Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İSLAMI irİMLERDE...,METODOLOJİ/USÜL-VIII .., ------" . .
KELAM ILMI ve
İSLAM HUKUKUNDA
İÇERİK SORUNLARI
Tartışmalı İl.mi İhtisas Toplantısı
20 - 21 Mayıs 2017
Üsküdar Belediyesi . Sabahattin Zaiın Eğitim ve Kültür Merkezi
Büyük Çaınlıca-Üsküdar /İstanbul
İstanbul 2017
Giriş
VII
AHV AL-İ ŞAHSİYYE BAGLAMINDA
GÜNÜMÜZ FIKIH MÜFREDATI
Kaşif Hameli OKUR*
el-Alıvalü'ş-şahsiyye 'tabiri, orijini itibarıyla fıkıh literamriine ait bir kavram değildir. Furfi. fıkıh konularının Mecelle' de benlınsendiği şekliyle1 ibadat, münakehat, muamelat ve ukubat şeklinde dörtlü bir tasnife tabi tutulduğu göz önüne alınırsa, günümüz ahval-i şahsiyye literatüründe ele alınan konuların, furt1 kitaplarında münakehat ve muamelat kapsamında değerlendirilen bölümlerde işlendiği ifade edilebilir. Kişinin doğrudan şahsı yla ilgili olan hukuki durumları ifade etmek için kullanılan bu terim, Batı hukukunun etkisiyle XIX. yüzyıldan itibaren İslam ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır.
Roma-Cermen hukukuna dayalı Batılı hukuk sitemlerinde Medeni Kanunların ilk kısmında genellikle, ahval-i şahsiyye (statut personnel) bağlamında şahıs, aile ve miras hukuku bölümlerine yer verilmiştir. Bu terimin İslam ülkelerinde kullanılması ve yaygınlaşmasında, klasik şer'iyye mahkemelerinin yanında farklı isimlerle yeni mahkemeler kurulmasının ve
• Prof. Dr., Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, kasifo[email protected] 1 Bk. Atıf Bey, Mecelle-i Alıkam-ı Adliyyeden Kavaid-i Kiilliye Şerlıi, İstanbul1327, s. 5-6.
364 KELAM İLMİ ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERİK SORUNLARI
şer'iyye malıkernelerin görev alanlarının ahval-i şahsiyye ile sırurlandırılmasının etkisi bulunmaktadır. 2 Konuyla ilgili ilk müstakil eser olarak Kadri Paşa tarafından kaleme alınan elAhkamü'ş-şer'iyye fi'l-ahvfili'ş-şahsiyye adlı eser gösterilmektedir.3
Bu eserde Kadri Paşa nikah, talak, nesep, nafaka, vesayet, hacir, hibe, vasiyet ve miras konularına yer vermiştir.4 İslam ülkelerinde ahval-i şahsiyye bağlamında yapılan kanurli düzerılemeierde, kimi kanunlar şahıs, aile ve miras hukukunu düzenle-
. yen hükümlerin yanında vakıf ve hibe konularına da yer ver
. ~ştir.
Yirminci yüzyılda ahval-i şahsiyye başlığı altında çok sayıda eser kaleme alınarak bu konuda müstakil bir literatür ortaya çıkmıştır. Ancak kapsam itibarıyla bu eserler münhasıran aile hukukunu esas almaya başmış, ehliyet, vakıf ve miras gibi konular ilgili alaİllarda yazılan müstakil eserlerde işlenmiştir.5
Ülkemizde 20. asrın ikinci yarısından itibaren İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitülerinde İslam Hukuku ve Fıkıh dersi okutulmaya başlayınca, kaleme alınan ders materyallerinde Türk Hukuk Sistematiği ve 'İslam ülkelerindeki ahval-i şahsiyye literatürü göz önüne alınarak "hususi hukuk" ana başlığı altında şahıs-aile-miras .konuları işlenıneye başlamıştır.6
ı Mehmet Akii Aydın, "Ah val-i Şahsiyye", DİA, II, ;L92. 3 Ahmed İbrahim Bey-Vasıl Al11üddin Ahmed İbrahim, Ahkamü'lahvtili'ş-şahsiyye Ji'ş-Şerlati'l-İslamiyye ve'l-kiiiıiiıı, [Kahire] 2003, s. 31 (2. dipnot); Abdurrahman es-Sabfml, Şerhu'l-kam11ti'l-alıviili'ş-şahsiyye esSılriyy, Dımeşk 1989, I, ll. 4 Yusuf b. Mahmud el-Hac Ahmed, el-Fevaidü'l-aliyye ale'l-Ahkliıııi'ş-şeı·iyye fi'l-alıvlili'ş~şqlısiyye, Dımeşk 1999, s. 304-308. 5 Mehmet Akii Aydın, '~!llival-i Şahsiyye", s. 192. 6 Örnek olarak bkz., Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, İstan~ul1999, I, 227-500; Harndi Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku (Şahıs, Aile ve Çöziimlü Miras), İstanbul1983, s. 113-590.
365 İSLAM HUKUKUNDA İÇERİI< SORUNLARI
Günümüz Fıkıh Tedrisahnda Alıval-i Şahsiyye Konu-ları
Yükseköğretim kurumlarında fıkıh dersleri İslam Hukuku Anabilim Dalı marifetiyle verilmektedir. Furfı fıkıh konularnun ibadat bölümü, İslam ibadet Esasları dersi çerçevesinde okutulmaktadır. Münakehat, muamelat ve ukfıbat balıisieri ise İslam Hukuku Dersinde ele alınmakta olup, yakın zamana kadar haftada dört ders saati olmak üzere iki yarıyılda bu ders işlenmekteydi. Bilahare Yükseköğretim Kurulu'nun tavsiyesi üzerine İslam Hukuku Anabilim Dalının dersleri sekiz yarıyıla yayılıruş olup, Fakültelerin genelinde İslam Hukuku I ve İslam Hukuku ll adını taşımakta olan derslerin de 7. ve 8. yarıyılları da kapsayacak şekilde, haftada iki ders saati olmak üzere dört yanyılda okutulmasına başlanmaktadır. Tabii bu derslerde hangi furfı konularına yer verileceği dersi takrir eden hocaların tercihine ve ana bilim dallarının temayiliüne bırakılmış olup, fakülte lerde farklı uygulamalar görülmektedir. Münakehatı ihtiva eden aile hukuku hemen hemen bütün fakültelerde okutulmakta iken, bunun yanında muamelat ve ukfıbat kapsamındaki konulardan hangisine yer verileceği tercihe bağlı olmaktadır.
Ahva.J.-i şahsiyye çerçevesinde ele alınan konulardan aile ve miras hukuku, tedris açısından ilk etapta öne çıkmaktadır.
Şahsın hukuku kapsamında incelenen ehliyet bahisleri, orijinal fıkıh sistematiğinde fıkıh usulünde; hü.kml şahıs kavramıyla irtibatlandırılan vakıflar ve şirketlerle ilgili konular ise muamelat kapsamında furfı kitaplarında ele alınmaktadır. Tedriste orijinal sistf7matiğe sadık kalınması, meselelerin sağlıklı tasavvuru açısından önem taşımaktadır. Bu açıdan günümüz fıkıh müfredatında, alıval-i şahsiyye zımnında ele alınması gereken en öncelikli konular, aile hukukuyla ilgili konulardır. Miras hukuku ise pek çok fıkıh kitabında ele alınmakla birlikte, fıkhın yanında
366 KELAM İLMİ ve isLAM HUKUKUNDA İÇERİK SORITh.TLARI
"ferfuz ilmi" adı altında müstakil bir ilim olarak da telakki edil-- diği için, Hidfiye, BedfiZ ve Dürer gibi bazı meşhur ve mütedavil
kitaplarda ferfuz bcilisine yer verilmemiştir. Bu durum ilgili konuya verilen önemin bir göstergesidir. Ancak gerek uygulama açısından taşıdığı önem, gerekse fıkıh sistematiğinin bütünlüğü nedeniyle ahval-i şahsiyye bağlamında aile hukukunun yanında miras -hukuku da ihmal edilmemelidir. Mamafih bu alanda pratik kazanabilmek için, miras meselelerinin çözümüne yeterli zaman ayırma zorunluluğu, . tedriste bazı problemlere
; y_~l açmaktadır.
Aile Hukukuyla İlgili Müfredat
Fıkıh düşüncesinde aile hayatıru düzenleyen hükümler, diğer hukuki hükürnlerin de varlık sebebi olarak algılannuşdır. Usuleillerimiz şen hükümlerin varlık sebebini izah ederken ( J
.)-li.JI .. li,ılı ...:ıi..t....JI4.,ıc. ~) cümlesine yer verirler? Bu bakış açısına göre "Cenab-ı hak bu nizam-ı alemin vakt-i mukaddere dek bekasım irade edip bu ise nev'-i insanın bekasına, nev'in bekası tenasül ve tevalüd için zükur ve inasın izdivacına rnenuttur." (Mecelle, Mad. 1). Beka-i alem beka-i insana, beka-i insan da izdivaca bağlannuştır.8 İzdivacı münfikehfitla ilgili kurallar düzenlernektedir. İnsanın varlığını sürdürebilrnesi için temel maddi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, hem cirisleriyle işbirliği içerisinde olmasına bağlıdır. Bu alan da mufimelfit kurallarıyla düzenlenmiştir. Her iki alanda da gi.içlünün zayıfı ezmesinin engellenmesi için ukzibfit kurallarıİla ihtiyaç duyulmuştur. Kur'an ve Sünnet verilerinde bazı alanlarda genel prensiplerle iktifa edilirken, aile ve miras konularında ayrıntılı düzenlerneler yapılmıştır. Fukahanın bu veriler üzer!ndeki içtihatlarıyla da ayrıntılı bir doktrin ortaya konmuştur.
7 Taftazaru, et-Telvlh, İstanbul 1310, ll, 692; Molla Hüsrev, Mirfitii'lusCil, İstanbu11310, II, 210. ·, 8 Ali Haydar, Diirerii'l-hiikkfim, İstanbul1330, I, 18.
367 İSLAM HUKUKUNDA İÇER.İK SORUNLARI
Malum olduğu üzere fıkıh doktrininde nikah akdi "müt' a mülkiyeti" üzerine kurulan bir akit olarak tanımlanmakta, bu çerçevede akit zımrunda erkeğe nafaka ve me1ıir ödeme, kadına da ihtibas ve itaat yükümlülüğü terettüp etmektedir. Doktrinin evlilik birliğinin kurulmasını ve dağılmasını düzenleyen hükümleri de ilgili bakış açısıyla hıtarlı bir bütünlük teşkil etmektedir. Gerek hak ve sorumlulukların belirlenmesinde, gerek evlilik ve iddet nafakasının tespitinde ayru hususları gözlemlemek mümkündür.9
Müslüman toplumların modernleşme sürecine girmesinden sonra aile yapısında yaşanan dönüşüm, münakehatla ilgili fıkhl hükümlerin bir kısmını tartışma ve eleştiri konusu haline getirmiştir. Ancak ilgili hükümlerin sistemin bütünüyle/müt'a mülkiyeti üzerine kurulu bir akitle ilişkisi dikkate alınmadan, Kur'an ve Sürınet'in ruhuna/amaçlarına uymamak vb. gerekçelerle eleştirilmesi metodolajik açıdan zaaf taşımaktadır. Bu bağlamda akdin temeline ilişkin bakış açısı değişmeden, ayrıntıları düzenleyen bazı hükümlerde farklı bir şey söyleyebilme imkfuunın olup olmadığı tartışılmalıdır. Bunun yapabilmek, ancak sistemi zedelemekle mümkün olabilir.
Çeşitli meselelerde tadilatlara uğrayarak zedelenen bir sistemin bütünlüğü ve tutarlılığı tartışamaya açıktır. Öte yandan fiilen yaşanan hayatın ortaya koyduğu vakıa ise birçok hususta bu müdahaleleri gerekli, bazen de zorunlu kılmaktadır. Bu paradoks çok kolay aşılacağa da benzememektedir. Bu bağlamda kadının çalışması meselesinin "ihtibas" kavramı açısından ele alınması ilgili çekici olacaktır. Klasik dönemde günü-
9 Bu hususta bkz., Kaşif Harndi Okur, Fetva Mecmıtalamın Göre Taıızimat Öncesi Dönem Aile Yapısı Hakkında Bazı Tespitler, s. 6 (20 Eylül2014 tarihindeKAGEM tarafından düzenlenen İslfim Toplımılarmda· Ciıısiyet Mahremiyet ve Sosyal Hayat Çalıştayı'nda sunulan yayımlanmanuş çalışma).
368 KELAM İLMİ ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERİK SORUNLARI
müzdeki gibi, "ücretli bir şekilde daimi bir kadroda görev yapmak" tarzında bir çalışma anlayışı mevcut değildi. Kadının ev dışında çalışması için fıkıh kitaplarında verilen örnekler ebelik vb. mesleklerle veya kendi ürettiği bazı malların sahmıyla sınırlıydı. Ancak kadının maaş karşılığı düzenli bir işte çalışması ihtibas yükümlülüğünün ihlali anlamına gelir mi? Bu durumda kocanın nafaka yükümlülüğü devam eder mi? Kocanın iznini almaksızın kadının böyle bir işte çalışması meşru mudur? Boşanmış olan ve mesela kamu çalışanı olan bir kadın, iddet müddeti içerisinde aile konutundan çıkarak mu tat mesaisine devam edebilecek midir? Boşanma sonrası eşler için takdir edilen tazminatların fıkhl bakımdan hükmü nedir? şeklindeki soruların aktüalite kazanmış olması, klasik fıkıh hükümlerinin düzenlediği aile hayatının önemli bir şekilde değiştiğini, bundan.dolayı
da ilgili yapıyı düzenleyen hükümler bütünün muhtelif yerlerinden çatladığıhı göster~n örneklerden bazılarıdır. Aile hukuku işienirken bu problemler de belli ölçüde öğrenciye aktarılmalıdır.
Dikkat çekilmesi gereken diğer bir husus velayet meselesidir. Yetişkin bir kadının kendi inisiyatifiyle evlenmesine ve akit esnasında kendi irade beyanında bulunmasına izin veren içtihat, Hanefi içtihadıdır .. Ancak zaman içerisinde de yaşanan birtakım olumsuzluklar nedeniyle bu meselede İmam Muhammed'in içtihadının ve Hasen b. Ziyad aracılığıyla Ebu f-!anife' den nakledilen görüşün zaman zaman müfta bih kabul edildiği, kadllere bu doğnıltuda emir verildiği bilinmektedir. Günümüzde özellikle ailelerden haber~iz olarak gençlerin imam nikalıı adı albnda yaşadıkları beraberliğe de Hanefi içtihadının mesnet yapıldığı bir vakıadır. Ancak günümüzde bu içtihadın ilgilj. uygulamalaramesnet yapılainayacağını söyleye(bile)n bir meşayih/fukaha zümresi bulunmamaktadır. Zira mezhep ve tabakat-ı fukaha aruayışının ciddi boyutta örselenmesi, fıkhın toplum üzerindeki etkililiğini de önemli ölçüde sınırlamıştır.
"
369 İSLAM HUKUKUNDA İÇERiK SORUNLARI
Kanuniaştırma hareketlerinden sonra kazru alanda etkisini yitiren fıkıhçılar, dikkat çektiğimiz fuli durum neticesinde günümüzde diyam alanda da etkili olamamaktadır.
Aile hayatıyla ilgili problemierin temelinde yatan bir başka sebep ise evlilik meselesinde fiilen yaşanan kazru ve diyaru hüküm ayrılığı, günümüzdeki yerleşik ifadesiyle resmi nikili/dininikah ayrınudır. Tarih boyunca kamu otoritesinin nikaru resmi denetim altına alma teşebbüsleri olmuş·tur. Ancak fıkıh kitaplarında yazılı olan şartlara uygun bir akdi diyaneten geçersiz saymak mümkün görülmemiş, kamu marifetiyle icra edilmeyen evlilikler yalruzca hukuki himayeden mahrum bırakılmıştır.10 Fakat bu ikilem ciddi problemlere yol açmaktadır.11
Günümüzde bu durumun çok çeşitli yansımalarıyla karşılaşılmaktadır. Mesela Batılı bir ülkede oturum hakkı almak için eşini resmen boşayan, boşadığı eşini o ülkede ikamet hakkına sahip birisiyle resmen evlendiren, ancak dini nikahın devam ettiği düşüncesiyle boşandığı ve resmen başkasının karısı olarak görünen kişiyle bilfiil aile hayatı yaşamaya devam eden insanlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu ikilem kimi zaman aile hayatıyla
10 Evlilik ehliyeti için yaş sırurlaması getiren, evlilik yaşı öncesi ve taraflar arasında ciddi yaş farkı bulunan akitlerin gerçekleşmesini hakimin iznine bağlayan aile kanunu tasarıları da, bu hususların ihlal edilmesi halinde ancak cezai müeyyide öngörmüşler, ilgili evlilikleri geçersiz saymamışlardır. Örnek olarak bkz., Meşruu'l-Kfiıııiııi'l-ahvfili'şşahsiyye el-muvahhad, Dımaşk 1996, s. 61-68. 11 Bu problemi mukayeseli olarak ve oldukça vukufla ele alan Ha o Yunus Ap aydın, imanı nikfihı veya dini nikfih adıyla anılan beraber yaşama tarzırun fıkıh manhğı ve tekniği açısından da "hukuk dışı birleşme" olarak nitelenebileceğini ve meşru olmadığım ifade etmekle birlikte, bu birlikteliğin sonuçlarını diyaru ve kaza! açıdan sarahaten tartışmamışhr.
Bk. H. Yunus Apaydın, "Nikahın Mahiyeti ve İmam Nikaru Uygulaması", Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitiisii Dergisi, sayı: 9, Kayseri 2000, s. 378.
370 KELAM İLMİ ve isLAM HUKUKUNDA iÇERiK SORUNLARI
ilgili yöneltilen dini sorulara verilen cevaplarda da bazı çelişkilere yol açmaktadır. Bir taraftan mahkemece yapılan boşamanın dinen de geçerli olduğu ifade. edilirken, diğer taraftan fıkıh kitaplarında yazıldığı şekliyle boşama gerçekleşmişse resmi nikahın mevcudiyetinin bir anlam ifade etmediğini öngören değerlendirmeler yapılmaktadır. 12 Hanefi fukabası Ebu Hanif~'nin, hakjmin bir akdin kurulması veya feshine ilişkin verdiğihükmün-ilgili hüküm yalancı şahitlerin beyanına dayansa bile- zahiren ve batmen geçerli olduğuna dair içtihadını temellendirirken, nikah meselesinde diyaru ve kaza! açıdan iki farklı geçerlilik alanı kabul etmenin val1irn neticelerine dikkat çekmişlerdir. 13 Bu açıdan kanaatimce, günümüz şartlarında resmi nikahla evlenmiş olan bir kişinin, bu evliliği talak yoluyla sonlandırıp sonlandıramayacağı hususu da taraşmaya açıJ.n:talıdır. Meşrutiyet döneminde Mansurizade Said tarafından gündeme getirilen, kamu otoritesinin şeriatın men ~tmediğini men edebileceğini, ancak men ettiğini emredemeyeceğini öngören cevaz/ibaha tarhşmaları da, yasa koyucumın aile hukukunu tanzim yetkisinin sınırı konusundaki tarhşmalara teorik temel teşkil edebilir.
Bu bağlamda kendisini daha derinden hissettiren bir mesele de özellikle Avrupa veya Amerika' da yaşayan/ ihtida etmiş ancak yetiştiği toplumun kültürel birikimiyle dini metinlere yaklaşan kişilerce temsil edilen, aile yapısı ve cinsel hayah dü-
12 Bk. Aile İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular, D~ Yayınları, Ankara 2015, s. 141, 154, 159 (24., 45. ve 54. sorular). ' 13 Bu hususta örnek olarak bkz., Sei:ahsi, el-Mebsut, İstanbul 1983, XVI, 182-183 .
..!ll:,~ .U .}o \.ı C.~_,:. ~1_, .U .r"U; C.~ t-....~.>1 ö..~.>l_, ölyl ~ iJ';P.-J ~ ~ <Jl _,ı> ..ı
~ıı.ı.. J!-o </' <J_,...,... .:r...ı.Jı_, ~~Lo c.-:ill ~ Aynca bkz., Sığnakl, eıı-Nilıiiye,
Nuruosmaruye, nr. 1768, I, 278b; Mavsıli, el-İlıtiyiir, Beyrut ts., II, 89; İbnü'l-Hümam, Fetlıu'l-kadlr"BUJ.fık 1316, II, 390; Ayni, el-Biııiiye, Bey-rut 1990, IV, 571. ·
371 İSLAM HUKUKUNDA İÇERiK SORUNLARI
zenleyen hükümleri irdelemeye çalışan bakış açısıdır. Dolayısıyla bu bakış açısıyla, Müslüman bir toplumda yetişen bir öznenin gündemine almadığı sorular sorulmakta ve tarhşılmaktadır.14 Bu vadiden olmak üzere farlı din ve kültür mensupları arasındaki ilişkilerin artması neticesinde, günümüze kadara tartışma konusu yapılmayan "Gayrimüslimin bir müslimeyi tezevvücü babldır" (Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Mad. 58) hükmünü esnetme çabaları da dikkatten kaçmamalıdır. Müslüman toplumlarda kadın, aile ve toplumsal cinsiyeti sorgulayan bu yaklaşımların lisans derslerinde ayrınb.lı olarak ele alırup tartışılması belki uygun olmayabilir. Ancak lisansüstü derslerde veya lisans düzeyinde seçmeli derslerde bu konulara eğilrnek de daha fazla ihmal edemeyeceğimiz bir husus niteliğini kazanmıştır.
Aile hukuku millredatı ele alınırken, ahval-i şahsiyye hükümlerinin pozitif hukuku kuralı niteliğini taşıdığı ülkelerdeki kanuni düzeı:1lemelere ve uygulamalara bigane kalınmamalı~ır. Özellikle yargı kararları çerçevesinde bu ülkelerdeki tatbikatın takip edilmesi, fıkıh hükümlerinin günümüz şartlarında kaza! geçerliliği hususunda varsayımın ötesinde somut bir veri teşkil edecektir. Bu nokta akademik çalışmalarda ihmal edilmemeli, bir şekilde tedris al~a da taşınmalıdır.
Aile hukukuyla ilgili millredatın hazırlanması bağla
mında şu hususlara dikkat edilmesi isabetli görülmektedir: a. Konuların işlenmesine aile müessesesinin ilk çağdaki
ve İslam öncesi Arap toplumundaki durumuyla ilgili bilgi vererek başlanmalıdır. Bu husus gereksiz tarihi malumat olarak gö-
14 Efendinin nzası olmasa dahi cariyesiyle ilişkisi meşru kabul edUdiğine göre, evli olmasalar dahi iki yetişkin insanın karşılıklı nzaya dayalı ilişkileri neden yanlış olsun? sorusu dikkat çektiğimiz durumun ilgi çekici tezahürlerinden birisidir. B k. Kecia Ali, Cinsel Alıink ve İs Itim, çev. Adnan Bülent Baloğlu, İstanbul2015, s. 154-157.
372 KELAM İLMİ ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERiK SORUNLARI .
rülmemelidir. Aile ile ilgili hükümlerin şekillendiği maddi yapının ortaya konması, bunlar üzerinde yaşanan dönüşümün sağlıklı anlaşılması için gereklidir.
b. Kur'an ve Sünnet verileri üzerinden aile ile ilgili hükümlerin şekilieniş süreci, önceki dönemle bağlanhsı kurularak aniahimalı dır.
c. Aile hukukunu düzenleyen .fı.kıh doktrini özetlenmelidir. Bu esnada günümüz için arkaik kabul edileçek bazı bilgilerin aktarılmasından sartınazar edilebilir. Ancak sistemin ana unsurlarına mutlaka yer verilmelidir. Hangi konuların seçileceği konusunda Hukuk-ı Aile Kararnamesi veya Kadri Paşa'nın elAhkfinıü'ş-şeriyye fi'l-ahvfili'ş-şahsiyye adlı eseri kapsamında ele alınan meseleler yol gösterici olabilir.
d. Kanunlaşhrma hareketleri sonucunda aile hukukunda ortaya çıkan temayilller ve modem döneme geçişle birlikte, İslam ülkelerinde aile yapısında görülen değişikierin .fı.kıhsahasına yansımaları ele alınmalıdır.
e. Özellikle günümüzde aktüel ge.çerliliği olan imam nikaru, aileden habersiz evlilik, ailenin velayet yetkisinin sınırları, yabancı ülkede ikamet vb. maksatlarla gerçekleştirilen formalite evlilikler, kadının çalışmasının kocanın nafaka mükellefiyetille etkisi, resmi prosedürle gerçekleştirilen evliliğin talak vb. tasarruftarla sonlandırılıp sonlandırılamayacağı, boşanma sonucu mahkemece takdir edilen tazminatların fıkhl hü.krrlü gibi meselelere yer verilmelidir. Esasında bu gibi konuların Günümüz Fıkıh Problemleri gibi seÇIİleli derslerde ayrınhlı olarak işlenmesinin daha ideal olduğu düşüni).].ebilir. Ancak aile huku-
' kunun mevcut durumunu ve dönüşüm sürecini yansıtan bu ka-bil meseleler, İslam Hukuku dersinde ihmal edilmemelidir. Öğren?ye bu gibi konuları ele alan kitap, makale vb. materyaller verilmek suretiyle ilgili problemlere nüfuzu sağlanrnalıdır.15
15 Bu hususla ilgili bir Ç'aıışrna için bkz., Nihat Dalgın, "Aile Kururnunun N ikili Aşarnasıyla İlgili .. Fıkhl Sorunları", İslam Hukuku Arnştırmaları Dergisi, sy. 13, 2009, s. 35-50.
373 İSLAM HUKUKUNDA İÇERİI< SORUNLARI
f. Konular ele alınırken modem çalışmalardan ve tercihlerden istifade edilmekle birlikte, ilgili literatürde yer alan bilgi ve görüşlerin klasik kaynaklara uygunluk bakınundan denetlenmesi, bu bağlamda gerekli tartışma ve temellendirmelerin yapılması ihmal edilmemelidir. Aksi takdirde iltibasa yol açabilecek birtakım aktarım ve değerlendirmeler, yaygınlık kazanabilecektir. Bu konuda Türkçe kaleme alıruruş literatürdedikkat çekici bir örnek bulunmaktadır. Klasik kaynaklarınuzda fasid nik§htan kaynaklanan iddette kadının nafaka hakkı olmadığı açıkça ifade edilmektedir. 16 IL Meşrutiyet döneminde Şeyhülislam.tık bünyesinde gerçekleştirilen bir çalışma çerçevesinde, Ali Haydar Efendi tarafından kaleme alınan Kitiibü'n-nafnkiit'ta da bu husus " ... nikili-ı f~sidden mutedde için nafaka-i iddet yoktur" (Mad. 360) şeklinde ifade edil.ıniştir.17 Mamafih İslam aile hukuku sahasında kaleme alınan çağdaş Türkçe literatürde, fasid nikahtan kaynaklanan iddette nafaka hakkının bulunduğu ileri sürülmektedir.18 Bu durum muhtemelen çağdaş müelliflerin Suriye Ahvalü'ş-Şahsiyye Kanunu ve bu kanun üzerine kaleme alınan şerhlerin etkisinde kalmalarından kaynaklanmıştır. İlgili kanun fasid nikahtan kaynaklanan iddette, kadına nafaka
16 Tah avi, Mulıtnsnrıı't-Tnlıiivf, Mısır ts., s. 226; Serahs1, el-Mebsı1t, V, 36; Kasaru, Bediiiu's-snııffi', Beyrut 1986, c. III, s. 211, c. IV, s. 16; Şeyh Bedreddin Simavi, Ciimiu'l-fusılleıpı, Mısır 1300, I, 264; II, 47; İbn Abidin, Reddü.'l-muiıtiir, Beyrut 1987, c. II, s. 644, 646, 669; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İsliimiyye ve Istzlnhiit-ı Fıklıiyye Knmıısu, İstanbul 1950, c. II, s. 518 (I. baskı). 17 Kitnbii'ıı-nnfnkılt (el-Aiıkiinıii 'ş-şeriyye fi'l-nlıvnli'ş-şnlısiyye I), İstanbul 1333, s. 86. 18 Karaman, Mukayeseli İsliim Hukuku, I, 334; Döndüren, Delilleriyle İsliim Hukuku, s. 253; Ahmet Yaman, İsliiın Aile Hukuku, Konya 2002, s. 44; Hasip Asutay, Nikfih ve Boşnmıın, İstanbul 2011, s. 51; Muhsin Koçak-Nihat Dalgm-Osman Şahin, İsliinı Hukuku, İstanbul2013, s. 202; H. İbrahim Acar, Ann Hntlnnyln İslfim Aile Hukuku, Bursa 2014, s. 153; Abdullah Çolak, İsliinz Aile Hukuku, Malatya 2014, s. 394.
374 KELAM İLMİ ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERiK SORUNLARI
hakkı tarumaktadır (Mad. 51). Abdurrahman es-SabfuU gibi şarihler bu düzenlemenin fıkha aykırı olduğuna dikkat çekerken, Mustafa es-Sibru gibi şarihler bu konuda herhangi bir açıklama yapmamıştır. 19 Çağdaş Türkçe eserlerde, bu meselede Suriye Medeni Kanununca getirilen düzenlemenin bilinçli bir şekilde tercih edildiği düşünülebilir. Ancak bu takdirde ilgili hususun klasik kaynaklara aykırı olduğu vurgulanmalı, hangi gerekçelerle tercih edildiği de açıkça belirtilip temellendirilmelidir.
g. Herhangi bir konuda klasik doktrinden farklı olan bir g_örüşü tercih etmek mümkündür. Ancak bu husus açıkça belirtilmeden, gerekli olan tarhşma ve temellendirme yapılmadan, ittifakla kabul edilmiş bir hüküm gibi takdim edilmemelidir. Bu durum özellikle fıkıh konusunda yeterli altyapısı olmayan öğrencilerde hatalı tasavvurlara yol açabilecektir. Örnek vermek gerekirse 1340/1924 tarihli Hukuk-ı Aile Kanunu Tasarısı20 belirli konularda klasik fıkıh doktrininden· ciddi ayrılıklar ihtiva etmektedir.21 Tasarı yürürlük kazanmadığı için ihtiva ettiği hükümler İslam hukuku açısındc:ın yeterince tarhşılmamış, Hukuk-ı Aile Karamamesinde olduğu gibi tenkit konusu yapılmamıştır. 22 Kimi müellifler bu kanunun 134. Maddesi doğrultusunda tefviz-i talak yoluyla boşanan kadının mehr-i müeccel, müt' a, iddet nafakası gibi maddi hakları talep edemeyeceği,
ı9 Abdurrahman es-SabfuU, Şerlııı Kiinuııi'l-alıviili'ş-şahsiyye es-Si'iriyy, I, 254, 258; Mustafa es-Sibru, Şerlı~t Kiiııılni'l-alıviili'ş-şahsiyye, Beyrut 2001, I, 180. 2o Tasarı metni için bkz., Sabri Şakir Aru;ay, Eski Aile Hukukımıuza Bir Nazar, Ankara 1952, s. 132-151. 2ı Bk. M. A.ki.f Aydın, İsliim-Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul 1985, s. 238-239; a. mlf., Osm~ıılı Aile Hukuku, İstanbul2017, s, 209-211. 22 Hukuk-ı Aile Kararnamesine Yöneltilen tenkitlerle alakalı monografik bir çalışma için bkz., Ahinet Yasin Küçüktiryaki, Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul: İz yayıncılık, 2017, s. 43-90.
375 .İSLAM HUKUKUNDA İÇERİI< SORUNLARI
çünkü boşamaya kendisinin karar verdiği tercihinde bulunmuş
lardır.23 Ancak klasik doktrinde mehrin zifaf,_ sahih halvet veya vefat sebebiyle teekküd ettikten sonra, ibra veya hibe edilmedikçe düşmeyeceği kabul edilmiştir.24 Farklı bir tercih ileri sürmek için, neden klasik doktrinden ayrılma ihtiyacı hissedildiği gerekçeti olarak temellendirilmelidir. Bu husus yerine getirilmeden müelliflerin kendi tercihlerini, özellikle ders materyallerinde tarhşmasız bir hüküm gibi ileri sürmeleri isabetli görünmemektedir.
h. Fıkıh doktriniyle ilgili hükümler izah edilirken özellikle Osmanlı döneminde yaygın kullarulan Ali Efendi, Behce, Netlee ve Feyziyye adlı derlemeler başta olmak üzere fetva mecmualarından örnekler seçilmeli, şer'iyye sicillerinden seçilen örnek olaylar öğrenciyle paylaşılmalıdır. Böylece ilgili fıkıh hüküml.eri sadece soyut kurallar olarak öğrencinin zihninde yer etmemiş olur. Esasen matbu ve ulaşılabilir olan fetva mecmualarının Latin harfleriyle neşri.nin yapılmış olması da, ilgili literatürden yararlanmayı kolaylaştıracakhr. Bunun yanındaİSAM tarafından yayınlanan şei'iyye sicillerinin pdf formatında dijital erişime açık olması, ders materyali olarak kullanılabilecek zengin bir malzemeyi istifadeye hazrr hale getirmiştir. Bu husus, başlı başına hayula yad edilmesi gereken bir hizmet hüviyeti taşımaktadu. Bahsettiğimiz materyalierin yanında Meşrutiyet döneminde k'!leme alınmış olan Mehmed Zihni Efendi'nin Münakehiit ve Mıifiirakiit, Mahmud Esad Efendi'nin Kitiibii'n-
23 Koçak-Dalgın-Şahin, İsltiın Hukuku, s. 291. Bu hususu da nüşüz, irtidat vb. kadından kaynaklanan durumlarda kadının bazı mali haklamu kaybetmesiyle ilişkilendirınişlerdir. Bk. Nihat Dalgın, İsltiın Hukukıtllda Boşama Yetkisi, Samsun 199.9, s. 88 (87. dipnot). 24 İbn Abidin, Reddii'l-nııılıttir, II, 330; Bilmen, age, II, 131; Kadri Paşa, el-Ahkamü'ş-şeriyye fi'l-alıvtili'ş-şahsiyye, Mad. 81. Nitekim mehir zifaf yoluyla teekküd ettikten sonra, kadın irtidat etse bile mehrin tamamını almaya hak kazanmaktadır. İbn Abidin, Reddü'l-muhtfir, II, 392; Bilmen, age, m, 491.
376 KELAıvi İLMİ ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERİK SORUNLARI
nikiih ve't-taliik isimli eserleri ve bu eserlerde yer alan, dönemin hukuk ve aile yapısına ışık tutan değerlendirmeleri de ders materyali hazırlarken gözden uzak tutulmarnalıdır. Bu bağlamda ahval-i şahsiyye ile ilgili fıkıh kurallarının, pozitif hukuk niteliği taşıdığı ülkelerdeki uygulamaları yansıtan örnek mahkeme kararlarına ulaşılması ve bunların ders materyallerinde değerlendirilmesi de vakıayı tespit açısından son derece yararlı olacaktır. Ayrıca konular işienirken - detaylara inilrnemekle birlikte- bazı temel prensipler açısından ülkemizdeki mevcut pozitif hukukla mukayese yapılmasında da fayda mülahaza edilmektedir.
Aile hukuku konularının layıkıyla işlenebilmesi için en az bir yarıyılın bu alana tahsisi gerekli görülmektedir. Dört döneme yayılan İslam Hukuku dersleri, haftada iki kredi olma üzere on dört haftalık bir dönem içerisinde verilmektedir. Ancak bu sürenin_ iki haftası ara sınavıara ayrıldığı için, fiilen on iki hafta ders işlenmektedir. On iki haftalık bir sürede aile hukukunun işlenmesi için şöyle bir plan ö:r:ıerilebilir.
1. Hafta: Evlilik müessesesinin tarilli arka planı (İl.kçağ toplumları ve İslam öncesi Arap toplumu)
2. Hafta: Hz. Peygamber döneminde gerçekleştirilen aile hukukuyla ilgili düzenlemeler
3. Hafta: Nikru1 Akdi (Akit öncesi nişanlılık dönemi, akdin rükünleri, şartları, evlenme ehliyeti, geçerlilik bakımından akdin çeşitleri)
4. Hafta: Evlenme Engelleri
5. Hafta: Evlilikte temsil, velayet, ve.kruet ve kefaet kav- · ramlan
6. Hafta: Eşierin hak ve sorumlulukları (mehir, nafaka, ihtibas, iyi geçim)
7. Hafta: Evlilik Birliğinin Dağılması I (Talak, çeşitleri, uygulanış biçimi, talak yetkisinin zevceye devri)
377 İSLAM HUKUKUNDA İÇERiK SORUNLARI
8. Hafta: Evlilik Birliğinin Dağılması IT (Hili.min evliliğe son vermesi, tefrik sebepleri ve mezhepler arası görüş farkları)
9. Hafta: Boşanma sonrası süreç (iddet, iddet nafakası, boşama sonrası iddet bekleme mekfuu, boşama sonrası iddet süresince çalışan kadının aile konutunda bekleme zorunluluğu)
10. Hafta: Neseple ilgili hükümler (nesebin sübutu, çocuğun bakım ve nafaka hakkı, nesep ikran, laklt)
ll. Hafta: Kanunlaşhrma hareketleri sonucu aile hukukunda yaşanan dönüşüm ve modem toplumlarda Müslüman ailede yaşanan değişim
12. H afta: Ülkemizd~ tslam aile hukukuyla ilgili yaşanan güncel problemler ( Aileden habersiz evlilik yapma, resmi olmayan evliliklerin sonladırıl(ama)ma problemi, resmi nikahla yapılan evliliklerin talak yoluyla sona erebilme problemi, resmi boşamanın dini açıdan geçerliliği, evlat edinme, koruyucu aile vb.) ·
Miras Hukukuyla İlgili Müfredat
Malum olduğu üzere fer§iz kurallarının ana iskeleti naslara dayandırılmaktadır. Farz sahiplerinin hisseleri ayet ve hadislerle belirlenmiş olup, asabe uygulamasının çerçevesi de Hz. Peygamber'in tatbikatma dayanmaktadır. Avliye, reddiye vb. bazı detaylar da Sahabenin içtihadına dayanmaktadır. Ancak tarihi süreç içerisinde fer§iz hükümlerinin şekillendiği toplum yapısından uzaklaşılınca daha farklı uygulamalar kendisini göstermiş, mirl arazi ve aile vakfı uygulamaları ferili.z kurallannın etkililiğini sınırlamışhr. Günümüz modem toplumlarında ise asabe uygulaması ciddi anlamda örselenmiştir. Şehirlerde yaşayan insanlar arasında modem öncesi toplumlarda görüldüğü ölçüde dayanışma merkezli bir akrabalık yapılanması etkili değildir.
378 KELAM İLMİ ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERİK SORUNLARI
Örnek olarak vefat edip, geride iki kı.zuu bırakan bir muris düşünelim. B~ kişinin ayru zamanda kendisiyle görüşmediği, başka bir şehirde yaşayan bir erkek kardeşi olsun. Peraiz kurallarına göre kızlar hissesini aldıktan sonra ~alan mal asabe olduğu için bu akrabaya intikal edecektir. Asabe uygularnasında daha farklı bir anlayışı benimseyen Şla'ya göre ise malın tamarnı murisin kızlarına kalmaktadır. ıs
Bu bağlarnda asabelik anlayışının ciddi anlamda örselendiği günümüz modern toplumlarında bu kuralların geçerliliğini koruyup korumadığı acaba tarhşılabilir mi? Asabe anlayışının etkisinin azalması üzerine, akıle yükürnlülüğünün aşiretten divana nakledilınesi26 vb. uygulamalar, bu konunun tarhşılabileceği noktasında referans teşkil eder mi? Keza din ayrılığının miras engeli olarak kabul edilmesinde Muaviye ve diğer Emevi hükümdarları tarafından gerçekleştirilen farklı uygulamalar, inançlar ve kültürler arasındaki ilişkilerin iç içe girdiği günümüz şartlarında bu konuda farklı değerlendirmeler yapılmasına referans olabilir mi? Mirasçılık ilişkisinin temelini teşkil eden velayet anlayışı, bu tür yorumlara imkan tanır mı? "Dede yetirni" problemini aşmak için kanunlaşbrılan "vaci.p vasiyet" uygulamasının fı..khl açıdan temeliendirilmesi birtakım zaaflar taşımakta mıdır? Çalışan bir birey olarak toplum hayahna katılan bir kadının, erkek kardeşinden daha düşük hisse almasını açıklama sadedinde gündeme getirilen sorumluluk/gelir dengesiyle ilgili millahazalar hala geçerliliğini koruyor mu? gibi sorular da toplumsal yapıda yaşanan değişimlere paralel olarak, fıkhın mirasla ilgili hükümlerinin de sistem bütUnlüğünü zorlayacak sorgularnalara muhatap olduğunu göstermektedir.
25 Bk. Muhammed Cevad Mağniyye, el-Fıklı ale'l-mezahibi'l-hamse, Beyrut 2000, s. 541-542. 26 Bu uygulama için bkz., Kaşif Hamdi Okur, İslam Hııkııkımdn Akıle Kurımııı ve Sosyal Güvenlik Apsındmı DeğerlendiTilmesi, AÜSBE, Ankara 2003, s. 114-121 (yayımlanmamış doktora tezi).
379 İSLAM HUKUKUNDA İÇERİI< SORUNLARI
Miras hukukuyla ilgili millredann ha.Zırlaıun!'lsı bağlamında şu hususlara dikkat edilmesi isabetli görülmektedir:
a. Aile hukukunda olduğu gibi miras hukukunda da ilkçağ toplumları ve İslam öncesi Arap toplumundaki miras anlayışı tarihi bağlam olarak ele alınmalı, bu anlayış üzerinde yaşanan dönüşüm gösterilmelidir.
b. Kur'an ve Sünnet'in mirasla ilgili hükümleri işlenirken, rnirasla ilgili hükümlerin hicret öncesi dönemden sorasındaki döneme kadar yaşadığı süreç de gösterilmelidir.
c. Mirasla ilgili fı.khl doktrin aktarılmalı, özellikle asabe anlayışı konusunda Ehl-i Sünnet ve Şla arasındaki yaklaşım farkı, imarnet anlayışının bu farka etkisi üzerinde durulmalıdır. Mirasçılık ilişkisinin temelini oluşturan veliiyet anlayışı ve bu kavrarnın miras engelleriyle olan ilişkisi de ayrıca vurgulanmalıdır.
d. Müslüman toplumlardaki arazi ve vakıf hukukunun miras hükümle~iyle ilişkisi, tarilLi tecrübede feraiz hükümlerinin uygulanmasını sınırlayıcı fonksiyonu .üzerinde durulmalıdır. Bahsedilen fiili durumu ortaya çıkaran, tarihi ve sosyal şartlar da irdelenmelidir. Özellikle Osmanlı toprak düzeni ve bu düzenin geçirdiği dönüşümler üzerinde durulmalıdır.
e. Miras hukukunun bir tamamlayıcısı olarak ülkemizde tarihi süreç içerisinde uygulanan mir1 arazi sistemi ve intikal kanunları hakkında bilgi verilmelidir. Zira ilgili hususun güncel problemlere yansımaları söz konusudur. Kırsal bölgelerle bir şekilde ilişkisi devam eden öğrencilerin bu konuda bilgilendirilmesi önem taşımaktadır.
f. Halefiyet ilkesinden kaynaklanan "dede yetimi" problemini çözmek için, muasrr kanunların geliştirdiği "vacip vasiyet" uygulaması, hangi ihtiyaçtan kaynaklandığı, fıkıh sistematiği açısından nasıl temellendirildiği üzerinde durulmalıdır.
380 KELAM iLMi ve isLAM HUKUKUNDA iÇERiK SORUNLARI .
g. Meselelerin çözümünde, öğrencilerin orta öğretinlde matematik eğitimi aldığı göz önüne alınarak, rnuasır eserlerde takip edilen pratik hesap yöntemleri uygulanmalıdır. Böylece daha verimli sonuçlar elde edebilecek, öğrenciye de güven gelecektir.
h. Ders materyali olarak Sirilci:Jlje ve şerhleri gibi klasik kaynakların yanında, ülkemizde ve İslam dünyasında yapılan muasır çalışmalardan da faydalarulrnalıdır. Bunların yanında yine Meşrutiyet döneminde kalerne alınan Mahmud Esad'ın _Ferfiidü'l1eraiz, Ali Haydar'ın Tesh'ilü'l-fe'rfiiz27 adlı eserleri ve benzeri çalışmalar ihmal edilmemelidir. Bunlardan hareketle daha sade ve anlaşılır ders notları üretıneye gayret edilmelidir.
i. Öğrenciye bir fikir vermesi bakımından ferruz hükümleriyle, Tiv1K'nun mirasla ilgili kurallarının, dayandıkları prensipler açısından özet bir mukayesesİnin yapılması faydalı olacaktır.
Miras hukukuna dayalı bir ders planı oluştururken en kritik nokta rnesele çözümlerine ayrılabilecek ders saati miktarıdır. Bu konuda kırk hali özetlemek suretiyle asgari yeterliliği elde etmek için, en az 12 ders saatine ihtiyaç duyulduğu konuyla ilgili eser sahibi olan ve yıllardır miras hukukunu tedris etmekte olan hocalarımız tarafından ifade edilmektedir.28 Münasaha ve zevilerham konularına girildiği takdirde bu süre daha da ~tacaktır. Miras hukuku için 12 haftalık şöyle bir ders planı öneri-lebilir: ·
27 Bu eser Orhan Çeker tarafından ~pnotlar ve açıklamalar ilavesiyle sadeleştirilerek, istifade imkarn yüksek bir ders kitabı haline getiri!- · miştir. Bk. Ali ı:aydar, Teshllii 'l1erfiiz, haz. Orhan Çeker, Konya: Tekin Kitabevi, ts. 28 Harndi Döndüren ve Orhan Çeker hocalarımızın bu husustaki beyanları için bkz., VI. İslam Hukuku Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı ve İslfim Fıklıı Açısından Helal Gıda Sempozyımıu, Bursa 2009, s. 178.
381 İSLAM HUKUKUNDA İÇERiK SORUNLARI
1. Hafta: İlkçağ ve İslam öncesi Arap toplumlarında miras uygulamaları, Mirasla ilgili hüküınlerin t:şril süreci
2. Hafta: Miras hukukunun temelini teşkil eden ayet ve hadisler, sahabe içtihat ve kınaları
3. Hafta: Terike ( terikenin kapsamı, terikeyle ilgili haklar, borçların ödenmesi, vasiyetlerin tenfizi).
4. Hafta: Mirasçı olma sebepleri, şartları ve miras engelleri, Mirasçılar ve miras taksiminde gözetilen sıralama
5. Hafta- 10. Hafta: Miras taksimi ile ilgili rnesele çözilmleri (Kırk hal, avliye, reddiye, münasaha, zevilerham, vasiyet, sulh vb. konular)
ll. Hafta: Mirl arazi~ vakıf uygulamaları, Osmanlı İntikal kanunları
12. Hafta: Vacip Vasiyet, miras engeli olarak din ayrılığı, günümüz modern toplumlarında asabe uygulaması, cinsiyet farkının miras payiarına etkisi vb. güncel meseleler.
Mesele çözümüne ayrılan zaman diliminde ihtisar gidilerek, elde edilen zaman zarfında rnuamelat sahasında farklı konulara yer verilmesi de mümkündür.
Değerlen~e
Ahval-i şahsiyye bağlamında ele alınan aile ve miras hukukuyla ilgili konular işlenirken, meselelerin tarihi bağlamı, naslardaki düzenieniş biçimi ve ilgili fıkıh doktrini üzerinde durulmalıdır. Modern döneme geçişle birlikte yaşanan dönüşümün aile ve miras ilişkileri, bunları düzenleyen fıkhl hükümler üzerindeki etkilerinin irdelenmesi de ihmal edilmemelidir. Bunu yapamadığırniz takdirde sadece dinin genel amaçlarına referans yaparak, modern hayatın etkisi karşısında edilgen bir konuma düşmek veya belirli dönemlerde üretilmiş kitaplardaki ınalurnah, tarih üstü birer düstur gibi telakki etmek riskleriyle
382 KELAM iLMi ve İSLAM HUKUKUNDA İÇERİK SORUNLARI
karşı karşıya kalacağımız izal1tan varestedir. Bu açıdan fıkıh müfredah düzenienirken dikkat çektiğimiz hususlara riayet edilmesi faydalı olacaktır.