64
Tariel Putkaradze Kartveller Gürcüler 1. Kısım Milattan Önceki Dönem Kısaltılmış Türkçe Metin Tarihsel Yerleşim Anadili Lehçeler 2005

Kartveller - Ortakfikir Bilgi TeknolojileriSempozyumlarda sunulan bildiriler “Kartveluri Memkvidreoba” (Kartvelgil Miras) adlı bilimsel dergide yayımlanmaktadır. Bu kitapta

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • Tariel Putkaradze

    Kartveller

    Gürcüler

    1. Kısım

    Milattan Önceki Dönem

    Kısaltılmış Türkçe Metin

    Tarihsel Yerleşim

    Anadili

    Lehçeler

    2005

  • - 2 -

    Gürcü/Kartvel dilinden Türkçe'ye Abdullah ZORLU

    (Arçil ZOİDZE), Giga KAMUŞADZE tercüme etmişlerdir.

    Kitabın hazırlamasında emekleri geçen Lela

    GACHECHILAZDE ile Yasin MSHALADZE'YE ve Roin

    KAVRELİŞVİLİ'YE teşekkürlerimi bir borç biliyorum.

    Gürcüceden İnglizce'ye İrine KUTSİA

  • - 3 -

    ÖNSÖZ

    Bir ulusun dilini öğrenmeden, o ulusun yazılı kaynaklar öncesi

    tarihini öğrenmek mümkün değildir. Bunun yanı sıra, Kitabı Mukaddes’in

    yazılmasından bu yana, ulus (etnik anlamıyla) ve dil neredeyse eşit

    anlamlı kelimeler olmuştur. Örneğin Kartvelgil bilinçde, eskiden beri dil,

    ulus ve devlet birbirlerinin yerini alabilmektedir.

    Giorgi Merçule’ye göre “Gürcü/Kartvel dili ile Hıristiyanlık

    ibadetinin yapıldığı ülkelere (bölgelere) Gürcistan denir”.

    Grigol Orbeliani, “Dil ölünce ulus da ölür” der.

    İlia Çavçavadze’ye göre “Dil ulusun tarihi... ulusun kimliğinin ilk

    işaretidir”. Vaja Pşavela “Ulus dilin annesidir” demiştir.

    Zviad Gamsahurdia’ya göre de “Diğer eski dillerde olduğu gibi

    Kartvel dilinde de dil sadece dil anlamına değil, halk, ulus, nesil anlamına

    da gelir.”

    V.Humboldt, L. Vaisberger, G. Ramişvili gibi bilim adamları, ulus’u

    dil birliği olarak nitelemişlerdir.

    Ulus ile dil arasındaki ilişkiyi başka bir yönden de ele alabiliriz.

    Bilindiği gibi dünyada varolan, dil veya lehçe denen dilsel birimler,

    yalnızca linguistik (fonetik, morfolojik, sentaks, sözcüksel, semantik)

    parametrelerle değil, belli bir halkın etnokültürel - ulusal yaklaşımıyla da

    ele alınmaktadır. Eğer belli bir toplum, kendini bağımsız bir ulus veya

    ulusal birlik olarak tanımlıyorsa, konuştuğu dilsel birim de dil ya da lehçe

    olarak adlandırılır. Bir toplumu tanımlayan en önemli unsurlardan biri

    yalnızca genetik kodu değil, aynı zamanda o toplumun yazılı ve yazısız

    kendi kültürel tarihidir. Bundan dolayı bir halkın tarihi, o halkın yeni

    kuşaklarına veya yabancılara, gene o halkın dilinin tarihi ile birlikte

    verilmelidir. Kuşkusuz bu kolay çözülecek bir sorun değildir.

    Açıklama: Modern araştırmalarda, belli bir devletin bütün nüfusunun, tek bir

    ulus olarak gösterilmesi gibi bir çaba söz konusudur. Bu durumda da, ülkenin

    asıl nüfusu ile, resmi dil tarihinin karşılaştırılması gerekliliği ortaya

  • - 4 -

    çıkmaktadır.

    Her insanın kendi dilsel - etnik - devlet tarihini bilme hakkı vardır.

    Oysa farklı bir etno içinde yaşayan kişilerin, her zaman objektif bilgi alma

    şansları yoktur.

    Her ulusun tarihinin birkaç anlatımı vardır. Bu bilinen gerçek,

    tarihin objektif olarak öğrenilebilmesini zorlaştırmaktadır. Geçmişi

    herkesce bilinen bir ülkenin tarihi, ülke yönetiminin veya komşu

    devletlerin tarihçileri tarafından yazılmaktadır. Bununla birlikte, halkın

    bilincinde, geçmişte yaşanmış bazı olaylar unutulmaz ve bu olaylar

    kuşaktan kuşağa aktarılarak efsaneye dönüşecek kadar biçim

    değiştirebilir. Sonunda araştırmacılar, efsanelerden, belgesel

    kaynaklardan veya yeraltındaki arkeolojik buluntulardan gerçeğe yakın

    tarihi ortaya koyarlar. Buna rağmen bazı araştırmacılar da, kendi ulusal -

    dilsel nedenlerinden veya kişisel yaklaşımlardan dolayı, öznel

    olabilmektedirler.

    Gerçek tarih ve dil araştırmaları bilindiği üzere, ne yazık ki güçlü

    emperyalist devletlerin isteğine uygun biçimde yapılmaktadır. Son

    yüzyıllarda Gürcü/Kartvel ulusunun tarihi, kültürü ve dil tarihi, genelde

    emperyalizm şeması kullanılarak yazılıyordu. Bilimsel araştırmalar

    platformuna Ilia Çavçavadze’nin getirdiği “Kartvelgil topluluklar ile, eski

    Ön Asya dünyası arasındaki ilişkiler” konusu, Iv. Cavahişvili ve Arn.

    Çikobava’ nın ortaya attıkları “İberyalı - Kafkasyalı dillerin akrabalık

    teorisi” itibar görmüyor, bu uluslar arasında nedense çok az ilişki

    bulunduğu sanılıyordu. Öte yandan Gürcistan - Rusya “dostluğu?” bilinçli

    olarak sürekli vurgulanıyordu. Kartvelgil lehçeler ayrı diller olarak

    tanımlanmıştı. (Buna göre Gürcülük Kartlel, Hevsur, Tuş, Svan, Laz,

    Megrel, Acaralı, Mesh gibi milletler olarak tanıtılmıştı);

    Gürcüler'in/Kartveller'in (Gürcü/Kartvel dil birliğinin), akraba olmayan

    halklardan oluştuğu özellikle vurgulanıyordu.

    Sovyetlerin bu ideolojisi, sadece komşu imparatorluklarda mevcut

    değildi. (bkz. örn. Avrupa dilleri merkezi grifiyle 2002 yılında İspanya'da

    çıkarılan ''Europe of the peoples'' isimli kitapta olduğu gibi)

  • - 5 -

    Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, bağlı devletlerde, bilimsel

    düşünce yeniden yapılandığı gibi, özgürce ifade edilebilmesi de mümkün

    oldu. Ne var ki, bu ilgi çeken konularda, özel literatürde yaşanan

    terminoloji sorunları, akraba diller arasında, Sovyet geleneğinden

    etkilenen bilgilerin değiştirilmesi çalışmalarında zorluklara yol açtı. Öte

    yandan Türkiye ile İran devletleri, Gürcü/Kartvel araştırmacılara, Türkiye

    ve Iran’da yaşayan Gürcü kökenli nüfusun diksiyonlarının, etnografya ve

    folklorunun incelemesi için izin vermiştir. (Bu tür kültürel ve bilimsel

    ilişkiler, ülkerimizin dostluk ve akrabalık ilişkilerinin güçlenmesini

    sağlamaktadır).

    Son yıllarda yapılan linguistik, arkeolojik, etnografik, antropolojik,

    tarihsel ve kültürel araştırmaları karşılaştırarak, dildeki problemleri, bazı

    kural ve terimleri eleştirerek, “Sovyet geleneğinden” farklı olarak, siyasi

    ideolojinin etkisi dışında, bilimsel görüşlere dayanarak, Gürcüler’in dilsel

    birlikteliğini, tarihsel ilişkilerini ve Gürcü/Kartvel tarihinin genel

    şemasını inceleyebildik.

    Bundan dolayı bizler, 1994 yılından bu yana, Kutaisi Akaki Tsereteli

    Devlet Üniversitesi Diyalektoloji Enstitüsü Kartvelologları olarak, her yıl

    uluslararası sempozyumlar düzenlemekteyiz. Dilbilimciler, etnograflar,

    halk bilimciler, tarihçiler, arkeologlar, antropologların katıldığı bu

    sempozyumlarda bir araya gelen bilim adamları, bilgi değişimini özgürce

    gerçekleştirmektedirler.

    Bir kaç sempozyum terminolojik sorunların tartışılmasına ayrılmıştır.

    Sempozyumlarda sunulan bildiriler “Kartveluri Memkvidreoba”

    (Kartvelgil Miras) adlı bilimsel dergide yayımlanmaktadır.

    Bu kitapta Gürcüler'in tarihsel yerleşim yerleri, eski Gürcü/Kartvel

    boylarının tarihi ile ilgili tartışmalar ele alınmıştır. Nedense bugüne

    kadar, diğer Gürcü/Kartvel boylarını Gürcüleştirip asimile eden, bir Karti

    boyunun varlığı ileri sürülmüştür (Bkz. İv. Cavahişvili, 1908, s. 46.51;

    Niko Marr, 1922, s. 15.1). Ne var ki, hiçbir kaynakta böyle bir Karti

    boyunun varlığına ilişkin hiç bir iz bulunamamıştır.

    Gürcüler/Kartveller (Lazi, Megreli, Acareli, Meshi, Pşavi, Kartleli

  • - 6 -

    gibi...) kendilerini yaşadığı coğrafi bölgeye göre ifade ettikleri isimlerle

    nüfuslarının kimliğini tayin etmişlerdir.

    Ortak Kartvelgil temel dilin (prodil), Gürcülerin yazı dilinin ve sözlü

    diksiyonlarının ilişkileri.

    Ortak Kartvelgil dilde, modern Gürcü/Kartvel dilinin kuruluş yolu ve

    Gürcü yazı kültürünün kurulmasına Megrel-Lazlar’ın, Meshler’in,

    Kartlar’ın ve diğer Gürcü/Kartvel topluklarının katılması.

    Eski tarih yazıcılarının görüşlerine göre Gürcüler'in doğuşu, tanrı

    tarafından bir kaç dili konuşan insan kavimlerinin yaratılışı tarihine

    dayanmaktadır. (Babilon kulesi zamanı).

    Gürcü/Kartvel dil gruplarının tarihsel ilişkilerini, Kafkasya ve Ön

    Asya'nın büyük bölümüne yayılan "Kura-Aras" kültürü içinde

    düşünebiliriz.

    Gürcistan tarihinin temeli olarak, eski tarihçilerin sözünü ettiği eski

    halklarda olduğu gibi, Gürcüler'in de tarih öncesi dönemini, “Büyük Kolh

    uygarlığı”nı ortak Kartvelgil dili konuşan halkların kurduğu ve bu

    uygarlığın Pitiunti'den (Biçvinta) Ordu'ya kadar Karadeniz kıyısını,

    tarihsel Kapadokya'yı, Rioni, Kvirila'yı ve Çoruh'u, Kura'nin yukarı

    vadisini (Mtshketa'ya kadar), Tshinvali ile Koban bölgelerini kapsadığı

    iddiası doğru görünmektedir.

    Eski tarihçiler, diğer eski halklar gibi Gürcüler'in/Kartveller'in

    tarihini de eski tanrılar ile sıkı sıkıya bağlamaktadırlar. Zeustan önceki

    tanrı olan Yafeti oğlu Amirani-Prometheus, Proiberiya medeniyeti, Noe-

    Yafet-Tarş-Targamos, Kitabı Mukaddes'in mitolojik anlatımlarıdır.

    “Büyük Kolh uygarlığı” döneminde, komşularının Kolha/Kilha veya

    Aia/Daiaena diye adlandırdıkları bu ülkeyi, Gürcüler muhtemelen Kartli

    olarak adlandırıyorlardı. Örneğin Karti / Kaldi / Haldi kökü ile birkaç

    Karvelgil kabilenin ilişkisi bulunmaktadır.

    Gürcü/Kartvel tarihçileri, Kartlili Parnavaz ve Laz Kuci'nin kralları

    adlarını vererek tarihi onlarla başlatmaktadırlar. Bu çağlarda

    Yunanlılar’ın çok iyi bildikleri “Altın ülkesi Aia-Kolheti”, “Kartli devleti”

    olarak yeniden canlanmıştır. Bu devlet küçük bir bölgeye hâkimdi ve

  • - 7 -

    başkenti Mtshketa idi.

    Tarihin başlangıcından itibaren Gürcü ulusunun yazı dilinin ve

    genelde, tarihinin belli dönemlere ayrılması daha da kolaylaşmıştır.

    Ön Kartvelgil (İberya-Kafkasya-Ön Asya) dönem İÖ V-III. yüzyıllar;

    Aieti dönemi - Büyük Kolh (Ortak Kartvelgil) uygarlığı - İÖ II.

    yüzyılın ortalarından İÖ I. yüzyılın ortalarına kadar;

    Gürcüstan'ın kalkınması - Azo, Kuci ve Parnavaz dönemleri - İÖ I.

    yüzyılın ikinci yarısı;

    Geçiş dönemi-Tarih sınırı;

    Hıristiyanlığın başlangıcından Gorgasali’nin öldürmesine kadar - İS

    IV-V. yüzyıllar;

    Kölelikten Gürcü Mesih düşüncesinin oluşmasına kadarki dönem -

    VI-IX. yüzyıllar;

    Davit Ağmaşenebeli ve Kral Tamar dönemleri – “Altın Çağ”;

    Laşa Giorgi’den V. Giorgi’ye kadar ki dönem;

    İran-Türk seferleri dönemi -Gürcüstan'ın parçalanması;

    Rus dönemi- XII. Giorgi’den – Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia’

    nın öldürülmesine kadar ki dönem;

    Eski kuşak araştırmacıların, büyük emeklerle yaptıkları

    araştırmaların Gürcüler'in/Kartveller'in dilsel - kültürel tarihinin bir

    öznel değerlendirmesi olduğu üzerinde durulacaktır.

    Kitabımızın ilk yayınında kitapta yer alan konuların görüşülmesi

    amaçlanmıştır.

    p.s. Kitabın hazırlamasında emekleri geçen ve bu Kitabi yayınından

    önce okuyanlar Prof. Teimuraz Gvantseladze, Kevin Tuite, Manana

    Sanadze, Giorgi Kavtaradze ve Vahtang Caparidze'ye teşekkürlerimi bir

    borç biliyorum. O'nların yardımlarıyla birkaç konu düzenlenmiştir.

    Ayrıca Kitabın hazırlamasında Eka Dadiani, İa Vaşakidze, Levan

    Vaşakidze, Şalva kirtadze, Buba Kudava, Teimuraz Putkaradze,

    Fahreddin Çiliğlu, Emzar Çanturidze ve Hatuna Cavahadze yardımcı

    olmuşlardır.

  • - 8 -

    I. KISIM

    HIRİSTİYANLIK ÖNCESİ ÇAĞ

    I.Bölüm

    Terminolojik Sorunlar

    1.1.Dil İle Lehçe Arasındaki İlişki Ve Ulus

    Edebiyat biliminde bazen yanyana eşit anlamlı terimler

    kullanılmaktadır. Bu terimlerin kullanılması bazı anlaşmazlıklara neden

    olmaktadır. Aşağıdaki paragrafta Temi (Toplum), Tomi (Kabile), Etnosi

    (Etno), Eri (Ulus), Samtsignobro ena (Edebi dil), Dialekti (lehçe),

    Sahelmtsipo ena (Resmi dil), Erovnuli ena (Ulus dili), Utsho ena (Yabancı

    dil)...ve v.s Gürcü terimleri incelenmiştir.

    1.1.1.Topluluk, Kabile, Etno, Ulus

    Yerleşik bilimsel görüşlere göre, ortak tarihsel geçmiş, birlikte

    yaşanmış tarihsel coğrafya ve bu coğrafyada doğmuş tarihsel dil, kültür ve

    kurulan psikolojik düzen, etnik birliğin, etnik grubun, etnonun, milletin,

    ulusun özelliklerini belirten unsurlardır. Edebiyat bilimi de ulusun bu

    özelliklerine dayanmaktadır.

    Bilim adamlarının bir kısmı, etno, etnik birim, etnoloji grubu gibi

    terimlerin içine sadece ulus ve boy değil, bölgesel halk topluluklarını da

    almaktadır. Örn: 1991 yılında çıkarılmış ''ETNOGRAFYA'' adlı kitapta

    şunlar yazılmaktadır: ''Etnik üst grubu altında, halkın kendine verdiği

    isimlerle, ikilem şuuru olan, özel konuşma dili ve kültüre sahip olan

    etnonun belli bir kısmı düşünülmektedir''.

  • - 9 -

    Gürcü/Kartvel etnik grupları şunlardır; ''Kartlililer, Kahetliler,

    Hevsurlar, İmeretliler, Gurialılar, İngilolar, Megreller ve Raçalılar v.s.”.

    Ayrıca bazı bilim adamlarına göre Kartlelilerin, Kahelilerin ve

    İmerelilerin subetno terimi ile ifade edilmesi gerekmektedir''.

    Maalesef bazı fundamentalist araştırmalarda da yanlışlıklar

    görünmektedir. Örn: B. Corbenadze'nin görüşüne göre Kaheli, Guruli,

    Kartleli ve v.s etno olarak adlandırılmaktadır. Bu ''etnoların'' yerleştikleri

    yerlere etnik bölgeler, konuştukları dillere ''etnik lehçeler''

    denilmektedir. (B. CORBENADZE 1989, sayfa. 29,42).

    Hem yabancı yayınlarda hem de Gürcü yayınlarında, (internet

    haberlerinde, ansiklopedilerde, kitaplarda, bazi araştırmalarda) sık sık

    Gürcistan, çok dilli ve çok etnik yapılı bir ülke olarak bildirilmektedir.

    (bkz. www.etnologue.com). Bir takım yorumlarda, Gürcistan'da etnik

    azınlıkların haklarının korunmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca, bazı

    yabancı bilim adamları, Gürcüler'in/Kartveller'in bir kısmını (örn:

    Megrel-Lazları) başka bir halk (ulus) olarak tanımlamakta ve onların

    kendi lehçelerine (Megrelce – Lazca) dayanarak, yeni edebiyat dilleri

    oluşturmaları için bugün özenli çalışmalar yapmaktadırlar. (bkz:

    J.HÜTT,2004, V. FEUERSTEUT,2003).

    Hemen altını çizmek istiyoruz ki, Megrel-Lazlar'ın, Ortak

    Kartvelgil dile dayanarak kurulmuş olan Kartvelgil edebi dilinin

    oluşturulmasında büyük payları vardır.

    Rusya'nın emperyalist taleplerine göre kurulmaya çalışılmış olan,

    Megrelce - Lazca edebi dili kime yararı olabilir?

    Bazı dürüst yabancı bilim adamlarının belirttiğine göre;

    Kartvelgil gerçek karşısında gerçekleştirilen haksızlıkların sebebi, Gürcü/

    Kartveller bilim adamlarının yanlış yayınlarıdır. Özellikle, Kartvel bilim

    adamlarının yazılarında, bazı terimlerin yanlış kullanılması ve bilmeden

    bazı Gürcü/Kartvel gruplarının bağımsız etnolara ayrılarak tanıtılması,

    Gürcistan tarihini bilmeyen topluluklarda ''ezilen'' ve ''geri kalmış''

    etnolara, yardımcı olmak çabası fikrini doğurmaktadır. örn: yabancı bilim

    adamlarının bir kısmı Svaneti, Lazeti ve Samegrelo’da yaşayan halkların,

  • - 10 -

    günlük konuşma dilinin, edebi Kartvel dilinden farklı olduğu iddiasıyla,

    söz konusu halkların yazısı olmayan bağımsız etnolar olduklarını

    düşünerek, bunların da kültürel alana çıkmaları gerektiğini

    söylemektedirler.

    Etno ve Ulus; ortak dil, kültürel ruh, tarihsel birlik olduğundan,

    belirli bir toplumda, ulusun milli birliğinin genel bir şekli olarak verilen,

    topluluk statüsü tartışılırken, bu konuya, tüm unsurlarıyla birlikte

    yaklaşmak gerekir. Gerçekten de, Gürcü/Kartvel ulusu, tarihi olarak,

    birkaç akraba boydan oluşmuştur. Kartvelgil milli kimliğinin, Gürcü

    kültürünün ve Kartvel edebi dilinin oluşmasında, Kartvelgil lehçeleri

    konuşan, tarihi veya modern Gürcüstan'in içinde ya da dışında yer almış,

    tüm akraba Kartvel toplulukları eşit pay sahibi olmuşlardır.

    Düşüncemize göre, çeşitli bölgelerin Gürcüler'i: Acaralılar,

    Gurialılar, Svanlar, Kahetliler ve diğer Gürcüler/Kartveller için etno,

    etnik grub, subetno tanımı yerine ''toplum'' teriminin kullanılması daha

    uygun olacaktır.

    Temi (Toplum) Yunanca bir terimdir. Sulhan Saba

    ORBELİANİ’ye göre toplum ''ülkenin bir parçasıdır''. D. Çhubianişvili’

    ye göre ise “halk, bir toplumdur”.

    Etno, etnik grub, subetno gibi etnik terimler ile bağımsız

    etnostrüktür bir dile sahip olan insan birliklerinin adlandırılması

    gerekmektedir. Toplum terimiyle ise, bir etnonun içinde yer alan lokal

    grupların adlandırılması gerekir. Benz: etno-toplum-kişi nasıl birbirini

    kapsıyorsa dil-lehçe-ideolekti de aynı biçimde birbirlerini kapsamaktadır.

    Örn: Etnolojik veya linguistik bakımdan Acaralılar, Gurialılar,

    İmeretliler, Tuşlar, Herler (İngilolar), Megreller, Lazlar, İmerhevliler,

    Mtiullar, Maçahelliler, Samtsheliler, Şavşetliler, Livanalılar, Taolular,

    Klarclar, Moheveler, Svanlar, Cavahlar, Hevsurlar, Pşavlar, Kahetliler,

    Kartlililer, Raçalılar, Leçhumlular v.s. Gürcü/Kartveller ulusunu

    oluşturan toplumlardır. Tarihi olarak Abhazlar da Gürcü ulusunun bir

    toplumuydu, ancak Rusya İmparatorluğunun böl - parçala - yönet

    politikasının, kültür emperyalizminin baskısına dayanamayacak kadar az

  • - 11 -

    olmaları, yöresel diyalektin neredeyse kaybolmuş olması, Abhazlar'ın

    Gürcü/Kartvel ulusundan kopma yönündeki fikirlerini arttırmıştır.

    Gürcistan'a yerleştirilen etnik gruplardan; Osetyalılar,

    Yunanlılar, Tatarlar, Ruslar ve Ermeniler, tarihin bu döneminde, Gürcü

    ulusunun ve toplumunun bütünlüğü içinde Gürcistan'in bir parçası

    olamazlardı. Çünkü ne Gürcü/Kartvel dili konuşuyorlar, ne de Gürcistan

    kanunlarını kabul etmektedirler. Bu etnik gruplar Rusça konuşan

    topluluklar olup, Sovyet kültür asimilasyonundan fazlasıyla

    etkilenmişlerdir.

    Hangi etnik gruba dâhil olurlarsa olsunlar, Gürcistan'da yaşayan

    her halk, yaşadığı vatanın yani Gürcistan'ın devlet dilini, Gürcü edebi

    dilini benimsemeli ve saygı göstermelidir. Ancak böyle bir durumda

    kendilerini toplumun bağımsız ve özgür bir üyesi olarak hissedebilirler ve

    ancak bundan sonra bizim Fransız, Alman, İspanyol vb. halklara

    benzediğimizi söyleyebilmemiz mümkün olur. Sadece böyle bir durumda

    Kartvel ulusunu, asıl gürcü/Kartvel toplumu ile beraber diğer etnik

    gruplar beraber oluşturuyor diyebiliriz.

    Bilimsel literatürde ''Etnonim'' teriminin yanlış kullanılması

    başlangıçta ciddi bir anlaşmazlığa neden oluyordu. Bilimsel terminolojide

    ''etnonim'' olarak sadece Gürcü/Kartvel, Rus, Osetyalı v.s halklar değil

    Kaheli, Kartleli, İmereli, Megreli v.s sayılmaktadır. (P.TSHADAİA, N.

    HAZARADZE, T. OÇİAURİ, B. CORBENADZE, G.TOPURİA, V.

    OTİNAŞVİLİ ve b.g). Rusça, İngilizce ve diğer sözlüklerde ''etnonim''

    olarak halkların isimleri sayılmaktadır. Bundan dolayı ''etnonim'' olarak

    ulus, etno, etnik grup veya etnografik grubun düşünülmesi

    gerekmektedir. Boy ismi olarak kabul edilen Toplum terimi yerine

    Temonim (themonym) terimini de kullanabiliriz. Gürcü ulusunun

    toplumu veya Kartvel ulusunun ayrılmaz parçaları olan Svanlar,

    Megreller, Lazlar, Acaralılar, Gurialılar, Kahetliler, Kartlililer, Raçalılar,

    İmeretliler, Pşavlar, Hevsurlar, Tuşlar, İngilolar, Klarclar, Şavşetliler,

    İmerhevliler, Fereidanlılar'ın ''etnonim'' değil Temonim olarak

    adlandırılmaları doğrudur.

    1.1.2. Yazım Dili, Konuşma Dili, Lehçe, Devlet Dili, Milli Dil, Anadil,

  • - 12 -

    Yabancı Dil, Analehçe.

    Modern bilimsel kitaplarda ve ansiklopedilerde dünyada mevcut

    olan dillerin sayısının 4000–7000 arasında değiştiği belirtilmiştir. Yaklaşık

    üç bin dil biriminin statüsü usta dilbilimciler tarafından ayrı ayrı

    incelenmiştir. Dil ile lehçeyi karşılaştırmak amacıyla bilim adamlarının

    bazılarının kullandığı terimlerin ve tanımların birçok farklılıklar içermesi

    anlama problemlerine neden olmaktadır. Bize göre bu sorunu araştırırken

    iki noktanın birbirinden ayrılması gerekir.

    Birincisi;

    —Mevcut halklar tarafından konuşulan diller ve lehçeler tarihi

    olarak birbirinden nasıl ayrılmışlardır?

    İkincisi ise;

    —Dil ve lehçenin birbirinden ayrı olarak düşünülmesi için

    Modern dilbilimcilerin ortaya koydukları kriterler nelerdir?

    Hemen belirtmek istiyoruz ki genel olarak dil ve lehçenin

    birbirlerinden ayrılma problemi yalnızca linguistik verilere göre

    çözülemez. Kültürel gelenekleri olan dünyadaki hiçbir dil linguistik

    verilere göre (fonetik – morfolojik – sentaks – semantik kriterler) dil

    olarak tanımlanmamıştır. Modern bilim edebiyatında ise belli bir

    değişiklik geçirdikten sonra diyalektin dil olarak kabul edebileceği sınır

    hala kimse tarafından tasdik edilmemiştir. Örn. Çin, Alman, İtalyan, Arap

    dillerinin bazi diyalektlerini konuşan halklar birbirleri ile

    anlaşamamaktadırlar. Oysa konuştukları diller lehçe olarak tanıtılmıştır

    ve bir yazı diline bağlanmışlardır. Benzerlerinin tam tersine: Siyasi

    sebeplerden dolayı Türk dilinin Azeri lehçesi bağımsız dil olarak

    tanıtılmıştır. Romen dilinin bir lehçesi olan Moldova lehçesi ve Kartvel

    dilinin bir lehçesi olan Megrelce de bağımsız diller olarak tanıtılmıştır.

    Etnik - politik sebeplerden dolayı aynı fonetik - gramer

    sistemlere sahip olan diller bazen farklı diller olarak nitelendirilmektedir.

    (Beyaz Rusya dili ve Rusça, Romen dili ve Moldova dili, Azerice ve

    Türkçe) ve tersine bazen farklı gramer sistemleri olan diller aynı diller

  • - 13 -

    olarak nitelendirilmektedir (Prusya dili ve Bavaria dili).

    Bilinen Gürcü yazı kültürü Lazlar tarafından da kurulmuştur ve

    en önemlisi yazılı Gürcü/Kartvel dili yalnız ''Kartl-Kahuri'' diksiyonu

    veya diğer lehçelerin temelleri üzerine değil, ortak Kartvelgil dil modeli

    üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla Gürcü yazılı kültürü Kahetlilere ve

    Meshlere ait olduğu kadar Lazlara da aittir.

    Gürcistan'da yaşayan modern Megrel - Lazlar edebi Kartvel

    dilinin ataları tarafından kurulduğunu iyi bilmektedirler. (Özellikle

    Krallar - Bagrat, I. Giorgi veya Gürcistan'i birleştiren başka krallar, Gürcü

    yazın insanları: İovane LAZ, İovane MİNÇHİ, Stepane SANANOİSDZE,

    İovane PETRİTS v.s Lazeti, Klarceti ve Egrisiden idiler). Ama Türkiye'de

    yaşayan Lazlar için atalarının kurduğu tarihi anadil – yazılı Gürcü/

    Kartvel dili artık yabancıdır. Onlar kültürel ilişkiler için Türkçe

    kullanmaktadırlar. (benz: Gürcüstan'da ve Türkiye'de Megrellerin ve

    Lazların ''ev dili'' Megrelce - Lazca lehçeleridir).

    Burada belirtmeli ki, Lazlar'ın folklöründe Gürcistan Kralı Tamar

    önemli yer tutmaktadır. XII yuzyılda faaliyet gösteren Bütün Gürcistan

    Kralı Tamar Svaneti'de, Samegrelo'da, Hereti'de ve Tarihi Mesheti'de

    (Tao dahil olmak üzere), Pşav-Hevsureti'de, Kartl-Kaheti'de, İmereti'de

    olduğu gibi çok sayda Laz şiirler ile efsanelerde anılmaktadır. Ayrıca diğer

    Gürcü/Kartvel bölgeleri gibi lazistan'da da eski köprü ile kalelerin inşaatı

    Kral Tamarın adına bağlıdır. Düşmanın adını kendi hayatında

    memnuniyetle kim dile getirir ? tabi ki hiç kimse, işgal ve asimile eden kralın övülmesi vefat ettiğinden sonra hemen kesilir. Efsanelerde Tamar'ın

    anıldığından ise Kartvelgil/Gürcüler'in hafizalarında ortak gürcü/Kartvel

    kültürün var olduğunu öğrenmiş oluyoruz.

    . Bizim eski tarihçiler ile din adamlarımız (Grigol HANDSTELİ, Leonti MROVELİ, Vahuşti, Sulhan-Saba, İlia ÇAVÇAVADZE, İakob

    GOGEBAŞVİLİ, Konstantine GAMSAHURDİA) hiç bir zaman

    Gürcüler'in/Kartveller'in birkaç dile sahip olduklarından

    bahsetmemişlerdir. Onlar Kartveller'in tarihsel kültür dilinin ve

    anadilinin yeni edebi Gürcü dili olduğunu; Odişuri (Megrelce), Meshuri,

  • - 14 -

    Kahuri, Svanuri v.s’nin bölgesel lehçeler olduklarını belirtmekte idiler.

    1790 yılında Kartli-Kaheti, Samegrelo, Imereti, Guria kralları

    “İveryalıların Birlik Antlaşmasını” imzaladılar. Bu antlaşmada bu

    bölgelerde yaşayan insanların kanlarının, kiliselerinin, dinlerinin,

    dillerinin aynı olduğu yazmaktadır. Kartveller geleneksel olarak

    kendilerini tek dili olan insanlar olarak sayıyorlardı.

    Kitapta dil ve lehçe terimleri hakkında birçok görüş

    bulunmaktadır.

    Çeşitli bilimadamlarının görüşleri ile tanışalım:

    Dil - asıl sistemdir, lehçe ise sistemin (milli dilin) varyantıdır.

    Lehçe konuşanların aralarında anlaşmaları gerekmektedir. (P.PİNKE, B.

    B.CORBENADZE, G.NEBİERİDZE)

    Dil - üstünlük, kullanımın yüksek derecesi, yazı olması,

    standartlık, yazı statüsü demektir. Lehçeler arasında anlaşma olması

    önemli değildir. (V.JİRMUNSKİ, E. TSOSERİA, T. KLOUPEK,

    C.HENGEN v.s.).

    G.BELMAN, V. KONİG ve diğerlerinin belirttiğine göre lehçe ve

    dil arasında sınır zor çizilebilir.

    Bazi araştırmalara göre dil birimine statüsünü ona sahip olan

    topluluk vermelidir (H.HARMAN, P.AUER...).

    Dil sisteminin varyantlarına göre ortaya konulan görüşler kesin

    değildir. Çünkü fonematik, morfolojik - sentaksis ve kelime - semantik

    yapılarına göre Rusça, Beyaz Rusça, Ukraynaca ve Polonyaca, Alman

    dilinin lehçelerine göre birbirlerine daha yakındırlar. Bir taraftan

    sosyolinguistik, diğer taraftan da “kendi” linguistik ölçütlerine göre dil

    birimlerini, dil veya lehçe olarak nitelendirilmek için yapılan uğraşlar

    sunidir ve beraberinde bir yarar getirmeyecektir. Açıklama: Bildiğimiz gibi, Gürcistan’da İ. VOSTORGOV’un Gürcü karşıtı

    görüşlerini ilk defa N.Marry teşhir etmiştir. N.Marry, linguistik açıdan bir

    dilin iki lehçesini “kültürel uzaklık” nedeniyle iki dil (Lazca ve Megrelce)

    olarak kabul ediyordu.

    Rusça birkaç yüzyıldan beri bağımsız bir dil olarak edilmişken

  • - 15 -

    Rusça'yı Slav dili lehçelerinden biri olarak kabul etmenin neye yararı

    olabilir? Ve ya Megrelce (Odişuri) diksiyonu uzun yüzyıllar boyunca

    Gürcüler'in/Kartveller'in lehçelerinden biri olarak kabul edilmişken XX.

    yüzyılda Megrelcenin statüsünün değiştirilmesi neye hizmet edebilir?

    Cevap bir tane olacaktır. Böyle davranışlar ile “Megrel – Lazlar”

    ve Svanlar, İovane Laz’ın ve Petre İberi’nin faaliyetleri ile gelişimine

    başlayan, 16 asırlık ve çok büyük bir kültürel geçmişi kaybedeceklerdir.

    Dünyada mevcut olan dillerin ve lehçelerin hiç biri ses

    uyumlarına göre nitelendirilmemiştir. Bundan başka, birçok akraba dil

    arasında ses uyumu hiç yoktur ya da tam tersine lehçe olarak tanıtılmış

    dilsel birimler arasında doğal ses uyumu mevcuttur.(Almanca, Çince,

    Japonca gibi dillerde). Bazen ses uyumları toplumlar ve idiolektler içinde

    de tespit edilmiştir.

    Belli bir dili konuşan topluluk tarafından, dil ile lehçenin

    ayrımının tayin edilmesi, yeni kurulan ve yazı kültürüne sahip olmayan

    dilsel birimler arasında karşılıklı olumlu sonuçlara yol açacaktır. Yazılı

    kültürü olmayan dilsel birimin kendini tanımlaması yazısız dil

    çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. (benz. Kuzey Kafkasya dilleri) Yazılı

    kültüre uzun zamandır sahip olan topluluklara sorulduğunda bazı

    problemler çıkabilecektir, zira topluluğun aydın kısmı için eski dil ve

    kültür, ana dil olarak algılanırken cahil kısım için yabancı olarak

    görünecektir. Örneğin eğer edebi Japonca’yı bilmeyen çiftçi kullandığı

    lehçeyi dil olarak kabul ederse, kendi eski kültüründen bilinçsiz olarak

    ayrılmaktadır. Örn: XX. yüzyıla kadar Abhaz aydınları, diğer Gürcüler

    gibi Kartvelgil kültürün mirasçısı olduklarını bilmekteydi, ama Rus

    İmparatorluğu’nun emperyalist çabaları ile aydın Abhazlar’ı

    öldürmesinden sonra bu bölgenin bugünkü nüfusunun büyük bir kısmı

    ortak Kartvelgil geçmişi reddetmektedir.

    Eğer herhangi bir uzman dil ve lehçe nitelendirmesi yaparken

    ölçüt olarak ses uyumunu alırsa, onun için akraba dilsel birimlerin dil –

    lehçe olarak sınıflandırılması farklı bir şekilde gerçekleşecektir. Kriter

    olarak anlamayı alırsa, birçok dilsel birimin statüsünün incelenmesi

    gerekecektir. Karvelgil lehçeler olan Ingilo ve Guria lehçeleri başka başka

  • - 16 -

    diller olarak tanıtılacaktır.

    Tabi ki, her araştırmacının her hangi bir ölçütü seçme, tartışarak dilleri veya lehçeleri sınıflandırma hakkı vardır. (bak. Bu anlayışa göre T.

    Gamkrelidze Slav dillerini üç gruba ayırmaktadır. T.Gamkrelidze, Z.

    Kiknadze... 2003, s. 616). Benim fikrime göre mevcut olan dillerin statüsü

    etno - kültürel ve siyasi - dini ölçütlere göre değerlendirilmiştir.

    Lehçe belirli bir milletin ortak - halk edebi dilinin alt kolu olup

    ülke toprağının bir kısım nüfusunun veya herhangi bir sosyal katmanının

    sözlü ilişkilerinin aracıdır. Başka bir deyimle eğer belirli bir diksiyon kodu konuşan insanlar tarihsel olarak söz konusu olan yazı dilinin

    kurulmasına katkıda bulundular ise, bu lehçe akraba yapısı olan yazı

    dilinin lehçesi olarak kabul edilecektir..

    Dolayısıyla, ortak - halk edebi dilinin (yazı kültürünün)

    yaratılmasına katılmayan ve diğer milletin kurduğu dili kullanan halkın

    konuştuğu dil “yazısı olmayan” dil olarak nitelendirilmelidir. Bilindiği

    gibi şu şema aktüeldir: Ulus - Bu ulusun yazı dili - Bu ulusun

    toplumlarının sözlü dilleri.

    1.1.3. Modern Kartveller 'in Dilsel Birimlerinin Sınıflandırılması

    Çeşitli dönem dil bilimcileri ortak Kartvelgil dilin teorik modeli

    hakkında aynı sonuçlara varmaktadırlar.

    Belli ki ortak kartvelgil dili, Gürcüler'in/Kartveller'in son 16

    yüzyıl boyunca yazılı örnekleri olan gürcü dili devam ettirmektedir.

    Kartveller 'in yazı dilinin ortak Kartvelgil dilin devamı olduğu açıktır. Kartvel edebi dilinin kurulmasına başlangıçtan beri bütün Kartvelgil kuşaklar katılıyordu. (Örn: İlk Gürcüce yazılar İovane Laz’ın ve Petre İber'in adına bağlı Jerusalem Kudüs Manastırı’nda tespit edilmektedir). Egrisi’de, Lazeti’de, Svaneti’de, Tao-Klarceti’de, Mesheti’de, Abhazeti’de, Kartli’de, Kaheti’de zengin kültürel merkezler vardı. Dolayısı ile bu Gürcü/Kartvel bölgelerinin halkının tarihi olarak kurulmuş bir yazı dili ve kendilerine ait lehçeleri vardır. Arn. ÇİKOBAVA'ya göre Kartvel yazı dili Zanca ve Svanca lehçelerinin katılmasıyla kurulmuştur. (Arn.ÇİKOBAVA,1998).

    Ortak Kartvelgil dilden, Zanca - Svanca lehçelerinin

  • - 17 -

    kurulmasının M.Ö. birinci bin yılın sonlarında gerçekleştirildiğini tahmin

    etmekteyiz. Ayrıca T. Gamkrelidze ile G. Maçavaria’nin görüşlerine göre

    Gürcüce ile Zanca diyalekt varyantlarının birbirlerinden ayrılması Miladi

    dönemde olmuştur.

    Yüzyıllar boyunca Gürcüler/Kartveller edebi ana dili kurup yazı

    dillerini geliştiriyordu. Dolayısıyla Gürcüler’in milli kültürel ve milli

    devlet bilincini yüzyıllar boyunca bu ortak ve geleneksel yazı kültürü

    sağlamaktaydı (örn: Araplar’ın, Çinliler’in ve diğer halkların bilincini

    eskiden beri günümüze kadar yazı kültürü sağlamaktadır).

    Kartveller'in mevcut olan ''ezberi'' ve ''ev'' diksiyonları fonetik,

    morfolojik, sentaks, kelime - semantik yapılarına göre edebi dilin (Ortak

    Kartvelgil modelin) ikinci varyantıdır. Örneğin, aşağıda bahsi geçen

    Kartvelgil lehçelerin aynı temel ünlüleri ile ünsüzleri ve refleksleri

    ortakdır. (Sadece bazı sınır bölgelerindeki Kartvelgil lehçelerde diğer

    dillerin etkileriyle kurulmuş olan yumuşak telaffuz biçimleri vardır).

    Yukarıda bahsedildiği üzere Gürcülerin ''ev'' diksiyonları bizim

    için lehçe olarak nitelendirilecektir. Lehçeler üç gruba bölünecektir;

    Merkez, sınırlara yakın ve tarihsel Gürcüstan'ın dışında mevcut olan

    lehçeler: Açıklama: Bilindiği gibi müziksel diller mevcuttur ve her müziksel dilin

    müziksel lehçeleri vardır. Uzmanlara göre (N. Maisuradze, 2002, s. 242)

    Gürcü/Kartvel müziksel dili mevcuttur ve Svan, Megrel, Kah, Tuş, Guria,

    Imereti gibi lehçeler Gürcü müziksel dilinin lehçeleridirler.

    Bize göre edebi Kartvel dilinin etkisiyle Gürcüler'in modern sözlü

    -konuşma birimlerinin; Merkez, sınır yakınlarında bulunan ve tarihi

    Gürcüstan’ın dışında mevcut olan lehçelere sınıflandırılması gerekir.

    Merkez lehçeleri: Kah, Kartli, İmereti, Leçhumi, Guria lehçeleri;

    Sınır yakınlarında bulunan lehçeler: Mesh lehçeleri; Acara,

    Livane, Macaheli, İmerhevi, Tao, Samtshe, Cavah lehçeleri;

    Her lehçeleri; Kak, Aliabat lehçeleri;

    Phov lehçeleri; Gağma-Tuş, Pşav, Hevsur, Mohevi, Mtiulur -

    Gudamaki;

    Raça lehçeleri; Ovalı Raça, Dağlı Raça lehçeleri;

    Svan lehçeleri; Laşh, Lentehi, Çoluri, Balskvemouri,

  • - 18 -

    Balszemouri lehçeleri;

    Zan lehçeleri: Megrel, Laz(Hopa, Vitse-Arkabe, Atina) lehçeleri; Açıklama: Gürcüler'in/Kartveller'in tarihi topraklarının dışında bulunan

    Gürcü lehçeleri: Fereidani ''Çveneburiler'in Gürcücesi'' ve Kizlar-Mozdoki

    lehçeleri; G.SİÇİNAVA, M.DZADZAMİA ve İsaki JVANİA'nin görüşlerine

    dayanarak Rusya yanlısı politikacı A.ÇAÇİA şunları yazmaktadır: ''Yıllar

    boyunca Gürcüler'in/Kartveller'in üçte birinin konuştuğu en eski ve kelime

    hazinesi ile dünyadaki en zengin dillerden biri olan bu dil, Gürcüler

    tarafından bazen lehçe, bazen bozuk Kartvel dili olarak tanımlanmakta idi.”

    (A. ÇAÇİA, 2002.sayfa 264) ve şöyle devam etmektedir: “Megreller'in kendi

    kurulmuş dilleri ve kültürleri var” (“Gali”' gazetesi 2004.16-31 Ağustos).

    Kartvel kültür tarihini iyi bilenlerin, Megreller'in dilinin ve

    kültürünün atalarının yüzyıllar boyunca kurduğu genel Gürcü dilinin ve

    kültürünün bir parçası olduğunu hatırlamaları gerekmektedir.

    Kartvel edebi dilinin bitmez tükenmez pınarı olan son derece

    değerli Megrel lehçesini korumak ve incelemek gerekmektedir. (Bu iş için

    sadece Kutaisi Diyalektoloji Araştırma-Bilimsel Enstitüsünün faaliyetleri

    yetmez). Kartvelgil lehçeleri öğrenmek ve korumak için özel devlet

    programları hazırlamak gerekmektedir. İshak JVANİA ile taraftarlarının

    gizli amaçlarını ilk defa büyük eylem adamları Zviad ve Konstantine

    GAMSAHURDİA açıklamışlardı.

    Svanların, Megrellerin, Lazların ve diğer Gürcü topluluklarının

    sözlü dillerini tanımlarken, bilim edebiyatında kullanılan ''milli dil'',

    ''etnik dil'' terimlerinin kullanılmasının yanlış olduğunu düşünmekteyiz,

    çünkü bu terimler bağımsız etnokültürel birliği yani ulusu ifade ediyorlar.

    Etnik dil bağımsız bir etnonun dilidir. (Etno, ilk yaşadığı yerin

    dili ile kültürün birliği üzerine kurulmuş olan tarihi insan grubudur,

    toplumudur) ; benz.:

    Ulus (milliyet) – Toplum (Milletin Bölgesel Yüzü) - Kişi

    Anadil – Lehçe (Dilin Bölgesel Yüzü) – İdiolekt

    Olabilen bağlantılar aşağıdaki şemayla gösterilebilir. (Her şema gerçeğe

    belli bir dereceyle yakındır). Açıklama; 1. Tarihi Yazı Dili; 2.Postkreol Yazı Dili; 3.Tarihi Sözlü Dil; 4. Sözlü

    Kreol; 5.Yerli Diyalekt; 6. Sosyal Diyalekt (Aşağıdaki şema eksiksiz olduğunu

    iddia etmiyoruz).

  • - 19 -

    Dilsel

    Birimler

    Şekil-İşlev İşaretleri

    Yazılı Dil Sözlü Dil Diyalekt

    Tarihi Post

    Kreole Tarihi Kreole Yerli

    Sosy

    al

    Linguistik

    İşaretler

    Farklı

    Fonotaktik

    Kurallar

    + + + + + _ +

    Morfolojik

    -Sentaks

    Özellikler

    + + + + + _ +

    Kelime

    Özellikleri + + + + + +

    Normatif

    İşaretler

    Yazılı

    Normlar + + _ _ _ _

    Sözlü

    Normlar + + + + + _

    Doğal

    Diksiyon + + + + + _

    Etnik -

    Toplumsal

    İşaretler

    Etnonun

    dili

    (Ulusun

    dili)

    + + + + _ _

    Toplumun

    Dili + + + + + _

    Sosyal

    Grubun

    Dili

    + + + + + +

  • - 20 -

    Kültürel -

    Tarihsel

    İşaretler

    Etnonun

    Kültürle

    Olan

    Sürekli

    İlişkisi

    + _ + _ + _

    Pro – Dil

    ile Sürekli

    İlişki

    + _ + _ + _

    Yazılı

    Gelenek + _ _ _ _ _

    Algı -

    Yaratıcılık

    İşaretleri

    İlk

    Algılama

    Aracı

    + + + + + +

    Halk

    Yaratıcılık

    Aracı

    _ _ + + + _

    Uzmanca

    Algılama

    (Yazarlık,

    İlim)

    +

    +

    _

    _

    _

    _

    Ortak İşlev

    İşaretleri

    (Kullanma

    Kalitesi )

    Devlet dili + + - - - -

    Bölgesel

    Diksiyon + + + + + _

    Ev Dili + + + + + +

    Dinsel -

    İşlev

    İşaretleri

    Ayin Dili + + + + _ _

    Papazların

    Dili + + + + _ _

    Sözlü

    İlişkilerin

    Dili

    + + + + + +

  • - 21 -

    1.2. Gürcüler'i Tanımlayan Eski ve Yeni İsimler

    1.2.1. Proto - Kartvelgil (İberyalı – Kafkasyalı - Ön Asyalı) ve Kartvelgil

    Kavimleri Tanımlayan İsimler

    Bilim edebiyatında şöyle bir gerçeksiz, tasdik olmayan görüş

    mevcuttur ki en eski zamanlardan beri (Örn: M.Ö.III. binyıldan,

    bazılarına göre ise V.bin yıldan) üç farklı dile sahip olan üç Kartvelgil boy

    vardı; Kartlar, Zanlar (Megrel-Lazlar) ve Svanlar. Sonraki dönemlerde

    Kart boyu diğer boyları asimile etmiştir yani diğer boylar Kartlaşmıştır.

    İlk önce hiç bir kaynakta Karti boyunun var olduğunu tespit eden

    bir ize rastlanmadığını belirtmek isteriz. Bundan dolayı Kartlaşma -

    Kartvelileşme iddiası temelsiz görünüyor. Sadece M.Ö. III-II binli yıllarda

    değil I. binyıl sonlarında da yirmi kadar Kartvelgil boyun olduğu

    belgelere dayanarak tespit edilmektedir. Her bir boyun kendi yerleşim

    yeri ile farklı diksiyonu vardı (dil, lehçe). Örn: Kura Nehri’nin doğduğu

    yerde yaşayan Makronlar hakkında Ksenofont şunları yazmaktadır:

    ''Makronlar'la ilişkiler zorlaşmıştır, birden Atina'da esir olarak bulunan

    ve O'nun askeri olan bir kişi çocukluk dilini hatırlayıp Ksenofont'e

    tercümanlık yaptı. (Ksenofont,1967,s.86). Tabi ki Makronlarla olan

    ilişkide başka kartvelgil lehçeleri bilenler tercümanlık yapamadılar. Benz:

    Ksenofont (435-355) Kura başlarından Ordu'ya kadar olan geniş

    topraklarda Karduhlar'la, Kolhlarl'a, Haldeler'le, Halibler'le, Tibarenler'le,

    Mosinoikler'le, Fasianiler'le, Taohiler'le görüşmüştür.

    Eğer M.Ö. I. bin yılda yirmi kadar Kartvelgil boyun var olması

    mümkünse, III. bin yılda bugün de yaşamakta olan üç boyun var olmasına

    nasıl inanalım? Bu halde cevapsız bir soru sorulabilir: Diğer boylar

    nereden ve nasıl ortaya çıktılar ve sonradan nerede kayboldular? Böyle

    uzun bir zaman diliminde büyük medeniyetler bile yok olmaya karşı

    koyamaz iken bu üç boy 5000 yıl boyunca nasıl oldu da hiç değişmeden

    kalabildi?

    Bizce “Kartvelgil Boylar” teriminin (Abxaz-Adigeler, Vainax,

  • - 22 -

    Lek-Dağıstan gibi) M.Ö.V.–III. Bin yıllardaki Kafkasya ve Küçük Asya

    topluluklarını ifade etmek için kullanılması mümkün değildir. Bugünkü

    etnolar 5000 - 7000 yıl önce olamazlardı. Bu dönemlerde “Kura – Araks”'

    medeniyetini kuran Proto - Kartvelgil, diyelim ''İberyalı – Kafkasyalı -

    Ön Asyalı” büyük nesil mevcuttu. Bu büyük nesil temelinde,

    M.Ö.II.binyılda o zamanki Kafkasya' da dominant olan ve ''Kolha

    Medeniyetini'' kuran Kartvelgil etno ve diğer Kafkasya etnoları

    oluşmuştur. (T.Putkaradze, 199,s. 11.13).

    M.Ö. I.binyıl başlangıcında savaşlar ve sürgünler nedeniyle Ortak

    Kartvelgil Nesil 20’den fazla Kartvelgil boy olarak dağılmıştı. Bu boylar

    M.Ö. I. Binyılın II. yarısında birleşti ve Kuci - Parnavaz'in birleşik krallığı

    olarak yeniden kalkındı. Sonraki zamanlarda bu devlet arasıra çeşitli

    bölgesel beyliklere ayrılıp yine birleştiriliyordu.

    Modern dünyada var olan her ulusun (etnonun) dili, karakteri,

    yaşadığı toprakları, son 10 yüzyılda bile ciddi değişikliklere uğramıştır.

    Son 10 yüzyılda bile bu değişiklikler olmuşsa, 40 - 60 yüzyıllar boyunca

    özellikle olacaktı. Örn: IV. - III. bin yıllarda yaşayan büyük geleneklere

    sahip olan halklar bile (Sümerler, Mısırlılar, Hattiler) tarih sahnesinden

    yok olmuşlardır. Hal böyle iken, daha az sayıdaki etnik grupların bugüne

    kadar dillerinin ve kültürlerinin hemen - hemen değişmemiş şekilde

    korunması inanılmaz bir durumdur.

    Dillerinde ergatif konstrüksiyonlar olan Huritler'in ve Hatlar'ın,

    Kartvelgil - Kafkasyalı etnonimlere ve toponimlere yapısal olarak

    benzeyen onomastik birimleri olan Ön Asyalı ve Kafkasyalı diğer eski

    halkların (boyların), bugünkü İberyalı – Kafkasyalı dillere (ergatif

    konstrüksiyon) sahip olan etnoların ortak dedeleri oldukları daha

    mantıklı görünmektedir.

    Tarih öncesi dönemde Kartvelgil - Kuzey Kafkasyalı - Ön Asyalı

    neslin birçok boyunun olduğunu zannediyoruz. Onların bir kısmı ya

    tamamen yok olmuştur ya da komşularıyla karışmıştır. Bir kısmı da

    modern İberyalı - Kafkasyalı etnolarda görünüyor.

    Bundan dolayı eski zamanlardan “Büyük Kolha Medeniyeti’ne”

  • - 23 -

    kadar mevcut olan boyların Ortak Kafkasyalı - Ön Asyalı nesil olarak

    nitelendirilmesi gerekiyor. M.Ö. II.binyıl sonlarında ise artık Kartvelgil

    ve Kuzey Kafkasyalı boylar hakkında konuşabiliriz.

    Bu şartlar altında aşağıda Proto - Kartvelgil veya İberyalı –

    Kafkasyalı - Ön Asyalı boyları sayacağız. Onların büyük bir kısmını

    Gürcüler'in/Kartveller'in ataları olarak sayabiliriz:

    Muşkiler / Moshiler / Meshler (Hekatios Mileteli' ye göre

    Moshiler Kolh boyudur), Daianeliler / Diauhiler / Taohiler, Kolaeliler,

    Haldeler, Tabaliler / Tibareniler / İberiler/ Saspeireliler/ Saspiriler,

    Koitiler/ Koitiler / Kvitiler, Korakslar, Marlar, Bekeyrler, Halidzoniler

    /Halibler, Haldeliler / Kaldeliler, Mosinoikler / Heptakometler, Didzerler,

    Bidzerler, Dzidritler, Makronlar / Makrokefallar, Pasianlar, Melanklarlar,

    Ekriktike, Ekekeirler, Heniohler, Sanlar / Canlar, Sanigler / Sanşkler,

    Lazlar, Abhazlar / Abasklar, Svanlar / Misimieliler, Svano-Kolhlar,

    Amarantlar (Kolha Boyları), Tusklar, Kahlar, Phoveliler, Herler...

    Yukarıdaki boyların büyük kısmının akrabalık ilişkileri

    hakkındaki güvenilir belgeler daha Antik Dönemden vardır. (Örn:

    Agatia'ya göre, Misimieliler, Kolhlar ve Apsililer akraba boylardır). Bazı

    eski Kartvelgil boylar tamamen yok olmuştur. (Örn: Gugar boyları

    hakkında bkz: İv. Cavahişvili,1950.s.24-33); Bazılarının isimleri ise

    bugüne kadar Kartvelgil toplumların (Meshler, Taoliler, Lazlar, Svanlar,

    Phoveliler, Megreller, Herler, Kahlar) ya da belli bir halkın (örn:

    bugünkü Abaz-Abhazların, Ermenilerin...) ismi olarak süregelmiştir.

    Bu Kartvelgil boylardan M.Ö. II-I binyıllarda Kartvelgil etnonun

    oluştuğunu tahmin etmeliyiz.

    Kolhlar - M.Ö XII-VIII yüzyılların Asur ve Urartu kaynaklarında

    Kilhi ve Kulha/Kolha coğrafi terimlerine rastlamaktayız. Bu terimler

    Yunan - Rum kaynaklarındaki Kolhoi ve Kolhi isimleri ile eşit anlamlı

    terimlerdir.

    Bilim Edebiyatında N.Marry Kolhlar'in eski siyasi birliğinin M.Ö.

    II.binyılların sonunda ve M.Ö.I.binyılların başlarında (M.Ö.VII y.y. 20’li

  • - 24 -

    yıllarına kadar) güneydoğu karadenizde ve Çoruh vadisinde olduğu

    belgelerle tasdik etmiştir. VIII - VII yüzyıllarda Kolhlar'ın merkezi Batı

    Gürcüstan'da Rioni civarlarına taşınmıştır. (G.Melikişvili, T.Mikeladze,

    N.Lomouri, M.İnadze, O.Lortkipanidze, 1986, s.68 - 69).

    “Argonotlar'ın Altın Post” için yaptıkları sefer hakkındaki Yunan

    efsanesi bugünkü batı Gürcüstan’ı içine alan eski Kolheti ile sıkı bir

    biçimde ilişkilidir.

    Ak.Uruşadze ve diğerlerinin tahminlerine göre eski zamanlarda

    Yunanlar “Kolheti” ismi içinde bütün Kartvelgil dünyayı

    düşünmekteydiler. (Ak.Uruşadze,1964. s.6). Bugünkü arkeolojik kalıntılar

    bu düşüncenin doğru olduğunu tasdik etmektedir. Tabii ki, eski Kolheti

    sadece bugünkü batı Gürcistan değildir, Kolheti'nin daha büyük

    toprakları (Kura nehrinin yukarı kolları ve Çoruh vadisi) bugünkü

    Türkiye Cumhuriyeti topraklarındadır.

    Yunan kaynaklarında “Kolhida Gaia” terimi ilk defa M.Ö.VIII

    yüzyılın şairi olan Evmile Korianteli’nin eserinde görülmektedir. Kolhida

    yerine Yunanlar Aia terimini kullanmaktaydılar (bkz: M.İnadze, 1955,

    G.Melikişvili; 1965. N.Lomouri; 1962, Ş.Asatiani; 1993, M.İnadze; 1993).

    Psevdo - Skisaks'e göre Kolhlar'ın yerleştikleri topraklar

    Dioskuria'dan Apsiras nehrine kadar, yani Sohumi'den Çoruh'a kadar

    yayılmıştır. (T.Kauhçişvili, 1976, s.84)

    Herodot Kolhlar'ın Mısırdan geldiklerini iddia ediyordu. Ona

    göre güney denizden kuzey (Pontus) denize kadar dört boy yaşıyordu.:

    Farslar, Midieliler, Sasperler ve Kolhlar (Herodot, 1975.s. 156, 262).

    Burada “Kolh” ve “Sasper” isimlerinin bir boy ismi değil, birleşik

    boy isimleri oldukları bellidir. (Kolhlar hakkında bkz: İv. Cavahişvili,

    1950, s.12).

    Bu durum Ksenofont'in seyahat defterleri ile Psevdo-Skilaks'in

    belgelerini karşılaştırmakla tespit edilebilir.

    Psevdo-Skilaks Trapezunt'i ile Kerasunt civarlarında Bidzeriler,

    Ekekeiriler, Bekeirler, Makrokefaller ve Mosinoikler'in olduğunu

    söylemektedir.

  • - 25 -

    Hemen hemen aynı dönemde yaşayan Ksenofont ise Trapezunt -

    Kerasunt bölgesinde sadece Kolhi boyunun olduğunu söylemektedir.

    (T.Mikeladze, 1967,s.97) Benz: Apolonios Rodoseli (III y.y) “Kibirli Kralla

    Kolh boyları yardım edemezler” demiştir.

    Mitridate, Pompeus savaşları hakkında konuşurken Kolhlar'i

    anmaktadır. II. Yüzyılın eylem adamı olan Apiane (Apiane,1959,s.198)

    Kara Denizin kuzey kenarlarında yaşayan büyük birleşik boyları Kolhlar

    sanıyordu. Benz., Doğu Gürcistan'da bu dönemde İberler

    yerleşmekteydiler.

    Ariane'ye göre Kolhlar Trapezuntiler'in komşularıdırlar.

    Yanlarında Sanlar (Ksenofont'e göre Sanlar Drilerdir), Makronlar ve

    Heniohlar vardırlar (Yunan yazarlar...1983,s.158).

    Bugünkü Batı Gürcüstan'ın/Kartveller ülkesinin nüfusunu Ariane

    (IIy.y) Lazlar olarak adlandırmaktadır. Lazika’da Reoni isimli nehir

    akmaktadır ve bu yerlerde Kolhlar eski zamanlarda kale

    yapmışlardır...(Yunan yazarlar...1983,s.188). Bu dönemlerde ''Kolhi'' ve

    ''Laz'' terimleri yanyana söylenmektedir. Örn: V. yüzyılın anonim yazarı

    şunları yazmaktadır: “Dioskuria'dan Apsar sularına kadar yaşayan

    Kolhlar'a sonraki zamanlarda Laz ismi verilmiştir.” (Georgika,1965,s.6)...

    İpolit Romaeli (IIIy.y), Amine Martseline (IVy.y), Epifan Kvipreli

    (314-403y.) ve diğerleri daha geç zamanlarda ''Kolhlar'' terimini tercih

    etmişlerdir.

    Bazıları ise “Lazlar” terimini kullanmıştılar. Örn: Yuhanna Lade (VIIy.y.)

    şunları yazmaktaydı: “Lazlar'ın hegemonları olduğu için bugün

    ''Kolhike'ye Lazike derler”. Agatia Skolastikos (VIy.y.): “Pasis'i,

    Kafkasya'yı ve civarlarında bulunan ülkelerin nüfuslerını tanıyanlar

    eskiden Lazlar'ın Kolhi ismini taşıdıklarına inanacaklardır.” Lazlar

    Kolhlılar'ın eski ülkesinden gurur duymaktadırlar.

    (Georgika,1936,s.27,50)...

    Benz: Yuhanna Tsetse (1100-1180y.y.): “Kolhalr Hintli İsketler

    olup onlara Lazlar da denilmektedir, yaşadıkları yerler Abazgalar'ın, eski

    Masagetiler'in yakınlarındadır.”: “Kvitaia” Kolheti'nin kentidir, Kolhlar

  • - 26 -

    ise Laz boylarındandır, Abazgalar'ın yakınlarında oturmaktadırlar.”;

    “Kolhlılar Asyalı İskitlerdir ve Levkisir isimleri de var. Asya bölgesinde

    Pasis civarlarında yaşamaktadırlar”...(Georgika,1967,s.32,36-37)...

    Eski Yunanlılar'a göre Kolheti aynı Aya'dir. Herodot'un

    belirtiğine göre “Argonotlar Aya'ya Kolhida'ya altın post için gemi ile

    giderlerdi.” (Herodot,1975, s.472-473);

    II.yüzyılın eylem adamı D.Perieget'in “Yeryüzünün Tasviri”'ne

    göre: Kolhlar Avrupa'dan gelmişlerdir. (T.Kauhçişvili,1976,s.93); Bu

    belgede Avrupa'dan kara (pontus) denizin doğu kenarlarına İberyalılar'ın

    geldikleri efsanesi de tasvir edilebilir”.

    İv. Cavahişvili'ye göre ''Kolha'' ismi eski Gürcü taşrası olan “Kola”

    dan gelmektedir. Kola/Kol-Kolhi Gürcü/Kartvel kaynaklarında Kola kökü

    eskiden beri geçmektedir, ikinci varyantı olan Kolheti Kartvel diline

    Yunan dilinden geçmiştir. Benz., Patrik Nikon'in vakayinamesinde

    Gürcistan'ın isimlerinden biri “Kolhekia”dır. (G. Paiçadze,1993).

    M.Ö.II.binyılların orta çağlarında Kerasunt bölgesinde, Halis

    (Kızılırmak) ve Çoruh vadilerinde, modern Batı Gürcistan'da ve Kura

    nehri’nin yukarı vadilerinde kuvvetli bir siyasi birlik kurulmuştur. Bu

    birliğin ilk ismi Yunanca(?) Aya olabilirdi. (Benz: Ayeti; bakz: Dayaeni,

    Tao) Kendisine verilmiş isim ise Kartli idi.

    M.Ö. XII - VIII yüzyıllarda bu birlikte güçlü Kolha boyu

    hegemondu. Bu devlet komşu devletlerin belgelerinde ve Yunan

    yazarların ve gezginlerin hafızasında “Kolheti” olarak kalmıştır. Bu

    dönemlerde Kolheti, Karadenizin tüm doğu kenarını ve Doğu Gürcistan’ı

    kapsıyordu. (Benz., G.Melikişvili, 1954,s.4129...

    Yunan kaynaklarına ve bugünkü arkeolojik bulgulara göre

    ''Büyük Kolha medeniyeti'' bugünkü doğu Gürcistan/kartveller ülkesi ve

    Kuzey Kafkasya'nın büyük bir kısmını içine alıyordu. M.Ö. VI. yüzyılda

    yaşayan Hekatios Mileteli' ye göre Korakslar ve Kuzey Mesopotamya'da

    yaşayan Moshlar Kolha boylarındandır. (T.Kauhçişvili,1976,s.43).

    Sanlar / Çanlar; Memnon’a (I.yy) ve Strabon'a (I.yy) göre daha

    önce Makron olanlar şimdi Sanlardır. (T.Kauhçisvili 1987, s.22;

  • - 27 -

    T.Kauhçişvili, 1976, s.94, 146, 233).

    Çanlar hakkında ilk defa Ariane konuşmaktadır (II.yy).

    “Kolhlar'ın komşuları Çanlardır, yani Sanlardır.”

    Piskopos Evstati'ye göre “Eski Makronlar'a şimdi San diyorlar,

    San yerli diksiyon ile Çan demektir.” (T.Kauhçişvili,1976,s.94); Benzer

    olarak Prokopi Kesarieli’ye göre (VI.yy) “Bazılarının söylediklerine göre

    Sanlar Trapezuntlular'ın komşularıdırlar ve onlara şimdi Çanlar, Kolhlar

    ya da Lazlar diyorlar. Ama bu isimlerin hiç biri gerçeğe uygun değil.

    Çanlar deniz kenarından çok uzakta, Armeniler'in yanında ve dağlarda

    yaşamaktadırlar. Lazlar ise Kolhlardır.”(Georgika,1965,s.120).

    Bahsi geçen zamanlarda yaşayan araştırmacı Prokopi Kesariel’e

    inanmamak mümkün değildir: “Lazlar’ın ve Çanlar’ın aynı halk olarak

    tanımlanması imkânsızdır. Onlar akraba Kartvelgil boylardır. Çanlar'ın ve

    Sanlar'ın isimlerini birbirleri ile ilişkilendirmek daha gerçekçidir.

    Arnold Çikobava'nın tahminlerine göre ‘San’ ‘Zan’ demektir.

    (Arn. Çikibava,1936,s.3). S.Canaşia'ya göre ismin kökü Sandır. Bu ismin

    ilk harfinden Kuzey Megrelya'da Zan / Tsan kelimeleri, Güney

    Megrelya'da (Çaneti'de) Çan kelimesi türetilmiştir. (S.Canaşia,1959. s.27-

    34).

    Amiane Martseline'nin “Tarih” adlı kitabında bir taraftan Çanlar,

    diğer taraftan Lazika Armeniler'in komşularıdır.

    Prokopi Kesariel (VI.yy) Çanlar hakkında çok detaylı bir incelem

    yapmıştır. Ona göre Çanlar Trapezuntiler'ın komşuları değildi. Çanlar

    dağlarda, Ermeniler'le yan yana yaşamakta idiler. (Lazlar, yani Kolhlar ise

    deniz kenarında yaşayan bir halktır).

    Lazlar ve Çanlar daha sonraki zamanlarda da farklı Kartvelgil

    boylardır. Örneğin Lazika teriminin yanısıra Bizans kaynaklarında

    Çanaria terimi de geçmektedir. (Bkz: IX.yy eylem adamı Konstantine

    Porfirogenet; Georgika,1952,s.292)

    XIV. yüzyılın I. yarısında Trabzon İmparatorluğunda, Kral

    Basil'in kızı ve eşi arasında başlayan iç savaşlar sırasında, Lazlar, Çanlar ve

    bütün yerli halk, Paleologos soyundan çıkmış olan İrine'ye, Komnenos

  • - 28 -

    ailesinden çıkan Ana Hutlu’yu tercih etmiştir. Laonike Halkokondile’ye

    göre Çanidler Kolheti topraklarında Amastria kentine kadar olan yerleri

    elde tutuyorlardı. (Georgika, 1970,s.107).

    S.Khauhçişvili'ye göre Bizans İmparatorluğu’nun, Trabzon

    Krallığı’nın topraklarını elde edememesinin sebebi, Trabzon Krallığı’nın

    nüfusunun büyük kısmının Gürcü boyu Çanlardan oluşması idi.

    (Georgika 1967, s.164)

    Belli ki ya Çanlar’ın yaşadığı topraklar değişmiş ya da akraba

    boylar olan Çanlar ve Lazlar birbilerine karışmışlardır. Çanlar kesinlikle

    Kartvelgil soydan gelmektedir.

    Abhaz / Ebzler / Obezler / Abazgalar / Abasklar / Abadzahlar /

    Abazahlar / Abhazlar

    “Abhaz” kelimesinin kökenini ve ona şekilsel ve semantik olarak

    bağlı isimlerin kökenlerini, Abhaz ve Abaz boylarının tarihini birçok

    bilim adamı incelemiştir. Son zamanlarda yapılan ve bir sonuca varan

    araştırmalar T. Gvantseladze’ye aittir. (T.Gvantseladze, 1993, T.

    Gvantseladze, 1998) Abhaz dilinin superstrat tabakalarını inceleyen T.

    Gvantseladze şunları söylemektedir; “Bugünkü Abhazlar'ın ataları

    Karadeniz kıyılarında İsa'dan sonra V. yüzyıla kadar yaşamamışlardı.

    Abhazlar'ın ilk memleketi Kafkas Dağ sırtının kuzeyinde ''Kubani'' Nehri

    vadisinde bulunmaktaydı. Abhazlar'ın büyük bir kısmı burada 1561 yılına

    kadar yaşamakta idiler. Modern Abhaz etnonun oluşmasındaki en büyük

    katkı, bugünkü Abhazya topraklarında Abhazlar'ın gelişine kadar yaşayan

    Kolh nüfusuna aittir. T.Gvantseladze'ye göre Abhaz - Abaz boy birliğinin

    ilk adı Ya-pas-a / A-baz-a idi ve sonra bu kelimelerden Abaza, Apsua,

    Abhaz kelimeleri türetilmiştir. (T.Gavntseladze,1998.s.38).

    T. Gvantseladze'nin ortaya koyduğu “Abhaz” kelimesinin

    kökünün türetilme yolu bize göre tartışılacaktır. Ona göre “Abhaz” kökü,

    Çerkez kökenli “Abaza ha” dan gelmektedir. “Abaza ha”, Aşağı – Abaza

    (Çerkezce “ha” “aşağı” anlamına gelmektedir). Çerkezce Abaza – ha /

    Abzaha, Megrelce Abhaza, Gürcüce Abhaz. (T. Gvantseladze,1998,s.38).

    Bize göre M.Ö önce III-II binyıllarda Kartvelgil boylar, Abhaz -

  • - 29 -

    Abaz, Çerkez – Adige ve Vainah boyları büyük İberyalı - Kafkasyalı

    etnonun içinde yer alıyordu. Dolayısıyla onların kuşakları olan birkaç

    boyun veya etnonun bir kökten türetilmiş isimleri vardır. Özellikle

    I.binyılda mevcut olan Kartvelgil kökenli “Abhaz, Absil, Abşil” ve Kuzey

    Kafkasyalı “Apsua, Abazaha, Abaza”, kökenleri ortak fakat farklı boyları

    tanımlayan isimlerdi. Bunların bazıları yok olmuştur (Absil, Abşil),

    bazıları akraba boylarla karışmıstır, bazıları ise bugüne kadar kalmıştır.

    Şimdi kaynaklarla tanışalım:

    Ariane (II.yy): “Trabzon'dan eski Aka'ya kadar Kolhlar, Sanlar

    (Ksenofont, “Sanları” “Driller” olarak adlandırmıştır), Makronlar,

    Heniohler, Dzidritler, Lazlar, Absiller, Abasklar, Sanigler, Dzilkler gibi

    boyların yaşadığı yerlerden geçtik. Lazlar'ın komşuları Absillerdir.

    Absiller'in komşuları Abasklar'dır. Abasklar'ın kralı Resmag'tır.

    Abasklar'ın komşuları Sanigler'dir. (Yunan yazarlar, 1989, s. 158–159).

    Abasklar, Sanigler'in yukarı tarafında, dağlarda yaşamaktadırlar.” (T.

    Kauhçişvili, 1976, s. 100 – 101)

    Sonraki yıllarda Abazglar'ın yaşadıkları yerler genişlemiştir.

    Örneğin Bizans İmparatoru Konstantin Porfirogenet (912 – 959), oğluna

    işgal ettiği yerlerin boylarını tanıtırken Abazgi hakkında şunları

    söylemektedir:

    “Ciketi sınırlarından sonra, yani Nikopsia Nehri’nden

    Soteriupolis'e kadar deniz kenarı 300 mil boyunca Abazglar'ın ülkesidir.”

    (Georgika, 1952. s. 232). Soteriupolis ismi tartışmalıdır. Bazı

    araştırmacılar bu şehri “Biçvinta”, bazıları ise “Sohumi” olarak kabul

    etmektedir. Bize göre “Abazgi” ismi ile 10.yy’da bütün Batı Gürcistan

    anılıyordu. Abazgi’nin güney sınırı olarak bahsedilen Soteriupolis kentini,

    bugünkü Türkiye topraklarında, Nikopsia Nehri’nden yaklaşık üçyüz mil

    boyunca aramamız gerekiyor. Bu dönemin kartvel kaynakları Abhazya'yı

    Gürcistan’ın ülkesi, ''Bizim Ülkemiz'' olarak kabul etmektedir.

    P.İngorokva şu yorumu yapmaktadır: “Kartlis Tshovreba’ya göre

    Abhazya ve Egrisi, Gorgasali’nin zamanında Bizanslar'ın işgal

    edemedikleri Batı Gürcistan topraklarında bulunmaktaydı. Göründüğü

  • - 30 -

    gibi Abhazya Tsihegoci'ye kadar, Egrisi ise Tsihegoci'den Lihi'ye kadar

    idi.”

    Abhazya’ya Bizanslılar “Abazgia” diyorlardı.

    Eski zamanlardan XVI. ve XVII. yüzyıllara kadar, Abaz / Abazg /

    Abhaz, hem Avrupa’da hem de Asya'da Ciklerden farklı olarak Kartvelgil

    (İberia / Kolha) kökenli olarak nitelendirilmiştir.

    Hem eski zamanlarda hem de orta çağlarda Abhazlar, diğer

    Kartvelgil boylarla beraber tek Kartvelgil Devlet ve dil - kültürünü

    oluşturmaktaydı. İsa'dan sonra I.binyıl sonlarında mevcut olan Gürcü

    Devleti, kartvel ve yabancı kaynaklarda “Abhazya” olarak anılıyor.

    Birleşik Gürcistan “Abhazya Krallığı” ismini taşıyordu. VIII. – X.

    Yüzyıllarda II. Leon, Teodos, I. Giorgi, III. Konstantine, II. Giorgi, III.

    Leon gibi “Abhaz” kralların - beylerin milli - devlet siyasetinin asıl

    amaçları şunlar idi;

    — Batı Gürcistan Kilisesinin, Konstantinepolis Patriktiğinden

    bağımsızlığını kazanması ve Gürcü bağımsız Kilisesine bağlanması,

    — Gürcü/Kartvel dilinin kullanıldığı Kilise Merkezleri yapmak,

    — Bütün Gürcüstan’ın siyasi birliği için savaşmak,

    — Kuzey Kafkasyalı kardeş halkların hristiyanlaşması ve bu yolla

    Gürcü Devleti’nin sınırlarının korunması. (L. Ahaladze,2004,s.12)...

    Abhazya nüfusunun, komşu halklar olan Karaçaylar, Balkarlar ve

    Ruslar tarafından Kartvel olarak kabul edildiği görünmektedir. Kuzey

    Kafkasya halklarının bazılarında, Avrupa ve eski Rus kaynaklarında,

    Abaza / Obezi / Ebze terimlerinin Kartvel kelimesi ile aynı anlamda

    kullanılması tesadüf değildir. Örneğin Papa IV. İnokent'in elçisi olan ve

    1246’da Moğolistan’a seyahat eden elçi Yuhanna de Plano Karpin,

    Gürcistan'a Georgiania, Gürcülere ise Georgianlar yani Obezler diyor. (S.

    Canaşia, 1959, s.53).

    XIV – XVI. yüzyıl Rus kaynaklarında “Obezi” Gürcistan demekti.

    O zamanki Slavlar için “Abaza”, “Gürcü” anlamına geliyordu. Çünkü

    Slavlar için Abaza, Egriseli, Svan, Kaheli veya Mesh aynı idi. Benzer bir

    şekilde Kafkasya'ya geç zamanlarda gelmiş olan Karaçaylar ve Balkarlar

  • - 31 -

    için Gürcüleri tanımlayan isim “Ebze” (Abaza) idi. Bazen “Ebze” “Svan”,

    bazen de “Raçvel” demekti. (T. Gvantseladze,1993);

    XVII. yüzyıl gezgini Evliya Çelebi, Abhazya'ya “Abasa” diyor.

    Abaz – Abadz / Abas - Abaz-h- / Abaza-h- / Abadza-h ve Abazh

    köklerinden ‘h’ sesinin metatezi ile türetilmiş Abhaz kökü mantıklı olarak

    görünmektedir. Açıklama: Yuhanna Tsetse'nin (X.yy) belgelerine göre Abazglar'ın ismi

    eskiden Mesagetlerdi. (Georgika, 1967,s.25); Heredot’a göre Mesagetler göçer

    ve şavaşçı bir boy idi. Strabon'a göre Abazglar, Hvarazmlardılar. Stepan

    Bizantieli'ye göre ise Misgetler İberyalıların bir boyudur (Georgika, 1936, s.

    282). Yaygın görüşe göre Masagetler Orta Asyalı İskitlerdir. Benzer bir şekilde

    Teopane Bizantieli (VI.yy)’ye göre Eski Masagetler şimdiki Türklerdir. Onlara

    Farslar Kermihion derler (Georgika, III, s.253).

    Bilim edebiyatında Apşil / Abazg terimleri, Asur kaynaklarında

    mevcut olan Abeşala ve Hubuşki terimlerine bağlıdır. (Z. Ançabadze,

    1976; Ş.İnalipa, 1976, M. Kurdiani, 2001, s.126–130; M. Kurdiani, 2002,

    s.80) Kronolojik olarak bu kadar uzak olan kelime birimlerinin

    özdeşleştirilmesi için daha fazla delil gerekmektedir. Fakat İsa'dan önceki

    II.binyılların Asur kaynaklarında tespit edilmiş “Abeşala” ile ortak

    Kartvelgil terimler “Abesa” ve “Zan”, “Obaşa / Abaşa” terimleri arasında

    bağlantı olması mümkündür (bkz., M. Çuhua 2003, s. 73); Abaz-, Abaş- ve

    (Abaş-il-, Abşil- / Apsil köklerinin ortak olması da mümkün olarak

    görünmektedir. Benzer bir şekilde, Z. Çumburidze, 2002: “Abaşa” ismi,

    İbranice “Abas” isminden gelebilir. “Aba-şa” Aba'ya ait demektir.

    Yukarıdaki görüşlerden kesin olarak anlaşılan şudur ki, iki farklı

    Kartvelgil - Kafkasyalı boy olan Apsil-Apsar ve Abazg-Abhazlar, yüzyıllar

    boyu öz Kartvelgil boylar gibi ortak Kartvelgil kültürel – tarihi alanda

    veya devlette yaşamakta idi. Açıklama: Bilim edebiyatında İberi’nin ve Kolhi’nin farklı etnolar oldukları görüşü hakimdir. Kolha dili ile kültürü ve İberya dili ve kültürü bizim için eşit

    anlamlı terimlerdir. Anlama problemlerini önlemek için bizler “Kartvelgil“

    terimini kullanmayı tercih ediyoruz. Dolayısı ile İberyalı - Kafkasyalı yerine

    ise Kartvelgil – Kafkasyalı terimini kullanmaktayız. (Benzer olarak, Arn.

    Çikobava İberyalı - Kafkasyalı diller yerine Kartvelgil – Kafkasyalı terimini

    kullanmayı düşünmekteydi).

  • - 32 -

    Tarihi Kuzeybatı Gürcistan'da eski zamanlardan beri Kartvelgil -

    Kafkasyalı boylar yaşamaktaydılar. (Zanlar, Sanigler, Svanlar, Apsarlar,

    Abazlar...) Bu boylar arasında ilişkinin ve kültürün temel dili ortak

    Kartvelgil dil idi. Dolayısıyla onların diksiyonlarına Gürcü/Kartvel

    dilinden birçok kelime geçmiştir.

    Bugün mevcut olan Kartvelgil - Kafkasyalı boyların (Apsua -

    Abhazlar, Adigeler, Çerkezler, Çeçenler - İnguşlar, Lekler) arasında, dilsel

    ayrılma döneminin II.binyıllar başlarında başladığı sanılmaktadır.

    Gürcülerin ve Apsua - Çerkez boylarının birbirlerinden ayrılması

    M.Ö.I.binyılın ilk yarısında olduğu görünmektedir. (Yüzyıllar sınırında

    Zanca - Svanca lehçeleri oluşmaya başlamıştır). Gürcü nüfusun ve Kuzey

    Kafkasyalı (Adige - Çerkez) boyların karışması ile Abhaz dili M.S. XV –

    XVIII. yüzyıllarda şimdiki halini almıştır.

    Benzer bir şekilde Evliya Çelebi'ye göre 1641 yılında Gudauta

    nüfusu Gürcüce (Megrel lehçesi) konuşmaktaydı. (P.İngirikva,1957,s.133)

    Bu boyların yaşadığı yerlerin birbirlerine karışması bir tesadüf değildir.

    (Konu ile ilgili bkz., D. Letodiani,1971).

    Bu boyların Kartvelgil alandan ayrılmaları Kafkasya'da

    Türkiye'nin güçlenmesinden sonra başlamıştır. Abhaz halkının milli

    kimliği, Çarist ve Sovyet ideolojilerin etkisi ile 1864 yılından bugüne

    kadar tamamen değişmiştir. (T.Gvantseladze,2004,s.19) Rusya,

    Kafkasya’yı elde ettikten sonra Abhazya ile Kuzey Kafkas Halkını sürgüne

    göndermeye ve Kartvelgil alandan yabancılaştırmaya başladı. Örneğin

    Rus İmparatorluğu 1894 yılında Adler – Soçi – Tuapse bölgesinden,

    Gürcülerle akraba olan Ubıh, Çerkez, Apsua - Abhaz halklarını sürgün

    etti.

    Apsiller / Apşiller / Apsualar / Apsarlar. Apsiller'i ilk defa Ariane

    tespit etmiştir. O'na göre Apsiller, Kodori vadisinde yaşıyorlardı. Z.

    Ançabadze, Apsiller'in ilk yaşadıkları yerler olarak modern Gali bölgesini

    sanıyor. (Z. Ançabadze, 1964). Bilim adamlarının bir kısmına göre,

    Abazglar gibi Apsiller de Kartvelgil boy idi. (S.Canaşia, S.Kauhçişvili,

    D.Mushelişvili ve v.s.). Bazılarına göre ise onların nesilleri modern

  • - 33 -

    Abhazlardır. (Apsualar) (G. Melikişvili, Z. Ançabadze, N. Lomouri...).

    Bazı bilimadamlarına göre Apsiller İskit boyu idi. (Örn., Stepane

    Bizantieli, IV-VII.yy) Benzer bir şekilde Kolhi Ayetes İskit Kralıdır,

    Medeia ise İskit Kralının kızıdır. (Libanios, İsadan sonra IV.yy)

    Makronlar İskit boyudur, Kolhlar Asyalı İskitlerdir (Yuhanna Tsetse

    XV.yy). Gördüğümüz gibi Abasglar ve Apsiller, Kolhlar ve Makronlar

    kadar İskitlerdir. (Ayrıntı için bkz: T. Kauhçişvili, 1976; s. 102).

    Ariane zamanında Abazglar ve Apsiller farklı Kartvelgil -

    Kafkasyalı boylar idi.

    Kartvelgil Apş – el - i / Aps – il - i, Aps –ar - i etnonimlerinin Aps

    kökünden türetilmiş olduğu gürüşü mantıklıdır. (T. Gvantseladze, 1998, s.

    34, 39) Oysa Mas / A+mas / Abaz- /Abaş- /Abas / Abaş-il / Abas-il / Abaşel

    -/ Abas-ar-/ Abşil- / Apsil- / Apşel- /Apsar- süreçleri de

    mümkündür.(Benz., Apsirte ve Apsorosi isimleri).

    1.2.2. Gürcülerin kendilerine verdikleri isim- “Kartveli”

    Eski Gürcü/Kartvel tarih kaynaklarında Bütün Gürcüler’in

    Devletinin ismi Kartlidir. Örneğin “Kartlis Tshovreba” ya göre Parnavaz

    (M.Ö.IV.yy) tarafından yeniden kalkındırılan “Kartli” içine sekiz büyük

    beyliği (ülkeyi) alıyor. Egrisi, Svaneti, Margueti, Kaheti, Hereti, Kuheti,

    Gardabani, Taşiri, Abotsi, Cavaheti, Kola, Artaani, Samtshe, Acara,

    Klarceti.

    İsadan sonra I-II. binyılların sınırında “Kartli” terimi Sa-kartvelo

    (Ya da Birleşik Sakatvelo) ya dönüşmüştür.

    Gürcü kaynaklarına göre Gürcülerin kendilerine verdikleri genel

    isim “Kartu-el-i”dir. Kaynaklarda “Kartveli” ismi ilk defa VII. yüzyılda

    görünmüştür. Oysa bu terim daha önceden de kullanılıyordu. Örneğin

    kaynaklara göre Egriseli Stepane Sananoisdze, Çilekeş Abhaz (Argveteli)

    Davit ve Konstantine, Şavşeli Papaz Prohor, Taoeli Papaz İovane, Svan

    Rahip Yuhanna Kstshianisdze…..Benzer olarak: X-XI yüzyıllarda Kuzey

    Kafkasya nüfusunun büyük bir kısmı kültürel olarak Gürcüdür. (Bkz: D.

  • - 34 -

    Mushelişvili, 1993).

    Kart- ,Kartu-, Kartl-, Kartvel ve Kartul köklerinin birbirleri ile

    bağlantıları bize göre şöyledir:

    Kartvelgil dilsel alanda tespit edilmiş kelimelerin karşılaştırılması

    sonucu Kart ve Kartu köklerini ayırabiliriz. Benz. Kart-l-i, Kartu-el-i,

    Kart-ul-i. Belli ki “l” çok eski bir ektir. Benz: Tov-s-Tov-l-i ve Zanca:

    Tviri / Tiri; Sahe-Sah-l-i, Sah-el-i ve Zanca: Ohori: Tes-av-s, Tes-l-i ve

    Zanca: Tasi, Koçi-koç-l-i ve Acara şivesi: Koçal-i; Edebi Gürcü dili: Matkli

    ve Zanca: Montkori; Edebi Gürcü dili: Dzagli ve Zanca: Coğori, Svanca:

    Jağu / Jeğu; Edebi Gürcü dili: Tapli ve Zanca: Topuri, Svanca: Tu (Tapu;

    G.Maçavariani) Edebi Gürcü dili: Sishli ve Zanca: Zish, Benz., Tsuhs-

    (m)tsuh-r-i; Mama ve Mam-r-i, Deda ve Mded-r-i, -L / R’ nin işlevi bir

    niteliğin tasvir edilmesidir. Ayrıca, Kart- / Kartu- kökünün belli bir

    anlamı olması mantıklıdır. Bu köklerden türetilmiş Kart-l-i ve Kartu-el-i

    nitelik ve aitlik ifade etmektedir.

    Kart-l- / Kartu-el- in etnonim olan Haldi'den geldiğini

    düşünebiliriz ama bu halde -l-/el- ekinin işlevi belirsiz kalır. (Etnonimden

    aynı anlamlı etnonimin türetilmesi hiç mantıklı değildir. Bir yandan

    Urart-Kafkasyalı Tanrı ''Haldi'' isminde, diğer yandan ise Kartvelgil

    sanılan Haldililer ve Kaduhlar etnonimlerinde (Benz: Movses Horenats'in

    yazısında Van Bölgesi’nin güneyinde tespit edilmiş Kordulular'ın ülkeleri

    (benz.: Erm: Kordu ve Kart. Kardu; Erm. Torgomi ve Gürcüce

    Targamosi...). Hald ve Kardu köklerinin bulunması, Kartli ve Kartueli

    kelimelerinin Urart-Kafkasyalı tanrı olan Haldi / Kardu kelimesinden

    geldiğini söylememize izin vermektedir.

    Kartuli kelimesinin Kartu kökünden türetilmiş olduğu düşünülmektedir.

    ul- eki Kartu köküne eklenmektedir: Kartu-Kartu-ul-i-Kartuli; Büyük

    tarihsel kataklizm sırasında, Tanrı Haldi'nin olduğu yer değişip daha

    kuzeye, bugünkü Gürcistan topraklarına gelmiş olabilir. Z.

    Gamsahurdia'ya göre ''etnolojik bakımdan'', ''Kaldevli'' sadece Babilli

    Semit anlamına değil, bilim edebiyatında ''Şumer'' adı ile bilinen en eski

    presemit halk anlamına da geliyor.

  • - 35 -

    İvane Cavahişvili'nin görüşüne göre Fars, Babilli ve Gürcü de

    Kaldelidirler. Benzer olarak Kaldeliler (Kaldu), M.Ö.1.binyılda Aramca

    konuşan tarihi göçer Semit boylardır. M.Ö. 9.yy.dan beri Babil'in

    güneyinde yerleşmişlerdi. Eski Gürcü geleneğine göre “Kaldea” halkların

    ilk yurdudur. (Benz., Beyrut yakınlarında bulunan Kalde köyü).

    1.Strabon'a göre (Georgika, XII, 3, 19-24), Trabzon’un ve

    Farnakya'nın yukarısında Kaldeliler - Eski Halibler yaşamaktaydılar.

    Homeros onlara Halidzonlar ve Alib demektedir. (Bkz: D.Bakradze, 1989,

    s.34 ve P.İngorokva, 1954, s. 285); Benz., Urartular da Haldelerdir. (S.

    Canaşia, 1952, s. 1-3);

    2. ''Abo'nun Çilesi'' ve Movse Horenatsi'nin ''Ermeni Coğrafyası''

    kitaplarına göre Kaldia / Haldea / Haitiki aynı zamanda Çaneti /

    Çanivkidir. Benz., Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Haldi taşrası, Bizans

    İmparatorluğu’na aitti ve Trabzon Bölgesiyle sınırlanmıştı. Benz.,

    Trabzon'a yakın Haldia’nın Gürcü ülkesinin, Davit Kuropalati'ye ait

    topraklar olduğunu Gürcü tarihçileri söylemekteydiler. (Sumbat Davit

    oğlu, 1449, s.70; ''Matiane Kartlisai'' S.285), VIII. yy. Yunan

    kaynaklarında Trabzon Bölgesinin ismi Lazikadır. Gürcü kaynaklarında

    (Giorgi Mtatsmindeli) bu topraklara Megreller'in bölgesi diyorlar.

    3. Adige dilinin Şapsığ lehçesinin Hakhuç kolunda Gürcüler'i

    ifade eden eski isim Khalgdedir. (Bu bilgi Ruslan Natxua ile Mixeil

    Labadze’ye aittir).

    4.Çoruh Nehri’nin doğduğu yerde gümüş yatakları olan Kaldia

    şehri bulunuyordu.

    5.Lazeti'nin ortalarında bugünkü Türkiye sınırlarında bulunan

    Of kasabası içinde, Rize ile Sürmene arasında Haldi isimli yerleşim yeri ve

    Haldi dağı bulunmaktadır.

    6.Gürcistan'ın bugünkü sınırları içinde birkaç Kalde tespit

    edilmektedir. Kafkas Dağlarında Halde isimli buzul, Haldeçala Nehri ve

    Halde köyü vardır. İki farklı yerde yani büyük Kafkas Dağları eteklerinde

    ve Kura – Çoruh – Halis – Araks – Tigros - Evprat civarlarında Mosh

    Dağlarında iki coğrafi özel isim olan Kola’nın ve Kalde’nin yan yana

  • - 36 -

    olması tesadüf değildir.

    Fikrimizce Daiaen, Kulhi ve Urartu bölündükten sonra oluşan

    Gürcü boylarının bir sonraki birleşme süreçlerinde, Azon – Kuci -

    Parnavaz öncesi dönemde Kartvelgil boyların idarecileri, atababalarının

    tanrılarından Kartu / Halde / Haldia / Haldi den türetilmiş Kartu > Kartu-

    eli ortak - birleşik ismini, aynı kökten gelen Haldi / Karti – Kart-l-i ismini

    ise ülkelerinin ismi olarak almışlardır.

    1.2.3. Gürcüleri Tanımlayan Terimlerin Dilbilimsel Şeması

    Kitapta gösterdiğimiz etnonimler ile temonimlerin dilbilimsel

    analizlerinden sonra, farklı zamanlarda ve farklı dillerde Gürcüleri ifade

    etmek için kullanılan isimler, Kart / Kald / Hald, Mosoh / Muşk- / Mesh-/,

    Kolh- / Kilh- / Kulh-, İber / İver / Sper ve Abaz / Abazh kökleri etrafında

    sınıflandırılmaktadır.

    Kartvelgil boyların ve toplumların isimlerinin etimolojik zinciri,

    üç temel grupla açıklanabilir:

    a) Kartu (eli):

    Ortak Kartvelgil etnonun kendine verdiği isim olan “Kartueli”

    tanrı ismi olan “Kartu” dan geliyor. Bu kelimenin köküne sadece Kald

    (Kaldea), Hald (Haldeliler), Kard-u-h kökleri değil, Hal-ib kökü de

    bağlanabilir. Fakat ib- eki nitelendirilmeden bir şeyi kanıtlamak mümkün

    değildir.

    Diğer yandan Hal – ib (Halibi) köküne, Hal - idz - on ve Hal - ib -

    e şekillerini bağlamak mümkündür. Hal - is kelimesinde Hal kökünü

    ayırmak da mantıklı bir tahmindir. (Halisi - Kızılırmak Nehri).

    Kar - t, Hal - d, Hal - is, Hal – ib, Hal – idz - on şekillerinin

    kökleri olan Kar / Khal / Hal köklerinin ve ortak Kartvelgil kelime “Khar”

    (Khari(Öküz))’ın ortak kökenli olduğunu zannetmekteyiz. Öküze

    tapınma hem Ön Asya’da hem de Kartvelgil boylarda da yaygındı. En eski

    Gürcü parası olan ''Kolhuri Tetri'' de öküz başının yer alması tesadüf

    değildir.

  • - 37 -

    b) Meshi:

    Masis (dağ) ve Pasis (nehir) kelimelerine ve etnonim Pasianlar

    kelimesine dayanarak mas / pas kökünü ayırabiliriz. Benz.; Yunan

    mitolojisinde, Etnark, Kolhi Pasis'in oğlu olarak kabul ediliyor. Pasis ise

    su tanrısıdır (T.Mikeladze, 1955, s.33-34). Yunan düşüncesine göre su

    tanrısı ve kolhida eş anlamlı kelimelerdir. Mes-h varyantı, Yunanca

    “Meshike” kelimesinde ve Gürcüce “Mesh” temoniminde tespit edilmiştir.

    Meskin- Meşeh- ve Mtsheta- şekillerinde de Mes-h varyantını bulmak

    mümkündür.

    Mosh şekli, İncilde Mosoh, Mosok, Muşk-, Yunancada Mosh /

    Mosohon ve Gürcücede Mush köklerinde korunmuştur. (Mushi Ahaltsihe

    de bir köydür).

    c) Sani:

    Zan / San, ortak Kartvelgil boyları ifade eden en eski köklerden

    biridir. Benz.: Bir yandan ön dilde telaffuz edilen sert sessizlerin

    değişmesi ile türetilmiş varyantlar: San-, San-ig, Zan-, Çan-, Tsan- (Tsan-

    ar-); Diğer yandan ise: S - S dudaksılaşarak verilmiş Svan- /Şon- ve Mu - şuan- kökleri: San kökünden Hen – io – h kökünün türetilmiş olması

    mümkündür: San – Sen - Hen.

    İberyalı - Kafkasyalı diller gibi Pro - Kartvelgil ve Ortak

    Kartvelgil dil sistemlerinde, dudaksıl sessizlerin olması mümkündür.

    Zaman ilerledikçe dudaksıl yapılar ya çift dudaklı spirantlara

    dönüşmüştür ya da kaybolmuştur. Zan lehçelerinde, A yerine O sesinin türetilmesinin, O sesinin dudaksıl sessizin yanında olmasından

    kaynaklandığı sanılmaktadır. Dudaksıl sessizin etkisiyle ünlü A, ünlü

    O’yu türetmiştir.

    d)Kolhi:

    Tarihi Gürcü taşrası olan “Kola” ismi, temel kökü korumaktadır.

    Kol / Kor kökünden Kol – h / Kil – h / Kul - h/, Kor – a - ks, Ma – kr – on

    türetilmiştir. Benz.: Kl – ar – c ve Kl – u – h – or.

    En eski Gürcüleri ifade eden “Kola” etnoniminin fonetik

    varyantları çok azdır. Bu durum Kolh kökünün Kartvelgil olmadığı

    anlamına mı geliyor?

  • - 38 -

    e)İber –i:

    Temel kök Hper / Sper görünmektedir. (Benz. Sper, Sper Denizi),

    Bunlardan: Hper – İper – İber – İver (İberia / İveria); Sper – i / Sas –per

    (Sasperitler) / Sa – peir / Sa – veir / Ha – sper / Hesper - (Hesperitler) > Su

    –sper / Svi – sper - (Svispiritler);

    Hper – Hber – Ber – Ver – Vir – Virk (Vr – a - ts) > Vir - şan;

    Ver-, Var-, Var – u – ç – an, Gurçan-, Gurgan- (Georgian-), Gurc-, Kurg,

    (XIII.yy.da tespit edilmiştir. S.Canaşia, 1959,s.53). Gurdz (Osetçe formu),

    Gruzin- (Guruzin-)... Benz.: Çerkesçe; Kurcg “Tiflis” ve Osetçe Gurcgn

    “Uzun boylu”.

    1.3. Çeşitli Tarihi Çağlar Ve Ülkelerin Çeşitli Dillerdeki

    Adlandırılmaları

    Otoetnonim ile diğer etnonimlerin karıştırılması ve ülke

    sınırlarının farklı bir şekilde tespiti tarihsel süreçlerin analizini

    engellemektedir. Belli bir ulusun tarihi süreçte kendisi ait olarak

    gösterdiği sınırlar, komşularının bu konudaki görüşlerinden farklı

    olmaktadır. Eski dönemlerden bugüne kadar bazen aynı etnonimin (veya

    koronimin) iki veya daha fazla halkın (ülkelerin) adlandırılması için

    kullanılmış olması çok rastlanan bir durumdur. Benz.: Doğu Muşklar -

    Gürcülerin atababaları ve Batı Muşklar - Friglerin atababaları. Abaza /

    Ebze, Gürcü ve Abaza bugünkü Karaçay - Çerkezya Özerk Cumhuriyeti

    nüfusunun bir kısmı olan Abazaların bir ismidir.

    Bugünkü Gürcüstan'ın sınırları ve Gürcü ulusunun yakın tarihi

    ile ilgili olarak politikacıların görüşlerini dikkate almasak bile, Gürcü, Rus

    ve Abhaz kökenli ProRus tarihçilerin bu konular üzerinde çok farklı

    görüşleri vardır.

    Tarihi araştırırken terimlerin özdeşleşmesine çok dikkat

    etmeliyiz. Örneğin “Sakartvelo” terimi bugün bizim görüşümüze göre

    tarihi Abhazya'yı da içine almaktadır, ama ProRus Abhazlar için Rusça

    terim “Gruzia” Gürcistan'ın bu eski bölgesini içine almıyor. Onlarca yıl

    sonra objektif bir araştırmacı “Sakartvelo” ve Pro - emperyalist

  • - 39 -

    araştırmacı tarafından kullanılan “Gruzia” terimlerini birbirlerinden

    ayırmak zorunda kalacak ve kendisini okuyanlara “Sakartvelo” teriminin

    tam çeviriminin “Gruzia” olmadığını söyleyecektir.

    Bu düşüncemize Lazika - Egrisi ve İberia - Kartli örneklerini

    temel alarak devam edeceğiz.

    Gürcü ve yabancı tarihçiler tarafından aynı sanılan Lazika -

    Egrisi, Egrisi – Kolheti (Bkz., R.Topçişvili, 2002, s.7) ve İberia - Kartli

    terimlerinin eşlenmesi mümkün değildir. Çünkü :

    Lazika teriminin, dolayısıyla Lazika Devleti’nin tarihi

    Romalıların görüşlerine göre kurulmuştur. Egrisi terimi ve bu terimle

    ifade edilen Gürcistan'ın bir bölgesinin tarihi Kartvelgil anlayışla

    yazılmıştır. Kolheti terimi hemen hemen bütün eski Gürcistan'ın ismidir

    ama Egrisi ise Kartli'nin (yani Gürcistan'ın) sadece bir kısmıdır: Benz.,

    Gürcü kaynaklar, M.S.VII. yüzyıla kadar ve IX. yüzyıldan sonra

    Egrisi'yi Gürcistan'ın içinde görmektedir.(ve gerçekten öyle idi). Yunan –

    Roma ve Bizans kaynaklarına göre ise aynı dönemde Lazika İberia içine

    girmiyordu. Bu görüşler gerçeğe az da olsa yakındır. Çünkü Egrisi ve

    Gürcistan'ın diğer bölgelerinin bazı kısımları Romalılar ve Bizanslılar

    tarafından işgal edilmişti.

    Yunan - Bizans terimi olan Lazika çeşitli zamanlarda çeşitli

    toprakları ifade ediyordu. Egrisi ise başka idi. Egrisi ile Lazika'yı aynı

    anlamlı varsayarak yapılan tahliller çok şüphelidir. Bizim tarihimiz de

    böyle yanlış eş anlamlı varsayımlara göre yazılmıştır.

    Bugün çok yaygın olan düşünceye göre, M.Ö.VI.yüzyıldan Davit

    Kurapalat çağına kadar (M.S.X.y.y.) yanyana iki Gürcü Devleti, Kolheti ve

    İberia yani daha sonra Egrisi – Lazika ve Kartli – İberia hüküm

    sürüyordu. Bu yanlışlığın sebebi terminolojik karışıklıktır.

    1970 yılında yayınlanmış olan ''Gürcistan Tarihi Üzerinde

    Araştırmalar” kitabının 1.cildinin VIII. faslında “Kolheti M.Ö. VI - IV

    yüzyıllarda”, IX. fasılda ise “Kartli (İberia) M.Ö. VI - IV yüzyıllarda”

    yazmaktadır. (Benz., D.Mushelişvili, 2002, s.15 M.Ö IV. yüzyılda Doğu

    Gürcü Krallığı Kartli/İberia kurulmuştur.) ve v.s..

    M.Ö. I. binyüzyılın II. yarısında Gürcülerin iki bağımsız

    devletinin mevcut olduğu hangi kesin kaynaklara göre tespit ediliyor? Bu

  • - 40 -

    dönemin yabancı kaynaklarının hiç biri ülkemizi böyle bölmüyor.

    Yukarıda gördüğümüz gibi Gürcüstan'ın tarihi topraklarında

    M.Ö.I.binyılda Gürcülerin çok sayıda boyunun olduğu görünmektedir.

    Benz., A.Uruşadze, 1964, s.6: “Önceden Yunanlılar Kolheti terimini

    içinde Bütün Kartvelgil dünyayı düşünmekteydiler”.

    M.Ö. VI – III. yüzyıllarda İberia’nın Kolheti’den ayrı olduğu

    yorumu hangi kaynaklara dayanarak yapılıyor?

    Hekatayos Mileteli, Ksenopont, Herodot, Psevdoakilaks, Platon,

    Aristoteles vs. İberia üzerine konuşmuyorlar. Kafkas İberia'sı ve Doğu

    İberler terimleri ilk defa M.Ö.IV yüzyıllarda yaşayan Megastene,

    Teoprasto, Dionis Perieget'in yazılarında görmekteyiz. (V. Vaşakidze,

    1993, s.61). Mitridate Savaşları döneminde, Romalı kaynaklara göre,

    İberia / İberler sadece Doğu Gürcistan toprakları ile sınırlıdır. (Lazika -

    Güneybatı Gürcistan ?). Bu doğaldır. Gürcü kaynaklarına göre de II - I

    yüzyıllarda Gürcü Devleti zayıflamıştı. Topraklarının bir kısmını Roma

    İşgal etmiş bir kısmını da kısmını da Armenia işgal etmişti. Pontus

    Krallığı da Kartvelgil boylarla ve topraklarla güçlenmişti. Açıklama: Plutarke'ye göre Kafkasya'nın başlıca ulusları Albanlar ve

    İberlerdir. İberler Batıda Mesheti Dağlarında ve Pontus Denizi’nin

    yakınlarında, Albanlar ise doğuda, Hazar Denizi’nin yakınlarında yaşıyorlardı.

    (İv. Cavahişvili, 1950, s.18).

    Leonti Mroveli'ye göre, Parnavaz'ın veya Gorgasali'nin Kartli’si,

    Kura Nehrinin ve Çoruh Nehrinin yukarı vadisini, Liahvi, Rioni, Enguri,

    Kodori, Bzipi vadilerini içine alıyor ise hemen hemen Kolha Arkeoloji

    kültürü (yani Ayet'in Aya Kolhası da) de aynı toprakları kapsıyor.

    Bizim düşüncemize göre, Lazika ve İberia, Roma ve Bizans

    kaynaklarında eş anlamlı terimler olarak yüzyıl sınırından beri

    kullanılıyor.

    Sonuç olarak:

    M.Ö.I.binyılın ortasında İberia ve Kolheti’yi ayrı ayrı düşünmek

    bir çok yanlışlığa yol açmıştır. Örneğin bazılarına göre Gürcülerin

    Birleşik Devleti hiç bir zaman olmamıştır.

    Tarih biliminde araştırma iddiamız yok ama bizim için belli ki,

    Gürcü Ulusunun objektif tarihini yazmak gerekiyor.

  • - 41 -

    II. Bölüm - Milattan Önce Gürcüler; Ortak Kartvelgil

    Dilin Tarihlendirilmesi Ve Kuramsal Modeli

    2.1. Kafkasyalı - Kartvelgil Etnonun Anayurdu

    2.1.1. Kitabı Mukaddes’te Ve Mitolojide Görüşler

    Eski Ahit'e göre yeryüzünde tek bir dil konuşan insanlığın yok

    olmasından sonra Tanrı, yeni ve çok dilli modeli yarattı. Çok dilli toplum

    çeşidinin daha dayanıklı olduğu ortaya çıkmıştır.

    Roma - Bizans geleneklerine göre Gürcüler Nuh'un üç oğlundan

    biri ola