FIKHU’S SAHABEBirinci Bölüm kinci Bölüm Üçüncü Bölüm Dördüncü Bölüm
Beinci Bölüm Altnc Bölüm Yedinci Bölüm
FIKHU’S SAHABE (1) 2
Önsöz. 2
Ashâb- Kiram... 4
Aere-i Mübeere. 13
1) Hz. Peyamber (s.a.v.)'in Zevceleri Arasndan. 14
2) Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Çocuklar ve Torunlar 14
3) Aere-i Mübeere Haricindeki Sahâbe-i Kiramdan. 15
4) Ashâb çinde Vefatlarndan Sonra. 16
5) Ashâb- Bedir ve Bey'at- Rdvan'a Katlanlar 16
Hz. Fadl bn Abbas (R.Anh) 17
Ashab- Kiram Hidâyet Öncüleridir 17
Ashâb- Kiram Mucize Nesildir 18
Hz. Habbab Bin Eret (R.Anh) 18
Ashâb- Kiram Seçilmi Nesildir 18
Ashâb- Kiram Hayrl Nesildir 19
Deerlendirme Çalmalar 20
ÜNTE II. 20
Ashab- Kiram'n Kvam Göstergeleri 21
Lüzumü'l Cema'a (Cemaati Tercih Etmek) 22
ttibau's Sünne (Sünnete ttîba Etmek) 23
maretü'l Mescid (Mescid mâr) 25
Tilavetü'l Kur'an (Kur'ân Tilâveti) 28
Cihadün Fi Sebilillah (Allah Yolunda Cîhad) 29
Deerlendirme Çalmalar 32
ÜNTE III. 33
Ahsab- Kram'n Hayatlar 33
Hz. Ömer'in dare Anlay 51
Kasîde-i Bürde'yi Türkçe Söyleyi. 51
Hz. Ömer (R.a.)'n Ailesi 59
FIKHU’S SAHABE (1)
Önsöz
Dikenler içinde gül, kara topraklar içinde sümbül yaratan Allahû
Teâla'ya sonsuz hamdü senalar olsun.
Müebbet muhabbetin ad olan Hz. Muhammed (sav)'e, Aline, Ashabna ve
kyamete kadar Allah yolunda adam olmann ve adam kalmann kavgasn
veren tüm dünya Müslumanlarna salatü selam olsun.
Yeryüzünde insanln hayat vahiy ile balamtr. Ademolu yeryüzüne ilk
ayak bast andan itibaren dinle ekillenen bir hayata gözlerini
açmtr. Hayat nizam din olann mutlaka örnei ve önderi peygamber
olur. Çünkü Kur'an- Kerim, insanlarn din tercihlerinde mutlaka bir
peygamberle muhatap edildiklerini sarihen beyan ediyor:
"Allah'a ibadet edin, Taut'a kulluk etmekten kaçnn" diye Tebligat
yapmas için her
ümmete bir peygamber göndermiizdir.” [1]
Tautlara isyan ile birlikte Allah'a mutlak ubudiyetten sözedilen
yerlerde, Cenab- Hak'n hakikatin vazgeçilmez unsurlar olan
peygamberlerinin ayak izlerine rastlamak kaçnlmazdr. Peygamberler,
cennetten kopup gelen insanolunun yeryüzünde insanca yaayabilmesi
için uzun süreli skntlara katlanmak zorundaydlar. Said Nursi Fatiha
suresini tefsir ettii bir yerde, ar risalet yükünü güzel bir
nükteyle anlatr: "'(Fatiha'da) "aleyhim" deki "ala"; enbiyaya
yükletilen risalet ve teklif yükünün pek ar olduuna ve sahralar
faydalandrmak için yamur, kar ve frtnalarn edaidine maruz kalan
yüksek dalar gibi, peygamberlerin de ümmetlerini fey izlendirmek
için risalet zahmetlerine
maruz kaldklarna iarettir. [2]
unu bilelim ki; Peygamberlere tebli görevlerinde ilk muhatap olan
insanlar, peygamberle balayacak yeni devrenin ilk temsilcileri
olurlar. Onlar ilahi mesajn teklif ettii yükümlülükleri kendi
hayatlarnda geçerli klmakla beraber, kendilerinden sonraki
insanlara "Peygamber ahidi" olarak dini nakletmekle de
vazifelidirler. Bir yandan Allahû Teâla'nn katndan gelmi olan
vahyinin doru anlalmas, dier taraftan da dinin, hayatn bütün
ubelerinde sürekli atan bir nabz olarak hissedilebilmesi ilk
muhataplarn cokun
heyecanlaryla çok yakndan alakaldr. Musa (as)'in peinden Nil'in
azgn sularna yürüyen srailoullarnn tereddütsüzlüüyle, daha
gençliinin baharnda vazifesi sona eren sa (as)'a son bulumalarnda
ballk sözü veren bir avuç Havari'nin vefas, tarihin akna yön veren
unutulmaz hadiselerdir. Hz. sa (as)'n göe çekilmesinden ksa bir
süre sonra putperest Roma'y yeni dini düünceye uyaran ite bu bir
avuç Havari'nin cokun heyecandr. Rasûlüllah (sav) buyuruyor:
"Benden önce Allah'n hiçbir ümmete gönderdii bir peygamber yoktur
ki, o Peygamberin, ümmetinden Havarileri ve sünnetine tabi olan,
emrine uyan ashab olmasn. Kssa u ki, sonra onlarn ardndan,
yapmadklarn söyleyen ve emrolunmadiklar eyleri yapan birtakm kötü
(karanlk) nesiller meydana çkar. te kim bunlara kar eliyle cihad
ederse mü'mindir. Kim onlara kar diliyle cihad ederse o da
mü'mindir. Kim onlara kar kalbiyle cihad ederse o da mü'mindir.
Amma bunun ötesinde yapmadklarn söyleyen ve emrolunmadklar eyleri
yapanlara kar elleriyle, dilleriyle ve kalpleriyle
cihad etmeyenlerde imandan bir hardal tanesi de yoktur.” [3]
slâm dâvas, Ensarullah'sz olmaz. Kur'an- Kerim ile Allahû Teâla'nn
katndan gelen vahyi tamamlanm oldu. Bundan böyle mazi ile istikbal
arasnda kurulacak en doru hat bu ilahi vahyin mührünü tamak
zorundadr. Son ilahi kitap, yine peygamberlerin sonuncusu Hz.
Peygamber (sav)'in ilk muhataplar olan Sahâbe-i Kiram örneinde en
mükemmel ekliyle uygulamaya konuldu. Yer yer tahrife uram önceki
ilahi kitaplarda peygamberlerle, onlar yannda saf tutan ilk
muhataplarn efsane ve mitolojiye karm destanlarn Kur'an- Kerim'le
hakikat çizgisine oturtulmaktadr. Çünkü Kur'an- Kerim, bir
tarihi enbiya ve bir mektebi evliyadr. [4]
Kur'an- Kerim, Hz. Peygamber (sav) ve O'nun güzide arkadalar,
mecrasn kaybeden insanlk tarihinin en büyük ahididirler. Allah
Rasûlü (sav) bir keresinde Abdullah b. Mesud'dan kendisine Kur'an
okumasn istemiti. bn Mesud Nisa Suresini okumaya balamt:
"Her ümmetten bir ahit, seni de bunlara ahit getirdiimiz zaman
(halleri) nice olur” [5]
ayetine gelince Allah Rasûlü gözleri dolu dolu alam ve daha fazla
dayanamayarak bn Mesud'un okumasn kesmiti. Bu ar vazifede, onunla
yol arkadal yapan Sahâbei Kiram' da ilk muhataplar olarak Kur'an
öyle anlatr:
"Siz insanlarn iyilii için meydana çkarlm en hayrl ümmetsiniz.
yilii yayar,
kötülüü önlemeye çalrsnz.” [6]
vazgeçilmez unsurlardr; sadakat ve vefada Hz. Ebu Bekr'i (r.a),
kahramanlk hislerimiz cotuunda Hz. Hamza (r.a) veya Bedir
Ashab'ndan herhangi bir sahâbiyi, ibadet hayatmzda durgunlatmzda
Hz. Osman' (r.a) hatrlayarak ayakta kalmaya çalrz. "Nitekim
Pakistanl'l haclar, Hac dönüünde Merhum Muhammed kbal'i ziyaret
ederek Hac'dan getirdikleri giysi, tebih, takke ve hurmalar hediye
ederler. Muhammed kbal, memnun olur, teekkür eder ama unlar
söylemekten de kendini alamaz:
"Saolun, varolun. Hediyeleriniz için teekkür ederim. Ama
getirdiiniz hediyeler bir gün bitecek, hurmalar tükenecek,
elbiseler, takkeler eskiyecek. Oysa bize oralardan Hz. Ebu
Bekir'(r.a.) in sadakatini, Hz. Ömer'(r.a.)in adaletini, Hz. Osman
(r.a.)'in hayasn ve hilmini, Hz. Ali (r.a.)'in ilim ve cihadn
getirseydiniz, onlarla Pakistan' yeniden inâ ederdik."
Evet, slamî hayat inâ etmede ashâb- kiram, her dönemin ve devrenin
müslümam için deimez hayat modelidir. Mekân ve zaman farkm
gözetmeksizin yeniden slamî hayat inâ etmek, Sahâbe'yi doru anlamak
ve ashâb- kiram'dan izleri hayata tamakla mümkündür. slamî hayatn
inâs için vazgeçilmez hale gelen ashâb- kiram, insanlk açsnan
düünüldüünde, peygamber ve ümmeti arasndaki münasebetten aret olan
bütün bir mazinin de doru okunmasn salarlar. Hz. Peygamber (sav) ve
Cenab- Hak'n O'nun terbiyesine verdii Sahâbe-i Üram'la balayan
tarihi süreç hem maziyi bütünüyle aydnlatan hem de ayamete kadar
devam edecek doru düünce yönelilerinin en saf Kur'an- Kerim'de
Cenab- Hak'n kendilerinden övgüyle bahsettii topluluklar
zihnimizdeki canl Sahâbi tablolaryla anlamaya çalrz:
“Nice peygamberler gelip geçti ki, onlarla beraber kendisini
Allah'a dam birçok rabbaniler savat. Onlar, Allah yolunda balarna
gelen zorluklar sebebiyle asla ylmadlar, zayflk göstermediler,
dülanlanna boyun emediler. Allah böyle sabrl
insanlar sever.” [7]
Sahâbe-i Kiram, Cenab- Hakk'n son peygamberi için seçtii
insanlardr. Din ilk kez onlar tarafndan en iyi ekilde yaanm,
sonraki nesiller onlara bakarak dini yaamlardr. Kyamete kadar
insanlar onlarn izlerini takip ederek cennetlere ulaabileceklerdir.
Sahabenin hepsi adalet sahibi, Allah'n hususi olarak seçtii kullar
ve peygamberlerden sonra en hayrl insanlardr. Onlar tenkid etmek,
sahih rivayetlerini ta'n etmek, Kur'an' ve Rasülüllah'm sünnetini
kabul etmemek demektir. Zira dini nakleden insanlar onlardr.
Sahabe, Kur'an'm semavi dssip-linleriyle yorulup ekillenmi akn bir
topluluktur. Onlar, ruhta ve manada Kur'an'm pratiklemi
tercümanlardr. Avvam b. Haveb (Rh.a.) öyle buyuruyor: "Bu ümmetin
ilklerini gördüm öyle diyorlard; Rasûlüllah'n ashabnn
güzelliklerinden bahsedin ki, gönülleriniz onlara açlsn."
Sahâbe'den hayatlarna izler tamayanlar, sahabe hakkndaki hüsnü
niyetlerini devam ettiremezler. Bu nedenle diyoruz ki; çileleriyle
yeryüzünü insanca yaanabilir hale getiren peygamberler ve onlarn
ilk muhataplarn hayatn yörüngesine oturtmayan anlaylar, bizi
hiçbir zaman tevhidi bir dünyaya ulatramazlar.
"Rasûlüllah (sav)'n ashab ve cemaat her ne itikad üzere ise biz
dahi o itikad üzereyiz" diyenler, ashâb- kram' fkhetmek/anlamak
mecburiyetindedirler. Ashâb- kiram, Rasûlüllah (sav)' üsve-i
hasene/güzel örnek ve önder kabul etmi mü'minlerin örnek insan
hasretini gideren biricik nesildir. Çünkü slâm'n ilk günlerini
idrak etmek, ilk slâm Medine'sini, cemiyetini, devletini ve
medeniyetini anduru tevhid inanc üzerine kurmak ve devam için
gerekli hizmetleri balatmak, bunlar tamamen insanî zemin ve
artlarda yapmak, dünyay dönütürmek, slâm'n hükümlerini uygulamal
olarak insanlara hediye etmek, bütünüyle ashâb- kiram'a ait bir
meziyettir. Nasl ki, mü'minler için Rasûlüllah (sav)'in örnek ve
önderlii nass Kur'an ile sabit ise, ashâb- Kiram'm mü'minler için
hayat modeli oluu da aynen nass Kur'an ile sabittir. Allahû Teâla
buyuruyor:
"anm hakk için muhakkak ki sizin için Rasûllülah'da pek güzel bir
örnek vardr.
Allah'a ve Âhiret gününe ümit besler olup da Allah' çok zikreden
kimseler için.” [8]
"Muhammed Allah'n elçisidir. Onun yannda bulunanlar da kâfirlere
kar iddetli/çetin, kendi aralarnda merhametlidirler. Onlar rükûa
varrken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rza isterler.
Yüzlerinde secdelerin izinden nianlar vardr. Bu, onlarn Tevrat'taki
vasllardr. ncil'deki vasflar da öyledir: Onlar filizini yarp çkarm,
gittikçe onu kuvvetlendirerek kalnlam, gövdesi üzerine dikilmi bir
ekine benzerler ki bu, ziraatçlarn da houna gider. Allah böylece
onlar çoaltp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah iman
edip salih amel ileyenlere mafiret ve büyük bir mükâfat vaad
etmitir.” [9]
Görüldüü gibi, sahâbe-i kiram; kalbi imanl, aln secdeli "yârn cami,
ayarn mani" dirili ve direnii hayatnda bütünletirmi bîr nesildir.
Sahabeler, toplumlarn doruyu aramasnda ve pratie geçirmesinde en
etkili ve en güçlü model olma özelliklerini kyamete kadar
koruyacaklardr. unu bilelim ki; Allahû Teâla, insanlara hayatlarnda
tabi olacaklar kaideleri, mücerret fikirler halinde deil, onlar
bizzat uygulayan örnek ve önder ahsiyetler, yani peygamberler
vastasyla somut örnekler halinde göndermitir. Elbetteki müslümanlar
için örnek ve önder ahsiyet, Peygamberimiz (sav)'dir. Ancak slâm
dinini Allahû Teâla'nn muradna uygun bir ekilde anlama ve yaama
hususunda Peygamber(sav)'den sonra müracaat edilecek kaynak nesil
ashâb- kiram'dr.
slâm dinini Allahû Teâla'nn muradna uygun ekilde anlama ve yaama
hususunda Peygamber (sav)'den sonra Ashâb- kiram, su gibi, hava
gibi bir ihtiyaçtr. Nasl ki, Allahû Teâla Peygamberi Hz.
Muhammed'in gönlünü dier peygamberlerin kissalaryla pekitirmise,
aynen nun gibi slâm ümmetinin de kalbi ashâb-i kiram'n hayat
tablolaryla kiir, kuvvetli hale gelir. Allahû Teâla
buyuruyor:
“Peygamberlere ait Kssalardan/haberlerden kalbini yattracak nlardan
her türlüsünü sana kssa olarak anlatyoruz. Bunda da na bir hakikat,
müminlere de bir öüt
ve ibret gelmitir.” [10]
Genelde insan olarak, özelde ise mü'min olarak hepimizde varolan
“Benimseme", "mrenme" ve "Benzeme" ihtiyaçlarn doru gidermek için
Rasûlüllah (sav)' mutlak üsve-i hasene edinerek ashâb- kiram' del
olarak hayatmzn merkezine oturtmamz arttr: Ashâb- kiram' ru
fkhedersek ve onlarn hayatlarndan kendi hayatmza izler tarsak,
slâmî hayat yeniden inâ etme imkânmz doar. te biz de bu durumu
dikkate alarak, hepimizde varolan "Benimseme", "imrenme" ve
enzetne" ihtiyaçlarn yanl gidermemek için Rasûlullah (sav)'in
bereketli baklarna mü'min olarak muhatab olmu ve mü'min olarak da
nü sahâbe'yi gündeme tadk.
Ashâb- Kiram' gündeme tarken, aslsz bilgilere, slâm akaidi ile
lisen ve çatan rivayetlere itibar etmedik. nancmz o ki; Ashâb- râm'
kulaktan dolma birtakm aslsz bilgilerle, slâm'n nasslaryla lisen ve
çatan bir takm övgü merkezli hikâyelerle gündeme tamak; iye sevab
deil, azab getirir. Ashâb- Kiram dinde temel olduuna göre,
sahabelerin siyerlerinin ve siretlerinin salam rivayetlere,
güvenilir ynaklara dayanmas gerekir. Kimin kaleminden çkarsa çksn,
kimin lamna dayanrsa dayansn, sahabelere izafe edilen durumlarn
slâm'n kümleriyle ve bu hükümlerin temel maksadlaryla çelimemesi ve
tmamas gerekir. Aksi bir durum vebali azimdir.
"Fkhu's Sahabe" ismini verdiimiz bu eserde önce "Rasûlüllah'n
medresesinde yetien örnek nesil, model topluluk Ashâb- Kiram
kimdir? slâm' nasl anladlar? slâm' nasl yaadlar? slâm' insanlara
sil ulatrdlar ve Rasûlüllah (sav) ile birlikte ne gibi inklaplar ve
iiklikler gerçekletirdiler?" suallerine cevap bulmaya çaltk,
alduumuz cevaplardan kendimiz için dersler çkarmaya gayret ettik,
ancmz o ki; Saadet çan, kyamete kadar tüm zamanlarda ve mekânlarda
yeniden inâ edebilmek ashâb- kiram' hayat modeli edinmek ve
onlardan izler tamak artyla mümkündür.
Allah'n arznda yeniden Asr- Saadeti inâ etme sevdas olan herkes
için ashâb- kiram'n herbiri bir model ve bir pusuladr. Bu eseri
hazrlamaktaki maksadmz; Ashâb- Kiram' fkhlaryla birlikte fkhedip,
onlarn hayatlarndan kendi hayatmza, günümüzün insanna ve çamza
eskimez izler tamaktr.
Çalma bizden, baarya ulatrmak Allahû Teâla'dandr.
Mustafa Çelik
Ashab Kiram'n mahiyetini açklamak
Ashâb- Kiram in etrafnda oluturulan üpheleri saymak
Ashâb- Kiram etrafnda oluturulan üpheleri bertaraf etmek
Ashâb- Kirâm'n slam Ümmetinin Usûlü olduunu bilmek
Ashâb- Kiram ve cennet ilikisini açklamak
Hidâyet öncülerinin kimler olduklarn beyan etmek
Ashâb- Kiram'n nasl mucize nesil olduunu izah etmek
Ashâb- Kiram’n niçin hayrl nesil olduunu açklamak
Allah'n dinini anlamada ve yaamada Ashâb- Kirâm'a duyulan ihtiyac
beyan etmek Din, Peygamber ve Sahabe ilikisini izah etmek
Ashâb- Kiram
Ashâb; Rasûlüllah (sav)' gören ve kendisine iman ederek tabi olan
yürek ve bilek sahibi sadklara denir. Allahû Teala buyuruyor:
"Ey Nebi! Allah ve mü'minlerden sana tabi olanlar sana kâfidir.”
[11]
Bu ayet-i Kerime'de geçen "Sana tabi olan mü'minler" den murad;
Ashâb- Kiram'dr. [12]
Ashâb- Kiram; Peygamber efenedimizi hayatta iken ve peygamber
olarak bir ân gören, eer âmâ ise bir ân konuan mü'minlere denir.
Tek kiiye "Sahâbî" denir. Birkaç tânesine "Ashâb" veya "Sahabe"
denir.
Sahabe mefhumunun "sohbet" ten mütak olduu hususunda ehl-i lügat
ihtilaf
etmemitir. Bu sohbetin çok veya az olmas art deildir. [13]
Sohbet, örf-i lügavide yâru hemdem olmak manasna geldiinden yâru
hemdem sahib denir. Sahibin cem'i sahb veya cemü'l cem'i ashâb'dr.
Sahabe de azz bir cem'i olarak ashâb manasnadr. Sahabeden bir
ferd manasna sahâbi de sahib makamnda kesirü'l isti'smal'dir.
[14]
Örf de sahâbî; Rasûlüllah (sav)' görüp kendisiyle uzun veya ksa
zaman sohbet eden kimsedir. Velev ki,
Rasûlüllah (sav)'den hiçbir ey rivayet etmemi olsun. [15]
Evet, Ashâb; Peygamber Efendimize iman ederek O'nu gören ve
müslüman olarak ölen kimselere denir. slâm stlahnda "Hz. Peygamber
(sav)'in arkadalar" için, daha geni kapsamyla Rasûlüllah' gören
müminler için kullanlmtr. Sahâbî ve çoulu olan sahabe terimleri de
ayn manay ifade eder.
Sahabe kavram hakknda muhtelif tarifler yaplmtr. Ancak yaplan bu
tariflerin içerisinde ulema nezdinde takdire layk görülen tarif,
bn-i Hacru’l Askalanî (Rh.a.)'n
yapm olduu tariftir. bn-i Hacru'l Askalanî (Rh.a.) sahâbiyi öyle
tarif ediyor: "Sahâbi; Rasûlüllah (sav) ile bir araya gelmi,
Rasûlüllah (sav)'e iman etmi ve slâm üzerinde ölmü zattr." Yaplan
bu tarife göre peygamberle bir araya gelip uzun zaman meclisinde
bulunan da, ksa zaman bulunan da dahil olur. Dier taraftan
Peygamber (sav)'den hadis rivayet eden de etmeyen de girer. îster
Rasûlüllah (sav) ile birlikte savaa gitsin, ister gitmesin hiç fark
etmez. Rasûlüllah (sav)' bir defa görse, fakat onunla oturmasa,
yahut körlük gibi bir arzadan doîay onu görmese dahi sahâbi
olur.
"Ona iman etmek" kaydyla, onunla biraraya gelen kâfir bir kimse,
sahâbilik mefhumundan çkar. Çünkü o iman etmemitir. Bu kâfir
bilahare iman etse dahi, imandan sonra ikinci kez peygamberle
görümedii takdirde sahâbi olmaz.
“slâm üzerinde ölmütür" kaydyla peygamberle karlaan ve Peygamber
(sav)'e iman eden, sonra irtidat eden ve dinsizlii üzerinde ölen
kimseler çkm oluyor. Allah bizi ve bütün müslümanlan böyle bir
durumdan korusun. Böyle kimseler pek azdr. Rasûlüllah (sav)'e iman
ettikten sonra dininden dönen, Rasûlüllah (sav) ölmeden önce
tekraren slâm'a giren bir kimse, isterse Resûl-i Ekrem (sav) ile
bir araya gelsin, isterse gelmesin, sahabî tarifine dahildir. Bu
tarif, Buhar ve eyhi Ahmed bn-i Hanbel ve onlara tabi olan kimseler
gibi tetkikçi Serin katnda en seçkin tariftir. Bunun ötesinde bir
çok görüler
vardr ki, hepsi azdr. [16]
Sahabe saylabilmek için az da olsa Resûlüllah (sav) ile görümek
arttr. Bu sebeple Hz. Peygamber döneminde yaam, O'na iman etmi,
hatta O'nunla haberleip yazm, O'na destek salam kiiler ashâbtan
saylmaz. Meselâ o dönemin mehur Habeistan Kral Necâî Ashame
böyledir. yiyi kötüden ayrdedebilecek temyiz yanda Peygamber
Efendimiz'i gören çocuklar ise ashâbtandr. Meselâ Hz. Peygamber'in
iki torunu Hasan ile Hüseyin'in durumu böyledir. Hz. Peygamber'e
iman eden ilk kii olarak ilk sahabî, Resûlüllah'n mübarek ei Hz.
Hatice'dir. Son sahabî ise, genellikle kabul edildiine göre 100/719
senesinde vefat eden Ebü't-Tufeyl Âmir b. Vasile el-Leysî
el-Kinânî'dir. Bu tarihten sonra yaayan bir sahabînin varl
bilinmemekle beraber slâm âlimleri, Hz. Peygamber'in hayatnn
sonlarnda söyledii:
"Yüz sene sonra bugün yaayanlardan hiç kimse hayatta kalmayacaktr.”
[17]
hadîsine dayanarak ashabn bulunabilecei son zaman snn olarak
110/729 senesini belirlemilerdir. slâm aleminde çok sonraki
dönemlerde bile zaman zaman görüldüü gibi artk bu tarihten sonra
sahabî olduunu iddia edenler çksa da onlara itibar edilmez.
Sahabenin mutlaka Hz. Peygamber (sav)'i bir an da olsa görmü veya
sohbetinde bulunmu olmas gerekir. Âmâlk, sarlk veya dilsizlik gibi
sebeplerle, görme ve sohbetten biri gerçekleemezse, bu durum sahabî
olmaya engel deildir. Nitekim Ashabn ileri gelenlerinden ve
Peygamberimiz'in müezzinlerinden olan Abdullah bn Ümmi Mektûm, âmâ
olduu için Hz. Peygamber'i görememi fakat, sohbetlerinde
bulunmutur.
Hz. Peygamberi dünya gözüyle görmek arttr. O'nu (sav) rüyasnda
görenler sahâbi saylmaz. Hz. Peygamber (sav)'i kendisine
peygamberlik gelmeden önce gören veya O'nunla sohbet eden, fakat
peygamberlikten sonra göremeyen kii de sahabî saylmaz.
Peygamberlikten sonra Rasûlullah (sav)'i gören kimsenin müslüman
olmas ve daha sonra dinden çkm olmamas gerekir. Binaenaleyh; henüz
müslüman deilken Peygamberimizi gören bir kimse daha sonra müslüman
olsa ve Hz. Peygamber (sav)'i göremese, sahâbi saylmaz. Yine,
müslümanken Hz. Peygamber (sav)'i gören ve sahabî olan bir kii,
daha sonra irtidat edip dinden çksa, sahâbîlikten de çkar. Ancak,
tekrar müslüman olur ve Hz. Peygamber'i görürse yine sahabî
olur.
slâm'n en güzel ve doru bir ekilde örenilebilmesi için Hz.
Peygamberin, dolaysyla Ashâb- Kirâm'n hayatm iyi bilmek gerekir.
Çünkü Hz. Peygamber (sav) ve O'nunla içice yaam olan Ashâb- Kiramn
hayatnda müslümanlar için çok güzel örnekler vardr. Alimler, Hz.
Peygamberin hayatn tafsilatl bir ekilde tesbit ettikleri gibi,
ashabn hayatyla ilgili bilgileri de tesbite gayret etmilerdir.
slâm'n ilk asrlarndan itibaren sahabe biyografilerini tesbit için
pek çok eser yazlmtr. Bu kitaplarda sahabe, ya Hz. Peygambere
yaknlk ve fazilet derecelerine göre veya isimlerine göre alfabetik
bir ekilde ele alnmtr. Bu tür kaynaklarda toplam olarak ancak,
10.000 kadar sahabenin hayat hakknda bilgi verilmektedir. Aslnda
Ashabn says kesin olarak tesbit edilebilmi "deildir. Ancak
genellikle Hz. Peygamber vefat ettii zaman 314.000 sahabînin
bulunduu kabul edilir. Hayatlar kitaplara geçen sahâbîler; tannan,
bilinen, çeitli özellikleriyle mehur olan kimselerdir. Hayatlaryla
ilgili bilgiler sonraki asrlara intikal etmeyen veya Mekke-Medine
gibi önemli merkezlerden uzakta yayan sahâbîlerin isim ve hayatlar
bu kaynaklarda yer almamtr .
Hz. Peygamber'in arkadalar ve yakn dostlar olan Sahâbe-i Kiram, O
yüce Peygamber (sav)'in ahsiyet ve dostluundan çok istifade etmi,
kendilerine örnek alarak O'nun istedii gibi müslüman olmaya çok
gayret göstermilerdir. slâm'n güçlenip yaylmas için canlaryla
balaryla çalmlar, bu yolda, ölüm de dahil olmak üzere hiç bir eyden
çekinmemiler, Allah ve Rasûlünü, çoluk-çocuklarndan, mallarndan,
hatta canlarndan daha çok sevmilerdir; Allah yolunda hiç çekinmeden
yurtlarndan hicret etmi ve kanlarn aktarak canlarn vermilerdir.
Böylece Ashâb- Kirâm'n, Hz. Peygamberle beraber olmaktan kazandklar
üstünlükleri ortaya çkmaktadr. Nitekim bu ve benzeri
özelliklerinden dolay sahabe, Kur'an- Kerîm'in müteaddit yerlerinde
bizzat Allahû Teâlâ tarafndan, hadîsi eriflerde de Peygamberimiz
tarafndan methedilmektedir.
"Böylece sizi (Ashab- Kiram) vasat bir ümmet yapmzdr; insanlara kar
hakikatin
ahitleri olasnz, bu Peygamber de sizin üzerinize tam bir ahit olsun
diye.” [18]
“Siz (sahabe) insanlar için çkarlm en hayrl bir ümmetsiniz. yilii
emreder,
kötülükten vazgeçirmeye çalrsnz.” [19]
“slâm'da birinci dereceyi kazanan muhacirler ve ensar ile onlara
güzellikle tabi olanlar yok mu? Allah onlardan raz olmutur. Onlar
da Allah'dan raz olmulardr. Allah bunlar için, kendileri içinde
ebedî kalclar olmak üzere, altlarndan rmaklar akan
Cennetler hazrlad. te bu, en büyük bahtiyarlktr.” [20]
“O aacn altnda mu'minler sana bey'at ederlerken, andolsun ki Allah
onlardan raz olmutur da kalplerindekini bilerek üzerlerine manevî
bir kuvvet (moral) indirmi ve onlar
yakn bir fetih ile mükafatlandrmtr.” [21]
"Muhammed Allah'n Rasûlü'dür. O'nunla beraber olanlar (ashâb) da
kâfirlere kar çetin ve metin, kendi aralarnda merhametlidirler.
Onlar rükû' edici, secde edici olarak görürsün. Onlar Allah'dan
daima fazl-u kerem ve rza isterler. Secde izinden meydana
gelen nianlar yüzlerindedir.” [22]
Ehl-i Sünnet nazarnda ashabn büyük bir deeri vardr. Bu ve bunlara
benzer bir çok Kur'an ayetinde açkça veya îmâ ile ashabn
faziletinden bahsedilmitir. Peygamber Efendimiz'in pek çok
hadîslerinde toplu olarak, ya da fert fert ashabn faziletine yer
verilmitir ki, hemen hemen bütün ilk ve muteber hadîs kaynaklarnda
bu hadîsler, "Fedâilü's-Sahabe Sahabenin Faziletleri': veya benzen
balklar altnda toplanmtr. Meselâ bu hadîslerinden birisinde
Peygamber Efendimiz:
"Nesillerin en hayrls, benim neslimdir." buyurmutur. [23]
Bir baka hadîslerinde de öyle demitir:
"Ashabm hakknda Allah'tan korkun, ashabm hakknda Allah'tan korkun!
Benden sonra onlar kendinize hedef haline getirip dümanlk etmeyin!
Kim onlar severse bana olan sevgisinden dolay sever. Kim de onlara
kin beslerse bana olan kini dolaysyla böyle yapar. Kim onlara
eziyet ederse lana eziyet etmi olur. Kim bana eziyet ederse Allah'a
eziyet etmi demektir. Her kim de Allah'a eziyet ederse çok geçmeden
Allah onun belâsn
verir.” [24]
Peygamber Efendimiz'in Allah'tan alarak tebli ve yaaynda tatbik
ettii veya bizzat kendisinin koyduu dînî esaslarn, daha sonraki
müslüman nesillere ancak Ashaba dayanan shhatli nakillerle
ulaabildii düünülecek olursa, slâm açsndan Ashâb- Kiramn gerçekten
bu övgülere ve kendilerine sayg gösterilmesi konusundaki
ikazlara
lâyk olduklar açkça anlalr. Bu sebeple ashâbtan birinden
bahsederken isminin arkasndan "Radyallâhü anh Allah ondan raz
olsun!" demek, bize düen sayg görevinin gereidir. slâm dîninin
shhatli bir ekilde sonrakilere aktarlmasnda temel unsur Ashâb olduu
içindir ki Ehl-i Sünnet âlimlerine göre Kur'an ve Sünnet'in de
övgüsüne nail olan Ashâb- Kiram, tamamyla adalet ve itimat
sahibidirler.
Sahâbe-i Kiram bir pervane gibi Peygamberimiz'in etrafnda dolar ve
O'ndan (sav) bir eyler örenmeye gayret ederdi. Çeitli dünya
megalelerinden dolay Hz. Peygamber'in yanna gelemeyenler, ertesi
günü bakalarna sorarak eksiklerini giderirlerdi. Bazlar slâm'
örenmek için, boaz tokluuna Peygamberimiz (sav)'i takip eder bazlar
da Efendimiz'in sözlerini yazarak tespit etmeye çalrd. Ashâb, Hz.
Peygamber'i dinlerken sanki baslarnda birer ku var da, hareket
etseler uçup gidecekmi gibi pür dikkat kesilir, ayrldktan sonra da
duyduklarn daha iyi örenebilmek için aralarnda müzakere
ederlerdi!
slâm'dan önceki ümmetler, peygamberlerinin hayat, sözleri ve
davranlar ile ilgili bilgileri daha sonraki nesillere shhatli bir
ekilde ulatramamiardr. Dier hususlarda olduu gibi, müslümanlarm bu
hususta da üstünlüü vardr. Ve bu üstünlük Ashâb sayesinde olmutur.
O da, Hz. Peygamber'in hayat ile ilgili -en ince ayrntsna kadar-
bilgileri, O'nun sözlerim, davranlarm, takrirlerini, ahlâkî ve
cismanî özelliklerini... sonraki nesillere salkl bir ekilde
aktarmadadr. Bugün, Hristiyanlar Hz. sa'nn, Yahudiler Hz. Musa'nn
sözlerini -ncil ve Tevrat dndakileri- ancak kulaktan dolma, esâtîr
uydurulmu hikâyeler halinde, mesnetsiz bilgiler olarak elde
edebilmektedirler. Halbuki müslümanlar, Peygamberimiz'in binlerce,
onbinlerce hadis ve sünnetine, senedli bir ekilde ve tâ o zamana
kadar uzanan yazl belgeler halinde sahip durumdadrlar. Müslümanlar
bunu Ashâb'a borçludurlar. Onlar, Peygamberimizden duyduklar,
yazdklar hadisleri hiçbir deiiklie uratmadan, kendilerinden
sonrakilere ulatrmlar ve bunu bir ibadet vecdi ile yapmlardr. Daha
sonra gelen nesiller de hadisleri ayn ekilde bir sonrakilere
naklederek günümüze kadar salam bir ekilde gelmesine hizmet
etmilerdir.
Peygamberimiz (sav)'in vefatndan ve Hz. Ömer (r.a) zamanndaki
fetihlerden sonra slâm devletinin muhtelif bölgelerine dalan baz
sahâbîler, oralarda bereketli birer ilim merkezi oluturmular ve
yeni müslüman olanlara slâm' ve Hz. Peygamber'in sünnetini
öretmilerdir. Böylece, slâm dininin salam bir ekilde Arap yarmadas
dna yaylmas da, Ashâb'n yapt hayrl hizmetler vesilesiyle
olmutur.
Ancak Ashâb'in slâm'a girileri ve hizmetleri, slâm uruna çektikleri
çileler ve gösterdikleri çabalar, hicretler ve gazveierdeki
durumlarnn üstünlüü yansra; her eye ramen birer insan olduklar da
gözönünde bulundurulduunda, Ashâb'n hepsinin birbiri ile ayn deerde
olmayaca aikardr. Bu bakmdan, farkl görüler de bulunmakla beraber
derece itibariyle Ashâb- Kiram genellikle oniki tabakaya
ayrlmtr:
1. Aere-i mübeere (Cennetle müjdelenen on sahâbî ki bunlarn banda
ilk dört halife gelir) ve Hz. Hatice, Hz. Bilâl gibi ilk müslüman
olanlar,
2. Hz. Ömer'in müslüman oluu srasnda müriklerin Dâru'n-Nedve'de
durum müzakeresi yaptklar zamana kadar müslüman olanlar,
3. I. ve II. Habeistan hicretine katlan ashâb,
4. I. Akabe Bey'at'nda bulunan sahâbîler,
5. II. Akabe Bey'at'na katlanlar,
6. Peygamber Efendimiz, hicreti sonunda Küba'ya geldii zaman orada
Rasûlüllah'a kavuup Medine'ye yerleen muhacirler,
7. Bedir Gazvesi'ne katlan Ashâb- Kiram,
8. Bedir Sava ile Hudeybiye Musâlahas arasnda hicret edenler,
9. Hudeybiye'de yaplan Bey'atü'r-Rdvân'a katlanlar,
10. Hudeybiye Musâlahas ile Mekke fethi arasnda hicret
edenler,
11. Mekke'nin fethedilmesi üzerine müslüman olan Kureyliler,
12. Hz. Peygamber'i Mekke Fethi srasnda, Veda Hacc'nda veya bir
baka yerde
gören çocuklar. [25]
1. slâm'a ilk girenler.
3. Habeistan'a ilk hicret edenler.
4. Birinci Akabe bey'atmda bulunanlar.
5. kinci Akabe bey'atmda bulunanlar.
6. Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Medine'ye hicret edenler ve
Medine'ye girmeden önce Küba'da iken O'na yetienler.
7. Hz. Peygamber (sav)'in Medine'ye girmesinden Bedir savama kadar
geçen sürede hicret edenler.
8. Bedir savana katlanlar.
9. Uhud savanda bulunanlar.
10. Hendek savanda bulunanlar.
12. Rdvan bey'atnda bulunanlar.
14. Mekke'nin fethi günü Müslüman olanlar.
15. Mekke'nin fethinden sonra grup grup slâm'a girenler.
16. Efendimiz dönemine yetien ve O'ndan az bir miktar (hadis
dinleyip) rivayette bulunan çocuklar.
17. Veda Hacc esnasnda Rasûlüllah (sav)'e getirilen çocuklar.
Bunlarn dorudan
Rasûlüllah (sav)'den rivayetleri sahih deildir (arada vasta vardr).
[26]
Dier taraftan Ashâb arasnda büyük deeri haiz olanlar, Muhacirun
[27]
ve Ensar [28]
diye adlandrlan iki temel zümre olmutur. Sahâbelik vasfnn her
sahabe için üstünlükte ayn dereceyi ifade etmedii açktr. slâm'a ilk
girenler, hicret edenler (Muhacirun), hicret edenleri barna basp
onlar kendilerine tercih edercesine fedakârlkta bulunanlar (Ensar),
Rasûlüllah (sav) ile savalara katlanlar... ile daha sonraki
dönemlerde slâm'a girenlerin veya Rasûlüllah (sav)'in son
dönemlerinde dünyaya gelip, O'nu görme erefine ancak çocukken
erebilenlerin sahâbîîik faziletinin ayn seviyede olmayaca
bedihidir.
slâm âleminde, Ashâb'm faziletine, menkbelerine ve hayatlarna dair
bir çok eser yazlmtr. Bunlar içerisinde en hacimli ve muhtevals,
îbn Hacer el-Askalânî'nin (ö. 852)
"el-sâbe fi Temyizi 's-Sahâbe" adl kitabdr. Bunun dnda u iki kaynak
da büyük önem tamaktadr: bn Abdilberr (ö. 463), "el-stîâb fi
Ma'rifeti'l-Ashab"; bnu'l-Esîr (ö. 630), "Üsdu'l-Gâbe fi
Ma'rifeti's-Sahabe" adl eserleridir..
Ashab Kiram'in Deeri
Ashâb- Kiram'a deer veren bizzat Allahû Teâla'dr. Çünkü Allahû
Teâla, Ku’ran- Kerîm'de sahabe-i kiram' övüyor. Baknz mam- Kurtubî
(Rh.a.) kendi tefsirinde unlar
kaydetmitir: "ez-Zübeyr [29]
m soyundan gelen Ebu Urve ez- Zübeyrî unu rivayet etmektedir: Malik
b. Enes (Rh.a.) yannda idik. Rasûlüllah (sav)'in ashabnn deerini
küçümseyen bir adamdan söz ettiler. Malik b. Enes (Rh.a.), Kur'an-
Kerîm'in u ayetini;
"Muhammed Allah'n elçisidir. Onunla beraber bulunanlar da kâfirlere
kar çetin, kendi aralarnda merhametlidirier. Onlar rükûa varrken
secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rza isterler. Yüzlerinde
secdelerin izinden nianlar vardr. Bu, onlarn Tevrat'taki vasflardr.
ncil'deki vasflar da öyledir: Onlar filizini yarp çkarm, gittikçe
onu kuvvetlendirerek kalnlam, gövdesi üzerine dikilmi bir ekine
benzerler ki bu, ziraatçlarn da houna gider. Allah böylece onlar
çoaltp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanp salih
amel ileyenlere mafiret ve büyük bir mükâfat vaad
etmitir.” [30]
okudu. Sonra dedi ki: nsanlar arasndan kalbinde Rasûlüllah (sav)'m
ashabndan birisine olsun bir kin bulunduu halde sabah eden bir
kimseyi bu ayet çarpar. Bunu el-Hatib Ebu Bekir
zikretmektedir.
Derim ki: Gerçekten de Malik b. Enes (Rh.a.) çok güzel söylemi ve
ayeti böyle te'vil etmekte isabet etmitir. Onlardan birisinin
deerini küçük gören yahut yapt rivayette birilerine dil uzatan bir
kimse, alemlerin Rabbi olan Allah'n buyruunu reddetmi, müslümanlarn
eriatn iptal etmi olur. Çünkü Allahû Teâla:
"Muhammed Allah'n elçisidir. Onun yannda bulunanlar da kâfirlere
kar çetin, kendi aralarnda merhametlidirler." diye buyurmaktadr.
Yine Allah (cc):
"Andolsun ki aacn altnda sana bey'at ederlerken, Allah mü'minlerden
raz
olmutur.” [31]
diye buyurmutur kî onlara övgüleri ihtiva eden, onlarn lehine
dorulukla ve kurtulua ermekle tankl ihtiva eden daha bir çok ayet-i
kerime vardr. Allahû Teâla öyle buyurmaktadr:
“Mü'minler arasnda Âllah'a verdikleri sözde içtenlikle sebat
gösteren nice yiitler
vardir.” [32]
“Bîr de hicret eden fakirlere aittir ki yurtlarndan ve mallarndan
çkarlmlardr, Allah'n lütuf ve rzasn ararlar; Allah'a ve Rasûlü’ne
yardm ederler. te doru olanlar
onlardr.” [33]
Rasûlüllah (sav) de:
gelenlerdir.” [34]
diye buyurmutur.
Ashabma sövmeyin/dil uzatmayn. Sizden herhangi bir kimse, Uhud da
kadar altn infak etse dahi, onlardan herhangi birisinin harcad bir
müde, hatta onun yarsna dahi
denk olamaz. [35]
Rasûlüllah (sav) baka bir hadiste öyle buyurmaktadr:
"Sizden herhangi bir kimse yeryüzünde bulunann tamamn infak edecek
olsa bile,
onlardan birisinin harcad bir mü ve hatta onun yars kadar dahi
olamaz.” [36]
el- Bezzar'da Cabir (R.a.)'den sahih ve merfu olarak öyle bir hadis
rivayet edilmitir:
üphesiz Allah ashabm Nebiler ve Rasüller hariç bütün alemlere üstün
klp seçmitir. Benim ashabmdan da dört kiiyi seçmitir. Ebû Bekir,
Ömer, Osman ve Ali'yi
kastetmektedir ve onlar benim ashabm klmtr. [37]
Uveym b. Saide öyle demitir: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki:
"Aziz ve Celil olan Allah beni seçti. Benim için de ashabm seçti.
Onlar arasndan bana vezirler, damatlar ve dünürler kld. Kim onlara
söverse, Allah'n, Meleklerin ve bütün insanlarn laneti üzerine
olsun. Allah kyamet gününde ondan ne bir tevbe, ne de bir
fidye
kabul etmesin.” [38]
Bu anlamdaki hadis-i erifler pek çoktur. O halde sahabelerden
herhangi birisine dil uzatmaktan çokça saknmak lazmdr. Dine dil
uzatan kimsenin yapt gibi yaparak öyle
demekten saknmak gerekir. Güya muavvizeteyn [39]
Kur'an'dan deilmi. Bunlarn Kur'an'da yazlacaklarna ve indirilen
Kur'an arasnda bunlarn yer aldklarna Rasûlüllah (sav)'den sahih bir
hadis gelmemimi. Bundan tek bir istisna ise Ukbe b. Amir'den gelen
rivâyetmi. Ukbe b. Amir ise zayfm; ondan bakas bu hususta ona
muvafakat etmemi, bundan dolay da onun rivayeti bir kenara
braklmalym. Ancak bu daha önce Kitab ve Sünnetten sözünü ettiimiz
delilleri reddetmek, ashâb- kiram'm din diye bize naklettiklerini
çürütmek demektir. Ukbe b. Amir b. sa el-Cühenî, iki sahih Kitab
olan Buhar ve Müslim'de ve dierlerinde bize eriatn rivayetini
nakledenlerden birisidir. Dolaysyla o yüce Allah'n övdüü,
niteliklerini belirttii, kendilerinden övgüyle sözettii mafiret ve
büyük mükâfat vaat ettii kimselerdendir. Rasûlüllah (sav)'n veya
O'nun ashabndan herhangi birisinin yalan söylediini iddia eden bir
kii, eriatn dna çkm olur. Yani Kur'an- Kerîm'i reddetmi, Rasûlüllah
(sav)'e dil uzatm olur. Sahabelerden her hangi birisinin yalanc
olduu söylenecek olursa, ona dil uzatlm, sövülmü olur. Çünkü Allah'
inkârdan sonra, yalandan daha utanlacak, ondan daha ayp ve ondan
daha büyük bir i yoktur. Rasûlüllah (sav), ashabna dil uzatp,
onlara ovenleri lanetlemitir. Onlarn en küçüklerini -ki aralarnda
küçük kimse olmaz- dahi yalanlayan bir kimse, Rasûlüllah (sav)'in
tanklk ettii ve ashabndan birisine söven yahutta onun aleyhine söz
söyleyip dil uzatan herkesin yakasndan ayrlmaz bir ceza olarak
tesbit ettii Allah'n lanetinin kapsamna girer.
Ömer b. Habib (Rh.a.)'den öyle rivayet edilmektedir: Harun
er-Reid'in meclisinde bulundum. Bir mesele sözkonusu edildi, hazr
bulunanlar o mesele hakknda tartp durdular, sesleri yükseldi.
Aralarndan birisi Ebu Hüreyre (R.a.)'nin, Rasûlüllah (sav)'den
rivayet ettii bir hadisi delil gösterdi. Onlardan birisi hadisin
merfu olduunu belirtti, derken karlkl iddialar ve tartmalar artp
durdu. Nihayet onlardan birisi: Rasûlüllah (sav)'in böyle bir hadis
söyledii kabul edilemez. Çünkü Ebu Hüreyre yapt rivayetlerde itham
altndadr. Hatta onun yalan söylediini açkça bildirmilerdir, dedi.
Ben Harun er- Reid'in bu kesime meylettiini, onlarn sözlerini
desteklediini görünce öyle dedim:
"Bu hadis Rasûlüllah (sav)'den sahih olarak gelmitir. Ebu Hüreyre
(R.a.) de Rasûlüllah (sav)'den olsun, bakasndan olsun yapm olduu
bütün rivayetlerde doru sözlüdür ve yapt nakiller sahihtir." Harun
er-Reid bana kzgn bir ekilde bakt. Ben de meclisten kalkp evime
gittim. Aradan fazla zaman geçmeden bana;
"Harun er-Reid'in postacba kapda" dediler. Yanma geldi ve bana öyle
dedi:
"Mü'minlerin emirinin çarsn öldürülecekmisin gibi kabul et ve gel.
Hanutununu, kefenini de geyin." Ben de öyle dedim:
"Allah'm! Sen de biliyorsun ki ben Senin Peygamberinin sahabesini
savundum ve
Peygamberinin ashabna dil uzatlmasn diye Peygamberini yücelttim.
Ondan gelecek zarardan Sen beni koru."
Altndan bir tahtn üzerinde oturmu olduu halde Harun er-Reid'in
huzuruna alndm. Kollarn svam, klc elinde ve önünde de kafas
uçurulacak kimseler için serilen deri de vard. Beni görünce
bana:
"Ey Ömer b. Habib! Senin bana söylediin ekilde imdiye kadar hiçbir
kimse bana kar söz söylemi ve savunmu deildir" dedi. Ben de:
"Ey Mü'minlerin Emiri! Senin söylediin ve urunda tarttn görü
Rasûlüllah (sav)' ve onun getirdiklerini küçültücüdür. Çünkü eer
onun ashab yalan söyleyen kimseler ise eriat de batl demektir.
Farzlar, oruç, namaz, talak, nikâh ve hadlere dair hükümlerin tümü
reddolunur ve makbul olamaz."
Bunun üzerine Harun er-Reid kendisine geldi, düündü, sonra
da:
"Ey Ömer b. Habib! Bana hayat verdin. Allah da sana hayat versin"
dedi ve bana onbin dirhem verilmesini emretti."
Ben derim ki: Ashâb- Kiram'n tümü adaletlidir. Allah'n gerçek veli
kullar ve seçkinleridir. Nebilerden ve Rasûllerden sonra bütün
insanlar arasnda seçtii kimselerdir. Ehl-i sünnetin mezhebi ve bu
ümmetin imamlarnn bulunduu cemaatin benimsedii görü budur.
Kedilerine aldr edilmeyen bir aznlk, ashabn durumunun dierleri gibi
olduunu ve dolaysyla onlarn adaletlerinin de aratrlmas gerektiini
söylemi ise de buna iltifat edilmez.
Onlardan kimisi iin bandaki durumlar iie sonraki halleri arasnda
fark gözeterek öyle demitir: Onlar o vakit adalet sahibi idiler,
fakat daha sonra durumlar deiti. Aralarnda savalar ve kan dökmeler
ortaya çkt. Dolaysyla aratrmada bulunmak kaçnlmaz bir eydir.
Ancak bu reddolunur, çünkü ashâb- kirâm'in hayrllar ve
faziletlileri -Ali, Talha, Zübeyr ve dierleri gibileri Allahû Teâla
kendilerinden övgüyle sözedip, tezkiye ettii, kendilerinden raz
olup onlar raz ettii ve "bir mafiret ve büyük bir mükâfat" vadetmi
olduu kimseler bulunmaktadr. Özellikle Rasûlüllah (sav)'n verdii
haber gereince cennetlik olduklar kesin olan "aere-i mübeere"
Peygamberlerinden sonra Peygamberlerinin bu hususu kendilerine
haber vermesi ile birçok fitnelerle ve cereyan edecek birçok olayla
kar karya kalacaklarn bilmekle birlikte, kendilerine uyulacak önder
kimselerdir.
Bu durumlar onlarn mertebelerini ve faziletlerini düürmez. Çünkü bu
iler içtihada
dayal ilerdi ve her müctehid isabet etmitir. [40]
Ashâb- Kiram, vahyinin fikir içileridir. Onlarn arasnda zuhur eden
farkl içtihadlar, onlarn slam ümmeti için hayat modeli olmalarna
engel tekil etmez. Sahabelerin hem ittifaklar ve hem ihtilaflar
slam ümmeti için rahmettir. mam Beyhaki'nin tahric ettii bir hadisi
erifte Rasûlüllah (sav) öyle buyuruyor:
"Allah'n kitabndan size herhangi bir hüküm verilirse, onunla amel
lazmdr. Terkedildiinde özür kabul edilmez. Eer aradnz hükmü Allah'n
kitabnda bulamazsanz benim sünnetime tabi olunuz. Sünnetimde de o
hükme ait bir ey bulamazsanz, Ashâbm'n sözlerine sanlnz. Zira
Ashâb'm gökteki yldzlar gibidir. Herhangi birinin sözünü alsanz
hidayet bulursunuz. Ashâb'mn ihtilaf da sizin için bir
rahmettir.” [41]
Görüldüü gibi, Ashâb- Kirâm'in arasndaki ihtilaf, onlar tenkid
etmek için bir sebeb deildir. Aksine onlarn ihtilaf, slam ümmeti
için rahmet kabul edilmitir. Bundan ötürüdür ki, slam ulemas,
Ashâb- Kirâm'in arasndaki ihtilaf rahmet bilmitir. Ömer b.
Abdülaziz (Rh.a.) öyle diyor: "Ashâb- Muhammed (sav) ihtilaf
etmeseydi, sevinmezdim.
Çünkü onlar ihtilaf etmeseydi, slâm ümmeti için ihtilaf ruhsat
olmazd. [42]
Sahabenin ittifaklar bizim için örnektir, ihtilaflar ise ibrettir.
Her ikisinden de istifade ederiz.”
Ashâb- Kiram, ittifak halinde de, ihtilaf halinde de kymetlidir.
Ashâb- Kirâm'm kymeti, deeri, Allahû Teâla'nm onlarn temizliinden,
yiitliklerinden haber vermesi, kendilerinden raz olduunu beyan
etmesiyle sabit olmutur.
Ashâb- Kiram, Peygamberlerden sonra insanlarn en hayrllardr.
Herkim
sahabelerin yaptklarn yaparsa, tpk onlar gibi hayrllardan olurlar.
[43]
Rasûlüllah (sav)'in ashab hayrldr. Onlarn yolundan gidenlerde
hayrldr. Sahabenin kendi aralarndaki ihtilaflar, bizim onlara
uymamza engel deildir. Onlarn her halinde bizim için hayr vardr.
Yeter ki, Ashâb- Kirâm'a tabi olmay baarabilelim.
Ashab Kiram'n Etrafndaki üpheler
Ashâb- Kiram, nezih bir nesildir. Onlarn etrafnda meydana getirilen
ek ve üpheler, slâm dini etrafnda meydana getirilmek istenen ek ve
üphelere edeerdir. Yani Ashâb- Kirâm'm etrafnda meydana getirilen
üpheler, slâm'n etrafnda meydana getirilmek istenen üphelerden
saylrlar.
Ashâb- Kiram dümanl, slam dümanldr. Ashâb- Kirâm'a üpheyle bakan ve
yaklaan, Rasûlüllah (sav)'e üphe ile bakm ve yaklam olur.
Sahabelere yaplan saldr, slam'a yaplan saldrdr. Bu nedenle diyoruz
ki; her kim nesil olarak ashâb- kirâm' kötüleyip aleyhtarln
yaparsa, bizzat slam'n aleyhtarln yapm olur.
Ömer Nasuhi Bilmen (Rh.a.) der ki: "Ashâb- Kiram, arasnda
münazaa/ihtilaf zuhur ettii zaman, ashâb üç frkaya ayrlmt. Bir
frka, hakkm mam Ali (r.a.) tarafnda olduuna delil ile, ictihad ile
bilmi, ona yardm iltizam eylemiti. Dier bir frka da hakkn dier
tarafta olduuna yine delil ile, ictihad ile kail bulunmu, bu tarafa
meyletmiti. Üçüncü frka ise tevakkuf etmi/durmu bir taraf dierine
delil ile tercih etmemiti.”
Binaenaley bu üç frkadan her biri kendi içtihadna göre amel etmi,
kendi zimmetine düen vacibi edaya çalmt. Artk bunlarn haklarnda
ta'n ve melâmet için nasl mecal olabilir? u kadar var ki, cumhuru
ehl-i sünnete göre; hak, mam Ali (R.a)'n canibinde/tarafnda idi.
Muhalifleri ise hatâ yoluna salik bulunmulard. Fakat bu hatâ, bir
hatâyi içtihad olduu cihetle melâmetten, ta'andan uzaktr, tahkirden
münezzeh, teri'den beridir. Hz. Ali (R.a) öyle demitir:
"Kardelerimiz bize bay ettiler, onlar ne kâfirdirler, ne de
fasktrlar. Çünkü onlarn te'villeri vardr ki kendilerini küfr-ü
fsktan
meneder.” [44]
Sahabelerin hepsi adildir. Onlarn adaletine Allah'n Rasûlü, slâm'n
imamlar ahidlik etmilerdir. Kesinlikle bütün sahabe masum
deildirler. Günahlar vardr. Yani Rasûlüllah (sav)'in hiçbir
sahabesine "ismet" sfat vacip deildir. Ehl-i sünnet ve'l Cemaat'in
katnda, Peygamberlerin dnda hiçbir kimseye "ismet" sfat vacip
deildir. Ancak sahabenin günah sabit olan adaletlerini ykmada
herhangi bir etkisi olmaz. Zira bundan korunmulardr. nsan olmann
bir gerei olarak onlardan bir hata sadr olsa, bu hata onlarn
bazlarnn birtakm kebairi/büyük günahlar ilemi olduu sabit olmutur.
Onlar derhal o büyük günahtan vazgeçmeye ve o hatadan tevbe etmeye
kouurlard. Onu telafi etmek için kendilerine had vurulmasna derhal
raz olurlard. Nefislerini hesaba çeker, ona
uymazlard. Onlar salih amelleri çokça iliyorlard. [45]
Sahih bir yolla sahabelerden sabit olanlar, eer onlarn adil
olularnda bir üphe meydana getirirse, bilinsin ki, bu ancak bir
te'vil veya bir ictihad ile onlardan sadr olmutur. Onlar
içtihadlarnda yanlsalar dahi sevab sahibidirler. Çünkü vahyin fikir
içilii, mükâfaatsz deildir!
Müfessirin ulemadan mam Kurtubî (Rh.a.) öyle diyor: "Sahabelerden
hiç kimseyi yüzdeyüz bir yanlgya nisbet etmek caiz deildir. Çünkü
onlarn hepsi yaptklarnda içtihad ediyorlard. Yaptklaryla Allah'n
rzasn aryorlard. Onlarn hepsi bizim için önderdirler. Allahû Teâla,
onlarn aralarnda bagösteren münakaalara burnumuzu sokmamakla bizi
mükellef klmtr. Onlar ancak en güzel bir ekilde anmak, sahâbî
olmalarndan dolay hürmetlerini gözetmekle bizi mükellef klmtr.
Allahû Teâla onlar affettiini ve onlardan raz olduunu bize haber
vermitir.”
lim adamlarndan birisine ashabn kendi aralarnda döktükleri kanlar
hakknda soru sorulmu, o da u cevab vermitir:
"Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onlarn kazandklar kendilerinin,
sizin kazandklarnz
da sizindir ve siz onlarn ilediklerinden sorumlu olmayacaksnz.”
[46]
Yine ilim adamlarndan birisine ayn soru sorulmu, o da u cevab
vermi: "Sözünü ettiiniz kanlara Allah elimi bulatrmam, ben de
dilimi onlara daldrmyorum." Bu ilim adam, bununla bir hataya
dümekten saknmay ve bazlar aleyhine isabet edemeyecei bir hüküm
vermekten uzak durmay kasdetmitir.
Hasan- Basrî (Rh.a.)'e, sahabelerin arasndaki çarpmalarn hükmü
sorulmu, o da u cevab vermitir: "Sahabe arasnda ortaya çkan o
çarpma; Hz. Muhammed (sav)'in ashabnn hazr bulunduu, bizim de hazr
bulunmadmz, kendilerinin bildii, bizimse bilmediimiz bir çarpmadr.
Onlarn ittifak ettikleri hususlarda biz onlara tabi oluruz,
aralarndaki anlamazlklarda da haddimizi bilir, orda dururuz."
El- Muhasibî (Rh.a.) de dedi ki: "te biz de el-Hasen'in dedii gibi
diyoruz ve unu biliyoruz ki, onlar içine girdikleri ii bizden daha
iyi biliyorlard. Üzerinde ittifak ettikleri hususlarda biz onlara
tabi oluruz. ihtilaf ettikleri yerde ise dururuz ve kendiliimizden
bid'at bir görü ortaya koymayz. Onlarn ictihad ederek Allahû
Teâla'nn rzasn gözetmeye çaltklarn da biliyoruz. Çünkü onlar
dinleri hususunda itham altnda tutulan
kimseler deildir.” [47]
bn-Teymiyye (Rh.a.) der ki: "Sahabeler hususunda nakledilen kötülük
ve onlara ta'n tekil eden hareketlerin çou yalandr. Ya o
nakledilenlerin tamam yalandr veya tahriftir. Onlara fazlalk ve
eksiklikler katlm, bu surette artk yalan ve tahkir ifade eder
hale
gelmilerdir.” [48]
Bilinmesi gereken hakikatlerden birisi de udur: Ashâb- Kiram iftira
etmez, fakat Ashâb- Kirâm'a iftira edenler bulunur, onlara
söylememi olduklar, yapmam
bulunduklar eyleri isnad edenler görülebilir. [49]
Tarih boyunca Ashâb- Kirâm'a iftira edenler hep olagelmitir. Ancak
iftiraclarn iftiralar Ashâb- Kirâm'm yüceliine halel
getiremez.Çünkü onlarn makam çok yücedir. Baknz Selef-i Salihin,
"Sahâbîlik mertebesine hiçbir mertebe denk gelmez" inancn
tayordu. [50]
Ebû Zerr el-Gfari (r.a.)dan nakledilen rivayette ise;
"Siz, bilenleri çok, konuanlar az bir dönemde yayorsunuz. Bu
ortamda kim bildiklerinin onda birini terkederse, sapar (veya helak
olur). Bilenleri az, konuanlar çok
bir zaman gelecektir. O ortamda bildiinin onda birini yaayan
kurtulur” [51]
buyurulmaktadr.
Bu iki rivayetin birbirini destekledii açktr. Rivayetlerde sosyal
gerçek ve artlara göre dini yaama oranlarnn deiebilecei,
nimet-külfet dengesinin ve zaruret kavramnn zamana göre takdir
edilecei mütereken ortaya konulmaktadr. Tümü elde edilemeyenin
tümden terkedilmemesi gerektiine, sorumluluun artlara bal olarak
deerlendirileceine dikkat çekildii de anlalmaktadr. Zira bilinen
bir gerçektir ki slâm'da güç yetirilemeyecek bir sorumluluk söz
konusu deildir. Nitekim geçmite bilginler bu rivayetlerin
karamsarla ve umutsuzlua dümemek gerektiini vurguladn, gerek
bireysel gerekse toplumsal anlamda arlaan artlarda ayakta kalabilme
teviki içerdiini söylemilerdir. Meselâ Münâvî'nin kaydettiine göre
mam Gazali hadisi öyle yorumlamtr: "Hadisin ikinci ksmndaki öyle
bir devir gelecek ki o gün yaayanlardan emrolunduunun onda birini
yerine getiren kurtulur müjdesi olmasayd, olumsuz amellerimize
bakarak bizlerin ye's ve ümitsizlie kaplmamz kaçnlmaz olurdu. Oysa
imdi biz, Rabbimizden bize, zatna yakr ekilde muamele etmesini,
fazl ve keremiyle
kötü amellerimizi örtüp gizlemesini dileriz. [52]
Sahabe dönemi gibi emniyetin ve izzet-i slâm'n tam olduu bir
dönemde emir ve nehiylerin terk ve ihmali, tamamen kiisel
kusurlardan ileri gelir ki bu, helake götürücü bir durumdur. Ancak
slâm'n ve müslümanlarn zayf dütüü, zulmün ve fkn yaygnlat, slâm'a
hizmet ve yardm edenlerin azald devir ve ortamlarda müslümanlar güç
yetiremedikleri için baz emirleri ileyemediklerinden dolay mazur
saylrlar. Dolaysyla da yükümlüleklerini ne ölçüde yerine
getirebilirlerse, -artlarn olumsuzluu sebebiyle- o ölçüden daha
fazla mükafat görürler. Bazen tek bir amel veya eylem, bütünüyle
slâm' temsil etmeye yetebilir. O amel ve eylemi yerine getiren de
dini bütünüyle yaam gibi hem topluma mesaj vermi hem de Allah
katnda deer kazanm oiur. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir baka
hadis-i eriflerinde
"Ümmetimin bozguna urad dönemde terkedilmi bir sünnetimi yaayan
ve
yaatan (yüz) ehit sevab kazanr” [53]
buyurmak suretiyle bu gerçei açkça" ortaya koymulardr.
Bu açdan bakldnda yukardaki hadîs-i erifler, zor artlarda inananlar
için ümit , teselli kayna ve hizmet teviki anlam tamaktadr. "Kyamet
artlarnda bile fidan
dikme." tavsiyesi, [54]
bu anlamdaki tevikin en uc naktasn oluturmakta ve müslümana "sen
yapabildiin kadar hizmeti yapmaya bak, yaayabildiin Ölçüde
inançlarn yaamaya çal" mesajn vermektedir.
Her iki rivayeti birden deerlendirdiimiz zaman, bilen ve tartan
deil, bilen ve yaayan olmann tüm zamanlarda kurtulu sebebi olduu
anlalmaktadr. Bundan ötürüdür ki, bir kurtulu nesli olarak sahabe;
bilen ve tartan deil, bilen ve yaayan bir vahiy nesildir. Bu
sebeple son zamanlarda giderek yaygnlaan slâm'a ait her ilke ve
uygulamay tartan toplum olma eilimi, sonuçta yaanabilecekleri de
ihmale götürecei için ciddi bir tehlikeyi gündeme getirmektedir.
Üstelik bu tartmalar, büyük çounluu itibariyle bilimsel amaçl ve
kendi zemininde bilimsel usul ve yöntemlerle de yaplmamaktadr. Ya
sistemin kabulleri ve kutsallar adna ve hatrna ya da dünya
egemenlerine irin görünmek ve belli odaklara selam vermek adna,
ilgisiz ortamlarda, konuya kendi boyutlar çerçevesinde vâkf olmayan
sunucu ya da programclar yönetiminde medyada
gerçekletirilmektedir.
Bu tür giriimler belki tartma programlarna reyting, tartmaclara
yalanc ve geçici bir öhret salyor olabilir. Ancak bilginin yaanmas,
din pratiinin derinlik ve yaygnlk kazanmas yani sosyal bilinçlenme
ve düzelme adna hiçbir getiri salamamakta, sadece saf zihinlerde
kafa karkl üretmekte ve çou pratik/amel kaçkn kiilerde yalanc
düürmez. Bu nedenle diyoruz ki; "Meliklik" dönemi, Hz. Muaviye
(R.a.)' sahâbî olmaktan çkarmaz. Filhakika amme-i ulemaca kabul
edilen kavle göre; Resûl-i Ekrem (sav)'i velev bir defa olsun,
müslüman olduu halde görmek erefine nail olan ve müslüman
olarak
âhirete irtihal eden her zat, ashâb- kiram'dan saylr. [55]
Hz. Muaviye (R.a.) sahâbe'dendir. Hz. Muaviye (R.a.) ile Hz. Ali
(R.a.) arasndaki muhalefete ramen, slam alimleri Hz. Muaviye'yi bir
sahabe olarak kabul etmiler ve hayrla anmlardr. Baknz bu alimlerden
birisi de emsu'l Eimme mam Serahsi (Rh.a.)'dr. mam- Serahsi,
saltanat döneminde zalim sultanlar melikler tarafndan kuyu hapsine
atlm ve onsekiz sene kuyu hapsi yatmtr. Kuyu hapsinde hiçbir kitaba
bakmadan yazd "El- Mebsut" adl otuz cildlik eserinde Hz. Muaviye
için "Radyallahu
Anhu Allah ondan raz olsun" ifadesini kullanmtr. [56]
Biraz düünmek gerekmez mi? mam- Serahsi, saltanat sisteminin hmna
uram, onlarm kuyu hapsinde onsekiz sene hapis yatm meselede
müctehid olan bir alimdir. Hilafet adna saltanata kar çkmada mam-
Serahsi bizden fersah fersah önde gelir. Buna ramen O, Hz. Muaviye
için
defalarca "Radyallahu Anhu/Allah ondan raz olsun" diyorsa, bize ne
oluyor. Haddimizi bilmeliyiz.
Ashâb- Kiram, bir bütündür. Onlarm arasnda ictihad farkllndan dolay
meydana gelmi olan ihtilaflar gerekçe gösterek "Sahabe Kadl" rolüne
bürünerek onlar yarglamak, tekfir edip tahkir etmek, slâm ümmetinin
vazifesi deildir. Böyle birey slâm ümmetine hayr yerine musibet
getirir. Bundan Ötürüdür ki, slâm ulemasndan bn-i Hacru'l Askalanî
(Rh.a.) öyle diyor: "Bir kiiyi Rasûlüllah (sav)'in ashabndan birine
dil uzatp onu küçültür ve aleyhinde atp tutar bir halde görürsen
bil ki, o zndktr. Bunun nedeni udur: Allah'n Rasûlü gerçek bir
peygamberdir. Kur'an haktr. Peygamberin getirdii haktr. Bütün
bunlar bize ulatran sahabedir. Sahabeyi tenkis eden/küçümseyen,
horlayan kimselerin hedefi; onlarm ahidliin, güvenirliini yaralamak
ve böylece Allah'n kitabn ve Peygamberin sünnetini iptal etmektir.
Öyleyse sahabelere deil, bilakis sahabelerin aleyhinde konuanlara
hücum etmek daha uygundur. Çünkü
onlar zndktrlar.” [57]
Bizim vazifemiz, sahabeleri yarglamak deil, onlara ittiba etmektir.
Sahabe nesline kar istina duygusuna kaplarak "Bizim sahabeye
ihtiyacmz yoktur. Biz de sahabe olabiliriz. Sahabelerin bizden ne
farklar var ki?" gibi iddialara sarlanlar, hadlerini aanlardr.
Baknz bu konuda Said Nursî (Rh.a.) öyle diyor: "Enbiyadan sonra
nev'i beerin en efdali sahabe olduu, Ehl-i Sünnet ve 7 Cemaatin
icma, bir hüccet-i katladr. Hiç kimse Sûre-i Fethin âhirinde,
sitayikârane tavsifat- Rabbaniyyeye mazhar olan sahabelere,
fazilet-i külliyye nokta-i nazarnda yetiilemez. Sahabelerin
kurbiyyet-i lâhiyye noktasndaki makamlarna velayet ayaiyle
yetiilemez.
Sahabeler slamiyet'in tesisinde ve envar- Kur'aniyyenin/Kur'anî
nurlarn nerinde saff- evveli tekil ederler. Sahabelerin bütün
ümmetin hasenatndan/iyiliklerinden "sebeb, fail gibidir" srrnca
hissedardrlar. Sahabeler; hem Cemaat slamiyyenin imamlarndan ve
adedlerinin evvellerinden, hem ems-i Nübüvvet ve sirac- hakikatin
merkezine yakn olduklarndan; az amelleri çoktur, küçük hizmetleri
büyüktür. Onlara yetimek içim hakikî
sahabe olmak lazm geliyor.” [58]
Ashâb- Kiram, kyamete kadar hayrla yad edilecek bir nesildir. slâm
ümmetinin vazifesi, sahabeleri bir bütün olarak hayrla yadetmektir.
Ashâb- Kiram, ehl-i hayr'dr. Ashâb- kiramn her birinin ismini
hürmetle, sayg ile söylemelidir. Birinin ad söylenince "radyallahu
anhu-Allah ondan raz olsun" denir. kisi için "radyallahu anhümâ
Allahü teâlâ o ikisinden raz olsun" Birkaç veya hepsi söylenince
"rdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn" veya ksaca "radyallahu
anhüm-Allah onlarn hepsinden raz olsun" denir. Ashâb- Kiram,
hayryla, faziletiyle dier nesillerden farkldr. imdi Ashâb- Kirâm'in
farkllklarn izah etmeye gayret edelim.
Ashab- Kiram Ümmetin Usûlüdür
Kur'an- Kerîm'e nisbetle Rasûlullah (sav), ümmete nisbetle ashâb-
kiram usûldür. Baz ilim dallarnda usûl, o ilim dalnn anlalmas,
kavranmas ve yaanmas için nasl "olmazsa olmaz" bir nitelik tayorsa,
ayn ekilde ümmet-i Muhammed'in kendine özgü özellikleriyle
alglanmas ve varln sürdürebilmesi de ilk örnek slâm nesli olan
sahabe ile ilikilerinde ne ölçüde onlara layk davranlar sergiledii
ile ölçülür. Bu nedenle sahabelerin konumunu belirleyen, kvamm
gözler önüne seren hadisi erifler, onlarn hukukunu tayin ve tesbit
eden deliller gibi gözükse de aslnda tüm müslümanlarn durumlarn
tayin ve ilan etmektedir. Abdullah b. Muaffel (R.a.), Rasûlullah
(sav)'in öyle dediim rivayet ediyor:
"Ashabm hakknda Allah'a kar saygl olun, Allah'tan korkun. Benden
sonra onlar sakn hedef almayn. Onlar seven beni sevdiinden dolay
sever; onlara kin besleyen bana kin beslediinden ötürü kin besler.
Onlar üzen, beni üzmü olur. Beni üzen ise,
Allah' incitmi demektir. Kim de Allah' incitirse, çok geçmez Allah
onu cezalandrr.” [59]
Rasûlullah (sav)'in "Benden sonra ashabm hedef edinmeyin" uyars,
kimi sahabelere hitaben söylen de olsa, onlarn ahsnda ümmetin
gelecek nesillerine yönelik bir ikazdr. Söz ve davran olarak
sahabeleri hedef edinmenin bilinçli bir müslümana yakmayacan açkça
ilan etmektedir.
Ashâb- Kiram; gerek Daru'l slam'da olsun ve gerekse Daru'l Harb de
olsun, slâm ümmetinin mutlak örnek ve önderi Rasûlullah (sav)'in
hayatnn tercümesi, Tevhid mücadelesinin abidesi ve bir kaynak
hazinedir.
Ashâb- Kiram; Nebi (sav) ile ümmeti arasnda vastadr. Din-i slâm'da;
Kur'an- Kerîm'in ayetlerini örenmek için Hz. Peygamber (sav)'in
hadis-i eriflerine; Hz. Peygamber (sav)'in hadis-i eriflerini
örenmek için de Ashâb- Kirâm'a müracaat etmek, "Usûlü'd Din" in
temelini tekil eder. Bu münasebetle diyoruz ki; Ashâb- Kiram'
reddetmekle, slâm dinini reddetmek edeerdir. [60]
Bu konuda slâm alimlerinden mam Tahavi (Rh.a.) öyle diyor; "Ashâb-
Kiram' sevmek; dindir, imandr ve ihsandr.
Ashâb- Kiram'a buz etmek ise; nifak ve tuyandr.” [61]
Sahabe dostluunun temelinde Peygamber dostluu, sahabe dümanlnn
arkasnda
da peygamber dümanl yatmaktadr. Bu nedenle sahabelere yönelik
söylem ve eylemlerde Allah'tan korkmak, prensipli, ölçülü ve edepli
davranmak, iman ve ümmet uurunun gereidir.
Ashâb- Kiram; slam' anlama ve uygulama hususunda, yaama ve yayma
meselesinde slâm ümmetinin hayat modelidir. Ashâb- Kiram olmadan
Rasûlüllah (sav)'i örnek ve önder edinmek mümkün deildir. Çünkü
Rasûlüllah (sav)'in sünnetini ve siretini bize ulatranlar onlardr.
Dolaysyla Rasûlüllah (sav)'in ashab ve cemaat her ne itikad üzere
iseler slâm ümmeti de o itikad üzere olmaldr ve onlarn hayatlarndan
kendi hayatna izler tamaldr. Aksi halde slâm ümmeti slâm ümmeti
olmaktan çkar.
Ashab Kiram Cennet Neslidir
Ashâb- Kiram, en büyük hedef ve eref olan Allah rzasn kazanm olan
nesildir. Allah'n rzasn kazanmak, cennetlik olanlarn
alâmetidir.
Rabbimizin Kitab- Kerim'inden örendiimiz kadaryla “Onlar Allah'tan
raz, Allah'ta onlardan raz"dr:
"Muhacir ve Ensar'dan slâm'a ilk önce girenlerin bata gelenleri ve
iyi amellerle onlarn ardnca gidenler var ya, ite Allah onlardan raz
oldu, onlar da Allah'dan raz oldular ve onlara, altlarnda rmaklar
akan cennetler hazrlad ki, içlerinde ebedi
kalacaklar. te büyük ve muhteem kurtulu budur.” [62]
Görüldüü gibi, Ashâb- Kiram; Allahû Teâla'nn övgüsüne mazhar olan
ve O'nun rzasn kazanan cennetlik nesildir. Cennetlik olduklarnn
daha dünyada iken bildirilmi olmas, onlara ait "kvam"n pein tescili
anlamna gelir. Cennetlik olmak, kurtulanlardan olmak, büyük
kurtulua ermek demektir.
Allahû Teâla buyuruyor:
"Onlar, Peygambere indirilen nura uyanlar ve kurtulua erenlerdir.”
[63]
Bu ve buna benzer mutulu ayetlerden hareketle "Ashâb- Muhammed,
Ashâb- cennettir" sonucunu çkarmak hiç de zor ya da isabetsiz
olmasa gerektir. Yani bir anlamda
ashâb- kiram, cennet nesli demektir. Sahâbe-i Kiram için Âhirette
mahcupluk yoktur. Çünkü onlar Peygamber (sav) ile ayn imam paylaan
cennetliklerdir:
“Peygamberi ve onunla birlikte man edenleri/onun imann
paylaanlar
utandrmayaca o gün Allah sizi içinden rmaklar akan cennetlere
koyar.” [64]
Allahû Teâla'nn kendilerini mahcubiyet içinde brakmayaca "Peygamber
ve onunla birlikte iman edenler" tanmlamas, hiç kukusuz öncelikle
sahabeler için geçerlidir. Âhirette mahcup olmamak, cennete
girmektir. Hem dünyann ve hem de âhiretin iyiliine talipli olanlara
düen görev, sahabe nesline uymaktr. Cennete giden yol, Peygamber
(sav) ile birlikte iman eden ve onunla ayn iman paylaan Ashâb-
Kiram'a uymada geçer.
Aere-i Mübeere
Aere-i mübeere; hayatta iken Hz. Peygamber (sav) tarafndan
Cennet'le müjdelenen ashabn ileri gelenlerinden on kii için
kullanlan bir tabirdir. Kur’an- Kerîm'de bu hususta herhangi bir
delil mevcut olmamakla birlikte, Rasûlüllah'n sahîh hadisleriyle
sabit olan bu ashabn Cennetlik olular, slâm'n genel prensipleri
dahilinde gayet tabi bir olaydr. Aere-i Mübeere tabirinin yansra
"el-mubeirun bi'l-Cenneh" tabiri de bu sahabeler hakknda
kullanlmtr. Bu mehur on sahabi unlardr: Hz. Ebû Bekr (ö. 634), Hz.
Ömer (ö. 643), Hz. Osman (ö. 655). Hz. Ali (ö. 660), Hz.
Abdurrahman b. Avf (ö. 652), Hz. Ebû Ubeyde b. el-Cerrah (ö. 639),
Hz. Talha b. Ubeydullah (ö. 656), Hz. Zubeyr b. Avvam (ö. 656), Hz.
Sa'd b. Ebi Vakkâs (ö. 674), Hz. Said b. Zeyd (ö. 671).
Bu büyük sahabelerin kendilerine has özellikleri vardr. Meselâ:
Mekke'de ilk müslüman olan bu ahsiyetler Hz. Peygamber'e ve slâm
davasna büyük katklar olan kiilerdir. Bu büyük sahabelerin hepsi
slâm devletinin müriklere kar giritii ilk büyük cihat hareketi olan
Bedir gazvesinde bulunduklar gibi, Hz. Peygamber'e, O'nu ve slâm'
sonuna kadar koruyacaklarna dair Hudeybiye gününde aaç altnda
Bey'at etmilerdir. slâm akidesi için Allah yolunda en yakn
akrabalarna kar çarpmaktan geri durmamlardr. Hadis âlimlerinden
bazlar eserlerine bu on sahabenin rivayet ettikleri hadîslerle
balamlardr. Ayrca srf Aere-i Mübeere'nin hayatlarn konu alan
müstakil eserler kaleme alnmtr. Bunlarn faziletleri ve Rasûlüllah
tarafndan Cennet'le
müjdelendikleri sahih hadis kaynak ve mecmualarnda sabittir.
[65]
Aere-i Mübeere Haricinde Cennet'le Müjdelenenler
Genelde müslüman halk arasnda yaygn bir kanaat var:
"Hayatlar esnasnda Efendimiz (sav) tarafndan cennetle müjdelenen
sadece 10 kii vardr. Bu yaygn inann sebebini herhalde aere-i
mübeere, yani cennetle müjdelenen on kiinin çok mehur olmasnda
aramak gerekmektedir. Yalnz kaynak kitaplarmza müracaat ettiimizde
gördüümüz bir husus var ki, o da aere-i mübeere haricinde gerek
hayatlar esnasnda, gerekse vefat ettikten sonra veya farkl bir
anlatm tarz içinde, gerek ferdî, gerekse cemaat ve grup halinde
âyet-i kerimeler ve Efendimiz (sav)'in beyanlar ile cennetle
müjdelenenlerin oluudur.
te bu ksa çalmada okuyuculara bir fikir verebilmek ve daha çapl
aratrmalara zemin hazrlayabilmek için aada sunacamz tertip içinde
cennetle müjdelenenleri belirtmeye çalacaz.
1) Hz. Peygamber (s.a.s)'in zevceleri arasndan,
2) Hz. Peygamber (s.a.s)'in çocuklar ve torunlarndan,
3) Aere-i mübeere haricindeki sahâbe-i kiramdan,
4) Ashab içinde vefatlarndan sonra,
5) Ashab- Bedr, Bey'at-i Ridvan'a katlanlar,
6) ehitler,
1) Hz. Peyamber (sav)'in Zevceleri Arasndan
Hz. Hatice (R.anha): Ebu Hureyre (R.a) dedi ki, "Cibril Hz.
Muhammed (sav)'e geldi
ve dedi ki:
"Ya Rasûlallah, Hatice beraberindeki yiyecek ve içeceklerle senin
yanma geliyor. O geldiinde Rabbinden ve benden ona selam söyle;
lü'lü ve mercanlar içinde gürültü ve
meakkatin bulunmad cennet ile onu müjdele" buyurdu. [66]
Hz. Âie (R.anha): "Cibril (a.s) kendi suretinde, yeil ipekten hrka
içinde Rasûlüllah'a
geldi ve dedi ki: “Bu (Hz. Aie) dünyada da, ahirette de senin
zevcendir.” [67]
Hz. Hafsa (R.anha): Efendimiz (sav) bir sebebe binaen Hz. Hafsa
validemizi boamt. Sonra kendisi öyle anlatyor: "Cibril bana geldi
Hafsa'ya geri dön, yani onu nikâhna tekrar al. Zira o savvame,
kavvame yani çok oruç tutan ve çok namaz klan bir
kadndr ve o cennette senin zevcendir" dedi. [68]
Zeyneb b. Cah (R.anha): Hz. Aie (r.anha) anlatyor: Efendimiz
buyurdular ki:
"Bana sizin aranzdan en çabuk iltihak edecek olan eli en uzun
olanmzdr." Bizim aramzda eli en uzun olan yani en çok sadaka veren
Zeyneb idi. Zira o, kendi eliyle i
yapar (el ileri) para kazanr ve onu tasadduk ederdi. [69]
Görüldüü gibi, Rasûlüllah (sav)'in beyanyla, ismi geçen analarmz
direkt veya dolayl olarak cennetle müjdelenmilerdir.
2) Hz. Peygamber (sav)'in Çocuklar ve Torunlar
Hz. Fatma (r.anha): bn-i Abbas rivayet ediyor: Bir gün Allah Rasûlü
(sav) yere dört çizgi çizdi. Sonra
"Bunlar nedir biliyor musunuz?" dedi. Biz de Allah ve Rasûlü daha
iyi bilir dedik. Buyurdular ki:
"Cennet kadnlarnn en faziletlisi Hatice b. Huveylid, Fatma b.
Muhammed, Asiye b.
Müzehim ki firavunun kars idi ve Meryem b. mrândr." [70]
Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüma): Ebû Saîd el-Hudrî anlatyor.
Efendimiz buyurdular ki;
"Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerin efendileridir.” [71]
Hz. brahim: Efendimiz (sav)'in Hz. Mariye'den olma çocuunun ad. Süt
emme çanda iken vefat etmiti. Enes b. Mâlik anlatyor: Allah Rasûlü
buyurdular ki;
"brahim benim olumdur. Emzikte iken vefat etti. Onun cennette iki
tane süt annesi
vardr ki onun süt emmesini kmal ediyorlar.” [72]
3) Aere-i Mübeere Haricindeki Sahâbe-i Kiramdan
Bizim isimlerini bildiimiz ve bilmediklerimizle beraber 37 tane
cennetle müjdelenen sahabe var. Bir fikir verme amacyla bunlardan
bazlarm zikredelim.
Ebu Zerr el-Gifârî (R.a): Ebu Zerr ile Allah Rasûlü arasnda öyle
bir konuma geçiyor.
“Ya Rasûlallah. Bir adam bir kavmi seviyor ama onlar gibi amel
yapmaya gücü yetmiyor?”
Sen ya Ebu Zerr, sevdiklerinle berabersin.
"Ben Allah ve Rasûlünü seviyorum."
"üphesiz ki sen sevdiklerinle berabersin. Ebu Zerr bu cevaptan
sonra, ayn cümleyi
birkaç defa tekrar etti, her seferinde ayn cevab ald.” [73]
Arabi (R.a): Ebu Hureyre (r.a) anlatyor: "Bir arabî Efendimiz' e
geldi.
“Ya Rasûlallah, bana öyle bir amel göster ki, ben onu ilediimde
cennete gireyim" dedi. Allah Rasûlü,
"Allah'a ibadet eder ve O'na hiçbir eyi erik komaz, namaz klar,
farz zekât verir,
Ramazan orucu tutarsan cennete girersin" dedi. Arabi,
"Nefsim elinde olana yemin olsun ki buna hiçbir ey ziyade
etmeyeceim" dedi, döndü gitti. Efendimiz,
"Cennet ehlinden bir adama bakmak kimin houna giderse, u adama
baksn"
buyurdu. [74]
Arabi (R.a): Bir arabi Müslüman olmu, Hayber veya Huneyn gazvesine
katlmt. Efendimiz ona da ganimetten hissesini ayrd. Bu hisse
kendisine ulanca, onlar eline ald ve huzur-u Nebeviye geldi:
"Ya Muhammed! Ben bunlara nail olmak için sana biat etmedim. Fakat
ben -boazn göstererek ha uradan bir ok yiyerek ölüp cennete girmek
için biat ettim" dedi. Efendimiz,
"Eer sen Allah'a kar bu isteinde sadk isen, Allah seni sadk çkarr
yani arzunu verir" buyurdu. Sonra bir savata dümanlarla savat ve
boazndan ok yiyerek ehit olmu olduu halde Efendimiz'e getirildi.
Bu
"O mu?" dedi.
"Evet, O" dedi sahabe-i kiram. Sonra Allah Rasûlü onu kefenledi,
cenaze namazn kldrd ve öyle dedi:
"Allahm bu senin kulundur. Senin yolunda muhacir olarak yola çkt ve
ehit olarak
öldürüldü ve buna ben ahidim.” [75]
Harise b. Nu'man (R.anha): Hz. Aie (R.anha) validemiz anlatyor:
"Allah Rasûlü (sav) buyurdu ki;
“Cennete girdim, (bir baka rivayette rüyamda cenneti gördüm;) bir
okuyucunun (Kur'ân okuyordu) sesini duydum. Kim bu dedim. Bu Harise
b. Nu'man dediler.” Sonra Rasûlüllah (sav) bana iki defa dedi
ki,
"Bu iyiliinin karl, mükâfatdr." Zira Harise b. Nu'man insanlarn
içinde annesine
kar en çok iyilik eden idi. [76]
Bir adam (R.a): Ebu Mes'ud el-Ensarî anlatyor. Bir adam gemi azna
vurulmu bir deve ile geldi ve
"Ya Rasûlallah, u deveyi Allah yolunda infak ediyorum” dedi.
Rasûlallah ise
"Bunun karlnda sana cennette 700 tane gemi azna vurulmu deve
vardr"
karln verdi. [77]
Bir adam (R.a): Hz. Enes anlatyor. Siyah bir adam Allah Rasûlüne
gelerek,
"Ya Rasûlallah. Ben mal olmayan, çirkin kokulu, çirkin yüzlü siyah
bir adamm. Eer u dümanlarla Öldürülünceye dek savarsam benim yerim
neresi? " diye sordu. Allah Rasûlü (sav)
"Cennet" buyurdu. O adam, öldürülünceye kadar savat. Sonra Nebi
(sav) onun bana geldi ve
"Allah yüzünü beyaz, kokunu güzel, maln da çok yapsn" diye dua
etti. [78]
Sa'd b. Muaz (R.a): Hz. Câbir anlatyor. Allah Rasûlü (sav) buyurdu
ki:
"Sa'd b. Muaz'in ölümünden dolay ar- rahman ihtizaza geldi.”
[79]
Bera b. Azib anlatyor: "Rasûlüllah'a ipek bir elbise hediye edildi.
Yumuaklndan dolay bu halkn çok houna gitti. Allah Rasûlü
(sav),
"Bunun yumuaklna hayret mi ediyorsunuz. Sa'd b. Muaz'in cennette
bir mendili
bundan daha hayrldr" buyurdu. [80]
Sa'd b. Mâlik el-Ensâri (R.a): Hz. Enes anlatyor: "Birgün Allah
Rasülü ile beraber oturuyorduk. imdi cennet ehlinden bir adam
gelecek, dedi. Biraz sonra ayakkablarn sol eline alm, sakalndan
abdest suyu damlayan bir adam çkageldi. Ve bu vak'a ayr ayr
günlerde tam üç defa tekrar etti. Üçüncü seferinde Abdulah b. Amr
b. As bu adam takip etti ve
"Ben babamla tarttm. Üç gün eve girmemeye yemin ettim. Senin yannda
üç gün kalabilir miyim", dedi. Adam da kabul etti. Fakat bu üç gün
zarfnda farz ameller dnda baka bir amel yaptn görmedi ve hattâ bunu
azmsad. Nihayet Abdullah b. Amr, Sa'd b. Mâlik'e, Efendimiz'in
kendisi hakknda verdii müjdeyi anlatt. Bununla beraber farz ameller
dnda fevkalade birey göremediini, cennetle müjdelenmesinin
sebebinin ne olabileceini sordu. Sa'd,
"Gördüün gibi, benim amelim bu. Yalnz ben Müslümanlardan hiç
kimseyi aldatmam ve Allah'n ona verdii bireyden dolay da kskanmam"
deyince, Abdullah ite budur seni cennete ulatran. Biz buna güç
yetiremiyoruz" diyerek Sa'd b. Mâlik'in yanndan ayrld. [81]
Abdullah b. Selâm (R.a): Yahudi ulemasndan, Efendimiz'in Medine'ye
teriflerinde ilk Müslüman olanlardan. Sa'd b. Ebu Vakkas diyor ki:
"Ben Allah Rasûlü'nden u anda insanlar arasnda dolaan, hayatta
hiçbir kimse için bu cennetliktir" sözünü duymadm
ancak Abdullah b. Selam hariç. [82]
Abdullah b. Mes'ud (R.a): Bir gün Efendimiz ona
"ste, istediin verilecek; dile, dilein yerine getirilecek" dedi. O
da,
"Allah'm irtidad olmayan iman, bitme, tükenme bilmeyen nimet ve
Nebi Muhammed
(sav)'le ebedî cennetin en ala mertebesinde arkadalk isterim" diye
dua etti. [83]
Umeyr b. Humam (R.a): Hz. Enes anlatyor. Allah Rasûlü, Bedir
günü,
"Eni semavat ve arz kadar olan cennet için savan" buyurdu. Umeyr b.
Humam
"Ya Rasûlallah, eni samavat ve arz geniliinde mi" diye taaccüp
içinde sorunca, Rasûlüllah
"Evet" cevabn verdi.
"Niye öyle dedin?" diye sorunca,
"Ya Rasûlüllah, o cennet ehlinden biri olma ümidiyle" deyince,
Allah Rasûlü,
"Sen cennet ehlindensin" müjdesini ona verdi. Bunun üzerine Umeyr,
yannda tayp yedii hurmalar üzerinden çkard,
"Eer u hurmalar yiyecek kadar yaarsam vallahi bu çok uzun bir hayat
olur"
diyerek onlar yere att, dümanlarla savamaya dald ve nihayet ehit
oldu. [84]
Yâsir'ul Ansî: Ammarb. Yâsir'in babas Mekkelilerin ikenceleri
neticesi ehit olmutu. Hz. Osman anlatyor: Allah Rasûlü Ammar'a onun
baba ve anasna hitaben:
"Ey Yasir Ailesi! Sabredin/direnin, sizin .mekânnz/randevunuz
cennettir" va'dini
verdi. [85]
Siyahi bir kadn: bn-i Abbas anlatyor: Siyah bir kadn Allah Rasûlüne
gelerek,
"Ben saralym, nöbetim geldiinde açp saçhyorum Allah'a benim için
dua etsen" dedi. Hz. Peygamber (sav)'de,
"stersen sabret, cennete gir; istersen dua edeyim Allah afiyet
versin" diye tercihi kadna brakt. O,
"Cennete girmek için sabredeceim fakat nöbetim geldiinde açlmamam
için dua et"
dedi. Allah Rasûlü de ona dua etti. [86]
Yukardaki hadîslerde görüldüü gibi, Efendimiz (sav)'in çeitli
vesilerle, aere-i
mübeere haricinde cennetle müjdeledii nice insanlar vardr.
4) Ashâb çinde Vefatlarndan Sonra
Zeyd b. Harise (R.a): Efendimiz (sav)'in, azatl kölesi, Mu'te
Sava'nda ehit olmutu. Hz. Bureyde anlatyor: Efendimiz buyurdular
ki:
"Cennete girdim, beni genç bir câriye karlad 'sen kimsin1 dedim
ona. Ben Zeyd b.
Harise'ninim,” dedi. [87]
Ebu Seleme (R.a): lk Müslüman olanlardan, Efendimiz'in sütkardei ve
teyze olu Habeistan ve Medine'ye hicret etti. Bedir Sava sonras
vefat etti. Ebu Seleme'nin kars Ümmü Seleme validemiz anlatyor:
"Ebu Seleme vefat ettiinde, Allah Rasûlü (sav) geldi, onun
gözlerini indirdi ve ruh kabz edilince göz onu takip eder buyurdu.
Ehli onun vefatna alyorlard. Dedi ki Efendimiz (sav):
"Nefislerinize ancak hayr ile dua edin zira melekler sizin duanza
âmin diyorlar" ve arkasndan
"Allahm Ebu Seleme'yi mafiret eyle. Derecesini hidayete erenlerin
içinde yükselt. Bizi ve onu bala Ya Rabbelalemin. O'nun kabrini
genilet ve onu kabir içinde tenvir et"
diye dua etti. [88]
Herhalde Efendimiz (sav)'in böyle dua ettii bir zatn yeri cennet
olacaktr. Kald ki sahâbe-i kiram içinde, Resûl-i Ekrem (sav) Ebu
Musa el-E'ariye Bi'r-i Maune ve Reci gazvesinde ehit olanlara, Hz.
Cüleybib'e, Abdullah b. Haram'a bu ve benzeri ekilde dua etmitir.
Dolaysyla bunlar da ehl-i cennet içinde rahatlkla mütalâa
edilebilirler.
Useynm (R.a): Asl ad Amr b. Sabit. Bir vakit dahi olsa, namaz
klmadan cennete giden sahabe. Ebu Hureyre'nin anlattna göre Uhud
Sava'na kadar Müslüman olmayan Useynm, o gön Müslüman oluyor ve
ehit oluncaya kadar savayor. Allah Rasûlüne bu anlatlnca,
"Muhakkak ki o, ehl-i cennettir" buyuruyor. [89]
Harise b. Umeyr (R.a): Çocuk iken Bedir Sava'na katlp, ehit
olanlardan Harise'nin annesi. Allah Rasûlü'ne gelerek,
"Ya Rasûlallah, Harise'nin benim yanmdaki kymetini biliyorsun. Eer
o cennette ise sabreder, ecrini Allah'tan beklerim. Eer deilse, ne
yapaym, ne yapmam tavsiye edersin" dedi. Allah Rasûlü ise,
"Allah iyiliim versin. Bir tane mi cennet var. Birçok cennet vardr
ve Harise Firdevs
cennetindedir" karlm verdi. [90] Mâiz b. Mâlik (R.a): Zina suçundan
dolay recm
cezas ile Öldürülen sahabe. Hz. C