17
KAZMA BU KAPAĞIN ARKASINDA

Kazmalar İş Başında

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kazmalar İş Başında

Citation preview

Page 1: Kazmalar İş Başında

KAZMA BU KAPAĞIN ARKASINDA

Page 2: Kazmalar İş Başında

30

SAYI 12012

Page 3: Kazmalar İş Başında

31

SAYI 12012

Page 4: Kazmalar İş Başında

32

SAYI 12012

“Keşfetmek” , insana ait fiillerin en heyecanlı ve yaratıcı olanıdır. Bu sürecin ön koşulu ise, merak duygusudur. Mitlerden tarihe evrilen geçmişimizde, dinler ve iktidarlar, kullarına, her ne kadar meraklı olmayı yasaklayıp, itaati emretse de ateşi tanrılardan çalıp insana veren Prometheus gibi isyankarlar, hep çıkagelmiştir. Bugünkü uygarlığımızın, sahip olduğu bilgi birikimi, hep bu asilerin sayesindedir.

Geçmişi merak edip, bunun yanıtını, toprağın altında arama isteği modern arkeoloji-nin başlangıcını oluşturur. Arkeolojinin emekleme döneminde, antik metinlerde ya da Tevrat ve İncil’de adı geçen yerler aranmaya başlar. Oryantalist maceracılar, hiçbir ilke ve yöntem gözetmeden “ kazı “adı altında toprağı deşerler. Bu dönem doğunun zengin-liklerinin batıya kaçırılma dönemidir. Bugün Avrupa’daki müzelerin pek çoğu böylesine bir yağmayla oluşturulmuştur.

İlk arkeologlar için, amaçları şöhret ve para olan hazine avcılarıydılar diyebiliriz. Bu fotoğrafa baktığımızda en ihtiraslı pozu, Troya-Priamos Hazineleri’ ni kaçıran Heinrich Schlieman’ın verdiğini görürüz. Diğer bir örnek ise İngiltere’nin emperyal çıkarları için çalışan Arabis-tanlı Lawrence’dır. 20 yy başlarında birçok arkeolog, bulundukları topraklarda, aynı zamanda, ülkeleri için istihbarat toplayan birer casustu.

Emekleme dönemindeki günahlarını bir tarafa bırakırsak, arkeoloji yıllar içinde bilimsel bir disipline kavuştu. Günümüzde arkeolojik keşiflerin itici gücü artık ne bir firavun mezarı ne de hazine bulmaktır. Geçmiş toplumların ekonomik alt yapı ilişkilerini çözümlemek; yaşayış biçimlerini, siyasi örgütlenmelerini; inanç, yazı, müzik, mimarlık gibi üst yapı kurumlarını öğrenmek çok daha önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Şimdilik konumuz olmadığı için yukarıda kabaca değindiğimiz arkeolojinin geli-şim süreci, ne yazık ki toprağın altını değişik amaçlarla kazma güdüsünü engel-leyememiştir. Bu amaçların en başta geleni kuşkusuz “ zengin olma” güdüsüdür. Bu durum “ arama “ ve “ kazma “ eylemleriyle birleştiğinde “ definecilik “ dediği-miz olgu ortaya çıkar.

Page 5: Kazmalar İş Başında

33

SAYI 12012

Vur beline kazmanın!Dayanılmaz zengin olma hayallerinleharmanla toprağı ve durmadan eşele,Eşele ki senden önce yaşayanların bütün dünyaya bıraktıkları mirası zimmetine geçirebilesin.

Page 6: Kazmalar İş Başında

34

SAYI 12012

Kimi zaman dededen kalma eski bir harita, kimi zaman da kulaktan kulağa ya-yılan rivayetler yol gösterir defineciye. Bazen elde dedektör tarla tarla, mağara mağara gezen bir amatör; bazen de bilim insanlarına taş çıkartırcasına, organi-ze kaçak kazılar yapan bir profesyoneldir. Kimileri için bir iş, kimileri içinse bir tutku bir alışkanlıktır. Ve genelde hep yasa dışı bir faaliyettir. İlgili resmi makamlardan izin alıp 27.01.1984 gün ve 18294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Define Arama Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda, kazı yerinin sit alanı olmaması koşuluyla, define arayanlara çok ender rastlanır. Bu tarz bir define aramada da şayet eski eserlere rastlanırsa kazı hemen durdu-rulur.

Bugün arkeoloji alanında yapılan herhangi bir konferansta izleyiciden çok, defi-neciler ve onları takip eden emniyet mensupları bulunmaktadır. Defineciler bu konferanslarda potansiyel hedefleri hakkında bilgiler toplamaya, içinde hazine bulunduğunu düşündükleri bir tümülüs hakkında veri almaya çalışmaktadırlar.

Anadolu yarımadasındaki binlerce yıllık kültür mirası yeterli bütçeler ayrılmadığın-dan korunamamaktadır. Tarihi eserlerin müzelerden dahi çalınarak kaçırıldığı göz önüne alındığında ören yerlerimiz ve biletsiz gezilen antik yerler tamamen kendi ka-derlerine terk edilmiş durumdadır. Bekçisi olan yerler bir elin parmaklarını geçme-mektedir. Binlerce yıldır toprak altında korunan tarihsel değerler definecilerin vanda-lizmiyle onarılamayacak şekilde tahrip edilmektedir. Bilimsel bir kazıya başlandığında, burayı, defineci ve kaçakçıların mutlaka daha önceden ziyaret ettikleri görülmektedir. Dünyanın başka yerlerinde yüz yıllık binalar bile, turizm ve kültür merkezlerine dönüştü-rülüp, buradan gelir elde edilirken, topraklarımızdan gelip geçmiş yüzlerce uygarlığın biz-lere bıraktıkları, hızla yok edilmektedir. Elli – yüz yıldır devam eden kazılarla kıyaslandığında birkaç yılda biten “kurtarma kazıları” nın ( neyi kimden kurtarıyorsak ? ) ardından baraj suları altında kalan antik yerleşimleri bir kenara bırakın, Anadolu bu manzarada defineciler ve tarihi eser kaçakçıları için bir cennet haline gelmiştir.

Page 7: Kazmalar İş Başında

35

SAYI 12012

Ey defineci!Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,Düşün altında yatan binlerce uygarlığı.

Page 8: Kazmalar İş Başında

Definecilerin DünyasıDefine sözcüğü Arapça’da gömmek anlamına gelen “defn” kökünden gelir. Türkçe karşılığı “gömü” dür. Toprak altında ya da bir mağarada saklandığı düşünülen sahibi belirsiz para, altın ve değerli objeler gibi buluntuları ifade eder. Defineciliğin tarihi çok eskilere dayanır. Antik Mısır’da bile, gömülen bir firavunun hemen ardından mezarını yağmalayan soyguncular vardı. Firavun mezarlarının gizli yerlere saklanmasının bir nedeni de budur.

Define dendiğinde elbette hemen akla define haritası gelir. Böyle bir haritanın ardından mace-ralara atılan defineci tiplemesi filmlere, romanlara konu olsa da, aslında defineci, yasadışı kazı yapan, bunu yaparken de tarihi mirasa geri dönülemez zararlar veren bir soyguncudur.

Günümüzde her türlü teknik olanaktan, bilimsel bilgiden yararlanan neredeyse bir sanat tari-hi uzmanı haline gelmiş yeni tip defineciler ortaya çıkmıştır. İnterneti de etkin olarak kullanan “modern” definecilik, bilgi ve tecrübelerin çok geniş ortamlarda paylaşılmasını sağlamıştır. Definecilikle ilgili yüzlerce web ve blog sayfasında gizli define işaret ve yazılarından, dedektör çeşitlerine ; nümizmatik bilgisinden yazıtların çözümlenmesine kadar her konuda bilgi veril-mektedir. İşin komik tarafı bu sitelerde, definecilik, kolay yoldan para kazanmanın bir aracı değil de dürüst ve erdemli insanların, boş vakitlerinde ülkemizdeki saklı tarihsel değerleri bulup, sahip çıktığı bir hobi çalışmasıymış gibi gösterilmektedir.

Aşağıda böyle bir siteden alınan definecinin meslek yasası sayabileceğimiz kurallar verilmektedir:DEFİNECİ1- Sözü doğru olmalıdır.2- Tecrübelerini paylaşma işini bir görev saymalı3- Çözemediği işaretleri korumalı , kırmamalıdır.4- Yasal sınırları aşmamalı, kaçak kazı yapmamalıdır.5- Tarihi bilgisi üst seviyede olmalı.6- Bu alanda kullanacağı teknolojiyi iyi tanımlıdır.7- Nefsine düşkün tamahkâr olmamalıdır.8- Definecilik bir geçim kaynağı olarak görmemeli. Bir hobi şeklinde yapmalıdır.

36

SAYI 12012

Page 9: Kazmalar İş Başında

37

SAYI 12012

Biz uyarmıştık demek için:Dikkat etmeli bir defineci,kazdıkça Hades’e bir adım daha yaklaştığınıanlamalı... Bilgi önemli evet, Styx’i geçmek içinbozuk bir lira mutlaka ceplerde olmalı...

Hades

Page 10: Kazmalar İş Başında

9- Tarihi izleri korumalı, müze ve yetkili mercilerle temas halinde olmalıdır.10-Bir defineci bir arkeolog kadar bilgili ve becerikli olmalıdır.11- Yapacağı işleri bir plan dahilinde yapmalıdır.12- Her bulduğu veriyi kayıt etmeli, sonra da yorumlamalıdır.

Ama gerçek hiç de yukarıda belirtildiği gibi değildir. Defineciyi vatana millete yararlı, tarih-sel mirası koruyan bir hayırsever gibi göstererek, tarihi miraslarımızın yağmalanması, balyozlarla parçalanması, dinamitlenmesi, dozerlerle deşilmesi ve soyulması gözlerden gizlenmektedir.

Aslında definecilik günümüzde tarihi eser kaçakçılığına evrilmiştir. Definecinin amacı aslında altın bulmaktır. Oysa tarihi eser kaçakçısının ilgi alanını arkeolojik eserler oluş-turur. Defineci, içinde altın bulamadığı, belki de müzayedelerde çok yüksek paralara satılabilecek bir küpü kırıp parçalar. Ama kaçakçı bu eserin değerini ve satış kanalla-rını çok iyi bilir.

Defineciler genelde evlerini terk etmek zorunda kalmış (örneğin Ermeniler, Rumlar) insanların paralarını bu evlere ya da çevredeki araziye gömdüğüne inanır. Bu gömü yerinin, sahibi tarafından döndüğünde tekrar bulunabilmesi için gizli bir işarete ya da haritaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle defineciler arasında gizli bir dil, bir alfabe oluşturulmuştur. İnternet yokken definecilerin iletişim merkezleri “defineci kah-veleriydi”. Buralarda, yaşanılan maceralar, yeni definelerle ilgili rivayetler anla-tılır, yapılacak kazıların ekipleri oluşturulurdu. Anadolu kasabalarında hala böyle yerler vardır.

Bir define ekibinde “kazıcılar”, “gözcüler”, harita ve işaretleri okuyacak “nişancı-lar”, dedektörü kullanacak “makinacılar” ve bazen de büyü çözecek “cinci hoca” ya da “papaz” bulunur. Kazılan mezar ya da hazine yerinin cinlerle, büyü ve tılsımlarla korunduğu, buraya el sürecek kişinin lanetleneceği inancı antik devirlerden günü-müze kadar ulaşmıştır. İşte hoca ya da papazın bu büyüyü bozması defineci için çok önemlidir.

38

SAYI 12012

Page 11: Kazmalar İş Başında

Diy

ojen

39

SAYI 12012

Onlar tarlalarını sürerken rastladılar içi altın dolu bir küpe. Hiçbir zaman 10 bine tamamlayamadılar, amagene de saydılar her defasında en baştan...Diyojen gündüz yaktığı fenerle sadece insan değil,akıl ve fikir de arıyordu anlaşılan...

Page 12: Kazmalar İş Başında

Define AlfabesiBir hazine gömüldüğünde ya da saklandığında yerini işaretlemek için harita çizildiği-ni ve anlamı gizli olan bir takım sembol ve işaretlerin kullanıldığını belirtmiştim. Bunda doğruluk payı vardır. Ama gerçeğin tamamı bu değildir. Antik kentler-de, kayalık bölgelerdeki kitabelerde, nekropollerdeki mezarlarda bulunan eski dil ve alfabelerde yazılmış yazılar definecilerce hep bir hazinenin varlığına işaret sayılmıştır. Örneğin üzerinde Luvi hiyeroglifi bulunan bir Hitit kaya anıtı ya da bir mağaradaki paleolitik duvar resmi defi-neciye göre arkasında sakladığı hazine için dinamitle patlatılması gereken bir hedeftir.

Bu tür işaret ve sembolleri okuyabilen “nişancı” lar neredeyse Arapça, Yunanca, Latince konusunda uzman olmuş hatta Ebced ve Kabala’dan anlayan kişilerdir. İşin gerçeği bu define alfa-besi bilimsellikten uzak olarak uydurulmuş ve saf definecilere pazarlanan bir işaretler topluluğudur.

Bu tür sahte define işaretleri ve haritalarını seri olarak üreten bir sektör de bulunmaktadır. Şu işe bakın ki defineciler, ken-dilerini dolandıracak başka bir sektörün oluşmasına olanak tanımıştır.

Aslında define bulan defineci yok denecek kadar azdır. Defineci, tüm hayatını tutkuyla bu işe adamış, bağımlılık seviyesinde gözü başka hiçbir şeyi görmemiş, hazine bulamadığı gibi elinde ne varsa satıp bu işe yatırmış, aylarca evine uğramamış, eşinden boşanmış, hapse girip çıkmış, kazdığı tünelde biriken zehirli gazla ölüm tehlikesi atlatmış bir karakterdir. Bizde, her ne kadar traji-komik duygular uyandırsa da yine de toprak altın-daki mirasımızın yok edicisidir.

Medusa işaretini gördüğü-nüzde yaşa-dınız demek-tir. Sürekli ona bakın, ta ki taşlaşa-na kadar.

40

SAYI 12012

Page 13: Kazmalar İş Başında

Geyik: Denilir ki, Artemis; kendisi için bir genç kız kurban edilecekken acımış ve onun yerine bir maral (geyik) koymuş ve genç kızı kurtarmıştır.

Sonra kendi rahibesi olmak üzere onu alıp Tauris’e (Kırım) götürmüştür. Bu ef-sanenin uzantısı olarak çok sevilen ve toplumda belli bir yeri olan kadın ölülerin

ardından onların mezar taşlarına (stel) geyik başı veya karaca resmedilir ki Artemis onu alsın ve kendine yakın kılsın. Geyik resimleri çoğunlukla

mezar taşlarındadır. Arkeolojik açıdan bakıldığında bilimselliği olmasa da de-finecilerin yaklaşımıyla ve söylemleriyle şöyle bir görüşü ortaya koyabiliriz: Yayılıp

dallanmış olan özelliği ile geyiğin boynuzu, antik düşüncede yeraltı sığınağını veya yeraltında bir tünel yapılanmasını (dehliz) ifade eder.

Anlayamadık?!!Tabanca: 25 adım ön tarafından doğal yapıya aykırı nesneler aranmalıdır.

41

SAYI 12012

Ölümü gösteren işaretler. Dikkatli olunmalı.

Page 14: Kazmalar İş Başında

Defineci VandalizmiDefinecilerin belli başlı bir takım hedef yerleri bulunur. Bunlar genelde eski Ermeni ve Rum evleri, eski kiliseler, antik nekropoller, bir tür kral mezarı olan tümülüsler, hö-yükler, güvenlik personeli bulunmayan ören yerleri ve illa ki mağaralardır.Paleolitik dönem insanı, mağaralarda barınırdı. Böyle paleolitik bir yerleşime sa-hip ve hiç kazılmamış bir mağarayı definecilerin ziyaret ettiğini hayal edin. Yıllarca, iğneyle kuyu kazar gibi yapılan, hassas bilimsel kazılarla karşılaştırıldığında bir gece içinde delik deşik edilecek ve belki de, insanlık tarihine ait eşsiz bilgiler vere-cek böyle bir yer, yok edilecektir. İstanbul Küçük Çekmece Gölü’nün kuzeyindeki Yarımburgaz Mağarası tam da bu çeşit bir yerleşmeye ev sahipliği yapmıştır. 60lı yıllarda araştırmalar yapılmış ancak kapsamlı kazılar 1986-1990 arası yürütülmüş-tür. Burada da ancak definecilerin talanından kurtulabilmiş alet ve objeler bulun-muştur.

Tarihi izleri korumaktan, müze ve yetkili mercilerle temas halinde olmaktan bah-seden definecinin isterseniz başka bir hobi faaliyetinden bahsedelim : Adamkayalar gaddarlığı!

Mersin’in Kızkalesi ilçesi Adamkaya-lar mevkiinde Kızkalesi’ne bakan bir vadinin dik duvarlarına işlenmiş on bir adet kaya kabartması bulunur : Adamkayalar. Yapımına M.Ö. 3.yy da başlanan, nek-ropol ve kült alanı olarak kullanılan bölgede bulunan kabartmalar ölen kişilerin yakınları tarafından yaptırıl-mıştır. Kabartmalardaki kıyafetlerden anlaşılacağı üzere asker ya da rahip krallar bazen tek başlarına bazen de aileleri ile birlikte işlenmiştir duvarlara.

42

SAYI 12012

Page 15: Kazmalar İş Başında

Anadolu’da bulunan kaya kabartmalarının en görkemli örnek-lerinden biri olan Adamkayalar, ( yazarken ellerim titriyor) de-fine avcıları tarafından dinamitlenmiş ve korkunç bir tahribata uğratılmıştır. Böylesine bir vahşilik böylesine bir gaddarlık ancak Buda heykellerini dinamitleyen Talibanlarla yarışabilir. Anadolu’da defineciler tarafından tahrip edilmiş yüzlerce eser vardır ve sayıları her gün artmaktadır. Hepsini burada saya-mayız ama son bir örnek verelim : Aslankaya Anıtı

Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesi yakınlarındaki Aslankaya, Frig Vadisi’nin en görkemli anıtlarından biridir. Cephesi tapı-nak şeklinde olan bu anıtın içinde bulunan odada Anadolu’nun Ana Tanrıçası Kibele, iki yanındaki ayağa kalkmış aslanlarla

tasvir ediliyordu. Geçmiş zaman kipi kullanıyorum çünkü bu eşsiz zenginliğimiz de defineciler tarafından tahrip edildi.

Resmi kurumların maddi-kadrosal yetersizliklerini ve kültür politikalarımızın yanlış-lıklarını bir kenara bırakalım. Bizim insanımızın, yöresindeki tarihi eserlere bakışı da pek farklı değildir. Duvarında Roma dönemine ait bir kabartma olan yüzlerce köy evimiz vardır. Pek çok antik kent, çevresi için yapı malzemesi ola-rak kullanılmıştır. Anadolu’da bulunan geçmiş dönemlere ait eserler ya “ gavur işi” dir ya da “ taş parçası”dır. Yetkili kurumların bulunmadığı yerlerde halkı-mızda da böyle bir anlayış olduğuna göre definecilere biraz insaflı olun demekten başka yapacak bir şey yok.

43

SAYI 12012

dinamitlendikten sonra

Page 16: Kazmalar İş Başında

Google’da araştır, büyük gömü-lerin bulunduğu bir harita keşfet

Haritayı print-screen edip cebi-ne koy

Tramvaya bin Gülhane dura-ğında in

Gülhane Parkı kapısını geç sola dön

100 adım yürü sağa dönGişeden biletini al.

GGGGGGGGGGGGGGGGGlerler

HHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHnene

TTTTTTTTTTTTTTğ nğın

GGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGsoso

1so

G1GGGGGGGGGGG

44

SAYI 12012

Page 17: Kazmalar İş Başında

İçeri sessizce süzül, kazma ve kürekleri Gülhane Parkı’na bakan yamaçtan yukarı çekKırmızı paltolu ziyaretçi kıza çaktırmadan, Hitit Aslanı’nı bulSağından yürü resimdeki binaya girGüvenlik kameralarına yakalanmamak için suratını fotoşopta silEllerine tükür, kazmayı kavra!

İyyKSKSGSGEGE

45

SAYI 12012