Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
MEVLANA NIN CEZBES i
Yazan: MUVAFFAK SAMi ONAT
Mevlananın Cezbesi isimli bir tetkikde daha ziyade bu cezbenin tasavvufi neticelerinden, nihayet Hakka VusO.l halinden bahsetmek ve bul).u incelemek lazımgelir. Fakat biz burada bunlarla beraber Mevlana'nın nisbeten az işlenmiş bir noktasında durmak isteriz: Cezbesinin şiirlerindeki rolü.
Zannımızca Mevlana çok defa tek tarafile görlllen ve tek tarafile inc~lenen debiilardan biridir. Evet, O çok defa ve hemen daima mistisizm'indeki iha.ta, aktdelerindeki derinlik ve nihayet hikmetlerindaki incelik · ile tanıblmışqr. Onun Mesnevi'si yukarıda saydı~ımız sebebler dolayısil e · hamur gibi yo~urulıİıuş, uzun ve emekli çalışmalarla tefsir edilmiştir. Fakat Şairliğr nedense· ihmal edilegelmiştir. Halbuki Onun belki felsefi ve mistik hüvlyeti Uisbetinde şairliği de büyüktür. Evet, onun şiiirliği asla felsefesinden aşa~ı değildir. Gerçi şili.li~ini tamamen inkar etmek gibi bir daliiiete düşen olmamıştır. Hatta çok defa onun aym zamanda ~üyük bir şair oldu~u ve bu arada «Divanı Kebir»de olduğu gibi cMesnevtııde dahi pek ince şiirler ve gözleri kamaştıran nurlar bulunduğunu söyleyenler ittifak ve itiraf ederler. Fakat dikkat edilecek· olursa bu iti~
. rafın altında şöyle bir zihniyet belki de gayri Şuurt olarak saklıdır: .
(Mevlana'da aslolan filozofi ve tasavvuftur. Fakat yalnızca onun bu bUyük cephesinden bahsetmek do~ru olmaz. Onun için' şairli~ini de ele almak lazİmdır.) ·
1 • ' . İşte biz bunun J?ir hakikat olduğunu .gördUğUmüzü zannederek bu mev-
z u . üzerinde duracağız. Ve biltiassa cezbenin şiirle olan miinasebat ve alaka~ma · musirren temas edeceğiz. _
Şiir ve cezbe. İşte birbirile daima tev'em iki oluş. v~ ha.Iet. Evet şiir çok defa bir ilhamın neticesidir. Bu ilham ise eks~riya beşert oluşların tabiili~ini aşma merhalesi .olarak görülür. Yoksa, normal insan müfekldresi asla yaratıcı olamaz. O, aklın disiplini ile daima ve daima makul olmak zorundadır. Halbuki şiir bir yaratıştır, şiir iç alemin infilakıdır: Bu ise normal adamın veya normal anın yapacağı iş olaml:!z. Şu halde demek isteriz ~i şiir, illiamın yani normalin üzerinde yaşanmış bir anın ifadesidir. Daha çok bir sarhoşluğun, bir veedin nihayet bir cezbenin vergisidir. Onun içindir ·ki jrticalen s'öylenen - şiirler, şiirin asıt bünyesine en ziyade yaklaşan hakiki bedia'lardır. Zeka sıkıntısı ve akıl kontrolu ile yaratılan san'at eserlerinde ise, ne kadar kuvvetli . olursa olsun yer yer sun'iliklerin bulunması işte bu yoklukla izah edilebilir. Kendi iç alemi ile dış alem arasında münasebet teessus ettirameden sırf s~n'at
140
. vasıtasile_g!lzelliğe ve şiire erişmek isteğinin en tabit aksülaqıelini işte bu tasanntl.'da aramak lazımgelir, Bu. arada şiirin teknii~ btınyesini itmam için san'atkarın kullandığı malzemede, yani vezin ve kafiyede da"" hi .görülen g!lçl!lk ve aksaklığa dikkat edilmek lazımdır. Hal<ikati halde çok zaman ilhamsız yazılan şiirler, san'atkarın en ço}r yorulduğu; l<afiyesinde, vezninde en çok sıkıntı çelüiği şiirlerdir. Halbuki veedin şiiri
daima yumuşak ve çok defa mükemmeldir. Teknik ve şekil san'atkarın tahteşşuurunda hamur gibi yu muşayarak gtıçlükler · çıkarma hassasını
kaybeder. Artık ştı.ir vecd halinin verdiği huşii içinde kendi cezbesinin, kendi istiğralnnın vergilerini döker durur. Bu akan şiir « ~av »ı ise şaire· en u,fak bir gtıçlük bile vermeden mevzun ve mukaffa m~srağlar olarak sı
ralanır. Ç!lnk!l kelimeler balmuınu gibi şl:\irin · cezbesinde yumuşamış, kafiyeler durmadan akan bu o: lav ıı ın ateşinde erimiştir . .tşte, şiir ve cezbe denince bunları' anlamak lazımgelir. ·
Bütün bu mUlahazalardan sonra acaba Mevlana ve onun Mesnevi'si için ne söylenilebilir? !şte ·asıl mevzü ve asıl çözmeye çalışacağıınız sual. Diğer taraftan bu StıaHn cevabını vermek için ik, suaı daha sormak her halde daha faydalı olaçakfır. A - 26 bin küsur beyitin irticalen söylenebilmesi için nasıl bir cezbe ve nasıl bir ilham lazımdır. B - Böyle devamlı bir veedin infilakı nasıl bit· ateş, ne cesamette . bir şiirdif? Şim-di bu suallere cevaplar hazırlamağa çalı?alım .: . 1 .
A - MevHlna mistik filozofisinin serazat göklerinde (SU ı O. k) iÇin · uğraşırken çok defa beşeri oluş ve ibtirasların üstünde dolaşmaktaydı. Ruhundaki çalkantı onu daima meczup (*) gezdirecek kadar idrakinden ayıramıyordu. Fakat O, (Vüsul) için lazımgelen (süh1k) unu yapmış, (ha.l) ini yaşamış, (garet) ini görmüşdü. O, Kud!lm seslerinin verdiği uhrevt melodilerin arkasında; (sema') alemlerinin ilabr ı;naverasında (seyri nüzuli) yi yaşamış; (seyri urllcT) ye varmış; ve O (Seyri - İllallahı) bul~ak için kemaline erişmişti. Fakat O, hiç bir zaman bu cezbesinde (hal) ini devam ettirmemiştir. Bunun içindirki Mevlana'yı daima meczup· göremiyoruz. O, ilk 18 beyiti şUphesiz ki destanndan çıkararak Hüsamettin Çelebiye sunarken meczup değildi. Aklın ve şuurun disiplini içinde beşeri ha.lile hareket ediyordu. Fakat yine hiç şüphe yoktur ki o, mesela Me- · ram bağlarında Hüsamettin Çelebiye Mesnevi: beyitlerinden parçalaryazdırırken yine insanlık denilen hududu çiğnemiş, normalin Uzerine yükselmiş, hakikatı keşfe doğru koşmuştu. Gerçi:
«S ı rr ı men ez nalei men dur nist.
«Uyk çeşmi guş ra .an nur nist.
derken Mevlana (Celi:) bir cezbede değildi. Fakat bu hiç bir zaman bu beyitin ve emsalinin kuvvetli bir şiir olmasına mani: değildir. Gör!lyoruz ki Mevlana bu bUyük fHozofisini, bu bUy!lk panteizmini yine aynı
cesamette büy!lk extase'ına borçludur. ·
("') Meczup kelimesini Mecnun kelimesiyle karıştırmamak lazımdır.
141
B • Şiirleri ise tamamen bunun vergisi. Evet, (Böyle cievam1ı b1r . veedin lııfilakı nasıl bir· ateş, ne cesamette bir şiiı·d.ir?) şeklindeki ikinci sulHimizin cevabı dahi bu cezbenin şiddet ve ihatası, bu veedin kudretile izah olunabilir. Bu infilak müthiş ve· pek müessir olmuştur.
Ne hazin ·bir hakikattır ki Mesrievi'yi yalmz didaktik cepbesile görenler ondaki göz kamaştmcı şiirleri, ruhları ürperten .muharrikiyeti görememişlerd.ir. Mesnevi'yi yainız bir akait kitabı olarak göJenler ve didaldik damgasile damgalayanlar ne yazık ki . onun bUyük- veedini unutmuş
olanlar veya şiirin sihirli buğusuna kapılamıyanlardır. c Divanı Kebir:.de . . ki gazellerde pek zarif bayalleriri, gayet derin şiirlerin bulunduğunu
kabul -edenler acaba hangi ·ölçüyle Masnevi'yi kuru ve pHlnsız~bir derş: kitabı olarak damgalarriaktadırlar? Halbuki Masnevi'deki tekraJ:ıarda
hatta pek nadiren görülen teknik zaaflarda bile tolerasanlı davranmak mecburiyeti vardır. Zira; hayatın neresinde tekrar yoktur, neresi riyazt bir kat'iyetıe planlıdır, neresi he~dest bir tenasiibe maliktir?
Bununla beraber yukarıki cümlemizden en ufak bir y~nlış anlaşılına istemeyiz. Ve şunu söylemek isteriz ki Masnevi'nin bazı bozuk mısrağ
larım· hayatın kararsızlığıyla hem ahenk· olarak göstermek asla onu müdafaa etmek demek değild.ir. Zira (Göte'nin bibiriyle) o büyük zeka · müdafaadan münezzeh ola~ak kadar kemal4ıin zirvesine çıkqıiş, dehasının · şıihikasını bulmuştu. Evet o Peygamber değildir, fakat kitabı vardır.
142