26
İ P ' tfMCU 150. YILDA TÜRKİYEDE ORMANCILIK EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ _ __ «IIIBM J _9

«IIIBMJ 9 · 2016. 1. 26. · : görse: mertek sananı m ıza kadar toplumumuzun her kesiminde özlemli bir yayla ya da yaylacılık imgelemesi verem Bu bir tür kültürel kendiciliktir

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • İ P '

    t fM C U

    150. YILDA TÜ RK İYED E ORMANCILIK EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ___ «IIIB M J _9

  • TÜRKİYE ORMANCILAR DERNEĞİ İKTİSADİ İŞLETMESİ TARAFINDAN

    İKİ AYDA BİR YAYIMLANIR Yd: 2008 { Mart Nisan ( Sayı: 2 j Cilt: 84

    ISSN 1302-040XTÜRKİYE ORMANCILAR DERNEĞİ ADINA

    SAHİBİGENEL BAŞKAN

    MUSTAFA YUMURTACISORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

    ERDOĞAN ÖZER

    -EDİTÖR '■SEZGİN ÖZDEN

    [email protected]

    YAYIN KURULU// İyigün PULAT .'

    I Aydın GERİŞ. Erdoğan ATMİŞ .

    İsmet DAŞDEMIR Sezgin ÖZDEN

    ■ Oktay YILDIZ Mehmet Ali BAŞARAN

    Bilgilendirmek omacıyla üyelerimize ücretsiz dağıtılır.YÖNETİM YERİ:

    MİTHAT PAŞA CADDESİ NO: 49/4 KIZILAY / ANKARA. . ' TEL&FAX

    0312 433 84 13www.tod-tr.org [email protected]

    ormancilarder@ttmail .comYAYIN KURULU E-POSTA

    [email protected]

    KAYIKÇI OFSETCumh. Mh. ParkSk. Atakoç Apt.

    No: 16 18100 / ÇANKIRITel: O 376 212 50 70

    Fox: 0 0376 213 19 88 e-posta: karatekinl8@hotmöil.com

    GRAFİK TASARIM Ferhat ATA

    [email protected] FOTOĞRAFI

    İnternettenhttp://home-and-garden.webshots.com/

    21 M art Dünya O rm an c ılık G ü n ü tüm yurtta törenlerle kutlandı. Demeğimiz de 21 Mart haftasını çok önemli bir organizasyonla kutladı. Orm ancılık eğitiminini İ 50 . yılı nedeniyle, ayrıntılarını iç sayfalarda bulabileceğiniz bir kongre düzenlendi. Kongre; akademisyenleri, O rm an Fakülteleri öğrencilerini ve meslektaşlan bir araya getirdi. Kongre sonrasında düzenlenen yeşil gecede, yıllardır görüşemeyen dostlarla bir araya gelme olanağı bulduk.

    Derginin görünümünde yaptığımız değişliklere çeşitli tepkiler aldık. O lum lu tepkiler, sayfa düzeninde yapılan değişikliklerin derginin okunuriuğunun artmasına katkıda bulunacağı yönündeydi. Eleştirel tepkiler ise yazıların küçüklüğü ve bazı yerlerde zemindeki fotoğraflar yüzünden yazının okunamaması üzerine yoğunlaşıyordu. Bu eleştirilerin haklılığını dikkate a larak bu sayıda çok küçük yazılara yer vermedik. Resimlerle yazılann kanşmaması için de özen gösterdik.

    Bu sayıya O sm an Gökçe tarafından kaleme alınan I "Yayla Dediğin" isimli hoş bir yazı ile başladık. Su ve su

    ! kaynaklarının giderek önemini artırması ve dünya su günü

    nedeniyle Akın M ızraklı, Emin Güzenge ve S. Arm ağan Yalçın tarafından hazırlanan "Ormanların Su Kaynaklanna Skileri ve Dim Planlama Örneği" isimli makaleyi bu sayıda bulabileceksiniz. Burhanettin Seçkin'in hazırladığı ve çölleşmeyle savaş ile ağ aç tanmının konu edildiği iki yazının ilgi çekeceğini umuyoruz. Derginin bu sayısında Dernek'ten çeşitli haberleri ve Ekoturizm Grubunun etkinliklerini de bulabilirsiniz. Demeğin düzenlediği Kongre haberlerine sayfa 2 2 'd e yer verd ik . G e çe n sayıda Am sterdam 'ın tanıtıldığı "G e z i" yazılarına bu sayıda Belçika'nın Gent şehri ile devam ediyoruz. Gezi bölümü yine Erdoğan Atmiş tarafından hazırlandı. Kaan Özkazanç bu sayıda Karabatak ile doğal varlıklarımızı tanıtmaya devam ediyor. Batuhan Günşen Avrupa O rm an lann Korunması Bakanlar Konferansına ilişkin bir çeviri ile bu sayıda yer alıyor. Harmancık Orm an İşletme Şefi Şerafettin Akşahin, bölgesinde yok olmaya yüz tutmuş bir değirmeni fotoğraflayarak tanıtılmasını sağladı. Reyhan Acartürk, Türkiye'de Floristik Araştırmalann Tarihçesine ilişkin kısa bilgi veriyor bu sayıda. Hemen peşinden Emin Güzenge tarafından hazırlanan ve Antalya bölgesi anıt ağaçlarını anlatan bir yazı bulacaksınız.

    Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle 21 Mart Dünya O rm ancılık G ününü kutlar, dergiye ilişkin görüş veönerilerinizi beklediğimizi bildiririz.

    Doç. Dr. Sezgin Ö zden

    P ıo fD

    Ak,n M ızraklı, Emin G üzenge. SAm oğoo Yolo»1

    Burhanettin Sed

    Burhanettin Seçkin

    rDoç. Dr. Erdoğan Atmış

    rH. Batuhan Günsen

    [

    l rEmin Güzenge

    r

    rr

    i

    iDr. N. Kaan Ö zkaza nç

    1Şerufettin Akşahin

    1Reyhan Acartürk

    H H d

    ç f

    ■ S1

    M art - N is a n 2 0 0 8

    1

    mailto:[email protected]://www.tod-tr.orgmailto:[email protected]:[email protected]:[email protected]://home-and-garden.webshots.com/

  • ÇSfeM&SrsKâ Mfıtfw*«ı

    H r a r c g l

    T^^vye C ^ Y fa o ta Demeği 8 3 yıllık o s c ' ^ v ' SçSttiyos» co^rvn payandası .re-YV'cj '•n*v* zx»&co.vp poiîîç görüşün şjşş v w ss2riîfeY! wıiŞ5c Kamu yorcnno .Sc*' c»—C"\Sk poSfesonrın otaşmasmcı

    »e m iş, ©mcnaiığm bitimse! ve «etavv öKrâtforioe ters döşen yasal c*CS35r'iemetere ve uygulamalara karşı da bû*ûk m ûcodetetar vermiştir.3 e ş v

  • Ses yoktu. Sürünün dönüşe geçtiği son noktaya epeyce yak laşm ıştık . Burası Ağıl O b a s ı'n ın a rkasınd ak i d iken ard ıc ı ve kara a rd ıç karışım ı o rm antann içiydi. Son bir um utla yine bağ ırd ık Bozoo Bozoo d iye . Laf la f d iye Bozo’nun tok sesi geld i. D ünyalar bizim olm uştu. Sesin geld iğ i yere hızla u laştık . K a rab aş Kuz lac ı Koyun b ir çata! a rd ıç ağ acın ın iki çatolı a ras ın d a sırtüstü yatıyor ve B o zo d a o tu rm u ş b a ş ın d a o n u b e k liy o rd u .

    O gün o ra d a , ö ğ le d o la y la r ın d a o lan o lay ı düşündüm . Sürünün önü birden ürkm üş ve sürü gerisin geri dönm üştü. Bozo sürünün önüne doğru sald ırm ış ,

    ıış ve geri dönm üştü. Sürünün önünden belki b ir to vşcn , belki de b ir tilk i kaçm ıştı. M ustafa ile ben bu olayın üzerinde durm om ış ve zaten de vakti geldiği için dönüşe geçm iştik. Bütün koyun lar döl dökm üştü yan i doğurm uştu. G e ç a lm an (Ham ile kalan) dolayısı ile de doğum u geciken bir tek K a rab aş Koyun kalm ıştı. İşte sü rim yn önden ürkm esi sırasında karn ı yüklü o lan bu '-cv.ncoğtz sırtüstü çata! ardıcın iki çatalı arasına düşmüş. : : -ki çocuk çoban o layı fark edem em işiz am a Bozo w k etm iş ve biz O m a r Ağa'm n zılgıtını yiyip gelinceye «ad a r d a koyunu beklem iş.

    K c -a d u t ’un o rta ob osı o la n A ğ ıl O b o s ı'n m e rkesin d eki bu o rm an la rın a l i ucunun önce leri d ah a ' o oşcç-i etek lere doğru ind iğ i ve Tom bok köyünün

    :. 'c c < : Köy O b c s ı'n a kodor o rm an lık o lduğu o sû " f a f t b-ze'den büyük okanion tarafından söylenirdi, -k rio r sts «onuda bir de ilg inç bir o lay an latırla rd ı. Bu

    h ğ t y ç d o f ' çocökarğum da Tom bak'ta Hobba ab lam ın

    k a y ın b a b a s ı M e h ir K a r a c a 'd a n d in le m iş t im .Kışı zorlu geçen yılla rda koyunlann yerfıi yiyeceâi

    bitince, sürüm üzü Tom bak'ı m erkez y ap a rak Ericek'ten d a h a a ş a ğ ıd a o la n A ş a ğ ı E s e n d e re B u ca ğ ı'r ıo götürürdük. Abim Ali ile ben Tom bak'ta H abba ablamın evinde k a lır ve sürüyü otlatırdık. Kum arlı Havva; karının (H abb a'n ın kaynanası) iç ine p a n ca r d ilim len ip atılmış sab ah ta rhanasın ı içe r sürüyü kan yavaş yavaş erimiş ve a la c a la n m ış a la n la rd a o tla tırd ık . A li o zam an To m b ak 'ta b ir k ıza a ş ık tı. A li k a v a l ç a la r , A li türkü ç a ğ ır ırd ı. B ense a ş ık o lm ay a ö ze n ece k yaştayd ım . Ö zen ird im .

    A kşam eve g e lip , koyun ları k ap a lı yere koyup, aşımızı yedikten sonra iyice yaşlanm ış o lan M ehir Karaca ve akşam oturm asına eve gelen ak ran la rın ın gençlik aşk lan dahil b ir sürü h ikayelerini ve an ıla rın ı dinlerdik. Benim d a h a sonra b ir ş iirim e de konu o lan "Yalnız Ç a m 'ın Ö yküsü" de bun lardan birisiydi.

    Ya ln ız Ç a m , Tom bak köyünün önünden geçen E se n d e re 'n in B erit'ten g e ç e s in d e , ç ır ılç ıp la k karşı tepelerden birisinin üzerinde ve yeryüzünde kendisinden başka eşi o lm ayan bir yalnızd ı. Vakti ile , bütün çevresi k a raçam o rm an ı o lan Berit D ağ t'n ın a lt eteklerin in küçücük mutlu b ir fid an ıym ış . Kıyım o lm u ş , çevresi boşald ıkça boşalm ış. Tom baklı Tecirliler, Köy O ba lıla r. Sangüze llile r bitirm işler bu güzelim o rm an lan , geriye bu boz bayırlar ka lm ış. Rivayet o kî bu kıyım sırasında her nasılsa orada yapayalnız kalm ış o lan Yalnız Çam 'm bir dalını bir gün buradan çift sürmeye giden bir reçber

    O rm an ve Av

    , , jfiBjgi kesm iş. Rcçborin kolu ço la k o lm uş. Reçber O günden so n ra Y a ln ız Ç a m k u tsa lla şm ış ,

    jr im ssn lk le r d o k u n a m a z o lm u ş . H a b b a a b la m ın gittiğim de Ba ltış 'tan baktım Yaln ız Ç a m 'a .

    Terinde duruyordu . Son o la ra k yeğen im Yem iiha 'n tn '-> :ozeiinde de karşı m ezarlıktan baktım o n a . Dünyanın en büyük ycıinızı yerli yerinde ya ln ız b a ş ın a d uru yo rd u , .■'yv.-'k 5*6 metre boyundaydı. A lazd a yapayaln ız kald ığ ı ı.-in tepe 11 d iğer uç d a lla r ı rü z g a r la rd a n ku ru yo r, V .niıvordu. Yaln ız Ç a m büyüm eden yaşıyo rd u . B ir gün onurs k u tsa llığ ın a in a n m a y a n b iri ç ık a r ve b a lta ile (tğkündeo kesm ezse , on y ılla r boyu sü rdürdüğü kutsa l vcsinızliâı y a ş a m a y a d e va m e d e c e k t i. G ö k y ü z ü n d e vıidizlor, yapaya ln ız la rd ı. A m a o n la r b ir ço k ya ln ızlard ı. O p o yeryüzünde Yaln ız Ç a m yalnızlıkta d a yalnızd ı. Bu gün c-rirk ne Köy O b a s ı, ne A ğ ıl O b a s ı ve n e d e D ağ O feası'nda on nan kalm ıştı. Yaln ız Ç a m İlahi bir yalnızlık yeş'yardu. Ö m rü uzun o lsun .

    Berit D ağ ı'n ın eteklerin i Karadu t'tan batıya doğru d o lan ırsan ız K a ra d ış l ık 'a g e lirs in iz . Y a n i bü yük le rin a n la tt ığ ın a g ö re , K a ra A rd ıç lık d e n e n te p e le re ve yam açloro gelirsin iz . Bu tepe le r E rice k 'in a rka s ın d ad ır ve bizim evden sonra hem en baş la r yükselm eye. Benim çocukluğum un iç in d e g eçtiğ i d ed em H a c ı R esü l'ün evin in m ertek , d ire k , ç a p la (2 ) ve h e ze n le r in in (3 ) b u ra d a k i k a ra a rd ıç o rm a n la r ın d a n k e s ild iğ in i , babam dan e p e y c e k ü ç ü k o lan K a ra M usta fa em m im bil? hatırlar ve anlatırd ı. Benim kuzu gütmeye başladığım yaşta ise önce 2 0 Ö -3 0 0 m etrede b iç yükseld ikçe 100- 2 0 0 m etrede b ir ve d a h a sö rira d a d a h a sık o lm ak özere bodurlaşm ış ve çoklaşm ış fo rm da kara a rd ıç la r vardı.

    Tep e le rin g ü n ey yü z le rin e d o ğ ru g id ild iğ in d e Yapraklı G ü n e denen y a m a ç la ra u laşılır. O za m a n la r ,yap rak lı G ü n e m eşe tıak la rı (4) ile do luydu . Burad an kış gönü h ay van la r yesin d iye m eşe d a lla n k e s ilir ve basm a yapılırd ı.

    lıv lik /te n , H o p u r 'd a n , K a ra d ış l ık 'ta n , Y ap rak lı G ü ne 'd en köylü lerim in kış günleri k ızak la rla vard ı h a , geliyor ha g ib i bağ ırış ç a ğ ın ş la r iç inde odun taşıd ığ ı, keçiler için dal taşıdığı, ökse otu taşıdığı ve biz çocuklann d a bu m an za ray ı b ir eğ len ce h avas ın d a izled iğ im iz o günleri şim di in an ılm az b ir özlem ve faka t b ir o k ad a r da üzüntü ile yeniden ya şa r gibiyim . Şim di o ra la rd a tek tük de o lsa ne b ir tan e kara a rd ıç , ne m eşe ça lılık la r ı, ne dalı kolu kesîle kesile.eciş bücüş ha le gelm iş kam alak a ğ aç la rı ve n e de o rm an la rd an to p lan an ökse o tlan va r ortık. Şim di o ra la rd a küskün in san la r g ibi küskün tepeler, küskün d ere le r, küskün boz y a m a ç la r ka ld ı geriye. İşin ilginç yan ı, bu küskünler dünyasında, eskiden olduğu g ib i, yeşerip boy a tan o tla r do ka lm ad ığ ı için t ice k 'in koyun sü rü leri, keçi sürüleri ve co r (5) sürüleri de yok artık eskisi kadar.

    O aün lerin Berit DoğTnın o rm an sının a ltındak i

  • I I P I I İ I I I I

    Aşağı Kınıkkozu obaları ilekarşılaşılıp

    « z *

    i istenmeye ve gözlenmeye devam edilirse, o beşer onar evlik olan Havalar, Yoncalı, Haytalar,

    fer, Yukarı Kınıkkozu ve Aşağı Kınıkkozu obaları

    “'o*cricr'ın neredeyse hemen arkasından kamalak •*cr boşlardı. Doğu Toroslar'ın en doğusunda '■ d* ?crq5 sedirinin en doğudaki yayılış sınınnda

    arrrsonkın en son o la rak , İlkokulda iken bir iğnr- - isen; Havalor'don H ava Kadir'in çadınna ^ « m o - aonT.ûsîûm. Ericek'ten bir katıra binmiş,

    "c .'- .ıla r 'm evlerine çıkm ış, oradan ' - - c e r . v x *ra Berit'e doğru yükselerek bir

    '*** :'Çsr'Sir.çfe •ferîemîşfeT). Nefesimi tutuyordum,

    katırın ayak sesleri bile beni korkutuyordu. Çadırloru yaklaştığımı köpek seslerinden anladım. Ama bu sesleri duyduğumda rahatlamıştım , korkularım dağılmıştı. Köp eklerle baş edeb ileceğ im i b ilird im . Dağın doruklanma dibinde, bir dere yakasında, kaynayan bir pınarın çevresinde bulmuştum çad ırları. O kadar yükseklerde idilerdi ki kam alak orm anları bitmiş mezdağa ormanlarının üst sınırına çıkmışlardı ve daha yukarılar ise çıplak dik yamaçlar ve heybetli kayalıklardı. Çadırların sol üst tarafından, geldiğim yolun devamı olan ince bir cılgı yol (6) aşıp gidiyordu Berit Dağı'nın arkasına doğru.

    O gün o cılgı yoldan geçmedim, geçemedim. Hevesim ve merakım içimde kaldı. Aradan yıllar geçti. O korkunç olay geldi başımıza ve gökyüzü üstümüze kepti (7). Ağam Elbistan'da ağır cezada yargılanıyor ve hap iste yatıyo rdu . Lise b itm işti, s ın av la ra hazırlanıyordum Poyraz Kapısı'nın önünde. Görüş gününde Elbistan'a gittim. Ağam bu cılgı yoldan geçmemi gerektirecek bir görev verdi. Berit Dağı'nın bize göre arkalarında kalan, kabarcık üzümü ve cevizi ile ünlü olan Sarıgüzel köyüne gidecektim. Ağam'ın asker arkadaşı Cenderme (8) Mehmet'i görecektim.

    Ertesi günü, Ericek'ten çıktım yola, yaya yapıldak. Ne atımız kalmıştı, ne katırımız. Kıran Deresi'nden geçtim, Havcılar'ın evlerini geride bıraktım. Yaklaşık on yıl kadar önce içinden korka korka geçtiğim ormanlan yerinde bulmaya çalışarak hüsranla tırmandım dağa. Ne kamalak kalmıştı, ne de mezdağa. On yıl önceki köpekli kara çadırlar da yoktu yerlerinde. O küçücük ve suyu çekilmiş pınardan yere yatarak koyun gibi su içtim. Kalktım, vakti ile heveslenip ve meraklanıp da gidemediğim cılgı yola düştüm.

    Yüksele yüksele, öte yüze aşım noktasında bir bele vardım. Belin üstüne oturdum. Sırtımı Kapı Kayası'na yasladım. Sağımda Elbistan O vası'na doğru akan Yaralı'yı, solumda Esendere'yi, karşımda başı bozulmuş» süsü püsü elinden alınmış küskün bir gelin gibi duran

    1 Orman ve A*

    i vfA V Kodad’fltk 'ı, Yapraklı Güne'yi, Senemin Güne'yi Kızunic itıyrattim. Kara ard ıç la , kam olakla, mezdağa ;r . iu yamaçlar yerine boz bayırlar ve çıplak kayalar i ı lfiı;şt, gertyö ve adeta kızgın kızgın bakıyorlardı bana.

    M avcılar'ı en son Şerif Bibimi öbür dünyaya Ç ifte rk e n 7 0 0 6 yılı yazında gördüm . M ezarlığın bpjyı>duflu Kale boynundan Berit'i uzun uzun seyrettim. ! lövıifin kalan üç boş yaşlı ile, eskiden evlerin hemen (i;*i!nd*n başlayan ve şimdi yerlerinde yellerin estiği jrumoluk ve mezdağa ormanlarının başına gelenleri k;--oujK'k aramızda acı acı.

    Erıcek'© her yıl gidip geliyordum. Ancak, Berit'e ,'ıiuncık her zaman mümkün olmuyordu. Başka b irçok ♦agellerin yanında, bir de sağlık engeli vardı. Kalp hastası idim, by passlı idim. Ö zellikle yakınlarım bu gerekçe îie d ağ la ra tırm anm am ı istem iyorlard ı.

    Yaş ilerlemişti, işin sonuna da yaklaşılıyordu. Tülay jjif gün ‘ Bu yoz birlikte çıkalım Berit'e. Ben de göreyim oraları" dedi. O yıl (2003) ağustos sonuna doğru Dr. îüfay (eşim), Dr. N ihal (Kasım 'ın eşi) ve Dr. Kasım (Kcvdcşim) olmak üzere üç doktor nezaretinde çıktık yala, g ü rü m ü z Şahin'd i. Şahin , babasının diliyle Orpaf Ağa'n ın Şahan oğlu ve son çocuğu idi.

    Ericek belde o lunca, Belediye Başkanı emekli öğretmen Mirza Telli'nin yardımları ile yayla yolları da yap ılm ıştı. Belirli yüksekliklere kadar hem yaylaların bazla rına , hem de dağ o b a la rın a a ra b a la r la g id ileb iliyo rdu . A n ıla s ı ve övü lesi b ir hizm et gerçekleştirilmişti. Biz de Şahin'nin cipi ile vurduk kendimizi dağlara. Esendere aşağılara doğru akıyordu bir parçam ızı a lıp götürerek ve biz de dağ lara tırmanıyorduk türküler söyleyerek.Fotoğraf makinem ve kameram yanımda idi. Solda fkıiarrıın Pınarı ve sağda Delikli Taşı geçtikten sonra dura kalka, tehlikeli durumlarda bağrışa çağrışa, ara »ıra inip cipi omuzlaya omuzlaya ve en güzeli de kamerayı hiç kapatmadan Morun Yatağı'na kadar gittik. Yaklaşık 20-25 km uzunluğunda bir mesafe kcjtöttik. Araba yolu bitti. Zirveye ve Karagöl'e varmak için aşağı yukan daha 5 km uzunluğunda bir yolumuz vord>. Hanımları ve belinde Umman marka tabancası ffç ikide bir dağları inleten Şahin'i O ğlak Kayası'nın dibinde, bir pınarın başında bırakarak Kasım'la ikimiz t'rmondık dağlara. Daha dün akşam kuzulan yaymadan gelmişim gibi adım adım, karış karış ve taş taş bildiğim bu yerleri hiç zorlanmadan ve zahmetsizce yürüdüm. Kameramız yine hiç kapanmam ıştı. Sarı Kaya'nın Önündeki, suları iyice çekilm iş Karagöl'de elimizi yüzümüzü yıkadık. Bütün Esendere Vadisi'ni, Ericek'i, Elbistan Ovası'nı, Şar Dağı'nı, Afşin'in bağlannı, Atlas Dağı'm, Tülüce'yi uçaktan seyreder gibi seyrettik ve Öinboğularla selâmlaştık 3014 rakımlı zirveden.Cipo döndüğümüzde epeyce sitem yedik. Ama değmişti. Aldırmadık, onların gönüllerini aldık. Çocukluğumda

    Ali ile tırm anm a yarışı yaptığım ız ve H o o île kuzu güttüğümüz Oğlok Kavasım a dibindeki dölekfe kozvfan su lad ığ ım ız pınorın başınd a karn ım ızı doyurduk

    Ö ykünün as lın ı b ilm iyorum Bizim o ro fard a anlatıldığına göre, Karocaoğkjn'm , bu elden b ir efe elinde sazı ile giderken, yolu bir yörük çodmno uğronvş. Bir tos soğuk su istemiş çadırdon. Bir yörük kızı getirmiş suyu, içmiş. Koracooğlan kıza vurulmuş. Duygularım 'Elinden bir tas su içtim ya bir daha hiç susomom artık ' diye dile getirmiş ve yörük kızının da yüreğini kopartarak yerinden vurmuş sazın teline ve düşmüş kendi yoluna, kaybo lm uş göz le rden . Ben de yem ekten son ra oradakilere bu öyküyü anlatarak 'B ir daha acıkm am artık ' dedim.

    Berit Dağı'nın böğrüne bir tünel gibi giren Deli Elifin Mağarası'mn sağındaki, solundaki yam açlar boz bayırlara dönüşmüştü. Elinde bir değnekle ve yırtık pırtık giysileriyle Deli Elif diye bir deli kadının yaşadığı söylenirdi bu m ağarad a . Ben bu kadını tan ıd ım . Haytalar'dan olduğunu sanıyorum. Çok kez gördüm onu derelerin içlerinden, büklerin arasından yalnız başına geçerek yam açlara tırm anırken, orm anların derin lik lerine da larken ve bir ruh gib i sessizce kaybolurken gözlerden. Deli Elif, bu gün görseydi buraları, bin kere daha delirirdi diye düşündüm kendi kendim e. Çünkü yaşad ığ ı söylenen m a ğ a ra d a , soğuklarda yakacak bir dal parçası bile bulamayocaktı artık zavallıcık.

    H avcı H asan la rın çad ır kurdukları Hürm üz Yaylası'nın, dallan çardak çardak yükselen kam alak ormanlan da yok olmuştu. Çodınm ızı kurduğumuz Düven Yurdu'nun hemen arkasında yaklaşık 20 0 0 m. rakımlı yamaçlardaki mezdağa ormanlan ve çadırımızın altından itibaren K arm yarık 'a kad ar inen a rd ıç o rm a n la r ın ın y e r le rin d e de y e lle r e s iyo rd u .

    Düven Yurdu, şimdi adı Güm üşkaya M ağarası olan Büyük M ağara'nın batı yönündedir. Bu m ağara da Berit Dağı'nın böğrüne dev bir tünel gibi girer. Çadınmızla mağara arasından derin bir dere geçer ve büyük bir vadi oluşturur. Şimd iri taşlar, kayalıklar ve kevenlerle örtülü olan bu vadi o yıllarda dallarında salıncak oynadığımız kaplama kara ardıç ormanıydı.

    Yolak'm hemen altında, titrek kavaklar olduğu için ad ına Kavak denen yurtlak Küçük Kara 'n ın yaylasıydı. Önü Sığır Eğreği'ne doğru ardıç ormanlan ve sol yom do Küçük Kara'nın keçi sürüsünün kış aylan beslendiği kamalak ormanıydı. Küçük Kara'nın keçileri için ayrılm ış böyle bir kam alak ormanı da Yukarı K ım kko zu 'na g id erken Kan d il D a ğ ı'n ın a rk a yamoçlannda bulunuyordu. Kavak'taki titrek kavaklar, keçileri besleyen kam alaklar, Sığır Eğreği'nin kara ardıçlan sanki hiç olmamışçasına bu gün artık yoktular.

    Sonunda "Bir daha acıkm am artık ' diye sözü bağ lad ığ ım yem ek so fras ın ın o lduğu yerden ,

    Orman ve Av

  • •vX\x!sNj v • ' v ' kkozu çvkuruno kadar\ vV v . v o o-* vc.sioşjk 30*40 km karelik

    Civ ;X w w\v> Oi V-A v' .v.o.'.lv.. :n;;! akıbetini ise hiç s'si t§e yorar ;

  • ö -V ç̂ O-ŝ lŞsı? * 0 ' vs vonksn n;•î .^' **•$ vV ^ n s.ve iin i

    x> ̂ M prrorjr. su toruma göre o -v v< \> t\î’ tonksiyononun

    j ; o c v ; edilmiştir. Bunlar ^ v- ” iv ekolojik ve sosyal

    'v .C v A>e-v orman kaynaklan s k̂V; j*'ün ve hiarteî yönünden v^s-v-Vfnienni karşılamaktadır.

    | --rr:on kaynakların ı bilgi . deneyimleri ve teknolojileri

    ~ce gok değişik şekillerde m,? ve işletmişlerdir. Ülkemiz = yönetim ve işletilmesi

    croindan orman amenajman ;je yapılmaktadır. O rm an

    frion pbnbnmız, 1917 yılından ö 5 vemiz ve dünyadaki değişim aiere yanıt verecek şekilde

    pianbma modelleri göstermiştir, eş; düzensiz faydalanm a, en odun hasılatı üretimi, çok amaçlı

    Anma ve ekosistem planlaması ce gelişm ekted ir. O rm an

    ■ ■■man planlan, planlı dönemle 1963 yılından başlayarak

    üre kadar uzanan ve devam bir sü reci yaşam aktad ır ,

    "icnrruzda 701i yıllann orialanna sadece Bakanlar Kurutu Karan ■ok a y r ılm ış o lan "M illi «mata, "Muhafaza Onmantan" •a amaçlı o larak, kalan tüm carımız ise görecekleri hiç bir a k s a ta a lın m ad an odun ocdesi ürerim ormanı olarak ^~iş ve işleriimişiir. 801i yıllann -cn iribaren de am enajm an er; Tarafından "M uhafaza -sn. .Ajartiar" ayrılarak koruma İ Sosseren ormanlar (su, toptuk,

  • V

    N3C > \V>v.X V ?#' Ckp tx>

    W V < K!*NMNMN ̂ vV ^ ^ D ü $l*\VSw v\Hi\>s.'vv jfn iı^ |(n^ ıvVvV 'VC Ptanir t ıp * o** sd*. & ‘ \ x ̂i** ' cvğr s»V v̂ x v v ^ ik» unmçfcn tsfc v< '̂ S A .'.' 'oo'vtçkıoi'1 bubırini

    "i*.', ,> t> 'V ;> ‘0 svH;şm«mesi r«k» x> ĉs»\on (su koruma"V 'f1** .'' sa»war» soman erozyonu >>v" g ■*X"C'V korum a orm anı) 'vsr-

  • Daha da gecikmedenAnadolu nun çölleşmesi evresine son veripyeşile bürünme çağma geçmenin yolu

    a nadolu'nun yeşil örtüsünün asırlar içinde ne denli silinmiş bir anımla ortaya koyarak, bunun tabii bir sonucu olarak da üzerinde yaşadığımız vatan toproklannın ne derecede yok olduğunu, doloyısıyio işin vahametini ve bu kötü gid işatın en azından bir seviyede frenlenmesine imkan verecek tedbirlerin neler olabileceğine ilişkin görüşlerimi burada belirtmek istiyorum.

    1983 yılının Haziran ayı idi, Ankara Gazi Üniversitesi Öğretim Üyelerinin yabancı bir zoolog ile birlikte, Konya Suttan Dağlannda yaptıklan bilimsel bir oroştırm a gezisine iki günlüğüne katılmıştım.

    İsviçre'li bilim adam ının elinde

    Latince bir atlas ile, yine Latince kalın tarihi bir kitap bulunmakta idi. İlgili kitap ve atlastan 120 0 'lü yıllarda Sultan Dağlarının çok güçlü sedir ormanları ile kaplı olduğu , bu ortamlarda da yaban hayatının en vahşisi olarak "Anadolu Parsı'nın (Panthera pardus tulliana)" bulunduğu anlaşılıyordu.

    Bu gezi sırasında bana sık sık tekrarlayarak sordukları, güçlü sediı ormanlarının en

    yakın olarak nerelerde bulunduğu yönünde oldu. Ben de bu yörede ve ya k ın b ö lg e le rd e d o ğ a l sed ir ormanlarının bulunmadığını belirterek, o yörede gerçekleştirmekte olduğumuz sedir ağaçlandırm alarına verdiğimiz önemi belirtmeye çalıştım. İzahatlarım

    Orman ve Av

    Şifasında her fırsatta da bu ağ aç la n d ırm a la r ,s»rtdan b aş ıb o ş h ayvan o tla tm a c ılığ ın d a n

    Vfiyröklanûn çök yoğun sosyal baskı bulunduğunu ^ in iy o rd u m .

    İki güne yakın süren bu gezi sırasında otlatma •orununu ortaya koyan çok sayıda keçi sürülerine defOsHanmışir.

    Benim heyetten ayrılma ve vedalaşma zamanının ruMidiğınde isviçre'li bilim adamının tercüme edilmiş »fifidiTÖ çok zor anlam ıştım . Sorunu tam anlam ıyla ortaya koyan çok çarpıcı sözü hala unutmam mümkün değildir. “ KEÇİLER PARSLARI YEM İŞ" bu sözü birkaç kez tekrarladı ve herkes aynı anlayışta birleştiğinde, keçilerin sürekli ve yoğun şekilde otlatılmaları sonucu yîH|i ödünün ve ormanın yenilenmesini sağlayacak alem gençliklerin devamlı yenerek doğanın zamanla iliinmesiyle orman içinde barınan PARSIN ve diğer orrnon faunasının da yok olmaya mahkûm olduğu bu gezin in so n ucu o la ra k ö ze tle n iv e rm iş t i.

    A nadolu 'nun yeşil örtüsü itibariyle geçm işin i bu anım la biraz tan ım am ız üzerinde;

    —Yetkili ve u zm an la rd an sık ça duym akta olduğumuz gibi her yıl erozyonla 5 0 0 milyon ton toprağın göz göre göre Anadolu'nun bağrından kopup gitmekte olduğu, yani yurdumuzun devamlı surette kort kaybı içinde bulunduğu, son günlerde de yaşanan sel, heyelan (kışın çığ) afetleri ile de (Istanbul'da- Izmir'de, Senirkent'te vb.) doğanın, bir bakıma ilahi gücün bizlere uyarılarda bulunduğunu artık hütün samimiyetimizle kabul etmemiz gerekir.

    — Artık ayan-b eyan can ve mal varlığımızı tehdit eder duruma gelen ER O ZYO N C A N A V A R I'n a karşı süratle köklü tedbirlerimizi belirleyip hayata geçirmemiz kaçınılmaz

    N IN O ) b u ra la r va tan sa th ın d a düküm sü re n çölleşmenin girdabında boğulmaya mahkum olacaktıir. A y rıca , dev yatır ım la rla ge rçek leşm iş te sis le r ve g e rçek leştirilm ece bulunan b a ra jla rd a rusûbaria do lacak kısa bir süre içinde öm ürlerini do ldurarak görev yapamaz duruma gelecektir.

    Türkiye'nin gündeminde son yılla rda, ekonom ik sorunlar, terörist ak ım lar, ön p landa buiunm okto, bunları zaman içinde elbette çözüp aşacağ ım ıza hepimiz

    inanmakta isek de ; ülkemiz gündemine gereken e tk in lik le g irm em iş o la n ,Türkiye'nin en büyük sorunu, kan kaybı ve en büyük düşm anı d u ru m u n a g e lm iş o la n E R O Z Y O N TER Ö R Ü Y LE k a r ş ı M i l ş e fe rb e rl iğ i m iz i g e c ik t ird iğ im iz o ra n d a a c iz k a lıp , ona yenik

    duruma gelmiştir.-Aksi halde yani daha

    da gecik ild iğ inde ; bu g ü n k ü t a r ı m a lan larım ızın gün gün g ü c ü n ü kaybetm esinin ilerisinde, artık yaşanacak şok b ir a f e t t e I E L

  • eceğimizi artık hepimizin bilmesi gerekir. Yine u n çözümlenmesinin bir O rm an Bakanlığının - kalkabileceği dava o larak da görülmesi asla iem ez, ak s i h a ld e d avan ın vah am e tin in madiği ortaya çıkacaktır, konusu Milli davaya birçok kamu kurumunun sağlayacak, yine ağaçlandırm alara finansman a önemli im kanlar getirecek 4 1 2 2 Sayılı Milli >dırma Seferberlik Yasası 1995 yılında yürürlüğe r.milli davaya yönelik ilgili kanunla çok büyük

    ■ itilmiş ise de bu davanın boyutları ve vaham eti ilerek ayrıca ; Ülkemizin birliğ ini, bütünlüğünü narın ı korum akla görevli en az 7 0 0 .0 0 0 'in deki M ehm etç iğ i b ü n yes in d e b a r ın d ıra n nuz , Ö n ce lik le A nado lu 'm uzu gün be gün

    “ tn erozyon canavarına karşı bu d inam ik gücün, kaynına da deva olm ası neden düşünülemez. -1 8 ay g ib i sü re v a ta n i g ö re v ya p a n

    jetçığin bu süre iç inde uygun zam an la rd a ma toplam iki aylık sürede) 600 -8 0 0 adet fidan s : , b ir e ğ it im p ro g ra m ı ç e rç e v e s in d e

    küdüğünde ve 2 . M ehm etçiğin de 1 ha a lan ı nncıracağ ı dikkate alındığında yıllık en azından « 0 - 2 5 0 OOOha u laşacak bir ağaçland ırm a ve « m u h a fa za ç a lış m a s ın ın y a p ıla b ile c e ğ i

    -konu her yönüyle tartışmaya ve görüşmeye 'o rct bu hususa işlerlik getirilmesinin yolları

    » e bugün Ordum uz bünyesindeki meslek mizde, ihtiyaçları açısından Doktor,

    reSeriber Hekim, G ıda Mühendisi, Bilgisayarcı •e* grupkın daimi, yani muvazzaf subay olarak P JP * çtfkkoie a h n a ra k , bu bünye iç in d e

    vaptiracak-yönlendirecek muvazzaf w r Möhencfaterinin de yer alm ası (burslu

    temini de m üm kündür) sanırım r * ' husus değildir.

    işte ordum uzun bünyesinde m uvazzaf o larak yçr a la c a k O rm an M ühend is lerin in eğ itic iliğ inde belli periyotlarla ve muhtelif yörelerden tahsis yap ılacak orm an arazilerine yapacakları ağaçland ırm alar ile bu m illi d avaya ço k önem li destek le r sağ lan acak tır.

    Bu vesile ile de kırsa l kesim den-kentten gelmiş Mehmetçiğe yeşile ve doğaya karşı bir kültür aşılanacağı görüşü ile konunun her yönüyle irdelenmesinde yarar görmekteyim.

    — Bilindiği gibi milli h islerim iz ayağa geldiğinde d e , Ülkemizin bir zerre taşını dahi kimseye vermeyiz diye kükreriz am a Anadolu'nun bağnndan her yıl 500 milyon toprağın erozyonla akıp gitmekte olduğunu da sık sık söylemekten başka bir şey yapm adığım ızı, yani köklü tedbirleri bulmada ve hamleye geçmede bugüne k a d a r fa z la s ıy la g ecik ild iğ in i artık fa rk etm eliyiz.

    — Ne kadar gecikilmiş olsa da yukarıda belirttiğim "Ağaçlandırm a Seferberlik Yasası" 2 6 .7 .1 9 9 5 gün ve 2 2 3 5 8 sa y ılı Resm i G a z e te d e yay ın la n m a s ıy la meselenin yasal bir m ecraya sokulm ası hususu bana göre çok mutlu bir başlangıçtır. En büyük dileğim , ilgili yasayla göreve davet edilen başta Milli Savunma, M illi Eğitim , Tarım -Köyişleri, İçişleri Bakan lık la rı ile Devlet Su İşleri, Karayo lları G en e l M üdürlükleri ve y in e O rm a n Ü rü n le r i k u lla n a n tüm kurum ve müesseseler bütün inanç ve güçleriyle bu davaya sahip ç ıkarak bu Milli A ğaçlandırm a Seferberliğine olanca güçleriyle destek vermeleridir.

    Yine Ulu Ö n d e r Atatürk'ün deyim iyle, "Tabiata sayg ı ak lın ic ab ıd ır" in a n c ıy la , m evcut doğanın- o rm a n la r ın en az ın d an aynen k o ru n m a la r ı da s o ru m lu lu k la r ım ız ın en b a ş ın d a g e le c e k t ir .

    — Topraksız vatandan söz edilemeyeceğine göre,— Ü lk e n in o rm a n la ş m a s ın a M e h m e tç ik le

    başlanm alı önce,— O gücün seferber edilmesine start verecek bir

    hükme,— Acil ihtiyacımız var gelecek nesillerin hürmetine,

    Orman ve Av

    YÜZYIL BOYUNCA ORMAN ALANLARIMIZ YARIYA İNMİŞTİRI I İ M PMfi demekİçİn çare

    geçmektir

    Ülkemizin ana orman ağacı türleri içinde hızlı gelişen türler olarak kavaktan sonra kızılçam, kızılağaç ve kestane (4K-4Kurtarıcı diye tanımlanabilir.) türlerimiz açısından çok geniş yerleşme alanı potansiyeli bulunmaktadır. Bu türlerimizin kültürlerine süratle kamunun elindeki 4—5 sınıf tarım arazilerinde başlanılması teşvik edilmesi gerekmektedir.

    20.Yüzyıl boyunca Ülkemizin ve özellikte kırsal kesimdeki nüfusunun şiddetle yükselmesi aynı zam anda Anadolu topografyasının genellikle 1GÛ0 metrenin üzerinde fazla eğimli dağlık arazilerden o luşm ası yine özerinde yaşayan insanların sosyoekonomik koşullarıntn çok yetersiz bulunması, ayrıca 20 . Yüzyılın ikinci y a r ıs ın d a n it ib a r e n ta r ım a mekanizasyonun ve suni gübrelemenin hızla artarak girmesi,

    Ne yazık ki mera ve orman olanlarından büyük bir bölümünün sürclle tarım alanlarına dönüşmesine neden olmuştur.

    M e ra ve o rm a n a la n ı ekosistemine haiz bulunan bu yerler ne yazık ki;Kısa zamanda toprağın yıkanması ve

    yanlış larım uygulamaları ile kırsal kesim halkına kısa bir müddet sonra gerekli ekonomik katkıları sağlayamamıştır. Bunun ü ze rin e ta rım a la n ın a dönüştürülen bu yerler terk edilmiş veya bugün peyderpey terk edilmektedir. Bu çerçevede yoğun nüfus artışı da, çok morlaşan geçim koşulları karşısında

    bugünkü en ciddi sorunlanmızın başında yer alan büyük kentlere göçü yaratmış bulunmaktadır.

    Bilim adamlannca bugün tanm alan ları o larak m ütalaa edilen en azından 6 milyon hektar düzeyindeki saha için orman alanı statüsüne haiz koşullan içerdiği söylenmektedir. Orman envanteri verilerine göre de 20 ,5 milyon hektarı geçen orman alanı varlığımız içinde 12 milyon hektara yakın bozuk vaziyette ağaçlandırılması ve toprak muhafaza çalışm ası, yerine göre de korunm ası gereken orm an a lan ı bulunmaktadır.

    Yukanda açıklanmaya çalışıldığı üzere bugüne k a d a r A n a d o lu

    topraklarında süren gelişmeler daim a mera ve onman alanları aleyhine tecelli etmiştir.

    Bu olum suz sürecin sonuna yaklaşıldığı düşüncesiyle kamuoyunda doğa ve çevrecilik bilincinin günden güne artmakta olduğu ve bu çerçevede doğal ormanların odun değerlerinin artık diğer fonksiyonlanndan çok daha gerilerde kalmaya başladığı dikkate alınarak, ülkemizin odun ihtiyaçlannın zam an g e ç ir ilm e d e n büyük b ir bö lüm ünün yap a y o rm an la rd a n karşılanması cihetine yönelmemizi icap ettirmektedir. D ah a açık bir deyişle e sasen bugün a rz a ç ığ ı iç in d e olduğumuz orman ürünleri

    Orman ve Av Mart - Nisan 2008 r

  • »yaçkîi'v■ " w \ \ s ömtörifaraöft^ \ W V * W V \ W W \V C.~YKI»>twk o wMt»n vc>*v"',^os’ ve buMCtaa» brv.-vv ̂geş̂ feŞn sağfanrnosi s Jk*o ..' \ !v\ t o \ korunması, iklim► şt umt>v % ve stabilize içinde yjfcü w>sSS■ -'* ■.' jomoncfa üzerinde jjc v 3«> r to ’v * ' \e turizm beldemizin

    vss ofarck ekoturisrt fonksiyonunu ♦ •'V . w ,? c e o :

    V « tv gelişmeler karşısında "■ 'v- ■? mînde ve bozuk ve ıslaha "-o'vrc vaziyetle bulunan 12 milyon

    »akın bu sa h a la r ın - »f\xNaş>*r>tmasj sorunlan karşısında

    o-o Man içindeki ve çevresinde scşaycn nsanlonn zilyetliğinde olan öerssrş atanı niteliğine haiz 6 milyon ~?

  • M t d N U T L E NSi..,

    ' v... .v̂

    , ' ' ' L ' ■ '■ • c*v.», .-.C$.20Q7 tarihK©S.T!; cyOZetede

    ÇL "': c '- î # * / Soğanlığından 4ı^ * * SS’G s:ccr> tutulan karar,

    ̂ ^ 'ftc şş-ve işetme hesabıPUŞş öuicnm ası gereken

    ̂ v ^ -30 Ov defterlerin şeklî '— -'.'2 Nlo.İu Tebliğ

    " i ; " ' evelemelere başlanıldı. ̂; - ~ 'J7 - 30.06.2007 tarihleri

    -'«S ’v- X k tienefen ile ilgili olarak w'" ' ^®9Börii, faturalar, 0ye kayıt ŝ̂ Sİ--r ' Ş-'^k

  • üzmeğimizin düzenlediği "150. 'itroo T jrfcye'de Ormancılık Eğitimi* vn o sn ı sedyen *111. Ulusal Ormanalık ■ c c '£ 5 ; ' 2 0 -2 2 M art 2 0 0 8 :.,-.>-c'i :y ie Ankara içkale Ötel'de , < t x s . Kongrenin iik iki gününde altı -i.-x olurumda 2 1 bilimsel bildiri s-rv*du Üçüncü gün ise dokuz farklı "»—o r râkûitesinden gelen beşer ifrorvinrı. «eridiği "Öğrenci Forumu" «« s® orm an fakü ltesi dekan ın ın j n n e iB atarak kcmldığı '1 50. Yıtındo

    C v g re saygı duruşu ve istiklal ,'n j y

  • Kur\JSWnck»' tdU çkâ ; ' v w 0 “ 'v-> * n v s* M ühenctisliğ i v^ m .-o tN, Vv ' ! " >

  • ro t o 1: Tarihi kentin tramvayı da tarihi

    tı içindeki tarihi taşlarla döşeli yollar ımvay, troleybüs ve bisiklet dışında

    araç trafiğine kap alı 5 *

    erken d a h a çok g e zd iğ im , o flad ığ ım ve y a şa y a n la r ıy la ûğüm kent merkezindeki tarihsel b dolu atanı anlatacağım. En yenisi k oian binalardan oluşan bu alanı b inayla sın ırlı bir a lan o lo rak »m. Çünkü biz beş altı saat boyunca ık ve her girdiğimiz sokak başka

    ; her meydandan altı yedi farklı ı Aksn içindeki tarihi taşlarla döşeli «A v* hisıUe' dışında araç trafiğine pndo yani kış mevsiminde dahil m kentte, e lle rindeki fotoğraf t'. saHu kutsal bir mekanı tavaf ı h e r tarihi binayı heyecanla levye çatışıyordu Doğrusu çekilen pfcmo* iç n fotoğrafçılıkta usta *u &u»ûr> mekanton karenin içine

    sığdırdıktan sonra deklanşöre basm ak yeterliydi. Bu tarihi mekana ilişkin bir veri o larak trafiğe kapalı bu alanın Belçika'nın trafiğe kapalı en büyük yaya bölgesi ve A vrup a'n ın da en büyük trafiğe kap a lı yaya bölgelerinden biri olduğunu belirtmem gerekir. (Foto

    Gent 'teki gezimiz havanın çok güzel olduğu bir şubat gününe rastlad ı. G en tlile r o gün kare leri doldurmuştular. Özellikle altmış ve üstü yaştaki insanlar kahvelerini veya şaraplarını yudumlarken, caddelerin kalabalığını izliyorlardı. Her biri birbirinden farklı özellikler toşryon kafeleri ve müşterilerini aslında Demir Ö zlü 'nün 'D ü n y a n ın Bütün K ah ve le rin d e * a n la tıs ın d a k i betimlemelerle anlatmak isterdim. Fakat o edebi ustalığı kendimde göremediğim için , sodece o ihtiyarların içkilerini yudumlarken Cemal Süreya'nın "Hayatta hiçbir şeyim yok. akıp giden şu sokaktan başka* dizesine benzer duygulan içlerinden geçirdiklerine emin olduğumu

    Orman ve Av

    S i Hrıhtım ları

    Foto

    söyleyebilirim.Tarihi b ir rıhtım o lan G ras le i'n in

    mükemmel m im ari dokusunu anlam ak için; ne yazık ki bu yazıda yer verebildiğimiz iki fo toğrafla yetinmek zorundasın ız . G raslei ve karşısındaki Koomlei rıhtımlan 13. yy'a kadar Paris'ten sonra Avrupa'nın en büyük kenti olan Gent'in kalbidir. Bu r ıh tım lara ya n a şa n g e m ile r yünden yapılmış teksil ürünlerini bu rıhtımlardaki depo lardan yüklemiştir. B ir za m an la r depo olan binalar, çok iyi korunmuş ve restore ed ilm iş o lduğu iç in o rtaçağ m im arisini bugüne taşım aktadır. (Foto 2) (Foto 3)

    1 3 . y y .'d a n g ü nüm üze k a la n sadece depolar değildir. Büyük bir ticari m erkez o lan G e n t , ayn ı za m a n d a m a n a s tır , k il is e , k a te d ra l ve çan kuleleriyle önemli bir dini merkezdir. St. Baa f Katedrali'n in geçmişi 9 4 2 yılında Aziz John tarafından yaptırılan bir şapele dayanmaktaymış. Gotik m im arinin çok güçlü b ir an ıtı o la ra k kab u l ed ilen k a te d ra l; iç in d e bu lu nan o ym a la r, heykeller, dem ir işlem eler ve resim lerle bir müze niteliği kazanm ış. Van Eyck kardeşlerin bir şaheseri sayılan "Kuzuiann Tapınması* adlı tablo bu katedralde yer alıyor. İçini gezm e fırsatı bulduğum uz katedrali tam an lam ıy la gezm ek için Gent'te bulunduğumuz sürenin tamamını

    Foto 3 . Grâsfei'de tarihi bir yapı

    rr*KJO A;v Mart - Nisan 2008 u

  • E?!»,'** oimayacoktı. Katedralin hemen « Seîfert, findeki 44 çanla Benelüks * en tanınan çan küfesidir.Yirie bu ' yer atan St. Michael ve St. Nicholas ı yy.'dcı yapılmış olan önemli ibadet 9u alanda adını sayamadığım çok se vb binalar olduğunu söyleyebilirim.

    man istiilasından kurtulmok için 1180 ra edilen ve 1885 yılında restore edilmiş Gravensteen (Kontlar) Kalesi mahkeme

    'i olarak da kullanılmış. Bugün şehrin s! manzarasını yüksekten görmek isteyen ığbet ettiği kuleleriyle, kentin her tarafından >cek bir konumda yer alıyor. (Foto 6) Seferini yansıtan köle surları, devlet binaları malara hemen her kentte rastlamak tür. Gent'te ise tarihi doku sadece bu m>ıia sınırlı değil. Gent'te birçok sivil ımeğine rastlanabilir. Gravensteen'in < fbtershol adını taşıyan bölge tamamıyla rvıl mimari örneklerini bapndıran bir

    çikolata butiği görmek mümkün. Bu butiklerin vitrinlerine bakmak, bununla yetinmeyip içine girerek tezg ah la rd a d iz ilm iş fa rk lı şekillerdeki pralinli veya truffle el yapımı çikolataları görmek doyumsuz bir zevk veriyor. Tabii

    semt. Tarihi film çekimleri için h içb ir d eko ra g ereksin im duyulmayacak bu semti Ortaçağ Avrupasını yaşayarak gezdik. G ü n lü k re h b e r l i tu r la r d üzen lenen P a te rsh o l'd a bulunan farklı anlayıştaki kafe ve restoranların içinde Türk restoranları da vardı. (Foto 7) (Foto 8)Belçika'nın çikolata yapımında ne kad a r ünlü o lduğunu bil irsiniz. Neuhaus, Godiva ve Leonidas gibi bir çok çikolata markası Belçika'da doğmuştur. Gent sokaklannda da ünlü ve ünsüz

    doyumsuz bir zevK venyor. ıaon ki bu zevki taçlandırm ak için farklı örneklerden birkaç tanefc a l ıp ta d m a k g e re k iy o r . Belçika'da ayaküstü yenebilecek oraya özgü bir yiyecek de vvaffle. Çikolatalısını özellikle tavsiye ederim. (Foto 9)

    Bir günlük bir geziyle m Gent'i tanımak sözkonusu değil. Hele trafiğe kapalı caddelerindebir çok m arkaya ait

    Foto 7. Patershol'do bir sokak

    Foto 5 . Beifort Çan Kutı

    O rm an ve

  • ■Viv' v ' W Vv '• vy«' trtssu w r ■' \w vfe . gördüklerini •îh .s v '0 " v * vv> o Vv $o ' tvîterin dört bir yana

    y ' -.vsfcvoö- 'V ocste w telaş sırasında birçok, şap «cvN-->sv voç "• ö s ö y l e m e k mümkün \ \ »\ %v,rv avm v--' bite to y yer isimleriniv.' 5 ‘ v.x o^esC t̂e«.*öwni düşünüyorum). Hava v.v>-- w > ' $ *« « ı hissedip bir şeyler yedikten 'U' e > v . 'V r f > -v \ w kendi üretimleri olan

    v "'»* fırsatı da bu lduk. Tüm c t e .n v f t .v n - ■ c^ao bu moio sırasında kesin bir __. vX) Gen! e mutlaka tekrar gelmemizv W V .. . ^ '_. Doğrusu Gent'e aitrneden önce ^ :$ aâ :-• bir tarihi mirasa sanip olduğunu

    - o - ' s re v 'k o ’nm görmediğimiz turistik . ; b-rini görelim diye yola çıkmıştık.

    ̂^ ~ v^^sr. mvık.'irımızın ardından Gent'i tanıtıcı > ^ >. V*. m -ncelevip, internetteki Gent'le ilgili < v -jk jckskîon sonra; Gent'in 1817'de kurulmuş ,- ^-sX* jy üniversiteye sahip olduğu, beş yılda

    u r a. rs-^enen çiçek fuarına, her yıl düzenlenen ve ^ re ıı bir sokak festivali olan 'e ve film ödüllerinin dağıtıldığı Flaman Rlm Festivali'ne

    £v xr«Giöı yaptığı, Kraliyet Operası, Güzel Sanatlar v 'ces- Kukla Tiyatrosu gibi sanat merkezlerini uc^-x3 rd’ği bilgilerini edindikten sonra Gent'e en -e i..' zamanda tekrar gitmemizin artık zorunlu

    Cv-dcnu hissettik. Anloşılon yakında G ent suovOnnip tarihi taşlannı biraz daha aşındıracağız.

    N muHems, Godiva ve Leonidas gibi birçok çikolata »»arkası Belçika'da doğmuştur. Gent sokaklarında da unlu ve ünsüz bir çok markaya ait çikolata İTndlğr görmek mümkün. Bu butiklerin vitrinlerine bokmak, bununla yetinmeyip içine girerekvsgohîarda dizilmiş kirkit şekillerdeki pralinli veya »üfle ei yapımı çikolatalan görmek doyumsuz bir zevk veriyor. Tabii ki bu zevki taçlandırmak için xrv_ emeklerden birkaç tane alıp tadmak gerekiyor,

    i Setçho'do ayaküstü yenebilecek oraya özgü bir eyecek de vvatfie. Çikolatalısını özellikle tavsiye

    " • G 9 H v io şe ba^tnda waHie sotan biri bulunabilir

    Yayın Kri: Yönetim merkezleri Ankara'da olan ormancılık meslek kuruluşları Dünya Ormancılık Günü'ne yönelik ortak çalışmalar için bir araya geldiler.

    Türkiye Ormancılar Demeği, TMMOB Orman Mühendisleri Odası, Türkiye Tabiatını Koruma Demeği, O R-KOOP (Orman Kooperatifleri Birliği) Türkiye Ormancılar Vakfı, Orman Teknikerleri Demeği temsilcileri 17 Mart 2008 günü Anıtkabir'de buluştular.

    Türkiye O rm ancılar Derneği Genel Başkanı Mustafa YUMURTACI Anıtkabir defterine;

    "Atam ,H e r yıl o ldu ğu g ib i bugün de huzurundayız. Bu yıl d a h a büyük

    end işe le rle ge ld ik .Sizlerin ) 9 2 0 'l i y ılla rda gö ste rd iğ in iz hassasiyeti, ne yazık ki

    I yılla rd ır siyasal ik tida rla rdan gö rem ed ik . Son yılların siyasal ild idan I ise, 19 3 7 'd e son ve rd iğ in iz, o rm an la rın ye rli ve yabancı şirketlerce I iş letilm esini yen iden g e tirm ek istiyor.

    O rm ansızlaşm an ın sonucu o la ra k tüm dü nyad a o ld u ğ u gibi I ü lkem izde de v a r o la n ; kü rese l ısınm a, ik lim değ iş ik liğ i, kuraklık, M su üretim indeki darboğazlar, çö lleşm e g ib i so run la ra rağm en, yasal I ve a n a ya s a l dü ze n le m e le r le o rm a n la r ta la n a a ç ılm a k isteniyor.■ Ü lken in en yoksu l ke s im i o la n o rm a n kö y lü le rin in ya sa l ha k lan■ e lle rinden a lınm ak isteniyor.

    B iz ler d e stzier g ib i o rm a n la n u lusun o rta k va rlık tan o la ra k k a b u l ed iyo r, ka m u ya ra rın a iş le t ilm e le rin i savunuyor, ü lke n in ge le ceğ in i ka ra rtacak düzen lem e le re karşı m ücade lem iz i sonuna ka d a r sürdüreceğim iz i, huzurunda ilan ediyoruz.

    Rahat u y u !..."

    Orman ve Av

    ■ Morfolojisi:Karabatakların en irisi aynı zam anda da

    Türkiye'nin en büyük deniz kuşudur. Uzunlukları 1 tı\ 'ye kanat açıkları ise 1 ,60 m .'ye kadar ulaşmaktadır, ı.ıçjtü bireylerin kanat üst tüyleri ve om uzlar hariç tüm vücutları siyah parlak yanardöner renktedir. Kanat örtüsü ve omuz tüyleri bronz ve yeşil renkte parlaklıklar gösterir. Sırt ve kanat tüyleri koyu kahverengi, uçları a.c siyahtır. Sarı ve uzunca olan gagasının ucu hafif çengel şeklinde aşağı doğru kıvrıktır. G agan ın dibinde gözlerin etrafından başlayan ve çene kısmına kadar inen sarı renkli bir leke bulunur. Bu lekenin altında yanaklardan başlayarak boyuna doğru uzanan beyaz bir leke bulunmaktadır. Boyun uzun, dinlenirken enseye doğru çekik, yüzerken dik, uçarken öne doğru uzamıştır.Gövdenin yanlarında ve but üstünde beyaz tüylerin oluşturduğu lekeler bulunmaktadır. Ancak bu beyaz lekeler kuluçka döneminden sonra kaybolurlar. Ayakları siyah ve perdelidir. Yumurtaları 5 6 ,2x70 ,8 -4 4 ,4 mm boyutlarında beyaz ya da kireç renktedir.

    I Yayılışı:Dünyada Avrupa, Asya, Afrika, Avustralya, Kuzey

    Amerika, G rönland ve İslanda'da bulunmaktadır. Türkiye'de bütün sahillerde, Trakya ve Anadolu'daki göllerde, büyük akarsularda rastlanmaktadır.

    I Yaşam Alanları:iyi bir su altı avcısı olan karabatak, deniz sahilleri,

    nehirler, göl sahilleri ve iç sularda bulunmaktadır. Koloniler halinde yaşayan karabataklar kayalık kıyılarda, su içindeki ağaçlarda yuva yaparlar. Dağılış yaptıkları yaşam alanlarında göçücü, gezici ve yerli kuş türü

    KARABATAKPhalacrocorax c«bo L.

    Dr. N. Kaan Özkazanç Z.KÜ Bartın ı

    D SİSTEMATİKTEKİ YERİ:

    Takım : Pelecaniformes (KürekoyoUrlar)Familya : Pholacrocorocidae (KoıobalokgıTür : Phalacrocorax corbo l . (KorabotJng : CormorantA lm ; KormoranFrn : Grand Cormoron

    iç th A k d e n is ö fk e le r in e göç e fm eJcted ır.I Besinleri:Çok iyi dalan bir su kuşu olduğu için besinlerini

    dalarak avlar. Özellikle yavaş yüzen balıklar ile beslenir. Yılan balığı ve yassı balığı en çok tercih ettiği besinler arasında yer almaktadır.

    I Biyolojisi:Yuvalannı sahil kenarlonndaki kayalara ve yüksek

    ağaçların dallarına yaparak koloniler oluşturan karabataklar nisan-haziran aylarında 3-5 adet yumurta bırakırlar. Yumurtaların kuluçka süresi 2 3 ila 3 0 gün arasında değişmektedir. Yumurtadan çıkan yavruların gözleri ilk üç gün boyunca kapalıdır. Yavru lar 3 5 -5 6 günlük olduklarında uçacak büyüklüğe ulaşırlar.

    Karabatağın en önemli özelliği iyi bir yüzücü ve dalıcı kuş olmasıdır. Kemiklerin içinde hava boşluğu olmadığı için diğer su kuşlarından farklı o larak suya

    Orman ve Av Mart - Nisan 2008

  • o tKSbsS

    s dtüç v ’ c s oda boyun dOz boş h j^ o*o*ofc. fwfcai* Tolış süreleri 16-60

    ö^ > v,'-4' ; v v v v " ' b a le n 7 0 saniye su altında

    şJuVx:;

    v' v o ' \o • > vV - 'o ^ ' kad ar dalab ild ikleri ispal

    9 ^ X v '- ’Ç \C 'O • * t

    «vjKjbc^Ofck ■'î«î’«ne şuasında kayaların ve . kanatlarım yanm o larakVv> * ft^eyarek

    f

  • 44

    *

    olumlu karşılam ak v$ Birieşmîş Milletler »kk Forumu'nun çok yıllık çalışma program* >015} duşiumlmoi«br.

    sürdürülebilir orman yöneti m i niry-aktîf npf-öyğOimosı şoğtcmrnalıçhr.

    g Avrupa Orm anların Korunması Bakanlar l̂ ĵ ĵgjonsı'ntn çabobrıntn devamı, deneyimleri ve 17

    « S a inşa etliği boşansıormanlann ekonomik, çevresel, sosval ve kültürel durumunu kuvvetlendirecektir. Avrupa Sirİiği ve İmza Eden Ülkelerin Temsilcileri

    aşağıdaki kararlan almışlardın

    — Kaliteli Yaşama Fayda ~10. O rm anların ye sûfdürüleb îtk orman

    ’/oresminin sürdürülebilir kalkınmada akıtt rol oynaması soğtanm Gİıd*-

    î 1 . ik lim d eğ iş ik liğ in io ben i e tk is in in azaltılmasında hem de uyum tedbîrlerinde ve olumsuz etkileriyle mücadelede ormanlann ve. sürdürülebilir orman yönetiminin aktif rol oynaması sağlanmalıdır.

    12. Ormanlann biyolojik çeşitliliği muhafaza edP.meli, korunmalı, yenilenmeli ve geliştirilmelidir. Sürdürülebilir orman yönetimi ormanlann genetik kaynaklarım da kapsamalıdır.

    13. Yenilenebilir hammaddelerde okluğu gibi •odun kullanımı ve ormanların sürdürülebilir yönetiminde enerdi kaynaklan geliştirilmelidir.

    i 4 . Su koiîtesinîn ve miktannın muhafazasında ^ gefıştmimesinöe, sel, kuraklık, çığ, toprak ero^onu 3®» doğal tehlikelerin azaltılmasında ormanlann ve

    ~ Çözümleyici Mücadeleler — î 5 . Ormanlann kaliteli yaşama olan faydc^anm - : î

    artırmak, için -ormancılık sektörünün rekabejçifiği kuvvetlendirilmelidir.

    : 16. Ormanlann ve ormcm'affğin;çeşitli.faydalaQftın ■.} farkına varılması -sağlanandır, ;

    17. Ormanlann sürdürülebilir.yöng^în^'füm kullanımlar için odu nün hareketfelîğirtiia rttıVabiîg^ ; ̂ koşullar oluşturulmalıdır.

    18. Sektörler arasında eşıfrekabeti al üştürm e k . .içiffjsüffdürüiebîlirlik prensipleri d ö ^ ru ltü s g n d t fn arzı fotatatp^ohkdvesağlanmalıdır.

    19. İklim değişikliğinin azaltılmasına ve oncrûyun^® sağlanmasına katkıda bulunmaya devam edilmeli yg*§jj| bunda ağöçkîödırTOd:'§ ^ ^ Ö ^ d ^ ^ ^ a ^ ^ ^ ® i^ ^

    ; çalışmaları dikkate alınmalıdır. _

    2 0 . Orman w su poliiikaJan arasında futddılık oluşturulmalı ve sürdürülebilir orman yöneîîm î fte .^

    . bütünleşmiş su kaynakbn^öItet t îlS :^ 5 İîd 5 ^ ^ ^ fl[^ ^ sağlanmalıdır

    meler gibi orm anlar tarafından, su güvenliğinin -1 ve ilgili hizmetlerin sağlanması için yerölıl^praçl.ar -Ç oluşturulmalı ye geliştirilmelidir.

    Orman v® Av

    1

    İ 4

    î

    i % w m vr ? w-— S. * •> . ^sürdurülebıiır İ'Sj'nak'ordan’^de'edilenkeresteve. kereste ürünferinaiba^ikamuaffm ;. politîkGİannakatkıdaöulunmakye;. .işbirliği yapmak- gerekm ekted ir.'

    2 4 , Şiîîrps^b.t|ğiîeri daha iyi ■ p aylaşab ilin e'k’y f ^ m fl ri I a r ' ' yp-j ormancılık sektörüyle ilgili araştırma sonuçlarım"4pha İyi kullanabilmek için poiitrkcî'.JKipıcılaf, uyguJayıafar • ve bilimsel çcriışmö yapan birimler arasındaki aöîayışrd^fömerie etldll>

    ~ Küresel-Bölgesel İşbirliği ve O rtaklık-

    2 7 . Sü rdü rü leb ilir O rm an Yönetiminin tüm oşamafannda etkili u y g u la m a la r d a h a f a z la geliştirilmelidir. Avrupa'da ormanlar konusundo devam eden işbirliği Be d iğer bö lgelerin deneyim leri ve A v ru p o '- d o k i b o ş a r ı l a r ı n p a y la ş ılm a s ıy la u k r s ia r a ro s ı o r m a n d ık po litikası süreçlerine kaikıda bulunulmalıdır.

    .2 8 . O rm a n c ıl ık se k tö rü reformu girişiminde bulunan ülkelere

    l l p ğ f l i k İ e .k e n d i o r m a n c ı 11 k sürdürülebiîrr orman

    ■yönetimi prensiplerini tam olarak .uygu lam aya geçişte ekonom ik 'anlam da- daha Tozla destek ve işbirliği rşağilanmalıdır.

    2 9 :.Ş ^ r fe ş m iş M il le t le r iiöfcr-m a n c ı l ı k F o r u m u ' n u n 2Ö Q 7-^ 3îS çalışm a programında ve'tüm. ormancıftk tiplerinin yasal o lm ayan bağ lay ıc ı a raç io rınm

    0 > B ı r i â j ın i ş M ii iic t le r O rm ancılık Forumu ve diğer «gjî» kororiar ile kabul edsÜen Dön Küresel O rm an c ılık A m co 'n sn o c 50riya u laşm asında bö lgesel katkıla rın gelişmesi aşamasında eylem ler ve hedefler desteklenmelidir.

    3 2 . B irleşm iş M illetler İklim Değişikliği Çerçeve SözSeşmesi'ain nihaî amaçlarına göre, 2 0 î 2 sonrası iklim rejiminin içeriğinde ve ikiim değişikliğinin azaltılmasında onman ve o rm an ü rün le rin in ro lünün çeşniliğini tanıma amacıyla Birleşmiş M illetler İklim Değişikliğ i Çerçeve Sözleşmesi ile Avrupa O rm anlann Korunması: Bakanlar Konferonsı'nm îşbîri^İru gü^endifirneye daha fazla g a y re t gösterilmelidir.

    3 3 . S e l v e ç ö lle şm e y le m ücadelede orm anlann rolünün geliştirilm esi görüşüyle Birleşm iş Milletler Çölleşmeyle Mücadelede

    önlemler g l 1 n m alidir, -'

    seb ö ri^ :g% pğıntı|ı^ ai^ ^ I^ ddri'beğ itim / £s^ ce+ im . v ^ . f e liş îm k n w etii^ idN fe.eftVfp^ ^ lpria: eşit fırsatlar tanmmaltdır. ^

    % 6 \ ~ ik lim ^ d e ğ iş ik liğ in i CEKikmado ^ Pılriporm orıların rolü, orm an la rı m ; ild îm dğ ğfşî k liğ ine; ad ap tasyo n u m {.oğunun- -ve , biy okütîeni a tta n ım ? gibi) > orm an ufcOSisTemierinîh-fipnksiyonlan, onman ve şuprosındpki.rlişki konularında araştırmalara fcatfedabulunulmalıdır.

    dygğla masmda olduğö^ g ibi D ört -Kür^ ^ B İO rm ano11k A m acın ın b aşarısına katla, sağlan m alıdır.

    ■böj:ğ e s ;e l destekçilerle işbirliğinde, süreçler ye d a laşm a lor, ^ ^ e şm iş M ille tle r O r m a n c ı l ı k F o r u m u ' n u n •2 0 0 7 -2 0 15 çabşm asıno Pan- Avrupa bölgesinden tutadı girdiler, o rm a n îa rd a c r lu s la r a r a s ı d ü z e n le m e le r i le i ş b i r l iğ i kuvvetlendirilmeli, bu arada bölgesel bak ış a ç ı la r ı , y a k la ş ım la r v e deneyim ler d e paylaşılm alıd ır.

    Kongresi ile Avrupa Ormdpfçifın- Koıunması Bakanlar Kohferansı'nın işb irliğ i.' k uvvetfe n d irîİTne lîd ir.

    3 4 . A vru p a O rm a n la r ın Korunması Bakanlar Konferansının kesin karorkmnın etidir uygulamalon ve B îy oçeş itl il i I^^JğzJieşm es i iş. programıyla ilişkili uygulam alara kotjada bufunvlmdfidjri

    : - 0 ^ 0 0 0 ı l ık ve susektörüne katılan afcfivisderin teşvik e d i f e ^ ^ AvoJPa- Or-mrrn ia r ın

    Mart - N isan 2008Orman ve Av

  • vos\»''.r.oSi So kan la r Konferansı ve A vru pa B irleşm iş .\::«eher Ekonomik Komisyonu Su Toplantısı arasındaki «şotfJjg» geiişnrümeüdir.

    36- O rm an Hukuku Uygulam a ve Yönetim i'n in öokan iar sürecini desteklem ek ve Avrupa O rm an la rın ■korunması B akan la r Konferansı ile A vru pa ve Kuzey Asya O rm an Hukuku Uygulam a ve Yönetimi arasındaki işbirliği geliştirilmelidir.

    3 7 . A vru p a 'd a d iğ e r bö lgesel d e stekç ile r ve sü .eçier iie mevcut işbirliğini geliştirm ede yenilikçi ve

    etkili yak la ş ım la r ku llan ılm alıd ır.

    — Eylem İçinde Avrupa O rm anları Korunması Bakanlar Konferansının

    Ortaya Koyduğu Yüküm lülükler ~3 8 . Ö n c e k i y ü k ü m lü lü k le r in u y g u la m a la r ın ı

    güçlendirm ek ve ilgili örgütler, enstitüler ve sü reç le r ile iş b irliğ inde Beşinci A vrupa O rm an la r ın ın Korunm ası B akan la r Ko nferansın ın kesin kararların ın uygulanm ası için ça lışm a program ı geliştirilm elid ir.

    3 9 . O rm a n c ılık sektörünün ve o rm an ın , sektörler arası önem inde toplumun farkındalığ ı artırılm alı ve tüm aşam a la rd a p ayd aşla r ile birlikte bu ç ık tıla r arasında b a ğ la n t ın ın k u ru lm a s ı o r g a n iz e ' e d i lm e l id ir .

    4 0 . A v ru p a O rm a n la r ın Ko ru n m ası B a ka n la r K o n fe ra n s ın ın kesin k a ra r la r ın ın u yg u lan m asın d a engellere karşı duru lm alı, ilerlem elerin belirlenm esiyle ve V I. B a k a n la r K o n fe ran s ıy la A v ru p a O rm a n la r ın K o ru n m ası B a k a n la r K o n fe ra n s ın ın kesin görüşü kararlaştırılm alıd ır.

    Ormanlarımız yasalarla tahrip ediliyor

    S V '

    İ 2 9 . Y U . U

    Tarım Orkam-Sen ve Türkiye Ormancılar Demeği tarafından düzenlenen başın açıklamasında, TOD İl Temsilcisi Ali Osman AKAÇ, ormanların daha çok ya sa larla tah rip ed ild iğ in i sö y led i.

    Serap LtLLJSCiY * TRABZ^yN Tanm Orkom -Sen ve Türkiye O rm ancıla r Demeği

    Tarafından 21 Mart Dünya O rm ancılık G ünü dolayısıyla bir basın toplantısı düzenlendi.

    Düzenlenen basın toplantısında Konuşan Türkiye O rm a n c ıla r Derneğ i İl Tem silcisi A li O sm a n A K A Ç , o rm a n la rın gerektiğ i g ib i korunup ko llan m ad ığ ın ı belirterek, ormanlann yasalaryo lu ile korunması gerektiği halde daha çok yasa lar yolu iie tahrip edildiğini söyledi. A k a ç , ‘ O rm a n la r bu güne k a d a r d a h a ço k yasa l düzenlem elerle tahrip ed ilm iştir.6831 Sayılı O rm an Kanununda yapılan yirmiye yakın değişiklik ayrıca Turizm yasası uygulamalan ile orm an azalm alarının % 56 sı yasol düzenlem elerden kaynaklanm ıştır" dedi.

    ?ZQN}

    s Orman ve M

    Tavşanlı-Bucsunbey yoiu üzerindeki Harmancık İlçesi'ne bağlı Danişment köyünde bulunan bu eski değirmenin iki yüz yıl öncesine

    kadarki tarihînin biiifKÜğî köyiüierce söylenmektedir. Tümüyle ahşaptan yapılmış olan bu değirmen, zam an zaman onar.m görse de uzun yıllara göğüs gererek hizmet vermiş, son yıllarda ise mirasçılarının anlaşmazlığa

    düşmesi sonucu kaderine terkedifmfşfit

    Şerafetrip A K Ş A H İN H a rm a n c ık O rm a n İşletm e Şefi

    Qm%a n ve A v M a rt - N is a n 2 0 0 i:

    _____

  • iç sen bir su değirmeninin içini D S k id o la ş t ın m ı a d a ş ım ? . .

    ^ G ö rü le c e k ş e y d ir o . . . Yumulmuş duvarlar, tavana yakın .ı fa c ık p e n c e re le r ve k a lın

    bsastepfR üstünde simsiyoh bir ç a t ı . . . Sonra bir sürü ,o'

  • ' ' ^Reyhan Acartürk. .

    TÜRKİYE'DE FLORİSTİK ARAŞTIRAAALARIN TARİHÇESİx s e .N ; tc ik i yapısından dolayı değişik iklim

    ccsAKerine sahip o lup , zengin bitki örtüsüne sahiptir. \ jp ^ .o sc§K T n c ia r sonucunda Ülkemizde, 3 bini endemik o "c< ^rere Toplam 9 bin 5 0 0 tü r doğal o iarak o vu n m aktad ır . D ünyad a ise 2 9 5 bin bitki türü zv-V-invaktad;:'. Ülkemizde, botanik üzerine araştırma yapan bilim insanı deyince ilk akla gelen botanikçiler

    Bayrop ile Turhan Baytop'dur. Asuman Baytop'un ‘ " i .■■■rVe'ce B o ta n ik Ta rih i A ra ş tırm a la rı" kitabı ile Turhan ba.Tap'vjn "T ü rk iy e 'd e B itk ile r i le T e d a v i k ita b ı v e T ü rkçe z X - A H an " sözlüğü kitapldn bulunmaktadır. 1986 Yılında Orman Genel Müdürlüğü ormanianmızda bulunan odun e ş,- ifcincî! ürünlerin envanter çolışmolannı başlattı. Başta laufus noöife (defne), Sakta sp (adaçayı), O rig a n u m onires

    bilya kekiği), H e d e ra he lix (orman sarmaşığı), Sv.-nphv'tum orienfa/e (karakafesotu), M elisa o ff is in a lis icğüciu ). UıHco sp (ısırgan), Thym us sp (kekik), Foen icu lum ü lg e r e (rezene, arapsaçt) olmak üzere ormanianmızda ccğ c l olarak yetişen yüzlerce ikincil orman ürünü vardır.

    . 1 9 S 6 y .iın d a Ç a n a k k a le O rm a n B ö lg e Müdürlüğünde silvikültür uzmanı oiarak çalışıyor iken envanter çakşmckm bana verildi. Arazi çalışmaları esnasında arrrv^niafsTîiz zengin flora örtüsü ile kaplı olduğunu gördüm. Florayı otsu, odunsu ve çalı formunda tanımlayabiliriz. Envanter çciışmalan esnasında bol miktarda resim ve dia çekim. Yaptığım çalışmaların kalıcı alması için resimli kitap hcüne getrdim. Orman Genel Müdüriüğü'ne bağlı OVAK vaki, rotandan 1996-2005 yıllar, arasında toplam i 6000 cae* basılmıştır Kiıcbın ismi Şifalı Bitkiler Flora Ve Sağlımız. Kitabın orijine! renkfr ve şifalı bitkiler içermesi kitaba ilgiyi orftfKuŞv. K,toptaki şfc iı bitkiler ile ilgiii bazı bilgiler S ecre t «V fesus des Picnîes M ed ic ina H es adlı Fransızca kitaptanc- .‘

    Türkiye'de p tiorc araştircnatorı Fransız doğa bilimcisi Aerre Belor,. Tarafından 1 5 4 6 -1 5 4 9 yılları arasında .’'. Beion, Kanuni $ uttan Süleyman döneminde ArûJöOîu ve Trakya'yı gezmiş, gezi sonucunda bir seveftemame yermiştir. Pierre Beion'dan sonra flora araçzrmcicfi ’ 555 yanca İstanbul- Amcsyo gezisini yapan Kama —Germen imparatorunun elçisi olan Ghiselin de âuscecg 2e heŞm Vviîiem Ouockeibeen tarafından devam

    ’Evjyc Çelebi'nin ; û ciltlik ünlü eserince Anadolu ve T'cir^nY.ır. bŞki örtüsünden bahsedilmektedir. Evliya Teıen: z e r a a o , Frense hekim ve botanik uzmanı olan |s ' - ̂ ~cr r Toumetart, Guıilaurne Antoıne Olıer iie J .G

    gezilen sonucunda kitoplannaa bitki örtümüze ş y r « r ^emr^erpir: 1310-1885 y,!îcr. arasında yaşoyan aoerA- v îdmond Boissier Türkiye'de geziler yapmış,yea / / ucpsba ; 740 tür tespit ederek Efora Orientalis ‘xt:- ~ ' - i - u c " O z a n yıllar tdiobı Türkiye bıtKİİen

    için temel kaynak olmuştur.İktisatçı ve iş adamı olan İsviçreli A . Huber MORATH

    1 935-196 9 yılları arasında 16 kez Anadolu'ya gelmiş bitki toplamıştır. İsviçreli iş adamı Bern'de botanik dersleri alarak gezilere katılmış kendisini botanikçi olarak yetiştirmiştin Ülkemizin flora araştırmalarına en önemli katkıyı Ingiliz botanikçisi RH.Davis Türkiye'de ömrünü geçirerek yapmıştır. 1938 yılında 2 0 yaşında iken Anadolu'ya gelip zengin bitki örtüsünü görünce, Anadolu'nun tüm bitki örtüsünü incelemeye karar vermiştir, Edinburgh Üniversitesinde öğrenim görmüştür. 1952 yılında Ortadoğu florası ile ilgili bir tezle doktor unvanını kazanmıştır. 1961 yılında İngiliz Araştırma Konseyinden Türkiye florasını inceleme projesi için destek sağlam ış ve uluslar arası bir grup kurarak ça lışm a la ra başlam ıştır. .1966 y ılına ka d a r 11 kez Anadolu'ya gelmiş olup, Edinburgh herbaryumuno örnek götürmüştür.

    Bu çalışm alar sonucunda Flora of Torkey and the East Aaegean (Türkiye Ve Doğu Ege Florası) adını verdiği T 0 cilt 7 2 3 2 sayfa tutan dev Işser 19 6 5 ü 9 8 9 yıllan arasında yayımlanmıştır. Eserde dokuzu Türkıye'den olmak

    ■ üzere 117 botanikçinin katkılarıyla- 8 5 2 5 .yerli tür, 29 yabana tür, 138 kültür türü yer almaktadır. Davis'in yaptığı bu ağlım la Türkiye'deki çalışmalar hız kazandırmıştır. Son yıllarda TÜBİTAK'ın desteğiyle örgütlenen botanikçilerimiz, yabana araştırmacıların katkılarıyla yaptıkları çalışmalar sonucunda bu esere bir cilt eklemiş ve cilt sayısı 1 1 E yükselmiştir. Son cilt 2001 yılında Edinburgh Üniversitesi' tarafından basılmıştır. Editörlüğünü Adil Gürier, Neriman Ozhatay, Tuna Ekim ve Hüsnü C . Başer yapmıştır. DAVIS' İN kitabı İngilizce olduğu için Türkçeye çevrilmesinde büyük fayda vardır. Aynı eserde floranın ili., ilçesi, yeri mevkii olarak tarif edildiğinden aranılan bitkileri bulmak kolay olmaktadır.

    D av is'in kitabından üniversitelerdeki .öğretim elemanlan ve araştıncılar yararlanmaktadır. Ancak DaYis'in kitabı resimli değildir. Ülkemizin florasını tanıtabilmek için kitabın resimli olması gerekmektedir. Bu işin başarılı olması için bölgeler bazında işin.hacmine göre projeler yapılmalı, ilgili fen fakültelerine mali kaynak ayrılarak çalışm alar yapılmalıdır.

    Prof.Dr.Turhan Uslunun ORM AN ve AV dergisinin 2007-5 Eylül-Ekim sayısında yayımlanan yazısını okudum. Bitkilerin isimleri yöreye göre değiştiğinden Türkçe isimlerinin yanına, Latince isimlerinin de yazılması daha faydalı olurdu. Şimşir (Buxus s e m p srv iren s) hem zehirli, hem de kullanılan kısımda gösterilmektedir. Zehirli bir bitki olan E c b a liu m ela terium (cırtlayan, eşekhıyan) sinüzit hastalığının tedavisinde önerilmektedir. Söz konusu bitki çok zehirli olduğu için burun mukozasını aşın miktarda tahriş ederek ölüme neden olmaktadır.

    1 O rm an ve Av

    Tarihin Canlı Tanıkları / Emin

    "Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün alışılagelmiş ölçülerinin çok üzerindeki boyutlara ulaşan/ yöre tarihinde, kültür ve folklorunda özel yeri bulunan, geçmiş ile günümüz, günümüz ile gelecek arasında İletişim sağlayabilecek uzunlukta doğal ömre sahip ağaçlar"(ASAN, 1991) antt Oğaç olaraktanımlanmaktadır.

    0 0 6 ve 2 0 0 7 yılı iş program ı gereğince Antalya O rm a n _ M B ö lg e M ü d ü r lü ğ ü n d e k i , O r m a n A m e n a jm a n

    J m m Başm ühend islik leri; G a z ip a ş a , G ü n d o ğ m u ş ve. A lan ya O rm a n İş le tm e M ü d ü r iü k ie r i'n e b a ğ lı , O rm a n İş le tm e Şe flik le rin in o rm an cm erta jrr.an p la n la n m yen ilem ekted ir.

    Yeni A m ena jm an p lan lan Fonksiyonel P .cn iam o e sa s lcn ve haritaları do C oğra fi Bilgi S is te m le r i 'n e göre yapılm aktadır. P lan lam ada katılım a an layış d a ku llan ıla rak , korum a hedefleri ve iş letm e a m a ç la r ın ın b e lir len m esi iç ir. Tüm ilg i ve ç ık a r g ru p la r ın a y a z ıla r y a z ıla ra k , a k tif k a t ıl ım ic r ı sa ğ la n m a y a çalışılm ıştır."Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün a lışa g e lm iş ölçülerinin çok üzerindeki boyutlara u la ş a n , yö re tc r ih ir .d e , fo lklorunda özel yeri bu lunan, geçm iş iie günüm üz, günüm üz ite ge lecek a ras ın d a iletişim sağ layab ilecek uzunlu laa d oğci ö m re sah ip a ğ a ç la r " (A S A N , 1 9 9 I J a n d a ğ a ç o ıo ra * tan ım lanm aktad ır.

    O rm an am enajm an ı arazi ç a lışm a la r zo r arazi koşullan a lt ın d a g erçek leşm ekted ir. E n v a n te r ç a t ışm a la r , ve a ra z i gözlem leri s ırasında , tarihin can lı tan ık lan otan A tht A ğ aç la ra da rastlanm aktadır. A n ıt a ğ a ç la r ; tarihsel sü reç içerisinde pek çok tarihi o lay lara tan ıklık etm iş ve etmekte o lan , o rm an ların

    ta rih i e se rle rid ir. A m e n a jm an a ra z i ça lışm a la r/ s ıra s ın d a p la n la m a c ıla r ın k a rş ıs ın a çtken A i Ağaçlar, gerekli ölçm eleri yapılıp, sap ianan bilgiler, am e n a jm an p lan la rın ın içe ris in e a lın m aktad ır.

    Anıt ağ a ç la r ı ko rum an ın ilk a d ım ı; d oğa l o rm an la rım ızd ak i an ıt n itelikteki a ğ a ç la n resp ir ve tescil işlem lerinin yapılm asıd ır. Kayıt ve kontrol a ltın a a lın am ayan an ıt a ğ a ç la r sü re ç iç e rs in d e , ya tahrip o lm uş, ya da yok o lm uştur. A n ıt a ğ a ç e n van te ri, tesp iti ve te sc ili k o n u su n d a g e re k li

    ^elem anlar belirlenip bunlann eğitimleri yopıimai/d/r. Bu k o n u d a y a p ıla n ç a l ış m a la r ç e ş it li yay ın a r a ç la r ı y l a t o p lu m a . .a n la t ıp k a m u o y u bilgilendirilm elidir;

    O rm an A m ena jm an Denetim ve Kontrol Başm ühendisi Em in G Ü Z E N G E ta ra fın d a n s a p ta n a n a lt ı , G a z ip a ş a O rm a n İş le tm e M ü d ü r lü ğ ü , S ıv a ş t ı

    .O r m a n İş le tm e Ş e f i iğ i 'n ir i , o rm a n am enajm an planlarım yenileyen O rm an Am enajm an Başmühendisi O ktay DEM İR tara fınd an sap tanan altı ad et, Esk ibağ O rm a n İşle tm e Ş e fi A ytek in D E N İZ ta ra fınd an sap tanan iki ad e t, la şağ ıl O rm a n .İş le tm e M ü d ü rlü ğ ü , K a p a n O rm a n İşletm e Şefi O . Fa ruk G Ü V E N ta ra f ın d a n s a p ta n a n b ir a d e t a n ıt n ite lik te k i a ğ a ç la r la i lg il i ö lç m e le r y a p ı la r a k k a y ıt a l t ın a a l ın m ış t ı r .

    ^ rn a n ve A v

    • ö fM art - N

    ♦ •r

    _______

  • M ^ ̂ I ğ y Om f jf %,J w? M*? L / 9 f w*1'’ 9

    ] ' } Nisan 2 0 0 8 saat 1 4 .3 0 'd e f5#m*ğfeTt»z sa lon un da Tem silc ile r î * 4*>ftîi yap'ldi- Demek Gene! Bozcanı f / . , ; j lo la Y U M U R T A C I 'n ın o ç ış konuşm asından so n ra sö z a la n f f̂nMİdier özetle şunlan dile getirdiler;

    Mahmut SEV IM SO Y; O rm ancı jVfr'-'‘r*w Çocuklannı Okutm a Vakfının r^K^iu'dski arsasının değerlendirilmesi „ in Eskişehir Büyükşeh ir Beled iye Beşkanı Y ılm az B Ü Y Ü K E R Ş E N ile o^föjm eye g id ild iğ in d e ben de aelebilirifri.

    H ü se y in Ö Z B A K IR ; Y e n i binamızda projedeki misafirhaneden vazgeçildiği ifade ediliyor. Bu ihtiyaç iiosıl karşılanacak?

    Abdülkadir Ö Z D E M İR ; 1 9 8 0 öncesi misafirhane gayriciddi işletildi, önerilen bir başkasına kiralam a işi de hiç karlı ve tatm in ed ic i o lm az .

    Taner SAVAŞAN ; M isafirhane mutlaka yapılmalı. Demeğin en etkin sosyal hizmeti bu olacaktır. Demek para kazanmak durumunda değildir. Sosyal etkinlikler e sas o lm a lıd ır. Bugün Olağanüstü Genel Kurulda sîzlere çok geniş yetkiler verildi. Bu yetkileri üyeler lehine kullanmak gerekir. Bu konularda karar a im adan önce tem silcilerin görüşleri alınsın.

    Feyzullah BA ŞÇ İFTÇ İ; Yönetim bundan böyle yapacağı işlerde bizleri toplayarak ortak karar olmalıdır. Nitelikli öğrencilere dem ek tarafından burs verilmelidir. Bilim kuruluşları ile ortak etkinlikler düzenlenm elid ir. D oğa demekleri ile birlikte çalışma ortamlan yaratılmalıdır ki bu durumda bina.bize ye tm eyeb ilird e ... D a h a so n rak i toplantılara gündemli olarak gelmek isteriz ki biz de hazırlıklı olarak bu tür toplantılara katılalım.

    M ahmut SEV İM SO Y; Katların ovan projeleri gönderilsin ki bizler isteklerimizi, düşüncelerimizi daha somut olarak ortaya koyabilelim.

    O rm an fakü lte le rin in 2 , 3 öğrencisine burs verilerek öğrencilerle ve genç orman mühendisleri ile sıcak bir ilişki kurulmalıdır.

    Ülkemiz endemik türler yönünden

    çok zengindir. Endem ik türlerin tespiti ve herbaryurrt iç in burs verilm elid ir.

    Hüseyin K O Z A N ; M isafirhane işletm ek çok z o r Ka lite li b ir otelle a n la ş m a k ço k d a h a uygun o lu r. A d a n a 'd a tem silc iliğ im ize b ir yer isliyoruz. Belirli bir adresimizin olmaması faaliyetlerimizi kısıtlıyor. Toplu konut ile ilgili bir m ahkeme karan ve ek bilgiler getirdim. Değerlendirilmesini istiyoruz.

    M ü m in T O Z A N ; A r t ı k misafirhaneler pek iyi işletilemiyor. Yatma dışında diğer etkinlikler sağlarınsa, bina yine taşradan gelenlere iyi hizmet vermiş olur. Bunun için de bu tür imkanionnı sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

    Kemaleltin G E L D İ; Ben baştan beri binamızda misafirhane yapılmasını i s t i y o r u m . A n c a k , b u n u n gerçekleşmediğini görüyorum. Otelden yararlan ılacaksa, otel ile sağlıklı ilişki kurulmalıdır.

    A li O sm an A K A Ç ; Trabzon'do Demeğin temsilcilik bürosu açıldıktan sonra daha etkin çalışm alar yapm aya başladık. Demeğin etkinliklerinin tanıtımı için çalışmalanmız devam etmektedir.

    Erdoğan Ö Z ER ; Temsilalikierden yayın konusunda katkı bekliyoruz. Uye kaydı konusunda genç ve elem ek çalışm alanna katkı koyacak üyelerin önerilmesini istiyoruz. Demek başvuru formlannda (üye, Rixos) yeni form lan kullanın.

    A b d ü lkad ir Ö Z D E M İR ; Üye tab an ım ız y a ş lı. Hem g enç üye kazanılması, hem de etkinliklerin taşraya anlatılması için yönetim belli bölgelerde to p lan tıla r yapm alıd ır. O yörede yap ılm ası gereken ler belirlenm eli, işletm elerdeki m eslektaşlarım ız da bilgilendirilmelidir. Bu şekilde genç meslektaşlanmda da görüşme olanağı s a ğ la n m ış o lu r. S a d e c e d e rg i göndermekle bilgilendirme ve iletişim sağ lanm ıyo r. Yönetim O M O 'n u n yapam adığı işleri yapıyor am a bu taşraya duyu atlamıyor.

    O k ta y Y IL D IZ ; K ıs a , sp o t reklam lar ile ulusal kanallarda im aj yaratılsın. TEMA bunu çok etkin şekilde

    gerçekleştirdiAydın G ER İŞ ; ö r Kefeki isteğimiz

    k u ru m s o lla ş m a k t ır . O n e d e n le terrşkilîfelerimiziri etkin ofenasm sıyoruz

    Rıza KAM EK, O lağanüstü G enel Kurul karadan ve katlarla ilgili bilgile? sitede yayınlansın, tem silciler de buna ilişkin görüşlerini bildirsinler.

    Yılmaz SAKARYA; 4 ve 5 . kaiionn kullanımı baştan düzenlendi. Bir katın d ijita l o rtam d ak i k u llan ım a la n ım koyalım {brüt 5 3 0 m 2 net 4 9 0 m2) Tem silc ile r buna ilişk in ö n e rile rin i bildirsinler.

    M u sta fa Y U M U R T A C I; Yen i b inam ızd ak i b ir katın m isa firh an e olmasının en büyük isteklisi ve destekçisi b e n d im . Y ıl la r c a d ire n d im a m a sonunda, buna karşı o lan çoğunluğun haklılığına inandım . Ç ünkü geçmişte de m isa firh an e d e çe ş itli so ru n la r yaşanmış ve misafirhane nedeniyle bina satılma noktasına gelmiş. M isafirhane konusunda çeşitli o rtam larda a lınan ortak kararlar sonucunda, üyelerimiz için en iyi ve en rahat konaklam a olanağının sağlanması da kabul edildi.O nedenle bundan böyle misafirhane d ışında gerek m erkezdeki, gerekse taşradan gelecek üyelerimiz için en iyi hizmeti verecek bir düzenlem eyi hep birlikte yapm ak zorundayız. 4 ve 5 nci katın ku llan ım ına ilişkin düzenlem e baştan yapıldı. .Ancak 3 ncü kat ve eğer satın alınabilirse 2 'nci katın kullanımına ilişkin belirsizlik var, buna karar vereceğiz.

    Tem silciliklerim izin, dolayısıyla taşranın etkin olmasını yıllardır istiyoruz ve benimsiyoruz Bunun ıçm İstanbul'da şu be k u ru lu şu n a g itt ik . Ç e ş it l i sorun lardan sonra en son yapılan d üzen lem en in iyi o la c a ğ ın ı üm it ediyoruz. Trabzon'da temsilciliğimize bir büro kiraladık ve faaliyetlerini halen burada sürdürüyorlar. Am acım ız ve isteğimiz tüm temsilcilerimizin kendilerine özgü b ir ç a l ış m a o r ta m la r ın a k a v u ş m a la r ı . Ç ü n k ü r a h a t çalışab ilm eleri için h içb ir kurum ve kuruluşa bağımlı o lm am alan gerekir. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki yıllarda kendilerine bu olanaklar sağlanacaktır.

    O rm an ve Av Mart

  • İ Mort dünyamızın ekseninin tam dik olduğu, dünyamızın her y«snr>de oecs ve gündüz sürelerinin eşitlendiği gün.

    Su günden sonra gece gündüz süreleri değişecek. Güney van kürede geceler, kuzey yan kürede gündüzler

    uzayacak.Güney yon küre sonbahara, kuzey yan küre ilkbahara

    Ytrcvn'tucun bulunduğu kuzey yan küre, özlediği ilbahario kavuşacak.

    W ayın Krl Ankara; Yıllardır derneğimiz tarafından- I gelenekselleştirilen 'Yeşil Gece' bu yıl 22 Mart

    2008 gecesi İçkale Otel’de yapıldı.Uç günlük kongre yorgunluğunun giderildiği

    gecede. Orman Fakültesi Dekanlan ve öğretim üyeleri ile birlikte olduk.

    Mütevazı katılım la oluşan gece , sıcak ilişkilerin yaşandığı, Türk Sanat Müziğinin ağırlıkta olduğu bir ortamda devam etti.

    Kuzev yon küreyi anlatan mitoloji, arkeoloji, etnoloji ve kkatsan bu günü kutsuyor.

    2'- Mart'* 'Doğa" boğbntıîı bayram oiorak sunuyor. Kuzey, öcöovn 'aansuyu' yürüyüşünün, doğanın dirilişinin sevincini

    "ov vurguluyor.U m yScey ■

    jüvçrvk süreîdi doğa» yaşam için, nen yeşillenir.

    Menekşe, ele, sümbül, şenlenir, m çiçek açar.'.y s rr ankr-, ke>ebekîer.

    «sacn elması ve erguvanlar, mimozalar işte

    "Jt'ar 'yeşertmek, dirice ayakta tutmak ign sağlıklı, ctr cüven:'>. sürekli dööoî vasam ion.

    G ördü*.sfeek,e c 5;ri‘kt'eşeniensek.

    i O rm an ve Av

    Çam kese Böceği Pro jesi ile b irin c i oldular

    Eskişehir Tepebaşı Anadolu Lisesi öğrencileri Oğuzban Üstündağ vc İsmail Cem Çelebiören'in projesi 1. olarak altın madalya aldı.

    6. çev re o lim piyatı IN E P O ' demelerinde 45 Aden 134 projeyi geride bırakarak birinci olan gençlere tebrik yağıyor.

    Rızılçam ve bazı meyve ağaçlarına zarar veren Çam kese böceği ve Kırmızı orman karıncalan ile ilgili bir araştırma yapan öğrencilere başından beri destek veren Orman Bölge Müdürlüğü de birer plaket verdi.

    Ormancılıkla ilgili konu seçen ve bu projeyle 1. olan Oğuzban Üstündağ ve İsmail Cem Çelebiören. Okul Müdürleri Mehmet Ö z ile birlikte Orman Bölge Müdürü. Sıtkı K üçüköz’e teşekkür ziyaretinde bulundular. Bölge Müdürü Sıtkı Küçüköz'de öğrencileri kutlayarak “2 ün iversitesi o lan b ir ild e lise öğrencilerinin b u projeyi seçmeleri bizi mutlu etmiştir. Yaptıkları araştırm a sayesinde orman ağaçlarına zarar veren çam kese böceğinin biyolojisi baklanda daha çok bilgi- sahibi olduk. Hatta bilinmeyen bir özelliklerini de keşfetmişler Kendilerini kutluyorum" dedi.

    Öğrencilerde bu konuyu tesadüfen seçtiklerini ve sonrasında bilgi ve belge toplama aşamasında Orman Teşkilatının kendilerine destek olduğunu ifade ettiler.

    Öğrenciler 1-4 Haziran tarihlerinde İstanbul'da y ap ılacak o lan Ç evre Olimpiyatlarında 35 ülke içinde Türkiye'yi temsil edecekler.

    Yayın KrLArtkara: D em eğim iz yönetim veri olan Mifbatpaşa C ad 49- 4‘triri bürosuna 28 Şubat 2008 Perşembe günü gecesi hırsız girdi.

    29 Şubat Cuma günü sabaha işyeri açan çalışanlar ortalığın dağıldığım görünce şaşırdılar. Binanın ikinci katında bulunan binanın güney tarafındaki balkona açılan m utfak bölüm ü ile çalışm a bö lüm ü kapılarının camlarının kırıldığım, dolaş? kapılarının kırılıp içlerinin dağıtıldığım, m asalam gözlerinin açılıp evrakların yerlere saçıldığını gördüler

    Polise haber verip gelmesi, parmak izi alması beklendi.

    H ırsız ın d izüstü b ilg isayar ve parçalarını aldığı gözlendi.

    Y İN EG E L M İŞ!-

    1 4 .3 .2 0 0 S gecesi aynı yol ve yöntem lerle LCD ekranı almış.

    YİNE G E L M İŞ!-26 3 2 0 0 8 ses kayıt a raa almış. Artık

    ber şeyi tüketmiş.B a l k o n c a m ı n a “ H ı r s ı z

    Kardeşi—Derneğimize üç kez girdiniz. Artık alacağınız b ir şey kalm adı, bunu son girdiğinizde anlamışsınızdır. Lütfen artık cam larım ızı kırm ayı n ız”d iy e yazdık.

    29 M art C um artesi gün ü tüm balkonu demirle kapattık.

    L 'm a n z b ir d ah a g e lm ez le r .

    Ç EY Jtr VE ORMAN S A U V M ia A£oçiaodznn3 vc E ray o a Koatrofa Genci MfldBHEgE .

    Say» : B. 1 *.0AG \1'XI(flZM -3Q 1.0I * % I 2

  • DOĞA ORMAN SAVUNANLAR ALANLARDA, DAĞLARDA

    Balıkesir ve Çanakkale illerinin k a zdağı-Mad ra Dağı yayılış alanındaki $4 belediye ile, Marmara, Ege, Trakya Bölgesi il, Uçe, belde ve köylerinden, T ü rk iye 'n in b irço k yerinden gelen |Doğa- orman-çevre duy arlısı” topluluk konuya ilişkin kararlılığını saygın ve dirençli biçimde sundu.ötütbağdan, tyıgün PULAT;

    “Çok uluslu altın ve gümüş tekelleriyle yerli işbirlikçilerine karşı hayatımızı ve vatanımızı savunacağız" diyen "Kuzdağlan ile Madra Dağı Çevre Platformu" 90 U yıllardan beri maden köstebeklerinin inadına saklınlan 2006 dan hu yana iyice ısmdı. Bıçak kemiğe dayandı.

    5 Nisan günü Ç anakkale 'de t'umhurivet alanmda, yağmur altında toplanan on binler, bu acımasız doğa yıkımını, katliamı durdurmak, caydırmak için seslerini yükselttiler.

    Balıkesir ve Çanakkale illerinin kazdağı-Madra Dağı yayılış alanındaki 34 brledne ile. Marmara, Ege, Trakya Bölgesi ti. dçe. beki: ve köylerinden. Türkiye'nin bkşok yerinden gelen "Doğa-orman-ycvre Ânyarltsı" topluluk konuya ilişkin utjrb lığm ı saygın ve dirençli biçimde

    Ptanonnun derlediği 90 bin imzalı sauna TBMM ne iletilmişti.

    Susom metninde "Vatan toprağı r m i t r Kaderine terk edilemez" diyen % ât Mte? Musul'a Kemal Atatürk'ün * g&ssicSgsaife; .ı>a ...ra, ısorazc. çotuk «ujsstaci tnrkrrgımİT topraklarımıza ■Mumaa uriıp edana bilinci îte hareket te» / :* ■ ;* olarak bölgemizdeki

    madencilik çalışmalanna son verilmesini istiyoruz” denilmekteydi.

    5 Nisan günlü toplu gösteride; Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; "Kaz Dağlan Zeus’un, Paris’in doğduğu yaşadığı yerler.

    Şimdi m itolojide, ilk güzellik yanşmasının yapıldığı Kaz Dağında bu kez doğa harikası dağlan kurtarmak için yanşılıyor.

    Yukanda tann var. Ne yapıyorsunuz kullanırı diyor.

    Kaz Dağlan toplumsal miras. Oksijen depomuz.

    Yıllar önce emperyalistler bir planla buraya (Çanakkale’ye) geldiklerinde geçemediler, gereken dersleri Çanakkale’de aldılar. Şimdi yeni bir planla geliyorlar, bu coşkulu topluluk onlara hak ettikleri dersi yine verecek. Buraya “Truva Aü”m sokmak istiyorlar.

    Kazdağlan’nm üstü “altından” çok daha değerlidir. Bir katılımcı, “hiçbir teknolojinin yaratamayacağı o dağlan sonuna kadar savunacağız” diye konuştu.

    Konuşmasonunda alandaki topluluk "Susma!.. Sustukça dağlar elden gidecek” diye slogan attı.

    ı sızoen GeLemeR.....

    Sevgili Özer, Sevgili Özden,Dergiyi elime ololi henüz bir saat

    j bile olmadı. Kapağının güzelliğine, iç sayfalannın örgüsüne bakmaktan, başlıktan okumaktan öte bir şey ,

    I yapamadım. İki "ÖZ'den böyle “ÖZEL" I bir yayın, hem de Çankırı'da basılıp I çıkabiliyor demek ki...

    Kutluyorum sîzleri ve emeği geçen tüm arkadaştan. Bizim göremediğimiz, kim bilir ne yanlışlar yakalamışsınızdır siz. Boş verin, özenle çıkan ilk sayılar hep böyle olur. Gerçekten yepyeni bir biçim-içerik kazandı yıllann dergisi. Ellerinize sağlık.

    Çolışmalannızda başanlar diliyor, j Gözlerinizden öpüyorum.

    Yalçın ANIL

    Türkiye Ormancılar Demeği t Genel Boşkanlığına

    Orman ve Av Dergisinin Sayı 1, t Yıl 2008 Ocak Şubat sayısını aldım. Bu i sayının hazırlanmasında emeği geçen i başta Demeğin yönetim_kurulu üyeleri | ve sayın Doç. Dr. Sezgin ÖZDEN olmak j üzere emeği geçenlere çok teşekkür j ederim. Geçekten Orman ve Av ı dergisine yeni bir ivme kazandmlmayo 1 çalışıldığı görülmektedir.

    Bilindiği gibi Orman ve Av dergisi ormancılığa ilişkin, güncel ormancılık

    t sorunlarının, ormancıtıklo ilgili bilimsel

    yazılann, ormancılık meslek kamuoyunu aydınlatıcı bilgilerin, ormancılığı ilgilendiren sosyal olaylann yer aldığı bir yayın organıdır.

    Yukarıda sayısı verilen dergi, okuyucu açısından irdelendiğinde aşağıdaki konular değinmek uygun olacaktır:

    I 7. sayfadaki yazı zor okunmaktadır.

    - Harf büyüklükleri eski sayılara göre daha küçük puntludur. Okuyucu kesiti dikkate alınmalıdır.

    - Görsellik ile içerik uyumlu değildir.

    - Sayfalar parlak olduğu için okuma güçlüğü yaratmaktadır.

    - Her sayfanın düzenlenmesinde (mizanpajında) farklılık söz konusudur.

    - Örneğin yeşil üzerinde beyaz harfler okuma güçlüğüne neden olmaktadır.

    - Dengi bu haliyle magazin dergisi izlenimi verebilir.

    -Normal sayfalar 14, 15 ve 16 sayfalardır.

    - Derginin kapsamına uygun yazılar yer almalıdır.

    Doğal olarak eleştirmenin her zaman iş yapmaktan dana kolay olduğu I bilinciyle yukandaki konulara yer verilmiştir.

    Dergi için tekrar teşekkür eder, saygılar sunanm.

    Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU

    i Orman ve Av

    Olağanüstü genel kurul yapıldıi 2 N isan 2 0 0 8 cumartesi günü

    saat 10 .0 0 'd a E n e r ji O t e l 'd e , D erneğ im izin O la ğ a n ü s tü G e n e l Kumlu yapıldı.

    D ivan Başkan lığ ın ı A li K IR C A , Başkan Yardımcılığını Recep DEM IREL, yazm an lık la rın ı R ıza K A M E K , A li Osm an A K A Ç yaptılar.

    D ivan ın o lu şm asın d an son ra Divan Başkanı gündem ile ilgili kısa uir bilgi sundu, d ah a sonra D em ek lîcışkanırıa söz verd i. Tek m addelik gündemde; ikinci katın satın alınm ası, proje değişikliği yapılması/yaptınlması, d a v a a ç ı lm a s ı , in t i fa h a k k ı sözleşmesinin yenilenmesi ve tapuya şerh verilm esi, dernek m ülkiyetinde don birimlerin kiralanm ası, işletilmesi ve iş le tt ir ilm e s i, o rta k a la n la r ın kullanımı, firm aya ait birim lere ilişkin devir yap ılm ası, değ işecek koşu lla r sonucunda projede meydana gelecek zorunlu d e ğ iş ik lik le r in y a p ılm a s ı konularında "Yönetim Kurulu"na yetki verilmesi vardı.

    Dem ek G ene l Başkanı Mustafa /UM URTACI özetle şöyle d ed i; "1 2 Kasım 2 0 0 5 ta r ih in d e y a p ıla n O lağanüstü G ene l Kurulda "Türkiye O rm an c ıla r D erneğ i Kü ltür Sitesi" olarok onayladığınız projede zorunlu bazı değişiklikler oldu. Bunun sonucu sözleşm ede bazı d üze n le m e le r in yapılm ası gereğ i o rtaya çıktı. Ö te yarıdan olağan genel kurula yakın bir

    ta rih te b itir ile ce ğ in i va rsa y d