Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA .
HZ. MUHAMMED ULUSLARARASI SEMPOZYUM
(ORTA ASYA, KAFKASYA VE BALKANLAR)
-1-
(7-8 Mart 2009) ADAPAZARI-SAKARYA
DÜZENLEYEN
Di'(ANET iŞLERi BAŞKANLIGI &
SAKARYA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi
DiYANET iŞLERI BAŞKANLIGI YAYlNLARI
BiRiNCi OTURUM 1 69
"GAYE-iNSAN, UFUK PEYGAMBER"iN YOLUNDA SON DEViR EDEBiYATlMlZDAN YANSlMALAR ...
GiRiŞ
Prof. Dr. M . Mehdi ERGÜZEL"
"Gül alurlar gül satarlar Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar Çarşı pazarı güldür gül:'
ÜmmiSinan
Bin yıldan fazla zamandan beri Müslüman olan milleti mizdeki Peygamber sevgisi, başka İslam toplumlarıyla kıyaslanamayacak ölçüde yüksek, engin ve derindir. Bu emsalsiz bağlılık duygu ve şuurunun temelinde; uğruna alemierin yaratıldığı Allah sevgilisinin, "İçinizden herhangi biriniz beni kendi nefsinden ziyade sevmedikçe hakkiyle iman etmiş sayılmaz:' hadisindeki incelik kadar milletimizi hayran eden Peygamberimizin üstün insanivasıflarının bulunduğu da düşünülmelidir.
Milletimiz O'nun şahsında, özlediği, adeta "ezelden aşina" olduğu, asırlarca arayıp beklediği bir kahramanı bulmuştur. Vefayı, dürüstlüğü, merhameti, sevgiyi, hürriyet ve adalet duygusunu, aile sıcaklığını, evlat kıymetini, yaşama zevkini, fakirliğin vakarını, zenginliğin tevazuunu, yiğitliğ i, mertliği, nezaketi, affetmeyi, sabrı, güler yüzü, tatlı dili, çalışkanlıgı, cömertl iği, müsamahayı, mütebessim ciddiyeti, ruh ve beden sağlığını, fanilik ve ebedi lik terbiyesini.. hülasa iyilik-güzellik-doğruluk adına siyerlerde, hilyelerde ve şernail kitaplarında da anlatılan, imrenilecek neler varsa hepsini O'nda bulmuşuzdur. İşte bu yüzden;' Medyundur O'na beşeriyet .. . "
* Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
70 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED- 1
Bu, her güzelliğin kaynağı, insanlığın iftihar vesilesi Peygamber yolunda adları Ahmed, Mahmud, Mehmed, Mustafa olan milyonlarca evlat yetiştirilmiştir. Huyları,davranışları O'na benzesin istenilmiştir.Analar,babalar çocuklarına as ırlarca "Peygamber Efendimizi, alini ve ashabını sevmeyi" öğretmişlerdir.insanlığın saadeti için gelen barış ve kurtuluş dinine Süleymaniyeler,Selimiyeler inşa eden Sinanlar, Tekbirler besteleyen ltriler yetişmiş, Mevlidler yazıl mış, ilahiler bülbülü Yunuslar yollara koyulmuş, medeniyetimiz Hacı Bayram-ı Veli üslubuyla "taş ile toprak arasında" gönüllerde de inşa olunmuştur.Bütün mesele, O'na olan muhabbetin bir nişanesi olmak üzere Peygamber sevgisini söze, sese ve şekle aksettirmektir.
ŞiiR DÜNYAMIZDA PEYGAMBER SEVGiSi
Bazıları soruyorlar: "Bize neler oldu ?"Ben susuyor ve düşünüyorum: Dert varsa, deva bellidir. .. Yüz şu kadar sene önce Üsküp'te bir ince ruh lu anne oğlu Mehmed Agah'a" Eviadım hayatta iki insanı sev: Önce Peygamber Efendimizi sonra Murad Efendimizi.:' diyordu.Bizi ayakta tutan dört temel değerden ikisi bu nasihate girmiştir: Din ve devlet, vatan ve millet ...
O çocuk büyüdü, Yahya Kemal oldu, rahmetlinin kabrine muhteşem bir gazel armağan etti ki validesinin ruhu şad ola. Bu mısralarda milletimizin manevi temelleri vardır. Adeta, beş vakit ezana beş beyit:
EZAN-I MUHAMMEDI
Emr-i bülendsin ey ezan-ı Muhammedi Kafi değil sadana cihan- Muhammedi
Sultan Selim-i Ewel'i ram etmeyip ecel Fethetmeliydi alemi şan-ı Muhammedi
Gök nura gark olur nice yüz bin minareden Şehbal açınca ruh-ı revan-ı Muhammedi
Ervah cümleten görür Allahü Ekber'i Akseyleyince alemelisan-ı Muhammedi
Üsküp'te kabr-i ma dere olsun bu nev gazel Bir tuhfe-i bed i' ü beyan-ı Muhammedi.
Anaların duası böyle kabul olur. O çocuk yıllarca Parislerde yaşar ama anasının ruhaniyeti yanındadır.Çocukluğunda aldığı terbiye onun içindeki Peygamber sevgi ve saygısını diri tutmuş,Üsküp'teki ana kabri yad ellerde kalmış ama kırk yıl sonra edebiyatımız bu güzel Muhammedişiiri kazanmıştır. Bu şi-
BiRiNCi OTURUM 1 71
irde Yahya Kemat annesinin vasiyetini yerine getirir gibi islam'ın doğruluğa ve Hakk'a çağrısı olan ezanı yine Peygamberin adıyla anmıştır. "Ezansız Semtler" yazısı da onundur.
(Beyatlı: 1969)
Yüce Mevla'nın "Sen olmasan felekleri yaratmazdım:' diyecek kadar Habib'ine değer vermesi Peygamber sevgisini gerçek Müslümanların gönlünde derin bir aşk derecesine yükseltmiştir. .. Hz. Muhammed için Türk edebiyatın
da asırlarca çok güzel naatler yazılması, .. onu övmek,ona hayranlık ifade etmek ve ondan şefaat dilemek duygulariyle şiirler terennüm edilmesi milli-dini geleneklerimiz arasına girmiştir. Naat okumak ve dinlemek Müslüman Türk dünyasında derin bir zevk ve an'anedir.
(Banarlı: 1982)
Anadolu'dan önce Ahmet Yesevi'nin hikmetlerinde dile gelen bu sevgi YeniVatan'da Türk Edebiyatının ve Türkçenin en d uru üslubuyla Yunus Emre'nin ilahilerinde şakımaya başlar:
veya
"BJr mübarek sefer olsa da gitsem, Ka be yollarında kurnlara batsam Hub cemali n bir kez düşde seyretsem, ya Muhammed 'canım arzular seni"
"Canım kurban olsun senin yoluna, adı güzel kendi güzel Muhammed, Şefaat eyle bu kemter kulu na, adı güzel kendi güzel Muhammed ... "
Peygamber torunlarının yattığ ı diyar-ı Kerbela'dan gelen Fuzuli'nin kasidesindeki "Su" sesleri Peygamber sevgisini hasretin doruklarında gezdirir:
"Hak-i payine yetem der ömrlerdir muttasıt Başını daşdan daşa urup gezer avare su .. . "
Kulakları ve gönlü bu mısralarla dolarak yetişen nesilleri böyle islami bir geleneğe dayandı ran, ruhunu bu hassasiyetleri e dinlendiren bir millet tabiidir ki son asırdaki çocuklarına da aynı emaneti devredecek, bu sevgi üslubunu yeni isimlerle korumaya devam edecektir.
"SANA AGÜŞUNU AÇMlŞ DURUYOR . .. "
Mehmet Akif bu isimler arasında mümtaz bir yerdedir. "Bir Gece" şiirinde Peygamberimizi destanlaştırır. O'nun doğumundaki hikmeti düşünmemizi ister:
721 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - 1
"On dört asır evvel yine böyle bir geceydi, Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi! Lakin o ne husrandı ki; hissetmedi gözler, Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi! Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi!"
Şair, sonraki mısralarda dünyanın halini, perişanlığını tasvir ettikten sonra Peygamberimizin kurtarıcı soluğuyla insanlığın kendine geldiğini, felaketierin önlendiğini, zulümlerin durduğunu an latır ve şiiri şu inanç yüklü, hüküm ve şükran mısra larıyla dalgalandırır:
"Aiemlere rahmetti evet, şer'-i Mübin'i Şehbalini adi isteyenin yurduna gerdi. Dünya neye sahipse O'nun vergisidir hep; Medyun O'na cem'iyyeti, medyun O'na ferdi. Medyundur O'na bütün beşeriyet ... Ya Rab bizi mahşerde bu ikrar ile haşret:'
Fakat aynı Akif, vatanımızın li me lime parçaland ığı yirminci asrın başlarında "Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi" nde hafakanlar içinde ıstıraplara boğulmuş bir halde O'nun manevi varlığından istimdad etmekte adeta O'nunla dertleşmekte, çare aramaktadır :
"Yıllar geçiyor ya Muhammed, aylar bize hep Muharrem oldu"
O zamanın üç yüz elli milyonluk islam dünyası çiğnenmiştir, darmadağındır, çan sesleri ezanları susturmuş gibidir. Mazlum ve masum inlemektedir. Derde deva O'ndan beklenmekte çare O'nun yolunda ve ışığında aranmaktadır:
"Allah için ey Nebiyy-i masum, islam'ı bırakma böyle bikes, islam'ı bırakma böyle mazlum!"
Nitekim, Çanakkale Şehitlerine yazdığı dillere destan şiirinde Mehmetçik için inşa ettiğ i emsalsiz türbeyi tasvir ettikten sonra sebeplere girdiği mısralarda Peygamber Ocağının çocukları olan, yere göğe sığdıramadığı askerimizi överken;
"Sen ki islam'ı kuşatmış boğuyorken husran O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın:'
der ve onları takdir edebilecek tek makamı, gönüllerimizi eaşturan şu ihtişam lı mısralarla anlatır:
"Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber! Sana agOşunu açmış, duruyor Peygamber!"
BiRiNCi OTURUM 1 73 .
Son devir Türk Edebiyatında Peygamber sevgi ve saygısı, yüzlerce şair ve yazarı n· eserlerinde ma'kes bulmuştur. Mehmed Emin" Cenge Giderken"şiirinde askere yüce davasını şu mısrayla söylettirir: ·
"Yaradan'ın Kitab'ını kaldırtmam:'
Ve Kitab'a sahip çı kılması için uyarır:
"Ey kardeşler ,şu kücücük armağanı m atmayın, Bir goncadır, Muhammed'in gül bağından derildi:'
SECCADEN, KUMLARDI ...
Peygamberi m izi anlatan şiirler arasında Arif Nihat Asya'nın Naat'ı son y ı lların yıldız şiirlerindendir. Duygulu, düşünce yüklü, biraz da cemiyet yaralarına merhem süren, üzerken okşayan, dini romantizmin en dikkate değer örneklerindendir. Uzunca bir eser olduğu için biz ancak başlangıcından ve son bölümünden bazı mısraları hatırlatmak istedik. Önce bu şiirdeki Peygamber hasretinin ne derece yüksek bir hassasiyetle dile getirildiği anlaşılmalıdır.Şa i r,
yaşadığı zamanın ıstıraplarından,vefasızlığından,bencilliğinden, cahilliğinden,
günah ve haramlarından o kadar me'yus o ölçüde kederlidir ki adeta yeniden fethedilmeyi bekleyen küfür kaleleri Hayberler, Taifler, Bizanslar görür gibidir. Sanki dallar bahçelerde yemiş vermeyi unutmuştur, baharlar hazana dönmüştür. Çare, yeni bir ruh kazandırara k varlığımızı ayağa kaldırması beklenen Peygamberimizin manevi gücüdür. Davet O'nadır, ümit O'ndan gelecek yeni diriliştedir. Duatarla yükselen Naat şiirinden bazı mısraları hatırlayal ım:
Nerde kaldı ey Resul, Nerde kaldın ey N ebi?
Hased gururla savaşta, Gurur Kafdağı'nda derebeyi..
Konsun yine pervazlara güvercinler, "Hu hu"lara karışsın aminler .. Mübarek akşamdır, Gelin ey Fatihalar, Yasinler! Yüreklerden taşsın yine imanlar! ltri bestelesin Tekbir'ini, Evliya okusun Kur'an'lar!
741 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED -1
· Ve Ku(an'ı göz nurıuyla çoğaltsın, Kayışıade Osmanlar, Na'tını Galib yazsın, Mevlid'ini Süleymanlar! Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle, Geri gelsin Sinanlar ! Gel ey Muhammed bahardır .. D udaklar ardında saklı aminlerimiz vard ır .. Hacdan döner gibi gel, Mi'rac'dan iner gibi gel, Bekliyoruz yılla rdır •. .
Şii rin sonuna doğru dua ve yalvarışın getirdiği ferahlıkla ümit dolu bir ferahlıkla yeni bir uyanış,toparlanış ve kendine geliş,aslına dönüş hazırlığ ı yapılır,
yan ık yüreklere su serpilir:
Açılsın göklerin kapıları, açılsın perdeler kat kat!.. Çöllere dökülsün yıldızlar; Diziisi n yollarına yetimler, günahsızlar· !
Çöl gecelerinden yanı k türküler yapan kızlar Sancağını saçlarıyla dokusun; Bilal-ı Ha beşi sustuysa Ezan larını DavOd okusun ! Konsun yine pervazlara güvercin ler, "h u h u" lara karışsın amin ler ...
Arif Nihat Asya, Peygamberimizin doğumuna ve varlığına dair Ebced'le tarih düşürmenin de üstadıdır. Tespit ettiğimiz on tarihten ikisi şöyledir:
Beklerken ümid, Tanrı'nın gözdesini Bir sırrın kimse açma m ış perdesin i. .. Vermekteymiş-meğer ki- "Arş" ;'Ebced'den Dünyaya cihan ın en büyük müjdesini .
"Bu doğan kutlu çocuk kim?" dedin iz .. . Yerle gök verdi cevap:"Mürşidiniz!"
YOL O'NUN, VARLIK O'NUN ..
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının zirve şairlerinden Necip Faz ıl, Peygamberimiz için "Esselam" isimli O'nun her yaşını temsilen altmış üç bölümlük bir eser yazdığı gibi başka şiirlerinde de O'nu bir kurtuluş vesilesi sayan mısra
ların da sahibidir.Bazılarına kulak verelim:
"Mekke'de bir hane Bin evden bir tane.
Ne mermer bir saray Ne billur kaşane , Mekke'de bir hane.:'
BiRiNCi OTURUM 1 75
o evde "gözlerinde göğü tutan bir ışık" doğar, adeta eve "nur yağmuru"
iner ve "uzaklar yakınlaşır.:"'O ki, Gaye insan, Ufuk Peygamber" dir. Çöllerden haber vardır: "Dalga dalga kum/Baş verdi tohum/O geldi diye ... "Yedi renkli Peygamber kuşağının altında, kafile yola çıkmış"tır ..
Necip Fazıl, Peygamber sevgisini ifadede büyük heyecan sahibi bir şairdir. Sanki o devirde yaşıyor gibi "Davetiye" sunar uyuşan zihinlere:
"Tel li pullu, anlı şanlı bir gelin, Aynalar gelin ! Bir güzel ki en güzeli güzeli n, Gönüller gelin !
Sonsuz gerçek habercisi ezelin Kitaplar gelin ! ............ Ey karanlık gelmektedir ecelin, Işıklar gelin
Toplanın hep, derlenin hep düzelin
Tellerinde şafak söken bir gelin Anneler, babalar, çocuklar, gelin !"
Nereye gidilecektir, yol bellidir, renk bellidir, ahenk bellidir, çağrı her şeye ve herkesedir:
"Beri gel serseri yol! 1 O'nun ümmetinden ol 1 Sel sel kümelerle del 1 O'nun ümmetinden ol!"
"Solmaz solmaz, bu bir renk 1 Ölmez ölmez bir ahenk 1 insanlık hevenk hevenk/ . ..
O'nun sancağı altında toplanmaya, canlanmağa, silkinmeğe, uyanmağa davet edilmektedir.
"Yürü, altın nesli tunçtan Oğuz' un! Adet küçük, zaman kısa ,yol uzun .. Nur yolu izinden git Kılavuz' un! Fethine çık, doğru , güzel, sonsuzun!"
76 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - 1
Necip Fazıl'ın en heyecan verici Peygamber mesajı; şehri m ize adını veren
Sakarya nehri kenanndan da geçen bir yolculukta zengin ilhamlarla dolarak
yazdığı, Anadolu insanının tarihten günümüze macerasını ve misyonununu da hatırlatan meşhur Sakarya Türküsünün son kırk yılın nesillerinde destanla
şan mısralarının şu son bölümündedir:
"Sana kefendir yatak, bana tabuttur havuz; Sen kıvrıl ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol O'nun, varlık O'nun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!"
Son devri n mütevazı şairlerinden Ali Ulvi Kurucu, bütün şiirlerini Peygamber sevgisi etrafında kaleme almıştır, diyebiliriz. Divan şiiri estetiğinin ve tasav
vuf neşesinin parladığı bu mısralar hayranlık ve hasret yüklüdür:
"Ruhum sana, varlık sana hayrandır Efendim !
Bir ben değil, alem sana hayrandır Efendim !..
Doğ kalbime bir lahzacık ey Nur-ı Dilara NOrun ki gönül derdine dermandır Efendim!"
Bir başka şiirinde Ali Ulvi Bey'in duyguları kainat çapında coşar, Yunus üs-
lubuyla Peygamber'in aşkı yolunda savrularak bülbüle, güle, sünbüle döner:
"BOy-ı vaslındır, muattar eyleyen sünbülleri,
NOr-ı cemalinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri, Gül cemalindir Habibim, mesteden bülbülleri,
Ben Resul-i Kibriya'nın bülbü-i nalanıyım,
Mücrimim gerçi, cemal-i Mustafa hayranıyım !"
Sezai Kara koç, Küçük Naat'ının bir yerinde O'na olan ilgilerin çoğalmasını sembollerle anlatır:
"Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli, Bütün deniz kıyıları nda seni beklemeli.
Bütün deniz kıyılarında seni anmalı, Sen buzulların erimesi, Eskimoların ısınması.
Daha ziyade nesirleri ve fikir yazılarıyla tanıdığımız, bizim nesi in milli hassasiyetler yazarı rahmetli Seyit Ahmet Arvasi de "Macera m ız" şiirinde d üzel me çaremizi Peygamberimizde bulur:
"Boşa ldı zemberekler, yeruldu yelkovan lar, Hala soracak mıyız: Kurtarıcımız nerde? Ölümün ötesinde gerçek hayat umanlar, Yara m ız son merhem, şimdi Son Peygamber'de:'
BIRINCI OTURUM 1 77
Yaşayan şairlerimizden Bahattin Karakoç'un mısralarıyla aslında bitmeyecek ebedl sevginin, şimd ilik edebi bir fasıla vermiş olalım. B.Karakoç'un hayranlığı bütün fanilikler~ aşan bir raddededir:
"Ey çöle inen sağnak, Mahşer günü tek sığınak! Ey ak sevdam, ey Sevgili! Ne ağacı m var dikili, ne bir tarlam var ekili; Ne mal dilerim, ne mülk dilerim, Senden ümmetlik dilerim ... "
Şairin bir başka şiirinde Peygamber, bekleyenierin hasret bestesi gibidir:
"Ka be ekseninde arz ve semavat, Bir Allah demiş ki Seni bekler. Çarşıda,pazarda güven isteyen inşallah demiş ki Seni bekler, Kumiara gömülen günahsız kızlar, Eyvallah, demiş ki Seni bekler ... "
NETiCE
Diyebiliriz ki Peygamber sevgisi milletimizde tabiidir. Şairlerimiz de bu sevginin millete yansımış halini mısralarına taşımışlardır.
Hz. Peygamber, sonsuzluğa hasret gönüllere ferahlatıc ı haberler, yalanla uyuşan akıllara adalete ve hakikate uyandıran bilgiler getirmiştir. Peygamberimiz, gönülleri fetheden bir insanlık abidesidir.O, ufukları kararmış mazlumların dünyasını ağartan "sonsuzluğun diriitici soluğudur':
Milletimiz O'na hayrandır. O'nun adına sığınmış evlatlarımız yarına O'ndan gelen ruh ve beden temizliği ve ilim ayd ınlığı içinde hazırlanmaktadır. Milletimiz, Mustafalar, Mehmetler yetiştirir ve "Ad ı güzel kendi güzel Muhammed"e ilahiler söylerken, şairlerimiz de bin yıl boyunca bu vefa duygusu ile her vasfına hayran oldukları "Sevgililer Sevgilisi"ne güzelim Türkçe ile nice ilahiler terennüm etmişler; naatler, mevlidler yazmışlardır.
Son devir edebiyatımizda da bu geleneğin zenginleşerek devam ettiği görülmektedir. Bilhassa son 30-40 yıldır Peygamberimizi temsil eden "Gül"
78 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED - 1
rumuzu etrafında çok samimi ve zengin yeni bir şiir geleneği oluşmuş, adeta milli-islami romantizmin ruhumuzu besleyen, manevi yaralarımızı onaran diriltici nefesi varlığımızı sarmıştır.
Biz bu mütevazı bildirimizde Ahmet Yesevi ile Orta Asya'da terennüme başlayan Hz. Muhammed sevgisinin "gönülden gönüle devredilen" mukaddes bir meş'ale-i karban gibi Yunuslarla, Fuzulilerle, Nabilerle Kafkaslar'dan Anadolu'ya ve Balkanlar'a Gül Babalar'a ve günümüze doğru aşk ve şevk ile gül kokuları sunduğunu, -maiOmun il am ı kabilinden-hatırlatmak istedik. istedik ki gönüllerimiz ve ruhlarımız O'nun şefaatinden mahrum kalmaya ...
Sürç-i !isan ettik ise affola, saygıyla efendim . ..
KAYNAKÇA
Asya, Arif Nihat, Dualar ve Amin ler, Ötüken Yayınları, istanbul 2002
Banarlı, Nihat Sami, Şiir ve Edebiyat Sohbetleri ll, Kubbealtı Neşriyatı, is-tanbul1982
Beyatlı, Yahya Kemal, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Kubbealtı Neşriyatı, istanbul 1995
Çetişli, İsmail, Tanzimat Sonrası Türk Şiirinde Peygamber Sevgisi, Isparta 2008
Ersoy, Mehmet Akif, Safahat, Çağrı Yayınları, istanbul 2005
Hacıtahiroğlu, A.Öztemiz, Hz.Peygambere Şiirler Antolojisi, Yağmur Yayınları, istanbul1966
Kısakürek, Necip Fazıl, Esselam, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul1973
Miyasoğlu, Mustafa, Gül Şiirle ri Antolojisi, Tuzla Belediyesi Kültür yayınları, istanbul1999
Serdengeçti, Osman Yüksel, Müslüman Türk Çocuğunun Şiir Kitabı, Ankara 1960