2
MÜCAHiD ei-AMiRT da bulunan Mur- taza- Billah ilan et- olan Emevl sütalesinden Abdurrah- man b. Muhammed'e (IV. Abdurrahman), onun öldürülmesinden sonra da Abbadi- ler halife Il. oldu- tahta oturtutan Halef el-Hus- rl'ye biat etti (414/1023); bu suretle Erne- vi sütalesine olan yine gösterdi. Mücahid 411 (1020) itibaren Be- lensiye, (Tortosa) ve Mürsiye (Mur- cia) gibi çevre hedef alan bir ge- siyaseti izlemeye Bir sü- re Belensiye'yi Saklebl emir Leblb'le birlikte yönetti. Leblb'in halk üzerine ona da Saklebl emlrlerinin, Amiri ailesinden Abdülazlz b. Abdurrahman el- biat edip onu Belensiye'de tah- ta oturtmak istemeleri üzerine iki ida- resi bu vazgeç- tL Muhtemelen 4ZO (1029) Meriye (Aimeria) Emlri Züheyr'in kontro- lünde bulunan Mürsiye üzerine yürüdü ve burada yönetimi için mücadele eden iki köklü aileden Beni gelmesine olarak Beni Tahir'in liderini Daniye'ye götürdü. 429 (1037-38) Abdülazlz Meriye'yi ele geçirmesinden Mücahid Belensiye, (Javita) ve Lurka'ya (Lor- ca) bir askeri harekat ve ile de ha- kimiyet Ancak Abdülazlz el- çok as- kerin de güçlü ordusuyla yap- hücum sonucu toprak- geri vermeye mecbur oldu (433/1042). Ali'ye Dani- ye ve Balear içine alan, bir ticaret sahip zengin bir emirlik kan Mücahid adaletli, ileri lam iradeli, cesur bir devlet kimli- bütün Ak- deniz'de müslümanlar ve kendisini Moge- tus sürekli denizlerde gezen ve lar yapan efsanevl bir olarak uzun lar devam etti. Mücahid' e yer veren kaynaklarda onun ve özellikle hadis, ve Arap dili ve ede- bilgi sahibi ve aruza dair bir kitap dikkat çe- kilmekte, en fazla alim ve edibin onun gö- belirtilmektedir (Dabbl. s. 472- 473). Amr ed-Dan!, Abdülber en- Nemerl. Ma'mer ei-Lugavl, Slde, Ebü'l-Abbas Ahmed b. Bürd el- 442 Asgar ve Garsiyye bunlardan Mücahid ilmin için özel bir çaba bu bir sonucu olarak hür insanlar kadar köle ve cariyeler de ilmi faaliyetlere : Humeydi, M. Tavlt et- Tand). Kahire 1386/1966, s. 352-354; Bes- sam e?·?a/;fre, 1/1, s. 22-24; 111/1, s. 224 vd.; Dabbi, Bugyetü'l-mültemis, Kahire 1967, s. 472-473; Abdülvahid el-Mu'cib fi al;bari'l-Magrib M. Said el-lryan- M. el-Arabl). Darülbeyza 1950, s. 110; bar, el-fjulletü 's-siyerii' Hüseyin Münis), Ka- hire 1963, ll, 43, 47 , 117 , 128; el-Beyii- 'l-mugrib, s. 116 , 143 vd.; A'ma- lü'l-a'lam E. Levi-Provençal), Beyrut 1956, s. 190-195, 217-220; Haldun. el-'iber, IV, 164- 167; Makkari, VIII , 135 (Indeks); R. Dozy, Historia de los Musulmanes de Espafia, Madrid 1985, IV, 20, 33 , 51 , 52; R. Chabas, "Moc- hehid hijo de Yusuf y Ali hijo de Mochehid" , Ho- menaje aD. F. Codera, Saragossa 1904, s. 411- 434; F. Codera, "Mochehid, conquistador de Ser- defia", Centenario della nascita di Michele Ama- ri, Palermo 1910, s. 115-133; A. Prieto y Vives. Los Reyes de Taifas, Madrid 1926; C. Sarnelli Cerqua, Mücahid el-'Amirf: f:\a'idü'l-üstüli'l- 'Arabi fi ni'l-l;fimisi'l-hicr1, Kahire 1961 ; M. Abdullah inan, Düvelü't-tava'if, Kahire 1970 , s.187-200; isam Salim Slsalim, Cüzürü'l-Endelüsi'l-Mensiyye, Beyrut 1984, s. 136-161; M. J. Rubiera Mata , La Taifa de Denia, Alicante 1985; D. Wasserstein. The Rise and Fal/ of the Party-Kings, Princeton 1985, bk. a.mlf., "Mudjahid", EF VII, 292-293; M. de Epalza, "El Origen poütico del estado de Denia en el siglo XI: el Califa Al- Mu'aiti yel Rey Muya hid ", Actas del!. Congress d'Estudis de la Marina Alta, Alicante 1986 , s. 157-163; Crônica anônima de Los Reyes de Ta- ifas F. Maillo Sa l gado), Madrid 1991 , s. 41- 43; E. Levi-Provençal, "Mücahid", lA, VIII , 782- 783. lfll!l MEHMET Ö=EMiR r L MÜCAHiD b. CEBR Mücahid b. Cebr ei-Mekki el-Mahzuml (ö. 103/ 721) Tabiin nesiinin önde gelen müfessirlerinden. _j 21 (642) Mekke'de Kays b. Saib'in kölesiydi. Kur'an'a dair ilk bilgi- leri Kays'tan ve sahabllerin ileri gelen- leriyle buldu. tef- sir olmak üzere hadis ve gibi alanlar- da Abdullah b. Ali b. Talib, Sa'd b. EbO Vakkas, Hüreyre, Abdullah b. ömer, Abdullah b. Zübeyr'- den Abdullah b. önün- de otuz defa hatmetti ve onunla sona kadar üç kere tefsir etti. ölümünden sonra Mek- ke tefsir ekolünün önemli bir öncüsü ola- rak onun yerine tefsir derslerini üstlendi. el-Berberl, Ata b. Rebah , Ka- tade b. Diame. Amr b. Dinar ve kendisinden seb'a Ma'bed Keslr ile Ebu Amr b. A'la ondan is- tifade ettiler. Mücahid b. Cebr za- manda Kur'an'da ve bu yerleri ve incelemek için Babil'e, Ber- kuyusunu görmek için Hadramut'a kadar gitti (Ebu Nuaym, lll, 228; Ahmed Nevfel, s. 53-56) . büyük bölümünü için yap- fetva mercii oldu. Mekke'deki tabiln müfessirlerinin en olarak seksen iki vefat etti. Süfyan es-Sevr!, Mücahid'in tef- sir birikimine sahip, güvenilir bir müfessir söyler; Katade b. Diame, onu devirdeki insanlar tef- siri en iyi bilen diye zikreder. imam fii ve Buhar! de Mücahid'in tefsirine gü- kendisinden gelen ve riva- yetlere yer Sa'd ve Hibban onun hadis rivayetinde si- ka, müttaki, alim ve fakih; Nevevi, Zehebl ve Hacer el-Askalanl ise tefsirde öncü bir be- Abdullah b. Abbas'tan tefsiri geçiren Mücahid kendi için de metodu ve tefsiri onlara imla Bugün elde bulunan ve Mücahid'e nisbet edilen tefsi- rin ina- Kendisinden tefsir rivayet eden alimierin en Abdullah b. Nedh, ve Cüreyc'dir. Onun tef- sirde metodu Kur'an'la ve dan sünnetle tefsir etmek Ca- hiliye ve liyat'tan çokça ancak yat konusunda Bunun da tefsirinde akla yer bu ko- nuda kendisini tenkit edenlere, "Ben tef- sire dair Peygamber'in onlar- ca sahabisinden diyerek cevap Mücahid'in ayetlerden hl hükümler da görülmektedir. Mesela cuma dair, "Namaz sonra yeryüzüne ve Al- lutlundan -nasibinizi- çok ki eresiniz" mea.Jinde- ki ayetten (el-Cum'a 62/ 10) zeval vaktin- den cuma kadar geçen sürede ticaret ve sonucunu Ayet-

MÜCAHiD ei-AMiRT · 2021. 1. 27. · Abbas'ın önün de Kur'an'ı otuz defa hatmetti ve onunla Kur'an'ı baştan sona kadar üç kere tefsir etti. İbn Abbas'ın ölümünden sonra

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • MÜCAHiD ei-AMiRT

    da bulunan Şii Hammfıdller'e karşı Mur-taza- Billah unvanıyla halifeliğini ilan et-miş olan Emevl sütalesinden Abdurrah-man b. Muhammed'e (IV. Abdurrahman), onun öldürülmesinden sonra da Abbadi-ler tarafından kayıp halife Il. Hişam oldu-ğu iddiasıyla tahta oturtutan Halef el-Hus-rl'ye biat etti (414/1023); bu suretle Erne-vi sütalesine olan bağlılığını yine gösterdi.

    Mücahid 411 (1020) yılından itibaren Be-lensiye, Turtfışe (Tortosa) ve Mürsiye (Mur-cia) gibi çevre şehirleri hedef alan bir ge-nişleme siyaseti izlemeye başladı. Bir sü-re Belensiye'yi Saklebl asıllı emir Leblb'le birlikte yönetti. Leblb'in halk tarafından kovulması üzerine şehir tamamıyla ona kaldıysa da diğer Saklebl emlrlerinin, Amiri ailesinden Abdülazlz b. Abdurrahman el-Mansfır'a biat edip onu Belensiye'de tah-ta oturtmak istemeleri üzerine iki yıl ida-resi altında tuttuğu bu şehirden vazgeç-tL Muhtemelen 4ZO (1029) dolaylarında Meriye (Aimeria) Emlri Züheyr'in kontro-lünde bulunan Mürsiye üzerine yürüdü ve burada şehir yönetimi için mücadele eden iki köklü aileden Beni Hattab'ın iş başına gelmesine yardımcı olarak Beni Tahir'in liderini Daniye'ye götürdü. 429 (1037-38) yılında Abdülazlz el-Mansfır'un Meriye'yi ele geçirmesinden endişelenen Mücahid Belensiye, Şatıbe (Javita) ve Lurka'ya (Lor-ca) doğru bir askeri harekat başlattı ve Şatıbe ile Lurka'nın yanı sıra Şfızer'i de ha-kimiyet altına aldı. Ancak Abdülazlz el-Mansfır'un, çok sayıda paralı hıristiyan as-kerin de bulunduğu güçlü ordusuyla yap-tığı karşı hücum sonucu zaptettiği toprak-ları geri vermeye mecbur oldu (433/1042). Öldüğünde oğlu İkbalüddevle Ali'ye Dani-ye ve Balear adalarını içine alan, geniş bir ticaret ağına sahip zengin bir emirlik bırakan Mücahid adaletli, ileri görüştü, sağlam iradeli, cesur bir devlet adamı kimli-ğiyle tanınıyordu. Şöhreti, bütün Batı Ak-deniz'de müslümanlar ve kendisini Moge-tus adıyla tanıyan hıristiyanlar arasında sürekli denizlerde gezen ve kahramanlıklar yapan efsanevl bir kişi olarak uzun yıllar yaşamaya devam etti.

    Mücahid' e yer veren kaynaklarda onun başarılı idareciliği ve cengaverliği yanında özellikle hadis, kıraat ve Arap dili ve ede-biyatı alanlarında bilgi sahibi olduğuna ve aruza dair bir kitap yazdığına dikkat çe-kilmekte, ayrıca mülfıkü't-tavaif arasında en fazla alim ve edibin onun sarayında gö-rüldüğü belirtilmektedir (Dabbl. s. 472-473). Ebfı Amr ed-Dan!, İbn Abdülber en-Nemerl. İbn Ma'mer ei-Lugavl, İbn Slde, Ebü'l-Abbas Ahmed b. Reşl~. İbn Bürd el-

    442

    Asgar ve İbn Garsiyye bunlardan bazılarıdır. Mücahid topraklarında ilmin yayılması için özel bir çaba harcamış. bu çabanın bir sonucu olarak hür insanlar kadar köle ve cariyeler de ilmi faaliyetlere katılmıştır.

    BİBLİYOGRAFYA : Humeydi, Ce?vetü'l·mu~tebis (nşr. M. Tavlt et-

    Tand). Kahire 1386/1966, s. 352-354; İbn Bes-sam eş-Şenterini, e?·?a/;fre, 1/1, s. 22-24; 111/1, s. 224 vd.; Dabbi, Bugyetü'l-mültemis, Kahire 1967, s. 472-473; Abdülvahid ei-Merraküşl, el-Mu'cib fi telf;işi al;bari'l-Magrib ( nş r. M. Said el-lryan-M. el-Arabl). Darülbeyza 1950, s. 110; İbnü'l-Ebbar, el-fjulletü 's-siyerii' (nşr. Hüseyin Münis), Ka-hire 1963, ll, 43, 47, 117, 128; İbn izarı. el-Beyii-nü'l-mugrib, s. 116, 143 vd.; İbnü"I-Hatib, A'ma-lü'l-a'lam (nşr. E. Levi-Provençal), Beyrut 1956, s. 190-195, 217-220; İbn Haldun. el-'iber, IV, 164-167; Makkari, Nefl:ıu 't-tib, VIII , 135 (Indeks); R. Dozy, Historia de los Musulmanes de Espafia, Madrid 1985, IV, 20, 33, 51 , 52; R. Chabas, "Moc-hehid hijo de Yusuf y Ali hijo de Mochehid" , Ho-menaje aD. F. Codera, Saragossa 1904, s . 411-434; F. Codera , "Mochehid, conquistador de Ser-defia", Centenario della nascita di Michele Ama-ri, Palermo 1910, s. 115-133; A. Prieto y Vives. Los Reyes de Taifas, Madrid 1926; C. Sarnelli Cerqua, Mücahid el-'Amirf: f:\a'idü'l-üstüli'l-'Arabi fi garbiyyi'l-baf:ıri'l-mütevassıt fi.'l-~arni'l-l;fimisi'l-hicr1, Kahire 1961 ; M. Abdullah inan, Düvelü't-tava'if, Kahire 1970, s.187-200; isam Salim Slsalim, Cüzürü'l-Endelüsi 'l-Mensiyye, Beyrut 1984, s . 136-161; M. J. Rubiera Mata , La Taifa de Denia, Alicante 1985; D. Wasserstein. The Rise and Fal/ of the Party-Kings, Princeton 1985, bk. İndeks; a.mlf., "Mudjahid" , EF (İng.), VII, 292-293; M. de Epalza, "El Origen poütico del estado de Denia en el siglo XI: el Califa Al-Mu'aiti yel Rey Muyahid", Actas del!. Congress d 'Estudis de la Marina Alta, Alicante 1986, s. 157-163; Crônica anônima de Los Reyes de Ta-ifas (nşr. F. Maillo Salgado) , Madrid 1991 , s. 41-43; E. Levi-Provençal, "Mücahid", lA, VIII , 782-783. ~

    lfll!l MEHMET Ö=EMiR

    r

    L

    MÜCAHiD b. CEBR (e~~~ı

    Ebü'l-Hacdı.c Mücahid b. Cebr ei-Mekki el-Mahzuml

    (ö. 103/ 721)

    Tabiin nesiinin önde gelen müfessirlerinden. _j

    21 (642) yılında Mekke'de doğdu . Kays b. Saib'in kölesiydi. Kur'an'a dair ilk bilgi-leri Kays'tan aldı ve sahabllerin ileri gelen-leriyle görüşme imkanı buldu. Başta tef-sir olmak üzere hadis ve fıkıh gibi alanlar-da Abdullah b. Mes'fıd, Ali b. Ebfı Talib, Sa'd b. EbO Vakkas, Ebfı Hüreyre, Aişe. Abdullah b. ömer, Abdullah b. Zübeyr'-den faydalandı; Abdullah b. Abbas'ın önün-de Kur'an'ı otuz defa hatmetti ve onunla Kur'an'ı baştan sona kadar üç kere tefsir etti. İbn Abbas'ın ölümünden sonra Mek-

    ke tefsir ekolünün önemli bir öncüsü ola-rak onun yerine tefsir derslerini üstlendi. İkrime el-Berberl, Ata b. Ebfı Rebah, Ka-tade b. Diame. Amr b. Dinar ve A'meş kendisinden faydalandı . Kıraat-i seb'a imamlarından Ebfı Ma'bed İbn Keslr ile Ebu Amr b. A'la ondan kıraat alanında is-tifade ettiler. Mücahid b. Cebr aynı za-manda Kur'an'da anlatılan vak'aları ve bu olayların geçtiği yerleri araştırdı; Harfıt ve Marfıt olayını incelemek için Babil'e, Ber-hfıt kuyusunu görmek için Hadramut'a kadar gitti (Ebu Nuaym, lll, 228; Ahmed İsma il Nevfel, s. 53-56) . Hayatının büyük bölümünü Kur'an 'ın anlaşılması için yap-tığı çalışmalara ayırdı, halkın fetva mercii oldu. Mekke'deki tabiln müfessirlerinin en yaşiısı olarak seksen iki yaşında vefat etti.

    Süfyan es-Sevr!, Mücahid'in geniş tef-sir birikimine sahip, güvenilir bir müfessir olduğunu söyler; Katade b. Diame, onu yaşadığı devirdeki insanlar arasında tef-siri en iyi bilen kişi diye zikreder. imam Şafii ve Buhar! de Mücahid'in tefsirine gü-venmiş. kendisinden gelen görüş ve riva-yetlere kitaplarında yer vermiştir. İbn Sa'd ve İbn Hibban onun hadis rivayetinde si-ka, şahsi hayatında müttaki, alim ve fakih; Nevevi, Zehebl ve İbn Hacer el-Askalanl ise tefsirde öncü bir şahsiyet olduğunu be-lirtmişlerdir.

    Abdullah b. Abbas'tan öğrendiği tefsiri yazıya geçiren Mücahid kendi öğrencileri için de aynı metodu uygulamış ve yaptığı tefsiri onlara imla etmiştir. Bugün elde bulunan ve Mücahid' e nisbet edilen tefsi-rin öğrencileri tarafından derlendiğine ina-nılmaktadır. Kendisinden tefsir rivayet eden alimierin en meşhurları Abdullah b. Ebfı Nedh, A'meş ve İbn Cüreyc'dir. Onun tef-sirde metodu Kur'an'ı Kur'an'la ve ardından sünnetle tefsir etmek şeklindedir. Ca-hiliye şiirinden, esbab-ı nüzfılden ve İsrailiyat'tan çokça faydalanmış. ancak İsrailiyat konusunda eleştirilmiştir. Bunun yanında tefsirinde akla geniş yer vermiş. bu ko-nuda kendisini tenkit edenlere, "Ben tef-sire dair görüşlerimi Peygamber'in onlar-ca sahabisinden öğrendim" diyerek cevap vermiştir. Mücahid'in bazı ayetlerden fıkhl hükümler çıkardığı da görülmektedir. Mesela cuma narnazına dair, "Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Al-lah'ın lutlundan -nasibinizi- arayın . Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz" mea.Jinde-ki ayetten (el-Cum'a 62/ 10) zeval vaktin-den cuma namazının bitişine kadar geçen sürede ticaret yapmanın ve çalışmanın meşru olmadığı sonucunu çıkarmıştır. Ayet-

  • ler arasındaki irtibat ve insicamı da yorum için bir kar'ine olarak değerlendiren Müca-hid'in bazan mecazi tefsir yaptığı da ol-muştur. Nitekim Bakara süresinin 81 . aye-tinde geçen "suçu onu kuşatırsa ... " ifade-sini, "İnsanın işlediği günahlar birikir, kal-bini karartır ve gittikçe kalbin her tarafını kaplar" şeklinde açıklamıştır. Aynı şekilde Müddessir süresinin 4. ayetindeki "Elbi-seni temizle" cümlesini, "Yaptığın arnelle-ri salih kişilerin arnelleri gibi yap" diye yo-rumlamıştır. Öte yandan kaynaklarda Mü-cahid'in bazan hatalı tefsirler yaptığı ve adeta sırf re'y ile hareket ettiği ileri sürül-müştür. Mesela Ra'd süresinin 43. ayetin-de geçen, "yanında kitabın bilgisi bulunan" şahıstan kastedilenin Medine'de ihtida eden Abdullah b. Selam olduğunu söyle-miş. bunu duyan Sa'id b. Cübeyr sürenin Mekke'de nazil olduğunu hatırlatarak Mü-cahid'in yanıldığını belirtmiştir.

    Mücahid b. Cebr'e nisbette yayımlanan iki tefsir Darü'l-kütübi'l-Mısriyye'de kayıtlı (nr. 2075) yazma nüshaya dayanmaktadır. Bunlardan ilkini gerçekleştiren Abdurrah-man SGret'i mevcut yazmayı tahkik etmiş, ayrıca Taberi'nin tefsirinde ve diğer tef-sirlerde bulunan bilgilerden Mücahid' e nis-bet edilenleri almış, nüshada tefsiri yer al-mayan bazı sürelerin açıklamasını da bu şekilde oluşturmuştur ( Tefsiru Mücahid, Devha 1976; 1-11, Beyrut, ts) . İkinci neşir M. Abdüsselam Ebü'n-N'il'e ait olup dokto-ra tezi olarak hazırlanmıştır. Araştırmacı ilk yayının eksiklerini gidermeye çalışmış , yazmadaki bilgileri ilk neşirde olduğu gi-bi zenginleştirmiştir ( Tefsirü 'l-İmam Müca-hid b. Cebr, Nasr 141 0/ 1989). İsmail Cer-rahoğlu, bu neşirlerde kullanılan yazma-daki tefsir rivayetlerinin Mücahid'e nisbe-tini zayıf görmekte, aynı şeyin ilk naşir ta-rafından yapılan eklemeler için de söz ko-nusu olduğunu belirtmektedir.

    BİBLİYOGRAFYA : Mücahid b. Cebr, Te(slru Mücahid (nşr. Abdur-

    rahman Tahir b. Muhammed es-SOretl), Beyrut, ts. (el-MenşOratü'l-ilmiyye), neşredenin girişi, 1, 24-61; İbn Sa'd, et-Taba~at, V, 464-467; Taber1, Cami'u'l-beyan, ı , 40, 148; XXX, 30, 101, 332, 350; EbO Nuaym, Jfilye, lll, 228, 279-283; Hat1b ei-Bağdad1, Ta~yldü'l-'ilm (nşr. YOsuf el-Iş), Dımaşk 1974, s. 105; Kurtüb1. el-Cami', 1, 39; Ze-heb1, A'lamü'n-nübela', IV, 450-456; a.mlf .. Te?-kiretü 'l-l;ıu({fı?, ı , 92; İbn Hacer, Teh?fbü 't-Teh-?lb, V, 370-374; Süyüt1, el-it~an (Buga), ll, 1234; M. Hüseyin ez-Zeheb1, et-Te{sfr ve'l-mü{essirun, Kahire 1381/1961 , 1, 104, 105; Ahmed İsmail Nevfel, Mücahid: el-Mü{essir ve't-te(slr, Kahire 1411/ 1990, s. 53-56; İsmail Cerrahoğlu. "Tefsir-de Mücahid ve Ona isnad Edilen Tefsir", AÜİFD, XXIII (ı978), s. 31-50.

    ~ M URAMMET FATİH KESLER

    ı ı

    MÜCAHiDÜDDiN KA YMAZ ( j~l.3 ~..ıJI~~)

    Ebu Mansur Mücahidüddin el-Hadım Kaymaz

    b. Abdiilah ez-Zeynl er-Rumi (ö . 595/ 1199)

    Begteginliler'in

    L Erbil ve Musul naibi.

    _j

    Zeynüddin Ali Küçük b. Begtegin'in azat-lısı olduğu için Zeyn'i nisbesiyle anılır. Ali Küçük tahta çıktıktan sonra onu çocukları Muzafferüddin Kökböri ile Yusuf Yına! Te-gin'e atabeg tayin etti ve Erbil'in idaresini ona bıraktı . Mücahidüddin, Ali Küçük'ün ölümünün (563/1 168) ardından yerine ge-çen büyük oğlu Kökböri'yi hapse atarak tahta Yusuf Yına! Tegin'i çıkardı. Daha son-ra serbest bırakılan Kökböri, Musul Ata-begi ll. Seyfeddin Gazi'nin hizmetine gir-di ve Harran kendisine ikta edildi. Böylece Erbil, Kökböri'nin ayrılması üzerine Musul'a tabi oldu ve Yusuf Yına! Tegin Mücahidüd-din'in vesayeti altında yönetimi üstlendi. Musul ordusu Selahadd'in-i Eyyüb'i'nin kar-şısında bozguna uğrayınca (571/1 ı 75) ll. Seyfeddin Gazi, Mücahidüddin'i yanına ça-ğırıp saltanat naibi yaptı ve bütün devlet işlerini ona bıraktı.

    Mücahidüddin, Selahaddin-i Eyyüb'i ile barış yapılmasını sağladı (572/1 177) ve bu konudaki gayretleri Selahaddin tarafından şükran ve takdirle karşılandı. Bu ara-da hasta olan ll. Seyfeddin'den sonrasını düşünerek kendisine rakip gördüğü Vezir Celaleddin b. Cemaleddin Cevad el-İsfahan'i'den kurtulma yolları aradı ve onu Sey-feddin Gazi'ye aziettirip hapse attırmak suretiyle etkisiz duruma getirdi (573/l ı 78). İki yıl sonra da Seyfeddin Gazi öldü ve ye-rine, veliaht tayininde Mücahidüddin'in et-kili olduğu kardeşi izzeddin Mes'Qd b. Mev-düd geçti. Ardından Halep hakimi ei-Me-likü's-Salih İsmail b. NGreddin Mahmud Zeng'i topraklarının amcasının oğlu İzzeddin Mes'Qd'a devredilmesini vasiyet ede-reköldü (577/l 181 ). Mes'Qd, bölgedeki ha-kimiyetini gittikçe genişleten Selahaddin-i Eyyüb'i'nin kendisinden daha çabuk dav-ranmasından çekinerek süratle gidip şehri teslim aldı . Fakat Mücahidüddin. Sela-haddin'in bu önemli şehri bir gün ele ge-çireceğini tahmin ettiği için Mes'Gd'u, kardeşi Sincar hakimi ll. imadüddin Zen-g'i'nin Musul'a daha yakın olan toprakla-rına karşılık Halep'i ona vermeye ikna et-ti. Nitekim bir yıl sonra. bir ara Musul'u da kuşatan Selahaddin Halep'i zaptetti ( 18

    MÜCAHiDÜDD iN KAYMAZ

    Safer 5791 12 Haziran 1183); ardından ha-lifeye mektup yazarak Musul'un kendisi-ne bırakılması gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine Mücahidüddin, Musul'da daha şiddetli bir Eyyüb'i kuşatmasına karşı savun-ma hazırlıklarına başlamakla görevlendi-rildL Ancak bu sırada İzzeddin Mes'Qd onu aziedip hapse attı (579/1 ı 83). Olayın he-men arkasından Mücahidüddin'in hapse-dilmesini bahane eden Erbil hakimi Yusuf Yinal Tegin ve arkasından bazı şehirlerin hakimleri ayaklanarak Selahaddin tara-fında yer aldılar ve onu Musul'a saldırması için teşvik ettiler. Durumun ciddiyetini kavrayan izzeddin Mes'Qd, iki defa heyet gönderip barış istediyse de Selahaddin 581 (1185) yılının başlarında Musul'a doğru harekete geçti. Bu arada izzeddin Mes'Qd, Mücahidüddin'i de serbest bırakarak göre-vine iade etmişti. Gerek Mücahidüddin'in gördüğü hazırlık gerekse halkın umulma-dık direnişi karşısında Selahaddin önce başlattığı kuşatmayı kaldırarak Ahlat' a yö-neldiyse de arkasından geri döndü ve şehri tekrar kuşattı. Fakat bu defa da kendisi ağır bir hastalığa yakalanıp Harran'a çekil-mek zorunda kaldı. Bunun üzerine Müca-hidüddin'in gayretiyle oluşturulan bir he-yet Harran'a gönderilerek barış sağlandı. imzalanan antlaşmaya göre ortak sınırın tesbitinden sonra Musul'da Selçuklu sul-tanının yerine Selahaddin'in adı hutbeler-de okunacak ve şehirde basılacak sikke-lerde yine onun adına yer verilecekti.

    Selahaddin 589'da ( 1193) ölünce Müca-hidüddin. Musul'un tekrar bölgenin liderli-ğini elde etmesi için çalışan İzzeddin Mes-'Qd'a yardımcı oldu. Onun aynı yıl içerisin-de ölmesi üzerine yerine kimin geçeceği konusunda çekişmeler başlayınca da oğlu Nüreddin Zeng'i Arslanşah'a biat etmek suretiyle ağırlığını koydu. Nüreddin de onu naiblik makamında tutup ölümüne kadar (Reblülewel 595 1 Ocak 11 99) devlet işlerini kendisine bıraktı.

    Mücahidüddin siyası ve asker! başarılarının yanında özellikle bayındırlık faaliyet-lerine de önem vermiş, halkı refah içinde yaşatan idareciliği ve dindar, hayır sever, alim, şair kişiliğiyle tarihe geçmiştir. Muh-taçlara maaş bağlatmış, yetimhaneler aç-tırmış ve yönettiği yerlerde fakir bırakmamıştır. Musul'da kendi adıyla anılan büyük bir cami, b'imaristan. hankah, medrese ve bir yetimhane, Erbil'de yine kendi ismiy-le bilinen bir medrese ve bir hankah inşa ettirmiş, buralara çeşitli vakıflar bağlamıştır. Ayrıca Erbil'in ortasında etrafı bahçe-lerle çevrili bir havuz, Dicle üzerinde Mu-

    443