ODTÜ G.V. ÖZEL KYÖD İLKÖĞRETİM OKULU

2009-2010 EĞİTİM—ÖĞRETİM YILI

SAYI 2

ÇALIŞMALARIMIZ SİHİRLİ KÜP

Bir gün Deniz, Irmak ve Nehir denizde yüzerken bir küp gördü-ler. Küpü sudan çıkardılar. Hemen eve gittiler. Evde küpü güvenli bir yere sakladıktan sonra anneleriyle birlikte alışverişe gittiler. Irmak çok güzel bir elbise, Deniz pantolon, Nehir’de gömlek beğendi. Şansla-rına mağazada % 50 indirim vardı. Irmak’ın elbisesinin fiyatı 80 TL’den 40 TL’ye, Deniz’in pantolonun fiyatı 70 TL’den 35 TL’ye, Ne-hir’in gömleğinin fiyatı 50 TL’den 25 TL’ye düşmüştü. Eve gittiklerinde kızlar, onları çok şaşırtan bir manzarayla karşı-laştılar. Onların denizde bulduğu esrarengiz küp, piramide dönüşmüş-tü. Kızlar şaşkınlık içerisindeydi. Piramit aniden Deniz’i içine çekti. Ir-mak ve Nehir’de peş peşe piramidin içine girdiler. Piramidin içinde bir köy vardı, küçücük ve şeker bir köy. Bu köyde her şey geometrik şe-killerden oluşuyordu. Kızlar buna inanamamışlardı. Birkaç kez birbirle-rine çimdik atılar belki uyanırlar diye. Ama bu bir rüya değildi, ger-çekti. Biraz köyü gezdikten sonra karınları acıkmaya başladı. Bir köylü onlara köfte verdi. Kızlar buna çok şaşırdılar çünkü köfteler bile üç-gen şeklindeydi. Köylü kızlara “Köftelerim üçgen şeklinde. Bilin baka-lım kaç köşesi var? Bilirseniz her birinize o kadar köfte vereceğim.” dedi. Kızlar hep bir ağızdan “Üç” dediler. Köylü kızlara lezzetli köfte-lerden üçer tane verdi. Karınları doymuştu ve hava kararmaya başla-mıştı. Şimdi bir problem vardı. Nasıl geri döneceklerdi? Irmak say-dam bir kapı fark etti. Hemen kapıya koştular ve sırayla kapıdan geç-tiler. Kendilerini yataklarında buldular. Sabah kalktıklarında sihirli küp yok olmuştu. Ama onlar bu sihirli hikayeyi hep hatırlayacaklardı... Elif Çağla KAYA - 5-A

GEOMETRİK YAZI Yıl 9999, aylardan Aralık, ayın birinci günü… Bugün kuzenimin do-ğum günü. Ama ben ona ne alacağıma karar veremedim. Zaten 2010 yaşına giriyor. Bende ona dantel örtüler falan alırım. Ona eski zaman-ları hatırlatır. Gerçi bu yılda nerede bulacaksam ? Ona hediye almak için sanal pazara gittim. Herkes “Yamuk elma-lar burada, hem de GDO’lu değil!” diye bağırıyorlardı. Bu yılda GDO 2000 kişiyi öldürecek hale gelmişti. Neyse, ben kuzenime hediye ola-rak antik bir kitap aldım. Bu yılda gerçekten zor bulunur şu kitaplar-dan. Hediyemi aldım ama önce içine baktım. Bir sürü geometrik şekil ve karalama vardı. Kitabı o kadar ilginç buldum ki, kuzenimi unutup, eve kitabı incelemeye gittim. Karalamalara baktım. Hepsi geometrik şekillerin açılarını, kenar sayılarını, alan ve çevrelerinin nasıl hesapla-nacağını açıklıyordu. Doğrusu bunu çok komik buldum. Çünkü bu dünya-da kimse matematiği sevmezken, bu kitabı yazan kişi nasıl böyle ilgili olabiliyordu? Ah! Aniden bir ışık geldi. Gözlerim o kadar kamaştı ki, ne olduğunu ilk başta anlayamadım. Ama sonradan kitabın beni içine çek-tiğini fark ettim. Böyle şeylere alışığımdır. Geçenlerde bir karikatür kitabı beni içine çekmişti. Herhalde bütün kitaplar beni sevmiyor. Off, saçmalamaya başladım. Neyse, kitabın içine girdim. Ama yine ay-nı yerdeyim. Tek fark bana benzeyen bir adam gördüm. Her yerinde geometrik şekillerin dövmesi vardı. Ah, şimdi anladım. Bu benim 2010 yılındaki halimdi. Bana geometriyi ne kadar sevdiğimi anlattı. Çok duy-gulandım. Neredeyse ağlayacaktım. Ah, ne oluyor? Aniden kendimi ya-tağımda buldum. Koluma baktım. Geometrik şekillerin izleri vardı. Gu-rurlandım ve geometriyi insanlara anlatıp, sevdirmeye başladım. Selin ÇERGEL 5-A

BİR MATEMATİK ÖYKÜSÜ Bir gün yoksul bir aile olan Dikdörtgenler Prizması ailesi evlerin-de sıkıntılı bir şekilde oturuyorlardı. Elektrik faturaları çok yüksek gelebilirdi. En son MAT3 yılında faturalarının sadece çeyreğini ödeye-bilmişlerdi. Ekonomik durumları iyi değildi. Çocukların giydikleri tek şey çikolata kutularından elbise, kibrit kutularından spor ayakkabılar-dı. Bir gün kapılarının önüne limuzinle çok zengin bir adam geldi. Ta-kım elbisesi ve görkemli saçlarıyla adeta göz kamaştırıyordu. Baba Dikdörtgentaş, evinin penceresinden ona bakıyordu ve çok şaşkındı. O görkemli adam tam ailenin kapısını çalacakken, Dikdörtgentaş “Merhaba” diyerek kapıyı açtı. Görkemli adam kendisini tanıttı. “ Mer-habalar efendim. Size kendimi tanıtmama izin verin. Ben Lüks Mate-matik Ailesi programından geliyorum. Adım Lüks Çember. Sizi ünlü yapmaya geldim.” Dikdörtgentaş çok şaşırmıştı. Ailece hep beraber konuştular ve Lüks Çember ile gitmeye karar verdiler. Lüks Kıyafet Mağazasından Pop Erkek Star Matematikçi takım elbiselerinden aldılar bir sürü. Daha sonra stüdyoya gittiler. Dikdörtgentaş’ın makyajı yapıldı. Sahneye çıktı. Sahnenin % 75’i pırıl-tılı süslerle kaplıydı. Çok görkemliydi. Dikdörtgentaş şarkısını söyle-meye başladı “ Dikdörtgenin karşılıklı kenar uzunlukları eşittir. Dört açısı vardır. Açılarının her biri 90° dir. Lalala… Lalala… Köşegen uzun-lukları da eşittir ve birbirini ortalar. Lalala…” SON Damla ÇİVİCİ 5-A

HANİ BALIK TUTACAKTIK? Paralelkenar, Kare, Dikdörtgen ve Üçgen adlı kardeşler bir gün balık tutmaya gitmişler. Oraya gittiklerinde, bir çocuk dikdörtgen şeklindeki bir balığın alanını hesaplamaya çalışıyormuş. Dikdörtgen “Eğer bu balığın alanını hesaplayabiliyorsa, benim alanımı da hesap-layabilir.” demiş . Kare “O zaman benim alanımı da hesaplayabilir. Senin alanını hesaplarken kısa kenar uzunluğu ile uzun kenar uzunlu-ğunu çarpıyor. Benim kenar uzunluklarım aynı olduğuna göre, benim kenar uzunluğumu iki defa yan yana yazarak çarparsa benim de ala-nımı hesaplayabilir.” demiş. Bu sırada Paralelkenar, dikdörtgen şeklindeki balığı görünce paralelkenar şeklinde bir balık bulabilmek için gölün kenarına gitmiş. Aşağı doğru bakarken gölün içine düşmüş. Bu sırada Kare, bir cetvel bulup alanını hesaplamaya başlamış. Üçgen çiçek toplamaya başla-mış, Dikdörtgen ise balık oltasından yararlanarak Paralelkenarı su-dan çıkarmaya çalışıyormuş. Paralelkenar, Dikdörtgen’in yardımıyla sudan çıktığında ağzında kocaman üçgen şeklinde bir balık varmış. Saatte çok geç olmuş ve karınları acıkmış. Eve dönmeleri uzun süreceği için karınlarını do-yurmalıydılar. Kare “Başka şansımız olmadığına göre üçgen balığı ye-meliyiz kardeşlerim.” demiş. Üçgen şeklindeki balığı yiyemeyecek olan Üçgen, yiyecek bir şeyler aramaya başlamış, diğerleri de tutu-ları balığı yemişler. Üçgen en sonunda gölün yanındaki böğürtlenleri yemeği akıl etmiş ve karnını doyurmuş. Daha sonrada mutlu bir şe-kilde evlerine dönmüşler. Buket SERİM 5-A

ATATÜRK’ E MEKTUP Sevgili Atatürk, Ben 10 yaşında, 5. sınıfa giden sizin çocuklarınızdan biriyim. 5. sınıfa gelene kadar matematik dersinde öğrenmeye çalıştığı-mız değişik bir sürü kelimeler, formüller, şekiller var. Ben ve arka-daşlarım bazen bunları öğrenirken zorlanıyoruz. Ama yine de bize bıraktıklarınız, eski Arapça ve Farsça kelimeler göre çok kolay ve anlaşılır. 1936-1937 yılları arasında Dolmabahçe Sarayında yazdığı-nız Geometri kitabındaki bilgiler okuduğumuzu daha kolay anlamamı-zı sağladı. Arapça “müselles-i mütesaviyül” diye okunan, bizim bildi-ğimiz eşkenar üçgeni anlamak ve okumak sizin sayenizde çok daha kolay. Asker olan ama daima Türk milletinin iyiliği ve başarısı için uğ-raşan siz Atatürk’e biz çocuklarınız çok çalışarak en büyük teşekkü-rü ediyoruz. Teşekkürler Atatürk. Çiğdem AKİFOĞLU 5-A Sevgili Atam, Matematiğe yaptığın katkıları öğreniyorum. 20 Mayıs 1928’de milletler arası rakamlar yürürlüğe girdi. 1931 yılında ağırlık ve uzun-luk ölçü birimleri de değiştirildi. Eskiden kullanılan arşın ( 68 cm ) , okka ( 1283 g ), enzade ( 65 cm ) gibi kullanımı zor, hem de bölgele-re göre değişen birimler kullanımdan kaldırıldı. Ayrıca birer ağırlık ölçüsü olan dirhem, çeki, kile, batman yerine kilogram kullanılmaya başlandı. Batı ölçü birimleri olan onlu sisteme göre yapılmış, metre ve kilo esasının kabul edilmesiyle hem ticari ve ekonomik işlemler kolaylaşmış, hem de yurdun her yerinde tam bir ölçü düzeni kurul-muştur. Matematiğe yaptığın katkılarından dolayı sana teşekkür ederim. Sevgilerimle... Burcu Doğa KAMACI 5-A

ATATÜRK’ E MEKTUP

Canım Atatürk, Yurdumuzu kurtaran, bir çok devrimler yapan, bu vatanı bize hediye eden Atatürk. Senin matematiğe yaptığın katkıları da öğ-rendim. Bizim matematiği öğrenmemizi kolaylaştıran, bize mate-matiği sevdiren bir kitap yazdığın için sana çok teşekkür ederim. Eski matematik terimlerini öğrenmek çok zormuş ama senin buldu-ğun terimleri öğrenmek çok daha kolay. Matematik dilini Türkçe-leştirdiğin için teşekkür ederim. Senin matematik diline kazandır-dığın üçgen, dörtgen, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, yüzey, uzay, boyut, çember, çap, açı gibi kelimeleri ben kolaylıkla anlaya-biliyorum. Bunları anlayabilmem matematiği anlayabilmemi kolay-laştırıyor. Çok teşekkür ederim. Matematik, fen ve teknolojinin temelidir. Benim fen ve teknolojiyi anlayabilmemi kolaylaştırdığın için teşekkür ederim. Bana bilimin kapılarını açtığın, sevdirdiğin için teşekkür ederim. “Hayatta en hakiki yol gösterici ilimdir, fen-dir.” sözünle bana yol gösterdiğin için teşekkür ederim. Sen mille-timizin en zor gününde düşmanlardan ülkemizi kurtardın. Sonrasın-da düşmanlarımızı yendik, artık cahilliği yenmemiz gerek dedin. Sana çok, çok teşekkür ederim. Denizhan Onur KALE

MATEMATİK

Matematiktir hayat

Ardışık sayılarla

Toplamayla

Eldeli işlemlerle

Merak ederim her şeyi

Ailemle 33 × 26 =?

Tamamlarım sınavları, alırım 100’ü

İşte çalışkan bir kız

Korurum başarımı her zaman. Doğa UMAÇ 3-A

Gizel GERDAN 3-A

Ayşe KÜRKÇÜ 3-A

İbrahim Eren TUGAY 3-A

DOĞAL SAYILAR ÜLKESİ Çok eski zamanlarda “Doğal Sayılar Ülkesi” diye bir ülke var-mış. Sadece işlem sembolleri ve doğal sayılar yaşarmış. Bu ülkede hiç savaş olmazmış. Günlerden bir gün sıfır, Bölme Sokağında ilerliyormuş. Sıfırı kimse sevmezmiş. Çünkü sıfır çarpma işlemin-de diğer doğal sayıları hep yutarmış. Sıfır kimse onu sevmediği için çok üzülürmüş. Yolda giderken 2’yi görmüş. 2 balık tutuyor-muş. Birden suya düşmüş. Sıfır hemen suya atlamış. 2 kafasını su-dan çıkarıp: - Yardım istemez! diye bağırmış. Sıfır çok korkup eve gitmiş. Ertesi gün Doğal Sayılar Ülkesi-nin kralı olan 1 Trilyon Pohidik’in huzuruna çıkıp demiş ki; - Neden kimse beni sevmiyor? Kral 1 Trilyon Pohidik, - Çarpma işleminde doğal sayıları hep yutuyorsun , demiş. Sıfır, - Peki saygı değer kralım, ne yapmalım? Demiş. Kral 1 Trilyon Pohidik, - Bütün ülkeyi neşelendir, demiş. Sıfırda öyle yapmış. Sonsuza kadar Doğal Sayılar Ülkesinde mutlu yaşamışlar. Şeyma KOLAYLI 3-B

MATEMATİK İşaret, sembol konuşan dili Çözüme varış oldukça seri. Bilimlerin içinde ilktir yeri, Matematiktir, matematik… On altı bölü sekiz ikiye eşit, Sayılar dünyası bolca çeşit, Ardı sıra gelir, türev, limit Matematiktir, matematik… Nokta tanımı neden belirsiz? Açı, üçgen verilemez şekilsiz. Uzayı nasıl kavrarız düzlemsiz? Matematiktir, matematik… Çevre, alan sonra hacim İşleme uygun düşmeli çizim. Denklemi kurar, yapar seçim Matematiktir, matematik… Çember, daire, kirişten yaya, Teknik gelişti, insan gitti aya. İyi bakarsan köprüye, binaya, Matematiktir, matematik… Doruk Ata ÖZKARA 3-B

Miray KÜÇÜKBİNGÜL 3-B

ÇARPMA Yan yana toplama Uzun sürer. Biz onları Toplarız. Sonucu aynı buluruz Zamandan kazanırız. Zor gelir çarpım tablomuz Öğrenmeye çalışırız. Eğlencelidir çarpma işlemi Ezberlersek hepsini Bol bol soru çözersek Geliştiririz zihnimizi. Hasan KOÇAK 2-A

Nihan ÇİMEN 2-A

Eylül GÖKTAŞ 2-A

Baran ÇELİK 2-A

GEOMETRİK CİSİMLER VE ŞEKİLLER

Üç köşesi, üç kenarı

Çemberden budur farkı

Geometrik şekillerin

En güzeli, en şekeri

Nadir görülür benzeri. Çeşit çeşit değildir

En farklıdır çeşidi

Minik bir noktanın

Büyültülmüş halidir

Etrafında dönersin

Rengi ne bilmezsin Kutu kutu gibidir

Ayrıtı yoktur, kenarları eştir.

Rastgele çizemezsin

Eşit olması gerekir.

Yiğit Alp TEKMAN 2-B

Kübra BÜYÜK 2-B

Yavuz Can AKPINAR 2-B

DÖRT DOST Kare ve dikdörtgenin 4 köşesi vardı. Üçgenin ise 3 köşesi vardı. Zavallı dairenin ise hiç köşesi yoktu,o yüzden arkadaşları onu oyuna almıyorlardı. Bir gün kare dikdörtgen ve üçgenin evine hırsızlar girdi. Onlar da çok korktular ve çığlık atmaya başladılar. Seslerden dolayı uyuyamayan daire, arkadaşlarının evine gitti. Hırsızlardan o da korkmuştu ama arkadaşlarını yine de kurtarabilirdi. İlk ön-ce bir plan yaptı.Yuvarlanarak hırsızlara ezecekti. -Bir iki üç.....dedi ve hırsızlara doğru yuvarlanmaya başla-dı.Sonra da hırsızları ezdi.Hepsi hastaneye yatırıldı.Arkadaşları dairenin bu kahramanlığından dolayı teşekkür ettiler ve her za-man oyunlarına aldılar. Ceyda GÖK 2-B

SİNSA’NIN YAŞ GÜNÜ Sinsa çok heyecanlıydı. Yaş günü saat 18:30’da başladı. 2 yarım saat sonra pasta kesildi. Herkes hediyelerini verdi. 1 saat sonra palyaço geldi. Palyaço ile oyun oynadılar. Çok eğlendiler, ama 20:30 gittiler . Sinsa çok eğlendi,bunları günlüğüne yazdı ve uyudu.

Melis ERGİNSOY 2-B

DERSİMİZ MATEMATİK

Dersimiz matematik

Eşlemeler, örüntü ve süslemeler

Rakamlar, işlemler, ölçümler

Sayılar, onluk, birlikler…

Matematiği seviyoruz

Artıyı, eksiyi biliyoruz

Toplayıp, çıkarıyoruz

Eleman sayılarını yazıyoruz

Mutlu oluyoruz çözdükçe

Alışveriş problemlerini gördükçe

Toplayıp, çıkarıyoruz hevesle

İşlemler kuruyoruz hayal gücümüzle

Koş sende eğlen matematik dersinde. 1-A Sınıfı Öğrencileri

KOLYE VE BİLEKLİK YAPTIK

Öğrenmiş olduğumuz örüntü konusu ile ilgili olarak kolye ve bileklik tasarımları yaptık. Renkli pullar kullana-rak örüntüler oluşturduk ve bu örüntüleri bir araya geti-rerek, kolye ve bileklik tasar-ladık. 1-B Sınıfı Öğrencileri

AİLEMLE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

Hazırlık Sınıfı

Öğrencilerimiz, aileleri ile birlikte gruplara ayrıldılar. Her grup, sınıflarında bulunan Hazine Sandığındaki farklı malzemeler ile örüntü oluşturdular. Kesme, yapıştırma et-kinliği ile sayı oluşturma, sayıları sıralama, geometrik şe-killer ile bitki ve hayvan oluşturma, eşleştirme çalışmaları yapıldı. Sayılarla ile ilgili Dev Adımlar oyunu oynandı.

1-A ve 1-B Sınıfları

Öğrencilerimiz, aileleri ile birlikte öğrenmiş oldukları geometrik şekillere sahip birer yastık hazırladılar. Bu yas-tığı düğmelerle örüntüler oluşturarak süslediler.

2-A ve 2-B Sınıfları

Öğrencilerimiz, aileleri ile birlikte kolye ve bileklik hazırladılar. Kolye ve bilekliklerini boncuklarla ritmik say-mayla örüntü oluşturarak yaptılar.

3-A ve 3-B Sınıfları

Öğrencilerimiz, aileleri ile birlikte saat tasarladılar. Saatlerinin zeminini istedikleri kumaş ile kapladılar. Saat-lerin üzerinde rakamların yazdığı yerleri, boncuk veya düğmelerle örüntü kullanarak süslediler.

Pİ GÜNÜ KUTLAMALARIMIZ

Pi Günü, ünlü matematik sabiti pi sayısı anısına özel kabul edil-

miştir ve her yıl 14 Mart'ta kutlanmaktadır. Bunun sebebi ise Ame-

rikan tarih formatında bu günün 3/14 olarak geçmesi ve bunun pi

sayısının en yaygın kullanımını anımsatmasıdır.

Bu yıl okulumuzda Pi Günü 15 Mart Pazartesi günü kutlandı.

Okulumuzda bulunan “Pi Sayısının Öyküsü” panosu ve koridora asılan pi sayının ilk yüz basamağı ile öğrencilerin pi sayısını tanımaları sağlandı.

5. sınıflar arasında düzenlenen “Pi Sayısının En Çok Kaç Basa-mağını Ezberleyebilirsin?” yarışmasında Aleyna Yılmaz 74 basamağı ezberleyerek birinci, Onur Denizhan Kale 55 basamağı ezberleye-rek ikinci, Ekinsu Sezer 46 basamağı ezberleyerek üçüncü olmuş-tur. Her sene düzenlediğimiz “Pi Günü Logo Tasarım Yarışması”nda Yağmur Özbay birinci, Pelin Özzaim ikinci ve Berfin Salebcioğlu üçüncü olmuştur.

Öğrencilerimiz ikindi kahvaltısında pi kurabiyelerini yiyerek eğlenceli bir gün geçirdiler.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? ☺ Batı bilim dünyasında tam sayıların, ondalık kesirler olarak

gösterilmesi konusunda ilk eser Fransezko Delles tarafın-dan hazırlanmıştır. Bu eser, 1492 yılında Torino’da yayınla-nan “ Ticari Hesaba Dair” eseridir.

☺ Mısır Piramit’inin yüksekliği ile çevresi arasındaki oran, bir dairenin yarıçapı ile çevresi arasındaki orana eşittir.

☺ Arıların taşıdıkları yük miktarları vücut ağırlıklarıyla doğru orantılı olacak şekilde artar. Arıların, vücut ağırlıklarının 330 katı kadar yük taşıyabildikleri bilinir.

☺ Öğrenme dikkatle doğru orantılı olan bir olaydır. Bir konu üzerinde ne kadar dikkatimizi yoğunlaştırırsak o kadar iyi öğrenebiliriz. Bir insanın dikkatini tek bir konu üzerinde odaklama süresi 15-20 dakikadır.

☺ Eğer kişinin çok sevdiği bir konu olursa daha hızlı öğrene-cek, öğrenme stresi azalacaktır. O halde öğrenme hızı ile öğrenme süresi ters orantılıdır.

☺ Ders sırasında ilgiyi dağıtacak her şey öğrenmemizi zor-laştırır. Tekrar ilgimizi, dikkatimizi toplamak uzun süre alacağından öğrenme süremiz kısalacak ve başarımız azala-caktır. Başarı öğrenme ile doğru orantılı, dikkatsizlikle ters orantılıdır.

KAYNAKÇA : Tudem Yayıncılık