148
T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ ANA BİLİM DALI TÜRKİYE’DE LİBERALİZM (19801999): NEO-LİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Mehmet Necati CİZRELİOĞULLARI Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU Ankara2013

KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

T.C.

ATILIM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ ANA BİLİM DALI

TÜRKİYE’DE LİBERALİZM (1980–1999): NEO-LİBERAL

POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Mehmet Necati CİZRELİOĞULLARI

Tez Danışmanı

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU

Ankara–2013

Page 2: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS
Page 3: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

3

T.C.

ATILIM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ ANA BİLİM DALI

TÜRKİYE’DE LİBERALİZM (1980–1999): NEO-LİBERAL

POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Mehmet Necati CİZRELİOĞULLARI

Tez Danışmanı

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU

Ankara–2013

Page 4: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS
Page 5: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

ÖNSÖZ

‘‘Türkiye’de Liberalizm (1980-1999): Neo-liberal Politikaların Türk Politik-

Ekonomisine Etkileri’’ başlıklı çalışmamın genel yapısında 1980 sonrası Türkiye’de

uygulanan neo-liberal politikaların 2000 krizine kadar nasıl bir süreçten geçtiği

anlatılmaktadır. Türkiye’de 1980 dönemine kadar olan süreçte yaşanan ekonomik

olguların, siyasal alana hangi açıdan yansıdığı ele alındıktan sonra, 1980 sonrası

Türkiye’de neo-liberal dönüşümüm baş mimarı olarak sayılan Turgut Özal

döneminde gerçekleştirilen neo-liberal politikaların olumlu ve olumsuz tarafları

ortaya konulmuş teoriler kapsamında 2000 yılına kadar Türkiye’de ne gibi bir etki

oluşturduğu tartışmaya söz konusu olmuştur.

Bu çalışmamın her aşamasında bana yol gösteren değerli danışmanım Yrd.

Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU’ya teşekkür ederim. Aldığım Yüksek Lisans

Derslerinde Tez konumun belirlenmesini sağlayan Prof. Dr. Halil İbrahim ÜLKER

ve Yrd. Doç. Dr. Hayriye ÖZEN’e teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Çalışmalarım esnasında katkılarını sunan Senem ÖZDEMİR’e ve her zaman

yanımda olan, maddi manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen M. Münir

CİZRELİ’ye ve aileme anlayış ve sabırlarından dolayı sonsuz teşekkür ederim.

Page 6: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

ii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ......................................................................................................................... i

İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... ii

KISALTMALAR ....................................................................................................... v

TABLOLAR ............................................................................................................. vii

GİRİŞ .......................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

LİBERALİZMİN TANIMI, ÇEŞİTLERİ VE GELİŞİMİ

1.1. LİBERALİZMİN TANIMI .............................................................................. 3

1.2. LİBERALİZMİN UNSURLARI...................................................................... 5

1.2.1. Bireycilik .............................................................................................. 6

1.2.2. Özgürlük ............................................................................................... 7

1.2.3. Sınırlı Devlet ......................................................................................... 9

1.2.4. Piyasa Ekonomisi ................................................................................ 10

1.3. LİBERALİZMİN ÇEŞİTLERİ ...................................................................... 12

1.3.1. Klasik Liberalizm ............................................................................... 12

1.3.2. Sosyal Liberalizm ............................................................................... 13

1.3.3. Neo-Liberalizm ................................................................................... 15

1.4. LİBERALİZMİN BATIDAKİ GELİŞİMİ ..................................................... 18

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE LİBERALİZM

2.1. TEK PARTİ DÖNEMİ................................................................................... 21

2.1.1. Planlı Dönem Öncesi: 1923–1929 ...................................................... 21

2.1.1.1. İzmir İktisat Kongresi......................................................... 23

2.1.1.2. Lozan Antlaşması ............................................................... 25

2.1.1.3. 1929 Buhranı ...................................................................... 26

2.1.2. Planlı Dönem: 1930–1938 Yılları Arası Devletçilik Politikası .......... 28

Page 7: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

iii

2.1.2.1. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı .......................................... 30

2.1.2.2. Savaş Dönemi ve Sonrası Gelişen Süreç............................ 31

2.2. DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ .................................................................... 34

2.3. LİBERALİZMİN SAHNEDEN ÇEKİLMESİNİN YAPTIĞI ETKİ ............ 39

2.3.1. 27 Mayıs Darbesi ve 1961 Anayasası ................................................. 39

2.3.2. Kalkınma Planları ............................................................................... 42

2.3.3. AET ile Türkiye Arasındaki İlişki ...................................................... 45

2.3.4. Petrol Krizi ve 1970’lerde Yaşanan Gelişmeler ................................. 47

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1980 İLE 1999 YILLARI ARASINDA GELİŞEN OLAYLAR

ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE’DE NEO-LİBERALİZM

3.1. NEO-LİBERAL POLİTİKALARA GİRİŞ .................................................... 53

3.1.1. 12 Eylül’ün Ekonomiye Etkisi ve 1982 Anayasası ............................ 55

3.1.2. 24 Ocak İstikrar Kararları ................................................................... 60

3.1.2.1. 24 Ocak Kararların Tedbirleri ............................................ 64

3.1.2.2. 24 Ocak Kararlarının Sonuçları.......................................... 66

3.2. KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA NEO-LİBERALİZM .......................... 68

3.3. NEO-LİBERAL POLİTİKALAR ÇERÇEVESİNDE YENİ SAĞ ............... 70

3.4. TURGUT ÖZAL İLE NEO-LİBERALİZM SÜRECİ ................................... 72

3.4.1. ANAP’ın Siyasi Yapısı ve Programı .................................................. 75

3.4.2. ANAP İktisadi Liberalizm .................................................................. 81

3.4.2.1. Özal Döneminde Ekonomik Yapı ...................................... 82

3.4.2.1.1. Dış Politika ....................................................... 83

3.4.2.1.2. Vergi Sistemi .................................................... 86

3.4.2.1.3. Özelleştirme ..................................................... 88

3.4.3. ANAP Siyasi Liberalizm .................................................................... 92

3.5. NEO-LİBERAL POLİTİKALAR .................................................................. 94

3.5.1. Para ve Finansal Serbestleşme Dönemi .............................................. 94

3.5.2. Devletin Sınırlandırılması ................................................................... 97

3.6. 5 NİSAN KARARLARININ SİYASETE VE EKONOMİYE ETKİSİ ........ 99

Page 8: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

iv

3.7. IMF VE DÜNYA BANKASININ TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ ................ 102

3.8. AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ ....................................................................... 105

SONUÇ .................................................................................................................... 110

KAYNAKLAR ....................................................................................................... 118

ÖZET ....................................................................................................................... 133

ABSTRACT ............................................................................................................ 135

Page 9: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

v

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ANAP : Anavatan Partisi

AP : Adalet Partisi

AT : Avrupa Topluluğu

BM : Birleşmiş Milletler

BYKP : Beş Yıllık Kalkınma Planı

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

DB : World Bank- Dünya Bankası

DÇM : Dövize Çevrilebilir Mevduat

DP : Demokrat Parti

DPT : Devlet Planlama Teşkilatı

DYP : Doğru Yol Partisi

GB : Gümrük Birliği

IMF : İnternational Monetary Fund- Uluslararası Para fonu

KDV : Katma Değer Vergisi

KİT : Kamu İktisadi Teşekkülleri

MSP : Milli Selamet Partisi

NATO : North Atlantic Treaty Organization- Küzey Atlantik Antlaşması

Örgütü

OECD : Organisation for Economic Co-operation and Development-

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

Page 10: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

vi

OPEC : Organization of Petroleum Exporting Countries- Petrol İhraç Eden

Ülkeler Örgütü

RP : Refah Partisi

SHP : Sosyal Demokrat Halkçı Parti

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

Page 11: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

vii

TABLOLAR

Tablo 1. Liberal Sosyal Düzen, Liberal Ekonomik Düzen ve Liberal

Siyasal Düzen ........................................................................................ 113

Tablo 2. Doğuşundan Günümüze Liberalizm ...................................................... 114

Tablo 3. Türkiye’nin İktisadi Gelişmenin Temel Özellikleri 1980 ve

Sonrası ................................................................................................... 115

Tablo 4. 1980–1983 Askeri Hükümet Dönemi Ekonomik Performansı

Değerlendirmesi .................................................................................... 116

Tablo 5. AB–Türkiye İlişkilerinde Önemli Tarihler, Olaylar ve Dönüm

Noktaları ................................................................................................ 117

Page 12: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

GİRİŞ

1970’li yıllar Türkiye için her yönüyle pek çok olumsuz olayların bir arada

yaşandığı bir dönem oldu diyebiliriz. Zaten, liberalizm tarihinin bu çalışmada

dolaysız olarak en fazla ilgilendiren kısmı da 1970’lerde başlayan ve 1980’lerden

2000 krizine kadarki küresel ekonomik durgunluğun ve siyasal hareketliliğin

ülkemize olan etkisidir. Bu süreç içinde ve özellikle de 1980 sonrasından 2000’e

kadar ANAP’ın uygulamaya çalıştığı ve neo-liberal diyede adlandırılan politikaların

ülkemiz ekonomi politiğine yaptığı etkiler bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.

Liberalizm gerçek anlamda sanayileşmenin ilerlemesi, ülke ekonomisin

seyrinin değişmesi ve insan hakları anlamlarında ve daha birçok konuda yönetimleri

ciddi boyutta etkileyen bir konuma sahiptir. Özellikle büyük ekonomilere sahip

ülkeler diğer ekonomileri etkileme gücüne sahiptir ki Amerika ve İngiltere buna

örnek gösterilerek liberal kabulleri en fazla bünyelerinde barındıran devletlerdir.

Böylece liberalizm, daha fazla gelişme şansı yakalayarak, diğer ülkeleri de etki

alanına almaya başlamıştır.

1980 sonrasında bütün dünyada etkileri görülmeye başlayan küresel siyasal

ve iktisadi gelişmeler ve bu gelişmelerin Türkiye’ye yansıması en çok Turgut Özal’ın

iktidarı zamanında kabul görmüştür. 1980 askeri müdahalesiyle bir taraftan ülkede

demokrasi konusunda ödün verilirken, diğer yandan yine askerin desteğiyle bir

yönetim yapılanmasına gidilmiştir. Askeri dönem sonrası iktidara gelen Anavatan

Partisi ve Turgut Özal, Batı’da esen yeni liberal sağ politikaları Türkiye’de

uygulayıcı olma yoluna gitmişlerdir.

Bu anlayış doğrultusunda Özal’ın amacı, ülkeyi toplumsal ve ekonomik

yönden etki eden devletin yetkilerini sınırlandırmak, küresel düzeyde hâkimiyetini

hissettirmeye başlayan pazar ekonomisi Türkiye’de de uygulamak, dışa açılmanın en

büyük aracı olan özelleştirmeler yapmak ve Avrupa birliği yolunda önemli adımlar

atmasıydı. Ancak, Özal toplumsal ve ekonomik açıdan istediği hayallerini

gerçekleştiremedi. Yeni sağ politika uygulamalarının sonucun da oluşan ekonomik

Page 13: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

2

istikrarsızlık, düşük büyüme hızı, artan yoksulluk ve eşitsizlik olmuştur. İzlenen

politikalar toplumun ekonomik ve toplumsal açıdan sorunlarını hafifletmeyerek daha

da ağırlaştırmıştır.

Çalışmamızın sonucunda da belirtmeye çalıştığımız gibi Özal çeşitli

nedenlerle ümit ettiği sonuca ulaşamamıştır. Araştırmamız Özal’ın önünü tıkayan

engellerin neler olduğunu ve kapitalizm ile onun ideolojik alt yapısı durumundaki

liberalizm kalkanındaki çatlaklıkların neler olduğunu açıklamaya çalışılacaktır. Diğer

bir deyişle, bizim ilgilendiğimiz zaman diliminde toplumsal gerçekliğin ne yönde

değiştiği, neler talep ettiği ve Özal ve iktidarının bunları ne ölçüde karşılayabildiği

araştırılacaktır.

Yukarda belirttiğimiz hususların geniş kapsamlı anlaşılabilmesi için

liberalizmin ve onun uzantısı olarak kabul edilen neo-liberalizm güncel şekline

tarihsel/sosyolojik olarak yaklaşacağız.

Araştırmamız doğrultusunda öncelikli olarak liberalizmin tanımı, tarihsel

evrimi ve geçirdiği değişiklikler hem küresel boyutta hem de ülkemiz özelinde

incelenecektir. İkinci bölümünde Türkiye’de liberalizm başlığı altında liberalizmin

gelişim süreci boyunca, Türkiye’de tek parti ve demokrat parti dönemindeki iktisadi

sürece değinilmiştir. Son bölümde ise 12 Eylül darbesi, 24 Ocak kararları ve

ANAP’ın iktisadi ve siyasal liberalizmi ele alınmıştır. ANAP döneminde uygulanan

siyasetin 1990’dan sonra Türk ekonomisini ve siyasetini nasıl etkilediği ele alınarak

bunun AB ve IMF gibi kuruluşlarla ilişkilerimize ne şekilde yansıdığı üzerinde

durulmuştur.

Page 14: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

BİRİNCİ BÖLÜM

LİBERALİZMİN TANIMI, ÇEŞİTLERİ VE GELİŞİMİ

1.1. LİBERALİZMİN TANIMI

Liberalist düşüncenin köklerini ilk Çağ Antik Yunan siyasi ve iktisadi

düşüncesinde bulmak olasıysa da, sistemli bir düşünce tarzı olarak liberalizmin 17.

18. Yüzyıllar Avrupa’sında, siyasal alanda John Locke ve iktisat alanında da Adam

Smith tarafından geliştiğini söyleyebiliriz.1 Liberalist politikaların Türkiye’de, daha

doğrusu Osmanlı Devleti’nde yaşam bulmaları ise ‘yenileşme’, ya da o zamanların

söyleyişiyle ‘Tanzimat’ ve ‘Islahat’ adı altında olmuş ve Osmanlı devletinin

liberalleşme yolunda attığı ilk adımlar olarak algılanmıştır.2

Liberalizmin popülaritesi ve buna paralel olarak, özellikle Avrupa’nın

İngiltere gibi, görece olarak daha modern ve gelişmiş ülkelerinde, yayılması 18.

Yüzyılda olmuştur. Fransa’da başta Montesquieu (1699-1755), ve Jean-Jacques

Rousseau (1712–1778), daha sonra da Alexis de Tocqeville (1805-1859) liberalizmin

öncüleri olarak tanınır. Ortaya çıkışından beri anlamı ekonomik ve siyasi anlamda

özgürlük olan liberalizm, iktisadi alanda ise Adam Smith tarafından ‘‘Ulusların

Zenginliği’’ adlı eseriyle anlam bulmuştur. Bu kitabında liberalist iktisadın temel

ilkelerini ortaya koyan Smith, ekonominin işleyişinde doğal düzenin var olduğunu

öne sürerek bunu ‘‘görünmez el’’ olarak tanımlamıştır.3

19. Yüzyılda olgunluk çağına eriştiği kabul edilen bu akım, 20. Yüzyılda

yıkıcı etkileri çok uzun hissedilen bir buhran ve toplumsal kriz dönemine girmiştir.

1929 yılında başlayan ve ‘Büyük Bunalım’ olarak adlandırılan dönemin ardından

‘müdahaleci devlet’ anlayışını aksettiren devlet politikaları bir zorunluluk olarak

devreye sokulmuş ve geniş anlamda söylemek gerekirse, devletin iktisadi hayattaki

1 C. Can Aktan, ‘‘Klasik Liberalizm, Neo-Liberalizm ve Libertarianizm’’, Amme İdaresi Dergisi,

Cilt:28, Sayı:1, Mart 1995, s.8 2 Mehmet Seyitdanlıoğlu, ‘‘Türkiye’de Liberal Düşüncenin Doğuşu ve Gelişimi’’, Liberal

Düşünce Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, Bahar 1996, s.103 3 Aktan, a.g.m., ss.3–10

Page 15: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

4

rolü ve işlevinin genişlemesi demek olan bu politikalar, 1970’li yılların sonlarına

kadar uygulanmıştır. Devletin toplumsal ve iktisadi hayattaki rolü ve işlevinin

genişlemeye başlaması ise yeni sorunlar -kronik bütçe açıkları, yüksek vergi yükü,

enflasyon- iktisatçıları yeni çözüm yollarına yöneltmiştir. Bu olumsuz döngüsel

düzen yeniden siyaset ve iktisat alanlarında liberalist görüşlerin güç kazanmasına

neden olmuştur.4

Liberalizm gerçekten sadece bir siyasal doktrin veya ekonomik bir politika

değil, bunların hepsini bünyesinde toplayan bir dünya görüşüdür. Lerner, liberalizmi

toplumu örgütleyen bir yönetim metodu, özgürlüğü savunan bir birey için ise

inandığı bir felsefe ve hareket olarak tanımlamaktadır.5 Kısacası, liberalizmin temel

felsefesi; bireyi ön plana alan, toplumun savunduğu özgürlük anlamı içerisinde

hürriyetini, serbestliğini sağlayan ekonomik ve siyasi yapıdır.

Tarihsel açıdan bakıldığında, liberalizmin ticari kapitalizme ve onun iktisat

politikası olan merkantilizme tepki olarak doğduğu görülür; bir iktisat düşüncesi

olarak sanayi burjuvazisinin çıkarlarını yansıtmıştır.6

Aktan’ın ifadesiyle; liberalizm, bireyciliğe dayalı bir yapı olarak, bireylerin

iktisadi ve siyasal yapı içerisinde hak ve özgürlükleri güvence altına alan, piyasa

ekonomisinin doğal işleyişine bırakılarak devletin ekonomiye müdahalesinin

minimum düzeye indirilmesini savunan bir akımdır.7

Liberalizmin ilk hedefi, toplumu devletin denetim ve gözetim sisteminden

arındırmak olmuştur. Liberalizm ilk yıllarda mutlakiyetçiliğe ve feodal düzene karşı

olan bir ideolojiyken, sonraki dönemde devletin piyasa üzerinden müdahalesine karşı

olan ‘‘laissez-faire’’ (bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler) sloganına sahip

ekonomik anlayışı ve yapısal düzeni savunmaya başlamıştır. Liberalizmin temel

noktası olan ‘‘laissez-faire’’; insanları iktisadi faaliyetlerinde, dini işlerinde, düşünce

4 C. Can Aktan, Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1996,

s.146 5 Fatmagül Berktay, Liberalizm: Tek Bir Teorik Pozisyona İndirgenmesi Olanaksız Bir

İdeoloji, Modern Siyasal İdeolojiler, der. Birsen Örs, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,

İstanbul, 2007, s.50 6 Gencay Şaylan, Değişim Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İmge Yayınevi, 2.Baskı,

Ankara, 1995, s.27 7 C. Can Aktan, ‘‘Turgut Özal’ın Değişim Modeli ve Değişime Karşı Direnen Güçlerin Tahlili’’,

Türkiye Günlük Dergisi, Sayı:40, Mayıs –Haziran 1996, s.13

Page 16: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

5

ve kültürel bakımından kendi hayatlarına müdahale etmeyen, onları serbest bırakan

bir düşünce olarak tanımlanmaktadır.8

20. yüzyıla gelinmesiyle, liberalizm hem ekonomik hem de siyasi açıdan

krizlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Krizlerin yarattığı etkilerden dolayı,

liberalizm geleceğine dair karamsar bir tablo çizerek derinleşmiş; ikinci dünya

savaşından sonra tekrar kendini göstermeye başlamıştır.

1.2. LİBERALİZMİN UNSURLARI

Liberalizm, olmazsa olmaz birçok temel ilkeye sahiptir ve bu ilkeler

birbirlerini tamamlayıcı niteliktedirler. Herhangi birinin eksikliği söz konusu

olduğunda liberal sistemin oluşumunu tamamlaması beklenilemez. Bu olmazsa

olmaz ilkeler; özgürlük, eşitlik, hoşgörü, akıl, serbest piyasa ekonomisi, sınırlı

hükümet ve hukuk devleti ilkesidir. Tablo 1’de belirtildiği gibi; liberalizmin mevcut

temel ilkeleri, toplumun sosyal, ekonomik ve siyasal düzenini oluşturmaktadır. Bu

unsurların ana ayrımı liberal ekonomik düzen ve liberal düzen şeklindedir. Her iki

ayrımın ortak niteliği özlerinde temel hak ve özgürlükleri barındırmalarıdır.

Liberalizmin sosyal düzen içerisinde olan piyasa ekonomisi, özgürlük, bireycilik ve

sınırlı ve sorumlu devlet anlayışı, ekonomik ve siyasal düzeni de içine almaktadır.

Liberalizmde akılcılık ilkesi, bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda

davranacakları varsayımla iç içedir. Bireylerin eşit olarak doğdukları, yasa önünde ve

siyasal haklar bakımından eşit olduklarını kabul etmekle beraber, burada eşitlikten

kast edilen mutlak eşitlik değil fırsat eşitliğidir. Liberalizm, hoşgörünün sosyal ve

bireysel özgürlüğü ve mutluluğu artıracağını savunur.9 Çetin, liberal devletin

sınırlılık niteliğini “hukuk devleti” kavramı ile ifade eder. Ona göre; doğal hukuk

devletten önce de vardır ve devlet bağlayıcı niteliktedir.10

8 Ralph Racio, ‘‘Yirminci Yüzyılda Klasik Liberalizm’’, Liberal düşünce, Sayı:28, Güz 2002,

s.135 9 Mümtaz’er Türköne, Siyaset, Lotos Yayınevi, 7.Baskı, Ankara, 2007, s.121

10 Halis Çetin, ‘‘Liberalizmin Temel İlkeleri’’, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari

Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı:1, 2001, s.231

Page 17: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

6

Liberalizm temel unsurları içerisinde önemli yere sahip olan; bireycilik,

özgürlük, sınırlı devlet ve serbest piyasa ekonomisi kavramları ele alınarak

açıklanmaya çalışılacaktır.

1.2.1. Bireycilik

Liberalist ideolojiye göre; birey, herhangi bir kolektif oluşum ve sosyal grup

karşısında üstündür; bireyler birbirinden farklı kimliklere sahip varlıklardır. Bu

farklılıkların temelinde bireylerin kendi çıkarlarını serbestçe yani özgür bir şekilde

gerçekleştirmelerini sağlayan, dışarıdan müdahale etmeyen bir devlet vardır.

Atilla Yayla; bireyciliği bir toplum teorisi, insanların sosyal hayatını

belirleyerek onları anlama teşebbüsü olarak niteler. Kendisine göre; bireycilik, bireyi

toplumdan soyutlanmış, hayatını yalnız başına sürdüren bir varlık olarak görmekten

ziyade, onu temel varlık olarak esas almak demektir. Toplum, devlet, millet gibi

varlıklar soyutturlar, bireydir somut olan; o dur temel olan varlık. Sosyal bütünler

esasen bireylerden oluşmaktadır ve bundan dolayı da her türlü kurumun, yapının,

topluluğun üstündedir.11

Birey topluluğun üzerinde ise eğer bu, hiç kimseden akıl

almaması, kimsenin ona hesap sormaması ve kimseye hesap vermemesi anlamına

gelir. En genel anlamıyla, liberal bir toplum bireye devlet müdahalesinin olmadığı,

yasaklanmayan hiçbir şeyin olmadığı bir toplum düzenidir bile denebilir.

Locke, liberalizmin temel felsefesini ortaya koyduğu ‘Liberalizm’ adlı

eserinde liberalizmin bireylerin siyasal özgürlüğünü savunan bir düşünce olduğunu

vurgular. Ona göre; bireyi özgür olması için her türlü otoriteden kurtulması ve kendi

hayatını kendisinin kurması gerektiğini ‘‘herkes kendinin yargıcıdır’’ ifadesiyle

belirtir.12

Tocqueville ise, her şeyin serbest olduğu, devletin müdahalesinin olmadığı

bir toplumsal düzende hiç kimsenin önüne geçemeyeceği evrensel bir yol vardır der.

Bu evrensel yolda bireyler kendi iradelerini sınırlandıracak, ona müdahale edecek her

11

Atilla Yayla, Liberalizm, Turhan Kitapevi, 1.Baskı, Ankara, 1992, s.135 12

John Locke, Civil Government, Siyasal Düşünceler Tarihi, Aktaran: Mete Tuncay, C.II, Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1969, s.193

Page 18: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

7

şeyi despotizm olarak tanımlarlar.13

Mill de devlet müdahalesine karşıdır. Mill’e

göre; devletin müdahalesi olmaksızın bireyler kendilerini daha iyi geliştirir, işlerini

daha iyi yapabilirler. Devletin müdahalesi, Mill’e göre, sadece onun gücünü gereksiz

yere artırmaya yarar.14

Şaylan, bu görüşü destekler niteliktedir. Yazar’a göre; piyasa mekanizmasının

sağlıklı bir şekilde uygulanması için devlet eliyle hiçbir müdahale de

bulunulmamalıdır. Aksi takdirde doğal uyum ve bütünleşme ortadan kalkar.

Dolayısıyla bireyin özgürlüğün kısıtlanması bireye başkaları üzerinde baskı kurma

durumunu ortaya çıkaracaktır. Özgürlüğün kısıtlanması ve bireye baskı uygulanması

çatışma ortamını getirecektir.15

Özetle, Bireycilik; bireyin haklarını devletin haklarından üstün gören ve her

türlü değerin bireyden geldiğine inanarak onu toplumun üzerinde tutan bir dünya

görüşü, bir toplum felsefesidir. Burada devlet bireye müdahale etmediği sürece birey

kendi kendini geliştirerek üretecektir.

1.2.2. Özgürlük

Özgürlük kavramı liberalizmin sahip olduğu en önemli unsurdur.

Liberalizmde hedef; bireylerin birbirinin özgürlüklerine müdahalede bulunmadan ve

her birinin birbirinden bağımsız bir şekilde serbestçe yaşayabilmesidir. Özgürlük

anlayışı liberallere göre, bireyin dışarıdan hiçbir zorlama olmadan davranabilmesidir;

dolayısıyla bireyin toplumun temel ögesi olmasından dolayı özgürlüğü korunmalıdır.

Ayferi Göze; dört çeşit özgürlükten bahseder: ‘‘Kişi özgürlüğü, İnanç

özgürlüğü, Basın özgürlüğü ve Mülkiyet özgürlüğüdür. Kişi özgürlüğü; kişinin

sebepsiz yere suçlanmaması, tutuklanmaması, çeşitli faaliyetlerden

yasaklanmamasıdır. İnanç özgürlüğü; herkesin istediği dini seçerek vicdani

düşüncelere sahip olabileceğini, dolayısıyla hiçbir şekilde hiçbir dine, mezhebe

girmeye zorlanmamasıdır. Basın özgürlüğü, serbest düşünceyi yayma amacı

13

Alexis de Tacqueville, Amerika’da Demokrasi, çev. Taner Timur, Türk İlimler Derneği

Yayınları, İstanbul, 1962, s.42 14

J. S. Mill, Faydacılık, çev. Nazmi Coşkunlar, M.E.B. Yayınları, İstanbul, 1986, s.21 15

Şaylan, a.g.e., s.27

Page 19: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

8

taşımasından dolayı kişinin bağımsızlığının olmazsa olmaz şartıdır. Mülkiyet

özgürlüğü, kutsal, dokunulmaz bir haktır.’’16

Bütün bu saydığımız haklar yalnız

siyasal alanla sınırlı olmayıp, liberal düşünceye göre; iktisadi ve sosyal alanı da

kapsar.

Liberal açıdan özgürlük olgusunu incelediğimizde; Isiah Berlin’in, (1909–

1997) ‘‘Two Concepts of Liberty’’ adlı yapıtında belirttiği gibi, negatif ve pozitif

özgürlük teorisini görürüz. Klasik liberaller özgürlüğün, kişinin kendi başına

bırakılmasına, müdahaleden bağımsız ve tercih ettikleri şekilde hareket etme

becerilerine dayalı olduğuna inanırlar. Bu görüşü de, dışsal bir kısıtlama veya

zorlamanın olmadığı, negatif özgürlük teorisi olarak adlandırırlar. Modern liberal

görüşüne katılanlar ise, pozitif özgürlüğü; kişinin kendisinin efendisi olma yolunda

bağımsız olması olarak tanımlarlar. Kişinin kendisinin efendisi olması, bireyin

kendisini geliştirebilmesi, düşünceleri genişletebilmesi için de memnuniyet duyması

gerektiğini eklerler.17

‘‘Liberalizmin özgürlük anlayışı negatif özgürlüktür. Negatif özgürlük

bireyin dışarıdan gelen herhangi bir zorlamaya maruz kalmadan davranabilmesidir.

Birey davranışlarına müdahale edilmediği oranda özgürdür. İnsanın herhangi bir dış

müdahaleye maruz kalmadan davranabildiği alan ne kadar geniş ise, özgürlüğü de o

oranda geniştir. Burada özgürlük; “bir şeyden özgürlüktür”, “bir şeye özgürlük”

değildir. Özgürlükte esas olan bireye bir şey sağlanması değil onun dış zorlamalara

ve baskılara maruz kalmamasıdır.’’18

Locke; bireyin özgürlüğüne müdahalede bulunacak en büyük tehlike unsuru

olarak devleti görmektedir. Bu yüzden, devletin despot anlayışı olan bireylerin

özgürlüğünü hiçe sayması ve yok etmesi durumu önlenmelidir. Bunun da yolu ancak

devletin birey için var olduğuna inanmak ve onu sınırlamaktır. Çünkü ne kişiler, ne

de devlet insanların mallarına ve sivil haklarına baskı ve müdahale yetkisine

16

Ayferi Göze, Siyasi Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul, 1987, s.246 17

Andrew Heywood, Siyasi İdeolojiler, çev. Ahmet Kemal Bayram, Adres Yayınları, Ankara,

2011, s.46 18

Yayla, a.g.e., s.149

Page 20: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

9

sahiptir.19

Bireyler üzerinde kendi değerlerini benimsetmek toplumsal refahı etkiler.

Bu yüzden, özgürlük başkalarının kendi yararlandığı haklardan mahrum etmemek

koşuluyla kendi mutluluğumuz için arayışta bulunmaktır. Bunu sağlamak içinde

olabildiğince devlet unsurunu geri plana iterek, baskı tutumunu azaltması gerekir.

Böylelikle, bireyin istenilen sonuca varması, kendini geliştirip üretken bir duruma

gelmesi liberalizm açısından ideal bir duruma ulaşması demektir.

1.2.3. Sınırlı Devlet

Liberalizmin devlet anlayışı, bireysel özgürlüklerin temel alınması

gerektiğine inanır. Bireysel özgürlükler hayata geçirildiğinde devletin yapısının

küçültülmesi ve sınırlandırılması gerekmektedir. Devlet, topluma müdahale edip

bireyin özgürlüklerini dikkate almadığı sürece liberalizmin hayata geçirilmesi

beklenemez.

Liberalizm, devlet baskısının ve müdahalesinin bulunmadığı işbirliği ve

özgürlük ortamında doğar. Toplum düzeninin sürekliliği, ancak dış müdahale ve

baskılar olmaksızın görüş birliği içinde sağlanır. Bunu gerçekleştirebilecek otorite

devlettir. Devlet, kuralları değiştirecek araçları sağlar, kurallar arasındaki farklılıkları

dengeler, kural dışı davrananları ise cezalandırır.20

Liberalist düşünceye göre, gerçek anlamda özgürlükten söz edilebilmesi için

anayasal düzenlemelerle devletin otoritesi sınırlandırılmalıdır. Bu durumda devletin,

temel hak ve özgürlükleri teminat altına alması gerekmektedir. ‘Anayasalcılık ve

Kuvvetler Ayrılığı’ kavramları da bu düşüncenin bir yansımasıdır. Liberalizm’in,

Kuvvetler Ayrılığı ve Anayasacılık ilkelerini geliştirmesindeki amaç; yasaların

egemenliğini korumak, yasa koyucuların keyfi müdahalelerini önlemektir.21

Bireyi sınırlandırdığımızda, devleti de sınırlandırmış oluruz. Bu yüzden,

sınırlandırılmamış, belirli düzenlemeler taşımayan bir devlet insan özgürlüğüne

19

John Locke, Hoşgörü Üstüne Bir Mektup, çev. Melih Yürüşen, Liberte Yayınları, Ankara,

1988, s.28 20

Milton Freidman, Kapitalizm ve Özğürlük, çev. Doğan Erbek, Altın Kitap Yayınları, İstanbul,

1988, s.52 21

Ruhdan Yumer, “Hayek’çi Liberalizmin Temel İlkesi”, Yeni Forum, Cilt:9, Sayı:215, 1988, s.24

Page 21: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

10

yönelmiş en büyük tehdittir. Vatandaşlar üzerinde sonsuz otoriteye sahip olan,

onlardan ayrı ve onlardan üstün bir varlık olan devlet liberal değildir.22

Lock’a göre;

“devlet, sadece kendi sivil çıkarlarını tedarik etmek, korumak ve geliştirmek için

teşkil edilmiş bir insan toplumudur. Bu yüzden de, devlet, toplumun temel hakları

olan özgürlük, sağlık, mülkiyet gibi hakların her biri için, aynı kanunları yansız bir

şekilde düzenleyerek güvence altına almalıdır.”23

Liberalizme göre; esas olan ‘‘bireysel özgürlük’’ tür. İnsan; bağımsız, kendi

hür iradesiyle hareket edebilen bir “özne” olarak görülmekte ve toplum da

bireylerden oluşan bir bütün olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla insanın bireysel

olarak, toplum içindeki ihtiyaçlarını en yüksek ölçüde sağlayabilmesindeki azami

fayda bireylerden oluşan toplumun sahip olduğu azami fayda ile eş değerdir.

Devletin bireyler arasındaki ilişkilere müdahalede bulunmaması gerektiği düşüncesi,

bireylerin tek tek kendi “iyi” lerini seçebilecekleri, davranışlarının engellenmediği

bir düzen içinde faydacılığın temel ilkesi olan “en yüksek sayıdaki insanın en yüksek

mutluluğu” nun sağlanacağı varsayımına dayanmaktadır. Toplumsal büyümenin

temeli; bireyin, engellenmemiş hür irade serbestisinde saklı olmaktadır.24

Bu

durumda, piyasa ekonomisinin yaratılması için devlet ekonomiden elini çekmelidir.

Piyasa ekonomisi yaratıldığında ekonomik alanda özgürleşme sağlanacak, böylelikle

bireyler başarıya ulaşacaklardır.

1.2.4. Piyasa Ekonomisi

Liberalizmin bir diğer önemli unsuru da piyasa ekonomisidir. Piyasa

ekonomisi; toplumda gerçekleştirilecek ekonomik faaliyetlerin her hangi bir baskıya

maruz kalmadan ve bireylerin aralarında oluşacak hoşgörü ile işleyişlerini

sürdürebilmesidir.

Mises’a göre; piyasa ekonomisi ile ekonomik özgürlük aynı anlama

gelmektedir. Piyasa ekonomisinin olmadığı bir ülkede, ekonomik özgürlükler ve

siyasi haklardan dolayısı ile de gerçek özgürlükten söz edilebilmesi mümkün

22

Andrew Vincent, Modern Political İdeologies, Basil Blackwell, Cambridge, 1992, s.27–28 23

Locke, Civil Goverment, s.16 24

Levent Köker, Demokrasi Üzerine Yazılar, İmge Yayınları, Ankara, 1992, s.35

Page 22: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

11

değildir. Bundan ötürü, özgürlüğü koruma altına almanın temel yolu kanunlardan

ziyade piyasa ekonomisidir. Piyasa ekonomisinin özgürlüğü sağladığı unsurun

rekabet olması dolayı ile bireylere sonsuz imkânlar sağlayarak onları özgürleştirir.

Eğer devlet ekonomik hayatı kontrol etseydi, insanların her alanındaki durumunu da

kontrol etme imkânı bulurdu. Bundan dolayı, siyasal özgürlük ile ekonomik özgürlük

iç içedir; birbirinden bağımsız düşünülemez.25

Piyasa ekonomisinde herkes kendi adına hareket eder. Kendi ihtiyaçlarını

gidermek için uğraşan bireyin eylemleri aynı zamanda diğer insanların

gereksinimlerini gidermelerine de hizmet eder. Bireyler, kendi bireysel ihtiyaçlarını

karşılarken dolaylı bir şekilde birbirlerine de fayda sağlamaktadırlar. Karşılıklı yarar

içinde işleyen sistem piyasa tarafından yönetilir. Piyasa sistemi; bireylerin

faaliyetlerini, insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, başarıları doğrultusunda

yönlendirir.26

Piyasa sisteminin en önemli özelliği de sistemdeki bütün ilişkilerin

serbestlik içinde olmasıdır. İnsanlar birbirleriyle işbirliği yapıp yapmamakta, ticari

ilişkiye girip girmemekte özgürdür. Devlet piyasadaki faaliyetlere müdahale etmek

yerine, onları korumalı ve düzgün işleyebilmeleri için gerekli imkânları

sağlamalıdır.27

Friedman’da piyasanın tam anlamıyla işlerlik kazanmasını ve piyasa gücünün

sağlanabilmesini, şu görüşleri ile ifade etmiştir:28

Kaynakların etkin dağılımı,

Bilginin işletilmesi,

Yasal düzenlemelere gerek duyulmaksızın ırk, dil, din ve cinsiyet

ayrımının ortadan kaldırılması

Politik fikir işbirliğine ihtiyaç olmadan farklı gerçeklerin tatmin edilmesi;

bireylerin isteklerini piyasa yoluyla duyurabilmeleridir.

25

Ludwing Von Mises, The Anticapitalistic Mentality, Nosrand Company, London, 1956, s.259,

akt. Çetin, a.g.m., s.227 26

Çetin, a.g.m., s.227 27

Ayn Rand, “Kapitalizm Nedir?’’, çev. Atilla Yayla, Yeni Forum, Cilt:11, No:252, 1990, s.38 28

Freidman, a.g.e., s.56

Page 23: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

12

Piyasa ekonomisi, bireylerin kendi istekleri doğrultusunda serbestçe faaliyet

gösterecekleri alanları kendilerinin seçmesini sağlar. Bireylerin bu tercihleri devlet

tarafından korunmalı ve bunlara yönelik her türlü olumsuz müdahale

engellenmelidir. Piyasa ekonomisinde karar mekanizması birey olmalıdır. Kararları

devlet verdiği takdirde, bireylerin aldığı kararların piyasa ekonomisine etkisi,

verimsiz ve düzensiz olacaktır.

1.3. LİBERALİZMİN ÇEŞİTLERİ

Liberalizm; 17. yüzyılda feodal toplumdan kapitalist topluma geçiş

aşamasından başlayarak 19. yüzyıla sanayi devrimine kadar olan dönemde klasik

liberalizm, daha sonra 20. yüzyılın son çeyreği ortaya çıkan modern liberalizm olarak

tanımlanan sosyal liberalizm ve sosyal liberalizme tepki olarak ortaya çıkan neo-

liberalizm olmak üzere üç şekilde adlandırılmıştır. Liberalizmin ortaya çıkışından

günümüze kadar olan yapısı Tablo 2’de ayrıntılı olarak gösterilmektedir.

1.3.1. Klasik Liberalizm

Klasik liberalizm, liberal düşüncenin ilk dönemlerinde ortaya çıkmıştır.

Klasik liberal düşüncenin yaratıcıları; John Locke, Adam Ferguson, Adam Smith,

Montesqueiu, J. Stuart Mill, Isiah Berlin ve Hayek’dir.

Klasik liberalizmin odak noktası bireydir. Yayla’ya göre; klâsik liberalizm,

toplumun aksine bireyi ön planda tutan, pozitif özgürlük anlayışı yerine, negatif

özgürlük anlayışını savunan; müdahaleci ve baskıcı bir devlet değil, sınırlı ve

sorumlu devlet isteyen; yeniden dağıtımcı sosyal adalet anlayışına karşı çıkarak,

adaletin en iyi şekilde piyasa ekonomisi içinde kendini yansıtmasını hedef alan bir

düşünce yapısıdır.29

Yeniden dağıtımcı anlayış karşısında Nozick, bireysel hak ve özgürlüklere

verdiği değer sosyal adaleti reddeder. Birinci değer olarak; bireysel hak ve

özgürlüklerin önemini vurgularken, sosyal adalet yaklaşımının yeniden dağıtım

29

Atilla Yayla, Liberalizm, Erişim: http://www.libertedownload.com/Ornek/Liberalizm.pdf.,

07.01.2013

Page 24: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

13

politikasını eleştirir. Yeniden dağıtımcı bir adalet kavramı, insanların sahip olduğu

şeyler üzerinde diğer insanların da belli hakları olduğunu ve bu hak nedeniyle refahın

yeniden dağılımına ilişkin her türlü adalet isteği uygun karşılanması gerektiği

düşüncesine dayanır. Rawls’ un desteklediği yeniden dağıtım politikaları ise,

bireylerin kendi kendilerine sahip olma (self-ownership) ve mülkiyet hakkının ihlal

edilmesi anlamına gelir.30

Klasik liberaller, insanoğlunun kendi ayakları üzerinde durabilme

kapasitesinin yüksek olmasını kendi bencil çıkarları peşinde koşmalarına bağlarlar.

İkinci olarak, negatif özgürlüğe inanırlar. Birey, başkalarının zorlamasına veya

müdahalesine tabi olmadan yalnız bırakıldığı sürece özgürdür. Üçüncü olarak,

Locke’un da ifade etmiş olduğu gibi; toplumsal yaşama müdahalede bulunulmaması

anlamına gelen ‘‘gece bekçisi gibi çalışan minimal veya sınırlı devlet’’ anlayışıdır.31

Klasik liberalizm, serbest piyasa ekonomisine oldukça güven duymaktadır.

‘‘Laissez faire, laissez passer’’ olarak adlandırılan ‘‘bırakınız yapsınlar, bırakınız

geçsinler’’ ilkesi, ekonomik aktivitelerde devletin her türlü müdahalesine karşı çıkar.

Serbest piyasanın bireylerin rasyonel tercihleri doğrultusunda, A. Smith’in icadı olan

‘‘görünmez el’’ aracılığı ile kendini ideal düzeye taşıyabileceğini savunur.32

Ekonomiden yüksek fayda sağlanabilmesi için devlet müdahalesinin olmadığı bir

piyasa pazarının oluşturulması gereklidir. Böylelikle, bu düzen, özel mülkiyetçiliğin

gelişmesini ve bireylerin özgürlüklerinin korunmasını sağlayacaktır.

1.3.2. Sosyal Liberalizm

20. yüzyıla girilmesiyle beraber liberalizm, sosyal değerleri ve hakları

gündeme getirmiştir. Bunun nedeni, klasik iktisat politikalarının yol açtığı 1929 krizi

ve ona karşı oluşan tepkidir. Sosyal liberalizmin doğuş sebebi; sanayi toplumlarında

ortaya çıkan adaletsizlik ve eşitsizliklerdir.

30

Rabia Sağlam, ‘‘Liberal Adaletin İki Farklı Görünümü: John Rawls ve Robert Nozick,

‘‘Hakkaniyet olarak Adalet’’ Eleştirisinden Yetkisel Adalet Eleştirisine’’, Erzincan Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:XI, Sayı:1–2, 2007, s.182 31

Heywood, a.g.e., s.61 32

Ahmet Nohutçu, Kamu yönetimi, Savaş Yayınevi, Altın Seri 8.Baskı, Ankara, 2012, s.525

Page 25: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

14

Sosyal liberalizmin kurucusu Thomas Hill Green olarak kabul edilir. Sosyal

liberalizmin temel ilkeleri, klasik liberalizm’in temel ilkelerine oldukça ters

düşmektedir. Sosyal liberalizm; pozitif özgürlük, sosyal adalet, toplumculuk, bireyin

ve toplumun hayatında devletin daha fazla yer edinilmesi anlayışını benimsemiştir.33

Sosyal liberalizm de doğal olan, insanların farklı yapılara ve değer yargılarına sahip

olmalarıdır. İnsanoğlunun doğası gereği birbirinden farklı özelliklere sahip olması,

birbirlerinden farklı yaşama haklarına sahip olmalarına olanak tanır.

Green, insanların özgecilik kapasiteleri olduğunu ve birbirine karşı şefkat

besledikleri söyler. Ona göre; bireyler salt bireysel değil, sosyal sorumluluklar da

taşırlar. Bu yüzden de her birey diğerine empati bağlarıyla bağlıdır. İnsan doğasına

ilişkin böyle bir ilişkinin kavramsallaştırılmasının, insanların sosyallik ve işbirlikçi

doğasına vurgu yapan sosyalist fikirlerden etkilendiğidir.34

Sosyal liberaller, devletin rolünü artıran ona aktif bir görev üsteleyen görüş

tarzı olan pozitif özgürlük anlayışını benimsemektedir. Çünkü onlara göre, özgürlük

sadece bireysel bir olgu değil toplumsal bir olgudur. Bu anlayış, bireyin toplum

içinde üretilen değerden pay almasını gerektirmektedir. Bu durumda devlet,

özgürlüğün sağlanabilmesi için aktif bir rol biçerek çaba göstermelidir.35

Green’in pozitif özgürlük fikrine göre, özgürlük, bireyin bireyselliği kazanma

ve geliştirme yeteneğidir; yani özgürlüğün içerisinde bireyin potansiyelini

gerçekleştirme, bilgi ve beceri elde etme ve doyuma ulaşma yeteneği vardır. Bu

bağlamda, negatif özgürlük bireyin üzerindeki dışsal sınırlamaları kaldırırken

açlıktan ölme özgürlüğünden daha fazla bir şey demek olmadığını, pozitif özgürlük

ise; bireyi güçlendirmeyi ve felce uğrayan sosyal felaketlerden insanların yaşamlarını

muhafaza eder.36

“Kendiliğinden düzen” kavramı sosyal liberalizmin esas aldığı diğer bir

ilkedir. Liberal düşünür Hayek’in üzerinde en fazla durduğu konuların başında gelen

kendiliğinden düzen kavramı; herhangi birinin üzerinde girişimde bulunmadığı,

toplumun kendi dinamikleri içinde geliştiği, insanların kendi doğal görüntülerini

33

Atilla Yayla, Liberal Bakışlar, Liberte Yayınları, Ankara, 2000, s.160 34

Heywood, a.g.e., s.71 35

Mustafa Erdoğan, Liberal Toplum, Liberal Siyaset, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1998, s.11 36

Heywood, a.g.e., s.72

Page 26: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

15

rahatlıkla sergileyebildiği, toplumun kendiliğinden bir değişim süreci yaşadığı

toplum düzenidir. Hayek, kurgulayıcı akla karşı şiddetli tepki göstererek toplumun

kendiliğinden ve aşama aşama değişmesini savunmuştur.37

Bu durumda, devlet

toplumsal yapıya müdahalede bulunmamalıdır. Devletin toplumsal yapıya

müdahalede bulunmaması, daha özgür ve katılımcı bir toplum yapısının oluşumuna

sebep olacaktır.

Özetle, Sosyal liberalizm, 1929 Dünya Bunalımı ile birlikte yoksulluğu

azaltmak, toplumsal refahı artırmak ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla klasik

liberalizme tepki olarak ortaya çıkan bir kavramdır.

1.3.3. Neo-Liberalizm

Neo-liberalizmin amacı, devlet müdahalesinin minimal düzeyde olduğu bir

toplumda kendi kendine işleyerek, kendine özgü kurallarıyla süreklilik gösteren

piyasa mekanizmasını oluşturmaktır. Devlet müdahalesinin minimal düzeyde

tutulması düşüncesi, sadece piyasa mekanizması ile sınırlandırılmamalıdır.

Toplumsal ve siyasal sistemde de devlet müdahalesi pek az istenen bir durumdur.

Devlet müdahalesinin olmadığı bir sistemde bireyler kendilerini daha iyi ifade edip,

özgür olacaktır.38

1929’da dünyadaki ülkeler o tarihe kadar karşılaştığı en büyük üretim fazlası

nedeniyle büyük bir krize girmişti. Bu krizin ardından tercih edilen Keynesçi

ekonomi modeli, devlet otoritesinin ekonomi alanına nüfuz etmesini savunmuştur.

Keynesyen model, kriz sonrasında işsizliğe neden olan talep ve istihdam sorunlarının

çözümünü devletin yetki ve sorumluluğunda olması gerektiğini benimsemiştir.

Bununla beraber, 1970’li yıllara gelindiğinde; Keynes ekonomi modelinin etkisini

kaybetmeye başladığı görülmüştür. Keynesçi modelin refah devleti anlayışı yerine;

37

Ömer Çaha, Dört Akım, Dört Siyaset, Zaman Kitabevi, İstanbul, 2001, s.53 38

Senem Kurt, ‘‘Hayek’in Özgürlük ve Adalet Teorisi’’, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı:3, 2006, s.200

Page 27: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

16

serbest piyasa, özel sektör ve devlet denetiminden uzak, pazar sistemi anlayışı

yerleşmiş, bu oluşum neo-liberal dönemin başlamasına zemin hazırlamıştır.39

Türköne’nin belirttiği şekliyle; neo-liberalizmin temel öğeleri, birey ve

pazardır. Amacı ise, piyasa üzerindeki devlet müdahalesini kaldırmaktır. Bir pazar

sisteminin etkili, verimli olabilmesi ve büyüme göstermesi için serbestçe işlenmesi

temin edilmelidir. Bu durumda, devlet müdahalesi olmaksızın işleyebilen bir

sistemde bireyler daha özgür olacaktır.40

Andrew Heywood ise; neo-liberalizmi, 1970’lerden beri üzerinde konuşulan

iktisadi liberalizmin yeniden canlanması olarak görmektedir. Neo-liberalizm karşı bir

devrim niteliği taşıması sebebiyle, 20. yüzyıla damgasını vuran ‘‘iri’’ devlet

anlayışını, durdurmak mümkünse tersine çevirmektir. Neo-liberalizm, en büyük

etkisinin serbest piyasa ekonomisi ilkesi kapsamında yer alan İngiltere’deki

‘‘Thatcherism’’, ABD’deki ‘‘Reaganizm’’ politikalarının oluşturduğu ‘yeni sağa’ ait

ideoloji üzerinde olduğu kabul edildi.41

Neo-liberalizme tarihsel açıdan bakıldığında: ‘‘İkinci Dünya Savaşı sonrası

dönem, liberalizmin hegemonyasının doruk noktasına çıktığı 1968’den itibaren hızla

inişe geçmeye başladığı bir dönem olmuştur. Bu süreç, 1980’li yıllara gelindiğinde;

liberalizmin neo-liberalizme dönüşmesiyle sonuçlanmış, liberal gelenek daha önceki

süreçte katıldığı sosyal-demokrat öğelerden hızla sıyrılarak, yeni sağ söylem içinde

daha fazla muhafazakâr ve otoriter öğeler eklenmemiştir. Sonuç olarak, tüm

toplumsal yaşamın, piyasa terimleri üzerinden algılandığı bir piyasa düzeni olarak

neo-liberal bir tarz ortaya çıkmıştır.’’42

Tüm dünya da yeni sağ kavramının 1970’lı

yıllarda neo-liberalizm ile etkin olmasıyla beraber Türkiye’ye yansıması, 1980

sonrası dönemde iktidarda bulunan ANAP partisi (Turgut Özal) dönemidir.

1980’li yıllarda, neo-liberalizmin; birçok ülke yönetiminde etkisini

göstermeye başlamasıyla, devletlerin ‘‘neo-liberal reform programları’’na

39

C. Emre Aytekin, ‘‘Türkiye Siyasetinde Neo-liberal Dönüşüm’’, Seminer Çalışması, Erciyes

Üniversitesi İ.B.B.F, Kayseri, 2012, s.4–5 40

Türköne, a.g.e., s.124-125 41

Heywood, a.g.e., s.67 42

Alev Özkazanç, ‘‘Türkiye’nin Neo-Liberal dönüşümü ve Liberal Düşünce’’, Tartışma Metinleri

NO:85,Haziran-2005,Erişim:http://www.politics.ankara.edu.tr/eski/dosyalar/tm/SBF_WP_85.pdf,

11.01.2013

Page 28: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

17

başvurmaları dikkat çekmiştir. Bu programlarda; insan ihtiyaçlarının karşılandığı,

refahın sağlandığı, kişisel özgürlüklerin artırıldığı, pazarlara siyasetin ötesinde

öncelik tanındığı ve piyasa tabanında bireylere mal ve hizmetleri seçme hakları

sunulduğu görülmektedir. Bu süreci ülke yönetimleri için önerilen neo-liberal

politikalar takip etmiştir:43

Uluslar ticarete ve yatırımlara açık olmak, ticari vergilerde indirim

yapmak, özel sektörün katılımını engelleyen bürokratik yapıyı azaltmak,

Ekonomide yeniden düzenlemeler yapmak ve fiyatların kendi seviyesini

kendileri bulacağı esnek emek pazarları oluşturmak,

Sağlık, refah ve eğitim gibi alanlarda sosyal hizmet alanlarında ve kamu

harcamalarında indirime gitmek,

Kamu hizmetlerini özelleştirmek, uluslararası rekabeti sağlayacak yarı

özel kuruşları oluşturmak,

Sosyal olarak kazanılan piyasa haklarının yeniden tanımlanması.

Bu politikalar İngiltere ve ABD’de gelişerek daha sonra birçok ülkede

uygulanmaya başlamıştır.

Sonuç olarak, ‘‘17. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar olan süreçte

“Klasik Liberalizm”, politik alanda; güçler ayrılığı, kanun üstünlüğü, sınırlı hükümet,

gibi değerleri savunurken, ekonomik alanda; piyasa mantığını savunmuştur. Büyük

ekonomik krizin ardından 1. ve 2. Dünya Savaşları sonrası gelişen toplumsal

hareketler, liberalizmin özgürlük teorisini sorgulamaya yol açmış, bunun sonucu

olarak da Sovyet Devrimin oluşturduğu süreç, onu kapitalizmin Keynesci refah

ekonomisi anlayışına yöneltmiştir. Bu anlayış, eşitlikçi bir liberalizm biçimini

savunan “Sosyal Liberalizm” söylemini ortaya çıkarmış, ancak bu durum uzun

sürmemiştir. 1970’lerde özellikle sanayileşmiş ülkelerde meydana gelen dünya petrol

krizi, yüksek enflasyon, ekonomik durgunluk gibi olumsuz gelişmeler liberalizmde

yeni bir yapılanma gereksinimine yol açmıştır. Bu yapılanma, sosyal liberalizmin

43

Keith Faulks, Political Sociology, USA, New York Un. Press, 1995, s.75, akt. M. Akif Özer,

Yeni Kamu Yönetimi Teoriden Uygulamaya, Platin Yayınları, Ankara, 2005, s.154

Page 29: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

18

kamu harcamalarına ve planlı ekonomisine tepki olarak ortaya çıkan “Neo-

Liberalizm” biçimini açığa çıkarmıştır.’’44

1.4. LİBERALİZMİN BATIDAKİ GELİŞİMİ

‘‘Liberalizm, ortaçağ düzeninin çözülmesiyle ortaya çıkan ulus devletlerin

sosyal, siyasal ve ekonomik organizasyon arayışlarının, eski düzen yerine yeni düzen

oluşturma çabasının, hemen her alanda yeni meşruiyet dayanakları aramanın bir

sonucu olarak doğmuş ve gelişmiştir. Liberalizm, bireyin sosyal, siyasal ve

ekonomik alanlarını kısıtlayan, sınırlandıran bir yapıya karşı olmasından dolayı bu

alanlardaki özgürlüğünü yok eden her türlü olguya karşı mücadele etmektedir.’’45

Liberalizm, ortaçağdaki yapının özgürlüklere doğru dönüşmesiyle

başlamaktadır. Ortaçağda Avrupa’ya damgasını vuran yapılardan biri, Avrupa’da

yaşam tarzını belirleyen bütün ilişkileri toprakla bütünleştiren feodalite, diğeri ise;

bütün düzeni dinsel değerler üzerine kurulu olan yapının toplumu kendine bağlı hale

getiren kilise; bu yapılar ortaçağda liberalizmin başlangıcını oluşturmuşlardır.

Bu çağ ile beraber Avrupa’da toplum ve yönetim yapısında bir takım

dönüşümler gerçekleşmiştir. Bu dönüşümleri etkileyen süreçler; ekonomik düzeyde

ticaretin gelişmesi, kentlerin kurulması ve Kralın, bireysel iradesinin güçlenerek

ortaya çıkan yeni bir sınıfın (Burjuvazi) iktidardan pay arayışıdır. Ticari ve sanayi

sınıfı olan burjuvazinin ortaya çıkması ile birlikte bu sınıflar liberal özgürlük ve

gelişmelerin öncüsü haline gelmiştir.

Ortaya çıkan en önemli kavramlardan biri olan özgürlük kavramı,

özgürleşmeyi beraberinde getirmiştir. Özgürleşme, kentlerde yaşayan insanların

ortak çıkarlarının temsil edilmesine yönelik bir örgütleşmeye yol açmıştır. Böylece,

insanların temsil edilebilirliği ve hukuk kurallarına göre belirlenmiş sosyal statülere

sahip olmalarına da olanak vermiştir. Bu durum, liberalizmin oluşmasında etki

44

Cevdet Doğan, ‘‘Klasik Liberalizmden Neo-Liberalizme Devletin Rolü Sorunsalı’’, Sosyoloji

Dergisi, Ankara, Eylül-Ekim-Kasım2008, s.56,

Erişim: http://tr.scribd.com/doc/120492494/sosyoloji-notlar%C4%B1, 12.01.2013 45

Halis Çetin, ‘‘Liberalizmin Tarihsel Kökenleri’’, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari

Bilimler Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, 2002, s.80–81

Page 30: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

19

göstermiştir.46

Yaşanan gelişmeler ve değişimler kilisenin gücünü kırmıştır. Böylece

liberalizmin doğuran özgür düşünce ortamının zemini oluşmuştur. Bunun sonucu

olarak, bireyin düşünsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel olarak görülen

dinsel faktörlerin yerini, özgür ve eşit birey anlayışı almıştır.

Avrupa’da köklü bir değişimlere yol açan Reform ve Rönesans hareketleriyle

birlikte yeni bir insan anlayışı doğmuş ve bu anlayışa bağlı olarak özgürlük ve

bireycilik kavramlarının önemi vurgulanmıştır.47

Liberalizm gelişmesine, sanayi devriminin de büyük katkısı olmuştur.

Liberalizmin oluşmasını ve yerleşmesini sağlayacak olan bu devrim yapısal ve

düşünsel değişimlerin temelleri çerçevesinde gelişerek; insanı doğaya egemen kılmış,

burjuvaziyi iktidara geçirmiş, ekonomide liberalizmin sloganı olan “laissez faire”

fikrini ortaya çıkarmıştır.48

Sanayi Devriminin yarattığı ortam burjuvazinin her zamankinden daha da

güçlü hissettirmesini sağlayan devlet anlayışına yöneltmiştir. Özgürlüğün her alanda

yayılmasını sağlamak amacıyla; özel mülkiyet, serbest girişim gibi liberal ilkeler

benimsenmiştir. Sanayi devrimi; kapitalistleşme, serbest girişim, özel mülkiyet

alanlarındaki gelişmelerle liberalizmin ekonomik bir tabana oturmasına sebep

olmuştur.49

Sanayi devrimi rekabet oluşturması nedeniyle yeni savaşlara ve yeni

sömürgelere neden olmuştur. Ekonomik alandaki gelişmelerin, iç savaşlara,

devrimlere, anayasal hareketlerin yaşanmasına yol açması, liberalizmin oluşturduğu

sosyal, siyasal, ekonomik yapıyı ortaya çıkarmıştır. Sanayi devriminin toplumsal ve

ekonomik ilişkilerde değişim göstermesinin ardından, alt üst sınıflar, işçi ve işveren

sınıfları oluşmuş, büyük ekonomik uçurumlar görülmüştür.50

46

M. Ali Ağaoğulları, Levent Köker, İmparatorluktan Tanrı Devletine, İmge Yayınevi, Ankara,

1991, s.189 47

M. Ali Ağaoğulları, Levent Köker, Tanrı Devletinden Kral Devlete, İmge Yayınevi, Ankara,

1991, s.155 48

Çetin, a.g.m., s.88 49

A. Erdem Çetin, Siyaset Bilimi, Kamu Yönetimi, ed. Ayşe Tekin, Arın Yayıncılık, Ankara,

2007, s.71 50

Mehmet Selik, İktisadi Doktrinler Tarihi, Gerçek Yayınları, İstanbul, 1988, s.105–108

Page 31: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

20

Sanayileşme, ülkelerde ekonomik, toplumsal, politik ve kültürel bakımından

büyük ve köklü değişimlerin yaşanmasına sebep olmuştur. Meydana gelen bu

ekonomik uçurum halkın büyük bir kesiminin işsiz kalmasına yol açmış ve

dolayısıyla yoksullaştırmıştır.51

Özetleyecek olursak; yapmış olduğumuz açıklamalardan yola çıkıldığında

liberal anlayışın sonucu olarak, batı ülkelerinde; birey özgürlüğü ön plana çıkmış

dini otorite gücü zayıflamış, bireyler aralarında sınıf tabakaları oluşmuş, özel

mülkiyet kavramı doğmuştur.

51

Şaylan, a.g.e., s.46-47

Page 32: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE LİBERALİZM

2.1. TEK PARTİ DÖNEMİ

Tek parti döneminde, Türkiye’nin politik-ekonomik yapısını etkileyen

gelişmeler yaşanmıştır. 1923–1930 yılları arasında liberal politikalar uygulanmaya

çalışılmış ise de, beklenen başarı sağlanamamış, bunun sonucu olarak 1930’dan

sonra yeni bir yapılanma olan ‘Devletçilik’ politikasına geçilmiştir. Böylelikle; yeni

bir sürece girilmiş, kalkınma planı hazırlanmış, ülke gelişiminde etki gösterecek

sanayi politikalarına başvurulmuştur. Ancak dünya ülkelerinin genelinde yaşanan

ekonomik kriz ve ikinci dünya savaşı Türkiye’yi siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan

derinden etkilemiş, bunun sonucu olarak ülkenin dışa kapalı yapısının değişmesine

yönelik ılımlı bir bakış açısı oluşmuştur.

2.1.1. Planlı Dönem Öncesi: 1923–1929

Osmanlı devleti 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına kadar katıldığı

savaşların etkisiyle güçsüz bir konuma gelmesinden dolayı, ekonomik anlamda iç

kaynakları yetersiz kalmış, yüksek oranda borçlanmaya gidilmiştir. Savaşların

yıllarca sürmesi sonucunda; ülkede birçok iş sahası kapanmış, erkek nüfusu azalmış,

göçler nedeniyle de işsizlik büyük boyutlara ulaşmıştır. Devletin iç kaynaklarının

ordunun hizmetine sunulması sonucu kaynakların tükenmesi söz konusu olmuştur.52

Osmanlı Devletindeki sanayi kuruluşlarının kapasitesinin düşük olması, işçi sayısının

az üretilen ürünlerin ise kalitesiz ve verimsiz olmalarının sonucu devletin ekonomik

yapısında zayıflama görülmüştür.

Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından, toplumum her açıdan devletten

beklentisinin yüksek olması ülkeyi zor bir döneme sürüklemiştir. Bunun sonucu,

sosyal ve ekonomik alanda ülkeyi yeniden inşa etmek amacıyla, okullar ve hastaneler

52

Ali Coşkun, ‘‘Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Ekonomisi’’, Atatürkçü Düşünce Dergisi,

Sayı:4, Kasım 2003, s.72

Page 33: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

22

inşa edilmiş; diğer taraftan da şekeri, çimentoyu üretecek fabrikalar kurmak için

planlar yapılmıştır. Bu dönemde, ülkede olumsuz faktörlerin görülmesine rağmen

egemen olan düşünce sistemi, piyasa mekanizmasının esas alınması ve sermaye

birikiminin özel sektör aracılığıyla gerçekleştirilmesine yönelikti.53

Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren ekonomik kalkınmanın hızlı bir

sanayileşme ile mümkün olacağı görüşü benimsenmiş ve tarım sektörünün esas

görevinin sanayideki gelişmeyi desteklemek olacağı kabul edilmiştir. Bu kapsamda,

hammaddesi yurtiçinde bulunan malları işleyecek sanayi kuruluşlarının oluşturulması

öncelikli olarak öngörülmüştür. Ancak Osmanlı Devletinin üretiminin büyük ölçüde

tarıma dayalı olması ve sanayi devrimini ülkeye yansıtılmasında yetersiz kalınması

sorunu, Cumhuriyetin ilk dönemlerine de intikal etmiş ve ekonomik gelişmeyi ve

kalkınmayı sağlayacak sektör olarak yine tarım sektörü seçilmiştir.54

Türkiye

ekonomisinin yeniden yapılanmasına etki eden gelişme; 1923 yılında gerçekleşen

İzmir İktisat Kongresidir. Bu kongre’ de, özel sektör ağırlıklı ve piyasa ekonomisine

yönelik bir iktisadi kalkınma modeli karar kılınmıştır.

Tek parti döneminde gerçekleşen ekonomik gelişmeler, Cumhuriyetin ilk

yıllarında Atatürk tarafından uygulanan iktisat politikası, (1923–1929 yılları arası

kısmi liberal dönem ) ve 1929–1938 yılları arası (devletçilik politikası) olmak üzere

iki bölüme ayrılmaktadır.

Birinci plan öncesi, 1923–1929 yılları Arası kısmi ‘Liberal Dönem’ olarak

adlandırılan yıllar; yoksul bir toplum tarafından geçimini sağlayan ilkel tarım

yöntemi uygulaması, ithal malları korumayı amaç edinen bir gümrük rejimi ve

ülkeye ekonomik bakımından egemen olan yabancı şirketler, daha da önemlisi

devleti zor durumda bırakan ‘‘Düyun-u Umumiye’’ nedeniyle bütün ticari faaliyetleri

büyük ölçüde durmuş olan dönemi kapsamaktadır. Bu sebeplerden dolayı Türkiye’de

her şeyin yeniden inşa edilebilmesi ve bu problemlerin çözümlenebilmesi ve devletin

ekonomi politikasına yön verecek önlemlerin belirlenebilmesi için 1923’te İzmir

53

Özer Özçelik, Güner Tuncer, ‘‘Atatürk Dönemi Ekonomi, Politikaları’’, Afyon Kocatepe

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:9, Sayı:1, 2007, s.254 54

Yasin Çoban, Türkiye Ekonomisi, İkinci sayfa, 3.Baskı, İstanbul, 2012, s.32

Page 34: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

23

İktisat Kongresi düzenlenmiştir.55

1923’ten 1929’a kadar olan süreç içerisinde ortaya

çıkan durumlar, ekonomi politikalarının Türkiye ekonomisine acil önlemler

alınmasını gerekli kılmıştır.

2.1.1.1. İzmir İktisat Kongresi

1920’li yılların sonuna kadar olan süreçte ekonomi politikaları, İzmir İktisat

Kongresi’nin liberal ekonomiden yana olan temel kararları doğrultusunda yeniden

yapılandırılmıştır.

Henüz Lozan Antlaşması imzalanmadığı ve Cumhuriyetin ilan edilmediği bir

dönemde ekonomi politikalarının belirlenmesi ve siyasal bağımsızlık gibi ekonomik

bağımsızlık yolundaki kararlılığının da gösterilmesi amacıyla bir kongre yapılması

düşünülmüştür. Bu düşünceden yola çıkılarak, Mustafa Kemal Paşa’nın desteği ve

dönemin İktisat Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un girişimleri ile 1923 yılında

İzmir’de Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Kongre kararlarına göre; Türkiye

ekonomisi dışa açık olacak, yabancı sermayeye daha ılımlı davranılacak, özel girişim

desteklenecektir.56

1923’te İzmir’de toplanarak, liberalizmin yasaları çerçevesinde

tartışılan, Türkiye İktisat Kongresi’nde; dinamik bir iç pazar yaratılması için gerekli

kararlar alınmıştır.

‘‘İzmir İktisat Kongresi’nin toplanmasındaki amaç, savaştan yorgun çıkmış

olan devletin iktisadi faktör ve birimlerinin birbirlerini tanımalarını sağlamak,

ihtiyaçlarını tespit etmek, iktisadi konular üzerine dikkatleri çekmek ve yapılacak

politikaları da bu sonuçlara göre belirlemek isteğidir.’’57

İzmir İktisat Kongresi hakkında Prof. Dr. İbrahim Atilla Acar şöyle bir

açıklama da bulunmuştur:

‘‘Kurtuluş Savaşı'nın ardından ekonomik başarılarla kendini

göstermek isteyen bir ülkenin var olma mücadelesi İzmir İktisat

55

Muhammed Karataş, ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Temellerinin Atılmasında İzmir İktisat Kongresinin

Yeri ve Önemi’’, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:23–24, Eylül-Aralık 1998, s.3318 56

Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi, İmaj Yayınevi, Ankara, 2009, s.43 57

Ahmet M. Gökçen, ‘‘Cumhuriyet Döneminde İktisadi Gelişme’’, Yeni Türkiye Dergisi,

Ankara, Sayı:23–24, Eylül-Aralık 1998, s.3256

Page 35: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

24

Kongresi ile başlamaktadır. 1923'teki İktisat Kongresi

bağımsızlığımızın imzası niteliğindedir. O tarihlerde, ekonomik geri

kalmışlık, Osmanlı borçlarının yönetimi ve kapitülasyonlar gibi

sorunların üstesinden gelmek için İktisat Kongresi yapılmıştır.’’58

Ülkenin ekonomik yapılanmasının ve uygulanmak istenilen politikaların,

yönünü belirleyecek bir “Misak-ı İktisadi” belirlenmiştir. Bu Misak-ı İktisadi

uygulamasının amacı; yurt içinde sanayi alanını geliştirmek, mülkiyet haklarına

saygı çerçevesinde devletten ziyade özel girişimciliğe öncelik veren bir ekonomik

sistem oluşturmaktır.59

Ayrıca, kongre meslek katmanlarına göre; çiftçilerin,

tüccarların, sanayicilerin ve işçilerin katılımı ile oluşturulmuştur. Çoban; kongrede

‘‘sanayici, tüccar, çiftçi, işçi’’ kesimlerinin yer aldığı ortamından sonra ana sektörler

itibariyle belirlenen ‘‘Misak-ı iktisadi Esasları’’ başlığı altında bu kesimlerin

bütünleşmelerini, bir uzlaşma arayışı olarak nitelendirmiştir.60

Hamitoğulları’na göre; gümrük tarifelerinin düzenlenmesi, kara, deniz

nakliyesinin geliştirilmesi, sanayicilere kredi verilmesi, sanayi sektörünün ihtiyaç

duyduğu personelin yetiştirilmesi amacıyla eğitim verilmesi gibi endüstriyi

destekleyecek kararlar, sanayileşme alanına teşvik edici niteliktedir.61

İzmir iktisat kongresinden alınan kararlar doğrultusunda, milli sanayiyi

geliştirmek, tasarrufları harekete geçirmek ve ekonomik atılımları finanse etmek

amacıyla bankacılık alanında önemli adımlar atılmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk

bankası olan İş bankası 1924’te kurulmuş, 1925’te Sümerbank’a dönüştürülmüştür.

Bunun yanında, Türkiye’de sanayileşmeyi desteklemek ve yönlendirmek amacıyla

Sanayi ve Maadin bankası kurulmuştur.62

Liberal ekonomi politikalarının uygulanabilmesi ve piyasa ekonomisinin

işlerlik kazanabilmesi için Cumhuriyet döneminde bir süreliğine uygulamada kalan

58

Star Gazetesi, ‘‘İzmir İktisat Kongresi Yeniden Tarihi Bir Misyon Üstleniyor’’, Erişim:

http://haber.stargazete.com/ege/izmir-iktisat-kongresi-yeniden-tarihi-bir-misyon üstleniyor/haber-

738906 59

Hasan Sabır, ‘‘Atatürk’ün iktisat Zihniyeti’’, Dış Ticaret Dergisi, Yıl:8, Sayı:28, Nisan 2003,

s.80 60

Çoban, a.g.e., s.35 61

Beşir Hamitoğulları, Çağdaş İktisadi Sistemler, Savaş Yayınları, Ankara, 1986, s.782 62

Ahmet Makal, Türkiye’de Tek Partili Dönemde Çalışma İlişkileri: 1920–1946, İmge Kitapevi,

Ankara,1999, s.209

Page 36: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

25

Aşar vergisi, 1925 tarihinde kaldırılmıştır. Aşar vergisi, kalkınmanın ilk

aşamalarında ve tarımın milli gelir içindeki payının çok yüksek olduğu dönemlerde

devlet için önemli vergi kaynağı olmuştur. Aşar vergisinin kaldırılması ardından,

1927 yılında yerli sanayi sermayesini güçlendirmek ve teşvikler sağlamak amacıyla

‘Teşvik-i Sanayi Kanunu’ çıkarılmıştır. Bu kanun, yerli üretimi ve sanayiyi korumak

için gümrük vergilerini kısıtlayarak, ithalatı kolaylaştırmıştır.63

Bu yıllarda hükümet, ekonomiye katkı sağlayacağına inandığı özel

sermayenin ülkede uygulanmasına izin vermiştir. Ancak, gelişmiş ülkelerin

gelişmekte olan ülkeler üzerindeki sermaye birikimi sınırlı olduğundan dolayı

gelişmekte olan ülkelere sermaye girişimi olmamıştır. Bu yüzden, gelişmekte olan

ülkelerde, iktisat politikaları ve stratejilerinin belirlenmesine karar kılınmıştır.

Öncelikli hedef ise, sanayileşme başta olmak üzere tarım ve hizmetler sektörünün

gelişmesini sağlamaktı.

2.1.1.2. Lozan Antlaşması

1923–1929 yılları arası, liberal politikaların uygulandığı bir dönem olarak

nitelendirilmesinin nedeni, devletin özel girişimciliği desteklemesi ve dışa açık bir

ekonomi modelini benimsemesidir.

Lozan Antlaşması, Osmanlı döneminde uygulanan gümrük tarifelerini 1929

yılına kadar aynı şekilde korumayı şart koymuştu. Bundan dolayı, bu döneme kadar

Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun düşük oranlardaki gümrük tarifelerini

yükseltme hakkından yoksun kılınmıştır. 1929 yılında bu antlaşmanın bağlayıcılığı

kalmamış ve yeni bir gümrük kanunu yürürlüğe konulmuş, yaklaşık %15 oranında

olan gümrük vergisi üç katına çıkarılmıştır.64

Bu durum, Türkiye’nin belirli bir süre

gümrükler üzerinde söz sahibi olamamasına sebep olmuştur.

Bir siyasi bağımlılık düzenlenmesi olan, üstelik önemli ve ağır iktisadi

sonuçları da bulunan kapitülasyonlarının kaldırılması, bir başarı olarak görülmesine

rağmen antlaşma ile Osmanlı borçlarının büyük bir bölümü Türkiye tarafından

63

Çoban, a.g.e., s.41 64

H. Avni Özcan, “Dünden Bugüne Dış Ticaretimizdeki Gelişmeler”, Dış Ticaret Dergisi, Sayı:3,

Ekim 1998, s.44

Page 37: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

26

devralınmıştır. Osmanlı’nın borçlanmalar döneminde ki toprakları ile Lozan’ın

öngördüğü sınırlar dikkate alınarak Osmanlı borcu, Türkiye ile Osmanlı topraklarını

paylaşan diğer devletler arasında paylaşılmıştır.65

Bunun neticesinde, Türkiye

Osmanlı borçlarından kendisine düşen payını ancak 1954’te ödeyerek bitirmiştir.

Lozan Antlaşmasında imzalanan Ticaret sözleşmesi, Türkiye’nin dışarıya

karşı uygulayabileceği iktisat politikalarını beş yıl süreyle dondurmakta, ithalat ve

ihracat yasaklarının kaldırılmasını ve yenilerin konmamasını ve gümrük tarifelerinin

değişmemesini öngörmekteydi. Bu hükümler, gümrük gelirlerinin artırılmasını veya

sanayiyi dış rekabetten korunmaya dönük etkili bir politika değişikliği önlemeyi

amaçlamıştır. Bu bağlamda, Lozan’da belirlenen gümrük tarifesi, ulusal ekonomiye

sadece %12,9’luk bir koruma derecesi ile sağlanmıştır.66

Beş yıllık süre boyunca gümrük tarifelerine konan düzenleme yasağı, 1929

yılında 1499 sayılı ‘‘Gümrük Tarifesi Kanunu’’nun çıkarılması ile kaldırılmıştır. Bu

kanun ile ulusal bir gümrük tarifesi konulmuş ve yerli sanayiyi dış rekabetten

koruyan korumacı gümrük politikalarına geçilmiştir. 1929 yılından sonraki süreçte

uygulanan koruyucu gümrük politikaları ile Türkiye’nin dış ticareti fazla açık

vermiştir.67

2.1.1.3. 1929 Buhranı

1929 yılında ABD’de başlayan ve dünya genelinde etkisini gösteren

ekonomik bunalım, liberal ekonomik politikalar çerçevesinde Türkiye’yi de olumsuz

etkilemiştir.

‘‘Dünya ekonomik krizi, 1929 yılında ABD'de başlayıp sanayileşmiş

ülkelerde etkisi yüksek olmuş, Türkiye de bu krizden olumsuz yönde etkilemiştir.

Batılı ülkelerinin ‘‘komşuyu fakirleştirme’’ politikaları geliştirmelerinin sonucunda;

uluslararası ticarette daralmalar meydana gelmiş, Türkiye’de ödemeler bilânçosu

açığı artmış, bunun sonucunda hammadde ve tarımsal ürün fiyatlarında yüksek

65

Korkut Borotav, Türkiye iktisat Tarihi (1908–2009), İmge Kitapevi, 17.Baskı, Ankara, 2012,

s.43–44 66

Borotav, a.g.e., s.44–45 67

Çoban, a.g.e., s.38

Page 38: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

27

oranda düşüş görülmüş, dış ticaret hadlerinin aleyhimize gelişmesine neden

olmuştur. Bunun beraberinde, Türk Lirasının değerinde önemli düzeyde düşüş

meydana gelmiş, küçük işletmelerin iflas etmeleri hızla artmıştır. Hükümet bu

gelişmeler karşısında, Türk parasının değerini korumak için kanun çıkarmış; fiyat

düşüşünü önlemek için doğrudan bu duruma müdahale etmeye başlamış ve dış açığı

azaltmak için korumacı politikaları yürürlüğe koymuştur. Bu kriz, sanayileşmede

başarılı olamayan özel sektöre duyulan güveni erozyona uğratmış ve piyasaya dayalı

sistem konusunda kuşkuların oluşmasına yol açmıştır.’’68

Ekonomik hayata devletin

müdahalesi eskiden beri var olmakla beraber 1929 buhranıyla birlikte bu

müdahalenin uygulama alanı genişlemiştir.

Özel sektörün sanayileşmeyi sağlayamamasından dolayı devletçilik politikası,

1929 yılı sonrasında ekonomik kalkınma politikası olarak kullanılmıştır. Türkiye,

devletin ekonomiye müdahalesini zorunlu gören ve Keynesyen görüş olarak ifade

edilen politikalara başvurarak bunalımdan kurtulmanın yollarını aramıştır.69

Türkiye,

krize karşı bazı önlemler almış: Ekonomiyi güçlendirmek amacıyla ithalat ve ihracatı

artırıcı politikalar izlemeye başlaması ve 1933 yılında dış ödemelerde uygulamasına

başlanan ‘‘kliring ve takas sistemi’’ni, yani dış ticarette ülkeler arasında yapılan

alışverişin karşılıklı olarak döviz kullanılmadan malla ödenmesi sistemini

uygulamıştır.70

Ekonomik krizin giderilmesi için devletin ekonomiye müdahalesinin

gereği anlaşılarak, devletçi ve korumacı politikalara yönelmeye başlanmıştır.

1929’da yaşanan dünya ekonomik bunalımı, liberalizmi gözden düşürüp

yerine devletçi ekonomik politikalara ağırlık verilmesine zemin hazırlamıştır.

Devletçi politikanın Türkiye de uygulama alanı bulmasının temel sebepleri: Devlet

müdahalesi etkisinde olup, bütün dünya ülkeleri tarafından benimsenmesi ve liberal

ekonomi politikalarından başarılı sonuç alınamamasıdır.71

Bu politikanın

uygulanmasındaki amaç; devlet öncülüğünde özel sektörün geliştirilmesidir. Ancak,

68

İ. Yaşar Vural, ‘‘Atatürk Dönemi Maliye Politikaları: Liberal İktisattan Karma Ekonomiye’’,

Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:20, Nisan 2008, s.95–96 69

Mehmet Palamut, E. Filiz, Giray, ‘‘Cumhuriyetten Günümüze Yaşanan Mali Krizler ve

Uygulanan Politikalar”, Yeni Türkiye Dergisi, Yıl 7, Sayı 41, Eylül – Ekim 2001, s.20–34 70

Çoban, a.g.e., s.46 71

M. Nazif Ülgen, Özalizm Çıkmazını Aşmak İçin Alternatif Politikalar, ARBA Basın Yayın,

İstanbul, 1989, s.32

Page 39: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

28

girişimcinin başarısız olduğu durumlarda devletin devreye girme ve önderlik etme

yetkisi vardır.

Liberal politikaların başarısının yanında başarısızlıkları da olmuştur. Peki,

1923–1930 yılları arasında uygulanan liberal politikalar neden başarısız olmuştur?

‘‘1929 dünya ekonomik buhranı, özel sektörün yeteri kadar sermaye birikimine sahip

olamaması, yatırımlarda istenilen hedeflere ulaşamaması, yetersiz sanayi alt yapısı,

dış ticaret açığının giderek büyümesi, işsizliğin artması ve devletten kredi alan birçok

ticari ve sanayi kuruluşunun iflas etmeye başlaması, 1930’lı yıllar ile birlikte yeni bir

ekonomik politikası arayışını beraberinde getirmişti. Bundan dolayı, 1929

buhranından sonra, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik kalkınma

açısından yoğun bir doktrin tartışmasına girilmiştir.’’72

Bu etkilerden dolayı, liberal

politikalar başarısız olunmuş; hükümet yeni bir liberal arayışa girerek devletçilik

politikasını benimsemiştir.

Liberalizmin kısmi uygulama dönemi olarak nitelendirilen bu dönemi

özetleyecek olursak; Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik liberal yaklaşımların

ağırlık kazandığı görülmüştür. İzmir İktisat Kongresi ve Lozan antlaşması, hem

siyasal hem de liberal politikaların belirlenmesinde büyük bir öneme sahiptir.

Cumhuriyet döneminin önemli gelişmelerinden olan 1923 Türkiye İktisat Kongresi

ve Aşar vergisinin kaldırılması, liberal politikaların uygulanmaya çalışıldığı 1923–

1929 dönemine rastlamaktadır. 1929 Dünya İktisat Burhan’ından sonra 1933’e kadar

olan süreyi bir geçiş dönemi olarak nitelendirmek mümkündür. Geçiş döneminde ise,

devletçiliğe dönük politikaların uygulanmasıyla birlikte iktisat politikaları açısından

hedefler de değişerek yeni bir liberal arayışa girilmiştir.

2.1.2. Planlı Dönem: 1930–1938 Yılları Arası Devletçilik Politikası

Ekonomik krizin ardından, açık ekonomiden kapalı ekonomiye doğru bir

gelişim sergilenerek, Dünyada meydana gelen gelişmelere koşut olarak ‘himayecilik

ve devletçilik’, anlayışı ön plana çıkmıştır.

72

Anadolu Üniversitesi, ‘‘Türkiye'de Sosyal ve Ekonomik Değişmeler’’, s.158, Erişim:

http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1269/unite09.pdf, 26.01.2013

Page 40: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

29

Türkiye’de 1930–32 yılları arasında yaşanan politik ve ekonomik

gelişmelerin, devletin ekonomideki yerini belirlemesi ile devletin, ekonomik hayata

doğrudan müdahale etmesi, ülke için gerekli temel maddelerin üretimini üstlenmesi,

sanayi alanında KİT’leri kurması, devleti önemli bir konuma getirmiştir.73

Türkiye’nin, sanayileşme alanında devlet müdahalesini benimsemesi, devletçilik

politikasını getirmiştir. 1930 yılından başlayarak uygulama alanı bulan, korumacı ve

devletçi politikalar, tüketim ve gelir düzeyinin gerilemesine karşı, denetleme ve

koruma önlemleri olarak uygulanmıştır.

Devletçiliğin amacı; politik ve ekonomik bağımsızlığı güçlendirerek,

ekonominin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlamaktır. Devletçiliğin araçları; Devlet

teşebbüsü, sanayileşme, sermaye ve emek arasında denge kurmak, fiyatları kontrol

etmek ve korumaktır. Bütün araçlar, merkezi planlamanın içinde olan kavramlardır.

Sermaye birikimi ve yatırım hareketleri, gelişmenin hızlı bir şekilde gerçekleşmesini

sağlayan unsurlar olarak düşünülürken, kaynakların sadece tüketicilerin zararına

harekete geçirilebileceği olasılığı karşısında, planlı merkezi bir kaynak dağılımı,

devletin ana görevi olarak belirlenmiştir.74

Parasız’a göre; bu dönemde izlenen devletçi politikalarının belirlenmesinde

şu faktörler etkili olmuştur:75

1923 ile 1929 tarihleri arasında izlenen liberal ekonomi politikalarından

arzu edilen sonuç ifade edilememesi,

1929 Büyük Dünya bunalımının dünya ölçeğinde tüm ekonomileri

olumsuz etkilemesi,

SSCN’de uygulanmakta olan planlı ekonomi politikalarının ilk

sonuçlarının başarılı olması,

73

Robert W. Kerwin, “Türkiye’de Devletçilik 1933–50”, Türkiye’de Devletçilik, der. Nevin

Coşar, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 1995, s.97 74

Z.Y. Herslag, “Atatürk’ün Devletçiliği”, Türkiye’de Devletçilik, der. Nevin Coşar, Bağlam

Yayıncılık, İstanbul, 1995, ss.211–215 75

İlker Parasız, Türkiye Ekonomisi, 1923’ten Günümüze İktisat ve İstikrar Politikaları, Ezgi

Kitabevi Yayınları, Bursa, 1988, s.29

Page 41: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

30

Klasik ekonomi politikalarının 1929 bunalımına çözüm üretememesi

üzerine devletin ekonomiye müdahalesini savunan görüşlerin popülerlik

kazanması.

2.1.2.1. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, 1933’te hazırlanan devletçi sanayileşme

programı çerçevesinde, 1934 yılında uygulanmaya konulmuştur. Planın temel hedefi;

Türkiye ekonomisinin gelişmesini sağlamak adına hızlı bir sanayileşme politikasının

uygulanmasıdır.76

Bu plan, Sovyet planlamasından sonra dünyada ilk planlama

deneyimlerinden birini temsil etmektedir.

Bu dönemin başlıca politikaları; devletin ekonomik hayata girmesi, doğrudan

doğruya devlet işletmeciliğine başlaması, ülke ihtiyaçlarını esas alması, hammaddesi

yurtiçinde bulunan malları işleyecek yerli sanayi kuruluşlarına öncelik verilmesi ve

içe dönük bir sanayi yapısı şeklindedir. Ayrıca, Kamu İktisadi Teşebbüs (KİT)’lerin

de gelişmeleri, bu yıllardan sonra gerçekleşmiştir. KİT’ler, özel sektör teşebbüslerini

kurmak ve geliştirmek, kredi temin etmek ve nitelikli personel yetiştirme alanında

faaliyet göstermiştir.77

Birinci Plan süresi dolmadan 1936’dan sonra ikinci plan

hazırlıklarına girişilmiştir. Ancak, ikinci plan, birinci planın uzantısı olduğundan ve

ikinci dünya savaşının araya girmesiyle uygulamaya konulamamıştır.78

Türkiye’de 1930 sonrası dönemde, ekonomi politikaları içerisinde sermaye

hareketlerini biçimlendiren en belirgin faktörler; dış ticaret, bütçe, para arzı ve kur

politikalarında dengenin sağlanmasıdır. 1938 yılına gelinmesi ile Türkiye, karma

ekonomi anlayışı benimseyen, sanayileşme yolunda ilerleyen bir ülke durumuna

gelmiştir.79

1930–1939 yılları arası devletçilik politikası dönemin de; dünya

ekonomisinin, geri kalmış ülkeleri kriz içine çekmiş ve bu ülkeler krizin etkileri ile

76

Cezmi Sevgi, Sanayileşme Sürecinde Türkiye ve Sanayi Kuruluşlarını Alansal Dağılımı,

Beta Basım Yayın Dağıtım, İstanbul, 1994, s.50 77

Çoban, a.g.e., s.52 78

Yakup Kepenek, Nurhan Yentürk, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitapevi, 12.Basım, İstanbul,

2001, s.68 79

Çoban, a.g.e., s.54

Page 42: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

31

uğraşırken, Türkiye’nin, diğer ülkeler gibi krizden önemli ölçüde etkilenmeyip krizin

dışında kalmayı başarması ile ülkede sanayileşme yönünden önemli adımlar

atılmıştır. Bu başarısı, kamunun kendi sanayi yatırımlarını ön plana çıkarması ve dışa

kapalı bir iktisat politikası izleyerek gerçekleştirmesidir.80

Özetlersek; 1923- 1929 kısmi liberal olarak adlandırılan dönemde, İzmir

İktisat Kongresinde alınan kararlar ile ekonomik yapı oluşturulmuştur. Daha sonra,

devletin ekonomiye müdahalesi söz konusu olmasıyla devletçilik politikasına

geçilmiştir. Devletçilik politikası ile özel kesime öncelik verilmiş, ekonomik

kalkınma ve toplumun refaha kavuşturulmasına çalışılmıştır.

2.1.2.2. Savaş Dönemi ve Sonrası Gelişen Süreç

İkinci Dünya Savaşı, Avrupa eşiğindeki Türkiye için yeni bir dönemi

aralamaktadır. II. Dünya Savaşı başından itibaren ekonomiyi denetim altına almak

için birçok karar alınmıştır. En önemli kararlardan biri, 1940 yılının Ocak ayında

ekonominin kapsamlı bir şekilde denetimini sağlamak üzere, bir çeşit iktisadi

olağanüstü hal yasası olan “Milli Korunma Yasası” kabul edilmesidir. 1940 yılı Milli

korunma yasası ile devlet gelirlerini artırmak için çıkarılan ‘Varlık Vergisi’ ve

tarımsal kazançlardan alınmak üzere çıkarılan ‘Toprak Mahsulleri Vergisi’ bu

dönemin başlıca yasal düzenlemeleridir.81

Türkiye, İkinci Dünya Savaşına girmemiş; fakat savaşın olumsuz

etkilerinden kendini soyutlayamamıştır. Devletçi politikaların uygulanması ve dönem

sonunda oluşan bazı eğilimler savaş yıllarının iktisadi politikalarını ve onların

sonuçlarını biçimlendirmiştir. Daha da önemlisi, 1940 sonrasında mevcut sınıflara,

siyasi kadrolara ve yüksek bürokrasiye geniş yetkiler veren iktisat politikaları ile zor

koşulların birleşmesi, önemli değişiklere yol açmıştır. Dolayısıyla bu dönüşümler,

80

Nadir Eroğlu, ‘‘Atatürk Dönemi Para Politikaları (1923–1938)’’, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F.

Dergisi, Cilt:XXVIII, Sayı:1, 2010, s.32 81

Tevfik Çavdar, Türkiye Ekonomisinin Tarihi (1900–1960), İmge Kitabevi, Ankara, 2003,

s.312–314

Page 43: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

32

savaş sonunda oluşan ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelere önemli ölçüde etki

etmiştir.82

II. Dünya Savaşı ardından oluşan ortamda Türkiye, Batılı ülkeler yanında

özellikle Amerika Birleşik Devletleri(ABD)’in yanında yer almıştı. Bundan dolayı,

savaş bittikten birkaç yıl sonra Türkiye’nin politik sisteminde, ekonomi

politikalarında ve dış ilişkilerinde büyük ölçüde değişim yaşanmıştır.83

Hükümet, İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar yabancı ülkelerle olan ekonomik

ilişkilerine özen göstererek, bu ilişkilerin kendi aleyhine işleyeceğinden çekinmiştir.

Çünkü ülkeye girecek yabancı sermayenin kapitülasyonlar ölçüsüne varma

ihtimalinden endişelenmişlerdir. Fakat savaş sırasında dışta ve içte görülen siyasi ve

ekonomik bazı gelişmeler, savaştan sonra Türkiye’nin kapalı politikasını

değiştirmeye başlaması ile dış ilişkiler; kontrollü davranışlarından vazgeçerek,

dışarıdan Türkiye’ye gelecek ekonomik yardıma karşı daha iyimser bir tavır

sergilemiştir.84

Türkiye, İkinci Dünya Savaş’ından sonra oluşan ‘‘soğuk savaş’’ ortamında

Batılı ülkelerden yana olmuştur. Çünkü savaşın etkisiyle, Türkiye’de liberal

ekonomik yapı zayıflamıştı. Bunun sonucunda, Türkiye’nin kaynaklarının yetersiz

kalması dolayısı ile dış yardımlara başvurulmuştur. Marshall Yardımı ile başlayan bu

süreç, Türkiye’nin IMF ve Dünya Bankası’na üye olmasıyla birlikte hızlanarak siyasi

ve iktisadı yapı oluşturmuştur.85

Marshall Planı, Amerikan Hükümeti tarafından

verilen mali yardımın ideolojik ve fikri çerçevesini belirler. Türkiye de, Marshall

Planı’nın kabul edilmesiyle birlikte, demokratikleşme sürecine girilmiş ve çok partili

yıllara geçiş aşaması da bu yıllarda ortaya çıkmıştır.86

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, 1945 yılında Türkiye'de siyasi güç ile

ekonomik güç arasındaki çatışma yeni bir boyut kazanmıştır. Hükümetin, muhalif

söylemlere rağmen ‘Çiftçiyi Topraklandırma Kanununu’ çıkarması ve ardından

82

Borotav, a.g.e., s.82 83

Erik J. Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, çev. Yasemin Saner, İletişim Yayınları,

İstanbul, 2012, s.303 84

Mehmet Gönlübol, Olaylarla Türk Dış Politikası, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1996, s.435–436 85

Gülten Kazgan, Ekonomide Dışa Açık Büyüme, Altın Kitaplar, İstanbul, 1985, s.380 86

Chrıstos Teazıs, İkincilerin Cumhuriyeti: Adalet ve Kalkınma Partisi, Mızrak Yayıncılık,

İstanbul, 2010, s.44

Page 44: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

33

uygulamaya koymasıyla, büyük toprak sahiplerinin ve başta Adnan Menderes, Emin

Sazak, Cavit Oral ve Fevzi Karaosmanoğlu gibi kişilerin de büyük tepkisine yol

açmıştır. Başlangıçta, CHP'nin Toprak Reformuna ve dolayısıyla ekonomi

politikasına karşı oluşan bu muhalefet hareket, siyasi bir harekete dönüşmüş,

sonrasında 1945 yılı Haziranında Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve

Refik Koraltan'ın, iktidar partisi olan CHP'nin Meclis Grubuna bir takrir vererek

Türk siyasi tarihinde ‘‘Dörtlü Takrir’’ olarak anılan hareketin başlamasına sebep

olmuştur. Ardından bu muhalif kadro, daha sonra CHP’den ayrılarak 7 Ocak 1946'da

Demokrat Parti'yi kurmuşlardır.87

Savaşın ardından, 1946’da toprak ağalarının güçlü desteğiyle, çok partili

hayata geçilmesiyle Demokrat Parti (DP) kurulmuştur. 1946–1950 yılları arasında

yaşanan sürecin etkisiyle devletçilik bir iktisat politikası olarak tasfiye edilmiştir.

1950 yılına gelindiğinde DP’nin iktidar olmasıyla birlikte devletçi iktisat politikası

anlayışı son bulmuştur.88

Özetle; 1938–1950 dönemi, İkinci Dünya Savaşının yarattığı etkiler, onun

doğurduğu çalkantılar ve ağır demokrasi mücadeleleri ile geçmiştir. En önemlisi de

olası bir tehlikeye karşı ülkemizde savaş ekonomisi politikası uygulanmıştır. 1940

yılında çıkarılan ‘‘Milli Koruma Yasası’’ ile olağanüstü koşullarda fiyatların

saptanması, özel işletme sahiplerine müdahale edilmesi, işletmelerde zorunlu

çalıştırma gibi hükümete ekonomiye doğrudan müdahale etme yetkisi verilmiştir.

Ayrıca, devlet gelirlerini arttırma amacı ile 1940 yılında ‘varlık vergisi’ yasası

uygulamaya konulmuştur. 1945–1950 yıllarında çok partili sisteme geçişle birlikte

ekonomi alanında liberal akım başlamıştır. 1947 yılında, 1948–1952 yıllarını

kapsayan liberal karakterde bir de kalkınma planı hazırlanmıştır.89

Savaşın bitmesiyle, liberal politikalar tüm dünyada etkisini göstermiştir.

Türkiye’nin de, çok partili sisteme geçmesiyle birlikte başlayan liberal akım, Türk

ekonomisine devletin müdahalesinin belli sınırlar içinde tutulmasına yol açmıştır.

87

Yaşar Baytal, ‘‘Demokrat Parti Ekonomi Politikaları (1950–1957)’’, Ankara Üniversitesi Türk

İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi, Sayı:40, Kasım 2007, s.549 88

R. Barış Yeşilay, ‘‘Devletçiliğin Türkiye Ekonomisindeki İzdüşümleri’’, İktisadi ve İdari

Bilimler Dergisi, Cilt:19, Sayı:1, Nisan 2005, s.130 89

Esat Çelebi, ‘‘Atatürk’ün Ekonomik Reformları ve Türkiye Ekonomisine Etkileri (1923–2002)’’,

Doğuş Üniversitesi Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, 2002, s.34–35

Page 45: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

34

2.2. DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ

Demokrat parti programı, ‘Liberalizm ve Demokrasi’ temel unsurları

çerçevesinde şekillenmiştir. Daha önceki dönemde uygulanan devletçilik

politikasının aksamasından yola çıkılarak, çok partili hayata geçiş denemesi

yaşanmıştır. Parti programına bakıldığında; siyasette demokrasi; ekonomik ve

toplumsal yaşamda liberalizmin benimseneceği belirtilmiştir.

1923’lerde uygulanan liberal ekonomi politikalar o günün şartlarında sonuç

vermemesi ve devletçi ekonomik politikalarının uygulanmasının istenmesi fikir

çatışmalarına neden olmuştur. Devletçi politikanın uygulanmasında ısrarcı olunması;

ülkenin ekonomik yapısında olumsuzlukların görülmesine sebep olmuştur. Bunun

sonucunda, DP hükümeti devletçilik politikasını değiştirmeye çalışarak liberal

ekonomi ve dışa açılan ekonomi temelini benimsetmeye çalışmıştır.

1946 yılından itibaren hem siyasal hem de ekonomik alanda dönüm noktası

yaşayan Türkiye’de, tek parti rejiminden çok partili hayata geçilmiş ve böylelikle

ekonomik anlamda devletçi kalkınma modelinden, ithalata yönelik bir kalkınma

modeline adım atılmıştır.90

Dışa açık liberal ekonomi temelleri atılmış olup, Türk

ekonomisi, 1950’den sonra giderek dışa bağımlı bir yapıya dönüşmüştür. Hem siyasi

hem de ekonomi alanda da liberalizmi savunan Demokratlar, yabancı sermayeye

önem vermişler ve yerli girişimci sınıfın şekillenmesinde yabancı sermayenin yol

gösterici olacağını düşünmüşlerdir. Fakat ekonomide hedeflenen liberalizm, iç ve dış

etkenler yüzünden aksaklığa uğramıştır. Bu yüzden, yerli girişimci sınıfının oluşması

tam gerçekleşmediği gibi ekonomide devlet etkisi devam etmiştir. Bunun sonucunda

hükümet, karma ekonomiye yönelmek zorunda kalmıştır.91

Türkiye’de çok partili hayata geçiş sürecinde en az dış faktörler kadar iç

faktörler de etkili olmuştur. Bunun neticesi olarak; toprak sahipleri ve tüccarlar

sınıfında yarattığı rejimin geleceğine ilişkin endişeler, siyasal baskılar; toplumun

siyasal özgürlüğünü ve demokrasi isteğini yaratmıştı. Bireylerin, mal varlığında

büyük oranda azalmasına neden olan vergi yükünün fazlalığı ise, köylü kesiminin

yönetimden memnun olmama durumuna yol açmıştı. Bundan dolayı, toprak sahipleri

90

S. Sallan Gül, Sosyal Devlet Bitti, Yaşasın Piyasa!, Etik Yayınlar, İstanbul, 2004, s.48 91

Baytal, a.g.m., s.567

Page 46: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

35

ve tüccarlar, hem siyasal güvence ve demokrasi rejimin pekişmesi, hem de ekonomik

olanaklardan yararlanabilmek için dışa açılmayı gerekli görmüşlerdir. Ancak, ‘Milli

Korunma Kanunu ve Varlık Vergisi’ yüzünden dönemin güçlü sınıfları olan toprak

sahipleri ve tüccarlar kazançlarının bir kısmını kaybetmişlerdir. Bu oluşumlar,

Türkiye’nin çok partili hayata geçişinde etkili olan iç faktörlerdir.92

1950 yılından itibaren Demokrat Partinin, liberal bir ekonomik politika

uygulama amacı ile iktidara gelmesinin ardından ekonomide tek parti döneminde

uygulanmakta olan her türlü planlama, sınırlama ve kısıtlamalar kaldırılmıştır.

Demokrat parti, 1950’li yılları da göz önünü alarak, Türkiye’de uygulanması istenen

liberal politikaların uygulanabilirliğini sağlayan özel sektörün geliştirilmesi

amaçlamış olmasına karşın, kamu yatırımları yapılmış ve hatta devletin ekonomideki

ağırlığı giderek arttırılmıştır.

Demokrat Parti’nin iktidara geldiği dönemden, 1954 yıllına kadar geçen süreç

göz önüne alındığında; DP ülkenin dışa kapalı anlayışı ile içe dönük iktisat

politikalarını hızlı bir şekilde terk ederek, serbest dış ticaret rejimi ve dış pazarlara

yönelik bir kalkınma anlayışı benimsemiştir. Ancak, ithalatın artması sonucu dış

açıkların kronik hale gelmesi ardından ülkenin ekonomik yapısı, dış yardım, kredi ve

yabancı sermaye yatırımlarına dayanmak zorunda kalmıştır.93

Bu politikalar,

liberalleşmenin doruk noktasına ulaşılmasına neden olmuştur. 1954’ten itibaren dış

ticarette tıkanmalar meydana gelince, tarıma ve dış ticarete yönelik sanayileşme

politikası terk edilerek; daha çok korumacı, ithal ikamesine yönelik politikalara

yönelilmiştir.

1950’li yılların ilk yarısı, gerek yatırımlar ve gerekse ekonomik olarak üretim

faaliyetleri açısından ülkede bolluk yılları göstermesine rağmen; 1950’li yılların

ortasına doğru gelindikçe ekonomik gelişme gittikçe yavaşlamaya başlamıştır. Buna

etki eden süreç; tarımsal fiyatların dünya piyasasından düşmeye başlaması, ABD’nin

tekrar buğday ihraç etmeye başlaması, Türkiye’nin tarımsal üretimden elde edilen

92

Gülten Kazgan, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929–2001): Ekonomi Politik Açısından Bir

İrdeleme, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2008, s.96–97 93

Nadir Eroğlu, ‘‘Türkiye’de İktisat Politikaların Gelişimi 1923–2003’’, 80 yılında Türkiye

Cumhuriyeti Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma

ve Uygulama Merkezi, 29–31 Ekim 2003, s.6

Page 47: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

36

döviz gelirlerinde önemli düşüşlerin yaşanmış olmasıdır. DP hükümetinin tarımı

desteklemeye yönelik kalkınma stratejisi uygulaması bile ülkenin kalkınmasına

yeterli olmamış, ülkenin dış ödemeler dengesinin sürekli açık vermesi devleti büyük

bir döviz sıkıntısı ile karşı karşıya bırakmıştır. Demokrat Parti, politik açıdan

varlığını sürdürmesi adına, tarımsal kesimi desteklemeye devam etmiş, ancak

şehirlerde çalışanların zor duruma düşmesine neden olmuştur. Böyle bir politika

benimsemesi ardından enflasyon yükselmiş, yatırımlar azalmış, birçok mal

karaborsaya çıkmıştır. Bunun sonucunda, DP iktidarının 1950’li yılların ilk yarısında

gösterdiği başarı, 1950’li yılların ikinci yarısında ülkenin ekonomik ve toplumsal

anlamda tam bir duraklama dönemine girmesi ile başarısızlığa dönüşmüştür.94

Bu dönemde, ülke kalkınmasına katkı sağlamak için ‘‘Yabancı Sermayeyi

Teşvik Kanunu’’ ve özel teşebbüsü ön plana çıkaran, kaynaklarını özel teşebbüs

eliyle geliştirilmesini sağlamak amacıyla da ‘‘Petrol Kanunu’’ çıkarılmıştır. Bu

kanunlar liberal ekonomi politikalarının bir devamı niteliğindedir. Bunların yanı sıra,

Türkiye, IMF, Dünya Bankasına ve Avrupa İktisadi İşbirliği Örgütüne 1947’de,

1952’de NATO’ya üye olmuştur.

1954 yılından itibaren, Demokrat Parti döneminde, ekonomideki kötü gidişat

ve döviz sıkıntıları nedeniyle, kısıtlanmalar getirilmiş, ithalatı önleyici önlemler

alınmıştır. Bu önlemlerden bazıları; gümrük vergisinde değer esasına geçilmesi,

gümrük tarifelerinin yükseltilmesi, yerli sanayinin dış rekabetten korunması ve iç

talebin yerli sanayiciler tarafından karşılanması ve en önemlisi de yeniden Milli

Korunma Kanunu’nun yürürlüğe konulmasıdır.95

Bu önlemlere rağmen, ekonomideki

sıkıntılar 1956’a kadar devam etmiştir. Bu sorunlar, sadece ekonomik alanda değil

siyasal alanda da kendini göstermiştir. Siyasal alanda, 6–7 Eylül olayları, DP

hükümetinin siyasi yapısını zayıflatmıştır. Bu olayların yaşanmasındaki neden, ülke

ekonomisinin gittikçe zorlaşması ve yaşanan yüksek enflasyonun hayat standardı

düşürmesinden kaynaklanmasıdır.

94

Anadolu Üniversitesi, ‘‘Türkiye'de Sosyal ve Ekonomik Değişmeler’’, s.161, Erişim:

http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1269/unite09.pdf, 05.02.2013 95

Baytal, a.g.m., s.557

Page 48: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

37

Dar boğazların, finansal darlıkların ve sıkıntıların ortaya çıkması ile ekonomi

gittikçe, liberalizmin etkisinden sıyrılmış, kontrole doğru sürüklenmiştir. Dönemin

sonuna doğru gelinmesiyle, ülkenin ekonomisi, günden güne alınan geçici tedbirlerle

ayakta durabilen, dengesiz ve güçsüz bir duruma düşmüştür. Bunun sonucunda

hükümet ekonomik gelişmeyi sağlamak amacıyla kamu ekonomisini, Kamu İktisadi

Teşebbüsleri (KİT) kurmuştur.96

Bu olaylar zincirinde enflasyon oranı düşürülememiş ve dış ticaret açıkları

kapatılamamıştır. Bu yüzden, DP hükümeti tek başına kötü gidişi

durduramayacaklarını anladıkları için Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı örgütünden

(OECD) kendilerine bir yol göstermesini istemiştir. Bu kuruluş, Türkiye’nin bu

çıkmazdan çıkması için bir istikrar programı uygulaması gerektiğini ileri sürmüştür.

Türkiye’de 4 Ağustos 1958’de istikrar programı uygulanmıştır. Bu program

sonucunda; devalüasyon yapılmış, bütçe denkliği için harcamalar kısıtlanmış, dış

ticaret rejimi yeniden düzenlenmiş ve ileriki dönemlerde de Türkiye’nin her zaman

sorununu teşkil eden KİT ürünlerinin fiyatları yükselmiştir.97

Fakat KİT fiyatlarının

yükseltilmesi ile devalüasyon uygulamaları, fiyat mekanizması seviyesinin

yükselmesine yol açmış; bu durum, 1959 dönemine kadar sürmüştür. Bu

uygulamalara yönelik ekonomik tedbirler alınmış olmasına rağmen, enflasyonu

önlemede başarı gösterilememiştir.

1959 yılı sonuna doğru ekonomide başlayan durgunluk, siyasi bunalımla

birleşmesiyle, 27 Mayıs 1960 Darbesini getirmiş ve DP’nin kapatılmasına neden

olmuştur. 1960 darbesinin ardından, yeni bir Anayasa hazırlıklarına başlanarak uzun

vadeli ekonomik plan yapılmasını kararlaştırmak adına ekonomik ve sosyal

kalkınmanın hızlandırılması amacıyla ve kalkınma planları hazırlamak suretiyle 30

Eylül 1960 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulmuştur. 1961 Anayasası

ile birlikte ekonomik ve sosyal kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek adına

kalkınma planlarının hazırlanması hükme bağlanmıştır.98

96

Çoban, a.g.e., s.65 97

Eroğlu, a.g.m., s.7 98

Çoban, a.g.e., s.69-70

Page 49: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

38

1960 yılına gelindiğinde; devletçi ekonomi politikasının yerini, karma

ekonomi anlayışı almıştır. Karma ekonomi, devlet işletmeciliği ile özel girişimciliği

aynı önemle değerlendirmiştir. Bu dönemde izlenen ekonomi politikası, çeşitli

partilerin anlayış ve programlarına bağlı olarak içerik kazandığından, kalkınma

planları da bu anlayış çerçevesinde hazırlanmış ve uygulanmıştır.99

Özetleyecek olursak; 1945- 1960 dönemi, yeni ekonomik politikaların hayata

geçirilmeye çalışılması açısından farklı bir dönemi oluşturur. İkinci Dünya Savaşı'nın

bitimine denk gelen 1945 yılı, dünyada Dünya Bankası (DB) ve Uluslararası Para

Fonu (IMF)’nun kurulduğu ve Avrupa ülkelerinin yeniden yapılandırılıp

kalkındırılmasına ve bu amaçla yatırımların canlandırılmasına dönük çabaların ön

plana çıktığı bir dönem olarak kendini gösterir. Bu yıllar arasında, Türkiye'de de

ekonomik alanda istikrar paketi uygulamasıyla, ilk defa 1946 yılında devalüasyon

yaşanmış ve ülkede dış borçlanma süreci başlamıştır. Bu bağlamda; IMF ve Dünya

Bankası'ndan gelecek kredi yardımına ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD)

diğer az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere olduğu gibi Türkiye'ye de Marshall

Planı çerçevesinde yaptığı yardımlar karşılığında uygulanmakta olan politikalardan

dönüş yapılmış ve özel sektörü destekleyici önlemler alınmış, 1960 yılına kadar bu

politikalar uygulanmıştır.100

1950–1960 yılları arasında yaşanan ekonomik ve siyasal gelişmeler, ilk

yıllarda iç ve dış şartların etkisiyle birkaç yıl olumlu sonuçlar alınmışsa da, dönemin

ikinci yarısından itibaren, ülkeyi ekonomik bunalıma sürüklemiştir. Bunalımdan

çıkmak için yeni çözüm yollarına başvurularak kalkınma planlarının yapılmasına

karar verilmiş, 1960 yılında planlama dönemine geçilmesiyle birlikte; Türkiye’nin

sosyal ve ekonomik ortamına zemin hazırlanmıştır. Devletin ekonomik kalkınmayı

istikrarlı bir şekilde sağlamak adına bir planlama yapması gerekmesi, dış konjektör

de, planlı ekonomi modeli benimsek istemesi ülkeyi, yeni bir ekonomik ve politik

sürece girmesi gerektiği düşüncesini ortaya çıkarmıştır.

99

Cahit Talas, Ekonomik Sistemler, İmge Kitabevi, Ankara, 5.Baskı, 1999, s.552–553. 100

Sumru Bakan,‘‘1980’den Günümüze Uygulanan Neo-liberal İktisat Politikaları’’, Dicle

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, Kasım 2009, s.122

Page 50: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

39

2.3. LİBERALİZMİN SAHNEDEN ÇEKİLMESİNİN YAPTIĞI ETKİ

1960–80 yılları arası tarihsel sürece baktığımız zaman sahnede yer alan

siyasal liberalizmin tekrar sahneden çekilmeye başladığını ve hem siyasi hem de

ekonomik anlamda ciddi bir devletçiliğe doğru yöneldiğini görmekteyiz. Bu dönem

de dünyada yaşanan siyasal, ekonomik ve toplumsal değişim, Türkiye’ye de etki

ederek liberalizmin etkisinin yitirilmesine neden olmuştur. Türkiye’de liberalizmin

sahneden çekilmesine neden olan süreçler: 27 Mayıs darbesi, kalkınma planları ve

petrol krizlerin yaşanmasıdır.

2.3.1. 27 Mayıs Darbesi ve 1961 Anayasası

27 Mayıs askeri darbesinin gerçekleşmesindeki neden; 1950 yıllarında

yaşanan gelişmelerden dolayı bürokrasi ve askerler gücünü kaybettikleri

düşüncesiyle, bozulan ekonomik ve toplumsal yapıyı öne sürerek, ekonomik, sosyal,

siyasal bir yapı içerisine girmeleridir. Türkiye’nin siyasal yaşamı boyunca yapılan

darbelerin amacı; 27 Mayıs 1960 darbesi hariç temel hak ve özgürlükleri kısıtlama

adına güçsüzleşen merkezi otoriteyi güçlendirmektir.

Darbe sabahı radyolardan duyulan ilk müdahale gerekçesi, politikacıları içine

düştükleri çıkmazdan kurtarmaktı. Darbe sabahı Ankara Radyosu’nda yapılan

yayında şöyle ifade edilmekteydi:

‘‘Demokrasimizin içine düştüğü kriz nedeniyle, kardeşin kardeşi

vurmasını önlemek için, Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin yönetimine el

koydular. Bu girişim, partilerin içine düştükleri uzlaşmazlık

durumundan kurtarmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu girişim

herhangi bir kişi ya da gruba yönelik değildir. Yönetimimiz kişilere

karşı herhangi bir saldırı eylemine başvurmayacaktır. Mensup

oldukları partiler dikkate alınmaksızın her yurttaş yasalara uygun

biçimde muamele göreceklerdir.’’101

101

Ahmad Feroz, Modern Türkiye’nin Oluşumu, çev. Yavuz Alagan, Kaynak Yayınları, İstanbul,

2012, s.152–153

Page 51: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

40

27 Mayıs darbesinin, siyasal hayata önemli bir şekilde etkisi olmuştur:

Demokrat Parti kapatılmış, parti önderleri anayasayı ihlal etmiş gerekçesiyle

yargılanıp, tutuklanmış, partinin lideri olan Menderes ise 1961’de idam edilmiştir.

27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi Türk demokrasi hayatında siyasal anlamda

olduğu kadar ekonomik anlamda da önemli dönüm noktasıdır. 1950’li yıllarda

serbest piyasa ekonomisi adıyla yapılan devlet müdahaleciliği, 1960’lı yıllarda

geçilen planlı kalkınmanın hazırlayıcısı olmuştur. Bundan dolayı, hükümet ekonomik

politikayı her anlamıyla uygulaması ve devletin temel prensiplerine bağlı kalması

adına Devlet Planlama Teşkilatını (DPT) kurmaya karar vermiştir. DPT’nin

kurulmasıyla kalkınma modeli yaratmıştır. Planlama modelinin temel özellikleri şu

şekilde sıralanabilir:102

Demokrasi düzeni için de kalkınma planı yapılacak.

On beş yıllık perspektif içinde 5 yıllık planlar hazırlanacak.

Karma ekonomi düzeni içinde plan kamu sektörü için emredici, özel sektör

için özendirici nitelikte olacak.

Yıllık büyüme hızı hedefi plan döneminde % 7 olacaktır.

Bu modelinin belirlenmesinden birkaç gün sonra halk oylamasıyla yeni

anayasa 1961 Anayasası yürürlüğe girmiş oldu.

Ozan Örmeci, makalesinde 27 Mayısı şu şekilde belirtmektedir: ‘‘27 Mayıs

gerçekten Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından çok önemli ve tartışmalı bir olaydır.

Askerin siyasete karışma ve direkt müdahale geleneğini başlatması açısından son

derece zararlı olan 27 Mayıs; ilginç bir şekilde çağdışı 1924 anayasasının yerine,

özgürlükçü 1961 anayasasını getirerek Türkiye’nin gerçekten demokratik bir rejime

kavuşmasına ön ayak olmuştur. 27 Mayıs ayrıca diğer darbelerin aksine ABD

tarafından önceden haber alınamayan ve emir-komuta zinciri içerisinde

gerçekleşmeyen bir darbeydi. Ancak 27 Mayıs’ın, sonraki darbelerden önemli bir

102

Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914–2007), İmaj Yayınevi, Ankara,

2007, s.171

Page 52: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

41

farkı vardı. O fark, bence emir-komuta zinciri içinde bir hareket olmamasıydı. O

zamanın genelkurmay başkanına da bir başkaldırmaydı. Darbeden sonra, Avrupa

Birliği’nin bizden istediği reformların ötesinde geniş bir hak ve özgürlükler sağlayan

1961 anayasası kabul edilmiştir. 1961 anayasasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin

sosyal bir devlet olduğu vurgulamıştır.”103

Zürcher’e göre; 1960’dan sonra Türkiye’de liberalizme canlılık katan veya

onun varlığını sürdürmesinde en büyük katkı şüphesiz 1961 Anayasası olmuştur.

Öncelikle 1961 Anayasası hem sol hem de sağ siyaset için bir önceki anayasaya

nazaran daha geniş bir siyasal faaliyet yelpazesine izin vermiş olması bakımından

çok daha fazla liberaldir.104

1961 Anayasası, özgürlükçü bir görüntünün ardından esas itibariyle devletçi

bir yapıyı teşkil ettiği için eleştirilmiştir. Bu anlayışı savunanlar; bu iddialarını, 1961

Anayasasının ekonomik anlamda devletçi ekonomiyi öngörmesi ve sosyalist

düşüncelere zemin hazırlaması bakımından eleştirmişlerdir. Aslında, 1961

Anayasası, bir yandan siyasal iktidarları sınırlayarak, diğer yandan klasik hak ve

özgürlüklere bazı haklar tanıması açısından liberal değerler taşımaktadır.105

Türkiye’de kabul edilen, 1961 Anayasası; ‘‘Millet, egemenliği anayasasının

koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.’’ Sözüyle parlamentoyu tek

egemen güç olma durumundan çıkarmıştır. Mahkeme Bağımsızlığı, yargıç güvenliği

ve yasaların uygunluğunu denetleyecek olan Anayasa Mahkemesini 1961 Anayasası

ile kurulmuştur. Anayasayla birlikte klasik hak ve özgürlüklere o güne kadar

tanınmayan bazı güvenceler sağlanmış, bunun yanında ekonomik ve sosyal haklar,

temel haklar arasına sokulmuştur.106

Bu bağlamda, 1961 Anayasası, bu duruma kadar

toplumda baskı altında tutulan bazı demokratik ilkelerinde yükselmesine işaret

etmektedir.

103

Ozan Örmeci, ‘‘27 Mayıs ve Sonuçları’’, 9 Eylül 2010, Erişim:

http://ydemokrat.blogspot.com/2010/09/27-mayis-ve-sonuclari.html, 09.02.2013 104

Zürcher, a.g.e., s.358 105

Ahmet Köroğlu, ‘‘1990’lı Yıllarda Türkiye’de Siyasal Liberalizm’’, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2011, s.45 106

Cem Eroğul, Geçiş Sürecinde Türkiye, Belge Yayınları, İstanbul, 1990, s.156–157

Page 53: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

42

‘‘1961 Anayasası üç kez değişikliğe uğramıştır. Birincisi, siyasi partilere

hazine yardımı yapılması ile ilgili, ikincisi, parlamento üyelerinin aylık ödenekleri ile

ilgili, üçüncüsü ise Türk siyasal yaşamının temel konusu olan temel hak ve

özgürlükler ile ilgili olan değişiklerdir. Anayasa’nın ikinci kısmında yer alan Temel

Haklar ve Ödevler kısmında, “Temel Hakların Özü” şeklinde yer alan 11. madde,

“Temel Hak ve Hürriyetlerin Özü, Sınırlanması ve Kötüye Kullanılmaması” şeklinde

değiştirilmiştir. Özgürlükler düzeninin temel ilkesi olan “serbestlik” yerine

“sınırlılık” getirilmiştir.’’107

1961 Anayasası'nın uygulanmaya konulmasıyla,

Türkiye'de toplumsal ve siyasal hayatta ciddi bir demokratikleşme süreci başlamış,

fakat 1969'dan itibaren artan siyasi istikrarsızlık ve kutuplaşmalar demokrasinin

devam etmesini engellemiştir.

2.3.2. Kalkınma Planları

1950–1960 yılları arasında Demokrat parti döneminde liberal politikaların

benimsenmesiyle, devletin ekonomik hayattaki etkinliğini sınırlandırmak amacıyla

plan yapma yoluna gidilmemişti. Ancak, 1950’li yılların sonlarına doğru ekonomik

göstergelerdeki bozulmalar, dış kaynak sağlayan kuruluşların da etkisiyle,

kalkınmanın plan dâhilinde yürütülmesi gerekliliği fikrini ortaya koymuştur. 1961

Anayasasında, “Sosyal ve Ekonomik Hükümler” başlığı altında, devlete kalkınma

planları hazırlama görevi verilerek, ekonomide kamu kesimine ayrı bir yer verilmiş;

planlama, anayasal zorunluluk haline gelmiştir. Böylece, ekonomide devletin

üstlendiği görevleri icra eden KİT’lere belirli ödevler yüklenmiş, iktisadi ve sosyal

hayata planlama düşüncesi egemen olmuş, planların icrası için de DPT

kurulmuştur.108

1963’den 1983’e kadar dört kalkınma planı yapılmıştır. Bu dört kalkınma

planları şunlardır: 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963–1967), 2. Beş Yıllık Kalkınma

Planı (1968–1972), 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973–1977), 4. Beş Yıllık

Kalkınma Planı (1979–1983).

107

Sezer Ayan , ‘‘Siyasi Yapılanma Sürecinde 1961 ve 1982 Anayasası’’, Cumhuriyet Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:8, Sayı:2, 2007, s.1 108

Abdullah Takım, ‘‘Türkiye’de 1960–1980 Yılları Arasında Uygulanan Kalkınma Planlarında

Maliye Politikaları’’, Maliye Dergisi, Sayı:160, Ocak-Haziran 2011, s.156

Page 54: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

43

Ekonominin tümünü kapsamakta olan bu planlar, devlet kesimi için

buyurucu, özel kesim için yol gösterici nitelikte olmasından dolayı bunlara, karma

planlar da denilmektedir. Karma ekonomide bir kesimin ağırlığının bulunması,

planın da niteliğini geniş ölçüde belirleyeceğinden, planın buyurucu ve yol gösterici

nitelik kazanmasını sağlar. Bu durum devletin ekonomi üzerindeki yetkilerinin

sınırlarını belirler niteliktedir. Devletin özel sektörle aralarında oluşan ilişkinin

derecesinin belirlenmesi anlamına da gelir. Bu kapsamda değerlendirildiğinde,

1.BYKP devlet kesimi ile özel kesim arasındaki dengenin sürdürülmesi esası üzerine

oturmuştur. 2. ve 3. BYKP’ler ise, genel olarak özel kesime ağırlık tanımışlar, devlet

kesiminin büyümesini, devletin ekonomik uğraşlardaki rolünün gelişmesini

benimsemedikleri gibi, karma ekonomik düzen içinde özel kesime birçok alanda

sınırsız yer açmışlardır. Devlet, kamu iktisadi kuruluşları ile özel kuruluşlar arasında

rekabet eşitliğini sağlamak için bir fark gözetilmesi gerektiğini kabul etmiş ve her

türlü teşvik görmelerini benimsemiştir. 2.BYKP’de devletin yatırımları, neredeyse

altyapı kurumları ile sınırlandırılırken, imalat sanayi alanı tamamıyla özel kesime

bırakılmıştır. 1.BYKP’da terk edilen ve bir bakıma devlet sermayesini, özel kesim

emrine verme amacını taşıyan anlayışa yeniden dönülmesi sonucu, ekonominin

karma niteliği zayıflamış, daha çok özel girişimciliğe ağırlık verilmiştir. Bir bakıma,

karma ekonomik uygulamada devlet kesimi en aza indirilmiştir. Bu durum,

2.BYKP’nin daha çok yol gösterici bir plan niteliği kazanmasına neden olmuştur.

Devlet adeta geleneksel işlevlerinin sınırları içine sıkıştırılmak istenmiş ve hızlı bir

kalkınmayı sağlamak için devletin ekonomik gücünden yararlanmaktan bir ölçüde

vazgeçilmiştir. Bu plan, sosyal açıdan oldukça yetersiz bir plan olarak

değerlendirilebilir. Türkiye bu dönemde, 1969 Kriziyle sarsılmış ve kriz sonrasında

IMF ile istikrar programı uygulamayı kabul etmiştir. 3.BYKP önceki iki plandan

farklı niteliklere sahiptir. Bu dönemde devletçi ekonomik politikadan fazla bir şey

kalmamış, Türkiye’nin ekonomik düzeni yeni bir şekil almıştır. Büyük sermayenin

egemen olduğu ve sanayileşme sürecini hızlandırdığı bir kapitalizm, Türkiye’de

bütün boyutları ile görülmeye başlamıştır. 4.BYKP’de, önceki plan döneminde özel

girişim lehine oluşturulan politikalarla bozulan karma ekonomiye, yeniden denge

Page 55: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

44

kazandırma ön plandadır. Planlar, planları yapan iktidarların görüşlerine göre

şekillenmiştir.109

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, ekonomik, siyasi ve sosyal politika

ilişkilerinin teknik ve idari çözümlemeleri açısından Avrupa Ekonomik Topluluğuna

üyeliği hedefleyen önemli bir dönemi kapsamaktadır. Bu plan dönemi içerisinde

Türkiye’de siyasi alanda koalisyon hükümetleri (CHP-MSP) döneminin başlaması,

plan uygulanmasında bir takım güçlüklerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu

güçlüklerin yaşanmasındaki neden; bu dönemde, Türkiye’nin 1971 muhtıra

yaşaması, ekonominin darboğaza girmesi, petrol krizinin yaşanması ve Kıbrıs

sorunsalıdır. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemine gelindiğinde ise, üçüncü

plan döneminde görülen ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, planın ertelenip bir yıl

sonra yürürlüğe girmesine yol açmıştır. Dördüncü plan döneminde, ülkede yüksek

enflasyon ve ödemeler bilançosu açıklarının yoğun bir şekilde yaşanmasından dolayı,

sanayileşme stratejisini benimseyen kamu kesime ağırlık verilmiş, ödemeler

bilançosu açıklarını gidermek amacıyla da kendi ayakları üzerinde duran bir

ekonomiyi benimsenmiştir.110

Türkiye 3. BYKP’da yaşanan dönemde ekonomik ve politik sorun karşısında

çözüm yolları için İMF, DB ve OECD kuruluşlarından yardım alarak çözüm

yollarına başvurmuştur. İlk üç planın genel çizgilerini sürdüren dördüncü plan da ise,

Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır, ekonomik, siyasal ve toplumsal bunalım

nedeniyle uygulanamamıştır. Sezen’e göre; bu koşullar olmasaydı bile, planın 24

Ocak 1980 ekonomik istikrar tedbirleri ile Türkiye’nin o güne kadar izlediği, ithal

ikamesine dayalı kalkınma politikalarının terk edilerek, liberal politikalara, ihracata

ve dışa açılmaya dayalı bir kalkınma anlayışının benimsenmesi sonucu, geçerliliğini

yitirmiş gözükebilir. Planın yürürlüğe koyulduğu tarihte ABD’de ‘Reagan’,

İngiltere’de ‘Thatcher’ yönetimleri sosyal devlet uygulamalarına son vermeyi

hedefleyen yeni sağ politikaları yaşama geçirmektedirler. Bu politikalar, Türkiye’de

109

Uysal Kerman, ‘‘Türkiye’de Devletin Küçültülmesi Sorunu’’, Yayımlanmamış Doktora Tezi,

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2006, s.127–128 110

DPT, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1973–1977, DPT Yayınları, 1972 Ankara, DPT

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1979–1983, DPT Yayınları, Ankara, 1977, bkz.

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan.asp

Page 56: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

45

yansımasını Anavatan Partisi (ANAP) ile bulacaktır.111

Birinci kalkınma planı hariç

diğer tüm kalkınma planları liberalizme yaklaşmadı ve hatta liberalizmi ülkeden uzak

tutmaya çalıştılar.

Kalkınma planlarının uygulandığı dönemde, yapılan devalüasyon ve

arkasından gelen 12 Mart döneminden sonra yaşanan bazı gelişmeler ekonomide bir

iyileşme sağlamıştır. Buna rağmen, 1974 yılından itibaren petrol fiyatlarındaki ani

yükseliş sonucu, dünya ekonomisinin daha da kötüye gitmesi ile ekonomik bunalım

yaşanmıştır. Türkiye’nin, bu ekonomik bunalıma tepkisi, sürekli siyasi istikrarsızlık

içinde olan ülkenin devamlı siyasi rekabetin yaşandığı bir ortamda seçim ekonomisi

ardından bunalımını yansıtmamak ve ertelemeye çalışmak olmuştur. Türkiye, bu

dönemde petrol fiyatlarının aniden artması karşısında, döviz türünden borçlanmaya

giderek, ekonominin büyümesini amaçlasa da, bu uygulama 1975 ile 1976 yılları

arasında az da olsa büyüme sağlamış, ancak bu süreç fazla sürmemiştir. Alınan dış

borçlar, petrol zamları ve siyasi istikrarsızlıklar ülkenin yeniden çıkmaza girmesine

sebep olmuş, bunun doğal sonucu olarakta ülke ekonomik bunalım içine girmiştir.

2.3.3. AET ile Türkiye Arasındaki İlişki

Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması ile başlayan ve günümüze kadar devam

eden Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üye olma serüveninde ilerleme

kaydetmiştir. Bunun ardından, Türkiye’nin, 1995 yılında topluluk üyesi olan

ülkelerle gümrük birliğine geçişini öngören Katma Protokolün de 1970 yılında

imzalanması ile kalkınma hedeflerinde yeni ufuklar açılmıştır.112

‘‘Türkiye, 23 Kasım 1970’te AET ile imzaladığı ‘‘Katma Protokol’ü,

Temmuz 1971’de TBMM’nin onayına sunmuştu. Bu tarihten itibaren Türkiye’nin

yeni sanayi yatırımları planlaması ve gümrük duvarıyla bunları koruması yasal

olarak mümkün değildi. Ancak önce AET’nin yayılması, sonra petrol krizinin aralıklı

111

Seriye Sezen, Devletçilikten Özelleştirmeye Türkiye’de Planlama, TODAİE, Ankara, 1999,

s.195 112

Sezen, a.g.e., s.191

Page 57: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

46

olarak dünya ekonomisini büyük ölçüde etkilemesi, karşılıklı olarak öngörülen

yükümlülüklerin zamanında yürürlüğe konmasını engellemiştir.’’113

Ankara Anlaşmasıyla, anlaşmada yer alan hususların yanında, Türkiye ile

AET arasında gümrük birliği kurulması kararlaştırılmıştır. Anlaşma; gümrük birliği,

Türkiye ile AET ülkeleri arasında, sanayi ürünlerinde, ithalatta olduğu gibi ihracatta

da gümrük vergileri ile aynı etkiye sahip verginin miktar kısıtlamasının ve aynı etkili

her türlü tedbirin kaldırılmasını ve Türkiye’nin üçüncü ülkelere karşı Ortak Gümrük

Tarifesini (OGT) uygulamasını öngörmektedir. Ankara Anlaşmasına göre;

oluşturulacak gümrük birliği, taraflar arasındaki gelişmişlik farkı dikkate alınarak

aşamalı bir şekilde kurulacaktır. Fakat Türkiye ile AET ülkeleri arasında büyük gelir

farklılığı bulunmaktadır. Bundan dolayı, taraflar arasında kurulacak gümrük birliği,

üç aşamada gerçekleşecektir: Hazırlık Dönemi, Geçiş Dönemi ve Son dönem114

Ankara Anlaşması'nın imzalanması sırasında İtalya Maliye Bakanı olarak

AET Bakanlar Konseyi'nde bulunan, ‘‘Emilio Colombo’nun’’, Mehmet Ali

Birand'la, yaptığı konuşmasında Avrupa'nın anlaşma imzalanmasına neden olan

tutumunu şöyle açıklamaktadır:

‘‘Ankara anlaşması ve Katma Protokol esnasındaki itici güç

politik nedendi. Türkiye’nin NATO üyesi olması ve Sovyetlere karşı

bir perde görevi üstlenmesinden dolayı, Yunanistan'la ayrıcalı

tutulmaması için (hiç değilse görünüşte) epey çaba harcandı.

Türkiye bu anlaşmayı devamlı isteyen ve kendini sıkı sıkıya

bağlamaya çabalayan taraftı... Bundan dolayı, biz de hayır

diyemiyorduk. Bunun nedeni, Türkiye’nin siyasi ağırlığını ortaya

koymasından kaynaklanmasıdır. O dönem için de bu oldukça

önemliydi.’’115

Türkiye Katma Protokol imzalamasının ardından, Kıbrıs çıkarması ve

ardından yaşanan toplumsal ve siyasi olaylar Türkiye’nin zor günler yaşayacağını

113

Tokgöz, a.g.e., s.192 114

Belgin Akçay, B. Gülüm Özçelik, Lizbon Antlaşması Sonrası Avrupa Birliği, Serbest

Dolaşım ve Politikalar, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s.526 115

M. Ali Birand, Türkiye'nin Ortak Pazar Macerası (1959–1985), Milliyet Yayınları, İstanbul,

1986, s.147

Page 58: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

47

göstermiştir. Ülkenin yaşayacağı zorluklar sadece siyasal düzeyde kendini

göstermemiş, bundan daha yoğun biçimde kendisini ekonomik düzeyde göstermiştir.

Ekonomik açıdan; enflasyon, bu yıllardan itibaren Türkiye’de değişmez bir gerçeklik

haline gelmiştir. Siyasi bakımdan aynı zamanda hem ABD hem de AET ülkelerinden

uzaklaşmaya yol açan Kıbrıs sorunsalı, Türkiye’de “Batı” nın yine bir bütün olarak,

olumsuz biçimde algılanmasına yol açmıştır. Türkiye de, bu dönemde ekonomik ve

siyasal ortam olmadığından dolayı Katma Protokol hükümlerini yerine getirecek ve

bu konuda devamlılığını sürdürecek bir irade gösterememiştir. Ankara Anlaşmasının,

bir tam üyelik sürecini hazırlayacağı bilinse de, bunun sağlanması yolunda bir

yakınlaşma politikası uygulanmamış, anlaşma, taraflar arasındaki siyasal olaylar

bahane edilerek askına alınmış, AET’nin kendi içerisinde geçirdiği aşamalar da göz

ardı edilmiştir. Bu sürecin, tam üyeliğe gidecek biçimde kabul edilmemesi ve bu

yolda ekonomik, siyasal ilişkilerin geliştirilmemesi, Türkiye’de AET’nin

dışsallaşmasına yol açmıştır. Öyle ki, AET ülkelerinin “ortak” olduğu onaylanırken,

Türkiye’nin her koşulda dışarıda kalacağı düşünüldüğünden sadece “pazar” olacağı

anlayışı yerleşmiştir.116

Türkiye’de 1970’li yılların yarısından itibaren yaşanan ekonomik bunalım ve

siyasi istikrarsızlıklar, AET ile ilişkilerimizin ertelenmesine neden olmuştur. Daha

sonra, 12 Eylül’ün yaşanması AET ile ilişkilerimizi dondurmuş, sonraki yıllarda bu

süreç AB ilişkilerine dönüşerek günümüzde bile hala devam eden bir süreç haline

gelmiştir.

2.3.4. Petrol Krizi ve 1970’lerde Yaşanan Gelişmeler

Ekonomik yapıda inişli çıkışlı dönemleri kapsayan 1970 ile 1980 arasındaki

yıllar, Türkiye’nin geçirdiği ekonomik, siyasal ve sosyal bunalım dönemidir. Siyasal

alanda; 1971 muhtırası, Kıbrıs sorunu ve hükümetlerin istikrarsızlık politikalarının

yaşanmasına karşın, ekonomik alanda; petrol krizi, devalüasyon, istikrar politikaları

yaşanmıştır.

116

Beril Dedeoğlu, ‘‘Dünden Yarına Türkiye- Avrupa Birliği İlişkileri’’, Siyasa, Yıl:1, Sayı:1,

Bahar 2005, s.28–29

Page 59: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

48

1970’li yıllara girilen dönemde, dış ticaret açıkları genişlemesiyle, dış kaynak

girişleri beklenen ölçüde gerçekleşmeyince; Türkiye, döviz darboğazı şeklinde ortaya

çıkan bir ekonomik bunalıma girmiştir. Hükümet, bunalımdan çıkmak için bazı

politikalar uygulamış ise de, ilk dört yıl olumlu sonuçlar alınmış, ancak ülkeye dış

ilişkilerin müdahalesiyle daha da ağır sonuçlar yaşanmıştır. Dünya petrol krizi OPEC

(Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) petrol fiyatlarını artırması, Türkiye’yi hem

ekonomik hem siyasal bakımından zor duruma düşürerek, ülkeyi daha çıkmaz bir

duruma sürüklemiştir.

Dünya ekonomisi, petrol enerjisine bağımlı olması nedeniyle, Ortadoğu

ülkelerinin üye olduğu OPEC’in petrol fiyatlarını aşırı biçimde yükseltmesi, krizin

yaşanmasına yol açmıştır. OPEC’in 1973 sonbaharında aldığı %70 kararıyla

yetinmeyerek, yıl sonunda % 130 artış kararı alması krizin etkilerini daha da

artırmıştır.117

Petrol üreticisi ülkelerin fiyatları yükseltmek amacıyla üretimi sınırlandırma

siyaseti izlemeye başlamaları sonucunda petrol fiyatları, altı-yedi aylık bir dönemde

ortalama dört kat yükselmiş, petrol tüketiminin %70’den fazlasını ithalat yoluyla

sağlayan Türkiye için 1973 sonlarında başlayan Dünya Petrol Krizi’nden şiddetli bir

şekilde etkilenmesine yol açmıştır. Bu döneme kadar benimsediği sanayileşme

politikalarında değişiklik yapmak zorunda kalan Türkiye, krizden direk ve dolaylı

olarak iki şekilde etkilenmiştir: Petrol fiyatlarındaki artışın ithalat giderlerini

yükseltici etkisi ve Petrol fiyatlarındaki artış sonucu petrol dışı ithalat giderlerinin

artması. Petrol, endüstrilerin çok yaygın olarak kullandıkları bir sanayi ham

maddesidir. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki artış onu girdi olarak kullanan tüm

sanayi ürünlerinin de fiyatlarının yükselmesine neden olacaktır.118

Dünyadaki ülkeler petrol konusunda tasarruf etmeye çalışırken, Türkiye

ilginç bir şekilde petrole destek vererek, tüketimi yüksek seviyelere çıkarmıştır.

Bundan dolayı, petrole dayalı enerji üretimi ve yabancı sermayeye dayalı otomobil

üretimine geçiş sürecinde, petrol tüketimi 10,8 milyon tondan 17,7 milyon tona

117

Gökçen- Faruk Alpkaya, 20.Yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

İstanbul, 2005, s.233 118

Halil Seyidoğlu, Türkiye’de Sanayileşme ve Dış Ticaret Politikası, Turhan Kitabevi, Ankara,

1982, s.147-148

Page 60: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

49

fırlarken, petrolün enerji tüketimindeki payı % 50 civarına çıkmıştır. Bu durum,

Türkiye’nin ekonomisinde görülmedik bir boyutta savurganlığa neden olmuş,

başlarda pozitif değer veren turizm bilançosu bile negatif bakiye vermiştir. Batının

stagflasyon içine girdiği bu dönemde uluslararası bankalar düşük faizli kredi vermek

için ülkelere teklif götürmeye başlamışlar, henüz IMF-bankalar işbirliği

kurulmadığından Türkiye de kısa vadeli borca girmeye başlamıştır. Bu ortamda

alınan bütün politika önlemleri içeride büyümeyi teşvik etmiş, sermaye ve mal

ithalini kolaylaştırmıştır. Denetimli ekonomide serbestleşme girişimleri böylece

kendini göstermeye başlamıştır.119

1971 yılından itibaren uygulanan yanlış kur politikası sonucunda; TL’nin

değeri yüksek tutulmuş, ancak ihracat ve turizm gelirlerinin beklendiği bir şekilde

artması mümkün olmamıştır. Bu durum Türkiye’ye son üç yılda dış ülkelerden gelen

işçilerin döviz miktarının azalmasına neden olmuştur. 1975 yılının başından itibaren

toplam döviz gelirleri azalmasına rağmen, Türkiye’nin giderleri gün geçtikçe artan

bir durumuna gelmiştir. Bu sonuç ülkeyi yönetenleri her türlü dış kaynağın kolayca

girişini sağlayacak bir mevzuat hazırlamaya, dolayısıyla dış borçlanmaya götüren en

önemli olay olarak görülen Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) hesaplarını

oluşturmuştur. DÇM’nin uygulanmasıyla hızla dışarıdan kısa vadeli olarak

borçlanmaya gidilmiş, fakat giderek artan dış ticaret açığı önlenemeyince, önce işçi

dövizleriyle, daha sonra dış borçlanma yoluna gidilmiştir. Bu dönemden sonra kamu

gelir ve giderleri arasındaki açık, borçlanmayla karşılanmaya çalışılmışsa da ortaya

çıkan enerji ve döviz darboğazı sanayi kesiminde üretimin düşmesine yol açmıştır.120

Feroz’a göre; 1973’ten sonraki yıllar, Türkiye’nin kararsız bir politikada

kalarak yönünü bulamadığı, zayıf ve kararsız hükümetler tarafından yönetildiği en

kötü dönemdir. Bu dönemde, hükümet sadece ekonomi alanında, petrol krizleriyle

uğraşmak zorunda kalmamıştı. Avrupa’nın Türk işçisi isteğinin bitmesine yol açan,

yaşanılan ekonomik krizin darbelerine de katlanmak zorunda kalmıştır. Bundan

dolayı, Türkiye hem sermaye yetersizliği hem de işsizlik sorunuyla karşı karşıya

119

Gülten Kazgan, Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi,

İstanbul, 2006, s.102–109 120

Rıdvan Karluk, Cumhuriyet’in İlan’ından Günümüze Türkiye Ekonomisi’nde Yapısal

Dönüşüm, Beta Yayınları, İstanbul, 2009, s.414

Page 61: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

50

gelmiştir. Bu sorunları çözmek amacıyla; hükümet bir yandan tasarruf çağrısı

yapmış, diğer yandan yüksek istihdam ve kamu yatırımlarıyla ekonomik büyüme

politikaları uygulamışlardır. Büyüme politikalarının uygulanmasına rağmen,

ekonomi giderek artan işgücünü önlemede yetersiz kalmış, bundan dolayı, işsizlik

artmış, özellikle de okul bitiren gençler üzerinde etkili olmuştur.121

Bunun

sonucunda, öğrenciler sağ ve sol saflara katılmışlar, bu durum, Türkiye’nin

toplumsal kutuplaşmasına yol açarak, ülkenin toplumsal, ekonomik ve siyasal

yaşamının her alanında etkisini göstermiştir.

‘‘Ham petrol fiyatlarının üç misli arttığı bu yıllarda Türkiye ekonomisi

karşılaştığı döviz kıtlığına karşın, kısa vadeli döviz türünden pahalı borçlanma

yöntemiyle ekonomik büyümesini sürdürmeye çalıştı. Böylece dünya ekonomik

bunalım içinde debelenir ve ulusal ekonomiler küçülme zorunda kalırken, Türkiye bu

yapay yöntemlerle 1975 ve 1976 yıllarında %8 dolaylarında büyüdü. Siyasal

güçlükleri popülist iktisat politikaları ile geçici bir refah konjonktürü yaratarak

aşmaya çalışan hükümetin bu politikasının tıkanması kaçınılmazdı. Nitekim genel

seçimlerin yapıldığı 1977 yılı ertelenmiş ekonomik bunalımın patlak verdiği yıl

oldu.’’122

Ekonomik bunalımın yaşanması sonucunda 1978 ve 1979 yılında ikinci

petrol krizi yaşanmış, petrol fiyatları tekrardan artmıştır. Bu süreç, Türkiye’yi de kısa

vadeli borçlanma talebinde bulunmakta bırakmış, bunun sonucunda da Türkiye döviz

darboğazına girmiştir.

1978’de iktidara gelen Ecevit Hükümeti olumsuz gidişi tersine çevirmek için

ekonomik yapısal değişikliği amaçlayan tedbirler alarak, ekonomiyi ayakta

tutabilmek adına dış kredilerde bulunmuş ve kısa vadeli borçların ertelenmesi için

IMF’nin önerileri doğrultusunda hareket etmiştir. Devalüasyon yapılması, Cari

Harcamaların Kısılması, maaş ve ücretlerin belirli seviyede tutulması, bütçenin

küçültülmesi, KİT ürünlerine zam yapılması IMF’nin alınması istediği önlemler

arasındaydı. Hükümet bu önlemleri dikkate almadan dış borç ertelemeleri ve kredi

bulmaları imkânsız olmasından dolayı, IMF’nin önlemleri dikkate alarak; Türk

Parası Devalüe edilmiş, KİT ürünlerine zam yapılmış, İhracat vergisi düşürülmüş,

121

Feroz, a.g.e., s.208–209 122

Anadolu Üniversitesi, Bunalımlı Yıllar (1971–1980), s.132, Erişim:

http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1269/unite07.pdf, 18.02.2013

Page 62: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

51

Faiz hadleri yükseltilmiş ve en önemlisi DÇM uygulaması kaldırılmıştır.123

Alınan

önlemler ekonomideki olumsuz gidişi düzeltmeye etkili olmamış, enflasyon hızının

yükselmesini engelleyememiştir.

Ekonomin giderek daha da kötüleşmesi sonucunda, Nisan 1978 ve Mart 1979

tarihlerinde yürürlüğe konan genel anlamda birbirine benzer olan iki istikrar

programı uygulanmıştır. Programların temel amacı; ülkenin dış ödemeler dengesini

sağlayarak enflasyonu düşürmekti. Enflasyon ve ödemeler dengesi açıklarının

Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıktığı bu yıllarda her iki karar da o

dönemde Türkiye’nin içinde bulunduğu istikrarsızlık nedeniyle uygulanamamıştır.124

1979’da döviz kıtlığı yaşanmasının ardından petrol fiyatları yükselerek 24 dolara

çıkmıştı. Bunun neticesinde, büyümüş olan yatırımlar ertelenmiş, üretimin daralmış,

mal kıtlıkları ve kuyrukları yaygınlaşmıştır.

1979’lu yılların sonuna doğru 1980 Askeri müdahalesi yaşanmadan hükümeti

devralan Başbakan Süleyman Demirel, Hükümet Programını açıklarken ülkenin

içinde bulunduğu ekonomik durumu şu sözlerle özetlemiştir:

“… Hayat pahalılığı, fakir, fukarayı dar gelirli vatandaşları

ezmiş, 1979’un ilk 9 ayında, yılsonunda %100’ü aşacak bir eğilim

içine giren enflasyon, ekonomik hayatı felce uğratmıştır… Vatandaş

başta yağ, akaryakıt, kömür, ilaç, ampul olmak üzere günlük ihtiyaç

maddelerinin çoğunu bulamaz haldedir. Yokluktan dolayı millet

canından bezmiş, karaborsa dar gelirli vatandaşları ezmiş, ülke adeta

bir kuyruklar diyarı haline gelmiştir…15 yıl arka arkaya ortalama

yılda %7 kalkınma hızı gerçekleştiren Türkiye, 1978 ve 1979

yıllarında kalkınma hızını sıfıra düşürmüştür… Kasası işlerlik

kazanamayan Merkez Bankası enflasyon kaynağı olmuştur.

Cumhuriyet’in kurulduğu günden 1977 sonuna kadar geçen 54

senede, emisyon hacmi ancak 77 milyar liraya ulaşmışken, geçen 22

ay zarfında 100 milyar lira daha artarak 177 milyar liraya ulaşmıştır.

123

Fikret Başkaya, Devletçilikten 24 Ocak Kararlarına: Türkiye Ekonomisinde İki Bunalım

Dönem, Maki Basın Yayın, Ankara, 2004, s.185 124

Karluk, a.g.e., s.416

Page 63: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

52

Merkez Bankası açık finansman için kullanılmıştır. Hazine borç

altındadır. 406 milyar liralık 1979 yılında ki Bütçe oranı, daha

şimdiden 600 milyar liralık ödeme yükünün altındadır. Yıllık açığı 100

milyar lirayı bulan İktisadi Devlet Teşekkülleri, Devlet Hazinesinin en

düşündürücü meselesi olarak ortada durmaktadır.’’125

Bu dönemde, ekonomik sorunların yaşanması, toplumsal ve siyasal yaşama

etki ederek şiddet olaylarını artırmıştır. 22 Aralık 1978’de Kahramanmaraş’ta patlak

veren şiddet olayları, güvenlik güçlerinin önleyemedikleri bir iç savaş durumuna

dönüşmüş, 109 kişi ölmüş, 500 ev ve işyeri tahrip edilmiştir. Bu durum, sağ ve sol

kavgasına dönüştürülerek, sağda veya solda birçok emniyet müdürü, sendikacı, savcı,

profesör, gazeteci gibi bazı kişilerin faali meçhul durumu yaratılarak öldürülmesine

neden olmuştur.126

1978 ile 1979 yılları arasında sadece duraklayan ekonomi ve hızlanan

enflasyon yaşanmamıştı. AP (Demirel) ve CHP arasında yoğunlaşan gerilimler,

alınamayan ya da yürütülemeyen kararlar, IMF ile sürüp giden görüşmeler, ülkenin

siyasal boyutu oluşturmuştur. Yaşanan ekonomik ve siyasal kargaşada iktidara gelen

AP hükümeti, IMF’nin isteğini gerçekleştirmek adına, IMF’nin onayını alarak 24

Ocak diye anılan ‘‘serbestleşme içinde istikrar sağlama programı’’ hazırlamak

istemişti, ancak hükümetin bu yıllarda bu programı aksatması neticesinde 12 Eylül

darbesinden sonra Başbakanlık Müsteşarı olan Turgut Özal’a kalmıştır. Özal, askeri

rejimin getirdiği siyasal ve ekonomik baskı altında, IMF ile Dünya Bankası’nın

dayattığı politikaları 24 Ocak Kararları adı altında uygulama fırsatı bulmuştur.127

Demirel Hükümeti, zamanında dış ekonomik ilişkilerden dolayı, dış yardım

ve kredi olanaklarının kesilmesi nedeniyle, uzun bir süredir politik beklentilere göre

kurgulanan ekonomiyi Turgut Özal’a bırakmıştır. Özal, yeni bir uygulama yaparak;

karma ekonomiden, serbest ekonomiye yönelmiştir. Bu uygulama ile Dünya

Bankası’nın Türkiye’ye önerdiği kararlar geçerliliğe girmiştir.

125

Nuran Dağlı, Belma Aktürk, Hükümetler ve Programları II, TBMM Basımevi, Ankara, 1998,

s.451–452 126

Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012, s.272 127

Kazgan, a.g.e., s.192–193

Page 64: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1980 İLE 1999 YILLARI ARASINDA GELİŞEN OLAYLAR

ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE’DE NEO-LİBERALİZM

3.1. NEO-LİBERAL POLİTİKALARA GİRİŞ

Neo-liberal ekonomi politikaları, 1980 yılından itibaren kabul görmeye ve

dünya üzerinde üstünlük sağlamaya başlamıştır. Neo-liberal politikaların tüm

dünyada önem kazanmasını ve hızla yayılmasını sağlayan dört unsur şöyle

sıralanabilir:128

‘‘1980’lerin başlarından itibaren bir yandan Thatcher’in İngiltere’de,

Reagan yönetiminin uyguladıkları, ‘‘Thatcherism ve Reaganomics’’ neo-liberal

ekonomi politikaların tüm dünyaya yayılmasını sağlayan unsurlarından biridir.’’

Neo-liberal politika, kamu harcamalarının azaltılması, denk bir bütçe politikası

izlenmesi, vergi oranlarının indirilmesi ve tarafsız bir vergi politikası, istikrarlı bir

para politikası uygulaması, özelleştirme, deregülasyon gibi uygulamalarla ortak

özellikleri taşımaktadır.129

‘‘Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası finans kurumlarının Neo-liberal

görüş doğrultusunda oluşturduğu ve ‘‘Yapısal Uyum’’ adını verdiği programlar,

1980 sonrası dönemde Neo-liberal politikaların yayılmasını hızlandıran unsurlardan

ikincisidir.’’ 1970’lerin sonlarına doğru ortaya çıkan ve 1980’lerin başlarında etkisini

göstermeye başlayan ekonomik kriz, yapısal uyum politikalarının oluşumuna zemin

hazırlamıştır.

‘‘1980’lere kadar kapitalizme alternatif olma özelliğini koruyan komünizmin

çökmesi ve soğuk savaşın sona ermesi, Neo-liberal politikaların yaygınlaşmasını

sağlayan unsurlardan üçüncüsüdür.’’ Liberalleşme eğilimlerinin güçlenmesi,

modern ulus-devlet yapısının yıpranmaya başlaması ve teknolojik ilerlemenin ivme

128

Ekrem Erdoğan, M. Zeki Ak, ‘‘Neo-Liberal Ekonomik Dönüşüm ve Sendikalar’’, Kamu-iş,

Cilt:7, Sayı:2, 2003, ss.6–9 129

C. Can Aktan, Çağdaş Liberal Düşüncede Politik İktisat, Takav Matbaası, İzmir, 1994, s.116

Page 65: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

54

kazanması ile birlikte demokratikleşme ve yeniden yapılanma sürecine girilmiş,

bunun doğal sonucu olarakta Sovyetler birliği parçalanmıştır.

‘‘Neo-liberalizmin, dünya ekonomisinin bir bütün olmaya doğru yönelmesi

olarak tanımlanan küresel bütünleşme (küreselleşme) sürecinin temel ideoloji haline

gelmesi, Neo-liberal politikalarının gelişmesini sağlayan unsurlardan

dördüncüsüdür.’’ Ülkelerin, küreselleşme olgusunu benimsemesi açısından dışa

kapalı politikalarının yerine dışa açılma politikası izleyerek neo-liberal politikaları

uygulamaya geçirmeleri gerekmektedir.

Devletin ekonomiye müdahalesini sorgulayan ve minimal devlet anlayışını

öngören Friedmancı liberal politikaların dünyada yaygınlaşması ile ortaya çıkan işçi

ayaklanmaları, terörizm gibi siyasi olumsuzluklar Türkiye’nin siyasi ve ekonomik

yapısına olumsuz etki etmiştir. Türkiye’de yaşanan siyasi istikrarsızlık ve artan

şiddet eğilimleri ekonomik alanda oluşan bu olumsuzluklarla birleşmesi ile ülkenin

1980 sonrası ekonomik, siyasal ve sosyal hayatındaki değişim ve dönüşümünde

önemli bir pay sahibi olacak 24 Ocak kararlarının ve 12 Eylül askeri müdahalesinin

ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Eksen’e göre, 24 Ocak programını hayata

geçiren 12 Eylül Rejimi’dir. 24 Ocak Uyum Programı’nın en dikkat çekici özelliği,

hükümet tarafından değil, 12 Eylül Rejimi tarafından alınmış olmasıdır.130

Para ya liberalizmde olduğu gibi sermayenin ve ekonominin denetiminde

olmalı ya da Keynesyenizm de olduğu gibi devletin ve siyasetin devletin denetiminde

olmalıdır.131

Bu anlayış doğrultusunda, hem siyaseti hem de ekonomiyi belirleyen

oluşumlar, her ikisinin de birbirine karşı konumu ve gücüdür. Sonuç olarak, ekonomi

ve siyaset birbirini şekillendiren unsurlardır.

Tablo 3’de belirtmiş olduğumuz üzere; 1980 yılı ve beraberinde yaşanan

gelişmeler sonucunda, hem Türkiye hem de dünya ülkelerinde önemli yapısal

dönüşümler yaşanmıştır. 1980 ve sonrası dönemde Türkiye tarihine damgasını vuran

neo-liberal politikalar, Tanzimat’tan bu yana özellikle 1980 dönemine kadar bir türlü

çözülemeyen sorunlar neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu dönemden itibaren tüm

130

Nazif Ekzen, Türkiye Kısa İktisat Tarihi: 7 Eylül 1946’dan 15 Mayıs 2008’e, ODTÜ

Yayıncılık, Ankara, 2009, s.114 131

A. Haşim Köse, Fikret Şenses, Erinç Yeldan, İktisat Üzerine Yazılar I – Küresel Düzen:

Birikim, Devlet ve Sınıflar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2011, s.138

Page 66: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

55

dünyada yaygınlaşmaya başlayan küreselleşme dalgası tüm ülke ekonomilerini

derinden etkilemiştir. Bu açıdan, küreselleşme olgusu ülkenin ekonomik sınırlarını

sermaye düzenine açma yönünden bir takım liberal politikaların uygulanmasına ivme

kazandırmıştır. Bu dönemde ithal ikameci modelden vazgeçilerek, Türkiye’yi dışa

daha az bağımlı bir yapıya dönüştürmek istenmiştir. Türkiye, karşılaştığı sosyal ve

siyasal alanlardaki olumsuzlukların üstesinden gelebilmek amacıyla dış dinamikleri

göz önüne alarak dünya ekonomisiyle bütünleşmek stratejisini benimsemiştir.

24 Ocak kararları; ithal ikamesine dayalı, ulusal kalkınmacı, sanayileşmeyi

hedeflenen bir birikim modelinden kopuşu simgelerken, dünya kapitalist sistemiyle

bütünleşmeye yönelik yapısal uyum politikaları yoluyla ekonomiyi serbest piyasa

ilkesine göre yeniden yapılandırmayı ve ihracata dayalı bir gelişmeyi öngörmüştür.

Bu süreç bütünüyle, neo-liberal dönüşüm olarak adlandırılmaktadır.132

Dünyada yeni

sağ, Türkiye’de ise neo-liberal dönüşüm olarak adlandırılan politikalar, Türkiye’de

1980 yılından başlayarak, askeri darbeyle uygulanma imkânı bulmuştur.

3.1.1. 12 Eylül’ün Ekonomiye Etkisi ve 1982 Anayasası

12 Eylül’e girilen süreçte; 1974 yılında Kıbrıs çıkartması, Türkiye’ye karşı

uygulanan ambargolar, artan siyasi kargaşa ve sosyal boyut kazanan bunalımın

yaşanması, içte ve dışta ortaya çıkan olumsuz durumlar, ülkenin siyasi, ekonomik ve

sosyal açıdan tıkanıklık yaşamasına neden olmuştu. 1980 yılına gelinmesiyle birlikte

Demirel Hükümeti, 1980 yılında ülkenin kötü giden yapısını düzeltmek adına Özal’ı

başbakanlık müsteşarı yaparak Türkiye’nin ekonomik-politik tarihine damgasını

vuracak 24 Ocakları ile dizi önlemler almıştır.133

Olumsuz gelişmelere paralel olarak,

terörün ortaya çıkması ve artmasıyla beraber uygulanan sıkıyönetim de eklenince

TBMM’e bunları önleyemeyen yasaları çıkarmayarak ülkeyi daha çıkmaza

sürüklemiştir. Bunun sonucu olarak, Demirel Hükümetinin, bu alanda gösterdiği

132

Raşit Kaya, “Neo-liberalizmin Türkiye’ye Siyasal Etkileri Üzerine Değerlendirmeler ve Tartışma

Ögeleri”, Küreselleşme, Kriz ve Türkiye’de Neo-liberal Dönüşümler içinde (sayfa:235–260),

der. Nergis Mütevellioğlu ve Sinan Sönmez, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2009,

s.237 133

Emre Korgar, 21. Yüzyılda Türkiye, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2001, s.187

Page 67: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

56

çabaların yetersiz kalması, terör sorununa da çözüm bulunamaması ile ekonomik

sorununun yanına siyasal ve toplumsal sorunları da eklenmiştir.

Yaşanan toplumsal ve ekonomik sorunlardan dolayı halktaki huzursuzluk

giderek artmış, can ve mal güvenliği ortadan kalkmıştır. Bu yıllarda, terör

örgütlerinin önüne geçilememiş; toplumsal barış sarsılmış, vatandaşların devlete

duyduğu güven azalmış, temel tüketim mallarının piyasada bulunamadığı bir ortam

oluşmuştur. Siyasal partilerin genel yaklaşımları ise kutuplaşmayı teşvik eden

açıklamalarda bulunmaları ile siyasal gerilimi artırmak şeklinde olmuştur.

Toplumdaki meydana gelen karmaşa ve gerilim ve artan şiddet olayları beraberinde

siyasal kutuplaşmayı getirmiştir.134

Ülkede görülen ekonomik ve siyasi bunalım, 12

Eylül’ün habercisi olmuştur. Tüm bu olumsuz gelişmelerin ardından, 12 Eylül sabahı

Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur.

1980 rejimi, nitelik olarak 1960 ve 1971 rejimlerinden daha geniş

kapsamlıdır. 1980 rejimi, halkın siyasi tutumunu değiştirmiş ve darbe öncesi

Türkiye’yi karakterize eden siyasi, ideolojik parçalanmayı ve kutuplaşmayı önlemek

amacıyla bütün toplumu de-politize etmeye çalışmıştır. Amacı ise, devlet otoritesini

yeniden sağlamak adına tüm faktörleri ortadan kaldırarak ulusal birlik ve beraberliği

sağlamaktır.135

Yılmaz’a göre; Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı sonrasında, dünya ekonomisi

ile paralel bir şekilde yaşanan uzun genişleme sürecinin 1970'lerin sonundaki krizi

ile birlikte artan toplumsal muhalefet ve dirençli sosyal hareketlerin ortamında ve

1960'ların sosyal, siyasal ve ekonomik konjonktüründe göreli olarak daha

demokratik sayılan 1961 Anayasasının çerçevesi içinde oluşan devlet biçimi ve

siyasal konjonktür altında neo-liberal dönüşüm politikalarının hayata geçirilebilmesi

mümkün değildi. Nitekim 1980 sonrasında yaşanan dönüşümün temel öğesi sayılan

24 Ocak 1980 kararlarının hayata geçirilebilmesi, ancak 12 Eylül 1980 darbesi ve

onun oluşturduğu antidemokratik devlet biçimi ve siyasal çerçeve içinde mümkün

134

T.B.M.M, ‘‘Meclis Araştırma Komisyonu Raporu’’, Cilt:2, Sayı:376, Kasım 2012, s.710,

Erişim: http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss376_Cilt2.pdf, 25.02.2013 135

İhsan Dağcı, ‘‘Democratic Transition in Turkey, 1980–83: The Impact of European Diplomacy,’’

Middle Eastern Studies, Vol.32, No.2, April 1996, Erişim:

https://www.mtholyoke.edu/acad/intrel/dagi.htm, 25.02.2013

Page 68: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

57

olabilmiştir. Bu yüzden, devlet biçiminin oluşumu açısından kilit noktası olan 12

Eylül 1980 darbesi ve sonrasında oluşan toplumsal, ekonomik ve siyasal

konjonktürün gelişim süreci, neo-liberalizm olarak adlandırılabilir.136

12 Eylül rejimi sonrasında yaşanan süreç; 12 Eylül ile ortaya çıkan tüm

gelişmeleri içermesi nedeniyle tarihsel bir dönüşümü yansıtmaktadır. Silahlı

Kuvvetlerin bu süreçte kısa vadeli ilk hedefi, aşırı siyasallaşmış toplumu pasif

duruma getirerek, siyaset dışı bırakmaktı. Böylelikle, siyasi istikrar sağlanacak ve

buna bağlı olarak ekonomik istikrar gerçekleşecekti. Bu faaliyetler, silahlı güç

kullanımı başta olmak üzere çeşitli baskı yöntemleri şeklinde gerçekleşmiştir.

Ekonominin kendiliğinden işleyişini sağlayarak, krizi egemen sınıflar lehine çözmek,

Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de askeri bir müdahale ile

başlamıştır.137

Darbe ‘‘anarşi’’ durumuna ve ‘‘kan akıtılmasına’’ son vermişti. Bu durum

insanlık açısından değerlendirildiğinde, çarpıcı sonuçların olduğu görülmüştür:

650.000 kişi gözaltına alınmış, 230.000 kişi yargılanmış, 517 kişi idam cezasına

çarptırılmış, 49 kişi idam edilmiş, 171 kişi işkence sonucu ölmüştür. 30.000 kişi işten

atılmış, bir bu kadar da yurt dışına kaçmıştır.138

12 Eylül döneminde; sendika ve dernek faaliyetleri sınırlandırılmış, basın

organları zor şartlar altında çalışmak durumunda kalmış, toplantı ve yürüyüş izne

bağlanmış, demokratikleşmenin temel unsuru olan kişi hak ve özgürlükler

kısıtlanmıştır. Bunların yanında, sivil iktidar devre dışı bırakılmış, ülkede siyasal

kurumlar kaldırılmış, bireysel, siyasal özgürlüklerin kısıtlandığı bir sıkıyönetim

düzenine girilmiştir.139

12 Eylül Dönemi’nden 1983‘de gerçekleşen seçimlere kadar,

askeri yönetim; 24 Ocak kararlarını ve ekonomi politikalarını uygulamış, bu

politikaların ileriki yıllarda uygulanabilmesi için yasal ve toplumsal zemini

oluşturmuştur.

136

Ahmet Yılmaz, ‘‘Neo-liberal Dönüşüm Sürecinde Türkiye’de Devlet-Toplum İlişkileri,

Toplumsal Sınıf Merkezli Bir Yaklaşım’’, Marmara Üniversitesi, İ.İ.B.F, Dergisi, Cilt:XX,

Sayı:1, 2005, s.123 137

A. Bora Tarhan, ‘‘Türkiye’de Post Modernizm ve Siyasal Değişim’’, Sosyal ve Beşeri Bilimler

Dergisi, Cilt:4, Sayı:2, 2012, s.17 138

Akşin, a.g.e., s.278 139

H. Sami Uyar, ‘‘Özal Döneminde Sosyal Politika (1983–1989)’’, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, 2008, s.10

Page 69: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

58

İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı İsmail Bodur; 12 Eylül Harekâtını

ekonomik açıdan nasıl değerlendirirsiniz sorusuna karşılık şunu söylemektedir:

‘‘Her türlü ekonomik faaliyet emirde can ve mal güvenliğinin

sağlanması bağlıdır. 12 Eylül can ve mal güvenliği sağladığı için

ekonomiye katkısı olmuştur. 24 Ocak istikrar kararlarının başarılı

olmasında 12 Eylül’ün harekâtının önemi ve katkısı olmuştur. 12 Eylül

olmasaydı devam eden anarşik ortam içerisinde ekonomik istikrarı

korumak isteyenler politikayı uygulamak ve bu kararları başarıya

ulaştırmak mümkün olmazdı. Bu bakımından bu kararların

başarısında 12 Eylül harekâtının katkısı olmuştur.’’140

Aynı yıl içerisinde değerlendirmede bulunan Danışma Meclisi Bütçe-plan

Komisyonu Başkanı Mustafa Aysan ise 12 Eylül’ü şöyle açıklamıştır:

‘‘1981 yılında elde edilen ekonomik başarıların asıl sahibi 12

Eylül yönetimi ve onun hükümetidir. 12 Eylül harekâtının yarattığı

olumlu ortam olmasaydı bu kararlar kesinlikle aynı başarılı sonuçları

veremezdi. Zaten 24 Ocak kararları uygulandığında bile 1980 Ağustos

ayı sonuna kadar kötüye gidiş devam etmişti. Bu yüzden, 12 Eylül’den

sonra devlet harcamalarına getirilen disiplin kuralları, kamu

yönetiminde yaratılan etkinlik, işçi-işveren ilişkilerindeki dengesizliğe

son verilmesi ve alınan tedbirlerle üretimin hızlandırılmıştır. Bu

sayede başarılı sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Eğer, 12 Eylül

yönetiminin kamu kesimi harcamalarına getirdiği disiplin ve vergi

tedbirleri olmasaydı 1981’in en büyük başarısı olan enflasyon hızının

yüzde 35’in altına düşürülmesi de mümkün olmazdı.’’141

12 Eylül sonrasında Türkiye’nin içinde bulunduğu durum itibariyle, 1982

Anayasası çıkarılmıştır. 1982 Anayasası ile ekonomik alanın dışındaki tüm

özgürlükler bir şekilde sınırlandırılmış, sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden

yapılandırılmıştır.

140

Milliyet, 14.09.1981, Sayfa 8, http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/, 28.02.2013 141

Osman Ulugay, 24 Ocak Deneyimi Üzerine, Gümüş Basımevi, İstanbul, 1983, s.19

Page 70: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

59

1982 Anayasası'nın kabulünü takip eden süreçte; 1980 öncesinin gergin

siyasal ortamının sorumlusu kabul edilen belirli toplumsal kesim ve kurumlara karşı

ciddi baskı ve sınırlamalar gündeme gelmiştir. Örneğin; bu süreçte bir yandan bazı

sendikalar kapatılmış ve çalışanların ekonomik ve sosyal haklarında önemli

sınırlamalara gidilmiş, bir yandan da hem üniversitelere hem de özellikle sol siyasal

hareket içindeki kesimlere yönelik baskı ve müdahaleler gerçekleştirilmiştir. Bunun

sonucu olarak, devletin baskı aygıtlarının etkinliğinin artışı birçok alana etki etmiştir.

Bu bağlamda, toplumsal muhalefet grubun değişim ve demokratikleşme talepleri,

demokratikleşme yolunda ilerleme sağlamayıp tam tersi durumu ortaya koymuştur.

Bu dönüşüm bir yandan muhalif Kürt hareketinin baskılanması çabasıyla bir iç

savaşa, diğer yandan da toplumsal bir taban bulan İslami eğilimlerinin

baskılanmasını hedefleyen bir darbeye sürüklemiştir.142

17 Temmuz 1982’de devlet otoritesini takviye etmeye dönük, siyasi istikrarı

esas alan ve devlet sistemi içinde yürütmeyi güçlendiren bir anayasa taslağı

hazırlandı. Anayasa, 7 Kasım 1982 yılında yapılan referandumla %91,4 oy oranıyla

kabul edildi. Bu anayasa, 10 yıl süre boyunca Demirel, Erbakan, Ecevit, Türkeş’e

siyaset yapma yasağı getirmiştir.143

Türk siyasal hayatında yaşanan askeri

müdahaleler, Türkiye’ye her açıdan etki etmiş önemli oluşumlardır. Müdahaleler

sonrasında çıkarılan anayasalar Türkiye’nin sosyal ve siyasi huzursuzluklarına çare

olamamıştır.

1982 anayasası diğer anayasalara göre, daha kapsamlı biçimde hazırlanmış ve

maddelerinin değiştirilmesi güç şartlara bağlanmıştır. 1982 Anayasası diğer

anayasalara göre, güçlü ve otoriter kavramlara ağırlık vererek devletin gücünü ön

planda tutmuştur. Bunun yanında, hak ve hürriyetlerle devlet otoritesi arasındaki

dengeyi, devlet otoritesine değiştirdiğinden, bireyin özgürlüğü ve demokratik

alandaki özgürlükler de oldukça sınırlı tutulmuştur.144

1982 Anayasası, liberalizmin

temel olgularından biri olan özgürlük kavramını bazı durumlarda sınırlamıştır. Bu

sınırlama; devletin, olağanüstü durumlarında ‘Temel hak ve Hürriyet’ kavramını ve

142

Tarhan, a.g.m., s. 125-126 143

Mustafa Erdoğan, Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset, Liberte Yayınları, Ankara, 2011, s.158 144

Şükrü Kartepe, Darbeler, Anayasalar ve Modernleşme, İz Yayıncılık, İstanbul, 1999, s.251

Page 71: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

60

‘Kişi hak ve Özgürlük’ kavramlarını sınırlama ve durdurma hakkını anayasal

güvenceye bağlamasıdır.

1982 Anayasası, otoriteyi yani devletin gücünü ortaya çıkaran, ancak

özgürlüğü ikinci plana iten bir anayasadır. Diğer anayasalardan farkı, bireyi temel

değer olarak alarak insan haklarını koruması ya da gerçekleştirmek istemesidir. 1982

Anayasası, bireyden ziyade toplumu ve devleti tercih eden bir anayasadır.145

Bu

anayasada, toplumun birey için var olduğu, devletin ise hem birey hem de toplum

için var olduğu anlayışı hâkimdir.

Tanör’e göre; ‘‘1982 Anayasası 1961 Anayasasına göre anti liberaldir.

Anayasayı yapanlara göre; En yüce değer birey değil, özgürlük veya demokrasi hiç

değil, ‘‘Devlet ve Türk Milli Menfaatleri’’dir. 1982 Anayasanın isteyip ve koruduğu

demokrasi ve hukuk devleti kavramı da, bu anayasada gösterilen demokrasi ve hukuk

devleti anlayışıdır.’’146

Bu görüşler ışığında, 12 Eylül siyasi açıdan daha ağır sonuçlar doğurmuştur.

Siyasi partiler yasaklanmış, birçok kişi tutuklanmış, binlerce insan hapse atılmış ve

işkenceye maruz kalmış, buna benzer birçok olay darbenin siyasal karakterinin ağır

sonuçlar verdiğini göstermektedir. Bu durum, Türkiye’nin insan hakları ve

demokrasi bağlamında olumsuz bir yapıyı teşkil etmektedir.

3.1.2. 24 Ocak İstikrar Kararları

Türkiye’de 1980 sonrası neo-liberal dönüşümün başlangıcı kabul edilen

uygulama 24 Ocak kararlarıdır. ANAP hükümeti bu kararları uygulayıp, daha sonra

neo-liberal politikalarla sürekliliği sağlamak istemiştir.

‘‘24 Ocak kararlarının uygulanmasına kadar olan süreçte; ithal ikameci ve

devletçilik politikalarının yanlış anlaşılıp, uygulanması sonucunda; ülke karaborsaya

dönüşmüş, ekonomik olarak iflas etmiş ve toplumsal kaosa sürüklenmiştir. Bu

sorunların ve ülkede döviz darboğazının yaşanması neticesinde, 24 Ocak kararlarının

145

Mümtaz Sosyal, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1987, s.191–192 146

Bülent Tanör, Bugünkü Türkiye 1980–2003, Türkiye Tarihi 5, Cem Yayınevi, İstanbul, 2011,

s.50–51

Page 72: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

61

uygulanması zorunluluk haline gelmiştir.’’147

24 Ocak kararları Turgut Özal

tarafından hazırlanan toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomi boyutlarıyla radikal bir

dönüşüme işaret eden, kalıcı politikalar ürünüdür. Ancak; asıl olarak, IMF’in kendi

isteklerini Türkiye’ye uygulatmak istediği bir programdır.

Borotav 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konan ve sonraki yıllara damgasını

vuracak olan neo-liberal programıyla ilgili genel çerçeve içinde üç gözlem yapmıştır:

‘‘İlki, 24 ocak programında yer alan boyutlarıyla devalüasyon,

KİT zamları ve fiyat denetimlerinin kaldırılması gibi şok tedavisi

öğelerinin, IMF’nin üç yıldır Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinden

istediği nice boyutları fazlasıyla aşmış olduğudur. İkincisi, sadece

istikrar paketi değildir. Sermayenin özellikle Dünya bankası

aracılığıyla ‘‘pazarladığı’’ ve içte ve dışa karşı piyasa serbestîsi ile

beynelmilel ve yerli sermayenin emeğe karşı günlendirilmesi gibi iki

stratejik hedef etrafında oluşan bir ‘‘yapısal uyum’’ perspektifi

taşıdığıdır. Üçüncüsü, Demirel Hükümeti bu programı, Özal’ın

sermaye çevrelerinin istekleri doğrultusunda yani sistemli ve sürekli

olarak ‘‘emek aleyhtarı’’ bir doğrultuda uygulayabilmenin ve

geliştirmenin araçlarından yoksundu. İşte 12 Eylül 1980’de

gerçekleşen rejim değişikliği, 24 Ocak programının önündeki bu

önemli engeli ortadan kaldırtırmıştır.’’148

24 Ocak kararları, neo-liberal politikaların ekonominin merkezine

oturtulmasında önemli bir karar olmuştur. Bu kararlar doğrultusunda ülke

serbestleşme ve dışarıdan dayatmalı bir yapısal dönüşüme girmiştir. Türkiye’nin

serbest piyasa ekonomisi bağlamında dışa açılma yönündeki ekonomi politikaları,

IMF ve Dünya Bankasının gelişmekte olan ülkeler için zorunlu kıldığı politikaların

dayatması olarak devreye girmiştir. 24 Ocak kararları, reel devalüasyonların

yaşandığı, liberilasyona doğru giden ithalat rejimi uygulamalarının devreye

sokulduğu, emek gücünün gelirinin baskılandığı liberalleşme dönemini

147

Avrupa Bülteni, ‘‘Türkiye ekonomisinin kırılma noktası: 24 Ocak İstikrar Kararları’’,

Erişim: http://www.avrupabulteni.com/print.php?type=1&id=44395, 03.03.2013 148

Borotav, a.g.e., s.147–148

Page 73: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

62

vurgulamaktadır.149

1980 yılından itibaren, Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi

hâkim olmuş ve IMF ve Dünya bankası öncülüğünde ekonomiyi belirleyen kararların

alındığı ve uygulandığı bir neo-liberal dönemin başlangıcı olmuştur.

24 Ocak istikrar programının uygulanmasındaki amaç, ekonomik alanda

devlet müdahalesini minimum seviye indirmek ve piyasa ekonomisine işlevlik

kazandırmaktır. Devletin yerini özel kesimin alması, ekonomide dengelerin

sağlanmasına sebep olmuş; sonuç itibariyle idari kararların yerini, fiyat

mekanizmasının alması amaçlanmıştır. Bu amacın gerçekleşmesi içinde mal ve

faktör piyasalarına müdahalelerin kaldırılması gerekmektedir. Bu bağlamda,

ekonominin işleyişinde idari kararlar değil, serbest piyasa güçleri etkili olacak, KİT

dâhil tüm kamu kesimi daraltılacak ve özel girişim teşvik edilecektir. Ayrıca,

ithalatta serbestlik sağlanarak ve yabancı sermaye teşvik edilerek, fiyat rekabeti tesis

edilecektir.150

Bu durumda, ekonominin özel girişimcilerle sağlanması için, hükümet

ekonomiye daha az müdahale etmeli ve piyasa ekonomisine karışmamalıdır.

Karluk’a göre; 24 Ocak kararlarının uzun ve kısa vadede gerçekleştirilmesi

öngörülen iki amacı vardı. Uzun vadede ki amacı, devletin piyasaya müdahalede

bulunmaması, dolayısıyla kamu otoritesinin daraltılmasıdır. Burada ki anlayış,

devletin ekonomiye müdahalesini en aza indirerek, piyasa ekonomisini hayata

geçirmek ve fiyat mekanizmasını geçerli kılmaktır. Kısa vadede ise, ülkenin dış

borçlarını çözüme kavuşturmak, enflasyon seviyesini en aza düşürmek, ülkenin

büyümesi için oluşturulan kapasiteleri harekete geçirmektir. Bu iki niteliğiyle 24

Ocak Kararları, Türkiye’de neo-liberal dönüşümü gerçekleştirmek için hazırlanmış

bir programdır.151

Bu programın, temelde piyasa güçleri ve açık ticarete dayanan

uzun dönemli bir yapılanmaya yönelik olduğu iktidar çevrelerince vurgulanmıştır.

Kısaca belirtmek gerekirse, Türkiye ekonomisinde yıllardır merkezi müdahalelerle

yürütülen iç talebe yönelik ithal ikameci sanayileşme modeli terk edilerek, yerine

149

Kazgan, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929–2001), s.195–196 150

Salih Öztürk, Deniz Özyakışır, ‘‘Türkiye Ekonomisinde 1980 Sonrası Yapısal Dönüşümlerin

GSMH, Dış ticaret ve Dış borçlar Bağlamında Teorik Bir Değerlendirilmesi’’, Mevzuat Dergisi,

Yıl:8, Sayı: 94, Ekim 2005, Erişim: http://www.mevzuatdergisi.com/2005/10a/01.htm,

04.03.2013 151

Karluk, a.g.e., s.419

Page 74: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

63

serbest piyasa güçlerine duyarlı ve uluslararası rekabete açık ihracata yönelik bir

kalkınma stratejisi benimsenmiştir.152

F5 Haberde 24 Ocak kararlarını özetleyen bir haber gözümüze çarpmıştır.

Haber’e göre: 153

‘‘24 Ocak Karaları sadece bir ekonomik kalkınma modeli değil

bir toplumsal ve siyasal anlayışın ekonomideki dışavurumudur.

Ekonomide dış dünyadan izole olduğunuzda siyasette de diğer

toplumsal alanlarda da kendi kendinizle baş başa kalan bir ülke

oluyorsunuz. Ne ekonominiz, ne kültürünüz, ne siyasetiniz ne de diğer

toplumsal faaliyet alanlarınız dış dünya ile bütünleşmiş, iç içe geçmiş

ve yakın iletişim halinde bulunuyor. Her alanda "biz bize

yeteriz" mantığı geçerli oluyor. Oysa Dünyada yaşanan gelişmeler,

her alanda iş birliği ve bütünleşmeyi benimsemiştir. Dünya bunu

benimserken Türkiye’nin bunun dışında kalması elbette mümkün

değildir. 24 Ocak Kararları, işte bu gidişten çıkışın önemli ve cesur

bir adımıdır. Her ne kadar bu kararların tam adı Ekonomik İstikrar

Tedbirleri ise de aslında alınan kararlar, sadece ekonomik alanda

sonuçları olan, Türkiye’nin kaostan çıkmasını sağlayan ve kalkınma

modelini değiştiren, yeni bir kalkınma modeliyle Türkiye'yi tanıştıran

kararlar olmayıp aynı zamanda Türkiye'nin stratejik konumunu,

duruşunu ve zihniyetini köklü şekilde dönüştürme yönünde etkide

bulunan bir "milat" olmuştur. Artık kalkınma "ithal ikameci" bir

anlayışa değil "ihracata yönelik" olacaktı. Yatırımlar sadece iç piyasa

hesabıyla değil dış piyasalar da hesaba katılarak planlanacaktı.

Ekonomide öncelik kamuda değil özel sektörde olacaktı. Fiyatlar

piyasa şartlarında belirlenecek ekonomide tedrici bir serbestleşmeye

geçilecekti. Bu durum, Türkiye ekonomisinin dünya ile bütünleşmesi,

152

A. Aydın Çeçen, Türkiye’de Ekonomik Büyüme Yapısal Dönüşüm ve Kriz, Egemen Yayın,

İstanbul, 1990, s.111 153

F5Haber, ‘‘24 Ocak Kararları için Dönüm Noktası’’, Erişim:

http://www.f5haber.com/yazete/24-ocak-kararlari-turkiye-icin-donum-noktasi-haberi 3628575/,

06.03.2013, Haberin alındığı kaynak: http://www.yazete.com/haber-yazdir-546849.html

Page 75: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

64

serbestleşmesi ve kararların dünyadaki gelişmelere göre verilmesi

anlamına geliyordu. Aynı zamanda, bu oluşum Türkiye için yeni bir

gelişmeydi. Kamu ağırlıklı ve devlet kontrollü ekonomiden piyasa

merkezli ve özel sektör ağırlıklı bir ekonomik yapıya doğru evrilmenin

zihinde ve diğer toplumsal alanlarda da yansıması olacaktı elbette.

Ekonomideki dünya ile bütünleşme ve liberalleşmenin siyaset ayağı,

uzun yıllar eksik kalmıştır. Özellikle Türkiye’de 1990 sonrası, Avrupa

Birliği süreci bağlamında gerçekleşen gelişmeler, ekonominin

yanında siyasette de Avrupa ile bütünleşme ve demokratikleşme

çabalarını gündeme getirmiştir. Bir bakıma Türkiye'nin son çeyrek

asırdaki liberal-demokratik değerler temelinde yeniden

yapılanmasının yolunu 24 Ocak Kararları açmıştır. Bu sebeple bu

kararlar Türkiye için bir dönüm noktasıdır.’’

24 Ocak kararlarıyla birlikte ülke ekonomisinin hızla dışarıya açılıma

eğilimine girdiği kuskusuz doğrudur. Doğru olmayan yönü ekonominin 1970’li

yıllarda ortaya çıkan petrol krizi ve uluslararası durgunluk karşısında belirli bir

ayarlamaya ve açılmaya gitmediğidir.

3.1.2.1. 24 Ocak Kararların Tedbirleri

24 Ocak kararlarının bütünü öncelikle, artan enflasyonu denetim altına

almayı, içerde arz talep dengesini, dışarıda ödemeler dengesini sağlamayı hedef

almıştır. Ancak bu amaçlara yönelirken benimsenen temel yaklaşım, ekonomik

yapının kendisini ve işleyiş biçimini değiştirmeyi amaçlayan bazı köklü

düzenlemelerin gerektiğidir. Bunlardan başlıcaları şunlardır:154

İç pazara dönük “ithal ikamesi” modeli yerine “ihracata yönelik

sanayileşme” modelinin benimsenmesi,

154

A.Ümit Danışman, 24 Ocak İstikrar Tedbirlerinin ihracatımızda Doğurduğu Yapısal

Değişmeler Üzerine Bir araştırma, D.P.T Yayınları, Ankara, No: 2037, Nisan 1986, s.25

Page 76: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

65

Aşırı değerlenmiş ‘‘döviz kuru’’ yerine “gerçekçi kur” politikasının

benimsenmesi ve bunu sağlamak için radikal devalüasyonlardan

kaçınılması,

Faiz hadlerinin devletin değil, piyasadaki fon arz ve talebinin belirlemesi,

Yüksek faizin yanı sıra sınırlı para-kredi politikasının da iç talebi,

dolayısıyla enflasyonu denetleyici bir araç olarak kullanılması,

Kamu kesimince üretilen temel mallarda sübvansiyonların kaldırılması ya

da azaltılması, böylece bu mallarda hatırı sayılır zamların çekinmeden

yapılması,

KİT reformu yapılarak bu kuruluşların karsız istihdam depoları olmaktan

kurtarılması,

Bir yandan kamu harcamaları kısılırken, diğer yandan kapsamlı bir vergi

reformuyla bütçe denkliğinin sağlanması.

Ekonomik istikrar programı sonucunda gerekli düzenlemeler getirilmiştir. Bu

düzenlemeler; piyasanın verimliliğini artırmak ve ülkede bulunan kaynak dağılımını

iyileştirmektir. Ülkenin ekonomi alanında büyümesi için ekonomik politikanın

hükümet kontrolünden ziyade, dış yatırımlara ağırlık verecek şekilde, piyasa

yapısının güçlenmesi adına ekonominin yeniden düzenlenmesi gerektiği anlayışını

otaya koymuştur. Bu durum, yerel endüstrinin hızla gelişmesini öngören geçmiş

ekonomik politikalardan kesin bir dönüştür.155

Özal, devletin bulunduğu şartlar altında 24 Ocak istikrar programını

uygulamaya geçirerek ülkenin liberalleşmesine yönelik ilk temel adımları atmıştır.

Özal bu başarısını, 1983 seçimleriyle iktidara gelmesi ve siyasi gücüde eline

almasıyla 24 Ocak kararlarını daha gerçekçi bir şekilde uygulamasıyla arttırmıştır.

155

Danışman, a.g.e., s.24

Page 77: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

66

3.1.2.2. 24 Ocak Kararlarının Sonuçları

24 Ocak Kararları sonucunda; 156

İhracat hızla gelişmiş, özellikle ihracatta sanayi mallarının payı

yükselmiştir. Bunun sonucunda, ihracat 1980’de 2,9 milyar dolardan

1983’de 5,9 milyar dolara sıçramıştır.

İhracat ve diğer döviz gelirlerindeki artış sonucunda ödemeler dengesi

açıkları küçülmüş ve döviz darboğazı genişletilmiştir.

Yabancı sermaye, işçi dövizleri ve turizm gelirleri artmıştır.

1981 liberasyonunundun sonra ithalat hızla geliştiği için dış ticaret açığı

büyümüştür.

Kısa dönemde yokluklar, kuyruklar ve karaborsa ortadan kalkmıştır.

1980’de Cumhuriyet tarihinde ilk defa üç haneli fiyatlar olmuştur. Fakat

1981’de hızla inmiş, 1981–1987 döneminde yıllık ortalama %30’lar

civarında seyretmiştir.

Faiz oranları artırılması, banka mevduatlarını yükseltmiştir.

1980–1983 döneminde GSMH sabit fiyatlarla %4 yükselmiştir.

Kit ürünlerine kısa aralıklarla zam yapılmış, KİT’lerin zararları kapatılmış

ve dolayısıyla hazine’ye yükleri hafifletmiştir.

Maaş ve ücretlere enflasyon oranında zam yapılmıştı. Bunun sonucunda

gelir dağılımı bozulmuştur.

Sabah Gazetesi Yazarı Hasan Celal Güzel de, 24 Ocak Ekonomik Programı'nı

üç yönden inceleyerek şöyle açıklamıştır:157

‘‘Felsefe Değişikliği: 24 Ocak, Türkiye'de gerçek piyasa

ekonomisine geçişi ifade eder. 24 Ocak 1980'e kadar olan dönemde,

ideolojik değilse de sistem bakımından sosyalist bir ekonominin

156

Karluk, a.g.e., s.420 157

Sabah, ‘‘İyi ki oldu: 24 Ocak Ekonomik Kararları’’, 24 Ocak 2013, Erişim:

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/guzel/2013/01/24/iyi-ki-oldu-24-ocak-ekonomik-kararlari,

09.03.2013

Page 78: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

67

geriliği içinde olmuştur. 24 Ocak'ta, ekonominin ana

mekanizmasının 'rekabet'e dayandığı ve ana motivasyonunun

'kâr' elde etmek olduğu keşfedilmiştir. Döviz kurlarından başlanarak

gerçekçi bir ekonomi politikası takip edilmiş; çifte fiyatlar ve

karaborsacılık kalkmış; ithalât kotaları saçmalığına son verilmiştir.

Sistem Değişikliği: Türkiye, 24 Ocak'ta içine hapsedildiği sistemi

kırarak devletçi ekonomik modelini değiştirmiştir. Bu tarihe kadar

uygulanan 'ithal ikamesi' sistemi kökten değiştirilerek, ekonominin

kendi ayakları üzerinde durması sağlanmıştır. 24 Ocak

Açılımı sayesinde Türk üreticisi ilk olarak sübvansiyonsuz ve yasaksız

ekonomik şartlar içinde, dünya ekonomisine uygun üretime

başlamıştır. Dışarıya Açılma: İthal ikamesi sisteminin yıkılışıyla Türk

üreticisi, ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesini arttırmış ve özellikle

'ihraç malları Üretimi’ne ağırlık vermiştir. Bunun sonucunda,

geleneksel ihraç ürünleri diye bilinen madencilik ürünleri ile fındık,

fıstık, üzüm gibi çerezlerin dışına çıkılabilmiş ve çok kısa

zamanda 'ihracat patlaması' yaşanarak Türkiye dünyaya açılmıştır.’’

Ekonomik istikrar programının başarıyla uygulanabilmesi için orta ve uzun

vadeli olmak zorundadır. Ancak Türkiye’de siyasal iktidarların iktidar süreleri

genellikle 4–5 yıllık secim süreleriyle sınırlandırılmıştır. Bu nedenle bir ekonomik

istikrar programının uygulanma süresi; özellikle henüz mali piyasaları gelişememiş,

piyasaları serbestleştirme konusunda temel uygulamaları tamamlanamamış, rekabet

ortamı tam anlamı ile gerçekleştirilememiş ülkelerde, daha uzun sürelere ihtiyaç

duyulmuştur.158

Türkiye’de bir siyasal iktidarın, ekonomik istikrarı sağlayarak başarı

sağlaması için uzun vadede gerçekleşmesi gerektiğinden iktidar süresine

sığmamaktadır.

24 Ocak sonrasında olumlu, olumsuz pek çok gelişme yaşanmıştır. Olumlu

gelişmeler içerisinde, borsada ilerlemeler kaydedilmiş, enflasyon gerilemiş,

dolayısıyla ülke ekonomi içindeki yerini almıştır. Olumlu gelişmelere karşın

158

Mahfi Eğilmez, Ercan Kumcu, Ekonomi Politikası Türkiye ve Türkiye Uygulaması, Remzi

Kitabevi, İstanbul, 2004, s.337

Page 79: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

68

ekonomi yeterli seviyede büyümemiş, işsizlik, dış borç artmış, devletin ekonomiye

müdahalesi azalmamış, sosyal dengesizlik büyümüş ve gelir dağılımının bozulması

ile ileriki yıllarda yolsuzluk görülmüştür.

Özetle, 1980 ile 1983 yılları arasındaki, askeri hükümet dönemini

değerlendirirsek; Tablo 4’de belirtmiş olduğumuz gibi; Türkiye ekonomisi, 24 Ocak

istikrar kararlarından sonra ‘yapısal uyarlama’ denilen bir değişim sürecine girmiş

olmasına rağmen, kararlar ekonomide gerekli istikrarı sağlamada tam olarak başarı

gösterememiştir. Kamu ve özel sektörde reel ücretler azalmıştır. Gelir dağılımı

memur, işçi, esnaf lehine azalırken, kar sahipleri lehine artış göstermiştir. Bu

dönemde işsizlik oranı artmıştır. Bu dönemde, başarılı olan politikalarından birisi,

ihracat miktarının aniden yükselmesidir. Diğer bir başarı ise demokratikleşme

yolunda adım atılmasına imkân sağlayacak genel seçimlerin yapılmasıdır.

3.2. KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA NEO-LİBERALİZM

Küreselleşme, gelişen dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan ekonomik,

sosyal, kültürel ve siyasal olayların dünyanın başka toplumları üzerinde etkili olduğu

ve toplumlar arasındaki bağın gittikçe artmasıdır. Küreselleşme sürecinde uygulanan

neo-liberal politikalar, devletin sosyal alana ayırdıkları bütçe oranlarının

kısıtlamalarına neden olmuştur.159

Küreselleşme olgusunun kökeni, 1970’lı yıllarda neo-liberalimizin ortaya

çıkmasına dayanmaktadır. Bu dönemde, dış ticaretin serbestleştirilmesi yolunda

önemli adımlar atılmış olması, çok uluslu şirketlerin önem kazanması, üye ülkelerin

iktisadi bütünleşmesi amacıyla oluşturulan Avrupa Ekonomi Topluluğu’nun dünya

ekonomi içindeki etkisinin artması ve Batı Avrupa’ya yönelik olmak üzere işçi

göçünün önemli boyutlara ulaşması, küreselleşme sürecine yönelik gelişmelerdir.

Bunun yanında, küreselleşmeyi engelleyen unsurlar: İkinci Dünya Savaşı sırasında

siyasal anlamda bağımsızlıklarına kavuşan ülkelerin, serbest piyasa politikalar

aracılığıyla dış dünya ile bütünleşmeyi dikkate almayıp, içe dönük piyasayı

159

İbrahim Sezgül, ‘‘Küreselleşme, Neo-liberalizm ve Etik’’, TUBAV Bilim Dergisi, Cilt:2, Sayı:4,

2009, s.504

Page 80: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

69

benimsemeleri, bu bağlamda bu ülkelerin yabancı sermaye konusunda dış yardımlara

başvurarak devleti borçlanmaya itmeleri ve uluslararası finansal merkezlerin dışında

kalmalarıdır.160

Turgut Özal’ın uyguladığı dışa açılma politikaları, geleneksel ekonomik

politikaların yeniden yapılanmasına yol açarak, küreselleşmenin Türkiye’de

hissedilmeye başlanmasını sağlamıştır. Bu süreç, Türkiye’nin küreselleşme olarak

adlandırılan dünya ekonomisiyle bütünleşme sürecinin başlangıcıdır.161

Özal, serbest

piyasa ekonomisi uygulamasını getirerek, neo-liberal ekonominin kabul görmesine

imkân vermiştir. IMF’in ortaya koymuş olduğu politika ile Türkiye uluslararası

piyasalar ve sermaye ile bütünleşmiştir. Ancak, küreselleşme sürecinde, bu

politikaların uygulanması, ücretlerde düşüş ve enflasyonun artması gibi olumsuz

faktörlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum, toplumsal statüde

dengesizliklerin görülmesine yol açarak toplumsal bütünleşmeyi engeller bir niteliğe

bürünmüştür.

Türkiye ekonomisinin dünya pazarlarına açılması; 1980 ile 1983 yılları

arasında başlamış, 1989–1990 yılları arasında tamamlanmıştır. Bu süreçte,

Türkiye’nin küreselleşme süreci, aşağıdaki üç olguda görülmektedir:162

İktisadi artığın yaratılması ve milli gelirin bölüşümüne ilişkin süreçler;

bu süreç, devletin bölüşüm sorunu kamu kesimi açıklarını beraberinde

getirmiştir.

Devletin değişen rolü ve bunun yol açtığı kamu kesimi finansman

açıkları; bu durumda, 1980 sonrasında işgücü piyasalarında ücretlerin

üretkenlik ile ilişkisinin zayıflamasına neden olmuş. Böylelikle, devletin

gelir dağılımında adaletli bir şekilde işlevlerini yerine getirmesine imkân

sağlamıştır.

160

Fikren Şenses, ‘‘Neo-liberal Küreselleşme Kalkınma için Bir Fırsat mı, Engel mi?’’, METU-

ERC Working Papers (04/09), 2004, s.2, Erişim:

http://www.erc.metu.edu.tr/menu/series04/0409.pdf, 12.03.2013 161

M. Bilal Arık, İletişim Yazıları, Tablet Kitabevi, Konya, 2006, s.108 162

Erinç Yeldan, Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi: Bölüşüm, Birikim ve Büyüme,

İletişim Yayınları, 15.Baskı, İstanbul, 2011, s.29

Page 81: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

70

Finansal serbestleştirmenin olası kıldığı dış kaynaklı kısa vadeli sermaye

girişlerine dayalı, spekülatif finansman ve büyüme; Bu durum

Türkiye’de ekonomik istikrarsızlık ve kriz süreçlerinin yaşanmasına yol

açmıştır.

Küreselleşme süreci Türkiye de ciddi sorunları da beraberinde getirmiştir.

Küreselleşme; ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel olgulara etki etmesi, devletin

küçülmesine, birey özgürlüğünün devlettin önüne geçmesine ve devletin hizmet aracı

olarak görülmesine neden olmuştur.

3.3. NEO-LİBERAL POLİTİKALAR ÇERÇEVESİNDE YENİ SAĞ

Kapitalist ülkelerde 1929 dünya ekonomik bunalımından sonra başlayan

Keynesyen anlayış, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından işçi ayaklanmaları gibi

müdahaleci etkenler refah devletinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Refah Devleti,

birbiriyle çelişen iki kavram olan ‘demokrasi ve kapitalizm’ arasında ki uzlaşmayı

ifade eder. Bu uzlaşma ile 1960’lı yılların sonuna gelindiğinde; devletin hem

kapitalizmi hem de demokratik talepleri beslemesi sonucunda, sermayenin birikim

koşulları zayıflamış ve bu taleplere karşılık veremeyecek duruma gelmiş olması ile

devlet yapısı bozulmaya başlamıştır.163

Yeni sağ; ülkenin sosyal, siyasal, ekonomik yapısının yeniden düzenlenmesi

ve dönüşüm geçirmesidir. Ekonominin büyümesini amaçlayan Keynesyen

politikalarını destekleyen sosyal refah devleti sisteminden uzaklaşılarak kalkınma

yapısının özel sektöre ve serbest piyasaya bırakılmasını ifade eder. 1970’li yıllara

gelindiğinde; yaşanan toplumsal ve ekonomik sorunların, petrol krizleriyle

birleşmesiyle kapitalizm bir çıkmaza sürüklenmiştir. Değişen koşullara göre;

alternatifler geliştirebilen kapitalizm, kendine çıkış yolu olarak yeni sağı yaratmıştır.

1970’li yılların ortalarından itibaren iktidara gelen yeni sağ hükümetleri, neo-liberal

163

Cemal Baltacı, ‘‘Yeni Sağ üzerine Bir Eleştiri’’, Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F

Dergisi, Cilt:9, Sayı:2, 2004, s.360

Page 82: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

71

dönüşüm sürecine bir başlangıç sağlamıştır.164

Thatcher ve Reagan Hükümetinin

uygulamaya koyduğu yeni sağ anlayış, Türkiye’de Turgut Özal’ın uygulamaya

koyduğu neo-liberal politikaların temel referans kaynaklarını oluşturmaktadır.

Yeni sağ düşüncenin ortaya çıkışı, 20. yüzyılda devletin aşırı büyümesinin

sonucu olarak, hem bireysel hem de toplumsal özgürlüklerin kısıtlayıcısı haline

gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu süreç, kaynakların büyük bir bölümünün israf

edilmesine ve devletin bürokratikleşmiş hantal yapısının ortaya çıkmasına neden

olmuş, refah sağlama adına zenginleşmenin yolunu tıkamıştır. Bundan dolayı

ekonomik, sosyal, siyasal ve yönetsel boyutları olan bir dönüşümü sağlamak adına

yeni sağ anlayış benimsenmiştir.165

Yeni sağ, ‘‘laisez-faire’’ deyimiyle özetlenen 19. Yüzyılın çağdaş liberal

görünümüdür. Toplumsal adalet kavramını ve ekonomik eşitlik gibi sorunları dikkate

almayarak özgürlüğün güvencesinin piyasa ekonomisi veya kapitalizm olduğu

inancına dayanır. Bu anlayış, devletin ekonomiye ve toplumsal yaşama

müdahalesinin, özgürlüklerin kısıtlayıcısı olduğunu, bu alanların tümüyle piyasa

mekanizmalarına bırakılmasının ise demokrasi ve özgürlüklerin ön koşulu olduğunu

kabul etmektedir.166

Yeni sağ, serbest piyasa ekonomisi ile yeniden yapılandırılmaya yönelik

çalışmalar ve özelleştirmeler ile devletin işlevi minimum düzeye getirilmiştir.

Böylelikle, devletin ekonomik ve sosyal faaliyetlerinin sonlandırılması, devlet

yapısının zayıflamasına neden olacaktır. Bu amaçla, devlet güçlü bir yapıya

bürünmek için, planlama yerine piyasaya ve özel sektöre önem vermiştir. Bunun

yanında, devlet fonksiyonlarının etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi

için, kamu yönetiminin özel sektöre benzetilmesi sonucunda özelleştirmeden geriye

164

Oğuz Yılmaz, ‘‘Yeni Sağ ve Devletin Değişimi’’, s.1, Erişim:

http://oguzyilmaz90.files.wordpress.com/2012/01/yeni-sac49f-ve-devletin-dec49fic59fimi.pdf,

14.03.2013 165

B. Ayman Güler, Yeni sağ ve Devletin Değişimi, TODAİ Yayınları, Takav Matbaası, Ankara,

1996, s.51 166

A. Ekber Doğan, Birikimin Hamalları: Kriz, Neo-liberalizm ve Kent, Donkişot Yayınları,

Ankara, 2002, s.41

Page 83: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

72

kalan devletin, hala taşımakta olduğu hantal niteliğinden arındırılması

amaçlanmıştır.167

Neo-liberal yaklaşım ve yeni sağ anlayışının temel hedefi; devletin işlevsel ve

yapısal olarak küçültülerek özel sektöre bırakılması ve böylelikle rekabet ortamının

oluşması ile ekonomide iyileşme sağlamak ve kamu yatırımı harcamalarında

kısıtlamaya gitmektir. Bunun sonucunda, Türkiye için sosyal ve toplumsan açıdan

önem taşıyan sağlık, eğitim ve sosyal alanlardaki harcamalarda da kısıtlanmaya

gidilmiştir. Bu uygulama eşitsizliklerin oluşmasına sebep olmuş, bununla beraber

ülkede yoksulluk ortaya çıkmıştır.

1980 sonrasında uygulanan neo-liberal politikaların temsilcisi olan Özal

iktidarıyla birlikte uygulanan Yeni sağ politikalarıyla, Türkiye’de ekonomik ve

siyasal alanda köklü değişikler olmuştur. Yaşanan bu değişiklikle yapısal uyarlama

ve istikrar politikaları uygulanmıştır. Neo-liberalizmin yayılmasında IMF ve Dünya

Bankası gibi uluslararası kuruluşların Türkiye’nin yeniden yapılanma sürecine

etkisinden bağımsız olduğu düşünülmemelidir.

3.4. TURGUT ÖZAL İLE NEO-LİBERALİZM SÜRECİ

1980 döneminde yaşanan gelişmelere paralel olarak Özal, piyasa ekonomisi

ile siyasal demokrasiyi bir bütün olarak görerek küresel bir ilişki kurmuştur. Bu

ilişkinin sonuçlarını, toplumsal yaşamın, ekonomik ve maddi gelişmelerine

bağlamıştı. Özal bir konuşmasında bu ilişkiyi şöyle açıklamıştır:

‘‘Önce ekonomi yasaklardan arındırılacak, tam liberal olacak.

Bu yolla ekonomi güçlenecek, havadan para kazanma yolları

kapanacak. Bütün bunlara paralel olarak da demokrasi gelişecektir.

Demokrasinin gelişmesi içinde ekonomi sağlam temellere

oturtulacaktır.’’168

167

Cahit Emre, Değişen Kamu Yönetimi Anlayışı ve Mülki İdare Amirliğinin Geleceği, İyi

Yönetim Arayışında Türkiye’de Mülki İdarenin Geleceği, TİAV Yayını, Ankara, 2002, s.301 168

Hasan Cemal, Özal Hikâyesi, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2000, s.337

Page 84: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

73

Özal, demokratikleşmenin sağlayıcı unsuru olan ‘‘serbest ticaret sistemini’’

bir değer olarak benimsemiştir. Özal’ın demokrasi örneği olarak gördüğü ülke ABD

olduğu için genellikle oradaki uygulamaları savunmuştur. Ancak ABD’nin tarihsel,

ekonomi ve siyasal koşullarını ve geleneklerini dikkate almadan bu savunmayı

yapmıştır. Bunun yanında, ‘Anayasaya ve Hukuka’ bağlılık konusunda özellikle

esnek davranmış, Türkiye’de tarihe geçmiş bir söz olarak “anayasayı bir kere delsek

bir şey olmaz” dediği basında yer almıştır.169

Demokratikleşme ile birlikte hızlı bir

dönüşüm yaşanmış, ekonomik alanda; liberalleşme yönünde adımlar atılmış, dünya

ile uyumlu neo-liberal politikalar uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de Turgut

Özal’la yaygınlaşan neo-liberal politikalar ile yeni bir döneme girilmiş, ülke

küreselleşmeye başlamıştır.

Özalist perspektifinden, ekonomik liberalizm ve demokratikleşme arasında

çok yakın bir ilişki vardı. Özal yakın ilişkiyi şöyle ifade etmiştir: ‘‘Güçlü bir devlet,

ataerkil bir devlet anlamına gelmez. Dolayısıyla, devletin zenginliği olmamalıdır.

Milletin zenginliği olmalıdır. Eğer, insanlar zengin ise, bu durum devletin de zengin

olduğu anlamına gelir. Ekonomi ya da politik alanlarda devlet halkı ile rekabet,

içinde olmamalıdır. Ancak onlara destek olmalıdır. Bu durumda, kişi devletin kölesi

olmamalı, devlet halkın hizmetkârı olmalıdır.’’170

Özal, Türkiye’yi dünyadan kopuk askeri ve bürokratik yapı olmaktan çıkarıp,

açık toplumcu demokrasiye dönüştürmek istemiştir. Bu anlayışla, Özal, alışılmış

düşünce kalıbı olan devletçilik anlayışını değiştirmeyi başarmış ve böylelikle,

ülkenin dünya ekonomisiyle bütünleşmesi yolunda önemli adımlar atmıştır.171

Bütünleşme, ülkeler arasındaki yapısal eşitliği kaldırarak, demokratik bir yapı

içerisinde neo-liberal politikaların uygulanmasını sağlamaktır.

Özal, askeri yönetimle işbirliği içerisinde olmasından dolayı ülkenin

demokratikleşme süreci, yavaş bir tempoda devam etmiştir. Ancak, Özal, sivil

siyasetin orduya olan üstünlüğünü yeniden oluşturmakta kararlıydı. Bu yüzden,

169

Mehmet Arı, ‘‘Türk Sağının Demokrasi Anlayışı: Atmış Yıllık Süreç’’, s.714, Erişim:

http://iys.inonu.edu.tr/webpanel/dosyalar/1427/file/MehmetAri.pdf, 15.03.2013 170

Sedat Laçiner, ‘‘Özalism (Neo-Ottomanism): An Alternative in Türkish Foreign Policy’’,

Journal Administrative Sciences, Volume:1, Number:1–2, 2003–2004, s.175 171

Berdal Aral, ‘‘Özal Döneminde İç ve Dış Siyaset: Süreklilik ya da Kopuş’’, Kim bu Özal:

Siyaset, İktisat, Zihniyet, Haz. İlhan Dağcı, İhsan Sezal, Boyut Kitapları, İstanbul, 2003, s.244

Page 85: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

74

1984’teki belediye seçimlerinden önce yasaklanan partilerin seçimlere katılması ve

izin verilmesi yönünde oy kullandı. Daha sonra, Anayasada eski siyasetçilerin

yeniden siyasete katılmalarına imkân verecek bir değişikliği halkoylamasına sunarak,

yasaklı siyasetçilerin geri dönmesi için etkin bir mücadele verdi.172

Özal’ın başarısının yanında toplum tarafından başarılı görülmeyen tarafları da

vardı. Kurumuş; Özal’ın yaptığı politikaların başarısız olmasının nedenini şöyle

açıklamıştır: ‘‘Türkiye’de neo-liberal dönüşüm bağlamında uygulanan politikaların

başarılı olup olmamasından bağımsız olarak, gelişmesi ve yerleşmesi için alt yapıyı

sağlamada gerekli ortamın hazır olması gereklidir. Özal döneminde, bireyciliğin ön

planda olduğu, kendini kurtarmanın, köşeyi dönmemin en büyük erdem olduğu ve bu

durumların ne kadar övgü konusu yapıldığı unutulmamalıdır. Özal döneminde,

insanların, toplumsal ve ekonomik sorunlardan kaynaklandığı sıkıntılarını unutup

gelecekleriyle hiç ilgisi olmayan uğraşlara, yeni bir düşünce ve davranış biçimi kalıbı

içine sokularak, farkına varmadan sürüklenmiştir. Köşeyi dönme gayeleri umutsuz

bir yıkıma neden olmuştur.’’173

Özal’ın ‘‘köşeyi dönme, iş bitirme’’ gibi söylemleri

rüşvete ve yolsuzluklara yol açmış, dolayısıyla bu durum, ülkenin demokratikleşmesi

yönünden bir engel teşkil etmiştir.

Diğer bir olumsuz tarafı ise, ‘‘Reagan ve Thatcher’’ gibi Özal’ın da herkese

açık sınırsız kapitalist yarışa inanması işin olumsuz tarafıydı. Bu durum, ABD ve

İngiltere’de olduğu gibi, ancak onlardan daha fazla yolsuzluğa kapı açtı. ANAP’lı

yöneticiler arka arkaya istifaya zorlandılar. Özal’ın ailesi iş faaliyetlerinde büyük bir

güce sahip olmasından dolayı eleştirildiler. Özal 1989 seçimlerinden sonra kabineden

aile üyelerini çekerek bu tepkiyi az da olsa azalttı.174

Ziya Öniş, Özal’ın uyguladığı neo-liberal politikaların başarılı ve başarısız

yönlerini kendi perspektifinden şu şekilde yorumlamıştır: Ona göre; Özal, piyasa

odaklı ekonomi politikasını uygularken, güçlü bir kurumsal yapı oluşturmamıştı.

Örneğin, özelleştirme gibi oluşturduğu katmanlar, bürokrasinin gelenek ve

kültüründen yoksundu. Bu yüzden, güçlü bir yasal altyapının yokluğu, özelleştirme

172

Zürcher, a.g.e., s.408 173

Orhan Kurumuş, ‘‘Türkiye’de Neo-liberalizm’’, Mülkiye Dergisi, Cilt:XXXIV, Sayı:268, 2010,

s.24–25 174

Zürcher, a.g.e., s.412

Page 86: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

75

programının başarılı bir şekilde uygulanmasını tehlikeye sokmuştur. Diğer bir nokta,

ihracat sübvansiyonlarının kötüye kullanılması; hayali ihracatın yaşanmasına neden

olmuştur. Devletin hayali ihracat konusunda yeterince tepki vermemesi, neo-

liberalizmin 1990 yılı sonrasındaki sürecini tehlikeye sokmuş, ülkede yolsuzlukların

başlamasına zemin hazırlamıştır. Ülkede görülen olumsuz durumlara karşın olumlu

taraf ise, Özal’ın İslamcı eğilim göstermesine rağmen, Avrupa Topluluğu ile yakın

ilişkiler geliştirmeye büyük önem vermesi, AT üyeliği ile güçlü bir dış ilişkiler

kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu gelişme, 1987 yılında Avrupa Birliği üyelik

süreci etkin bir rol oynadı. Nitekim, Türkiye'nin başvurusu reddedildi. Ancak,

Özal'ın girişimleri sonucunda, 1990 yılından itibaren Türkiye ekonomisi tam ölçekli

serbestleşme politikası unsuru haline gelmiş, bunun sonucun da ‘Gümrük Birliği’

yolu açılmıştır.175

Özal’ın, 1980'lerde Türk ekonomisine ilişkin uygulamaları, 1990'lı

yıllarda neo-liberalizmin sonraki aşamasında büyük ölçüde devlete enjekte ederek

etkili olmuştur. Bir nevi 1990’lı yıllar 1980’li yılların devamı niteliğindedir.

3.4.1. ANAP’ın Siyasi Yapısı ve Programı

Turgut Özal, 12 Ocak askeri darbesinden sonra kurulan Bülend Ulusu

Hükümeti’nde ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcılığı görevine getirildi.

22 ay kaldığı görevinden 14 Temmuz 1982’de istifa ederek, Turgut Özal

Başkanlığında 20 Mayıs 1983’te ANAP Partisini kurdu.176

1983 seçimlerinde birinci

parti olarak çıkma başarısı gösterdi. Özal’ın 1983’de tek başına iktidar olmasında ki

başarı, siyasal alanda kendisine muhalefet olma potansiyeli taşıyan oluşumların, 12

Eylül darbesiyle yasaklanmış olmasıdır.

Özal’ın seçim başarısındaki rolü; politik parti ve deneyimli liderlerin

siyasetten yasaklı olmaları ve rakiplerinin siyasi güçsüzlüğü yanında, Özal ve

Anavatan Partisinin vaat ettiği toplumsal düzenin geniş toplumsal kitlelere cazip

gelmiş olması yatar. Özal farklı politik söylemleriyle toplumsal grupları etkileyerek,

başarı sağlamıştır. 1980 sonrası yaşanan siyasi kargaşalar sonucunda toplum

175

Ziya Öniş, ‘‘Turgut Özal and His Economic Legacy; Turkish Neo-Liberalism in Critical

Perspective’’, Middle Eastern Studies, Vol.40, No:4, 2004, ss.113–134 176

Sabah, ‘‘Turgut Özal Kimdir?’’, 09.04.2012,

Erişim: http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/turgut-ozal-kimdir/41410, 19.03.2013

Page 87: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

76

derinden etkilenmiş, Özal’ın ülkeyi bu durumdan çıkaracak söylemlerine karşı bir

güven ve sempati duymaya başlanmıştır.177

Özal, söylemleriyle sosyo-ekonomik

düzeni kurmayı ve bir türlü gerçekleşemeyen ekonomik kalkınmayı vaat ederek

toplumun ilgisini çekmiştir.

1983 yılı Türkiye tarihinde, sınıfsal siyasi çatışmaların bastırıldığı, 12 Eylül

askeri darbesinin ardından yaşanan, demokrasiye dönüş sürecine işaret etmektedir.

Bu süreçte, Türk siyasal yaşamına damgasını vuran Anavatan partisidir. Yaklaşık 8

yıl iktidarda kalan ANAP’ın, 1983 seçimlerindeki başarısına 12 Eylül yönetiminin

katkısı olmuştur. Partilerin siyasi katılımının engellenmesi ve siyasal kadrolara

siyasetin yasaklanması da ANAP’ın iktidara gelmesini sağlayan diğer unsurlardır.

ANAP’ın önemli isimlerinden Hasan Korkmazcan’a göre;

“ANAP 1980 sonrasının siyasi boşluğundan yararlanarak yukarıdan

inşa edilmiş bir partidir. ANAP, kitlelere mal olmuş bir parti

hüviyetini hiçbir zaman kazanamadı. Bu yüzden, partiye halkın

katılımı da sınırlı oldu. Yoksa, 1983’ten 1989’a yılına kadar tek

başına iktidara gelen bir partinin, sonraki 2 dönemde yok olup gitmesi

söz konusu olamazdı. Bu durum, ANAP’ın kitlelere dayanmadığını

göstermektedir.”178

12 Eylül’de tüm siyasi partilerin kapatılması, ANAP içinde Dört eğilimin

temsil edilmesini sağlamıştı. Bu eğilimler, merkez sol, merkez sağ, milliyetçilik ve

muhafazakârlıktı. Bu dört eğilim, ‘‘Sağın liberal, milliyetçi ve dinci kesimleri ile

sosyal demokrasinin uzantıları’’ olarak da temsil edilmektedir. Akalın’a göre;

ülkücüler, Milli görüşçüler, sosyal demokratlar ve Muhafazakârlar hatta Marksistler,

siyasal kimliklerinden vazgeçmeden ANAP’ta yer aldılar. Özal’ın yeni görüş

programını uygulayabilmek için, iktidara ihtiyacı vardı, fakat iktidar olmak içinde

seçmen çoğunluğu gerekliydi. İşte seçmen çoğunluğunu sağlamak üzere dört veya

hatta beş eğiliminin ANAP’ta temsilini öngördü. Belki böylece Özal, toplumsal

177

Hayriye Özer, Turgut Özal, ed. Emre Toros, Türkiye’de Siyasi Liderlik: Dönemler, Özellikler

ve Karşılaştırmalar Menderes, Demirel Özal ve Erdoğan Örnekleri, Atılım Üniversitesi

Yayınları, Ankara, 2011, s.128 178

Hüseyin Çavuşoğlu, ‘‘Merkez Sağda, 27 Mayıs ve 12 Eylül Sonrası Partileşme’’, Balıkesir

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:12, Sayı:22, Aralık 2009, s.172

Page 88: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

77

barışı da sağlamış olacaktı. Özal’ın bu mühendis-plancı hesapları tuttu ve ANAP

iktidar oldu.179

Özal’ın partisinin içindeki dört eğilimi barındırması demokrat

olmasını ifade etmiyordu, tam tersine zaten dört eğilim ANAP içinde vardı,

dolayısıyla bu oluşum, başka partilerin bir birleşimi değildi.

Askeri yönetimin; siyasi iktidarı, sivil iradeye bıraktığı 1983 yılında 24 Ocak

kararlarının mimarlarından olan Özal’ın ANAP’ı iktidara gelmiş ve ülkenin

ekonomik yapısı başta olmak üzere sosyal ve kültürel yapısında önemli değişim ve

dönüşümler yaşanmıştır. Ekonomik alandaki değişim ve dönüşüm, ülkenin sosyal ve

siyasal yapısını etkileyecek olan yeni bir muhafazakâr kesimin oluşmasına zemin

hazırlamıştır. Tek partinin iktidar olduğu Özal Hükümeti döneminde siyasal alanda

kendisine muhalefet edebilme potansiyeli taşıyan birçok siyasi oluşumun

faaliyetlerinin, 12 Eylül askeri rejimi tarafından yasaklanmış olması, demokratik

olmasa da, Özal Hükümetine siyasi istikrar açısından önemli bir katkı sunmuştur.180

ANAP hükümetinin ekonomik alanda yaptığı başarıları, siyasi alanda

gösterememiştir. Ancak, ekonomik alanda yaptığı başarılar sonraki yıllarda,

Türkiye’nin sosyal ve siyasal hayatında önemli rol oynamıştır.

ANAP, ideolojik akımların ve çıkar gruplarının garip bir koalisyonuydu.

Bunlar partiye, kısmen ordunun kısıtlayıcı uygulamaları altında, gidecek başka

yerleri olmadığı için katılmış bulunuyorlardı. Parti, kendisi de modern sanayi

burjuvazisinin ve Anadolu’nun küçük işadamlarının bir koalisyonu olan eski Adalet

Partisi’nin, dinci Milli Selamet Partisi’nin ve Milli Hareket Partisi’nin desteğini

almıştı. Turgut Özal parti için son derece önemli bir adamdı. O olmasaydı bu

koalisyonun uzun zaman bir arada kalması ihtimali düşüktü.181

Özal’ın seçim

başarısı, muhafazakârlık, milliyetçilik, liberalizm gibi kavramları benimseyerek, bu

kavramlara yeni bir içerik kazandırmasın da yatmaktadır.

179

Güneri Akalın, Cumhuriyet Dönemi-Ekonomi-Politik Tarihi’nin Liberal Yorumu, Orion

Kitabevi, Ankara, 2010, s.481 180

Gökhan Tuncel, “Ekonomik Krizlerin Türkiye’de Siyaset- Bürokrasi İlişkisine Etkisi”, Turgut

Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi I, Küresel Krizler ve Ekonomik Yönetişim

Bildiriler Kitabı, İnönü Üniversitesi, Malatya, 15 – 16 Nisan 2010, s.779 181

Zürcher, a.g.e., s.407

Page 89: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

78

Anavatan Partisi’nin programına göre:182

İktisadi gelişmede fertlerin teşebbüs gücü esas alınmalıdır. Devlet, sanayi

ve ticarete ana prensip olarak girmemelidir, KİT’ler zaman içinde millete

devredilmelidir. Devlet müdahalesi asgariye indirilerek, rekabet

şartlarının hâkim kılındığı serbest Pazar ekonomisi uygulanmalıdır

(Madde 9–10).

Herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel

hak ve hürriyetlere sahiptir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde

ifadesini bulan bu hak ve hürriyetlerin sağlanması ve teminat altın

alınması için hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğünü esas alan bir devlet

nizamı şarttır (Madde 4).

Ortadoğu ve Müslüman Ülkelerle dostane ilişkilerimiz geliştirilmeli, AET

ile olan ilişkilerimizde, menfaatlerin dengelenmesini ön planda tutan bir

işbirliğine uygun davranılmalıdır (Madde 35).

ANAP programında devlet ve toplum ilişkilerinde ‘‘Devlet millet için

vardır. Devletin millet ile bütünleşmesi esastır. Kanun önünde eşitlik

esastır. Yargı organlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı esastır (Madde 23).

Yukarıda parti programında da değinildiği gibi; Anavatan Partisinin temel

gayeleri; Türkiye’yi modern ve ileri bir ülke yapmak, insan temel hak ve

hürriyetlerini vazgeçilmez kabul etmek, ülkenin iktisadi kalkınmasını hızlandırmak,

işsizliği, fakirliği ve gelir dağılımı farklılıklarını azaltmak, refahın yaygınlaştırmasını

sağlamaktı. Ancak, Özal bu isteklerini gerçekleştirmek istediğinde bir takım

zorluklarla karşılaşmıştır: O dönemde Türkiye, rekabet için dışa açılması gerekmişti.

Bunu da gerçekleştirmek için, devletin rolünü küçültmeye gitmiştir. Bunun

sonucunda, gelir adaletsizlikleri oluşarak devlet etkisiz kalmış, bu durum,

vurgunların, haksız kazançların yaşanmasına neden olmuştur.

Özal programlarında çok zayıf bir demokrasi perspektifi sergilemiştir. Bu

programlar; 12 Eylül darbesi ile oluşturulmuş anti-demokratik sosyo-politik sistemin

182

T.B.M.M., ‘‘Anavatan Partisi Programı’’,

Erişim:http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tbmm_internet.arama?q=anavatan%20partisi,

22.03.2013

Page 90: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

79

değişimine yönelik net bir hedeften yoksun programlardır. Demokrasinin insan

hakları ve hürriyetlerine saygıyı, hukukun üstünlüğünü, adaleti içeren ilkeleri

programda yer almasına rağmen, bu ilkeleri gerçekleştirecek somut bir adım

atmamıştır. Parti programındaki demokrasi vurgusu, 12 Eylül darbesini

gerçekleştirenlerin seçimleri engellememesi ve seçimle iş başına gelenlerin

yetkilerine saygı duyması gibi istekleri içeren bir anlayış doğrultusunda yapılmış bir

vurgudan öteye gidememiştir. Bu görüşe paralel olarak; toplumsal sorunları

ilgilendiren ve toplumun taleplerini içeren Kürt sorunu, gelir sistemindeki

adaletsizlik ve demokratikleşme talepleri ülkede daha çok sorun yaratmasına rağmen,

2. Hükümet programında dikkate alınmamıştır.183

Bunun nedeni; 1. Hükümetin

hedeflerinde gösterdiği başarının, kendilerinde özgüven oluşturması; dolayısıyla 2.

Hükümet programında kayda değer bir değişiklik göstermemesidir. 1. Hükümet

dönemindeki başarıların abartılması ve politikaların sonraki süreçte olumsuz

sonuçlara yol açması, dikkate alınmamış; bu durum, toplumsal sorunların göz ardı

edilmesine ve bu sorunların üstesinden gelinememesine neden olmuştur.

Akalın da; parti programının içeriğine olumsuz bir açıdan yaklaşmıştır. Ona

göre; ilk olarak, dört eğilime birden hitap eden bir siyasal parti olamaz. Ancak belli

bir dava için toplanmış bir kitle partisi olur. Nitekim 1987 yılına gelindiğinde; Özal,

ANAP’ın dört eğilim partisini barındırmasından vazgeçerek; partiyi Muhafazakâr-

Milliyetçi olarak nitelemiştir. İkinci olarak, iktisadi örgütleme ve kaynak tahsis

mekanizmaları arasında bir tutarlılık yoktur. Örneğin; hem planlama hem de serbest

piyasa ekonomisi birlikte var olamazlar. Üçüncüsü, iktisadi örgütlenme ile tutarlı bir

makro model bulunmaması, ileride uygulamada politikalara da yansımış olup; miras

alınan enflasyon ve devalüasyon sürecine; borçlanma da eklenmiştir. Dördüncüsü

ise, devlete, ekonomik kalkınmada; planlama, alt yapı, teşviklerle ilgili çeşitli

görevler verir ve özelleştirme ihmal edilirse; ekonomik ve siyasal iktidarlar ayrımı

mümkün olamaz.184

1987 yılında, kamuoyundan gelen baskının artması sonucunda, siyasi

yasaklar meselesi bir anayasa değişikliği ile halkoyuna sunulmuştur. 6 Eylül 1987

183

Özer, a.g.e., s.132 184

Akalın, a.g.e., s.484

Page 91: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

80

günü yapılan halkoylamasında % 50.16’lık bir sonuç ile siyasi yasaklar kaldırılmıştır.

Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan yeniden kurulmuş partilerinin başına tekrar

geçmiştir. Bu da siyasi ortamı büyük ölçüde canlandırmıştır. Ancak bu halk

oylaması, bir anlamda ANAP için de bir güvenoyu olarak algılayan Özal’ın, erken

seçim kararı almasını ve seçim kanununda yapılan değişikliklerle 1987 genel

seçimlerine giden süreci oluşturmuştur.185

1987 seçimlerinde II. Özal Hükümeti kurulmuş, 1989 tarihine kadar olan

süreçte iktidar olunmuştur. 1991 genel seçimlerinde Demirel Hükümeti, yeniden

seçimi kazanarak başa gelmiştir. Yeni hükümetin programı; Anayasa değişikliği,

daha fazla akademik özgürlük, basın özgürlüğü, demokratikleşme ve insan haklarına

saygı gibi ilkeleri vaat etmesi bakımından liberal bir özellik taşıyordu.186

Bir nevi bu

program, Özal tarafından başlatılmış olan liberalleşmenin devamı niteliğindeydi.

Süleyman Demirel Hükümeti, ANAP dönemine karşı özgürlükçü

demokrasinin yaşatılması ve geliştirilmesi amacına yönelik bir tutum sergilemiştir.

25 Kasım 1991 günü TBMM’de Süleyman Demirel’in okuduğu yeni hükümet

programında, iki partinin geçmiş dönemine ilişkin ortak durumu şöyle aktarmıştır:

‘‘Ülkenin pek çok yerinde etkisini hala gösteren anarşi ve

terör can almaya devam etmekte, soygunlar devam etmekte ve faali

meçhul cinayetlerin sayısı artmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM)’ler

ölçütlerine göre, Türkiye’de demokrasi ve insan hakları konusunda

gerileme olmuştur. Ekonomik bakımında ise, 24 OECD ülkesi içinde

en pahalı, en fakir ve işsiz bir ülke durumundadır. Dolayısıyla,

dünyanın en borçlu ülkeleri arasındadır. Yatırım ve sanayi yatırımları

durduğundan işsiz sayısı artmış, yoksulluklar baş göstermiştir.

Türkiye’de yolsuzluk iddiaları doruğa çıkmış, dolayısıyla bozulan yapı

halkın gelecek ümitlerini karamsarlığa düşürmüştür. Ekonomik ve

185

Tanör, a.g.e., s.71-72 186

Zürcher, a.g.e., s.421

Page 92: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

81

toplumsal alandaki olumsuzlukların yanında, kamu yönetimi de son

yıllarda ağır bir tahribata maruz kalmıştır.187

3.4.2. ANAP İktisadi Liberalizm

1980 yılında başlatılan liberalleşme süreci, askeri yönetim süresi boyunca

devam etmiş, 1983’te ANAP’ın iktidara gelmesiyle birlikte yeni bir ivme

kazanmıştır. Sezen’e göre; 1983 sonrası yaşanan gelişmeler, ekonominin

liberalleştirilmesiyle yetinilmediği, bunun çok ötesinde, Cumhuriyetten günümüze

toplumun sahip olduğu birçok değerin eleştirel biçimde sorgulandığı ve bunların

ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmesinin önünde aşılması gereken engeller

olarak görüldüğü bir yeniden yapılanma dönemini simgeler. Bu dönemin en belirgin

özelliği, eleştirilerin doğrudan devleti hedef alması ve toplumun önünü açacak, ona

‘‘çağ atlatacak’’ dünyayla bütünleştirecek mekanizmanın, her alanda kamusal

olandan uzak olmasıdır.188

ANAP’ın iktisadi liberalizmi, ekonominin dış rekabete açılması ve iktisadi

örgütlenmenin ve planlı bir ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçişin

başlatılmasıdır. Bu yapılanma ile ithalat serbestleştirilerek özel sektöre yeni hareket

alanı kazandırılmış, bunun sonucunda devlet kontrolcü ve müdahaleci

politikalarından vazgeçerek, serbest ithalat ve ihracatı teşvik etmiştir.

Türkiye ekonomisinde o döneme kadar yetersiz sermaye ve teşebbüsü

desteklemek zorunda kalan devletin, Cumhuriyet döneminden itibaren devam eden

kontrolcü ve müdahaleci politikalar yerine vergi ve faiz politikalarını uygulamak

istemiştir. İktisadi alanda yapılan bu yenilikler ile serbest ithalat ve ihracat teşvik

edilerek, özel sektör güçlendirilmiştir. Ancak, KİT’ler ve üretimin özel sektöre

devredilmesi ile birlikte devletin iktisadi sorumlulukları, altyapı, yatırım ve

ekonominin bazı dönemlerinde yüksek enflasyon ve hakları kısıtlanan işçiler için

olumsuz hale gelen çalışma koşulları gibi ciddi sorunlar baş göstermiştir.189

187

VII. Demirel Hükümet Programı, 15 Kasım 1991, Ankara, s.4–5, bkz.

http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP49.htm, 24.03.2013 188

Sezen, a.g.e., s.215 189

Aytekin, a.g.m., s.12

Page 93: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

82

Türkiye’de neo-liberal dönüşümün belirleyicisi olan Turgut Özal’ın temel

amacı, sermayenin önünde engel olarak görmeye başladığı devletin, ekonomiye

müdahalesini minimal seviyeye indirerek devleti küçültmekti. Bunun içinde,

Türkiye’de özelleştirme, vergi sistemi ve dış politikalar üzerinde reformlar yapmıştır.

3.4.2.1. Özal Döneminde Ekonomik Yapı

Özal’ın, 1980 sonrasında neo-liberal dönüşümü gerçekleştirmek istediği alan,

ekonomik anlamda istikrarı sağlamaya çalışmaktı. Bundan dolayı, ANAP’ın

ekonomi yapısı, devletin ticari ve endüstriyel ekonomideki doğrudan müdahalesini

tamamen ortadan kaldırma üzerine kurulmuştur. Yani devletin piyasa hareketlerine

müdahalesinin azaltılması amaçlanmıştır. Özal, bu politika ile piyasa ekonomisi’ne

geçişi hızlandırmak ve tamamlamak istemiştir.

Özal’ın ekonomi anlayışı, Türkiye’yi, kapitalizmi benimsemiş olan gelişmiş

ülkelerin yoluna girerek dünya ekonomisiyle bütünleştirmekti. Bunu sağlamak için

de, Türkiye’nin her şeyden önce ekonomisinin dışa açılması, piyasa ekonomisini tüm

gerekleriyle uygulaması, bürokrasinin ekonomideki ve yönetimdeki rolünü azaltması

ve en önemlisi Batı anlamında demokrasiye işlerlik kazandırması gerekmektedir.190

Türkiye’nin uluslararası rekabetin giderek artığı bir dünyada varlığını

kanıtlaması ve ayakta kalabilmesi için bu yola girmesi zorunlu bir hedefti. Bu

bağlamda, Türkiye dışa açılarak dünya ekonomisiyle bütünleşmesi yolunda önemli

adımlar atmıştır. Ancak, Türkiye’nin dışa açılma politikası, bazı olumsuz durumlara

neden olmuştur. Örneğin; dışa açılma yolunda atılan adımlar, enflasyonun artmasına,

hayali ihracatların yaşanmasına sebep olmuştur. Hayali ihracatların yaşanması

sonucu, hükümete yakın iş adamları ve politikacıların rüşvet ve yolsuzluk

ilişkilerinde artış olmuş ve bu ilişkiler neticesinde hükümetten teşvik ve prim

alınmıştır.

Özalist, liderlik tarafından uygulanan ekonomik reform programında,

ekonomide devletin rolünün azaltılması, gerçekçi bir döviz kuru ve sıkı para

politikalarının uygulanmasını, sübvansiyonlar ve fiyat kontrolleri ortadan

190

Osman Ulugay, Özal’ı Aşmak İçin, AFA Yayınları, İstanbul, 1989, s.35–36

Page 94: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

83

kaldırılması ve doğrudan yabancı yatırım gibi politikaları vardı. Bu reform programı,

bir liberal siyasi süreci ve kapitalist ekonomik sistemin başlatılmasını sağlamıştır.191

Mehmet Barlasın, Milliyet Gazetesindeki Özal hakkında yaptığı köşe yazısı

dikkat çekmiştir: Özal uygulama başladığı ekonomik program ile başarı sağlamazsa

ne olur? Barlas’a göre; Özal modeli başarısızlığa uğrarsa siyasette kilitlenme

başlayabilir ve parlamento dışı çeşitli modeller gündeme gelebilir. Ancak, eğer Özal,

enflasyonu durdurur, ihracatı artırır ve yatırımları başlatabilirse bir başarı

sağlayabilir. Ama aynı zamanda işsizliği önlemesi, sosyal adalet ilkesini kurması ve

dış ödemeleri denkleştirmesi mümkün olmayacaktır. Bu da başarısızlık

sağlayacaktır.192

3.4.2.1.1. Dış Politika

Özal dönemin de, dış politika kapsamında siyasi ve ekonomik alanlarda

önemli girişimlerde bulunulmuştur. Özal’ın dış politikadaki temel hedefi; Türkiye’yi

uluslararası alanda serbest ticaret sistemiyle bütünleştirerek, siyaset ve ekonomi

arasında uyum oluşturmak ve ülkenin dışa açılımını gerçekleştirebilmekti. Dışa

açılım ile varılmak istenilen nokta; ihracat teşvikleri, düşük seviyede uygulanan

emek maliyetleri ve döviz kuru politikaları kanalı ile dünya piyasalarına girmeyi

gerçekleştirmektir.

Ekonomik liberalizm gereği, “ithalatı kısıtlama” yönteminden vazgeçilerek

“ihracatı teşvik” politikasına geçildi. İdeolojik düşünce ve mevcut rejimi kurtarma

çabalarının yerini ekonomik mantığı oturtabilme amacı aldı. Bunun en belirgin

göstergesi, dış ticaretin yönündeki değişim olmuştur. Önceki dönemlerde, büyük

oranının ithalattan oluştuğu dış ticaret, daha çok Batı ülkeleriyle yapılmaktaydı.

Özal’ın liderliği döneminde ise Türkiye’nin ticari ortaklarında belirgin bir artış söz

konusu olmuştur. Batı ülkeleri dışında kalan diğer ülkelerden bazıları ile de ticari

191

Muhittin Ataman, ‘‘Leadership Change: Özal Leadership and Restructuring in Turkish Foreign

Policy’’, Alteratives: Turkish Jounal of International Relations, Volume 1, Number 1, Spring

2002, ss.120–153 192

Milliyet, 8 Şubat 1984, Erişim: http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1984/02/08, 27.03.2013

Page 95: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

84

ortaklıklar oluşturularak değişik ticari antlaşmalar düzenlendi. Ortadoğu ve Kuzey

Afrika ülkeleri başta olmak üzere Türkiye ticaret etkinliğini geniş alanlara yaydı.193

Türkiye ekonomisinin dünya pazarlarına açılması; 1980 ile 1983 yılları

arasında başlanmış, 1989 ile 1990 yılları arasında tamamlanmıştır. Bu yıllar arasında

öncelikle dış pazarlara açılınmış ve ithalat rejimi serbestleştirilmiştir. Devalüasyon

yapılarak döviz kuru esnekleştirilmiştir. Sanayinin ihracata yönlendirilmesinde ise

temel araç niteliğini teşvikler sağlamıştır. Bu açılardan değerlendirdiğimizde, 1990’lı

yıllarda Türkiye’nin dışa açık ekonomi yapısına kavuştuğunu söyleyebilmemiz

mümkün olmaktadır.194

1988 – 1989 yılları arasında geçen süreçte dış ticaret açığı

artmış, dolayısıyla ülke ekonomisinde büyüme gerçekleşmemiştir. Bundan dolayı,

Özal’ın liberalizasyon politikaları başarısız duruma düşmüştür. Özal, ekonomideki

kötü gidişatı durdurmak amacıyla sermaye hareketlerini serbestleştirmiştir. Bu

durum, ithalattın artmasına sebep olmuş ve ithalattaki bu artış da Türkiye’nin 1993

yılında genişlemesine etki etmiştir.

Turgut Özal’ın ekonomi dünyasının içinden gelmesi sebebiyle, dış politikası

önceki liderlerin politikalarından farklılık göstermekteydi. Bu ayrım; dış politikaya

‘‘ekonomi gözlüğü’’ ile bakmasıydı. Özal, Amerikan yaklaşımının etkisiyle de,

Türkiye’nin iç ve dış konjektöründe ekonomik yapılanmayı siyasal ve sosyal

yapılanmanın önüne taşıyarak, sorunların çözümünde ekonomik araçlara büyük

ağırlık vermiştir. Bu bağlamda, Özal’ın dış politika anlayışında ekonomik faktörlerin

ön planda tutulduğu görülmektedir. Özellikle, Türkiye’nin 1980'li yıllından önceki

yapısının şimdiki durumundan çok daha yoğun bir şekilde komşu ülkelere

yönelmesinin bir nedeni, ihracatını arttırmak için gelişmiş pazarlarda aradığını

bulamamasından dolayı dış ülkelere yoğunlaşarak, İran ve Irak pazarlarını

zorlamasıdır.195

Özal’ın dış politika anlayışına göre, ülkenin ilerlemesi ve güçlü bir yapıya

sahip olabilmesi için, kararsız politikaları terk ederek aktif bir dış politika anlayışının

193

Mühittin Ataman, ‘‘Özalist Dış Politika: Aktif ve Rasyonel Bir Anlayış,” Bilgi: Sosyal Bilimler

Dergisi, Sayı:7, 2003/2, s.52 194

Yeldan, a.g.e., s.25 195

Ramazan Gözen, Amerikan Kıskacında Dış Politika: Körfez Savaşı, Turgut Özal ve Sonrası,

Liberte Yayınları, Ankara, 2000, s.118

Page 96: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

85

benimsenmesi gerekmekteydi. Bu doğrultuda Özal, Türkiye’nin dış politikasını

yeniden yapılandırarak, liberal ekonomiye yönelik politikaların oluşmasını

sağlamıştır. Bu politikalar; daha çok endüstrileşme, ticari ilişkilerin artması, yabancı

yatırımların teşvik edilmesi, hükümetin ekonomiye müdahalesinin azaltılması, vergi

reformu ve özelleştirme gibi uygulamalardır. Özal, Türkiye’nin dış politikasının

güçlenmesinin istikrarlı bir ekonomik yapıdan geçtiğine inanmıştır. Bunu

sağlayabilmek amacı ile de, ekonomik ve siyasi programlar başlatmıştır. Özal’ın dış

ekonomik politika anlayışına göre, ekonomideki gelişim ve ilerleme siyaseti de

olumlu yönde etkileyerek canlılık kazandıracaktı.

‘‘Türkiye'yi siyasi anlamda bölgesel bir güç haline getirmeyi amaçladığını

sıklıkla dile getiren Turgut Özal'a göre; arzulanan siyasi hedeflere ulaşılabilmesi için,

güçlü bir ekonominin ve yoğun ticari ilişkilerin oluşumunun sağlanması

gerekmektedir. Bu oluşumu sağlayabilmenin yolu da diğer ülkeler ile ticari ilişkileri

arttırarak ekonomiyi de bu yönde şekillendirmektir. Türkiye'nin dış politikası da dış

ticaretini besleyecek şekilde düzenlenmelidir. Türkiye öncelikli olarak bölgesinde

ekonomik işbirliğini geliştirmeli, ‘‘karşılıklı bağımlılığı’’ arttırmalı, böylece çatışma

risklerini en aza indirmelidir.’’196

Dış politikayı siyasi açıdan ele aldığımızda; ekonomi ve siyasette liberalizm

ve farklılıkların bir arada olduğunu savunan Özal’ın, dış politikada da ABD

politikalarına uyumlu bir Türkiye'nin kazançlı çıkacağını savunduğunu görmekteyiz.

Özal, liderliği süresinde dış politikanın gelişimi açısından Türkiye ile Batı

ittifakının oluşturulmasına yönelik niteliksel değişiklikler meydana gelmesine

öncülük etmiş ve AB veya ABD’den birine bağımlılığı önlemek maksadıyla da hem

Avrupa hem de Amerika ile eşzamanlı olarak ilişkileri geliştirme amaçlı çabalar sarf

etmiştir. Özal’ın bu çabalarının neticesinde Türkiye’nin Batı ile ittifakı güçlenmiş

dolayısı ile de ülkenin pazarlık gücü artış göstermiştir. Önceki liderlerin iktidar

dönemlerinde karmaşık bir seyir izleyen Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, Özal

döneminde istikrar kazanmıştır. Özal iktidarı, ekonomik reformlarının neticesinde

AB’ye yönelik yükümlülükleri yerine getirerek 14 Nisan 1987 tarihinde örgüte tam

196

Sedat Laçiner, ‘‘Özal Dönemi Dış Politikası’’, s.4,

Erişim: http://www.belgeler.com/blg/2f45/zal-dnemi-trk-di-politikasi, 29.03.2013

Page 97: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

86

üyelik için başvurmuştur.197

Özal döneminde girişilen ekonomik ve siyasi

politikaların temelinde, Türkiye’nin anlaşma esaslarına dayanan bağımlılık anlayışını

bir tarafa bırakarak, bölgesel gücü geliştirmesi anlayışı yatmaktadır. Bu anlayış

biçimi, AB üye ülkelerle ilişkilerin geliştirmesi ve yeni ittifakların oluşumunun

sağlanması açısından önem taşımaktadır.

Özal, ülkede ekonomik refahı sağlamak istemiş, bu amaçla Avrupa Birliği

ülkelerinin mallarından gümrük vergisini kaldırmıştır. Gümrük vergisini

kaldırmasındaki amacı, gümrük birliğine ulaşabilmekti. Özal’ın temel amaçlarından

bir diğeri de Türkiye’nin ekonomik ve siyasi kalkınmasının hızlandırılması için

ideolojik farklılıkları gözetmeksizin bütün bölgesel ülkelerle ilişkileri güçlü tutmaktı.

Bu sebeple sık sık, bölgesel ülkelerle ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkiler içerisinde

oldu. Yapılan bu girişimler sonucunda Türkiye’nin Batı ülkelerine olan ekonomik ve

siyasi bağımlılığında azalmalar oluştu. Bu bağlamda, Özal’ın değişik ortam ve

zamanlarda dile getirmiş olduğu gibi, Özal Hükümeti, aynı amaca hizmet edecek

şekilde, Türkiye’nin Avrupa’ya olan bağımlılığını azaltmak maksadıyla Amerika

Birleşik Devletleri ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini derinleştirmiştir. Benzer

şekilde, Batıya daha az bağımlı hale gelmek amacıyla da İslam ülkeleri ile yakın

ilişkilere girmiştir.198

3.4.2.1.2. Vergi Sistemi

1980 Yılından sonra vergi sisteminde belli düzenlemelere gidilmek

istenmiştir. Bu düzenlemeler ile sistemin kolaylaştırılmasının yanı sıra gelişen ve

değişen ekonomik şartlara karşı esneklik kazanılması hedeflenmiştir.

Uras’a göre; dolaysız vergilerin ağırlıkta olduğu vergi gelirleri, dolaylı

vergiler lehine değiştirildi. Dış ticaret rejimi çerçevesinde uygulanan miktar

kısıtlamaları kademeli olarak terk edilerek, yerine ithalat vergisi ve fon kesintileri

getirildi. Vergi gelirlerinin enflasyonunun etkisiyle reel olarak erimesini önlemek

amacıyla 1981 yılına ‘‘Peşin Vergi Sistemi’’ uygulamaya konuldu. 1983 yılında ise,

197

Ataman, a.g.m., s.57 198

Ataman, a.g.m., s.61

Page 98: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

87

gerçekçi görünmeyen vergi beyannamelerine karşı tedbir olarak ‘‘Hayat Standardı

Sistemi’’ geliştirildi. Gelir Vergisinde belli bir alt çizgi belirlendi. Enflasyona paralel

olarak bu seviyenin yükseltilmesi esas alındı.199

Özal, 1979 yılında ‘‘Kalkınmada Yeni Görüş’ün Esasları’’ başlığını taşıyan

raporunda vergilenmenin ana prensipleri üzerinde durmuştur. Özal, vergilerin açık,

basit olmasını, oranları düşük tutulmasını ve herkes tarafından anlaşılabilir olması

gerektiğini belirtmiştir. 1990 yıllı sonrasında yaptığı bir konuşmasında bile yine

‘‘vergi reformu’’ hakkında dikkate değer iki konu üzerinde durmuştu: İlki,

‘‘vergilerin harcamalar üzerinden alınmasının doğru olduğunu’’, ikincisi, ‘‘vergi

oranların düz oranlı ve düşük olarak tespit edilmesinin daha doğru olduğunu’’dur.200

Özal, vergi sistemindeki bu uygulamalarla, Türkiye’nin vergi gelirleri oranlarının

artacağını umut etmişti. Bunun aksine, vergi gelirlerinde azalmalar meydana gelmiş,

bu yüzden de beklentisi gerçeklememiştir.

Özal döneminde, vergi konusunda yaşanan en önemli gelişme, 1985 yılında

Katma Değer Vergisi’nin (KDV) kabul edilmesidir. KDV’nin kabulüyle, Türkiye

vergi sistemi, giderek artan ölçülerde gelir vergisine; bordro kesintisiyle katılan

ücretlilerin ve tüketicilerin katkılarına dayanır bir hal almıştı. Bu durum, vergi

hâsılatının milli gelir içindeki payını düşürmüş; sermaye sınıfları lehine verilen vergi

ödünleri sonraki yılların mali krizinin oluşmasına neden olmuştur. Böylelikle,

sermaye sahipleri vergi yükü açısından rahatlatılmış, fakat tüketici kesimin daha

fazla vergi ödemesini mecbur kılınmıştır.201

Yapılan değişiklikler sonucunda vergi

miktarında azalmalar meydana gelmiş, devlet kamu açıklarını karşılayamamıştır.

Bunun sonucun da, devlet, doğal olarak ülkeyi iç ve dış borçlanmalara sürüklemiş,

dolayısıyla bu borçlanma ilerde Türkiye ekonomisinin yapısal bozukluğuna yol

açmıştır.

Dış borçlanmayı; IMF ve Dünya Bankası kuruluşlarından alınan krediler

kapsamaktadır. Dış borçları ödeyebilmek için devlete kaynak yaratmak amacıyla bir

çözüm olarak iç borçlanmaya gidilmiş, bundan ötürü; Türkiye, KİT karlarını

199

T. Güngör Uras, Ekonomide Özal’lı Yıllar 1980–1990, AFA Yayınları, İstanbul, 1993, s.42–43 200

Aktan, ‘‘Turgut Özal’ın Değişim Modeli ve Değişime Karşı Direnen Güçlerin Tahlili’’, s.16–

17 201

Borotav, a.g.e., s.154

Page 99: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

88

artıracak yükseklikte fiyatlar için kamuda düşük ücret maaş ödemesi ve düşük tarım

destek fiyatlarını yaratmıştır. 1994 krizi sonrasında, bu uygulama tekrar uygulamaya

başlanacaktır.202

KİT’ler, Türkiye’yi iç ve dış borçlanmaya sürüklemesi sonucunda

gözden çıkarılarak özelleştirmeye hazırlanmıştır.

Tüm bu politikalar, neo-liberalizmin yayılma sürecinde özel sermayeyi

desteklemek amacıyla uygulanmıştır. Çünkü Özal Hükümeti devleti küçülterek, özel

sektörün daha ağırlık kazanmasını istemiştir. Bu uygulama, neo-liberal politikalar

bağlamında gelişen serbest piyasa düzenini göstermektedir.

Ülkede çözümlenemeyen üç temel sorun: Enflasyon, gelir dağılımdaki

adaletsizlik ve işsizliktir. Enflasyonun kısa sürede düşürülmesi çeşitli sorunları

gündeme getirecektir. Çünkü enflasyon, büyüme hızı, istihdam düzeyi birbirine

bağlantılı yapıyı oluşturmaktadır. Kamu açığının aşağıya çekilmesi ise, ya devletin

küçültülmesi ya da gerçekçi bir vergi reformu ile mümkün olabilmektedir.203

Gelir

dağılımdaki adaletsizlik, yolsuzluklara, kayırmacılığa yol açmıştır. Özal

Hükümetinin başarısızlığına etki eden nedenlerinden biridir.

3.4.2.1.3. Özelleştirme

1980 sonrasında Türkiye’deki neo-liberal politikalara damgasını vuran diğer

bir uygulamada özelleştirme olgusudur. Türkiye’nin özeleştirmeye gitmesindeki

nedeni açıklayacak olursak; Türkiye’de özelleştirme olgusu, KİT’lerin ilk kuruluş

yıllarında ortaya atılmış bir düşünce olmasına rağmen uygulamadaki kararlılık

açısından ayırt edici yıl 1980 dönemidir. 24 Ocak kararlarıyla benimsenen dışa açık

ekonomi modeli; IMF ve Dünya Bankası eşliğinde gerçekleştirilmeye çalışılarak,

yeniden yapılandırma sürecine girmesi ile özelleştirme hız kazanmıştır. Türkiye’de

devletin ve ekonominin yeniden şekillendirilmesi adına; Dünya bankasının

politikaları uygulayabilmesi için yapısal uyum anlaşma kredisi imzalanmıştır. İşte,

bu anlaşmalar içerisinde Özelleştirme ve KİT yatırımlarının azaltılması vardı.

202

Kazgan, Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, s.140 203

Tevfik Çavdar, Türkiye’de liberalizm (1860–1990) İmge Kitabevi, Ankara, 2001, s.232–233

Page 100: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

89

Türkiye’de oluşan bu süreçlerden sonra, Özal’ın liberal söylemleri ve

açılımları, özelleştirme politikasına ağırlık vermesi gerektiğini ortaya koymuştur.

Özal’ın değişim modelinin temeli, piyasa ekonomisi üzerindeki müdahalelerini

kaldırarak, devletin ekonomik alana müdahalesini sınırlandırmaktı. İşte, özelleştirme

bunu ifade etmektedir. Özal’ın özelleştirme politikası anlayışı; eğitimden sağlığa,

sosyal güvenlik hizmetlerinden altyapı hizmetlerine kadar tüm kamusal hizmetlerin

uygun yapıda hızla özelleştirilmesinin yapılmasıydı.204

Özelleştirme, Türkiye’de neo-

liberal politikaların uygulanmasındaki önemli araçlardan biridir. Ancak, özelleştirme

yolunda atılan adımlar, Özal’ın başarısının yanında başarısızlığını da ortaya

koymuştur. Özal’ın özelleştirmeye öncelik vermesi, Türkiye’nin sosyal ve toplumsal

sorunlarının ihmal edilmesine neden olmuştur.

Neo-liberal politikaların, Türkiye Ekonomisi için öngördüğü koşullar;

kamusal harcamaların azaltılması ve özelleştirmelerin gerçekleştirilmesidir. Ancak

ekonomide gerçekleşen bu dönüşümler; eksik istihdama yol açmış ve gelir

dağılımdaki adaletsizliği daha da derinleştirmiştir.205

Kamu harcamalarının

kısılmasındaki amaç; devletin ekonomiye müdahalesinin sınırlandırılması, yani

piyasanın egemen olması gerektiği anlayışıdır. Bu anlayış, rekabetçi bir ortam

yaratacaktır. Dolayısıyla, rekabetçi ortamda daha kaliteli, daha çok ve daha nitelikli

hizmetler üretilmiş olacaktır.206

Özal Hükümeti döneminde, devletin küçültülmesi ve özel sektör ağırlığının

artırılması için KİT’lerin özelleştirilmesi gündeme gelmiştir. Kamu iktisadi

Teşebbüsler (KİT), uzun zamandan beri Türkiye’ye büyük sıkıntılar açmış, ancak

iktidara gelen her hükümet, KİT’lere karşı çıkmasına rağmen bir düzenleme

girişiminde bulunmamıştır. KİT’ler konusunda yapılması gereken düzenleme,

‘‘modern teknolojiyi kullanan, iç ve dışta rekabet olanaklarına sahip olan kurumlar’’

haline getirilmesidir. Fakat bunun devlet tarafından yapılmasının zor olduğu

görünüyordu. Bundan dolayı, KİT’lerin acil bir şekilde özelleştirilme fikri gün

geçtikçe ortaya çıkmaktaydı.207

KİT’lerin düzenlenmesi için gerekli liberal adımların

204

Kerem Karabulut, ‘‘Özal Dönemi Türkiye’nin Ekonomi Politiği’’, Uluslar Arası Ekonomi ve

Siyaset Kongresi, İnönü Üniversitesi, Kocaeli, 15–16 Nisan, s.998 205

Aynur Uçkaç, ‘‘Türkiye’de Neo-liberal Ekonomi Politikaları ve Sosyo-Ekonomik Yansımaları’’,

Mülkiye Dergisi, Sayı:158, Ocak Haziran 2010, s.429 206

Kurumuş, a.g.m., s.17-18 207

Tevfik Çavdar, Türkiye’de Liberalizm, İmge Kitabevi, Ankara, 1992, s.234

Page 101: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

90

atılması gerekiyordu. Bu yüzden, Özal, KİT’lerin devlet üzerindeki ağırlığını

hafifletici tedbirler alarak, KİT’lerin özel sektör eliyle gerçekleştirilmesini sağlamaya

çalışmıştır.

1986 yılında ANAP hükümetine bir Master208

planı sunulmuştur. Bu planda

özelleştirme için 14 amaç belirlenmiştir:209

Piyasa güçlerinin ekonomiyi harekete geçirmelerine imkân verilmesi,

Verimlilik ve üretkenliğin artırılması,

Mal ve hizmetlerin nitelik, nicelik ve çeşitliliklerinin artırılması,

Mülkiyetin tabana yayılması,

Sermaye piyasasının gelişiminin hızlandırılması,

KİT’lere hazine tarafından sağlanan finansal desteğin minimize edilmesi,

KİT'lerin tekelci fiyatlarının ve dolaylı vergilerin azaltılması,

Bürokratların KİT’leri yönetmek yerine politika ve mevzuat üzerinde

çalışmalarına imkân sağlanması,

Modern teknoloji ve yönetim tekniklerinin çekilmesi,

Çalışanlara pay senedi verilmek suretiyle işgücü verimliliğinin

artırılması,

Endüstrideki kamu ve özel mülkiyet arasındaki dengenin yönünün

değiştirilmesi,

Yabancı yatırımlar vasıtasıyla uluslararası ekonomik ve politik bağların

kuvvetlendirilmesi,

Mevcut sermaye yatırımları getiri oranlarının yükseltilmesi,

208

‘‘1985 Yılında özelleştirme ile ilgili hazırlık çalışmalarını yürütmek adına Dünya Bankasının

Maddi desteğiyle Morgan Garanty Trust Company of New York fiması ile DPT arasında bir

anlaşma imzalanarak bu firmaya geniş kapsamlı bir özelleştirme planı hazırlatmıştır. Kısaca

‘’Master Plan’’ diye adlandırılan bu rapora göre, Türkiye’de özelleştirme faaliyetlerine çok kısa

sürede başlanılması uygun bulunmuştur.’’ Bkz. Aslı Eren, Türkiye Ekonomisi, Ekin Kitabevi,

Ankara, 2006, s.226 209

Münever Soyak, ‘‘Özelleştirme Olgusu ve Türkiye’nin Özelleştirme Deneyimi Üzerine Bir

Değerlendirme’’, Memleket Siyaset Yönetim, Cilt:5, Sayı:14, 2010, s.194

Page 102: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

91

Devlete gelir sağlanması.

Türkiye’de 1980’lerdeki özelleştirme faaliyetlerinin bir anlamda yönergesi

niteliğini taşıyan ‘‘Morgan Bank’’ın hazırlamış olduğu bu Master Plan, satışların

ağırlıklı olarak yabancılara yapılması nedeniyle birçok yazar tarafından

eleştirilmiştir.

1980 sonrasında özelleştirme, küresel bir durum haline gelmesi ve IMF ve

Dünya Bankası’nın baskısının da bu duruma eklenmesiyle, Özal’ı, 1985’ten itibaren

özelleştirme alanına yoğunlaştırdı. Ancak bu konuda olumlu sonuçlar elde edilemedi.

Çünkü satılan kimi işletmeler değerinin altında fiyatlarla eşe dosta satılmış,

işletmeleri alanlar ise fabrikaları yıkıp, arazilerini arsa olarak değerlendirmişlerdir.

Bu durum, işsizlik ve yoksulluğa yol açmıştır. Diğer bir nokta ise; Kamu

işletmelerinin zarar etmesi, özelleştirmelere gerekçe olarak gösterilmişse de, zarar

etmeleri genellikle hükümetlerin kötü yönetmeleri ve yaşanan yolsuzluklardan dolayı

olmuştur.210

Özelleştirmede temel hedef; KİT’lerin yükünden kurtularak bütçeyi

rahatlatmak ve hazineye gelir sağlamak olduğundan, özelleştirmenin toplumsal,

ekonomik ve ülke güvenliği açısından yaratacağı sorunlar (işsizlik, kamu tekelinin

yerini özel tekellerin alması, yabancılara satış vb.) üzerinde durulmamış, bu konular

ancak yargının uyarıları sonucunda 1990’larda düzenlenmeye konusu olmuştur.211

KİT sorunu yaklaşık 46 yıldır, çözülmeye çalışılmaktadır. Serbestîden yana

olduğunu ileri süren her siyasi parti, her kuruluş KİT’leri eleştirmiştir. Fakat bunların

tasfiyesi ya da yeniden düzenlenmesi konusunda en ufak bir adım bile

atmamışlardır.212

1980’lerde yaşanan süreçte, KİT’lere müdahalede bulunulmuşsa

da, zaman içinde yerini siyasal müdahalelere terk etmiştir. Ancak, KİT’ler daha

sonra devlete bir yük olarak görülerek, özelleştirilmesi ve en önemlisi siyasetten

arındırılması düşünülmüştür. Teşebbüslere karşı siyasi müdahaleler devam etmiş,

ancak, teşebbüsler, ekonomiye yük olmayı sürdürmesiyle, devlete verdiği ekonomik

zarar devam etmiştir.

210

Akşin, a.g.e., s.286–287 211

Sezen, a.g.e., s.225 212

Çavdar, Türkiye’de liberalizm (1860–1990), s.234

Page 103: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

92

Devletin ekonomideki rolünün yoğun bir biçimde eleştirildiği; kamu

tekellerinin kaldırılması, KİT’lerin satışı ve diğer özelleştirme yöntemleri ve devletin

ekonominin işleyişini düzenleyen müdahalelerinin sınırlandırılması ya da

kaldırılması yoluyla Türkiye’de değişim sureci yaşanmıştır. Günümüze bakıldığında

bu sürecin henüz tamamlanmadığı görülmektedir.

3.4.3. ANAP Siyasi Liberalizm

Siyasi liberalizm ve iktisadi liberalizm birbirlerini tamamlayan kavramlardır.

Her iki liberalizm de birbirini destekler niteliğinde olmasından dolayı, birinin olması

diğerinin varlık şartına bağlıdır. Siyasi liberalizmin önemli ilkesi, ANAP

hükümetinin de benimsediği ilke olan minimal devlettir. Bundan dolayı, Siyasi

liberalizm, özgürlüklerin önündeki en büyük engeli devlet olarak görmektedir. Bu

yüzden, devletin mutlak olarak sınırlandırılması gerektiğine inanmıştır. Bunun yolu

da, devletin hukuk ile sınırlandırılmış, anayasal bir devlet olması gerektiğidir.213

1980 askeri rejimin yaşanmasının ardından, 1983 seçimlerinden sonra sivil

yönetime geçilmesi ile birlikte siyasi liberalizmde, toplumun temel hak ve

özgürlükleri kısıtlanmış, bunun sonucu olarak, insan hakları ihlalleri yaşanmıştır.

ANAP döneminde, ülkede yaşanan askeri rejim içerisinde demokrasi, ‘‘düşünce ve

ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü’’ olmadığı gibi parti içinde de demokratik bir ortam

olmamıştır. Özal’ın demokratlığının eleştirildiği iki nokta bulunmaktadır: Birincisi,

yasaklı siyasetçiler için yapılacak olan referandumda sergilediği tavır, ikincisi

Cumhurbaşkanı seçilme sürecinde kendisinden sonra partinin başına geçecek olan

ismi yine kendisinin belirlemesidir. Diğer bir nokta ise, 1989 seçimlerinde

Demokrasiye yakışmayan bir tavır sergilemesidir. ‘‘Elleri kolları bağlı bir başkan

ister misiniz?’’ sloganıyla tehdit amaçlı bir kampanyayla yola çıktığı için halkın

tepkisini almış, böylelikle, ANAP için ağır bir yenilgiyle sonuçlanmıştır.214

Bunun yanında, ANAP döneminde uygulanan bazı politikalar, özgürlükleri

kısıtlayıcı olması sebebiyle büyük tepkiler de toplamıştır. Bunların başında,

213

Çaha, a.g.e., s.43 214

N. Mehmet Yavuz, İkinci Cumhuriyet (Özal’ın Değişim Modeli), Öncü Kalem Yayınları,

Ankara, 1997, s.56--58

Page 104: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

93

ANAP’ın, özellikle basına ve gazetecilere karşı tutumu gelmektedir. Ara seçimlerin

yapıldığı 1989 yılına kadar, ANAP iktidarı döneminde; ‘‘3000'e yakın gazeteci,

yazar ve çevirmen yargılanmış olup, 500'e yakın yayın organı için toplatma kararı

verilmiş, 39 ton yayın imha edilmiş, 40 ton yayın imhayı bekler hale getirilmiş,

gazetecilere toplam 2000 yıl dolayında hapis cezası verilmiş, 13 gazete hakkında 303

dava açılmıştır.’’215

Bu olaylar gösteriyor ki, ANAP’ın ekonomi alandaki başarısı siyasi alana

yansımamıştır. ANAP, akademik özgürlüğü, basın özgürlüğü ve insan haklarına

saygı vaat etmesine karşın böyle bir tutum sergilemediğini göstermiştir. Özal,

ekonomik liberalizme önem vererek siyasi liberalizmi ihmal etmiştir.

Bulut’a göre; ‘‘Türkiye’de özellikle 1980 sonrasında ekonomik büyüme

temel amaç haline gelmiştir. Ekonomik liberalizmin siyasi liberalizmin temelleri

olduğu iddia edilmekle beraber bu dönemde siyasi ve sosyal haklar fazlasıyla

kısıtlanmıştır. Ekonominin mimarı olarak tanıtılan Özal ile birlikte ‘‘orta direk, iş

bitirici ve iş bitiricilik’’ gibi kavramlar siyasi literatüre girmiştir. İthalatın serbest

bırakılması ve ihracatın desteklenmesi, uygulamalarla Türkiye’yi dışa kapalılıktan

kurtaracak bir politika uygulanan Özal döneminin en önemli sloganı ise “Çağ

Atlayan Türkiye” olmuştur. ANAP iktidarı ile birlikte Özal’ın her fırsatta

konuşmalarında kullanmayı sevdiği transformasyon/dönüşüm bir şekilde

gerçekleşmiştir.’’216

ANAP döneminde, liberal ekonomik düzen içerisinde önemli girişimlerde

bulunulmasına rağmen, siyasi liberalizm yönünden eksik kalınmıştır. Bu bağlamda,

12 Eylül’le demokratik hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, siyasi özgürlüklerin

olmadığı, topluma baskının olduğu bir ortamda uygulanan neo-liberal politikalar

çerçevesinde ekonomik liberalizm, siyasi liberalizmi getirememiştir. Özal, ekonomik

liberalizme önem verip, siyasi liberalizme önem vermemesindeki neden; Türkiye’de

215

Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye: 2000’li yıllarda Türkiye’nin Toplumsal Yapısı, Remzi

Kitabevi, 34.Basım, İstanbul, 2004, s.221 216

Sedef Bulut, ‘‘27 Mayıs 1960’tan Günümüze Paylaşılmayan Demokrat Parti Mirası’’, Süleyman

Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:19, Mayıs 2009,

s.86

Page 105: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

94

iktisadi liberalizm gerçekleştikten sonra siyasi liberalizmin gerçekleşeceğine inandığı

düşüncesiydi.

Özal, yalnızca ekonomik liberalleşmenin, siyasi liberalleşmeyi ve

demokratikleşmeyi mümkün kılacağını söylemekteydi. Ona göre; demokrasi sadece

serbest ekonomik düzen üzerine inşa edilmelidir. Bu düşüncesini, Türk Haberler

Ajansına bu şekilde ifade etmiştir:

‘‘Dikkat ederseniz Marksistlerin Türkiye’de uygulamak

istedikleri model hep devletçi modeldir. Devletçi model ise neticede

bizi bilimsel sosyalizme götürür. Onun üstüne ise demokrasi bina

edilemez. Fransa’da sosyalist idare var ama altında gene serbest

ekonomik sistem var. Her iş başına gelen bu kurallar içerisinde

devleti yönetiyor.’’217

Aslında ifade etmek istediği bir ülkenin ekonomisi gelişirse ülke

demokratikleşir. Ona göre, ekonomik liberalizm hem demokrasinin hem de siyasal

liberalizmin temel unsurudur.

3.5. NEO-LİBERAL POLİTİKALAR

3.5.1. Para ve Finansal Serbestleşme Dönemi

1980 sonrası dönemde ülkenin dışa açılması, finansal serbestleşme süreci ile

birlikte finans piyasalarında yapılan düzenlemelerin başında faiz hadleri üzerindeki

sınırlamaların kaldırılması gelmektedir. 1983 yılından sonra finansal serbestleşme

politikasında önemli gelişmeler sağlanarak, bu rejim üzerindeki kısıtlama ve

yasakların büyük bir bölümü kaldırılmıştır.

Kambiyo rejiminin serbestleştirilmesinin ilk adımı olarak döviz sisteminde

serbestleştirme gidilmiş ve döviz kurlarının belirlenmesinde bankalara yetki

verilmiştir. 1984 yılında kur politikalarında esneklik sağlanmış, böylelikle döviz

alım-satımına getirilen çeşitli kısıtlamalar kaldırılmıştır.218

Birçok iktisatçıya göre;

uygulanacak düşük kur-yüksek faiz politikası yabancı sermayeyi davet etmek için

217

Milliyet, 14 Kasım 1983, Erişim:http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1983/11/14, 04.04.2013 218

Çoban, a.g.e., s.108–110

Page 106: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

95

uygulanır, ama kötülerin en kötüsü, bir para politikasıdır. Bu anlayışı düşünen

iktisatçıya göre, yüksek faizler karşısında yabancı sermaye çekilir ama gelen yabancı

sermaye ülkede kısa vadede yüksek paralar kazanır. Faizleri beğenmediği zaman da

parasını alıp gider. Dolayısıyla, kurlar yükselir, faizler artar ve ekonomide kriz

çıkar.219

Döviz kuru oranlarının ve döviz piyasalarının serbestleştirilmesi

Türkiye’deki neo-liberal yapılanmanın önemli bir boyutudur. Bu alandaki

serbestleştirilme devletin kontrolü şeklinde olmuştur.

Neo-liberal programın, gündeme gelmesiyle birlikte sermaye hareketlerinde

tam serbestleştirme, uluslararası finans kapitalizmin temel talebi olarak ortaya

çıkmıştır.220

Sermaye piyasa mekanizmasının tam olarak işlemesi için:221

Devletin ekonomik hayata müdahalesi asgariye indirecek politikalar

benimsendi.

Rekabeti engelleyici uygulamaların azaltılması sağlandı.

Kaynak dağılımı bozucu kısıtlamalardan kaçınıldı.

Yatırımların ve üretimin dış rekabet düzeyinde gerçekleştirilmesi hedef

alındı.

Mal ve hizmet üretimde dış pazarlarda rekabet edebilecek kalite ve fiyat

yapısı hedef alındı.

Bu uygulamalar; 1983’te Türkiye’de ortaya atılmış, ancak 1990’dan sonra

işler hale gelmiştir. Çünkü ANAP döneminde yaşanan ekonomik ve siyasi çalkantılar

neo-liberal politikaların uygulanmasını geciktirmiştir. Bunun ardından, yapılan

devalüasyonlar ve dış yardım kuruluşlarından alınan krediler, Türkiye’nin ekonomik

yapısının zayıflamasına sebep olmuştur. Kazgan’a göre, eğer bir ülke dış yardım

kuruluşlarından yani IMF ve Dünya Bankası’nın şartlı kredilerini alıyorsa, bir de

219

Eğilmez, Kumcu, a.g.e., s.204 220

Borotav, a.g.e., s.178 221

Uras, a.g.e., s.32

Page 107: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

96

yüksek tranşlarda borç alıyorsa, bu kurumların şart koştuğu her türlü ekonomik,

siyasal, sosyal nitelikli şartları kabule zorlanır. Bunlar, ülkenin çıkarları ile

bağdaşmada da uygulama zorunda olmasını, her çeşit yapısal çarpıklığı, ekonomik

zararı peşinden getirir.222

Borotav, sermaye hareketlerindeki serbestleşmeyi şöyle ifade etmektedir: O

dönemde yaşanan sınıflar arası gerilimin, partiler arası rekabetin ve siyasi

istikrarsızlığın kesinleştiği bir dönemde popülizme dönüşümün kamu dengeleri

bozması neo-liberal modelin makro-ekonomik istikrar ögesini ihlal etmişti. Aynı

modelin diğer önemli ögesi olan sermaye hareketlerinde sınırsız serbestleşme ise bu

dönemde eşzamanlı gerçekleşmektedir.223

Ali Babacan ise; ‘‘her bir ülkenin iç

siyasetinin olduğunu ve bazen popülizm rüzgârlarının esebileceğine işaret etmiş ve

ona göre; ekonomi popülizmi affetmez. Popülizm yapan ekonomi er ya da geç

sıkıntıya girer.’’224

Aslında, Türkiye’de bu dönemden sonra yaşanan devalüasyon ve

ardından yaşanan 1994 Krizi bunu görüşü destekler niteliktedir.

Türkiye’de 1989 yılında çıkarılan ‘32 Sayılı Karar’ ile ‘‘ulusal mali

piyasaların serbestleştirilmesi ve uluslararası sermaye hareketleri’’ üzerindeki

kambiyo kontrollerinin kaldırılmasıyla ekonomik büyümenin belirleyici faktörü,

finansal sermaye hareketleri olmuştur. Finansal sermaye hareketlerinin artması,

Türkiye’yi zaman içinde sıcak para cenneti haline getirmiş, 1990’lı yıllardan itibaren

ise Türkiye, tamamıyla dışa açık bir uyum süreci yaşamıştır. Bu dönemde, sıcak para

akımlarının ülke içerisinde döviz bolluğu yaratmasıyla ulusal ekonominin büyüme

ilişkileri de bu sürece uygun olarak yeniden biçimlenmiştir.225

Erkan Mumcu, Hürriyet Gazetesinde yayınladığı bir makalesinde siyasetin

sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesindeki etkiyi şöyle açıklamaktadır:

‘‘Türkiye uluslararası sermaye hareketlerinin serbest olduğu

dönemde üç genel seçim geçirdi. Üç seçimde de kontrollü kur rejimi

222

Kazgan, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929–2001), s.250 223

Borotav, a.g.e., s.178–179 224

HaberTürk, ‘‘Babacan: Ekonomi Özgürlüğü Affetmez’’, 15.02.2013, Erişim:

http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1305241-babacan-ekonomi-populizmi- affetmez,

05.04.2013 225

Çoban, a.g.e., s.105

Page 108: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

97

uygulanıyordu. Seçim dönemlerinde kurlar üzerinde baskı oldu.

Merkez Bankası müdahale etti. Ama hiçbir seçimde döviz rezervleri

bitmedi ya da kontrollü kur sistemi döviz rezervlerini tehdit etmedi.

Kurlarda istikrarın sağlanması mümkün oldu. Seçimlerin ekonomik

maliyeti asgaride tutulabildi. Erken ya da geç, Türkiye bir başka genel

seçime doğru sürükleniyor. Yaratılan siyasi belirsizliklerle döviz

kurlarındaki artış mali piyasaların sinirini bozuyor. Faizler

tırmanıyor. Mali piyasalardaki çalkantının makro ekonomik maliyeti

çok yüksek oluyor. Yaratılan durumu önlemenin de bir çözümü yok.

Çünkü seçime giden bir ülkede siyasi belirsizliği önlemenin bir yolu

yok. Siyasetin parçalanmış olduğu ülkelerde bu sorun çok daha derin

oluyor. IMF kendi açısından belki haklı olarak program uyguladığı

ülkelerde dalgalı kur sisteminin uygulanmasını istiyor. Bu yolla,

siyasetçilerin IMF parası yoluyla şımarıklık yapmasını istemiyor.

Şımarıklığın maliyeti kurların fırlaması oluyor. Dolayısıyla, dalgalı

kur rejimi siyasetçileri disiplin altına sokan bir mekanizma olarak

görülüyor.’’ 226

3.5.2. Devletin Sınırlandırılması

Neo-liberalizmin sınırlı ve minimal devlet anlayışı, devletin kamu

harcamasını azaltması ve kamu düzenlemeleriyle ekonomiye müdahalesinin

sınırlandırılmasıdır. Bu anlayış, devletin yeniden yapılandırması; ‘yeni kamu

harcaması’ ilkesi getirilerek müdahale sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’de

1980 sonrası gerçekleşen sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi, kur üzerindeki

müdahaleler ve özelleştirme uygulamaları devlet ağırlığının azaltılması yönündeki

girişimlerdi. Bu uygulamalar ile devletin ekonomiye müdahalesi minimal seviyeye

indirilerek, tasfiyesi amaçlanmıştır. Tüm bu oluşumları değerlendirdiğimizde;

devletin rolünde ve işlevinde köklü bir dönüşümün gerçekleştiği görülmektedir.

226

Hürriyet, ‘‘Dalgalı Kur Kesim Çözüm mü?’’, 23.06.2002, Erişim:

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=80195, 05.04.2013

Page 109: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

98

Liberalizmin sınırlı devlet anlayışı ve devlete karşı bireyi ön planda tutan

düşüncesi, ANAP iktidarı döneminde çokça tartışılan konulardan biriydi. Bu

dönemde, ANAP uygulamak istediği politikalarla, bireyi devlete karşı ön planda

tutan bir anlayış getirmek istemiştir. Ancak, bunu yaparken de devletin görevlerini

sınırlamakta ve devleti bireyin hizmetine sunmak istemiştir. Böyle bir anlayış

demokratikleşme yönünde büyük faydalar sağlayacaktır.

Özal, devletin sınırlandırılması yönündeki bir konuşmasında görüşlerini şöyle

belirtmektedir:

“Devleti küçültmek mecburiyetindeyiz. Devletin küçültülmesi anlayışı,

devletin bir şey yapmaması değil, tam tersine devlet küçük ama güçlü olacaktır.”

Turgut Özal’ın görüşlerinin önemli bir kısmının devlet felsefesine dayalı olduğunu

söylemek mümkündür. Özal’ın kendi ifadesiyle “1980’li yıllar bütün dünyada ‘ortak

bir kanaatler bütününden’ yani devletçi doktrinlerden ‘yeni bir bütüne’, devletçilik

karşıtı mücadeleye girişildiği yıllardır.” Özal’ın devlet felsefesi, esasen devletçilik

karşıtı bir ekonomik düzene dayalıdır.227

1960 ve 1970’lerde devletin rolü ile ilgili temel anlayış; sosyal devlet fikri,

sosyal güvenlik, sosyal refah ve eğitim gibi unsurlar olmuştur. Ancak, bu anlayış her

ne kadar fiili olarak uygulanmamışsa da sağ ya da sol hemen hemen bütün siyasal

parti programlarında yer almıştır. 1980’lere gelinmesiyle, devletin rolü ile ilgili bu

uzlaşı özellikle uygulamada önemli ölçüde değişmiştir. Devletin rolü üzerindeki

temel anlayış, önceki dönemlerle karşılaştırıldığında, kamu harcamaların azaltılması

ve kamu harcamaları içinde sosyal refahın göstergesi olabilecek eğitim, sağlık gibi

sosyal refah harcamalarının payının azalması ile kendini göstermiştir.228

Türkiye’de 1980’lerden itibaren iktisat ve maliye politikalarını

yönlendirmeye çalışan düşünce; Türkiye’de devletin fazlaca ağırlıklı bir yerinin

bulunduğu, kamunun ekonomik faaliyetlerinin, 1980 öncesinde genişleme eğiliminde

olduğu ve bunun mutlaka tersine çevrilmesi gerektiğidir. Topluma da bu düşünce

benimsetmeye çalışılmıştır. Bu düşünce doğrultusunda; eyleme geçirilmesi, 24 Ocak

227

Turgut Özal Kimdir?, Erişim: http://www.genelbilge.com/turgut-ozal-kimdir.html/, 07.04.2013 228

Handan Temizel, ‘‘Neo-liberal Politikalar Doğrultusunda Türkiye’de Devletin Yeniden

Yapılanması, Küresel Sistemle Bütünleşme Sorunları’’, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2007, s.109

Page 110: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

99

istikrar programından itibaren başlamıştır. 1980–83 döneminde daha çok üçüncü tür

müdahalelerde bir deregülasyon gündeme getirilmiş, buna karşılık emeğin toplu

sözleşme düzeninde serbestçe belirlenmesi kararlaştırılıp, katı sınırlamalar getirilmiş,

ardından 1988 yılı sonrasında gevşetilmiştir.229

1990’dan sonra Türkiye’de ekonomi

ve siyasi istikrarsızlıklar başlamıştır.

1990 yılına gelindikçe, dış dünyada iki önemli gelişmenin yaşanması,

Türkiye ekonomisini direkt olarak etkilemiştir. Bunlar; İran-Irak savaşının sona

ermesi ve 1990 Körfez Krizinin yaşanmasıdır. Bu iki olayın yaşanması, Türkiye’de

iki önemli pazarın kaybolmasına neden olmuştur. Türkiye'yi derinden etkileyen bu

gelişmelere, dünya ekonomisinde yaşanan daralma sürecinin eklenmesiyle,

Türkiye'de ihracat olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu dönemin ardından, kamu

açıklarının yükselmesi ve izlenen yanlış kur politikası uygulamalarıyla ekonomi

yeniden kötüye gitmiş, bunun sonucunda, 5 Nisan 1994 yılında yeni ekonomik

istikrar önlemleri alınmıştır.230

1990’lı yıllarda, sadece Türkiye’de değil tüm dünya ülkelerin de görülen

ekonomik kriz neo-liberal politikaları olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle

gelişmekte olan ülkelerde art arda gelen krizler, işsizliğin yaşanmasına ve dolayısıyla

yoksulluğa neden olmuş, bu olumsuz gelişmeler sonucunda; neo-liberal reformların

yeniden yapılanmasına yönelik bir olumsuz tavır alınmıştır.

3.6. 5 NİSAN KARARLARININ SİYASETE VE EKONOMİYE ETKİSİ

Akyol’a göre; 5 Nisan kararlarının alınmasındaki amaç: 1983 seçimlerinde

iktidara gelen Anavatan Partisi, siyasal yönüyle parti içinde dört eğilimi

birleştirmişti. 1987 genel seçimleri yaklaştıkça, bu yılda yapılan referandumla eski

siyasal liderlere konulan yasaklar kaldırılınca, siyasi bir rekabet yaşanmasına neden

olunmuştur. Bu yüzden, ANAP hükümetinin yoğun siyasal rekabetin yaşaması ve

yaşanan ekonomik ve siyasal sorunlardan dolayı iktidar yapısının zayıflaması

nedeniyle ülkede genişlemeci iktisat politikalarını uygulanmıştır. Seçimlerde oy

229

Oğuz Oyan, Türkiye Ekonomisi: Nereden Nereye?, İmaj Yayıncılık, Ankara, 1998, s.27 230

Bakan, a.g.m., s.123

Page 111: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

100

oranı düşmesine rağmen, ANAP seçimlerden sonra da politikaları sürdürmeye devam

etmiştir. Ancak, 1991 yılında yapılan genel seçimlerde Körfez Krizinin yaşanması

siyasal sisteme olumsuz etki ederek Mesut Yılmaz liderliğindeki ANAP iktidarının

kaybetmesine neden olmuştur. Daha sonra kurulan, DYP-SHP koalisyonu, ilk iki yıl

seçim vaadlerine uygun olarak “popülist politika” genişlemeci politikalar

uygulamışlardı. Bundan dolayı, bu dönemde yüksek oranda bir büyüme yaşanmıştır.

Ama ekonomik dengelerin alt üst olması, Türkiye’nin 1994’te büyük bir ekonomik

kriz yaşamasına neden olmuştur. Krizin ardından, Tansu Çiller başbakanlığındaki

hükümet Türk siyasal yaşamına 5 Nisan kararları olarak geçen kararları almış, bu

kararlar ile kamu yatırımları durdurulmuş, kamu harcamaları düşürülmüş, Reel

faizler olağanüstü bir şekilde yükselmiş ve Türk lirası bir kez daha devalüe

edilmiştir.231

Hükümet, yerel seçimler nedeniyle ertelediği paketi, 5 Nisanda aldı ve

bunlar 5 Nisan kararlar olarak tarihe geçmiştir.

İç ve dış baskılar sonucunda, kısa sürede karar verilen ve alt yapı çalışması

yapılmadan alınan bu kararlar, daha çok hükümet’in isteklerini içeren niyet mektubu

özelliği taşımaktadır. Kararlar, dönemin başbakanı Tansu Çiller tarafından

uygulanmaya konulmaya çalışılmıştır. Fakat başarıya ulaştırılamayan, popülist

niteliği ağır basan bir önlemler girişimi olarak kalmıştır. Kararların ardından

enflasyon büyümüş, işsizlik ve yoksulluk baş göstermiştir.232

1994 yılında yaşanan ekonomik krize karşı alınan önlemlerin hedefi; kamu

harcamalarını kısmak, iç talebi daraltmak, ücretleri baskı altına almak ve yüksek

oranlı bir devalüasyon yapmak olmuştur. Bu önlemler sonucunda, devletin

küçültülmesi, kamu harcamalarının azaltılması, devletin rolünün daraltılması, sosyal

politikalarda reform yapılması ve iktisadi ve siyasal alanlarda dönüşümleri içeren

yeniden düzenlemeler yapılmıştır. Bu durumda; 5 Nisan kararları, yeni liberal

politikalar ışığında önceliği devletin küçültülmesi stratejisine verildiği yeni bir

evreye geçişi hızlandırmakta, piyasada bozulan dengelerin ve kaybolan güvenin

yeniden inşasını temel almakta ve ekonomik toplumsal ve siyasal yapıda önemli

231

Ender Akyol, ‘‘Geçmişten Günümüze Ekonomik Krizler ve Kamu Yönetiminde Değişim”

Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi-I, Malatya, 15–16 Nisan 2010,

s.2195 232

Karluk, a.g.e., s.425

Page 112: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

101

dönüşümler yaratacak yapıyı öngörmektedir.233

Alınan kararlar neticesinde,

Türkiye’de neo-liberal politikalar derinleşmiştir. Ancak, politikalarının bazıları

uygulanıp bazılarının ise uygulanamaması, neo-liberal anlayışı sekteye uğratmıştır.

Örneğin; Maliye ve para politikaları uygulanmış, ancak sonraki dönemlerde mali

disiplin sürdürülememiş ve parasal genişleme önlenememiştir.

5 Nisan kararlarında, ekonomide kalıcı istikrarın sağlanması için kamu kesimi

gelir-gider dengesinin gerekliliği vurgulanmıştır. Bunu gerçekleştirmek için kısa

dönemde özelleştirmenin hızlandırılması ve özelleştirme geliri ile dengenin

sağlanmasına gerek duyulmuştur. Ancak, bu hedef gerçekleştirilememiş, bunun

yanında kamu kesimi için israfının önlenerek, devletin harcamalarının kısıtlanması

amaçlanmış, ancak, bu amaçlara da ulaşılamamıştır.234

5 Nisan kararları, yapılmak

istenen programlar açısından başarı sağlayamamıştır. Bu durum, uluslararası

kuruluşların özellikle Dünya Bankasının Türkiye’yi özelleştirme kapsamında

başarısız bir ülke olarak görmesine neden olmuştur.

Siyasi açıdan, Türkiye’de yaşanan 1993–1994 yılındaki ekonomik kriz,

etkisini daha çok sabit ve dar gelirli kesim üzerinde göstermiştir. Bu dönemde,

iktidarda olan siyasi partiler krizden kurtulmak için ülkedeki yardıma muhtaç

insanlara yardım etmek için kurulmuş olan ‘‘Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma

Fonu’’nun mali kaynaklarının %74’ünü genel bütçe açıklarının kapatılmasında

kullanmışlardır. Bunun sonucunda, halk, kriz ve sonrasında uygulanan ekonomi

politikalarına karşı tepkisini 1995 genel seçimlerinde Refah Partisi (RP)’nin oylarını

%21’e çıkartarak göstermiştir. Bazı düşünürler göre; RP’nin bu oyların çoğunu kent

yoksullarının tepki oyları olduğunu ileri sürmektedir. Aralık 1995 genel seçimlerinde

Refah Partisi %21 oy alarak seçimden birinci parti olarak çıkması ile ülkedeki siyaset

bürokrasi ilişkisi sert bir mücadele sürecine girmiştir. 1980 yılı sonrası küreselleşme

sürecinin etkisi altında ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmelerin güçlendirdiği

yeni bir muhafazakâr kesim, ülkenin sosyal ve siyasal hayata dâhil olma çabası

içerisine girmeye başlamış ise de, 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz ile

muhafazakâr kesimin siyasi iktidara gelme sürecinin kısalmasına ve dolayısıyla

233

Metin Altıok, ‘‘Yeni Liberal İstikrar ve Yapısal Uyum Programları: Türkiye Ekonomisinde

Sermaye Birikimi ve Kriz’’, Praksis: Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:5, Kış 2002, s.111–112 234

Hasan Şahin, Türkiye Ekonomisi, Ezgi kitabevi, Bursa, 1998, s.214

Page 113: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

102

ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal hayatı üzerindeki etkisini artırmasına yönelik

önemli bir etki yapmıştır.235

Bu dönemden sonra, 2000 yılına kadar yaşanan süreçte, 28 Şubat Post-

Modern olarak adlandırılan askeri müdahale yaşanmış, bu müdahale ile 1980’de

yaşanan sürece benzerlik gösteren siyasetin faaliyet alanına ilişkin düzenlemeler

getirilerek, siyasetin faaliyet alanı daraltılmıştır. Bu süreçten sonra, 1999’da genel

seçimler yapılarak, üç partinin içinde bulunduğu koalisyon hükümeti (DSP-MHP-

ANAP) kurulmuştur. O döneme kadar, koalisyon kültürünün gelişmediği Türkiye’de,

2000 ve 2001 yıllarında iki büyük ekonomik krizin yaşanması ardından iktidarda

bulunan koalisyon hükümeti sarsılmıştır.

Kısacası, hükümet tarafından alınan 5 Nisan kararları, kurumsal bir

düzenleme yapılmadan uygulanmaya konulmasından dolayı, ülkenin siyasi ve

yapısal olumsuzlukları giderememiştir. Bundan dolayı, 5 Nisan ekonomik istikrar

programı, başarısız sonuçlar alınması bakımından tarihe dönemini vurmuştur. Esasen

olumsuz etkisi, Türkiye’de sonraki dönemde uygulanan istikrar önlemlerine,

toplumun inançsızlık gösterdiği için bir alt yapının oluşturulamamasıdır.

3.7. IMF VE DÜNYA BANKASININ TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ

Türkiye’de gerçekleştirilmek istenen iktisat politikaları, II. Dünya savaşının

yaşanması ardından batı dünyasındaki ekonomik gelişmelere paralel olarak değişime

uğramıştır. Türkiye, batı dünyasındaki gelişmeleri öncü alarak Uluslararası Para

Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) kuruluşlarına üye olmuştur.

1947 yılında IMF’ye üye olan Türkiye, Demokrat parti (DP) döneminde

yaşanan dış ticaret açıkları ve döviz darboğazı nedeniyle başvurmuştu. Daha sonra

IMF ile ilişkiler; 1970, 1978 ve 1979 yılları arasında yaşanan toplumsal ve ekonomik

olaylar içerisinde devam etmiştir.236

235

Tuncel, a.g.m., s.780 236

M. Uçar Karabıyık, ‘‘Türkiye’de 1980 Sonrası Uygulanan IMF destekli İstikrar Programlarının

Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi’’, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt:5, Sayı:2, 2010,

s.41

Page 114: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

103

Türkiye’de 1970 sonrasında yaşanan siyasal istikrarsızlıklar ve ekonomik

müdahaleler sonucu, ülke siyasal ve ekonomik bunalım sürecine girmiştir. Bu süreç,

1980’lere gelinmesiyle, Dünya da yaşanan ekonomik bunalım karşısında Dünya

Bankasının yaklaşımı değişmiştir. Bu döneme kadar, Dünya Bankasının yaklaşımı,

IMF’den bağımsızken, krizle birlikte ülkelere yönelik, ihracata dayalı kalkınma,

kamu varlıklarının özelleştirilmesi gibi yeni liberal politikalar uygulamaya

çalışmıştır. Bundan dolayı, Dünya Bankası yapısal uyarlama sürecinin baş aktörü

olan IMF ile birlikte hareket ederek, ülkelere yönelik iktisadi alanda dönüşümleri

gerçekleştirmişlerdir.

‘‘Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşlarının, neo-liberal görüş

doğrultusunda oluşturduğu ve yapısal uyum adını verdiği programlar, 1980 sonrası

dönemde neo-liberal politikaların yayılmasını hızlandıran dinamiklerdir. Dünya

Bankası ve IMF, gelişmekte olan ülkelerin banka kaynaklarından daha çok

yararlanmak, borç ertelemek ve yeni kredi alabilmek için yapısal uyum verdiği

politikalara uyum sağlama zorunluluğu getirmiş, bundan dolayı, uluslararası finans

kurumlarının, bu kurumlara bağımlı ülkelere kredi açma, borç verme ya da erteleme

koşullarını belirleyen politikalar haline gelmiştir.’’237

Ancak, IMF ve DB’nin

uygulattığı programlar, ülkelerin borç yükünü azaltmak yerine artırmış ve ülkelere

istikrarlı bir büyüme sağlayamamıştır. Kısacası, yapısal uyum adıyla uygulanan

programlar, yapısal sorunlara çözüm olamamıştır.

İlhan göre; IMF’nin temel görevi, ülkelerin uluslararası ödemelerinin

aksamadan yürütmelerini sağlamak ve bunun için gerekli her türlü önlemleri almak

ve düzenlemelerini yapmaktır. IMF’nin böyle bir görev üstlenmesinin dayanağını

oluşturan liberal ekonomi görüşüne göre, ülkelerin dış dengelerinin bozulmasının

nedeni; bunların birbirlerinden bağımsız olarak farklı ekonomi politikaları

uygulamalarıdır. IMF göre; bütün ülkeler aynı ekonomik görüşü ve bunun kurallarını

benimseyip uygulamalıdırlar. Bu ortak kurallar, liberal ekonomi görüşü ve onun

serbest rekabete dayalı piyasa ekonomisi kurallarıdır. Bu kurallar doğrultusunda;

IMF, Türkiye’yi ulusal politikaları doğrultusunda, istemese bile desteklemek

zorunluluğu vardır. Çünkü ulusal ekonomi politikası dışa açılmayı ilke olarak red

237

Erdoğan, Ak, a.g.m., s.8–9

Page 115: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

104

edemez, sadece temposunu yavaşlatır. Yani, IMF’nin amacı ile bir çatışma yoktur.

Başka bir bağlamda, Ulusal ekonomi politikası ancak seçim ile iktidara gelecek bir

parti tarafından uygulanmaya konulacağından, IMF’nin bu politikanın başarısını

kösteklemesi, temsilcisi olduğu kapitalist dünyanın demokratik yönetimleri

destekleme yönündeki siyasal görüşlerine aykırı düşer. IMF bu konuda bağımsız

hareket edemez. Türkiye’nin azımsanmayacak bir ekonomik gücü ve bati içinde

önemli bir siyasal yeri vardır. Bunlara dayanılarak, IMF ile başarılı bir pazarlık

yapılabilir.238

‘‘Türkiye'nin, IMF'ye üyelik tarihinden itibaren bugüne kadar 19 stand-by

anlaşması yapmıştır, bunlardan sadece son 2 stand-by'ı başarıyla tamamlayabildi.

Son iki stand-by anlaşmasında dikkat çeken nokta, her iki anlaşmanın da herhangi bir

ekonomik kriz nedeniyle gerçekleştirilmemiş olmasıdır. Kısacası, Türkiye'nin, IMF

ile 52 yıl içinde gerçekleştirdiği stand-by anlaşmaları genelde, bitmesi gereken

zamandan önce başarılamadan sona ermiştir.’’239

Türkiye, IMF ile ilişkileri ekonomi alanında olduğundan, toplumun eğitim,

sağlık, teknolojik yatırımlarına öncelik verilmemiştir. Dolayısıyla, bu sorunlar

karşısında büyüme gerçekleştirilememiştir. Bunun sonucunda, dış kaynaklara

bağımlı halde olmamız toplumsal eşitsizliğin artması sorunlarına yol açmış,

Türkiye’nin 2000 ve 2001 krizlerin yaşanmasına neden olmuştur. Türkiye bu sürecin

sonunda bir kez daha krizlerle karşılaşmış ve bu hedeflerden etkilenerek istenilen

hedeflere ulaşamamıştır. Care International Yardım kuruluşu Başkanı Fraser, IMF ve

Dünya Bankası’nın kalkınmakta olan ülkelere yönelik programlarının pek işe

yaramadığını belirtmiş, bu gibi grupların ekonomik tavsiyelerden kaçınmalarını,

kendi yollarını çizmelerini söylemiştir.240

2000 ve 2001 krizlerinin etkisinden

kurtulmak için 15 Mayıs 2001’de “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”, yaşanan

olayları dengelemek açısından yürürlüğe konulmuştu. Bu program, bir nevi 1999

yılında IMF ile yapılan stand-by anlaşmasının devamı nitelindeydi.

238

Selçuk İlhan, İş Bitiren Ekonomi: Liberalizm, Devlet Müdahalesi ve 24 Ocak, Ekonomi

Kitaplar Dizisi, 1.Basım, İstanbul, 1986, s.26–45 239

Hürriyet, ‘‘Türkiye’nin IMF’e Borcu Bitiyor’’, 2 Şubat 2013, Erişim:

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22506052.asp, 10.04.2013 240

Milliyet, 13 Mayıs 1994, Erişim: http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1994/05/13, 11.04.2013

Page 116: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

105

3.8. AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üzerinde uzun ve devam eden süreci, 1963

yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile başlamıştır. Ankara Anlaşmasının siyasi ve

ekonomik açıdan en önemli nedenlerinden birisi; AB’nin Türkiye’ye yardım etmesi

ve Türkiye’deki hayat standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmasıdır.

Anlaşmanın protokolü gereğince, ileriki tarihlerde AB ve Türkiye kendi aralarında

bir Gümrük Birliği oluşturabileceği üzerinde durulmaktaydı. Çünkü Türkiye’nin,

Gümrük Birliği’ne girmesi, AB’ye üyelik yolunda önemli bir süreç olacaktı.

Avrupa Parlamentosu, 13 Aralık 1995’te, 1 Ocak 1996’dan itibaren ‘Gümrük

Birliği’ (GB)’nin başlamasını kararlaştırdı. Ancak, aynı zamanda ‘‘Türkiye’de insan

haklarının durumuna ilişkin tasarısı’’ adıyla çok sert kararı da kabul etti.

Komisyon’un demokratikleşme, insan hakları konusunda her yıl Parlamento’ya rapor

vermesi kararına bağlandı. Bu durumda, Türkiye, AB’ye tam üye olmadan GB’ye

girmekle, üyesi olmayan bir topluluğun alacağı bütün kararlara uyma yükümlüğünü

üstlenmişti.241

1973 yılındaki dünya petrol krizi, Türk askerinin Kıbrıs’a çıkması ve

1980’deki askeri darbesi, AB ile Türkiye arasında geliştirilmesi planlanan Gümrük

Birliği fikrini de önemli ölçülerde kesintiye uğrattı. Bu dönemde AB’nin yapması

gereken finansal yardımların askıya alınması ve buna bir karşılık olarak da,

Türkiye’nin gümrük vergilerinde yapması gereken indirimlerden vazgeçmesi,

ilişkileri iyice gerdi. Fakat ülke yönetimi, tekrar sivillere devredilerek

demokratikleşme sürecine girilmesiyle birlikte ilişkilerde de, gözle görülen bir

şekilde iyileşme oldu.242

12 Eylül’den sonra uygulanan ülkenin ekonomi yapısının

serbest piyasa ekonomisine dönüştürülmesi, Türkiye’yi kurumsal açıdan Gümrük

Birliğine hazırladı. Çünkü Ankara Anlaşması ve Katma Protokol’de belirtilen dış

ticaretin serbestleştirilmesi şartı, ancak neo-liberal dönüşümle sağlanacaktı.

4 Nisan 1987 yılında AB’ye tam üyelik için resmi başvuru yapan Türkiye,

AB’nin eski üyelerinin desteğini almak istemiş, ancak hiçbir üyenin sempatisini elde

241

N. İlter Ertuğrul, 1923–2008 Cumhuriyet Tarihi El Kitabı, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2009,

s.168 242

Turgay Uzun, Serap Özen, Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye: Siyasal, Ekonomik ve

Toplumsal Dönüşüm, Sorunlar ve Tartışmalar, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2004, s.209

Page 117: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

106

edememiştir. Bu isteksizliğin sebeplerinden bazıları; Türkiye’nin nüfusunun çokluğu,

ekonomik yönden az gelişmişlik, insan haklarıyla ilgili kaygılar, dağınık ve etkin

olmayan tarım sektörü ve kültürel ayrıcalıklardır. Bu olumsuz tavırlara rağmen, AB

için Türkiye 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, AB ortak pazarına

üyelik imzalandı.243

1993 Kopenhag Zirvesi’nde AB üyeliği için yeni kriterler getirildi: Siyasal

kriterler; ‘‘demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlıkların

korunmasıydı.’’ Ekonomik kriterler ise, ‘‘işleyen bir piyasa ekonomisi, AB içinde

rekabet ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesiydi.’’ Yeni ülkeler için daha

önce aranmayan koşullar getirilmesinin görünürdeki nedeni, Doğu Blok’unun

dağılmasından sonra AB’ye girecek ülkeler olmasıydı. Türkiye, çok daha önce üyelik

başvurusunu yapmış bir ülke olarak bu kriterlerin kendisine uygulanamayacağını

sanıyordu. 1997’de Türkiye Lüksemburg zirvesinde açıklanan Raporu’nda bile

Türkiye, AB üye olacak gruplara dâhil edilmeyerek, Kopenhag kriterlerine uyma

yükümlülüğü getirildi ve 4 özel koşula bağlandı: Ekonomik ve siyasal reformlar,

azınlık haklarına saygı ve azınlıkların korunması, Yunanistan’la sorunların

Uluslararası Adalet Divanı’na götürülmesi, Kıbrıs’ta çözüm.244

Bu koşulların yerine

getirilmesine kadar AB, Türkiye ile ilişkilerini askıya aldı. Ancak bu süreç boyunca,

AB Türkiye’yi tamamen dışlamadı. Bunun nedeni, Türkiye’yi üyelik sürecine

sokarak, AB’nin kendi isteklerini yaptırmak istemesiydi.

AB’nin Türkiye’ye devamlı ileri sürdüğü olguların başında kültür farklılığı,

yani din farkı ve bundan kaynaklanan sosyal değerler sistemi geliyordu. Taha

Akyol’un 13 Mayıs 1994 Milliyet Gazetesindeki Yazısında AB’nin Türkiye ile

arasındaki kültür farkı sorununu şöyle dile getirmiştir: Almanya’daki Meclis Grubu

Başkanı Wolgang Schaeuble, Hırıstiyan işadamlarına yaptığı konuşmada kültür

farkının Türkiye’nin AB üyeliğine temel sorun olduğunu söylemektedir. Ona göre;

‘‘Türkiye’ye kesinlikle AB üyesi olamayacağı söylenmelidir. Böylece

Türkiye’ye iyilik yapmış oluruz. Türkiye’nin kökten dinci olmayan politikalarını

destekleyelim. Avrupa’nın birleşmesinden doğan ekonomik avantajlardan

243

Uzun; Özen, a.g.e., s.209 244

Ertuğrul, a.g.e., s.178

Page 118: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

107

Türkiye’nin yararlandırılmasına taraftarım. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğini de

Memnuniyetle karşılıyorum. Fakat AB adayları olarak sadece Avrupa- Hırıstiyan

geleneğine sahip ülkeler söz konusu olabilir. Müslüman Türkiye ve Asyalı Rusya, AB

üyesi olamaz.’’ Ayrıca, Müteveffa Will Brandt, bir sohbette Bonn büyükelçimiz onur

oymen’e demişti ki: ‘‘Sizin AB’ye alınmamanızdaki en büyük engel, Müslüman

olmanızdır. Biz sosyal demokratlar için bu bir engel değildir. Ama Avrupa’da birçok

çevre öyle düşünüyor.’’245

Bu durum Türkiye’nin hiçbir koşulda AB’ye üye

olamayacağını gösteriyor. Ancak Türkiye’nin tam üye olmadan gümrük birliğini

gerçekleştirmesi bu koşulu düşündürmüştür.

Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği anlaşması yapması birçok önemli soruyu

da beraberinde getirmiştir. Üye olan ülkelerin ekonomik ve sosyal açıdan birbirinden

bariz derecede farka sahip olması, sorunların daha çok hissedileceğine neden

olmuştur. Bu sorunlardan dolayı, AB Türkiye’nin üyelik sürecini uzun tutmuş, bu

süreç boyunca gerekli düzenlemelerini yapması şartını koymuştu. En önemli

şartlarından biri de; Türkiye’nin insan hakları ve vergi sistemi ile ilgili iyileştirmeleri

yapması yönündeydi. Türkiye’nin insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti

bağlamında AB ile arasında geniş farklıklar olduğu söylenebilir. Ancak, AB’nin

diğer adaylardan bu ölçütleri tam üyelik sonunda istemesine rağmen Türkiye’ye ön

koşul olarak bunları sunması Türkiye’ye karşı bir olumsuz bir tavırdır.

Us’a göre; ‘‘Türkiye, AB’ye üye olursa ülke de ne şekilde bir gelişme

sağlanacaktır.’’ Ona göre; eğer Türkiye tam üye olursa, AB’ye yeni pazarın

girmesine olanak sağlayacaktır. Çünkü Türkiye’nin ihracatının yarısından fazlası AB

ülkelerine gidiyor, yaklaşık olarak ithalattın yarısı ise üye ülkelerden gelmektedir. Bu

gösteriyor ki Türkiye AB’ye tam üye olması durumda, bu oluşum Türkiye ile AB

arasındaki ilişki yoğunlaştıracaktır. Ayrıca, üç kıtayı bağlayan Türkiye’nin eşsiz

konumu AB’ye katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin Birliğe tam üye olarak katılması

halinde, AB'nin özellikle bu coğrafi konumlara, Türkiye'nin yakınlığını da göz önüne

alarak, Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkasya'da, uluslararası arenada etkinliğini

245

Milliyet, Sayfa 17, 13.05.1994, Erişim:

http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Ara.aspx?araKelime=H%C4%B1r%C4%B1stiyan%20Avrupa

&isAdv=false, 14. 04. 2013

Page 119: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

108

artıracaktır.246

Türkiye’nin, 1987 yılında yaptığı AB’ye tam üyelik başvurusu

reddedilse de, Avrupa Birliğinin üyelik aşamasındaki sürecin, bundan sonraki

döneminde Türkiye’nin siyasal tarihinin en önemli konularından biri olmuştur.

‘‘Dönemin başbakanı Tansu Çiller Hükümeti tarafından imzalanarak, Ocak

1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, Türkiye’yi bu yolda artık

dönülmesi mümkün olmayan bir sürece sokmuştur. Ancak, Gümrük Birliği

Anlaşması’nın hayata geçirilmesinden sonraki dönemde, tam üyelik sürecini olumlu

bir süreç göstermemiştir. Hatta Türkiye’nin Avrupa Birliği projesinin dışına itildiği

söylenebilir. Özellikle, AB’nin genişleme sürecinin geleceğini ortaya koyan

Luxemburg Zirvesi’nden Türkiye için somut bir üyelik tarihinin ve hedefinin

çıkmaması, Türkiye’de tam bir hayal kırıklığı oluşturmuştur. Dolayısıyla, bu durum

AB ile soğuk ilişkilerin başlamasına sebep olmuştur. Türkiye’den çok daha sonra AB

üyeliğine başvuran Romanya ve Bulgaristan gibi doğu bloku ülkelerine tanınan aday

ülke statüsü ve katılım için net bir tarihin ortaya konması, Türkiye’nin AB bakışını

çok olumsuz etkilemiş ve AB bir Hıristiyan kulübü olarak anılmaya başlamıştır. Bu

süreçte devreye giren Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türk Hükümetinin

ortaya koyduğu tavır, AB’nin kısa zamanda fikir değiştirmesine sebep olmuş ve

Türkiye’nin aday statüsü kabul edilmiştir. Aralık 1999 Helsinki Zirvesi’nde başlayan

bu yeni süreç, Aralık 2004’de müzakerelere başlama kararı ile sonuçlanmıştır.

Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğinin kabul edilmesi ile

birlikte, 3 Ekim 2005’te resmi olarak tam üyelik müzakereleri başlamıştır.’’247

Aslında, Türkiye’nin gösterilmeyerek, doğu blok ülkelerinin üye katılımının

gösterilmesi, Almanya’daki Meclis Grubu Başkanı Wolgang Schaeuble, Hırıstiyan

işadamlarına, AB adayları olarak sadece Avrupa-Hırıstiyan geleneğine sahip ülkeler

söz konusu olabilir, dediği konuşmasındaki haklılığını ortaya çıkarmıştır.

Türkiye’de yaşanan askeri müdahaleler, ekonomik krizler, Avrupa

Topluluğuyla ilişkilerin askıya alınmasına neden olmuştur. Ancak Türkiye’de 12

246

Vuslat Us, ‘‘An Assessment of Turkey’s Integration To European Union’’, Sosyo-Ekonomik

Dergisi, Yıl:1, Sayı:2, 2005, ss.103–114 247

Zeki Kütük, ‘‘Turkey and the European Union: The Simple Complexity’’, Turkish Studies,

Vol:7, No:2 2006, ss.275–292. akt. Taner Kılıç; İlham Kaya; Ahmet Yıldırım, ‘‘Dicle

Üniversitesi Öğrencilerin Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliğine İlişkin Görüş ve Beklentileri’’,

Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:23, Kış 2008, s.258

Page 120: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

109

Eylül askeri darbesinden sonra ortaya çıkan yeni konjonktürde, Turgut Özal’ın Türk

siyasetine damgasını vurduğu bir dönemde, 1987 yılında tam üyelik başvurusu

yapması, AB ile ilişkilerimizin yeni bir döneme girilmesine imkân tanımıştır.

Türkiye’nin başvurusu önce reddedilip, aday ülkeler arasına dâhil edilmese bile, daha

sonra oluşan demokratikleşme yolunda atılan adımlar sonucunda, aday ülkeler

arasına dâhil edilmiş, ardından müzakere tarihi verilmiş, en sonunda da tam üyelik

müzakereleri başlatılmıştır.248

Özal’ın 24 Ocak istikrar tedbirleri ile başlayan ekonomik reform

çerçevesinde, dünya ekonomisiyle bütünleşme, serbest piyasa ekonomisi,

özelleştirme, vergi sistemi ve döviz politikası alanlarında önemli adımlar atılması,

ekonomide önemli gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur. AB’ye

başvurulmasında bu gelişmeler, güven veren faktörler olmuştur.249

Türkiye’nin

AB’ye üyelik hedef ve süreci, Turgut Özal ile ilerleme kazanmış, sonraki

dönemlerde ise hissedilmeye başlanmıştır.

Tablo 5’de detaylı bir şekilde gösteriliyor ki; Türkiye’nin ortak üyelik

başvurusu, 1959’da liberal söylemler içinde olan Demokrat Parti Hükümeti

tarafından yapılmıştır. Üyelik başvurusuyla başlayan müzakere süreci, 1960

müdahalesi sonucunda kesintiye uğramış, daha sonra, 1963’de AET ile ortaklık

anlaşması olan Ankara Anlaşması imzalanmıştır. 1980 darbesi sonucunda ilişkilerin

durdurulması ardından, ANAP hükümetinin, Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusunda

ısrarcı tutum sergilemesi, Türkiye’nin 1987’de AB üyeliğine tam üyelik

başvurmasıyla sonuçlanmıştır. Ancak, Türkiye’nin üyelik başvuru reddedilmiş,

Tansu Çiller Hükümeti döneminde Gümrük Birliği anlaşmasıyla tekrar gündeme

gelmiştir. Ardından, 1999 yılında gerçekleşen Helsinki Zirvesi Kararları, Türkiye’nin

tam üyelik sürecine önemli bir aşama olarak kaydedilmiş, bu sürecin ardından,

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin hızlandırılması için Katılım ortaklığı belgesi

hazırlanmıştır. Kopenhag kriterleri ile Türkiye aday ülke statüsünden tam üyelik

statüsüne geçmiştir.

248

Mustafa Acar, Avrupa Birliği ve Türkiye: Bir Ekonomik ve Siyasi Analiz, Orion Yayınevi,

2006, s.212 249

Cihan Dura, Hayriye Atik, Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye, Nobel Yayın, 3.Basım,

Ankara, 2007, s.495

Page 121: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

SONUÇ

Dünya siyasetinde neo-liberal reformlarının ilk örnekleri; ABD ve

İngiltere’de iktidarın liberal siyasete dönüşmesiyle görülmüştür. ABD’de ‘Reagan’,

İngiltere’de ‘Thatcher’, ülkemizde ise 1980 darbesi ve sonrasında siyasal, ekonomik

ve toplumsal alanlarda köklü değişimlere adım atılarak uygulanmak istenmiştir.

Dünyada uygulanmak istenen neo-liberal politikalar ile kapitalizme alternatif olma

özelliğini koruyan komünizmin çökmesi, soğuk savaşın sona ermesi ve küreselleşme

yoluyla tüm dünyada etkinlik sağlanması amaçlanmıştır. Dünyada liberalleşme

eğilimlerin güçlenmesi ve modern-devlet yapısının yıpranmaya başlanması;

demokratikleşme sürecini beraberinde getirmiş, dolayısıyla bu oluşum, ülkelerde

yeniden yapılanma yolu açmıştır. Dünya kapitalizmin, gelişmekte olan ülkelerle

doğrudan bütünleşmesi ve küreselleşme sürecinin de ortaya çıkmasıyla, ülkeler dışa

açık bir yapıya büründürülerek, neo-liberal politikaları uygulamışlardır. Bu

yapılanma sürecine girilmesindeki neden; özellikle, Doğu Avrupa, Rusya, eski

sosyalist ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisine entegre olmak ve

serbest piyasa mekanizmasını örgütleyerek, batıya açılmak istemesidir.

Liberalizmin Türkiye’deki yansımasını Tanzimat, Meşrutiyet dönemlerinde,

1908-1910 yılları aralıklarında, 1946 dönüşümünde ve 1980 sonrası döneminde

görmek mümkündür. Neo-liberal dönüşüm diye adlandırılan sürecin Türkiye’deki

siyasi ve ekonomik alanlarda yenilik ve değişimlerine vücut veren siyasi aktörü; 45.

ve 46. dönem hükümetlerinin Başbakanı Turgut Özal’dır. Özal’lı yıllar Türkiye’ye

pek çok fayda sağlamasıyla beraber yapılan olumsuz eleştirilerden de yola

çıkıldığında bu yılların ülkemiz üzerinde olumsuz nitelikte de pek çok etkisinin

görüldüğünü söylememiz mümkündür. 1980 sonrası Türkiye’de neo-liberal

dönüşümü gerçekleştirmek isteyen Özal’ın Hükümet döneminde, liberalleşme

yönünden köklü değişimler yaşanmıştır. Bu dönem, Türkiye de liberalizmin etkisinin

en belirgin biçimde görüldüğü dönem olmuştur. Liberalleşmeye yönelik en gerçekçi

adımlar Özal döneminde atılmış, oldukça olumlu sonuçlar alınmıştır. Ancak bununla

Page 122: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

111

beraber, Türkiye’nin neo-liberal dönüşüme hazır olmaması olumsuz sonuçların daha

ağır basmasına yol açmıştır.

1980 sonrası Türkiye’de kabul gören serbest piyasa ekonomisi, ülkeyi 1980’li

yıllarda ekonomi alanında en hızlı kalkınan ülke konumuna getirmiştir. Ancak, bir

takım kişi ve kuruluşlar tarafından suiistimale maruz kalması olumsuz gelişmelerin

yaşanmasına sebep olmuştur. Bunun neticesinde, o dönemlerde Türkiye’de yolsuzluk

iddiaları fazlasıyla gündem konusu olmuştur. Dolayısıyla zarar gören ekonomik yapı,

halkın gelecek ümitlerinde karamsar bir tablonun oluşmasına yol açmıştır.

1980 sonrasında Türkiye’de neo-liberal dönüşümün gerçekleşmesinden

sonraki süreçte; sosyal ve ekonomik çerçevede devlet küçültülmüş, piyasada

serbestleşme hâkim kılınmış, özelleştirmeler yapılmış, dışa açılım sağlanmış, Avrupa

Birliği ile Gümrük Birliği gerçekleştirilmiştir. Ancak, bunca olumlu gelişmenin

gerçekleşmesine rağmen, Türkiye toplumsal ve ekonomik açıdan arzu edilen noktaya

ulaştırılamamıştır.

1980’lerde neo-liberal dönüşüm için uygulanan politikalar, 1990 sonrasında

neo-liberalizmin sonraki aşamasına büyük ölçüde etki etmiştir. Bu doğrultuda,

1990’lı yıllar 1980’li yılların devamı niteliğindedir. 1990 sonrası Türkiye’nin içinde

barındırdığı çelişkiler, ülkeyi siyasi ve ekonomik alanlarda krizlere, ekonomik

çıkmazlara sürüklemiştir. 1990’lı yıllarda yaşanan bu süreç; sadece Türkiye’yi değil,

tüm dünya ülkelerini etkisi altında bırakmıştır. Bu dönemde, dünya ülkelerinin maruz

kaldığı krizler, işsizliğin yaşanmasına neden olmuştur. Bu da beraberinde yoksulluğu

getirmiştir. Böylelikle, toplum genelinde, yaşanan bu dönüşüme karşı olumsuz bir

tavır oluşmuştur.

Türkiye’de 1990 ile 2000 yılları arasındaki yaşanan süreç; ülkenin devlet

yönetimi bakımından oldukça istikrarsız bir dönem olduğunu göstermektedir. Bu

yıllar aralığında; artan işsizlik, yolsuzluklar, terör olayları, yükselen siyasal İslam ve

siyasi koalisyonlar, ülkede neo-liberalizmin gelişimini sekteye uğratmıştır.

Batıda esen liberal politikaları, Türkiye’de neo-liberal politikalar ışığında

uygulamak isteyen siyasi aktör Özal’ın, ölümünden sonra özelleştirme ve devleti

küçültme konusundaki önerilerini reddeden çoğu siyasi muhalifler, daha sonra,

Page 123: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

112

Özal’ın liberal ekonomisinin avantajlarını kabul ederek, serbest piyasa

mekanizmasının Türkiye’de kabul gören ve uygun olan bir alternatif olduğu üzerine

yoğunlaştılar. Ancak, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik vizyonların olmayışı, onları

hem liberal politikaları gerçekleştirmekten alıkoydu; hem de ülkeyi ekonomik krize

sürükledi. 1993 sonrası siyasetçiler arasındaki en büyük ironi, 1980 sonrası

uygulanan neo-liberal reformların ötesine gidememeleri ve Türkiye’yi ekonomik ve

siyasi açıdan 1980 öncesi yapısına geri döndürmeleridir.

Türkiye, 1980’lerdeki küresel-konjektör gelişmeleri; 1970’lerde yaşanan

siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunlarla karşılamak zorunda kaldığından dolayı,

atılan neo-liberal adımlar, ilk süreçte olumlu sonuçlar doğurmasına rağmen, gerekli

alt yapının olmayışı ve ülkenin 1923–1980 yılları arasındaki yapıdan farklı bir yapıya

büründürmek istenmesinden dolayı olumsuz sonuçların ağır basmasına neden

olmuştur.

Türk ekonomisi ve siyasetinde yaşanan gelişmeler, 1980’lerde başlayan ve

1990’larda gücü iyice artan küreselleşme sürecinden ayrı tutulamaz. Dolayısıyla söz

konusu politikalar bir bakıma Türkiye’nin küreselleşme sürecine entegre olmasının

sonucu olarak görülebilir. Aynı zaman diliminde gelişmiş kapitalist ülkelerde

yaşanan strateji değişimi ve neo-liberalizm yükselişinin Türkiye’ye de yansıdığı

açıktır.

Türkiye’de liberalizme dönük adımlar, batı toplumda olduğu gibi demokratik

ve özgür toplum yapısına büründürmek amacında olmamıştır. İktisadi alanda devlet

müdahalesiyle gerçekleşen liberalizm, siyasi alanda daha güçlü, otoriter devleti

gerektirmiştir. Türkiye’de kapitalist toplum yaratılmak istenildiği halde, batı tipi

liberal bir devlet yapısına dönüşememiştir.

Her ne kadar ciddi olumsuzluklar ile karşı karşıya gelindiği görülmekte ise de

bütün olarak değerlendirildiğinde, Özal dönemi ve sonrasındaki sürecin Türkiye’nin

gelişimi açısından önemli bir role sahip olduğu kanısına varılmaktadır. Hedef alınan

konum ve politikaya ulaşılamamakla beraber ülkemizde liberalizm kavramı

bireylerin hayatlarının bir parçası haline getirilmiştir.

Page 124: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

113

Tablo 1. Liberal Sosyal Düzen, Liberal Ekonomik Düzen ve Liberal Siyasal Düzen

LİBERALİZM

(LİBERAL SOSYAL DÜZEN)

TEMEL İLKELER

—Bireycilik

—Rasyonalite ve Ekonomik İnsan

—Özgürlük

—Laissez-Faire ve Doğal Düzen

—Piyasa Ekonomisi Kapitalizm

—Sınırlı ve Sorumlu Devlet (Anayasacılık)

LİBERAL EKONOMİK

DÜZEN

(PİYASA EKONOMİSİ)

TEMEL İLKELER

—Özel Mülkiyet

—Rekabet

—Miras

—Serbest Girişim

—Fiyat Mekanizması

—Temel Ekonomik Haklar ve Özgürlükler

Kaynak: C. Can Aktan, ‘‘Klasik Liberalizm, Neo-Liberalizm ve Libertarianizm’’, Amme İdaresi

Dergisi, Cilt:28, Sayı:1, Mart 1995, s.6

LİBERAL SİYASAL DÜZEN

(LİBERAL DEMOKRASİ)

TEMEL İLKELER

—Kanun Hâkimiyeti

—Hukukun Üstünlüğü

—Sınırlı ve Sorumlu Devlet

—Temel Siyasi Haklar ve Özgürlükler

Page 125: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

114

Tablo 2. Doğuşundan Günümüze Liberalizm

Liberalizm Türü Kurucusu Temel İlkeleri/Tezleri

LİBERALİZMİN

DOĞUŞU

(Siyasi Liberalizm)

John Locke

Thomas Hobbes

Lord Acton

Jocuah Tocker

EdwardBorke

-İnsanın doğal hakları ve özgürlükleri

vardır ve bunlar korunmalıdır.

-Devlet ve iktidar sınırlanmalıdır.

-Kurucu ve Rasyonalizm İlkesi

-Sosyal sözleşme teorisi

LAİSSEZ FAİRE

LİBERALİZMİ

-Laissez Faire ilkesi

-Doğal düzenin işleyişine müdahale

edilmemelidir.

-Anti-rasyonalizm ilkesi

KLASİK LİBERALİZM David Hume

Adam Smith

-Görünmez El

-Koruyucu Devlet (sınırlı Devlet)

-İyimserler: Anti Rasyonalizm

-Kötümserler: Kurucu Rasyonalizm

-Serbest Piyasa Ekonomisi(Kapitalizm)

NEO-LİBERALİZM

F. A. Hayek

-Homo Economicus

-Evrimci Rasyonalizm

-Son Piyasa Dönemi

-Sınırlı Devlet

-Subjektivizm

-Karma Hâkimiyeti

1.Neo-Avusturya Okulu

Liberalizmi

2.Chicago Okulu

Liberalizmi Milton Freidman

-Sınırlı Devlet

-Pozitivizm

-Parasal büyüme kuralı

-Homo Economicus

3.Virginiz Okulu

Liberalizmi(Sözleşmeli

Liberalizm)

James M

Buchaman

-Anayasal sınırlı devlet

-Kurucu rasyonalizm

-Metodololojik bireycilik

-Politika bir müdahaledir

-Homo Economicus

-Devletin başarısızlığı

4.Freiburg Okulu

Liberalizmi(ORDO

Liberalizmi)

David Freidman

-Doğal düzen değil Anayasal-Yasal-Kurumsal

düzen önemli

-Sosyal piyasa ekonomisi

-Sınırlı ve fonksiyonel devlet

LİBERTARIANİZM

-Pür özgürlük

-Otoriterizme ve totaliterizme hayır

-Devletsiz toplum

-Gönüllü piyasa mübadelesi(pür piyasa

ekonomisi)

1.Anarko-Kapitalizm

2.Ultra Minimal Devlet

Libertarianizmi

Robert Nozick

Ayn Rand

-Ultra minimal devlet (Aşırı sınırlı devlet)

-Anti rasyonalizm

Kaynak: C. Can Aktan, ‘‘Klasik Liberalizm, Neo-Liberalizm ve Libertarianizm’’, Amme İdaresi

Dergisi, Cilt:28, Sayı:1, Mart 1995, s.30–31

Page 126: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

115

Tablo 3. Türkiye’nin İktisadi Gelişmenin Temel Özellikleri 1980 ve Sonrası

Uluslararası Siyasal Çerçeve Bölgesel Güç Odakları

Uluslararası Ekonomik Çerçeve III. Küreselleşme Dalgası

Hayatta Kalma Stratejisinin Temel

Belirleyicileri

Dış Dinamikler

Yeni Siyasal Meşruluk Arayışlarının Dönüm

Noktası

Eylül 1980

İnsan Tipi Tüketici, etnik veya inanç temelinde ayrışma

Devlet Aygıtının Göreli Otonomisi Düşük

İktisadi Plan arayışı Stratejik Plan

Mekan Organizasyonu Kentlerde Ara Formlar

İç ve Dış Makroekonomik Ekonomik Denge Büyük ve sürdürülebilmesi güç iç ve dış açıklar

Tarımdan Sanayiye Kaynak Aktarımı Aksi Yönde Kaynak Akımları

Sanayileşme Modeli Dünya Ekonomisine eklenme, sonraları ithal

ikamesi

Sanayide İş Örgütlenmesi Çevresel Esnek Üretime Geçiş

Finans Kesiminin İşlevlerine Bakış Bizatihi bir amaç olarak finansal kurumlaşma

Bilim Politikası Tüm bilgi transfer kanallarının kullanılması

Teknoloji Politikası Teknoloji ve yenilik politikası ile iç içer talep

öğelerine açık

Kaynak: Oktar Türel, İktisadi Gelişme Süreçleri 1923–1998, Tarih Vakfı Yayınları, 1999,İstanbul,

s.4

Page 127: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

116

Tablo 4. 1980–1983 Askeri Hükümet Dönemi Ekonomik Performansı

Değerlendirmesi

Makro Ekonomik Göstergeler 1980–1983 Askeri Hükümeti Dönemi Gelişmeler

1-Büyüme ve Sektörel Gelişmeler Yapısal dönüşüm programı uygulanmasına rağmen, düşük

sayılmayacak bir büyüme oranına ulaşmıştır. Büyüme atıl

kapasite harekete geçirilerek sağlanmıştır. Tarım

sektörünün GSMH içindeki payı azalırken, sanayi ve

hizmetler sektörünün payları artmıştır.

2-İstihdam Politikaları İşsizlik oranı artmıştır. Tarım sektörü işgücü azalmıştır.

3-Para Politikaları, Faiz ve Bankacılık M1/GSMH fazla değişmemiştir. M2/GSMH önemli

oranda artmıştır. Bu durum harcamaların daha çok vadeli

hesaplar üzerinden yapıldığını göstermektedir. Reel faizler

artmıştır. Dönem sonunda küçük bankalar ve bankerler

iflas etmiştir.

4-Fiyat İstikrarı Fiyat istikrarına yönelik olarak dönem boyunca önemli

sayılabilecek bir gelişme kaydedilmiştir.

5-Maliye Politikaları Harcamalar GSMH oranı ve Gelirler GSMH azalmıştır.

Personel harcamaları azalmış, faiz ödemeleri artmıştır.

Toplam dış borçlar artmıştır.

6-Ödemeler Dengesi ve Döviz

Politikaları

Bu dönemin en başarılı politikalarından birisi ihracat

miktarında görülen hızlı artışlardır. İthalat artışları sınırlı

düzeyde kalmıştır. İhracatı ve ithalatı GSMH içindeki payı

artmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı hızla artmıştır.

7-Yabancı Sermaye Sağlanan kolaylıklara rağmen doğrudan yabancı sermaye

girişinde dikkate değer bir artış gerçekleştirilememiştir.

8-Gelir Dağılımı ve Sosyal Politikalar Kamu ve özel sektörde reel ücretler azalmıştır. Gelir

dağılımı, ücretliler ve tarım sektörü aleyhine, faiz, rant ve

kar sahipleri lehine gelişmiştir.

9-AET’ye Yönelik Politikalar Askeri müdahale nedeniyle Karma Parlamento

Komisyonu’nun görevleri askıya alınmış, genel seçimlerin

yapılması ve TBMM’nin oluşturulmasına kadar

yenilenmemesi kararlaştırılmıştır.

Kaynak: Türkiye’de Hükümetlerin Makro Ekonomik Performansı (1950–2007), Detay

Yayınları, Ankara 2009, s.179, Akt: Kerem Karabulut, Özal Dönemi Türkiye’nin Ekonomi Politiği,

Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi, İnönü Üniversitesi, Kocaeli, 15-16 Nisan 2010, s. 988

Page 128: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

117

Tablo 5. AB–Türkiye İlişkilerinde Önemli Tarihler, Olaylar ve Dönüm Noktaları

1959

Türkiye ile AB arasında resmi ilişkiler başladı: Altı kurucu üye tarafından Avrupa

Ekonomik Topluluğu’nun (AET) kurulmasını takiben, Türkiye 31 Temmuz 1959’da

ortaklık için başvurdu.

1963

Ankara Anlaşması: AET Bakanlar Konseyi, Türkiye’nin AET’ye başvurusunu kabul

etti. Bir ortaklık ilişkisi oluşturan Ankara Anlaşması, 12 Eylül 1963’de imzalandı. Bu

anlaşma üç aşamalı bir süreç öngörmekteydi:

–Beş yıllık hazırlık dönemi (13 Kasım 1970’de sona erecek şekilde),

–Geçiş dönemi (1973’den itibaren 12 ve 22 yıllık iki ayrı dönem) ve

–Nihai dönem.

Geçiş döneminin sonuna kadar Gümrük Birliği’nin tamamlanması planlandı. Ancak,

gümrük vergilerinin kaldırılması 1978 ve 1988 arasında durdu. Türkiye’deki 1980

askeri darbesinden sonra ilişkiler donduruldu.

1987 Üyelik başvurusu: 14 Nisan 1987’de, Türkiye AB’ye tam üyelik başvurusunda

bulundu.

1989

Avrupa Komisyonu, AB’nin kendi iç pazar uyumlaştırmasını tamamlayıncaya kadar

yeni bir üye kabul edemeyeceği şeklindeki görüşünü sundu.

1993

AB ve Türkiye “Gümrük Birliği” müzakereleri başladı: Katılıma yönelik ilk adım

olan Gümrük Birliği’ni oluşturmak üzere 1993 yılında müzakerelerin başlamasıyla

AB–Türkiye ilişkileri yeni bir boyut kazandı

1996 Gümrük Birliği yürürlüğe girdi: İki yıl süren müzakerelerin sonunda, Türkiye ve

AB arasındaki “Gümrük Birliği” 1 Ocak 1996’da yürürlüğe girdi.

1999

Türkiye aday statüsü kazandı: 13 Ekim 1999 tarihinde yayımlanan Türkiye

hakkında İkinci İlerleme Raporu’nda, Komisyon Türkiye’ye “üyelik perspektifi”

verilmesini tavsiye etti. Bu raporun bir sonucu olarak Aralık 1999’daki Helsinki

Zirvesi’nde Türkiye’ye AB üyeliği için “aday ülke” statüsü verildi.

Kaynak: Süleyman Özdemir , “AB Müzakere Sürecinin Türk Çalışma Yaşamına Etkileri”, Yerel İş

Barışı Kongresi Tebliğleri, 08–09 Eylül 2007, Kocaeli, s.149–211

Page 129: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

118

KAYNAKLAR

ACAR, M. (2006). Avrupa Birliği ve Türkiye: Bir Ekonomik ve Siyasi Analiz.

Ankara: Orion Yayınevi

AĞAOĞULLARI, M. A., KÖKER, L. (1991). İmparatorluktan Tanrı Devletine.

Ankara: İmge Yayınevi

AĞAOĞULLARI, M. A., KÖKER, L. (1991). Tanrı Devletinden Kral Devlete.

Ankara: İmge Yayınevi

AKALIN, G. (2010). Cumhuriyet Dönemi-Ekonomi-Politik Tarihi’nin Liberal

Yorumu. Ankara: Orion Kitabevi

AKÇAY, B., ÖZÇELİK, B. G. (2012). Lizbon Antlaşması Sonrası Avrupa Birliği,

Serbest Dolaşım ve Politikalar. Ankara: Seçkin Yayıncılık

AKŞİN, S. (2012). Kısa Türkiye Tarihi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür

AKTAN, C. C. (1994). Çağdaş Liberal Düşüncede Politik İktisat. İzmir: Takav

Matbaası

AKTAN, C.C. (1995, Mart). “Klasik Liberalizm, Neo-Liberalizm ve

Libertarianizm”. Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 28, Sayı:1, ss. 3-32

AKTAN, C. C.(1996). Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete. Ankara: Yeni Türkiye

Yayınları

AKTAN, C. C. (1996, Mayıs, Haziran). ‘‘Turgut Özal’ın Değişim Modeli ve

Değişime Karşı Direnen Güçlerin Tahlili’’. Türkiye Günlük Dergisi, Sayı:

40, ss.15–32

AKYOL, E. (2010, Nisan). ‘‘Geçmişten Günümüze Ekonomik Krizler ve Kamu

Yönetiminde Değişim”. Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset

Kongresi-I, Malatya, ss. 2186–2198

ALTIOK, M.(2002, Kış). ‘‘Yeni Liberal İstikrar ve Yapısal Uyum Programları:

Türkiye Ekonomisinde Sermaye Birikimi ve Kriz’’. Praksis: Sosyal

Bilimler Dergisi, Sayı:5, ss. 77–130

Page 130: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

119

ALPKAYA, G., F. (2005). 20.Yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi. İstanbul: Tarih

Vakfı, İstanbul

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ. (t.y.). Türkiye'de Sosyal ve Ekonomik Değişmeler.

26.01.2013 tarihinde, http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1269/

unite09.pdf adresinden alınmıştır.

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ. (t.y.). Türkiye'de Sosyal ve Ekonomik Değişmeler.

05.02.2013 tarihinde http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1269/

unite09.pdf adresinden alınmıştır.

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ. (t.y.). Bunalımlı Yıllar (1971–1980). 18.02.2013

tarihinde http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1269/unite07.pdf

adresinden alınmıştır.

ARAL, B. (2003). ‘‘Özal Döneminde iç ve dış siyaset: Süreklilik ya da Kopuş’’ Kim

bu Özal: Siyaset, İktisat, Zihniyet. Haz. İ. Dağcı, İ. Sezal, İstanbul: Boyut

Kitapları

ARIK, M. B. (2006). İletişim Yazıları. Konya: Tablet Kitapevi.

ARI, M. (t.y.) ‘‘Türk Sağının Demokrasi Anlayışı: Atmış Yıllık Süreç’’. 15.03.2013

tarihinde http://iys.inonu.edu.tr/webpanel/dosyalar/1427/file/MehmetAri.pdf

adresinden alınmıştır.

ATAMAN, M. (2002, Spring). ‘‘Leadership Change: Özal Leadership and

Restructuring in Turkish Foreign Policy’’. Alteratives: Turkish Jounal of

International Relations, Volume 1, Number 1, ss.120-153

ATAMAN, M. (2003). ‘‘Özalist Dış Politika: Aktif ve Rasyonel Bir Anlayış”. Bilgi:

Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:2, ss. 47-62

AVRUPA BÜLTENİ. (t.y.). “Türkiye ekonomisinin kırılma noktası: 24 Ocak

İstikrar Kararları”. 03.03.2013 tarihinde

http://www.avrupabulteni.com/print. php?type=1&id=44395 adresinden

alınmıştır.

Page 131: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

120

AYAN, S. (2007). “Siyasi Yapılanma Sürecinde 1961 ve 1982 Anayasası”.

Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:8, Sayı:2,

ss. 1–24

AYTEKİN, C. E. (2012, Mayıs). “Türkiye Siyasetinde Neo-liberal Dönüşüm”.

Seminer Çalışması, Erciyes Üniversitesi İ.B.B.F, Kayseri

BAKAN, S. (2009, Mayıs). ‘‘1980’den Günümüze Uygulanan Neo-liberal İktisat

Politikaları’’. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:1,

Sayı:2, ss. 116–125

BALTACI, C. (2004). ‘‘Yeni Sağ üzerine Bir Eleştiri’’. Süleyman Demirel

Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, Cilt:9, Sayı:2, ss.359–373

BAŞKAYA, F. (2004). Devletçilikten 24 Ocak Kararlarına, Türkiye Ekonomisinde

İki Bunalım Dönem. Ankara: Maki Basın Yayın, Ankara

BAYTAL, Y. (2007, Kasım). ‘‘Demokrat Parti Ekonomi Politikaları (1950–1957)’’.

Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi,

Sayı:40, ss. 545–567

BERKTAY, F. (2007). Liberalizm: Tek Bir Teorik Pozisyona indirgenmesi

Olanaksız Bir İdeoloji. Modern Siyasal İdeolojiler, B. Örs, (der.), İstanbul:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

BİRAND, M. A. (1986). Türkiye'nin Ortak Pazar Macerası (1959–1985). İstanbul:

Milliyet Yayınları

BOROTAV, K. (2012). Türkiye iktisat Tarihi (1908–2009). 17.Baskı, Ankara: İmge

Kitapevi

BULUT, S. (2009, Mayıs). ‘‘27 Mayıs 1960’tan Günümüze Paylaşılmayan Demokrat

Parti’’ Mirası. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,

Sayı:19, ss.73–90

CEMAL, H. (2000). Özal Hikâyesi. İstanbul: Doğan Kitapçılık

COŞKUN, A. (2003, Kasım). ‘‘Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Ekonomisi’’.

Atatürkçü Düşünce Dergisi, Sayı:4, ss.72–77

Page 132: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

121

ÇAHA, Ö. (2001). Dört Akım, Dört Siyaset. İstanbul: Zaman Kitabevi

ÇAVDAR, T. (2003). Türkiye Ekonomisinin Tarihi (1900–1960). Ankara: İmge

Kitabevi

ÇAVDAR, T. (1992). Türkiye’de Liberalizm. Ankara: İmge Kitabevi

ÇAVDAR, T. (2001). Türkiye’de liberalizm (1860–1990). Ankara: İmge Kitabevi

ÇAVUŞOĞLU, H.(2009, Aralık). ‘‘Merkez Sağda, 27 Mayıs ve 12 Eylül Sonrası

Partileşme’’. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,

Cilt:12, Sayı:22, ss.165–178

ÇEÇEN, A. A. (1990). Türkiye’de Ekonomik Büyüme Yapısal Dönüşüm ve Kriz.

İstanbul: Egemen Yayın

ÇELEBİ, E. (2002). ‘‘Atatürk’ün Ekonomik Reformları ve Türkiye Ekonomisine

Etkileri (1923–2002)’’. Doğuş Üniversitesi Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, ss. 17–50

ÇETİN, A. E. (2007). ‘‘Siyaset Bilimi’’, Kamu Yönetimi. Ayşe Tekin (ed), Ankara:

Arın Yayıncılık

ÇETİN, H. (2001). ‘‘Liberalizmin Temel İlkeleri’’. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi

ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı:1, ss.219–237

ÇETİN, H. (2002). ‘‘Liberalizmin Tarihsel Kökenleri’’. Cumhuriyet Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, ss.79–97

ÇOBAN, Y. (2012). Türkiye Ekonomisi, 3. Baskı, İstanbul: İkinci sayfa,

DAĞCI, İ. (1996, April). ‘‘Democratic Transition in Turkey, 1980–83: The Impact

of European Diplomacy’’. Middle Eastern Studies, Vol.32, No.2.

25.02.2013 tarihinde https://www.mtholyoke.edu/acad/intrel/dagi.htm,

adresinden alınmıştır.

DAĞLI, N., AKTÜRK, B. (1998). Hükümetler ve Proğramları II. Ankara: TBMM

Basımevi

DANIŞMAN, A. Ü. (1986, Nisan). 24 Ocak İstikrar Tedbirlerinin ihracatımızda

Doğurduğu Yapısal Değişmeler Üzerine Bir araştırma. No:2037, Ankara:

D.P.T Yayınları

Page 133: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

122

DEDEOĞLU, B. (2005, Bahar). ‘‘Dünden Yarına Türkiye- Avrupa Birliği

İlişkileri’’. Siyasa, Yıl:1, Sayı:1, ss.23–46

DOĞAN, C. (2008, Eylül-Ekim-Kasım). ‘‘Klasik Liberalizmden Neo-Liberalizme

Devletin Rolü Sorunsalı’’. Sosyoloji Dergisi, Ankara, ss.56–67, 12.01.2013

tarihinde http://www.sosyolojinotlari.com/PDF/sosnot6.pdf, adresinden

alınmıştır.

DOĞAN, A. E. (2002). Birikimin Hamalları Kriz, Neo-liberalizm ve Kent. Ankara:

Donkişot Yayınları

DPT (1972). Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1973–1977. Ankara: DPT

Yayınları,

DPT (1977). Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1979–1983. Ankara: DPT

Yayınları

DURA, C., ATİK, H.(2007). Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye. 3. Basım,

Ankara: Nobel Yayın

EĞİLMEZ, M. KUMCU, E. (2004). Ekonomi Politikası Türkiye ve Türkiye

Uygulaması. İstanbul: Remzi Kitabevi

EKZEN, N. (2009). Türkiye Kısan İktisat Tarihi: 7 Eylül 1946’dan 15 Mayıs

2008’e. Ankara: ODTÜ Yayıncılık

EMRE, C. (2002). Değişen Kamu Yönetimi Anlayışı ve Mülki İdare Amirliğinin

Geleceği, İyi Yönetim Arayışında Türkiye’de Mülki İdarenin Geleceği.

Ankara: TİAV

ERDOĞAN, E., AK, M. Z. A. (2003). ‘‘Neo-Liberal Ekonomik Dönüşüm ve

Sendikalar’’. Kamu-iş, Cilt:7, Sayı:2, ss.2–14

ERDOĞAN, M. (1998). Liberal Toplum, Liberal Siyaset. Ankara: Siyasal Kitabevi

ERDOĞAN, M. (2011). Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset. Ankara: Liberte

Yayınları

EREN, A. (2006). Türkiye Ekonomisi. Ankara: Ekin Kitabevi

EROĞUL, C. (1990). Geçiş Sürecinde Türkiye. İstanbul: Belge Yayınları

Page 134: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

123

EROĞLU, N. (2003, Ekim). ‘‘Türkiye’de İktisat politikaların gelişimi 1923–2003’’.

80 yılında Türkiye cumhuriyeti sempozyumu, Marmara üniversitesi Atatürk

İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi, ss. 1–15

EROĞLU, N. (2010). ‘‘Atatürk Dönemi Para Politikaları(1923–1938)’’. Marmara

Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt: XXVIII, Sayı:1, ss. 23–36

ERTUĞRUL, N. İ. (2009). 1923–2008 Cumhuriyet Tarihi El Kitabı. Ankara:

ODTÜ Yayıncılık

FEROZ, A. (2012). Modern Türkiye’nin Oluşumu. Çev. Y. Alagan, İstanbul:

Kaynak Yayınları

FREİDMAN, M. (1988). Kapitalizm ve Özgürlük. Çev. D. Erbek, İstanbul: Altın

Kitap Yayınları

FAULKS, K. (1995). Political Sociology, USA: New York Un. Press. Akt. M. Özer,

M. A. (2005). Yeni Kamu Yönetimi Teoriden Uygulamaya. Ankara: Platin

Yayınları

GÖZE, A. (1987). Siyasi Düşünceler ve Yönetimler. İstanbul: Beta Yayınları

GÜL, S. S. (2004). Sosyal Devlet Bitti, Yaşasın Piyasa !. İstanbul: Etik Yayınlar

GÖZEN, R. (2000). Amerikan Kıskacında Dış Politika: Körfez Savaşı, Turgut Özal

ve Sonrası. Ankara: Liberte Yayınları

GÖKÇEN, A. M. (1988). ‘‘Cumhuriyet Döneminde İktisadi Gelişme’’. Yeni Türkiye

Dergisi, Ankara, Sayı:23–24, ss.3255–3269

GÖNLÜBOL, M. (1996). Olaylarla Türk Dış Politikası. Ankara: Siyasal Kitabevi

GÜLER, B. A. (1996). Yeni sağ ve Devletin Değişimi. Ankara: TODAİE Yayınları

HABER TÜRK. (2013) ‘‘Babacan: Ekonomi Özgürlüğü Affetmez’’. 15.02.2013,

Erişim:http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1305241-babacan-

ekonomi-populizmi-affetmez, 05.04.2013 tarihinde edinilmiştir.

HAMİTOĞULLARI, B. (1986). Çağdaş İktisadi Sistemler. Ankara: Savaş Yayınları

HERSLAĞ, Z.Y. (1995). “Atatürk’ün Devletçiliği”, Türkiye’de Devletçilik’’. der.

N. Coşar (içinde), İstanbul: Bağlam Yayıncılık

Page 135: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

124

HEYWOOD, A. (2011). Siyasi İdeolojiler. Çev. A. K. Bayram, Ankara: Adres

Yayınları

HÜRRİYET (2002). ‘‘Dalgalı Kur Kesim Çözüm mü?’’. 23.06.2002, Erişim:

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=80195, 05.04.2013

tarihinde edinilmiştir.

HÜRRİYET (2013). ‘‘Türkiye’nin IMF’e Borcu Bitiyor’’. 2 Şubat 2013, Erişim:

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22506052.asp, 10.04.2013 tarihinde

edinilmiştir.

İLHAN, S. (1986). İş Bitiren Ekonomi: Liberalizm, Devlet Müdahalesi ve 24

Ocak. 1.Basım, İstanbul: Ekonomi Kitaplar Dizisi

KARABULUT, K. (2010, Nisan). ‘‘Özal Dönemi Türkiye’nin Ekonomi Politiği’’.

Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi, İnönü Üniversitesi, Kocaeli, ss.

978–1008

KARABIYIK, M. U. (2010). ‘‘Türkiye’de 1980 Sonrası Uygulanan IMF destekli

İstikrar Programlarının Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi’’. Akademik

İncelemeler Dergisi, Cilt: 5, Sayı:2, ss.37–58

KARATAŞ, M. (1998, Eylül-Aralık). ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Temellerinin

Atılmasında İzmir İktisat Kongresinin Yeri ve Önemi’’. Yeni Türkiye

Dergisi, Sayı: 23–24, ss. 3317–3324

KARLUK, R. (2009). Cumhuriyet’in İlan’ından Günümüze Türkiye

Ekonomisi’nde Yapısal Dönüşüm. İstanbul: Beta Yayınları

KARTEPE, Ş. (1999). Darbeler, Anayasalar ve Modernleşme. İstanbul: İz

Yayıncılık

KAYA, R. (2009). “Neo-liberalizmin Türkiye’ye Siyasal Etkileri Üzerine

Değerlendirmeler ve Tartışma Ögeleri”. N. Mütevellioğlu, S. Sönmez (der.),

Küreselleşme, Kriz ve Türkiye’de Neo-liberal Dönüşümler içinde (s. 235–

260), İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

KAZGAN, G. (2008). Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929–2001). 2. Baskı,

İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

Page 136: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

125

KAZGAN, G. (1985). Ekonomide Dışa Açık Büyüme. İstanbul: Altın Kitaplar

KAZGAN, G. (2006). Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi. İstanbul:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

KEPENEK, Y., YENTÜRK, N. (2001). Türkiye Ekonomisi. 12. Basım, İstanbul:

Remzi Kitapevi

KERMAN, U. (2006). ‘‘Türkiye’de Devletin Küçültülmesi Sorunu’’.

Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara

KERWİN, R. W. (1995). “Türkiye’de Devletçilik 1933–50”, Türkiye’de Devletçilik.

(der.) Nevin Coşar, İstanbul: Bağlam Yayıncılık

KORGAR, E. (2001). 21. Yüzyılda Türkiye. İstanbul: Remzi Kitabevi

KONGAR, E. (2004). 21. Yüzyılda Türkiye: 2000’li yıllarda Türkiye’nin

Toplumsal Yapısı. İstanbul: Remzi Kitabevi

KÖKER, L. (1992). Demokrasi Üzerine Yazılar. Ankara: İmge Yayınları

KÖROĞLU, A. (2011). ‘‘1990’lı Yıllarda Türkiye’de Siyasal Liberalizm’’.

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, İstanbul

KÖSE A. H. ŞENSES F., YELDAN E. (2011). İktisat Üzerine Yazılar I – Küresel

Düzen: Birikim, Devlet ve Sınıflar. İstanbul: İletişim Yayınları

KURT, S. (2006). ‘‘Hayek’in Özgürlük ve Adalet Teorisi’’. Zonguldak Karaelmas

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı: 3, ss.199-213

KURUMUŞ, O. (2010). ‘‘Türkiye’de Neo-liberalizm’’. Mülkiye Dergisi, Cilt:

XXXIV, Sayı: 268, ss.9–41

KÜTÜK, Z. (2006). ‘‘Turkey and the European Union: The Simple Complexity.’’

Turkish Studies, Vol:7, No:2, ss. 275–292. (Akt.), T. Kılıç, i. Kaya, A.

Yıldırım, Dicle Üniversitesi Öğrencilerin Türkiye’nin Avrupa Birliği

Üyeliğine İlişkin Görüş ve Beklentileri, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi,

Cilt:7, Sayı 23, Kış 2008, ss.245-273

Page 137: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

126

LAÇİNER, S. (t.y.). ‘‘Özal Dönemi Dış Politikası’’. 29.03.2013 tarihinde

http://www.belgeler.com/blg/2f45/zal-dnemi-trk-di-politikasi adresinden

alınmıştır.

LAÇİNER, S. (2003-2004). ‘‘Özalism (Neo-Ottomanism): An Alternative in Türkish

Foreign Policy’’. Journal Administrative Sciences, Volume:1, Number:1-2,

ss.161-202

LOCKE, J. (1969) Civil Goverment. (Akt.), M. Tuncay, Siyasal Düşünceler Tarihi,

Cilt: II, A.Ü.S.B.F. Yayınları, Ankara: Sevinç Matbaası

LOCKE, J. (1988). Hoşgörü Üstüne Bir Mektup. (Çev.), M. Yürüşen, Ankara:

Liberte Yayınları

MAKAL, A. (1999). Türkiye’de Tek Partili Dönemde Çalışma İlişkileri: 1920-

1946. Ankara: İmge Kitapevi

MİLLİYET. (1981). 14 Eylül 1981, Sayfa 8, http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/,

28.02. 2013 tarihinde edinilmiştir.

MİLLİYET. (1984). 8 Şubat 1984, Erişim: http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/

Arsiv/1984/02/08, 27.03.2013 tarihinde edinilmiştir.

MİLLİYET. (1983). 14 Kasım 1983, Erişim: http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/

Arsiv/1983/11/14, 04.04.2013 tarihinde edinilmiştir.

MİLLİYET. (1994). 13 Mayıs 1994, Erişim: http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/

Arsiv/1994/05/13, 11.04.2013 tarihinde edinilmiştir.

MİLLİYET. (1994). 13 Mayıs 1994, Sayfa 17, Erişim:

http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Ara.aspx?araKelime=H%C4%B1r%C4%

B1stiyan%20Avrupa&isAdv=false, 14.04.2013 tarihinde edinilmiştir.

MİLL, J. S. (1986). Faydacılık. (Çev.), N. Coşkunlar, İstanbul: M.E.B Yayınları

MİSES, L., V. (1956). The Anticapitalistic Mentality, Nosrand Company. London,

(Akt.). H. Çetin, ‘‘Liberalizmin Temel İlkeleri’’. Cumhuriyet Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı:1, 2001

Page 138: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

127

NOHUTÇU, A. (2012). Kamu yönetimi. Altın Seri 8. Baskı, Ankara: Savaş

Yayınevi

ÖNİŞ, Z. (2004). ‘‘Turgut Özal and His Economic Legacy; Turkish Neo-Liberalism

in Critical Perspective’’. Middle Eastern Studies, Vol. 40, No:4, ss.113-134

ÖRMECİ, O. (2010, Eylül 9). ‘‘27 Mayıs ve Sonuçları’’. 09.02.2013 tarihinde

http://ydemokrat.blogspot.com/2010/09/27-mayis-ve-sonuclari.html

adresinden alınmıştır.

OYAN, O. (1998). Türkiye Ekonomisi: Nereden Nereye?. Ankara: İmaj Yayıncılık

ÖZCAN, H. A. (1988, Ekim). “Dünden Bugüne Dış Ticaretimizdeki Gelişmeler”.

Dış Ticaret Dergisi, Sayı:3, ss. 41–76

ÖZÇELİK, Ö., TUNCER, G. (2007). ‘‘Atatürk Dönemi Ekonomi, Politikaları’’.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 9, Sayı:1, s.253–

266

ÖZER, H. (2011). ‘‘Turgut Özal’’. E. Toros, (edt.), Türkiye’de Siyasi Liderlik:

Dönemler, Özellikler ve Karşılaştırmalar Menderes, Demirel Özal ve

Erdoğan Örnekleri. Ankara: Atılım Üniversitesi Yayınları

ÖZKAZANÇ, A. (2005, Haziran). ‘‘Türkiye’nin Neo-Liberal dönüşümü ve Liberal

Düşünce’’. Tartışma Metinleri, NO:85, 11.01.2013 tarihinde

http://www.politics.ankara.edu.tr/eski/dosyalar/tm/SBF_WP_85.pdf

adresinden alınmıştır.

ÖZTÜRK, S., ÖZYAKIŞIR, D. (2005, Ekim). ‘‘Türkiye Ekonomisinde 1980 sonrası

yapısal dönüşümlerin GSMH, Dış ticaret ve Dış borçlar bağlamında teorik

bir değerlendirilmesi’’. Mevzuat Dergisi, Yıl:8, Sayı:94, 04.03.2013

tarihinde http://www.mevzuatdergisi.com/2005/10a/01.htm adresinden

alınmıştır.

PALAMUT, M., GİRAY, E. F. (2001, Eylül-Ekim). “Cumhuriyetten Günümüze

Yaşanan Mali Krizler ve Uygulanan Politikalar”. Yeni Türkiye Dergisi,

Yıl:7, Sayı:41, ss. 20–34

Page 139: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

128

PARASIZ, İ. (1988). Türkiye Ekonomisi, 1923’ten Günümüze İktisat ve İstikrar

Politikaları. Bursa: Ezgi Kitabevi Yayınları

RACİO, R. (2002, Güz). ‘‘Yirminci yüzyılda Klasik Liberalizm’’. Liberal Düşünce,

Sayı:28, ss.135–149

RAND, A. (1990). “Kapitalizm Nedir?’’. (Çev.), Atilla Yayla, Yeni Forum, Cilt:11,

No:252, s.38–48

SABAH. (2013, Ocak). ‘‘İyi ki oldu: 24 Ocak Ekonomik Kararları’’. 24 Ocak

2013, Erişim: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/guzel/2013/01/24/iyi-ki-

oldu-24-ocak-ekonomik-kararlari, 09.03.2013 tarihinde edinilmiştir.

SABAH. (2012). ‘‘Turgut Özal Kimdir?’’. 09.04.2012, Erişim:

http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/turgut-ozal-kimdir/41410,

19.03.2013 tarihinde edinilmiştir.

SABIR, H. (2003, Nisan). ‘‘Atatürk’ün İktisat Zihniyeti’’. Dış Ticaret Dergisi, Yıl:8,

Sayı:28, ss.77–92

SAĞLAM, R. (2007). ‘‘Liberal Adaletin İki Farklı Görünümü: John Rawls ve Robert

Nozick, ‘‘Hakkaniyet olarak Adalet’’ Eleştirisinden Yetkisel Adalet

Eleştirisine’’. Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:XI,

Sayı:1–2, ss.182–216,

SELİK, M. (1988). İktisadi Doktrinler Tarihi. İstanbul: Gerçek Yayınları

SEVGİ, C. (1994). Sanayileşme Sürecinde Türkiye ve Sanayi Kuruluşlarını

Alansal Dağılımı. İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım

SEYİDOĞLU, H. (1982). Türkiye’de Sanayileşme ve Dış Ticaret Politikası.

Ankara: Turhan Kitabevi

SEYİTDANLIOĞLU, M. (1996, Bahar). ‘‘Türkiye’de Liberal Düşüncenin Doğuşu

ve Gelişimi’’. Liberal düşünce dergisi, Cilt:1, Sayı:2, ss. 103–112

SEZEN, S. (1999). Devletçilikten Özelleştirmeye Türkiye’de Planlama. Ankara:

TODAİE

Page 140: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

129

SEZGÜL, İ. (2009). ‘‘Küreselleşme, Neo-liberalizm ve Etik’’. TUBAV Bilim

Dergisi, Cilt:2, Sayı:4, ss.504–509

SOSYAL, M. (1987). 100 Soruda Anayasanın Anlamı. İstanbul: Gerçek Yayınevi

SOYAK, M. (2010). ‘‘Özelleştirme Olgusu ve Türkiye’nin Özelleştirme Deneyimi

Üzerine Bir Değerlendirme’’. Memleket Siyaset Yönetim, Cilt:5, Sayı:14,

2010, ss.187-209

SÖNMEZ, S., MÜTEVELLİOĞLU, N. (2009). Küreselleşme, Kriz ve Türkiye’de

Neo-liberal dönüşüm. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

STAR GAZETESİ. (2013, Mart) ‘‘İzmir İktisat Kongresi Yeniden Tarihi Bir

Misyon Üstleniyor’’, http://haber.stargazete.com/ege/izmir-iktisat-kongresi-

yeniden-tarihi-bir-misyon-ustleniyor/haber-738906, adresinden alınmıştır.

ŞAHİN, H. (1988). Türkiye Ekonomisi. Bursa: Ezgi kitabevi

ŞAYLAN, G. (1995). Değişim Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi. Ankara: İmge

Yayınevi

ŞENSES, F. (2004). ‘‘Neo-liberal Küreselleşme Kalkınma için Bir Fırsat mı, Engel

mi?’’. METU-ERC Working Papers (04/09), ss.1–17, 12.03.2013 tarihinde

http://www.erc.metu.edu.tr/menu/series04/0409.pdf adresinden indirilmiştir.

TACQUEVİLLE, A. (1962). Amerika’da Demokrasi. (Çev.), T. Timur, İstanbul:

Türk İlimler Derneği Yayınları

TAKIM, A. (2011, Ocak-Haziran). ‘‘Türkiye’de 1960-1980 Yılları Arasında

Uygulanan Kalkınma Planlarında Maliye Politikaları’’. Maliye Dergisi,

Sayı:160, ss.154–176

TALAS, C. (1999). Ekonomik Sistemler, 5. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi

TANÖR, B. (2011). Bugünkü Türkiye 1980–2003, Türkiye Tarihi 5. İstanbul: Cem

Yayınevi

TARHAN, A. B. (2012). ‘‘Türkiye’de Post Modernizm ve Siyasal Değişim’’. Sosyal

ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt:4, Sayı:2, ss.11–20

Page 141: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

130

T.B.M.M. (2012, Kasım). ‘‘Meclis Araştırma Komisyonu Raporu’’. Cilt:2,

Sayı:376, ss.714–1420, Erişim:

http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss376Cilt2.pdf, 25.02.2013

tarihinde edinilmiştir.

T.B.M.M, (t.y). Anavatan Partisi Programı. 22.03.2013 tarihinde Erişim:

http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tbmm_internet.arama?q=anavatan%2

0partisi adresinden alınmıştır.

TEAZIS, C. (2010). İkincilerin Cumhuriyeti: Adalet ve Kalkınma Partisi. İstanbul:

Mızrak Yayıncılık

TEMİZEL, H. (2007). ‘‘Neo-liberal Politikalar Doğrultusunda Türkiye’de Devletin

Yeniden Yapılanması, Küresel Sistemle Bütünleşme Sorunları’’.

Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Konya

TOKGÖZ, E. (2007). Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914–2007). Ankara:

İmaj Yayınevi

TOKGÖZ, E. (2009). Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi. Ankara: İmaj Yayınevi

TUNCEL, G. (2010, Nisan 15-16). “Ekonomik Krizlerin Türkiye’de Siyaset-

Bürokrasi İlişkisine Etkisi”. Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset

Kongresi I, Küresel Krizler ve Ekonomik Yönetişim Bildiriler Kitabı,

Malatya, ss.765- 788

TÜRKÖNE, M. (2007). Siyaset. 7. Baskı, Ankara: Latos Yayınevi

UÇKAÇ, A. (2010, Ocak, Haziran). ‘‘Türkiye’de Neo-liberal Ekonomi Politikaları

ve Sosyo-Ekonomik Yansımaları’’. Mülkiye Dergisi, Sayı:158, ss.422–430

ULUGAY, O. (1989). Özal’ı Aşmak İçin. İstanbul: AFA Yayınları

ULUGAY, O. (1983). 24 Ocak Deneyimi Üzerine. İstanbul: Gümüş Basımevi

URAS, T. G. (1993). Ekonomide Özal’lı Yıllar 1980–1990. İstanbul: AFA

Yayınları

Page 142: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

131

US, V. (2005). ‘‘An Assessment of Turkey’s Integration To European Union’’.

Sosyo-Ekonomik Dergisi, Yıl:1, Sayı:2, ss.103-114

UYAR, H. S. (2008). ‘‘Özal Döneminde Sosyal Politika (1983–1989)’’.

Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Kocaeli

UZUN, T.,ÖZEN, S. (2004). Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye: Siyasal, Ekonomik

ve Toplumsal Dönüşüm, Sorunlar ve Tartışmalar. Ankara: Seçkin

Yayıncılık

ÜLGEN, M. N. (1989). Özalizm Çıkmazını Aşmak İçin Alternatif Politikalar.

İstanbul: ARBA Basın Yayın

VİNCENT, A. (1992). Modern Political İdeologies. Cambridge: Basil Blackwell

VURAL, İ. Y. (2008, Nisan). ‘‘Atatürk Dönemi Maliye Politikaları: Liberal

İktisattan Karma Ekonomiye’’, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Dergisi, Sayı:20, ss. 77-114

YAVUZ, N. M. (1997). İkinci Cumhuriyet (Özal’ın Değişim Modeli). Ankara:

Öncü Kalem Yayınları

YAYLA, A. (1992). Liberalizm, 1. Baskı, Ankara: Turhan Kitapevi

YAYLA, A. (2000). Liberal Bakışlar. Ankara: Liberte Yayınları

YAYLA, A. (t.y.). Liberalizm. 07.01.2013 tarihinde

http://www.libertedownload.com/Ornek/Liberalizm.pdf adresinden

alınmıştır.

YELDAN, E. (2011). Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi: Bölüşüm,

Birikim ve Büyüme. İstanbul: İletişim Yayınları

YEŞİLAY, R. B. (2005, Nisan). ‘‘Devletçiliğin Türkiye Ekonomisindeki

İzdüşümleri’’. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:19, Sayı:1, ss.117–132

YILMAZ, A. (2005). ‘‘Neo-liberal Dönüşüm Sürecinde Türkiye’de Devlet-Toplum

İlişkileri, Toplumsal Sınıf Merkezli Bir Yaklaşım’’. Marmara Üniversitesi

İ.İ.B.F Dergisi, Cilt:XX, Sayı:1, ss.107–140

Page 143: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

132

YILMAZ, O. (t.y.). ‘‘Yeni Sağ ve Devletin Değişimi’’. 14.03.2013 tarihinde

http://oguzyilmaz90.files.wordpress.com/2012/01/yeni-sac49f-ve-devletin-

dec49fic59fimi.pdf adresinden alınmıştır.

YUMER, R. (1998). “Hayekçi Liberalizmin Temel İlkesi”. Yeni Forum, Cilt:9,

Sayı:215, ss.24–32

ZÜRCHER, J. E. (2012). Modernleşen Türkiye’nin Tarihi. (Çev.), Y. Saner,

İstanbul: İletişim Yayınları

F5 Haber. (t.y.). ‘‘24 Ocak Kararları için Dönüm Noktası’’. Haberin alındığı

kaynak: http://www.yazete.com/haber-yazdir-546849.html, Erişim:

http://www.f5haber.com/yazete/24-ocak-kararlari-turkiye-icin-donum-

noktasi-haberi-3628575/, 06.03.2013 tarihinde edinilmiştir.

‘‘Turgut Özal Kimdir?’’. (t.y.). 07.04.2013 tarihinde http://www.genelbilge.com/

turgut-ozal-kimdir.html/ adresinden alınmıştır.

VII. Demirel Hükümet Programı. (1991). 15 Kasım 1991, Ankara, bkz.

http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP49.htm, 24.03.2013

Page 144: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

133

ÖZET

[CİZRELİOĞULLARI, Mehmet Necati], [Türkiye’de Liberalizm (1980–1999): Neo-

liberal Politikaların Türk Politik-Ekonomisine Etkileri], [Yüksek Lisans Tezi],

Ankara, [2013].

Bütün Dünya Devletlerini etkisi altında bırakan liberalizm, 20. Yüzyılda

dünya krizine girilmesiyle, müdahaleci devlet politikasını ortaya çıkarmış, devletin

iktisadi ve siyasi alanlarda kendini yeniden yapılandırması gereksinimini

doğurmuştur. Türkiye’de de 1970 yılına kadar uygulanan devletçilik politikası,

enflasyon, döviz darboğazı, terör olayları, işçi olayları ve siyasi istikrarsızlıkların

yaşanmasının ardından ülkenin daha da kötüye gitmesi, siyasi ve ekonomik

alanlarda yeniden yapılandırılma gereksinimini doğurmuştur. Türkiye’de yaşanan

siyasi istikrarsızlık ve toplumsal sorunların ekonomiyle birleşmesi, 1980 sonrası neo-

liberal dönüşümü getirmiştir. Bu döneme kadar, liberalizmin etkili olamamasının

nedeni ise, liberalizme yönelik girişimlerin, iktidar grupları ile örtüşememesi,

oluşturulan liberal yapının Türkiye’deki siyasi ve ekonomik politikaların

uygulanmasını tam anlamıyla gerçekleştirememesidir. Bu da ülkeyi daha zor duruma

sokmuştur.

Türkiye’de neo-liberal dönüşümün figürü olan Turgut Özal’la uygulanan 24

Ocak kararları ile Türk politik ekonomisinde tarihe geçen kararlar alınmış ve

liberalleşme ekseninde yapısal dönüşüm sağlanmıştır. Bu dönüşüm 12 Eylül askeri

darbesiyle uygulama alanı bulmuştur. Turgut Özal’la gerçekleştirilen neo-liberal

politikalar ile ekonomi dış rekabete açılmış, özelleştirmeler yapılmış ve devlet

küçültülmüştür. Bu durum ilk süreçte olumlu sonuçlar göstermesine rağmen, gerekli

sosyal, siyasal alt yapı oluşturulmadan uygulanmak istendiğinden sonraki

dönemlerde olumsuz sonuçların yaşanmasına neden olmuştur.

Özal iktidarı döneminde ekonomik alanda liberal temalar ön plana çıkarken,

liberalizmin siyasi yönü eksik kalmıştır. Bu dönemde, demokratikleşme ve insan

haklarına yönelik yeterli gelişme sağlanamamıştır. Özal’ın anlayışı, ekonomik

Page 145: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

134

liberalleşmenin hem siyasi liberalizmi hem de demokratikleşmeyi beraberinde

getireceği doğrultusundaydı. Özal’ın Avrupa Birliği sürecindeki ısrarı sonucunda

1990 sonrası AB süreci bağlamındaki gelişmeler, hem ekonominin hem de siyasetin

Avrupa ile bütünleşmesi için Türkiye’de demokratikleşme çabalarını gündeme

getirmiştir.

Anahtar Sözcükler

1. Neo-liberalizm

2. Turgut Özal

3. 24 Ocak Kararları

4. 12 Eylül

4. Avrupa Birliği

Page 146: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

135

ABSTRACT

[CİZRELİOĞULLARI, Mehmet Necati], [Liberalism in Turkey (1980–1999): The

Effects of Neo-liberal Policies of Turkish Political-Economy], [Master’s Thesis],

Ankara, [2013].

All world government that liberalism, when the crisis emerged, interfering

with the government understanding of the 20th century. The results of government

policies has emerged from the economic and political reconstruction. This process

Turkey led to the economic crisis, political and social problems. This issues,

inflation, foreign Exchange bottleneck, terrorist incidents, employee events and

political inability. This process has led to further worsening of Turkey. After 1980,

Turkey political instability and social problems in the economy have made the

transformation of neo-liberal. The reason for this period made in the direction of

liberalism; liberalism effective interventions, the ruling group in politics and the

liberal structure of nonoverlapping, the implementation of economic policies more

difficult situation the country died.

The figure of the neo liberal transformation in Turkey is Turgut Ozal on 24

January with the history and the economy of the Turkish political liberalization with

decisions on the axis of the transformation. This transformation has found

application to the military coup on September 12.Turgut Ozal in the neo liberal

policies carried out with foreign competition opened the economy, with

customizations were made and Government has decreased. This is the first positive

results in the process, although the social, political, infrastructure can be built next to

the desired periods of negative results be applied has been inflicted.

Özal government in the economic field during the liberal themes to the fore,

while the political aspect of liberalism have remained missing. During this period,

the democratization did not provide significant improvement in the human rights

context. The understanding of economic liberalisation and political liberalism of

Ozal and democratization would entail. After 1990, Özal's insistence that the process

Page 147: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

136

of the European Union, both developments in the context of the process of the

European Union, after the economy and the politics of European integration has

brought the democratization efforts in Turkey.

Key Words

1. Neo-liberalism

2. Turgut Özal

3. Decisions of 24 January

4. 12 September

5. European Union

Page 148: KONU: NEOLİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK- EKONOMİSİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE … · 2014-08-07 · POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS

137