 35 Çambel vd. 2000: 289. 36 Seton-Williams,op.cit.: 140-174. 37 Özgen-Gates 1993: 387-394. 38 Steadman 1994: 85-103. 39 Ozaner 1993: 337-345. 40 Gates 1994: 193-200.

Page 11: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

11

1992 yılında B. Hrouda ve Ahmet Ünal tarafından Adana-Ceyhan’daki

Sirkeli Höyük kazıları başlatılmış41 ancak 1996 yılından bu yana kazılara son

verilmiştir.42 B. Hrouda başkanlığındaki Sirkeli ekibi ayrıca, Misis ve Adana’nın

güneyinde 1994 yılında bir yüzey araştırması yapmış ve 27 tane yerleşim yeri tespit

etmişlerdir.43

2002 yılında Y. Doç. Dr. K.Serdar Girginer başkanlığında Adana ili ve

çevresinde yüzey araştırmaları projesi başlatılmıştır.

41 Hrouda 1997b: 91. 42 Ehringhaus 1999: 383-397. 43 Hrouda 1998: 427-433.

Page 12: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

12

III.ÇUKUROVA BÖLGESİYLE ÇEVRESİNDE YER ALAN MERKEZLERİN

EGE İLE OLAN BAĞLANTILARI

III.1. TARSUS-GÖZLÜ KULE

III.1.1. KONUM

Höyük, Mersin’in Tarsus ilçesinin güneyinde, Ulu Cami semtinde

bulunmaktadır.

Höyüğün gövdesi kuzeydoğu-güneybatı yönlü olarak yaklaşık 300 m.

uzunluktadır. Kuzeyde kalan kent bölümünün yumuşak eğimli olması bu alanda bir

sınır belirlenmesini zorlaştırmıştır. Buna karşılık, doğu ve güneye bakan yamaçları

oldukça diktir. Burada ova zemininden yüksekliği yaklaşık 30 m. kadardır 44 (Plan

1).

Höyüğün genişliği yaklaşık 150 m. olarak ölçülmüştür. Üst düzlükte, biri

doğuda diğeri batıda olmak üzere fazladan iki yükselti vardır. Doğudaki yükselti

dikkate alındığında, höyüğün yüksekliği 41 m.’ ye ulaşır.

Tarsus- Gözlü Kule höyüğü bugün küçük bir koruya dönüşmüştür (Renkli

Res.1). 1937- 1939 yılları arasında yürütülen Amerikan kazılarından günümüze

sadece sondajların tahrip olmuş çukurları kalmıştır.

III.1.2. KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Höyük ilk olarak, E. Gjerstad tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmasında

tespit edilmiş ve yüzeyden seramik örnekler toplamıştır.45 1934 yılında H. Goldman

başkanlığındaki bir ekip tarafından Çukurova Bölgesi’nde yer alan dört merkezde

sondaj kazıları gerçekleştirilmiş ve 1935 yılında da bu merkezlerden biri olan Tarsus-

Gözlü Kule’de H. Goldman başkanlığında kazılar başlatılmıştır.46 Bu kazılar 1938

yılına kadar sürdürülmüş47, daha sonra II. Dünya Savaşı nedeniyle kazılara ara

44 Seton-Williams 1954: 169. 45 Gjerstad 1934: 159-203. 46 Goldman 1935: 526. 47 Goldman 1940: 60-86.

Page 13: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

13

verilmiştir. Savaş sonrası başlatılan ikinci dönem kazıları 1946-47 yılları arasında

yine H. Goldman başkanlığında gerçekleştirilmiştir.

Yapılan kazı çalışmaları Tarsus-Gözlü Kule’nin, Neolitik’ ten Bronz Çağı

sonuna kadar Kilikya’nın genel kültürünün görünümünü ortaya koyduğu sonucunu

ortaya koymuştur. Bu kültür, dışarıdan doğrudan ya da dereceli olarak gelen farklı

kültürlerle etkileşim içinde bulunmuş ve kendine ait gelişmiş bir kültür yaratmak için

az olanaklara sahip olmuştur.48

Tarsus-Gözlü Kule’nin Neolitik Çağ’ dan GTÇ sonlarına dek uzanan

kronolojik süreci derinliğe göre yapılan çalışmalara göre aşağıdaki tablo 2’de

gösterilmektedir.49

Tarsus-Gözlü Kule’nin Neolitik tabakaları yaklaşık olarak M.Ö. 5000’den

önceye tarihlenememektedir. Kalkolitik Çağ’ ın sonu içinse önerilen tarih M.Ö.

3000’dir. Bu erken evrelere ait verilerin yetersizliği tarihlemelerde kesin bir şey

söylemeyi mümkün kılmamaktadır.50

ETÇ I dönemi Kalkolitik sonrası ile ETÇ II evresi arasındaki boşluğu

doldurmaktadır. ETÇ II evresi ise, M.Ö. 2750-2400 tarihleri arasına verilmektedir ve

bu evre Tarsus-Gözlü Kule’de 7 m.lik bir derinliğe sahiptir. ETÇ III dönemi M.Ö.

2400-2100 arasına tarihlenir ve bu evrenin sonu Troya IV evresinin sonuna denk

gelmektedir.51 Bu evre, tek bir afetsel depremden çok, şehri giderek zayıflatan ve

Kuzey Suriye yoluyla gelen istilacıların önünü açan ve birçok bölgeden de bilinen bir

dizi sismik hareketlilikle son bulmuştur.52 ETÇ III döneminin sonu, OTÇ başlarında

Filistin’in büyük bölümünü de istila eden göçebe bir kabile Tarsus’a gelmiştir, ki iki

bölge arasındaki seramiklerin benzerliği de bunu ortaya koymaktadır.53 8. m.’ de

ortaya çıkan bu geçiş evresinin Ras Shamra ve Filistin’deki OTÇ I evresiyle çağdaş

olduğu söylenebilir. Yaklaşık olarak M.Ö. 2100-1850’ye tarihlenmektedir.54

Tarsus-Gözlü Kule’de OTÇ sonunun kesin olarak saptanması oldukça zordur.

M.Ö. 1850-1650 yılları arasına tarihlenen bu tabakanın sonlarında, ele geçen

seramikler GTÇ I başlangıcında büyük bir değişiklik göstermemiş ancak Orta

48 Goldman 1956: 345. 49 İbid: 5-59. 50 İbid: 60. 51 İbid: 61. 52 İbid: 348. 53 İbid: 349. 54 İbid: 62-64.

Page 14: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

14

Anadolu tiplerinin sayısal üstünlüğü artmıştır.

M.Ö. 1650-1450 arasına tarihlenen GTÇ I döneminin sonları Tarsus-Gözlü

Kule’de yaklaşık Suriye’ye kadar yayılan Hitit İmparatorluk Çağı’nın başlarına denk

gelmektedir. Ancak tarihsel olarak Tarsus’ da Hitit egemenliğinden söz

edilememektedir. Bu dönemde, Hitit kralı Suppiluliuma’ nın Kizzuwatna kralı

Sunasura ile yapmış olduğu anlaşma, Kizzuwatna’ nın Hitit ülkesinin bir parçası

durumuna geldiğini gösterse de anlaşmanın şartları ve hitabı tam bir egemenliğin

olmadığını ortaya koymaktadır.55 İki evreli olarak karşımıza çıkan GTÇ II

tabakalarından GTÇ IIa evresi M.Ö. 1450-1225; GTÇ IIb evresi ise M.Ö. 1225-1100

tarihleri arasını kapsamaktadır.56 GTÇ IIa dönemi sırasında, bölge Hititlerin tam

kontrolü altındadır, ancak Hitit krallarının bu gücü ne zaman tam olarak ele

geçirdikleri bilinmemektedir.57

GTÇ II evresinin başından GTÇ IIb evresine değin süren Hitit işgali, M.Ö.

13. yy.ın son çeyreğinde işgalcilerin yol açtığı büyük yangınlar ve zararlar sonunda

sona ermiştir.

GTÇ IIb, ‘Deniz İnsanları’ olarak tanımlanan, batıdan gelen istilacıların

geldiğini işaret eder. İstilacılar, Hititlerin güçlerinin zirvesinde oldukları Tarsus-

Gözlü Kule’nin Hitit tabakasına son derece zarar vermiştir. Bu insanların beraberinde

getirdikleri Miken stilindeki Çanak çömleğin stil karakterine bakıldığında, istilanın

Merneptah döneminde Mısır’da gerçekleşen büyük istila ile hemen hemen aynı

dönemde gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Daha erken seramik malzemenin büyük

orandaki Argoslu karakterine dayanarak, istilacıların Yunan anakarasının o

bölgesinden çıktıkları sonucuna varılabilir.58 Yaklaşık olarak M.Ö. 1100’lerde Tarsus

Bronz Çağı’nın etkisi özellikle Miken stili yavaş yavaş etkisini yitirerek

kaybolmuştur.59

55 İbid: 63. 56 İbid: 64. 57 İbid: 350. 58 İbid: 350-351. 59 İbid: 63.

Page 15: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

15

III.1.3. OTÇ TABAKALARI

III.1.3.1. MİMARİ

Tarsus-Gözlü Kule’nin ETÇ III-OTÇ geçiş evresi 9.00-8.00 m. seviyeleri

arasında tespit edilmiştir. Bu seviyelerde tepe, daha önce gösterdiğinden farklı bir

görünüm kazanmaktadır. Evlerin ve daha mütevazi olan diğer yapıların tamamen yok

olduğu görülmektedir. Genel olarak bu seviyenin tüm detayları yok olmuştur,

açılabilen kısımlarıysa parçalar halindedir. Yine de açığa çıkarılan bölümlerle genel

bir görüntü sunmaktadır.

ETÇ III kültürünü yok ederek, Suriye tipi seramiğin ilk örneklerini bölgeye

getirenler, kendilerini burada güce boyun eğen bir nüfus arasında bulmuşlardır. Bu

insanlar, içerisine depolarını yerleştirdikleri ve olasılıkla etrafını bir koruma duvarı

ile çevirdikleri en azından 25x15 m. büyüklüğünde bir merkezi alan yaratmışlardır

(Plan 2). Plan üzerinde 24 ve 25 numara ile gösterilen alanlar, ince temelleri

nedeniyle büyük siloların ya da depo alanlarının temelleri olarak düşünülebilir.

Planın üst sırasında görülen odalar, her kenarı 1.50 m. uzunluğunda olan kare

şeklindedir. Bu odalar, taş üzerine kerpiç üst yapılı olarak inşa edilmiş olup, en iyi

korunduğu yerde 2 m. yükseklikte ele geçmiştir.60

Gözlü Kule’nin OTÇ’ na tarihlenen seviyeleri 7.50-6.00 m.’ leri arasında

saptanmıştır. 7.50 m. seviyesi, birbirinden yaklaşık 3 m. genişliğinde bir caddeyle

ayrılan iki grup ev ile temsil edilmektedir. Tabakaya ait odalar çok yüksek

korunmamalarına rağmen, oldukça iyi izlenebilmiştir (Plan 3). Güneydeki ev daha

erken inşa edilmiş, daha sonraki zamanlarda batı kısmına caddeyi kapatan bir başka

mekan eklenmiştir.

Güneydeki evin batı duvarı, bu ünitenin iki yapı dönemi geçirmiş olduğunu

ortaya koymaktadır. Alt katta kaba kerpicin üzerine kesme taş sırası yerleştirilmiştir.

Odanın kuzeybatı köşesinde (Plan 3’de 13 n.lu oda) dairesel bir tahıl çukuru, güneye

doğru doğu duvarı yakınında ise dikdörtgen bir alan kil ve saman karışımıyla

sıvanmış taşlarla sınırlandırılmıştır. Burası da olasılıkla bir başka formda depolama

alanıdır.

60 İbid: 39-40, plan 15.

Page 16: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

16

Güneydeki bu evin kuzeyinde caddeye doğru küçük bir mekan da eklenmiştir.

Bu odanın içerisinde bir çifti doğu kapı geçidiyle aynı hatta olan dağınık olarak

yerleştirilmiş, dört dikme deliği bulunmaktadır. Evin doğu odası (Plan 3’de 15 n.lu

oda) OTÇ’ na özel bir ocak tipinin en iyi korunmuş örneğini içermektedir. Bu ocak

kil bir platform üzerine yerleştirilmiş ve arkasında, ilk kazıldığında halen içinde

büyük bir ahşap dikmenin karbonize kalıntıları bulunan dikdörtgen şeklinde kütlevi

bir kil parçası yer alan, at nalı biçimindedir. Ocağın her iki kenarında ve bir de

arkasında olmak üzere yerleştirilen üç tutamak, kabı desteklemek için yerleştirilmiş

olmalıdır. At nalının dikey uçlarında ise küçük şişleri tutmak için kullanılmış

olabilecek delikler bulunmaktadır. Kuzeyde yer alan ve iki odadan oluşan evde de,

büyük ahşap dikmeleri olan fakat at nalı biçiminde parçaları bulunmayan ocaklar

açığa çıkarılmıştır. Ele geçen buluntular bu evin odalarının depolama amaçlı

olduğunu ortaya koymaktadır.61

7.50 m. seviyesini bir yangın sonlandırmıştır. Bu yangından sonra 7.00-6.50

m. seviyeleri arasında bir önceki seviyeye ait kuzeyde yer alan sokak ortadan

kaldırılmış ve alan benzer bir şekilde yeniden yapılandırılmıştır ( Plan 4).

Bir önceki seviyede batıda yer alan mekan ( Plan 3’de oda 5) odanın

uzunluğunun bir metre kısaltılmasından başka bir değişikliğe uğramamıştır.

Duvarlar, moloz ve kabaca düzeltilmiş taşlardan, önceki tabakanın kaba kerpiçleri

üzerine yerleştirilerek inşa edilmiştir. Yine bir önceki tabakada, güneye yerleştirilen

evin mekanlarının üzerine yeni bir oda inşa edilmiştir. ( Plan 4’de oda 6) Mümkün

olduğunca önceki odaların kerpiç tuğlaları üzerinde yer alan odanın taş duvarları

3.50x7.00 m.’ lik bir alanı çevrelemektedir. Odanın güney duvarında geniş bir kapı

geçidi yer almaktadır. Odanın doğu duvarının kuzeyinde yer alan ani kesiklik büyük

ihtimalle yanındaki odaya geçişi sağlayan kapı boşluğu olmalıdır. Bu ünitenin

kullanım süresinin sonuna doğru bu iki oda (Plan 4’de oda 6-7) birleştirilmiştir. İki

odanın ortasında yer alan duvarın kuzeyi 6.30 m.’ de yeni bir tabanla kapatılmıştır.

Önceki seviyenin güneyde yer alan evinin yerine yerleştirilen bu iki odanın

kuzeyinde iki küçük oda bulunmaktadır (Plan 4’de oda 9-10). Odaların duvarları ince

ve düzensizdir. Bunlar geçici mekan ya da depo odası olarak değerlendirilebilir.

Odaların altında çakıl taşı bir döşeme uzanmaktadır. Çakıl taşları ağır yassı taşlarla

61 İbid: 40-41, plan 16.

Page 17: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

17

kapatılmıştır. Kullanılan bu çakıl taşları, açık bir avlu için orta tabakada bir temel

işlevi görmektedir.

OTÇ’ nın merkezi ocağı bulunan en azından bir uzun odadan ve boyutları ne

yazık ki bilinmeyen bir giriş odası veya avlusu bulunan tipik yaşam üniteleri, ETÇ

III döneminin en erken safhasının evlerine benzemekle beraber, daha sonraki ETÇ III

safhasının büyük merkezi bir oda veya avlu etrafına yerleştirilmiş daha küçük

odalardan oluşan komplekslerden belirgin bir biçimde farklıdır.62

6.00 m. seviyesinde, daha önceki seviyelerde oda 5 olarak tanımlanın batıdaki

mekanın 7 m. batısında yer alan ve kısmen korunmuş olan ‘Tunç Çağı Evi’ olarak

adlandırılan bir yapı açığa çıkarılmıştır (Plan 4-5). Plan üzerinde de görülebileceği

gibi bu evin iki safhalı bir yapı tarihçesi vardır. Daha alt safhadan geriye kalan,

kuzeyden güneye 3 m. uzunlukta bir odadır. Daha üst seviyede ise, oldukça iyi

korunmuş bir güney duvarı, daha ince bir duvar tarafından iki ayrı odayı

bölmektedir. Ev genel olarak çok kötü korunmuş olmasına rağmen, OTÇ’ nın sonuna

ait oldukça karakteristik seramik örnekler vermesi açısından önemli olan iki ayrı

tabanı korunmuştur. Plan 5’de 5 nolu odanın kısmen üzerinde batı duvarı boyunca iki

sıra çömleğin yerleştirildiği bir depo odası bulunmaktadır. Bu çömlekler odaya adını

vermiş ve burası ‘Pithos Odası’ olarak tanımlanmıştır. Pithos Odası ile sadece batı

duvarı korunan bir diğer odanın arasında sokak olabilecek bir geçit uzanmaktadır.

Pithos Odası’nın güneyinde benzer genişlikte ve bu odayla bir kapı aracığı ile

bağlantılı bir başka oda bulunmaktadır.63

III.1.3.2. SERAMİK

Tarsus-Gözlü Kule'de derinliğe göre yapılan kazı çalışmalarında 9.00-8.00

m.ler arasında kalan tabakanın ele geçen seramiklerle ETÇ' ndan OTÇ' na geçiş

evresi olduğu anlaşılmıştır. Bu evrede, ETÇ' nda Troya ile yakın ilişkili olduğu

bilinen yüksek boyunlu çömlekler, çark yapımı tabaklar, karakteristik çift kulplu

fincanlar ve bileşik kaplar artık karşımıza çıkmazken çizgisel çapraz bantlar veya

kafes taramalı tek kulplu çanakların devam ettiği söylenebilir (Lev. II.a-b). ETÇ III

döneminin geç evresinin Suriye özellikli karakteristik formu olan şişeler de farklı 62 İbid: 41-43, plan 17. 63 İbid: 43-44, plan 18.

Page 18: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

18

tipleriyle yerel olarak üretilmiştir (Lev. II.c-d).

Tarsus-Gözlü Kule'de 7.50 m. derinlikten itibaren OTÇ tabakalarına geçilir.

Buradaki en büyük değişiklik büyük oranda hızlı dönen çarkın kullanılmasıdır. Eski

çanak tiplerinden tek ve çift kulplu formlar varlığını sürdürürken aynı zamanda yeni

formlar da görülmeye başlanmıştır. Küçük yüksek kaideli omurgalı çanaklar

dönemin oldukça kaliteli yapılmış, karakteristik formlarından biridir (Lev. III.a-f).

OTÇ' nın en sevilen formlarından biri de çapraz bantlarla süslenmiş, ağzı dışa doğru

kalınlaştırılmış olan tek kulplu çanaklardır (Lev. IV.a, Lev. II.a). Yüksek akıtacaklı

testilerden OTÇ süresince yalnız iki örnek bulunmuştur (Lev. IV.b-c). Yonca ağızlı

ve 'göz' lü testilerden de az sayıda örnek ele geçmiştir (Lev. V.a-b). Bununla beraber

çaydanlık formundaki sepet kulplu yandan akıtacaklı kaplar yaygın olarak

kullanılmaya başlanmıştır (Lev. V.c-e). Geniş çömlek örnekleri, GTÇ I' in erken

dönemlerindeki gibi dönemin depolama amacıyla kullanılan kaplarıdır. Bunlar

arasında bazıları çok güzel profillere sahiptir (Lev. VI.a-b). Depolama kapları

arasında Tarsus için ünik bir form, Suriye ve Filistin'den iyi bilinen tiplerdendir (Lev.

VI.c). Pişirme kapları arasında yarımay biçiminde kulplara sahip olan örneklerse ilk

kez karşımıza çıkmaktadır (Lev. VI.d).64

Tarsus-Gözlü Kule'de OTÇ seramiğini hamur özellikleri ve uygulanan yüzey

işlemine göre üç ana grupta toplayabiliriz. Bu gruplar, açık renk hamurlu kaplar,

siyahtan griye değişen koyu renkli kaplar ve kırmızı perdahlı seramiklerden

oluşmaktadır.

Tarsus OTÇ seramiğinin büyük bölümünü açık renk kille yapılmış kaplar

oluşturur. Büyük çoğunluğu iyi temizlenmiş sarı renkli bir kilden yapılan hamurda,

hemen hemen katkının olmadığı görülür. Bununla beraber bir grup malzemenin

hamuru da sarıdan koyu kahvemsi sarıya, sıklıkla kırmızıya çalan, bazen griye

yaklaşan renklerdedir. Katkı malzemesi olarak küçük kum parçaları, az miktarda taş

ve bol miktarda kireçten kullanılmıştır. Kaba kapların bazıları ise koyu kahverengi

bir kille yapılmıştır. Çok kaliteli kapların ise (Lev. III.a) gözle görülemeyecek kadar

küçük katkılara sahip ve çok açık kahverengi bir kille yapılmış olduğu

gözlenmektedir.

64 İbid: 164.

Page 19: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

19

Bu gruptaki kapların yüzeyi astarlanmamış ancak oldukça iyi bir biçimde

perdahlanmış olmasından dolayı üzerindeki perdah izleri görülememektedir. Boya

bezeme her zaman olmamakla birlikte, sıklıkla oldukça dikkatli bir biçimde

yapılmıştır. Bu özel grubun süslemesinde kullanılan boya, kırmızımsı ya da çok az

morumsu, oldukça yoğun mat siyahtır. Gerek kaba gerekse kaliteli kapların her ikisi

de sıklıkla oldukça parlak pembemsi beyaz astar ya da krem rengiyle astarlanmıştır.

Aynı zamanda kendinden astar da sıklıkla kullanılmıştır. Perdahlama orta derecede

parlaklıktan öteye geçememiştir. Bazen perdahlamadan sonra kapların boyandığı da

görülür.

Kaplar üzerindeki boya bezemelerde ETÇ III' ün düzensiz boyamaları

tamamen gözden kaybolmuş, yerini Suriye ile yakın ilişkili panel ve metoplar

şeklinde düzenlenen, basit geometrik desenlerden oluşan bantlara bırakmıştır.

Genellikle kabın ağız ve omuz kısımlarında yer alan bu süslemeler,bazı kaplarda

kabın üst bölümünü tamamen kaplamıştır.

Suriye-Filistin tipli kaplar üzerinde OTÇ başlarında kullanılan tarak

düzenlemeli insizeler farklı düzenlemeleriyle devam etmiştir. Ancak tarak

düzenlemeli insizeler Tarsus' da geçici bir üsluptur. Ele geçen bir kap boyun

kısmının altında asılı gibi duran süslemeye sahiptir (Lev. VII.a) ki Troya'dan

yalnızca tek bir paraleli bilinmektedir.65

Plastik süsleme çok yaygın değildir. Buna rağmen Anadolu'da tipik olan

memecik şeklindeki şişkinlikler testi ve vazolar üzerinde zaman zaman kullanılmıştır

(Lev. VII.b). Bunun yanında yılan şeklindeki süslemeler de mevcuttur. Plastik ağız

ve kulpların kullanımı Hitit bağlantılı bir etkiyi ortaya koymaktadır.66 (Lev. VII.c-d).

Siyahtan griye değişen tonlara sahip koyu renkli seramikler arasında yer alan

insizeli gri kaplardan birkaç örnek bulunmaktadır. Hamurları taş katkılı, oldukça

kumlu ve bazen mavimsi bir boyaya sahip bu kaplara ait tanımlanabilen formlar

sadece testiler (Lev. VII.e) ve bir çanak parçasıdır (Lev. VII.f). Bu tür kaplar, insize

süslemeli 'combed ware' larla ilişkilendirilirler. Muhtemelen buradaki çok sayıda

örneğin paralelleri Yortan Grubu içinde bulunabilir, ki bu da tarihleme açısından

yardımcı olmaktadır.67

65 Schliemann 1875: 308 n.220. 66 Goldman,op.cit.:165. 67 İbid: 166.

Page 20: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

20

Tarsus-Gözlü Kule OTÇ’da kırmızı perdahlı seramik çok az sayıda ele

geçmiştir. Bunlar, Hitit bağlantılı, çok iyi perdahlanmış ve kırmızı astarlı örneklerdir.

Yukarıda plastik süsleme içinde anlatılan Hitit etkili plastik ağız ve takma kulplar bu

gruba giren örneklerdir (Lev. VII.c-d). Bu kaplar Tarsus'ta GTÇ I' de yaygın olarak

kullanılmaya başlanacaktır.68

III.1.3.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

III.1.3.3.a. MADENİ ESERLER

Tarsus-Gözlü Kule’de OTÇ dönemine tarihlenen madeni eserlerin sayısı,

GTÇ II evresinde ele geçen malzemeye göre oldukça azdır. OTÇ döneminde Tarsus-

Gözlü Kule’de görülen madeni eserlerin çoğunu bronzlar oluşturur. Bunların başlıca

tipleri bıçak, balta, bız, ok ucu, mızrak ucu, çivi, iğne ve kaşıklardan oluşur.

Bu döneme tarihlenen bıçaklar oldukça kötü korunmuş ve parçalar halinde

ele geçmiştir. Bronz eserler içinde görülen baltalar, OTÇ döneminde yassı balta

formundadır. Bu tip baltaların keskin kenarı dışbükeydir. Yan kenarları konkav ve

gittikçe incelen bir forma sahiptir69 (Lev. VIII.a). Bu tipin benzerlerine Orta

Anadolu’da Alişar’da70 Ege’de ise Beycesultan’da71 rastlanmaktadır. Aynı form bazı

değişikliklerle daha sonraki çağlarda da devam etmektedir.

Bız ya da delici olarak tanımlanan eserler ise OTÇ’ da Tarsus-Gözlü Kule’de

yalnızca iki örnekle temsil edilmektedir. Bunlardan biri, eklenti delikleri olan, içi boş

silindirik soket şeklinde yapılmış ve içinde ahşap izlerine rastlanmıştır72(Lev.

VIII.b). Bu örneğin benzerlerine Anadolu dışında Byblos73 ve Tepe Sialk’de74

rastlanmaktadır.

Tarsus-Gözlü Kule’de bu dönemde ele geçen ok ucu olmamasına rağmen,

açığa çıkarılan kalıplar ETÇ döneminde kullanılan ok uçlarının OTÇ’ da da

68 İbid: 165. 69 İbid: 282 fig. 424 n.19. 70 von der Osten 1937: fig. 286 CI 741. 71 Mellaart-Murray 1995: fig. O.12 n.17, fig. O.4 n.35, 46. 72 Goldman,op.cit.: 282-283 fig.425 n. 40. 73 Dunand 1939: pl. CI 6511 74 Ghirsman 1938: pl. XXXIX S4 57.,

Page 21: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

21

üretildiğini göstermektedir.75

Mızrak uçları ise nadir olarak iyi korunmuştur. İyi korunan örneklerden biri

kalın bir orta damara sahip eşkenar dörtgen formludur ve silindirik bir sap kısmıyla

birleşir (Lev. VIII.c). Sap kısmının ucu tutamak gibi kıvrılmıştır. Bu tip mızrak uçları

İran ve Suriye’den bilinmektedir.76 Ortasında damar kısmı olmayan en yakın paraleli

ise Ras Shamra’dan ele geçmiştir.77

Tarsus-Gözlü Kule’de sayıca oldukça az ele geçen eser gruplarından biri de

çivilerdir. OTÇ’ da bu gruptan sadece bir örnek ele geçmiş ve perçin çivisi olarak

tanımlanmıştır (Lev. VIII.d). Çivinin etrafı ince bir diskle çevrilmiştir.

Bronz eserler içinde en yaygın grubu iğneler oluşturur. İğnelerin Tarsus-

Gözlü Kule’deki en sık karşılaşılan tipi ise yuvarlatılmış baş kısmına sahip

olanlardır. Bunlara ETÇ II’ den GTÇ II’ ye uzanan süreçte rastlanmaktadır. OTÇ ve

daha sonraki tabakalarda iki teknikle yapılmaktadır. Birinci teknik; baş kısmının

yuvarlanmasından önce, geniş-düz bir levhanın çekiçle vurularak inceltilmesi

şeklinde yapılır ki bu daha geç dönemlerde yaygındır. İkinci teknikse, baş kısmının

iki simetrik yuvarlak ya da spiralle bölünmesidir (Lev. VIII.a-b). Bu tipin

varyasyonları batıda Troya’dan, doğuda Tepe Hisar’a kadar yaygın olarak

kullanılmıştır.78 Aynı tip, Childe’a göre Mezopotamya, Hindistan ve batıda Yunan

anakarasına kadar yayılım gösterir. Tarsus-Gözlü Kule’de bu örneklerden farklı

olarak OTÇ’ da görülen bir diğer örnek üzerinde rozet biçiminde süsleme yer alır79

(Lev. VIII.g). Bu örneğin benzerlerine Alişar80 ve Boğazköy’de81 rastlanmaktadır.

ETÇ döneminde yaygın olarak kullanılan ‘Toggle pin’ olarak adlandırılan tiplerden

Tarsus-Gözlü Kule’de bir örnek ele geçmiştir82(Lev. IX.a).

Tarsus-Gözlü Kule’de ETÇ III’ den GTÇ I’ e kadar tipik olarak görülen silah

tiplerinden biri olan kısa kılıç ya da kamalar OTÇ’ da sadece iki örnekle temsil edilir.

Bunlardan biri iyi bir şekilde korunmuştur (Lev. IX.b). Kenarları az içbükey, sivri

75 Goldman,op.cit.: 283. 76 İbid: 284. 77 Schaeffer 1949: fig. 18,5. 78 Goldman,op.cit.: 285. 79 Goldman,loc.cit.: fig.430 n.174. 80 von der Osten,op.cit.: fig.136 d2 614. 81 Bittel-Güterbock 1935: pl. II.1. 82 Goldman,op.cit.: fig. 432 n. 252.

Page 22: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

22

ucu yuvarlatılmış, sap kısmı kısa ve dardır. Benzerleri Yortan83 , Byblos84 ve

Lapithos’ da ele geçmiştir.

Tarsus-Gözlü Kule’de OTÇ süresince kozmetik ve süs eşyası olarak

kullanılan eserler de çok az sayıda ele geçmiştir. Bu örneklerden biri muhtemelen

kozmetik alanında kullanılan bronzdan küçük bir kaşıktır85 (Lev. IX.c). Düz bir

tutamağa ve sığ-oval bir çukurluğa sahip olan bu kaşığın benzerlerine Byblos’da86 ve

farklı bir varyasyonuyla Alişar’da87 rastlanmıştır. Süs eşyası olarak bir küpe (Lev.

IX.d) ele geçmiş ve bu örneğin benzerleri Tell Asmar ve Khafaje’de88 görülmüştür.

III.1.3.3.b. P.T ESERLER

OTÇ’ da p.t. malzemenin başlıca eser gruplarını; ağırlıklar, taraklar,

çıngıraklar ağırşaklar, kalıplar ve mühürler oluşturur.

Bu dönemde ağırlıkların formunda bazı değişiklikler olmuş, ‘gözyaşı biçimli’

ağırlıklar gözden kaybolmuş ve yerine düz-oval ufak kalıp şeklinde olanlar ortaya

çıkmaya başlamıştır89(Lev. IX.e). Bu tip ağırlıkların benzerleri Thermi90 ve

Troya’dan91 bilinmektedir. Gözlü Kule’deki dokuma ağırlıkları biri onbeş, diğeri

onüç taneden oluşan iki grup halinde ele geçmiştir.92

Tarak ve çıngırak gibi buluntular az sayıda bulunmuştur. Bu dönemde tarak

formları, üçgendir ve tutamağından daha kalın olan bir tarak kısmına sahiptir93 (Lev.

IX.f). Benzer formlar, Troya94 ve Polatlı’da95 görülmüştür. Bu döneme tarihlenen tek

bir çıngırak ele geçmiştir. El yapımı olan bu çıngırak, delikli bir küre formundadır96

(Lev. IX.g).

83 Przeworski 1939: pl. IX,6. 84 Dunand,op.cit.:lev. LXX, 2186. 85 Goldman,op.cit.: 287 fig. 433 n. 269. 86 Montet 1928: 693 lev. CIII. 87 Von der Osten,op.cit.: 269 fig.296 e109 88 Frankfort vd. 1932: 107 fig.52. 89 Goldman,op.cit.: 323 fig.441 n.8. 90 Lamb 1936: 163 fig. 44,31.31 91 Schmidt 1902: 295 n.8147.; Blegen,et.al. 1953: fig.305. 92 Goldman,op.cit.: 319. 93 İbid: 325 fig.443 n.41. 94 Blegen vd. 1951: 115,140 fig.150 n.37.210, 37.163. 95 Lloyd-Gökçe 1951: lev. 4e. 96 Goldman,op.cit.: 321, 326 fig. 444 n. 47.

Page 23: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

23

Her dönemde yoğun olarak ele geçen ağırşakların OTÇ döneminde görülen

formları arasında, çift koni biçiminde olanlar oldukça yaygındır97 (Lev. X.a). Ayrıca,

yassı küresel formda98 (Lev. X.b) ve fıçı biçimli ağırşaklar da99 (Lev. X.c)

bulunmuştur.

Taştan yapılmış kalıpların p.t.’ tan yapılanları da kullanılmıştır. OTÇ’ da p.t.’

tan yalnızca tek bir kalıp örneği ele geçmiştir. İki taraflı olan bu kalıp, balta üretimi

için hazırlanmıştır100 (Lev. X.d).

Ele geçen p.t. mühürlerden ikisi, yaygın Anadolu tipindedir101 (Lev. X.e-f).

Bunlar, tutamaklı ve basit geometrik desenlidir. Ayrıca tabaka dışından gelen, ancak

zaman olarak bu döneme ait olması gereken p.t. bir mühür daha bulunmuştur102 (Lev.

X.g). İthal edilmiş bir Babil silindiri olan bu mühür, Babil’in ilk hanedanlığı ve

Kassit’e geçiş yıllarında yaygın olarak görülmüştür. Üzerinde bir yazıt ve tahtta

oturan tanrı ve tanrıça yer almıştır.

III.1.3.3.c. TAŞ ESERLER

ETÇ I’ de ortaya çıkışlarından OTÇ’ nın sonuna kadar eziciler, perdah taşları

ve öğütücüler, diğer her tür aletten daha çok görülür. Daha sonraki dönemlerdeyse

nadirleşirler. Büyük çoğunluğu kullanımdan dolayı meydana gelen değişikliklerin

dışında, fazla bir form değişikliği göstermez. Üçgen, dikdörtgen, kübik, piramit,

konik, silindirik ve küresel olabilmektedirler103 (Lev. XI.a-c).

Minyatür taş baltalar üçgenden dikdörtgene çeşitlilik gösterir. Erken dönemde

dikdörtgen olanlar hakimken, özellikle OTÇ’ da üçgen formlular yaygınlaşmıştır. Bu

tip baltalar genellikle pürüzsüz bir yüzeye sahiptirler104 (Lev. XI.d).

Bu dönemde steatit ya da gri renkte taşlardan yapılmış ağırşaklar da

bulunmuştur. Bunlardan birinin tabanı, dört grup eşmerkezli kavisle

97 İbid: 333 fig. 446 n. 61. 98 Goldman,loc.cit.: fig. 449 n. 68. 99 İbid: 329, 333 fig.449 n. 67. 100 İbid: 304 fig. 436 n.6. 101 ibid: 234 fig.393 n. 26-27. 102 Goldman,loc.cit.: n. 28. 103 İbid: 264, fig.415 n. 29-31. 104 İbid: 265 fig. 416 n. 57.

Page 24: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

24

doldurulmuştur105 (Lev. XI.e).

Tarsus-Gözlü Kule’de taş kalıplar genellikle kumtaşından yapılmıştır. Ele

geçen kalıplardan birinin tüm yüzeyleri farklı tipte alet üretimi için hazırlanmıştır106

(Lev. XI.f). OTÇ’ da genelde bu tip kompozit kalıplar kullanılmıştır.

Gözlü Kule’de OTÇ’ da tek bir amulet örneği ele geçmiştir. Bu amulet,

bileğinden delinmiş bir bacak formundadır107 (Lev. XII.a).

III.1.3.3.d. KEMİK ESERLER

Tarsus-Gözlü Kule’de her dönemde, aletlerin ve süslemelerin yapımında

kemik kullanımı ustalıklı bir işçiliğe sahip yaygın bir endüstridir. Ancak OTÇ

döneminde bu endüstrinin zayıfladığı görülür.

Bu dönemde Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen kemik eserler arasında; başı

yuvarlatılmış formda bir şiş108 (Lev. XII.b), olasılıkla tutamak olarak kullanılmış bir

kulp109 (Lev. XII.c), iki tane kalça kemiği başından yapılmış ağırşak110 (Lev. XII.d-e)

ve Eski Hitit İmparatorluğu’ nun geçiş döneminden yarım küre biçimli bir ağırşak111

(Lev. XII.f) yer almaktadır. Kalça kemiği başlı ağırşaklar, Anadolu, Suriye, Filistin

ve Mezopotamya’ya kadar geniş bir yayılım alanına sahiptir.112

III.1.3.3.e. DİĞER ESERLER

Fayans eserler arasında skarabe türü bir mühür yer almaktadır. Üzerinde,

Suriye ve Filistin’de yaygın olarak kullanılan diz çöken bir figür bulunmaktadır.

Ayrıca mührün üstüne Hyksos’ un ismi eklenmiştir.113

105 İbid: 269 fig.422 n.175. 106 ibid: 304 fig. 436 n. 2. 107 İbid: 269 fig. 422 n. 198. 108 İbid: 307 fig. 438 n. 72. 109 İbid: 309 fig. 439 n. 91. 110 İbid: 310 fig. 439 n. 93-94. 111 Goldman,loc.cit.: n. 95. 112 Goldman,loc.cit. 113 ibid: 234 fig. 393 n. 29.

Page 25: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

25

III.1.4. GTÇ TABAKALARI

III.1.4.1. MİMARİ

Tarsus-Gözlü Kule’de GTÇ I dönemine ait tabakalar, 6.50-5.00 m.’ ler

arasında tespit edilmiştir. 6.50- 5.50 m.’ ler arasında, hem Yeni İmparatorluk

Dönemi Hitit Tapınağı’ndan önceki güçlü duvarlar hem de tapınak duvarlarını

destekleyen ve küçük nehir taşlarından oluşan derin temeller tarafından neredeyse

yerle bir edilmiş, büyük boyutlu bir binanın kalıntıları yer almaktadır.‘Geç Tunç

Çağı I Evi’ olarak tanımlanan bu yapının birçok odası iyi yerleştirilmiş temeller

halinde, daha iyi korundukları yerlerde ise en fazla üç taş sırasını geçmeyecek

şekilde korunmuştur. Evin en azından birinci katının planı açık olarak

görülebilmektedir. Bir avlu etrafına yerleştirilen oldukça küçük odalardan oluşan ve

benzerlerine Alaca Höyük gibi yerleşimlerde de rastladığımız Anadolu tipinde bir

mimari yapıya sahiptir114 (Plan 6). Buna benzer planlı daha erken döneme ait yapılar

Kültepe’de Asurlu tüccarların mahallesinden de bilinmektedir.115

Yapının güneyinde iki tane teras odası yer almaktadır. Kuzeyde bulunan

avlunun çevresindeki odalardan biri önemlidir (Plan 6’da D Odası). Çünkü odanın

altında bir toprak cebin içinde temel sunusu olarak değerlendirilebilecek madeni alet

ve silahlar bulunmuştur. Batıdaki odalar, yaşam odaları olarak

değerlendirilemeyecek kadar küçüktür. Bunlar olasılıkla, köleler ya da hizmetçiler

için yatak odası olarak hizmet görmüştür. Doğuda yer alan odalar grubu,

batıdakilerden sadece biraz daha dardır. Aynı doğrultuda olan bu mekanlar, avlu

etrafındaki simetrik odalar grubunu tamamlamaktadır. Yapıda ayrıca, olasılıkla

tavandan akan suyun tahliyesi için kullanılan 0.50 m. genişliğinde bir hendek veya

geçit açılmıştır.

Evin önemi, bütünüyle yok olmuş iç detaylarından değil, planından

kaynaklanmaktadır. Bu yapı, daha alt seviyedeki bir teras üzerine kurulmuş depo

odalarıyla kesin olarak ilişkilendirilmiş tek yapıdır ve değerli, temel sunusu olarak

ünik olan bronz bir buluntu grubuna sahiptir.116 Bu bina, Kizzuwatna’nın halen yarı

114 İbid: 44; Koşay, 1951: plan III. 115 Goldman 1956: 44; Özgüç, 1953: A P^. 116 Goldman,op.cit.: 281.

Page 26: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

26

egemen olduğu dönemlerde idari bir bina olarak yorumlanabilir. Çünkü bu binanın

üstünde ve Hitit Tapınağı’nın altında Kral İşputahşu’ ya ait bir bulla (Lev. XXX.a)

ve Hitit hiyeroglifli mühre ait güzel baskılar bulunmuştur.117 GTÇ I tabakasının 5.00

m. seviyesinden çok az şey geriye kalmıştır. Hitit Tapınağı için yapılan hazırlıklar,

hem temellerin kazılması hem de tabanın doldurulup düzeltilmesi bu tabakanın

çoğunun yok olmasına neden olmuştur. Yine de, bu seviyede açığa çıkarılan bir

seramik depo odası, bu dönemde kullanılan mal grupları ve kap formları hakkında en

iyi örnekleri vermektedir.118

Tepenin güney kısmı, yamaçtaki daha erken döneme ait kalıntıları yok ederek

teraslanmıştır. Terasın yerleşimdeki kronolojik dizin içerisindeki yeri seramik

buluntularla oturtulabilmiştir. Buna göre teras, OTÇ ile GTÇ I arasındaki geçiş

dönemine aittir (Plan 7). Daha sonraki teraslama ise gelişkin GTÇ I dönemine aittir

(plan 8). Daha erken döneme ait olan terasta çeşitli boyutlarda depo odaları

bulunmaktadır. Sonraki teras, bu odaların parçası olduğu eski terasın üzerini kapatan

akıntı toprakla oluşmuştur. Depodan çok yaşam mekanlarını andıran, iyi örülmüş

duvarlara sahip bir grup oda bu akıntı toprağın üzerine inşa edilmiş ve höyüğün

kenarlarını eski terastan farklı bir açıyla sarmıştır (plan 8). Biri, karakteristik bir Hitit

dikdörtgen küveti içeren bu odalar GTÇ I’ in geç evresine aittir. Bu dönemin teras

odalarını Mycenae’ de bulunanlarla karşılaştırmak mümkündür. Güney kısımda yer

alan teras ünitelerinin çoğu, GTÇ IIA devrinde Hitit Tapınağı için inşa edilen teras

duvarı tarafından tahrip edilmiştir.119

Tarsus-Gözlü Kule’de GTÇ II dönemine ait tabakalar, A ve B olarak

adlandırılan alanlarda yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. GTÇ II döneminin erken

evresini oluşturan ve yaklaşık M.Ö. 1450-1225 tarihleri arasına yerleştirilen GTÇ IIa

evresinin en önemli yapısı, A bölümünde açığa çıkarılan ‘Hitit Tapınağı’ dır. Büyük

boyutlu ve plan olarak Hitit başkentinin iyi bilinen tapınaklarının planına uygun

olarak inşa edilen bu tapınak tepenin zirvesinde yer almaktadır (Plan 9). Yaklaşık

3.00 m. genişliğinde ve kiklopien boyutlarda taşlar içeren, Boğazköy’ün Hitit

duvarlarını andıran120 bir duvar tepenin güney ve doğu kenarlarını çevrelemektedir.

117 İbid: 44-46. 118 İbid: 46. 119 İbid: 47-48. 120 İbid: 49; Bittel-Naumann 1952: pl.38.

Page 27: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

27

Bu duvar, 19 m. boyunca hiç kesintisiz, yaklaşık 120 m. boyunca ise aralıklarla

izlenebilmektedir. Duvarın üst yapısının şekli ve gerçekte bu duvarın bir savunma

sistemine ait olup olmadığı konusunda bir şey söylemek mevcut verilerle mümkün

değildir. Roma Devri’nden günümüze uzanan zaman içerisinde tahrip yaratan inşa

işlemleri ve I. Dünya Savaşı’nda kazılan çukurlar yüzünden tüm kanıtlar yok

olduğundan duvarın tapınağı çevreleyip çevrelemediğini belirlemek de mümkün

olmamıştır.

Yapıda, doğudan batıya 29 m., kuzeyden güneye ise 18 m. uzunluğu korunan

boyutlarda büyük bir avlunun çevresinde iki koridor batı ve güney kenarların

uzunluğunca uzanmaktadır. İki koridorun hem güneyde hem de batıda ölçülerinin

aynı olmasına rağmen oranları biraz farklıdır. Güneyde, iç koridor, dıştan daha geniş,

batıda ise ikisi de aynı genişliktedir. Bu koridorlar kısmen bölünmüştür. İç koridor

doğuda büyük bir odaya sahiptir. Yapının doğu kısmında, avlunun sınırını oluşturan

tek bir duvar bulunmaktadır.

Odaların işlevleri konusunda bir şey söylemek pek mümkün değildir. Ancak

avlunun doğusunda yer alan küçük odalardan birinin banyo odası olarak kullanıldığı

açıktır ( Plan 9’da T1). Kalın bir çakıl dolgu üzerinde kireçtaşı çimento parçaları,

dıştaki kanalizasyonun güney duvarıyla birleşmektedir.

Güneyde bulunan iki oda (Plan 9’da T10-T12) bronz işlemeciliğinde

kullanılmaktaydı. Bu odalar maden cüruflarıyla dolu olup, pota parçaları ve kalıp

örneklerine rastlanmıştır. Binanın bu tahrip olmuş durumu içerisinde, diğer binalarda

bulunan ve binaların kutsal karakterine işaret eden cella ve sunak gibi öğelere

rastlanmamıştır. Yapının duvarları masif karakterdedir. Dış duvarlar 1.50-1.30 m.

arasında, iç duvarlar ise 1.00 m. civarında kalınlığa sahiptir. Duvarların ağırlığı

bazen 2.00 m. derinliğe ulaşan çakıl temel tarafından taşınmaktadır. Tapınağın

güneyinde yer alan döşeli sokak, güneybatı köşesinde genişleyerek tapınak ile teras

duvarı arasında düzensiz bir meydana açılmaktadır. Bu alanın meydan olarak

adlandırılmasının nedeni bu alanda herhangi bir GTÇ II yapısının bulunmaması ve

önceki dönemlere ait teras odalarının tamamen düzlenerek kaldırılmış olmasıdır.121

A bölümünde bu döneme ait kalıntılar, tepenin üst kısmında bulunmalarına

rağmen, tepenin iki yüksek noktası arasındaki bir boğazdan açılan B bölümünde

121 Goldman 1956: 49-50, plan 22.

Page 28: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

28

nirengi noktasının 16.50-19.00 m. altında tespit edilmiştir. Bu bölgede GTÇ II’ nin

altındaki tabakalara inilememiştir. A bölümünde olduğu gibi tüm yapılar büyük bir

yangınla son bulmuş ve bu yangın yıkılan üst yapıyı duvarlar içerisinde ve üzerinde

kazılması çok zor bir beton sertliğine çevirmiştir. Bir tüm olarak incelendiğinde, eğer

tahrip ve çukurları göz önüne almazsak, Hitit yerleşiminin bu katı gerçekten

etkileyicidir. 3 m.’ ye yakın genişlikte bir sokak kuzey-güney doğrultusunda

uzanmakta ve her iki yanında da güçlü duvarlarının en yüksek kısımları 2.00-3.00 m.

yükseklikte korunmuş yapılar yer almaktadır. Bu sokak olasılıkla yerleşimin güney

kenarına kadar uzanmakta ve olasılıkla devam ederek ova seviyesine inmektedir.122

Bu alanda ayrıca, ‘Doğu Evi’ olarak adlandırılan bir yapı açığa çıkarılmıştır.

Doğu Evi’nin ana girişi, sokağın dere taşlarıyla döşeli meydana açıldığı bölgede

genişlediği kesim olan kuzeydedir. Buradan bir rampa üzerinde yer alan

basamaklarla asıl yapıya geçilmektedir. Doğuda masif bir altlık basamakların her iki

yanında yer almaktadır. Diğer Hitit yerleşimleriyle karşılaştırıldığında burada

durması gereken anıtsal heykeller ne yazık ki bulunamamıştır.

Rampanın güneyinde 4.30x3.40 m. boyutlarında, doğusunda ve güneyinde

kerpiç duvarlarla, kuzeyinde ise rampanın toplama taşlarla doldurulmuş kenarı

bulunan ve yarı kiler niteliğinde Kuzey Odası bulunmaktadır. Oda, rampa ile

ulaşılan levha taşlardan bir teras ile örtülmekteydi. Bu taşlar tavan yıkıldığında oda

tabanı üzerine düşmüşlerdir. Oda içerisinde kuzey-güney doğrultusunda uzanan hatıl

izleri bulunmaktadır. Olasılıkla tahta levhalar bunların üzerinde bulunmakta,

bunların üzeri ise ince bir kil tabakasıyla kaplandıktan sonra taş levhalarla

kaplanarak çatı oluşturulmaktaydı.

Kuzey odasının güney duvarı, ‘Ahır Odası’ olarak adlandırılan odayla

ilintilidir. İçerdiği yalaklardan dolayı bu isimle adlandırılan oda 4.30x10.40 m.

boyutlarındadır. Kuzey Odası gibi burası da yarı bodrum görünümündedir.

122 İbid: 51.

Page 29: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

29

III.1.4.2. SERAMİK

GTÇ I döneminde, OTÇ’ den gelen bazı özellikler devam etmekle birlikte

bazı değişikliklerde görülmeye başlanmıştır. Başlıca değişiklik düz ya da astarlı ve

perdahlı karakteristik Anadolu’nun monokrom seramiğine dönüştür.

Monokrom Anadolu grubu içinde yalnızca hamur ve teknik açıdan değil aynı

zamanda Hitit seramiğinin eski tiplerinden bilinen form açısından da yakın ilişki

olduğu açıktır.

Kültepe ve diğer erken Hitit kentlerinde bulunan çarpıcı plastik modellerin

olmayışı göze çarpan farklardan yalnızca birisidir. Parlak kırmızı astarlı ve perdahlı

olan akıtacaklı birkaç Hitit karakteristik formu devam etmektedir123 (Lev. XIII.a).

Görülen diğer karakteristik Hitit formları; kırmızı-perdahlı kabaralı yonca ağızlı

testiler124 (Lev. XIII.b), aynı formun basit testileri125 (Lev. XIII.c), içi sığ geniş

dikdörtgen küvetler126 (Lev. XIII.d); boyalı mercimek şeklinde yerel olarak üretilmiş

mataralar127 (Lev. XIV.a), dört kulplu omurgalı geniş çanaklar (Lev. XIV.b-d)

’dir128.

J. Mellart, Tarsus- Gözlü Kule ve diğer Kilikya kentlerinin, Anadolu etkili

unsurları Konya Ovası üzerinden almış olduğunu savunmaktadır.129 D. H. French

tarafından Göksu Vadisi’nde yapılan yüzey araştırmasının sonuçları da bu görüşü

doğrulamaktadır.130 Porsuk Höyük’ün GTÇ tabakaları, bu etkinin Kilikya kapıları

aracılığı ile Kilikya’ya uzanmış olduğunu ortaya koyan buluntular vermiştir.131

OTÇ’ nın yaygın olan küçük omurgalı pedestal çanakları en son 5.70 m.’ de

bulunmuştur. Yaklaşık 6 m seviyesinde sepet kulplu yandan akıtacaklı geniş kaplar

ve gözlü testiler gözden kaybolmaktadır. Açık üzerine koyu grup içinde hem form

hem de boyama stilinde yeni bir gelişme vardır. Tek renkli geometrik paneller ve

metop bordürler, yerini iki renkli siyah ve kırmızı dalgalı hat dekorasyonuna

123 İbid: 183 fig.309 n. 1012-1013. 124 Goldman,loc.cit.: fig. 307 n. 1023. 125 Goldman,loc.cit.:fig. 307 n.1019. 126 Goldman,loc.cit.: fig. 310 n. 1054. 127 Symington 1985: 281; Goldman,loc.cit.: fig.308 n. 1024. 128 Goldman,loc.cit.:fig. 305 n. 987-988 fig. 303 n. 989. 129 Mellaart 1958: 339. 130 French,D.H. 1965: 186, 192. 131 Dupre 1983: 41-42.

Page 30: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

30

bırakmıştır132 (Lev. XV.a-b). İki renkli açık üzerine koyu boyamadaki bu gelişme

aynı zamanda Suriye ve Filistin’in karakteristiğidir ve Tarsus’ta birbirini izleyen bu

değişiklikler güney ve doğuya doğru olmuştur. Suriye ile ilişkinin devam ettiğini

gösteren baskılı ve insizeli gri seramik133 (Lev. XV.c) ve Filistin etkisini ortaya

koyan Tell al Ajjul kap parçası134 (Lev. XV.d) farklı özellikler gösteren formlar

arasındadır.135

OTÇ’ dan süregelen yakın ilişki boyalı çömleklerde de görülmüştür136 (Lev.

XV.e). Hem form hem de dekorasyondaki düzenlemelerde oldukça dikkatli yapılan

uygulamalar dikkat çekicidir. Bununla beraber GTÇ boyalı vazolarının hepsi 5.50 m

seviyesinin altındaki erken tabakalardandır.

GTÇ içerisinde OTÇ’ dan süregelen ikinci grup çanaklardır. Bu çanakların

ağız kısmının dışında çizgisel dekorasyon yer almaktadır. Ancak bu tipteki çanaklar

6 m seviyesinin altında bulunmamıştır. Çanaklar üzerinde yer alan ilmek kulplar

daima yana eğimli hemen hemen yapışık bir şekilde yapılmaktadır. Bu aynı zamanda

yeni bir özelliktir ve Amuq’da bu tip çanaklar geç safhalara aittir.

Ağzı bant boyalı çanaklar da OTÇ’ ndan süregelmektedir. Hamurları bazen

monokrom kırmızı-perdahlı kapları kaliteli hamurları gibidir. Ancak malzemenin

yarısından fazlası hamur yapısı kumludur ve az olarak iyi cilalanmıştır. Dekorasyon

yalnızca ağzın her iki kenarını kaplar şekilde geniş kırmızı bir bantla

oluşturulmuştur.

Monokrom perdahlı kapların hamurları genellikle hamuru, kahverengi,

kırmızı ya da portakaldan kahverengiye bazen griye yakın tonlardadır. Hamurda

kaliteli katkı maddeleri kullanılmıştır. Monokrom kapların yüzeyinin tamamı ya da

bir bölümü kalın bir astarla kaplanmıştır. Ancak bazen ince ve bir boya banyo

özelliğini taşımaktadır. Bu astar, Hitit seramiğinin bir karakteristiğidir. Renk parlak

kırmızıdan kahverengiye değişir ancak asla lekeli bir görünüm taşımamaktadır.

132 Goldman,loc.cit.: fig. 313 n.1082-1084. 133 Goldman,loc.cit.: fig. 314 n. 1086. 134 Goldman,loc.cit.: fig. 315 n.1085. 135 Goldman,loc.cit. 136 İbid: 183 fig. 311 n. 1044.

Page 31: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

31

Temel formlar, basit ya da omurgalı ağızlı çanaklar137 (Lev. XVI.a-b), yüksek

pedestal kaideli çanak ya da meyvelikler138 (Lev. XVI.c-d), dört kulplu çanaklar139

(Lev. XIV.b), dışa kıvrımlı ağzı olan çömlekler, hayvan formunda akıtacaklar140

(Lev. XVII.a), urne biçiminde uzun testi ya da çömlekler141 (Lev. XVII.b), yonca

ağızlı testiler142 (Lev. XIII.c) ya da akıtacaklı testiler143 (Lev. XIII.a)’dir. Bunların

dışında ünik bir pyxis’ de bulunmuştur144 (Lev. XVII.c).

Bu formlar arasında yer alan meyveliklerin, genellikle kulplu olan örnekleri

Kültepe’de Koloni Çağı tabakalarında ele geçmiştir.145 Kulpsuz olanlarıysa Maşat

Höyük V. Hitit tabakası146 ve Beycesultan II. tabakada buluntuları arasında

görülmektedir.147

Basit monokrom kaplar, GTÇ I’ in üsteki tabakalarında kullanılmaya

başlanmıştır. Mimarinin büyük ölçüde iç içe geçmesinden dolayı bu seramiğin ya da

diğer grupları ayırt etmek çok kolay olmamıştır. Bu seramikler daha çok düz çanak

ve vazo formundadır.148

Çok renkli ya da tek renkli, dalgalı hatla boyalı kapların kili orta derecede taş

ve az miktarda kireç katılmış bir hamura sahiptir. Ara sıra kum katkısı gözlenir.

Ancak bu yalnızca iç kısmın yüzeyindedir. Hemen hemen tamamı iyi pişirilmiştir ve

kırmızımsı devetüyü rengindedir. Yüzeyleri krem-beyaz veya devetüyü astarlı ya da

kendinden astarlıdır ve ıslak sıvazlama yapılmıştır.

Dekorasyon dalgalı hatları kuşatan yatay noktalamalar, çizgisel ya da

kesintisiz üçgenlerden oluşur. Boyama sıklıkla zayıf olarak uygulanmış ve fırça izleri

görülebilmektedir. Süslemeler hoşa gidecek biçimde yapılmış ancak dikkatli

çalışılmamış. Parçalar halinde ele geçen malzemeden belirlenen formlar geniş iki

kulplu vazolar ya da ağzı genişçe dışarıya taşan kraterler, basit çanaklar, pedestal

çanaklar, yonca ağızlı testiler ve geleneksel tipte gaga ağızlı testilerdir. Tarsus-

137 İbid: 184 fig. 305 n. 990-991. 138 Goldman,loc.cit: fig.303 n. 975-976. 139 Goldman,loc.cit.: fig. 305 n. 987. 140 Goldman,loc.cit.: fig. 309 n. 1034. 141 Goldman,loc.cit.: fig. 309 n. 1051. 142 Goldman,loc.cit.: fig. 307 n. 1019. 143 Goldman,loc.cit.: fig. 309 n. 1012. 144 Goldman,loc.cit.: fig. 308 n. 1056. 145 Emre 1963: fig.13. 146 Özgüç 1982: fig. 65-66. 147 Mellaart 1955: 57 fig. 7:10. 148 Goldman,op.cit.: 183.

Page 32: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

32

Gözlü Kule’de ele geçen baskılı ve inkristasyonlu seramik, farklılıkları olsa da Nuzi’

nin gri seramiğine benzerdir.149 Ancak çok sayıda ele geçmemiştir. Aynı zamanda

Atchana’ da siyah seramik olarak adlanan grupla benzerliği görülen çok parlak

kırmızı astarlı bir parçada ele geçmiştir.150

Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen bu grup seramiğin hamurunun rengi genelde

gri, dışı ıslak sıvazlanmış ya da kendinden astarlıdır. Genelde yüzeyi iyi düzeltilmiş

ve orta ısıda fırınlanmıştır. Katkılar çok küçük taşlar ve kireçten oluşmaktadır. Renk

çoğunlukla gri, bazı parçalarda ise fırınlanmadan dolayı kırmızımsı devetüyünden

kahverengiye değişir.

Beyazla doldurulan baskılar ve insizeler dikkatli yapılmış ve büyük oranda

noktalar, süslemeler, rozetler, zigzaglar, yıldızlar, şevronlar ve spiral bantlardan

oluşmuştur. Ele geçen parçaların çoğu iğ biçimli şişelere aittir151 (Lev. XV.c). Bu

örnek Alalah’la önemli bir kronolojik bağlantı kurmaktadır.152 Alalah’da V. tabakada

ele geçen benzerleri, İdrimi’nin saltanat yıllarına tarihlenmektedir.153

Açık renk hamurlu, baskılı ve insizeli kaplar sayısı çok az olsa da Tarsus-

Gözlü Kule’de ayırt edici bir gruptur. Hamur temiz kumlu bir kilden yapılmıştır ve

taş katkısı hiç görülmez. Kireç katkısı ise yok denecek kadar azdır. Kil rengi

pembemsi devetüyüdür. Fırınlamadan dolayı özünün gri olduğu görülür. Yüzeyi

sıklıkla kendinden astarlıdır.

Bezeme, kırmızımsı pembe mat bir boya ile yapılmış ancak bazen güzel bir

kırmızı-kahverengiyle cilalanıp astarlanmış ya da ince kırmızıyla hafifçe

kaplanmıştır. Büyük oranda plastik bantlar, baskılı rozetler, pergelle çizilmiş daireler

ve gri seramik üzerinde bulunan baskılar ve aynı insizelerin varyasyonları

kullanılmıştır

Bu tür seramiklerin formları arasında geniş çömlekler, iğ biçimli şişelere ait

bazı parçalar ve maltız yer almaktadır. Seramik genellikle gri insizeli seramikle

ilişkilidir. Hamur ve rengine bakıldığında paralelleri iyi bilinmiyor olsa da Nuzi’de

bulunan gri seramikler arasında olabileceği düşünülmektedir.154

149 Starr 1937: 401. 150 Woolley 1953: 98 lev. 8b. 151 Goldman,op.cit.: 186 fig. 314 n. 1086. 152 Woolley 1955: 342 vd. lev. C-CI. 153 Gates 1981: 8. 154 Starr 1939: 402.

Page 33: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

33

Tarsus-Gözlü Kule’de, GTÇ II seramiğini GTÇ I seramiğinden ayırt etmek

zor değildir. Ancak bu tabakaya ait seramikler yapıların kötü bir şekilde korunmuş

olmasından dolayı oldukça karışık parçalar halinde ele geçmiştir. Seramik

formlarında değişiklikler mevcuttur. Bununla birlikte düz monokrom kaplarda

olduğu gibi geleneksel kullanımda devam etmektedir.

Bu dönemde görülen monokrom seramiklerin hamurları, oldukça temiz bir

kilden taş katkılarla yapılmış ancak çok kaba parçalarda büyük taş ve kum parçaları

kullanılmıştır. Renk, devetüyünden yeşilimsi devetüyüne, kahverengiye ve kırmızıya

kadar değişir. Düz kapların kaliteli ikinci bir grubu, oldukça kaliteli taş katkılı temiz

sarımsı devetüyü ya da krem renktedir. Buradaki düz Hitit kaplarının kili Orta

Anadolu, özellikle Boğazköy’de kullanılan kilden farklıdır.155

Tarsus-Gözlü Kule’deki düz Hitit kaplarına hemen hemen hiç mika katkısı

yoktur. Boğazköy’den bilinen beyaz astarlı seramikten birkaç parça bulunmuştur.

Bunların bazıları mine gibi parlak kalın beyaz astarlıdır.

Çömleklerin yüzeyinde ıslak sıvazlama yapılmış, sıklıkla çizgi çizgi veya

dağınık perdahlanmıştır. Bazen tamamiyle ince kırmızı boya banyo görülür. Aynı

zamanda omuzlu kaselerde bir bant dekorasyonu kullanılmış ve bazen

perdahlanmıştır.

GTÇ I ve II arasında derin çanakların formları değişir. GTÇ I’ de keskin

profilli omurgalı çanakların yerine burada kalın cidarlı ağzı dışa genişleyen küvet

gibi kaplar görülür, ki ilk olarak GTÇ I’ de yapılmaya başlanmaktadır. İki kulplu

varyasyonları sağlam ve iyi biçimlendirilmiştir156 (Lev. XVII.d-f). Bunların yanında

hala kullanılan basit formlu çanaklar yanında ilk defa kullanılmaya başlanan daha

sığ, kalın, yayvan ağız kenarlı formlar ve büyük düz tabaklar yer almaktadır. Yüksek

kaideli çanaklar ortadan kalkmıştır. Testiler arasında yuvarlak ve ya sivri dipli ve

yatay kalın ağız kenarlı olanlar, düz veya halka dipli ve yonca ağızlı testilerden

sayıca daha fazladır. Buna ek olarak büyük boyutlu dar boyunlu ve sivri dipli testiler

olasılıkla ritüel amaçlı kullanılmışlardır. Yuvarlak dipli formların daha fazla

kullanılmalarından dolayı daha fazla kap altlıkları üretilmiş ve kullanılmıştır. GTÇ

II kültürü ilk kez GTÇ II’ nin ikinci evresinde görülen “Granary Style” Miken

Seramiğinin görülmeye başlandığı zaman kadar tamamen Hitit karakterindedir. 155 Bittel 1937: 35-36. 156 Goldman,op.cit.: 204 fig. 320 n. 1158, 1161, 1154.

Page 34: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

34

Ancak Tarsus’ta GTÇ II’nin seramik repertuarı Hitit başkentini karakterize eden

erken GTÇ formları daha azdır. Komşu bölgelerden ithal kaplar çok az sayıda

bulunmaktadır. Kıbrıs’tan monokrom mal grubuna ait bir çanak157 (Lev. XVIII.a)

beyaz astarlı süt kapları158 (Lev. XVIII.b-c) ve en azından bir tane tipik halka dipli

kaba ait parçalar ele geçmiştir.159

Tarsus-Gözlü Kule’de Miken Seramiği sadece GTÇ IIb tabakasından, GTÇ

IIa tabakasına ait büyük yapıların yıkımından sonra ortaya çıkmaktadır. Daha önceki

Hitit tabakalarında bulunmamaktadır. Tarsus Miken Seramiğinin genel karakteri çok

sayıda “Granary Style” ve daha fazla bu stilin erken örneklerinden oluşmaktadır160

(Lev. XVIII.d) “Granary Style” de olan seramik yanında, gelişmiş “closed style”

seramiğinin bulunmaması da ilgi çekicidir ve Granary Style’ in halen erken

evrelerinde bulunduğunun işaretidir. Granary Style seramiğinin bir diğer grubu da iç

ve dış yüzeyleri siyah sırla kaplanmış olan seramik grubudur. Yüzlerce seramik

parçası içinde Tarsus-Gözlü Kule’de sadece iki parça bulunmaktadır. Daniel’e göre

Tarsus-Gözlü Kule’deki Miken Seramiği Mikenai ve Tryns’te üretilen Miken

seramiği ile aynı hamurdan yapılmış olup Tarsus’ da bulunan seramiğin çoğu Argolis

Bölgesi’nden ithal edilmiş olmalıdır. Kıta Yunanistan’dan ithal edilmeyen Miken

Seramiği ya yerel olarak ya da Doğu Akdeniz’de bir merkez tarafından üretilmiştir.

Bir grup seramik büyük olasılıkla Rodos’tan ithal edilmiştir. 161

1973 yılında E. French’ in Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen Miken

Seramikleri ile yaptığı çalışma sonucunda buradaki Miken Seramiğinin ünik olan bir

özelliğini saptamıştır. Bu da yalnızca çizgisel dekorasyonlu üç açık formun yaklaşık

eşit oranda beraber tanımlanmasıdır. Bu formlar Furumark tarafından yapılan

sınıflamaya göre FS 284 derin kaseler ve FS 295 yatay şerit kulplu, sığ köşeli

çanaklardır. Bu üç malzemenin bir arada bulunmuş örneklerinin paralelleri hiç bir

yerleşimde yoktur162 (Lev. XIX).

Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen Miken Seramiğinin hamur yapısının temel

dokusu ‘kumlu’dur. Ve yüzey iyi bir biçimde tamamlanmamıştır. Bunun sonucunda

157 İbid: 205 n. 329 n. 1254. 158 Goldman,loc.cit.: fig. 329 n. 1248-1250. 159 İbid: 203-205. 160 İbid: 205 fig. 330 n. 1255. 161 İbid: 206-207. 162 French 1975: 53 fig. 14, 16.

Page 35: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

35

boyama mat olarak sonuçlanmıştır. Buradaki Miken kapları form açısından iki grupta

toplanabilir. Bunlar açık ve kapalı formlardır. Kapalı formların başlıcaları; piriform

jar (Lev. XX.a), amphoriskos (Lev. XX.b-c), köşeli boyunlu vazolar (Lev. XX.d),

amphora (Lev. XX.e), testi (Lev. XX.f), stirrup jar (üzengili vazolar) (Lev. XXI.a-c),

dikey mataralar (Lev. XXI.d); açık formlar ise FS 282 tipindeki kraterler (Lev.

XXI.e), kenarsız yarı küresel fincanlar (Lev. XXI.f-h-Lev. XXII.a), çukur kaseler

(Lev. XXII.b-c) ve Miken’de oldukça sevilen sığ köşeli çanaklardır163 (Lev.

XXIII.a).

Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen Miken seramiğinin tüm karakterleri, Kıbrıs

ve diğer Kilikya kentlerinden ele geçen malzemelerle birbirine benzer olarak bağlantı

kurmaktadır. Bu seramiklerde asıl özellik spirallerin yaygınlığıdır, özellikle antitetik

olarak düzenlenen spiral yaygındır. Tüm çeşitlerde figürlü parçalar, Enkomi’ de

olduğu gibi anakaradakilerden daha yaygındır. Tarsus-Gözlü Kule’de çizgisel

düzenleme, Lev. XXIII.b’de görülen düzenlemelerin papiruslu grubu bu bölgeye

özgüdür.

Tüm bu özellikler kendi gelişimiyle bir bölge etkisi meydana getirmiştir fakat

aynı zamanda Miken anakarasıyla aktif ilişki devam etmektedir.

Tarsus’un Anadolu’nun diğer bölgeleriyle ilşkisi tam netlik kazanmamışsa da

Kıbrıs’la ilişkili olduğu kesindir. Çizgisel düzenlemeli açık kaplar Milet ile

benzerdir.164

III.1.4.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

III.1.4.3.a. MADENİ ESERLER

Tarsus-Gözlü kule’de GTÇ yaygın bronz kullanımı göstermesi açısından

oldukça zengin bir dönemdir. Özellikle geç evresi yani GTÇ II’ de bu çok belirgin

olarak karşımıza çıkar. Bu evredeki ok uçlarının fazlalığı, GTÇ IIa’ nın sonlarında

istilacılar tarafından Hitit yöneticilerinin yenilgisiyle ilişkilendirilir. GTÇ I’ e ait

bronz eserlerin büyük grubu D Odasındaki bir duvarın altından toplu olarak ele

geçmiştir. Bu grup yedi tane yassı balta, dört hançer, bir çift balta, iki keski, biri 163 İbid: 56-61. 164 İbid: 73.

Page 36: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

36

bütün diğeri kırık iki tüp ve dört tane kurşun halkadan oluşur.165

Bu grupta ele geçen çift baltanın formu ilginçtir ve tam paralelleri

bilinmemektedir (Lev. XXIV.a). Orta kısmında göz şeklinde bir sap yuvasına sahip

ve iki dikey keskin kenarlıdır. Bu tipin farklı varyasyonları Troya166 ve

Eutresis’den167 ele geçmiştir. Ele geçen diğer balta tiplerinden biri basit yassı balta

formundadır. D odasından ele geçen toplu buluntu içinde bu tipten üç tane

bulunmuştur. Uzunlukları 0.116 m-0.137 m. arasında değişmektedir. Bu baltaların

kenarları düz bir şekilde sap kısmına doğru daralmaktadır (Lev. XXIV.b). Yassı

baltaların bir diğer tipi kenarları içbükey olan ve çıkıntı yapan kolcuklara sahiptir168

(Lev. XXIV.c). Bu tip baltalar Megiddo’ dan da bilinmektedir.169 D Odasından ele

geçen ve GTÇ I’ e tarihlenen bu toplu buluntunun dışında aynı döneme tarihlenen

eserler arasında ‘toggle pin’ olarak tanımlanan bir iğne, bir cımbız ve bir yüzük ele

geçmiştir.170 İğne, kötü bir korozyona uğramıştır (Lev. XXIV.d). Bir ucu kırık olan

cımbızın benzerleri (Lev. XXIV.e) Alişar171’dan bilinmektedir. Genişletilmiş bir bant

şeklinde yapılmış olan yüzüğün (Lev. XXIV.f) benzerleri ise Megiddo mezarlarında

ele geçmiştir.172

Tarsus-Gözlü Kule’de oldukça yaygın kullanımı olan keskiler OTÇ süresince

ele geçmezken GTÇ I’ de farklı bir tipiyle karşımıza çıkar. Ele geçen diğer

formlardan farklı olarak sapa giren uç kısmına bir delik yerleştirilmiştir (Lev.

XXIV.g). Bulunan diğer bir örnek ise form olarak çift baltayı hatırlatmaktadır.

Ancak ölçülerinden dolayı bir alet olarak kullanılması daha olasıdır (Lev. XXV.a).

GTÇ II dönemi bronz eserleri hem sayıca fazla hem de tür olarak çeşitlilik

göstermesi açısından farklıdır. Bu döneme ait ele geçen eser tiplerinin başlıcaları;

bıçak, deri bıçağı, orak, kazıyıcı, bız, keski, ok ucu, mızrak ucu, kama ya da kısa

kılıç, çivi, düğme, şiş, iğne, fibula, küpe, yüzük, saç halkası, çanak ve muhtemelen

bir figürin olan bronz parçadan oluşur.173

165 Goldman,op.cit.:, 281. 166 Przeworski 1939: pl. VI, 3. 167 Goldman 1931: fig. 287,2. 168 Goldman 1956: 282 fig.424 n. 20, 26. 169 Gordon 1948: lev. 183, 16, 17, 22. 170 Goldman,op.cit.: 291, 296-297. 171 Von der Osten 1937: fig. 296 d2 817. 172 Guy-Engberg 1938: 172 fig. 176,8. 173 Goldman,op.cit.: 281-287.

Page 37: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

37

GTÇ II bıçaklarından üçü, sap kısmına perçin çivisiz tutturulmuş ve sapa

giren kısmı keskin uçlu olan dışbükey eğimli bıçak ağzına sahiptir174 (Lev. XXV.b).

Benzerleri Qatna ve Megiddo’dan175 bilinmektedir. Diğerlerinin sapa giren kısmı

halka uçludur (Lev. XXV.c). Paralelleri Alişar176, Byblos177 ve Megiddo’dan178 da

ele geçmiştir. Bıçaktan çok usturayı andıran bir diğer örnekse, uç kısmında çentikler

bulunan üçgen bir bıçak ağzına sahiptir (Lev. XXV.d).

İlk kez bu dönemde karşımıza çıkan yelpaze şeklindeki bıçak ağzına sahip

olan bıçaklar ise deri bıçağı olarak tanımlanmıştır. Bu tip örneklerden en iyi korunanı

sapa giren kısmı seyrek noktalı ve keskin kenarının ortasında bir çentik

bulunanıdır179 (Lev. XXV.e) Bu çok nadir görülen bir bıçak tipidir. Paralelleri en iyi

Ras Shamra’dan bilinmektedir.

GTÇ IIa evresine tarihlenen bir orak B Alanındaki Doğu evinden ele

geçmiştir (Lev. XXV.f). Ancak bu örneğin yayınlanmış malzeme arasında hiçbir

paraleli bilinmemektedir180.

GTÇ II kazıyıcıları, ETÇ II kazıyıcıları gibi, uca doğru az miktarda incelen,

kalın, keskin olmayan yumurta şeklinde bir forma sahiptir (Lev. XXVI.a). Bunlar

form olarak ok ucunu andırsa da ağırlıklarından dolayı kazıyıcı olarak

tanımlanmaları daha uygundur181. Benzerleri Ur’da görülmüştür.182

Bu döneme tarihlenen keskilerden iki örnek, gittikçe daralan kenarlara ve

keskinleştirilmiş geniş bir ağıza sahiptir (Lev. XXVI.b-c) Lev. XXVI.c’ deki örneğin

sadece keskin kenarının bulunduğu dikdörtgen bölümü ele geçmiştir. Bu örneğin

benzeri Mycenae’ den bilinmektedir.183

OTÇ’ da varlığını ele geçen kalıplardan bildiğimiz ok uçları, GTÇ II

evresinde iki tiple karşımıza çıkar. Bu tiplerden biri düzdür ve yaprak ya da eşkenar

dörtgen formludur (Lev. XXVI.d) Diğer tip, ortası yuvarlaklaştırılmış, bazen kalın,

174 İbid: 281 fig.423 n.5. 175 Guy-Engberg,op.cit.: pl.90,9. 176 Von der Osten,op.cit.: 441 fig. 495 d 1904. 177 Dunand 1939: lev. XCIX, 3278. 178 Guy-Engberg,op.cit.: lev. 90,2. 179 Goldman,op.cit.: 281 fig.423 n. 12. 180 Goldman,loc.cit.:fig. 423 n. 15. 181 İbid: 282 fig. 423 n. 17. 182 Woolley 1934: 310 U 12740 183 Goldman,op.cit.: 291.

Page 38: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

38

tepecik şeklinde bir orta hatta sahiptir184 (Lev. XXVI.e) Bu tipin benzerleri

Alacahöyük185 ve Boğazköy’den186 ele geçmiştir. GTÇ II’ ye tarihlenen mızrak

uçlarından biri iyi korunmuştur. Form olarak uzun ve yaprak biçimlidir. Orta hattıysa

yüksektir187 (Lev. XXVI.f).

Tarsus-Gözlü Kule kazılarında nadiren görülen buluntu gruplarından biri

çivilerdir. Ele geçenler ne sayıca fazladır ne de iyi korunmuşlardır. GTÇ II’ ye

tarihlenen örneklerden biri konik başlıdır188 (Lev. XXVI.g).

İğneler Tarsus-Gözlü Kule’de ETÇ II’ den GTÇ II’ ye uzanan süreçte yaygın

kullanımı görülen bir gruptur. Bu dönemde ele geçen örneklerden birinin baş kısmı

yuvarlaklaştırılmıştır (Lev. XXVI.h). Diğer bir örneğin baş kısmıysa düz çivi başı

şeklindedir (Lev. XXVI.i). ‘Toggle pin’ olarak adlanan iğnelerden bir örnek GTÇ II

seramiğiyle beraber ele geçmiştir189 (Lev. XXVI.j).

Bu dönemde ele geçen buluntu gruplarından biri de fibulalardır. GTÇ II’ ye

tarihlenen bu örneklerden biri yatay bir yay şeklinde ve her iki ucu da halka şeklinde

kıvrılmıştır (Lev. XXVII.a). Bu örneğin benzeri Hama’dan bilinmektedir.190 Diğer

örneğin tek ucu halka şeklinde kıvrılmıştır (Lev. XXVII.b). Bu örnek monokrom

Hitit seramiğiyle beraber bulunmuştur.191

GTÇ II’ ye tarihlenen bronz kaplar, ele geçen bir kazan parçası ve Hitit

Mabedi Alanından bulunan yarıküresel küçük bir çanakla tanımlanmaktadır192 (Lev.

XXVII.c). Bu çanağın benzerleri ise Til-Barsib193 ve Lapithos’ dan bilinmektedir.

Tarsus-Gözlü Kule’de tanımlanamayan ancak olasılıkla figürin olması

muhtemel olan bir eser B Alanında bulunmuştur. Bu parça gövde kısmının iki yanına

yerleştirilen kavisli sivri uçlara sahiptir. Üst kısmında iki yuvarlak delik ve üzerinden

yükselen üçüncü bir sivri uç bulunmaktadır. Eğer delikler göz olarak

değerlendirilirse, bu buluntu belli belirsiz miğferli başlığı olan bir savaşçının üst

184 İbid: 283 fig. 427 n. 86, 91. 185 Koşay 1951: pl. LXXXV fig. 1 n. 2. 186 Bittel 1937: pl. 13 n. 13. 187 Goldman,op.cit.: 283 fig.427 n. 96. 188 İbid: 284 fig. 429 n. 114. 189 İbid: 285 fig.430 n. 175 fig.. 432 n. 198. 190 Riis 1948: 131 fig. 166 B 191 Goldman,loc.cit.: fig. 432 n. 245-246. 192 Goldman,loc.cit.: fig. 433 n. 270. 193 Thureau Dangin-Dunand 1936: lev. XXVIII, 3.

Page 39: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

39

kısmını hatırlatmaktadır194 (Lev. XXVII.d)

Bu dönemde ele geçen eser gruplarından biri de mühürlerdir. Bunlardan biri,

bronzdan yapılmış, üzerinde yerel özellikte basit geometrik desenler taşımaktadır.195

III.1.4.3.b. P.T. ESERLER

GTÇ dönemi p.t. malzemeden yapılan başlıca eser gruplarını; ağırlıklar,

ağırşaklar, makaralar, çıngıraklar, tekerlek modelleri, tıkaçlar, düğmeler, kalıplar ve

mühürler oluşturur.

GTÇ I döneminde ağırlıkların iki farklı tipi görülür. Biri, boynuz şeklindeki

çıkıntılarına delik açılmış dikdörtgen formludur196 (Lev. XXVII.f). Diğer bir tip ise

Anadolu’nun bir çok yerinden de bilinen, yarımay biçimli, her iki ucunda delikler yer

alan forma sahiptir197 (Lev. XXVII.e). Bunların olasılıkla balık ağlarında kullanıldığı

düşünülmektedir. Ege Bölgesi’nde Troya198, Thermi199, Polatlı200, Kusura201 gibi

yerleşimlerde benzerlerini görmek mümkündür.

Çıngırak olarak tanımlanan buluntular OTÇ’ da görülenlerden farklıdır. Ele

geçen çıngıraklardan biri, ortadaki çap kısmı daraltılmış çift koni formlu ve çark

yapımıdır202 (Lev. XXVIII.a).

GTÇ II döneminde ele geçen minyatür tekerlekler, iki tiptedir. Bunlar

olasılıkla, adak arabalarına ait parçalardır203 (Lev. XXVIII.b). Benzerleri Megiddo ve

Chagar Bazar gibi yerleşimlerden bilinmektedir.204

Kil kapamalar ya da tıkaçlar gerçek anlamda GTÇ II döneminde formunu

bulmuştur. Bu dönemde tıkaçlar tamamen silindirdir ve bir mantar gibi kapların

ağzına ya da boynuna itilerek kullanılmaktaydı205 (Lev. XXVIII.c).

194 Goldman,op.cit.: 287 fig. 433 n. 276. 195 İbid: 235-239 fig. 394 n. 33. 196 İbid: 319 fig.441 n. 12. 197 Goldman,loc.cit.: fig. 441 n. 11. 198 Schmidt 1902: 297 n. 8258-8260. 199 Lamb 1936: 159 lev. 24, 31.61. 200 Lloyd-Gökçe 1951: lev. 4f. 201 Lamb 1937: 34 fig. 15, 1-3; Lamb 1938, 256 fig..19, 4-5. 202 Goldman,op.cit.: 321 fig. 444 n. 48. 203 Goldman,loc.cit.: fig.444 n. 50-51. 204 Goldman,loc.cit.: Loud 1948: lev.257: 5,7. 205 Goldman,op.cit.: 321, 326 fig. 444 n. 53.

Page 40: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

40

Yuvarlak biçimli ve çeşitli tiplerde olan p.t. buluntulardan biri düğme olarak

tanımlanmıştır. Ortası bastırılmış yarı küresel bir formda olan düğmenin her iki ucu

da deliktir206 (Lev. XXVIII.d). Bu düğmenin benzer bir formu Troya’da ele

geçmiştir.207

Bu dönemde ele geçen ağırşakların geneli, yuvarlak ve çift konik

formludur208 (Lev. XXVIII.e). Bazılarının ortası basıktır209 (Lev. XXVIII.f-g).

Bulunan p.t. eserler arasında figürinlere ait parçalar da ele geçmiştir.

Bunlardan biri, olasılıkla bir kaba aplik olan bir boğanın başıdır210 (Lev. XXIX.a).

Diğeriyse bir insan figürinidir. Başı, bir kolu ve bacağı ile cinsiyet uzvu kırık olan

figürinde bir erkek tasvir edilmiştir211 (Lev. XXIX.b).

P.t. kalıp örneklerinden bu dönemde iki tane ele geçmiştir. Bir tanesi, bız ve

keski olarak tanımlanan iki alet üretiminde kullanılmış212 (Lev. XXIX.c), diğeriyse

her iki yüzünde bir süs eşyası üretmek amacıyla hazırlanmıştır. Bir yüzündeki

kalıplar, halka, pandantif ve bir boncuğun üretimi için; diğer yüzündekiler ise,

geometrik şekilli bir boncuk, düz delikli bir disk ve bir süs elde etmek için

hazırlanmıştır213 (Lev. XXIX.d).

Tarsus-Gözlü Kule’de potalar parçalar halinde ele geçmiştir ancak GTÇ II

dönemine tarihlenen bir pota tamamlanabilmiştir. Troya’da Schliemann tarafından

bulunanların şekline benzeyen214, büyük açık bir kase formundadır. Tarsus-Gözlü

Kule örneğinde akıtma kanalı korunamamıştır ama iç tarafına yapışık olan parçalar

şüphesiz olarak varlığını kanıtlamaktadır215 (Lev. XXIX.e).

P.t. eserlerin son grubunu mühürler oluşturmaktadır. Tarsus-Gözlü Kule’de

ele geçen toplam 65 mühürden sadece 9 tanesi gerçek taş mühür, geri kalanı ise p.t.

mühür baskılarından oluşur.216

206 İbid: 321, 327 fig. 445 n. 63. 207 Blegen vd. 1951: 33,53 fig. 80 n. 34.328. 208 Goldman,op.cit.: 334 fig. 450 n. 79. 209 Goldman,loc.cit.: fig. 450 n. 80, 83. 210 İbid: 337 fig. 452 n. 14. 211 İbid: 336 fig. 451 n. 5. 212 İbid: 304 fig. 436 n. 7. 213 Goldman,loc.cit.: fig. 436 n. 11. 214 Schliemann 1881: 622 fig.1197-1199. 215 Goldman,op.cit.: 305 fig. 387 n. C. 216 İbid: 244.

Page 41: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

41

Bunlar arasında Kizzuwatna ülkesinin lokalizasyonuna büyük katkıda

bulunan ‘İsputahsu mührü’ oldukça önemlidir217 (Lev. XXX.a). Konik bir bulla

üzerinde yer alan mühür baskısının kenarındaki çivi yazılı yazıtta, ‘İsputahsu, Büyük

Kral, Pariyawatri’nin oğlu’ ibaresi bulunmaktadır.218 A. Goetze tarafından öne

sürülen ve bu mühür üzerinde yer alan ‘İsputahsu’ kelimesinin bir Boğazköy

tabletinden de biliniyor olması İsputahsu’nun Kizzuwatna kralı olduğunu

Kizzuwatna’nın da Kilikya’daki lokalizasyonunu kuvvetli bir şekilde

desteklemiştir.219

Önemli mühür baskılarından biri de, ‘Pudu-hepa mührü’dür220 (Lev. XXX.b).

Bu mühür, Hitit hiyeroglif yazımında daha önceden okunamayan bir işaret olan ‘pu’

nun hecesel değerinin temelini belirtmede önemli rol oynamıştır.221 Mühürde, güneş

kursunun altındaki hiyeroglif yazıtta ‘pu-du-ha-pa BÜYÜK KRALİÇE’ yazmaktadır.

Ele geçen diğer bullalardan biri üzerinde, ‘Ku-ku-la-na’ ismi okunmuştur.222

Arka yüzünün üzerinde, iki unvan ve iki de şahıs ismi bulunmaktadır. Bir diğer baskı

da ise, ‘Tarhu-mesu, Sekapi’nin oğlu’ yazıtı yer alır223 (Lev. XXX.c). Bu isim Gözlü

Kule’de farklı bir mührün baskısında da okunmuşur.224

III.1.4.3.c. TAŞ ESERLER

Bu malzeme grubundaki eserler OTÇ’ dan sonra nadir olarak ele geçmeye

başlamıştır.

Ele geçen üç taş ağırlıktan biri, gri bir taştan yapılmış, konik formlu ve üst

ucu üzerinde bir deliğe sahiptir225 (Lev. XXXI.a). Benzerleri Alişar’da matkap kolu

olarak yorumlanmıştır.226

217 İbid: 242, 247 fig. 401, 405 n. 1. 218 Goldman 1935: 535; Goetze 1936: 210; Goldman 1956: 247. 219 Goetze 1940: 73-74. 220 Goldman,op.cit.: 242, 248 fig. 401, 405 n. 15. 221 Goldman,loc.cit.; Gelb 1937: 289-291. 222 Goldman,op.cit.:251 fig. 403, 407 n. 43. 223 İbid: 251-252 fig. 403, 407 n. 50; Goldman 1940, 83 fig. 45. 224 Goldman,op.cit.: 252. 225 İbid: 266 fig. 418 n. 103. 226 Von der Osten 1937: 189-190 fig. 192 e754.

Page 42: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

42

Bu döneme tarihlenen eserlerden biri de, su mermerinden yapılmış bir kaseye

ait iki parçadır227 (Lev. XXXI.b).

Fıçı biçimli boncuklar228 (Lev. XXXI.c) ve üzeri bezemeli ağırşaklar229 (Lev.

XXXI.d) her dönemde olduğu gibi bu dönemde de ele geçmiştir.

Kalıplar bu dönemde genellikle süs eşyası üretmek amacıyla

hazırlanmışlardır. Kum taşından yapılan bir tanesi, geometrik motifle süslenmiş bir

disk kalıbını içerir230 (Lev. XXXI.e).

Tarsus-Gözlü Kule’de mühürlerde kullanılan malzeme gruplarından biri de

taştır. Yapımlarında genellikle serpantin, mermer ya da siyah taş kullanılmıştır.

Hiyeroglifsiz mühürlerden, üzerinde basit geometrik desenler yer alan, yerel

özellikte kırmızı serpantinden bir mühür ele geçmiştir231 (Lev. XXXI.f). Siyah taştan

yapılan bir başka silindir mühür üzerinde kuş başlı adam ve boynuzlu bir geyik yer

almaktadır232 (Lev. XXXI.g). Malzeme ve kesme stili açısından Kıbrıs ve Suriye

mühürlerine benzemektedir.

Kırmızı serpantinden yapılan hiyeroglifli iki mühür ele geçmiştir.

Mühürlerden birinin orta yüzeyinde beş işaret vardır. Bunlardan biri ay işaretidir ve

‘arma’ olarak okunmuştur. Diğerleri ise ‘ziti’ olarak okunarak ‘Arma-ziti’ kelimesini

vermiştir233 (Lev. XXXII.a). Bir diğerininse, ortasında üç işaret yer alır234 (Lev.

XXXII.b). Bunlardan iki işaret okunabilmiştir. S. Alp, bu mührün üzerindeki

işaretleri ‘Tarhu-ta-me’ veya ‘tarhunt-ta-me’ olarak okumuştur.235

Kırmızı serpantin ve steatitten yapılmış benzer Hitit hiyeroglifli mühürleri

Ialysos ve Mycenae’deki mezarlardan da ele geçmiştir. Bunlar Ege ve Yunan

dünyasında Hitit izlerini taşıyan buluntular arasındadır.236

227 Goldman,op.cit.: 268 fig. 421 n. 163. 228 İbid: 269 fig. 422 n. 180. 229 Goldman,loc.cit.: fig. 422 n.183. 230 İbid: 304 fig. 436 n. 10. 231 İbid: 235 fig. 394 n. 32. 232 İbid: 235, 239 fig. 394, 400 n. 34. 233 İbid: 247 fig. 401, 405 n. 2; Golman 1935, 535 fig. 17C. 234 Goldman 1956,op.cit.: 247-248 fig. 401, 405 n. 6. 235 Alp 1950: 8. 236 Cline 1991: 136 pl. XXIII a-b.

Page 43: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

43

III.1.4.3.d. KEMİK ESERLER

ETÇ II’ den sonra, GTÇ’ da kemik endüstrisi yeniden canlanmıştır. Bu

dönemde, zarif işlemelere sahip kemikten iğneler, boncuklar, ağırşaklar ve kutular

ele geçmiştir. Bunlar, genellikle evcil hayvanlara ait kemiklerden nadiren de geyik

boynuzundan yapılmıştır.237

Sivri uçlu kemik aletler bız ya da delgi olarak kullanılmıştır. Bunlar, hemen

hemen tümüyle ETÇ’ da özellikle de ETÇ I’ in en erken evresinde kullanılmıştır.

GTÇ’ daki bir örneğin haricinde (Lev. XXXII.c), ETÇ III’ ün başlarından sonra

görülmezler. Bunu açıklayan tek neden, genel kullanımda metal bızların bunların

yerini almasıdır. 238

GTÇ’ da üç tane kemik iğne bulunmuştur. Bunlardan biri, baş kısmının

altında çapraz süslemeye sahiptir239 (Lev. XXXII.d). Aynı zamanda Alişar’daki Hitit

iğnelerinin sap kısımları üzerinde de insize süslemeler yer almaktadır.240 Diğer

ikisiyse, kare başlıdır. Bunlardan birinin kenarları ve tepesi üzerinde çapraz şeklinde

bir süsleme (Lev. XXXII.e), diğerinin baş kısmında ise nar biçimli süsleme (Lev.

XXXII.f) yer almaktadır.241

Bir kulp ya da küçük bir silindir kutu olması gereken içi boş kemikten bir

silindir ele geçmiştir242 (Lev. XXXII.g). Üzerinde daire şeklinde bezeme

bulunmaktadır. Tam bir paraleli yoktur. Ancak Alişar’ da bulunanlar gibi olan bir

kapak, böyle bir kutu için uygun olabilir.243

Bazen düğme olarak da tanımlanan boncuk ve ağırşaklar, özellikle GTÇ’ da

ortaya çıkar. GTÇ’ dan bir dizi küçük diskler, bir veya iki yüzünde geniş ince oyukla

çevrili, yükseltili orta kabartmalara sahiptir. Sadece bir deliğe sahip olmaları dışında

modern düğmeleri andırırlar244 (Lev. XXXII.h). Yarı küresel formda ele geçen

ağırşaklardan birinin üzerinde zigzag ve dairelerle oluşturulan bir bezeme yer

237 Goldman,op.cit.: 307. 238 Goldman,loc.cit.: fig. 437 n. 31. 239 İbid: 308 fig. 438 n. 63. 240 Von der Osten,op.cit.: fig. 266 c1912 241 Goldman,loc.cit.: fig. 438 n. 64- 65. 242 İbid: 309 fig. 439 n. 92. 243 Von der Osten,op.cit.: fig. 274. 244 Goldman,op.cit.: 310 fig. 439 n. 96-99.

Page 44: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

44

almaktadır245 (Lev. XXXIII.a).

Ortasındaki deliğin büyüklüğü nedeniyle ağırşak olarak tanımlanamayacak

olan disk şeklinde bir eser de ele geçmiştir. Kıbrıs’ dan ele geçen benzer bir buluntu

düğme olarak tanımlanmıştır. Bunların, Mikenai’ deki kuyu mezarlarda ele geçen

kılıç ya da kamalara ait kabzaların süsleme parçaları olması ihtimali daha

yüksektir.246 (Lev. XXXIII.b). Troya’dan incilerle yapılmış aynı tip bir yüzük benzer

bir şekilde kullanılmış olabilir.247

Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen tek kemik pandantif GTÇ’ na aittir. Çan

şeklinde bir forma sahiptir ve ortasında oyuk bir daire yer almaktadır248 (Lev.

XXXIII.c).

III.1.4.3.e. DİĞER ESERLER

Bu başlık altında incelenen eserlerin ana malzeme grubunu frit ve fayans

oluşturur. Tarsus-Gözlü Kule’de bu malzemelerin ortaya çıkışı ETÇ’ na

uzanmaktadır. Bu gruptaki eserler OTÇ’ na tarihlenen tabakalarda ele geçmemiştir.

GTÇ sürecinde de sayıca az ele geçmiştir.

GTÇ I’ de düz-silindirik fritten boncuklar ve boğa başı formunda küçük bir

fayans pandantif mevcuttur. Yeşilimsi fayanstan yapılmış olan hayvanın ağız ve

burun hattı çizilerek tasvir edilmiştir249 (Lev. XXXIII.d).

GTÇ II’ de fritin yanında cam ve cam hamurundan çeşitli boncuklar

yapılmıştır. Erken dönemdeki geleneğe uygun olarak devam eden GTÇ II boncukları,

dikkatli işlenmiş Demir Çağı boncuk tekniğinin habercileridir. Birkaçı daha sonraki

melon biçimli boncuklar gibi uzunlamasına yivlidir250 (Lev. XXXIII.e). Şeritli

boncukların iki tipi mevcuttur. Birinci tip, bir spiral yivle etrafı çevrilmiş kahverengi

cam hamurundan yapılan fıçı biçimli boncuklardır. Ki bunların içleri beyaz cam

hamuru ile doldurulmuştur. İkinci tip, şeffaf olmayan beyaz camdan yapılmış silindir

şeklinde, çevresi kabartma çizgi ile sarılmıştır. Boncukların genelde aynı tarzda

yapıldıkları görülmektedir. GTÇ II’ nin cam hamurundan küresel boncukları, Demir

245 Goldman,loc.cit.: fig.439 n. 104. 246 İbid: 311 fig. 440 n. 121. 247 Schliemann 1881: 462 n. 491. 248 Goldman,loc.cit.: fig. 440 n. 112. 249 İbid: 338 fig.453 n. 23. 250 Goldman,loc.cit.: fig. 453 n. 15.

Page 45: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

45

Çağı göz boncuklarının prototipleridir. GTÇ II boncukları arasındaki farklı bir form,

iki parçalı diskten oluşan bir boncuktur. Bu boncuk şeffaf olmayan beyaz camdan

yapılmış, orta kısmı hafif sarımsı renktedir251 (Lev. XXXIII.f).

Boncuklar dışında ele geçen diğer fayans örneklerden, arasında bir ‘Uzat

Eye’, skarabe, silindir mühürler ve bazı yeri oyma bazı yeri kakma buluntular

bulunmaktadır. ‘Uzat Eye’ olarak tanımlanan buluntunun beyaz zemini üzerinde

yeşil bantlar bulunmaktadır252 (Lev. XXXIII.g). Benzerleri Beth Pelet253

görülmüştür.

Olasılıkla ithal malzeme olarak ele geçen fayans buluntulardan biri de beyaz

renkli bir skarabedir (Lev. XXXIII.h). Skarabe gibi sözü geçen diğer eserler ve

boncukların bir kısmı Mısır’dan ithal buluntulardır. Mısır’ın Kıbrıs ve Filistin’le

yoğun olan ilişkisi Tarsus’u bu malzemeler açısından zenginleştirmektedir.254

Fayanstan yapılan eser gruplarından biri de mühürlerdir. Ele geçen

mühürlerden biri, Mısır’da 19. Hanedanlık ve sonrasının çok tipik bir örneği olan

skarebedir. Üzerinde Mısır hiyeroglif işaretleri yer almaktadır. Bir diğer fayans

mühürse silindir şeklindedir. 255 Üzerinde iki uzanmış geyik yer alan bu mührün en

yakın paralelleri Filistin’de 256 bulunmuştur. Ayrıca Nuzi’ de ele geçmiş bir benzeri

de vardır.257

Tüm bu eserler dışında, Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen önemli eserlerden

biri de, dağ kristalinden yapılmış bir heykelciktir. Yaklaşık olarak, Tarsus-Gözlü

Kule’de Hitit işgali dönemine tarihlenen bu heykelcik olasılıkla bir Hitit tanrısını

tasvir ediyor olmalıdır. Arka tarafı dikkatli ve ince bir şekilde işlenmiş olmasına

rağmen, ön görünüşü daha kabadır. Büyük başı, Hitit tasvir sanatında görülen kavisli

burnu, burna göre daha yükseğe yerleştirilen büyük üçgen gözleri, ince basık

dudakları ve yuvarlak çenesiyle sanatçı portresini yaptığı tanrıdan doğduğunu

gösterme arzusu taşıyarak, ondaki acımasız ve kaba gücü hissettirme kaygısındadır258

(Lev. XXXIV).

251 Goldman,loc.cit.: fig. 453 n. 22. 252 Goldman,loc.cit.: fig. 453 n. 24. 253 Petrie 1930: pl. XLI Tomb 201. 254 Goldman,loc,cit.: fig. 453 n. 25. 255 İbid: 235, 239 fig. 394, 400 n. 37-38. 256 Loud 1948: pl. 161 n. 13. 257 Frankfort 1939: 184 fig. 49. 258 Goldman,op.cit.: 342-343 fig. 456 a-d.

Page 46: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

46

Dağ kristali bu heykelciğin stilistik özellikleri, Tiryns’den ele geçen bronz

figürin ve Thessaly Nezero’dan ele geçen gümüş figürinde de görüldüğü gibi Hitit

İmparatorluk Çağı’nda Boğazköy’deki kabartmalarla ve ayrıca Yazılıkaya tanrı-

tanrıça betimlemeleriyle ilişkilendirilmektedir. Bu heykelcik grubunun giysi

tiplerinde Mısır etkisi olduğu ve üretim merkezlerinin Kuzey Suriye olduğu

düşünülmektedir.259

III.2. MERSİN-YÜMÜKTEPE

III.2.1. KONUM

Yümüktepe, Mersin kent merkezinde Demirtaş Mahallesi içinde ve Müftü

Deresi’nin batı kıyısı üzerinde yükselir. İlk çalışmalar Seyhan ve Ceyhan Nehirleri

arasındaki geniş ovadaki birçok tepenin incelenmesi şeklinde olmuştur. Batıda

yapılan çalışmalardan sonra kuzeye doğru Kozan veya Sis’e kadar inceleme

yapılmıştır. Bu alanların bazılarında birtakım sondajlar açılmıştır. Buna göre Hitit ve

Hitit öncesine ait yerleşimler Sirkeli ve Kazanlı Höyük’ de tespit edilmiştir.

Mersin-Yümüktepe, denizden yaklaşık 7 km uzaklıktadır. Kaynağını, Toros

Dağları ve komşu silsilelerdeki kar ve buzlardan alan ‘Soğuk Su’ olarak adlandırılan

nehrin yakınlarındadır. Gerçekte, yaygın olarak Soğuk Su Höyük olarak bilinir.12

hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Tepe batı ve kuzeyde dikine yükselir ve ovadan

yüksekliği 25 m’dir (Plan 10). Tepenin batı kısmı erozyona uğramıştır ve nehir

höyüğün en alt tabakasını tahrip etmiştir.260

III.2.2. KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Mersin-Yümüktepe’ de 1936-1939 ve 1947-1948 yıllarında John Garstang

başkanlığındaki bilim kurulu tarafından ilk kazılara başlanmıştır.261

45 yıllık bir aradan sonra Mersin müze müdürlüğünün başkanlığında İstanbul

ve Roma Üniversitelerinin katılımıyla başlanan katılımlı kurtarma kazısı 1993

259 Canby 1969: passim. 260 Garstang 1953: 1. 261 İbid: 4.

Page 47: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

47

yılında başlamıştır.. İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Veli Sevin ile Roma

Üniversitesi’nden Dr. Isabella Caneva’ nın bilimsel sorumluluğu altında çalışmalar

yürütülmüştür.262

Bu yerleşim oldukça önemli bir konuma sahiptir. Anadolu, Suriye, Akdeniz

kronolojisinin kurulmasına olanak sağlamıştır. Kesintisiz bir tabakalaşmanın

Anadolu’da Tarsus Gözlükule dışında hiç görülmemesi bu yerleşimin önemini bir kat

daha arttırmıştır. Ayrıca Calycadnos (Göksu) Vadisi’ndeki bir yol ile Batı Anadolu

ve Suriye arasındaki trafiği gözetlemesi ve Kilikya Ovasına batıdan geçişte bir gözcü

özelliğine sahip olması açısından da önemlidir. J. Garstang başkanlığında başlatılan

kazılarda Erken Neolitik dönemden Orta Çağ’a kadar XXXIII. tabakadan oluşan

kesintisiz bir stratigrafi ortaya çıkarılmıştır. Bu tabakalar Tablo. 3’de

gösterilmektedir.263

III.2.3. OTÇ TABAKALARI

III.2.3.1. MİMARİ

Bu dönem mimarisinin en belirgin özelliği, bina tekniğinde erken dönemlerin

mimari karakterini yansıtan basit duvarcılık sanatına dönüştür. Temeller düzensiz

yapılmış ve duvarlar darlaşmaya başlamıştır (Lev. XXXV.a). Böyle olmakla beraber

bina düzenlemeleri, şehir planı düşüncesini yansıtmaktadır. Bunu Yümüktepe’ nin

M.Ö. 2000-1500 yıllarına tarihlenen XI.-X. ve IX. Tabakalarının planlarında da

görmek mümkündür (Plan 11).

Örneğin XI. tabakada, günümüzde Yakın Doğu’nun bazı eski kasabalarında

da görüldüğü gibi, tepenin en yüksek yerinde savunulabilir bir alan çevresine evlerin

dış duvarları bir kavis oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir. X. ve IX. tabakalardaki

evlerin çoğunun biraz daha geniş olduğu görülmektedir. Avluya dört oda eklenmiş ve

odalardan ikisi diğerlerinden daha küçük yapılmıştır. Duvarlar genellikle daha

uzundur ve daha iyi korunmuştur. IX.tabakaya ait kalıntılar, plan üzerinde de

görülebildiği gibi zor anlaşılmaktadır.264

262 Sevin-Caneva 1995: 27-42. 263 Garstang,op.cit.: 2. 264 İbid: 213.

Page 48: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

48

III.2.3.2. SERAMİK

Mersin-Yümüktepe’ de Pre-Hitit olarak adlandırılan ve M.Ö. 2000-1500

yılları arasına tarihlenen XI-VIII tabakalarından ele geçen seramiğin en belirleyici

noktası kronolojik çağdaşlıkta iki özelliği içinde barındırmasıdır. Her ikisi de Suriye

etkili olan bu özelliklerden ilki, kaplar üzerinde yer alan ve ‘kelebek’ olarak da

tanımlanan içleri noktalı üçgenlerden oluşan süsleme motifidir. Diğeriyse, bazen

‘şahin-gözü’ (hawk-eye) olarak da adlandırılan özel bir motifin üzerinde yer aldığı

boyalı testilerdir.265

Kelebek ya da içi noktalarla doldurulmuş üçgenler olarak

tanımlayabileceğimiz motif Mersin-Yümüktepe’ de XI. tabakanın her üç evresinde

de görülmekle beraber en yoğun olarak XI B evresinde karşımıza çıkmaktadır.

Mersin-Yümüktepe’ de üzerinde kelebek süslemenin yer aldığı örnekler Lev.

XXXV.b’ da görülmektedir.266 Kültepe’ deyse aynı motif 2, 3 ve 4. tabakalardan ele

geçen çanak ve testilerin farklı varyasyonları üzerinde bulunmuştur.267 Kültepe’ nin

bu tabakaları M.Ö. 1950-1850’ye verilmektedir. Ortaya konan bu sonuçla Kültepe 2,

3 ve 4. tabakalarıyla Mersin-Yümüktepe’ nin XIA, XIB ve XIZ olarak adlandırılan

tabakalarının ilişkili olduğu söylenebilir.

Kronolojik çağdaşlık kuran bir diğer özelliği ortaya koyan ‘şahin gözü’

motifli olarak da tanımlanan gözlü testiler Mersin-Yümüktepe’ de çok sayıda ele

geçmemiştir268 (Lev. XXXVI.a-b). Aynı zamanda bu tip örneklere Alişar’da

‘Cappadocian’ konteksinde ve Kültepe’de de ‘karum’un depozitlerinde

rastlanmıştır.269 T. Özgüç gerek kelebek süsleme gerekse ‘ağzın girintili kısmında

tek merkezli daire’ motifi olarak tanımladığı göz motiflerinin Çukurova şehirlerinden

veya K.Suriye’nin orta ve batı kısmına düşen merkezlerden ithal edildiğini

belirtmektedir.270 Aynı zamanda bu örneklerin Suriye’de de benzerleri mevcuttur.271

X-XI. tabakalarda ve Kültepe’ de de benzerleri görülen Suriye kökenli

formların, VIII. tabakayla gelişimi başlayan Hitit tabakasına kadar, çok az

265 İbid: 210. 266 Garstang,loc.cit.: fig. 143-144. 267 Özgüç 1950: 84 şek. 328 çiz. 616-617. 268 Garstang,op.cit.: 210-211. 269 Özgüç,op.cit.: lev. LX şek. 341 a-b. 270 Özgüç,loc.cit. 271 Garstang,op.cit.: 210.

Page 49: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

49

farklılıklarla Anadolu Bakır Çağı’nın ortasından gelen monokrom seramik

geleneğinde yapıldığı söylenebilir. Bu özel iki tip bezemenin dışında Mersin’de

görülen diğer süsleme motifleri, pedestal gobletler ve daha az büyüklükteki çanaklar

üzerinde yer alan serbestçe yapılan düzenlemelerdir (Lev. XXXVII.a-h). Bu motifler,

kafes taramalı üçgenler, dikey ve diyagonal çizgiler ve bazen karışık

düzenlemelerden oluşur ki, bazı motifleri meanderlerle ya da diğer çizgisel işaretlerle

birleştirilmiş gruplardır. Yukarıda bahsedilen ‘şahin-gözü’ bezemeli testi gruplarına

hayvan tasvirlerinin de eklendiği görülmüştür (Lev. XXXVI.a).

Bu dönemin süslemeli seramiğinin göze çarpan formları arasında pedestal

gobletlerin yanında Lev. XXXVII.a-b,d-e,g-h görülen diğer formlar, daha önceki

tabakalardan da tanıdığımız; fincanlar, tabaklar,testiler, çanak ve çömleklerdir.

Pedestal gobletler genellikle devetüyü ve krem renkli bir hamur yapısına

sahiptir. Çark yapımı olan bu kaplar üzerine yapılan süslemeler, kırmızımsı-

kahverengi renkli mat bir boyanın uygulanmasıyla elde edilmiştir. Mersin’de ele

geçen pedestal gobletlerin benzerleri Atchana’ da görülmüştür. L.Woolley’ e göre bu

örnekler Mersin’dekilerden daha erken bir tarihe verilmektedir.272

Mersin’de görülen formlardaki değişikliklerde ve teknikteki ilerlemede

Anadolu OTÇ’ nın ve Suriye OTÇ’ nın etkisi söz konusudur.

Lev. XXXVIII.a-b’ de Mersin’de bulunan testi formları görülmektedir.

Sıklıkla devetüyü, gri bazen de kızıl-kahveye dönen kırmızı renkli hamur yapısına

sahiptir. Birkaç örnek dışında testilerin el yapımı oldukları görülmektedir. Bazılarına

ıslak sıvazlama ile yüzey düzeltme işlemi uygulanmıştır.273 Ege’deki merkezlerle

yapılan karşılaştırmalarda en yakın benzerlik veren örnek Lev. XXXVIII.a’ da

olmuştur. Gri taşçıklı bir öze sahip, yüzeyi kırmızı ve ıslak sıvazlama uygulanmış

olan bu testinin benzeri, Liman Tepe’de yapılan çalışmalarda IV a tabakasında ele

geçmiştir.274 H. Erkanal tarafından aynı testi Liman Tepe’de OTÇ 5. mimari

tabakaya tarihlenmektedir.275 Mersin’de ele geçen testi ise tabaka XI B’ ye ait 125b

n. lu alandan ele geçmiştir. Testinin korunan kısmından tek kulplu ve düz dipli

olduğu anlaşılmaktadır.276

272 İbid: 213-215. 273 İbid: 224-225 fig. 145 n. 10-11. 274 Günel 1999a: 50,65 Abb. 10 Taf. 11, 3. 275 Erkanal-Günel 1996: 310 res. 8-9. 276 Garstang,op.cit.: fig. 145 n. 10.

Page 50: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

50

Lev. XXXVIII.c-g’ de Mersin’de ele geçen değişik varyasyonlardaki çanak

tipleri görülmektedir. Tek kulplu olan çanaklar daha önceki tabakalardan da

bilinmektedir. Bu formdaki örnekler genellikle krem, devetüyü ve kahverengi renkte

hamur yapısına sahiptir. Kapların çoğu çark yapımı olmakla beraber, el yapımı

olanlara da rastlanmaktadır.277 Bu örnekler arasında Ege merkezlerinde benzerleri

görülen formlar Liman Tepe ve Panaztepe’ de karşımıza çıkmaktadır. Lev.

XXXVIII.c’ nin benzeri Panaztepe’ de mevcuttur.278 Yine Panaztepe’ de benzeri

görülen bir diğer çanak formu Lev. XXXVIII.d’ de görülmektedir.279 Mersin’de

yaygın olarak uzun süre kullanılan tek kulplu çanakların (Lev. XXXVIII.g) benzeri

Liman Tepe’de ele geçmiştir.280 Ancak Liman Tepe’de farklı olarak bu forma boya

bezeme eklenmiştir, ki farklı motifler uygulanmakla birlikte Tarsus-Gözlü Kule’de

de bu tip çanaklar görülmektedir.281

Tabaklar Mersin’de daha az sayıda ele geçmiştir (Lev. XXXIX.a-b). Mevcut

örneklerin hepsi çark yapımı, krem renkte hamurlu ve ıslak sıvazlamalı ya da

astarlıdır.282

Tek kulplu bardak ya da fincan olarak tanımlanan örnekler (Lev. XXXIX.c-e)

sarı, krem ve devetüyü renkte hamur yapısındadır. Genellikle el yapımıdırlar. Bu

formdaki fincanlar ağız kısmından yukarıya taşan yüksek kulplara sahiptir. Lev.

XXXIX.d’ de görülen örneğin283 form olarak yakın benzeri Panaztepe’ de

görülmüştür. Ancak Panaztepe örneğinin farklı olarak ağız kısmı yonca şeklinde ve

kulbu dikdörtgen kesitlidir.284 Mersin-Yümüktepe örneğinin kulbu ise ikiz kulp

görünümündedir. Bu tip kulplar Suriye ve Filistin’in Orta Tunç Çağında oldukça

yaygın olarak kullanılmıştır.285 Mersin’deki Lev. XXXIX.e’ deki örneğin286 yine

Panaztepe’ deki benzer formu S. Günel tarafından sınıflanan FI 1 tipi formunda

görülebilir.287

277 İbid: 226-229. 278 Günel 1999b: lev. 24 n. 3’de tanımlanan ÇIa3 tipine giren çanakla form olarak yakındır. 279 İbid: lev. 129 n.1’de tanımlanan BI 1 tipinde bu formun benzeri görülebilir. 280 Günel 1999a: Abb. 10 n. 3. 281 Goldman 1956: 164 fig. 290 n. 805, 812 fig. 289 n. 813. 282 Garstang,op.cit.: 226-229 fig. 146 n. 8-9 fig. 147 n. 15. 283 İbid: fig. 146 n. 18. 284 Günel 1999b: lev. 102 n.1. 285 Garstang,op.cit.: 214. 286 İbid: fig. 146 n. 16. 287 Günel,op.cit.: lev. 147 n. 2.

Page 51: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

51

Çömlekler kulplu ve kulpsuz örneklerle tanımlanabilir. (Lev. XXXIX.f)

Hamurları devetüyü ve krem bazen gri tonlarındadır. Lev. XXXIX.f’ de görülen

kulpsuz çömleğin288 farklılıkları olmakla beraber Ege’deki en yakın benzeri

Panaztepe’ de görülebilir.289

Pişirme kabı olarak adlandırılan kaplar Mersin-Yümüktepe’ de form

açısından fazla değişiklik göstermez. (Lev. XXXIX.g-j) Genellikle çift kulplu ve

bodur gövdeli örneklerdir. Lev. XXXIX.j’ de görülen kap ilginç örneklerden biridir.

Bu kap üzerinde ilmek kulp ve düz-çıkıntılı kulbun bir arada kullanıldığı

görülmektedir. Bunun dışında görülen pişirme kapları üzerinde yarım ay şeklinde

düz çıkıntılı kulplar gösterilmektedir. (Lev. XXXIX.g-i) Bunlar Mersin-Yümüktepe’

de OTÇ’ ndan Metal Çağlarının en geç safhasının içlerine kadar tanımlanmıştır.

Yandan ilmek kulplu örneklerin Mersin-Yümüktepe’ deki süreci de aynıdır.290

Mersin-Yümüktepe’ de ele geçen pişirme kapları devetüyü ya da kırmızımsı-

devetüyü hamurlu,astarlı,perdahlı ve sıklıkla el yapımıdırlar.291

III.2.3.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

III.2.3.3.a. MADENİ ESERLER

Mersin-Yümüktepe’ de bu döneme tarihlenen madeni eserlerin hepsi

bronzdan yapılmıştır. Ele geçen başlıca eser grupları, cirit başları, keski, toggle pin,

şiş, hançer ve bıçaklar, mühürler ve bir balta sapı sayılabilir. (Lev. XL)

Bu eserler arasında tarihleme açısından en çok bilgi vereni Lev. XL.a’ de

gösterilen mühürdür. Üzerinde en yakın paralelleri Mısır’da 12. ve 13. hanedanlıkta

olan ve yaklaşık M.Ö.1900-1700’e tarihlenen, koşan spiral motifi vardır. Diğer

mühürle beraber Lev. XL.b her ikisi de X. tabakadan ele geçmiştir.

Tarihlemeye yardımcı bir başka eser, IX. tabakadan ele geçen Hitit karakterli

bronz bir balta sapının tanımlanmasıdır. Bu balta yaklaşık M.Ö.1600’e

tarihlenmektedir292 (Lev. LX.c).

288 Garstang,op.cit.: fig. 145 n. 7. 289 Günel,op.cit.: lev. 90 n. 4’de görülen bu örnek kulplu ve daha basık formdadır. 290 Garstang,op.cit.: 214 fig. 145 n. 1,3,4,6. 291 Garstang,loc.cit. 292 İbid: 216 fig. 149 n. 20.

Page 52: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

52

Silah tipleri içinde, üzerinde orta kısmında damar şeklinde çıkıntı yer alan

tipler Mersin için yeni bir özelliktir ve en yakın paralelleri Mısır’da mevcuttur.293

Diğer metaller arasında, X. tabaka 117 n. lu odadan ele geçen 14.3 cm.

yükseklikte bronz bir keski (Lev. XL.d), yine aynı tabaka ve odadan ele geçen eğri

bir şiş (Lev. XL.e) yer almaktadır. Şişin uzunluğu 11.2 cm.’ dir. Oldukça ince ve ucu

çok itinalı yapılmıştır. XI. tabaka 108 n. lu odadan ele geçen bronz halkanın (Lev.

XL.f) çapı 2.25 cm.dir. IX. tabaka 114 n. lu odadan bulunan bronz silahın (Lev.

XL.g) üzerinde iki perçin çivisi deliği bulunmaktadır ancak yarısı korunmuştur.294

III.2.3.3.b. P.T. ESERLER

P.t. buluntular ağırlıklar, ağırşaklar ve hayvan modelleri olarak gruplanabilir.

Ağırlıklar genelde yarım ay formundadır. Yarım ay biçimli bu buluntuların

kullanımları hakkında farklı yorumlar olsa da genellikle aya ait bir kültün simgeleri

oldukları ve dokuma ağırlığı olarak kullanıldıkları görüşü hakimdir. Mersin’de X.

tabaka 117 n. lu odadan iki örnek (Lev. XLI.a) ele geçmiştir. Bunlardan üsttekinin

uzunluğu 13.5 cm., alttakininse 4.7 cm.’ dir. Bu tip yarım ay biçimli buluntular,

batıda Troya ve tüm Anadolu’dan, doğuda Mezopotamya’ya kadar pek çok yerde

bulunmuştur. Daima uçlarına yakın delikleri olan ve bazen de ortasında delik yer

alan bu tip buluntuların bazı türlere ait süsleme oldukları da önerilir.295

Ağırşaklarda ise form ve süslemede gelişimin izleri görülmektedir. Neolitik

dönem sonlarından ve erken tabakalardan ele geçen oldukça kaba örneklere zıtlık

oluşturacak kalitede yapılan bu döneme ait ağırşaklar üzerinde, çark üzerinde

döndürülerek oluşturulan bir simetri göze çarpmaktadır. Lev. XLII’ de ilk üç sırada

yer alan örneklerde XIB ve üzerindeki X. tabaka kontekslerinde bulunan seçilmiş

ağırşak formlarının çizimleri verilmiştir. Aynı levhada dördüncü sıradaki ilk üç

örnek, daha önceki formlarla biçim ve karakter olarak karşılaştırılabilir. Bunlar X.

açmanın yıkıntısı içinden bulunmuşlardır. Görülen tüm bu örnekler, Troya VI.

yerleşim repertuarından ve aynı zamanda Alişar ve Kusura’dan da tanınmaktadır.

Lev. XLII’ deki dördüncü sıranın dört ve beşinci örneklerinin süsleme motiflerinin

293 Garstang,loc.cit. 294 Garstang,loc.cit.: fig. 130-133 pl. XXIX. 295 İbid: 217 n. 137.

Page 53: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

53

benzerleri de Troya’da mevcuttur. Aynı örnekleri, hafiri tarafından Bakır Çağı’na

tarihlenen Alişar’daki tiplerle karşılaştırmak da mümkündür.296 Bunların soğan

biçimli formları Mersin’de çok erken tarihlerden gelişmiştir.297

Lev. XLII’ nin beşinci sırasında üç bezemeli, iki tane de düz örnek

görülmektedir. Bu örnekler X. açmanın farklı seviyelerinden ele geçmiştir. Biçim ve

süsleme olarak bu örnekler Alişar Bakır Çağı’nın örnekleriyle karşılaştırmak

mümkündür.298

Ağırlık ve ağırşaklar dışında p.t. buluntular arasında hayvan modelleri yer

alır. Bunlardan biri Lev. XLI.b görülen at başı formundaki akıtacaktır. Grimsi-krem

renkli bir kilden yapılmış, açık krem renk astarlı ve koyu kırmızı boyalıdır. X.

tabakadan ele geçen bu örneğin benzerleri Kıbrıs’ da OTÇ depozitlerinde

bulunmuşsa da Mersin örneğinin bu adadaki örneklerle direkt benzerliğinin olmadığı

görülmüştür.

Oldukça güzel tasvir edilmiş bir başka model, bir ördek başıdır ve olasılıkla

aynı dönemin üretimidir. (Lev. XLI.c) XV. tabakada çukur bir alanda ele geçmiş

olan bu örneğin X. ya da XI. tabakaya ait olması muhtemel görünmektedir. Bir

tutamak olarak yorumlanan bu parça devetüyü hamurlu ve el yapımıdır. Kırmızı

astarlı, perdahlı ve kahverengi boya ile bezelidir.299

P.t. eserler arasında bir de figürin yer almaktadır. XIB tabakasında 142 nolu

odadan ele geçmiş olan bu buluntunun korunan yüksekliği 6.5 cm.’ dir.(Lev. XLI.d)

Mersin’de benzer bir örneği taştan yapılmıştır. Her iki örnek de ana tanrıça kültünün

sembolleridir.300

III.2.3.3.c. TAŞ ESERLER

Mersin-Yümüktepe’ de bu döneme ait taş eserlerin sayısı oldukça azdır. Ele

geçen buluntular bir palet, bir perdah aleti ve bir figürinden oluşmaktadır. Palet, XIB

tabakasının 127 n. lu alanından ele geçmiştir ve uzunluğu 8 cm.’ dir.(Lev. XLIII.a)

Perdah aleti ise X. tabakadan ele geçmiştir ve 7 cm. uzunluğundadır.(Lev. XLIII.b)

296 Von der Osten 1937, fig. 209 e98. 297 Garstang,op.cit.: 76 fig. 47. 298 İbid: 217. 299 İbid: 218 fig. 141-142. 300 İbid: 217 fig. 136.

Page 54: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

54

İlginç buluntulardan biri olan taştan bir figürin, VIII. tabakada Hitit ekstra-

mural platformunun altında ele geçmiştir. Korunan yüksekliği 4.3 cm.dir.(Lev.

XLIII.c) Bu örneğin p.t. bir benzeri de Mersin’de XIB tabakasında ele geçmiştir. Bu

örnekler yukarda da belirtildiği gibi ana tanrıça kültüyle ilişkilendirilir.301

III.2.3.3.d. KEMİK ESERLER

Kemik buluntular arasında bir mühür (Lev. XLIII.e) ve bir amulet (Lev.

XLIII.d) yer almaktadır. Mührün üzerinde basit çizgisel düzenlemeli bir motif

mevcuttur. Amulet ise kırık olarak ele geçmiştir. Boynuzlu bir hayvan ya da bir

geyik motifinin yer aldığı kısım korunmuş ve bu motif titizlikle yapılmıştır. Korunan

genişliği 2.2 cm. olan amuletin yüksekliği ise 2.5 cm.’ dir. Amulet üzerinde de

görülen canlı varlıklara dayandırılan süsleme motifleri bu dönemde bir moda olarak

karşımıza çıkmaktadır.302

III.2.4. GTÇ TABAKALARI

III.2.4.1.MİMARİ

Mersin-Yümüktepe’ nin bu evresi Hitit savunma sisteminin varlığı ile önem

kazanır. (Plan 12) Mersin-Yümüktepe’ yi bir taç gibi saran bu sur sistemi tabaka VII’

ye ait olsa da bu tabakayı izleyen diğer iki tabakada da kullanımı sürmüş ancak

temelleri tabaka VIII içinde bulunmuştur. Söz konusu surun temellerinin tabaka VIII

içinde bulunması VIII ile VII tabakalar arasında iskanın sürekliliğini ortaya

koymaktadır. Savunma sistemi birbirine paralel uzanan iki duvar , bu duvarları kesen

daha küçük duvarlar ve ileri doğru düzenli çıkıntılar yapan kulelerle

güçlendirilmiştir.

Bu sistem Hattusa’ daki savunma sistemiyle benzerlik göstermektedir.303

Hattuşa’daki bu surun inşası II. Suppiluliuma’ nın tahtta olduğu zaman dilimine

tarihlenmektedir. Bunun nedeni Hattusa’yı çevreleyen bu surun ortasında yer alan ve

301 Garstang,loc.cit.: fig. 135-136. 302 İbid: 217-218. 303 Naumann 1998: 266.

Page 55: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

55

Nişantaş olarak adlandırılan kaya üzerinde bu kralın isminin okunmasıdır. Ancak bu

yazıt ile sur sistemi arasındaki ilişki açık değildir ve sur duvarıyla yapısal bir ilişki

göstermemektedir. Bu nedenle bu kralın ardılları tarafından da yaptırılmış olma

ihtimali olduğu söylenebilir.304

Mersin-Yümüktepe’ de Hitit stilindeki bu sur sistemi ise yaklaşık olarak

M.Ö.1500’lere tarihlenmektedir. Tabaka VIII ve VII’ de görülen Suriye yapımı

boyalı seramiklerin tabaka VI’ da yerini Hitit stilinde monokrom perdahlı

seramiklere bırakması ve yine yaklaşık bir yüzyıl öncesinde tabaka IX’ da tipik Hitit

stilinde bir silahın ele geçmesi bu tarihi desteklemektedir. Hitit stilinde silahın ele

geçmesi I.Mursili’ nin askeri faaliyetleriyle ilişkilendirilebilir.

Savunma sistemi haricinde 50 cm. ile 1 m. arasında kalınlıkta, birkaç sırası

korunmuş çeşitli yapılara ait taş duvar temelleri açığa çıkarılmıştır. Bunlar olasılıkla

nehir yatağından toplanan küçük taşlarla inşa edilmiş ve çamurla sıvanmıştır. Ancak

duvarların üst kısmını oluşturması gereken kerpiç üst yapı ele geçmemiştir. Bir yapı

katı ile ardılı diğer yapı katı arasındaki katman yüksekliği küçük olup, her yapı

evresinde yerleşimin tesviye edildiği ve traşlandığını göstermektedir.

VIII. tabaka büyük sur duvarının inşasını önceleyen yapı evresini temsil

etmektedir. Ancak çok fazla araştırılmamıştır. Bu tabakada özel bir meskenin taşla

döşenmiş odasının önemli bir bölümü açığa çıkarılmış olup, söz konusu odada iki

adet ekmek fırını ve benzer doğrultuda uzanan yarım düzine duvara ait parçalar

görülmüşse de bunların daha geç bir tarihe ait olan sur duvarı ile olan ilişkileri

aydınlatılamamıştır.

Tabaka VII tepenin zirve kısmını tümüyle çevreleyen Hitit surlarını (Plan 12)

içermekte olup söz konusu zaman dilimi Mersin-Yümüktepe’ nin aşılması zor askeri

üsse dönüştüğü dönemdir. İskan tabaka VII’ de başlıyor olsa da, VIA-VIB ve V gibi

sonraki tüm yapı evreleri ya da iskanlarda da sur sistemi varlığını sürdürmüştür.

İçinde dikdörtgen odaları olan sur duvarının iç ve dış cephe duvarları 1 m.’ den daha

fazla kalınlıktadır. İç cephe duvarı doğrudan tabaka VIII döşemesi üzerine

oturmaktadır. Diğer yandan dış cephe duvarının temelleri 1 m. aşağıdadır ve

temellerin dibinde büyük taşlar bulunmaktadır. Bu iki paralel sur duvarı ve onları

kesen duvarların cepheleri büyük taşlardan meydana getirilmiş olup, duvarların orta

304 Garstang, op.cit., 237.

Page 56: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

56

kısımlarına daha küçük boyutlu taşlar ve moloz doldurulmuştur.

Sur duvarını, küçük taşlarla döşeli dar bir cadde hemen yakınındaki kentin

içindeki özel konutlardan ayırmaktadır. Sur duvarının iç cephesi yaklaşık 5 cm.

kalınlığında çamur sıva tabakası kaplıdır. Duvarın iç yüzü taş döşeme ile birleştiği

noktada sonlanmaktadır. Taş döşeme ise keskin bir eğimle aşağıdaki konutlara doğru

genişler. Sur duvarının dış yüzü de çamurla sıvanmıştır. Duvar üzerinde iki noktada

bulunan su oluğu şeklindeki delikler yüzey seviyesi üzerinde yerleştirilmiş olup

duvar üzerindeki yağmur suyunu atmak amacıyla yapılmış olmalıdır.

Tabaka VIA’ da konutlar tümüyle yeniden yapılmış olup yerleşim planı gözle

görülür biçimde değişikliğe uğramıştır. Bir tabaka önce anlatılan cadde bu evrede

çıkmaz bir sokağa dönüşmüştür.Tabaka VIA’ nın yapıları Plan 12’de genel plan

üzerinde gösterilmiştir. İlk kez bu tabakada sur duvarının içindeki özel konutlara ait

yapı kalıntıları da mantıklı ve tutarlı bir grup oluşturacak şekilde izlenebilmiştir.

Hemen tüm mekanlarda ocakların varlığı saptanmıştır. Bundan başka açığa çıkarılan

diğer buluntular arasında tabanların altına gömülmüş depolama kapları ile taban

üzerinde bulunan taş havanlar,öğütme taşları sayılabilir.

Tabaka V ‘de aynı konutlar kesin fakat oldukça küçük değişikliklerle yeniden

iskan görmüştür. Kuzeydoğuda bulunan 42 nolu oda ile bitişen 43 nolu odada (Plan

13) önemli bir tam kap kolleksiyonu ele geçmiştir.

Bu tabaka, surla çevrelenmiş yerleşimde kesin bir yıkımın olduğu dönemdir.

Çakıl taşlarıyla döşeli cadde, savunma sisteminin taş temelleri ve kuzeybatıya doğru

olan tüm alan kül ve yıkılmış kerpiç tuğlalardan oluşan yarım millik bir katmanın

altında kalmıştır. Yıkım sürecinde sur üst yapısına ait hiçbir şey kalmamış, yangının

ısısı nedeniyle de taş duvar işçiliğinin eridiği noktalarda toprak beyaz tebeşir tozu

haline dönüşmüştür.305

III.2.4.2.SERAMİK

Mersin-Yümüktepe’ de, M.Ö. 1500-1200 tarihleri arasına verilen

tabakalardan ele geçen seramikler başlıca iki grupta incelenebilir. İlk grup Hitit

savunma sisteminin başlangıç tabakalarından (Tabaka VIII-VII) tespit edilen Hitit

305 Garstang,op.cit.: 237-240 fig. 151-153.

Page 57: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

57

İmparatorluk Dönemi’nin en geç safhalarından tanınan boyalı ve perdahlı örneklerle

tanımlanır. Aynı zamanda Suriye motiflerinin görüldüğü kaplar da ele geçmeye

devam etmiştir. İkinci grubu ise tabaka VI ve V’ den ele geçen çoğunluğu monokrom

olan Hitit İmparatorluk Dönemi’nin karakteristik formları oluşturur. (Lev. XLIV-

XLV)

İlk gruptaki kaplar M.Ö. 1650-1400 arasındaki döneme tarihlenmiştir ve

Goldman’ın ‘C’ grubu seramikleriyle benzerlik taşır. (Lev. XLVI) İkinci grupsa,

Hitit İmparatorluk Dönemi’ni kapsayan Goldman’ın ‘D’ grubu ile

karşılaştırılabilir.306

İlk grubu oluşturan VIII ve VII. tabakadaki seramikler çoğunlukla sarımsı,

pembemsi devetüyü, devetüyü ve gri tonlarında hamur yapısına sahiptir. Genellikle

her iki yüzeyi perdahlı ve bezemeli kaplardır. Esas olarak bezemede siyah ve

kırmızıdan oluşan çok renkli süsleme, nadir olarak da çizi ya da delikli bezeme

kullanılmıştır. Form olarak kalın ağızlı çömlekler, vazolar, halka kaideli formlar, dışa

meyilli uzun pedestal ya da ‘trumpet’ kaideler görülür. Lev. XLIV’ de bu dönemin

pişirme kaplarının yaygın formları görülmektedir. Geniş kaplar üzerinde taralı

bantlar, vazolar üzerinde çepeçevre çentik sıraları ve kabartma çizgilere sık

rastlanmaktadır. Aynı zamanda kabartma yumrular karakteristiktir. Bu tabakalardaki

kulp tipleri arasında; yarım ay biçimliler, sepet kulplar ve çift kenarlı kulplar yer

tutmaktadır.

VI. ve V. tabaka seramikleri yaklaşık olarak aynı türdendir. Tek fark, VI.

tabakada görülen halka kaideli kap parçalarının yerini V. tabakada süt çanaklarına

bırakmasıdır. VII. tabakada bezemeli kaplar yaygınken V. tabakada oldukça

nadirdir,VI. tabakada ise bir geçiş özelliği göstermekte, bazı alanlarda süslemeli

parçalar önemli yer tutmaktadır.

VI. ve V. tabakada ele geçen farklı seramikler arasında; kahverengi ya da

‘drab ware’ olarak adlandırılan kaplar, mercimek formlu mataralar, dar boyunlu

testiler yer almaktadır. (Lev. XLV) Bunların yakın paralelleri Tarsus-Gözlü Kule’de

bulunmuştur.307 Ancak Tarsus-Gözlü Kule ve Mersin-Yümüktepe arasındaki fark;

Tarsus-Gözlü Kule’de ‘drab ware’ kaplarının ‘Granary Class’ daki Miken kaplarıyla

beraber ele geçmesidir. Mersin’de ise Miken karakterli yalnızca iki parça 306 Goldman-Garstang 1947 : lev. XLVII-XLVIII. 307 İbid: lev. XCIX.c.

Page 58: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

58

bulunmuştur.308

Mersin-Yümüktepe’ de VI. ve V. tabakalara tarihlenen oda 55’de Miken

parçaları ele geçmiştir. Anadolu’da birçok yerde Miken parçaları tespit edilmiştir

ancak Mersin-Yümüktepe’ deki parçalar ilk kez olarak Hititlerle kesin bir bağlantı

kurması açısından önemlidir.309 Lev. XLVII.a’ da görülen Miken parçası küçük yatay

dikey kulplu bir testinin boyun parçasına aittir. İnce nitelikli bir hamurla yapılmış, iyi

pişmiş ve pembemsi renktedir. Boyama ise oldukça parlak, açık kırmızımsı renkte

yapılmış, yatay bantlardan oluşmaktadır. Korunan yüksekliği 5 cm.’ dir.310 Bu form

FS 119’a benzerdir ancak parça olasılıkla yerli üretimdir ve ‘Hellado-Cilician’ olarak

tanımlanabilir.311 Ele geçen ikinci parça küçük bir fincanın ağız parçasıdır (Lev.

XLVII.b). Üzerine yatay bantlar arasına geometrik motifler yerleştirilmiştir. Hamur

yine ince nitelikli, iyi pişmiş ve pembemsi renktedir. Kremsi ya da sarımsı

kahverengi astarlı, kırmızımsı kahverengiyle yapılmış boya bezemeye sahiptir.

Korunan yüksekliği 4 cm.’dir. VI. Ya da V. tabakaya tarihlenen Alan 44’den ele

geçmiştir.312 Bu parça FS 283 çanak tipine benzerdir. Üzerindeki motifse FM 19’a

aittir. Parça GH III A2’ye ait olmalıdır.313

Bunlardan başka IV. tabakadan beş tane Hellado-Cilician olarak tanımlanan

parça da ele geçmiştir.Bunlar Geç Miken stilinde, Kilikya’ da Gjerstad tarafından

tespit edilen yerel örneklerdendir.314 Bununla beraber çizgisel düzenlemeli yukardaki

Miken parçaları ya GH III A2 ya da III B’ ye aittir. Bu nedenle V. tabakanın tahribatı

M.Ö. 1200’den önce olduğu söylenebilir.315

V. tabaka kaplarının da yüzeyleri daha önceki örnekler gibi perdahlıdır. Bu

tabakanın bezemesiz olan kapları, boya banyo ya da kırmızı astar uygulanan

çanaklardır. Formlar arasında Lev. XLV’ de görülen mercimek formlu matara

ilginçtir.

Hakim olduğu üzere kase ağızları ya içe döndürülmüş veya az ya da çok

keskin profillidir. Kulplar arasında, yivli olanlar ve burgu kulplara rastlanmaktadır.

308 Garstang,op.cit.: 244-255 fig. 160 n. 1-2. 309 Mee 1978: 133; Garstang 1953, 243,256 fig. 160: 1-2. 310 Garstang 1953: 256 fig. 160 n.1. 311 Mee,loc.cit. 312 Garstang,loc.cit.: fig. 160 n.2. 313 French,E. 1965: 176; French 1966: 219. 314 Garstang,op.cit.: 255 fig. 160. 315 Mee,loc.cit.

Page 59: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

59

Bunların yanında yonca biçimli testi ağızları da ele geçmiştir.316

III.3. KİLİSE TEPE

II.3.1. KONUM

Kilise Tepe yerleşimi Silifke`den yaklaşık 20 km. uzaklıkta, Silifke-Mut

anayolunun hemen güneybatısında ve Gülnar’a bağlanan yol üstünde yer alan Kışla

Köyü’nün yakınlarında bulunmaktadır (Harita 10). Kilise Tepe yerleşimi, Mut

Havzası’ nın güneydoğu ucunda Kurtsuyu Deresi’ nin Göksu ile birleşmeden hemen

önce oluşturduğu doğal bir tepenin üzerinde yer alır. Yerleşim, Silifke`den Konya

Ovası’ na uzanan ana yol üstünde olmasından dolayı da stratejik açıdan önemli bir

konuma sahiptir. Tepe yaklaşık 100x100 m. ölçülerindedir ve arkeolojik tabakalar

yaklaşık 8 m. seviyesindedir.317

Kilise Tepe’ nin hemen yanından aktığı Göksu Nehri’nin 20 km.’ lik vadi

boyunca yol açtığı sel taşkınlarını önlemek amacıyla yapılması planlanan Kayrak

Tepe Barajı inşaası sırasında (Harita 11) bazı yerleşimler sular altında kalacak ve bu

barajın yapımıyla birlikte Mut Havzası`nda şimdiye kadar tespit edilen bütün

prehistorik yerleşimler tahrip olacaktır. Helenistlik ve Bizans Dönemi`ne ait

kalıntılar baraj gölünün oluşumundan etkilenmezken, Mut yakınlarındaki At Tepe,

Kilise Tepe ve Çingene Tepe gibi prehistorik yerleşimler tahrip görecektir.318

Yerleşim yörenin yerli insanları tarafından ‘Kilise Tepe’ olarak

adlandırılmaktadır. Ancak arkeoljik literatüre ‘Maltepe’ olarak geçmiştir. Bu

karışıklığa, daha küçük bir yerleşim olan ve daha yukarıda Göksu`nun diğer tarafında

yer alan Gelembiç Çay`ı kenarında bulunan ve 19.yy sonlarında Heberdey tarafından

tanımlanan Maltepe Höyüğü neden olmuştur. Tepenin kuzey ucunda ayakta kalmayı

başarabilen Bizans yapılarından Kilise Tepe adının kökenini tahmin etmek zor

olmamaktadır.

Kilise Tepe, küçük ancak önemli bir yerleşimdir. Konumu dolayısıyla Orta

Anadolu platosu’nun, Akdeniz ve Batı Kilikya’ nın önemli yol kontrolüne sahiptir.

Bu nedenlerden dolayı Kilise Tepe’nin M.Ö. II. binde Konya Ovası ve kıyı şeridi

arasında bir anlamda kültürel ilişkiyi sağlayan ve politik bir güç statüsünde bulunan

316 Garstang,op.cit.: 241-243 fig. 156-157.

Page 60: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

60

önemli bir yerleşim olduğunu söyleyebiliriz.319

III.3.2.KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Kilise Tepe’nin içinde yer aldığı Göksu Vadisi’nde ilk kez 1950 li yıllarda J.

Mellart, daha sonraları 1960 lı yıllarda D. French tarafından yüzey araştırmaları

yapılmıştır. Yakın zamanlarda ise Silifke Müzesi yüzey araştırmalarına devam etmiş,

bu araştırmalar sonucunda Kilise Tepe ile beraber Çingene Tepe ve birkaç klasik

öncesi yerleşim tespit edilmiştir. Gerek Kilise Tepe ve gerekse Çingene Tepe

yapılması planlanan Kayrak Tepe Barajı suları altında kalacaktır. Bu sebeple Kilise

Tepe’de ilk sistemli kazılar John Nicolas Postgate başkanlığında, Ankara İngiliz

Arkeoloji Enstitüsü ve Silifke Müzesi`nin ortak heyeti ile 1994 yılında

başlatılmıştır.320 Postgate`in başkanlığındaki bu kazılara 1998 yılından itibaren

devam edilmemiştir.

Yapılan çalışmalar sonucunda, Bizans Dönemi’ne ait yerleşimin altında

Helenistik Dönem, GTÇ, OTÇ ve ETÇ tabakaları tespit edilmiştir.

III.3.3. OTÇ TABAKALARI

III.3.3.1. MİMARİ

Kilise Tepe’de, höyüğün kuzeybatısında bulunan H19 ve H20 açmalarında,

höyükteki erken dönemlerin tespiti amacıyla yapılan çalışmalarda, GTÇ’ na ait üç

evrenin altında OTÇ’ na ait birbirine benzer iki evrenin varlığı tespit edilmiştir. IVb

olarak tanımlanan üstteki evre, bir avlu ile temsil edilmektedir. Ancak mimari bir

bütünlük tespit edilememiştir.

Bu evrenin hemen altında ise oldukça iyi korunmuş bir yapı evresi olan IVa

saptanmıştır. ETÇ sonu- OTÇ başlarına tarihlenen bu evreye ait olarak bazı mekanlar

açığa çıkarılmıştır. Mekanlardan biri tam dikdörtgen değildir ve diğer bir odanın

güneydoğu duvarında bulunan iki basamakla bu odaya ulaşılabilmektedir. Söz

317 Postgate 1996: 419. 318 Postgate 1997: 441. 319 Postgate 1996, 422-423. 320 İbid: 419.

Page 61: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

61

konusu mekanda açığa çıkarılan en önemli buluntu, mekanın merkezine

yerleştirilmiş olan yükseltilmiş ağız kısmı beyaz kireç ile badanalı 1.10 m. çapındaki

geniş dairesel bir ocaktır. Mekan içinde sekiler üzerine yerleştirilen kaplar ele

geçmiştir. Bu kaplar arasında pişmemiş kilden kaplar da mevcuttur.321 Ele geçen

seramikler Tarsus-Gözlü Kule ETÇ sonu OTÇ başlarıyla paralellikler

göstermektedir.322

III.3.3.2. SERAMİK

OTÇ’ nı temsil eden IV. tabakanın ‘b’ safhasında kaba gri mal grubundan

gaga ağızlı testilere ait çok sayıda parça ele geçmiştir.

Aynı tabakanın ‘a’ safhasında ise, sekiler üzerinde çizi bezemeli gri bir testi

ve iki geniş kap bulunmuştur. Ayrıca her bir yüzeyinde dört yiv bulunan ve

benzerleri Tarsus-Gözlü Kule’de ETÇ döneminde de ele geçen323 p.t. tıkacı hala

üzerinde bulunan bir küçük kap açığa çıkarılmıştır.324

III.3.3.3. KÜÇÜK BULUNTULAR III.3.3.3.a. P.T. ESERLER

Höyüğün kuzeybatı eteğinde yapılan çalışmalarda, p.t.’dan yapılan üzeri

damga mühürle mühürlenen yarımay biçimli buluntular ele geçmiştir325 (Lev. L.b).

Bunların paralelleri Beycesultan326, Alaca Höyük327, Tarsus-Gözlü Kule328, Mersin-

Yümüktepe329 gibi birçok yerleşimden bilinmektedir. Dokuma ağırlığı olarak

tanımlanabilecek bu buluntuların, yerleşimin hafiri tarafından yönetimle ilgili

işlevleri olduğu düşünülmektedir.330

321 Postgate 1998: 216-217. 322 Postgate 1996: 422. 323 Goldman 1956: 324 fig. 442. 324 Postgate 1997: 217. 325 Postgate 1996: 421 fig. 10. 326 Mellaart-Murray 1995: 119 fig. O.15 n. 170. 327 Koşay 1951: 28-29 lev. 89 res. 1; Koşay 1966: 44-45 lev. 21. 328 Goldman 1956: 319, 324 fig. 441 n.11. 329 Garstang 1953: 217 fig.137. 330 Postgate,op.cit.: 422.

Page 62: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

62

III.3.4. GTÇ TABAKALARI

III.3.4.1. MİMARİ

Kilise Tepe’de Bizans ve Helenistik tabakaların altında GTÇ tabakaları tespit

edilmiştir. Kilise Tepe’nin III. ve a-h safhalarından oluşan II. tabakasının a-e evreleri

GTÇ tabakalarını oluşturmaktadır.331

Kilise Tepe bu dönemde idari ve askeri merkez konumundadır. GTÇ’ na

tarihlenen bu tabakalar, höyüğün kuzeybatısında açılan I20, J20 ve H19 açmalarında

saptanmıştır. Söz konusu tabakalar, ele geçen malzemeler ışığında Hitit İmparatorluk

Çağı’nın geç dönemlerine tarihlenmektedir. Bu dönemde Kilise Tepe’nin de içinde

yer aldığı Göksu Vadisi, Hitit İmparatorluğu’nun ya da en azından Tarhundassa

Krallığı sınırları içinde yer almaktaydı.332

III. tabakada yıkıntı enkazı ile dolu olan bir avlu tespit edilmiştir. Ancak bir

mimari bütünlük söz konusu değildir. Bu tabakanın varlığı daha çok seramik

malzemeye dayandırılarak ortaya konmuştur.333

GTÇ’ na tarihlenen en önemli mimari kalıntı, IIc safhasında açığa çıkarılan

yapıdır. Mekanlarından birinde ele geçen üzeri kırmızı boya ile bezenmiş geniş bir

taş blok nedeniyle bu yapı ‘Stel Yapısı’ olarak adlandırılmıştır334 (Plan 14). K-J/19-

20 plankarelerinde açığa çıkarılan bu yapı oldukça iyi korunmuştur. Geçirdiği

yangının etkisiyle tabanları sertleşmiş, duvarlar ve odalar yıkıntı enkazı ile dolmuş

ve korunagelmiştir.

Yapı 18x14.2 m. ölçülerindedir ve 8 ya da 9 odadan oluşmaktadır.

Kuzeybatısında yer alan odanın güney kenarında sıvalı bir seki üzerinde kırmızı boya

ile yapılmış bezemeler saptanmıştır. Binanın ortasında yer alan oda içinde, bir ocak

ve güneybatı köşesinden başlayan bir merdiven bulunmuştur. Yapının doğusunda ve

batısında yer alan odalar depolama odalarıdır. Bu odaların içinde depolama

kaplarıyla birlikte çok sayıda yanmış bitki kalıntısı ele geçmiştir. Yapının güneyinde

yer alan odada, içinde birtakım buluntuların ele geçmiş olduğu yaklaşık 1 m. çapında

331 Hansen-Postgate 1999: 111-112. 332 Postgate,loc.cit. 333 Hansen-Postgate,loc.cit. 334 Jackson-Postgate 1999: fig. 3.

Page 63: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

63

dairesel bir çukur bulunmaktadır.

Yapının dış girişi ve odalar arası geçişlerini tespit etmek pek mümkün

olmamıştır. Yapının ortasında yer alan odanın merkezi bir avlu olduğu söylenebilir.

Ancak, tespit edilen detaylar bu alanın bir çatı örtüsü olduğunu düşündürmektedir.335

Stel Yapısı’nın doğusunda yer alan yapının çok az bir bölümü kazılmış ve

çok şiddetli bir yangın geçirdiği anlaşılmıştır. Ancak ele geçen buluntular bu yapının

da en az Stel Yapısı kadar önemli bir yapı olduğunu ortaya koymaktadır.

Her iki yapı da aynı zamanlarda tahrip görmüştür. Bu tahribatın görüldüğü

seviyenin yaklaşık 1m. yukarısında ‘d’ safhasına ait taban ve duvarlar

bulunmaktadır. Ancak Bizans yapıları ve Demir Çağı’na ait çukurlar yapının bu

safhasının çok az bir bölümünün korunmasına neden olmuştur. ‘d’ safhasında,

yapının güneyinde yer alan odanın tabanındaki yangın enkazı içinde en azından üç

Miken kabına ait olması gereken ve GH IIIC’ ye tarihlenen parçalar ele geçmiştir. Bu

parçaları yaklaşık olarak M.Ö. XII. yy.’ a tarihlemek mümkündür. 336

III.3.4.2. SERAMİK

Höyüğün kuzeybatı eteklerinde bulunan I20 plankaresinde, insitu seramik ele

geçmemesine rağmen, bu tahribat tabakası GTÇ’ na ait önemli sayıda çanak çömlek

vermiştir. Bu seramikler, dönemin karakteristiği olan kırmızı perdahlı çark yapımı

kaplara ve ayrıca Hitit kol biçimli libasyon kaplarına ait parçalardan oluşmaktadır.337

Kilise Tepe’nin GTÇ döneminin erken safhasının kırmızı perdahlı çark

yapımı kaplarının başlıca formları arasında, iğ biçimli şişeler, delikli kaideleri olan

mataralar ve kol biçimli libasyon kapları yer alır.338 Hitit Çağı’nın ince nitelikli

kırmızı perdahlı seramikleri içinde en yaygın formu içe çekik ağızlı sığ kaseler

oluşturur. Kapların çoğu bezemesizdir. Bazılarıysa perdahlı ve nadiren morumsu

kırmızı boya ile banyoludur. 339

GTÇ’ nın son safhalarında içe çekik ağızlı sığ çanaklar yine yaygın olarak

görülmeye devam etmektedir. Bunun yanı sıra, sıklıkla boya bezeme eklenmiş olan

335 İbid: 543-545. 336 İbid: 545. 337 Postgate 1996: 421. 338 Hansen-Postgate,op.cit.: 113. 339 Postgate 1997: 445.

Page 64: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

64

yonca ağızlı testiler (Lev. XLVIII.a), kaideli mataralar da ele geçmiştir. GTÇ’ nin

erken safhasının formları arasındaki, iğ biçimli şişeler ve kol biçimli kaplar artık bu

safhada görülmemektedir.

Son safhada ortaya çıkan yeni tipler arasında, basit geniş bant boyalı çanaklar

ve orta büyüklükte çömlekler yer alır. Hem orta büyüklükteki çömleklere hem de

açık çanaklara uygulanan ince çapraz çizgili kırmızı boyalı bezeme açık bir

yeniliktir. (Lev. XLVIII.b) Bu tür bezeme kütlevi keskin profilli ağızlar (Lev.

XLVIII.c) ve kapların omuz kısımları üzerinde de yer almaktadır340 (Lev. XLVIII.d).

Kilise Tepe’de boyasız seramiklerin hakim olduğu malzeme çoğunluktadır.

Stel Yapısı’nın IId safhasında yapının mekanlarından birinin tabanı üzerinde, basit

çizgisel bezemeli GH IIIC döneminin tipik kaplarına ait parçalar bulunmuştur. Bir

tanesi derin bir kaseye ait olan bu parçalar341 (Lev. XLIX.a) dışında iki farklı kap

tipine ait parçalar da bulunmaktadır342 (Lev. XLIX.b).

Höyüğün kuzeybatı eteklerinde açılan açmalarda, Demir Çağı ve Geç

Helenistik malzemenin yanı sıra Miken üzengili testilerine ait parçalar

bulunmuştur.343 Bu parçalar, IId safhasına ait bir çukur içinden gelmiştir ve GH

IIIA2 ya da IIIB1 dönemlerine tarihlenmektedir.344

III.3.4.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

III.3.4.3.a. MADENİ ESERLER

Stel Yapısı’nın 7 nolu odasının kuzeybatı köşesinde açılan çukurun içinde bir

bakır iğne parçası ele geçmiştir.345

Stel Yapısı’nın doğusunda yer alan yapı içinde, gümüşten üçlü bir grup ele

geçmiştir. 3.8 cm yüksekliğinde, 4.1 cm genişliğinde olan bu grup, düz bir kaide

üzerine yan yana yerleştirilmiş birbirinden farklı üç insan figüründen oluşmaktadır

(Lev. L.a). Bu grubun ele geçtiği alandan ayrıca bir de gümüşten bir iğne

340 Hansen-Postgate,loc.cit. 341 Postgate 1999: 554 fig. 5. 342 Postgate 1998: 216 fig.8. 343 Postgate 1995: 421. 344 Hansen-Postgate,op.cit.: 112. 345 Postgate 1998: 544.

Page 65: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

65

bulunmuştur.346

III.3.4.3.b. TAŞ ESERLER

Höyüğün kuzeybatı eteklerinde yer alan J20 plankaresinde, GTÇ’na

tarihlenen üzerinde Hitit hiyeroglifiyle yazılmış, ‘sa-tu-wa-li’ isimli bir memurun

adını taşıyan bir damga mühür ele geçmiştir347 (Lev. LI.a).

Hitit hiyeroglifli bir başka damga mühürse kırmızı bir taştan yapılmış ve çift

yüzlü lentoid bir forma sahiptir. Her iki yüzünde de ‘Minuwazi’ ismi hiyeroglifle

yazılmıştır348 (Lev. LI.b).

Stel Yapısı’nın batısındaki avludan IIa-b safhalarına verilen bir damga mühür

daha ele geçmiştir. Perdahlı siyah bir taştan yapılan mühür bikonveks formludur. Bir

yüzünde, kuyruğunu yukarı kaldırmış bir aslan; diğer yüzünde ise, Anadolulu

ayakkabıları, baş ve başlığıyla bir figür yer almaktadır. Mührün her bir yüzeyinde,

‘arabacı’ ünvanıyla birlikte ‘Tarhunta-piy(a)’ ismi yer almaktadır. Bu şahıs, Hitit

İmparatorluğu’nun sonlarında yaşayan önemli idarecilerden biridir349 (Lev. LI.c).

Stel Yapısı’nda merkezi odanın altında yer alan IIb safhasının tabanından ele

geçen bir başka mühürse, sarımsı kireçtaşından yapılmış ve ‘sa-li-ya’ isimli bir başka

yöneticinin ismini taşımaktadır.350

Stel Yapısı’nın doğusunda yer alan yapıda birkaç tane frit boncuk ele

geçmiştir.351

III.3.4.3.c. KEMİK ESERLER

Stel Yapısı’nın 7 nolu odası içinde bulunan çukur içinde 20 tane kemik alet

ele geçmiştir. Bu aletlerin daha çok kesici olarak kullanıldığı düşünülmektedir.352

346 Jackson-Postgate,op.cit.: 545 fig. 6. 347 Postgate 1996: 421 fig. 10. 348 Postgate 1997: 446 fig. 9. 349 Jackson-Postgate,op.cit.: 548 fig. 4. 350 Hansen-Postgate,op.cit.: 111. 351 Jackson-Postgate,op.cit.: 545. 352 İbid: 544.

Page 66: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

66

III.4. SİRKELİ HÖYÜK

III.4.1.KONUM

Adana’nın 40 km. doğusunda, Ceyhan (antik Pyramos) Nehri’nin sol

kıyısında yer alan höyük 350x400 m. büyüklükte ve 30 m. yüksekliğe sahiptir (Plan

15). Sirkeli Höyüğü, güneyinde yer alan Misis (antik Mopsuhestia) kenti gibi önemli

bir ordu ve ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Konumu gereği doğuyla batıyı ve

dönüş yollarını birbirine bağlamaktadır (Harita 12).

Adana’dan Gaziantep’e ve İskenderun’a giden tek yol ve efsanevi Bağdat

Demiryolu Sirkeli’den geçmektedir. Bu yol bugün Eski Yol olarak da bilinmektedir.

Son yıllarda Eski Yol’un güneyinden, Gaziantep’in doğusundan başlayarak Kilikya

geçitlerinden geçerek Ankara’ya kadar ulaşabilen bir otoban yapılmıştır. Höyüğün bu

önemli konumunu ortaya koyan en güzel buluntu, 1934 yılında keşfedilen II.

Muwatalli’nin kaya kabartmasıdır (Lev. LII.a-Renkli Lev.II.a). Bir ikinci kabartma

da birkaç metre kuzeyde, daha az korunmuş olarak 1994 yılında tespit edilmiştir353

(Lev. LII.b-Renkli Lev. II.b).

III.4.2.KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Sirkeli Höyük’te ilk olarak 1936 yılında J.Garstang bir sondaj kazısı

gerçekleştirmiş ve A’dan E’ye kadar isimlendirdiği beş sondaj açmıştır354 (Plan 16).

Burada M.Ö. I. ve II. bine ait seramik parçaları toplamış, bunun yanında Geç Hitit

Dönemi’ne tarihlenmesi mümkün olan, aşırı büyük gözlerle tasvir edilen iki aslandan

oluşan bir kaide bulmuştur. 1951 yılında M.V. Seton- Williams, gerçekleştirdiği

yüzey araştırması sırasında höyük üzerinde Kalkolitik çağdan Roma devrine kadar

uzanan dönemlere ait seramikler toplamıştır.355 1992 yılında Barthel Hrouda

yönetiminde Münih Üniversitesi Önasya Arkeolojisi Enstitüsü tarafından; höyüğün

özellikle M.Ö. II. binde hangi boyutlarda iskan edildiğini ve Kadeş Savaşı’nda Hitit

kralı II. Muwatalli’ nin II. Ramses karşısında galip geldiği savaş sonrasında buraya

353 Hrouda 1997a: 291-292. 354 Garstang 1937: 52 vd. 355 Seton-Williams 1954: 168.

Page 67: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

67

yaptırdığı kaya kabartmasını aydınlatma amacıyla sistemli kazılar başlatılmıştır.356

Aynı ekip 1996 yılına kadar höyükte çalışmalarını sürdürmüştür. 1997 yılında ise

kazı, Horst Ehringhaus başkanlığında Innsbruck Üniversitesi Protohistorya ve Eski

Çağ Enstitüsü’nün projesi olmuştur.357

Yapılan kazı çalışmaları sonucunda Sirkeli Höyük’te M.Ö. IV. binden Roma

dönemine kadar aralıksız bir yerleşimin var olduğu ve burasının M.Ö. I. Binde Demir

Çağı’na ait seramikler ve ithalleriyle birlikte Kıbrıs ve Mısır’la güçlü bir ilişkiye

sahip merkezi bir konumda yer aldığına dair bilgiler ortaya konmuştur.358

III.4.3. OTÇ TABAKALARI

III.4.3.1. MİMARİ

Sirkeli kazısının başlamasındaki en büyük amaç, Hitit kralı II. Muwattalli’

nin Mısır firavunu II. Ramses karşısında galip geldiği savaş sonrasında buraya

yaptırdığı kaya kabartması ve M.Ö. II. binin geç döneminde buradaki iskanın

boyutlarını ortaya koymaktı. Bu amaçla 1992 yılında başlatılan kazılarda ilk olarak

üç açma açılmış (Plan 17), 1 n.lu açmada Garstang’ın daha önce açmış olduğu E

Açması kadar derinleşilmiş ancak M.Ö. II. bine dair beklenen sonuçlar

alınamamıştır. Bu alanda sadece M.Ö. II. bin başına ait bir mühür ele geçmişse de

bunun sürüklenerek bu alana geldiği düşünülmüştür.359

Açma 2 ve 3, Garstang’ın kazmamış olduğu Akropolis üzerinde açılmıştır.

Açma 2’de yaklaşık 2,5 m. derinlikte M.Ö. II. bine ait çok sayıda ‘Suriye-Kilikyalı’

olarak tanımlanan boyalı kap parçaları ortaya çıkmış ancak mimari tespit

edilememiştir360 (Lev. LIII.b.).

Sonraki yılda açılan Açma 4 ve 6’da yaklaşık 267 m2’lik bir alanda bir

yapının kalıntılarıyla karşılaşılmıştır. M.Ö. II. Binin ilk yarısına ait güneydeki büyük

taşlarla yapılmış duvar kalıntısı 4/1 alanında ve aynı şekilde kerpiç tuğlaların

356 Hrouda,op.cit.: 292. 357 Ehringhaus 1999: 383. 358 Hrouda,op.cit.: 292-298. 359 İbid: 293. 360 Hrouda 1997b: 98.

Page 68: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

68

50x30x10 cm. ölçülerinde kullanıldığı kalıntılar kuzeyde 6/2 n. lu alanda açığa

çıkarılmıştır.

III.4.3.2. KÜÇÜK BULUNTULAR

M.Ö. II. bin başına ait bir damga mühür höyüğün kuzey terasında açılan I n.

lu açmada ele geçmiştir. Mührün üç yapraklı damga yüzeyinde bir grifon tasvir

edilmiştir. (Lev. LIII.a).361

III.5.KİNET HÖYÜK

III.5.1.KONUM

Doğu Kilikya’ da eski bir kıyı yerleşimi olan Kinet Höyük, Erzin (İssos)

Ovası’nın güneyinde, İskenderun’un 30 km. kuzeyinde yer almaktadır (Harita 13).

Erzin Ovası, batıda İskenderun Körfezi ve doğuda 10 km. daha az mesafedeki

Amanos Dağları ile sınırlanmış, bir geçit niteliği kazanmış verimli bir ovadır. Tepe

3.3 hektarlık bir alanı kaplamaktadır ve 26 m. yüksekliktedir (Plan 18). Deniz

günümüzde tepenin batısından 700 m. uzaklıkta yer almaktadır.362

III.5.2.KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Kinet Höyük ilk olarak 1951 yılında M.V. Seton-Williams tarafından

gerçekleştirilen yüzey araştırması sırasında tespit edilmiştir. Williams 6 n. lu höyüğü

olan Kinet’i Dörtyol’un 7 km. kuzeybatısında olarak tanımlamış ve burada OTÇ,

Helenistik, Roma ve Bizans Dönemi’ne ait malzemeler ele geçtiğini belirtmiştir.363

Daha sonra 1991 yılında Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler Fakültesi

Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Doç.Dr. İlknur Özgen ve Marie-Henriette Gates

başkanlığında, Yumurtalık ve İskenderun arasında yer alan kıyı bölgesinde bir yüzey

361 Hrouda 1997a: 293. 362 Gates 1999b: 303. 363 Seton-Williams,op.cit.: 161.

Page 69: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

69

araştırması projesi gerçekleştirmiş ve Kalkolitik Çağ’dan Ortaçağ’a kadar uzanan

tarihsel süreçte yer alan 23 tane yerleşim belirlenmiştir. Bu yerlerden 17 tanesi

bölgede daha önce Seton-Williams tarafından yapılan yüzey araştırmasında tespit

edilmeyen yerlerdir.364

Bilkent Üniversitesi’nin yapmış olduğu yüzey araştırmasında belirlenen en

büyük höyük Erzin (İssos) Ovası’nda yer alan Kinet Höyük’tür. Burası; Sissu isimli

bir Fenike Limanı ve Büyük İskender’in Pers kralı III. Darius’a karşı kazandığı

önemli savaşın yapıldığı yer olan İssos ile aynı yer olduğunun belirlenmesinden bu

yana Seton-Williams da dahil olmak üzere birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir.

Kinet Höyük günümüzde daha az cazibeye sahiptir. Daha önce kıyıda muhafaza

ettiği limanı alüvyonlar sonucunda önemli ölçüde değişikliğe maruz kalmıştır.365

Yüzey araştırması sırasında, Kinet Höyük’ün, Delta Petrol Ürünleri ticaret

firması tarafından kuşatılmış durumda olduğu ve şirketin burada suni bir dalgakıran,

demirleme yeri ve bazı depo binaları inşa ettiği görülmüş, höyüğün büyük bir

kısmının tahrip edildiği anlaşılarak acil olarak 1992 yılında kazı projesine

başlanmıştır.366 Kinet Höyük kazıları 1992 yılından bu yana M.H. Gates

başkanlığında sistemli olarak sürdürülmektedir.

Bu güne kadar sürdürülen kazılar sonucunda Kinet Höyük, kronolojik

süreçteki ardıllığı inandırıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Stratigrafik sondajlar ve

yaklaşık 800 m2.’lik alanda açılan açmalar Kinet Höyük’ün en erken M.Ö.3000 yılı

başlarında iskan edildiğini göstermiştir. Ele geçen Geç Neolitik/Erken Kalkolitik’e

tarihlenen Halaf seramik parçaları bu tarihin daha erkene çekilebileceğinin

habercisidir.367 Höyük, Bronz ve Demir Çağları boyunca da sürekli iskan görmüştür.

Demir Çağı sonlarına doğru yerleşim tepenin dış kısmına genişlemiş ve bu genişleme

tepenin doğu ve kuzey teraslarına doğru olmuştur. Helenistik Dönemde de Kinet

Höyük büyük ve gelişmiş bir şehir olma özelliğini sürdürmüştür. Yerleşim M.Ö.

50’li yıllarda terk edilmiş ancak daha sonra Ortaçağ’da (M.S.12-13.y.y.) tekrar iskan

görmüştür. Ortaçağ’da işgal edilen Kinet son yıllarda da Delta Petrol Şirketi

tarafından işgal edilmiş ve bu şirket tepenin güney eteklerinin önemli ölçüde

364 Özgen-Gates 1993: 387. 365 İbid: 391. 366 Gates 1994: 193. 367 Gates 1999a: 266-267.

Page 70: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

70

tahribatına yol açmıştır.368

Kinet Höyük’te stratigrafik süreç Tablo. 4.a’ da görülmektedir.

III.5.3.OTÇ TABAKALARI

III.5.3.1.MİMARİ

Kinet Höyük’te OTÇ’ na tarihlenen V. tabaka ilk olarak 1995 yılında tepenin

doğu terasında yer alan O.P. K’ da tanımlanmış, daha sonra bu alan O.P. K2 ve O.P.

K3 açmalarıyla genişletilmiştir369 (Plan 18). Yapılan çalışmalarla yanmış bir OTÇ

yapısının varlığı ortaya konmuş ve yapının on odasıyla yaklaşık 150 m2.’ye ulaştığı,

kazılan tüm alanlara yayıldığı belirlenmiştir370 (Plan 19). Yapının planı iki bölümden

oluşmaktadır. Ele geçen buluntular batıdaki kanadın günlük yaşama hizmet verdiğine

işaret etmektedir. Tek bir sektörden oluşan bu kısım, beyaz plasterlerle kaplanan

düşük banklar tarafından kendi içinde üç bölüme ayrılmıştır.

Doğu kanat, her biri bağlantılı küçük odalarla ikamete yönelik olarak

kullanılmıştır. Bu kanatta görülen ilginç bir özellik, ince doğu duvarı içinde bir seri

geniş payandanın bulunuyor olmasıdır. Masif tuğla yıkıntıları bu payandaların

eskiden bir kemeri destekler olduğuna işaret etmektedir. Güneyde yer alan

payandaya bir basamak yerleştirilerek bu kısma dar bir bölme oluşturulmuştur.

İkamet amaçlı kullanılan doğudaki odalarda insitu durumda; 50-80 lt.

kapasiteli depolama kapları, öğütme taşları, ocak ve fırınlar tespit edilmiştir.

Depolama kaplarının bir kısmında zeytinyağı olduğu anlaşılmış, bir kısmında da

kömürleşmiş emmer ve einkorn türü buğday, arpa ve keten tohumları ele geçmiştir.

Bu yapıda ayrıca ‘Kilikya boyalıları’ olarak tanımlanan çeşitli kaplar,

kahverengi perdahlı seramikler ve Kıbrıs’dan ithal iki parça bulunmuştur.

Yapı, muhtemelen bir depremle tahrip olmuştur. Kentin bir bölümü nehir

taşkınlarıyla deniz kabukları, çakıl ve millerin oluşturduğu kalın bir depozitle

örtülmüştür. Kinet Höyük bu sebeple OTÇ’ nın sonlarında en geniş sınırlarına

368 Gates 1999b: 304. 369 Gates 1999a: 265-266. 370 Gates 1999b: 306.

Page 71: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

71

ulaşmıştır.371

III.5.3.2.SERAMİK

Kinet Höyük’ün OTÇ seramik kap repertuarı Kilikya ve Batı Suriye

geleneğinde yerel özellikler göstermektedir. Bunlar OTÇ’ na tarihlenen ‘Yanık Bina’

dan ele geçmişlerdir ve OTÇ II dönemi özelliklerini gösterirler.

Kinet Höyük OTÇ ‘Yanık Bina’ sının erken safhasından ele geçmiş

örneklerden biri, omuzunun üzerine tek bir ilmek kulp yerleştirilen geniş bir Kilikya

boyalı testisidir (Lev. LIV.a). Kabın hamuru bu yapıda ele geçen diğer örneklerle

benzer olarak temiz sarı renkli kilden yapılmış, kendinden astarlı, perdahlı ve

kahverengi boyamaya sahiptir. Bununla beraber form, ilmek kulp ve kulbun altındaki

boyama Kinet Höyük’de üniktir.372 Bu kabın benzeri Ebla Q Sarayındaki

mezarlardan tanımlanmıştır. Lübnan ya da Filistin orjinli olan Ebla’daki bu örnek

M.Ö. XVIII. yy.’a tarihlenir.373

Kilikya boyalı kapları arasında görülen diğer testi ve fincan örnekleri, M.Ö.

XVIII. yy.’ a tarihlenen OTÇ IIA’ nın bir kalite işaretidir. Bunlar kahverengi

perdahlı kaplarla birlikte bulunmuştur, ki kahverengi perdahlı kaplar genellikle GTÇ

başlarına tarihlenir.374

Kinet’ te bu dönemde ele geçen ithal örneklerin sayısı azdır. İthal parçalardan

olan perdahlı iki testicikten biri bikrom konsantrik dairelerle bezeli, boyalı bir

örnektir ve olasılıkla daha güneyden ithal edilmiş olmalıdır. 17.4 cm.

yüksekliğindeki bu kabın üzerinde kırmızı ve siyahtan oluşan renklerde boyama göze

çarpar.375 Benzeri Ras Shamra OTÇ II mezarlarından ele geçmiştir.376 Diğer kırmızı

perdahlı testicik düğme diplidir. Kulp ve boyun kısmı kırık olan bu örneğin

yüksekliği 14.1 cm.dir. Bu örneğin de M.Ö. XVIII. yy. sonları, XVII. yy. ortalarına

tarihlenen Suriye-Filistinli benzerleri mevcuttur.377

371 İbid: 306-307. 372 Gates 2001a: 206. 373 Matthiae 1989: 307-308 fig. 5-7. 374 Gates 1999b: 306. 375 Gates 2001a: 206. 376 Schaeffer 1932: 18 fig.12 lev. 12.3. 377 Amiran 1970: fig. 34:15; Bietak 1979: 244-246 lev. 26b.

Page 72: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

72

Bu kapların dışında, yanık binanın doğudaki odalarında insitu durumda 50-80

lt. kapasiteli depolama kapları (Lev. LIV.b) ve mutfak kaplarına ait çeşitli parçalar

ele geçmiştir378 (Lev. LV).

III.5.4. GTÇ TABAKALARI

III.5.4.1. MİMARİ

Höyüğün batı eteklerinde yer alan açmalarda bu döneme ait yapılar kısmen

açığa çıkarılmıştır. J/L açmalarında iki ayrı meydan üzerinde yer aldığı tespit edilen

yapıda, bir mutfak, bir depolama odası ve iki döşemeli avlu açığa çıkarılmıştır.

Mevcut planıyla yapı 100 m2’lik bir alanı kaplamaktadır.379

III.5.4.2. SERAMİK

GTÇ’ na ait yapının depolama odası içinde, M.Ö. XIII. yy. a tarihlenen

Filistin kapları, tek kulplu geniş çömlekler, uzun testiler ve birkaç tane perdahlı,

beyaz ve kırmızı astarlı, bazıları büyük ölçülerde olan mataralar ele geçmiştir380

(Lev. LVI.a).

Aynı yapının mutfak bölümünde, Hitit kentlerinde M.Ö. XIII. yy.’ da görülen

tipik formlara uygun monokrom ‘drab ware’ çanak ve tabaklar ele geçmiştir (Lev.

LVI.b) Bunlar nadiren kırmızı bir bantla da süslenmiştir. Bazıları üzerinde

fırınlamadan önce dış yüzeyi üzerine çizilen ‘çömlek işaretleri’ yer almaktadır.

GTÇ’ na tarihlenen M.Ö. XIII. ve XIV. periyodun seramik geleneği, ele

geçen yaklaşık 50 kadar tam kap ve seramik parçalarının da gösterdiği gibi benzerdir.

Orta ve Güneydoğu Anadolu kentlerinde ele geçen malzemelerle yapılan

karşılaştırma Kinet Höyük’ deki Hitit seramiğinin yerel özellikte olduğunu ortaya

koymuştur.

Kinet Höyük’te ithal seramik olarak Kıbrıs’ dan ithal 4 tane beyaz astarlı süt

çanağı, 3 tane yuvarlak kaideli testicik ve bir tane de yuvarlak kaideli çanak ele

378 Gates 1999b: 306. 379 İbid: 307 fig. 6. 380 Gates,loc.cit.: fig. 7.

Page 73: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

73

geçmiştir.381

Ayrıca Kinet’de Miken seramik parçaları da ele geçmiştir. Ancak bu

malzeme henüz yayınlanmamıştır.382

III.5.4.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

III.5.4.3.a. MADENİ ESERLER

Silahlı bir mücadele sonucu tahrip gören GTÇ yapısı içinde, bronz ok ya da

mızrak uçları ele geçmiştir. Bunun yanı sıra duvarlardan birinin içinde bronzdan bir

balta ve bir bıçak bulunmuştur.383

III.6. KAZANLI HÖYÜK

III.6.1. KONUM

Denize kapalı Kilikya Ovası’nın batı ucu üzerinde yer alan ve bölgenin en iyi

bilinen kentlerinden olan Tarsus ve Mersin yerleşimlerinin ortasında yer alan geniş

bir höyüktür384 (Harita 14). Bugün denizden yaklaşık 2 km. içerde yer almaktadır.

Sadece 12 m. yükseklikte olmasına rağmen uzaktan bakıldığında göze çarpacak bir

konumdadır.385

III.6.2. KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Kazanlı Höyük ilk olarak E.Gjerstad’ın 1930 yılında yapmış olduğu yüzey

araştırması sırasında tespit edilmiştir. Bu araştırma sonucunda Gjerstad 158 çark, 49

el yapımı parça toplamıştır. Bunlar içersinde 33 ‘Hellado-Cilician’, 14 tane de

381 İbid: 307-308. Bu çömlekçi işaretleri ile ilgili bkn. Gates 2001b: 137vd. 382 M. H. Gates tarafından yayına hazırlanan bu malzeme hakkında Gates, parçaların Gözlü Kule Miken malzemesinden çok, Mersin-Yümüktepe’de ele geçen örneklere benzediğini belirtmiştir. Kendisine verdiği bu bilgi için ve sıcak yaklaşımından dolayı teşekkür ederim. 383 Gates 1999b: 307. 384 Sherratt-Crouwell 1987: 325. 385 Garstang 1938: 12.

Page 74: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

74

‘Helladic’ parça yer almaktadır.386

Kazanlı Höyük 1937’de J.Garstang tarafından kazılmıştır. Höyüğün batı

yüzünde dört tane açma açmış ve bunları A,B,C,D olarak adlandırmıştır (Plan 20).

Doğu tarafta ise E ve F olarak adlandırılan iki sondaj açmıştır. Yapılan çalışmalar A

Açmasında Suriye-Filistin malzemelerinin yardımıyla Filistin ETÇ’ nın

kapanmasıyla çağdaş çok erken bir Hitit tabakasının varlığını ortaya koymuştur. B

Açması, Suriye-Filistin OTÇ süreci ile çağdaş M.Ö. 2200-1600’e tarihlenen süreci; C

Açması M.Ö. 1500-1200’e tarihlenen Miken ilişkileriyle Hitit İmparatorluk

Dönemi’ni veren tabakayı ve D Açmasıysa çok açık olmamakla beraber Erken Demir

Çağı verilerini ortaya koyan bir stratigrafi vermiştir.387

III.6.3. OTÇ TABAKALARI

III.6.3.1. MİMARİ

Kazanlı’ da OTÇ’ na tarihleyebileceğimiz tabakalar Garstang’ ın açmış

olduğu A ve B açmalarında, aynı zamanda da C açmasının alt seviyelerinde tespit

edilmiştir (Plan 20).

A açmasında ortalama 1.50 m. derinlikte tepenin eğimine paralel uzanan bir

savunma sisteminin kalıntıları açığa çıkarılmıştır. Yapılan çalışmalarda bu açmada

ana toprağa ulaşılamamış, 4.80 m. derinliğe kadar alüvyonlu bir dolgu tabakasına

rastlanılmıştır. Bu açmadan elde edilen seramikler Erken Hitit Dönemi’nin izlerini

yansıtmaktadır.

B açmasında da aynı savunma sisteminin üst bölümü tespit edilmiş, aynı

zamanda da 3 m. derinlikte bir pithos insitu olarak ele geçmiştir. B açmasında ele

geçen malzemeler yaklaşık olarak M.Ö. 2200-1600’e tarihlenmiştir.

C açmasının alt seviyeleri Suriye-Filistin OTÇ süreciyle ilişkilendirilen

malzeme vermişse de mimari tam olarak ortaya konamamıştır.388

386 Gjerstad 1937: 176-177. 387 Garstang,op.cit.: 12-15. 388 İbid: 12-14.

Page 75: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

75

III.6.3.2. SERAMİK

A açmasında Filistin’in ETÇ’ nın kapanmasıyla çağdaş erken bir Hitit

tabakasının malzemesi açığa çıkarılmıştır. Ele geçen seramiklerin hamurları

genellikle pembemsi ya da pembemsi devetüyü renktedir. Görülen başlıca formlar

arasında Garstang’ ın tabak olarak tanımladığı kaseler (Lev. VI LVII.a-b) ve çanaklar

(Lev. LVII.c-d) yer tutmaktadır. Bu kapların yüzeyleri genellikle astarlıdır. A

açmasının alt seviyelerinden bulunmuş olan bu formlar Jericho’ nun ETÇ formlarıyla

karşılaştırılabilir.389

Bu formların dışında A açmasının üst seviyelerinden OTÇ I kültürünü

yansıtan üzeri çizi bezemeli ince bir kap ve bir akıtacak ele geçmiştir (Lev. LVII.e-f).

Çizi bezemeli olan örnek de diğerleri gibi pembe hamurludur. Olasılıkla kabın ağız

kısmından çıkmış olan bir kulba da sahipti ancak kulp kısmı ele geçmemiştir.

B açmasından ele geçen örnekler arasında Filistin genelinde OTÇ süresince

karakteristik olan, halka ve disk şeklinde dipler ve ikiz bölünmüş kulplar (Lev.

LVII.g) yer almaktadır.

OTÇ’ na tarihlenen, C açmasının alt seviyelerinden ele geçen bir vazo güzel

örneklerden biridir (Lev. LVII.h). Filistin’de bulunan örnekleri çağrıştıran bu vazo

üzerinde, yatay bantlar arasına yerleştirilen içleri taranmış üçgenlerle yapılan bezeme

görülmektedir. Vazo, pembemsi devetüyü hamurlu, yüzeyi devetüyü renktedir.

Boyamaları ise siyah renkte yapılmıştır. Vazonun temel özellikleri, Kuzey Suriye’de

yer alan Seliemieh’ de OTÇ tabakalarında ele geçen krem üzerine mat kırmızı renkle

bezenen ‘drab ware’ bir testiyle benzeşmektedir. Yine bu motif, Jericho’ da 9 n. lu

mezarda ele geçen bir kap üzerinde de görülmüştür.390

III.6.4. GTÇ TABAKALARI

III.6.4.1. MİMARİ

Kazanlı Höyük’de yapılan çalışmalarda bu döneme ait mimari açığa

çıkarılamamıştır. 389 İbid: 15. 390 İbid: 12-15.

Page 76: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

76

III.6.4.2. SERAMİK

C Açması’nın üst seviyelerinde, M.Ö. 1500-1200’e tarihlenen Miken

ilişkileriyle Hitit İmparatorluk Dönemi’ni veren tabaka açığa çıkarılmıştır. 1937

yılında Garstang tarafından yapılan çalışmalarda yüzeyden 16 Miken parçası

bulunmuştur. Bu parçaların çoğu basit çizgisel bezemeli çanak tiplerinden, bir kısmı

da basit antitetik spiral düzenlemeli derin çanaklara ait parçalardan oluşmaktadır.

Parçalar genellikle GH IIIC’ye tarihlenmektedir.

Bu parçalardan yalnızca GH IIA’ya tarihlenen Vapheio fincanına benzerliği

ile dikkat çeken örnek GH IIIC’den önceye tarihlenmektedir.391

Kazanlı’da ele geçen Miken seramiklerinin hamurları da, Tarsus-Gözlü

Kule’de ele geçenler gibi kum katkılıdır. C. Mee, bu seramiklerin genel bir merkezde

üretilmiş olabileceğini öne sürmektedir.392

391 Sherratt-Crouwell,op.cit.: 327. 392 Mee 1978: 132.

Page 77: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

77

IV. EGE BÖLGESİNDE YER ALAN MERKEZLERLE ÇUKUROVA

BÖLGESİ ve ÇEVRESİYLE OLAN BAĞLANTILARI

IV.1. TROYA

IV.1.1. KONUM

Troya-Hisarlık yerleşimi, Çanakkale Boğazı’nın doğusunda bulunan ve Troas

olarak adlandırılan bölgede yer almaktadır.

Bu bölgeye, 1774 m. yüksekliğiyle bölgenin güneydeki sınırını oluşturan ve

normal hava şartlarında Troas’ın her noktasından görünebilen İda Dağ’ı hakimdir.

Bütün büyük nehirler bu dağın keskin vadilerinde doğmaktadır. Bölgedeki

yerleşimler, genellikle kaynakların bol olduğu, savunması kolay düzlüklerde

kurulmuşlardır.393

Bölgedeki en önemli yerleşimler arasında Troya (Ilion), Alexandria Troas,

Neandria, Gülpınar (Smintheion) ve Assos sayılabilir394 (Harita 15).

Bu yerleşimlerden biri olan Troya, Çanakkale’nin 32 km. güneybatısında

bulunmaktadır. Günümüzde, Ege Denizi’nin batısına 6 km. uzaklıktadır. Çanakkale

Boğazı’nın ise birkaç km. kuzeyinde yer almaktadır. Antik dönemlerde bir kıyı

yerleşmesi olan kent, stratejik konumundan dolayı anakaradan gelen yolları kontrol

altında tutan bir konuma sahipti.395

IV.1.2. KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Anadolu ve Ege Arkeolojisi açısından önemli sonuçlar ortaya koyan Troya-

Hisarlık yerleşimi, ilk olarak 1870 ve 1890 yılları arasında yedi dönem kazı yapan H.

Schliemann tarafından araştırılmıştır.396 Kazı çalışmaları, 1893-1894 yıllarında W.

Dörpfeld397 ve 1932-1938 yılları arasında C.W. Blegen398 tarafından sürdürülmüştür.

393 Bieg 2002: 120-121. 394 İbid: 129. 395 Joukowsky 1996: 147. 396 Blegen, et. al. 1950: 5. 397 Dörpfeld 1902: 17-25. 398 Blegen,et.al. 1953: 4-5; Blegen,et. al. 1958: 4-6.

Page 78: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

78

Troya’daki kazıları, 1987-1988 yıllarından itibarense M. Korfmann devam

ettirmektedir.399 Yapılan çalışmalar sonucunda Troya’ da, evreler halinde farklı

safhalara ayrılan dokuz tabaka ortaya konmuştur.400 Bu tabakalar ve bölündüğü

evreler Tablo.4.b’ de gösterilmiştir.

I-IX arasında tanımlanan bu tabakaların, I-V. tabakaları ETÇ dönemine aittir.

Son yıllarda M. Korfmann tarafından yapılan çalışmalar sonucunda ETÇ’ nın

kronolojisine ait birtakım değişiklikler olmuştur. Buna göre; Troya II a evresi Troya I

m, II h ise Troya I r evresine denk getirilerek Troya II kültürü ortadan kaldırılmakta

ve Troya I-II nin aynı olduğu düşünülmektedir. Troya I-III kültürü, ‘Troya Deniz

Kültürü’ olarak adlandırılmakta, IV-V kültürü ise ‘Anadolu Troya Kültürü’ adıyla

anılmaktadır.401

Troya VI’ ya ait yerleşme, VI a-h olmak üzere sekiz yapı safhasına

ayrılmıştır. Bu safhalar, erken (VI a-c), orta (VI d-e) ve geç (VI f-h) dönemleri

kapsamaktadır. Troya VI’nın geç evresiyle başlatılan GTÇ kronolojisi ise

tartışmalıdır. Troya VI’ da ele geçen Miken seramikleri GH IIIA2- GH IIIB

dönemlerine tarihlenmektedir. VI tabakanın bir depremle son bulmasından sonra,

Troya VII a evresinde bir kültür değişimi gözlenmemiş, GH IIIB dönemine

tarihlenen Miken örnekleri bulunmaya devam etmiştir. Troya VII a yaklaşık olarak

M.Ö. XII. yy.’ ın orta ve geç safhalarını kapsamaktadır. VII b evresinde ise Troya’

da bir kültür değişimi söz konusudur. İlk kez Troya VI d safhasında ortaya çıkan

Miken seramik örnekleri, VII b tabakasında azalmaya başlamış, onun yerine

Güneydoğu Avrupa kavimlerine verilen elde yapılmış, kaba seramik grubuna ait

‘Buckel’ seramiği görülmeye başlamıştır.402 Troya’da VIII. tabaka Helenistik, IX.

tabaka ise Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir.403

399 Korfmann 1992a: 423-446; Korfmann 1991: 1-34; Korfmann 1992b: 1-41; Korfmann 1993: 1-39; Korfmann 1994: 1-50; Korfmann 1995: 1-35. 400 Blegen et.al. 1950: 7; Blegen, et.al. 1953: 3-5; Blegen,et.al. 1958: 3-6 401 Korfmann-Mannsperger 1999: 22-23, 52-62. 402 Günel 1999b: 3-4. 403 Blegen, et. al.1958: 3.

Page 79: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

79

IV.1.3. OTÇ TABAKALARI

Troya VI tabakası üç evreye ayrılmaktadır.404 Toplam sekiz safhadan oluşan

bu üç evrenin erken evresini VI a, VI b, VI c; orta evresini VI d ve VI e; geç evresini

ise VI f, VI g ve VI h safhaları oluşturmaktadır.405 VI. Tabakanın geç evresi GTÇ

dönemi içine sokulmaktadır. Bununla beraber, OTÇ ve GTÇ geçişinde farklı

değişimler ya da kültürel bir kopukluğun izleri görülmemektedir. Bir depremle son

bulan VI. Tabaka sonrasında VII a yerleşimi de aynı kültürün izlerini taşımıştır.406

Bu nedenle Troya’ nın OTÇ konu başlıkları VI a – VI e safhaları; GTÇ konu

başlıklarıysa VI f – VI h safhaları ile VII a tabakasının verileri esas alınarak

anlatılmıştır. Ancak M. Korfmann tarafından gerçekleştirilen son dönem kazılarının

sonuçlarına da yer verilmiştir. Korfmann, Troya’ nın VI-VII. tabakalarını ‘Yüksek

Troya Kültürü’ olarak değerlendirmektedir.407

IV.1.3.1. MİMARİ

Troya VI kenti, kesme taşlardan özenle yapılmış, çok kapılı ve kuleli, bazı

yerleri testere dişi şeklinde çıkıntılı bir surla çevrilmiş olup, dikdörtgen şeklinde bir

ya da iki sütun sırası tarafından iki veya üç alana ayrılan binalardan oluşmaktadır.408

VI. tabakadaki evrelerin gelişme süresince savunma sistemi gittikçe daha yüksek,

daha kalın ve daha geniş bir alana yayılmıştır.409 Bu savunma sisteminin içindeyse

Troya erken ve orta VI evrelerine tarihlenen az sayıda ev kazılmıştır.410

Troya erken VI evresinden itibaren savunma sisteminin testere dişine benzer

çıkıntı yapması özelliği görülmektedir.411 Sur parçaları teker teker yapılıp, birbirine

eklenmiştir.412 Troya orta VI evresinde sur eğimli olarak yapıldığından daha sağlam

bir duruma ulaşmıştır. Savunma duvarının tipi daha çok yerli ise de ek olarak,

404 Blegen,et. al. 1953, 11-12. 405 İbid: 12-15. 406 İbid: 15. 407 Becks 2002: 84-93. 408 Mansel 1988: 82. 409 Becks 2002: 85. 410 Blegen,et. al., op.cit.: 119, 180. 411 Dörpfeld 1902: 119. 412 Becks,op.cit.: 86.

Page 80: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

80

koruma amaçlı öne konmuş kuleler olasılıkla Hitit etkisinin izlerini taşımaktadır.413

Troya VI duvarları özgün durumlarında kulesizdi ve köşeleri küçük, testere

biçimli çıkmalarla keskin bir görünüm kazanmış olan, 8-10 m. uzunluğunda düz

bölümlü bir çokgen oluşturuyordu. Bu sur yapısında, duvar tekniği dolayısıyla, üç

bölme ayırt edilmiştir. A5 ile VI U Kapısı arasındaki batı duvarı küçük ve hemen

hemen işlenmemiş taşlardan yapılmıştır. VI T Kapısı’ndan VI g kulesine kadar olan

bölmede daha büyük ve daha iyi işlenmiş taşlar kullanılmıştır. Bu arada, öne doğru

çıkma yapan köşelerin yakınında taşların birleşme yerleri de iyi düzenlenmiştir. VI U

Kapısı’ndan VI T Kapısı’na kadar olan güney bölmesinde ise, bu bölme ile birlikte,

ya da bu bölmeden sonra yapılmış olan VI i, VI h (Plan 21.a) ve VI g (Plan 21.b)

kuleleri hemen hemen dikdörtgen kesme taşlarla inşa edilmiş ve oldukça iyi

düzenlenmiştir. Taşların yataklarındaki ek yerlerinin hafifçe içe doğru eğikliği,

destek duvarlarının dayanıklılığını arttırmaktadır (Plan 21.c). Geriye doğru

kaydırılma yöntemi Alişar’daki sandık duvarlarda414 ve Mersin’deki sandık

duvarlarda da izlenebilmektedir.415 4-5 m. genişliğindeki duvar döşeğinin üzerinde,

yine aynı genişlikte ve yükseklikte kerpiç bir duvar vardır. Ancak bu kerpiç duvarın

yerini daha sonraları kerpiç büyüklüğünde, küçük köşeli taşlarla örülmüş, 1.8-2 m.

genişliğindeki bir taş duvar almıştır.

Araları doldurulmuş, işlenmemiş taş örgüsünden, olabildiği kadar yatay

tabakalanmış örgüye, buradan da hiçbir dolgu gerektirmeyen kesme taş örgüye

ulaşan duvar tekniğinin, Troya VI. tabakada izlenen gelişimi, Hitit duvarlarında

yaklaşık aynı çağda, aynı gelişimde koşutlarını bulmuştur. Bu noktadan, sözü edilen

duvar çıkmalarının gelişiminden ve kulelerin kullanılmasının geç başlamasından,

Doğu ile az da olsa birtakım ilişkilerin var olduğu ve bu ilişkiler dolayısıyla da,

Troya surlarının Anadolu’dan hiç de yalıtılmış bir durumda olmadıkları sonucu

çıkmaktadır.416

Troya’nın erken VI evresinin ilk safhası olan ve yaklaşık M.Ö. 1725 yıllarına

tarihlenen VI a safhasında, Dörpfeld’ in V d ve V c duvarlarıyla tanımlanan en erken

savunma, aynı zamanda 630 n. lu ev, 601 n. lu oda ve 604, 605 n. lu duvarlar ile VI Z

413 Naumann 1998: 230. 414 Von der Osten 1937: res. 20. 415 Garstang 1953: fig. 151. 416 Naumann,op.cit.: 256-259.

Page 81: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

81

kapısı saptanmıştır.417

Bu tabakanın en eski kalıntılarının izleri Plan 22’ de görülmektedir. Bu

kalıntılar yaklaşık 2.80 m. genişliğindeki bir geçişin iki paralel duvarının kısa

bölümlerinden oluşmaktadır. Bu geçiş VI Z kapısı olarak adlandırılmıştır (Plan 23).

VI Z kapısı, ya savunma kulelerinin asıl kapısıydı ya da sadece savunma sistemine

girişi sağlayan bir geçit olarak kullanılıyordu. Ancak geç VI dönemine ait büyük

duvarların varlığı nedeniyle bu kesin olarak belirlenememiştir.418

630 n. lu ev, ana caddenin batısındaki geniş bir teras üzerinde yer alan

oldukça geniş bir yapıdır419 ve Troya VI’ nın en eski evidir.420 Yapı dikdörtgen bir

plana sahiptir. Kuzey kesimi ‘T’ biçimli bir duvarla iki küçük dikdörtgen odaya

ayrılmıştır. Evin orta bölümü tek bir mekandan oluşmaktadır. Mekanın doğu

duvarında yassı düzgün taşlar kullanılırken, orta bölümde düzensiz kireçtaşları

kullanılmıştır. Doğu duvarı üzerinde, yüzeyine insan figürü oyulmuş kireçtaşından

yapılmış bir stel uzanmaktadır.421 Orta bölümde yer alan bu mekanın güneyi bir

duvarla sınırlanmış ve oluşturulan bu alan dört küçük mekana ayrılmıştır.422

601 n. lu odanın yalnızca kuzey ve doğu duvarları açığa çıkarılabilmiş,

mekan büyük oranda Bizans yapılarınca tahrip görmüştür (Plan 22). Bu odanın

tabanının altında üç tane gömü bulunmuştur. Bunlardan biri basit gömüyken, iki

tanesi urne içinde ele geçmiştir.423

Bu safhaya ait kalıntılar ‘Pillar House’ un kuzeyi ve 601 n. lu mekanın

batısında bulunan 603 n. lu alanda da açığa çıkarılmıştır (Plan 22). Bu alanda tespit

edilen 604 ve 605 n. lu duvarlar, alanın batısında bulunan bir yapıya ait olarak

yorumlanmaktadır. Alanın kuzeyinde A ve B olarak adlandırılan iki botros

belirlenmiştir.424

Erken evrenin ikinci safhasını oluşturan ve yaklaşık M.Ö. 1725-1650 yılları

arasına tarihlenen VI b safhasında, 630 n. lu ev, 604-605 n. lu duvarlar ve VI Z

kapısı kullanılmaya devam etmiştir. Aynı zamanda 606 n. lu duvar ve 607 n. lu

417 Blegen,et. al.,op.cit.: 19. 418 Blegen,et. al. loc.cit. 419 İbid: 115. 420 İbid: 119 fig. 454. 421 İbid: 120, 124 fig. 108. 422 İbid: 120. 423 İbid: 128. 424 İbid: 130-131.

Page 82: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

82

döşeme açığa çıkarılmıştır.425

VI b safhası, F8 plankaresinin kuzey bölümünde saptanmıştır. 606 n. lu

duvar, F8’in kuzeyinde bulunan 603 n. lu alanda açığa çıkarılmıştır. Bu duvarın

hemen güneyinde 607 n. lu döşeme bulunmaktadır.426

Erken evrenin son safhası, M.Ö. 1650-1575 yıllarına tarihlenen VI c

safhasıdır. Bu safhada F8-9 plankaresinde açığa çıkarılan en erken duvarlar, 630 n. lu

ev ve VI Z kapısı kullanılmaya devam etmiştir. Bununla beraber, 603 n. lu alanda bir

taban depozitiyle, K Alanında tespit edilen sokak ya da rampa bu safhaya

tarihlenmiştir.427

F8 plankaresinde yer alan 603 n. lu alanda, 607 n. lu döşemenin hemen

sonrasına ait olan yaklaşık 35.5 m. uzunluğunda bir taban depoziti mevcuttur.

Mimari kalıntılarla bağlantısı tam olarak açık olmamakla beraber, olasılıkla 604 ve

605 n. lu duvarlarla tanımlanan yapının son evresine aittir. Bu alanda aynı zamanda,

‘Pillar House’ un batı ucunun kuzeyinde bulunan basit bir ocak tespit edilmiş ve ‘C’

ocağı olarak isimlendirilmiştir428 (Plan 22).

Sokak ya da rampanın tespit edildiği K Alanı, F8 plankaresinde ‘Pillar

Hause’ un ana salonunun batısındaki alanın altında yer almaktadır. Bu alanda tespit

edilen sokak, maksimum 22 derecelik bir eğimle uzanmaktadır. K alanındaki

tabakaların durumu ve eğimi plan 24’ de görülmektedir.

Troya VI’ nın orta evresini VI d ve VI e safhaları oluşturmaktadır. M.Ö.

1575-1500 yıllarına tarihlenen VI d safhası, yine K Alanındaki 616 n. lu duvar, 610

n. lu oda ve taş döşeme ile tanımlanmaktadır. L Alanında açığa çıkarılan 612-614 n.

lu duvarlar da bu safhaya tarihlenmiştir.429

VI c safhasında kullanılan kaleye uzanan sokak, farklı olarak düzensiz kaba

taşlarla döşenerek ve iki duvar tarafından sınırlanarak bu safhada da kullanılmıştır.

Sokağın batı kenarında, 610 n. lu evin karşısında, 616 n. lu duvar bulunmaktadır. Bu

duvar, olasılıkla bir yapının doğudaki kanadını oluşturuyordu. Ancak bu alanın

‘Pillar House’ a ait duvarlar tarafından örtülmesi nedeniyle yapı tam olarak açığa

425 İbid: 19. 426 İbid: 134-135 fig. 458. 427 İbid: 19. 428 İbid: 138. 429 İbid: 19 fig. 450.

Page 83: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

83

çıkarılamamıştır.430

Bir önceki evrede görülen 630 n. lu evin tabanının 1 m. kadar yukarısında,

orta VI evresinde 621 n. lu ev tanımlanmıştır. Yapının büyük bölümü, ‘Pillar House’

un inşası sırasında ve Roma - Bizans yapılarının temelleri nedeniyle tahrip

olmuştur.431

M.Ö. 1500-1425 yıllarına tarihlenen orta VI’ nın son safhası olan VI e

safhasında, Bölüm 5’de savunma duvarı ve F-G9 plankaresinde R duvarı inşa

edilmiştir. VI Y kapı geçişi ile 621 n. lu ev kullanılmaya devam etmiştir.432

Geç VI döneminde inşa edilen ‘Pillar House’ un güney duvarını oluşturan R

duvarı bu safhada inşa edilmiş olup her iki evrede de kullanılmıştır. Bu duvar, büyük

ve kaba taşlarla kiklopik tarzda inşa edilmiştir (Plan 25). Taş bloklardan bazıları, 1

m.’ den daha fazla uzunluğa sahip, 0.75 m. genişlikte ve 0.40-0.50 m.

kalınlıktadır.433

IV.1.3.2. SERAMİK

Troya’ nın OTÇ dönemi seramiklerini VI. tabakanın sekiz evresinde

tanımlamak mümkündür. Ancak Troya’ da evrelere göre belirli bir tip ayrımına

gitmek ve kap tiplerinin gelişimini saptayarak kronolojik bir düzene oturtmak

oldukça zor olmuştur.434

Genel olarak bu evrelere ait seramiklere bakmak gerekirse, VI a safhasında

Gri Minyas ve kırmızı boya banyolu kapların karakteristik olduğunu söyleyebiliriz.

VI b safhasında gri, kırmızı astarlı ve bezeksiz kaplar ara sıra görülmekle beraber,

‘Mat Boyalı’ olarak tanımlanan seramiklerde ilk kez bu evrede karşımıza

çıkmaktadır. VI c safhasında, gri Minyas kapları ve kırmızı boya banyolular yaygın;

gri, kırmızı astarlı kaplar, bezeksiz seramikler ve mat boyalıların sayısı ise oldukça

azdır. VI d safhasında ise, ‘Tan Ware’ olarak tanımlanan kaplar ilk olarak büyük

oranda ortaya çıkmaya başlar. Bu evrede aynı zamanda, ilk kez GH I stilinde Miken

seramiği görülmektedir. VI e safhasına gri Minyas kapları hakimdir. Kırmızı boya

430 İbid: 181-182. 431 İbid: 180 fig. 450. 432 İbid: 19. 433 İbid: 190-191. 434 Günel,op.cit.: 3.

Page 84: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

84

banyolular ve ‘tan ware’ lar da yaygındır. Bunlarla beraber GH II stilinde Miken

kapları bulunmuştur.435

Troya’ nın OTÇ ve GTÇ’ nda görülen kapların form tanımlarında, Blegen

tarafından yapılan sınıflama esas alınacaktır. Bu nedenle OTÇ ve GTÇ seramik

özelliklerini ortaya koymadan önce Blegen’ in yapmış olduğu bu sınıflama 436

tablolaştırılarak tablo.5-6’da verilmiştir.

Troya VI seramikleri hamur yapısına göre, kaliteli ve kaba olmak üzere

başlıca iki gruba ayrılır.

Kaliteli olan grup, aynı zamanda Troya V’ de örnekleri olan ETÇ seramik

geleneğinden gelen gri, kırmızı astarlı ve bezeksiz kaplarla, VI. Troya’ nın başlarında

kent üzerinde hakimiyet kuran kültürel etkinin ürünleri olan gri Minyas, kırmızı boya

banyolu kaplar ve tan ware olarak adlandırılan kaplardan oluşur. Bu grup içinde,

Troya’ ya ithal edilen mat boyalı, Miken ve Kıbrıs kapları da bulunmaktadır.437

Bu tabakanın erken safhasında görülen gri kaplar, Troya V’ deki gri kaplara

benzerdir.438 Kili genellikle çok iyi arıtılmış ve hamur güçlü bir ateşte pişirilmiştir.

Yüzey koyu gri, bazen kahvemsi ya da hafif yeşil, nadiren de siyahtır. Aynı zamanda

astar ve perdah da uygulanmıştır. Genellikle A16439 (Lev. LVIII.a) ve A56440 (Lev.

LVIII.b) tipi çanaklar gri kapların karakteristik formunu oluşturur.441 A56 tipi benzer

profilli çanaklar, Eutresis’ in OH dönemi tabakalarında442, Alaca Höyük443 ve

Boğazköy’ün444 Hitit tabakalarında bulunmuştur. Çukurova Bölgesi’nde ise benzer

profilli çanaklar Tarsus- Gözlükule’ nin OTÇ ve GTÇ dönemi tabakalarında

görülmüştür.445 Kırmızı astarlı kaplarda, Troya V’ in karakteristik hamuru

kullanılmaya devam etmiştir. Hamur, kahverengimsi ya da tuğla kırmızısı, sarımsı

kahverengi ya da devetüyü renklerdedir. Yüzeyleri düzeltilmiş ve astar

uygulanmıştır. Astar rengi; kırmızı, morumsu ya da kahverengimsi kırmızı, açık ya

da koyu kahverengi, sarımsı kahverengi ya da devetüyü renklerde olup, yüzeye 435 Blegen,et.al.,op.cit.: 19-20. 436 İbid: 41-71 fig. 292-295. 437 İbid: 33-34. 438 Blegen,et.al. 1951: 235. 439 Blegen,et.al. 1953: 42 fig. 356 n.3-4 fig.425 n. 2. 440 Blegen,et.al.,loc.cit. fig. 312, 423 n. 33.114. 441 İbid: 34. 442 Goldman 1931: 134 fig. 177. 443 Koşay 1938: lev. XXIX. 444 Bittel 1937: 34 lev. 14. 445 Goldman 1956: fig.288 n.806 fig.302 n.973.

Page 85: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

85

tümüyle ya da kısmen uygulanmıştır. Uygulanan bu astar, sıklıkla mikalıdır. Aynı

zamanda bu kapların yüzeyleri de perdahlanmıştır.446

Kırmızı astarlı kaplar Troya V geleneğinde VI. tabakanın erken ve orta

safhalarında yapılmaya devam etmiştir. Bu kaplarda kullanılan formlar arasında;

A12, A16, A18, A19, A21, A23 (Lev. LVIII.c), A56, A58, A63 (Lev. LVIII.d)

formunda çanaklar, A33 tipi fincanlar, C64 (Lev. LVIII.e), C68, C79 tipi çömlekler,

D39 olarak tanımlanan hayvan biçimli kaplar ve D40’la tanımlanan kernoslar yer

almaktadır.447

Kırmızı astarlı kapların astarsız olanları bezeksiz kaplar grubunu

oluşturmaktadır. Bunlar da Troya V’ de görülmektedir.448 Yüzeyleri genellikle

astarsız olan bu kaplara bazen aynı kille ince bir boya banyo da uygulanabilmektedir.

Bu nedenle bu tip kapları ayırt etmek güçtür. Troya VI’ nın başlıca bezeksiz kap

formları arasında; A18, A21, A47 (Lev. LVIII.f), A56, A60, A62, A63, A73 tipinde

çanaklar, A91 tipinde keskin profilli çanaklar, B25 tipinde testiler ve C67 tipi

çömlekler yer alır.449

Troya’ da VI. tabakanın her evresinde görülmekle beraber, özellikle geç

safhalarda popülerliği artan ‘Gri Minyas’ kapları başlıca iki gruba ayrılır. İlk grup,

erken ve orta safhaya hakim olan ‘mikalı’ gri Minyaslar’ dan; ikinci grupsa hemen

her safhada görülen ancak geç safhalarda oranı artan ‘mikasız ya da az mikalı’

olanlardan oluşur.

Mikalı gri Minyaslar’ ın hamur yapısının özü daima gridir. Ancak bazıları,

yüzeyleri yakınında kahverengimsi ya da kırmızımsı renklere sahiptir. Yüzeyleri gri

bir astarla astarlanmış ve perdahlanmıştır. Bazı durumlarda sabunsu bir his

vermektedir. Genellikle yanardöner bir parlaklığa sahiptirler. Ancak hiçbir zaman,

VI. tabakanın geç evresindeki mikasız örneklerde olduğu gibi, cam gibi bir parlaklığa

sahip değillerdir.

Bu kaplarda en yaygın bezeme türü, genellikle kapların omuzları üzerine

uygulanan, tek tek ya da gruplar halinde, plastik çıkıntılar ya da yatay insize

çizgilerden oluşan bezemedir. Bazı örneklerde, bir düzenleme oluşturacak biçimde

446 Blegen,et.al.1951: 235-236. 447 Blegen,et.al.1953: 34-35. 448 Blegen,et.al.1951: 236. 449 Blegen,et.al.1953: 35.

Page 86: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

86

perdah izlerine rastlanmaktadır. Ancak bu teknik esas olarak, V. tabakada ele geçen

gri kaplar üzerinde görülmektedir.

Gri Minyas kaplarının evrelere göre form dağılımı genellikle benzer olmakla

beraber, geç evrede form çeşitliliği artmaktadır.

VI. tabakanın erken evresinin tanımlanan formları arasında; A12, A56 (Lev.

LVIII.g), A57 (Lev. LIX.a), A58 (Lev. LIX.b), A61 (Lev. LIX.c), A62, A63 tipi

çanaklar, A64 (Lev. LIX.d) tipi kaideli çanaklar, A69 (Lev. LIX.e) tipi derin

çanaklar, A92 (Lev. LIX.f), A94 (Lev. LIX.g) tipi keskin profilli iki kulplu fincanlar

ve bunların tek kulpluları olan A95, A96 tipleri, A99 tipi iki kulplu kaideli fincanlar,

B25, B35 formunda testiler, C48 (Lev. LX.a) , C65, C68, C78 (Lev. LX.b), C79 tipi

çömlekler, C55 olarak tanımlanan pyxisler ve D45 (Lev. LX.c) tipi kap altlıkları yer

almaktadır.

VI. tabakanın orta safhasında, erken dönemde görülen bu formlara, A48, A49

tipi sığ çanaklar, A60, A73 tipi çanaklar, A83, A84 tipi gobletler, A100 tipi iki

kulplu ayaklı fincanlar, C67 tipi çömlekler ve D46 (Lev. LX.d) tipi olarak

tanımlanan hayvan başı formunda kulplar eklenir. Bununla beraber, A12 ve C55

formları artık görülmemektedir.450

Teknik ve hamur özellikleri açısından gri Minyas kaplarına benzeyen ‘kırmızı

boya banyolu’ kaplar yalnızca renk açısından farklılık gösterir. Hamuru genellikle gri

olan bu kaplar, tuğla kırmızısı, pembemsi tan ya da tan renginde yüzeye sahiptir.

Ancak yüzeyin karakteristik rengi, pembemsi kırmızıdır. Sıklıkla kenarlara doğru

kahverengimsi kırmızı, çikolata kahvesi ya da tan rengini alabilmektedir. Bu kaplara

ince, yoğun mika katkılı bir boya banyo uygulanmış ve yüzey bu nedenle yanardöner

bir parlaklık kazanmıştır. İnsize ve plastik süsleme özellikleri Minyas kaplarıyla

benzerdir.

Troya VI’ nın ilk safhalarında yapılmaya başlanan kırmızı boya banyolu

kaplar, VI’nın orta safhasında oldukça yaygın görülmüş, geç safhada ise ‘tan ware’

lara yönelmiştir.

Erken evrede bu kapların tanımlanan formları, A47, A56, A57, A61, A62,

A63, A73 tipi çanaklar, A64 tipi kaideli çanaklar, A91 (Lev. LX.e) tipi keskin

profilli çanaklar, A92, A94 tipi keskin profilli iki kulplu fincanlar, A95, A96 tipi

450 İbid: 35-36.

Page 87: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

87

keskin profilli tek kulplu fincanlar, A99 tipinde iki kulplu kaideli fincanlar, B25, B35

tipi testiler, B40 (Lev. LX.f) formlu akıtacaklı çanaklar, C65 (Lev. LXI.a), C66, C68

tipi çömleklerdir.

Orta safhada bu formlara, A48 tipi sığ çanaklar, A58 tipi çanaklar, A84 tipi

gobletler, C81 tipi çömlekler ve D45 olarak tanımlanan kap altlıkları eklenmiş,

bununla beraber, A64, A73, A95, B35, B40, C65 ve C66 formları bu evrede

tanımlanmamıştır.451

İlk olarak VI. tabakanın orta safhasında karşımıza çıkan ve özellikle geç

safhada form çeşitliliği gösteren ‘tan ware’ olarak tanımlanan kaplar da, gri Minyas

kaplarının açık renk yüzeyli olan benzerleridir. Hamurları tan rengindedir. Bu grubun

açık kaplarının hem iç hem dış yüzeyleri, kapalı kaplarınınsa sadece dış yüzeyleri

kaliteli bir astarla kaplanmıştır. Astar çoğunlukla açık tan renklidir. Ancak bu rengin

kırmızı, kırmızımsı kahverengi, kahverengi, turuncu ve sarıya çalan varyasyonları da

olabilmektedir. Kapların yüzeyleri oldukça parlaktır. Troya VII a’ nın aynı tür

kaplarında görülen mika katkısı VI. tabakadakilerde hemen hemen hiç görülmez.

‘Tan ware’ grubuna ait kaplarda görülen bezemeler; yatay, insize, düz ve

dalgalı hatlardan oluşmaktadır. Bu bezemeler astar uygulanmadan önce, ya kabın

gövdesinin alt bölümüne ya da omuza, bazen her ikisine de yapılmıştır.

VI. tabakanın orta safhasında bu gruba ait tanımlanan formlar; A57, A61,

A73, A75 (Lev. LXI.b) tipi çanaklar, A83 tipi kaideli fincanlar, A95, A96 tipi keskin

profilli tek kulplu fincanlar, A84 tipi gobletler, B25 ve B35 tipi testiler, C65, C68,

C76 tipi çömlekler ve D45 olarak tanımlanan kap altlıklarıdır.452

Troya VI. tabakada ele geçen ve ‘mat boyalı’ olarak tanımlanan kapların

killeri biraz değişik olmakla birlikte bu kaplar çok kaliteli değildir. Teknik olarak,

Yunan anakarasında görülen mat boyalı kapların kaba türlerine benzerdir. Birkaç

örnek çok renkli olarak yapılmıştır (Lev. LXI.c).

Troya’ da ilk kez VI d safhasında görülmeye başlanan Miken seramikleri

başlıca üç gruba ayrılmaktadır. İlk grup, Argolis’ de ele geçen kaliteli kaplara

oldukça benzer Miken parçalarından oluşur. Bunlar, GH I-II ve GH III’ ün ‘koine’

stilindedir (Lev. LXI.d) Diğer bir grup, olasılıkla Doğu Akdeniz’deki bir merkezden

ithal edilmiş olan parçalardan oluşur. Son grupsa, Miken kaplarının yerel taklitlerini 451 İbid: 36-37. 452 İbid: 37-38.

Page 88: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

88

kapsamaktadır. (Lev. LXI.e) Bu grup, aslında tan ware’ larla aynıdır. Yalnızca,

üzerlerine az ya da çok parlak olarak kırmızımsı, kahverengimsi ya da siyah renk

boya ile Miken motifleri uygulanmıştır. 453

Troya VI’ nın kaliteli kaplarının dışında, oranları daha az olmakla beraber

kaba hamurlu seramikler de ele geçmiştir. Bunlar; taşçıklı kaplar, perdahlı kaplar ve

pithoslardan oluşur.

Taşçıklı kaplar, tuğla kırmızısı, kırmızımsı kahverengi ya da gri hamur

yapısına sahiptir. Katkı olarak, küçük çakıllar ve diğer katkı maddeleri kullanılmıştır.

Cidarları kalın, hamur yapısı oldukça gevrektir. Yüzeyde genellikle astar veya boya

banyo bulunmamaktadır. Bu grup kapların başlıca formları; A70 tipi derin çanaklar,

B25, B26, B28, B33 tipi testiler ve C62, C76 tipi çömleklerdir.

Perdahlı kaplar da taşçıklı kaplara benzemektedir. Görülen formlar da

aynıdır. Ancak bunların yüzeyleri daha iyi tamamlanmış, düzeltilmiş ve biraz

perdahlanmıştır.

Pithoslar, Troya’ da hemen her tabakada görülen tiptedir. C39 olarak

tanımlanan bu form, tuğla kırmızısı renkte hamurludur ve katkı maddesi olarak biraz

çakıl ya da taşçık kullanılmış kaba bir hamur yapısına sahiptir.454

IV.1.3.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

IV.1.3.3.a. MADENİ ESERLER

Troya VI. tabakada ele geçen madeni buluntularda kullanılan başlıca

madenler, bronz, elektrum, altın ve kurşundur. VI. tabakada toplam 44 tane madeni

buluntu ele geçmiştir. VI. tabakada bu madenlerden yapılan eserlerin 3 tanesi erken,

7 tanesi orta, 34 tanesi de geç evreye tarihlenmiştir.

Bronzdan yapılmış eser gruplarının başlıcaları, ok uçları, bızlar, bilezik

parçaları, keskiler, bıçaklar, iğneler, halkalar ve spatulalardır. Elektrum ve altından

yapılan eserler arasında iğne ve boncuklar sayılabilir. Kurşundan yapılmış az

sayıdaki eser grubu içinde ise kıskaçlar ve tel halkalar ele geçmiştir.455

453 İbid: 38. 454 Blegen,et.al.,loc.cit. 455 İbid: 21-23 tablo. 2.

Page 89: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

89

Bronz bızlar, orta VI’ ya tarihlenen bir örnek dışında456 özellik belirtecek

nitelikte ele geçmemişlerdir.

Troya VI’ da ele geçen dört bıçaktan üç tanesinin en iyi paralelleri Miken

kentlerinden bilinmektedir.457

IV.1.3.3.b. P.T. ESERLER

Troya VI’ da ele geçen p.t. eserlerin sayısı 449’ dur. Bu eser gruplarının

başlıcaları, boncuklar, dokuma ağırlıkları ve ağırşaklardır. Bunların dışında sayıları

daha az olmakla beraber silindirik aletler, makaralar ve seramik parçalarından

yapılmış disk şeklinde buluntular da ele geçmiştir.

Troya VI’ nın her üç evresine ait ağırşakların sayısı yaklaşık 385 kadardır.

Troya’ da bunların 31 tane farklı tipi tespit edilmiştir. Bu ağırşakların 22 tanesi erken

safhaya, 33 tanesi de orta safhaya aittir.458

IV.1.3.3.c. TAŞ ESERLER

Troya VI’ da toplam 116 tane taş buluntu ele geçmiştir. Bu buluntuların 32

tanesi erken, 11 tanesi orta, 73 tanesi de geç evreye tarihlenmektedir. Başlıca eser

grupları arasında amuletler, boncuklar, minyatür baltalar, diskler, bıçaklar, uçlar,

öğütme taşları, çekiç başlı baltalar, idoller, kalıplar, bileytaşları, ağırlıklar ve

ağırşaklar sayılabilir (Lev. LXII.a).459

Taş amuletler, Troya’ nın önceki tabakalarında öncülleri olan formdadır. VI.

tabakada, üzerlerinde asmak amacıyla açılan delikler açılmış erken safhaya ait olan

iki tane amulet ele geçmiştir.460

Boncukların iki tanesi kaya kristali461 (Lev. LXII.b), iki tanesi steatitten462

(Lev. LXII.c) ve bir tanesi de sarı-kahverengi tonlarında bir taştan tapılmıştır. Ele

geçen dokuz minyatür baltanın dördü, olsılıkla ETÇ’ dan gelen uzun bir kullanım

456 İbid: fig. 301 n. 37.425. 457 İbid: 23. 458 İbid: 30-31 tablo. 7. 459 İbid: 23-24 tablo. 3. 460 İbid: fig. 298 n. 36.91, 36.359. 461 Blegen,et.al.,loc.cit.: n.36.43, 37.277. 462 Blegen,et.al.,loc.cit.: n.35.294, 36.349.

Page 90: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

90

süresine sahiptir (Lev. LXII.d).463

Flintten yapılmış buluntuların 11 tanesi, bir kenarı düzleştirilmiş testere dişli

olarak sınıflanan bıçaklardan oluşur. 12 tane çört olarak tanımlanan küçük boyutlu

ve düzensiz yonga ele geçmiştir. Bunların bıçak gibi kullanılabilmesi amacıyla en az

bir kenarı keskin yapılmıştır. Uç olarak tanımlanan bir parçanın ucu özellikle

sivriltilmiştir. Troya VI’ da kenarı dişli oldukça uzun bir bıçak testere olarak

tanımlanmıştır (Lev. LXII.e).464

Troya VI obsidyenden yapılmış aletler açısından fakirdir. Sadece VI.

tabakanın orta evresine tarihlenen bir bıçak bulunmuştur.465

Bu tabakada çekiç başlı baltaya ait bir parça466 (Lev. LXII.f) ve 5 tane de

idol (Lev. LXII.g) ele geçmiştir. Bu idollerin 5 tanesi VI. tabakanın en derin

seviyelerinde bulunmuştur.467

VI. tabakada asa ya da kılıç kabzası olarak tanımlanan 5 tane eser ele

geçmiştir. Üç tanesi geç safhaya ait olan bu kabzalar üç farklı tiptedir. Bir tanesinin

orjinal formunu tanımlamak mümkün olmamıştır.468 3 tanesi, basık, boyunsuz

yarıküresel formludur. Alt kısımları düzleştirilmiş olan bu kabzalar, sap kısmına

geçirilmek üzere bir yuvaya sahiptir469 (Lev. LXII.h). İkinci tipse, günümüz kapı

tokmaklarına benzemektedir.470 Üst kısmı dışbükey ve omuz kısmı köşelidir. Üçüncü

tipin, dışbükey olan üst kısmı düzleştirilmiş, omuz kısmı ise boyuna doğru

daralmaktadır. Aynı zamanda geniş bir yuva kısmına sahiptir471 (lev. LXII.i).

IV.1.3.3.d. KEMİK ESERLER

Troya VI’ da ele geçen toplam 136 tane kemik buluntunun, 18 tanesi erken,

34 tanesi orta, 83 tanesi de geç evreye aittir. Başlıca eser gruplarını bızlar, iğneler,

kutular, perdah aletleri, keskiler, diskler, tutamaklar, idoller, bıçak sapları, şişler,

463 İbid: 24. 464 İbid: fig. 300. 465 İbid: 25 fig.300 n. 35.504. 466 Blegen,et.al.,loc.cit.: fig. 299 n.37.333. 467 İbid: fig. 298 n.37.334, 37.485, 32.403, 37.66, 32.181. 468 Blegen,et.al.,loc.cit.: n.35.465. 469 İbid: fig. 298 n.36.115, 33.2, 37.405. 470 Blegen,et.al.,loc.cit.: n.38.33. 471 İbid: 25.

Page 91: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

91

mühürler ve tüpler oluşturur.472

Troya VI’ nın OTÇ’ na tarihlenen kemik aletleri arasında 42 tane bız ve iğne

ele geçmiştir. Bu örnekler Troya ‘nın ETÇ örnekleriyle benzer formdadırlar.473

Bıçak ağzı olarak tanımlanan 2 parça (Lev. LXIII.a), erken örneklerden farklı

özellikler göstermektedir (lev. LXIII.b-c). Bunların her iki kenarı da kesici olarak

kullanılmalarından dolayı keskinleştirilmiştir.474

IV.1.3.3.e. DİĞER ESERLER

‘Conus’ olarak adlandırılan deniz kabuğundan yapılmış, erken VI evresine

tarihlenen bir boncuk ele geçmiştir (Lev. LXIII.d).475 Bu tür boncuklar, Miken oda

mezarlarından tanınan tiptedir.476

IV.1.4. GTÇ TABAKALARI

IV.1.4.1. MİMARİ

Troya’ nın geç VI ve VII. tabakaları Blegen tarafından GTÇ olarak

değerlendirilmektedir.477 Korfmann tarafından son yıllarda yapılan çalışmalarda ise

VI ve VII. tabaka ‘Yüksek Troya Kültürü’ olarak adlandırılmıştır.478

GTÇ’ nin başlarında yani Troya geç VI evresinde savunma duvarının

uzunluğu 550 m.’ dir ve 2 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Troya’ nın geç

dönemine ait sur 4-5 m. kalınlığı ve 8 m.’ ye kadar olan yüksekliği ile oldukça

etkileyicidir. Eğimli yapılmış duvar temelinin üzerinde aslında kerpiçten yapılmış bir

üst duvar vardır. Daha sonra kerpiç duvar 2 m.’ den fazla kalın ve 4 m.’ ye kadar

yüksek olması düşünülen bir taş duvar ile değiştirilmiştir.479

472 İbid: 27-28 tablo. 4. 473 Blegen et al. 1950: fig. 219, 220, 364; 1951, fig.52, 149, 235. 474 Blegen,et.al.1953: 27-29. 475 İbid: fig. 301 n.36.123. 476 Wace 1932: 106, 224. 477 Blegen,et.al.1953: 15. 478 Becks,op.cit.: 84-93. 479 Dörpfeld 1902: 117.

Page 92: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

92

Troya geç VI’ nın en son inşa evresinde savunma surunun dışına, biri güney

diğeri doğu kapısına oldukça görkemli kuleler konulmuştur. Surun doğusuna

yerleştirilen kule VI h olarak adlandırılmıştır. Surun güneyinde ise VI i olarak

adlandırılan kule bulunmaktadır480 (Plan 26).

Kalenin kuzeydoğu köşesine ise bir bastiyon yerleştirilmiştir. Bunların yapım

tekniği, Troya mimarisinin ulaştığı en yüksek noktayı sunmaktadır. Açığa çıkarılan

bastiyon, büyük bir sarnıcın ve hemen buraya bağlanan Aşağı Şehir’e ait bir kapının

korunmasına hizmet ediyordu. Bastiyonun duvar yapısı değişik büyüklüklerde

kireçtaşı bloklardan oluşmaktadır. Taş sıralarının yüksekliği belli bir sisteme bağlı

olmaksızın değişiklikler gösterir ve depremler sırasında kaymaları engellemek için

birbirlerine geçmelidir.481

Surun ana girişlerinin yanlarına yerleştirilmiş olan bu tip kulelerde, örnekleri

Anadolu ve Ege dünyasında mevcut olan, genellikle hükümdarın insanüstü

özelliklerini ve onun gücünü sembolize eden süslemeler yer alır. Troya krallarının

hemen hemen çağdaşı olan Hititlerde, kalelerinin en önemli kapısına oldukça özenli

yapılmış sembolik süslemeler yerleştirilmiştir. Aynı geleneğin bir örneği Mikenai’

deki Arslanlı Kapı’da da mevcuttur.482

Troya’ da da tüm kapılarında ve birçok meydanında rastlanan dikkat çekici

steller ve payeler bulunmuştur. Bunlardan dördü, bugün hala kalenin güney

girişindeki yerlerinde durmaktadır. Her biri, köşeli bir oyuk açılmış çok büyük birer

taş bloğun içine oturtulmuştur ve hem mekan, hem de güç iddiası yansıtır

gibidirler.483

Troya’ da savunma sisteminin içine dört kapıdan girilmektedir. Ana kapı

güneyde bulunmaktadır. Bu alanda, ‘Pillar House’ un doğusunda, arabayla kalenin

içine geçiş sağlayan bir yol tespit edilmiştir. (Plan 26- G7-9 plankaresi) Troya VII a

döneminde bu yol döşenmiş ve kanalizasyonla donatılmıştır.484 Diğer kapılara giden

yollar genellikle çok dik olup sadece rampalar ve merdivenler üzerinden yürüyerek

geçişi sağlamışlardır. Savunma duvarlarının zamanla genişlemesiyle ve inşaat

480 İbid: 133; Blegen,et.al.1953: 89, 95. 481 Klinkott-Becks 2001: 411; Korfmann 1996: 38-44. 482 Blegen,et.al.,op.cit.: 98. 483 Klinkott-Becks 2001: 400. 484 Blegen,et.al.,1958: 48.

Page 93: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

93

tekniklerinin artmasıyla kale içindeki evler de zamanla büyümüştür.485

Geç evreye ait ev tipleri çeşitlidir. Dört tarafı açık büyük yapılar inşa

edilmiştir. Ön hollü ve merkez odalı megaron tipi yapılar (Örn: VI A, VI B, VI C, VI

G), ‘L’ şeklinde plana sahip çok katlı yapı (örn: VI M), en azından iki katlı olan

destek direkli yapılar (örn: VI F, VI G, Pillar House), ayrıca dış duvarının

mükemmel taş işçiliği ile göze çarpan dikdörtgen VI E evi açığa çıkarılan yapılar

arasındadır486 (Plan 27).

Yapılar kale içine doğru yükselen halka şeklinde yapılmış teraslar üzerine

kurulmuştur. Merkezde ve en yüksek yerde büyük bir ihtimalle bir saray yapısı

bulunmaktadır. Ancak bu yapıdan hiçbir iz kalmamıştır, çünkü M.Ö. III. yy. ’da

yapılan Athena Tapınağı için sökülmüş ve zemin düzeltilmiştir.487

Troya geç VI evresinde kentin doğu kanadında, VI S olarak tanımlanan

kentin doğu girişi yer alır. Sur sisteminin içindeyse VIC, VIE, VIF ve VIG evleri

bulunmaktadır. Bu kanatta, VI f safhasına tarihlenen büyük savunma duvarları açığa

çıkarılmıştır (Plan 26’da Alan 2 ve 3). VIE ve VIG evleri VI g safhasında

yapılanmıştır. VI h safhasında ise Doğu ve Güney kapıları arasında bulunan VI h

kulesi inşa edilmiştir488 (Plan 27).

VI G evi, VI. yerleşimin üç büyük yapısının en güneyinde yer alanıdır (Plan

26-27’de H-J 7ve H 8 plankaresi). Yapı VI. tabakanın sonunda deprem sonucu tahrip

olmuş, VII a safhasında yeniden ayağa kaldırılmıştır. Megaron tarzında inşa edilen

yapı, asıl odanın kuzeyinde yer alan küçük bir mekandan oluşmaktadır. İki mekan

arasını bölen duvarın, ortasında ya da doğu tarafında olasılıkla kapı aralığı

bulunmaktaydı.489 Yapının duvarlarında genellikle 0.20 m.- 0.07 m.’ ye değişen

kalınlıkta taşlar kullanılmıştır. Uzunlukları ise 0.60 – 0.25 m. arasında değişmektedir.

Yapının inşasında ahşabın kullanıldığına dair herhangi bir kalıntı ele geçmemiştir.490

VI E olarak tanımlanan ev ise diğer çağdaşı yapılara göre fazla büyük

değildir. (Plan 26-27’de J 5-6 plankaresi) VI F olarak adlandırılan yapının kuzeyinde

yer almaktadır ve VI. tabakanın en iyi durumdaki yapılarından biridir. Kuzey ve

485 Becks,op.cit.: 85-86. 486 İbid: 86-87; Dörpfeld,op.cit.: 165; Blegen,et.al.1953: 323. 487 Becks,op.cit.: 87 488 Blegen,et.al.,op.cit.: 254. 489 İbid: fig. 473. 490 İbid: 256-259.

Page 94: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

94

güney duvarları birbirine tam paralel olmayan hafif trapez biçiminde dikdörtgen

şeklinde bir plana sahiptir. Yapının batı duvarı yaklaşık 1.25 m. kalınlıktadır ve

küçük taşlarla inşa edilmiştir. Kuzey ve güney duvarı da benzer bir işçilikte

yapılmıştır. Doğu duvarıysa monumental bir görünüm sergilemektedir. Kalınlığı

yaklaşık 2.40 m.’ dir. Yapının iç kısmı, geniş tek bir mekandan oluşmaktadır.

Doğudan batıya genişliği 6.40 m., kuzeyden güneye uzunluğu ise 9.80 m. ile 10 m.

arasında değişmektedir.491

İlk olarak VI e safhasında inşa edilen VI F evi492, bu dönemde yenilenerek

doğu ve güneydoğusunda monumental duvarlara sahip, hemen hemen dikdörtgene

yakın bir planda açığa çıkarılmıştır493 (Plan 26-27’de H-J 6-7 plankaresi) Binanın

güneybatı köşesinde, duvarların 2 m. kadar altında, davul biçimli kireçtaşından bir

sütun kaidesi açığa çıkarılmıştır. Daha sonraki çalışmalarla evin her iki yanında

benzer kaidelerin oluşturduğu sütun sıralarının olduğu anlaşılmıştır.494 Evin,

savunma sistemine yakın olan doğu duvarı diğerlerine göre daha kalın olarak büyük

kaba blok taşlarla inşa edilmiştir.495

Geç Troya VI’ nın son evresinde inşa edilen VI h kulesi Doğu Kapı’sının 28

m. güneyine yerleştirilmiştir ve dikdörtgen şeklinde bir plana sahiptir496 (Plan 26).

Kulenin kuzey ve güneyde yer alan duvarları yaklaşık 2.20 m. kalınlıktadır. Ancak

doğu duvarı yaklaşık 3.40 m.’ lik bir kalınlıkta diğerlerinden daha sağlam

yapılmıştır. Kulenin üst yapısına ait örgü, büyük kireçtaşından yapılmış kare şeklinde

bloklarla oluşturulmuştur.497 Bu kulenin işlevi VI S Kapı’sını korumaktır. Kulenin

her taraftan kapalı odasına, bir üst katın arka duvarındaki 1.7 m. genişliğinde bir

kapıdan giriliyordu. Oradan da bir kat aşağı inmek gerekiyordu. Damıysa, ahşap

kirişler üzerine bir kil tabakasından meydana gelmiş olmalıydı.498

Geç VI’ ya tarihlenen sur sisteminin batısındaki alanda ise VI A, VI B ve VI

M olarak isimlenmiş evler açığa çıkarılmıştır. Bu evler OTÇ’ na tarihlenen Troya

orta VI erken VI evresinde yapılmış olup, kullanımlarını bu evrede de

491 İbid: 323-325. 492 İbid: 200. 493 Dörpfeld,op.cit.: 162-164 fig.60. 494 Blegen,et.al.,op.cit.: 285. 495 İbid: 287. 496 Dörpfeld,op.cit.: 138 fig. 47; Blegen,et.al.,op.cit.: fig. 447. 497 İbid: 89. 498 Klinkott-Becks 2001: 411.

Page 95: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

95

sürdürmüşlerdir. Yine VI V kapı aralığı ile VI U kapısı bu alanda bulunmaktadır.

Surun güneyinde yer alan alanda VI T kapı girişi, VI i kulesi ve Troya’ nın en

geniş yapılarından biri olan ve ‘Pillar House’ olarak isimlenen sütunlu yapı

bulunmaktadır. Bu yapı VI f safhasına aittir.

VI T kapı girişi savunma sisteminin güney kapısında yer alan ana girişidir.

(Plan 26’da G 9 plankaresi) Bu giriş bazı değişikliklerle VII a ve VII b evrelerinde de

kullanılmıştır.499 Hemen batısındaki alanda VI i kulesi yer almaktadır.

VI i kulesi, kuzeyden güneye yaklaşık 10.20 m. uzunlukta ve 9.50 m.

genişliktedir. Üç duvar tarafından çevrelenen dikdörtgen bir oda görünümündedir.500

VI h kulesinde olduğu gibi, iyi işlenmiş kare şeklinde büyük kireçtaşı bloklarla

örülmüştür.501 Kulenin ön duvarı 5 m. kalınlığı ile sur duvarının kalınlığıyla aynıdır.

VI T kapısının yanındaki doğu duvarı 2.3 m., batı duvarıysa 2 m. kalınlıktadır. Batı

duvarına sonradan bir kapı açılmıştır.502

‘Pillar House’ olarak adlanan sütunlu yapı, güneydeki savunma sisteminin

birkaç metre kadar iç tarafında bulunmakta ve girişin batısında yer almaktadır. (Plan

26’da F-G 8-9 plankaresi) Yapı, 27.75x12.57 m. ölçülerindedir. Yapının planı, büyük

bir salon ve bu salonun batı ucuna yerleştirilen iki küçük duvarla bölünen üç küçük

mekandan oluşmaktadır. Büyük salonun ortasında iki taş sütunun alt bölümleri açığa

çıkarılmıştır.

Yapının ‘S’ Duvarı olarak tanımlanan güney duvarı, VI e safhasında inşa

edilen R Duvarı’nın kalıntıları üzerine oldukça sağlam bir şekilde yapılanmıştır ve

yaklaşık 32.50 m. uzunluktadır. ‘N’ Duvarı kuzeyde yer alan duvardır ve güney

duvarından daha dar yapılmıştır. Yapının kısa kenarlarını oluşturan duvarlar, ‘W’ ve

‘E’ olarak isimlenmiştir (Plan 25). Bunlar, kuzeyde bulunan ‘N’ duvarından daha dar

yapılmışlardır.503

Yapının iç kısmında ise, birkaç duvar, taş döşeme, iki sütun ve iki farklı

alanda bulunan birkaç katlı basamaktan oluşan merdivenler açığa çıkarılmıştır.

Batıdaki iki duvarla bölünen üç küçük mekan hemen hemen aynı ölçülerdedir.

Yapının doğu kenarından yaklaşık 3.80 m. uzaklıkta ‘N’ Duvarından güneye doğru

499 Blegen,et.al.,op.cit.: 90-91. 500 Dörpfeld ,op.cit.: 133 fig. 44. 501 Blegen,et.al.,op.cit.: 95. 502 Klinkott-Becks,op.cit.: 412. 503 Blegen,et.al.,op.cit.: 219-220.

Page 96: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

96

uzanan ‘Z’ Duvarı bulunmaktadır. Kesin olmamakla beraber, bu duvar da olasılıkla

küçük bir odayı kapatmaktaydı.504

Yapıya ismini veren sütunlar, ana salonda bulunmaktadır. Batıda yer alan

‘P1’, doğuda yer alansa ‘P2’ olarak isimlendirilmiştir. P1’in yalnızca temellerde

varlığı saptanmış, P2 ise tabandan 1.70 m.’ lik yükseklikte açığa çıkarılmıştır.

Sur ve içinde yer alan yapılar Troya VI’ nın sonunda M.Ö. 1300’lerde olan

ağır bir depremde kısmen tahrip olmuştur.505 Ondan sonraki dönemde Troya VII a

’da bazıları tamir edilerek kullanılmaya devam etmiştir. Kale, güneybatı kapısı VI U’

nun kapatılması ve doğu kapısı VI S’ nin giriş yolunun açılmasıyla

sağlamlaştırılmıştır.506 Kale içinde çok sayıda fakat daha küçük boyutlu evler

yapılmıştır. Surun iç tarafında eskiden geniş yolların olduğu yerde bulunmaktadırlar.

Bu evlerin birçoğunda yerin içine gömülmüş olan büyük erzak küpleri

bulunmaktaydı. Bunların bazıları sadece erzak saklamak amacıyla kullanılıyordu.

Diğerlerine ilaveten fırınlar, ocak yerleri, tahıl üretme yerleri ve dokuma tezgahları

bulunmuştur.507

IV.1.4.2. SERAMİK

GTÇ’ nın başlatıldığı VI. tabakanın geç evresi seramikleri gibi iki evreli olan

VII. tabakanın seramikleri de, VI’ da olduğu gibi kaliteli ve kaba seramikler olmak

üzere iki gruba ayrılmaktadır.

Kaliteli seramikler; gri Minyas kapları, ‘tan ware’ lar, ithal ve yerel

örnekleriyle karşımıza çıkan Miken kapları ve Kıbrıs kaplarından oluşur. Kaba

seramikler grubu içinde de taşçıklı seramiklerle pithoslar yer alır.508 VII b

tabakasında bunlara ‘yumrulu seramik’ grubu da eklenmektedir.509

VI. tabakanın geç evresinin VI f safhasında, gri Minyas kapları

karakteristiktir. Tan ware sayısı artmış ve GH II ve IIIA stilinde Miken kapları ele

geçmiştir. VI g ‘de de gri Minyas ve tan ware hakim olan gruptur. GH IIIA stilinde

504 İbid: 221. 505 İbid: 15, 20. 506 Korfmann 2002: 14; Blegen,et.al. 1958: 122. 507 İbid: 62, 77, 81, 84, 88, 94, 101, 108, 109, 11, 115. 508 İbid: 19. 509 İbid: 154.

Page 97: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

97

Miken kapları bulunmuştur. Bu tabakanın son evresini oluşturan VI h safhasında, gri

Minyas, tan ware ile GH IIIA ve IIIB stilinde Miken kapları ele geçmiştir. Bunların

yanında Kıbrıs’ dan ithal ‘White Slip II’ kapları da görülmüştür.510

VI. tabakanın geç evresine hakim olan mikasız gri Minyaslar’ da, hamurun

her tarafı gridir. Yüzey, gri ve siyahın açıktan koyuya değişen tonlarında bir astarla

kaplanmıştır. Astar az miktarda mika içermektedir. Bu nedenle de, erken gri Minyas

kaplarının yanardönerliliğinden yoksundur. Bu kapların yüzeyleri genellikle VI.

tabakanın erken safhasındakilerden daha iyi düzeltilmiştir ve Yunan anakarasının gri

Minyas kaplarıyla birlikte sabunsu bir his vermektedir. Yüzeydeki bezemeler, yatay

düz ya da dalgalı hatlar şeklinde kabın gövdesi ve omuzlarına uygulanmıştır.

Geç safhada, VI. tabakanın orta safhanda görülen Minyas formlarına, A53,

A59 (Lev. LXIII.e), A75 tipi çanaklar, A50, A51 (Lev. LXIII.f) tipi kulplu çanaklar,

A54 (Lev. LXIV.a) , A65 tipi kaideli çanaklar, A70 (Lev. LXIV.b), A71 tipi derin

çanaklar, A81(Lev. LXIV.c) tipi sığ fincan ve A87 tipi fincanlarla, A98 (Lev.

LXIV.d) tipi tek kulplu ayaklı fincanlar, B26, B28, B36 (Lev. LXIV.e) tipi testiler,

B40 tipi akıtacaklı çanaklar, B41(Lev. LXIV.f) tipi şişeler, C41, C70 (Lev. LXIV.g),

C71 tipi çömlekler ve C72 (Lev. LXV.a), C73 tipi kraterler eklenmiştir. Aynı

zamanda A95, C65 ve C78 formları da artık görülmemektedir.511

İlk olarak VI. tabakanın orta safhasında karşımıza çıkan ve geç safhada,

özellikle de VI h evresinde kendine özgü özellikleriyle gelişen, ‘tan ware’ olarak

tanımlanan kapların genel özellikleri OTÇ seramiğinde anlatılmıştır.

VI. tabakanın geç safhasındaki ‘tan ware’ kaplarında, orta safhada görülen

A57, A95 ve C65 formları artık görülmemektedir. Bununla beraber yeni formların

eklenmesiyle kap çeşitliliği artmıştır. Yeni görülen formlar arasında; A47, A53 (Lev.

LXV.b), A60, A76, A78 tipi çanaklar, A48 (Lev. LXV.c), A49, A50 (Lev. LXV.d)

ve A51 tipi kulplu çanaklar, A71 (Lev. LXVI.a) tipi derin çanaklar, A81 tipi sığ

çanaklar, A85 (Lev. LXVI.b) tipi gobletler, A92 tipi keskin profilli iki kulplu

fincanlar, A100 olarak tanımlanan iki kulplu ayaklı fincanlar, B26 ve B38 tipi

testiler, B40 tipi akıtacaklı çanaklar, B41 formlu şişeler, B42 olarak tanımlanmış

amforalar, C41, C70 (Lev. LXVI.c), C78, C80, C82 tipi çömlekler, C72 tipi kraterler,

D39 (Lev. LXVI.d) tipi hayvan biçimli kaplar ve D42 formunda üzengi kulplu 510 Blegen,et.al.1953: 19-20. 511 İbid: 35-36.

Page 98: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

98

çömlekler yer almaktadır.512

VII a tabakasının gri Minyas ve ‘tan ware’ kapları ile VI h safhasında ele

geçenler arasında bir değişiklik söz konusu değildir.

VII a tabakasının Gri Minyas kaplarının hamur yapısı gridir. Yüzeyin

yakınındaki bölgelerde öz daha açık ya da koyu olabilmektedir. Çok az örnekteyse

kahverengi ya da kırmızıdır. Kapların yüzeyleri açıktan koyu griye değişen tonlarda

astarlıdır. Bazen astar, zeytini kahve, morumsu ya da kırmızı renklerde de

uygulanmıştır. Kaplar oldukça iyi perdahlanmış, çoğu zaman cam gibi bir parlaklık

elde edilmiştir.

Kaplar üzerinde insizeyle yapılan yatay, düz ya da dalgalı hatlardan oluşan

bezeme sık olarak görülmektedir. Genellikle kabın gövde ve omuzları çevresine

uygulanmışlardır.

VII a tabakasında da VI. tabakadan bilinen gri Minyas formları

görülmektedir. A49 tipi sığ çanaklar, A60, A73, A75 (Lev. LXVI.e) tipi çanaklar,

A71 tipi derin çanaklar, A83 tipi kaideli fincanlar, A85 ve A86 tipi gobletler, A87

tipi fincanlar, B25, B35 tipi testiler, B41 tipi şişeler, B42 tipi amforalar, C41, C48

(Lev. LXVI.f), C67, C68 (Lev. LXVII.a), C70, C80 (Lev. LXVII.b) tipi çömlekler,

C57 tipi alabastronlar ve D45 tipi kap altlıkları VI. tabakadan bilinen formlar

arasındadır.

VI. tabakada ele geçmeyen A52513, A77 tipi sığ çanaklar ve A93 tipi köşeli

fincanlar ile ilk kez VII a’da ortaya çıkan A72 tipi derin çanaklar, B27 tipi testiler,

C43 ve C50 tipi çömlekler, C56 tipi alabastronlar, C69 ve C75 tipi kraterler görülen

yeni formlar arasındadır.514

VII b tabakasının gri Minyas seramikleri de VI ve VII a tabakaları

geleneğinde devam etmektedir. Hamur genellikle açık gridir ancak kenarlara doğru

kahverengi olduğu görülmektedir.

VIIb1 ve VIIb2 tabakalarında VII a’ daki gri Minyas kap formları arasında yer

alan A52, A72, A75, A77, A85, A87, C41, C43, C48, C67, C70 tipi kaplar bu grup

seramik içinde artık görülmemektedir. Bunların dışında kalan VII a gri Minyas kap

formlarına, VIIb tabakasında A67 tipi geniş çanaklar, A106 tipi fincanlar (Lev.

512 İbid: 37-38. 513 Schmidt 1902: 151 n. 3059. 514 Blegen,et.al.1958: 21, 26-44.

Page 99: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

99

LXVII.c), B26, B28 tipi testiler, C47 tipi uzun iki kulplu çömlekler (Lev. LXVII.d),

C51 tipi tutamaklı çömlekler, C74 tipi hafif köşeli profilli kraterler ve D35 tipi küçük

kapaklar (Lev. LXVII.e) formları eklenmiştir.515

VII a tabakasında ‘Tan ware’ olarak tanımlanan kapların hamurları, açık tan

renginden kırmızımsı kahverengiye değişen tonlardadır. Kil genellikle çok iyi

arıtılmış, küçük çakıltaşı, kuvars, kireç, deniz kabuğu ve mika katkısı içermektedir.

Bu gruptaki seramiklerin hepsi astarlıdır. Astar iki çeşide ayrılabilir. Birinci

tip, kaliteli, düzeltilmiş, kum ve biraz mika katkısı içeren hamur rengiyle hemen

hemen aynı açık tan rengindedir. Diğer tipse daha kalın ve koyu, sarıya çalan koyu

tan, portakal, kırmızı ya da çikolata kahvesi renklerindedir. Bu seramiklerin

yüzeyleri daima perdahlıdır.

‘Tan ware’ kaplarının bezemeleri gri Minyas kaplarıyla benzerdir.

Bezemeler, insize olarak uygulanmış yatay, düz ve dalgalı çizgilerden oluşturulan tek

ya da gruplar halinde düzenlemelerden oluşmaktadır. Bu tip çanaklara bazen Miken

motifleri de uygulanmıştır.516

Troya VII a’ nın tanımlanan tan ware kap formları arasında; VI. tabakadan da

bilinen A60 (Lev. LXVII.f) , A73 tipi çanaklar, A49 (Lev. LXVIII.a) ve A50 tipinde

kulplu çanaklar, A71 tipi derin çanaklar, A81 tipi sığ fincanlar, A83 tipinde kaideli

fincanlar, A85 ve A86 tipinde gobletler, B25, B26 (Lev. LXVIII.b), B35 tipinde

çömlekler, B40 tipinde akıtacaklı çanaklar, B41 (Lev. LXVIII.c) tipinde şişeler, B42

tipinde amforalar, C39 (Lev. LXVIII.d) tipi pitos örnekleri, C41, C67, C68, C70,

C80 (Lev. LXVIII.e), C82 tipinde çömlekler, C57 tipinde alabastronlar, D40 olarak

tanımlanan kernoslar, D42 ve D43 tipinde üzengi kulplu çömlekler ve D45 tipinde

kap altlıkları bulunmaktadır.

Bu grup kapların VII a tabakasında yeni görülen formları arasındaysa; A52,

A55 ve A79 tipinde çanaklar, A77 tipinde sığ çanaklar, A72 (Lev. LXIX.a) tipi derin

çanaklar, A88 (Lev. LXIX.b) olarak tanımlanan tankart tipi fincanlar, B27, B29, B31

ve B32 tiplerinde testiler, B39 tipinde akıtacaklı çanaklar, C43, C44, C45, C46 (Lev.

LXIX.c) , C50 (Lev. LXIX.d), C51 tipinde çömlekler, C56 tipinde alabastronlar ve

515 İbid: 155, 165-175. 516 İbid: 22-23.

Page 100: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

100

C74 olarak tanımlanan kraterler yer almaktadır.517

Troya VII b tabakasında ele geçen tan ware kaplarını VII a’ daki

benzerlerinden ayırt etmek çok güçtür. Astar mika katkılıdır ve bazı parçalarda açık

devetüyü ya da beyaza yakın bir renk taşımaktadır.

Troya VII b’ nin tan ware kaplarının üzerini tamamen insize bezemeler

kaplamaktadır. Boyalı çizgisel bezemeler, yarı parlak ya da mat kırmızı, kırmızımsı

kahve ya da koyu tan renginde yapılmıştır. Bunlar genellikle Miken kaplarının yerel

taklitleri olarak kullanılmıştır.

VII a tabakasında ele geçen tan ware kap formlarından, A55, A77, A79, A81,

A83, A85, A88, B27, B31, B32, B35, B39, B40, C39, C41, C43, C44, C46, C57,

C67, C70, C82, D40 ve D45 tipleriyle tanımlananlar VII b safhasında ele

geçmemiştir. Kalan diğer VII a formlarına ek olarak A66 tipi geniş omurgalı

çanaklar, A74 tipi kulplu fincanlar, A93 tipi ilmek kulplu sığ köşeli fincanlar, C42

tipi üç kulplu çömlekler, C69 ve C75 tipi kraterler VII b safhasında görülmeye

başlanan formlardandır.518

GTÇ tabakalarından Troya VI’ nın geç safhasına ait ithal Miken kabı

örnekleri arasında, Miken kentlerinde oldukça yaygın olan519 A53 formlu çanaklar,

Furumark’ın ‘Levanto- Mycenaen’ olarak tanımladığı grupta yer alan ve FS309520

nolu kap tipine benzer olan A54 tipi çanaklar bulunmaktadır. Aynı zamanda

Enkomi’deki mezarlarda da bazı örnekleri ele geçmiştir. 521

A71 tipinden ithal bir Miken kabı Miken kentlerinde yaygın kullanılan bir

formdur ve Furumark tarafından 284 nolu tiple karşılaştırılabilir.522 A76 tipi

çanaklarsa FS 204 tipindedir.523 A78 formlu çanaklar FS 213 tipindedir ve yine

Miken kentlerinde yaygın olan formlardan biridir.524 İthal Miken seramikleri Troya’

da kaideli fincan ya da goblet olarak tanımlanmış formlarda da mevcuttur. Bunlar FS

256, FS 257 ve FS 264 tiplerine uymaktadır. A87 tipli fincanlar da ithal Miken

seramikleri arasında görülen formlardandır (Lev. LXIX.e). ‘Vaphio fincanı’ olarak

517 Blegen,et.al.,loc.cit. 518 İbid: 155, 160-173. 519 Furumark 1972: 636; Mountjoy 1986: passim; Mountjoy 1999: passim. 520 Furumark,op.cit.: 65-66 fig. 18. 521 Furumark 1951: 40 fig. 8e. 522 Furumark 1972: 634 fig. 13. 523 İbid: 53 fig. 15. 524 İbid: 48, 620 fig. 13.

Page 101: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

101

bilinen forma yakın olan bu tip Furumark tarafından FS 225, 226 ve 228 olarak

tanımlanmış525 ve GH IIIA-IIIB’ye verilmiştir. B34’le tanımlanan bodur testiler

(Lev. LXIX.f) VI. tabakanın geç safhasındandır. B37 tipinde akıtacaklı testiler, B40

tipli akıtacaklı çanaklar (Lev. LXX.a), Furumark’ın FM 20 tipine yakın C40 tipli

testiler ve yine FM 18 tipi ile aynı formdaki526 tipleri, C41 tipli çömlekler (Lev.

LXX.b), Miken kentlerinde yaygın olan ve FM 84 ya da 85 formlarıyla benzer527

C52 olarak tanımlanan alabastronlar (Lev. LXX.c), bunların iki kulplu varyasyonları

olarak tanımlanan C53 tipi (Lev. LXX.d) ve D41, D43 tiplerinde üzengi kulplu

çömlekler de ithal Miken kaplarında görülen formlar arasındadır. Üzengi kulplu

çömlekler FM 164 tipine benzerdir.528

Yerli Miken seramikleri arasında, A75 tipi çanaklar, FS 264 formunda A85

tipinde kaideli fincan ya da gobletler ve A87 tipi fincanlar bulunmaktadır.

Troya geç VI safhasında ele geçen Kıbrıs kapları arasında, ‘White Slip II’

kapları ve birkaç tane de ‘Base Ring II’ kaplarına ait parçalar ele geçmiştir (Lev.

LXX.e).529

Troya VII a’ da ele geçen Miken seramikleri ithal ve yerli örnekler olmak

üzere iki grupta incelenebilir. İthal parçalar, VI. tabakada ele geçen sayısı binden

fazla parça ile karşılaştırıldığında çok az bir oranda kalmaktadır. Bu tabakada

yaklaşık 60 kadar ithal Miken parçası ele geçmiştir. Bu örnekler GH IIIA ve IIIB’ ye

tarihlenmektedir. Yapısal olarak Mikenai ya da diğer Miken kentlerinde ele

geçenlerle oldukça benzerdir.

Tanımlanan ithal Miken seramiği formları arasında, A71 tipi derin

çanaklar530, A85 ve A86 tipi kylixler531, C57 tipi alabastronlar532 ve C41 tipi

çömlekler yer almaktadır. 533

Yerli Miken seramiğinin VIIa tabakasında sayısı 250’den fazladır. Bu kaplar

Troya’ya bilinmeyen bir yerden gelmiştir. Bazı yerel örneklerse ‘tan ware’ kaplarına

525 İbid: 53 n. 15. 526 İbid: fig. 3. 527 İbid: 41 fig. 11. 528 İbid: 36-37 fig. 8-9. 529 Blegen,et.al.1953: 38. 530 Furumark tarafından FS 284 olarak tanımlanan form ile benzerdir. Bnz. Furumark,op.cit.: 48-49 fig. 13-14. 531 Furumark tarafından tanımlanan FS 256, 257, 259, 264 formları ile benzerdir. Bnz. İbid: fig.16-17. 532 Furumark tarafından tanımlanan FS 93, 94 formları ile benzerdir. Bnz. İbid: 44 fig.12. 533 Blegen,et.al. 1958: 23.

Page 102: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

102

Miken motiflerinin eklenmesiyle üretilmişlerdir.

Yerli Miken seramiği formları arasında; A49 tipi kulplu çanak, A71 tipi derin

çanak, A73 tipi çanak, A85 ve A86 tipi kylixler, B25 tipi testiler, C56 ve C57 tipi

alabastronlar, C80 tipi çömlekler, D43 tipi üzengi kulplu çömlekler534 (Lev. LXXI.a),

D44 tipi ritonlar535 ve D45 (Lev. LXXI.b) olarak tanımlanan kap altlıkları yer

almaktadır.536

VII b safhasında ele geçen Miken kapları da ithal ve yerel olmak üzere iki

gruptan oluşur. İthal Miken parçalarının bir kısmı GH IIIB, diğerleriyse IIIC’ ye

tarihlenmektedir. Bu grup seramiğin VII a safhasında ele geçenlerle arasında çok az

fark bulunmaktadır.537 Görülen formlarda devamlılığını sürdürmektedir.538

Kaliteli kaplar grubunda yer alan Kıbrıs kaplarından VII a tabakasında sadece sekiz

parça bulunmuştur. Ele geçen tüm parçalar ‘white slip II’ örnekleridir.539 VII b

safhasında ise olasılıkla önceki periyottan kalan tek bir ithal Kıbrıs seramiği parçası

bulunmuştur.540

VII a safhasından farklı olarak, ‘yumrulu seramik’ adı verilen seramikler VII

b safhasında ilk kez karşımıza çıkmaktadır. Bu tür kapların hepsi el yapımıdır ve

genellikle düzensiz, asimetrik bir forma sahiptir. Özellikle VII b’ nin ikinci

safhasında çok sayıda ele geçmişlerdir. Hamurları oldukça kabadır. Katkı olarak

kullanılan taş parçacıkları bazen yüzeyde görülebilmektedir. Siyah, zeytini-gri,

kırmızımsı kahve ve açık portakalımsı-kırmızıya değişen renk tonlarına sahiptir.

Çoğu örneğin dış yüzeyine astar uygulanmıştır.

Yumrulu seramiklerde görülen formlar, daha önceki safhalarda görülmeyen

yeni tiplerdir. Bu formlar; A101 tipi çanaklar, A103 tipi küçük fincanlar (Lev.

LXXI.c), A104 tipi büyük fincan formlu kaplar (Lev. LXXI.d), A105 tipi geniş

fincanlar, A106 tipi fincanlar (Lev. LXXI.e), A107 tipi sığ, iki kulplu keskin profilli

çanaklar (Lev. LXXI.f) , B43541, B44, B45, B46, B47, B48 tipi testiler, C83 tipi

534 Furumark tarafından tanımlanan FS 171-174 formları ile benzerdir. Bnz. Furumark,op.cit.: fig.6. 535 Furumark tarafından tanımlanan FS 199 formu ile konik gövdeliler benzerdir. Bnz. İbid: 67 fig.20 536 Blegen,et.al.,loc.cit.. 537 İbid: 156-157. 538 Bnz. İbid: fig.277 n.18,27 fig.278 n.12,18 (A71 formu), fig.276 n.21,22 fig.278 n.5,6 fig.279 n.3 (A85, A86 formu); yerli Miken örnekleri için bnz. fig.278 n.14 (A87 formu), Fig.276 n.37.913 (C57 formu) 539 İbid: 24. 540 İbid: 156-157. 541 Bu örneğin benzeri için bnz. Lamb 1937: lev. VII n. 15.

Page 103: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

103

kulplu çömlekler, C84 tipi geniş çömleklerden oluşmaktadır.542

Kaba kaplardan olan taşçıklı seramikler ise, kırmızımsı kahverengi, kahvemsi

ya da gri kilden yapılmış hamura sahiptir. Katkı maddesi olarak, küçük çakıltaşları,

taş parçacıkları ve deniz kabukları kullanılmıştır. Dış yüzeyleri genellikle düzeltilmiş

ve perdahlanmıştır. Bunları geç VI’ nın aynı grup kaplarından ayırt etmek

olanaksızdır.

VII a tabakasında taşçıklı seramiklerde kullanılan formlar arasında, A74 tipi

kulplu fincanlar, A80 tipi fincanlar, A90 tipinde tankartlar, B30 tipinde küçük

testiler, C51, C61, C62, C63 tiplerinde çömlekler543, D37 tipinde pişirme kapları yer

almaktadır.

Kaba seramikler arasında yer alan pithoslar, C39 olarak tanımlanan

formdadır. Bunlar, tuğla kırmızısı renginde, bol taşçık katkılı bir hamur yapısına

sahiplerdir.544

Troya VII b tabakasının kaba nitelikli kaplarının hepsi el yapımıdır. Hamur,

genellikle kahverengi, gri ve siyaha değişen tonlarda renge sahiptir. Bu kapların özü

gri ya da siyah, dış yüzeyleri ise kahverengi ya da kırmızımsıdır. Kaba nitelikteki

kapların başlıca formları; A102 tipi kaba tankart benzeri kaplar545 , B33 tipi testi ya

da kepçeler, B42 tipi amforalar, C39 tipi pithoslar , C58 tipi derin depolama

çömlekleri, C85 tipi geniş ağızlı çömlekler, C86 tipi derin fıçı biçimli çömlekler,

D36 tipi kapaklar ve D37 tipi pişirme kaplarından oluşmaktadır. 546

IV.1.4.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

IV.1.4.3.a. MADENİ ESERLER

GTÇ’ nda da kullanılan başlıca madenler, bronz, elektrum, altın ve

kurşundur. VI. tabakanın geç safhasına ait olarak son dönem kazılarına kadar toplam

34 tane madeni buluntu ele geçmiştir.

542 Blegen,et.zl.,op.cit.: 158,163-174. 543 A74, A80, A90, B30, C51, C63 formları Troya VI’ da kullanılmamış, VII a tabakasında ise sadece bu gruptan birer örnekle tanımlanmıştır. 544 Blegen,et.al.,op.cit.: 24. 545 Bu kap formu aynı zamanda B42 formunun alt grubu olarak da geçmektedir. Bnz. İbid: 168. 546 İbid: 158-159, 164-176.

Page 104: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

104

Troya VI. tabakada geç safhaya tarihlenen 2 ok ucu ele geçmiştir. Bunlar

kanatlı ok ucu olarak tanımlanan formdadır (Lev. LXXII.a). Lev. LXXII.a’daki ilk

örnek iyi bilinen bir Miken formudur ve olasılıkla ithaldir. Diğer örnekse,

Schliemann tarafından bulunup, VI. şehre verilen bir diğer ok ucunun benzeridir.547

Benzerleri, Alaca Höyük548, Alişar549 ve Boğazköy’ün Hitit tabakalarından

bilinmektedir.

Yuvalı ya da içi oyuk olarak tanımlayabileceğimiz keskilerden geç VI

safhasına verilen tek bir örnek ele geçmiştir (Lev. LXXII.b). Benzerleri Alişar550,

Boğazköy551, Alaca Höyük552 ve Anadolu’nun diğer birkaç kentinden553

bilinmektedir. Ayrıca Tarsus-Gözlü Kule’de de GTÇ I dönemine tarihlenen benzer

bir örneği ele geçmiştir.554

Troya VI’ da sayıca en fazla bulunan eser gruplarından biri iğnelerdir. Bronz

iğnelerden ikisi Troya’ da ‘tip 5’555 olarak tanımlanan, baş kısmı yuvarlatılmış bir

forma sahiptir (Lev. LXXII.c). Bu tipte bir iğnenin benzeri Tarsus-Gözlü Kule’de

GTÇ II döneminde ele geçmiştir.556 Ayrıca Alişar557 ve Alaca Höyük558’ün Hitit

tabakalarından bilinmektedir. Troya’ nın bu tabakasında ele geçmiş diğer bronz

iğnelerin, kırık ya da çok korozyona uğramış olmaları sebebiyle formlarını ve

ilişkilerini ortaya koymak mümkün olmamıştır. 559

Bronzun dışında, iğne yapımında elektrum ya da gümüş de kullanılmıştır.

Troya’ da ele geçen bir örneğin (Lev. LXXII.d) Ege’deki diğer merkezlerde ve

Alişar’ da560 benzerleri görülmektedir.

Spatula ya da kazıyıcı olarak tanımlanan bronz eserlerden üç tane

bulunmuştur. Bunlar Troya için bir yeniliktir.561

547 Schliemann 1881: 675 n. 1423. 548 Koşay 1951: lev.LXXXV res.1. 549 von der Osten 1937: fig.291 d1747. 550 İbid: fig.292 d2070. 551 Boehmer 1972: 76 n.245 lev.13 n.224. 552 Koşay-Akok 1966: 195 lev 43 n. Al.h.202. 553 Müller-Karpe 1994: 244-245 lev.74-75. 554 Goldman 1956: fig.426 n.63,69. 555 Blegen,et.al.1953: 288. 556 Goldman,op.cit.: 295 fig.431 n.198. 557 von der Osten,op.cit.: fig.284 d2726, d1311, e71. 558 Koşay-Akok,op.cit.: lev.40 e34 lev.42 e50. 559 Blegen,et.al.,op.cit.: 23. 560 Von der Osten,op.cit.: fig.279-280. 561 Blegen,et.al.1953: 23 fig.297 n.34.389, 34.400.

Page 105: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

105

Kurşun kıskaçlar, ETÇ döneminden geç dönemlere kadar kırık çömlekleri

onarmak amacıyla yaygın olarak kullanılmıştır (Lev. LXXII.e). Bu örneğin yakın

benzeri Alişar’da ele geçmiştir.562

Bronz halkalar, ele geçen bir örnek dışında özellik belirtmemektedir. Bu

örnek 12 nolu gömü urnesinin etrafındaki yanmış parmak kemikleriyle birlikte

bulunması sebebiyle yüzük olarak tanımlanmıştır.563

IV.1.4.3.b. P.T. ESERLER

Troya VI’ nın geç safhasına ait olarak ele geçen boncukların hepsi aynı

alanda bulunmuş ve hepsi de damla şeklinde bir forma sahiptir. Bu boncuklar

olasılıkla bir kolyeye aittir.

Sayıları 15’i bulan dokuma ağırlıkları, başlıca iki ana tipe ayrılmaktadır. Bu

ağırlıkların 10 tanesi, yassılaştırılmış yumurta şeklinde bir forma sahiptir. 5 tanesi ise

piramidal bir formdadır (Lev. LXXII.f-g). Bunların kısa olan eksenlerinde açılmış

delikler mevcuttur. Piramidal form, Troya VI için bir yeniliktir.564

IV.1.4.3.c. TAŞ ESERLER

VI. tabakanın geç safhasına ait olan 2 taş amulet ele geçmiştir (Lev.

LXXII.h).

Troya VI’ nın geç evresinde ele geçen taş boncukların üç tanesi değerli

taşlardan yapılmıştır. Değerli taşların kullanılması Troya VI için bir yeniliktir ve

olasılıkla Miken etkisinin bir sonucudur. Değerli taşlardan yapılmış bu üç boncuk

Miken merkezlerinden ithal örneklerdir.565

Bir uçları bileme amacıyla kullanılan 4 küçük taş eser de perdah taşı olarak

adlandırılmıştır (Lev. LXXII.i).566

Troya VI’ nın geç safhasının bileytaşları kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. Ele

geçen 28 tane bileytaşının, 15 tanesi dikdörtgen, onikisi de hemen hemen silindirik

562 von der Osten,op.cit.: fig. 503 e2175. 563 Blegen,et.al.,loc.cit.: fig.344 n. 34.466. 564 İbid: 31. 565 İbid: 23. 566 İbid: 25.

Page 106: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

106

kesitlidir (Lev. LXXII.j). Bir tanesi parça olarak ele geçtiği için formunu tanımlamak

mümkün olmamış, diğerleri ise yassı üçgen bir forma sahiptir.567

Dikdörtgen kesitli bileytaşları, Troya I568, Troya II569, Troya III570, Troya

IV571’de de ele geçmiştir. Aynı zamanda, Boğazköy572 ve Alişar’ın Hitit

tabakalarında bu tip bileytaşlarının benzerlerini görmek mümkündür. Ancak bunlar

Alişar’da perdah taşı olarak tanımlanmışlardır.573 Bunların dışında, steatitten

yapılmış piramit biçimli ağırlıklar (Lev. LXXII.k) da ele geçmiştir. Bu eserler

Troya’da yeniliğin işaretlerinden biridir.574

Ağırşak ya da düğme olarak tanımlanabilecek buluntulardan VI. tabakada iki

örnek mevcuttur. Bunlar steatitten yapılmıştır ve Miken kentlerinden ithal eserlerdir

(Lev. LXXIII.a). Lev. LXXIII.a’daki ikinci örnek kısa konik formludur ve GH III

döneminin en yaygın Miken tiplerinden biridir. Diğer örnekse ilkinden daha geç bir

döneme aittir ve VII a tabakasına ait olma ihtimali yüksektir.575

Düzensiz ya da disk şeklinde düzleştirilmiş taşlardan yapılan ağırlıklardan üç

örnek bulunmuştur. ‘Pillar House’ olarak adlandırılan yapıda ele geçen bu

ağırlıkların orta kısımlarında düzensizce açılmış delikler bulunmaktadır (Lev.

LXXIII.b).576

IV.1.4.3.d. KEMİK ESERLER

Troya VI’ nın GTÇ’ na tarihlenen kemik aletleri arasında 58 tane bız ve iğne

ele geçmiştir.577 Troya VI’ nın geç safhasında bız ve iğne formlarında 9 n. lu tipin

ortaya çıkışı578 dikkate değer bir gelişmedir. Bız ve iğne tipleri, eski dönemlerden

gelerek küçük değişikliklerle kullanılmaya devam etmiştir. Bununla beraber, Troya I,

II ve III’ün kemik aletlerinin kalitesi, izleyen dönemlerde ele geçenlerden daha

567 İbid: 26. 568 Schliemann,op.cit.: 281 n.101-102. 569 Blegen, et. al. 1950: fig. 361 n.35.256, 36.323. 570 Blegen,et.al.1951: fig.49 n. 33.202. 571 İbid: fig. 148 n. 33.20. 572 Bittel 1937: 22 lev 14 n.3. 573 Von der Osten,op.cit.: fig.261 n.c873, e747, d2238, c2619, c863, c2215, c689, c1869, d2504. 574 Blegen,et.al.1953: 25-26. 575 İbid: 27. 576 İbid: 26. 577 İbid: 27 fig. 302-303. 578 İbid: fig. 289.

Page 107: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

107

yüksektir. IV, V ve VI. tabakalarda kemik işçiliğinin zayıflaması, metal eserlerin

sayısının artmasının bir sonucudur.

Sivri uçlu kemik aletlerde 4 tanesi baş kısımlarında yer alan delikler

nedeniyle şiş olarak tanımlanmıştır.579 Troya I580, IV ve V’ de görülen tipleri581

şişlerin kentte uzun bir kullanım süresi olduğunu ortaya koymaktadır.582

Düğme olarak tanımlanan buluntular, Troya’ nın daha önceki dönemlerinde

görülmeyen özelliktedir (Lev. LXXIII.c). Olasılıkla bir başka yerden ithal edilmiş

olan eserlerdir.

Ele geçen diğer kemik ya da boynuzdan yapılmış aletler arasında bir tanesi

OTÇ’ na tarihlenen dört tane tutamak yer almaktadır (Lev. LXXIII.d). Benzer formlu

diğer bir grubu ince boru ya da tüp olarak tanımlayabileceğimiz eserler oluşturur

(Lev. LXXIII.e). İçi boş olan bu eserler de olasılıkla tutamak işlevine sahiptir. Troya

VI’ da 4 tane ele geçmiştir.

Kemikten yapılmış eserler arasında bir de mühür bulunmaktadır. Disk

şeklinde olan bu mühür (Lev. LXXIII.f), olasılıkla Anadolu grubundandır ve çağdaş

olan Hitit gliptiğinden esinlenerek yapılmıştır.583

IV.1.4.3.e. DİĞER ESERLER

Troya VI’ da bu grupta değerlendirebileceğimiz eserler fildişi, deniz kabuğu

ve cam türünden malzemeyle yapılmışlardır. Çoğunluğunu boncukların oluşturduğu

bu grup eserlerin sayısı 169’dur ve VI. tabakanın geç safhasına tarihlenmektedir. 584

Fildişinden yapılan eserler arasında boncuklar, kutu parçaları, diskler, kolye

taneleri, iğne ve bir mühür bulunmaktadır. Bunlar, Minos-Miken kentlerinde ele

geçenlerle karşılaştırılabilir örneklerdir.

Fildişi mühür de, Troya’ ya ithal olan eserlerdendir (Lev. LXXIII.g). Form

olarak en yakın benzerleri Ege’deki yerleşimlerden bilinmektedir. Ancak von der

Osten, üzerindeki oymaların detaylarında Hitit etkisinin bulunduğuna inanmaktadır.

579 İbid: fig. 301. 580 Blegen, et. al. 1950: fig. 219-220. 581 Blegen,et.al.1951: fig. 149, 235. 582 Blegen,et.al.1953: 27-28. 583 İbid: 29. 584 İbid: 29-30, tablo.5-6.

Page 108: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

108

Cam türünden bir malzemeyle yapılmış olan eserlerden 2’si erken VI, 157’si

geç VI evresine tarihlenmiştir. Bunlar farklı formlarda ve farklı ölçülerde ele geçen

boncuklardan oluşmaktadır.585

IV.2. LİMAN TEPE

IV.2.1. KONUM

Liman Tepe, İzmir Körfezinin güneybatısında, İzmir’in Urla ilçesinin İskele

Mahallesinde,Karantina Adasının tam karşısında bir yarımada üzerinde yer

almaktadır. İzmir-Urla yolundan ayrılan İzmir-Çeşmealtı yolu İskele Mahallesi

merkezine gelmeden önce Liman Tepe’yi doğu-batı istikametinde ikiye bölmekte, bu

yola göre kazı alanları da kuzey-güney olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Lev.

LXXIV.a).586

İzmir Körfezi çok sayıda koy ve yarımadalarıyla günümüzde olduğu gibi eski

çağlarda da yoğun bir şekilde yerleşime sahne olmuştur. Bir taraftan Ege Adaları ve

Kıta Yunanistan’a deniz yoluyla çok rahat bir şekilde bağlanan körfez ve çevresi,

Gediz Vadisi aracılığı ile de Orta Anadolu içlerine kadar uzanan bir bölgeyle ilişki

içindedir. Eski çağlarda dikdörtgen bir konuma sahip olan körfez batıdan da Urla

Yarımadası ile koruma altına alınmakta, böylece tüm Batı Anadolu sahillerinin en

uygun liman şartlarını barındırmış olmaktadır. Körfez ve çevresi; yumuşak iklimi,

bereketli toprakları ve çevrenin maden zenginliğiyle günümüzde olduğu gibi

prehistorik dönemlerde de oldukça ilgi görmüştür. Bugün Liman Tepe, bu körfezin

güneybatısında bulunan bir yarımada üzerinde yer almaktadır (Harita 16).

Liman Tepe’nin üzerinde yer aldığı yarımada, deniz içindeki doğal bir kaya

grubunun ana karayla birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu oluşum; Urla’nın kuzeyinde

bulunan kıyı ovası olasılıkla bir uzun koyun sonradan dolması, önce bir kum setiyle

ilişkisinin kesilmesi, özellikle Zongurlu ve Kocadere çayları sayesinde kısa sürede

dolarak alüvyonla kaplı bir birikinti ovasına dönüşmesi sırasında meydana gelmiştir.

Bu yarımada bir taraftan yerleşim için uygun bir zemin içerirken, diğer taraftan

bereketli ve yağışlı kıyı ovasından oluşan bir arazi yapısını da arkasına almış

585 Blegen,et.al.,loc.cit. 586 Erkanal-Hüryılmaz 1994: 361.

Page 109: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

109

olmaktadır ve Liman Tepe bu yarımada üzerinde yer almaktadır.587

Liman Tepe, kuzey rüzgarlarına karşı korunmuş olduğu kuzeyinde bulunan

yüksek kayalık bir araziden güneye doğru alçalmakta ve antik Klazomenai kentiyle

bütünleşmektedir.

1994 yılından bu yana Liman Tepe’nin kuzeyinde yerleşime ait deniz altında

bazı kalıntılar tespit edilmiştir (Plan 28). Yapılan araştırmalar sonucu su altındaki

arazi yapısı ve kalıntıların yayılış alanı ana hatlarıyla tespit edilmiş ve göstermiştir ki

Liman Tepe’nin bulunduğu yarımada deniz içinde kademeli bir şekilde alçalmakta ve

kuzeybatıya doğru uzanarak bir burun oluşturmaktadır. Bu burun, güneyindeki koyu

bir dalgakıran gibi doğal bir şekilde korumaktadır. Şu ana kadar yürütülen çalışmalar

sonucunda günümüzdeki topografik yapısının daha çok ETÇ II döneminde oluştuğu

anlaşılmıştır.588 Erken Tunç Çağında güçlü surlarla çevrili bir iç kaleye ve güneye

doğru uzanan bir aşağı şehre sahip olan Liman Tepe’de iç kalenin bir kısmı ve

prehistorik liman tesislerinin Ege Denizi’nin yükselen suları altında kaldığı

anlaşılmıştır.589 Liman Tepe’nin su altında kalan liman tesisleri ile ilgili çalışmalar

Ankara Üniversitesi ve İsrail Haifa Üniversitesi ortak çalışmasıyla 2000 yılından beri

sürdürülmektedir.

IV.2.2. KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Prehistorik değeri ilk olarak Ekrem Akurgal tarafından ortaya konan Liman

Tepe nin590 prehistorik karakteri 1979 yılında Çetin Anlağan başkanlığında başlatılan

kurtarma kazıları sırasında açılan iki sondaj çukuru ile ayrıntılı olarak ortaya

konmuştur.591 Alınan bu sonuçlar üzerine 1980 yılında Çetin Anlağan başkanlığında

sürdürülen kurtarma kazılarında ve 1981 yılında Güven Bakır başkanlığında

gerçekleştirilen bilimsel kazılarda höyük üzerinde oldukça kapsamlı bir araştırmaya

başlanmıştır. Liman Tepe’de 1992 yılından bu yana Prof. Dr. Hayat Erkanal’ ın

bilimsel başkanlığında sürdürülen kazılar sistemli olarak devam etmektedir.

587 Erkanal-Günel 1996: 305-307. 588 Erkanal-Günel 1997: 248-249. 589 Erkanal 2001: 259. 590 Akurgal 1950: 4. 591 Bakır-Anlağan 1980: 88; Erkanal-Erkanal 1983: 163-183.

Page 110: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

110

Liman Tepe’de bugüne kadar sürdürülen çalışmalar sonucunda höyüğün en

erken Erken Neolitik Çağ’da592 iskan edilmiş olduğu ve kesintisiz olarak Geç

Kalkolitik Çağ, Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı ve Geç Tunç Çağları süresince

kronolojik bir ardıllık göstererek kesintisiz olarak iskan gördüğü anlaşılmıştır.593

Eğer Antik Klazomenai dikkate alınacak olursa, sürekli yerleşim Roma Dönemi’ne

kadar devam etmektedir.594

IV.2.3. OTÇ TABAKALARI

Liman Tepe’de hem kuzey hem de güney kazı alanlarında OTÇ tabakaları

tespit edilmiştir. Özellikle kuzey kazı alanı bugüne kadar tespit edilen tüm 2. bin

tabaklarını bir arada ortaya koyma açısından önem taşır. Dönemlerinin karakteristik

özelliklerini yansıtan çeşitli kalıntı ve buluntular veren bu tabakalar Tablo 6.a’ da

görülmektedir.595

IV.2.3.1. MİMARİ

Liman Tepe’de OTÇ I mimari tabakası, kuzey kazı alanında GTÇ mimari

tabakasının altında, kısmen de aynı tabaka seviyesinde dağınık taş kümeleri halinde

tespit edilen bu tabaka gerek höyük yüzeyinde toprak alma nedeniyle gerçekleşen

tahribat gerekse geç döneme ait kültürlerin derinleşen varlıkları nedeniyle mimari

açıdan tam olarak ortaya konamamıştır.596 Ele geçen buluntular herhangi bir mimari

bütünlük göstermemekte, birbiriyle bağlantısı olmayan duvar kalıntıları ile temsil

edilmektedir. Bu duvarlardan ikisi kuzeydoğu-güneybatı doğrultusundadır. Her iki

duvar arasında büyük bir taş yığınının neden olduğu 2.20 m.lik bir açıklık

bulunmaktadır. Duvarların yapımında iri boy toplama taşlar kullanılmış ve yatay iki

sıra halinde dizilmişlerdir. Aynı teknik ve yapıya sahip bir başka duvar kalıntısı diğer

iki duvarın doğrultusundan 5 m. doğuda bulunmaktadır. Tüm bu duvar kalıntılarının

5 m. genişliğinde kuzeydoğu- güneybatı istikametinde uzanan bir yapıya ait

592 Erkanal 1999: 331. 593 Erkanal,H. 1998: 379. 594 Erkanal 1999: 331. 595 Erkanal-Günel 1997: 233-234. 596 Erkanal-Hüryılmaz 1994: 363.

Page 111: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

111

olabileceği düşünülebilir.597

Kuzey kazı alanının kuzeydoğu köşesinde bir su kuyusu ve bazı duvar

kalıntıları ile temsil edilen kalıntılar OTÇ’ nın 1. ve 2. evresini göstermektedir (Lev.

LXXIV.b). Duvarlardan biri levha halindeki kireç taşlarıyla inşa edilmiştir. 0.40 m.

yüksekliğinde korunan bir ikinci duvar ise diğerinin aksine orta boy düzensiz taşlarla

örülmüştür. Birbiriyle ilişkisi olmayan bu duvarlar herhangi bir mimari bütünlüğe

sahip değildir. Bu duvarların hemen altında tespit edilen su kuyusunun tabanı açığa

çıkarılamamıştır. Kuyunun üst kısımlarında duvar örgüsü levha halindeki kireç

taşları ile yapılırken alt kısımlarda toplama taşlar kullanılarak örgü tekniği

basitleşmektedir. Yüzey tahribatı nedeniyle duvar kalıntıları ve su kuyusu arasındaki

bağlantı tespit edilememiştir. Devrin tarihlemesi ancak seramik örneklerle ortaya

konabilmektedir.598

OTÇ 2 mimari tabakasıysa, OTÇ 1 mimari tabakasının yaklaşık 0.50 m.

kadar altında tespit edilen bu tabakada ele geçirilen kalıntılar herhangi bir mimari

bütünlüğü oluşturacak düzeyde ele geçirilememiştir. OTÇ 2 mimari tabakasına ait iki

duvar kalıntısıyla birlikte iki ocak tabanı ve bir fırın tabanı tespit edilmiştir. Duvar

kalıntılarından biri kuzey kazı alanının kuzeybatısında açığa çıkmıştır. Bu duvar,

yassı kireç taşlarının ikili olarak karşılıklı dizme suretiyle inşa edilmiştir.

Güneydoğu- kuzeybatı yönünde uzanan bu duvar kalıntısının kuzeyinde ise tabanı

seramik parçalarıyla döşeli bir fırın tabanı tespit edilmiştir. Aynı kazı alanında ele

geçirilen ikinci duvar kalıntısı alanın güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Bu duvar

daha küçük boyuttaki taşlarla iki sıra halinde örülmüş ve araları dolgu taşları ile

doldurulmuştur.599

Liman Tepe’de OTÇ 2 evresine tarihlenen bu tabaka kuzey kazı alanında

hemen hemen tüm alanı kaplayan birkaç safhalı taş döşeme ile temsil edilmektedir.

Daha çok moloz görünümünde taş kırıntılarından ve yuvarlak küçük taşlardan bu

döşeme içinde yer yer görülen yerli Urla taşı parçalarının herhangi bir bütünlük

içinde değerlendirilmesi mümkün olmamıştır.600

597 Erkanal-Günel 1995: 266. 598 Erkanal-Günel 1997: 234-235. 599 Erkanal-Hüryılmaz 1994: 363. 600 Erkanal-Günel 1995: 266.

Page 112: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

112

Daha önce OTÇ 1 mimari safhası içinde özellikleri ortaya konan su

kuyusundan OTÇ 2 mimari safhasına ait malzeme de ele geçmiştir. Kuyu içinden ele

geçen seramik örnekler Batı Anadolu, Ege Adaları ve Kıta Yunanistan’da görülen

kap tiplerini yansıtmaktadır.601

OTÇ 3 mimari tabakası, 1992 yılında kuzey kazı alanının batı kenarında iki

duvar kalıntısı ve bir fırın tabanı parçası ile temsil edilmektedir.602

1993 yılında ise kuzey kazı alanındaki kuzey uzatma açmalarında bu mimari

tabakaya ait kütle halinde üst üste ocak ve fırın tabanlarına rastlanılmıştır (Lev.

LXXV.a). Genellikle oval yapıya sahip olan bu tabanların en büyüğünün uzunluğu 2

m.’ ye yakındır. Fırın ve ocak tabanlarından oluşan bu kütle, batı istikametinde bir

kör duvarın düzgün yüzüyle sınırlanmaktadır. Kör duvarın fırın ve ocak tabanlarına

dayanan doğu yüzü çok düzgün bir şekilde yassı Urla taşlarıyla örülmüştür. Kuzeyde

yer alan tek bir duvar kalıntısı, kör duvarla birlikte fırın ve ocak tabanlarının

oluşturduğu bütünü çevrelemektedir. Duvar düz olmayıp kuzeybatı ucu hafif bir

kavisle batıya doğru kıvrılmaktadır. Böylelikle büyük bir olasılıkla tabanlar ve kör

duvar bir apsis içine alınmış olmaktadır. Bu kalıntılar da güneydoğu-kuzeybatı

yönünde uzanan, önceleri apsidal ev olarak tanımlanan oval bir evin varlığını ortaya

koymaktadır . Ancak 1995 yılında yapılan çalışmalarda anteleri içe doğru meyleden

ancak tümüyle ortaya çıkaramadıkları için apsidal ev olarak tanımlanan bu evlerin,

aslında oval ev olarak değerlendirilmesi gerektiği IV.mimari tabakada birden fazla

oval evin tümüyle ortaya çıkarılmasından sonra anlaşılabilmiştir (Lev LXXV.b).603 3.

tabakada tespit edilen bu oval evin inşaatında daha çok ahşap malzeme kullanılmış

olmalıdır. Gerek oval ev içinde gerekse fırın ve ocak tabanlarının çevresinde çok

gelişmiş bir maden teknolojisinin varlığını ortaya koyan çok sayıda maden kalıbı

örnekleri ele geçmiştir. Bu durumda bu ev ve çevresi bir çeşit ‘atölyeler bölgesi’

şeklinde tanımlanabilir. Ele geçen çok sayıdaki ağırşak ve dokuma tezgahı ağırlığı bu

sonucu desteklemektedir.604

OTÇ 3 mimari tabakası, 1995 yılında kuzey kazı alanında çalışılan bölgelerde

üç farklı mimari evresiyle karşımıza çıkmaktadır (Lev. LXXIV.a). Bu tabakanın en

601 Erkanal-Günel 1997: 234-235. 602 Erkanal-Hüryılmaz 1994: 363. 603 Erkanal-Günel 1997: 238. 604 Erkanal-Günel 1995: 266-267.

Page 113: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

113

üstteki evresi birbirleriyle bağlantısı olmayan çeşitli duvar kalıntıları, ocak ve fırın

tabanı kalıntıları ve bir tandır kalıntısı ile temsil edilmektedir.

Bu evreye ait en ilginç kalıntı bugüne kadar Liman Tepe`de ilk olarak

karşımıza çıkan bir tandırdır. Tandır zemin içine yerleştirilmiş olup, açılan dairesel

çukur kör duvar tekniğiyle, küçük toplama taşlarla örülmüş, daha sonra bu duvarın

içe bakan yüzü 0.03 m kalınlığında bir sıva ile kapsanmıştır. Bu tandır 0.90 m

yükseklikte korunmuş olup, bir mimari bağlantısı tespit edilmemiştir.

OTÇ 3 mimari tabakasının ikinci evresi bir apsisle temsil edilmektedir.

Kuzey kazı alanının batısında açığa çıkarılan bu apsis, büyük olasılıkla ağaç

kullanılarak inşa edilen bir oval eve aittir. Bu apsis, değişik karakterde taşlardan

oluşan bir yığıntı görünümündedir ve ait olduğu yapıyı güneydoğudan

kapatmaktadır. Yığıntı, duvardan çok, dolgu karakterindedir. Bu nedenle ağaç

kullanılarak inşa edilen bir evin iç kısmının dolgusu olarak değerlendirilebilir. Bu taş

dolgu esas alınacak olursa yapının genişliğinin 5.20 m olması gerekir. Ancak

uzunluğu belirleyen herhangi bir mimari ize rastlanmamıştır.

OTÇ 3 mimari tabakasının üçüncü ve son evresinin mimari özellikleri daha

belirgindir. Bu evreye ait bir duvar, kuzeydoğu-güneybatı istikametinde uzanmakta

ve güneybatıda dik bir açıyla dönüş yaparak güneydoğuya yönelmektedir. İnşaatında

levha halinde kireçtaşları ve düzensiz toplama taşlar birlikte kullanılmıştır.

Güneybatıdaki duvar, ikinci evrenin apsis oluşturan taş yığını tarafından büyük

ölçüde tahrip olmuştur. Buna rağmen 5.60 m. uzunluğunda açığa çıkarılabilmiştir.

Kuzeybatı duvarı ayrıca içten, yani güneydoğudan duvarlarla bölünerek iki dar

mekan elde edilmiştir. Ara bölme duvarları tahribata uğradığı için özgün yapıları

bozulmuştur. Yapı içinde iki dar mekanlar daha çok depo görünümündedir.

Bu büyük yapı, kuzeyde ETÇ, güneyde ise OTÇ’ nın daha eski tabakaları

içine oturmaktadır. Bu nedenle arazinin kuzeye doğru ETÇ tabakaları ile birlikte

yükseldiği ve bu yükselen alanda OTÇ tabakalarının bulunmadığı düşünülebilir.605

1999 yılında güney kazı alanında yapılan çalışmalarda bu tabaka, alanın

kuzeyinde çakıl taşlarından oluşan döşeme kalıntılarıyla temsil edilirken, güney

duvar kalıntıları bu tabakaya ait olarak karşımıza çıkmaktadır. Liman Tepe’nin

kuzey kazı alanlarında da bu tabakada karşımıza çıkan döşeme kalıntıları

605 Erkanal-Günel 1997: 235-237.

Page 114: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

114

saptanmıştır.

Açmanın güneyinde bu tabakaya ait duvarlardan bir kuzeybatı-güneydoğu

yönünde uzanmaktadır ve levha halindeki kireçtaşları ile örülmüştür. Bu duvarın

kuzeydoğu kenarına, yani iç kenarına, daha ince bir duvar dik olarak dayanmakta,

belki de bağlanmaktadır. Ancak birleştikleri yer tahrip olduğundan bağlantının şekli

belli değildir. Gerek mevcut mimari kalıntılar, gerekse ele geçen mekan içi

buluntular, burada kuzeydoğusu tahrip olmuş bir yapının varlığını ortaya

koymaktadır. Yapının tabanı iri çakıl taşları ve levha halindeki kireç taşları ile

döşenmiştir. Özellikle duvar yapımındaki gelişmiş teknik, bu binanın kuzey kazı

alanlarındaki paralellerine göre daha itinalı bir şekilde inşa edildiğini

göstermektedir.606

OTÇ 4. mimari tabakası Liman Tepe’de oldukça belirgin özelliklerle

karşımıza çıkmaktadır. Önceleri apsidal ev olarak tanımlanan ancak sonraki yıllarda

yapılan çalışmalarda daha iyi korunan örneklerin açığa çıkmasıyla oval ev olarak

adlandırılan çok sayıda yapı bu tabakaya farklı bir görünüm kazandırmıştır.

1993 yılında gerçekleştirilen kazı çalışmalarında söz konusu evlerden üç

tanesi ortaya çıkartılmıştır. Her üç yapı da aynı yönde uzanmaktadır. Bu evlerden

ilki, 3. mimari tabakanın oval evi altında tespit edilmiştir (Plan 29). Uzunluğu 9.80

m., genişliği ise 4.80 m.dir. Dış duvarları toplama taşlarla örülmüştür. Duvar

örgüsünde taşlar basit bir anlayışla yan yana dizilmiştir. Apsis, tepe noktasında

tahribata uğramış olsa da, iç yapısı büyük ölçüde korunmuştur. Apsis ince bir

duvarla ana mekandan ayrılmaktadır.

Bu yapının güneybatı duvarına paralel, ikinci bir duvar diğer yapıya aittir.

Kuzeybatı - güneydoğu istikametinde uzanan bu duvar, kuzeybatıdan batıya doğru

bir kavisle kıvrılıp apsis oluşturmaktadır. Güneybatıdan bu duvara 4 m. uzaklıkta bir

duvar kalıntısı 1980 yılı çalışmaları sırasında açığa çıkarılmıştır. Böylelikle

güneydoğu-kuzeybatı istikametindeki bu duvar kalıntısı da dikkate alınacak olursa,

birinci oval evin yanında, ikinci oval evin varlığı da ortaya konmuş olmaktadır.

İkinci oval evin 5 m. güneybatısında açığa çıkartılan duvar da tüm

özellikleriyle her iki oval ev duvarlarına benzemektedir. Güneydoğu-kuzeybatı

istikametinde uzanan bu duvar hafif kavisli yapısıyla üçüncü bir oval evin kuzeydoğu

606 Erkanal 2001: 260-261.

Page 115: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

115

dış duvarı özelliklerini taşır. Bu ev kuzey kazı alanın en güneyinde yer almaktadır.

Aynı hizada yer alan bu evler, doğu uzatma açmasında tespit edilen moloz ve

çeşitli karakterde küçük taşlarla toplu meydan görünümünde bir alana açılmaktadır.

Bu da ortaya koymaktadır ki, OTÇ 4 mimari tabakasında Liman Tepe, meydan

etrafında oval evlerden oluşan bir mahalle durumundadır607.

1994 yılında aynı taş kaplama meydanla bağlantılı iki oval ev daha ortaya

çıkartılmıştır. Bu evlerden biri meydanın kuzeyinde (Lev. LXXVI.a) diğeri ise

güneyinde yer almaktadır.608 1995 yılında sürdürülen çalışmalarda bu evlerden biri

tüm ayrıntılarıyla ortaya konabilmiştir. Doğu- batı istikametinde uzanan bu oval evin

uzunluğu 9.20 m., genişliği ise 4.50 m.’ dir. Duvarların yapımında çeşitli boyutlarda

toplama taşlar ve levha halindeki kireç taşları bir arada kullanılmıştır. Taşlar duvar

içinde bazen yan yana iki sıra halinde, bazen tek sıra halinde, bazen de dağınık

gruplar halinde kullanılmıştır. Bu nedenle kerpiç örgü için yeterli bir zemin

oluşturulduğu söylenemez. Yapıda açığa çıkartılan 1.10 m. genişlikte bir açıklık kapı

şeklinde tanımlanmıştır ve böylelikle bu oval yapı batıya açılmış olmaktadır. Burada

tek mekanlı bir yapı söz konusudur. İç mekanın kuzey ve güneyinde yer yer kaba

taşlardan oluşan döşeme kalıntılarına rastlanmıştır.

Tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarılan bu oval ev sayesinde daha önceki yıllarda

ortaya çıkarılan ve tümüyle açılamadıkları için apsidal ev olarak tanımlanan diğer

yapıların planı da açıklık kazanmaktadır. Anteleri içe doğru meyleden bu evlerin de

oval ev olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.609 Bu tür oval evler Ege’de

sayıları çok olmasa bile Neolitik çağdan beri tanınmaktadır. Liman Tepe oval evleri

yanında, daha geç bir dönemde bu geleneğin İzmir bölgesinde devam ettiğini

Bayraklı kazıları ortaya koymuştur.610

Oval evler dışında bu tabakaya ait belirli bir mimari bütünlüğü yansıtmayan

kalıntılar tespit edilmiştir. Yine aynı mimari tabakaya ait ocak ve fırın tabanları da

tespit edilmiştir. Ocak ve fırın tabanları en alttaki kül tabakalarıyla, taş ve seramik

parçalarından oluşan tabanlarıyla, en üstteki kalın taban sıvalarıyla, Liman Tepe

geleneğini temsil etmektedir.611

607 Erkanal-Günel 1995: 266-269. 608 Erkanal-Günel 1996: 308. 609 Erkanal-Günel 1997: 237-239. 610 Akurgal 1983: 16-17 lev. 4-5. 611 Erkanal,H. 1998: 382.

Page 116: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

116

1997 yılında güney kazı alanında erken OTÇ malzemesinin geldiği alanda

büyük bir yapı açığa çıkartılmıştır (Plan 29). Bu yapı kuzeybatı-güneydoğu

istikametinde uzanmaktadır. Yapının kuzeydoğu duvarı kör duvar görünümündedir.

Duvarın güneybatıya bakan yüzü düzgün olup, arka tarafı bir taş yığını şeklinde

kapıkuleye dayandırılmış, bu dayanma sonucunda kapıkule büyük ölçüde tahrip

olmuştur. Bu kör duvarın kuzeybatı ucu, kapıkuleyi de tahrip eden bir klasik çağ

kuyusu tarafından bozulmuştur. Duvarın düzgün olan güneybatı yüzü belli bir teknik

doğrultusunda inşa edilmiştir.Yapının kuzeybatısını kapatan duvarda ise sadece iri

boy toplama taşlar kullanılmıştır. Yapının üçüncü önemli duvarı olan güneybatı

duvarı da kör duvar görünümündedir. Bu üç duvar arasında 5 m. uzunluğunda ve

4.20 m. genişliğinde dikdörtgen bir mekan oluşturulmuştur. Bu mekanı güneydoğuda

bir duvar kapatmaktadır. Bu duvarın güneybatısında ise 0.60 m. genişliğinde bir kapı

açıklığı bulunmaktadır. Çok dar bir kapı açıklığına sahip bu mekan içerisinde ayrıca

üç küçük hücre oluşturulmuştur. Bu hücrelerin oluşumunda 0.60 m. kalınlığında, tek

sıra taş temele sahip kerpiç duvarlar kullanılmıştır. Bu mekanın tek dar kapısının

önünde 1 m. genişliğinde ince-uzun başka bir mekan bulunmaktadır. Bu dar mekan

kuzeybatıda kısmen tahrip olmuş kör duvara dayanmakta, güneydoğuda ise kerpiç

duvarla sınırlandırılmaktadır.

Burada büyük olasılıkla kapıkule önündeki kör duvarla bir çeşit teras duvarı

oluşturulmak istenmiştir. Hücre şeklinde düzenlemeler yapının bu bölümlerinin depo

olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Bir insanın zor geçebileceği tek bir kapı

aralığı dışında küçük mekanlar arasında bağlantının olmaması, depo bölmelerine

daha çok yukardan girildiğini düşündürmektedir.612

Daha sonraki çalışmalarda güney açmasında tespit edilen 4. mimari tabaka

teras duvarının doğuya doğru uzanarak devam ettiği, kazılmayan alanlar içinde de

devam edeceği anlaşılmıştır. Teras duvarının mevcut uzunluğu 13 m.’ ye ulaşmıştır.

Mevcut kalıntılar dikkate alındığında, teras duvarının orjinal kalınlığı 1.30 m. olarak

saptanmıştır.

OTÇ 4. mimari tabakaya ait başka bir mimari özellik de açmanın kuzeyinde

kısmen ETÇ II savunma sisteminin içinde açığa çıkartılan bir tahıl ambarıdır.

Ambarın iç çemberi tek veya çift sıra yassı kireç taşları kullanılarak inşa edilmiştir.

612 Erkanal 1999: 327-328.

Page 117: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

117

Çemberin en alt sırasını oluşturan taşlar dik, diğer sıradaki taşlar ise yatay olarak

kullanılmıştır. Bu özellikleri taşıyan başka bir tahıl ambarı daha önceki yıllarda

yapılan çalışmalarda kuzey kazı alanında da açığa çıkarılmıştır.613

Liman Tepe`de 1994 yılında OTÇ’ nın en eski tabakası olan OTÇ 5 evresine

ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Ele geçen buluntular doğrultusunda bu tabakanın

bir çeşit ETÇ’ ndan, OTÇ’ na geçiş tabakası olduğu anlaşılmıştır. Bu mimari tabaka

kuvvetli yanık izleri gösteren iki ayrı safhadan oluşmaktadır. Toplama taşlardan

yapılan bir taban parçası, çok az korunan bir taş temel kalıntısı, bazı fırın ve ocak

tabanları belli başlı mimari özellikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Plaka halinde

çok küçük boyutlarda taşlarla örülü bir mekan köşesi bu tabakanın en belirgin

mimari özelliğidir.614 Bu tabakaya ait olarak ayrıca tüm kazı alanını kapsayan bir taş

dolgu tespit edilmiştir.615

IV.2.3.2. SERAMİK

Liman Tepe`de OTÇ mimari tabakalarında ele geçen seramik, bir yandan

Orta Anadolu seramik geleneğinin devamı olup, diğer yandan Batı Anadolu, Ege

Adaları ve Kıta Yunanistan`da görülen kap tiplerini yansıtan özellikler taşımaktadır.

Burada iki önemli kültür bölgesinin karakteristik özelliklerini taşıyan seramik

gruplarının yan yana bulunması büyük önem taşımaktadır.616

Liman Tepe, OTÇ mimari tabakalarından ele geçen yerli seramik hamurdaki

katkı maddelerinin farklı boyutlarına ve miktarlarına bağlı olarak nitelik açısından

ince ve kaba olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

İnce nitelikteki seramiklerin hamurlarında; kum, kalker, kuvars, mika gibi

katkılar ince zerrecikler halinde bulunmaktadır. Hamur rengi, kırmızı, devetüyü,

kahverengi ve nüanslarıdır. Astar genelde ya hamurun renginde ya da hamur

renginden daha koyu bir tonda olabilmektedir. Yerli seramiğin bir grubu olan ‘Gri

Minyas’ kaplarında hamur ve astar rengi gri veya grimsi kahverengidir. Liman

Tepe’de seramik gruplarından birini oluşturan ve Yunanistan`da OH Devri’ni temsil

613 Erkanal 2001: 261-262. 614 Erkanal-Günel 1996: 309. 615 Erkanal-Günel 1997: 240. 616 İbid: 239-240.

Page 118: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

118

eden ‘mat boyalı’ olarak tanımlanan seramik grubunun hamuru da ince niteliklidir.

Kıta Yunanistan ve Kiklad’larda ‘matt painted’ adıyla yaygın olan bu seramiğin

hamur rengi, pembe-bej, içte pembe, dışta ise sarı astarlıdır.

Kaba nitelikli malzemenin hamurunda bulunan katkılar arasında mika, kalker,

seramik kırıkları ve taş parçacıkları bulunmaktadır. Hamur rengi; kahverengi, gri ve

siyah tonlarındadır. Bu gruba ait bazı kaplar kendinden astarlıdır. Niteliği çok kaba

olan kaplarda ise herhangi bir yüzey işlemine gidilmemiştir.617

Liman Tepe OTÇ seramiği renklerine göre ayrıldıklarında ‘Gri Minyas’

örnekler kahverengi-kırmızı renkli örnekler, portakal renkli örnekler ve sarı renkli

örneklerin çoğunlukta olduğu ve bu örneklerin çoğunlukla astarlı olduğu

gözlenmektedir.618

Liman Tepe`de OTÇ’ nı temsil eden seramik formları; kaseler, çömlekler, sığ

ve derin çanaklar, fincanlar, gaga ağızlı testiler, yonca ağızlı testiler, küçük testiler,

mataralar ve küpler olarak sayılabilir.

OTÇ’ nı temsil eden mimari tabakalarda çanak ve kaseler, gelişimini ETÇ’

ndan gelen benzer formlarda sürdürmüştür. Düz dipli, yuvarlak gövdeli çanakların

yanı sıra düz ya da halka dipli, konik gövdeli, içe eğik-dışa kalınlaştırılmış ağız

kenarlı kaseler en yaygın kap formlarını oluşturur. Bu kase tipi gerek OTÇ, gerekse

GTÇ olmak üzere uzun bir süreçte varlığını sürdürmüştür.

Liman Tepe’de bu kase tipi, OTÇ’ nın 1. ve 2. mimari tabakalarında sarı ve

devetüyü renkte hamurlu ve kendinden astarlı olarak görülmektedir. Ancak 3.

tabakadan itibaren koyu devetüyü ve kırmızı hamur renginde, kırmızı astarlı ve

parlak perdahlı kap örneklerinde belirgin bir artış gözlenmektedir. Benzer malzeme

ve teknik özellikler, yonca ağızlı ve gaga ağızlı testi örneklerinde de karşımıza

çıkmaktadır.

Çömlekler, kaba nitelikli grubun en yaygın tipidir. Sıklıkla yuvarlak gövdeli,

kısa ve geniş boyunlu olan çömleklerin dışa eğik kenarları içe kalınlaştırılmış ya da

çift kalınlaştırılmıştır. OTÇ 3. mimari tabakadan tek kulplu ve akıtacaklı bu türde bir

kap örneği ele geçmiştir (Lev. LXXVI.b). Kabın gövdesi, kabaralarla bezelidir. Bu

bezeme, aynı tabakaya ait gaga ağızlı bir testi parçasının yanı sıra farklı kap tiplerine

617 Erkanal-Günel 1996: 309. 618 Erkanal-Hüryılmaz 1994: 364.

Page 119: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

119

de sıklıkla uygulanmıştır.619

Liman Tepe’deki önemli seramik gruplarından olan Minyas Seramiği

özellikle üzeri yiv bezemeli kantharos ve kaideli kap formlarıyla çok çeşitlilik

gösterir. ‘S’ şeklinde profile sahip dikey kulpları ağız kenarı üzerinde yükselen Gri

Minyas türü fincanlar da oldukça yaygındır. Bu tür kaplara Kıta Yunanistan’da

sıklıkla rastlanmaktadır.620

Küçük testilere Liman Tepe’de daha çok OTÇ 5. mimari safhası içinde

rastlamaktayız. Çok parlak perdahlı bu kapların renkleri siyah, gri, devetüyü, kirli

kahverengi veya kızıl kahverengi olabilmektedir. Bu testiler tek dikey kulplu olup

düz ve basit dibe, yuvarlak gövde, silindirik boyuna, yuvarlak (Lev. LXXVII.a) veya

yonca ağıza sahiptir (Lev. LXXVII.b). İki tanesi üzerinde ayrıca yumru bezeme

bulunmaktadır (Lev. LXXVIII.a-b).

Önem taşıyan diğer bir kap grubunu da çanaklar oluşturur. ETÇ tekniğinde

siyah renkte elde üretilen bu çanaklar, keskin omuzlarıyla ve hafif dışa çekik ağız

kenarlarıyla OTÇ formunu yansıtmaktadır.621

Liman Tepe’de OTÇ’ da yaygın olarak görülen bir grup da insan yüzlü kap

parçalarıdır. Tabakaya özgü seramik tekniğiyle üretilen bu tür parçalarda kaş,

kabartma yay şeklinde; burun yine kabartma çubuk şeklinde; göz ise küçük bir oyuk

şeklinde ifade edilmiştir. Bu tür insan yüzlü kap parçaları Liman Tepe’de M.Ö. II.

binin her safhasında karşımıza çıkabilmektedir.622

Liman Tepe’de OTÇ seramik geleneği içersinde yaygın olan bezeme türleri;

çizi, yiv, kabartma ve boya bezemedir.

Boya bezemede birbirine paralel çizgiler, zigzag ve dalga motifleri daha çok

kabın gövdesine, ya da omuz kısmına işlenmiştir. Yiv bezemeye ‘Gri Minyas’

seramiğinde hem gövdede hem de pedestal diplerde rastlanmaktadır. Düğme

biçiminde ufak kil parçalarının oluşturduğu kabara bezeme, kabın gövdesinde

olabildiği gibi yatay kulplarda da belli aralıklarla sıralanmış olarak görülmektedir.

Öte yandan farklı bir bezeme çeşidini temsil eden ‘mat boyalı’ örneklerde, devetüyü

astar üzerinde kırmızı,kahverengi ya da sarı renkte bantlar bulunmaktadır. Liman

619 Erkanal-Günel 1995: 269-271. 620 İbid: 270. 621 Erkanal-Günel 1996, 309-310. 622 Erkanal,H. 1998, 382.

Page 120: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

120

Tepe’deki mat boyalı örneklerde motif olarak birbirine paralel yatay bantlar

görülmektedir (Lev. LXXIX.a). Ayrıca yatay ve dikey bantlar arasında birbirine

paralel ince çizgiler halinde zigzag motifi mevcuttur (Lev. LXXIX.a). Bu tür bezeme

şekli batıda Atina Agorası, Eutresis, Asine, Pylos, Apsis, Midea, Aigina ve Keos

Adası’nda Ayia İrini’de yaygındır.623

Liman Tepe’deki Anadolu kökenli seramik ise ince niteliği, kırmızı astarı ve

perdahı ile dikkati çeker (Lev. LXXIX.c). Bu tür kaplar içinde halka dipli, keskin

profilli, dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı kaseler çoğunluktadır.624

IV.2.3.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

1993 yılında OTÇ 3. tabakasında açığa çıkarılan oval ev içinde çok sayıda

Maden kalıbı örnekleri ele geçmiş ve bunlar Liman Tepe’de gelişmiş bir maden

teknolojisinin varlığını ortaya koymuştur. Ayrıca ele geçen çok sayıda ağırşak ve

dokuma tezgahı ağırlığı bu alanın ‘atölyeler bölgesi’ olarak kullanıldığının açık bir

kanıtı olmuştur. Kalıplarla birlikte karşımıza çıkan diğer bir buluntu grubu da kurşun

halkalardır. Çoğunluğu 0.025 m. çapında olup ne bilezik ne de yüzük olarak

kullanılmaları olasıdır. Madenin yumuşaklığı nedeniyle bir çeşit alet olmaları da

mümkün değildir. Bunlar ancak Ön Asya’ nın kültürel yönden gelişmiş bazı

bölgelerinde ve Mısır’da olduğu gibi bir çeşit para birimi olarak değerlendirilebilir.

Bu da Liman Tepe’de gelişmiş bir ekonomik düzenin varlığını ortaya

koymaktadır.625

Liman Tepe’de bu çağda ilk olarak karşımıza çıkan bir örnek OTÇ 5.

tabakasından ele geçen p.t. plastik bir hayvan heykelciğidir. Ayı olarak

tanımladığımız bu heykelcik kendine özgü bir stile sahiptir (Lev. LXXX).626

OTÇ 3. mimari tabakadan ele geçen seramik bir maymun başı dönemin sanat

anlayışını yansıtır niteliktedir.627

623 Erkanal-Günel 1997, 240. 624 Erkanal-Günel 1997, 240. 625 Erkanal-Günel 1996: 267. 626 İbid: 310. 627 Erkanal-Günel 1997: 237.

Page 121: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

121

IV.2.4. GTÇ TABAKALARI

IV.2.4.1. MİMARİ

M.Ö. XIV. yy. içine tarihlenen GTÇ mimari kalıntıları Liman Tepe`de höyük

üzerindeki tahribat nedeniyle ne yazık ki çok az miktarda tespit edilebilmiştir. Bu

çağa ait kalıntılar daha çok seramik örnekleriyle temsil edilmektedir. Liman Tepe’de

GTÇ tabakasına ait tek bir mimari tabaka tespit edilebilmiştir.

Kuzey kazı alanının kuzey uzatma açmalarında ortaya çıkarılan bir duvar

kalıntısı ve duvarın hemen güneyinde yer alan döşeme kalıntıları bu çağın ilk mimari

göstergeleridir. Kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanan duvar iki yatay taş

sırasından oluşmaktadır. Çeşitli kraterlerde daha çok yassı taşların kullanıldığı

döşeme kalıntılarının mimari bir bütünlük içinde ele alınması olanaksızdır. Doğu

uzatma açmasında açığa çıkarılan bir su kuyusu da bu tabakaya

tarihlendirilmektedir.628

Kuyunun kenarlarında herhangi bir duvar izine rastlanılmamıştır. Kuyu

içindeki dolgunun kazılmasıyla 1.75 m.’de GTÇ malzemesinin sona erdiği

görülmüştür. Bu durumda orjinal kuyu tabanının bu seviyede bulunması

gerekmektedir. Kuyu içinden devri karakterize eden çok sayıda küçük buluntu açığa

çıkarılmıştır. Üst kısımları çıplak olan kuyunun, -0.30 m.’den itibaren taş örgüsü

korıunmuştur. Örgüde daha çok iri, düzensiz taşlar kullanılmıştır. Örgünün bozulan

üst kısımlarındaki taşlarıda, kuyu çukurunun alt kısımlarını doldurmuştur. Sonradan

iç kısmı doldurulan düşük örgü taşları arasında seramik boncuk taneleri, boyalı

miken seramiği parçaları ve yerel GTÇ seramik parçaları tespit edilmiştir. Ayrıca -

1.75 m.’de kuyunun tabanı delinerek yapılan incelemelerde Kum Tepe Ib ile çağdaş

Geç Kalkolitik Çağ`ın en erken safhasına ait olabilecek malzeme de ele geçmiştir.629

Güney kazı alanında yapılan çalışmalarda Arkaik Çağ kalıntılarının altında 5

adet çocuk mezarı tespit edilmiştir. Bu beş mezardan üç tanesi taş sanduka, iki

taneside çömlek mezardır. Sanduka mezarlar yassı kireç taşlarını dik olarak

kullanarak yapılmıştır. El yapımı diğer iki mezar şekil olarak bölgeye yabancıdır

(Lev. LXXXI) Bu tür çömlekler Troya VII b tabakasında karşımıza çıkmaktadır. Bu 628 Erkanal-Günel 1995: 263-264. 629 Erkanal-Günel 1997: 233.

Page 122: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

122

tür seramik örneklere Blegen ‘Barbar Seramiği’ adını vermiştir. Bu iki örnek

sayesinde Anadolu’yu istila eden Trakya kökenli etnik grupların İzmir’e kadar indiği

kesin olarak ortaya konmaktadır.

Aynı alandaki derinleşme çalışmaları sonucunda hem OTÇ, hem GTÇ

malzemesinin karışık olarak geldiği, deniz seviyesinden yaklaşık 1.40 m yükseklikte

kapalı bir tabakaya inilmiştir. Bu tabakada yer yer taş döşeme kalıntıları veya taş

yığıntıları tespit edilmiştir. Bu tabakadan ele geçen seramik buluntuları arasında boya

bezekli kylix kaide parçaları oldukça fazladır. Bu tür Miken seramiği boyalı

örnekleri Furumark tarafından III A2 tipi olarak tanımlanmaktadır. Bu mimari

tabakanın bu seramik tipi doğrultusunda değerlendirilmesi ve tarihlendirilmesi

gerekmektedir. Böylelikle Liman Tepe’de Miken varlığı ilk kez kapalı bir tabaka

içinde bu şekilde ortaya konmuş olmaktadır.630

IV.2.4.2. SERAMİK

Liman Tepe’de bu dönem seramiği, ince kum taneli, kalker ve mika katkılı

hamur yapısına sahiptir. Hamur ve astar rengi, sarı ya da devetüyü rengindedir. Düz

ya da halka dipli, konik gövdeli ve içe eğik dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı kaselerin

yanı sıra, ‘S’ profilli kaseler karakteristik örnekleridir. Bunun yanında, iri taş ve

kalker parçacıklarının bulunduğu kaba nitelikli hamur yapısına daha çok çömlek tipi

kaplarda rastlanmaktadır. Bu tip kaplarda yuvarlak gövde, ağız kenarına yakın yerde

daralarak çok kısa ve geniş bir boyun oluşturur. Dışa eğik ağız kenarı basit ya da çift

kalınlaştırılmıştır.

GTÇ’ na ait bir diğer seramik grubunu ‘gri Minyas’ olarak tanımlanan

örnekler oluşturur. Açık ve koyu gri renkte ya da grimsi kahverengi hamurlu ve aynı

tonda astarlı olan Minyas kapları arasında farklı kap tipleri görülmektedir. Bunlar

pedestal dipli, konik gövdeli, ağız kenarı çift kalınlaştırılmış ve ufak kulplu olan

gobletler, keskin profilleri ve ağız kenarı üzerinde yükselen dikey kulplarıyla

kantharoslar ve halka dipli konik gövdeli ağız kenarı dışa kalınlaştırılmış, kulplu

kase tipleriyle dikkati çekmektedir (Lev. LXXXII.a). Bu kaplarda, gerek form

gerekse yiv bezeme Minyas seramik gelişiminde izlenen ‘olgun Minyas’ safhasını

630 Erkanal-Günel 1999: 327.

Page 123: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

123

karakterize etmektedir.631

GTÇ tabakasının diğer önemli seramik grubunu, Miken seramiği oluşturur.

İthal Miken boyalı seramiği ile yerli Miken seramiği birarada bulunmaktadır. İthal

Miken seramiği çok ince nitelikli bir hamur yapısına sahip olup, hamur rengi bej-

krem, pembemsi bej tonlarındadır. Astar ise bej ya da beyaz renktedir. Boyalı Miken

örneklerinde birbirine paralel bantlar, iç içe açılar, dikey çizgilerden oluşan

taramalar, spiraller, bitki ve balık motifleri başlıca bezeme çeşitleridir.

İthal ve yerli Miken seramiği, yoğun tahribata uğramış GTÇ tabakası dışında

aynı döneme ait kuyuda da tespit edilmiştir. Kuyudan ele geçen Miken kapları

arasında, kylix,alabastron ve kaseler bulunmaktadır. Kuyudan ele geçen ithal bir

Miken kabı pembe hamurlu ve astarlıdır. Düz dipli konik gövdeli ve kulplu olan

kabın akıtacağı da vardır. Kabın esas süslemesini gövde üzerindeki iç içe açılar

oluşturur (Lev. LXXXII.b). Bu kuyudan çıkan Miken örnekleri, gerek tip

çeşitlemeleri gerekse bezeme türleriyle GH IIIA 1-2 ve GH IIIB dönemleri arasında

Liman Tepe’de Miken Kültürü’nün varlığını gösterir.632

IV.2.4.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

GTÇ’ na ait buluntuların büyük çoğunluğu 1993 yılında tespit edilen kuyudan

ele geçmiştir. Miken kapları yanında p.t. bir boyalı figürin başının da ele geçmesi

Miken kültürünün Liman Tepe’deki etkinliğini vurgulamaktadır (Lev. LXXXII.c).633

Bu örnek pembe hamurlu, bej astarlı ve kırmızı boyalıdır. Başın üst kısmı düz olup

yüz kısmı üçgene yakın bir şekilde ifade edilmiştir. Saç ve yüzdeki detaylarda

kırmızı boya kullanılmıştır. Yuvarlatılmış ufak kil parçalarından oluşan gözler de

kırmızı boyalıdır.634 Kuyu içinde karbonlaşmış ağaç kalıntılarını kurtarma amacıyla

yürütülen çalışmalar sonucunda bir taş düğme mühür ve bir ithal Miken boya bezeli

çanak parçası (Lev. LXXXIII.a-b),635 ayrıca seramikten boncuk taneleri de ele

geçmiştir.636 Gerek kaplar gerekse figürin örneği Liman Tepe’nin Ege ve Kıta

631 Erkanal-Günel 1995: 264. 632 İbid: 264-265. 633 Günel 1998: 445-449. 634 Erkanal-Günel 1996: 265. 635 İbid: 307. 636 Erkanal-Günel 1997: 233.

Page 124: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

124

Yunanistan ile olan yakın ilişkisini yansıtır.

IV.3.BEYCESULTAN

IV.3.1. KONUM

Denizli’nin Çivril ilçesinde bulunan Beycesultan Höyüğü, iki yükseltiden

oluşan bir tepe üzerinde yer almaktadır. Höyüğün batısındaki yükselti 25 m.,

doğudaki ise 24 m. yüksekliğe sahiptir. Yerleşimin çapı ise yaklaşık 1 km. kadardır.

Höyük, Menderes Nehri’nin günümüzde kurumuş olan bir kolu üzerinde yer

almaktadır. Batıdaki yükselti Bizans Dönemi’nde düzeltilerek bir kale olarak

kullanılmıştır. Aynı dönemlerde Doğu tepesiyse mezarlık alanı olarak

kullanılmıştır.637

IV.3.2.KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

Beycesultan, ilk olarak J. Mellaart tarafından saptanmış ve daha sonra 1954-

59 yılları arasında S. Lloyd ve J. Mellaart yönetiminde kazılmıştır. Höyük, Ege

arkeolojisine özellikle Tunç Çağları açısından önemli bilgiler kazandırmıştır.

Yapılan çalışmalar sonucunda Beycesultan’da toplam 40 tabaka

saptanmıştır.638 Bu tabakaların dönemlere göre dağılımı Tablo.7b’de görülmektedir.

IV.3.3. OTÇ TABAKALARI

IV.3.3.1. MİMARİ

Bu dönemin en önemli mimari kalıntısı, höyüğün doğu tepesinde açığa

çıkarılan ve ‘Yanık Saray’ olarak adlandırılan yapıdır (Plan 30). OTÇ’ nın

başlangıcından hemen sonra inşa edilen bu yapı M.Ö. 1900 yıllarına

tarihlenmektedir.639

637 Harmankaya,et.al.1998: Beycesultan. 638 Joukowsky 1996: 131,211. 639 Lloyd-Mellaart 1956: 101-102 fig.3.

Page 125: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

125

Yapının planı, Beycesultan’ ın mimari açıdan özellikle Girit mimarisi ile

ilişkilendirilebileceğini göstermektedir. Girit’ de bulunan Knossos, Phaestos ve

özellikle de Mallia sarayları ile önemli benzerlikler içermektedir.640 Beycesultan’

daki saray yapısının en önemli özelliği, Girit saraylarındakilere benzer büyük bir orta

avlunun bulunmasıdır. Sarayın en önemli odaları bu avlunun doğu tarafında yer

almaktadır.

Açığa çıkarılan en önemli mekan, detaylıca donatılmış revak aracılığı ile

avludan girilen ve ‘Boyalı Salon’ olarak adlandırılan bölümdür (Plan 30’da 20).

Tuğla payandalarla dengelenmiş gibi görünen bir çift orta sütunlu bu oda, her iki

tarafındaki daha küçük avlulara girebilmek için ustaca uzatılmış ve olasılıkla

yukarıda yer alan geniş bir balkona da destek olmuştur.641

Binanın tek törensel girişi de avlunun doğusundaki alanda yer almaktadır.

Planda B2 plankaresinde kısmen kazılmış olduğu görülen bir koridordan duvara

yaslanmış olarak duran pitosların bulunduğu bir bölüme girilir.(Plan 30’da 16) Bu

bölüm, güneyde yer alan, çatısı tek bir ahşap sütun üzerinde duran önemli bir kabul

odasına direkt geçişi sağlamaktadır. Duvarın yıkıntılarında görülen renkli sıva izleri

bu odaya ‘Painted Loggia’ isminin verilmesine neden olmuştur.

Binanın güney tarafında, yönetimle ilgili oda grupları bulunmaktadır. Bu

odalar, açık bir avlu ile birbirinden ayrılmaktadır. (Plan 30’da 1-3) Avlunun

düzlenmemiş zemini buranın sadece bir ışık kaynağı olarak kullanıldığına işaret

etmektedir. Oda gruplarından biri, iki uzun depo bölmesi (Plan 30’da 4 ve 14),

karışık düzenli merdivenler (Plan 30’da 9) ve daha aşağıdaki küçük bir odadan (Plan

30’da 2) oluşmaktadır. Diğer oda gruplarıysa, orta avludan girilebilen bir mekan

(Plan 30’da 7) ve bu mekandan geçilen içinde bir sarnıç bulunan avludan (Plan 30’da

13) oluşmaktadır.642

Binanın duvarlarının ortalama 1 m. yüksekliğe sahip temelleri, düzensiz

taşlarla yapılmıştır. Bunun hemen hemen yarı yüksekliğinde, her iki tarafta duvarın

yüzü ile aynı hizada kereste hatıllarla sağlamlaştırılmış ve 1 m. aralıklarla, çapraz

parçalarla birbirine bağlanmıştır. Kereste, sağlamlaştırma amacıyla aynı zamanda

temeller ve duvarın üst kerpiç yapısı içinde de kullanılmıştır. Duvarların üst yapısı

640 İbid: 118-121. 641 İbid: 109. 642 İbid: 110-111.

Page 126: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

126

sistemsiz bir biçimde yerleştirilen, güneşte kurutulmuş kerpiçlerle inşa edilmiştir.

Ayrıca, bütün duvarların yüzeyleri çamur ile sıvanmıştır.643

Bu binanın işlenmiş taştan tamamen yoksun olmasının da ortaya koyduğu

gibi, binadaki sütunlar ahşaptan yapılmıştı. Sütunlar, bu veya diğer malzemelerden

yapılmış kaidelerin üzerinde yer alıyordu.

Binanın çatı sistemine hakkında, yangın geçirmiş odaların enkazları içinde

bulunan karbonize olmuş ahşaptan çatı kirişleri bilgi vermektedir. Bazı odaların blok

halinde çökmüş olan çatıları göstermiştir ki, bu çatı sisteminin üzerinde 15 cm.

kalınlıkta çamur ve kabaca kırılmış saz parçalarından oluşan bir tabaka

bulunmaktadır. Aynı kalınlıktaki ince kırılmış sazlı çamur ve en azından altı kez

tekrarlama izleri görülen çamur sıva çatı örgüsünü tamamlamaktadır.644

Beycesultan’ da OTÇ’ nı temsil eden IV. tabakadaysa kırık dökük taş bir

duvarın işaret ettiği tek bir bina seviyesinde, kademeli bir istila yıkıntısı ile

karşılaşılmıştır.645

IV.3.3.2. SERAMİK

Beycesultan’ da OTÇ’ na geçiş karakteri taşıyan VI. tabakada ETÇ

formlarının yanı sıra OTÇ’ nı karakterize eden seramikler birarada ele geçmiştir.

ETÇ formları arasında, ince bir şekilde boyanmış depaslar, çeşitli büyüklükte

testicikler, kırmızı çapraz bant bezemeli kaseler, kapaklı, kıvrımlı kulp ve ayaklı

çömlekler, sık çizi bezemelere sahip fincan ve kaseler yer almaktadır. Yerel

repertuardaki ‘Minyas’ kap formlarına daha sık rastlanmakla birlikte (Lev.

LXXXIV.a) bunlar tipik OTÇ formlarının sayısal olarak altında kalmıştır (Lev.

LXXXIV.b). Beycesultan’ da plastik süslemeli kaselere oldukça sık rastlanmış ve bu

tip OTÇ sonlarına kadar da yaygın kullanımını sürdürmüştür.646

OTÇ’ nın gelişkin evresini temsil eden V. tabakada, burma kulplu çömlekler,

kırmızı boya banyolu fincanlar ve kaselerle, birkaç insizeli seramik parçası haricinde

ETÇ malzemesine rastlanmamıştır. Bu tabakada, kırmızı veya devetüyü renkte, boya

643 İbid: 106. 644 İbid: 107. 645 İbid: 117. 646 İbid: 126 fig.2.

Page 127: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

127

banyolu ya da perdahlı ‘Minyas’ formundaki seramiklerin sayısı fazladır (Lev.

LXXXIV.c).

Bu tabakada en çok küçük kaseler ele geçmiştir. Çoğu basit olan bu kaselerin

bazıları kırmızı boya banyoludur (Lev. LXXXIV.d). Bu kaplar kadar tipik ve sık

rastlanan bir grup da, önemli miktarda ve birkaç farklı formda ele geçen, metalik

kapların taklidi olan, keskin bir şekilde omurgalandırılmış kaselerdir (Lev.

LXXXIV.e). Metalik kulpları taklit edercesine yapılmış plastik süsleme, bu grup

kaselerde çok yaygın ve bayraklı’dakilerle tam bir uyum içindedir. Sepet kulplu ya

da kulpsuz birkaç formdaki akıtacaklı çömlekler (Lev. LXXXIV.f) ve yonca ağızlı

testiler (Lev. LXXXIV.g) ilk kez ortaya çıkmaktadır. Kaba hamurlu akıtacaklı

testiler saray yapısının içinde ele geçen pitoslar kadar yaygındır. Sarayda ele geçen

darbuka biçimindeki pithos ve bezemeli olan diğer bir pithosun (Lev. LXXXIV.h)

benzerleri Ugarit ve Girit’de mevcut değildir.647

OTÇ’ nın geç evresini temsil eden IV. tabakanın seramikleri nispeten daha

sade görünümlüdür. Seramiklerde, koyu kahverengi, kırmızı ve devetüyü boya banyo

yaygın olarak kullanılmıştır. Bununla beraber form çeşitliliği fazladır. İçe çekik

ağızlı kaseler ve ‘Minyas’ formları giderek gözden kaybolmuştur.

Bu dönemde, kulpları dikey ya da eğik olarak yerleştirilen kaseler

karakteristiktir. Bu kaselerde, sıklıkla kulbun birleşme yerlerinde bir yiv ve kulp

üzerinde de genellikle bir kabara bulunmaktadır (Lev. LXXXV.a). Yaygın formlar

arasında omurgalı ya da keskin profilli olarak tanımlanan kaseler iki yeni plastik

süsleme formuyla karşımıza çıkmaktadır (Lev. LXXXV.b). İki kulplu olan bir

varyasyon, kesme pencerelerle süslü yüksek bir kaide üzerine yerleştirilmiştir (Lev.

LXXXV.c).

IV. tabakada minyatür kaplardan çok sayıda ele geçmiştir. Yonca ağızlı

testicikler (Lev. LXXXV.d), dört yapraklı yonca ağızlı fincanlar (Lev. LXXXV.e) ve

küçük çömlekler bunlar arasında sayılabilir. Sepet kulplu çaydanlıklar (Lev.

LXXXV.f) kullanımına devam etmiştir.

OTÇ’ nın geç evresine özgü kaplar arasında, iki ve dört yonca ağızlı testiler

(Lev. LXXXV.g) ve çift konik formlu akıtacaklı testiler yer almaktadır. Huni formu

ilk kez bu tabakada ortaya çıkmış (Lev. LXXXV.h) ve GTÇ’ na kadar devam

647 İbid: 126,128 fig.3.

Page 128: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

128

etmiştir.648

IV.3.3.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

Beycesultan’ da OTÇ karakterini yansıtan IV. ve V. tabakalarda toplam 112

adet küçük buluntu ele geçmiştir. Bunların malzeme gruplarına göre sayısal dağılımı

Tablo.8a’daki gibidir.

IV.3.3.3.a. MADENİ ESERLER

Tabaka V ile M.Ö. II. binin sonlarına tarihlenen I. tabaka arasında en yaygın

alet keskilerdir. Ele geçen aletlerin % 42’sini oluşturur. V. tabakadaki bu keskiler

dört farklı tipte üretilmişlerdir. Birinci tip, kaba bir deliğe sahip olanlardır (Lev.

LXXXVI.a). İkinci tip, düz metal bir parçadan dikdörtgen şeklinde yapılmıştır (Lev.

LXXXVI.b). Üçüncü tip, sap kuyruğu eğri olan küçük keskilerdir (Lev. LXXXVI.c).

Dördüncü tip ise, ortası giderek incelen bir formdadır (Lev. LXXXVI.d).

Beycesultan’ da ikinci en yaygın metal alet grubu bızlardır. V. tabakada iki

örnek ele geçmiştir.

İğne tipleri, çift koni (Lev. LXXXVI.e) ve küresel (Lev. LXXXVI.f) başlı

örneklerle sınırlıdır. Şişler ise (Lev. LXXXVI.g) her gün kullanılan ve ele geçen

ağırlık ve ağırşaklarla birlikte tekstil üretimi hakkında bize bilgi veren buluntulardır.

Silah repertuarında, kolcukları olan ve ince-uzun yapılı saplı yassı bir balta

göze çarpmaktadır (Lev. LXXXVII.a). Bu form Maxwell-Hyslop tarafından Tip II

olarak tanımlanmış gruptandır. Ayrıca kurşundan yapılmış kaba bir asa başı da ele

geçmiştir.

Beycesultan’ da ele geçen değerli madeni buluntular bu tabakadaki saraydan

ele geçmiştir. Bu buluntular; gümüşten çizi bezemeli bir küpe ve dört bilezik, gümüş

bir halka ve bir yüzüktür.649

IV. tabakada iğne başlarına ait formlar çeşitlilik göstermektedir. En yaygın

tipi, üzeri basitçe yuvarlatılmış olan iğnelerdir (Lev. LXXXVII.b). Aynı zamanda

çift koni biçimli başlar da görülür. Bunların bazıları çizi bezemeli, bir kısmı da 648 İbid: 128 fig.4. 649 Mellaart-Murray 1995: 114-115 fig. O.1, O.2.

Page 129: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

129

boyunlarının çevresine çizi bezeme eklenmiş olan melon biçimlidir (Lev.

LXXXVII.c). Bir kısım iğneler de küresel başlıdır.

Bu tabakada yalnızca iki şiş, iki bız ve bir keski ele geçmiştir.

Beycesultan metal işçilerinin ustalığını en iyi gösteren örneklerden biri yine

bu tabakada ele geçmiş olan bir mızrak ucudur (Lev. LXXXVII.d). Bulunan diğer

silahlar oldukça sıradandır. Hepsi Maxwell-Hyslop’un Tip II’ sine ait olan üç tane

saplı yassı balta ve sapsız bir yassı balta bunlar arasında söylenebilir.

Bu tabakada kıymetli metallerden yapılmış eserler arasında yalnızca tek bir

gümüş halka vardır ve kırık olarak ele geçmiştir.650

IV.3.3.3.b. P.T. ESERLER

OTÇ ve GTÇ tabakalarından ele geçen p.t. buluntuların en yaygını

ağırşaklardır. Ağışaklar dönem boyunca bezeme ve form bakımından bazı gelişmeler

göstermiş, insizelerin beyaz renkle doldurulması süsleme metodu olarak

kullanılmaya devam etmiştir. OTÇ başlarında ETÇ I ve II dönemlerinin küçük zarif

çift konik ağırşakları, yassı bir çift koni formuyla tanımlanır. Yalnızca yassı üst

kısmı üzerinde beyazla doldurulmuş insize süsleme görülür. Bu, ETÇ III başlarında

görülen bir yönelmenin OTÇ süresince yarı bezemeli çift konik yassı olan bu

formunun devam ederek tercih edilen bir form olduğunun açık bir ifadesidir.651

Batıdaki tepe üzerinde V. tabaka yapılarının Alan 4’deki iki döşemesinin

altında ETÇ-OTÇ geçiş tabakasına verilen bir mühür ele geçmiştir. Bu, yumru delikli

p.t. bir damga mühürdür (Lev. LXXXVIII.a). Mührün ‘iri başlı çivi’ formu bu

dönemin mühürleriyle bütünüyle uygundur. Mührün damgalanan yüzeyi basit ya da

bozulmuş anlamlı hiyeroglif işaretlerden oluşur.Prof. Bossert, bu işaretlerin

kesinlikle hiyeroglif olduğunu ifade etmiş ve bu işaretleri ilk olarak ‘i-ha-a’ olarak

okumuş daha sonra ‘zi-ha-a’ olarak düzeltilmiştir. 652

V. tabakada ele geçen sekiz ağırşaktan yalnızca ikisi özenli yapılmıştır.(150)

Bu örneklerde siyah kil beyazla doldurulmuştur. Yine aynı tabakadan bulunan p.t. bir

hayvan figürini kabaca yapılmıştır (Lev. LXXXVIII.b). Beycesultan’ da ele geçen

650 İbid: 115 fig. O.3, O.4. 651 İbid: 118. 652 İbid: 119; Lloyd-Mellaart 1965: 36 fig. A.15.

Page 130: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

130

diğer insan ve hayvan figürinleri gibi, düzgün olmayan formlarıyla, anlamlı bir

nesneden çok bir çocuk oyuncağı olarak değerlendirilmesi mümkündür.653

IV. tabakadaysa iğ ağırşakları (Lev. LXXXVIII.c) ve bir de dokuma ağırlığı

ele geçmiştir (Lev. LXXXVIII.a). Farklı olarak ele geçen dört modelden biri, gözleri

ve kulakları plastik olarak eklenen bir at başı, göze çarpacak şekilde belirgin cinsiyet

organlarıyla iki erkek figürini654 (Lev. LXXXVIII.e) ve bir sandala aittir.655

IV.3.3.3.c. TAŞ ESERLER

V. tabakada ele geçen üç adet kalıptan biri (Lev. LXXXIX.a), üç farklı bıçak

üretmek için kompozit bir formda hazırlanmıştır. Diğer kalıplar, balta sapı üretmek

amacıyla hazırlanmışlardır.

Mermerden yapılmış olan figürinler, ETÇ Anadolu’sunun yassı figürinlerini

hatırlatmaktadır. Lev. LXXXIX.b’de gösterilen örneğin yüz özellikleri çizilerek

verilmiştir.

V. tabakada görülen taş çanaklar, yoğun olarak R Alanındaki dini yapılardan

ele geçmiştir. Bunlar, kutsal alanlarda kişisel kült eşyaları ile adak olarak sunulan

seramikler arasına konmuştur. Genelde siyah kristalimsi bir taştan yapılmaktadırlar

(Lev. LXXXIX.c). Bazıları çıkıntılı bir kulba sahiptir.

Bu tabakada ele geçen taş aletler arasında; ucunda bir deliği olan yassı bir

bileytaşı (Lev. LXXXIX.d) ve küçük bir balta yer almaktadır (Lev. LXXXIX.e).

Silahlarsa nadirdir.

Her iki ucunda delik bulunan yarımay biçimli p.t. buluntuları hatırlatan

buluntular bu tabaka da taştan yapılmış örnekleriyle ele geçmiştir (Lev. XC.a). Söz

konusu bu buluntuların fonksiyonu p.t. benzerleri kadar açık değildir.

IV. tabakanın en erken safhasından V. tabakadakinlere benzer iki küçük siyah

çanak ele geçmiştir. Bunlardan bir tanesi ağızdan çıkıntılı bir kulba sahiptir (Lev.

XC.b).

Yine IV. tabakada olasılıkla bir mühür üretmek amacıyla hazırlanan bir kalıp

(Lev. XC.c), oldukça tahrip olmuş antropomorfik bir figürinin gövde kısmı, parlak

653 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. O.13. 654 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. O.21. 655 Lloyd-Mellaart 1956: 133,138.

Page 131: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

131

yeşil taştan yapılan küçük bir balta ve parlak siyah bir taştan yapılan ağır bir asa başı

ele geçen buluntular arasında yer almaktadır (Lev. XC.d).

OTÇ ve GTÇ’ nın diğer tabakalarında da ele geçen kılıç sapları, bu tabakada

da ele geçmiştir. Bunun dışında kabartma dekorasyonlu, insize bezemeli yeşil taştan

kırık bir pandantif bu tabakanın ele geçen tek süs eşyasıdır. 656

IV.3.3.3.d. KEMİK ESERLER

Beycesultan’ da OTÇ dönemine tarihlenen kemik buluntular, GTÇ dönemine

göre çok daha kalitesiz yapılmıştır ve süslemeden çok işlevsellik ön planda

tutulmuştur. V. tabakada bu amaçla yapılan dört tane bız ele geçmiştir.

IV. tabakada ise kemik buluntu ele geçmemiştir.657

IV.3.4. GTÇ TABAKALARI

IV.3.4.1. MİMARİ

Bu döneme tarihlenen en önemli mimari kalıntılar arasında, R alanında açığa

çıkarılan megaron biçimli kutsal alanlar ile J ve L alanlarında açığa çıkarılan, II.

tabakaya tarihlenen ‘Küçük Saray’ yer alır. Şarap ve yiyecek depolamaya yönelik

alanlar, hizmetçi ve seyislerin oturduğu mahalleler, caddeler ve ahırlar bu dönemin

yerleşim modelini oluşturmaktadır.658

GTÇ’na tarihlenen yerleşmenin en erken binaları, höyüğün doğu tepesinde

III. tabakaya tarihlenen yapılardır (Plan 31). Sınırlı bir alanda açığa çıkarılan

kalıntılar, bu yerin yoksullaştırılmış karakterini ortaya koymak için yeterli olmuştur.

Yapılan çalışmalarda, her biri 3 m. genişliğinde olan iki paralel caddenin 1:40’lık bir

eğimle höyüğün doğu yamacından yukarıya doğru yükseldiği görülmüştür. Tüm

yerleşim, bir duvarla çevrelenmiştir ve bu duvar kuzey ve batı yönlerinde açığa

çıkarılmıştır.

656 Mellaart-Murray,op.cit.: 121-122 fig. O.24, O.28. 657 İbid: 124. 658 Joukowsky,op.cit.: 211.

Page 132: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

132

Bu caddelerin arasına ve yanlarına, mimari planlama az veya hiç gözönüne

alınmadan evler yerleştirilmiştir. Duvarların kalınlığının nadiren 50 cm.’ yi geçtiği

bu yapılar, düzensiz taş temeller üzerine kerpiçten oluşmaktadır. Bazen, bağlantılı

tek bir ev şeklinde tanımlanabilecek formda, odalar ve avlular gruplanmıştır.

Yapıların bazılarında çeşitli çıkıntıları olan kilden bir çerçeve ile çevrili geleneksel

ev içi ocakları vardır.659

Düzensiz görünümlü III. tabaka yapılarından sonra gelen II. tabaka, yüksek

zenginlik ve saygınlık dönemini ortaya koymaktadır (Plan 32). Bu dönemde, iki

paralel caddenin her iki tarafında birbirlerini gruplandıran binalara, OTÇ sarayı

döneminde olduğu gibi nehri geçerek tepeye kıvrılan bir yolla ulaşılıyordu. Bu yol

olasılıkla ‘Güney Caddesi’ydi. ‘Kuzey Caddesi’ ise merkezi bir pazar yeri olan açık

bir alana ulaşmaktadır.

Yerel bir yöneticinin sarayı olarak değerlenirilen ve II. tabakaya tarihlenen

‘Küçük Saray’ olarak adlandırılan saray yapısı, N ve K olarak adlandırılan açmalarda

tespit edilmiştir (Plan 33).660 Bir iç bağlantıyla iki kere tekrarlanan bu bina, standart

bir birimden ibarettir. Her bir birimde öncelikle dikdörtgen bir avlu ve buna bağlı iki

oda yer alır. Bu odalar, bir taraftan avluya açılan portiko şeklinde girişe sahip bir

oturma odası ve olasılıkla yatak odası olarak kullanılan daha küçük bir odadan

oluşmaktadır.

‘D Ünitesi’ olarak adlandırılan birimin avlusunda, ortaya yakın bir yerde

etrafı kaldırım gibi çevrili sonradan inşa edilmiş bir ocak bulunur. Kuzeybatı

köşesinde ise yan yana duran iki büyük pithos açığa çıkarılmıştır.

Bunun yanında yer alan ‘E Ünitesi’nde ise, bu binalarda karakteristik olduğu

üzere bir kapı ile birleşmektedir. Giriş, küçük taşlar ve sıva ile birbirine tutturulmuş

ve kesilmemiş üç kütükten oluşmaktadır. Eksen taşı üzerine kapının asıldığı bir

taraftaki pervaz basit bir sıva ile sıvanmıştır. Kapının üzerine kapandığı diğer pervaz,

duvarın tam kalınlığında kesilmiş ve üzeri sıvanmış yarım daire şeklindeki bir ağaç

gövdesinden yapılmıştır. Bu durumda oda portikolu bir oturma odasıdır. Avlu tarafı

boydan boya açıktır.661

659 Lloyd 1972: 7-9. 660 Lloyd-Mellaart 1956, 104. 661 Lloyd,op.cit.: 9-10.

Page 133: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

133

Portikonun bitişiğinde standart bir kapı ile girilen daha küçük bir oda vardır.

Burası bir depo görünümünü sunmaktadır. Portikonun batı ucunda üç yüksek pithos

yer almaktadır.

Yapının tümü binanın bütün genişliğini kaplayan bir oda veya avlu tarafından

tamamlanıyor ve merkezi tahta direkli geniş bir kapı ile doğu tarafından girişi

bulunuyordu. İçersinde güney duvarı boyunca uzanan büyük bir oturma sırası açığa

çıkarılmıştır.662

Yerleşimin Kuzey Cadde’sinin ötesinde yer alan binalar kompleksi arasında

en önemli yapı, ‘Megaron A’ olarak tanımlanmıştır.Yapının en göze çarpan özelliği,

açık sundurmalı ve merkezi yuvarlak bir ocağa sahip büyük salonudur.663

8.00x3.50 m. ölçülerinde olan salonun ortasında bulunan ocak 1.40 m.

çapındadır. Kalın bir moloz üzerine yüzeyi kalın bir sıva ile kaplanmış ve etrafı

çevrilmiştir. Hemen yanında dikdörtgen şeklinde daha küçük boyutlu bir pişirme

ocağı bulunmaktadır. Doğu duvarının temeline dayalı olarak 21 cm. yüksekliğinde

sıvalı tuğladan bir oturma sırası ve batı duvarının ortasında ‘sundurma’ya açılan iki

basamaklı bir kapı bulunmaktadır. Binanın bu bölümü, batı ucunda geniş bir avluya

açılmaktadır. Salon ve sundurma, ortalama 1.74 m. genişliğinde bir dizi yan oda ile

caddeden ayrılmaktadır. Burada cadde girişi küçük bir odaya açılmakta ve büyük

taşlarla döşenmiş bir ‘arınma-yıkanma’ alanından küçük bir antrenin içine ve oradan

da kendisinin doğu ucunda ana salonun içine girilmektedir.664

Sundurmanın kuzey duvarına ait yapısal detaylar ilgi çekicidir. Bu çıkıntı

duvarlarının megaron sundurması oluşturan dış ucu ETÇ dönemine tarihlenen

yapılarda da görülmüştür.665

Megaron A’nın doğusundaki mekanın içinde, doğu ve batı taraflarda yerin

üzerinde duran iki sıra halinde dört pithos açığa çıkarılmıştır. Boyları yaklaşık 1.50

m. kadar olan bu pithosların içinde çeşitli tahıllar depolanmıştı. Odanın kuzeybatı

köşesinde, kısmen tuğla kısmen de tahtadan yapılmış bir merdiven ele geçmiştir.

Mekanın içinde sayıları 64’ü bulan tam kap açığa çıkarılmıştır.

662 İbid: 11. 663 Lloyd-Mellaart,loc.cit. 664 Lloyd,op.cit.: 11-12. 665 Lloyd-Mellaart 1962: 60-61.

Page 134: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

134

Megaron A’nın kuzeyine doğru, oldukça geniş planlanmış bir dış binalar

grubu açığa çıkarılmış ancak yapıların fonksiyonları anlaşılamamıştır.666

II. tabakanın bir yangınla tahrip olmasından sonra, Ib yerleşiminde inşa

teşebbüsleri olmuş ancak daha sonra bilinmeyen bir nedenle halk başka bir yere

gitmiş ve Beycesultan’daki doğu tepesi bir çiftlik evi hariç terk edilmiştir. Bu

nedenle Ib mimarisi hakkında fazla bir bilgiye sahip olunamamıştır.

Ele geçen kalıntılarla Ib tabakasında (Plan 34), II. tabakaya tarihlenen paralel

caddelerin her ikisi de kullanılmış, yeni dönemde çakıl taşları ve kırık çömlek

parçalarıyla döşenmiştir. Yeniden inşa etmede ana teşebbüsler, iki cadde arasındaki

alanın doğu bölümüyle sınırlı kalmıştır.667

Ia seviyesinde megaron ve ona bağlı bölümler, GTÇ’nın son yıllarının doğu

tepesinde var olan tek yapısıdır. Megarona ait salonun ortasında yine yuvarlak bir

ocak bulunmaktadır. Ana salonun batı duvarında, bir tanesi dış binadaki bir odaya

açılan iki açıklık bulunuyordu. Burada, bir köşede taş döşeli bir yıkanma-arınma yeri

vardı. Geriye kalan dış binalarınsa herhangi bir özelliği yoktu.668

Doğu tepesindeki II. tabaka yapıları gibi Batı tepesinde yer alan II. tabaka

yapıları da bir yangın sonucu yıkılmışlardı. Batı tepesinde bu döneme ait olarak iki

müstakil ev ve kısmen bir üçüncüsünün bölümlerinden oluşan kalıntılar açığa

çıkarılmıştır.

Her bir ev, olasılıkla çatısız bir avlu, ona açılan bir sundurma odası ve biraz

daha yüksek bir seviyede geride bulunan bir veya daha fazla odadan oluşuyordu. Batı

tarafındaki ilk evde, yere dik bir şekilde oturtulmuş bir pithos dışında avluda pek bir

yerleşim izi yoktu. İkinci ev, birinciden bir duvarla ayrılıyordu ve hemen hemen aynı

ögelerden oluşuyordu.

Beycasultan’ da GTÇ’ na tarihlenen kutsal alanlar, daha çok yerleşimin

kuzeyinde açığa çıkarılmışlardır. III. ve II. tabaka kutsal alanlarının planlaması, esas

olarak ETÇ’ dakilere uymaktadır. Kutsal alanlar, her biri birbirine bitişik, dikdörtgen

bir ana bölme, bir taraftan buraya ulaşılan bir çeşit antre ve diğer taraftan da, belki de

rahibin kullanımına ayrılmış olan daha küçük bir bölmeye açılan kapısı olan

666 Lloyd,op.cit.: 13. 667 İbid: 17. 668 İbid: 17-18.

Page 135: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

135

yapılardan oluşmaktadır.669

IV.3.4.2. SERAMİK

Beycesultan’ da GTÇ seramiği III, II ve I. tabakalardan ele geçmiştir.

Seramik geleneği OTÇ-GTÇ geçiş evresi karakteri taşıyan IVa tabakasından devam

eder niteliktedir. Bu dönemde seramikte bir canlanma söz konusudur. IVa’ nın

fakirleşmiş seramik repertuarı, III. tabakada kırk yeni formun görülmesiyle büyük

oranda artmıştır.

III. tabaka seramikleri, sıklıkla metalik bir parlaklık veren mikalı boya

banyolu ya da kırmızı veya kahverengi astarlı, karakteristik olarak perdah

bezemelidir. Oldukça parlak yapıda olan bu seramik II. tabakada da varlığını

sürdürmüş ve seramiğin % 90’ını oluşturmuştur. Bu tabakada da seramiğin hemen

hemen hepsi mikalı bir boya banyo ile kaplıdır.670

II. tabakada farklı olarak ‘Gold Ware’ olarak tanımlanan perdahsız bir grup

daha ele geçmiştir. Bu kaplarda altın mika banyonun rengi solmuştur ve

yıkandığında gözden kaybolmaktadır. Ib tabakasında yeni bir perdahlı seramik ele

geçmiştir. Yine çark yapımı ve astarlı olan bu grubun en belirgin özelliği renklerde

görülen değişikliklerdir. Çikolata kahvesi, koyu kırmızı, pembe, portakalımsı kırmızı

ve parlak devetüyü görülen renklerin başlıcalarıdır.671

Beycesultan GTÇ seramiklerinin büyük bir kısmı kaliteli, devetüyü, portakal

ya da tuğla kırmızısı renkte hamurlu, iyi arıtılmış kil yapısına sahip ve hızlı dönen

çarkta şekillendirilmiş kaplardan oluşur. Kaba ve basit olan kaplar çok az oranda

görülür. Bunlar da daha çok mutfak kaplarında görülen tiplerdir.

Beycesultan GTÇ seramiğinin % 90’ından fazlasına astar ya da boya banyo

uygulanmıştır. En yaygın mallardan biri; kırmızı, devetüyü, kırmızımsı kahverengi

astarlı, perdahlı ve perdah bezemeyle bezenmiş olan gruptur. Diğer bir grupsa, OTÇ

tekniğinin bir devamı olarak, siyahımsı kahverengi boya banyolu ve yüzeyi mat olan

seramiklerden oluşur. Ancak bu dönemde daha kaliteli yapılmıştır.

669 İbid: 19-20. 670 Mellaart-Murray,op.cit.: 1. 671 İbid: 21.

Page 136: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

136

IVa tabakasında olduğu gibi, III. tabakanın da en tipik seramiği bakırımsı

kırmızı renkte boya banyolu olanlardır. Ancak bunun yanında altın renginde ve

gümüşümsü gri renkte boya banyolu örnekler de mevcuttur.672 Bu tip boya banyo

GTÇ’ nin diğer iki tabakasında daha yaygın kullanılmıştır. Basit boya banyolu kaplar

GTÇ’ nın sonuna kadar görülmeye devam etmektedir.673

Beycesultan GTÇ tabakalarında görülen seramik formlarının başlıcaları

şunlardır: Kadehler, ayaklı kaseler, meyvelikler, yonca ağızlı fincanlar, kulplu

bardaklar, minyatür yiyecek kapları, basit kaseler ve tabaklar, keskin profilli

çanaklar, tek ya da çift kulplu kaseler, yonca ağızlı testiler, armut biçimli şişeler,

mercimek formlu mataralar, askoslar, kesik akıtacaklı testiler, akıtacaklı

çaydanlıklar, çeşitli büyüklükte vazolar ve pithoslardır.674 Kap formlarının

çoğunluğu IVa tabakasından devam eden geleneği sürdürmektedir. Bu formların

sınıflanması ve Beycesultan GTÇ’ nı oluşturan tabakalar içindeki varlığı Tablo.9’da

gösterilmiştir.

Bu formlar içinde yer alan; ayaklı kaseler, dörtlü yonca ağızlı fincanlar, basit

kase ve düz tabaklar, keskin profilli çanaklar, kalınlaştırılmış ağızlı dibi sığ kaseler,

tek ya da çift kulplu kaseler, metalik fincan altlıkları, tabaklar,iki ya da üçlü yonca

ağızlı testiler, kesik akıtacaklı testiler ve akıtacaklı çaydanlıklar OTÇ’ nı temsil eden

IVa tabakasından gelişimini devam ettiren formlardır.

Kadehler, Beycesultan GTÇ için karakteristik olan yeni bir formdur. Sıklıkla

üzerleri perdah bezemeyle bezenmiştir (Lev. XCI.a).675 OTÇ’ dan devam eden bir

form olan ayaklı kaselerin (Lev. XCI.b) benzerleri, Mersin’in XI. tabakasından ele

geçen ve pedestal goblet olarak tanımlanan kaplara form olarak benzerdir.676

Meyvelikler, III. ve II. tabakanın yeni ve en popüler formudur. Bunlar aslında

kadeh ya da ayaklı kaselerin en geniş formlarıdır (Lev. XCI.c).677 Meyveliklerin

benzer formları Tarsus-Gözlü Kule’ de GTÇ I tabakalarında bulunmuştur.678 Geniş

meyvelikler III. tabakada görülmekle birlikte II. tabakada oldukça yaygındır.

672 İbid: 1. 673 İbid: 56. 674 İbid: 3-5. 675 İbid: 3 fig. P.1: 19-20. 676 Garstang 1953: fig. 144 n. 1-8. 677 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. P.1: 23-24. 678 Goldman 1956: fig. 303 n.974-976 çiz. fig.377 n. 974-976.

Page 137: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

137

Basit kaseler ve düz tabakların kaideleri düz ve profilleri keskin değildir

(Lev. XCII.a).679 Benzer tipte kaseler Tarsus-Gözlü Kule680 GTÇ I evresinde ve

Mersin-Yümüktepe’ de681 OTÇ olarak tarihleyebileceğimiz XI. tabakada ele

geçmiştir.

OTÇ’ nın çok bilinen bir formu olan keskin profilli kaselerin çoğu halka

diplidir (Lev. XCII.b).682 Çukurova Bölgesi’nde bu tip çanakların benzerleri Mersin-

Yümüktepe683 ve Tarsus-Gözlü Kule’nin684 GTÇ I tabakalarında bulunmuştur. Yine

kaselerin bir başka varyasyonu olan dibi sığ, ağzı kalınlaştırılmış olan kaselerin685

(Lev. XCII.c) benzerlerine Tarsus-Gözlü Kule’nin OTÇ tabakasında rastlanmıştır.686

OTÇ’ nın bir başka yaygın formu olan tabaklar, Beycesultan’ ın GTÇ

tabakalarının her üçünde de karşımıza çıkar (Lev. XCII.d).687 Oldukça yaygın olan

bu forma da, Tarsus-Gözlükule688 ve Mersin-Yümüktepe’de689 rastlanmaktadır.

Yuvarlak ağızlı690 (Lev. XCII.e) ve iki ya da üçlü yonca ağızlı testilerin 691

(Lev. XCII.f) benzerleri Tarsus-Gözlü Kule’de692 ele geçmiştir.

Akıtacaklı kaplar grubunda yer alan mercimek formlu mataralar, Orta

Anadolu kökenli kaplardır. Beycesultan’ da bulunan beş matara biçimli kaptan ikisi

III. tabakada, diğer üçüyse II. tabakada ele geçmiştir. III. tabaka mataralarından biri

(Lev. XCIII.a) yuvarlak ağızlı, uzun boyunlu, mercimek formunda gövdeli ve

boyundan omuza tek kulplu, ikincisi yine aynı özelliklere sahip olmakla beraber tek

kulp boyundan karına bağlanmış ve boyun da kulp tarafına doğru meyilli olarak

oturtulmuştur (Lev. XCIII.b). Bu kaba yandan bakıldığında ‘askos’ olduğu izlenimini

vermektedir. Bu mataranın bir eşi de II. tabakada bulunmuştur. Ancak, II. tabaka

örneğinin gövdesi asimetrik mercimek formundadır. II. tabakanın diğer iki matara

biçimli kabı üç kulpludur ve basık küre biçimli gövdelerinin boyun kulbunun

679 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. P.3: 1-4. 680 Goldman,op.cit.: fig. 376 n.956-957. 681 Garstang,op.cit.: fig. 147 n. 16. 682 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. P.3: 5-11. 683 Garstang,op.cit.: fig. 157 n. 9. 684 Goldman,op.cit.: fig. 375 n. 988 fig. 376 n. 970-971. 685 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. P.3: 12-19. 686 Goldman,op.cit.: fig. 372 n. H. 687 Mellaart-Murray,op.cit.: 4 fig. P.4: 15-19. 688 Goldman,op.cit.: fig. 384 n. 1137, 1119. 689 Garstang,op.cit.: fig. 177 n.2. 690 Mellaart-Murray,loc.cit.: 4 fig. P.5: 3. 691 Mellaart-Murray,loc.cit.: fig. P.5: 1,2,8. 692 Goldman,op.cit.: fig. 306 n. 1018 fig. 379 n. 1015 fig. 307 n. 1030.

Page 138: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

138

bağlanmadığı tarafı düzleştirilmiştir. Bu görünüşleri ile askosları hatırlatan bu matara

biçimli kaplar II. tabakada, R alanında ortaya çıkartılmış kutsal bir yapıda in situ

olarak bulunmuştur.693 Benzer matara formunda kaplar, Tarsus-Gözlükule’ de694 ve

Mersin’de de ele geçmiştir.695

Akıtacaklı kapların son grubunu oluşturan çaydanlıklar696 (Lev. XCIII.c),

GTÇ tabakalarının hepsinde görülürken benzerlerine, Çukurova Bölgesi’ nde Tarsus-

Gözlükule’ nin OTÇ tabakalarında rastlanmıştır.697

Beycesultan’ da ele geçen ithal Miken parçası, kırmızı renkte paralel bantlarla

bezenmiş, Miken IIIA ya da B tipinde bir üzengili vazo parçasına aittir. Bu parça, J

alanında I n.lu odada ele geçmiştir. Beycesultan III’ün geç safhasına tarihlenmektedir

(Lev. XCIII.d). Stubbings, bu parçanın Tell el Amarna’da bulunanlara benzediğini ve

M.Ö. 1360-1240 arasına tarihlenmesinin mümkün olduğunu belirtmektedir.698

Beycesultan seramiğine uygulanan bezemeler arasında; kaba evle ilgili kaplar

üzerine uygulanan ip baskı, pithoslar üzerine damga mühür baskıları, boynuzlu

altarlar ya da ocaklara uygulanan yiv şeklinde paralel yatay çizgiler, dalgalı hatlar ve

sıklıkla uygulanmakta olan perdah bezeme yer almaktadır.699

Beycesultan GTÇ’ da ele geçen seramik formları arasında yer alan banyo

küvetleri, şişeler, kapaklı kaseler, gaga ağızlı akıtacaklar, mataralar, tek kulplu

testiler, yarım ay kulplu uzun çömlekler, libasyon silahları ve çeşitli tiplerdeki

kaseler Orta Anadolu’dan bilinen formlardandır. Bunlar oldukça iyi parlatılmış ve

kırmızı ya da turuncu renklerdedir. M.Ö. XII. yy.’ ın başında Hitit İmparatorluğu

yıkıldığında, kuzeyden ve doğudan gelen sığınmacıların Beycesultan’ın yerel

nüfusuna katılmış olması, I. tabakadaki çanak çömleğin nispeten karışık olmasının

sebebi olmalıdır.700 Orta Anadolu’da görülen bu formların hepsi Boğazköy’de

mevcuttur. Ancak Boğazköy’de ele geçen iyi perdahlı dar boyunlu çömlekler ve

şişeler XV-XIV. yy.’ ın orta evrelerine tarihlenmiş, geç evredeyse ele

693 Bilgi 1982: 26 tablo. 14. 694 Goldman,op.cit.: fig. 322 n.1196, 1194. 695 Garstang,op.c.t.: fig. 157 n. 15-17. 696 Mellaart-Murray 1995, 4 fig. P.8: 1-7. 697 Goldman 1956, fig. 370 n. 868, 871, 872. 698 Mellaart 1970, 63-65 fig. 4. 699 Mellaart-Murray,op.cit.: 2; Mellaart 1970: 62. 700 Lloyd-Mellaart 1956: 135.

Page 139: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

139

geçmemişlerdir. Bir başka deyişle, son evre ile birlikte ortaya çıktıkları Beycesultan I

için çok erkendirler ve Boğazköy’deki benzerlerine nispeten daha kalitesizdirler.701

Sakarya havzasından Beycesultan’ın kuzeybatısına doğru yapılan sistematik olmayan

yüzey araştırmaları ve Konya’nın batısında ele geçen buluntular, Beycesultan I’e

gelen bu kaliteli seramiğin nereden gelmiş olabileceğine ışık tutmaktadır.

Niğde’nin Ulukışla ilçesinde yer alan ve ‘Gülek Boğazı’ na yaklaşık 50 km.

uzaklıkta bulunan Porsuk Höyük’ün V. tabakasında çok sayıda kaliteli Hitit

malzemesi ele geçmiştir.702 Kilikya kapılarına hükmeden stratejik bir konumda yer

alan bu yerleşim olasılıkla bir Hitit garnizonu tarafından işgal edilmiştir.

Beycesultan’ a 100 km. uzaklıkta yer alan bu höyük, güneybatı Anadolu kültüründe

önemli boşlukları dolduracak gibi görünmektedir.703

Mellaart, Boğazköy’deki örnekleri pek yansıtmayan, daha eski ve daha geç

Orta Anadolu modasının bir karışımı olan malzemenin, Marassantiya (Kızılırmak)

Irmağı’nın batısında gelişerek, aynı özellikleri sergileyen Aphrodisias’daki Pekmez

Höyük yerleşmesi dahil704, Beycesultan ve hemen çevresindeki bölgeye buradan

ulaştığını öne sürmektedir.705

IV.3.4.3. KÜÇÜK BULUNTULAR

Beycesultan GTÇ’ nı yansıtan III-II ve I. tabakalarda toplam 222 adet küçük

buluntu ele geçmiştir. Bu buluntuların malzemelere göre sayısal dağılımı

Tablo.8b’de verilmiştir.

IV.3.4.3.a. MADENİ ESERLER

Alet repertuarı, III. tabakada çok çeşitlilik gösterir. V. tabakada ele geçen

delikli keski tipi bu tabakada yeniden bulunmuştur. Ancak form olarak daha geniş,

ağır ve çok kaliteli bir alete dönüşmüştür (Lev. XCIV.a). Bu tabakada görülen yeni

bir keski tipi spatula formludur (Lev. XCIV.b). Görülen diğer aletler arasında bir de

701Mellaart-Murray,op.cit.: 93-94. 702 Dupre 1983: 13-15. 703 Mellaart-Murray,op.cit.: 95. 704 Joukowsky 1986: 162, 460-469. 705 Mellaart-Murray,op.cit.: 94.

Page 140: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

140

tığ bulunmaktadır (Lev. XCIV.c).

III. tabakada, Beycesultan’ da M.Ö. II. bin hançerlerinin en erken örnekleri

görülür (Lev. XCIV.d). Bunlardan biri ortasına doğru kalınlaşan basit bir bıçak

ağzına sahiptir. Diğer örneğin sap kısmına faklı olarak perçin çivisi delikleri

eklenmiştir.

I. tabaka haricinde, diğer II. bin tabakalarında olduğu gibi, III. tabakada da

yassı saplı bir balta üretilmiştir (Lev. XCIV.e). Bunun erken örneklerden farkı

ufaklığı ve bıçak sapının küt olmasıdır. Ölçülerine göre bir silah olmasından çok,

ağaç işçiliğinde kullanılan bir alet olması daha olasıdır.

Kırık bir spiral olması gereken örneğin dışında bu tabakadaki iğneler erken

tiplerden pek farklı değildir.

III. tabakadaki kişisel süs eşyaları, üç gümüş ve iki bakır alaşımı halkadan

oluşmaktadır. Üzerlerinde çarpı işareti bulunmaktadır.706

II. tabaka genel olarak aletler açısından fakirdir. Bu tabakada sadece bir tane

bız ve işlevleri kesin olarak bilinmeyen ancak olasılıkla alet olan üç buluntu ele

geçmiştir.

Aletler açısından fakirse de bu tabaka silahlar açısından zengindir. Diğer

metal buluntulara göre silah örnekleri sayıca daha fazla ele geçmiştir. L açması

atölyelerinden 14 n.lu odada iki ok ucu (Lev. XCIV.f) bulunmuştur.707

II. tabakadan ele geçen yaprak biçimli iki oktan biri X açmasından, diğeri ise

SX açmasından bulunmuştur. R açması Doğu kutsal alanında iki ok ucu, yuvalı bir

mızrak ucu ve bir bıçak ele geçmiştir.

Atölye, kutsal alan ve depo odalarından ele geçen silahların durumu, buradaki

yapıların bir yangınla tahrip olmuş olduğunu ortaya koymaktadır.

II. tabakanın ele geçen silahları arasında, A açmasından sap kuyruklu kenarlı

bir hançer bıçağı, K açmasından başka bir sap kuyruklu hançer bıçağı, R açmasından

tek perçin çivisi delikli bir hançer bıçağı (Lev. XCV.a) ve G açmasında Maxwell-

Hyslop’un Tip I’ine ait saplı kolcuklu bir balta (Lev. XCV.b) bulunmaktadır.

Süs eşyaları arasında birbirine geçen iki halkadan oluşan bir bilezik, sekiz

tane de halka bulunmuştur.

706 Mellaart-Murray,op.cit.: 115-116 fig. O.5, O.6. 707 Lloyd-Mellaart 1955: 91.

Page 141: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

141

II. tabakada tek bir metal kap örneği ele geçmiştir. Bu kap parçası, L

açmasında atölyede bulunmuş, bakır alaşımından yapılmış ve basit olarak

kabartılarak yapılan bir süslemeye sahiptir.

II. tabaka gibi GTÇ’nın bu son safhası da aletler açısından fakirdir. Basit düz

formlu bir keski ve uğradığı korozyondan dolayı güçlükle tanımlanabilen bir diğer

keski bu tabakadan ele geçmiştir.

Bu tabaka iğneleri, düzleştirilmiş disk başlı repertuara aittir. Şişler ise daha

önceki dönemlerde de kullanılan yaygın tiplerdendir (Lev. XCV.c).

I. tabaka megaronunda metal işçiliğinin en güzel örnekleri bulunmuştur. Ağır

topuzlu bir asa başı bunun en güzel örneğidir (Lev. XCV.d). Çok yakın bir paraleli

İstanbul Sadberk Hanım Müzesi kolleksiyonunda mevcuttur ancak bunun nereden

geldiği bilinmemektedir.708

1b-a tabakasından ilgiç özellikte basit pir parmak halkası ele geçmiştir.

Halkaya eklenen süsleme halkanın çevresini sarmakta, metalin ikinci parçası haraket

edebilmektedir. Bu tabakada bulunan diğer halkalar düz formludur. Diğer bir buluntu

da, bir ucunda fıçı biçimli bir baş, diğer ucu düzleştirilmiş disk şeklinde olan

olasılıkla kişisel bir süs eşyasıdır.709

IV.3.4.3.b. P.T. ESERLER

III. tabakada, II. tabakada hakim olan, uzun konik iğ ağırşakları görülmeye

başlamaktadır (Lev. XCVI.a). Ele geçen bir çark modeli (Lev. XCVI.b) ve yarım ay

biçimli bir buluntu bu tabakadan ele geçmiştir (Lev. XCVI.c). Yarım ay biçimli

buluntunun ortasında X şeklinde bir bezeme yapılmıştır. Bunlar dokuma ağırlığı

olarak tanımlanmıştır ve her iki ucunda asılması için delikler bulunur.

II. tabakada yoğun olarak dokuma işlerinde kullanılan buluntular ele

geçmiştir. Çoğunluğunu III. tabakada görülmeye başlanan uzun konik formlu tiplerin

oluşturduğu 25 tane ağırşak bulunmuştur (Lev. XCVI.d). Üç tane de dokuma ağırlığı

ele geçmiştir. Bunlar III. tabakada görülenlerden farklı olarak asılmak amacıyla

yapılan tek bir deliğe sahiptir.

708 Anlağan-Bilgi 1989: n.61. 709 Mellaart-Murray,op.cit.: 117 fig. O.11.

Page 142: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

142

Diğer tabakalarda da karşımıza çıkan figürinler bu tabakada da ele geçmiştir.

Bunlar arasında biri bir kaide üzerine tünemiş pozisyonda olan iki kuş figürini (Lev.

XCVI.e), taşınabilir bir çark modeli ve bir sandala ait model bulunmaktadır. Küçük

bir buluntu da, minyatür bir vazo formunda, portakal renkli bir zemine sahip kaptır.

Ayrıca standart tipte üç tane de yarım ay biçimli ağırlık bulunmuştur.

II. tabakada üç tane de gliptik örneği ele geçmiştir. Bunlar; aynı mührün iki

baskısı oyulan bir p.t. bulla, üst yüzeyinde iki mühür baskısıyla ilişkili kırık bir tıkaç,

bordürleri arasında şevron motifi olan ve en altında bir bordür ile üstünde iki çizgili

basit geometrik bezemeli bir silindir mühürdür710 (Lev. XCVI.f).

I. tabakada, yanlarında ve ağız kenarının dışında mühür baskısı olan bir

pithos ağzı ele geçmiştir (Lev. XCVII.a). Bu parça, Orta Anadolu örnekleriyle açık

bir bağlantı kurmaktadır.711 Boğazköy’den bir benzeri ele geçmiştir ancak buluntu

yeri bilinmemektedir.712

IV.3.4.3.c. TAŞ ESERLER

Diğer tabakalarda da karşımıza çıkan kompozit taş kalıplardan III. tabakada

da ele geçmiştir. Lev. XCVIII.a’da görülen bu kalıplardan birinde, yan tarafında

keski üretimi için, alt ve üst kısımlarındaysa bıçak üretimi için hazırlanmış üç hazne

bulunmaktadır.

Yine diğer tabakalarda da karşımıza çıkan çanaklar da görülmektedir. Örnek

olarak gösterilen çanak, ağzın alt kısmına yerleştirilen çift tepecikli kulplara sahiptir.

III. tabakada ele geçen taş buluntuların çok büyük bir kısmını kılıç sapları

oluşturur. Geneli perçin çivisi delikli ve kubbe şeklindedir. Bununla beraber bir

örnek karınlı ve köşeli tipin en erken örneklerindendir (Lev. XCVIII.b).

Taş mücevharat repertuarında, kırmızımsı akik ve kaya kristalinden üç

boncuk ele geçmiştir. Yine kakma parçası olabilecek yüzeyleri iyice parlatılmış iki

yassı mermer parçası da ele geçmiştir.

710 İbid: 118-120 fig. O.16-O.20. 711 İbid: 120 fig.O.21. 712 Seidl 1972: Abb.A61,A66.

Page 143: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

143

II. tabakada daha önceki tabakalarda da görülen kalıplardan iki tane ele

geçmiştir. Bunun dışında mevcut tiplerini bildiğimiz bir mermer figürin bulunmuştur.

Figürinin kaş, kirpik ve saç hatları insizeyle belirtilmiştir. Ele geçen bir diğer figürin

de parlak yeşil bir taştan yapılmış bir hayvan başına aittir.

Kaseler bu tabakada da karşımıza çıkmaktadır. Ele geçen örnek, çıkıntılı

kulplu ve düz kaidelidir. OTÇ örneklerinden farklı olarak yeşil taştan yapılmıştır.

Bu tabakadaki alet repertuarı, baltalar, bileytaşları ve bir çakmaktaşı bıçaktan

oluşmaktadır. Beycesultan’ da çakmaktaşı kullanımı oldukça nadirdir. Ele geçen

bıçak tek örneğidir.

II. tabakada ikisi kireçtaşından, ikisi mermerden yapılan dört tane kılıç başı

ele geçmiştir. Bunlar GTÇ’ nın bu tabakasında mükemmelliğe ulaşmış, oldukça

parlak ve zarif profilleriyle dikkat çekmektedir (Lev. XCVIII.c).

Bu tabakanın diğer taş buluntuları; kireçtaşından bir topuz, taştan bir damga

mühür ve kireçtaşı bir boncuktan oluşmaktadır. Ele geçen mühür, delikli bir tutamak

kısmına sahip, baş kısmından çıkan konikal bir boyun ve daire şeklinde damga

yüzeyinden oluşmaktadır (Lev. XCIX.a). Damga yüzeyi üzerinde, iki daireyle

çevrelenmiş çömelmiş bir grifon bulunmaktadır. Bu tek grifon motifinin en yakın

paraleli Boğazköy’den bilinmektedir. Ancak Boğazköy örneği p.t.dan yapılmıştır.

Boehmer söz konusu tek grifon motifinin nadir olduğunu, Boğazköy’den yalnızca

dört, Alaca Höyük’ten bir, Alişar ‘dan ise iki örneği olduğunu belirtmektedir. Alaca

örneği Beycesultan mührüyle form olarak aynı ancak biraz daha küçüktür.713 Alişar

örneklerinden biri form ve motif bakımından Beycesultan mührünün çok yakın bir

benzeridir.714 Diğer örnekse grifondan çok Boehmer tarafından bir sfenkse

benzetilmektedir.715

II. tabakada oldukça zarif formlarıyla karşımıza çıkan kılıç sapları I. tabakada

da görülür (Lev. XCIX.b). Beycesultan’ da daha önceki tabakalarda da örneklerini

gördüğümüz kalıplar bu tabakada da ele geçmiştir (Lev. XCIX.c). Ele geçen örnek,

yeşiltaştan yapılmış, alt ve üst yüzeylerinde ince dikdörtgen bir bıçak ve oval formlu

bir aletin dökümü için oyuklara sahip kompozit bir yapıdadır. I. tabakada ele geçen

parlak mermerden yapılan bir buluntunun fonksiyonu çok açık değilse de bir oyun

713 Koşay 1951: lev.LXXX n.4. 714 von der Osten 1937: fig.249 d2222. 715 von der Osten 1937,loc.cit.: b1478.

Page 144: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

144

parçası olduğu düşünülmektedir (Lev. XCIX.d).

IV.3.4.3.d. KEMİK ESERLER

III. tabakada, kemik eserlerin yapımında sanatsal yetenek ve işlevsellik en üst

noktaya çıkmış ve bu karakterini II. tabakada da sürdürmüştür. Ancak işlevselliğin

ön planda tutulduğu buluntular da ele geçmiştir. Bunlar arasında iki bıçak sapı ve bir

bız yer almaktadır.

Kentte ele geçen tüm kemik buluntular içinde en iyi örneklerden biri bu

tabakada ele geçen bir tören baltasıdır. Oldukça parlak yüzeyli olan balta insize

süslemelere sahiptir (Lev. C).

II. tabakadaki kemik malzemenin en büyük grubu L Açmasındaki ‘atölye’

olarak adlandırılan alandan gelmiştir. Buradaki buluntular hem işlevsel hem de

dekoratiftir. İşlevsel olanlar arasında dokuma ağırlıkları, at koşum takımı parçaları;

dekoratif olanlar arasındaysa pandantifler, kapaklar ve yıldız şeklindeki bir buluntu

sayılabilir. Yıldız şeklinde olan bu buluntu olasılıkla koşum takımlarına ait yanak

parçasıdır (Lev. CI.a). Bunların dışında yine L açmasından fonksiyonu bilinmeyen,

iç kısmında küçük çiviler bulunan küçük minyatür kaplardan üç tane ele geçmiştir

(Lev. CI.b).

Kemikten yapılmış aletler arasında, tek perçin çivisi delikli bir bıçak ve

başında yuvarlak deliği olan bir bız sayılabilir (Lev. CI.c)

I. tabaka kemik buluntular açısından fakirdir. Yalnızca dairesl bir tıkaç

bulunmuştur.

IV.3.4.3.e. DİĞER ESERLER

Yukarıda değinilen kategorilerden başka malzemelerden yapılan buluntular

ya mücevherat ya da süs eşyalarıdır. Bu malzemeler genel olarak deniz kabuğu,

fildişi, fayans ve frit olarak tanımlanabilir.

Deniz kabuğundan yapılan buluntuların hepsi, çoğunluğu adak eşyası olan

kolye, pandantif parçalari ve küpelerden oluşur. Fayanstan yapılan buluntular

arasında boncuklar yer alır.

Page 145: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

145

Fildişinden yapılmış oldukça önemli bir buluntu kaliteli yapılmış bir damga

mühürdür (Lev. CI.d). Hem motif hem de form olarak Orta Anadolu’dan yakın

paralelleri bilinen bu mühür, yüzeyi daire şeklinde, delikli çekiç başına doğru

sekizgen koni formundadır. Mührün yüzey dekorasyonu, sonraki düzenlemelerde iki

daire içine konan, ‘signe royal’ olarak sıklıkla literatüre geçen spiraller ve bir çapraz

işaterinin kombinasyonundan oluşmuştur. Bu mühürün Boğazköy’den birkaç paraleli

bilinmektedir.

Kentten ele geçen tek frit buluntu, 17 tane beyaz frit boncuktan oluşan bir

kolyedir. R açması II. tabaka Doğu kutsal alanının altarı yakınında bulunmuştur.716

IV.4. PANAZTEPE

IV.4.1. KONUM

Prehistorik dönemlerde bir ada üzerinde yer alan Panaztepe, günümüzde ise

İzmir Körfezi’nin kuzeyinde, Menemen’in 13 km. batısında yer almaktadır717 (Harita

16).

Yaklaşık 400 km.2’lik genişlikte bir yer kaplayan Gediz deltası, güneyde

Bozdağlar, güneydoğuda ise Yamanlar Dağı ile çevrelenmektedir. Kuzeydoğuda

Dumanlı dağ arasına girerek daralan bu ova Gediz boğazını oluşturmaktadır. Gediz

Ovası’nın bir kolunu güneyde Kemalpaşa Ovası, diğer kolunu ise Akhisar Ovası

oluşturur. Ovanın kuzeybatı kısmı, Foça tepeleriyle çevrilidir. Batıda ise Gediz

Vadisi denize yönelmektedir. Panaztepe vadinin denize ulaştığı bu bölgede Gediz

Nehri’nin güneyinde yer almaktadır.718

IV.4.2. KAZI TARİHİ ve STRATİGRAFİ

1982 yılında Manisa Müzesi tarafınca satın alınan bir grup eserin

Panaztepe’de yapılan kaçak kazılar sonucunda ele geçtiği öğrenilmiş ve 1983 yılında

yerleşimde yapılan yüzey araştırmaları sonucunda eserlerin çıktığı yerler tespit

edilerek 1985 yılında kazı çalışmalarına Prof. Dr. Armağan Erkanal bilimsel

716 Mellaart-Murray,op.cit.: 124-127 fig.O.36-O.41. 717 Günel 1999b: 7. 718 İbid: 15.

Page 146: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

146

başkanlığında başlanmıştır.719 Panaztepe kazıları halen sistemli olarak sürdürülmeye

devam etmektedir.

Panaztepe’de bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda M.Ö. III. binden

Bizans Dönemi’ne kadar yerleşim olduğu tespit edilmiştir. Yerleşimde dört ayrı kazı

alanında çalışılmıştır (Harita 9). Bunlardan birincisi Akropol olup, kazılar sırasında

iki kültür katı açığa çıkarılmıştır. Birinci kültür katı Klasik döneme, iki evreli ikinci

kültür katı ise M.Ö. II. bine tarihlenir. İkinci kazı alanı ise Atölyeler şehridir.

Akropolün güney eteğinde yer alan bu alan M.Ö. II. binde kullanılmıştır. Mezarlık

alanı ise üçüncü kazı alanını oluşturmaktadır. Birinci ve ikinci mezarlık alanı olarak

adlandırılan mezarlığın Akropolün güney eteğinde bulunanı birinci, kuzey eteğinde

bulunanı ise ikinci mezarlık alanını oluşturmaktadır. GH IIIA-B ye tarihlenen

mezarlık alanındaki çalışmalarda tholos, pithos, taş sanduka, çömlek ve kompozit

olmak üzere çeşitli tiplerde mezarlar açığa çıkarılmıştır. Ayrıca bu alanda yürütülen

çalışmalar sırasında İslami Döneme ait bir mezarlıkta kazılmıştır. Son kazı alanını ise

Liman Kent oluşturmaktadır. Panaztepe’nin doğu eteklerinde yer alan bu kazı

alanında M.Ö. III. binden Bizans Dönemi’ne kadar uzanan kültür kalıntıları tespit

edilmiştir. Prehistorik dönemlerde bir ada olan Panaztepe’nin en önemli kalıntı ve

buluntularını M.Ö. II. bine tarihlenenleri oluşturmaktadır.720

IV.4.3. OTÇ TABAKALARI

Panaztepe , ‘Yerleşim’ ve ‘Mezarlık’ Alanı olarak tanımlanan iki farklı

alandan oluşmaktadır. Yerleşime ait kalıntılar ‘Akropol’ ve ‘Atölye’ bölgelerinde

yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir.

IV.4.3.1. MİMARİ

Panaztepe Yerleşim Alanı’nda bulunan Akropol Alanı’nda yapılan

çalışmalarda surun kuzey kesiminde M.Ö. II. bin başlarına tarihlendirilen bir

‘megaron’ açığa çıkarılmıştır. Megaronun giriş kısmı ve antelerinde iri ve kaba taşlar

ortostat gibi yerleştirilmiş, yapıya ait diğer duvarlar da aynı biçimdeki taşlarla 719 Erkanal 1987: 253-262. 720 Erkanal 1997: 286.

Page 147: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

147

örülmüştür. Yapıda ve yakın çevresinde M.Ö. II. bin başlarına tarihlendirilen in-situ

durumda seramikler ele geçmiştir.721

Geç dönem yapılarınca ve doğal yollarla tahrip gören M.Ö. II. bin

yerleşimine ait mimari kalıntılar Y/93’- Y/95’, Z/93’- 94’, A’/94 ve A’/93’

alanlarında açığa çıkarılmıştır. Bu alanlar daha çok surun güneybatısını

oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalarda bu açmalarda mimari bir bütünlük tespit

edilememiş, genel olarak Y/94’ ve Y/95’ alanlarında duvar yıkıntılarına ait

olabilecek kalıntılar açığa çıkarılabilmiştir. Dağınık durumda da olsa geniş bir alana

yayılmış olan ve aynı zamanda belirli derinliklere kadar takip edilebilen taşların

büyük bir olasılıkla duvar yıkıntısına ait kalıntılar oluşturduğu tahmin edilmektedir.

Ele geçen seramikler bu kalıntıların M.Ö. II. bine ait kültür katının görüldüğü II.

tabakaya ait olduğunu göstermiştir. Bu tabakanın, en fazla tahrip görmüş olan IIa

evresini temsil ettiği düşünülmektedir.722

Megaron olarak tanımlanan yapının çevresinde, surun dışında dokuz mekan

saptanmıştır (Lev. CII). Bu mekanlar arazi yapısına uygun olarak trapez biçiminde

kuzeye doğru genişlerler. Bu mekanlarda çok sayıda in-situ durumda seramiğin ele

geçmiş olması bunların saray olabilecek büyük bir yapının depo odaları olabileceğini

mümkün kılmaktadır. Buluntular bu yapının M.Ö. II. binin başlarına ait olduğunu

göstermektedir.723

Atölye alanında ise, 1985 yılında yapılan ilk çalışmalarda M.Ö. II. binin

ikinci çeyreğine tarihlendirilen bir yerleşme alanı açığa çıkarılmıştır. II. tabakayı

oluşturan bu katta bir seramik fırını, çeşitli işlikler ve diğer mimari kalıntılar

bulunmuş, böylelikle bu alan ‘ Atölyeler Bölgesi’ olarak tanımlanmıştır. Bu alanda

ele geçirilen buluntular Orta ve Batı Anadolu bağlantılarını ortaya koymuştur. Bu

yerleşimde, O/9-10 alanında seramik fırınının bulunduğu alan, rampalı bir yolla

sınırlanmaktadır724 (Lev. CIII.a).

O/10 alanında açığa çıkarılan seramik fırınında, yuvarlak biçimli sağlam bir

dolgu üzerinde, çok iyi pişirilerek sertleşmiş kilin oluşturduğu bir ızgara sistemi yer

almaktadır.Fırını çevreleyen ana duvar kısmen korunabilmiştir (Lev. CIII.b). Bu tip

721 Erkanal 1990a: 255-256; Erkanal 1991: 37. 722 Günel,op.cit.: 24. 723 Erkanal 1992: 451-452 res.3. 724 Erkanal 1987: 254-255 res.3.

Page 148: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

148

seramik fırınları Anadolu’da genelde yerleşim dışında bulunmazlar. Anadolu’da

yerleşim alanlarından bağımsız olarak ele geçen seramik fırınları Milet725, Liman

Tepe726 ve Boğazköy’de727 tespit edilmiştir.

Atölye alanında diğer bölgelerde tespit edilen mimari kalıntılar, atölyeler

mahallesinin aynı yapı katına ait farklı evrelerin varlığını göstermiştir.728

IV.4.3.2. SERAMİK

Bu dönemde Panaztepe’de yerli olarak üretilen kırmızı hamurlu ve açık

kırmızı astarlı seramik ile Minyas seramiği yoğun olarak ele geçmiştir.729 Gerek

Akropol gerekse Atölye kesiminde Minyas seramiği yerli seramiğe göre daha

yoğundur.730

Yerli seramik, hamur özelliklerine göre ince ve kaba nitelikli olarak iki

gruba ayrılabilir. Kaplar genelde hızlı çarkta şekillendirilmiş ve yüksek ısıda

pişirilmişlerdir. Astar kırmızı hamur renginde ya da tonlarında olup, çoğunlukla

sulandırılmış kilin kap yüzeyine sürülmesiyle yapılmıştır. Nadir görülen gerçek astar

ise daha çok kapalı ve derin kaplara uygulanmıştır. Yerli seramikte karşımıza çıkan

kap formları; açık çanaklar (Lev.CIV.a) ve kaseler, kapalı çanaklar (Lev. CIV.b) ve

kaseler, çömlekler (Lev. CIV.c), fincanlar (Lev. CIV.d), maşrapalar (Lev. CIV.e),

vazolar (Lev. CIV.f), şişeler (Lev. CV.a), testiler (Lev. CV.b), mataralar (Lev. CV.c),

pithoslar ve amforalardan (Lev. CV.d) oluşmaktadır.731 Bu seramikler arasında kaba

yapımlı mutfak kapları önemli yer tutmaktadır.732 Yerli seramikte bezeme

enderdir.Görülen bezeme çeşitleri arasında çizi,yiv ve kabartma bezeme yer

almaktadır.733

Gri Minyas seramiği, hamur özellikleri bakımından yerli seramiğin ince

nitelikli grubuna benzemektedir. Bu seramik, hamur ve yüzey renklerine göre gri ve

diğer renklerde (sarı ve kırmızı) olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kaplar hızlı

725 Günel,op.cit.: 25; Weickert 1957:,110; Schiering 1960:12. 726 Günel,loc.cit.; Erkanal-Erkanal 1983: 166 plan.1 lev.1. 727 Günel,loc.cit.; Müller-Karpe 1988: 1 plan.3. 728 Günel,loc.cit. 729 Erkanal 1997: 285. 730 Günel,op.cit.: 77, 82. 731 İbid: 29,33. 732 Erkanal,loc.cit. 733 Günel,op.cit: 33.

Page 149: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

149

çarkta şekillendirilmiş olup, yüksek ısıda pişirilmiş, gözeneksiz ve sert bir yapıdadır.

Gri Minyas kaplar, ince astarlı ve perdahlı olup, astar yerli seramikte olduğu gibi bol

mika katkılıdır. Minyas seramiğindeki formlar arasında; kaseler, kantaroslar,

gobletler, fincanlar, çömlekler, testiler ve amforalar yer almaktadır. Bunların

arasında yer alan akıtacak kısmı koç başı şeklinde işlenmiş ünik bir libasyon kabı

(Lev. CVI.a) sanatsal bir özellik taşımaktadır. Bu şekliyle bu kap bir taraftan

geleneksel Ege kap biçimleriyle bağlantı sağlarken, diğer yandan da İç Anadolu’dan

tanınan rythonlar ya da akıtacakları hayvan başı biçiminde işlenmiş libasyon kapları

ile anlam birliği taşımaktadır.734

Bezeme türleri; yiv, kabartma ve çizi şeklindedir. Kase ve goblet tipi

kaplarda, ağız kenarının hemen altında birbirine paralel dizilmiş çok derin olmayan

yuvarlak kesitli yivler karakteristik bir uygulamadır. Çizi bezemede düz ve diyagonal

çizgiler yer almaktadır.735

IV.4.4. GTÇ TABAKALARI

IV.4.4.1. MİMARİ

Panaztepe’de OTÇ’nı izleyen dönem kesintisiz olarak devam etmiştir. Ancak

şehircilik anlayışında ve kültürel yapıda önemli değişimler meydana gelmiştir.

Yerleşim sadece Liman Kent olarak adlandırılan bölgede tespit edilmiştir.736 Kent bu

durumuyla OTÇ kentinden en az iki-üç kat daha küçüktür. Yani GTÇ’ da kent

küçülmüştür. Yerleşimin konumu ve şehircilik anlayışında, topografya ve ekolojide

zaman içinde meydana gelen değişiklikler kadar kültürel değişim de rol oynamış

olmalıdır.737 Buluntular, GTÇ Panaztepe’sinde güçlü bir Miken etkisini ya da

varlığını ortaya koymaktadır.738 Yapılan çalışmalar sonucunda bu dönemde Liman

Kent bölgesinde oturan insanların, ölülerini güneybatı ve kuzey yamaçlardaki

mezarlık alanlarına gömdükleri anlaşılmıştır.739

734 Erkanal 1998: 235 res.5. ayrıca bu kabın Kültepe’deki benzeri için bnz. Özgüç 1986: 54 şek.47. 735 Günel,op.cit.: 29-39. 736 Erkanal 1997: 286-287. 737 Erkanal 1996: 334. 738 Erkanal 1987: 258; Erkanal 1994: 461; Erkanal,A. 1998,: 458. 739 Erkanal 1993a: 496; Erkanal 1993b: 133; Erkanal 1997: 286.

Page 150: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

150

Bu döneme ait mimari kalıntılar, güneyden doğuya doğru bir yay şeklinde

uzanan Liman Kent kesimindeki tüm kazı alanlarında saptanmıştır (Plan 35).

1.Elektrik Direği olarak adlandırılan alanda, GTÇ’ye tarihlenen ve iki-üç evreli

olduğu anlaşılan III. tabakada, çeşitli duvarlar ile mutfak ya da işlik olabilecek

mekan kalıntıları açığa çıkarılmıştır.740 2.Elektrik Direği olarak tanımlanan alanda V.

tabakada, üzerinde Miken kap parçaları olan iri levha taşlarıyla yapılmış bir döşeme

parçası bulunmuştur.741 Aynı alanda iri taşlarla örülmüş bir duvar parçası ile

kömürleşmiş durumda çıkrığı da korunmuş olan bir kuyu yer almaktadır.742 Sınırlı

olmakla birlikte bu kalıntılar, avluları olan büyük boyutlu yapıların varlığını ortaya

koymaktadır.743 GTÇ mimarisinde, yoğun taş kullanımının yanı sıra ağaç ve bir tür

tuğlanın da kullanıldığı, olasılıkla taş temel üstüne tuğla şeklinde bir inşa tekniği

uygulandığı anlaşılmaktadır.744 Diğer yandan ana kaya üzerine açılan 0.12-0.25 m.

çapındaki yuvarlak çukurkarın, ağaç dikmelere ait olabileceği düşünülmektedir.

Stilize edilmiş insan başı biçiminde bir ocak, ilginç bir mimari ögedir.745

Panaztepe’de GTÇ karakterini veren yerleşim dışında bir de mezarlık alanları

açığa çıkarılmıştır. I. Mezarlık Alanı tepenin güneybatısında, II. Mezarlık Alanı ise

höyüğün kuzey eteklerinde tespit edilmiştir. I.Mezarlık Alanı kısmen OTÇ, Roma ve

Osmanlı dönemlerinde de kullanılmış olmasına karşın, kuzeydeki II. Mezarlık Alanı

sadece GTÇ gömüleri vermektedir.746

Diğerlerine göre daha büyük olan I. Mezarlık Alanı’nda mezarlar arasında taş

platformların mevcut olduğu anlaşılmıştır.747

Panaztepe mezarlıkları mezar tipi açısından oldukça zengindir. Burada tholos,

pitos,taş sanduka ve kompozit olmak üzere dört ana mezar tipi tespit edilmiştir.

Boyları 2.10-3.60 m. arasında değişen tholosların (Lev. CVI.b) mezar odaları,

kabaca düzeltilmiş bir zemin üzerinde yassı, orta boy kireç taşlarıyla inşa edilmiştir.

Taşlar harç kullanılmadan, araya ufak taşlar sıkıştırılarak önce düz, sonra hafif içe

meyilli olarak dizilmekte ve böylece bir yalancı kubbe oluşturulmaktadır. Bu

740 Erkanal 1992: 448. 741 İbid: 449. 742 Erkanal 1993a: 496. 743 İbid: 497. 744 Erkanal 1997: 283-284. 745 İbid: 284. 746 Erkanal 1987: 254. 747 Erkanal 1993a: 497.

Page 151: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

151

odaların yüksekliği 1-1.30 m. arasında değişmektedir. Üst kısım genellikle büyük

yassı taş ya da taşlarla kapatılmakta, bazen de içe meyilli örgü tepeye kadar devam

ettirilip bir kilit taşıyla tamamlanmaktadır. Mezar odasının genelde güneybatısında

kısa bir dromos yer almakta ve gömü yapıldıktan sonra ağzı kapatılmaktadır.748

Tholos mezarlar yapısal özelliklerine göre; armut biçimli, bir tarafı basık daire

biçimli ve yaklaşık daire biçimli olmak üzere üçe ayrılmaktadır.749 Tholos mezarlar

buluntu açısından oldukça zengindir. Bu mezarlardan ele geçen buluntular arasında

Miken seramiği, bunların yerel taklitleri, yöresel seramik, bronz silah, alet ve kaplar,

maden, taş ve cam süs eşyaları, taş mühürler ve aşık kemikleri yer almaktadır.750

Panaztepe mezarları içinde en yaygını pithos mezarlardır (Lev. CVII.a).

Bunlar küçük, orta ve büyük olmak üzere çeşitli boylardadır. Pithos mezarların

çoğunun çevresi iri taşlarla yaklaşık dikdörtgen bir çerçeve ile sınırlandırılmış,

pithosların kenarları yine iri taşlarla desteklenmiş, arada kalan alan ise daha küçük

taşlarla doldurularak bir tür döşeme oluşturulmuştur.751 Genelde güneydoğuya

yönlendirilen pithos ağızları iri yassı taşlarla kapatılmıştır.752

Panaztepe’de iki mezar tipinin birleştirilmesiyle oluşturulan kompozit

mezarlar da yer almaktadır. Bunlardan birinde, büyük bir pithosun, diğerinde bir

tholosun içine taş sanduka yerleştirilmiştir.753

Mezarlıktaki bir diğer mezar tipi de taş sanduka mezarlardır. Bunlar yaklaşık

dikdörtgen şekilli olup, levha taşlarının uzun kenarlarının diklemesine

yerleştirilmesiyle yapılmıştır. Yaklaşık 90x30 cm. boyutlarında olan kuzey-güney

yönündeki bu mezarların üstleri yine levha taşlarıyla kapatılmıştır. Bazılarının

boyutları oldukça küçük olup, içlerine gömü yapılmadığı görülmüştür. Bunlar ‘kutu

mezar’ olarak da tanımlanmıştır.754

748 Erkanal 1987: 256. 749 Erkanal 1993b: 137. 750 Erkanal 1987: 257. 751 İbid: 255. 752 İbid: 256; Erkanal 1993a: 498. 753 Erkanal,loc.cit.; Erkanal 1994: 463-465; Erkanal 1993b: 122; Erkanal 1995: 285. 754 Erkanal 1987: 255.

Page 152: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

152

IV.4.4.2. SERAMİK

Panaztepe’de gerek yerleşim gerekse mezarlık alanlarında ele geçen çanak-

çömlek buluntuları arasında yerli seramik en yoğun olan gruptur. Bunun yanı sıra

Miken seramiği önemli yer tutar.755 Diğer yandan erken evrelerde % 10 oranında Gri

Minyas seramiği de yer almaktadır.756

Miken seramiği, hamur özelliklerinin yanı sıra özellikle yüzey bezeme ve

formda izlenen farklı nitelikleri bakımından yerli ve ithal olarak sınıflanmaktadır.

Yerli Miken seramiğinde, ince nitelikli hamur genelde kırmızı, devetüyü ve sarı

tonlarda olup, zerrecikler halindeki katkı maddelerinde kuvars ve mika yoğundur.

İthal Miken seramiğinde ise hamur çok ince nitelikli, iyi arıtılmış ve temizdir. Hamur

renkleri bej/krem, pembe, pembemsi devetüyü, sarı ve yeşilimsi sarıdır. Her iki

gruptaki seramik hızlı çarkta biçimlendirilmiş ve yüksek dereceli ateşte pişirilmiştir.

Bu nedenle kaplar gözeneksiz ve çok sert yapıdadır. Hemen tüm kaplar gerçek astarlı

ve parlak perdahlıdır. Yerli Miken kaplarında astar bol mika katkılıdır.757

Miken seramiğinde yer alan formlar; bardaklar (Lev. CVII.b), kylixler (Lev.

CVII.c), maşrapalar (Lev. CVII.d), vazolar (Lev. CVII.e), oinohoeler (Lev. CVIII.a),

alabastronlar (Lev. CVIII.b), amforalar (Lev. CVIII.c), testiler (Lev. CVIII.d), üzengi

kulplu kaplar (Lev. CVII.e) ve mataralar (Lev. CIX) şeklinde sıralanabilir.758 Miken

kapları boya bezeme ile süslenmiştir. Boya rengi kırmızı, koyu kiremit, kahve, siyah-

koyu gridir. Bezeme, kapalı kapların omuz kısmında yoğunlaştırılmıştır. Genelde

motifler yatay düzenlenmiş bant bezeklerle sınırlandırılmıştır. Çizgisel bezemede;

çizi tarama, açı demetleri, sıralı spiraller, içiçe açı ve noktalar, konsantrik daireler ve

gövdede şerit motifleri hakimdir.759

Miken kültürünün varlığını ortaya koyan buluntular, Yunan anakarası, adalar

(Keos, Paros, Melos, Thera, Karpathos, İstanköy, Rodos, Samos), Batı Anadolu

(Troya VI, VIIa, Milet, Müsgebi, Uluburun), Girit ve Kıbrıs’dan tanınan Miken

eserlerine benzerdir.760

755 Erkanal 1997: 284; Günel 1999b: 78-81. 756 Erkanal 1998: 458. 757 Günel 1999b: 36. 758 İbid: 29-39. 759 İbid: 36. 760 İbid: 104-116.

Page 153: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

153

Gerek seramik gerekse diğer buluntular, yerli bir geleneğin varlığı ile

Anadolu’nun diğer kesimleriyle kültürel ilişkileri de ortaya koymaktadır. Yerel

seramik grubundan tek kulplu, mercimek gövdeli ve gövdesinin çevresinde bantlar

bulunan matara biçimli bir kap, Maşat Höyük’deki bir kabın benzeridir.761

761 Erkanal 1990b: 145.

Page 154: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

154

V.SONUÇ

‘Çukurova ve Çevre Kültür Bölgelerinin M.Ö. II. Binde Ege ile Olan

Bağlantıları’ konulu bu tez çalışmasını hazırlarken, iki bölge arasında ilişkiler

mimari, seramik ve küçük buluntulara dayanılarak ortaya konmaya çalışılmış, yazılı

belgelere dayanarak siyasi yapı hakkındaki bilgilere çok fazla değinilmemiştir. Bu

nedenle buluntular ışığında ulaştığım sonucu ortaya koymadan önce, genel olarak

M.Ö. II. binde Anadolu’daki siyasi dengelere kısaca burada değinmek istiyorum:

M.Ö. II. Bin yıla damgasını vuran en önemli olay Hitit Devleti’nin kuruluşudur.

Eski Hitit Devleti yaklaşık olarak M.Ö. 1650 yıllarında Kızılırmak kavsi içinde kalan

alan ile Tuz Gölü’nün güneyindeki ovayı kapsayan bir alanda kurulmuştur. Söz

konusu bu bölge doğuda Anti-Toroslar ve uzantısı olan dağlar, güneyde Toroslar,

batı ve kuzeyde dağınık haldeki dağlarla çevrilidir. Kuzeydeki ve güneydeki sahil

bölgeleri Hitit yerleşim alanına dahil değildir. Anadolu yarımadasının batı yarısı ise,

uzun dönemler boyunca Hititlerin rakibi olan Arzawa Krallığı’nın yerleşim alanı

olmuştur756 .

Hititler Arzawa’nın Anadolu’nun batısındaki en güçlü devlet olmasını

engelleyememiştir. M.Ö. XVI. yy.’da Karadeniz’den gelerek Kızılırmak kavsinin

kuzeyine yerleşen ve M.Ö. XIV. yy.’ın ilk çeyreğinde başkent Hattusa için büyük bir

tehlike teşkil eden Kaskaların varlığı nedeniyle, Hitit askeri güçlerinin kendi

ülkelerinin çekirdek bölgesini korumak amacıyla devreye sokulmasını gerekmiştir.

Bu durum Arzawa’ya, topraklarını II. Tudhaliya zamanında Kaska Bölgesi’ne ve

Hititler’in Aşağı Ülke’sine kadar genişleme imkanı sağlamıştır757.

Aynı dönemde Batı Anadolu’daki diğer siyasi güçler arasında Ahhiyawa ve

Millawanda yer almaktadır. M.Ö. XIII. yy.’a ait Hitit kaynakları Millawanda

ülkesinden, Ahhiyawa ülkesinin doğrudan yönetilen bir bölgesi olarak

bahsetmektedir. Bugün Milet ile bir tutulan Millawanda, M.Ö. XVI. yy. dan itibaren,

önce Minoslulara ait bir üs, M.Ö. 1400’lerden itibarense bir Miken yerleşim

yeriydi758.

756 Gurney 2001: 26. 757 Starke 2001: 37 ; Ünal 2002: Harita. 758 Starke,op.cit.:38.

Page 155: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

155

Arzawa’nın en güçlü olduğu dönemde, Anadolu’daki güç dengesi Hititlerin

lehine değişmeye başlamıştır. Bugün Çukurova olarak bilinen Kizzuwatna ülkesi, I.

Tudhaliya döneminde Hattusa’ya bağlanmıştır. Arzawa’nın Hititler tarafından yok

edilmesi II. Mursili döneminde gerçekleşmiştir. II. Mursili’nin iktidarının üçüncü

yılında, büyük bir seferle öncelikle Ahhiyawalı’ların yönetimindeki Millawanda

çökertilmiştir. Milet’in birinci ve ikinci Miken yerleşim evreleri arasındaki yangın

tabakasıyla bu olay arkeolojik açıdan da ortaya konmuştur759.

Milet’deki bu Hitit bağlantısı kısmen Miken şehir surunda gözlenmektedir. Bu

duvar, bilinen Miken sur yapı sistemi ile Hitit sur yapı sisteminden izler taşımaktadır.

Sur burçlarında dizgisel bir düzende donatılmış olmaları dolayısıyla, Miken

surlarından çok Hitit surlarına yakınlık gösterse de, Doğu’dan gelen bir etkinin

varlığı düşünülememektedir760.

M.Ö. II. bindeki güç dengesi içinde Çukurova, Ege ile direkt bir bağlantı ortaya

koymamıştır. Tez çalışmasında iki bölge arasında benzerlik kuran eserlerin bir

kısmında, Hitit bağlantılarının izlerini görmek mümkündür. İki bölge arasında M.Ö.

III. binde yoğun olan ilişkiler, OTÇ döneminde kesilmektedir761.

Bunun en önemli nedeni kuşkusuz Hititler’in bölgedeki etkinliğidir. Orta

Anadolu’nun sarp, dağlık ve ulaşılması güç bir yerinde kurulan bu devlet, kısa

zamanda ekonomik ve kültürel açıdan varolmanın temelini o zamanlar uygarlığın

odak noktası olan Mezopotamya dünyası içinde olduğunu kavramış, askeri işgal ve

siyasi ilişkilerini bu bölgeye yöneltmiştir762.

Hititlerin Kuzey Suriye ve Mezopotamya’ya taşıdığı bu amaçlarda, Çukurova

Bölgesi konumu nedeniyle önemli rol oynamaktadır. Aynı dönemde Çukurova

Bölgesi, ‘Kizzuwatna’ olarak isimlenen güçlü bir Hurri Krallığı’nı topraklarında

barındırmıştır. Mursili’den sonraki iç kargaşalık ve savaşlar sırasında Anadolu’da

güçlenen Hurri varlığı’ nın eseri olan bu devlet, Hititleri Kuzey Suriye’ye ulaştıran

yolları kesmekle kalmamış aynı zamanda Orta Anadolu içlerine kadar da yayılmıştır.

Hitit kralı Zidanta, Kizzuwatna kralı I.Pilliya ile eşitlik esasına dayanan bir anlaşma

759 Starke,loc.cit. 760 Naumann 1998: Ek Bölüm 1. 761 Özgüç 1963 (1964) :40 762 Ünal,op.cit.: 123.

Page 156: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

156

yapmak zorunda kalmış, bunu diğer anlaşmalar izlemiştir763.

Hititlerin Çukurova üzerinden Kuzey Suriye’ye indiklerini kanıtlayan bir buluntu

da, Sirkeli Höyük’ de tespit edilen kaya kabartmalarıdır. Kadeş Savaşı’nda Hitit kralı

II. Muwatalli’ nin II. Ramses karşısında galip geldiği savaş sonrasında buraya

yapılmıştır764.

Tez çalışması sırasında bölgedeki merkezlere ait OTÇ tabakalarından ele geçen

gerek seramik, gerekse küçük buluntular, bölgenin Suriye ve Orta Anadolu

bağlantısını ortaya koymaktadır765. Bu dönemde Ege’de yer alan merkezlerle

benzerlik taşıyan buluntuların sayısı ise oldukça azdır ve hemen her bölgede yaygın

kullanım gören eserlerdir766.

Tarsus-Gözlü Kule buluntularının ortaya koyduğu üzere bölgede, OTÇ sonu GTÇ

I dönemi başlangıcında büyük bir değişiklik söz konusu olmamış, ancak Orta

Anadolu tiplerinin sayısal üstünlüğü artmıştır.

J. Mellaart, Tarsus-Gözlü Kule ve diğer Çukurova kentlerinde gözlenen Anadolu

etkili unsurları Konya Ovası üzerinden almış olduğunu savunmaktadır767. D.H.

French tarafından Göksu Vadisi’nde yapılan yüzey araştırması sonuçları da bunu

desteklemektedir768. Niğde-Ulukışla yakınlarında yer alan Porsuk Höyük’ün GTÇ

tabakaları, bu etkinin Kilikya kapıları aracılığı ile Çukurova’ya uzanmış olduğunu

ortaya koyan buluntular vermiştir769.

‘Gülek Boğazı’ na yaklaşık 50 km. uzaklıkta bulunan Porsuk Höyük’ün V.

tabakasında çok sayıda kaliteli Hitit malzemesi ele geçmiştir. Kilikya kapılarına

hükmeden stratejik bir konumda yer alan bu yerleşim olasılıkla bir Hitit garnizonu

tarafından işgal edilmiştir. Beycesultan’ a 100 km. uzaklıkta yer alan bu höyük,

güneybatı Anadolu kültüründe önemli boşlukları dolduracak gibi görünmektedir770.

763 Ünal 1997: 20; Karauğuz 2002, 42-70 ve Ünal 2002,121vd. 764 Hrouda 1997a: 292. 765 Bnz. Goldman 1956: 165, 282-283, 234, 242; Garstang 1953: 210. 766 Bnz. Goldman,op.cit.: 285, 323, 320-321. 767 Mellaart 1958: 339. 768 French 1965: 186, 192. 769 Dupre 1983: 41-42. 770 Mellaart-Murray 1995: 95.

Page 157: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

157

Tez çalışması sırasında Beycesultan ile Tarsus-Gözlü Kule ve Mersin-Yümüktepe

GTÇ seramikleri arasında diğer merkezlere göre daha yoğun benzerlikler olduğu

gözlenmiştir. Bu verilere dayanarak Tarsus-Gözlü Kule ve Mersin-Yümüktepe

malzemesinin Beycesultan malzemesine olan benzerliğinde Porsuk Höyük’ün ve

Konya Ovası’na hakim Kilise Tepe’nin konumu önemli bir role sahip görünmektedir.

M.Ö. 1650-1450 arasına tarihlenen GTÇ I döneminin sonları Tarsus-Gözlü

Kule’de yaklaşık Suriye’ye kadar yayılan Hitit İmparatorluk Çağı’nın başlarına denk

gelmektedir. Bu dönemde, Hitit kralı Suppiluliuma’ nın Kizzuwatna kralı Sunassura

ile yapmış olduğu anlaşma, Kizzuwatna’ nın Hitit ülkesinin bir parçası durumuna

geldiğini gösterse de, anlaşmanın şartları ve hitabı tam bir egemenliğin olmadığını

ortaya koymaktadır771.

GTÇ IIa dönemi sırasında, bölge Hititlerin tam kontrolü altına girmiştir,

ancak Hitit krallarının bu gücü ne zaman tam olarak ele geçirdikleri

bilinmemektedir772.

GTÇ II evresinin başından GTÇ IIb evresine değin süren Hitit işgali, M.Ö.

XIII. yy.ın son çeyreğinde işgalcilerin yol açtığı büyük yangınlar ve zararlar sonunda

sona ermiştir.

GTÇ IIb döneminde, bölgeye batıdan gelen ve ‘Deniz İnsanları’ olarak

tanımlanan bir istila olmuştur. İstilacılar, Hititlerin güçlerinin zirvesinde oldukları

Tarsus-Gözlü Kule’nin Hitit tabakasına son derece zarar vermiştir. Bu insanların

beraberinde getirdikleri Miken stilindeki çanak çömleğin stil karakterine

bakıldığında, istilanın Merneptah döneminde Mısır’da gerçekleşen büyük istila ile

hemen hemen aynı dönemde gerçekleştiğini ortaya koymaktadır773.

Bu dönemde Ege ile bağlantılı kuran en önemli unsur bölgede ele geçen

Miken seramikleridir. Daniel’a göre; Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen Miken

seramikleri, Mikenai ve Tryns’de üretilen Miken seramiği ile aynı hamurdan

yapılmış olup, Tarsus-Gözlü Kule’de bulunan seramiğin çoğu Argolis Bölgesi’nden

ithaldir. Kıta Yunanistan’dan ithal edilmeyen Miken seramiği ise, ya yerel olarak ya

771 Goldman,op.cit.: 63 772 İbid: 350. 773 İbid: 350-351.

Page 158: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

158

da Doğu Akdeniz’de bulunan bir merkezde üretilmiştir774.

Tarsus-Gözlü Kule’de ele geçen Miken seramiğinin tüm karakterleri, Kıbrıs

ve diğer Kilikya kentlerinden ele geçen malzemelerle birbirine benzer olarak bağlantı

kurmaktadır. Bu seramiklerde asıl özellik spirallerin yaygınlığıdır, özellikle antitetik

olarak düzenlenen spiral yaygındır. Tüm çeşitlerde figürlü parçalar, Enkomi’ de

olduğu gibi anakaradakilerden daha yaygındır. Tarsus-Gözlü Kule’de çizgisel

düzenleme, Lev. XXIII.b’de görülen düzenlemelerin papiruslu grubu bu bölgeye

özgüdür775.

Miken seramiğinin Orta Anadolu’daki bazı merkezlerde görülmesi, Çukurova

aracılığı ile olmuştur. Maşat Höyük’de Kuzeybatı Suriye veya Çukurova aracılığı ile

Kıbrıs’dan ithal edilmiş Miken kapları ele geçmiştir776. Ayrıca Hitit ülkesini Doğu

Toroslar üzerinden Çukurova’ya bağlayan tabii dağ yolu üzerinde yer alan

Frakdin’de de, son yapı katının enkazı içinde Miken IIIC’ye ait bir üzengili testi

bulunmuştur. Hititlerin Kuzey Suriye’yi hakimiyeti altında tuttukları sürece,

kuzeybatı Suriye’li veya Çukurova’lı tüccarların aracılığı ile Miken kaplarının veya

Suriye kökenli diğer eserlerin Orta Anadolu’ya, Güney Pontus Bölgesi’ne getirilmiş

olmaları şaşırtıcı değildir777.

Çukurova’nın GTÇ mimari yapıları Hitit özelliklerini yansıtmaktadır. Mersin-

Yümüktepe’ nin bu evresi Hitit savunma sisteminin varlığı ile önem kazanır. Bu

sistem Hattusa’daki savunma sistemiyle benzerlikler taşımaktadır778. Tarsus-Gözlü

Kule yapıları da, bir avlu etrafına yerleştirilen oldukça küçük odalardan oluşan ve

benzerlerine Alaca Höyük gibi yerleşimlerde de rastladığımız Anadolu tipinde bir

mimari yapıya sahiptir779. Ayrıca GTÇ IIa dönemine tarihlenen Hitit Tapınağı, büyük

boyutu ve planıyla Hitit başkentinin iyi bilinen tapınaklarının planına uygun olarak

inşa edilen en iyi örneklerden biridir780. Hitit mimarisinden farklı olarak, Gözlü

Kule’deki teras sistemini ise Mycenae’ dekilerle karşılaştırmak mümkündür781.

774 İbid: 206-207. 775 French 1975: 73. 776 Özgüç 1978: 127-128 lev.83-84 lev. D.1. 777 Özgüç 1982: 31. 778 Naumann 1998: 266. 779 Goldman,op.cit.: 44. 780 İbid: 49. 781 İbid: 47-48.

Page 159: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

159

Sonuçta, M.Ö.II.Bin yıl süresince her iki bölge arasındaki ilişkileri tam

anlamıyla ortaya koymak için, bahsedilen bölgelerdeki kazı, yüzey araştırması ve

yayınların önümüzdeki yıllarda artmasıyla mümkün olabilir. Bunun dışında

Kizzuwatna arşivlerinin ortaya çıkarılması ve Batı Anadolu’da yazılı belgelerin

bulunması bu ilişkilerin açığa çıkarılması açısından büyük anlam taşımaktadır. Bu

belgeler gün ışığına çıktığında her iki bölge arasındaki organik bağlar ve ilişkilerin

boyutları daha iyi anlaşılacaktır.

Bununla beraber Çukurova olarak tanımladığımız bölge, konumu gereği çevre

kültürlerin birbiriyle olan ilişkilerinde aracı rolü üstlenmiştir. Bölgede çeşitli

merkezlerde ele geçen Miken seramikleri, Kıbrıs süt çanakları, Suriye, Mısır, Filistin

etkili seramik ve küçük buluntular bunun en önemli göstergeleridir. Çukurova, bu

etkilerin Anadolu’nun iç kısımlarına taşınmasında da önemli bir role sahiptir.

Page 160: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

160

VI. ABSTRACT

THE CONNECTIONS BETWEEN ÇUKUROVA AND ITS SURROUNDINGS CULTURAL AREAS AND THE AEGEAN REGION IN

THE II. MILLENNIUM BC.

In my thesis which is titled "The Connections Between Çukurova and Its

Surroundings Cultural Areas and the Aegean Region in the II. Millennium BC", the

principal centers in both regions from the II. Millennium BC are studied.

These centers were compared with their architecture, ceramic and small finds

and the relationship between the centers of the two regions was tried to be proved.

The Çukurova Region was mostly under the influence of the Syrio-Palastine

Culture Region in the Middle Bronze Age. Thanks to the rich Hurri Culture in this

region, the Kizzuwatna State was established and the region had close relationships

with the Hittite State.

The relationship towards the Aegean is with the islands and the mainland

Greece. There is a deep influence of the Mycenaean colonies in this region in the last

quarter of the II. Millennium BC. The dense relationship between these two regions,

which were under different cultural influences was interrupted in this period. The

evaluations made in the light of the finds from the principal centers of both regions

prove this thesis.

Keywords: Çukurova, Aegean, Middle Bronze Age, Late Bronze Age.

Page 161: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

161

VII. ÖZET

" Çukurova ve Çevre Kültür Bölgeleri'nin M.Ö.II.Binde Ege ile olan

Bağlantıları" konulu tez çalışmamda her iki bölgenin M.Ö.II.Bine tarihlenen başlıca

merkezleri ele alınmıştır.

Bu merkezler mimari,seramik,küçük buluntular başlıkları altında incelenmiş

ve her iki bölgenin merkezleri arasındaki bağlantı ortaya konmaya çalışılmıştır.

Çukurova Bölgesi Orta Tunç Çağı'ndan itibaren daha çok Suriye-Filistin'e

yönelik bir kültürün etkisindedir. Bölgede gelişen Hurri etkisi sonucu Kizzuwatna

Devleti kurulmuş ve bölge daha çok Hitit Devletiyle ilişki içinde bulunmuştur.

Ege Bölgesi'ne ilişki yönü ise, adalar ve Kıt'a Yunanistan'dır. M.Ö.II.Binin

son çeyreğinde bölgede Miken Kolonilerinin yoğun bir etkisi söz konusudur. Farklı

kültürel etkilerin içinde olan bu iki bölgenin, bu çağda yoğun ilişkileri kesintiye

uğramıştır.Tez kapsamında incelenen iki bölgenin başlıca merkezleri arasında ele

geçen buluntular ışığında yapılan değerlendirmeler de bunu ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Çukurova, Ege, Orta Tunç Çağı, Geç Tunç Çağı.

Page 162: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

162

DİĞER KISALTMALAR

A.S.: Anatolian Studies, Journal of the British Institute of Archaeology,London.

AJA: American Journal of Archaeology, Princeton/Boston.

Anatolia/Anadolu: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Eski

Önasya Akdeniz Dilleri, Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Dergisi, Ankara.

APAW: Abhandlungen der Preussischen Akademie der Wissenschaften.

Philosophish- Historische Klasse.Berlin.

AST: Araştırma Sonuçları Toplantısı Bildirileri,Ankara.

BELLETEN: Türk Tarih Kurumu Belleteni,Ankara.

Bnz.: Bakınız.

BSA: Annual of the British School at Athens.

Çiz.: Çizim.

DTCFD: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Ankara.

et alli : ve diğerleri.

ETÇ: Eski Tunç Çağı.

Fig.: Figür.

Fs.H.Çambel: Light on Top on the Black Hill: Studies Presented to Halet Çambel,

(Eds:G.Arsebük,et.al.),İstanbul.

Fs.T.Özgüç: Anatolia and the Ancient Near East, Studies in Honor of Tahsin Özgüç,

(Eds. K. Emre,et. al.), Ankara.

GTÇ: Geç Tunç Çağı.

Hesperia: Journal of the American School of Classial Studies at Athens.Princeton.

HÖYÜK: Türk Tarih Kurumu Yayını,Ankara.

Ist.Mitt: Istanbuler Mitteilungen,Tübingen.

Ibid: İbidem,Yukarıdaki aynı eser.

JEA: Journal of Egyptian Archaeology, London.

KBo: Keilschrifttexte aus Boghazköi,Leipzig, Berlin.

KST: Kazı Sonuçları Toplantısı Bildirileri,Ankara.

KUB: Keilschriftturkunden aus Boghazköi, Berlin.

LAAA: University of Liverpool, Annals of Archaeology and Anthropology.

lev.: Levha.

loc.cit.:Yukarıda aynı yer.

Page 163: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

163

n.: Numara.

OH: Orta Hellas.

OIC: Oriental Institute Communications,Chicago-Illinois.

OIP: Oriental Institute Publications,Chicago.

OJA: Oxford Journal of Archaeology.

OLBA: Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi

Yayınları,Adana.

op.cit.: opere citato, daha önce gösterilen eserde.

OTÇ: Orta Tunç Çağı.

P.t.: Pişmiş Toprak.

passim: kitabın tümü,çeşitli yerlerde.

Pl.: Plate.

Proc.Brit.Ac.: Proceedings of the British Academy.

R.Arch.: Revué Archéologique.

res.: Resim.

SMA: Studies in Mediterranean Archaeology, Göteborg.

Syria: Revue d’Art Oriental et d’Archéologie,publié par I’Institut français d’

Archéologie de Beyrouth,Paris.

Şek.: Şekil.

T.T.Kong.: Türk Tarih Kurumu,Türk Tarih Kongresi Bildirileri,Ankara.

WVDOG: Wissenschaftliche Veröffentlichungen der Deutschen Orient Gesellschaft,

Berlin.

Page 164: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

164

KAYNAKÇA

AKURGAL,E. 1950, ‘Bayraklı Kazısı Ön Rapor’, DTCFD VIII/1: 4-12.

-------------------- 1983, Eski İzmir I, Ankara.

ALKIM,U.B. 1948, ‘Karatepe Kazısının Arkeolojik Sonuçları’, Belleten XII: 533-

548.

------------------ 1949, ‘Üçüncü Mevsim Karatepe Çalışmaları’, Belleten XIII: 363-

370.

------------------ 1950, ‘Beşinci Mevsim Karatepe Çalışmaları’,Belleten XIV: 677-

679.

ALP,S. 1950, Zur Lesung von Manchen Personennamen auf den Hieroglyphischen-

Hethitischen Siegeln und Inschriften, Ankara.

----------2001, Hitit Çağında Anadolu, İstanbul.

AMIRAN, R. 1970, Ancient Pottery of the Holy Land, New Brunswick.

ANLAĞAN,Ç. - BİLGİ,Ö. 1989, Protohistorik Çağ Silahları, İstanbul.

ARIK,R.O. 1944, ‘1942’de Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Bitik Kazısı ve

Hatay Tetkikleri Hakkında Kısa Rapor’, Belleten VIII/30: 341-384.

ARNE,T.J. 1945, Excavations at Shah Tepe, Iran’, Stockholm.

BAKIR,G. - ANLAĞAN,Ç. 1980, ‘1979 Klazomenai Kazısı’, KST II: 87-90.

Page 165: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

165

BECKS,R. 2002, ‘Yüksek Troia Kültürü: Troia VI/VIIa’, Troya: Efsane ile

Gerçek Arası Bir Kente Yolculuk: 84-93, İstanbul.

BIEG,G. 2002, ‘Troas Araştırma Tarihinde Troas: Gezi Raporları ve Arkeoloji’,

Troya: Efsane ile Gerçek Arası Bir Kente Yolculuk: 116-129.

BIETAK,M. 1979, ‘Avaris and Piramesse. Archaeological Exploration in the

Eastern Nile Delta’, Proc.Brit.Ac. 65: 225-290.

BİLGİ,Ö. 1982, M.Ö.II.Binyılında Anadolu’da Bulunmuş Olan Matara Biçimli

Kaplar, İstanbul.

BITTEL,K. - GUTERBOCK,H.G. 1935, Neue Untersuchungen in der Hethitischen

Hauptstadt, APAW,1, Berlin.

BITTEL,K. 1937, Boğazköy: Die Kleinfunde der Grabungen 1906-1912. I. Funde

Hethitischer Zeit, WVDOG 60, Leipzig.

BITTEL,K.–NAUMANN,R. 1952, Boğazköy-Hattuşa. Ergebnisse der

Ausgrabungen des Deutschen Archaologischen Instituts und der Deutschen Orient-

Gesellschaft in den Jahren 1931-39, Stuttgart.

BLEGEN,C.W.-CASKEY,J.L.-RAWSON,M. 1950, Troy I: General Introduction,

The First and Second Settlement, Princeton.

---------------------------------------------------------------------- 1951, Troy II: The Third,

Fourth and Fifth Settlements, Princeton.

--------------------------------------------------------------------- 1953, The Sixth Settlement,

Princeton.

Page 166: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

166

------------------------------------------------------------------------ 1958, Settlements VIIa,

VIIb and VIII, Princeton.

BOEHMER,R.M. 1972, Die Kleinfunde von Boğazköy,Berlin.

BOSSERT,H. - ALKIM,U.B. - ÇAMBEL,H. 1950, Karatepe Kazıları Birinci Ön

Rapor, Ankara.

CANBY,J.V.1969, “Some Hittite Figurines in the Aegean”, Hesperia 38, 141-149.

CLINE,E.H.,1991, “Hittite Objects in the Bronze Age Aegean”, AS XLI, 133-143.

ÇAMBEL,H.-AKMAN,M.S.-AKMAN,M.,2000, ‘Karatepe- Aslantaş ve

Domuztepe 1998-1999 Yılı Çalışmaları’, KST 22/I: 289-302.

DÖRPFELD,W. 1902, Troja und Ilion: Ergebnisse der Ausgrabungen in den

Vorhistorischen und Historischen Schihten von Ilion 1870-1894, Athens.

DUNAND,M. 1939, Fouilles de Byblos I: 1926-1932, Paris.

DUPRE,S. 1983, Porsuk: La Ceramique de L’age du Bronze et de L’age du Fer,

Paris.

EHRINGHAUS, H. 1999, “Grabung am Sirkeli Höyük 1997”, KST XX-I: 383-397.

EMRE,K. 1963, ‘The Pottery of the Assyrian Colony Period According to the

Building Levels of the Kaniş Karum’, Anatolia VII: 87-99.

ERKANAL,A. - ERKANAL,H. 1983, ‘Vorbericht über die Grabungen 1979 im

Praehistorischen Klazomenai/Liman Tepe’, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Dergisi I: 163-183.

Page 167: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

167

ERKANAL,A. 1987, ‘Panaztepe Kazısının 1985 Yılı Sonuçları’, KST VIII-I: 253-

262.

--------------------------- 1990a, ‘1988 Panaztepe Kazısı Sonuçları ’, KST XI-I: 255-

260.

----------------------------1990b, “Panaztepe Kazısının Tarihsel Açıdan

Değerlendirilmesi”, T.T.Kong.X-1:139-146.

---------------------------- 1991, “Panaztepe Kazısı 1988 Raporu, HÖYÜK 1, 37-42.

---------------------------- 1992, “ 1990 Panaztepe Kazısı Sonuçları, KST XIII -I, 447-

455.

---------------------------- 1993a, ‘1991 Panaztepe Kazısı Sonuçları’, KST XIV-I: 495-

502.

----------------------------1993b, ‘Panaztepe Nekropolü’, 1992 Yılı Anadolu

Medeniyetleri Müzesi Konferansları, Ankara: 129-140.

--------------------------- 1994, ‘1992 Panaztepe Kazısı Sonuçları’, KST XV-I: 461-

466.

---------------------------- 1997, ‘1995 Panaztepe Kazıları Sonuçları’, KST XVIII-I:

281-290.

----------------------------- 1998, ‘1996 Yılı Panaztepe Kazıları Sonuçları’, KST XIX-

I: 455-466.

ERKANAL,H.- HÜRYILMAZ, H. 1994, ‘1992 Liman Tepe Kazıları’, KST XV-I:

361-373.

Page 168: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

168

ERKANAL,H. - GÜNEL,S. 1995, ‘1993 Liman Tepe Kazıları’, KST XVI-I: 263-

279.

------------------------------------ 1996, ‘1994 Liman Tepe Kazıları’, KST XVII-I: 305-

327.

------------------------------------ 1997, ‘1995 Liman Tepe Kazısı’, KST XVIII-I: 231-

260.

ERKANAL,H. 1996, ‘1994 Panaztepe Kazıları Sonuçları’, KST XVII-I: 329-335.

------------------- 1998, ‘1996 Liman Tepe Kazıları’, KST XIX-I: 379-398.

------------------- 1999, ‘1997 Liman Tepe Kazıları’, KST XX-I: 325-336.

------------------- 2001, ‘1999 Liman Tepe Kazısı’, KST 22-I: 259-267.

ERZEN,A. 1940, Kilikien bis zum Ende der Perserherrschaft, Leipzig.

FRANKFORT,H.–JACOBSEN,T.H.-PREUSSER,A.1932, Tell Asmar and

Khafaje: The First Season’s Work in Eshnunna 1930-31, Chicago.

FRANKFORT,H. 1939, Cylinder Seals, London.

FRENCH, D.H. 1965, ‘Prehistoric Sites in the Göksu Valley’, A.S. XV: 177-201.

FRENCH,E. 1965, ‘Late Helladic IIIA 2 Pottery from Mycenae’, BSA LX: 159-

202.

---------------- 1966, ‘Late Helladic IIIB 1 Pottery from Mycenae’, BSA LXI: 216-

238.

Page 169: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

169

FURUMARK,A. 1951, The Mycenaean Pottery from the Levant, Cambridge.

------------------- 1972, The Mycenaean Pottery - Analysis and Classification,

Stockholm.

GARSTANG,J. 1937, ‘Explorations in Cilicia: The Neilson Expedition Preliminary

Report’, LAAA XXIV: 52-68.

------------------ 1938, ‘Explorations in Cilicia. The Neilson Expedetion: Preliminary

Report II’, LAAA XXV: 12-23.

------------------ 1953, Prehistoric Mersin, Oxford.

GATES,M.H. 1981, ‘Alalakh VI and V: A Chronological Reassessment’, Syro-

Mesopotamian Studies 4, 8-19.

------------------- 1994, ‘1992 Excavations at Kinet Höyük (Dörtyol/Hatay)’, KST

XV/1: 193-200.

------------------- 1999a, ‘1997 Archaeological Excavations at Kinet Höyük ‘1997

Archaeological Excavations at Kinet Höyük Yeşil-Dörtyol, Hatay)’, KST XX-1:

259-282.

------------------ 1999b, ‘Kinet Höyük in Eastern Cilicia: A Case Study for

Acculturation in Ancient Harbors’, OLBA II-2: 303-312.

-------------------- 2000, ‘1998 Excavations at Kinet Höyük (Yeşil-Dörtyol, Hatay)’,

KST 21-1: 193-208.

-------------------- 2001a, ‘1999 Excavations at Kinet Höyük (Yeşil-Dörtyol, Hatay)’,

KST 22-1: 203-222.

Page 170: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

170

------------------- 2001b, ‘Potmarks at Kinet Höyük and the Hittite Ceramic Industri’,

Kilikia:Mekanlar ve Yerel Güçler, (Eds:E.Jean,et al.),İstanbul, 137-157.

-------------------- 2002, ‘Kinet Höyük 2000 (Yeşil-Dörtyol, Hatay)’, KST 23-2: 55-

62.

GELB,I.J. 1939, Hittite Hieroglyphic Monuments, OIP XLV, Chicago.

GHIRSHMAN,R. 1938, Fouilles de Sialk Vol.I-II, Paris.

GJERSTAD,E. 1934, ‘Cilician Studies’, R. Arch. III: 155-203.

GOETZE,A. 1936, “Philological Remarks on the Bilingual Bulla from Tarsus”,

AJA XL/2, 210-214.

---------------- 1940, Kizzuwatna and the Problem of Hittite Geography, New Haven.

GOLDMAN,H. 1931, Excavations at Eutresis in Boeotia, Cambridge.

-------------------- 1935, ‘Preliminary Expedition to Cilicia 1934 and Excavations at

Gözlü Kule, Tarsus 1935’, AJA XXXIX: 526-549.

-------------------- 1937, ‘Excavations at Gözlü Kule, Tarsus, 1936’, AJA XLI: 262-

286.

-------------------- 1938, ‘Excavations at Gözlü Kule, Tarsus, 1937’, AJA XLII: 30-

54.

-------------------- 1940, ‘Excavations at Gözlü Kule, Tarsus, 1938’, AJA XLIV: 60-

86.

Page 171: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

171

-------------------- 1956, Excavations at Gözlü Kule, Tarsus, from the Neolithic

through the Bronze Age, Vol. II, Princeton.

GOLDMAN,H. - GARSTANG,J. 1947, ‘A Conspestus of Early Cilician Pottery’,

AJA LI/4: 370-388.

GORDON,L. 1948, Megiddo II: Seasons of 1935-1939, OIP LXII, Chicago.

GÖNEY, S. 1976, Adana Ovaları I, İstanbul.

GURNEY,O.R. 2001, Hititler, Ankara.

GUY,P.L.O. - ENGBERG,R.M. 1938, Megiddo Tombs, OIP XXXIII, Chicago.

GÜNEL,S. 1998, ‘Eine Mykenische Figürine aus Liman Tepe’, Ist. Mitt. 48: 445-

449.

------------- 1999a, ‘Vorbericht über die mittel- und Spatbronzezeitliche Keramik

vom Liman Tepe’, Ist. Mitt. 49: 41-82.

------------ 1999b, Panaztepe II: M.Ö. 2. Bine Tarihlendirilen Panaztepe Seramiğinin

Batı Anadolu ve Ege Arkeolojisindeki Yeri ve Önemi, Ankara.

GÜRBÜZ,K. 1997, ‘Seyhan ve Ceyhan Delta’larının Kronolojik Evrimi ve Bunların

Kıyı Değişimine Etkileri’, Yerbilimleri 30: 175-189.

HANSEN,C.K.-POSTGATE,J.N. 1999, ‘The Bronze to Iron Age Transition at

Kilise Tepe’, A.S. 49:111-121.

HARMANKAYA,S.-TANINDI,O.-ÖZBAŞARAN,M. 1998, Türkiye Arkeolojik

Yerleşmeleri (TAY) 3 (Kalkolitik), İstanbul.

Page 172: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

172

HROUDA,B. 1997a, ‘Vorlaufiger Bericht über die Ausgrabungergebnisse auf dem

Sirkeli Höyük: SüdTürkei von 1992-1995’, KST XVIII-I: 291-311.

----------------- 1997b, ‘Vorlaufiger Bericht über die Ausgrabungsergebnisse auf dem

Sirkeli Höyük/Südtürkei von 1992-1996’, Ist. Mitt. 47: 91-150.

---------------- 1998, ‘Survey in der Umgebung von Sirkeli Höyük 1994’,

Fs.H.Çambel, İstanbul: 427-433.

JACKSON,M.P.C. - POSTGATE,J.N. 1999, ‘Kilise Tepe 1997: A Summary of

the Principal Results’, KST XX-1: 541-557.

JOUKOWSKY,M.S. 1986, Prehistoric Aphrodisias, An Account of the Excavations

and Artifact Studies, Vol.I-II, Louvain, La Neuve.

-------------------------- 1996, Early Turkey, Iowa.

KARAUĞUZ,G. 2002, Boğazköy ve Ugarit Çivi Yazılı Belgelerine Göre Hitit

Devletinin Siyasi Anlaşma Metinleri, Konya.

KORFMANN,M. 1991, ‘Troia- Reinigungs- und Dokumentationsarbeiten 1987,

Ausgrabungen 1988 und 1989’, Studia Troica 1: 1-34.

---------------------- 1992a, ‘Troia Çalışmaları 1989-1990’, KST XIII: 423-446.

--------------------- 1992b, ‘Troia- Ausgrabungen 1990 und 1991’, Studia Troica 2:

1-41.

----------------------- 1993, ‘Troia- Ausgrabungen 1992’, Studia Troica 3: 1-37.

------------------------ 1994, ‘Troia- Ausgrabungen 1993’, Studia Troica 4: 1-50.

Page 173: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

173

------------------------ 1995, ‘Troia- Ausgrabungen 1994’, Studia Troica 5: 1-35.

KORFMANN,M.-MANNSPERGER,D. 1998, Troia. Ein historischer Uberblick und Rundgang, Stuttgart.

KOŞAY,H.Z. 1938, Alaca Höyük Hafriyatı, 1936, Ankara.

---------------- 1951, Alaca Höyük Kazısı: 1937-1939’daki Çalışmalara ve Keşiflere

Ait İlk Rapor, Ankara.

KOŞAY,H.Z.-AKOK,M. 1966, Türk Tarih Kurumu Tarafından Yapılan Alaca

Höyük Kazısı: 1940-1948 ‘deki Çalışmalara ve Keşiflere Ait İlk Rapor, Ankara.

LAMB,W. 1936, Excavations at Thermi in Lesbos, Cambridge.

------------- 1937, ‘Excavations at Kusura Near Afyon Karahisar’, Archaeologia 86,

1-64.

-------------- 1938, ‘Excavations at Kusura Near Afyon Karahisar II’, Archaeologia

87, 217-273.

LLOYD,S.-GÖKÇE,N. 1951, ‘Excavations at Polatlı: A New Investigations of Second and Third Millennium Stratigraphy in Anatolia’, A.S. I, 21-75.

LLOYD,S.-MELLAART,J. 1955, ‘Beycesultan Excavations’, A.S. V: 39-92

------------------------------------- 1956, ‘Beycesultan Excavations’, A.S. VI: 101-135.

------------------------------------ 1962, Beycesultan I, The Chalcolithic and Early

Bronze Age Levels, London.

Page 174: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

174

------------------------------------ 1965, Beycesultan II, London.

LLOYD,S. 1972, Beycesultan, Vol.III Part 1, London.

LOUD,G. 1948, Megiddo II: Seasons of 1935-1939, OIP LXII, Chicago.

MANSEL,A.M. 1988, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara.

MATTHIAE,P. 1989, ‘Jugs of the North-Syrian/Cilician and Levantine Painted

Wares from the Middle Bronze II Royal Tombs at Ebla’, Fs. T. Özgüç, Ankara: 303-

313.

MEE,C. 1978, ‘Aegean Trade and Settlement in Anatolia in the Second Millennium

B.C.’, A.S. XXVIII: 123-155.

MELLAART,J. 1958, ‘Second Millennium Pottery from the Konya Plain and

Neighbourhood’, Belleten XXII/87: 311-345.

---------------------- 1970, ‘The Second Millennium Chronology of Beycesultan’, A.S.

XX: 55-67.

MELLAART,J.-MURRAY,A. 1995, Beycesultan: Late Bronze Age and Phrygian

Pottery and Middle and Late Bronze Age Small Objects, Vol.III Part II, Ankara.

MOUNTJOY,P.A. 1986, Mycenaean Decorated Pottery: A Guide to Identification,

SMA LXXIII, Göteborg.

----------------------- 1999, Regional Mycenaean Decorated Pottery, I-II,Leidorf.

MÜLLER - KARPE,A. 1988, Hethitische Töpferei der Oberstadt von Hattusa,

Marburg/Lahn.

Page 175: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

175

------------------------------- 1994, Altanatolisches Metallhandwerk, Neumünster.

MONTET,P. 1928, Byblos et L’Egypte, Quatre Campagnes de Fouilles a Gebeil:

1921-1924, Paris.

NAUMANN,R. 1998, Eski Anadolu Mimarlığı, Ankara.

OLMSTEAD,A.T. 1922, ‘Near East Problems in the Second Pre-Christian

Millenium’, JEA VIII: 223-232.

OZANER,F.S. 1993, ‘İskenderun Körfezi Çevresindeki Antik Yerleşim Alanlarının

Jeomorfolojik Yönden Durumu’, Arkeometri Sonuçları Toplantısı VIII: 337-345.

ÖZGEN,İ. - GATES,M.H. 1993, ‘Report on the Bilkent University Archaeological

Survey in Cilicia and the Northern Hatay: August 1991’, AST X: 387-394.

ÖZGÜÇ,T. 1950, Türk Tarih Kurumu Tarafından Yapılan Kültepe Kazısı Raporu

1948 , Ankara.

------------ 1953, Türk Tarih Kurumu Tarafından Yapılan Kültepe Kazısı Raporu

1949, Ankara.

------------- 1964, “Yeni Araştırmaların Işığında Eski Anadolu Arkeolojisi”, Anadolu

VII: 23-42.

-------------1978, Maşat Höyük Kazıları ve Çevresindeki Araştırmalar, Ankara.

-------------1982, Maşat Höyük II. Boğazköy’ün Kuzeydoğusunda Bir Hitit Merkezi,

Ankara.

----------- 1986, Kültepe-Kaniş II. Eski Yakındoğu’nun Ticaret Merkezinde Yeni

Araştırmalar, Ankara.

Page 176: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

176

PETRIE,F. 1930, Beth Pelet I, London.

POSTGATE,J.N. 1996, ‘Kilise Tepe 1994: A Summary of the Principal Results’,

KST 17-1: 419-431.

-------------------------1997, ‘Kilise Tepe 1995: A Summary of the Principal Results’,

KST XVIII-1: 441-456.

------------------------1998, ‘Kilise Tepe 1996: A summary of the Principal Results’,

KST XIX-1: 209-226.

PRZEWORSKI,S. 1939, Die Metallindustrie Anatoliens, Leiden.

RIIS,P.J. 1948, Hama: Fouilles et Recherches 1931-1938, Copenhagen.

SAYAR,M.H. 1996, ‘Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi-Coğrafya Araştırmaları, 1994’,

AST XIII: 55-76.

SCHAEFFER,C.F.A. 1932, ‘La Troisieme Campagne de fouilles a Ras-Shamra’,

Syria 13: 1-27.

----------------------------1949, Nouvelles Etudes Relatives aux Decouvertes de Ras

Shamra, Ugaritica II.

SCHIERING,W. 1960, ‘Südabschnitt’, Ist.Mitt. 9/10: 1-86.

SCHLIEMANN,H. 1875, Troy and Its Remains, London.

------------------------ 1881, Ilios, Stadt und Land der Trojaner, Leipzig.

SCHMIDT,H. 1902, Heinrich Schliemann’s Sammlung Trojanischer Altertümer,

Berlin.

Page 177: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

177

SEIDL,U. 1972, Gefaessmarken von Boğazköy, WVDOG 88, Berlin.

SEVİN,V. - CANEVA, I. 1995, ‘1993 Yılı Mersin/Yumuktepe Kazıları’, KST XVI-

I: 27-42.

SETON - WILLIAMS,M.V. 1954, ‘Cilician Survey’, A.S. IV: 121-174.

SHERRATT,E.S. - CROUWELL,J.H. 1987, ‘Mycenaean Pottery from Cilicia in

Oxford’, OJA 6: 325-353.

STARKE,F. 2001, “Milattan Önce İkinci Bin Yılın Güç Dengesi İçinde Troia.

Wilusa Ülkesinin Tarihi”, Düş ve Gerçek Troia, İstanbul, 34-45.

STARR,R.F.S. 1937, Nuzi II, Harvard.

-------------------1939, Nuzi I, Harvard.

STEADMAN,S.R. 1994, ‘Prehistoric Sites on the Cilician Coastal Plain: Chalcolitic

and Early Bronze Age Pottery from the 1991 Bilkent University Survey’, A.S.

XLIV: 85-103.

SYMINGTON,D. 1985, ‘Remarks on the Tarsus Late Bronze Age I Pottery in the

Adana Museum’, AST III: 279-285.

TAŞYÜREK,O.A.1975, “Some New Assyrian Rock-Reliefs in Turkey”, AS XXV,

169-180.

THUREAU-DANGIN,F.-DUNAND,M. 1936, Til Barsib, Paris.

ÜNAL,A. 1997, ‘Hurriler; Hurri Tarihi, Kültürü ve Arkeolojisiyle İlgili Yeni

Buluntular ve Gelişmeler’, 1996 Yılı Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Konferansları 6: 11-35.

Page 178: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

178

-------------2000a, ‘Çukurova’nın Antik Devirlerde Taşıdığı İsimler ile Fiziki ve

Tarihi Coğrafyası’, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprübaşı,

İstanbul, 19-41.

-------------2000b, ‘Adana’da Kizzuwatna Krallığı’, Efsaneden Tarihe, Tarihten

Bugüne Adana: Köprübaşı, İstanbul, 43-67.

-------------2002, Hititler Devrinde Anadolu I, İstanbul.

WACE,A.J.B. 1932, Chamber Tombs at Mycenae, Archaeologia 82, Oxford.

WEICKERT,C. 1957, ‘Die Ausgrabung beim Athena-Tempel in Milet 1955’,

Ist.Mitt. 7: 101-132.

WOOLLEY,L. 1934, Ur Excavations The Royal Cemetery Vol.II, London.

--------------------1953, A Forgotten Kingdom, Harmondsworth.

--------------------1955, Alalakh, Oxford.

von der OSTEN,H. 1930, Exploration in Hittite Asia Minor, OIC 8,Chicago.

------------------------1937, The Alishar Hüyük, Seasons of 1930-32. II , OIP XXIX,

Chicago.

Page 179: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

179

VIII: HARİTA,PLAN VE LEVHALARIN LİSTESİ

HARİTA LİSTESİ

1. Çukurova Bölgesi’nin Fiziki Haritası.

2. M.Ö. II. Binde Çukurova ve Çevresi. (Ç.Ü. F.E.F. Arkeoloji Bölümü Arşivi)

3. Dağlık ve Ovalık Kilikya.

4. a. Seyhan, Ceyhan ve Tarsus Nehirlerinin 1990 Yılındaki Durumu (Gürbüz

1997: şek.2).

b. Seyhan, Ceyhan ve Tarsus Nehirlerinin Yaklaşık 4000 Yıl Önceki Durumu

(İbid: şek.4).

c. Seyhan, Ceyhan ve Tarsus Nehirlerinin Yaklaşık 3000 Yıl Önceki Durumu

(İbid: şek.5).

5. Seyhan ve Ceyhan Deltası’nın Landsat 7 ETM Uydu Görüntüsü (Ç.Ü. F.E.F.

Arkeoloji Bölüm Arşivi).

6. Seyhan, Ceyhan ve Tarsus Nehirlerinin Yaklaşık 1500 Yıl Önceki Durumu

(Gürbüz,op.cit.: şek.6).

7. Çukurova Bölgesi’nde Yer Alan Geçitler.

8. a. Seton-Williams’ın Yüzey Araştırmasında Tespit Edilen Neolitik ve

Kalkolitik Merkezler (Seton-Williams 1954: fig.2).

b. Seton-Williams’ın Yüzey Araştırmasında Tespit Edilen OTÇ Merkezleri

(İbid: fig.3).

9. a. Seton-Williams’ın Yüzey Araştırmasında Tespit Edilen Demir Çağı

Merkezleri (İbid: fig.5).

b. Seton-Williams’ın Yüzey Araştırmasında Tespit Edilen Helenistik- Roma

Merkezleri (İbid: fig.6).

10. Kilise Tepe’nin Konumu (Postgate 1996: 424 fig.1).

11. Kayrak Tepe Barajı İnşasında Tahrip Görecek Alan (Postgate 1997: 450

fig.1).

12. Sirkeli Höyük’ün Konumu (Hrouda 1997b: Abb.3).

13. Kinet Höyük’ün Konumu (Gates 1999b: fig.1).

Page 180: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

180

14. Kazanlı Höyük’ün Konumu (Sherratt-Crouwell 1987: fig.1).

15. Troas Bölgesi’nde Yer Alan Başlıca Merkezler (Rose 2001: 180).

16. İzmir Körfezi ve Çevresindeki Prehistorik Merkezler (Erkanal-Günel 1996:

res.1).

PLANLARIN LİSTESİ

1. Tarsus-Gözlü Kule Topografik Planı (Zoroğlu 1995: Res.16).

2. Tarsus-Gözlü Kule ETÇ III- OTÇ Geçiş Mimari Tabakası (Goldman 1956:

Plan 15).

3. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Mimari Tabakası (İbid: Plan 16).

4. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Mimari Tabakası (İbid: Plan 17).

5. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Mimari Tabakası (İbid:: Plan 18).

6. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ I Mimari Tabakası (İbid:: Plan 21).

7. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ-GTÇ I Geçiş Dönemine Ait Mimari Tabaka (İbid:

Plan 19).

8. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ I Yapıları (İbid: Plan 20).

9. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ II Mimari Tabakası (İbid: Plan 22).

10. Mersin-Yümüktepe Topografik Planı (Garstang 1953: fig. 2).

11. Mersin-Yümüktepe IX-X. Tabaka Planı (İbid: fig.128).

12. Mersin-Yümüktepe VII-V. Tabakalardaki Hitit Savunma Sistemi (İbid: fig.

151).

13. Mersin-Yümüktepe VII. Tabakada Açığa Çıkarılan Mekanlar (İbid: fig.153).

14. Kilise Tepe’de GTÇ’ na tarihlenen ‘Stel Yapısı’ (Jackson-Postgate 1999: 553

fig.3).

15. Sirkeli Höyük Topografik Planı (Hrouda 1997b: Abb.1).

16. Sirkeli Höyük’de 1937 Yılında Garstang Tarafından Çalışılan Alanlar (İbid:

Abb.4).

17. Sirkeli Höyük’de 1992 Yılında Çalışılan Alanlar (İbid: Abb.2).

18. Kinet Höyük’ün Topografik Planı (Gates 2002: 61 fig.1).

19. Kinet Höyük OTÇ Yapısı (Gates 1999b: fig.3).

20. Kazanlı Höyük 1937 Yılında Çalışılan Alanlar (Garstang 1938: Plate V)

Page 181: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

181

21. Troya VI h ve VI g Kuleleri (Naumann 1998: 257 res.316, 317, 315).

22. Troya Erken VI Safhası (Blegen,et.al. 1953: fig.449).

23. Troya VI’ da Tespit Edilen Kapılar (İbid: fig.452).

24. Troya VI’da K Alanındaki Tabakalaşma (İbid: fig. 460).

25. Troya Geç VI Safhasına Tarihlenen ‘Pillar House’ (İbid: fig.465).

26. Troya Geç VI Safhasına Ait Yapılar ve Savunma Sistemi (İbid: fig.447).

27. Troya Geç VI Safhasına Ait Yapılar (İbid: fig.472).

28. Liman Tepe Topografik Planı (Erkanal 1999: çiz.1).

29. Liman Tepe Güney Kazı Alanı OTÇ ve ETÇ II Mimari Kalıntıları (İbid:

çiz.2).

30. Beycesultan OTÇ Sarayı (Lloyd-Mellaart 1956: fig.3).

31. Beycesultan GTÇ III. Mimari Tabakaya ait Yapılar (Lloyd 1972: fig.2).

32. Beycesultan GTÇ II. Mimari Tabakaya ait Yapılar (İbid: fig.3).

33. Beycesultan Topografik Planı ve Kazı Alanları (Lloyd-Mellaart,op.cit.: fig.1).

34. Beycesultan GTÇ Ib Mimari Tabakasına ait Yapılar (Lloyd,op.cit.: fig.4).

35. Panaztepe Topografik Planı ve Kazı Alanları (Erkanal 1997: 288 res.1).

RENKLİ LEVHALARIN LİSTESİ

I. Tarsus-Gözlü Kule’nin Günümüzdeki Durumu (Ç.Ü. F.E.F. Arkeoloji

Bölümü Arşivi).

II. Sirkeli Höyük’te Tespit Edilen Hitit Kaya Kabartmaları (Ç.Ü. F.E.F.

Arkeoloji Bölümü Arşivi).

LEVHALARIN LİSTESİ

I. Uzunoğlan Kabartması (Sayar 1996: res.11).

II. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Seramik (Goldman 1956: fig.289 n.813, fig290

n.812, fig.294 n.913, fig.294 n.917).

III. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Seramik (İbid: fig.287 n.781, 796, 784, 777, 772,

785).

Page 182: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

182

IV. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Seramik (İbid: fig.290 n.805, 807, fig. 296 n. 845,

846).

V. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Seramik (İbid: fig.295 n.860, fig. 297 n. 868, fig.

295 n. 859, fig. 297 n.869, 871).

VI. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Seramik (İbid: fig.298 n.879, 883, 880 fig. 299 n.

926).

VII. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Seramik (İbid: fig.371 n.891, fig. 293 n. 901, fig.

292 n. 938, 942, fig. 292 n. 938, 942).

VIII. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Madeni Eserler (İbid: fig.294 n.19, fig.425 n.40,

fig.427 n.94, fig.431 n.209, fig.431 n.207, fig.430 n.174).

IX. Tarsus-Gözlü Kule OTÇ Madeni ve P.t. Eserler (İbid: fig.432 n.252, fig.433

n.269, fig.431 n.232, fig.428 n.103, fig.441 n.8, fig.443 n.41, fig.444 n.47).

X. Tarsus-Gözlü Kule P.t. Eserler (İbid: fig.446 n.61, fig.449 n.68, 67, fig.436

n.6, fig.393 n.26, 27, 28).

XI. Tarsus-Gözlü Kule Taş Eserler (İbid: fig.415 n.31, 29, 30 fig.436 n.2).

XII. Tarsus-Gözlü Kule Taş ve Kemik Eserler (İbid: fig.422 n.198, fig.438 n.72,

fig.439 n.91, 93, 94, 95).

XIII. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ I Seramik (İbid: fig.309 n.1012-1013, fig.307

n.1023, 1019, fig.310 n.1054).

XIV. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ I Seramik (İbid: fig.308 n.1024, fig.305

n.987,988, fig.303 n. 989).

XV. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ I Seramik (İbid: fig.313 n.1082, 1084, fig.314

n.1086, fig.315 n.1085, fig.311 n.1044).

XVI. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ I Seramik (İbid: fig.305 n.990, 991, fig.303 n.975,

976).

XVII. Tarsus-Gözlü-Kule GTÇ I-II Seramik (İbid: fig.309 n.1034, 1051, fig.308

n.1056, fig.320 n.1158, 1161, 1154).

XVIII. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ II İthal Seramik (İbid: fig.329 n.1254, 1248, 1249,

1250 fig.330 n.1255).

XIX. Tarsus-Gözlü Kule Miken Seramik Açık Kap Formları (French 1975:

fig.14, 16).

Page 183: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

183

XX. Tarsus-Gözlü Kule Miken Seramik Kapalı Kap Formları (Goldman,op.cit.:

fig.333 n.1345; French 1975: fig.2 n.1, 3, 7, 2, fig.3).

XXI. Tarsus-Gözlü Kule Miken Seramik Açık ve Kapalı Kap Formları (İbid:

fig.333 n.1283, 1285, 1279, 1284; French 1975: fig.6, 14).

XXII. Tarsus-Gözlü Kule Miken Seramik Açık Kap Formları (French,op.cit.:

fig.15, 17, 18: 1-5).

XXIII. Tarsus-Gözlü Kule Miken Seramik Açık Kap Formları ve Çizgisel

Düzenlemeli Kaplar (İbid: fig. 16, 8).

XXIV. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Madeni Buluntular (Goldman,op.cit.: fig.425 n.27,

fig.424 n.20, 26 fig.431 n.233, fig.426 n.75, fig.432 n.260, fig.426 n.63).

XXV. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Madeni Buluntular (İbid: fig.426 n.66, fig.423 n.5,

9, 11, 12, 15).

XXVI. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Madeni Buluntular (İbid: fig.423 n.17, fig.426

n.70, 72, fig.427 n.86, 91, 96, fig.429 n.114, fig.431 n.198, 236, fig.430

n.175).

XXVII. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Madeni ve P.t. Buluntular (İbid: fig.432 n.245,

246, fig.433 n.270, 276, fig.441 n.11, 12).

XXVIII. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ P.t. Buluntuları (İbid: fig.444 n.48, 50, 51, 53,

fig.445 n.63, fig.450 n.79 , 80, 83).

XXIX. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ P.t. Buluntuları (İbid: fig.452 n.14, fig.451 n.5,

fig.436 n.7, fig.387 n. C).

XXX. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ P.t. Buluntuları (İbid: fig.401, 405 n. 1, 15;

fig.403, 403 n.50).

XXXI. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Taş Eserler (İbid: fig.418 n.103, fig.421 n.163,

fig.422 n.180, fig.422 n.183, fig.436 n.10, fig.394 n.32, 34).

XXXII. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Taş ve Kemik Eserler (İbid: fig.401, 405 n.2, 6;

Kemik Eserler: fig.437 n.31, fig.438 n.63, 64, 65, fig.439 n.62, 96-99).

XXXIII. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Kemik ve Diğer Eserler (İbid: fig.439 n.104,

fig.440 n.121, 112; Diğer Eserler: fig.453 n.23, 15, 22, 24, 25).

XXXIV. Tarsus-Gözlü Kule GTÇ Dağ Kristalinden Yapılmış Hitit Heykelciği (İbid:

fig.456).

Page 184: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

184

XXXV. a. Mersin-Yümüktepe Hitit Savunma Duvarları (Garstang 1953: lev.XXX).

b.Mersin-Yümüktepe OTÇ Kelebek süsleme Motifli Kaplar (İbid: fig.143

n.1, fig.144 n.6, 13, 16, 20).

XXXVI. Mersin-Yümüktepe OTÇ ‘Gözlü Testi’ Örnekleri (İbid: fig.143 n.2, 3, 4, 5).

XXXVII. Mersin-Yümüktepe OTÇ Bezemeli Kap Örnekleri (İbid: fig.144 n.1, 3, 21,

8, 2, 15, 7, 4).

XXXVIII. Mersin-Yümüktepe OTÇ Seramik (İbid: fig.145 n.10, 11, fig.146 n.3, 6, 10,

12, fig.147 n.12).

XXXIX. Mersin-Yümüktepe OTÇ Seramik (İbid: fig.146 n.8-9, fig.146 n.15-18,

fig.145 n.4, 7, 1, 6, 3).

XL. Mersin-Yümüktepe OTÇ Madeni Eserler (İbid: fig.129-133).

XLI. Mersin-Yümüktepe OTÇ P.t. Eserler (İbid: fig.136, 137, 141, 142).

XLII. Mersin-Yümüktepe OTÇ P.t. Ağırşak Tipleri (İbid: fig.116).

XLIII. Mersin-Yümüktepe OTÇ Taş ve Kemik Buluntular (İbid: fig.134-136, 139,

140).

XLIV. Mersin-Yümüktepe GTÇ Seramik (İbid: fig.156).

XLV. Mersin-Yümüktepe GTÇ Seramik (İbid: fig.157).

XLVI. Mersin-Yümüktepe GTÇ Seramik (İbid: fig.155).

XLVII. Mersin-Yümüktepe’de Ele Geçen Miken Parçaları (İbid: fig.160 n.1-2).

XLVIII. Kilise Tepe GTÇ Seramik (Hansen-Postgate 1999: fig.1, 5, 12, 13).

XLIX. Kilise Tepe GTÇ Seramik (Postgate 1999: 554 fig.5; 1998: 225 fig.8).

L. Kilise Tepe OTÇ P.t. ve GTÇ Madeni Buluntular (İbid: 555, fig.6; 1996:

fig. 11).

LI. Kilise Tepe GTÇ Taş Buluntular (İbid: 421, fig.10; 1997: 456, fig.9;

Jackson-Postgate 1999: 554, fig.4).

LII. Sirkeli Höyük’de Tespit Edilen Hitit Kaya Kabartmaları (Hrouda 1997a:

301 Abb.3, 4).

LIII. Sirkeli Höyük Seramik ve Küçük Buluntular (Hrouda 1997b: Abb.5, 6).

LIV. Kinet Höyük OTÇ Seramik (Gates 2001: 220 fig.4; 1999b: fig.4).

LV. Kinet Höyük OTÇ Seramik (Gates 1999b: fig.5).

LVI. Kinet Höyük GTÇ Seramik (İbid: fig.7, 8).

Page 185: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

185

LVII. Kazanlı Höyük OTÇ Seramik (Garstang 1938: Lev.VI n.30, 27, Lev.VI

n.19, 26, Lev.VII n.8, 7, Lev.VIII n.18, Lev.IX n.15).

LVIII. Troya OTÇ Seramik (Blegen,et.al. 1953: fig.356 n.3,4, fig.423 n.33.114,

fig.362 n.1, fig.364 n.8, fig.325 n. 37.1170, fig.365 n. 23, fig. 424 n.1).

LIX. Troya OTÇ Seramik (İbid: fig.426 n.2, fig.357 n.3, fig.426 n.6, fig.353

n.13, fig.426 n.11, fig.316 n.32.100, fig.426 n.14).

LX. Troya OTÇ Seramik (İbid: fig.423 n.32.26, fig.366 n.18, fig.367 n.13,

fig.332 n.37.973, fig.316 n.37.950, fig.428 n.13).

LXI. Troya OTÇ Seramik (İbid: fig.326 n.36.721, fig.431 n.12, fig.382

n.37.1092, fig.403 n.1, fig.418 n.14-16).

LXII. Troya OTÇ Küçük Buluntular (İbid: fig.298 n.36.91, 36.43, 37.277, 36.349,

fig.299 n.35.419, fig.300 n.32.463, fig.299 n.37.333, fig.298 n.37.334, 33.2,

35.383).

LXIII. Troya OTÇ Küçük Buluntular ve GTÇ Seramik (İbid: fig.301 n.36.172, fig.

289 n.4-5, fig.301 n.36.123, GTÇ Seramik: fig.312 n.37.1038, fig.311

n.34.266).

LXIV. Troya GTÇ Seramik (İbid: fig.311 n.34.272, fig.313 n.35.615, fig.444 n.1,

fig.318 n. 37.1043, fig.321 n.35.609, fig.322 n.35.608, fig.327 n.34.265).

LXV. Troyab GTÇ Seramik (İbid: fig.327 n.37.1039, fig.444 n.2, fig.309

n.37.899, fig.310 n.34.309).

LXVI. Troya GTÇ Seramik (İbid: fig.436 n.13, fig.435 n.34.294, fig.344 n.34.368,

fig.329 n.37.1025, 1958 fig. 225 n.33.176, fig. 233 n.35.440).

LXVII. Troya GTÇ Seramik (Blegen,et.al. 1958: fig.234 n.37.1184, fig.235

n.37.1083, fig.260 n.37.1015, fig.264 n.38.1095, fig.266 n.37.918, fig.225

n.33.172).

LXVIII. Troya GTÇ Seramik (İbid: fig.223 n.33.163, fig.229 n.37.962, fig.230

n.37.1084, fig.232 n.33.1276, fig.235 n.35.533).

LXIX. Troya GTÇ Seramik (İbid: fig.237 n.1, fig.227 n.35.1196, fig.233 n.34.343,

33.244; 1953, fig.416 n.27, fig.320 n.35.624).

LXX. Troya GTÇ Seramik (Blegen,et.al. 1953: fig.426 n. 39, fig.324 n.35.1072,

34.281, 38.1224, fig. 418).

Page 186: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

186

LXXI. Troya GTÇ Seramik (Blegen,et.al. 1958: fig.243 n.15, fig.242 n.8, fig.260

n.37.1006, fig.259 n. 37.1000, fig.260 n. 32.18, fig.261 n.37.889).

LXXII. Troya GTÇ Küçük Buluntular (Blegen,et.al. 1953: fig.297 n.36.377,

35.480, 38.111, 35.423, 34.380, 36.6, fig.305 n.33.273, 36.358, fig. 287

n.35.358, fig.299 n.35.354, 35.363, fig.300 n.38.27).

LXXIII. Troya GTÇ Küçük Buluntular (İbid: fig.298 n.36.229, 37.347, fig.300

n.34.76, fig.301 n.36.300, 36.148, 36.56, 37.761, fig.304 n.35.478).

LXXIV. Liman Tepe ve OTÇ Tabakaları (Erkanal-Günel 1996: res. 2; Erkanal-

Günel 1997: res.1).

LXXV. Liman Tepe OTÇ Mimari Tabakaları (İbid: res.2-3).

LXXVI. Liman Tepe OTÇ 4. Mimari Tabakaya ait Oval Ev (Erkanal-Günel 1996:

res.5,şek.5, res.7).

LXXVII. Liman Tepe OTÇ Seramik (İbid: res.9-8).

LXXVIII. Liman Tepe OTÇ Seramik (İbid: res.10-11).

LXXIX. Liman Tepe OTÇ Seramik (Erkanal-Günel 1997: res.5-7).

LXXX. Liman Tepe OTÇ Küçük Buluntular (Erkanal-Günel 1996: res.12-14).

LXXXI. Liman Tepe’de Mezar Olarak Kullanılan Barbar Seramiği Örnekleri

(Erkanal 1999: res.3-4).

LXXXII. Liman Tepe GTÇ Seramik (Erkanal-Günel, op.cit.: res.1-şek.1, res.2-şek.2;

Günel 1998: Abb.1).

LXXXIII. Liman Tepe GTÇ Küçük Buluntular (İbid: res.3-4.).

LXXXIV. Beycesultan OTÇ Seramik (Lloyd-Mellaart 1956: fig.2 n.20, 26; fig.3 n. 3,

6, 13, 16, 15, 18).

LXXXV. Beycesultan OTÇ Seramik (İbid: fig.4 n.2, 14, 9, 7, 11, 17, 8, 15).

LXXXVI. Beycesultan OTÇ Madeni Eserler (Mellaart-Murray 1995: fig.O.1 n.8, 12,

10, 11,1, 2, 4).

LXXXVII. Beycesultan OTÇ Madeni Eserler (İbid: fig.O.2 n.17; fig. O.3 n.33, 26, 22).

LXXXVIII. Beycesultan OTÇ P.t. Eserler (İbid: fig. O.12 n.147; fig.O.13 n.156; fig.

O.14 n.163, 164, 167).

LXXXIX. Beycesultan OTÇ Taş Eserler (İbid: fig.O.25 n.221,226; fig. O.26 n.228,

233, 234).

Page 187: I.GİRİŞ I.1. AMAÇacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5379/Microsoft Word - 6027.pdf · kіλіkία ‘dan gelmektedir. Kilikya, Yeni Asur krallarından Senharib zamanında Hilakku

187

XC. Beycesultan OTÇ P.t. Eserler (İbid: fig.O.27 n.239; fig. O.28 n.245, 249,

252).

XCI. Beycesultan GTÇ Seramik (İbid: fig. P.1 n.5-7, 19-20, 23-24).

XCII. Beycesultan GTÇ Seramik (İbid: fig. P.3 n.1-4, 9-10, 18; fig. P.4 n. 17-19;

fig. P.5 n.3, 2).

XCIII. Beycesultan GTÇ Seramik (İbid: fig. P.5 n.5,7 fig. P.8 n.1-7; fig. P.6 n.11).

XCIV. Beycesultan GTÇ Madeni Eserler (İbid: fig.O.6 n.71,70,69,75).

XCV. Beycesultan GTÇ Madeni Eserler (İbid: fig.O.8 n.105, 112 fig.O.11 n.129,

139).

XCVI. Beycesultan GTÇ P.t. Eserler (İbid: fig.O.15 n.168, 169,170; fig.O.16

n.173; fig.O.17 n.200; fig.O.20 n.210).

XCVII. Beycesultan P.t. Buluntular (İbid: fig.O.21 n.212.).

XCVIII. Beycesultan GTÇ Taş Eserler (İbid: fig.O.29 n.257, 266; fig. O.33 n.289).

XCIX. Beycesultan GTÇ Taş Eserler (İbid: fig.O.33 n.292; fig.O.34

n.295,296,297).

C. Beycesultan GTÇ Kemik Eserler (İbid: fig.O.37 n.309).

CI. Beycesultan GtÇ Kemik ve Diğer Eserler (İbid: fig.O.38 n.320,319, fig.

O.34 n.334, fig.O.41 n.343).

CII. Panaztepe Akropol Alanı (Erkanal 1992: res.3).

CIII. Panaztepe Atölyeler Bölgesi ve Seramik Fırını (Erkanal 1987: res.3).

CIV. Panaztepe OTÇ Seramik (Günel 1999b: Lev.1 n.1, lev.23 n.5, lev.79 n.1,

lev.102. n.1,3, lev.103 n.1).

CV. Panaztepe OTÇ Seramik (İbid: lev.103 n.2, lev.105 n.1, lev.107 n.1, lev.136

n.1).

CVI. Panaztepe OTÇ Seramik ve Tholos Mezar Örnekleri. (Erkanal,A. 1998:

res.5, Erkanal 1998: res.2).

CVII. Panaztepe Pithos Mezar Örneği ve Miken Seramiği Kap Formları (İbid:

res.4, Günel 1999b: lev.129 n. 1, 2, 3, 4).

CVIII. Panaztepe Miken Seramiği Kap Formları (Günel,op.cit.: lev.130 n.1,

lev.131 n.3, lev.132 n.1, lev.137 n.1b, lev.138 n.1b).

CIX. Panaztepe Miken Seramiği Kap Formları (İbid: lev.139 n.1a-b).