Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI
ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
BİLDİRİLER
Editör
Bican Veysel YILDIZ
Kağızman 2018
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 2
ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI
ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
BİLDİRİLER
Editör
Bican Veysel YILDIZ
Kapak Tasarımı
Sultan GÜNER
BASIM TARİHİ
Nisan 2018
ISBN: 978-605-67557-2-9
BASIM YERİ
Akademi Ajans Matbaa
Davutpaşa Mahallesi Güven İş Merkezi No: 230 Topkapı/İstanbul
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 3
ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI
ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
Sempozyumu Düzenleyen:
Kağızman Belediyesi
Kağızmanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Sempozyumun Paydaşları:
Kağızman Belediyesi
UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Komisyonu
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Kağızmanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Kafkas Üniversitesi Kağızman Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
Sempozyum Tarihi:
07-09 Nisan 2018
Yer:
Kafkas Üniversitesi Kağızman Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
Kafkas Üniversitesi Kağızman Yerleşkesi
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 4
SEMPOZYUM BİLDİRİLERİ KİTABI İÇİN İLETİŞİM ADRESİ: Bican Veysel YILDIZ Kağızman Belediyesi Başkan Yardımcısı İstiklâl Alanı No: 47 Kağızman / KARS 0532 410 29 26 – 0474 351 60 12 [email protected] Contact information for submitting proclamations: Bican Veysel YILDIZ
Vice Chairman of Kağızman Municipality İstiklal Area No: 47 Kağızman-KARS / TÜRKİYE 0090 532 410 29 26 – 0090 474 351 60 12 [email protected]
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 5
İÇİNDEKİLER
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu Genel Bilgiler 11
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu Konu Başlıkları 13
Sempozyum Düzenleme Kurulu 15
Sempozyum Bilim Kurulu 17
International Symposium Of Kağızman’s Hıfzı On The 100th Annıversary Of His Death 19
Symposıum Organizing Committee 23
Symposıum Scıence Commıttee 25
Nevzat YILDIZ Takdim 27
Bican Veysel YILDIZ Ön Söz 29
Doç.Dr. Gülin ÖĞÜT EKER Millî Kimlik İnşası ve SOKÜM Bağlamında Kağızman Kültürel Belleği ve Kağızmanlı Hıfzı 31
Dr.Öğr. Üyesi Leyla KERİMOVA Kağızmanlı Hıfzı Eserlerinin Türk Halk Edebiyatındaki Yeri ve Önemi 45
Doç.Dr. Mustafa Said KURŞUNOĞLU Bir Aşk Dilemması Örneği Olarak Kağızmanlı Hıfzı 51
Dr. Doğan KAYA Hıfzı’nın Şiirlerinin Tür ve Şekil Yönünden Çeşitliliği 61
Nail TAN Berceste Aynasında Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirleri 71
Prof.Dr. Ayşe YÜCEL ÇETİN Hıfzı’nın Şiirlerinde Değerler 79
Prof.Dr. Ali KAFKASYALI Kağızmanlı Ozanların Diliyle Kağızman’ın İşgal Yılları, İstiklâl Mücadelesi ve Hafız Recep Hıfzı’nın Şehadeti 87
Doç.Dr. Kemine MAMEDOVA İşgal ve Kurtuluş Döneminin Kağızmanlı Hıfzı Hayat ve Yaratıcılığına Etkisi 99
Doç.Dr. Könül HACIYEVA Kağızmanlı Hıfzı ve Mikail Müşfik Arasında Bir Karşılaştırma 105
Hayrettin İVGİN Kağızmanlı Hıfzı’nın Dışındaki “Hıfzı” Mahlaslı Diğer Âşıklar-Şairler 111
Bican Veysel YILDIZ Sefil Baykuş Ağıdı’nın Öznesi Kimdir 123
Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN - Arş. Gör. Muhammet Emin ALTINIŞIK Sanatkârıyla Bütünleşen ve Ondan Daha Fazla Ünlenen Eser Örneği Olarak “Sefil Baykuş” Şiiri 135
Prof.Dr. Esma ŞİMŞEK Hıfzı’nın “Sefil Baykuş” Adlı Ağıtının Sembolik Çözümlemesi 157
Prof.Dr. Ali DUYMAZ Kağızmanlı Hıfzı’nın “Sefil Baykuş” Ağıtı ve Nuri Çırağı Anlatması Üzerine 167
Doç.Dr. Sadakat NEMETOVA Kağızmanlı Hıfzı Eserlerinde Ağıtların İncelenmesi 179
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 6
Prof.Dr. Gülhan ATNUR - Rumeysa Meliha GÜNAY Türk Kültüründe Baykuş ve Hıfzı'nın Şiirlerinde Baykuş İmgesi 187
Doç.Dr. Mehmet TEMİZKAN - Nükte Sevim DERDİÇOK Kağızmanlı Hıfzı ve Elbistanlı Derdiçok’un Şiirlerinde Ölüm “Sefil Baykuş” ve “Ağlarım” Şiirlerinin Karşılaştırmalı Bir İncelemesi 199
Doç.Dr. Kasım TATLILIOĞLU Kağızmanlı Âşık Hıfzı’nın Edebi Görüşlerinin ve Eserlerindeki Bazı Motiflerin Sosyal-Psikolojik Bağlamda Genel Olarak Değerlendirilmesi 209
Arş. Gör. Aykut Yaşar KOTANCI William Bascom’un Folklorun Dört İşlevi ve Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirleri 223
Prof.Dr. Bekir ŞİŞMAN Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Sosyal ve Kültürel Hayatın İzleri 233
Muhsin Ertürk BUDAK Hıfzı Dönemi Kağızman’ın Siyasi Olayları 243
Sinan KIYANÇ Kağızmanlı Hıfzı Dönemi Kağızman’ın Sosyoekonomik Durumu 249
Dr.Öğr. Üyesi Bora YILMAZ Hıfzı’nın Şiirinde İşgal ve Kurtuluş Döneminin İzleri 259
Mehtap MÜÇÜK Hıfzı’nın Şiirlerinde Esaret ve Hürriyet 267
Doç.Dr. Mitat DURMUŞ Kağızmanlı Recep Hıfzı’nın Şiirlerinde İktidar Algısı 277
Doç.Dr. Nezaket İSMAYİLOVA Kağızmanlı Hıfzı’nın Eserlerinde İnsanlara Sevgi ve Barlık Çağrısı 291
Dr.Öğr. Üyesi Zülfikar BAYRAKTAR Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Vatan 295
Doç.Dr. Terane HEŞİMOVA Şehit Şairler Kağızmanlı Hıfzı ve Ülvü Bünyadzade Sanatında Vatan Konusu; Tarihten Çağdaşlığa 303
Prof.Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi Âşıklarının İcralarında Kağızmanlı Hıfzı 311
Prof.Dr. Ali Fuat ARICI - Ok. Yusuf GÜNAYDIN Ortaokul Türkçe Dersi İçin Bir Metin Önerisi: Kağızmanlı Hıfzı’nın “Vatan Özlemi” Şiiri 319
Prof.Dr. Işıl ALTUN - Bican Veysel YILDIZ - Elif Tuba ASLAN Hıfzı'nın Hayatı ve Eserlerinin Çoklu Zeka Kuramı Çerçevesinde Çocuk ve Gençlik Eğitimine Yansıtılması 333
Dr. Elhan YURDOĞLU-MEMMEDOV Kağızmanlı Hıfzı’nın Azerbaycan’da Tanıtılması ve Şiirlerinin Çevrilmesi Üzerine Bir İnceleme 335
Doç.Dr. Tahir KAHHAR Kağızmanlı Hıfzı Şiirleri Özbek Dilinde 341
Dr. Abdulkadir ERKAL Kağızmanlı Hıfzı’da Divan Şiiri Hususiyetleri 363
Prof.Dr. Merziyye NECEFOVA Kağızmanlı Hıfzı Şiirlerinde Ayrılık, Hüzün Konusu 369
Dr.Öğr. Üyesi Ömer SARAÇ Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Hastalık ve Ölüm 375
İsmet ALPASLAN Recep Hıfzı Hakkında Uydurulan Hikâyeler 381
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 7
Sait SAYAR - Dr.Öğr. Üyesi Yılmaz IRMAK Kağızmanlı Hıfzı’nın Hayatı ve Şiirleri Etrafında Teşekkül Eden Halk Hikâyelerinin Tüketim Bağlamları 389
Prof.Dr. Aynur KOÇAK Anlatıların İzinde Hıfzı’nın Şiirleri 397
Doç.Dr. Semengül GAFAROVA Halk Edebiyatının Dahi Bir Kıvılcımı – Kağızmanlı Hıfzı 407
Prof.Dr. Bahir SELÇUK Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Edebî Sanatlar 411
Doç.Dr. Mehriban GULİYEVA Âşık-Ozan Kağızmanlı Hıfzının Eserlerinde Sanatsal Dilin Olanakları 425
Dr.Öğr. Üyesi Eyup Sertaç AYAZ Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerindeki Dil Özellikleri 431
Doç.Dr. Tazegül DEMİR ATALAY - Didem YERDELEN Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Söz Varlığı 443
Ok. Muhammed ÇİTGEZ Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerini Anlama Çabası: Söz ve Öz 453
Sait KÜÇÜK Kağızmanlı Hıfzı’nın Söze Vurduğu Nakış, Dile Verdiği Lezzet 463
Arş. Gör. Oğuz DOĞAN Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Doğa Sembolizmi 471
Dr.Öğr. Üyesi Salih DEMİRBİLEK Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Ağızbilimsel Unsurlar 481
Bircan TAŞDEMİR Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Kullandığı Yöresel Ağızdaki Kelimeler 491
Arş. Gör. Özlem YILDIRIM Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiir Dilinde Kelime/Kelime Grupları Bağlamında Görülen Âşık Şenlik Yansımaları 501
Şükran UÇKAÇ YARGI Hıfzı’nın Şiirlerinde Tabiat 507
Prof.Dr. İsmet ÇETİN Hıfzı’nın Şiirinde Çevre/Tabiat 513
Dr.Öğr. Üyesi Veysel ŞAHİN Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Tabiat ve Mekâna Dönüş 519
Doç.Dr. Lutviyye ASGERZADE Edebiyatta Tabiat (Kağızmanlı Hıfzı Şiirleri Üzerine Bir İnceleme) 533
Dr.Öğr. Üyesi İsmail ABALI Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Tabiat ve Sevgili 539
Gülşah SIRMABIYIKLI Türk Edebiyatında Kağızmanlı Hıfzı ve Hayatı Etrafında Şekillenen Şairliğinin Ele Alınışı 547
Dr.Öğr. Üyesi Zehra KIMIŞOĞLU Kağızmanlı Recep Hıfzı ve Âşık Şiiri 557
Ahmet YILDIRIM Halk Şairlerinin Dilinde Kağızmanlı Hıfzı 563
Doç.Dr. Firudin RIZAYEV Hıfzı’nın Anayurdu Kağızman İsminin Tarihi ve Etimolojik Açılımı 583
Zeynep Sati YALÇIN
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 8
Kağızmanlı Hıfzı Şiirlerinde Görsel Unsurlar 589
Doç.Dr. Hasan ŞENER Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Renkler 597
Gülay SORMAGEÇ Kağızmanlı Hıfzının Eğitimci Kişiliği 609
Dr. Aynur GAZANFERKIZI Kağızmanlı Hıfzı ile Âşık Camal’ın Şiirlerinde Motif, Süje, İmge Benzerliği 615
Doç.Dr. Pervane MEMMEDLİ Kağızmanlı Hıfzı’nın ve Tebrizli Hamid Nutki’nin Şiirlerinde İşledikleri Ortak Konular 623
Dr. Ayten ABBASOVA Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde İlahi ve Beşeri Aşk 631
Doç.Dr. Mehmet YILMAZ Nesneleştirme Kuramı Çerçevesinde Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirinde Kadın Algısı 637
Doç.Dr. Elmira MEMMEDOVA-KEKEÇ Molla Penah Vagif ve Kağızmanlı Hıfzı Şiirleri Arasında Metinlerarasılık 645
Dr.Öğr. Üyesi Raşit KOÇ Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Renkler ve Kullanılış Amaçları 653
Uygar ÖNALAN Kağızmanlı Hıfzı’nın Eserlerini Seslendirenler ve Besteleyenler 663
Prof.Dr. Feyzan Göher VURAL - Doç.Dr. Timur VURAL Kağızmanlı Hıfzı’nın Bestelenmiş Eserlerinde Melodik ve Ritmik Yapı 669
Salih ŞAHİN Recep Hıfzı’nın Ozanlık Yönü 683
Dr.Öğr. Üyesi Emre DAĞAŞAN Kağızmanlı Hıfzı'nın Şiirlerinde Mizah 687
Dr.Öğr. Üyesi Adem BALKAYA “Doğuş” ve “Kars Eli” Dergilerinde Kağızmanlı Hıfzı 695
Cengiz GÖKŞEN Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Dini ve Tasavvufi Unsurlar 705
Doç.Dr. Mustafa BAŞARAN Hıfzının Şiirlerinin Dini Semboller Bakımından İncelenmesi 719
Elif DURSUNÜST HÜSEYİNOĞULLARI Dedem Kağızmanlı Recep Hıfzı ve Şiirlerinde Dinî Tema 729
Doç.Dr. Ebülfez EZİMLİ Kağızmanlı Hıfzı’da Halk Tasavvuf İlmine Giriş: Deruni Dertler, Feryat ve İmdatlar 745
Derya ERSÖZ - Serhat Sabri YILMAZ Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’e Yapılan Telmihler 759
Dr.Öğr. Üyesi Ali Osman ABDURREZZAK - Dr. Yaşar KALAFAT Halk Sufizmi Mitoloji Kavşağında Kağızmanlı Hıfzı 769
Dr.Öğr. Üyesi Alparslan KARTAL Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Peygamber Sevgisi 777
Dr.Öğr. Üyesi Bağir BABAYEV Kağızmanlı Hıfzı’nın Felsefesinde Dünyanın Geçiciliği ve Allahuteala, Peygamberler, Ehl-i Beyt Sevdası 789
Dr.Öğr. Üyesi Çiğdem AKYÜZ Kağızmanlı Hıfzı’nın Bu Dünya Şiirinde Evren Algısı ve İslam Mistisizmi 799
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 9
Dr.Öğr. Üyesi Yılmaz IRMAK - Dr.Öğr. Üyesi Mehmet Emin BARS Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Bir Kahraman/Kurtarıcı İmgesi: Şah-ı Merdan 807
Doç.Dr. Ruhengiz ALİYEVA Kağızmanlı Hıfzı’nın Yaratıcılığında Aşkın Terennümü 813
Prof.Dr. Feyzan Göher VURAL Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiir ve Türkülerinde “Kuş” Motifinin Göstergebilimsel Açıdan İncelenmesi 817
Arş. Gör. Ramazan ERGÖZ Kağızmanlı Hıfzı’nın “Turnalar” Adlı Şiirinin Turna Sembolizmi Bağlamında İncelenmesi 827
Doç.Dr. Nazile ABDULLAZADE Kağızmanlı Hıfzı’nın “Turnalar” Şiirinin Azerbaycan Edebiyatında Turnalar Motifi ile Karşılaştırılması 837
Prof.Dr. Zekeriya KARADAVUT Kağızmanlı Hıfzı'da Kuş İmgesi 845
Necdet KURT Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde Kuş Motifleri ve Sembolik Anlamlandırmaları 853
Dr.Öğr. Üyesi Şakire BALIKÇI Kağızmanlı Recep Hıfzı’nın Şiirlerinde Mekân ve Mekâna Bağlı Kuş İmgesi 863
Doç.Dr. Naile ASKER Recep Hıfzı’nın Şiir Dünyası 869
Dr. Ali Şamil HÜSEYİNOĞLU Ermeni Çetelerinin Öldürdüğü ve Zulme Maruz Bıraktığı Âşıklarımız 879
Arş. Gör. Dinçer ATAY Bir Roman Kahramanı Olarak Kağızmanlı Âşık Hıfzı ve Semih Tufan Gülaltay’ın Kağızmanlı Hıfzı Destanı Adlı Romanı 887
Seher KEÇE TÜRKER - Kevser DOSTAGÜLER Kağızmanlı Hıfzı Şiirlerinde Sevgili Teması 905
Prof. Dr. Zhanna YUSHA Sibirya ve Hıfzı’nın Yaşadığı Doğu Anadolu Bölgesi Türklerinde Benzer İnançlar ve Gelenekler 915
Salonlara Göre Sempozyum Sözlü Sunum Oturumları Programı 923
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 10
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 11
ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
Sempozyumu Düzenleyen:
Kağızman Belediyesi
Kağızmanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Sempozyumun Paydaşları:
Kağızman Belediyesi
UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Komisyonu
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Kağızmanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Kafkas Üniversitesi Kağızman Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
Sempozyum Tarihi:
07-09 Nisan 2018
Her oturumda 4 konuşmacı + 1 oturum başkanı tercih edilmiştir.
Sempozyum Takvimi:
01 Kasım 2017 Sempozyum duyurusunun ilanı
20 Şubat 2018 Bildiri Özetlerinin Son Teslim Tarihi
28 Şubat 2018 Kabul Edilen Bildirilerin İlanı
20 Mart 2018 Kabul Edilen Bildirilerin Tam Metinlerinin Teslimi İçin Son Tarih
07-09 Nisan 2018 Sempozyum Tarihi
SEMPOZYUM İLE BİRLİKTE YAPILAN DİĞER ANMA ETKİNLİKLERİ:
Konferans:
Prof. Dr. Ali Kafkasyalı
Türk Âşıklık Geleneğinin Türk ve Akraba Toplulukları Kültürüne Etkisi
Konferans:
Doç.Dr. Gülin ÖĞÜT EKER
Kağızmanlı Hıfzı’nın UNESCO Dünya Kültür Mirasına ve Ozanlık Geleneğine Katkıları
Âşıklar Gecesi:
Davetli âşıklar Mahmut Işık, Mustafa Aydın, İsmail Aladağlı tarafından Hıfzı’nın ve diğer yöre
âşıklarının eserlerinden örneklerin seslendirilmesi
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 12
Konser:
Hıfzı’nın eserlerinin ve Kağızman türkülerinin yorumlandığı halk müziği konseri
Fotoğraf Sergisi:
Şairin Objektifinden Şiirin Memleketi Kağızman Fotoğrafları Sergisi
Hıfzı’nın Yaşadığı Coğrafya Turu/ Kağızman Gezisi:
Hıfzı’nın doğduğu ev
Hıfzı’nın şehit edildiği yer
Hıfzı’nın mezarının bulunduğu şehitlik
Tunçkaya köyünde Alp Er Tonga’nın yaşadığı Keçivan(Geçvan) Kalesi
Kötek köyünde Köroğlu Kalesi
Camuşlu köyünde Anadolu’da M.Ö. Döneme ait bilinen ilk yerleşim yeri ve Yazılıkaya
Fotoğraf Turu:
Kağızman manzaralarının en güzel göründüğü Kazıkkaya ve Huykesen tepelerinde ve Dereler
Vadisi’nde manzara çekimi için isteyen katılımcılarla amatör fotoğraf turu yapılacaktır.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 13
SEMPOZYUM KONU BAŞLIKLARI
• Kağızmanlı Hıfzı’nın hayatı
• Kağızmanlı Hıfzı’nın sanatı
• Hıfzı'nın şiirlerinin incelenmesi
• Kağızmanlı Hıfzı’nın dil ve üslup özellikleri
• Kağızmanlı Hıfzı’nın Türk Halk Edebiyatı’ndaki yeri
• Kağızmanlı Hıfzı’nın yaşadığı yer ve yaşadığı dönemin onun sanatına etkileri
• Hıfzı’nın yetiştiği kültür muhiti
• Hıfzı’nın yaşadığı dönmedeki işgal ve kurtuluş sürecinin Hıfzı’nın hayatına ve eserlerine etkisi
• Hıfzı’nın yaşadığı dönmedeki tarihi olaylara bakışı
• Hıfzı’nın söz varlığı, şiirlerindeki kelime ve kavramlar
• Kağızmanlı Hıfzı’nın eser verdiği türler
• Kağızmanlı Hıfzı’nın şiirlerinde işlediği konular
• Kağızmanlı Hıfzı’nın şiirlerinde ölüm teması
• Hıfzı’nın dini hayatı ve tasavvufî yönü
• Kağızmanlı Hıfzı’nın şiirlerinde dini tecrübe
• Kağızmanlı Hıfzı’nın eserlerinde tasavvufî aşk
• Hıfzı’nın eserlerinde beşeri aşk
• Hıfzı’nın eserlerinde vatan ve millet kavramları, vatan aşkı
• Hıfzı’nın şiirlerinde esaret, işgal, gurbet, ayrılık, hürriyet, vuslat temaları
• Hıfzı’nın şiirlerinde tabiat
• Kağızmanlı Hıfzı’nın şiirlerinde motifler
• Kağızmanlı Hıfzı’nın şiirlerinde mizah
• Kağızmanlı Hıfzı’nın diğer âşıklar ile karşılaştırılması
• Hıfzı’nın eserlerinin ses ve müzik bakımından değerlendirilmesi
• Kağızmanlı Hıfzı hakkında yapılan/yapılması gereken çalışmalar
• Kağızmanlı Hıfzı’nın hak ettiği kadar tanınmamasının sebepleri
• Kağızmanlı Hıfzı’nın çağdaşı ve sonrasındaki âşıklara ve âşıklık geleneğine etkileri
• Kağızmanlı Hıfzı hakkında yazılan yazılarda ve eserlerini seslendirmede yapılan hatalar
• Kağızmanlı Hıfzı bibliyografyası
• Sempozyum duyurusunda verilen yukarıdaki başlıklar dışında Hıfzı hakkında gelen farklı bildiri
önerileri de değerlendirmeye alınmıştır.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 14
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 15
SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU
Nevzat Yıldız (Kağızman Belediye Başkanı)
Prof.Dr. M. Öcal OĞUZ (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Başkanı)
Bican Veysel YILDIZ (Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yazarları Birliği Başkanı)
Recep ERGÜL (Araştırmacı Yazar ve MESAM Yönetim Kurulu Üyesi )
Sait KÜÇÜK (Araştırmacı Yazar)
Prof.Dr. Ali Fuat ARICI (Yıldız Teknik Üniversitesi)
Prof.Dr. Merziyye NECEFOVA (Azerbaycan Milli İlimler Akademisi)
Prof.Dr. Suat UNGAN (Karadeniz Teknik Üniversitesi)
Prof.Dr. Zhanna YUSHA (Rusya Bilimler Akademisi Sibirya Şubesi, Novabirsk)
Dr.Öğr. Üyesi Murat AYKIRI (Kafkas Üni. Kağızman Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü)
Dr.Öğr. Üyesi Yunus ZENGİN (Kafkas Üniversitesi Kağızman Meslek Yüksekokulu Müdürü)
Doç.Dr. Nezaket İSMAYILOVA (Nahçıvan Devlet Üniversitesi)
Doç.Dr. Tahir KAHHAR (Özbekistan Devlet Cihan Dilleri Üniversitesi)
Doç.Dr. Abdul Fareed BROHİ (Pakistan, Uluslararası İslam Üniversitesi)
Dr.Öğr. Üyesi Tacettin ŞIMŞEK (Atatürk Üniversitesi)
Emine USEIN (Kırım/Ukrayna Yazarlar Birliği)
Hüseyin BOKAÎ (İran Yazarlar Birliği)
Ahmet ÖZDEMIR (Araştırmacı Yazar)
Salih ŞAHİN (Gazeteci Yazar)
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 16
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 17
SEMPOZYUM BİLİM KURULU
Prof.Dr. M. Öcal OĞUZ (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Başkanı)
Prof.Dr. Ali Duymaz ( Balıkesir Üniversitesi)
Prof.Dr. Ali ÇELİK
Prof.Dr. Ali Fuat ARICI (Yıldız Teknik Üniversitesi)
Prof.Dr. Ali KAFKASYALI ( Atatürk Üniversitesi)
Prof.Dr. Ali YAKICI (Gazi Üniversitesi)
Prof.Dr. Ali Berat ALPTEKİN (Selçuk Üniversitesi)
Prof.Dr. Aynur KOÇAK (Yıldız Teknik Üniversitesi)
Prof.Dr. Ayşe YÜCEL ÇETİN (Gazi Üniversitesi)
Prof.Dr. Bekir ŞİŞMAN (19 Mayıs Üniversitesi)
Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN (Atatürk Üniversitesi)
Prof.Dr. Esma ŞİMŞEK (Fırat Üniversitesi)
Prof.Dr. Işıl ALTUN (Kocaeli Üniversitesi)
Prof.Dr. İsmet ÇETİN (Gazi Üniversitesi)
Prof.Dr. Mehdi HEJVANÎ (İran, Azad-i İslami Üniversitesi)
Prof.Dr. Merziyye NECEFOVA (Azerbaycan Milli İlimler Akademisi)
Prof.Dr. Suat UNGAN (Karadeniz Teknik Üniversitesi)
Prof.Dr. Zhanna YUSHA (Rusya Bilimler Akademisi Sibirya Şubesi, Novabirsk)
Bican Veysel YILDIZ (Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yazarları Birliği Başkanı)
Dr. Ali Şamil HÜSEYİNOĞLU (Azerbaycan Folklor Enstitüsü)
Nail TAN (Halk Bilimci)
Hayrettin İVGİN (Halk Bilimci)
Doç.Dr. Abdul Fareed BROHİ (Pakistan, Uluslararası İslam Üniversitesi)
Doç.Dr. Cengiz GÖKŞEN (Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi)
Doç.Dr. Ebülfez EZİMLİ (Nahçıvan Devlet Üniversitesi)
Doç.Dr. Enise ABİBULLAYEVA (Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi)
Doç.Dr. Tahir KAHHAR (Özbekistan Devlet Cihan Dilleri Üniversitesi)
Doç.Dr. Lutviyye ASGERZADE (Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Edebiyat Enstitüsü)
Doç.Dr. Naile Asker (Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü)
Dr.Öğr. Üyesi Abdulkadir ERKAL (Çoruh Üniversitesi)
Dr.Öğr. Üyesi Adem BALKAYA (Kafkas Üniversitesi)
Dr.Öğr. Üyesi Emre DAĞAŞAN (Kafkas Üniversitesi)
Dr.Öğr. Üyesi Zehra KINIŞOĞLU (Kafkas Üniversitesi)
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 18
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 19
INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF KAĞIZMAN’S HIFZI ON THE 100TH ANNIVERSARY
OF HIS DEATH
07-09 APRIL 2018
We will introduce Kağızman’s Hıfzı on the 100th anniversary of his death in international
symposium which will be located in our district.
Symposium Organizer: Kağızman Municipality
Kağızmans Culture and Aid Association
Stakeholders of the symposium: Kağızman Municipality
UNESCO United Nations Educational, Scientific and Cultural Commission
Culture and Tourism Ministry
Kağızmans Culture and Aid Association
Kafkas University Kağızman School of Applied Science
Symposium Date: 07-09 April 2018
Four speakers plus one chair of session will be preferred for each session.
Symposium Calendar:
01 November 2017 Notification of the symposium announcement
10 February 2018 Deadline for Proclamation Abstracts
28 February 2018 Announcement of Accepted Proclamations
10 March 2018 Deadline for Submission of Full Text of Accepted Proclamations
07-09 April 2018 Symposium History
OTHER CELEBRATION ACTIVITIES THAT WILL BE MADE TOGETHER WITH
SYMPOSIUM:
Kağızman Travel:
Geography tour where Hıfzı lived,
The house where Hıfzı was born,
The place where Hıfzı is martyred,
The mausoleum where the tomb of Hıfzı is located,
The Keçivan (Geçvan) Castle In the village of Tunçkaya where Alpar Tonga lived,
Köroğlu Castle In Kötek village,
In Camuşlu village, the first known settlement in Anatolia, in BC. and Yazılıkaya,
The remains of Ağcakale where Dede Korkut lived,
Kozlu Caves,
Cengilli Lake
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 20
Photo Tour:
Amateur photo tours will be held with participants who want to shoot the landscape in Kazikkaya and
Huykesen Hills and in Dereler Valley where the most beautiful views of Kağızman are seen.
Photograph Exhibition: Hometown of poetry, Kağızman Photos Exhibition from the poet’s view.
Night of Lovers: Examples from the works of Hıfzı and other lovers of the region will be performed by the invited
lovers.
Concert: The folk music concert where the works of Hıfzı and the songs of Kağızman are interpreted.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 21
INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF HIFZI FROM KAĞIZMAN ON THE 100TH
ANNIVERSARY OF HIS DEATH
SYMPOSIUM TOPICS
• The life of Kağızman’s Hıfzı,
• The art of Kağızman’s Hıfzı,
• Examination of Hıfzı's poems,
• Language and stylistic features of Kağızman’s Hıfzı,
• The place of Kağızman’s Hıfzı in Turkish Folk Literature,
• The place where the Kağızman’s Hıfzı lived and the period of his influence on his art,
• Cultural environment developed by Hıfzı,
• Influence of the occupation and liberation period in the return of Hıfzı to his life and works,
• Looking at historical events in the history of Hıfzı,
• Hıfzı's vocabulary, words and concepts in poems,
• Inspired species produced by Kağızman’s Hıfzı,
• The subjects that Kağızman’s Hıfzı works in his poems,
• Death contact in poems of Kağızman’s Hıfzı,
• Hıfzı's religious life and mysticism,
• Religious experience in poems of Kağızman’s Hıfzı,
• Mysticism love in the works of Kağızman’s Hıfzı,
• Humanitarian love in the works of Hıfzı,
• Homeland, nation concepts and homeland love in Hıfzı's works,
• Captivity, occupation, dignity, separation, liberty, reunion themes in Hıfzı's poems,
• Nature in poems of Hıfzı,
• Motifs in poems of Kağızman’s Hıfzı,
• Comparison of Kağızmans Hıfzı with other lovers,
• Evaluation of the works of Hıfzı in terms of sound and music,
• Studies that is done and must be done about Kağızman’s Hıfzı,
• The reasons why Kağızman’s Hıfzı is not recognized as well as it deserves,
• The effects of Kağızman’s Hıfzı on the modern and later lovers and the tradition of loveliness,
• The mistakes that is made in writings about Kağızman’s Hıfzı and in vocalizing his works,
• The bibliography of Kağızman’s Hıfzı,
• Apart from the titles given above, different proclamation suggestions also will be taken into
consideration.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 22
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 23
SYMPOSIUM ORGANIZING COMMITTEE
Nevzat Yıldız (Mayor of Kağızman)
Prof. Dr. M. Öcal Oğuz (UNESCO Turkey National Committee Chairman)
Bican Veysel YILDIZ (President of Children and Youth Literature Writers Association)
Recep ERGÜL (Research Writer and Member of MESAM Board of Directors)
Sait KÜÇÜK (Research Writer)
Prof. Dr. Ali Fuat ARICI (Yıldız Technical University)
Prof. Dr. Merziyye NECEFOVA (Azerbaijan National Academy of Sciences)
Prof. Dr. Suat UNGAN (Karadeniz Technical University)
Prof. Dr. Zhanna YUSHA (Russia-Novabirsk, Academy of Sciences, Siberia Branch)
Asst. Prof. Dr. Murat AYKIRI (Director of Kağızman Higher Education of Applied Sciences, Kafkas
University)
Asst. Prof. Dr. Yunus ZENGİN (Director of Kağızman Vocational School of Higher Education,
Kafkas University)
Assoc. Prof. Dr. Ebulfez EZIMLI (Nahcivan State University)
Assoc. Prof. Dr. Courtesy İSMAYILOVA (Nahcivan State University)
Assoc. Prof. Dr. Tahir KAHHAR (Uzbekistan State Universe Language Universities)
Assoc. Prof. Dr. Abdul Fareed BROHİ (Pakistan, International Islamic University)
Asst. Prof. Dr. Tacettin ŞİMSEK (Atatürk University)
Emine USEIN (Crimean / Ukrainian Writers Association)
Hüseyin BOKAÎ (Iranian Writers Association)
Ahmet ÖZDEMIR (Research Writer)
Salih ŞAHİN (Journalist Writer)
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 24
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 25
SYMPOSIUM SCIENCE COMMITTEE
Prof.Dr. M. Öcal OĞUZ (UNESCO National Commission of Turkey Chairman of the Board)
Prof.Dr. Ali Duymaz ( Balıkesir University)
Prof.Dr. Ali ÇELİK
Prof.Dr. Ali Fuat Arıcı (Yıldız Teknik University)
Prof.Dr. Ali KAFKASYALI ( Atatürk University)
Prof.Dr. Ali YAKICI (Gazi University)
Prof.Dr. Ali Berat ALPTEKİN (Selçuk University)
Prof.Dr. Aynur KOÇAK (Yıldız Teknik University)
Prof.Dr. Ayşe YÜCEL ÇETİN (Gazi University)
Prof. Dr. Bekir ŞİŞMAN (19 Mayıs University)
Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN (Atatürk University)
Prof.Dr. Esma ŞİMŞEK (Fırat University)
Prof.Dr. Işıl ALTUN (Kocaeli University)
Prof.Dr. İsmet ÇETİN (Gazi University)
Prof.Dr. Mehdi HEJVANÎ (Iranian, Azad-i İslami University)
Prof.Dr. Suat UNGAN (Karadeniz Technical University)
Prof. Dr. Merziyye NECEFOVA (Azerbaijan National Academy of Sciences)
Prof. Dr. Zhanna YUSHA (Russia-Novabirsk, Academy of Sciences, Siberia Branch)
Bican Veysel YILDIZ (President of Children and Youth Literature Writers Association)
Dr. Ali ŞAMIL (Azerbaijan Folklore Institute)
Nail TAN (Folk Scientist)
Hayrettin İVGİN (Folk Scientist)
Assoc. Prof. Dr. Abdul Fareed BROHİ (Pakistan, International Islamic University)
Assoc. Prof. Dr. Cengiz GÖKŞEN (Osmaniye Korkut Ata University)
Assoc. Prof. Dr. Ebülfez EZİMLİ (Nakhchivan State University)
Assoc. Prof. Dr. Enise ABİBULLAYEVA (Crimean University of Engineering and Pedagogy)
Assoc. Prof. Dr. Tahir KAHHAR (Uzbekistan State University of Universe Language)
Assoc. Prof. Dr. Lütviyye ASGERZADE (Azerbaijan National Academy of Sciences Literature
Institute)
Assoc. Prof. Dr. Naile Asker (Azerbaijan National Folklore Institute Academy of Sciences)
Asst. Prof. Dr. Abdulkadir ERKAL (Çoruh University)
Asst. Prof. Dr. Adem BALKAYA (Kafkas University)
Asst. Prof. Dr. Emre DAĞAŞAN (Kafkas University)
Asst. Prof. Dr. Zehra KINIŞOĞLU (Kafkas University)
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 26
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 209
KAĞIZMANLI ÂŞIK HIFZI’NIN EDEBİ GÖRÜŞLERİNİN VE ESERLERİNDEKİ BAZI MOTİFLERİN SOSYAL-PSİKOLOJİK BAĞLAMDA GENEL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Doç. Dr. Kasım TATLILIOĞLU77
Özet:
Kars, Âşık Edebiyatı denilince akla ilk gelecek olan şehirlerden biridir. Kars, geleneğin kurallarının ve bütün icra bağlamlarının eksiksiz yaşandığı bir şehirdir. Dede Korkut'tan, Çobanoğlu’na kadar birçok güçlü ve ünlü âşık yetiştirmiştir. Bunlardan en çok bilinenleri; Zihni, Şenlik, Ceyhuni, Bahri, Kahraman, İrfani, Müdami, Kasapoğlu, Hıfzı, Cemal Hoca, Nihani, Karahanlı gibi isimler akla ilk gelen isimlerdir. Kars- Kağızman eşsiz doğa güzelliği sayesinde tarihin her döneminde farklı kültürlerin ortak noktası olmuştur. En eski çağlardan itibaren önemini koruyarak tarihin ilk yerleşimlerine ev sahipliği yapmıştır. Dolayısıyla halk edebiyatı üzerine araştırma yapmak isteyen kişilerin önceliği, bu şehre ve şehrin bulunduğu yöreye vermesi gerekir. Kağızman ilçesi de bu kültürel sürekliliğe yetiştirdiği önemli isimlerle hizmet etmiş ve hala daha etmektedir. Kağızman, başka alanlarda olduğu gibi sözlü halk kültürü geleneğinde de önemli coğrafi merkezlerden biridir. Kağızman Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşme görmüştür Bunda en önemli faktör hiç şüphesiz coğrafi konumdur. Kağızman, 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi'nden sonra antlaşma gereğince Ruslara bırakılmıştır. Rus işgalinde Kağızman Okrug (Kaza) olarak Kars'a bağlanmış ve bölgeye Hıristiyan köylüler yerleştirilmiştir. 93 Harbi neticesinde Kağızman ve çevresinin Rus işgaline uğraması ile birlikte, bölgede Ermeni istekleri artmıştır. Kağızman ve çevresindeki Ermeniler, yabancı devletlerin de desteğiyle bölgede kurulması planlanan Ermeni Devleti’nin bir parçası olarak gördükleri Kağızman’da faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kağızmanlı Hıfzı Hoca ise, 19. Yüzyıl Âşık Edebiyatı’nın önemli temsilcilerinden biridir. Onu bu derece önemli kılan neden; onun kendinden önceki nesilden devraldığı edebi mirası gelecek nesillere taşıması, 19. Yüzyıldaki Türk toplumunun yaşayışına ayna tutması, dün-bugün-yarın zincirinde önemli bir halka olması, dil ve kültüre ait değerleri yaşatmasıdır. Halk Edebiyatı, Türk Edebiyatı’nın önemli ve güçlü kollarından biridir. Âşık Edebiyatı ise geleneği, özelliği ve eğitim anlayışı bakımından bu kolun en özgün edebiyat türünü oluşturur. Âşıklar genellikle bir ustadan ders alarak yetişirler. Bununla birlikte âşıklara rüyalarında bir mükâfat diyebileceğimiz bade içirilir ve âşıklık, ilahi bir destekle pekiştirilmiş olur. Bu araştırma, Kağızmanlı Hıfzı Hoca’nın edebi anlayışını çok yönlü olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda ana hatlarıyla sosyal-psikolojik bir değerlendirme yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kağızman, Âşık Edebiyatı, Âşıklık geleneği, Hıfzı Hoca, divan, eğitim, sosyal-psikolojik değerlendirme.
77 Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Bingöl. [email protected].
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 210
A GENERAL ASSESMENT ON THE LİTERARY OPINIONS AND SOME MOTIFS IN WORKS OF MINSTREL HIFZI FROM KAGIZMAN IN TERMS OF SOCIAL PSYCHOLOGICAL
Associate Professor Kasım TATLILIOĞLU
Abstract:
Kars is one of the first cities coming to mind when Minstrel Literature is called. Kars is an important city where all the rules and performances of the tradition are practiced in full. Kars has trained very skillfull and famous minstrels beginning from Dede Korkut to Çobanoğlu.
The most known of these, Zihni, Senlik, Ceyhuni, Bahri, Kahraman, Irfani, Mudami, Kasapoglu, Hifzi, Cemal Hodja, Nihani and Karahanlı are the ones who come to mind first. Kars-Kağızman was common of a lot of cultures througouht history with its scenic beauty. It was maintain the importance from oldest history and it was to host first residential of history. Thus, the people who want to make a research on this type of folk literature have to start from Kars and around this region. Kağızman has always served this cultural continuity with its important figures of the tradition. Kağızman, like in other many fields is one of the most important places for the tradition of oral folk culture. Kağızman became a settlement up from the Paleolithic ages which can be explained with its geographical location. Kağızman was submited to Russian in accordance with agreement after Ottoman-Russian warfare in 1877-78. During Russian invasion, Kağızman as called Okrug (district) connected to Kars and Chri stian villagers were populated in this region. The desire of Armenian in this region rose with 93 war and occupying Kagızman by Russian Sovereignty.Armenian in Kagızman made activity by the help of the other foreing states.Russian that occupyed this zone sported Armenian terrorist organization. Minstrel Cemal Hodja of Kagizman, is one of the most important envoys of 19th century Minstrel Literature. The reason which makes him this important is; his ability to hand down the legacy which he got from his predecessors to the next generation, to mirror the way of living of Turkish society in 19th century, to be an important link in the chain of yesterday, today and tomorrow and his ability to keep the values of language and culture alive. Folk Literature is one of the important and strong branches of Turkish Literature. The tradition of Minstrel Literature constitutes the most authentic genre of this branch in terms of its features and educative perception. Minstrels are usually trained by taking lessons from a master. Besides, minstrels are made to drink wine called as a reward and mistrelsy is reinforced with a divine support. The aim of this study is to ambidextrously expose the literature perception of Minstrel Hıfzı Hodja of Kagizman. In this context was made outlined a social psychological evaluation.
Key Words: Kağızman, Minstrel Literature, Minstrel tradition, education, Hıfzi Hodja, diwan, an assesment socail psychologist.
1. Giriş:
Kültür varlığımızın aktarımı açısından âşıklık geleneği çok önemli bir yer teşkil eder. Bu gelenek
bilindiği üzere yüzyıllardır süre gelen ve canlılığını günümüzde de koruyan bir manevi kültürümüzdür.
Günümüzde özellikle Kars ili âşıklık geleneğinin devamı açısından önemli bir ilimizdir. Bu bağlamda,
âşık sayısının en fazla olduğu illerin başında Kars gelmektedir. Kars şehri yetiştirmiş ve yetiştirmekte
olduğu âşıklarla manevi kültürümüzü nesilden nesile aktarmaktadır. Türkiye âşıklık haritası
çıkarılacak olsa Kars, Erzurum, Erzincan ve Sivas’ın en koyu renklerle boyanması gerekir. Kars, Dede
Korkut'tan, Çobanoğlu'na kadar birçok güçlü âşık yetiştirmiştir. Bunlardan Zihni, Şenlik, Ceyhuni,
Bahri, Kahraman, İrfani, Müdami, Kasapoğlu, Hıfzı, Cemal Hoca, Nihani, Karahanlı gibi isimler akla
ilk gelen isimlerdir.
Âşıklar genellikle bir ustadan ders alarak yetişirler. Bununla birlikte âşıklara rüyalarında –bir
mükâfat diyebileceğimiz- bade içirilir ve âşıklık, ilahi bir destekle pekiştirilmiş olur. Hikâyelerde
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 211
sevdiği erkeği veya kızı görmesi yasaklanan âşık, sevgiliyi görememenin derdiyle yanıp tutuşursa da
elinden bir şey gelmez. Bu çaresizliğin altında bir dini güç belirir ve bu güç, genç âşıklara yardım
eder. Birbirini göremeyen gençlere, rüyalarında aksakallı, nur yüzlü bir pir görünür ve onlara daha
önce tatmadıkları bir içecek içirir. İşte bu “aşk badesidir” (Heziyeva, 2010:211) .
Kağızman, başka alanlarda olduğu gibi sözlü halk kültürü geleneğinde de önemli coğrafi
merkezlerden biridir. Çoğu araştırmacı sözlü kültür geleneğinin en önemli başlığı olan âşıklık
geleneğinin 19. asırla bittiğini iddia etmişse de gelenek, kimi yöreler sayesinde bütün özellikleri ile
hala dimdik yaşamaktadır. Özellikle Kars, Erzurum, Artvin, Sivas, Adana gibi kültür merkezlerinde
geleneğin temsilcilerine rastlamak mümkündür. Özellikle Kars geleneğin kurallarının ve bütün icra
bağlamlarının eksiksiz yaşandığı bir yerdir. Kağızman ilçesi de bu kültürel zemine yetiştirdiği önemli
isimlerle hizmet etmiş ve hala daha etmektedir (Balkaya, 2012:1).
Anadolu âşıkları, bireysel duygularını derin sözlerle ve melodilerle ifade etme özelliklerinin
yanı sıra, toplumsal olay ve olgulara da değinmiş; toplumun yaşadığı sıkıntıları dile getirmişlerdir.
Kısa ömrüne çok sayıda nitelikli eser sığdırmış olan Kağızmanlı Hıfzı da bu özellikleri barındıran bir
âşıktır. Onun eserlerinde “aşk” temel konudur. Tasavvufi temelli şiirlerinde Allah aşkı, tabiat konulu
olanlarda doğaya, hayvanlara duyulan aşk, sevdiği kıza hissettiği aşk ve vatan aşkı, arı ve etkili dili ile
dinleyicilere ulaşır. Âşık Edebiyatı denince akla özellikle Kars ve çevresi gelir. Âşık edebiyatı üzerine
araştırma yapan, çalışan kişilerin önce işe bu yöreden başlaması gerekir. Âşıklar, âşıklık geleneğini
yaşatmak ve kendini kuşaktan kuşağa aktarmak için çırak yetiştirme geleneğini yüzyıllar boyunca
sürdürmüşlerdir. Usta aşığa hâkim olan tavır, üslup gibi bütün özellikler, yetiştirdiği çırağını da
etkiler. Zamanla bu gelenek zinciri içinde “âşık kolu” ortaya çıkar. Âşık kolları genellikle kola adını
veren âşıkla başlatılır. Bazı kollarda ise, odak olan aşığın da ustası vardır. Şenlik Kolu (Hasta Hasan-
Nuri-Şenlik) da bu kollardan birisidir (Heziyeva, 2010:212).
Bu çalışmada, Kağızmanlı Aşık Hıfzı’nın edebi görüşlerinin, eserlerindeki bazı motiflerin ve bazı
kavramların sosyal-psikolojik bağlamda genel olarak bir değerlendirilmesi yapılmıştır.
2. Çalışmanın Amacı ve Önemi
Âşıklık geleneği Türk toplumunun her zaman değer verdiği bir gelenek olmuştur. Âşıklık geleneği,
tarihin ilk dönemlerinden bu yana icra edilmiştir. 16. yüzyıla kadar bu gelenek değişik şekillerde icra
edilmiştir. Ancak 16. yüzyılda kahvehanelerin açılması ile bu kültürün hüviyeti değişmiştir. Âşıklık
geleneğinde kahvehanelerin önemi 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu yüzyıldan önce âşıklar sanatlarını
köy köy, diyar diyar gezerek icra etmişlerdir. 16. yüzyılın ikinci yarısında baş gösteren siyasal ve
sosyal gelişmeler âşıklık geleneğini de etkilemiştir. Bu dönem öncesindeki âşıkların sanatlarını icra
edebilecekleri belirli bir mekân bulunmamaktaydı. Ancak 16. yüzyılın ikinci yarısında âşıklık
geleneği, bu sanatın icra edilebilmesi için kendine bir mekân bulmuştur. Bu mekânlar âşık
kahvehaneleridir (Öncül, 2011:20). Türk toplumunun en sancılı dönemlerinden birinde, yani 19.
yüzyılda yaşamış bir âşık olarak Hıfzı, halkın ulusal değerlerini bütünleştirmesi ve bu değerleri edebi
ürünlere dönüştürerek yaşatması bakımından incelenmesi gereken bir âşıktır. Kağızmanlı Âşık Hıfzı
19. yüzyıl Âşık Edebiyatı’nın önemli temsilcilerinden biridir. Onu bu derece önemli kılan neden; onun
kendinden önceki nesilden devraldığı edebi mirası gelecek nesillere taşıması, 19. yüzyıldaki Türk
toplumunun yaşayışına ayna tutması, toplumun duygularına tercüman olması, dün-bugün-yarın
zincirinde önemli bir halka olması, dil ve kültüre ait değerleri yaşatmasıdır.
3. Yöntem
Bu çalışmada, literatür (alan yazın) taraması yapılmıştır. Aşık Hıfzı hakkında yazılmış olan,
makalelerden, kitaplardan, dergilerden ve internet sitelerinden bilgi toplanmıştır.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 212
4. Çalışmanın Kavramsal Çerçevesi
4. 1. Kağızmanlı Hıfzı Kimdir?
Hıfzı, Kağızman’ın en eski mahallelerinden olan Toprakkale Mahallesinde 1893 yılı sonkânununda
yani 1309 Recep ayında doğmuştur. 1918 yılında 25 yaşında vefat etmiştir. Doğduğu aya göre Recep
adı verilmiştir. Babasının adı Ağadede, onun babası Yakup Bey, onun da babası Veyis’tir. Bunların
lakaplarına Yakup Bey’den itibaren Kıla Yakuplar denilmiştir. Toprakkale mahallesinden olan
anasının adı Sona’dır. Okuryazar derecede okumuş olan babası, 1920’de taşınmış oldukları
Kağızman’ın Aşağı Zuvar mahallesinde, 1922’de 60 yaşında iken ve ümmi olan anası da 1920’de 57
yaşında iken ölmüştür. Recep’in kendisinden büyük olan sırası ile Dursun, Mehmet, Yakup adlı üç
kardeşi ve Serfiraz adlı bir bacısı ve kendisinden küçük olan Ali adlı bir kardeşi vardır. Recep 4
yaşında iken Toprakkale mahallesinde Hasan Ağagilin İsmail’in bağındaki medresede Hasankaleli
Hafız Lütfi Efendi’den Kur’an okumaya ve yazı dersi almaya başlamıştır. Çok yüksek kavrayışlı ve
hafızası pek kuvvetli olan Recep 1902 kışında ve 9 yaşında iken bu mektepte hocasından tam hafızlık
icazetini almıştır. Recep bundan sonra hep Hafız diye anılmıştır ki bu gün de bütün Kağızmanlılar onu
Hafız ismiyle yâd ederler. Hafız Recep (Hıfzi), 9 yaşında böylece icazet aldıktan sonra o zaman bütün
Kars ilinde olduğu gibi Kağızman’da daha yüksek medrese kalmadığından artık evinde, eşiğinde iş ve
güçle uğraşmaya başlar. Kışları cami ve medreselerde son derece güzel sesiyle Kuran okumakla,
yazları meyvecilerle birlikte ara sıra Kars’a gelip gitmekle vakit geçiren Hafız, altı yıl böylece kalır.
Bu arada gittikçe kaynamaya başlayan ruhunu dinlendirmek isteği ile kendisini yeni uğraşlara verir. 12
yaşında kaval çalmaya başlar. Pifikli Şeyh Yusuf’a intisap ederek Nakşibendî yolağına girip, Küfrevi
ve daha sonra da Halidi olur.
15 yaşına girince küçüklüğünden beri hoşlandığı şiirlerle daha çok uğraşıp manzumede ilk
denemesini yazar. Bu ilk denemelerin çoğu otlakçılara, tütün tiryakilerine, komşular arasında kendini
yücelerden görenlere ait şiirlerdir. Hafızası son derece yüksek ve geniş olduğundan kendiliğinden
Hıfzı mahlasını alır. Fakat bir yandan evinin ve komşularının taassubu ve bir yandan da hafızlığı
yüzünden sıkılarak şiirlerini gizli tutar. Âşıklığını kimselere belli etmez. Yine bu sırada 1908 güzünde
kendi evlerindeki bir odayı medrese yaparak komşu çocuklarından 70–80 kadar erkek ve kız
çocuklarına Kur’an, inşa ve benzeri dersler okutmaya başlar. 16 yaşına girince, evlerinin bitişiğindeki
komşularından Cellolar’dan Hamza’nın kızı Sona’ya gönül bağlar. Bu sıralarda, çok iyi çalmakta
olduğu kaval ile gönlünü eyleyemez olduğundan Erzurum’dan Kağızman’a yeni gelmiş olan Şeyh
Şükrü Efendi’ye intisap ederek Mevlevi olup inabe aldıktan sonra def vurmayı öğrenir.
Toprakkale’deki medresesinde üç yıllık hoca olan Hafız, 1911’de 15 yaşına giren Sona ile evlenir.
Bundan bir yıl sonra, 1912 Temmuzunda bir gece bağlarını suvarmada iken mavi bir ışık belirerek
içerisinden güzel bir kız çıkar, Hıfzı’ya bir aşk badesi uzatır. Hıfzı badeyi içince kendinden geçer.
Bağda baygın bir halde bulunarak eve götürülür. Baygınlığı geçip gözlerini açınca yatağı başında
toplanan yakınları arasında ki baldızı Anşa’yı ona aşk badesi sunan güzel kıza benzeterek ona âşık
olur. O günden sonra şeriat ve törenin yasak ve melâmet saymasına bakmadan, kalbindeki aşkı
artırarak sönmez bir alevle yanıp tutuşur. Ruhunu saran bu aşktan kendini kurtaramaz. Herkesten
sakladığı ve büyük bir beceriyle söylediği şiirlerini uzunca kâğıtlara yazmakla, bazen saatlerce bağda
kaval çalmakla ve bazen kardeşi Mehmet’e def vurdurup akşamdan sabaha dek hiç ara vermeden
pervane dönmekle kaynayan, coşan gönlünü eylemeye uğraşır. 1913 yılının güzünde hocalığının
beşinci yılını tamamlayan Hıfzı bütün bu yaşadıklarından uzaklaşmak isteği ile Kağızman’ın
kuzeyinde bulunan Şaban köyüne giderek imamlık yapmaya başlar. Bundan bir yıl sonra âşıklığı
anlaşılan Hıfzı, her gün ikindiden sonra yalnızken bir tepeye çıkarak “yar ülkesi” olan Kağızman’a
doğru bakarak aşk ve ayrılık acısıyla yanık ve uzun türküler söyler. Bir buçuk yıl Şaban’da imamlık
yaptıktan sonra 1915 baharında Kağızman’a döner. Büyük Harbin bu kırgın sırasında bir yandan
talebelerine dersler verirken bir yandan da mahalle komşularından Âşık Yusuf Sezai Usta’dan saz
dersleri almaya başlar. Hıfzı’nın karısı Sona 1918 yılının Mart ayında ölür. 7 yıllık evliliğinden olan 4
yaşındaki kızı Telli, 2 yaşındaki oğlu Haşim ve 8 aylık kızı Hüsniye adlı üç çocuğu öksüz kalır. Telli
ve Haşim büyür, ancak Hüsniye yaşamaz ölür. Bundan bir ay sonra Erzurum ve Sarıkamış’tan
ordumuz önünden kaçarak uğradıkları yerleri talan edip, ateşe vererek Türk ahaliyi görülmemiş
kıyıcılık ve canavarlıkla yok etmeye başlayan Ermeni komitecileri Kağızman’da da hunharca
katliamlarına başlamıştır. Çarşı merkezindeki Gamir Damı denilen hapishaneye doldurulup şehit
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 213
edilenler arasında Hıfzı’da vardır. Hıfzı, iki süngü yarası başından, bir süngü yarası da yüreğinin
üstünden alarak yaralanır. 8 Nisan’da Kağızman’a giren ordu kuvvetleri ve milis güçleri yetiştiğinde
Hıfzı’nın kanlar içerisinde olduğunu, dize gelerek durmadan Allah, Allah diye zikretmekte olduğunu
görürler. Hıfzı yaralı bir biçimde oradan alınarak yakındaki bir eve götürülür. Bir gün yaşadıktan sonra
9 Nisan 1918 günü vefat ederek şehitlik mertebesine ulaşır. Mezarı Kağızman şehitliğindedir.
4.2. Aşık Hıfzı Hakkında Yapılan Çalışmalar Kağızmanlı Hıfzı için yazılan en önemli kaynak, F. Kırzıoğlu’na aittir. F. Kırzıoğlu 1941
yılında Kağızman’a gelerek bizzat Hıfzı’nın oğlu Haşim, kızı Telli, amcasının oğlu Kerem, kardeşinin
oğlu Rahmi, kayınları Murat, Mehmet, Mevlüt, Asker, İsmail, baldızı Gülavat sağ iken görüşerek
kaleme almış ve yayımlamıştır. Zerger Mahir Baranseli, F. Kırzıoğlu’nun tespit ettiği bilgilere
dayanarak, 1965 yılında “Kağızmanlı Hıfzı” adlı bir kitap yayınlamıştır. Mustafa Turan 1988 yılında
“Kağızman ve Aşık Hıfzı” eserini yayımlamıştır. A. Berat Alptekin ve Esma Şimşek’e göre,
Hıfzı’dan bahseden kitap, makale, dergi ve kaynakların sayısı 79 adettir.
4.3. Âşık Hıfzı’nın Eserlerindeki Bazı Motiflerin Analizi 4.3.1. Sanat: Hıfzı’nın şiirlerini incelediğimizde Kars halk edebiyatı içerisinde ayrı bir tada,
ayrı bir yapıya ve ayrı bir ruha sahip olduğunu görmekteyiz. Şiirleri, bireyin ruhunu
olgunlaştırmaktadır. Gerçi onun bazı şiirlerinde sergilediği dini yönü ve kahramanlık ruhu çağdaşı
olan Karslı ve Kağızmanlı şairlerde de bulunmaktadır. Ancak Hıfzı’yı onlardan ayıran asıl yan onun
turnalarla, ishak kuşlarıyla, çiçeklerle, tabiattaki varlıklarla haşır haşır neşir olma, arkadaşlık kurma,
selamlaşma halidir. Hıfzı bu hususta benzerine çok az rastlanan ender bir şair, hayal gücü gayet
yüksek, söyleyişi derin, üslubu akıcı, betimlemesi harika olan edebi bir kişiliktir (Küçük, 2007:7). Bu
bağlamda, şiirlerinin, bireyin karakter gelişiminde de önemli bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.
4.3.2.Ağıt: Savaşlar, kavgalar, çekilen acılar, yaşanan ölümler sonucu ağlanarak söylenen,
yakılan ağıtlar vardır. Bu ağıtların yakıcısı genelde halktır. Analardır, babalardır, ehli dil insanlardır.
Halk ozanlarıdır. Hıfzı, ağıt hususunda yeri kolay doldurulmayacak bir güce, bir yeteneğe sahiptir.
Onun ağıt yakmaktaki başarısını 1915 yılında Ermeni çeteciler tarafından Türklere yapılan toplu
katliamın dile geldiği uzun ağıt teyit etmektedir. Hıfzı, bu ağıtından sonra amcasının kızı Ziyade için
yaktığı Sefil Baykuş ağıtıyla sanatının zirvesine ulaşmıştır. Bu ağıtın haricinde, ölen eşi Sona içinde
bir ağıt yakmıştır. O ağıtlarını yalın ve içli bir söyleyişle dile getiren, büyük bir ağıt ustasıdır. (Küçük,
2007:8). Hıfzı’nın ağıt şiirleri, yaşanan acı, ıstırap ve gözyaşlarına tercüman olmaktadır.
Hıfzı; Kars-Kağızman’ın yaşadığı “Kırk Yıllık Karagünler” içinde doğmuş, esaret altında
büyümüş, katliamlar yaşamış bir şairdir. Yaşadığı zulmün acısını yüreğinde hissederek ağıtlar,
destanlar yazmıştır. Kağızman’ın kurtuluş günlerinde ise sevincini mısralara yansıtmıştır. 1915
yılında Kağızman halkının bir bayram günü Rus ve Ermeniler tarafından zalimce katledildiğine şahit
olan Hıfzı uzunca bir ağıt yakmıştır (Küçük, 2007:17).
4.3.3. Ölüm: Hıfzı, yaşadığı ölüm acılarını yüreğinin en derin yerinde hissetmiş ve duygularını
ağıtlarla mısralara dökmüştür. Onun Sefil Baykuş adlı ağıtı ve amcasının kızı Ziyade ağzından
yazdığı, her iki ağıtın 30 kıtaya ulaştığı uzun şiiri bir şaheserdir. Sefil Baykuş’un 15 kıtası tamam
olarak bulunmuş, ancak Ziyade’nin ağzından söylediği şiirin 8 kıtası ele geçmiş olup diğer 7 kıtası
derlenememiştir. Hıfzı’nın aynı mahallede bulunan ve birlikte büyüdüğü amcasının kızı Ziyade’nin
halk arasında ince hastalık denilen verem hastalığına yakalanarak ölmesi üzerine yaktığı Sefil Baykuş
ağıtı, sade bir dile, akıcı bir üsluba ve içten bir söyleyiş özelliğine sahip bir eserdir. Bu eserin böyle
güzel ve eşsiz olmasına şairin büyük hayal gücü ve onun sanatkârane kişiliği bir vesiledir. Hıfzı, bu
ağıtında ölen amcasının kızını ve defnedildiği mezarlığı çoğu âşıkların kavrayamadığı çok özel bir
anlayışla dile getirmiştir. O mezarlığı bir virane meskene, göçüp mezarlığa konan insanı da bir
baykuşa benzetmiştir. Halk arasında söylendiği gibi mezarlık bir virane şehirdir. Bu virane şehirde
ancak baykuşlar tüner. Bu şehirde bülbüllerin işi yoktur. Bülbüllerin meskeni bahçeler bağlardır.
Baykuşlar ise hikâye ve masal anlatımlarında Süleyman peygambere karşı geldiklerinden “Bey-
Kuş”luk unvanı ellerinden alınıp, azarlanarak “Baykuş” ilan edilmiş ve viranelere sürülmüştür
(Küçük, 2007:8). Hıfzi, ölüm temasını da işlerken, ölümü bir yok oluş olarak görmeyip, Mevlevi
anlayışında olduğu gibi, bir “vuslat” olarak dile getirmiştir.
4.3.4. Din ve Tasavvuf: Hıfzı’nın şiirlerinde din olgusu da önemli bir yer tutmaktadır. Küçük
yaştan aldığı dini eğitim, onun Kuran’ı Kerim öğrenmesini, kuvvetli bir hafızaya sahip olması
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 214
bakımından, 9 yaşında hafızlık mertebesine ulaşmasını sağlamıştır. Bu eğitimin neticesinde yol ehli
olarak tarikatlara girmiştir. O, Allah’a yakarışında dilinden dökülen mısraları şöyle sıralamaktadır:
Zulümden münezzeh adil Padişah
Ey şahların şahı sana sığındım
Kulunum kapında kurbana geldim
Beklerim dergâhı sana sığındım...
….
Senden gayrı penah yoktur bilmişim
Rahman-ı rahına umut olmuşum
Settarına yüzü kara gelmişim
Affeyle günahım sana sığındım
…..
Hıfzı bir hafız, bir din adamı olarak dine bağlılığını, ahiret inancını ifade ederken bu dünyanın
geçiciliğine ve baki âleme değinmeden geçmez:
Uyan ey gözlerim hab-ı gafletten
Âlem rüşan oldu vakit şafaktır
Günde yüz bin katar gelip de geçer
Faniden bakiye geçmesi haktır
Hıfzı’nın divanisi tasavvufi bir düşünce kaynağının şiire yansımasıdır. Tasavvufî söylemde
sevgili ile aşığın kavuşması söz konusu değildir. Aşktan maksat aşığın sevgili yolunda acı çekmesi,
canını onun yolunda vermesidir. Zira vuslatın tek şartı ölümdür. İçinde yaşanılan âlem zaten asıl
yerden insanın ayrılarak geldiği gurbet âlemidir ve geçicidir. İnsan tekrar ayrıldığı ana vatanına,
“toprağına” dönecektir. Çekilen bu kadar ıstırabın altında yatan bu gerçektir. Gerçek âşık sevgiliden
gelecek her türlü belaya, sıkıntıya katlanır ve sabreder. Canını onun yoluna kurban eder. Bütün kâinat
aslında yaratıcının tezahüründen başka bir şey değildir. Her güzel kendisinin görülmesini ister.
Yaratıcı da yarattıklarının güzelliklerini görmesi için bu âlemi yaratmıştır ve mahlûkat Hâlık’ın
tezahür etmesinden ibarettir. Bu nedenle tabiatta görülen her şey yaratıcıyı arzular, onu zikreder ve
onun yolunda gider. Çeşme ve çayın her daim akması, göğün ağlaması, lalelerin kızıla boyanması hep
bu sebepledir. Divan şiiri tahlilinde güzel sebebe bağlama olarak adlandırdığımız “hüsn-i talil” yolu ile
yukarıda zikredilen varlıkların yaratıcıyı zikretmek ve ona kavuşmak amacıyla bu halde oldukları
işlenmiştir.
Hıfzî, kışın sonunda bahar geleceğini, bülbülün yine gülü seveceğini, dikenle mücadele
edeceğini vurgular. Bu ifadeler tasavvufi söylemin yanı sıra şiirin divan şiirinden beslendiğini, divan
şiirinin mazmunları ile örüldüğünü gösterir. “Bir kula Halik yâr olsa mahlukat ağyâr olur” diyerek,
Allah için her şeyden vazgeçmenin önemini dile getirmektedir. İnsan Allah’a ancak nefsanî isteklerin
tamamından hatta canından dahi geçebilirse ulaşacaktır. Tasavvufi öğretide bu makam “Fenafillah”
diye adlandırılır. Kişi kendisini yaratıcıda yok eder. Onun dışında her ne varsa ağyardır. Allah’a yakın
olanın baykuş gibi viranlarda gezeceği vurgulanmıştır. Allah’a yakın olmak bir olumlama iken baykuş
gibi olumsuz çağrışımı olan bir varlığa teşbih etme boşuna değildir. Her şeyi terk etme viranda gezme
demektir. Özellikle tasavvufi öğretide kelebeğin ateşe yaklaşması, onun etrafında dönmesi insanın
yaratıcıya yaklaşması ve onun için ibadet etmesi gibi düşünülür. Ancak bu durumun sonuçta
âşık/kelebek/insan için her şeyden, candan dahi geçmek olduğu bilindiğinden ancak samimi olanlar ve
çok isteyenler bu işi sürdürürler (Balkaya, 2017:6-7).
Tasavvufun, sözlükte; “Sof giymek, saf olmak, ilk safta bulunmak, suffa ashabı gibi yaşamak “
gibi anlamlara geldiğini belirten Uludağ (1991) tasavvufu, “baştanbaşa edep, kötü huyları terk edip
güzel huylar edinme, kimseden incinmeme, kimseyi incitmeme, nefse karşı girişilen ve barışı olmayan
bir savaş, herkesin yükünü çekme, kimseye yük olmama, bütün mensuplarının birbirini dost ve kardeş
tanıdığı bir birlik, Hak ile birlikte ve O’nun huzurunda olma, Hakk’ın seni senden öldürmesi ve
kendisiyle yaşatması, keşf ve temaşa hali, temiz bir kalp, pak bir gönül sahibi olma, nefsinden fâni,
Hak ile bâkî olma, kâmil insan olma, Hakk’a erme” şeklinde tanımlamaktadır. Develioğlu’na (1986)
göre tasavvuf, “sofulaşma, gönlünü Allah sevgisine bağlama” olarak tanımlarken; Türk Dil
Kurumunun sözlüğünde ise “Tanrının niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği (vahdet-i vücut)
anlayışına göre açıklayan dinsel ve felsefi akım, İslam gizemciliği” olarak tanımlanmıştır.
İz’e (1990) göre Tasavvuf, bir inanç sistemidir. Bu sistem insanın ve dünyanın yaratılışını,
yaratılma sebebini, kul ile yaratıcı arasındaki münasebeti işleyerek kendince bir yol ve yöntem
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 215
belirleyen ve nihayetinde bu yolda ilerleyen kişinin nefsanî arzularını terk ederek Allah’a ulaşmasını,
olgun bir insan olmasını amaçlayan bir felsefedir.
Tasavvufun temeli; evrende tek bir varlığın bulunduğu, o tek varlığın dışındaki diğer varlıkların
ise onun yeryüzündeki yansıması olduğu görüşüne dayanır. O tek varlık Allah’tır. Öteki varlıklar daha
doğru bir deyişle görünen her şey, tek varlık olan Allah’ın türlü görüntüleridir ve Allah’ın anlaşılıp,
bilinmesi için vardır. Buna “Vahdet-i vücut” denir. Tasavvufta Allah, evren ve insan bir bütün olarak
düşünülmektedir. “Allah’ın ortak kabul etmez tekliği” düşüncesi, “yaratan” ve “yaratılan” ayrımını
ortadan kaldırmaktadır (Mengi, 2004: akt: Uslu, 2011).
Âşıklar, tasavvufi geleneği şiirlerinde oldukça fazla kullanırlar. Özellikle âşık
karşılaşmalarında, meclislerde ve divani gibi şiirlerde tasavvufi konulara oldukça fazla yer verilir.
Kağızmanlı âşıkların beslenme kaynaklarından biri olan tasavvuf şiirlerde sık sık kendisine yer bulur.
Kağızmanlı kimi âşıklarımız zaten tarikat ehli kimseler olduklarından tasavvufi söylemi çok
kullanmışlardır. Tarikat ehli olmasalar dahi çevrenin ve yetişme tarzının etkisiyle, yaşadıkları dini
kabul sayesinde birçok tasavvufi unsur şiirlerinde doğal olarak kendisine yer bulmuştur. En güzel
örneklerden biri Hıfzı’nın aşağıdaki divanisidir:
Âşık-ı sadık gerek maşuk yolunda can vere
Çağlayıp çeşme ve çaylar durmayıp akar nere
Hu çekip ağlar semalar göz yaşın döker yere
Laleler kızıl kan ağlar otları figan gezer
Her nebadat öz dilinde zikr eder ahlar çeker
Tütüya rengin sarardır menekşe boynun büker
Aşkından titrer vücudu ağaçlar gazel döker
Mest olur dalı budağı bir zaman üryan gezer
Ehli âşık bu dünyada gam yükün hamil gerek
Kendine âşık diyenler müride amil gerek
Sormağa canan ilinden mürşid-i kamil gerek
On sekiz bin âleminde can içinde can gezer
Geçer bu kahrı zimmistan safa-i bahar olur
Şeyda bülbül gül sever mahrum günahkâr har olur
Bir kula Halik yâr olsa mahlukat ağyâr olur
Münis-i billâh olan baykuş gibi viran gezer
Ölüm haktır yeter ibret dahi çend olmak gerek
Terk edip dünyayı bir dildare bend olmak gerek
Kıl temaşa Hıfzı bundan hissemend olmak gerek
Can yakar canan için pervaneler püryan gezer (Aslan, 1978:46; Küçük, 2007:97; Turan, 1998:
106; akt: Balkaya, 2012:6-8).
Hıfzı’nın divanisi tasavvufi düşünce kaynağının şiire yansımasıdır. Tasavvufî söylemde sevgili
ile aşığın kavuşması söz konusu değildir. Aşktan maksat aşığın sevgili yolunda acı çekmesi, canını
onun yolunda vermesidir. Zira vuslatın tek şartı ölümdür. İçinde yaşanılan âlem zaten asıl yerden
insanın ayrılarak geldiği gurbet âlemidir ve geçicidir. İnsan tekrar ayrıldığı ana vatanına, “toprağına”
dönecektir. Çekilen bu kadar ıstırabın altında yatan bu gerçektir. Gerçek âşık sevgiliden gelecek her
türlü belaya, sıkıntıya katlanır ve sabreder. Canını onun yoluna kurban eder. Bütün kâinat aslında
yaratıcının tezahüründen başka bir şey değildir (Balkaya, 2012:7).
Yunus Emre’den bugüne uzanan ve çağları aşan “can içre canan” görüşü çok sevilip
beğenildiği ve pek çok âşık tarafından kullanıldığı için zamanla hazır bir söz kalıbı haline
dönüşmüştür. Âşıklar bu söz kalıbını kullanarak Yunus’un şiirlerindeki güzelliğini yüzyıllarca
capcanlı bir biçimde yaşatmaya devam etmişlerdir. Bu hazır söz kalıbını kullanan âşıklar tasavvufi
düşünce dünyalarını da bu görüşe göre biçimlendirmiştir. “Can içre canan” görüşü genel anlamda bu
söz kalıbını kullanan bütün âşıkların, ilahî aşk anlayışının özünü olmuştur (Uslu, 2011:215).
Görüldüğü üzere, aşıkların şiirlerinde, Allah ve Allah’a bağlı kavram alanları olan din, tasavvuf ve
ilahi aşk iç içedir.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 216
4.3.5. Tabiat: Hıfzı, tam bir tabiat aşığıdır. Doğayla içli dışlıdır. Onunla bir bütündür.
Çiçeklerle dertleşir, turnalarla konuşur, kuşlarla sohbet eder. Şiirini yazarken doğa onun vazgeçilmez
nakışı olur. Tabiat Hıfzı’nın ilham kaynağı, duygu kaynağıdır baştanbaşa. Hıfzı ağıt yakarken bile
doğadan bir şeyler katmadan yazmaz. Sefil Baykuş ağıtının ismini bile doğadaki bir kuştan almıştır.
Hıfzi, ağıtlarında doğayla insanı bütünleştirmiştir (Küçük, 2007:14). Her güzel kendisinin görülmesini
ister. Yaratıcı da yarattıklarının güzelliklerini görmesi için bu âlemi yaratmıştır ve mahlûkat Halik’ın
tezahür etmesinden ibarettir. Bu nedenle tabiatta görülen her şey yaratıcıyı arzular, onu zikreder ve
onun yolunda gider. Çeşme ve çayın her daim akması, göğün ağlaması, lalelerin kızıla boyanması hep
bu sebepledir. Divan şiiri tahlilinde güzel sebebe bağlama olarak adlandırdığımız hüsn-i talil yolu ile
yukarıda zikredilen varlıkların yaratıcıyı zikretmek ve ona kavuşmak amacıyla bu halde oldukları
işlenmiştir (Balkaya, 2012:7). Bu bağlamda, Hıfzı’nın şiirlerinde doğadan ilham aldığını ve bunu
şiirlerine yansıttığını çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz.
4.3.6. Umut ve Özlem: Hıfzı, yaşadığı acılar, ayrılıklar, hasretler, esaretler ne denli büyük
olursa olsun hiç umudunu yitirmemiştir. Umutlu yüreğiyle ağlayan gözlerine teselli vermiştir:
Ağlama gözlerim Mevla kerimdir
Her daim rüzigar böyle de kalmaz
Dermansız dert olmaz sabreyle gönül
Geçer bu ah ü zar böyle de kalmaz…
Ne kadar çok olsa dağların karı
Eridir Huda’nın hoş rüzigarı
Yetişir bağların ayvası narı
Açılır nevbahar böyle de kalmaz…
Ne ise Hak’tandır Kalu Bela’dan
Kalem böyle yazmış Arş-ı Ala’dan
Gel Hıfzı gümanın kesme Mevla’dan
Bu çark-ı berkarar böyle de kalmaz (Küçük, 2007:18).
Tasavvufî anlamda özlem, vuslat yolculuğudur. Bu yolculuk, vahdet-i vücut denen bütün
varlıkların bir oluşu ve Hak’tan başka bir varlığın olmayışı teorisinden ileri gelir. Ete kemiğe bürünüp
yeryüzünde yaşamaya başlayan insan, mutlak varlıktan ayrılmış demektir. İlahi aşkta ise ikilik, ayrılık
yoktur. Bunun için insan fenafillaha erip mutlak birliğe geri dönmeyi arzular. Allah’ın varlığına ve
birliğine geri dönme arzusu âşıkları derinden etkileyen bir özlem duygusudur. Allah’ı ilahi aşkla sevip
özleyen âşık, ona kavuşacağı günü özlemle bekleyerek vuslat yolculuğu yapar. Yolculuk uzun ve zorlu
olacaktır. Öyle ki âşık derdinden divane olacak, bütün varlığından geçecek, özlemle kıvranacak; ama
yine de yolundan dönmeyecektir (Uslu, 2011:164).
4.3.7. Aşk: Hıfzı’daki büyük aşk, onu âşıklar mertebesine ulaştırmıştır. O, aşk ile doğmuş, aşk
ile büyümüş, aşk ile yaşamış ve aşk ile ölmüştür. Katliamda yaralanıp kanlar içinde, acı çekerek
ölürken bile aşk ile “Allah, Allah“ diyerek şehit olmuştur. Hıfzı’da Allah aşkı, Peygamber aşkı, tabiat
aşkı, vatan aşkı, beşeri aşk bir mükemmellik göstermektedir. Zaten böyle olmasaydı şiirleri bu derece
etkileyici ve güzel olmazdı (Küçük, 2007:10). Serhatlı Lemin âşıklığa başlayışını şöyle anlatmaktadır:
“Kars âşıklar, ozanlar şehridir. Ben bu yolda Kurtuluş Savaşı şehidi olan Âşık Hıfzı’dan etkilendim.
Bence onun Sefil Baykuş adlı şiiri gibi şiir yazacak kimse yoktur (Öncül, 2011:538). Bu tür
âşıklarımızın aşk anlayışları kuru bir sevda değildir. Kaynağı ilahi temellidir.
4.4. Aşık ve Aşıklık Geleneği
Hıfzî gibi büyük bir âşık da divanisini dini içerikle bir tür pedagojik söyleme dönüştürmüş ve
dinleyiciye dünyanın geçiciliği, kul-Allah ilişkisinin nasıl olması gerektiği, varlığın nasıl
kabullenileceği ve varlığa karşı nasıl tavır alınacağı gibi söylemler geliştirmiştir. Özellikle de seçilen
ifadelere dikkat edilirse ya kendi nefsine ya da genelleme yaparak kendi nefsinden tüm insanlara
seslenme yoluna gidilmiştir (Balkaya, 2017:6-7). Aşık Hıfzı da, yaşı, eğitimi, mesleği, hayat tecrübesi
gereği pek çok toplumsal konuya hâkim bir âşıktır. Onun bu hâkimiyetini, didaktik öğeler içeren çok
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 217
sayıda şiirinde görmek mümkündür. Esmani, Cevlani, Esrari, Sezai, Hıfzı ve Durak Ahmet’in
ardından Sıtkı Yaşar, Garip Yusuf, Beyhudi mahlaslı şairlerimiz bu geleneği sürdüren ozanlardandır.
Özarslan’a (2001) göre aşıklar, içinde yaşadıkları toplumun her türlü durumunu şiirlerine konu
edinirler. Bu, aslında toplumsal bilincin âşığa yüklediği misyonlardan biridir. Âşıklar bu yolla, temsil
ettikleri geleneği ayakta tutmaya çalışırlar. Güncel meseleleri takip ederek şiirlerinde konu edinmek,
âşığı toplum içerisinde de itibarlı hale getirir. Toplumun başından geçen ve o toplumu derinden
etkileyen her türlü olay âşığın şiiri için malzemedir. Zaten geleneğin arka planında yatan özellikte
budur. Âşıkların prototiplerine bakıldığında bu türden işlerin âşığın vazifesi olduğu görülecektir.
Toplumun genelini ilgilendiren dini, siyasi, ekonomik olay, bir doğal afet veya büyük bir sevinç
mutlaka âşık tarafından işlenir. Ancak âşığın da uymak zorunda olduğu bir dizi kurallar vardır.
Meclisin nasıl açılacağı, önce kimin neyi okuyacağı, hangi konunun hangi türde işleneceği, icra
bağlamının yeri ve zamanı vb. her şeyi göz önünde bulundurmalıdır. Bu durum bir geleneği doğurur.
Bu gelenekte hemen her bölge küçük farklarla kendine has bir takım özellikler yaratmışsa da genel
ritüeller her yerde aynıdır (Balkaya, 2012).
Âşıklık geleneği; halkın gönül duygularının, saz şairlerinin müzik terennümleri ile halkın
belleğine nakşedilerek nesilden nesile aktarılmasıdır. Bu geleneğin temsilcileri olan âşıklar,
ustalarından öğrendiklerini, bir anlamda usta mallarını, çırakları vasıtasıyla geleceğe taşımaktadırlar
(Tanrıkulu, 1998). Yardımcı’ya (2008) göre ise aşıklık geleneği; “diğer kültür değerlerinde olduğu
gibi, belirli bir işlevi yerine getirmek, bir ihtiyacı karşılamak üzere geleneksel kültürün yarattığı bir
kültür değeridir.
Âşık, sazla sözü bir teknede yoğurmuş, bu hamura tarih, dil ve kültür unsurları eklemiş bir
edebiyatçıdır. Bu nedenler âşığın ürünleri gelenek, görenek, edebi zevk, kültürel özellikler, ulus olma
bilinci, ortak kader, dil ve din gibi unsurların bir arada bulunduğu bir örüntü oluşturmuştur (Uslu,
2011:7). Âşık, Türk halk edebiyatında, aşağı yukarı 16. yüzyılın başlarından bu yana beliren bir
sanatçı tipidir. Onun yaratıcılığı irtical iledir: Şiiri yazmaz söyler. Onda şiir, müzikten ayrılmaz;
demek ki sadece söylemez, çalar ve çağırır. Âşıklar düz konuşma ile şiir söylemeyi dilden söylemek
ve telden söylemek deyimleriyle ayırırlar. Âşık adayının kuşaktan kuşağa aktarılan âşıklık geleneğinin
kabulleri çerçevesinde âşıklığa yönelmesi, başlaması ve yetişmesi usta çırak ilişkisi içinde bir eğitim
süreci gerektirir. Âşıklar, çıraklıktan başlayarak âşık oluncaya kadar belli bir eğitimden geçerler,
fasıllara katılırlar, ustalarından mahlas aldıktan sonra âşık olurlar (Artun, 2008). Âşıkın şairlik gücünü
ve yetkisini, düşünde kendisine pirinin sunduğu “aşk badesi”ni içmekle ve “ideal sevgili”nin hayalini
görmekle kazandığına inanılır. Böylesine olağanüstü bir olayla şairlik niteliğini kazanmış sanatçılar,
“badeli âşık”, “hak âşığı” sözleriyle nitelendirilirler. Âşık edebiyatını halk edebiyatına konu edince
estetik bakımından olsun, toplum sorunları ve konuları bakımından olsun, herhangi bir
değerlendirmeye gitmeden bu geleneğe mal olmuş bütün âşıkları ve onların bütün yaratmalarını
incelemek zorunluluğu vardır (Boratay, 1969). Âşıklar birbirlerinden etkilenerek ya da birbirlerini
besleyerek kendilerinden önce yaşamış ya da aynı çağda yaşamış âşıklardan da etkilenerek zaman
içinde kendi üsluplarını oluştururlar. Çobanoğlu’na göre, eski âşıklar yalnız tarz ve ustalıklarını değil,
aynı zamanda ahlâk, karakter, vatanseverlik, dünyaya düzen verme, nasihatçilik yanlarını da başarılı
bir şekilde kullanmışlardır (Kafkasyalı, 1998). Buradan da açıkça anlaşılacağı gibi, aşıklık geleneği
toplumla bütünleşmiş bir vaziyette bir silsile halinde süregelen bir sanattır.
Görsel ve yazılı basının olmadığı ya da yok denecek kadar az olduğu dönemlerde âşıklar
halkın aydınları arasında gösterilmiştir. Âşık, nasıl klasik şairin ve klasik şiirin çekiciliğine ve manevi
nüfuzuna kapılmışsa, köy ve aşiret çevresinde yetişen saz şairi de, daha yüksek bir kültürün ve
temsilcisi olan şehirli âşığı kendisine ideal bir örnek saymaktan kendini alamaz, bu hadiseye yalnız
bizde değil bütün milletlerin edebiyat tarihlerinde tesadüf edilir. Âşık kelimesinin kullanılması ve
Oğuz şair çalgıcılarına verilen Ozan tabiri, tekke edebiyatının tesiri altında olmuştur. Çünkü
mutasavvıf şairler 13. asırdan beri kendilerini diğer şairlerden ayırmak, bu suretle ilham kaynaklarının
kutsi ve ilahi mahiyetini göstermek için âşık unvanını kullanıyorlar (Köprülü, 2004). İslamiyet’in
kabulünden 16. yüzyıla kadar olan devre, geniş halk kitleleri açısından bir geçiş evresi olmuştur. Bu
devrede, eski kültürün devamcısı olan “ozan”, gerek Azerbaycan’da gerekse Anadolu’da aynı çizgiyi
takip ederek yavaş yavaş yerini “âşık”a bırakmıştır (Öcal, 2008)).
Âşıklar, içinde yaşadıkları toplumun her türlü özelliğini şiirlerine konu edinirler. Bu, aslında
toplumsal bilincin âşığa yüklediği misyonlardan biridir. Âşıklar bu yolla, temsil ettikleri geleneği
ayakta tutmaya çalışırlar. Güncel meseleleri takip ederek şiirlerinde konu edinmek, âşığı toplum
içerisinde itibarlı hale getirir. Metin Özarslan, bu konuda âşıkların, cumhuriyet, ordu, askerlik, ülke
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 218
bütünlüğü, Kıbrıs meselesi, ortak pazar, Avrupa, Almanya, gençlik, pop müzik, din ve ahlak kaygısı,
örf, adet endişesi, değerlere bağlılık, geçim darlığı, hayat pahalılığı, toplumsal eleştiri, halkın protesto
ihtiyacı, mahalli problemler gibi toplumsal konular ile göç, gurbet duygusu, sıla hasreti ve zamanın
değişmesi gibi ferdi konuları şiirlerinde işlemelerinin, onları ayakta tutan hususlar olduğunu
belirtmiştir (Balkaya, 2017:16). Buradan da anlaşıldığı gibi, aşıklar toplumla bütünleşmiş kişilerdir.
Oğuz (1993), 16. yüzyılda Türkiye ve Azerbaycan sahası âşıklık geleneğinin konusundan
bahsederken, bozkır hayatına yakın olan âşıklarda kahramanlık, tabiat tasvirleri ve karamsarlığa yer
vermeyen beşeri aşkın öne çıktığını, şehir hayatına yakın olan, medrese çevresinde bulunan âşıklarda
ise gerek motifleriyle ve gerekse dil ve ifadeleriyle klasik edebiyata yaklaştığını vurgulamaktadır
(Uslu, 2011:18).
4.5. Ozan ve Toplum İlişkisi Ozanlar; sevgiyi, dostluğu, insanlar ve doğa ile ilgili çeşitli duyguları, düşünceleri dünden
bugüne gelen edebiyat ürünlerinde anlattığı gibi toplumsal olayları da konu edinmiştir. Sosyal konular,
dertler ve sıkıntılar, öfkeler, duygusal ve eylemsel başkaldırılar halkın ozanları tarafından dile
getirilmiştir (Makal,1990; akt: Uslu, 2011:133). Hıfzı’nın şiirlerinde sıklıkla işlediği temalardan birisi
de insan ve toplumdur. Oldukça geniş bir kapsamı olan bu kavramlar şiirlerin içyapısını ortaya
koymakla birlikte, dönemin sosyal, siyasî, ekonomik, kültürel dokusunu da göz önüne sermektedir.
Âşık ile toplum arasında her zaman için sıkı bir bağ vardır. Âşık yetişip boy vermiş bir filizse, toplum
da o filizin toprağıdır. Nasıl ki toprağın yapısı yetişecek filizleri etkiliyorsa, toplumun yapısı da
âşıkları etkiler. Toplumun dili, tarihi, kültürü, maddi ve manevi mirası; âşığı ve dolayısıyla âşığın
şiirlerini biçimlendirir. Âşık ile toplum arasındaki bağ tek yönlü değil; karşılıklıdır. Toplumdan
etkilenerek yetişmiş bir âşık, aynı zamanda toplumu da edebiyat aracılığıyla etkilemektedir. Hıfzı,
öğretmenliğinin ve din hocalığının bir gereği olarak, insanlara yol gösterici olmayı benimsemiş bir
âşıktır. Şiirlerinin pek çoğu nasihatname niteliği gösterir, böyle olmayanlar ise bir şekilde didaktik
öğeler barındırır.
Kabaklı’ya (2002) göre, topluma öğüt vermek de, eski ozanların töresidir. Onların yerini tutan
saz şairi, Tanrı’ya yakın sayılmakta, her sözünde bazen keramet aranmaktadır. O da halkın bu sanısına
uygun cevaplar vermeyi, şairliğin şanından saymaktadır. Bu açıdan bakılınca halk şairi bazen halkın
öncüsü, bazen de savunucusudur. Köylünün hükümetten, mütegallibeden, zalimlerden, haksızlıktan,
yoksulluktan, kıtlık, hastalık gibi şeylerden duyduğu ıstırabı ve ettiği şikâyetlerini de, saz şairleri
yansıtmaktadır. Böyle hâllerde aşıklar, halkoyunun temsilcisi durumuna geçerler.
Toplumun temel taşı bireydir. Topluma ve insanlığa yapılabilecek hizmetlerin başında bireyi
olgunlaştırmak gelir. İnsan yaradılışında yalan, menfaat, kin, kibir, dünya nimetlerine düşkünlük gibi
pek çok olumsuz nitelik vardır. Aşık Hıfzı’nın bu olumsuz niteliklerin iyiden, güzelden, doğrudan
yana değişmesiyle, bireyin ve toplumun olgunlaşacağına dair güçlü bir inancı vardır. Gerek maddi
gerekse manevi yönüyle yaratılmışların en mükemmeli kabul edilen insan, İslâm inanç ve düşüncesine
göre Allah’ın varlığının bir parçasıdır. Allah’ın isim ve sıfatlarının insanda tam ve topluca bulunması
da insanın evrendeki değerini artıran bir başka nedendir (Uslu, 2011:134).
Tasavvuf felsefesine göre evrendeki en şerefli varlık yani eşref-i mahlûkat olan insan, aynı
zamanda yeryüzünün halifesi olduğu için Hıfzı’da ırk, renk, dil, din, mezhep, meşrep ayrımı
yapmaksızın bütün insanları aynı sevgiyle kucaklamıştır. Âşıklar, yaşadıkları çağın birer tanığı
konumundadırlar. Onların, doğup büyüdükleri tarihsel zamanı derinlemesine kavramak gibi bir
duyarlılıkları vardır. İçinde bulundukları sosyo-kültürel atmosferin havasını soluyan bu âşıklar,
toplumda meydana gelen her türlü oluşumdan haberdardır. Nüfus hareketleri, siyasi durum, ekonomik
faaliyetler, toplumsal eğilimler… gibi pek çok konuya vakıftırlar. Âşıklar toplum için ve toplum ile
birlikte hareket ederler. Çünkü çağının bir tanığı olarak kazandıkları tecrübeyi toplumla paylaşmayı
ilke edinmişlerdir. Halkı aydınlatmayı görev sayarlar. İnsan, dünya, bilgi-eğitim, din, tasavvuf, iyilik-
güzellik, doğruluk vb. kavramlar konusunda yönlendirici olmayı seçerler.
Aşık edebiyatında öğreticilik ön plandadır ve âşıkların şiirleri bolca didaktik öğe içerir. Âşık
edebiyatında didaktik öğeleri içeren şiirler denildiği zaman topluma öğüt veren ve toplumu eğiten
şiirler akla gelir. Âşıklar, sazın ve sözün gücünü kullanarak toplumu etkilemek ve ona insanca yaşama
fikrini benimsetmek amacıyla didaktik öğeler içeren şiirler söylemiştir. Bu şiirlerde insan olma
sorumluluğu, toplumsallaşmanın gerekleri, ulus/ümmet bilinci gibi konular işlenmiş ve sosyal
farkındalık (bilinç) oluşturulmaya çalışılmıştır. Hıfzı’da, tıpkı diğer âşıklar gibi yaşadığı toplumun
gerçeklerini bilen, kabul eden bir âşıktır. Başlıca amacı ise; toplumu iyiye, doğruya, güzele
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 219
yönlendirebilmektir. Yurttaşlarının kederiyle kederlenmiş, sevinciyle sevinmiş, iyi ve kötü günde hep
onlarla birlikte hareket etmiştir (Uslu, 2011:135).
4.6. Bölgedeki Ermeni Vahşeti
1. Dünya savaşı devam ederken, Ermeniler, en başta Ruslarında desteği ile Doğu Anadolu
bölgesinde toplu katliamlara başlamıştı. Bu vahşet, Kars-Kağızman’da en acımasız bir şekilde
yapılmıştır. Resmen dile getirilen Ermeni mezalimini bir de halk şairlerimizin dilinden dinlememiz
gerekir. Halkın dilinden düşmeyen, yıllardan beri nesilden nesile intikal ettirilen bu şiirler hangi
acılarla yazılmıştır? Bunu bugün yabancı ideoloji uşaklığı ve emperyalizmin gönüllü tetikçileri yapan
hainler elbette anlamazlar (Sakaoğlu, 2010:15-16). Ömrünün baharında henüz 25 yaşında Ermeni
süngüleriyle şehit edilen ünlü "Sefil Baykuş" şairi Kağızmanlı Recep Hıfzı’nın ölümünü Baranseli
(1966) şöyle dile getirmektedir:
"Ayastafanos Antlaşması ile Ruslar Kars'taki köylere Rum, Ermeni ve Malakanları
dolduruyorlarsa da 3 Mart 1918'de Türkiye ile Bolşevik Rusya arasında imzalanan Breslitovak
Antlaşması’nın hükümlerince üç sancağı (Kars-Ardahan-Batum) geri alındı. Bilindiği gibi bu
anlaşmanın bilhassa dördüncü maddesini tanımayan Seyim Hükümeti'ne bağlı olan Taşnak Ermeniler;
Kars, Erzurum ve Erzincan'da katliama başladı. Araşef, Antrinik ve Yüzbaşı Aganik galip üçlüsünün
kurduğu vahşi planla Kars bölgesinde yirmi bin kişi öldürüldü. (Bilhassa Sarıkamış, Kağızman, Kars
Merkezi, Şöregeh Zarşat bölgelerinde). 1918 Martında Kağızman'a giren Ermeniler Kağızmanlıların,
tepkisiyle karşılaşırsa da şehre girmeği başarmışlardır. Katliamla birlikte yüz beş kişi hapse atılıyor.
İşte bunlardan birisi de ozanımız Kağızmanlı Recep Hıfzı’dır. (Hıfzı'nın hocası Karslı Şeyh Şükrü
Efendi de Ermeniler tarafından öldürülmüştür). Nihayet 13 Mart'ta Erzurum'u kurtaran Şark
Kahramanı Kazım Karabekir Paşa 15 Nisan'da Sarıkamış'a giriyor. Kağızman’da haber duyulunca
Ermeniler hapistekileri öldürmeye başlıyor. Bundan sonrasını Nejat Birdoğan'ın kaleminden görelim:
"Hıfzı'nın payına, ikisi başında biri de karnında olmak üzere üç süngü yarası düştü. Hıfzı, ölüm acıları
ile kıvrana kıvrana çarşıya inmeğe başladı, yüz metre inebildi.
Hıfzı, kahraman ordumuza hitaben söylediği diğer bir şiirinde söylüyordu :
Kara günler geçer, açılır eyyam,
Kars ile Kağızman kurtulur tamam,
Şad olup sevinip her ehl-i İslam,
Al bayrak elinde aslandır gelen (Baranseli, 1966).
Masumluklarını her vesileyle yaymaya çalışan Ermenilerin atalarının yaptığı mezalimden halk
şairleri de sık sık söz etmişlerdir. Yürekleri bu acılarla dolu olan bazı halk şairlerinden örnekler
alınmıştır. Karslı halk şairi Kahraman; Ermenilerin 1918 baharında Kalo köyünde yaptığı zulmü
şiirlerine konu edinmiştir. Halk şairi Kahraman, aynı yıl Ermenilerin Süregel (Başgedikler Bucağı) ve
köylerinde yaptığı mezalimi acılı bir şekilde şiirlerinde dile getirmiştir (Kırzıoğlu, 1958).
5. Sonuç
Âşık Edebiyatı denilince akla ilk gelecek olan şehirlerden biridir Kars. Türkiye’de bilinen yedi
âşık kolunun, yani yedi özel âşık okulunun birisine ev sahipliği yapan Kars’ta, her yıl düzenli olarak
yapılan Uluslararası Kars Âşıklar Bayramı ile âşıklık geleneği yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Hıfzı’nın oldukça akıcı, gerçekçi ve yalın bir şiir söyleyişi vardır. Daha çok yaşadığı olayları
şiirine konu edinmiştir. Yaşadığı olaylardan etkilendiği şiirlerden anlaşılmaktadır. Hıfzı Doğu
Anadolu’da bulunan Kars ili Kağızman ilçesinin yetiştirmiş olduğu en kudretli ozanlarından biridir.
Yirmi beş yıllık ömrü ve on yıllık sanat hayatı içerisinde çok güzel şiirler yazarak başarısını kanıtlamış
ve ismini günümüze kadar ulaştırmıştır. Hıfzı’nın yetişmesinde şüphesiz yaşadığı coğrafyanın büyük
etkisi vardır. O sırtını Ağrı-Eleşkirt’e dayamış Şah Yolu Sıra Dağları’ndan kopup gelen bir derenin iki
yakasında kurulmuş, yeşil bir ilçenin havasını soluyarak, soğuk sularını içerek büyümüştür.
Kağızman’ın eski yerleşim yeri olan Toprakkale’de doğması Hıfzı için ayrı bir şanstır. Esmani,
Cevlani, Esrari, Sezai gibi usta âşıklar bu mahallede doğmuş büyümüşlerdir. Hıfzı, bu âşıkların
eserlerini duyarak, dinleyerek sanatına yön vermiştir. Edindiği bilgileri doğuştan gelen sanatçı ruhuyla
birleştirince ortaya güçlü bir ozan ve her okunuşta başka zevk veren güzel şiirler çıkmıştır. Hıfzı’nın
bir kadersizliği de genç bir fidan iken, yirmi beş yaşında Ermenilerce şehit edilerek öldürülmesidir.
Kars kültür ve edebiyatında büyük bir yeri işgal eden âşıklarımız, bir takım geleneklerinin
paralelinde, yöre halkının eğitiminden de sorumlu olmuş, sosyal, kültürel ve ekonomik yönden,
toplumda çok önemli başarılar elde etmiş, savaşlarda, halkın birlik ve bütünlüğünü sağlamışlardır.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 220
Toplumda çimento görevini üstlenmişlerdir. Bir kısım âşıklarımız da Ermeni soykırımında, verdikleri
mücadele ile dikkat çekmiş ve Ermenilerce katledilerek, şehit edilmişlerdir. Âşık, o gün söyleyeceği
hikâye ve destanları bulunduğu yörenin örf, adet, gelenekleri ve saygı duyulması gereken konularını
daha önceden öğrenerek, anlatımında bunları göz önünde bulundurur. Okuyacağı türküler ise, anlatılan
hikâyenin içindeki kahramanlarının karşılaşmaları sırasında, söyledikleri türküler olduğundan,
türkülere uyarlanan müziklerde konu bütünlüğünü sağlar (Şahin, 1983).
Kaynakça:
Alptekin, A. Berat ve Şimşek, Esma (1989). Türk Folkloru Araştırmaları. Milli Folklor Araştırma
Dairesi Yayınları, sayı, 114.
Artun, Erman (2008). Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı. (3.Baskı). İstanbul.
Balkaya, Adem (2017). Aşık Divanilerinde Konu ve Kağızmanlı Hıfzı’nın Bir Divanisine Tematik
Yaklaşım. Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19:15-22,
DOI:10.9775/kausbed.2017.002.
Balkaya, Adem, "Göl Yeri Susuz Kalmaz: Aşıklık Geleneğinin Sürekliliği Bağlamında Kağızman",
Uluslararası Her Yönüyle Kağızman Sempozyumu, 24-26 Mayıs 2012, Kağızman-Kars.
Baranseli, Z.Mahir (1965). Kağızmanlı Recep Hıfzi. Kars: Halkevi Yayınları.
Boratav, P. Naili (1969). 100 Soruda Türk Edebiyatı. İstanbul: Gerçek Yayınevi.
Develioğlu, Ferit (2000). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları.
Heziyeva, Şergiyye (2010). Kars Aşıklık Geleneği ve Badeli Aşk. A.Ü. Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi [TAED], sayı, 44 ss. 211-225.
İz, Mahir (1990). Tasavvuf. İstanbul: Kitabevi Yayınları.
Kabaklı, Ahmet (2002). Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul.
Kırzıoğlu, Fahrettin M. (1958). Edebiyatımızda Kars. İstanbul.
Küçük, Sait (2007). Kağızmanlı Hıfzı. Hayatı-Sanatı-Şiirleri. Ankara: Ürün Yayınları.
Öncül, Kürşat (2011). Kars Aşıklarının Hayatları Sanatları ve Şiirlerinde Örnekler. Kafkas
Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayınları, sayı, 1.
Özaslan, Metin (2001). Erzurum Âşıklık Geleneği. Ankara: Akçağ Yayınları:
Oğuz, M. Öcal, Ekici, Metin ve Özkan, Tuba (2010). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı. Ankara.
Oğuz, M. Öcal (1993). Azerbaycan ve Türkiye Sahasında Aşık Edebiyatı’nın XVI. Yüzyılına Dair. İpek
Yolu Uluslararası Halk Edebiyatı Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları,
ss. 423-433.
Şahin, Salih (1983). Ozanlık Gelenekleri ve Doğulu Saz Şairleri. Ankara.
Kafkasyalı, Ali (1998). Âşık Murat Çobanoğlu Hayatı-Sanatı-Eserleri, Ankara.
Sakaoğlu, Salim (2010). Bu Ermeniler mi Masummuş?. Atatürk Dergisi, 1 (6):12-17.
http://dergipark.gov.tr/atauniad/issue/2355/30174.
Sakaoğlu, Saim (1995). Karslı Âşıkların Türk Âşık Edebiyatı İçindeki Yeri ve Önemi. Milli Kafkasya
Sempozyumu.
Tanrıkulu, N. İrfan (1998). Âşıklar Divanı. İstanbul.
Türk Dil Kurumu (TDK). Büyük Türkçe Sözlük. http://tdkterim.gov.tr/bts/ .
Uludağ, Süleyman (1991). Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Marifet Yayınları.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 221
Ulu, Esra (2011). Kars İli Aşıklık Geleneği İçinde Kağızmanlı Aşık Cemal Hoca’da Gelenek, Etkileşim
ve Eğitim. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü.
Yardımcı, Mehmet (2008). Başlangıcından Günümüze Türk Halk Şiiri. Ankara: Ürün Yayınları.
İnternet siteleri:
http://www.kagizmanlilar.com/sempozyum/uluslararasi-kagizmanli-hifzi-sempozyumu, Erişim tarihi:
07.04.2018.
http://www.kagizmanlilar.com/sempozyum/uluslararasi-kagizmanli-hifzi-sempozyumu/, Erişim tarihi:
07.04.2018.
http://www.kagizmanlilar.com/sempozyum/hifzinin-siirleri/, Erişim tarihi: 07.04.2018.
Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı Uluslararası Sempozyumu 222