1
MUSHAF yeri ve tarihi yok] (Darü'l-asari'l-islamiyye); Muhittin Serin, HattatAziz Efendi, 1999, 27; a.mlf., Hat ve Hattatlar, Istanbul 2003, s. 42-49, 97, 110; J. M. Bloom. (tre. Zülal bul 2003, s. 130-154; R. Sadri Türk Kitap Kur'an (sanatta ye- terlilik tezi, 2003), Güzel Sanatlar Enstitüsü· Mahmud Gündüz, Tarihçesi ve ilk VD, XII 978), s. 344-348; Fr. Deroche, "The Qur'an of Manuscripts of the Middle East, V, Leiden 1990-91 , s. 59-66 makale için bk. Les ma- nuscrits du Coran en caracteres higazi, Luglio 1996, s. 8-12); B. Moritz, "Arap 498- 512; Abdülhamit "Kur'an" XXVI 383-38.8. lAJ ' ' ' ll'I'!J SERiN D EDEBiYAT. Mushaf, Türk klasik rinde sevgilinin alaka kurula- rak Kerim'den bahsedecekleri zaman onu mushaf tercih eden eski sevgilinin güzel yüzünü bir mushafa dir. Divan harf ve harekeleri, ayet ve sureleri sevgilinin güzel yüzünde birer bulur. Sevgi- linin ayva tüyleri, hat ol- sure ve ayetlere, rengi yönünden Duhan suresine, sure parlak nur ayetlerine, beni de ayetler konulan duraklara benzetilir (Hat u için fal edicek mushaftan 1 Ayet-i nur ile bir safhada cem ' Duhan- Nev'!) . Kur'an'daki hu- remizleri sevgilinin yü- züyle yorumlanarak "mim"e (f). lar "ra"ya (J), gözler "sad"a ). boy "elif'e (1) (Mushafta kadd ü zülfü gördü kim 1 Dil elif-lam-mlmdür - Ahmed Mus- haf veya "çe- menzar" olarak bahar mevsiminin ilk açan musha- yer alan sümbül besmeleye, gül de sonda bulunan hatimeye benzetil- bu benzetmelerde Kur'an (Sünbül besmele-i nüsha-i 1 Gül çemenzar- Nev'!) . yedi harf üzere yüzünden takip temiz olma mecburiyeti, gözün sayfalar üstünde gezdirilerek ondan en güzel gül konul- üzerine el yemin ve fal (Mushaf mekteb-i hüsnünde gönlüm 1 Evvelinden gel- di zülfün devlet - Ahmed Pa- üzerine oturularak büyü ya- veya halinde 254 tan (rakip) gibi an- divanlarda gö- rülür (81-nikab olma hablbim görmesin yüzün rakib 1 Mushaf o derler okur- Necati Bey). gül gibi yap- raklardan bülbülle birlikte anarlar edip Mus- ruyun gülde 1 Ayet ayet bülbüllere her bar okutur- Nil.ill). Sevgi- linin yüzündeki mushaf, ayetlerini kutsal kitap- lardan bile üstün tutulur (Müfesser eyle- ye 1 Rivayet etse yüzün ayetler- Bu sebeple her sevgilinin güzellik kutsal mutlaka ve ona uygun okunma- sevgilinin yüzünün görülmesi yorumlayan güzellik daha·ezelde iken okumaya söylerken iken levh ü hame okurdum ben 1 rey- hanla dua Hayali), da okurken kendinden geçen- lerin hallerini dile getirir (Mecnun ile bir mekteb-i içre okurduk 1 Ben hatm ettim o ve'l-Leyll'de Laedrl) . : Ali Nihad Tarlan, Tetkik, tanbul 1964, s. 116-117; Mehmed Necati Bey Tahlili, 1971, s. 30-31; Harun Tolasa, Ahmed Dün- Ankara 1973, s. 20-21; M. · lu, Nev 'T Tahlili, Ankara 1990, s. 24; Ahmet Talat Onay, Eski Türk 'nda Mazmunlar ve (haz. Cemal Kurnaz), Anka- ra 1992, s. 265-266; Pala, Ansiklope- dik Divan 1995, s. 248, Cemal Kurnaz, HayalT Bey (Tahlili), Istanbul 1996, s. 64. 1AJ ll'I'!J PALA L MUSHAFI Gulam b. Veli Muhammed MushafH Hemedan! (ö. 1240/1824) Ur du ve tezk ire _j 1164'te 75 Hindistan'da M urada- 30 km. kuzeyindeki Em- ruhe (Amroha) dünyaya geldi. Ba- kaynaklarda yer alan, onun Feyzabad veya Cavnpur Ekberruz'da ya- hut uzun süre Delhi'de na dair bilgiler bir ailenin olan ve iletaninan Hemedani nisbesinden ailesinin H ernedan kökenli Muhte- melen Babürlüler'in hizmetinde bulunan ailesi bu çökmesiyle birlik- te ilk Lek- nev'de sonra de tefsir, hadis gibi ilimlerle ilgili dersler bu dilde yazacak kadar iyi önceleri Delhi'de bir hami bu- için gittiyse de 1190'da (1776) Delhi' ye döndü ve burada on iki kadar Necef Nev- vab bir aranan bir üstat oldu; evi toplan- yeri haline geldi. Ancak gazel dönemin ünlü Dihle- vl ve Mlr Muhammed Taki ile rekabet ede- medi. Delhi'de gösteren üzerine Leknev'e döndü. Burada Babürlü Hükümdan ll. Alem'in Mirza Sü- leyman himayesinde Mir- za Süleyman ve Nevvab Asafüddev- le için kasideler sayesinde müref- feh bir hayat sürmeye da bu uzun sürmedi. ir Han ile re- kabet onu yerinden etti. Asafüddevle ta- Leknev'den Son- radan tekrar Leknev'de son içinde geçirdi ve burada ve- fat etti. Eserleri. Farsça ve Urduca eserlerinde sade bir dil Orta derecede bir olup binlerce gazelle oh mesnevisi ve seksen dört kasidesini içine alan sekiz ve dört Farsça di- 1. Divan . derlemeler Has- ret Mohanl, Aligarh 1905) ve Ayat-i Mühezzeb Leknev!, Leknev 1 953) sonra Esir Leknevl ve Emir Mina! Patna 1990). z. Muhammed döneminden ( 7 9-1 748) eserin ya- tarihe 785) kadar gelen ve Hindistan'da Farsça yazan 133 .rin biyografisini ihtiva eden tezkireyi Mev- levl Abdülhak (Delhi 1934; Kara çi 978). 3. Farisi. 1 Z36'da 82 kaleme eser Hindistan'da Urduca ve Farsça yazan bah- seder (Storey, l/2, s. 876). 4. Riyaz.ü'l-tu- Urdu ca yazan 3ZS · biyografisiyle ilgili olan eseri Mevle- vl Abdülhak (Evrengabad- Delhi 1934; Leknev 985). S. Hindi. Muhammed dö- neminden 1 Z09 (1794) kadar gel- mekte olup Urduca yazan 193 bi- yografisini içerir Mevlevl Abdülhak, 1933). 6. Me§nevi-yi Mlr Muhammed Ta-

ilk - cdn.islamansiklopedisi.org.trduğu, üzerine el basılarak yemin edildiği ve fal bakildığı (Mushaf açtım mekteb-i hüsnünde gönlüm tıflına 1 Evvelinden gel di zülfün

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ilk - cdn.islamansiklopedisi.org.trduğu, üzerine el basılarak yemin edildiği ve fal bakildığı (Mushaf açtım mekteb-i hüsnünde gönlüm tıflına 1 Evvelinden gel di zülfün

MUSHAF

]baskı yeri ve tarihi yok] (Darü'l-asari'l-islamiyye); Muhittin Serin, HattatAziz Efendi, İstanbul 1999, ~- 27; a.mlf., Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, Istanbul 2003, s. 42-49, 97, 110; J. M. Bloom. Kağıda İşlenen Uygarlık (tre. Zülal Kılıç), İstan­bul 2003, s. 130-154; R. Sadri Sayıoğulları, Türk Kitap Sanatlarında Kur'an Estetiği (sanatta ye­terlilik tezi, 2003), MÜ Güzel Sanatlar Enstitüsü· Mahmud Gündüz, "Matbaanın Tarihçesi ve ilk Kur'an-ı Keıfuı Basmaıan" , VD, XII (ı 978), s. 344-348; Fr. Deroche, "The Qur'an of Amağur" ,

Manuscripts of the Middle East, V, Leiden 1990-91 , s. 59-66 (aynı makale için bk. Les ma­nuscrits du Coran en caracteres higazi, Luglio 1996, s. 8-12); B. Moritz, "Arap Yazısı", İA, ı , 498-512; Abdülhamit Birışık, "Kur'an" DİA XXVI 383-38.8. lAJ ' ' '

ll'I'!J MUHİTIİN SERiN

D EDEBiYAT. Mushaf, Türk klasik şii ­rinde sevgilinin güzelliğiyle alaka kurula­rak sık sık anılmıştır. Kur'an-ı Kerim'den bahsedecekleri zaman onu mushaf adıyla anınayı tercih eden eski şairler sevgilinin güzel yüzünü bir mushafa benzetmişler­dir. Divan şiirinde mushafın tezyinatı, harf ve harekeleri, ayet ve sureleri sevgilinin güzel yüzünde birer karşılık bulur. Sevgi­linin yanağındaki ayva tüyleri, hat (yazı) ol­ması bakımından sure ve ayetlere, rengi yönünden Duhan suresine, kaşı sure baş­

lıklarına, parlak yanakları nur ayetlerine, beni de ayetler arasına konulan duraklara benzetilir (Hat u ruhsarın için fal edicek mushaftan 1 Ayet-i nur ile bir safhada cem ' oldı Duhan- Nev'!). Ayrıca Kur'an'daki hu­rGf-ı mukattaanın remizleri sevgilinin yü­züyle yorumlanarak ağız "mim"e (f). kaş­lar "ra"ya (J), gözler "sad"a C..ı" ). boy "elif'e (1) benzetilmiştir (Mushafta kadd ü zülfü dehariın mı gördü kim 1 Dil tıflı okuduğı elif-lam-mlmdür - Ahmed Paşa) . Mus­haf tezyinatı dolayısıyla "gülşen" veya "çe­menzar" olarak anılmış, bahar mevsiminin ilk açan çiçeği olması bakımından musha­fın başında yer alan sümbül besmeleye, gül de sonda bulunan hatimeye benzetil­miş, bu benzetmelerde Kur'an tezyinatına işaretlerde bulunulmuştur (Sünbül sıfat-ı besmele-i nüsha-i gülşen 1 Gül hiÜime~ i mushaf-ı ruhsar-ı çemenzar- Nev'!) .

Mushafın yedi harf üzere okunduğu ,

yüzünden takip edildiği , okuyanın temiz olma mecburiyeti, gözün sayfalar üstünde gezdirilerek okunınası esnasında bakışla­rın ondan ayrılamadığı, en güzel şekilde süslendiği, arasına gül yaprakları konul­duğu, üzerine el basılarak yemin edildiği ve fal bakildığı (Mushaf açtım mekteb-i hüsnünde gönlüm tıflına 1 Evvelinden gel­di zülfün dalı devlet dalıdır - Ahmed Pa­şa), cadılarca üzerine oturularak büyü ya­pıldığı veya açık bırakılması halinde şey-

254

tan (rakip) tarafından okunduğu gibi an­layışların divanlarda sıkça zikredildiği gö­rülür (81-nikab olma hablbim görmesin yüzün rakib 1 Mushaf açık o lıcak derler anı şeytan okur- Necati Bey).

Bazı şairler, gül gibi destelenmiş yap­raklardan oluşması dolayısıyla mushafı bülbülle birlikte anarlar (Nakş edip Mus­haf-ı ruyun safahat-ı gülde 1 Ayet ayet anı bülbüllere her bar okutur- Nil.ill). Sevgi­linin yüzündeki mushaf, Allah'ın ayetlerini açıklama bakımından diğer kutsal kitap­lardan bile üstün tutulur (Müfesser eyle­ye Şeyhl Zebur-ı Davud' ı 1 Rivayet etse yüzün mushafından ayetler- Şeyh!). Bu sebeple her aşık sevgilinin güzellik adlı kutsal kitabını mutlaka öğrenmeli ve ona uygun davranmalıdır. Mushafın okunma­sını sevgilinin yüzünün görülmesi şeklinde yorumlayan bazı şairler güzellik mushafını daha· ezelde iken okumaya başladıklarını söylerken (Yoğ iken levh ü hame mushaf-ı aşkın okurdum ben 1 Izarında hatt-ı rey­hanla yazılan dua hakkı- Hayali), bazıla­rı da mushafı okurken kendinden geçen­lerin hallerini dile getirir (Mecnun ile bir mekteb-i aşk içre okurduk 1 Ben mushafı hatm ettim o ve'l-Leyll'de kaldı- Laedrl) .

BİBLİYOGRAFYA :

Ali Nihad Tarlan, Şeyh! Divanı 'nı Tetkik, İs­tanbul 1964, s . 116-117; Mehmed Çavuşoğlu ,

Necati Bey Divfını'nın Tahlili, İstanbul 1971, s. 30-31; Harun Tolasa, Ahmed Paşa 'nın Şiir Dün­yası, Ankara 1973, s. 20-21; M. NejatSefercioğ- · lu, Nev 'T Divfını 'nın Tahlili, Ankara 1990, s. 24; Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatı 'nda Mazmunlar ve izahı (haz. Cemal Kurnaz), Anka­ra 1992, s. 265-266; İskender Pala, Ansiklope­dik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul 1995, s . 248, ~96; Cemal Kurnaz, HayalT Bey Drvfını (Tahlili) , Istanbul 1996, s . 64. 1AJ

ll'I'!J İSKENDER PALA

L

MUSHAFI (~)

Şeyh Gulam b. Veli Muhammed MushafH Hemedan!

(ö. 1240/1824)

Urdu şairi ve tezkire yazarı. _j

1164'te (ı 75 ı) Hindistan'da M urada­bad'ın yaklaşık 30 km. kuzeyindeki Em­ruhe (Amroha) şehrinde dünyaya geldi. Ba­zı kaynaklarda yer alan, onun Feyzabad veya Cavnpur civarındaki Ekberruz'da ya­hut uzun süre kaldığı Delhi'de doğduğu­na dair bilgiler doğru değildir. Tanınmış bir ailenin çocuğu olan ve şiirlerinde kullandı­ğı "Mushafı" mahlası iletaninan Gulam'ın Hemedani nisbesinden ailesinin H ernedan kökenli olduğu anlaşılmaktadır. Muhte-

melen Babürlüler'in hizmetinde bulunan ailesi bu imparatorluğun çökmesiyle birlik­te dağılmıştır. Mushafı, ilk öğrenimini Lek­nev'de tamamladıktan sonra gittiğfDelhi'­de tefsir, hadis gibi ilimlerle ilgili dersler aldı. Arapça'yı bu dilde şiir yazacak kadar iyi öğrendi. önceleri Delhi'de bir hami bu­lamadığı için başka şehirlere gittiyse de 1190'da (1776) Delhi'ye döndü ve burada on iki yıl kadar kaldı. Hamiliğini Necef Nev­vab adlı bir zatın üstlendiği Mushafı şiirde aranan bir üstat oldu; evi şairlerin toplan­tı yeri haline geldi. Ancak gazel alanında dönemin ünlü şairlerinden Sevda-yı Dihle­vl ve Mlr Muhammed Taki ile rekabet ede­medi. Delhi'de baş gösteren istikrarsızlık üzerine Leknev'e döndü. Burada Babürlü Hükümdan ll. Şah Alem'in oğlu Mirza Sü­leyman ŞikGh'un himayesinde yaşadı. Mir­za Süleyman Şikuh ve Nevvab Asafüddev­le için yazdığı kasideler sayesinde müref­feh bir hayat sürmeye başladıysa da bu d~rum uzun sürmedi. Öğrencilerinden şa­ir Inşaallah Han ile aralarında başlayan re­kabet onu yerinden etti. Asafüddevle ta­rafından Leknev'den uzaklaştırıldı. Son­radan tekrar döndüğü Leknev'de son yıl­larını sıkıntı içinde geçirdi ve burada ve­fat etti.

Eserleri. Mushafı, Farsça ve Urduca eserlerinde sade bir dil kullanmıştır. Orta derecede bir şair olup binlerce gazelle oh kısa mesnevisi ve seksen dört kasidesini içine alan sekiz Urdu~a ve dört Farsça di­vanı vardır. 1. Divan. Şiirlerinden çeşitli derlemeler Divan-ı MuşJ:ıati (nşr. Has­ret Mohanl, Aligarh 1905) ve Ayat-i Muş­J:ıafi (nşr. Mühezzeb Leknev!, Leknev 1 953)

· adıyla yayımlan dıktan sonra divanı Esir Leknevl ve Emir Mina! tarafından neşre­dilmiştir (Divan-ı Muşf:ıaff, Patna 1990). z. 'İ~d-i Şüreyya. Nasırüddin Muhammed Şah döneminden ( ı 7 ı 9-1 7 48) eserin ya­zıldığı tarihe (ı ı 99/ı 785) kadar gelen ve Hindistan'da yetişip Farsça yazan 133 şai­. rin biyografisini ihtiva eden tezkireyi Mev­levl Abdülhak neşretmiştir (Delhi 1934; Kara çi ı 978). 3. Te~kire-i Farisi. 1 Z36'da (ı 82 ı) kaleme alınan eser Hindistan'da Urduca ve Farsça yazan şairlerden bah­seder (Storey, l/2, s. 876). 4. Riyaz.ü'l-tu­şaf:ıa> . Urdu ca yazan yaklaşık 3ZS çağdaş

· şairin biyografisiyle ilgili olan eseri Mevle­vl Abdülhak yayımiarnıştır (Evrengabad­Delhi 1934; Leknev ı 985). S. Te~kire-i Hindi. Nasırüddin Muhammed Şah dö­neminden 1 Z09 (1794) yılına kadar gel­mekte olup Urduca yazan 193 Şairin bi­yografisini içerir (nşr Mevlevl Abdülhak, Ev~engabad-Delhi 1933). 6. Me§nevi-yi BaJ:ırü'l-Maf:ıabbet. Mlr Muhammed Ta-