16
KONUŞ Kİ GÖREYİM SENİ Radyo Oyunu Uyarlamaları I Behçet Necatigil (İstanbul, 16 Nisan 1916-13 Aralık 1979) İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdi (1940), Kars Lisesi’nde başladığı edebiyat öğretmen- liğini İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde (Aralık 1960-Ekim 1972) sona erdirdi. İlk şiiri “Gece ve Yas”, lisede öğrenciyken Varlık dergisinde çıktı (1 Ekim 1935). Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nde kendisi için şunları yazmıştı: Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın; birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.” Şiirleri şu kitaplarda toplandı: Kapalı Çarşı (1945), Çevre (1951; 1960), Evler (1953; 1968), Eski Toprak (1956 [1957 Yeditepe Şiir Armağanı]; 1965), Arada (1958), Dar Çağ (1960), Yaz Dönemi (1963 [1964 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü]; 1968), Divançe (1965), İki Başına Yürümek (1968), En/Cam (1970), Zebra (1973), Kareler Aklar (1975), Sevgilerde (1976; kendi seçtiği şiirler), Beyler (1978), Söyleriz (1980; haz. Kâmuran Şipal). Radyo oyunlarını Yıldızlara Bakmak (1965), Gece Aşevi (1967), Üç Turunçlar (1970), Pencere (1975) kitaplarında bir araya getirdi. Poetikasını içeren kimi yazılarını Bile/Yazdı (1979) adıyla kitaplaştırdı. Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (1960), Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1971) ve 100 Soruda Mitologya (1969) gibi, kendi deyişiyle “öğretmenlik mesleğine ilişkin, ek çalışmalar” da yaptı. Ayrıca, şiir (Fener, Gece ve Yıldızlar, Borchert; Şarkılar Kitabı, Heine), öykü (Gençlik Güzel Şey, Hesse), roman (Sis, Unamuno; Malte Laurids Brigge’nin Notları, Rilke; Venedik’te Ölüm, Mann; Açlık, Hamsun; Kör Baykuş, Hidâyet), oyun (Kapıların Dışında, Borc- hert) ve inceleme-araştırma (Türk Halk Kitapları [Mukayeseli Masal Bilgisine Bir İlave], Spies; Küçük Mitologya Sözlüğü, Hitbrunner) çevirileriyle de çeviri edebiya- tımızı zenginleştirdi. Bütün Eserleri, Ali Tanyeri ve Hilmi Yavuz’un notlarıyla yayımlandı (Cem Yayınevi, 1981-1985, yedi cilt; Mektuplar: 1000 Tane Yayınları, 1989). 1980 yılında ailesi tarafından Necatigil Şiir Ödülü kuruldu. 1994’te YKY Necatigil’in bütün yapıtlarını yeniden yayımlamaya başladı: Şiirler 1948-1972 (1994; Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, İki Başına Yürümek, En/Cam, Zeb- ra), Şiirler 1938 -1958 (1995; Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada), Er- tuğrul Faciası (1995; radyo oyunu, ilk basım), Şiirler 1972-1979 (1996; Kareler Aklar, Beyler, Söyleriz, kitaplarına girmemiş şiirleri), Bile/Yazdı (1997), Radyo Oyunları (1997), Serin Mavi (1999; eşine yazdığı mektuplar, 2017; karşılıklı mektuplaşmalar), Düzyazılar 1 (1999; yazılar), Düzyazılar 2 (1999; konuşmalar, konferanslar), Mektuplar (2001; genişletilmiş basım), Şiirler (2002), Eski Sokak - Doğan Kardeş Seçme Şiirler (2008), Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca – Kendi Se- sinden Şiirler (2012), Bütün Eserleri (2013), Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (2016), Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (2016), Küçük Muharrir (2017), Mitologya (2017), Küçük Mitologya Sözlüğü (2017), Dar Bir Çember İçinde (2018; Kâmuran Şipal ile karşılıklı mektuplaşmalar), Vaktin Zulmüne Karşı Yazmak – Düzyazılar 3 (2019; ya- zılar, söyleşiler).

KONUŞ Kİ GÖREYİM SENİ Radyo Oyunu Uyarlamaları I · KONUŞ Kİ GÖREYİM SENİ Radyo Oyunu Uyarlamaları I Behçet Necatigil (İstanbul, 16 Nisan 1916-13 Aralık 1979) İstanbul

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

KONUŞ Kİ GÖREYİM SENİRadyo Oyunu Uyarlamaları I

Behçet Necatigil (İstanbul, 16 Nisan 1916-13 Aralık 1979) İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdi (1940), Kars Lisesi’nde başladığı edebiyat öğretmen-liğini İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde (Aralık 1960-Ekim 1972) sona erdirdi. İlk şiiri “Gece ve Yas”, lisede öğrenciyken Varlık dergisinde çıktı (1 Ekim 1935). Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nde kendisi için şunları yazmıştı: “Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın; birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.”

Şiirleri şu kitaplarda toplandı: Kapalı Çarşı (1945), Çevre (1951; 1960), Evler (1953; 1968), Eski Toprak (1956 [1957 Yeditepe Şiir Armağanı]; 1965), Arada (1958), Dar Çağ (1960), Yaz Dönemi (1963 [1964 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü]; 1968), Divançe (1965), İki Başına Yürümek (1968), En/Cam (1970), Zebra (1973), Kareler Aklar (1975), Sevgilerde (1976; kendi seçtiği şiirler), Beyler (1978), Söyleriz (1980; haz. Kâmuran Şipal). Radyo oyunlarını Yıldızlara Bakmak (1965), Gece Aşevi (1967), Üç Turunçlar (1970), Pencere (1975) kitaplarında bir araya getirdi. Poetikasını içeren kimi yazılarını Bile/Yazdı (1979) adıyla kitaplaştırdı. Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (1960), Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1971) ve 100 Soruda Mitologya (1969) gibi, kendi deyişiyle “öğretmenlik mesleğine ilişkin, ek çalışmalar” da yaptı. Ayrıca, şiir (Fener, Gece ve Yıldızlar, Borchert; Şarkılar Kitabı, Heine), öykü (Gençlik Güzel Şey, Hesse), roman (Sis, Unamuno; Malte Laurids Brigge’nin Notları, Rilke; Venedik’te Ölüm, Mann; Açlık, Hamsun; Kör Baykuş, Hidâyet), oyun (Kapıların Dışında, Borc-hert) ve inceleme-araştırma (Türk Halk Kitapları [Mukayeseli Masal Bilgisine Bir İlave], Spies; Küçük Mitologya Sözlüğü, Hitbrunner) çevirileriyle de çeviri edebiya-tımızı zenginleştirdi.

Bütün Eserleri, Ali Tanyeri ve Hilmi Yavuz’un notlarıyla yayımlandı (Cem Yayınevi, 1981-1985, yedi cilt; Mektuplar: 1000 Tane Yayınları, 1989).

1980 yılında ailesi tarafından Necatigil Şiir Ödülü kuruldu.

1994’te YKY Necatigil’in bütün yapıtlarını yeniden yayımlamaya başladı: Şiirler 1948 -1972 (1994; Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, İki Başına Yürümek, En/Cam, Zeb-ra), Şiirler 1938 -1958 (1995; Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada), Er-tuğrul Faciası (1995; radyo oyunu, ilk basım), Şiirler 1972 -1979 (1996; Kareler Aklar, Beyler, Söyleriz, kitaplarına girmemiş şiirleri), Bile/Yazdı (1997), Radyo Oyunları (1997), Serin Mavi (1999; eşine yazdığı mektuplar, 2017; karşılıklı mektuplaşmalar), Düzyazılar 1 (1999; yazılar), Düzyazılar 2 (1999; konuşmalar, konferanslar), Mektuplar (2001; genişletilmiş basım), Şiirler (2002), Eski Sokak - Doğan Kardeş Seçme Şiirler (2008), Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca – Kendi Se-sinden Şiirler (2012), Bütün Eserleri (2013), Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (2016), Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (2016), Küçük Muharrir (2017), Mitologya (2017), Küçük Mitologya Sözlüğü (2017), Dar Bir Çember İçinde (2018; Kâmuran Şipal ile karşılıklı mektuplaşmalar), Vaktin Zulmüne Karşı Yazmak – Düzyazılar 3 (2019; ya-zılar, söyleşiler).

Behçet Necatigil’inYKY’deki kitapları:

Şiirler 1948-1972 (1994)Ertuğrul Faciası (radyo oyunu; 1995)

Şiirler 1938-1958 (1995)Şiirler 1972-1979 (1996)Bile/Yazdı (poetika; 1997)

Radyo Oyunları (1997)Serin Mavi (eşine yazdığı mektuplar; 1999,

karşılıklı mektuplaşmalar; 2017)Düzyazılar 1 (yazılar; 1999)

Düzyazılar 2 (konuşmalar, konferanslar; 1999)Mektuplar (2001)

Şiirler (2002)Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca-Kendi Sesinden Şiirler (2012)

Bütün Eserleri – Delta dizisi (2013)Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (2016)Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (2016)

Küçük Muharrir (2017)Mitologya (2017)

Küçük Mitologya Sözlüğü (2017)Dar Bir Çember İçinde

(Kâmuran Şipal ile karşılıklı mektuplaşmalar; 2018)Vaktin Zulmüne Karşı Yazmak – Düzyazılar III (2019)

Konuş ki Göreyim Seni – Radyo Oyunu Uyarlamaları I (2019)

Doğan Kardeş:Eski Sokak-Seçme Şiirler (2008)

BEHÇET NECATİGİL

Konuş ki Göreyim SeniRadyo Oyunu Uyarlamaları I

Yapı Kredi Yayınları - 5387Edebiyat - 1537

Konuş ki Göreyim Seni - Radyo Oyunu Uyarlamaları I / Behçet Necatigil

Kitap editörü: Serenad DemirhanDüzelti: Çetin Şan

Kapak tasarımı: Nahide Dikel Sayfa tasarımı: Mehmet UluselGrafik uygulama: İlknur Efe

Baskı: Elma Basım Yayın İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.Tevfikbey Mah. Halkalı Cad. No: 162/7 Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (0 212) 697 30 30Sertifika No: 12058

1. baskı: İstanbul, Haziran 2019ISBN 978-975-08-4509-3

© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş., 2018Sertifika No: 12334

Bütün yayın hakları saklıdır.Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında

yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul

Telefon: (0212) 252 47 00 Faks: (0212) 293 07 23http://www.ykykultur.com.tr

e-posta: [email protected]İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr

Yapı Kredi Kültür Sanat YayıncılıkPEN International Publishers Circle üyesidir.

İçindekiler

Önsöz / Ayşe Sarısayın • 7

Musullu Süleyman • 11Melikşah ile Güllühan • 73

Vatan Yahut Silistre • 97Recep Ağa’nın Kızı • 125

Şâpur Çelebi • 137Kerem ile Aslı • 153

Zehra • 173Tayyarzâde • 223Hâtem Tâî • 269

Haydut Montari • 295Cinayetlerdeki Sırlar • 357

Bir Genç Kızın Çektikleri • 413

Sözlükçe • 519

Önsöz

Bu kitapta Behçet Necatigil’in 1966 - 1977 yılları arasında radyoda yayınlanan on iki oyunu yer alıyor. Genellikle altı ya da on iki gün süren “Arkası Yarın” programı ile tek bölümlük “Pazar Oyunu” ve “Radyo Tiyatrosu” programları için hazırladığı oyunların arasında geçmiş edebiyatımızın önemli isimlerinden Ahmet Mithat Efendi, Fatma Aliye, Aziz Efendi ya da Nâbizâde Nâzım gibi yazarlardan uyarladığı eserlerin yanı sıra Kerem ile Aslı, Melikşah ile Güllühan, Tayyarzâde vb. halk hikâyelerinden radyofonize ettikleri de var.

Radyo oyununu şiire en yakın tür olarak gören Necatigil, iyi kurulmuş, diyalogları iyi ayarlanmış radyo oyununun, bir şiir yo-rumu olduğunu söyler. Bu alana 60’lı yıllarda başlayan ilgisi gitgide yoğunlaşarak devam eder, radyo oyunlarının ülkemizde de geliş-mesi, modern edebiyatın bağımsız bir kolu olarak kabul görmesi için çaba harcar. Bu amaca yönelik olarak radyo oyunlarının kitap-laştırılması gerektiğine inanır, bunun için ısrar eder ve önerilerde bulunur: “Artık bizde de yerli çeviri seçme radyo oyunları, Millî Eğitim Bakanlığı’nın ‘Modern Tiyatro Eserleri’ dizisinde olduğu gibi, birer ikişer formalık kitaplar halinde, peş peşe bastırılmalıdır. 1940-1964 arası, yüze yakın piyesten bir tiyatro kitaplığı oluşturmuş bu ‘modern tiyatro eserleri’ çevirilerinin, Türk tiyatrosunu çağdaş Batı düzeyine çıkarmaktaki olumlu katkıları inkâr edilemez. Onun gibi, elde basılı metin bulunmadıkça Türk radyo oyun yazarlığı gelişemez. TRT’de bir de Basılı Yayınlar Müdürlüğü olduğuna göre, seçme radyo oyunlarının basım işi, bu müdürlüğe düşer, ya da Kültür Bakanlığı’na. İyi oyunlar, örnek oyunlar bastırılmalı, satışa çıkarılmalıdır. Radyonun televizyondan ayrı, hattâ üstün bir yeri ve görevi olduğu kabul edilirse, böyle bir girişim kesinlikle gereklidir.”

Radyo oyunlarına verdiği önem, o yıllarda Alman Türkologlar Annemarie Schimmel ve H. W. Brands’la yazışmalarında da karşımı-za çıkıyor. Mektuplarında hem telif oyunlarından hem de Almanca-dan çevirdiği oyunlardan sıklıkla söz ediyor; bulamadığı kitapların

8 Konuş ki Göreyim Seni - Radyo Oyunu Uyarlamaları I

temini için onlardan yardım isteyerek zamanla zengin bir radyo oyunu kitaplığı oluşturuyor. Gösterdiği çabanın sonucunda kendi oyunlarının kitap olarak yayımlanmasını sağlamış olsa da, çevirdiği oyunların yayımlanması ne yazık ki mümkün olmuyor: “Kâmuran Şipal ile bir Alman Radyo Oyunları Antolojisi hazırlamak niyetimiz, böyle bir kitap alıcı bulamaz düşüncesiyle, yayınevlerinin umur-samazlığı yüzünden gerçekleşemedi hâlâ.” (Brands’a mektup, 18 Ocak 1966). Yine de radyo oyunu çevirilerinden vazgeçmiyor ve 1979 yılına dek Almancadan 18 oyun çeviriyor.

“50. Yıldönümünde Dünya Radyo Oyunu Yazarlığı” başlıklı yazısında, “Bir Alman seçme radyo oyunları kitabının adı şöyle: ‘Konuş ki Göreyim Seni!’ — Yani, radyo oyununda her şey ku-lakla, kulak yoluyla görülür ve karanlık, yanan lambalarla değil, konuşmalar, iç monologlar, sesler ve hayalde bütünleşmelerle açılır, ağarır. Olayın geçtiği, bölündüğü yerleri, bölümleri çerçeveleyen yer, eşya, dekor ayrıntılarını, dinleyici, duyduklarıyla hayalinde bütünler,” diyor. Aynı yazıda, “Romanlardan, sahne eserlerinden vb. uyarlama ‘Radyo Tiyatroları’ ve ‘Arkası Yarın’ programları, ko-numuzun dışında kalıyor,” demiş olsa bile, bu alanda da yoğun çalışmaları olduğunu görüyoruz.

Salâh Birsel’e yazdığı bir mektuptan anlaşıldığına göre bu uyarla-malara radyodan gelen bir talep üzerine başlamıştır Necatigil: “Yeni yılda radyolar programlarında ‘arkası yarın sabah’ diye sürekli bir oyuna da yer verecekler (4 Ocaktan başlayarak). İstanbul Radyosu, yılbaşına çok az zaman kala benden bir romanı altı günlük bir radyo oyunu haline sokmamı istedi. Ben de son on günün boş vakitlerini tamamen Knut Hamsun’un Dünya Nimeti romanını radyofonize etmeye yatırdım. Müsveddesi, daktilosu tabiî çok vaktimi aldı.” (2 Ocak 1965). Kimi zaman bu işlerin çok zaman aldığından yakınmış olmasına rağmen –“Kurtulamıyorum, siparişler veriyorlar: Melik-şah ile Güllühan hikâyesini, Vatan yahut Silistre’yi radyoya uygu-ladım. Artık ara sıra Nâima’yı sürdürürüm diye düşünüyordum.” (Kâmuran Şipal’e mektup, 18 Ocak 1967)-, radyo uyarlamalarına da yaşamının sonuna dek devam eder ve daha önce yayımlanmış olan Nâima, Evliyâ Çelebi ve Müşâhedat’ın1 ardından bu derlemede yer

1 2014, 2015, 2017 – Everest Yayınları.

Önsöz 9

alan on iki oyunla birlikte yerli edebiyatımızdan on beş uyarlama-nın yanı sıra çoğu kendi çevirilerinden olmak üzere on uyarlama daha yapar; bu oyunlar çeşitli radyolarda yayınlanır.

Uyarlamalardan bazılarını, geçmiş edebiyatımızın eski yazı eserlerini sadeleştirerek günümüz okuruyla buluşturma çaba-sının uzantısı olarak görmek mümkün. Örneğin Ahmet Mithat Efendi’den uyarladığı Haydut Montari ile Cinayetlerdeki Sırlar oyun-larını radyoevine iletirken, diğerlerinde belirtmediği halde, bu eserlerin tek baskı tarihlerini kendisi özellikle vurgulamış (1888 ve 1883 olarak). Aynı yazardan sadeleştirdiği –ardından da radyoya uyarladığı- Müşâhedat romanından yola çıkarak şöyle diyor Mustafa Şerif Onaran’a yazdığı bir mektupta: “Ahmet Mithat Efendi de gün olmuş, kendine çekmiştir beni. Oyalar. Ondaki o hayal gücünü pek az yazarda buldum. Günü anlamak için geçmişi görmek de gerekiyor. Hem sonra, biliyor musun, gene zaman zaman, bugün bıktırıyor beni. Değişiklik arıyorum, geçmişte neler yapmışlar, görmek istiyorum. Zaman silindiri, ağır katı üzerlerinden geçince bugünün sivrilikleri, tepeleri, dünden kalma belli belirsiz düz-lükler boşluklar uzantısında, kimin ne kadar dikkatini, ilgisini çekebilir dersin? Edebiyatı cumhuriyetle, dil devrimiyle başlatmak gibi düşüncelere bağlı olanlarımız yanında, dünü hatırlatanlar da çıkıyorsa, bu bir cinayet midir? Ahmet Mithat olsun, Aziz Efendi olsun, taşbasması halk kitaplarımız, divan şairlerimiz olsun, geç-mişten yadigâr pek çok şey, bende hep saygı, sevgi uyandırmıştır. Bağnaz, insafsız değilim, kesip atamam geçmişle aramdaki bağları.” (7 Aralık 1976).

Kerem ile Aslı, Melikşah ile Güllühan gibi halk hikâyelerini rad-yoya uyarlamasında ise çocukluk, gençlik yıllarından başlayarak ilgi duyduğu masalların etkileri olsa gerek… “Halk hikâyelerinin bir özelliği de masaldan ayrı anlatılar olmalarına rağmen masal motifleriyle beslenmiş bulunmaları” diyen Necatigil’in, Almanca-dan yaptığı ilk çevirinin Otto Spies’in Türk Halk Kitapları (1941, Behçet Gönül adıyla) adlı kitabı olması da, rastlantı değil kuşkusuz. “Radyo oyunları beni, bazılarının sandığı gibi, şiirden soğutmuyor,” diyor bir söyleşisinde. “Radyo oyunlarında şiir dilini kullanmanın geniş imkânları var. Bu oyunları ararken hep yolum masallara ve halk edebiyatının eski kalıntılarına uğruyor. Bu çalışmalar beni,

10 Konuş ki Göreyim Seni - Radyo Oyunu Uyarlamaları I

şiirlerimde yeniden masala bağlayacak, masal sembolizminin geniş imkânlarına götürecek sanıyorum.”

Ne var ki, onun bu çalışmalara yönelme nedeninin sadece radyo oyunu alanına duyduğu ilgi olmadığı da bir gerçek. Gerek dostlarıyla mektuplaşmalarından gerekse konuşmalarından maddî kaygıların da belirleyici olduğunu görüyoruz. Yakın dostu Yüksel Pazarkaya’ya yazdığı bir mektupta değindiği gibi: “Ek gelir. Haftalık bir iki radyo oyunu uygulaması, en kolay çare! İş iştir, Yükselci-ğim!” (20 Mayıs 1976)

Radyo uyarlamalarının editörlüğünü, Necatigil arşivinin birkaç yıl önce tümüyle gün ışığına çıkmasından bu yana birlikte çalış-tığımız Serenad Demirhan üstlendi. Oyunlar, radyoda yayınlanış tarihlerine göre kronolojik olarak sıralandı, arşivdeki notlar değer-lendirilerek kitaba eklendi. Bu bağlamda değerli Nursel Duruel’in “Behçet Necatigil’in Radyo Oyunları, Oyun Çevirileri, Uyarlamala-rı” başlıklı ayrıntılı incelemesinin de bize yol gösterdiğini belirtmek isteriz (drama phone, radyo oyunu ve radyo kültürü kış seçkisi 2009). Yayımlanma amacıyla hazırlanmadığı için Necatigil’in tekrar gözden geçirmediği bu oyunların tarihleri on yılı aşkın bir döneme yayıldığından, oyunlara göre değişen imla mümkün olduğunca kendisinin genelde uyguladığı kurallar çerçevesinde değerlendiril-di. Metinlerin sese ve seslerin vurgusuna dayandığı dikkate alınarak aynı kelimenin farklı yazım biçimleri yazıldığı şekliyle bırakıldı (Rumların konuşmaları, Fransızca kelimelerin okunduğu şekilde yazılışı ya da gece / gice, niyet / niyyet, keyfiyet / keyfiyyet, peki / pekii gibi seslendirme sanatçılarına yönelik vurgular) ve kitabın sonuna günümüz okuruna yabancı gelebilecek kelimeler için, me-tinde kullanıldıkları bağlamlar esas alınarak hazırlanan küçük bir sözlük eklendi.

Gerek edebiyat tarihimiz gerek radyo geçmişimiz açısından önemli gördüğümüz bu oyunları “satış kaygısı” gütmeden yayım-layan yayınevlerine teşekkür ediyor, Necatigil’in çeviri eserlerden uyarladığı oyunların derleneceği ikinci ciltte de buluşmayı dili-yoruz.

Ayşe SarısayınHeybeliada, 21 Nisan 2019

MUSULLU SÜLEYMAN1

“Arkası Yarın” programı için 6 bölümlük radyo oyunu (Ahmet Mithat Efendi’nin aynı isimdeki romanından2 uyarlan-mıştır.)

Kişiler:

Anlatan (1 - 6)Süleyman (1 - 6)Maria Konstanza (1, 3, 5, 6)Şövalye Alfons (1, 3)Leon Konstanza (1, 3)Rahip (1, 3)Selman (2)Hasan (2)Şaban (2)Musul Emîri (2)Derviş (2)I. Arap (3)II. Arap (3)

1 Necatigil arşivinde bu oyunla ilgili notlar şöyle: “Musullu Süleyman, önce İzmir Radyosu’nda oynandı. İstanbul Radyosu’nda oynanışı 17-22 Ocak 1966 (Pazartesi-Cumartesi, 6 gün, ‘Arkası Yarın’ programında. Ankara’da oynanacak: 14-19 Şubat 1966). İstanbul Radyosu’nda ikinci defa oynandı (Aralık 1967)”.

Necatigil, orijinal daktilo metninde oyunu mikrofona koyanın Zihni Küçümen olduğunu belirterek, karakterleri kimlerin seslendirdiğini de yanına not düş-müş: Süleyman (Fuat İşhan), Maria Konstanza (Nedret Güvenç), Şövalye Alfons (Kâmuran Usluer), Leon Konstanza (Rıza Tüzün), Rahip (Kayhan Yıldızoğlu), Sel-man (Zeki Alasya), Hasan (Ahmet [??]), Şaban (Erdoğan Kökcan), Musul Emîri (Kâni Kıpçak), Derviş (İbrahim Delideniz), I. Arap (Erdoğan Akduman), II. Arap (Bilge Zobu), Şeyhülcebel (Ergun Köknar), Rosa (Bedia Muvahhit), Margarit (Filiz Toprak), Pol (Metin Akpınar).

2 Ahmet Mithat Efendi’nin Musullu Süleyman isimli romanı, Süleyman Musli adıyla 1878’de yayınlandı. 1971’de Necatigil tarafından sadeleştirildi (Milliyet Yayınları). Son olarak 2013 yılında Everest Yayınları tarafından tekrar basıldı.

Şeyhülcebel (3, 5, 6)Rosa (4)Margarit (4, 5, 6)Pol (4)

Not: Parantez içindeki sayılar, oyuncuların, oyunun hangi günle-rinde rolleri olduğunu gösterir.

12 Konuş ki Göreyim Seni - Radyo Oyunu Uyarlamaları I

Musullu SüleymanBirinci Bölüm

ANLATAN: 19. yüzyılın ünlü halk romancısı Ahmet Mithat Efendi’nin bu eserindeki olaylar, 1240 yılı haziranında başlıyor. Tarihlere Haçlı Seferleri diye geçen savaşlar devam ededursun, Kudüs’ün üç konak kadar güney batısında bir köydeyiz. Kirk köyü burası. Lübnan dağlarının hemen hemen çölle bir hizada, batık eteklerine yakın olan bu köy, defalarca el değiştirmiş, İslâmlardan Hıristiyanlara, Hıristiyanlardan İslâmlara geçmiştir. Şimdi Hıristi-yanların elinde. Bu sessizlik sizi yanıltmasın, için için kaynaşmak-tadır köy. Mesela şu üç kişi, bir odaya kapanmış, ne mi yapıyorlar? Çok önemli bir meseleyi konuşuyorlar. Geliniz, birlikte dinliyelim:

ŞÖVALYE ALFONS: Size son olarak şunu söylemek istiyorum: Tehlike çanları çalmıştır. Bugün yarın yeni bir çarpışmaya hazır olmalıyız. (Sesini yükseltir.) Ve hazırız. Biz şövalyeler bütün köyün savaşa katılmasına karar verdik.

LEON KONSTANZA: Ben köy halkının temsilcisi olarak bu görüşün karşısındayım, Şövalye Alfons!

ŞÖVALYE ALFONS: Elbet köylülerin fikirlerine de kıymet ve-ririz. Lütfen görüşünüzü açıklayın, Bay Leon Konstanza!

LEON KONSTANZA: Biz köylüler, kadınları çocukları şimdiden Kudüs’e kaçırmanın daha uygun olacağı kanısındayız. Çoluk çocuk bütün köyün savaşa girmesini, savunmaya geçmesini doğru bul-muyoruz. Köyü yalnız siz şövalyeler ve biz erkekler savunmalıyız. Kadınları, çocukları muhakkak uzaklaştırmamız lâzım.

ŞÖVALYE ALFONS: Muhterem Peder, siz de böyle mi düşü-nüyorsunuz?

RAHİP: Ben bir rahip olarak bu görüşe katılmıyorum. Kadınları çocukları Kudüs’e gönderirsek büyücek yerlerden isteyeceğimiz yardımlar cevapsız kalabilir.

14 Konuş ki Göreyim Seni - Radyo Oyunu Uyarlamaları I

LEON KONSTANZA: Rahip efendi yanlış düşünüyorlar. Unut-mayınız ki, civardan yardım da gelse çok can kaybı vereceğiz. Haçlı Seferleri başlayalı bu hep böyle olmuştur.

ŞÖVALYE ALFONS: (Alaycı) Size cesaret aşısı lâzım, Bay Leon Konstanza!

LEON KONSTANZA: Müsaade buyurun! Bir kuşatma hâlinde kadınların çocukların da burada kalması, zaten az olan su ve yiye-cek stokumuzun kısa zamanda bitmesine yol açar. Çetin bir savaş olacak bu. Hiç değilse kadınları, çocukları kurtaralım!

RAHİP: Yanılıyorsun, aziz dostum! Kadınlar ve çocuklar köyde kalırlarsa manevî bir destek olurlar erkekler için, bir kuvvet kaynağı olurlar. Sanırım siz de benim gibi düşünüyorsunuz, muhterem Şövalye!

ŞÖVALYE ALFONS: Tamamen anlaşıyoruz, muhterem Peder! Buyurduğunuz gibi, kadınlar ve çocuklar köyde kalırlarsa komşu köy ve kasabalar, onların, İslâm süvarilerinin atları altında çiğ-nenmelerini önlemek için canla başla yardıma koşacaklardır. Bu köyün erkekleri, biz şövalyeler ve askerlerimiz tek başımıza bu işin üstesinden gelemeyiz!

LEON KONSTANZA: Sizler ömürlerinizi cenklere adamış kim-selersiniz. Bunca harplerde az mı yararlık gösterdiniz, hem sonra..

ŞÖVALYE ALFONS: (Sözünü keser.) Fakat dostum, düşmanın ne kadar üstün kuvvette olduğunu biliyorsunuz, tek başımıza zafer kazanamayız, yardım istemek zorundayız. Civardan yardım ge-linceye kadar da kadınıyla, çocuğuyla bütün köyün bize yardımcı olması gerekir.

LEON KONSTANZA: Bir fikrim var, aziz Şövalye!ŞÖVALYE ALFONS: Nedir?LEON KONSTANZA: Araplara bir gece baskını yapmak!ŞÖVALYE ALFONS: Başka zamanlar çok denendi bu. Her an

tetikte ve çok cengâverdir onlar. Tehlikeli bir iş!LEON KONSTANZA: Maşlah giyer, başlarınıza kefiye sararsanız,

tâ yakınlarına varıncaya kadar tanımazlar sizi.ŞÖVALYE ALFONS: Olabilir, ancak.. (Durur.) Ancak bir önemli

mesele daha var: Bize düşmanın yerini kesin olarak öğrenecek birisi lâzım. Önce bu köyden böyle birini bulmalıyız.

RAHİP: Ben bir delikanlı biliyorum, aziz Şövalye! Adı Baptisten.

Musullu Süleyman 15

LEON KONSTANZA: Baptisten mi? Fakat o benim kölemdir. Küçüklüğünde Müslümanlardan esir alınmış, sonra Hıristiyan ol-muştur. Asıl adı Süleyman’dı.

RAHİP: Gözü pek, cesur bir delikanlıdır. Bu işi ancak o becerir. Çünkü bütün civarı, bu köyde en iyi, o bilir.

LEON KONSTANZA: Evet, ama.. Bu çetin işi başarabileceğinden emin değilim.

ŞÖVALYE ALFONS: Kaç yaşında?LEON KONSTANZA: On yedi.ŞÖVALYE ALFONS: (Güler.) On yedi mi? Daha çocuk, azizim!RAHİP: Yaşına bakmayınız, üstelik çelimsiz bir şey, fakat çok

çeviktir.ŞÖVALYE ALFONS: Bir görsek şunu!LEON KONSTANZA: Hayhay, hemen çağırabilirim. (Bir kapı

açılır, seslenir.) Süleyman!SÜLEYMAN: (Dışardan) Buyurun!LEON KONSTANZA: İçeri gel!SÜLEYMAN: (Girer.) Emriniz, efendim?ŞÖVALYE ALFONS: Bak, Oğlum! Sen bu civarı çok iyi biliyor-

muşsun! Bize, köye saldıracak Arap kuvvetlerinin şimdi nerede toplandıklarını öğreneceksin!

SÜLEYMAN: Derhâl!ŞÖVALYE ALFONS: Derhâl mi? Yoksa biliyor musun?SÜLEYMAN: Hayır, fakat bulurum.ŞÖVALYE ALFONS: Ama bu çok tehlikeli bir iştir, yakalanırsan..SÜLEYMAN: Yapamayacağım bir işi yaparım demek âdetim

değildir.ŞÖVALYE ALFONS: Güzel! Bir dene şu hâlde!RAHİP: Bu çok çetin bir iştir, iyi düşün, Evladım!SÜLEYMAN: Düşündüm, muhterem Peder! Yalnız bir şartım

var. Başarırsam beni mükâfatlandırmanızı istiyorum.RAHİP: Nedir istediğin mükâfat?SÜLEYMAN: Söylemesi biraz zor, muhterem Peder!RAHİP: Söyle, vadediyorum!SÜLEYMAN: Peki! Arap kuvvetlerinin yerini öğrenir gelirsem,

bana Maria’yı nikâhlayacaksınız!LEON KONSTANZA: (Heyecanla) Maria? Hangi Maria?

16 Konuş ki Göreyim Seni - Radyo Oyunu Uyarlamaları I

SÜLEYMAN: Yeğeniniz olan Maria, efendim!LEON KONSTANZA: Yeğenim Maria! Alçak! Sen bir kölesin!RAHİP: (Sakin) Telaşlanmayın, Bay Leon Konstanza! Anlayalım

meseleyi!SÜLEYMAN: Evet, köle olduğum için efendimin Maria ile evlen-

memize asla razı olmayacağını biliyorum. Fakat o da beni seviyor.LEON KONSTANZA: Kılıcımızla esir etmiş olduğumuz bir

Müslüman köleyi ailemiz arasına asla sokamayız.RAHİP: Sakin olun, Bay Leon! Bugün fedakârlık günüdür. Müs-

lüman köle dediğiniz Baptisten’in şimdi dini bütün bir Hıristiyan olduğunu ben yakından biliyorum. Keşke köy halkı kiliseme onun kadar muntazam devam etse! Sözün kısası, eğer bu delikanlı ce-saretini ispat eder de bu işi başarırsa, kızı sen vermeyecek olsan bile biz veririz!

LEON KONSTANZA: Fakat şunu unutuyorsunuz, yeğenim Ma-ria yirmi bir yaşındadır. Baptisten’den büyük o.

SÜLEYMAN: Siz benim yaşıma bakmayınız. Büyüklüğümü, kuvvetimi göstereceğim size!

ŞÖVALYE ALFONS: Sözü uzatmamıza lüzum yok sanırım. Ma-dem muhterem rahip, Baptisten için şahadette bulundular, ben de kabul ediyorum. Bize Arapların yerini, sayılarını öğrenebilirsen Maria Konstanza ile evleneceksin!

SÜLEYMAN: (Sevinmiş) Derhâl gidiyorum. Fakat bana çok iyi bir at, en mükemmel silahlar vermelisiniz!

ŞÖVALYE ALFONS: O kolay! Bay Leon, var mı başka itirazınız?LEON KONSTANZA: Bu iş nasıl olsa olmayacak.RAHİP: Şimdiden bilinemez. Vakit geçirmeyelim.ŞÖVALYE ALFONS: Gidelim!

(Akustik değişir, kısa bir sessizlik. At kişner.)

SÜLEYMAN: At sabırsızlanıyor, gitmeliyim, Maria!MARİA: Yakalarlarsa seni..SÜLEYMAN: Beni kimse yakalayamaz. Sevincimden uçuyorum,

sen sevinmiyor musun?MARİA: (Üzgün) Seviniyorum, ama korkuyorum.SÜLEYMAN: Korkma! Dileğimiz yakında gerçekleşecek. Köle

olmaktan yakında kurtulacağım.