2
MEVSiM lerde törenler Bu tören- ler bazan günlerce sürerdi. defa mller Kahire'de mevlid Begteginliler 'in son hükümdan Kökböri bir merasim ve anma töreni dü- daha sonra bu uygulama di- islam ülkelerinde adet haline tir (bk XIV. Delhi Sul- merkezi olan Delhi'de "meva- sim" kelimesi iki dini bayramda, mevlid- de, gününde, on be- ve kurucusu Kutbüddin Aybeg'in ölüm dönümünde düzenle- nen törenleri ifade ediyordu (a.g.e., II, 597) . miras bayram ve Ierdir (b k. BAYRAM). iklim belli bir dönemi" da mevsim ke- limesi, Lübnan'da ipek sezonunu ifade ederken bir yandan da Güney Asya Hint denizinde ya- ve birbirine ters yönlerde esen rüzgarlara verilen "muson" : Lisanü'l-'Arab, "vsm" md.; Müsned, I, 39, 55, 68, 206; lll, 322, 339; Darimi, "Menasik", 21, 7l;Buhari. "l:fac", 150, "Tefsir", 2/34, "Bü- yü'", 46, 51; Ebu Da- vud. "Menasik", 36; Halife b. Hayyat . et-Tari/] (Zekkar) . s. 232, 242, 248, 253, 262, 285, 292, 329, 335, 353, 360, 365, 381; Ta beri, Cami'u 'i- beyan Cemil el-Attar). Beyrut 1415/ 1995, ll, 386-389; lll, 47-48; X, 23 , 79, 82, 168- 169; Xl , 178; XVII, 194; a.mlf.. Tari/] (Ebü " I- Fazi) , Il , 137,264, 350-351, 353; lll, 123,204, 386; IV, 144, 342; VII , 374; VIII, 1 99; IX, 196, 206, 208-209, 221, 234; X, 136; Makdisi. senü't-tel!:asim, s. 183; Ebu Ali ei-Merzuki, el- Ezmine ve'l-emkine Halil MansGr). Beyrut 1996, s. 382-388; Hüsrev, Sefername (tre. Yahya Beyrut 1983, s. 102, 121, 135; Cübeyr, Beyrut, ts. s. 92-124; Hallikan, Vefeyat, I, 172, 236; lll, 63; IV, 117 -119 ; Battuta. er- Ri Ali el- Kettani). Beyrut 1405/1985, I, 96, 169, 225-235; ll, 597; Ke- sir, el-Bidaye,lll , 59 , 136-137, 143, 202; XI II , 139, 147, 224; seddin).II, 192,444 vd.; IV, 281; VIII, 318 ; IX, 48; en-Nücümü'z-zahire, ll, 68, 232; VI, 92; X, 97; Xl, 381; M. Manazir Ahsan, Social Life under the Abbasids, London 1979, s. 275-296; Gülay Bezer. Begteginliler (Er- bi/'de Bir Türk 2000, s. 129- 130; A. J. Wensinck, "Mevsim", VIII, 176; a.mlf. - [C. E. Bosworth]. "Mawsim", EF VI, 903. Iii MUSTAFA MEVSÜA -, L (bk. _j 490 1 1 L Yüksek Meclisi ansiklopedisi. _j Mukayeseli Hukuk Aka- demisi Hukuku ilgili olarak 1951 Paris'te toplanan kongrede bir teklif ti. 1955'te kurulan Hukuku Fakültesi bu bir komisyon Komis- yonun sürerken 3 1 956 tarihinde Hukuku Fakültesi dan bir ansiklopedisi öngören kararname girdi. 1958'de Suriye ve sonra ansiklopedi yetkilileriyle dönemin Ahmed Abdullah Tuayme (Talme) ve 18 Ocak 1961'de Meclisi'ne olarak Suriye ve üyelerden bir komisyon kuruldu. Ansiklope- dinin ismiMevsil'atü Cemal 'Abdinna- belirlendi. 23 Temmuz 1961'de her iki ülkenin ba- örnek fasikül halinde Meosü'atü 1. cildinin ve Suriye'nin Eylül 1961'de birbirin- den ortak üyeler- den meydana gelen komisyonun toplana- sebebiyle yeni bir komisyon kurularak sürdürüldü . cildi 1966 Kahire'de ansiklopedi- nin 197 4'te XL ciltten itibaren Mevsil olarak tirildi. 2001'de XXVII. cildi "in- tihar" maddesi tamamlanmadan sona ermektedir. Ansiklopedinin ilk cildinin ictihad, mezhepleri, bölümleri, tedvini ve ansiklopedinin süreciy- le ilgili bilgiler Kaynaklar dipnotlarda zikredilmekte, her cildin so- nunda madde fihristi yer dört bü- yük Sünni mezhebinin Za- hiriyye, Zeydiyye, ve imamiyye mezheplerinin de zikredilmek- le birlikte herhangi bir mezhebin tercih edilmemektedir. Alfabetik olarak düzenlenen maddelerde hüküm- lere yer zaman zaman her mez- hebi n önde gelen fakihlerine ait lerin müstakil görülmektedir. M. KAMiL L ( (.p!f ) Küveyt ve Din ansiklopedisi. _j Özellikle olan ansiklopedisinin ve projenin üzerine 1967'de Küveyt ve Din Ba- benzer bir ka- 1967-1971 ha- döneminde planlama Hanbeli alimi Kuda- me'nin el-Mugni yarar- lanmak suretiyle bir Bu dönemde konularda kale- me elli metinden üçü, ilmi çevre- lerin almak örnek fa- siküller 1971-1975 ara verildi. 1975'te yeni dönemin ilk iki ha- sürdürüldü . Projenin gelinen nokta ve ih- tiyaçlar ra- por üzerine yeniden karar verildL Bu takiben

MEVSÜATÜ'I-FIKHİ'I-İSIAMi · 2020. 9. 1. · kıh mezhepleri, fıkhın bölümleri, fıkhın tedvini ve ansiklopedinin hazırlık süreciy ... tanımı, tarihi. ictihad kavramı

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • MEVSiM

    lerde çeşitli törenler yapılırdı. Bu tören-ler bazan günlerce sürerdi. İlk defa Fatımller zamanında Kahire'de başlayan mevlid kutlamaları Begteginliler'in son hükümdan Kökböri tarafından eğlenceli bir merasim ve anma töreni şeklinde dü-zenlenmiş, daha sonra bu uygulama di-ğer islam ülkelerinde adet haline gelmiştir (bk MEVLİD) . XIV. yüzyılda Delhi Sul-tanlığı'nın merkezi olan Delhi'de "meva-sim" kelimesi iki dini bayramda, mevlid-de, aşure gününde, şaban ayının on be-şinde ve sultanlığın kurucusu Kutbüddin Aybeg'in ölüm yıl dönümünde düzenle-nen törenleri ifade ediyordu (a.g.e., II, 597) . Osmanlılar miras aldıkları bayram ve şenlikleri zenginleştirerek sürdürmüşIerdir (b k. BAYRAM).

    "Yılın iklim şartları açısından belli bir dönemi" anlamını da taşıyan mevsim ke-limesi, Lübnan'da ipek böceği yetiştirme sezonunu ifade ederken bir yandan da Güney Asya kıyılarıyla Hint denizinde ya-zın ve kışın birbirine ters yönlerde esen geniş alanlı rüzgarlara verilen "muson" adının aslını oluşturmuştur.

    BİBLiYOGRAFYA :

    Lisanü'l-'Arab, "vsm" md.; Müsned, I, 39, 55, 68, 206; lll, 322, 339; Darimi, "Menasik", 21, 7l;Buhari. "l:fac", 150, "Tefsir", 2/34, "Bü-yü'", ı, "Menal5ıbü'l-enşar", 46, 51; Ebu Da-vud. "Menasik", 36; Halife b. Hayyat. et-Tari/] (Zekkar) . s. 232, 242, 248, 253, 262, 285, 292, 329, 335, 353, 360, 365, 381; Ta beri, Cami'u 'i-beyan (nşr. Sıdki Cemil el-Attar). Beyrut 1415/ 1995, ll, 386-389; lll , 47-48; X, 23, 79, 82, 168-169; Xl, 178; XVII, 194; a.mlf.. Tari/] (Ebü"I-Fazi) , Il, 137,264, 350-351, 353; lll, 123,204, 386; IV, 144, 342; VII , 374; VIII, 199; IX, 196, 206, 208-209, 221, 234; X, 136; Makdisi. A/:ısenü't-tel!:asim, s. 183; Ebu Ali ei-Merzuki, el-Ezmine ve'l-emkine (nşr. Halil MansGr). Beyrut 1996, s. 382-388; Nasır-ı Hüsrev, Sefername (tre. Yahya ei-Haşşilb). Beyrut 1983, s. 102, 121, 135; İbn Cübeyr, er-Rif:ıle, Beyrut, ts. (Dilrü'şşarki'I-Arabi). s. 92-124; İbn Hallikan, Vefeyat, I, 172, 236; lll, 63; IV, 117 -119; İbn Battuta. er-Ri /:ıle (n ş r. Ali ei-Muntasır el-Kettani). Beyrut 1405/1985, I, 96, 169, 225-235; ll , 597; İbn Ke-sir, el-Bidaye,lll , 59, 136-137, 143, 202; XI II, 139, 147, 224; Kalkaşend!, Şubf:ıu'l-a'şa (Şemseddin).II, 192,444 vd.; IV, 281; VIII, 318; IX, 48; İbn Tağr!berdl, en-Nücümü'z-zahire, ll, 68, 232; VI, 92; X, 97; Xl, 381; M. Manazir Ahsan, Social Life under the Abbasids, London 1979, s. 275-296; Gülay Öğün Bezer. Begteginliler (Er-bi/'de Bir Türk Beyliği), İstanbul 2000, s. 129-130; A. J. Wensinck, "Mevsim", İA, VIII, 176; a.mlf. - [C. E. Bosworth]. "Mawsim", EF ( İng . ). VI, 903. Iii MUSTAFA SABRİ KüÇÜKAŞCI

    MEVSÜA -,

    L (bk. ANSİKLOPEDİ).

    _j

    490

    1 MEVSÜATÜ'I-FIKHİ'I-İSIAMi 1 (~~yı~~~,.....~)

    L

    Mısır Vakıflar Bakanlığı'na bağlı

    İslami İşler Yüksek Meclisi tarafından yayımlanan fıkıh ansiklopedisi.

    _j

    Milletlerarası Mukayeseli Hukuk Aka-demisi Doğu Hukuku Şubesi tarafından fıkıh araştırmalarıyla ilgili olarak 1951 yılında Paris'te toplanan kongrede bir fıkıh ansİklopedisi hazırlanması teklif edilmişti. 1955'te Şam'da kurulan İslam Hukuku Fakültesi bu düşünceyi gerçekleştirmek amacıyla bir komisyon oluşturdu. Komis-yonun çalışmaları sürerken 3 Mayıs 1 956 tarihinde İslam Hukuku Fakültesi tarafından bir fıkıh ansiklopedisi yayımlanmasını öngören kararname yürürlüğe girdi. 1958'de Suriye ve Mısır'ın birleşmesinden sonra ansiklopedi yetkilileriyle dönemin Mısır Vakıflar bakanı Ahmed Abdullah Tuayme (Talme) ve yardımcıları arasında yapılan görüşmelerin ardından 1 8 Ocak 1961'de İslami işlerYüksek Meclisi'ne bağlı olarak Suriye ve Mısırlı üyelerden oluşan bir komisyon kuruldu. Ansiklope-dinin ismiMevsil'atü Cemal 'Abdinna-şır fi'l-tı]shi'l-İslami şeklinde belirlendi. 23 Temmuz 1961'de her iki ülkenin fıkıh uzmanlarının yaptığı araştırmaların ba-zıları örnek fasikül halinde yayımlandı.

    Meosü'atü 'l-{lfı:.hi'l-İsUi.mfnin 1. cildinin kapağı

    Mısır ve Suriye'nin Eylül 1961'de birbirin-den ayrılmasının ardından ortak üyeler-den meydana gelen komisyonun toplana-maması sebebiyle Mısır Vakıflar Bakanlığı tarafından yeni bir komisyon kurularak çalışmalar sürdürüldü. İlk cildi 1966 yılında Kahire'de yayımlanan ansiklopedi-nin adı 197 4'te çıkan XL ciltten itibaren Mevsil 'atü'l-tıMi'l-İslami olarak değiştirildi. 2001'de neşredilen XXVII. cildi "in-tihar" maddesi tamamlanmadan sona ermektedir.

    Ansiklopedinin ilk cildinin başında fıkhın tanımı, kaynakları. teşri'. ictihad, fıkıh mezhepleri, fıkhın bölümleri, fıkhın tedvini ve ansiklopedinin hazırlık süreciy-le ilgili bilgiler bulunmaktadır. Kaynaklar dipnotlarda zikredilmekte, her cildin so-nunda madde fihristi yer almaktadır. Mevsil'atü'l-fı]fhi'l-İsldmi'de dört bü-yük Sünni fıkıh mezhebinin yanında Za-hiriyye, Zeydiyye, İbazıyye ve imamiyye mezheplerinin görüşleri de zikredilmek-le birlikte herhangi bir mezhebin görüşü tercih edilmemektedir. Alfabetik olarak düzenlenen maddelerde ayrıntılı hüküm-lere yer verildiği, zaman zaman her mez-hebi n önde gelen fakihlerine ait görüşlerin müstakil başlıklar altında yazıldığı görülmektedir. r:;:ı

    ııı!tııı M. KAMiL YAŞAROGLU

    L

    ei-MEVSÜATÜ'I-FIKHİYYE ( (.p!f ~,.....,....,, )

    Küveyt Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı tarafından yayımlanan fıkıh ansiklopedisi.

    _j

    Özellikle Mısır'da çıkarılmakta olan fıkıh ansiklopedisinin yayımının aksaması ve projenin tamamlanamaması üzerine 1967'de Küveyt Vakıflar ve Din İşleri Ba-kanlığı benzer bir çalışmayı başlatma ka-rarı aldı. 1967-1971 yılları arasındaki ha-zırlık döneminde planlama çalışmaları yapılarak Hanbeli fıkıh alimi İbn Kuda-me'nin el-Mugni adlı kitabından yarar-lanmak suretiyle bir fıkıh sözlüğü hazırlandı. Bu dönemde farklı konularda kale-me alınan elli metinden üçü, ilmi çevre-lerin görüşlerini almak amacıyla örnek fa-siküller şeklinde yayımlandı. 1971-1975 yıllarında çalışmalara ara verildi. 1975'te başlayan yeni dönemin ilk iki yılında ha-zırlık çalışmaları sürdürüldü. Projenin geçmişi , gelinen nokta ve karşılaşılan ih-tiyaçlar hakkında hazırlanan ayrıntılı ra-por üzerine çalışmanın yeniden başlatılmasına karar verildL Bu kararı takiben

  • ilgili bilimsel kurumlarla tekrar iletişim kuruldu ve iş birliği imkan ları üzerinde duruldu. Ayrıca yeni değerlendirmelerin alınması ve projenin tekrar başladığının duyurulması amacıyla yayımlanacak ör-nek fasiküllerde yer almak üzere mevcut metinlerden dokuzu daha seçildi.

    1 Mart 1977 tarihinde bakanlık tara-fından alınan ansiklopedi genel komisyo-nu teşkil edilmesine ilişkin kararla yeni bir planlama dönemi başladı. Komisyon, buna başkanlık eden Vakıflar ve Din İşleri bakanı dışında bakanlık üst düzey yöne-ticileri, fıkıh uzmanları ve yargı mensup-ları arasından seçilmiş sekiz üyeden olu-şuyordu . Komisyon tarafından ansiklo-pedi maddelerinin yazımı ve diğer ilmi faaliyetler için gerekli hususlar belirlene-rek çalışmalar hızlandırıldı ve üç yıl sonra yayıma başlandı.

    el-Mevsu'atü'l-fı]Shiyye'de madde başı olarak sadece fıkıh terimleri alınmıştır. Alfabetik düzenlenen maddelerin ön-ce sözlük ve terim anlamları verilmiş. ar-dından aynı terimle anlam ilişkisi bulunan diğer teriinierin kısa tanımları zikredil-miştir. Daha sonra maddeyle ilgili fıkhi hükümler çeşitli alt başlıklar altında ya-zılmıştır. el-Mevsu'atü 'l-fı]Shiyye'de fı

    kıh mezheplerinin belli başlı görüşleri an-latılırken şaz fikirler kaydedilmemiş. mez-heplerin kendi ictihadlarını temellendirir-ken muhaliflerine verdikleri cevaplara, madde yazarlarının şahsi kanaatlerine ve çeşitli ülkelerde yürürlükte olan hukuki mevzuata değinilmemiştir. Maddelerde geçen hükümlerin meşruiyet delillerine ve zikredilen hadislerin tahricine yer veril-diği gibi. genellikle fıkıh mezheplerinin en tanınmış eserlerine atıfta bulunularak bu kaynaklar dipnotlarda belirtilmiştir. Mad-delerin altına müelliflerin isimleri yazılmamaktadır.

    Ansiklopedinin 1. cildinin başında fıkhın tanımı, t arihi. ictihad kavramı. ansiklope-dinin hazırlık süreci. muhtevası ve meto-duyla ilgili bilgiler yer almaktadır. 1997 yılında Küveyt Vakıflar ve Din İşleri Bakan-lığı tarafından yayımlanan bir tanıtım ki-tabında eserle ilgili bu bilgilere ilave ola-rak ansiklopedide madde başı olarak yer alan terimler listesine yer verilmiştir. Bu listede yazılması veya atıfta bulunulması planlanan 3013 başlık bulunmaktadır. el-Mevsu'atü '1-fı]fhiyye' nin ciltlerinin son kısmında o ciltte isimleri geçen fıkıh alim-lerinin kısa biyografileri ve eserleri veril-mektedir; ayrıca her cildin sonunda o cilt-te yer alan maddelerin muhtevaları hak-

    kında ayrıntılı bir konu fihristi vardır. Di-ğer taraftan klasik kaynaklarda rastlan-mayan yeni meselelerle ilgili hükümler, fıkıh usulü, kavaid-i külliyye. eşbah ve ne-zair. furüka dair terimler. fıkıh alimleri-nin sıkça kullandıkları bazı lafızların an-l amlarına i lişkin ekierin yayımlanması planlanmıştır. İlk cildi 1980 yılında çıkan ansiklopedinin son olarak 2002'de neşredilen XLI. cildi "Nehiy" maddesiyle son bul-muştur. Yeni Delhi'deki İslam Fıkıh Aka-demisi tarafından akademinin kurucusu Mevlana Kasımi'nin (ö 2002) öncülüğünde el-Mevsu'atü'l-fı]Shiyye 'nin Urduca çevirisinin yayımlanmasıyla ilgili hazırlıklar son aşamaya gelmişti r.

    ~ M . KAMiL YAŞAROGLU

    ı ı MEVSUL

    (bk. MUTTASIL). L _j

    ı MEVT

    ı

    (bk. ÖLÜM). L _j

    ı MEV'ÜDE

    ı

    ( ö~~~f)

    Cahiliye dönem inde diri diri toprağa gömülen kız çocuğunu

    ifade eden bir terim. L _j

    Sözlükte "bir şeyin üzerine ağır yük yüklemek; diri diri toprağa gömmek" ınanalarındaki ve'd masdanndan türemiş bir ism-i mef'OI olan mev' fide kelimesi Arap-ça'da aynı anlama gelen veid ve veideye göre daha çok kullanılmıştır. Kur'an-ı Ke-rim'de (et-Tekvlr 81/8) mev'fidenin yanı sıra aynı fiili ifade etmek için "toprağa gömmek, gizlemek" (en-Nahl 16/59) ve "öldürmek" (el-En 'am 6/140; el-isra 17/3 1) anlamlarını taşıyan farklı kelimeler de yer almaktadır.

    Genel olarak kız çocukları. bazan da erkek çocuklarının öldürülmesi Cahiliye devri Arap toplumunda birçok kabile ta-rafından uygulanan bir gelenekti. Mudar'-dan Temim. Kinane. Kays, Hüzeyl, Esed ve Kureyş . Rebia'dan Bekir b. Vail ve Kah-taniler'den Ki nde ve Huzaa bu ad etin uy-gulandığı kabileler arasında zikredilir.

    Cahiliye Arapları 'nda kız çocukları iki usulde öldürülüyordu. Bunlardan biri, ha-mile kadının doğumunu arazide yaparak çocuğun kız olması halinde onu kazdığı bir çukura kendi elleriyle gömmesi, diğeri

    MEV'ÜDE

    ise genellikle altı yaşına girineeye kadar yaşamasına izin verilip daha sonra babası tarafından gömülmesi şeklindeydi. Öl-dürme vakti gelince baba karısına kızına temiz ve güzel elbiseler giydirmesini söy-ler. ardından onu akrabalarına gezmeye götüreceği vaadiyle daha önce badiyede kazdığı çukurun başına götürür ve sürat-le gömerdi. Diri diri gömmenin yanında suda boğmak. kuyuya (Dariml. "Mu)5ad-dime", ı) yahut uçuruma atmak veya bo-ğazlamak suretiyle de çocuk öldürüldüğü oluyordu.

    Cahiliye döneminde kız çocuklarının öl-dürülmesinin birtakım sebepleri vard ı r. Bunların ilki yoksulluk (el-En ·am 6/ 151) ve yoksul düşme korkusudur (el-isra 17/ 31) Çünkü erkek çocuk aile bütçesine katkıda bulunurken kız çocuklarının aile-ye külfet getirdiği düşünülmüştür. Bu-nunla birlikte bazan erkek çocuklar da aynı sebeplerle öldürülmekteydi. İkincisi kabileler arası savaşlardır. Kadınlar ve çocuklar savaşta genellikle korunmaya muhtaçtır ve daima esir düşme ihtimal-ler i vardır. Rivayete göre Kays b. Asım . esir düşen kızının diyet ödenmesi sırasında geri gelmeyi reddetmesi üzerine bü-tün kızlarını öldüreceğ ine dair ant içmiş ve İ slam 'a gir ince Resülullah'a gelerek şöyle demiştir : "Ben kızlarıının hayatta kalmasına asla izin vermedim; sekiz ta-nesini öldürdüm. Sadece ben seferde iken karım bir kız dünyaya getirip dayılarının yanına verm iş . Daha sonra çocuğun var-lığından haberdar olunca onu da alarak bütün yalvarmalarına rağmen götürüp gömdüm." ResOluilah duydukları karşısında çok üzülmüş ve. "Merhamet etme-yene merhamet edilmez" diyerek Kays'a öldürdüğü her çocuğu için bir köleyi hürri-yetine kavuşturmasını veya bir deve kur-ban etmesini söylemiştir. Kız çocuklarının öldürülmesinin bir sebebi de namus korkusudur. Çünkü kabileler arası sava-şın yanı sıra ani baskın gibi hallerde kız çocuklarının başına gelebilecek kötü hal-ler kızın ailesinin toplumda aşağılanmasına yol açıyordu. Ayrıca kız çocuklarının çolak. topaJ, kötürüm, kör, şaşı olması veya ciltlerinde alacalar. benekler bulun-ması gibi durumlar da onların uğursuz sayılmasına ve öldürülmesine yol açıyordu. Öte yandan tannlara insan kurban etme adeti de bu gelenek üzerinde etkili olmuştur.

    Kur'an-ı Kerim'deCahiliye devrinin bu kötü adetine, "Onlardan birine kız çocuğu haberi verilince içi öfkeyle dolarak yüzü

    491