7

Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract
Page 2: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

Giriş

Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi

Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi

Abstract Fate and Free Will in Mullah Ahmed Al Jaziri's Diwan Mullah Ahmed Jeziri, was a famous İslamic sufi and scholar. His poetry book Diwan is a masterpiece of Kurdish literature and Sufism. He studied philosphy, theology, history, sufizm and astronomy. Al-Jaziri, give mainly place subject of fate in his Diwan. He defend absolut will of God. He state that Allah has absolute will and knowledge and fate. But also he emphasize free will of human. W e can say that Al-Jaziri's opinion about fate and free will are coherent to Ahl al-Sunna.

Araştırmacıların genel kanaatine göre Mela Ahmede Ciziri, Cizre'de 1567/1640 yılları arasında yaşamıştır. Doğu dünyasının birçok şair ve müellifi gibi Melaye Ciziri'nin de hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Bu biraz da şark dünyasının gizemli bir hayata olan aşmalığından kaynaklanmış olsa gerektir. Hayat hikayesinin zaptu rapta alınmaması o kişinin etrafında mistik bir atmosfer oluşturur ve şark insanı bundan çok hoşlanır. 1

Mela Ahınede Ciziri, öncelikle büyük bir mutasavvıfur. O aynı zamanda bir şair ve edebiyatçıdır. Ayrıca Melaye Ciziri'nin İslam alimi kimliğini de kaydetmek gerekir. Ciziri Kürtçenin bütün lehçelerinin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçe'ye vakıfur.2 Şiirlerini oluşturan Divan'ı, Kürtçenin ve tasavvuf edebiyatının şaheserlerinden birisidir.

Alırnede Ciziri mela lakabım yaşadığı coğrafyada hakim olan kültürden alır. Gazel ve kasidelerinin son beytinde Mela lakabını bir tür malılas olarak kullanır. Bunun yanı sıra o ''Nişani" malılasım da kullanmıştır. ''Nişani", kaza ve kaderin nişan tahtası anlamına geldiği gibi, sevgilinin oldarına ve sitemlerine hedef olan kimse anlamına da gelir.3

Derin birilmeve marifete, zengin ve coşkun bir aşka sahip olan Ciziri'nin şiirlerinde tasavvuf, tarih, felsefe ve kelfun iç içe geçmiş şekilde bulunur.

Ma'rufu Kerhi, Şibli, Mansur ve İbn Seb'in gibi tasavvuf büyüklerini zikretınesi, onun tasavvufta zengin bir birikime sahip olduğunu gösterir. Mela Alırnede Ciziıi'nin düşünceleri üzerinde büyük iz bırakan mutasavvuflar arasında Hallacı Mansur ve İbn Arabinin yeri ise şüphesiz daha farklıdır.4

Mela Alırnede Ciziri'nin tasavvuf düşüncesi çerçevesinde değindiği konular aynı zamanda Felsefenin ve KeHimın da konularıdır. "Elif' harfiyle biten uzun kasidesinde ve diğer kasidelerinde

1 Mela Ahmede CizM, Diwan, İstanbul, 2009, s.17. 2 CizM, Diwan, s. 17. 3 Ciziri, Diwan, s. 17. 4 Ciziri, Diwan, s. 18.

385

Page 3: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

kelamın temel konulanndan olan varlık, Allah'ın zatı ve sıfatlan, kaza ve kader, irade, ölüm ve sonrası gibi konulan işler. 1

Mela Ahmede Ciziri'nin beyitlerinde, onun vahdet-i vücud felsefesine yakın olduğunu görmek mümkündür.2 Sözlülde "birlik" anlamına gelen vahdet, tasavvufta, her şeyi bir olarak ve bir içinde, nesneleri Allah ile görmek demektir. Vahdet-i vücful; varlığın birliği demektir. Bununla Allah'tan başka varlık olmadığının idrak ve şuuruna sahip olmak kastedilir. Varlık birdir, o da Allah'ın varlığıdır. Aıemde görülen çokluk, nispi ve izafi olup aynı hakikatin değişik görünümleridir. Varlık bir açıdan Hak diğer açıdan halktır. Başka bir ifade ile Hak, halk; halk da Hak'tır. Halk denilen alem, Hakkın isim ve sıfatlarının görüldüğü yerdir.3

Vahdet-i şuhudda salikin her şeyi bir görmesi geçicidir, birlik bilgide değil, görmededir. Vahdet-i vücudda ise, birlik bilgidedir. Salik, gerçek varlığın bir tane olduğunu, bunun da Hakk'm varlığından ibaret bulunduğunu, Hak ve O'nun tecellilerinden başka hiçbir şeyin gerçek bir varlığı olmadığını bilir.

Mela'mn vahdet-i mutlak anlayışı, Tanrıyı varlığa kanıt gösteren veya varlığı Tanrıya kanıt gösteren arayışlardan farklıdır. öte yandan bu anlayışın, Tanrı karşısında alemdeki eşyanın yok sayıldığı panteist bir düşünce olduğu da söylenemez. Mela'mn felsefesi Allah'ı var olan her şey olarak görme düşüncesidir. Onun salt birlik düşüncesinde ezel ve ebed, vahid ve ehad, evvel ve ahir, zahir ve batın arasmda fark yoktur, her şey O'dur.4

Kaza ve Kader

Mela Ahmede Ciziri, kaside ve gazellerinde Allah'ın mutlak irade ve takdirini kuvvetli vurgularla ifade etmiştir. O aıem ve içindekilerinin Allah'ın mutlak iradesi ve takdiri dahilinde olduğunu dile getirirken, insana yönelik takdirin de yine Allah'ın ezeli ilmi ve iradesi dahilinde olduğunu terennüm eder.

Melaye Ciziri; aşağıdaki beyitlerinde

Düzene girdi alem, kendi fiilini her bir isim

Eline verdi tasarrufunu, kabzasında tuttu tüm alemi5

derken, İbn Arabi'den mülhem olarak Allah'ın her bir isminin alemde tecelli ederek, Allah'ın mutlak irade ve takdirini gerçekleştirdiğini ifade eder. İbn Arabi'ye göre Allah aleme isim ve sıfatlanyla tecelli eder. Ona göre Allah, zat makammda bilinmez ve idrak edilmez. Allah, ancak uluhet makamında, yani uluhiyet makamında isim ve sıfatlan makamında bilinir. Alem, Allah'ın isim ve sıfatlannın bir eseridir, bir tecellisidir.6

Kemale erdi böylece isimler, yerli yerine oturdu fiili er

Yer yer yerleşti varlık gruplan suri illetler göstererek'

dizlerini seslendirirken de Ciziri, alemde meydana gelen her fiil ve hareketin Allah'ın isimlerinin tecellileri ile yerli yerinde bir şekilde gerçekleştiğini, alemde farklı şekillerde meydana gelen varlıklarm Allah'ın isim ve sıfatlannın birer tecellisi olduğunu dile getirir.

Melaye Ciziri, Allah Teala'nın alemi ve içindekilerle beraber insanı en güzel bir şekilde yarattığını dizelerinde şöyle dile getirir.

Ezel kitabetinin nakkaşı baştanbaşa onurlu harflerle

1 Cizirl', Diwan, s. 21. 2 Bkz. Ciziri, Diwan, s. 22. 3 İbn Arabi, Fuswu'l-Hikem, Daru'l-Kitabi'l Arabi, Beyrut, 1946, s. 56. Doru, M. Nesim, Melaye Ciziri, Felsefi ve

Tasavvufi Görüşleri, 2012, s. 129. 4 Doru, M. Nesim, Melaye Ciziri, Felsefi ve Tasavvufi Görüşleri, s. 158. 5 Ciziri, Diwan, s. 33. 6 Bkz. Karadaş, Cağfer, İbn Arabi 'nin İtikadi Görüşleri, İstanbul, 1997, s. 97, 98. 7 Cizirl', Diwan, s. 35.

386

Page 4: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

Süsledi onlarla adem levhasını birbiriyle ahenk içinde

Bu şekil ve suretierin aslı tezyin edilmiş yüce bir makamda

Onlara nispetle birer gölgeyiz biz, Allah 'ın takdir ve tertibinde1

Melaye Ciziri bu beyitlerinde Allah'ın insanlık illemini ahenk içinde düzenlediğini ve alemde var olanların daha önceden ilahi makamda asıllarının yaratıldığını, bu alemde olanların ilahi alemde olanların bir yansıması olduğunu söylemektedir. Burada da Ahmed Ciziri'nin İbn Arabi'nin alem ile ilgili görüşlerinden mülhem olduğunu görmekteyiz. 2

Feyzini alıp ism-i Nur'dan göründü eşya ilim aynasında

Yedi sıfatın hükmü içinde intizama girdi kusursuzca3

Allah 'ın Mela haklanda cari kıldığı takdiri

Değiştirmeye güç yetirecek kimse var mı ki 4

Salına salma ötüp gelince o hacel kekliği tuzak yerine

Kaza ve kader şahini ansızın aldı onu kendine5

Bu beyitlerde Ahmed Ciziri'nin tasavvur ettiği şey kader inancıdır ki bu kader anlayışı, Ehl-i Sünnet kelim okulları olan Eş'ariye ve Matüridiyye'nin ortaya koydukları anlayışiara yakındır.

Tümüyle birdir ünvanı bu kainat kitabının

Bulunmaz onda bir tek hata bile yanlışlıkla6

Bir külli kanun geçerli bu dünyada baştanbaşa

Sapma/ar, eğri/ik/er, perişanlıklar yok yanlışlıkla7

diyen Ahmed Ciziri, üzerinde yaşadığımız dünya ve bütün kainatta bir kilili kanunun, şaşmaz bir düzen ve ince bir hesabın olduğunu ve bu mük.emmeliyetin aralıksız bir şekilde devam ettiğini dile getirmektedir. Ahmed Ciziri'nin bu dizelerinde; evrende bir sistemin yani sünnetullahın olduğu, her şeyin Allah'ın koyduğu sistem üzere devam ettiğini, diğer ifadesiyle bir kader ve takdirin olduğu anlaşılmaktadır.

Ehadiyet levhasındaki el yazısıdır Katib-i Samed 'in yazdığı

Allah sayısız nakışlarla süsleyip, düzene koymuş güzelliğı.s

Kaderde "Şirin" e ulaşmak yoksa eğer

Ferhat pazusuyla Rüstem gücü ne yapsın

Bu dizelerinde Ciziriyi, kaderde takdir edilen bir durum hakkında insanın onu değiştirebilecek bir gücünün olmadığını ifade ederek yine kuvvetli bir kader inancını dile getirdiğini görüyoruz.

İrade

Alırnede Ciziri, Divanının birçok beyitinde kaderi ifade etmiş, Allah'ın mutlak iradesinin her şeyi kuşattığını belirtmiştir. Ancak Ciziri insanın bir iradesinin olduğu gerçeğine bigane kalmamış, onu da bazı beyitlerinde ifade etmiştir.

Bir beyitinde şöyle diyor Ciziri;

1 Cizirl',Diwan, s. 29. 2 Bkz, Ülken, Hilmi Ziya, İslam Felsefesi, İstanbul, 2004, s. 218,219. 3 Ciziri, Diwan, s. 33. 4 Cizirl', Diwan, s. 4 7. 5 Cizirl', Diwan, s. 77. 6 Ciziri, Diwan, s. 89. 7 Ciziri, Diwan, s. 9 1. 8 Cizirl', Diwan, s. 35.

387

Page 5: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

Her fiil ve eser bir faiZ ister elbette

Demirci usta yokııa eğer demirci körüğü ne yapsın1

Burada Ahmed Ciziri'nin kaderin yanında insana da irade tanıdığını söyleyebiliriz. Ciziri'nin beyitlerinde Allah'm, insanları, fiilierini iradeleriyle yapma istidat ve kabiliyeti ile yarattığını ifade etmek istediği anlaşılmaktadır. İnsanlar bu istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda fiilierini kendi iradeleriyle gerçekleştirirler ve sorumlu olurlar.

Tasavvufi irade anlayışmda üzerinde durulan mesele; insanın irade ve fiilieri ile Allah'ın irade fıillerinin, Allah'ın sıfatları çerçevesinde incelenmesidir.2 Bu noktada insanın irade hürriyeti, ya Allah'ın mutlak iradesi içerisinde varlığını yitirmiş ve bir bakıma insana hürriyet tanınmamış, ya da insanın Mutlak irade sahibi karşısında bir irade-i cüziyyesinin bulunduğu kabul edilmiştir.3

Kelam ilminde ileri sürülen görüşlerin bir ucunda insanın kendi fiilierinin yaratıcısı olduğu görüşünden hareket eden, insana tam bir irade hürriyetini tanıyan Mu'tezile4

, diğer taraftan insanın fiilierinde mecbur olduğu, irade ve hürriyetinin bulunmadığını savunan Cebriyye yer alır. Ehl-i Sünnet kelamcıları da mutlak bir ilahi irade anlayışını benimsemekle beraber, insanın iradesine de bu ilahi iradenin sınırları içerisinde yer vermektedir ler. 5

Ehl-i Sünnetin iradeyi ezeli bir sıfat kabul eden düşüncesinin yanmda Mu'tezile, Allah'ın mürid olmasını kabul etmiş, ancak bunu muhdes bir iradeye bağlamıştır.6

İlk mütekellim ve mutasavvıflardan olan Kuşeyri'ye göre alemdemevcut olan her şey Allah'ın dilemesiyledir. Hayır, şer, fayda, zarar, taat, isyan, küfür ve iman, her şey Allah'ın irade etmesiyledir. O'nun iradesinin dışmda hiçbir şey meydana gelmez. 7 Mutlak olarak insanın varlığı O'nun dilernesine bağlıdır. iradesi, murad edilen şeyler için geçerlidir. O'nun bilgisi ve iradesi zatidir. Zaman ve mekanla kayıtlı olmayıp değişikliğe tabi değildir.8

Eş'ari kelam ekolünün büyük alimi Fahreddin er-Razi'ye göre insan irade sahibidir, ancak insanın iradesi, kasdı, kesbi ve bunun sonucunda meydana gelen fiili başlangıç olarak Allah'ın iradesinin eseridir. Dolayısıyla insan muhtar suretinde muztardır. Bu, Eş'ariliğin insan fıilleri

konusuna getirdiği temel yaklaşımdır.

Mela Alırnede Ciziıi'nin dizelerinde de gerek Eş'ariliğin ve gerekse Kuşeyıi gibi mütekellim mutasavvıfların izlerini belirgin bir şekilde görmekteyiz. Nitekim Mela'nm;

Allah 'ın Mela hakkında cari kıldığı takdiri

Değiştirmeye güç yetirecek kimse varmı ki dizeleri onun Allah 'ın mutlak irade ve takdiri hakkındaki anlayışını özetler mahiyettedir.

İrade meselesinde mutasavvıflar ve kelamcılar farklı düşüncededirler. Kelamcılar insanın hür bir iradeye sahip olup kendi fiilierini bu hür iradeleriyle gerçekleştirdiklerini savunurlarken, tasavvuf ehli iradeyi başka türlü yorumlamıştır. Tasavvufta irade, seyr-i sülükta olanlarm başlangıç hAlidir. Allah Taaia'ya gitmeye kasd edenlere verilen ilk isimdir. Bu sıfata irade isminin verilmesi, her işin başının irade olmasındandır. Kul, bir şeyi irade etmezse onu yapmaz. Aziz ve Celil olan Allah'a giden yolu tutanlar için ilk iş bu olduğundan, buna irade adı verilmiştir. Böylece irade, her işin başında bulunan kasd ve niyete benzetilmiştir.9

1 Ciziri, Diwan, s. 243. 2 Y eprem, M. Saim. İrade Hürriyeti ve İmam Matüridi, İstanbul, 1997, s. 30. 3 Öner, Necati, İnsan Hürriyeti, Ankara, 1982, s. 25. 4 Işık, Kemal, Mu' tezilenin Doğuşu ve Kelami Görüşleri, Ankara, 1967, s. 58, 70. 5 Eş'ari, el İbane an usuli'd-diyane, Kahire, ts. s. 44. 6 Cüveyni, Kitabu'l-irşad, Beyrut, 1996, s. 102. 7 Kuşeyri, el-Luma'fi akaidi Ehli's-sünne, Kahire, 1988, s. 22. Akkuş, Süleyman, Bir Kelamcı Olarak Kuşeyri, İstanbul,

2009, s. 182. 8 Kuşeyri, Risale, s. 48. 9 Kuşeyri, Risale, s. 201.

388

Page 6: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

Mürid, iradesi olan kimsedir. Nitekim ilim de ilmi olan kişidir. Zira bunlar türetilen isimlerdir. Fakat siifilerin dilinde mürid; iradesi bulunmayan kimse demektir. İradesinden sıyrılıp çıkmayan kimse mürid olamaz. Bu durumun tam tersine iştikak kaidelerinin bir gereği olarak irade sahibi bulunmayana mürit denilmez. ı

Her sfrfi iıideyi kendi meşrebine ve manevi hazzına göre anlatmıştır. Meşayihin çoğu bu konuda şunu söylemişlerdir: İrade, adet üzere olan şeyi terk etmektir. Ekseriya halkın adeti gaflet mahallinde ikamet etmek, arzulara tabi olma vaziyetini benimsernek ve aşağı istekterin davet ettiği şeye dalmaktan ibarettir. Mürid bütün bu gibi hususlardan sıyrılıp çıkmıştır. Bu gibi şeylerden çıkışı iradesinin sahih olduğunun emaresi ve delilidir. Bu hile, adetten çıkış manasma gelen irade ismi verilmiştir. Onun için adeti terk etmek irade değil, iradenin emmaresi ve delili sayılmıştır. İradenin aslına ve hakikatma gelince, «İrade kalbin Allah Taila'yı talebetmeye azmetmesidir>>.

İnsanlar irade sahibidir. Ancak bu irade, Allah'ın mutlak ilahi iradesi tarafından kuşatılmıştır. Zira ilahi iradenin kulun iradesine müdahalesi kul için mutlak hayırdır. Bir yönüyle, insani ölçülerde kul için zarar ve eziyet gibi görünen hususlar, temelde kulun lehine olan durumlardır. Hz. Musa'nın annesi tarafından nehre bırakılması gibi. 2

Mela Alırnede Ciziri de büyük bir sufidir ve insan iradesini tasavvuf ehlince anlaşıldığı gibi anlamıştır. O "her fiil ve eser bir fail ister" diye terennüm ederken belki insana irade vermek istemiştir, ancak onun asıl ifade etmek istediği şey; insana irade etme nimetini balışeden Allah'ın mutlak iradesidir.

Sonuç

Mela Alırnede Ciziri, dizelerinde öncelikle ilemde bulunan her şeyin Allah'ın mutlak ilmi, iradesi ve kudretinin eseri olduğunu terennüm eder. Ciziri, Allah'ın isim ve sıfatıarım ilemdeki bütün varlıklarm kaynağı olarak görür. Alemde her şey Allah'ın mutlak iradesi, kudreti ve yaratmasının bir sonucudur.

Ciziri'nin akaid ve ketama taalluk eden dizelerine baktığımızda, onun söylemlerini büyük kelam ekolü Eşariliğe yakın bulmaktayız. Eşarilikte Allah'ın mutlak ilmi, iradesi ve kudreti bütün alemi ve bu arada insan iradesini de kapsamaktadır. İnsan sonradan yaratılan iradesi ile irade eder. İnsan için kesb söz konusudur ancak bu kesb Allah'ın iradesine bağlıdır. İnsan fiilieri her ne kadar insana kesb olarakizefe edilse bile bu kesbin yaratıcısı da yine Allah'tır.

Melaye Alırnede Ciziri de, dizelerinde Allah'ın mutlak iradesi ve kudretini sık sık dile getirir. O, dizelerinde Allah'ın mutlak irade ve kudretinin atemi meydana getiren bütün varlıklar için geçerli olduğunu, atemde bulunan hiçbir şeyin Allah'ın irade ve takdirinin dışmda kalmayacağım terennüm eder. Ciziri'nin dizelerinde şunu anlamak mümkündür; Allah'ın mutlak irade ve kudreti alemin var olmasında ne kadar etkin ise insan iradesi üzerinde de o kadar etkindir.

Sonuç itibariyle Melaye Ahmede Ciziri, Divan'ında insan iradesine vurgu yapmakla beraber, Allah'ın mutlak iradesi ve kudretinin insan iradesi dahil her şeyi kapsadığı anlayışını benimsemiştir.

Kaynakça

Akkuş, Süleyman, Bir Kelamcı Olarak Kuşeyri, İstanbul, 2009.

Cüveyni, Kitabu '1-irşad, Beyrut, 1996.

Doru, M. Nesim. Melaye Ciziri, Felsefi ve Tasavvufi Görüşleri, İstanbul, 2012.

Eş' ari, el İbane an usul i 'd-diyane, Kahire, ts.

Işık, Kemal, Mu'tezileninDoğuşu ve Ke/ami Görüşleri, Ankara, 1967.

İbn Arabi, Fususu '1-Hikem, Daru'l-Kitabi'l Arabi, Beyrut, 1946.

1 Kuşeyri, Risale, s. 201. 2 Kuşeyri, Letaifu'l-işarat, Kahire, 1981, Il, 455.

389

Page 7: Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesiisamveri.org/pdfdrg/D208678/2012/2012_GUNDOGARH.pdf · Melaye Ciziri'de Kader ve Insan Iradesi Harndi Gündoğar-Şırnak Üniversitesi Abstract

Karadaş, Cağfer, İbn Arabi'nin İtikadi Görüşleri, İstanbul, 1997.

Kuşeyri, el-Luma'fi akaidiEhli's-sünne, Kabire, 1988.

Kuşeyri, Letaifu '1-işarat, Kahire, 1981.

Mela Ahmede Ciziri, Diwan, İstanbul, 2009.

Öner, Necati, İnsan Hürriyeti, Ankara, 1982.

Ülken, Hilmi Ziya, İslam Felsefesi, İstanbul, 2004.

Y eprem, M. Saiın. İrade Hürriyeti ve İmam Matüridi, İstanbul, 1997.

390