142
ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE MAYIS - HAZİRAN - MAY - JUNE 2011 YIL / YEAR: 2 SAYI / EDITION : 11 Teos’un üstünde yükselen s akin kent The slow city rising above Teos Teos’un üstünde yükselen s akin kent The slow city rising above Teos Derviş sabrının ürünü Beledi dokuması Product of patience Beledi weaving Derviş sabrının ürünü Beledi dokuması Product of patience Beledi weaving Efes’in zenginliği hayranlık uyandırıyor Treasure of Ephesus evokes admiration Efes’in zenginliği hayranlık uyandırıyor Treasure of Ephesus evokes admiration

izmir dergisi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

izmir kültür turizm dergisi

Citation preview

ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & TOURISM MAGAZINE MAYIS - HAZİRAN - MAY - JUNE 2011YIL / YEAR: 2 SAYI / EDITION : 11

Teos’un üstünde yükselen sakin kent The slow city rising above Teos

Teos’un üstünde yükselen sakin kent The slow city rising above Teos

Derviş sabrının ürünüBeledi dokumasıProduct of patience Beledi weaving

Derviş sabrının ürünüBeledi dokumasıProduct of patience Beledi weaving

Efes’in zenginliği hayranlık uyandırıyor Treasure of Ephesus evokes admirationEfes’in zenginliği hayranlık uyandırıyor Treasure of Ephesus evokes admiration

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

SB_BONUS_220X280.pdf 1 12.05.2011 16:20

1İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

TAV

İzm

ir Te

rmin

al İş

letm

ecili

ği A

.Ş.

Adn

an M

ende

res

Hav

alim

anı D

ış H

atla

r Ter

min

ali

Gaz

iem

ir /

İzm

ir /

Türk

iye

Tel :

+90

232

455

00

00

İzm

ir A

dnan

Men

dere

s H

aval

iman

ı’nda

n Yu

rtdı

şına

Dire

kt U

çuşl

ar /

Inte

rnat

iona

l Dire

ct F

light

s fro

m İz

mir

Adna

n M

ende

res A

irpor

t

AKD

ENİZ

MED

ITER

RAN

EAN

SEA

2 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

3İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

3218 / “İzmir’i kültür turizminin başkenti yapacağız” “We will make İzmir the capital of Culture Tourism”

24 / ‘Sektör yetenekli gençleri bekliyor’ “Sector is expecting gifted youngsters”

26 / Berlin’de İzmir rüzgarı esti İzmir breeze in Berlin

30 / Celsus’un görkemli atmosferinde açılış Inauguration at the splendorous atmosphere of Celsius

32 / Teos’un üstünde yükselen sakin kent The slow city rising above Teos

48 / “İzmir turizmde lokomotif güç olacak” “Izmir tourism will be the locomotive power”

52 / Muhteşem duruşuyla asırlara meydan okuyor Challenging the centuries with its amazing stance

58 / Tiyatroya adanmış bir hayat… A life dedicated to theathre…

64 / Efes’in zenginliği hayranlık uyandırıyor Treasure of Ephesus evokes admiration

64 78

MAYIS-HAZİRAN / May-June

İmtiyaz Sahibi / Publisher on BehalfİZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm MüdürüDirector of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing DirectorCengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial DepartmentAli AKSAKALİl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial BoardHaluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor

Yayın Kurulu / Editorial Board

Prof. Dr. Füsun BAYKALDoç. Dr. Gözde EMEKLİHamdi TÜRKMEN - Sirel EKŞİM. Kaan ERGE - Selehattin SERTTalat AYDİLEK - İsmail GÖÇMENGüzfent DİLEMRE - Nalân MELEK Zeynep GÜVERCİN GÖÇMEN

Danışma Kurulu / Consultative Board

Başkan: Güman KIZILTANProf. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMURProf. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİVeysi ÖNCEL - Özer MUMCU

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

ISSN: 977-1309 2642

4 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

78 86 100 114

İzmir Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 232 483 51 17Faks: +90 232 483 42 70E-Posta: [email protected]ın Türü: Yerel, iki aylık

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın KoordinatörüEditorial CoordinatorSibel HEKİMOĞLU

Muhabir / InterviewerÇiğdem ASKERİ COŞKUNCeyda ADARFerzan YAPKUÖZ

İngilizce EditörüEnglish EditorM. Kaan ERGE

Grafik Tasarım / Graphic DesignYeşim AYANRahşan AKSOY Sırma AYDIN

Renk Ayrımı / Color SeperationFaik KALKAN

E-dergi Uygulaması E-magazine applicationGökhan AKSAKAL

REKLAM / ADVERTISINGReklam Direktörü Advertising DirectorGüliz İLGEN

Reklam Koordinatörü Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri Temsilcileri Customer RepresantativesÖzge GÜNGÖR ÖZTÜRK Hakan KÜL Rasim MUTLUDilem ŞANLI

Abone SorumlusuSubscribe DirectorMelda HİÇDURMAZ

Finans / FinanceDila Emral AYDIN

Baskı Yeri /Printing: Gülermat Matbaacılık Ltd. Şti.Meriç Mah. 5619 sokak No:6 Çamdibi Bornova-İZMİR 0(232) 433 61 33

Baskı Tarihi /Printing Date: 31.05.2011

78 / Kapılar ardında Agios Voukolos Kilisesi Agios Voukolos Church behind doors

86 / Fotoğraf karelerinin ardındaki hayatlar Lives behind the frames

90 / Profitila’dan Yeşildere’ye From Profitila to Yeşildere

94 / Derviş sabrının ürünü: Beledi dokuması Product of patience Beledi weaving

100 / Merdiveninizi yıldızlara dayayın Reaching for the stars

108 / Unutulmayacak bir anıdır Cunda… A memory to remember, Cunda

114 / İzmir kanatlar altında… İzmir beneath wings

124 / İzmir’in fark yaratan lezzeti: Kuzugöbeği mantarı Distinguishing flavor of İzmir Morel Mushroom

5İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

The year 2011 continues with promising developments

In the past 4-5 months the dynamism seen in the tourism sector has rejoiced us for the uptrend of İzmir.

The number of foreign visitors who came to Izmir by sea and air has increased 55 percent in the first 4 months of the year 2011compared to that of 2010, concrete steps have been taken for the diversifica-tion of tourism and planning studies for the new tourism investment areas have been accelerated as well. In order to make İnciraltı, Çeşme and Seferihisar popular thermal and health tourism destinations the dense studies were carried out to overcome the impediments.

Candidateship of Izmir for EXPO 2020 which will contribute to worldwide pub-licity of İzmir a lot, the visit of the 67 press members from26 countries organized by Ministry of Culture and Tourism to İzmir aiming to promote the cultural and touris-tic assets and the tasty Aegean cuisine of

the city as well were among the important promotional activities of the first months of the year 2011. These promotional orga-nizations have increased by being cana-lized to the different countries.

It is a fact that all these promising devel-opments have been realized thanks to the endeavors of Ertuğrul Günay, Minister of Culture and Tourism, who brought all the dynamics of the city together by exchang-ing the ideas with the local administrators and non-governmental organizations to bring the city of İzmir to the desired level in tourism.

In order to create consciousness in tour-ism every İzmirian, who is aware of the fact that many investors and tens of busi-ness lines get benefits from tourism, has to make a contribution to this positive de-velopment. To succeed in short term we have to collaborate and bring our city to the desired level in the field of tourism.

Abdülaziz Ediz Director of Provincial Directorate of Culture and Tourism

6 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

2011 umut veren gelişmelerle sürüyor Geride bıraktığımız 4-5 ay içerisinde turizm sektöründe yaşanan olumlu hareketlilik he-pimizi İzmir’in yükselişi adına sevindirdi.

Kurvaziyer gemilerle, havayolu ulaşımı ile İzmir’e gelen turistlerin sayısı, 2010 yılı ilk 4 ay ortalamasına göre yüzde 55 gibi ciddi bir oranda arttı, çeşitlendirilebilir turizm konu-sunda somut adımlar atıldı, sektör için yeni yatırım alanları planlama çalışmaları hızlan-dırıldı. Termal ve sağlık turizminin gözde destinasyonlarından olması için İnciraltı, Çeşme ve Seferihisar Doğanbey bölgele-rinde planlama önündeki engellerin aşılma-sı için yoğun çalışmalar yürütüldü.

Özellikle de kentimizin dünya çapında ta-nınmasını sağlayacak EXPO 2020 organi-zasyonunda Türkiye adına İzmir’in yarışacak olması, tanıtım amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının organize ettiği, 26 ülkeden 67 basın mensubunun İzmir’e getirilerek İzmir’in kültür ve turizm potansiyeli olan tüm alanların gezilerek incelenmesi, Ege Mutfağı’nın güzel yemekleriyle misafirlerin ağırlanması, 2011 yılının ilk aylarında İzmir’in

tanıtımı açısından önemli gelişmelerdi. Bu tanıtım organizasyonları farklı ülkelere yö-nelerek ve artarak devam etmektedir.

Tüm bu ümit verici gelişmelerin yaşanma-sında kuşkusuz Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY’ın, yerel yöneticiler ve sivil toplum örgütleriyle fikir alışverişin-de bulunarak, kentin tüm dinamiklerini bir araya getirmesi, İzmir’in turizmde hak etti-ği yere gelebilmesi adına önemli aşamalar kaydedilmesini sağlamıştır.

İşte bu süreçte gerçek bir turizm anlayışı ve bilincinin oluşturulması için, “turizmden etkilenen onlarca iş kolu ve yatırımcının kazanacağının” bilincinde olan her İzmirli-nin, bu olumlu gelişmelerin her aşamasın-da, mümkün olduğunca katılımcı ve katkı koyucu yaklaşım göstermesi, İzmir’in hak ettiği noktalara gelebilmesi için çaba sarf etmesi gerekmektedir. Kısa vadede önemli mesafeler kat edilerek, gerçek bir başarıya ulaşabilmesi adına hep birlikte hareket et-meli ve elbirliği ile ilimiz turizmini gerektiği yere taşımalıyız.

Abdülaziz Ediz İl Kültür ve Turizm Müdürü

7İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Agora tamamen gün yüzüne çıkacak Kentin geçmişine ışık tutan kazıların devam ettiği ve yeni keşiflere sahne olan tarihi Agora’nın önünde bir gölge gibi duran binaların tamamı yıkıldı. Çevresi açılan eski kent merkezindeki tek engel olarak, Batı Stoa’nın önünü kapatan, Mezarlıkbaşı’ndaki çok katlı otopark kaldı. Agora Kazı Başkanı Yrd. Doç. Akın Ersoy, tarihi mekânın önünün büyük bölümünün açıldığını belirterek, “Kazı artık Agora’nın dışına taşmaya başladı. Bu bölgede kazdıkça sürpriz eserlerle karşılaşabiliriz.” dedi. Ersoy, geçen yıl Kadifekale ile Agora arasında ortaya çıkartılan tünellerin de büyük bir heyecan yarattığını ifade ederek, “Kazı ekibindeki arkeologlar, tünelin içinde ancak 70 metre gidebildi.” dedi. Ersoy, Kadifekale’ye uzanan başka tüneller de olduğunu, ancak bunların üzerinde yapılar ve yollar

bulunduğunu, ziyarete açmanın risk taşıdığını da sözlerine ekledi.

Agora being brought to light completely The buildings shadowing the historical Agora, where excavations continue with discoveries breaking new ground and shedding a new light on the history of the city, have all been pulled down. Thus the immediate surrounding area around the old city centre has been cleared up and now only the multi story parking garage in Mezarlıkbaşı blocking the West Stoa stands in the way. Asst. Prof. Akın Ersoy, head of the excavations in Agora, said that the large part of the surrounding area has been unfolded. ‘’The excavation area is now expanding out of Agora. Excavations in this area can bring new surpri-ses.’’ he further said. Ersoy, pointing out that the tunnels excavated last year between Kadifekale and Agora created a stir, said : ‘’The archaeologists in the excavating team could only proceed as far as 70 metres in the tunnel.’’ Ersoy further said that there were other tunnels going up to Kadifekale but an opening them up to visitors could be risky because of the buildings and the roads built above the area.

Dağ Filmleri Festivali doğa tutkunlarını buluşturduKonak Belediyesi ve İzmir Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü (İDADİK) işbirliğiyle doğa tutkunları için Prof. Dr. Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi’nde “İzmir 1.Dağ Filmleri Festivali” dü-zenlendi. Doğa Kültür Derneği’nin desteği ile düzenlenen etkinlikte, kısa film ve uzun metraj film gibi çeşitli kategorilerdeki filmler yer aldı. Festivalde insanoğlunun doğa karşısında yaşadığı zor anlarını ve macera dolu hikâyelerini anlatan yerli ve yabancı olmak üzere toplam 14 film gösterildi. İzmir’de ilk kez düzenlenen festivalin doğa, kültür, dağ, macera, spor, gezi ve keşif meraklılarını bir araya getirdiğine değinen Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, “Sinemaseverler ile doğaseverleri aynı salonlarda bu-luşturduk. Amacımız insanoğlunun doğayla barışması gerektiği ve doğanın bir parçası olduğu gerçe-

ğini bir kez daha vurgulamaktı.” dedi.

Mountain Movies Festival brings nature lovers together In cooperation with Konak Municipality and İzmir Specialized Mountaineering and Nature Sports Club (İDADİK) “İzmir 1st Mountain Movies Festival” was held at Prof. Dr. Türkan Saylan Alsancak Cultu-re and Art Centre for nature lovers. In the event organized by the support of Doğa Culture Association, films in various categories such as short films and feature films were projected. 14 local and foreign films, demonstrating the difficult moments of human kind against the nature and adventurous stories were projected within the festival. Konak Municipality Mayor Hakan Tartan referred to the festival organized for the very first time that brought nature, culture, mountain, adventure, sports, travel and discovery enthusiasts stated “We gathered movie lovers and nature lovers in same chambers. Our aim is to emphasize once again that human kind is part of nature and needs to make peace with it”.

Güncel / Actual

8 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

9İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Mis gibi festival! Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmir temasları sırasında Bayındır’la özdeşleşen 14. Ulus-lararası Bayındır Çiçek Festivali’ne katıldı. İzmir’in Bayındır İlçesi’nde düzenlenen Uluslararası 14. Bayındır Çiçek Festivali’nin açılış törenine katılan Bakan Günay, İl Özel İdaresi’nin Bayındır için 10 milyon liralık kaynak ayırdığını, ilçenin turistik değerini ayağa kaldırmak için önemli bir çalışmanın başlatılacağını anlattı. Günay, “Bayındır’ın hamamı, medresesi, kilisesi, camisi, külliyesi ve sokakları-nı ayağa kaldırmaya çalışacağız. Çiçek turizminin ve kültür turizminin bilinen merkezlerinden biri yapmaya çalışacağız. Belediyelerin getirdiği projelere siyasi ayrım göstermeksizin destek oluyoruz. 7-8 yılda Türkiye’yi dünya turizminin önde gelen merkezlerinden biri haline getirdik. Türkiye dünya turizminde 7. ülke. Şimdi bunu 5’e çıkarmayı planlıyoruz. Türkiye’nin turizm zenginliğini Ege’ye, İzmir, Ayvalık, Balıkesir’e doğru taşımaya, sadece kıyı şeridi değil, Türkiye’nin her yerine yaymaya

çalışıyoruz.” dedi.

A fragrant festival! Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay during his contacts in İzmir attended the 14th Inter-national Flower Festival in Bayındır. Minister Günay attending the opening ceremony14th Bayındır Flower Festival organized in Bayındır district of İzmir, stated that the Special Provincial Directorate of Administration has allocated resource of 10 million liras for Bayındır and a profound study will be car-ried out for renovating the touristic values of the district. Günay stated “We will try to raise the public bath, madrasa, church, mosque, social complex and the streets of Bayındır. We will try to make it a spot for flower and culture tourism. We support the projects presented by municipalities regardless of political discrimination. In 7-8 years we have transformed Turkey as one of the leading tourism centers of the world. Turkey is the 7th country in world tourism. Now we are planning to be the fifth. We are trying to bring the tourism treasure of Turkey to the Aegean region; İzmir, Ayvalık, Balıkesir, and not only the coastline but all over Turkey”.

İzmir’den Dublin’e direkt uçuşlar başladıTAV Havalimanları tarafından işletilen İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan İrlanda’nın başkenti Dublin’e direkt seferler başladı. Aer Lingus Havayolları’nın haftanın iki günü karşılıklı olarak gerçek-leştireceği İzmir–Dublin direkt seferleri dolayısıyla kutlama töreni düzenlendi. Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ne inen Aer Lingus’a ait Airbus A 320 model uçağın yolcuları, lokum ve çiçeklerle karşılandı. Törene, Aer Lingus Türkiye Temsilcisi Fly Service CEO’su Gökhan Sarıgöl ve TAV İzmir Genel Müdürü F. Erkan Balcı katıldı. Yaz boyunca haftada iki gün karşılıklı düzenlenecek seferlerin binlerce İrlandalı turisti İzmir’e taşıması bekleniyor. Aer Lingus Türkiye Temsilcisi Fly Servi-ce CEO’su Sarıgöl, “Çarşamba ve cumartesi günleri karşılıklı gerçekleştirilecek Dublin-İzmir uçuşları, Türk turizmine büyük hareket getireceği gibi İzmir’in ekonomisine de katkı sağlayacak. İzmir’in do-

ğal, kültürel ve tarihi zenginlikleri İrlandalı turistleri kendine hayran bıraktıracak.” dedi.

Direct flights from İzmir to Dublin have started Direct flights from İzmir Adnan Menderes Airport operated by TAV Airports to Dublin the capital of Ireland, has commenced. A celebration ceremony was organized for the reciprocal İzmir-Dublin flights Aer Lingus Airlines will perform two days a week. Passengers of Airbus A 320 of Aer Lingus landing Adnan Menderes Airport International Terminal were greeted with Turkish delights and flowers. Aer Lingus Turkey Representative and CEO of Fly Service Gökhan Sarıgöl and TAV İzmir General Mana-ger F. Erkan Balcı attended the ceremony. Flights to be arranged two days a week through summer are expected to transport thousands of Irish tourists to İzmir. Aer Lingus Turkey representative CEO of Fly Service Sarıgöl stated “Dublin-İzmir reciprocal flights to be be on Wednesdays and Saturdays will make a contribution to İzmirs economy as well as bringing great dynamism to Turkish tourism. The natural,cultural and historical treasures of Izmir will facinate the Irish tourists’

Güncel / Actual

10 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

11İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

SunExpress iç hat seferlerinde 5. yılını doldurdu 10 milyon yolcuya yaklaştı Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, 26 Mart 2006’da İzmir’de başlattığı iç hat operasyonunda 5. yılını doldurdu. İzmir’den Anadolu kentlerine aktarmasız uçuşları başlatan ilk havayolu olan SunExpress, 5 yıl içinde önce Antalya’dan sonra İstanbul Sabiha Gökçen’den de iç hat uçuşları başlatarak, 29 Mart 2011 itibarıyla toplamda 9.6 milyon iç hat yolcusuna hizmet verdi. SunExpress aynı dönemde 73.000’den fazla iç hat uçuşunu ortalama %70 doluluk oranıyla gerçekleştirdi. SunExpress’in Genel Müdür Yardımcısı Hacı Say, “SunExpress olarak 1990 yılından bu yana Türkiye ile Avrupa arasında yoğun bir dış hat uçuş planı uyguluyoruz. İç hatlarda 5. yılını tamamlamış bir havayolu olarak Türkiye’nin mobilite ihtiyacının hızla artmaya devam ettiğini ve pazarın daha da yüksek bir büyüme potansiyeli gösterdiğini gözlemliyoruz” diye konuştu.

SunExpress has completed its 5th year in domestic flights has drawn close to 10 million passengers SunExpress, corporation of Turkish Airlines and Lufthansa, has completed its 5th year in domestic line operation that it commenced on 26 March 2006 in İzmir. SunExpress, being the first airline that has commenced through flights from İzmir to Anatolian cities, by commencing domestic flights from Antalya and then from İstanbul Sabiha Gökçen within 5 years, has offered services to a total of 9,6 million domestic line passengers until 29 March 2011. At the same period SunExpress implemented more than 73.000 domestic flights with %70 occupancy rate on average. Vice General Manager of SunExpress Hacı Say, said “We, as SunExpress, have implemented dense international flight schedule between Turkey and Europe from 1990. We, as an airline that has completed its 5th year in domestic flights, observe that mobility need of Turkey increases dramatically and that the market shows higher potential of growth”.

Ege Koop’un prestij projesi: Dört Mevsim KonaklarıGüzelbahçe Urla sınırında zeytin ağaçlarıyla çevrili orman içinde bulunan Ege Koop’un prestij pro-jesi Dört Mevsim Konakları, 2012 yılında sahiplerine teslim edilecek. Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan, yaptığı açıklamada, konak sahibi olmak isteyen ortakların, yüzde 20 peşinat verdikten sonra kalan ödemelerini banka kredisi ile gerçekleştirebileceklerini bildirdi. İsteyen ortakların da, ilk iki yıl inşaatlar tamamlanıncaya kadar taksitlerin sadece yüzde 50’sini ödeyebileceklerini belirten Aslan, bu imkanlarla herkesin gönlündeki konuta sahip olacağını kaydetti. Aslan, “Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ‘önce insan’ ilkesiyle halkımızın yüzünü güldürüp, düşlerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz” dedi. Ege-Koop’un Güzelbahçe Urla’da bulunan prestij projesi Dört Mevsim Ko-nakları, birbirinden özel tasarımlarla oluşturulan 5 ayrı alternatifle hem yurt içinden, hem de yurt dışından gelen ziyaretçilerinden ilgi gördü. İki örnek konağı da gezip bilgiler alan ortak adayları,

İzmir’e 20 dakika mesafede bulunan ve daire fiyatına satışa sunulan konaklara tam not verdi.

Prestigious Project of Ege Koop: Four Season Villas Ege Koop’s prestigious project Four Season Villas in the forest covered with olive trees in the border of Güzelbahçe - Urla will be handed over to their owners in 2012. Director of Ege Koop Hüseyin Aslan declared in his speech that associates willing to purchase the villas may finalize the payments by bank loans after reimbursing advance payment of 20%. Aslan stating that for the first two years until the construction is completed associates may choose to pay of 50% of installments. Aslan noted that with such opportunity everyone will have the home of their dreams. Aslan stated “Adopting the motto “people first” we will continue to make our peoples’ dreams come true”. Prestigious project of Ege Koop Four Season Villas comprising of 5 design options attracted a great deal of interest from local and foreign visitors. Associate nominees inspected two sample villas and gave the thumbs up to villas situated at 20 minutes distance to İzmir put up for sale at flat prices.

Güncel / Actual

12 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

13İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Turizm esnafına dil eğitimi İzmir’deki turizm esnafına, Avustralyalı eğitimciler tarafından yabancı dil eğitimi verilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Avustralya Devlet Eğitim Kuruluşu TAFE ve Türkiye Teknik ve İleri Eğitim Kurumlarının işbirliğiyle; İzmir’de Kızlarağası Hanı’nda faaliyette bulunan esnaf, yabancı dil ve iletişim becerileri için eğitim alacak. İzmir’in turizm sektöründeki gelişimine, tanıtımına katkıda bulunmak ve yerel halkın katılımını sağlamak, kentin turizmdeki dinamizmini artırmak amacıyla verilen eğitimler için Kızlarağası Hanı seçildi. Bakanlığın koordinatörlüğünde handaki turistlerle doğrudan iletişim halinde olan esnafa yönelik olarak temel düzeyde İngilizce ve iletişim becerile-

ri eğitimi verilecek. Yabancı dil eğitim programı sonunda katılımcılar sertifikalarını alacak.

Foreign language courses for tradesmen in tourism Australian educators will give foreign language courses to tourism tradesmen in İzmir. In collaboration with Ministry of Culture and Tourism, Public Vocational Training and Education Provider of Australia TAFE and Technical and Further Education Institutions of Turkey shopkeepers of Kızlarağası Hanı will be trained for communication skills and foreign languages. Kızlarağası Hanı is selected as the center of trainings to be delivered in order to contribute to the tourism sector development in İzmir and public advertisement, while providing local residents’ participation and increasing the tourism dynamics of the city. Under the coordination of the Ministry, Basic English and education of communication skill will be thought to tradesmen in direct contact with the tourists visiting the bazaar. At the end of the language program participants will be certificated.

‘Living İzmir’ İzmir’i dünyaya tanıtacak Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir’in etkin bir biçimde tanıtımı için harekete geçti. Bakanlığa bağlı Tanıtma Genel Müdürlüğü, Living İzmir projesi başlattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir’in etkin bir biçimde tanıtımı amacıyla bundan 2 yıl önce İstanbul için başlattığı ‘Living İstanbul’ organi-zasyonun daha geniş katılımlısını İzmir adına organize etti. Tanıtma Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan organizasyon uyarınca National Geographic, Dubai Travel, Alman RTL, Sırbistan Devlet Televizyonu gibi dünyanın alanında en çok tanınan, izlenen ve okunan turizm yayınlarının editör, muhabir ve üst düzey yöneticilerinden oluşan 67 kişi İzmir’e davet edildi. İngiltere, Almanya, Hol-landa, Fransa, İtalya, İspanya, Balkanlar, ABD, Çin, Rusya, Ukrayna, İskandinav ülkeleri başta olmak üzere 28 farklı ülkeden 50 medya mensubu, 14-19 Mayıs tarihleri arasında İzmir’e geldi. Heyet, 5 gün boyunca edebiyattan modaya, sanattan mutfağa İzmir’in tüm güzelliklerini görecek. Efes, Meryem Ana, Tire, Salihli, Şirince, Ödemiş, Çeşme, Alaçatı, Bergama Asklepion’u gezecek konuk-lara, Bergama Vapuru’nda canlı müzik eşliğinde, İzmir’e özgü kumru, boyoz ve gevrekli kahvaltı

ikram edilecek. Çalışmanın benzeri haziran ayında Rus pazarı için düzenlenecek.

‘Living İzmir’ will promote İzmir to the whole world Ministry of Culture and Tourism takes action to effectively promote İzmir. Directorate General of Press and Information commenced “Living İzmir” Project. Ministry of Culture and Tourism organized “Living İzmir” for the active promotion of İzmir with a broader participation than that of “Living İstanbul” commenced 2 years ago. As per the organization initiated by Directorate General of Press and Infor-mation a 67 person crew of editors, journalists and high level executives of the world’s most preferred tourism publications such as National Geographic, Dubai Travel, RTL Germany, Serbia Public Televisi-on were invited to İzmir. 50 media members from 28 different countries mainly of England, Germany, Netherlands, France, Italy, Spain, Balkans, USA, China, Russia, Ukraine and Scandinavia arrived in İzmir between the dates 14-19 May. The committee will appreciate the wealth of İzmir from literature to fas-hion, from art to cuisine for 5 days. The guests who will visit historical places such as Ephesus, The Ho-use of Virgin Mary, Tire, Salihli, Şirince, Ödemiş, Çeşme, Alaçatı, Asclepeion in Bergama will also have a breakfast including some specialties unique to İzmir such as kumru (a special sandwich), boyoz (a kind of pastry) and gevrek (a kind of bagel) accompanied with the live music on the Bergama ferryboat. A similar event will be conducted for the Russian travel market in June.

Güncel / Actual

14 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

15İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kruvaziyer gemilerine özel rıhtım açılacak Yılın ilk üç ayında İzmir’in Türkiye kruvaziyer turizminden ciddi pay almasını sağlayan İzmir Ticaret Odası (İTO), yap-işlet-devret yöntemiyle Alsancak Limanı içerisinde inşa edilecek yolcu bölümü için çalışmalara başladı. Alsancak Limanı’na, içinde kruvaziyer gemilerinin yanaşmasını sağlayacak yolcu bölümü için gerçekleştirilecek çalışmalarda prosedürün uzamaması için ha-rekete geçen İTO, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan (ÖİB) gelen teknik ekiple birlikte çalışma yaptı. Yönetim Kurulu’nda alınan kararla da işin hızlanması için bölgelerin fiziki planlamasını İTO üstlendi. Oda ayrıca İzmir’in seçkin mimarlarını bir araya getirerek hiçbir bedel almadan fikir

projesi olarak katkı koymayı amaçlıyor.

A special pier for cruise ships İzmir Chamber of Commerce (İTO) providing a significant share to İzmir in Turkish cruise tourism within the first three months of the year, commenced executions via build-operate-transfer met-hod for the passenger compartment to be constructed in Alsancak Port. İTO militated to prevent the prolongation of the procedure in activities to be carried out for the cruise ships to land, conducted surveys with the technical team of Directorate of Privatization Administration (ÖİB). İTO undertook the region’s physical planning in order to expedite the process as per the Management Board deci-sion. The Chamber also aims to contribute in an idea movement free of charge while gathering the eligible architects of İzmir.

Dünya havacıları, İzmir semalarında uçacak Türk Hava Kuvvetlerinin 100’üncü yıl etkinlikleri içinde ayrıcalıklı ve farklı bir yere sahip olan ulus-lararası katılımlı “Türkiye Hava Gösterisi 2011”, 4-5 Haziran 2011 tarihlerinde İzmir Çiğli’deki 2. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda düzenlenecek. Gösterinin, Türkiye’de şu ana kadar gerçekleştirilmemiş bir boyutta; aynı zamanda Avrupa’da son zamanlarda yapılan en büyük ölçekteki hava gösterilerin-den birisi olması hedefleniyor. Dünyanın pek çok ülkesinden 100’den fazla uçak, hava akrobasi timleri ve solo uçak gösterilerinin yer alacağı bu görkemli gökyüzü şöleninde, Türk Yıldızları ve Türk F-16 Solo Gösteri Timi de göz kamaştıracak. Tamamen halka açık olarak yapılacak gösteride bulunacak izleyicilerin hoşça vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla üs içerisinde çeşitli yiyecek, içecek, eğlence, temel ihtiyaç alanları oluşturulacak, Hava Kuvvetleri ile ilgili hediyelik eşyalar ve kitaplar sunulacak. İzleyicilerin uçakları yakından inceleyebileceği ve pilotlarla tanışabileceği gös-

teri merkezinde, çocuklar için oyun ve eğlence alanları da kurulacak.

Prestigious Aerobatic Teams from all over the world will fly in the sky of İzmir International Air Show Türkiye-2011 which is a distinguished activity among the centennial activities of the Turkish Air Force will be conducted at the 2nd Main Jet Base Command (Çiğli/Izmir) on 04-05 June 2011. The Air Show is aimed to be not only the largest one organized in Turkey but also one of the largest ones held in Europe recently. In this gorgeous air show in which more than 100 aircrafts, dynamic teams and solo aircrafts will participate, Turkish Stars and Turkish F-16 Solo Aircraft Show teams will also be dazzling. Air Show Turkey will be open to public and there will be different showg-round activities including food and beverage, artistic activities, souvenirs and books sales in the base so that the spectators have fun. In the showground where the onlookers will have an opportu-nity to examine the aircrafts closely and meet the pilots there will be playgrounds for children as well.

Güncel / Actual

16 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

17İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Turizm Haftası süresince İzmir’de birçok etkinliğe katılan Kültür

ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Antalya’nın kıyı turizminde

yaşadığı başarıyı İzmir, kültürde yakalayacak.” dedi.

“İzmir’i, kültür turizminin başkenti yapacağız”

15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Tu-rizm Haftası, İzmir’e umut verdi. Bakan Er-tuğrul Günay’ın da katıldığı birçok etkinlik-le kutlanan Turizm Haftası’nda kent turizmi için sevindirici gelişmeler yaşandı.

35. Turizm Haftası, İzmir Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen törenle başladı. Törene Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tu-rizm Bakanı Ünal Üstel, İzmir Valisi M. Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, milletvekilleri, Türkiye Se-yahat Acentaları Birliği Başkanı Başaran Ulusoy ve sektör temsilcileri katıldı.

Açılış programında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Agora’nın kendisini heyecanlandırdığını belirterek, “Agora, Kadifekale kültür aksı üzerinde kurulacak Ege Uygarlıklar Müzesi çok uy-gundur. Ben bu konuyu benimsiyorum. Bu konuda Sayın Büyükşehir Belediye Baş-kanımız da bir alınganlık olmasın. Buraya geldiğimde hep basın soruyor. Katiyen

sıkıştırma söz konusu değildir. Biz beraber çalışıyoruz, biz hizmet etmek itiyoruz, çe-kişmek değil. Halkımızın buna ihtiyacı var. Ege Uygarlıklar Müzesi’ni açacağız” dedi.

Sektör temsilcileriyle bir araya geldiBakan Günay, İzmir Kültür Turizm Müdürlü-ğü başta olmak üzere üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin düzenlediği panel, konferans, kültür gezileri, sergi gibi akti-vitelerle renklenen Turizm Haftası’nın son gününde de yerel yöneticiler ve sektör temsilcileriyle bir araya geldi. Balçova Ter-mal Otel’de düzenlenen Kültür ve Turizm Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Ba-kan Günay, İzmir’in turizmdeki yeri, gürültü problemi, Çeşme’de yaşanan ecrimisil so-runu hakkında merak edilenlere açıklık ge-tirdi. Günay konuşmasına, “İlk defa bu de-ğerlendirme toplantılarına bu kadar yoğun katılım olduğunu görüyorum. İzmir’in, yeni hemşerisine sahip çıkması anlamına geli-yor, sevinçle karşıladım.” diyerek başladı.

Turizm Haftası’nın

açılışı Bakan

Günay’ın da

katıldığı törenle

İzmir Arkeoloji

Müzesi’nde yapıldı.

Opening ceremony

of Tourism Week is

carried out in İzmir

Archeological Museum

with participation

of Minister

Ertuğrul Günay.

Güncel / Actual

18 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Aziz Kocaoğluİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı

M. Cahit Kıraçİzmir Valisi

Ertuğrul GünayKültür ve Turizm Bakanı

Tourism Week celebrated between 15 – 22 April was promising for İzmir.

Pleasing developments for city tourism were experienced in the Tourism Week celebrated by several activities with the attendance of Minister Ertuğrul Günay.

The 35th Tourism Week commenced with the ceremony held in İzmir Archeological Museum. Minister of Culture and Tour-ism Ertuğrul Günay, Minister of Tourism of Turkish Republic of Northern Cyprus Ünal Üstel, Governor of İzmir M. Cahit Kıraç, İzmir Municipality Mayor Aziz Kocaoğlu,

members of the parliament, Director of Association of Turkish Travel Agencies Başaran Ulusoy and sector representatives attended the ceremony. Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay in his opening speech expressed his excitement regarding Agora, and said “Agora is highly appropriate for the Ae-gean Civilizations Museum to be situated on Kadifekale culture axis. I personally em-brace this issue. I hope our Mayor does not misinterpret. Media keeps asking about this subject when I am in İzmir. Pressure is out

İzmir’in hedefi seçkin turist olacak Toplantıda, Türkiye Turizmi’nin duayenle-rinin bulunduğunu söyleyen Bakan Gü-nay, bu potansiyeli Anadolu’ya yaymaları gerektiğini vurguladı. Termal konusunda Ege Bölgesi üzerinde çalıştıklarını ifade eden Bakan Günay, “İzmir ve çevresi son derece büyük potansiyele sahip. Gastro-nomi de öyle. Türkiye’nin önemli damak tadı zenginliği var. İtalyan ve Çin mutfağını bilen Osmanlı Mutfağı’nı bilmiyor. Kültü-rü, arkeolojiyi, tarihi katmak istiyoruz. Kitle turizminde önemli başarı elde ettik. Tür-kiye devam edecek. Ancak bundan böy-le gelir ve kültür seviyesi daha yüksek bir kesimi ülkemize çekmek için uğraşacağız. Bize daha yüksek gelir gruplarının gelece-ği destinasyonlar gerekiyor. Turistin tatil yaptığı yeri fark edeceği alanlar geliyor. Bu alanların ilki İzmir’dir. Bunu yeni söylemiyo-rum” diye konuştu. İzmir’in, bir tarih, kültür, turizm merkezi olarak biraz da seçkinlerin, gelir ve kültür gruplarının ilgi göstereceği bir yer hali-

Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay participated in several occasions in İzmir during the Tourism Week declared “İzmir will achieve

the success that Antalya holds in coastal tourism, in cultural tourism.”

“We will make İzmir the capital of Culture Tourism”

19İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

ne getirileceğini hatırlatan Bakan Günay, İzmir’in, bu anlamda zenginliklere sahip ol-duğunun altını çizdi. İzmir’i, tarih ve kültür merkezi olarak özel ilgi gösterilecek konu-ma eriştireceklerini belirten Bakan Günay, bunun zaman alacağını söyledi. İzmir ile ilgili bazı küçük sorunların var olduğunu da anlatan Günay, özellikle uzun zaman-dır turizmciler arasında tartışmalara neden olan gürültü yönetmeliği hakkında düzen-leme yapıldığını ve gece yarısından sonra ses çıkaran aletlerin kullanılmayacağını dile getirdi. Günay konuyla ilgili olarak şu açık-lamayı yaptı:

“İzmir’le ilgili diğer bakanlıklarla çözebile-ceğimiz bazı küçük sorunlar var. Bir tane-si gürültü yönetmeliğinden kaynaklanan sorun. Geçenlerde arkadaşlarımız geldiler çalıştık, bugün de ilgili Bakanlıkla konuştuk. Çevre Bakanımız, mutabık kaldığımız alan-larda, okulları çok hassas bölge saymadan yeni bir düzenleme yaptı. O düzenlemede gece yarısından sonra ses çıkaran aletler kullanılmayacak, şikâyet gelmezse insanlar eğlenmeye devam edecekler. Biz İzmir’i in-sanların hem eğleneceği hem dinleneceği bir destinasyon haline getirmek istiyoruz.” Çeşme’de ecri misil meselesi üzerine ça-lıştıklarını da ifade eden Ertuğrul Günay,

of question. We work together; we want to serve and not to argue. Our people need this. We will open the Aegean Civilizations Museum”.

Meeting sector representativesMinister Günay met with sector representatives on the last of Tourism Week enlivened with activities such as panel discussions, conferences, culture expeditions and exhibitions, organized mainly by İzmir Directorate of Culture and Tourism, universities and non- governmental organizations. Minister Günay in his speech for Culture and Tourism Evaluation Meeting held at Balçova Thermal Hotel clarified issues regarding İzmir’s position in tourism, noise pollution problem and adequate paying discussions in Çeşme. Günay started his speech by declaring “It is the first time I see such keen participation in these evaluation meetings. It means that İzmir adopts its new fellow citizen and I am glad”.

İzmir’s target will be eligible tourists Minister Günay stated that doyens of Turk-ish Tourism were present at the meet-ing and emphasized the necessity that

Günay, turizm

ödüllerinin

Artemis Heykelciği

olmasının bile

İzmir’in zenginliğini

gösterdiğini belirtti.

Opening ceremony

of Tourism Week is

carried out in İzmir

Archeological Museum

with participation

of Minister

Ertuğrul Günay.

20 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

özellikle emlak vergilerinin yüksek tutul-masının sorun teşkil ettiğini ve bunun, gündemdeki acil sorunlardan olduğunu söyleyerek, Çeşme planlarının onaylandı-ğını vurguladı.

Müze, Agora-Kadifekale aksına yapılacak Bakan Günay, kentin gündemindeki en önemli projelerden Ege Medeniyetler Mü-zesi projesine de değindi. Müzenin Büyük-şehir Belediyesi, İl Özel İdare ve İzmir’deki çoğunluğun hayali olduğunu ifade eden Bakan Günay, Ege Uygarlıkları Müzesi’nin yerinin belirlendiğini ve mutlaka yapacak-larını anlatarak, şöyle dedi: “İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanımız-la mutabıkız. Yer planlaması yaptık. Bu mü-zenin Atina’da Akropol’e yakın konumda yapılan yeni müzede olduğu gibi bir tu-rizm bölgesi yaratacak şekilde Kemeraltı, Agora ve Kadifekale güzergahında kurula-bilir. Oradaki tarihi dokunun ayağa kaldırıl-ması ile İzmir’i dünyanın en önemli kültür turizmi merkezlerinden birisi haline geti-rebiliriz. İnşallah birlikte çok güzel şeyler yapacağız. Bundan önceki toplantılar ön hazırlıktı. Şimdi gerçekleştirme aşamasına geldik.”

this potential was extended to Anatolia. Claiming to be working on the Aegean Region concerning thermal issue, Minister Günay stated as follows. “İzmir and its sur-roundings have an extremely large poten-tial, as well as in gastronomy. Turkey has a significant diversity for palatal delight. Ottoman cuisine is not known as Italian and Chinese cuisine. We want to include culture, archeology and history. We have accomplished a great deal in mass tour-ism. Turkey will move on. From here we will work for appealing an audience of higher income and culture level to our country. We need destinations for high income groups. Places where tourists can differentiate the holiday spots. İzmir is in the lead of these places. It is not the first time I am saying this”.

Minister Günay reminding that İzmir as well as being a spot for history, culture and tourism will attract attention of high income groups, underlined the fact that İzmir possesses all the treasure by this means. Minister Günay stated that it will take time for İzmir to be a place of special interest as a history and culture centre. Mr. Günay, also talked about minor obstacles

regarding İzmir, and mentioned that the arrangement is done in the noise regula-tion which has caused disputes among tourism workers for a long time and that noise making devices will no longer be used after midnight. Günay issued the fol-lowing statement accordingly. “There are some minor issues regarding İzmir that we can solve with other ministries. One of them is caused by the noise regula-tion. Recently we have worked with our colleagues and today we spoke with the relevant ministry. Our Minister of Envi-ronment made a new arrangement on mutually agreed grounds, excluding the schools from highly sensitive zone. Ac-cording to this revised regulation, noise creating devices will not be used after midnight, and the entertainments will continue if no complaints are issued. We want to make İzmir a destination where people can both enjoy themselves and relax”. Ertuğrul Günay stating that the studies regarding the adequate payment in Çeşme are ongoing declared that, property taxes being kept at high prices constitute an obstacle. He emphasized that this issue is an urgency case and Çeşme plans are approved.

21İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

EXPO İzmir’in hakkı Bakan Günay, EXPO konusunda büyük öneme sahip EXPO alanı konusunda da önemli bir mesafe kat edildiğini belirterek, “İnciraltı ile ilgili plan onaylandı. Bunu da bir müjde olarak açıklamak istiyorum.” di-yerek sözlerini şöyle sürdürdü; ‘EXPO, İzmir için bir vizyon haline dönüştü. EXPO 2020 konusunda da bu organizasyonun daima İzmir’in hakkı olduğunu düşündüm. Çok mutluyum ki bu bizim taahhüdümüz ha-line geldi.”.

Turizm ödülleri sahiplerini buldu Renkli etkinliklerle kutlanan Turizm Haf-tası, Balçova Termal Tesisleri Kardelen Salonu’nda düzenlenen “3. İzmir Kültür ve Turizm Ödülleri” yarışması ödül töreni ile sona erdi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu başta olmak üzere turizm ve iş dünyasından çok sayıda temsilcinin katılımıyla gerçekleşen ödül töreninde jüri tarafından belirlenen ödüller sahiplerine verildi. 18 dalda ödül verilen yarışmada Artemis Heykelciği ola-rak tasarlanan ödülü alanlar şöyle sıralandı:

Yılın Turizm Yatırımcısı: Kaya Grup Turizm Profesyoneli: Aqua Fantasy Genel Koordinatörü Aşkın Altıparmak Yılın Turizm İşletmesi: İzmir Palas Oteli Yılın Yeme, İçme ve Eğlence Tesisi: İzmir ArenaYılın Şefi (Aşçısı): Boğaziçi Restoran Şef Aşçışı Burhanettin Keskin Ulaştırma Şirketi: Özaltın TurizmYılın Seyahat Acentesi: Tura Turizm Turizm Yayın Organı: Turizm Pusulası Çevre ve Kültürel Değerlerin Korun-ması: Birgi Belediyesi Turizm Gazeteciliği: Dilek Gappiİzmir Turizmine Katkı Ödülü: İzmir Ti-caret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaşİzmir Turizm Özel Ödülleri: Haluk Niş-lioğlu, Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Veysi Öncel, Güman Kızıltan, Sun Express Havayolları, ETİK, İzmir Çetesi Dizisi, Gazeteci Yılmaz Özdil

The museum will be situated on Agora-Kadifekale axisMinister Günay also mentioned one of the most important projects of the city agen-da, Aegean Civilizations Museum. Minister Günay stated that the museum is the dream of Metropolitan Municipality, Special Pro-vincial Directorate of Administration and the majority of İzmir. Declaring that the lo-cation of the Aegean Civilization Museum is determined and that they will definitely do it, Günay continued: “We came to terms with Metropolitan Ma-jor in İzmir. We did the settlement planning. This museum can be located on Agora – Kadifekale route in Kemeraltı in order to es-tablish a tourism district as in the new mu-seum built in Athens close to the Acropolis. With renovating the historical structure in that area we can succeed in making İzmir one of the hot spots for culture in the world. Hopefully, we will accomplish many great jobs together. Former meetings were for preparation. Now we are at the stage of re-alization”.

İzmir deserves EXPOMinister Günay pointed out that a great deal of progress is achieved in means of the EXPO field of high importance for EXPO and stated “I want to give the good news. Plans for İnciraltı are approved. EXPO became a vision for İzmir. I have always deemed that İzmir deserves to host EXPO 2020 organi-zation. I am glad that this has become our commitment”.

Tourism awards winners are bestowedTourism Week celebrated with colorful ac-tivities ended with the “3rd İzmir Culture and Tourism Awards” ceremony held at Balçova Thermal Facilities Kardelen Hall. In the award ceremony with the attendances of Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, İzmir Deputy Governor Haluk Tun-çsu and several representatives of tourism and business world, the awards bestowed by the jury. Award winners in 18 categories rewarded with the Artemis figurine are list-ed as below:

Tourism Investor of the Year: Kaya Grup Tourism Professional: Aqua Fantasy General Co-ordinator Aşkın Altıparmak Tourism Establishment of the Year: İzmir Palas Hotel Catering and Entertainment Center of the Year: İzmir ArenaChef (cook) of the Year: Boğaziçi Restoran Chef Cook Burhanettin Keskin Transportation Company of the Year: Özaltın Tur-izmTravel Agency of the Year: Tura Turizm Tourism Press: Turizm Pusulası Protection of Environment and Cultural Values: Municipality of BirgiTourism Journalism: Dilek GappiContribution to İzmir Tourism Award: Chairman of İzmir Chamber of Commerce Ekrem Demirtaşİzmir Tourism Special Awards: Haluk Nişlioğlu, Director of Association of Çeşme Tourism and Hotels Veysi Öncel, Güman Kızıltan, Sun Express Airlines, ETİK, İzmir Çetesi TV series, Journalist Yılmaz Özdil

22 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

23İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kültür ve Turizm İl Müdürü Abdülaziz Ediz, sektörün kalifiye ve yetenekli gençleri beklediğini söyledi.

‘Sektör yetenekli gençleri bekliyor’

İzmir Üniversitesi Turizm ve Gezi Kulübü tarafından organize edilen “Turizmde Kariyer” başlıklı panelde bürokratlar, yerel yöneticiler,

sektör temsilcileri ve akademisyenlerin katılımı ile gençler için sek-tördeki kariyer olanakları ve İzmir Turizmi’nin son durumu masaya yatırıldı. İzmir Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Turgay Bucak’ın moderatörlüğünü üstlendiği panele, İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Mövenpick Otel İnsan Kaynakları Müdürü Koray Adı-güzel, Crowne Plaza Genel Müdürü Faik Alsaç, TAV İzmir Terminal İşletme Genel Müdürü Erkan Balcı, Anemon Hoteller Koordinatörü Uğur Şahbaz, SunEkspress Havayolları Kurumsal İlişkiler Koordinatö-rü Serdar Alyamaç, TÜRSAB İzmir Başkanı Rıza Gençay, İZKA Kentsel Stratejik Pazarlama Koordinatörü Begüm Tatari konuşmacı olarak katıldı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Albülaziz Ediz, Türkiye’nin 1 milyon ya-tak kapasitesi ile dünya turizminde her geçen yıl daha iyi bir yere sahip olduğunu söyledi. Her yıl turizm sektöründe çalışmak üzere 17 bin kişinin başvuruda bulunduğunu belirten Ediz, “Bugüne ka-dar istihdama diğer pek çok sektörden daha fazla katkısı bulunan turizmde kariyer yapmak isteyen öğrencilerimiz hiç endişelenme-sinler, sektörün kalifiye ve genç yeteneklere her zaman ihtiyacı var.” dedi.

In the panel titled “Career in Tourism” organized by İzmir Uni-versity Tourism and Travel Club, career opportunities in the

sector and situation of tourism in İzmir were debated with participations of bureaucrats, local administrators, sector representatives and academics. Director of İzmir Culture and Tourism Abdülaziz Ediz, Konak District Mayor Hakan Tartan, Mövenpick Hotel Human Resources Manager Koray Adıgüzel, Crowne Plaza General Manager Faik Alsaç, TAV İzmir Terminals General Manager Erkan Balcı, Anemon Hotels Coordinator Uğur Şahbaz, SunExpress Airlines Corporate Affairs Coordi-nator Serdar Alyamaç, TÜRSAB (Association of Turkish Travel Agencies) İzmir Director Rıza Gençay, İZKA (İzmir Development Agency) Strategic Urban Marketing Coordinator Begüm Tatari participated in the panel conveyed under the moderation of lecturer Turgay Bucak.

Director of Provincial Culture and Tourism Abdülaziz Ediz de-clared that Turkey with a total bed capacity of 1 million is im-proving each year in world tourism. Ediz stated that every year 17 thousand job applications are made and continued “Our students who are willing to build a career in tourism which makes more contribution to employment than any other sec-tor should not worry. The sector always needs qualified and young personnel”.

Director of Provincial Culture and Tourism Abdülaziz Ediz declared that qualified and talented youngsters are awaited.

“Sector is expecting gifted youngsters”

Güncel / Actual

24 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

25İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kapılarını 45. kez açan dünyanın en büyük turizm fuarı

ve borsası olarak bilinen ITB Berlin Turizm Fuarı’nda

İzmir yoğun bir tanıtım atağıyla yer aldı.

Berlin’de İzmir rüzgarı esti

Turizm profesyonellerinin ve tüketicile-rin buluşma noktası, dünyanın en bü-

yük turizm fuarı ve borsası ITB Berlin Ulus-lararası Turizm Borsası, 9-13 Mart tarihleri arasında Almanya’nın Berlin kentinde bin-lerce katılımcıyı ağırladı.

188 ülkeden yaklaşık 12 bin kişinin katıl-dığı fuarda, Türkiye 3 bin 79 metrekarelik bir stant alanında tanıtım faaliyetlerini yü-rüttü. Türkiye standında İzmir’i, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Müdür Yardımcısı Mustafa Akdağ ve Şef İsmail Göçmen temsil etti. Çeşme Otelciler Birliği (ÇEŞTOB), Destinas-yon İzmir Başkanlığı, Selçuk ve Kuşadası Otelleri, Bergama Ticaret Odası, Mende-res Bölgesi ile İzmir şehir merkezinden

The meeting point of tourism profes-sionals and consumers, the largest

tourism fair and market of the world ITB Berlin International Tourism Market host-ed thousands of participants on 9 – 13 March in Berlin, Germany.

In the fair participated by almost 12 thou-sand people from 188 countries, Turkey carried out introduction activities in an ex-hibition area of 3 thousand 79 square me-ters. In Turkey’s stand Lieutenant Governor Haluk Tunçsu in name of Provincial Culture and Tourism Directorate, Director of Pro-vincial Culture and Tourism Abdülaziz Ediz, Deputy Director Mustafa Akdağ and Chief İsmail Göçmen represented İzmir. Associa-tion of Çeşme Touristic Hoteliers (ÇEŞTOB), Destination İzmir Directorate, Hotel repre-sentatives from Selçuk and Kuşadası, Ber-

With an intense publicity campaign the city of Izmir participated in the ITB Berlin, the world’s the largest and the most leading travel trade show

that opened its doors to the exhibitors and visitors for the 45th times.

İzmir breeze in Berlin

Güncel / Actual

26 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

27İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

28 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

bazı otel sahibi ve yöneticileri de İzmir standında kentin tarihi, doğal ve kültürel değerlerinin daha geniş kitlelere tanıtılma-sı amacıyla faaliyetlerde bulundu. Fuarda gerçekleştirdiği incelemeler sırasında İzmir standını ziyaret eden Kültür ve Turizm Ba-kanı Ertuğrul Günay, kültürel zenginlikleri ön plana çıkartılan İzmir’in ilgi görmesinin kendisini mutlu ettiğini belirtti.

Başarılı bir fuar oldu Fuarda yapılan görüşmelerde otellerin acenteler ve tur operatörleri ile bağlantıla-rının çok başarılı geçtiğini belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, “Bilinirlik ve tanıtımın sürekliliği açısından uluslararası fuarlara katılım çok önemli. Yerel yönetim-lerin desteği ve sektörün katkısı ile İzmir’in, turizmde hedefi olan bir kent olarak Berlin ITB Borsası gibi dünyanın nabzını tutan fu-arlara katılması gerekiyor. Bu nedenle kala-balık bir grupla katıldığımız Berlin Turizm Fuarı’nın İzmir’in tanıtımı adına çok başarılı bir adım olduğunu düşünüyorum. 2011 yılı sezonunda doluluğun tatmin edici olaca-ğını düşünüyoruz” dedi.

Geçtiğimiz yıldan daha fazla katılımcının yer aldığı ITB Berlin Fuarı’nda; İzmir’in sahip olduğu tarihi, turistik ve kültürel değerler tanıtılarak, ülkenin turizm pazarındaki pa-yının arttırılması hedeflendi. İzmir’e has el sanatları ve mutfak kültürünün ikramlarla tanıtımının yapıldığı fuarda, Kültür ve Tu-rizm Müdürlüğü’nün imtiyaz sahibi olduğu İzmir Kültür ve Turizm Dergisi de stant ziya-retçilerine dağıtıldı.

gama Chamber of Commerce, hotel own-ers and directors from Menderes Region and İzmir city centre also participated in order to introduce the history, natural and cultural values of the city to be presented to wide audience. During his visit to the fair ground, Minister of Culture and Tour-ism Ertuğrul Günay called on the İzmir booth and stated that he was pleased that İzmir drew great interest with its own cultural treasure.

A successful fairDirector of Provincial Culture and Tour-ism Abdülaziz Ediz said “The contacts be-tween the hotels and agencies and tour operators during the meetings in the fair were highly successful and also participa-tion in such international fairs is very im-portant in means of acknowledgement and the sustainability of presentation.

With the support of provincial manage-ment İzmir as a city with an aim in tour-ism needs to be presented in fairs such as Berlin ITB Market. Therefore, I believe that Berlin Tourism Fair which we partici-pated with a crowded staff has been a very successful step for Izmir’s publicity. We assume that the occupancy for 2011 season will be satisfying”.

In the ITB Berlin Fair the main target was to increase the country’s share in the tourism market, by presenting historical, touristic and cultural values of İzmir. Au-thentic hand crafts were exhibited and complementary foods were served for representation of cuisine culture.

İzmir Culture and Tourism Magazine pub-lished by Directorate of Culture and Tour-ism was distributed to visitors.

29İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

47. Kütüphane Haftası, antik çağın en büyük kütüphanelerinden Efes Celsus Kütüphanesi’nin zarafet dolu ortamında açıldı.

Celsus’un görkemli atmosferinde açılış

Kitapların dünyasına dikkat çekilmesinin amaçlandığı 47. Kütüphane Haftası’nın

açılışı İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti içindeki Celsus Kütüphanesi’nde gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanı Er-tuğrul Günay’ın da katıldığı açılış renkli gö-rüntülere sahne oldu.

Tarihi bir ortamda, 28 Mart- 3 Nisan tarihle-ri arasında kutlanan Kütüphane Haftası’nın açılışını yapmaktan mutluluk duyduğunu belirten Bakan Günay, Türkiye’de Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) verilen kitap sayısının, 2002 yılında 16 milyon iken 2010’da 35 milyona ulaştığını belirterek, “Türkiye ye-rinde saymıyor. Türkiye dergi, kitap, yayın, kütüphane konusunda önemli mesafeler alıyor.” dedi.

Anadolu kütüphanelerine dağılmış, dünya çapında önemli 250 bin civarında yazma eseri 20 kütüphanede toplayacaklarını an-latan Bakan Günay, “Kitabın değerini bilen medeniyetten geliyoruz. ‘Oku’ emriyle ha-yata başlayan bir inançtan geliyoruz. Kitaba, kütüphaneye yapılan hizmetin bir anlamda ibadet, inanç hizmeti kadar değerli, kutsal olduğunu biliyoruz. O aşkla heyecanla hiz-met etmeye çalışıyoruz’’ diye konuştu.

The 47th Library Week that aims to draw atten-tion to the world of books was inaugurated

at the Celsius Library within the Ancient City of Ephesus in the district of Selçuk in İzmir. The opening ceremony, in which Ertuğrul Günay, the Minister of Culture and Tourism, also participated, was very colourful and vibrant. Günay, expressing his content to inaugurate the Library Week, cel-ebrated between 28th of March – 3rd of April, in a historical atmosphere, said that as the number of books published with an International Standard Book Number (ISBN) in Turkey was 16 million in 2002, this number reached 35 million in 2010. ‘’Turkey doesn’t run around in circles. It makes considerable progress in terms of magazines, books, publication and libraries.’’ he commented.

Minister Günay stated that there were some 250 thousand works of global importance scattered in various Anatolian libraries in Turkey and all these codices would be gathered in 20 libraries. ‘’We are the descendants of a civilisation that ap-preciates books. We have a faith that aroused with the commandment ‘’read’’. We are conscious of the fact that rendering a service to books and libraries is as divine and valuable as worship and a service to religion. We render our services with such a love and enthusiasm.’’ Minister Günay fur-ther said.

The 47th Library Week was opened at the graceful atmosphere of the Library of Celsius in Ephesus

Inauguration at the splendorous atmosphere of Celsius

Ertuğrul GünayKültür ve Turizm Bakanı

Güncel / Actual

30 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

31İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Arnavut kaldırımlı sokaklarını adımlarken anlıyorsunuz Seferihisar’da zamanın nasıl da yavaş ama ruhunuzu dinlendirecek kadar keyifli geçtiğini…

Teos’un üstünde yükselen sakin kent

Fotoğraflar/Photographs: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN, CEYDA ADARSÜLEYMAN DUMAN, SEFERİHİSAR BELEDİYESİ FOTOĞRAF ARŞİVİ

Gezi / Trip

Walking down the cobblestone paved streets you see how slowly but merely time passes putting your soul at ease.

The slow city rising above Teos

Pencerelerinde rengarenk çiçeklerin dizildiği beyaz kerpiçten evleriyle Se-

ferihisar, Alice Harikalar Diyarında tadında yaşatıyor hayatı.

Akkum, Ekmeksiz gibi en güzel plajlar, Teos Antik Kenti gibi binlerce yıllık tarihin kalıntıları, en lezzetli enginar, en taze çup-ra ile donatılmış bir sofra değil sadece bu şirin ilçede bulabilecekleriniz. Alaçatı’ya rakip olacak rüzgarıyla dalgalanan deniz-lerinde sörf, yelken, dalış sporu gibi eks-trem sporlar yapabilme olanağı da sunan ‘sakin kent’, çam ormanlarıyla kaplı nefes aldıran ormanlık alanlarıyla da karşılıyor konuklarını.

Eğer su sporları ile ilgilenmiyorsanız, Arna-vut kaldırımlı sokaklarında yürüyüşe çıka-bilir, cumbalı evlere göz atabilirsiniz. Kale duvarları, kapılar ve pencerelerini beyaz sardunyaların süslediği bu yörede, gözü-nüze çarpan her unsur sizi gülümsetecek.

Türkiye’nin Cittaslow (Sakin Kentler) Birliği’ne üye ilk ve tek ilçesi Seferihisar, tarihi ve bozulmamış doğasıyla misafir-lerine, vaat ettiklerinden fazlasını sunu-yor. Seferihisar, ilk Türk “Cittaslow” şehri seçilerek, dünyanın sayılı kentleri arasına adını yazdırdı. Tüm dünyada, 20 ülkede 134 Cittaslow şehri var. Cittaslow şehirle-rinde doğal yaşam öne çıkıyor ve her yıl 8 Aralık’ta “Toprak Ana” günü kutlanıyor. Seferihisar’da da her yıl aynı zamanda kutlanan Cittraslow gününde buraya has, yerli üretim zeytinyağı, üzüm, pekmez, tarhana, meyve-sebzeler öne çıkarılıyor. Yemekler, organik mahsullerle yapılıyor. Yöresel yemekler, konukların damak tadı-na sunuluyor.

İtalya merkezli bu statüye girebilmek için doğasının bozulmaması ilk şart. Sonra dev marketlerde insanlar bir ekmek almak için sıralara girmemeliler. Kent yaşayanlarının, hayatlarını koşuşturarak geçirmemeleri

In Seferihisar you live the life as if you are in Wonderland, with adobe houses ha-

ving colorful flowers in windows.

It is not only beautiful beaches like Ak-kum, Ekmeksiz, the remains of a history thousands of years old like the ancient city of Teos and the dinner table set with the best artichoke, the most fresh sea bream you will find in this sweet little town. Se-ferihisar providing opportunities for extre-me sports like windsurf, sailing and diving in seas waving with a wind competing with that of Alaçatı. The “slow city” welco-mes guests with pine tree forests. If you are not interested in water sports you may enjoy walks in cobblestone pa-ved streets and check out the houses with oriel windows. Ramparts, doors and windows furnished with white gerani-ums every element greeting your eye will make you smile.

33İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

gerekiyor. Bunun dışında yediğiniz-içtiği-niz her şeyin yörede ve doğal ortamla sağ-lanıyor olması, pizza ve hamburgerle de-ğil, doğru yemeklerle insanların besleniyor olması önemli. Arabayla değil, bisikletle ulaşım sağlanmalı. Çevre kirliliği olmamalı. Çevrede insanları, görsel ve işitsel anlam-da rahatsız edecek herhangi bir yapılaşma bulunmamalı. Saydığımız birçok kriterin, Seferihisar tarafından gerçekleştirilmiş ol-ması ve bu statünün kazanılması, gerçek-ten sevindirici.

4 bin yıllık bir tarih üstüne kuruluSeferihisar topraklarında en eski yerleşim yeri Teos’tur. Teos’un Milattan Önce 2000 yıllarında Akalardan kaçan Giritliler tarafın-dan kurulduğu ve Karyalıların bir kenti ol-duğu biliniyor. Böylece yöreye 4 bin yıldan bu yana yerleşildiği söylenebilir.

Seferihisar’ın kuruluşu hakkında birkaç tez bulunuyor. İlk teze göre, Seferihisar III.Pön Savaşları (Roma –Kartaca Savaş-

ları) sırasında Roma’ya yenilen Kartacalı Anibal’in, Suriye Selefkoslarına sığınmak üzere Anadolu’ya geçmesi (M.Ö.150-146) üzerine Roma donanmasının Teos önle-rindeki Myonnesos açıklarında Kartaca donanması ile savaşırken, Romalı General Tysaferin’in konaklama yeri olarak asker-lerine inşa ettirdiği üs olarak kurulmuş ve Tysaferinopolis adını almıştır.

İkinci tez ise; Milattan Önce 7. yüzyılda Anadolu toprakları üzerinden Roma’ya göçen, Hint-Avrupa ırkından Etrüskler ta-rafından kurulduğuna aittir. Anadolu’ya geldiklerinde kıyılara yeterince yaklaşmak isteyen Etrüskslerin, Seferihisar’ı önce bir konaklama yeri olarak kurdukları, sonra büyük bir kısmının Teos ve Sığacık limanla-rından yararlanarak İtalya’ya göçtükleri, bir kısmının ise burada kaldığı ve Seferihisar’ın da Milattan Önce 5. yüzyılda güçlü bir kent olduğu ileri sürülüyor.

Seferihisar adının Romalı General Tysaferin’den geldiği, Selçuklulara ka-

The one and only member of Turkey As-sociation of Cittaslow (Slow Cities), Sefe-rihisar presents more than it promises to the guests with its history and untouched nature. Seferihisar selected as the first Tur-kish cittaslow now ranks among limited ci-ties in the world. There are 134 cittaslows in 20 countries all over the world. Natural life becomes prominent in cittaslow citi-es and “Mother Nature” day is celebrated every year on 8th December. On Cittaslow day celebrated every year in Seferihisar lo-cally produced olive oils, grapes, molasse, tarhana (a sundried mixture of curd, to-mato and flour), fruits and vegetables are brought to the fore. Foods are made with organic products. Local cuisine is presen-ted to the taste of guests.

Nature preservation is the primary condi-tion for being granted this status of Italy origin. People should not line up in su-permarkets for a piece of bread. Residents should not be spending their lives in a hustle. Besides, it is important that food

34 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Teos Antik KentiTeos Antik Kenti

dar Tysaferin veya Tysaferinopolis olarak anıldığı, Anadolu’nun Türkleşmesi sıra-sında adına eklenen hisar kelimesiyle Tysaferinhisar’a dönüştüğü sanılıyor. Yüz-yıllar boyunca kullanılan bu ad, bugün Seferihisar olarak karşımıza çıkıyor. Ege’nin diğer yöreleri gibi Seferihisar’da da Milat-tan Önce 7.-5. yüzyıllar arasında Lidyalılar, İranlılar, Atinalılar ve Ispartalılar hüküm sürmüş. Daha sonra yöreye İranlılar, Ber-gama Krallığı, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuş.

Seferihisar 1084 yılında Selçuklu Komutanı Emir Çakabey tarafından alınmış, II. Haçlı Seferi (1147–1149) sonrasında bölge, Sul-tan Mesut tarafından Selçuklu toprakları-na katılmış. İlçe 1308 yılında Selçukluların dağılması ile 1320’de Aydınoğulları’nın egemenliğine, ardından 1394 yılında da Osmanlıların eline geçmiş. 1402 Anka-ra Savaşı neticesinde Moğolların işga-line uğrayan bölge, 1425 yılında tekrar Aydınoğulları’nın eline geçmiş, ancak Cü-neyt Bey’in ölümünden sonra Seferihisar artık Osmanlıların olmuş.

and beverages are produced locally and under natural circumstances and residents nurture with right foods only and not piz-za or hamburgers. Transportation is con-ducted by bicycles and not by cars. There should be no environmental pollution. No surrounding settlements causing visual and auditory irritation should be allowed. It is really pleasing that most of the criteria are sustained and this status is earned by Seferihisar.

On the land of 4 thousand year old historyThe oldest settlement location of Seferihi-sar is Teos. Teos is established by Cretans running away from Achaeans in B.C. 2000 and is a Carian city. Therefore it can be esti-mated that the region has been inhabited for 4 thousand years. There are a few the-ses regarding the foundation of Seferihi-sar. According to the first thesis, Seferihisar was established as a camp zone construc-ted upon command of Roman General Tysaferin by his soldiers during the war

between Roman and Carthage fleets on Myonnesus off shores in Teos as a result of Carthaginian Anibal passing Anatolia (B.C. 150-146) to take shelter in Syrian Selefkos after being defeated before Rome in 3rd Punic Wars (Roman – Carthaginian Wars).

The second thesis is that it was established by Etruscan civilization of Indo-European genre migrating to Rome over Anatolian land in the 7th century B.C. It is claimed that Etruscans trying to come close to the coasts as possible, first established Sefe-rihisar as a transit camp. Later on many Etruscans had immigrated to Italy by Teos and Sığacık ports and the rest remaining in Seferihisar had been a powerful city un-til the 5th century B.C.

It is assumed that the name Seferihisar comes from the Roman General Tysaferin and it lasted as Tysaferin or Tysaferinopo-lis until the Seljuk period. The name now Seferihisar is assumed to have transfor-med during the Turkization of Anatolia to

35İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Teos Antik Kenti Kasım Çelebi Medresesi

Seferihisar 14., 15. ve 16. yüzyıllarda Düz-ce’deki (Hereke) medresesiyle bir ilim ve kültür ocağı olarak da anılmış. İzmir 1850 yılında, Aydın vilayetinin merkezi olunca, Seferihisar nahiyesi de 1884 yılında beledi-yeye kavuşmuş .

İlçe merkezinde Selçuklular ve Osmanlılar-dan kalma birçok cami bulunuyor. Bunla-rın en önemlilerinden Turabiye Cami 1197 yılında Selçuklular tarafından yapılmış, 1783-1784 yıllarında Osmanlılar tarafından bakıma alınıp, yeniden ibadete açılmış. Osmanlı döneminde ise Güdük Minare Cami, Hıdırlık Cami (1767-1768) ve Ulu Cami (1816-1817) inşa edilmiş. Bu camilerin hepsi çeşitli tarihlerde onarım gördüklerinden, günümüzde de ibadete açıklar. İlçe sınır-larında ayrıca Osmanlı döneminden kalma iki hamam da bulunuyor.

Seferihisar ve çevresinde tespit edilen tarihi değerlerden biri de tümülüslerdir. Yaklaşık 20 metre yüksekliğinde, 80 met-re çapındaki Tepecik Mahallesi’ndeki Gü-

neşlikent Tümülüsü’nün yanı sıra Hıdırlık Mahallesi’nde de birbirine yakın konum-larda ikisi tescilli, sekizi tescilsiz, toplam 10 tümülüs yer alıyor.

Antik dönemin isyankar şehri: Teos Seferihisar’ın en eski, günümüzde de en önemli tarihi kalıntısı Teos Antik Kenti. İlçe-nin 5 kilometre uzağında, Sığacık köyünün bir kilometre güneyindeki kent, sanatçılar kenti olarak biliniyor.

Antik liman kenti Teos, İzmir’in yak-laşık 50 kilometre güneybatısındadır. Seferihisar’dan güneybatıya ayrılan yak-laşık 10 kilometrelik asfalt yol, antik ken-tin merkezine, yani Anadolu’nun en büyük ve Hellenistik Dönem’in ünlü mi-marı Hermogenes’in eseri olan Dionysos Tapınağı’na kadar ulaştırır sizi. Mandalina ve yüzyıllık zeytin ağaçları arasında yük-selen antik kalıntılar, bin yıllardır var olma çabası içerisindedir.

Tysaferinhisar (hisar: fortress) was used for centuries.

Similar to other Aegean regions Lydian, Persian, Athenian and Spartans had reig-ned in Seferihisar between the 7th and 5th centuries B.C. Later the region was do-minated by Persian, Pergamon Kingdom, Roman and Byzantines.

Seferihisar was conquered by Seljuk Com-mander Emir Çakabey in 1084. During 2nd crusade (1147-1149) annexation of the re-gion to Seljukian property was realized by Sultan Mesut. The district was taken over by Aydınoğulları in 1320 after the dissolu-tion of Seljuk Empire, then by Ottomans in 1394. The region invaded by a Mongolian invasion after Ankara War in 1402 was re-captured by Aydınoğulları in 1425. Finally after the death of Cüneyt Bey Seferihisar was an Ottoman city.

Seferihisar was considered as the educati-on and culture center with the madrasa in

36 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Sığacık Sahili Teos Marina

Türkiye’nin Cittaslow

(Sakin Kentler)

Birliği’ne üye ilk ve

tek ilçesi Seferihisar,

tarihi ve bozulmamış

doğasıyla misafirlerine,

vaat ettiklerinden

fazlasını sunuyor.

The one and only member

of Turkey Association of

Cittaslow (Slow Cities),

Seferihisar presents more

than it promises to the

guests with its history

and untouched nature.

Düzce (Hereke) during the 14th, 15th and 16th centuries. İzmir became the center of Aydın Province in 1850, Seferihisar district owned a municipality in 1884.

There are many mosques from the Seljuk and Ottoman periods in the district center. A significant example is Turabiye Mosque built by Seljuk in 1197. Within years 1783-1784 it was restored by the Ottomans and opened to worship.

Güldük Minaret Mosque, Hıdırlık Mosque (1767-1768) and Great Mosque (1816-1817) were constructed in the Ottoman period. All these mosques are open to worship today since they were repaired. There are also two public baths from the Ottoman period within the district borders.

One of the determined historical values in Seferihisar and surroundings is the tumu-lus. Besides the Güneşlikent Tumulus 20 meters high with a diameter of 80 meters in Tepecik Neighborhood, there are 10 tu-muli (2 registered, 8 unregistered) in Hıdır-lık neighborhood.

Protogeometik dönemden (M.Ö. 11. yy) iti-baren iskan gören kentte, Hermogenes’in eseri Dionysos Tapınağı dışında, Antik Li-man, Arkaik Tapınak (Hekatompedon), Arkaik dönem Akropolü’nün eteğindeki Antik Tiyatro ve tiyatronun güneydoğu-sunda yer alan Agora, Agora Tapınağı, Bo-uleuterion, Sarnıç ve Antik Yollar önemli kamu yapılarından birkaçını oluşturuyor.

Açık hava müzesine dönüşecek Arkaik, Roma ve Hellenistik dönemle-rin en önemli ticaret kentlerinden Teos, yeniden başlanan kazılarla önümüzdeki dönemde hayranlık uyandıracak bir açık hava müzesine dönüşecek. Kısa vadede antik kentin bouleuterion/odeon (küçük tiyatro) ve antik limanında kazı, belgele-me ve restorasyon çalışmaları gerçekleş-tirilerek, her iki yapının öncelikli olarak Türkiye’nin turizm ve kültür yaşamına katılması sağlanacak. Yaklaşık 500 kişilik olan yapıda çeşitli sanatsal faaliyetler (şiir dinletileri, tiyatro gösterileri, caz festival-leri vb.) düzenlenebilecek.

Kale duvarları, kapılar

ve pencerelerini

beyaz sardunyaların

süslediği bu yörede,

gözünüze çarpan

her unsur sizi

gülümsetecek.

Ramparts, doors and

windows furnished

with white geraniums

every element

greeting your eye will

make you smile.

38 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Rebellious city of the ancient age: TeosThe most significant historical remains of Seferihisar are Teos Ancient City. Located 5 kilometers to the district, one kilometer South of Sığacık village is known as the city of artists.

Ancient coastal town of Teos is situated approximately 50 kilometer southwest of İzmir. The 10 kilometer asphalt side road southwest of Seferihisar will take you to the center of the ancient city. To the city of Anatolia’s greatest temple the Temple of Dionysus which is the artifact of famo-us architect, Hermogenes of Hellenistic Period. Ancient remains rising from within tangerine and olive oils are struggling for existence for thousands of years.

The city inhabited since protogenoic (pri-meval) period (11th century B.C.) structu-res besides the Temple of Dionysus, such as the Ancient Port, Archaic Temple (Heka-tompedon), Ancient Theatre on the skirts of Archaic period acropolis, Agora located

Lebedos Antik Kenti Gümüldür-Ürkmez arasında, Kısık deni-len bir alçak ve kayalık yarımada üzerinde kurulu olan Lebedos da, 12 İyon kentin-den biri olarak, Milattan Önce 7. yüzyılda inşa edilmiş. Kral Kodros ve oğullarından Andropompos’un kurduğu bilinen kentin en büyük özelliği, Efes Antik Kenti’nden bazı insanların buraya zorla göç ettirilmesi. Ancak bu nedenle şehir hiçbir zaman öne çıkamamış. Horatius’un “Terk edilmiş kent” olarak tanımladığı Lebedos, klasik dönem-de, kendi adına sikke basamayan tek İyon kenti olma özelliği ile de öne çıkıyor.

Myonnesos AdasıBurası günümüzde Doğanbey adası ola-rak bilinen yerin, antik çağdaki adı. “Sıçan Adası” da diyenler var. Adanın karaya yakın bölümünde, dimdik bir kaya görünümü bulunur. Adanın üzerindeki “Çıfıt Kale”yi karaya bağlayan, denizdeki dolgu geçit ise zamanla ve bakımsızlık nedeniyle da-ğılmış ve deniz suyunun altında kalmış. Bu geçidin yapıldığı taşlara dikkat eder-seniz, tarihi dönem içindeki taş işçiliğinin

39İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

güzelliğini görebilirsiniz. Ancak, yine de 25-30 santimetre dizlerinize kadar suyun içinde yürümeyi tercih ederseniz, Sığacık kıyısından yürüyerek adaya ulaşmanız mümkün. Bunu tercih etmeyenler, adaya çıkmak için, deniz motorlarını kullanmak zorundalar.

Milattan Önce 190 yıllarında, III. Antiocus, kıyıları korumaya çalışırken, Teos şehri-ne yönelmiş birçok Roma gemisi görür. Önce bunların Roma gemisi olduğunu tahmin eder. Ancak, daha sonra korsan gemileri olduğu anlaşılır. Korsanlar, Roma donanmasından kaçarak Myonnesos’a sığınır. Denizlerle çevrili kayalıklar, kor-sanların amaçlarına uygun olduğu için tercih edilir olmuş. Gemilerini anakara-dan ve gözlerden uzaklarda, burada de-mirleyerek, tüccar gemileri geçtiğinde aniden saldırıyorlarmış.

on southeast of the theatre, Temple of Ago-ra, Bouleuterion, cistern and ancient roads constitute significant public structures.

Will be transformed into an open air museumOne of the most valuable trade centers of Archaic, Roman and Hellenistic periods Teos will turn into an open air museum preparing to evoke admiration in years to come with the recommenced excava-tions. In short term archeological exca-vations, documentation and restoration activities will be carried out in bouleute-rion/odeon (small theatre) of the ancient city and ancient port areas, enabling both structures to participate to tourism and culture of Turkey.

The structure with a capacity of almost 500 people several cultural activities (po-

etry readings, theatre plays, jazz festivals etc.) may be organized.

Ancient City of LebedosLebedos situated on a shallow and rocky peninsula called Kısık between Gümüldür-Ürkmez route was established as one of the 12 Ionian cities in the 7th century B.C. The main feature of the city known to be established by King Codrus and his sons was being the obligatory migration place from Ephesus Ancient City. For this reason this city could never be put on the map. Lebedos the “abandoned city” as Horatio described was the only Ionian city which was not allowed to mint coins under his name.

Myonnesus IslandMyonnesus is the name of the island cur-rently known as Doğanbey in ancient ti-

40 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Liman kalesi: Sığacık Sığacık, günümüzde, Seferihisar’ın bir ma-hallesi durumunda olsa da antik çağda Teos Antik Kenti’nin kuzey limanını oluştu-ruyormuş. Bugün yeni yapılan Teos Marina ile çehresi değişen ve konuklarının sayısı artan Sığacık, otel ve pansiyon gibi konak-lama tesislerinin yanı başında bulunuyor. Sığacık’ın plajları ise dünyaca ünlü. Akkum ve Ekmeksiz plajları pırıl pırıl kumu ve ter-temiz deniziyle haklı bir üne sahip. Bir kilo-metre mesafedeki plajlar bölgesine, mini-büs ve belediye otobüsleriyle gidilebiliyor. Sığacık Limanı’ndan denize girilmese de günübirlik motor turlarıyla Papaz Boğazı, Taş Ada, Azmak, Aktaşlı ve Çamağız bölge-lerini keşfedebiliyorsunuz. Sığacık kalesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında, 1521-1522 yılları arasında, Teos şehrinin Ören yeri taşocağı kullanılarak, Palak Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. İç kalenin denize bakan kısmın-da iki burç ve iki kapı var. Dış kalede ise Ku-

mes. It is also called as “Sıçan (Rat) Island”. There is a very step rocky formation on the area close to land. The filled transit on the sea connecting the “Çıfıt Tower” to land is ruined in time and is now under water. If you take a close look to the stones used to build this transit, you can appreciate the stonemasonry in ancient history. Howe-ver, if you prefer to take the path in water to your knees you can reach the island by Sığacık shore. Those who do not take this path will have to use the boats in order to reach the island.

In the year 190 B.C. while Antiochus the 3rd was trying to protect the coast, saw a group of Roman ships headed towards the city of Teos. First he assumed that the-se were Roman ships. Then it was unders-tood that these were actually pirate ships. Pirates escaping from Roman navy forces sheltered in Myonnesus. Reefs surroun-ded by the sea were preferred due to their

42 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Sığacık Kalesi

şadası, Ayasuluk ve Seferihisar adlı üç kapı bulunuyor. Kale 2 katlı olmasına rağmen, günümüze tek katı kalmış. Surlara ise, ku-lenin gizli merdivenlerinden tırmanılıyor. Surların yapılmasında, antik Teos kentinin taşlarından yararlanılmış. Bu nedenlerle duvarlarda, Teos şehrinden gelme kitabe-lere rastlanıyor. Kale yapıldığı dönemde, kıyı yerleşmesini savunmaktan öte, bir de-niz üssü olarak hizmet vermiş. Daha sonra-ki dönemlerde ise gümrük kontrol merkezi olarak kullanılmış.

Sakin kentin renkli pazarı Bir yanda sıcacık poğaçalar, kekler, bir yanda mis gibi mandalinalar, hormonsuz domatesler…Bir de güler yüzlü satıcıları eklediğinizde, Sığacık Kale İçi Pazarı’nda buluyorsunuz kendinizi. Türkiye’nin ilk Cittaslow (sakin) Kenti Seferihisar’ın Sığa-cık Mahallesi’nde kurulan Kaleiçi Organik Pazarı, çiftçiler ve ev hanımlarına yeni bir iş kapısı oluştururken, Cittaslow’un Yerel

suitable locations for pirates’ purpose. By anchoring their ships far from the main-land and off sight, they would attack to merchant ships.

Port Tower: SığacıkAlthough Sığacık is now a neighborhood in Seferihisar in ancient times it was the North port of the Ancient City of Teos. Sığacık with a renovated visage due to the newly cons-tructed Teos Marina and increasing number of visitors is located adjacent to facilities like hotels and hostels. Beaches of Sığacık are world famous. Akkum and Ekmeksiz beac-hes are the rightful owners of their reputati-on with sparkling sand and clean water. The beach area within a range of one kilometer can be reached by shuttles and public bus-ses. You can explore regions like Papaz Bo-ğazı, Taş Ada, Azmak, Aktaşlı and Çamağız regions from daily ferry tours from Sığacık Port. Sığacık Tower was constructed by Pa-lak Mustafa Pasha using the ruins of Teos as

Naylon poşet

kullanımının da

yapılmadığı pazarda

alışverişler, file ve kese

kâğıdıyla gerçekleşiyor.

In the bazaar where

plastic bags are

not used, shopping

bags are of filets and

brown bags only.

43İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Sığacık Pazarı

Üretici ve Ürünleri Destekleme kriterinde de önemli bir adım atılmasını sağlıyor.

Seferihisar Belediyesinin “Seferihisar’ın Renkli Pazarı” sloganıyla başlattığı Sığacık Kale İçi Pazarı’nda, yüzün üzerinde çiftçi ve iki yüz ev hanımı kendi ürettikleri ürünleri satıyor. Seferihisar Köy Pazarı’nın ardından yerel üretimi destekleyen ikinci pazarını açan Seferihisar Belediyesi, pazara halden mal girişine izin vermiyor. Çiftçiler bahçe-lerinde ürettikleri ürünleri, bayanlar ise el işleri ve hazırladıkları yiyecekleri satıyor. Naylon poşet kullanımının da yapılmadığı pazarda alışverişler, file ve kese kâğıdıyla gerçekleşiyor. Pazarda Seferihisar’ın köyle-

rinde yetişen yüzlerce değişik sebze çeşidi

satılırken, Türkiye’nin en güzel mandalina-

sına sahip olan ilçede, satsuma mandali-

nalar uygun fiyattan alıcı buluyor. Sığacık

Kale İçi Pazarı’nda çiftçiler, organik ürün-

lerin satışını gerçekleştirirken, Sığacık Kale

the quarry within years 1521-1522 during the Rhodes invasion of Kanuni Sultan Süleyman (Süleiman the Magnificent). There are two bastions and two doors on the sea side of the citadel. On the bailey there are three ga-tes called Kuşadası, Ayasuluk and Seferihisar. Only one story of the two storeyed towers remains today. Ramparts can be climbed through the concealed stairs of the tower. Stones of ancient city of Teos were used in construction of the tower. Therefore, there are epigraphs of Teos on the walls. The to-wer served rather as a naval base than for the purpose of protecting coastal settle-ments. In following periods it was used as a customs inspection center.

The Colorful Market Place of the Slow CityToasty pastries and cakes on one side, fragrant tangerines and hormone-free tomatoes on the other. When you add

Akkum ve

Ekmeksiz

plajlarında

denize girmeden

dönmeyin.

Don’t leave

without

swimming in

beaches of

Akkum and

Ekmeksiz

44 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Akkum ve Ekmeksiz Plajları

İçi’nde yaşayan ev hanımları da evlerinde

yaptıkları pasta, poğaça, kek, börek, çö-

rekleri satışa sunuyor, hatta eşleri de çay

satışıyla kendilerine destek veriyor. Pazar

günleri kurulan semt pazarı sayesinde Sı-

ğacıklılar, özellikle hafta sonları yüzlerce

kişiyi ağırlıyor.

Ne yenir?Seferihisar Cittaslow unvanını boşuna al-mamış. Sakin kentin doğal yemekleri de midenizi yormayacak, aksine keyiflendi-recek cinsten. Geleneksel lezzetlerin ko-runmaya çalışıldığı Seferihisar’da, ekmek dolması, geleneksel armola (lor peynir, yoğurt, süt karışımı), enginar dolması, tat-lı tarhana, nohutlu mantı, oğlak dolması, yuvalaça, mandalina tatlısı, oklavadan sı-yırma, samsades tatlısını yapan restoran-lar bulunuyor. Ege’nin çeşit çeşit taze ot-larını ve deniz ürünlerini de unutmamak gerekiyor.

genial sellers you got the Kaleiçi Bazaar of Sığacık. Kaleiçi Organic Market set up in Sı-ğacık of Turkey’s first Cittaslow Seferihisar, while providing a business opportunity for farmers and housewives takes a huge step in Local Producers and Products Support criteria of Cittaslow.

Sığacık Kale İçi Bazaar initiated by the Mu-nicipality of Seferihisar under the slogan “Colorful Bazaar of Seferihisar” over one hundred farmers and two hundred house-wives sell their naturally produced goods. Municipality of Seferihisar opening the second bazaar supporting local producti-on following the Village Bazaar does not allow goods from the marketplace to be sold in the bazaar. Farmers sell products from their gardens and housewives sell handicrafts or foods they prepare. In the bazaar where plastic bags are not used, shopping bags are of filets and brown bags only. Hundreds of different vegetab-

45İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Yapmadan Dönme! Doğal ortamlarda üretilmiş bal ve zey-

tinyağı satın almadan, Sığacık Kalesi’nin surlarında gezinme-

den, Köy pazarı ve Sığacık Pazarı’nda dolaş-

madan, Kaleiçi’nin daracık sokaklarını arşınlama-

dan, Teos Antik Kenti’ne kültürel bir gezi ger-

çekleştirmeden, Akkum ve Ekmeksiz plajlarında denize

girmeden dönmeyin.

Nasıl gidilir?İzmir il merkezinin Seferihisar’a uzaklı-ğı 45 kilometre. İzmir Adnan Menderes Havaalanı’na ise 40 kilometrelik uzaklıkta bulunuyor. İzmir Üçkuyular ilçe garajın-dan hareket eden periyodik minibüslerle Seferihisar’a gidilebiliyor. Kendi aracınızla ise İzmir–Çeşme Otoyolu’ndan Çeşme isti-kametine giderken, Seferihisar/Güzelbah-çe çıkışından çıkılıyor. Gişeleri geçtikten sonra Seferihisar tabelasını takip ederek sağa dönülüyor. Düz ilerleyen bu yol üze-rinden yaklaşık 20 kilometre sonra Sakin Şehir’e ulaşabiliyorsunuz.

les growing in villages of Seferihisar, inc-luding Turkey’s most delicious tangerine, the Satsuma tangerine, are sold at reaso-nable prices.

While farmers sell organic products, ho-usewives of Sığacık Kale İçi neighborho-od sell handmade pastry and cakes with their husbands supporting by selling tea. With the local bazaar set up on Sundays, Sığacık residents host hundreds of guests especially on weekends.

What to eat?Seferihisar owns the title Cittaslow for a

reason. The natural food of the slow city

is the kind to fest your appetite. In Sefe-

rihisar where traditional taste is trying to

be protected, there are restaurants ser-

ving bread stuffing, traditional armola (a

mixture of goat’s cheese, yoghurt and

milk), artichoke stuffing, sweet tarhana,

Turkish ravioli (mantı) with chickpeas, kid

stuffing, yuvalaça, tangerine desert, rol-

ling pin stripping, samsades desert. Do

not forget the fresh herbs and sea food

of the Aegean.

Don’t leave without Purchasing naturally produced honey

and olive oil Wondering on ramparts of Sığacık To-

wer Visiting village market and Sığacık mar-

ket place Walking through the alleys of Kaleiçi Arranging a historical tour in the Anci-

ent City of Teos Swimming in beaches of Akkum and

Ekmeksiz

How to get there?Seferihisar is located at a 45 kilometer distance to İzmir city center and 40 ki-lometers to İzmir Adnan Menderes Air-port. You can get to Seferihisar by busses periodically departing from İzmir Üçku-yular terminal. By your own vehicle, exit Seferihisar/Güzelbahçe slip road on İz-mir-Çeşme highway in Çeşme direction. After passing the toll booths follow the Seferihisar sign and turn right. After a 20 minute ride on a direct road you reach the Slow City.

46 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Teos Marina

47İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmir’i, daha yüksek gelir grubundan insanların ziyaret edeceği, kültür turizminin başkenti bir destinasyon haline getireceklerini söyledi.

“İzmir turizmde lokomotif güç olacak”

Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay emphasizing the importance

of İzmir for him personally, declared that collaboration is needed in order for such a rich city with its historical background of Roman period to advance in tourism.

Minister Günay stating that İzmir with its rare potential tourism will qualify as a le-ading city in the country’s development says “By protecting the city’s cultural valu-es, together with modern urban planning transforming the city into a center for he-alth and convention tourism and attracting a tourist profile of high-end travelers is our greatest passion”.

We talked thoroughly of İzmir with Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay. The Minister answered our questions.When the studies you have been carrying

İzmir’in kendisi için çok özel bir şehir oldu-ğunu vurgulayan Kültür ve Turizm Bakanı

Ertuğrul Günay, arkasına Roma tarihini alan böylesine zengin bir kentin, turizmde yük-selmesi için elbirliğiyle çalışılması gerektiği-ni ifade ediyor.

İzmir’in, nadir bulunan potansiyeli ile tu-rizm sektöründe, ülkenin gelişiminde loko-motif güçte bir il olacağını düşündüğünü belirten Bakan Günay, “Kentin kültürel de-ğerlerini koruyarak, modern şehircilik anla-yışı içerisinde ili sağlık ve kongre turizminin merkezi haline getirmek ve üst gelir grubu-na sahip turist profilini buraya çekmek en büyük arzumuzdur.” diyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile İzmir’i ‘enine boyuna’ konuştuk. Bakan Gü-nay, sorularımızı şöyle yanıtladı:Yürüttüğünüz çalışmalar bittiğinde nasıl bir İzmir hayal ediyorsunuz? İzmir için ge-

nel olarak neler yapmayı planlıyorsunuz? GÜNAY: İzmir benim için çok özel bir şehir. İzmir’in bugünden daha iyi konuma ge-lebilmesi için çalışıyoruz. Ege’nin önemli kültür ve turizm merkezlerinden olan ilin kent yapısı ve sosyal-kültürel mekanları ile daha çağdaş, gelişmiş bir kent olarak bölgeye sinerji katmasını hedefliyoruz. İz-mir, ülkemizin büyük yürüyüşünde geride kalmasın, önde yürüsün istiyoruz. İzmir’i, Türkiye’nin ekonomik, demokratik geliş-mesinin önemli merkezlerinden birisi ha-line getirmeyi amaçlıyoruz. İlk kurşunun atıldığı, İzmir İktisat Kongresi’nin toplandığı İzmir, Türkiye’nin ekonomik ve demokratik gelişmesinin gerisinde kalamaz. Buna hiç-birimizin gönlü razı olmaz. Onun için İzmir, ülkenin turizm, ekonomi, sanayi, ihracat gelişiminin önemli merkezlerinden birisi yapılmalıdır ve bunun için çalışıyoruz. Bü-tün gayretimiz bunun için. İzmir’in, nadir bulunan potansiyeli ile turizm sektöründe

Culture and Tourism Minister Ertugrul Gunay, Izmir, the future of higher income group of people, becoming a destination

of cultural tourism can bring capital, he said.

“İzmir tourism will be the locomotive power”

Röportaj / Interview

48 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

ülkenin gelişiminde lokomotif olabilecek güçte bir il olduğunu düşünüyorum.

‘Potansiyelimiz Barselona’dan fazla’

İzmir’in Türk turizmindeki yeri nedir? İzmir’de hangi turizm türlerinin geliştiril-mesini planlıyorsunuz?GÜNAY: Türkiye, 2000’li yıllara göre turizm-de büyük bir ivme yakaladı. Gelen turist sayısı 13 milyondan, 28 milyonu aşan bir rakama ulaştı. Turizmde dünyada 17. sıra-dan 7. sıraya geldik. Ancak, İzmir için aynı ivmeden bahsetmek mümkün değil. 2010 yılında Antalya’ya 9,5 milyon turist gider-ken, İzmir’de bu rakam 1 milyon 250 binde kaldı. Turizmin başladığı İzmir ne yazık ki, yerinde sayıyor. Bizlerin uğraşı, buraya yeni bir vizyon kazandırabilmek, İzmir için yeni bir fırsat yaratabilmektir. Turizmde de artık ustalık dönemine geçildi. Yeni turizm dalla-rında büyüme sürecine girildi. Bu yeni kon-sept için en uygun coğrafyanın da İzmir ve çevresinde olduğunu düşünüyorum. Daha önce de birkaç kez dediğim gibi turizmde ustalık dönemini, İzmir merkezli olarak inşa etmeye çalışacağız.

İnsanları deniz kıyılarından içeriye doğru çekmek gerekiyor. İzmir bu açıdan çok uygun. Barselona; fuar, kongre ve kültür merkezi olarak çok büyük mesafeler aldı. İzmir’in de aynı potansiyele sahip oldu-ğunu düşünüyorum. Hatta Barselona’dan daha fazla potansiyeli olduğunu söyleye-bilirim. Arkasında Roma gibi bir tarih var. İzmir, İstanbul’dan sonra tarih ve denizle buluşmakta ikinci sıraya gelecek olan dün-ya çapında bir şehir. Bizim buradaki hayal-lerimizin daha yüksek olması gerektiğini düşünüyorum.

İzmir’in termal ve kültür turizmi açısından öne çıkmak için büyük bir potansiyeli, ina-nılmaz bir arkeolojik zenginliği var. İzmir sadece Türkiye’de değil, dünyada da büyük potansiyel taşıyan bir turizm merkezi adayı. Kitle turizminin yanına termal ve kültür tu-rizmini de ekleyerek, Ege turizminin Türkiye turizminde hak ettiği yeri almasını sağla-mak istiyoruz. 2023’te 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelir hedefimize ulaşmak için bunu yapmalıyız. Bunun için de düğmeye basıldığını ve büyük gayret içinde olduğu-muzu ifade etmek istiyorum. İzmir’in ya-

out are finalized how would you descri-be the İzmir you dream of? What are you planning to accomplish for İzmir in gene-ral?GÜNAY: İzmir is a very special city for me. We are working to bring İzmir to a better position than it is in now. We aim for the city which is one of the most important culture and tourism centers of the Aegean Region to be more modern and develo-ped with its structure and social-cultural locations, bring synergy to the region. We do not want İzmir to be left behind in our country’s great development but be lea-ding it.

We aim to make İzmir a significant center of Turkey’s economical and democratic deve-lopment. The city where the first bullet was fired, where İzmir Economy Congress was held, can not fall behind in economical and democratic development of Turkey. We can not accept this. Therefore İzmir should be made one of the most important locations for the country’s development in tourism, economy, industry and export. This is the reason for our effort. I think İzmir is capable of serving as a leading city in tourism sec-tor with its rare tourism potential.

“We have a higher potential than Barcelona”

What is İzmir’s position in Turkish tou-rism? Which tourism branches are you planning to develop in İzmir?GÜNAY: Turkey has reached acceleration in tourism with respect to years 2000. Num-ber of tourists increased from 13 million to over 28 million people. We are now the 7th in world ranking from 17th position. Ho-wever, it is not possible to mention such acceleration for İzmir. In year 2010, Antalya received 9.5 million tourists, whereas İzmir could only reach 1 million 250 tourists. Unfortunately the city where tourism was initiated now makes no headway. We are trying to assign a new vision, a new oppor-tunity for İzmir.

We are now in the proficiency period in to-urism. We are now in the growth process for new tourism branches. I believe the most suitable place for this new concept is İzmir and surroundings. As I have mentio-ned a couple of times before, we are trying to build an İzmir centered structure of the proficiency period in tourism.

49İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Ertuğrul GünayKültür ve Turizm Bakanı

kın çevresinde, 50 kilometrelik bir alanda Bergama’dan Efes’e antik şehirleri, Anadolu medeniyetlerinin mirasını taşıyan eserleri görüyoruz. Bakanlık olarak bütün bu de-ğerleri kültür turizmi açısından değerlen-dirmeyi planlıyoruz. Bu potansiyelin kulla-nılmasıyla İzmir’e gelen ziyaretçi sayısının yükseltilmesi için çalışacağız. Çünkü kültür turizmi Türkiye’nin turizm profilinin yük-seltilmesinde en önemli araçlardan birisi. İzmir ise yapılacak çevreye ve doğaya say-gılı planlama ve yatırımlarla bu gelişimin lo-komotifi olacak. Öte yandan, Gaziantep’te yapımı tamamlanan mozaik müzesinin bir benzerini, İzmir’de Ege Medeniyetleri Mü-zesi olarak gerçekleştirmek istiyoruz. Bu müzeyi bir turizm bölgesi yaratacak şekilde, Kemeraltı, Agora ve Kadifekale güzergahın-da kurabileceğimizi, buradaki tarihi yapının da ayağa kaldırılarak, İzmir’de Türkiye’nin iddiasını gösteren bir projeyi hayata geçire-bileceğimizi düşünüyorum.

‘İzmir’e golf turizmini de ekleyeceğiz’

İzmir turizminin gelişmesi için hangi böl-gelere ağırlık verilecek?GÜNAY: Bakanlık olarak Alaçatı Yumru Koyu, Çakabey, Alaçatı Güvercinlik ve Şif-ne olmak üzere İzmir ve Çeşme’de 4 yeni turizm bölgesi öngörüyoruz. Diğer turizm merkezlerinde de planlama çalışmalarımız devam ediyor. Öte yandan, bilimsel rapor doğrultusunda İzmir’in turizm çeşitliliğine

golf turizmini de katmak istiyoruz. Pamucak turizm merkezinde golf alanları kurulması-na ilişkin olumsuz görüş üzerine Hacettepe Üniversitesi ile ortak bir çalışma başlattık. Ayrıca, Üçkuyular’a kruvaziyer limanı yapımı için de bir planlama çalışmamız var. İzmir’de ilan aşamasında olan Alaçatı Mersin Körfezi Turizm Merkezi planı, Başbakanlığa gönde-rildi. Çeşme Ayasaranda Turizm Merkezi ve Altınkum Kuzey bölgesi projeleri ise sunum aşamasında. İlan süreci başlatılan bölgeler kapsamında Şirince, Bayındır Dereköy ve Ergenli Kaplıcaları ile Ödemiş Bozdağ Kayak Merkezi’nde çalışmalar devam ediyor. İzmir ve çevresinde doğayı koruyan bir anlayışla ağaç boyunu geçmeyen konseptte yeni bir turizm bölgesi yaratalım istiyoruz. Yalnız bu noktada planlama ve davalar konusunda İzmir kamuoyunun desteğine şiddetle ihti-yacımız var. İzmirli bu konuda bize destek versin. İzmir’deki 40 bin yatak kapasitesini önümüzdeki 5 yıl içinde 100 bin yatağa çı-karmaya dönük bir somut gelişme yakalan-sın, çok daha fazla yatırım bölgeleri planla-yalım istiyoruz.

İnciraltı’na özel bir önem verdiğinizi bili-yoruz. Bu konudaki çalışmalardan bahse-der misiniz?GÜNAY: Bilindiği gibi İnciraltı’yla ilgili plan onaylandı. İnciraltı’nda ölçeğimiz şudur: 10 bin metrenin altına düşmeyecek olan par-sellerde 4 katı geçmeyecek yapılaşmalar. Böylece hem doğayı, hem yeşil alanları ko-ruruz. Zaten İnciraltı’nın üçte birinden faz-

We need to bring people from the seaside to the inner parts of cities. Izmir is highly appropriate for that purpose. Barcelona for instance showed a remarkable progressed as center for fair, convention and culture. I think that İzmir has the same potential and even more, with the historical legacy of the Roman period. İzmir is a world city in means of history and the sea like İstanbul. I believe we need to set our expectations higher for İzmir. İzmir has a tremendous archeological treasure for stepping up front in means of thermal and culture tourism. İz-mir is a candidate for being a tourism cen-ter with great potential not only in Turkey but in the world. Associating thermal and culture tourism to mass tourism, we want to assure that Aegean tourism gets the pla-ce it deserves in Turkish tourism. We need to do this in order to reach our goal of 50 million tourists and 50 billion dollar income for 2023. I want to declare that we pressed the button and we show intense effort to achieve it.

In surroundings of İzmir in a 50 kilometer area we see ancient cities from Pergamon to Ephesus, artifacts sustaining the cultural heritage of Anatolian civilizations. As the Ministry we are planning to evaluate all these cultural values within the scope of culture tourism. We will work for increasing the number of visitors to İzmir utilizing this potential, since culture tourism is one of the important tools in improving the tou-rism profile of Turkey. İzmir will be the lea-der of this development with environmen-tally sound and nature friendly planning and investments.

On the other hand, we want to realize a mosaic museum similar to that in Gazian-tep, as the Aegean Civilizations Museum in İzmir. I believe this museum can be estab-lished in Kemeraltı, Agora and Kadifekale route creating a tourism zone, enlivening the historical structure in the area, reflec-ting the assertiveness of Turkey in İzmir. “Golf will also be a part of tou-rism in İzmir”On which regions will you concentrate for the development of tourism in İzmir?GÜNAY: As the Ministry we foresee 4 new

50 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

lasını yeşil alana ayırıyoruz. Termal turizm açısından dünyadaki modern ölçeklerine uygun bir yeni destinasyon yaratabiliriz. En kısa sürede İnciraltı bölgesinin hak ettiği yere gelmesi için yoğun çaba sarfediyoruz. İnciraltı’nı Avrupa’nın sağlık ve termal tu-rizm başkenti olarak düşünüyoruz. İnciraltı, İzmir turizminin gelişim alanlarından sade-ce bir tanesi. Alaçatı, Çeşme, Pamucak, Dikili ve Seferihisar’da da çeşitli planlamalar yapı-yoruz. İzmir önümüzdeki yıllarda bugün konuştuğu gibi turizmi konuşmaya devam eder ve burada bir organizasyon yapabilir-se çok iyi yere varırız.

‘EXPO, İzmir’i dünyaya tanıtacak’

EXPO 2020 adayı İzmir için bakanlık hangi faaliyetleri yürütecek?GÜNAY: EXPO 2020 adayımız İzmir oldu. Bu çerçevede, dünya çapında katıldığı-mız turizm fuarlarında EXPO İzmir tanıtımı olacak. Bakanlığımızın bütün tanıtım çalış-malarına İzmir de dahil olacak. EXPO alanı konusunda da önemli bir mesafe aldık. İzmir, önümüzdeki kısa dönem içinde çok önemli toplantılara ev sahipliği yapacak. İstanbul’dakinin benzeri şekilde “Living İzmir” projesiyle 26 ülkeden 70 civarında gazeteci ağırladık. Amacımız, EXPO adayı İzmir’i dünyaya tanıtmak. Mayıs sonunda da Rusya’dan konuklarımız gelecek. Bir ça-lışma grubu toplantısı yapacağız. Aynı şe-kilde İngiltere’ye yönelik de bir çalışmamız olacak.

İstanbul’daki az gelişmiş ülkeler konferan-sında İzmir’in tanıtımına başladık. 100’e yakın ülke temsilcisine İzmir kitapçıkları, broşürler dağıttık. 2013 yılı Mart ayında ka-rar verilecek ve kısmetse EXPO’yu İzmir’e getireceğiz. Bölgeyi dünyanın bildiği, tanı-dığı destinasyona dönüştürmek en büyük hedefimiz. EXPO 2020 İzmir’in dünyada ta-nıtımına çok özel bir katkı yapacak. İzmir’in tanıtımı konusunda güzel bir organizasyo-nu üstlenmiş olacağız.

Bu çerçevede, İzmir’de tüm kesimlerin des-teğini beklediğimizin özellikle altını çiziyo-rum. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzün yayınlamış olduğu derginizin de kentte yürüteceğimiz çalışmaların kamuoyuna du-yurulmasına önemli bir katkı sağlayacağına inanıyor, derginiz aracılığıyla İzmirlilere en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

tourism districts in İzmir and Çeşme being Alaçatı Yumru Bay, Çakabey, Alaçatı Güver-cinlik and Şifne. We have planning studies in other tourism centers as well. On the other hand, as per the scientific report we want to include golf tourism in the tourism diversity of İzmir. In result of the negative opinion on establishment of a golf course in the tourism center Pamucak, we com-menced a new mutual study with Hacet-tepe University.

Besides, we are conducting a planning study for a cruise port in Üçkuyular. Alaçatı Mersin Bay Tourism Center plan at the an-nouncement stage in İzmir is sent to the Prime Ministry. Çeşme Ayasaranda Tourism Center and Altınkum North region projects are at the presentation stage. Studies are ongoing within the scope of regions with commenced announcement processes such as Şirince, Bayındır Dereköy and Er-genli Thermal and Ödemiş Bozdağ Skiing Center. We want to create a new tourism zone with a protective approach towards nature in İzmir and surroundings. We need the support of public opinion concerning planning and litigation. We need İzmir re-sidents to support us. We want achieve a tangible progress in increasing the bed capacity of 40 thousand to 100 thousand within 5 years so that we can arrange many more enterprise zones in İzmir.

We know that you give particular attenti-on to İnciraltı. Could you tell us about the studies performed accordingly?GÜNAY: As you know the plan concerning İnciraltı is approved. Our scale in İnciraltı is like this: settlements not exceeding 4 sto-ries on parcels above 10 thousand square meters. That way we will be preserving the nature and green areas. We are already sparing more than one third of İnciraltı for green land. We can create a suitable desti-nation in means of thermal tourism in ac-cordance with modern scales of examples in the world. We are performing intense work for İnciraltı district to achieve the pla-ce it deserves to be in. We consider İnciraltı as the world capital of thermal and health tourism. İnciraltı is only one of develop-ment areas of İzmir tourism. We are con-

ducting plans for Alaçatı, Çeşme, Pamucak, Dikili and Seferihisar as well. If tourism will continue to be a current issue of İzmir in the future as it is today and an organization could be performed here, we will get there.

“EXPO will introduce İzmir to the world”

What activities will the Ministry carry out for the EXPO 2020 candidate İzmir?GÜNAY: İzmir is our nominee for EXPO 2020. In this perspective, we will have İzmir introductions in every tourism fair orga-nization we attend world wide. İzmir will be included in every introduction activity our Ministry conducts. We made a good progress for EXPO fair ground. Izmir will host a series of important meetings within the upcoming period. Within the scope of “Living İzmir” similar to that in İstanbul, we have hosted around 70 journalists from 26 countries. Our aim is to introduce the EXPO candidate İzmir. At the end of May, we will have guests from Russia. We will conduct a workshop meeting. We will have a similar study for England. We started introducti-on activities for İzmir in the conference for least developed countries held in İstanbul. We distributed İzmir brochures to almost 100 country representatives. Decision will be made in May 2013 and hopefully we will bring EXPO to İzmir. Making the region a destination known to the world is our big-gest target. EXPO 2020 will provide a speci-al contribution to the introduction of İzmir to the world. We will be undertaking a be-autiful organization for this purpose. In this manner I specifically highlight the fact that we are expecting support from all regions of İzmir. I believe that your magazine pub-lished by Provincial Directorate of Culture and Tourism will have a valuable contribu-tion for announcing the activities we will be performing in the city to public. And by this means I convey my sincere regards to the people of İzmir.

51İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Muhteşem duruşuyla asırlara meydan okuyor

Yazı/Article: AYFER LEVENT Arkeolog/ Archaeologist Fotoğraflar/Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

İzmir’den Şirinyer’e girdiğinizde ihtişamıyla karşınızda bulacağınız Kızılçullu Su Kemerleri, yeni yapılara inat, zamana direnişini sürdürüyor.

52 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Ören Yeri / Ruin

Kızılçullu Aqueducts standing with all its glory in Şirinyer, keeps challenging time in spite to of newly constructed building with debatable retention.

Challenging the centuries with its amazing stance

Eski tarihlerdeki adı “Paradiso” (Cennet), Osmanlı döneminde ise Kızılçullu olan,

bugün ise Şirinyer olarak bilinen mevki-ye İzmir’den ilk girildiğinde, Kemer Çayı üzerinde bugün bile ihtişamla duran su kemerleri dikkat çekmektedir. Pagos’un (Kadifekale) doğu bölümünde yer alan bu iki antik su kemerinin sınırladığı vadi ise İlyas Peygamber ya da bugünkü adıyla Yeşildere Vadisi olarak adlandırılmaktadır. Bu vadinin içinde ayrıca kendisiyle aynı adı taşıyan ve günümüzde hala büyük kısmı ayakta kalan kır kilisesi yer almaktadır. Ya-rım saatlik bir yürüyüşle Meles Çayı’ndan ulaşılan Peygamber İlyas Manastırı ötesin-de üçüncü kemer yer alır. Dev kemerlerle çayı geçen su kemeri, görkemli bir manza-ra gösterir.

Su kemerlerinin yapımı ve onarımı ile ilgi-li Roma döneminden kalan iki yazıt, bize daha aydınlatıcı bilgiler vermektedir. M.S 79- 80 yılına ait olan ilk yazıtta, İmpara-tor Traianus’un babası olan ve o dönem-de Proconsül (Vali) olarak görev yapan M. Ulpius Traianus’un, Değirmen Tepe üze-rindeki Zeus Akraios ( Doruktaki Zeus ) Tapınağı’na su getirmek için bu kemerleri yaptırdığı yazmaktadır. Burada bahsedilen, Şirinyer’deki su kemerlerinin daha yuka-rısından geçen, büyük olasılıkla İzmir’in güneydoğusunda Kısık köyü yakınında 1.30 m. yükseltideki Akpınar sularını tapı-nağa iletmek için kullanılan 27 kilometre uzunluğundaki suyolu olmalıdır. M.S 110 - 111 yıllarına tarihlenen ikinci yazıtta ise Traianus döneminde Asia ilinde Proconsül görevinde bulunan L. Baebius Tullus’un su kemerini onarttığı belirtilmiştir. Bu yazıtın tarihine dayanarak, Kemer çayını geçip,

On the Kemer stream flowing through the Şirinyer aqueducts standing with

a fascinating glory still attracts attention. The site Heaven, named “Paradiso” in early ages, known as Kızılçullu during the Otto-man period, now called Şirinyer is located in İzmir. The valley surrounded by these two ancient aqueducts situated on the east side of Pagos (Kadifekale) is known as Prophet Elias or as is called today Yeşil-dere Valley. Within the valley a namesake campaign church is mostly preserved. The third arch is situated beyond Prophet Elias Monastery reached through a half hour walk from Meles Stream. The aqueduct crossing over the stream with colossal arc-hes presents a glorious scenery.

Two inscriptions dated from the Roman period regarding the implementation and remediation of aqueducts, provide us with further information. On the first inscription backdated to A.C. 79-80, Em-peror Trajan’s father acting as proconsul at the time M. Ulpius Traianus had the aqueducts built in order to provide water for the Temple of Zeus Akraios situated on Değirmentepe. The aqueducts refer-red therein are assumed the 27 kilometer long waterway crossing over aqueducts of Şirinyer used to provide the temple with water from Akpınar, located nearby Kısıkköy in southeast İzmir. On the second inscription backdated to A.C. 110-111 L. the remediation of aqueduct is referred to be executed by Baebius Tullus the proconsul of Asia district during the Trajan period. As per the inscription date, we can assume that Kızılçullu aqueducts crossing over the Kemer Stream and providing water supply and distribution to Değirmentepe (above

Kemer Çayı’nı geçerek,

Değirmentepe’ye kadar

suyu ulaştıran ve şehre

dağıtılmasını sağlayan

su kemerlerinin, Erken

Roma döneminde

inşa edildiği sanılıyor.

Kızılçullu Aqueducts

standing with all its

glory in Şirinyer, keeps

challenging time

in spite to of newly

constructed building with

debatable retention.

53İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Değirmentepe’ye (Bahribaba Parkı’nın üstü) kadar suyu ulaştıran ve şehre dağıtıl-masını sağlayan Kızılçullu su kemerlerinin, Erken Roma döneminde inşa edildiğini söyleyebiliriz.

Weber’in 1899’da Anadolu’da antik kentle-rin suyollarıyla ilgili yazısında, Şirinyer’deki iki su kemerinin Osmanlı yapısı olduğu, Buca veya Kozağaç sularının bu kemerlerle Melez Çayı’nı aştığı vadi boyunca sol sa-hilde devam eden Osmanağa suyolunun, bu yapıları kullanmış olabileceğini belirt-miştir. Weber’in bu tespitine karşılık, önde yer alan su kemerinin 25 metrelik kesimi, Roma dönemi özellikleri göstermektedir. Ünal Öziş de, Kızılçullu’daki su kemerle-rinin, çok onarım görmesine rağmen as-lında bir Roma dönemi su yapısı niteliği taşıdığını söylemektedir. Aralarında 100 metre kadar mesafe bulunan ve doğu batı

Bahribaba Park) were constructed in the Early Roman period.

In article written by Weber in 1899 regar-ding waterways of ancient Anatolian citi-es, it is indicated that the two aqueducts in Şirinyer are structures of Ottoman ori-gin. It is further noted that the Osmanağa waterway on the coastal line along the valley where Buca and Kozağaç waters cross the Meles Stream by these arches may have used these structures. In cont-rary to Weber’s determination a 25 meter section of frontal aqueduct presents Ro-man features. Ünal Öziş also states that despite many remedial actions the aqu-educts of Kızılçullu show characteristics of Roman water structures. Kızılçullu aqu-educts 100 meters apart from each other have 50 meters of frontal and 120 meters of rear sections. The earthenware pipe implemented in double rows on the fron-

tal arch, further rising as reverse siphon for 2 meters and the arch connected with the drain of the other aqueduct indicate tra-ces of Ottoman structure features. Water coming from the Buca or Kozağaç region including Osmanağa waterway gives the impression of crossing the Meles Stream along with the other aqueduct.

Although many voyagers or researchers visiting İzmir defines the source passing under Kızılçullu aqueducts as the Meles Stream, the inaccuracy is comprehended as per ancient history sources and the Me-les River God depiction on Smyrna coins. Ancient history writers like Aelius Aristides, Himerios, Philostratos mention that Meles is situated in a place not far from the sea, that it transpired through the ground for-ming a lake wide enough to paddle with a steady flow and describe the straws on the banks. The Meles flowing into the sea

54 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kızılçullu Su Kemeri

yönünde uzanan Kızılçullu su kemerlerinin ön planda görüleni 50 metre, arkadaki ise 120 metre uzunluğundadır. Ön kemerin üzerinde iki sıra pişmiş toprak borunun geçtiği, sonra 2 metre kadar ters sifon gibi yükselerek, diğer su kemerinden gelen mecrayla birleşmiş olan bir kemerin Os-manlı yapısı özellikleri taşıdığı anlaşılmak-tadır. Buca veya Kozağaç yöresinden ge-len sular, Osmanağa suyolu dahil, diğer su kemeriyle Melez Çayı’nı aştığı izlenimi verir.

İzmir’e gelen pek çok seyyah ya da araştır-macı, Kızılçullu kemerlerinin altından ge-çen kaynağı Melez Çayı olarak nitelendirse de, bunun gerçek olamayacağı antikçağ kaynaklarından ve Smyrna sikkeleri üzerin-de görülen Meles Irmak Tanrısı betiminden anlaşılmaktadır. Aelius Aristides, Hime-rios, Philostratos gibi antik çağ yazarları, Meles’in denizden uzak olmayan bir yerde bulunduğunu, yerden çıktığını, kürek çek-meye yetecek kadar geniş bir göl oluştur-duğunu, sessiz akışını ve kıyılarını süsleyen kamışların varlığını söylerler. Meles’in çık-tığı yerde hemen denize dökülmesi, yani kısa mesafeli oluşu, İzmir’e neredeyse 16 kilometre uzaklıktaki Kervanlar Köprüsü Çayı’nın akış uzunluğu kadar değildir. Bu tanımlamalar, Halkapınar gölcüğünden çı-kıp körfeze dökülen çayın, Melez olduğunu gösterir niteliktedir. Oysa Melez diye anılan Kızılçullu ya da Kemer Çayı’nın şiddetli yağ-murlarda, sel sularının katılmasıyla birlikte çok kabararak, çevresini su altında bıraktığı bilinmektedir. Tiberius’tan Commodus’a kadar olan dönemde basılan İzmir sikke-lerinde, Meles ırmağı bir Tanrı olarak, öne eğilmiş kamışlar ve otlar tutar durumda, ama çoğu kez ırmak tanrılarının simgesi olan bereket boynuzunu elinde tutuyor olmadan canlandırılmıştır. Bu da Meles’in kısa mesafeli oluşunu ve sessiz sakin akışını tarif eden antik çağ yazarlarının söyledikle-rine, nümizmatik bir kanıt oluşturmaktadır.

Osmanlı döneminde de kullanıldıKızılçullu ya da Şirinyer su kemerlerinin Osmanlı döneminde de kullanıldığı, hatta buna ilave olarak Vezir Köprüsü denilen başka bir su kemerinin yapıldığı bilinmek-

tedir. 17. yüzyılın ikinci yarısında İzmir şeh-rinde ciddi bir su sıkıntısı başlamıştır. Köp-rülüler döneminde Mehmet Paşa’nın oğlu Fazıl Ahmet Paşa, sadrazamlığı sırasında İzmir’de cami, medrese, han ve hamam gibi bazı sosyal yapılarla şehri imar eder-ken, kentin su sorununu da ele almış, 1674 yılında Vezir Köprüsü denilen su kemerini yaptırmıştır. Ayrıca Ahmet Paşa, vezir suyu olarak meşhur olan suyun, şehrin hemen hemen bütün mahallelerine dağıtılması için çok sayıda çeşme yaptırmıştır. İzmir Vakıflar Müdürlüğünde 5 Kasım 1896 ve 27 Aralık 1909 tarihli kayıtlar incelendiğinde, Fazıl Ahmet Paşa’nın getirdiği suyun, şeh-rin hangi mahallelerine gittiği ve kaç çeş-meden aktığı, yani İzmir için önemi daha iyi anlaşılır.

17. yüzyılda İngiliz konsolosu olarak İzmir’de bulunan Sir Paul Rycaut ise Vezir suyunun faydalarını şöyle anlatmaktadır : “Ahmet Paşa, büyükçe bir akudük yaptırdı ve birçok suları buraya akıttırdı. Bu tesis yalnız yeni yapılan Vezirhan, Bedestan ve-saire gibi binalara gerekli suyu vermekle kalmadı, aynı zamanda eskilere ilave ola-rak 73 çeşme ile yeniden kazılıp onarılan on çeşmeye de su ekledi. Önceleri birçok evler sularını çok uzaklardan getirdikleri halde şimdi her aile kolayca suyunu temin etmektedir. Asya şehirlerinde kurulmuş birçok şehirler gibi burada da her cadde ve her yol, bu suretle ihtiyaçlarını karşılamış oldu.” Vezir suyu kemerinin yedi tane üst-ten ve iki tane de alttan olmak üzere dokuz kemeri bulunmaktadır.

İzmir’de vakıf olarak Vezir suyundan sonra en önemli su tesisinin, Osman Ağa adın-daki bir şahıs tarafından yaptırıldığı görül-mektedir. 10 Ağustos 1730 tarihli vakfiye sureti incelendiğinde, bu su yapısı ile ilgili daha ayrıntılı bilgilere ulaşılmaktadır. Onun Kızılçullu mevkisinden getirdiği ve İzmir’in muhtelif mahallerinde yaptırdığı çeşmeler-den akıttığı, kendi namıyla anılan su, o de-virde İzmir için büyük bir hizmettir. Ayrıca burada Kızıl Çukalı / Kızıl Çullu (Çuhalı) de-nilen bir değirmenden bahsedilmektedir. Bu değirmen, Osman ağa su kemerlerinin taşıdığı suyla kullanılıyor olmalıdır. İzmir

at the outlet, being short ranged, is not as long as the flow length of the Kervanlar Bridge Stream almost 16 kilometers to İz-mir. These definitions indicate that the stream emptying into the bay from Halka-pınar lagoon is indeed Meles. However, it is a known fact that Kızılçullu or the Kemer Stream called Meles heaved excessively by floods during heavy rainfalls submerging its surroundings. During the period from Tiberius to Commodus the Meles Stream is depicted as a God on İzmir coins, hol-ding bended straws and grass, but mostly without holding a trident or the horn of plenty, the symbol of river gods. This also constitutes numismatic evidence comp-lying with the definitions of ancient his-tory writers describing the short ranged still flow of Meles.

Also used during the Ottoman period It is known that Kızılçullu or known as Şi-rinyer aqueducts were used during the Ottoman period and even additionally another aqueduct called Vizier Bridge was constructed. In the second half of the 17th century a serious water deficit had begun. During the Köprülüler (family name of an Ottoman Vizier family) period Fazıl Ahmet Pasha the son of Mehmet Pasha while es-tablishing the city with social structures such as a mosque, madrasa, han bazaar and public baths handled the water prob-lem of the city and built the aqueduct cal-led Vizier Bridge. Moreover, Ahmet Pasha made several fountains in order to distri-bute the water famed under the name Vi-zier Water to almost all districts of the city. When records of İzmir General Directorate of Foundations dated November 5, 1896 and December 27, 1909, it is better comp-rehended to which neighborhoods of the city water brought by Fazıl Ahmet Pasha was distributed and from how many foun-tains it was drained from, consequently its significance to İzmir.

Sir Paul Rycaut while based in İzmir du-ring the 17th century as the British consul expresses the benefits of Vizier water as follows: “Ahmed Pasha constructed a large aqueduct and drained large quantities of

55İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

water here. This facility not only provided water for newly constructed Vezirhan (Vi-zier building), Bedestan (covered bazaar) and such buildings but to 73 existing and 10 re-excavated and mended fountains as well. Before that many families brought water from far away places. Now every family can easily obtain their water. As in Asian cities every road and boulevard has provided their requirements by this me-ans”. Vizier aqueduct has a total of 9 arc-hes, 7 from the above and 2 from below. The most important water facility as a foundation of İzmir after Vizier water is known to be made by a person named Osman Aga (landlord). When records da-ted August 10, 1730 are examined detailed information can be obtained regarding this water structure. Waters known by his name he brought from the Kızılçullu site and drained from fountains he construc-ted in several neighborhoods of the city

was a great deal of service for İzmir in that time. Moreover, the document mentions a watermill called Kızıl Çukalı / Kızıl Çullu (Red Sack). This mill must have been used by the water carried by Osman Aga aqu-educts. In the inscription composed of fragmented parts numbered 1153 of İzmir Archeology Museum inventory, founder of Osman Aga aqueduct Hacı Osman Aga and his little son Halil Aga are mentioned. Regarding the identity of Hacı Osman Aga a İzmir history writer Raif Nezih Bey states that he was the butler of Fazıl Ahmed Pas-ha and that he brought Osman Aga water he named after himself to İzmir by cons-tructing aqueducts situated on Sinekli site. These aqueducts providing most of İzmir’s water needs during the Roman and Ottoman periods stand against time as an engineering wonder of its age in reply to the modern buildings of debatable reten-tion.

Arkeoloji Müzesi’nde bulunan 1153 en-vanter numaralı kırık parçalardan olu-şan kitabede ise, Osman Ağa suyunun banisi (bina yapan, kurucu) olan Hacı Osman Ağa ile onun küçük oğlu Halil Ağa’dan bahsedilmektedir. Hacı Osman Ağa’nın kimliği hakkında İzmir tarihi ya-zarlarından Raif Nezih Bey, Fazıl Ahmed Paşa’nın kâhyası olduğunu ve Sinek-li mevkisinde bulunan su kemerlerini yaptırmak suretiyle İzmir’e kendi adını verdiği Osman Ağa suyunu getirdiğini bildirmektedir.

Roma ve Osmanlı döneminde İzmir’in su ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan bu su kemerleri, yapıldığı çağın mühendislik yeteneği olarak ve kalıcılığı tartışılır yeni yapılara inat, zamana karşı halen ayakta durmaktadır.

56 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

57İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Alkışların sebebi sahnedeki büyüleyici rol yeteneği...

Ancak zor olan o merdivenlerden inildiğinde de aynı alkışı hak

edebilecek güzellikte işlere imza atabilmek. Tiyatro oyuncusu,

yönetmen, eğitmen Gürol Tonbul bunu başarıyor.

Tiyatroya adanmış bir hayat…

Röportaj ve Fotoğraflar / Interview & Photographs: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

58 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Röportaj / Interview

It is a common phrase; “I want to draw my last breath on stage”. People saying it from

the bottom of their hearts, who are actu-ally capable of doing so are those living their life as a dedicated act of art. It is them telling with their eyes shining with joy, that the message transferred via their art is stuck someone’s mind even if it is just one individual. Gürol Tonbul is one of them. We watch him on stage for nearly 30 years in İzmir. A true value raised in İzmir. There are other qualities to him besides his success-ful performances in hundreds of plays he played a part in. He has a purpose. In order to expand theatre and to take İzmir a step further in art.

Hani hep söylenir ya, ‘Son nefesimi sah-nede vermek isterim’ diye… Bu cümleyi

tüm içtenliğiyle, gerçekten inanarak söyle-yenler, yapabilecek olanlar, hayatını sanat saymış, ona adamış insanlardır. Sanatı yoluy-la verdiği mesaj, bir kişinin bile zihninde yer etse, bundan mutlu olan, gözlerinin içi güle-rek bunu anlatandır. Gürol Tonbul böyle bir isim. 30 yıla yakın bir süredir İzmir’in tiyatro sahnelerinde izliyoruz onu. İzmir’in yetiştir-diği gerçek değerlerden biri. Rol aldığı yüz-lerce oyunda sergilediği başarılı performans bir yana onu değerli kılan başka özellikleri de var. Çünkü çabası var Tonbul’un. Tiyatroyu yaymak, İzmir’i sanatta bir adım ileri götür-mek adına.

Tiyatrodan alınan hazzı nasıl tanımlarsınız?TONBUL: İşe narsisizm tarafından bakarsak bir kere seyredilmek güzel. Ürettiğiniz bir işte seyredilmek, her insanın aslında düşündüğü, elde etmek istediğidir. İkincisi sizi olgunlaş-tıran bir yanı var. Oynadığınız her oyun ha-yat biçiminize, ideolojinize uygun değildir. Oynarken farklı görüşleri, yaşam biçimlerini, algıları dile getirmek, sözcülüğünü yapmış olmak belki de yaşama bilincinizi geliştiriyor. Bu çok önemli. Bundan da haz alıyorum, in-sanı olgunlaştırıyor. Üçüncüsü ise tiyatronun insanla olan birebir iletişimi. Seyirci etkisiyle-tepkisiyle, kızgınlığıyla-mutluluğuyla karşı-nızdadır. Suratların düşüşünü ya da o gülüm-semeyi görmek özeleştirinizi de geliştiriyor. Nerede hata yaptım veya güzel bir şey yap-tım sorusunun yanıtını anında alıyorsunuz. Dördüncüsü belki de en önemlisi, bunca emek verdiğiniz bir işte, sizi o noktaya geti-ren ‘ben bu işte doğdum, bu işte öleceğim’ duygusu. Sevdiğiniz işi yapabilmek anlamın-da müthiş bir hazzı var. Sizi sahneye kimse

zorla çıkarmıyor. Türkiye’deki şartları da dü-şününce benim için tiyatro bir ‘gönül enayi-liği’. Biraz kaba tabirdir ama böyledir. Gerçi ben şanslı biriyim, çünkü karşılığını maddi-manevi alabilenlerdenim. Bir seyircinize bile farklı bir bakış açısı kazandırabiliyorsanız bunun maddi bir karşılığı yoktur. Belki çok idealist gelebilir bu söylediğim ama inanın çok samimiyim. Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği tiyatro haftasında Çancı, Hel-vacı ve Asarlık beldelerine gittik. Oradaki insanların ‘Sahnede söylediğiniz cümle ne kadar önemliydi’ demesi, sizi mutlu ediyor. Sahneye ilk çıktığınızda aldığınız alkış, yıllar sonra da bu duyduklarınızdır tiyatrocuyu motive eden. Bir insanla tanışmak insanı çok zenginleştirir. İnsan insanın hem kur-dudur, hem zenginleştirenidir. Tiyatroda ikisini birden görebiliyoruz. Çok bohem yaşamıyorsanız, yüce beklentileriniz yoksa bu mesleğin güzellikleri çoktur. Bu yüzden ‘Herşeye rağmen’ Türkiye’de yapılabilecek en güzel mesleklerden biridir tiyatro. ‘Sanat üretiminde çok iyiyiz, değerini bilmeliyiz’

Peki bu mesleği İzmir’de yapmak ne ifade ediyor size?TONBUL: 40 yıldır İzmir’de yaşıyorum, yani artık İzmirli olarak görüyorum kendimi. İz-mir sahip olduğu değerlerin farkında değil. Sanat anlamında çok üretimimiz var aslında. İstanbul’a bakın, sanat piyasasını belirleyen insanların birçoğu İzmir’den gitmiştir. Bugün alkışladığımız birçok ünlü isim İzmirlidir ve 10 yıl önce bu kentin insanı, öğrencisiydiler. Yüzlerce öğrencimi sayabilirim. Ancak bura-da üretim sınırlı olunca İstanbul’a gidiliyor. Sonra daha komik bir şey oluyor. Bu insanları

Reason for the applause is the fascinating acting ability on the stage. The hard part is to accomplish applaudable acts off stage. This is

what stage actor, director and trainer Gürol Tonbul succeeds.

A life dedicated to theathre…

59İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

bir sürü para verip İzmir’e getirtmeye çabalı-yoruz. Dışarıya değerinizi göndermek, sanayi terimiyle ‘ihraç etmek’ çok önemlidir. Ama beyin göçünün sürekli olması gerekmiyor. Biraz da sizin almanız, sanatçı ithal etmeniz, onları barındırmanız gerekiyor. İzmir’de ge-nelde yapılan çok eleştirilir, ama yerine bir şey konmaz. Biz bütün sanat dallarında se-çenek sunmalı, 300-500 metreye bir sanat yapısı sıkıştırabilmeliyiz. O zaman insanlara ‘Burnunuzun dibinde bir galeri, tiyatro var neden gitmiyorsunuz?’ eleştirisini yapabiliriz.

‘Sanat etkinlikleridir kent belleğini besleyen’

Kültür-sanatta İzmir’in tablosunu nasıl de-ğerlendiriyorsunuz?TONBUL: Güzel çabalar var aslında. İKSEV mesela. İzmir Kültür Sanat Festivali, Caz Fes-tivali önemli etkinlikler. Çıtayı yükseltiyor. Sa-nırım İzmir’deki genel sorun suya kıyısı olan tüm kentler için geçerli. Biraz rahat bir kentiz ve adım başı bir sanat etkinliği afişi göreme-diğiniz için de tercihimiz hep denizden yana oluyor. Deniz kıyısında oturup çay içmeyi tercih ediyoruz. Onun için burada etkinlik sayısının artması gerek ki, insanlar deniz kıyı-sında otururken, dikkatlerini çekebileceğimiz bir sanat etkinliği olsun. Burada yaşayan in-sanlara da çok fazla kusur bulmamak gerek. Mesela Adnan Saygun -binaların arasında

How would you describe the pleasure you get from theatre?TONBUL: If you take a look on the narcis-sism prospect being watched is nice. In a play you produce is actually what every person imagines and wants to achieve. There is also a side to it that makes you more mature. Not every play suits your life style or ideology. It develops your life awareness to express different views, life styles, and perceptions while acting. This is very important. I take pleasure out of it, it matures me. The other aspect is the one on one interaction in theatre. The audience is right before you with their action-reacti-on, anger-joy. It develops the self criticism ability to see their frowning faces or smiles. You get the instant answer to your wonde-ring of mistakes or good work. Finally and maybe the most important thing is the fe-eling of knowing you will die doing what you were born in doing, a job you made a great effort for. It has a tremendous ple-asure in means of doing the job you love. No one forces you to get on stage. When I think of the circumstances in Turkey for me theatre is an act of “stupidity of heart”. It is kind of a vulgar saying but it is true. In fact I am lucky because I am materially and mo-rally rewarded. Even if you can give a diffe-

rent perspective to a single audience there is no material equivalent to it. It may sound too idealistic but I really mean it. During the theatre week organized by the Metropoli-tan Municipality we visited towns of Çancı, Helvacı and Asarlık. It makes you happy to hear people saying “What you said on stage was so important”.

It is the applause on the first time you get on stage and years later those words you hear that motivates an actor. Meeting so-meone enriches you. Man is a wolf to man, it is true but it is also who enriches. In theat-re we can see both sides to it. If you do not live a bohemian life and do not have great expectations beauties of this profession is vast. This is why theatre “against all odds” is still one of the best jobs in Turkey.

“We are very successful in producing art. We should be able to appreciate”

What does professing in İzmir represent to you?TONBUL: I have been living in İzmir for 40 years, so I see myself as a local resident. İz-mir does not realize the values it possesses. We actually have intense art production. Take İstanbul for instance, most of the pe-ople determining the art market are from İzmir. Many celebrities we applaud today are from İzmir and were students in İzmir 10 years from now. I can name hundreds of my students. However, when production is limited they chose to go to İstanbul. Then a much bizarre thing happens. We are trying to bring these people to İzmir by spending a lot of money. Transferring your values to outdoors, to “export” in industrial terms is important. But brain drain does not have to be permanent. You need to bring in, import and shelter the artists.

In İzmir criticizing what is done is common, but no improvements are done. We should offer alternatives in all art branches and be able to jam in an art facility in every 300-500 meter areas. Then we can express criticism saying “There are art galleries and theatres right under your nose” and ask “Why don’t you go?”.

60 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Barut Fıçısı oyunundan bir sahne

kaldı belki ama- çok önemli bir sanat merkezi oldu. Kent içinde mekânlar yaratamadığımız için, Çeşme’de, Efes’te yapıyoruz etkinlikleri. Suyun getirdiği rahatlıktan dem vurmam biraz da o yüzden. “Şimdi Efes’e nasıl gide-ceğiz?” düşüncesi oluyor. Hâlbuki iki açıdan gitmek gerekir. Bir, dibimizdeki görkemli ta-rihi görebileceğiz, iki insan ilişkilerimizi geliş-tireceğiz. İnsan bir kentte anı biriktirir ve bu anıları sanat etkinlikleri yoluyla biriktirir. Bir konser seyredersiniz, yıllar sonra anlatırsınız: ‘Efes’te Joan Baez’in konseri ne güzeldi’ diye. Bu nedenle kentin belleğine hizmet eder kültür kurumları. Her şeye rağmen, umutsuz olmamak gerek, etkinlikler giderek artıyor. Opera, senfoni, tiyatro, İKSEV hepsi çok güzel işler başarıyor. Tabiî ki çokseslilik ve çok kül-türlüğün olduğu bir kentin daha fazla kültür merkezi olması gerekiyor. Hem kültürlerin daha fazla iç içe geçmesi, hem de kent bel-leğine sanatla katkı sağlamak için.

‘Ulusal / uluslararası bir festival şart’

Tiyatro salonlarına daha fazla İzmirli nasıl çekilebilir sizce?TONBUL: Bir kere tiyatronun diğer sanatla-ra göre daha avantajlı olan bir yanı var. Çok kalabalık ekipler değiliz senfoni ya da ope-ra gibi. Mobil oyunlarla izleyiciyle buluşabi-liriz. 80-100 kişilik cep tiyatroları oluşturabi-lir, insanların hayatına tiyatroyu sokabiliriz.

Ayrıca mutlaka önce ulusal, sonra uluslara-rası kimliği olabilecek bir tiyatro festivaline ihtiyacımız var. Ben gayret ediyorum ama çok kolay değil. Bütün sanat dallarında ol-duğu gibi para isteyen yatırımlar ve sanat yatırımları da karşılığını hızlı alabileceğiniz işler değil, 5-10 yıl geçmesi gerekiyor. Baş-ka kültürlerle, yurtdışından gelen insanlarla sanat yoluyla tanışmak ve bunların toplu-ma katkısı uzun bir süreç gerektiriyor. Ki sanat ülkelerarası ilişkilerde de uzun va-dede önemli rol oynuyor. Sınırları sanatın kaldırdığı nokta da bu. Ermenistan’la sorun yaşıyorsunuz, ama Ermeni sanatçı gelip burada kitlelere konser verebiliyor. Çünkü sanatın dili aynı, sanatta bir ötekileştirme, coğrafi ayrım yok. Sahneye çıkıp rolünüzü ya da müziğinizi yapıyorsunuz. Heyecanı-nız, mesajınız aynı. Bizim ülkenin neden böyle bir şeye ihtiyacı var? Çünkü biz tarih boyunca sınırları kaldıran bir ülke olmu-şuz. Hoşgörüsü olan, azınlıkları sorunsuz barındıran bir milletiz. Çok kültürlü yapı her yerde var. Derginizde bile bu renklilik hissedilebiliyor. Tiyatro salonuna girdiği-miz zaman 300 kişi, aynı anda gülüyoruz, aynı anda ağlıyoruz. Bunu tiyatro özelinde ama genelde sanatın bütün etkinliklerinde görebiliyoruz. Salonda insanların dilleri, ırkları, dinleri diye bir ayrım yoktur. Sanatın bu birleştirici yanını da düşünerek, İzmir’in kesinlikle kapsamlı bir tiyatro festivaline ih-tiyacı var.

“It is the art occasions that nourish a city’s memory”

How do you assess İzmir’s condition in culture and art?TONBUL: There are promising efforts actu-ally. For instance İKSEV (İzmir Foundation for Culture, Arts and Education). İzmir Cul-ture and Art Festival, Jazz Festival are signi-ficant organizations. It raises the bar. I think the main problem applies to all coastal ci-ties. It is a relaxed city and since we do not see an art activity at every step we always give preference to the sea. We prefer to sit by the sea and have tea instead. Therefore, the number of activities has to be increa-sed so that there are art occasions to attract those sitting by the sea. We should not over criticize the residents either. For instance Adnan Saygun although squeezed bet-ween buildings has become a substantial art center. Since we can not create places within the town center we perform activi-ties in Çeşme and Ephesus. This is why I am talking about the relaxation caused by the sea. People start asking “How do we go to Ephesus now?” But there are two reasons to do so. Firstly, we will be able to see the glamorous history lying next to us and se-condly we will improve our human relati-ons. A person collects memories in a city and they are collected by art activities. You watch a Joan Baez concert in Ephesus and years later you find yourself saying “What a beautiful concert that was”. Therefore, cul-ture establishments serve to the memory of a city. Against all odds, we should be hope-ful since the activities are rapidly increasing. Opera, symphony, theatre, İKSEV are all do-ing a great job. Certainly a multicultural city of polyphony has to be a center for culture, for the cultures to interlock and to nurture the memory with art.

“A national/international festival is a must”

How do you think more residents can be drawn into theatre halls?TONBUL: There is a more advantageous side to theatre than other arts. We are not crowded teams like the symphony or the opera. We can meet our audience by mo-

61İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Barut Fıçısı oyunundan bir sahne

‘Gençleri desteklemek beni mutlu ediyor’

Meslekte genç oyunculara desteğinizle de tanınan bir isimsiniz…TONBUL: Devlet Tiyatrosu’nda üretimde bir sıkıntımız yok, ancak oyun sayımızı artırmak istiyorduk. Bir oyuncunun oynamaması söz konusu olmadığına göre, boşluklarımızı di-ğer oyunlarla dolduralım istedik. Bu nedenle Devlet Tiyatrosu’ndan bazı arkadaşlarla Ti-yatro Reaksiyon’u kurduk. Mavi Sanat Tiyat-rosu ile de işbirliği yapıyoruz. Belirli aralıklarla farklı oyunlarda İzmirlilerle buluşuyoruz. Öğ-rencilerle yaptığımız atölye çalışmaları sonu-cu, orada keşfettiğimiz genç oyuncuların bir an önce seyirci karşısına çıkması için de Öz-gür Sahne diye bir projemiz var. Soyer Kültür Sanat Fabrikası’nda kuruluyor Özgür Sahne. Kentin başka alanlarına da yayılmak istiyo-ruz. Artık onların dönemi başlıyor ve bizler kadar şanslı bir kuşak olmadıkları için genç-lere destek olmak beni mutlu ediyor. Genç sanatçıların bir an önce tanınması için Özgür Sahne’de perde açmalarına destek veriyoruz. Herhangi bir sansürleme yapmıyoruz, kendi-leri yazıyorlar, oynuyorlar. Farklı şehirlerden öğrencilerin katılabildiği bir proje. Ayrıca Devlet Tiyatrosu’nda yönettiğim oyunlarda da mutlaka genç oyunculara yer vermeye özen gösteriyorum. Bir de en önemlisi kay-nağında eğitim vermeye çalışıyorum. Daha dürüst, özverili insanlar yetiştirmeye gayret gösteriyoruz.

bilized plays. We can establish mobile the-atres of 80-100 persons and bring theatre into lives of people. Moreover, we definitely need a theatre festival initially national to be transformed to international scale. I make attempts but it is not enough. As in all art branches these are investments requiring money and compensation of art invest-ments are not prompt. You need to wait for 5-10 years. Meeting other cultures and peop-le from abroad via art and their input to so-ciety is a long process whereas culture plays an important role in long term interconti-nental relations. It is the very point art remo-ves boundaries. You are experiences difficul-ties with Armenia where an Armenian artist perform in this country to mass populations. Because the language of art is one, there is no alienation or geographical discrimination in art. You go up on the stage and act or play your music. Your enthusiasm, your message is the same. Why does our country need this? Because throughout history we have been a country removing borders. We are a country with tolerance, with minorities inhabiting in peace. Multicultural structure is all over. This liveliness is felt in your magazine as well. When we gather in a theatre hall we laugh and cry as 300 people at the same time. We can observe this in theatre specifically and in all activities of art in general. There is no discrimination of language, race or religion in a theatre hall. While considering the uni-ting nature of art, İzmir without a doubt is in

need of an extensive theatre festival.

“Supporting the youth makes me happy”

You are also known by your supportive na-ture to young actors.TONBUL: We do not face problems in pro-duction but we wanted to increase the num-ber of plays. We wanted to create new plays since one actor not performing in the exis-ting plays was out of question. Therefore, we founded Tiyatro Reaksiyon (Theatre Reacti-on) with my friends from State Theatre. We collaborate with Mavi Sanat (Blue Art) Theat-re. We periodically meet with İzmir audience with different plays. We have a Project called Özgür Sahne (Free Stage) for newly discove-red actors during workshops we carried out with students enabling them to immediately meet their audience. Özgür Sahne is estab-lished in Soyer Culture and Art Factory. We want to spread out to other regions of the city as well. It is now their age and it makes me happy to support youngsters since they are not as fortunate a generation as we were. We support young actors on Özgür Sahne for them to meet their audience as soon as possible. We do not precensor so that they write and play. It is a project in which stu-dents from other cities can also participate. Moreover, I try to cast young actors in plays I am directing in State Theatre. Most impor-tantly I try to educate them at source. We make efforts to raise more honest, devoted people.

İzmir Devlet Tiyatrosu’nda

oyunculuk ve yönetmenlik yapan

Tonbul, Dokuz Eylül Üniversitesi

Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro

Bölümü’ndeki eğitmenlik

görevini de sürdürüyor.

Tonbul carries out his duties as trainer in Dokuz Eylül University Faculty of Fine Arts Department of Theatre while performs as an actor and director in İzmir State Theatre.

62 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

63İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Erken rezervasyonda%60’a varan indirimler,3 kal, 2 öde veya5 kal, 3 öde fırsatı

Son gün 15 Haziran!

(232) 723 02 66

Çeşme, Türkiye

İzmir Caddesi Saray Sokak Ilıca - Çeşme, TürkiyeTel: +90 (232) 723 02 66 Faks: +90 (232) 723 36 72

İzmir Tel: +90 (232) 484 65 88 İzmir Faks: +90 (232) 425 42 [email protected] www.viltur.com

www.villasaray-vip.com

VillaSaray’da evinizin konforu, 5 yıldızlı hizmet ile buluşuyor.Palmiyeler içinde cennetten bir köşede, tatiliniz bir rüyaya dönüşüyor.

Binlerce yıl öncesinin eserleri Efes Müzesi’nde tarihin gizemini fısıldıyor konuklarına ve eşsiz buluntularıyla dünyanın ilgisini İzmir’e çekiyor her seferinde.

Efes’in zenginliği hayranlık uyandırıyor

Fotoğraflar/Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

Fildişi Fritz M.S. 2. yüzyıl

Müze / Museum

Artifacts from thousand of years beyond whisper the ancient mystery to its visitors in Ephesus Museum and at every turn

attracts attention to Selçuk, İzmir with its unique antiques.

Treasure of Ephesus evokes admiration

The primary journey of Ephesus Muse-um of Ephesus Ancient City located in

Selçuk district started with a warehouse built in 1929 in Selçuk. Remains discove-red in diggings and collected from the surrounding area were placed in the ware-house. Construction of the south section of the museum was finalized in 1964 and the artifacts were displayed. The museum comprising of a few halls was extended by the construction of the northern section in 1976, since the area was not sufficient for the newly discovered artifacts. Muse-um consists of two main sections; archeo-logy and ethnography.

Ephesus Museum is one of the profound local museums of Europe with artifacts holding significance for Ephesus and Anatolian archeology mostly collected from the Ephesus excavations, Basilica of Saint John, Belevi Mausoleum and from other nearby surroundings. Artifacts disp-layed in the museum range from the 4th

Efes Antik Kenti’nin bulunduğu Selçuk il-çesindeki Efes Müzesi’nin yolculuğu ilk

olarak 1929 yılında Selçuk’ta bir depo oluştu-rulmasıyla başlar. Kazılarda bulunan ve çev-reden toplanan eserler depoya getirilir. 1964 yılında bugün kullanılan müzenin güneyin-deki bölümün inşası tamamlanır ve eserle-rin sergilenmesine başlanır. Birkaç salondan oluşan müze, kazılardan getirilen eserler için yeterli gelmediğinden 1976 yılında kuzey bö-lümü inşa edilerek müze genişletilir. Müze, arkeoloji ve etnografya olmak üzere iki ana bölümden oluşur.

Efes Müzesi, büyük bölümü Efes kazıları, St. Jean Kilisesi, Belevi Mezar Anıtı ve yakın çev-redeki diğer ören yerlerinden getirilen, Efes ve Anadolu arkeolojisi için çok önemli eser-leri ile Avrupa’nın en zengin yerel müzele-rindendir. Müzede sergilenen eserler M.Ö. 4. yıldan başlayıp Prehistorik, Miken, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine kadar uzanır. Sergileme klasik kronoloji takip etmemekte, eserler

buluntu yerlerine göre düzenlenmiş salon-larda bulunmaktadır.

Yamaç Evler ve Ev Buluntuları SalonuGirişte yer alan bu ilk salonda Efes Yamaç Evler kazılarında bulunan ve çoğunluğu Roma dönemine ait eserler sergilenmek-tedir. Solda evlerin plan ve kazı fotoğrafları, Sağlık Tanrısı Asklepios ve kızı Hygieia’nın heykelleri ile yanındaki birinci vitrinde tıp ve kozmetik ile ilgili eserler bulunmaktadır. İkinci vitrinde ev kültü ve kullanım eşyala-rı yer almaktadır. Bunlardan cam tepsi en ilginç olanıdır. Tam karşıda bir ev köşesin-den getirilen freskli duvardaki niş içinde Avcı Artemis heykeli ve sol yanında Sokra-tes başı ve freski bulunmaktadır. Salonun sağında İmparator Marcus Aurelius büstü, Bereket Tanrısı Priapos, İmparator Tiberius ve Livia başları, önünde bronz yılan ve sa-lonun çıkışında solda Mısırlı rahip heykel-cikleri yer almaktadır. Müzenin en önemli eserlerinden olan ve Yamaç Evlerde bulu-

65İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

nan İmparator Traian’ın doğulu barbarlar ile yaptığı savaş ve hazırlıklarının üç bölüm halinde gösterildiği fildişi friz grubu, salo-nun ortasında sergilenmektedir.

Çeşme Buluntuları SalonuEfes’te bulunan Pollio, Traian, Laecanus Bassus çeşmelerinde yapılan kazılarda çıka-rılan eserler, bu salonda sergilenmektedir. Girişin hemen solunda Tanrı Zeus’un başı ve Aphrodite’nin heykeli vardır. Salonun ortasında ise “Dinlenen Savaşçı” heykeli yer almaktadır. Sol tarafta Pollio Çeşmesi’ni süsleyen “Odysseus-Polyphemos” heykel grubu bulunmaktadır. Bu grubun karşı-sındaki heykeller Traian Çeşmesi’ne aittir. Bunlardan ilki bir ağaç kütüğüne yaslanmış durumdaki Dionysos’tur. Diğer heykeller uzanmış Satyr, göbeği üzerinde istiridye kabuğu taşıyan Aphrodite ve Androklos ile köpeğidir. Salonun sağ tarafında ise bir dizi büst yer almaktadır. Bunları da Laeca-

century B.C. to Prehistoric age, Mycena-ean, Archaic, Classic, Hellenistic, Roman, Byzantine, Seljuk and Ottoman periods. The display order is independent of clas-sical chronology and the artifacts are ex-posed in halls organized due to location of discovery.

Hall of Terraced Houses and House Finds In this first hall artifacts mostly of Roman Period recovered in Ephesus Terrace Hou-ses excavation are displayed. On the left house layouts and excavation pictures, statues of God of Medicine Asclepius and his daughter Hygieia along with the first closed display of medical and cosmetic tools. In the second display window the-re are house objects. The glass tray is the most impressive one. Right across inside the niche of the fresco wall, recovered from a house are the statue of Huntress

Artemis and on its left stands the head and fresco of Socrates. On the right side of the hall is the bust of Marcus Aurelius, heads of Rustic Fertility God Priapos, Em-peror Tiberius and Livia, with the bronze snake and on the left before the exit are figurines of Egyptian priests. One of the most illuminating pieces of the museum located in Terraced Houses, the Ivory Frie-ze, is displayed in the middle of the hall in three segments narrating the war of Em-peror Trajan against barbarians.

Hall of Fountain Finds Pieces revealed in excavations performed in Pollio, Trajan, Laecanus Bassus fountains in Ephesus are displayed in the hall. On the left side of the entrance are bust of Zeus and Aphrodite statues. In the middle of the hall “Resting Warrior” statue can be seen. On the left site “Odysseus-Polyphe-mus” statue group adorning the Fountain Pollio is located. Statues across this group

Konsül Stefanos’un Heykeli M.S. 6. yüzyılPart Anıtı’ndan bir detay

66 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

nus Bassus Çeşmesi’nde bulunan heykeller takip etmektedir.

Yeni Buluntular SalonuYeni bulunan eserlerin bir bölümü, bir-iki yıl süreyle burada teşhir edilmektedir. Sa-londa halen Eros kabartmaları ve heykelle-ri sergilenmektedir. Bunlar içerisinde M.S. 2. yüzyıla tarihlendirilen Yunuslu Eros ve ünlü Heykeltıraş Lysippos’un Eros heykeli

başının Roma devrindeki kopyası ilgi çeki-

ci eserlerdir. Salonun ayrı düzenlenmiş bir

bölümündeki vitrinlerde de Efes sikkeleri

ile bölgeden ele geçirilmiş sikke örnekleri

kronolojik olarak sergilenmektedir.

Büyük AvluMüzeye, yöre mimarisine uygun bir bahçe yapılmıştır. Burada, Belevi Mezar Anıtı’ndan parçalar, sütun başlıkları koleksiyonu, Arka-ik Döneme ait “Pamucak Kurosu”, Asia eya-

letinin Erken İmparatorluk dönemine ait gümrük kanunlarını içeren yazıt ve seçme kabartmalar dikkati çekmektedir. Avludaki alınlıkta sergilenen eserler, Odyseus-Poly-phemos grubu eserlerinin tamamlanmış kopyalarıdır ve bunların ilk kullanım yeri olduğu sanılan devlet agorasındaki tapı-nağın alınlığındaki durumunu göstermek-tedir. Bu alınlığın altında ise sütun başlıkları koleksiyonu sergilenmektedir.

Bahçenin sağ tarafında lahitler, ostothekler (ölü kül kutuları) ve steller bulunmaktadır. M.S. 2. yüzyıla ait olan lahtin özellikle süsle-meleri hayli ilginçtir. Lahtin etrafı Musaların figürleriyle bezenmiştir. Kapağındaki yazıta göre Doğu Roma Devri’nde tekrar kullanıl-mıştır. Ortadaki güneş saati yarım daire şek-linde bir zaman skalasından oluşmaktadır. Sol tarafındaki revaklı bölüm içerisinde St. Jean Anıtı’na ait Bizans Devri mermer korku-luk levhaları bulunmaktadır.

belong to Fountain Trajan. First statue is Dionysus leaning to a wood block. The other statues are resting Satyrs, Aphrodite with oyster, Androcles and his dog. On the right side are a series of busts followed by statues of Laecanus Bassus.

Hall of New FindsA part of newly discovered artifacts are displayed for one to two years here. Eros reliefs and statues are still on show. Dolp-hin and Eros dated to the 2nd century A.C., replica of Eros bust by famous Greek sculp-tor Lysippos in Roman Period are notable. In closed displays at a separately arranged section of the hall coins from Ephesus and other samples obtained from the region are chronologically exposed.

Great CourtyardA garden in compliance with the local architecture is established. Pieces from

Erkek büstüErkek başıKadın başı

67İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Mezar Buluntuları SalonuBahçeden de girişi olan salonda me-zar buluntuları teşhir edilmektedir. Sağ duvardaki çizimlerde Anadolu’daki ölü gömme adetleri gösterilmektedir. Solda-ki ilk vitrinde St. Jean Kilisesi Takip Kapısı önünde bulunan bir Miken mezarından (M.Ö. 14.-13.yüzyıl) çıkarılan eserler, sağ-daki vitrinde de Efes ve civarındaki me-zarlardan bulunan cam eşyalar teşhir edilmektedir. Salonun sonunda sağda bir stel, solda ise Ana Tanrıça kabartmaları sergilenmektedir.

Efes Artemisi SalonuMüzenin bu salonunda dünya müzelerinin na-dir eserlerinden olan Efes Artemisi kült heykel-leri ve tapınağa bırakılan kıymetli adak hediye-lerinin bir bölümü yer almaktadır.

Birbirinden güzel iki Artemis heykeli, şöh-retlerine uygun bir şekilde ziyaretçilere sunulmaktadır. Bunlar Roma dönemine ait

Belevi Mausoleum, a collection of capi-tals, “Pamucak Kouros” of Archaic Period, inscriptions of custom regulations of Early Imperial Period of Roman Province of Asia and selected reliefs are noteworthy. Ar-tifacts displayed in the pediment of the altar are complete replicas of Odysseus – Polyphemus group of artifacts indicating the status as of their original location as-sumed as the temple pediment in state agora. Below this pediment are exposed the capitals.

There are sarcophagi, ostothecs and steles on the right side of the garden. Especially ornaments of the sarcophagus of the 2nd century A.C. are highly interesting. It is enriched by Moses figures. According to the inscriptions on the lid it was reused in Eastern Roman period. The sundial in the middle consists of a semicircle time sca-le. Within the arcaded section there are marble balusters of Saint Jean Monument from Byzantine.

Dinlenen Savaşçı Heykeli M.S. 1. yüzyıl

Artemis Heykeli

Efsaneleriyle ünlü ay

tanrıçası Artemis heykelleri,

yunuslu Eros heykelciği, ünlü

düşünür Sokrates’in heybetli

baş heykeli Efes Müzesi’nin

dünyaca tanınmış

eserlerinden sadece birkaçı.

Sculptures of the goddess

of the moon famous for

her myths, Artemis, Eros

with the Dolphin figurine,

monumental bust of

famous philosopher

Socrates are only a few

of the many world famed

arts of Ephesus Museum.

Vazo

olup, kazılar sırasında Efes Prytaneion’da bulunmuştur. Soldaki heykele “Büyük Artemis”, karşısındakine ise mermerin cinsinden dolayı “Güzel Artemis” adları verilmiştir. Artemis Tapınağı sunağını süs-leyen dört atlı arabanın atlarından biri, Artemisli kabartmalar ve Artemision’un kurşun su borusu örnekleri de bu salon-dadır.

İmparator Kültleri ve Portreleri SalonuBu salonda genellikle imparator ve aile-lerinin büstleri görülmektedir. ‘Artemis Salonu’ tarafındaki girişin hemen sağın-daki heykel, konsül Stephanos’a aittir. Sol tarafta duvardaki Hadrian Tapınağı fotoğrafının iki yanında aynı tapınağın orijinal frizleri görülmektedir. Ortada bulunan sunak Domitian Tapınağı’nın “U” şeklindeki sunağının bir parçasıdır. Üç tarafı kabartmalıdır. Salonun çıkışın-da İmparator Domitian’ın dev heykeli-nin bulunan parçaları sergilenmekte-dir. Ayrıca İmparator Augustus ve karısı Livia’nın heykelleri ve Part Anıtı’nın bazı parçaları da bu salonu süslemektedir.

Hall of Tomb FindsTomb remains are exposed in the hall which can be entered also from the gar-den. In drawings on the right wall burial ri-tuals of Anatolia are indicated. In the disp-lay window on left artifacts revealed from a Mycenaean tomb (14 – 13th century B.C.) found on Persecution Gate of Saint John Basilica, and on right side glass objects fo-und in graves near Ephesus are displayed. A stele on the right side and Mother God-dess reliefs on the left side of the hall are exposed.

Hall of Artemis of Ephesus In this particular hall dedicated to Artemis, statues of Artemis of Ephesus as rare arti-facts of world museums and some precio-us votives brought to the temple are disp-layed. Two Artemis statues, one of which is more beautiful than the other, are pre-sented to visitors in a manner matching their reputation. These statues belong to the Roman Period and are revealed during archeological excavations at Prytaneion, in Ephesus. The statue on the left is cal-led “Great Artemis” and the one across is called “Beautiful Artemis” as it was made

Lahit Kabartması

Artemis Heykeli

70 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Hikmet Gürçay Sanat GalerisiBu salonda dikkat çeken geçici sergiler ile resim ve el sanatları ürünleri, öğrenci ça-lışmaları, günümüz resim ve heykel sanat-çılarının ürünleri dönüşümlü olarak sergi-lenmektedir.

Küçük Avlu ve Ön BahçeKüçük avluda bir kafeterya yer almakta ve ilgi çekici eserler sergilenmektedir. Müze-nin giriş kısmında Hermeros heykeli, ön cephesinde ise girlantlı iki lahit ile gladya-tör stelleri yer almaktadır.

Etnografya BölümüMüze binasının batısında kalan Saadet Ha-tun Hamamı’nın, 1972 yılında onarım ve çevre düzenlemesi yapılmış, hamam ve yaşayan el sanatlarından oluşan Etnograf-ya Müzesi olarak düzenlenmiştir. Revaklar, eski Türk çarşılarını çağrıştıran arastalar şeklinde düzenlenip, 1995 yılında ziyaret-çilerin beğenisine sunulmuştur. Urgancılık, kantarlar, değirmen taşları, Türkmen Çadırı gibi sergilemelerin yanında göz boncuğu atölyesi, bakırhane, kılıç vitrini, gülsuyu ve gül yağı üretiminin yapıldığı gülhane, cici

of good quality of marble. One of the four horses of the carrier furnishing the altar of Artemis Temple, Artemis reliefs and lead water pipe samples of Artemision are displayed in the hall.

Hall of Emperor Cults and PortraitsIn this hall there are mainly busts of emperor’s and imperial families. The sta-tue located on the right side of the “Ar-temis Hall” entrance belongs to consul Stephanos. Original friezes of Temple of Hadrian are seen on the left wall on both sides of the temple picture. The altar in the middle is a part of the U-shaped altar of Temple of Domitian, with reliefs on three sides. Discovered findings of Emperor Domitian’s colossal statue are displayed on the exit. Moreover, statues of Emperor Augustus and his wife Livia and some pie-ces of Part Monument embellish the hall.

Hikmet Gürçay Art GalleryRemarkable exhibitions, art and handic-rafts, works of scholars, works of today’s artists and sculptors are alternately disp-layed.

Müze, arkeoloji

ve etnografya

olmak üzere iki

ana bölümden

oluşuyor.

Museum consists of

two main sections;

archeology and

ethnography.

Mozaik Duvar Freski

71İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

berber olarak anılan berber dükkanı, saz evi gibi mekanlarla eski Türk kültürünü yansıtan bir bölüm oluşturulmuştur. Saa-det Hatun Hamamı’nda ise Türk hamam kültürüne ait eserler sergilenmektedir. Müze konferans salonunun da yer aldığı bu bölüm ziyarete kapalıdır. Bazı etkinlik programlarında açılmaktadır.

Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzele-rinden Efes Müzesi’nin yılda ortalama 200 bin ziyaretçisi vardır. Haftanın her günü açık olan müzeyi yaz aylarında 08.30-19.00, kış aylarında ise 08.00-17.00 saatleri arasın-da gezmek mümkün.

Nasıl gidilir?İzmir’e 74 kilometre uzaklıkta olan Sel-çuk ilçesine, İzmir otogarından periyodik kalkan minibüslerle veya İzmir garından hareket eden tren seferleriyle ulaşım sağ-lanabiliyor.

Small Courtyard and Front Garden There is a cafeteria in the small courtyard and intriguing artifacts are displayed the-rein. Statue of Hermeros in the entrance and on the front side two sarcophagi with garlands and gladiator steles are situated.

Ethnography SectionSaadet Hatun Bath situated on the east of the museum building is arranged as Eth-nography Museum together with repair works and landscaping in 1972 comprising of public bath and living handicrafts. Por-ticos rearranged as to resemble old Turkish bazaars are presented to the attention of visitors in 1995. Along with exhibitions of weaving, weighbridges, ground stones and the Turkmen Tent (Türkmen Çadırı) there is a section reflecting early Turkish culture comprising of amulets workshop, cupper factory, closed display for swords,

rose water and attar production center, barber shop known by the name “little barber”, saz (musical instrument) house. Artifacts reflecting the Turkish bathing culture are presented in Saadet Hatun Bath. This section including the museum conference hall can only be visited during defined occasions.

Ephesus Museum being one of the best known museums of Turkey welcomes approximately 200 thousand visitors an-nually. You can visit the museum every weekday within hours 08.30 – 19.00 in summer season and from 08.00 – 17.00 in winter season.

How to get there?Transportation to Selçuk District (74 kilo-meters to İzmir) can be provided by bus from İzmir station or by train from İzmir terminal.

Saadet Hatun Hamamı 16. yüzyıl

72 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

73İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

74 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

İzmir bir kez daha unutulmaz bir müzik şölenine sahne oldu, cazın ünlü isimleri enstrümanlarına İzmir için ses verdi.

“Ritmik melodilerin müziği”

CAZTürkiye’nin en gözde turizm destinas-

yonu, bu defa sanatın adresi oldu. Özellikle uluslararası etiketli kültür sanat aktivitelerinin, turizm hareketliliğine sağ-ladığı katkı yadsınamaz bir gerçek. Turiste tarihsel, kültürel ve doğal güzelliklerini harmanlayıp sunmayı başarabilen İzmir’de de yoğun katılımlı, zengin içerikli pek çok sanat etkinliği düzenleniyor. Sanatseverle-rin her yıl iple çektiği bu organizasyonların en önemlilerinden biri de İzmir Kültür Sa-nat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) düzenlediği İzmir Avrupa Caz Festivali.

Bu yıl 18.’si gerçekleştirildi İzmir Avrupa Caz Festivali’nin. Dünyada caz müziğinin yapı taşlarından sayılan birçok sanatçı ve grup, kulakların pasını silmek için İzmir’e konuk oldu.

İKSEV’in İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği 18. İzmir Avrupa Caz Festivali, 2 Mart Çarşamba günü, 9. Caz Afişi Yarışması sergisi, ödül töreni ve “Egg Project” Quartet Konseri ile başladı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni (AASSM) dolduran sanatseverler, Rober-to Nannetti (gitar), Franco Fabbrini (bas), Francesco Petreni (davul & perküsyon) ve

The most distinguished tourism desti-nation of Turkey has become a haven

for art this time. It’s an undeniable fact that international culture and art activities make a significant contribution to tourism mobility. Various content-rich artistic ac-tivities with keen participation have been organised in İzmir, a city able to blend and present well its historic, cultural and natural beauties. The İzmir European Jazz Festival, organised by İKSEV (İzmir Founda-tion for Culture, Arts and Education) and eagerly awaited by art-lovers in every year, is one of the most important of these or-ganisations.

The İzmir European Jazz Festival was or-ganised for the 18th time this year. Nu-merous artists and groups, being principal members of jazz music in the world, have been hosted in İzmir to warm the cockles of the hearts.

18th İzmir European Jazz Festival, organ-ised by İKSEV with the contributions of İzmir Metropolitan Municipality, started on the 2nd of March 2011 with the exhi-bition of the 9th Jazz Poster Contest, the award ceremony and the concert of ‘’Egg

Sanat / Art

Urszula Dudziak

75İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

İzmir has once more been the showplace of an unforgettable music festival and distinguished artists of jazz music tuned their instruments for the pearl of the Aegean.

Music swinging in rhythmic melodiesJAZZ

Mirco Mariottini’den (klarnet) oluşan, pi-yanist Alessandro Giachero ve trompetçi Mirco Rubegni’nin konuk sanatçı olarak yer aldığı “Egg Project” Quartet ile eşsiz iki saat yaşadı. İki yıl önce de katıldıkları festivalin ardından İzmir anılarını ‘Urla’ adlı albümde toplayan Egg Project Quartet Grubu, bu yılki konserde albümün parçalarını da İz-mirlilerle paylaştı.

Egg Project Quartet’in göz dolduran per-formansıyla başlayan caz günleri, İzmir’e yakışır güzellikte konserlerle sürdü. İzmirli sanatseverler, dünyanın hayranlıkla takip ettiği Wolfgang Muthspiel Trio, Louis Scla-vis Trio, Nabatov&Wogram Duo, Urszula Dudziak Superband ve Bik Bent Braam gruplarına ilgilerini, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin koltuklarını doldurarak gösterdi.

18 yılın en iyi programının sunulduğu 18. İzmir Avrupa Caz Festivali’nin kapanış kon-seri de görkemine yakışır nitelikteydi. Türk müziğinin dünyaya açılan isimlerinden Er-kan Oğur, 8 Mart’taki son konserde sahne-ye Anatolian Blues projesinde birlikte yer aldığı Ozan Musluoğlu, Turgut Alp Bekoğ-lu, Engin Recepoğulları, Çağrı Ser

Project’’ Quartet. The art-lovers, over-flowing the Ahmed Adnan Saygun Arts Centre (AASSM), sat through two hours of a unique experience to watch the ‘’Egg Project’’ Quartet consisting of Roberto Nannetti (guitar), Franco Fabbrini (bass), Francesco Petreni (drum & percussion) ve Mirco Mariottini (clarinet) accompanied by Alessandro Giachero on the piano ve trumpet player Mirco Rubegni as guest artists. The ‘’Egg Project’’ Quartet who recollected their memories after their participation in the festival two years ago in an album called ‘’Urla’’, also shared

pieces from this album with İzmirians during their concert of this year.

The jazz days which started with the bril-liant performance of ‘’Egg Project’’ Quar-tet continued with fine concerts in har-mony with the beauty of İzmir. Art-lovers from İzmir manifested their interest to groups such as Wolfgang Muthspiel Trio, Louis Sclavis Trio, Nabatov & Wogram Duo, Urszula Dudziak Superband ve Bik Bent Braam, all internationally acclaimed, in overfilling the seats of Ahmed Adnan Saygun Arts Centre.

76 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

tel, Sinan Cem Eroğlu, İzzet Kızıl ve Volkan Çanakkaleli ile birlikte çıktı.

Festivalin caz eğitimine katkısı Özellikle gençlerin ilgi gösterdiği konserler dizisinin yanı sıra İzmir Avrupa Caz Festi-vali, caz eğitimine karşı duyarlılığı ile de benzerlerinden ayrılıyor. Bu yıl ki festivalde de beş caz tarihi semineri ve bir haftalık Caz Atölyesi Enstrüman ve Comba Sınıfları çalışmaları caz meraklılarını sevindirdi. Caz atölyesi enstrüman ve combo sınıfları ça-lışması bu yıl dört öğrencinin burs kazan-masını da sağladı. İzmir İtalyan Konsolos-luğu ve Siena Caz Vakfı işbirliği ile yapılan bir haftalık atölye çalışmalarına katılan 20 genç sanatçı arasından Saksafoncu Erdo-ğan Tunalı ve Trompetçi Sercen Kerpiççiler 24 Temmuz – 7 Ağustos 2011 tarihleri ara-sında yapılacak 41. Siena Uluslararası Caz Ustalık Sınıfları’na katılma hakkı kazandı. Piyanist Tugan Turgut ve Gitarcı Fethi Can Köse’ye ise yine Siena’da Eylül 2011’de ya-pılacak Kind of Blue Ustalık Sınıfları bursu verildi.

The closing concert of the 18th İzmir Eu-ropean Jazz Festival, already furnished with the best programme offered of 18 years of existence, was in accordance with the taste of its splendour. At the clos-ing concert on the 8th of March, Erkan Oğur, an eminent personality of Turkish music opening up to the world, got on the stage together with Ozan Musluoğlu, Turgut Alp Bekoğlu, Engin Recepoğulları, Çağrı Sertel, Sinan Cem Eroğlu, İzzet Kızıl and Volkan Çanakkaleli who have all worked with him at the Anatolian Blues project.

Festival’s contribution to jazz education

Alongside with the concerts in which a relatively younger audience showed in-terest among others, the importance it attaches to jazz education distinguishes the İzmir European Jazz Festival from similar festivals. Five seminars about the history of jazz, a one week jazz workshop

and instrument and combo working classes, warmed the cockles of the hearts of jazz lovers during this year’s festival. Four students were granted scholarships within the frame of the studies of in-strument and combo classes of the jazz workshop.

Among the 20 young performers who participated in the one week workshop, organised in cooperation with the Italian Consulate in İzmir and Siena Jazz Foun-dation, saxophonist Erdoğan Tunalı and Trumpet Player Sercen Kerpiççiler won the right to take part in the 41st Siena In-ternational Jazz Master Classes that will be held between July 24 and August 7, 2011. Pianist Tugan Turgut and Guitarist Fethi Can Köse were granted the scholar-ship of Kind of Blue Master Classes that will also be organised in Siena in Septem-ber 2011.

Caz müziğinin

uluslararası

isimleri,

İzmir’de

ezgilerini

bıraktı.

International

personalities

of jazz music

have left their

chords in İzmir.

77İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kapılar ardında Agios Voukolos Kilisesi

Kapılar ardında Agios Voukolos KilisesiYıl 1886. Tek tek taşları diziliyor Agios Voukolos Kilisesi’nin. Rum Ortodoks Ermeni Cemaati’nin fedakâr birikimleriyle can bulan bir tarih yeniden yazılmaya başlıyor. Yazı/Article: CİHAT PEHLİVANOĞLU Mimar/Architect Fotoğraflar/Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

Mimari / Architecture

Karşımdaki yapı ikizlerin bakışları gibi beni sarıyor. Yıl 2000...Sayın Prof. Dr.

Metin Sözen önderliğinde kilise içerisin-de, etrafındaki metruk ek yapılarda ve kü-tüphane binasında bir keşif gezisindeyiz. Akşam saatleri. Kubbe büyük bir bölü-münden delinmiş ve içeriye tüm dış hava etkilerini almakta, yağmur tanelerinden bazısı üzerimize düşüyor, etrafta alaca bir is, karanlık göze çarpmakta...

Kilisenin zamana direndiği her halinden belli, kalabalık bir çoğunluk etrafını sarmış, kimse ona sormuyor. ‘İçinde kabuklarının altında neyi, neleri saklıyorsun? diye...

Yıl 1886.Tek tek taşları diziliyor Agios Vouko-los Kilisesi’nin. Rum Ortodoks Ermeni Cemaati’nin fedakâr birikimleriyle can bu-lan bir tarih başlıyor. 19. yüzyılın ikinci ya-rısında Anafartalar Caddesinde ve kahve-hanelerinde kilisenin yapılışı konuşuluyor etraflıca.

Duvarlar yükseliyor. Önce ana yapı, ar-dından diğerleri ve en son dış duvarlar. O zamanlar Rum kesiminin nüfusunun yo-

ğun olduğu dönemin bir eseri, yapı. Kilise işlevini 1922 yılına kadar sürdüren yapı, cemaatinin İzmir’den ayrılması üzerine yıl-larca terk edilmiş bir durumda kalmış. 1924 yılının şubat ayında Atatürk’ün isteği üze-rine Asar-ı Atika Müzesi’ne dönüştürülerek kullanılması planlanan kilise, yangından etkilenmemiş ama zamanın etkilerini de göstermeye başlamış.

Müze işlevi ilerleyen zamanlarda değişmiş. Kültür Bakanlığı tarafından opera çalışma salonu olarak hizmet veren yapı, talihsiz bir yangın sonrasında da artık kullanılma-mıştır.

Müze döneminde burada görev yapan heykeltıraş Cahit Koççoban, narteks altında giriş kısmında camlı bir ek bölümün ilk gö-rev yeri olduğunu aktarmıştır. Koççoban’ın hatırladığı kadarıyla, Cumhuriyet’in ilanı ile müzecilik çalışmalarının önem kazanma-sıyla birlikte, kimi kabartmalar, heykeller, frizler ve birçok tarihi eser kurtarılarak bah-çesinde korunmuştur. 1951 yılında müze buradan fuar alanına taşınır. Mülkiyeti Maliye Hazinesi’ne ait olan yapı, 17 Ocak 1975 tarih ve 152 sayılı genelgeyle korun-ması gerekli kültür varlığı olarak tescil edil-

Year 2000… We are at an expedition under the lead of Prof. Dr. Metin Sözen

inside the church, in deserted attach-ments around and the library. Evening hours. Dome is worn through and takes in all weather outside. We feel the rain drops, fume surrounds us, and darkness greets the eye.

You can tell that the church stands up to time. It is surrounded by the crowd yet no one asks “What are you hiding beneath your shell?”

Year 1886.First stones of Agios Voukolos Church are tiled one by one. A history enlivened by devoted richness of Eastern Orthodox Ar-menian Community is re-written. In the second half of the 19th century everyone on Anafartalar Street is talking about the church being built.

Walls are rising. First the main structure, then others and finally exterior walls. The building is the art of time in which the Greeks were densely populated. The build-ing used as a church until 1922 was aban-

Agios Voukolos Church behind doors

Year 1886. One by one the stones of Agios Voukolos Church are being laid. A history enlivened by devoted richness of

Eastern Orthodox Armenian Community is re-written.

79İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

miştir. 2003 yılında yapı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilmiştir.

2004-2007 yılları arasında İzmir Yüksek Tek-noloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesi Mimari Restorasyon Bölümü tarafından hazırla-nan restorasyon projesi, İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca onaylandıktan sonra yapım ihalesi gerçekleştirilip, 17 Aralık 2008’de yer teslimi yapılarak restorasyon çalışmala-rı başlamıştır.

Basmane - Ayavukla Kilisesi Restorasyon Projesi ve Uygulama Danışmanlığı İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Prof. Dr. Başak İpekoğlu yöneticiliğinde gerçekleştirilmiştir.

Kilisenin narteksi (Kiliselerde sahna giril-meden önce gelen, sahından sütunlarla ya da duvarlarla ayrılan bölüm) kolon di-

doned for years after the Greek communi-ty had left İzmir. The church converted to Asar-ı Atika (Relic) Museum on request of Atatürk in February 1924 was not affected by the great fire but started to bow to the affect of time.

Its function as a museum varied in time. The building serving as the opera hall for the Ministry of Culture was no longer used after an unfortunate fire.

Sculptor Cahit Koççoban serving in the museum cited the glassed partition at-tachment in the entrance under the nar-thex as his primary station. As far as Koçço-ban recalls, with the proclamation of the republic museum studies gained impor-tance and reliefs, sculptures, friezes and many historical artifacts were relieved and protected in the museum garden. In 1951 the museum is removed to the fairground. The building owned by the Treasury is reg-

80 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Ayavukla Kilisesi genel görünüm

zisinin çevrelediği yarı açık giriş mekânıdır. Kadınlar bölümü galeri katında narteks üzerinde konumlandırılmıştır ve tüm iç mekâna hâkimdir. İç mekân da transept ortasında kubbe, yanlarda yarım çapraz tonoz, giriş hol kısmı ve apsis (Kiliselerde koronun arkasında bulunan ve camilerdeki mihrap kısmının karşılığı olan, yarım daire veya yarım çokgen şeklinde örtülü kısım) önünde aynalı çapraz tonoz ve apsis üstü yarım kubbe ile örtülmüştür.

Kilise tek nefli (tapınmaya ayrılmış olan geniş bölüm anlamına gelen sahın keli-mesinin Fransızca karşılığı), tek apsisli ve transeptli (Kiliselerde orta sahnın koroya yakın bölümünde sahna dik olan ve orta sahınla birlikte bir haç şekli meydana geti-ren uzunca sahın) bir düzendedir. Duvarla-rı moloz taş ve tuğla örgü tekniğiyle yapıl-mıştır ve cephede kat aralarında ve saçak altında tuğla silmeler yer almaktadır. İki sıra halinde pencere dizisi ile çevrili ibadet mekânı dört köşede korent düzeni benzeşen sütunlarla süslenmiştir. Tuğla boşaltma kemerleri, ince yontu kes-

istered as cultural assets subject to preser-vation by the circular 152 dated January 17, 1975. In 2003, the building is allocated to İzmir Metropolitan Municipality.

Restoration Project prepared by the Depart-ment of Architectural Restoration of Faculty of Architecture in İzmir Institute of Technol-ogy between 2004 and 2007 was tender for implementation following the approval of İzmir Cultural and Natural Heritage Con-servation Regional Board. On December 17, 2008 restoration activities commenced after site delivery. Basmane – Ayavukla Church Restoration Project and Implemen-tation Consultancy were carried out by İzmir Cultural and Natural Heritage Conservation Regional Board, İzmir Metropolitan Munici-pality and Prof. Dr. Başak İpekoğlu.

Narthex of the church (the section in churches separated from the nave with pillars or walls before entering the nave) is the semi-open entrance space circled by range of columns. Women’s section is situated above the narthex on the tra-

verse capturing the inner space. The inner space transept is covered by the dome in the middle, semi-cross vault on the sides, entrance hall section and abscissa (the part behind church choirs, corresponding to altars in mosques covered in the shape of semi-circle or semi-polygons) cross ca-vetto vault in front and hemidome over abscissa.

The layout of the church can be de-scribed as single naved (the wide section designed for worshipping), with single abscissa and transept (the long nave in churches close to the choir and perpen-dicular to the nave, forming a cross figure). The walls were built with quarry stones and brickwork technique, with brick lin-ings between stories on façades and un-der eaves.

The prayer place encircled by two rows of windows is graced with columns in Corinthian order. Brick relieving vaults, hammer dressed face stones, window and door frames com-pose architectural elements of façades. Res-

82 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

me taş, pencere ve kapı söveleri cephede mimari öğelerini oluşturmaktadır. Kilise ve dört adet müştemilat binasının restoras-yon ve çevre düzenlemesi çalışmaları 2010 yılı sonunda tamamlanmıştır. Kilise, sosyal aktivite merkezi ve çok amaçlı kültür salo-nu olarak restore edilmiş ve bahçenin batı kısmında yer alan müştemilat binası Basın Müzesi olarak kullanılmak üzere İzmir Gaze-teciler Cemiyeti’nin kullanımına sunulmuş-tur. Diğer ek yapılar ise muhtarlık ve çocuk kütüphanesi olarak düşünülmüştür.

Yoğun bir emeğin eseri Büyük tarihi yapıların restorasyonu, özve-rili çalışma ve büyük emek istemektedir. Uygulamayı üstlenen firma, uzman kad-rosuyla restorasyonu, kilisenin o ilk taşını koyan ustanın hassaslığında sürdürmüş ve özellikle narteksin üst kısmında yapının beden duvarında dışa doğru 25 santimet-re mesafeyi geçen dışa sarkmalar, özel tek-niğiyle içe doğru gerdirilerek beden duvarı olması gereken düşey mesafesine yeniden getirilmiştir. Bakan gözler için verilen eme-ğin büyüklüğü kuşkusuzdur. Ancak, kilisenin

toration and landscaping activities of the church and four annexes were finalized at the end of 2010.

The church is renovated as a social ac-tivities center and multi purpose culture hall. The outhouse building located at the west side of the garden is provided to İzmir Association of Journalists to be used as the Press Museum. Other outhouses are considered for the office of mukhtar and children’s library.

Outcome of intensive labor Restoration of great historical structures requires devoted endeavor and tremen-dous effort. The firm undertaking the im-plementation has pursued the restoration with their expert staff with the very deli-cacy of the craftsman who placed the first stone of the church. Especially the out-ward dilatations exceeding 25 centimeters on the main wall on the upper part of the narthex were tightened with its special technique hence reinstating the main wall

83İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

restorasyonunda gözle görülmeyen nice emekler de saklıdır. Bugünün teknolojik dünyasında ve gelişmiş yapım teknikleri-nin doruğunda tarihi yapıların restorasyo-nu geçmişimizi yeniden keşfetmek için bir fırsattır.

Farklılıkların gözetilmediği bir ortam-da, emekle inşa edilmiş kilise, bugün mahallesine yeniden kazandırılmıştır. Sosyal aktivite merkezi olarak hizmet vermesi planlanan kilisenin, ona ilk ta-şını sunanların hatıralarında yaşatılması için belli dönemlerde ibadete açılması, dönemin ruhunun yeniden kazanılması için bir muhabbet konusu olabilecektir. Kapısında Arkeoloji Müzesi kabartması-nı taşıyan, Basmane Kapılar mevkiindeki Ayavukla Kilisesi, ışığı taşıyan eller saye-sinde günümüze ulaştığı gibi, gelecek zamanlara da ulaşacaktır.

Unutulmayan günlerin tarihini duvarları arasında gizleyen, kilisenin restorasyo-nu kapsamında iç mekanda restorasyon gören duvar tasvirleri, o günden bize yeniden bakıyor. Sanki 22 yıl öncesinden bakar gibi...

to its actual vertical distance. For those who can appreciate extent of the effort is beyond doubt. However, many invisible efforts are hidden within the restoration of the church. Restoration of historical struc-tures with today’s technology and ad-vanced implementation techniques is an opportunity for us to rediscover our past.

In an environment free of discrimination, a church built with endeavor is now re-trieved. The church now intended to serve as a social activities center may pave the way for regaining the spirit of former era, to be opened to worship in given periods in order to cherish the memory of those who presented the first stone. Agios Vou-kolos Church in Basmane Kapılar area, bearing the Archeological Museum em-bossment on its door will reach the days to come as it has reached today in virtue of hands carrying the light.

Interior icons concealing the history of un-forgettable days within walls, renovated within the scope of restoration are now looking at us again from beyond. As if looking from 22 years beyond…

84 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Restorasyon gören duvar tasvirleri

85İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Hamza Rüstem Fotoğraf Evi, sararmış karelerde

geçmişe gülümseten bir yolculuk yaptırıyor.

Fotoğraf karelerinin ardındaki hayatlar

Fotoğraflar/Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

Karşıyaka Municipality Hamza Rüstem Photography House created a nostal-

gic breeze in the district. Photography Ho-use put into service with a joyful, splendid opening ceremony held in April 14 serves also as a museum besides hosting eternal frames taken by a doyen of the profession, Hamza Rüstem.

Hamza Rüstem born in 1872 in Crete lear-ned the art of photography from one of the famous figures of Ottoman Photog-raphy History Rahmizade Behaeddin Be-diz. A colorful individual of İzmir, Rüstem after practicing his profession in Crete for a while opened his own studio in İzmir fol-lowing the Exchange between Turks and Rums.

The archive and collection Hamza Rüstem created in years was taken into preserva-tion by his grandson Mert Rüstem and was enriched in a professional collecting manner. Hamza Rüstem Photography Ho-

Sadece fotoğraflar değil,

Fotoğraf Evi’nde antika

fotoğraf makineleri,

cam negatifler,

tarihi belgeler de

meraklılarını bekliyor.

Not only photos but

antique cameras,

glass negatives and

historical documents

wait for enthusiasts in

Photography House.

Karşıyaka Belediyesi Hamza Rüstem Fotoğraf Evi, ilçede nostaljik bir esin-

ti yarattı. 14 Nisan’da yapılan görkemli ve neşeli bir açılış töreni ile hizmete giren Fo-toğraf Evi, mesleğin duayenlerinden Ham-za Rüstem’in çektiği ölümsüz karelere ev sahipliği yapmanın dışında bir müze işlevi de görüyor.

1872’de Girit’te doğan Hamza Rüstem, fotoğrafçılık mesleğini, Osmanlı Fotoğraf Tarihi’nin ünlü figürlerinden Rahmizade Behaeddin Bediz’den öğrenmiş. Girit’te bir süre mesleğini icra eden ettikten son-ra, mübadelenin ardından İzmir’de kendi fotoğrafhanesini kuran Rüstem, İzmir’in renkli kişiliklerinden biridir.

Hamza Rüstem’in yıllar içinde oluşturdu-ğu arşiv ve koleksiyonu, zaman içinde to-runu Mert Rüstem tarafından muhafaza altına alınmış, yanı sıra profesyonel bir koleksiyonculuk anlayışı ile zenginleştiril-miş. Hamza Rüstem Fotoğraf Evi, bu arşiv

Hamza Rüstem Photography House travels you in time through faded frames.

Lives behind the frames

Nostalji / Nostalgia

86 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

use opened as a result of his grandson do-nating photographs, ancient documents, cameras, glass negatives, related material and equipments selected from this archi-ve and collection to Karşıyaka Municipa-lity which provided the allocation of the house, architectural design, photographic concept and design opportunities.

Contributing to cultural values Hamza Rüstem Photography House is a valuable project with its multi layered cultural importance. For reasons, unders-tanding of antique and history, cameras of significance are specially designed by Er-tuğ Balkan. Mobile and portable Camera Obscura models, snapshot cameras, studi-os and dark rooms created as per original and simulative elements, provide us the digital age people with the opportunity to recognize classical/traditional photog-raphy culture and to compare with current photography applications.

ve koleksiyondan seçilen cam negatifler, fotoğraflar, antika belgeler, fotoğraf ma-kineleri, ilgili malzeme ve teçhizatın, to-runu tarafından Karşıyaka Belediyesine bağışlanması ve Karşıyaka Belediyesinin mekân tahsisi, mimari tasarım, fotoğrafik konsept ve tasarım olanaklarını sağlama-sıyla açıldı.

Kültürel değerlere katkı sağlıyor Hamza Rüstem Fotoğraf Evi, çok katman-lı bir kültürel öneme sahip olmasıyla da değerli bir proje. Nedenlerine gelince; Antika ve tarihi anlama, öneme sahip fo-toğraf makineleri, özel olarak Ertuğ Balkan tarafından tasarlanmış. Mobil ve taşınır Ca-mera Obscura modelleri, alaminüt maki-ne, orijinal ve simülatif unsurlarla meydana getirilmiş stüdyo ve karanlık oda mekan-ları, dijital çağda yaşayan bizler için klasik/geleneksel fotoğraf kültürünü tanıma ve günümüzün fotoğraf uygulamaları ile kar-şılaştırma yapma olanağı sağlıyor.

87İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi’nde, 1940-1948 yıllarına ait cam negatiflerlemeydana getirilen üç ışıklı pano, Türk toplumunun bu dönemdeki özelliklerine işaret eden etnografik birer panorama aynı zamanda.

Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi’nde çekil-miş olan, yanı sıra Mert Rüstem’in eski fo-toğraf koleksiyonunda yer alan fotoğraf-lardan seçilerek meydana getirilen portre galerileri, vernaküler (yerli) fotoğrafın an-lam ve önemini ifade ediyor.

Rahmizade Behaeddin Bediz’in, Hamza Rüstem’in, her biri fotoğrafçılıkla meşgul olmuş oğullarının fotoğraflarının ve Ham-za Rüstem’in bazı özel eşyalarının yer aldığı Hamza Rüstem Salonu, bir Giritli ve bir İz-mirli olarak kendisini daha yakından tanı-ma olanağı da veriyor.

Kişiliği ve faaliyeti ile İzmir’in kent belle-ğinde yer etmiş, ama aynı zamanda da içimizden biri Hamza Rüstem’e böylesine değer verilmesi ve Karşıyaka Belediyesinin Hamza Rüstem Fotoğraf Evi’ni tesis ederek ziyarete açması, kent ve fotoğraf kültürleri açısından anlamlı bir girişimdir. Karşıyaka Belediyesi, Karşıyaka’nın bir turizm beldesi haline gelmesi için yoğun bir çaba içinde-dir. Bu çerçevede, Latife Hanım Anı Evi, Bi-lim Müzesi, Arkeoloji Müzesi gibi kurumlar-la birlikte, Hamza Rüstem Fotoğraf Evi’nin de ilçenin turizm potansiyeline katkıda bulunması kaçınılmazdır.

Pazartesi günü hariç, haftanın her günü 09.00 - 12.00 saatleri arasında ziyaret edi-lebilen Hamza Rüstem Fotoğraf Evi’ndeki konferans ve toplantı olanakları, açık ve ka-palı sergi alanları, yerli ve yabancı fotoğraf severlerin, fotoğraf uzmanlarının, sanat-çıların diyalog ve ortak çalışmaları için de ideal bir ortam sunmaktadır.

The tri-light panel composed of glass ne-gatives of 1940-1948 in Hamza Rüstem Studio is an ethnographic panorama ref-lecting the characteristics of Turkish soci-ety at the time.

Portrait galleries composed of pictures from the old photography collection of Mert Rüstem and those taken in Hamza Rüstem Studio expresses the value and significance of vernacular (local) photog-raphy.

Hamza Rüstem Hall where some personal belongings of Hamza Rüstem and pictures of his and Rahmizade Behaeddin Bediz’s sons all of whom had been involved in this profession, gives the chance to get to know him as a Cretan and an İzmirian. Cherishing the memory of Hamza Rüs-tem who with his personality and doings is noted in the memory of İzmir, who was yet one of us while Karşıyaka Municipality putting Hamza Rüstem Photography Ho-use to service is a meaningful attempt in means of city and photography cultures. Karşıyaka Municipality shows great effort in transforming Karşıyaka to a tourism district. Within this scope contribution of Hamza Rüstem Photography House along with Latife Hanım Memorial House, Scien-ce Museum, and Archeological Museum to the tourism potential of the district is inevitable.

Hamza Rüstem Photography House open on all week days within hours 09.00 – 12.00 but Mondays, presents an ideal environ-ment for joint studies and conversations of local and foreign photography lovers, photography experts and artists with con-ference and meeting possibilities, indoor and outdoor exhibition areas.

88 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

89İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Tek Tanrı inancının yaygınlaşmasının öncülerinden İlyas Peygamber’in

adına inşa edilen Profitis Elie Kilisesi ve St. Anne Vadisi, günümüzde

Yeşildere olarak anılan bölgenin değerini gösteren işaretlerden biri.

Profitila’dan Yeşildere’ye

Yazı /Article: Prof. Dr. ÇINAR ATAY Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama BölümüDokuz Eylül University Faculty of Architecture Department of Urban and Regional Planning

Prophet Elias (Elie, Elijah, İlias, Hλίας), pi-oneers of initiation and promulgation

of monotheism tried to be killed by the dominator of the region despite having ordered his society to not to worship idols, escaped to the mountains and stayed for years. Prophet Elias who is mentioned in all religion books gained importance as a saint in Orthodox belief. Several churc-hes and monasteries were built in his name. One being the Elie Church in İzmir naming the region still called Profitila in honor to the ancient. Construction of the church started in 1844 on the east hill of the valley crossed by the road from İzmir to Aydın and was open to worship in Feb-ruary 1846. The structure rose on this hill overseeing the roads to İzmir, as if depic-ting Prophet Elias wandering in hills and mountains. Moreover it symbolized the memory of Prophet Elias and his followers walking down the same path. In fact, a monastery rather than a church was built in there. Since the structures were situated

Hayırseverlik kurumları

grubuna giren Profitis

Elie Kilisesi, İzmir

Evrensel Patrikliği’nin

koruması altındaki

önemli mekânlardan biri

olarak kabul ediliyordu.

Profitis Elie Church

in the charitable

establishment category

was assumed as one of

the significant locations

under protection of İzmir

Ecumenical Patriarchate.

Tek tanrı inancının ortaya çıkması ve yaygınlaşmasının öncülerinden olan

İlyas Peygamber, (Elie, Elijah, İlias, Hλίας), kavminin puta tapmamasını emretmesine karşın bölgenin hâkimi tarafından öldü-rülmek istenince, dağlara çıkmış ve yıllar-ca dolaşmıştı. Bütün din kitaplarında yer alan İlyas Peygamber, Ortodoks inancın-da da kendine yer bulmuş bir aziz olarak önemli oldu. Adına pek çok kilise ve ma-nastır inşa edildi. Bunlardan biri olan ve İzmir’de günümüzde eskiye izafeten hala Profitila adı ile anılan yöreye isim veren Elie Kilisesi’dir. İzmir’den Aydın’a giden yolun geçtiği vadinin doğu tepesi üzerinde 1844 yılında inşa edilmeye başlandı ve 1846 yılı şubatında ibadete açıldı. Yapı, sanki İlyas Peygamber’in yıllarca dolaştığı dağ ve te-peler üzerindeki halini resmeder vaziyette, İzmir’e gelen yolları izleyen bu tepecikte yükseldi. Hatta Hazreti İlyas veya aynı yolu izleyen yardımcılarının bu dağlarda da do-laştığının anısını simgeledi. Aslında burada bir kiliseden çok bir manastır yapıldı. Zira

(Prof. Dr. ÇINAR ATAY Kartpostal Arşivi / Postcard Archives)

90 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

İnanç Turizmi / Faith Tourism

in a place outside of İzmir without settle-ments as if the region was chosen the pla-ce to be alone with God.

The structure with still remaining church building is in the same shape of other churches constructed by Greeks in İzmir. Agios Voukolos Church situated in Bas-mane built in 1866 is of the same style. Churches constructed by Greeks in İzmir in the past were classified in three cate-gories. The first category was of crowded communities and highly sacred churches. They were of elaborate architectural genre and were located in areas with high po-pulation and crowded settlements. The second category was considered as chari-table (philanthropic) establishments. The-se were establishments putting humanity into prominence. In the third category the-re were churches intended to educational institutions. Profitis Elie was a church of second category. Architectural structure of these churches was not prioritized. Es-

yapılar, İzmir’in dışında, etrafında yerleşme olmayan bir alanda yer almıştı. Yöre sanki Tanrı ile yalnız kalma mekânı olarak seçil-mişti.

Kilisesinin hala ayakta durduğu ve yapı-nın İzmir’de yaşayan Rumların son yıl-larda şehirde inşa ettiği pek çok kilise ile aynı formda olduğu görülür. Genel olarak Basmane’de yer alan ve 1866 yılında yapıl-dığı bilinen Agios Voukolos Kilisesi da aynı stildedir. Rumların geçmişte İzmir’de inşa ettikleri kiliseler, üç ayrı kategoride toplan-maktaydı. Bunlardan birincisi, cemaati çok ve kutsallığı yüksek olanlardı. Daha ziyade konut ve nüfusun yoğun olduğu alanlarda yer almaktaydılar ve mimari tarzlarına özen gösterilmekteydi. İkinci grup, hayırseverlik (philanthropic) kurumları olarak görü-lürdü. Bunlar insan sevgisinin ön plana çıkarıldığı kurumlardı. Üçüncü grupta ise eğitim kurumlarına yönelik kiliseler görül-mekteydi. Profitis Elie, ikinci gruba giren bir kiliseydi. Bu yapıların mimarisine fazla

özen gösterilmezdi. Özellikle Darağacı mevkisindeki Agia Markella ve Stavroz mu-hitine yakın bir yerde inşa edilmiş Agios Ioannis, bu tarzda yapılmıştı. Bunlar daha ziyade göçmen Rum işçi mahallelerinin ki-liseleriydi. Profitis Elie bu kiliseler arasında Ecumenical Patriarchate’in (Ekümenik Pat-rikhane) doğrudan koruması altında olan-lardandı. Diğer deyimle burayı İzmir Evren-sel Patrikliği önemli bir mekân olarak kabul etmekteydi. Bu durum kilisenin yalnızlığını ortadan kaldırırken, ziyaretçi sayısının da çoğalmasında önemli bir etkendi.

İzmirli Rumlar, Profitis Elie Kilisesi’nin hâkim olduğu vadiye, Azize Meryem’in annesinin adına izafeten St. Anne (Hannah) ismini vermişlerdi. Böylece yörenin kutsallığı bir anlam daha kazanmaktaydı. Yörenin öne-mini örneklemek için Kaynaklar-Kanlıgöl yöresindeki suyu İzmir’e getiren Roma dö-nemi su kemerleri ile Osmanlı döneminde Şirinyer’de bulunan suyu getiren Vezirağa su kemerlerini gösterebiliriz. Meles Çayı’nı

Profitis Elie Church and St. Anne Valley constructed in the name of Prophet Elias one of the pioneers in promulgation of monotheism, is

a sign indicating the value of the region now called Yeşildere.

From Profitila to Yeşildere

91İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

geçen bu kemerler, aynı zamanda bu vadi-yi de aşıyorlardı.

Meles Çayı’nın geçtiği vadiye eski su ke-merlerinden ötürü Kamares de deniliyor-du. Buranın hemen güneyinde de Para-diso veya Kızılçullu adı ile anılan küçük bir köy yer almaktaydı. Zaten Kamares’in ge-tirdiği su kaynaklarından birisi buradaydı. Özellikle Gülhane Hattı Hümayunu ve onu takiben 1856 reform hareketleri ile canla-nan İzmir sanayine işgücü sağlayan Ege Adalarından gelen göçmenlerin yerleştiği yörelerden birisi de burasıydı. Darağacı ve arka kesimlerine gelenler, bu yöredeki sa-nayilerde çalışırken, Paradiso’ya yerleşen göçmenler de çevrede bulunan Levanten çiftliklerinde iş buluyorlardı.

St. Anne Vadisi ise içinden geçirdiği Me-les Çayı ile İzmir’de önemli bir mesire yeri olarak ön plana çıkmıştı. Zaten hemen ya-nındaki yöreye de Paradiso (cennet) adının verilmesi, bu savı güçlendirmekteydi. Meles ve su kemerleri gölgesinde “piknik” yapmak, dönemin tercih edilen aktivitelerinden bi-riydi. Bu dönemlerde şehir dışı da olsa, in-sanlar en güzel kıyafetleri ile bu faaliyetlere katılırdı. Vadi kenarlarında çok sayıda sebze bahçesi ile Katolik, Ermeni, Protestan ve Mu-

pecially Agios Ioannis constructed nearby Agia Markella and Stravroz surroundings in Darağacı district was built in this manner. These were churches in neighborhoods of Greek immigrant workers. Among the-se churches Profitis Elie was one of which were under direct protection of Ecume-nical Patriarchate. In other words it was considered a valuable place for İzmir Ecu-menical Patriarchate. This condition was effective in increasing number of visitors while relieving the church off its solitude.

Greeks of İzmir named the region domina-ted by Profitis Elie Church, St. Anne (Hannah) in memory of Saint Mary’s mother, adding a meaning to the sanctity of the region. To exemplify the region’s significance Vizier aqueducts in Şirinyer during the Ottoman period and Roman aqueducts providing wa-ter from Kaynaklar-Kanlıgöl region to İzmir can be mentioned. These aqueducts cros-sed over the valley as well as Meles Stream.

The valley that Meles Stream passed thro-ugh was also called “Kamares” because of old aqueducts. Right on the south was a small village called Paradiso or Kızılçullu. One of the water sources Kamares provi-ded was there as well. It was one of the

regions inhabited by immigrants from Aegean Islands providing manpower for İzmir industry actuated especially during Gülhane Hattı Hümayunu (Noble Rescript of the Rose Garden) and reform move-ments in 1856. While those who settled in Darağacı and rear sections worked in in-dustries of the region, immigrants settling in Paradiso found jobs in farms owned by Levantines. St. Anne Valley was known for a recreation spot in İzmir by Meles Stream passing through. The region right next to it being called Paradiso (heaven) was sup-porting this argument. Having picnics by Meles and in the shade of aqueducts was a preferred activity of the time. People would attend these activities in their best outfits even if out of town. Along the val-ley there were several vegetable gardens and Catholic, Armenian, Protestant and Jewish cemeteries. There were also a few flour mills obtaining water from Meles.

Discovery of St. Elias icon caused excitementIt is evident in several sources that the-re had been many priests in Profitis Elie Church today composing of the main church structure only. It is also said that the buildings used as priest mansions

92 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

sevilere ait mezarlıklar da bulunmaktaydı. Ayrıca Meles’ten su alan birkaç un değirme-ni de buraya sıralanmıştı.

St. Elie’nin ikonası heyecan yarattı Günümüzde sadece kilise yapısı ayakta kalmış Profitis Elie Kilisesi’nde çok sayıda rahibin bulunduğunu çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Burada yaşayan rahiplerin oturdukları yapıların, aynı alanda bulundu-ğu ve buranın kilise dışında küçük çaplı bir manastır olduğu da söylemler arasındadır. Ancak 1894 yılı itibarı ile kilisede 3 papazın ve bir görevlinin yer aldığı da bilinmekte-dir. Manastırın burada kurulmasındaki en önemli unsur da, St. Elie’ye ait olduğu riva-yet edilen bir ikonanın bulunmuş olması-dır. Bu nedenle büyük bir heyecan içinde görkemli törenlerle temel atılmış ve bina iki sene içinde tamamlanmıştı. Kutsallığından ötürü burası aynı zamanda bir hac mekânı olarak da kabul edilmekteydi. Bu nedenle Buca yolu üzerinde önemli bir durak nok-tası ortaya çıkmıştı. İzmir’den atlı arabalar-

la gelinir ve tepeye erişmek için yapılmış merdivenlerden huşu içinde çıkılarak, iko-nayı görmeye ve dua etmeye gidilirdi.

Günümüzde bu bölge Yeşildere olarak anı-lırken, Cumhuriyet sonrasında mevki olarak anlamını Profitila’dan almış, Aziziye olarak kayıtlara geçmiştir. Halen zarar gören yapı dolgular ve yeni yol yapımları ile neredey-se yolla aynı seviyeye inmiş olan kilise ya-pısı, İzmir’de inşa edilmiş pek çok kiliseye nazaran gökyüzüne ve güneşe en yakın ibadet yeriydi.

KaynakAndria, Jacob de, Indicateur des Professions Commerciales et Industrielles de Smyrne de l‘Anatolie etc..., Imprimerie Commerciale de Timoni, Smyrne, 1895Georgiades, Demetrius de Smyrne, Smyrne et l’ Asie Mineure: Au Point de Vue Economique et Commercial, Imprimerie et Librairie Centrales des Chemins de Fer, Paris, 1885.Hatzigeorgiou, Nikos, Publication Editor Smyrna, Metropolis of the Asia Minor Greeks,

Edit. Ephesus Publishing, Athenes

which were small scaled monasteries apart from the church were situated in the same area. However, it is known that as of 1984 3 priests and a warden were on duty in the church. The main reason for the monastery to be built in this area is the discovery of an icon claimed to have belonged to St. Elias. Therefore, in great excitement ground was broken and the building was completed in two years. It was considered as a pilg-rimage as well due to its sacred identity. For this reason an important stop occurred on the road to Buca. People would arrive in carriages from İzmir and climb the steps reaching the hill to see the icon and pray.

The region today known as Yeşildere was registered as Aziziye (city of saints), derived from the meaning of Profitila. The church building now down to road level due to filling works and road implementations is still subject to deterioration was a worship place closest to the sky and the sun when compared to many others built in İzmir.

ReferenceAndria, Jacob de, Indicateur des Professions Commerciales et Industrielles de Smyrne de l‘Anatolie etc..., Imprimerie Commerciale de Ti-moni, Smyrne, 1895Georgiades, Demetrius de Smyrne, Smyrne et l’ Asie Mineure: Au Point de Vue Economique et Commercial, Imprimerie et Librairie Centrales des Chemins de Fer, Paris, 1885.Hatzigeorgiou, Nikos, Publication Editor Smyrna, Metropolis of the Asia Minor Greeks, Edit. Ephe-

sus Publishing, Athenes

93İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Derviş sabrının ürünü:Beledi dokuması

Yazı ve Fotoğraflar / Article & Photography: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

500 yıllık bir gelenek Tire’nin Beledi dokuması. Yoğun bir emeğin ve sabrın sonunda ortaya çıkan, hayranlık uyandıran bir Osmanlı el sanatı.

Geleneksel Kültür / Traditional Culture

Osmanlı padişahlarının kaftanları ile çe-yiz sandıklarının zenginlik alameti el

işleri, meşhur ipek ipliklerle Tire’deki Beledi tezgahlarında dokunmuş yüzyıllar boyu. Tarihi yapılarıyla el sanatlarıyla değişime boyun eğen kentlere inat ayakta durmayı başaran İzmir’in sevimli ilçesi Tire’de, bugün tek bir geleneksel tezgahta ayakta kalmaya çalışıyor ünlü Beledi dokuması.

Türkiye’nin, hatta dünyanın tek Beledi do-kuma tezgahının başında bugün genç bir isim, Ethem Tıpırdık oturuyor. Dokuma tez-gahlarının atası sayılabilecek bir tezgahta, Tire’nin nostaljik atmosferinde sürdürü-yor işini 37 yaşındaki Tıpırdık. Yaptığı işin öneminin farkında olan Tıpırdık’la tezgahı başında Tire’nin dünyaya armağanı Beledi dokumasının dününü-bugününü konuş-tuk. Bugün kullanılan dokuma tezgahla-rının orijinalinde çalışmanın verdiği hazla Tıpırdık şöyle anlatıyor zanaatının geçmişini: “500 yıllık bir mazisi var Tire Beledi doku-masının. Osmanlı yeniçerilerinin kıyafet-lerinde, sarayların şatafatlı perdelerinde, sedir örtülerinde beledi dokuması kullanı-lırmış. Gelinlik bir genç kızın Beledi doku-masından yorganı - döşeği olmazsa, nişan bozulma aşamasına geçilirmiş. Toplumsal

bir göstergeymiş yani. Tabii günümüzde geçerliliğini yitirdi artık. Diğer yöreler sana-yileşmiş ama Tire değişmemiş. Tire Ticaret Odası’nın 1951 yılı kayıtlarına göre, Tire’de-ki 26 tezgâh İstanbul’a mal yetiştiremiyor-muş. Hatta aynı tezgâhta gece gündüz çalışmak suretiyle vardiya sistemi varmış. Ancak sanayileşmeden sonra bu tezgâhlar teker teker sanayiye yenik düşmüş. 2004 yılına kadar ustam Saim Bayrı tarafından tek başına yürütülmüş”. 2004 yılında gazetede çıkan bir haberi okuyunca, Tıpırdık, Saim Usta’nın kapısı-nı çalmış ve ahilik sistemindeki el verme gibi Saim Usta da, Ethem Tıpırdık’a mesleği öğretmiş. Eşi ile beraber öğrenmiş Ethem Tıpırdık Beledi dokumasının inceliklerini. Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek’in de söz verdiği dokuma tezgahını satın almasıyla kursa başlamış karı-koca. Dört ay gibi bir sürede dokumanın ana hatlarını öğrendi-ğini anlatan Tıpırdık, bunun zorlu bir süreç olduğunu anlatıyor:

“Bu kadar kısa sürede öğrenilemez aslın-da. Ben çok iyi biliyorum, sabah namazı sonrası tezgahın başına geçtiğimi. Sakinlik istiyor dokuma yapmak. Eskiden Gülcü ko-naklarının bir odasındaydım. Saim Usta’nın

Kaftans of Ottoman sultans and hand works the wealth sign of wedding

chests were weaved for centuries in Bele-di looms in Tire with famous silk threads. With its historical structures and handi-crafts the lovely district of Tire has been standing strong contrary to the towns that bowed down the winds of change is now trying to maintain the only traditional loom of Beledi weaving.

In front of the world’s only Beledi loom sits a young man called Ethem Tıpırdık. Tıpırdık aged 37, continues his job in the nostalgic atmosphere of Tire behind a loom assumed as the predecessor of all others. We talked about Tire’s gift to the world, Beledi weav-ing with Tıpırdık who is aware of the impor-tance of his job. Tıpırdık tells the history be-hind his craft with the pleasure of working on the originals of the currently used looms:

“Tire Beledi weaving has a history of 500 years. It was used in Ottoman janissary clothes, luxurious curtains and sofa drap-eries of palaces. If a bride who did not have quilts of made of Beledi weaving, the engagement would have been bro-ken off. It was a social status indicator in

Product of patience Beledi weaving

Beledi weaving of Tire is a 500 years of tradition. It is an inspiring Ottoman handicraft, the

result of intense labor and patience.

95İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

tezgahlarından birisini belediye sattı. Kay-makamlığa gidip destek istedim, onlar da bana tezgah aldılar, evime kurdular. Çok faydalı oldu. 6 yıldır Beledi dokuması yapı-yorum.”

“Beledi dokumasının farkı nedir?” diye sorduk genç usta Tıpırdık’a ve başladı sıralamaya:

“Diğer yörelerin dokumalarında desen yoktur. Normalde dokuma tezgahları 2,4 ya da 6 çerçevelidir. Beledi tezgahı, 24 çerçeveye kumanda edebilen bir el tez-gahıdır. Beledi dokuma tezgahında may-muncuk tabir edilen düzeneklerle 24 çer-çeveyi 13 ayak kontrol ediyor. 13 ayak aynı zamanda bu çerçevelerin değişmesini de sağlıyor.

Basılan ayakların konumuna göre çerçe-veler yer değiştiriyor. Yer değiştiren çer-çeveler arasından mekikler atılarak, desen oluşturuluyor. Dolayısıyla tezgahta bütün iş çerçeve, maymuncuk sistemi ve perdah-ta diye bilinen 13 ayakta bitiyor. Bu üçlü, desenlerin oluşmasını sağlayan bir sistem. Bu üçlü arasındaki uyumdan ve çalışma sisteminden desenler oluşuyor. Koordine etmek kolay değil. Ayrıca kumaş diğer yö-relerinkinden farklı olarak çift yönlüdür, iki katlı dokunur.”

a way, which of course is no longer valid. Other regions were industrialized but Tire did not. As per the Chamber of Trade documents dated 1951, Tire could barely meet the demand of İstanbul alone with 26 looms. There was even a shift system. However, after industrialization looms were defeated by the industry. Until 2004 it was performed solely by my master Saim Bayrı”.

When he came across an article in the paper in 2004, Tıpırdık knocked on Mas-ter Saim’s door and the master teached Ethem Tıpırdık the art of weaving, lend-ing a hand as in ahi-order. Ethem Tıpırdık and his wife learned the delicacy of Beledi weaving. Husband and wife started train-ing courses as Tire Mayor Tayfur Çiçek bought the loom as promised. Tıpırdık saying that they learned the essentials of weaving in four months noted that it is a hard process.

“It is not usually learned in such a short time. I clearly remember the times I spent in front of the loom. I would start early in the morning right after prayers. It de-mands serenity. The municipality sold one of the looms of Master Saim. I asked for support from the district governorship. They got me the loom and installed it in

my house. It was of great benefit. I have been doing Beledi weaving for 6 years now”.

We asked the young master Tıpırdık the differences in Beledi weaving. He told us in detail that “Other regions do not have patterns in their weavings. In general looms are 2, 4 or 6 framed. Beledi looms can operate 24 frames. In Beledi looms by mechanisms called passkey 13 pedals control 24 frames. The 13 pedals also pro-vide frame relocation. Based on the situa-tion of pedals the frames change location. Patterns are formed by picking threads between changing frames. Therefore on the loom it is all about the frames, passkey mechanism and13 pedals. These three are the system forming patterns. As a result of the coordination within the system and working principle patterns are originated. It is not easy to coordinate. Moreover the fabric differing to that of other regions is reversible and is weaved in two layers”.

“We should increase demand so that our culture maintains”Ethem Tıpırdık gave serious thought in the beginning trying to figure out a way to re-vert Beledi weaving back to its glamorous

96 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

old days. He created projects in order to increase the field of use of weaving and to customize. He made ties of traditional weaving. Tıpırdık preferring to reduce the colorfulness in original weaving did not pay attention to those who opposed. Tıpırdık explains the reasons for the ne-cessity to overcome prejudices and being open to new ideas for preserving one of the most important handcrafts of Turkey:

“Although people opposed in the begin-ning the ties I made were very beautiful. We gave administrators of the district as a gift. With a little support we may be able to reach larger masses. It will be one of a kind because it is a hundred percent handmade. It is a product of a loom com-prising of wood and threads. For now ties, table cloths, bags, purses, shoes, slippers, vests, shawls and scarves are some of the products I have made in an amateur sense. Actually more can be done, only if we are more productive. People want our values to maintain but it is not easy. In order to stand strong supply and de-mand balance should be sustained. We can satisfy the demand if there will be any. We are working with one loom only, but if demand increases we can work on 2-3 looms and make Beledi weaving a sector.

Beledi weaving is a culture, an art. It can-not solely live by Ethem Tıpırdık. I won’t be able to proceed after a while, both fi-nancially and emotionally. Everyone has to shoulder responsibility. If demand increas-es more people can be taught, spreading the tradition and turning it into an indus-try. What do I need to proceed? I need a stylist to design products to be currently used. Wouldn’t it be nice if leading brands placed orders and foreign statesmen were presented a Beledi weaving tie? This is country culture. Not only a value of Tire but İzmir and Turkey. Maintaining our traditional handicrafts is only possible through increasing demand”.

Young master Ethem Tıpırdık says that in order to maintain the craft of Beledi weav-ing which does not provide much of an in-come someone has to take upon this pro-fession. His greatest hope is at least one of his two sons to take over the job. Tıpırdık noting that “I will try to maintain the art as long as I live” mentions the amazement of local and foreign tourists by glory of his loom in every fair organization he attends.

As a result of the mutual study run by Min-istry of Industry and Ministry of Culture and Tourism Ethem Tıpırdık is considered

‘Talebi artırmalıyız ki kültürümüz yaşasın’İlk başlarda çok kafa yormuş Ethem Tıpır-dık, ‘beledi dokumasını eski şaşalı günle-rine nasıl döndürürüm’ diye. Dokumanın kullanım alanlarını artırmak ve günümüze uyarlayabilmek için projeler üretmiş ve ilk etapta geleneksel dokumadan kravat yapmış. Dokumanın orijinalindeki renkliliği biraz sadeleştirmeyi tercih eden Tıpırdık, karşı çıkanların görüşlerine aldırmamış. Tıpırdık önyargıları yıkarak, Türkiye’nin en önemli el sanatlarından birinin yok olma-ması için yeniliklere açık olmak gerektiği-nin nedenlerini şöyle anlatıyor: “İnsanlar karşı çıksa da, yaptığım kravatlar çok güzel oldu. İlçenin yöneticilerine hedi-ye ettik, meraklıları oldu. Biraz destek olsa çok daha geniş kitlelere Beledi dokuması kravatı ulaştırabiliriz. Bir benzeri olmayacak çünkü yüzde yüz el emeği. Tamamen ah-şap ve ipten oluşan bir tezgahın ürünü. Şu anda kravat, masa örtüsü, çanta, cüzdan ayakkabı, terlik, yelek, kemer, şal, kaşkol amatörce yapmış olduğum ürünlerden bazıları. Aslında çok şey yapabiliriz, yeter ki, üretken olalım. İnsanlar değerlerimiz öl-mesin istiyor ama kolay değil. Sağlam bir şekilde ayakta durulabilmesi için arz-talep dengesinin sağlanması lazım. Talep olursa karşılarız. Bugün bir tezgahla, talep olduk-ça 2-3 tezgahla çalışırız ve Beledi dokuması bir sektör haline gelir. Beledi dokuması bir kültürdür, sanattır, sadece Ethem Tıpırdık’ın omzunda yaşayamaz. Belli bir süre sonra ben de çökerim. Maddi manevi anlamda. Herkes elini taşın altına koyacak. Talep ar-tarsa, komşunun evde oturan kızına öğre-tirsin, böylece genele yayılır ve sanayiye dönüşür. Benim neye ihtiyacım var? Günü-müzde kullanılabilecek ürünleri tasarlaya-cak bir stiliste ihtiyacım var. Ünlü markalar sipariş verse, devlet erkanı, ülkemizi ziyaret eden yabancı devlet adamlarına Beledi dokumasından üretilmiş bir kravat hediye etse güzel olmaz mı? Bu ülke kültürüdür. Sadece Tire’ye mal olmuş bir değer değil Beledi dokuması, İzmir’in, Türkiye’nin de-ğeri. Geleneksel el sanatlarımızın yaşaması ancak artan taleple olur.”

Genç usta Ethem Tıpırdık, maddi-manevi geliri pek fazla olmayan Beledi dokuması

97İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

zanaatının yaşaması için birilerinin bu işi öğrenmesi gerektiğini söylüyor. En büyük umudu da, iki küçük çocuğundan en azın-dan birinin bayrağı devralması. ‘Ölünceye kadar o tezgahı yaşatmaya çalışacağım’ diyen Tıpırdık, katıldığı her fuarda yerli ya-bancı turistlerin, tezgahın ihtişamına bile hayran kaldığını söylüyor.

Sanayi Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakan-lığının yürüttüğü ortak çalışma sonucunda Türkiye’deki geleneksel el sanatlarının son 19 ustasından biri sayılıyor Ethem Tıpırdık. Önümüzdeki günlerde özel zanaatkarlara olanak verilmesiyle ilgili proje kapsamında girişimcilik kurslarına katılacaklar arasında o da yer alıyor. Bir de İzmir Kalkınma Ajansı-na (İZKA) İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği (İESOB) aracılığıyla proje desteği için başvurmuşlar diğer el sanatları ustalarıyla birlikte. Tıpırdık’ın, sivil toplum örgütlerinin ve devletin çabası, 500 yıllık kültürün yaşa-ması adına sevindirici.

Zor zanaat dedikleri bu olsa gerek!Tire’nin geleneksel Beledi dokuması olduk-ça zahmetli bir hazırlık süreci gerektiriyor. Dokuma sürecinde çerçeveye ipler bağ-lanıyor, perdahlar hazırlanıyor, haşıllama işlemi yapılıyor ve çözgü ipleri hazırlanıyor. Yapılanların başında çözgü iplerinin hazır-lanması geliyor. Beledi dokuma tezgahın-da 1330 çözgü tel bulunuyor. Çözgü ipleri siyah ve beyaz olmak üzere iki renk. Beyaz çözgü ipleri, dokumanın astarını oluşturu-yor. Bu çözgü iplerinin önceden pişirilerek gerilmesi ve bal mumu ile mumlanması gerekiyor. İpliğin sarılması zor, pişirilmesi ustalık istiyor. Fazla pişirildiği zaman sar-ması zor oluyor, az piştiği zaman da kumaş parlak durmuyor. Dokumanın özünü oluş-turan iplikler orlon, yünlü, simli, pamuklu olabiliyor. Bu iplikler boyanıp, sarıp kalem haline getiriliyor, böylece ipler birkaç kez ustanın elinden geçmiş oluyor. Üretimin her aşamasında ustanın el emeğinin çok önemli olması buradan da anlaşılıyor.

as one of the last 19 masters of traditional handicrafts in Turkey. He is a participant of the entrepreneurism trainings to be offered in coming days within the scope of the project concerning providing op-portunities to special craftsmen. He and fellow handicrafts masters applied also for project support to İzmir Development Agency (İZKA) via İzmir Union of Chamber of Merchants and Craftsmen (İESOB). Ef-forts shown by Tıpırdık, non governmen-tal organizations and the government are promising in means of enlivening a 500 year old culture.

This must be what they call hard labor!Traditional weaving of Tire requires a quite demanding preparation process. Within the process threads are tied to the frame, finishing are prepared, sizing procedure is done and warp threads are arranged. Preparation of warp threads is done in first steps of the process. There are 1330 warp threads on Beledi weaving loom. They are of two colors, black and white. White warp threads constitute the lining of weaving. These warp threads need to be tightened by boiling and waxed using beeswax. Wrapping the threads is a hard job and it requires virtuosity. When overcooked it gets harder to wrap, when undercooked the fabric does not look bright enough.

Threads constituting the basis of weav-ing are of different textures such as acrylic fiber, woolen, silvery and cotton. These threads are rolled in the shape of a pen and wrapped around, hence processed by the master a couple of times, which explains the significance of the master’s handwork in every stage of production.

98 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

99İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

İnsanoğlunun bilinmeze olan tutkusunun somut

örneği uzay deneyimini İzmir’de yaşayın.

Merdiveninizi yıldızlara dayayın

Röportaj/Interview: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN Fotoğraflar/Photographs: UZAY KAMPI ARŞİVİ

Eğitim / Education

Live the space experience in İzmir, the embodiment of mankind’s passion for the unknown

Reaching for the stars

Tarih 12 Nisan 1961…Sovyet Kozmonot Yuri Gagarin, uzaya çıkan ilk insan ola-

rak, mavi yuvarlağa dışarıdan bakma şansı-na da sahip olan ilk kişi oldu ve insanlığın uzay macerasının da fitilini ateşledi. Geride bıraktığımız 50 yıl içerisinde evrenin derin-liklerini keşfetme amaçlı uzaya, Ay’a, Mars’a birçok şaşırtıcı yolculuk gerçekleştirildi. Bu-gün artık uzay uçuşları, zenginlerin gezi destinasyonu haline bile geldi.

Dünyadaki dört kamptan biri İzmir’de Ay’a ilk insanlı uçuşu gerçekleştiren Apol-lo 11 uzay aracını taşıyan Saturn V roket-lerinin tasarımcısı Alman asıllı bilim adamı Dr. Wernher von Braun, uzay kampı fikrini geliştiren ilk isim. Dr. von Braun, tenis ve futbol gibi spor dallarında yapılan tanı-tımlar ile açılan kampları örnek vererek öğrencileri uzay bilimleri ve teknolojileri alanlarında bilgilendirecek uzay kampla-rının da oluşturulması gerektiğini belirt-miş ve bu düşüncesi 1982 yılında Amerika Huntsville’de açılan ilk uzay kampıyla ger-çekleşmiş. Bugün ABD, Kanada, Belçika ve

Türkiye olmak üzere dünyada sadece dört ülkede uzay kampı bulunuyor. Türkiye’deki uzay kampını ülkesine ve İzmir’e kazandı-ran isim ise öngörülü bir girişimci olan ES-BAŞ (Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş.) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Tuncer.

Tuncer, yakın dostu olan Apollo Proje Mü-hendisi İsmail Akbay’ın önerisiyle karar ver-miş Türkiye’de uzay kampı açmaya. Üç yıl-lık proje çalışmasının ardından Uzay Kampı Türkiye, 12 Haziran 2000’de kapılarını me-raklılara açmış.

Merkezi Huntsville Alabama’da bulunan Uzay Bilimleri Sergi Komisyonu lisansı-na sahip bir oluşum Uzay Kampı Türkiye. Kampın ana hedefi, 7-15 yaş grubundaki öğrencileri bilim ve teknoloji alanların da bilgilendirip, uygulamalı eğitimlerle bi-reysel gelişimlerine katkı sağlamak. Ancak Uzay Kampı Türkiye’nin genç nesillere kat-kısı saydıklarımızla sınırlı değil. Uzay Kampı Türkiye’nin Pazarlama ve Halkla İlişkiler So-rumlusu Emre Aday, astronomi konusunda bilgiye aç çocukların, verdikleri eğlenceli

April 12, 1961… Soviet cosmonaut Yuri Gagarin is the first person having the

chance to look at the blue globe from outside as the first man in outer space, ig-niting the space journey of humankind. In the last 50 years many intriguing journeys to outer space, the Moon and to Mars were realized to explore the depths of the universe. Today space flights become a travel destination for the wealthy.

One of the four camps is in İzmirDesigner of Saturn V rockets carrying Apollo 11 spacecraft on its first manned space flight to the Moon, German scientist Dr. Wernher von Braun is the mastermind in developing the idea for space camp. Dr. Von Braun declaring that space camps educating the students on space science and technologies should be established similar to those existing for sports like ten-nis and football. His idea was actualized by the first space camp built in Huntsvil-le America in 1982. Today there are only four space camps in the world. These are in the USA, Canada, Belgium and Turkey.

EMRE ADAY

101İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

eğitimlere çok ilgi duyduklarını belirtiyor. Kampın, açıldığı günden bu yana Rusya, Almanya, Yunanistan, Portekiz, İngiltere, ABD, Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuzey Afrika gibi ülkelerden 100 bini aşkın ziyaretçi sayısını yakalaması Aday’ın sözlerini doğrular nitelikte.

Yerçekimsiz ortamı keşfettiriyor Peki neler sunuyor Uzay Kampı Türkiye? İki, beş ve altı günlük farklı eğitim prog-ramları var kampta. Kampa katılanlar ayda yürümenin nasıl bir duygu olduğunu, yerçekimsiz ortamın büyüsünü, teleskop-la yıldızları izlemeyi, uzay çalışmalarının dününü-bugününü uygulamalı, keyifli bir ortamda keşfediyor. İnteraktif bir öğrenme süreci olduğu için de öğrendikleri bilgiler çocukların akıllarında kalıyor. Kampa katı-lanlar etkinliği geleneksel hale getirip her yıl gelmeye başlıyorlar. Uzay kampı bir çeşit turizm faaliyeti aynı zamanda, çün-kü Türkiye’nin tanıtımına da katkı sağlıyor. Dünyadaki dört merkezden İzmir’in tercih

Contributing the space camp in Turkey to his country and to İzmir is a visionary ent-repreneur Kaya Tuncer, the CEO of ESBAŞ (Aegean Free Zone Founder and Operator Corporation). Tuncer decided to open a space camp in Turkey as per the suggestion of his close friend Apollo Project Engineer İsmail Ak-bay. After three years of design work Spa-ce Camp Turkey opened the doors to ent-husiasts in June 12, 2000.

Space Camp Turkey is a certified instituti-on with Space Sciences Exhibition Com-mittee in Huntsville, Alabama. The main objective of the camp is to educate 7-15 year old students in science and techno-logy, adding value to their personal deve-lopment by applied trainings. However, contributions of Space Camp to new ge-nerations reach far beyond.

Marketing and Public Relations Expert of Space Camp Turkey Emre Aday states that

children eager to learn about astronomy show great interest in the entertaining trainings. Reaching over 100 thousand vi-sitors since the opening day from Russia, Germany, Greece, Portugal, England, USA, People’s Republic of China, United Arab Emirates and South Africa confirms Aday’s statement.

Discovering the non gravity environmentWhat does Space Camp Turkey offer? The-re are training programs of two, five and six days. Participants discover the feeling of walking on the Moon, magic of a non gravitational environment, watching the stars from a telescope and learn about the space studies by applied trainings in a pleasant environment. As a result of the interactive learning process, the informa-tion received is stuck in their minds. Parti-cipants traditionalize the activity and start to visit the camp annually. Space Camp is a kind of tourism activity because it helps the advertisement and introduction of

102 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

edilmesinin bir nedeni, tarihi ve doğal gü-zellikler açısından da eşsiz bir şehir olması. Kampa katılanlar Kadifekale, Şirince, Efes, Boncukköy-Menderes, Kemeraltı gibi ken-tin turistik noktalarını geziyor, şehir turu atıyor. Katılımcılara İzmir Kültür Turizm Müdürlüğü’nün hazırladığı broşürler da-ğıtılıyor. Öğrencilerin İzmir’e gelmekten mutluluk duyduğunu anlatan Emre Aday, “Kültürel zenginliklerimize hayran kalıyor-lar. Birçoğu İzmir’i modern bir Avrupa şehri gibi görüyor. Yetişkin programlarına katılan ziyaretçilerden Alaçatı için İtalya benzet-mesi yapanlar bile oldu.” diyor.

ABD ile proje kardeşliği yürütülüyorDediğimiz gibi Uzay Kampı, çocukların sadece uzay bilimleri konusunda bilinç-lenmesi ile sınırlı değil. Farklı kültürlerden öğrenciler değişik ülkelerle proje kardeş-liği de yürütüyor. Tıpkı, Kardeş Okul Bilim Projesi’nde olduğu gibi. Projede ABD ve Türkiye’deki okullar eşleştiriliyor. Öğren-ciler, internet üzerinden NASA’nın sayfa-

sından takip ettikleri konular için ortak projeler üretiyorlar. Bir nevi modern mek-tup arkadaşlığı. NASA’dan bir uzman da çocukların projelerini denetliyor. Bugüne kadar video konferans sistemiyle 99 bağ-lantı kurulmuş Amerikalı ve Türk öğrenciler arasında.

Astronotlar anlatıyor, çocuklar soruyor Kamp süresince çocukların en çok ilgi gös-terdikleri etkinliklerden biri de, uzay dene-yimi yaşamış astronotlarla tanışabilmek. NASA’dan davet edilen astronotlar uzayda neler yaşadıklarını çocuklarla paylaşıyor. Astronotların ağzından uzayın bilinme-yenlerini dinleyen çocukların fen ve uzay bilimlerine bakış açısı gelişiyor, ailelerinde uzakta geçirdikleri süre de hayat tecrübe-lerine katkı sağlıyor.

325 yatak kapasiteli bir yurdun olduğu uzay kampında, öğrenciler bir takım li-deri önderliğinde 13’er kişilik takımlar halinde yarışıyorlar. Bilgi yarışmaları,

Turkey as well. The reason for İzmir to be preferred as one of the four centers in the world is İzmir’s unique texture in means of historical and natural treasures.

Participants of the camp visit historical spots such as Kadifekale, Şirince, Efes, Bon-cukköy-Menderes and Kemeraltı. Broc-hures published by the İzmir Directorate of Culture and Tourism are distributed to the visitors. Emre Aday expressing the gratitude of students to be in İzmir states “They admire our cultural treasures. Many of them consider İzmir as a modern Euro-pean city. Visitors of adult camp programs compare the town of Alaçatı to Italy”.

Affiliate projects are carried out together with the USAAs we said the Space Camp is not limited to awareness rising among kids regarding space sciences. Students of different cul-tures carry out affiliate projects with seve-ral countries, as in Sister School Science Project. Schools in the USA and Turkey

103İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

proje sunumları yapıyorlar, uzay mekiği uçuş görevini gerçeğinde olduğu gibi hatasız yerine getirmek için mücadele ediyorlar. Eğitim simülatörleri, bilgisa-yar, fen ve hidroponik (topraksız tarım) laboratuarları, Mars kontrol odası, yak-laşık birebir ölçülerdeki uzay mekiği modeli, yer kontrol merkezi, gözlemevi ve yıldızevi (planetaryum) öğrencilerin uzay deneyimini yaşaması için oluşturu-lan alanlar. Program sonunda en başarılı iki öğrenci, kampın madalyasını evine götürüyor.

Kampta, uzay bilimleri, fizik, fen bilim-leri gibi bölümlerden mezun Amerikalı ve Türk eğitimciler çalışıyor. Kampın bir diğer faydası da altı günlük kamp süre-since öğrencilerin yabancı dillerinin de gelişmesi. Düzenlenen “kültür paylaşım geceleri” ile farklı kültürlerden öğrenciler kendilerini anlatıyor. Kimi ülkesinin dan-sını sergilerken, kimisi yöresel yemeğini yapıyor.

are matched for the project. Students run mutual projects for issues they fol-low online from NASA original website. Just like a “modern age pen-friend”. An expert of NASA monitors the student projects. Up till now 99 video conferen-ces were made between American and Turkish students.

Kids ask astronauts tell One of the highly intriguing activities for children during camp is meeting with ast-ronauts with experience in outer space. Astronauts invited from NASA share their experiences with the kids. Listening to the unknowns of space from astronauts imp-roves their perspective on science and space science while on the other hand the time they spend away from their families provide a precious life experience.

Students headed by a team leader compe-te in groups of 13 in the space camp with a dormitory of 325 bed capacity. They take

quiz shows and prepare project presenta-tions. They try to perform flight missions flawless as in actual flights. Training si-mulators, computers, science and hydro-ponics (soilless agriculture) laboratories, Mars inspection room, spaceship model in approximately actual sizes, land inspec-tion center, observatory and planetarium are the areas established for students to live the space experience. At the end of the program the two most successful stu-dents take the camp medal home.

American and Turkish educators with ast-ronautics, physics and science degrees work in the camp. Another benefit the camp provides is the improvement of fo-reign langue knowledge of the students during six days of camp. Students from different cultures express themselves in “culture sharing nights” organized in the camp. While one performs their traditional folk dance, the other prepares their local cuisine.

104 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

105İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Yetişkinler de katılabiliyor Uzay tecrübesini sadece çocuklar yaşaya-bilir diye bir kural olmaması da sevindirici. Yetişkinler için de kampta 2 farklı program alternatifi var: Birincisi, şirket içi motivas-yon kampları. İkincisi ise profesyonel da-nışmanlar gözetimindeki takım çalışması eğitimleri. Bir veya iki günlük programlarda şirketler, iş motivasyonunu uzay bilimleri-nin ışığında sağlamayı hedefliyor. Eğitim-lerin geleneksel hale gelmesi, şirketlerin başarıyı yakaladıklarının bir göstergesi…

İzmir’in modern endüstri merkezi Ege Ser-best Bölgesi’nde kurulu olan Uzay Kampı Türkiye, yıl boyunca açık. Kampın yoğunlu-ğu haliyle çocukların tatil olduğu sömestr ve yaz aylarında artıyor. Yaz aylarında Ame-rikalı ve Türk 50’yi aşkın personelin çalıştığı kampta, çocukların güvenliği ve sağlığı için de her şey düşünülmüş. Kampta sürekli doktor, hemşire ve güvenlik görevlisi bu-lunuyor.

Ailelerin çocuklarını farklı bir ortamda gözlemlemek, iş yoğunluğundan kaynaklı birlikte geçiremedikleri zamanları tela-fi etme amacıyla da katılabildikleri Uzay Kampı Türkiye, hem İzmir’in hem ülkenin haklı gururu olabilecek bir oluşum. Bilinçli nesillerden oluşan bir toplumda yaşamak adına, farklı tecrübeler kazandıran Uzay Kampı Türkiye’nin kapısını çalmakta fayda var.

Grownups can join as wellIt is pleasing that there is no age limit for living the space experience. There are 2 different programs for adults in the camp. First one is intercorporate motivation camps. The other is team work trainings under supervision of professional consul-tants. Companies aim to provide moti-vation at work in light of space sciences during the course of one or two day trai-nings. Trainings traditionalizing is an indi-cation of companies’ success.

Space Camp Turkey established in İzmir’s modern industrial center the Aegean Free Zone, is open all the year round. Camp po-pulation naturally increases during semes-ter and summer seasons coinciding with recesses. Necessary precaution measures for health and safety of children are wi-sely taken in the camp employing over 50 American and Turkish personnel in sum-mer months. Doctors, nurses and security personnel are permanently available.

Families attending Space Camp Turkey as to observe their children in a different en-vironment and to compensate the quality time lost due to workload is a constitution capable of becoming the proper pride of both İzmir and Turkey. There are many be-nefits in visiting Space Camp Turkey pro-mising diverse experiences for the sake of living in a society of conscious generati-ons.

106 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

107İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Gitme vaktini gösterdiğinde saatler, inceden bir hüzün çöker

yüreklere…Masal tadındaki renkleriyle Cunda, ‘Beni bırakma’ der.

Unutulmayacak bir anıdır Cunda… Yazı/Article: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN Fotoğraflar/Photographs: ALİ AKDAMAR - SIRMA AYDIN

Günübirlik / Excursion

When it is time to go, a soft melancholy settles in your heart. Cunda with its fairy tale like colors whispers “Don’t leave me”.

A memory to remember, Cunda

Masmavi denizi, eski Rum evleri, yem-yeşil ağaçlarıyla selamlar Cunda Ada-

sı konuklarını. 22 adası olan Balıkesir’in Ayvalık ilçesinin hayat belirtileri görebileceğiniz tek adası-dır Alibey, yani Cunda Adası. İlçe merkezi-ne karayolu ile 8 kilometre uzaklıktaki ada-nın çevresi doğal plajdır.

Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in, Midilli’yi alması sonucu bölgede korsan-lığın sona ermesiyle deniz güvenliği sağ-lanmış ve civar adalarda yaşayan halk, Ay-valık ile Cunda Adası’na yerleşmiş. Cunda Adası’nda bulunan tarihi yapılar restore edilerek, bugün mimari yapıya ve kültürü-ne uygun küçük işletmeler halinde hizmet verir hale gelmiş.

Ayvalık’ı açık denize karşı kapayan bu ada-ya bir köprü ile karayolundan ulaşmak mümkün. Yaz aylarında Ayvalık’tan Alibey Adası’na her saat motor seferleri de dü-zenleniyor. Adanın yüksek kesimlerinden boğazların, adaların, iç içe girmiş koylarının güzellikleri seyre değer. Neo - klasik hay-ranları, sessizlik ve doğa ile birlikte olmak isteyenler için de en uygun gezi destinas-yonudur Cunda.

Tarihi yapılar hayranlık uyandırıyor Cunda Adası’nda görülebilecek birçok ki-lise ve manastır bulunuyor. Bunlardan biri de klasik Bizans mimarisi stilindeki Taksi-yarhis Kilisesi. Adanın en görkemli yapısı olma özelliğini taşıyan kilise, adeta yıllara meydan okuyor. Yapım tarihi 1873 olan metropol kilisesi içinde balık derisi üzerine işlenmiş Yunus Peygamber’in, Azrail, Ceb-rail meleklerinin ikonları bulunuyor. Kilise yıllardır turistlerin uğrak noktası. Bugün yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olmasına karşın Taksiyarhis Kilisesi, adanın hala en çok ziyaret edilen noktası.

Adanın bir başka tarihi yapısı da Agia Triya-da Kilisesi. Adaya inşa edilen ilk kilise olma özelliğini taşıyan Agia Triyada’nın yapımın-da tamamen yöresel ve doğal taşlar kulla-nılmış. Kayıtlarda 1865 yılında inşa edildiği belirtilen kilise, Bakkal Sokak sonundaki arsa üzerinde bulunuyormuş.

Cunda Adası’nın sembol mekanlarından biri de yaz-kış turistleri ağırlayan taş kah-vedir. Neo-klasik mimari yapısı ve inşasın-da kullanılan taş ustalığı görülmeye değer

With its deep blue sea, ancient Greek houses and lush trees, Cunda Island

greets its visitors. Alibey more commonly known as Cunda Island is the only inhab-ited island of Ayvalık, a district of Balıkesir with 22 islands. The distance of the island is 8 kilometers fom the town center by land. The island is surrounded by natural beach. When the Ottoman sultan Fatih Sultan Mehmet conquered Midilli (Lesbos Island) piracy in the region ceased, assuring safety in seas and people living in nearby islands started to settle in Ayvalık and Cunda Is-land. Historical buildings in Cunda Island were renovated as small enterprises com-patible with the architectural and cultural texture.

It is possible to reach the island shelter-ing Ayvalık towards open sea via highway across a bridge. In summer hourly ferry tours are linked from Ayvalık to Alibey Is-land. Straits, islands and nesting bays from higher areas of the island are worth see-ing. Cunda is the most appropriate travel destination for neoclassic enthusiasts and nature lovers longing for tranquility.

109İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

özellikte olan taş kahve, ada halkının da buluşma noktası işlevini görüyor. Yüksek tavanlı duvarlarındaki aynalara bakmaya doyamadığınız taş kahvede kahvaltılar, çaylar eşliğinde sohbetlere doyum olmaz. Adanın yaşayan, tarihe tanık olan mekanı-dır taş kahve.

Cunda’nın kiliseleri saymakla bitmiyor. Gü-nümüze değin korunabilen pek az yapı olsa da Panaya Kilisesi, Ayos Pandeley-monas Kilisesi, Ayos Nikolaos Kilisesi ve üç denizi gören bugün ‘Aşıklar Tepesi’ olarak adlandırılan konumda yer alan Ayos Yannis Kilisesi’ni es geçmemek gerekiyor.

Manastırlar adası Her yıl yerli-yabancı birçok turistin ayak bastığı Cunda’da manastırlar da önemli bir yer tutuyor. Çamlı Manastırı, Koruyan Mer-yem Manastırı olarak da anılan, restorasyo-nun ardından malikane olarak kullanılan Leka Panaya Manastırı, kendine özgü ya-pısını büyük ölçüde günümüze kadar ko-ruyabilen Ayışığı Manastırı, Ayos Apostolos

Historical structures evoke admirationThere are many churches and mon-asteries to see on the island. One of these is the Taksiyarhis Church built in accordance with classical Byzantine ar-chitecture. The church being the most glamorous structure of the island is still challenging time.

Within the metropolitan church built in 1873 there are icons of Prophet Jonah, Azrael (the angel of death) and Gabriel (the archangel). The church has been a destination for tourists for years. Taksi-yarhis Church now faces the risk of be-ing demolished is still the most visited spot of the island.

Another historical structure of the is-land is the Agia Triada Church. Being the first church to ever be built on the island, all local and natural stones were used when it was constructed. The church indicated to be built in 1865 in

official records used to be located on the field down Bakkal Street.

One of the symbolic locations of Cun-da Island is the stone built coffeehouse welcoming visitors in all seasons. The coffeehouse serving as a meeting point for the island locals with its neo-classical architectural structure and stonemasonry utilized in its construc-tion are noteworthy. You will find it impossible to take your eyes off the mirrors on the high ceilinged walls ac-companied with lively conversations and tea. It is the island’s living witness to history.

The churches in Cunda are countless. Although there are only a few that could be preserved until today are Panaya Church, Ayos Panteleimonas Church, Ayos Nikolaos Church and Ayos Yannis Church located on what is now called the Lover’s Hill can see all three seas is one not to be missed.

Taş KahveTaksiyarhis Kilisesi

110 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Manastırı, Tavuk Adası Manastırı, doğanın ve insan elinin tahribatına direnen Orta-çağ yapıtı Güvercin Adası Manastırı ve Pro-fit İliya Manastırı sayabildiklerimiz arasında.

Dar sokaklarında kaybolunBirbirini selamlayan eski taş evlerin sıralan-dığı dar sokakları da unutmamak gerekiyor Cunda’da. Çünkü bu özellik, Ege’nin sami-mi havasını solumanın en önemli yolu.

Osmanlı döneminde şekillenmiş kent dokusu, dar ve kıvrımlı sokakları, cumbalı evleri ve konakları, Cunda’yı unutulmaya-cak gezi rotaları arasına sokan en belirgin özelliklerinden. Tarihi taş evleri, rengarenk işlemeleriyle her sokakta görebilirsiniz. Cumbaları, dökme demir balkon korkuluk-ları, pencere kafesleri, ahşap ya da kesme taş işçiliği, birbirinden güzel oymalarla süslenmiş balkon ayakları üzerindeki mo-tifler izlemeye değer güzellikte.

Despot’un evi, kent kitaplığına dönüşmüş Despot Evi, Yunanistan’ın devlet olduğu gün toplanan bağışlar ile yaptırılmış gör-kemli, tarihe tanıklık etmiş bir yapı. Binayı yaptıran Despot, 1877 yılında binaya yöne-lik bir baskında hayatını kaybetmiş ve bu görkemli yapının ancak 15 yıl keyfini süre-bilmiş. Sonrasında Osmanlı Devleti yapıyı satın alarak, bir süre Hükümet binası olarak kullanmış. Yıllar sonra mübadele ile birlikte bina, öksüz yurdu olarak kullanılmaya baş-lanmış, ancak okulun taşınması ile kaderi-ne terk edilmiş.

2007 yılında ise eski Rum yapısının talihi döndü. İşadamı Rahmi Koç tarafından ye-niden restore edilen bina, kent kütüpha-nesi olarak halkın hizmetine açıldı. Aşıklar Tepesi’nde yer alan ve Necdet-Sevin Kent Kitaplığı adını alan yapı, adanın yine sem-bol mekanlarından biri.

Kütüphane bünyesinde modern bir ka-feteryanın da bulunduğu tarihi yapıdan günbatımını izlemek ayrı bir keyif.

Ne yenir?Ada halkının rızkı, teknelerinde oynaşan çeşit çeşit balıklar. Ekmeklerini denizden

The island of monasteriesMonasteries hold a significant place in Cunda, where many local and foreign tourists visit. Çamlı Monastery (Taksi-yarhis Ta Çamya), Leka Panaya Monas-tery also known as Protector Virgin Mary (Panagias Tis Lekai) is now used as a man-sion after being renovated, Moonlight Monastery (Ai Dimitri Ta Salina) preserv-ing its original texture, Ayos Apostolos Monastery, Tavuk Island Monastery (Ayiu Ionnu Tu Podromu) and Güvercin Island Monastery (Ai Yorgi) a medieval structure resisting natural and manmade destruc-tions and Prophet Elias Monastery are ex-amples worth mentioning.

Lose yourself in the narrow streetsNarrow streets on which old stone houses are facing each other in a friendly man-ner should not be skipped while touring Cunda since this feature is the best way to breathe the intimacy in the Aegean air. Town texture formed in the Ottoman peri-od, narrow serpentine streets, houses with oriel windows and villas are the most dis-tinguishing features of Cunda making it an unforgettable travel route. Historical stone houses are seen on every street with their colorful decorations. Pavilions, cast iron balcony parapets, window screens, wood-en or ashlar stonework, balcony braces furnished with magnificent engraved or-naments are worth seeing.

Kent Kitaplığı Kafeteryası

111İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Despot’s home transformed into a town libraryDespot’s home is a building that was constructed by donations of Greek domi-nance witnessed history. The contributor Despot passed away in a raid conducted to the building in 1877 could enjoy the gorgeous structure for 15 years only.

Later on the Ottoman Empire bought the building and used it as the Government palace for a while. Years later during the exchange it was used as an orphanage, however was abandoned after the reloca-tion of the school.

In 2007 the ancient Greek building had a lucky break. The building was renovated by businessman Rahmi Koç opened to service as a town library. The building assuming the name Necdet-Sevin Town Library is situated on the Lover’s Hill is still a symbolic spot of the island. It is a particular pleasure to watch the sunset from the historical building including a modern cafeteria within the library.

What to eat?The island’s livelihood is various kinds of fish bouncing on fishermen boats. The best way to please the fishermen you witness earning their livelihood from the sea is to taste the delicious fresh fish they catch. There are several destinations in Cunda Island to do this.

In fish restaurants lined up along the cen-ter you can try many types of fish espe-cially papalina, a delicious sea food served at high quality. You should not forget to taste appetizers and green herbs with olive oil in Cunda, the main actors of the Aegean gastronomy culture.

If you haven’t done these things don’t come back!○ Witnessing the sunset from one of the sym-bolic spots of the island the “Lover’s Hill”○ Purchasing refreshing olive oils ○ Visiting accessory and handcraft stores○ Discovering the local cuisine composing of delicious fish and herbs of the Aegean region

çıkarmalarına şahit olduğunuz balıkçı-ları mutlu etmenin en güzel yolu da, tuttukları birbirinden taze balıkların ta-dına bakmak. Bunun için birçok adres bulunuyor Cunda Adası’nda. Merkezde sıralanmış balıkçı lokantalarında, meşhur papalina başta olmak üzere birçok balık türü ile lezzetli deniz mahsullerini, güzel sunumlarla masanıza konuk ediyorsu-nuz. Cunda’da bir de Ege’nin gastrono-mi kültürünün baş aktörleri mezeler ve zeytinyağlı ot yemeklerini unutmamak lazım.

Yapmadan dönme! ○ Adanın sembol mekanlarından Aşıklar Tepesi’nde gün batımına tanık olmadan, ○ Ömrü uzatan ünlü zeytinyağlarından satın almadan,○ Rengarenk takı ve el sanatı ürünleri dükkanlarına uğramadan, ○ Ege’nin lezzetli balıkları ve otlarının her çeşidinin yer aldığı yöre mutfağını keş-fetmeden dönmeyin

Mavi yolculuklar

ile Cunda’nın ve

komşu adaların

bakir koylarını

keşfetmek

mümkün.

It is possible to

discover the

untouched bays

of Cunda and

neighbouring

islands with

cruises. Cunda Sahili

112 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

113İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

İzmir kanatlar altında…

Röportaj / Interview: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN Fotoğraflar / Photography: BÜLENT ÖZTÜRK, ÖMER DÖNDÜREN, ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

İzmir’in, dünya ekolojik sistemine bir armağanı olan Gediz Deltası, renkli kuşların barındığı Kuş Cenneti adı ile anılsa da, aslında çok daha farklı zenginlikleri kuytularında gizliyor.

114 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Ekoturizm / Ecotourism

İzmir’s gift to the ecological system of the world Gediz Delta although goes by the name “Bird Paradise” it

actually conceals many other treasures within.

Önemi henüz anlaşılamasa da, İzmir’in en değerli alanlarından biri Gediz

Deltası. Ya da daha çok bilinen adıyla İzmir Kuş Cenneti. Çevre ve Orman İl Müdürlü-ğünün himayesindeki Gediz Deltası’nın oluşumunun milyonlarca yıl öncesine da-yandığı tahmin ediliyor.

Yaklaşık 40 bin hektarlık bir alanı kaplayan Gediz Deltası’nda nesli tükenen kuşları, özellikle de görsellikleriyle büyüleyen narin flamingolar başta olmak üzere yüzlerce kuş cinsini ve bitki çeşidini görebiliyorsunuz.

Şehrin hemen yanı başında doğanın tüm zenginliklerini görebilmenin büyük bir avantaj olduğunu söyleyen İzmir Kuş Cen-netini Koruma ve Geliştirme Birliği’nde görevli Biyolog Ömer Döndüren, yerli-ya-bancı turistlerin Gediz Deltası’na ilgisinin gün geçtikçe arttığını belirtiyor.

Neden Kuş Cenneti değil de Gediz Del-tası demeyi tercih ediyorsunuz? DÖNDÜREN: Menemen-Emiralem’den başlayarak, Karşıyaka’ya kadar olan tüm kı-yıları Gediz Deltası diye tanımlıyoruz. Yak-laşık 40 bin hektarlık bir alan. 20 bin hektarı sulak alan ve koruma altında. Kuş Cenneti denilen alan daha çok 8 bin hektarlık ya-ban hayatı koruma sahasını ifade ediyor. Gediz Deltası Sulak Alan Koruma Bölgesi deyince Mavişehir’den Foça tepelerine ka-dar olan bir bölgeyi kastediyoruz.

İzmir beneath wings

Although not quite appreciated yet, Gediz Delta or more commonly known

as İzmir Bird’s Paradise is one of the most valuable places of İzmir. Formation of Gediz Delta now under protection of Ministry of Environment and Forestry is estimated to trace back to millions of years before. Locat-ed on an area of 40 thousand hectares you can see endangered bird species, especially slender flamingos impressive in their view and hundreds of bird and plant species in Gediz Delta.

İzmir Bird’s Paradise Protection and De-velopment Community biologist Ömer Döndüren stating that it is a great advan-tage to be able to reach all treasures of nature right next to the city also notes that attention of local and foreign tourists are in-creasing day by day.

Why do you prefer pronouncing Gediz Delta instead of Bird’s Paradise?DÖNDÜREN:We define the coastal area starting from Menemen-Emiralem to Karşıyaka as Gediz Delta approximately of 40 thousand hectares. 20 thousand hectares of wetland are conserved. The area defined as the Bird’s Paradise rather indicates a wild life protection zone of 8 thousand hectares. When we say Wetland Conservation Area of Gediz Delta we refer to a region from Mavişehir to the hills of Foça (Phocaea).

115İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Deltanın koruma altına alınmasının ne-denleri nedir?DÖNDÜREN: Gediz Deltası, su kuşları için çok önemli bir alan. Türkiye’deki sulak alanlar içinde önemli ilk dört alan arasında yer alıyor. Mesela Manyas Gölü’nde gö-rebileceğiniz türlerden çok daha fazlasını burada görebilirsiniz. Çünkü burası tatlı ve tuzlu suyun kesiştiği bir delta bölgesi. Hem tatlı hem tuzlu suyu seven canlılar, burada yaşayabiliyor. Bitki çeşitlerinden suda yaşayan omurgasız canlılara kadar, sürüngenlerden kuşlara kadar hepsini etkiliyor bu çeşitlilik. Bu yüzden deltalar, hem tarım hem doğa açısından önemli alanlardır. Dünyada bütün büyük me-deniyetler bu tarz su kenarlarına, verimli alanlar olan deltalara kurulmuştur. İzmir de bir bakıma öyledir diyebiliriz. Deltanın günümüze kadar korunabilmiş olması, İz-mir için büyük bir şans. Kentin hemen yanı başında aracınıza atlayıp, 15 dakika sonra flamingolar, pelikanlar görebiliyorsunuz.

‘22 bin flamingo sayıldı’

Ekolojik zenginliği nasıl deltanın?DÖNDÜREN: Türkiye’de en son kayıtlara göre 469 kuş türü tespit edildi. Bizim del-tamızda da bugüne kadar 289 kuş türü gö-rüldü. Yani Türkiye’deki kuşların yarısından çoğunu tek bir alanda görebiliyorsunuz. Bu çok önemli bir nokta. Tabii 289 türün hepsi görülüyor anlamına gelmiyor, en az bir kere kaydedildi anlamında söylüyoruz. Sayıca en fazla olan kuş türümüz flamin-golar. Flamingolar, Türkiye’de maalesef sa-dece Tuz Gölü ve Gediz Deltası’nda yuva yapıp, üreyebiliyor. Tüm kuzey yarımküre-de her yıl 15 Ocak-15 Şubat tarihleri ara-sında sulak alanlarda kuş sayımı yapılıyor. Gediz Deltası’nda 1999 yılından beri orta-lama 60-65 bin civarı su kuşu sayılıyor. Son yıllarda flamingo sayısı arttı. Mesela bu yıl 22 bin civarı flamingo saydık. Alanda gö-rülen su kuşlarının üçte ikisini flamingolar oluşturuyor. Deltada tuzlu suyun olduğu her yerde flamingoları görebiliyoruz.

Flamingoların yoğunlukta olması neye bağlı?DÖNDÜREN: Deltada Çamaltı tuzlasının tuz üretim alanları var ve alanlarda tavalar bulunuyor. Tavalarda adacıklar oluşuyor

What are the reasons requiring conser-vation of the delta?DÖNDÜREN: Gediz Delta is an important zone for water birds. It is ranked fourth among wetlands in Turkey. For instance you can see a whole lot more species than you would in Lake Manyas, since Gediz is a delta zone of fresh and salty water. All organisms of both fresh and salt water can live here. This diversity affects all organisms from plant species to invertebrates, from reptiles to birds. Therefore deltas are of high im-portance concerning both agriculture and nature. All great civilizations in the world had been situated on these fertile lands near water. In a way İzmir is also like that. It is a huge chance of İzmir that the delta could be preserved up to now. You can get in your car from the city and in 15 minutes you are among flamingos and pelicans.

“22 thousand flamingos were counted”

What can you say about the ecological diversity of the delta?DÖNDÜREN: As per the latest records in Turkey 469 bird species are sorted. On our delta there has been 289 species until to-day. By this means, you can see more than half of the existing bird species in one place and this is really important. Surely it does not mean all 289 species are cur-rently present, but this is the number of species registered at least once. Birds with the highest population are the flamingos. Unfortunately flamingos can nest and re-produce only in the Salt Lake and in Gediz Delta in Turkey. Across the North Pole ev-ery year between dates January 15-Febru-ary 15 birds in wetlands are counted. Since 1999, around 60-65 thousand water birds are counted in Gediz Delta. There has been an increase in number of flamingos in recent years. For example we counted around 22 thousand flamingos this year. Two third of water bird population consists of flamingos. We can see them around ev-ery salty watered place of the delta.

What is the reason for high population density of flamingos?DÖNDÜREN: There are salt production ar-

Mavişehir’den deltaya kadar

yapılan 17 kilometrelik

bisiklet yolu sayesinde

trafiğe girmeden,

flamingoları izleyerek bir

yolculuk yapabiliyorsunuz.

You can take a road trip

without actually getting

into traffic by the 17km

cycle path implemented

from Mavişehir to the delta

and watch the flamingos.

116 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

ve flamingolar sadece o alanlarda üre-yebiliyorlar. Çünkü o adacıklar korunaklı, insanlar ve yırtıcı hayvanlar oraya ulaşamı-yor. Flamingoların üremesi için belli bir tuz oranı gerekiyor. Yuva yaptıkları yerlerdeki tuz, deniz suyuna göre çok yüksek. İzmir dışında Tuz Gölü’nde de üreyebilmelerinin sebebi bu.

Kuş sayımlarını nasıl yapıyorsunuz?DÖNDÜREN: Tüm kuzey yarımkürede uluslararası bir organizasyon olan Birdli-fe International yapıyor kış ortası su kuşu sayımını. Türkiye’de de Çevre ve Orman Bakanlığı ile sivil toplum örgütleri birlikte yapıyor. Gediz Deltası’nı üç ekip halinde sayıyoruz. Bir ekip güneye, ikinci ekip orta Gediz dediğimiz bölgeye, üçüncü ekip de kuzey Gediz dediğimiz alana ayrılıyor. Her ekipte teleskoplu bir gözlemci, sayımı yapacak bir kişi, dürbünle kuşların hare-ketlerini takip eden bir kişi, bir de yazıcı görev alıyor. Sayımlar her yıl aynı noktalar-dan yapılıyor. Kış aylarında su kuşları fazla enerji harcamamak için hareketsiz oluyor. Önce türler ayırt ediliyor, yazıcı not alıyor, gruplandırarak sayım yapılıyor. Teleskopta bir küme oluşturuyorlar. Kapladığı alana bakıp onar onar, çok kalabalıklarsa 50’şer, 100’er sayıyoruz. Hata payı az da olsa tabii

eas of Çamaltı salt pits with platforms in the delta. Islets are formed on these plat-forms and flamingos can breed only in those areas. The islets are sheltered there-fore people and predatory animals cannot reach there. A defined salt ratio is required for the flamingos to breed. The amount of salt in places they nest is very high with respect to sea water. This is why they can breed only in the Salt Lake except İzmir.

How is the bird counting procedure per-formed?DÖNDÜREN:In the North hemisphere the international organization of Birdlife In-ternational counts water birds midwinter. In Turkey it is carried out by non govern-mental organizations together with the Ministry of Environment and Forestry. We perform the procedure in three teams for Gediz Delta. One team goes south, sec-ond to the area we call middle Gediz and third team to the area of north Gediz. In each team there is an observer with a tele-scope, one person for counting, one per-son for monitoring movements with bin-oculars and a recorder. Counts are done at the same place every year. In winter periods water birds are rather motionless in order to not to waste too much energy. Ömer Döndüren

117İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

ki oluyor. Önemli olan hangi türler azalıyor, hangileri artıyor bunu öğrenmek.

Yeni tür var mı, eskiden görülen türler şimdi görülmüyor mu gibi soruların yanı-tını alıyoruz. Bir alandaki bozulmaları, yapı değişikliğini gösteren en önemli canlılar kuşlardır. Balık, böcek sayamazsınız ama kuşları sayabilirsiniz. Flamingolar azaldı-ğında acaba sudaki tuz oranı mı azaldı diye düşünüyoruz. Mesela ördekler çoğa-lınca koruma çalışmaları iyi gidiyor sonucu çıkıyor. Kısacası kuşların sayısı bize bölge-nin koruma çalışmalarında yol gösteriyor.

Tepeli pelikanın adreslerinden biri

Gediz Deltası hangi ender türlere ev sa-hipliği yapıyor?DÖNDÜREN: Tepeli pelikan Türkiye’de sadece Ardahan’da Aktaş Gölü’nde, Balıkesir’de Manyas Gölü’nde, Aydın’da Büyük Menderes Deltası’nda ve İzmir’de Gediz Deltası’nda görülüyor. Nesli tehlike altında ve dünya popülasyonu 15 bin ka-dar. Her yıl İzmir’de 70 çift yuva yapıyor. İyi bir rakam. Homa Dalyanı’nın içindeki adacıklarda koloni halinde yuvalıyorlar.

Mesela Karagagalı Sumru’nun Türkiye’de tek ürediği yer, Gediz Deltası. Küçük Ker-

kenez de nesli tehlike altında bir kuş türü. Deltanın etrafındaki köylerde, evlerin çatı aralarında yuva yapıyor. Kışın Afrika’da, yazın İzmir’de olan göçmen bir kuş. Çift-çiler için faydalı, çünkü fare, danaburnu gibi tarıma zararlı canlıları da yiyor. Ördek çeşitliliği açısından da çok zenginiz. Kışın en az 10 türden 25-30 bin civarı ördek sa-yıyoruz. Bu da bize alanın sağlıklı bir eko-sistemi olduğunu gösteriyor. Yırtıcı kuş türleri açısından da zenginiz. Tavşancıl, kızıl şahin gibi.

‘15 dakikalık yolculukla flamingo görebilirsiniz’

Peki insanlar neden gelmeli deltaya?DÖNDÜREN: İzmir gibi üç milyon insanın yaşadığı büyük bir şehrin hemen yanında

böyle doğal bir alanın olması, en önem-

li avantajı bölgenin. Şehirle iç içe geçmiş

durumda. Eskiden Gediz Deltası, şimdi

Girne Bulvarı dediğimiz alana kadar uzanı-

yormuş. Bostanlı, Mavişehir deltanın üze-

rine kurulmuş yerleşimler. Şehir deltaya

doğru kayıyordu, ancak koruma çalışmala-

rıyla bunun önüne geçildi. Dünyanın çok

az yerinde bu kadar büyük bir şehirde ya-

şayıp, aracınızla 15 dakika yol alıp flamin-

golar görebilirsiniz. İzmir için büyük bir şans. Rahat ulaşım çok önemli.

First species are distinguished. Recorders take notes and counting is done by classi-fication. They form a cluster when viewed through a telescope. In respect to the area occupied we count in groups of 10 and if very crowded in groups of 50 or 100. Er-ror margin is inevitable though counting is quite accurate. The main purpose is to find out increasing and decreasing spe-cies populations. We search for answers regarding new and existing species.

Most significant living organisms showing structural changes or deformations in an area are birds. You cannot count fish or in-sects, but you can count birds. When num-ber of flamingos decrease we think about the salt ratio in the water. For instance by an increase in duck populations we conclude the positive effect of conservation studies. In brief, the number of birds tells us a lot con-cerning the conservation studies of the area.

A destination of Dalmatian pelicans

What rare species does Gediz Delta host for? DÖNDÜREN: Dalmatian pelicans breed in Turkey only in Lake Aktaş in Ardahan, Lake Manyas in Balıkesir, Büyük Menderes Delta in Aydın and Gediz Delta in İzmir. These are of endangered species and their

118 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Buraya geldiğiniz zaman çantanızı sır-

tınıza atıp, bütün gününüzü doğada

geçirebilirsiniz. Pek çok kuş ve bitki türü

görebilirsiniz. Şehrin stresinden, insan ka-labalığından kaçılabilecek çok güzel bir alan Gediz Deltası. Sadece kuşlar değil, genellikle geceleri ortaya çıkan çakal, tilki, domuz porsuk gibi farklı hayvan türleri de yaşıyor.

Daha çok kuş gözlemcilerinin yolu düşü-yor galiba…DÖNDÜREN: Türkiye’de pek bilinmese de dünyada kuş gözlem turizmi diye bir sektör var. Özellikle İngiltere’de kuş göz-lemcilerinin sayısı çok fazla. Bu insanlar, bir ülkeye tek bir kuş türünü görmek için bile seyahat edebiliyorlar.

Mesela Şanlıurfa’daki kelaynak kuşlarını görmek için İngiltere’den gelen gruplar var. Dünyada 10 bin kuş türü bilinir. Biz-de kertikçilik diye bir şey vardır. Bir kuş türünü görünce yanına kertik atılır. Kuş gözlemcileri arasında gizli bir yarış da var yani. Türkiye, kuşlar açısından çok zengin. Buraya da zaman zaman gruplar geliyor. Fransız, İngiliz ve Hollandalı grup-lar yoğunlukta. Çoğunun yaş ortalaması yüksek. Türkiye’de yeni bir aktivite oldu-ğu için meraklıların yaş ortalaması daha düşük.

worldwide population is around 15 thou-sand. Every year 70 couples nest in İzmir, which is a good score. They nest as colo-nies inside islets in Homa fish garth. For instance the only breeding place of sand-wich terns in Turkey is Gediz Delta. Lesser kestrel is an endemic species. They nest on roofs of village houses around the delta. It is a bird of passage living in Africa during winter and in İzmir during summer peri-ods. It is beneficial to the farmers since it feeds on creatures such as mice and mole crickets harmful to agriculture. Also in means of ducks diversity we are lucky. We count around 25-30 thousands of ducks of 10 species during winter which shows us that the area has a healthy ecosystem. This also applies for raptors such as hawk eagle and long legged buzzard.

You can see flamingos by a 15 minute ride

Why should we visit the delta?DÖNDÜREN: Having such a natural zone right next to city is an advantage of İzmir, a city with a population of three million. It has become nested with the city. In early ages Gediz Delta was stretching to the area we now call Girne Boulevard in Karşıyaka. Bostanlı, Mavişehir are settlements located on the delta. The city was expanding to-

wards the delta however it was prevented by protection studies. Only in a few places on earth you can have the chance to see flamingos after a 15 minute ride from the city. It is a great opportunity for İzmir. Ac-cessibility is very important. When you ar-rive here you can spend the whole day in nature. You can see many species of birds and plants. Gediz Delta is a precious area to retreat from the chaotic city life and crowds. Not only birds but also animal spe-cies like jackal, fox, pig and badger live here.

It sounds like the bird observers visit more often.DÖNDÜREN: Although not widely recog-nized there is a tourism sector for bird ob-servation in the world. Especially in Eng-land there are many bird observers. These people travel to a country to see one single species. For instance there are travel groups from England going to Şanlıurfa to see the species hermit ibis. There are 10 thousand bird species known. We have a thing called bird count checklist. When you see a species you tick the name on your checklist. So there is also a secret competition between bird observers for who has the most listing. Turkey is highly rich in bird species. There are also foreign groups visiting from time to time mostly French, English and Dutch observers of high age average. In Turkey enthusiasts are

119İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Yılın her mevsimi kuş gözlemciliğinin ya-pılabilmesi bir avantaj. Yaz ve kış ayların-da farklı türler geliyor. Görsel olarak çok güzeller, insanların ilgisini çekiyor. İşin önemli bir yanı da insanları doğaya çık-maya teşvik ediyor. Ciddi bir turizm dalı olabilir. Son yıllarda Türkiye’de de kuş gözlemleri için Anadolu turları düzenle-niyor. Profesyonel ilgilenen insanlar art-maya başladı. Anadolu turunun içinde Gediz Deltası da yer alıyor.

Ziyaretçi sayısını artırmak adına proje-leriniz var mı?DÖNDÜREN: Deltanın girişine kadar top-lu taşıma araçlarının gelememesi bizim için bir sıkıntı. Kendi aracınızla gelmeniz gerekiyor. Deltayı kapsayan 22 kilomet-relik bir tur hazırladık. Şu anda bu turun geçtiği yolların sadece 5 kilometresi sta-bilize yol, önümüzdeki günlerde tamamı stabilize hale getirilecek ve elektrikli yeni araçlarla alan gezilebilecek. Deltanın te-pelerinde bambaşka bir dünya var.

Mesela Üç Tepeler, manzaranın en iyi göründüğü yer. Bu sıkıntıyı aşacağız. Homa Dalyanı da çok güzel bir alan. Zi-yaretçi merkezinin 3 kilometre ilerisinde. Bir tarafınız deniz, bir tarafınız lagünün içi. Homa Dalyanı’na küçük, ahşap balıkçı kulübeleri yapılacak, yolları düzeltilecek. Kaçak kulübeler yıkılacak. Balıkçılar için güzel yapılar olacak. Ayrıca kuş fotoğraf-çılığı için çok güzel bir alan, çünkü kuşla-ra, özellikle de flamingolara en çok yakla-şabildiğiniz alandır dalyan. Bu konuda da son yıllarda bir artış oldu.

of earlier ages since it is a newly arose ac-tivity in Turkey.

The possibility enabling bird observation in every season of the year is an advantage. Different species arrive in winter and sum-mer months. They are visually so beautiful that attracts people. An important aspect is that is encourages people to explore nature. It can turn into a substantial tour-ism branch. Recently tours to Anatolia are organized for bird observations in Turkey as well. Number of people professionally occupied is increasing. Gediz Delta is a destination within the Anatolia tours.

Do you have any further studies in order to increase the number of visitors?DÖNDÜREN: Lack of mass transportation vehicles to pull alongside to the delta en-trance is an obstacle for us. You need to

have your own vehicle. We arranged a tour

of 22 kilometers covering the delta. Current-

ly only 5 kilometers of this road is stabilized. In coming days the rest will be stabilized en-abling sightseeing by electric vehicles.

There is a whole new world on the hills of the delta. For example Üç Tepeler (Three hills) is the spot to capture the best view. Homa fishgarth is also a nice spot. It is 3 kilometers ahead of the center for visitors. You have the sea on one side and the la-goon on the other. Wooden fishermen huts will be built in Homa fishgarth and roads will be remedied, which will be ef-

ficient for fishermen. Unlicensed huts

will be torn down. Besides, it is a suitable

spot for bird photography because the

fishgarth is the closest you can get to the

birds, especially flamingos. Bird photog-raphy has also become a popular matter recently.

Bölge dörde ayrılıyorİl Çevre ve Orman Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Hayati Binboğa, 2007 yılında yapılan yönetim planıyla çıkan Sulak Alanla-rı Koruma Yönetmeliğine göre, Gediz Deltası’nın koruma sınırlarının belirlen-diğini söylüyor. Binboğa, alanın mut-lak koruma bölgesi, sulak alan bölgesi, ekolojik etkilenme bölgesi ve tampon bölge olmak üzere dört bölgeye ayrıl-dığını belirtiyor. Yaban hayatı koruma sahasında yapılabilecek aktivitelerle sit alanındakilerin farklı olduğunu dile getiren Binboğa, “Tepeleri, sazlıkları, tuzlayı içine alan bölge halk tarafın-dan Kuş Cenneti olarak biliniyor. Biz koruma açısından tüm bölgeleri aynı oranda önemsiyoruz. Kuş Cenneti, Ge-diz Deltası’nın içinde yer alan bir bölge. Koruma statüsü, 1982 yılında başlamış. İlk önce Su Kuşları Koruma ve Üreme Alanı diye ilan ediliyor, yıllar içinde ko-ruma kuşakları çeşitlendiriliyor. Sonra Kuş Cenneti Ziyaretçi Merkezi yapılıyor. Türkiye’de benzeri olmayan bir işbirliği sayesinde bakanlığımızın himayesinde-ki alanın yönetimini, İzmir Kuş Cenneti-ni Koruma ve Geliştirme Birliğine dev-rettik. Birlikte projeler üretiyoruz, devlet olarak birliği destekliyoruz.” diyor.

Divided into four regionsProvincial Directorate of Ministry of En-vironment and Forestry Branch Director of Nature Protection and National Parks Department Hayati Binboğa states that Gediz Delta is within preservation borders as per the Wetland Conservation Regu-lation issued due to the management plan in 2007. Binboğa says that the strict preservation zone is separated into four regions as conservation area, wetland area, ecological effect area and buffer area. Binboğa noting that activities to be performed in wild life preservation zones differ to those of natural protected ar-eas states “The area including hills, reed fields and salt pits is known by the name Bird’s Paradise by the community. We care equally for all regions in means of pres-ervation. Bird Paradise is an area within Gediz Delta. Its protected status com-menced in 1982. It is initially announced as Water Birds Preservation and Breeding Area, while conservation lines are varied in years. It is then transformed in to a Visi-tors Center of Bird’s Paradise. In result of a unique collaboration the management of the area under protection of our ministry is delegated to İzmir Bird’s Paradise Con-servation and Development Community. We initiate projects together and support the community as the government”.

120 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

121İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

1st International İzmir Art Biennial with participations of artists from all over the

world was held between dates 4-11 May, 2011. İzmir Art Biennial organized by Seba Art Gallery initiated by the Ministry of Cul-ture and Tourism attracted a great deal of attention from art lovers. Several artists of diverse ethnic, religious and cultural iden-tities gathered in the Art Biennial by the virtue of the common language of art. Bi-ennial exhibitions of almost 1500 artifacts from different disciplines of art, sculpture, photography, installation, performance and video were highly appreciated. Bien-nial enlivened with activities organized in culture and art centers mainly the Inter-national İzmir Fairground, Ege University Atatürk Kültür Merkezi, Art Gallery, Public Art and Sculpture Museum, Ahmed Adnan Saygun Art Center made İzmir the art ca-pital for seven days. Moreover, parallel ac-tivities organized within the scope of the biennial provided the guests with a variety of experiences. 170 artists from 47 different countries come for the biennial and they be come İzmir culturel volenteers.

Dünyanın çeşitli ülkelerinden sanatçıların katılımlarıyla düzenlenen 1. Uluslararası

İzmir Sanat Bienali, 4-11 Mayıs 2011 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Ba-kanlığının desteğiyle Seba Sanat Galerisi’nin organizatörlüğünde yapılan İzmir Sanat Bie-nali, sanatseverlerden yoğun ilgi gördü. Dün-yanın çeşitli ülkelerinden gelen farklı etnik, dinsel ve kültürel kimliklere sahip çok sayıda sanatçı, sanatın ortak dili sayesinde İzmir Sanat Bienali’nde buluştu. Resim, heykel, fotoğraf, yerleştirme, performans ve video gibi farklı disiplinlerin bir arada görüldüğü 1500’e yakın eserin sergilendiği bienale ilgi büyük oldu.

Uluslararası İzmir Fuar Alanı başta olmak üzere, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi, Devlet Resim Heykel Müzesi, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi gibi kültür-sanat mekanlarında düzenlenen etkinliklerle renkle-nen bienal, yedi gün boyunca İzmir’i sanatın başkenti yaptı. Ayrıca bienal kapsamında ger-çekleştirilen paralel etkinlikler, konuklara farklı deneyimler yaşattı. 47 ülkeden 170 sanatçının katıldığı bienal sonucunda sanatçılar İzmir’in gönüllü kültür elçileri oldular.

Bienal ile İzmir, sanat etkinliklerinin adresi olduİzmir became the new address for art occasions with the biennial

Güncel / Actual

122 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

123İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

İzmir’in Bergama ilçesinde ilkbahar yağmurları sonrası kendini gösteren doğal mantar türü “kuzugöbeği”, dünyanın en lezzetli ve pahalı mantarlarından biri.

İzmir’in fark yaratan lezzeti: Kuzugöbeği mantarı

Fotoğraflar/Photographs: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN - CEYDA ADAR Yemekler/Foods: HİLTON OTELİ Şef/Chef: HÜSEYİN YILMAZ

124 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Mutfak Kültürü / Cuisine Culture

White morel which is a type of natural mushrooms exposing itself after the spring rainfalls of Bergama district of İzmir is one of the

most delicious and expensive mushrooms in the world.

Distinguishing flavor of İzmir

Morel Mushroom

Dünyada bilinen en değerli mantar-lardan biri kuzugöbeği. Latince adı

Morchella conica olan kuzugöbeği, Morc-hella deliciosa olarak da biliniyor. Morchel-laceae ailesinden, yenilebilen bir mantar türü olan kuzugöbeği, genelde ormanlar-da tek tek veya küçük gruplar halinde bu-lunuyor, özellikle orman yangınları sonrası sıkça rastlanıyor.

Ülkemizde 20’den fazla çeşitte tanınan Morchella cinsine ait kuzugöbeği man-tarı türleri ilkbaharda kızılçam ormanla-rında, orman açıklıklarında, yol ve akarsu kenarlarında, bitki örtüsü yanmış arazi-lerde yetişiyor. Kuzugöbeği ya da göbek isimleriyle bilinen bu mantar türü, aynı zamanda toplanarak yurt dışına da ihraç ediliyor.

Bergama’da yetişiyor Genellikle Ege, Akdeniz ve Karadeniz böl-gelerinde yetişen kuzugöbeği mantarları İzmir’in güzel ilçesi Bergama’da da yetişi-yor. Bergama ve çevresinde çam ve me-şelik alanlarda çıkan kuzugöbeği mantarı,

köylüler tarafından toplanarak pazarda sa-tışa sunuluyor. İlkbahar yağmurları sonrası kendini gösteren kuzugöbeği mantarları, konik yapılı, boyu sapından biraz uzun, pürtüklü, esmer renkli bir mantar türü. Dünyada kıtır kıtır bedeni, hassas görünü-şü, kokulu lezzetiyle biliniyor.

Bileşiminde 8 adet amino asit bulunması, ayrıca protein ve vitamin desteği de sağ-laması, kuzugöbeğini lezzetinin dışında faydalı besinler arasında da yıldız yapıyor. Bazı ülkelerde en pahalı yemek olarak ser-vis edilen kuzugöbeği mantarı, Türkiye’de ilaç sanayinde de kullanılıyor.

Kuzugöbeği mantarının yararları nelerdir?Pişirildiği anda tüketilmesi tavsiye edilen kuzugöbeği mantarı, geleneksel Çin tıbbı-na göre bağırsaklara ve mideye iyi geliyor. Protein değeri etten daha fazla olan kuzu-göbeği mantarı, zihnin iyi çalışmasına yar-dımcı oluyor. Kan yapıcı özelliğinin, vücu-da kuvvet verdiği ve yorgunluğu giderdiği de biliniyor.

White morel is one of the most preci-ous mushrooms in the world. White

morel named Morchella conica in Latin, is also known as Morchella deliciosa. Mem-ber of Morchellaceae fungus family, the edible species is generally found singly or in small groups in forests, especially after forest fires.

Species of morel mushrooms of Morchella genus existing in over 20 types in our co-untry grows in redwood forests in spring, in glades, on roadsides and river streams, and areas covered with burned-over flora. This type of mushrooms known by the na-mes white morel or black morel are gathe-red and exported in the meantime.

Grows in BergamaMorel mushrooms growing mainly in Ae-gean, Mediterranean and Black Sea regi-ons also grow in Bergama, a beautiful dist-rict of İzmir. Morel mushrooms found in piney and oak forest areas in Bergama and surroundings are gathered by the villagers and put up for sale in markets.

125İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Kuzugöbeği mantarla doldurulmuş dana eti kulesi

MALZEMELER○ 250 gram kuzu göbeği mantarı

○ 150 gram bonfile

○ 1 adet kuru soğan

○ 100 gram tereyağı

○ 25 gram un

○ 50 cc süt

○ 10 gram sarımsak

○ Yeteri kadar tuz

○ Karabiber

YAPILIŞI150 gram bonfile, üç ince parçaya bölünüp marine edilir. Izgarada pişirilen bonfileler kenara alınıp, bekletilir.

Bir tava içerisine tereyağı konulup eritilir. İnce ince doğranıp, pişirilen kuru soğan-ların üzerine, dövülen sarımsaklar ve man-tarlar ilave edilip, bütün karışım sotelenir. Diğer tarafta pişirilen beşamel sos ilave edilip kaynatılır ve kenara alınır. Bonfile etler çembere konulup, üstüne mantarlar, onun üstüne diğer et parçası konulur ve bu şekilde üç kat yapılıp, fırında 180 de-recede 12 dakika pişirilir. Bonfile kulesinin üstüne kuzugöbeği mantarlı sos, diğer bir tavada kuru soğan ve sarımsak ile pişirilen mantarlar üstüne et sosu eklenerek, elde edilen sos dökülerek servis edilir.

Morel mushrooms growing after the spring rainfalls are of conical structure, with a length slightly taller than the stalk, textured and brownish. It is known by its crispy stalk, delicate look and odorous tas-te in the world. Containing 8 amino acids, providing protein and vitamin supply make morel mushroom the star of healthy food besides its delicious taste. Morel mushrooms served as the most expensive meal in some countries are also used for medicine industry in Turkey.

What are the benefits of morel mushroom?Morel mushroom recommended to be ins-tantly served hot is good for the intestines and stomach according to the Chinese tra-ditional medicine. Morel mushrooms with a protein level higher than that of meat help better functioning of the brain. With their properties in making red blood cells it is known for increasing body strength and relieving fatigue.

Veal stack filled with morel

INGREDIENTS○ 250 gr of morel mushroom

○ 150 gr of steak fillet

○ 1 onion

○ 100 gr of butter

○ 25 gr of flour

○ 50 cc of milk

○ 10 gr of garlic

○ Salt

○ Pepper

PREPARATION150 gr of steak fillet divided into three thin slices are marinated. Grilled steak fillets are put aside.

Butter is melted in a heated saucepan. On fine chopped and cooked onions, crus-hed garlic and mushrooms are added. The mixture is sautéd. Bechamel sauce cooked in a separate pan is added to the mixture. Steak fillets are placed in the skillet with mushrooms in between and meat slices on top as a three layered stack is cooked in the oven for 12 minutes at 180 degrees. On the steak stack morel mushroom sauce and on mushrooms baked in a separate pan with onions and garlic, meat sauce is placed and served.

126 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

127İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

• FRANCHISING BAŞVURU İÇİN • Tel: 0 232 381 86 67 • 1716 Sk. No: 8 KARŞIYAKA / İZMİR

Vegeterian Luna Marittimo Misto Mix

PİZZA TOMATO TÜRKİYE KALİTE DERNEĞİ ÜYESİDİR

Göztepe 224 20 22

Üçkuyular 259 40 13

TÜRK TELEKOM

Arıza / Breakdown 121

Bilinmeyen Numara / Unknown Numbers 11811

Danışma / Information Service 161

Uyandırma / Wake Up Service 135

Fono Tel / Fono Phone 141

TİYATROLAR / THEATRES

Devlet Tiyatroları / State Theatres

Bornova Sahnesi / Bornova Stage 343 04 33

Karşıyaka Sahnesi / Karşıyaka Stage 369 64 87

Konak Sahnesi / Konak Stage 483 50 35

Özel Tiyatrolar / Private Theatres

Ege Sanat Merkezi / Ege Art Centre 381 64 06

Hamle Tiyatrosu / Hamle Theatre 446 70 18

Konak Belediye Tiyatrosu / Konak Municipality Theatre 246 63 93

Pınar Çocuk Tiyatrosu / Pınar Children’s Theatre 463 15 15

Tansaş Çocuk Tiyatrosu / Tansaş Children’s Theatre 483 48 28

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES

Adnan Franko Sanat Galerisi / Adnan Franko Art Gallery 464 41 86

Akbank Sanat Galerisi / Akbank Art Gallery 484 16 66

Aphrodite Sanat Galerisi / Aphrodite Art Gallery 482 33 02

Çetin Emeç Sanat Galerisi / Cetin Emec Art Gallery 293 35 22

GF Sanat Galerisi / GF Art Gallery 421 29 95

İzmir Resim Heykel Müzesi /

İzmir Art and Sculpture Museum 441 41 92

İzmir Sanat Merkezi / İzmir Art Centre 483 63 34

İZFAŞ Sanat Galerisi / IZFAŞ Art Gallery 482 12 70

İzmir Türk Amerikan Derneği Sergi Salonu /

Kedi Kültür Sanat Merkezi 464 99 35

Leonardo Sanat Galerisi / Leonardo Art Gallery 422 13 95

Rotary Sanat Galerisi / Rotary Art Gallery 421 56 61

Selçuk Yaşar Sanat Galerisi / Selcuk Yasar Art Gallery 422 65 32

TCDD Sanat Galerisi / TCDD Art Gallery 433 58 97

Turkish American Association Art Gallery 464 20 95

Vakıfbank Sanat Galerisi / Vakifbank Art Gallery 441 59 00

Yapı Kredi Sanat Galerisi / Yapı Kredi Art Gallery 463 56 28

Alman Kültür Merkezi / German Cultural Centre 489 56 87

Atatürk Kültür Merkezi / Atatürk Cultural Centre Konak 483 85 20

İtfaiye / Fire Department 110

AKS / Emergency Rescue (AKS) 110

Hızır Acil / Medical Emergency Service 112

Polis İmdat / Police Department 155

Cenaze Hizmetleri / Funeral Services 188

Sahil Güvenlik / Coast Guard 158

Orman Yangınları / Forest Fires 177

Hava Ambulans / Air Ambulance 463 33 22

HASTANELER / HOSPITALS

Üniversite Hastaneleri / University Hospitals

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi /

Ege University Medical Faculty Hospital 343 43 43

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi /

9 Eylul University Medical Faculty Hospital 412 22 22

Dokuz Eylül. Ü. İlaç ve Zehir Danışma /

9 Eylul U. Drug and Poison Information Center 412 39 39

Dokuz Eylül Üniversitesi Karşıyaka Polikliniği /

9 Eylul University Karsiyaka Polyclinic 369 30 40

Doğumevleri / Maternity Hospitals

Ege Doğumevi / Ege Maternity Hospital 449 49 49

Ege Ü. Kadın Doğum / Ege U. Maternity Hospital 388 19 63

Kan Merkezleri / Blood Centers

Türk Kızılayı / The Turkish Red Crescent 421 47 89

Çocuk Has. Kan Bankası / Children’s Hospital Blood Bank 483 61 33

Ege Ü. Has. Kan Bankası / Ege U. Hos. Blood Bank 388 28 61

Tepecik / Tepecik Blood Center 433 38 74

ULAŞIM / TRANSPORTATION

Denizyolları / Maritime Lines 464 88 64

THY Rezervasyon / Turkish Airlines Reservation 444 08 49

Basmane Rezervasyon / Basmane Reservation 484 86 38

TCDD Santral / Turkish State Railways Central 464 31 31

Alsancak Gar / Alsancak Railway Station 464 77 95

Otogar / Bus Station 472 10 10

İskeleler / Piers

Konak 484 98 56

Karşıyaka 368 00 42

Alsancak 464 78 31

Bostanlı 330 50 71

Bayraklı 345 77 53

Pasaport 484 22 56

ACİL TELEFONLAR / EMERGENCY TELEPHONE NUMBERS

Bilgi / Info

128 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

129İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Fransız Kültür Merkezi / French Cultural Centre 463 61 42

İngiliz Kültür Merkezi / British Cultural Centre 446 01 31

İtalyan Kültür Merkezi / Italian Cultural Centre 421 52 42

İZFAŞ Sanat Galerisi Kültürpark / İZFAŞ Art Gallery Kulturpark 482 12 70

İzmir Türk Amerikan Derneği / Turkish American Association 464 20 95

Kıbrıs Türk Kültür Derneği / Cyprus Turkish Cultural Association 421 13 40

Sabancı Kültür Merkezi / Sabancı Cultural Centre Konak 441 90 09

TURİZM BÜROLARI / TOURISM OFFICES

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü /

Provincial Directorate of Culture and Tourism 483 62 16

Turizm Danışma / Tourism Information 445 73 90

Adnan Menderes Havalimanı Turizm Dan. /

Adnan Menderes Airport Tourism Inf. 274 22 14

Bergama Turizm Danışma /

Bergama Tourism Information 633 18 62

Çeşme Turizm Danışma / Çeşme Tourism Information 712 66 53

Foça Turizm Danışma / Foça Tourism Information 812 12 22

Selçuk Turizm Danışma / Selçuk Tourism Information 892 63 28

Tire Turizm İrtibat Bürosu / Tire Tourism Contact Office 512 66 14

TURİZM SEKTÖR TEMSİLCİLİKLERİ / REPRESENTATIVES OF TOURISM SECTOR Ege Turizm Derneği / Aegean Tourism Association 441 46 12

ESAD (Ege Seyahat Acenteleri Derneği) 484 87 02

ETİK (Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği) 489 47 77

İzmir Tanıtma Vakfı 465 28 90

Otelciler Derneği / Hotels Associations 425 45 85

Rehberler Odası / Chamber of Guides 463 21 53

TUREVS (Turistik Ev Pansiyoncular Birliği) 425 72 73

TURING 421 71 49

TURSAB İzmir Bölgesel Yürütme Kurulu /

TURSAB İzmir Regional Executive Committee 464 03 47

WEATHER CONDITION in İZMİR

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects

spread through inner regions. However, physical geography differ-ences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as

important in terms of rainfall, temperature and sun.

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January

(8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner

regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass

coming from the north and the northwest.

In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution ac-cording to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days

is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.

130 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Bilgi / Info

131İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Lüksemburg / Luxembourg 421 48 82

Macaristan / Hungary 421 28 61

Malta 422 31 38

Meksika / Mexico 327 32 63

Moğolistan / Mongolia 478 50 15

Moldova 472 18 13

Norveç / Norway 421 92 80

Pakistan 459 16 16

Portekiz / Portugal 483 80 31

Rusya Federasyonu / Russian Fed. 461 51 86

Sırbistan / Serbia & Montenegra Rep 441 91 81

Slovakya / Slovak Rep. 486 11 75

Slovenya / Slovenia Rep. 425 99 83

Şili / Chile 446 93 01

Türkmenistan / Turkmenistan 484 77 75

Ukrayna / Ukranie 421 21 41

Ürdün / Jordan 482 24 45

BAŞKONSOLOSLAR / CONSULATE GENERALS

Almanya / Germany 488 88 88

Romanya / Romania 465 04 63

Yunanistan / Greece 421 69 92

FAHRİ BAŞKONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATE

Bangladeş / Bangladesh 421 23 32

Endonezya / Indonesia 421 81 77

Güney Afrika / South Africa 376 84 45

Hindistan / India 461 46 60

Makedonya / F.Y.R.O.M. 421 41 92

Malezya / Malaysia 445 05 46

KONSOLOSLAR / CONSULATES

İngiltere / United Kingdom 463 51 51

İtalya / Italy 463 66 76

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 489 77 89

FAHRİ KONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATES

ABD / U.S. Of America 464 87 55

Arnavutluk / Albania 483 33 76

Avusturya / Austria 347 66 76

Belarus 482 31 82

Belçika / Belgium 463 47 69

Bosna Hersek / Bosnia&Herzogovina 328 18 90

Brezilya / Brazil 463 86 07

Çek Cumhuriyeti / Czech Rep. 422 10 80

Danimarka / Denmark 489 54 01

Estonya / Estonia Rep. 469 79 69

Etiyopya / Ethiyopia 388 25 57

Fas / Morocco 421 23 32

Fildişi Sahili Cumhuriyeti / Ivory Coast 479 07 09

Filipinler / Philippines Rep. 472 13 75

Finlandiya / Finland 877 02 35

Fransa / France 421 42 34

Gürcistan / Georgia 425 93 53

Hırvatistan / Croatia Rep. 446 28 70

Hollanda / Netherlands 464 02 01

İspanya / Spain 441 66 99

İsveç / Sweden 422 01 38

İsviçre / Switzerland 421 42 39

İzlanda / Iceland

Kazakistan / Kazakhstan 482 22 11

Kore / Korea Rep. 479 04 04

Litvanya / Lithuania 371 51 50

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 60 TL

ADI SOYADI

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24E-MAİL [email protected]

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

VERGİ DAİRESİ/NO

ÜLKEPOSTA KODU

TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

132 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Bilgi / Info

133İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

HOTEL GRAND AMPHORAİsmet Paşa Mh. 206 Sok. No:7 Foça / İZMİRTel: +90 232 812 39 30 +90 232 812 39 [email protected]

GÜVERTE BALIK RESTAURANTFish& MeatBalıkçı Barınağı MevkiiÖzdere/İzmirTel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36www.guverterestoran.com

OTEL KÂYAGaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

SOLTO ALAÇATI HOTEL2.Çark Plajı Liman Mevkii Alaçatı Çeşme / İZMİRTel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

VİLLA SARAYİzmir Cad. Saray. Sk. IlıcaÇeşme / İZMİRTel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72www.villasaray-vip.comwww.viltur.com

NAZ OTELAli Stair Cad. No: 135 Yenifoça / İZMİRTel: +90 232 814 78 28www.nazotel.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAGEMeryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

HANEDAN RESORT 4. Mersinaki Koyu, Club Med Yanı Foça / İZMİRTel: +90 232 812 36 50www.hanedan [email protected]

BİRLİK OTELYeni Hal Yanı KaynaklarBuca / İZMİRTel : +90 232 443 06 56Fax : +90 232 443 06 [email protected]

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com

EGE PALASCumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

EGEBY ET & BALIK RESTAURANT V. Kazım Dirik Cad. No.6Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 489 49 49 Faks: +90 232 441 18 [email protected]

İZMİR PALAS OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 [email protected]

KİLİM OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40Faks: +90 232 489 50 70 [email protected]

ALTIN KAPI1444 Sok.No:9/A Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 27 09 Faks: +90 232 421 21 47www.altınkapi.comaltı[email protected]

HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİRTel: +90 232 497 60 60Faks: +90 232 497 60 00www.izmir.hilton.com [email protected]

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

ANGORA BEACH RESORTDoğanbey, Gümüldür İZMİRTel:+90 232 742 70 00Faks: +90 232 742 69 [email protected]

HANEDAN BEACH CLUB4. Mersinaki KoyuFoça / İZMİRTel: +90 232 812 36 [email protected]

134 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Rehber / Guide

LA CIGALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

RED DRAGON İZMİR CHINESE RESTORAN1379 Sk. N:57/6 Hilton Otel YanıAlsancak / İZMİRTel:+90 232 483 00 79 Faks:+90 232 441 64 [email protected]

TEOS PARK CAFE & RESTAURANT TEOS PARK CLUB Çamlık mevkii Sığacık–Seferihisar / İZMİRTel: +90 232 745 77 17Gsm: 0 532 694 88 66

İZAİRAdnan Menderes Havalimanı Girişi35410 Gaziemir / İZMİR Tel: +90 232 298 35 00Faks: +90 232 298 35 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.izmirbalikpisiricisi.com

İLYAS GÖNEN KURUKAHVECİ904 Sok. No:54 Hisarönü / İZMİRTel:+ 90 232 483 25 07 Faks: +90 232 483 68 04www.ilyasgonen.com

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

KEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35info@kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.com

SIROĞLU BAKLAVALARIPiri Reis Mah. İnönü Cad. No:240 Üçyol - Hatay / İZMİRTel: + 90 232 227 08 07www.siroğ[email protected]

AGORA AVMMithatpaşa Cad. No:1446 Balçova / İZMİRTel: +90 232 277 25 25 (pbx)[email protected]

ENGLISH LIFE İNGİLİZCE DİL OKULLARI853 Sok. No: 29 K: 2 D: 234-205 Konak / İZMİRTel:+90 232 441 04 36Faks:+90 232 441 04 [email protected]

ZEM-KA YER VE DUVAR DÖŞEMELERİ 1398 Sok. No:9/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 466 00 65 Fax: +90 232 466 00 [email protected]

İthal Duvar Kağıdı, Halı ve Parke

KÜNENFES TATLI İMALATIOsmangazi Cad. No:82/AOsmangazi Mah. Bornova / İZMİR Tel: +90 232 374 74 47Gsm: 0532 544 85 56

MİSTİK YAPICumhuriyet Bul. No:26 Cumhuriyet İş Hanı K:4 D: 407 Konak / İZMİRTel : +90 232 441 21 50Faks: +90 232 441 21 [email protected]

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

KUAFÖR KÜRŞAT1481 sok. no:9 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 44 [email protected]

SİMMSAR GAYRİMENKUL DeğerlendirmeYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

EGE-KOOPMerkez: 1337 Sk. No:16 Kat: 6-7 As Han Çankaya - İZMİRTel: +90 232 484 07 07Faks: +90 232 425 89 24www.egekoop.org.trwww.4mevsimkonaklari.com

TAVACI RECEP USTAAtatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİRTel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97Faks:+90 232 422 61 71www.tavacirecepusta.com

REMAX ORİON GAYRİMENKUL & DANIŞMANLIKMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 [email protected]

ORION

135İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

136 İZMİR Mayıs - Haziran / May - June 2011

Bulmaca / Crossword

Uçağımıza, dostlarınızın yanına hoş geldiniz.

SunExpress ile yolculuğun başından sonuna kendinizi evinizdeki kadar rahat hissedersiniz. Avrupa’nın en gençleri arasında yer alan filomuzla, kurucu şirketlerimiz Türk Hava Yolları veLufthansa’nın yüksek standartlarını uygulamaya devam ediyoruz.SunExpress’e hoş geldiniz.

SunExpress’in Yolcu Avantaj Programı ile puan kazanın!