Upload
others
View
18
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İÇİN
DEK
İLER
• Kültürlerarası İletişim
• Kültürlerarası İletişimin Tarihsel Gelişimi
• Kültürlerarası İletişim Çalışmalarının Konusu
• Kültürlerarası İletişim Disiplininin Tarihsel Gelişimi
• Kişilerarası ve Kültürlerarası İletişim Bağı
HED
EFLE
R
•Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
•Kültürlerarası iletişim kavramını tanımlayıp açıklayabilecek
•Kültürlerarası iletişim çalışmalarını sınıflandırabilecek
•Kültürlerarası iletişim disiplininin tarihsel gelişimini görebilecek
•Kişilerarası ve kültürlerarası iletişim arasındaki bağı değerlendirebileceksiniz.
ÜNİTE
2
KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM: TANIM VE İŞLEYİŞ
KÜLTÜRLERARASI
İLETİŞİM
Doç. Dr. Derya TELLAN
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Farklı kültürlerden
bireyler çeşitli
nedenlerle etkileşimde
bulunmakta, tüm
dünyayı etkileyecek
kararları birlikte
almaktadırlar.
GİRİŞ
Doğada var olanların dışında insanın ürettiği her şey kültürdür. Kültür aynı
zamanda bir topluluğun, hatta tüm toplulukların birikimli uygarlığını ifade eder.
Belli bir toplumun iş yapış biçimi, bu biçimin kurallarla çevrelenmesi ve bir dizi
sosyal süreç hâline gelmesi kültürle anlam kazanır. Özellikle günümüzde sosyoloji
ve antropolojinin temel inceleme alanı olan kültür, küreselleşen dünyanın
etkileşiminde öne çıkan unsur olmuştur. Kültür öğrenilir, tarihîdir ve süreklilik taşır.
Kültür, toplumsal bir olgudur ve idealleştirilmiş kurallar sistemidir. En önemlisi de
kültür, değişir. Uyum sürecinin bir ürünü olarak belli bir kültürün ögeleri uyumlu ve
bütünleşmiş bir sistemi oluşturmak eğilimindedir (Güvenç, 1991:104).
Ulaşım ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi, insan, sermaye, kurum, mal ve
hizmetlerin ülke sınırlarını aşacak biçimde dolaşımını kolaylaştırmaktadır. Bilişim
teknolojilerindeki gelişmeler, kültürlerarasındaki etkileşimi yoğunlaştırırken,
uluslararası ilişkileri âdeta zorunlu kılmaktadır. Farklı kültürlerden bireyler çeşitli
nedenlerle etkileşimde bulunmakta, tüm dünyayı etkileyecek kararları birlikte
almaktadırlar. Bütün bu etkileşimler, geniş bir iletişim ağının kurulmasını sağlamış,
toplumların yaşantısına çok kültürlü bir özellik katmıştır. Burada kastedilen tam da
Tomlinson’un ifadesiyle “bireyler ve topluluklar arasında dünya çapında hızla artan
toplumsal-kurumsal ilişkiler, ulusal sınırlar arasında malların, bilginin, insanların ve
pratiklerin giderek artan bir biçimde ‘akışı’, teknolojik gelişmelerin sağladığı
uluslararası hızlı hava taşımacılığı gibi daha ‘somut’ bağ kurma biçimleri ve
elektronik iletişim sistemlerinin tam anlamıyla ‘birbirine bağlanmışlığı’” (2004:13).
Bu bölümde “kültür” ve “kültürlerarasılık” olguları kavramsal ve işlevsel
olarak ele alınmakta; diğer bölümlerin daha kapsamlı ve ayrıntılı olarak
anlaşılabilmesi açısından kültürlerarası iletişimin tarihsel gelişim; sürecine ilişkin
önem taşıyan konular üzerinde durulmaktadır. Kültürlerarası iletişim sürecinin hem
teorik hem de pratikteki yönleri ile ele alınması, temelde bireyin yer aldığı bütün
eylemlerin kültürlerarası iletişim dinamikleri çerçevesinde nasıl şekillendiğini
ortaya koyması açısından gereklidir.
KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM
Kültürlerarası iletişim olgusunu tanımlamadan önce kültüre ilişkin çeşitli
değerlendirmelerde bulunmak gerekmektedir. Çeşitli kültürel süreçler, kültürlerin
birbiriyle etkileşimleri açısından önem taşır. Her kültürel sistem, toplumsallaşmayı
belirleyici rol oynar. Kültürel süreçler;
Birey ile sistem arasındaki etkileşimi
Ortak anlamların organize sistemini
Etkileşimin sonuçlarını
İş yapış biçimlerinin “öğretilen” ve “öğrenilen” olduğunu
İş yapış biçimlerinin topluluk/toplum esaslı oluşunu
İş yapış biçimlerinin topluma kimlik kazandırma özelliği taşımasını
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Her şeyden önce kültür,
insanların sembolik
temsil pratikleri yoluyla
anlam inşa etmeye
çalıştıkları bir yaşam
düzenidir.
İş yapış biçimlerinin sürekliliğini ve nesilden nesile aktarımını
Tarih boyunca gelişmiş, değer, tutum ve anlamları
Toplumsal bir düzenin bu sayede kurulması ve meşrulaştırılmasını, açıklama eğilimindedir.
Kültürel sistemler arasında ticaret, eğitim, turizm, göç, savaş gibi birçok
faktöre bağlı olarak etkileşim kurulur. Günümüz koşullarında ise bu etkileşim
yoğunluklu olarak teknolojiyle aracılanarak kurulmaktadır. Ulaşım ve haberleşme
kanallarının sağladığı çok çeşitli olanaklar bireyleri ve dolayısıyla da kültürleri
birbirlerine yakınlaştırmaktadır.
Tablo 2.1. Kültürel Süreçler Kültürleme Sosyal bilimlerdeki sosyalizasyon ya da geniş anlamıyla eğitim. Doğumdan ölüme kadar,
bireyin, toplumun istek ve beklentilerine uyacak şekilde etkilenmesi ve değiştirilmesi
Kültürel Gecikme Kültür, maddi ve manevi ögelerden oluşan uyumlu bir birliktir. Kültür değişirken bu ögeler aynı hızda değişmez. Maddi kültürde değişim daha hızlı olurken manevi kültürdekiler daha yavaştır. Bu bağlamda değişime karşı direnerek uyumu geciktiren etmenler açığa çıkar.
Kültürel Yayılma Belli bir toplumda ya dıştan içe doğru ya da içten dışa doğru, maddi ve manevi ögelerin sürekli olarak yayılmasıdır.
Kültürleşme Kültürel yayılma süreciyle gelen maddi ve manevi ögelerle, başka kültürden birey ve grupların belli bir kültürel etkileşime girmesi ve karşılıklı etkileşim sonunda her ikisinin de değişmesidir.
Kültürlenme
Belli bir toplumun altkültürlerinden ya da farklı toplumlardan kopup gelen birey ve grupların buluşması ve bir etkileşim süresi sonunda asıl kültür ve altkültürlerde bulunmayan yepyeni bir birleşime varılması, ulaşılmasıdır.
Kültür Şoku
Bir kültürden başka bir kültüre giden bireylerin, yeni kültüre uyum sağlamakta karşılaştıkları güçlükler, sıkıntı ve bunalımlar, gösterdikleri tepkilerdir.
Kültür Karmaşası Birbirine bağlı olan ya da bir ana öge çerçevesinde toplanan kültür ögelerinin bütünüdür. Kültür ögeleri işlevsel olarak birleşirse kültür karmaşası oluşur.
Zorla Kültürleme Bir kültüre mensup birey ve grupların başka bir kültür tarafından zorla değiştirilmesidir.
Kültürel Özümseme Bir kültürel sistemin başka bir kültürel sistemi giderek kendine benzetmesi, kültürel egemenliği altına almasıdır.
Kültürel Yozlaşma Bir ülkenin kendi kültür ögelerini kaybederek tamamen yabancı kültürlerin egemenliği altına girmesi, yerli kültürel ögelerini kaybetmesi sürecidir.
Kültürel Değişme veya Kültür Değişmesi
Yukarıdaki bütün süreçlerin ve öteki kültürel etkenlerin bir bileşkesi olarak, toplumun bütünüyle veya bazı kurumlarıyla değişmesi ya da değişikliğe uğramasıdır.
Kaynak: Tezcan, 1996:10-12; Güvenç, 1991:122.
Kültürlerarası etkileşimler oldukça karmaşık ve çok boyutludur. Birey, sosyal
dünyayı algılarken alıştığı kalıpyargılardan, geleneklerden ve içinde yaşadığı
toplumun değer yargılarından hareket etme eğilimindedir. Bu durum kültürlerarası
etkileşimin doğasını doğrudan etkiler. Bununla beraber farklı kültürlerin
etkileşimleri de değişim ve dönüşümü beraberinde getirir.
Kaynak: Güvenç, 1991:126.
Örn
ek
•Kültürleme, insanoğlunun kendi kültüründen öğrendiklerinin tümü; kültürleşme, insanın başka toplumlardan öğrendikleri veya bir toplumun diğerinden aldığı, edindiği ögeler ve farklı toplumların karşılıklı olarak birbirlerinden etkilenmesidir.
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Bir kültürün mensubu
olmak, diğer kültürlere
kıyasla değer yargıları
ve yorumlama
farklılıklarını da
beraberinde getirir.
İletişim sürecinde,
çeşitli nedenlerle
oluşmuş ve nesiller
boyu aktarılmış olan ön
yargı ve stereotipler de
etkili olur.
Tüm bu açıklamalardan hareketle “kültürlerarası iletişim” kavramının
tanımını şu şekilde yapabiliriz:
Kaynak: Kartarı, 2001:22.
İnsanlar, yaşamları boyunca;
Kendilerini oluşturan toplum içerisinde ya da bu toplumdan bağımsız olarak
Gerek kişilerarası (doğrudan ve yüz yüze) gerekse (medya veya diğer araçlar ile) aracılanmış
Ulusal, uluslararası, kitlesel, dolaylı, tek taraflı ve/veya karşılıklı, hiyerarşik ve asimetrik (fabrika, büro veya herhangi bir iş yerinde)
Kişisel (aile bireyleri, akrabalar, arkadaşlar vb. ile) veya kamusal (örgüt, işletme, çalışma alanı, resmî kurum ve kuruluşlar)
Anlık-kısa süreli-uzun süreli-sürekli iletişime girerler. Bununla beraber, farklı kültürlere mensup olan bireyler diğerleri
ile etkileşimde bulunurken, kendi bireysel (psikolojik) özellikleri ile yaşadıkları ortam
ve koşullar içerisinde kazandıkları sosyo-kültürel özelliklerini (kullandıkları dil ve
semboller, algılama-yorumlama ve davranış kalıpları, değer yargıları, inançları vb.)
yansıtırlar.
Kültürlerarası iletişim sürecinde, özellikle yüz yüze iletişimde sesin kullanılışı,
tonlama, kavramların anlamlandırılması, etkileşim sırasında verilen tepkiler ile
bulunulan mekân ile mekânın örgütlenişinde yer alan araçların kullanımı farklılıklar
gösterir. İletişim sürecinde yer alanların pozisyonları/konumları/statüleri/rütbeleri
ile birbirlerine verdikleri değerler, bu sürecin emredici/uyarıcı/yukarıdan aşağıya
bir tarzda veya samimi ve eşitçil olup olmayacağını belirler.
İletişim, doğrudan veya dolaylı, tek taraflı veya karşılıklı, özel veya resmî
olabilir. Etkileşimde bulunanlar iletişime simetrik olarak katılıp rollerini değiştirerek
mesaj iletebilirler. İletişim sürecinde, bireysel-psikolojik koşullar, kültürlerin sosyo-
kültürel nitelikleri, farklı kodlama biçimleri, algı ve yorumlama kalıpları önemli
faktörler olarak rol oynar. Kültürlerarası iletişime katılanlar birbirleri hakkında daha
önceden edindikleri ön yargıları da sürece dâhil ederler (bakınız Şekil 2.1.). Her
kültürde belli kanal ve duyular öne çıkar. Kimi kültürler duyduğuna inananların
sayısı fazlayken kimi kültürler ise gözle gördüklerini önemseyenlerin sayısı fazladır.
Yüz yüze iletişimde göstergeler farklı algılanıp anlamlandırılırken; jest, mimik,
tonlama ve beden dilini oluşturan unsurlar kültürden kültüre farklı biçimlerde
çözümlenir. İletişimin enformasyon, ilişkisel ve kendini açığa vurma biçimleri
kültürler arasında farklılaşır.
“Farklı kültürlere mensup insanlar arasında etkileşim ve anlam
aktarımları, yabancının algılanması, açıklanması ve kültürel farklılıkların
gözetilmesi gibi konuları inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır.”
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Şekil 2.1. Bireyler Düzeyinde Doğrudan Kültürlerarası İletişim Kaynak: Kartarı, 2001:23.
Mesajda sözün nasıl formüle edildiğinden ses tonu ve diğer sözsüz ögelere
kadar bütün bileşenleri, gönderen ile alıcı arasındaki mevcut ilişkinin nasıl
değerlendirildiğini ifade eder.
Kaynak: Kartarı, 2001:24-25.
Her birey, bir sosyal sistemin üyesi olarak iletişim kurar. Farklı kültürlerde
benzer iletişim davranışları bambaşka işlevleri yerine getirir, bu da kültürlerarası
Örn
ek •Bir kadın ve bir erkek otomobildedir. Otomobili kadın kullanmaktadır. Erkek kadına: "Bak,
ileride yeşil yanıyor." der. Kadının yanıtı: "Arabayı sen mi kullanıyorsun, ben mi?" olur. Her mesaj öncelikle bir şey hakkında enformasyon taşır. Yani gönderenin ne hakkında enformasyon verdiği sorusunun yanıtı, mesajın içeriğidir. Erkeğin kadına gönderdiği mesajın içeriği, ilerideki ışığın renginin yeşil olduğudur. Ancak mesajın içeriği gönderen ile alıcı arasında gerçekleşen etkileşimin yalnız küçük bir parçasını oluşturur. Her iletişim durumunda olduğu gibi bu örnekte de gönderen mesajın içinde kendini açığa vurur. Burada gönderen Türkçe konuşan, otomobil yolculuğu sırasında uyanık olan, tahminen renk körü olmayan ve kadının otomobil kullanması ile ilgili kuşkuları olan, belki de acele bir yere yetişmesi gereken bir kişidir.
Sosyal ve Kültürel Sistem A Soyutlaştırma ve Somutlaştırmalar
Enformasyon Sistemleri Sözsüz Sözlü
(nonverbal) (verbal)
Sosyal ve Kültürel Sistem B Soyutlaştırma ve Somutlaştırmalar
Enformasyon Sistemleri Sözsüz Sözlü
(nonverbal) (verbal)
Medya: verbal (anadili, yabancı veya üçüncü dil) Paraverbal; nonverbal,
ekstraverbal, nesneler yoluyla
Kanallar: işitsel (aural), görsel (visual), dokunsal (tactile), koklama (olfactory) ve
tatma (gustatory)
Aksiyon/İfade İçerik yönü/ilişki yönü/kendini açığa vurma yönü/çağrı yönü
Kanallar: işitsel (aural), görsel (visual), dokunsal (tactile), koklama (olfactory) ve
tatma (gustatory)
Medya: verbal (anadili, yabancı veya üçüncü dil) Paraverbal; nonverbal,
ekstraverbal, nesneler yoluyla
Kodlama Anlamların göndericinin kodlarına uygun olarak
şifrelenmesi
Kod Açımı/Değerlendirme Alıcının kodlarına göre anlamları ve davranışları anlama, açıklama
ve değerlendirme (Değerlendirme yönü)
Gönderici 1 =Alıcı 2
>Kişisel, psikolojik, kültürel ve sosyal koşulları
>değerleri ve davranış kalıpları >diğer kültür hakkındaki yargıları
Alıcı 1 = Gönderici 2
>Kişisel, psikolojik, kültürel ve sosyal koşulları
>değerleri ve davranış kalıpları >diğer kültür hakkındaki yargıları
Etkileri Zihinsel
Davranışsal
Etkileri Zihinsel
Davranışsal
Kodaçımı/Değerlendirme 2. alıcının kodlarına göre anlamları ve davranışları anlama, açıklama ve
değerlendirme (Değerlendirme yönü)
Kodlama Anlamların 2. Göndericinin
kodlarına uygun olarak şifrelenmesi
İçerik yönü/ilişki yönü/kendini açığa vurma yönü/çağrı yönü
Reaksiyon/Geribesleme
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Bireyler ait oldukları
sosyal ve kültürel
sistemlerden hareketle
yaşamlarının
gerektirdiği sıklıkta
iletişim sürecine
girerler.
ilişkilerde yanlış anlamalara neden olabilir. Bu tür durumlarda şu sonuçlar açığa
çıkabilir:
Göstergeler hiç algılanmaz veya niyetlenenden farklı algılanır.
Bilinçsiz olarak kodlanmış davranışlar, bilinçli/amaçlı yapılmış gibi algılanır.
Kültürlerden birinde hiçbir anlama gelmeyen bir davranış diğerinde çok önemsenir.
Kültürlerarası ilişkilerde, günlük yaşam pratikleri sırasındaki gözlem ve
deneyimler, “anla(şıl)mama”, “yanlış anla(şıl)ma” gibi sorunları en aza indirger.
Bunun temel nedeni de kültürel farklılıkların karşılıklı olarak çözümlenmesidir.
Etkileşimler sayesinde kültürel değerler, normlar, kalıp düşünceler, yönelimler,
davranış kalıpları, düşünceleri ifade etme biçimleri, toplumca geliştirilen kural ve
standartlar anlamlandırılır ve “anlaşma” noktasında uyumlanma ya da karşıdakini
hoş görme gibi davranışlar açığa çıkar. Bu tür yaklaşımlar farklı kültürlerin birbirine
yakınlaşmasını sağlar.
KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMİN TARİHSEL GELİŞİMİ
“Kültür” ve “iletişim” kavramlarının bir arada kullanımından hareketle ifade
edilen “kültürlerarası iletişim”;
Farklı kültürlerden gelmekle birlikte bir arada yaşayan,
Çalışma ortamında ortak hedef ve amaç birliği içerisinde aynı mekânlarda bulunan,
Belirli bir işin/planın/etkinliğin/organizasyonun yürütülmesi bağlamında etkileşimde olan,
farklı kültürlerden insanların iletişim süreçlerinin anlamlandırılmasını kendine
çalışma konusu edinmiş, disiplinlerarası bir inceleme alanıdır. Kültürlerarası
iletişim, farklı kültürlere mensup iki ya da daha fazla insan aynı çevrenin parçaları
olarak etkileşim kurduğunda ve mevcut etkileşime katılanlar için ya rekabet ya da
iş birliği istendiğinde ortaya çıkar.
Birey çeşitli amaçlarla iletişime girer, sosyal ilişkilerini yönlendirmeye çalışır
ve karşı tarafta kendi istediği yönde tepkiler veya davranışlar geliştirmeyi bekler.
Bununla beraber, kültürlerarası iletişim sürecinde birey, algıladığı her davranışı
anlamlandırmak ister ve bunları kendi kültürel ve yaşamsal deneyimlerine dayalı
olarak geliştirdiği kalıplarla karşılaştırarak, ilişkiyi yönlendirme amaçlarını da göz
önünde bulundurarak üstün (ya da çıkarlarına ters düşmeyecek) konum kazanmaya
çalışır. Kültürlerarası iletişim sürecine girilmeden önce o kültürün temel özellikleri
hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışılmasının temel sebebi de herhangi bir nedenle
ilişkiye girilmeye çalışılan kültüre mensup olan bireylerde etkili ve etkin davranışlar
geliştirme çabasıdır.
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Batı ülkelerinde yapılan
uygulamalı
kültürlerarası iletişim
araştırmaları, özellikle
eğitim amaçlı olarak
farklı kültürlerde
yaşamlarını
sürdürenlerin bu
kültürlere “uyumlarını”
ve mesleki anlamda
gereksinim duyulan
“becerileri
kazanmalarını” konu
edinmektedir.
Kültürlerarası İletişim Çalışmalarının Konusu
Günümüzde hem teknolojik gelişmelerin sağladığı olanaklara bağlı olarak
hem de uluslararası ilişkiler bağlamında çeşitli kültürler etkileşimde bulunmaktadır.
Günlük yaşamda ya da çeşitli iş ilişkilerinde insanlar farklı kültürlerden insanlarla
bir araya gelmektedirler. Tüm ilişkiler sonucunda toplumsal sorunlarla ya da yanlış
anlamalarla karşılaşmak mümkün olup, yaşanan sorunlara getirilecek çözümler de
bir o kadar karmaşıklık gösterir.
Kaynak: Kartarı, 2001:12-13.
Kültürlerarası iletişim alanında araştırma yapanlar, çeşitli disiplinlerin
çalışmalarından yararlanarak incelemelerinin kapsamını genişletmekle birlikte
sorgulayıcı bir bakış açısı ile bu alanın sınırlarını çizme yoluna gitmemekte; farklı
kültürlerden insanların görüştükleri, etkileşim kurdukları ve çeşitli ilişkilerde
karşılaştıkları sorunları çözmeye kalkıştıklarında, neler olduğunu anlamayla
ilgilenmektedirler. Farklı ülkelerde yaşayan, öğrenim gören ve çalışan, kısacası o
ülkelerin yaşam koşullarını kısa veya uzun süreli olarak deneyimleyen birey veya
topluluklar bu alanda çalışan araştırmacı ve uygulamacıların ilgi alanlarını
oluşturmaktadırlar. Özellikle günümüzde hızlı iletişim ve enformasyon akışının
gerçekleştiği, iletişimin farklı mekânlarda çeşitli teknolojik gelişmeler sayesinde
olanaklı hâle geldiği (internet, cep telefonu vb.) global ortamda kültürlerarası
iletişimin çalışma alanı, teknolojilerin benimsenilirliği ve kullanılırlığı dolayımında
genişlemektedir.
Sanayileşmiş toplumlarda bireyler birbirleriyle anlık iletişime girmektedirler.
Telekomünikasyon alanında yaşanan gelişime paralel olarak küresel yolculukların
mümkün hâle gelmesiyle birlikte bireyler birbirleriyle sanal ortamlarda görüşme
imkânı bulabilmektedirler. Dünya çapında bilgisayar ağlarının kurulmuş olması ve
uydu aracılığıyla telekonferans olanağının artmasıyla uzaklar yakın olmuştur. Bu
çerçevede 1990’lardan itibaren örgütlerin global stratejiler belirlemeleri,
yapılanmalarında günün şartlarına uygun değişiklikler yapmaları ve yine küresel
ilişkiler bağlamında yeterli donanıma sahip uzmanlar çalıştırmaları önem ve
gereklilik kazanmıştır (Hinner, 1998).
Bu nedenle algılama, klişeleştirme, akültürasyon ve enkültürasyon, kültürel değişme ve modernleşme, göç ve
kültürel kimlik sorunları gibi konular kültürlerarası iletişimin inceleme alanı içine girer. Disiplinlerarası bir özellik
taşıyan kültürlerarası iletişimin amacı, farklı kültürlerden insanlar arasında gerçekleşen iletişimi anlamak ve
açıklamak, iletişim süreçleri ile ilgili tahminlerde bulunmaktır. Bu amaca ulaşmak ancak etkileşim sürecine giren
bireylerin mensup oldukları kültürleri iletişim açısından incelemek ve tanımakla mümkündür. Kültürlerarası
iletişim, yerli ve yabancı kültür sistemlerinin betimlenmesi ve analizinde iletişim bilimleri, kültürel antropoloji,
halkbilimi, etnolojinin; sözlü iletişimin betimlenmesi ve analizinde dilbilimin; farklı kültürlere mensup bireyler
arasındaki iletişimin açıklanmasında kültürlerarası psikolojinin ve kültürlerarası pedagojinin teori ve
yöntemlerinden yararlanılır.
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
FSI’nin eğitmenlerinin
önemle üzerinde
durdukları konu,
kendilerinden farklı
kültürlere mensup
bireylerle nasıl iletişim
kuracakları olmuştur.
Amerika’da kültür
kavramının insan
davranışlarını, inanç
sistemlerini, değerleri
ve ideolojileri, ayrıca
kültürlere özgü kişilik
tiplerini anlayıp
açıklamanın bazı
yollarını gösterebileceği
zaman zaman ileri
sürülmüştür. Bu
yaklaşımın savunucuları
arasında Ruth Benedict
de yer almaktadır.
Uluslar arasında gerçekleşen üretim ve tüketim faaliyetlerinden kaynaklanan
zorunlu ilişkiler, endüstri, ticaret ve uluslararası diplomasiye yönelik olarak
kültürlerin ve kültürlerarası etkileşimlerin incelenmesinin ve tanınmasının
gerekliliğini de ortaya koymaktadır.
Kültürlerarası İletişim Disiplininin Tarihsel Gelişimi
Kültürlerarası iletişim alanındaki ilk çalışmalar, ABD’de nüfusun etnik ve
ırksal bölümleri arasındaki çatışmaları konu edinmiştir. Bununla beraber II. Dünya
Savaşı sonrasında ABD’nin ekonomik, kültürel, politik ve ticari örgütlenmelerinde
dünya lideri konumuna gelmesinin bir sonucu olarak diğer kültürleri tanıma ve bu
kültürlerle etkileşimde bulunmak amacıyla gerekli olan asgari dil becerisini hızlı bir
şekilde kazanma sorunsalı ortaya çıkmıştır. O döneme ilişkin olarak Lederer and
Burdick (1958) oldukça eleştirel olan The Ugly American başlıklı kitaplarında
Amerikan büyükelçilerinin görev aldıkları ülkelerin (Fransa, İtalya, Almanya,
Belçika, Hollanda, Norveç, Türkiye, Japonya, Kore, Tayland, Vietnam ve Endonezya)
ulusal dillerini bilmedikleri; buna karşın Sovyet diplomatik çalışanlarının,
sekreterler ve şoförler de dâhil olmak üzere % 90’ının bulundukları ülkelerin ulusal
dillerini konuştuklarını ifade etmişlerdir. Foreign Service Institute (FSI)’un
çalışmaları arasında bu ihtiyacı karşılamak amacıyla dil becerileri geliştirmek amaçlı
eğitim hizmeti de bulunmaktaydı. FSI, II. Dünya Savaşı sırasında Ordu Dil
Programı’nda görev almış çok sayıda dilbilimci ile anlaşmış ve Modern Dil Kurumu
ile iş birliği yaparak dil çalışmalarına hız vermiştir (Rogers, Hart ve Miike, 2002).
Nitekim kültürlerarası iletişim eğitimi (training) programlarının öncüsü olan E. T.
Hall ve FSI bünyesindeki diğer antropologlar eğitmenlere kültür kavramı
konusunda detaylı stratejiler sunarken, kültürlerle etkileşimde kullanılacak çeşitli
ipuçlarını da vermişlerdir.
Kültürlerarası iletişimin eğitim alanı ABD’li diplomatlarla sınırlı kalmayıp,
uluslararası düzeyde etkinlik gösteren iş adamlarına ve birçok sektör çalışanına
yönelik bir içerikle genişletilmiştir. Dönemin şartlarına ve gereklerine bağlı olarak
geçmişte kültürlerarası iletişim alanında geçmişte yürütülen anekdotlar şeklindeydi
ve ağırlıklı olarak durum betimlemelerine dayalıydı.
Kültürlerarası iletişim paradigmasının kavramsallaşması, 1950’lerin başında
E. T. Hall ve arkadaşlarının Foreign Service Institute (FSI)’de yaptıkları çalışmalarda
şekillenmiştir. Yaşamının ilk yıllarının kültürel olarak çeşitlilik arz eden New
Mexico’da geçmiş olması ve II. Dünya Savaşı’nda Afro-Amerikan alayını komuta
etmesi gibi faktörler Hall’ün çalışmalarına yön vermiştir. Durumu, “diğer kültürlerle
ilgili birçok fikrim, New Mexico’daki Hispanik Amerikalılar ile Latin Amerika,
Navajo’lar, Hopi’ler, Truklular, Batı Akdeniz Arapları ve İranlılar üzerinde yaptığım
doğrudan gözlem ve alan araştırmasının sonuçlarıdır. Belirtmeye gerek bile
olmamakla birlikte, antropologlar çalıştıkları insanlara çok şey borçludurlar, çünkü
onların kültürleri hakkında öğrendikleri ne varsa, kendi kültürlerini anlamlı
kılmaktadır” (1973:x) şeklinde açıklayan Hall’ün yaşadığı kişisel deneyimler,
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Hall, kültürleri mikro
düzeyde inceleyerek
iletişimdeki pratik
etkileşimi ortaya
çıkarmaya çalışmıştır.
kültürlerarası iletişim sorunlarına yönelmesini sağlarken, aynı zamanda akademik
etkiler de bu konuyu araştırmasına öncülük etmiştir. Hall’un, insan davranışının ve
ayrı kültürel sınırlar arasındaki etkileşimlerin incelenmesine yönelik ilk baştaki
yaklaşımları, özgül kategoriler ve ölçümler sağlama girişimleriydi. Bu girişimlerin
sonucunda, içerisine kültürel farklılıkları kolayca tek tek yerleştirebileceğimiz dar
çerçeveli kategorileri tanımlayıp etiketleyebileceğimiz izlenimi ortaya çıktı.
Kültürlerarası iletişim disiplini için başlangıç olarak her ne kadar Edward T. Hall’un 1959 yılında yayımlanan The
Silent Language adlı yapıtı gösterilirse de, Ruth Benedict’in II. Dünya Savaşı sırasında 1943 yılından başlayarak
Amerika Birleşik Devletleri Savaş Enformasyon Dairesi için yürüttüğü antropolojik çalışmalar, yabancı bir kültürün
iletişim davranışlarını anlamaya yönelik ilk araştırmalar olması dolayısıyla, kültürlerarası iletişim disiplini için
başlangıç kabul edilebilir. Japonları anlamak ve Amerikan tarafının fikirlerini onların anlayacağı şekilde aktarmak
amacıyla başlatılan bu çalışmaların sonuçlarını Krizantem ve Kılıç adlı yapıtında yayımlayan Benedict, aynı
zamanda kültürel antropolojiye “uzaktan kültür araştırması” tekniğini de kazandırmıştır.
Kaynak: Kartarı, 2001:30.
E. T. Hall’un Columbia Üniversitesi’nde antropoloji lisansını tamamlaması ve
ardından da FSI’da uygulamalı antropolog olarak çalışması kültürlerarası iletişimi
kavramsallaştırmasında etkili olan akademisyenlerle ilişki kurmasını sağlamıştır.
Farklı kültürlerden insanlar arasında gerçekleşen etkileşimin anlaşılmaya çalışıldığı
karşılaştırmalı kültür çalışmalarına geçerek alana önemli katkıları bulunan Hall’ün
yaklaşımında etkili olan dört temel faktör şöyle sıralanabilir:
Kültürel antropoloji
Dilbilimi (linguistics)
Etholoji (hayvan davranışını inceleyen bilim)
Freudyen psikoanalitik teori
Hall, kültürleri mikro düzeyde inceleyerek iletişimdeki pratik etkileşimi
ortaya çıkarmaya gayret etmiş, kültür çalışmalarını iletişim alanına genişletip
antropoloji ile iletişim çalışmaları arasında bağlantı kurarak niteliksel araştırma
tekniklerinin iletişim çalışmalarında da kullanılmasını sağlamıştır. Kültürel
Antropoloji, Hall’un kültürlerarası iletişim paradigması formasyonunda hem
olumlu hem de olumsuz etkilere neden olmuştur. Columbia Üniversitesi’nde Franz
Boas ve Ruth Benedict’ten etkilenen Hall, The Hidden Dimension başlıklı
çalışmasının “İletişim Olarak Kültür” bölümünde “Burada geliştirilen kavramları
ortaya çıkaran ben değilim. Elli üç yıl önce, Frans Boas, iletişimin, kültürün, daha
doğrusu yaşamın kendisinin esasını oluşturduğuna dair benim de ele aldığım
görüşü kurmuştur.” (1969:1) şeklindeki hareket noktasına vurgu yapmaktadır.
FSI’da Hall’un en çok etkisinde kaldığı meslektaşı, post-doktora eğitimini 1936-
1941 yılları arasında Yale Üniversitesi’nde Edward Sapir ve Benjamin Lee Whorf ile
gerçekleştirmiş bulunan dilbilimci George L. Trager’dir. Bu nedenle Hall, insan
düşüncesi ve anlamlandırmasında dilin etkili olduğunu ifade eden dilbilimsel
relativite kavramını benimsemiştir. Hall’ün biyolojiye merakı ise gençlik yıllarına
dayanmaktadır. Etholoji’ye, özellikle hayvan davranışına yönelik ilgisini, The Hidden
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
“İletişimin bilinçsizlik
seviyesi” Hall ve
meslektaşlarının
çalışmalarına özellikle
sözsüz iletişim
bağlamında yön veren
faktörlerden biri
olmuştur.
Kültürlerarası iletişim
alanında günümüzde
sıkça kullanılan
kavramlara
bakıldığında, bunların
FSI’nın 1951’den 1955’e
değin geçen süredeki
entelektüel ortamının
bir sonucu olduğu
görülür.
Dimension ve Beyond Culture başlıklı kitaplarında sergilemektedir. Aynı zamanda
The Silent Language başlıklı kitabında sunduğu “kültür haritası” da biyoloji
temellidir: “Meslektaşım Trager ve ben, kültürün bio-esaslı olduğu ve kaynağının
(wellsprings) çok sayıda kültür-ötesi eyleme dayandığına dair varsayımımızı
geliştirdik” (Hall, 1973:193). Hall’un zaman (ve kültür) sınıflandırması formal,
informal ve teknik olarak Paul MacLean’ın sürüngen, eklem bacaklılar ve kabuk
değiştirenler beyin teorisi esasına dayanmaktadır (Rogers, Hart and Miike, 2002).
Freudyen psikoanalitik teori konusundaki etkilenimine bakıldığında “iletişimin
bilinçsizlik seviyesi” Hall ve meslektaşlarının çalışmalarına özellikle sözsüz iletişim
bağlamında yön veren faktörlerden biri olmuştur.
Kültürlerarası iletişime katılan tarafların birbirlerinin kültürünü bütünüyle
öğrenmesinin gerekmediğini vurgulayan Hall, zaman ve mekânın algılanması,
jestler, mimikler ve paradil aracılığıyla diğer kültürü anlamanın yolunu göstermiştir.
Hall’ün açtığı bu çığır günümüzde de önemini korumakta ve sözsüz iletişim, vücut
devinimleri (kinesics), mekânın kullanımı (proxemics), sesin dil dışında kullanımı
(paralanguage) ve zamanın kullanımı (chronemics) kategorilerinde ele alınmaktadır
(Kartarı, 2001:31).
Hall, kültürlerarası iletişim paradigmasını oluştururken ne Georg Simmel’in
yabancı teorisinden ne de Charles Darwin’in yüz ifadeleri ile sözsüz iletişim
araştırmasından yararlanmıştır. Hall’ün eserlerinde atıfta bulunulmayan çalışmalar
olmalarına rağmen hepsi günümüzde kültürlerarası iletişimin esasını oluşturan
eserler olarak değerlendirilir. Öyle ki, kültürlerarası iletişim alanında günümüzde
sıkça kullanılan kavramlara bakıldığında, bunların FSI’nın 1951’den 1955’e değin
geçen süredeki entelektüel ortamının sonucu olduğu görülür. Georg Simmel’in
(1908 ve 1921) yabancı kavramı, William Graham Sumner’in (1946/1940)
etnosentrizm kavramı ve Benjamin Lee Whorf’un (1940) dilbilimsel relativite teorisi
ilk akla gelen örnekleri oluşturmaktadır. Bununla beraber, 1951’de kültürlerarası
iletişimin henüz bir adı yoktu, kültür ve iletişim kesişmesinin kavramsallaşması
henüz ortaya çıkmamıştı ve sessiz dil (silent language) olarak yapılan sözsüz iletişim
çalışmasının kültürlerarası iletişimin bir bileşeni olduğu kabul edilmiyordu (Rogers,
Hart and Miike, 2002).
Kohls (1983), kültürlerarası iletişim çalışmalarının tarihsel sürecindeki
anlamlı dönemleri belirlemek amacıyla 1930’lardan 1960’lara kadar olan
gelişmeleri şu şekilde sıralamıştır:
1932- Vermont’ta Uluslararası Yaşamdaki Deneyimler (Experiment in International Living)’in kuruluşu
1946- Amerikan Dış Ticaret Enstitüsü (The American Institute of Foreign Trade)’nün kuruluşu
1955- Hükümete Bağlı Kültürlerarası ve Alan Çalışmaları için Ajanslararası Konferans (Interagency Rountable for Intercultural and Area Studies by the Government)’ın düzenlenmesi
Birçok üniversitede Alan Çalışmaları Merkezleri’nin kurulması
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
1960-1970 dönemi
kültür-iletişim ilişkisinin
tartışıldığı ve farklı
kültürlerde gözlenen
farklı iletişim
davranışlarının ortaya
konulduğu yıllardır.
Kültürlerarası iletişimin
teorik ve metodolojik
yönünün gelişme
gösterdiği 1980’lerde
aynı zamanda
kültürlerarası eğitim
çalışmalarının araştırma
ve üniversite eğitimi
alanına katkılarıda
gözlenir.
Kültürlerarası iletişim çalışmalarının gelişimini etkileyen diğer faktörler ise,
BM ve BM Enformasyon Ajansı’nın kuruluşu, Fullbright Mübadele Programı’nın
geliştirilmesi, Uluslararası Gelişme Ajansı’nın faaliyete geçmesi ile Doğu ve Batı
arasında Teknik ve Kültürel Değişim Merkezi’nin çalışmaları şeklinde sıralanabilir.
ABD’de, 1960’larda “Hippi Devrimi”, 1965’te Sivil Haklar Yasası’nı
destekleyen gösteriler ve 1965’teki Göç Yasası gibi tarihsel gelişmelerin yaşanması
kültürlerarası iletişim alanındaki çalışmaları sayıca artırmıştır. 1961’de Variations in
Value Orientations başlığıyla yayımladıkları çalışma ile Florence Rocwood
Kluckhohn ve Fred L. Strodtbeck, değer yönelimi tartışmaları ile kültürlerarası
iletişim alanına kavramsal katkıda bulunmuşlardır.
1970’ten sonra kültürlerarası iletişim disiplininde hızlı bir gelişme
başlamıştır. Bu dönemde yayımlanan önemli eserler arasında Larry A. Samovar ve
Richard E. Porter’in (1973) Intercultural Communication. A Reader; John Condon ve
Fathi Yousef’in (1975) An Introduction to Intercultural Communication; E. T. Hall’ün
(1977) Beyond Culture başlıklı çalışmaları bulunmaktadır. 1977’de yayım hayatına
başlayan International Journal of Intercultural Relations dergisi ise bu alanda
çalışan araştırmacıların etkileşimlerini sağlamak açısından önemli bir rol
üstlenmiştir. 1970’lerde alanda yürütülen çalışmalar, mevcut enformasyonun ne
kadar karmaşık ve çeşitlenmiş olduğunu göstermektedir.
William S. Havell ve diğer birçok araştırmacı (1975), kültürlerarası iletişimin
bir disiplin, alan ya da çalışma sahası olup olmadığı sorunsalını
önemsememişlerdir. Bu görüşü yıkmayı amaçlayan çalışmalar, 1970’ler ile
1980’lerin başına rastlar. Bununla beraber, Nicassa ve Saral (1978) farklı bir
kültürlerarası paradoks görüşü önererek, kültürlerarası iletişim çalışmalarında
kişilerarası iletişimdeki “kişilik” unsurunun ihmal edildiğini vurgulamışlardır.
1980’den itibaren kültürlerarası iletişim alanında yapılan kapsamlı
çalışmaların sayıca arttığıda gözlenmektedir. Geert Hofstede’nin 1980’de
sonuçlarını Culture’s Consequences: International Differences in Work-Related
Values başlıklı kitabında yayımladığı değer yönelimleri araştırması döneme
damgasını vuran çalışmalar arasında yer alır.
Gudykunst ve Young Yun Kim (1984)’in alana önemli katkılarda bulundukları “Methods for Intercultural
Communication Research” başlıklı çalışmasında hem niteliksel hem de niceliksel tekniklerin kullanıldığı
araştırmalara yer verilmiştir. 1990’lardan itibaren ise bu alanda yapılan araştırmalarda yeniden niteliksel
etnografik tekniklere dönülmüş ve sosyal bilimlerde kullanılan araştırma metotlarının hepsi kullanılır olmuştur.
Kaynak: Jensen, 2006.
ABD’de kültürlerarası iletişim dersleri 1966 yılında Pittsburgh Üniversitesi’nde yer almış ve bu alanda ilk
doktora derecesi 1973 yılında Indiana Üniversitesi’nde verilmiştir. Avrupa’da ise ilk etnografik temelli
kültürlerarası iletişim çalışmaları 1989 yılında Münih Ludwig-Maximilian Üniversitesi’nde başlamıştır.
1980 sonrası dönemde kültürlerarası iletişim araştırma alanının iki esas
gelenek etrafında incelenmesi mümkündür: İşlevselci yaklaşıma dayanan gelenek
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Hofstede’nin modeli
dünyayı sadece günlük
yaşamda kolayca fark
edilen çok basit ve kaba
hatlarıyla
kategorileştirmeye
yönelik bir öneridir.
Kültürlerarası iletişimin,
kişilerarası iletişim
çalışmasının
genişletilmiş hâli olduğu
görüşü, farklılık ilkesine
dayandırılır.
ile postyapısalcı yaklaşıma dayanan gelenek. İşlevselci araştırma geleneği,
“kültürün iletişimi nasıl etkilediğini” tahmin etmeye çalışırken; kültür, etkili bir
iletişimin önündeki engel olarak ifade edilmiştir. İşlevselci araştırma geleneği,
bireylerin gerekli kültürlerarası yeterliliğe sahip olabilmeleri için nitelik kriterlerini
belirlemeye çalışır (Jensen, 2006). Hollandalı yönetim araştırmacısı Geert Hofstede
(1980), Culture’s Consequences başlıklı çalışmasıyla kültürlerarası iletişim alanının
araştırma geleneği oluşumunda önemli yer kazanmıştır. Hofstede, yaptığı kapsamlı
araştırma sonucunda yönetimler ve çalışanlar arasındaki ilişkileri belirlemiştir.
Bu alana önemli katkıları bulunan William B. Gudykunst ve Yun Kim (1984),
Communication with Strangers başlıklı çalışmaları ile kültürlerarası iletişim sürecini
açıklamayı amaçlamışlar ve bu sürecin diyalogsal bir tarzda işlediğini
belirtmişlerdir. Modelleri, kültürlerarası iletişimi, psiko-kültürel, sosyo-kültürel ve
kültürel filtreler bağlamında tanımlamış ve yabancıların filtrelerini anlamadan
onların davranışlarının doğru olarak yorumlanamayacağını veya tahmin
edilemeyeceğini (aktaran Jensen, 2006) ifade etmişlerdir. Postyapısalcı yaklaşımla
ilişkili olarak bu model, güç yönünü eksik bırakır. Model, sosyal farklılıklar
üzerinden düşünmenin olanaklı olduğunu belirtmekle birlikte, ulusal kültürlerle
kategorize etmenin her iletişim sürecinde çok etkili ve baskın olduğu olasılığını göz
önünde bulundurmaz.
Kültürlerarası iletişim üzerine yapılan çağdaş araştırmalara bakıldığında
“kişilerarası sürecin doğası”na yoğunlaştıkları gözlenmektedir. Kişilerarası süreci
açıklamak amacıyla tercih edilen kavramlar, kültürlerarası bağlamda da
“etkileşim”i analiz etmek için kullanılmışlardır. Bu kavram ve kuramlar arasında
Pearce ve arkadaşlarının (1976) “Anlamın Koordine Edilmiş Yönetimi”, Cushman ve
Whiting’in (1977) “Kurallarla Yönetilme Perspektifi” ve Delia’nın (1977) “Yapısalcı
Yaklaşımı” sıralanabilir.
Kültürlerarası iletişim çalışmalarının inceleme alanına bakıldığında
kültürlerarası olmalarının dışında uluslararası, ırklar arası, etnik gruplar arası,
altkültürlerin kültür(ler)le arasındaki ilişki bağlamında çok boyutlu olduğu gözlenir.
Gudykunst, kültürlerarası iletişim alanını “etkileşimsel-benzeşik” ve “dolayımlı-
kişilerarası” boyutlarda ele alarak dörde ayırır:
1. Kültürlerarası iletişim 2. Karşıt-kültürel iletişim 3. Uluslararası iletişim 4. Karşılaştırmalı kitle iletişimi
Bununla beraber, kültürlerarası iletişim Gudykunst’a göre, hem etkileşimsel
hem de kişilerarası nitelik taşır. Böylelikle bu alan, kültürlerarası, ırklararası ve
etnik gruplararası iletişimi içerir (aktaran Kartarı, 2001:33).
Kültürlerarası iletişim kuramları oluşturulurken, geçici ikamet (sojourn),
kültürleşme ve yeniliklerin yayılması çalışmalarından oldukça yararlanılmıştır.
Bunun yanı sıra akültürasyon süreçleri ve kültürlerarası karşılaşmanın iletişimsel
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
İletişim sürecinde kişi,
eylemi simge biçiminde
başlatır. Simgeler ise
toplumdan topluma
değişen kültürel
anlamlar taşır.
İletişim sürecinde
ortaya çıkan farklılıklar,
kültürlerarası iletişimde
anlaşılmama veya yanlış
anlaşılma ya da yanlış
anlama/yorumlama gibi
sorunları beraberinde
getirir.
yönüne odaklanılmıştır. ABD’de önceleri kültürlerarası iletişim, “karşıt
kültürlerarasılık” (cross-cultural) ve “intercultural” olarak adlandırılırken;
günümüzde “cross-cultural” kavramı, çok kültürlü toplumlarda yapılan
karşılaştırmalı çalışmaları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
KİŞİLERARASI VE KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM BAĞI
Birey, bir toplum içinde yaşamını sürmekle beraber tüm pratiklerini
gerçekleştirirken sıklıkla kişilerarası iletişim süreçlerine başvurur. Kişinin günlük
yaşamı bir dizi kural çerçevesinde şekillenir. Her toplumda bireyler kendilerine
uygun davranışları öğrenir ve bu davranışları toplumun diğer fertlerinin de
gerçekleştirmesi gerektiğini düşünürler. İletişim, amaçlı etkileşimdir. Karşılıklı
ilişkilerde bireylerin birbirlerinin amaçlarını yanlış anlamaları ciddi sıkıntılar
doğurur. Ancak ilişkileri belirleyen en önemli unsur da kültürdür. Kişilerarası
iletişim süreçleri benzerlik göstermekle birlikte kültürden kültüre farklılıklar da
gösterir. İlişkilerde bireylerin amaç, istek, duygu ve düşüncelerini ifade ediş
biçimleri toplumun kendi içinde kültürel olarak benzerlik taşımakla birlikte; her
kültürde aynı anlamlandırmaların yapılması çoğu zaman mümkün olmamaktadır.
Her toplumda, iletişimsel açıdan gündelik yaşamda belirli durumları ifade
etmek üzere kullanılan –o topluma özgü– dilsel davranış modelleri bulunur.
Görüşmeyi başlatırken, karşıdakine hitap ederken veya birisini övmek için âdeta
toplumsal bir norm hâline gelen dilsel davranış kalıplarından yararlanılır. Bir başka
ifadeyle her toplumda sosyal yaşamın iletişim rutinleri bulunmaktadır. Bu dilsel
kullanımlar genellikle toplumun çeşitli kesimlerinde iletişimde bulunulan bireylerin
yaş, cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi, statüsü gibi faktörlerin yanı sıra iletişimde
bulunulan kişilerin birbirleriyle ilişki düzeylerine, samimiyet derecelerine ve
toplumsal rollerine göre farklılık gösterir. Benzer durum ve koşullarda kullanılan
dilsel yapılar, sergilenen tutum ve davranışlar, toplumdan topluma, kültürden
kültüre önemli farklılıklar gösterebilir. Hatta aynı kültüre mensup toplum
kesimlerinin iletişim davranışlarında bile, yetişmiş oldukları kentsel ve kırsal çevreye
göre farklılıklar olabilir (Kartarı, 2001:112).
İnsanlar arası ilişkilerin gelişmesinde selamlaşmanın tartışmasız özel bir yeri vardır. İletişim çoğu kez selamla başlar ve yine bir veda selamıyla sona erer. Bu nedenle selamlaşmayı iletişimin ön ve son sözü olarak değerlendirmek abartılı bir yaklaşım olmasa gerek. Selamlaşmanın kültür içi iletişimdeki merkezî konumu, kültürlerarası iletişim için de geçerlidir. Her dil ve kültürde o dil ve kültürü biçimlendiren değer yargılarının, gelenek ve göreneklerin belirlediği standartlaşmış selam şekilleri vardır. Bireyler dilin sunduğu alternatif selam türlerinden kendilerince uygun gördükleri ve karşısındaki kişi ya da kişilerin de uygun göreceğini varsaydıkları birini veya bir kaçını, iletişim zamanını, mekânını ve ortamını da dikkate alarak kullanırlar. İletişimin gerçekleştiği zaman dilimine bağlı olarak söylenilen selamlar olduğu gibi, günün her saatinde, zamandan bağımsız olarak
Bir
eyse
l Et
kin
lik
•Kültürlerarası iletişim çalışmalarının tarihsel süreç içerisinde geçirdiği dönüşümlerin toplumsal yaşam pratiklerinde yaşanan değişikliklerle bir bağı olabilir mi? Neden?
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aslında kültürlerarası
etkileşim, gençlerin
tercihlerini bireysel
olarak yaptıkları
izlenimi uyandırarak,
katı kurallar yerine
kendi kurallarını
koydukları bir yaşam
biçimi sunması
açısından çekici ve
tercih edilir olmaktadır.
kullanılabilen selam ifadeleri de vardır. Bu, hemen her dil ve kültür için geçerli bir durumdur. Türkçe’deki “günaydın/iyi sabahlar”, “iyi günler”, “iyi akşamlar” ve “iyi geceler” gibi günün vaktine göre kullanılan selam türleri, Almanca’da sırasıyla “guten Morgen”, “guten Tag”, “guten Abend” ve “guten Nacht” sözcükleriyle karşılanır.
Kaynak: Yeşil, 2009:105.
Belirgin bir yaş veya toplumsal statü farklılığı dışında birbirlerini tanımayan,
yeni tanışan ya da ilişkileri resmî düzeyde olanların karşılıklı olarak “siz” diye hitap
etmeleri, bir nezaket kuralıdır. Kültürlerarası iletişim ortamlarında da bireyler
çoğunlukla bu genel kabulden hareket ederler. Bununla beraber iletişimde
bulunanların iletişimin gerçekleştiği ortam ile sosyal normlara duyarlı olmaları
gerekir. İletişime sürecinde yer alan bireyler karşı tarafın iletişim davranışlarını
bilmedikleri sürece, söylenilen ifadeleri, gösterilen tutum ve davranışları kendi
kültürel normlarına göre anlamlandıracaklardır. Bu durumda iletişim çatışmalarının
yaşanma olasılığı yüksektir.
Teknolojinin yakın takipçisi ve birebir kullanıcısı olan gençler kültürlerarası
etkileşimleri yoğun biçimde yaşamaktadırlar. Bu da hangi toplumsal yapının
temsilcisi olursa olsun gençlerin evrensel düzeyde benzer yaşam tarzı, yemek yeme
veya müzik dinleme alışkanlıklarına sahip olmalarına neden olmaktadır.
Uluslararası etkileşimler, özellikle de iş dünyasındaki kültürlerarası
karşılaşmalar takım elbise, farklı dillerde basılmış iş kartları ve el sıkışma ritüelini
normal bir tutum hâline getirmiştir (Yeşil, 2009:105). Öyle ki, konuşulan dil de
konuşulmayan diller (beden dili) de iletişimin önemli birer parçasıdır. Bir hareket,
işaret, renk, cisim veya davranış biçimi aslında konuşulmayan, ama karşı tarafa
mesajlar ileten bir dildir (Mutlu, 1999).
Kaynak: Mutlu, 1999.
Tutum ve değerler ile geliştirilen normlar, toplumlarda bireyler tarafından
içsellestirilen, paylaşılan ve düzen sağlayan önemli unsurlardır. Değerler, kültürü
etkiler ve kültürden etkilenir. Bir toplumun değerleri, aynı zamanda yazılı kanun ve
kurallarını da belirler. Toplumun olay ve durumlara bakışı da bu süreçten etkilenir.
Toplumlar arasındaki değer farklılıkları, ilişkileri önemli derecede etkiler. Kimi
zaman, etkileşimlerde bu değerler göz önünde bulundurulur, kimi zaman da orta
yol bulunmaya çalışılır. İnsanları “iyi” veya “kötü”; davranışlarını da “doğru” ya da
Örn
ek
•Kültürlere has çeşitli hareketler gerçekte pek çok anlamı bir arada barındırır. Örneğin, baş ve işaret parmakları ile yapılan bir “0” hareketi, Amerikalılarca “mükemmel”, Japonlarca “para”, Fransızlar tarafından “değersiz, sıfır” olarak değerlendirilirken; Brezilya’da çok kaba bir hareket olarak algılanır. Selamlaşma, göz teması, bireyler arasındaki duruş mesafesi toplumlarda farklı anlamlandırılabilmektedir. Örneğin, Orta Doğu ve Akdeniz kültüründe insanlar birbirlerine dokunarak, yakın mesafede konuşma ve görüşmeyi gayet normal karşılarken; Amerikalılar bu duruma pek sıcak bakmamaktadırlar. Duruş mesafelerine dikkat edilmemesi, taraflar arasında huzursuzluk ve yanlış anlaşılma gibi birçok sorunu beraberinde getirmektedir.
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Toplumlar arasındaki
değer farklılıkları,
ilişkileri önemli
derecede etkiler. Kimi
zaman etkileşimlerde
bu değerler göz önünde
bulundurulur, kimi
zaman da orta yol
bulunmaya çalışılır.
“yanlış” olarak değerlendirmek kültürel bakışa göre değişecektir. Bu bağlamda
toplumsal davranış biçimleri kalıpsal olarak öğrenilir ve yaygın olarak kullanılır.
Etkileşimde bulunan tüm toplumlar da birbirlerinin davranış kalıplarını, değer
yargılarını ve değerlendirmelerini bilir, anlamlandırmaya çalışır ve o çerçevede
davranış geliştirme yoluna giderler. Birbirlerinin kültürlerini tanımayan bireylerin
etkileşimlerinde gözlemci olmaları, etkili iletişim sürecine girme çabalarının bir
nedenidir.
Toplumların/kültürlerin birbirleriyle etkileşimlerinde şu etmenler önemlidir:
Kültürel değerler
Genel olarak sergilenmesi beklenen davranışlar
Gelenekler
Toplum tarafından rahatsız edici olarak nitelendirilen hareketler
Anlatım ve konuşma tarzı
Eğitim sistemleri
Yaşam standartları vb.
Bireyin değer yargıları, davranışları, normları ve olay, durum ve koşulları
değerlendirme biçimleri de genel olarak içinde yaşadığı toplumun kültürel
özelliklerinden etkilenir (Hofstede, 2011). Kültür, insan davranışları, mimikler ve
konuşma biçimleri üzerinde önemli rol oynar. Kültürler arasında bu nedenle
algılama ve yorumlama farklılıkları açığa çıkacaktır.
Örn
ek
•Birçok kültürde ana yemekten önce çorba veya salata yenmesi âdettir. Yemek yerken çatal ve bıçak kullanılır. Tabaktaki bütün yemeklerin bitirilmesi, yemeğin beğenildiğini göstermek açısından önemlidir. Ağızda bir lokma varken konuşulmaması önemli bir nezaket kuralıdır.
Tart
ışm
a •Kültürlerarası iletişim süreçlerinde farklılaşan kişilerarası etkileşim biçimleri ne tür etki açığa çıkarmaktadır? Örneklerle ele alınız.
•Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “tartışma forumu” bölümünde paylaşabilirsiniz.
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Öze
t •Ulaşım ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi, insan, sermaye, kurum, mal
ve hizmetlerin ülke sınırlarını aşacak biçimde dolaşımını kolaylaştırmaktadır. Farklı kültürlerden bireyler çeşitli nedenlerle etkileşimde bulunmakta, tüm dünyayı etkileyecek kararları birlikte almaktadır. Bütün bu etkileşimler, geniş bir iletişim ağının kurulmasını sağlamış, toplumların yaşantısına çok kültürlü bir özellik katmıştır.
•Kültürlerarası iletişim olgusunun anlamlandırılmasının öncesinde kültüre ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulunmak gerekmektedir. Çeşitli kültürel süreçler, kültürlerin birbiriyle etkileşimleri açısından önem taşır. Her kültürel sistem, toplumsallaşmayı belirleyici rol oynar. Kültürlerarası iletişim sürecinde özellikle yüz yüze iletişimde sesin kullanılışı, tonlama, kavramların anlamlandırılması, etkileşim sırasında verilen tepkiler ile bulunulan mekân ile mekânın örgütlenişinde yer alan araçların kullanımı farklılıklar gösterir.
•Kültürlerarası iletişim alanındaki ilk çalışmalar, ABD’de nüfusun etnik ve ırksal bölümleri arasındaki çatışmaları konu edinmiştir. Bununla beraber II. Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin ekonomik, kültürel, politik ve ticari örgütlenmelerinde dünya lideri konumuna gelmesinin bir sonucu olarak diğer kültürleri tanıma ve bu kültürlerle etkileşimde bulunmak amacıyla gerekli olan asgari dil becerisini hızlı bir şekilde kazanma sorunsalı ortaya çıkmıştır.
•Kültürlerarası iletişim paradigmasının kavramsallaşması, 1950’lerin başında E. T. Hall ve arkadaşlarının Foreign Service Institute (FSI)’de yaptıkları çalışmalarda şekillenmiştir. 1970’ten sonra kültürlerarası iletişim disiplininde hızlı bir gelişme başlamıştır. 1980’den itibaren kültürlerarası iletişim alanında yapılan kapsamlı çalışmaların sayıca da arttığı gözlenmektedir. 1980 sonrası dönemde kültürlerarası iletişim araştırma alanın iki esas gelenek etrafında incelenmesi mümkündür: İşlevselci yaklaşıma dayanan gelenek ile postyapısalcı yaklaşıma dayanan gelenek.
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ulaşım ve teknolojinin kültürlerarası etkileşimde sağladığı olanaklardan biri değildir?
a) İnsan, sermaye, kurum, mal ve hizmetler ülke sınırını aşacak biçimde dolaşabilir. b) Tüm dünyada etkileşim kolaylaşır ve olanaklı hâle gelir. c) Uluslararası ilişkiler âdeta zorunlu hâle gelir. d) Geniş bir iletişim ağının oluşması sağlanır. e) İlişkiler sürekli tesadüfiliğe dayanarak kurulur.
2. Aşağıdakilerden hangisi kültürün özellikleri arasında yer almaz?
a) Belli bir toplumun bir dizi sosyal süreç hâline gelmesi, kültürle anlam kazanır. b) Kültür, öğrenilir ve tarihîdir. c) Kültür, süreklilik taşır. d) Kültür, değişmez durağandır. e) Kültür, toplumsal bir olgudur ve idealleştirilmiş kurallar sistemidir.
3. Belli bir toplumda, dıştan içe doğru ya da içten dışa doğru, maddi ve manevi ögelerin sürekli olarak yayılmasına ne ad verilir?
a) Kültür şoku b) Kültürel yayılma c) Kültür karmaşası d) Kültürel gecikme e) Kültürel yozlaşma
4. “…………….., insanoğlunun kendi kültüründen öğrendiklerinin tümü; ……………., insanın
başka toplumlardan öğrendikleri veya bir toplumun diğerinden aldığı, edindiği ögeler ve
farklı toplumların karşılıklı olarak birbirlerinden etkilenmesidir.”
Cümlede boş bırakılan yerlere uygun gelen kavramlar aşağıdakilerden hangisidir? a) Kültürleme - kültürleşme b) Kültürel gecikme - kültürlenme c) Kültür şoku - zorla kültürleme d) Kültürel özümseme - kültürel yozlaşma e) Kültürel değişme - kültür değişmesi
5. Aşağıdakilerden hangisi kültürlerarası iletişimin inceleme alanına girmez? a) Klişeleştirme b) Akültürasyon c) Özendirme d) Enkültürasyon e) Kültürel değişme
6. Aşağıdakilerden hangisi E. T. Hall’ın yaklaşımında etkili olan faktörlerden biri değildir? a) Kültürel antropoloji b) Fizik antropoloji c) Dilbilimi d) Etholoji e) Freudyen psikanalitik teori
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
7. “Yabancı” teorisini geliştiren bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir? a) Geert Hofstede b) John Condon c) William Graham Sumner d) Sigmund Freud e) Georg Simmel
8. 1977’de yayım hayatına başlayan ve kültürlerarası iletişim alanında çalışanların etkileşimlerini sağlayan dergi aşağıdakilerden hangisidir?
a) International Journal of Intercultural Relations b) Journal of Intercultural Communication c) Journal of Intercultural Analysis d) International Journal of Croscultural Analysis e) Journal of Intercultural Sciences
9. ABD’de kültürlerarası iletişim alanında ilk doktora derecesi hangi yıl verilmiştir?
a) 1957 b) 1968 c) 1973 d) 1981 e) 1993
10. Aşağıdaki kavram-kişi eşleştirmesinden hangisi doğrudur? a) Cushman – Koordineli Yaşam Skalası b) Pearce – Ceza ile Yönetilme Psikolojisi c) Whiting – Anlam İnşası d) Delia – Yapısalcı Yaklaşım e) Pavlot – İletişimsel Kurgu Sıralaması
Cevap Anahtarı:
1.E, 2.D, 3.B, 4.A, 5.C, 6.B, 7.E, 8.A, 9.C, 10.D
Kültürlerarası İletişim: Tanım ve İşleyiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Benedict, R. (1998). Kültür Örüntüleri. çev. Mustafa Topal. Ankara: Öteki. Güvenç, B. (1991). İnsan ve Kültür. İstanbul: Remzi. Hall, E. T. (1973). The Silent Language. NY: Doubleday Anchor Book. Hall, E. T. (1969). The Hidden Dimension. NY: Doubleday Anchor Book. Hinner, M. B. (1998) “The Importance of Intercultural Communication in Globalized World”,
http://64.233.183.104/search?q=cache:pCp-yTZqJjYJ:www.wiwi.tu-freiberg.de/englisch/downloads/Global.PDF+%22intercultural+communication%22%2B+PDF&hl=tr&gl=tr&ct=clnk&cd=3. [Erişim Tarihi: 28.08.2006].
Hofstede, G. “The Trouble with Cultural Diversity”, http://www.geerthofstede.nl. [Erişim Tarihi: 24.08.2011].
Jensen, I. “The Practice of Intercultural Communication –Reflections for Professionals in Cultural Meetings”, http://64.233.183.104/search?q=cache:oEnrjJB9LkQJ:www.immi.se/intercultural/nr6/jensen.pdf+%22intercultural+communication%22%2B+PDF&hl=tr&gl=tr&ct=clnk&cd=2. [Erişim Tarihi: 28.08.2006].
Kartarı, A. (2001). Farklılıklarla Yaşamak: Kültürlerarası İletişim. Ankara: Ürün. Mutlu, E. C. (1999). Uluslararası İşletmecilik. İstanbul: Beta. Rogers, E. M., Hart, W. B. And Miike, Y., (2002), “Edward T. Hall and The History of Intercultural
Communication: The United States and Japan”, Keio Communication Review, No. 24. http://www.mediacom.keio.ac.jp/publication/pdf2002/review2472.pdf. [Erişim Tarihi: 22.08.2006].
Tezcan, M. (1996). Kültürel Antropoloji. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları.
Tomlinson, J. (2004). Küreselleşme ve Kültür. çev. Arzu Eker. İstanbul: Ayrıntı. Yeşil, S. (2009). “Kültürel Farklılıkların Yönetimi ve Alternatif Bir Strateji: Kültürel Zeka”. KMU İİBF
Dergisi. Yıl: 11. Sayı 16. s.100-131.
BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR
Baumann, G. (2006). Çokkültürlülük Bilmecesi. çev. Işıl Demirakın. Ankara: Dost. Benedict, R. (1998). Kültür Örüntüleri. çev. Mustafa Topal. Ankara: Öteki. Dodd, C. H. (1977). Perspectives on Cross-Cultural Communication. Iowa: Kendall/Hunt Publishing
Company. Emiroğlu, K. ve Aydın, S. (2003). Antropoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat.