140
ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE EYLÜL - EKİM / SEPTEMBER - OCTOBER 2011 YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 13 Tarihle Randevu A rendezvous with history KONAK Huzura uzanan yol The road to serenity ESKİ DOĞANBEY KÖYÜ İmam-ı Birgivi’nin kutsal diyarı The holy land of İmam-ı Birgivi Tarihle Randevu A rendezvous with history KONAK Huzura uzanan yol The road to serenity ESKİ DOĞANBEY KÖYÜ İmam-ı Birgivi’nin kutsal diyarı The holy land of İmam-ı Birgivi

izmir dergisi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

izmir kültür turizm dergisi

Citation preview

Page 1: izmir dergisi

ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & TOURISM MAGAZINEEYLÜL - EKİM / SEPTEMBER - OCTOBER 2011YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 13

Tarihle RandevuA rendezvous with history

KONAK

Huzura uzanan yolThe road to serenity

ESKİ DOĞANBEY KÖYÜ

İmam-ı Birgivi’nin kutsal diyarı The holy land of İmam-ı Birgivi

Tarihle RandevuA rendezvous with history

KONAK

Huzura uzanan yolThe road to serenity

ESKİ DOĞANBEY KÖYÜ

İmam-ı Birgivi’nin kutsal diyarı The holy land of İmam-ı Birgivi

Page 2: izmir dergisi
Page 3: izmir dergisi

1İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 4: izmir dergisi

3222 / Yabancı medyada İzmir’in tanıtımı The advertising of Izmir in the foreign press

32 / İzmir Fuarı 80 yaşında The Izmir International Fair is 80 years old

38 / Türkiye’nin renkleri TRT Belgesel’de

Turkey’s colors on TRT Documentary

40 / Ege’nin az bilinenlerini dünyaya tanıtıyor He introduces the lesser known characteristics of the Aegean

44 / Doğanın sesine yürüyün! Walk towards the sound of nature!

48 / Konak’ta tarihle randevu A rendezvous with history in Konak

70 / Lidyalılardan bugüne Ödemiş tarihi The history of Ödemiş from past to present

76 / “İzmir fotoğraflarla buluşuyor” “Izmir meets photographs”

48İmtiyaz Sahibi / Publisher on BehalfİZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm MüdürüDirector of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing DirectorCengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial DepartmentAli AKSAKALİl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial BoardHaluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor

Yayın Kurulu / Editorial Board

Prof. Dr. Füsun BAYKALDoç. Dr. Gözde EMEKLİHamdi TÜRKMEN - Sirel EKŞİM. Kaan ERGE - Selehattin SERTTalat AYDİLEK - İsmail GÖÇMENGüzfent DİLEMRE - Nalân MELEK Zeynep GÜVERCİN GÖÇMEN

Danışma Kurulu / Consultative Board

Başkan: Güman KIZILTANProf. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMURProf. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİVeysi ÖNCEL - Özer MUMCU

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

ISSN: 977-1309 2642

2 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 5: izmir dergisi

70 82 88

İzmir Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 232 483 51 17Faks: +90 232 483 42 70E-Posta: [email protected]ın Türü: Yerel, iki aylık

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın KoordinatörüEditorial CoordinatorSibel HEKİMOĞLU

Muhabir / InterviewerCeyda ADARDerya ŞAHİNSüleyman DUMAN

İngilizce EditörüEnglish EditorM. Kaan ERGE

Grafik Tasarım / Graphic DesignYeşim AYANRahşan AKSOY Nur BULUT

E-dergi Uygulaması E-magazine applicationGökhan AKSAKAL

REKLAM / ADVERTISINGReklam Direktörü Advertising DirectorGüliz İLGEN

Reklam Koordinatörü Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri Temsilcileri Customer RepresantativesHakan KÜL Rasim MUTLUDilem ŞANLI

Abone SorumlusuSubscribe DirectorNeslihan EDİZ

Finans / FinanceDila Emral AYDIN

Baskı Yeri /Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.Şti Tel: 0232 433 33 55

Baskı Tarihi /Printing Date:

82 / Huzura uzanan yol Eski Doğanbey Köyü The road to serenity The Old Doğanbey Village

88 / İmam-ı Birgivi’nin kutsal diyarı The holy land of İmam-ı Birgivi

94 / “Ben İzmir’i Barcelona gibi görüyorum” “Izmir is just like Barcelona”

100 / Kervanların uğrak yeri şimdi tescilli güzel! The rest stop of caravans; now a registered beauty!

104 / Homeros’un vadisinde doğayla iç içe Commune with nature in the valley of Homer, Homeros in Turkish

108 / “Ben bakırla konuşuyorum” “I talk to copper”

112 / İzmir’in tarih öncesi yerleşim alanı: Yeşilova Höyüğü Izmir’s prehistoric settlement: Yeşilova Tumulus

126 / En tatlı paylaşım: İzmir lokması The sweetest sharing: The Izmir Lokma

3İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 6: izmir dergisi

We will try to construct the mastership period of tourism by making Izmir the center

As the Ministry of Culture and Tourism, we are trying to establish an environment that will bring about all the cultural riches that our country possesses, to pass on our cul-tural values to future generations and to contribute to the development and sup-port of creativity in culture and art.

We see it as our historical responsibility to attend to the heritage accumulated thro-ugh all the civilizations that have lived in Anatolia all these years and pass them on to future generations.

Having a civilization heritage that unites different religions and cultures is in fact Turkey’s biggest richness. We have an un-derstanding that we should share and ad-vertise all these riches first with our nation, then to the world. This is very important in terms of the preservation of cultural origi-nality and transportation of these assets to a universal dimension.

One of the most effective ways to adverti-se our historical and cultural riches to the world is tourism. Tourism is a very impor-tant activity area which can obviate the prejudices between countries and cultures and for societies to understand each other

better. As long as Turkey values culture and art, it will take its rightful place in tourism and become an important player in the sector. Our aim is to provide the establish-ment of a tourism dash that is based on culture.

Exhibiting our country, our culture and our citizens in their own naturalness is the ba-sis of our tourism vision. While not thinking about tourism without the cultural valu-es it encompasses, our primary goal is to highlight the magnificent cultural diversity and richness of Turkey. We aim to put into service our historical and cultural values in addition to sea, sand and sun tourism and to make improvements especially in cultu-ral and thermal areas and diversify tourism.

I believe that the best geography for this new target and concept is Izmir and its vicinity. We will try to construct the mas-tership period of tourism by making Izmir the center. We are trying to move tourism outside of the shores and expand it to the inner lands of Anatolia. We have finished our thermal master plan with regards to this goal. We want to put this huge poten-tial in the Aegean Region and around Izmir to use by way of health tourism.

Within the works we are undertaking in making Izmir a history and culture cen-ter for high income and high cultured groups we are aiming for Turkey to take its rightful place in the sector by adding thermal and culture tourism to mass tou-rism. We are working very hard towards our goal of 50 million tourists and 50 bil-lion dollars of revenue from the tourism sector in 2023.

We are aiming for Izmir, an important cul-ture and tourism center in the Aegean, to add synergy to the region with its city structure and social-cultural venues and as a modern and developed city. In this regard, we are trying to make Izmir an im-portant tourism, economy, industry and export center in Turkey.

I would like to stress once more that we are working relentlessly towards our go-als, would like to thank your magazine which has an immense contribution to the works of our Ministry and congratu-late you on your third anniversary and all those who are working very hard to make this magazine happen.

Ertuğrul GünayMinister of Culture and Tourism

4 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 7: izmir dergisi

Turizmde ustalık döneminiİzmir merkezli inşa etmeye çalışacağız

Bakanlık olarak, ülkemizin sahip olduğu bü-tün kültür zenginliklerini ortaya çıkaracak bir ortam oluşturulmasına, kültür değerlerimi-zin gelecek kuşaklara aktarılmasına, kültür ve sanat alanındaki yaratıcılığın geliştirilip des-teklenmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz.

Anadolu topraklarında bugüne kadar ya-şamış tüm uygarlıkların mirasını, insanlığın ortak kültür mirası olarak gören bir anlayışla, bütün değerlerimize hiçbir ayırım gözet-meksizin sahip çıkmayı ve geleceğe taşıma-yı, bu topraklara karşı tarihi bir sorumluluk olarak görüyoruz.

Farklı inançları, kültürleri buluşturan, bir ara-da özgürce yaşamalarını sağlayan bir uygarlık mirasına sahip olmak, kuşkusuz Türkiye’nin en büyük zenginliğidir. Sahip olduğumuz bu zenginlikleri önce kendi insanımıza, sonra

tüm dünyaya anlatmak ve tanıtmak doğrul-tusunda bir yaklaşımı benimsedik. Kültürel özgünlüğün maddi-manevi bütün boyutla-rıyla korunabilmesi ve evrensel boyuta taşı-nabilmesi bu açıdan son derece önemlidir.

Tarih ve kültür zenginliklerimizi dünyaya ta-nıtmanın en etkili yollarından birisi turizmdir. Turizm, ülkeler ve kültürler arasındaki önyar-gıların giderilmesi ve toplumların birbirlerini daha iyi anlayabilmelerinin sağlanması adına önemli bir hareket alanıdır. Türkiye, kültür ve sanata verdiği değer ölçüsünde turizm ala-nında farklı ve önemli bir ülke konumuna ulaşacaktır. Amacımız, kültüre dayalı bir tu-rizm atılımının gerçekleşmesini sağlamaktır.

Ülkemizi, kültürümüzü ve insanımızı kendi doğallığı içinde sergileme düşüncesi turizm vizyonumuzun da temelidir. Turizmi çev-relendiği kültürel değerlerden ayrı düşün-meyerek, kültürel mirasımızın korunmasını, Türkiye’nin muhteşem kültürel çeşitlilik ve zenginliğinin öne çıkarılmasını öncelikli he-def olarak ortaya koyduk. Deniz, kum ve gü-neş turizminin yanı sıra tarihi ve kültürel de-ğerlerimizi de insanlığın hizmetine sunmak ve turizmi çeşitlendirerek özellikle kültür ve termal alanlarında bir atılımı gerçekleştirmek hedefindeyiz.

Bu hedef ve yeni konsept için en uygun coğ-rafyanın da İzmir ve çevresinde olduğunu düşünüyorum. Turizmde ustalık dönemini

İzmir merkezli olarak inşa etmeye çalışaca-ğız. Turizm potansiyelini kıyı turizminin öte-sine taşımak istiyor ve Anadolu’ya yaymaya çalışıyoruz. Bu amaçla termal master planı-nı bitirdik. Ege Bölgesi ve İzmir çevresinde mevcut olan büyük potansiyeli sağlık turiz-miyle birlikte değerlendirmek istiyoruz.İzmir’i tarih-kültür turizmi merkezi olarak dünyada gelir ve kültür seviyesi yüksek grupların özel ilgi gösterdiği alanlardan bi-risi haline getirme yönünde yürüttüğümüz çalışmalar çerçevesinde, kitle turizmine ter-mal ve kültür turizmini de ekleyerek, Ege bölgesinin Türkiye turizminde hak ettiği yeri almasını sağlamak istiyoruz. 2023’te 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelir hedefimiz kapsamında bunun için de düğmeye basıl-dığını ve büyük gayret içinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Ege’nin önemli kültür ve turizm merkezlerin-den olan İzmir’in, kent yapısı ve sosyal-kültü-rel mekânları ile daha çağdaş ve gelişmiş bir kent olarak bölgeye sinerji katmasını hedef-liyoruz. Bu çerçevede, İzmir’i ülkenin turizm, ekonomi, sanayi, ihracat gelişiminin önemli merkezlerinden birisi yapmaya çalışıyoruz.

Bütün gayretimizin bunun için olduğunu tekrar belirtiyor, bakanlığımız çalışmalarına kuşkusuz ciddi bir katkı sağlayan derginize yayın hayatında başarılar diliyor, 3. yıldönü-münü kutluyor, emeği geçen herkese teşek-kür ediyorum.

Ertuğrul GünayKültür ve Turizm Bakanı

5İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 8: izmir dergisi

Bergama’da restorasyon çalışmaları sürüyor Bergama Belediyesi, kentin eski mahallelerindeki yapıları restore ederek, günümüz turizmine ka-zandırmaya devam ediyor. Dört yeni restorasyon çalışması için İzmir Valiliğine müracaat eden Bergama Belediyesi, katkı payı almaya hak kazandı. 14 Eylül İlköğretim Okulu bahçesindeki Papaz Evi denilen eski yapı, restorasyon çalışması tamamlanan ve yakında faaliyete başlayacak olan Eski Gazipaşa Okulu yanındaki bina, yine restorasyon çalışması tamamlanan Havra Binası’nın yanındaki bina ve restorasyon çalışmaları devam eden Kapalı Çarşı çevresindeki dükkanlar, İzmir Valiliğinin sağlayacağı katkı payı ile Bergama Belediyesince restore edilecek. Restorasyon çalışmalarına önem verdiklerini belirten Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, “Tamamladığımız ve yapımı süren restorasyon çalışmalarımıza önümüzdeki günlerde yenileri eklenecek. Eski ve bazıları viran hale gelmiş yapılarımızı restore ederek, Bergama’nın görünümünü yenilemeyi amaçlıyoruz. Şehrimize gelen yerli ve yabancı turistlerin, tarihi yapısına uygun bir Bergama görmelerini istiyoruz.” dedi.

Restoration works continue in Bergama The Municipality of Bergama continues to restore the structures in the old neighborhoods of the town to contribute to tourism today. The Municipality of Bergama, which applied to the Governorship of Izmir for 4 new restorations, received a portion of the grant. The old structure called The Priest’s House within the 14 Eylül Elementary School, the building next to the Old Gazipaşa School, the structure next to the Synagogue and the stores next to the covered bazaar will be restored by the municipality with the funds granted by the Governorship. Bergama Chief Magistrate Mehmet Gönenç who pointed out they were putting great importance on restorations said, “We will add new projects in terms of restorations to the works that are already underway. We are aiming to renew the general panorama of Bergama by restoring old and rundown structures. We want the tourists who come here to see a Bergama that is in harmony with its history.”

Foça’da Mambo Beach Club keyfiYılın yorgunluğundan veya gündelik hayatın stresinden uzaklaşmak için ideal bir mekân Mambo Beach Club. Moskova’dan Marina Romanova tarafından 2010’da devralınan 5 dönümlük koy, Buğra Berk Öğün tarafından işletiliyor. Yeni Foça’yı arkanızda bırakır bırakmaz iki tepenin arasında kalmış, Ege’nin muhteşem denizini kucaklayan 5 dönümlük eşsiz bir koyda kurulu Mambo Beach Club, konuklarının bütün isteklerine karşı özel olarak tasarlandı. Dünyanın en seçkin mutfaklarından oluş-turulan menüsü ile her öğün farklı bir lezzetin bulunabileceği mekânda, açık hava fitness salonu ve ücretsiz su sporlarının yanında plaj voleybolu, scuba diving, dart ve mini çim sahada futbol imkanları da mevcut. Silent Beach ise kitap okumak, sessiz bir ortamda uyumak ya da arkadaş sohbeti için ideal.

Enjoying the Mambo Beach Club in Foça The Mambo Beach Club is an ideal place to escape the year’s fatigue or the stress of daily life. The 5000 square meter bay that was taken over by Marina Romanova from Moscow in 2010, is run by Buğra Berk Öğün. Mambo Beach Club, which is located between two hills just after you leave New Foça behind, is a special beach club that is built on a magnificent 5000 square meter bay and caters to your every needs. In the club which you can find a different menu at every meal prepared from elite cuisines around the world, you can enjoy working out at an open air fitness area, play beach volley, go scuba diving, play darts and engage in match at a miniature football field. What’s more is that water sports are free of charge! The Silent Beach within the club is ideal for reading, sleeping or hanging out with your friends.

Güncel / Actual

6 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 9: izmir dergisi

7İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 10: izmir dergisi

Çandarlı, festivalle şenlendiBu yıl 15’incisi düzenlenen Çandarlı Kültür ve Sanat Festivali, 15-17 Temmuz 2011 tarihleri arasında gerçekleşti. Festival süresince fotoğraf, seramik, ahşap, cam üzerine yapılan çalışmalar ile yağlı boya ve takı tasarımı eserlerin yer aldığı sergi sanatseverlerle buluşurken, tavla, dama, satranç ve trap atış yarışmaları katılımcılara eğlenceli saatler yaşattı. Çandarlı Yelken ve Su Sporları Kulübü’nün orga-nize ettiği yelken gösterileriyle renklenen etkinlikler kapsamında, halk oyunları ekipleri de beğeni topladı. Deniz ve Grup 84’ün şarkılarıyla renk kattığı Çandarlı Kültür ve Sanat Festivali, halkın yoğun

katılımıyla gerçekleşen Zara konseriyle son buldu.

Çandarlı jazzed up with a festival! The Çandarlı Culture and Art Festival which was organized for the 15th time this year took place on July 15-17, 2011. While guest enjoyed photography, oil painting and jewelry exhibitions and works on wood and glass; backgammon, checkers and chess and trap shooting competitions were fun events during the festivals. During the events that became even more colorful with the sailing shows organi-zed by the Çandarlı Sailing and Water Sports Club, the Turkish folklore troops were a big hit with the crowd. The Çandarlı Culture and Art Festival which was host to performances by Deniz and Group 84, ended with a concert by famous Turkish singer Zara.

Sörf tutkunları Alaçatı’da buluştuİzmir’in dünyaca ünlü sörf merkezi Alaçatı, 21-24 Temmuz 2011 tarihleri arasında Sörf Festivali’ne ev sahipliği yaptı. Türkiye’nin ilk sörf odaklı eğlence ve müzik festivali Alaçatı Sörf Festivali, spor, eğlence ve müziğin merkezi oldu. Katılımcılardan ücret alınmayan festivale ilgi yoğundu. Dört gün boyunca sörfçülerin kıyasıya rekabetine sahne olan festivalde etkinlikler kapsamında düzenlenen konser ve partiler de büyük beğeni topladı.

Surf enthusiasts met at Alaçatı Alaçatı, İzmir’s world famous surfing center, was host to the Surf festival on July 21-24, 2011. The Ala-çatı Surf Festival, which is Turkey’s first surf focused music and fun festival, was the center of sports, music and fun. The festival, which was free of charge, was attended by many people. During the 4 day festival which was host to competitions of surfers was also a big hit with the all day concerts and parties that were organized.

Art Alaçatı Summer Fest İDF ve İyi Sanat işbirliğiyle bu yıl ilki düzenlenen Art Alaçatı Summer Fest, 26 Temmuz’da start aldı. Tatil kültürünü sanat, tasarım ve müzikle buluşturan festivalin açılışında sahne alan cazın özel ismi Al di Meola, Alaçatı Anfi Tiyatro’da verdiği muhteşem konserle dinleyenleri büyüledi. Festival, Alaçatı’nın spor ve eğlenceyi buluşturan özgün tatil kültürüne yepyeni bir pencere açarken, gele-nekselleşmeyi de hedefledi. ‘Art Alaçatı Summer Fest’te etkinlikler kapsamında; Türkiye’nin önde gelen sanatçı ve tasarımcılarına ait resim, heykel, fotoğraf ve video art dalındaki eserler, Alaçatı’nın mimari yapı ve tasarımlarıyla ön plana çıkan restaurant, cafe, butik otel ve galerilerinde sergilendi. Bu yıldan itibaren her yıl temmuz-eylül ayları arasında gerçekleşecek festival, 15 Eylül’de son buldu.

Art Alaçatı Summer Fest Art Alaçatı Summer Fest which was jointly organized by İDF and İyi Sanat for the first time this year started on July 26. Al di Meola, who took to the stage at the opening of the festival which combined art, design and music with the holiday culture, dazed the audience with his performance at the Alaçatı Amphitheatre. While the festival opened up a whole new window to the holiday culture of Alaçatı that combines sports and fun, it aimed to continue in the upcoming years. Paintings, sculptures, pho-tographs and video artworks belonging to famous Turkish artists were exhibited at restaurants, cafes, boutique hotels and art galleries in Alaçatı during the festival. The event that will take place every year from now on between July and September, ended on September 15.

Güncel / Actual

8 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 11: izmir dergisi

9İZMİR Eylül - Ekim / September - October

damaklarda iz bırakacak lezzetler,modern konferans salonları,efsaneleşmiş havuzu,şehrin içinde doğayı sunan atmosferi,ve hayalinizdeki Spa deneyimi...

hepsi bu çatı altında...

DININGDININGBUSINESSBUSINESS

NATURENATURENATURERELAXRELAXRELAX

PLEASUREPLEASURE

Jenerik ilan 22*28pdf.pdf 2 10/6/11 3:45 PM

Page 12: izmir dergisi

Ayavukla’da müzik şöleniİzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışma-larının ardından İzmirlilerle buluşan Ayavukla Kilisesi, 25. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında düzenlenen ‘Des Equlibres’ konserine ev sahipliği yaptı. Fransa’nın önemli oda müziği gruplarından olan ‘Des Equlibres’i din-lemeye gelenler arasında bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İzmir için çok önemli bir mekânı, tarihî bir varlığı, dünya mirası-nı kurtarabildiğimiz için son derece sevinçliyiz. Bundan sonra bu mekân, kentimizde önemli etkinliklere ev sahipliği yapacak. Müştemilat olarak kullanılan binayı da, İzmir Gazeteciler Cemiyetine tahsis ettik. Kısa sürede kentimize bir de basın müzesi kazandıracağız” dedi.

Music at Ayavukla The Ayavukla Church which was open to the public after restorations under-taken by the İzmir Metropolitan Municipality, was host to the ‘Des Equilibres’ concert during the 25th International Izmir Festival. Izmir Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu who was among the guests at the concert by one of France’s most famous chamber music orchestras ‘Des Equilibres’ ’said: “This is a very important event site for Izmir. We are very happy that we were able to save this historical site which is a world heritage. This site will host many important events in the years to come. We have allocated the auxiliary building to the Izmir Journalists Association. We will build a press museum in our city in the very near future.”

Hamam Kalıntıları gün yüzüne çıkıyor Bergama’da Kleopatra Güzellik Ilıcası olarak bilinen ve mülkiyeti Bergama Belediyesine ait alanda bulunan Roma Dönemi hamamının ortaya çıkarılmasına yönelik çalışmalar başladı. Tarihi, M.S. 2. yüzyıla uzandığı tahmin edilen ve hamam, havuz, soyunma yerlerini içinde barındıran kompleks bir yapı olduğu düşünülen mimari kalıntıların, yıllar içinde üzerini örten dolgu malzemelerinin temiz-lenmesiyle başlayan kazı çalışmaları esnasında Roma ve Osmanlı Dönemlerine ait taş bilezik, tabak, çanak ve çömlek parçaları bulundu. Buluntu eserler, üniversite laboratuarında birleştirildikten son-ra müzeye teslim edilecek ve sergilenecek.

Public bath ruins are coming to light Excavation works to unearth the Roman era public bath in Bergama known as the Cleopatra Beauty Hot Springs is underway. During the digs of the architectural ruins of the bath which is thought to date back to 2nd century and which is thought to be complex that includes a bath and changing rooms, stone bracelets belonging to the Roman and Ottoman era, plates and clay potteries were found. The ruins that were found during the dig will be recomposed in labs and then turned over to museums for exhibition.

Güncel / Actual

10 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 13: izmir dergisi

11İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 14: izmir dergisi

Yurt dışında İzmir’i tanıtacaklarKültür ve Turizm Bakanlığınca dış görevlere atanan kültür ve tanıtma müşavirleri ile ataşe ve ataşe yardımcılarına, İzmir ve çevresi ile kentin kültür ve turizm potansiyeli anlatıldı. Türkiye’yi yurt dışın-da 3 yıl süreyle temsil edecek ve İzmir’in tanıtımına katkıda bulunacak 14 görevli, tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen yemekte, turizm sektörü temsilcileriyle bir araya geldi. İzmir Vali Yardım-cısı Nevzat Ergün, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, Kültür ve Turizm Bakan-lığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı’nın katıldığı yemekte, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler ve yönetim kurulu üyeleriyle turizm sektörünün temsilcileri de hazır bulundu.

They will promote Izmir abroad Cultural attaches and assistant attaches that have been appointed to work abroad by the Ministry of Culture and Tourism were told about Izmir and its surroundings and the cultural and tourism potential of the city. 14 appointees, who will represent Turkey abroad for 3 years and aid in the promotion of Izmir, came together with representatives of the tourism sector at a dinner organized in the old Gas Factory. The dinner was attended by Izmir Assistant Governor Nevzat Ergün, İzmir Metropolitan Muni-cipality Assistant Director Sırrı Aydoğan, Ministry of Culture and Tourism Promotional Agency General Manager Cumhur Güven Taşbaşı, President of the Aegean Touristic Facilities and Accommodations Association Mehmet İşler, board members of the association and representatives of the tourism sector.

İzmir’in sanat şölenine doğru 4. Uluslararası EgeArt Sanat Günleri

Ege Üniversitesi tarafından 9-13 Aralık 2011 tarihlerinde, 4. Uluslara-rası EgeArt Sanat Günleri düzenlenecek. Etkinlik nedeniyle İzmir’in 18 ayrı kültür merkezi ve sanat galerisinde 9-25 Aralık günlerinde sergiler açılacak, yüzlerce yerli ve yabancı sanatçı İzmirlilerle bulu-şacak. Ayrıca genç sanat resim ve kısa film yarışmaları da organize edilecek.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Can-değer Yılmaz, “Bir üniversitede alanı ne olursa olsun, sanatla beslenmeyen bir eğitim eksik kalacaktır. Ayrıca çe-şitli kurumlar gibi, sanatsal faaliyetler üretmek, sanatın gelişimine katkı-da bulunmak, sanatın ve sanatçının toplumla buluşmasını sağlamak da, üniversitelerin toplumsal duyarlılık görevleri arasındadır. Bu düşünceden hareketle üniversi-temiz öncülüğünde düzenlenecek ve çeşitli kurum, kuruluş ve kişilerin desteği ile hayat bulacak olan 4. Ulus-lararası EgeArt Sanat Günleri etkinliği, üniversitemizde ve kentimizde farklı ve arzuladığımız atmosferin oluşması-na katkı sağlayacaktır” dedi.

Towards Izmir’s art festival: The 4th International EgeArt Days

The 4th International EgeArt Days, organized by the Aegean University, will take place on December 9-13, 2011. Within the contents of the festival, exhibitions will be organized in 18 different cultural centers and art gal-leries and hundreds of local and foreign artists will meet with the people of Izmir. In addition, young art painting and short film competitions will be organized.

Prof. Dr. Candeğer Yılmaz Dean of the Ae-gean University said, “If a university, whate-ver its field is, does not engage in arts, the education taught at that facility will be in-sufficient. In addition, organizing activities concerning art, contributing to the deve-lopment of art and helping people come together with artists is among the social responsibilities of universities just like any other establishment. With this regard, The 4th International EgeArt Days which will be organized by our institution and sponsored by various companies and institutions will contribute to the unique atmosphere we are trying to establish.”

Güncel / Actual

12 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 15: izmir dergisi

13İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 16: izmir dergisi

İzmir’de yeni arkeolojik keşiflerKadifekale’de yürütülen sur duvarları restorasyon çalışmalarına destek kazılarında, Kale Cami ola-rak tanımlanan yapı bütünüyle ortaya çıkarılırken, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen kadın başı heykeli de bulundu. Çalışmalar hakkında bilgi veren Kazı Başkanı ve DEÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy, ortaya çıkarılan caminin, 14. yüzyıla ait, İzmir’deki ilk Türk-İslam Dönemi ibadet yapılarından olduğunu tahmin ettiklerini kaydetti. Kadın başı heykelinin ise Helenistik özellikler gösterdiğini, Demeter veya Artemis görüntüsüne sahip olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ersoy, heykelin göz işçiliği ve matkap izlerinin çok ince işlenmiş olduğunu vurguladı. Osmanlı Dönemine ait seramik atölyesi buluntularının gün yüzüne çıkarıldığı çalışmalarda, Bizans Sarnıcı içindeki dolgu da temizlendi.

New archeological finds in Izmir In the countenance excavations during the city wall restorations in Kadifekale, a structure called the Kale Mosque was completely unearthed and a statue of a woman’s head that dates back to 2nd cen-tury A.D. was found. Dr. Akın Ersoy, the head of the excavation, said that the mosque dated back to 14th century and was one of the oldest Turkish-Islam religious structures in Izmir. Dr. Ersoy, who poin-ted out that the head of the woman looked like it was from the Hellenistic era and resembled Demeter or Artemis, said that its workmanship was very delicate. During the excavations, relics belonging to an Ottoman period ceramic workshop were unearthed and the fillings inside the Byzantium Cistern were cleaned.

Finlandiya’dan gazeteci konuklarİzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) ile Türkiye’nin Finlandiya Ataşeliği işbirliğinde, Finlandiya’dan gazetecilerin de katıldığı basın toplan-tısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Abdülaziz Ediz, Finlandiya ile turizm ilişkilerinin henüz istenen düzeye gelmediğine ve potansiyelin çok daha yüksek olduğuna işaret etti. ETİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler ise Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye’nin Finlandiya Ateşeliğinin, İzmir’in tanıtımı için el ele verdiklerini belirtti. Dünya basınına İzmir’i tanıtmak için sezon öncesi gerçekleşti-rilen Living İzmir’den çok başarılı sonuçlar elde ettiklerini bildiren İşler, 2012 baharında, daha büyük bir organizasyonla Living İzmir-2’yi yapmayı planladıklarını söyledi.

Our guests were Finnish reporters A press conference jointly organized by the İzmir City Culture and Tourism Directorate, The Aegean Touristic Facilities Association and the Finnish Attaché to Turkey was also attended by reporters from Finland. Abdülaziz Ediz who spoke at the meeting said that touristic relations with Finland were not at a level that they were expecting and that there was great potential. ETİK Chairman of the Board Mehmet İşler added that the Ministry of Culture and Tourism and the Finnish Attaché to Turkey were working together for the advertisement of Izmir. İşler, who pointed out that they had got great results from Living Izmir, an organization for the promotion and advertisement of Izmir and that they were planning a bigger sequel in the spring of 2012.

Güncel / Actual

14 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 17: izmir dergisi

15İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 18: izmir dergisi

İzmir online pazarda tanıtılacak Alman Seyahat Acentaları Birliğinin eski başkanı ve Almanya’nın en büyük turizm danışma şirket-lerinden Hesselmann & Associates CEO’su Gerd Hesselmann ile online pazarlama şirketi Unister GmbH Firması üst düzey yetkilisi Ulrich Brandner, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ege Turistik İşlet-meler ve Konaklamalar Birliği’nin (ETİK) konuğu olarak İzmir’e geldi. İzmir’i online pazarda tanıt-mak, kentin turizm olanaklarını araştırmak ve dünyaya anlatmak amacıyla gelen konuklar, üç gün boyunca tarihi ve turistik yerleri gezdi, ziyaret ve incelemelerde bulundu. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gerd Hesselmann, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ağustos-Eylül ayları arasında Türkiye’nin tanıtımı için banner çalışması yaptıklarını belirterek, “Vereceğim raporda bu çalışmaların yıl boyu sürmesini önereceğim” dedi. Ulrich Brandner ise, kültür turizmcisi olarak İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’nde hangi konuları görmek istediğine ilişkin soru üzerine ‘’Daha çok İzmir’in bilinmeyen, keşfedilmemiş yönleri, mesela modern ve alternatif sanat, Türk ve Osmanlı mutfakları ile özel me-kanlar ilgimi çekiyor’’ yanıtını verdi.

İzmir will be advertised online Gerd Hesselmann, the former president of the German Travel Agencies Association and the CEO of Germany’s largest tourism consultancy firms Hesselmann & Associates and an administrator from on-line marketing company Unister GmbH named Ulrich Brandner visited Izmir as guests of the Ministry of Culture and Tourism and the Aegean Touristic Facilities Association. The visitors, who came to Izmir to research the touristic potential of the city and introduce it in the online market, visited historical and touristic sites during their three day stay. Gerd Hesselmann, who spoke to the press pointed out that they were going to do banner works between August and September with the Ministry of Culture and Tourism for the advertisement of Izmir, said that he was going to recommend the extension of these works to 12 months in his report. When Ulrich Brandner was asked what kind of topics he would like to see in Izmir Culture and Tourism Magazine, he said; ‘’I would like to see articles about the lesser known characteristics of Izmir such as modern and alternative art. I am also interested in the Turkish and Ottoman cuisine and special venues.”

Hilton’dan fuara destekHilton, İzmir’in dünyaya açılan penceresi olan İzmir Enternasyonal Fuarı’na konaklama sponsoru olarak destek verdi. Bu kapsamda dünya genelinde yakından takip edilen bir organizasyon olan fuarın yerli ve yabancı farklı kültürlerden misafirleri, Hilton İzmir’de konakladı. Ayrıca fuarın onur konuğu ülkesi Avusturya’nın Kültür Ofisi’nin katkılarıyla 15 Eylül günü Avusturyalı ünlü jazz grubu Drechsler Trio, İzmirli sanatseverlerle Hilton İzmir’in 31.katında yer alan Windows On The Bay Bar’da bir araya geldi. İzmir’in tanıtımına destek olarak kentin uluslararası turizm pazarından daha fazla pay almasını hedeflediklerini belirten Hilton İzmir Genel Müdürü Todori Kalamaris, ‘’Şehrimizde gerçekleştirilen organizasyonları destekleyerek, İzmir’in çekim merkezi olması için çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz” dedi.

Hilton supports the fair Hilton was the accommodation sponsor of the Izmir International Fair, Izmir’s window to the world. National and international guests from different cultures stayed at the Hilton Izmir hotel during the fair. In addition, Australia’s famous jazz band, the Drechsler Trio, performed at the hotel’s famous bar, Windows on the Bay, on the 31st floor of the hotel, on September 15th, sponsored by the Cultural Of-fice of Australia, which is the honorary guest of this year’s fair. Hilton İzmir’s general manager Todori Kalamaris who pointed out that their aim was to increase the share of Izmir in international tourism by contributing to the PR of the city said, ‘’We are continuing our efforts to make Izmir an attraction point by supporting the organizations in the city.”

Güncel / Actual

16 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 19: izmir dergisi

17İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 20: izmir dergisi

Kadın Filmleri HaftasıA7 Şehir Kulübü’nün desteğiyle Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından gerçekleştirilen MMO Tepekule Açıkhava Sinema Şenliği kapsa-mında “Kadın filmleri Haftası” etkinliği de düzenlendi. Etkinlik, MMO Tepe-kule Kongre ve Sergi Merkezi’nde 6-8 Eylül 2011 tarihlerinde gerçekleştiril-di. Hafta kapsamında yönetmenliğini Güliz Sağlam ve Feryal Saygılıgil’in yaptığı “Bölge”, Müjde Arslan’ın yönettiği “Kumalık: Ölüm Elbisesi”, Kolom-biyalı yönetmen Rodrigo Garcia’nın “Anneler ve Kızları”, Belma Baş’ın yö-nettiği “Zefir” filmleri izlendi. Bu sezon açıkhava film gösterimleri kapsa-mında belgesel ve animasyon filmleri haftaları da düzenlenmişti.

Women’s Films Week Women’s films week was organized during the Tepekule Open air Cinema Festival sponsored by the A7 City Club and the Izmir branch of Mechanical Engineers Association. The event took place during September 6-8, 2011 at MMO Tepekule Congress and Exhibition Center. “Bölge”, a movie directed by Güliz Sağlam and Feryal Saygılıgil, “Kumalık: Ölüm Elbisesi”, directed by Müjde Arslan, “Mothers and Daughters” directed by Rodrigo Garcia and “Zefir” directed by Belma Baş were shown during the event. Documentary and animation films were also shown this season as part of the open air movie weeks.

Tiyatroseverler Dikili’de buluştuDikili’de İzmir Yenikapı Tiyatrosu’nun, Dikili Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünün katkıla-rıyla düzenlediği Tiyatro Buluşması, görkemli bir şekilde sona erdi. 11-14 Ağustos tarihleri arasında Türkiye’nin farklı illerinden 22 tiyatro topluluğun bir araya geldiği buluşma, ilk günden son güne kadar yüzlerce vatandaşın katıldığı görsel bir şölene dönüştü. Bu yıl beşincisi düzenlenen buluşma süresince her gece iki oyun sergilenirken, oyunculuk, sinema, öğretmenlere yaratıcı drama, vücut oyunculuğu atölye çalışmaları da yapıldı. Şiir dinletileri ve sokak tiyatrosu etkinliklerinin renk kattığı buluşmanın Türkiye Tiyatrolar Birliği Dönem Başkanı, Yönetmen Orçun Masatçı tarafından yöne-tilen sonuç bildirgesinde, 6. Tiyatro Buluşması’nın da Dikili’de yapılmasına, ayrıca ilçede ‘Çocuk Oyunları’ festivali düzenlenmesine karar verildi.

Theatre lovers gathered in Dikili The Theatre Ensemble organized by the İzmir Yenikapı Theatre in Dikili and sponsored by the Dikili Municipality Culture and Social Works Administration, ended with a magnificent show. The ensemble, which was the host of 22 theatre troops from different cities in Turkey during August 11-14, turned into a visual festival attended by thousands of citizens from start to finish. While two theatre plays were staged each night at the 5th ensemble, acting, cinema, creative drama and body acting workshops were organized during the event, along with poetry readings and street plays. In the term report pre-pared by Orçun Masatçı, the acting director of the Turkish Theaters Association, it was concluded that the 6th ensemble would also be organized in Dikili, along with a Children’s Festival.

Batı Anadolu’nun en büyük zemin mozaiği Agora’daBüyükşehir Belediyesinin dünyanın “kent merkezindeki en büyük antik agorası” olarak bilinen İzmir Agorası’ndaki kamulaştırmaları sürerken, yıkı-lan binaların altından her geçen gün yeni bir buluntu daha ortaya çıkıyor. Batı Anadolu’da en büyük mozaikli zemin buluntusu, bunlardan bir tanesi. 900 metrekarelik alanın hemen yarısını kaplayan mozaik döşeme, büyük-lüğü ve yerinde korunmuş olması ile İzmir ve Batı Anadolu için bir ilk olma özelliği taşıyor. Geometrik desenlerden oluşan büyük boyutlardaki mo-zaik üzerinde restorasyon ve düzenleme çalışmaları hakkında bilgi veren Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy, bölgede iki yıldır kazı çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi. Akın, ‘’Mozaikli yapı dememizin nedeni, tabanın tümünde mozaik zemin olmasından kaynaklanıyor. Burası, Batı Anadolu’da en büyük mozaikli zemin buluntusu olarak görünüyor. Çünkü ilk tespitleri-mize göre burası 900 metrekarelik bir alan ve mozaikler hemen hemen bu alanın yarısını kaplıyor. M.S. 2. yüzyılda yapılmış bir kültür sarayı, toplantı salonu olarak tanımlayabileceğimiz yapı. Arkadaşlarımız bir yandan moza-ikleri ortaya çıkarırken, diğer yandan da restorasyonunu yapıyorlar” dedi.

Western Anatolia’s biggest ground mosaic is in Agora While the Izmir Metropolitan Municipality’s nationalization continues at the Izmir Agora, which is known as the “biggest antique agora within a city cen-ter” in the world, new findings are being unearthed from under the buildings that are demolished. One of them is the biggest ground mosaic in Western Anatolia. The mosaic furnishing which almost covers half of the 900 square meter area is a first for Izmir and Western Anatolia with its size and well pre-served state. Director of the excavation Assistant Docent Dr. Akın Ersoy, who spoke about the restoration and renovation efforts on the mosaic which is composed of geometric shapes, pointed out that digs were being performed for the past two years in the region. Akın said, ‘’the reason we call it a structu-re with mosaic is that its entire ground floor is made from mosaics. This looks like Western Anatolia’s largest ground mosaic because it seems that almost half of the 900 square meter area is covered in mosaics. It is a 2nd century A.D. cultural hall or a meeting area. While our colleagues are digging up the mosaics they are also restoring them.”

Güncel / Actual

18 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 21: izmir dergisi

19İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 22: izmir dergisi

SunExpress’te önceden sipariş özel yemekSunExpress, iç hat yolcularına önceden sipariş edilebilen özel yemekler sunuyor. Yolcular, 8 Ağustos’tan itibaren başlayan uygulama ile özel siparişlerini, uçuşlarına en geç 72 saat kala SunExpress’in web sitesi www.sunexpress.com üzerinden verebiliyor. SunLight Bist-ro Deluxe adıyla 15 TL’ye satışa sunulan özel yemekler, Izgara Köfte, Karnıyarık, Tavuk Şiş, Peynirli Ravyoli, Börekli ve Omletli Kahvaltı’dan oluşuyor. Tüm yemekler yanlarında salata veya zeytinyağlı ile tatlı ya da meyve çeşitleriyle birlikte servis ediliyor. SunExpress, Haziran ayından bu yana dış hat uçuşlarında da önceden sipariş edilen özel yemek uygulamasını sürdürüyor.

A special preordered meal at SunExpress SunExpress offers its domestic passengers special meals that can be preordered. Starting from August 8, passengers can order their special meals 72 hours prior to the flight at the latest from the web site of SunExpress, www.sunexpress.com. The special menu that is called SunLight Bistro Deluxe and priced at 15 Turkish Liras, includes grilled meatballs, eggplant with minced meat, skewered chicken, cheese ravioli, and a breakfast with pastry and omelet. All the dishes are served with salad or an olive oil dish and dessert or fruit. SunExpress still continues this tradition for international flights which has started in June.

Karşıyaka’da festival coşkusu Karşıyaka Belediyesince her yıl eylül ayında düzenlenen Karşıyaka Festivali, bu yıl da tüm İzmirlilere ev sahipliği yaptı. 21-24 Eylül 2011 tarihleri arasında gerçekleşen festival süre-since açılan stantlar ve sergiler yoğun ilgi görürken, düzenlenen bisiklet, yelken ve model araba yarışları izleyicilere heyecanlı saatler yaşattı. Uluslararası Dans Festivali kapsamında Karşıyaka’ya gelen 16 ülkenin en iyi dansçılarının gösterileriyle renklenen festivalde, Bostanlı Rekreasyon Alanı’nda hayranlarıyla buluşan Candan Erçetin ve Berkay’ın yıldızların altında söyledikleri şarkılara onbinlerce Karşıyakalı eşlik etti.

An exciting festival in Karşıyaka The Karşıyaka Festival, which is organized by the Municipality of Karşıyaka every year in Sep-tember, was again the center of attraction for the people of Izmir. During the festival, which took place between September, 21-24, 2011, stands and exhibitions were full of people and bicy-cle, sailing and model car competitions were great sources of excitement for those at the event. The festival, which became livelier with the dance of 16 of the best dancers in the country that came to Karşıyaka within the context of the International dance festival, songs that were sung during concerts by famous Turkish singers Candan Erçetin and Berkay at the Bostanlı Recreati-on Area were accompanied by thousands of locals.

Güncel / Actual

20 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 23: izmir dergisi

21İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 24: izmir dergisi

Yabancı medyada İzmir’in tanıtımı

The advertising of Izmir in the foreign press

Dünyanın dört bir yanından İzmir’i ziyaret eden medya mensupları, kentin sahip olduğu güzelliklerin yurtdışında tanıtımına katkı sağlıyor.

Almanya’nın en büyük kongre ve turizm dergisi CIM (Conference & Incentive

Management), Eylül sayısıyla birlikte veri-lecek 20 sayfalık ekte İzmir’i tanıttı. Geç-tiğimiz aylarda İzmir’de ağırlanan CIM’in Genel Yayın Yönetmeni Kerstin Hoffmann, İzmir’e ilk defa geldiğini ve hayran kaldığı-nı söyleyerek, İzmir’i “Potansiyeli yüksek bir kent, işlenmemiş bir elmas gibi” şeklinde tanımladı. Hoffmann, “İstanbul, Antalya ve Ankara’yı tanıyan birçok kurum var. İzmir tanınmıyor. Ama bana göre burada, şeh-rin göbeğinde tarihi yaşamak mümkün. İnsanlar artık toplantısını yapıp, duşunu aldıktan sonra kentin sokaklarında tek ba-şına kaybolmak istiyor. İnsanlar böyle zen-ginlikler arıyor bir kentte. İzmir’in modern bir yapısı var. Ya eskiye dönersin ya da ye-niye ulaşabilirsin” dedi.

Germany’s biggest congress and tour-ism magazine CIM (Conference & In-

centive Management), introduced Izmir with a 20 page inset that will be distrib-uted with its September issue. Editor in chief, Kerstin Hoffmann, who was in Izmir in the past month said that this was her first time in Izmir and that she was im-pressed. She described Izmir as “A city with an immense potential, a diamond in the rough.” Hoffmann said, “There are a lot of establishments that know about İstanbul, Antalya and Ankara. Not a lot of people know Izmir. But it is possible to witness history in the middle of the city. People want to explore the city and lose themselves in the streets after they have finished their business. People are looking for these kinds if riches. Izmir is a modern city.”

Media members from all around the world who have visited Izmir are contributing to the advertisement of the city.

Güncel / Actual

22 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 25: izmir dergisi

EasyJet In-flight Magazine’den İzmir ekiEasyJet Havayolları’na ait aylık turizm der-gisinin medya uzmanı Shneenagh Baxter Martin de, 25-26 Temmuz 2011 tarihlerinde İzmir’i ziyaret etti. Londra’dan İzmir’e haf-tada iki uçuşu bulunan ve dünya genelin-de 2,5 milyonu iş adamı olmak üzere aylık 6 milyon yolcu taşıyan EasyJet, uçuşlarında yolculara EasyJet In-flight Magazine adlı dergiyi dağıtıyor. Derginin tanıtımı ve İz-mir hakkında yazı yazmak amacıyla kente gelen Martin, Eylül sayısında İzmir’e altı sayfalık yer verdiklerini söyledi. Sonraki sayılarda da farklı başlıklar altında kenti ta-nıtmayı amaçladıklarını dile getiren Shnee-nagh Baxter Martin, değişik güzergâhlarda uçan yolculara İzmir hakkında bilgi vere-rek, buraya da gelmeleri konusunda istek yaratmak ve İzmir pazarını geliştirmek iste-diklerini belirtti.

İçtimai TV’nin “Güzel İzmir” belgeseliAzerbaycan’ın başkenti Bakü’de yayın ya-pan ulusal televizyon kanalı İçtimai TV (İTV) ekibi, 6 Haziran 2011 tarihinde 40’ar dakikalık 5 bölüm halinde yayınlanacak olan “Güzel İzmir” isimli belgeselin çekim-lerini gerçekleştirmek üzere İzmir’e gel-di. Yönetmen Hürrem Nebiyev, Sunucu Nuraman Mammedova ve Kameraman Manaf Guliyev’den oluşan ekibin İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz röpor-tajıyla başlayan çekimleri, Agora, Konak, Kemeraltı, Kadifekale ve müzelerle sürdü. Çekimler, Bergama, Foça, Çeşme, Seferihi-sar, Kuşadası, Selçuk, Tire, İzmir merkez ve Karşıyaka görüntüleri ile sona erdi. Ekibin yönetmeni Hürrem Nebiyev, belgeselin özellikle Azerbaycan’da izleyenlerinin bü-yük beğenisini kazandığını ve çok olumlu tepkiler aldığını, İzmir’e yönelik turist tale-

An inset about Izmir in EasyJet In-flight Magazine EasyJet Airways’ monthly tourism maga-zine’s media expert Shneenagh Baxter Martin was also in Izmir in July 2011. EasyJet, which carries 6 million passengers a month – 2, 5 million of them businessmen from all around the world- and has two sched-uled flights a week from London to Izmir, distributes the EasyJet In-flight Magazine to its passengers. Martin, who came to the city to promote the magazine and write about Izmir, said that they devoted 6 pages to Izmir in their September issue. Shneen-agh Baxter Martin, who pointed out that they were going to keep on promoting the city with different headlines in upcoming issues said that they were aiming to bring more people to the city by introducing them to the unique characteristics of the city and develop the Izmir market.

İçtimai Tv ekibi Abdülaziz Ediz ile

23İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 26: izmir dergisi

bini arttırdığını belirtti. Haziran sonundaki ilk bölümünden Ağustos sonundaki son bölümüne kadar tekrarlarıyla birçok kez yayınlanan belgesel, Türkiye’de de izlendi.

Yabancı basın ağırlandıRusya Federasyonu TV yayın dünyasının önemli isimlerinden olan ve Avrupa Yayın Birliği ile TRT’nin ortakları arasında bulu-nan Euronews kanalı üyeleri Petr Federow ve Tatyana Federowa, turizm televizyon yayıncılığıyla ilgili incelemelerde bulun-mak ve tanıtım amacıyla 26 Temmuz-10 Ağustos 2011 tarihleri arasında İzmir’e gel-di. Bulgaristan’da faaliyet gösteren Dodo Film Şirketi de, Türkiye’nin destinasyon-larını Bulgaristan ve dünyaya tanıtmak amacıyla 29 Temmuz-29 Ağustos 2011 tarihleri arasında Kültür ve Turizm Bakan-lığınca ağırlandı. Film ekibi, ülkenin doğal güzelliklerini, şehirlerini, yollarını, otellerini, etkinliklerini, mutfağını ve folklorunu tanıt-mak için İzmir’den başlamak üzere Türkiye genelini dolaşarak, “Türkiye’yi Keşfet” adlı belgesel filmi tamamladı. “Mail on Sunday” Gazetesi’nde İzmir ile ilgili makale yazan İngiliz gazeteci Gareth Huw Dawies de, 11-13 Ağustos 2011 tarihleri arasında İzmir’in tanıtımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı ta-rafından ağırlanan isimler arasındaydı.

İçtimai TV’s “Beautiful İzmir” documentaryThe crew of İçtimai TV, a national television that broadcasts out of Baku, the capital city of Azerbaijan, came to Izmir on June 6, 2011 to film a 5 part documentary, each 40 minutes, called “Beautiful İzmir”. The crew that included Director Hürrem Nebi-yev, presenter Nuraman Mammedova and cameraman Manaf Guliyev started the documentary by interviewing City Cul-ture and Tourism Administrator Abdülaziz Ediz continued filming in Agora, Konak, Kemeraltı, Kadifekale and museums. The documentary ended with footage taken at Bergama, Foça, Çeşme, Seferihisar, Kuşadası, Selçuk, Tire, İzmir and Karşıyaka. Director Hürrem Nebiyev said that the documentary was a big hit in Azerbaijan and that it fuelled interest for Izmir. The documentary which ran many times from June to August was also shown in Turkey.

Foreign press was entertained Euronews members Petr Federow and Tatyana Federowa were in Izmir between July 26 and August 10, to conduct in-spections on tourism broadcasting and presentations. The Dodo Film Company, which operates in Bulgaria, came to Izmir to introduce Turkey’s touristic destination to Bulgaria and the world and was enter-tained by the Ministry of Culture and Tour-ism between July 29 and August 29.

The crew started filming the scenic beau-ties, cities, roads, hotels, culture, cuisine and folklore of the country in Izmir and finished their documentary called “Dis-cover Turkey” by touring the whole coun-try Gareth Huw Dawies, a journalist who wrote an article about Izmir in the “Mail on Sunday”, was also entertained by the Min-istry of Culture and Tourism during August 11-13, 2011.

24 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 27: izmir dergisi

25İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 28: izmir dergisi

Turizmde 2012’nin rotası çizildiTurizm sektörüne yön verenler, 2012 yılı için sektörde rekabet edilebilirliği artırmak, yeni yatırım olanaklarını ve bölgenin turizm rotasını saptamak amacıyla bir araya geldi.

İzmirli turizmciler, Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Birliğinin (ETİK) önderli-

ğinde Mövenpick Otel’de düzenlenen top-lantıda, 2012 yılının rotasını çizdiler.

Toplantıya; İzmir İl Kültür ve Turizm Mü-dürü Abdülaziz Ediz, ETİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler, ETİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Tercan, ETİK Ge-nel Sekreteri Sevda Zorlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı eski Müsteşarı Güman Kızıltan katıldı. İzmir Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (İzmir CVB) ile Ege Turizm Derneği yetki-lileri, sektör temsilcileri ve öğretim üyeleri de toplantıda hazır bulundu.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, toplantıda yaptığı konuşmada, 25 bin ve 5 binlik imar planlarında son aşamaya ge-

People from the tourism sector in Izmir mapped the tourism route for 2012

during a meeting held at the Mövenpick Hotel organized by the Aegean Touristic Facilities Association (ETİK).

The meeting was attended by the İzmir City Culture and Tourism Director Ab-dülaziz Ediz, ETİK Chairman of the Board Mehmet İşler, ETİK vice chairman Bülent Tercan, ETİK General Secretary Sevda Zorlu and former undersecretary of the Ministry of Culture and Tourism Güman Kızıltan. Authorities from the Izmir Congress and Tourist Bureau, members of the Aegean Tourism Association, representatives of the sector and academics were also pres-ent at the meeting.

During his speech at the meeting, İzmir City Culture and Tourism Director Abdül-aziz Ediz said that they were at the last stages of the building schemes for the 25 thousand and 5 thousand congress cen-ters and authorities from the Ministry were working for three days for land allocation. Ediz said, “If we can overcome legal mat-ters, our touristic areas all the way from Dikili to Selçuk, Pamucak will be opened to investors. In addition, our archeological digs at 21 different spots are underway. Various ruin sites will be open to the pub-lic in the next two years.”

İzmir will be advertised in one voice ETİK President Mehmet İşler said that they would like to apply a smaller model

Güncel / Actual

26 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 29: izmir dergisi

The route for tourism in 2012 was mapped

Those who shape the tourism sector met to increase competitiveness in the sector, determine new investment

possibilities and to map the tourism route of the region.

lindiğini, bakanlık yetkililerinin üç gündür İzmir’de arazi tahsisleri için ciddi çalışmalar yaptıklarını anlattı. Ediz, “Hukuki sıkıntılar yaşanmadığı takdirde Dikili’den Selçuk Pamucak’a kadar uzanan turizm bölgeleri-miz, yatırımcıya açılacak. Ayrıca kentte şu anda 21 ayrı noktada arkeolojik kazılarımız sürüyor. Önümüzdeki iki yıl içerisinde farklı ören yerlerimiz de halkın ziyaretine açıla-cak” dedi.

İzmir tek bir ses olarak tanıtılacakETİK Başkanı Mehmet İşler ise Kültür ve Turizm Bakanlığının ülke genelinde uygu-ladığı başarılı tanıtım çalışmalarının küçük modelini İzmir’e uygulamak istediklerini belirtti. İşler, izlemek istedikleri tanıtım stratejilerini şöyle açıkladı:“Bakanlığımızın tüm Türkiye’de farklı tu-rizm çeşitlerine uyguladığı tanıtım mo-delini, İzmir’de tek bir çanakta sunaca-ğız. Tek bir ses olarak İzmir’i tanıtacağız. Almanya’da bir araştırma şirketine İzmir’in tanıtımı adına bir çalışma yaptırdık. Mesela Efes Antik Kenti, bilinirlik açısından kentten daha fazla öne çıkıyor. 3,5 milyon nüfuslu İzmir’i destinasyon haline getirmemiz için yaptırdığımız araştırmadan birçok sonuç elde ettik.”

İzmir örnek alınıyorİZKA Planlama Programlama Koordinasyon Birim Başkanı Sibel Ersin de, farklı kurum ve kuruluşlarla yüz yüze yapılan birçok görüş-me sonrasında hazırlanan İzmir Kentsel Pazarlama Stratejisi’nin detaylarını anlattı. Türkiye’deki diğer kalkınma ajanslarının bu konuda İzmir’i örnek aldığını anlatan Ersin,

“Bir referans belgesi niteliği taşıyan strateji planı, kent turizminin geliştirilmesine dair 170 yenilikçi ve yaratıcı farklı fikri içeriyor. Amacımız; ortak akıl oluşturarak, İzmir’e daha fazla ve yüksek gelir grubunda turist gelmesini sağlamak, cazibe merkezlerinin sayısını artırmak dolayısıyla turizm gelirle-rini artırmak” dedi.

Turizm Yatırım Danışmanı, duayen turizmci Güman Kızıltan ise “Asayiş, eğitim, temizlik gibi hepsi başlı başına ilgilenilmesi gere-ken temel sorunlarımız var. Turistin kendini güvende hissetmesini sağlayacak temel altyapı sorunlarını çözmemiz gerekiyor’’ dedi.

İzmir’e Bakanlık ilgisiKültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü görevlisi Gökçe İnce ise İzmir’in 2009 yılından bu yana hızlı ve olumlu yol kat ettiğini söyledi. İlk zamanlar sektörün kendi içinde bile anlaşmazlıklar olduğuna değinen İnce, “Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın özel ilgisi ve katkısı saye-sinde bugün İzmir’de birçok somut adım atıldı. İZKA ve ETİK gibi kuruluşların bakan-lığımızla işbirliği sonucunda önümüzdeki yıl çok daha iyi noktalara geleceğimize biz inanıyoruz.” dedi.

Çalıştaydan ortak görüş: İzmir’de turizm üst birliği kurulmalı İzmirli turizmciler, İzmir Kalkınma Ajan-sı (İZKA) yetkilileriyle de bir araya geldi. Toplantıda, turizm sektörü temsilcilerine, İZKA’nın proje destekleri anlatıldı. Bu top-lantıda, İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu,

of the successful advertising strategies conducted by the Ministry of Culture and Tourism for Turkey in Izmir. Here is how İşler explained their desired advertising strategies:

“The Ministry has an advertising strategy that is geared towards the various touristic characteristics in Turkey. We will use this strategy by presenting Izmir in a single dish. We will advertise Izmir in one voice. We commissioned a survey to a German company about the advertisement of Izmir. For example; the Ephesus antique city has maximum awareness. We derived many results from this survey which we did to make Izmir an important touristic destination.

İzmir is an exemplary city İZKA Planning, Programming and Coordi-nation Unit Chief Sibel Ersin talked about the details of the Izmir Urban Marketing Strategy that was prepared after input from various facilities and companies. Er-sin, who pointed out that other planning agencies around the country were fol-lowing Izmir regarding this matter, said: “This strategy plan, which is like a refer-ence document, includes 170 innovative and creative ideas for the development of urban tourism. Our target is to attract wealthier tourists, increase the number of attraction points, thus increasing revenue from tourism.”

Tourism Investment Consultant Güman Kızıltan said, “We have basic problems such as public peace, education and

27İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 30: izmir dergisi

İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, TAV Ge-nel Müdürü Erkan BALCI, İzmir Skal Başkanı Haldun Palanduz’un yanı sıra İzmir Reh-berler Odası ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) yetkilileri de bulundu.

İzmir’in yeterince tanınmadığı konusunu, kuruldukları günden bu yana dile getirdik-lerini anlatan İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, bu amaçla İzmir için “Kentsel Pazar-lama Stratejik Planı” hazırladıklarını belirtti. Turizmcilere “İZKA uygulayıcı değil, destek mekanizması bir kuruluş. Biz sadece size destek olabiliriz. Bize proje ve öneri geti-recek olan sizlersiniz” diye seslenen Can, kar amacı güden kuruluşların İZKA’ya baş-vururken, mutlaka KOBİ tanımına uyması gerektiğini vurguladı.

Tunçsu: Avrupa Sağlık Turizm Fuarı 2013’de İzmir’de İzmir’in önünde EXPO gibi çok önemli bir gündem maddesi olduğuna değinen İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu da, medikal sektörüyle turizm sektörünün bir araya ge-leceği bir çalıştayın yararlı olacağını belirt-ti. 2012 yılında Chicago’da düzenlenecek Dünya Sağlık Turizm Fuarı’na İzmir Valiliği olarak katılacaklarını anlatan Tunçsu, “Bu amaçla iki stand kiraladık. Bu fuarda hem İzmir’in sağlık olanakları hem de turistik özellikleri tanıtılacak. EXPO’ya ilişkin de çalışma yapacağız” dedi. Avrupa Sağ-lık Turizm Fuarı’nın 2012 yılı Mayıs ayında İzmir’de yapılacağını belirten İzmir Vali Yar-dımcısı Haluk Tunçsu, bu fuarın EXPO için ciddi bir ön çalışma olacağını vurguladı.

cleanup. We need to solve our basic in-frastructure problems so that tourists feel safe in the city.’’

The Ministry’s interest in Izmir Gökçe İNCE, an officer at the Ministry of Culture and Tourism’s Advertisement Di-rectorate, said that Izmir had developed quickly and efficiently since 2009. Ince, who pointed out to the disputes within the sector at first, said: “Thanks to the efforts of our Minister Ertuğrul Günay, a lot of positive steps were taken in Izmir. I believe that the city will be in even bet-ter condition in the near future with the collaborations of establishments such as İZKA and ETİK with our Ministry.”

A mutual decision at the meeting: A tourism higher association must be established in Izmir People from the tourism sector in Izmir also held a meeting with the Izmir Devel-opment Agency (İZKA). During the meet-ing, people from the sector were told about the supports of IZKA. The meeting was attended by the Assistant Governor of Izmir İzmir Haluk Tunçsu, İZKA General Secretary Ergüder Can, TAV General Man-ager Erkan BALCI, İzmir Skal President Hal-dun Palanduz and authorities from Izmir Tour Guides Association and the Turkish Travel Agencies Association (TÜRSAB).

İZKA General Secretary Ergüder Can, who pointed out to the fact that the advertise-

ment of Izmir was insufficient and that they have been voicing this opinion since their establishment, said that they had prepared the Izmir Urban Marketing Strat-egy just for this purpose. Here is what Can said to the people in the tourism sector: “İZKA does not put plans into action, it is a support mechanism. We can only support you. You are the ones who will bring us projects and suggestions.” Ergüder Can also said that when establishments who want to make a profit apply to IZKA, they must be defined as SMEs.

Tunçsu: The European Health Tourism Fair will be held in Izmir in 2013 Assistant Governor of Izmir İzmir Haluk Tunçsu, who pointed out that Izmir had a very important agenda as EXPO, said that a workshop that included the medial and tourism sectors would be very beneficial. Tunçsu, who added that they were going to participate in the World Health Tourism Fair in Chicago in 2012, said: “We have rented two stands for this fair as the Governorship of Izmir.

We will advertise the health opportunities and touristic characteristics of Izmir and also conduct works regarding EXPO.” As-sistant Governor of Izmir İzmir Haluk Tun-çsu who pointed out that the European Health Tourism Fair in the May of 2013 would be held in Izmir said that this or-ganization would be a serious preliminary work for EXPO.

28 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 31: izmir dergisi

29İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 32: izmir dergisi

“Kırmızı” İzmir’den yola çıktıReklamcılarla kentlerinde buluşan Kırmızı ekibi, 14 Eylül 2011 Çarşamba akşamı, İzmirli reklam ajansları ve reklamverenlerle buluştu.

The Kırmızı team who join up with advertisers at their own cities, met with advertising agencies and advertisers of Izmir on Wednesday, September 14, 2011.

Reklam sektörünü daha derinlemesine ve ülke çapında kapsamak amacıyla, İs-

tanbul dışındaki reklam ajanslarının bulun-dukları kentlere giden Kırmızı Bölge ekibi, 14 Eylül 2011 Çarşamba akşamı, İzmirli rek-lam ajansları ve reklamverenler ile buluştu. Kırmızı Ödülleri’nin ev sahipliğinde, İzmir reklam sektörünün önde gelen isimleri ve reklamverenlerinin katılımlarıyla İzmir Arena’da gerçekleşen kokteylde, bu yıl için planlanan yenilikler paylaşıldı.

Geçtiğimiz yıl Kırmızı Bölge Reklam Ödülleri’nde, Foça Yoğurt ilanlarıyla büyük ödül Kıpkırmızı’yı kazanan İzmirli reklam ajanslarından Reklam Merkezi, düzenle-nen kokteylde Kırmızı Ödülleri’nin, ajansa kattıklarını paylaştı. Geçen yıl İzmir’e ödül kazandıran diğer ajans ve reklamverenler de günün anısına bir kez daha belgelenip,

“Kırmızı” started out from Izmir

Güncel / Actual

30 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 33: izmir dergisi

alkışlandı. Yerel basın reklamlarında yara-tıcılığın artırılmasını özendirmek, İstanbul dışında bulunan reklam ajanslarının, çalı-şanlarının ve reklamverenlerin başarılarını belgeleyip, ödüllendirmek amacıyla tasar-lanan Kırmızı Bölge Basında En İyiler Rek-lam Ödülleri’nin ikinci yılında da Anadolu reklamcılığının en yaratıcı reklamcı ve rek-lamverenleri alkışlanacak.

Geçtiğimiz yıl, Türkiye genelinde 60 ajans-tan 378 reklam içeren 280 başvuru ile büyük ilgi gören Kırmızı Bölge’ye, www.kirmiziodulleri.com üzerinden başvurular başladı. Tüm Türkiye genelindeki, reklamcı ve reklamverenlerin bir araya geleceği, ya-ratıcılıklarını ve başarılarını kutlayacakları 2. Kırmızı Bölge ödül töreni ise Aralık ayında, İzmir’de düzenlenecek.

The Kırmızı regional team, who meet agencies outside of Istanbul at their

own cities to cover the whole advertising section in Turkey, met with advertising agencies and advertisers of Izmir on Wed-nesday, September 14, 2011. During the cocktail that was organized by the Awards at Izmir Arena and attended by the promi-nent names in the sector and advertisers, innovations that were planned for this year were discussed.

A local advertising agency, Reklam Mer-kezi, which received the most prestigious award last year for their advertisement of Foça Yoghurt, shared the contributions of the award to the agency during the cock-tail. Other local agencies and advertisers who received awards last year were also

mentioned and congratulated. Kırmızı Bölge, which was established to encoura-ge creativity in local press advertising and to document and celebrate the success of advertising agencies outside Istanbul, will also award the most creative advertisers and agencies in Anatolia during its second year.

Applications to Kırmızı Bölge, which was quite popular last year with 280 applicati-ons from 60 advertising agencies with 378 advertisements, started on www.kirmizio-dulleri.com. The award ceremony for the 2nd Kırmızı Bölge competition will be held in Izmir in December.

Tasar İletişim Başkanı Murat Türkay-Rekmar Hande GöktepeYamans Ajans Başkanı Atilla Yaman - Freelance Group Güler Sarıgöl

Kırmızı Ödülleri Koordinatörü Gürül Öğüt

Japar Rezervuar Yetkilileri Engin Erbay - Nihan SayiliBerk Optik Sahibi Aylin ve Levent Pala

31İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 34: izmir dergisi

İzmir Fuarı 80 yaşındaArdında kalan yıllarla, kimimiz büyüdük, kimimiz orta yaşı çoktan devirdik ama stantlar, konserler, eğlenceler ve birbirinden renkli etkinliklerle hafızalarda yer eden İzmir Fuarı, bugün de kenti dünyanın dört bir yanıyla buluşturan en önemli kapısı…

The İzmir International Fair is 80 years old!

Some of us grew up, some of us are now middle aged but the İzmir International Fair, which we still remember with its stands, concerts and colorful activities is

still an important place that unites the city with the four corners of the world…

Çocukluk günlerimizin en unutulmaz anları arasındadır fuar günleri. Gelişi

dört gözle beklenen, en güzel giysilerin giyinilip meraklı bakışlarla doyasıya yaşa-nılan İzmir Fuarı, kentle özdeşleşen ismiyle 80 yılı geride bıraktı. Ardında kalan yıllarla, kimimiz büyüdük, kimimiz orta yaşı çoktan devirdik ama stantlar, konserler, eğlenceler

The days we have spent at the fair are amongst the most beautiful of our

childhood. The İzmir International Fair which was awaited with much anticipa-tion and visited after we put on our best clothes is now 80 years old. Some of us grew up, some of us are now middle aged but the İzmir International Fair, which we

still remember with its stands, concerts and colorful activities is still an important place that unites the city with the four cor-ners of the world… In the month of September, when hot days will give way to warm spring days, the İzmir International Fair will open its doors to its visitors for the 80th time. The

Fotoğraflar / Photography: SÜHA TARMAN KİŞİSEL ARŞİVİ - İZFAŞ ARŞİVİ

32 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Nostalji / Nostalgia

Page 35: izmir dergisi

ve birbirinden renkli etkinliklerle hafızalar-da yer eden İzmir Fuarı, bugün de kenti dünyanın dört bir yanıyla buluşturan en önemli kapısı…

Sıcak yaz ayının yerini ılık bahar akşamları-na bıraktığı Eylül ayında İzmir Fuarı kapıla-rını 80’inci kez misafirlerine açtı. 17 Şubat 1923 yılında Atatürk’ün talimatıyla İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde 80 yıllık bir gelenek olan İzmir fuarının temelleri atıldı. Mustafa Kemal Atatürk, İzmirli tüccar Şerif Remzi Reyent’in, Konak ilçesi Yemiş Çarşı-sı’ndaki 4-5 bin kişi alabilecek büyüklükteki binasında, imal edilen her şeyin teşhirinin yapılacağı ‘Yerli Mallar Sergisi’ açılması ta-limatını verdi. Bugün Türkiye’nin birçok kentinde renkli stantlar, büyük açılış kok-

foundations of the fair were laid during the Economic Congress in February 17, 1923 in İzmir with the directive of Atatürk. Mustafa Kemal Atatürk ordered the opening of a “Local Goods Fair” that would exhibit ev-ery piece of production in the 5 thousand capacity building of local tradesman Şerif Remzi Reyent located in the Yemiş Ba-zaar in Konak. That was the beginning of international fairs that now have colorful stands, fancy opening cocktails and inter-est from the international communities in all the corners of Turkey.

The first local goods exhibition called “September 9”, which is the independence day of İzmir, was opened in 4-25 Septem-ber 1927 in the Mithatpaşa Art Institute. 71

state institutions, 195 local and 72 foreign companies attended the first fair. The sec-ond one was opened in 4-21 September, 1928 which was attended by 515 compa-nies, 155 of them foreign. When a larger area was needed, an exhibition area was built on the place which now houses the Swiss Hotel Grand Efes and the exhibition was renamed as the “September 9th Na-tional Fair” The opening ceremony was at-tended by the Chief of Staff at that time Fevzi Çakmak, the Mayor of İzmir, Kazım Dirik Pasha and Chief Magistrate Dr. Be-hçet Uz.

Suat Yurdkoru, a local of İzmir, went to Rus-sia in 1933 with the Turkish sports proces-sion while he was a sports reporter for the

9 Eylül Kapısı

33İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 36: izmir dergisi

teylleri, uluslararası camianın ilgisiyle yapılan fuarların ilki böylelikle gerçekleştirildi.

İzmir’in kurtuluş günü olan “9 Eylül” adının verildiği yer-li mallarının ilk sergisi 4-25 Eylül 1927’de Vali Kazım Dirik Paşa’nın çalışmaları sonucunda Mithatpaşa Sanat Enstitüsü’nde açıldı. 71 resmi kuruluş, 195 yer-li, 72 yabancı firmanın katıldığı, İktisat Kongresi sergisinden son-raki ilk sergi olma özelliğini alan bu organizasyonun ikincisi, 4-21 Eylül 1928’de düzenlendi. Bu ser-giye 155’i yabancı olmak üzere 515 firma katıldı. Daha geniş bir mekân yaratma gereği ortaya çıkınca 1931 yılında, bugünkü Swiss Otel Grand Efes’in kuruldu-ğu alan üzerinde bir sergi alanı inşa edildi ve 9 Eylül Sergisi, ‘9 Ey-lül Milli Panayırı’ adını aldı. Açılış törenine, dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ile İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa ve Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz katıldı.

İzmirli Suat Yurdkoru, Yeni Asır Gazetesi spor muhabirliği yaparken, 1933 yılında Türk sporcu kafilesiyle yönetici olarak Rusya’ya gitti. Mosko-va Fuar Alanını gezerken çok etkilenen Yurdkoru, fuar ala-nının panosundaki krokileri, kara kalemle bir kağıda alarak İzmir’e döndü. Bu arada beledi-ye meclisi üyeliğine, ardından da Belediye Başkan Yardımcılığı görevlerine getirilen Yurdkoru, İzmir yangınının harabe haline çevirdiği alanda Kültürpark oluş-turma fikrini sunduğu Başkan Dr. Uz’dan olumlu yanıt aldı.

Genç Cumhuriyetin ilk fuar etkinliğiBugünkü 450 bin metrekarelik Kültürpark’ın temeli, çok kısa zamanda moloz yığınlarından arındırılarak,

local newspaper. Yurdkoru who was most impressed by the Mos-cow Fair Area copied the lay-outs of the area and returned to İzmir. Yurdkoru who was first elected to be a member of the municipality and then pro-moted to deputy mayor sug-gested the establishment of a culture park in the area that was destroyed by fire and was approved by the Chief Magistrate Dr. Uz.

The first fair of the young republic The foundations of the now 450 thousand square meter culture park were laid in January 1, 1936 with a huge ceremony. The fair which was finished with moral support from then Prime Min-ister İsmet İnönü and financial contributions from the govern-

ment opened with the name “Arsıulusal İzmir Fair” on September 1, 1936 with a speech by İsmet İnönü fi-nally found its place in the

culture park. That year, 104 foreign and 424 national firms attended the fair. Thus,

the first international fair of a young republic took place in İzmir.

During the first part of the 1940’s the fair was affected by WWII and could not be opened in 1942 but events were orga-nized under the name “Cul-ture Park Activities” for the local crowds. The fair which reopened in1943 in spite of war was also attended by countries that were still fighting such as Britain, Italy and Germany. While the whole world was at war, a phrase that was one of the founding principles of Tur-key, “Peace at home, and peace in the world” was shared with

the world at the İzmir fair.

34 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 37: izmir dergisi

devasa bir parka dönüştürülmek üzere 1 Ocak 1936 yılında büyük bir törenle atıldı. Yoğun çalışmalar sonunda dönemin Baş-bakanı İsmet İnönü’nün sağladığı manevi destek ve hükümetin de maddi katkılarıyla 1 Eylül 1936 günü, bugünkü Lozan Kapısı önünde İsmet İnönü’nün açılış konuşma-sıyla ‘Arsıulusal İzmir Fuarı’ adıyla açılan fuar, Kültürpark’taki yerine böylece kavuş-tu. O yılın fuarına 104 yabancı, 424 yerli ku-ruluş temsilci gönderdi. Böylelikle ilk ulus-lararası fuar etkinliğini Genç Cumhuriyet İzmir’de gerçekleştirdi.

Tarih 1940’ları gösterdiğinde ise İzmir Fua-rı, 2. Dünya Savaşı’nın yarattığı tahribattan payını aldı ve 1942 yılında açılamadı. An-cak halkın ihtiyacı doğrultusunda ‘Kültür-park Eğlenceleri’ adı altında organizasyon düzenlendi. Savaşın bütün hızıyla devam

ettiği 1943 yılında kapılarını açan fuara, sa-vaşta olan ülkeler de katıldı. İngiltere, İtal-ya ve Almanya fuarda yer aldı. Tüm dünya savaştayken İzmir Fuarı’nda Türkiye’nin kuruluş felsefi olan “Yurtta Sulh Cihan’da Sulh” anlayışı tüm dünyaya sergilendi. 1947 yılına gelindiğinde İzmir Enternasyonal Fua-rı, Uluslararası Fuarcılık Endüstrisi Derneğine (UFI) üye oldu. Böylece fuarcılık sektörünün en üst kuruluşu olan UFI’de Türkiye’nin de temsilcisi bulunmaya başladı. 1950 yılında fuar çocuklara açıldı ve ilk kez onlar için Lu-napark kuruldu. 1960 ile 1970’li yıllarda İzmir Enternasyonal Fuarı’nda Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuri-yetler Birliği (SSCB) uzay teknolojilerini ser-giledi. Bu yıllarda, ulusal sanayi malları ve ürünleri uluslararası pazara gösterilirken, Almanya ve İngiltere ürettiği son model otomobilleri görücüye çıkarıyordu.

In 1947 the İzmir International Fair became a member of UFI, the global association of the exhibition industry. Thereby, Tur-key started having a representative in the most important element of the exhibition sector. In 1950, the fair was opened to the kids and an amusement park was built. In the 60’s and 70’s the United States and the Soviet Union exhibited their space tech-nologies and Germany and Britain exhib-ited their latest models of cars.

Celebrities at the fairWhile time blended into historical docu-ments, unforgettable shows were added to the fun of children and fair stands. The most popular period of the fair was the 70’s and 80’s. While the name of the fair started to be associated with entertain-ment and art, many important artists and

Dr. Behçet UZ

35İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 38: izmir dergisi

Ünlü isimleri ağırlıyorZaman tarih sayfalarına karışırken ço-cukların eğlencesinin ve fuar stantlarının yanına unutulmaz eğlence programları eklendi. İzmir Fuarı’nın en gözde döne-mi 1970 ve 1980’li yıllarda yaşandı. İzmir Enternasyonal Fuarı daha çok eğlence ve sanat dünyasıyla gündeme gelirken, isimleri hala gönüllerde özlemle anılan birbirinden önemli sanatçılara ev sahip-liği yaptı. Sanat müziğinin efsane ismi Müzeyyen Senar ve Sanat Güneşi Zeki

Müren İzmir Fuarı ile aydınlattı dört bir

yanı. Sadece onlar mı? Behiye Aksoy,

Gönül Yazar, Emel Sayın, Bülent Ersoy,

İbrahim Tatlıses, fuarın gazinolarını insan

seline çevirirken, İsmail Dümbüllü, Nejat Uygur, Sadri Alışık ve Öztürk Serengil, Metin Akpınar-Zeki Alasya, Levent Kırca gibi tiyatro ve şov dünyasının duayen-lerinin yarattığı kahkaha sesleri kulakları çınlattı.

Atatürk’ün doğumunun 100. yılını kutla-ma etkinlikleri kapsamında 1981 yılında İzmir Fuarı, Atatürk Fuarı adıyla düzen-lendi. Fuarda ilk ihtisas denemeleri bu yıl başladı. Zaman her şeyi olduğu gibi İzmir

Fuarı’nı kendine uydurmaktan geri kal-

madı. Her şey hızla sergilenip hızla tüketil-

meye başlanırken, bir ayı bulan fuar süresi

önce 15 güne indirildi. 1 haftası uluslara-rası, 1 haftası ulusal düzeyde olmak üzere 2 haftalık süre uygulaması yerleşti. Fuarda 1992 yılından itibaren onur konuğu ülke, 2005 yılından itibaren de onur konuğu il uygulaması başlatıldı.

Yüreklerde geçmişe duyulan özlem bir kenarda dururken, her daim fuarcılığın, eğlencenin ve İzmirlilerin merkezi olan İzmir Enternasyonel Fuarı bu yıl 80’inci yaşını kutladı. Fuarda ilk kez partner ülke uygulamasına geçildi. İzmir, partner ola-rak Avusturya’yı, “onur konuğu il” olarak da Denizli’yi ağırladı. 80. fuarın teması ise “Çevre ve çevre teknolojileri” oldu.

80 yılda milyonlarca anıyı, onlarca başa-rıyı biriktiren İzmir Enternasyonal Fuarı, nostaljiyle gelecek umudunun kesiştiği yerde yine sizleri bekliyor.

singers came to perform at the location. Great traditional Turkish performers such as Müzeyyen Senar and Zeki Müren per-formed there many times along with Be-hiye Aksoy, Gönül Yazar, Emel Sayın, Bülent Ersoy and İbrahim Tatlıses. Famous actors such as İsmail Dümbüllü, Nejat Uygur, Sa-dri Alışık, Öztürk Serengil, Metin Akpınar-Zeki Alasya and Levent Kırca performed at the theatre and gave us memorable per-formances where we laughed our hearts out.

In 1981, the fair was renamed the Atatürk Fair to commemorate the 100th year of Ataturk’s birthday. The first specialization attempts started that year. Time, as it does to everything, changed the fair. Because of mass consumption and changing tra-ditions, the fair was shortened to 15 days instead of 30. Now, one week is devoted to international firms and 1 week is dedi-

cated to local firms. Starting from 1992, the honorary country tradition started to be observed and from 2005 the honorary city tradition started to be observed at the fair. While we are yearning for the days gone by, the İzmir International Fair which is the center of fun and exhibitions and an indispensible location for the people of İzmir is getting ready to celebrate its 80th birthday. For the first time this year, a partner country application is going to be introduced. İzmir has chosen Austria as a partner country and Denizli as the hon-orary city. The theme of this year’s fair will be “Environment and Environmental Tech-nologies”

The İzmir International Fair which has accumulated millions of memories and successes in 80 years awaits you at the intersection of nostalgia and a hopeful future.

36 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 39: izmir dergisi

37İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 40: izmir dergisi

Türkiye’nin renkleri TRT Belgesel’de

Turkey’s colors on TRT Documentary

Ülkenin uluslararası alandaki imajını güçlendirmek ve Türk seyircisinin belgesel program özlemine karşılık vermek amacıyla yayın hayatını sürdüren TRT Turizm ve Belgesel kanalı, Türkiye’nin zenginliklerini dünyaya tanıtıyor.

The TRT Tourism and Documentary Channel which continues its broadcasts to strengthen Turkey’s image in the international arena and to present quality

documentaries to the Turkish public, introduces the riches of Turkey to the world.

38 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Güncel / Actual

Page 41: izmir dergisi

Yayın akışını turizm ve belgesel olmak üzere iki ana tema üzerine kuran TRT

Turizm ve Belgesel kanalı, ikinci yılını dol-durdu. Türkiye’nin tanıtımı ve ülke turizmi-nin gelişmesi için Türkçenin yanı sıra İngi-lizce, Almanca, Fransızca yayın yapan TRT Turizm ve Belgesel Kanalı; Avrupa, Orta Asya’nın bir bölümü, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika’da yer alan ülkeler, dijital plat-formlar aracılığıyla bazı Avrupa ülkeleri ve Avustralya, internet aracılığıyla da bütün dünyaya ulaşıyor.

Türkiye’nin uluslararası alandaki imajını güçlendirmek ve Türk seyircisinin belgesel program özlemine karşılık vermek amacıy-la kurulan TRT Turizm ve Belgesel Kana-lı, Erzurum’dan Diyarbakır’a, Antalya’dan Trabzon’a Türkiye’nin dört bir yanından gerçekleştirdiği canlı bağlantılarla, yöre-lerin tarihi, turistik, kültürel zenginlikleri ve ilginç özelliklerini izleyicisine sunuyor. Turksat 2A ve Hotbird uydularından tüm dünyaya yayın yapan TRT Turizm ve Belge-sel Kanalı, ayrıca özel yayın paketleriyle de izleyicisine ulaşıyor.

“Kardeş Kentler” ekrana yansıyacakTRT Turizm ve Belgesel Kanalı, Avrupa Birliği (AB) fon desteği ile gerçekleştirilen “Kardeş Kentler” programıyla Türkiye ve Avrupa Birliği’nden 13 kardeş kenti ek-ranlarına taşıyacak. Her bölümü 25 dakika olan programın amacı, Türkiye ve dünya-daki yerel yönetimler arasında etkin ilişki-ler kurulmasını sağlamak ve ortaya çıkan ilişkiler sonucunda turizmi ve ticareti can-landırmak.

The TRT Tourism and Documentary Channel which establishes its broad-

cast schedule on two main themes- tour-ism and documentary- is celebrating its 2nd anniversary. The channel which broadcasts in Turkish, English, German and French to contribute to the tourism in the country broadcasts in Europe, a part of Central Asia, the Arab Peninsula and coun-tries in Northern Africa and some Europe-an countries, Australia via digital platforms and all the world through the internet.

The TRT Tourism and Documentary Chan-nel which was established to strengthen Turkey’s image in the international arena and to present quality documentaries to the Turkish public, presents its viewers with detailed information about the cities all around Turkey through live broadcasts; highlighting the historical, cultural and touristic riches of the regions. The chan-nel which broadcasts al around the world through Turksat 2A and Hotbird satellites also provides special broadcast packages for its viewers.

“Sister Cities” will be broadcastedThe TRT Tourism and Documentary Chan-nel, will air a documentary called “Sister Cities”, a program sponsored by the EU, about the 13 sister cities of Turkey and The European Union. The target of each 25 minute episode is to establish strong rela-tionships with the local managements in Turkey and the world and to liven up tour-ism and trade after those relationships.

Kardeş KentlerKuşadası-Romanya SinaiKuşadası- Almanya MarlAlanya- Litvanya TrakaiAntalya- Almanya NurmbergBursa- Finlandiya OuluKadıköy- Almanya KrouzbergBeşiktaş- Almanya ErlangenSelçuk- Portekiz FatimaGaziantep- İsveç KarstadEşme- Fransa Herouvelleİzmir- Danimarka OdenseGökçeada- İtalya Sardunya Adası MandasEdremit- İtalya Sicilya Adası Nicolasti

Sister CitiesKuşadası-Romania SinaiKuşadası- Germany MarlAlanya- Lithuania TrakaiAntalya- Germany NurembergBursa- Finland OuluKadıköy- Germany KrouzbergBeşiktaş- Germany ErlangenSelçuk- Portugal FatimaGaziantep- Sweden KarlstadEşme- France Herouvelleİzmir- Denmark OdenseGökçeada- Italy, Sardinia, MandasEdremit- Italy, Sicily, Nicolasti

39İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 42: izmir dergisi

Ege’nin az bilinenlerini dünyaya tanıtıyor

He introduces the lesser known characteristics of the Aegean

Bugün 16 bin üyeli internet grubunun yöneticiliğini üstlenen Necdet Büyükbay’ın amacı, İzmir ve çevresinin bir destinasyon olarak tanıtılmasına katkı sağlamak.

The target of Necdet Büyükbay, who manages a 16 thousand member web site, is to introduce Izmir and its

surroundings as an important touristic destination.

İzmir sevdalısı ve gezi tutkunu Necdet Bü-yükbay. İngiltere’nin Başkenti Londra’dan

yayın yapan bir internet sitesinden gezile-cek yerleri ararken, bu, onun Londra’da gü-zel bir tatil geçirmesine neden olmuş. Tatil dönüşü, memleketi İzmir’i sanal alem üze-rinden tanıtmaya gönül veren Büyükbay, sosyal paylaşım sitesi üzerinde kurduğu “Ege’nin az bilinen muhteşem yerleri” isim-li grubuyla yola çıkar. Bugün 16 bin üyeli grubun yöneticiliğini üstlenen Büyükbay’ın amacı, İzmir ve çevresinin bir destinasyon olarak tanıtılmasına katkı sağlamak.

Facebook sayfanızdan başlayalım, bu fi-kir nasıl oraya çıktı?BÜYÜKBAY: Ben hem iş hem de hobim olduğu için çok sık seyahate çıkıyorum. En son Londra seyahatimde, “Ben Londra’ya gidersem sıra dışı nerelere gidebilirim? Her-kesin gittiği yerlerin yanı sıra bu tür yerlerin dışında çok ilginç yerler var mıdır?” diye in-

Necdet Büyükbay loves Izmir and loves to travel. While he was looking for

places to visit in London, a web site based in London helped him to have a great va-cation. Upon returning from his holiday in London, he sets out to introduce his beloved Izmir on line and starts by estab-lishing a group in the interned called “The Aegean’s lesser known magnificent plac-es” The target of Necdet Büyükbay, who manages a 16 thousand member web site, is to introduce Izmir and its surround-ings as an important touristic destination.

Let’s talk about your Facebook page, how did this idea come about? BÜYÜKBAY: I travel a lot for work and as a hobby. During my latest trip to London, I was looking for interesting, lesser known places to visit and came across a web site called Secret Cities. After that, I was directed to a site called Secret London

Röportaj-Interview: CEYDA ADAR

Necdet Büyükbay

40 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Röportaj / İnterwiev

Page 43: izmir dergisi

ternette araştırma yaparken ‘Secret Cities’ diye bir internet sitesi ile karşılaştım. Sonra-sında ise ‘Secret London’ adında bir siteye ulaştım ve onlarla yazışmaya başladım. Ben Londra’ya geldiğimde nereye gidebilirim diye öneriler istedim. Nelerden hoşlandı-ğımı sordular. Ben de ‘Müzelerden ve ta-rihten hoşlanıyorum’ diye yanıt verdim. Bu tür gruplardaki insanlarla yazıştıktan sonra Londra’da çok ilginç yerlere gittim. Daha sonra ben bunu İzmir’de yapabilir miyim diye düşündüm. Araştırırken o sitelerin ku-rucularından bir bayan ile iletişime geçtim. Böyle bir şey kurmak istediğimi belirttim. ‘’Biz sana yardımcı oluruz’’ dediler. Ve be-nim yaptığım şey, “Ege’nin az bilinen muh-teşem yerleri” diye Facebook’ta bir grup kurmak oldu. Bu grup ilk haftada 100 üyeye ulaştı. Grubu kurduktan sonra hiçbir şey yapmadım. Farklı paylaşımlar oldu ve grup çok ilgi gördü. İlk hafta 1000 üyeye ulaşınca İngiltere’deki hanımefendiyi tekrar aradım.

and started corresponding with them. I wanted them to give me suggestions on where to go. They asked me what kind of things I liked. And I told them I liked mu-seums and history. After receiving sug-gestions from the people on the site I went to really interesting places. Later on, I thought I could do the same for Izmir. While researching the subject, I contacted a woman from the original site. I told her about my project and she told me she’d help. The first thing I did was to open a group in Facebook called “The Aegean’s lesser known magnificent places”. The group reached 1000 members in the first week. I didn’t do anything after I estab-lished the group. People shared all kinds of different things and it became very popular. I contacted the lady in London after the membership reached 1000 af-ter the first week and told her I wanted to share the site internationally. So they

helped me and I registered my facebook page to www.secret-cities.com. Now I have 5000 members.

What kinds of things do you usually share on the site?BÜYÜKBAY: We share most things as long as it’s intriguing. We now have close to 16 thousand members. There are 2 thousand photographs and information about them on the site. People are sharing everything from the first psychological treatment methods in Bergama to the Kozak Plateau, from the restaurants in Izmir to Ephesus. We have a member that said that Heracli-tus, who had said “You cannot step twice into the same stream”, was from Ephesus.

Can you visit all the places that are men-tioned in the group? BÜYÜKBAY: I can’t do that but I learned a lot of things from the group like there was

Bergama Trajan Tapınağı

41İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 44: izmir dergisi

Bu grubu uluslararası ortamda paylaşmak istediğimi söyledim. Bana yardımcı oldu-lar ve Facebook’ta açtığım grubu, www.secret-cities.com’a üye yaptım.Üye sayım 5 bine ulaştı. İnsanlar güzellikleri paylaşıyor.

Genelde ne gibi şeyler paylaşıyorsunuz?BÜYÜKBAY: Gizemli olduğu sürece çoğu şeyi paylaşıyoruz. Şu anda grubun yakla-şık 16 bin üyesi var. Grupta 2 bin adet fo-toğraf ve bu fotoğraflara ait yazılı bilgiler var. Mesela Bergama’da ilk psikolojik te-davi yönteminin uygulanmasından Kozak Yaylası’nın güzelliklerine, İzmir’de hizmet veren restoranlardan Efes’e kadar çok ge-niş yelpazede paylaşımlar oluyor. “Her şey bir başka şeye dönüşür ve hiçbir şey aynı kalmaz. Aynı nehre iki defa girilmez” diyen Herakleitos’un Efesli olduğunu bir üyemiz grupta paylaşabiliyor.

Grupta paylaşılan mekânların hepsine gi-debiliyor musunuz?BÜYÜKBAY: Hepsine gidemiyorum fakat İzmir’de bir Çiçek Festivali olduğunu ya da Kuşadası’nda Uluslararası Motosiklet Festi-vali yapıldığı gibi birçok şeyi buradan öğ-rendim.

Gittiğiniz yerlerden en çok etkilendiğiniz neresi oldu?BÜYÜKBAY: Beni en çok etkileyen yer İzmir’in Menderes ilçesi Ahmetbeyli bel-

a Flower Festival in Izmir and an Interna-

tional Motorcycle Festival in Kuşadası.

Which location impressed you the most during your travels? BÜYÜKBAY: I was most impressed by the

Claros Antique City in the town of Ahmet-

beyli in İzmir’s Menderes borough. After

doing some research on the city after

my visit, I learned that it was one of the 3

most important prophecy centers in the

world. That intrigued me even more. Also,

the pictures of the Zeus Cave at the en-

trance of the National Park Kuşadası were

very interesting.

Are there people in the group looking for information? BÜYÜKBAY: We receive many interesting

questions like “What is the best place for

a honeymoon in or around Izmir, can we

surf someplace else rather than Alaçatı? Is

there a spot for diving? Which is the best

Chinese restaurant in Izmir?”

What is your favorite place in Izmir as a local? BÜYÜKBAY: As someone who windsurfs,

I must say Alaçatı. Also, I like going to the

Kozak Plateau in Bergama and the village

of Şirince.

“İzmir’in bir marka

kent olması gerektiğini

düşünüyorum; bir

pakete konulmalı ve

öyle satılmalı. Biz bir

yoldan gideceksek

Kemeraltı’na, onun

hikayeleri olmalı, hikayeler

anlatmalı insanlara.”

“I believe that Izmir has to

be a brand city; it should

be put in a special package

and marketed like that. If

we were to take a route

to Kemeraltı, that road

must have a story; we

must tell people stories.”

Menderes Claros

42 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 45: izmir dergisi

desindeki Klaros Antik Kenti oldu. Gittikten sonra yaptığım araştırmada, antik kentin dünyadaki 3 önemli kehanet merkezlerin-den birisi olduğu öğrendim. Daha fazla ilgi-mi çekti. Doğası ile etkileyen Kuşadası’ndaki Milli Park girişindeki Zeus Mağarası’nın fo-toğrafları da çok ilgi çekiciydi.

Gruptan bilgi almak için faydalananlar da oluyor mu? BÜYÜKBAY: Çok ilginç sorular soranlar oluyor. “İzmir ve çevresinde en iyi balayı mekânı neresi olabilir? Alaçatı dışında sörf olanağı var mı? Dalış yapılacak bölge var mı? İzmir’de en iyi Çin lokantası nerede?” gibi bizden yardım isteyenler de oluyor.

İzmirli olarak gitmekten en çok keyif aldı-ğınız yerler neresi?BÜYÜKBAY: Sörf yapan biri olarak Alaça-tı diyebilirim. Ayrıca Bergama’daki Kozak Yaylası’na ve Şirince Köyü’ne gitmeyi çok seviyorum.

İzmir’in sahip olduğu tarihi kültürel ve turistik yerlerin yeteri kadar tanıtıldığını düşünüyor musunuz?BÜYÜKBAY: Ben yeterince tanıtılabildiği-ni düşünmüyorum. Bununla ilgili benim başka projelerim var. Uluslararası seyahat kitapları var mesela, bunun İzmir versiyonu yok! İzmir’i her yönüyle tanıtan bir kitap ol-malı. Avrupa’nın birçok yerinde şehir turları var. İzmir’e gelen kişinin kenti tanıması için beş tane ayrı rota olmalı. Profesyonelce ya-pılmış olan rotalar da çok özenle seçilmeli. Bir tanesi Bergama’ya, bir tanesi Efes’e gider döner, diğeri şehir içerisinde kalır. Otobüs-

ler de bu iş için tasarlanmış otobüsler olma-lı. Yürüyüş güzergahları belirlenmeli. İzmir Kemeraltı’nda turistin rahatlıkla gezebilme-sine yardımcı olan tabelalar olmalı. Mesela Atina’da bir internet sitesi var. Oraya gele-ceğinizi söylüyorsunuz ve sizi orada gezdi-recek gönüllü kişiler bulunuyor ve onlar sizi gezdiriyor. İzmir’in bir marka kent olması gerektiğini düşünüyorum; bir pakete kon-malı ve öyle satılmalı. Biz bir yoldan gide-ceksek Kemeraltı’na, onun hikayeleri olmalı, hikayeler anlatmalı insanlara. Örneğin ben ‘Destinasyon İzmir Grubu’nun içerisinde-yim. Uluslararası fuarlarda İzmir stantları açarak, kentimizi tanıtmaya çalışıyoruz.

Destinasyon İzmir Grubu’nun kuruluş amacı neydi? BÜYÜKBAY: Dört sene önce, tamamen gö-nüllülerce kurulan bir grup. Sektörün belirli kesimlerinden insanlar grup içerisinde yer alıyor. Kurulma amacı, İzmir’i bir destinas-yon olarak bütün dünyada tanıtmak. Belirli fuarlara broşür ve katalog gibi materyallerle katılıyoruz.

İzmir’de var olup da bilinirliği az olan, “Keş-ke burası daha fazla tanıtılsa” değiniz yer-ler var mı?BÜYÜKBAY: Smyrna, Klazomenai ve Klaros gibi antik yerler çok daha iyi tanıtılabilir. Ay-rıca İzmir’deki festivaller dünya standartları-na nasıl çıkartılabilir, onun üzerine çalışmak gerek. Hıdrellez kutlamaları, Kemalpaşa’da gerçekleştirilen Kiraz Festivali gibi eğlence-ler, yöre halkının eğlenmesi için gerçekleştiri-liyor. Bence bu festivaller uluslararası sahaya taşınarak, halkların kaynaşması sağlanabilinir.

Do you think that the PR of Izmir’s his-torical, cultural and touristic spots are enough? BÜYÜKBAY: I don’t think so. I have other projects regarding this issue. There are international travel books everywhere but Izmir doesn’t have one! There must be a book that introduces Izmir with all its aspects. There are city tours all over Europe. There must be at least 5 differ-ent routes for tourists who come to Izmir. These professionally established routes must be chosen carefully. One should go to Bergama, the other to Ephesus and the rest should stay in the city. Buses that will be used during these tours must be de-signed only for this task. Walking routes must be established. There must be signs in Kemeraltı so that tourists can find their way easily. For example, there is a web site in Athens. You tell them that you are coming to the city and the site finds you volunteers to take you around the city. I believe that Izmir has to be a brand city; it should be put in a special package and marketed like that. If we were to take a route to Kemeraltı, that road must have a story; we must tell people stories. I am also a member of an online group called “Des-tination Izmir. We are trying to introduce ourselves by putting up stands during the Izmir International Fair.

What is the purpose of the Destination Izmir group? BÜYÜKBAY: This is a group that was estab-lished 4 years ago by volunteers. There are also members of the tourism sector within the group. Its aim is to introduce Izmir to the world as a touristic destination. We participate in certain fairs by handing out brochures and catalogues.

Is there a lesser known place in Izmir that you feel deserves more recognition? BÜYÜKBAY: The antique cities of Smyrna, Klazomenai and Claros could be adver-tised more. In addition, we must work on raising the festivals to world standards. Festivals such as Hıdrellez and the Cherry Festival organized in Kemalpaşa are done for only the locals. These festivals could be carried to an international arena.

Bergama Tiyatrosu

43İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 46: izmir dergisi

Doğanın sesine yürüyün!Efem Çukuru güzergahı doğal güzellikleri ve alternatifli yürüyüş parkurlarıyla huzurlu bir gün vaat ediyor.

Yazı / Article: Hafize YİĞİT

44 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Ekoturizm / Ecotourism

Page 47: izmir dergisi

Walk towards the sound of nature!

The Efem Pit route promises a day filled with serenity with its scenic beauties and alternative hiking paths.

İzmir’de bir sonbahar günü… Havaların inceden serinliğini hissettirmeye başla-

dığı kentte, kendinizi doğanın cömertliği-ne teslim ederek hem ruhunuza hem de bedeninize iyi gelecek bir yolculuğun tam zamanı. Rotanızı ne yöne çevireceğiniz ko-nusunda sıkıntı yaşıyorsanız, Efem Çukuru güzergahı, doğal güzellikleri ve alternatifli yürüyüş parkurlarıyla huzurlu bir gün vaat ediyor.

Bir tarafında Balçova Narlıdere, diğer ta-rafında Seferihisar, bir diğer yanında ise Tahtalı Barajı bulunan Efem Çukuru Köyü, panoramik görüntüsüyle oldukça etkile-yici. Çatalkaya’nın hemen arkasında yer aldığından çok güzel yürüyüş parkurlarına sahip bölgede, Efem Çukuru Köyü’nden başlayarak, istediğiniz uzunluğa göre ken-dinize bir yürüyüş rotası seçebilirsiniz.

Buradan uzun yol almak isteyip, perfor-mansı iyi olanlar için Tırazlı Köyü üzerinden Balçova’ya inmek mümkün. Ayrıca geçen mayıs ayında Efem Çukuru’ndan başlayan ve Çatalca’ya kadar uzanan işaretlenmiş

An autumn day in Izmir…It is just the right time for you to take a trip that

will be good for your body and soul in the city which is cooling down after a long summer. You are having trouble in decid-ing which way to go, which route to fol-low. The Efem Pit route promises a day filled with serenity with its scenic beauties and alternative hiking paths.

The Efem Pit village, which is surround-ed by Balçova Narlıdere, Seferihisar, and Tahtalı Dam, is quite impressive with its panoramic presence. In the region which has beautiful hiking paths, you can select a route for yourself starting from the vil-lage.

For those who enjoy a long walk you can stride down to Balçova from Tırazlı Village. In addition, the marked route that starts from the Efem Pit and reaches all the way to Çatalca, offers an enjoyable route inside the forest that is easy to follow for those who don’t know the way. Another route, especially in March and April, is walking

45İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 48: izmir dergisi

rota, hiç rota bilmeyenler için bile çok ra-hat yürünebilecek, orman içinde çok keyif-li bir güzergah sunuyor. Diğer bir yol ise; özellikle mart, nisan gibi güneşin henüz çok yakmadığı dönemde Gödence’ye yü-rümek. Gödence Köyü de yüksekte oldu-ğu için, bu rotanın çok fazla inişi-çıkışı yok. Küçük tepeleri geçerek derelerin sularında serinleyip, ormanlık yollardan, bağlar ara-sından yürüyebilirsiniz. Halk arasında Ka-vacık üzümü olarak bilinen ve bu bağlarda yetişen siyah üzüm Kavacık, Efem Çukuru, Çamtepe ve Gödence’nin olduğu bu böl-gede yaygın. Zeytin bahçeleri de yamaçlık yerlerde sıklıkla karşınıza çıkıyor.

Diğer yürüyüş parkurlarıyla kıyaslandığın-da oldukça kolay bu rotayı tamamlayıp, Gödence Köyü’ne geldiğinizde, köylülerin yaptığı şarap ve zeytinyağını mutlaka al-malısınız. Buradaki tüm ürünler, köylülerin kendi yetiştirdikleri mahsulden yapıldığı için organik ve çok lezzetli. Ekoturizm me-raklılarındansanız, “Bu bölgede olduğum için çok şanslıyım” cümlesiyle son bulacak seyahatiniz için tek yapmanız gereken, sırt çantalarını alıp yola koyulmak…

to Gödence. Because the Gödence Vil-lage is higher up, this route doesn’t have many ups and downs. You can cool down in the streams after passing small hills and walk through forest roads and vineyards. Black grapes that are produced in these vineyards and are known as Kavacık are abundant in the Efem Pit, Çamtepe and Gödence areas. Olive gardens are also abundant on slopes.

When you arrive in Gödence village after you complete this relatively easy course, you must buy the wine and olive oil pro-duced by the locals. All the products that are sold are organic and delicious because they are made from crops harvested by the locals. If you are a fan of eco-tourism, all you have to do is strap on your back-pack and set out towards a route that will make you feel very lucky once you’ve fin-ished it…

Efem Çukuru’ndan başlayan

ve Çatalca’ya kadar uzanan

işaretlenmiş rota, hiç rota

bilmeyenler için bile çok rahat

yürünebilecek, orman içinde

keyifli bir güzergah sunuyor

The marked route

that starts from the Efem Pit

and reaches all the way to

Çatalca, offers an enjoyable

route inside the forest that

is easy to follow for those

who don’t know the way.

46 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 49: izmir dergisi

47İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 50: izmir dergisi

Siz İzmirli olmanın ayrıcalıklarını doyasıya yaşarken, İzmirli olmayanların kentin soluğunu hissedebileceği ilk duraktır Konak.

KONAK’taKONAK’ta Fotoğraf-Photograph: CEYDA ADAR, ERDİNÇ EREEŞ, AYKUT FIRAT

48 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Konak

Page 51: izmir dergisi

tarihle randevutarihle randevu

While you are taking advantage of being a local of Izmir, Konak is a place where people who are not from Izmir can feel the essence of the city.

A rendezvous with history in Konak

49İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 52: izmir dergisi

Saat Kulesi’nin önünde buluşma-lar, Kemeraltı’nda alışveriş molası, Kızlarağası’nda kahve eşliğinde dost soh-beti, Kordon’da körfezi de yanınıza ala-rak yapılan keyifli yürüyüşler. Siz İzmirli olmanın ayrıcalıklarını doyasıya yaşarken, İzmirli olmayanların kentin soluğunu hissedebileceği ilk duraktır Konak. Ago-ra ve Kadifekale’de tarihle randevunuz, Kemeraltı’nın tarihi camileriyle sürer, Alsancak’ın cumbalı evleriyle eski zaman-lara yol alır, sıcak insanların ev sahipliğinde zamanın bir yerine takılır kalırsınız. Konak demek, 8 bin 500 yıldır var olan bir kentin tüm yaşanmışlıklarına tanık olmak demek-tir. Konak demek, her yönüyle İzmir’in ayrı-calıklarını hissetmektir.

Kısaca İzmir’in kalbidir Konak. Ve Konak de-yince akla gelenler saymakla bitmez desek de, bunların belli başlılarını sıraladık

TARİHİ YERLERHükümet Konağıİzmir’in yönetim merkezi olan, günümüz-deki Hükümet Konağı yerinde bulunan ve Katipzade Konağı olarak bilinen ahşap yapı, vali konağı olarak kullanılmaya başla-nır. Bölgenin “Konak” adıyla anılması, işte

bu eski konak nedeniyledir. Zamanla ha-rap hale gelen yapı yıktırılır ve yeni konak 1872 yılında tamamlanır.

Saat Kulesi Şehrin hemen herkes tarafından sim-gesi kabul edilen Saat Kulesi, Konak Meydanı’nın odak noktasıdır. Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yı-lında armağan olarak 1901 yılında inşa edilen kulenin mimarı M. Raymond Pere’dir. Üst bölümde, dış yüzlerde bulunan dört adet saat, Alman İmpa-ratoru II. Wilhelm tarafından armağan edilmiştir. 22 adet dişli çarktan saatin mekânizması üzerinde 1901 tarihi bulu-nur ve her biri beşer kilogramdan fazla ve çelik halatlarla bağlı iki ağırlığın haf-tada bir yukarı çekilmesinin sağladığı güç ile çalışır.

Milli Kütüphane 23 Haziran 1912 tarihinde Beyler Sokağı’nda Salepçizade Konağı’nın se-lamlık bölümünde hizmete giren kü-tüphanenin bugünkü binasına taşınma-sı, uzun yıllar almıştır. 29 Ekim 1933’de

Meetings in front of the Clock Tower, tak-ing a shopping break in Kemeraltı, hav-ing coffee with friends at Kızlarağası Inn, enjoyable walks by the sea in Kordon… While you are taking advantage of being a local of Izmir, Konak is a place where people who are not from Izmir can feel the breaths of the city. Your rendezvous with history at Agora and Kadifekale continues with the historical mosques in Kemeraltı and you will be whisked back in time with the salient houses in Alsancak. Konak means witnessing all the lives in the city that has been around for 8500 years. Konak means experiencing all the privi-leges of Izmir.

In short, Konak is the heart of Izmir. And even though words are not enough to describe the characteristics of Konak, we tried to tell you about the most important ones…

HISTORICAL PLACESThe Government Mansion The wood structure which is known as the Katipzade Mansion and is now the Gov-ernment Mansion was later on used as the Mansion of the Mayor. That is why the area

Konak Meydanı

50 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 53: izmir dergisi

Cumhuriyet’in 10.Yıl Şenlikleri’nde hiz-mete açılan Neo-Klasik tarzdaki yapının köşelerdeki ikiz Osmanlı taç kapılarında, iki renk taştan yapılan at nalı, kemer, iki-li ve üçlü gruplar oluşturan pencerede sivri kemerler kullanılmıştır.

Elhamra Sineması Yıllarca Milli Kütüphane’ye bağlı olarak çalı-şan ek bina, Elhamra Sineması olarak İzmir-lilerin belleğine yerleşmiş, 1980’den sonra İzmir Devlet Opera ve Balesi’ne verilmiştir. İzmir Kütüphane Cemiyeti tarafından yap-tırılan ve 840 kişi alacak büyüklükte olan sinema, 120 metrekarelik sahnesiyle döne-min en konforlu ve en büyük sinemasıdır.

Pasaport İskelesi 1867’de başlayan İzmir Limanı inşaatının bir bölümünü oluşturan Pasaport Rıhtımı, 1876’da Fransız Guiffray Şirketi tarafından ve İngiliz mühendislerin projelerine göre bitirilmiştir. Günümüzde Pasaport İskele-si, örneklerine Cumhuriyet’in ilk yıllarında rastladığımız, Osmanlı ve Selçuklu mi-marlığından esinlenen 1. Milli Mimari sti-lindedir.

is known as Konak, which means mansion in Turkish. The Government Mansion which was finished in 1872 burns down in 1970 but is restored almost to its original state later on.

The Clock TowerThe Clock Tower, which is regarding as the symbol of the city by all, is the focal point of the Konak Square. The architect of the tow-er, which was built in 1901, is M. Raymond Pere. The four clocks that are located on the upper exteriors are gifts from German Emperor Wilhelm II. The clocks are dated as 1901 and work with manual power that in-volves pulling two 5 kilogram weights con-nected to steel rods once a week.

The National LibraryIt took a while for the library, which was built in June 23, 1912 in a part of the Salep-çizade Mansion, to be relocated to its cur-rent location. Horseshoe and arches made from two different color stones were used on the twin crown doors and sharp arches were used on the windows of the neo-classical style building which was opened in October 29, 1933.

The Elhamra CinemaThe auxiliary building which was a part of the National Library is etched into the memories of the locals as the Elhamra Cin-ema. The building was given to the Izmir State Opera and Ballet after 1980.

The cinema which was commissioned by the İzmir Library Foundation and has an 840 people capacity was one of the big-gest and most luxurious of its kind at that time.

The Pasaport Pier The Pasaport Pier which is a part of the construction plan of the Port of Izmir that started in 1867, was finished by a French company called Guiffray according to the plans of British engineers in 1876. The Pier today exhibits the 1st National Architectur-al Style which is inspired by Ottoman and Seljuk architecture.

Alsancak Train StationThe Alsancak Train Station which was founded in 1857 during Governor Mustafa Paşa, was named after its first stop and was opened for business in 1858.

Pasaport Pasaport

51İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 54: izmir dergisi

Alsancak Garı 1857’de Vali Mustafa Paşa döneminde te-meli atılan demiryolunun başlangıcında yer alan Alsancak (o günkü adıyla Punta) Garı, 1858’de hizmete açılmıştır.

Turizm Müdürlüğü1891’de kurulan İzmir Ticaret Borsası, 1919’a kadar yapıda etkinliğini sürdürmüş, işgalden sonra 1921’de ise Yunan Milli Bankası’nın kullanımına ayrılmıştır. Cum-huriyet Döneminde uzun yıllar PTT olarak yararlanılan yapı, bugün İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne hizmet veriyor.

AsansörKarataş Semti’nde, Mithatpaşa Caddesi’nden yaklaşık 40 metre yükseklikteki Halil Rıfat Paşa Caddesi’ne çıkan Asansör, 1907 yılında Nessim Levi tarafından yaptırılmıştır.

Mithatpaşa Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi İzmir’in kurtuluşundan günümüze aynı ya-pıda eğitim veren en eski okuldur.

Tourism Directorate The Izmir Commodity Exchange which was founded in 1891 continued its transi-tions in the structure until 1919 and gave away the building to the Greek National Bank after the invasion. The building now serves as the headquarters of the Izmir City Culture and Tourism Directorate.

Asansör (The Lift)The Lift that opens to Halil Rıfat Paşa Ave-nue which is 40 meters above Mithatpaşa Avenue in the Karataş Quarter was built by Nesim Levi 1907.

Mithatpaşa Technical and Industrial Vocational High School It is the oldest school that continues its activities in the same building since the liberation of Izmir until today.

Vakıflar BankThe Çatalkaya Inn was commissioned by architect- engineer Kemal Bey in 1931.

İzmir Kültür Turizm Müdürlüğü

Alsancak Garı

52 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 55: izmir dergisi

Vakıflar Bankası Çatalkaya Hanı 1931’de Mimar Mühendis Kemal Bey tarafından yapılmıştır. 1938’de Vakıflar İdaresi’nin eline geçen yapının Cumhuriyet Bulvarı kanadında halen İzmir Vakıflar Bankası İzmir Şubesi, Şehit Fethi Bey Caddesi ucunda ise kiralık dükkan ve bürolar bulunur. Yapı, 1.Milli Mimarı ve An Deco stillerinin özelliklerini taşır.

Borsa Sarayı1892 yılında kuruldu. Uzun süre farklı bina-larda hizmet veren kurum, 1928 yılında ta-mamlanan ve teslim alınarak “Borsa Sarayı” adıyla hizmete sokulan binasında faaliyet-lerini sürdürmeye başladı.

Osmanlı Bankası 1926’da Mimar G. Mongeri tarafından ya-pılan İzmir Osmanlı Bankası, 1.Milli Mimari Dönemi yapılarındandır.

Dönertaş Sebili Tek kubbeli kare planlı bir 19. yüzyıl başı yapısı olan Dönertaş Sebili, Osmanzade Yokuşu ve Anafartalar Caddesi’ne bakan cephelerinde yer alan Barok tarzı mermer süslemeleri ile ünlüdür. Sebilin iki cephesi-nin birleştiği köşede süslü başlıklı yuvarlak bir sütun gibi görünen taşın aslında döner olması, yani bir türlü terazi oluşu nedeni ile bu sebil, “Dönertaş Sebili” olarak anılmıştır.

GÖRÜLECEK YERLERAtatürk AnıtıCumhuriyet Alanı’nda Mustafa Ke-mal Atatürk’ün ‘’Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri’’ komutunu taşıyan anıt, 1933 yılında Pitro Canumica tarafından yapılmıştır. Atatürk’ü üniforma ile ve bir at üzerinde tüm heybeti ile gösterir.

İlk Kurşun AnıtıYunan Ordusu’nun İzmir’i işgali sırasında, denizden karaya çıkan düşman askerlerine karşı ilk kurşunu sıkarak, Türk direnişinin ilk örnek davranışını gösteren ve ardından şe-hit olan Gazeteci Hasan Tahsin adına 1974 yılında dikilen ve onu ilk kurşunu sıkarken gösteren heykel-anıt, bugün Konak Mey-danı’ndadır.

There is the Vakıflar Bank İzmir Branch on the side of the building that overlooks Cumhuriyet Boulevard and rented shops and offices on the side that overlooks Şehit Fethi Bey Avenue. The building was overturned to the Foundations Director-ate in 1938.

The Stock Exchange Mansion It was established in 1892. The Stock ex-change which served at different build-

ings for a long time, started working out of a structure which was finished in 1928 and aptly named The Stock Exchange Mansion.

Osmanlı Bank The Izmir Osmanlı Bank which was built in 1926 by architect G. Mongeri is one of the structures of the 1st National Architecture Period.

Asansör

53İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 56: izmir dergisi

HANLARKızlarağası HanıKızlarağası Hanı, Kemeraltı’nda Halim Ağa Çarşısı’ndan Hisarönü’ne giden yol üzerin-de, arka duvarı Hisar Cami avlusuna, bir yanı ise Bakır Bedesteni’ne bitişik konumdadır.

Kapı üzerindeki kitabeye göre 1157 (1744) yılında I. Mahmut zamanında Kızlar-ağası Hacı Beşir Ağa tarafından yapılmıştır. Alt katta kahve ve dükkanlar, üst katta ise el yapımı ürünler ve hediyelik eşyaların satıl-dığı dükkanlar bulunur.

Çakaloğlu Hanı 18. yüzyılda Osmanlı Dönemi eserlerinden biri olan Çakaloğlu Hanı, İzmir’in önemli tarihi eserleri arasında yer alır. Han, uzun dikdörtgen planlıdır ve üstü tonozlu kapalı bir çarşı şeklindedir.

HAMAMLARLüks Hamam Kadı Hamamı da denen hamam, ilk Os-

The Dönertaş Fountain The fountain which is a 19th century struc-ture with a single domed, square plan, is famous for its Baroque style marble deco-rations on the exteriors that overlook Os-manzade Hill and Anafartalar Avenue. The decorated stone that looks like a round headed column at the intersection point of the two sides of the fountain is actually a rotating stone and that is why it’s called Dönertaş, which means rotating stone n Turkish.

ATTRACTION POINTS

Atatürk MonumentThe monument on Cumhuriyet Square which includes Mustafa Kemal Atatürk’s famous words: ‘’My armies! Your first tar-get is the Mediterranean, go!” was built by Pitro Canumica in 1933. The monu-ment shows Atatürk in uniform on top of a house with all his might.

Eskinin gizemli tonoz ve

kubbeli dükkânlarının sayısı

oldukça azalsa bile, modern

iş merkezleri, mağazaları,

sinemaları ve kafeteryaları ile

Kemeraltı, sokakları günün

her saati canlı, her türlü alış-

verişin yapılabileceği bir

site görünümündedir.

Although there are not many

of the domed and mysterious

shops left in the area, Kemeraltı,

with its modern business centers,

shops, cinemas and cafeterias is

a site that is ideal for shopping

at every hour of the day.

Kızlarağası Hanı

54 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 57: izmir dergisi

manlı eserleri arasında sayılır. İnşa tarihi 16. yüzyıl olduğu sanılan yapı, çift hamamdır.

Basmane Hamamı17. yüzyıl Osmanlı Dönemi eseridir, bakımlı ve işler durumdadır.

Yeşildere HamamıHalen Yeşildere Çarşısı adı ile bilinen çarşı içinde bulunan hamam, 17. yüzyıl eseridir ve yine klasik Osmanlı mimari tarzında ti-pik bir örnektir.

CAMİLERKonak (Yalı) CamisiYalı Camisi’nin hangi tarihte kim tarafından yapıldığına dair kesin bir bilgi bulunma-makla birlikte Yurt Ansiklopedisi ‘’İzmir’’ maddesinde yer alan 1755 yılında Katipza-de Mehmet Paşa’nın kızı Ayşe Hanım tara-fından yaptırıldığı görüşü, İzmir Tarihi ya-zarı H. Gültekin’in bir kaynak göstermeden verdiği bilgilere dayanıyor.

İlk Kurşun (The First Bullet) Monument The monument was erected in memory to journalist Hasan Tahsin, who was the first one to open fire to the Greek army during Izmir’s invasion, in 1974. The mon-umental statue is located on Konak Square today.

INNSKızlarağası Inn Kızlarağası Inn is located on the road from Kemeraltı’s Halim Ağa Bazaar to Hisarönü; its back wall overlooks the courtyard of Hisar Mosque, the other side is next to Bakır Bazaar.

According to the epigraph on the door, it was commissioned by Kızlarağası Hacı Beşir Ağa in 1157. At the ground floor of the inn there are coffee shops and stores, and on the second floor there are handi-crafts and souvenir shops.

Çakaloğlu Inn Çakaloğlu Inn, which is one of the 18th century Ottoman period structures, is one of the most important historical struc-tures in Izmir. The inn has a long, rectan-gular plan and its upper part resembles a vaulted bazaar.

BATHSLüks (Luxurious) BathThe bath which is also called Kadı Bath is considered to be one of the earliest Otto-man period structures. It is believed that it was built in the 16th century and is a double bath.

Basmane BathIt’s a 17th century Ottoman period piece; it is well maintained and fully functional.

Yeşildere BathThe bath, which is still located inside the bazaar called Yeşildere Bazaar, is a 17th century typical Ottoman style structure.

Kızlarağası Hanı

55İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 58: izmir dergisi

Kemeraltı Camisiİzmir’in belli camilerinin sıralandığı Anafar-talar Caddesi kenarında, eski iç liman kı-yısındadır. 1690 tarihinde inşa edilmiştir. Etrafında medrese, kütüphane ve sebili vardır. Zeminde olup, tek bir kubbe bü-tün cami sathını örter.

Salepçioğlu CamisiSon derece zarif bir yapı tarzına sahip olan bu cami, Kemeraltı 850 ve 917 so-kaklarda bulunur. 1906 yılında Salepçi-zade Hacı Ahmet Efendi tarafından tek büyük kubbeli olarak yaptırılan cami, ince yapılı, zarif bir minareye sahiptir.

Başdurak Camisiİzmir Kemeraltı çarşı camilerinin bir ör-neği olan Başdurak Cami, avlu kapısının söve ve kemer üzengi taşı süslemelerin-den oluşan bir çerçeve içinde yer alır. 1652 yılında yapıldığına dair kitabesi vardır.

Kestanepazarı Camisi Anafartalar Caddesi etrafında yoğunla-şan iş merkezlerinde 872 ve 882 sokak-larda bulunan cami yerinin, doldurulan iç liman olması nedeniyle Evliya Çelebi, minareyi güçlükle oturttuklarından söz eder. Çelebi’ye göre, 1667 (veya 1663) yılında yapılan cami, kare bir mekân üze-rine büyük bir kubbeyle etrafında dört kubbeden oluşur.

Şadırvan CamisiCihannüma’ya göre İzmir’in Ulu Camii olan “Nıflızade Cami” bu olmalıdır. Ana-fartalar Caddesi ile 912 Sokak köşesinde olup, ismini altında ve yanında bulunan şadırvanlardan alır.

Evliya Çelebi caminin yapılışı için 1636 (1637 de olabilir) tarihini verir. Evliya Çelebi’nin “Bir beyaz inciye” benzettiği bu caminin altında o zamanlar aktar dük-kanları vardır.

MOSQUESKonak (Yalı) Mosque Although we don’t know who built the Yalı Mosque but according to the Izmir section of Yurt Encyclopedia, it was commissioned by Ayşe Hanım, the doughter of Katipzade Mehmet Paşa in 1755.

Kemeraltı Mosque It’s located on the corner of Anafartalar Avenue. It has a single floor and a dome covers the entire mosque.

Salepçioğlu Mosque This mosque, which is very elegant, is located on 850 and 917 Streets in Kemeraltı. The mosque, which was commissioned by Salepçizade Hacı Ah-met Efendi and built in 1906 as a single domed structure, has a slim, elegant minaret.

Konak Yalı Cami Salepçioğlu Cami

56 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 59: izmir dergisi

Hisar Camisiİş merkezi Hisarönü mevkisinde bulunan cami, 1592 yılında Yakup Bey tarafından yaptırılmıştır. Ortada bir büyük kubbe sekiz fil ayak üzerinde durur, yanlarda üçer büyük, geri-de üç küçük ve son cemaat yerinde yedi küçük kubbesi vardır.

Faikpaşa CamisiDaha 16. yüzyılın başlarında İzmir’in bir mahalle-sine adını veren cami, 965 ve 967 sokaklardadır.

Han-Bey (Pazaryeri) CamisiTarihi 15. yüzyıl belki de daha eskiye çıkabilen bir camidir. Bugünkü yapısı da yeni olmalıdır. 948 Sokak’ta olup, eskiden yanında bir zaviyesi vardı.

Çorakkapı (Taşrakapı) CamisiBasmane’deki caminin Bostanizâde Meh-med Efendi adında bir hayırsever tarafın-dan 17. yüzyıldan önce yaptırıldığı tah-min ediliyor. Zarif minaresi ve kubbesi ile İzmir’in güzel camileri arasındadır.

Başdurak MosqueThe Başdurak Mosque which is a typical İzmir Kemeraltı bazaar mosque is located inside a frame in which the corurtyard door is made up of arched stirrup deco-rations. Its epigraphy states that it was built in 1652.

Kestanepazarı Masque The mosque is located on Anafartalar Av-enue, in 872 and 882 Streets. According to Evliya Çelebi, because the street where the mosque was built was a filled inner port, they had difficulty when putting the mina-ret in its place. The mosque, which was builti in 1667 or 1663, is a square planned structure and is covered by a large dome with four surrounding domes.

Şadırvan Mosque It is at the intersection point of Anafartalar Avenue and 912 Street and it gets its name from the fountains around it (Şadırvan means fountain in Turkish). Evliya Çelebi

dates the construction of the mosque to 1636 (could also be 1637). Under the mosque, which Evliya Çelebi described as a white pearl, were shops back in the day.

Hisar Mosque The mosque which is located at Hisarönü Quarter was commissioned by Yakup Bey and built in 1592. A large dome in the mid-dle stands on eight elephant legs; there are three large domes on the sides, three small ones at the back and seven small domes at the last congregation area.

Faikpaşa Mosque The mosque which gave a neighborhood of Izmir its name at the beginning of the 16th century is located on 965 and 967 Streets.

Han-Bey (Pazaryeri) Mosque It dates back to the 15th century and may-be even older. It is on 948 Street and had a small dervish lodge next to it.

Hisar Cami

57İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 60: izmir dergisi

KİLİSELERSaint John Kilisesi Şehit Nevres Bulvarı’nda bulunan bu kilise, Evangelist Katolik kilisesidir. 1874 yılında hizmete girmiş olan kilise, Papa 9. Pio’nun armağanıdır. Halen hem Katolik hem Pro-testan Amerikan cemaatler tarafından on-ların dini hizmetleri için kullanılır.

Saint Polycarpe (Polikarp) Kilisesi İsa’nın Şehidi, “Episkopos Poly-Carpe” anı-sına inşa edilmiş eski ve ünlü bir kilisedir. Kilisenin yapımı 1625 yılına kadar uzanır. Osmanlı İmparatoru Sultan Süleyman’ın müsaadesi ve Fransa Kralı 13. Lui’nin ira-desi ile inşa edilmiş ve Kapusin rahiplerine verilmiştir. 1898’de genişletilen ve dekore edilen kilisenin duvarlarında ve tavanın-da Polycarpe’in yaşamını ve şehit edilişini anlatan freskler, 19. yüzyılın sonlarında İzmir’de yaşamış olan ressam ve mimar “Ray Mond Pere”nin eseridir.

Santa Maria Katolik Kilisesi 1667’de inşa edilen kilisede Fransisken ra-hipleri görev yapar. Ayinler İtalyanca’dır.

Santissimo Rosano Katolik Kilisesi Eski Alsancak Vapur İskelesi’nin arka so-kağında, 1904 yılında inşa edilen kilisede, Domenikan Rahipleri görev yapar. Ayinler, Fransızca, İtalyanca ve Türkçe yapılır.

Alsancak Anglikan Kilisesi 7 Nisan 1902’de hizmete giren ve İncil ya-zarı Sen Jan’a adanmış olan kilise, halen bir İngiliz din adamının yönetiminde çalışıyor. Bu kiliseler dışında Konak sınırlarında Do-meniken Kilisesi, Notre Dame de Lourdes ve Felemenk Protestan Kilisesi de bulunur.

SİNAGOGLARBeth İsrael Sinagogu Sultan ll. Abdülhamit’in İzmir Valisi eski Sadrazam Kamil Paşa’ya hitaben yazmış olduğu bir ferman uyarınca, Karataş sem-

Çorakkapı (Taşrakapı) Mosque It is believed that the mosque in Basmane was commissioned by a philanthropist by the name of Bostanizâde Mehmed Efendi before the 17th century. It is one of the most beautiful mosques in Izmir with its elegant minaret.

CHURCHES

Saint John Church The church which is located on Şehit Nevres Boluevard is an Evangelist Catholic church. The church which was built in 1874 is a gift from Pope Pio 9. It is still used for religious services by both Catholics and Protestants. .

Saint Polycarpe (Polikarp) ChurchIt is an old and famous church built in mem-ory of Archbishop Poly-Carpe. The construc-tion of the church dates back to 1625. It was built by the permission of Ottoman Emperor Sultan Süleyman and the support of French

Saint John Kilisesi

58 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 61: izmir dergisi

tinde oturan Musevilerin dini ibadetlerini yapabilmeleri için inşa edildi.

1200 altın liraya mal olan bu sinagog, İzmir’in en büyük ve seçkin havrasıdır. Dini nikâhlar, günümüzde bu havrada kıyılır.

Sinyora veya Giveret Sinagogu Bu sinagog ismine bakıldığında, Dona Gracia Mendes’e mal edildiği tahin edilir. 1841 yangınından sonra Yeruşalmi Ailesi tarafından yeni baştan onarılmıştır.

Hevra (Talmut Tora) SinagoguÇok eski bir sinagog olup, 1838 yılında Ha-cez kardeşler tarafından onarılmıştır. Daha sonra muhtelif tarihlerde yeniden restore ettirilmiştir.

Salom Sinagogu1610 yılında İzmir’de bulunan 6 havradan biridir. Bu yüzden 1500’lü yıllarda inşa

edildiği tahmin edilir. İzmir’de “Aydınlılar Sinagogu” olarak da bilinen bu sinago-gun başından ilginç bir olay geçmiştir.

1841 yılında İzmir’de baş gösteren büyük yangında, tüm semt ateşler içinde kalma-sına karşın, yangın tam bu sinagogun ka-pısında sönmüştür.

Bikur Holim Sinagogu Bu sinagog 1724 tarihinde Salamon de Claves isminde Hollanda asıllı bir İzmirli tarafından inşa ettirildi. 1772 yangınında yanan ve yine aynı aileden Manuel de Claves tarafından 1800 yılında yeniden inşa ettirilen sinagog, İzmir’in bu alandaki en güzel yapılarından biridir.

Ros Aar Sinagogu İzmir’in yukarı Karataş semtinde bulu-nan ve 155 yıllık geçmişi olan bir yapıdır.Konak’ta bu sinagoglar dışında Saar Aşa-mayım Sinagogu ve Bet İllel Sinagogu da bulunur.

King Louis 13th. The frescos that depict the life and death of Polycarpe on the walls and celiling of the church were done by painter-architect Raymond Pere.

Santa Maria Catholic Church Franciscan priests work at the church which was built in 1667. The services are in Italian.

Santissimo Rosano Catholic ChurchIt is located in the backstreet of the Old Al-sancak Pier and was built in 1904. Domini-can priests work at the church and the services are in French, Italian and Turkish.

Alsancak Angllican Church The church which was opened in April 7, 1902 and dedicated to St.John is still open for services under the direction of an English prist. Here are the other churches within the borders of Konak: Dominican Church, Notre Dame de Lourdes and the Dutch Protestant Church.

Algaze Sinagogu

59İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 62: izmir dergisi

A brand city: Izmir Konak, the smiling face of Izmir, exhibits a lively profile everyday of the year when it comes to business, entertainment and tourism with its 500 thousand popula-tion that triples every day. Konak, with its history, port and extensive infrastructure regarding art and culture, is now a focal point for local and foreign visitors.

Keeping in mind the social and economic development process that concerns the future of Konak, we have developed many projects to unearth the tourism potential of Izmir ever since we came to office. First of all, we established the Tourism Com-mission to develop a systematic work approach. We gathered members of the tourism sector through the Tourism Sum-mit we organized. We printed and distrib-uted brochures in 6 languages about Izmir and Konak to strengthen our position in cruise tourism. We adopted an under-standing that reminds the importance of health tourism and the support for related projects.

Kemeraltı, the world’s oldest and most crowded bazaar, Agora, an antique area that has a profound history and Altınpark, which is located at the region which was Izmir’s gateway to the East during the Hel-lenistic era, all display the historical impor-tance of Konak. We restored these places to preserve them and to make them use-ful again and unearthed the real identity of Izmir with our Archeo-park project.

We will continue our efforts to make Izmir a hot spot during the EXPO process and keep on working to develop Konak, the city of happiness, and Izmir through tour-ism related projects by highlighting the historical, social, cultural and artful as-pects of our region.

By fully unearthing the potential of Konak, we are reaching our goal of making Izmir a brand city, which can has a potential for cultural and historical tourism, entertain-ment, art, congress tourism, health tour-ism and gastro-tourism.

Marka Kent İzmirİzmir’in gülen yüzü Konak, 500 binlik nüfusunu her gün üç katına katlayarak iş, eğlence ve turizm alanlarında sade-ce belli bir dönem değil, yılın her günü yoğunluk yaşayan bir kent profili çiziyor. Tarihiyle, liman kenti olma özelliğiyle, kültür-sanat konusundaki geniş altya-pısıyla Konak, yerli ve yabancı turistler için vazgeçilmez bir odak noktası haline geliyor.

Konak’ın geleceğini yönlendirecek sos-yal ve ekonomik gelişim sürecini göz önüne alarak, göreve geldiğimiz gün-den itibaren İzmir’in turizm potansiyelini ortaya çıkarmak için birçok projeyi haya-ta geçirdik. Öncelikle sistemli bir çalışma adına Turizm Komisyonu’nu oluşturduk. Düzenlediğimiz Turizm Zirvesi ile turizm temsilcilerini bir araya getirdik. Kruvazi-yer turizmi güçlendirmek için Konak ve İzmir’le ilgili 6 dilde broşür hazırladık ve düzenli dağıtımını gerçekleştirdik. Sağlık turizminin önemini hatırlatan ve bu ko-nuda projeleri destekleyen bir anlayışı yerleştirdik.

Dünyanın en eski ve 10 bin esnafıyla en kalabalık çarşısı Kemeraltı; antik dönem-den günümüze derin bir tarihi geçmi-şe sahip Agora; Helenistik Dönemde İzmir’in doğuya açılan kapısının bulun-duğu bölgede konumlanan Altınpark, Konak’ın tarihi önemini de ortaya koyu-yor. Biz bu değerleri korumak ve işlevsel-lik kazandırmak adına gerek restorasyon çalışmaları gerek Arkeopark projemizle İzmir’in öz varlığını ortaya çıkardık.

EXPO sürecinde İzmir’i yükselen bir değer haline getirecek; turizm odaklı projelerle, tarihi ve güncel özellikleriyle, kültürün, sanatın, güvenin, mutluluğun kenti Konak’ı ve İzmir’i daha iyi bir nok-taya taşıyacak çalışmalara devam ede-ceğiz.

Konak’ın sahip olduğu potansiyeli ta-mamen ortaya çıkararak, “tarih turizmi, kültür-sanat-eğlence turizmi, kongre tu-rizmi, sağlık turizmi, gastro-turizm” gibi pek çok alana hitap edebilen İzmirimizi “Marka Kent” yapmak hedefimizi adım adım gerçekleştiriyoruz.

Dr. Hakan Tartan Konak Belediye Başkanı -Chief Magistrate of Konak

60 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 63: izmir dergisi

MÜZELER ve ÖREN YERLERİKadifekale Tepekule’deki eski İzmir (Smyrna) dışında, kentin Pagos’ta (Kadife Dağı) yeniden ku-rulduğu alandır.

İ.Ö. 4. yüzyılda kurulan kentten bugüne değin varlıklarını sürdüren Hellen, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait kalın-tılar görülmeye değer arkeolojik öneme sahip eserlerdir.

Agora ören yeri İzmir agorası, M.Ö. 4. yüzyılda antik Smyrna Kenti’nin taşındığı Pagos’un (Kadifekale) kuzey yamacında kuruludur. Dönemin önemli kamu binalarıyla çevrilmiş olan bu yapı, kentin devlet agorasıdır.

Hellenistik Dönem’de kurulmuş olan ago-rada günümüze gelebilmiş kalıntıların çoğu, M.S. 178 depreminden sonra İmpara-tor Marcus Aurelius’un desteğiyle yeniden inşa edilen Roma Dönemi agorasına aittir.

İzmir Arkeoloji Müzesi Ege Bölgesi’nde yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarında bulunmuş olan pek çok esere İzmir Arkeoloji Müzesi ev sahipliği yapar. 1924’te Basmane Kapılar Semti’nde kurulan müze, 1927’de halka açılmış, şu an

SYNAGOGUESBeth İsrael Synagogue It was built for the Jews that were living in the Karataş neighborhood by the order of Sultan ll. Abdülhamit. This synagogue which

Agora

İzmir Arkeoloji Müzesi

61İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 64: izmir dergisi

hizmetteki müze binası 1984 yılında Konak Bahribaba Parkı içerisinde kurulmuştur.

Atatürk Müzesi Atatürk Müzesi olarak kullanılmakta olan bina, 1875 -1880 yıllarında halı tüccarı Tak-for tarafından ev olarak yaptırılmıştır. 9 Ey-lül 1922’de sahibi tarafından terk edilmiş ve hazinenin mülkiyetine geçirilmiş, İzmir’e giren Türk Ordusu burasını karargah olarak kullanmıştır.

Etnografya Müzesi Arkeoloji Müzesi’nin alanı içerisinde; 19. yüzyılda Neo-Klasik tarzda meyilli bir teras üzerine inşa edilen, 1831 yılında ilkin has-tane olarak (St Roch Hastanesi) kullanılan, 1845 yılında Fransızlar tarafından onarıla-rak fakir Hıristiyan aileleri için bir bakıme-vine dönüştürülen taş bina, günümüzde Etnografya Müzesi olarak kullanılıyor.

İzmir Tarih ve Sanat Müzesi 2004 yılında hizmete açılan Tarih ve Sa-nat Müzesi, üç binadan oluşuyor. Girişte sağda taş eserler, ortadaki binada seramik eserler, soldaki binada ise kıymetli eserler sergileniyor.

Demiryolları Müze ve Sanat Galerisi Müze binası, 1800’lü yıllarda Alsancak’ta bir koloni halinde yaşayan İngiliz tüccarlar tarafından ticari emtia deposu olarak yap-tırılmıştır.

Demiryollarının millileştirilmesinden son-ra, binanın hemen bitişiğinde yer alan ve aynı mimari özellikleri taşıyan büyüklü kü-çüklü toplam 5 adet yapıyla birlikte uzun yıllar lojman olarak kullanılmıştır. Gördüğü depremlere ve yangınlara direnen bina, 1990 yılında Müze ve Sanat Galerisi olarak düzenlenmiştir.

Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM)İzmir Kent Arşivi ve Müzesi’nin, bilimsel kriterlere göre yapılandırma projesi 2000 yılında başlatıldı. Mekân olarak 1932 yılın-da inşa edilen İzmir İtfaiyesi Merkez Bina-sı seçildi. 1932’den 2001 yılı sonuna kadar aralıksız yetmiş yıl itfaiye merkezi olarak

was built for 1200 golden Liras is Izmir’s larg-est and most elite synagogue. Religious wed-ding ceremonies are still held in this temple.

Sinyora or Giveret Synagogue The name suggests that it was dedicated to Dona Gracia Mendes. It was completely renovated by the Yeruşalmi family after the fire in 1841.

Hevra (Talmut Tora) SynagogueIt is a very old synagogue and was reno-vated by the Hacez brothers in 1838. It

was again restored and renewed at vari-ous dates.

Salom SynagogueIt is one of the 6 temples in Izmir in 1610 and that is why it is believed to be built in the 1500’s. An interesting story is associ-ated with this synagogue which is known as the “Synagogue of the locals of Aydın”. During the great fire that devastated Izmir in 1841, the whole neighborhood was en-gulfed in flames but the fire died down at the gates of the temple.

Atatürk Müzesi

Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi

62 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 65: izmir dergisi

hizmet veren bina, şimdi kentin hafızası anlamına gelen arşiv ve görsel tarihi olan müzeye ev sahipliği yapıyor.

Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesiİzmir Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi’nde, dünya-ca ünlü değerli seramik sanatçısı Ümran Baradan’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden edindiği oyuncakların ve düzenlediği ya-rışmalarda derece kazanan yetenekli ço-cukların yaptığı eserler sergileniyor.

GEZİLECEK YERLERKemeraltıMezarlıkbaşı semtinden Konak Meydanı’na kadar uzanan bölgeyi içine alan tarihi bir çarşıdır. Çarşının bugün ana caddesini oluşturan Anafartalar Caddesi, geniş bir kavis çizer. Bu kavis, caddenin geçen yüz-yıllarda var olan iç limanın etrafını dolaşmış olmasından kaynaklanır.

Liman, zamanla ağzına doğru dolmaya başladığından, yeni yerleşim ve ticaret sa-haları açılmış ve buraları yeni binalarla de-ğerlendirilmiştir. İlk yapıldığı yıllarda çarşı, kısmen tonozlu, kiremit örtülü, yan sokak-ları ve arastalarıyla bir kapalı çarşı görünü-mündeydi. Yakın yıllara kadar, Şadırvanaltı

Bikur Holim SynagogueThis synagogue was commissioned in 1724 by a Dutch citizen living in Izmir named Salamon de Claves. The temple which burnt down during a fire in 1772 and rebuilt in 1800 by Manuel de Claves, a mem-ber of the same family, is one of the most beautiful temples in Izmir.

Ros Aar SynagogueIt is located in the Karataş neighborhood and is 155 years old.The other synagogues in Konak are the aar Aşamayım Synagogue and the Bet İllel Syn-agogue.

MUSEUMS AND EXCURSION SITESKadifekale It is the area in Tepekule outside old Izmir (Smyrna) and the place where the city was rebuilt (Kadife Dağı). Remains belonging to the Hellenistic, Roman, Byzantium and Ot-toman periods in the city that was estab-lished in 4th century B.C. are archeologically important relics worth seeing.

Agora Ruins The İzmir agora is located on the northern slope of Pagos (Kadifekale). This structure which was surrounded by the important

public buildings of the period was the city’s governmental center. The majority of the ruins that have survived to this date from the agora that was built during the Helle-nistic Period belong to the Roman era agora which was built with the support of Roman Emperor Marcus Aurelius.

İzmir Archeological Museum The museum houses many relics that were unearthed during excavations in the Ae-gean Region. The museum which was built in 1924 in Basmane’s Kapılar neighborhood was opened to the public in 1927 and moved to the Konak Bahribaba Park in 1984.

Atatürk MusuemThe building which is now used as the Atatürk Musuem was built as a house by a merchant named Takfor in 1875 -1880. It was abandoned by its owner on September 9, 1922, became the property of the treasury and used as the headquarters of the Turkish Army during the invasion.

Ethnography Museum The stone building which is located in-side the area of the Archeology Musuem was built on a sloped terrace with a neo-classical style. This building which was first used as a hospital in 1831 and

Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi

63İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 66: izmir dergisi

Cami’nden Havra Sokağı’na kadar devam eden sokakların üstü örtülü idi. Kemeraltı adını bu bölümünün üstünün kapalı ol-ması özelliğinden alan çarşının içinde pek çok han yer alıyor. Eskiden olduğu gibi gü-nümüzde de Kemeraltı Çarşısı, İzmir’in en önemli alış-veriş merkezidir.

KültürparkTürkiye’nin Uluslararası Fuarlar Birliği’ne (UFI) üye tek genel ticari fuarı olan İzmir Enternasyonal Fuarı, 1936 yılında bugünkü mevcut 421 bin metrekarelik alanda kurul-muştur. Kısa süre içinde başarılı çalışmala-ra imza atan ve dünyadaki belli başlı fuar-lar arasına giren İEF, Türk ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak kabuk değiştirdi.

Kordonboyu Şiirlere, şarkılara konu olan İzmir’in ünlü Kordon’u, günün her saatinde cıvıl cıvıl,

then as a rescue home for poor Christian families in 1845 is now the Ethnography Museum.

İzmir History and Art Musuem The museum which was opened in 2004 consists of three buildings. On the right hand side of the entrance there are stone workd, in the middle ceramic works and in the building on the left there are valuable artifacts on display.

Railways Museum and Art Gallery The museum building was established by British merchants in the 1800’s as a warehouse for trade goods.

For many years, it was used as public housing along with 5 other buildings around it after the railways were nation-

alized. The building which resisted earth-quakes and fires was turned into a mu-seum and art gallery in 1990.

Ahmet Piriştina City Archive and Museum (APİKAM)The reorganization of the İzmir City Ar-chive and Museum in accordance to sci-entific criteria started in 2000. The Izmir Fire Brigade Main Building which was built in 1932 was chosen as the location.

The building which had served as the main building of the fire brigade for 70 years now hosts the city archive and museum which is the virtual memory of the city.

Ümran Baradan Toy Musuem Famous ceramic artists Ümran Baradan’s toy collection that she had collected from all over the world and works of gifted kids

64 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 67: izmir dergisi

capcanlı bir mekân. Büyükşehir Belediye-sinin gerçekleştirdiği rekreasyon düzen-lemesi, yürürlüğe koyduğu “Kordon Yö-netmeliği” ile bu ünlü mekân İzmir’in en önemli prestij alanı haline geldi.

Alsancak Eski adı Punta olan Alsancak, yıllar boyu İzmir’in simgesi olarak dünyaca ünlü bir-çok seyyah ve yazarın şiir ve eserlerinde yer aldı. Victor Hugo 1829 yılında yayınla-nan “Les Orientales” isimli kitabındaki “La Captive” adlı şiirinde ünü batıya yayılan İzmir’i bir prensese benzetir. Alsancak’ta Levantenler Rumlar, Erme-niler, zengin diğer batılı kesimler oturur. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin iki tarafında uzanan bu dönemlerden kalma yapılar değişik ve özgün mimarileriyle halen bir inci gibi dizilir.

are on display at the Ümran Baradan Toy Musuem.

PLACES TO SEEKemeraltıIt is a historical bazaar that stretches al the way from the Mezarlıkbaşı neighbor-hood to Konak Square. Anafartalar Avenue which is the main street of the bazaar has a big curve. This curve was formed be-cause the avenue went around the inner port which existed many centuries ago.

Because the port was filled in time, new settlement and business areas were formed and inhabited by new buildings. When the bazaar was first built it was par-tially vaulted, had a brick roof and looked like a covered bazaar with its side streets. Until recently, the streets that ran all the

way from Şadırvanaltı Mosque to Havra Street were covered. There are many inns in Kemeraltı. The bazaar is now Izmir’s most important shopping center, just as it was in the past.

Kültürpark (Culturepark)The Izmir Internation Fair, which is Tur-key’s only fair that is a member of UFI, was built in 1936 on a 421 thousand square feet area. IEF, which quickly became one of the best fairs in the world, changed its structure parallel to the economic devel-opments in Turkey.

Kordonboyu (Kordon shore) The Kordon shore which was the sub-ject of many poems and songs is a great place that is alive every hour of the day. This famous spot became even more

Cumhuriyet Meydanı - Pasaport Kordonboyu

65İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 68: izmir dergisi

beautiful after the Izmir Metropolitan Municipality administered a recreational allocation.

Alsancak Alsancak, which was called Punta back in the day, was the subject of many poems and books by famous writers as the sym-bol of Izmir. In 1829, Victor Hugo describes Izmir as a “princess” in his peopm called “La Captive”. Levantines, Greeks, Arme-nians and other wealthy Westerners live in Alsancak. Structures which are lined on both sides of Kıbrıs Şehitleri Avenue that have peculiar and unique architectures are worth seeing.

CULTURE-ART

Ahmed Adnan Saygun Art Center (AASSM)The art center which gets its name from world famous composer and a local of Izmir, Ahmed Adnan Saygun, is Turkey’s most prestigious art center with its tech-nical infrastructure and concert halls.

KÜLTÜR SANAT

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM)İsmini ilk devlet sanatçısı unvanına sahip İzmir’li besteci Ahmed Adnan Saygun’dan alan sanat merkezi, teknik altyapısı ve kon-ser salonlarıyla Türkiye’nin en nitelikli sanat merkezidir.

İzmir SanatFuar Kültürpark 26 Ağustos Kapısı yakının-daki İzmir Sanat, yıl boyunca söyleşi, semi-ner, tiyatro ve film gösterileri, konserler ve sergilere ev sahipliği yapıyor.

İsmet İnönü Sanat Merkeziİzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Kültür ve Sanat Şube Müdürlüğüne bağlı İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde konser, seminer, kon-ferans ve tiyatro gösterilerinin yanı sıra ulusal ve uluslararası organizasyonlar gerçekleştiriliyor.

Tarihi Havagazı FabrikasıFransızlar tarafından 150 yıl önce inşa edi-len Alsancak’taki tarihi Havagazı Fabrikası, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ger-çekleştirilen restorasyon ve çevre düzen-leme çalışmalarının ardından yepyeni bir kültür sanat mekânı haline geldi.

D.E.Ü. Sabancı Kültür SarayıSabancı Vakfı’nın katkılarının yanı sıra İzmir Valiliği ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör-lüğünün işbirliğiyle üniversitenin tahsis et-tiği arsa üzerinde inşa edilen Sabancı Kül-tür Sarayı, 5 bin metrekare kapalı alanda iki ana bölüm içeren tek bir blok halinde inşa edilmiştir.

İzmir Devlet Tiyatrosuİzmir Devlet Tiyatrosu 14 Nisan 1957 tari-hinde Konak’ta Halk Eğitim Merkezi bina-sında kurulmuş, perdelerini “Yağmurcu” adlı oyunla açmıştır. Mimarı Necmettin Emre’dir.

Tarihi Havagazı Fabrikası

66 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 69: izmir dergisi

İzmir Devlet Senfoni Orkestrasıİzmir Devlet Senfoni Orkestrası, dönemin Kültür Bakanı Nermin Nefçi’nin onayı ile 1975 tarihinde bir oda müziği topluluğu niteliğinde kurulmuş olmasına rağmen; çok kısa süre içerisinde olağanüstü büyü-me ve gelişme göstererek, senfonik bir or-kestra hacmine kavuşmuştur.

İzmir Devlet Opera ve BalesiTürkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Ba-kanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Mü-dürlüğüne bağlı olarak 1982 yılında İzmir’de kuruldu. Eski Elhamra Sineması binasının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kira-lanarak restore edilmesiyle şimdiki binasın-da hizmet vermeye başlayan İzmir Devlet Opera ve Balesi, 21 Ekim 1982 tarihinde Kurucu Müdürü Rejisör H. Necdet Aydın yönetiminde Çeşmebaşı Balesi ve Meddah Opera ile kapılarını sanatseverlere açtı.

Ne alınır?Konak’ın tarihi Kemeraltı Çarşısı, İzmir’e özgü el sanatlarından hediyelik eşyalara kadar geniş bir yelpaze sunar. Çarşıdaki

İzmir Artİzmir Art, which is located near 26 Ağustos gate at Kültürpark, is hosts semi-nars, discussions, theatre and movie ex-hibitions, concerts and art exhibitions all year round.

İsmet İnönü Art CenterConcerts, seminars, conferences, theatre shows and national and international events take place at the art center which is run by the İzmir Metropolitan Municipality Culture and Sports Directorate.

The Historical Gas Factory The historical gas factory which was built by the French 150 years ago was turned into a brand new culture-art center, thanks to the restoration efforts of the Izmir Met-ropolitan Municipality.

D.E.Ü. Sabancı Cultural CenterThe Cultural center which is built by con-tributions from the Sabancı Foundation and constructed on the land allocated

by the Dokuz Eylül University with a joint project by the university and the Gover-norship of Izmir, is built as a single block that houses two main halls on a 5 thou-sand square meter closed space.

İzmir State TheatreThe İzmir State Theatre was established on April14, 1957 inside the Community Educa-tion Center in Konak and opened its doors to the public with a play called “Yağmurcu”. Its architect is Necmettin Emre.

İzmir State Symphony Orchestra Although the İzmir State Symphony Or-chestra was established as a small cham-ber music orchestra in 1975 by the approv-al of then Minister of Culture Nermin Nefçi, it quickly grew, became popular and be-came a symphony orchestra.

İzmir State Opera and BalletIt was established in 1982 in Izmir. The İzmir State Opera and Ballet which now operates out of the old Elhamra Cinema

Konak Sahnesi

67İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 70: izmir dergisi

mağazalar ve Kızlarağası Hanı’ndaki dükkanlardan her zevke uy-gun seçenekler bulmak mümkün.

Ne yenir?Kemeraltı Çarşısı’nın büyülü atmosferinde Ege’ye özgü lezzetleri tercih edebileceğiniz gibi, Kordonboyu’nda sıralanmış restoran-larda İzmir mutfağının yöresel lezzetlerinin yanı sıra balık keyfini ilk alternatifler arasına alabilirsiniz. Bir kahve molası için ise en uy-gun mekân, Kızlarağası Hanı’dır şüphesiz. Zira fincanda pişirilen ve yanında lokum ile servis edilen Türk kahvesinin lezzeti unuta-mayacağınız türden.

Yapmadan dönmeyin!• Kemeraltı Çarşısı’nı gezmeden,• Saat Kulesi’nin önünde fotoğraf çekilmeden,• Konak’ın tarihi camilerini görmeden,• Agora ve Kadifekale’de İzmir’in tarihini yaşamadan,• Kordon’da balık yemeden, Kızlarağası Hanı’nda Türk kahvesi iç-meden, dönmeyin.

opened its doors to the public with the Çeşmebaşı Ballet and Meddah Opera.

What to buy?Konak’s historical Kemeraltı Bazaar offers a wide variety of prod-ucts, from handicrafts to souvenirs. You can find everything at the shops in the bazaar and Kızlarağası Inn.

What to eat?While you can sample dishes unique to the Aegean region in the captivating atmosphere of the Kemeraltı Bazaar, you can also taste the local delicacies of Izmir along with fresh fish at the res-taurants along the Kordon. The best spot for a coffee break is Kızlarağası Inn. You won’t forget the taste of the Turkish coffee at the inn which is served with a Turkish delight.

Don’t return before: • Touring the Kemeraltı Bazaar,• Taking a picture in front of the Clock Tower,• Visiting the historical mosques in Konak,• Witnessing the history of Izmir in Agora and Kadifekale,• Having a fish dinner at Kordon and some Turkish coffee at Kızlarağası Inn.

68 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 71: izmir dergisi

69İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 72: izmir dergisi

Lidyalılardan bugüne Ödemiş tarihiGeçmişinden günümüze taşınan tarihi ve kültürel mirası görmek isteyenler için Ödemiş’in iki önemli adresi var: Ödemiş Müzesi ve Birgi Çakırağa Konağı

Fotoğraflar / Photography: SÜLEYMAN DUMAN

70 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Müze / Museum

Page 73: izmir dergisi

Antik Çağda (Lydia) Lidya Bölgesi’nde kalan Ödemiş, kuzeyde Bozdağlar

(Tmolos) ile güneyde Aydın Dağları (Mes-sogis) arasında uzanan, Küçük Menderes (Kaystros) Nehri’nin suladığı verimli bir ovada konumlanır. Lidya Dönemi ile birlik-te büyük önem kazanan Küçük Menderes Vadisi’nde Hypaia (Günlüce), Dioshieron (Birgi), Koloe (Kiraz) gibi önemli kentler yer alırken, bu dönem sonrası bölgeye Romalılar egemen olmuş, daha sonra Bi-zans devrinde Palaipolis (Beydağ), Pyrgion (Birgi), Hypaipa gibi kentlerde piskoposluk merkezleri kurulmuştur.

Tarihe tanıklık eden Ödemiş’in sahip oldu-ğu değerlerin sergilenmesi amacıyla bir müze kurulması fikri, 1974 yılında oluşma-ya başlamış. Ödemişli eski eser koleksiyo-neri Mutahhar Şerif Başoğlu’nun, arsasını müze binası yapılmak üzere hazineye bağışlamasıyla da ilk teşebbüsler gerçek-leşmiş. Bodrum üzerine zemin kat olarak çadır formunda inşa edilen müze binası inşaatına 1977 yılında başlanmış, 1983 yı-lında da tamamlanmış. Bu arada İzmir ve Tire müzelerinde korunan Ödemiş’e ait eserler, müzenin kurulmasıyla birlikte bu-raya nakledilmiş. Kronolojik bütünlüğün

The history of Ödemiş from past to present

There are two important addresses in Ödemiş for those who want to see the historical and cultural heritage of the town from past

to present: The Ödemiş Museum and The Birgi Çakırağa Mansion

Ödemiş, which was located in the Lydia region in the antique age, is situated

on a fruitful plain that is irrigated by Lake Little Menderes between Mount Tmolos and Mount Messogis. While there were important cities such as Hypaia (Günlüce), Dioshieron (Birgi) and Koloe (Kiraz) in the Little Menderes Valley, which became quite important during the Lydia rule, Romans invaded the area in the next pe-riod, then episcopacy centers were built in the cities like Palaipolis (Beydağ), Pyrgion (Birgi), and Hypaia during the Byzantine era.

The idea to establish a museum to exhibit the cultural values of Ödemiş, a witness to history, came in 1974. First steps in build-ing a museum began when antique col-lector Mutahhar Şerif Başoğlu donated his land to the treasury for the establishment of a museum. The building of the museum which was constructed as a ground floor on top of a basement and in a tent form started in 1977 and ended in 1983. In the meantime, relics that belonged to Ödemiş which were kept in museums in Izmir and Tire were transferred here. Other archeo-logical relics and coins selected from vari-

71İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 74: izmir dergisi

sağlanması amacıyla da çeşitli müzelerden seçilen arkeolojik, etnografik ve sikke ör-neklerinden oluşan eserler de gönderilmiş ve seksiyonlar oluşturulmuş. Eserlerin tek bir salonda teşhir edildiği Ödemiş Müzesi, 1987 yılında ziyarete açılmış. Ödemiş Müzesi’nin arkeolojik bölümde kronolojik sırayı takip eden vitrinlerinde, Neolitik, Kalkolitik, Eski ve Orta Tunç çağla-rı ile Arkaik, Klasik, Hellenistik, Bizans, Lidya ve Friglere ait pişmiş topraktan yapılmış seramikler, cam, altın, bronz ve gümüşten yapılmış eserler ile açık teşhirde mermer-den heykel ve heykelcikler de sergileniyor. Etnografik bölümde ise aralarında koleksi-yoner Mutahhar Şerif Başoğlu’nun koleksi-yonundan bazı eserlerin de yer aldığı Os-manlı Dönemine ait silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam eserler, el işlemeleri, çeşitli takı-lar, giysi örnekleri ile el sanatlarına ilişkin çe-şitli örnekler meraklılarıyla buluşuyor. Sikke bölümü, teşhir salonunda üç masa vitrinde Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Sel-çuklu, Beylikler ve Osmanlı Dönemine ait çeşitli sikke örneklerinden oluşuyor.

Eskimeyen dokusuyla Çakırağa KonağıÖdemiş Müzesi’nde başlayan zaman yol-culuğunuzda, tarihe tanıklık edebileceği-niz bir diğer rota, Birgi Çakırağa Konağı. Zira mimari üslubuyla korunmuş ender ko-naklardan biri olan Çakırağa Konağı, her yıl yurtiçi ve yurtdışından gelen konuklarını, yenilenen yüzü ama eskimeyen dokusuyla ağırlamayı sürdürüyor.

Konağın inşasına Abdullah Ağa tarafından başlandığı, 1837’de vefat eden Birgili zen-gin tüccar Şerif Ali Ağa tarafından tamam-landığı tahmin ediliyor. Taş temel üzerine ahşap çatkı arası kerpiç dolgu tekniğiyle “U” şekilli zemin üzerine iki kat olarak inşa edilen konağın batısındaki dar sokağa açı-lan iki kapısı bulunuyor. Birbirine benzeyen ahşap kapı kanatlarının üzerinde yatay ve dikdörtgen panolar içine yerleştirilmiş kartuşlardan oluşan basit bir süsleme var. Taş döşeli zemin katta, hizmetçi, nöbetçi, bekleme odaları ve ahır yer alıyor. Kona-ğın birinci ve ikinci katları dış sofalı plan tipinde, üç eyvanlı ve bu eyvanlar arasında ikisi büyük, ikisi küçük olmak üzere dört

ous museums in order to establish chron-ological totality were also brought to the museum and sections were composed. The Ödemiş Museum where pieces are exhibited in one big hall was opened to the public in 1987. In the showcases of the Ödemiş Museum, which follow a chronological pattern, ce-ramics, glass, golden, bronze and silver objects and marble statues and figurines from the Neolithic, Chalcolithic, early and middle Bronze Ages, Archaic, Classic, Hel-lenistic, Byzantium, Lydia and Phrygian eras are also on display. In the ethnographic section, weapons from the Ottoman era, copper and silver objects, glass relics, embroideries, various jewelry, clothes and various handicrafts along with pieces from Mutahhar Şerif Başoğlu’s per-sonal collection are exhibited.

In the three display cases within the coin section, coins from the Archaic, Classic, Hellenistic, Seljuk, Seigniorial and Otto-man eras are on display.

Halı örneği

72 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 75: izmir dergisi

odası mevcut. Eyvan duvarlarının üst ke-simi panolar içine yerleştirilmiş kalem işi motiflerle bezenmiş. Ahşap tavan çıtalarla baklavalara bölünmüş ve her birinin içi bo-yama meyve örnekleriyle veya derin oyma tekniğiyle yapılmış ahşap çiçek motifleriy-le süslü.

İstanbul ve İzmir odalarıİkinci katta bulunan sofanın güneybatı-sından “İstanbul Odası” olarak adlandırılan başodaya giriliyor. Odanın kuzeyindeki ahşap dolabın üstünde düşsel bir İstanbul panoraması göze çarpıyor. Odanın ahşap tavanı iki bölümlü; İstanbul manzarasına yakın olan bölüm bir kenarsuyu ile çev-relenmiş, şerit üzerine çiçekler ve kıvrımlı dallar resmedilmiş.

Sofanın kuzeybatısında “İzmir Odası” ola-rak adlandırılan odanın güneyindeki ahşap dolabın üst kesimindeki İzmir panorama-sı, iki yanda birer sütün ile sınırlandırılmış. Odanın ahşap tavanı iki bölümden oluşu-yor. İzmir panoramasına yakın olan bölüm-de çıtalarla oluşturulmuş dörtgen panolar var. Tavanın diğer bölümündeki aynı tür

The hard wearing Çakırağa MansionAnother route where you can witness the historical journey of the town after the museum is the Birgi Çakırağa Man-sion. The Birgi Çakırağa Mansion which is one of the rare mansions that have been preserved with its original architec-tural style continues to entertain its local and international guest each year with its renovated exterior but hard wearing structure.

It is believed that the construction of the mansion was started by Abdullah Ağa but finished by a rich merchant called Şerif Ali Ağa who passed in 1837. The mansion, which was built as a two-storey structure on a U shaped ground and a stone base with a mud brick filling has two doors that open up to a narrow street. On top of the wooden door wings there are simple decorations situated inside horizontal and rectangular panels. On the stone paved ground floor, there are servant, guard and waiting rooms and a stable. The first and second floors of the mansion have outer

hall plans; there are 3 vaulted rooms that open up to the courtyard and 4 rooms- 2 small, 2 large- between the vaulted rooms. The upper sides of the walls of the vaulted rooms are decorated with pencil motifs. The wooden ceiling is di-vided into diamond shapes with mold-ings and each of them is decorated with wooden flower motifs or colorful fruits.

İstanbul and İzmir RoomsFrom the southwest point of the hall on the second floor you will enter the main bedroom called the “Istanbul Room” On the wooden wardrobe in the north of the room there is a romantic panorama of Is-tanbul. The ceiling of the room is divided into two parts; the part that is close to the İstanbul panorama is border painted with flowers and curly branches. The Izmir panorama on the upper part of the wooden wardrobe within the “Izmir Room” which is situated on the north-western point of the hall is bordered with columns on each side. The ceiling of the room is divided into two parts. There are rectangular panels made of moldings on

İzmir Odası Misafir Odası

73İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 76: izmir dergisi

panoların içi çiçek resimleriyle, derin oyma tekniğiyle yapılmış ahşap çiçek motifleriy-le bezenmiş.

Duvar resimleri ve kalem işi süslemeleriy-le ünlü konakta, ahşap süsleme teknikleri de ağırlıkla kullanılmış. Resimlerde konu olarak; tek yapı tasvirleri, manzaralar, çeşitli natürmortlar, çiçekler, kartuşlar, boş ma-dalyonlar, girlandlar, perde ve sütun motif-leri işlenmiş.

1977-1995 yıllarındaki esaslı onarımında, merdivenleri ve bazı ahşap aksamları ye-nilenen, duvar resimleri düzenlenen ve doğusunda kalan parselleri de içine alacak şekilde bahçesi yeniden düzenlenen Çakı-rağa Konağı, 15 Kasım 1995’te ziyarete açıl-dı. Özgün mimarisiyle hayranlık uyandıran konak, tarih meraklıları, mimari ve fotoğraf tutkunlarının yanı sıra Birgi’nin tarihi doku-sunu yaşamak isteyenler için de alternatif-siz bir yer.

the part that is close to the İzmir pan-orama. The other section of the ceiling is decorated with flower paintings or flower motifs that were done with a deep carv-ing technique.

Wooden decoration techniques were also used in the mansion in addition to murals and pencil embroidery. Single structure depictions, panoramas, various still lives, flowers, cartridges, empty medallions, curtains and column motifs were used as themes on the paintings.

During the renovations that took place between the years 1977-1995, the steps and some wooden parts of the mansion were renewed, murals were renovated and its garden was reorganized and the mansion was opened to the public on November 15, 1995. The mansion which amazes everyone with its unique architec-ture is an unforgettable place for architec-ture and photography enthusiasts and for those who want to experience the histori-cal structure of Birgi.

Çakırağa Konağı İstanbul Odasıİstanbul Odası

Duvar Süsleme Detay

74 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 77: izmir dergisi

75İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 78: izmir dergisi

‘’İzmir Fotoğraflarla Buluşuyor’’

Çeyrek asır önce fotoğraf gönüllüsü bir grup amatör, ülkede bu sanatın ilk derneğini kurdu. Bugünkü adıyla İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği, 25. yılında Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’ni organize ederek, hedefinde önemli yol aldı.

Kemal Okul

Yazı-Article: SÜLEYMAN DUMAN

76 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Sanat / Art

Page 79: izmir dergisi

İzmir’de yaşayan farklı grup ve kurumlar-da fotoğrafa gönül vermiş bir grup ama-

tör, 1986 yılında ‘İzmir Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’ni kurdu. 7 yıl sonra adı, İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği’ne dö-nüşürken, Türkiye’de bu alanda ilk olmanın unvanını da elde etti. Bu yıl 25. kuruluş yıl-dönümünü kutlayan İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD), 29 üyesi bulunan Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun da kuru-cu dernekleri arasında yer aldı.

İFOD’un yanında DEÜ Güzel Sanatlar Fa-kültesi Fotoğraf Bölümü Başkanlığını da yürüten Yrd. Doç. Dr. Beyhan Özdemir, derneğin her yaş ve farklı meslek grubun-dan 140 üyesi bulunduğunu belirtiyor. Üye sayısını çok genişletmediklerini ifade eden Özdemir, şunları kaydediyor:

‘’Üye sayımızı çok fazla genişletmiyoruz, çünkü günümüzde çoğu insanın fotoğraf-la ilgilenmesi ve sayının çok fazla olması dolayısıyla, seçici olmak durumunda kalı-yoruz. Fotoğrafı sanat olarak gören insan-ların bir araya geldiği, fotoğrafların payla-şıldığı, aylık rutin etkinliklerin düzenlendiği

‘’İzmir meets photographs’’

A group of amateur photographers from all walks of life established the

Izmir Photography and Cine Amateurs Club in 1986. The group was renamed the Izmir Photography Art Association after 7 years and became the first of its kind in Turkey. The association known shortly as IFOD is celebrating its 2th anniversary and is one of the founding clubs of the Turk-ish Photography Federation which has 29 members.

Assistant Docent Dr. Beyhan Özdemir, who is the president of İFOD and the DEÜ Fine Arts Photography Department, states that the club has 140 members from all ages and different work groups. Özdemir, who points out that they didn’t increase the number of their members says:

‘’We do not except a lot of members be-cause we have to be selective since there are a lot of people who are into photogra-phy. We have a working schedule where people who see photography as art, share their photographs and where we have monthly routine activities. Within our ac-

A quarter of a century ago, a group of amateur photographers established the first club of this art in the country. The Izmir Photography Art Association as they are known today, are

making their way towards their target by organizing the International Izmir Photograph Days on their 25th anniversary.

77İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 80: izmir dergisi

tivities there are firstly photography work-shops, then digital photography, fictional photography, documentary photography and dark room workshops.’’

Dr. Özdemir points out that photography has became more difficult with develop-ing technology and that a lack of photo-graphic infrastructure that could support new technology would result in wrong applications and a wrongful understand-ing of photographic language. Özdemir states that a good education in photogra-phy would prevent this problem.

According to the information given by Özdemir, basic trainings at IFOD last for six weeks. Two types of trainees are ad-mitted. One part joins the trainings just to learn how to use a camera and receive basic training on taking beautiful pictures and others want to take it a step further. Trainees get to test their skills by turning their theoretical training into practice in later weeks. Applied trainings usually take place at the Karşıyaka Municipality Hamza Rüstem Photography Museum. ,While the club organizes joint projects and photograph competitions with local authorities, they also provide consultancy for official and public establishments and serve as jurors on various competitions.

Tülün ŞaşmazBeyhan Özdemir

Gazi Yüksel

bir çalışma programımız var. Çalışmalarımız arasında öncelikle fotoğraf eğitimleri yer alıyor, ardından dijital fotoğraf, kurgusal fotoğraf, belgesel fotoğraf ve karanlık oda atölye çalışmaları gibi eğitim faaliyetlerine devam ediyoruz.’’

Yrd. Doç. Dr. Özdemir, gelişen teknolojiyle fotoğrafın aslında zorlaştığını, teknolojiyi destekleyecek fotoğraf alt yapısının oluş-mamasının, yanlış uygulamalara ve fotoğ-rafik dilin kurulamamasına yol açacağının altını çiziyor. Özdemir, bu durumun önlen-mesinin iyi bir fotoğraf eğitiminden geçti-ğini ifade ediyor.

Özdemir’in verdiği bilgiye göre, İFOD’da temel eğitimler altı hafta sürüyor. Eğitimler için iki türlü katılımcı ağırlanıyor. Bunlardan bir bölümü sadece fotoğraf makinesini kullanmayı öğrenmek ve güzel fotoğraf çekmek için temel eğitim almak isterken, diğer katılımcılar hobiyi bir adım öteye ta-şıma talebiyle başvuruyor. Katılımcılar ilk haftalarda öğrendikleri teorik bilgileri son haftalarda pratiğe dönüştürerek, eğitim sonuçlarını daha iyi görebiliyorlar. Uygula-malı eğitimler çoğu zaman Karşıyaka Bele-diyesi Hamza Rüstem Fotoğraf Müzesi’nde gerçekleştiriliyor. Dernek, kendi merkezi-nin dışında yerel yönetimlerle ortak pro-jeler ve fotoğraf yarışmaları düzenlerken, resmi veya özel kurumlara danışmanlık, jüri

78 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 81: izmir dergisi

üyeliği gibi görevleri de yerine getiriyor. Bu kapsamda iki yıldır Karabağlar Beledi-yesi ile ‘’Bir Kent Belleği Karabağlar’’ adlı proje yürütülüyor. İlçenin görsel arşivi, bu projeyle çıkarılırken, yaklaşık 4 bin fotoğ-raf Karabağlar Belediyesine teslim edildi, arşivden seçilen karelerle kahvehane ser-gileri açıldı. Böylelikle halk, fotoğraflarla buluşturuldu. Konak, Karşıyaka ve Gazie-mir belediyelerine yönelik fotoğraf eğitim çalışmaları da gerçekleştirildi.

25. yılda uluslararası organizasyonİFOD, 25. yıl kutlamalarına hazırlanırken, hedefini de İzmir’de uluslararası bir fotoğ-raf organizasyonu gerçekleştirmek olarak belirledi. Bu amaçla çalışmalara başlandı ve 20-31 Ekim 2011 tarihlerinde ’Ulusla-rarası İzmir Fotoğraf Günleri’ organize edildi. İFOD Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç.Dr. Beyhan Özdemir, İFOD Yönetim Kurulu üyeleri Yetkin Saatli, Seda Şengök, Birol Üzmez, Mehmet Yasa ve DEÜ GSF Fotoğraf Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sadık Tumay’dan oluşan organizasyon komitesi, yoğun şekilde ‘’Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’’ hazırlıklarını sürdürüyor. ‘’İzmir Fotoğrafla Buluşuyor’’ sloganıyla yola çıkılan organizasyon kapsamında konferanslar, paneller, fotoğraf sergileri ve fotoğraf gösterilerinden oluşan 40’a yakın etkinlik gerçekleştirilecek.

They have been organizing a project for the past two years called “A city memoire: Karabağlar” with the Karabağlar Municipal-ity. The visual archive of the city was put to-gether with this project; 4 thousand photo-graphs were handed over to the Karabağlar Municipality and café exhibitions were or-ganized with photographs selected from the archive thus uniting the pictures with the public. Photography trainings were also organized for the municipalities of Konak, Karşıyaka and Gaziemir.

An international organization on the 25th year As İFOD is getting ready to celebrate its 25th anniversary, it set its target as orga-nizing an international photography event in Izmir. So the International Izmir Photo-graph Days will be held during October 20-31, 2011 as part of this target.

The organization committee which in-cludes İFOD Chairman of the Board Dr. Beyhan Özdemir, İFOD board members Yetkin Saatli, Seda Şengök, Birol Üzmez, Mehmet Yasa and DEÜ GSF Photography Department Faculty Member Assistant Docent Dr. Sadık Tumay are working hard to prepare for the International Izmir Pho-tograph Days. Close to 40 events, includ-ing conferences, panels, exhibitions and

photography shows, will be organized during the International Izmir Photograph Days which sets out with the slogan ‘’İzmir meets photographs’’.

Beyhan Özdemir says that the biggest con-tributor of IFOD on this project is the DEÜ GSF Photography Department. Özdemir, who states that infrastructure is highly im-portant when organizing an international event of this magnitude, says that they didn’t receive enough contributions from official or private entities in terms of spon-sorships and that only the Hamza Rüstem Photography Museum would be open for them during the organization.

The event will start with a mixed exhibi-tion that will display 60 artworks of 20 dif-ferent photography artists. In the first step of the panels that will be organized during the event, presentations on modern pho-tography will take place. In the second day of the panel, showings and presentations on documentary photography will be or-ganized.

Topics such as “What consists of modern photography”, “Photographs and Ethics” and “Style on Turkish Photographs” will be the main headings of these panels. The Photography Days Contributors Mixed Exhibition, workshop exhibitions of IFOD

Yusuf Tuvi Virgillo Bardossi

79İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 82: izmir dergisi

Beyhan Özdemir, bu konuda İFOD’a en büyük desteğin, Dokuz Eylül Üniversi-tesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nden geldiğini söylüyor. Uluslara-rası bir etkinliğin düzenlenebilmesi için alt yapının çok önemli olduğunun altını çizen Özdemir, kurumsal sponsorluk konusunda kamu veya özel kuruluşlardan yeterince destek göremediklerini, sadece Hamza Rüstem Fotoğraf Müzesi’nin etkinlik gün-leri süresince kullanıma açıldığını söylüyor.

‘Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’, 20 fo-toğraf sanatçısının 60 adet eserinden olu-şan karma sergi ile açılacak. Organizasyon kapsamında gerçekleştirilecek panellerin birinci ayağında, çağdaş fotoğraf üzerine sunumlar yapılacak. İkinci gün oturumun-da ise belgesel fotoğraf türü için gösterim-ler ve sunumlar gerçekleştirilecek. “Çağdaş Fotoğraf Deyince”, “Fotoğraf ve Etik”, “Türk Fotoğrafında Üslup” gibi fotoğraf söyleşile-ri, bu tür panellere ana başlık oluşturacak. Fotoğraf Günleri Katılımcı Karma Sergisi, İFOD üye ve aday üyelerinin atölye sergi-leri, DEÜ GSF Fotoğraf Bölümü Öğretim Elemanları Sergisi, 20-31 Ekim 2011 tarihleri arasında izleyicileriyle buluşacak.

30 fotoğraf sanatçısı katılacakEtkinliğe, alanlarında yetkin ve isim yapmış 7’si yabancı 30 fotoğraf sanatçısı katılacak. Fransa SIPA Press’ten Alfred Yaghobzadeh,

İtalya Fotoğraf Federasyonu Üyesi ve MFIAP unvanlı Virgilio Bardossi, İspanya’dan Afrika fotoğraflarıyla ünlü Gabriel Brau, Rusya’dan Elena Martnyuk, Midilli Fotoğraf Derneği Başkanı Stratis Tsouellis, yabancı sanatçılar arasında yer alıyor. Katılımcılar arasında KKTC Yakın Doğu Üniversitesi’nden Gazi Yüksel ile Türkiye’den Prof. Dr. Özer Kanburoğlu, Doç. Dr. Ali M. Bayraktaroğlu, Murat Germen, O.Cem Çetin, İbrahim Demirel, Özcan Yur-dalan, Murat Yaykın, Reha Bilir, Hasan Yelken, Aykan Özener gibi isimler bulunuyor. AFAD, AFSAD, FOTOGEN, GAFSAD ve Mersin OLBA fotoğraf derneklerinin de katılacağı etkinliğe onur konuğu olarak Ara Güler davet edildi. Etkinlik, İzmir’in tanıtımı için de önemli ola-

cak. Fotoğraf sanatçıları için kültür gezisi

düzenlenecek ve onların gözünden İzmir

fotoğrafları, kentin görsel belleğine katkı sağlayacak. Yaklaşık 20 fotoğraf sunumu, 3 panel, 2 konferans ve 12 sergiden oluşacak ‘Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’ için Dev-let Resim Heykel Müzesi, Dokuz Eylül Üniver-sitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Galerisi, İFOD’un merkezi ve DEÜ Sabancı Kültür Sa-rayı mekân olarak kullanılacak.

Beyhan Özdemir’e göre, İFOD, ‘Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri’, gelecek dönemde çizilecek yolun önemli bir basamağını oluş-turuyor. Organizasyonun başarıyla gerçek-leştirilmesi durumunda 2 yılda bir etkinlikler sürdürülecek.

members and candidates and the pho-tography exhibition of the DEÜ GSF Pho-tography Department faculty members will be on display during October 20-31, 2011.

30 photograph artists will attend 30 famous photograph artists- 7 of them foreign- will attend the event. Alfred Yaghobzadeh from France SIPA Press, a member of the Italian Photography Fed-eration and MFIAP titled Virgilio Bardossi, Gabriel Brau from Spain who is famous for his Africa pictures, Elena Martnyuk from Russia and the President of the

Lesbos Island Photography Club Stratis

Tsouellis are among the foreign guests

that will attend the event.

The event will also be attended by Gazi Yüksel from the Near Eastern University in the Turkish Republic of Northern Cy-prus and Prof. Dr. Özer Kanburoğlu, Doc. Dr. Ali M. Bayraktaroğlu, Murat Germen, O.Cem Çetin, İbrahim Demirel, Özcan Yurdalan, Murat Yaykın, Reha Bilir, Hasan Yelken and Aykan Özener from Turkey. Ara Güler was invited as the guest of honor to the event which will be at-tended by various national photography clubs and associations.

The event will also be important for the advertisement of Izmir. A cultural tour

will be organized for the artists and the

pictures they will take will add to the vir-

tual memory of the city.

The State Art and Sculpture Museum, DEÜ GSF Art Gallery, IFOD’s headquarters and the D.E.Ü Sabancı Cultural Hall will be used as event sites during the Interna-tional Izmir Photograph Days which will include 20 photography presentations, 3 panels, 2 conferences and 12 exhibitions.

According to Beyhan Özdemir, the Inter-national Izmir Photograph Days will con-stitute an important step for the future projects of İFOD. If the organization is successful, it will be repeated every two years.

Stratis Tsoulellis

80 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 83: izmir dergisi

81İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 84: izmir dergisi

Huzura uzanan yol

Eski Doğanbey KöyüYerleşim yeri, sanki zamanın bir yerinde durmuş hissi uyandırıyor. Bir dönem kaderine terk edilen Eski Doğanbey köyü, bugün Rum ve Türk mimarisinin eşsiz örneklerinin sergilendiği bir Açıkhava müzesi gibi…

The settlement area makes you feel like it was frozen in time. The Old Doğanbey VillageWhich was left to fend for itself a while ago, now resembled an open air museum

that exhibits the most unique elements of Greek and Turkish architecture…

The road to serenity The Old Doğanbey Village

Yazı / Article: CEYDA ADAR Fotoğraflar / Photography: CEYDA ADAR - SÜLEYMAN DUMAN

Bilinmezlere hissedilen merak duygusu, ilk defa alınan her yolda heyecana ka-

rışır. Adımlar umuda atıldıkça yol alır insan. Bir de yolun sonu güzelliklere açıldıysa, değmeyin keyfe!

Böyle bir umutla başlayan yolculuğun ardından Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Eski Doğanbey köyündeyiz. Arkamıza Büyük Menderes Deltası’nın eşsiz manzarası-nı alarak, köye giden yolu adımlıyoruz. Yerleşim yeri, sanki zamanın bir yerinde durmuş hissi uyandırıyor insana. Şimdiki sakinleri de bu dinginliğe ayak uydur-muşlar ve köyün bir zamanlardaki terk edilmişliği, yerini huzurlu bir yaşantıya bırakmış.

Eski adı Domatia olan Doğanbey, aslında bir Rum köyü. Geçmişi M.Ö. 7. yüzyıla de-ğin uzanan köy, 1924 yılındaki mübadele-ye kadar Rum halkının yaşam alanıymış. Köyün daha sonraki halkı olan Türklerin burayı terk ederek, 2 kilometre aşağıda-ki bölgeye taşınmasıyla Doğanbey köyü, “Eski” ve “Yeni” olarak iki isimle anılmaya başlamış. Uzun bir süre yalnızlığın hüküm sürdüğü Eski Doğanbey sokakları, şimdi-lerdeyse büyük şehirlerden keşfe gelen misafirlerine ev sahipliği yapıyor. Araların-da sanatçı ve siyasetçilerin de bulunduğu köy halkı, şehrin stresinden çok uzak bir yaşam sürerken, siz kısa süreliğine de olsa köyün bu dinginliğini hissetmenin huzuru-na varıyorsunuz.

Curiosity against the unknown turns to excitement with every new step you

take. You continue your journey as you walk towards hope. And if the end of the road brings you to a beautiful place, the journey is doubly exciting!

We are at the Old Doğanbey Village in Aydın’s Söke borough after such a hope-ful journey. We are walking on the road towards the village, with the magnificent panorama of the Büyük Menderes Delta behind us. The settlement area makes you feel like it was frozen in time. Its residents have adapted to this calmness and the once abandoned village is now a center of serenity.

82 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Gezi / Trip

Page 85: izmir dergisi

83İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 86: izmir dergisi

Dilek Yarımadası’nın güney ucunda yer alan ve Milli Park sınırlarındaki tek yerleşim olma özelliğine sahip köy, bugün Rum ve Türk mimarisinin eşsiz örneklerinin sergi-lendiği bir Açıkhava müzesi gibi. Renga-renk çiçekler, bitkiler ve yemyeşil ağaçların doğal dekorasyonu ile süslü dar sokakların-da yürürken, eski zamanlara dair tüm ayrın-tılar birer birer karşınıza çıkıyor.

Taş evlerin arasında önce eski bir çeşme takılıyor gözünüze; ardından da bir şapel ve kilise. Eski yıllarda Rumların okul binası olarak kullandıkları yapıysa günümüzde Zi-yaretçi Tanıtım Merkezi olarak konuklarını ağırlıyor. 2001 yılında restore edilen bina-da; müze odası, sergi salonu, kütüphane, bilgisayar odası ve kafeterya bulunuyor. Merkez ayrıca deneyimli ekibinin rehber-liğinde düzenlediği turlarla çevreyi keşfet-me imkanı da sunuyor.

Ekoturizm imkânıDilek Yarımadası ve Büyük Menderes Del-tası Milli Parkı sınırları içinde yer alan Do-ğanbey köyü, yürüyüş parkurları, trekking

Doğanbey, which was known as Doma-tia, is actually a Greek village. The village which dates back to 7th century B.C. was the settlement area of Greeks until the great exchange in 1924. The village be-came known as Old and New Doğanbey after Turks moved to the area 2 kilometers from the village after the exchange. The streets of Old Doğanbey, which were de-serted for a long time, now host visitors from big cities. While the locals, who in-clude artists and politicians, live a life of peace away from the stress of the city, you will also feel calm and serene in the vil-lage, even if it’s only for a short time.

The village which is located on the south-ern point of Dilek Peninsula and is the only settlement within the borders of the National Park, now resembled an open air museum that exhibits the most unique elements of Greek and Turkish architec-ture. When you are walking among nar-row streets adorned with colorful flow-ers, plants and greener than green trees, you are greeted by every little detail from

times gone by. First you spot a fountain between stone houses; then a chapel and a church. The building which was used as a school by the Greeks is now the In-formation Center for visitors. There’s a museum room, exhibition room, library, a computer room and a cafeteria in the building which was restored in 2001. The center also provides tours with expert tour guides.

The chance for eco-tourism Doğanbey village which is situated within the borders of Büyük Menderes Delta Na-tional Park is an area where eco-tourism has advanced with walking tracks, trek-king areas, bird varieties, an advanced flora and endemic plant species. In the region which is ideal for nature sports, hiking tours are organized at the Oluk-dere Canyon by the Information Center with expert tour guides providing guests with an unforgettable experience ac-companied by a magnificent view that in-cludes a 15 kilometer course surrounded

Aralarında sanatçı ve

siyasetçilerin de bulunduğu

köy halkı, şehrin stresli

yaşantısından çok uzak bir

yaşam sürerken, siz de kısa

süreliğine de olsa köyün

bu dinginliğini hissetmenin

huzurunu yaşıyorsunuz.

While the locals, who include

artists and politicians, live

a life of peace away from

the stress of the city, you

will also feel calm and

serene in the village, even if

it’s only for a short time.

84 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 87: izmir dergisi

alanları, kuş çeşitliliği, gelişmiş florası ve endemik bitki türleriyle eko turizmin de geliştiği bir bölge. Doğa sporları için ol-dukça elverişli olan bölgede, Ziyaretçi Tanıtım Merkezi etkinlikleri kapsamında Olukdere Kanyonu’nda rehber öncülüğün-de doğa yürüyüş turları düzenleniyor.15 kilometrelik parkur ile Milli Park’ın eşsiz bitki örtüsü, dereleri, şelalesi ve harika bir manzara eşliğinde benzersiz bir deneyim yaşama şansını veriyor. Dağ bisikleti sporu tutkunları için doğal stabilize ve az eğim-li yolları bulunan alternatif parkurları da mevcut.

Tercihiniz doğanın sunduğu bitki çeşitli-liğini keşfetmekten yanaysa düzenlenen botanik turları tam size göre. Milli park flo-rasında 95 familyaya ait; tür, alttür ve var-yete düzeyinde 804 adet bitki bulunuyor. Bunlardan altısı, dünyada sadece burada görülen türler. Ayrıca Türkiye için ende-mik olan 31 adet bitki türünü de bölgede bulabiliyorsunuz. Akdeniz maki florasının hemen bütün bitki türlerinin en canlı, sağlıklı örneklerinin yer aldığı Milli Park,

Anadolu Kestanesi, Kartopu, Finike Ardıcı, Melez Pırnal Meşesi ve Dallı Servi’nin kü-çük orman toplulukları meydana getirerek yetiştiği tek yer. Milli Park, içerdiği benzer-siz bitki çeşitliliği nedeniyle Avrupa Kon-seyi tarafından “Flora Bio Genetik Rezerv Alanı” ilan edilmiş. Kavaklıburun ve Karasu günübirlik kullanım alanları arasındaki se-çilmiş iki kilometrelik parkurda düzenle-nen botanik turu, meraklıları için eşsiz bir deneyim.

Karina’da balık keyfiEski Doğanbey Köyü gezintinizde günü noktalamak için en uygun yer, köye yakın mesafedeki Karina Sahili. Büyük Menderes coğrafyasının doğal güzelliğinden nasibi-ni alan Karina, 1900’lü yılların ticaret lima-nı. Dilden dile günümüze ulaşan hikâyeye göre de, dönemin en popüler Rum tüc-carının kızının adı olan Karina, sahile adı-nı vermiş. Rumlar, bölgeden topladıkları zeytinyağı, bal, hububat, tütün, şaraplık üzüm gibi ürünleri buradaki limandan diğer adalara gönderirlermiş. Şimdilerde gemilerin yerini balıkçı teknelerinin aldı-

by an amazing flora, streams and a water-fall. There are naturally stabilized and low sloped alternative courses for mountain biking enthusiasts.

If you prefer to explore the various plants the nature has to offer, the botanical tours are just what you need. There are 804 plants belonging to 94 species within the flora of the park. Six of these are plants that can only be found here on earth. In addition, you can find 31 endemic plants in Turkey in the region. The National Park, which hosts all the healthiest plant types of the Mediterranean maquis flora, is the only place where you can see types such as the Anatolian chestnut, Kartopu, Finike juniper, the crossbreed Pırnal Oak and the Weeping Cypress. The National Park was announced as a “Flora Biogenetic Re-serve” by the European Council because of the unique plants it houses. The bo-tanical tour which takes place at a 2 kilo-meter course between Kavaklıburun and Karasu is a unique experience for nature lovers.

85İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 88: izmir dergisi

ğı sahilde, dilerseniz balık tutabilir ya da sahilin tek restoranında balık başta olmak üzere pek çok deniz ürününü afiyetle yi-yebilirsiniz. Keyifli bir günün ardından, güneş dağların ardına gizlendiğinde ise söylenecek tek söz: Yolun sonu güzellik-lere açıldı…

Nasıl gidilir?Söke’den Didim-Milas-Bodrum karayoluna çıkıp ilerlerken birkaç kilometrede Priene ile Eski Doğanbey’e işaret eden tabelaları göreceksiniz. Bu yoldan devam ettiğiniz-de önce Güllübahçe’ye, ardından Didim-Priene sapağına ulaşacaksınız. Didim’i takip ettiğinizde, Atburgazı’nı ardından Tuzburgazı-Doğanbey’i gösteren tabe-lalardan saparak, Yeni Doğanbey’e gele-ceksiniz. Tuzburgazı - Doğanbey arasının 4 kilometre olduğunu belirtelim. Karina sahiliyse ise Doğanbey’e 8 kilometre uzak-lıkta bulunuyor.

Enjoying the fish at Karina The best place to end the day at the vil-lage is the Karina Shore close to the area. Karina, which exhibits the natural beauty of the Büyük Menderes geography, was a trade port back in the 1900’s. According to legend, the port was named after the daughter of a popular Greek merchant called Karina. Greeks used to send prod-ucts such as olive oil, honey, tobacco and grapes to neighboring islands from this port. You can fish at the shore which is now inhabited by fish boats instead of big ships or you can enjoy delicacies of the sea at the only restaurant on the shore. There is only one thing to say after the sun hides behind the mountains at the end of an enjoyable day: the end of the road opened up to beauty…

How to get there?When you set out from Söke towards the Didim-Milas-Bodrum Highway, you

will see the signs for Priene and the Old Doğanbey Village after a couple of kilo-meters. When you continue towards this road you will first reach Güllübahçe and then the Didim-Priene turn. When you fol-low Didim, you will reach New Doğanbey by following first the sign for Atburgazı and then the Tuzburgazı-Doğanbey signs. Let us remind you that the distance be-tween Tuzburgazı –and Doğanbey is 4 ki-lometers. The Karina shore is 8 kilometers from Doğanbey.

86 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 89: izmir dergisi

87İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 90: izmir dergisi

İmam-ı Birgivi’nin kutsal diyarıAntik Dönemden bu yana kutsal bir kent olma vasfını sürdüren Birgi, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen İmam-ı Birgivi’nin mezarının yanı sıra Ulu Cami, Dervişağa Cami gibi ibadet mekânlarıyla da inanç turizminin önemli duraklarından.

Yazı / Article: SEVDA ÇETİN / Ödemiş Müze Müdürü-Director of the Ödemiş Museum Fotoğraflar / Photography: Süleyman Duman

88 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

İnanç Turizmi / Belief Tourism

Page 91: izmir dergisi

The holy land of İmam-ı Birgivi

Birgi, which continues to be a holy city since the Antique Age, is an important center for religious tourism with the religious spots such as

the tomb of İmam-ı Birgivi, Ulu Mosque and Dervişağa Mosque, which are visited by thousands of local and foreign tourists each year.

Birgi, which was situated within the Lydia region in the antique age, was

known by the name “Dioshieron”, which means the holy place of Zeus. An episco-pacy center was built here during the Byz-antium rule but the land was invaded by Turks in the 13-14th century and Mehmet Bey, the founder of the Aydınoğlu Seignio-ry made Birgi the capitol of the Seigniory.

Ataullah Efendi, the teacher of II. Sultan Selim is from Birgi and he built a typical 16th century madrasah in this cute town he was born in. This madrasah (school) served as a Muslim educational School for many years. It is across from the mosque commissioned by Aydınoğlu Mehmet Bey in the 13th century on Birgi Square. The 700 year old mosque and the 500 year old madrasah are two rare buildings that have survived to this date. But the most impor-tant aspect of the madrasah for Birgi is its teacher. İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi was born in 1518 and had gone to Istanbul af-ter elementary school to be schooled by Ahizade Mehmet Efendi. Then he was tu-tored by Abdurrahman Efendi and taught at various science schools. Mehmet Efen-di, who got the chance to go to the best

Antik Dönemde Lidya Bölgesi’nde kalan Birgi, “Zeus’un kutsal yeri” anlamına

gelen “Dioshieron” adıyla anılmıştır. Bizans Döneminde ise burada piskoposluk merke-zi kurulmuş, 13-14. yüzyılda da bölge Türk-lerin eline geçerek, Aydınoğlu Beyliği’nin kurucusu Mehmet Bey, Birgi’yi beyliğinin başkenti yapmıştır. Birgi, Antik Dönemden bu yana kutsal bir kent olma vasfını sürdür-müştür.

II. Sultan Selim’in hocası Ataullah Efendi, Birgilidir ve doğduğu bu şirin kente 16. yüzyıl medreselerinin tipik bir örneğini yaptırmıştır. Bu okul (medrese) uzun yıllar İslami Eğitim Okulu olarak hizmet vermiş-tir. Medrese Birgi Meydanı’nda, Aydınoğlu Mehmet Bey’in yaptırdığı caminin (13. yüz-yıl) karşısındadır. 700 yıllık cami ve 500 yıllık medrese günümüze ulaşmış nadir eserler-dendir. Ama Birgi için en önemlisi medre-sede ders veren hocanın kişiliğidir. İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi, 1518 yılında Balıke-sirli müderris Ali Efendi’nin oğlu olarak doğ-muş, ilk eğitimini aldıktan sonra İstanbul’a gidip Ahizade Mehmet Efendi’nin ders-lerine başlamıştır. Sonra Abdurrahman Efendi’ye bağlanmış ve ihtisas yaparak bazı ilim medreselerinde bulunmuştur. Osman-

89İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 92: izmir dergisi

lı İmparatorluğu’nun en parlak devri olan Kanuni Sultan Süleyman zamanında, dev-rin en büyük üniversitesi sayılan Samaniye Medresesi’ne iyi bir sınav sonucu ile giren Mehmet Efendi, başarılı öğrenciliğin ardın-dan diploma almaya hak kazanmıştır.

Bundan sonra medreselerde ders, cami-lerde halka vaiz ve öğütler veren Mehmet Efendi, Bayramiye şeyhlerinden Adtullah Karamani’nin yanına giderek, tekkeye de girmiştir. Bazı derviş arkadaşlarının kitap ve sünnete uymayan hal ve hareketlerine itirazlarda bulunmuş, her sorunu Kuran-ı Kerim’e ve Hz. Muhammed’in sözlerine (ha-dislerine) danışarak çözmeye çalışmıştır. Ka-nuni devrinde, hocası Abdurrahman Efendi vasıtası ile Edirne’de Kassam-ı Askeri (miras taksim işi ile vazifeli memur) olarak görev-lendirilmesiyle aynı zamanda ders okutur, vaazlarında halkı Kur’an ve sünnete tabi olmaya davet edermiş. İstanbul’a dönerken Kassam-ı Askeri iken aldığı parayı, defter ka-yıtlarına göre geri vermiş ve helalleşmiştir.

Birgivi adını aldıAtaullah Efendi’nin yaptırdığı bu medrese-ye, Adtullah Karamani’nin isteği üzerine ta-

university during the Ottoman rule called the Samaniye Madrasah, graduated with honors. Mehmet Efendi, who taught at schools and preached to the people at mosques after his graduation, was also a part of the dervish lodge run by Adtullah Karamani. He objected to the attitudes of some of his friends at the lodge and tried to work out every issue by consulting the Quran and the words of the Prophet Moham-med. After he was appointed to work as a public officer for the dividing of assets after a death, he continues to teach and give sermons. Upon his return to Istanbul, he gives back the money he has earned during his post.

Takes the name Birgivi Mehmet Efendi was assigned to the ma-drasah commissioned by Ataullah Efendi with the request of Adtullah Karamani. Mehmet Efendi was given the name Birgi-vi, which means a person from Birgi, be-cause of his successful teaching position in the town and the fact that he had writ-ten his best books during his post.

Eskiden beri bir piknik

havası içerisinde olan

İmam-ı Birgivi’nin kabir

ziyaretlerinde, gelenler

kurbanlarını kesip

piknik yapabildikleri

gibi, yandaki mescitte

namazlarını kılıp, halk

arasındaki deyimi ile

‘Dede’yi de ziyaret ederler.

During visitations of the

tomb of İmam-ı Birgivi,

people make sacrifices,

picnic, pray at the small

mosque next to the tomb

and pay homage to the

legend that they call “Dede”

Ulu Cami

90 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 93: izmir dergisi

lebesi Mehmet Efendi tayin edilmiştir. Uzun yıllar Birgi’de değerli talebeler yetiştiren, ilim, irfan yayan ve en güzel eserlerini bura-da yazan Mehmet Efendi’ye, Birgi’de uzun yıllar yaşadığı için Birgili anlamına gelen “Birgivi” adı eklenmiştir.

İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi, yalnız öğ-renci yetiştirmekle kalmamış, ayrıca birçok kıymetli eser vererek İslam dünyasına ya-rarlı olmuş, “Avamil” ve “İzhar” gibi eserleri uzun zaman özellikle Türkiye’de ders kitap-ları olarak okutulmuştur. Bu kitapların en önemli özelliği, öğrencilerin kitapları okur-ken hem asıl konu olan Arapça sözdizimi (sentaks) kurallarını öğrenmeleri hem de inanç ve ahlaka dair bilgi edinmiş olmala-rıdır. Mehmet Efendi eserlerinde kurallara örnek verirken, sürekli “inanç ve güzel ah-lakı” seçmiştir. Ömrünün sonlarına yakın İstanbul’a gelip Vezir-i Azam Mehmet Paşa ile görüşmüş, halkın idaresi ve işleri hakkın-da değerlendirme ve temennilerde bulun-muştur.

İmam-ı Birgivi, bu hizmetlerini sürdürür-ken 52 yaşında veba hastalığına yakalana-rak, hayata veda etmiştir. (Hicri 981- Miladi

İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi, not only ed-ucated many students but he also wrote many important books that were helpful to the Islamic world. His works such as “Avamil” and “İzhar” were parts of the cur-riculum for many years in Turkey. The most important characteristic of these books is that students learned the syntax rules of the Arabic language and received infor-mation on faith and ethics. When Mehmet Efendi explained his works, he always mentioned faith and ethics. Towards the end of his life, he came to Istanbul to talk to Grand Vizier Mehmet Paşa and relayed his thoughts and evaluations on public management and efforts.

While engaging in such services, İmam-ı Birgivi dies at the young age of 52 from the plague. Although he died young, Birgivi wrote close to 60 books and edu-cated many students. His most impor-tant book is called Vasiyetname-i Birgivi. İmam-i Birgivi, who requested that a mau-soleum not be built on top of his grave, is buried in the cemetery on the road to the Kemer Plateau which is to the northeast of Birgi. His tomb is visited by thousands

Ulu Cami Mimber detay

Mimber

91İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 94: izmir dergisi

1573) Çok genç yaşta vefat etmesine rağ-men 60’a yakın eser yazan ve birçok talebe yetiştiren İmam-ı Birgivi’nin en önemli ese-ri, Vasiyetname-i Birgivi’dir. Kabrinin üzerine türbe yapılmamasını vasiyet eden İmam-i Birgivi, Birgi’nin kuzeydoğusunda Kemer Yaylası’na çıkan yol üzerindeki mezarlığa defnedilmiştir. Mezarı, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir-ken, özellikle ilkbahar aylarında ziyaretçi akını olmaktadır. Eskiden beri bir piknik ha-vası içerisinde olan İmam-ı Birgivi’nin kabir ziyaretlerinde, gelenler kurbanlarını kesip piknik yapabildikleri gibi, yandaki mescitte namazlarını kılıp, halk arasındaki deyimi ile ‘Dede’yi de ziyaret ederler.

Tabii ki Birgi’ye gelmek için tek sebep İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi değildir.

Birgi Ulu Cami (13. yüzyıl), Dervişağa Cami (17. yüzyıl), Çakırağa Konağı (17. yüzyıl) ve yeniden ayağa kaldırılmaya çalışılan birçok eseri ile Birgi, attığınız her adımda tarihi soluyarak sizi içine çekecektir. Ata yadigarı mekânlarda geçmişin dinginliğini büyük şehrin karmaşasından uzakta hissedecek, ruha huzur veren bir atmosferden ayrılmak istemeyeceksiniz.

Birgi Ulu CamiBirgi Deresi’nin doğusunda, kenti güney-den kuzeye kat eden ağaçlı yolun sonunda, küçük bir meydan üzerindedir. Güneyinde Şah Sultan Türbesi, doğusunda İmamı Bir-givi Medresesi yer almaktadır. Avlusu, iha-ta (yapıyı çevreleyen) duvarı ile çevrilidir. Hemen bitişiğindeki Aydınoğlu Mehmed Bey Türbesi ile aynı avluyu paylaşmaktadır.

each year, especially during springtime. During visitations of the tomb of İmam-ı Birgivi, people make sacrifices, picnic, pray at the small mosque next to the tomb and pay homage to the legend that they call “Dede”

İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi is not the only reason to visit Birgi. Birgi, which has historical elements such as the Birgi Ulu Mosque (13the century), Dervişağa Mosque (17th century), the Çakırağa Man-sion (17th century) and others that are be-ing renovated, will draw you in with every step you take while you’re breathing in history. You will feel the serenity of the his-torical area and you’ll never want to leave this peaceful atmosphere.

Birgi Ulu MosqueIt is located on a small square at the end of the tree lined road that runs all the way from the south to the north of the town, to the north of the Birgi Creek. The Şah Sultan Mausoleum is to its south and the İmam-ı Birgivi Madrasah it to its east. Its courtyard is surrounded by an enclosing wall. It shares its courtyard with the Aydınoğlu Mehm-ed Bey Mausoleum right next to it. The mosque is one of the rare buildings that have survived from the Seigniory period. In the mosque which has a 5 nave sacred room and a space in front of the altar cov-ered by a dome was built with broken bricks, rubble stone and hewn stone in ad-dition to harvested materials.

Birgi Ulu Mosque repeats the plan of multi supported Seljuk era mosques. The mosque is an important example in terms of decorations with wooden mate-rials. Wooden and glazed tile decorations are abundant while stone decorations are minimal. The minaret of the mosque is built on the southern tip of the Mecca wall, which is quite unusual. The glazed bricks and tile mosaic decorations on the structure have survived to this day and are in good condition.

The most striking elements in decoration

are concentrated on the altar, pulpit and

wooden window and door leafs. You can

92 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 95: izmir dergisi

Cami, beylikler döneminin günümüze ula-şabilmiş sayılı örneklerinden biridir. Mihrap duvarına dik uzanan beş sahınlı bir harim ve üzeri kubbeyle örtülü bir mihrap önü mekânına sahip plandan oluşan camide, inşa malzemesi olarak tuğla kırıkları, moloz taş ve kesme taşın yanı sıra devşirme malze-me de sıklıkla kullanılmıştır. Birgi Ulu Cami, plan olarak çok destekli Selçuklu camilerinin plan şemasını tek-rarlamaktadır. Cami, ahşap malzemenin süslemede kullanılması açısından oldukça önemli bir örnektir. Ahşap ve çini süsleme-lerin bolluğuna karşılık, yapıda taş süsle-meler sınırlıdır. Caminin minaresi, alışılmışın dışında, kıble duvarının batı ucuna yapıl-mıştır. Üzerinde görülen sırlı tuğla ve çini mozaik süslemeler, oldukça sağlam durum-da günümüze ulaşabilmişlerdir.

Süslemede en çok dikkati çeken öğeler; mihrap, minber, ahşap pencere ve kapı ka-natları üzerinde toplanmıştır. Pencerelerde; tamamen kabartmalı kündekari tekniği, palmet desenli yuvarlak oyma tekniği, ceviz ağacından yapılmış minber üzerinde kün-dekari tekniği, ahşap oyma teknikleri, mih-rap üzerinde firuze ve patlıcan moru renkli çinilerden oluşan mozaik tekniği, kubbe iç yüzeyinde ise alçı kabartma tekniği ile biçimlendirilmiş beş kollu yıldız örnekleri yerleştirilerek, alçı ve kalemişi süslemeler görülmektedir. Desenlerde genellikle son-suzluk etkisi hakimdir. Geometrik ve bitki-sel süslemelerin yanı sıra, gülbezek, bitkisel süslemelere de rastlanmaktadır.

Minber üzerinde bir usta kitabesi ve bir inşa kitabesinin yanı sıra pek çok dinsel içerikli kitabe mevcuttur. Minberde bulunan kita-beye göre minberin ustası, Muzaffereddin bin Abdülvahid bin Süleyman ismindeki ki-şidir. Minbere ait kapı kanatları, 1993 yılında bulunduğu yerden çalınmış ve 1996 yılında dönemin bakanı tarafından yurtdışından getirtilerek yerine taktırılmıştır.

Caminin taç kapısı üzerinde bulunan Os-manlıca kitabede ise; Birgi Ulu Cami’nin 712 (1312-1313) yılında Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından inşa ettirildiği yazmaktadır.

see the embossed “kündekari” technique,

palmetto designed round engraving tech-

nique on the windows; the “kündekari”

technique on top of the pulpit made from

walnut tree, wooden engraving tech-

niques, the mosaic technique made up of

turquoise and purple colored tiles on the

altar and plaster and pencil drawn deco-

rations on the interior of the dome made

by plaster embossing technique. The ef-

fect of infinity is dominant in the designs.

There are rose and botanical decorations

in addition to geometric shapes.

There is a master’s epigraph and a con-struction epigraph on the pulpit and many other religious epigraphs. According to the epigraph on the pulpit, the master of the pulpit is Muzaffereddin bin Abdül-vahid bin Süleyman. The door leafs of the pulpit were stolen in 1993 and reinstalled after being brought to Turkey in 1993 with the efforts of the Minister in office.On the epigraph that is located at the top of the crown door of the mosque written in the Ottoman language, it is said that the mosque was commissioned by Aydınoğlu Mehmet Bey in 1312-1313.

93İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 96: izmir dergisi

“Ben İzmir’i Barcelona gibi görüyorum”

“Izmir is just like Barcelona”

Turizmci Emre Gezgin’e göre, modern turizm pazarlama stratejisiyle kurulacak tematik park ve müzelerin yanı sıra sonbahar aylarında düzenlenecek festivaller ile İzmir’e kış aylarında da turist gelebilir.

According to Emre Gezgin, a member of the tourism sector, theme parks that will be built with a modern tourism marketing strategy and festivals that were

to be organized in the fall could also bring tourists to Izmir during the winter.

Transfermenlikle (turistlerin transfer iş-lemini gerçekleştiren seyahat acentesi

çalışanı) başladığı turizm sektörüne acente sahibi olarak devam eden Emre Gezgin, yurtdışı deneyimlerini sektör tecrübesiyle birleştirerek, İzmir’in turizmde hak ettiği noktaya gelebilmesi için çalışan isimler-den biri. İzmir’e gelen kruvaziyer gemi sayısında artış olsa da, kentin gelen tu-ristlere yeterince tanıtılamadığı söyleyen Gezgin, alternatifler yaratılması gerektiği görüşünde. Avrupa’daki old city kavramı-nın İzmir’deki karşılığının Kemeraltı oldu-ğunu ifade eden turizmci Emre Gezgin, “Kemeraltı’na diğer ülkelerde olduğu gibi kısa tur, uzun tur şeklinde güzergahlar oluşturması lazım” diyor. İzmir’i Barcelona gibi gören Gezgin’e göre, modern turizm pazarlama stratejisiyle kurulacak tematik park ve müzelerin yanı sıra sonbahar ay-larında düzenlenecek festivaller ile İzmir’e kış aylarında da turist gelmesini sağlamak mümkün. İzmir’de kış sezonunun yanı sıra temmuz ve ağustos dışında yazın da golf

Emre Gezgin, who started out as a transfer employee and now owns a

travel agency, is one of the people who are working to contribute to the tourism sector in Izmir by combining his experi-ences outside the country with his exper-tise. Gezgin, who points out to the fact that while there has been an increase in the number of cruise ships, the city is not introduced properly to the tourists, be-lieves that alternatives must be created. Emre Gezgin, who states that the “old city” concept in Europe corresponds with Kemeraltı in Izmir, says that short and long tours must be organized for Kemeraltı, just like in the other cities around the world. According to Gezgin, who sees identifies Izmir with Barcelona, theme parks that will be built with a modern tourism marketing strategy and festivals that were to be or-ganized in the fall could also bring tourists to Izmir during the winter. Gezgin, who points out that it is an advantage that golf could be played in Izmir during the winter,

Röportaj-İnterview: CEYDA ADAR

Emre Gezgin

94 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Röportaj / İnterwiev

Page 97: izmir dergisi

oynanabilmesinin bir avantaj olduğuna da dikkat çeken Gezgin, golf alanları yara-tılmasının turist sayısında artışa yol açaca-ğını ifade ediyor.

Turizm sektörüyle nasıl tanıştınız?GEZGİN: 1989 yılında transfermenlikle başladım turizme. Esasında turizme baş-lama sebebim, tamamen tanıtıma odak-lıydı. Çok küçük yaşlarda yurtdışına seya-hatlerde bulunduğum için oralara yönelik gözlemlerimle birlikte, ülkenin tanıtma ih-tiyacına yönelik milliyetçi bir yapıya sahip oldum. Yazları üç ay tatil yapmak yerine hem ülkemi tanıtmaya hem de Fransız-camı geliştirmeye karar verdim. Üniversi-te yıllarında, rehberlik sınavına girdim ve kokartlık sınavını kazandım. O dönem-lerde hayalim, ülkesel Fransızca rehber olmaktı. İlk önce 1991 yılında Marmara’da kulüp rehberliği yaptım. Sonrasında ama-cım uzun süreli kültür turlarına rehberlik yapmak olduğu için oraya yöneldim ve İstanbul’da köklü bir tur firmasına gir-

dim. Üniversite bittikten sonra Fransa’da bir işletme yönetimi enstitüsüne giderek pazarlama ve satış master formasyonuna katıldım. Ardından geri döndüm ve yine rehberliğe devam ettim. 2000 yılında da İstanbul’da çalıştığım Paris merkezli tur şirketinin sahibi “Paris’e gel, seni yetiştire-lim” şeklinde bir teklifte bulundu. Ben de 18 aylık bir dönem için Paris’e gittim. Ora-da kar marjının optimizasyonu üzerine bir çalışma yaparak, üstlerime rapor verdim. O dönemlerde internet yeni doğuyor-du. İnternete yatırım yapalım dedim ve bu konuda bir fizibilite yaptım. E-turizm öyle başladı. Önce departmanın kurucu-su, sonra da satış müdürü oldum firmada. Belli bir dönem orada devam ettikten sonra başka bir firmaya geçtim. 2005 yı-lında kruvaziyer üzerine büyük bir gemi tur operatörüyle anlaşma yaparak, onla-rın ürünlerini no name internet sitemiz üzerinden son kullanıcıya yönlendirmeye başladık. Böylelikle e-turizm ile kurvaziye-ri birleştirdik.

believes that building golf courses could increase the number of tourists.

How did you first start working in the tourism sector? GEZGİN: I started in 1989 as a transfer employee. Actually, I was focused on the advertisement part of the trade. As I had been travelling abroad from a very young age, I saw what other countries were doing in terms of advertising and I felt the need that my country needed more publicity. Instead of vacationing for three months during the summer, I decided to adver-tise my country and develop my French. During my time at college I entered the exams for tour guiding and received my cockade. At that time, my dream was to become a national French tour guide. In 1991 I stayed in Marmaris and worked as a club tour guide. Later on I wanted to become a cultural tour guide and started working for a prominent travel agency in Istanbul. After I graduated from college, I

“Avrupa’da golf sezonu biterken, Türkiye’de başlıyor. Yaz aylarında

çok fazla seçenek varken, kışın Avrupalının golf oynamak için çok

fazla seçeneği yok. Golf üzerine alan yaratılması, İzmir’e kışın da

turist gelmesini sağlayabilir.”

‘’When golfing season ends in Europe, it begins in Turkey. There are not many options for golf players in

the winter in Europe. Establishing golf courses could bring a lot of

tourists to Izmir during the winter.”

95İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 98: izmir dergisi

E-turizm kavramını biraz açabilir misi-niz?GEZGİN: E-turizm, turizme dayalı ürünle-rin son kullanıcıya odaklı olarak tanıtımının yapılması ve satış sonrası birtakım hizmet-lerinin verilmesinin, internet aracılığıyla büyük kitlelere yayılması. Son kullanıcıya yönelik iki geleneksel satış kanalı vardır. Bir tanesi, müşteri direkt tıkladığı an hiç kim-seyle bağlantıya girme ihtiyacı duymadan, internetten istediği ürünü satın alır. Buna stok reel deriz. İkincisi de rezervasyonunu yapar, sonra karşı taraftan bir geri dönüş olur. Onun üzerine satış manüel olarak gerçekleşir. Ya müşteri acenteye gelir ya da mail order yollarsınız bu şekilde.

Bu sistemin avantajı nedir?GEZGİN: İki taraflı bakmak lazım. Şirket tarafında bakarsanız, birincisi maliyet. İkincisi 24 saat açıksınız. Üçüncüsü fiziksel bir broşür çıkartmak yerine ürünlerinizin güncellenmesi konusunda çok büyük bir avantaj. Ayrıca istediğiniz gibi başka firma-ların ürünlerini de o firmaların isimleri ol-madan kendi web sitenizde satabilirsiniz. Yani ürün genişlik yelpazesi istendiği kadar çoğaltılabilir elektronik ortamda. Alıcı için de zaman kaybı yok. İnternete girerek, aynı

ürünü farklı web sitelerinde karşılaştırma imkanı var.

İzmir kruvaziyer turizminde nerede du-ruyor?GZEGİN: 2002 ile 2010 arasına baktığınız zaman istatistiksel olarak İzmir’e gelen gemi sayısı yüzde 100 artmış. Gelen müş-teri sayısı yaklaşık yüzde 300’lerde. Çünkü bu sürede daha geniş kapsamlı gemiler gelmeye başlamış. Bu sene yapılan istatis-tiklerde, İzmir şehir turunun alınma oranın-da da geçen seneye göre yükselme var.

Kruvaziyer turla gelen turistlere İzmir ye-terince tanıtılabiliyor mu?GEZGİN: Tanıtım konusunda maalesef çok başarısızız. Öncelikle tanıtım, bu konuda emek sarf etmiş, hatta o ülkelerde yaşamış, o ülkelerin psikolojisi, satın alma refleksi, beğeni skalalarından ve kalite beklentisin-den iyi anlayan kişilere bırakılması lazım. Örneğin, limanın çıkışına, sollu veya sağlı stantlar kurulması ve o stantlarda acente-lere bu konuda tanıtım yetkisinin verilmesi için önayak olunabilir. Ayrıca turizmde şu ana kadar kullanılan geleneksel yöntemle-ri bırakarak yenilenmemiz lazım. Bir örnek vereyim. Bir gemi ortalama 3 bin 200 kişilik

did my masters in marketing and sales in France. I came back to Turkey and contin-ued working as a tour guide. In 2000, I was sent to Paris by my company and I lived there for 2 years. I wrote a report there for the optimization of the profit margin. That was the first eras of the internet revolu-tion. I advised them that we should invest in the web and I worked out a feasibility report. That’s how e-tourism started. First I was the founder of the department, and then I became the sales manager of the company. After working there for a while, I changed companies. In 2005, I made a deal with a tour operator regarding cruis-es and we started selling their products to the final user through our no name web site. This is how we combined e-tourism with cruises.

Can you tell us more about e-tourism? GEZGİN: E-tourism is advertising touristic products to the end user, providing some after sales services and reaching the mass-es through the internet. There are two traditional sales channels geared towards end users; in one case, the customer buys the desired product with one click with-out talking to anyone and this is what we call stock reel. In the second case, the cus-tomer makes his reservation and the sales party responds. Then the sales takes place manually. Either the customer comes to the agency or you send a mail order.

What is the advantage of this system?GEZGİN: You have to look at it both ways. If you look from the company’s view, the first advantage is cost. Secondly, you are open 24 hours. Thirdly, you can update your products without having to print a brochure. In addition, you can sell the products of other firms on your site with-out having to mention their name, thus widening your product rage as much as you want. And for the customer, the big-gest advantage is there is no loss of time. Customers can also go online and com-pare products sold by various web sites.

What is Izmir’s position regarding cruise tourism? GEZGİN: When you look at the period

96 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 99: izmir dergisi

diyelim. Dörtte üçünün çıktığını düşüne-lim gemiden. Gezi güzergahlarından biri Efes’tir. O gemi seyahatine katılanlardan bir kısmı Efes’i gezmiş olabilir. Dolayısıyla bunlara alternatif bir şey üretmek lazım. Alternatif üreteceğiniz materyaliniz var aslında. Örneğin Çiğli Sasalı’daki Doğal Yaşam Parkı. İki çocuklu bir aile düşünün. Efes’i daha önce görmüşler. Çocuklar de-vamlı huzursuz, hava sıcak. Ben onları oyalamak için Efes’e mi götürürüm yoksa Doğal Yaşam Parkı’na mı? Biz yıllardır bu işi turizmle uğraşan kişiler olarak, konuş-ma şeklinden kişinin hangi gelir seviye-sinden olduğunu, neye meraklı olabi-leceğini, ne düşünebileceğini anlıyoruz artık.

Neler yapılabilir?GEZGİN: Avrupa’da old city diye bir şey vardır. Old city nerede derseniz, haritada gösterirler. İzmir’in old citysi de Kemeraltı. Başka old city yok.Kemeraltı aslında dün-yanın en büyük açık hava çarşılarından bir tanesi. Tarihi dokusu da çok önemli. Kemeraltı’na diğer ülkelerde olduğu gibi kısa tur, uzun tur şeklinde güzergahlar oluşturulması lazım. Turistlerin bilgisayar ekranından dokunmatik tıklayabileceği, restoranları, güzergahları, haritaları gö-rebileceği panolar ve info deskler yapıla-bilir. Onun dışında bazı hanların restore edilmesi gibi uzun vadeli projeler olabilir. Yurtiçi veya yurtdışından yatırımcı çekile-rek, orada bir alan yaratılıp, Kemeraltı’nın bir bölgesinde butik otel, meyhane, bar gibi oluşumlarla akşamları da yaşanabi-lecek bir hale getirilmesi mümkün. Şahsi fikrim, Paris’te opera binasının karşısında olduğu gibi farklı dillerde İzmir’in dokü-manter filminin 15-20 dakikalık göste-rildiği, bir tane cep sineması yapılabilir. Turistler otobüslerle oraya gelip, görsel olarak İzmir’i tanıyıp, ondan sonra mü-zeleri, Kemeraltı’nı dolaşacak. “Kışın nasıl işleyecek orası?”derseniz, her hafta İz-mir’deki okulların öğrencilerini götürerek değerlendirebilirsiniz orayı. Mesela Ko-nak Belediyesinin Mask Müzesi, Oyuncak Müzesi, İzmir Şehir Tarihi Müzesi gibi mü-zeler kazandırması bence çok güzel bir şey. Bunun gibi somut bir şeyler yapmak lazım.

between 2002 and 2010, there has been a 100% increase in the cruise ships that have come to Izmir. The number of cus-tomers has increased by 300% because larger ships have been coming during this period. According to this year’s statistics, there has been an increase in tours taken inside the city compared to last year.

Is the advertising of Izmir enough for the tourists who come to the city by cruise ships? GEZGİN: Unfortunately we are very un-successful when it comes to advertising. First of all, advertising should be left to those who are experienced in the field; it is better if they lived abroad and know about the quality standards of foreigners, what they like and their purchase prefer-ences. For example, stands could be put up at the port and agencies can appoint people to advertise the city. Also, we need to put aside traditional methods and re-new our sales approach. Let me give you an example: Let’s say that a ship is carry-ing approximately 3200 passengers. And let’s assume that 4/3 of these passengers are leaving the ship. One of their destina-tions is definitely Ephesus. Some of these passengers could have seen Ephesus be-fore. So, we need to present them with

alternative routes. And actually, you do have alternative materials. For example, the Natural Life Park in Çiğli, Sasalı. Think of a family with two children. They have seen Ephesus before. The kids are cranky and the weather is hot. Do I take them to Ephesus or the park? As employees of the tourism sector, we know what tourists are into and what they can afford.

What can be done?GEZGİN: There is an “old city” concept in Europe. If you ask about the old city, they will show it to you on a map. İzmir’s old city is Kemeraltı. There is no other. Kemeraltı is actually one of the biggest open air ba-zaars in the world. Its historical structure is very unique. Short and long tours must be organized for Kemeraltı, just like in the other cities around the world Panels and additional information gadgets can be established so that tourists can see restaurants, routes and maps of the area with a single click. In addition, some long term projects can be established, such as restoring the historical inns. It is possible to turn a part of Kemeraltı that will be also alive at night with boutique hotels, bars and entertainment areas by pulling in lo-cal and international investments. A small theatre that would show a 15-20 minute

97İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 100: izmir dergisi

Kış aylarında da turizmin sürdürülebi-lirliği konusunda neler söylersiniz?GEZGİN: İzmir’de turizm bırakın 12 aya, yaz sezonu dediğimiz, en fazla nisanla ekim ayı arasındaki süreye bile yayılabilmiş de-ğil. Çünkü bunun için bazı şeyler yapmak lazım. Tur operatörü gözüyle bakmak ge-rekiyor. Turistik pazarlama stratejisi, ge-leneksel ve modern düşünce olarak ikiye ayrılır. Modern turizm pazarlama stratejisi, Berlin gibi düşünür. Yani müzeler, tema-tik parklar yaratır. Eskiyi değil, yeniyi ama farklı bir şekilde pazarlar. Golf turizmi ör-neğin. Golf üzerine alan yaratılması, İzmir’e kışın da turist gelmesini sağlayabilir. Çünkü Avrupa’da golf sezonu biterken, Türkiye’de başlıyor. Yaz aylarında çok fazla seçenek varken, kışın Avrupalının golf oynamak için çok fazla seçeneği yok. İzmir’de kış sezonu da dahil olmak üzere temmuz ve ağustos dışında yazın da oynanabilir. İkinci yapıla-cak şey, müzeleri çoğaltmamız. Ben İzmir’i Barcelona gibi görüyorum. Deniz var, kül-tür var, doğa var. En önemlisi de tematik park. Bir tematik parkın mutlaka İzmir’in yakınına kurulması gerekiyor. Üçüncüsü, sonbaharda, yani yaz sezonu bitiminde uluslararası çapta bir festival düzenlene-bilir. Deauville örneğini vereceğim. Paris’in sayfiye yeridir. Paris’in Çeşme’si gibi. Yazın çok turist çeker. Fransa’nın en saygın tu-rizm fuarı oradadır. Sezon sonunda, son-baharda, sezonu uzatmak için Amerikan Film Festivali düzenlenir. O küçücük kasa-bada dünyaca ünlü isimleri görürsünüz. Çeşme’de böyle bir çalışma yapılabilir ör-neğin. Ayrıca İzmir, ot yemekleri konusun-da zengin bir mutfağa sahip. Gurme turiz-minin geliştirilmesi mümkün.

Sizin projeleriniz var mı?GEZGİN: Dünyadaki en büyük uluslararası turizm organizasyonu olan Skal, 89 ülkede turizmin üst düzey yöneticileriyle tem-sil edilir. Ben Skal İzmir’in yönetim kurulu üyesiyim aynı zamanda. Skal her sene fark-lı bir ülkede turizm kongresi düzenliyor. 2014 dünya kongresine adaylığımız kabul edildi Türkiye Federasyonu tarafından. 2013’te de sonuç belli olacak. Eğer kabul edilirse, İzmir’e yaklaşık 5 bin kişinin gel-mesi bekleniyor.

documentary of Izmir could be built, just like the one across the street from the Paris opera building. Tourists would come to the area by buses, take a virtual tour of Izmir there and then tour the museums and Kemeraltı. If you are worried how the place would make money during the winter; you can make use of the space by bringing students. For example, the Mask Museum of the Municipality of Konak, the Toy Museum and the Izmir City Historical Museum are all great additions. We have to do things like that.

What about the sustainability of tourism during the winter? GEZGİN: Tourism in Izmir is just alive be-tween March and October, let alone 12 months because there a lot of things we need to do. The touristic marketing strat-egy is divided into two categories – tradi-tional and modern thinking. The modern tourism marketing strategy thinks like Ber-lin. It creates new museums and theme parks. It markets the new in a different way. Let’s take golf tourism for example. Establishing golf courses could bring a lot of tourists to Izmir during the winter because when golfing season ends in Europe, it begins in Turkey. There are not many options for golf players in the winter in Europe. The second thing we have to

do is increase the number of museums. I see Izmir just like Barcelona. You have the sea, the culture and the nature. The most important thing is a theme park. We defi-nitely need to build a theme park in Izmir. Last but not least, we can organize an in-ternational festival at the end of summer. I will give you the example of Deauville. It is a summer resort in Paris. It’s like the Çeşme of Paris. It attracts a lot of tourists during the summer. France’s most respectable tourism fair is held there. They organize an American Film Festival at the end of summer to extend the season. You can see a lot of celebrities in that small town. A similar thing could be organized in Çeşme. Also, Izmir is rich when it comes to dishes made from herbs and plants. Gourmet tourism can be developed.

Do you have any projects of your own?GEZGİN: Skal, which is the biggest interna-tional tourism organization in the world, is represented through the top official of the tourism sector from 89 countries. I am a board member of the Skal Izmir executive board. Skal organizes a tourism congress every year in a different country. Our ap-plication to host the 2014 congress has been accepted, we will know the result in 2013. If we are to host the event, approxi-mately 5000 people will come to Izmir.

Çeşme

98 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 101: izmir dergisi

99İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 102: izmir dergisi

Kervanların uğrak yeri şimdi tescilli güzel!Çok eski zamanlarda kervanların mola mekânı olan Abacıoğlu Hanı, günümüzde de yorgunluğunu atmak isteyenlerin durakları arasında. Onu, geçmişin mirası diğer hanlardan ayıran yönüyse, tescillenmiş güzelliği…

Abacıoğlu Hanı, Kemeraltı Baş-durak Camisi’nden Arasta’ya

uzanan Anafartalar Caddesi üze-rinde hemen sağ kısımda 920 ile 919 sokak arasında yer alır. Orta av-lulu ve avlunun çevresinde sıralan-mış iki katlı dükkânların bulunduğu asimetrik plan şemasında bütünlü-ğe sahip bir yapılanmadır.

Hanın avluya bakan yüzeylerinin cephe sistemi, üstte iki adet pen-cere, altta ise iki adet pencere ve bir adet kapıdan oluşmuştur.

Yapım malzemesi olarak, kaba yonu taş, düzgün kesme taş ve tuğla kullanılan han yapısının üst örtü sistemi, beşik tonoz ve kırma

The Abacıoğlu Inn, which is lo-cated on the right hand side

of Anafartalar Avenue which runs down from Kemeraltı Başdurak Mosque all the way to Arasta, be-tween 920 and 919 Street and is an asymmetrical planned struc-ture that has a central courtyard and two-storey shops around the courtyard.

The exterior system of the sur-faces of the inn that overlook the courtyard is made up of two windows on the upper side, two windows below and a door.

The upper covering system of the inn, which was built by

Yazı-Article: CİHAT KEMAL PEHLİVANOĞLU-Mimar-ArchitectFotoğraflar-Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

“Uyuyanlar esirgeyenlerin uğrak yeri olduğunu bir bilseydi..”K.P.

“If the ones who slept only knew it was the rest stop of deniers.”K.P.

100 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Mimari / Architecture

Page 103: izmir dergisi

The rest stop of caravans; now a registered beauty!

The Abacıoğlu Inn, which was a rest stop for caravans in history, is also a popular spot for those who want to take a breather today. Its characteristic that

makes it different from all the other historical inns is its registered beauty…

çatıdır. Pencerelerin ve kapıların hepsi taş söveli ve düz atkılı olarak düşey dikdört-gen açıklıklar şeklindedir. Cephelerinde çatı sisteminden gelen üçgen alınlıklar gö-rülmektedir ve çatı seviyesinde düz saçak-la sonlanmaktadır.

İzmir Vakıflar Müdürlüğü II. Vakfiye Defteri’nin 258. sayfasındaki kayıtta Abacı-oğlu Han’ın 18. yüzyıl başlarında Hacı Mus-tafa Ağa tarafından yaptırıldığı görülmek-tedir. Vakfiyesinde eski yapının dokuz odalı ve yedi adet alt mahzenli olduğu yazılıdır.

rough hewn stone, clean cut stone and bricks, is cradle vaulted and tuck roof. All the windows and doors have stone staves and have perpendicular rectangu-lar openings. There are triangular facades on the exteriors that come from the roof-ing system and end with straight fringes at roof level.

According to the documents at the İzmir Foundations Directorate, the inn was commissioned by Hacı Mustafa Ağa at the beginning of the 18th century. On its deed of trust, it is listed as a 9 roomed and 7 vaulted structure. But today, only the northeast and southwest wings of the inn have survived at its original state.

The other parts of the inn have structured outside of its original typology after reno-vations and new structuring and its origi-nality has vanished after the border line of the inn was changed.

According to legend, Hacı Mustafa Ağa has a dream one night: “Hacı Mustafa Ağa’s daughter dreams about a rest stop in the middle of the trade route where weary travelers can rest; she becomes of the first travelers to take a break at this creepy place while rid-ing her camel. The girl who dreams about her twins while bathing in the cold lake says, ‘we must continue’ and keeps on riding her camel. She is dreaming about a place where everyone is helpful and kind, a place that has a huge courtyard, one entrance, a place that is safe and has plenty of water! Her wish becomes true; Hacı Mustafa Ağa, who realizes that noth-

101İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 104: izmir dergisi

Ancak bugüne hanın özgün niteliğinden yalnızca kuzeydoğu ve güneybatı kanatları kalabilmiştir.

Abacıoğlu’nun diğer kısımları onarım ve yeni yapılaşmalar sebebiyle özgün niteli-ğinden farklı tipolojide yapılaşmış ve ha-nın sınır çizgisinde değişikliğe uğrayarak, özgün kimliği de maalesef kaybedilmiştir.

Efsane bu ya, Hacı Mustafa Ağa bir gece bir düş görür: “Yorgun yoldan gelenlerin dinlendiği, tica-retin göbeğinde, yükünü almış develerin sırtında haberlerini bekleyen esnafın avlu-sunda soluklandığı bir han hayaline dalar Hacı Mustafa Ağa’nın kızı; dolambaçlı yol-ları, gece bir elinde devesinin üzengisi iler-lerken, orta kısımda yıldızların gökyüzünü süslediği biraz da ürkünç bir noktada kısa bir mola verenlerden olur. . Sabahın erken saatlerinde dağdan gelen nehir suyuna kendini bırakan soğuğun etkisiyle ikizlerini

düşleyen kız, ‘Yola devam, haydi bakalım’ diyerek, A noktasına doğru devesini çat çat sesleri arasında sürer! Herkesin insan olduğu için kabul buyrulduğu, insanlık namına ekmek kapılarını tutmaları için kendilerine yol gösterilenlerin akın ede-ceği büyük avlulu 50 adet zeytinlikli dört yapılaşmalı, bir girişli, etrafı korunaklı, suyu bol bir yer düşler Sultan Kız! Dileği ger-çek olur, yerin, mekânın niyetin karşısında hiçbir şeyin durmayacağını anlayan Hacı Mustafa Ağa, düşündeki birtanem kızının hayalinden etkilenerek, nafakasıyla emrini verir yapılması için Abacıoğlu Han’ın... Eee Sultan Kız’dan etkilenmemek mümkün de-ğil, uykusundayken!”

Düş gerçek olur;Mülkiyeti özel şahıslara ait bulunan hanın orta avlu düzenleme projesi ve cephe ye-nileme föyleri, Konak Belediyesi tarafından hazırlanmıştır. Yapı sahipleri ile yapılan düzenli toplantılar sayesinde hanın özgün

ing can stand between his daughter and her dream commissions the building of the inn inspired by his daughter’s dream. It is not possible not to be impressed by the little princess; especially when she’s dreaming!”

The dream becomes reality; The middle courtyard renovation project and the renewal of the exterior leaf of the inn which is now owned by private parties have been undertaken by the Mu-nicipality of Konak. The additions of the building which contaminated the origi-nal state of the structure such as fringes, air conditions and the extra floor has been cleaned after meetings between the owners and the municipality and the simple maintenance works on the exteri-ors were done under the supervision of the municipality.

A ground floor paving project prepared

Yapılan çalışmalar ile Abacıoğlu

Hanı’nın, Kemeraltı Çarşısı’nın

turistik değere sahip önemli

bir noktası olması sağlanmış,

Renovasyonu Konak

Belediyesi tarafından yapılan

Abacıoğlu Han, Phillippe

Rotthier Avrupa Mimarlık

ödülüne layık görülmüştür.

The Abacıoğlu Inn was turned

into an important touristic spot

in the Kemeraltı Bazaar after

restorations. The inn which was

renovated by the Municipality

of Konak has been rewarded

with the Phillippe Rotthier

European Architecture Award.

102 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 105: izmir dergisi

görünümü bozan çıkma, kat ilavesi, saçak, klima, vb. ekler temizlenmiş ve cephelerin basit onarımları Konak Belediyesi deneti-minde yaptırılmıştır.

Hanın avlusunda Konak Belediyesi tara-fından hazırlanan ve I. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca onaylanan zemin döşeme projesi uygu-lanmış, altyapısı, elektrik, su tesisatları ana kanalları yeniletilmiştir.

Hanın tarihi özelliğini bozan, güney cep-hesindeki betonarme ek halindeki yapılaş-malar da, Koruma Kurulu onaylı rölöve-res-torasyon projeleri hazırlatılarak ve Koruma Kurulundan izinleri alınarak ruhsatlı olan betonarme ilave katların yıktırılması ger-çekleşmiştir.

Yapılan çalışmalar ile Abacıoğlu Hanı’nın, Kemeraltı Çarşısı’nın turistik değere sahip önemli bir noktası olması sağlanmış, Reno-vasyonu Konak Belediyesi tarafından yapı-

lan Abacıoğlu Han, Phillippe Rotthier Av-rupa Mimarlık ödülüne layık görülmüştür.

Sultan Kız’ın ailesinin ruhlarının rahmeti bol olsun!

by the Municipality of Konak has been applied and the infrastructure, electric and water works of the building have been renewed.

Additional reinforced concrete structures on the south side of the inn that were contaminating the historical aspect of the building were torn down and reno-vated by projects approved by the Pres-ervation Board.

The Abacıoğlu Inn was turned into an im-portant touristic spot in the Kemeraltı Ba-zaar after restorations. The inn which was renovated by the Municipality of Konak has been rewarded with the Phillippe Rotthier European Architecture Award.

God bless the family of the little princess!

103İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 106: izmir dergisi

Adını İlyada ve Odysseia destanlarının yaratıcısından alan Homeros Vadisi, vaat ettiği dinginliği fazlasıyla sunuyor.

İzmir’in binlerce yıllık geçmişine ışık tutan Yeşilova Höyüğü’nün yer aldığı Bornova

İlçesi geçmiş dönemlerde asude yani din-lenme yeri olarak anılırmış. İlçede kurulan Ege Üniversitesi’nin hızlı gelişimi ile za-man içinde eğitim kimliğinin ağır bastığı Bornova, bugün eski günlerine döndüren projelerle adından söz ettiriyor. Türkiye’nin en büyük rekreasyon projelerinden biri olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ha-yata geçirdiği Homeros Vadisi, Bornova’yı yine gözde destinasyonlardan biri haline getirdi.

Yunan duygu ve düşüncesinin ilk ürün-leri olan İlyada ve Odysseia destanları-nın derleyicisi, milattan önce sekizinci yüzyılda İzmir’de yaşadığı kabul edilen Homeros’tan adını alıyor güzel vadi. Doğa-nın cömert davrandığı Çamiçi ve Kayadibi köylerinin yanı başında yer alan Homeros Vadisi, ünlü tarihçi Homeros’un yaşadı-

Bornova district with Yeşilova Mound reflecting light on İzmir history of

thousands of years was considered as the “arcadia” recreation spot in ancient times. Bornova recently gained recognition by its educational identity is making an impres-sion with projects bringing back the days of old. One of the large scaled recreation projects realized by Metropolitan Munici-pality of İzmir, Homeros Valley brought Bornova back to being a favorite destina-tion.

The beautiful valley is named after the author of the first literatures of Greek cul-ture Iliad and Odyssey, who is claimed to have lived in İzmir, ancient Smyrna, during the 8th century B.C. Homeros Valley situ-ated just beside villages Çamiçi and Kay-adibi where the nature is so generous, is designed based on the cave the famous historian Homeros was claimed to have

Nefes aldıran yeşil

dokusuyla Homeros

Vadisi, fotoğraf makinenizi

elinden düşürmeyeceğiniz

kareler barındırıyor.

With its green texture

Homeros Valley comprising

of sceneries worth capturing

will not let you drop your

camera for a second.

Homeros’un vadisinde doğayla iç içe

Homeros Valley named after the author of Iliad and Odyssey bestows far better the serenity than it promises.

Commune with nature in the valley of Homer, Homeros in Turkish

104 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Gezi / Trip

Page 107: izmir dergisi

ğı kabul edilen mağaradan yola çıkılarak hazırlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hem su baskınlarını önlemek, hem de kente yeni mesire alanları kazandırmak amacıyla Bornova Çayı yatağının aşağı-sında kalan bölümde oluşturuldu Home-ros Vadisi. Dokuz tutucu bentten oluşan vadide, Homeros’un yaşadığı varsayılan bir mağaranın bulunması, vadiyi daha da cezbedici hale getiriyor. İki tarafı ağaçlar-la kaplı olan vadide, su kaynaklarının fazla olması nedeniyle göletler oluşturuldu. Va-dide, yürüyüş yolları, koşu pistleri, bisiklet yolu, mini amfi tiyatro, piknik alanları yer alıyor. Özellikle hafta sonları İzmirlilerin akınına uğrayan Homeros Vadisi, kentin karmaşasından kaçmak isteyenlerin yeni adresi oldu.

7 kilometrelik vadi düzenlemesiyle 2008 yılında kente kazandırılan Homeros Vadisi’nin yeşil dokusu ilk etapta dikilen 5 binden fazla çınar, akasya ve zakkum fi-danları ile oluşturuldu. Geçtiğimiz aylarda

lived in. The valley is created down on the stream bed of Bornova Brook by the Met-ropolitan Municipality of İzmir in order to prevent floods and to grant the city with new recreational areas. Existence of the assumed cave of Homer renders the val-ley comprising of nine retaining embank-ments even more tempting.

In the valley surrounded with trees on both sides, lagoons were constructed due to sufficient water sources. There are walking ways, running tracks, cycle paths, a small amphitheatre and picnic areas in the valley. Homeros Valley has become the new resort to those willing to avoid city chaos welcoming İzmir residents es-pecially on weekends.

Green texture of the Homeros Valley was constituted by planting over 5 thousand saplings of sycamore, locust and oleander within the scope of a 7 kilometer wide landscaping activity carried out in 2008.

10 new ponds and 70 thousand new plants implemented in recent months have created a “heaven on earth” right in the heart of the city.

Homeros Valley in numbers In Kayadibi Recreation Area being one of the two supplementary regions in the val-ley, five ponds with a total surface area of 6.725 square meters are constructed. At the end of the road from Kayadibi Village to the recreation area there lies the first pond of 6.000 cubic meters of reserve storage with a surface area of 718 square meters.

Behind this pond there are three others of 1.500 cubic meters of reserve storage with a total surface area of 739 square meters. Besides there are walking ways, car lanes and parking lots along the 700 meters long picnic area.

There are two ponds with a total surface area of 4.277 square meters in Homeros Val-

105İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 108: izmir dergisi

oluşturulan 10 yeni gölet ve dikilen 70 bin yeni bitki de, şehrin göbeğinde ‘cennet-ten bir köşe’ yarattı.

Rakamlarla Homeros Vadisi Vadide birbirini tamamlayan iki bölgeden biri olan Kayadibi Rekreasyon Alanı’nda toplam 6 bin 725 metrekare alana sa-hip 5 adet gölet inşa edilmiş. Kayadibi Köyü’nden rekreasyon alanına inildiğinde, yolun solunda bin 718 metrekare yüzey alanlı ve 6 bin metreküp rezerv hacimli ilk gölet yer alıyor. Bu göletin arkasında ise sırasıyla yüzey alanı 739 metrekare, rezerv alanı ise bin 500 metreküp olan üç adet gölet daha bulunuyor. Ayrıca bu bölge-de oluşturulan 700 metre uzunluğundaki piknik alanı boyunca bir yürüyüş yolu ve araç yolu ile otopark alanı da yer alıyor. Homeros Vadisi Rekreasyon Alanı’nda ise toplam yüzey alanı 4 bin 277 metrekare olan iki büyük gölet bulunuyor. Yeni ya-pılan yoldan vadiye inildiğinde, yolun solunda 2 bin 103 metrekare yüzey alanlı

ve 7 bin metreküp rezerv hacimli ilk gö-let yer alıyor. İkinci gölet ise yolun sağın-da yer alıyor ve 2 bin 174 metrekarelik bir yüzey alanını kaplıyor. Bu bölgede de 750 metre uzunluğundaki piknik alanı boyun-ca yürüyüş ve araç yolu ile otopark bulu-nuyor. Otopark alanından piknik ve din-lenme alanına ise derenin yan kollarından biri üzerine kurulmuş ahşap bir köprünün üzerinden geçilerek ulaşılabiliyor.

Vadiye yeni yol Kayadibi Rekreasyon Alanı’na ulaşımı ko-laylaştırmak amacıyla, Bornova ilçe mer-kezine 9 kilometre mesafede bulunan Ka-yadibi Köyü’ne kadar olan mevcut asfalt yol, rekreasyon alanına ulaşacak şekilde genişletilerek tamamlandı. Ayrıca Kayadi-bi Rekrasyon Alanı’ndan Homeros’un ya-şadığı rivayet edilen mağaranın bulundu-ğu bölgede bağlantılı yeni bir yol açıldı. Böylece Kayadibi Rekrasyon Alanı’ndan, Homeros Vadisi’ne araçla beş dakikada ulaşılabiliyor.

ley Recreation Area. At the end of the newly constructed road there is the first pond with a surface area of 2.103 square meters and 7.000 cubic meters of reserve storage. The second lagoon is located on the right side of the road and it covers a surface area of 2.174 square meters. In this region along the 750 meter long picnic area there is a walk and parking lots. The wooden bridge situated on one affluent is used to pass to the picnic and recreation area from the parking lots.

New road to the valleyIn order to utilize transportation to Kayadi-bi Recreation Area the existing asphalt road to Kayadibi Village 9 kilometers to Bornova district center is extended. Moreover, a new road from Kayadibi Recreation Area to the region where Homeros is claimed to have inhabited is constructed. Therefore, it takes only five minutes by car to get to Homeros Valley from Kayadibi Recreation Area.

106 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Sürsan Balık... Doğal Lezzetli Balık

- Karadeniz’de av gemilerimizle hamsi avlıyoruz.

- Avladığımız hamsiden dünyanın en kaliteli balık unu (protein %74) ve

balık yağını (DHA: %19.96, EPA: %10.06) üretiyoruz.

- Ürettiğimiz balık unu ve balık yağından balık yemi üretiyoruz.

- Üretmiş olduğumuz balık yemi ile Karadeniz ve Ege’de bulunan üretim

çiftliklerimizdeki somon, levrek ve çipura balıklarını besliyoruz.

- Doğal olarak; ürettiğimiz balıklar doğal lezzetli oluyor.- Doğal olarak; ürettiğimiz balıklar doğal lezzetli oluyor.

Sürsan Balık; Hamsiden... orkinosa kadar

Page 109: izmir dergisi

107İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Sürsan Balık... Doğal Lezzetli Balık

- Karadeniz’de av gemilerimizle hamsi avlıyoruz.

- Avladığımız hamsiden dünyanın en kaliteli balık unu (protein %74) ve

balık yağını (DHA: %19.96, EPA: %10.06) üretiyoruz.

- Ürettiğimiz balık unu ve balık yağından balık yemi üretiyoruz.

- Üretmiş olduğumuz balık yemi ile Karadeniz ve Ege’de bulunan üretim

çiftliklerimizdeki somon, levrek ve çipura balıklarını besliyoruz.

- Doğal olarak; ürettiğimiz balıklar doğal lezzetli oluyor.- Doğal olarak; ürettiğimiz balıklar doğal lezzetli oluyor.

Sürsan Balık; Hamsiden... orkinosa kadar

Page 110: izmir dergisi

Bakır işlemeciliğini modern zamanlara uyguluyor Hasan Var, yaptığı takılarla zamana direnen sanatını kendi özgün diliyle konuşturuyor.

“Yok olmaya yüz tutmuş el sanatımız”

deyimini sıklıkla duyduğumuz bugün-

lerde, bu sanatlar arasında anılan bakır

işlemeciliği, sayıları 10’u geçmeyen

ustalarıyla yaşatılmaya çalışılıyor.

Osmanlı’dan günümüze kimi zaman

vitrinleri süsleyen kimi zaman da mut-

fak gereci olarak raflarda yerini alan

bakır ürünler, değişen zamanın bir

yerinde kalmış olmanın hüznüyle

bakıyor şimdiye…

Atalarımızdan yadigar bu sa-

natı yaşatmaya çalışanlardan

biri de Hasan Var. Bakırcılık

diyarı Erzurum’da başlayan

yolculuğunun son durağı

olan Kemeraltı’nın Kızlarağası

Hanı’ndaki mütevazı dükkanın-

da, bakır işlemeciliğini ustalıkla

sergiliyor. Hasan Var, bu sanatın son temsilcilerinden. Hanın ikinci

katında, bakırı meraklılarıyla buluşturan Hasan Var, 31 yılını verdiği mesleğinin yok oluşuna tanıklık etmenin hüznünü yaşıyor olsa da, ilk gün heyecanıyla oturuyor tez-gahının başına.

At a time when we hear the phrase “al-most extinct handicrafts’, copper em-

broidery which is one of those handicrafts is trying to be kept alive with less than 10 masters. Copper products which have been gracing windows since the Otto-man rule or taking their places at shelves in kitchens are looking sadly at us because they are being forgotten with time…

One of the people who is trying to keep this art alive is Hasan Var. He is master-fully exhibiting copper embroidery in Kemeraltı’s Kızlarağası Inn, a journey he has started in Erzurum, the land of cop-per working. Hasan Var is one of the last representatives of this art form. Hasan Var, who unites copper enthusiasts with cop-per products on the second storey of the inn, sits behind his workbench with ex-citement as if it is his first day on the job even though he is sad to see that his pro-fession, which he perfected over 31 years, is disappearing.

Var, who applies copper embroidery to modern times at his shop where he sells copper jugs, plates, trays and ornaments,

“Ben bakırla konuşuyorum”

“I talk to copper”Hasan Var applies copper embroidery to modern times;

he keeps his art alive with the pieces he designs.

Yazı / Article: CEYDA ADAR Fotoğraflar / Photography: CEYDA ADAR - SÜLEYMAN DUMAN

108 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

El Sanatları / Hand Crafts

Page 111: izmir dergisi

Bakır testiler, tabaklar, tepsiler ve süs eşya-larının da beğeniye sunulduğu dükkanın-da, bakır işlemeciliğini modern zamanlara uygulayan Var, yaptığı takılarla, zamana direnen sanatını kendi özgün diliyle ko-nuşturuyor. Bileklikler, kolyeler, küpeler ve diğer ürünlerin her birine verdiği emek, “Bir oğlum var. Hemen hemen sanatımla eşdeğer tutuyorum” diyecek kadar yoğun bir sevgiyle birleşiyor. Bakırın sanatla bu-luşmasıyla ortaya çıkan ürünler, el emeği-nin en güzel sunumu…

O tezgahının başında bakır bir tabağı işler-ken, ben ellerindeki hızlı rötuşları hayran-lıkla izliyorum. İzlerken de işin inceliklerini öğrenmek için bakırın sanata dönüşüm sürecindeki aşamaları soruyorum. Küpe örneğini veriyor Hasan Var:“Bakır bize pla-ka halinde gelir. Önce bu plakayı kostikli suda, sonra benzinde yıkıyorum. Ardından talaşlayıp, verniğini atıyorum. İstenilen bo-yayı da attıktan sonra işlemesini yapıp, makasla kesiyorum. Kenarlarına kalem atıp, küpe yerlerini deliyorum. Verniğini atıp, halkasını takıyorum ve paketliyorum. Yani en küçük bir küpenin bile elimizden 20 defa geçtiğini söyleyebilirim.”

keeps his art alive with the pieces he de-signs. He puts great effort on the pieces he makes such as wristbands, necklaces

and earrings. He says: “I have a son and I

love each piece as much as I love him” The

products which come alive with the com-bination of copper and art are the best representation of manual labor…

As he is embroidering a copper plate at is

workbench, I am watching his fast move-

ments in awe. While I’m watching, I’m

asking him about the transformation of

copper into art to learn the intricacies of

the job. Hasan Var gives the example of

earrings:

“Copper comes to us in plaques. First I wash this plaque in caustic water and then in benzene. Then I cover it in sawdust and put on the varnish. After I apply the de-sired color, I apply the embroidery and cut it with scissors. I mark the sides with a pencil and pierce the holes. I varnish it again, put on the hoop and package it. Even the smallest earring passes 20 times between our hands.”

Waiting support from local authorities Even though 20 years ago there were near-ly 1800 varieties in big pieces, this number has dropped down to 80-100 because of the lack of interest. Hasan Var, who points out that there were over 300-400 embroi-ders during that time, says “Now we are 8-10 people in Turkey.” sadly. And here is how he talks about his profession that is nearing extinction, with teary eyes:

“Copper is like my mother, my father, my

wife and my child. We have become a

united whole with copper. Copper equals Hasan Var. We have become a united whole with copper. You might say it’s not alive. But it means so much to me. I always

think; I should put this motif here, I should

do something else, this looks better here.

In other words, I talk to copper.” Accord-ing to Var, there are still people in Turkey who engage in handicrafts as opposed to a mechanized Europe. But future gen-erations will become just like them after masters cease to exist. “My biggest goal is to promote this art so that other mas-

Hasan Var

109İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 112: izmir dergisi

Yerel yönetimlerden destek bekliyorlar20 yıl önce büyük objelerde bin 800’e yakın çeşit varken, bugün ilginin azal-masıyla bu rakam 80-100’lere gerilemiş. O yıllarda işlemeci sayısının 300-400’ün üzerinde olduğunu söyleyen Hasan Var, “Bugün Türkiye’de 8-10 kişi kaldık” diyor üzülerek. Gelinen son noktada kaybol-maya yüz tutan mesleğine olan bağlılığı-nı da gözleri dolarak kelimelere döküyor:

“Bakır, annemi, babamı, eşimi, çocuğumu ifade ediyor. Çünkü biz bakırla bütünleş-mişiz. Bakır eşittir Hasan Var. Adım Hasan da olsa bakır da olsa aynı şeyi ifade ede-cekti. Biz bakırla bütünleşmişiz. Dersiniz ki cansız bu. Benim için o kadar çok şey ifade ediyor ki. Şu motifi şuraya yapsam daha güzel duruyor, onu yapmayayım, şunu yapayım diyorum. Yani ben bakırla konuşuyorum.”

Var’a göre Avrupa’da mekânikleşen düze-nin aksine Türkiye’de hala el sanatı yapan insanlarımız bulunuyor. Ama ustaların za-man içerisinde yok olup, mekânikleşmenin artmasıyla gelecek nesiller de onlar gibi olacak. “En büyük amacım, ismimizi du-yurarak diğer arkadaşlarımın da rahat yaşamalarını sağlamak” diyen Hasan Var, yerelde belediyelerin, demokratik kitle

örgütlerinin ve yöneticilerin duyarsız kal-mamaları gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Belediyelerin çok ciddi destek vermesi gerekiyor. Yurtdışı fuarlarında bize de yer ayırsınlar örneğin. Ya da kurslar açılabilir. Ben bu sanatın kursunu vermeye de ha-zırım.”

“Pazarlamacılara ihtiyacımız var”Yabancıların ülkemize özgü el sanatlarına oldukça ilgi duyduklarını anlatan Hasan Var, Guatemala, Bolivya, Almanya, Ame-rika ve Japonya’da müşterilerinin bulun-duğunu, ancak pazarlama konusundaki eksiklerin bu el sanatının yaşamasında olumsuz etkenlerden biri olduğunu söy-lüyor. “Pazarlama yeteneğim olmadığı için ben bu durumdayım. Ben imalatçıyım. Ye-teneğim olsaydı da, pazarlama yaparken burada imalatım duruyor” diyen Hasan Var, bunu pazarlayabilecek insanlara çok ciddi anlamda ihtiyaç olduğu görüşünde.

Mesleğe yıllarını veren bakır işlemeciliği ustası Hasan Var, satır aralarına da sıkıştırsa sitemlerini, yüzündeki hüzünlü gülümse-me hem sanatına duyduğu aşkını hem de çaresizliğin sıkıntısını anlamanızda yeterli oluyor. Bir sanatı yaşatmak, modern ile geleneksel arasında köprü kurmaktır aynı zamanda. Bir köprü de siz kurun…

ters can make a living” says Hasan Var. He points out to the importance of support from local authorities, nongovernmental organizations and executives and adds: “Municipalities must strongly support us. For example, they should give us some room at international fairs. Or they can start courses. I am ready to teach at such a course.”

“We need marketers”Hasan Var, who points out that foreign guests are very interested in our tradi-tional handicrafts, says that he has clients in Guatemala, Bolivia, Germany, United States and Japan and adds that the lack of marketing for handicrafts is the biggest problem in the sector. “I am in this situa-tion because I don’t have any marketing skills. I am a producer. Even if I had the tal-ent, I wouldn’t have the time,” says Hasan Var, and he thinks that we need profes-sionals who can market the product.

Although copper embroider Hasan Var who has invested all his life in his job hides his reproves between the lines, his sad smile is enough for you to understand his love for his art and his desperation. Perpetuating this art is building a bridge between the modern and the traditional. Come and build your own bridge…

110 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Renklerin arasından bir renk seçtim,Pespembe kır çiçekleri misali,

Pasparlak elmas misali...Çiçeklerin renkli dünyasını tasarımlarına yansıtan hayatınıza ışıltı

katan YK Diamond’ın mücevher tutkunlarına özel olarak tasarladığıürünleri ile hem modayı takip etmek hem de farklılığı korumak mümkün.

Taşların en doğal halinin YK Diamond ustalığı ve özeni ile birleştiğitasarımlar kaliteye önem verenler için tercih sebebi oluyor.

1989 yılında kurulan firmanın amacı, yılların birikimi ve deneyimi ilegerçekleştirdiği üretimini daha da zenginleştirerek kalite güvencesinigerçekleştirdiği üretimini daha da zenginleştirerek kalite güvencesiniön planda tutmaktır. Mücevherde özgün tarzını koruyan müşterilerin

beğenisine sunan YK Diamond müşteri memnuniyetini en yüksekseviyede sağlayarak pazardaki payını arttırmaya devam ediyor.

www.yavaslar.com www.ykdiamond.com

Page 113: izmir dergisi

111İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Renklerin arasından bir renk seçtim,Pespembe kır çiçekleri misali,

Pasparlak elmas misali...Çiçeklerin renkli dünyasını tasarımlarına yansıtan hayatınıza ışıltı

katan YK Diamond’ın mücevher tutkunlarına özel olarak tasarladığıürünleri ile hem modayı takip etmek hem de farklılığı korumak mümkün.

Taşların en doğal halinin YK Diamond ustalığı ve özeni ile birleştiğitasarımlar kaliteye önem verenler için tercih sebebi oluyor.

1989 yılında kurulan firmanın amacı, yılların birikimi ve deneyimi ilegerçekleştirdiği üretimini daha da zenginleştirerek kalite güvencesinigerçekleştirdiği üretimini daha da zenginleştirerek kalite güvencesiniön planda tutmaktır. Mücevherde özgün tarzını koruyan müşterilerin

beğenisine sunan YK Diamond müşteri memnuniyetini en yüksekseviyede sağlayarak pazardaki payını arttırmaya devam ediyor.

www.yavaslar.com www.ykdiamond.com

Page 114: izmir dergisi

Kentin tarihini 8 bin 500 yıl geriye götüren Yeşilova Höyüğü’nde yürütülen kazı çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, gerçekleştirilen projelerle de geçmişten günümüze köprü kuruluyor.

Societies have always been proud of their historical backgrounds and felt

like they were the real owners of that land if their roots were established deep in those regions. Societies in Anatolia had started living as a unified group in villages from the beginning of the Neolithic Age. A rich Anatolian culture has surfaced from that time today. But in spite of this fact, the Izmir region was thought to date back 5-6 thousand years at the most from our time. Excavations that have been going on in the region for the past 15 years have shown us that Izmir and its surroundings have an older history.

One of the events that changed the his-

Toplumlar her zaman tarihsel geçmiş-leriyle övünmüşler ve kökenleri ne

kadar eskiye uzanıyorsa o oranda kendi-lerini o toprakların sahipleri olarak hisset-mişlerdir. Anadolu’da yaşayan topluluklar da, Neolitik Çağ adını verdiğimiz Cilalı Taş Dönemi’nden itibaren bir toplum halinde köyler içinde yaşamaya başlamışlardır. Bu dönemden günümüze zengin bir Ana-dolu kültürü ortaya çıkmıştır. Buna karşın Batı Anadolu ve özellikle İzmir Bölgesi uzun yıllar geçmişi en fazla 5-6 bin yılı öncesine kadar gittiği düşünülen bir bölge olarak bi-linmekteydi. Son 15 yıldır bölgede sürdürü-len çalışmalar, başta İzmir’in merkezi olmak üzere, çevresiyle birlikte çok eski bir geçmi-şe sahip olduğunu ortaya koymuştur.

İzmir’in tarih öncesi yerleşim alanı:

Yeşilova Höyüğü

İzmir’s prehistoric settlement:Yeşilova Tumulus

While excavations continue at the Yeşilova Tumulus which take the history of the town back 8500 years, a bridge from the past to present

is being built with various projects that are underway.

Yazı / Article: Yar. Doç. Dr. ZAFER DERİN / Kazı Başkanı-Head of the excavation Fotoğraflar / Photography: Kazı arşivi-Excavation archives

112 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Ören Yeri / Ruins

Page 115: izmir dergisi

tory of the city and shed light on the past happened in 2003. Ceramic and earthen-ware pieces that were found during the clearing of the soil on the Bornova Plain led to the unearthing of the Yeşilova Tu-mulus, the oldest unknown settlement of Izmir. The Yeşilova Tumulus which is under a thick alluvium layer in the middle of the Bornova Plain, at the intersection point of Manda Creek and Gökdere is the only settlement area from prehistoric times in the city as we know of. Relics that belong to the first settlement in the tumulus are located on the argillaceous main soil, 4-5 meters below the plain level.

First works show us that the settlement was established by a society that knew how to make quality ceramics and earth-enware.

First excavations at the Yeşilova Tumulus The first findings at the Yeşilova Tumulus in 2003 will undoubtedly shed light on

Kent tarihini değiştiren, geçmişe kapı aralayan olaylardan biri 2003 yılında ger-çekleşmiştir. İzmir’in içinde, Bornova Ova-sı’ndaki boş arazilerden toprak alınırken ortaya çıkan çanak çömlek parçaları ve bazı buluntular, İzmir’in içinde daha önce bilinmeyen en eski yerleşiminin, Yeşilo-va Höyüğü’nün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bornova Ovası’nın ortasında Manda deresi ile Gökdere’nin birleştiği yerde kalın bir alüvyon tabakası altında kalmış olan Yeşilova Höyüğü, kent içinde Tarih Öncesi Döneme ait bilinen tek yer-leşimdir. Höyükteki ilk yerleşime ait kalıntı ve buluntular, bugünkü ova seviyesinden yaklaşık 4-5 metre aşağıdaki killi ana topra-ğın üzerinde yer almaktadır. İlk çalışmalar yerleşimin çanak çömlek yapımını bilen ve özellikli, kaliteli keramik üreten bir topluluk tarafından kurulduğunu göstermektedir.

Yeşilova Höyüğü’nde ilk kazılar 2003 yılında kent içinde yer alan Yeşilova Höyüğü’nden elde edilen ilk bulguların, Ege Bölgesi’nin Tarih Öncesi Dönemine -Neolitik- Kalkolitik ve Tunç Çağ prob-

lemlerine çözüm getireceği anlaşılmıştır. Burada yaşamış olan toplulukların kimlik-lerini ve kültürlerini öğrenebilmek, kentin prehistorik yerleşiminin tahrip olmasını önleyerek koruma altına alınmasını sağla-mak amacıyla, ilk kazılar 2005 yılında İzmir Arkeoloji Müzesi –Ege Üniversitesi Arkeo-loji Bölümü ortak çalışması olarak başlatıl-mıştır. Ancak kısa süreli çalışmaların yeter-siz olacağı düşüncesiyle kazıların devam etmesine karar verilmiştir. 2008 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ege Üniversitesi adına kazı başkanlığı altında kazılar sürdürül-mektedir.

Kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bornova Bele-diyesi ve Ege Üniversitesi Rektörlüğünün desteğiyle gerçekleştirilmektedir. Yeşilova Höyüğü’nde kazı çalışması, araştırmalarla birlikte birçok faaliyet ve proje de sürdü-rülmektedir. Kazılardaki temel hedefler;

• Yeşilova Höyüğü’nün yayılımını ve taba-kalarını saptamak,

113İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 116: izmir dergisi

• Alanı koruma altına alıp gelecek kuşaklara sağlam aktarılmasını sağlamak,• Kentin içinde kent kültürünün doğduğu alanı yurt içinde ve dışında tanıtmak,• Kentin içinde turizme hizmet edebilecek, arkeolojik alan kazandırmak,• Tarih öncesi dönemine ait bulguları top-lumun ilgisini çekebilecek şekilde farklı bir anlayışta anlatmak ve sergilemek,• Yerleşim alanlarını kirlilikten kurtararak, toplumu sosyal ve ekonomik avantajlar sağlayabileceği, insanca yaşayabileceği ve övünç duyacağı bir çevreye kavuşturmaktır. Yeşilova Höyüğü kazıları, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünün delgi sondaj yöntemiyle gerçekleştirdiği jeoarkeolojik çalışmaların sonuçlarına göre sürdürülmektedir. Delgi sondajlardan elde edilen veriler ışığında çalışma programına uygun olarak üç farklı alanda kazılara de-vam edilmektedir.

Üst üste 20 kez yerleşilmişYeşilova Höyüğü üst üste 20 kez yerleşil-miş, 100 bin metrekareden fazla bir ala-na yayılan ve zamanla günümüzde ova seviyesinin altında kalmış höyük tipi bir yerleşimdir. Yeşilova’daki prehistorik yer-leşim Neolitik Dönemin sonundan itiba-

the prehistoric period of the Aegean Re-gion. First excavations in the area started in 2005 by the joint production of the Izmir Archeological Museum and the Ae-gean University Archeology Department to learn about the identities and culture of the societies that have lived here and to preserve the prehistoric settlements of the region. Excavation works contin-ued after that because short lived efforts would not be sufficient. Digs are still being continued since 2008 with the order of the Ministry of Culture and Tourism which are administered under the presidency of the Aegean University. Excavations are being sponsored by the Ministry of Culture and Tourism, Izmir Metropolitan Municipality, Municipality of Bornova and the Aegean University Chancellery. Other works and projects are also underway besides the digs at the Yeşilova Tumulus. The main ob-jectives of the excavation are:

• To determine the propagation and the lay-ers of the Yeşilova Tumulus, • To put the area under preservation so that it can be left intact for future generations,• To advertise the area this was the birth place of the city’s culture,

Bornova Ovası’nın

ortasında Manda deresi

ile Gökdere’nin birleştiği

yerde kalın bir alüvyon

tabakası altında kalmış

olan Yeşilova Höyüğü,

kent içinde tarih öncesi

döneme ait bilinen

tek yerleşimdir.

The Yeşilova Tumulus

which is under a thick

alluvium layer in the middle

of the Bornova Plain, at

the intersection point of

Manda Creek and Gökdere

is the only settlement area

from prehistoric times in

the city as we know of.

114 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 117: izmir dergisi

ren hemen yakınındaki Yassıtepe (Form Bornova’nın karşısı) ve İpeklikuyu (Bornova Anadolu Lisesi) yerleşimlerinin bulunduğu alanlara da yayılarak, gelişimin sürdürmüş-tür. Bornova Ovası’nın ortasında İzmir’in kent kültür tarihinin doğduğu 800 m. çapın-daki bu alan “İzmir’in Tarih Öncesi Yerleşim Alanı”dır.

Yeşilova Höyüğü yayılım alanı içinde Ne-olitik Dönemden Roma Dönemine kadar birçok kültürün yaşadığı anlaşılmıştır. Buna göre kültür katları yüzeyden başlayarak; I. kat Roma, Demir Çağ ve Tunç Çağ kültürle-rini içerirken, II. kat (1-2 tabakaları) Kalkolitik Dönem ve III. kat (1-8 tabakaları) Neolitik Dönem olarak saptanmıştır.

İlk yerleşim Neolitik Çağ’da Höyük’teki ilk yerleşim günümüzden en az 8-9 bin yıl önce Cilalı Taş Dönemi olarak da adlandırılan Neolitik Çağ’da başlamıştır. III. kat Yeşilova Höyüğü’nün en uzun süreli ve en kalın kültür katıdır. Yıllar içinde genellikle tahribatlardan sonra yeniden inşa edildiği anlaşılan 13 mimari kata sahip bu sürecin kendi içinde üç evrede gelişim gösterdiği anlaşılmıştır.

Bu dönem İzmir’in ilk toplumunun en ba-sit şekliyle dağlardaki mağara ve kaya sığı-naklarından düze inip, bir topluluk halinde yerleşik yaşama geçtiği dönemdir. Bu aşa-manın gerçekleşmesinde hayvancılık, tarım ve yerleşik hayat için uygun bir çevre ko-şulunun olması gereklidir. İrili ufaklı birçok derenin aktığı Bornova Ovası, İzmir’in ilk yerleşimcileri için ideal koşullara, üç tarafı dağlarla çevrili coğrafi yapı içinde uygun iklime sahipti. Yeşilova’da yaşayan insanlar köysel yaşam içinde bir yandan topladıkları bitkileri yetiştirmişler, diğer yandan peşin-den koştukları bazı hayvanları evcilleştirerek onlardan yararlanmaya başlamışlardır.Ova yüzeyinin 3-4 metre altında, Neolitik Dönem’in ilk katlarında yer yer küllü alanlar ve sıkıştırılmış toprak tabanlarla karşılaşıl-mıştır. Taban kalıntıları ve yanık izlerinden bu alanda oval ya da dörtgen planlı saz ve ağaç dallarından oluşan kulübelerin bulunduğu anlaşılmıştır. Yanık kalıntıları-nın çoğunun saz türü bitkilere ait olması nedeniyle kulübelerin yapımında sazın yoğun olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Kulübelerin etrafından çıkan ocak ve kül kalıntıları, günlük işlerin ve pişirmenin ku-lübelerin çevresinde gerçekleştirildiğini göstermesi bakımından önemlidir.

• To add an archeological site to the city’s tourism, • Explaining and exhibiting the prehistoric elements of the area in an inviting and dis-tinct manner,• And to clean the area and turn it into a space where people can live and be proud of.

The excavations at the Yeşilova Tumulus are being continued in accordance with the geo-archeological results undertaken by the Aegean University Geography De-partment by way of deep drilling. Excava-tions continue at 3 different areas in ac-cordance with the results of deep drillings.

It was built upon 20 times The Yeşilova Tumulus is a mound style settlement that spreads over a 100 thou-sand square meter area and is now be-low the plain level today. The prehistoric settlement in Yeşilova spread to Yassıtepe and İpeklikuyu starting from the end of the Neolithic Age and continued to de-velop. This 800 meter diameter area in the middle of the Bornova Plain that was the birthplace of Izmir’s city culture is Izmir’s Prehistoric Settlement Area.

115İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 118: izmir dergisi

Cilalı Taş’ın rönesansıYeşilova III. 5-6. katlarında yapılara ilişkin yalnızca taban kalıntıları ortaya çıkartılmış-tır. Yeşilova’da çadır ve kulübe türü barı-nakların kullanıldığı bu dönemden sonra, Cilalı Taş Dönemi’nin rönesansı olarak da adlandırabileceğimiz zengin bir süreç baş-lamıştır (III.1-3. kat). Yeşilova Höyüğü’nün III. 1-3. katlarında toplum yaşamında or-taya çıkan yenilikler, nüfus artışına bağlı olarak daha büyük aile gruplarının yaşa-dığı konutların ortaya çıkması, başka bir deyişle büyük boyutlu mimarlığın doğuşu, insanın yaşam ekonomisi adını verdiğimiz beslenme türünün değişmesiyle yakından ilgilidir. Yeşilova Höyüğü’nde konut olarak tanımladığımız kalıcı barınak ve yerleşik ya-şam ancak, göç etmeden aynı yerde sürek-li olarak besin elde edilebilecek bir düzen kurulduktan sonra ortaya çıkmıştır.

III.1. kat, höyüğün en uzun süreli yerleşimi olarak bilinmektedir. Neolitik yerleşimin M.Ö. 6000-5700 yılları arasındaki son döne-mini temsil eden ve yüzey toprağının 1-2 metre altındaki bu katlarda 0.60-0.80 met-re kalınlığında taş temelleri olan dikdört-gen planlı 5x6 ve 6x8 metre boyutlarında mekânların inşa edildiği saptanmıştır. Yan yana birbirinden ayrı inşa edilen taş temelli yapılar, ortak bir avluya bakmaktadır. Ala-nın genelinde 5 mekân açığa çıkartılmıştır. Tek odalı yapıların batıya doğru çekilerek

belirli bir sırada inşa edildikleri kapılarının güneye bakacak şekilde uzun duvarların ortalarına yapıldığı saptanmıştır. Mekân aralarındaki boşlukların ve avlunun yoğun ezgi ve öğütme taşı kalıntılarından işlik ola-rak kullanıldıkları anlaşılmıştır. Mekânların taş temel üst yapısına ilişkin günümüze fazla bir kalıntı ulaşmamıştır. Yapıların du-varları bu dönemdeki kerpiç bloklarının kullanıldığı geleneksel mimari tarzın dı-şında bir yöntemle, 10-15 santimetre ka-lınlığında kalıp içine dökülen ve killi toprak bitki kalıntıları karışımından meydana ge-len bir çamur olan “mühre” ile yapılmıştır. Mekânların genellikle batı taraflarında üze-ri çamur sıvalı taşlarla yapılmış platformlar ve tahıl öğütmek için kullanılan mutfak işli-ği bulunur. Bunun dışında serpantin taşın-dan yapılan balta, çakmaktaşı kesicilerinde bulunduğu taş işlikleri, dokuma işlikleri ve çanak çömlek üretim yerleri günlük yaşa-mın en önemli izleri olarak karşımıza çıkar. Mekânların bazılarının içinde küçük ocak-lar yer alırken, çoğunlukla fırınların avluda olduğu görülmüştür. Dolayısıyla avluların toplum yaşamı içinde önemli bir yerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Evlerin içinde ve çevresinde çok miktarda deniz hayvan kabuğu, besin üretiminin önemli bir hal-kasını oluşturur. Çoğunlukla kum midye-lerinden oluşan yenmiş kabuk yığınlarına rastlanılmıştır. Bunun dışında evcil sığır, keçi, koyun, domuz ile alageyik ve yaban-domuzu kalıntılarının da ele geçmesi be-

It is now known that many different cul-tures lived within the Yeşilova Tumulus spreading area from the Neolithic Age to the Roman era. So, the cultural layers start-ing from the surface include the cultures of the Roman era, Iron Age and Bronze Age at the 1st layer, cultures of the Chal-colithic Age at the 2nd layer and Neolithic Age at the 3rd level.

First settlement was in the Neolithic Age First settlements in the tumulus began during the Neolithic Age, at least 8-9 thou-sand years before our time. The 3rd layer is the longest standing and thickest cultural layer of the Yeşilova Tumulus. It is known that this process, which has 13 architec-tural layers that is thought to be rebuilt, developed in 3 states within itself.

This period is the period where the first settlers of Izmir came down to the plains from caves and rock refuges and started an endemic life. In order for this step to occur, the surrounding area needs to be suitable for live stock breeding and agri-culture. The Bornova Plain, which was ir-rigated by many streams of all shapes and sizes, was an ideal place for the first set-tlers and it was surrounded by mountains on 3 sides which provided an ideal geo-graphical structure and climate. People who lived in Yeşilova cultivated plants they found around the villages and do-mesticated some of the animals they were chasing after to make use of them in their daily lives.

Kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyük Şehir Belediyesi, Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi Rektörlüğünün desteğiyle gerçekleştiriliyor.

Excavations are being sponsored by the Ministry of Culture and Tourism, Izmir Metropolitan Municipality, Municipality of Bornova and the Aegean University Chancellery.

116 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 119: izmir dergisi

sin kaynaklarındaki zenginliği ortaya koy-maktadır.

Kalkolitik Çağı yerleşimiNeolitik Dönem yerleşimi aynı alanın ku-zeyinde Yassı Tepe alanına kadar yayılım göstermiştir ve M.Ö. 5700 yılları civarında bir yangın sonucu terk edilerek, ortadan kalkmıştır. Yeşilova’nın en az 500 yıl sonra bu kez öncekinden çok farklı bir topluluk tarafından istilaya uğradığı anlaşılmıştır. Bu yeni gelen topluluklar, koyu renkli çanak çömlekleri ve oval planlı çukur evleri ile il-kel bir yapıya sahipti. Sözünü ettiğimiz bu süreç Kalkolitik Çağ olarak adlandırılan bir dönemi işaret etmektedir. Neolitik toplu-lukların nereye gittikleri ve yeni gelenlerin nereden geldikleri çok iyi bilinememekte-dir. Bilinen bir şey varsa o da, Yeşilova’da yaşayan ilk toplumun her iki süreç içinde defalarca çevredeki derelerin taşkınlarıyla karşılaştığı ve alana yığılan alüvyonların et-kisiyle yaşamın gittikçe zorlaşmasıdır.

Tunç Çağı yerleşimiYeşilova Höyüğü’ndeki Erken Tunç Çağ yerleşimi Kalkolitik Dönemin devamı ola-rak görülebilir. Çanak çömlekteki ben-zerlikler dışında bu dönemde taş temelli kolasal mimari önemli bir gelişmeyi işaret eder. Mezarlığını Yeşilova Höyüğü’nün

We have come across some ashy areas and compressed soil foundations in the first levels of the Neolithic Age, 3-4 me-ters below the surface of the plain. From the soil foundations and burn marks, we understand that oval or rectangular huts made from wicker and tree branches were built in this area. Oven and ash remains that were dug from around the huts are important in terms of establishing that daily works and cooking were done out-side of the huts.

The Renaissance of the Neolithic Age During the excavations of the 3rd layer and 5-6th floors in Yeşilova, only founda-tion remains of structures were found. Af-ter this period where tents and huts were used for housing in Yeşilova, a rich process has started which we call the Renaissance of the Neolithic Age. The advancements that took place in the 3rd layer and 1-3rd floors of the tumulus, the founding of big-ger residences due to population growth, in other words, the birth of a larger scale architecture is closely related to change in nutrition, which we call the life economy of humanity. Permanent shelters and a settled lifestyle in the Yeşilova Tumulus

only came about after a sustainable nutri-tion became possible. The 3rd layer, 1st floor is known as the longest permanent settlement area of the tumulus. We have determined the exis-tence of rectangular planned structures with stone foundations in these floors that are 1-2 meters below the surface that represent the latest period of the Neolithic Age. These stone foundational there were built separately and next to each other overlook a common courtyard. 5 spaces such as these were unearthed at the area. Those single room structures were built in the middle of long walls and had doors that faced the west. The spaces between the structures and the courtyard were built with strained and grounded stones. Not many remains have survived today re-garding the upper structure of the stone foundation. The walls of the structures were built with mud which consisted of a mixture of clayey soil and plant remains that were put in 10-15 centimeter molds, unlike traditional architecture which used mud bricks. Usually, on the southern parts of the structures, platforms made of mud smeared stones and kitchen workshops that were used to grind wheat. We also see important elements of daily life such as stone workshops that were used for mak-ing axes from serpentine stones, weaving

117İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 120: izmir dergisi

merkezinde (I No’lu alanda) bulduğumuz bu kültürel sürece ilişkin mimari kalıntılar, yerleşimin kuzeyinde VI No’lu alan Yassı Tepe’de saptanmıştır. Günümüzde kentin alışveriş merkezinde yer alan yerleşimin bir bölümünün üzerinde evler bulunmak-tadır.

Troya’nın en eski katıyla çağdaş olan Erken Tunç Çağ yerleşimi ince uzun dikdörtgen planlı yüksek taş duvarlı yapılardan oluş-maktadır. Toprak yüzeyinin hemen altında ortaya çıkan ve yaklaşık 1 metre yüksek-liğinde taş duvarları olan mekânların ku-zeydoğu, güneybatı doğrultusunda uzun evler şeklinde uzandıkları, içlerinde ocak yerlerinin ve platformların bulunduğu an-laşılmaktadır. Mekânların duvarları ortak duvar şeklinde inşa edilmiştir. Yerleşimin kendi içinde onarım ve yeniden kullanım evreleri bulunmaktadır. Yapıların uzun duvarlarının “s” şeklinde yıkılması, İzmir’in beş bin yıl önceki yerleşiminin bir dep-remle son bulduğunu göstermektedir. Depremden sonra burada yaşayan toplu-luklar yapılarını onarıp, bir süre daha yaşa-mışlardır. Bu alandaki çalışmaların iki yıldır sürdürülmesine rağmen, Yeşilova Höyüğü yerleşimi ile bağlantılı olarak kentin Neo-litik Çağ’ın sonundan başlayarak 5 bin yıl öncesine kadar olan süreci aydınlatacak önemli bulgular elde edilmiştir. Alanı en kısa süre içinde sergilenebilecek şekilde düzenleme çalışmalarına başlanmıştır.

workshops and earthenware production units. While there are small stoves inside some of the structures, the majority of the ovens are located in the courtyard thus proving that courtyards had an important place in social life.

Shells of sea animals found in and around the houses make up the most important elements of the food cycle. We have come across many shell remains, especially mus-sels. In addition, the founding of remains of domestic cow, goat, sheep, pig, deer and wild boars proves the richness in food resources.

Chalcolithic Age settlement The Neolithic Age settlement had spread to the north, all the way to Yassıtepe and was completely abandoned after a huge fire around 5700 B.C. We know that Yeşilova was invaded 500 years later by a completely different society. These new societies, with their colorful earthenware and oval planned hollow houses, were very primitive. This process we are refer-ring to point to an era we call the Chalco-lithic Age. We don’t know where the Neo-lithic communities went and where the new one came from. What we do know is that the first settlers in Yeşilova came across floods many times and it was dif-ficult for them to live in the area after al-luviums swarmed the region.

Bronze Age settlement The Early Bronze Age settlement in the Yeşilova Tumulus can be defined as the continuation of the Chalcolithic Age. In addition to the similarities in earthenware, the stone foundation colossal architec-ture points to an important development. These architectural remains pertaining to this cultural process was unearthed at Yassıtepe and the graveyard was found at the center of the tumulus. There are hous-es in a part of the settlement are which is now the shopping center of the area.

The Early Bronze Age settlement which became modern with the oldest layer of Troy is made up of thin, long, rectangu-lar planned structures with high stone walls. We know that there were stove spaces and platforms in those structures which as walls as high as 1 meters and were stretched out as long houses along the northeast-southwest axis. The walls of the structures were built as joint walls. The structures were renovated and re-used. The destruction of the walls with an‘s’ shape suggests that this 5000 year old settlement ended with an earthquake. Civilizations that lived here after the earth-quake restored the structures and contin-ued living here. Although excavations in the area have only been going on for two years, important findings were obtained that can shed light to a period that started

118 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 121: izmir dergisi

Roma yerleşimi ve mezarlarıYeşilova Höyüğü’nün bulunduğu alan-da Roma Döneminde dağınık olarak inşa edilmiş olan çiftlik evlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Çok az mimari kalıntı ol-masına karşın burada yaşayanların küçük bir mezarlığı açığa çıkartılmıştır. Kiremit ve taş lahit mezar şeklindeki gömütlere tek tek çocukların ya da bir mezara üç kişinin koyulduğu anlaşılmıştır. Mezarlardan elde edilen sikkeler ve C14 sonuçları, M.Ö. 3-2. yüzyılı işaret etmektedir. Alana Roma Dö-neminden sonra bir daha yerleşilmediği, alüvyonların çevreyi doldurması sonucu meyve bahçeliğine dönüştüğü anlaşılmış-tır.

Arkeolojik alanı turizm ve eğitimle bütünleştirmekİzmir’in içindeki Prehistorik yerleşimi ve burada yaşamış İzmir’in ilk toplumunun yaşamını anlatabilmek amacıyla “Yeşilova Höyüğü Zaman Yolculuğu” projesi baş-latılmıştır. Bu çalışma Bornova Belediyesi ve İsveç Kalmar Belediyesi ortaklığında yapılan TUSANET kapsamındaki uluslara-rası projedir. Projeye ilişkin deneme amaçlı faaliyetler ‘İzmir-Bornova’nın Tarih Öncesi Dönemi Yerleşimi Yeşilova Höyüğü, Eği-tim ve Sergi Alanı’nın bir bölümünde ger-çekleştirilmektedir. Arkeolojik alanı turizm ve eğitimle bü-tünleştiren bu projenin ana amacı, tarihi toplum için yaşayan bir kavram haline ge-tirmek ve şehirdeki vatandaşlar arasında tarihi alanlara karşı bağlılık ve anlayış ge-

liştirmek için üniversite, belediye ve eğitim kurumları arasında bir işbirliği kurmaktır. Yeşilova Höyüğü’ne gelen 11-12 yaş grubu 30-35 kişilik öğrenci grupları, Yeşilova kazı ekibi içinden seçilen, ön eğitimini almış 10-11 eğitmen ile birlikte üç saat süreyle Neolitik Köy içinde zamana yolculuk yap-maktadırlar. Zaman Yolculuğu aktivitesi kazı alanlarının gezisinin hemen ardından başlamakta, öğrenciler üstlerine deriden yapılma giysileri giyip köy yaşantısı içine sokulmaktadır. Aktivite, Neolitik köy için-deki günlük yaşama ilişkin ekmek yapma, boyama, kil objeler üretme, takı yapma gibi birçok faaliyeti içermektedir. Bugüne kadar aktivitelere yurt dışından ve yurt içinde iki bine yakın öğrenci katılmış, bu sayede Yeşilova Höyüğü yaşayan bir arke-olojik alana dönüşmüştür.

İzmir’e sergilenebilir prehistorik alanTürkiye’de ilk kez bir kazı alanını toplumla buluşturmak ve geleceğe yönelik planla-mak adına Bornova Belediyesi tarafından “Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi” adı altında, Sergi Binası- Kazı Evi-Neolitik Köy’ü içeren ulusal ödüllü mimari proje yarışması düzenlenmiştir. Höyüğün bulunduğu yer-de 3. derece sit kapsamındaki kamu ala-nında gerçekleştirilecek ve inşası Bornova Belediyesi tarafından üstlenilen kapsamlı

at the end of the Neolithic Age and end-ed 5000 years ago relating to the settle-ment in the Yeşilova Tumulus. Works have started to turn the region into an exhibi-tion area.

The Roman settlement and tombs In the area of the Yeşilova Tumulus, we understand that there were farm houses from the Roman era that were sparsely built. Even though we have little architec-ture remains, a small graveyard belonging to the settlers were unearthed. We see that children were buried one by one or a grave was used for three people in the tombs that were built from bricks or stone. Coins obtained from the graves and car-bon dating results point to 2-3rd century B.C. We also know that the area was not inhabited after the Roman era and the space was turned into an orchard after it was filled with alluviums.

Integrating the archeological area with tourism and education The Yeşilova Tumulus Time Travel” project was established to define the prehistoric settlement in Izmir and its first citizens. This international project is jointly orga-

Yeşilova Höyüğü’ne gelen 11-12 yaş grubu 30-35

kişilik öğrenci grupları, kazı ekibi içinden seçilen,

ön eğitimini almış 10-11 eğitmen ile birlikte üç saat süreyle Neolitik Köy içinde

zamana yolculuk yapıyor.

30-35 people groups of 11-12 ages who come to the Yeşilova

Tumulus get the chance to travel back in time at the Neolithic

Village with expert educators chosen from the dig crew.

119İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 122: izmir dergisi

nized by the Municipality of Bornova and the Municipality of Kalmar in Sweden and is a part of the TUSENET project. Trial ac-tivities regarding the project are being undertaken in a part of the “İzmir’s prehis-toric settlement: Yeşilova Tumulus, Educa-tion and Exhibition Area” The main target of this project, which inte-grates the archeological area with tourism and education, is to make history a living concept for people and work closely with universities, municipalities and educa-tional facilities to develop an affinity for history.

30-35 people groups of 11-12 ages who come to the Yeşilova Tumulus get the chance to travel back in time at the Neo-lithic Village with expert educators chosen from the dig crew. The time travel activity starts right after the touring of the dig site and children are invited to experience life in prehistoric villages by wearing special leather suits. The activities within the Neo-lithic village include baking bread, color-ing, producing clayey objects and jewelry. Around two thousand local and foreign children have participated in these activi-ties up until now thus turning the Yeşilova Tumulus into a living archeological site.

A prehistoric exhibition area for Izmir A national architectural project award has been planned by the Municipality of Bor-nova called “The Yeşilova Tumulus Visita-tion Center” that includes the Exhibition building, Dig house and Neolithic village to get people together at a dig site for the first time in Turkey and plan the future of the site. This project which will be estab-lished at the public area of the 3rd grade protected site and undertaken by the Municipality of Bornova at the construc-tion step, will give Izmir a prehistoric ex-hibition area. The infrastructure problem will all be taken care of for the scientific works that involve the dig house and the prehistoric settlement area. The Munici-pality of Bornova will lay the foundations of the structures after necessary permits are in order and these buildings will be a great addition in the exhibition of Izmir’s prehistoric life.

The Yeşilova Tumulus and its surround-ings looked very bad after illegal dump-ing of rubble stones. Because the area looked unsanitary, people had a difficult time reaching the tumulus although it is in the middle of the city. The Municipal-ity of Bornova and the Izmir Development Agency started a joint project called the “Yeşilova Tumulus Environmental Project” in order to rearrange the vicinity of the tumulus and make transportation easier. The project includes the construction of two Neolithic style bridges that provide connection to the highway and a park-ing structure. Constructions regarding the project have been partly finished and ar-rangements have been completed. With projects that are being done in addition to the excavations, we are aiming to build a bridge from the past to the present at the Yeşilova Tumulus.

bu proje ile İzmir’e sergilenebilir prehis-torik bir alan kazandıracaktır. Detayları ile örnek bir proje olarak bünyesindeki kazı evi, kent içindeki prehistorik yerleşim üze-rindeki bilimsel çalışmalar için gereken alt yapı sorununu halledecektir. Gerekli işlemler tamamlandıktan sonra Bornova Belediyesi tarafından temel atılması plan-lanan binaların İzmir’in prehistorik yer-leşiminin sergilenmesinde etkisi güçlü olacaktır.

Yeşilova Höyüğü ve çevresi uzun yıllardan bu yana kaçak moloz dökülmesi nedeniy-le kötü bir görünümdeydi. Bu görünümü ve çevre şartları nedeniyle kent içinde olmasına karşın, insanlar bu alana gelip dolaşamadığı gibi, höyüğe ulaşmakta zor-luk çekiyorlardı. Höyüğün yaklaşım alanını düzenlemek, ulaşımı kolaylaştırmak ama-cıyla Bornova Belediyesi İzmir Kalkınma Ajansı’yla (İZKA) “Yeşilova Höyüğü Çevre Düzenlemesi” projesi başlatmıştır. Proje-de otoyolla bağlantıyı sağlayan ve Neoli-tik Dönemi çağrıştıran iki köprü, otopark ile park alanı düzenlemesi yer almaktadır. Bu kapsamda inşaatlar kısmen tamamla-narak, düzenlemeler bitirilmiştir. Kazılarla birlikte gerçekleştirilen projelerle Yeşilova Höyüğü’nde “geçmişten günümüze bir köprü kurma” amacındayız.

120 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 123: izmir dergisi

121İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 124: izmir dergisi

Güncel / Actual

122 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 125: izmir dergisi

Tire kültürünün vitrini

Salı Pazarı

The showcase of Tire culture:Salı Bazaar

Türkiye’nin en büyük açık hava pazarlarından biri olan Tire Pazarı, gezmek, görmek ya da ihtiyaçlarını karşılamak isteyenlerin yanı sıra, ilçenin sahip

olduğu değerleri keşfetmeye çıkanlar için de iyi bir rehber niteliğinde.

The Tire Bazaar, which is one of Turkey’s biggest open air bazaars, is an excellent guide for those who are out to discover the hidden treasures of

the borough along with those who want to cater to their everyday needs.

Günlerden Salı. Çoğumuz için diğer günlerden farksız olan bu günün

İzmir’in şirin ilçesi Tire’de anlamı var: Salı günü, Tire’nin pazara dönüştüğü gün. Dönüşümün anlamını merak edenler için-se en uygun açıklama, ilçenin neredeyse tamamını kaplayan pazar tezgahları… Zira Tire’nin tarihi kadar eski olan pazarı, Türkiye’nin en büyük açık hava pazarları arasında yer alıyor.

Tire’nin dünyaca ünlü pazarını görmek için ilçeye vardığınızda karşılaştığınız manzara “Neden bu kadar ünlü?” sorusuna cevap oluyor. Salı günleri sabahın erken saatle-rinde dualarla açılan pazar, ilçenin dörtte üçünü kaplayan bir alana yayılıyor. “Ne ararsan var” deyişinin adresi Tire pazarı,

meyve sebzeden giysiye, ev gereçlerinden kozmetiğe tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabile-ceğiniz türden. Özellikle Tire’nin çeşit çeşit otlarını ister tanımak ister satın almak için tezgahlarda bulmak mümkün. Radika, kuş-konmaz, turp otu, şevketi bostan gibi Tire Ovası’nın verimli topraklarında yetişen ve mutfakların vazgeçilmezi olan ot çeşitleri kıyasıya bir rekabet içine girerken, pazarda alıcıyla buluşan taptaze sebze ve meyveler de renkli görüntüleriyle iştah açıyor.

Zamana direnen ustalarHer Salı Tirelilerin yanı sıra yurtiçi ve yurtdı-şından gelen konukları da ağırlayan pazar, kaliteli ürünleri uygun fiyata almak isteyen-lere türlü fırsatlar sunuyor. Her zevke ve keseye uygun giysi, ayakkabı ve çanta gibi

It’s Tuesday. This day has a special mean-ing in Tire, the cute town of Izmir, while

for us it is an ordinary Tuesday: It is the day when Tire turns into a big open air bazaar. The bazaar of the town which is as old as the town itself is one of the biggest open bazaars in Turkey.

When you get to the world famous bazaar in Tire, you immediately realize why it is so popular. The bazaar which starts with prayers early Tuesday mornings stretches out to the three fourths of the entire bor-ough. The Tire Bazaar has everything from groceries to clothes, from house utensils to cosmetics. You will also find the various herbs of Tire at the bazaar. While herbs that grow on the fruitful lands of the Tire Plain

Yazı ve Fotoğraflar - Article & Photography: CEYDA ADAR

123İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 126: izmir dergisi

ürünleriyle pazar tezgahları, mağazaları aratmayan türden. Tireli kadınların hüner-li ellerinden çıkan iğne oyası ve kanaviçe gibi ürünler de pazarın gözdeleri arasında.

Yaşlısı genci, her yaştan Tirelinin misafir-perver tezgahlarında alışveriş keyfini ya-şarken, tezgahların ardına gizlenmiş sokak aralarında Tire’nin yaşayan el sanatlarıyla da tanışmak elinizde. Semerci, keçeci, yor-gancı, belevi dokumacısı, nalıncı gibi us-talar, zamana direnen sanatlarını ustalıkla sergiliyorlar çarşıdaki küçük dükkanlarında. Çekinmeyin ve dükkandan içeri girin! Tireli usta, yüzyıllardır sürdürdükleri gelenekleri-ni sizler için de sergileyecektir.

Doğada huzurKeyifli pazar turunuza bir yemek molası vermek isterseniz, en uygun adres çarşıda yan yana sıralanan ve Tire’nin ünlü köfte-sini afiyetle yiyebileceğiniz restoranlardan biridir şüphesiz. Benzersiz tadıyla Tire köf-tesi, ilçeye gelenler için unutulmayacak bir lezzet.

such as radicchio, radish and scolymus hispanicus engage in a fierce competition, fresh vegetables and fruits whet your ap-petite with their colorful existence. .

Masters that stand the test of time The bazaar which welcomes national and international visitors besides the locals of Tire every Tuesday provides various op-portunities for those who want to buy quality products at affordable prices. The stands at the bazaar are filled with clothes, shoes and purses that will satisfy every taste and budget. Products such as needle embroidery and embroidery canvas crafted at the masterful hands of the women of Tire are very popular at the bazaar.

While enjoying shopping at the stands where hospitable vendors work, you can discover the handicrafts of Tire that are hiding between narrow streets. Masters who make packsaddles, felt, quilt, clogs

and cloths are exhibiting their products in the little shops at the bazaar. Don’t be shy and visit them! The master of Tire will be glad to show you their handicrafts.

Peace in natureIf you want to take break from all the shopping, you should try one of the many restaurants that serve the world famous meatballs of Tire. The dish with its unique taste is an unforgettable experience for visitors.

If you have finished touring the bazaar and what you want is to relax in a peace-ful environment, go discover the hidden beauties of the streets of Tire. Although each street will lead you back to a stand at the bazaar on Tuesdays, you can feel the historical structure of the town that is hidden between the streets. On the road which you will continue after you leave the crowd of the bazaar, you will see historical buildings and old houses

124 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 127: izmir dergisi

Eğer pazar gezintinizi tamamladıysanız ve istediğiniz sakin bir ortamda dinlenmek ise Tire sokaklarının gizli kalmış güzellikle-rini keşfe çıkın. Tire’de Salı günleri hemen her sokak pazar tezgahlarına açılıyor olsa da tezgahların arasına gizlenmiş sokak ara-larında kentin tarihi dokusunu hissetmek elinizde. Pazarın kalabalığını ardınızda bı-rakarak ilerlediğiniz yolda hem tarihi yapı-lar ve eski evlerin güzelliğini hem de doğa-nın sesinin verdiği huzuru yaşayacaksınız. İlçe merkezindeki gizli güzellik Derekahve de doğayla iç içe bir kahve molası için en iyi alternatiflerden biri.

Kısacası Tire’de Salı Pazarı demek; ihtiyaç-la zevkin, kültürle tarihin buluşma noktası demek. İyisi mi siz bir Salı gününde bu-luşun Tire’yle. Rengarenk görüntüleriyle pazar; gezmek, görmek ya da ihtiyaçlarını karşılamak isteyenlerin yanı sıra, ilçenin sahip olduğu değerleri keşfetmek iste-yenler için de iyi bir rehber niteliğinde. Tire kültürünün vitrini Salı Pazarı, her haf-ta sizlerle…

and experience the serenity of nature. Derekahve, a hidden paradise at the cen-ter of the town, is an ideal place for a cof-fee break.

In short; the Salı Bazaar in Tire is the meet-ing point of need and taste and culture and history. So, go meet Tire on a Tuesday. The bazaar, with its colorful scenes, is an excellent guide for those who are out to discover the hidden treasures of the bor-ough along with those who want to cater to their everyday needs. The Salı Bazaar, the showcase of Tire culture is at your ser-vice every week…

125İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 128: izmir dergisi

En tatlı paylaşım:

İzmir Lokması“Adettendir” denilerek, başta sünnet düğünleri olmak üzere, mevlit, kandil gibi dini öneme sahip günlerin başlıca lezzeti olan İzmir lokması, kentin önemli ritüelleri arasında yer alır.

Fotoğraflar/Photography: CEYDA ADAR

126 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Mutfak Kültürü / Cuisine Culture

Page 129: izmir dergisi

Eğer İzmirli değilseniz ve bir köşe başın-da sıraya girmiş insan kalabalığı görür-

seniz şaşırmayın! Siz de o sıraya girin ve buluşacağınız sıcacık lezzet için sıranın size gelmesini bekleyin. Çünkü “adetten-dir” denilerek, başta sünnet düğünleri ol-mak üzere, mevlit, kandil gibi dini öneme sahip günlerin başlıca lezzeti olan İzmir lokması, kentin önemli ritüelleri arasında yer alır. İyi günde, kötü günde tatlı bir pay-laşım için dökülen lokma, halka ücretsiz dağıtılır ve damaklarda bıraktığı eşsiz tat dualarla birleşerek sonsuzluğa uzanır. Adı İzmir ile özdeşleşen lokmanın anlamı bir İzmirli için tatlıdan çok daha fazlasıyken, bu lezzetle buluşan yabancılar için ise İz-mirlilerin hoşgörülü, paylaşımcı ve duyarlı yapısının en güzel yansımasıdır.

Buğra’dan Lokmaya…Gazeteci ve İzmir Mutfağı kitabının yaza-rı Nedim Atilla, lokmanın öyküsünü şöyle anlatıyor: ‘’Evliya Çelebi, İstanbul esnaf loncalarını uzun uzun anlatırken, ‘lokmacıyan esna-fından’ da söz eder. Sayıları hayli fazladır ve hemen her milletten lokmacı vardır… Türklerin lokma merakının kökeninde 9. yüzyılda Doğu Türkistan İmparatoru olan Buğra Bey’in olduğu söylenir. Buğra Bey, düzenlenen bir törende özel olarak yaptır-

If you are not from Izmir, don’t be sur-prised when you see a bunch of people

lined up on the corner of the streets! You too enter the queue and wait for your turn to sample this hot delicacy! Because the Izmir lokma, which is a delicacy prepared at circumcisions, com-memorations and religious festivities, is one of the most important rituals of the city. Lokma which is prepared for a sweet sharing on good or bad days is given free to the public and reaches infinity through the pallets of citizens combined with prayers. While the meaning of lok-ma is much more to the locals of Izmir, it is the best reflection of tolerance, shar-ing and sensitivity for the foreigners.

From Buğra to Lokma… This is how journalist and writer of the book “The Cuisine of Izmir” Nedim Atilla tells the story of this sweet delicacy we call lokma:

‘’When Evliya Çelebi describes in great detail the trade guilds of İstanbul, he talks about the tradesmen that sell lokma. ‘They are big in numbers and there are lokma producers from every nation…It is believed that the curiosity of Turks regarding lokma dates back to the 9th century and Turkistan Emperor

The sweetest sharing: The Izmir Lokma

The Izmir lokma, which is a delicacy prepared at circumcisions, commemorations and religious festivities,

is one of the most important rituals of the city.

127İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 130: izmir dergisi

dığı ıslak hamurları, kızgın yağın içine atmış, daha sonra da üzerine o za-man Çin’e bile ihraç edilen pekmez-den döküp yemelerini buyurmuş. (Kaynağımız Ahmed Cavid Bey’in 15. yüzyılda yazdığı Tercüme-i Kenzü-l İştihâ adlı eser…) Dilimizdeki börek ve borani yemeğinin kökeninde de Buğra Bey var. 19. yüzyıl İstanbul’unda ise bu kez meşhur lokmacıların İzmirliler ol-duğunu görürüz… İzmirli ustalar, kullandıkları ham zeytinyağı-susam yağında kızaran ve üzerine taze üzüm şırası dökülen lokma ile meş-hur olmuşlar. Her yerde İzmir lokması aranır olmuş. Doğru bir İzmirli tarifi var: Gördüğü lokma kuyruğuna, ne kadar çok işi olursa olsun girene İz-mirli denir.’’

Çıtır çıtır İzmir Lokması

Uygulama: Arif Suyolcu

Malzemeler• 1 kg un• 1/1.100 lt su• 25-30 gram maya• 10 gram şeker

Şurup için• 1 kilogram su• 2 kilogram şeker

YapılışıBir kaba konulan unun ortası açılır. Ilıtılmış su, şeker ve maya karıştırıla-rak una ilave edilir. Hepsi birlikte tek-rar karıştırıldıktan sonra en az 25-40 dakika üstü kapatılarak mayalanması sağlanır. Bu sırada şurubu için 1 kilo suya 2 kilo seker eklenerek kaynatılır. Şurup sicim verinceye kadar kayna-tılıp, soğumaya bırakılır. Mayalanan hamura lokma makinesinde şekil verilerek, kızgın yağda pişirilir ve so-ğuk şuruba batırıldıktan sonra servis yapılır.

Buğra Bey. According to legend, Buğra Bey threw the specially made wet dough into hot oil during a cer-emonial dinner and then ordered everyone to taste the dessert which he topped with grape molasses, which was even exported to China back then. Buğra Bey is also respon-sible for delicacies such as borek and borani.

In 19th century Istanbul, we see that lokma producers are from Izmir. Masters from Izmir became famous with their lokma which they fried in olive-oil and sesame oil and topped with grape juice. This led everyone to search for the famous Izmir lok-ma. There is a justified description of a person from Izmir: “If someone drops everything, no matter how busy they are, and enters the queue for lokma, that person is from Izmir!

The all so crispy Izmir Lokma

Chef: Arif Suyolcu

Ingredients• 1 kg of flour • 1/1.100 lt water• 25-30 grams of yeast• 10 grams of sugar

For the syrup• 1 kilogram water• 2 kilograms of sugar

RecipeThe middle of the flour that is put in a pot is opened. Warm water, sug-ar and yeast is added to the flour. After everything is mixed evenly, the dough is left to rise at least for 25-40 minutes. In the meantime, 2 kilograms of sugar is added to 1 ki-logram of water and boiled. When the mixture becomes translucent it is left to cool. The fermented dough is shaped in balls with a lokma ma-chine and fried in oil. It is served af-ter being dipped in cold syrup.

128 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 131: izmir dergisi

129İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Lezitaʼdan acı sevenler için, özel kaplamasına acı ilave edilmişağzınıza layık piliç taneleri. Pratik, hemen hazırlanabilen vegünün her saatinde atıştırmaya uygun bir seçenek.Lezitaʼnın yepyeni ürünüyle hayatınızın her anına lezzet katın.

Page 132: izmir dergisi

Göztepe 224 20 22

Üçkuyular 259 40 13

TÜRK TELEKOM

Arıza / Breakdown 121

Bilinmeyen Numara / Unknown Numbers 11811

Danışma / Information Service 161

Uyandırma / Wake Up Service 135

Fono Tel / Fono Phone 141

TİYATROLAR / THEATRES

Devlet Tiyatroları / State Theatres

Bornova Sahnesi / Bornova Stage 343 04 33

Karşıyaka Sahnesi / Karşıyaka Stage 369 64 87

Konak Sahnesi / Konak Stage 483 50 35

Özel Tiyatrolar / Private Theatres

Ege Sanat Merkezi / Ege Art Centre 381 64 06

Hamle Tiyatrosu / Hamle Theatre 446 70 18

Konak Belediye Tiyatrosu / Konak Municipality Theatre 246 63 93

Pınar Çocuk Tiyatrosu / Pınar Children’s Theatre 463 15 15

Tansaş Çocuk Tiyatrosu / Tansaş Children’s Theatre 483 48 28

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES

Adnan Franko Sanat Galerisi / Adnan Franko Art Gallery 464 41 86

Akbank Sanat Galerisi / Akbank Art Gallery 484 16 66

Aphrodite Sanat Galerisi / Aphrodite Art Gallery 482 33 02

Çetin Emeç Sanat Galerisi / Cetin Emec Art Gallery 293 35 22

GF Sanat Galerisi / GF Art Gallery 421 29 95

İzmir Resim Heykel Müzesi /

İzmir Art and Sculpture Museum 441 41 92

İzmir Sanat Merkezi / İzmir Art Centre 483 63 34

İZFAŞ Sanat Galerisi / IZFAŞ Art Gallery 482 12 70

İzmir Türk Amerikan Derneği Sergi Salonu /

Kedi Kültür Sanat Merkezi 464 99 35

Leonardo Sanat Galerisi / Leonardo Art Gallery 422 13 95

Rotary Sanat Galerisi / Rotary Art Gallery 421 56 61

Selçuk Yaşar Sanat Galerisi / Selcuk Yasar Art Gallery 422 65 32

TCDD Sanat Galerisi / TCDD Art Gallery 433 58 97

Turkish American Association Art Gallery 464 20 95

Vakıfbank Sanat Galerisi / Vakifbank Art Gallery 441 59 00

Yapı Kredi Sanat Galerisi / Yapı Kredi Art Gallery 463 56 28

Alman Kültür Merkezi / German Cultural Centre 489 56 87

Atatürk Kültür Merkezi / Atatürk Cultural Centre Konak 483 85 20

İtfaiye / Fire Department 110

AKS / Emergency Rescue (AKS) 110

Hızır Acil / Medical Emergency Service 112

Polis İmdat / Police Department 155

Cenaze Hizmetleri / Funeral Services 188

Sahil Güvenlik / Coast Guard 158

Orman Yangınları / Forest Fires 177

Hava Ambulans / Air Ambulance 463 33 22

HASTANELER / HOSPITALS

Üniversite Hastaneleri / University Hospitals

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi /

Ege University Medical Faculty Hospital 343 43 43

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi /

9 Eylul University Medical Faculty Hospital 412 22 22

Dokuz Eylül. Ü. İlaç ve Zehir Danışma /

9 Eylul U. Drug and Poison Information Center 412 39 39

Dokuz Eylül Üniversitesi Karşıyaka Polikliniği /

9 Eylul University Karsiyaka Polyclinic 369 30 40

Doğumevleri / Maternity Hospitals

Ege Doğumevi / Ege Maternity Hospital 449 49 49

Ege Ü. Kadın Doğum / Ege U. Maternity Hospital 388 19 63

Kan Merkezleri / Blood Centers

Türk Kızılayı / The Turkish Red Crescent 421 47 89

Çocuk Has. Kan Bankası / Children’s Hospital Blood Bank 483 61 33

Ege Ü. Has. Kan Bankası / Ege U. Hos. Blood Bank 388 28 61

Tepecik / Tepecik Blood Center 433 38 74

ULAŞIM / TRANSPORTATION

Denizyolları / Maritime Lines 464 88 64

THY Rezervasyon / Turkish Airlines Reservation 444 08 49

Basmane Rezervasyon / Basmane Reservation 484 86 38

TCDD Santral / Turkish State Railways Central 464 31 31

Alsancak Gar / Alsancak Railway Station 464 77 95

Otogar / Bus Station 472 10 10

İskeleler / Piers

Konak 484 98 56

Karşıyaka 368 00 42

Alsancak 464 78 31

Bostanlı 330 50 71

Bayraklı 345 77 53

Pasaport 484 22 56

ACİL TELEFONLAR / EMERGENCY TELEPHONE NUMBERS

130 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Bilgi / Info

Page 133: izmir dergisi

131İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 134: izmir dergisi

Fransız Kültür Merkezi / French Cultural Centre 463 61 42

İngiliz Kültür Merkezi / British Cultural Centre 446 01 31

İtalyan Kültür Merkezi / Italian Cultural Centre 421 52 42

İZFAŞ Sanat Galerisi Kültürpark / İZFAŞ Art Gallery Kulturpark 482 12 70

İzmir Türk Amerikan Derneği / Turkish American Association 464 20 95

Kıbrıs Türk Kültür Derneği / Cyprus Turkish Cultural Association 421 13 40

Sabancı Kültür Merkezi / Sabancı Cultural Centre Konak 441 90 09

TURİZM BÜROLARI / TOURISM OFFICES

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü /

Provincial Directorate of Culture and Tourism 483 62 16

Turizm Danışma / Tourism Information 445 73 90

Adnan Menderes Havalimanı Turizm Dan. /

Adnan Menderes Airport Tourism Inf. 274 22 14

Bergama Turizm Danışma /

Bergama Tourism Information 633 18 62

Çeşme Turizm Danışma / Çeşme Tourism Information 712 66 53

Foça Turizm Danışma / Foça Tourism Information 812 12 22

Selçuk Turizm Danışma / Selçuk Tourism Information 892 63 28

Tire Turizm İrtibat Bürosu / Tire Tourism Contact Office 512 66 14

TURİZM SEKTÖR TEMSİLCİLİKLERİ / REPRESENTATIVES OF TOURISM SECTOR Ege Turizm Derneği / Aegean Tourism Association 441 46 12

ESAD (Ege Seyahat Acenteleri Derneği) 484 87 02

ETİK (Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği) 489 47 77

İzmir Tanıtma Vakfı 465 28 90

Otelciler Derneği / Hotels Associations 425 45 85

Rehberler Odası / Chamber of Guides 463 21 53

TUREVS (Turistik Ev Pansiyoncular Birliği) 425 72 73

TURING 421 71 49

TURSAB İzmir Bölgesel Yürütme Kurulu /

TURSAB İzmir Regional Executive Committee 464 03 47

WEATHER CONDITION in İZMİR

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects

spread through inner regions. However, physical geography differ-ences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as

important in terms of rainfall, temperature and sun.

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January

(8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner

regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass

coming from the north and the northwest.

In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution ac-cording to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days

is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.

132 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Page 135: izmir dergisi

Lüksemburg / Luxembourg 421 48 82

Macaristan / Hungary 421 28 61

Malta 422 31 38

Meksika / Mexico 327 32 63

Moğolistan / Mongolia 478 50 15

Moldova 472 18 13

Norveç / Norway 421 92 80

Pakistan 459 16 16

Portekiz / Portugal 483 80 31

Rusya Federasyonu / Russian Fed. 461 51 86

Sırbistan / Serbia & Montenegra Rep 441 91 81

Slovakya / Slovak Rep. 486 11 75

Slovenya / Slovenia Rep. 425 99 83

Şili / Chile 446 93 01

Türkmenistan / Turkmenistan 484 77 75

Ukrayna / Ukranie 421 21 41

Ürdün / Jordan 482 24 45

BAŞKONSOLOSLAR / CONSULATE GENERALS

Almanya / Germany 488 88 88

Romanya / Romania 465 04 63

Yunanistan / Greece 421 69 92

FAHRİ BAŞKONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATE

Bangladeş / Bangladesh 421 23 32

Endonezya / Indonesia 421 81 77

Güney Afrika / South Africa 376 84 45

Hindistan / India 461 46 60

Makedonya / F.Y.R.O.M. 421 41 92

Malezya / Malaysia 445 05 46

KONSOLOSLAR / CONSULATES

İngiltere / United Kingdom 463 51 51

İtalya / Italy 463 66 76

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 489 77 89

FAHRİ KONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATES

ABD / U.S. Of America 464 87 55

Arnavutluk / Albania 483 33 76

Avusturya / Austria 347 66 76

Belarus 482 31 82

Belçika / Belgium 463 47 69

Bosna Hersek / Bosnia&Herzogovina 328 18 90

Brezilya / Brazil 463 86 07

Çek Cumhuriyeti / Czech Rep. 422 10 80

Danimarka / Denmark 489 54 01

Estonya / Estonia Rep. 469 79 69

Etiyopya / Ethiyopia 388 25 57

Fas / Morocco 421 23 32

Fildişi Sahili Cumhuriyeti / Ivory Coast 479 07 09

Filipinler / Philippines Rep. 472 13 75

Finlandiya / Finland 877 02 35

Fransa / France 421 42 34

Gürcistan / Georgia 425 93 53

Hırvatistan / Croatia Rep. 446 28 70

Hollanda / Netherlands 464 02 01

İspanya / Spain 441 66 99

İsveç / Sweden 422 01 38

İsviçre / Switzerland 421 42 39

İzlanda / Iceland

Kazakistan / Kazakhstan 482 22 11

Kore / Korea Rep. 479 04 04

Litvanya / Lithuania 371 51 50

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 60 TL

ADI SOYADI

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24E-MAİL [email protected]

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

VERGİ DAİRESİ/NO

ÜLKEPOSTA KODU

TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

133İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 136: izmir dergisi

HOTEL GRAND AMPHORAİsmet Paşa Mh. 206 Sok. No:7 Foça / İZMİRTel: +90 232 812 39 30 +90 232 812 39 [email protected]

GÜVERTE BALIK RESTAURANTFish& MeatBalıkçı Barınağı MevkiiÖzdere/İzmirTel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36www.guverterestoran.com

OTEL KÂYAGaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

SOLTO ALAÇATI HOTEL2.Çark Plajı Liman Mevkii Alaçatı Çeşme / İZMİRTel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

VİLLA SARAYİzmir Cad. Saray. Sk. IlıcaÇeşme / İZMİRTel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72www.villasaray-vip.comwww.viltur.com

NAZ OTELAli Stair Cad. No: 135 Yenifoça / İZMİRTel: +90 232 814 78 28www.nazotel.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAGEMeryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

HANEDAN RESORT 4. Mersinaki Koyu, Club Med Yanı Foça / İZMİRTel: +90 232 812 36 50www.hanedan [email protected]

BİRLİK OTELYeni Hal Yanı KaynaklarBuca / İZMİRTel : +90 232 443 06 56Fax : +90 232 443 06 [email protected]

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com

EGE PALASCumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

EGEBY ET & BALIK RESTAURANT V. Kazım Dirik Cad. No.6Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 489 49 49 Faks: +90 232 441 18 [email protected]

İZMİR PALAS OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.İzmirpalas.com.trinfo@İzmirpalas.com.tr

KİLİM OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40Faks: +90 232 489 50 70 [email protected]

ALTIN KAPI1444 Sok.No:9/A Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 27 09 Faks: +90 232 421 21 47www.altınkapi.comaltı[email protected]

HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİRTel: +90 232 497 60 60Faks: +90 232 497 60 00www.İzmir.hilton.com sales.İ[email protected]

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

ANGORA BEACH RESORTDoğanbey, Gümüldür İZMİRTel:+90 232 742 70 00Faks: +90 232 742 69 [email protected]

HANEDAN BEACH CLUB4. Mersinaki KoyuFoça / İZMİRTel: +90 232 812 36 [email protected]

134 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Rehber / Guide

Page 137: izmir dergisi

LA CIGALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

RED DRAGON İZMİR CHINESE RESTORAN1379 Sk. N:57/6 Hilton Otel YanıAlsancak / İZMİRTel:+90 232 483 00 79 Faks:+90 232 441 64 [email protected]

TEOS PARK CAFE & RESTAURANT TEOS PARK CLUB Çamlık mevkii Sığacık–Seferihisar / İZMİRTel: +90 232 745 77 17Gsm: 0 532 694 88 66

İZAİRAdnan Menderes Havalimanı Girişi35410 Gaziemir / İZMİR Tel: +90 232 298 35 00Faks: +90 232 298 35 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.İzmirbalikpisiricisi.com

İLYAS GÖNEN KURUKAHVECİ904 Sok. No:54 Hisarönü / İZMİRTel:+ 90 232 483 25 07 Faks: +90 232 483 68 04www.ilyasgonen.com

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

KEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35info@kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.com

SIROĞLU BAKLAVALARIPiri Reis Mah. İnönü Cad. No:240 Üçyol - Hatay / İZMİRTel: + 90 232 227 08 07www.siroğ[email protected]

AGORA AVMMithatpaşa Cad. No:1446 Balçova / İZMİRTel: +90 232 277 25 25 (pbx)www.agoraİzmir.cominfo@agoraİzmir.com

ENGLISH LIFE İNGİLİZCE DİL OKULLARI853 Sok. No: 29 K: 2 D: 234-205 Konak / İZMİRTel:+90 232 441 04 36Faks:+90 232 441 04 [email protected]

ZEM-KA YER VE DUVAR DÖŞEMELERİ 1398 Sok. No:9/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 466 00 65 Fax: +90 232 466 00 [email protected]

İthal Duvar Kağıdı, Halı ve Parke

KÜNENFES TATLI İMALATIOsmangazi Cad. No:82/AOsmangazi Mah. Bornova / İZMİR Tel: +90 232 374 74 47Gsm: 0532 544 85 56

MİSTİK YAPICumhuriyet Bul. No:26 Cumhuriyet İş Hanı K:4 D: 407 Konak / İZMİRTel : +90 232 441 21 50Faks: +90 232 441 21 [email protected]

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

KUAFÖR KÜRŞAT1481 sok. no:9 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 44 [email protected]

SİMMSAR GAYRİMENKUL DeğerlendirmeYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

EGE-KOOPMerkez: 1337 Sk. No:16 Kat: 6-7 As Han Çankaya - İZMİRTel: +90 232 484 07 07Faks: +90 232 425 89 24www.egekoop.org.trwww.4mevsimkonaklari.com

TAVACI RECEP USTAAtatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİRTel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97Faks:+90 232 422 61 71www.tavacirecepusta.com

REMAX ORİON GAYRİMENKUL & DANIŞMANLIKMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 [email protected]

ORION

135İZMİR Eylül - Ekim / September - October

Page 138: izmir dergisi

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

136 İZMİR Eylül - Ekim / September - October 2011

Bulmaca / Crossword

Page 139: izmir dergisi
Page 140: izmir dergisi