530
Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yüklediğim e-kitaplar Aşağıda Adı Geçen Kanuna Dstinaden Görme Özürlüler Dçin Hazırlanmıştır Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitapları Dinliyoruz Amacım Yayın Evlerine Zarar Vermek Değildir Bu e-kitaplar Normal Kitapların Yerini Tutmayacağından Kitapları Beyenipte Engelli Olmayan Arkadaşlar Sadece Kitap Hakkında Fikir Sahibi Olduğunda Aşağıda Adı Geçen Yayın Evi, Sahaflar, Kütüphane, ve Kitapçılardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hiç Bir Maddi Çıkarım Yoktur Böyle Bir Şeyide Düşünmem Bu e-kitaplar Kanunen Hiç Bir Şekilde Ticari Amaçlı Kullanılamaz Bilgi Paylaştıkça Çoğalır Yaşar Mutlu Not: 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim

Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

  • Upload
    vocong

  • View
    231

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal

www.kitapsevenler.com

Merhabalar Buraya Yüklediğim e-kitaplar Aşağıda Adı Geçen KanunaDstinaden Görme Özürlüler Dçin Hazırlanmıştır

Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitapları Dinliyoruz AmacımYayın Evlerine Zarar Vermek Değildir

Bu e-kitaplar Normal Kitapların Yerini Tutmayacağından Kitapları BeyenipteEngelli Olmayan Arkadaşlar Sadece Kitap Hakkında Fikir Sahibi OlduğundaAşağıda Adı Geçen Yayın Evi, Sahaflar, Kütüphane, ve Kitapçılardan TeminEdebilirler

Bu Kitaplarda Hiç Bir Maddi Çıkarım Yoktur Böyle Bir Şeyide Düşünmem Bue-kitaplar Kanunen Hiç Bir Şekilde Ticari Amaçlı Kullanılamaz

Bilgi Paylaştıkça Çoğalır Yaşar Mutlu

Not: 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümündeyeralan "EK MADDE 11. - Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmışyazılı ilim

Page 2: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarîamaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü

bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu,vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill

Page 3: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

alfabesi ve benzeri 87matlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanundaöngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde

satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz vekullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerinbulundurulması

ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden websitesinde deneme yayınına geçilmiştir.

T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Dşlem ve Otomasyon Dairesi BaşkanlığıAnkara

Bu kitaplar hazırlanırken verilen emeye harcanan zamana saydı duyarak LütfenYukarıdaki ve Aşağıdaki Açıklamaları Silmeyin

Not bu kitaplar Görme engelliler için taranmış ve düzenlenmiştir. Tarayan

Hasan Uslu [email protected]

Necip Fazıl Kısakürek _ Dhtilal

DHTDLÂL

Necip Fazıl Kısakürek b.d. yayınları 17 - b. d Yayınları» Sahibi: MehmedKısakürek ' Her hakkı mahfuz ve «b. d. Yayınlarımın. Kapak kompozisyonu :Mehmed Kısakürek Adres : Alayköşkü Caddesi 2-4 Cağaloğlu/Dst Dizgi-Baskı : Özkaya Matbaacılık Nisan 1976-

GDRDŞ Yeryüzünde ihtilâl, insanoğluyla beraber başlar. Yirmibirinci Asradoğru dünyaya sığmayacak kadar ürediği görülen insanoğluna, en başta,doğrudan doğruya ilk insan, babasız ve anasız Adem Peygamber, ilk tevhid vehakikat vahidini temsil edici nirengi noktasıdır. Dnsan-

oğlunun, üreyişinde kendisinden hiza ve istikamet alacağı ilk müspet ve hakkutup...

Âdem Peygamberde ilk insan ve resul birleşiyor, insan, Allah’ın habercisi ve

Page 4: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Allah ile kaim hakikatin arayıcısı olarak dünyaya ayak basıyor. Ondan sonrada bu hizayı ve istikameti bozacak soyu ve koluyla insanoğlu başlıyor.

Böyle!... Âdem Peygamberden sonra, bu ilk müspet ve

Page 5: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hak kutba karşı insanoğlunun menfi ve fesatçı tarafı harekete geçecek, müspetlemenfi arası bir nevi elektrik cereyanı doğacak ve iki taraf arası boğuşma,mânalar âleminde şimşekler çizerek ve yıldırımlar düşürerek, madde plânınıda gümbürtederek ve hoplatarak, ihtilâl denilen keyfiyeti zuhura getirecektir.

insanoğlunun müspet ve hak mukabili menfi ve fesatçı tarafı... Bu ikiliği, ruhakarşı nefs diye ele alabiliriz, ihtilâl denilen keyfiyeti de, tek insandan enkalabalık topluma kadar bu iki kutup arası birbirine çullanma, birindenöbürüne karşı ayaklanma diye tarif edebiliriz. Esas budur; gerisi de sayısızbahane...

Kur'ân bize öğretiyor ki, Allah, yeryüzüne hükmedici, eşya ve hadiseleritasarrufla vazifeli bir varlık yaratacağını meleklere bildirince, onlar, dünyadafesat çıkaracak ve kan dökecek bir mahlûka mı vücut verileceğini sordular;oysa meleklerin kendisini tevhid ve tenzihten başka bir şey yapmadıklarınısöylediler ve Allahtan «ben sizin bilmediğinizi bilenim!» cevabını aldılar.

Böylece insan, biri ulvilerin ulvisine, öbürü de süflilerin süflisine namzet vekalbin hakikatinde birleşik ve toplu iki zıt taraf halinde yaratıldı; ve Kur'ânhükmünce bu eşsiz kıvam içinde vücut bulduktan sonra kutuplardan birindenbirini gerçekleştirmek üzere «sefillerin en sefili» olan âleme indirildi veihtilâl zemini açılmış oldu.

Bir bünyenin, kendi içinde, kendi öz nizamını sarsıcı ve yeni bir nizama yolarayıcı her hareket, ihtilâldir ve bu davranış, içi beşeriyet kadar kalabalık tekfertten, üç beş kişilik aileye, sekiz on ailelik kabileye ve koskoca cemiyete,hâsılı topluluk belirten her varlığa kadar, esasta ve mücerrette birdir.

Şu var ki, üstün mânasiyle inkılâp vasıtası ihtilâl, vasıtalık ettiği gayeye görekıymetlenir. Gaye, ulvilerin ulvisi Allah yolu olunca da, yığınların bazen hiçve bazen hep, bazen bâtıl ve bazen hak yüzünden birbirine girmesinden ibaretvasıtayı müstakil değer kabul etmez. Vasıtayı hangi şekilde bulursa ondakullanır ve inkılâp ismini alır.

Bu mânada resuller ve nebiler, âdi anlamiyle ihtilâlci olmaktan münezzeh, enüstün ve erişilmez çapta inkılâpçıdırlar. Alelade inkılâpçılara kıyasla onlara«mutlak inkılâpçılar» demek gerekir.

Page 6: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

îşte bu ölçüler çerçevesinde ihtilâli, mutlak inkılâp cephesiyle resuller venebilerden başlatırken, yeryüzünde ve insanoğlunun hayatında ilk fesat ifadesiolarak, Âdem Peygamberin iki oğlu Hâbil ve Kaabil'e iliştiriyoruz.

Ötesi, insanoğlunun hak gördüğü ve bildiği yollardaki ayaklanışlarından,tarihin şahitliği altında romanımsı hikâyelerdir ki, bu cazibeli hikâyelerdengerçek gaye, mâna, ilim ve usul bakımlarından alınabilecek dersler, hak vehakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir.

Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük olarak sınıflandırıyor,ayrıca «kırıntı ihtilâl» teşhisi altında ve birkaç satır içinde miskin ve mânâsızhareketleri de gözden kaçırmamayı lüzumlu buluyoruz.

Ezelden ebede doğru kabancı sahilsiz insanlık denizi- nin, kâh hak, kâh küfür,korkunç çalkantılarını resmeden ihtilâl, Allahın insana biçtiği memuriyetibilenlerce ne kadar manalıdır!

însan, nefsinde ve cemiyetinde, kendi ölçüsüne göre aradığı cennetinengellerine karşı daima ihtilâl halindedir. Ortalık mahşer gibi...

Kim buranın sahibi, Kimlerin düğünü var? Güneş batan bir bayrak; Şu kıpkızılufka bak, Ana baba günü var!

RESULLER ve NEBDLER BOYUNCA

Page 7: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

HÂBDL — KAABDL

Allah Kur'ânında: «— Ben emaneti dağlara ve taşlara teklif ettim ebâ ettiler(kaçındılar); insan ki, zalûm ve cehûldür, üzerine aldı, kabul etti!»

Buyuruyor. Mayasında, zalûm ve cehûl olmak, zalimlik ve cahillik- ten paybulundurmak, böylece hakkı ziddiyle tecelli ve zıt yoldan tahakkuk ettirmekgibi şanlı bir nasibin kahramanı insan, yenmeye memur bulunduğu bucephesinin ilk tezahü- rünü, kemmiyette basit, fakat keyfiyette büyük çapta,Âdem Peygamberin iki oğlu arasındaki çatışmada bulur. Bu çatış- mada,ileriye doğru bütün yeryüzünü saracak olan ihtilâl sarmaşığının, menficepheden ilk tohumu vardır.

Âdem babamızla Havva annemizden gelen insanlık, üre- mesini, ilk defa,kardeşler arasındaki birleşmelerden sağlı- yor. Allah huzurunda akid veAllanın izniyle sağlanan bu birleşme, ancak ayrı batından gelen kardeşlerarasında müm- kün... Zira Hazret-i Havva bir batında her defa, biri erkek veöbürü kız, iki çocuk doğurmakta ve îlâhî yasak icabı, ay- nı batından iki kardeşbirbirini alamamaktadır.

Kaabil ise aynı batından, yani ikiz doğduğu kızkarde- şine âşık...

Emelini babasına anlatıyor ve olamayacağı cevabını alı- yor. Dklimâ isimliaynı kıza, bir batından olmadığı için ev- lenebileceği Hâbil de istekli... Kaabilemelinde diretiyor, Hâbil ise, boynu bükük, bekliyor.

Âdem Peygamberin Hâbil ve Kaabil'e teklifi: — Birer kurban kesiniz!Hanginizin kurbanı kabul edi- îir ve makbul sayıldığının işareti gelirse, öbürüona nza göstersin!...

Kurbanın kabul edildiğine işaret, Hazret-i Âdem'e mah- sus bir tecelli ile,toprak üstündeki hayvanın üzerine bir- denbire gökten düşen ve kurbanı biranda eritip siliveren beyaz bir ateş...

Kurbanlar kesildi ve ateş Kabil'in kurbanı üzerine düş- tü. Kabil'in kurbanıkabul edilmiş ve Kaabil'e emelinden vaz geçip kardeşine rıza göstermesidüşmüştü.

Page 8: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Fakat Kaabil bu Dlâhî ihtarı dinlemedi. Nefsinin pen- çesinde, onun üflediğikıskançlık ve rakabet soluğu yüzün- den kendisini kaybetti ve çileden çıktı.Kıskançlık, üstün çıkma ihtirası ve her ölçüyü unutturan öfke... Nefste, şey-tanın karargâh kurduğu ve insanoğlunu kıskıvrak bağladığı

taarruz kalelerinden başlıcaları... Kaabil, dünyada ilk defa olarak, küçük biraile içinde bu ailenin nizamına karşı çıkan ilk insan oldu; ve o âna değin,ölümü bilse de henüz görmemiş olan insanoğluna, insanoğlu tarafındantadtırılan ilk ölüm hadisesini getirdi.

Page 9: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kardeşini öldürmek üzere elini kaldırdı.

Hâbil şu karşılığı verdi: — Ben sana, beni öldürmek için uzattığın ele karşıaynı hareketle mukabele etmem! Ben bu cinayeti işleyemem! Âlemlerin rabbiAllahtan korkarım! Allahım, öldüren kulu olmaktansa öldürülen kulu olmayıtercih ederim! Seni de "böyle düşünmeye ve Allahtan korkmaya davet ederim!Mâide Sûresinin 30 uncu âyetinden meal:

«— Artık kardeşini öldürmeyi nefsi ona kolaylaştırdı. Kardeşini öldürdü veziyana uğrayanlardan oldu.» Mâide Sûresinin 27, 28, 29, 30 ve 31 inciâyetlerinden öğrendiğimiz Hâbil - Kaabil vakasının sonu şöyle: Kaabil,sırtında Kabil'in naaşı, aile topluluğundan uzak- ta, günlerce, şaşkın ve tam birvicdan ihtilâli içinde dolaşıp duruyor. Ne yapacağını, insanlık tarihine ilk kandökme ser- mayesi olarak verdiği bu ilk ölüyü, ilk cinayet ölüsünü ne-

reye koyacağını, nerede bırakacağını bilemiyor. Birden gözünün önünde Dlâhîhikmetin çizdiği bir lev- ha: Bir karga, toprağı eşmekte, orada bir çukurcukaçmak- ta... Yanı başında, öldürdüğü başka bir karga.. Karga, öl- dürdüğükargayı o çukura gömüyor ve üzerim toprakla ör- tüyor.

işte, insan ölülerinin ne yapılacağına ait, Kaabil vası- tasiyle öğrenilen Allahemri!...

Kaabil başını dövüyor: — Bir karga kadar da olamadım! Ve Hâbil'i gömüyor.

Mâide Sûresinin 31 inci âyet meali: «— Sonra Allah ona, kardeşinin cesedininasıl gömece- ğini göstermek için, yeri eşen bir karga gönderdi. (Yazıklarolsun bana, şu karga kadar da mı olamadım, kardeşimin ölüsünü örtmekten demi âciz kaldım?) dedi ve nedamet ge- tirenlerden oldu.»

Fakat nedameti semere vermiyor. Babası tarafından ev- lâtlıktan atılıyor.Yemen taraflarına göçüyor, orada Hâbil'in kurbanı üzerine düşen ateşinşeytanca yorumiyle bir ateş ocağı düzenleyip ateşe tapmaya başlıyor.Böylelikle, ilk puta tapma hadisesi de, ilk düzen bozma ve menfi ihtilâle çekir-dek teşkil etme vâkasiyle birlikte Kaabil tarafından başla- tılmış oluyor.Sülâlesi Nuh Peygamber zamanına kadar ula- şıp Tufanda kökünden kazınacak,fakat insanoğlunun nefs belâsı mikrobu olarak sıçraya sıçraya gidecek olan

Page 10: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kaabilr işte, insanoğlunun menfi kutbundan böyle bir remz...

NUH PEYGAMBER Resuller ve nebiler boyunca, müspet yolda ve «Mutlakînkılâp» mânasiyle ilk ihtilâl manzarası, harikulade aksiyo- nu bakımından,beşerin ikinci babası Nuh Peygamber'de... Nuh Peygamber zamanında insanlıkilk iptidaî devresini yaşamış ve bir ingiliz tarihçisinin, hak ve bâtıl ayırmaksı-

Page 11: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

zın dinleri ve dindarlığı izah etmekte kullandığı «korku ve-

ümit» tabirindeki başıboş mânayı putlara tapmakta göste- rir olmuştur. Toprağıısıtan ve hayatı yeşerten güneş, her şeyi yakıp yutan ve sanki kahrı altındatitreten ateş, her yö- ne dönük dallariyle varlık bilmecesinden bir imza gibituğ-

ralaşan ağaç, en girift sırra erip de kelimelerin üstüne çık- mışçasına susanhayvan ve daha, şaşkın insan hayalinde ne- ler ve neler!... insanoğlu, etrafınıçevreleyen eşyanın verâ- sında, ötesinde bir delâlet arayacağı ve mutlakvahdeti gö- receği, mutlak kudreti bulacağı yerde, tek tek bu âciz eşyayatakılmak, yaratıcılık gücünü onlarda vehmetmek dalâletine düşmüş ve ufkunutürlü putlarla donatmıştır. Nuh Peygam- ber zamanında ilk devreye göre sonhaddine varan bu hal, insana mahsus memuriyetin tersine döndürülmesidir.

işte «mutlak» diye vasıflandırdığımız inkılâbın zama- nı!...

Nuh Peygamber, böyle bir toplum içinde insan küme- lerine sesleniyor:

— Yaradan Allatılır; onun gücüne ve birliğine iman ediniz! Onu, gözlerinizegörünen ve içinize doğan şekiller- den tenzih ediniz!

Nuh Sûresinin 5, 6, 7 nci âyetlerinden meal: «— Nuh dedi: Rabbim, benkavmimi gece ve gündüz çağırdım. Fakat benim davetim firarlarını artırdı.Doğrusu, senin tarafından bağışlanmaları için kendilerini her çağrı- şımda,parmaklariyle kulaklarını tıkadılar, esvaplanna hü- ründüler, ayak dirediler vebüyüklendikçe büyüklendiler.» Evet istihza ve Peygambere eza... Yalınız üçoğlu, Sam, Ham ve Yâfes, zevceleriyle beraber imanda... Dördüncü oğlu Yâm,küfürdekilerle...

Nuh Peygambere öz toplumundan gelen acı o dereceye , vardı ki, Nebî, ellerinigöğe kaldırdı ve kavmine beddua etti:

— Allahım; bu küfür topluluğunu, tez, kökünden ku- rut!

Allah ona, büyük, sağlam ve her tarafı sımsıkı kapalı bir gemi yapmasınıvahyetti. Nuh Peygamber, dağlarda ve sahilden uzaklarda gemisini yapa

Page 12: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

dursun...

9 Bu noktaya kadar nass belirtici mutlak nakillerle öğ- rendiğimiz hadiseyebağlı olarak, gemicilik tarihinde Nuh Peygambere kadar götürülen ilk gemininyapım şekline dair lâtif bir efsane anlatılır:

Nuh Peygamber zamanında öyle uzun boylu bir dev varmış ki, denizin en derinyerinden kolunu daldırıp tuttuğu balığı, güneşin en hararetli noktasına kadaruzatıp pişirir

Page 13: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve yermiş... Fakat bir türlü tam doymasına, «oh, doydum!» diyebilmesineimkân yok... Nuh Peygamber ona, dağlardan kucaklayabildiği kadar odungetirmesini teklif ve bu hizme- tine mukabil kendisini doyuracağını vâdetmiş...Adam git- miş, dağlardan belki bir ormanlık kadar ağacı kucaklayıp kökündensökmüş ve getirmiş... Bir de ne görsün?... Yerde, küçük bir kap içinde basit biryemek... Dev adam, dişinin en küçük koğuğuna bile az gelecek bu yemeğigörünce odun- ları fırlatıp uzaklara atmış...

— Sen beni aldattın; ben bu kadar az bir yemekle na-

sıl doyarım? — Doyarsın! Besmele çekerek ye ve doy! «Allanın ismiyle» diyebaşlanıp yenilen yemek dev ada- mı doyurmuş... Bunun üzerine dev adam,üstündeki odun kırıntılarını yere silkelemiş ve Nuh Peygamber gemisini on-lardan yapmış...

Hayalî olsa da zarif ve mânalar âlemine göre doğru bir hikâye...

Toplumu, yaptığı garip tekneye bakarak Nuh Peygam- berle eğleniyor. O dagülümsemeli, cevap veriyor: — Zamanı gelir, biz de sizinle eğleniriz!

Tufan... Bulutlar dünya yuvarlağını göklerin askeri gibi çepçevre sarmış, enhışımlı şimşeklerle, sonsuzluk şellâle- sini yeryüzüne boşaltıyor. En yüksekdağ, tez zamanda, sivri tepesiyle, sanki bir boğulmuşun suda yüzen külahı...

Nuh Peygamber, sahile indirilmeksizin yüzen gemisin- de... Yanındamüminlerden birkaç fert ve her hayvandan birer çift, kabaran sularınasansöründe yükseliyor. Son da- kikaya kadar babasının davetini dinlemeyenve dağlara sığınıp kurtulacağını söyleyen Yâm da, bir dalganın pençe- 10

sinde dibi boyluyor. Gemilerdekinden başka yeryüzünde bü- tün canlılar ölü...

Büyük hadiseye dair, fasahatta arap şairlerine dillerini yutturan bir âyettenmeal:

«— Denildi: (Ey arz, suyunu yut; ve sen, ey sema suyu- nu tut!)... Su çekildi, işde bitti. Ve denildi: (Zalim kavim- ler Allahın rahmetinden uzak olsun!)...»

Büyük hadise, insan yığınları yerine, Nuh Peygambe- rin şahsında, göklerin

Page 14: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ayaklanması şeklinde mutlak inkı- lâptan bir numune...

HAZRET-D DBRAHDM Göklerden gelen darbenin Nuh Peygamberde Tufanşek- linde tecellisinden sonra, Hûd Peygamberde denizi köpük köpük vedağları toz toz savuran bir rüzgâr, Salih Peygam- berde de gâibler âlemindenbir haykırışla, toplumun üstüne çullanış...

Şimdi sıra, en büyük dört resulden ikincisi ve Resuller

Page 15: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Resulünün ceddi Hazret-i Dbrahim'e geliyor. Hazret-i ibra- him'de, insanlarınbildiği mâna ile, toprağa bağlı büyük ak- siyon, ihtilâl ve inkılâp, daha açık bir(perspektif) kazan- maktadır.

Nuh Tufanından sonra onun üç oğlundan üç kol halin- de üreyen insanlık,topyekûn zaman ve Mekânın Peygam- berine kadar en büyük Resulü Hazret-iDbrahim'de buldu. Mukaddes sancağı, ikinci oluşun başında teslim alıp, bir sa-hipten öbür sahibe ve nihayet aslî sahibine devredecek olan DbrahimPeygamber, Irak bölgesinde, Fırat kıyılarını süs- leyen Bâbil şehrinde...Nemrud'un hüküm sürdüğü diyar... Sarayının en yüksek kulesine çıkıp oradangöğe ok çekecek ve mecnun hayalince Allahı öldürmeye kalkışacak derecededeli nefsinin esiri Nemrud, tarihin en büyük küfür heyulala- rından biri...«Biri» diyoruz; zira Musa Peygamberin karşı- sında Firaun'u, DsaPeygamberin karşısında Roma kayserle- rini, hele Kâinatın Efendisine karşıçıkanları düşünecek 11

olursak, Nemrud'a tarihin en büyük küfür heyulası diyeme- yiz.

ibrahim Peygamber, içinden geldiği, türlü (plâstik) na- kışlarla süslü toplumve karşısında bulduğu korkunç küfür heyulası, mutlak inkılâbının cemiyet vefert halinde her şar- tına maliktir.

Dbrahim Peygamber büyük aksiyonuna babasından baş- lıyor. Dükkânımsı biryerde taştan putlar yapıp satan baba- sının atölyesine giriyor ve putlardan birtanesini bırakıp öbürlerini çekiçle kırıyor, paramparça yere seriyor.

Babası dehşet içinde Hazret-i Dbrahim'e soruyor: — Kim yaptı bu işi?...

Hazret-i Dbrahim, sağlam bıraktığı putu işaret ediyor: — Dşte bu!

— Nasıl olur; taştan bir heykel öbürlerini nasıl parça- layabilir?

— Ya sen, öbürlerini parçalayabilecek kadar güç sahibi olmadığını bildiğinbir taş parçasına ilâh diye nasıl tapar- sın?...

Dbrahim Peygamber bu noktaya en ulvî nefs muraka- belerinden geçerekgelmiştir.

Page 16: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

En'âm Sûresinin 75, 76, 77, 78 ve 79 uncu âyetleri onun bu murakabesinianlatır:

«— Yakin yoliyle bilmesi için Dbrahim'e göklerin ve yerin hükümranlığınıgösteriyorduk.»

«— Geceleyin bir yıldız görmüştü. (Dşte benim Rab- bim!) dedi. Yıldızbatınca da (batanları sevmem!) diye söylendi.»

«— Ay'ı doğarken gördü. (Dşte benim Rabbim!) dedi.

Page 17: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Battığını görünce de (Rabbim beni doğruya erdirmeseydi yemin ederim ki,sapıklardan olurdum!) dedi.»

«— Güneşi doğarken görünce (iste Rabbim; bu hep- sinden büyük!) dedi.Güneş de batınca dedi: (Ey milletim, ben Allaha ortak koştuklarınızdanuzağım!)

«— (Ben yüzümü, yeri ve gökleri yaratana çevirdim ve doğruya yöneldim. Benputa tapanlardan değilim!)...» Ve Bâbil semalarında, evlerin çatışımzangırdatan ve 12

kapısını tokmaklayan, bir ses: — Allaha tapınız; Bir de Münezzeh olana!...Putları de- viriniz ve tepeleyiniz!

Bu, mutlak inkılâp çapında ayaklanmaya davettir; bü- tün küfür âdetlerine,yaşayış şekillerine veda ve küflenmez yeniye, onun yeni hayatına çağırmaişaretidir; karşısında da Nemrud vardır.

Nemrud'un emri: — Büyük bir ateş yakılsın! Allahtan haber getirdiğini iddiaeden bu adam da orada yakılıp kül edilsin!...

Odunların arasından yılanlar gibi helezonlar çizerek fış- kıran alevler...Meydanı geceye çeviren duman... Dbrahim Peygamber ateşin üstünde...Birden, alevler, tek kumanday- la yere çöken bir katar deve gibi kısılıverdi.Sanki bir cam mahfaza altında gül rengi veren bir ışık... Harlı ateş, gül yı-ğını... Dbrahim Peygamber, orta yerde, dudaklarında Dlâhî kudrete hayranlıkilân eden bir tebessümle bakıyor.

Odun yığınından indi ve gökleri saran dehşet naraları ve paralayıcı çığlıklariçinden geçerek, ardında müminlerden küçük bir dizi, Batıya doğru yol aldı.

Şam, öz ayaklariyle açtığı peygamber geçidi cenup yolu, Mısır ve Ken'anilleri...

Oradan da Mekke ve Kabe... Bakara Sûresinden, 127, 128, 131 inci âyetmealleri: «— Dbrahim ve Dsmail, Kâbenin temellerini yükseltiyor- du.(Rabbimiz, yaptığımızı kabul buyur, sen hem işitir, hem bilirsin!) dediler.»

Page 18: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«— (Rabbimiz, bizi sana teslim olanlardan eyle! Soyu- muzdan da, sana teslimolanlardan bir ümmet yetiştir! Bize kulluk yollarını göster! Tövbemizi kabul et!Çünkü tövbele- ri kabul eden sonsuz merhamet sahibi ancak sensin!)...» «—Rabbi ona (teslim ol!) deyince (Âlemlerin Rabbine

teslimim!) cevabını vermişti.» Allahm Evini, Âdem Peygamberden sonraikinci defa bi- na eden ve üçüncü ve peygamber eliyle sonuncu binayı, Kâi- natbinasının, yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Son Peygam- 13

bere devreden Hazret-i ibrahim, Resuller ve Nebiler boyunca mutlak inkılâptimsallerinden ikinci dereceyi belirtir.

Page 19: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

HAZRET-D MUSA Arada, kavminin üstüne, Dlâhî iradeyle gökten taş yağ-dıran Lût Peygamber...

Araf Sûresinden 80 ve 81 inci âyetler meali: «— Lût'u da gönderdik. Milletine(dünyada sizden önce hiçbir ferdin yapmadığı kötülüğü mü işliyorsunuz? Sizka- dınları bırakıp şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz! Elbette çok aşın gidenbir kavimsiniz!) dedi.»

Ve işte bu kavim, gökten üzerilerine yağan taşlar altın- da silinip gitti. Veyeryüzüne getirdikleri, hayvanlarda bile görülmedik şenî âdetten izler kaldı.

Hazret-i ibrahim'in, kardeşi Lût Peygamberi takip eden, iki oğlu Dsmail,Dshak, ardlarından Yakup, Yusuf, Eyyub ve Şuayb Peygamberler... Hepsi deDlâhî memuriyetlerinde «mutlak inkılâp» bayraktan... Ama aksiyonları vetoplumla- riyle «haşr ü neşr»leri, toprak üstü manzarasiyle, öbürleriderecesinde bir kaynaşma göstermiyor ve daha ziyade içte cereyan ediyor.Şuayb Peygamberin, ırmakları kaynar su ha- line getiren bedduası müstesna,insan kalabalıklarını fıkır- datıcı soluk, bunlarda aynı keskinlikle dışarıyadönük de- ğil...

Büyük hamle, resuller derecesinde üçüncü, Hazret-i Mu- sa'da...

Yakup Peygamberden gelen «Dsrail» isminin çerçevele- diği topluluk Mısır'dahayli çoğalmış bulunuyor. Onlar, Ya- kup ve Yusuf Peygamberler yoliyle gelen,Hazret-i Dbrahim şeriatindeler...

Mısır'ın yerlileriyse baştan başa puta tapanlardan... Bunlar Firaunların esiridurumunda; Dsrail oğullan da esir- lere esir... En ağır işlerde kullanılıyorlarve böyleyken boyu- na çoğalışlarından Firaunlara kuşku aşılıyorlar...Firaunların zulüm ehramlanna taş taşımaktan bel kemikleri öyle çöker- 14

mis ki, Dsrail oğullarının eski yurtlan Ken'an illerinin rüyası- nı görmekte vekendilerini Mısır'dan çıkarıp o vâdedilmiş toprağa iletecek kahramanıbeklemekteler... Onlar Yakup Peygamberin oniki oğlundan gelme oniki «sabt-soy kolu...» Ama, ezelî seciyeleri gereğince aralarında birlik yok... Bir başamuhtaçlar...

Page 20: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kâhinlerin Firaun'a sözü: «Dsrail oğullarından doğacak bir çocuk, senin tahtınıbaşına yıkacak!»... Emir: «Bütün yeni doğanlar ve doğacaklar öldürülsün!»...Çocuk katliâmı... Annesi Musa Peygamberi bir sal üzerine yatırıp Nil'e bıra-kır... Sal sarayın önünde... Firaun'un karısı çocuğu görür... Göz kamaştırıcıgüzellik... Âşık... Saraya alır... Türlü süt- neneler... Yavru Peygamberhiçbirinden süt emmez... Anne- si sarayın kapısında: «Ben sütneneyim.Emzirilecek yavru- nuz var mı?» Hemen alırlar. Çocuk, delikanlı ve nihayetgenç Musa Peygamber...

Page 21: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Bir gün sokakta gezerken bir Mısır yerlisinin Dsrail oğul- larından birinidövdüğünü görüyor. Döveni bir yumrukta ye- re seriyor. Adam ölü... Birdedikodu: «Bu genç ne diye Ds- rail oğullarını koruyor? Niçin onlarlatemasta?»... Musa Pey- gamber Mısır'dan kaçıyor, Medyen'e gidiyor, oradaŞuayb Peygamber'in kızlarından biriyle evleniyor ve 10 yıl kalıyor. Bu 10 yıliçinde tevhid dini üzerinde ibadet, iç murakabe ve Mısır'a gidip insanları hakdine çağırma ve Dsrail oğullarını kurtarma hamlesi... Büyük hareket başlıyor.

Mısır'a giderken Tür dağında kendisine bir ağaçtan Dlâ- hî hitap... Artık sıfatı«Kelîmullah - Allah ile konuşan»dır; ve müstakil şeriat sahibi Resul olmayanamzed...

Mısır'da büyük kardeşi ve bağlısı Nebî (müstakil şeriat sahibi olmayıp daResule bağlı Peygamber) Harun ile bu- luştu.

Büyük Dhtilâl çapında mutlak inkılâp hamlesinin ilk ba- samağı Firaun'a teklif:

— Seni hak dine davet ederiz! — Hak din ne demek?

—• Âlemlerin Rabbini doğrulamak... Yalnız ona kulluk etmek...

15 — Âlemlerin Rabbi nedir? — Yerlerin ve göklerin ve bütün yaratıklarınRabbi... Âlemlerin Rabbi...

Firaun, öfkeden çılgın: — Mısır'da benden başka rab yoktur! Eğer benden baş-kasını tanırsan seni zindanda çürütürüm!

— Ülkende bulunan israil oğullarını serbest bırak!... Onlan alıp cedlerimizineski vatanı Ken'an illerine göçelim... Ve Hazret-i Musa asasını yere bıraktı.Kalınca değnek

parçası, bir anda müthiş bir ejderha... Korkunç gözlerini Fi- raun'a dikmiş,atılmak üzere...

Firaun korkudan donmuş: — Düşünelim!... Sonra karar verelim!... Saraydatoplantı:

— Kâhinlerin haber verdiği çocuk bu olmasın?...

Page 22: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— O dehşetli bir sihirbaz... Sihirle kalbinize işleyip Mı- sır hükümetini elinealmak sevdasında...

— Ne yapalım? — Her tarafa münadiler çıkarıp Mısır'ın en usta sihir-bazlarını toplayalım, onu imtihana çekelim, büyüsünü boza- lım!...

Büyük meydan yeri... Bütün Mısır orada... Ortada bir boşluk ve tahtındaFiraun... Bir alay sihirbaz ve elinde asası, tekilasına Hazret-i Musa...Sihirbazlar ellerindeki ipleri ve değnekleri küçük yılanlar haline getirmişler,hoplatıyorlar ve Musa Peygambere zafer edasiyle bakıyorlar... Asa yer-

Page 23: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

de... Kocaman bir ejderha... Küçük yılanları bir bir yutu- yor... Ve ortada ne ip,ne değnek... Muazzam mucize... Kâ- hinler dizüstü, Peygambere boyuneğmekte:

— Senin ilâhına inandık, sana teslim olduk! Firaun'da gazap, yakıcı... Apar-topar sarayına dönüyor, vezirler halkasının ortasına geçiyor. Türlü fikirler:

— Bu adama fazla meydan veriliyor! — Halkın inançlarını çelebilir.

— Soydaşlariyle memleketten çıkıp gitmesine izin veril- se fena olmaz.

16 — Hayır; memleket içinde tutulup göz önünde bulundu- rulsa daha iyi olur!

Firaun, artık kahramanları etrafında kenetlenme belir- ten Dsrail oğullarınınMısır'dan çıkmalarına biraralık razı... Sonra cayıyor ve onlan sıkı bir çemberaltında tutmayı dü- şünüyor. Dsrail oğullarının gözü ise Ken'an illerinde... Ya-maçlarında saffet misali kuzulann otladığı, berrak sulann sakıdığı, zeytinağaçlarının sıralandığı «vâdedilmiş toprak» larda...

Musa Peygamber, Mısır'ı içinden düşüremeyince üstün inkılâpçı edasiylehareket plânını düzenledi. Oniki kolu ay- rı ayrı tertipledi, harekete hazırduruma getirdi ve bir gece yansı işareti verdi:

— Denizin şimal ucu istikametinde hareket!... Oniki kafile halinde yolaçıktılar... Vaziyeti haber alan Firaun da, askerleriyle, arkalarında... Denizkenarında Dsra- il oğullarını tuttu. "

«Mutlak inkılâp» davranışının bundan ötesi, bütün re- suller ve nebilerboyunca olduğu gibi, insan takatinin ötesin- de ve doğrudan doğruya Dlâhîiradenin tasarrufunda...

Hazret-i Musa, mucizeler miknatısı asâsiyle suya vurdu. Yarılan deniz veaçılan oniki yol... Her yol, onikilerden bi- rine mahsus... 12 bölümlü Dsrailoğullan, başlarında Hazret-i Musa, bu yollara daldılar ve ilerlediler.Arkalarından deh- şetle bakan küfür kibirlisi Firaun da aynı yollara daldı. Ds-rail oğullan karşı kıyıya geçerken gerilerde kavuşan sular, boğulan Firaunordusu ve bizzat rablik iddiasındaki Fi-

Page 24: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

raun... Mucizenin bu derecesi önünde bile, ruhunun menfi kut- bunualtedemiyen Dsrail oğullarından bir topluluk, yolda uğ- radıkları bir kabileninöküz biçimli putlannı görünce kendi- lerini ona kaptırmaktan geri kalmadılar;ve aralanndan, ile- rideki Yahudi dölünü mayalandıracak olan kötülük kolununilk işaretini verdiler:

— Yâ Musa, dediler; bize de böyle şekli ve biçimi olan bir tanrı bul!

Münezzehlerin münezzehi ve mücerretlerin mücerredi 17

Page 25: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

thtilâl/2

mutlak zatı anlamayan ve kaba müşahhasta kalan Yahudi- den ilk alâmet...

Hazret-i Musa bu teklif karşısında köpürdü, onları en acı şekilde nankörlük vecahillikle suçlandırdı ve Kudüs is- tikametinde yola sürdü. O zamanlar ohavzada halka musallat birtakım cebbarlar hüküm sürdüğü için, yollarınıaçmak ve yurtlarına yerleşebilmek üzere bunlarla cenke tutuşmak ge-rekiyordu. Buna da karşı koydular:

— Biz cebbarlarla muharebe edemeyiz! Dediler ve geri kaldılar. Hazret-iMusa da onlara gücen- di, beddua etti. Dçlerinde Yahudi tohumunu taşıyanlar,Pey- gamberlerini kırdıktan sonra, uçsuz bucaksız çöl, Tih Sahra- sına düştülerve orada 40 yıl, şaşkın ve perişan, yaşadılar. Böyleyken Dlâhî rahmet onlaragökten «Kudret Helvası»nı yağdırdı ve «Selva» dedikleri bıldırcınları indirdi.Bu nimet- ten de tez vakitte bıktılar, sebze istemeye başladılar.

Mutlak inkılâp sahibi yüce Peygamber bu defa yolunun büyük engelinekavminde şahit oldu ve Tûr'a çekildi. Kırk gün Tür dağında kalvet ve ibadet...Vasıtasız olarak Allahın kelâmına ve dört büyük Dlâhî kitaptan ilki, Tevrat'amuha- tap oluş...

Dönüşünde gördü ki, Harun Peygambere emanet ettiği kavmi, sâmirî adlı birmünafığın telkiniyle, Mısır'dan getir- dikleri altunları eritmiş, ondan buzağışeklinde bir put dök- müş, ona tapmaya başlamıştır.

Hazret-i Musa'nın eli Harun Peygamberin sakalında: — Bu ne hal?... Nasılengel olamadın?

— Ne yapayım; dinlemediler! Az kaldı beni öldürecek- lerdi.

Dsrail oğullarında şimdi de tövbe ve istiğfar... Tevrat gereğince amel...Müstakil şeriat... Resul...

Geçen yıllar... Çölde yetişen yeni ve temiz nesiller... Cebbarlarla cenk,galibiyet ve Şeria nehrinin doğu tarafına yerleşme...

Hazret-i Musa Şeria kıyılarında yüksek bir dağa çıkıyor; ve asasına dayanarak,

Page 26: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

oradan Dsrail oğullarına vâdedilen Ken'an diyarım seyrediyor.

Hazret-i Dsa'ya kadar, Dsrail oğullarından birçok pey- gamber gelecek, hepside Hazret-i Musa'nın şeriatiyle amel edecek, Hazret-i Dsa'da yeni bir şeriatdoğacak, o da ebedî yeniye devredilmek üzere, zamanın çarkları dönüpgidecek- tir.

Page 27: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Şeria kıyılarındaki dağdan Ken'an ilini seyreden Hazret-i Musa, vâdedilmiştoprağın fâtihi, mutlak inkılâp yolunda en ileri dört Resulden üçüncüsü...

HAZRET-D DSA Avrupalının «Küçük Asya» dediği Anadolu'yu bir at ka-fasına benzetecek olursak onun kulaklarını Kafkas dağların- da, boynunu daSuriye ve Filistin çizgisi üzerinde bulabiliriz. Ağrı dağından Mezopotamya'yainen, oradan Urfa yoluyla Şam'a kıvrılan, oradan da Filistin istikametindecaddeleşen ve hem ilk hem de son hedefini Kabe noktasında düğümle- yen buyol, peygamberler geçididir. Peygamberler geçidi ve insanlığın nefes borusu...Kalb noktası daima Mekke...

Avrupalı hesabınca 20 asır evvel perişan bir insanlığın, uçları kurşunlukamçılar ve atlan sorguçlu harp arabalariy- le, itile kakıla, ezile, çiğnenesürüldüğü yol... Bu yolda, gö- rünürler dünyasını kuşatan madde haşmetinin,görünmezler âlemine bağlı ruh saltanatını fâni bir manivela oyuniyle esir etmetecrübesinden ayak, nal ve tekerlek izleri...

Dnsanlığın nefes borusu diye gösterdiğimiz bu yoldan ni- ce resuller ve nebilergeçmiş, mutlak inkılâp soluğunu her tarafa yaymış, gözü madde nakışlanndanötelere çevrili, Ds- rail oğullan adiyle bir insanlık yuğurmuş, ama tez zamandabu münezzeh soyun menfî kutbunu dölleştiren gaye ve dâva haini Yahudi tipinede meydan açılmış; başlarda harp ara- bası imparatorluğu Âsûr'un pestil halinegetirdiği bu ırk, nihayet madde haşmetinde en korkunç örnek, dış dünya dü-zenleyicisi ve (plâstik) plân nizamlayıcısı putperest Romalı- nın elinedüşmüştür. Ortada, Dsrail oğullannın ulvi gerçeğini kaybeden, ruhunu yitirdiğibir takım kalıpların tekerlemeci-

18 19 si, içi çürük ve dışı müdafaasız, kara takkeli ve cübbeli Ya- hudi tipiyle,madde düzeninde müthiş bir hâkimiyet, fakat ruhta tam bir mahrumiyet heykeli,mızrağı ve miğferi pırıl pırıl Romalıdan başka kimse yoktur; ve işte bu Yahuditipi, dört ayağı üzerinde yere kapanmış, Romalı da elinde kılıcı, ayağını onunsırtına dayamış vaziyettedir.

Bu madde tasallutuna karşı hiçbir mukabil madde mü- dafaasına mecalgösteremeyen, sağa sola dağılıp topluluklar içindeki boşluk noktalarındayuvalanma fikrinden gayrı bir (strateji) hesabına girişemeyen Yahudi, bütünümidini, ken- disi için hayal, fakat insanlık adına gerçek bir rüyaya bağla-

Page 28: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mıştır:

— Mesih, kurtarıcı!... O gelecek ve Allanın seçkin mille- ti Yahudiyikurtaracaktır!

Page 29: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Evet, o gelecek, hem de Yahudilerin içinden geleceği halde, Dsrail oğullarınanispetle Yahudiliğin ne demek oldu- ğunu büsbütün belli edecek, Yahudilertarafından kabul edil- meyecek, yalanlanacak, hattâ zina mahsulü olmaklasuçlan- dırılacak; ve Yahudilere, o gün bu gün, gizli (virüs)ler gibi ayn ayrımilletlerin kan damarlarında karargâh kurmak ve bir türlü birleşemeınek,yekpâreleşememek, milletleşememek nasibinden başka bir şey düşmeyecektir.Fakat her milletin ciğerinde mikrop torbaları haline getireceği tohumunu bütünhususiyetleriyle korumak, üretmek ve yekpare bir hedef teş- kil edip kolaycaavlanma tehlikesinden uzak yaşamak usta- lığını gösterecektir.

Ve işte şimdi gelen, mukaddes tevhid sancağını, doğru- dan doğruya aslîsahibine, Kurtarıcılar Kurtarıcısına teslime memur, teslimcilerin sonuncusu yeresullerin derecede dör- düncüsü, babasız hak Peygamber Hazret-i îsâ...

Meryem'den babasız dünyaya gelen Hazret-i îsâ, karşı- sında hemen, Dsrailoğullarının fesat nesli Yahudiyi buldu. Celil (Galile) gölünün kıyılarındaNasıra köyünde doğan Me- sih, Meryem'in kucağında Yahudinin gözünegörünür görün- mez, bir nâradır koptu:

— Meryez! Sen ne yaptın? Bu babasız çocuğu nereden edindin? Baban fenaadam değildi! Annen de fahişeliğe düş- 20

memişti. Sen çok fena bir iş işledin! Ve eller, Yahudi elleri, bakire Meryem'itaşlamak üzere havaya kalktı.

Meryem, kucağındaki nur çocuğu gösterdi: — Cevabını o versin!

Dediler: — Biz bir kundak çocuğuyle nasıl söyleşebiliriz? — Söyleşirsiniz,sorunuz!

Ve dehşetler, haşyetler içinde gördüler ki, kundak çocu- ğu konuşuyor:

— Ben Allanın kuluyum. Allah bana peygamberlik ver- di ve kitap indirdi.Yerim neresi olursa olsun, beni mübarek kıldı. Doğduğum, öldüğüm vedirildiğim gün bana selâmet versin!...

Yahudiler bu tecelli karşısında apışmış ve küçük dille- rini yutmuş, ellerindeki

Page 30: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«recm» taşlarım atış savuştular; fa- kat zihinlerini törpüleyen zehir dolu sualihiç unutmadılar: — Babasız çocuk hiç olur mu?

Ya babalı çocuk nasıl olurmuş; Âdem Peygamberin ba- basız yaratıldığınainanan, Hazret-i îsâ'ya ille bir babadan gelme mecburiyetini nasıl biçebilirmiş;ne düşünen, ne so- ran!...

Hazret-i Dsa'yı Meryem'in kucağında, Mısır'a yol alırken görüyoruz. Orada, 12yıl kalıyorlar ve sonra Nâsıra'ya dönü- yorlar. Artık otuz yaşına kadar,Nâsıra'da kalacak ve sonra,

Page 31: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kendisine indirilen Dlâhî Kitap «Dncil» ve yepyeni bir şeriat- le insanlığaresul olacak...

O sıralarda ve resullüğünden önce, Hazret-i Dsa'nın ya- nında, MusaPeygamber şeriatiyle amel eden bir nebî... Yah- ya Peygamber... Bu nebîhıristiyanlarm diliyle (vaftiz)cidir; yani insanı okunmuş bir su ile yıkayıp dinebağlayan... Haz- ret-i Dsa'dan 6 ay büyük, Batı tarihlerine göre çekirge ile ya-ban balı yiyerek yaşayan, elbise yerine postlara bürünen bu nebî, her ânbekledikleri Mesih'in sokak sokak, kapı kapı münadisi... Dsa Peygamberi de(vaftiz) eden, ona resullük gelince artık kaldırılmış Musa Peygamber şeriatinibırakıp Hazret'i Dsa'ya bağlanan Yahya Peygamber, bazı tarihçilerin 21

hayal ettiği gibi Hazret-i isa'ya üstadlık etmemiş, onu bek- leyenlerin biriolarak ümmetinden peygamber rütbesinde bir fert kalmış; ve nihayet sadeceYahudi hışmiyle zindanda kel- lesini vermiş ve kanlı başı, Yahudi Kralı(Herod Antipas)ın evlenmek isteyip de buna Yahya Peygamber'in karşı çıktığıfettan kadın (Salome)ye sunulmuştur. (Salome) Kral (He- rid)un özkardeşinden olma yeğenidir ve bu izdivaca Hazret-i Musa şeriatinde izin varsada yeni şeriatte cevaz yoktur. Yah- ya Peygamber, bağlandığı yeni şeriatölçüsünde bu birleş- meye «olamaz!» demiştir.

Şimdi Dsa Peygamber, Filistin ufuklarını bir bir aşıyor ve onlara «încil»hükümlerini bildiriyor:

«— Bizden olmayanlar bize zıttır; bizimle toplanmayan- lar dağıtır.»

Dört «încil» nüshasından hiçbiri gerçek «bir»in kendisi olduğunu iddiaedemeyeceğine ve Kur'ândaki Allah tarafın- dan mahfuz mutlakıyet önündeincil'in kaybedilmiş bulun- duğu riyazi bir gerçek belirttiğine göre, yukarıdakicümleyi bir âyet meali değil, Isa Peygambere atfedilmiş güzel bir söz kabuledebiliriz ancak...

Her resul gibi mutlak inkılâpçı Hazret-i Isa, derecesinin melekiyette üstünolması sebebiyle, göze, toprağı fıkırdatan bir aksiyon sermez; sadece eritici veeski Yunan tapınakla- rından kıvrılıp Roma'ya ulaşıcı ve onun tunç âbidelerinikız- gın güneş altında kardan adamlar haline getirici bir iç soluk belirtir. Öylebir soluk ki, kendisi göğe çekilip alındıktan sonra büyük ihtilâlini havarileri

Page 32: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

vasıtasiyle yerine getirecek, fakat bu yerine getiriş hiçbir zaman toprakmanzaralı bir ihtilâl oluşu arzetmeyecek, hep mazlumluk plânında ve içtecereyan edecek, nihayet Hazret-i isa'dan 3 asır sonra, içten kavlaştırdığıRoma'yi birdenbire alevlere boğup devlet dini oluverecektir.

Hazret-i Isa, beşeri kemal yanında melekî kemalde üs- tün yaratılışı gereğince,hep o eritici soluğunu üfledi, hasta- ları tek temasiyle sağlığa kavuşturdu,körlerin gözünü açtı, ölüleri diriltti, su üzerinde yürüdü ve daha nice mucizegös-

Page 33: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

terdi ama kendisine, biri hain, 12 kişiden başka kimse inan- madı.

22 Onikilerin başında (Petros - Piyer) ve sonradan, (Pavlus- pol) vardır. Şu,hıristiyanların (Sen Piyer) ve (Sen Pol) de- dikleri... Bunların, hep mazlumlukplânında ve içte geçen ve bu bakımdan toprak üstü büyük harekete zeminaçamayan aksiyonları ayrıca ihtilâl çerçevemize giremez ve Hazret-i Dsa'ya aitsoluğun fiile aktarılmış, mazlum müdafaası sevi- yesinde kalır. Hele (Saul)isimli, yüzünün bir tarafı felçli, korkunç ve mecburî bir sırıtış sahibi (Pil),Kâinatın Efendi- sine kadar hak ve münezzeh Isa dininin ilk tahrifçisi olmak veHazret-i Dsa'yı Alllaha ortak koşarcasına büyütmek, Alla- hın oğlu saymakgibi bir şüphe altında öyle bir Yahudi tipi- dir ki, eğer hikâyesi ihtilâlmevzuuna girebilseydi, bahsini uzatmaya ve macerasını anlatmaya değerdi.Hazret-i isa'yı görmeksizin ve çölde yol alırken babasız hak Peygamberingökten ona, şimşekli ışıklar içinde tecellisiyle emir alarak ha- varilerekatıldığı iddia edilen bu hasta adam, Roma'da öldü- rüleceği zamanayaklarından asılmasını isteyecek kadar (mis- tik - sırrîj bir ruh burkuntusuiçindedir ve büyük ihtimalle, arkadaşı (Sen Piyer)le beraber, Hazret-i isa'nınmünezzeh olduğu (Katolisizm - Katoliklik) mezhebinin bütün abeslerini getireninsandır.

Üçüncüsü, yani havariler arasında görünüp Yahudilik adına casusluk ve tuzakkuruculuk rolündeki, gaye ve dâva haini (Yuda)... Dsmi, her nerede ve neşekilde olursa olsun mücerret hiyanet ve ihanete ve topyekûn Yahudi milletine«alem - işaret» teşkil eden denaet ve şenaat remzi bu adam, «insanoğlualçalınca nereye kadar alçalabilir?» sualine cevap teşkil edebilecek, tarihte üçbeş adamdan biridir ve doğru- dan doğruya Yahudinin, Yahudiliğin ruhkumaşına misaldir. Bir masa... Etrafında 12 havari... Ortada Hazret-i Dsa...

Gece... Duvarda çıralı meşaleler yanıyor. Hazret-i Isa, mu- kaddes başınınetrafında (Rönesans) ressamlarının hayal et- tiği gibi değil de, göze görünmezilâhî nurdan bir hâle, konu- şuyor:

— Bu gece, sabaha doğru, horoz ötmeden, aranızdan bi- ri beni ele verecektir!Beni inkâr edecek ve küçük bir men- faate satacak!...

23 Öyle oldu. (Yuda), Romalı valiye giderek, hani harıl aranmakta olanResulün yerini haber verdi. Yanlışlıkla bir başkası tutulmasın diye de şöyle bir

Page 34: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yol gösterdi:

— Meclislerine girdiğim zaman kime doğru ileriler, onu kucaklar ve öpersemîsâ odur!

Zifirî karanlıkta, önlerinde Yuda, kargılı Roma askerleri Dsa Peygamberitutmaya gidiyorlar... (Yuda) içeri girip, te-

Page 35: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

vekkülle kaderin tecellisini bekleyen Hazret-i Dsa'ya sarılıyor, onu öpüyor veRomalı askerler içeriye dalınca, şu yüzden veya bu yüzden, doğrusu Allahın,kulu ve Resulü Hazret-i Dsa'yı saklaması yüzünden (Yuda)yı tutuyorlar...(Yuda) avaz avaz, çırpına çırpına «ben o değilim!» diye çığlığı basıyorsa daaldıran olmuyor. Gece, birtakım canilerin üstlerine ge- rilmesi için hazırlanmışolan çarmıhların yanına Isa diye

(Yuda)yı sürüyorlar, çarmıha geriyorlar ve ellerinden ve ayaklarındançiviliyorlar... Böylece (Yuda), Dsa Peygamberi tanıtmakta bir yanlışlıkolmasın derken, Dlâhî ferman asıl yanlışlığı onda gösteriyor ve herkes yüzügözü kan içinde ve tanınmaz biçimde (Yuda) yerine Hazret-i Dsa'nın asıldığımsanıyor.

Allahın sadece kulu ve Resulü Hazret-i Dsa'yı, Ddris Pey- gamber misali,göğe kaldırılmış ve haklarında asla «Dsevî» tabirinin kullanılmaması gerekenhıristiyanlara, onun, ken- disini insanlığa feda ve kurban ettiği şeklinde birmasal bı- rakılmıştır. Dnsanlığı kurtarmaya gelen bir resulün, hastayı tedaviyekoşan bir doktor gibi, nefsini feda ve kurban etme- ye ihtiyacı yoktur. Böyle birzan, Allah tarafından teyidli bir Resul'e, başka bir çare bulamadığı vekurtarıcılık kudretine gücü yetmediği gibi bir zaaf ve eksiklik isnadı olur veçıksa çıksa Resulü ve resullük şanım inkâra çıkar.

Mutlak inkılâp yolunda, nefesi içten harekete geçen ve tenzihçi havarilerinin deaynı usulle gidişini ve bu gidiş so- nunda koca bir imparatorluğu devirişinigerektiren Hazret-î Dsa'yı böyle anlamak lâzımdır.

O, mutlakların mutlağı inkılâbın ebedî sahibini, tahrifli Dndilerde ismi çizilmişolarak haber vermiştir:

— Benden sonra (Paraklitos Ahmed) gelecek ve bütün

düzenleri yerli yerine oturtacak, kâinat nizamını tamamlaya- cak...

KÂDNATIN EFENDDSD Mutlak mânada inkılâbın en büyük bir erişilmeziKâina- tın Efendisinde olduğu gibi, şu veya bu fikir uğruna basit ce- miyetkaynaşma ve dalaşmalarından münezzeh, en keskin ih- tilâl çizgileri de yineO'nda...

Page 36: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

• Gökten toprağa inici mutlak inkılâp ifadesi içinde, top- raktan göğe sıçrayıcımuazzam ihtilâl...

• Nasıl her şey, topyekûn kâinat, küllî ve cüz'î her varlık O'na verilmiş, O'nunyüzü suyu hürmesine vücut bulmuş, ni- zamım O'nun getirdiği ölçülerdebulmuşsa, mücerret ve mut- lak mânasiyle inkılâp ve ihtilâl de, esasını,usulünü, siyase- tini, tabiyesini, ruhunu, ahlâkını O'na borçludur.

• Mutlak inkılâp ve münezzeh ihtilâl bakımından Kâina- tın Efendisini üç devreiçinde görmeye çalışmalıyız: Hicre-

Page 37: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

te kadar çile devresi... Mekke'nin fethine kadar büyük dav- ranış çığırı... VedaHaccına kadar kâinat çapında oluş mer- halesi...

«— EY ÖRTÜLERE BÜRÜLÜ NEBÎ, KALK VE DNSAN- LARI UYAR!»

Dlâhî vahyin heybet ve ürpertisi içinde, her zerresi fıkır- dayan, fert oluşununzirve noktasına yükseltilmenin haşyeti- ni yaşayan, bu haşyet yüzünden bir ândöşeğine mıhlanıp ka- lan ve örtüler altında titreyen Resuller ResulüneAllahtan emir:

— Kalk ve insanlığı kurtuluşa çağır!

24 25 Bu emrin sonsuz derin mânasında işaret: — Kalk, içinin haşyetini yen,kapını meydan yerine aç, ortaya çık, inkılâbını çat ve ihtilâlini yap!

• — Allah bir, Allah bir!' Bu bir iniltidir, haykırıştır, çığlıktır. Habeşli Bilâladın- da bir kölenin, boynunda ip, çocukların ellerinde, dağdan in- me bircanavar gibi sokak sokak sürüklenir veya kızgın kum- lara yatırılıp çıplakkarnına ateş mahfazası bir değirmen taşı yerleştirilirken çıkardığı ses:

— Allah bir, Allah bir! •

Mekke... Safa tepesi... Tepenin üstünde, gong gibi, vu- rulunca bütün beldeyitunç ürpertilerine boğan bir âlet... Fa- kat olur olmaz zamanlarda bu âletitokmaklamak yasak... Ancak bir felâket zamanında, dağdan sel iner, toprakkayar, yangın olur, baskın haber alınırsa vurulabilir.

Allah Resulü emir buyuruyorlar: — Gidiniz ve tuncun üstüne tokmağıindiriniz! Mekke seması tunç ihtizazlarına boğulmuş... Koşan ko- şana...Herkes Safa tepesinin eteklerinde... Tepede, Allahm sevgilisi, muhteşem birvekar ve heybet edasiyle dimdik... Elleriyle, mahrut şeklinde, zirvesi göklerinesrarını nişanla- yan dağı gösteriyorlar:

— Ben size, şu dağın tepesinde bir düşman var, Mek- ke'ye inmek üzere;çoluğunuzu çocuğunuzu kesecek, ırzınıza çullanacak, malınızı yağmalayacakdesem bana inanır mıy- dınız?

Her ağızdan tek ses: — inanırdık! Sen yalan söylemezsin! Lâkabın «Emin» dir!

Page 38: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Öyleyse şuna da inanın! Ben Allahm Resulüyüm ve

Page 39: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sizi Kıyamet Gününün dehşetiyle korkutmaya memurum! Hakikate sadakat veonu ifadedeki samimiyet derecesi- nin bu akıl ötesi tecellisine karşı, O'nunömründe bir kere bile yalan söylemediğini bilenler, yere kapanacakları yerde

sırtlarını çeviriyor ve «bizi bunun için mi çağırdın?» diyerek alay etmeyebaşlıyorlar.

Bu sahnede, mutlak inkılâbın, metod, (strateji), iman ve ihlâsından ikinci birmisali olmayan çarpıcı bir tesir var- dır.

• Eski Roma soylularından bir çoğunun, putperest hâkim- ler huzurundamuhakemeleri yapılırken «kimsin, nesin, ne- relisin?» sualine hep tekkelimeyle «ben bir îsevîyim!» diye cevap vermelerinde olduğu gibi,«müslüman!» dediği için bir vuruşta öldürülen ilk kadın şehit cariye... Ve seriseri maz- lum...

• Varlık Nuru'nun kapısında kan lekeleri, yolunda diken- ler, ısırganlar... Kabeönünde namaz kılarken secdeye var- dığı ân sırtına oturtulan hayvan leşi vebuna da sabır ve ta- hammül...

Bunda da mutlak inkılâp ahlâkından bir çizgi... «

Üstüste âyetler: «— Sana emredileni açığa vur!» «— Oymağında yakınakrabandan işe başla ve onları Al- lahm azabiyle korkut!»

Artık mutlak inkılâbın semavî fermanı tamamdır ve her vasıtayla yerle gökarası ebedîlik binasını yükseltmenin za- manı gelmiştir.

• — Değil şu, bu, sağ elime güneşi, sol elime de kameri verseniz ben yinedâvamdan dönmem!

Bu karşılık, O'na: — Hastaysan dünyanın en büyük tabiplerini getirelim!Gözün devletteyse seni Kureyş'in başına geçirelim; paraday- sa deve yüküaltunları ayağma serelim! Tek bu dâvadan vaz- geç, dön!

Diyenlere cevabıdır. Hak yolunda ciğeri inkılâp ateşiyle yanan herkes, dâva

26 27 sadakatini bu cevaptan öğrensin ve ondan bir zerrecik olsun hisse

Page 40: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

edinmeve baksın!...

Page 41: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Nebîliğin beşinci yılı, mutlak inkılâbın sahibi, küfür çem- beri içinde, Habeşillerine hicret...

Bu da usule ait inceliklerden biri... •

Erkam'ın evi... Ah o genç ve güzel Erkam!... Mekke'nin giriş kapısında bütünistikametleri kollayan evini Allanın Re- sulü emrine vermiş ve ResullerResulü karargâhını orada kurmuştur. Dışarıdan gelecek insanları, balıklar gibiağının içine alacak dalyan noktası... Ve umumî hareket plânının karargâhbinası...

• Kureyş ulularından Hazret-i Hamza, Allah Resulünün amcası, avdandönerken, yine oymak büyüklerinden Ebu Cehl'in, önünden geçen VarlıkTacı'na sövüp saydığını ve hiçbir karşılık görmediğini haber alır. Hemenyolunu o ta- rafa çevirip elindeki ok yayını kâfirin tepesine indirir ve ba- şınıyarar. Henüz Islama gelmemiş bulunan Hamza, doğru, yeğeni ResullerResulüne gidip vakayı anlatır:

— Bunu senin için yaptım. Tesellini bul! — Benim teselli bulmam, Ebu Cehl'iyaralamandan de- ğil, senin Dslama gelinendedir!

Ve Hamza'mn bir anda tutuşup Islama gelmesine yeter bu söz...

Hamza tekrar Ebu Cehl ve Kureyş büyüklerinin karşı- sında... îslâmı kabulettiğine, putlardan döndüğüne ve Alla- hı münezzeh bildiğine dair bir kasideokuyor.

Artık iş ciddileşmiş ve büyük kapışmaya meydan açılmış- tır. O'nu öldürmek.ve tam tersinden anlayışlarınca Arap bütünlüğünü çürütmeye başlayan fitneyi,bu yolla kaldır- maktan gayrı çare yoktur. Kim olabilir, Hâşim oğullariyleKureyş'in öbür kollarım birbirine çullandıracak olan bu işi üzerine alabilmesimümkün yiğit?...

Yeryüzünün, Resuller ve nebilerden sonra en büyük ikin- ci insanı (birincisiHazret-i Ebu Bekir) Ömer... Onun, Allah

Resulünü nasıl öldürmeye gittiği, huzura hangi dönemeçler- den kıvrılarak

Page 42: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çıktığı, tek lâhzada nasıl imana geldiği, ilk müminler arasında 40 inci sayıyıtuttuğu ve sesi ve gövdesiy- le ne türlü şahlandığı malûm:

— Ne duruyoruz? Kendimizi büsbütün açığa vuralım! Ve tekbir sesleriMekke'yi inletirken, ona çipil hayret

gözleriyle bakan Kureyşlilere hitabı: — Ömer müslüman oldu; «Şehadetederim ki, Allah bir ve M onun resulü!»

Ve kâbe hareminde, saf halinde ilk açık namaz... Dhtilâl başlamıştır.

• Kureyş'te dehşet büyük... Dlk tedbir: Dçtimaî ve iktisa- dî abluka...Kureyş'ten hiçbir fert Haşim oğullariyle, ister mümin, ister putperest, temasetmeyecek... Bütün alım-sa-

Page 43: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tım ve değiş - tokuşlar yasak... Kızlarını almak da yok, kız vermek de yok...Yalınız amca Ebu Leheb, şiddetli küfrün- den ötürü, Haşimî olduğu halde karşıtaraftan... Öbür am- ca, müslüman olmadığı halde Allah Resulüne siper EbuTa- lib ise, kendi ismini taşıyan mahallede ve muhasara çemberi içinde...Başka semtlerdeki müslümanlar da öteberisini top- lamış, Ebu Talibmahallesine taşınmıştır. Halis Dsevîlerin, eski Roma'da (katakomp) hayatındanyeni bir örnek...

• Allanın Resulü, mukaddes parmağiyle işaret eder etmez, ay, iki şakk... Fakat,Dbrahim Peygamber'in ateşi gül bahçe- sine çevirmesi, Musa Peygamber'indenizi yarması, Dsa Pey- gamber'in de ölüyü diriltmesi karşısında yolagelmeyen kü- für, hakkı nasıl doğrulasın... Allahın mühürlediği kalbi kim- seaçamaz ve hiçbir hadise döndüremez.

Mekke devresinin sonlarına doğru «Miraç» mucizesi... Resuller Resulününbüyük ferdaniyetine ait bu mucize, doğ- rudan doğruya toprak üstü inkılâp veihtilâl plânına uzak olsa da, toplumda bulduğu akis ve cemiyete verdiği dersba- kımından, başlıca iman usulünü telkin etmiş olmasiyle mev- zuumuzuniçindedir.

Âyet meali:

28 29 «— Kulunu, geceleyin, Mescid - ül - Haram'dan, etrafım mübarekkıldığımız Mescid - ül - Aksâ'ya, bazı âyetlerimizi gös- termek için götürenAllahın sanı büyüktür; işiten ve gören

odur.» Hadis meali: - «— Geceleyin beni alıp gittiler!» Mekke'den Kudüs'e,oradan göklere, tabaka tabaka yük- sekliklere, nihayet asıl ve hayalin sondurağı «Sidre-tül Mün- tehâ»ya; ve o noktayı aşabilmesi imkânsız Cebrail'igeride bırakıp tek başına, nur çağlayanı içinde Dlâhî visal noktası- na... Veoradan dünyaya dönüş...

Sabahleyin en büyük sahabîlerden otuz kadarının keli mesi kelimesine AllahResulünden işittikleri vakıa ve ileride gelecek nesillere imzaladıkları senet...Hiç kimsede hiçbir itiraza mecal yoktur; ve Miraç hadisesi, ruhanî ve cismanîolarak, evvelâ Mekke'den Kudüs'e kadar Kur'ân nassiyle, ora- dan da tabakatabaka sonsuzluk âleminedek Miraç hadîsiyle sabittir.

Page 44: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Burada, biraz önce belirttiğimiz gibi, bir usul, iman usu- lü noktası var:

Kâfirler, hadiseyi haber alır almaz «Sıddik-i Ekber: bü-

Page 45: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yük doğrulayıcı» Hazret-i Ebu Bekir'in evine koşuyorlar ve mantıklarını önesürüyorlar:

— Mekke'den Kudüs'e kadar uçtum, oradan göklere çık- tım, tabaka tabakayükseldim, birçok nebilerin ruhaniyet- leriyle temas ettim, «Sidre-tül-Müntehâ»ya vardım, oradan yalımzca ileriye atıldım ve Allah ile buluştum,diyor. Buna da mı evet diyeceksin?

— Bütün bunları diyen kim... — O!... M s!

— O söylüyorsa doğrudur! îşte metod!... O'ıiun söylediği her şey, hakikatin taken- disi, hakikatten daha fazla hakikatin kendisi...

Bazı dar idraklerin, hele günümüzde tslâm bilgini geçi- nen bazı mankafaların,Dlâhî kudreti pazarlığa çekercesine, Mirac'ı sadece bir rüya, ruhanî bir oluşfarzetmeleri, Allah Resulünü o gece yatağından çıkmamış göstermeyekalkışma-

lan ve en büyük sahabîlerce imzalı Miraç hadîsi dururken bazı hadislertedarikine çalışmaları en hafif tabirle ibişlik- tir. Allaha inanan, ruh ve cisimbirarada, Mirac'a da inanır, Mirac'ı inkâr etmek mecburiyetiyse ancak çürükküfür man- tığına uygun düşer.

• Bazı Medine'li büyüklerin Mekke'de Allah Resulünü gö- rüp Dslamagelmeleri ve dönüşlerinde yakınlarını dine çek- meleri Kureyş nasipsizlerini okadar telâşa verdi ki, ticaret ve dışariyle münasebet yollarının kesileceğikorkusiyle, artık ne yapıp yapıp, Allah Resulünü öldürmekten başka çare gö-remez oldular. Fakat bu muazzam cinayeti tek kabileye yük- letmemeki cinbirkaç oymağın ortaklığını istediler, işi «kim vurdu?»ya getirmek dilediler vebir gece baskım düşündü- ler. Allahın Resulü haberi Melekten aldı, yatağınaHazret-i Ali'yi yatırıp evinden çıktı. Elinde bir avuç toprak, suikastçigölgelerin üzerine saçtı. «Yâsîn» sûresinde bir âyet, suikast- çilerin nasılhiçbir şey göremez olduklarını anlatır.

Hazret-i Ebu Bekr'i ziyaret... Beraberce hicret karan... Yolda kâfirlertarafından takip... «Sevr» mağarasına sığı- nış... Mağara kapısında, onlariçeriye girdikten sonra örüm- cek ağı... Ve... Ve o mağarada, mutlak inkılâbın,

Page 46: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

fert ça- pında, kâinata denk insan ruhu plânında, derinliğine gerçek- leşmesi...

Hazret-i Ebu Bekr'e emir: — Dizüstü otur, gözlerini yum, dilini damağınayapıştır ve içinden, Allah, Allah, Allah diye zikret!

Bazı akılcı ahmakların dine sonradan ekleme sandıkları tasavvuf işte oradanve böyle başlar. Hazret-i Ebu Bekr'e, Kâinatın Efendisince aşılanan vegösterilen has oda sırrı... Mutlak inkılâp, genişliğine, uzunluğuna vederinliğine, tam kemal ifadesiyle yürümektedir.

Medine birbirine giriyor. Çoluk çocuk, genç, ihtiyar, so-

Page 47: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kaklarda, damlarda, tümseklerde, tepelerde «Birini» gözlü- yor. Bu «Biri»,Allah'n insanlar içinde «bir» olarak yarattığı ve öbür kullarına O'nunarkasından ve yüzü suyu hürmetine hayat verdiği sevgilisi ve Resulüdür.

30 31 Çocuklar, mini mini çocuklar, henüz dilleri dönmeye baş. lamış çocuk,zıplaya, hoplaya, sanki mânasını büyüklerde» fazla biliyormuş gibi, sokaksokak haykırmakta:

— Allah'ın Resulü geliyor! Allah'ın Resulü geliyor! Genç kızlar damlarda,delikanlılar giriş kapısında, ihti- yarlar sokak başında hep O'nubeklemekteler... Medine'ye, su, ışık, hava gibi, varken yokluğunu hissettikleri,diriltici bir varlık sızıyor.

Bir haykırış koptu: — Gölündüler, geliyorlar! O ve en yakını «BüyükDoğrulayıcı» Ebu Bekr Medine'ye girdiler. Allah Resulünün ayaklarınasarılanlar, devesinin yu- larına yapışanlar, ağlayanlar, bağnşanlar:

— Safa geldin, ey Allanın Resulü! Böyle yapanların hepsi müslüman değil...Akabe'de Müslümanlığı kabul etmiş birkaç Medine'li ulu kişiden ve onlarınDslama çektiği topluluklarından ötesi, sadece gelenin büyüklüğünü sezen veO'na düşmanlık duymayan selim duy- gu sahipleri...

Allah Resulü etrafına soruyor: — Beni sever misiniz? Her ağızdan tek ses:

— Severiz, ey Allah'ın Resulü! — Ben de sizi severim!

Ve her taraftan davet: — Bizim eve buyur, bizim eve buyur, ey Allah'ın Re-sulü!

Cevap: — Devem hangi evin önünde durursa oraya ineceğim! Deve, Neccaroğullarına ait boş bir arsada durdu, çö-

ker gibi yaptı, sonra birden doğruldu, yürüdü ve «Ebâ Ey- yub-ül-Ensarî»Hazret-i Halid'in kapısı önünde çöktü. Devenin ilk uğradığı yer, parası verilipsatın alman Pey- gamber Mescidine mahsus; ikincisi de bu Mescid ve bitişi-ğindeki barınma dairesi yapılıncaya kadar, 7 ay müddetle ka- lacakları Hazret-i Halid'in evi...

Page 48: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Ey Allah'ın Resulü, yukarı katta misafir ol! 32

Page 49: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

.— Niçin? Üzerine vayh inen Allah Resulünün üstündeki oda- larda oturamam!

Mescide, Medineli «Ensâr-yardımcılar» ve Mekke'li mu- hacirlerle yanyanaöz elleri üstünde kerpiç taşıdılar ve sa- habîlerin:

giz taşıyalım, ey Allah'ın Resulü, sen mübarek elle- rini zahmete sokma!

Seklindeki ricalarım kabul etmediler. Kerpiçleri taşır- ken de, hayatlarında ilkve son defa, bu taşıma işinin sevap ve faziletine dair, şiire benzer kelimedizileri tertiplediler... Zira O, hiçbir şürin ve şairlik mertebesinin ayağına bileula- şamayacağı, Allah'ın Resul ve Sevgilisi olmak makamındadır ve şiirsöyleyemez.

Medine'de aylar geçti; ve Allah'ın Resulüne her gün yi- yecek ve içecekgetiren «Ensâr» arasında, ileride büyük sa- habî Enes bin Malik Hazretlerininannesi, bir gün çocuğunu bileğinden yakalayıp huzura çıktı:

— Ey Allah'ın Resulü! Medineliler her gün sana, sahîbi bulunduklarışeylerden hediyeler takdim ediyorlar... Benim- se şu çocuktan başka hiçbirşeyim yok! Ben de sana şu 10 yaşındaki yavrumu takdim ediyorum. Hizmetindebulunsun! Bir ay geçmiş, geçmemişti ki, Medine havasının Mek-

ke'lilere iyi gelmediği görüldü. Hazret-i Ebu Bekr ile Bilâl-i HabeşîHazretleri sıtmaya tutuldular. Bilâl-i Habeşî, sıtma nöbetleri içinde titredikçe,kendilerini Mekke'den çıkmaya mecbur edenleri nefretle anıyor, onlara bedduaediyordu. Allah Resulünün duaları:

— Yârabbi; bize Mekke gibi Medine'yi de sevdir. Bura- da bize bereket vegeçim kolaylığı ihsan et!...

Hazret-i Ömer'in duası: — Yârabbi; bana, yolunda şehitlik nasip et ve Resulü-nün beldesinde can vermeyi mukadder eyle!

Evet; Nurlu Medine artık Peygamber beldesidir ve ciha- nın ilk ve son defagördüğü ve göreceği mutlak inkılâbın ka- rargâh merkezi...

33 thtilâl/3

Page 50: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Artık Islâmın ikinci devresindeyiz. Oluş, şahlanış ve top- yekûn insanlıküzerine ağını atış devresi bu çığır, Bedr Gaza- siyle başlar ve Mekke'ninfethiyle kemale erer. Bedr ile baş- layıp onunla kemale erer denilse de olur.

Bedr, Dslâm aksiyonunun ilk vücuda geliş hareketi ola- rak o kadar kıymetlidirki, insanlığın Allah uğrunda Âdem Peygamberden başlayarak Dsa Peygamberingökten inişine kadar yaptığı ve yapacağı bütün mukaddesat savaş ve şahlan-maları inbiklerden geçirilip de özü ve ruhu alınsa, herhangi bir Bedr gazisininçarığına denk tutulamaz. Bu nükteyi an- layamayan ve Çanakkale şehitleriniBedr kadrosiyle bir tu-

Page 51: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tan, Dslâm şairi farzettikleri zata acımak lâzımdır.

Bedr, büyük ve ebedî Dslâm aksiyonunun, her ferdi l milyon kişilik 300 insankadrosunda hiçbir kemmiyete sığ- maz bir keyfiyet remzidir ve bir tanedir.Eşsiz, menendsiz, misilsiz, benzersiz ve tek...

Gelmekte, yetişmekte ve gelişmekte olan yeni Dslâm gençliğinin bilmesigereken inceliklerden ve iç mânalardan biri de şudur ki, Bedr, büyük ve derinbir Dslâm mütefekkir ve âlimi olan merhum Ahmed Cevdet Paşanın kaydettiğigi- bi, bir kervanı koğalarken «tesadüfen» meydana gelmiş bir cenk de değil,önceden plânlanmış, zaman ve mekânı kollan- mış ve saati geldiği görülmüş,küfrü toslama ve meydan ye- rine çıkma hareketidir. Böyle olmasaydı AllahınResulü, ta- kibi haber alınca sahil yolundan Mekke'ye kaçan Ebu Süfyankumandasındaki kervan üzerine düşmeyi tercih eder, saha- bîlere:

— Kervan mı, küfür ordusu mu? Diye sorup onları imtihana çekmez vereylerin küfür or- dusu üzerinde toplandığını görünce saadetlerini belirtmezdi.Allah, bizi, Cevdet Paşa gibi en muazzam bir irfan ve idrakte bile şahitolduğumuz satıhçı görüşlerden korusun...

Hicretin ikinci yılı... Şam'dan gelen Kureyş kervanı... Kervanı tarassudamemur, keşif kolu mahiyetinde iki sa- habî...

Rapor: —Geliyorlar... 50 kişilik bir muhafız kafilesi... Başların- 34

da Ebu Süfyan. _ Toplanın! 64'ü «Ensâr» ve 24 1 'i Muhacirlerden olarakgösterilen 300 küsur kişilik bir kuvvet... Başlarında, kuvvetini sonsuzkuvvetten alan Allahın Resulü; ve sağında Hazret-i Ebu Bekr, solundaysaHazret-i Ömer... 3 at ve 70 develeri var... Nöbet- leşe biniyorlar... Mekke'limucahir sahabîlerde beyaz san- cak Medine'li «Ensâr »m ellerindeyse ikioymağa ait iki ayrı bayrak. . .

Ebu Süfyan vaziyeti haber almıştır. Mekke'ye bir atlı koşturuyor:

— Dmdada koşun! Müslümanlar kervanımıza çullanmak üzere...

Bütün Mekke telâş ve heyecan içinde... Birinin gördüğü rüya: Dağdan

Page 52: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Mekke'ye kocaman bir kaya düşüyor. Kaya pa- ramparça oluyor ve her parçasıbir evin damım nişanlıyor. Rastladığı her ev çökük...

Rüyayı türlü türlü yorumlayanlar... Kervan da yolunu sahil tarafına çeviriyor,var kuvve- tiyle koşarak bir ân önce Mekke'ye can atmaya bakıyor. Kureyşlilertez vakitte, müslümanlann insanca dört, va- sıta ve malzemece on misli üstünde(1000 küsur insan, 700

Page 53: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

isimli su başına gelip ordugâh kuruyorlar. Kervan da sahil yolundan hızlı hızlıMekke'ye kaçadursun. . .

Biraz ileride, kaçan kervanla, karşı gelen Kureyş ordu- su arasında, imansafları, Allahın Resulünü dinliyor: — Dki hedef karşısındayız. Ne dersiniz?Kervan mı, Kureyş ordusu mu?

Bir ses yükseliyor: — Biz kervan niyetiyle yola çıktık! Böyle olacağını bil-seydik ona göre hazırlıklı bulunabilirdik!

Allah Resulünün nur yatağı çehrelerinde teessür çiz- gileri... Bu hoşnutsuzlukalâmetleri, sahabîlerini ilk imti- hana çekişlerinde aldıkları cevaptan memnunolmadıklarını belirtiyor. Demek gaye, kervan ve dünya malı değil...

Fakat Hazret-i Ebu Bekr ile Ömer atılıyorlar ve Ö'n- 35

dan en fazla nur almış olmanın ne demek olduğunu göste- riyorlar.

Hazret-i Eu Bekr'i Hazret-i Ösmer takip ediyor ve ter- cihlerinin, AllahResulüne ait karar olduğunu şehametle ileri sürüyor.

Arkalarından Mikdad Hazretleri: — Ey Allahın Resulü, biz, ilâhî emir neyseona baş eğe- riz! Döneceğin her yönde ve atacağın her adımda seninle be-raberiz! Toprağın nihayetinedek ardındayız!

Allahın Resulü, Mekke'li muhacir sahabîlerinden aldığı bu karşılıklayetinmediler; kendilerine Medine'de her yar- dımda bulunacaklannıvâdettikleri halde beraberce cenk ve savaş mevzuunda söz vermiş bulunmayan«Ensâr» toplulu- ğuna da aynı suali îma ettiler.

«Ensâr»dan Saad îbn-i Muaz Hazretleri meydana çıktı: — Bizi mi muradediyorsun, ey Allahın Resulü? — Evet...

— Öyleyse bil ki, biz sana inandık. Allah tarafından getirdiğin şeylerin hakolduğuna itikat ettik. Sana tâbi ol- mak üzere de cehdeyledik. Ne dilersenemret! Seni gönde- ren Allah hakkı için bildiriyoruz ki, ardından denize gir-memizi emretsen gireriz.

Page 54: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kâinatın Efendisi, buyurdular: — Allahın bereketiyle yürüyünüz! Hızlıyürüyüşle Bedr'e doğru Kureyşliler üzerine atılış... Kureyş nasipsizleriönceden oraya konmuş, orada ordugâ- hını kurmuş ve cephesine karşı suyukesmiştir. Sahabîler arasında bir vesvese:

— Susuz ne yapabiliriz? Ve bir yağmur... Sel gidiyor, îslâm birliği açtığı ha-vuzlarda suyu biriktiriyor ve kana kana kullanıyor. Allahın Resulü işaretediyorlar:

— Ben onların düşüp ölecekleri yerleri şimdiden görü- yorum!

Page 55: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ve tek tek, isim isim gösteriyorlar... Varlığın Nuru'na hurma dallarından birçardak yapılı- yor. O ve baş veziri Hazret-i Ebu Bekr çardak altındalar...

Dki taraf, karşılıklı iki saf... îşte cihanda ve bütün beşer tarihinde ilk defagörülen manzara: Baba, oğula, amca yeğene, kardeş kardeşe karşı... Ve öyle birtopluluğun içindeki bu hal, onlarca akrabalık- tan, oba gayretinden,soydaşlıktan daha aziz hiçbir şey yok... Bütün dünya bir tarafa, oymak, oba vesoy bağı bir tara- fa... Kavim olarak da böyle... Kavim adı olarak lisanların-da yalnız iki kelime var: Biri Arap, öbürü Acem... «Acem», iranlı demekdeğil, Araptan başka bütün milletler acem... Kavim gururu derecesine bakın!

Şimdi ne olmuş, gökten insan ruhunu siyahtan beyaza çevirici hangi esrarlıyıldırım düşmüştür ki, Arap kavmi- nin, oymağının obasının, soyunun üstündebir gaye aşkına ikiye bölünüp, baba oğula, amca yeğene, kardeş kardeşe karşıçıkmıştır?

Dşte hakikî muazzam ve mutlak inkılâp budur; ve bu inkılâp, aksiyon sahasınaBedr gazasiyle çıkmaktadır. isimleri:

Kocaman Bedr, Büyük Bedr, Kanlı Bedr... Hazret-i Ebu Bekr'in bir oğlu kendiyanında, öbürü de kâfirlerin safında... îki tarafta iki bayraktar birbirleriylekardeş...

Bu levha nerede ve ne zaman görülmüştür? Gel de Bedr'i, ister kemmiyet, isterkeyfiyette, ideal uğrunda da olsa, başka çarpışmalarla kıyas et!...

Ebu Lehep'den başka bütün Kureyş büyüklerinin ka- tıldığı harekette, korkunçküfür sırtlanı Ebu Cehl, başbuğ... Atını sürüp ileri atıldı ve haykırdı:

— Bugün M 'den intikam alacağımız dem... Yenil- mez, geri döndürülmez birtopluluğuz biz!...

Ve Kureyş saflarından atılan ilk ok... Bu ok Hazret-i Ömer'in azatlısına değiyorve onu Islâmın, cenkte, hem de Bedr gibi bir cenkte ilk şehidi mertebesineçıkarıyor. Re- suller Resulü tarafından da mertebesine ait şu ebedî lütuf haberigeliyor:

Page 56: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— O, şehitlerin efendisidir! Şehit... Rütbelerin en büyüğü... Yıkanmadan, kanlıel-

37 bisesiyle gömülen ve öldüğü halde ölmeyen, ok ciğerini de- lip geçerken oda ölümü delip geçen kahraman... Mukabili gazi... Dslâm aksiyonunu dünyaçerçevesinde harekete ge- çirip toprak üstü derecelerin zirve noktasına varanşanlı er...

Karşı taraftan er dilediler. O zamanın cenklerinde bu

Page 57: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bir usuldür; ve yığınlar tokuşmadan onların çekirdeğini be- lirtici fertlerin tektek kahramanlıklarını göstermeye davet edilmeleri, bugünün çabucak madde veyekûn hesabına ge- çen ve silâhların terakkisi önünde şiirle uğraşmaya taham-mülü olmayan tabiyesine göre belki güzel bir âdettir.

Kureyş'ten gelen bu er dileme teklifine derhal Medi- ne'li «Ensâr»dan birkaçıkarşı çıktı:

— Buyurun! Kimlerle çarpışacaksak ileri gelsinler! Fa- kat Kureyş bu karşıçıkışı beğenmedi ve kendi dengini is- teyen şövalyelik ruhuna yakıştıramadı.

Bağırdılar: —• Biz denklerimizi isteriz! Çobanlar ve rençberlerle işimiz yok!Kendi kollarımızdan amca oğullarımızdan ge- lenler karşı çıksın!

Medine'liler ziraat ve hayvancılıkla uğraştıkları için on- ları hakîr görüyorlar,çoban ve rençber diye isimlendiri- yorlar, kılıç çekilmeye lâyık bulmuyorlardı.Soyluluk gay- reti bu nispetle korkunç...

— Çık yâ Hamza, çık yâ Ali, çık yâ Ubeyde!... Allah Resulünün bu fermanıüzerine, biri orta yaşlı, öbürü genç ve daha öbürü ihtiyarca üç büyük Kureyş'likı- lıçlarını çekerek ilerlediler...

Hazret-i Hamza ve Âli'ye, birer vuruş, düşmanlarını ye- re sermeye yetti. FakatUbeyde ihtiyarca olduğu için hasmı- nı öldüremedi ve kan içinde kaldı. AllahResulünün amcası ve yeğeni Hamza ve Ali, Ubeyde'nin imdadına koştular vehasmının başını kestiler. Ubeyde, yüzü kandan görünmez halde huzuraçıkarıldı. Sordu:

— Ben şehit miyim, ey Allahm Resulü?... Buyurdular:

— Evet, sen şehitsin, yâ Ubeyde?

Hazret-i Ebu Bekr öne atıldı: Dzin ver, ey Allahm Resulü; ben de küfürsafındaki oğluma karşı çıkayım!

Hayır, yâ Ebâ Bekr, senin vazifen benim yanımda olmaktır.

îşte inkılâpların inkılâbı, insanı bütün alâka ve müna- sefbet kıymetlerinin

Page 58: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

üstüne çıkaran fikri getirici mutlak inkılâp...

O sırada bir ok, Dslâm saflarının gerisinde ve uzağında bulunan birMedine'liye değdi ve onu şehit etti. Bundan da çıkan ders şu oldu ki, cenk veihtilâl (strateji)sinde tehlike çizgisinin gerisinde bulunmak asla korunmagarantisi de- ğildir; ve hattâ çok yerde ateş hattında yer almaktan dahamuhataralıdır. Bu hikmeti bilhassa bugünün harplerinde kanunlaşmış görüyor,fakat ilk ve en güzel misalini Bedr'de buluyoruz.

Çardak altında, Resuller Resulünün, mukaddes ellerini açarak dua ettiklerigörüldü:

Page 59: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Rabbim, bana vaadettiğin nusreti ver! Allahm Resulü o anda hafif birdalgınlık geçirdiler ve bir anda doğrulup zaferi müjdelediler...

Bir bora, bir kasırga, bir rüzgâr... Sanki gökten^kunı yağıyor... Bu, dünyagözünün göremediği âlemlerden ge- len bir akına işaret... Havada atkişnemeleri, kılıç şakırtı- ları ve müthiş haykırışlar...

Allahm Resulü yerden bir avuç kum aldılar ve küfür or- dusuna savurdular:

— Yüzleri kara olsun!... Ve yığına hücum emri... 300 küsur şahabı bir andaileri atıldı ve görülmemiş bir hızla işleyen kılıçların pırıltısı içinde gövdelerdevrilme- ye ve kelleler düşmeye başladı. Bire üçbuçuk misli Kureyşsaflarında anlatılmaz bir hal... Müslümanların kılıçlarını uzattığı her kelle tekpırıltıyla, sanki kılıç değmeden düşü- yor. Müslüman kılıçlardan (fizik) birtesir değil de, sanki esrarlı bir şua fışkırıyor ve çevrildiği yönü tek lâhzada külediyor.

38 39 Burunları havada Kureyş nasipsizleri, içine arslan güv miş bir 'sürüyedöndüler, birbirlerini çiğnediler, ezdiler- şahlanan ve kişneyen atlar, acı acıbağıran develer arasın- dan yol bulup Mekke istikametinde kaçtılar.

Kâfirlerden, 24'ü ulu kişiler olmak üzere 70 ölü... Bir o kadar da esir... Ölülerarasında küfür kuduzluğunun en saldırgan tipi Ebu Cehl...

Ölümü şöyle oldu: «Ensâr»dan iki şahabı, çarpışmanın en şiddetli ânında onunyanına sokularak birdenbire ham- le etti ve yere yıktı. Biri de göğsününüzerine çıkarak başı- nı kesmek üzere kılıcını kaldırdı. Ebu Cehl, iki omuzuyere yapışık, göğsüne diz çöken ve kıpırdanmasına meydan ver- meyenMedine'liye bağırdı:

— Koyun çobanı! Çok yüksek yere çıktın! Ebu Cehl gibi korkunç birnasibsizin, ölüm ânında bile gösterdiği soyluluk gayretini Kureyş'li kanına ve okanın en menfi tecelli içinde de beliren şan ve şeref edasına bağ- lamaklâzımdır.

Ve kılıç boynuna inerken mırıldandı: — Keşke beni çiftçilerden biriöldürmeseydi! Ve sordu:

Page 60: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Zafer hangi tarafta?... — Müslümanlarda!... Ve kılıç indi.

Page 61: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ebu Cehl'in kesik başım saçlarından kavrayıp ayağa kalkan şanlı sahabî,kâfirlerin birbirini ezerek kaçışlarına şahit... Allah Resulünün «bu ümmetinFiraun'u budur!» bu- yurdukları Ebu Cehl ile birlikte bütün küfür leşleri deriabir çukura atıldı ve üzerleri taşla kapatıldı.

Müslümanlardan 6'sı muhacir, 8'i «Ensâr» 14 şehit... Allah Resulününetrafında meşveret:

— Esirlere ne yapalım? Bir rey:

— Boyunlarını vuralım! — Başka bir rey:

— Hayır! Fidye alarak koyuverelimî Son rey kabul ediliyor ve fidye vermeleriteklif olunu"

ör Peygamber amcası Hazret-i Abbas'a da hitap: . Sen de vereceksin!

Cevap: Muharebede üstümden alınan altunlan fidyeme kar- şılık sayınız!

Mukabil cevap: Aleyhimize kullanmak üzere üstünde taşıdığın altun- lan sanabırakamayız ve hiçbir şeye mahsup sayamayız. Beni dilendirmek miistiyorsunuz? ,-

Kâinatın Efendisi sordular: Ya Mekke'den ayrılırken, saklaması için eşine bı-raktığın altunlar?

Abbas'm gözleri dehşetle açılmış : — Bunu sana kim haber verdi? — Rabbimhaber verdi.

— Şehadet ederim ki, Allah'tan gayrı ilâh yok ve sen onun Resulüsün!

Abbas o dakikadan başlayarak müslüman... Peygamber emri:

— Fidye ödemekten âciz olanlardan okuma ve yazma bilenler de Medine'deonar çocuğa ders vermek şartiyle fid- yeden affedilecek ve işleri bittiktensonra serbestçe çıkıp gidebilecekler...

Bu noktada da mutlak inkılâbın (taktik) inceliğine ait bir mâna var...

Page 62: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Umumiyetle okuma yazma bilmeyen Medi- ne'liler, küfrün maddî silâhlariylekuvvetlendirildikleri gi- bi, manevî aletleriyle de güçlendiriliyorlar; ve malı,cam her şeyi iman topluluğuna ait olan müşrikleri, bütün mad- de kıymetleriyleIslama borçlu göstermek için bir remz teşkil eden Kervan hedefinden sonra,manevî âletlerini de teslim etmeye zorluyorlar...

Mekke'de matem... Kervanı sahil yolundan Mekke'ye kaçıran ve Kureyşbüyüklerinin çoğu Bedr'de kılıçtan ge- çince kabilesine başbuğ olan EbuSüfyan kendince and içti: — Bedr'in intikamım almadıkça ne karılarımınyanına yaklaşacak, ne de güzel kokulu yağlardan sürüneceğim!

Page 63: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ve Mekke kadınları, Bedr'deki 70 ölünün cesetleri gö-

40 41 mülü çukur başında günlerce ağlaştılar, haykırıştılar ve saçlarınıyoldular.

îslâmın, keyfiyette en büyük ihtilâl ve mutlak inkılâp çapında, küfre karşı ilkyığın şahlanışı olan Bedr'den sonra- ki cenkler, iç bünyeyi hedef tuttukça aynımânayı taşıma- sına rağmen, en büyük saffet, safiyet ve halisiyetini daimaBedr'de muhafaza eder. Onun içindir ki, sahabîlik derece- sinde de, «Bedr'ekatılmış olanlar» diye, ayrıca üstün bir kadro farkı vardır.

Bedr'i takip eden «Uhut», küfrün güya intikam hareke- ti... Küfür, ordusunda 3bin kişilik bir kuvvet; 300 at ve binlerce deve... Ordunun üçte biri de zırhlı...Ayrıca, baş- buğ Ebu Süfyan'm karısı Hind, maiyetinde bir sürü kadın, nağmelişiirler okuyarak ve defler çalarak orduyu şevklen- dirmekle vazifeli...

Küfrün sözde intikam hareketi, müslümanlar için, Al- lah tarafından imtihantecrübesi oldu. Mutlak inkılâp dav- ranışında Peygamber emrini unutmanın,basit hareketlerde lider ve başbuğ sözünü dinlememekten doğacak neticelerekadar hikmetini sirayet ettiren sırrı, Uhut çenginde inkı- lâpların baş şartıolarak meydandadır. Başa itaat etmeyen ayak, kırılmaya mahkûmdur.

Allahın Resulü, bin develik Ebu Süfyan kervanının kâ- rını Bedr intikamınatahsis eden Kureyş hareketini haber aldıktan sonra bir rüya gördüler: Birtakımsığırlar boğaz- lanıyor. .. Zülfikâr isimli kılıçlarının ucunda da küçük bir kırık,bir yenik peydahlanıyor... Ve üzerilerinde sağlam bir zırh... Mukaddes ellerinio zırhın yakasına sokuyorlar... Rüyanın, Allah Resulü tarafından sahabîleretabiri:

— Boğazlanan sığırlar, sahabîlerimden öldürülecek olanlar... Kılıcımın'ucundaki yenik de soyumdan ve ailem- den birinin öldürüleceğine işaret...Zırh ise Medine...

Bu rüyaya göre müslümanlarm Medine dışına çıkma- ması ve içeride müdafaacengi vermesi lâzım... Bazı saha- bîler, hattâ baş münafık Abdullah îbn-i ÜbeyDbn-i Selûl bile bu fikirde... Mutlak inkılâbın, bir ân için teşebbüsü karşıtarafa bırakması şeklinde tersinden tecellisi... Fakat

Page 64: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hu (strateji) esas değildir ve zaman ve mekânın hususîlik- lerine göre ancak birtedbir olarak kullanılabilir. Bu va- ziyetlerde de, zamanı gelince ileriye atılmagayesinin ger-

Page 65: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çekleşmesi uğrunda en doğru iş yapılmış olur.

Fakat Peygamber isteğine rağmen Medine içinde mü- dafaa fikrineyanaşmayanlar oldu. Hususiyle Bedr'de bu- lunamayanlar ve o muazzamgazanın, şehit veya gazi, iki büyük mertebesindeki şeref ve fazileti sonradan vePeygam- ber beyaniyle takdir edenler, Allah Resulünün kapısında toplandılar:

— Biz Rabbimizden bugünü bekliyorduk. Ey Allahın Re- sulü; bizi Medinedışına çıkar; düşmanlarımızla açık sahra- da, göğüs göğüse cenge tutuşalım veonları biz toslayalım! Başkaları da onlara katıldı:

— Eğer açık sahraya çıkmazsak, kâfirler bizim güç- süzlüğümüze vekorktuğumuza hükmedebilir ve şımarır. Mutlaka üzerilerine yürümeliyiz!

Bilhassa Peygamber amcası Hazret-i Hamza, düşman üzerine yürümekisteyenlerin başında...

Kâinatın Efendisi, sahabîlerinin bu isteklerine uydular ve yanlarına Hazret-iEbu Bekr ile Ömer'i alıp hücrelerine girdiler ve üstüste iki zırh giyip dışarıçıktılar.

Resuller Resulü hücrelerinde giyinirken dışarıda bir hadise olmuş ve birşahabı, öbürlerini, kendisine vahy inen Resule karşı çıkmalarından suçlamış,bu suçlamş da bir an- da onların gönlünü çelmiş ve Peygambere tâbi olmaktanbaşka hiçbir eda takınmamaları şuurunu kamçılamıştı.

Allah Resulü, çifte zırh giyinmiş olarak hücrelerinin ka- pısında görününcehaykırdılar:

— Artık hiçbir nokta üzerinde diretmiyoruz; Ey Alla- hın Resulü, dilediğinieyle, arkandayız!

Ve şu cevabı aldılar: — Hiçbir Peygamber zırhını kuşandıktan sonra cenk- tengeri kalamaz. Allahın nusretiyle, sabır ve sebat göste- rirseniz, bu şekilde debaşarıya ermeniz mümkün...

imtihanın ilk basamağındaki bir tutukluk hemen ese- rini vermeye başladı.Münafıkların reisi Abdullah îbn-i Übey

Page 66: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

42 43 Dbn-i Selûl, kandırabildiği 300 neferle yüz geri edip ordu- dan ayrıldıve 1000 kişilik islâm ordusu 700'e indi.

islâm ordusu, Medine'ye birkaç kilometre mesafedeki Uhut dağını arkasına aldıve düşmana karşı saf tuttu. Allahın Resulü, ordusunu cenahlara, öncü ve ardçıSaf- lara taksim ve ona göre tabiye ettikten sonra bir tarafa 50 neferlik bir okçukuvveti ayırdılar; ve gayet güçlü Ku- reyş süvarisinin o yandan bir çevirmeyapması ihtimaline karşı okçulara şu emri verdiler:

Page 67: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Benden size haber gelmedikçe yerinizden kıpırda- mayacaksınız! Bizikuşların kapıp götürdüğünü görseniz yine kıpırdamayacaksınız! Düşmanıperişan hale getirdiği- mizi ve ayaklarımız altında ezdiğimizi görseniz yinekıpır- damayacaksınız!

Dşte Uhut çenginin en ince, ikinci imtihan noktası!... Peygamber emrindekidokunaklı ifade, en derin hassa- siyetle telâkki edileceği ve okçuların, elleridışarıda topra- ğa betonla gömülmüşçesine yerlerinde kalması gerekeceğiyerde, ani bir zafer manzarası onlan şaşırttı ve yerlerinden fırlayıp ileriatılmalarına sebep oldu.

Şöyle: Allahın Resulü sahabîlerine bir kılıç uzattılar: — Kim bu kılıcınhakkını vermek ister? Onu, hakkını yerine getirmek şartiyle kim benden alır?

Hep birden «biz alırız!» diye cevap... Ebu Dücane Haz- retleri «bu kılıcınhakkı nedir?» diye sorunca Peygamber buyruğu:

— Bu kılıcın hakkı, eğilip bükülünceye ve kırılıncaya kadar kâfir yüzüneçalınmaktır.

Ebu Dücane, başında kırmızı bir sargı ve elinde Pey- gamber elinden teslimalınma kılıç, düşman saflarına öyle bir atılış atıldı ki, aynı gayretle arkasınadüşen sahabîlerle beraber düşmanın gerisine kadar yol açtı ve orada def ça-larak cenk türküleri söyleyen kadınların yanına vardı. Yır- tıcı kadın çığlıklarıve şaşıran düşman... Biraz önce teke tek çarpışmalar sonunda bellibaşlıcengâverlerini kaybeden müşrikler bu son atılış yüzünden birdenbire bir çöküş

arası gösterdi ve çekilmeye başladı. Okçular bu vazi- t; artık zaferin eldeedilmiş olduğuna yordular ve aldık- ı n' emre rağmen yerlerinden fırlayıpganimete konmak ebeliyle harekete geçtiler.

Batı ansiklopedilerince «dünyanın en büyük generali» diye anılan, henüz küfürdevresinde Halid Dbn-i Velid, Ds- lâmın okçulara dayalı cenahında bir boşlukaçıldığını gö- rür görmez süvarilerini hücuma kaldırdı; ve Allah Resulü- nünişte böyle bir kuşatmaya engel olmak için tabiye ettik- leri ve o anda bomboşokçular noktasından kıvrılıp mü- minler topluluğunu arkasından kuşattı.Dleride, Müslüman- lık şerefine erdikten ve nice gazalarda başbuğluk

Page 68: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

liyakatini gösterdikten sonra, topyekûn zaman ve mekânın Peygam- beritarafından «Allahın çekilmiş kılıcı» diye vasıflandırı- lacak olan Halid îbn-iVelid, bu kuşatma hareketiyle, Dslâm zaferini bozguna çevirici bir başarısağladı ve müminler hesabına asıl büyük imtihan saati çalmaya başladı.

Hadise, hak yolundaki bütün ihtilâl ve inkılâp hare- ketlerine en nazik dersmahiyetindedir ve büyük hareket- lerde küçük bir disiplin hatasından nelerdoğabileceğini ihtar edici bir (sembol)dür.

Page 69: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Uhut'da Peygamber amcası, bahadırlar bahadırı Haz- ret-i Hamza'nın, Vahşiisimli köle tarafından, bir taş arka- sından ve uzaktan mızrakla nasıl şehidedildiği, nice saha- bînin ne türlü şehidlik şerbetini taddıkları, mevzulunuzunaslî gayesi dışında olduğu için, çarpıcı renklerine rağmen, kısaca işaretedilmekle kalıyor.

Müslümanlar arasında «arkanıza bakın!» diye yükse- len sesten sonra HalidDbn-i Velîd'in geriden gelen atlı hü- cumu o türlü bir kargaşalık doğuruyor ki,geriye dönen sa- habîler arkadakileri düşman sanıp birbirlerini kırmaya ko-yuluyorlar, daha önce ric'at eden küfür askerleri de topla- nıp tekrarmüslümanlara dönüyorlar, saldırışa geçiyorlar ve Allahın Resulünümuhafazadan başka hiçbir hareketi akla getirmeyen bir vaziyet doğuyor.

Önce kararsızlıktan başlayıp sonra emri dinlememekte karar kılan imtihan,nihayet öyle bir şiddet kazanıyor ki. 45

44 boğuşma Allah Resulünün yanı başlarına kadar geliyor; Ve iş, beş on şahabıtarafından çevrili, Kâinatın Efendisini koruyabilmekten ibaret kalıyor. KâinatınEfendisi, kılıç menzili kadar kâfirlere yakın bir noktada dimdik durrnak- talarve üzerilerine oklar yağmakta...

Bir ses: — M öldürüldü! Dehşet!... Bu ses, Varlığın Nuru zanniyle benzeri birsa- habîyi öldüren bir kâfirin, kâfirlere:

— M i öldürdüm! Diye haykırması üzerine kopmuştur. Halbuki O, evet, birkaçsahabî tarafından çevrili, dim- dik neticeyi beklemekte ve ne yaptığınıbilmeyen, kavminin hidayete gelmesi için dua etmekte... Hakkı verilecek kılıcıteslim alan ve hakkına kavuşturan Ebu Dücane, vücudunu Allah Resulüne siperetmiştir. Her ok değişinde dişlerini sıkıp başını yukarı kaldırıyor, fakat siperolma tavrını asla bozmuyor. Okların acısiyle buruşan yüzünü tatlı bir tebes-süm meltemi sarıyor ve koruduğu mukaddes vücuda göre belli oluyor ki,üzerine yağan ok değil, çiçek yağmuru... Ebu Dücane, mutlak inkılâphamlesinin şecaat ve fedakârlıkta, bütün sahabîler gibi, ne enfes tipi!..

Sahabîler «M öldürüldü!» nârasiyle bir ân taş ke- silip kaldılar ve içlerindenbirinin kendilerini şuura davet etmesi, başka birinin de Allah Resulünü uzaktangöstermesi üzerine kendilerine gelir gibi oldular ve kâinatın merkez noktası

Page 70: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Gaye-însan ve Ufuk-Peygamber etrafında toplanma- ya başladılar.

îki imtihanın atlatılması için gerekli, insan üstü şecaat ve fedakârlık Uhut'datecelli ettiği kadar hiçbir davranışta

Page 71: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

görülmemiştir. Başta Hazret-i Ali, Hazret-i Talha, Saad îbn-i Ebi Vakkas,Ziyad îbn-i Sekan ve Nesîbe adlı bir kadın... Hazret-i Ali oradan buraya,şuradan oraya şimşek gibi atılır, kâfir kellelerini biçer ve dönüpPeygamberinin vaziyetini gözden geçirirken Hazret-i Talha, kâinatın, uğrundayara- tıldığı aziz vücuda siper olmakta Ebu Dücane'den geri kal- mıyor, kılıçdarbeleri altında kolunu kaybediyor, Saad Haz-

tleri de Peygamber elinden alıp düşmana yağdırdığı okları 1000 taneyevardırıyor; ve Ziyad Dbn-i Sekan, her tarafından yaralı. Peygamber kucağında,o kutsî çehreye tebessümle bakarak, şad ve bahtiyar, ruhunu teslim ediyordu.

Hele Neccar evlâdından Kâab'ın kızı ve Zeyd Dbn-i Asım'm zevcesi Nesîbe!,.Tarihte bu çapta bir kadın kahra- man tanımıyoruz. Zevci ve iki oğliyle beraberUhut'tadır. Allahm Resulü üzerine hücum eden bir süvarinin ayağını bir kılıçtakesip koparmış ve onu yere düşürüp kellesini uçurmuştur. Resuller Resulününetrafında, kan revan için- de pervânevâri dönmekte ve kocasiyle oğullarınıkendisine denk olmaya çağırmaktadır. Onlar da biri zevcesine, öbür- leriannelerine ayak uydurmaya çalışmakta... Manzaraya dikkatli gözlerle bakanAllah Resulünün duası:

— Rabbim; bunları cennette bana arkadaş et! Varlık Tacının üzerine hücumeden ikinci kâfire de üç kere kılıç salan ve omuzundan yaralanan yine o,Nesîbe Hatun...

Allah Resulünün dudağı yarılmış ve bir dişi kırılmıştır. Zırhının yanaktarafından da iki halka kırılarak etine bat- mış...

Sahabîler, geçirdikleri ilk sarsıntıdan sonra Allah Re- sulünü korumak gibivazifelerin en aziziyle karşılaşıp top- lanınca kâinatın Efendisini halkalayarakUhut dağının ete- ğine doğru çekildiler. Hazret-i Ali su getirdi ve Resuller Re-sulünün yaralarım yıkadı. Hazret-i Ubeyde Dbn-il-Cerrah da mübarek yüzebatmış olan halkaları dişleriyle söküp çıkardı ve bu işi yaparken kendidişlerinden ikisini kaybetti. Harp meydanı boşalınca Ebu Süfyan'ın karısıHind, yanındaki Çığırtkan kadınlarla beraber ileri atıldı ve yerde yatan şe-hitlerin burunlarını ve kulaklarım, gerdanlık yapmak üzere kestirtmeyekoyuldu. Ebu Süfyan ise, dağ eteğindeki saha- bıleri, üzerilerine yüksekteninmek üzere kıstırmaya kalktı, fakat sarp ve dik yamaca tırmanamadı.

Page 72: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Atlarından indiler ve kayaların arkasından bağırdılar:

~~ M içiniz de mi?

47 Hâlâ Allah Resulünün sağ olup olmadığından şüphe edi- yorlardı.

Resul, sahabîlerine, susmalarını ve hiçbir cevap verme-

Page 73: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

melerini emretti. Peşinden Hazret-i Ebu Bekr ve Öfmer'i sordular. Ona dacevap alamayınca üçünün de öldürülmüş bulunduğuna hükmettiler ve «artık işbitmiştir!» diye hay- kırıştılar. Ebu Süfyan, zaferine inandı ve putlardanHübel'e aziz vasfiyle, bağıra bağıra şükretti. Bunun üzerine Hazret-i Ömergürledi:

— Allah, azze ve celle... Düşman, bunca başarı kazanmışken, dağ eteğindetop- lanan müslümanları önlerinden ve arkalarından vuramadı. Daha ileriyegidemediler ve başarı sandıkları bu kadariyle yetinip geldikleri istikametteçekildiler.

Allahın Resulü muharebe meydanını dolaştılar ve gör- dükleri manzaradanbüyük ıstıraba düştüler: Başta amca- ları Hazret-i Hamza, burunları vekulakları kesilmiş birçok sahabi... En üstün tabakadan tam 70 şehit ve pek çokya- ralı... Müşriklerin kaybı ise 20 ile 30 arası...

Dşte, imtihanların en çetini halinde geçip, tam bir çö- küntü ve yıkılışa sahneolacağı ân, Allahın inayetiyle, birkaç sahabînin şecaat ve fedakârlığı, EbuSüfyanın da Medine'li oymaklardan korkması ve ileriye varamaması sayesindebozgunu önlenen Uhut muharebesi!.. Evet; ne bir muharebe ne bozgun...Sadece, mutlak inkılâp yolunda ebedî bir ders teşkil edici imtihan...

îslâm iman ve aksiyonunun mutlak inkılâp çerçevesinde ihtilâl hareketi,Bedr'de, küfrü toslayış, Uhut'da da küfür tarafından toslanış, ilkinde sonneticeye gebe bir temel davranış ve ikincisinde başa riayetsizlikten doğmabelâyı muazzam bir şecaat ve fedakârlıkla atlatış şeklinde tecelli eder. Bu ikizıt tecelli ise, ebediyet dâvasının mutlak inkılâp hamlesi her gün biraz dahagelişerek devam ederken, öz kavmine karşı ayaklanmak bakımından ihtilâlfaslını, Mekke fethinde tamamlamak üzere nihayete erdirir. Mekke fet-

hine kadar bütün hareketler, îslâmın oluşmasını ve boyuna güç kazanmasınısağlayıcı başvurmalardan ibarettir ve ara- 48

mda, daima küfür tarafından düzenlenmiş «Hendek» ve Ahzap» savaşlarıbulunmasına rağmen manzara, herhangi h'r harp ifadesi dışında bir ihtilâlmânası taşımaktadır. Çün- kü artık Dslâm gittikçe heybetlenen ve devletleşenbir oluş 'cindedir ve bu oluşun hareketleri, kendi kavmi içinde ve kendi

Page 74: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kavmine karşı ihtilâl değil, ancak devletten devlete taarruz veya müdafaaolarak mütalâa edilebilir.

Mekke'nin fethi ise, bu oluş ve devletleşmenin en ke- malli ânına tesadüf ettiğihalde, ihtilâl başlangıcına netice getirmesinden ve din merkezini bir el uzatıştadevşiriver- nıesinden ötürü aynı kadroya girer. Zira Mekke'nin fet- hiyleasiller oymağı ve nebiler kaynağı Kureyş, ilk ihtilâl davranışının hedefi olarak,Resuller Resulü tarafından, olan- ca maddesi ve mânası birarada, teslimalınmış oluyor. Gü-

Page 75: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

neş, Bedr'de batarken Mekke'de doğmak üzere ufuktan si- linmiştir.

Allahın Resulü, Mekke üzerine hareketi, mağara dostu ve has oda sırdaşıHazret-i Ebu Bekr'den başka hiçbir sa- habîye haber vermediler. Sahabîleremin değiller miydi? Herbiri «emin» mefhumunun son haddiyle emin... Fakatbu öyle bir sırdı ki; ancak uykusunda bile onu sayıklamayacak derecede bir«emin»e verilebilirdi. O da Hazret-i Ebu Bekr'- den başkası olamazdı. Sadeceprensip bakımından, Hazjret-i_ Ömer, Ösma j^^Ll^ jjle__fed_^_edjlmeyen busırrı muha-_ faza tedbiri, inkılâp ve ihtilâl mimarîsine tutkun her

. Asırlardır islâm âlimleri şu suali sorar ve onun ihtiva ettiği iki ihtimalüzerinde münakaşa eder, dururlar: — Mekke'ye zorla mı, anlaşma yoliyle migirildi; «kah- ren» mi, «sulhen» mi?

Ne o, ne öbürü!... Mekkeye, iş zora dökülecek olursa ne doğacağını belirtici,onbin yerde ateş yakmış bir heybet ifadesinin tesiri altında, anlaşma vecenkleşmekten kaçınma yoliyle girildi. Yani tahinle pekmez aynı ölçüde; acı vetatlı birarada.

Mekke'ye yol veren tepeciğin başında Ebu Süfyan, ya- nında Peygamberamcası Hazret-i Abbas, oymak oymak ve

49 akın akın önünden geçen büyük islâm ordusunu görünce coşar ve haykırır:

— Desene ki, yâ Abbas, kardeşinin oğlu saltanatların en şevketlisine erdi!...

— Hayır, yâ Ebu Süfyan, şu gördüğün manzaranın mâ- nası saltanat değil,nübüvvet...

Bedr kervanının başı, Uhut'ta küfür ordusunun baş- buğu ve Ebu Cehl'den sonraKureyşin reisi Ebu Süfyan Allah Resulünün huzurlarında dolambaçlı vekekeme bir dille Dslâmı kabul eder; karısı, Hazret-i Hamza'mn ciğeriniçiğneyip tüküren Hind de kocasına uyar; Gaye - insan ve Ufuk - Peygamber,devesine ilişmiş, nail olduğu Dlâhî nimet altında ezgin ve iki büklüm, Allahakarşı sonsuz bir küçül- me tavriyle büyük zafer caddesini takip eder veMekke'ye girer.

Page 76: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Zaman ve mekân boyunca ebedî «doğru», «güzel» ve «yeni» vasfını ihtaredecek olan islâm inkılâp ve ihtilâlinin. Peygamber elinde kendi öz kavminenakşı işi, oradan bütün insanlığa yayılmak üzere Mekke fethiyletamamlanmıştır. Mekke'nin fethinden Veda Haccına kadar, îslâmın üçün- cüdevresi... Artık ihtilâl manzarası arzetmeyen, bir taraf- tan iç oluş, bir taraftanda devletleşme ve dışarıyı kuşatma devresi...

Dış oluşla iç oluşun birbiri içinde gelişmesi, artık çapını

Page 77: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ihtilâlin üstüne çıkarmış olarak her şeyi kuşatan şu sahne- den bellidir:

Cins küheylânlar üstünde, Allahın sevgilisi ve sevgili sahabîleri, bir seferdendönüyorlar. Diz teması halinde ve yanyanalar... Kâinatın Efendisi konuşuyor vesahabîleri dinliyor:

— Şimdi küçük cihaddan «ekber - en büyük» cihada gidiyoruz!

— Geldiğimiz cihad büyük değil miydi, ey Allahın Re- sulü! Ya ekber cihadhangisi?

Kelime incilerini dudaklarından tane tane dökerek ce- vap veriyorlar:

— Ekber cihad, tek insanın kendi öz ng|siylg _

inkılâpta da, ihtilâlde de, sebepde de, neticede de, va- da da, gayede de, fertdede, cemiyette de bütün hikmet-/ 51 ' toplayıcı mihrak noktası... Bu cevapta,islâm inkılâp vev. •ht Mâlinin, topyekûn varlık sırrı ve insan memuriyeti halin-\ bütün ruhu yatmaktadır, iş, ihtilâl mefhumunun dış man- arasiyle, maddeyiköpürtmekte değil, iç fışkınsın su yol-

ı maddeye nakşetmekte, iç oluşu dış oluşa çevirmekte bunun ulvî saikinibulabilmektedir, inkılâbın olsun, ihti- lâlin olsun, bundan başka tarifi yoktur;ve bu ölçüyle ger- çek ve dayanak sahibi inkılâp ve ihtilâle semavî dinlerdenve neticede Islâmdan gayrı örnek gösterilemez.

Allahın Resulü, Hicretten on, Mekke fethinden iki yıl sonra, maiyetlerinde 50bin sahabî, hac için yola çıktılar ve civardan katılanlarla 100 küsur bini aşkınbir topluluk ha- linde, mukaddes beldeye girdiler... Merkezinde Allahın evibulunan Mekke kaynadı, ilk hac vazifeleri yerine getirildi ve devamı için,Minâ, Arafat ve Müzdelife noktalan etrafın- daki daire dolanıldı.

Evet; kıyamet arsası gibi göz alabildiğine uzun ve ge- niş sahrada, 100 küsurbin sahabî...

Allahın Resulü kızıl tüylü develeri üstünde, sahabîle- rine hitap ediyor. Tanetane söylüyorlar ve her 100 adımda bir sahabî, sözlerini tekrarlıyor. Bu, VedaHaccı hutbesi, be- şeri kelâmın yükselebileceği son nokta; ve islâm inkılâp ve

Page 78: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ihtilâlinin, her harfi bir güneş, feza zemini üzerine nakışlı kitabesi... En baştaruhî ve ahlâkî, peşinden içtimaî, huku- kî, idarî, iktisadî bütün ölçüleriyleîslâmın muhasebesi,

islâm inkılâbının hesap hulâsası... Faiz yasaklanmış, kan dâvalankaldırılmıştır, ilk yasak- ladıktan da, kendi aile kadrosundakilere ait...

Tabirleri de şu: — Ayaklarımın altında çiğniyorum! Âlemde, kavim, oymak veoba gururundan başka bir _

Cemiyet ve aile nizamında en hassas bağ: rkdaşlanna hitap :

Page 79: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bmauhaJkaji^bir Habeşî olsa ona boyun

50 ol — Çocuk kimin yatağında vücuda gelmişse onundu,,, hesapları Allahgörecektir!

Hakikatleri olduğu gibi görmek ve hiçbir şahsı ve h diseyi olduğundan başkabir şekle bağlamamak, yani gerçek çi olmak dâvasının muazzam ifadesi:

— Sizi mübalâğadan sakındırırım. Sizden önceki milıet lerin başına negeldiyse bu yüzden gelmiştir!

Hak, hak, hak: — Sizi hak mevzuunda koruyuculuğa davet ederinr Zaif kadınve sahipsiz öksüz...

Usul, usul, usul: — Doğru yolu kaybetmemeniz için size iki dayanak bı-rakıyorum: Allanın Kelâmı ve Resulünün sünneti...

100 bin şahabı, kendi tabirlerince, başlarına birer kuş konmuş da hafifçekımıldansalar kuş uçacakmış gibi Allah Resulünü dinliyorlar:

— Şahit misiniz? Yüzbin ses:

— Şahidiz! — Şahid ol, yârabbi! Ve dünya döndükçe her ân hikmetinidöndürecek ol- duğu, akıl ve kelâm ötesi söz:

— Dşte zaman, devrini yapa yapa çıktığı noktaya vardı! Bu da yaratılışgayesinin. Gaye - însan ve Ufuk - Pey-

gamberde ve onun mutlak inkılâbında gerçekleştiği sırrın- dan, mucizeçapında, kelime ve cümle üstü hikmet...

Her şey O'nun için geldi, O'nunla geldi ve O'nunla ga- yesine erecek...

18. ASIR SONLARINA DEK ESKD YUNAN'DA

înkılâp ve ihtilâlin ruhunu, hak ve mutlak kaydiyle Re- suller ve nebilerçerçevesinde ele aldıktan sonra, şimdi se- ma ile teması olmayan toprakseviyesinde hareketlere geçe- bilir ve bunların hikâyesini uzun uzun

Page 80: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

anlatabiliriz. Dnsan- oğlunun, başım taştan taşa vurarak ideal nizamını aradığıve her defasında eli boş döndüğü bu hareketler, fazla fikir gayretinedüşmeksizin en çekici hikâye şekilleri içinde can- landırılabilir .Mevzuumuzun bu yeni seyri, sadece, boşlukta boş yere yön arayan topluluklarveya kendilerine ikbal sağ- lamak için kalabalıkları kışkırtan fertlerzaviyesinden, ger- çek ihtilâl ile aralarındaki farkı göstermek, böylece ruhun

Page 81: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

maddeyi zapt ve teshiri demek olan ideal hareketi veya

hareket idealini fikirde plânlamak gayesi peşindedir. Tâ ki, cemiyet hamurunuyuğurucu dâva sahipleri, ihtilâl nedir hangi usul ve esaslara dayanır, mutlakmânasiyle kimlerde merkezleşir, tarih boyunca nasıl ve ne gibi bir rota takipet- miştir ve bundan böyle hangi rotalara namzettir, hakikîsiyle sahtesi arasındaayırıcı vasıflar neler olabilir; anlasınlar... Aksiyon kültürü olarak da, bumevzu, mukaddesatçı yeni Türk gençliği hesabına, «müspet»i bilmek ve«menfî»yi ön- leyebilmek bakımından son derece yararlıdır.

îsâ Peygamber'in doğduğu yil farzedilen tarihten 500 - °00 sene öncesinegeçiyoruz. Büyük Fransız Dhtilâlinden 23 - 24 asır öncesi...

52 53 sonra Eski Yunan... Soylular hegemonyası devresinden «Demos - krotos: Halk idaresi» çığırı, yahut «her kafad bir ses» rejimi... Dşte bu sistem veşekil içinde şımarmış ]ja labalıklar yatağı Atina!... Hakkın boyuna aranıp birtürlü bulunamadığı, teke irca edilemediği ve çeşitli tezat w.

• tupları halinde birbirini iptal ederek tecelli yolunu tuttuğu bu devrede, devletve cemiyet her gün yeni bir darbeye he def... Küçük gruplar şeklinde şununveya bunun güttüğü bu darbeler öyle modalaştı ki, kendisine halk adını verençete kabilinden topluluklar, başsız ve rehbersiz, fikirsiz ve gaye. siz, her günyeni bir ayaklanmaya girişir oldu. Ve bir kar gaşalık çığırıdır açıldı.

Meşhur hakîm (Solon)u, partiler ve zümreler arası da- laşmalara hakem veAtina'ya hâkim seçtiler. (Solon) kanun- larını örgüleştirdi, ihtilâf zümrelerinibu kanunlar etrafında birleştirdi, fakat mizacı devlet reisliğine uygun olmadığıiçin memleketinden ayrılıp uzun bir seyahate çıktı; dönüşündey- se, Atina'yıevvelki halinden daha kötü bir bünye ihtilâli içinde buldu.

(Solon)un kısa bir zaman için düzenleyebildiği ve sonra tekrar eski halinedöndüğünü gördüğü bu kargaşalık devri- nin ihtilâlcileri içinde, usulü veüslûbiyle en fazla dikkat çe- kici tip (Pizistrates) isimli bir askerdir. Hiçbirfikir ve gaye sahibi olmayan, yalnız şahsî menfaat ve ihtiraslarına bağlı, sonderece hilekâr, istismar sanatında usta bir tip... Husu- siyle her devri kaplayan(demagog) ve sahte fikir parası ba- san kalpazanlara tam örnek... Toprağı zalimve mahdut el- lerden koparıp muhtaçlara dağıtacaktır, halka imtiyazlar ta-

Page 82: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nıyacaktır, borçları ve vergileri affedecektir, herkese söz ve fikir hürriyetitanıyacaktır, vesaire...

Dktidara geçiş ve halkın hislerini avlayış tarzı gayet alâ- ka çekici:

Atinalıların şehir meydanında toplandığı bir gün, bir- denbire, deli gibi,yalnayak, başı kabak, aralarına koşuyor. Yüzü gözü kan içinde ve elbisesiparamparça...

Bir taşın üstüne çıkıp haykırıyor: — Atinalılar! Bakın, düşmanlarım beni nehale koydu!

ki, vatanı için canını fedaya hazır ve nice zaferler ka- mış bir askerim; banakarşı böyle davranmalanna mü- 23 de edecek misiniz? Halka aşkla bağlıolanları, halkın S deti için çalışanları ezmek isteyenlere susacak mısınız? SHalbuki kendi kendisini yaralayan, usta bir aktör gibi bu acındıncı şekle sokan,bizzat (Pizistrates)...

Halk coştu, oyunların en âdisine geldi, istikbalin maz- 1 m rolündeki zalim(Tiran)ım korumak için emrine yüzler- e muhafız verdi; o da bunlarla(Akropol)ü zaptederek istip- dat makamına çöktü. Ve bu hareket EskiYunan'da, küçük ayaklanmalara nispetle ilk silâhlı hükümet darbesi oldu. Artıkörnek hazırdır ve tek metodu (demagoji)den, halk- tan tarafa görünüp halkıezmekten ibaret darbe hareketleri. Yunan (site)lerinde başım alıp gidecektir. O,türlü oyunlar, •dağdaki haydutlarla birleşmeler, güzel bir köylü kızını za- ferarabasına oturtup tanrıça (Atena) diye şehre indirmeler ve (Pizistrates)i onungetirdiğini ilân etmeler, düşmanlarla .anlaşmalar ve daha neler ve neleryoliyle, her defa kısa bir müddet kalıp kaybettiği iktidarı, hepsi üç darbehalinde tekrar ve tekrar ele geçirecek; kendisini bugünedek takip eden sefil vebedavacı ihtilâllere de mostralık teşkil ede- cektir

ROMA'DA Demokrasi ufunetinin bir memlekete getirdiği zaafı, ni-, hayet omemleketi kaybolmaya götürürcesine işletenler ara- sında (Pizistrates),kaydettiğimiz gibi ilk numunelik tiptir ve onun açtığı «baskın, basanın» çığırıyüzündendir ki, «At- tik dünya - Yunan dünyası» zapt ve rapt manzumesiRoma'- nm ağına düşüvermiştik. Artık , (Akropol) ve (Partenon)un, Çizgilerinihaykırdığı Helen dünyası bir kültür hatırasından başka bir şey değil...

Page 83: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Aynı (dejenere) hal, Roma'nm başına gelince de, yine aynı sefil ve lüpçü ihtilâldavranışlarına yol açılır. Şu var ki, Roma devresinde ele alınmaya değer üçbüyük hareket ara- cında, biri, ihtilâlin müspet ve hak uğrunda patlayış vasfınayakın, öbürü menfî ve şahıs ihtirası misaline uygun, daha •öbürü de şahsîihtirasla bir arada devlet mimarîsi idealine

Page 84: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

54 55 m "At J yatkın... Birinin başında (Spartaküs), öbürünün başmdavs(Katilina) ve nihayet (Sezar)...

(Spartaküs) hareketi, köleleri kurtarma ve en sert zu] me karşı, ezilen vesömürülen bir insan sınıfını hakkına ka vuşturma davranışı...

Hadise, Milâddan önceki ilk asırda (Spartaküs) davra nışiyle başlamaz.Milâddan önce 187, 134, 104 yıllarında da baş kaldırmalar olmuş, fakat Romazulmünün şahmerdanı altında tüyler ürpertici şekilde bastırılmıştır.Birincisinde 7 bine yakın köle çarmıha gerilmiş, ikincisinde çarmıhda canverenlerin sayısı 20 bine ulaşmıştır. Üçüncüsündeyse bü- tün köle or.dusu, sonneferine kadar kılıçtan geçirilmiştir. O zamanki başlan, «Güneş devlet»idealini besleyen (Aristoni- kos)... Fakat muradına erememiş, Roma ordusilindiri altın- da tuz - buz olmuş ve Roma'ya getirilerek, cımbızla zerre zerreetleri koparılırcasma ve hususî merasimle öldürülmüş- tür.

(Spartaküs), her eza çektirmenin, doğuşunda mutlaka âmil olduğu ihtilâlçocuğunu yetiştirme ve geliştirme işinde selefinden daha akıllı, hesaplı vesistemli hareket etti.

Trakyalı, tunç yüzlü, büklüm büklüm adaleli ve baktığı yeri oyasıya keskingözlü bu harp esiri, vücut ve kafa yapı- sından yana (glâdyatör)lük mesleğinelâyık görüldü ve sonu nasıl olsa öldürülmek ve imparatorları eğlendirmekmesle- ği (glâdyatör)lük marifetinin mektebinde yetiştirildi. Roma'- da adamöldürmek sanatım talim edici bu mekteplerden birçoğu bulunuyor vetalebelerini heybetli köleler arasından seçiyordu.

(Spartaküs) daha mektepteyken, insanın insanı ezmesi ve bugünün kobaylarıgibi laboratuar hayvanlarından daha hor bir zulüm rejimi altında inletilmesisanatına hedef diye tarif edebileceğimiz köleliği bir türlü ruhuna sindiremezoldu ve ayaklanma plânını o günlerden tasarlamaya başladı; emin gördüğüarkadaşlarına da açtı. 73 köle arkadaş bu fi- kirde birleştiler. Roma'da veitalya havzasında yaşayan, im- paratorluğun çeşitli memleketlerindendevşirilmiş onbinler- ce köleyi, arada hiçbir ırk ve fikir vahdeti olmadığınagöre,

sadece destanlık zulümlere karşı birleştirmek ve bu birles- • enin dağınık bir

Page 85: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

zemin üstünde ve ceberûtî bir baskı 'mnda imkânını bulmak çok zor bir işti.(Spartaküs) içi bu

Page 86: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

a eleyle dolu, (gladyatör) mektebinden teşkilâtlanıp dar- i merkezden vemerkeze indirmek üzere cenuba, (Vezüv) Sına çekildi. Az zaman içinde,etrafında yüzlerce insan... ma kuvvetleri 3 bin kişilik bir tümenle üzerilerineyük- ndi fakat (Spartaküs)cüler en sarp dağ noktalarına çeki- 1 rek korundularve küçük birlikler halinde Roma kuvvetle- ini dağınık buldukları her yerdeezdiler. Romalı asker saf- larında ric'at boruları... (Spartaküs)e her taraftankatılma- lar Dsyancılara karşı ikinci Roma toslaması 10 binlik bir kuvvetle...Bu defa hikmetini «Uhut» çenginde belirttiğimiz, başbuğ emrini dinlememeninfelâketi... (Spartaküs), emrin- dekilere cepheden taarruz etmemelerini veRomalıları yıp- ratmaya bakmalarını emretmişken dinlemediler, cephedensaldırdılar ve fena halde ezildiler. Fakat (Spartaküs)ün şid- detli el atışiylekurtuldular. Romalılar yine bir şey yapama- dı. Derken (Spartaküs)e karşı ikiRoma ordusu harekette... Yine emir dinlememe hatası yüzünden 40 bine varanköle- ler ordusunun yarı yarıya erimesi... Tekrar diriliş, iki ayrı ordu üzerine,birini bırakıp ötekine saldırmak suretiyle çul- lanış, şimal'e yürüyüş, kapılarınıkapatan Roma'ya istihkarla bakış, (arena - dövüşülen saha)larda Romalıesirleri (glad- yatör) kılığına sokup birbirini gebertmeye zorlayış, (Tur- yum)şehrini merkez ve bütün kölelerin hür ve herkese eşit olduğunu ilân ediş, altunve gümüş biriktirmeyi yasaklayış, yeni bir düzen temeli atmaya koyuluş, filânfalan...

Romalılar, handiyse Dmparatorluklarını başlarına yıka- cak derecedekuvvetlenen, hak ve dâva bayraktarı (Sparta- küs) tehlikesini anladılar, olancaağırlıklariyle üzerine aban- dılar, bütün aziz duyguları çiğnediler ve DsaPeygambere 71 y1! kala köleler ihtilâlini öylesine bastırdılar ki, onbinlercecesed arasında kahraman köleye ait olduğu zannedileni, pa- ramparçadoğranmış olmasından tanınamadı.

Putperest Roma'ya karşı, kaynağı bilinmese de yine hak yolunda büyük birayaklanış ve onun ileride tiyatro eserle-

56 57 rine kadar mevzu olacak şanlı güdücüsü (Spartaküs)... Gözü devletreisliğinde, mutlak hâkimiyet sevdasınd azgın bir serserinin, ihtiras küpü birmaceracının roman nına (Katilina)dan daha zengin bir mevzu bulunamaz, n herşeyden evvel, Allah uğrunda sabır ve tevekkül hiktne" tine uzak, Eski Roma'nın(stoisizm - cevr ve cefaya ta- hammül ahlâkı)ndan nefsanî ölçüde büyük payalmış t gz «ben»ini putlaştırma nümunesidir. Gerçek dindarların Al lah için

Page 87: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

belâ ve ıstıraba tahammül ahlâkı bir Roma mek-

Page 88: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tebi olarak onda, yalnız gurur ve nahvetine hizmet edici bir kanundur. Aynıahlâkın bağlıları onun için derler ki • — Açlığa, susuzluğa, soğuğa,uykusuzluğa ve her türlü acıya (Katilina) derecesinde dayanabilecek hiç kimseyoktur O, kendisini, gençliğinden başlayarak, bütün mahrum-

luklara ve işkencelere dayanabilmek için hususî surette yetiştirmiştir. Dıştanfedakârlık gibi görünüp, içten, en kor- kunç ihtirasa destek diye kullanılanmüthiş bir tezat ifa- desi, garip bir ahlâk... Evet; dış manzarasiyle büyük birheybet şeklinde görünen, aslında sırf kibir eseri bu ahlâ- kın altında, dünyanınen sefil, hilekâr, bütün ulvi duygu- lardan mahrum karakterlerinden biriyatmaktadır. Roma'- nın en soylu ailelerinden birine bağlı (Katilina), tam birRomalı kabuğu içinde barındırabildiği düzenbazlık ve sah- tekârlığiyle, marsıkgibi ateşle duman karışımı bir hüviyet belirtiyor, ateşi dumanını yenemiyor,büsbütün körüklüyor- du. Doymayan hırsını ve fenalık kültürünü zalim diktatör(Sillâ) zamanında edinen bu adam, Roma'nın en acıklı fesat ye tefessühedüştüğü ve nice (Katilina)lara gebe kaldığı o hengâmede, servete hücum veiçtimaî çapulculuk hareket- lerine karışmış, büyük talanlarda boy göstermiş,siyasî cina- yetlerde rol oynamış bir tip... Kendisini dizginlemek isteyen özkardeşini bile öldürmekten çekinmeyici bir yaratılış... Talan çığın sona erince(Katilina) yükünü almışlardan

biridir. Vur patlasın, çal oynasın, (lüks), (bomb), sefahet, ziyafet, şarap, kadın,kumar, dans... Rivayete göre, yaşlı bir fahişeyle evlenebilmek için asîl ailedenkansını ve oğ- lunu öldürüyor. Ama serveti Roma'nın (lüks) ve sefahatine

anamıyor ve (Katilina), bir taraftan Afrikadaki çapul- luk teşebbüslerindenmuhakeme altına alınırken, öbür aftan da, sonsuz bir servet ve nüfuza malikolmak için "zünü konsüllük makamına dikiyor. Dlâhî imtihan olarak t rihte herhaşmet devrinin arkasından gelen ruhî ve ahlakî ukut, Roma'daki tecellisini birgaleri dolusu heykel üze- inde tecelli ettirmişse bu heykeller içinde dikkatedeğer lanlardan başlıcası (Katilina)dır. Dünyayı fethettikten nra — daimaDlâhî imtihan — üzerine çöken şeytanî reha- vet ve nefsaniyet yüzündensedirine uzanıp tekrar yemek zevkine erişmek için yediklerini kayyetmeyekadar giden Roma'lı (Katilina) da, kahramanlıkla karışık alçaklık seci- yesinikemaliyle aksetirir.

Çapulculuk muhakemesinden beraetle, fakat bütün pa- rasını rüşvete feda

Page 89: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ederek kurtulan (Katilina) işi doğrudan doğruya siyaset pazarına döktü.Zenginlerin enaniyetini on- lar hesabına bir temele bağlamak için mi, fakirlerinıstıra- bını dile getirmek için mi, niçin söylendiği meçhul şu (dö- viz)(Katilina)mıidır :

—• Hiçbir zengin, fakirlerin iyi ve düzgün hale erişme- sini, rahat ve refahageçmesini istemez!

Page 90: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Katilina) ilk iş olarak ihtiraslarına gençliği alet etme- yi düşündü. Fakatgöbekten yukarıya kalb ve beyin gibi uzuvların mihraklaştırdığı duygu vedüşünce yoliyle değil de, göbekten aşağı, hayvani iştah ve şehvet vasıtasiyle...Etrafında gençlerden bir şehvet zümresi halkaladı ve

onları esrar tekkelerinin deli tiryakileri gibi, madde haz- larına zebun ve bunazların tertipçisi olarak kendisine bendetmeyi bildi. Sabahlara kadar bugençlerle, bir nevi ilim ve fikir kürsüsü etrafında dolu-dizgin ten iştahı talim-leri, aynı zamanda efelik ve kabadayılık terbiyeleri ve nü- fuzlulara başkaldırma eğitimleri... Taşranın sefil halkiyle Roma'nın ayak takımı da aletleri...Umumî (döviz)leri de bunalım, cemiyetin her halinden şikâyet ve her şeyekarşı isyan...

Milâddan 64 yıl önce bahar mevsiminde harekete geçmeyi asarladılar... Ozamanki Roma düzeninin, kendisini mü-

58 59 dafaada en âciz olduğu ândı bu... Roma orduları Bat Asyada iranlılarladövüşüyor ve ortalıkta ana vatanı i ve dışa karşı koruyucu bir kuvvetten esergörünmüyordu ihtilâllerin daima kolladığı, kollamak borcunda oldumdemlerden biri...

(Katilina) M.Ö. 64 yılının ilkbaharı sonunda yakınların evinde topladı veçıkışını yaptı:

— Günümüz gelmiştir! Hükümet zenginlerin uşağı işler, servet sahiplerininidaresine bağlı... Ama gençlik bi- zimle... Hükûmetse ihtiyar, yatalak vefelçli... Servet, za- fer, şan, şeref avucumuza bakıyor! Tek, kolumuzu kımıl-datacak kadar cesaretimiz olsun!... Konsüllük seçimlerine namzetliğimikoyacağım. Dşe oradan başlayacağız. Sonra her vasıtaya baş vurarak nihaîhâkimiyeti devşireceğiz. Beni destekleyecek misiniz?

(Katilina)cılar coştu, seçimlerde ne türlü olursa olsun, kendisine yardımcıolacaklarına yemin ettiler. Kanlarını şarap dolu bir tasa akıtıp ondan bireryudum almak sure- tiyle ettikleri bu sözde yemin, ertesi günü Roma'da duyulduve bir dedi-kodu uğultusudur başladı. Bu (romantik) nü- mayiş, ihtilâl tekniğibakımından müthiş bir falsoydu. Zen- ginler ve nüfuzlular sınıfı ve partiler(Katilina)ya karşı birleştiler, onun karşısına tek namzet olarak (Çiçeron)u çı-

Page 91: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kardılar. (Çiçeron) seçimlerde (Katilina)yı yendi ve iktidarı kazandı.(Katilina) yılmadı, birdenbire bir hadise çıkarmayı da uygun bulmadı.Arkasında maiyeti, bellerinde silâhlan, çete halinde Roma sokaklarını kolaçanetmeyi tercih etti

Page 92: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve aynı talim ve terbiye usulünde devam ederek gelecek se- ne seçimlerinibekledi. Günden güne de bu eşkiya tavriyle tesirini artırarak ortalığı kasıpkavurmayı ve zenginleri haraca bağlamayı becerdi ve büyükçe bir ihtilâlhazinesini doldurmayı başardı. 63 seçimlerinde de kaybedince, onun için tekyol kaldı. Rakibi (Çiçeron)u tasfiye etmek, öldür- mek... Ve bu işle berabermerkezde ve taşrada ayaklan- mak... Asıl ayaklanma, taşrada başlayacak,(Çiçeron) öldü- rülür öldürülmez, merkeze çullanmak şeklinde olacaktı.(Çiçeron), (Katilina)cılardan bir şehvet düşkününün metresi 60

siyle teşebbüsü öğrendi, evinde bir baskına uğrama- vas j jn tedbir aldı,şehirde fevkalâde hal ilân etti ve Se- u acele toplantıya çağırdı. Toplantıdaelini (Katilina) doğru uzatıp, onu, Cumhuriyet, fazilet ve millet düşmanı .,tererek lanetledi. Bütün senatörler ayağa kalktı, yuha- ı malar ve küfürlerle(Katilina)ya hücum ettiler. Fakat k'mse onun yakasına yapışamadı, tevkifi içinbir hareket Österilemedi; o da, gayet sakin ve küstah, aynı küfürleri fenatoyayönelterek haykırdı:

Alevlendirdiğiniz yangını, Roma'nın yıkıntıları altın- da bastıracak,söndüreceğim!

Ve her gözükaranın imtiyaziyle, şapşal senatörleri ite- rek kendisine yol açtı veçıkıp gitti. Kimse arkasından yeti- şemedi, bir hareket gösteremedi, bir şeydiyemedi.

(Katilina), adamlarının taşrada hazırlamış bulunduğu ordunun başına geçti.(Çiçeron) ise, Roma'da türlü hesaplar yüzünden üzerine çüllanamadığı(Katilina)yı, şehri bırakır bırakmaz bütün taraflılarını ezmek suretiylekarşılamayı düşündü, onun ihtilâl ve suikast plânlarını Senatoya verdi,takımını tutukladı ve tertiplerini Senatoda itiraf ettirmeye kadar vardı.Senatodan haklarında idam hükmünü çıkarttı ve hükmü (Kapitol)ün eteklerindecoşgun bir halk tezahürü altında yerine getirdi. (Katilina)ya gelince, taşradaköleler- den yardım istemeyi reddedecek kadar Romalılığından mağ- rur, kenditakımının başında Roma kuvvetlerini karşıladı, cesaretle çarpıştı ve birbakıma kahramanca öldü. Onun

başını, gövdesinden, Roma ordusu kumandanı ve eski dostu (Antonyüs) ayırdıve Roma'ya gönderdi. (Katilina) kellesini vermiş, fakat bu serseri kelleyi

Page 93: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

zehirli bir nebat gibi yetiş- tiren Roma'nın ruh ve ahlâk bataklığı gözegörünmekten uzak kalmıştı. Fransız ihtilâli büyüklerinin desise ve hıya- netahlâkına remz diye kullandıkları (Katilina) ismi, artık kendisini takip edecekayaklanmalara basamak olmuştu. Roma'da desise dehası menfi seciye(Katilina) dan son- ra, imparatorluğu yeni bir düzen temeline oturtmak dâva-Slnda, kendi idealine göre müspet şahsiyet (Culyüs Sezar)... Batıtarihçilerinin, büyük ihtilâl şeklinde gördükleri

61

Page 94: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Sezar) davranışı, neticesi çarpışmayla beliren bir olmaktan ziyade, çürük veçökmek üzere bir idareyi (ene jik) bir el atışiyle teslim alma ve umduğundançok fazı sini bulma hareketidir. Fakat hadise madde planındaki b sitliğinekarşılık, fikir ve ruh çerçevesinde zengin ve b ölçüyle Roma'mn gidişinde rotadeğiştirici bir inkilâp Ve ihtilâl sayılmaya lâyık...

Soyunun (Venüs)ten geldiğine inanan bir ailenin oğ lu... Dlk gençliğindeamcasının teşvikiyle (Jüpiter) tapma- ğının rahibi oldu. 21 yaşlarında Asya'yagitti ve 3 yıl ordu hizmetinde çalıştı. Sonra Roma'ya döndü ve (sosyete) ha-yatına daldı. O devrede işi gücü kadın fatihliği... Hesapsız zengin... Birmetresine hediye ettiği inci gerdanlık Roma'- nm bir mahallesini satınalabilecek değerde... Bu kadın- dan edineceği çocuk da, ileride kendisinihançerleyecek olan piçi, (Brütüs)... kıvırcık saçlı, beyzî suratlı, ince ve uzunboylu, yakışıklı bir adam... Öylesine sanatkâr mizaçlı ki, evi hep eski eserlerledolu... Ayaklarının altına sanat eseri olmayan taşları döşetmez, bastığı yersanatlı mozaik- lerden olmazsa ayaklarının incineceğini iddia ederdi. Bü- yükhatip (Milon)dan belagat dersleri almış ve biraralık işi avukatlığa dökmeyekalkışmıştı. (Çiçeron) onun için «La tinceyi en iyi konuşan adam» diyordu.Kendisine şöhret ve itibar sağlayan avukatlık mesleği de onu fazla sarma- dıve ihtiraslarını doyuramadı. Roma halkı sefahat içinde, zengin Dmparatorluğunher taraftan getirttiği ve Roma'da bedava dağıttığı buğdayla geçiniyor vezamanını sirklerde, sokaklarda, başıboş ve her türlü ahlâksızlığa kucak açarakgeçiriyordu. Devlet (oligarşi-zumre istipdadı) altında, para ve nüfuzhiziplerinin elindeydi. Eyalet valilerinin yapma- dıkları zulüm, işlemediklerisuistimal yoktu.

(Culyüs Sezar) evvelâ bu valilere karşı harekete geçe- rek siyaset meydanınaatıldı. Oradan (oligarşi) zümresine döndü ve bunların destanlık rezaletleriniyaymaya başla- dı. Her (demagok) gibi aşağı sınıf halkı tutmak için o ka- dardil ve para döktü ki, borcu milyonları aştı ve bu is- rafa karşı tesellisini,hesabında asla yanılmadığı fikrinde

buldu. «Ya hep, ya hiç!» düsturu altında, her ân bir isti- DlJffleti bırakıpöbürüne dönmeyi ihmal etmeksizin ana yönü iktidar hırsını daima muhafazaetti. 40'ıncı yaşına

° rinadan Roma'mn en büyük dinî makamı olan (Pontifeks Maksinıus)a seçildi,

Page 95: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

birkaç yıl sonra (konsül) oldu ve daha "nce kötü idaresine karşı çıkmış olduğu(Pompeyüs) ve (Krasüs) ile meşhur (triyomüra-üçüzlü idare)yi kurdu. Fa- katbu da onu tatmin edemezdi. (Büyük Pontif) seçileceği eün evinden çıkarkenannesine «bu akşam ya Roma'mn

Page 96: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Büyük Pontif)i olarak döneceğim, yahut Roma'dan kovula- cağım!göreceksiniz!» diyen ihtiras tipi rüyasındaki hazine- lere kimseyi ortakedemezdi: Bunun için de Roma dışına büyük selâhiyet ve ordu dayanağı elindeolarak çıkmak ve oradan merkeze çullanmak gerekirdi. Bu plânda hareket ettive kendisini (Gol) hareketine başbuğ tayin ettirdi. Bü- yük askerî zafer,.. Vemeşhur döviz: (Veni, Vidi, Vici — Geldim, Gördüm, Yendim!)... Ve Alpdağlannda dünya ile alakasız bir köyden geçerken söylediği söz.

«— Roma'da ikinci olmaktansa bu köyde birinci olmayı 'tercih ederim!»

Buna karşılık konsül (Pempeyüs), gittikçe yaklaşan ve onun Doğu fatihliğinekarşı Batı fatihliği rolünü oynama- ya başlayan (Sezar) tehlikesi önündekendisini uyarmak isteyenlere şöyle hitap ededursun:

— Meraka değmez! Dtalya'nın neresinde ayağımı yere vursam ordularfışkırtırım!

(Gol) zaferinden sonra (Sezar) ordusiyle cenuba indi, (Rübikon) suyunu geçti,Roma yolunu tuttu ve kaygılı gör- düğü arkadaşlarına, (riziko) ku seven herteşebbüs adamı- nın bayılacağı tarihî sözünü söyledi:

— Artık zarlar atılmıştır! Zarlar atıldı ve en fazla «dübeş» beklenir veRoma'ya "ir ihtimal bırakırken «düşeş» geldi. Roma ileri gelenleri,(Pompeyüs) taraflıları ve birçok senatör «pilini pırtını top- la ve savış!»hesabı, soluğu kaçmakta buldular...

(Sezar)a karşı gösterilebilen biricik tepki, onu âsi gene- ral ilân eden(koton)un şu acıklı yakarışı olmuştu:

62 63 — Cumhuriyet tehlikeden kurtuluncaya dek saçınn kalımı kesmeyeceğim!Roma asillerinin âdetince yeme»' 3- sedirime uzanarak değil oturduğum yerdeyiyeceğim! l îrade zembereğinin boşanışına ve acz halinin (torji-k

. mik) şekilde ilân edilişine bundan daha çarpıcı bir mis gösterilemez.

Bütün Roma boşaltılmakta, kadın, ihtiyar, çocuk y0ı lara dökülmekte; sanki»Roma, gökten, müstemlekeleri pında bir bir düşüyormuşcasına darma-dağın

Page 97: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kaçışmakta (Sezar), sıkı takibine rağmen (Pompeyus) ile yakınla- rınıngemilere atlayıp Yunanistan'a kaçmalarını önleye- medi; eski idarenin başlarınıezemedi. Donanma, bazı eyalet ler ve Doğu ordusu (Pompeyüs)ün elindekalabilirdi.

Nitekim bu vaziyet, merkezle muhit arasındaki bo- ğazlaşmayı tam 4 yılsürdürdü, imparatorluğun her tara-

Page 98: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

fında milyonlarca insan (Sezar) veya (Pompeyus) taraflısı olarak birbirinikırdı. Fakat (Sezar) bütün bu olanları soğukkanlılıkla takip etti, günlük ve uzunvadeli tedbir- lerini aldı, imparatorluğunu ilân etti, kendisinden sonra- kilerealem olacak (Sezar) adını mutlak hükümdarlık mâ- nasına benimsedi; ve(Dmperium Romanum - Roma Impara- torluğu)nu tam bir vahdet ifadesiyleyekpâreleştirmiş ve Cisimlendirmiş oldu. Rakiplerini tek tek ezip yokettiktensonra bütün Dmparatorluğu, muazzam bir sinir manzumesi halinde Roma kalbve dimağ santraline bağladı; böylece fikir yolunda ,inkılâp diyevasıflandırdığımız Roma bütün- lüğü gayesini, büyük ve içtimaî bir idealemalik bulunmak- sızın, fikirsiz, yani klâsik Romalı ruhiyatı içinde ve nizamaşkı etrafında gerçekleştirdi.

ilerideki devirlerde de adım efsaneleştirdi. 17, 18 ve 19 uncu asırların edip vetarihçileri, ondan, insan takatim aşan bir kudret diye bahsettiler ve Yunan aklı,Roma ni- zamı ve Hıristiyanlık duygusundan ibaret (Greko - Lâtin)medeniyetinin nizam burcunda, en büyük temsilcilerden bin olarak (Sezar)ıselâmladılar. Meşhur (Monteskiyö) onun için: '

«— (Sezar)ı sadece talihli olarak gösterenler var... Ha- 64

tte bu büyük adamın öyle meziyetleri vardı ki, bir etin başında bulunup dakazanmaması, bir diyarda kU- n da başa geçmemesi ihtimali yoktu!»

Der. Modern tarihçilerden (Jak Benvil) ise şöyle kalem yü- rütür:

K o, Roma'yı Roma'ya iade eden kahramandır.» Bunlar arasında (Jan Kuzen)doğruya en yaklaşmış ola- nıdır :

«__ (Sezar) gerçekçiydi. Şartları görme ve onlara uyma kabiliyetindeydi.(Graküs)ün mahrum bulunduğu orduya, 'Sillâ)nm yoksun kaldığısoğukkanlılığa, (Pompeyüs)ün ere- nıediği karar verebilme kudretine bol bolmalikti. Bu yüzden zafere ulaştı. Halkı kışkırtmayı bilen bu asilzade, onlara hâ-Jdm olmayı da bildi. Soylulara dayandıysa da onları imtiyaz- larındanfedakârlığa kadar da razı etmeyi başardı. Tarihin en büyük ihtilâllerindenbirini yapmış olmasına rağmen, ilmi ve tekniğiyle asla ihtilâlci değildi.(Sezar)ın muvaffakiyeti, ne bir fikrin, ne bir içtimaî temayülün, ne de bir partiveya zümrenin eseri diye gösterilebilir. Sadece şahsî bir atılış ve ihtirasın

Page 99: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mahsulü...»

Nitekim muhteşem diktatör (Culyüs Sezar) 20 nci asır müstebitlerinin korunmatekniğini nefsine tatbik edemedi, insanları kendi ruhiyatına körü körüne bağlısandı veya böyle bir ruhiyat yuğuramadı. Bazı asillerin gayzlarını çek- mektenuzak kalamadı; ve Dsa Peygamber'in doğuşuna Hris-

Page 100: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tiyan hesabile 44 yıl kala, 57 yaşında Roma Senatosunda hançerlenereköldürüldü. Kendisini hançerleyenler arasında piç oğlu (Brütüs)... Ona sondakikada söylediği söz malûm : «— Tu quoque fili mi? — Sen de mi benimoğlum?»

Tarihçi (Plütark) bu sahneyi tüyler ürpertici bir sadelik- le anlatır:

«— (Sezar)ın Senatoya geldiği haber verildi. Gelip ye- rme oturur oturmaz,onu öldürmek üzere birleşmiş olanlar etrafını aldılar. Onunla bir şeykonuşmak, ona dert yanmak, danışmak ister gibi bir halleri vardı. Önceonlardan sıyrıl- mak istedi. Kurtulamayacağını anlayınca şiddetle doğruldu. 65

f.* Dşte o zaman (Titülüs) omuzlarından tutarak (Sezar)ın >, manîsini aşağıyadoğru yırttı.' Hemen arkasında bul (Kaska) hançerine davranarak ilk darbeyiindirdi.

çılardan üstüste birçok darbe yemiş olan (Sezar) hızla gözden geçirdi vekaçmak istedi. Ama o anda ün saplamak üzere hançerini havaya kaldırdığınıharmânîsiyle başım örttü, vücudunu öldürücü vuruşlara raktı.»

(Sezar) dan sonra, Roma'mn çöküşüne kadar, gerçek "h tilâl denilebilecek birhadise yoktur. Ne deli (Kaligulâ) ondan beter (Klodyüs), ne (Neron), ne şu, nebu, küçük 's kastlardan ileri bir mevzu ve mâna belirtebilir. Eski Rom • nın,«cevr ve cefaya tahammül» diye ifadelendirdiğimiz (St isizm) ahlâkı, buahlâka madde ve nefs ötesi bir dayanak bulmadıkça tefessühten başka bir şeyehizmet etmeyecektir Nitekim böyle olmuş ve Dsa Peygamberin Doğu'dan esenso- luğu karşısında, muhteşem Roma, mum haline gelen muaz- zam sütunlariyleeriyivermiştir.

FRANSA'DA (ETYEN MARSEL) Eski Yunanla Roma arası Dran tahtıkavgalarını ve (Daryüs - Dara) darbelerini ihtilâl sayamayız. Ortaçağ içindeihtilâle benzer ve hepsi de yelteniş halinde hareketlere 14 ve 15 inci asırlardarastlıyoruz. Bu asırlarda ikisi Avrupa'- da, öbürü Türkiye'de üç davranış var...Avrupa'da (Etyen Marsel) ve (Mediçi), Osmanlılardaysa Şeyh Bedreddin hadi-seleri... Türkiye'deki, taşıdığı ruh ve mâna bakımından

mühim... Paris'te kumaş tüccarı ve esnaf kâhyası bir adam... 1356'da

Page 101: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dngilizlere yenilen ve kralları esir düşen Fransız

Page 102: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ordusunun gerisinde bütün bir millet perişan... 20 küsur yıldan beri süregelendarlıklar, düzensizlikler, güvensiz- likler, güdümsüzlükler serisinin en ıstıraplıhengâmesi, bu..- (Eta Jenero - Eyalet Meclisleri) isimli topluluk, millî iradeyi

, kral fermanlarını tescil ve tatbike memur bir kad- Bu meclis Fransa'yı kuşatanbinbir belâya karşı, mil- muzuna yığdıkları yüklerin altında, ne yapacağını, ne° takınacağımı bilemez vaziyette... Asiller, (burjuva) ri kasabalılar verahiplerden kurulu bu Meclis, üs-

yeni vergiler ve malî darlıkların davet ettiği sert ted- bakımından, bilhassatüccar, esnaf ve işçi zümrele- çerçevelenen (burjuvazi) sınıfı temsilcisi olaraktaz- e hedef oluyor; asiller ve rahipler yan gelip oturur- n Fransa'yı kurtarmakvazifesi bu sınıfa düşüyordu. Bü- "k Fransız ihtilâline kadar el dokunulmaz vehatâ etmez bilinecek olan Kral da, kendisi bir tarafa bırakılarak, an- ak akılhocalarının suçlandırılması yoliyle tenkit edilebili- yor, bu da bir tesir ve çarevâdetmekten uzak bulunuyordu. 'o demlerde «Nehir Yoliyle Ticaret YapanlarBirliği»

adlı ve kuvvetli bir dernek, esnaf kâhyalığına seçtiği (Etyen Marsel)inbirdenbire sınırım taşırarak büyük politikaya atıldığını gördü. Bu yükseknüfuzlu dernekle beraber bütün (burjuvazi)yi peşine takmak sevdasına düşenihtiraslı adam, tez zamanda başına bir güruh toplayabilmiş, onları (dema- goji)diline çabucak alıştırmıştı. Dükkânından top top sat- tığı kumaşlarla, yarısıkırmızı, yarısı mavi bir takke yap- tıran ve bunu adamlarına giydiren bu adam,açıkça bir

ayaklanma rolüne çıktı. Dâvası «Eyalet Meclisleri»nin öne sürdüğü şartlarüstünde yeni (reform)lar ve kötü idarenin esastan ıslahı...

Bu karikatür ihtilâlci, esir babasının naibi genç Veli- ahdın bir adamını vurankırmızı mavi takkelilerden biri saklandığı kilisede bir mareşal tarafındanöldürülünce he- men ayaklandı; adamlariyle sarayı basıp Veliahdın yatakodasına kadar girdi. Oradaki iki mareşali hançerletti ve kor- kusundan büzülüpkalmış 18 yaşındaki delikanlı Veliahda, kendi kırmızı mavi külahını giydirdi.Bütün saray halkının da aynı külahları başlarına geçirmeleri için dükkânındantop toP kumaş getirmeyi ihmal etmedi. Hareket, ilerideki Fran- Slz ihtilâlininbayrak çekirdeği — yalınız beyazı eksik — bu Kırmızı . mavilerin zorla satışı

Page 103: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

için mi, yoksa halkı ve

66 67 Fransa'yı bir (sembol)e bağlamak için mi oluyordu- K

Page 104: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

değil... ' elli

(Etyen Marsel) Paris'te aylarca hükmünü sürdürri- belediye ve hükümeti,isimsiz ve unvansız eline aldı- hürriyet, adalet lâfazanlığı arkasında korkunçbir dua Ğ tor kesildi. Nihayet maskesi düştü, bir anlık halk alâk nın uçupgittiğine ve nefrete döndüğüne şahit oldu. Ul " bilinen mefhumları kendi şahsîsüfliyetine alet eden h sahte inkılâpçı gibi, vatan menfaatlerini ve millîhislerin' çiğnemekte tereddüt göstermedi, ingilizlerin adamı Fran sız (Navar)Kralını Paris'te idareyi teslim almaya davet etti. Elinde, Veliahdın biradamından aldığı kal'a kapısı anahtarı, Paris surlarının dibinde ufuklarıgözlerken bu defa halk ona karşı ayaklandı. Bedavadan ihtilâlcinin göğsündebir sürü kılıç yara açtı ve (reform)cu esnaf kâh- yası ve kırmızı - mavi kumaştüccarı, elinde kocaman anah- tar, onu bir gün sonra Veliahd'a kapı açacakolanlara bırakıp yüzü koyun toprağa kapandı. Fakat bu miskin ha- reketinsahibi, l yıl kadar Paris'i ve Fransayı parmağında oynatmaya muvaffak oldu.Sahipsiz memleketlerde de, ihtilâl denilen yeltenişlerin, ne kolay, ne basit, nebedava, ne maskara ellere kadar düşebileceğine misal teşkil etti. DTALYA'DA

(Mediçi)ler 15 inci asrın ortalarına doğru Floransa... Şehir (Koz- mo diMediçi) isimli bir bankerin hâkimiyeti altında... Ama ne resmî bir sıfatı var, nekendince özentilik makam ismi... Unvansız olarak kraldan daha kral bir kişi...Papa Dkinci (Pi) ona yazdığı 'bir nâmede demişti ki:

«— Sizin bir krala nispetle sadece tahtınız ve unvanı- nız eksik!...»

Çirkin yüzlü, haşin bakışlı, dik sözlü, hissiz ve fikirsiz biri...

Dşi gücü, alttın dolu kasası, altun tartmaya mahsu 68

ve defterleri arasında, insanları gütme ve muhiti- hâkim olma plânlarıkurmak... Al tunlarına eklediği 11 vetli bir dış mantık ve kandırıcı bir(diyalektik) saye- • de Floransayı iradesine tâbi kıldı, «astığı astık, kestiği vstik» bir nüfuz kazandı ve lâfta değil, gerçekte tam ve •utlak bir hükümdaroldu. (Mediçi)lerin cezalandırma ulü olan, insanları ayaklanndan asmak, onunicadı... 1464'de (Mediçi) ailesine bütün bir hâkimiyet sahası bıra- karakölürken son sözleri şunlar oldu :

Page 105: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Benim için haşmetli bir cenaze merasimi tertiple- nmeye değmezi

Yerine, torunu (Lorenzo Mediçi) geçti. «Büyük Loren- zo» diye anılacak olanbu adam, Floransayı Dtalya'nın duy- gu ve fikir merkezi haline getirdi ve(Rönesans) hamlesinin sanatta bütün desteklerini etrafında topladı. Zulüm veis-

Page 106: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tibdada kaçan bir (otorite) edasiyle, en cömert sanat hâmi- liği birarada...(Mikelânj) ve daha nice ressam, mimar ve heykeltraş onun sofrasındahalkalandı. 15 inci asrın ikinci yansında Floransa Batı politika ve sanathareketlerinin

(site)sidir. Osmanlı Dmparatorluğuna kadar her tarafla mü- nasebet kuran bir(santral) rolünde...

Nihayet kilise ve Papalıkla arası açıldı; Papalıkça ata- nan din temsilcilerinitanımayacak kadar cesur, şan ve servetiyle de bütün Dtalya'yı besleyebilecekderecede kaynak sahibi (Lorenzo)yu devirmek ve Floransa'ya sahip çıkmakemeli baş gösterdi. Papa (4. Sikst) tarafından, (Mediçi)lerin düşmanı (Pazzi)ailesine verilen darbe rolü, (Mediçi)lerin mazlumu kabul edilen (FrançeskoPazzi)ye verildi ve bir merasim esnasında (Lorenzo) ve kardeşinin biraradahan- Çerlenmesi plânlaştınldı.

Kilisede merasim... Papaz, kendisince «kutsal» şarap kabını kaldırıyor, Çanlarçalınmakta... Kilise tıklım tıklım ve herkes duada... Papazın bulunduğu kürsüönünde (Lo- renzo) ve kardeşi... Suikastçılar iki kardeşi birden öldür- meyidüşündüklerinden dolayı onların birarada bulunma- arı için her tedbire başvurmuşlardır.

Son derece gözükara bir insan olan (Françesko Pazzi)

69 bir anda harekete geçti ve ilk olarak (Lörenzo)nun k sine hücum edildi. Onuöylesine delik deşik ettiler k' arada (Pazzi) kendisini bile dizinden yaraladı.Fakat' hedef (Lorenzo) üzerinde muvaffak olamadılar. (Lere üzerine atılan,silâh kullanmasını bilmez iki papaza v kendisini, mantosuna sarınarakkoruyabildi, adamlarının per olmasiyle de kurtardı. Suikastçılar yollarda her1" hareektin malûm nakaratiyle «hürriyet, hürriyet!»

bağırırken, bir anda halkın temayülü beliriverdi. midesini ve gözünü doyuranve dolduran (Lorenzo)dan naydı. Bir anda gulguleler göğü tuttu:

— Hainlere ölüm! Yaşasın (Lorenzo)! kahrolsun (paz (Lorenzo)yu, aldığıyaradan boynu sarılı olarak sara- yın balkonuna çıkardılar, çılgıncaalkışladılar; ve sokak- ları dolduran ihtilâlci cesetlerini doğrayarak değneklere

Page 107: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

taktılar ve fener alayı yaparcasına şehirde gezdirdiler... (Mediçi)lere mahsusayaklarından asılma usuliyle de, bazı- larının önceden burunları ve kulaklarıkesilerek sehpalarda ve sarayın kemerlerinde sallananlar...

(Lorenzo)nun kardeşini ilk hançerleyenlerden biri Dstan-

Page 108: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bul'a kaçabilmiş, Fâtih Sultan Mehmed'in himayesine sı- ğınmıştı. (Lorenzo),kaatili, Fâtih'ten istedi ve Padişah'ın bu cinayete nefretle bakmasından ötürüteklifini kabul et- tirdi. Onu da Floransa'da merasimle astılar ve korkunçtabloyu seyreden (Leonardo Davinçi)den bu levhayı resim- leştirmesiniistediler. Bir sürü ressamda, kilise hadisesin- den başlayarak ihtilâlin safhasafha tablolaştırılması için vazifelendirildi.

Zavallı hürriyet; biri kendisine zıt, fakat halka dost tavırlı, öbüriyse nefsindengayrı her şeye düşman iki aile rekabetinin bayrağı olabiliyor .

ŞEYH BEDRETTDN Nâzım Hikmet'in «dünyada ilk komünist» saydığı ve 70

destan düzenlediği, sarıklı küfür ihtilâlcisi... Orta- ihtilâl hamleleri içinde,şüphesiz ki, Şeyh Bedreddin anlşıt Dslâm ölçüsiyle bâtılının bâtılı bir fikre veken- • e bir dünya görüşü ve cemiyet nizamına dayalı olarak •kkate en fazlaçarpmak mevkiinde olanıdır. Moskoflar komünizma edebiyatı gözünde ilksayılan (Rönesans) v Hrosu içinde «Güneş Memleketi» muharriri (Bruno)danda bir asır kadar önce...

Yıldırım Beyazıd, Temurleng'e esir ve Osmanlı ülkesi Fetret devrinde...Edirne'de Musa Çelebi, Bursa'da Meh- led Çelebi, ayrı ayrı tahtın vârisiolmak iddiasındalar ve birbiriyle boğazlaşma halindeler... Arada Süleyman veDsa Çelebiler bunlar tarafından öldürülmüş ve taht kavgası bu iki kardeşarasında kalmıştır.

Edirne'yi merkez edinen Musa Çelebi'nin 15 inci asır başlarında yaptığı bir işvar... Edirne'de oturan Bedreddin adlı bir şeyhi kazaskerlik makamına getirmişolmak... Bu adamın kaynağı hakkında iki rivayet var: Edirne ta- raflarındaSimavna isimli bir köyde yahut Kütahya'nın Si- mav kasabasında doğmuşolması... Meşhur eseri veya dalâ- letnamesi «Varidat»m üzerinde, ismi,Bedrüddin - el - Si- mavenî diye yazılı... Tarihi Dsmail Hami Danişmend'egöre «ilmî seviyesi ve büyük dehâsiyle yalnız Türklüğün değil, onbeşinciasırda tekmil Dslâm âleminin en mühim ve müm- taz şahsiyetlerinden» olanŞeyh Bedreddin Selçuklu vezir- lerinden gelen bir sülâleye bağlıdır ve ŞeyhDsrail adında bir âlimin oğludur. 1368 tarihi sıralarında dünyaya geldiğisanılmaktadır.

Page 109: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dsmail Hami Danişmend'in «Osmanlı komünisti» diye vasıflandırdığı buadamı, milliyetçi ve dindar görüşüne rağ- men bütün Dslâm âlemine örnek birilim (otorite)si ve dehâ Çapında bir fikir kahramanı kabul etmesi, aklasığabilecek tezatlardan değildir.

Bedreddin'in Musa Çelebi nezdinde — o zaman Şeyhülis- Jâmlık yoktur — dintemsilciliği makamına getirilinceye ka-

Page 110: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

dar sürdüğü hayat dikkat çekicidir: Gençlik ve tahsil ça- Bursa, Konya, Kudüsve Kahire gibi Dslâmî ilim (site)

71 lerinde gelişiyor. Arapça ve Farsçayı derinliğine öğreni Hattâ bir rivayetegöre rumlarla teması sayesinde Yun " çayı da kıvırıyor. Medine ve Mekke'dede kalıyor. Kahire'n şeriat ve tassavvuf ilimlerini iki ayrı şeyhten kapıyorkendi ruhunda kendisine göre şekillendirerek birtakım h susî düşünceleresaplanıyor. Bu bakımdan da şöhret kaz nıyor ve adı etrafa yayılmaya başlıyor.Kahire'de Ahlatî tek- kesinde bâtın ilminin tatbiklerine de girişmiş, fakat nerds pette makbul sayılacağı besbelli bazı hallere de kavuşrnu veya kavuştuğunusanmıştır. Teshir edici bir konuşması ve akılları kuşatıcı bir (diyalektik)hokkabazlığı vardır. Her görüştüğünü büyülemekte ve fikirlerine hayranbırakmak- ta... Mısır çerkes hükümdarı Berkok, meftunlarındandır ve onuoğluna yetiştirici ve okutucu tayin etmiştir. Görüştük- leri ve hayran kıldıklarıarasında Temurleng de var... Güya Temur ona ihsanlarda bulunmak istemiş dekabul ettireme- miş... Kahire'de Hüseyin Ahlatî'nin ölümü üzerine tekkeye şeyholmuş, fakat kısa zaman sonra ayrılıp Anadoluya dön- müş...

Bu dönüşünde Dzmir taraflarında Börklüce Mustafa isimli bir adamlatanışıyor. Mustafa hemen onun tesiri al- tına giriyor ve ileride sağ elini temsiletmek üzere Bedred- din'e kapılanıyor. O sıralarda Sakız adasına geçiyor vepa- pazlarla düşüp kalkıyor, onlarla münakaşalara girişiyor ve fikirlerini kabulettiriyor. Sakız dönüşü Kütahya tarafların- dan geçerken de (2) numaralıavenesi Torlak Kemal ve kum- panyasına rastlıyor . Torlaklar bir oymaktır veBedreddin'i hemencecik benimsemişlerdir.

Peşinden Edirne ve Musa Çelebinin ona sunduğu «as- kerlerin kadısı -kazasker» makamı...

Asıl fikirleri ileride meydana atılmak üzere o vaktedek ortaya dökmektemahzur görmediği ölçüler şunlar: «Dnsanlar doğuştan eşittir. Bir kısım insanınpatlayası- ya tok, bir kısmının da çatlayasıya aç olması Dlâhî murada aykırıdır.Müslüman, hristiyan, yahudi, ne varsa Allah m kullarıdır ve birbiriyle kardeşsayılmak gerekir.»

Dışından «iyi», «doğru» ve «güzel»den sahte ışıklar aK-

Page 111: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tt'ren bu ölçülerin bâtınmdaki mâna ise «kötü», «yanlış» S «çirkin»den başkahiçbir köke bağlı değildir ve din hik- tleriyle «nas - mutlak emir»lerini inkârın,biraz sonra an-

Page 112: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sılacak, gözbağcı ilk hazırlıklarıdır.

Şeyh Bedreddin'in Musa Çelebi üzerinde tesiri büyük Idu Şeyh» halkı, beylerve ağaların ruhî ve iktisadî baskısın- dan kurtarmak şeklinde başlayantelkinlerini hükümdara sılarken, hayalindeki ölçüleri, mülkiyet hakkınadokunma- dan asıl Dslâmiyetin emrettiğinden gafil görünüyor, şeriatı hakkiyletatbik gayreti yerine ona dışarıdan tatbike kalkış- tığı aykırı bir mâna etrafındadolanıyor; ileride görüleceği gibi, ırz, mal, din, mezhep her kıymeti bir ortakpazara yığma temayülünü besliyodu. Hükümdarı da kandırmış ve henüz foyasımeydana çıkmadan onu beylerden soğutmuştu. Bey- ler Musa Çelebi'nin malmüsaderesine ve idamlara kadar gi- den tutumundan müthiş kuşkulandılar veBursa hükümdarı Mehmed Çelebi safına geçerek Musa Çelebiyi ortadan kal-dırmak sevdasına düştüler. Bizans Dmparatoru da onlarla

beraber... Hep birlikte Rumeline geçerek ve Sırp, Bizans kuvvetlerini depeşlerine takarak Edirne üzerine yürüdüler. Musa Çelebi bozguna uğratıldı,öldürüldü, cenk boyunca yanında bulunan Şeyh Bedreddin de esir edildi.Mehmed Çelebi Osmanlı tahtının tek vârisi olarak aradaki ikiliği kal- dırdı,ülkesini bütünleştirdi, beylere eski nüfuz sahalarını iade etti ve şeyhi sıkı birmuhafaza altında Dznik tarafları- na sürdü. Börklüce Mustafa da, Efendisininarkasından Dz- nik'e yerleşti. Şeyh, sürgünde kaldığı müddetçe eser yazmak veziyaretçilerini telkini altına almakla uğraştı; ve artık bü- tün bir küfürmanzumesinden ibaret fikriyatını, hem de ik- tidar ve itibar mevkiindeykengöstermediği bir açıklıkla or- taya dökmeye koyuldu.

Şöyle : «Allah mahlûklarından ayrı değildir. Âlem (kadîm) yani yaratılmışolmaya muhtaç olmayan bir evvellik içindedir. °ünya ve âhiret farklarıhayalîdir; ve beden ortadan kal- ımca ruh ve mücerret varlık diye hiçbir şeykalmaz. Dünya

72 73 ve âhiret, madde ve ruh âlemleri birbiri içinde ezelî ve ebe- dîdir.Beden için beka yoktur. Cennet ve Cehennem, dünya- daki iyi ve kötühareketlerin ruhlar üzerinde tatlı ve acı te- cellileridir, insanı hakka götürenher şey melek, kötülüğe sürükleyen şeyler ve şehvanî güdüler de şeytandır.Cismanî unsurlar mutlaka zeval bulacaktır, îsâ, ruhiyle diri, bede- niyleölüdür.»

Page 113: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dslâmî itikad gözünde baştan başa küfür belirten, hik- metleri derinliğinegöremeyen, basit ve menfî akıl sınırları- nı aşamayan ve kendi içinde kendikendisiyle tezada düşen

Page 114: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bu sathî ölçüler, üstelik ırz, mal, mezhep hakkını fertten ko- parıcı bir içtimaîsistem dâvasiyle, yani küfrün (metafizik) ve (fizik) kanatlariyle birleşince,meydana (Karl Marks) ve (Engels)in bile mübalâğalı göreceği iptidaî birkomünizma- dan başka bir şey çıkamaz. Tenkit ettiği bazı noktalar üze- rindekihakkını da, iman adına değil, küfür hesabına yürüt- müş olur. işte, bugünkükomünizmanm da hasta liberalizma üzerindeki bazı doğru tenkitlerine eşit,fakat devayı ölüm ve yoklukta bulan ebedî bâtılına uygun, kalabalıklarıdolandır- ması kolay ve haktan ayırd edilmesi zor, hikmet noktası!.. ŞeyhBedreddin, her evin, her malın, her lokmanın

herkese ait olduğu ve kullanılmakta hiçbir izin ve engele bağlı olmadığıyolundaki iştirakçiliğini o kadar ileriye gö- türdü ki, «nikâhlı kadınlariştiraktan müstesnadır!» dediği halde nikâhsızlar için açık zinayı mubah kabuletmekle, ka- dını da müşterek mal saydığının farkında olmadı ve işin nasıl olsabu noktaya varacağından habersiz göründü. Hem, tezada bakın ki, nikâhlı kadınniçin iştirakten müstesna olu- yor da tapulu mülk veya faturalı mal, ortakkıymet oluyor?.. Bu fikirler, Şeyh Bedreddin sürgündeyken iki müridi

Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal tarafından yayıldı, güya müslüman vegerçekten gâvur koca bir cahiller topluluğuna sindirildi; ve bir ayaklanmanınarefesinde bulunulduğu his- sini gözle görülür ve elle tutulur şekildebelirtmeye başladı. Vaziyetin ciddîliğini kestiren Çelebi Sultan Mehmed Saru-han valisine büyük bir kuvvetle Karaburun taraflarındaki Şeyh Bedreddintakımının üzerine yürümesini ve tümünü 74

kılıçtan geçirmesini ferman etti. O tarafların Şeyh Bedred- din kuvvetlerinebaşbuğluk eden iki sergerdesi, «Dede Sul- tan» lâkaplı Börklüce Mustafa veTorlak Kemal, devlet kuv- vetlerini yendiler, ikinci bir hücumu da bozgunaçevirmeyi bildiler ve nihayet Amasya valisi Şehzade Murad kuvvetlerikarşısında tuz-buz oldular. Börklüce Mustafa, emrindeki on- bini aşan kuvvetleberaber kılıçtan geçti, çarmıha gerildi, bu vaziyette, bir deve üstünde kasabakasaba dolaştırıldı. Tor- lak Kemal de, kendi kuvvetleriyle, Manisa civarındatepe- lendi ve asıldı..

Şeyh Bedreddin, iki çırağının bu ayaklanışı üzerine menfasından kaçmış veÇelebi Sultan Mehmed'in düşmanı Eflâk Beyi Mirçe'ye sığınmıştı. Bir müddetoralarda ve Bul- garistan'ın Deli Orman taraflarında bazı plânlar ve hayaller

Page 115: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kuran «Bedreddinî»lerin başı nihayet yakayı ele verdi, Sela- nik'te Serez'egötürüldü, Çelebi Mehmet'in huzuruna çıka- rıldı...

Padişah ona sordu: — Benzin niçin sapsarı? Cevap verdi:

— Güneş batacağı zaman sararır.

Page 116: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Şeriat makamı ona sordu:

— Şeriat ölçüsiyle senin cezan nedir? Cevap verdi:

— Ölüm!.. Ve Serez'de bir nalbant dükkânının önünde, cefasız ve işkencesiz,asıldı.

Şeriat yerini bulmuş, «haramları helâl ettik!» diyen il- mi nispetinde cahil,zekâsı nispetinde ahmak ihtilâlci, kendi diliyle verdiği fetvayakavuşturulmuştur.

' Bir menkıbe: Tarikat bağlılarından biri, ovamsı bir düzlükte yakınla- riyleberaber oturan mürşidinin yanma geliyor. Mürşidi ona hitap ediyor:

— Senden kötü bir koku duymaktayım; ne var cebin- de?..

75 n — Hiç efendim; bir kitap .. — Ne kitabı o?..

— Şeyh Bedreddin'in «Varidat»!.. — Yak o kitabı!

— Yakamam, bağlıyım o kitaba. — Öyleyse dön de bak!

Mürid dönünce görüyor ki, ovanın bir ucundaki köyün- de kendi evi alev alevyanmakta...

Suyun öte tarafından olan Şeyh Bedreddin, kendisinden 5 asır sonra yine aynıyönden gelecek küfür üniformalı ce- reyanın din kisvesi içinde ilkhabercisidir.

YEND ÇAĞDA Artık ilk ve orta çağlara bağlı başlıca ihtilâl hareketleri sonaermiş; sıra, Fatih Sultan Mehmed'in Dstanbulu fethet- mesiyle açılan yeniçağhadiselerine gelmiş bulunuyor. «18 inci Asrın Sonlarmadek» kaydiyle 1789 -Büyük

Fransız Dhtilâline kadar ele aldığımız bu üç küsur asırlık devrede başlıcaihtilâller, Türkiyede Yeniçeri isyanları, Dn- giltere Dhtilâli, Amerika istiklâlmuharebeleri olarak üç grup belirtir :

Page 117: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

YENDÇERD DSYANLARI Romanım ayrı bir eser halinde verdiğimizYeniçeri is- yanlarını anlatmaya lüzum görmüyoruz. Sadece mânasını verelim,yeter:

Yeniçeriyle, dünyanın ilk büyük, iman, aşk, gaye ve ni- zam ordusunu kuran vebu sayede yeryüzünün hâkimi kesi- len Türk, cemiyette aşkın çöküşü vehükmün ham yobaz eline geçişiyle beraber bu ordunun da göçüşü ve öz yurdu-nu işgale memur bir eşkiya sürüsü haline gelişine şahit ol- muş; ve aşkdevresinin ruhu bir türlü iade edilemediği için, 76

Page 118: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bu hal, türlü çıkartma kâğıdı oyunlarına rağmen bugüne kadar sürmüştür. 1960gece baskını hareketi, Yeniçeriliğin, Amerikan kopyası bir üniforma içindehortlamasından baş- ka bir şey değildir ve gerçek ihtilâle nispeti, yabaneşeğinin at soyuna benzediği kadardır. Bu da, Genç Osman'ın Yedi- kulezindanında boğulmasından, Adnan Menderes'in Dmra- lı'da asılmasına kadar,tüm olarak Yeniçeri ve onun bütün şekil değiştirmelerinde hiçbir fikir ve temelgörüş sahibi bu- lunmamaktan ve sadece zorbalık gücüne dayanılmış olmak-tandır. Bu bakımdan Yeniçerilik ruhunun, zaman zaman, tepesinde gördüğümüzkavuk, sarık, fes, keçe külah ve kas- ket, daima bir aradadır ve hep aynı rolçizgisi üzerinde... Eski Yeniçeri, seriate turn hiyanet narasiyle «şeriat iste-ruk!» diye haykırırken nasıl yanında şeriat ruhunun haini kaba softayıbulmuşsa, modern Yeniçeri de, doğrudan doğ- ruya Dslâm düşmanı küfüryobazını emrine almış ve hiçbir tarafın hiçbir muhasebesi olmaksızın,yumruğun kafayı ez- mesi şeklinde, bu hal 17 nci asırdan 20 nci asırortalarından ileriye kadar devam etmiştir.

Gerisi hikâye; o da «Yeniçeri» adlı eserimizde... (KROMVEL)

Dngiltere'de 13 üncü asırdan beri kurulu bulunan par- lâmento, bu milletinmizacındaki halk iradesi ve fert hür- riyeti fikrinin, (monarşi - krallık) şekliiçinde bir mukavemet ve muvazene unsuru rolünü oynarken, iş, (1. Sari)zamanın- da değişiverdi. Öbür Batı devletlerinin mutlak idare ve hü-kümdarlıklarına özenen (1. Sari) parlâmentoyu kapattı ve mutlakiyetinisürdürmeye başladı.

Nihayet, simasının en (karakteristik) tarafı, bıçakla ke- silmiş gibi düz birçizgiden ibaret, etsiz ve şekilsiz dudak- larıyla, (Kromvel) isimli, hali ve kılığıbabacan ve cakasız bir adam ortaya çıktı. Dstibdat idaresine ve sarayın züppekadrosu ve sefih hayatına diş bileyen, korkunç bir din mü- teassıbı... Dnsanuzuvlarının biçiminden mâna çıkaranlara 77

göre, karar kuvveti, haşinlik ve aksilik işareti olan etsiz ve şekilsiz dudakları,onda bu teşhisi kuvvetlendirici başlıca çehre hususiyeti...

1640 yılında, kral, tahsisatına zam isteğiyle parlâmento- yu topladı.Parlâmento kralın isteğini reddetti ve Dngiltere'- nin en uzun süreli Meclisiolarak «Uzun Meclis» adiyle ye- rinde kaldı, işte (Oliver Kromvel) bu

Page 119: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Meclisin âzasından... O, kralla Meclis arasındaki çekişmeye bu suretle şahit;ve kafası, protestanlık temeli üzerinde yeni bir rejim kurmak hayaliyle yüklü...Nitekim kralla Meclis arasındaki çekişme nihayet savaşa döndü, bir iç harbeyol açtı; (Kromvel) de, kendisi gibi koyu protestanlardan birlikler düzenledi,bütün Dngiltereyi dolaşıp taraftarlar edindi ve 1645'de Kral kuvvet-

Page 120: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lerini yendi. Saflarına «Demir Cephe» adını taktı ve ta'viz kabul etmez birprotestan edası altında, hareketini bir mef- kureye bağlı göstermek(strateji)sini takip etti.

Aynı (strateji)yle Anglikan kilisesine cephe alırken, için- den geldiğiparlâmentoya da düşman kesilecektir. Onun ka- fasında «Eşitler» yaftasıaltında, dinde ve ahlâkta arınmış bir Meclise dayalı Cumhuriyet idealiyaşamaktadır.

Londra'ya ihtişamla girdi, kendisini deli gibi alkışlayan şuursuz halkyığınlarına bakıp «bu halk beni idama götürse- ler de aynı coşkunluğugösterir!» dedi; bir yüksek mahkeme kurup onun karariyle kralı idam ettirdi veparlâmentoyu kapattı. Parlâmento kapısında bir cümle: «Kiralık Odalar»...Parlâmentoya, askerlerini gizleyerek tek başına girişi ve mebusları ruh ve dilkuvvetiyle yıldırıp iradelerini bir anda teslim alışı, her ihtilâl adamınındikkatle incelemeye mecbur olduğu bir usul mahareti arzeder.

Dskoçya ve Drlanda'yı da dize getiren, Hollanda ile bir deniz anlaşmasına yolaçarak Dngiliz deniz siyasetine temel atan ve «Uzun Meclis'»i kökündenkazıyan (Kromvel), «Ko- ruyucu Lord» ünvaniyle 5 yıl diktatörlük etti, dâvasıve

mefkuresine ait hiçbir yenilik getiremedi. 59 yaşında, sade- ce iktidar makamıhırsına hizmet etmiş olarak öldü. Ondan sonra tekrar (Monarşik - Krallık)idaresini getirmiş olan Dn- giliz milleti, bu defa, (Kromvel) başı kesilmeyegötürülür- 78

içen değil de, mezardan çıkarılıp bir değnek üzerinde gez- dirilirken, onaiktidarında gösterdiği coşkunluğu esirgemedi. (Kromvel)in canlı başına«yaşa!» diye bağıranlar, bu defa, diktatörün ölü kafasına «yuha!» çektiler...Halk budur; ve «hiç»in ihtilâlcilerine düşen akıbet, bu...

AMERDKA DSTDKLÂL SAVAŞLARI Yeniçağ boyunca 18'inci asırsonlarınadek ele aldığımız Batı ihtilâl hareketlerinde Fransadaki kraldarbeleri, mevzuu ve gayemiz dışında olduğu gibi, 18'inci asrın Amerika Ds-tiklâl Savaşları da, bizim ihtilâlden anladığımız mânaya uy- gun değildir. O,aslî cephesiyle dış düşmana karşı millî bir ayaklanma, fer'î cepheleriyle de bir

Page 121: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

iç harp ve nihayet en ehemmiyetsiz tarafiyle bir ihtilâl benzeridir. Onun içindirki, ihtilâli, bir bünyenin kendi kendisini bellibaşlı bir vahi- de irca etmeküzere bölünmesi ve kendi kendisiyle boğazlaş- ması mânasına ihtilâl, Resullerve Nebilerin mutlak ve mü- nezzeh kıyamlarından sonra, toprak üstüifadesiyle, yeniça- ğın ancak son iki modelinde görülebilir. 1789 Büyük Fran-sız Dhtilâli ve 1917 Rus Dhtilâli... Ve onları takip eden kırın- tı ve mıymıntıdavranışlar...

Bu bakımdan en tafsilâtlı ve romanlaştınlmış tarafiyle 18'inci asır sonlarındanhikâyeye başlayabiliriz.

79

Page 122: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

BÜYÜK FRANSIZ DHTDLALD KRAL

Güneş Kral (14 üncü Lûi)den hemen sonra... Paris... Gece... Kaldırımlarda birsüvari... Dört nala... içlerinde bay- gın ve cılız kandiller yanan eğri büğrüfenerler... Bunlar karanlığı büsbütün göstermeye yarıyor... Dşte süvari ta ya-nımızda... Atın üstüne öyle yayılmış ki, sanki hedefine on- dan evvel varacak...At da ard ayaklarını taşlara öyle çarpı- yor ki, karanlığın koynunda kıvılcımlarçakıyor.

Süvari Belediye sarayının önünde durdu. Başına üşüşen birkaç gölge ve birfısıldaşma :

— Kral hasta! ı — Ne?

— Kral hasta! — Kral mı hasta? — Evet!

— Ağır mı? — Öyle!.. Belediye sarayının bomboş merdivenlerinde izbe kori-dorlarında mırıltılar koşuşuyor.

— Kral hasta! — Neredeymiş?

— (Meç) de... — Nasıl olmuş? — Cepheye giderken hastalanmış...

Evet, kendisinden umulmaz bir hamaratlık olarak şark sınırlarındaki ordularınabaşbuğluk etmek üzere Paris'ten ayrılan (15. Lûi), birdenbire (Meç)kasabasında hasta düş- jnüş, adetâ ölüm döşeğine serilmişti.

Haberi getiren süvarinin atından fışkıran kıvılcımlar koyu karanlığınkuyusunda sönerken, ağzından çıkan şerrâ- re bütün Paris'i yaktı. Ortaçağınçizgilerini henüz üzerinden silkeleyememiş olan şehir, gece yarısı uykudansilkindi. Bir arı gibi vızıl vızıl dolaşan haber hangi evin simsiyah camınaçarptıysa tutuşturdu. Pencerelerin hepsi titrek mum ve kan- dil ışıklariyleiçeriden canlandı.

Fransızların, krallarına karşı sevgileri ne taşkınmış me- ğer!...

Bütün Paris yatağından fırlamış yarı giyimli, yan çıplak, sokaklarda... Şehirdemahşeri bir şamata... Herkes koşuşu- yor, birbiriyle işaretleşiyor, birbirinden

Page 123: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bilgi soruyor. Kim- se ne diyeceğini, ne yapacağını, nereye gideceğinibilemiyor. Hiç tanışmıyanlar, kırk yıllık ahbap gibi başbaşa, kulak ku-

Page 124: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lağa... Meydan, köşe, bucak, insan sellerinin birikintileriyle dolu... Kralsevgisi öyle taşkın ki, güya Paris tek bir çatı- dır; ve bu çatının altındaki tekaile, ölüm döşeğine serili

babalarının derdine düşmüştür. Acı çan sesleri... Başta bir Orta-çağ tuğrasıhalinde yük- selen (Notre Dame de Paris), Paris'in bütün kiliseleri çanla- rınıçalıyor. Kiliselerin büyük tunç kapılan ardına kadar açık... içerileri, yananmumlardan pırıl pırıl...

Kısa zamanda kiliseler adam almayacak hale geldi. Kra- lın iyileşmesi içindua ediyorlar. Ağlayan ağlayana... Papaz- lar teessürlerinden duayıbitiremiyorlar, onlar da halkın

iniltisine katılıyorlar. Böyle oldu.

Bir kaç ay sonra Kralın iyileştiği haberi gelince, bu olanların daha müthişimeydana geldi. Bu defa afiyet habe- rini getiren süvariyi, bütün Pariskucakladı; atını öptüler ve postacıyı zaferden dönen bir (Sezar) gibisokaklarda, el üs- tünde taşıdılar. Halk denilen o bin başlı ejderin sevinç ulu-

80 Dhtilâl/6

81 malan göklere yükseldi. Zira Fransızların havaî, hafifmeşrep Kralı (15.Lûi) iyileşmiş kurtulmuştu.

Tarihçinin dediğine göre : «— 18 inci Asır'da Fransızların bütün ümidiKral'da idi. Halk, ne rahip sınıfından, ne de zadegandan bir şey bek- liyordu.Memleketin iyiliği, refah ve saadeti ancak Kralın lütuf ve inayetine bağlıydı.»

Dşte 18 inci Asrın sonlarına kadar asırlarca süren Kral telâkkisi!.. Vekendisini Kral'da fâni gören ve ona hiçbir mesuliyet kondurmayan bir cemiyet.

Bu yüzdendir ki, Büyük Dhtilâli anlamak için, ona te- kaddüm eden günlerden,Dhtilâlin tohumunu eken müessir- lerden ve o berbad zamanda bile kraladuyulan saygıdan işe girişmek lâzım...

(15'DNCD LÛD) 18'inci Asrın ilk çeyreğinin dolmasına 2 yıl kala rüşd yaşınagirdi ve (Orlean) Dükünün vasiliğinden sıyrılarak kendi öz hüviyetiyle Fransa

Page 125: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tahtına kuruldu.

Page 126: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Uzun boylu, sağlam yapılı, güzelce bir adam... Fakat basit mi basit...Meraklarından biri av El işlerinde de hususî bir maharet sahibi... Miskinişlerle uğraşmaya ba- yılırdı.

Sarayda konuşmalar: — Kral nerede? — Geyikli salonda; enfiye kutusuyapıyor! — Kral nerede?

— Aynalı odada; nakış işliyor! — Kral nerede?

— Hususî mutfakta; yemeğe nezaret ediyor! Bir günkü hali başka bir günküneuymazdı. Bir gün ga- yet mağmum ve mahzun bir gün de son derece neşeli veuçarı... Denebilir ki, tamamen sathî bir tip olduğu halde, bazen (PrensHamlet)in melankolisini yaşamakta, bazen de 82

' " * • "•' • ''"•*

şımarık bir saraylı hafifliğiyle tepinip zıplamakta.*,- - Ti Fakat bunların nedeğeri var? Genç Kral, tarihin pete geyrek kaydettiği bir şehvetdüşkünüdmv.HStarçak ve miskin ihtiraslar; ve sonra dizginsiz, dipsizbirnjea'vaniyet... (15î Lui)nhı en sadık toroğrafı budur. u svutîc- . ;, J

Damarı tuttuğu zaman, gelsin sofraj Iş&aaîp,-. :kumar asa hele kadın...Sabahlara kadar değil, nice güntetin. birbirine ekli sabahlarına kadar böyle...±ı&& :;;<«• .-i

Onun, ufak-tefek işlerde bilgi sahibi olduğunu • görmeM hayret verici birşeydi. Meselâ kilise törentahai,- "teşrifatını pek iyi bilirdi. - sxmiH-

Hasis, müthiş hasis... Şahsına ait parayı sarfetmekte sefalet derecesinde pinti...Malikiyetlerin eh zengini içindd büsbütün daralan ve kendinden, nefsinden,%îr şey harcayaî mayan karakter... î

Çocukluğunda gayet yaramaz ve barbar.«-!<Jmru boyun- ca merhametsiz vemüstehzi kalan bu adarör -çöctikluğuridi hasta bir vahşet örneği... Hep de öyleMtMı.-Sakatlara ame-? liyat işkencelerinin acısından, ihtiyarlara ölüm vemezar köre kuşundan bahsetmeye ve o zaman bu zavalMSrıh aldığı dehî şettavrını seyretmeye bayılırdı. '=1 •-' " ' . ' *

Page 127: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Her şeyde ve müşahhas plânda bir' sm-arardt: Her taşı» altında saklı bir şeyvehmederdi. Kendi öz duygularını pee çeler, başkalarını .peçesiz görmekten veyakalamaktan saadet duyardı. - »• "D:T" '-•&?••• *

Kapalı kapılara kulak verip içerisini -dinlemek... Anah- tar deliklerine gözuydurmak... Gizli pencerelerden, hususî deliklerden measdiven başlarını,aralıklartrgözetlemek... Bun=; lara biterdi. Bir (vale)nin bir hizmetçi kızısıkıştırdığına^

bir mabeyincinin rnajırem yerindeki cebine-"altınları indir- diğine şahid oldumu, muradına ererdi. «S ÎT?- e

Page 128: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kendi nefsiâe- fearşı bu kadar hajâsHr- olmasına rağmen zahiren utangaç...Sefirlerin kabul merasiminde kızarır, bol zarır, dili tutttkup kekelerdi. Fakatâşsitendi tabiî plânına düşünce bu halteMen ne bir eser, ne -bir şey...Nedimlerine uzun nutuklar çeker, onlara zarafet-'ImiSBHeriı-îgösterir, helekadınlarla görüşmelerinde mücessem bir terbiye ve nezaket 83

kesilirdi. Böyleyken, hizmetçilerle senli benli, yakası mış lâflarlakonuşmaktan, (argo) tabirlerini kullanmaktan çekinmezdi.

Dedik ki. Kralın aslî cephesi şehvaniyet... Bir tazının sadece koşmak içinyaratılmış olması gibi, her haliyle, mis. kin ve entipüften faaliyetleri arasındadevamlı ve esaslı ola- rak tek bir hedef belirtiyordu: Kadın...

Bir kamusun sahifelerince içinde kadın bulunan büyük harem sahibi Şarksultanları da hesapta, (15 inci Lûi) kadar kadına tutkun ve kadınkolleksiyonuna malik bir Kral var mıdır, bilinemez.

(Don Juan)'a yanaştırılan, tâbirle (Odora di Femina . kadın kokusu) onuyakmış, kavurmuştu. Her taraf kadın kokusu, dalga dalga öldürücü kadınkokusu; o da, titrek burun delikleriyle yalnız bu kokunun izinden giden birhayvan...

Güya, bazan yüksek ihtiras derecesine çıkan şiddetli bağ- lılıklar göstermiş...Seyrek de olsa hastalık nöbetine tutul- muşçasına yana yakıla sevmiş... Biz, buteşhise inanmıyo- ruz. Onda sevgi hayvanca bir mizacın teskini hırsından baş-ka bir şey değildi. Ender olarak tutulduğu nöbetler ve gös- terdiği bağlılıklar,bu hayvani hırsın, sanatkâr kadın ellerin- de, bir türlü doyurulmamasından,kandırılmamasından doğ- ma bir bunalım...

En fazla yakınlık gösterdiklerinden (Madam do Pompa- dur)un cenazesi(Versay)dan Paris'e nakledilirken hava çok bozuk... Şimşekler çakıyor,yıldırımlar düşüyor, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor... O zaman bugarip tip, alnı yağmurla camda, en ileri gözdesinin tabutuna bakarak de- miştiki:

— Vah, vah! (Madam la Markiz) pek fena bir havada seyahate çıkıyorlar!

Page 129: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ve hemen arkasını dönüp pencereden uzaklaşmış, kendisine yeni ufuklararamıştı.

Bu en feci anlarda bile korkunç derecede hayvani ve müstehzi adamın, negariptir ki aile hislerine benzeyen duygulan, yahut yine hayvani insiyaklarıeksik değildi. Me-

Page 130: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

84

selâ kızlarını etrafına dizip konuşmaktan, halleşmekten hoş- landığı olurdu.Fakat onların da ölüm ve felâketlerini ka- yıtsızlıkla telâkki eder, facialevhasına bomboş gözlerle ba- jup bir iki hissiz lâf ettikten sonra çekilipgiderdi.

Küçük yaşta anne ve babasını kaybetmişti. Ne annesi, luce ve sevimli SavuaPrensesini, ne de babası, akıllı ve dirayetli Burgunya Dükünü tanıdı.

(Vilrua) isimli, boş, mağrur ve heybetli bir ahmak, ona mürebbî oldu.

Gençliğinde, uzun zaman, zehirleneceği korkusu içinde yaşadı. Tahta geçtiktensonra, vasilik devresinin aşağılık muamelesinden başka bir şeye şahidolamadı. (Flöri) isimli Kardinalin küçültücü nüfuzuna kapıldı, hizmetçileriyleyüz göz olarak vakit geçirdi. Sonra sonra da, devlet büyükleri- nin riyakâr,desiseli söz ve hareketlerini görür, farkeder gibi olmaya başladı.

(15. Lûi), içtimaî mânada tek alâkaya sahip olmaksızın yalnız kendi nefsineâşıktır. Eşi gelmemiş, nebati bir hod- bin... Pek ufak bir anlayış gösterdiğianlar büsbütün yok de- ğil... Amma, selefi (14. Luî)nin aynı hodbinliğideğiştirebi- len, örten, içtimaîleştiren, devletleştiren azametli asaletin- den,vazife hissinden, memleket alâkasından, Kral edasın- dan kendisinde bir iznamevcut... Hasis nefsine, sıhhatine, keyfine, saf asına bağlı olmayan her şeyenamütenahi uzak... Ne irade kuvveti, ne fikir zevki, ne prensip bağlılığı... Derinbir ahlâk ve şahsiyet zaafı; ve onun gerisinde sadece be- himî bir hırs veiştah... Bunun neticesi de, olanca hükümet nüfuzunu nedimlere kaptıran marazîbir alâkasızlık...

Bütün ömrünce, hem de sayısız eğlenceler içinde yalnız canı sıkıldı. (15.Lûî)nin can sıkıntısı muazzam bir mevzu olabilir. Bu hal onun ruhundakiboşluktan geliyordu. Kan- mayan şehvâniyeti ve eğlenceye saldırışı da aynıderin can sıkıntısının galiba renk renk maskesi...

En çok sevdiği şey, kadın da dahil, kendi ferdî iştah- larıyken onlarla dayetinemedi. Hayattan, tabiattan, varhk- a«, mânadan, insandan, cemiyetten,devletten, haşmetten nerşeyden nefret etti. Böylece, kendi devrindeki işlerle

Page 131: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

be-

85

Page 132: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

raber, kendi şahsiyle de, tohumlan havada uçuşmaya baslaya'naBüyMrîhtilâlin, acıklı bir remz halinde sebebini tes kil

>- Krallâgmî, el dokunulmak ve hatâ etmez bilen Fransız. ları, ihtilâte,- onufikirde hazırlayanlardan ziyade hükümda- t^pi davet etmiştir.

A 'DSYAN YOLU ^Nihayet kırk yaşından sonra, dünya batsa krallarınasşvğilerL batmayacak olajı tebaasının umumî nefret duygu- sunu bir,, hamur kârgibi, yuğurmaya, bu hisse maya tuttur- .4.; îv'i ----- .

maya muvaffak oldu. Dşte bunu (15. Lûî)den başka kimse, hiçbir seciyebaşaramazdı. Bu muazzam beceriksiz, nihayet Fransız krallarının milletkalbindeki asırlık sevgi ve bağ- hlık ağacpı tâ kökünden ve lif lif sökmeyibecerdi.

Heajüz kimseden, hiçbir hareket görünmediği halde milletten- kendisine :doğru gelen belirsiz nefret dalgasını sanki gözleriyle görüyormuş gibi Paris'ibüsbütün bırak- tı. (Versay)a çekildi. Oraya kapandıktan sonra Payitahtına hiçayak atmaz oldu.

= ; Fakat sık sık uğradığı (Kompiyen)e gitmek için Paris- tea -geçmeyemecburdu. Ne yapsın? Hâlâ küçük bir tebes- süm karşılığı baştan başaavlayabileceği tebaasını, bu vic- dan tırmalayıcı insanları görmekistemiyordu. Ne yapsın? Tebaasının suratından, kılığından, tavrından, artıkgittikçe dayanılmaz hale gelen açlığına, sefaletine, göz yaşına kadariğreniyordu. Ne yapsın?

Çaresini buldu. (Versay) ile (Kompiyen) arasında, arka- lardan dolaşan,izbelerden geçen kaçak bir yol yaptırdı. Yalnız şahsına mahsus ve Fransayıgörmekten kaçan tünel veya havaî hat gibi bir şey...

Ve bu yoldan gidip gelmeye başladı. Halk, o binbir başlı ejder de bu yolucehennemi göz-

jerle süzdü, yüzü kin ve nefret kırışıklariyle doldu, yelesi diken diken, uçukdudakları kıpırdadı:

Page 133: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«— Dsyan yolu!...» Halk, yolu isimlendirmişti. Halbuki isyan ile ihtilâlarasında henüz ne büyük fark vardı, «îsyan» kelimesiyle «ihtilâl» kelimesiarasında, Fransızca telâffuzlarının, işti- kak birliğini gösteren yakınlığınarağmen hem fark büyük, hem de isyana bile yol çok uzaktı. Nitekim bir devreson- ra, aynı iştikak yakınlığının, patlayan ihtilâli, Kral (16. Lûi)ye basit birisyan gibi ifade ettiren hazin cilvesini göre- ceğiz. Kelimelerle vakıalararasındaki ebedî dram...

Ve işte bu yol, şeamet ve nuhuset kıvnmlariyle bükü- len yol, halkı, bütünmefhum, kelime ve hareket iştikak- lariyle ihtilâle davet ediyor, ona zorlaihtilâli öğretiyordu.

Page 134: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dhtilâl motorunun benzini olan açlık da gelip yetişmiş, herşeyi, bütünmekanizmayı tamamlamıştı.

Fakat (15. Lûî) hiçbir şey anlamıyor, hiçbir şeyin «olur», ve «olmaz»ımdüşünmüyordu.

Bir gün, âdeti icabı avda, (Senar) ormanında... Etrafın- da cicili biciliasilzadelerden, besili köpeklerden, yumurta sağrılı küheylânlardan başka birşey olmadığı halde, nasıl- sa birdenbire bir çalının içinden zuhur etmişçesinebir köy- lüye rastgeldi.

Dki büklüm, palaspareler içinde, sırtında bir tabut ta- şıyan köylü... Evet,önüne çıkıveren bir köylü ve sırtında bir tabut...

Durdu. Elinde kamçı, burnu havada, taazzumla köylü- ye baktı. Köylü de onabaktı ve bir ân durakladı. Bir şey sormak, bir lâf etmek gerekiyordu:

— Tabutu nereye götürüyörsün? — Ormanın ilerisinde, bir kulübede ölenbirisine... — Erkek mi, kadın mı?

— Erkek! — Neden öldü? — Açlıktan! Bön ve nefsanî Kral, tarihçiye göre«ölen meçhul ada- mın eski Fransa, tabutun da Krallık tabutu olduğunu his-

86 87 sedemeden» bu palaspâreler içindeki iki büklüm köylüye nefret vetevahhuş gözleriyle baktı; ve sonra dört nala avlanacağı yer istikametindekoşmaya, yani kaçmaya başladı (15. Lûi)nin kafasında hükümet, mefhum vemâna ha-

linde değil de, bir çocuğun oyuncaklarına malikiyeti gibi bir hisle, bir neviferdî mal... Onda başka hiçbir fikir ve hak ölçüsü aramayın! Haşmetli (14.Lûi)den şu farkı vardı ki, ilki, nefsinde düğümlediği ve yalnız şahsına bağlıbildiği bütün bir vatanı, vatan olarak görebiliyor, nefsini onda aksettiriyor,onda seyrediyor, kendisine vatanın ay- nasında âşık oluyor; berikiyse kendiharis ve kaba zatın- dan başka hiçbir şey göremiyor, bilmiyor, anlamıyor veyalnız bütün gördüklerinin öz malı olduğunu sezmekten başka bir şeydüşünemiyordu. Her şey kendisinindir; top- rak deniz, şato, altun, hayvan,insan, ırz, namus; işte o kadar!

Page 135: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Mürebbisi cahil ve ahmak (Vilrua), bir gün onu, sara- yın büyük penceresineyaklaştırmış ve sarayın önünde top- lanan dalga dalga halk yığınlarınıgöstererek ilk dersini vermişti:

Page 136: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Haşmetli efendim; gördüğünüz her şeyle beraber bunların hepsi sizindir!

O da, selefinin şahane tavırlariyle beraber bütün saray halkının her ân teyidedici edasından sızan bu akü almaz iddiaya, asırlardır ayakta tutulan bu hayale,inanmıştı. Her şey onundur!

Fransız krallarından çoğuna hâs bir dindarlıkla, küçük- lüğü veküçülebileceği, günah işleyeceği ve ceza çekebile- ceği, onca, yalnızHıristiyanlık çerçevesinde makbul... Fa- kat kral olarak hiçbir zaaf vemesuliyet kabul edemezdi. Ölçüleri:

— Kral, Allahtan başkasına, hesap vermeye mecbur de- ğildir!

(15 Lûi), son günah çıkartısında söylediği bu sözü, ölüm yatağında tekrar etmişve başkalarına da tekrar ettirmiştir. Bir işte aldanır veya aldatılırsa cevabı şu:

88 — Can sıkıcı bir şey amma ne yapayım? Tasa çekmeye değmez!

Hükümet işleri, yolunda gitmez, her şey allak bullak olursa mütalaası şu:

— Müteessirim! Fakat hükümet idaresinde hatânın ci- nayet sayılmayacağınızannederim.

Parlâmento ve (Cizvit) meselelerinden bahsederken de- miştir ki:

— Bu adamlar kavga ve şakalariyle canımı sıkıyorlar. Bu gidişle devletibüsbütün karıştıracaklar... Galiba bu haller, biz hayatta kaldıkça sürüpgidecek...

Böylece, hadiselere karşı tamamen alâkasız ve iradesiz, hattâ tâbi ve mahkûmbakışını belli etmişti.

Devletin hazinesi onun cebi... Kral şahsî malım dilediği gibi saçar. Yalnızkendisinin bileceği iş... Hiç kimse burnu- nu sokamaz, bir şey söyleyemez. Bumevzuda hassasiyeti büyüktü.

(14 Lûi), başvekili (Mazeren)in ölümünden sonra hükü- met işini bizzat idareetmişti. (Lûi)lerin 15 incisi ise baş- vekili yokken bu makama birinin lâzım

Page 137: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

olduğunu bile takdir edememiştir.

O, yalnız şunu bilirdi: Taht etrafında nüfuz kazanmaya çalışan tipleringayretini, pasif bir sezişle, binbir hile ve desise kullanarak bozmak, onlarıpusuya düşürmek... Am- ma bu, «fena»ya mani olmak fikrinden değil, bir nevimu- ziplik zevkinden geliyordu. Mücerred «iyi»ye karşı ise hiçbir fikir veteşebbüsü yoktu. Hiç kimseyi takdir edip belli başlı bir iş fikriyle iktidarmevkiine getirmez; sadece gelenleri, sanki kendisine rağmen gelmişler gibi,birbirine düşürmek- ten ve tepetaklak getirmekten sonsuz bir zevk alırdı.

Nihayet, cüce şahsiyeti icabı, kral, birbirine düşürdük- lerinden, birininnüfuzundan çıkıp öbürünün nüfuzuna gi-

Page 138: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rerdi. Her işde kendisinin hareket saiki de, şüphe, nefret, tereddüd, yees, kin,bezginlik...

(14 üncü Lûi), zamanının büyük payını devlet işlerine vermişti. Oysa, nazırlarmeclisine, pek nadir, münzevî bir emeklinin gürültülü kalabalıklara karışmasıtarzında pek 89

vx* seyrek reislik ederdi. Nazırlar Meclisinde o kadar canı sıkı- lırdı ki,hiçbir mektep kaçağı, sevmediği dersten bu kadar sıkılmamıştır.

Bir gün, işin bu tarafını, son derece zarafet ve ihtiyatla sorar gibi olanlara,gerine gerine cevap vermişti:

— Devlet makinesini kendi kendisine işlemeye bıraktım! Bir gün de birtelmihe; nazırların kötü icraatına ait

bir kinayeye karşı dedi ki: — Böyle yapmak istediler... Kimbilir? Elbettebunun daha iyi olduğunu düşünmüşlerdir.

(14 üncü Lûi) devri, sağlam prensipler, muvazeneli öl- çüler, iyiliğine kanaatgetirtmiş usuller ve değişmez esaslar çerçevesiydi. Halefinin devrindeysebirbirini nakzedici ka- rarlar, mütereddit hisler, temelsiz hesaplar, tam biribham ve karışıklık, karanlık ve şaşkınlık ve derin bir boşluk; ayniyle kralınseciyesine uygun biçimde Fransaya hâkim oldu.

(15 inci Lûi), millet ıstırabının aks-i seda duvarı olan (parlâmento)dan, ayrıca(Jansenist)lerden ve filozoflardan nefret ederdi. (Cizvit)lerden de sadecekorkardı. Çünki bun- lar, Kraliçeyle veliahdın dostlarıydı. Tabiî bu korku,Krali- çenin kısa nüfuz devresinde...

Vekilleri tarafından ısrarla müdafaa edilen Avusturya ittifakına şüpheligözlerle bakar; Prusya'ya yakınlık göster- mekle beraber Prusya Kralınıkıskanmaktan ve ona nefret belirtmekten geri durmazdı.

Hâsılı, devlet gidişi bakımından, ne istendiği, ne dü- şünüldüğü, nereyegidilmek ve nerede kalınmak arzusu bes- lendiği meçhul bir devre...

VÜKELÂ (15 Lûi)nin vekilleri, kralın nazarında birer maiyet memuru, birer

Page 139: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yazıcı... Şöyle böyle eli kalem tutar, lügat paralar ve ezbere bir şey bilirkatipçikler... Onun içindir ki, vekillerinin hepsini avam sınıfından, küçükasillerden 90

Page 140: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve hâkimlik mesleğindekilerden seçerdi. Büyük asillere, nüfuzlariyle nazırtayin ettirirdi amma kendilerini nazır yapmazdı. Rütbe ve makamlarındağıtılması işi, bütün kâr ve geliriyle, metreslerinin, nedimlerinin, büyükasilza- delerin elinde... Bu kuvveti onlara bırakırdı da, kendince bir tedbirdiye onları fiilî iktidara getirmezdi. Belki de o zaman kendilerini büsbütünbüyüteceğini vehmederdi. Göz- delerinden (Düşes de Şatoru) ve (Markiz doPompodur) gibi tipler, yatak odalarındaki muzafferiyet veya hezimetlere gö- renazırlıkları ve en yüksek vazifeleri dağıtır, değiştirir veya geri alırdı.

(14. Lûî) devrinde vükelâ, uzun zaman iktidardadır. Kralın kuvvetli desteği vetakdir ölçüleri böyle gerektirir. Meselâ (Kolber) yirmiiki, (Lövva) yirmibeşyıl iktidarda kaldı. (15. Lûî) devrindeyse herhangi bir entrika yüzündeniktidara yükselen, başka bir entrikayla düşerdi. Maliye, harbiye, hariciye gibibüyük ihtisas ve tecrübe isteyen iş- lerde bile en müstaid ve muktedirleri, uzunzaman yerlerin- de kalamadılar.

Kral, vükelâsı arasında hiçbir fertten emin olamadı. Ava çıktığı zaman nasılşikarının tuzağa düşmesini bekler- se, öylece, hep, nazırlarından şunun veyabunun, ayağı ka- yıp düşeceği ânı kolladı.

Kendi oda hizmetçisi, gözdelerinden (Madam do May- yi)ye bir gün şöyledemişti:

— Muhterem Madam; size şaşmaz bir iş ölçüsü, sağ- lam bir hareket düsturutakdim' edeyim mi? Hiç kimseye; istisnasız, hiç kimseye emniyet etmeyiniz!

Dşte bu düstur, oda hizmetçisi; o, bir başvekilden çok daha nüfuzlu uşaktarafından, sanki bizzat krala telkin edilmiş, daha doğrusu temsil ettirilmişti,irade zaafı bu kadar korkunç bir hükümdar...

KARANLIK ODA Etrafındakilerin her hareketini inceden inceye tahkik -vetarassud...

91 Bütün zabıta teşkilâtı, âmme hizmetlerinden ziyade,. Kralın bu tecessüsdamarını tatmine memur... Her sınıf, cins ve soydan türlü türlü hafiyelertedariklendi ve koca- man bir casusluk şebekesi kuruldu.

Page 141: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kralın gizli haber alma teşkilâtının en parlak numunesi «Karanlık Oda»dır.

Sonraları «Karanlık Oda Siyaseti» diye Kralın gizli dip- lomasi tekniğine alemolan bu tâbir, Paris postahanesinde bir odanın ismi...

Bir ihtiyar var... Nihayet asalet payesine de ermiş kor- kunç bir fitne örneği...Herkesçe bilinen adı (Janel)... Ona (Dhtiyar Janel) derler. Dşte bu (DhtiyarJanel) postahanedeki gizli idarenin müdürü... Emrinde, gayet usta, tecrübeli,

Page 142: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

emin bir çok memur... Bunlar mektupları gizlice açmak ve tekrar kapatmaksanatında üstad... Koca bir laboratuar kurmuşlardır. Bir tarafta bir ocak, birtarafta boy boy

incecik teller... Telleri ateşte kızdırıp hiç incitmeden zarfın üstündekibalmumunu kaldırıyorlar, mektubu okuyup ye- rine koyduktan sonra yine hiçbelli etmeden aynı balmu- munu zarfa yapıştırıyorlar. Balmumu ve üstündekimühür veya arma hiç örselenmiyor.

Dşte mahud ihtiyar, bu dessas kurt, «Karanlık Oda» laboratuarında açılmışmektuplardan kopya ettiği kısımla- rın dosyasını her sabah Krala takdim eder;dosyasını, Fran- sa'nın şeref ve azametiyle mütenasip bir muahede itinasıy- lasırmalı kılıflar içinde taşırdı.

Kral da, kahvaltısının peşinden, en lezzetli bir yemiş olarak bu gizli dosyayıtadardı.

Sınıf sınıf herkes veya sınıf sınıf ileri gelenler ne düşü- nüyor?... Bilhassabunların iç hayat ve münasebetleri?... Şunun bunun dalaveresi, büyük ailekadınlarının rezalet- leri?... Her türlü dedikodu, buram buram şayia ve çeşitçeşit entrika?... Vükelânın perde arkasında çevirdiği dolap- lar?... Fikirbudalası züğürt filozofların ne yapmak istedik- leri?... Filân .falan...

Dşte bunları öğrenip ona göre tavır almak, Kral için en dayanılmaz zevk...Hele asilzadelerle büyük rahiplerin 92

.aşk maceralarına ve entrikalarına nüfuz etmek ne keyf, ne keyf!... Sonradanpatlak verecek rezaletleri evvelden bilmekle misilsiz bir gurur duyuyor; rütbeve makam tak- siminde, çil çil ihsan ve mükâfaat tevziinde, evvelden bildik-lerini nazara alıyordu.

Oldum olası en sefil despot ve en âdi zalimlerin kul- landığı bu usul, gün geldi,Kralın aleyhine döndü. (Markiz do Pompodur), o, şuhluğu nisbetinde fettan vecüretkâr mahlûk, Krala haber verileceğinden korkmadan ihtiyar casusu kendinebağladı:

— Mösyö, size son sözüm şudur: Hem Kralın daha fazla ihsanına nail olmak,

Page 143: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hem beni, yani yine Kralı kazan- mak ister misiniz? Bunun aksi, sadece Kralıkaybetmek değil, hayatınızı da elden çıkartmaktır!

— Evet, madam, anlıyorum efendim! Artık gizli dosya, daha evvel MarkizinKaranlık Oda- sında muayeneye tâbi tutuluyordu. (Versay)m hâkimesi, âşıkınanelerin haber verilmesini münasip görürse yalnız onlar takdim edilmeye vegerisi gizli tutulmaya başlandı. Korkunç kadın, bu kadarla da kalmadı; kendiemelleri yo- lunda sahte vesikalar tertiplemeye, düşürmek istediklerininağzından yalan hiyanet mektupları yazmaya kadar gitti. Dşte, bizzat kendi sefilâlet ve tertibinin, dönüp kendi-

sine ihanet ettiği, âciz, âcizlerin âcizi haşmetli Fransız

Page 144: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

.IKralı!...

KRALIN SIRRI (Konde) isimli prens... Mevki hjrsmdan zangır zangır titreyen,sapsarı bir yüzle gezen adam... Gayesi, büyük babası gibi kendisini LehistanKrallığına getirtmek... Fakat Lehistan tahtında bulunan Saksonya Kralı veFransa Velk- ahtınm kayınbabası (3. Ogüst)ü nasıl düşürmeli? Cephedenyapılabilecek, yahut yapılması elverişli görülebilecek hiçbir .şey yok...Entrika... Tek yol bu...

93 Kralın himaye ettiği bu fikri tatbik mevkiine koymak için Hariciye Nezaretiileri gelenlerinden (Tersiye) ile kralın oda hizmetçisi (Löbel)ivazifelendirdiler. Fransa'nın Varşova Sefiri (Kont do Bruli)ye de vaziyettenhaber verildi. Sefir de birbirine karşı çalışan iki efendiye birden hizmet etmek

gibi iki yüzlü politika yürütmeyi mizacına uygun buldu. Bu vaziyet, karşılıklıoyun arayan, birbirini oyuna getirmeye çalışan tarafların keşmekeşi halinde 18inci Asrın 3 üncü çeyreği dönünceye kadar sürdü.

Dşe bakın ki, bu gayet ahmak ve âciz tedbirlerin ismi (Kralın sırrı)... (15.Lûi)nin şahsî dış politikası, sırrıydı. Bu zavallı esrarın tek mümtaziyeti,zamanında gayet Dyi saklanılması, hiçbir tarafa hiçbir şey sızdırılmamasıdır.O kadar ki, esasında gülünç hamakat tedbirlerinden başka bir şey olmayan buoyunlar, sırlar, bir zaman tarihî birer muamma sanıldı. Fakat bugün ortada sırdiye birşey kal- mış değil...

Lehistan Krallığı hülyası bu kadar çocukça, aptalca, mecnunca idare edilir vesadece «Kralın sırrı» adına müt- hiş bir gizlilik muhafaza olunurken, resmîhükümet meka- nizması her şeyin dışında kalıyordu. Nitekim Başvekil (Şazöl)plânından kısmen haber alınca pek öfkelendi, (Ter- siye)yi hariciyeden kovdu,fakat «Kralın sırrı» müessesine karşı gelmedi. «-

(15. Lûi)nin bütün zevki, gizli diplomaside ve pireyS deve yapan sahte esrartertiplerinde devam eden çocuk oyuncağı hevesi...

Gizli diplomasinin gizli memurları arasında mühimce, mühim, pek mühimşahsiyetler de vardı. Meselâ, hürriyet kahramanı meşhur (Mirabo)... Ondanbaşka (Britvil),Bayrı- ca (Verjen), yine ihtilâl ordularının sonradan başkuman-

Page 145: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

danı meşhur (Dümurye) ve (Bomarşe)... Bir de (Deon)

isimli bir şövalye vardı ki, aralarında en garibi... Müthiş bir serseri, esrarlıbir macera düşkünü, tüysüz ve kadın

Page 146: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

edalı biri... Bu adam, Rusya Çariçesi (Elizabet)in sarayı- na nüfuz etmiş,Çariçenin hususî hizmetlerinde bulunmuş; bir müddet sonra da aynı saraydaFransız sefareti kâtibi 94

olarak boy göstermişti. «Yedi Sene Muharebesi»nde (Dra- gan) yüzbaşısı sıfatıile parlak ve yiğit bir süvari zabiti şeklinde endam arzetmiş ve oradan dasiyasî memuriyetle Londra âlemine, ingiliz salonlarına gönderilmişti. Erkekmi, kadın mı bilinmez, kendisi bunların ikisini birden sak- lar, yahut kadınolduğunu iddia ederdi. Nihayet erkek ol- duğu bir gün katî surettegerçekleşince, (15. Lûi) bu iki cins arası soysuz tipi kadın elbisesi giymeyemecbur etti. (15. Lûî)nin gizli diplomasisi kralın esrar keyfini ye-

rine getirmekten, Fransa'nın halini soranlara «sus, sus; bu kralın sırrı!»dedirtmekten başka hiçbir şeye yarama- dı. Siyasî vakalar üzerinde hiçbir tesirgösteremedi ve sa- dece kralın işleri cepheden kucaklamak ve hükümetini onagöre idare etmek hususundaki aczini açığa vurdu. Gizlilik- lerin kuklasahnesine lâyık olacak kadar zavallısına bile «Kralın sırrı» gözüyle bakmak,kralın hükümetini büsbf tün felce uğratmaya ve yalnız kralın sinsi zevklerinibesle- meye hizmet etti.

(15. Lûi)nin portresi üzerinde, teferruata kadar uzun tu- tulan bu çizgiler,daima, her zaman ve mekânda ihtilâllerin aradığı şartlar iklimini, idarî veiçtimaî vasatı belirtmek içindir. Fransız Büyük ihtilâli (16 Lûi) devrindepatlamış olsa bile, tesir ve tahrik kutuplarından başlıcası, «Güneş Kral»dedikleri (14. Lûi)yi takip eden (15. Lûi)dir; fakat çok defa olduğu gibi, buişin ceremesini çekmek (16. Lûi)ye düşmüştür.

VERSAY Rüşt yaşına basan (15. Lûi) artık iradesine sahip ve insanlara karşımesuliyetsiz kral sıfatiyle Paris'ten (Ver- say)a gelince ömründe bu sarayı ilkdefa görüyormuş gibi etrafına alık alık bakmaya koyulmuştu.

Adetâ rahatsız... 15'inci Asırda bütün cihana hakim şaşaalı Fransız medeniyetve irfanının güneş kralı (14. Lûi) 95

nin yıldızlı olan bu muazzam sarayı ona dokunmuştu. Her fikir ve hesabındebdebe ve tantanaya feda edildiği şu muh- teşem binada cadde uzunluğundakoridorlar, duvarlar ge- nişliğinde pencereler, kavak yüksekliğinde tavanlar,

Page 147: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

konak

Page 148: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

büyüklüğünde odalar, onun dar ve karanlık mizacına aykı- rı... Rahatça, şöylebabacanvâri oturulacak bir köşe insanı kucaklayıp mahremiyetine gömecek biryer, yorgan altı giîbi içine gizlenilecek bir bucak nerde? Her şey tabak gibi,geçit resmi meydanı gibi açık ve göze batıcı bir tefrişat ocağı ner- de?Buradan, merasim ve teşrifattan tiksiniyordu. Hayatta en çok Fransa tahtınınetrafındaki merasimden iğrenen ve onu nasıl kaldırabileceğini düşünen yenikral, elbetteki Versay Sarayına bu haliyle tahammül edemezdi. Çok geçmedensarayda değişiklikler başladı. Usta ve halden anlayan mi- marlar gözdelerintarifi ile, kralın keyif ve zevkine göre, küçük, gizli, mahrem içine kapanmışdaireler, (pavyon)lar yaptılar. Bu daireler aynı keyif ve zevke göre birergarso- niyer gibi döşendi. Birbiri arasına da gizli merdivenler, dehlizler,bilhassa ihmal edilmedi. Bütün bu tertibat, mah- remliği ve derunîliği öylehedef tutuyordu ki, pencereleri bile ne içerden ne dışarıdan ışık sızdırır, kalınatlas perde- lerle maskeli bulunuyordu. Büyük şömineler ve her tarafta sırmapüsküllü çıngırak askıları...

Yeni Kral (14. Lûi)nin süslü, ihtişamlı yatak odasının yanında hususi bir yatakodası yaptırdı. Haşmetli selefi- nin yatak odası bile kendisine batmıştı. Bu odabitişikleri, sarayın çevresinde ayrı ve ikiye bölümlü (kur do serf) ismi verileniç avluya nazır büyük balkona hususî bir kapı ile bağlı... Kral bu kapıdanrahatça çıkar, aynı kattaki kızları- nın dairesine uzanır, yahut hususi birmerdivenle alt kata inerek ya (Madam de Pompadur)un apartmanına yahut dayeni (Versay)ın en alâka çekici «küçük kabineler»! isimli merkezi kısmınagiderdi.

Yeni inşaat o tarzda yapılmıştır ki (Kur do Serf)in etra- fında halkalanarakbüyük sarayın içine geçmiş, anasının vücudunda saklı bir kuş gibi, büyüksarayın gövdesi içine saklanmıştı. Dört kat üzerine mutfak, kiler, çamaşır hane,

hizmetçi odaları, kütüphane, yemek, oyun salonları, istira- hat odaları,labaratuar, metres apartmanları vesaire...

tşte (15. Lûi) imkân buldukça bu küçük saraya sığınır, vakit geçirirdi.Sonraları merasim ve teşrifattan kurtulmak için buradan pek nadir çıkar oldu.Derken, gezip tozmalar.. Gittiği yerler (Rammuyye) ve (Santiyyi)... Birindeakıl ve zekâsını takdir ettiği (Kontes do Tulüz), öbüründe de hari- kulade avtakımlarını beğendiği (Dük do Burbun) oturuyor. 18'inci Asrın ortalarında artık

Page 149: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

küçük sarayda da rahat ede- meyerek kendisini büsbütün gezginciliğe vurdu.Bu sirto- larda bütün bir sene sarayda geçirdiği gecelerin sayısı 52 tane...Tabii bu gezgincilikte hazineye müthiş israfların üs- tüne binen aynı vetahammül edilmez bir yük... Kral bir çok yerlerde Fransa Hükümdarı gibideğil, zengin ve meç- hul bir şahıs gibi yaşıyordu. Tamamiyle merasimsiz veteş- rifâtsız... Meclisine ancak seçilmiş davetliler girebilir, bun-

Page 150: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

larla akran ve omuzdaş gibi hareket eder, hattâ zevk âlem- lerinde, içkimeclislerinde, arkadaşlarının kendisiyle alay etmesine dahi göz yumardı.

Sarayın etrafında kümelenen kasabanın nüfusu her ân terakkide... 1722tarihinde on yedi binden ibaret olan (Ver- say)ın nüfusu 1744'de ellibin...Sebebi pek basit, sade maaş, paye, memuriyet ve insanların saraydanserpiştirilmesi de- ğil, gittikçe artan, ziynet ve sefahetin de etrafına bütün birmuhit çekmesi... Tufeyliler, Dalkavuklar, istismarcılar, sim- sarlar, hep Versaykasabasında...

Aynı saray içinde yine ayn bir saray halinde kraliçenin dairesi... Burası Kralave metreslerine karşı bir muhalefet karargâhı...

Zavallı kraliçe, krala ait unsurları, çizgiler, renkler, ara- sında yeri ne kadar dasilik...

Eski Lehistan Kralının kızı (Mari Leçinska)... Kadın kokusu ile tutuşan aygırkraldan altı yaş büyük... îyi kalpli, dindar, mütevekkil bir kadın... Bütün gündairesinde kalır, okur, resim yapar, piyano çalar, yine okur, çocuklariyleuğraşır sonra yine piyano çalar ve nihayet esner, esner, esner...

ihtilâl/l

97 Kocasını başlangıçta 10 sene kendisine bağlamış, iifc. çocukları ikiz olarak10 evlât doğurmuştur.

Henüz (15 Lui)nin bütün bir kısraklar harası kurmaya kadar giden şehvetinfilâkı olmadan tam 10 yıl, bütün yükü bu kadıncağız çekmiş, nihayet bir günbağıra bağıra, ken- disini garip ve sonu gelmez bir mihanikiyete indiren burolün bıkkınlığını ilân etmişti.

— Daima yatmak, hep gebe kalmak, boyuna doğur- mak... Bu mu hayat?

(Mari Leçinska) bu halini ilânda biraz geç kalmıştı. Zira hepsi işte bu kadar...Bundan sonra Kral kendi aile çer- çevesi dışındaki kokulan almaya başlarbaşlamaz, Kraliçe ile resmî teşrifatın gerektirdiği alakalardan başka hiç birmünasebet sahibi olmamış, üstelik Kraliçeye sert, haşin davranacak kadar

Page 151: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

küçülmüştü. Lehistan Kralının himaye- siz kızı herşeye katlanıyor, şöylediyordu:

— Sabır, sabır, sabır; susacağım! Kral baş gözdesi (Pompadur)u Kraliçenindairesine me- mur edecek kadar yüzsüzlük gösterince, gülümsedi ve dedi ki:

— Peki. Majeste, itaat ediyorum! Benim iki hükümdarım var, biri gökyüzündenfelâket zamanlarında teselli yağdırı-

Page 152: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yor öbürü de yeryüzünde ne emrederse boyun eğmek icap ediyor.

(Mari Leçinska) daima sabır ve tahammülü ile büyük kaldı. Onuncu izdivaçyılından sonra Kral birdenbire azın- ca onu hiç kösteklemeye davranmadı.Haline razı oldu. Na- zarî Fransa Kraliçesi yaftası altında Krala karşı bir ablarolü oynadı ve yalnız çocukları ile meşgul oldu. Kral da onu kendisinemusallat olmadığı sürece saydı. Hattâ ölüm döşeğinde biraz fazlaca alâkagösterdi.

Eski Lehistan Kralının kızı (Mari Leçinska) 24 Haziran 1768'de sihirbazmetreslerin Krala Hindistan'dan kuvvet macunları getirtip yedirdiği devirde(Versay) sarayının yal- dızlı gurbet köşesinde altmış beş yaşında gözlerinikapadı. (Mari Leçinska)dan bir sürü (madam) doğmuştu. Kra-

lın kızları... Kralın kızlarına, mânasının üstünde bir hür- met delaletiyle(madam) denir.

(15. Lûi)nin 8 kızı vardı, îkisi çocukken öldü. Kaldı mı altı prenses?Bunlardan en küçüğü (Lûiz) içini dolduran dini hislerin dürtüsü ile 1770tarihinde (Karmelit) manas- tırına girdi, dünyadan el etek çekti. En büyükleri(Elizabet), (5. Filip)in oğlu (Filip do Parm) ile evlendi ve 1759'da öldü.Ondan sonraki (Anriyet), (Dük do Şart)ı sevdi ve onunla evlenememektendoğan acıyla ancak 1752 yılına kadar yaşa- yabildi.

Böylece sayın madamlardan yalnız (Adelayt), (Viktuvar) ve (Sofi) isimli üçprenses kalıyordu.

(Adelayt), kibirli, patırdıcı, şirret... Rahipler sınıfının en sadakatli taraftarı...Avusturya ile ittifakın ise amansız düşmanı... Kral üzerinde nüfuzu büyük...Yeni bir dünya arayan ve eski nizamları münakaşa eden filozoflar takımın- danve hele (Markiz do Pompadur)dan tiksinir, bunlar hak- kında entrikalartertibine kadar giderdi.

Ya Veliaht?... Unuttuk mu? Unutulsa da yeri... O ka- dar şekilsiz, hacimsiz...Annesi kadar mutaassıp, kızkar- deşi (Adelayt) derecesinde kibirli ve öfkeli...Tam bir in- ziva hayatı geçiriyor, fakat etrafında cereyan eden hadise- leri degözden kaybetmek istemiyormuş gibi duruyor... Ama hiç bir şahsiyet ve

Page 153: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

teşebbüs gücü mevcut değil... Bi- rinci karısının ölümünden sonra SaksonyaKralı (3. Ogüst) ün kızı (Mari Jozef)le evlendi.

Hâsılı Kraliçe kendi halinde ve inzivasının kalın hisa- rında, (madam)larküçük ve şımarık teselliler peşinde, Ve- liaht büsbütün zaman ve mekândışında ve hepsi, bembe- yaz kâğıt üzerine tebeşirle çizilmiş insan şekillerigibi h vadan tipler...

Geriye hükümdarlık hanedanına bağlı prenslerle büyük asiller, gözdeler,metresler kalıyor.

Sarayın gözünde şüpheli bilinen (Orlean) Hanedanı (Versay)a pek nadiruğrardı. Kralın çocukluğunda naiplik

Page 154: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

eden Orlean dükünün oğlu, babasına hiç benzememişti. Kendisini ilme, fenne,bilgi zevkine vermişti.

98 99 (Sent Jönevyev) Manastırında ilim ve fen, hususiyle lisan ve din tarihiokuturdu. Onun oğlu da muharrirler ve şairlerle gayet sade bir hayat sürerdi.

(15. Lûi)nin müsamahası ve kötü idaresi sayesinde ser- vetini üç misliyükselten (Burbon - Konde) Hanedanı, deb- debe ve ihtişam içinde... BuHanedanın vârisi olan (Prens do Konde), parayı çılgınca sarf eden bir zevk vealâyiş düş- künü... Tertiplediği ziyafet ve eğlenceler, binbir gece ma- sallarınaeş... Şatosunda yaptırdığı tiyatro sahnesinde sa- hici bir şelâle akıyordu. (PaleBurbon) isimli Hanedan Sa- rayına sarfettiği, tam 12 milyon frank... Kralı bileimren- dirici, onun da gözünü kamaştırıcı bir ihtişam... (Prens do Konde), ilimve sanat ehlini himaye eder, fakat (Ansiklo- pedi)cilerin aleyhinde bulunurdu.(Cizvit)leri müdafaada ateşli... Sırasında Kralı tenkit etmekten ve idare tarzıaley- hinde atıp tutmaktan ürkmez, saraydaki gözdelere âşıkanemülazemetlerden geri kalmazdı. Büyük ihtilâlden sonra asiller ordusunakumanda eden işte bu zat...

Genç ve güzel (Prens do Konti), Konde Prensinden da- ha müsrif, dahahovarda, daha dağınık... Şu mahut Lehis- tan Krallığı dâvasında «Kralın Sırrı»isimli aptallığa mevzu teşkil eden sapsarı benizli muhteris asîl... O da bütünken- disinden olanlar gibi yeni fikirlere düşman...

Dillerde pelesenk: — Bırak şu fikri!... «Yeni»lerden o... Kafası ezilmeyelâyık!...

O zamanın «yeni»den nefretiyle, son zamanların «es- ki »den nefreti, tersindenbirbirinin aynı... (Prens do Kon- di), (Kraldan, borçlarını ödeyeceğibahanesiyle) tam bir buçuk milyon frank almıştı.

Kral, hükümdarlık ailesine bağlı, prenslere, elbette ki, emin bir gözlebakamazdı. Sarayda bir memba gibi kayna- maya başlayan insanlar Hanedandışı asilleri saraya cez- bettikçe. Kral, bunlardan etrafına bir halka çekmeyi veHanedan prenslerini uzak tutmayı münasip gördü. Bu soy- dan zadeganınbaşında, keskin zekâ ve parlak zarafetinin peçelediği korkunç ahlâk yaralarıtaşıyan (Rişliyo) Dükü...

Page 155: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Onun yanında da (Drajanson)... Duygu ve düşüncelerini sak- lamaya, yahutbaşka türlü göstermeye kabiliyetli, iki ünlü senyör... Harika tertiplerde tecrübeve maharet sahibi

Page 156: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Moropa); hicviye ve destanlarıyla herkesin gözünü yıldıran sanatkâr mizaçlıefendi... Kralın sırdaşı, hassa zabitlerin- den (Dük Dayon)... Herşeydenşikâyetçi mütaazzım (Prens do Böv)... Asilzadeler sınıfı içinde en üstün zekâlı,zadegan hakları müstesna, bütün hakların kaldırılmasını isteyecek kadar ileriyegidici bir (Dük)...

îyi ama bütün bu gözde zadeganın, hükümdar nedimle- rinin servet ve saadetiemniyet altına alınmış değildi. Kü- çük bir entrikayla her şey alt üst olabilir,hafif bir hava değişikliğiyle bütün imtiyazlar elden gidebilirdi. Nasıl ki,(Rişliyo), (Drajanson) ve (Moropa), baş metres (Madam do Pompadur)unkaprislerine feda edildiler. Ama yine herke- sin nazarı sarayda ve gözdelik,nedimlik makamında... Bu iş, ne kadar belâlı olursa olsun, herkes nimeti yineonda buluyor, saraya nüfuz edip Kralın yakınları arasına katıl- mak içinçevirmedik entrika, başvurmadık hile bırakmı- yordu.

Ve metresler, metresler, metresler... Büyük Fransız ihtilâlini hazırlayan âmillerarasında (15. Lûi)nin metresler saltanat ve hükümetini başa almak lâzımdır. TâHindistan'- dan getirilen türlü kuvvet ilâçlarıyla cinsî gücünü artırma- yabaktıkları ve sersemleştirdikleri şehvet aygırı Kral, ye- lesi sırtındakikadınların, yuları da onu çeken saray adam- larının elinde, tarihde eşinerastgelinmez bir nefsanîlik «uyur - gezer»idir.

Romanı ciltler doldurabilecek kadar zengin bir metres- ler saltanat vehükümetlerinin teferruatına girmeden, yal- nız kıymet hükmünü vermekleyetiniyoruz. Nitekim şapşal ve sersem şehvet aygırının ölümü de âdi birkadından ka- pacağı çiçek hastalığı yüzünden olacak, (Lûi)lerin 15 incisi kadıniçin yaşarken kadın sebebiyle ölecektir.

100 101 DHTDLÂLDN KRALI 1770 senesindeyiz... Kraliçe, (Pompadur),veliaht, ölmüş ve (Şuazöl) iktidardan düşmüştür.

Şimdi ortada yeni bir nesil var: Henüz 16 yaşındaki yeni veliaht ile, ikibiraderi, (Kont do Provans) ve (Kont d'Artua)...

Genç ve yeni veliaht, mürebbisi bir (dük)ten gayet

Page 157: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mahdut bir terbiye almıştı. Evden ve el işlerinden başka bir şey sevmez, hiçbirmesele ile alâkalanmazdı. Şişman, ağır, kaba, saçları darmadağınık ve elleridaima kirli bir haylaz... Bütün gün, işi gücü kardeşleriyle kavga etmek ve (15.Lûi) devrindeki Fransa'nın bu gidişine aptal aptal bakmak...

Dhtilâlin Kralı olacak ve (16. Lûi) ismini taşıyacak olan bu kaba genç 16Nisan 1770 de Avusturya Dmparatoriçesi- nin kızı ve yine ihtilâlin kurbanKraliçesi (Mari Antuanet) ile evlendi. (15. Lûi)nin aksine, kadından hiçbir şeyanlama- yan bu tip, karısına kardeşçe bir alâka gösterdi. Genç

prensesin güzelliğine, zarafetine karşı bir hayli zaman hissiz kaldı.

(Mari Antuanet) şuh bir kızdı. Fakat sebat ve irade sahibi ve bilhassa iyikalpli... Henüz on beş yaşında bir çocuk... (Versay) sarayında kendisini pekyabancı bir âlem- de hissetti. Avusturyalı olduğu için kendisine gayet şüp- heligözlerle bakılıyordu. Saray teşrifatından iğrenmesi, zevk ve sefaya düşkünolması, gençlik şevkiyle daima ka- yıtsız ve hoppa görünmesi, erkek vekadınlar içinde gayet mahdut kimselerle görüşmesi herkesin dikkat ve husume-tim çekiyordu. Viyanah prens, daima tarassut altında tutu- luyor, en basithareketleri bile tecessüsten geçiriliyor ve büyük bir kabahati bulunup Viyanayaiadesi için çareler düşünülüyordu.

Genç ve parlak (Kont d'Artua) ile teklifsizliği, zarif ve güzel (Prenses doLâmbel) ile dostluğu, soğuk ve lakayt kocasına istiğnası, hâsılı her hareketidikkatle kaydolunu- yor, en kötü şekilde tefsir ve tevil ediliyordu. (MariAntua- 102

net)in düşmanları, her gün yeni bir iftira, yeni bir hücum vesilesi aramaktanusanmıyorlardı. (15. Lûi) kendisini na- zikâne kabul etmiş ve bir nevi himayealtına almıştı.

Bu yabancı Prensesin ayak bastığı sarayda yeni bir ahlâk, yeni bir mizaç,cehennemi bir şiar moda olmuştur. Bu yeni ahlâka göre aile rabıtası gülünç birşey sayılmaya başlanmış, zevcin zevcesini ve evlâtlarını sevmesi ayıp ha- linegelmiştir. Şehvet düşkünlüğü, merhamet yokluğu, ma- .cera hevesi, sefahatgayreti, zadegan sınıfının fârik sıfatı... Sırf fenalık için fenalık, garez, kötüniyet, sadece nefs zevki ve üstünlüğü, birer düstur gibi tatbik edilmekte...

Page 158: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Hiciv, teşhir, skandal, ayak kaydırma ve her türlü aşk ve feda- kârlıktanmahrumiyet, büyük ihtilâle tekaddüm eden hazır- layıcı günlerin farikalarıdır.

israf, israf, dağlar ve taşlar altun olsa dayanamıyacak "kadar müthiş, mecnunbir israf... Malî ve iktisadî farika da budur Pompadar'un tamamen şahsî ve zatîmasrafına 40 milyon frank gitmiştir.

Ve hazinenin hali?... Metelik yok!... Ve halkın vaziye-

Page 159: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ti?... Onu, «Dsyan yolu»ndaki levhada... Halk baştan başa aç... Fransamahsulsüz, verimsiz, kurak... Sefalet, dere- beylik devrinden çok daha üstün,çok daha derin...

Öyleyse bir ihtilâl için her şey hazır mı? Hiçbir şey hazır değil; çünkü her şeyhazırken onları sıfıra indiren, tesirsiz kılan bir eksiklik var: Dhtilâl şuuru!...Dşte henüz o hazır değil!...

SINIFLAR ŞEHDRLER VE DŞ HAYATI O zmanki Fransa'da vergileriödeyenler, askere giden- ler, yalnız köylülerle küçük esnaf ve işçiler... Yaniaşağı sınıf halk... Halkın üst tabakası, rahipler, asiller ve (bur- jua)ların zenginsınıfı hiçbir vergi vermez, buna mukabil bütün memuriyetleri ve selâhiyetleriellerinde bulundurur- 103

du. Asiller sınıfının zenginleri ve parlakları, eskiden olduğu gibi köylerdekimalikânelerinin başında oturmaktan vaz geçmiş, büyük şehirlerde oturmayabaşlamışlardı. Sebep, ticaret ve siyaset merkezi olan büyük şehirleri de artıkpar- ya halinde kullanmaya başladıkları halkı merkezden istis- mar etmeninkombinezonlarında rol oynamak... Paris'ten sonra Ren, Dijön, Grönobl, Tulüz,Nant, Nansi, Eks, Mon- pelye, Klermon, Liyon, Marsilya, Bordo, Nant gibimerkez- ler, yüksek sınıfların başlıca topluluk noktalarıydı. Bu şe- hirlerdeinşa edilen, büyük binalar, artık büyük şehirlere intikal eden merkezî istismarmanzumesinin abideleri ha- linde yükseliyordu. Kralın emirlerini kayıt vetescil vazife- siyle mükellef bir nevi mahkemeden ibaret bulunan parla-mentolar, ile umumi mahkemelerin âzası, hükümet memur- ları, gemi sahipleri,tacirler, sanatkârlar hep bu şehirler- deydi. Büyük amele kitlelerini toplu haldeçalıştıran fabri- kalar ve makine manzumelerinin memur olduğu imal işlerihenüz vücut bulmadığı için sınaî kadrolar kurulmamış ol- makla beraber ozamana mahsus tezgâh ve el işçiliğinin merkezleri de büyük kasabalardı. Ozamanlar dikiş iğneleri bile elde yapılıyor ve bütün Fransa'da ancak birkaçfalbri- kamsı tesis bulunuyordu. Bunlar da, büyük şehirlerin yanı başında,kenar mahallelerde bulunuyor ve pahalı çuhalar,

Page 160: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ipekli kumaşlar, halılar, porselenler gibi ziynet eşyası üze- rinde çalışıyor, birnevi yüksek sınıf ihtiyaçlarına cevap ve- riyordu. Bunlarda da faaliyet el işineinhisar ediyor ve he- nüz makine icad edilmediği için, basit, küçük ve iptidaîel tezgâhlarından başka birşey mevcut bulunmuyordu. Binaen- aleyh halk yığınıhalinde bir hamle ve hareket sınıfı diye bir topluluk yoktu. Şehirlerde ikameteden amelenin büyük kısmı duvarcı, dülger, marangoz, terzi, kunduracı,ekmekçi, kasap gibi küçük esnaftan ibaretti.

Şehirlerin nüfusu da pek az ve bugüne nazaran hay- rete şayan derecede fakir...Meselâ o zaman dünyanın en büyük şehri olan Paris ancak 650 bin nüfuslu birbelde... Bugün Paris civarında bulunan büyük şehirlerin hepsi de bir köy...Fransa'nın ikinci şehri olan Liyon'un nüfusu da

ancak 100 bin... Nüfusu 50 binden fazla şehirler sadece dört tane: Marsilya,Bordo, Nanet, Roan... Gerisini tasavvur

etmek pek kolay... O devirde Fransa'nın yekûn halinde nü- fusunu teşkil eden25 milyonun ancak 3 milyonu şehir ve kasabalarda yaşıyordu.

Paris'e, ihtilâl şuurunun merkezine gelelim: Sokakları dar ve çamurlu... Bukaldırmışız sokaklar- da, asillerin, zenginlerin bindiği ziynetli ve haşmetliaraba- lar, burunlarından kıvılcım boşalan besili atların dört nala hareketlerimüthiş bir ölüm makinesi gibi geçer ve ekse- riyetle önlerine çıkanı çiğneyipyere sererdi. Bu tarzda çiğnenip yere serilenlerin, dönülüp arkaya bakılacakkadar bile alâkaya erdiği yoktu. Aşağı sınıf halk, hayvan, nebat, hattâ kıymetlicemâddan bile değersizdi.

Dhtilâl boyunca en büyük rollerden birini oynayan ve Fransa hesabına boyunaayaklanıp büyük kitlesinin temsil- ciliği vazifesini gören meşhur (Sen Antuan)mahallesi de, kadrosu umumiyetle amele ve işçilerden ibaret olmak üze- re,yine ihtilâlin meşhur sembqlu (Bastiy) hapishanesi civa- rında kurulmuştu.

Vilâyetlerde şehirlerin başlıcalarında ortaçağdan kalma surlar yıkılmış vehalkın gezip dolaşması için meydanlar ve sahalar açılmıştı. Kiliseleretrafındaki mezarlıklar da kal- dırılmış ve bazı vilâyetlerde nehirler boyuncarıhtımlar ya- pılmıştı. Öyle ki, her şey, ortaçağdan sonra açılan yeniçağınkıvamını bulmak üzere olduğunu ve bunun için müthiş ve muazzam bir içtimaî

Page 161: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hamleye ihtiyaç bulunduğunu ihtar ediyordu.

FRANSANIN HALD 18 inci Asır sonlarında ve Büyük Fransız Dhtilâli are-fesinde Fransa ve onun arkasında, değişmeye başlayan bir dünya 17 inciAsırda cemiyet ve idare şekilleri üzerinde yemişini vermeye başlayan(Rönesans) hareketi, bir asır

Page 162: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

104 105 sonra «eski» ve «yeni» arası, bir bulamaç belirtmektedir. Her şeyleberaber ahlâk ve âdet de değişmek üzereydi. Evvelce zadegan sınıfınınmensupları, dantelâlar, elmaslı düğmeler, sırmalı kadife elbiseler giyer vekılıç taşırken, bu kıyafet yavaş yavaş saray merasimine inhisar etmeye başla-mış ve şimdiki elbiselere doğru bir sadelik yüz göstermişti. Artık baston veşemsiye kullanılıyor ve mübalağalı ziynet ve haşmet unsurları ortadançekiliyordu. Bu değişiklik ikamet- gâhlarda da görülüyordu. Artık şato tipihisarlar yerine

rahat ve güzel konaklar yapılıyor ve şatolar yalnız senenin birkaç ayınanünhasır fantezik bir ikamet yeri haline geti- riliyordu.

Değişmeyen ve hattâ gittikçe müzrninleşen, yalnız umu- mî fakr ve zaruret...Bilhassa köylü büyük bir sefalet için- deydi. Mükemmel ziraat âletleri ve dinçhayvan tedariki imkânından mahrum... Pek cahil olduğundan eski ziraat usulünüde değiştirmek iktidarına değildi. Hükümetinden hiçbir himaye ve tavsiyeye demazhar olamıyordu. Sefalet ve fecaati içinde kendi başına bırakılmıştı. Ziraîistihsalde âlet ve vasıtalar çok eksik, kaba ve Fransa'nın büyük kısmı bomboşaraziden ibaret... (15. Lûî)nin son zamanlarında Dngiltere ziraatinin taklidimahiyetinde sun'î çayır ve mer'a yetiştirmek için bir takım teşebbüsler olmuşsada yarım kalmıştı. Köylülerin buğdaydan başka hiç bir mahsul yetiş- tirmeyeaklı-eriniyordu. Muntazam yollar ve elverişli nakil vasıtaları olmadığı içinmahsuller uzak yerlere götürüle- miyor ve değer fiyatına satılamıyordu.Hayvancılık da pek geri ve iptidaî... Fransa'nın belki yarısında köylününelinde para görülemezdi. Şahsî tarlaları da yoktu. Asillerin tarla- larındaçalışırlar ve mahsulün nıfsını mal sahibine bıra- kırlardı. Tarlası olan.köylüler de zadegana rahiplere Krala ayrı ayrı vergi verdiklerinden ellerindehiçbir şey kalmazdı. (Roan) ve (Garon) taraflarının münbit ovalarında köylüleryiyecek ekmek ve giyecek elbise bulabilse de münbit olmı- yan orta mıntıkadaçavdar ekmeği, yulaf ve kestaneden başka yiyecekleri yoktu. Senede ancak dörtdefa, büyük yortularda et yiyebilirlerdi. Alçak, penceresiz ve bacasız ku- 106

Hibelerde, en korkunç sefalet altında yaşıyorlardı. Ayakları

Page 163: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kundurasız; kadınlar ve çocuklar bile yalınayak... Hele bi- raz kuraklık arttı mı,ekmek de yok... 1739 kıtlığında aç kalanlar, sokaklarda ekmek taşıyankadınları öldürüp ek- meklerini almışlardı.

(Dük d'Orlean) bir gün Krala gayet siyah ve fena bir ekmek getirip şöyledemişti:

— Haşmetpenah, işte tebaanız bu ekmeği yiyor! Aynı Kral (Şatr) psikoposunaahalinin vaziyetini sor- muş ve şu cevabı almıştı:

— Köylüler koyun gibi yabanî otlar yiyor ve sinekler gibi açlıktangeberiyorlar!

Vergi zulmü de o kadar feciydi ki, herhangi bir mıntı- kada biraz parabulunduğu anlaşılınca hemen vergisi yük- seltiliyordu. Köylüler de bu vaziyetkarşısında ekmeklerini hükümetten saklayacak bir mecburiyete düşmüşlerdi.

• 4 Dşte (15. Lûi) devrini takip eden Fransa'nın hali! DHTDLÂLDN KRALI

(16 Lûi) bir evvelinden farklı bir meziyet sahibi de- ğildi. Zaman ve mekânıüzerinde hiç bir fikre malik bu- lunmuyordu-. Sudan işlerle uğraşılan zevk vesefahatten başka hiçbir şey düşünülmeyen ve yalnız entrikaya kafa patlatılansarayda, beceriksiz, şahsiyetsiz ve sükuti halde kalmıştı. Bununla beraber anişiddet ve asabiyetlerle ba- zan dikkat nazarını çekebilmekteydi. Küçük birselim aklı gayesiz bir çalışkanlığı da yok değildi. Bilhassa yegâne iyi tarafı,kalabalıktan ve kadınlar topluluğundan bucak bucak kaçması, kumar vezamparalıktan nefret etmesiydi. Fakat bu faziletlerini temerküz ettirdiği anaseciyeden ve aslî bir görüş zaviyesinden mahrumdu. Sadece fikirsiz bir mizaçzevki...

Bütün gün avda veya demirhanede faaliyet gösterip yorulduktan sonra gayet açbir halde sofraya oturur, pat- layasıya yemek yer ve bu yüzden hazımsızlıktankurtula- 107

mazdı. Yemeklerden sonra hemen yatağına uzanır, bu defa yılanlar gibi uyurdu.Kurtlar gibi yiyip yılanlar gibi uyu- mak...

Page 164: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dradece zayıf, fakat muannid... Çabucak müteessir olur ve mizacında birulviyete delâlet edecek ani. iyilik ve feda- kârlık kararlan veremezdi. Nisbetenâdil ve doğru... Fakat miskince hilelerden, kısır hesaplardan kurtulamazdı.Hafı- zası kuvvetli, bilgisi genişçe olduğu • halde devlet idaresine ait şeylerinhepsinde cahildi. Hükümet çarkı ile hiç alâka- lanmamış, iyi bir ameleolmaktan başka hiç bir istidad

gösterememişti. Nihayet 10 Mayıs 1774 gününün çanları çaldı: — Kral öldü;yaşasın Kral!

Ve ihtilâlin Kralı, taht'a geçti. O gün (16. Lûi)yi âdeta misilsiz bir korku vehaşyet kapladı. Ehliyetsizliğini derin-

Page 165: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

den derine, acı acı duymuştu. Hayret ve dehşetle kendisine ve karşısındakilerebakıyor ve kimbilir içinden neler geçi- riyordu :

— Fransa Kralı ben miyim, sakın bir yanlışlık olmasın? Dhtilâlin Kraliçesi de(Mari Antuanet)...

O büsbütün bir âlem... (Vapol)ün dediği gibi ayakta dururken bir güzellik hey-keli, yürüdüğü zaman da mücessem bir zarafet... Dinç, çe- vik, lâtif, havalı veşuh... Kraliçe olduğu zaman henüz on dokuz yaşında, yani güzelliğinin en canalıcı çağında... Eğlenceden başka hiç bir şey düşünmek istemeyen bir halivar... Kalben pek iyi, nüvazişkâr, merhametli, alâkalı... Fakat fikir cephesindenher ân değişik, boş, sadece, biraz kurnaz... Hayatının tek, endişesi, ata binmek,delice at koş- turmak, tiyatro ve balolarda can yakıcı bir endam içinde boygöstermek... Ziyafetler ve şölenler tertibine de bayılıyor. Dngiltere'den birithal malı halinde Fransa'ya girip de

kısa zamanda moda olan at yarışlarına merak sardı. Genç Kraliçe umumiefkâra kıymet vermez, halkın ndbzını dinlemez, dedikodulardan korkmaz vebilhassa bir ecnebi olduğu için hakkında dalga dalga etrafı kaplayan

nefret cereyanlarını görmez... Arzu ve hevesinden başka kanun tanımıyordu.

Hafızası zayıftı ama, kiniyle düşündüğü zaman her şeyi hatırlardı. Vaktiylehaysiyetine vurulan tokatları unu- tamıyor, sevgisinde taşkın olduğu kadar,kininde de ifrata varıyordu.

Kralcığına saygısı büyüktü ama, fırsat düştükçe ona ihanetten ve karşıdurmaktan fevkalâde zevk alırdı. (16. Lûi) zevcesine ve onun mensup olduğuAvusturya Sarayına hiç emniyet etmezdi ama, Kraliçe, gitgide kendisi üzerindederin bir nüfuz kurmaya muvaffak olmuştu. Zaten Kraliçe- de, hükümet işlerinemüdahale etmek zevki yoktu. Devlet işleri onun canını sıkardı. Umumîmaslahatlarda bile Kra- liçenin gördüğü daima şahıslara ait cephelerdi.Mülâhazasız hareketleri, körü körüne ve sadece kadın insiyakiyle giriş- tiğiişler ve kırdığı potlar o kadar fazlaydı ki, kendisinin iki rehberi, bu kadartoyca hareketlerden hemen her güzel kadına mahsus alâkasızlık karakterindenadetâ meyus hale gelmişlerdi. Biri rahip (Vermon), öbürü de Avusturya'nınParis sefiri ve (Mari Antuanet)in bir nevi lalası, zekî (Kont da Mersi)...

Page 166: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Rahip (Vermon), kara cahil Kraliçeye hiç olmazsa biraz imlâ dersi vermekistemesine rağmen hiçbir şeye muvaf- fak olamamış, Avusturya Sefiri (Kont doMersi) ise, ona biraz ağırbaşlılık telkin etmeye teşebbüs ettiği her defa, şuhkadının kahkahalariyle tokatlanmıştı.

Böyleyken, güzel Kraliçe, gözdelerinden biri için bir mevki, bir makam eldeetmek, yahut bir düşmanından inti-

Page 167: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kam almak vaziyeti doğunca, mukavemet edilmez bir azim ve sebat sahibioluyor, hile ve desisede hayret verici bir maharet gösteriyordu. Krala karşınüfuz vasıtaları şunlardı: Evvelâ yalvarmak...

Sonra gücenmek... Daha sonra emir vermeğe kalkmak... (Klâsik) kadınlıkmarifeti...

(Mari Antuanet) hakkında en canlı (psikolojik) noktaya geldik: Bu şuh ve ateşlikadının, Kraliçelik nüfuz ve ihti-

108 109 mazdı. Yemeklerden sonra hemen yatağına uzanır, bu defa yılanlargibi uyurdu. Kurtlar gibi yiyip yılanlar gibi uyu- mak. ..

Dradece zayıf, fakat muanmd... Çabucak müteessir olur ve mizacında birulviyete delâlet edecek ani. iyilik ve feda- kârlık kararları veremezdi.Nisbeten âdil ve doğru... Fakat miskince hilelerden, kısır hesaplardankurtulamazdı. Hafı- zası kuvvetli, bilgisi genişçe olduğu • halde devletidaresine ait şeylerin hepsinde cahildi. Hükümet çarkı ile hiç alâka- lanmamış,iyi bir amele olmaktan başka hiç bir istidad

gösterememişti. Nihayet 10 Mayıs 1774 gününün çanları çaldı: — Kral öldü;yaşasın Kral!

Ve ihtilâlin Kralı, taht'a geçti. O gün (16. Lûi)yi âdeta misilsiz bir korku vehaşyet kapladı. Ehliyetsizliğini derin- den derine, acı acı duymuştu. Hayret vedehşetle kendisine ve karşısındakilere bakıyor ve kimbilir içinden neler geçi-riyordu :

— Fransa Kralı ben miyim, sakın bir yanlışlık olmasın? Dhtilâlin Kraliçesi de(Mari Antuanet)...

O büsbütün bir âlem... (Vapol)ün dediği gibi ayakta dururken bir güzellik hey-keli, yürüdüğü zaman da mücessem bir zarafet... Dinç, çe- vik, lâtif, havalı veşuh... Kraliçe olduğu zaman henüz on dokuz yaşında, yani güzelliğinin en canalıcı çağında... Eğlenceden başka hiç bir şey düşünmek istemeyen bir halivar... Kalben pek iyi, nüvazişkâr, merhametli, alâkalı... Fakat fikir cephesindenher ân değişik, boş, sadece, biraz kurnaz... Hayatının tekt endişesi, ata binmek,

Page 168: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

delice at koş- turmak, tiyatro ve balolarda can yakıcı bir endam içinde boygöstermek... Ziyafetler ve şölenler tertibine de bayılıyor. Dngiltere'den birithal malı halinde Fransa'ya girip de

kısa zamanda moda olan at yarışlarına merak sardı. Genç Kraliçe umumiefkâra kıymet vermez, halkın

Page 169: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

naibzını dinlemez, dedikodulardan korkmaz ve bilhassa bir ecnebi olduğu içinhakkında dalga dalga etrafı kaplayan

nefret cereyanlarım görmez... Arzu ve hevesinden başka kanun tanımıyordu.

Hafızası zayıftı ama, kiniyle düşündüğü zaman her şeyi hatırlardı. Vaktiylehaysiyetine vurulan tokatları unu- tamıyor, sevgisinde taşkın olduğu kadar,kininde de ifrata varıyordu.

Kralcığına saygısı büyüktü ama, fırsat düştükçe ona ihanetten ve karşıdurmaktan fevkalâde zevk alırdı. (16. Lûi) zevcesine ve onun mensup olduğuAvusturya Sarayına hiç emniyet etmezdi ama, Kraliçe, gitgide kendisi üzerindederin bir nüfuz kurmaya muvaffak olmuştu. Zaten Kraliçe- de, hükümet işlerinemüdahale etmek zevki yoktu. Devlet işleri onun canını sıkardı. Umumîmaslahatlarda bile Kra- liçenin gördüğü daima şahıslara ait cephelerdi.Mülâhazasız hareketleri, körü körüne ve sadece kadın insiyakiyle giriş- tiğiişler ve kırdığı potlar o kadar fazlaydı ki, kendisinin iki rehberi, bu kadartoyca hareketlerden hemen her güzel kadına mahsus alâkasızlık karakterindenadetâ meyus hale gelmişlerdi. Biri rahip (Vermon), öbürü de Avusturya'nınParis sefiri ve (Mari Antuanet)in bir nevi lalası, zekî (Kont da Mersi)...

Rahip (Vermon), kara cahil Kraliçeye hiç olmazsa biraz imlâ dersi vermekistemesine rağmen hiçbir şeye muvaf- fak olamamış, Avusturya Sefiri (Kont doMersi) ise, ona biraz ağırbaşlılık telkin etmeye teşebbüs ettiği her defa, şuhkadının kahkahalariyle tokatlanmıştı.

Böyleyken, güzel Kraliçe, gözdelerinden biri için bir .evki, bir makam eldeetmek, yahut bir düşmanından inti- almak vaziyeti doğunca, mukavemetedilmez bir azim sebat sahibi oluyor, hile ve desisede hayret verici bir aretgösteriyordu. Krala karşı nüfuz vasıtaları şunlardı: Evvelâ yalvarmak...

Sonra gücenmek... Daha sonra emir vermeğe kalkmak... (Klâsik) kadınlıkmarifeti...

(Mari Antuanet) hakkında en canlı (psikolojik) noktaya geldik: Bu şuh ve ateşlikadının, Kraliçelik nüfuz ve ihti-

Page 170: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

108 • 109 rasmdan başka ve bilhassa kadın olarak, sihhatli bir kocaya malikbir amele karısı kadar bile bir tatmin bahtiyarlığına nail olamadığı besbelliydi.Kraliçe erkeksizdi ve kadın cep-

Page 171: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hesiyle, mânada ve maddede tatmin edilememişti. Bir nevi (Froyd) ölçüsiyle,kadın (Mari Antuanet), sarayın en bedbaht kızıydı. Biraz evvel, (16. Lûi) nin,selefi aygır Krala naza- ran kadın mevzuunda ne derecede battal ve hantal birin- san olduğunu bildirmiştik. Öyle ki, (Lûi)ler sülâlesinin

bu garip ve akim örneği, koynuna en taze bir yaşta attıkları bu peri güzelinebile uzun zaman lâkayıt kaldı; ve onu

kendi yatağında, (Versay) sarayının ipekli perdeleriyle yal- dızlı tavanlarınıseyr ede ede hayıflanmaktan başka bir oya- lanışa düşüremedi. Aradan haylizaman geçtikten sonra da saray halkının keşfiyle kendisine yapılan küçük birameliyat sayesinde nihayet erkekliğini buldu ve aygırın her dakika tatbikedebildiği hareketi, bir kerecik gösterebildi. Ondan sonra da tatsız bir devletişi gibi arada bir bu vazifesine

devam imkânını buldu. Fakat dalındaki olgun bir yemiş gibi kadınlığın histufanı içinde çalkalanan Kraliçe de hiçbir zaman erkek sahibi bir kadın tavnmeydana gelemedi. Belki de bütün taşkınlığı ve sağa sola, olur olmaz işlerdesaldı- rışları bundan ileri geliyordu. Kraliçe olduğu, ecnebi bulun- duğu,herkesin şüphe gözünü çektiği için de kendisini baş- ka yollardan tatminedecek bir çare bulamıyor ve etra-

fında kaynaşan binlerce genç asilzade arasında mağrur mağ- rur yutkunmaktanbaşka bir şey yapamıyordu.

Edasından daima şu mâna sızıyordu: — Keşke, başı daima yukarıda birKraliçe olacağına, boynu bükük, fakat erkeğinden razı bir köylü karısı ol-saydım!

(16. Lûi)nin akimliği, kader tarafından Dhtilâlin Kralı olarak seçilen bu silikadamda, Krallığın son «istihale - hal değiştirme»sini göstermek bakımındanmanalıdır.

BAŞVEKDL (Mari Antuanet), Kraliçe olduğu zaman, yeni bir baş- vekilelüzum olup olmadığı üzerinde hiç düşünmedi. Ona 110

ne; başvekilden, hükümetten, Fransa'dan... Bu yüzden, bu mevzuda Krala hiçbir

Page 172: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tavsiyede bulunmadı. (Mari Antuanet) in başvekiller ve başvekillik hakkındabütün bilgi ve ka- naati şundan ibaretti: (15. Lûi) devrinde Fransayı on, onbeşyıl idare ettikten sonra menkûb olarak çekilen (Şuazol)

Avusturya ile ittifak taraftarıdır ve binaenaleyh iyidir. On- dan sonra hatıragelen (Dük do Giyyon) ise makûs temayül- dedir ve binaenaleyh kötüdür. Busebeple Dük'ün azlini istedi; ve (Şuazöl)ün sürgünden çağırtılması ve hiçolmazsa saraya bir defalık davet olunmasını diledi. Alelusul evvelâ niyaz,sonra göz yaşiyle karışık dargınlık, daha sonra emir ve ferman edası... Fransatahtının idaresiz Krallar serisi- nin en ilerilerinden biri olan 16 numaralı (Lûi)derhal bu emri kabul etti, fakat en kısa zamanda yine değiştirdi. Zira halasımadam (Adelâyt) başvekâlet makamına (Moropa)nın

Page 173: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

, getirilmesini tavsiye etmiş ve bu son tavsiye kabul olun- j muştu.

(Moropa) o zaman 73 yaşında bir ihtiyar... (Madam do Pompadur)un keyif vearzusiyle iktidar makamından dü- şürülmüş ve 24 yıldan beri saraya ayakbasmamıştı. Eski aygır Kralın şahsî siyasetine köle olarak hareket ettiği içinkızlarının da itimadım kazanmıştı. Aşırı derecede riyakâr, sureta terbiyeli,hodbin, kurnaz, merhametsiz, tam da (15. Lûi)ye lâyık ve onun gibi küçük vebayağı vasıtalara baş vurmayı sever ve güzelden, iyiden anlamaz bir tip...Sara- yın bütün hile ve entrikalarına tamamen vakıf ve bu mev- zuda büyükmütehassıs. Bu yüzdendir ki, hile ve entrika mevzuunda acemiliğini hissedenve bir akıl hocasına muh- taç olan Kral, (Moropa)nm bu meziyetini dikkatealarak onu hemen başvekilliğe yükseltmekte tereddüt göstermedi. Böy- leceKraliçe sevmediğinden kurtulmuş olmakla beraber is- tediğine nail olamadı vearzusuna ancak yarı yarıya kavu- şabildi. Neticede hükümet, hiçbir siyasetgütmeyen, sadece sarayın iç manzumesine ait siyasette mahir olan bir hile

dehâsının eline düşmüş oldu. Nedimler ise yeni başvekile 111

kısa zamanda bir lâkap taktırdı. (Mentor)... Bu isim, Yunan efsanelerinde(Ülis)in dostu ve (Telemak)ın mürebbisi ola- rak, emin ve tedbirli bir müşavir,akıl hocası mânasına ge- lir. Binaenaleyh bu lâkabı takan nedimler yeni Kralınace- miliğini ve kendisine en uygun bir lala bulmuş olduğunu alenen ve adetâKralın yüzüne karşı söylemiş oldular.

Artık Fransa'da ihtilâlin zemini öylesine hazırlanmış bulunuyordu ki, bu zeminüzerinde yokuş aşağı kayacak bir hareketin hiçbir engele çarpması ihtimalidüşünülemezdi. Küçük bir vesile tekerleği harekete getirmeye kâfiydi. Buvesile ne olabilirdi? (Ansiklopediciler) isimli fikir zümresi- nin dürtüklemesimi, açlık mı, saray ve hükümetin hali

mi?.. Yoksa küçük bir söküğün hiç beklenmedik yırtılışı mı? Yani .hadiselerininsan iradesi dışında birbirini kovala-

yışı mı? PARLÂMENTO (Parlâmento), bilhassa karışık zamanlarda — meselâyüz sene muharebesinde olduğu gibi — daima Krala tâbi olarak milletinmurahhaslar heyeti mânasına gelen (Eta Jenero) yerine geçmeye, bu heyetindaimî mümessilleri tar- zında hareket etmeye başlamıştı. Ne (Parlâmento), ne

Page 174: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

de (Eta Jenero)nun Krala karşı en küçük mikyasta mâlî ira- deyi temsile hakkıolmaksızın gördüğü vazifeler, ilk defa (7. Sari) tarafından büyütülmüş ve buheyetlere bir mevki kazandırmıştı. (7. Şarl)ın verdiği imtiyazlardan sonra (Par-lâmento), ana vazifesi olan Kralın emirlerini kayıt ve tescil işini ileriyesürerek bu kayıt ve tescil işinde nefsine bir şuur ve muhakeme hakkını daayırdı. Bu bakımdan hükümet ic-

Page 175: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

raatını tenkid ve tashih selâhiyetine malik bulunduğunu iddiaya kadar vardı.Daima Kralın iradesine sığınılarak be- nimsenen bu iddia, tohum ile ağaçarasındaki farkı göre- miyen Krallar tarafından müsamaha ile karşılandı ve(Par- lâmento)nun bir nevi Millet Meclisi selâhiyetine doğru gi- 112

den bu ilk davranışı, sanki Kral adına hareket edici bir meclis gibiyorumlanarak, gittikçe gelişen hürriyet cere- yanına, istenmeden yol açtı. Birtaraftan da Kral, canı iste- diği zaman (Parlâmento)ya bizzat riyaset ederek,reddolu- nan bir emrin kayıt ve tescilini emredebiliyor ve emri he- men yerinegetiriliyordu. Fakat millet, halk kitlesi, ne de olsa (Parlâmento)ya, bütünaldatmaca oyunlarına rağmen, Kralın istibdadına karşı duralbilecek yegânekuvvet nazariyle bakıyor ve daima onun tarafını tutuyordu.

(Parlâmento), mezhep muharebeleri esnasında fesat ve tefrikaya karşı Krallığımüdafaa etmiş; ondan bir asır sonra da (Mazaren)in malî siyaseti ve dahasonra (15. Lûi) •devrinin rezaletleri aleyhinde bulunabilmişti.

Paris Parlâmentosu, hükümet merkezinde bulunduğu, lana teşkilâtı daha sağlamolduğu ve bilhassa hâkimlerden [ibaret bulunan azanın mevkii babadan oğulaintikal etmek gibi bir imtiyaz belirttiği cihetle, kuvvet ve kıymet bakı- mındanbaşta geliyordu, işte bu kuvvetten dolayıdır ki, eski Kral zamanındanazırlardan (Mopeu), (Parlâmento) azası- nın intihap şeklini değiştirmeyekalkmış, Krallık idaresine karşı (Parlâmento) heyulasının tehlikesini işaretetmiş ve nihayet (Parlâmento)lar topyekûn lağvedilmiştir. Başta, Krala karşımilletin eliyle değil, bizzat kendi nefsi için Kra- lın eliyle kurulmuş bir lütufve ihsan müessisesi olan (Par- lâmento), işte hâdiselerin şevkiyle milletintenkid ve mura- kabe temayülünü benimser gibi olunca, hemen, idarelerin enfecii zamanında Kralların en zayıfı olan (15. Lûi) tara- fından dağıtılmıştı.

Dhtilâl hengâmesinde Fransa'daki (Parlâmento)ların sa- yısı 13... Siyasîişlerde Paris Parlâmentosu derecesinde ileriye gidemiyen vilâyet(Parlâmento)larmın selâhiyetleri başka başka; ve Fransa'nın üçte biri Paris(Parlâmento)su- na bağlıydı.

113 Bu günkü mânasiyle millet iradesinin mihrakı parlâ- mento ve(Parlamenter) idare, aslında Kralın lûtfiyle kurul- muş, Kralın emirlerini kayıtve tescil etmeye memur iken gitgide milleti temsil etmeye doğru bir istidat

Page 176: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kazandığı lhtilâl/8

Page 177: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

için (15. Lûi) tarafından dağıtılan, fakat ileride ihtilâlin ana basamaklarındanbirini teşkil edecek olan kadro...

KÜÇÜK TEDBDRLER Umumî efkâra ve hususiyle filozoflar fırkasına artıkbiraz hoş görünmek icab ediyordu. Bunun için ilk tedbir olarak BahriyeNezaretine (Turgo) tâyin edildi. Bu zeki ve halk tabiriyle «kafalı» adamıntâyininden bir ay sonra da kötüler ayıklanmaya başladı. Eski Kral devrininbütün rezaletlerine körü körüne âlet olan Maliye Nazın (Teray) ile AdliyeNazırı (Mopeu) azledildiler. Bu defa kafalı (Tur- go) Maliyeye, (Sarten)Bahriyeye geçtiler. Adliye Nezaretine yine zaaf ve aciz erbabından ve(Maropo)nun akrabaların- dan biri geçti.

Artık Paris memnun... Sanki eski idareden, daha doğ- rusu Krallık idaresindenbütün hıncı alınmıştır. Azledilen iki Nazırın resimleri, insan şelkinde etrafıkesilmiş karton- lara çizildi; bu resimler sokak sokak gezdirildi, herkese tü-kürttürüldü ve sonra hususî merasimle bir meydanda ipe çekildi, asıldı. Eğer odevirde içtimaî ve ruhî kanunlardan ve muhtelif şekillerdeki tezahürcilvelerinden anlayan bir devlet recülü bulunsaydı, hemen kavrardı ki, ipeçekilen şahsiyet, hakikatte efendilerine tam âlet olmaktan başka ferdî birehemmiyetleri olmayan iki biçare değil, bizzat Kral ve Krallıktır. Fakat halk dahenüz ne yapıldığının farkında bulunamıyor; ve hâlâ Krala ve Krallığa derinbir sevgi ve ümit nazariyle bakıyordu.

Bilhassa eski devir rezaletlerinin para sahasındaki mü- messili ve halkekmeğinin gasbedicisi (Teray), sade resimle değil, şahsiyle de takip hedefioldu. Bucak bucak kaçtı ve kimsenin gözüne görünemedi. Bir yerde az kalsın(Sen) nehrine atılacaktı. Hırsız gibi kaçarak canını kurtardı.

(Mopeu)mm azli, Parlâmentoların tekrar içtimaa davet edileceğine alâmetkabul ediliyordu. Fakat yeni Kral bu nazik mesele üzerinde karara varmaktatereddüt gösteriyor

ve kimin sözünü dinliyeceğini, ne tarafa temayül etmek icap ettiğinibilemiyordu.

Bütün tedbirler küçük ve miskin... Dâva, Fransa'yı ruhta ve maddede yepyenibir temele oturtacak yekûnluk bir hamlede... Ortaçağ karanlığından sonra

Page 178: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Rönesans) ışık- lariyle aydınlanmaya başlayan Batı dünyası, kilisenin abes-leri karşısında aklın hakkım aramaya doğru yol alırken, geçmişten müdevverbütün sakatlıkları mizana çekici bir idrak iklimi doğmaya başlamış ve buiklim, ilk yemişini Büyük Fransız Dhtilâlinde vermek üzere pişmeye ve geliş-meye koyulmuştur. Gerisi hikâye ve bahane...

Aslî sebep şudur: Dnsan nedir?

Page 179: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Cemiyet nedir? Halk sınıflan hangi haklarla sınırlıdır? Ddeal idare şekli neolabilir?

Vicdan, hürriyet, adalet, hakikat, nizam... Hikâyeler ve bahaneler, mânalarımişte şuur altındaki bu ana damarlardan almaktadır.

PARLÂMENTO AÇILIYOR Rahipler sınıfı, (Parlâmento)yu yeniden teşkiledecek hâkimlerin (Jansonist) olduğunu iddia ederek içtimaa davetedilmelerine aleyhtarlık gösteriyordu. Eski Aygır Kralın, son zamanlardahükümet idaresini ellerine almış olan kız- ları, (16. Lûi)nin erkek kardeşi(Kont do Provans), mutaas- sıplar ve eskiler fırkası, hulâsa eski devrin entrikamanzu- mesinde rol almış olanların hepsi de rahipler sınıfını tutu- yordu. Bunamukabil (Şvazöl) ile taraftarları, saray dışı bütün büyük zadegan. Kraliçe,(Kont d'Artua), (Moropa) ile zevcesi, (Parlâmento)nun lehinde idiler.Filozoflar ile iktisatçılara gelince, ne garip cilvedir ki, (Parlâmento)nuniçtimaına muhalif ve bu bahiste rahipler sınıfı ile beraber- diler. Fakat mucipsebepleri rahiplerin iddiasından 'başka türlü idi. Şöyle düşünüyorlardı:

114 115 —Parlâmento nihayet yine Krala tâbi olacaktır. Bütün suiistimallere,eski usul ve âdetlere, taassup ve riyaya aynen baş eğecektir. Binaenaleyhtoplanmaması toplanmasından elverişlidir.

Ahali ve bilhassa (Burjuvazi) sınıfı, tabii bir şevkle muhalifleri tutuyor,(Parlâmento)ya büyük bir ümit göziyle bakıyor, onu hürriyet ve hakkaniyetinbiricik tecelli ufku olarak görüyor ve içtimaa davet edilmesi lüzumunu müda-faa ediyordu.

Bu vaziyette ne yapmalı? Eğer (16. Lûi) bir parça idrâke malik bir insanolsaydı son bir iki asırdan beri doğrudan doğruya Krallarla Kral- lıkmüessisesiyle uğraşan (Parlâmento)ların yeniden faali- yete davetedilmesindeki tehlikeyi sezerdi. Hiç bir şey sez- medi ve anlamadı ve âdetasofraya getirteceği yemeği düşü- nür gibi, etrafındakilerin yüzüne aptal aptalbakmaya baş- ladı. Biraz da vaktiyle (Mopeu)nm zulüm ve kahrına uğra-yanlara acıyor ve halk arasında iyi bir şöhret kazanmak

istiyordu. Bu temayülle hemen (Moropa) ve Kraliçenin re- yine iştirak etti ve(Targo)nun şiddetli tavsiyesi üzerine (Par- lâmento)} yeniden toplamanmağa

Page 180: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

davet etti.

12 Dkinciteşrin 1774 de, selefi ve büyük babası zamanın-

Page 181: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

da kovulan hâkimler eski memuriyetlerine çağınldüar ve (Parlâmento)yuaçmaya memur edildiler. Fakat?... Fakat (Parlâmento), hiçbir şükran veheyecan ifadesi göstermeden hemen toplanıverdi. Ve Kralın bu ihsanına peksoğuk bir mukabelede bulunmaktan sakınmadı. Onun, eski hak veimtiyazlarından bir kaçı tahdit edilmiş olmakla beraber

icabında hükümete ihtarda bulunmak salâhiyeti ipka olun- muştu. Bununüzerine (Parlâmento), tekrar ihyasını sanki Krala değil de başkasınaborçluymuş gibi burnu havada, ilk fırsatta Krala karşı büyük bir mücadeleyegirişmek is- tercesine tehditkâr bir eda içinde ve her türlü hak teveccü- hünenail bulunmaktan gelen bir gurur tavrı ile işe başladı. Alkış ve teşekkür sadeceküçük halk yığınlarından geldi; Kral da bunu kâfi mükâfat ve mukabele saydı.

116 (TÜRGO) (16 Lûi) devrinin başlangıcında dikkate lâyık en şah- siyetlisima (Türgo)... Uzun boylu, güzelce bir adam... Mahcup... Kalabalık içindepek beceriksiz duruyor, ıkına sıkına söz söyliyebiliyor. O kadar samimî vetabiî ki, bütün hisleri çehresinin çizgilerinden belli oluyor. Pek mühimmemuriyetlerde bulunmuş, hâkimlik "ve valilik etmiş eski bir aileden... Gayetciddî, gayet çalışkan, gayet bilgili, vatan hizmetlerine gayet heveskâr, filozofunvanını taşıyan yeni muharrirlerin fikirlerini destekliyecek kadar ileri görüşlüolmakla beraber krallık taraflısı...

(Türgo)nun en hâkim fikrî mesleği iktisatçılık... O, esasta (Fizyokrat) olmaklaberaber birçok meselelerde müs- takil fikirleri ve şahsiyetli görüşleriylesiyasî hayata katıl- madan çok evvel dikkati üzerinde toplamış bir mütefekkir...O, yalnız bir âlim, bir mütefekkir değil, tedbirli bir

idare adamıydı. (Türgo) hakkındaki, onun insanları pek az tanıdığı ve insanlarıidareye muvaffak olamadığı kanaati doğru değildir. Aksine, mücerret fikir vemantık nazariye- leriyle fazlaca meşgul olduğu için küçük politikada fazlahüner ve bilhassa miskin kurnazlıklar gösterememesini, aleyhine olmak yerinelehine kaydetmek lâzımdır. Nitekim (Limoj) beldesinde müfettiş sıfatiylebulunduğu zamanlarda idare ve teşkilât kabiliyetini isbat etmiştir.

1761 yılında (Entandan) ünvaniyle gittiği bu memleketi gayet fakir ve sefil birhalde buldu. Yeni ve muvaffak bir hamlenin çok zor olduğu bu yerde, başkabiri olsa bir lâhza bile kalmaz ve oradan kaçmaya bakardı. (Türgo), aksine

Page 182: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

başka bir mıntıkaya nakil ve terfi tekliflerini reddetti. Bu hor yerde ve horvazife içinde bir basan elde etmeyi şeref ve şahsiyetine denk gördü. Halkladüşüp kalktı. Bu hususta kiliseden ve köy papazlarının vaazlarından istifadeetmeyi bildi.

O zaman Fransız köylülerini ezip bitiren angarya yü-

Page 183: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

künü hafifletmeye, vergileri daha adaletli bir surette tatbi- ke, güzel yollaraçtırmaya, hububat ticaretini tanzim ederek * 117

kıtlığın önünü almaya, sanayii yükseltmeye, hülâsa memle- kette ziraî veiktisadî bir şuur uyandırmaya muvaffak oldu Halkın emniyetini kazandı ve onunimtiyazlı sınıflar aley- hindeki düşmanlığım dindirebildi. 13 sene müddetlekaldıg! bu vilâyette daha büyük işlerin idaresi için gereken bilgi ve tecrübeyide elde etti.

Nihayet, hiçbir gayret sahibi olmaksızın birdenbire nazırlık makamınayükseliverdi. Başvekil (Moropa)nın ka- rısı, bir gün çok iyi görüştüğü birrahip ile bir (düşes)ten, istikamet sahibi, çalışkan, akıllı ve entrikaküçüklüklerin- den uzak bir adam olarak (Türgo)nun methini dinledi ve hemenkocasına haber verdi. Başvekil de bu tavsiyenin te- siri altında kalarak,(Türgo)nun memuriyetini Krala kabul ettirdi ve hiçbir şeyden haberi olmayaniktisatçıyı nazırlık sandalyesine davet etti.

Başlangıçta (Türgo)yu tanıyan pek az insan bu namuslu adamın BahriyeNezaretine tâyinini alkışladı. Çünkü onun- la beraber Nazırlar Meclisine vehükümete adalet ve hak- kaniyetin, akıl ve hikmetin de gireceğine inandılar.Kısa zaman için bu inanış herkese sirayet etti.Bir ay sonra (Tür- go) MaliyeNezaretine getirilince bu defa bu isabetli tâyini alkışlamayan kalmadı. Fakatkendisi Maliye Nezareti gibi ağır ve Fransa çapında nazik bir vazifeninçetinliğini bildiği için çok korkmuş ve yeni memuriyetini kabul etmeden ev-vel pek çok düşünmüştü.

(Türgo) yeni memuriyetinden ötürü Krala şükranlarını arzetmek üzere huzuraçıkınca (16. Lûi) ona şöyle dedi: — Nasıl, tereddüt mü ettiniz? Maliye Nazırıolmak iste- miyor muydunuz?

— Haşmetpenah! . Bahriye Nazırlığında kalmayı tercih ettiğimi sizdensaklıyamam. Zira Maliye, Fransa'nın en na- zik, en belâlı, en netameli işi...Bence insanları kolayca har- cıyabilir. Buna rağmen Kral ve Fransa için herşeyi göze alarak bu belâya katlandım. Zira eminim ki, ben kendimi bir Kraladeğil, her şeyden evvel namuslu bir adama teslim ediyorum.

Kral bu dokunaklı sözlerden memnun oldu, ellerini uzattı ve (Türgo)nun

Page 184: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ellerini tuttu:

— Aldanmıyacağınızdan emin olabilirsiniz! — Elbette aldanmıyacağım.Haşmetpenah! O halde ilk

Page 185: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

fikrimi arzedeyim: Tasarruf ve iktisat lüzumu en başta geliyor. Bu hususta ilkve en büyük misalin bizzat Kral tarafından gösterilmesi lüzumunu beyanamecburiyet duyu- yorum! Cüretimi af buyurunuz! Herhalde bu nazik mese- leyibenden evvelkiler efendimize arzetmişlerdir.

Kral: — Evet, söylediler, fakat kimse sizin gibi söylemedi. Dşte (16. Lûi)niniktisat ve maliye davası üzerinde ilk karşılaşması!... Fakat bu halis ve samimîdavranışın Kral üzerinde müspet bir tesir bırakmadığı ve her şeyden ev- velhazmedilemediği besbelliydi. (Türgo) bunu- hissetti ve saraydan derin birelem içinde ayrıldı. Fakat ıstırabı çok sürmedi. Onun azim ve kararı her şeyinüstündeydi. Doğru evine giderek yazı masasına geçti ve iktisadî ve malî idarehakkındaki tenkit ve tekliflerini Krala bildirici, tarih naza- rında pek meşhur vekıymetli mektubunu kaleme aldı.

Bu mektup gerçekten tarihî bir kıymet ve ehemmiyet taşır; ve o devrinşartlarına göre çok ileri ve cesur bil hamle belirtir. Mektupta (Türgo), Krallavâki mülakatın ade- tâ zaptını tutuyor, bu mülakatı en ince çizgileri ile vesika-landırıyor; ve Fransa'nın malî vaziyeti üzerinde görüşmele- rinibillûrlaştırdıktan sonra, mâni tedbirlerin başında şu üç ölçüyü ortaya koyuyor:

Bundan böyle iflâs yok... Bundan böyle vergi artırması yok... Bundan böyleistikraz yok...

Ve hükümdara, nasıl hareket edilmesi gerektiğine ait geniş bir program takdimediyor. Programın tatbik mevkii- ne konuluşundaki zorluklardan bahsederkenaynen diyor ki: «— Majeste! Lütuf ve kereminize yine lütuf ve keremi- nizlemukabele etmek lâzım gelecektir. Nedimlerinize yakın-

118 119 larınıza tevzii elinizde olan bu paraların nereden geldiğinidüşünmelisiniz! Bu paraların bazan en şiddetli vasıtalarla adetâ zorlaalındığını, halkın sefalet ve ıstırap derecesini ha- yal edip, sehavet veihsanınıza müstahak gördüğünüz insan- larla, bunların halini mukayesebuyurmalısmız!»

Bu mektup, denebilir ki, ihtilâlden evvel Fransa Kralı- na karşı söylenebilmişen korkunç söz, onu düşünmeye ve takdir etmeye davet eden en sert ihtardır. Bumektup, sahi- binin zekâ, anlayış, vicdan ve hamiyetini gösteren ve acı ten-

Page 186: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kidini Kral ve Krallık hesabına bir iyilik temennisi altında saklayan, o günekadar eşi görülmemiş bir davranış kıyme- tindedir. Yeni Maliye Nazırı, kötüidare ve israfın devam

Page 187: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

edeceğini evvelden görüyor ve bu hal etrafında müttefik züm- relerin sükutettirilmesi gerektiğini açıkça Kralın yüzüne vu- ruyordu. Binbir müşkül, mania,tertip ve entrikaya karşı açı- lacak mücadelede yalnız kalacağını ve belki deharcanaca- ğını düşünerek peşinen şöyle diyordu:

«—• Majestelerinin nazarlarında en kıymetli ve nüfuzlu zatlara karşı hareketetmek mecburiyetiyle mücadele ve mübarezede bulunacağım, sarayın enkudretli zümresi, lütuf ve ihsanınıza el açanların cümlesi benden çekinecek,tiksi- necek ve beni teveccühünüzden düşürmeye çalışacak... Saa- deti içinnefsimi fedadan hiçbir ân geri kalmayacağım. Fran- sız milleti, o kadar kolaykandırılabilir ki, onun hesabına ça- lıştığım halde belki onun da menfuruolabilirim. Hakkımda iftiralar tertiplenecek ve bu iftiralar o kadar doğruyaben- zetilecek ki, belki Majestelerinin bile bana itimadı kalmaya- caktır. DşteMajestelerini bunca menfi kutba karşı mukave- mette yalnız vicdanları ilebaşbaşa görmek gibi bir teselli duygusundan başka bir mesnede sahibolmayarak işe baş- lıyorum.»

(Türgo) istikbali pek doğru keşfetti ve buna rağmen azim ve metanetle işebaşladı. Evvelâ maliyenin merkezî idaresindeki kötülük örneği büyük ve küçükmemurları ku- laklarından tuttuğu gibi attı. Sonra malî işlere bir hesap ve şuurintizamı vermeye koyuldu.

120 VAZDYET Umumî masarif 400 milyona yaklaşıyor, varidat 377 mil- yonubuluyor. Açık, sadece 23 milyon, hemen ödenmesi za- rurî borçlar 235milyon...

(Türgo) Maliye işlerini düzeltmesi için biricik çareyi memurlar arasındaesaslı bir eleme tedbirinde buldu. En ağır vergilerden bir kalemde yedi milyonlira indirdi. Buna mukabil mâbeyn masraflarından bir milyon. Kralın askerîmaiyeti ile Harbiye bütçesinden 9 milyon, maliye idaresinin masraflarından 12milyon, sair dairelerden bir milyon ki, mecmuan 23 milyonluk bir indirmeyaptı. Tekaüt maaşları- nın üç dört senedir tedavülde kaldığını hayret veteessürle gördü ve bunları derhal tesviyeye başladı. Emeklilerden en fakirolanların ve aşağı tekaütlük maaşı alanların iki sene- lik ücretlerini birkalemde ödedi. Acele borçlar için hemen 15 milyon frank tahsis ve tediye etti.

\ (Türgo) maliyeyi tedricen ıslâh etmek için yeni tasar- ruflara ve devlet

Page 188: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

gelirinin yükselmesine güveniyordu. Fakat onun öyle bir fikri vardır ki,devrinde inkılâp çapındaydı. Vergi mültezimlerini ve iltizam usulünükaldırmak.

Eski idarede maliye işlerinin arzettiği felâket, işte bir- çok vergilerin bumültezimler vasıtasiyle tahsili, yani sömü- rücü bir mutavassıt ve simsarsınıfının bulundurulması, bes-

Page 189: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lenmesi ve hattâ hükümet çapında nüfuzlandırılması yüzün- den doğuyordu.152 milyonluk, gayr-i safî gelirden hazineye ancak 89 milyonu girebiliyor,gerisi mültezimlerin elinde ka- lıyordu. Bu kadarı resmen bilinendi, yahakikatte mültezim- lerin halktan sömürdüğü acaba ne miktara baliğ oluyordu?Dşi kökünden halletmek için, muhakkak ki, bu türedilerin mukavelelerinifeshedip iltizam usulünü kaldırmak ve dev- leti bizatihi icra vasıtası halinegetirmek, yani devletleştir- mek 'azimdi.

Fakat (Türgo) birden bire buna cesaret edemedi. O za- man bütün binayısarmış olurdu. Hiç olmazsa iltizam mua- melelerindeki gizli sömürmeleri vesuistimalleri, kaldırmaya 121

teşebbüs etmekle kaldı. 14 Eylül 1774 tarihinde mültezim- lere umumî birtamim gönderdi ve şöyle dedi:

«— Bundan böyle nizam yoliyle istihkak ettiğiniz kâr dan başka muhtelif isimve vesileler altında almaya alıştı- ğınız paylardan size hiç bir şeyvermiyeceğim! Ona göre davranınız!»

Mali işlerde müphem ve girift noktaların mutlaka mül- tezimler lehine tefsirolunmasındaki ananeyi bir bıçak dar- besiyle kökünden kaldırdı. Dltizammukavelelerinin yenilen- mesi sırasında maliye nazırlarına verilmesi mutadolan ya- rım milyonluk resmî rüşvet veya komisyonu da şiddet ve infial ilereddetti; ve bu parayı fukaraya dağıtılmak üzere Paris rahiplerine teslim etti.

Böylece (Türgo)nun ilk hamleleri, maliye mekanizması- nı içinden düzeltmeyeve malî idare zihniyetini değiştirmeğe inhisar ettikten sonra, iş, ticarî veiktsadî ananelerin ıslahı- na gelmişti. (Türgo) bu hususta da muazzam birtedbir ala- rak Fransa içinde hububat ticaretinin, serbestliğini emir ve ilân etti.13 Eylül 1774 tarihli emirname... Bu adetâ kurtarı- cı bir hamleydi. 1749 ve1763 yıllarında buğday ticaretine bazı müsaadeler verilmişse de, ticaretserbestliğine mâni ka- yıtlar ve şartlar hâlâ devamda idi.

O devirdeki hububat ticaretinin ne halde olduğunu hayal etmeye imkânbulunamaz... Devlet ve memleketin öz serveti biricik eşasî kıymeti olanhububat, sanki bir cürüm eşyası gibi bin bir esaret şartına bağlanmıştı.

Page 190: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Biri hububat ticaretiyle mi meşgul olacak? Tıpkı cani- ler gibi, zabıtaca tutulandefterlere, isim sıfat ve adresini, iş yerini, işine ait bütün evrak ve senetlerikaydettirmekle mükellefti. Bellibaşlı pazar yerlerinde, bellibaşlı gün ve saat-lerden başka buğday alış verişi en ağır vergilere, nakdî ce- zalara tâbi idi.Bellibaşlı ticaret yeri, şehir ve köy dışında en küçük ticarî muamele, en ağırbir suçtu. Böylelikle, sanki ticareti menetmek, krallığın gelir kaynaklarımkurutmak ve ihtikâra çıkarlarını beslemek için her şey yapılmıştı.

(Türgo) bütün bu engelleri kaldırdı. Artık Kral namına

Page 191: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hububat alınıp satılmıyacağını ilân etti. Ecnebi memleket-

lerden Fransa'ya serbestçe hububat ithaline müsade etti. Mücerret bir ihtiyatîtedbir olarak da dışarıya buğday çıka- rılması hakkındaki yasağa dokunmadı.Sonra daha ileriye vardı; yeni hamlelerin hikmet ve faydasını tastik ettirmekiçin neşrettiği emirnameyi memleketin her tarafında okuttu. Bu fermana yazdığıgüzel bir mukaddeme ile ticaret serbest- liği hakkındaki iktisadî mesleğin anakaidelerini izah etti. Bilhassa o tarihlerde mevcut olan bir zannı şiddetle sarstı.Bu zan, memlekete lâzım olan hububatın hükümetçe tedarik olunması gerektiğive memlekette kıtlık veya bereketin hükü- met tutumuna bağlı olduğu tarzındaahmak bir kanaatti.

Bu hususta büyük tarihçi (Mişle)yi dinleyelim : «— Bu ferman, buğday(Marseyyez)i denecek kadar ruh açıcı ve ümit verici bir hamle belirtir. Henüztarlalara ekin ekilmeye başlamadan neşredilmişti. Bütün köylülere ekmesilâzım geldiğini, korkutmamasını, elde mahsul kalmıyacağı- nı, hepsininsatılacağını telkin ediyordu. Bu telkin bir büyü gibi tesir yaptı. Güya topraktitredi, sapanlar işlemeye baş- ladı, öküzler tembellik uykusundan uyandı.»

(Valter) ise fermanın okunduğunu duyunca şöyle dedi: «— Bana öyle geliyorki, bütün dünya yenileşti.»

(Türgo) 1774 sonlarında büyük bir şöhrete erdi. Eğer bildiği ve istediği gibihareketine müsade edilseydi inkılâp kendi kendisine, sulh ve huzur içindegerçekleşmiş olacak, belki bir süre daha ihtilâl patlamayacaktı. Fakat müsaadeedilmedi ve büyük ıslahatçı mütemadiyen kösteklendi. Ra- hipler sınıfına,asillere, parlâmentoya karşı (Türgo)yu Kral- dan başka kim koruyabilirdi? Oda bizzat korunmaya muh- taç, Fransa'nın en âciz ferdi değil miydi? (Türgo)gibi dehâ çapında, bir ıslahatçıya rağmen ihtilâl durmayacak, her ân gelişmekteolan hızını kaybetmiyecekti. (Türgo) kâzip bir fecirdi. Bir şimşek ışığı gibigelip geçecek, ancak hasretlere tercüman olacak ve ondan sonra karanlık avdetedince yine bütün kötülük şartları daha da beslenmiş ve kudurmuş ola- rakmeydana çıkacaktı.

(Türgo) ihtilâlin tarihinde, onun kadrosuna girmeden, kral hesabına çalışanharcanmış bir insan olarak birinci

Page 192: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

122 123

Page 193: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çapta bir şahsiyettir. Şu farkla ki ihtilâlciler binayı dışarı- dan yıkarak veyeniden yapmak isteyerek işe başlamışken, o, aynı binayı içinden yapmayı vesağlamlaştırmayı düşün- müştür. Bu bakımdan başarıları hayretlere şayandenecek kadar çok ve büyüktür. Şu var ki, bir ihtilâli madde cephe- sine aitıslahlarla önlemenin ruh cephesine tesir etmeyece- ği, ruhun mutlaka hıncınıalmaya bakacağı ve bunun baha- nelerini kolayca bulacağı hakikati (Türgo)misalinden de bel- lidir.

UN MUHAREBESD Hububat üzerine konulan vergi ve resimlere ilâve şek-linde frank başına 5 santimlik resmin kaldırılması, Krallık emlâkininmültezimlere verilmeyerek emanet suretiyle ida- resi, (Oktrua) tarifelerinindeğiştirilmesi, yağ ticaretinin ser- bestleştirilmesi, askerlik kuramuamelelerinin ıslahı, müte- selsil cezaların ilgası, bu kocaman faaliyet veıslahat man- zumesinden birer şubedir. Fakat bütün bunlar hastayı dıştan iyiedecek derecede kıymetli tedbirler olmakla beraber asıl (Türgo)nun düşünüpde fiil mevkiine koyamadığı iç ıslah projeleri vardı ki, başlı başına kurtarıcı,ihya ediciydi. Bun- lardan biri de angaryanın yani bir nevi köleliğinkaldırılma- sı... Tam bu büyük projeyi mücadele mevzuu yapacağı ve belki demuvaffakiyete ulaştıracağı bir anda birden - bire hastalandı. 10 seneden berimüptelâ olduğu hastalığı göğsü- ne doğru inmeye başladı. Bir aralık hayatındanbile ümit kesildi. Dört ay yataktan çıkamadı. Fakat çalışmaktan bir ân bile boşkalmadı. Maliye nezaretinin bir yatalak tarafın- dan idare edildiğini kimseanlıyamadı; işlere en küçük bir ha- lel gelmedi. Buna rağmen uzun müddetsarayda boy göster- mesi, meydanı düşmanlarına karşı boş bıraktı. Bütün ha-

sımları birleşip anlaştılar ve fırsatı ganimet bildiler. Olan- ca gayretleriylefırıldaklarını döndürmeye koyuldular. Hububat ticaretinin serbestçe tatbikmevkiine konulma- sı bazı mukavemetlere çarpmıştı. Muhtekirler ve istismar-

cılar elbette saraydaki memnuniyetsizlik cereyanına iştirak edeceklerdi. Böyleoldu. (Marmontel) gibi meşhur bir edibi bile elde ettiler ve ona şöyle kalemyürüttürdüler:

«— Bütün bir milletin hayat kaynaklarını kurutabilecek olan böyle bir tedbiriicra mevkiine koymaktaki cesaret bü- yük bir muhatara ifadesidir.»

Bir müddet sonra Nekerin neşrettiği bir eser de dava- ya karıştı. Herkes telâş

Page 194: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

emareleri göstermeye başladı. Hal- buki (Türgo) bu neşriyatı yasak ettirmeyebile tenezzül et- memişti. Sözde münevver böyle yaparsa ya avamın ne yap-ması ve ne düşünmesi lâzımdı? Her şey, gizli bir fitne ve buhranın kopmaküzere bulunduğunu gösteriyordu. Nitekim «Un muharebesi» ismi ile meşhurhadise birden bire patlak verdi.

Page 195: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Geçmiş senenin mahsulü fakir olduğu için 18 Nisan 1775'de hububatınpahalılığı yüzünden (Dijon) şehrinde bir karışıklık çıktı. Halk hükümetsarayının avlusu ve merdi- venlerini yığın yığın doldurdu. Vali nihayet halkınkarşısına çıkmaya tenezzül etti. Ve şu cevabı verdi:

— Bahar geldi, kırlarda ot bitmeye başladı. Haydi gidip bol bol otlaymız!

Sadece bu cevap, Krallık idaresinin hangi kibir hisarı gerisinde bütün hak vehakikatlere arka çevirerek oturdu- ğunu ve ilerlemekte olan yeni zamanölçülerine ne kadar kayıtsız kaldığını belirtmeye yeter.

(Dijon)da başlıyan hadise, (Suason), (Veksen) ve Yu- karı Normandiyataraflarına doğru sarkmak alâmetlerini gösterdi.

O sıralarda güzel (Madam do Briyyon) memleketin feci halini Kraliçeye tasvirediyor, Kraliçe (Lûi)lerin 16 ncısın- dan (Şuazöl)ün iktidara getirilmesiniistiyor, (Moropa) ise, nazırların icraatını şiddetle kötüleyen bazı imzasızmektup- ları Krala takdim ediyor, fakat kimse hastalığın büyüklü- ğünü vetehlikesini kestiremiyordu. (îl do Frans) vilâyeti köylerinde bazı şahıslar artıkgemi azıya almış lâflar edi- yordu :

124 125 — Buğday inhisarı bizi öldürüyor, açlık ve çıplaklığa mahkûmediliyoruz! Ayaklanalım! Öyle de ölüm, böyle de... Şerefimizle ölelim!

Nihayet muhtelif yerlerde hareket başladı. Depo ve ti- carethaneleri basmaya,zahire ambarlarını ve çiflikleri yak- maya teşebbüs ettiler. Buğday yüklügemileri batırdılar. Nehir yoliyle sevkedilen buğdayı zaptederek payitahtı açbırakmak tehdidine kadar vardılar, îşte «Un Muharebesi» ismi verilenzincirleme hadiseler serisi bundan ibarettir. Dş nihayet (Versay) ve Kralınhuzuruna kadar sirayet

dairesini genişletti. Paris ve Versay etrafında ayaklanan- lar saraya doğruyürüyüşe geçtiler. Her zaman ve her va- kada göze çarpan cilveler kabilindenolarak ne garipti ki, yürüyüşe geçen âsiler aç ve biilâç olduklarını iddiaettikleri halde yollarda şarkı söylüyorlar, halka sarkıntılık ediyor- lardı. Birçoğunun cebi altın doluydu. Hiçbir mukavemete

Page 196: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çarpmadan sarayın avlusuna kadar girdiler. Muhafızlardan hiçbir nefer ve zabitses çıkarmadı. Kumandan mukavemet şöyle dursun, fikir soranlara firarı biletasviye' etti. Zaten Kral zor gösterilmemesini emretmişti.

Kral balkona çıktı ve tebaasına hitap etmek istedi. Fakat sözleri müthişhomurtular ve tehditkâr naralarla ke- sildi. Kral bu hali görünce hiçbir şeyyapamadan dairesine çekildi ve hüngür hüngür ağlamaktan başka bir şey bece-remedi. Sonunda âdet ve iradesizliği icabı âsilerin dilekle- rini kabul etti.Ekmeğin libresini muayyen bir narha bağ- ladı. Bu karar (Türgo)nun ıslahteşebbüslerini kökünden baltalamaktı. Fakat sathî ve zahirî tesirini yaptı.Âsiler saraydan ve (Versay)dan çekildiler ve ertesi günü Paris'e gidecekleriniilân ederek uzaklaştılar.

Artık işin içine ekmek karışmış, ihtilâlin mayası tut- maya başlamıştı.

Âdem Peygamberden son insana kadar şâmil bir kanun olarak bilmek lâzımdırki, barutuna ekmek karışan ihtilâl mutlaka patlar.

A26 TEDBDRLER (Türgo) vakadan bir gün evvel Paris'teydi. Düzen veasayişi iade için polis müdürü ve (Gard Fransız) kuman- danı ile müzakerehalinde... Şaşırıp kalan biçare Kral, Maliye Nazırını dört atlı bir sarayarabasıyla (Versay)a çağırttı. Dört atlı araba dört nala (Versay) yolunu tuttu.Enerji ve teşebbüs sahibi (Türgo) sarayın kararına şiddetle mukabele etti:

— Çapulcuların teklifine boyun eğilmesini asla kabul etmem! Kendilerinevâdedilen narhın mutlaka iptal edil- mesi lâzımdır! Yoksa olanca emeklerimizve teşebbüsleri- miz iflâsa sürüklenecektir.

Şapşal Kral bu defa da (Türgo)yu haklı çıkardı: — Öyle olsun... Vadimi ilgave iptal ediyorum! Bunun üzerine (Türgo) yine dört nala Paris'e dönerek asilerhakkında gerekli tedbirleri emretti.

3 Mayıs 1775 de kıyam ehli, askere ve bazı yasaklara rağmen Paris'inkapısından girdiler. Fırınlar yağma edildi. Pazar yerleri daha iyi korunduğuiçin yağmaya uğramadı. Asker, her yerde âsilere müsait, seyirci ve gevşek..Zabı- ta'da aynı... Paris ahalisi, hayret ve memnuniyet içe-

Page 197: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

risinde bu garip karışıklığı seyrediyor. Aynı akşam, (Mare- şal do Biron) bütünmeydanları ve geçit noktalarım işgal ettirince, âsiler süklüm püklüm kalakaldılar. Ne teşebbüs, ne bir şey... Fakat hâlâ iki taraf da birbirinin suratınaba- kıyor, birbirini yokluyor ve hiç bir şey yapamıyordu. Dev- let, gözününönündeki isyana ses çıkaramıyordu. (Lil), (Amyen) ve (Okser) gibi yerlerde dekımıldanışlar... Artık bu hale tahammül edilemezdi. (Türgo), bir hamle adamı

Page 198: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

olduğunu ispat etmek üzere birdenbire şahlandı. 4 Mayıs gecesi (Versay)sarayında toplanan Mecliste, âsilere karşı mütereddit davranan polis müdürüile mareşali derhal az- lettirdi. Ve yerlerine başkalarını getirtti. Karışıklıkboyun- ca Harbiye Nezaretini ve Paris Valiliğini bizzat üzerine aldı. Mayısınbeşinci günü yeni bir karışıklık çıkaran kıyam er- babı, her tarafta piyade vesüvari kuvvetlerinin hücumuna uğradı. Apışıp kaldılar.

127 Köylerde de seyyar karakollar aynı tenkil hareketine giriştiler.

(Parlâmento) âdeti gereğince,olmayan varlığını ispat etmek istercesine işe elkoymaya kalkıştı. Sokaklara ya- pıştırttığı afişler vasıtasiyle, halkıntoplanmasını, karışıklık çıkarmasını yasak ediyor, fakat ekmek bedelininindirilme- si mevzuunda Kraldan istirhamda bulunacağını vâdederek yeni birzaaf kapısı açıyordu.

(Türgo) bu işe çok kızdı ve afişleri toplattı. Bunun üzerine (Parlâmento) tevkifedilen âsilerin bizzat muhake- mesine kalkıştı. (Türgo) buna da razı olmadı.Âsileri, hu- susî olarak teşkil edilmiş bir mahkemeye verdi. (Parlâmen- to)bütün bu olanlar karşısında Krala ihtar ve itirazlar

yağdırarak tekrar sokakları yaftaladı. Ne Kral, kral; ne îdare, idare; ne Meclis,meclis; arada yanıp tutuşan, ezilip büzülen gayretli bir Nazır; hepsi bu kadar...

(Türgo) bu işlerden bıkmış, usanmıştı. (Parlamento) yu (Versay)a çağırttı.Kralın reisliği altında cereyan eden bir toplantıda, Kral adına konuşan AdliyeNâzın (Parla- mento)ya dedi ki:

— Artık karışıklık işleri ve entrikalariyle meşgul olma- yacaksınız! Kralınemri! Fakat perde arkası iş gören gizli entrikacıları arayıp bulabilir, meydanaçıkarabilirsiniz! (Prens do Konti) müstesna, bu karışıklığı, perde arka- sındanidare edenlerin kimler olduğu meçhuldür. Yalnız şu kadarı malûmdur ki, (16.Lûi) karışıklığın hakikî mü- essir ve müsebbiblerini öğrendiği zaman hayretleriçinde kalmış ve bunları tevkiften vaz geçmiş, adetâ korkmuştur. Bütün buhadiseler (Türgo)nun mevkiini sarsmış ve

basit, hattâ hilekâr mânilerle sukut etmemesi lâzım gelen tutumunu gözdendüşürmüştü. Eğer onun, hadisenin bas- tırılması yolunda (enerjik) davranışları

Page 199: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

olmasaydı, belki de daha feci şeyler olacaktı, (Türgo)nun tutunamıyacağımgös- teren saikler arasında, bir de Kraliçenin Kral üzerinde her ân artan nüfuzurol oynuyordu. O, (Dük do Giyon)u sür-

dürmüş, (Şuazöl)ü sürgünden kurtarmış, (Prenses do Lâm- bal)i kendidairesine memur ettirebilmişti, îşte bu Kraliçe, kocası Fransa Kralına «Zavallıadam!» göziyle bakıyor ve

Page 200: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

memleketine gönderdiği bir mektupta bu tabiri kullanıyor- du. Evet, Kraliçe(Türgo)ya tahammül edemiyordu. Beri taraftan rahipler sınıfı da (Türgo)yagalebe etmiş ve Kra- liçenin işini kolaylaştırmış bulunuyordu. (Türgo) taçgiyme merasiminin, büyük masraftan yüzünden (Reyms) şehrinde yapılmasınamuhalefet ettiği halde rahipler bu işde ağır basmış ve merasimi (Remys)katedralinde yaptırmıştı. Üs- telik, Katolik dininden aynlanlanmahvettireceğine dair Kraldan bir de yemin koparmıştı. Bütün bunlar(Türgo)nun anlayışına sığmıyor, yolunda engel oluyordu.

Biraz sonra vaziyet iyileşir gibi oldu. Hasadın /engin j olacağı anlaşılmayabaşladı. Saray entrikaları azalmaya l yüz tuttu. (Türgo), yakın dostu (Malzerb)iSaray Nazırlığı makamına getirtti. (Malzerb) polislikten yetişme, namuslu,vicdanlı, iyi niyet sahibi; fikir istiklâline malik ve edebiyat kültürüne sahip,müteşebbis bir adamdı. Saray Nâzın sıfa- tıyla (Malzerb)in eline büyükselâhiyet geçti. Önce memle- ketin malî idaresi hakkında Krala ihtarlardabulunmuş, teklif usulü ve vergi sisteminin düzeltilmesi lüzumunu ve MaliyeNazırlığı makamında demirden bir pençe bulunma- sı zaruretini beyan etmişti.Bu bakımdan (Türgo) ile ara larında tam bir ahenk ve mutbakat olmuştu. Şimdionur, Saray Nazırlığına getirilmesi, vaziyetin saray içi ve dışın- dan ıslahıyolunda büyük bir ümit ışığıydı.

(Malzerb)in ilk ıslahat teşebbüsü hapishanelerden baş- ladı. Derhal,vaziyetleri yürek sızlatıcı olan hapishaneleri ziyaret edip onları insanbarındıracak hale getirmeye çalış- tı. Doğruca (Bastiy) zindanına gitti ve oradahaksız yere bulundurulan ve tamamen unutulan birkaç mazlumu azad etti.

ihtilâl, tek rehbersiz, katî adımlarla yavaş yavaş gel- mekte ve öncülerinisonradan tedarik etmek üzere şimdilik irticalî bir mahiyet arzetmektedir.

(Malzerb) ilk iş olarak (Letr do Kaşe) isimli evrakın

128 îhtilâl/9

129 muamele şekline ait bir heyet teşkil etti. Kralın hususî mührünü hâvikapalı emirnamelerden ibaret olan ve Kral tarafından itimada şayan memurlaraverilen (Letr do Kaşe) ler, son zamanlarda her türlü yolsuzluğa alet edilmişti.(Malzerb) ayrıca saray teşkilâtım düzeltmeye ve protestan- lara bazı

Page 201: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

müsaadeler verilmesine çalıştı. Vaktiyle matbuat müdüriyetindeyken nasılbasın hürriyetini müdafaa ettiyse

Page 202: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Nazır olduktan sonra da sansürü kaldırmaya taraftar gö- ründü. Hasılıhürriyetperver fikirlerini her sahaha göster- di. (Türgo)nun öğütlerini dinledive ona daima bağlı kaldı. Fakat (Türgo) derecesinde cesur ve (enerjik)olmadığı için sadece uzaktan bir takviyeci ve taraftar olmakla yetindi. Böylecebütün yük, bütün aleyhdarlar zümresine karşı yine (Türgo)nun omuzlarındakalıyor ve zavallı adam uykuların- da ve rüyalarında bile mücadele halindebulunuyor, gece ve gündüz, nefes nefese didiniyordu.

(Türgo), bu kadar (enerji) sarfetmenin sıhhatini ihlâl edeceğini söyleyen birdostuna şu cevabı vermişti: — Ben de biliyorum; az yaşıyacağım, onun içinçok çalışıyorum!

Gerçekten (Türgo), sadece maliye işlerini ıslah etmekle kalmıyor, devletidaresinin her şubesine sarkıyor ve bütün kötülük şubelerinde ölçülerini tatbikçarelerine baş vuru- yordu. Meselâ posta idaresinden meşhur «karanlık oda»kahramanı «Do Niz» isimli resmî casusu hemen kovdu. «Ka- ranlık oda»vasıtasıyla münderecatına vâkıf olunan mektup- ların da mahkemelerde birvesika haysiyetiyle nazara alın- masına mâni oldu. Angaryaların ilgası içinvilâyetlerde uzun uzadıya temaslara girişti. «Dilijans» isinili posta arabala-rının idaresi için bir hükümet inhisarı tesis etti. Artık (Tür- gotin) ismiyleanılmaya başlıyan sistem sayesinde Paris - Bordo mesafesi 4,5 günde aşılmayabaşlandı. Her sahada bir yenilik ışığı pırıldatan (Türgo), 45 derece şimalî arzdaire- sini esas tutarak mikyasları birleştirmek çarelerine kadar

düşündü. 16 milyon kadar bir meblâğın devlet hazinesine terkini rahiplersınıfına kabul ettirdi. Katolik mezhebine aykırı olduğu bahanesiyle bazı kitapve mecmuaların top- 130

latılmasım ve muharrirlerinin mahkûm edilmelerini önledi. Yavaş yavaşFransa'nın her tarafına yayılmak istidadı gös- teren hayvan hastalığına karşı enşiddetli tedbirleri aldı. Mükelleflerin, vergilerini muntazam ve kolaylıklatesviye etmeleri için her kolaylığı gösterdi. Vergiden kaçmak iste- yenhilekârları şiddetle takip, vergiden kendilerini muaf gören zadeganı da tazyiketmekten geri kalmadı. Şimali Amerika'da cereyan eden hadiseleri gözdenkaçırmadı ve ingiltere ile harp ihtimalini daima göz önünde tuttu. Ordu- nunkalkınması için hiç bir fedakârlıktan çekinmedi. Netice itibraiyle nazırlarheyetinin ruhu ve dimağı oldu.

Page 203: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ama bütün bu tedbirler, her tarafından su alan ve batmak üzere bulunan birgeminin ufak - tefek rahnelerini yastık ve kıtıkla kapatmaya bakmaktan ileriyegeçemedi; (Türgo) ise artık bir ihtillâden başka hiçbir şeyin kurtara- mayacağıbir zemin üzerinde, gemiyi topyekûn kızağa çek- mek imkânından mahrum vebu yüzden mahzun bir ısla- hatçı olarak, ciddi bir eser veremeden geçip gitti.

Page 204: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Türgo)nun faaliyetini hiç bir şey engelleyemiyordu. Fakat tasarruf bahsindebütün çırpınışları boşa çıktı. Niha- yet (Türgo) 1775 senesinde umumîmasariften bir şey kısa- mıyacağını acı acı anladı. Yalnız saray, hesay vetahmin dışında beş milyon frank harcamıştı. Fakat hiç bir şey

(Türgo)yu emir ve yasaklar mevzuunda mücadele etmekten alıkoyamıyordu...1776 yılı başında altı adet ferman müs- veddesini tanzim ederek krala sundu.

Bu fermanlardan birincisi, inkılâp çapındaki meşhur teşebbüse, angaryalarınlağvına aitti. Fermanda (Türgo), angarya yoliyle halka yükletilen teklifsıkletinin taşınamaz bir şey olduğunu ispat ediyor ve bu fiilî yüklerin paraylayapılmasını öne sürüyordu. Bu hususta da (Fizyokrat)ların düsturunu teklifediyordu. Zenginlerin faydalanacağı işler için fakirlerden vergi almanın hak veadalete uymıyacağım belirtiyordu.

Bundan sonra angaryaların kökünden ilgasiyla bunun yerinde muntazam birvergi tarhından bahsediyor ve şöyle diyordu:

«— Bu verginin geliri, bütün arazi ve emlâk sahiplerine 131

yarayacağından bütün sınıfların aynı mükellefiyete iştirakleri şarttır.»

Dkinci ferman, Paris'te hububattan alınan (taks)ların hepsim birdenkaldırıyordu. Üçüncü ferman, liman, rıhtım, hal ve pazar yerlerinde, malîidarece ihdas edilmiş olan lüzumsuz memuriyet ve vazifelere nihayetveriyordu.

Dördüncü ferman, (Türgo)nun en mühim eserlerinden biriydi; bütün bir dünyagörüşü mahsulüylü; ve esnaf kethüdalığı, ustalık ve lonca gibi teyallüpmerkezlerini kö- künden siliyordu. Bu mevzuda (Türgo) şu fikirleri yürütü-yordu:

«— Hemen bütün şehirlerde, büyük sanayi, küçük us- talar zümresinininhisarındadır. Birer lonca teşkil eden bu ustalar, ticarî maddelerin yapılmasıve satılmasını, hu- susi bir imtiyaz şeklinde kendilerine inhisar ettirip baş-kalarına hayat hakkı vermiyor. Böylece herhangi bir sa- natta serbestçe hareketedebilmek, ancak o sanatta ustalık sıfatım almakla mümkün oluyor; Halbuki

Page 205: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ustalık, gayet uzun bir zamana ve bir çok lüzumsuz kademelerden geç mekkülfetine muhtaç olduğu gibi, ayrıca pek ağır vergiler ve (taks)lar mukabilindeelde edilebiliyor. Bu, her bakım- dan, her cepheden yanlış ve zararlı birşekildir.»

(Türgo), fakir şahısların hiç bir zaman usta olamadık- larını, ekseriyetle evini,barkını ve yurdunu terketmek zo- runda kaldıklarını, her çeşit esnaf vesanatkânn, amele ve çıraklarını diledikleri gibi seçmekte serbest olmayıplonca- ların keyfine uymaya mecbur olduklarını ilâve ettikten sonra, bütün bumümtaz teşekküllerin memleket sanayii-

Page 206: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ne zararlı tabiî halkara aykırı, sadece keyfî ve indî ölçü- lere bağlı olduğunu,sanatkârlar arasında ferdî tekâmüle manî olduklarını, rekabet duygusunuöldürüp her nevi

keşif ve icad hamlesini uyuşturduklarını kaydediyordu. Artık loncaya, ustalığa,kethüdalığa paydos!... Sanayi ser- best, her türlü serbest olacaktı. Bu demekdeğildi ki, es- naf ve sanatkârların haklannı müdafa eden bir cemiyetleriolmasın... Bilâkis... Ferdleri koruyan cemiyetler başka, ferdlere yetişme hakkıvermeyen mütegallibelerin teşkilâtı 132

başka... Hattâ (Türgo) loncalar yerine kaim olacak cemiyet- ler teşkilini ve bucemiyetlerin hükümet nezdinde murah- haslar bulundurmasını bile tavsiyeediyordu.

Beşinci ferman, hayvan alım ve satımından alınmakta olan vergileri kaldırıyor,altıncı ferman da, içyağlanndan devşirilen (taks)ları indiriyordu.

DNKILÂP FERMANLARI Gerçekten (Türgo)hun bu fermanlarına ve işinbaşın- dan beri tuttuğu yola, inkılâp ve ihtilâl çapında demek yanlış olmaz.Daha evvel de kaydettiğimiz gibi, (Türgo), Büyük ihtilâlin, Krallık idaresiçerçevesinde bir iç ıslah hamle ve muhasebesi şeklinde boy göstermiş, birtecelli unsurudur. Fakat bu tecelli, umduğu müsbet alâkayı ve kadroyubulamamış; ve bu mevzu, cezirden sonra med halinde eski haline dönen vedaha da ileriye giden kötü- lüklerle, nihayet büyük ihtilâle çarpmak için eldengeleni ihmal etmemiştir.

îşin garibi, Büyük ihtilâlin mukaddemesini teşkil ede- cek • olan (Parlâmento),(Türgo)nun ıslahatına en ciddî en- geli teşkil eylemiştir. Fermanlara muhalefet,en ciddî ve müessir plânda, karşısında Kralı değil, (Parlâmento)yu bul-muştur. Yâni kuzunun korunmasını kurt istemiş ve kabul etmiştir de buna bekçiköpeği akıl erdirememiş ve karşı çıkmıştır.

Hastalıklı (Türgo), yeniden yatağa düşmüştü. O sıra- da (Parlâmento),birdenbire, tam mânasıyle irticaî bir ka- rar verdi. (Kondorse)nin angaryalarınilgası fikrini destek- leyen bir kitabını toplatmaya karar verdi. Bu karar, doğ-rudan doğruya, meşhur fermanların ruhu ve dimağı olan (Türgo)ya karşı birhareket demekti. Fakat Kralın, Maliye Nâzın hakındaki itimadı henüz devam

Page 207: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ediyordu. Kral, (Türgo)nun icraatını seviyordu. Hattâ Kralın safiyet ve sa-mimiyet derecesine bakın ki, kendi şahsî emlâki dahilindeki tavşanlarınöldürülmesi hakkındaki bir emirname ile Mali- ye Nazırmın prensiplerinedoğrudan doğruya iştirak ettiğini belli ediyordu .Şapşal, iradesiz, fakat iyiniyet sahibi Kral, 133

fermanların doğurduğu itirazlara mukavemet için uğraşmak

Page 208: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

gerektiğini görerek müteessir oluyor, âdeta kendisi tebaa- dan âdi bir ferdmişde Kral başkasıymış gibi harekete ge- çemiyor ve mahzun mahzun şöylediyordu:

« — Vah, vah! Bu milleti Mösyö (Türgo) ile benden baş- ka kimse sevmiyor!»

- Bütün Fransa neticeyi beklemekte... Fermanların taraf- tarlariyle aleyhdarlanarasında şiddetli münakaşalar köpü- rüyor... Bir taraftan nazırlar hey'etifermanları tenkide cür'et edenlerin eserlerini, öbür taraftan da (Parlâmento)fermanları destekleyen neşriyatı yasak ediyordu. Bu ne tezat ve bilhassainkılâba destek olmak vaziyetindeki (Par- lâmento) hesabına ne gerilik!Meselâ (Parlâmento) zamanın iktisadçılanndan (Bön Serf)in derebeylik hukukve imtiyaz- larına ait kibatabını hemen zapetmekte tereddüt etmiyordu,Fermanlar, tescilleri için (Parlâmento)ya verileli bir ay geç- tiği halde hâlâboş yere dırdırlarla vakit geçiriliyor ve bir türlü tescile yanaşılmıyordu.

Nihayet (Parlâmento) ancak Mart ayının ikinci günü hayvan alım satımındanalınan (taks)lar hakkındaki fer- manı tescil edebildi. Geriye kalan beş fermanıise adalet kaidelerine aykırı (!) bulduğu bahanesiyle reddetti. Ne tu- haf! Hem(Parlâmento) Krala karşı gelebilmek suretiyle hemen hemen ilk defamukavemet cephesi kurabiliyor, hem de bunu Kraldan fazla Krallık taraftan birzihniyetle Kra- lın adalet ve hürriyet temayülünü baltalamak için yapı-

yordu. Yâni Krala karşı gelin de, isterse bu karşı geliş Hakka ve halka zıtolsun.

(Parlâmento)nun asla kabulüne taraftar olmadığı şey, angaryanın yerine kaimolmak üzere kabul edilecek vergiy- di. (Parlâmento), mümtaz sınıfların hertürlü vergiden muaf olduğunu, rahipler sınıfının ruh ve terbiyeden mesul, zade-gan sınıfının ise memleket uğrunda hayatını feda etmekle hükümdara yardımcıbir topluluk teşkil ettiğini ileriye sü- rerek bu iki sınıfa hiç bir mükellefiyetyükletemiyeceğini 134

iddia ediyordu. Koskoca millet hakkında ise şöyle diyordu: «— Milletin bu ikisınıftan ötesi, devlete evvelkiler de- recesinden güzide, hizmetler edaedemiyeceği için, vazifesi vergi, el emeği ve cismanî işlerde borcunuödemektir.» Dünyada, bir hakikati tepetaklak görmek ve göstermekle bundan

Page 209: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

daha baskın bir (demogoji) levhası gösterilemez. Buna rağmen(Parlâmento)nun itirazlarına kulak asıl-

madı; martın 12 inci günü (Versay) sarayında Kralın Reis- liğinde meydanagetirilen içtimada (Parlâmento) reisi ile müddeiumumisinin itirazlarınarağmen, sert br emirle fer- manlar kayıt ve tescil ettirildi.

Tuhaf ki, tuhaf!... Bu defa ve bir ân için Kral millet menfaatlerinin hâmisi,millet mümessili (Parlâmento) ise imtiyazlı sınıfların müdafii... Tam tersineroller...

Page 210: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Fermanlar meselesi, (Türgo)nun zaferi, fakat son ve i, tesirsiz zaferi olmuştu.Zira mağlûp hasım, saray ve aris- I tokratlar zümresi ve rahipler sınıfı, busurette büsbütün çileden çıkarılmış bulunuyordu. Bir ân için, püskürtülüyor,fakat ezilemiyor, hareketsiz hale getirilemiyofdu. Neticede bütün gücünütoplayıp taarruza geçmesi için zemin açılı- yordu. Hercai Kralın bir anlıkkeyfiyle elde edilen muvaf- fakiyetler elbette ki, payidar olamazdı. Devletidaresinde her türlü hürriyet, adalet, huzur, insanlık ve terakki ölçü- lerindenayrılmadığını gördüğümüz (Türgo), ya nihaî dar- beyi indirecek kadarkuvvetlenmeye, yahut nihaî darbeyi hasım sınıflar tarafından yemeyemahkûmdu.

Mamafih son ânına kadar ıslahat hamlelerinden vaz geçmedi. Meşhur vetersine mütefekkir (Volter)in isteğiyle, (Seks) ve civarını mültezimlerdenayıkladı. «Iskonto Ban- kası» ismiyle serbest bir banka kurdu. Şimdiki umumîsağ- lık idaresinin çekirdeği olarak, doktorlardan, sağlık işleriyle uğraşmayamemur resmî bir heyet teşkil etti. Fransa'nın, Amerika muharebesinden uzakkalması lüzumunu âmir, siyasî ve iktisadî sebepler hakında bir eser kalemealdı. Şa- rap ticaretini serbestleştirdi. Gümrük resimlerini kaldıra- rak serbestmübadele kaidesini tatbike kadar fikirlerinde cüret gösterdi; fakat bu projeyalnız fikirde kaldı. Memle- 135

ketin siyasî ve idarî ıslahına esas olarak belediyeler hak- kında mükemmel birmuhtıra yazdı.

(Türgo) her şeyden evvel bugün (liberalizm) diye anılan iktisadî sisteminmüdafiidir ve bu bakımdan tam (demok- ratik) bir anlayış sahibidir. Hürrriyetve mülkiyet hakkı onun iki dostudur.

«— Cemiyet fertler içindir; cemiyetler, bütün insanla- rın karşılıklıvazifelerinin yerine getirilmesini sağlıyarak umumun haklarını korumaklamükellef cihazlardır.» ölçüsü (Türgo)ya aittir :

Ve bu ölçünün devamı: «— Şahsî hürriyet, fikir ve yazı hürriyeti, vicdan hür-riyeti, iş ve emek hürriyeti ve bunların neticesi olarak me- denî ve siyasîhaklarda eşitlik...»

Yalnız bir noktada hürriyeti tahdit ediyor, (Fizyokrat) mesleğine bağlılığı

Page 211: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yüzünden ziraatin yegâne kıymet men- baı olduğuna inanıyor, bu bakımdanmülk sahiplerine fazla bir hak tanıyor ve bunların vergi tediyesi mukabilindehalka ait işlerle uğraşması selâhiyetine malik olduklarını redde- demiyordu.Yani derebeyliğin bir nevi hafifletilmiş ve demok- ratlaştırılmış şekli...

(Türgo)nun nazarında hâkimiyet şartının esası hak ve adaletti. (16. Lûi)yedemişti ki:

«— Majesteleri hükümet icra buyuruyorlar. Fakat ger- çek bir hâkimiyethakkına malik olmaları için hakkaniyet

Page 212: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve adalet kaidelerine baş eğmeleri şarttır.»

(Türgo)ya göre bir hükümdar, adalet ve hakkaniyet sahibi olunca mutlakmânada kanun vâzıı ve devlet irade mihrakıdır. Şu var ki, idare tarzı, babaca,şefkatlice ve bir anayasaya bağlı olmalıdır.

(16. Lûi)ye yazdığı bir muhtırada diyor ki: «— Fenalığın sebebi, milletinizinbir anayasaya malik olmamasıdır. Fransız milleti, birbirine iyice bağlıolmayan muhtelif sınıflardan mürekkep bir kavimdir. Bu muhtelif sınıf veunsurlar yalnız kendi menfaati peşinden gider ve birbirine sağlam içtimaîrabıtalarla bağlanmaz. Böyle bir rabıtayı doğuracak ana ölçülerden de Fransızcemiyeti mahrumdur. Majesteleri, her şeye ya bizzat, ya nazırlarının 136

vasıtasiyle karar vermek mecburiyetinde bulunuyorlar. Âm- meninmenfaatlerine hizmet etmek için de herkes o ân

için emirlerinize muhtaçtır. Riayet edeceği herhangi bir pe- şin hükme de malikdeğildir. Bu hal edebî bir bilgszlik ve karışıklıktan başka bir netice vermez.»

(Türgo) bu anarşiye nihayet vermek için Fransa dahi- linde geniş bir Belediyeteşkilâtını düşünüyordu. Her yer- de ve muhtelif derecelerde BelediyeMeclisleri ve emlâk ve arazi sahipleri tarafından seçilmiş bir de millîBelediye idaresi... Bu meclislerden her biri kendi memuriyet daire- leri içindeiş görecek, millî Belediye idaresi ise bütün Fran- sa dahilinde nafia işleri,hayır müesseseleri ve bilhassa ver- gi tatbikatiyle uğraşacaktı. Başlıca vergi,imtiyazlı veya imtiyazsız bütün arazi sahiplerine şâmil bir toprak vergisiolacaktı. Belediye Meclisleri devlet işlerini murakabe ede- miyecekler, fakathususî dileklerde bulunabileceklerdi. (Türgo), hak ve adalet esasına bağlı birhükümette eğer umumî efkâr aydınlatılmaz ve halk vicdanı cezbedilemezsehiçbir teşkilâtın devam edemiyeceğini söyliyerek diyordu ki:

«— Majestelerinin saltanat devresine ebedî bir hayat vermek için elzemsaydığım teşkilâtın birinci ve belki de en mühimmi, üniversitelerin, ortamekteplerin, ilk mektep- lerin idaresine memur olmak üzere bir Millet Meclisiku- rulmalıdır.»

(Türgö)nun kafasındaki bu meclis, geniş manasıyla ka- nun vâzn Millet

Page 213: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Meclisinin bir çekirdeği olarak yaşıyordu. Bu meclis, yeni bir nesil yetiştirmekdâvasını üzerine ala- cak ve dinî tedrisat ile beraber yeni ve asri bir terbiyever- mek gayesini güdecekti. Bunun için de, hususî surette mü- sabakayla yenieserler telif ettirilecek; ve ilerleyen dün- yanın meselelerini aksettiren bueserler mekteplerde oku- tulacaktı.

Netice şudur ki, (Türgo), bugüne göre pek eksik ve çocukça fikirlerin sahibiolmakla beraber, devrine ve selef-

Page 214: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lerine nisbet edilecek olursa ilk defa düşünen ve çile çeken bir devlet recülümevkiindedir.

137 (Türgo)nun, Saraya yağdırdığı muhtıralara (16. Lûi) tarafından konulanişaretler ve haşiyeler gösteriyor ki Kral, bunları anlayabilecek bir zekâ veirfan seviyesinde değildi. Zaten bunları Kral anlamış olsaydı bile imtiyazlısınıfların mukavemetine çarpacak ve nasıl olsa mağlûb ola- caktı, ihtilâle mâniolmak için o devirde öyle bir Kral la- zımdı ki, hem hudutsuz anlayışlı, hem deo nisbette iradeli ve demir pençeli olsun...

Nitekim mukadder netice gelip çattı; (Türgo) sükut etti.

Fermanların neşri, başta (Volter) olarak bütün yeni fikirlilerin hoşuna gitmişti.Paris'teki amele, küçük esnaf ve sanatkârlar tarafından da büyük ve şamatalıbir sevinçle karşılandı. Fakat mukabil sınıfın da taarruzu gecikmedi. Kral vemuhiti entrikacıların açtığı cereyanın girdabına tutuldu. (Türgo), 30 Nisan1776 tarihinde Krala bir mektup yazarak, hükümdarlık tahtı hesabına bütün birfelâkete meydan verecek olan bu cereyana mukavemet etmesini is- tirham etti.

Fakat hiçbir fayda hasıl olmadı. Saray, maliye muhiti, büyük zadegan verahipler âlemi, (Türgo) aleyhindeki cere- yanla taşıp köpürmeye yüz tuttu.Sanki büyük bir aksü- lâmel dalgası, (Türgo)ya karşı şahlanmıştı,imtiyazlarından mahrum kalan esnaf loncalarının başları, kethüdalar ve ustalar,ayrıca bunlara kapılan bir takım kalem ve fikir

adamları, öbürleriyle elele verdiler. Kral, dört yanından menfi telkinler vezehirli tezvirlerle sarıldı. Hâlâ iş başında bulunan (Moropa), Maliye nazırınınpek ileriye vardığını, hududunu aştığını, hükümetin başına gaileler çıkardığınısöyleyecek kadar ileri gitti. Bu hususta baş vurulmadık hile ve tertipbırakılmadı. (Türgo) adına bir takım sahte mek- tuplar bile tanzim edildi.Başvekil, Kraliçe ve Kral hakkında bir takım tahkir edici fıkraları ihtiva edenbu mektuplar, güya postahanede zaptedilerek Krala takdim edildi.

Fakat hâlâ, yenilik ve terakki taraftarı (Türgo) sarsıla- mıyor, devrilemiyordu.Ona son darbeyi Kraliçe (Mari Antuanet) indirdi. Fransa'nın Londra Sefiri(Kont do Kin) 138

Page 215: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

in münasebetsiz hareketleri üzerine (Türgo) tarafından az- lettirilmesi ve buasilzadenin Kraliçenin adamı olması, (Mari Antuanet)! çıldırttı. Kraliçe bütüngücünü (Türgo) aleyhtarlarının kefesine attı ve sarsak Kralın karşısına di-kildi:

— (Türgo) azledilecektir! — Olamaz; ben ona Fransa'nın nice zamandırbeklediği

Page 216: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

t>ir yapıcı göziyle bakıyorum.

— O, yapıcı değil, yıkıcıdır; Krallığın yıkıcısı ve yerine halk temelininkurucusu...

Malûm snıflann kurgulu oyuncağı (Mari Antuanet), hiçbir şeyi kökündengöremeyen Krala şeşi beş göstermekte muvaffak oldu ve (Türgo) harcandı.

Evet, böyle oldu; Kraliçe göz yaşlan içinde Kralın hu- zuruna çıkarakistediğini o kadar kuvvetle ileriye sürdü ve tam o anda arkasında aynı isteğidestekleyen öyle bir mu- hit buldu ki, Kral, (Türgo)yu azletmekten ve üstelik(Bas- tiy) hapishanesine göndermekten başka bir şey yapamadı. (Türgo)meşhur zindana giderken, devlet itibarını kıran Londra sefiri (Kont do Kin)için de, aynı Kraliçe, (Düklük) paye ve unvanının verilmesini istiyordu.Kraliçe o kadar öfkelenmişti ki, hiçbir tedbir kendisini yatıştıramaz ol- muştu.

Yakın dostu (Türgo)nun başına gelenleri görerek ıslahat- tan ümidini kesen(Malzerb) de onun arkasından istifasını verdi.

Son dakikaya kadar sebat eden (Türgo), kovuluncaya kadar makamınıbırakmamaya azmetmişti. Palas - pandras atılıp hapsedildikten sonra Krala şusatırları yazdı:

«— Majeste! Artık son dileğim, memleket manzarasını :gördüğüme ve size birtakım hayalî tehlikeler gösterdiğime inanmanız için bazı mesut vakalanntahaddüsüdür. Zama- nın beni haklı çıkarmamasını temenni ediyorum.»

(Türgo), birkaç sene eser yazmakla uğraştıktan sonra 1781 de, büyük ihtilâlden8 yıl önce öldü. Böylece, bizzat ve bilfiil göremediği büyük ihtilâli ilkhisseden, sezen, ona mani olmak için her çareye başvuran, fakat muvaffak ola-139

1776 da (Kloniy)in tertip ettiği piyango ikramiyelerini çoğaltmak suretiyleDslah ederek herkesin alâkasını celbe- debildi. 24 milyon franklık eshamçıkardı. 1777 de doğrudan doğruya hükümet tarafından 106 milyon franklık biristik- raz muamelesine girişti. 1778 tarihinde 4 milyon, 1779 da 58 milyonfranklık yeni istikrazlara baş vurdu. 1780 de 36 milyon franklık bir piyango

Page 217: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

daha tertipledi. 1781 senesinde 9 milyon franklık bir esham çıkardı. Velhasılher sene ve ne türlü olursa olsun, para tedarik etmekten geri durmadı. Bu birdeğerlendiricilik değil, keyfiyetsiz bir çoğaltı-

cılıktı; ve göz boyayarak iflâsa götüren bir tutum... (Neker) bazı tasarruflaryapmaya da kalkıştı. Kraliçe- nin çocukça tarafları, kralın zevcesine kör itaatiherkesçe

Page 218: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

anlaşıldığından, nedimlerin, gözdelerin azgınlığı nihaî hadde gelmişti.Başmabeyinci tayin edilen bir prens, tek kalemde 800 bin frank atiyye almıştı.Büyük, küçük bütün saray

mensupları «Yağma Hasanın böreği» hesabınca gidiyordu. Bütçe açığı isekapanamıyacak derecede müthiş... (Ne- ker) Kral tarafından verilen bahşiş veatiyelerin hiç olmazsa senede bir defa verilmesine karar istedi. Maksadı, busu- retle umumî masraf yekûnunu Krala göstererek onun deh- şet duygusunukörüklemekti. (Neker), (Türgo) tarafından kaldırılıp, sonradan iade edilen bazıağır vergileri kaldırdı. Krallık emlâkinde çalışan lüzumsuz ve mânâsızmemurları kovdu. Hattâ saraydaki parazitleri bile kısmen tasfiyeye kadarvardı. Fakat zevk, safa, israf, başını almış gidiyordu. Meselâ üç sene zarfındaKral, memuriyete kayınlacaklannı vaadettiği bazı şahıslara, peşinen maaş vetahsisat namiyle 3 milyon franka yakın para ödemişti. Faka (Neker) çokgeçmeden kavradı ki, nüfuzlarının imtiyazına dokunmadan ve gedikli zatlarıürkütmeden herhangi bir Dslahat yapma- nın imkân ve ihtimali mevcut değildir.Zaten bu mevzuda pek ileri gittiği için nihayet yuvarlanan (Türgo) misali orta-daydı, imtiyazlara ve gediklilere dokunmayan Dslahat hiç itiraz çekmiyordu.Meselâ, hapishane ve hastanelerin Dsla- hına kimsenin ses çıkardığı yoktu. Buhayır işiyle (Madam Neker) meşgul oluyordu. Fakat iş, protestanlara küçük bir

müsamaha ve müsaadeye gelince, hemen rahipler sınıfı meydana çıkıyor veitiraz sesleri bir ağızdan yükseliyordu: — Katiyen olamaz! Caiz değil!

(Parlâmento) bütün Dslahat teşebbüslerini reddediyor ve bu hususta Kraldanve Krallık taraftarlarından fazla taas- sup gösteriyordu. Nitekim (Neker)inkaleme aldığı «Vilayet- lerin idaresi hakkında proje»yi reddetti. (Neker)in1779 se- nesinde Krala takdim ettiği bir muhtıra ile tatbik mevkiine koymayaçalıştığı bu proje (Türgo)nun belediye teşkilâtı plânından iktibas edilmişti. Buproje mütereddid ve ürkek bir taklitten ibaret olmasına rağmen, merkeziyetusûlünün mahzurlarına karşı ihtiva ettiği fikirler çok kuvvetliydi.

(Neker) şöyle diyordu: — Fransa, masa başından idare olunuyor! Böyle şeyolamaz! Vatan idaresi, ancak gören göz ve değen el mesa- fesindenyürütülebilir.

Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir ol- maktan çok uzaktı.

Page 219: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Avam, zadegan ve rahiplerden ibaret halk sınıflarının biraraya gelerekbunlardan birer vilâyet meclisi teşkilini müdafaa ediyor, bu meclislerin vergitevzii, yol inşası, hayır işlerine nezaretle uğraşmasını istiyor ve bu meclise aitkararların Nazırlar Meclisince tasdikini şart ko- şuyordu. (Parlâmento)larıntehlikeli işlerine karşılık asıl bu yeni meclisin hükümeti murakabe etmesitezini savunu- yordu.

Page 220: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Neker)in vilâyetler hakkında projesi, tecrübe mahiye- tinde bazı vilâyetlerdetatbik mevkiine konuldu. Fakat teş- kil edilen dört meclisten ancak ikisi ihtilâlzamanına kadar sürebildi ve her şeye rağmen faydalı ıslahata yol açabildi.(Neker) neye el attıysa, kendisini bu mevkie getiren

(Moropa)mn engeline çarptı. Adetâ onun da başına bir nevi (Türgo)nun âkibetigelmek üzereydi ve sanki (Neker) bazı cepheleriyle küçük bir (Türgo) idi.Fakat (Neker), idealist (Türgo)nun haysiyet ve samimiyetine, üstelik fikir vegörüş kabiliyetine malik değildi. Aynı hücumlar ve tertibat karşı- sındakalmaya başlayınca, nefsini müdafaa için umumî efkâ- ra müracaat etmeyidüşündü. Böyle bir düşünce bile artık

142 14a ortaya, umumî efkâr ve millî vicdan diye bir şey çıktığını, çıkmayayüz gösterdiğini belli ediyordu. (Neker) 18 Şubat 1781 tarihinde, büyükihtilâlden tam 8 yıl evvel devletin ma- lî vaziyeti üzerinde bir bilanço çıkarıpbunu neşretti. Bilanço, müthiş gürültülere sebep oldu. (Neker) neşrettiği hesaphü- lâsasında kendi idaresini methettikten sonra devletin mali- yesini saranesrarın bir kısmını açığa vuruyor, 28 milyon franga yükselen saraybahşişlerinin müfredatını kalem ka- lem gösteriyor, ıslahat için neleryapıldığını, nelere muvaffak olunduğunu, nelerde hiç bir şey yapamadığınıbelirtiyordu. (Neker) bu netameli bilançoyu neşrettikten sonra doğ-

rudan doğruya Kralın huzuruna çıkmaktan da çekinmedi. Zira artık makamındabarınamıyacağını kestiriyor, son bir hamle ile bir şeyler becermek istiyordu.Kraldan, kendisinin istişarî reyle Nazırlar Meclisinde kalmasını ve haftada bir,Nazırlar Meclisinin kendisinden malî vaziyete dair izahat al- masını talep etti.Kral bu teklifleri reddedince (Neker)

19 Mayıs 1781 yılında istifasını verdi. Paris halkı da, (Ne- ker)in buyuvarlanışını, yine Kraliçe ile (Madam do Polin- yak)ın nüfuzuna hamletti.

Çilekeş fikirci (Türgo)dan sonra, gayret ve cesareti göz boyamaktan ibaret,muvazaacı (Neker) dahi, çaresizliği ilân- dan başka bir şey getirememişti.

SARAYDA SON VAZDYET (Türgo) ve (Neker) tecrübelerinden sonrasarayda son vaziyet:

Page 221: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Mari Antuanet)in-kumarbazlığı görülmüş, duyulmuş gi- bi değil... GeceleriKralla beraber bulunduğu (Kont d'Ar- tua)mn dairesinden kocasiyle beraberçıkıp Krallık dairesi- ne döndükten sonra, kocasını uyutur uyutmaz gizlicegeriye dönüyor ve sabaha kadar kendisini kumara veriyordu. (16.

Page 222: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Lûi) o zamanlar Fransayı istilâ eden (Faraun) isimli kumarı yasak etmişti.Fakat Kraliçe yasak dinler mi? Kraldan bu

•oyunu yalnız bir defalık oynamak üzere izin aldı; ve tam 36 saat, yemeden veiçmeden, uyumadan ve dinlenmeden masa başında kaldı. Değme kumarbazlarınbeceremiyece- ;ği DŞ---

Çocukça tabiatı icabı, şunun bunun nüfuzuna girmek- ten, tesirine kapılmaktanda nefsini kurtaramıyordu. Evvelâ (Prenses do Lâmbal)ın muhabbetine kapıldı.Ve •nüfuzuna girdi. Ondan sonra Prensesten uzaklaşmakla be- raber (Kontes doPolinyak)ın pençesine düştü. Bu (Kon- tes do Polinyak) müthiş bir tip... Genç,güzel, gayet zeki -ve serbest tavırlı, son derece hesabi ve sinsi... Nüfuzlu birasîlin metresi, (Morapo)nun taraftan, ruhu istibdat fikir- leriyle dolu, ailesininharîs emellerine mükemmel bir âlet... Dşte bu Prenses, Kraliçeyi delicesinebir israf hastalığına uğratmakta birinci rolü oynamıştır. Sadece israf da değil,bilerek veya bilmeyerek siyaset işlerine de karıştırmak... Kontes, Kraliçenindamarım bulmuştu: Onun gururuna bi- •raz dokunuldu mu hiç bir işin «olur»veya «olmaz»ı kal- maz, Kraliçe mutlaka bu işin yerine getirilmesi için herşeyi yapardı. Evvelce de ka}'dettiğimiz gibi, ağlar, tepinir, kızar, darılır,nihayet tepeden emir ve iradeler vermeye başlar ve mutlaka arzusunuyaptırırdı.

Nedimler ve yakınlar, artık Kralın, Avusturyalı Pren- ses elinde bir oyuncaktanbaşka bir şey olmadığını sez- mişler ve şahsiyetsiz Krala ehemmiyetvermemeye başla- mışlardı. Belki de bu tesirlerin başında (16. Lûi)ye erkek-liğini ilk defa ve müthiş zorluklarla tattırmış olmanın im- -tiyazı vardı.Kayınbiraderi Avusturya Kralı Parise geldiği vzaman, kız kardeşinin yıllardanberi feth ve zaptedilemedi- ğini, bakire kaldığını, Kralın bu işten hiç bir şeyanlama- dığını öğrenmiş ve hayretler içinde kalmıştı. Nihayet sebebi '(fizik)sahada arayan kayınbirader düğümü keşfetmişti. (16. Lûi) bir neyiiktidarsızlığa mübtelâ... Ona mahrem ve ince bir şekilde küçük bir ameliyatamuhtaç olduğunu an- latmış ve kabul ettirmişti. Böylece, selefi aygır Kralınzıddı 'Olan (16. Lûi) nihayet erkek ve baba olabildi. Fakat hiç bir zaman bu işuzun sürmedi ve Krala gaye görünmedi. Fakat

144 -îhtilâl/10

Page 223: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

145 Avusutryalı Prensesin anne olması (16. Lûi)yi pek sevindir-

Page 224: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

di ve ona karşı sevgisini arttırdı. (Düşes d'Angolem)in do- ğuşu, muazzamisraflara kapı açtı. Doktorlar, çocuğun sa- dece aşı masrafı olarak 32 bin Frankaldılar. Bu hadisenin şerefine, (Kont d'Artua)nın oğluna ait talim ve terbiyemas- rafı 650 bin Franga yükseldi. 100 bin Frank irad getiren bir malikâneisteyen (Kontes do Polinyak) nihayet 200 bin

Franklık bir âtiyeye ve kızı için yılda 25 bin Franklık bip'| irada razı oldu. |

(Polinyak) Kontesinin artık hırsına payan yok... Krali- çe vasıtasiyle dilediğiinsanı nezaretlere kayırır ve nezaret- lerden ayırır oldu. Bahriye, Harbiye,Maliye hep onun em- rinde... Nihayet (Neker)in düşürülmesine kadar işiileriye vardırdı. -

Fakat Paris ve bütün Fransa, hâlâ Kral ile yakınları arasında bir fark kabulediyor, bütün suçu riyakâr ve muh- teris nedimlere bağlıyordu. Krala veKrallığa olan muhab- betini elden çıkarmıyordu. Nitekim bu his, Veliahdın ma-kamından attıkları (Neker)i alkışlayan (Morayo)nun ölüm haberi yayılıncasokaklarda bayram eden ve şarkılar söyle- yen halk, Veliahdın doğum günü«Yaşasın Kral! Var olsun Kraliçe!» diye külahını havalara attı ve çocuklar gibise- vinç içinde tepindi.

Nihayet Kraliçe, Avusturyalı Prenses etrafında hâdise- lerin en müthişi vücutbuldu. Meşhur gerdanlık vakası... Sene 1784-85... Büyük Dhtilâle dört beş yılvar... Her şey öyle süratle değişmekte ve kötüleşmekte ki, adetâ mut- lakiyetşeklinin, son günlerine yaklaşıldığı belli... ihtiras- lar o kadar artmış,kaygısızlık o kadar şahlanmıştır ki, dev- let hazinesi artık memelerinden sütyerine kan gelen bir inek halindedir. Derebeylik fikri, asillere ait imtiyazlarıngenişletilmesi emeli hükümetin ana ölçüsü... (Parlâmento) la- ra ve adaletkadrosuna girebilmek için asalet unvanı şart... Ordu ve Harbiyeye asillerdenbaşka kimse zabit tayin olu- namaz.

Avam sınıfı her yerde hakaret altında, zillet içinde, aç ve perişan... Rahipler deasillerden ayrı ve başka bir âlem...

Her üç sınıf da birbirine düşman... Hâsılı artık kötülükle- rin nihaî kemaldevrini yaşadıkları zaman... Kraliçenin is- rafları ve çılgınlıkları ise dilleredestan...

Page 225: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Tam bu anda olanlar oldu: (Madam do Lâmot) isimli haris, hilekâr ve cürettehu- dutsuz bir kadın, (Kardinal do Rohan)a giderek esrarlı bir tavırla kırıtıyorve kardinal'in kulağına şu korkunç sözleri fısıldıyor:

— Elmas bir gerdanlık alıp Kraliçeye takdim ederseniz bunu memnuniyetlekabul edeceğini haber verebilirim! Gerçekten müthiş! Bu teklif, doğrudandoğruya Krali-

çenin Kardinalden aşk ilânı mânasına elmas bir gerdanlık istemesindenfarksızdır ve bu vazifeye güya Saraylı (Ma-

Page 226: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

dam do Lâmot) memur edilmiştir.

Kardinal derin bir heyecan içinde, kısık sesini çıkarıyor. — Ne diyorsunuz;hediyemin kabul edileceğinden emin misiniz?

— Emin olmasam söyler miyim!... Haydi, vazifenizi ya- pınız!

Prens unvanlı Kardinal, ahmak bir insan olduğu için, bu inanılmaz teklifi sahizannediyor. Karşılıklı oturup he- diyenin takdimi şekline aut plânı tertipediyorlar.

Kardnal (Prens do Rohan), Saraylının haber verdiği ge- ce, (Versay) Sarayınınbahçesine gizlice giriyor. Bahçenin izbe bir köşesinde şahane bir eda ileduran, tüllere bürülü, yüzü ve gözü örtülü bir kadın vardır; ve bu, güyaKraliçe- dir. Bu kadın, daha evvel (Madam do Lâmot) tarafından peylenmiş vebu dalavereye memur edilmiş bir manken... Kardinal, hal ve heybetindenKraliçe zannettiği bu basit kuklanın önünde dize gelerek, kendisine lütfenuzanan be- yaz eli ihtiramla öpüyor ve edilen ihtar üzerine orada dur- mayıpçekiliyor. Hilekâr ve cüretkâr saraylı bir kaç gün sonra, elinde Kraliçetarafından imzalanmış sahte bir mek- tup, Kardinal'in karşısına çıkıyor vegerdanlığı alıyor. Ger- danlık, görülmemiş değerine rağmen (Madam doLâmot)un eliyle bir hayli eksiğine satılıyor ve bir dedi - kodu'dur ko- puyor :

146 147 Dş bununla bitmiyor. Milyonlara yaptırılan gerdanlığın parasınıalmadığı için kuyumcu, hemen Kraliçeye baş vu- ruyor ve bunun üzerine bütünrezalet ortaya çıkıyor. Kra- liçe, vaziyeti Krala bildirip «işte sarayınız!» dergibi bir ha- karet tavriyle kapısını vurup çıkıyor. Kral, o zamana kadargörülmemiş bir öfke içinde... Derhal Kardinali çağırıp sî- gaya çekiyor. Ellerive ayakları titreyen Kardinal, muhte- şem bir sadelik ve ahmaklık içinde olupbitenleri söylüyor1' Aptallığına ve bir nevi mazeretine rağmen (Bastiy)zindanı- na gönderiliyor. Hükümdarlık hanedanına karşı cinayet ter- tibisuçiyle ithamlandırılarak (Parlâmento)ya veriliyor. (Ma- dam do Lâmot)ungördüğü ceza müthiş... Kızgın demir ile dağlanmak ve hapishanenin en feciköşesinde unutulup kal- mak... Neticede Kardinal beraat ediyor ve bu meselede hiç bir suçu olmadığı halde Kraliçeyi lekelemek ve aleyhindeki israf veiftiraların artmasına sebep olmaktan kurtulamıyor Halk Kardinali alkışlıyor,(Madam do Lâmot)a hayretle ba- kıyor, Kraliçeyi ise yerin dibine geçiriyor.

Page 227: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Hâsılı «Gerdanlık vakası» yaklaşan ihtilâlin hedef tut-

Page 228: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tuğu kötülükleri en hususî çizgileriyle ifade eden ve ortada ölçü ve hürmethissi diye hiç bir şeyin kalmadığını göste- ren, (sembol) mahiyetinde tarihî birrezalet...

HÜKÜMETTE SON VAZDYET (Neker)den sonra Maliye Nazırlığı artıkkimsenin yanaş- madığı bir iğneli fıçı... Bal da orada, arının iğnesi de ora-da... Onun için herkes başının selâmetini arıyor, Maliye Na- zırlığı dediler mi,bucak bucak kaçıyordu. Nihayet işe (Kon- tes do Polinyak) ve avanesi elattılar ve Krala karşı (Kal- ven)i ileriye sürdüler. Fakat, Kral (Kalven)dennefret edi- yordu. Tazyiklere şöyle mukabele etti:

— Olmaz, ben ondan nefret ediyorum! Bu çocukça Dsrar ve inada karşı birhayli didindilerse de fayda vermedi. Bön Kral demek istiyordu ki;

— Dsterseniz Fransayı kökünden kazıyacak bir insan ge- 148

tiriniz, razıyım! Fakat benim şahsen nefret ettiğim adam olmasın...

Mecburen sustular. Kral (Flöri) isimli, hâkim sınıfın- dan yetişmiş biriniMaliyeye getirdi. Yeni Maliye Nazın bir takım ıslahat yapmaya boş yereçabaladıktan sonra israfların önünü alamadı. Dki yılda devletin borcunu altmışmilyon frank yükseltti. Nihayet mesuliyetten korkup bazı tedbirler almaya vefren yapmaya başlayınca Kraliçenin isteğiyle hemen azlediliverdi. Sıra yine(Kalven)de; fakat Kral yine razı değil. Bir çocuk gibi ısrar ediyor:

— Olmaz; ben ondan nefret ediyorum! (D'Ormesson isimli, âciz, fakat dürüstbir genç Mali- yeye getirildi. O da Kraliçenin hoşuna gitmedi. Memuriyetisadece yedi ay sürdü. Ve hemen tepetaklak edildi.

Kraliçe, eteklerini hışırdata hışırdata, Kralın karşısına çıktı:

— (Kalven)i tayin edeceksiniz! — Olmaz; ben ondan nefret ediyorum! —Bundan sonra nefret etmezsiniz. Çare yok! (Kalven) Maliye Nazırı olacak!

— Peki olsun! Ve artık her şeyi büsbütün yıkmaya mecbur bulunan (Kalven)Maliye Nazırı oldu.

(Kalven)in malî siyaseti, sonsuz bir cür'etten ibaret kaldı. Saray ve asiller

Page 229: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

değirmeninin rüzgârını temin için gerekli parayı bulmak yolunda, sonsuz bircür'et... Bu adam, para bulabilmek için malî itibar lâzım olduğunu, itibar sahibiolmak için de zengin görünmek gerektiğini, zengin görünmek için ise çok parasarfetmek icabeylediğini hesaplamaktan gayri hiç bir ölçüye malik değildi.Demek ki, her şey, para bulabilmek ölçüsünde toplanıyor ve her şey bol bolpara saçmak gösterisine kalıyordu. (Kalven) açtı bütün masraf musluklarını...Bir altın yağmurudur

Page 230: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

başladı. Saray (Kalven)in idare tarzını pek beğendi ve dâhi- yane buldu.Herkes nüfuz ve mevkiine göre altın yağmurun- dan pay almaya baktı. Kraliçe6 miylon franka (Senklû) Sarayını, Kral 18 milyon franka (Rambaye) Sarayınısatın aldı. (Polinyak) Dükü, posta idaresinde ihdas ettirdiği büyük 149

bir memuriyete kednisini tayin ettirdi. (Prens do Kemene) 11 milyon frankmukabilinde (Loryan) limanını sattı. Ve- saire vesaire... Fakat bu kadar parayınasıl ele geçirmeli?... Dçine sarnıcın bütün suyu dökülen tulumbayı bu defa suçekmesi için hangi kaynağa bağlamalı?...

Halk, zavallı halk... (Kalven) istikraz yoluna baş vurdu. Dlk iş olarak 1782istikrazından henüz devlet hazinesine girmeyen 100 milyon frankı tahsil etti.1784 senesinin son ayında yüzde 8 faizle 125 milyon daha istikraz etti. Artıkbu kadarı, iflas bayra- ğını göndere çekmek demekti. Kraldan fazla istibdat vekeyfî idare tarafları ve (Parlâmento) artık dayanamadı, iti- razlara başladı.Ancak Kralın reisliği altında tertip edilen bir toplantı sonunda teskinedilebildiler... Fakat yine için için homurdanmaya devam edildi.

Vilâyetlerde de şikâyetler çoğaldı. Kısa zamanda şikâ- yet hakarete, hakaret deisyana dönmek alâmetlerini gös- termeye başladı. Artık hükümetin her tedbiri,her hareketi müthiş bir şüphe mevzuu olmuştu. Meselâ altun meskukâ- tınyeniden eritilip darbedilmesi kararı, hemen bütün Fran- sayı, yeni birdolandırıcılık karşısında kalındığı şüphesine düşürdü. Herkes ağzına gelenisöylüyordu:

— Devletin hayat damarlarını kurutuyorlar! Batıyoruz! (Kalven) şaşırmış,apışmış, kendinden geçmiş hale düş- tü. Fakat hâlâ bir takım tedbirleralmaktan vazgeçmedi. Dk- tisatçılara bir cemile olmak üzere Dngiltere ile 26eylül 1786 muahedesini aktetti. Bu muahede sayesinde Dngiliz mallarıFransaya serbestçe girebiliyor, iç sanayi rekabet yü- zünden silkinerekataletten kurtuluyor, Fransanın mahsûl- lerine bilhassa şaraplara yeni bir ihraçsahası bulunuyordu. Dyiydi; fakat vaziyetin artık küçük ilâçlarla, tâlitedbirlerle kurtulur tarafı kalmamıştı. (Kalven)in blançosu şuydu: Üç yılda 487milyon frank borç ile takriben 100 milyon bütçe açığı... Vaziyet, artık Ali'ninkülahını Veli'ye ve onunkini öbürüne giydirmek suretiyle en kısa vadeli birteselli imkâ- nını bile yok gösteriyordu. Skandal ve felâket muhakkak... Dtirazve muhalefet sesleri çıkarmış olan (Parlâmento)

Page 231: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

150 bu defa. Kraldan fazla korkmaya başladı ve (Kalven)e yeni istikrazlaretklif etti. Fakat (Kalven) buna cesaret edemedi. Hemen iflâs edeceğinden veon paralık itibar bulamayaca- ğından emindi. Zecri yollardan başkası çıkaryola benzemi-

Page 232: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yordu. Vergileri artırmayı düşündü... Avam sınıfı zaten son damla kanına kadarher şeyini kaptırmış olduğundan, tek çare, ancak mümtaz sınıflara dönmek veyükü bu defa

onlara yüklemek olabilirdi. (Kalven), neticede, imtiyazlı sınıfları itaat altınaalabil- mek için tek çare olarak umumî efkâra baş vurmayı düşün- dü. Vaktiyle(4. Hanri) zamanında olduğu gibi «Muteberan Meclisi»ni içtimaa davet etmekistedi. (Kalven)in plânı şuydu:

Başlangıçta herkesten fazla israf cereyanını himaye et- miş bir insan olduğuhalde şimdi neticeyi ve bütçe açığını mertçe itiraf etmek... Ve bütün ıslahatiçinde en esaslı olarak, mümtaz sınıflarla beraber, bütün emlâk ve arazi sa-hiplerine müşterek ve mütesavi bir vergi tarhı fikrini kabul ettirmek... Ayrıca,vilâyetler meclislerine, papasların borç- larına, şahsî tekliflere, hububatticaretine, angaryalara ait fikirleri de vardı.

(Kalven) bütün bu projelerini çevreleyen muhtıralarını Krala takdim edipgerekli izahlarda bulunduktan sonra Kraldan şu cevabı aldı:

— Fakat bütün bu projeler (Neker)in teklif ettiklerin- den ayrı değil...Elinizden başka bir şey gelemedi mi? — Efendimiz majestelerine bundan dahaiyi bir şey teklif edebilmek mümkün değildir.

Görülüyor ki, herşey dönüp dolaşıyor, yine (Türgo) ve (Neker) gibi selim akılve vicdan sahiplerinin dediğine geli- yordu. Halbuki (Kalven) bunlarınyolunda gitmemek üzere iş başına geçirilmiş, bir müddet sarayın nabzına göreşerbet vrdikten sonra o da aynı yoldan gitmeye mecbur kalmıştı. Ne olacaktı?

(Kalven)in esaslı ve kökten ıslahat teklif ettiği haberi şimşek suretiyle hertarafa yayıldı. Saray ve muhiti, Kra- liçe ve yakınları son derece öfkelendiler.Bunların himaye 151

ettiği (Kalven), birdenbire imtiyazlı sınıfların menfaatine düşman kesildiğiiçin hain kabul edildi. Fransız milleti ise,, daima gelir fazlasiyle kapatıldığımağrurane ilân edilen büt- çenin ne müthiş bir açık belirttiğini görmeklemüthiş bir~ hayret ve teessüre kapılmıştı. Fakat perde arkasından iş- leredikkat eden, hattâ, Maliye Nazırına bazı telkinlerde- bulunan (Mirabo) gibi

Page 233: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

inkılapçılar, parasız bir hükümetin daha kolay tepetaklak edilebileceğinidüşünerek memnun oldular.

«Muteberan Meclisi» Büyük Dhtilâlden iki sene evvel (22 Şubat 1787),(Versay) Sarayında toplandı. Azanın hemen kâffesi imtiyazların lehinde vebizzat imtiyaz sahiplerinden, olan Meclis, Prens, psikopos ve büyük memurhalinde 142 kişiden mürekkepti. Meclis, (Kalven)in hastalığı ve HariciyeNazın (Verjen)in ölümü yüzünden birkaç kere içtimaını,

Page 234: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tehir etmiş ve nihayet toplanabilmişti. Hava gergin... (Kalven) içtima günükürsüye çıktı. Gayet küstah ve mütecaviz bir nutuk verdi. Bu arada bütçeaçığının mey- dana çıkmasında âmil olarak 1781 bilançosunu neşreden(Neker)i mesul gösterdi. (Neker) cevap vermek istedi. Kral buna mâni oldu vehava birdenbire çok bozuldu. (Kalven) o türlü bir tabiye kullandı ki. Meclise,ıslahatın esasını,, yapılıp yapılmamasında değil, nasıl yapılacağında aramak-tan başka bir şey düşünmüyordu. Meclis, adetâ bir «oldu - bitti» karşısındabırakılmıştı. (Kalven), bunca zaman sara- yın ve imtiyazlı sınıflatın keyfinehizmet ettikten sonra,, şimdi birdenbire şımarık şımarık iflâsını ilân eden,kendi- sinden başka herkesi suçlu gören ve «artık çaresini bulun!» demeyegetiren bir çocuk gibiydi.

Azadan bazıları atılıp vaziyete itiraz ettiler ve bütçe açığının kaynağı veehemmiyet derecesi anlaşılmadan hiç bir rey veremiyeceklerinj söylediler.Bazıları, Kralın ver tarhetmek hususundaki selâhiyet derecesini münakaşaya,kadar gittiler.

(La Fayet) ayağa kalkıp bağırdı: — Bir Millet Meclisi kuralım! Davayı buMeclis hal- letsin!

Adetâ, ihtilâle nazarî plânda yol açılıyordu. O güne ka- dar kalblerde sıkışıpkalan hisler hep yeni bir idare ve şuur merkezi kurmak hususunda sanki işikarşılıklı bir anlaş- maya dökmek istiyordu. Bu, dâvanın bir nevi, Kral ve sa-rayın muvaffakiyetiyle, nzasiyle ve el çabukluğu ile halledil- mesi gibi birşeydi. Hiç bir şey olmasa bile, dert, canhıraş bir çıplaklık içinde meydanaçıkıyor, artık gizli bir şey kal- mıyordu. Hasta idare, «Ne yapıp dakurtulayım?» gibilerden bir kurtuluş hamlesi ihtiyacını açığa vurmuş, bu derin

mânayı da kimse anlıyamamıştı. Bir Millet Meclisi kurulması yolundakitemayüller gün- den güne kuvvetlenmekte ve büyük ihtilâlin ilk davet belir- tisikendini göstermekteydi.

Maliye Nazırının yeni ihdas etmek tasavvurunda olduğu ağır vergileri ilerisınıfa tahmil etmek isteyişi bu zümreyi de, beceriksizliğinden ötürü sarayaleyhine harekete tahrik etmişti. Buna muvazi olarak da Fransız milletinisarmış olan sefalet ve açlık son haddine varmıştı. Her tarafta, büyük fırtınadanevvelki sükûna benzer ağır bir hava hü- küm sürüyordu. Bu durum ihtilâli

Page 235: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hazırlamak isteyenlere kendiliğinden gayet müsait bir zemin hazırlıyor, halkara- sında yer yer gruplaşmalar beliriyordu.

«Kraliçenin gerdanlığı» meselesinin bütün Pariste uyan- dırdığı menfi havabütün memlekete yayılıyordu.

Artık Büyük ihtilâlin, yolunu kendi kendine çizecek kanlı safhaları başlamaküzere...

TEŞHDS

Page 236: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

VE

TESBDT Gökten gelme mutlak inkılâplarla alâkasız yeryüzü ihtiâlleri arasındaen büyüğü olan Fransız ihtilâlinin sebep- ler zeminini geniş geniş inceledik. Buzemin, Dhtilâlin girinti noktalarını göstermeye yaradığı için enine boyunahikâye

152 153 edilmeye değerdi. Dhtilâlin çıkıntı noktalan ise bu girinti- lere tamuygun olarak ayrı bir bölüm ifade eder.

Şimdi o safhanın eşiğine gelmiş bulunurken sebepler zeminini üç noktadasınırlayalım :

1 — (Rönesans) dan sonra uyanan ve ilk intikamını abes- ler ocağı kilisedenalan aklın, 18 asır boyunca bütün hâki-

miyeti tek şahısta, tek şahıs keyf ve nefsaniyetinde topla- yıcı mutlak idareyekarşı isyan istidadım kazanması ve bu mevzuda (Ansiklopediciler) isimli birfikir zümresi tarafın- dan beslenmesi...

2 — Fransız sarayının, ayrıca hiçbir fikir ve hak ölçü- süne ihtiyaçbırakmayan, nefsini maddede ve mânada mü- dafaadan âciz, bedahet çapındabir gaflet, zulüm ve rezalet manzumesine yataklık etmesi...

3 — Ve bütün bunları ortaya dökücü ve mukabil hare- keti dürtükleyici tekâmil olarak halkın zaruret ve sefaleti... Ekmek derdi...

Lâfta ve edebiyatta işçi ihtilâlinin güdücüleri, Fransız Büyük ihtilâlini(Burjuva - şehirli) hareketi diye vasıflan- dırırlar. Bu teşhis, onların, her şeyibasit ve keleş dörtkö- şeler içinde hapsetme yobazlıklarından gelir. FransızDhti- lâli, daha ziyade şehirli çerçevesinde tecellisini bulmuş, köylüsü,emekçisi ve her sınıfı dahil, bir halk davranışıdır; tek başına hiçbir zümreyemal edilemez, bu bakımdan ta- rihte ilktir, her adımında ayrı bir yön alır veayrı bir geliş- me kaydeder ve adetâ (emprovize - irticalî) tuluat ve bek-lenmedik zuhurat kabîlindedir. Kıymetini de, bu tuluat ve zuhurat içindeyetiştirdiği büyük fikir ve (aksiyon) adamla- rından devşirir, yepyeni bir(aksiyon) ahlâk ve fikriyatı getirir ve gözle takip edilemeyecek kadar zengin

Page 237: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hareket tabloları çizer. Bu bakımdan onun üzerinde ne kadar durul- sa azdır; veo, bir inkılâptan geldiği hayaline artık güveni kalmamış olan yeni Türkgençliğine en keskin ders ve ibret misalidir.

Büyük Fransız Dhtilâlinin, krallar ve idareler içinde en az suçlu (16. Lûi) venazırları (Türgo), (Neker) ve (Kalven) den hemen sonra patlak verişini verotasını tutturuşunu

Page 238: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bundan böyle şimşek hızı ve gayet (dinamik) çizgilerle takip edecek vedâvanın ruhunu bunaltıcı tafsilâta girişmeyeceğiz. Dhtilâli besleyici zeminüzerinde ilk tedbir kararı şu

oldu : (Eta Jenero - umumî meclisler) dedikleri millet temsil- cilerinitoplamak...

Dşte bu yerinde karardır ki başı olmayan Krallığın ba- şım yedi.

Şöyle oldu: Vilâyet (Parlâmento)larının, Paristekini aşarcasına hü- kümetealeyhtarlık tavrı almasından ve âzası kralca tayin edilen bu iptidaî ve tâbiteşekküllerin bile krallık idaresine karşı çıkmalarından sonra tek ve umumî birmeclis halin- de (Eta Jenero)nun l Mayıs 1789 tarihinde toplantıya çağrı-lacağı ilân edildi: Aynı iflâs ve rezalet çizgisi üzerinde tek- rar başa geçen(Neker) toplantıyı aynı senenin Ocak ayına aldı ve fermanını çıkarttı.

Şu oldu, bu oldu; önce 27 Nisan, sonra 4 Mayıs 1789'da toplantı sağlanabildi.Üç sınıf (Tiyers eta) temsilcileri (avam, ruhban) zadegân-aşağı tabaka,papaslar, soylular) Paris'te toplandılar.

Dşe bakın ve hadisenin nasıl bir tuluat ve zuhurat kö- şesinden fışkırmayabaşladığını görün ki, bu üç sınıf ara- sında hiçbir münasebet ve dayanışmaolmadığı gibi, bun- lardan hiçbirinin de gerçekleşmesi için derinliğine fikir vetavır sahibi olduğu bir gaye ve plân mevcut değildi.

Müzakereye esas olarak ıkımla sıkımla ortaya konula- bilen maddeler de,(Neker)in zoriyle Krala kabul ettirilmiş olarak şunlardan ibaret:

1 — Vergi mikdarlarının tayini hakkı millete verilecek.. 2 — (Eta Jenero)bellibaşlı zamanlarda toplantısını sür- dürecek. ..

3 — Umumî masraflar bütçesi bir nizama bağlanacak ve nazırlarda keyfîtasarruf selâhiyeti olmayacak..

4— Saray tahsisatı belirli olacak... 5 — Basın ve muhabere hürriyeti... 6 —Bütün vilâyetlerde umumî meslisler kurulması...

154 155 7 — Muamelelerin basitleştirilmesi... 8 — Vergide eşitlik...

Page 239: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

9 — Avam sınıfı temsilcilerinin bir misli artırılması... Dşte (Eta Jenero)nuntoplantıya davetindeki ilk ölçüler.. Bunlar, birtakım ablak ve satıh üstü, büyükyaraya nispetle

Page 240: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sivilce kabilinden şeyler

BAŞLANGIÇ Fransız inkılâbının zuhur plânına ilk çıkışı ve Krallık iradelerinitescil vazifesinden başka bir rolü olmayan (Eta Jenero)nun millî temsil şuurunaerişi, meşhur (Mirabo) ta- rafından yükseltilen şu tarihî sesle başlar:

«— Gidin ve efendinize deyin ki, biz buraya milletin iradesiyle geldik veancak süngü kuvvetiyle çıkartılabiliriz!» Bu söz, Krala karşı, önünde Kralın daeğilmeye mecbur

olduğu bir millî irade bulunduğunu gösteriyor ve bu ira- deye ancak hamkuvvetle mukabeleden gayrı çare düşünü- lemeyeceğini ilân ediyordu. FikirdeOrtaçağ vahşeti ardın- dan gelen ve (Ansiklopediciler) isimli zümrecebeslenen bu şuur, artık tek nefsin bütün bir insanlık yığınına tahakküm devrimkapatıcı bir doğruluştan işarettir ve açılmaktaki ihtilâl perdesine ait müthiş birgong sesidir.

Şöyle başladı: Üç sınıftan herbiri, ayrı ayrı usullerle (Eta Jenero)ya girecekazasını seçti.

Rahiplerde ekseriyet, hepsi yeni bir inkılâptan yana köy papaslannda kaldı;saraya ve eski saltanatlarına bağlı üst sınıf sözde ruhanîler, piskopos vekardinaller, sınıfları içinde hâkimiyet kuramadılar... Soylular zümresine deaynı şey oldu. Onlarda da taşra asilleri, köylülerde mülk sahibi soylular önegeçti ve saraya bağlı imtiyazlı ve çok zengin zadegan boy gösteremedi.

Avam sınıfına gelince hüküm (Burjuva)larda... Avukat, memur, esnaf, tüccar,köy ukalâsı gibi, okur - yazarlar, kü- çük aydınlar topluluğunda... Dşte, ozamanki içtimaî bün-

yeye göre gayet tabiî olarak işçilerin hiç denilecek kadar az tecelli edebildiğibu topluluk karakteridir ki, sonradan ko- münizma, ihtilâlcilerine Fransızinkılâbını bir (Burjuva) hareketi diye yaftalatmış; köylüsünden filozofunakadar ku- caklayıcı bir millet davranışına, istismara karşı ayrıca is- tismarcıbir sınıfın marifeti teşhisini kondurarak onu kü- çültmeye bakmış ve daimaolduğu gibi, meselelerin ruhuna uzak kalma basitliğinden sathî bir (diyalektik)misali ver- miştir.

Page 241: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dşin «nerede?» ve «nasıl?»ı üzerinde bir hayli çekişmeler- den sonra, daha ozamanın «Millet Meclisi» diye anılmaya başlayan (Eta Jenero)nun, Paris'teKral sarayının bulundu- ğu (Versay) banliyösünde toplanmasına karar verildive in- kılâp üzerinde henüz hiçbir fikir, plân ve programı olmayan mebuslarParis'e akın etmeye başladı. Ellerde (Kayye - def- ter) dedikleri dış yüzdenıslahat karalamaları, herkes neye memur olduğundan habersiz, her ânhadiselerin dürtüşiyle yeni bir şekil alacak olan, «tulûatçı» ve «zuhuratçı»diye vasıflandırdığımız ve bütün kıymetini ona bağladığımız, Büyük Dnkılâbıneşiğindeler...

Page 242: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Evet, herkes, bir inkılâp bekliyor, ama bunun ne ola- cağını bilmiyor; aşağıdanyukarıya doğru olmak yerine, bunun, ancak, yukarıdan aşağıya, Kraldan milletegeleceğini hayal ediyor.

Toplantı tarihi olan 5 Mayıs 1789'dan bir gün önce fev- kalâde bir törenyapıldı. Kral, Kraliçe, saray kodamanları ve 1200 mebus, (Notrdam)kilisesine giderek tertiplenen ru- hanî âyinde bulundular... Derken tantanalı biralay halinde Paris içinden geçiş... (Versay) caddelerinde, karşılıklı iki sırahalinde ve selâm vaziyetinde saf tutan cicili bicili hassa askerleri... Yerlerdesaraydan getirilmiş ipekli halılar...

«Dğne atsan yere düşmez!» tabirinin yeri... Vıcık vıcık bir kalabalık... Damlarçökecek gibi...

Alayın mebus yığınına ait başında, siyah elbiseleriyle 550 ayam sınıfıtemsilcisi... Çılgınca alkış... Halk, bu 550 siyah elbiseli adamda, milyonlaraçevrilmiş aynalar gibi, kendi akislerini görüyor ve kendisini alkışlıyor.

156 157 Peşinden, tüylü şapkalan, ziynetli elbiseleri, ipek ço- rapları vegümüş tokalı iskarpinleriyle sayıları zaif, fakat zarafetleri kuvvetliasilzadeler...

Ne o?... Avam sınıfının mebusları geçerken gökleri tutan alkış, sıra bunlaragelince kesiliverdi. Halbuki bunlar arasında 40 kişiden fazlası avammebuslarından fazla milletten yana... Onların da arkasında rahipler... 200kaçlar sade kılıklı ve düşkün tavırlı köy papasından ayrı tutulmak istercesine

taazzum ve tekebbür edasına ve mor, kırmızı, elvan elvan rütbe âlemetinebürülü büyük ruhanîler...

Alkış, kesik olmakta berdevam... Bu din temsilcileri- nin, kalabalıkta mevcutbir imanın temsilciliğine lâyık gö- rülmedikleri besbelli...

Peki; yukarıdaki tarihî (döviz)i âbideleştiren (Mirabo) nerede? Aralarında,hem de nasıl?...

îşte o; bu insanlık kıyması içinde, bir kemik gibi yek- pare ve dimdik, kocaman

Page 243: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kafası yukarıda biraz sonra ihti- lâlin gongunu çalacak olan ilk kahraman,(Mirabo)... Başı o kadar büyük ve gövdesi öyle heybetli ki, görenler, onu birarslan kafası geçirmiş bir pehlivan sanabilir. Bir pehlivan,

Page 244: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ama kelâm pehlivanı... Solgun yüzlü, yanakları çökük, cadı saçlı ve mümkünolduğu kadar çirkin suratlı bir adam... Sağa sola bakmıyor ve «işte hürriyetigetirdim!» der gibi etrafa tasdik işaretleri vererek ilerliyor.

Alayda bir kişi de, varlığiyle değil,, yokluğiyle dikkati çekiyor. Bu, millî şuurukamçılamakta ve hürriyet nizamı üzerinde yeni fikirler getirmekte tesir sahibibir papas; ve «Acam sınıfı nedir?» isimli bir eserin müellifi... (Siyes)... Avamsınıfı mebusları geçerken yükselen alkış zade- gandan, Kraliçenin düşmanı(Dük d'Orlean)a, biraz da (Eta Jenero)yu toplantıya çağırdığı için Krala lâyıkgörüldü, Kraliçe geçerken kindar fısıltılar, hattâ onu büsbütün küçük düşürmekiçin «Yaşasın Dük d'Orlean!» naraları işitildi. Ve Meclis, (Otel do Menü)isimli büyük bir yapıda toplandı. Rahip (Siyes)in «üç ayrı sınıf mı; hayır, üçayrı millet!»

diye tarif ettiği 1200 mebus bu binanın 5000 kişi alabilecek salonunda 3 ayrıküme halinde yer aldılar.

Kral, millete hürmet mânasına bütün mebuslann şap- kalarını çıkararak girdiğisalona, şapkası başında, daldı; hakaret saçıcı bir eda ile şapkası daimabaşında, kürsüye çıktı ve her şeyi birdenbire alt - üst eden ve bütün ümitleriinkisara çeviren nutkunu okudu :

Meclisin toplantı hazırlıklarına giriştiği günlerdeki taah- hütlerine rağmendemek istiyordu ki:

— Krallık millete kumanda makamıdır! (Eta Jenero) nün, gerektiğindetoplantıya çağırılması yolundaki eski usu- lü ihya etmekte tereddütgöstermediğimi görüyorsunuz! Fakat bu toplantının devamlı ve muayyenzamanlarda ol- masına ait hiçbir taahhüdüm yoktur. Her şeyi değiştirmekfikrinin gittikçe yayılmasından şikâyetçiyim. Devletin bü- yük borçları vardırve Meclisinizin başlıca vazifesi malî nizamı kurmak ve devlet itibarımkoruyucu tedbirleri al- maktır. Millet, Kralının iyi hislerine güvenebilir ve bumev- zuda herhangi bir kefalet ve teminat isteyemez! Eski usul ve kanunlarmuhafaza edilecektir!

Bomba tesiri... Bunca merasim ve gayret, dipsiz bir boşluğun haberini vermekiçin mi?...

Page 245: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kraldan sonra bazı nazırların nutuk ve raporları ise, Kralın «rejimi muhafazave buhrana karşı tedbir aramaya davet» taktiği etrafında yardımcı görüşler...

Bir de hükümet hilesi: Sınıfına bakılmaksızın her me- busun birer reyi miolmalı, sınıflar arası rey imtiyazı diye bir keyfiyet ölçüsü mü aramalı, yoksaMeclisi üçe bölüp her zümreye ayrı ayrı temsil haklan kabul edilerek sonundabunları birleştirmeye mi kalkmalı, ne yapmalı?...

Hükümetin öne sürdüğü bu yollar, Meclisi parçalayıp birbirine düşürmek ve obahaneyle (Eta Jenero)yu dağıt- mak gayesinden başka bir delâlet göstermiyorve Kralın iki yüzlülüğünde şüphe bırakmıyordu. Eğer her mebusa tek

Page 246: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rey hakkı kabul edilecek olursa Avam Sınıfı temsilcilerinin, öbür sınıflardanda gelecek katılmalarla vaziyete hâkîm olacağı aşikâr...

158 159 Mayıs akşamı Avam mebusları kendi kendilerine salon- da toplandılarve haykırdılar:

— Burası Millî Meclisin toplantı yeridir ve biz bu Mec- lisin temel kadrosuvaziyetindeyiz. Öbür sınıfların temsil- cileri de gelip bize katılsınlar... ismimizde artık «Üçüncü Sınıf temsilcileri» değil, «ahâli mebuslan»dır.

îş büyüyor ve dâva cür'etli bir şuura doğru akıyordu. Atılan bir adım daha:

— Öbür sınıflardan aramıza gelen gelir; gelmeyen de, millî irade mihrakıdışında ne yapacağını kendi bilir!

6 Mayısta, sınıf temsilcilerinin ayrı ayn toplantıları... Fakat ana salonda yalnızAvam sınıfı mebusları... Ve henüz dile getirilemeyen bir eda:

— Biz yalınız başımıza Millî Meclisi teşkil ediyoruz! Ondan sonra yarımyamalak bir araya gelmeler, (for-

malite) muameleleri, küçük meseleler üzerinde itişme ve kakışmalar venihayet...

Nihayet, evet, nihayet... Şu, bu, seçim mazbatalarının incelenmesi sınıf .sınıf veayrı ayrı toplanılması yahut mut- laka birliğin sağlanması fert başına birerreylik halk kabu- lü, Meclis isim ve selâhiyetinin tespiti, filân, falan derken 15Haziran 1789...

Heyecan büyük ve sürüncemelerden ıstırap taşkın... Gece, sabahın l ine kadarmüzakere... Ertesi günü erken den saraya davet edilen reis (Bayyi)ningitmesine muhale- fet... 100 aykırı reye karşı 500'e yakın reyle Meclise takılanad: Millî Meclis... Ve öbür sınıflara son ihtar:

— Eğer toplantıya katılmazsanız, seçim mazbatalarınız gıyabınızdaincelenecek ve her türlü karar gıyabınızda alı- nacaktır!

Dnkılâp çapında bir davranış... Avam sınıfı mebusları öbürlerinin üstüne

Page 247: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çıkıyor ve iradenin halk tabakasında olduğunu açıkça ilân ediyor, her tarafameydan okuyor. Her şeye rağmen hâlâ Krala ve Krallığa karşı menfi bir tavıryok...

Reis kürsüden bildiriyor: — «Millî Meclis» adı kabul edilmiştir!

Alkış ve haykırış: — Yaşasın Kral!

Page 248: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Henüz:

— Yaşasın Millet! Nidasına sıra gelmemiştir. Dört bin kadar seyirci vedinleyici de manzara karşı- sında kendinden geçmiş...

100 civarında mebus ayağa kalkıyor, sağ ellerini kaldı- rıyor ve reis(Bayyi)nin okuduğu mebusluk yemin metnini bu vaziyette dinliyorlar...

Hep birden ayağa kalkış ve bir ağızdan haykırış: — Yemin ediyoruz!

Hıçkırıklar, türlü naralar, coşkun tezahürler... Fran- sız milleti Millî Meclis'inekavuşmuştur. Fakat bu kavuşma o ân için kuvvetsiz bir nazariye... Bu isim veselâhiyet al- tında hayatını sağlayabilecek ve sürdürebilecek midir?

Rahipler sınıfı mebusları, ne yapacaklarını şaşırmış, mzun uzadıyamüzakerelerle bir çıkar yol ararken, zade- gan, Krala sundukları bir dilekçedeMeclis kararına itiraz- larını ve Krallık rejiminin hiçbir tâ'vize yanaşmamasınıöne sürdüler. Rahiplerin Avam sınıfına temayül gösterdiğini ve tazyik kabuletmez olduğunu gören büyük rahipler de Pa- ris piskoposunu Kralagönderdiler.

— Din ve devlet tehlikede!... Kurtarınız! Ve soylulardan bir heyetin Kralayalvarışı: — Meclis feshedilmezse Krallık mahvolacaktır! 15, 16, 17 Hazirantoplantıları sonunda Millî Meclisin Kral huzurunda ve reisliğinde içtimaetmesi kararlaştırıl- mıştı. Bu da kaderin bir cilvesi olarak, o heyecanlı andaMeclisin birkaç gün kapatılması için, nihayet fenalığı ken- disine döndüren birsaray hilesine vesile oldu. Hiçbir şeyin farkında olmayan Kralın yakınları,Kralın geleceği ve riya- set kürsüsüne geçeceği Meclis salonunda bazı tamiratya- pılması ve bu yüzden Meclisin birkaç gün kapalı kalması -gerektiğini önesürdüler.

Fransız Dhtilâlini artık «tuluat» ve «zuhurat» safhasına •dökmeye başlayanhadiseler de başını alıp yürüdü.

160 thtilâl/ll

161 Gece alman, tamirat dolayısiyle Meclisin birkaç gün kapatılması kararı

Page 249: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

üzerine garip bir tecelli... Aynı gecenin sabahı bütün (Versay) caddeleriilânlarla kaplı: (Eta Jene- ro), salonundaki tamirattan ötürü bir müddet içtimaede- meyecektir!

Meclis reisi (Bayyi) bile, haberi, en erken saatte, sokak-

Page 250: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ları kaplayan bu ilânlardan aldı. l saat sonra Teşrifat nazı- rından aldığı birmektupta ise vaziyet resmen te'yit edili- yordu.

Ahlâk ve dürüstlüğiyle meşhur reis (Bayyi), elinde Teş- rifat nazırınınmektubu, Meclis kapısında... Bir sürü mebus da, gözleri hayretten fal taşı gibiaçılmış, kapı önünde... Ka- pıda askerî bir kordon... (Bayyi) buna rağmeniçeriye gir- mek istedi:

Kordonun subayı: — Giremezsiniz! Birkaç genç mebus ileriye atıldılar: — Bizhalkın temsilcileriyiz! Yol vermezseniz zorla gi- reriz!

— Aldığım emir, her kim olsa içeriye bırakmamaktır. Zor kullanırsanız sizisüngületirim!

Ve kumandan: — Süngü tak! Mebuslar bu vaziyet karşısında dönmek zorundakaldı- lar... Hava yağmurlu... Islandıklarının farkında olmayarak, grup grup,birbirinin arkasında cadde boyunca dolaşmaya başladılar...

Teklifler: — Bir içtima yeri bularak toplanalım! — Talim meydanına gidipaçık havada ve yağmur al- tında içtima edelim!

— Kralın oturduğu (Marli) sarayına gidelim! — Paris'e gidelim!

Dhtilâlin meşhur ölüm makinesi (Giyotin) mucidi me- bus (Giyoten) haykırdı:

— Eski (Versay) da «Top oyunu salonu» isimli, boş ve harap bir barhane var!Hemen gidip orada toplanalım!

Sesler: — Oldu, oldu! Orada toplanalım! Kasvetli, ışıksız, tahta bir kanapedenbaşka oturulacak yeri olmayan tarihî «Top oyunu salonu»... Bütün mebuslar,bütün gün ayakta... Şahlanış korkunç...

Ve yemin, asıl yemin... Millî Meclisin nerede olursa toplanmasına, hiçbir şeyinbuna engel tanınmamasına ve Anayasanın kabulünedek hiçbir suretleayırılınmamasına yemin... Meşhur «Top oyunu salonu» yemini...

Dhtilâl kapıdadır. Karşı tarafın neticeyi hesap edeme- den dürtüklediğihadiseler, hiçbir insan tedbir ve teşebbü- süne yer vermeksizin işi bu noktaya

Page 251: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

getirmiş, «tuluat» ve «zuhurat» plânını açmıştır. Ve bakalım şimdi sarayıntepkisi ne olacaktır.

Aradan birkaç gün geçti. Kralın reisliğindeki toplantının günü tespit ve MeclisReisine tebliğ edildi. «Top oyunu sa- lonu» yemininden biraz çekingen veihtiyatlı bir hava doğ- duğu seziliyordu. Meclise bir darbe hazırlığıdüşünülmekte

Page 252: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

olsa bile ona münasip bir ân beklendiği tahmin olunabilirdi. Soylular sınıfı iseihtiyattan bir şey anlamıyor, ordunun hazır ve her ayaklanmayı bastırmayamuktedir olduğunu ileriye sürüyor; ve sade kendi sınıflarının değil, bizzatKral- lığın tehlikede olduğu tezi üzerinde ayak diriyordu.

Meclis salonunun onarımı bitmişti. Fakat Kral onu açmadıkça mebuslar içeriyealınmıyordu.

Bir manastırda toplanmayı ve barınmayı düşündüler. Fakat papazlar kapılarıaçmaktan korktu. «Top oyunu sa- lonu» rolünü oynamış, bitirmişti. Avammebusları, kelime- nin tam mânasiyle sokakta kalmışlardı.

Kralın hep beraber toplanacak Meclise reislik edeceği 23 Haziran 1789dan lgün önce rahipler sınıfı mebuslarının ekseriyeti Avam mebuslarına katılmakistediler. Fakat top- lantı yeri yok... 134 rahiple birkaç piskoposun toplandığı(Sen Nikola) kilisesinde toplanmaya karar verildi. Avam ve rahiplerin böylecebirleşmesi saray hesabına yeni ve büyük bir hezimet...

Toplu içtima gününden bir gece evvel sarayda geç va-

162 163 kitlere kadar müzakere; ve Kralın ağzından istipdatçılarca kalemealman, hâlâ vurdum - duymaz bir beyanname... 23 Haziran... Dhtilâlin tam alevalacağı 14 Temmuz

tarihine 21 gün var... Hava yine yağmurlu... Soylular ve papazların mebuslarıihtiramla büyük kapıdan içeriye alı- nıyor. Avam tarafı, dışarıda, yağmuraltında ve sahipsiz... Yanlarında, daha önce kendilerine katılan köy papazların-dan da pek az kişi... Nihayet arka kapıdan girmelerine müsaade... Yeni bir(mizansen- sahneye konuluş)un başla, dığı ve o güne kadar olan şahlanışların,mukabil bir hedefe tâbi tutulmak istendiği anlaşılıyor.

Salona giren gerçek mebuslar, zadegan takımiyle ra- hiplerin çoktan yer almışolduklarını ve ezici bakışlarla kendilerini süzmeye başladıklarını gördüler...

Dinleyici ve seyirci kalabalığından eser yok... Toplan- tının takibi,dışarıdakilere, yani millete yasak... Bu da, çe- kilen fikir ve kelâm korkusunugöstermeye yeter...

Page 253: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Gece sarayda tertiplenen beyanname hemencecik du- yulduğu, halk arasındayayıldığı ve Kralın menfi tavrı be- lirmiş bulunduğu için, artık kendisinialkışlamayan ve so- murtan halk yığınları arasından, Haşmetlû Fransa Kralı(16 Lûi) geçip geliyor. Zavallı sarsağın hiçbir «niçin?» ve «nasıl?»la alâkasıyok...

Soyluların diri, papasların mecalsiz, halk mebuslarının

Page 254: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

da ölü alkışlariyle salona girdi, kürsüye çıktı ve hiçbir kelimesi kendi kalbineve kalemine ait olmıyan beyanna- mesini bir sayıklama diliyle okudu.

Özü şu: «— (Eta Jenero)nun sınıf temsilcileri bundan böyle ayrı ayrıtoplanacaklardır. Hiçbir sınıfın meseleleri, öbür sınıfların fikir, murakabe vemüzakeresine arzolunamaz. Zadegan ve rahiplerin hak ve imtiyazları, müşterekbir toplantıda görüşülemez. Bazı ıslah ve (reform) hareketlerinin demüzakeresi müşterek bir mevzu olmaktan uzaktır. (Eta Jenero)nun vergileri elealmak selâhiyeti varsa da bu mev- zuda ölçü ve kanun vazetmek hakkı yoktur.Bağlı oldukları mezhep ve mevki nazara alınmaksızın bütün Fransızların

devlet hizmetlerine alınabilmeleri kabul edilemez. Zadegan sınıfından eskimalikivet ve tasarrufları esirgenemez. Avam mebuslarının kendi başlarınahüküm çıkartmaları kanuna aykırıdır ve bu hükümler geçerli değildir. Dkisınıfın kara- rına bir sıîııf karşı duracak olursa o karar yürürlüğe gire- mez; vehususiyle mezhep muamelelerinde rahipler sınıfının her sınıfa karşı itiraz hakkımahfuzdur. Kral, vergi eşitli- ğini, ancak zadegan ve rahiplerin haklarından vazgeçme- leri şartiyle kabul eder; ve bir lütuf eseri olarak, Avam sı- nıfına, malîişlerde devlet haysiyetine dokunmayacak bir selâhiyet tanır.» Bu beklenmedikdönüş ve açık meydan okuyuş karşısında çeneler düşerken, Kral son sözünüsöy- ledi:

«— Bu kadar güzel bir harekette beni yalnız bıraka- cak olursanız, biliniz ki,tek başına milletimin iyiliğine çalışacağım ve milletimin benden başka vekilibulunmadı- ğına inanacağım!»

Ve ilâve etti: «— Efendiler; şimdi hemen dağılmanızı ve yarın, üç sınıftanherbirine ayrılan salonlarda müzakerelere başla- manızı emrediyorum!»

Ve şimşek hıziyle kürsüden indi, hiçbir tarafa bakın- madı, yürüdü gitti.

Avam mebuslarından ve küçük bir rahip kalabalığın- dan başka herkes desalonu terketti. Bildirdiklerimiz, kaya gibi yerlerinde ve bir hadise, bir hareketkollamakta... O da oldu.

Tefrişat nâzın (Breze) salona girdi, reis (Bayyi)nin ya- nına geldi ve yükseksesle hitap etti:

Page 255: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Kralın emrini işitmediniz mi? (Bayyi) cevap verdi:

— Zanmmca, bu Mecliste toplanmış ve belirlenmiş oian millet hiç kimsedenemir alamaz!

O zaman (Mirabo) ayağa kalktı, arslan başının bukleli yelesini geriye doğruattı ve ihtilâl gongu dediğimiz sesi koparttı:

Page 256: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

164 165 — Gidin ve efendinize deyin ki, biz buraya milletin ira- desiylegeldik ve ancak süngü kuvvetiyle çıkartılabiliriz! Dhtilâl başlamıştır.

TULUAT HALKTA Şapşal Kralın, (Mirabo) tarafından mabeyncisine söyle-nen söze cevabı şu oldu :

— Kalsınlar!... Ne yapalım! ihtilâl çapında bir sözü, işte bu kadar basite alan,gaf- lette harika bir Kral...

(Mirabo), Teşrifat nazırı çekilip gittikten sonra daha ileriye gitti. Meclisazasına kim el ve dil uzatırsa, hain ve idama müstahak sayılmasına dairMeclisten karar çıkarttı. Bu karar toplantı yerinin etrafını çemberleyen Krallıkkuv- vetlerine karşı bir gözdağıydı. Ve tam da taraflardan biri- nin, bilhassaKrallık hükümetinin tüm atılışım, davranışını, gerektiren ân...

Saray bu ânın gereğini yerine getiremedi, ürktü, sustu ve Meclisi dağıtmak veAvam mubuslarının bayraktarların- dan birkaçını tevkif etmek cesaretinigösteremedi.

Her şey (16 Lûi)nin şu mukabelesindeki mânada yatı- yordu :

— Kalsınlar!... Ne yapalım!... Ve işte bu dönüm noktasından ateşlenen ihtilâl,birden- bire Meclisi de aşarak Paris halkına sırçadı ve plânsız ve güdümsüz,tam «tuluat» ve «zuhurat» çerçevesine döküldü. 24 Haziran'da rahiplerin çoğuve asillerden 47 mebus

Millî Meclise, yani Avam mebuslarına katıldılar. Kral ise büsbütünşapşallaştı, ne yapacağını bilemedi ve kollarını (Neker)e uzatmaktan başkaçare düşünemedi. Halk ise grup grup (Versay) sarayının etrafında ve Paris'idalgalandır- makta. ..

Hadiseler öyle bir kıvam tutturmuştur ki, o anda kim- senin tam nüfuzedemediği biricik teşhis ve tespit şudur: 166

— Krallık, Meclis, şu, bu, hep lâftır; ortada tek büyük vakıa, birdenbire sonderece uyanık, hassas ve atılgan bir kasabalı halk yığınının artık billûrlaşmışbulunduğudur. Aynı 24 Haziran günü Paris seçmenlerin toplanması

Page 257: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

vesilesiyle fıkır fıkır kaynıyor. Her noktada her köşede halk birikintileri...(Pale Ruayal . Kral Sarayı) bahçesinde «inkılâp, inkılâp» naraları ve hitabeler...Önüne gelen konu-

Page 258: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

şuyor, önüne gelen kahraman kesilmeye bakıyor. Meclise girecek Parismebusları henüz seçilemediği için, bu vesi- leyle toplantılar üstüstesürdürülüyor ve askerî kordon

içindeki Meclisin haline bakılarak şöyle haykırıhyor: — Meclis hapishaneyedöndürülmüştür. Zindandakiler kanun yapamaz! Meclisin zindan duvarlarınıyıkmamız lâzım!

Görülüyor ki, o güne kadar gelişen hadiselerin arka- sından ihtilâlin sözcülüğüve işçiliği birdenbire Paris'e geçmiş, Paris henüz hiçbir liderin güdümüaltında olmak- sızın, (anonim ortaklık) şeklinde dâvayı ele almıştır. ArtıkMeclis de mühim değildir, hadiselerin gerisinde ve porsu- muş vaziyettedir.

Dşte ihtilâlin başlangıç noktasındaki en manalı uç... Ve «tuluat» ve «zuhurat»karakterinin en parlak ifadesi!... Yine 24 Haziranda garip bir vaka oldu. Sankiasker-

lere «silâh başına!» kumandası verilmiş gibi; aralarında heyecanlı bir hareketgöze çarptı. Kışlalarında toplu b iunmak ve asla dışarıya çıkmamak emrinerağmen bazı askerî gruplar Paris kaldırımlarına çıktılar ve (Pale Rua- yal) dehalk yığınlarına katıldılar. Bu müthiş tezahürün mânası şuydu:

— Dnkılâp dileği orduda bile sirayet sahaları bulmuş- tur ve hükümet artıkordusuna güvenemez!

Askerlerden, Millî Meclisin kararlarına aykırı hiçbir emre itaat etmemekandını içen 11 kişi daha evvel tutuklan- mıştı.

(Pale Ruayal) bahçesinde bir genç, bir iskemle üzerine sıçrayarak halkabağırdı:

167 — Millet üzerine ateş etmek istemeyen askerleri zin- dandan kurtaralım!Haydi hapishaneye!

Kalabalık, kapaklan açılmış bir baraj seli gibi hapis- hane istikametine köpüreköpüre akmaya başladı. Sağ ve soldan gelen katılışlarla bu sel büyüdükçebüyüdü. Kışla- larından ayrılıp halk içine giren askerler de, arkadaşları illerin

Page 259: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kurtarılması için yardıma hazır olduklarını bildir. dilerse de, siviller, gayetince bir hesapla bu teklifi reddet- tiler ve yalınız başlarına hareketedeceklerini bildirdiler. Bir isyan hareketinde askere karşı askeri çıkarmakiste- miyorlar, hareketi sadece millete mal etmeyi ve arada emir kulu bir sınıfı,vasıfları, dışına çıkarmamayı düşünüyor- lardı.

Hapishane önüne varanlar 4 bin kişi kadar... Hapisha-

Page 260: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nenin iç ve dış kapılarını baltalar, kazmalar, balyozlarla devirdiler vezindandakileri çıkardılar. Bütün gece, her zümreden halk ve türlü birliklerdenaskerler, kol kola, sa- baha kadar eğlence, fener alayı, zıplama, hoplama...Peşin- den de hep beraber (Versay) ve Millî Meclisi ziyaret... O da nesi?...

Millî Meclis, kıyamcı Paris halkını hiç de hoş karşıla- madı, yapılanhareketleri sınırı aşkın bulduğunu hissetti- rircesine soğuk davrandı. Butavırda, inkılâp hamlesinin,, kendisini aşmış olduğunu görmekten gelen nefsânîbir pay da yok değildi. Artık hadiseler başını almış, insanlara her ân yenişeyler ilham eden bir «tuluat» ve «zuhurat» plânına yol açmıştı.

Kral, saltanatının son haysiyet şartı olarak şunu teklif edebildi:

— Mahut 11 asker' hapishaneye dönsün, hemen affede- yim. Oradan benimirademle çıksınlar!

Kralın bu çocukça tesellisi yerine getirildi. Askerlerini hapishaneyedönüşleriyle çıkışları bir oldu.

Krallık hâlâ farkında değildir ki, bu hareket, bir tah- sildara :

— Haciz parasını senin almana müsaade etmiyorum L Onu bana ver, ayniylesana iade edeyim!

168 Demekten, farksızdır; ve lâfta teselli arayıp fiilide mağ- lûp olmaktanbaşka bir mânaya gelmez.

Kraliçe ve etrafı ve Kralın erkek kardeşleri ise bu ka- dar boyun eğilmesineasla taraftar değil ve mutlaka şid- dete geçilmesi fikrindeler...

Kralı sardılar: — Ya kendinizi göstereceksiniz, yahut kendinizden vazgeçeceksiniz!

Şapşal adam bu teklife de inandı. Alman ve Dsviçreli- lerden mürekkep ecnebive paralı askerleri topladılar. Bir kısmiyle Meclisi sardılar, öbür kısımlarınıda Paris'i yıldır- mak için merkeze gönderdiler. Eğer Paris elde tutulacakolursa (Eta Jenero)nun değeri kalmayacaktı.

Page 261: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Mirabo)dan gelen, Millî Meclis etrafındaki asker kor- donunun kaldırılmasıteklifini, Kral, askerin mebuslara muhafızlık ettiği bahanesiyle reddetti. Kaldıki, böyle bir muhafızlık kıtası teşkilini (Mirabo), teklifinde bizzat iste- miş,fakat bu kıtanın halktan ve «Millî Askerler»- namı altında tertiplenmesini önesürmüştü. Meclis de bu teklif maddesini, bir nevi ihtilâl ordusu kurmanınmüsaadesini istemek şeklinde yorumlanacağı kaygısiyle aşırı görmüş vemetinden çıkarmıştı.

Kralın son cevabı şu oldu: — Ya burada, gördüğünüz şekilde kalırsınız; yahutFransanın şu veya bu şehrinde serbestçe toplanmaya gi-

Page 262: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

dersiniz!

Bahsedilen şehirler, Millî Meclisi tam da birkaç kolor- dunun halkası içmealıcı yerlerdi.

Parise gönderilecek kıtalar, aylıklı ve yabancı asker- lerden düzenlenincedananın kuyruğu koptu. Güya bir ta- kım ihtiyat hesapları yüzünden PariseFransız birliklerini göndermeyen hükümet, birdenbire farkına vardı ki, asıl gaf,halkın birer hiyanet ajanı gibi gördüğü bu ecnebilerle Parisi itaat altına almayakalkmasıdır. Fransız milletine bundan büyük hakaret olamaz!

11 Temmuz... Büyük patlamaya 3 gün kalmıştır... (Ne- ker) ve onun gibidüşünen halk ve saray arası nazırlar, 169

hemen Fransayı terketme kaydiyle azledilmişlerdir. Hükü- met, su katılmamışşiddet taraftarlarına geçmiştir. Fakat halk bütün bunlardan henüz haberlideğil... Ecnebi asker alayları da Parisin varoşlarında ve bazı meydanyerlerinde bekliyor.

12 Temmuz sabahı... Birdenbire patlayan (Neker) ve yakınlarının azli haberi...Kaynaşma müthiş... Sokaklara vuran vurana... (Pale Ruayal) bahçesi birmahşer... Hiç kimsenin öz evine ait derdi yok... Dert tek, Fransa evi...Kocaman bahçede, genç bir adam bir masanın üstüne fırladı ve boğazımyırtarcasma bağırmaya başladı:

— Vatandaşlar! Beni dinleyin ve gereğini yapın! (Şan do Mars) meydanındatoplanan Alman askerleri, Paris ahalisini boğazlamak için işaret bekliyor vegeceyi kollu- yor! Evvel davranmazsak öldük! Hemen kümelenelim, atı- lalım!Kendimize de hususî bir alâmet bulalım!

Ve hemen yanındaki ağaçtan kırmızıya çalan bir yap- rak koparıp şapkasınataktı. Ağaçlara öyle bir hücum oldu ki, hiçbirinde yaprak kalmadı.

Bu genç, ilk ihtilâl hareketinin kamçılayıcısı bu deli- kanlı, avukat (KamiyDömulen)dir; Ve ağaçtan koparıp şapkasına taktığı yaprak, ileride, meşhur(Trikolor - Üç renkli) Fransız bayrağının tohumu olacaktır.

Page 263: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ve artık tam mânasiyle aksiyona dökülüş... Caddelere toplu olarak çıkış vehaykırış:

— Tiyatro, balo, kahvehane, hiçbir şey yok... Bugün millî matem ve hareketgünü... Kahroslun müstebitler!... (Pale Ruayal)in heykel salonuna girdiler,oradan (Ne-

ker)in balmumu heykelini omuzlayıp öne geçirdiler ve şehir içinde dağdaninme anî bir su baskım halinde ilerlemeye başladılar.

Dşte (Vandom) meydanı!... (Neker)in de heykeli atlarm ayakları altında...(Dragon) süvarileri orada... Başlarındaki asilzade su- bayın emri:

— Kılıç çek!

Page 264: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Korkunç şatırtılarla çekilen kılıçlar... 170

— Dört nala hücum! (Dragon) süvarileri, gözlerini hiçbir maniadan sakın-maksızın halka saldırdı. Kendilerine tek başına karşı çıkan (Gard Fransez)alayından bir eri parçalayıverdiler.

Halk, çil yavrusu gibi dağılıverdi. Dhtilâllerde silâh üs- tünlüğünün ve teşkilâtimtiyazının, henüz tecrübesiz halka karşı üstünlüğü...

(Tüileire) Sarayı bahçesine doğru panik halinde bir ko- şuşma... Arkalarından(Dragonlar) takibediyor ve bahçeye giriyorlar...

(Dragon) alayının başındaki (Do Lambesk) isimli albay, halkın o ândakuruverdiği iskemle ve masalardan barikata doğru atını sürüp :

— Kim yaşıyor! (Bu tabir Fransızlarda bir nevi mey- dan okuma nidasıdır.)

Barikatın arkasından başı kanlı bir mendille sarılı bir delikanlı görünüverdi:

— Fransız ihtilâli yaşıyor! 14 TEMMUZ

Büyük Fransız Dhtilâlinin korkunç bir yangın gibi bir- denbire evi sarması vebaşlangıç teşekkülünü tamamlayıp tarihin en büyük oluşlarından biri halinegelmesi 14 Tem- muz 1789 tarihini taşır. Ondan l gün önce (Dragon)lar halküzerine saldırınca, birbirini takip eden hadiselerle, bütün kapılar açılmış vehedefler meydana çıkmış oldu. 13 Tem- muz günü (Dragon)lar önündegerileyerek (Tüileri) bahçe- sine sığınan ve orada masalar ve iskemlelerdenbarikat ku- ran halk, eline, sopa, kazma, balta, bıçak, kırık şişe, taş, demir, negeçirebildiyse onlarla askerlere karşı durmaya davrandı. (Vandom)meydanındaki panik bir ân sürmüş ve halk bir anda tepki şuuruna ermişti. Biranda iş o kadar büyümüş ve yığın öfkesi o dereceye yükselmişti ki, artıkkalabalıkların (Dragon) alaylariyle zaptedilebilmesine imkân kalmamıştı. Birde, millette, bu gibi ayaklanışlar boyunca 171

eşine rastlanmamış bir gözükaralık, ancak büyük idealler uğrundagösterilebilecek bir fedaîlik sinivermişti. Ve günü- müzdeki oluşların tersine,dimağ mevkiindeki sivilin, yum- ruk mevkiindeki askerin, yumruk mevkiindeki

Page 265: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

askere had- dini bildirme tavrı...

Atların üzerine atılıyorlar, süvarilerin çizmelerinden ya- kalayıp yereçalıyorlar, kılıçlarla doğranıyorlar, fakat gel- meyenler, zırhlı alaya Fransızmilletinin manevî ciğeriyle balyoz üstüne balyoz indiriyorlar... Ve her ân,sağdan ve soldan koşuşanlarla çoğalıyorlar... Tablo müthiş...

Bir boru sesi:

Page 266: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Geri... (Dragon) alayı kumandanı (Prens do Lömbesk), süvari- sine,intizamla çekilme emrini veriyor.

Halk bahçeden çıktı, hınç ve heyecanından zerre kay- betmeksizin dalga dalgaParis'i yaladı ve Belediyeyi taşladı. Belediyedeki silâh deposunun yağması...

Paris'in erzağı civar köylerden gelmektedir. Bu hale göre büyük askerî kıtalarParis'i sarabilir, açıklıktan kıv- randırabilir. Onun için, artık yaydan çıkanokun.24 saat içinde hedefine varmsaı lâzımdır. Bunun için de Paris'teki bütünsilâh depolarını ve dükkânlarım basarak teçhizatlan- mak şart...

Böyle yaptılar ve 3 Temmuz gününün gece yarısına ka- dar adetâ ordu meydanagetirdiler...

Bugünün teknik şartlarına göre o zamanki sivil ve as- ker arasındaki silâhfarkının telâfisi kabil hususîliğini ve bu bakımdan, günümüzde, ordusuz hiçbirşey yapılamaya- cağı hikmetini ileride göreceğiz.

13 Temmuz gecesi '14 Temmuza bağlandığı noktadan sabaha kadar Parishalkının fıkır fikir kaynamasiyle geç- ti. Devletin, bazı büyük askerî birlikleriParis kapılarına doğru sürmekten başka hiçbir tedbiri yoktu; ve her şey kapanınelindedir. Dlk davranan kazanacaktır. Halktaysa ne bir lider, ne bir teşkilâtfikri, ne bir (strateji) ve tak- tik) kafası, ne bir şey!... Topkekûn ihtilâl, eğri birsatıhtan akan eşya gibi doğrudan doğruya hadiselerin dehâsiyle 172

yürümekte ve insanlara her ânın icabını yerine getirme insiyakından başka biriş düşünmemekte... Her büyük dav- ranışta olduğu gibi, sanki, kader, peşininsan fikri ve tedbi- rinin üstünde, bunları göze göstermeyecek kadar yükseğin-de tecelli etmektedir. Mevcut olsa da yine kaderin emrinde bulunacak olanrejisörden ortada eser yok...

14 Temmuz sabahının kızgın güneşi ufuktan daha bir mızrak boyuyükselmemişti ki, Paris halkı, kendisini mey- danlarda buldu.

Bir nâra: — (Bastiy)e yürüyelim! — (Bastiy)... Dstipdat idaresinin, karakayalarla örülü mücessem zulüm timsali, içine kapanık ve pençesi dışınaçevrik müthiş kale... Paris'in orta yerindeki 14 üncü Asırdan kalma, şehri ateş

Page 267: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kusucu toplarıyla korkutmaya memur bu müthiş kale, aynı zamanda siyasîmahkûmların ve hoşa git- meyen fikir sahiplerinin tıkıldığı zindandır. Buzindandaki mahpuslar arasında öyleleri vardı ki, ayaklarından prangalıoldukları gün ışığı görmez hücrelerinde unutulmuşlar ve üzerine kıllı bir derieldiveni çekilmiş iskeletlerden ibaret kamuslardır. Bir kısmı da aklınıkaybetmiş, hayvanlara .mahsus içgüdülerinden bile yoksun, nebat hayatı yaşa-

Page 268: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

makta...

Paris'e hâkim başlıca askerî mevki olan (Bastiy)in zap- tı, ihitlâli açık plânave meydan muharebesine dökecek hareket noktası olacak ve ondan sonra herşey birbirini ta- kip edecektir.

Kitle şuuru sezdi ve narasını yükseltti: — (Bastiy)e, (Bastiy)e!...

Bir nâra daha yükseldi: — Evvelâ (Envalid)e hücum edelim! Silâhlanınızhenüz yeterli değil! Tam silâhlanalım!

(Envalid), Paris'in göbeğinde, ordu silâh deposu ve ha- diselerin birdenbirealevlendiği hengâme içinde takviyesi düşünülmeyen bir can noktası...

(Envalid)e var kuvvetleriyle abandılar, hiçbir mukave- 173

met görmediler ve oradaki 20 topla, sayısız, tüfek, tabanca, mızrak, kılıç,süngüyü alıp kuşandılar...

Ve doğru (Bastiy) önüne... Millî Meclis artık kendisini aşan hadiselerkarşısında dilini yutmuş, Kral da derin rahaveti içinde birtakım ta- kırtılarduymaya başlayıp şaşıran bir adamın halinden öte- ye geçememiştir. Etrafı isetelâşla, fakat ne yapacağını, ne yapmak gerektiğini bilememekte...

(Bastiy) kumandanı (Marki do Lüne) 13-14 Temmuz gecesinin sabah saat 2sinden beri, çoğu Dsviçrelilerden as- kerlerini silâh başında tutmuş, kaleninmazgallarından, ate- şe hazır toplariyle Farisi tarassut etmekte...

Sabaha karşı basılan ve yağma edilen (Envalid)den sonra kocaman yığın(Bastiy)in önünde... Başlan külâhlı, mintanları renk renk sivillerin bellerindekılıçlar, ellerinde tabanca ve tüfekler, gerilerinde de nasıl kullanılacağını bi-lip bilindikleri meçhul toplar... Üniformasız ve kumandan- sız, alacalıbulacalı, garip bir ordu...

Halkla kale muhafızları arasında kısa bir tereddüt ânı... Biraz önce kaleye birbelediye heyeti gelmiş ve mu- hafızlar silâh kullanmazlarsa halkın dasaldırmayacağım bildirmiştir. Fakat bu vaziyette böyle bir teminatın hiçbirkıymeti ve mantıkî tarafı yoktur.

Page 269: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kale ve halk karşı karşıya bakışıyorlar... Tam o anda, inkılâbın halk içinden,korku, merhamet, tereddüt, ihtiyat tanımaz bir tipi peydahlandı. Bu, hem(Bastiy)in düşmesine ve yıkılmasına hem de ileride bazı inkılâpçıların idamınavesile olan korkunç bir gözükara, hissiz bir irade seciyesidir ve bir Fransıztarihçisinin tabi- riyle ihtilâlin habîs ruhudur. Hiçbir işde hiçbir engel, mah-zur, düşünce kabul etmeyen bu adam, kalabalıktan çıkıp kale köprüsünün önünekadar geldi. «Yasak!» diye bağı- rılmasına rağmen tek başına köprüden geçti,birinci avluya çıktı. Oradan ikinci avluya doğru ilerledi. Yine «geçilmez!»

Page 270: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ihtarı... Yürüdü, hendek üzerindeki açılır - kapanır köprü- ye atıldı, kendisineçevrik tüfek ve süngülerin hayret bakışı önünde üçüncü avlu önüne vardı.Çepçevre sekiz yüksek 174

kuleyle sarılı, kuyu gibi derin ve boğucu bir yer... Kulelerin bu avlu tarafındapencereleri bulunmadığı için de tamamiy- le ışıksız bir kasvet ocağı... Yalınızbir duvarında iki pran- galı mahkûm resmi var ve aralarında kocaman birsaat.... Fransız tarihçisinin tasviriyle bu duvar saati, zamanı zincire vurmak vezindanda saniyelerin ne zor işlediğini göstermek için bir nevi eza vasıtasıolarak duvara asılmıştır.

Kumandan, zabitler ve Fransız kanından askerler bu avluda... Dsviçreliler devar...

Tek başına o noktaya kadar gelebilen ve belki de) telkin ettiği hayret yüzündengeçmesine engel olunamayan gözü- kara, ihtilâlci, yüksek sesle kumandanahitap etti:

— Efendi; size, toplarınızı içeriye çekmenizi ve kaleyi olduğu gibi teslimetmenizi, vatan ve millet adına ihtar ediyorum!

'Sonra askere döndü, gözlerinin içine bakarak ve onları kendi kendilerine kararvermeye selâhiyetli kabul ederek aynı kelimeleri tekrarladı. Dsviçreli askerlerparalı birer âlet oldukları için soğuk soğuk baktılar ve hiçbir his belirtme-diler. Fakat Fransızlar manevî kuvvetlerinin kesildiğini ve halktan yanagöründüklerini gizleyemez tavırlar takındılar. Kumandanın karşılığı:

— Demin belediye heyetine bildirdiğimiz gibi, bize ateş açılmadıkça ateşetmeyeceğimize yemin ederim!

Askerlere de yemin ettirdi. (Türyo) adlı, cür'et ve küstahlıkta eşsiz adam,topların geri çekildiğini ve eski istikametlerine getirildiğini görme- ye kadaristeğinde ileri vardı. Bunu da kabul ettiler...

(Türyo)nun 45 metre yükseklikte, topların bulunduğu ku- lede, dışarıya doğrugördüğü manzara şu oldu. (Sent Antu- an) mahallesi dedikleri bir neviçapulcular ve serseriler semtinin ahalisi, kalabalığa doğru koşa koşa

Page 271: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

gelmekte... Bugünün bir nevi gece - kondu'su karakterindeki bu semt halkı,ihtilâli çileden çıkarabilir, yağma ve talan vesilesi haline getirebilirdi. (Türyo)«gördüklerimi millete bildire- ceğim; karar onundur!» deyip kaleden çıktı vehalka sokul- maksızın belediyeye yol aldı.

175 — Vay, yoksa ihanete mi uğradık? Böyle haykıran kalabalık bir andadalgalandı. Bir ara- bacı, elinde bir balta, ileriledi, hendek üzerindeki açılmış'köprünün yanındaki nöbet kulübesinin üstüne sıçradı, bu- radan baltasını köprüzincirleri üzerine indirerek halkasını kırabildi, köprü düştü ve halk kaleyedoğru «yuryâ!» etti,

Page 272: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

birinci avluya girdi. Fakat burası da ayrıca muhafazalı... Köprünün düşmesiyleberaber kaleden yaylım ateş başla- mıştır. Devrilen devrilene...

ZULÜM KALESD TOPRAKLA BDR Evet; vurulan, yere düşen, devrilendevrilene... Kale- dekiler, tank içinden koyun sürüsüne ateş açmışlar gibimahfazalarında emin... Bütün gün karşılıklı devam eden ateş neticesindekaledekilere ancak iki kurşun rast gele- bildi ve bunlardan yalınız biri, değdiğiinsanın canını aldı. Ara bulmak için belediyeden gelen heyetler iki ateş ara-sında kaldı ve dönüp gitti. Dkinci bir heyet bu defa tram- pet çalarak ve elindebayrak taşıyarak geldi. Kaleden gö- rüldüler. Kale beyaz bayrak çekti ve ateşikesti. Halk da ateşi kesti. Heyet tam ikinci avluya girerken halk da peşinedüşmez mi?... Tekrar ateş ve vurulup yere kapananlar... (Gard Fransez -Fransız Muhafızları) alaylarından, si-

ville asker arası bazı birliklerin halk safına katılanları büs- bütün çiledençıktı. Bunlar yanlarına 5 top aldı ve halkla karışık iki kol halinde (Bastiy)önüne geldi. Bu arada bir kısım halk da Belediyeyi doldurdu. Herkes Belediyeve seç- menleri, kararsız tavırlarından ötürü hain ilân ediyor, birhaykırışmadır, yükseliyordu.

Saat 5 buçuk... (Gev) meydanı taraflarından müthiş bir gürültü... Gürültügittikçe yaklaştı ve Belediye dairesi önünde patladı:

— (Bastiy) zaptedildi! Kalabalık salona bir anda 2 bin kişi girmiş, 10 binden

'fazlası da koridorlarda ve avluda kalmıştı. Camlar kırılıyor, sandalyeler,masalar devriliyor, kırılıyor, insanlar eşyanın, eşya da insanların üstüneçıkıyordu. En sert gökgüriiltüsü, nü bastına bir tarraka...

Bir çığlık: — Yol verin, (Bastiy) geliyor! Bir delikanlı, süngüsünün üstüne(Bastiy) nizamname- sini kelle gibi takmış, Belediyeye getiriyor. Kalenin anah-tarları da elinde...

Alkış tufanı, çılgınca tezahürler... Halbuki (Bastiy) zaptolunmamış, kendisiniteslim et- miştir. 5 saat süren çarpışmada, isviçreli askerler tek ölüvermeksizin 171 Fransızı öldürmüşler ve yaralamışlardır. Kaledeki Fransızaskerleriyse kendileri için belki hiçbir korkuya yer vermediği halde,

Page 273: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

vatandaşlarının böyle tek taraflı kıyımına yol açan bu çarpışmadan utanmışlarve ellerindeki silâhlan atarak kale kumandanına baş vurmuş- lardır :

— Fransız kanının daha fazla dökülmesine tahammül gösteremeyeceğiz!Çaremize bakınız!

Kumandan şaşkın ne diyeceğini bilemez halde... Halkın

Page 274: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

•elindeki toplar da münasip noktalara dikilip kaleyi ateş altına almayabaşlayınca, iş, kale topçusunu da harekete getirmeye kaldı ki, bu da felâketlerinfelâketi olabilir. Kumandan emir verdi:

— Askerî merasimle ve serbestçe kaleden çıkıp gitme- mize halktan müsaadeisteyiniz!

Mükâleme boruları öttü, kumandanın teklifi halka bil- dirildi ve cevabı alındı:

— Hayır, kabul etmiyoruz! Bu defa teklif şöyle:

— Askerî şeref merasiminden vaz geçtik... Hayatımıza dokunulmayacağına sözverilsin, yeter!

Cevap : — Kabul!... Köprüler indi, içerideki askerler çıktı, bir kişiden baş-

176 177 ka kimsenin hayatına dokunulmadı. Halk da kudurmuş bir sel gibikalenin içine daldı.

Kumandan (Marki do Lüne) büyük avluda... Halktan, bir asker yanına koştu.Kumandanın kılıcım alıp dizinde kırdı. Sonra onu iki asker arkadaşına teslimve emretti: — Hayatını koruyunuz!

Bunlar Marki'yi halkın elinden kurtarmak için her şeyi yaptılar, hattâhayatlarını bile tehlikeye attılar. Fakat başa- ramadılar... Dntikam cinnetiiçinde kendinden geçen halk, yüzlerce ölünün öcünü almak için Marki'yikoruyucuları- nın elinden aldı, diz çöktürüp başını kesti ve mızrağa takıp sokaksokak gezdirilmek üzere dışarıdaki yığına teslim etti.

Ahali kaleye girer girmez, ellerinde meşaleler, mızrak- lar ve kılıçlar her tarafıaramaya koyuldu. Karanlık, küf kokulu hücreleri tek tek dolaştılar. Buhücrelerde bir ömürdür bekleyen türlü mazlumlar... Kurtuluş ümidini öy-lesine kaybetmişlerdi ki, bu gelenleri hayatlarına son vere- cek cellâtlar sanıpferyada başladılar... Aralarında büsbü- tün çıldıranlar, bayılanlar da oldu.

Ç\ Şu, ilk hücum sırasında kaleye dalan (Türyo)nun tek- lifiyle 17 Temmuzgünü kalenin yıkılmasına başlandı. Yıkış tarzı öyle heyecanlı ve debdebelioldu ki, bir asilzade bizzat

Page 275: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kulelere çıkarak faaliyeti coşturdu ve idare etti. Kral ve

hükümeti yatalak halde beklerken, her taraftan halk lehine sesler yükselmeyebaşladı. Âdeta ihtilâl, bir ân için her tarafın doğrulamasiyle artık nihayeteermiş sanılır gibi oldu. Halbuki biten bir şey yok, en korkunç ve kanlı çapta

bir başlayan vardı. 18 inci asır sonlarında başlayan ve bugünedek tesiriniyaşatan büyük hadise, bayram gününü işte bu başlangıç tarihiyle tespitedecekti: 14 Temmuz 1789...

SONRASI *-, Dhtilâlin gemi azıya alıp hücum dörtnalına kalktığı (Bastiy)hadisesi karşısında Millî Meclis ve saray ne düşün-

mekte ve ne yapmaya davranmaktadır? 14 Temmuz günü Millî Meclis sadecekorku ve telâşta... Ya saray en ağır ve sert tedbirlere baş vurup, ihtilâli bo-ğarsa?... Ya ihtilâl, başladığı yerde akemete uğrayıp artık bütün teşebbüsyollarını kapatacak ve geriye ümit bırak- mayacak olursa?... Ya hiç umulmadıkistikametlere sapti- rılırsa?...

Kaygılar yerindeydi. Saray hücuma hazırlanmıştı. 14 Temmuz akşamı, saraymahfillerinde, askerin o gece 7 nok- tadan Parise gireceği ve isyancılarıezeceği söyleniyordu. Millî Meclis ise vakalar üstüste geliştikçe işin ehemmi-yetini ve kendisinin güdücülükten düştüğünü görüyor ve «bakalım, sonumuz neolacak?» demekten başka bir şey yapamıyor.

Nihayet Krala bir heyet göndermeye karar verdi. Heyet ancak şunlarısöyleyebildi:

— Feci hadiseleri önleyebilmek için düşünülüyor? Kral hâlâ uykudadır:

— Millî birliklere kumanda etmek için subay gönderebi- lirim. (Şan do Mars)meydanındaki askere geri çekilmeleri için emir verebilirim...

Gülünç cevap... Heyet ikinci baş vuruşuna da şu cevabı aldı: — Kral, olupbitenlerden çok üzgündür. Fakat daha fazla bir şey yapamaz!

Halbuki Kraldan istenen, taarruz sanki kendisindey- miş gibi bir müsamahadeğil, mukabeleden vaz geçmesi ve milleti teskin ve temin edici bir şekil

Page 276: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bulması, azan yığın- ları durdurabilmesi... Kral hadisenin henüz mânasını bilekavramaktan âcizdi.

Kral heyeti savdıktan sonra hiç kimseyle konuşmadı, hiçbir talimat vermedi vealışkanlığı icabı, erkenden yatak odasına çekildi. Saray ve asiller Kralın buahmak tutumun. dan mahzun... Nihayet (Marki do Liyankur) isimli nedimi,Kralın kafasına dank edercesine vaziyeti göstermek vazi- fesini üzerine alıyor.Bu Marki, hangi saatte ve nerede olur- sa olsun, izinsiz ve habersiz, yanınagitmeye mezun... Gece

Page 277: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

178 179 yansı yatak odasına giriyor, Kralı uyandırıyor ve boşanıyor: —Haşmetli Kralım! Vaziyet müthiştir! Bu, önüne ge- çilir gibi bir hareketdeğildir! Dnkılâbı kabul etmek ve Krallığı ona uydurmak lâzımdır. Taç vetahtınızın rakibi olan (Dük d'Orlean)a fırsat vermemek ve sizden önce dav-ranmasını önlemek için milletle anlaşmanız ve birleşmeniz gerekir. Bu işdetereddüt ve atalet, Fransa tahtını yıkabilir ve hepimizi kökümüzden kazıyabilir!

Yarı uyanık Kral, tarih boyunca aptal hükümdarların söylediği sözler arasındaen budalasını, gözlerini uğuştura- rak ve esneyerek sarfetti:

— Desene ki, bu bir isyan!... Dük de böylesine ahmak bir söze yine tarihte,hüküm- darlara ihtar bakımından en güzel bir karşılıkla cevap verdi:

— Hayır haşmetlim; bu bir isyan değil, koca bir ih- tilâl!...

Bu cevaptaki asıl güzellik, mânaya ayrı bir kıymet ge- tiren Fransızca «isyan -rovolt» kelimesiyle «ihtilâl - revo- lüsyon» kelimesi arasındaki ses benzerliğive iştikak uy- gunluğu...

Fransız Dhtilâlinin bundan sonra takip ettiği seyr, hikâ- yesi ciltler tutacakkadar hadisede zengin ve hiçbir filimde görülmedik derecede hareketle taşkın,4 yıllık bir safhadır. Aynı zenginlik ve taşkınlıkta 19 uncu asır oaşlarına Kadardevanı edecek olan hadise ve hareketleri, en ehemmiyetli dönemlerden biridiye gösterebileceğimiz 1793'e varıncaya dek yıldırım hızıyle ele alalım:

17 Temmuza kadar (Versay) ve Paris'te türlü kaynaş- malar... Kral, artıkihtilâlin arka plânına düşmüş olan Millî Mecliste...

— Haklarımın korunmasını size bırakıyorum! Millî Meclisin Parise gönderdiği100 kişilik heyet... Aralarında, Amerika harpleri kahramanı (Lâf ay et), ParisBaşpiskoposu, (Bayyi) ve (Siyes)... (Lâfayet) Millî Birlikîeı Kumandanı,(Bayyi) ise Belediye Reisi... ihtilâli teslim al- ma mevkiinde bir idare heyeti...

180 Paris Kralı istiyor. Tek yol, hadiselerden kaçmak değil, üzerilerinevarmak... 17 Temmuz günü, Kral, mahzun çehre- siyle arabasına yerleşmiş,Paris yolunda.. Yanında 300 ka- dar mebus ve hassa askerleri... Pariskapılarında müthiş

Page 278: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bir kalabalık... Ayyuka çıkan sesler: Yaşasın Kral!.. Sanki ihtilâl Krala karşıdeğil de, ona aykırı başka bir zulüm kut- buna yapılmıştır. O da yine Kral...Kraldan, ruhunda ve çev- resindeki menfi mânayı, yani yine Kralı yenmesiisteniyor. Henüz kimsede Krallığa düşmanlık şuuru yok... Ananevi Kral sevgive saygısı hâlâ yerinde...

Krala şehrin anahtarını teslim ettiler. Belediye reisi (Bayyi) anahtarları teslimederken:

— Haşmetmeap, dedi; bunlar, vaktiyle Farisi zapteden (4. Hanri)ye verilenanahtarlardır. Şu farkla ki, (4. Hanri) Farisi zaptetmişti. Şimdiyse sizi Pariszaptediyor.

Millî Birlikler Kumandanı (Lâfayet) at üstünde ve Kral arabasının önünde...Sırtında bir şehirli elbisesi, şapkasın- da üç renkli hürriyet alâmeti kokart veelinde kılıç...

Alay Belediye yolunda... Sokaklar boyunca 200 bin si- lâhlı adam... 30 binindetüfek, 50 bininde mızrak ve süngü, gerisinde de kılıç ve balta... «YaşasınKral!» sesleri arasın- da daha alt perdeden «yaşasın millet!» nidaları... Sarayarabası Belediye önünde durdu. Halk da peşinde... Yeni bir alkış kasırgası...Kraldan sonra alkışlananlar yalınız (Bay- yi) ve (Lâfayet)... Kralınberaberindeki 3-400 mebusa metelik veren yok... Kral arabadan indi BelediyeReisi ona yaklaştı ve üç renkli kokartı uzattı:

— Lütfen bu hürriyet alâmetini kabul buyurduğunuzu gösteriniz!

Kokartı şapkasına iliştiren Kral... Merdivenlerden çı- kış... Büyük salon...Parisin bütün hatırı sayılırları orada... Büyük hürmet... Diz çökmeye kadar...(Bayyi) Kralı pen- cereye götürüp halka gösterdi. Karşılıklı bakışma, hattâ boyölçüşme... Belediyeden çıkarken Krala rica:

— Millete birkaç lâf söyleyiniz! Söyledi:

Millî Birlikler Kumandaniyle Belediye Reisinin memu- 181

riyetlerini tasdik ediyorum! Sevgimden emin olabilirsiniz! Kral bir anda ve

Page 279: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hiçbir harekete girişmediği halde za-

vallı bir esir... Dönerken yolda onu kucaklayanlar, mıncık- layanlar, itipkakanlar... Başta Kral, arabacılara, uşaklara, askerlere bile şarap dağıtılıyorve Kralın şerefine içilmesi isteniyor. Kral gülümseyerek susuyor ve hiç birkelime sarf- etmiyor. Söyleyebilse ve sözünü milletin nabzına uyudura- bilseher şey onun ama hiçbir şeyden haberi yok...

Asiller zümresi bu vaziyetten ümitsiz... Paris ve Fran- sadan kaçış...

Page 280: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Pilini pırtını topla ve savuş! Parolaları, bu...

Artık daha hızlı gidelimı Milletin açlığını ticaret vesilesi yapanlardan (Fulon)ve damadı (Bertiye) linç edildiler... Halkın, intikam defterine ilk yazdığıisimler bunlar...

Belediyelerde inkılâp... Belediyeler ihtilâl ile beraber, halkın ihtiyaç veşehirlerin nizam ocakları mevkiinde bu- lunmaları bakımından bir nevimuvakkat hükümet yerine geçtiler... ihtilâlden önce seçmenlere yataklık edenbeledi- yeler, daha sonra «Millî Birlikler» teşkilâtını idare etmeye ve silâhbulma vazifesini yüklenmeye başladı. Devlette ha- zır teşkilât olarak da biranda halkı temsil tavrını takına- bildi. Ve halktan daimî bir icra komitesiseçerek buna «halk çekirdeği» murad edilerek (komün) ismi verildi. Aslında«nahiye, bucak» mânasına gelen ve ortaklık sıfatı belirten bu kelime, Fransızihtilâlinden başlayarak ileriye doğru yeni mânalar kazanacak, MilletMeclislerine ve ihtilâllere isim teşkil edecek ve nihayet komünizma tarafındanbe- nimsenecektir.

Paris Belediyesini hemen bütün vilâyet belediyeleri takip etti ve ihtilâl bütünFransaya sirayet zeminini, bu belediyeler ve komiteler vasıtasiyle açtı.

Böylece belediyeler, henüz hükümetini kuramamış olan ihtilâlin sevk ve idaremerkezliğine geçmiş oluyordu. Milli Meclis ise hadiselerin gerisinde...«Dnsan Hakları Beyanna- mesi»yle dünya çapında bir fikir hamlesinehazırlanıyor

ama hadiselerin dizginini ele geçirebilmek gücünü göste- remiyor.

Köylerdeyse müthiş kargaşalık... Olanlardan hiçbir şey anlamıyorlar... Hayal,hastalık halinde bir hayal ve türlü rivayetler boyuna işliyor:

Bütün Fransayı haydutlar, eşkıya çeteleri talan etmeye Doyulmuş... BunlarKrallık idaresinin emrinde mi, derebey- lerinin adamları mı, sınırlardan dalanyabancılar mı, yok- sa kendi kendisini yemeye başlayan kötüler mi?... Hiç kim-senin bir şey bildiği, hattâ gördüğü yok... Sadece hayal ve rivayet... Bir hayalinbütün bir milleti dehşete boğup mu- vazenesini yok ettiğine tarihte o zamankiFransadan daha teskin bir misal gösterilemez. Sanki Fransa, üzerine Fran- sa

Page 281: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

büyüklüğünde bir taş inmekte olduğuna inandırılmış bir deliler ülkesi...

Bütün bu masalların hiçbir gerçek belirtmediği kısa .zamanda anlaşılıyor, budefa köylüye, istikamet ve gayesini sezer gibi olduğu ihtilâlden faydalanmakdüşüyor ve asil- zadelerin toprak ve şatolarına bir saldırıştır, başlıyor...

Şatolar ve kuleler!... Ah, o şatolar ve kuleler!... Bütün bir milletin her türlühak ve ırzı işte bu kulelerde mah- pustur. Kulelere hücum... (Bastiy)kulelerinden sonra dere-

Page 282: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

'toeyliğin son artıklarına ait kuleler... Birkaç gün içinde Fransa dümdüzediliyor, asillerden iyi kalbliler kendi köy- lüleri marifetiyle korunuyor; veFransa, kan ve ateş içinde çırpınırken, Millî Meclis, habire yeni ideolocyanınplânını «çizmeye bakıyor:

«insan Haklan Beyannamesi»... DNSAN HAKLARI

BEYANNAMESD Bu beyanname, Millî Meclisin kurulduğu günden beri îlkdefa gösterdiği ve kendi üstüne çıkan ihtilâle temel öl- çüler kazandırdığı satıhplânında bir ideolocya tablosudur. 17 maddede toplanan bu ölçüler, aynen :

«l — Dnsanlar hür ve hak bakımından eşit doğarlar ve

182 183 öylece yaşarlar. Sosyal farklar ve üstünlükler ancak umu- mî müşterekmenfaatlere dayanabilir.» . '••*••< «2 — Her siyasî cemiyetin gayesi, tabiî vedeğişmezi! beşer haklarının korunmasıdır. Bu haklar, hürriyet, mülki-' j yet,emniyet ve zulüm ve tazyike mukavemettir.» ;

«3 — Her hâkimiyetin mehbaı aslında millettir. Hiç biı~; topluluk, millettengelmeyen hiç bir hâkimiyeti icra ede-i mez.»

«4 — Hürriyet, başkasına zararı olmayan her şeyi ya4 pabilmektir. Fertlerintabiî haklarım kullanmaları, cemi-? yetteki öbür fertlerin de aynı haktanyararlanmalarını sağ- layan sınırlarla hudutludur. Bu sınırlar, ancak kanun ilegösterilebilir.»

«5 — Kanun, ancak, topluma zararlı olan şeyleri yasak- layabilir; ve hiçkimse, kanunun mükellef tutmadığı bir işi yapmaya zorlanamaz.»

«6 — Kanun, umumî istek ve dileğin ifadesidir. Bütün* vatandaşlar, bizzatveya vekilleri vasıtasiyle kanunun tan- zimine katılmak hakkına sahiptirler.Kanun, hem koru- mada, hem de cezalandırmada, herkes için birdir. Bütünvatandaşlar kanunun gözünde eşit olduklarından, ehliyet ve iktidarlarına görearalarında fazilet ve meziyetlerinden! başka fark gözetmeksizin bütün mevki vemakamlara ve umûmî hizmetlere müsavi olarak kabul edilirler.»

«7 — Hiç kimse kanunla belirtilmiş haller ve şekiller dişmda süçlandırılamaz

Page 283: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve tutuklanamaz. Keyfî emir veren- ler veya çıkarttıranlar, bunları icra edenlerveya ettirenler cezaya çarptırılır. Fakat kanuna uygun şekilde çağırılan veyatutuklanan her vatandaş hemen itaat zorundadır. Eğer* itaat etmezse suç işlemişolur.»

Page 284: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«8 — Kanun ancak açıkça ve katiyetle zarurî olan ce- zaları verir. Ferde,ancak, suçun işlendiği tarihten önce çı karılmış ve yerinde tatbik edilmiş kanunhükümlerine göre ceza verilebilir.»

»9 — Her fert, suçlu olduğu gerçekleşinceye kadar ma- sum sayılır. Birkimsenin tutuklanması mecburi sayılacak olursa da, onun hakkında kaçmasınıönlemek için alınması

lâzım tedbirlerden başka her türlü cebr ve şiddet yasaktır.» «10 — Hiç kimse,dinî de olsa şahsî fikir ve kanaatle-

rinden ötürü tazyik altına alınamaz. Şu kadar ki, bu fikir ve kanaatlerintezahürü, kanunla kurulmuş olan umumî nizamı bozmamalıdır.»

«11 — Fikir ve kanaatlerin serbestçe ortaya dökülmesi Dve karşılıklıgörüşülebilmesi, insanın en kıymetli haklarm- 1dan biridir. Bu bakımdan herinsan serbestçe söyleyebilir, |yazabilir, eser bastırabilir. Ama, kanunun tayinettiği sınır- lamalarda bu hürriyetin kötüye kullanılmasından mes'ul- dür.»

«12 — Dnsan ve vatandaş haklarının sağlanması, umu- mî bir kuvvetemuhtaçtır. Fakat bu kuvvet, ellerine teslim edildiği şahısların zatî menfaatlerinedeğil, umumun men- faatine hizmetle mükelleftir.»

«13 — Umumî kuvvetin devamı ve umumî idare man- zumesinin masraflarıiçin vatandaşa ortak bir mükellefiyet yüklenmesi tabiî şarttır. Bu mükellefiyetde, bütün vatan- daşlara, tahamülleri ve imkânları nispetinde bindirilebilir.»«14 — Vatandaşlar, bizzat veya vekilleri yoliyle umumî mükellefiyetinderecesini tahkik, kabulüne muvafakat, nasıl sarfedildiğini murakabe veherkese düşen payı, bu payın kesiliş ve almış tarzım ve devam müddetini tayinhakkına maliktirler...»

«15 — Vatandaşlar topluluğu, umumî hizmetlerde çalı- şanlardan idareşeklinin hesabım sormak selâhiyetindedir.» «16 — Haklarının sağlanmasıkefalet altında olmayan

ve hükümet kuvvetlerini ayıramayan bir toplumun anaya- sası yok demektir.»

Page 285: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«17 — Tasarruf ve mülkiyet hakkı masun, mahfuz ve mukaddestir ve hiç kimsebu haktan mahrum kılınamaz. Meğer ki, böyle bir hakkın kalkması kanunî birzarurete bağlanmış ve âmmenin menfaati bunu gerektirmiş olsun... Bu gibihallerde dahi el atılan kıymet bedelinin tam ve r sin olarak ödenmesi icapeder.»

îşte, Millî Meclisin Ağustos ayı içinde, üzerinde günlerce çalışıp meydanagetirdiği ve bütün istibdat idarelerine kar-

184

Page 286: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

185 sı insanlığa örnek ve ihtilâle temel diye hazırladığı meşhur beyanname...Bu beyannamenin ruhu, basit his ve iptidaî bedahet plânında, büyük fikirörgüsünden mahrum ve sa- dece fert hakkım kolayca savunucu bir formülolmaktan ileriye geçemez; ve buna rağmen tarihte liberalizma ve demokrasininilk millet fermanı olmak gibi bir kıymet taşır.

KRALIN TAVRI Kral bu beyannameyi ancak 21 Eylülde kabul ve 3 Ka- sımdatasdik edebildi. Millî Meclis de Ağustos başında ele alabildiği bu işi Ekimbaşına kadar sürdürmüştü.

Hareketin başladığı 14 Temmuzdan l Ekime, 2 buçuk ay içinde Fransahükümetsiz, merkeziyetsiz, kan ve ateş için- dedir.

Hadiseler peşin bir plâna bağlı olmadığı için, mesele üstüne mesele çıkmakta:

Meclis tek mi, çift mi olarak kurulacak?... O ân için Krallıktan başka bir idareşekli düşünülme- diğine göre. Kral Meclis kararlarını reddetmeye mi, ertele-meye mi selâhiyetli olacak?

Millî Meclis sade tek Meclis teşkiline ve Kralda, Meclis kararlarını redselâhiyeti olmamasına karar verdi. Böyle bir karara da kendisini mecburhissediyordu. Çünkü her gün (Pale Ruayal) bahçesinde toplanan halk gözünüve kulağını Meclis müzakerelerine vermiş, aza razı olmayan bir tavırlaneticeyi bekliyor ve (16. Lûi)nin 4 Ağustos karar- larına karşı tereddütlühalinden kuşkulanmış bulunuyordu. Öyleydi. Kral, «Dnsan HaklarıBeyannamesi»ni anayasa temeli olarak kabulde tereddüt etmişti. (Neker)iniktidar mevkiine dönüşü ve zahirde hürriyetçi bir hükümet heye- tinin kuruluşuhalka az-çok teselli vermişse de Kralın tav- rından emin olmaya yeter, ortadahiçbir alâmet yoktu. Kra- lın tavrı ise saltanatçılarla hürriyetçiler arasındaşaşkın bir rakkas...

186 Açıkça anlaşılmaya başlanmıştı ki, Kral, milletinin is- tekleriyle,Fransadan kaçan zadegan sınıfının telkinleri ara- sında bocalamaktadır. Buhalde de en tesirli âmil Kraliçe... Halk arasındaki rivayetler şöyle:

— Hükümet, (Bastiy)in zaptı üzerine icra mevkiine koyamadığı hürriyetçileriimha hareketini, sinsi sinsi şim- di hazırlıyor!

Page 287: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Gerçekten saray, birçok yeni birlikleri, (dragon) ve Flândr) alaylarını(Versay)a getirip muhafız gücünü iki mis- line çıkarmıştı. (Meç) taraflarında,saraya bağlılığıyle bili- nen (Do Buyye) kumandasındaki ordu, Kralın her ânkaçıp

Page 288: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sığınabileceği ve ondan sonra millet üzerine yüklenebileceği bir tehlikemıntıkası... Herkes biliyordu ki, Kral, kan dök- mekten korkar ve milletinekötülük gelmesinden çekinir. Fakat telkin altında kalmaya son derece müsaitbir mizaç taşıdığı için, böyle bir hale kolaylıkla sürüklenebilir ve Kra- liçe ileetrafının (medyum)u gibi hareket edebilir.

Kraliçe (Meç) de bulunan 30 binlik seçkin ordunun kumandanı (Do Buyye)yebüyük güven sahibi... Kraliçenin fikrince hemen (Versay)dan çıkmalı, buorduya gitmeli ve oradan ihtilâli söndürmeye girişilmeliydi.

Kraliçe ve yakınları çok uğraşdılarsa da Kralı ikna edemediler.

Bir taraftan da başını almış giden sefalet, ekmek derdi...

(Neker) Millî Mecliste Fransamn perişan hali karşısın- da hiç olmazsa iki aydaha yaşayabilmek için 30 milyon franklık bir istikraz yapılmasına müsaadeistediği zaman sesler yükseldi:

— Bu parayı şahsî mallarımızla ödeyelim! Millî Mec- lis azasının emlâkiyleödensin!...

Dhtilâli halka devrettikten sonra şimdi ondan devral- maya çabalayan Meclis,azasının küçük bir kısmiyle de olsa, artık makamının ulviliğini örmeyebaşlıyor ve ihtilâlin kafası yerine geçmeye çalışıyordu.

O sırada ortaya (Veto) diye bir kelime ve «Veto hakkı» diye bir mesele çıktı.(Veto), yani Krala tanınacak hak... 187

Bu, Kral tarafından ya Meclis kararlarını red, yahut 4-6 yıl erteleme şeklindedüşünülüyordu. Paris halkı Meclisin bunu müzakereyle vakit öldürdüğünüöğrenince deliye döndü. O da ne demek?... Ertesi güne çıkip çıkmayacağımeçhul

dehşet ve sefalet içinde kıvranan bir halk için, 4 veya 6 yıl- lık ertelemehakkından bahsetmek nasıl olur?

Dşin garibi, her moda şey. gibi (Veto) kelimesi de ayağa düşmüş; bilenlerce vebilmeyenlerce ağızdan ağıza dolaşan bu kelime bazılarına göre de mücerret bir

Page 289: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mefhum değil, bir şahıs, yahut yeni bir vergi ismi sanılmıştır.

— Bay Veto da kim? O da nesi ... Diyenler olmuştur.

Dşin içine alaycılar da karışmış ve aşağı yukarı bir «Bay Veto» isühzasıdırgitmeye başlamıştır."

Şurası muhakkak ki, Paris, bunca fedakârlıkla başlat- tığı ihtilâlin gittikçepörsümeye, (dejenere) olmaya başladı, ğını görüyor, Millî Meclisi artıkeskimiş ve işini bitirmiş sayıyor ve inkılâbı ya tam kurtarmak, yahut tamamiyleelden çıkarmak noktasında birleşmiş bulunuyor.

Artık anlaşılmıştır ki, bu yeni Meclis de (Siyes)in ona eklediği «millî» vasfınarağmen eski tâbi ve boynu bükük

Page 290: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Eta Jenero)lardan farklı değildir ve artık dağıtılması, ye- rini başka bir oluşabırakması lâzımdır.

KRALDÇENDN TAVRI

(Veto) meselesinin bahis mevzuu olduğu 30 Ağustos günü bütün Paris ayakta...14 Temmuz hareketinden beri henüz birbuçuk ay geçtiği ve (Bastiy) toplarınınbarut ko- kusu hâlâ kaybolmadığı halde, iş hamlesinde bu ani tutuk- luk daneden? Kralın (Veto) hakkına malik olması, yani Millî Meclis iradesiniköstekleme iktidarına sahip bulun- ması, şuur bakımından yeni doğmayabaşlayan millî hâki- miyetin ölümü demek değil midir? Böyle bir kaydı MillîMeclis nasıl benimseyebilir?

Halk toplantılarının yuvası haline gelen (Pale Ruayal) 188

bahçesinde yığınlar birleşti ve hükmü bastı: — Hemen şimdi (Verşay)agidelim ve Millî Meclis hu" zuruna çıkalım! Mecliste (Veto)yu kabul ettirmeyeçalışan bir zümre bulunduğunu, bu zümreyi fert fert tanıdığımızı bildirelim; veeğer bu zümre entrikalarından dönmeyecek olursa, bütün Paris halkı, (Versay)ıbasacağımızı ihtar edelim!

Aynı günün akşamı birkaç yüz kişi toplandı. Başlarına kendilerinden birasilzadeyi geçirdiler ve yürüyüşe geçtiler. Fakat daha Paris'ten çıkmadan,fikriyle halktan kalbiyle de Kraldan taraf (Lâfayet)in «Millî birlikler»!karşılarına çıktı. Gidemediler.

Henüz ortada «Cumhuriyet» diye bir fikir yoktur. Sa- dece lügatte bir kelime,uzak bir nazariye... Bu nazariye bir ameliye iddiasiyle yalnız muharrir vehatibin elinde... (Bristo) ve (Kamiz dömülen)...

Hattâ Dhtilâlin korkunç ve kötü dehâsı (Robespiyer), ileride diyecektir ki:

— Cumhuriyet fikri, hiç kimse farkına varmaksızın sonradan partiler arasındayerleşmiştir.

Millî Meclis 30 Ağustos kararlarını 12 Eylülde Kralın tasdikine arzetti. 15Eylülde de Kralın şahsını her türlü tecavüzden masun ve Fransa Krallığı

Page 291: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

veraset hakkını yal- nız (Burbon) familyasına mahsus kabul eden bir kararçıkardı. Bu karar Mecliste taşkın tezahürlere yol açtı, şiddetle alkışlandı. Artıkbundan böyle Kralın Meclisten gelecek her şeyi tasdik edeceği sanılırkenbirdenbire aksi oldu. (16 Lûi) savsaklama politikasını daha da ileri götür-meye başladı.

O sırada saraydan ve Kraliçenin tavrı yolundan gelen bir nümayiş, Dhtilâlintavsar gibi olduğu ân ateşe petrol dökmüş oldu.

Saray, her üç ayda değiştirilmesi âdet edinilmiş olan yeni muhafız birlikleriningelmesini bahane ederek (Flandr)

Page 292: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

alayının subaylariyle yenileri tanıştırmak ve kaynaştırmak için büyük birziyafet tertipledi. Bu ziyafette «Millî Birlik- lerden bile çağırılanlar oldu.Ziyafet sarayın en haşmetli 189

merasim salonlarından birinde verildi. Saray mahzenindeki yıllanmış şaraplarsalona taşıtıldı, yenildi, içildi, kafalar döndü, gözler karardı ve kadehler herdefasında «Kraliçe- nin şerefine!» diye kaldırılmaya başladı. Bir köşeden«mil- letin şerefine!» diye bir ses duyulduysa da aldıran olmadı. Birdenbireaçılan kapı... Ve haykıran münadi:

— Kral ve Kraliçe!.. Sarayı ürperten bir alkış... Kraliçe, en küçük oğlu ku-cağında, bütün masaları dolaştı.

Biraz sonra Kraliçe, yanında bedbaht ve kukla Kral, salondan çıkarken mızıka«Ey Rişar, ey benim Kralım, herkes seni bırakıp gidiyor!» sözleriyle başlayanhüzünlü nağmeleri terennüm etmekte...

Bu tesadüf veya tertip salonu çıldırtmaya yetti. Asker- lerin çoğuşapkalarındaki hürriyet alâmeti üç renkli kokartı çıkarıp yere attılar ve:

— Kendimizi Kraliçemizin emrine bağışlıyoruz!.. Nidasiyle, göğüslerine,Avusturya millî rengi siyah kor delâlar taktılar. Kraliçenin Avusturyalı oluşu,saray asker- lerine milletlerini bile unutturuyordu.

Bu ziyafeti bir ikincisi takip etti. Ondaysa çok daha ileri gidildi. Bu defa şuhve dilber saray kadınları, üç renkli kokartların yerlerinden sökülmüş vekaldırılmış olduğu sa- lona, ellerinde zarif sepetlerle girdiler. Bu sepetlerdeFran- sa Krallık rengi olan beyaz kordelâlar ve uçlarında beyaz kokartlar...Sarayın şuh ve dilber kadınları masa masa do- laşıp bu kokartları askerleringöğüslerine elleriyle taktılar.. Saray, Kraliçenin, son derece tesirli, büyüleyicitavrı yo- lundan açıkça Dhtilâle harp ilân ediyor demekti.

(VERSAY)A YÜRÜYÜŞ Paris üç renkli hürriyet timsalinin uğradığı bu haka-retten kudurdu. Ekim ayının 3'ünde, tam da (Versay) da ikinci ziyafetinverildiği ve göğüslere beyaz kokartların ta- kıldığı gecede, henüz ihtilâlkadrosunda rolünü almamış 190

Page 293: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bulunan (Danton), gayet şiddetli bir nutuk çekti. O zaman- lar birbiri peşindenaçılma yolunda fikir ocaklarından

(Kordelye) kulübünde verilen bu hitabe heyecanı fevkalâde artırdı. Siyah vebeyaz alâmetler her yerden kaldırıldı ve bir rivayet kasırgasıdır estirildi:

— îç savaş yakın... Kraliçe ve prensler Alman prens- leriyle el ele... Yakındayeşil ve kırmızı üniformalı ecneb1 askerlerini Paris kaldırımlarında göreceğiz!Parise getirilen

Page 294: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

buğday ve unlar yolda tutuluyor. Açlıktan kırılıyoruz! Fiat- lar yükseldikçeyükseliyor! Kış çok şiddetli olacağa benzi- yor! Halimiz neye varacak?

Aynı günden beri 30 saattir sokaklarda birikip yiyecek bulamamış olankadmlar büyük bir yığın teşkil etmiş... Ekim'in 4üncü günü bu manzarayatahammül edemeyen genç ve dinç bir kadın birdenbire halk yığınınınmerkezinde görünüverdi ve haykırdı:

— Ne duruyorsunuz! Doğru (Versay)a yürüyelim! En önde ben yürümeyehazırım! (Versay)ı dize getirmeden ne ekmek, ne su, ne hak, ne hürriyet!...

Kadını alaya alanlar oldu. Hattâ kadın, bu alaycılardan birini tokatladı.

Ertesi gün bu kadın, (hal)lerde, pazar yerlerinde çalı- şan kadınlardan birkalabalığın başına geçti.

5 Ekimde boynuna bir trampete asılı bir kız çocuk, mahut kadının önündeParis'i kolaçan etmeye başladı. Ka- tılan katılana... Birkaç dakika içindekadınlardan bir ordu. Çoğu işçilerden mürekkep kalabalığın önündebağıranlar: — (Versay)a gidiyoruz! Fırıncı ile karısını (Kralla Kra- liçeyi)Parise getireceğiz!

işçi kadınlara (Sent Antuan) mahallesinin kadınları da katıldı. Kalabalık, yoldarastladığı bütün kadınları zorla kendisine katıyordu. Belediye dairesineyüklendiler. Orada (Meyar) adlı birini görüp bir hain sandılar ve öldürmeyedavrandılar... Fakat (Meyar) halktan tarafa olduğunu (Bas- tiy)in zaptındabüyük hizmetleri dokunduğunu söyledi; (Bayyi) ve (Lâfayet) henüz Belediyedairesine gelmemiş ol- dukları için onlardan beklenen yardıma bizzat tavassutede- 191

ceğini anlattı ve «Millî Birlikler» kumandan yardımcısının yanına giderekkadınları (Versay)a götüreceğini, başka çıkar yol kalmadığını ve ters birhareketle bu gidişe engel olun- mamasını istedi. Sonra kalabalığın başına geçtitrampete çal- dırdı, nutuklar savurdu.

(Meyar) 7-8 trampeteciyle önde ... Arkalarında 10 bine yakın kadın ve birkaçyüz silâhlı erkek... En arkada da (Bastiy) de nöbet tutan millî askerlerden bir

Page 295: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bölük... (Şayyö), (Otöy), (Sevr) mevkilerinde, açlıktan ölmek üzere bulunankadınların dükkânları yağma etmeleri önle- nemedi. Yorgunluk o hale gelmiştiki, herkes silâhlarını at- maya başlamıştı. Belediyeden alman toplar da enarkadan, çekmekten usanmış ve kopmuş ellerde...

(Meyar), bu hali şöyle yorumluyordu: — Daha iyi; bizim (Versay)a taarruz içindeğil, merha- met istediğimiz için yürüdüğümüzü sansınlar... Silâhsızlık dahaiyi... Toplan büsbütün gözden kaçıralım!...

Aynı hissi vermek için de (Versay)a girerken (4. Hanri)

Page 296: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

marşını tutturdular.

Fakat hep (taktik)... (Meyar) Millî Meclise, yanında 15 kadın ve l «MillîBirlik» askeri, girince çığlığı kopardı: — Açlıktan kavruluyoruz! Ekmekistemek ve millî âlâ" meti tahkir eden askerlere cezalarını vermek için burayageldik!

Kadınlar da bir ağızdan bağırıyor: — Ekniek, ekmek!...

(Meyar) canını dişine takmış bir insan hinciyle daha ne ithamlar savurmadı.Fakat artık işi (statüko)ya vurmuş olan Meclis bu tavırdan hoşlanmadı. Âzasıbulunduğu Mec- liste henüz pırıldamaya başlamamış olan (Robespiyer) ise tekbaşına (Meyar)ı sayundu ve kadınları teskine çalıştı. Kadınlar, kadınlıklarımgöstermede birbirleriyle yarış-

ta... Sabırsız, dikkatsiz ve hissî... (Meyar)m öldürüldüğüne dair bir rivayet...(Meyar) Meclisten çıkıp kadınlara göründü; sonra tekrar içeriye gir- di.Muhafız kuvvetlerinin, millî alâmete ettikleri hakaretten ötürü tarziyevermelerini istedi. O sırada muhafızlar tara- 192

fından Meclise üç renkli alâmet gönderildi. Bu defa da ka- dınlar «YaşasınKral! Yaşasın muhafızlar! »diye tepinmeye başladılar. Dşi en pahalıdan elealıp en ucuza dökmenin

jnisali... (Meyar) bu defa dileğini sertleştirdi: — Hiç olmazsa (Flândr) alayınıbaşka bir yere kaldır- sınlar!...

Meclisten bir heyet, Parisin acıklı halini Krala bildir- mek üzere, gittiği avmıntıkasında garip Kralı aramaya çık- tı. Reisleri (Münye) manzarayı şöyleçiziyor:

«— Çamur içinde yaya gidiyorduk. Şiddetli bir yağmur yağıyordu. Elbiseleribaşka başka, silâhları ayrı ayrı yığın- lar arasından geçtik. Sokaklarda korkunçbir homurtu ve gürültü... Muhafız askerler karakol karakol geziyor süvari- leretrafa çamur sıçratarak hızla yanımızdan geçiyordu.» Nihayet Kralı buldular...Kral hiç tınmadan, rahat

Page 297: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rahat avdan döndü ve Meclis Reisi (Münye) ile birlikte 12 murahhas kadınıhuzuruna kabul etti. (Münye) dik konuştu: — Buhran büyük!... Paris halkınınkelleleri koltukla- rında... Yapılması gereken ilk iş, «Dnsan Hakları Beyanna-mesinin tasdikidir. Ondan sonra öbür dertlere el atılabilir. Evvelâ idarî huzur,kalbleri tatmin...

Kadınlar arasında söz söylemeye mecbur bir genç ka- <dm tam ağzını açacağıvakit o kadar heyecana kapıldı ki, dudaklarından yalınız «ekmek!» lâfıçıkabildi ve yere düşüp bayıldı. Bu hal aslında iyi kalbli Krala çok dokundu.Kadın, gösterilen itinadan sonra gitmek üzere Kralın elini öpmeye davranınca(16 Lûi) onu bir baba şefkatiyle kucakladı.

Akşama doğru bir haber:

Page 298: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— «Milli Birlikler» başkumandanları (Lâfayet)i başları- na geçirmiş, (Versay)üzerine yürüyorlar!...

Binbir tereddütten ve «kalmak mı, kaçmak mı?» hesap- larından sonra Kralgece yarısına doğru «Dnsan Haklan Beyannamesi»ni tasdik etti. Bir - iki saatsonra da, arkasında 15 bin asker ve birkaç bin ahali, fikri halkta, gönlüsarayda, (Lâfayet) göründü. (Lâfayet), fikriyle hissi arasındaki teza- •dı,askerlerine yolda ettirdiği yeminle de göstermiştir:

— Krala ve kanuna sadık kalacağıma yemin ederim! •ihtilâl/13 193

Saraya yalnızca (Lâfayet) kabul edildi. Bu bir bölünüş (Lâfayet) hüviyetininyarısını dışarıdaki birliklerinde bıra- kıyor, yarısı ile de saraya katılıyor...Sarayın şahane mer- divenlerinden çıkarken asilzadelerden biri, yanmdakine:— (Kromvel) geliyor!

Diye mırıldandı. (Lâfayet) bu sözü duydu : — Yanılıyorsunuz, efendi, dedi;eğer ben (Kromvel> olsaydım, böyle yapayalnız gelmezdim!

Kral, sarayın dıştan korunmasını «Millî Birlikler»e, içten muhafazasını dahassa kıtalarına bıraktı.

Millî Meclis sabahın 3 üne kadar toplantıda... Paris kafilesi de rastgelebarınaklarda, kiliselerde, sokak ortala- rında... Kadınlar ordusu hububatticaretinin serbest bıra- kıldığına dair kararla «Dnsan Hakları Beyannamesi»suret- lerini, Kralca tasdik edilmiş olarak eline aldı ve Parise dön- meyebaşladı. (Lâfayet) ise artık sükûn avdet etti kanaatiy- le, 20 saattir ayaktabulunmasından bitkin, yatağına uzandı. Yine müthiş bir haber:

Paris, (Versay) yürüyüşünde devam ediyor ve bu defa daha asabî vegözükaralardan bir grup, ikinci kafile olarak baskına geliyor!

Bu defa hadise (Bastiy)in zaptına benzer tarzda ve bü- yük taarruz çapında...

Kaçma teklifini şiddet ve nefretle reddeden ve divan- haneler boyunca:

— Kaçak Kral, sığıntı Kral!... Diye nefsini kırbaçlayarak dolaşan, neyapacağını bile- meyen ve aslında şahsına yükledikleri fenalıkların bizzat

Page 299: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sahibi bulunmayan bir Kral...

Sabaha karşı, ilk fecir zamanı, top ve tüfekten başka bütün iptidaî silâhlarlateçhizatlı, «hürriyet» narasından başka bir şey bilmez bir vahşet güruhu, saraybahçesinin parmaklıkları önünde... Dnkılâp, vahşîsini de, medenîsini de,züppesini de, ciddisini de, cahilini ve âlimini, istismar- cısını ve samimîsinide peydahlandırma yoluna girmiştir. 194

Page 300: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tleride «hürriyet» adına ne zalimlerin peydahlanacağı da görülecektir.

Yeni güruh, gün doğarken, parmaklıkları kırdı ve bah- çeye daldı. Dki kolhalinde, sağlı sollu yönlerden Kral ve jCraliçe dairelerine yürüdüler... «MillîBirlikler» bölüklerin- den birkaçı da koşar adımla ileriye atılıp kapıları tuttu.

Muhafızlar içeride, sarayın iç avlusunda müdafaaya hazır- lanıyorlar, eşyayıüstüste yığarak barikat kuruyorlar... Alt kattaki pencerelerden biri kırıldı.Boğuşma başla-

mak üzere... Birden yüksek ve tatlı bir ses : — Kapıları açınız!

Açmadılar... — Biz eski (Gard fransez - Fransız muhafızlarıyız; şimdiki «MillîBirlikler» erleri... Açınız müdafaayı beraber yapalım! Biz kardeşiz!

Açtılar... ' Saray muhafızları ve «Millî Birlikler» erleri kucak ku- cağa...

Kapıların açılmasını ihtar eden, o zaman çavuş, gele- ceğin meşhur generali(Hoş)u...

«Millî Birlikler» erleri, tüfeklerini yuryâcılara çevir- miş, onları bir ânoldukları yerlere mıhlamış, beklerken, Kral çıka geldi. Bu gelenleri askerebenzetemedi ve onları, kapıları kırıp içeriye dalan halk zannetti. Dlk sözükendi hayatından önce askerlerini düşünmek oldu:

— Askerlerime dokunmayınız! Onlara kötülük etme- yiniz!

(Lâfayet)i geç vakit yatağından kaldırdılar... Koşarak yetişti. Kralın halası onumerdivende karşılayıp «hayatımı- zı siz kurtardınız!» diye hitap etti. Halk bazıçapulcuların ileriye atılışını durdurmuş ve sarayın ön cephesini çepçevresarmıştı.

(Lâfayet) ölü noktayı hissetti ve Kralı elinden tutup balkona çıkardı. Bütün(Versay) tek ses içinde : — Yaşasın Kral!...

Halkın biraz düşünce ve itidalli kısmı ne çabuk da an- laşmaya ve şartlarıkabule hazır!...

Page 301: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

195 Küçük bir grupun kinle çınlayan sesi: — Kraliçe, Kraliçe!...

Evvelâ tereddüd eden ve halka görünmeye cesaret ede- meyen Kraliçe,(Lâfayet)in Dsrarı üzerine, bir elinde kızı, öbür elinde de oğlu, balkona çıktı.Yanında «Mili Birlikler» başkumandanı halkçı (Lâfayet)... Birdenbire(Lâfayet)in bir hareketi... Zarafet ve nezaket bakımından belki dünyanın en asildavranışı; fakat siyaset ve dirayet noktasından ken- disini ateşe atarcasınatehlikeli ve zaten bu yüzden kahra- manca ...(Lâfayet). halkın parçalayacak gibibaktığı Krali- çeye elini uzattı ve onun kendisine uzattığı eli ihtiramla

Page 302: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

öptü.

Ne tuhaf!... Kraliçeyi, Fransa ceylânını yemeye memur dişi bir pars bilen halk,bu harekete bayıldı; ve tab'ındaki. zarafet ve âlicenaplık hissiyle, onu birKraliçe gibi olmasa da bir anne ölçüsiyle alkışladı.

Kral, (Lâfayet)ten muhafız askerler için de bir kurtu- luş yolu bulmasını istedi.(Lâfayet) bunlardan birini de balkona çıkardı, başına üç renkli kokartı taktı vesadakat yeminine davet etti. Hassa askeriyle «Millî Birlikler» baş- kumandanıkucaklaştılar ve halk alkışı bastı:

—- Yaşasın Kralın muhafız askerleri!... Ve asıl ses yükseldi:

— Parise, şimdi Parise!... Kralın yeri artık Paris! Kral, Parise, eski FransızKrallarının içinde (Lûvr) ve (Tüileri) gibi muhteşem saraylar kurduğu tarihîpayitahta gitmeyi istemiyor. (14. Lûi)den beri 18 inci asır Fransasının tahtmerkezi piç mimarî (Barok) ve (Rokoko) şaheseri muh- teşem binalarla süslü,Parise veya 6-7 saat mesafede bir (banliyö) olan (Versay)a aktarılmış ve buyer (16. Lûi)ye devlet yükünü hafifletici ve halk dertlerinden uzaklaştırıcıgörünmüştür. Paris onun için, bütün eski hatıraları ve kas- vetli mânasiyle,içine düşmekten korktuğu bir girdap... Onca Parise gitmek, Krallığı bırakmakmânasına... Halbuki inkı- lâbı genişletmek isteyenlerle Fransa tahtına (Dükd'Orlean)ı geçirmek isteyenler, ille Kralın Parise gitmesi, burada eli

ve k°lu bağlı ve her ân tepesine inilebilir bir hayat sürmesi fikrinde...

Nihayet karar: Parise gidilecek... Kral, Kraliçe, henüz ecnebi memleketlerekaçamamış, saraya bağlı soylulardan bazıları ve Millî Meclis, hep beraber...Ekimin 6 inci günü. Kral, yanında saray erkânı, ayrıca 100 kadar mebus yollar-da... Sanki bir ordu... Binlerce erkek, kadın, yaya veya atlı, top arabalarınakadar her türlü nakil vasıtasiyle Kralın peşinde...

Artık Krallık sarayı, kara taşlardan yapılma, Ortaçağ üsluplu (Tüileri)...Meclis ise, onun yanındaki (Manej) dairesinde...

(Versay) üzerine yürüyüş böyle bitti ve Kralı Pariste esir tutmakla neticelendi.

Page 303: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Artık inkılâbı silâhla bastırmak ümidine yer kalmamış- tır. Hâlâ Kral, hemsevilmekte, tutulmakda, hem de kendi- sine asla güvenilmemektedir. Saraykadrosunun nüfuzun- dan sıyrıldığı görülse belki güven kazanacaktır; fakatbuna, onda istidat yok... Saray ise şimdi gözünü sınır dışına ç virmiş, ihtilâliyabancı orduların süngüsiyle durdurmak taktiği üzerinde...

Bu vaziyet, (16. Lûi)nin loş (Tüileri) salonlarında bir aşağı, bir yukarıdolaşmasından ileri bir davranışa kapıları kapamıştır. Ancak kapı kırıcı birmizaç lâzımdır ki, geçit-

Page 304: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ler açılabilsin... O da Kralda yok... Kral, rahipler bahsinde dinî hislerinedokunuluncaya kadar böyle kalacaktır.

PARDS DEVRESD , Dhtilâlden sonra Kralın Kral olarak Pariste kalması 20Haziran 1791'e kadar sürer. Yani ihtilâlden iki yıl sonraya kadar... Kral, butarihte Paristen kaçtığı, yolda yakalandığı eli kelepçeli bir haydut gibi Parisedöndürüldüğü, (Tampl) zindanına kapatıldığı, orada da giyotine götürüleceğigüne kadar kaldığı için, artık onu ve onun gerisinde inkılâbın

196 197 1 „ r *SH *<

tuttuğu istikameti bu iki yıllık devre içinde kısa kısa nok- talayabiliriz :

KDLDSEYE VE RUHBAN HEYETiNE AiT EMLÂK VE KIYMETLER —Meclisin ilk işi Pariste bu meseleyi ele al- mak oldu. Neticede bütün bu emlâkve kıymetlerin hazineye ve devlet idaresine devri ve millileştirilmesi karan...Bü- yük tepkiler, Kralın ilk defa şiddetle direnmesi, kilise tara- fındanMeclisin dinsizlikle suclandinlmasx vesaire... Bu davranış ilk defa büyükinkılâp çapındadır.

FEDERASYONLAR — Vilâyetler arasında tam birleşme, kaynaşma,bütünleşme sağlanması için girişilen hareket... Başta (Dofine), (Vivare),(Burgony)... Rahipler ve asilzade- ler şiddetle muhalif... Fakat çaresi yok...Fransız tarihçile- rine göre Fransa üstünde esen bu yekpâreleşme havası

«Haçlılar Seferi»nden beri ilk... Federasyon halkasına vilâ- yetlerin birbiripeşinden girişi, merasim, edebiyat, nutuk, heyecan... Bütün Fransa tek nâmaltında Parise ve Millî Meclise bağlı...

BAZI TEZAHÜRLER — Kral, yeni senenin başında (4 Şubat 1790) kimseyehaber vermeden birdenbire Millî Mec- lisin karşısına dikildi ve herkesiapıştıran garip bir nutuk çekti. Hayret! Kral anayasadan yana... Son idarîtaksimat ve birleşmeleri pek beğendiğini, ve «eski eyalet» ismi yerine«departman» tabirini yerinde bulduğunu söyledi. Oğlunu meşrutiyet ölçülerinegöre terbiye edeceğini, Kraliçeyle bir-

Page 305: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

likte inkılâbın ana prensiplerini benimsediğini ilân etti. Bu ifade öyle bir tesirdoğurdu ki, bütün Meclis ayağa kalktı ve henüz dokusu tamamlanmamış olananayasaya sadakat ye- mini ettiler. Mecliste dinleyiciler, meydanlardatoplananlar da aynı yeminde... Kiliselerde dualar, gece şenlikler ve her- kesteartık ihtilâlin sona erdiği ve milletle Kralın el ele

verdiği hayali... Sonradan Krallık hazinesinden menfaat sağladığı mey- danaçıkan (Mirabo), Meclis ile saray arasında uzlaştıncıhk rolünde... Krallığınancak hürriyet temeline dayanarak

198 kuvvet kazanabileceği tezinde ve tesellisinde... MECLiS — (Eta Jenero)olarak toplanıp «Millî Mec- lis»e dönen ve evvelâ uyandırıcı ve dürtükleyici,sonra se- yirci ve arkadan yetişmek isteyici, en sonra da yine öne geçici vetemelleşmeye bakıcı, rolü malûm topluluk, l se- nelik seçim vâdesinidoldurduğuna göre akıbet neye vara- caktır? Meclis, faaliyetine devam mıedecek, başka bir mec- lise mi inkılâp edecek?... Konuşmalar, çekişmeler,tartış- malar.

— Bu Meclis, selâhiyetini sınırsız mı sanıyor, kendisi- ni (konvasyon nasyonal- esası temelleştirici fevkalâde Mec- lis) mi sayıyor?

(Mirabo) öfke içinde kürsüde: — Süngülerle itildiğimiz günlerden bugüne(konvans- yon nasyonal) değil miydik ki, şimdi kendimizden şüphe ve terddüdemevzu bulabilelim?

Mebuslar ayakta ve karar: — Anayasa tamamlanıncaya kadar yeni seçimegidil- meyecektir!

KLÜPLER — Büyük Fransız ihtilâlinin meşhur fikir ocakları klüpler, tarlasınıo zaman buldu. (Robespiyer), (Danton), (Mara), (Sen Jüst), (Kamiy Dömulen)ve daha ni- celeri, birbirinden ayrı veya beraber, hep bu kovanlara

bağlı arı beyleri... (Mirabo) bunlardan hiçbirine ilişik de- ;ğil... O,' kalbininderinliklerinde samimî bir Krallık bağı yaşatan, fakat korkunç atılışlariyle deKrallığın mahvında •en keskin rolü oynayan tezat içinde bir asilzade...

Artık ihtilâlin, Millî Meclisten halka ve sonra tekrar Meclise geçişinden sonra

Page 306: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tam ve gerçek bir fikir ve hareket kadrosu eline düşeceği gün doğmak üzeredir.

MEZHEP MUHAREBELERD — Kiliseye ait emlâkin satışa çıkarılması,rahiplerin bu işe müthiş gücenmesi ve Meclisi dinsizlikle suçlandırmaya kadargitmesi halkta bir- birine ters infialler doğurdu; iş bir protestanın Meclis reis-liğine seçilmesiyle büsbütün alevlendi ve cenup Fransasın- 199

da, halk sınıfları ve askerî kuvvetler arasında kanlı boğuş-

Page 307: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

malara vardı. Ellerinde beyaz Krallık bayrakları, «kahrol- sun millet, yerebatsın Meclis!» diye ortalığı kasıp kavu- ran katolikleri dizginlemek çok zoroldu; (Montaban),. (Nim) ve (Avinyon) şehirlerinde öyle şeyler oldu ki, ihtilâ-lin «med - yükseliş»!, bir anda «cezr - iniş»e dönüyor < .sanıldı. Bazı yerlerde«Millî Birlikler» askerlerini don - gömlek soyup, ellerinde birer mum,kiliselerde günah çı- kartmaya kadar zorladılar.

Kargaşalığın, istikametsizliğin, ayak basılan yeri göre- meyişin, en can yakıcıtablosu...

KURUCU MECLDS VE (FEDERE)LER (Eta Jenero)dan bozma, (AsambleNasyonal - Mille Meclis) adiyle hüviyetlenen Meclis, anayasayı tamamlama-dan dağılmayacağı kararı üzerine (Asamble Kontitüant - Kurucu Meclis)unvanını aldı; ve işi anayasayı örgüleştir- me faaliyetine döktü.

Aynen meşrutî idarelerde olduğu gibi, hâkimiyet mil- lette ve onun temsilcisimebuslar heyetinde; icra makamı' ve mekanizması da Kralda ve emrindekihükümette... Mesuliyet, hükümet cephesiyle Meclise karşı... Kralın ve alâkalıBakanın imzası bulunmayan hiçbir emir ve tasar- ruf makbul değildir. Kral(Veto) hakkını ancak iki kere kullanabilir ve üçüncü defa Meclis direnişi vakiolursa; baş eğmekle mükelleftir. Şu ve bu, seçmen, seçim ve se- çilmeyeliyakat şartları... Teşriî, icraî ve adlî kuvvetler arasında ayırım; ve mülkî, adlî,malî, askerî, dinî, beledî' idarelere ait teşkilât esasları... Bayrak kırmızı,beyaz, mavi1 renkte üç mustatilin yanyana gelmesinden ibaret ve orta- sındasırmayla «Hürriyet veya ölüm» yazılı...

Bu anayasanın ruhu, sadece hakikate erdirme bir alet- ten başka birşeyolmayan hürriyeti başıboşluk mânasına.

alan, hiç olmazsa cemiyeti ezici zulme karşı kalkan diye kullanan, fakat onunneye yarayacağını ve hangi oluşa yol vereceğini tayin edemeyen satıhçı birgörüşten ve bu görüş etrafında birtakım devlet mekanizmalarının bedahathesabiyle daha iyi ve doğru teşkilâtlandırılmasını isteyen iptidaî bir haktelâkkisinden öteye geçemez. Fakat bu ha- liyle de (Rönesans) sonrası Batıoluşlarında, devlet mima- rîsi yönünden ilk ve esaslı hendese tablosunu çizer.Zahir plânını kuşatan hendese ilminin, iç plân marifeti cebir ilmi önündebasitliği düşünülecek olursa Büyük Fransız ihtilâ- linin ilk anayasasına,

Page 308: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

birtakım basitlerin, belki vaz geçil- mez çatısı diye bakılabilir. Büyük FransızDhtilâli, ilk iki yılı içinde, devirme yolunda girdiği kötülüklerin (antitez)iolarak genişliğine muazzam bir hadisedir; fakat (tez)i ve derinliğine vücutbuluş hikmeti bakımından müthiş bir «hiç»tir. Nitekim getirdiği kolaylar vedevşirdiği insanlar

Page 309: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bakımından da küçük fertlere ve kısır cemiyetlere çok büyük görünmüş vekendisini «büyük» diye yaftalamıştır. O, açlıkla karışık işporta malı kırıntıdüşüncelerin eseri- dir ve büyük bir tefekkür ve dünya görüşü verimi olmak-tan uzaktır.

Artık zamanı gelmiş olan bu ilk kıymet hükmünden sonra, ihtilâle, Parisdevresindeki durgunlaşma ve dinamiz- masını yitirme hengâmesinde yeniheyecan zeminleri aran- dığını görüyoruz. Avam ve aşağı sınıf şehirliyi çekicitarafı orta olan ihtilâlin ilk yıldönümünde Pariste kocaman bir (Federasyon)merasimi yapılıyor.

Daha evvel dokunduğumuz (Federasyonlar ihtilâl arka- sından belediyelerinönce şehirler; derken vilâyetler arası kurulmasına ön ayak olduğu birleşmeçerçeveleri... Yine «tuluat» ve «zuhurat» serisinden olarak, .Millî Meclis,kendi kendisine vücut bulucu, bu yekpareleşrne şeklini tasdik

etmiş ve öz eseriymiş gibi tasarrufuna ve tanzimine el at- mıştı.

14 Temmuz 1790 (Federasyon) merasimi büyük sürpriz- lere zemin açtı.ihtilâl, sanki bir (predisit) oylamasına arz- edilmiş gibi millî ve umumî birtasvip kazandı. Garip ve

200 201 ihtilâllerinin başında komünistlere örnek verici bir iş ola- rak,askerleri de fiilî rey sahipleri sıfatıyla bunun arasına karıştırdılar. «MillîBirlikler» taburları her 100 kişide ; temsilci seçtiler. Birliklerin Parisemesafesine göre mebus sayısı yüzde bire kadar inen bu askerlerle beraber kara' deniz kuvvetleri de (Federasyon)a katıldılar. Her alay, en kıdemli dört neferlekendisini temsil ettirdi.

(Meç) ordusu kumandanı, hararetli Kralcı (Marki do Buyye) hatıralarındadiyor ki: ı

— Bu merasimden sonra orduda itaat diye bir şey kal- madı. DeğilFransızların, Fransızca bilmeyen ecnebi erle- rin bile zabitlerine itaatetmemeye başladıkları görüldü. Artık orduyu, millet aleyhinde kullanmanınyolu kapatıl- mış oldu.

Page 310: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Federe) diye anılan mebuslar, aralarında bir, topluluk kurdular ve (Lâfayet)ireis seçtiler... Halkla Kral arası muvazene noktasını bir türlü tespit edemeyenve kâh bir tarafa, kâr öbür tarafa yalpalar çizen bu (Marki), vazife- sinimemnunlukla kabul etti ve (Federe) lerin kararını her tarafa bildirdi:

— Gönülden inkılâbı benimsiyoruz! Biraz sonra Kral da aynı şeyibenimsediğini ilân ede-

Page 311: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ceğine göre, benimsemeyen kim kalacaktır?

Halk dalga dalga meşhur (Şan do Mars) meydanında toplandı. Yağmur altında,hususî sıralarda 160 bin kişi oturmakta, 150 bini de ayakta... 50 bin asker demeydan yerinde ve saf nizamında...

Meydanın orta yerinde, ihtilâle (mistik) renkler ve çizgiler vermek ve güyayeni bir itikat timsali meydana getirmek için kurulan «Vatan Mihrabı» isimlibir âbide... Âbidenin ta karşısında Millî Meclis reis ve azasına ve Kralamahsus yerler...

«Vatan Mihrabı» üzerinde, istikbalin müthiş politika- cısı piskopos (Taleyran)tarafından ruhanî âyin ve (Fede- re)lerin yemini:

— Millete, kanuna, Krala sadık kalacağımıza ve Millî 202

Meclisçe hazırlanan anayasayı bütün gücümüzle koruyaca- ğımıza andolsun!...

Bunu öbür yeminler takip etti ve sıra Krala geldi. (16. Lûi) «Vatan Mihrabı»kürsüsünde :

— Ben, Fransızların Kralı (Lûi), — Fransa ve Navar Kralı unvanıdeğiştirilmiştir — milletin anayasasiyle bana verilen bütün nüfuz ve iktidarı,aynı anayasayı korumak ve hükümlerini tatbik etmekte kullanacağıma yeminede- rim!

Bir alkış, tepiniş, haykırış köpürmesidir gidiyor. Fakat bu devrede, halkın,kendiliğinden gelen büyük aksiyonu üzerine püskürtülen lâf ve nümayişköpüklerinden başka bir şey aramamalıdır. Buraya kadar, büyük ferdi zuhurbakımından her şey küçüktür, (anonim) dir ve inkılâp ara- bası artık arkadanitenler yerine önden çekecekleri, güdü- cüler kadrosunu beklemektedir.

Kral ve Millî Meclisin Parise taşınması devresinde ih- tilâlcilerle Kralcılarınordu üzerinde karşılıklı telkinleri baş gösterdi. Saraya bağlı zabitler, askeri,Millî Meclis aley- hine kışkırtmaya bakarken, ihtilâlciler de onları zabitle-

rine karşı durmaya teşvik ediyordu. Askerin aylığına zam yapılıyor, fakat askerbu zammı alamıyor, birliklerde komiteler kuruluyor, zamlarını isti- yorlar,

Page 312: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

böylece orduda da bir karışıklıktır gidiyor. (Nansi) şehrinde asker arasındaboğuşmalar ve kıyım... Bir sürü isviçreli asker öldürülüyor.

Fransız tarihçisi diyor ki: — 14 Temmuzda Fransızlar üzerine ateş etmekisteme- yen zavallılar Fransız milletinden bekledikleri mükâfatı aldılar!

19 Haziran 1790 da, Millî Meclis, babadan oğula geçen asaleti kaldırdı. Artıkkimsede (prens, dük, marki, kont, vikont, baron) gibi unvanlar olmayacak...Bunun üzerine, Kralın kardeşi (Kont d'Artua) ile başlayan asilzadeler göçü

Page 313: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

büsbütün kabardı. Hemen bütün asiller sınır dışına çıka- rak, uzaktan Fransayıidare edici yeni bir blok kurmaya çalışıyorlar. (Prens Konde) (Ren)taraflarında göçmenler- 203

den bir ordu kurarken (Kont d'Artua), siyasî yollardan bü- tün Avrupa(monarşi)leri nezdinde kendisine yardım arı- yor ve Fransadaki karışıklıklarınfitillenmesini uzaktan idare ediyor. Fransa içindeki her tahrikte onun parmağı...(16. Lûi) ise dışardan gelecek bir yardımla tacını kurtar- mak istemiyor; içtendoğacak bir tepkiyi gözlüyor.

Neticede, asiller çevresinin Fransaya karşı dışardan kurduğu plânlarFransızlan büsbütün körüklemiş, inkılâp fikrinde perçinlemiş ve (16. Lûi)ninbahtını tamamiyle karartmış oldu.

O sıralarda din meselesi patlak verdi. Yeminli rahipler meselesi... Bu işe karşıduran, küçük rahiplerle bizzat Kral... Büyük rahipler ve zadeganın bir kısmı(Volter)in inkâr mezhebindendir; ve inkılâbı hazmedemeyişleri, iti- kadlarınadokunduğu için değil, menfaatlerini bozduğun- dandır. Samimî (katolik) iseKralla küçük rahiplerden ibaret...

Millî Meclis 27 Kasımda, 8 gün içinde yemin etmeyen rahiplerin vazifedenalınacağına dair bir karar çıkarınca iş büsbütün sarpa sardı, inkılâba sadakatyemini, Papalık- ça ve koyu (katolik)lerce küfür sayıldı. Kral sonuna kadardiretti, fakat neticede her şeyin gideceğini anlayınca (veto) ya yanaşmaksızmMeclis kararını tasdik etmeye mecbur oldu.

Artık Kral anlamıştı ki, her şey gitmeden kendisi Fran- sadan gitmelidir.

KAÇAK KRAL (16. Lûi)ye en fazla giran gelen nokta, papaslar toplu- luğunun,inkılâba, kanuna, Meclis hükümlerine sadakat ye- mini etmeye mecburtutulmaları oldu. Kaydetmiş bulun- duğumuz gibi, Fransa'da Kral, küçükrahipler, köylüler ve halkın gizli tabakalarından başka samimî (Katolikler)

kalmamıştı. Dnkılâbı fikirde temellendirmeye çalışan (An- 204

siklopediciler) zümresinin dinsizlikte başı (Volter), hemen bütün Fransız(burjuvazi)si ve aydın geçinenleri üzerinde korkunç bir tesir yoğurmuş ve bâtıl

Page 314: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bir dinin ondan daha bâtıl inkâriyle işi mutlak itikatsızlığa götürmüş, ruhlaramüthiş bir şüphe aşılamış; ve belki kendi yanlışının tek doğru tarafı olarak,kilisenin bir ruh ve istismar baskısın- dan başka bir şey olmadığını iddiayakadar varmıştı. Bu eda, hak veya bâtıl, dinî müesseselere karşı her baş kaldı-rışta, satıh mantığıyle hareket eden ihtilâllerin baş sloga-

Page 315: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nıdır; ve doğru olduğu yerde bile en büyük yanlıştır. Tek dâva, hak olan inanışıtespitte ve onun samimîler kadro- sunu kurabilmekte... Ötesi türlü ve sayısızbâtılın, türlü ve sayısız bâtıla karşı ayaklanmasından başka bir şey olmu- yor;ve hâk, hakka benzer dış çizgilere rağmen, hep mual- lâkta ve münezzehkalıyor; bir sürü satıh mantığı hokka- bazlığı ve kolaycılık da birbiri peşindensökün ediyor. îşte Fransız inkılâbının din aleyhtarı cephesinde bu

girift ve dolaşık hakikat tecellesinin bir tazahürünü görü- yor ve onu 1917 Rusihtilâlinde en keskin derecesine eriş- mek üzere, ilk dinsizlik davranışınınmoda tarlasını eken bir tohum diye vasıflandırıyoruz. Dine karşı dinsizliktengelen hareket, o din ne olursa olsun, mücerret din anlayı- şını zedeler ve dinekarşı savaş ancak dinler arası olabilir. Dediğimiz gibi Kral, ihtilâlin kiliseyekarşı aldığı bu

tavır önünde, vicdanından tokatlanmış oldu ve bu tokat ona, suratına indirilmişolmaktan daha fazla dokundu. Artık tek yol onun Fransa'dan kaçması ve sınırboyla- rında bekleyen kuvvetlerin başına geçerek Fransa'yı dışın- dantoslaması...

Bu işe, Kraliçenin âşıkı olduğu rivayet edilen (Fersen) isimli Dsveçli birasilzade memur edildi. Büyük bir araba yaptırıldı ve arkasına, dikkat ve hayretçekici şekilde ko- caman bir (bagaj} yeri eklendi. Burada Kraliçenin eşyasınakledilecekti. Kraliçe bununla kalmadı. Yola çıkacağını bütün dünyaya ilânedercesine kendisine çamaşırlar ve se- yahat elbiseleri diktirdi. Bununla dakalmadılar... Kralı bekleyen (Marki do Buyye) ordusundan yollara karakollar205

çıkarmasını ve Kralın geçeceği yollan kollamasını istediler. Bunun mânasışuydu:

— Fransa'dan kaçıyorum! Ordumun ve dışarda hazırla- nan kuvvetlerin başınageçip Fransızlara zorla eski Kral- lığı kabul ettireceğim! Haberiniz olsun!..

Dhtilâl ve mukabil hareket tekniğinde en ihtiyatsız, budalaca bir davranış...

— Beni yakala! Tahtımdan büsbütün indir ve başımı cellâda teslim et!

Page 316: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dercesine gülünç ve (romantik) bir tertip... isveçli asilzade (Fersen)in arabacıolarak sürdüğü ve içinde Kralın uşak kılığiyle bulunduğu araba, 20 Haziran1791 gecesi sabaha karşı hareket etti ve esaslı hiçbir zor- luğa rastlamadan,(Buyye) ordusuna pek yakın masefeye kadar sokuldu. Birtakım mânâsızşatafatlar, bol bol bah- şiş dağıtmalar, bazı müfrezeler tarafından maiyetedasiyle takip edilmeler, bazılarına Kralın kaçmakta olduğu şüphe- sini verdive bunlardan vaktiyle (Dragon) alaylarında bu- lunmuş biri, keçi yollarındankestirme geçerek (Varen) mevkiinde Kralın önüne geçti. Eğer Kral yolda(fantezik)

Page 317: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sebeblerle lüzumsuz duraklamalar yapmasaydı, çoktan (Marki do Buyye)birliklerine erişmiş olacaktı.

Fakat kader; nice püf noktasından hadiseleri bambaşka yönlere çeviren kader...

Kralı, gece yansı, arabasının penceresinden içeriye bir fener uzatarak tanıdılar,karşısında eli kolu bağlı duran süvari birliğine rağmen arabadan indirdiler, çansesleriyle etrafı birbirine kattılar, ne Kral, ne süvariler (enerjik) bir davranışgösterebildi,, adetâ halktan başka herkesin eli aya- ğı tutuldu ve bedbaht adamıomuzladıklan gibi, her adım- da çoğalan bir halk yığını içinden geçirerekParis'e iade ettiler.

Son derece çekici bir roman... Dşimiz anlatmak olsay- dı, Kralın kaçışmacerası üzerinde uzun uzun durmaya değerdi.

Kral da, en küçük bir (enerji) gösterebilseydi, Paris'e, 206

kellesini vermek üzere döndürüleceği yerde, aynı yere, or- dusunun başındatahtını döndürecekti...

Büyük kader cilvelerinden biri... MANZARA

Kral, 6 gün süren maceralı bir yolculuktan sonra Pa- ris'e döndürüldü. Halktaöfke ve tiksinti taşkın... Meclislerde, siyasî kulüplerde tek mesele: Ddare şekline olacak? Krallık mı, cumhuriyet mi? Krallıksa hanedan değişikliği suretiylemi, şimdilik bir «nâib» tayin edilmesi şekliyle mi?

(Jakoben) Kulübü Cumhuriyet fikrinde ısrarlı... Kral düşürülmeli vemuhakeme altına alınmalı!,. (Konvansyon Nasyonal) meclisi seçilmeli, temelio meclis atmalı!... (Jakoben)ler, (Kordelye)ler, (Föyyan)lar, (Dük d'Orle-an)cılar, şunlar, bunlar çekişmekte devam ederken Millî Meclis, öteden beridüşündüğü esası formüllendirdi:

— Meclis kararlarını Kralın red veya kabulü diye bir şey kalmamıştır. Meclisneye karar verirse kanun odur. Hükümet ve nazırlar doğrudan doğruya Meclisemrindedir. Karar ecnebi devletlere bildirilecek, (departman-vilâyet)lerekomiserler gönderecek ve orduya sadakat yemini ettire- cektir. Bu yeminde

Page 318: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kralın adı geçmeyecektir. Kral, şimdi- lik, (Tüilri) sarayında (Lâfayet)inemanet eline bırakıla- caktır.

Bütün bunlar yapıldı ve 20 Hazirandan 14 Eylül tarihi- ne kadar, adıkonulmadan geçici ve zoraki Cumhuriyet idaresi kurulmuş oldu.

Meclisin, Kralı, son hadiseden dolayı mes'ul tutup tut- mayacağı, muhakemealtına alıp almayacağı meselesi Millî Meclisin 13 Temmuz tarihli toplantısındaele alındı. Tan- zim edilen raporda, Kralın mesuliyetsizliğine karar veril- mesiisteniyordu.

Page 319: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Firar hadisesinden sonra ise Paris'te kaynaşma ve sür- tüşmeler üstüste...Bunlann başında (Volter)in kemikle- rini Paris'te (Panteon)a nakletme hadisesivar. Eski Yunan 207

üslûbunda, yüksek sütunlar üzerine oturtulmuş müselles biçimde bir cepheye«Büyük adamlara vatan minnettardır» ibaresi yazılı (Portenon), Millî Mecliskarariyle kapısını (Volter)e açtı. 13 inci Asır boyunca bütün Avrupa'ya mü-cerret din düşmanlığını aşılamış olan bu menfî dehâyı, halk, kemikleriniöpercesine göğsüne bastı. Bu işi yaparken de, onun, bir devirde söylediği sözühatırlıyordu:

«— Her şey yalanda büyük bir inkılâp olacağını gös- teriyor. Ama ne yazık ki,ben onu göremiyeceğim!» Temmuzun 13 üncü günü ihtilâlin ikinci yıl dönümümünasebetiyle (Nötr Dam) kilisesinde, ruhanî bir âyin dü- zenlendi ve dineaykırı ihtilâl temsilcileri, Paris Piskopo- sunun idare ettiği bu âyine katıldı.Ertesi günü aynı Pis- kopos «Vatan Mihrabı» üzerinde de âyinini tekrarladı. Ogece, 20 nci Asırda «Işıklı Şehir» ismini alacak olan Paris donanma şenlikleriiçinde...

Daha ertesi günü (15 Temmuz mesele şu:) — Kralın işten el çektirilmesidâvasına mutlaka kat'î bir şekil vermek lâzım!..

(Lâfayet), Meclisin etrafını 5 bin kişilik «Millî Birlik- ler»le muhafaza altınaaldı. Kralın saltanattan düşürülme- sine ait bir «mazhar» yazıldı, «VatanMihrabı»na asıldı, Paris halkının imzasına arzedildi ve suretleri de aynı mua-melenin yapılması için (departman)lara gönderildi. Fakat hâlâ KrallıklaCumhuriyet arası kekelemeler, zikzak çiz- meler... O hengâmede Paris'in nasılbir ruh haleti içinde bulunduğunu anlamak için, küçük fakat mânaca çok bü-yük bir hadise:

Pasta satan bir kadın sabahın en erken saatinde (Şan do Mars) meydanına'gidip«Vatan Mihrabı«nın üstüne çıkı- yor. Müthiş bir çığlık... Kadın var kuvvetiyleferyadı bas- maktadır. Meğer «Vatan Mihrabı»nın altında saklanmış birberberle bir emekli asker, arka üstü yatmışlar, iş olsun

gibilerden, tahta döşemeleri burgulamıyorlar mıymış?... Belki de açacaklarıdelikten merasimi takip etmek için... Burgu tam da kadının çıplak ayağını

Page 320: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bastığı noktaya rast-

"|amış ve kadın basmış çığlığı... Çığlığa koşuşanlar berberle •emekli askeridöşemelerin altndan çıkarıyorlar ve tek ke- lime dinlemeden linç ediyorlar...Dşte halk tabakalarının bir kere kudurunca düştüğü ruh haleti:

— Vay sen «Vatan Mihrabı»na hakaret ettin! çek ce- :,zanı!..

Biçareleri öldürenler de, ellerindeki çamaşır tokmak- lariyle saldırançamaşırcı kadınlar... Ve artık meydan dol-

Page 321: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

du, intizamı sağlamak isteyen «Millî Birlikler» ve (Lâfa- •yet) üzerine ateşaçıldı; ve bu hadise halkta (tansiyon)un <nerelere yükseldiğini gösterici birmisal teşkil etti.

Artık halk, hâlâ Kral tarafları kanadının ağır bastığını 'hissettiği Meclis vedoğrudan doğruya Kral aleyhindedir ve ihtilâl, hâlâ hadiseleri önünden çekipyürütecek güdü- <cüler kadrosunu bulamamıştır.

(Şan do Mars) hadisesi büyüyor; ve halkla halk, askerle asker, halkla askerarasında yüzlerce ölüye mal olan kırış- malara kadar gidiyor.

Ortada, sarayına hapsedilmiş, iradesiz bir Kral, bin atın bin istikamette çektiğibir Meclis; (Jakoben), (Kordel- ye), (Föyyan) isimli, bacalarından ateşfışkıran fikir ocak- ları kulüpler, şaha kalkmış, gözleri kan çanağı bir halk,silâhını nereye döndüreceğinden habersiz, parça parça bir ordu... Kimin kimisürdüğü, kimin kime bağlı olduğu belli değil... Kâbuslarda bile görülmemiş bir(dezord-nizamsız- lık) manzarası...

KURULUŞLAR DAVRANIŞLAR Evvelâ, buraya kadar, ihtilâlin hizip hizipfikir ocak- ları olarak adlarından bahsettiğimiz kulüpler...

(Jakoben)ler... Toplandıkları mekân, tonozlu, basık kubbeli bir manastır olduğuiçin onun ismini alıyor: (Ja- koben Sent Honore)... Yaftası da «ParisteJakobenler ma- nastırında Meşrutiyet Bağlıları Cemiyeti»... Başlangıçta gizli,sonra açık toplantılar... Meşrutî Krallık taraftarı ve

208 ihtilâl/14

209 istibdat idaresi aleyhtarı olan bu kulübe asillerden (Dük do Giyyon) ve(Prens do Bruli) gibiler de girdi, hattâ reis- lik makamına yükseldi. Fakatkulübün ruhu (Robespiyer) gibi taşkın şahsiyetler elinde... Bu kulüp, uzunzaman âza- sı arasına aşağı sınıf halkı kabul etmedi, (Burjuva) sınıfı ilerigelenleri ve kalem ve fikir adamlarından mürekkep bir örgü belirt'ti: Fransanınher tarafında şubeler açtı, va- tan ve milliyet tutkusu üzerinde de hayli tesiryaptı. Kral- cı (Marki do Buyye) çapulcu ve nizamsız ihtilâl orduları-

Page 322: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nın kazandığı, inkılâp çapındaki (Valmi) muharebesini, (Jakoben)lerin tesiriyleelde edilebilmiş bir zafer olarak kaydeder. (Jakoben)ler,, hürriyet ve onundavet ettiği teş- kilât, nizam ve ruh haleti üzerinde, büyük bir dünya görü- şünemalik olmaksızın, ihtilâlin fikir ve hamle kadroların- dan en canlısı sayılabilir.

Ondan sonra (Kordelye)ler... Bu kulüp, halk hâkimi- yeti ve millet reyi üzerinedayalı bir demokrasi ve Cumhu- riyet gayesi peşindedir. Âzası arasında da(Danton, Kamiy Dömulan, Mara, Heber, Anakarsis, Furniya, Vensan) gibiaşırılar vardır. O da (Jakoben)ler gibi (Kordelye) manas- tırını mekânedinmiş, ismini bu münasebetle almış- ve dai- mî olarak Millî Meclis veBelediyeye karşı muhalefet tav- rım korumuştur. Halka da korkulu bir mihrakgibi görün- müş ve sevgi ve güven telkin edememiştir.

(FÖyyan)lar da isimlerini bir manastırdan aldılar. (Ja- koben)lerden kopma...Dkisi de meşrutî Krallık taraftan... (Barnav, Lâmet, Adriyen do Pür) gibilerinbaşında bulun- duğu bu kulüp, Krallığın sükutiyle beraber eridi, gitti ve renkdeğiştiren (Jakoben)leri kuvvetlendirmekten başka bir şey yapamadı.

Şimdi sıra «Basın» dedikleri matbuatta : Dünyada ilk gazete, ilk olmamaklaberaber (Mara)nın (Ami dü pöpl - Halk dostu)dur. Matbaanın icadından uzun-ca bir devre geçmiş olmasına rağmen bu muazzam icadın «mevkute» dedikleribellibaşlı zaman bölümlerinde ve gün- lük, haftalık, aylık şekillerdekullanılması ve her türlü

fikir ve tenkit gayesini belirtmesi, Fransız Dhtilâlinin eseri- 210

dir denilebilir. Dhtilâlin ve ihtilâl zümrelerinin umumî ef- kârı nişanlamakta enkuvvetli silâhı bir matbuat olmuş; ve sonra matbuat hürriyeti tereddiye uğrayıpbaskı altına alınıncaya kadar da sahiplerine ve onların gayelerine bü- yükhizmetler etmiştir. Silâh olmaya silâh; fakat kullanana ve onun hedefine bağlı...Hayır ve şerrin mücerret aleti... Fransız Dhtilâlinde matbuat hürriyeti,(Brisso), (Mira-

bo), (Barer) gibi kalem ve söz sanatkârı şahsiyetlerce mü- dafaa ve eldeedilmiş, Krallık buna boyun eğmiş, fakat Millî Meclis bu müthiş silâhtankorkmuş ve hiçbir zaman onun tam teşekkül ve tesisine çalışmamıştır. Hattâarada halk da bazı neşir vasıtalarının makinelerini kırmış, kalıp- larını

Page 323: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

parçalamışsa da, yine esasta basına dokunulamamış ve bu netameli basınhürriyeti, ihtilâlin artık kendi kendi- sini yemeye başlayacağı, Krallıkdevresinin sonuna dek sürmüştür. Türlü türlü varakpareler: Kralcıların «Kraldostu», (Kordelye)lerin «Millet hatîbi», Meşrutiyetçilerin (Provans - TaşraPostası), (Barer)in «Doğuş»u, (Brisso)jiun «Fransız Vatanseveri», (Perle)nin«Şura-yı Ümmet»!, (Ka- miy Dömulen)in «Fransa ve Braban Dnkılâbı»,(Prüdom)un

Page 324: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«Paris Dnkılâpları» ve daha neler ve neler!... Bir de ileride devletin resmîgazetesi yerine geçecek olan «Millî Gazete».. Ve ihtilâlin lehinde ve aleyhindenice broşür, risale, kitap... (Eta Jenero) kırması Millî Meclisin iç kuruluşlarıda

alâkaya şayan... Bildiğimiz gibi evvelâ ve ilk şekil değişti-> rişi «MillîMeclis» ve sonra «Kurucu Meclis» halinde Her 15 günde bir reis... Gelipgeçen reislerden başlıcaları (Bay- yi), (Dük do Liyankur), (Lö Şapölye),(Klermon), (Kamu), (Taleyran), (Rabo Sent Etyen), (Siyes), (Düpon), (Melen),(Barnav), (Aleksandr do Lâmet), (Petyon), (Gregaar) (Mira- bo), (Adriyen)vesaire... 30 kadar iş şubesi ve bunların en- cümenleri... Başta Anayasa,Maliye, Mezhep işleri, Derebey- lik hakları, Askerlik, Müstemlekeler, UmumîEmniyet, (Dip- lomasi) encümenleri... Meclis bu encümenler vasıtasiyle

hükümet işlerine de müdahale ve icra manzumesini kendi- sine bağlamış olmavaziyetinde...

Partiler malûm... Parti şeklinde değil de, mahut ku- 211

lüplerde görüldüğü gibi fikir ayrılığı hizipleri halinde... Hiçbir kulübe bağlıolmadan zümre teşkil edenler de var... Bir tanesi (Mirabo)...

«Aristokratlar» isimli bir sağ cenah, bir de «Vatanper- verler» adlı sol cenah...Aralarında da birtakım farklarla kopuntular... Meselâ (Jakoben) ve(Kordelye)lileri kuşatan sol cenahın iki ismi var: (Jakoben)ler ve «Azgınlar»...

Sağ cenahın ucundaki şahsiyetlerin başlıcalan (Düval do Premenil) ve (Vileontdo Mirabo)... Bu (Mirabo), meş- hur (Mirabo)nun kardeşidir, gece gündüziçtiği için «Fıçı» diye lâkaplanmıştır, kardeşi (Kont Mirabo)yu hiç sevmez,halk da ondan nefret eder. Aralarında hitabet kudretiyle meşhur ve sol cenahakelâm yıldırımları yağdıran rahip (Müri), (Kazales), rahip (Monteskiyö)...Aristokratlarla de- mokratlar arasında «Sağın Merkez Grupu» diye anılan mu-tediller... Bunlar, meşhur (Monteskiyö)den ilham almış, ingiltere usulüKralcı... Sonra, Meşrutiyet yanlısı merkez grupu... Bu grupta da, âlim,mütefekkir, mütehassıs tip- ler... (Lâfayet) de onlardan...

Nihayet sol cenah, meşhur üçler... (Adriyen do Pür), (Aleksandr do Lâmet),

Page 325: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Barnav)... Hangi kulüpten olduğunu bildiğimiz bu üç kişi, Meşrutiyettaraftarlığında şiddetli... Hitabetleri de güçlü... Solun sol ucunda ise(Robespiyer), (Petyon), (Dubua Franse), (Priyör), (Rederer)...

Ateş ve hitabette en kuvvetli bunlar... (Mirabo), o, ihtilâl sahnesini açan adamdenilse yanlış olmayacak adam, birkaç kere dokunduğumuz gibi hiçbir hiziptendeğil, ortada, her tarafta ve ferdiyetinin şahlanış- ları içinde... Ahlâkbakımından zaif, itibarsız, hırslarını doyuramaymca da saraya yönelik veoradan rüşvet alan adam... ihtilâlin ikinci yılı Nisan ayında öldü. (Panteon)a

Page 326: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

gömülen ilk ihtilâl büyüğü...

(Şan do Mars) faciasından sonra 2 ay müddetle geceli gündüzlü çalışanMeclis, siyasî ve içtimaî teşkilât kanun- larını tamamladı; millete verilecekumumî terbiye, maarif ve hâkimiyet hakkı anlayışı bakımından yapılmasıgereken programı, yeni meclise bıraktı. Anayasayı da 13 Eylülde

ikmal etti ve Kralı, bunu kabul veya red hususunda ser- best ilân etti. Kral iseertesi günü Meclise gidip Anayasayı kabul ve gereğince hareket edeceğineyemin etti. Meclis Krala birdenbire merhamet ve şefkat tavrı takınır oldu-Kralın kaçışında suçlu bilinenleri affetti ve l Mayıs 1788'- den başlayarakgeçerli olmak üzere siyasî suçlar hakkında umumî af çıkardı.

Ve... Ve, âzasından hiç kimse yeniden seçilmemek şartiyle vazifesinin nihayetbulunduğunu ilân ve kendi kendisini feshetti.

ihtilâlin ilk devresi bitmiş ve her şeyi yeni gelecek Meclise bağlı olajrak 1791Eylülünden öteye kalmıştır. Hal- kın her ân bileği taşında gidip gelenheyecanına rağmen idarecilerde bir tavsama, gevşeme ve açık araları yanaştır-ma gayreti...

Dhtilâlin büyük (dinamik) safhası, 1791'den sonra' açı- lacak ve Fransa, baştaKral ve Kraliçenin kelleleri, bfr- kan seli içinde yüzmeye başlayacaktır. \

SON SAFHA Bu noktaya kadar, yerine ve gayeye hizmetine göre kâhteferruatçı, kâh icmâlci ve kâh . yıldjrımvâri acele çiz- gilerle resmettiğimizBüyük Fransız Dhtilâlinin 1973'e ka- dar süren yine iki yıllık son safhasını,hikâyeden ziyade (sentez) kaygımız dolayısiyle artık kısadan kısa bir öz ma-hiyetinde ele alacağız.

(Eta Jenero), «Millî Meclis», derken «Kurucu Meclis», Eylül 1791nihayetinde kapılarını kapadı. Âzası yepyeni ve yaşça çok genç (AsembleLejislativ - Kanun Koyucu Mec- lis); ve peşinden 21 Eylül 1792 tarihinde(Konvansiyon Nas- yonal - Millî ahd veya Anayasa Meclisi)...

(Robespiyer), (Mara) ve (Danton) ikinci Meclise dışın- dan hâkim olmagayretindeler... (Bayyi) Belediye Reisli- ğinden, (Lâfayet) de «Millî Birlikler»

Page 327: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

başkumandanlığın- dan istifa etmişlerdir. (Jirond) mebuslarının kurduğu (Ji-

212 213 ronden)ler hizbi, (Volter)ci ve dinsiz... Ve (Gokoben)lere

Page 328: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bağlı olmakla beraber, (Jan Jak Ruso) mektebinin adamı tabiatçı(Robespiyer)e aykırı... Asıl fark ileride, (Konvan- siyon Nasyonal) devresindegörülecek...

Papalığa bağlıyken Fransaya ilhak edilen (Avinyon) ve civarında, Papalık veFransa taraftarları arasında müthiş boğuşmalar ve karşılıklı zulüm...

Dkinci Meclisle Kral arasında yine din meselesinden ihtilâf... Yemin eden veetmeyen papazlar, işi bir iç savaşa götürmekte... Kral bu mevzuda DkinciMeclisin, papazlar aleyhinde hiçbir kararını tanımıyor.

Fransa dışına hicret eden zadeganın, belli bir tarihe kadar dönmezlerse idammahkûmları sayılacağı ve mülkle- rinin zaptedileceği kararı da Kral tarafındantasdik dışı... Avrupa hayrette... Bazı rakip devletler Fransanın zaa-

fını görmekle memnun, halkları heyecan ve tecessüs için- de; fakat (Monarşik)idare zihniyeti telâş ve korkuda... Buna karşı, Prusya ve Avusturya hükümdarı(Pilniç) şeh- rinde buluşuyorlar ve arkalarından iten Rus Çarının da teşvikialtında Fransaya silâhla müdahaleye karar veriyor- lar... Fransada herkes karşıharekete ve muharebeye taraf- tar... Mecliste (Brisso)nun sözleri:

— Öyleyse biz daha evvel hücum edelim! Avrupa mutlakiyet idareleri iseFransaya çullanmak için, orada bir iç savaşın patlak vermesini bekliyor.Fransa silahlanmakta ve biricik üniforma birliği alâ- meti olarak başlardakırmızı takkeler...

Nisan 1792'de Avusturyaya harp ilânı... Fransız ordusu berbad ve hemkeyfiyet, hem kemiyette zaif... Dlk atılış- larda (panik) ve hezimet...

Kral artık ihtilâlden evvelki tavrını takımrcasına dik kafalı ve Meclisin bütünkararlarını geri çevirme tutu- munda...

Ve işte, ihtilâli eski rayına oturtma, hattâ müthiş bir hızla yokuş aşağı sürmedavranışına başlangıç olarak, ira- denin tekrar halka geçmesi ve Krallıkmüessisesi üzerine halk yürüyüşü!... Meşhur (Sent Antuan) ve (Sen Marso)

semtleri halkının, önce Millî Meclise baş vuruşu ve sonra (Tüüeri) sarayına

Page 329: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

saldırışı... «Millî Birlikler» askerleri, ka- dınlar, çocuklar, serseriler,efendiler, gençler, ihtiyarlar, hep bir arada... Halk iradesi tereddütlü demlerdedaima öne geçiyor ve ihtilâl arabasına, kayalıklı dönemeçlerde parçalanacağıhissini aşılayıcı bir hız veriyor.

Sarayda 200 kadar asilzadeden başka kimse, Dsviçreli asker ve hassa askeriyok... Hücum... Kınlan parmaklık- lar ve devrilen kapılar... Merdivenlerden vedivanhaneler- den koşuşanlar... Kral... Önüne birkaç zabit geçmiş, kılıç- larınıçekmiş, bekliyorlar... Kralın emri: «Kılıçlarınızı kınlarına koyunuz!»Saldırganların elebaşlarından biri Kra- la yaklaşıyor ve haykırıyor:

Page 330: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Mösyö! Bu hitapta artık onu Kral tanımamanın işareti: — Mösyö! Sizsadakat ve ihlâstan uzak bir insan, bir hainsiniz. Bizi daima aldattınız! Hâlâ daaldatmaktasınız! Ama artık sakınınız! Artık daha fazla dayanabilmeye im- kânkalmadı. Millet sizin oyuncağınız olmaktan usandı! Kral sessiz ve hissiz...Cevap :

— Ben sizin Kralmızım! Anayasa ile öbür kanunların bana emrettikleriniyerine getireceğim!

Kral, kalabalık içinde, boğulacak, parçalanacak gibi... Tarihçiye göre bir dinmeselesinden çektiği bu ezadan ötürü büyük bir sükûn ve huzur arzediyordu.Bir zabit ona yak- laştı ve «korkmaymız!» dedi. Kralın karşılığı:

— Korkuyorum! Bir hristiyana ölüm yatağında yapıla- cak son âyini, kendimeçoktan yaptırdım. Ne isterlerse yapsınlar!...

Kral, kendisine uzatılan kırmızı takkeyi başına geçiri- yor, uzatılan şarabımilletin şerefine içiyor. Küçük veli- yahtın da başına bir kırmızı takkegeçiriyorlar; bu takke çocuğu boğacak gibi çenesine kadar iniyor. Saldırganlarher şeyi ikincisinde halletmek üzere çekiliyorlar. Kral, başın- da, farkındaolmadan taşımakta devam ettiği kırmızı takke, dairesine geçiyor. Takkeyi ihtarediyorlar: nefretle çıkarı- yor, yere atıyor ve çiğniyor!

215 (Lâfayet)in, ordusunu bırakarak Paris'e gelişi, Meclise' gidip cür'etli birnutuk'çekişi ve saraya hücum vakası suç- luları hakkında takibat isteyişi:

— Millî hâkimiyeti kendi istibdat eline alan partinin mahvedilmesin! orduadına dilerim!

Muvaffakiyetsizlik... Birçok (departman)larda toplanan (Federe)lerin akın akınParis'e gelişi... 600 bin gönüllü; fakat gıdasız ve teç- hizatsız... Dleride(Napolyon Bonapart)ın mareşalleri ve generalleri yerine geçecek (Hoş,Marso, Kleber, Deze, Ma- sene, Bernadot, Süit, Müra, Kelerman, Jober,Jurdan, Ney Ojero, Odino Viktör, Zöfevr, Mortiye, Grüyon, Sen Sir, Mouse,Davo, Makdonald, Klârk, Serürye, Perinyon) gibi inkılâp şevk ve heyecanıiçinde ve her biri istikbalin bü- yük şöhreti askerler, aç ve çıplakgönüllülerden bir ordu yuğurmak gayretinde... Tek nakarat «Vatan»... Ve inkılâ-

Page 331: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bın getirdiği bu kelime ciğerlere işlemiş, kitleleri ve insan- ları ciğerlerindendağlamıştır.

Marsilya taburiyle beraber gelen bir istikhâm yüzbaşı- sı, (Ruj e do Lil), güfteve bestesi kendisinin, meşhur (Mar- seyyez)i, yeni aşk ve şevkin nağmesihalinde orduya ve millete hediye etti ve o gün, bugün (Marseyyez) FransızMillî Marşı olarak kaldı.

Page 332: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

6 Temmuzda yeni bir Meclis kararı: Her nahiyede bir «Vatan Mihrabı»kurulacak... Çocuklar buraya getirilecek, doğumlar ve evlenmeler buradakaydedilecek... Vatan uğ- runda ölenlerin isimleri burada taşa kazınacak...Kilise ye- rine «Vatan Mihrabı» ve dinî vecd yerine vatan heyecanı...Muallâkta bir dâva... Din olmadan vatanı azizleştirmeye kalkmanın sakamet vedalâlet örneği...

Askerî vaziyet kötü... (Flandr) da mağlûbiyetler... 7 Temmuz 1792'de (Lâmuretöpücüğü) demlen hadise... Bu isimde bir mebus Meclise haykırıyor:

— Nedir bu perişan halimiz? Ne yapacaksak yapalım!' Mebuslar meclisi mi,Ayan (senato) mu, Cumhuriyet mi, Krallık mı, Anayasanın korunmasımevzuunda başka bir' şekil mi, her neyse!... Bütün mebuslar kürsüye gelsin ve

tek tek fikrini temayülünü ortaya döksün! (Kristof Kolomb)un yumurtayıdurduruşu kadar basit bir teklif, kalblerdeki umumî düğümü bir anda meydanaçıkarıyor, çılgınca alkışlanıyor, her parti ve her zümre bağ- lısı birbirinesarılıp öpüşüyor; ve bu hadise (Lâmuret öpü- cüğü) diye isimlendiriliyor.Fakat ertesi günü her şey «eski tas, eski hamam»... O gün Meclistekarmakarışık oturul- masına karşılık, bir gün sonra bütün parti ve hizipler yineyerlerinde...

Temmuzun 27 inci günü «Vatan tehlikede» ilânı... Şark Ordusunda her ânbüyüyen bozgun... Toplar atılıyor, çan- lar çalmıyor, sokaklara beyannamelerasılıyor. Bütün Fran- sa çalkalanmakta... Gönüllü alaylarının başında«Hürriyet, Eşitlik, Anayasa, Vatan» yazılı bez levhalar,.. Mustafa ReşitPaşasından Mithat Paşasına, derken Talât ve Enver Paşası- - na kadar, sahteTürk inkılâpçılarının, kuru kelimelerden ideolocya reçeteleri bunlar...

Nihayet 10 Ağustos; ve Fransa'nın ölüm-dirim oyununa giriştiği bir demde;belki de bu şartlardan faydalanmaya kalkışacak olan kralın artık encamınıtespit etmek davra- nışı... Evvelki (Tülleri) hücumunun ikincisi ve kat'inetice,* leri olan bu davranışı, hususiyetle, Fransa'ya karşı mütte- fik ordularkumandanı (Dük do Brönşvig)in beyannamesi kamçılıyor. Özü şu:

— Ordularımıza mukavemet Fransa Kralına ihanet sa- yılacak; ve eğer Kralınkılına dokunulacak olursa, Pariste taş üstünde taş bırakılmayacak!..

Page 333: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Artık Kral, milletin gözünde düşmanla el eledir; ve lâ- yığı neyse bulmalıdır.

Birinci saldırışın tamamlayıcısı olarak saraya ikinci saldırış... Kralın bazıgizli ve hususî tedbirlerle saraya yığ- dığı 6 bin kadar, isviçreli, jandarma,Muhafız ve «Millî Bir likler»den sadıklar kuvveti... «Millî Birlikler »den sondaki- kada halk kuvvetlerine katılma ve sarayın kuşatılışı... ilk hamlede 10binden fazla halk ve elinde 12 top... Kralın

Page 334: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Meclise sığınmak üzere (Tüileri) bahçesinden geçerken sözü:

M 217 — Bu yıl yapraklar vaktinden önce düşüyor! Halkla Dsviçreli askerlerarasında ateş... Halktan ilk hamlede 300 ölü... Kral Meclisteyken bütün Paris,onbin- lerce insan sarayın önünde... Yangın, top, tüfek ateşi, ana- baba günü...

Uzun bir çarpışmadan sonra saray basılıyor; Dsviçreli- ler vahşice doğranıyor,her şey yakılıp yıkılıyor ve son hü- cum, artık her şeyin akıbetini göstericişekilde bilançosunu çiziyor: 5-6 bin ölü... Dhtilâlin en büyük toplu çarpışmasıbudur.

Meclise sığınan (16. Lûi) mırıldandı: — Aranıza geldim! Büyük bir cinayeteengel olmak için...

Reisin cevabı: — Meclisin azm ve metanetinden emin olabilirsiniz. Âzası,millet haklarım ve şu anda mevcut hükümeti ölün- ceye kadar korumaya yeminetmişlerdir.

Dsyancıların muvaffakiyet kazanmayacakları zanniyle söylenen «şu andamevcut hükümet» lafı, isyan muvaffak olunca Meclis zaptından çıkarılmıştır.Tarafların birbirine güven ve istinat derecesine bakın!..

Yeni baştan kabaran ve türlü çatlaklar veren hadise- leri ve Fransa'nın iç vedış vaziyetini düzeltemeyeceğini an- layan Dkinci Meclis vere vere şu karanverebiliyor:

— (Konvansiyon Nasyonal) isimli bir Meclis kurulacak, millî hâkimiyet veumumî eşitliği sağlamak için gerekli ted- birleri bu Meclis alacak; o zamanakadar da icra kuvvet- leri reisine (Krala) işten el çektirilecek...

Meclis, Kral ve ailesine, millet nazaret ve murakabe- sinde (Lüksemburg)sarayını münasip görürken, (Komün) isimli Belediye Meclisi işe el attı veKralı (Tampl) dedik- leri zindanvâri kuleye tıktı. Artık ileride komünistlerin, .isimlerini örnek alacağı (Komün)ler, «Ali kıran, baş kesen» rolüne doğruuzanmaktadır.

Meclis, hüküm ve nüfuzunun ne nispette olduğu belir- siz, çıkaracağı

Page 335: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kanunların Kral tasdikine ihtiyaç olmaksı- zın geçerli sayılmasına karar verdi,«Muvakkat Dcra Kuv- 218

vetleri Meclisi» namiyle bir hükümet kurdu ve (Danton)u da adliye nazırlığınagetirdi. Son ayaklanmalarda parmağı

Page 336: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bulunan (Danton), ifratçılarla itidalliler arasında köprü rolü oynamak içingetirilmişken en kısa zamanda hüküme- tin ruhu ve kendisi oldu. Dç ve dışişleri idarede büyük

liyakat gösterdi, bilhassa millî müdafaayı güçlendirdi. Vilâyetler ilkayaklanmada isyancıları tutmamışken ikincisinde tutuyor. (Lâfayet), hükümete(Sedan)daki karar- gâhında muhaliftir. Hâlâ ne tarafa çalıştığı kendisince bilemeçhul... Son hareketleriyle itibarını kaybetti ve dış mem- leketlere sığınmağamecbur oldu.

Hükümet, 10 Ağustos ikinci halk ayaklanmasını Avru- pa devletlerine mazurgöstermek için el atmadığı propa- ganda bırakmadı. Avrupa'nın bütün tarihîşahsiyetlerini «vatan ehli» ilân etti; ve Dnkılâbın iyi ve güzel telâkki edil-mesi için manevî zeminler açmaya koyuldu. Hususiyle Dn- giltere başa alındıve (Danton) bu siyaseti körükledi.

Paris'te «intikam, intikam!» sesleri ve bu isimde bir mahkeme kurulmas-ıisteği... Belediye Meclisinin beyanna- mesi :

«— Ey millî hâkimiyete eren vatandaş! Dntikam duy- gunu sakla! Adalet bugünkuvvet kazanacak! Bütün suç- lular darağaçlannda sallandırılacaklar!»

Muhtelif, mahkeme teklifleri... Askerî, beledî veya Mec- lis emrinde...

(Mara) haykırıyor: — Kıtalden, kırıp geçirmekten gayrı çare yoktur!Çekişmeler, tartışmalar:

— (Engizisyon)a mı gidiyoruz? Asla!... — Dnkılâp, yalınız Fransa'nın değil,bütün insanlığın- dır. Beşeriyete hesap vermek borcundayız!

Millî Meclis 18 Ağustosta (Lâfayet)i vatana ihanetle suçlandırdı ve aynı günfevkalâde bir mahkeme teşkiline karar verdi. (Danton)un bildirisinde soncümle:

«— Mahkeme adaleti başlıyor! Halk artık bu işlerden el çekmelidir.»

Halkı memnun etmek için Meclis karan: 219

Page 337: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Fransa'ya silâh zoriyle giren göçmen asilzadelerin mülkleri zaptolunacak veyeminsiz rahipler 15 gün içinde hudut dışı edilecek...

Fevkalâde mahkeme günde en aşağı l kişi astırdığı halde gevşek telâkkiediliyor ve Prusyalılar Fransa'yı isti- lâda devam ediyor. (Long Vi) kasabasıAlmanların elinde... Heyecan korkunç... Yeniden 30 bin kişi silâh altında.Hükümet, istilâ karşısında Paris'ten uzaklaşmayı, Kralı da

Page 338: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

beraber götürmeyi düşünüyor; fakat (Danton) karşı koyu- yor :

— Ne olacaksak Paris'te olacağız! Meclis, işleri kökünden kıvıramıyacağınıkestirip de (Konvansiyon Nasyonal)in teşkiline ve her şeyin ona ha- valeedilmesine karar verince (Komün)lere büsbütün azıt- mak düştü. (Danton),Belediyeler diktatörlüğünün önüne geçmek için ona verilmesi gerekli ta'vizlerbahsinde, düş- man sınır dışına atılincaya kadar fermanlarına boyun eğergörünmeyi denedi. Meclisten ev basmak ve şüphelileri tu- tuklayabilmek gibi.Belediyeler lehine selâhiyetleri kopar- dı. Buysa türlü yağma ve suistimalleresebep oldu ve Dnkı- lâbın iki kutup teşkilâtı arasında yine bir çatışmadır baş-ladı. Belediye, dilediğini zindana atıyor, dilediğini hapisten çıkarıyor, kazaî veicraî tasarrufu elden bırakmıyor ve bü- tün bu usulsüz ve kanunsuz işler, ihtilâlve inkılâb hukukun- dan biliniyor. Nihayet Meclis Belediye heyetininvazifesine son verdi ve 24 saat zarfında başka bir meclis seçilmesinikararlaştırdı. Fakat Belediye Meclisi yerinde, icra müeyyi- deleri de elinde...

Bütün halk davranışlarında (rejisör)lük vazifesini ihmal etmeyen Belediyenintahrikiyle yeni bir insan kıyımı... Hapishaneler basılıyor ve mevkuflarparamparça ediliyor. Bir kısmı da, sualsiz, sebepsiz, salıveriliyor. Şu garipoldu- ğu kadar ulvi vakaya bakın:

(Manüel) adlı, Belediye Meclisinden bir şahıs, hapisha- neye koşup, düşmanı,meşhur muharrir (Bomarşe)yi kar- şısına dikiyor:

— Siz benim can düşmanımsımz! (Figaro) gazetesinde 220

bana etmediğiniz hakaret kalmadı. Şimdi bu hapishaneler kıtalindeboğazlanmak üzeresiniz! Böyle olursa herkes be- nim sizden öç aldığımahükmedecek... îyisi mi; kollarınızı sallaya sallaya zindandan çıkıp gidin!

Ve ölmek üzere bulunduğunu bilmekten titril tiril tit- reyen meşhur muharrir,zindandan, yuvarlanırcasına çıkıp savuşuyor.

Bir kısım hapishanelerde de tutuklular zevk ve safa içinde... Bunlar zengin veihtikârcı sınıfı... Avuç avuç (Asinya) sarfediyorlar... Hattâ bir rivayete görezaten esa- sında sahte olan bu paraların ayrıca sahteleri de bu hapis- hanelerdeyapılıyor.

Page 339: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Asinya) mı dedik; izah edelim: ihtilâlin başka ihti- lâllere numunelikkargaşalıkları içinde baş vurduğu malî ve iktisadî bir felâket tedbiri,(enflâsyon) parası... Fransız ihtilâlinin cihanda ilk sayılacak müspet ve menfîhususi- yetleri içinde (Asinya), 1789 Kasım ayında kilise mülklerine el atıldığızaman çıkarıldı. Birinci Meclisin çıkardığı l mil- yar 800 milyon, ikinciMeclisinki 900 milyon, (Konvansiyon)

Page 340: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

unki 7 milyar 274 milyon, (Direktuar) zamanındaysa 35

milyar 603 frank... Bugün 40 küsur milyardaki Türk lira- sının kulaklarıçınlasın!., ismine ihtilâl dedikleri 1960 gece baskınından sonra zamanınhükümetini Türk lirasına 3 bu- çuk milyarlık su kattıkları için ölüme mahkûmedenler, ken- dileri ve sonraki idareler zamanında bu miktarın 40 milyarıaşmasını dirayet ve fazilet bildiler...

Fakat Fransızlar bu (enflâsyon) felâketini birkaç yıl içinde atlattılar ve(Asinya)ları tedavülden kaldırdılar. (Verdün)ün düşman eline geçmesi halkıbüsbütün ku- durttu ve topyekûn düşman üzerine yüklenmeden, gerile- rinkorunması ve tehlikeden arınması için kıtal fikri son haddinedek azdırıldı. Birhapisaneden öbürüne götürü- lürken yolda parçalatılan 24 tutuklu... BaşkaKralın rahi- bi (Haber), gece yarısı boğazlanan papazlar... (Abey) ve (Fors)hapishanelerinde güya halk mahkemeleri... (Fors) ha- pishanesindeki kadınlar,(Bistr) düşkünler evindeki ihti- yarlar bile kılıçtan geçirildi. Artık iş ihtilâldençıkarılmış 221

dünyada hiç bir eşkiya çetesinin yapamadığı ve yapama- yacağı bir zulümtiyatrosuna döndürülmüştür. Bunu da yapan, ruhî ve maddî, bütün dizginlerinikoparmış olan başı boş halk... insan ve mâna kıtaline memur hürriyet ideali..

Her taraf, her tarafa baş vuruyor, fakat kıtalin önü alımmıyor. Sadece (Tampl)kulesinde bazı birlikler Kra- lın hayatını korumaya memur bulunuyor. BedbahtKral da, şiddetle bağlı olduğu dininin gereğince dizüstü sa- bahlara kadar, topve tüfek sesleri içinde, kendisince iba- detle meşgul...

Paris hadiselerini haber alıp derhal payitaht üzerine yürüyen Almanlar,ihtilâlin verdiği köksüz de olsa yeni bir vecd ve aşk sayesinde durduruldular,(Valmi) savaşı neticesinde püskürtüldüler ve ric'ate zorlandılar. Muazzamhadise!.. Bu derme-çatma, elbisesiz ve silâhsız güruh, han- gi ruhla, nizam veteçhizat örneği bir orduyu bozguna uğ- ratabilmiştir? Hadiseyi haber alanbüyük Alman şairi (Gö- te)nin sözü:

«— Dünyada yeni bir devir açılıyor!» (KONVANSDYON)

Son safhanın en ehemmiyetli basamağı Eylül 1792'de seçilen (Konvansiyon

Page 341: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Nasyonal —• Millî ahd veya Anaya- sa Meclisi)dir. ihtilâle, bellibaşlı birfikir ve hareket züm- resinin hızını veren ve dizginlerini toplayıp onu keyfincesüren de bu Meclistir. Büyük Fransız ihtilalinin başında ve ortasındakikekemeliği bir darbede kaldıran, kendisi ne göre yeni bir ihtilâl psikolocya veahlâkı getiren, yer- den fışkırmışcasına m'üthiş bir kadro üreten ve güdücülüğü eline alan Meclis... Fakat bu Meclisin belirttiğimiz ka-

Page 342: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

raktere erebilmesi hemen olmadı. Birkaç mevsim geçirme- si ve pişmesigerekti.

«Dttifak, ahd, anlaşma» mânasına gelen (Konvansiyon) kelimesi, bu yeniMeclise âlem olurken, bir de hukukî an- lamiyle anayasayı düzeltmek vetemelleştirmek gibi bir va- 222

zife ifade ediyordu. Her şeyden evvel bu yeni Mclisin vazi- fe ve selâhiyetleriüzerinde kimsenin peşin fikri yoktu; ve ne olacaksa onun içinden doğupmeydana gelecekti.

ilk hamlede, ihtilâlin halkça tanınmış, (Jakoben) ve (Kordelye)ler zümreleri,Paris mebusları olarak ön plânda gölündüler... Bunlar (Robespiyer, Danton,Koloderbua, Bi- yo Varen, Kamiy Dömulen, Mara, Löjandr, Fabr do Glan- ten,David, Dük d'Orlean) gibiler... Öbürlerine göre, kimi yazıları, kimi fiilîhareketleri, kimi nutuklariyle mümtazlık kazanmış olan şahsiyetler...Umumiyetle (Jakoben)... Öte yanda da (Konderse, Petyon, Brisso, Lâsurs,Rolan, Verniyö, Kamu) gibiler... (Jironden)ler...

Meclisin 20 Eylülde (Tüileri) sarayında yaptığı ilk top- lantıdaki reis vekâtiplikler seçimi (Jironden)leri tutar gi- bir hava belirtti. Ortada iki kanat:Krallık taraftarlığiyle suçlandırılan (Jironden)ler ve son kıtallerin tertipçisidiye itham edilen (Montanyar)lar, yani (Jakoben)ler... Halbuki bu teşhis vetecıimlerin ikisi de yanlış... (Jironden)ler cum- huriyetçi, (Montanyar)lar ise,Fransa'yı kanla sulamaktan başka hırsı olmayan (Mara) hariç, kıtallerlealâkasız... 700 mebustan ibaret (Konvansiyon)un 500 âzası da ne sıcak, nesoğuk... Sıcak veya soğuktan hangisi bu 500 kişiyi peşine takabilirse galip...(Robespiyer)le, (Danton), kendilerine yö- neltilen diktatörlük emelimyalanlamak için, ilk toplantıdan l gün sonra, (Manej) dairesindeki içtimada şuüç esası ka- bul ettirdiler:

1 — Milletçe kabul edilmiş anayasadan başka hiçbir temel kanun olamaz.

2 — Her ferdin hayatı ve malı, millî kefalet altındadır. 3 — Kaldırılmayaneski kanunlar geçici olarak yürür- lükte kalacak, ilga edilmeyen memuriyetlerdevam edecek ve eski vergiler şimdilik sürdürülecek...

Page 343: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ve rey birliğiyle karar: — KRALLIK KALDIRILMIŞTIR! Fakat kimsede«Cumhuriyet» lâfı yok... «Cumhuriyet» 223

lâfını yalnız Paris Belediyesi ağzına aldı ve Meclise gönder- diği murahhaslarvasıtasiyle bütün belediye dairelerinin Cumhuriyete yemin ettiğini bildirdi.

Daha ertes günü yine (Montanyar)lardan birinin tekli- fiyle karar:

— içinde bulunulan 1792 yılı cumhuriyet tarihinin bi-

Page 344: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rinci senesi itibar edilecektir!

Yani her mecnun hareketin dünyayı kendisinden baş- latması ve geçmişitopyekûn inkâr etmesi gibi bir tavır... Fransa'yı örnek alarak, insanlık sanki oyıl hayata başladı- ğını kabul edecek ve 18 inci Asrın 92 nci yılına kadar son-rası ve öncesiyle tarihi kendisinden itibaren geriye doğru sayacak... Komünistihtilâlinde de biraralık düşünülen bu hal, «devrimbaz» yobazlığının en katımisallerinden biridir. Alelade bir rejim ve idare şeklini, bir din, mezhep,tarikat gibi vicdanlara aşılama yeltenişi... Fakat bu aşı ne derece- ye kadartutabilir; hesaplayan yok!

(Montanyar)lar, (Jironden)ler muharebesi açıldı ve an- cak 8-9 ay sonrakökünden temizlenmek üzere bir doğuştur gitti.

(Montanyar)lar, (Jironden)lere: — Siz Fransa'yı (federal) bölümlere ayırıpparçala- mak, böylece millî vahdeti bozmak ve Krallığa engelsiz bir zeminhazırlamak istiyorsunuz!

(Jironden)ler, (Montanyar)lara: — Siz de, savunduğunuz sıkı merkeziyetusuliyle kendi diktatörlüğünüzü kurmak hevesindesiniz! Fransa'yı bir avuçParis mebusunun boyunduruğu altına almak istiyor- sunuz.

(Jironden)lerden' (Verniyö): — Eylül kıtallerinden, (Montanyar)lann başı(Robespi- yer) sorumludur! insan kıyımını bütün Fransa'ya yaymak içinvilâyetlere bildiriler gönderen (Mara) şu anda mebus sandalyesinde oturuyor.

Sesler: — Darağacına, darağacına! (Mara) kürsüde:

— Sizin öfke ve saldırışınıza göğüs germek için bura- da kalacağım!

Görülüyor ki, Dhtilâlin, dimağ, kalb ve asabî cihaz merkezi nihayet(Konvansiyon) meclisinde tecellisini bul- mak ve böylece ihtilâl binbiristikamette yeni güdücülerini kadrolaştırmak yoluna girmiştir.

(Konvansiyon), güdücülük hâkimiyetinin taraflardan biri üzerindemerkezleşmesi ve böylece ihtilâl kurmaylık dairesinin hendesî bir sarahatleçizilebilmesi gayesiyle fıkır fıkır kaynıyor. Kelâm doğuşu o hale geldi ki.

Page 345: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Meclisi koru- mak maksadiyle taşradan muhafız asker getirtme teklifine kadargidildi. Açık bir küçüklük demek olan teklif nefret- le reddedildi. (Danton)unhizipler etrafında arabuluculuk rolü de faide vermedi. Söz düellosu kızıştıkçakızıştı. Ama her şey bu yeni Mecliste müthiş bir (enerji) çağlamaya baş-ladığını göstermekte devam etti. Eşkıyaca tasarruflar i n1 n ve ihtilâlsürülerine çobanlık etme gayretinin (Konvansiyon

Nasyonal) elinde köstekleneceğini hisseden Paris Belediye-

Page 346: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

si, Meclis aleyhinde bir beyanname düzenleyip Fransaya yay. ma hareketinegirişti. Fakat (Konvansiyon) buna mâni oldu ve Belediyeyi hesaba çekmeyekalkıştı. Bir eli Belediyede, öbür eli Mecliste olan sinsilik ve gizli tertipçilikdehâsı (Ro- bespiyer) zor mevkie düştü. (Jironden)lerin ateşli hatiple- rinden(Löve), kürsüye çıktı ve (Robespiyer)e şöyle hitap etti:

— Seni diktatörlük hırsını beslemekle suçluyorum! Se- ni, en halis ve safvatanseverlere bühtan üstüne bühtan yağ- dırmakla suçluyorum! Seni, halkgözünde bir mâbud dere- cesinde hürmet ve izzet kazanmaya çalışmaklasuçluyorum! Seni, hükümeti nefsinden ibaret saymakla suçluyorum!

(Robespiyer); gök mavisi kadife ceketli, tokaları gümüş iskarpinlerinden beyazipek çoraplarına, pantalonuna ve ye- leğine kadar gayet şık son derece sakin,az konuşan, konuş- tuğu zaman da yılan gibi sesler çıkaran, kötülük ve içtenhesaplılık dehâsında bir tane, bu korkunç adam, müdafaa-

224 lhtilâl/15

225 sim yapmak üzere 8 günlük bir mühlet istedi ve günü g& linçe, taşlarını vehareket plânım hazırladığı satranç tahta- sında, birkaç hamle sonra «Şah mat!»diyebildi, Meclisi kıs» kıvrak bağladı.

Belediyenin baskısına rağmen Kral hakkında bir hüküm vermekte acelegöstermeyen Meclis, (Robespiyer)in suçla- malara karşı verdiği meşhurcevabî nutuktan sonra, yine- ; (Robespiyer) ve bağlılarının tahrikiyle Kralmevzuunu ele aldı.

Artık kelâmın muazzam ve muhteşem bir köpürme ha- , vuzu haline geldiği(Konvansiyon) Meclisinde (Robespiyer> " kürsüye çıktı ve haykırdı:

— (Lûi)yi ne bir Kral, ne de bir vatandaş sıfatiyle mu- hakeme edebiliriz. Obir düşmandır; düşman sıfatiyle mu- hakeme edilecektir! Zaten şimdiden ölmüşbir insan olarak ayrıca muhakemesine ve kendisine müdafaa hakkı verilme-sine lüzum yoktur.

Arkasından (Robespiyer)in mâna kuşlarını avlamaya mahsus atmacalarından(Sen Jüst) atıldı; ve Kralın ancak Meclis huzurunda muhakeme edilebileceğini

Page 347: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve cezasının da, böyle bir mahkemeye göre şimdiden belli olduğunu şatafatlıbir üslûpla bildirdi.

Teklif kabul edildi ve Meclis, (Lûi Kape)ye, — Kralın bundan sonraki ismi birburjuva adı şeklinde, bağlı olduğu

Page 348: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

aile koluna aittir ve hanedan unvanı ondan kaldırılmıştır — isnat olunansuçları incelemesi ve raporunu tertiplemesi için 21 âzalık bir komisyon kurdu.Rapor 11 Aralıkta Mecliste okundu ve aynı gün (16. Lûi), ileride «KaatillerMeclisi» diye anılacak (Konvansiyon)un huzuruna çıkarıldı.

Kelâm... Bu sanatın Fransız Büyük Dhtilâlinde, ne se- viyeye çıkarılmışolduğunu işaretlemiştik. Bu kelâm sana- tı, üstün fikir seviyesinde olmasa bile,(standart) şekilde ve pek çok aydında tecellisini bularak Fransız inkılâbiyleerdi- ği dereceyi, eski Yunan ve Romadan sonra, Batıda hiçbir yerde veharekette gösterememiştir. Kelâma, yani fikre ina- nan bir halk ve aydınlarzümresi... Sırasında dağlan devi-

recek, sırasında da bir toz zerresini bile kıpırdatamayacak olan kelâm,bilhassa (Konvansiyon) devresinde en üstün de- receye çıkmış ve en tesirlisilâh haline gelmiştir.

Onun içindir ki, halktan binlerce kişinin dinleyeceği Kral muhakemesinde herşeyi alt-üst edici (sürpriz)ler bek- lenebilir ve yine onun içindir ki,(Robespiyer), Kralın mu- hakemesine lüzum olmadığım söyleyecek kadar ilerigitmiş- tir. Nitekim ,onun, rakibi (Danton)un muhakemesinde dün- ya çapındakihatibi felce uğratmak için nelere baş vuraca- ğını göreceğiz.

KRALIN DDAMI (16. Lûi), saraya hücumda sapsarı kesilen ve o yüzden hassaaskerlerini ümitsiz bıraktığı için kılıçlarım kırmaları- na ve müdafaadan vazgeçmelerine sebep olan ölü çehresiyle (konvansiyon) huzuruna çıktı. Kelâm,günün en büyük kud- retiydi ama, bu, soluk yüzlü Kraldan bu güçbeklenemezdi. Kendisine 33 sual sordular ve herbirine, karanlık, müphem,kararsız, güvensiz, boynu eğik cevaplar aldılar. Bu defa da kelâm kuvveti,hakkı ezmekte ve kuvvetsizlik onu kurban etmekte rol oynuyordu.

— Hatırlamıyorum! — Bilmiyorum! — Farkında değilim! — Kan dökmekistemedim! Cevapları bunlardan ibaret... — Niçin ilk Meclisi askerlekuşattınız? Sualine :

— Buna mâni bir kanun yoktu; askerlerimi dilediğim yere sevkedebilirdim!

Karşılığından başka bir cevap veremiyor ve sağa sola dağıtılan paralar

Page 349: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mevzuunda:

— ihtiyacı olanlara para vermekten büyük zevk tanı- mıyordum!

Diyebiliyordu.

Page 350: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

226 227 — Son sözünüz nedir? — Vicdanıma aykırı hiçbir şey yapmadığımdır.Kralın avukatları da sorumsuzluk nazariyesi üstünde yürümekten başka yolbulamadılar...

iş karara kaldı. Yine bir çatışma... (Montanyar)lar:

— Karar Meclisindir! Hemen verilsin! (Jironden)ler :

— Karar milletindir. Halk reyine baş vurulsun! Bir kısım mebus da kararıMeclisin vermesinden sonra millete arzını ve millî tasdikten geçirilmesinimüdafaa et- mekte... (Konvansiyon)un dinleyiciler yerini, giriş holünü veetrafım dolduran halk ise itidalli davrananlara diş gıcırdat- makta... Bunakarşılık bir kısım halk da kiliseleri doldur- makta ve Kralın kurtulması içindua etmekte...

Partiler, meseleyi şu 3 sualin çerçevesinde toplamak ve ona göre işi bir kararabağlamak hususunda birleştiler: 1 — (Lûi Kape), millet hürriyetini ve devletemniyetini bozmakla suçlu mudur?

(Oy birliğiyle evet!) 2 — Meclis kararı milletin tasdikine sunulmalı mıdır?(424 rey hayır, 283 rey evet!)

3 — (Lûi Kape)ye ne ceza verilmelidir? (387 rey idam, 394 rey süresizhapis...)

. Kralın avukatları itiraz ettiler: — Bu kadar hassas ve ehemmiyetli bir mesele750 ki- şilik bir mecliste 53 rey farkiyle halledilemez. Karan mil- let nezdindetemyiz ediyoruz!

idam kararı verenlerden bu kararın infaz bakımından ertelenmesini isteyen 46rey düşülecek olursa Kral sadece 7 rey farkla giyotine götürülüyor demekti.Hiçbir itiraz din- lenmedi. Reis (VerniyÖ) Meclise hitap etti:

— (Lûi Kape)nin idam cezasına çarpıldığım Meclis-adı- na bildirir vetoplantıyı kapatınm!

Kararın ertelenme teklifleri de reddedildi; ve (Robespi- yer)in bu mevzudainfazın hemen yerine getirilmesi ve iç ve dış tehlike diye hiçbir hayale yer

Page 351: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

verilmemesi yolunda 228

ateşli sözleri (Jironden)ler tarafını bir kere daha mağlûp etti:

— Cumhuriyet, varlığını ancak Kralın idamiyle sağla- yabilir!

— idam, idam! (Danton )bu celsede yoktur; ve mebus seçildiği için ye-

Page 352: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rine bir başka Adliye nâzın tayin edildiğinden kararı (16. Lûi)ye bu yenisininbildirmesi lâzımdır.

Tebliğ ettiler. Kralın soluk yüzü hattâ düzelir gibi ol- du. Karan müthiş birmetanetle dinledi. Yeni senenin ilk ayının 21 inci günü idam edilecek... O gecerahat bir uyku... Güneş doğmadan uyandı, rahibini çağırttı. Saat 8 de ken-disini bekleyen askeri birliğin yanına gitti. Parmağındaki ni- şan yüzüğünüçıkardı:

— Bunu zevceme veriniz ve kendisinden büyük tees- sürle ayrıldığımısöyleyiniz!

Fransa Kralının armasını taşıyan mührü oğluna teslim edilmek üzerevasiyetnamesiyle birlikte bir Belediye azası- na verildi ve sonra ot arabasıbiçiminde bir arabaya bindiril- di. Karşısında rahibi... Elinde, incil farzedilenkitap... Bu kitabı tam bir teslimiyet içinde okuyarak giyotinin kurulu olduğumeydana geldi. Papazı öptü ve görülmemiş bir sa~ ğukkanlılıkla giyotinsehpasının merdivenlerinden çıktı. Pal- tosunu ve boyun bağını çıkardı vebasını giyotin deliğinin yatağma uzattı.

Son sözü: — Masum olarak ölüyorum! Cesedi (Madlen) mezarlğınakaldırılırken yerdeki kan lekelerine hücum eden ahali, mendil, kâğıt, gömlek vesilâh gibi eşyalarını, hatıra diye bu kana buladılar. Daha o gün bazı Ingilzilerde, karakterleri icabı, bu eşyayı parayla satın almaya başladılar.

ÖTESD Fransız ansiklopedilerinin, dürüst, faziletli, iyi kalpli, fa- 229

kat kararsız, tereddüt hastası ve hem kelâm, hem fiilen ta- arruz imtiyazındanmahrum diye tarif ettikleri (16- Lûi) ile Adnan Menderes arasında, karakterlerive bilhassa müdafaa- larındaki zaaf bakımından büyük bir yakınlık görmek ye-rinde olur. Kelâmın o kadar gözde olduğu ve ön plânı aldığı o devirde (16.Lûi) ölüme atılırcasma bir cesaret göstersey- di, belki de o cesaretigösteremediği için üç ayaklı sehpada can veren Adnan Menderes'e tersindenmisal teşkil edebilir ve hürriyet adına zulme varan bir kin ve gayzı, ancak 7rey fark belirtici bir hava içinde yenebilirdi. Fakat (Robespiyer) vekumpanyası bu 7 rey farkla hâkimiyeti ele aldılar ve dü- şecekleri güne kadarsürdürdüler.

Page 353: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Artık (Jironden)lerle araları büsbütün açılmıştır. Kra- lın idamından büyüktehlikeler doğabileceğini ileriye süren- lerin (tez)i kazanmıştır.

îşte, Dngiltere, Hollanda ve Dspanyaya karşı harp... Mağlûbiyetler... 1793 yılıMart ayında (Eks Lâsapel) boşal- tıldı. Fransamn yeniden düşman ayağıaltında çiğnenmeye

Page 354: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

başlaması ve buna karşı içte fevkalâde şiddetli tedbirler alma zorundakalınması...

Meşhur (Terör - dehşet) devri açılmıştır. Bu devrin de (sembol)ü(Robespiyer)...

Meclis, fevkalâde tedbirlerin başında, Bütün Fransayj sımsıkı bir merkeziyetebağlamak ve ona göre fedakârlığa davet etmek üzere, ordulara, askerîlimanlara, müstahkem mevkilere ve bazı vilâyetlere temsilciler gönderdi. Butemsil- ciler «astığı astık, kestiği kestik» olarak her selâhiyete ma- lik... 300bin askerin silâh altına alınmasiyle vazifelendirilen i bu temsilciler, gayet serttutumları içinde aynada birer (Ro- bespiyer) hayali... ',

VE DHTDLÂL MAHKEMESD... Dışarıya doğru bu hamle yapılırken, Fransa,içinden de temizlenecek ve (Konvansi- yon) efelerinin inkılâp düşmanı saydığıherkes, bu mahke- melerin hükmiyle giyotin altına sürülecektir. Daha öncekurulan mahkemelerin, ismi üstünde ve cismi yerinde olarak bu mahkemeyenispetle mvekii, timsaha göre kertenkele

bile değildir. Belediyeler hâkimiyetiyle kendi nüfuzunu (Ro- bespiyer)inşahsında birleştiren (Montanyar)lar, Pariste ve gözleri önünde, gerekirse bütünFransayı ipe çekebilecek bir mahkeme kurulmadıkça inkılâp davasınıngerçekleşe- meyeceği kanaatinde Muhalifleri de (Jironden)ler... Hakla- rında(Montanyar)ların sözü:

— Mademki Dhtilâl Mahkemesine karşı çıkıyorlar, ev- velâ onlarıtemizleyelim!

Teklif, en ağır şartlarla Meclise gelince (Verniyö) ye- rinden fırladı:

— Bu (Engizisyon)dur; Venedik (Engizisyon)undan beter!

(Kambon) daha da ileri vardı: — Dikkat! Böyle bir mahkeme kurarsanız namusve fazilet ehlinden hiç kimse umumî hizmet işine girmez! Nihayet (Danton)araya girdi:

— Mahkemenin bakacağı suçlan sınırlayalım: Dnkılâp, hürriyet, eşitlik, birlik,

Page 355: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hükümet vahdeti, iç ve dış emniyet- ler aleyhine işlenecek ve bu ölçülereaykırı bir hükümet teşkilini hedef alacak suçları muhakeme etmek üzere fev-kalâde bir mahkeme... Böylesi olabilir.

Meclis, böyle bir mahkeme teşkiline ve kararlarının kat'î ve temyiz dışıolmasına karar verdi. (Danton), farkın- da olmaksızın bir müddet sonra omahkemeden kendi hak- kında çıkacak idam hükmünü imzalıyordu.

VE UMUMÎ SELÂMET KOMDTESD... Hükümet yerine kaim DcraKuvvetleri Heyetini murakabe etmek ve adetâ bir türlü mevkiini bulamayanhükümeti yerleştirmek üzere, "9 âzalı, 4 şubeli, garip ve hiçbir usule uymaz birteşkilât... Bir de, bütün Fransada zabıta işlerine bakmak üzere

«Umumî emniyet komitesi...»

Page 356: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

O sıralarda Meclis ekseriyeti (Jironden)lerdedir. Bele- diye ise(Montanyar)lara döndükçe müthiş bir ihtilâlci, (Ji-

230 231 ronden)Iere yöneldikçe de kanun ve hukuka baş eğici bir rolde...

Başında bulunduğu Umumî Selâmet Komitesinin sınır- sız bir kuvvete doğruilerilemesiyle büyük bir nüfus kaza- nan (Danton), tarafları kaynaştırmak içinvar kuvvetiyle çalışıyor ama hiçbir şey başaramıyor. Zira kendi samimî- liğinekarşı sinsilik ve kapalılıkta korkunç (Robespiyer) ona yardım etmiyor; ziragözünü, nüfuzu altındaki Belediyeler yolundan (Jironden)leri tasfiye etmek ve(Danton)un yerini almak noktasına dikmiş bulunuyor. O, topyekûn iktidarıdevşireceği günün arafesindedir.

Belediye, 10 Nisan günü. Meclise iradesini tebliğ etti: — Azanızınekseriyetini teşkil eden (Jironden)ler millet düşmanıdır ve Fransayı satmakyolundadır!

(Robespiyer) bu suçlamayı destekledi ve (Jironden)leri Fransa düşmanlariyleortak gösterdi. (Verniyö) bu itham- lara gayet sakin ve mantıklı bir cevap verdive Meclisi tesiri altına aldı.

— Bazı adamlar, vatanseverliği başkalarına eza ve cefa etmek, gözyaşıdöktürmek yanıyorlar, inkılâp ancak korku ve dehşet aşılamakla kemalineerdirilir kanaatini besliyor- lar*. Ben inkılâbı muhabbetle, birlik veberaberlikle neticeye vardırmak metoduna taraftarım!

O ân için kalbi yumuşayan Meclis, dehşet politikasının kuduz kalemlerinden(Mara)yı tevkife karar verdi. (Mara) 24 Nisanda ilk büyük şahsiyet olarakihtilâl Mahkemesine çıktı; fakat (Robespiyer) ve Belediyenin kışkırttığı halknü- mayişleri ve kukla hâkimler sayesinde beraat etti ve mera- simle Meclisedöndü ve (Jironden)lere haykırdı:

— Halk beni buraya alayla getirdi. Bundan sonra ben de sizi alaylagöndereceğim! Fakat darağacına!...

(Jironden)ler 100 küsur (Montanyar)ın temsilci olarak Fransaya yayılmışbulunmasiyle de artan sayışa üstünlük- lerini, bu ve benzeri meydan okuyuşlar

Page 357: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

karşısında göstere- mez oldular.

31 Mayıs - 2 Haziran 1793 vakası, herhalde ipleri (Ro- bespiyer)in elindeolarak, Belediyelerin, çan sesleriyle karı-

şık bir nümayişidir ve (Jironden)lere karşıdır. 22 (Jironden) mebusun tevkifiniistediler. Fakat birçok tâviz kopartma- larına rağmen bu isteklerini yerinegetirtemediler. Böyleyken,

Page 358: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

inkılâbı sevk ve idarede (Konvansiyon)la yanyana iki ayrı kafa ve kolbulunduğu ve bu kafa ve kollardan ileride nasıl olsa birinin koparılması vekırılması gerektiği hakikatini

misallendirdiler. (Robespiyer), o, ruhu maskeli adamsa, bü- tün nüfuzu, herşeyi nefsine çekeceği ve (Konvansiyon)a tam hâkim olacağı âna değin,(otorite)ler arası bu akıl almaz

tezadı kastla beslemekte ve Belediyeleri telkini altında tuta- rak(Konvansiyon)a, (Konvansiyon)u içinden zapta uğraşa- rak da Belediyelerekarşı kuvvet sağlamaya bakmaktadır. 31 Mayıs manevraları işte bu (strateji)nineseri... Bu hal, (Robespiyer)in gözü olan Birinci Umumî Selâmet Komite- sinede kaygı sıçrattı. Belediye Meclisi, nazırlardan birkaçını tevkif etmeye kalktıve Komiteden, buna selâhiyeti olma- dığına dair, mahcup ve ürkek bircevaptan başka bir kar- şılık görmedi. Hükümet rolündeki Komite, elinde neasker, ne bir şey hiçbir maddî müeyyide bulunmayarak Belediye- ninkarşısında iki büklüm duruyor. Belediye ise son manev- rasını yetersiz bularakişi kat'î bir neticeye ulaştırmak isti- yordu.

Meclise bir ihtar daha: — (Jironden)lerden 22 kişi mutlaka tutuklanmalıdır!Çılgın (Mara) Belediyeye giderek çan kulesine çıktı, kocaman canlan eliyleharekete getirdi ve toplanan halk yığınlarına bağırdı:

«— Silâha sanlınız! inkılâbı saptırmak isteyenlerin kar- şılarına dikiliniz! Kat'îzafer sağlanmadıkça ve ortalık te- mizlenmedikçe silâhlarınızı bırakmayınız!

Belediye, emri altında bulundurduğu «Millî Birlikler» askerleriyle Meclisikuşattı; buna silâhlı halk da katıldı. ihtilâl tarafından kuşatılan, ihtilâlinmerkezi mevkiin- deki Meclis miydi, Krallık mı; • yoksa kuşatan Krallıktı da,kuşatılan ihtilâl miydi?... işte kendi kendisini parçalama- ya başlamış birbünyenin bizzat bünye ihtilâlini belirtici manzarası!.. Ve bu manzara, hemUmumî Selâmet Komite-

232 233 sini, hem de Meclisi boyunduruk altına almaya bakan (Ro-bespiyer)in çizdiği (desen)...

(Montaryar)lardan 30 kadarı müstesna, bütün mebus- lar âsilerin arasına

Page 359: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

girmeye ve dâvalarım halk içinde gör- meye karar verdiler. Reis, «MillîBirlikler» kumandanı (Han- riyo)dan askerini dağıtmasını istedi ve cevabınıaldı:

— Hiyanetleri ispat edilen mebusları teslim almadıkça dağılanlayız!

Sadece 22 (Jironden)i değil, bunlara ek 5 mebus ve 2

Page 360: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nazırın ilâvesiyle 29 kişinin tutuklanmasına karar verildi. Bu arada,nazırlardan (Rolan)ın karısı (Madam Rolan), sa- lonu ve bir nevî fikir çevresihalindeki toplantılariyle meş- hur kadın da mevkuf... Kocası (Rolan) iseParisten kaçmış bulunuyor.

Belediyeye ve (Montanyar)lara birdenbire boyun eğişiy- le, Meclis, olancahaysiyet ve itibarım kaybetmiş oldu- Umu mî Selâmet Komitesinin de hiçbirnüfuzu kalmadı.

Vilâyetlerde, artık kendi kendisini boğazlamaya başla- yan ihtilâlin bu sonmanzarasına karşı isyanlar, ayaklanma- lar... Eyaletlerin üçte ikisi kıyamhalinde...

Bunun üzerine 1793 anayasası... Bu yasa, (Montanyar) ların, yani(Robespiyer)in programından başka bir şey de- ğil... Maksat, eyaletleri sımsıkımerkeze bağlamak ve süt dökmüş kediye döndürmek... Zahirde son derecehürriyetçi, şahıs ve zümre istidadına zıt görünen, böylece Meclisten kolaylıklageçmesi sağlanmak istenen bu kanun, zatında (Robespiyer)in sahte bir güleryüz maskesiydi.

Kanun 24 Haziranda kabul edildi ve dış yüzündeki sah- teliğiyle vilâyetisyanlarını durdurmaya kâfi geldi. Peşin- den Meclisçe Umumî SelâmetKomitesi iktidardan düşü- rüldü. Reisi (Danton) atıldı, âzası dağıtıldı; vehepsi (Robes- piyer)in adamları mevkiinde 9 yeni azanın eline verildi.

(Sent Andre, Barer, Gasparen, Koton, Hero Şeşıl, Türyo, Priyör, Sen Jüst,Rober Lende)... Bir ay sonra, azadan birini uzaklaştırıp (Robespiyer) bizzatKomiteye girdi ve Eylül başlanna kadar da, tam emin olamadıklarını tasfiyeederek yerlerine (Karno, Biyo Varen, Koloderbua)yı getirdi ve hür-

riyet ihtilâlinin zulüm tahtına tek başına oturdu. Dşte, «Büyük Komite» diyemeşhur ve 1793 ve ötesinin bütün mesuliyetini taşıyan diktatörler heyetiniçerçeveleyici heyet veya kaatiller kadrosu!...

Artık ihtilâlin idaresi, halkın elinden çıkıp bu türlü güdücüler eline geçmekle,yepyeni, hattâ ihtilâl dışı bir yön almış, Büyük Fransız Dhtilâli, «tulûatçı» ve«zuhurat»çı olsa da saf ve samimî şiarını kaybetmiş, yani ihtilâl bu ba- kımdan

Page 361: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sona ermiş ve yıktığı dünyaya karşı yepyeni bir dünya inşası yolunda ustalar veişçiler arası korkunç bir boğuşmaya dökülmüştür.

Bundan ötesi eserimizin güttüğü mâna gayesi dışında ve hayale sığmaz birhızla inkişaf edici vakalar cümbüşün- den ibaret olduğu için, büsbütün kısakesiyor ve büyük as- kerden ziyade pek büyük bir aksiyon sanatkârı bildiğimiz(Napolyon Bonapart)a kadar sadece bir hulâsacık veriyoruz: Her taraftaisyanlar bastırılırken (Tulon) kıyı şehri

topçu kumandanı yüzbaşı (Napolyon) sayesinde ele geçiri- liyor. (Napolyon)unilk zuhuru...

«Terör - Dehşet» devri tam gelişme çağında... (Terör) mefhumuna pes ettirecekkadar (terör)cü (Ma-

Page 362: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ra), banyosunda, siyasetine düşman bir genç kız tarafından hançerleöldürülmüş ve büyük adamlar mezarlığı (Pante- on)a taşınmıştır- Bu bahaneylebütün itham (Jironden)lerin üzerinde... Bütün şüpheli şahısların, delilsiz,vesikasız, tev- kifine izin ve selâhiyet kanunu

Ve nihayet 41 (Jironden) Dhtilâl Mahkemesinde... Hâlâ zindanda çürüyen vesaçları bembeyaz olan Kraliçe (Mari Antuanet) de aynı Mahkemede... 16 Ekim1793'de Kraliçe giyotin başında... 31 Ekimde de 21 idam mahkûmu (Jiron-den), 5 araba içinde «Dnkılâp Meydanı»na götürüldü ve gi- yotinden geçirildi.Giyotin başında arkadaşlarının kelleleri tek tek düşürülürken (Marseyyez)isöyleyen (Jironden)ler... 8 Kasımda da sır'a (Madam Rolan)a geldi. Başınıgiyo- tine götürürken bu genç ve güzel kadının son sözü:

«— Ey hürriyet! Senin adına ne cinayetler ,isleniyor!» Bunu, kocası (Rolan)muzaklarda intihan takip etti.

234 235 Canına kıyan (Rolan) şu kâğıdı bıraktı : « — Faziletli bir adamınnaaşına hürmet ediniz!» 14 Kasımda (Manoel), 5 Aralıkta (Rabo Sent Etyen)asıldılar. 29 Martda ihtilâlin düşünen kafası (Kondors) intihar etti.

îç savaşı teşvik için vilâyetlere giden (Jironden)ler rast- gelindikleri yerlerdeöldürüldüler. Tarlalarda, bunların par- çalanmış cesetleri bulundu.

îş (Jironden)lerden sonra onlan sevmiş ve beğenmiş olanlara da sıçradı. EskiHariciye Nâzın (Löbrön) bu yüz- den asıldı, Maliye Nâzın (Klâvyer)hapishanede intihar etti. Dlkler kadrosunun ileri gelenlerinden (Baygi) ve(Barnav)ı da giyotine sürdüler. Bunlar, kanunun kabulünden önceki suçisnatlanmn yeni kanuna tatbiki gibi bir hukuk rezale- tine kurban gittiler...

Evet; artık ihtilâl diye bir şey kalmamış; Fransa, kan dökmekte hiçbir yırtıcıhayvan cinsinin eline su dökemeye- ceği bir zulüm şebekesinin pençesinedüşmüştür. Hem de hürriyet, eşitlik, fikir hakkı yollarından geçirilerek... Veişin (Move Jeni — kötü dehâ)sı, tek ve etrafı cellât ruhlu çıraklariyle halkalıbir adam: (Robespiyer)... Gök mavisi renkte hadife ceketli, bıçaklakesilmişcesine bir çizgi belir- ten sinsi ağızlı büyücü...

Birçok deli inkılâpçılar gibi o kadar ihtiras sahibi ki, bu adam, yine birçok

Page 363: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

inkılâp hastası tarzında, ya dini kö- künden kazımak, yahut yeni bir din icatedip onun başına geçmek cinnetine de müptelâ...

Page 364: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Tarihi ve zaman ölçüsünü ihtilâlden başlatmak ve ay isimlerine ve ayların günsayılanna kadar değiştirmek saç- malığından sonra bir de «Hak Mezhebi»adiyle bir din icadı ve kiliselerin kapatılması emri... Fakat birdenbire köyler-den başlayan bir isyan kımıldanışı önünde hemen dönüş ve ruhanî reisi(Robespiyer) olan «Hak Mezhebi »nin zorla tat- bikinden vaz geçiş...

Aynı zamanda (Etr Süprem — Ulvi Varlık) ismiyle anı- lan bu mezhep, tabiatve kâinatı azizleştirici, fakat oradan Mutlak Varlığın mutlak tevhidinegeçemeyici ve. semavî din- 236

lerin (dogm — nas)larını inkâr edici bir devrimbazlık uy- durması olup bütüngayret ve göz boyamalara rağmen tutu- namadı ve tez zamanda silindi gitti.

(Robespiyer), Amerikalılann (Kovboy) atı gibi tepmen ve binicilerini yereçalan halk isimli binbir başlı mahlûku itaat altına alır almaz «al sana hürriyet!»gibilerden vicda- nına kadar ona hükmetmeye kalktı ve muhaliflerinden bi-donlar dolusu kan aldıktan sonra rakiplerine döndü: En başta (Danton) ve(Heber)... Ve (Kamiy Dömulen, Flipo, Hero Seşel, Vesterman), filân, falan...

(Danton)un muhakemesi, tarihin, üzerinde en çok ve nefretle durduğu biryargılama... Birçok milletin tarihinde, uzaktan ve yakından benzerleri bulunan,diktatör emrinde, hak ve hakikat tayincisi, denaat ve şenaat kürsüsü... (Her-man) adlı bir zulüm kuklası; ve (Fukye Tenvil) isimli, ef- sanelerde bulunmazbir vicdan ve namus yoksunu savcı... Bunlan, hangi milletin tarihinde hangiihtilâl mahkemesi başkan ve savcısına benzetelim, bilmiyoruz! Fransız TemyizMahkemesi âzasından namlı bir ilim adamının «Danton'- un Katli» isimlikitabında (idamı değil de katli), mahkeme- nin ırzına geçilen hukukmefhumunun ve reis (Herman)la savcı (Fukye Tenvil)in simalan çizilidir.

(Danton)u muhakemeye çekenler, onun ne müthiş bir hatip olduğunu bildikleri;kelâma inanılan, kelâm kuvve- tiyle kan dereleri akıtılan o devirde halkıayaklandırması ihtimali bulunduğunu kestirdiklerinden, o korkunç ağızı tıkamakiçin bir çare düşündüler. Yoksa muhakemeyi din- leyenlerin, sokaklarda vemahkeme koridorlarında biriken- lerin (Danton)dan alacakları tesir altında,savcıyı ve hâkim- leri paralamasına kadar her şey düşünülebilir.

Çareyi enzel ve esfel savcı buldu. Hapishanede, (Dan- tön)un hücresinde su

Page 365: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

borularını tamir bahanesiyle günlerce şamata kopardılar, çekiç ve demirseslerinden bir kıyamet gürültüsü altında (Danton)u uyutmadılar ve onu, koltukaltında, bir ceset gibi adalet (!) huzuruna girdi, elini cani savcıya uzattı ve engür sesiyle ortalığı çınlattı:

— Bu adam, sesimi kısmak ve hakkımı savunmaktan 237,

Page 366: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

beni alıkoymak için buraya yalınız cesedimi getirtti, ama ben onu cesedimletepeleyeceğim!

Mahkeme, (Danton)un hâlâ konuşabildiğini, hem de ilk hamlede halkıcoştururcasına konuşabildiğini görünce apı- şıp kaldı.

Hemen celseyi tatil ediyorlar ve aynı günün gecesi sa- baha karşı(Konvansiyon) dan şu kanunu çıkartıyorlar. — ihtilâl Mahkemesi, kendisinehakaret eden ve her- hangi bir suretle lüzum göreceği herhangi bir sanığısorguya çeknıeksizin hükme bağlıyabilir.

Bu, kanun değil, cinayet fermanıdır; ve kanun maskesi altında cihanda ilk defagörülmüş bir hadise olması gerekir. Bu satırların muharriri, adiyle ve saniyleNecip Fazıl

' Kısakürek 1952 Malatya muhakemesinde, yukarıda bahse- dilen «DantonKatli» kitabını mahkeme heyetine uzatmış ve şöyle demişti:

— Malûm dönme muharrir taslağını öldürtmekte be- nim tertipçi ve azmettiricihiçbir rolüm olmadığı sabit bu- lunduğuna ve iş kala kala yazılarımın tesirinekaldığına, bu tesir de «gidin ve filân adamı öldürün!» şeklinde bir telkinolarak hukukî bir yoruma imkân veremeyeceğine göre, hangi kanunadayanılarak muhakeme ediliyorum? Abeslerin en büyüğü olarak öncesini deiçine alan bir kanun çıkarılsın ve mahkûmiyetime gidilsin, razıyım; BendDeresinde beynime bir kurşun sıkılsın ve öldürtüleyim razıyım! Fakat herkesemahsus umumî hükümlerin böyle bir tefsire âlet edilmesi- ne takat getiremem;bunu hukukî bir cinayet ve bizzat hu- kukun ırzına tecavüz sayarım!

Böyle oldu; (Danton)u birkaç gün sonra ihtilâl Mahke- mesi huzuruna çıkarıp -bildirdiler:

— Muhakeme bitmiştir! Dünyanın en büyük hatiplerinden biri ve eski AdaletBakanı çıldıracak hale geldi:

— Nasıl; bitti mi?... Başlamadı ki, bitsin!... Ve karar:

— idam!... Onunla beraber arkadaşlarının da idamı...

Page 367: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

5 Nisan 1794 (Dhtilâl takvimiyle 6 Terminal sene 2) giyo- tine götürülen(Danton) ve arkadaşları... idam alayı (Sent Honore) caddesinden geçerkenoradaki konaklardan birinin perdelerinde bir hareket... Perde aralanıyor ve gökmavisi renginde hadife ceketli kupkuru bir surat alayı seyrediyor. Bu(Robespiyer)dir ve son kurbanlarının ve içlerinde ihti- lâlde baş rolü oynamışolan birinin ölüme gidişim takip et- mektedir. Birden, asabî bir çekişle perdeyiörttü, ihtimal ki, hatırına, tevkif kararı çıktığı gün (Danton)un Meclisteyükselttiği şu ses geldi:

— Robespiyer! Seni de darağacma sürüklüyorum! Ben-

Page 368: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

den sonra kellesini verecek olan sensin!

Önce (Hero Seşel)i giyotin satırına yaklaştırdılar. (Hero Seşel) satırın altınayatmadan (Danton)u kucaklamak istedi. Cellât kaba bir hareketle bu vedasahnesini engelledi, ku- caklaşmalarına mâni oldu. (Danton) cellâda :

— Budala, dedi; başlarımız sepete düştükten sonra da öpüşmemize mâniolamazsın ya!...

ihtilâl kahramanının ölümü gayet metin ve ulvi... — Cellât, dedi; başımıgövdemden ayırdıktan sonra saçlarımdan tut ve onu şu kalabalığa göster!Başım buna değer!

(Kamiy Dömulen) giyotinin kan damlayan satırına baktı mahzun mahzunmırıldandı:

— Dlk hürriyet mücahitlerine lâyık bir mükâfat! 13 Nisanda, (KamiyDömulen) ve (Heber)in eşleriyle, birkaç general ve «Ulvi Varlık» mezhebineters davranan bazı papazlar da satırın altında...

(Terör), nihayet, yeni bir din icadiyle vicdan baskısı haline de döndürüldüktensonra (Robespiyer)in oda hiz- metçiliği vazifesini görmeye devam etti. (SenJüst) ve (Ko- ton), korkunç talâkat ve cesaretleriyle onun iki çomarı...(Robespiyer) dönüp de (Sen Jüst)e yan gözle baktı mı, he- men kürsüye atılıp2 kere 2 nin 2 den eksik olduğunu iddia edercesine hakikatleri tahrif vazifesi,(Koton)u da dürttü mü, en olmayacak işe teşebbüs memuriyeti bu iki fedaîde...Fransamn her köşesinde Umumî Selâmet Komitesine bağlı

238 239 heyetler Paris ihtilâl Mahkemesine av gönderirken, meşhur kimyaâlimi (Lâvazye), Kralın kızkardeşi (Madam Elizabet) ve (Malzerb); hâsılıduyan, sezen, gören, düşünen kim varsa boynu satırda...

(Lâvazye) idam hükmünü öğrenince, hayatı elden gittiği halde yine insanlığahizmeti başa alan bir fedakârlık ahlâ- kiyle mahkemeden bir ricada bulundu:

— Kimya çalışmalarımda bütün beşeriyete faidesi do- kunacak bir keşifüzerindeyim. Bu keşfi tamamlayabilmem için bana en fazla iki hafta müsaade

Page 369: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ediniz! Laboratuarımda yanıma nöbetçi jandarmalar koyunuz ve tammurakabeniz altında çalışmamı sağlayınız! Ondan sonra giyotine gideyim!Mahkeme düşündü ve:

— Bu teklif, siyasî bir oyun olmak ihtimaline karşı reddedilmiştir!

Kararını verdi, (Lâvazye)i giyotine gönderdi ve böylece ilmi ve insanlığafaide fikrini de astırmış oldu.

Page 370: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Robespiyer)in hâkimiyet taktiğinde en büyük başarı- larından biri, ihtilâlkabadayısı Belediyeyi dize getirmek oldu- O zamana kadar arkasınısıvazlayarak nüfuz ettiği ve iradesine tâbi kıldığı Belediyeyi, bu defa, onamücerrer olarak mevkiini ve haddini bildirmek ve büsbütün zaptet- mekle deağı içine aldı. Bütün nüfuz ve irade mihrakını Umumî Selâmet Komitesiemrinde toplamak üzere, bir Ko- miteyi Belediyeye el koymaya memur etti.Belediye Reisi atıldı ve yerine, elinde hiçbir nüfuz bırakılmamış ve su ka-tılmamış bir (Robespiyerci) getirildi. Belediye şubelerinde, efeliğin eldençıktığını görüp de direnmeye kalkışanlar sili- nip süpürüldü. (Jakoben)lerKulübü de sindirildi ve (Robes- piyer)in orkestrası haline getirildi.

(Robespiyer), vâkia ve ihtimal âleminde kendisine mu- halefet taslayabilecekkim ve ne varsa son bir tırpandan geçirmek üzere, kendi ayağiyle gelmiş birfırsatı kaçırmadı. (SesiL Reno) diye bir genç kızı, (Mara)yı öldüren (ŞarlotKorde)vâri, kendisine suikast tertiplemek isnadiyle suçlan- dırdı ve, sırtınakırmızı bir gömlek giydirip giyotine gön- derdi. Kırmızı gömlek sadece babakaatillerine mahsus bir

idam alameti olduğu için, böylece kendisini Fransanın ba- bası yerindegösterdi ve Fransanın babasını korumak baha- nesiyle zulmünü büsbütünkudurtmakta hak kazanmaya îcalkıştı.

Dhtilâl Mahkemesi idam makinesine son sür'at çalışma emri... Öyle oldu ki,meselâ gün doğarken işlemeye başla- yan giyotin, gün batıncaya kadar kaçkelle düşürebilirse düşürmeyi ihmal etmedi. 3 dakika başına l kelle kabuletsek 12 saatte 240 kelle... Daha evvel 13 ayda 1220 kişi idam edil- mişken budefa l buçuk ayda 8376 kelle... Gerçekten 3 da- kikada l kelle eder ve arayerde giyotinin kanını silmeye ve raylarını yağlamaya bile vakit kalmaz.

Havaî mavi ceketli adam o kadar ileriye vardı ki, Mec- lise danışılmaksızınUmumî Emniyet Komitesi tarafından dilediği mebusu tevkif etmek selâhiyetiniaynı Meclisten kopardı.

thtilâl ordularının birtakım zaferler devşirdiği bu çığır- ,da zulmün buderecesi, artık dile ve ele yol bulamaz olan vicdanları öylesine burkuttu ki,bizzat Umumî Halk Selâ- met ve Emniyet Komiteleri âzasından bazılariyle(Konvan- siyon)dan bir grup (Robespiyer) aleyhine, fikir plânında ga- yet

Page 371: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mahrem bir cemiyet kurdular ve nasıl hareket edecek- lerini plânlayamadanhadiseleri kollamaya başladılar.

O sıralarda (Robespiyer), sanki zulmünden bıkmış, vic- danında birtakımdeprem sarsıntıları duymaya başlamış gibi, (Sent Honore) sokağındakikonağında yalnızlığa çekil- miş bulunuyor. Umumî Selâmet Komitesininkararlan, onun talimatiyle olsa da, imzasını taşımadan çıkıyor ve diktatör bir içburkuntuya düşmüş olmak halini gösteriyor.

Page 372: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Muhaliflerini güçlendiren ve artık manzaraya kepazelik- lerin kepazeliğigöziyle baktıran bir hadise daha: (Katrin Teo) adlı, ihtiyar ve tam deli birkadın ortaya çıkıyor; ken- •disini Tanrının annesi, (Robespiyer)! ise kendi oğludiye takdime davranıyor. Öyle bir hezeyan ki, (Robespiyer)i Tan- rının kardeşiveya kendisi diye göstermekte... Tarih boyun- ca bütün sahte kahramanların veyalancı inkılâpçıların ge- tirdikleri havadan bir örnek...

240 thtilâl/16

241 (Robespiyer) Mecliste ve komitelerde için için yuğurul- maya başlayanmâna ikliminin beslediği ilk fırtına alâmet- lerini, çekildiği yalınızlıkköşesinden sezdi. Yeni takvimle (9 Termidor) tarihinde her şeyi kaybetmeküzere (8 Termi- dor) günü, Mecliste, «Robespiyerin vasiyeti» diye adlandırı-lan meşhur nutkunu verdi.

Mustarip, illetli, tezadlı, nefsinden şüpheli, yalvarmadan korkutmaya kadar hertarafı toplayıcı ve her şeye rağmen zulüm politikasına hak verdirmeyeçabalayıcı bir nutuk... En mühim noktası, muhakeme edilmeden mahkûmedilecek mebuslara ait isim listesi...

Bir kasırgadır kopuyor/: (Biyo Varen) kürsüde: — Eğer fikir istiklâline malikolmayacaksak sükûtum_ la bir diktatörün cinayetlerini kolaylaştırmaktansa,onun naaşıma basarak zulüm tahtına çıkmasını tercih ederim! (Kambon) :

— Namus ve haysiyetim elden gitmeden bütün Fran- saya hitap etmek isterim:Bir adam Milletinin Meclisini hüküm ve iradeden yoksun bırakıyor! Bu adam(Robespi- yer)dir!

Halk Selâmet Komitesinden ve "(Robespiyer)in eski adamlarından, yaniidamlıklar listesine dahil (Kambon)a kadar sirayet edici bu tavır, artık sonrezaletlerden sonra, müstebide gelen ruhî tutukluğun eseri... Dnsanlar ve teşeb-büsler bu ruhî tutukluğa düştüler mi, her şey kaybedilmiş demektir.

Ertesi gün (9 Termidor) ve müthiş tecelli... (Robespi- yer)in sadık ve belâgatliçomarı (Sen Jüst) kürsüye çıkıyor ve efendisini tenkit eder gibi bir dille birarabuluculuk ze- mini açmaya çalışıyor. Fakat sözünü kesiyorlar ve «artıkperdeler yırtılmalıdır!» diye haykırmaya başlıyorlar. (8-9 Termidor) gecesi

Page 373: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Robespiyer) meşhur nutkunu (Jakoben)ler

Page 374: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kulübünde de vermiş ve şöyle demişti:

— Bu nutuk benim vasiyetnamemdir! Ben ölürsem ha- tıramı koruyunuz!

Ve ilâve etmişti:

— Eğer ölmek gerekirse metanet ve sükûnet içinde can vereceğimigöreceksiniz!

Kulüp âzası da ayağa kalkarak: — Biz de seninle beraber ölürüz! Diyebağırmışlar ve zalimi çılgınca alkışlamışlardı. «Millî Birlikler» kumandanı(Hanruyo)ya da ertesi sabah Meclisi kuşatması için emir verilmişti.

(9 Termidor) sabahı Mecliste (Sen Jüst)ün sözünü kesen (Biyo Varen) daha daileriye gitti:

— Dün gece (Jakoben)ler kulübünde hepinizin öldürül- mesine karar verildi!Millî Meclis iki büyük tehlike arasın- da kıstırıldığını artık görmelidir! Enküçük tereddüt, bizi ve Fransayı yok edebilir!

Bütün Meclis ayakta ve haykırmakta: — Hayır, hayır! Vatanı ve kendimizikurtaralım! — Kat'î neticeli meydan muharebesinin günü bugün! Dinleyicilerde bağırıyor:

— Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Millî Meclis! (Robespiyer) çılgınca ileriyeatıldı, söz istedi; verme- diler :

Sesler : — Kahrolsun müstebid! (Talyen):

— Bu adamın kurduğu mahkeme bir Dhtilâl Mahkemesi değil, Fransayıdoğrayan ve öğüten bir kıyma makinesidir! Bu adam yeni bir (Katilina)dır!

Bir ses : — Bizi askerle kuşatan (Hanriyo) ve taifesini tevkif edelim!

Sesler: — Evet, evet, tevkif!... Hainlerin uşakları hemen tu- tuklansın!

Bir mebus : — Artık bu rezaletler ve fecaatlar serisini durdurmanın saatiçalmaktadır. Kendisini Tanrının annesi, (Roberpiyer)i de kendi oğlu diye satan

Page 375: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

deli bir kadına kadar türlü zehir- ler tüttüren bir iklimde yaşamayız!

242 243 (Robespiyer) yine atıldı:

Page 376: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Söz söyleyeceğim! Her taraftan karşılık:

— Hayır, hayır, müstebid, sen söylemeyeceksin! (Robespiyer) Meclis Reisine,kendi öz vasfiyle hitap etti: — Kaatiller reisi! Son defa olarak söz istiyorum!Yine söz alamadı. Mahvolmak üzere bulunduğunu kes- tirdi. Sağ cenahmebuslarına dönüp onlardan imdat ister- cesine bağırıp çağırırken, birden, dilitutulur gibi oldu ve bu tutuluş hayatına mal olmaya kadar yol açtı.

Bir mebus bağırdı: — (Danton)un kanı tutuyor! Yakalandı! Başka bir mebus :

— Zulüm ve istibdadı sabit olan (Robespiyer)in tevki- fini talep ederim!

Bütün Meclis bir ağızdan: — Tamam! Reye konulsun! (Robespiyer) bağırıyor:

— Ben ölüm isterim! — Buna bin defa hak kazandın! (Robespiyer):

— Ölüm, ölüm! Müstebidin (o da mebus) kardeşiyle (Löba) isimli bir mebusonu halkaladlar:

— Birlikte ölmek istiyoruz! Yine bir mebus :

— Bir müstebidi devirmek ne de zormuş! Mebuslar, ayak üstünde ve tam reybirliğiyle kararım verdiler.

— (Robospiyer), kardeşi, (Löba), (Sen Jüst) ve (Ko- non)un tevkifleri...

Jandarmalar hepsini birden Meclisten çıkarıp Umumî Emniyet Komitesinegötürdüler. Meclisi saran askerin başı (Hanriyo) hiçbir şey yapamamış vekapağı Belediyeye at- mıştı. Onu Belediyeye tevkife gittiler. Bu defa o,gelenleri tevkif ettirdi, ihtilâl efesi Belediye ne yapacağını şaşırmış durumda...Millî Meclise isyan karan... Hemen kurulan bir

isyan komitesi... Reisi (Robespiyer) olacak... (Lüksenburg) hapishanesinegönderilen (Röbespiyer)i, Belediyenin ihta- riyle hapishane kabul etmiyor.Oradan alıp Belediyeye gö- türüyorlar ve isyana reislik etmesini teklifediyorlar...

— Hayır! Ben kanunsuz bir teklifi kabul edemem! Artık besbellidir ki,

Page 377: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

müstebidin ruhu çökmüştür, isyan bildirisini imza etmesi için elinetutuşturdukları kalemle ancak isminin üç harfini yazabilmiş ve sonra kalemidü- şürmüştür.

Halkın ve Belediye şubelerinin de (Robespiyer)i koru- makta isteksizgörünmesi üzerine (Konvansiyon) olanca te- şebbüsü eline aldı. Belediyeyibastılar ve bomboş bir salon- da (Robespiyer)i, bir kurşunla çene kemiğiparçalanmış,

Page 378: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yerde yatıyor buldular. Bir jandarma, çıkık ve sarkık kemiği yerine oturttu.(Robespiyer)se ona, tarihin kaydedebildiği son sözünü heceledi:

— Teşekkür ederim, oğlum! Millî Meclis hâkim, Belediyenin boynu eğik,(Jakoben) ler kulübü mühürlü ve (Terör) devresi sahnesinin perdelerikapanmakta...

Ertesi günü (10 Termidor) akşam 7.30a doğru, yaralı çenesiyle (Robespiyer)ve arkasında 21 kişilik ekipi, giyoti- nin başında...

Artık Büyük Fransız Dhtilâli, son (Terör) istihalesinin kapanışı neticesindebitmiş ve yeni istihaleler boyunca (Na- polyon)a kadar ulaşacağı bir içkaynayış merhalesine ayak basmıştır.

244 245 (NAPOLYON BONAPART) ve ... GEÇDTLER

(Napolyon)a gelinceye kadar, (Terör) devrinden sonra Büyük FransızDhtilâlinin takip ettiği yol iki geçitten kıv- rılır ve bu Korsikalı gözükara tiptekrallık üstü krallığa, imparatorluğa döner. Fakat (Napolyon)un misallendirdiğiimparatorluk, eski krallığın «yalınız Allaha karşı mes'ul ve Rabbani lûtuflahükümdar» şeklindeki nefsanî imtiyaz iradesine uzaktır, ihtilâlin çocuğu olan(Napolyon) impa- rator ifade ve hâkimiyetini, yine ihtilâlden aldığı (elanhamle gücü)yle muazzam bir aksiyona sarfetmiş ve sadece (otorite) olarakkullanmış bir insan... O, belki delice ve neticesiz rüyasını gerçekleştirmek içinimparatordur; yok- sa (klâsik) tipte bir kral olmak için değil...

Herkes (Napolyon)u büyük bir asker ve taşkın bir muh- teris olarak tanır.Halbuki o, dünyayı dar gören ihtirası bir tarafa, her şeyden önce bir hamle,hareket, davranış, yani aksiyon sanatkârıdır ve bu sanatın içinde şüphesiz ki,as- kerlik değeri de dahil... Bu bakımdan (Napolyon)un iktidar yolundabelirttiği hamleler, herbiri kendi başına, ihtilâl sanatı ve ruhiyatı bakımındanbirer şaheser...

Ona gelinceye kadar iki geçidi en kısa hatlarla hulâsa edelim:

(Direktuar) ve (Konsülâ) devirleri... Biraz sonra göreceğiniz hapishanede tekbıçakla intihar eden bir sürü ihtilâlcinin belirttiği, yerine göre vahşi, ye- rine

Page 379: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

göre fedakâr, fakat iyide ve kötüde dâvasına inanmış ruh, sonraki devirlerdetereddiye uğramış ve ortalığı her 246

Page 380: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tarafın moda düşkünü züppeleri doldurmaya başlamıştır. Sözde krallık taraftan,daha ziyade hırpani kılıklı (Terör) vahşilerine aykırı, gayet şık giyinen ve miskkokusu sürü- nen (Muskaden)ler... isimleri de misk kokusundan geliyor.Peşlerinden (Enkruayabl - inanılmaz) ve (Merveyyöz - harika kadın) tipleri...Krallık zamanının geri dönmeye başlayan (estetik) ölçüleri... (Madam Talyen),(Madam Re- kamye), (Madam do Stael)in, fikir, edebiyat ve politika yuvasısalonları...

(Biyo Varen) bu manzara karşısında ihtilâli telmih ,ederek istediği kadarhaykırsın :

— Dikkat ediniz! Uyuyan arslan ölmüş demek değildir! Cumhuriyetçiliği biryüz karası, bir rezalet, bir saka- -met gibi görenler ve bunu türlü züppe kılık veedalarla salonlarda ve lokallerde dile getirenler... (Mara)mn cese- dini bile(Panteon)dan kaldırdılar. Artık (Robespiyer)in nefsinden kinaye «KaatillerMeclisi» diye andığı (Konvan- siyon), hem (Terör)cüleri, hem de kralcılarısindirmek için tedbir aramakta... Başıboş hürriyet telâkkisi dünyanın en kanlıihtilâlinden sonra ne demek olduğunu ve işi daima (anarşi) ve parçalanmaktabitirmeye mahkûm bulunduğunu göstermiştiı4.

Böyleyken akıtılan kan da durdurulabilmiş değil... ihtilâl Mahkemesi devamdave bu defa eski savcısı (Fukye Tenvil)i hesaba çekmekte... Şu farkla ki, onun(Danton)a verdirmediği müdafaa hakkına karşılık kendisine her türlü nefssavunması imkânı bahşedilmiş... Fakat bu imkân, ben- zerliğinin hemen bütünsefil ihtilâllerde görüldüğü, domuz suratlı, ağzından marsık tüten bu insanlığınyüzkarası ada- mı, kurbanlarının boynunu kesen giyotin satırından kurta-ramamıştır.

Bir de (Baböf) belâsı... Dsmi, plânı, çıkış ve varış nok- talan tam bir tahlil veterkibe bağlı olmaksızın ilk defa ortaya çıkan (Baburizm), iptidaî birsosyalizma, daha doğrusu tohumluk komünizma hareketi... Tarihte ve hayli eskidevirlerde ufak - tefek çakıntılar gösteren bu fikir hareketi, ilk defa (Baböf)vasıtasiyle meydan yerine dökü- 247

lür gibi oluyor; ve onun en canlı ıstırap ve sefaleti içinde ele aldığı Parisamelesi, korkulu bir sınıf dayanağı belirt- meye doğru gidiyor. Hadiselerinkıvrıldığı karmakarışık yönler önünde şaşkın ve ne yaptığını bilmez (Terör)

Page 381: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

artık- ları da bu mevzuda işçilerle el ele verme tamayülünü gös- teriyor.

Bir de kıtlık!... Tamam!... Her şeyi en kolaycı tara- fından gören ve istismareden iştirakçilik fikrine meydan- açılmıştır ve nakarat şudur:

— Dnsanlık boyunca hüküm süren tasarruf ve mülkiyet-

Page 382: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hakkının hesaba çekilmesi gerektir.

Bu fikir veya ucuz içgüdü, l Nisan 1795'de sert bir harekete dökülmüştür.«Ekmek» lâfından başka, dâva üze- rinde anlayışı olmayan karışık bir halkyığını (Konvansi- yon)u çemberlemiş ve sesini yükseltmiştir:

— Erzak ve zahire fiatları düşürülsün! Krallık taraf- tarlarına âmânverilmesin! Vatanperver baskı altından» kurtarılsın!

Asker, Meclisi kurtarmış ve içeriden bu hareketi teşvik, edenler tevkif ve örfîidare ilân edilmiştir.

Dlk defa (laisizm) lâfının çıkması, hükümetin dine- karşı tarafsız vaziyetegetirilmesi — (laisizm) din düşman- lığı değil, hükümet tarafsızlığıdır —,katolikliğin serbest bırakılması, Dhtilâl Mahkemesi karariyle zaptedilen mülk-lerin sahiplerine iadesi...

Hadise kısa bir zaman sonra tekrar patlak verdi. Millî; Meclise yine hücum...Bir mebusun öldürülmesi ve basınına mızrak ucuna takılarak Meclis reisinegönderilmesi... Git- tikçe büyüyen ve gelişen «ekmek» isyanı... (Muskaden-misk- kokulu)lar âsilere has ekmekleri gösterip onları kızıştırıyor- lar:

— Bakın; siz çamurlusunu bulamazken mebuslar ne- yiyor! Mebus ekmeğibu!...

Üzerilerine gönderilen askerlerin kumandanı da âsi- lere esir... Bin gayret, binzahmet; çabucak asker yetişti- rilmesi ve işçi semti (Sent Antuan) mahallesinintopa tutu- lacağı ilâm... Korkan ve toplarını, topçularım, tüfeklerini teslim eden(Baböf)cü âsiler... Bu, Paris halkının son isya- 248

nı... Dhtilâl Meclisi, kralcıların ve ordunun yardımıyle kur- tulmuştur!

Eski zihniyette mebuslardan bir çoğunun tevkifi, bir kaçının firarı ve geriyekalanların da hapishanede, sıra bekleyerek, teker teker aynı bıçakla intihan...Son (Mon- tanyar)ların da temizlenmesi...

Dş nereden başlamış, nereye dönmüş, ne hale gelmiş- tir!... Bu defa ihtilâlkahramanlarına edilen muamele, «insana ceza, işlediği cinayet soyundandır»

Page 383: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hikmetince öbürüne yakın bir (Terör)dür; ismi de «Beyaz Terör»... BütünFransada, vilâyetlerde, her yerde, bilhassa (Eks), (Tulon) ve Marsilyadadestanlık vakalar... Marsilya üze- rine yürümeye hazırlanan (Tulon) amelesinekarşılık, kral- cılara bir mebusun hitabı:

— Eğer silâhınız yoksa babalarınızın kemiklerini me- zarlarından çıkarınız vedinsiz barbarlara onlarla saldırınız! Bir kalenin yüksek kulesinden uçurumaatılan ve sivri

kayalar üzerinde delik deşik, saplanıp kalan mahpuslar... Ölülerin göğsünde«gömülmeleri yasaktır! Gömmeye kalkan idam olunur!» levhaları...Marsilyadaki kralcılar da aynı

Page 384: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hareketi (Sen Jan) kalesindeki cumhuriyetçilere tatbik etmekte...

«Beyaz Terör»le kralcılar intikamlarını aldı, fakat Kral- lığı iade ettiremedi.Kırmızı (Terör)ün sona ermesiyle ke- silmiş sayılabilecek ihtilâl yolu da busarp ve hep dönemeçli yollardan geçerek, artık (komik) bir duruma düşenÜçüncü Dhtilâl Meclisi (Konvansiyon Nasyonal)in kapısını kilitleme tarihi 26Ekim 1795'e kadar uzandı.

Meclis muhafazasına memur birlikler içinde bulunan (Napolyon Bonapart),gözünün önünde akıp geçen bu lev- halar karşısında ne düşündüğü meçhul,henüz otuzuna bas- maya birkaç senesi kalmış bir gençtir; ve rivayete göre, budefa Meclisi basmak sırası kralcılara gelince, topçusu ve birliğiyle onlarıdağıtabilmek hünerini göstermiştir. Un- vanı da «Başkumandan Yardımcısı»...

Kralcılar 200 kadar ölü verdikten sonra ricat ettiler ve hemen ertesi günüParis yine eski halini alıverdi. Tiyatro 249

lar, balolar, salonlar, (Muskaden)ler, (Merveyyüz)ler, (Enkr- rayabl)ler,züppeler, ukalâlar, (dej enere) ler...

Bir Alman askeri mütefekkirin : — Eğer Fransız ihtilâli olmasaydı (Napolyon)binbaşı- lıktan emekliye ayrılırdı; ve eğer prens olmasaydı Büyük Frederiktımarhaneye atılırdı.

Diyerek kaderinin cilvesine dokunduğu adam, şüphe- siz, bütün Fransızlarlaberaber inkılâbın, ruhuna üflediği hızla kendi öz istidadını geliştirirkenYirminci Asra 5 yıl kala Fransada (Direktuar) geçidi açıldı, onu 1799'da.(Kon- sülâ) safhası takip etti; ve (Napolyon) ne olduysa 19 uncu Asrın başındave (Konsülâ) safhasının içinde oldu.

(Direktuar) geçidi kısaca çerçevelenebilir: (Konvansiyon)dan çikan sonanayasaya göre, eski Millî Meclis yerine «500 ler Meclisi» ve 250 kişilik«ihtiyarlar Meclisi»... ilkine girebilmek için 30, kincisi için de 40 yaş gerek...icra heyeti, yani hükümet ise Meclislerce seçilecek 5 azadan kurulu(direktör)ler topluluğu... Onun için de idarenin ismi (Direktuar)...

Cumhuriyetçi azgınların görüşü: — (Direktuar), krallığı ihya gayretinde 5

Page 385: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

müstebidin idare mekanizmasından başka bir şey olamamıştır.

O devrede (Baböf) ve yakınları (Dart) ve (Boonaretti) nin kurduğu gizlicemiyet... Ve şahsî tasarrufu kaldırmak ve bütün mülk ve mallarda iştirakçiliğegitmekte özleşen basit bir program... Ama, kendisinden birkaç yıl sonra zu- huredecek ilk sosyalizma bayraktarı (Sen Simon)dan önce, sosyalizmanın azmanıve son durağı olan komünizmadan ilk işaret... Bazı siyasî ve yıkıcılıkta cesurşahsiyetlerde, (Bâböf)ü benimsedikterinden değil, (Direktuar)ı yıkmak is-tediklerinden (Baböf)cülerle beraber... ilk komünistlerin

Page 386: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

gizli kulübüne, sadece bir yağma ve servet düşmanlığı psi- koloj isiyle bazısubaylar da girmiş bulunuyor.

(Direktuar) idaresi, bunların arasına soktuğu, yine su- bay, bir (ajan)vasıtasiyle ihtilâl hazırlıklarım haber alıyor ve gizli cemiyeti basıyor-Basmaya memur edilen (Napolyon Bonapart)...

Paristen çekinildiği için (Vande) de muhakeme ve idam kararı...

(Baböf) kendisini, zehirli baş giyotine sürülmeden han- çerliyor, fakatöldüremiyor; başını koparma vazifesi yine giyotine düşüyor.

işte, ölümünden 150 küsur yıl sonra Türkiye komü- nistlerinin eserinitercümeye kalkarak takibata uğradığı, etrafında bir sürü çekişmeye yol açtığıve ilim perdesine bürünmeye yeltendiği (Baböf)...

Ufak - tefek isyanlar... Krallık taraftarlarının bazı te- şebbüsleri... Eski inkılâpruhunun tavsaması, herkesin her şeyden bezmesi... Ufunetli bir hürriyethavasının esmeye başlaması... Meclislerle (Direktuar) arası ihtilâflar, «500 lerMeclisi»nin basılması, (Direktuar)ın tahakkümü... (Napol- yon)un Alpordusuna tayiniyle önünde büyük bir zafer uf- kunun açılması ve birdenFransanm en namlı askeri haline gelivermesi...

(Napolyon) 10 Aralık 1797'de Parise geldi ve (Direk- tuar) hükümetitarafından o kadar parlak bir törenle kabul edildi ki, edası Büyük iskender'ebenzetilebilirdi. Nutuklar çekti, inkılâbı güya övdü ve cumhuriyeti doğruladı;fakat Fransanm saadetini daha başka ve iyi kanunlarla temellen- dirmekgerektiğini söylemekten geri kalmadı. O zaman, ne (Jakoben)ler, ne kralcılar;sadece askerî bir diktatoryadan korkan (Direktör)ler, son askerî zaferlerinşişirdiği gene- raller eliyle cumhuriyete darbe indirilmesi karşısında

irkildiler; ve Italyadaki zaferlerinden sonra bu ihtimali en fazla yaşatıcı bu 28-29 yaşındaki generali ne tarafa süre- ceklerini bilemediler. Kendisine en kibarsalonların şeref köşeleri verilen, adına madalyalar bastırılan ve manzumelerdüzülen bu genç generali, Ingiltereye karşı hazırladıkları orduya tayin ettiler.Fakat (Napolyon) Paristen ayrılmadı ve (Siyes)le birleşip bir hükümetdarbesine girişeceği yolunda Şayialar yayılmasına sebep oldu. (Napolyon)

Page 387: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Mısır seferine, (Siyes) ise Berlin elçiliğine sürüldü.

Hemen noktalayalım ki, (Napolyon)un askerî zaferleri ve harp harikalarıdâvamız ve mevzuumuz dışındadır. On-

251 lann hiçbiri üzerinde durmayacağız ve yekûn halinde mâ- nalarınıbillûrlaştırmakla kalacağız- Asıl dâva ve mevzuu- muz, onun korkunçaksiyonculuğunda, gözükaralığında, in-

Page 388: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sanları ve toplulukları göğüslemeyi bilmesinde, topluluklara ait en ince ruhkanunlarını sezip ona göre davranmasında.. Bu bakımdan Mısır seferi, onun,ordu çerçevesinde bile aynı karakteri göstermesi bakımından çok dikkatçekici... Düşmanı Dngilizlerin hâkim olduğu sularda deniz aşırı

sefer cür'eti... Yakılan donanmasına rağmen karada hâki- miyeti ve şimalistikametinde fetih yollan açmaya davra- nışı... Akkâ önlerinde mukavemetgördüğü için değil, ordu- sunda veba çıktığı için dönmeye karar vermesi veordusu- nun kurtulması uğrunda hasta askerlerini tereddütsüzce zehirletmesi...Bu emri alıp da tereddüt eden ordu baştabi- binin generale sözü:

— Ben, şu kadar yüz oğlumu, geriye kalan şu kadar bin oğlum kurtulsun diyezehirletiyorum! Size ne oluyor?... BEKLENEN

KURTARICI Fransa'da (Direktuar) tam bir acz ve zaaf içinde. 1797 üçte birseçimlerinde azgın cumhuriyetçilerin galebesi.. Seçimlerin feshi... Türlüirtikâp, ihtilas, rüşvet suistimal hikâyeleri... «500 ler Meclisi»nin tahkikatkomisyonu rapo- rundan bir cümle :

«— idare şubelerinin hiçbir kısmı yoktur ki, oraya ahlâksızlık, fesad ve irtikâpgirmiş olmasın...» (Asinya)lar, millî > emlâk, orduların erzak ve malzeme- leriüzerinde yolsuzluklar... Yeni zenginlerin iğneleyici ta- vırları ve buna karşılık(Baböf)çülerin sanki bu manzara dâvalarının ispatıymış gibi hançerli gözlerlebakışları ve fırsat kollayışları... Eski asiller zamanındaki âdet ve reza- letlerin,misillerce artmış, avdeti... Balolar, maskeli fuhuş oyunları, kumar, içki,eğlence... Kadınlar, daima olduğu gibi büsbütün azgın... Eski Dsparta kadınlarıgibi, giyinişleri

ince tülden sadece bir atkı... Ne haya, ve ölçü, ne de dinî veya resmî herhangibir (otorite)... Ve güya (Direktuar) diktatör... Fakat zerrece hüküm, itibarıkalmamış olarak... 1798'de vaziyet büsbütün feci... Askerî basanlar da tersinedönük...

Meclis (Direktuar)a çatar: — Suç hep sende!.. (Direktuar) Meclise cevapverir: — Kaballat doğrudan doğruya senin!.. (Teo-flântropi) isimli, bu defainsanı tannlaştırmaya kalkıcı ve hemen tepelenen bir mezhep...

Page 389: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Neticede Meclislerin (Direktuar)a galip gelişi... Dış teh- like karşısında yenibir (Terör) devri açma gayreti... Cebrî istikrazlar ve Fransa altüst...(Napolyon) Mısır'- da çembere alınmış bulunurken, orduların Almanya'da kor-kunç hezimeti; derken (Napolyon)un birdenbire Paris'te zuhuru. '

Onun gelmekte olduğunu 13 Ekim 1799'da haber alan

Page 390: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Paris sevincinden çıldırdı. Sanki her şeyi düzelteyim der- ken herşeyi dağıtanve eski muvazenelerini de kaybeden Fransa, kurtarıcısını beklemektedir.Tiyatrolarda, kahve- hanelerde, meydanlarda, sokaklarda afişler, bağırmalar,tepinmeler... Eski (Konvansiyon) âzasından (Buden) birden- bire kalbsektesinden ölünce, sevincinden öldüğü rivayetine kadar jımumî heyecan vehassasiyet... Henüz gerçek yüzü ve yönü belli olmayan bu generali, kralcılarda, cumhuriyet- çiler de, kollarını açmış aynı ümit içinde bekliyor- Fransaiçinden, şimale doğru, Paris'e kadar eller ve başlar üzerinde geçip Paris'evardı. (Direktuar), böylesine saygı ve sevgi toplayacağını öncedenkestiremediği Kumandanı, ne bir fâtihe mahsus eda ile iki büklüm, ne deordusunu bırakıp kaçmış bir kumandana göre haşin bir tavırla karşíladı. Sa-dece ciddî, kaygılı ve meraklı bir duruş...

(Enstitü) kürsüsünden verdiği nutukta Mısır seferini, neticesiz rüyalarınıngözükara bir gerçekleştirme hamlesi olarak değil de, sadece ilmî ve fennîterakkilere zemin açıl- ması için yapılmış gösterdi. Mısır'a kadar onu, takipeden 253

252 ilim, fen, sanat ve tefekkür adamları asıl gayenin kamuf- laj-maskeleme)unsurları... (Bertole, Lâplâs, Monj, Şaptal, Kabanis, Jozef Şenye) gibi ilim vefikir şahsiyetleri onun, Fransa'yı düzenleyecek ve Cumhuriyeti rayına oturtacaktek adam olduğuna inanmış...

Askerden ziyade sivile benziyor. Redingot giyiyor ve kılıç yerine kuşağındabir yatağan taşıyor. Yaratılıştan sarı benzi, Mıs½r ikliminin tesiriyle büsbütünsoluk...

Zaferler devresinde herkesin takdirine mazhar eski çavuş (Hoş), şimdi ölmüşbulunduğu bir tarafa, (Napol- yon)a duyulan saygı ve güven önünde bir emireri bile de- ğil... Kendisine rakip olacak herkes idam edilmiş ve şimdi o tekkalmıştır... Fransa deyince hatıra (Napolyon) geliyor. Yine (Siyes)le anlaştı; vetekrar zafer devresine giren

Fransız orduları ortaya yeni kahramanlar çıkarmadan ha- rekete geçmeyikafasına koydu. Büyük ihtilâlin başından beri tanıdığımız ihtiyar (Siyes), genç(Napolyon)u, tasarla- dığı yeni anayasaya silâhlı bir manivela halinde destekyap- mak istiyor ve onun ne nispette bir «kendi başına kuvvet» fikri beslediğim

Page 391: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

henüz bilmiyordu.

Bir gün mahremleriyle konuşurken demişti ki: —• (Napolyon) ile birliktehareket etmek isterim. Çünkü o, askerlerin en sivilidir. Niyeti, beni ve birüçüncü şahsı içine alan bir (Konsülâ) idaresi kurmaktırn Âlâ!.. Fakat so- nununneye varacağını şimdiden görüyorum. Tez zamanda (konsül)leri tasfiye edecekve kendisi başta kalacaktır. (Napolyon) ise, (Siyes)in bu sözlerini haber alıncagül-

Page 392: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

müş ve:

— Temenni ederim, demişti; umarım ki bu görüş ge- lecekten hayırlı bir işaretolsun...

DLK DARBE Kendisine, niyet ve plânını bilen veya bilmeyen nüfuz- lulardanbazı taraftarlar ve yardımcılar tedarikledikten sonra harekete koyulmak üzere(ferma)ya geçti. (Siyes)in 254

"irtakım kelimelerden ibaret yeni anayasa projesine hiçbir değer vermedi ve«netice elde edildikten sonra düşünülecek iş!» diye başından savdı.

O, kelimelerden, hususiyle boş çekişmelerden tiksinen bir adamdır. Akkâönlerinde ordusunu berbad eden veba, ruhunu, öyle sarsmıştır ki, kelimecilikilletine «veba» is- mini takmış, Millî Meclisleri de «avukatlar meclisi» diyeçerçevelemiştir. Bazı avukatlara ve umumiyetle avukatlığa hâs lâfhamaratlığından iğrenir, sözü sadece aksiyonun bir vasıtası bilir, gayet azkonuşur ve «iş, iş, iş!» diye çırpınır. Şahsiyetinin ana damarlarından biri debudur.

(Napolyon)un bu ilk, devleti toslama teşebbüsü, tam da gürültüye giderken,gürültüye getirmek şeklinde oldu. Tam hezimet noktasından zafere sıçrayarak...Bu gibi oluş- larda kaderin harikulade ince cilvelerini, insan, adetâ gö- ziylegörmüş gibi olur; bütün cüz'î iradeleri havanında

tuz-buz eden küllî irade karşısında hayran kalır ve insan- oğlunun, aslında,mutlak aczden başka bir şey olmadığım bir kere daha anlar.

(Napolyon Bonapart) Paris ve civarı garnizonunun ku- mandanıdır; kardeşimebus (Lüsyen Bonapart) da yine (Na- polyon)a bir itibar nişanesi olara{«500 ler Meclisi»nin reisi... Her iki Meclis de, Parisin kargaşalığından uzakkal- mak ve nü&uz merkezini daha salim bir noktaya çekmek, şehirdenkaydırmak için, Paris yakınlarında (Sen Klû)ya nakledilmiştir. Toplandıklarışatonun içi ve dışı askerle dolu...

Darbenin ismini veren (18-19 Brümer) günü, (Napol- yon); yanında birkaçsubay, bir gün önce nakledildiği için henüz yerleri bile ısıtılamamış Meclisin

Page 393: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

karşısına dikildi. Bu «Dhtiyarlar Meclisi»... Konuşuyor:

— Fransayı nasıl bıraktım ve nasıl buldum?!. Nereden geldik, nereyegidiyoruz?!. Her şey, başını almış tereddiye gidiyor! Hürriyet, eşitlik vemuvazeneyi kurtarmak için ciddi ve şiddetli tedbirler almaya muhtacız!

Bağırmalar: — Ya anayasa ne olacak? 255

Cevap : — Her tarafı sökülmüş, yırtılmış bir anayasa Fransayı

Page 394: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kurtaramaz!

Yerici tezahürler... (Napolyon) öfkeyle «ihtiyarlar Meclisi»nden çıkıp «500 lerMeclisi »ne dalıyor.

Meclisten sesler geliyor: — Bizim için ya anayasa, ya ölüm! Süngüler bizikor- kutamaz! Birer birer kürsüye çıkıp anayasaya yemin edelim! (Napolyon),bir elinde şapkası, öbür elinde kamçı, Mec- lise girdi Arkasında, uzun boyluve iri - yarı 4 (grenadye) 11IJI eri... Kısa boylu (Napolyon), bunların arasında,5 mumlu bir şamdanın yarı yarıya yanmış orta mumu gibi duruyor.

Benzi sapsarı ve hali çok yorgun... Dşte, bir ihtilâl ve aksi- yon adamınınhamle ânında bilhassa üzerinden atmas ge- reken hâl... îlk başarısızlığı da buhal yüzünden...

Bu hal hemen karşı tarafa kuvvet ve cür'et verdi' ve sesler yükseldi:

Konuşturmayınız! Yere batsın diktatör! — Kanun dışı, kanun dışı!

— Fransayı kendin zaptetmek için mi düşman ordula r mı yendin?

— Kanun dışı, Tevkif, tevkif! (Napolyon)un kardeşi reis (Lüsyen), elikampanada, çırpımr, tepinirken, beriki asabiyetle döndü ve salondan çıktı.

Kulaktan kulağa haber cereyanı: — (Napolyon)u «500 ler Meclis»ndehançerlemişler!... içeride kıyamet kopar ve (Lüsyen Bonapart) reislik

cübbesini çıkarıp at#r. Curcina... (Napolyon), arkasında manga manga asker,salona girdi. Metin adımlarla yürüdü ve birden susup, bu âsi generalin neyapacağına bakan me- buslara hitap etti:

— Hepinizi tevkif ediyorum! ilk hezimet dönemecinden sonra geriye kıvrılıpbirden- bire kendisine gelen, asıl şahsiyetini bulan (Nopolyon), in- sanruhiyatının en ince noktasını keşfetti ve işi en yüksek

perdeden aldığı için zaferi kapabilmiştir. Hattâ biraz evvel salondan çıkıncaavluya çıkıp atına binmiş ve heyecanından at üstünde tutunamayarak yeredüşmüştür- Sonra yine to- parlanmış ve askere haykırmıştır:

Page 395: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— Arkamda mısınız? Sonuna kadar beraber miyiz? — Arkandayız! Sonunakadar beraberiz!

Ve «Kaatiller Meclisi» artıkları, süngülerin ucuna ta- kılmış ve boş çuvallargibi dışarıya atıldı.

«Dhtiyarlar Meclisi»ne de, kan yerine mürekkep sızdıran süngü ucuylayazdırıldı:

— (Direktuar) kaldırılmıştır. Üç kişiden kurulu bir (Konsülâ) idaresi kabuledilmiştir. Meclislerin toplantısı belirsiz bir tarihe ertelenmiştir.

Her şey ,tam öleceği zaman dirilen ve son kozu oyna-

Page 396: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

maktaki avantajı kestiren (Napolyon)un gözükaralığı se- bebiyle elde edildi;(grenadye) askerleri de, (Sayira! - Her :şey iyi olacak!) şarkısını söyleyerek,cumhuriyeti kurtarmış oldukları hayaliyle Parise döndüler.

ÜÇ (KONSÜL) BDR DMPARATOR Bu üç (Konsül) zaten 3 kişiden kurulu(Konsülâ)mn (Napolyon), (Siyes) ve (Ruje do Ku)dan ibaret âzası de- ğildir.Evvelâ geçici (Konsül), sonra 10 sene müddetle aslî (Konsül), daha sonra daömür boyu daimî (Konsül) sıfa- tiyle onun (Konsülâ) geçidinde üç oluşununifadesi... Ve hepsinde Birinci (Konsül)... Gerisi malûm...

(Konsülâ)nm «muvakkat - geçici» olarak ilânı, millette yine geçici birhayretten başka bir tepki doğurmadı. Dşçi sınıfı, bütün kuvvetleri ellerindenalınan halk hâkimiyeti taraftarlarım müdafaa etmedi. (Burjuva)lar ve büyükser- mayedarlar ise memnun... Eski ihtilâl (potansiyel)i çok düşük...Vilâyetlerde ufak - kımıldanışlar ve hemen bastı- nlış...

Muvakkat (Konsülâ) 40 küsur gün idareyi elinde tuttu.

256 ihtilâl/17

257 Başta (Konsülâ)nın reisi üç azadan birinin nöbetleşe gelip gitmesiyleolurken meşhur (Konsülâ) Anayasası her şeyi değiştirdi ve (Napolyon)uFransamn tek başına sahip ve hâkimi kıldı- (Napolyon) artık, ilk devresinde degizli gizli; «birincisi» rolünü oynadığı (Konsülâ)nm resmen başı ve Birinci(Konsülü)dür; ilk iki arkadaşını Senato âzalığınaî sürmüş ve yanına ikigüvenilir (piyon) seçmiştir.

(Konsülâ)mn vazife müddeti de 10 sene... ' Yeni Anayasanın 41 inci maddesi:

«— Birinci Konsül, kanunların icra mevkiine konulma- sını emreder. «DevletŞûrası - Danıştay» azasını, nazırları, sefirleri ve öbür yüksek memurları, orduerkânını, mahke- melerdeki hükümet komiserlerini nasb ve azleder.»

42 nci madde : «— Hükümet kararlarında ikinci ve üçüncü (konsül) ler ancakdanışma derecesinde rey hakkına sahiptirler. Bun- lar karar defterini imza vegerekirse kanaat ve mütalâala- rını kaydederler. Fakat nihaî hüküm ve kararBirinci (Kon- sül)ündür.»

Page 397: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kanun değil; vatan, millet, hürriyet, muvazene, mu- rakabe gibi aldatmacagaranti unsurları içinde en sert bir

Page 398: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

diktatörlük sicili...

Kanun, gayet hileli şekilde milletin tasdikine sunuldu; bazı yerlerde reyekonurken bazı yerlerde bekletildi, böy- lece (Napolyon)a her yerle ayrı ayrı veparça parça meşgul olmak imkânı sağlandı ve daha iş neticelenmeden 19 uncuAsrın başlamasına birkaç gün kala bir «oldu-bitti» halinde yürürlüğe geçirildi.

Bu (strateji) ve (taktik) yoliyle kazanılan zafere de (Napolyon)un ikincidarbesi denebilir.

(Napolyon) bu 'anayasayla açtığı yarayı hemen birtakım iç ve dışmeselelerdeki ıslah teşebbüsleriyle sarmayı' bil- di; böylece milletçedoğrulanmadan yürürlüğe koyduğu diktatörlük fermanını el çabukluğunagetirmek, yani yut- turmak hünerini gösterdi.

Şu tablo, 1799 Anayasasını ve (Napolyon)u, bütün içyüz- leriyle gösterir:

258 Bir memur, Belediye dairesi önünde toplanan kalaba- 1 lığa Anayasayıokuyor. Memur kısık sesli ve kalabalık o kadar boğucu ki, hiçbir şeyanlaşılmıyor. Bir kadın, yanın- daki bir kadına dert yanıyor :

— Yazık; hiçbir şey işitemedim! — Bense tek kelime bile kaybetmedim. —Öyleyse ne var Anayasada?...

— Tek kelime: (Napolyon)!... Basına, tiyatroya (sansür)... O zamana kadargeçirdiği l' de hayata karşı, şimdi (Napolyon), haşmetli bir hükümdar edasıyla(Tüileri) sarayında...

Mevkiini kuvvetlendirmek için, yeni askerî zaferlere muhtaç... Kumandansıfatıyla değil de, güya seyirci olarak l katıldığı, fakat bizzat idare ettiği(Marengo) muharebesi ve büyük zafer...

Nihayet, hilelerinin, yahut fırsatlardan faydalanma sa- il- natının en parlakörneği... Birinci (Konsül)e suikast, hikâye veya vakıası... 19 uncu Asrın 24Aralık akşamı Operaya gi- ' derken yakınında bir arabaya konulup patlatılanbarut fı- çısı... 4 ölü, 60 yaralı; fakat (Napolyon)a bir şey yok... Güya kralcılaryapmış... Fırsat bu fırsat... Kralcılar yerine hürri- yetçiler ve cumhuriyetçilerin

Page 399: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tepesine inen balyoz... Ve aynı havadan faydalanılarak halk reyindengeçirilmek yoliyle (Na- polyon)un ömür boyunca Birinci (Konsül) ilânedilmesi... Derken bu vaziyetten de istifade ve ihtilâlden beri beşinci olarakbir anayasa tertibi... Artık kendisinden sonra maka- mına geçecek olanı tayinselâhiyetine de maliktir ve bütün Fransa, icraî ve teşriî teşkilâtiyle avucununiçindedir, ismi de artık «Vatandaş Bonapart» değil, sadece ve heybet- lice(Napolyon)... Sarayı, en kurnaz ve tesirli mabeyn adam- lariyle dolu, fakat tekhâkim daima o... Senato, elinden ko- parılıp alınan haklarına şükran(!)mukabelesi olarak, salo-

Page 400: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nuna (Napolyon)un mermerden büstünü oturtuyor ve böy- lece haysiyetsiz veşahsiyetsiz esirlik (pşikoloji)sinin âbidesi dikmiş oluyor.

Napolyon) kralı çoktan aşmış, fakat sıfatım henüz isimlendirememiştir- Dsimsekolay; imparator... Her şey 259

hazır bir binanın kapısındaki levhayı silip yenisini yazmak- tan ibaret...

Kralcıların kurduğu ve harakete hazırladığı gizli cemi- yeti ezdikten ve (Dükd'Angen)i Almanyadan kaçırtıp (Ven- san) şatosunun hendeklerinde kurşunadizdirdikten sonra her şey tamam... Gereken Meclis mühürleri basıldıktan vealt tarafı millete imzalattırıldıktan sonra:

— Yaşasın Fransızların Dmparatoru!... DMPARATOR

Bu, kısa boylu, soluk benizli, saç perçemi alnına düşük eli yeleğinin düğmeyerinde, az konuşan ve söze kumanda- dan başka pek yer vermeyen garip adamkimdir, nedir ve hayalinde nasıl bir dünya yaşatmaktadır?

Okuduğu askerî mektepte notlan zayıf ve şahsiyeti si- lik gösterilen bu adam...20 yaşlarında idrak ettiği ihtilâl boyunca hiçbir fevkalâdelik gösterememişolan bu adam... Biraralık öz memleketinde hiç bir şey olamayacağı hissiyleTürk ordusunu Islah için Türkiye'ye, olamayınca da onun düşmanı ülkeye elaçmış olan bu adam...

Dmparator oldu; imparatorluğunu Fransız Dnkılâbının, kaynağını inkâr etmeyenzabıtası ve (otorite)si şeklinde heykelleştirdi. Tosladığı ülkelere hürriyet vemedeniyet gö- türdüğü iddiasını asla elinden ve dilinden düşürmedi; fakatbütün bunların sonunda öyle mecnun bir ruh haleti belirtti ki, sadece harp içinharp, ihtilâl için ihtilâl, darbe için dar- be ihtirasından ilerice hiç bir gayetemsil edemedi. Onun, 1812 Moskava bozgununa kadar, hemen hepsi imhanetice- siyle biten harplerini, dünyayı tek bir devlet ve Fransa'yı bu devletinbir parçası, bir eyaleti farzedecek olursak top- yekûn ve ilk safhaları muzafferbir ihtilâl kabul edebiliriz. Halbuki içtimaî bir bünyenin kendi içinde şahlanışıve ken- disini yeni bir oluşa zorlaması diye tarif edebileceğimiz ih- tilâl,mahiyeti bakımından elbette ki,(Napolyon)un harple- 260

Page 401: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rine izafe edilemez. Ama onun ihtilâl cinnet ve şehvetini ifade de mahrem vehususî mânalar arzeder. Dşte (Napol- yon) bu bakımdan, bizim ve mevzuumuziçin değer ifade eder.

Bütün hayatı öyle bir dinamizrna içinde geçti ki, Fran-

Page 402: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sa'da, türlü kanunlardan türlü tesislere kadar nice (statik) eserler halindebüyük bir inşa sahibiyken, bütün şahsiyeti- ni (dinamik) cephesinde topladı.

Kendisine, harp plânlarım nasıl yaptığını soran birine verdiği cevaba bakınız:

— Ben hiç bir defa plân yapmadım ve yapmam. Vazi- yeti bir bütün halinde vebir anda kestirdikten sonra, anla- rın gereklerine göre davranırım.

Dşte, dehânın ifadeside budur; ve bu hali, 20 nci Asır felsefesinin en yüksekbasamağı (Hanri Bergson), türkceye «hads» di}'e tercüme edilen (entütisyon),tek kelimeyle seziş melekesi olarak göstermiştir.

Bu melekenin (Napolyon)a idare ettirdiği ve mevzuu- muzun dışında olduklarıiçin hikâyelerine lüzum görmedi- ğimiz harplerdir ki, olup bittikten sonrakanun ve kaidele- rini (statik) kafalara göstermiş ve herbiri harika çapındaaskerlik ilmine temel kurmuş hatta ana prensipleri bunca silâh terakkisinerağmen hâlâ değişmemiştir. Görülüyorki, başta aksiyon sanatkârı diye takdimettiğimiz (Napolyon), askerî dehâsını da bu mizacının bir şubesi halinde yürüt-müş, fakat en ziyade bu sahada göze göründüğü için, üni- forma dışı aslî vemerkezî cephesiyle gözlere gösterileme- miştir.

O, harplerini, ruhundaki bu aksiyon fışkırışı zevkiyle yaparken zaferlerininbahşişini ordusuna serper ve yurdu- na gönderir. Şajhsen bunlara düşkündeğildir. Dtalya'nın, bugün (Lûvr) müzesini dolduran bütün sanat şaheserlerive çuval çuval altunu Fransa'ya aktarılır. Nerede ve nadide insan yapısı olaraktaşınabilir ne bulunursa fetih hakkı ifa- desiyle Fransa'nın...

(Napolyon), herbiri kendisininkinden kuvvetli düşman °rdularına saldırıpbirleşmelerine imkân vermeyen bir hız- 261

la onları ayrı ayrı ezerken belki büyük bir kumandan, fa- kat ancak (Anibal)intırmanabildiği, (Alp)leri aştığı sırada askerlerine telkin ettiği şevkle dahabüyük bir aksiyoncu- dur.

Onu (Sezar) ve iskender'le kıyaslayan, yakın çevresin- den Kont (Lâs Kaz),hatıralarında şöyle diyor:

Page 403: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«— Onun dehâsı, gece ve gündüz, istirahat ve şahsî hayat diye bir şeytanımadı. O daima meydana getirdi, ihya etti, düzeltti, temelleştirdi,güzelleştirdi. Kralları tayin, taht- ları tevzi, kanunları tespit etti. Ve kendisinde,harp ada- mı şahsiyeti içinde, büyük idareciyi, fatihi, kanun koyucu- sunuhayranlıkla seyrettirdi.»

Ve dağılmış Fransız milletini harikulade bir nizam içinde sımsıkıyekpareleştirdiğini ve inkılâba gerçek mey- vesini idrak ettirdiğim kaydediponu (Sezar) ve iskender'in üstünde görüyor. Bizse (Napolyon)a böyel bir fikrîdehâ at-

Page 404: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

fetmeksizin, onu sadece, ruh âleminden iptidaî bir madde halinde bütün hamleve dâva sahiplerine örnek bir aksi- yoncu kabul ediyor ve Türk gençliğine,ilerideki vazifeleri bakımından ders alınacak bir misal diye takdim ediyoruz!(Napolyon) un bilmeden ve bir dünya görüşüne bağlaya- madan yaptığını, aynıyapıcılık kudretiyle, bilerek ve en büyük dünya görüşü yolunda plânlıyarakyapacak kahraman- lara yataklık edici bir gençlik...

O... Mısır seferinde, ne yalancı tarafından gösterdiği islâm muhabbetiyle, ne dedüşmanı Dngilizlerin hâkim bulunduğu denizleri aşıp çıktığı topraklardakizaferiyle mühim... Ne siyasette kahraman, ne de askerlikte eşsiz... O, Akkâkalesi önünde uğradığı veba belâsına karşı, gözyaşlarını buhar ha- line getirenbir iç yamşiyle hasta askerlerini zehirler, veba- lıları korkusuzca eliyleokşarken asıl (Napolyon)dur.

Moskova bozgununda, kardan bembeyaz bir sahra üze- rinde, beyaz atınınsırtında geriye çekilirken, kara uzanmış, donmak üzere bir nefer görüp atındaninen, ısıtıcı bir mad- de dolu matrarasını neferin açık ağzına diken ve aynınefe- rin gözünü açıp imparatorunu görür görmez selâm vaziye- tinde öldüğüneşahit olan (Napolyon)... Asıl (Napolyon)... 262

Hıyanetine armağan olarak kendisine Dsveç tahtı verilen (Bernadot)un,(Vaterlo) seferinde (Napolyon)a karşı tertip- lenecek plân mevzuunda müttefikordular kumandanlarına: — Siz ne diye, güya ilmî, fakat boş plânlar peşindeko- şuyorsunuz? Ben (Napolyon)un generaliyim ve bu sıfatla hepinizdenüstünüm! Taarruzunuzu öyle bir noktadan yapa- caksınız ki, (Napolyon) orayauzak yerde bulunsun... Yoksa bir bölüğün başında olsa, o bölüğü yok edebilir,fakat yara- mazsınız!

Diye anlattığı (Napolyon)... Asıl (Napolyon)... Ve her şeye rağmen, her büyükaksiyoncu ve cemiyet mimarında olduğu gibi, bellibaşlı bir ahlâk, nizam,prensip ve disiplin şiirine tutkun (Napolyon)...

Bakınız: Kendisini harplerde, çadırının eteğinde, sarayında ve nihayet sonmenfası (Sent Helen) de gölgesi gibi takip et- miş, sadakatte efsane çapında biroda hizmetçisi vardır. Bu adam (Napolyon)a bunca bağlılığına mukabil hiçbirşey bek- lemez; yalınız tek ve mahcup bir emel besler: (Lejyon

Page 405: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

d'Onör) nişanının icatçısı efendisinden, en aşağı rütbede, tenekeden bile olsabir madalya arzulamakta ve ona yıllardır bir türlü malik olamamaktadır. Şu varki, bu arzusunu açığa vuramıyor, bir türlü belirtemiyor.

Bir gün, bir merasime katılmak üzere ayna karşısında sırmalı ceketinigiydirdiği imparatora mahzun mahzun ba- kıyor. Aynadan bu hali farkedenDmparator, sadik uşağına

Page 406: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

soruyor:

— Neyin var; çok üzgün görünüyorsun? — Hiç efendimiz; huzurunuzda kimseüzgün görüne- mez...

— Söyle, söyle; mutlaka bir derdin var!... — Söyleyeyim efendimiz; buncayıldır hizmetinizdeyim... En küçük madalyaya olsun, hâlâ hak kazanamadım.Bunun için üzülüyorum!

(Napolyon) gülümsüyor ve aynadan, uşağına cevap ve- riyor:

— Hayır, çocuğum, ben sana onu veremem! Nişanları 263

Fransaya hizmet edenlere veriyorum. Sense benim şahsıma hizmet ediyorsun!

Böylece, şahsına olan hizmeti, Fransaya hizmetten ayı- rabilen (Napolyon)...

Tarihte ve binbir millet içinde, vatana hizmeti, kendi sofralarına,nefsaniyetlerine ve hak dışı buyruklarına baş eğmek diye kabul ettiren tipleridüşünecek olursak ürperi- riz.

BÜYÜK AKSDYON VE ÖTESD (Napolyon)un en büyük aksiyonu, felâketyolunu açmış- olmasına rağmen, Elbe adası menfasından kaçıp Fransa kı-yılarına çıkar çıkmaz, Fransayı ve krallık ordusunu tek ba- şına zaptetmesidir.Yakınlarından (Kont do Lâs Kaz)ın «ta- rih boyunca görülmemiş bir harika»diye vasıflandırdığı bu hadise, gerçekten, ölü noktayı dönmek üzere aksiyondenk pervanesinin nasıl itilmesi gerektiği hususunda çok büyük ders...

Moskova, peşinden (Lâypzik) bozgunu... 500.000 lik «Bü- yük Ordu»nunRusya, Almanya, Fransa arası toprağa ekili- si... Fransada krallık, Viyanadakongre... Avrupa, nizamını altüst eden adam, nihayet ağa düşürüldükten sonrakendisi- ne yeni bir muvazene aramakla meşgul... Kuvvet derecesi hâlâanlaşılamamış olan (Napolyon)un nispeten serbest şart- lar altında Elbeadasına nefyi... Sene 1814... Avrupaya sığ- mayan adam, şimdi, vatanıKorsika'nın doğusundaki, Elbe isimli küçücük Dtalyan adasında...

Yanında birkaç yakını, takavâri bir teknecik içinde ada- dan kaçıyor. Bozrenkli harp kaputu sırtında ve sağlı sollu uçlarîyle tersine döndürülmüş bir

Page 407: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tekne biçimli siyah, şap- kası başında... Elinde dürbün, kıyıları incelemekte...Uygun gördüğü bir yerde karaya çıkıyor. Dlk işi, o taraflardaki kü- çük biraskeri garnizonu ele geçirme teşebbüsü... Ne garip- tir ki, biraz sonra, üstüneyürüyen koca bir orduyu zapte^

decek ve peşine takacak olan bu adam o küçücük garnizonu eline geçiremiyor.Yeni Kralla eski Dmparator arasında ne yapacağını bilemeyen garnizonkumandanı, ona düşmanca

Page 408: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

davranmıyor ama teslim de olmuyor. Ve (Napolyon) hiç tın- madan, başınıaldığı gibi şimale, Parise doğru yol almaya başlıyor.

Elbe'den ayrılışı ve Fransaya çıkışı haber alınır alın- maz, bu tek adam üzerinetertiplenen bir orducuk... Ordu şimalden cenuba, (Napolyon)sa cenuptanşimale doğru iler- liye dursun... (Napolyon) vaziyetten ve kendisiniyakalamaya memur bir ordu çıkarılmış olduğundan haberli...

Yakınlarından biri hâtıralarında yazıyor: — Ne yapıyorduk, nereye gidiyorduk,ne yapabilir, ne- reye gidebilirdik?... Koca bir krallık kuvvetine, birkaç kişi,nasıl karşı durabilirdik?... Kıskıvrak yakalanacağımız mu- hakkak olduğunagöre ondan sonra halimiz nice olurdu? Ve devam ediyor:

— Kendisi bize hiçbir şey söylemiyor, en önde ve başı önünde yola devamediyordu. Her halde bir düşündüğü vardı ve fikri bizden gizliydi. Belki de bizo düşünceye eri- şemezdik. Elbette bu işde bir hikmet vardır, dedik ve inan-dığımız adama güven gösterip, peşi sıra gittik.

Aynı ray üzerinde birbirine doğru yol alan ve biraz sonra çarpışacak olan ikitren sanki...

Nihayet kral kuvvetlerinin öncüleri görünüyor. (Napol- yon), adamlarına birkaya parçasını gösterip arkasına sak- lanmalarını emrediyor; ve kendisi,sırtında imparator üni- forması, hızla atım sürüp öncülerin önüne düşüveriyor.Askerler hayret ve dehşette...

Karşılarında, tek başına Dmparator... Böyle anlardaki ruh boşluklarını veonları bir darbede dolduruvermekteki avantajı çok iyi bilen (Napolyon) öncü-lere haykırıyor:

— Toplanın, toplanın, toplanın! Hiç kimse .hiçbir tepki gösteremedentoplanmaya, sı- kışmaya başlıyorlar.

Dkinci emir:

264 265 — Üstünüz nerede?... Subayınızı bulup getirin! Bir teğmen görünüyorve asker dalgaları toplanmakta devam ediyor. Teğmen de dehşet içinde ve eli

Page 409: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

şapkasında, selâmda...

— Daha yüksek bir üstünüz! Çağırınız! Nihayet (Vaterlo) savaşında 15 dakikageç uyandığı için, kader gereğince Avrupanın istikbalini değişmekten koruyanve (Napolyon)a harbi kaybettiren general, o zaman albay,

Page 410: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Grüşi) görünüyor.

(Napolyon) atından iniyor, bir kaya tümseğinin üstüne çıkıyor ve en yükseksesiyle tane tane söylüyor:

— Fransız askeri! Sen benim eserimsin! Yanağındaki yara izinden ayağındakipostala ve yüreğini dolduran ordu ve hamle aşkına kadar benim eserim...

Ve iki eliyle ceketinin düğmelerini kopararak göğsünü açıyor:

— içinizde Dmparatoruna kurşun sıkacak varsa buyur- sun! Dşte kalbim!

(Napolyon)un, gerçekten tarihte ve benzerleri arasında eşsiz olan budavranışını büyük tarihçi (Misle) kıymetlen- dirsin:

«— Dnsan bu kadar gözükara ve kendinden emin olunca meydana iki şey gelir:Ya yüzlerce kurşunla delik deşik olup toprağa serilir, yahut (yaşasınDmparator!) sesleriyle başla- rın üstüne çıkar. Dkincisi oldu ve (Napolyon)kendisini tut- maya gelen ordunun başına geçip Paris üzerine yürüdü.» Ozamanki Paris basınının, «alçak»dan başlayıp «aziz»

kelimesinde biten ve her basamakta ton değiştire değiştire giden sesi:

«Alçak, Elbe'den kaçtı!» «Hain, Fransa kıyısına çıktı!» «Sefil maceracı, birgarnizonu zorladı, ama hiçbir şey elde edemedi!»

«Mecnun, üzerine yürüyen orduya doğru ilerliyor!» «Ne o? Orduda birkaynaşma, düşük Dmparatoru alkış- lama!...»

«Dnanılacak şey değil, Dmparator ordunun başında...»

«Dmparator Paris yakınlarında... Fransaya şerefini iade etmeye geliyor!»

«Büyük askerin etrafında bütün Fransa birlik...» «Yaşasın aziz Dmparator!»

Dşte her çağda ve her tarafta, umumiyetle samimiyet- sizlik çığırtkanı basın buolmuştur. Aynen, hak uğuruna değil, menfaat uğruna avukatlık edenlerin hali...

Page 411: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

100 günlük saltanat... (Vaterlo)... Korkunç bozgun... Bu bozgun üzerinde büyükbir Alman askerî mütefekkiri generalin kıymet hükmü:

— (Napolyon)un hemen hepsi imha hareketiyle niha- yetlenen harpleriarasında fikir ve idare bakımından en mükemmeli (Vaterlo)ydu. Onda dakaybetti.

Kader tecellilerini göstermek bakımından ne harikula- de teşhis... Ya (Grüşi)15 dakika geç uyanacak ve tutma- ya memur olduğu nokta Alman generali(Blüher) tarafın- dan ele geçirilecek, yahut bugünün tankları mevkiindeki omeşhur (Napolyon) süvarisi kolordular çapında batak- lığa saplanacak; şuolacak, bu olacak ve başta kazanılır gibi olan harp sonunda müthiş bir hezimethalinde kaybe-

Page 412: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

dilecektir. Kader böyle gerektirmektedir.

Bütün ömrünce nabzı dakikada 35-40'ın üzerinde atma- mış ve:

«— Kalbimin attığını hiçbir zaman duymadım!» Demiş olan (Napolyon),sapsarı benzi kireç renginde, manzarayı bir tepeden seyretti ve .artıkmahvolduğunu an- ladı. Bir araba içinde, aynı kireç rengi yüzle Parise döndü,tahtından feragatini imzaladı. (Manş) kıyılarına uzanıp, ora- dan bir Dngilizgemisine geçti ve «düşmanlarım arasında en asîli» dediği Dngilizlere teslimoldu.

(Viktor Hügo)nun: Yarın...

Yarın yanan Moskova, Yann (Vaterlo),

Yann mezar... Mısralanna uygun, ilk mezarını, okyanusun unutulmuş bir adası(Sent Helen)de aramaya gitti.

266 267 Yanında, sadık oda hizmetçisinden başka, kanlariyle beraber enyakınları (kont), (prens) vesaire, birkaç dostu- nun bulunduğu bu adada(Napolyon) tam 6 yıl, sinsi ve zalim Dngiliz valisi tarafından her gün birazdaha daraltılan bir çember içinde, eridi, ufalandı, törpülendi, yıkıldı, gitti.1821 yılı ilkbaharında bir akşam üstü, aylarca gözleri- ni bile kırpacakkudretten mahrum şekilde yattığı yata- ğından doğruldu, başucunda nöbetbekleyen yakınının üze- rine yürüdü, iskelet parmaklariyle onun boğazınasarıldı; Dmparatoruna karşı kendisini koruyamayan adamının hırıl- tısı üzerineiçeriye koşuşanlara deli gözlerle baktı, doğ- ru yatağına gidip uzandı ve şu soniki kelimeyi söyleyip öldü:

«— Baş... Ordu...» Bu harika adamın ölümü de harika oldu ve bu taraflarımevzuumuzun dışında bulunan bu harika adamdan insan- lığa ve gerçekinkılâplara kanaatimizce yalınız şu ders kaldı: Dnsan ruhiyatına tepeden inmenüfuz sanatı içinde üs-

tün cesaret ve gözükaralığın büyük imtiyazı... 19. ASIR

DHTDLÂLLERD VE MASONLUK (Napolyon)dan sonra Fransada ihtilâller,

Page 413: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

1830, 1848, 1851, 1870 tarihlerinde olmak üzere dört tane... 1830 DhtilâliFransa tahtından (Burbon)ları düşürüp devleti (Lûi Filip) koluna geçirme,1848 ayaklanışı Cumhuriyet şekline dönme

Page 414: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve (Napolyon Bonapart)ın yeğeni (III. Napolyon)u Cumhur reisliğine getirme,18Ş1 davranışı devleti tekrar Dmparator- luğa çevirme, 1870 hamlesi ise artıkCumhuriyet şekli içinde yerleşme hareketlerinden ibarettir; hemen hepsi bir -ikisi- nin kanlı olmasına rağmen küçük darbeler çapındadır ve eserimizde yeralabilecek mahiyette değildir.

19. Asırda Fransada modalaşan ve gıdasını Büyük Fran- sız Dhtilâlinden alankırıntı hareketler bütün Avrupada ken-

dişine bir sirayet zemini buldu ve Dspanya, Dtalya, Almanya, Rusya, hertarafta bir tecrübe tahtası manzarasına büründü. Bu bakımdan Fransız Dhtilâli,bütün dünyaya model

teşkil etmiş olarak, 20. Asrın en büyük hareketi 1917 Rus Dhtilâline kadar,(Monarşi) rejimlerine karşı millî bünyele- rin kıyamı halinde (orijinalite -asliyet) şiarını muhafaza eder, öbürlerine yer bırakmaz ve meşhur «Hürriyet -Adalet - Müsavat - Uhuvvet» dövizlerinden ve basit halk hâkimiyetidüsturundan başka herhangi üstün bir dünya görüşüne de kapı açamaz. Ve bukolaycı tarafiyle de 19, hattâ 20. Asrın bazı taklitçi davranışlarına follukvazifesini görür.

Bütün bunların hepsinde de, 20. Asır başlarında Ulu Hakan II. AbdülhamîdHâna indirilen darbede olduğu gibi, gizli rolü Masonluk ve Yahudilik oynar.

Gizli Yahudi servet ve hâkimiyetinin (solidarite - em- niyet) organından başkabir şey olmayan Masonluk, Büyük Fransız Dnkılâbının başlıca yer altı sevk veidere merkezi olduğu gibi, onu takip eden ihtilâllerde oynadığı ve bir ta- kımsözde idealist gafillere oynattığı rol bakımından, hem arka, hem de ön plânıtutmayı bilmiştir. Vücut içine bir (amip) gibi yerleşen o, mikroba kurşunçekilemeyeceğine göre, örtünmeyi ve saklanmayı çok iyi bildiği kadar, ufune-tini dış plâna yaymayı ve ne ince hesaplarla kontrol altında tutmayı da becericiusta... Milî birlik havalarını fesada ver- mek ve bütün vahdet ifadeleriniçürütüp gizli Yahudi Dm- paratorluğunu kurmak için, kendisi bir ideal sahibiolmak- sızın, yapılanları yıkmakta, sonra yıktığını yapmakta, daha sonra onutekrar yıkmakta ve yapmakta, hâsılı hiçbir şeyi ayakta ve kendisine aykırıduruma getirmemekte büyük deha, Yahudiye vergidir.

Page 415: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Büyük Fransız tarihçisi (Sari Senyobos) meşhur «Siya- sî Tarih»indeMasonluğu ve Masonları, aşağı yukarı bu teş- hise varacak şekilde ve tamamenilmî mahiyette ortaya

koymuştur. 19. Asır kırıntı ihtilâl hareketleri veya teşebbüsleri ara- sında,Rusya'da ilk darbe davranışı olarak (Dekabrist)Ierin ortaya çıkışını görüyoruz.Hemen bütün Garplı ilim adam-

268

Page 416: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

269 larının birlik olarak tespit ettikleri gibi, sadece Mason subay, asilzade veaydınların, yani topyekûn Masonların tertiple- diği bu hareket, yaptıranıYahudi ve ele vereni Yahudi,

müthiş bir ibret vesikası arzeder. 19. Asır Meksika darbelerini, bu işin başındabir asker şöyle özleştirir;

— Vatanımızı yabancıların hakimiyetinden kurtardık- tan sonra, iş,kurtarıcılardan kurtulmaya kalıyor!

Bir çok memleket için (döviz) belirtecek kadar güzel ve yerinde bir söz...

Fakat bu söz ve ölçü, cenup Amerikasında, söylendiği hadiseyle kalmamış, herdefa kurtarıcılardan kurtulmayı gerektirmiş, her defa gelen kurtarıcı,arkasından, bir de kendisinden kurtulmayı hedef tutucu bir cereyan davet et-miş ve bu hal bütün 19. Asır boyunca sürüp gitmiştir. Dp- lerse, uzaktan veyakından, daima Yahudilerin elinde... Dtalyada, ilk toplantılarını boş kömürocaklarında yap- tıkları için kendilerine (Karbonari - kömürcüler) ismi veri-len gizli cemiyetle Masonların nasıl el ele yürüdüğü, (Sari Senyobos) ve(Deşan) tarafından gösterilmiştir.

Hâsılı, 19. Asırda Avrupanın hemen her ülkesinde beli- ren ihtilâlkımıldanışları Fransız inkılâbının birer kopyası halinde ve umumiyetle gizliMason kurmaylarının sevk ve idaresindedir.

(LENDN) - Yirminci Asırda, Sırbistan, Meksika, irlanda, hattâ Os- manlıDmparatorluğunda Dttihat ve Terakki Komitesi hare- ketlerinin ilküçünü'değersiz, sonuncusunu ise «Türkiye Dh- tilâlleri» bahsindekıymetlendirmeye değer bulduğumuz için bir kalem geçiyor ve asrımızın enbüyük hareketi Rus Dhti- lâlinde karar kılıyoruz.

Evvelâ ve en başta kıymet hükmü: 1917 Rus Dhtilâli, yahudinin (Karl Marks)fikirde hazır- 270

layıp, iş, kapitalizma rejimini kökünden sarsmaya doğru bir ' istidat ve inkişafkazanınca yine yahudinin (Hanri Bergson), yine fikirde tahribine çalıştığı veileri safhalarında artık içe- riden kontrol edemez olduğu ve dıştan kuşatmaya

Page 417: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çabala- dığı öyle bir harekettir ki, bugün kendisine medenî göziyle bakan Batılıiçin en derin ruh uktesini teşkil etmekte ve be- şerî selâmet noktasındantopyekûn zaman ve mekânı kazı-

Page 418: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

nacak ilk hedefi göstermektedir. Bugünün siyaseti de, iki kutup etrafında hepaynı ruh uktesi ve hedef etrafında mih- verleşmiş bulunmakta... Milletler vedevletlerden ona zıt ve- ya meyilli olarak, bekledikleri nizamı gerçekleştirmeküzere kutuplardan galip çıkacak olanı kollamakta ve «yaşanmaya değer hayat»problemini bu neticeden sonraya ertelemiş va- ziyette...

(Greko - Lâtin) medeniyeti temsilcisi Batı adamının hem ruh ve hem maddedekökünden tahrip etmekle mükellef ol- duğu, dallarını her tarafa yaymışkomünizma ve materyaliz- ma ağacının aksiyon tohumlan bundan 59-60 yılönce şöyle ekildi ve filizlendi:

— Biz köpekli ailelerden değiliz! Ama gözünüzde köpek- ten de âdisayılmamız gerek... Zira hem Rus, hem de ihti- lâlciyiz biz!... Bu halimize karşıbize pansiyonunuzda oda vermeyi kabul eder misiniz, etmez misiniz?

Üzerinde, «köpekli ailelere ve Ruslara oda verilmez!» diye bir levha asılı birpansiyon kapısı önünde, orta boylu, kasketi elinde, tatar suratlı, gözleri hafifçekik ve kafası dazlak bir adam... Karşısında da, pansiyon sahibi, eliyle açıkkapının kenarına dayanmış, önü prostelâlı, şişman ve baba- can tavırlıbir.kadın... Karşısındaki (Mujik) kılıklı ve edalı herife, hayretten bir karışaşağıya düşmüş çenesiyle bakı- yor... Hale bakın ki, bu herif, Ruslara odaverilmeyeceğini kapısına yaftalamış bir pansiyon sahibine hem Rus, hem deihtilâlci olduğunu söyleyebiliyor ve bu sıfatlarının oda temi- ninde adetâyardımcı olabileceğini sanıyor. Dsviçreli kadın dehşette... Deli mi bu adamyoksa?...

Evet bu adam delidir; inandığı ve bağlandığı davanın 271

su katılmamış, halis delisi... Bâtılların bâtılı dâvasına ina- nışında da yüzdeyüz samimî...

Bu adam (Lenin) dir, Rusyadan kaçmış ve îsviçreye ka- rargâh kurmayagelmiştir. Yanında birkaç arkadaşı, bura- dan, Almanlar karşısında perişanRusyayı takip edecek ve ihtilâlini yapmak üzere, vatanının en çöküntülü saatinibek- leyecektir.

(Lenin)in açıksözlülüğü, tabiîliği ve samimiliği o kadar hoşuna gidiyor ki,

Page 419: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Dsviçreli kadının, hemen kapısını ardına kadar açıp «buyur!» ediyor veihtilâlci Rusları pansiyonuna almakta tereddüt göstermiyor.

Bütün Rus ihtilâli boyunca, anlayana, en çarpıcı ve dü- şündürücü levhalardanbirini veren bu tabloda aksiyon adam- larına lâzım ruh haletinden, inandırmagücünden, avlama dehâsından müthiş bir ders yatar. Ruslara ve köpekli aile-lere oda vermemeyi prensip edinmiş olan (burjua) tipi kadın bir darbedemağlûp olmuş ve Çar Rusyasını da aynı ruhla mağlûp edecek adamın şartlarınıönceden haber vermiştir. O adam ki, 1904 - 1905 Rus - Japon harbihengâmesin-

Page 420: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

de girişilen ve komünistlerce desteklenen harekette, ihtilâl tesebbüscülerinin,Çar kuvvetlerince ve en kanlı şekilde bas- tırıldığım gördüğü zaman, istifinihiç bozmadan:

— Bu bir manevra oldu, demiştir; kuvvetimizi ve zaa- fımızı anladık!(Burjua)lara dayanmak ve güvenmekle ne büyük hatâ işlediğimizi anladık!

Asıl ismi (Vlâdinir Dliç Ulyanov) olan (Lenin), komüniz- mamn eşya vehadiselere nakşında, yani nazariyeden çıka- rılıp ameliye kalıplarınadökülmesinde, aksiyonculuğu ve ihtilâlciliğinde baş rolü oynamış, ortak vearkadaşlarının çok üstüne çıkmış, hususî ve resmî hayatında, menfi de ol- sainanma vecdini hiç kaybetmemiş bir küfür idealistidir. BDRDNCD ADIM

VE YDNE (LENDN) • Rus ihtilâli yekûn halinde iki adımda gerçekleşti. Dkiadım, iki devre... Birincisi, Çar Rusyasının cephelerde ve

yurt içinde çöküş sarsıntıları geçirmesinden doğma fırsat- lar üzerine, işçisi,askeri, memuru ve türlü halk smıflariyle erişilen darbe başarısı ve kurulan«Geçici Hükümet» dev- resi... Dkincisi ve tamamlayıcısı da, bu darbeyi ayrıcadar- beleyerek kendilerine mal eden komünistlerin meydan yeri- ne hâkimolmaları... Bunlardan ilki Şubat 1917'den başlayıp aynı yılın Ekim ayında sonaerer; öbürüyse 58 yıldır sür- mekte olan kat'î neticeli çığın açar.

(Lenin) bu iki devreyi şöyle anlatıyor: — Birincisi, iktidarı (Burjuazi)yeveren, ikincisiyse (Bur- juazi)den alıp (proletarya - işçi sınıfı)na teslim edeniki

safha... Alman orduları, kendi şark cephelerinde Rusları ber- bad etmiş,cenupta Romanyaya kadar uzanmış ve Ruslara, Türk toprakları üzerindekineticesiz başarılarından başka bütün ümit kapılan kapanmıştır. ÇanakkaleBoğazı zorla- masının kırılması yüzünden artık îstanbulu almak ve müt-tefiklerle temasa geçmek de hayal olmuştur. Açlık, sefalet, bıkkınlık, eziklikkorkunç... Askerde manevî kuvvet sıfırın altında ve 1917 başlannda cephekaçaklarının sayısı milyonu bulmakta...

Bu nazik devrede, kendilerine yeni bir dünya ve Rus cemiyetine yeni birdayanak arayan aydınların «artık vakti geldi!» gibilerden havaya üfledikleri

Page 421: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

mâna iki kutupludur: Kapitalist sisteme bağlı, Fransız ihtilâli taklidi bir libe-ralizma ve demokrasi; bir de muallâkta kalmış (Sen Simon) cu sosyalizmayı,maddeciliğe oturtucu ve «Dlmî Sosyalizma» veya «Alman kollektivizması»diye yaftalamış komünizma hayalleri...

Müşahhas hamleciliğini (Lenin)'de bulan komünizma, Rusyaya hululünü (KariMarks)ın öldüğü 1883 sıralarında başlatır- (Plekhanov) adlı biri o tarihteDsviçrede «Dş Hürri- yeti Grupu» ismiyle bir dernek kurmuş ve şu fikir vepoliti-

Page 422: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kayı gütmeye koyulmuştu:

— (Terör) ve kanlı hareket davranıştan lüzumsuzdur. Rusya ancak bir iki devresonra dileğimize uygun hale gele- bilir. Evvelâ Batıyı örnek tutarak gelişmesi,sanayileşmesi,

272 ihtilâl/18

273 fabrikalarla bezenmesi ve ciddi bir proletarya sınıfına yuva teşkil etmesilâzımdır. Bunun için de Çarlığın bir müddet daha devamı ve bu sınıfıdoğuruncaya kadar, başına gele- ceklerden habersiz, sanayi tesisleri kurmayahimmet göster- mesi şarttır. Ondan sonra, Fransız inkılâbında olduğu gibi,Çarlık bir. (burjua) hareketiyle yıkılmalı, yıkıntıyı da (bur- jua)lardan, hazırkuvvet kadroları sayesinde (Marksist)ler almalıdır. Başka türlü ve birden bire(feodalite - derebeylik) idaresinden (sosyalizm)e geçilemez. Şimdilik bize,fikriyatı- mızı yaymaktan ve onu orduya, üniversiteye ve aydın muhit- leresindirmeye çalışmaktan başka iş düşemez.

Fakat o sıralarda toy (23 yaşında) bir delikanlı olan (Lenin) bu (statik)fikirlerden bir şey anlamıyor; ve hadise- lerin aynen (Plekhanov)un görüşüneuygun düşeceğinden ve ancak o sayede dâvayı kazanacağından habersiz,(dinamik) zemini kurcalayıp duruyordu. Kendisi gibi, fakat komüniz- ma ilealâkasız bir ihtilâlci olan ağabeyi (Aleksandr)ın Çarı öldürmek için giriştiğiteşebbüs üzerine idam edilmesi onda,- Çarlık idaresine karşı müthiş bir nefretuyandırmış ve

(Marks)m nazariyelerini iki yıl boyunca süzgeçten geçirip, kendisinden birkaçyaş büyük (Plekhanov)un derneğinden 4-5 yıl önce kıpkızıl bir ihtilâlcikomünist olmuştur. Pek genç yaşta Hukuk Fakültesini bitirişinden sonra(kapitalist) Avrupaya geçmiş, Almanya, Fransa ve Dsviçreyi dolaşmış, îs-viçrede (Plekhanov)la tanışmış ve türlü ihtilâlci gruplar ara- sında birliksağlamaya çalışmıştı.

20. Asra birkaç yıl kala, o, Rusyada ihtilâl havasının baş- buğu mevkiindedir,nazariyeci (Plekhanov)un elinden lider- lik bayrağını çekip almıştır ve bu defakendisi «îşçi Sınıfı Hürriyet ve Savaş Birliği» ismiyle gizli bir ihtilâl cemiyetikurmuştur.

Page 423: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Tevkif... Zindanda 14 aylık bir mahpusluk ve Sibiryada 3 yıl menfa hayatısürmeye .mahkûmluk... Sürgününde de- vamlı fikir çalışmaları, tercümeler,telifler, okumalar, yaz- malar... Yirminci Asrın zili çalarken sürgünütamamlayış, kurtuluş, hemen (Plekhanov) ve öbür ihtilâlcilerle temasa geçiş ve(îskra - Kıvılcım) isimli meşhur gazeteyi dış mem-

Page 424: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

leketlerde kurmaya teşebbüs... Londra'da, yahudi ihtilâlci komünist (Troçki)ile buluşma, anlaşma, iş birliği...

(Dskra) 1900 yılının sonunda çıkıyor, gizlice Rusyaya sokuluyor ve korkunçbir alâka görüyor. Bazı Türk (!) ko- münistlerinin de (Dskra)dan ilham alarakkendilerine «Kı- vılcım» soyadını seçtikleri bu gazete, artık istikbaldeki ih-tilâlin borusudur ve bestecisi (Lenin) olan hareket noktasını çizmektedir...

(BOLŞEVDK) (MENŞEVDK) 20. Asır başında Çar Rusyasını bürüyen havabuyken bir de ortaya (Bolşevik) ve (Menşevik) isimli, (Marksizm) esasındaaynı, fakat tatbikatta ayrı iki grup ve bunların ifa- decisi iki fikir dairesiçıkmıştı. 1898 yılında komünizmaya peçe olarak kurulan (Sosyal Demokrat)adlı parti, aslında gizli faaliyetleri, hususî tavır ve lûgatçeleri, birçok memle-ketteki yeraltı ocaklariyle, daima aynı esasa bağlı olsa da âzası arasında usulfarkı bulunan ve bir türlü hareket plâ- nını billûrlaştıramayan bir teşekkülolmuştu. Fakat kaydet- tiğimiz ve birçoklarının zannettiği gibi, fikirde ayrı ikimez- hep değil de, iş görme ve siyasette zıt iki zümre... Bu arada, (sosyal) ve(demokrasi) lâflarının daha ilk komünistlerden başlanarak nasıl istismaredildiğine ve dolandırıcı mefhum- lar halinde kullanıldığına dikkat!...

(Lenin) bu teşekküle el atmakta gecikmemiş ve 1903 sı- ralarında Londradatoplanan kongrede bir bomba gibi pat- lamıştı. Kürsüde, ağızından kelimeyerine kıvılcım püskür- ten (Lenin)...

(Lenin)in baskısı üzerine (Bolşevik) ve (Menşevik) diye, aynı gövdenin ayrıayrı çırpınan iki kanadı peydahlanmıştı. (Bolşevik) tabirinin dâva ve keyfiyetifadesiyle hiç bir alâ- kası yoktu. O, sadece bir kemmiyet ölçüşüydü.«Ekseriyet» mânasına geliyor ve karşısındaki zümreyi de «ekalliyet» mâ-nasına (Menşevik) olarak isimlendiriyordu. Bu kemmiyet

274 275 ifadelerinin dayandığı basit fikir farkı da şuydu: (Bolşevik -Ekseriyetçi)ler, yani (Lenin) taraftarları, (demokratik) ölçü- lere zıt,öbürleriyse o ölçüler içinde bir yol takibini savunu- yorlardı. Kısacası sertlikve yumuşaklık farkı... Biri sert granit, öbürü yumuşak asfalt, iki zemin...Hakikatte ekse- riyet (Lenin) çilerde değildi ama o granit mizacın bir oyu-niyle öyle gösterilmiş ve (anti demokratik) anlayış ve (oto- riter) güdümkasdiyle (Bolşevik) tabiri benimsenmişti.

Page 425: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Böylece geçen iki yıl... «Kanlı Pazar» diye anılan ve (Lenin)e «Burjualara gü-venmekle en büyük hatayı işledik!» dedirten 1905 ayaklan- ması Çarkuvvetlerince bir mezbaha kasabı hissizliğiyle bas- tırılmış, sarayın karlaörtülü meydanı, kandan, üstüne pek- mez dökülü, kar helvası tepsisinedöndürülmüştü. Komü- nistlerin, daha ziyade (Bolşevik) koliyle arkadandestekle- diği ve öne (burjua)ları sürdüğü bu hareket, böylece, iflâslaneticelenmişti.

Ondan sonra, basamak basamak, grevler, suikastler, ra- hatsızlıklar, işçikaynaşmaları, türlü buhranlar ve bütün bunların hastalık ikliminde girişilenBirinci Dünya Harbi ve basta belirttiğimiz, içtimaî, iktisadî, idarî, askerîfelâket manzarası...

îşte, «Birinci Adım» devresinin havasına girmiş bulunu- yoruz.

Bu arada (1905) bir de ilk (Sovyet) isminin mevzuunu buluşu, bazı denizkuvvetlerinin isyanı, 1906 ayaklanmaları ve Çar idaresinin bir üfürükçü elindeolanca hastalığiyle meydana çıkması gibi âmiller...

(Sovyet)... işçi .delegelerinden kurulu komite... (Kiyef) şehrinde başlayıpMoskova, Petrograd, yayılmaya başladı. Moskova (Sovyet)inin başında yahudi(Troçki)... (Kronştad) deniz üssünde ayaklanma... (Troçki) ve 300 yoldaşınıntev- kifi... 1906'da (Duma - Millet Mecilsi)nin Çar tarafından da- ğıtılmasınıtakip eden ayaklanmalar ve bu defa ayaklanma- larda köylü yığınları...

Hepsi en kanlı şekillerde bastırılıyor, köylülere bazı imtiyazlar tanınıyor, bazııslahat teşebbüslerine girişiliyor, 276

grevci sayısı 5 yılda 2 milyondan 10 bine düşürülüyor (Le- nin) Rusya veAvrupa arası gizli gizli dolaşıyor, (Troçki) Siberya'daki sürgününden kaçıpîsviçrede (Lenin)e katılıyor (Lenin)in Dsviçrede çıkardığı (Proletari) gazetesi30-40 bin baskısiyle işçi sınıfım kışkırtmakta devam ediyor ve durum bilhassaÇarlık Başbakanı (Stolipin)in ıslahat tedbirleriyle ihtilâlcilere elverişsiz bir(kronik - müzmin) hale gelme man- zarası arzediyordu. îşin (Egü - had) halegelmesi ve tepeden inme bir harekete şans getirmesi için mutlaka içtimaî bir

zelzeleye ihtiyaç vardı. O da Birinci Dünya Savaşiyle gerçekleşti ve bir iki yıl

Page 426: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

içinde Çarlık idaresinin çıkardığı çöküntü sesleriyle ihtilâ- lin ilk adım kapısıaçıldı.

(RASPUTDN) Dhtilâl arefesi ve Çarlığın çöküntü günlerinde, bir devri veDmparatorluğu en korkunç çapta belirtici levha, (Raspu- tin) isimli papazınsuratıdır. Topuklarına kadar simsiyah cübbeli, uzun ve kapkara sakallı, kırçılve simsiyah saçlı, şimşek gözlü bu adam, 1917'yedek yıllarca Rus sarayının

Page 427: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

şeytanı oldu. Rus sarayının şeytanı ve Çariçe'nin putu... Onunla beraber de Rusasilzadeler âleminin yorulmak bil- mez aygırı... Cinsî kuvvetini ömrü boyuncabalık yeyip Ma- lağa şarabı içmesine borçlu olduğu söylenen bu adam, şüp-hesiz ki, hem maddede, hem de menfi tarafından telkin kabi liyetiyle ruhta,herkesten çok farklı bir yapı sahibiydi. 1903 de Petrograd'a gelmiş, halkakendisini bir aziz olarak tanıt- mış, hak ve bâtıl dinlerden nice sahtekâr gibikeramet iddi- alarına kalkışmış, gaib alemiyle ilgisi olduğu ve esrarlı ışık- largördüğü propagandasında; gerçekteyse gafillere davra- nışını çok iyi bilen,şeytanî bir tesir sahibi, yalınız hırs ve1 şehvet küpü bir adam...

1904... Rus tahtına bir veliaht doğurmak ateşiyle yanan ve o zamana kadar kızçocuklardan başka evlâda nail ola- mayan Çariçe bir erkek çocuk doğuruyor.Sarayda bayram... 277

Fakat çok geçmeden bu çocukta, annesi tarafından irsî ve şifası imkânsız birhastalık keşfediliyor. Bu hastalık (emo- fili) dedikleri ve açılan yarada kanındurdurulabilmesi için uzviyetteki pıhtılaşmaya mâni, yani en küçük bir yaradanbütün kanın akıp gitmesi felâketine yol açıcı bir illet... Dok- tor, ilâç, telâş,kıyamet; çaresi yok... Veliaht sık sık kriz- ler geçirmekte ve «aman, eline birçöp batmasın, bir iğne ucu değmesin!» diye etrafında dört dönülmektedir.Dünyanın dört bucağından illetine çare aranan, krizler içinde çırpınan vegeceleri sabahlara kadar inleyip uyuyamayan (Çariviç - Veliaht), annesi Çariçeve babası «Bütün Rusyalartn Çarı» m, ne yapacaklarını, kimden imdatdileneceklerini bilemez hale getirdiği ve bu halin sürüp gittiği demlerde,birdenbire, karşısında kara şeytanı buldu. Son derece hayal düşkünü ve bâtılitikat müptelâsı Çariçe, (Rasputin)in şöhretini duymuş ve kulağında şu telkinkalmıştı:

— (Çariviç)i iyi etse etse (Rasputin) edebilir. O, sihirli bir kuvvet sahibidir.Belki de manevî güciyle maddeye hâ- kim bir ermiş... Onu saraya davet edinizve çocuğu ellerine teslim ediniz!

Saraya bağlı asalet tabakasının yüksek (madam)lann- dan aldığı bu telkinÇariçe'yi hemen zaptetti, (Rasputin) saraya çağırıldı ve çocuk prens kucağınaoturtuldu. (Ras- putin) telkin kuvvetiyle çocuğu büyüleyiverdi, uyuttu, sa-kinleştirdi ve etrafa, adetâ Veliaht'a şifa getirdiği hissini verdi.

Page 428: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Ondan sonra (Rasputin) aşağı, (Rasputin) yukarı... Sim- siyah saçları, yağlıgözleri yağ içinde bir zeytin gibi pırıl pırıl, bu adam, artık Çarlık sarayının veRus asalet çevresi- nin (1) numaralı kahramanı... Çarın karşısında bile gayetlaubali, prensesler, kontesler arasında numunelik baş aygır rolünde, devlet vesiyasette her türlü tasarruf kudretine sa-

Page 429: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hip, ejderha şahsiyet... Hemen hiç yıkanmadığı için ekşi ek- şi kir kokan,ayağındaki çamurlu (mujik) çizmeleriyle ipek halılar üzerinde gidip gelen,boyuna içen, sefahatten sefaha- te koşan, dilediği prensesi evine çekmesi içintek işareti ye- ten bu iblis, ıslahatçı Başbakan (Stolipin)e emir vermeye 278

kadar ileriye vardı. Bazı başanlariyle ihtilâli önlemeye, hiç değilse ertelemeyemuvaffak olan Başbakan, ihtilâlciler ta- rafından nefretle karşılandığıderecede, emirlerine baş eğ- mediği için (Rasputin) ve Imparatoriçe'den dedüşmanlık gördü. (Stolipin)in 1911'de bir suikasta uğrayıp öldürülmesiüzerine sarayda ve hükümette (Rasputin)in nüfuzu büsbütün arttı. Bütün Rusyaonu sarayın kulelerinden tüten bir felâ- ket ve şeamet remzi halinde görmeyebaşladı; hususiyle ihti- lâlciler saraya karşı hınçlarını, üzerinde topladıkları,marsık suratlı bir korkuluk hedefi kazanmış oldular ve halk nefre- tinigıcıkladıkça gıcıkladılar...

Harbin Rusya hesabına bir facia belirttiği 1916 yılının son aylarında Prens(Yusupof) isimli bir asilzade, birkaç ar- kadaşiyle birlikte kara şeytanı evinedavet etti; yedirdi, içir- di, eğlendirdi; derken bütün yüksek tabakayı avuçlarıiçinde tutan bu adama duyduğu hıncı, onu öldürmek ve cesedini (Neva) suyunaatmak suretiyle gösterdi.

Yediği zehirli pastalardan hiçbir ölüm tesiri almayan dev yapılı papaz, nihayetüç beş kişinin birden üzerine sık- tığı kurşunlarla yere serilebildi; ve böyleceRus sarayının felâket remzi adam geberince, perdesi açılmakta olan 1917senesiyle beraber ölüm sırası Çarlığa geldi.

Dlk adımın başlangıcı, (Rasputin)in öldürülmesindeki es- rarlı işaretleberaber 1916 sonlarında Petrograt'taki bütün fabrikaların topyekûn grevi...

Naralar: — Kahrolsun Fransızlar! — Bitsin artık bu menhus savaş! Polisgrevcilerle başa çıkamayınca ümit askerî birlikler- de... Asker geliyor,süngülerin önüne atılıp dert yanan işçi- leri benimsiyor ve halk yerine poliseateş açıyor.

Rusyada ve tepeden inme şekilde ilk defa görülmüş ha- dise... Besbelli ki,uzun istipdat yıllan ve savaş felâketi bo- yunca Rus toplumunun ruhunda,patlamak için fırsat bekle- yen bir çıban teşekkül etmiştir; ve incecik bir zarın

Page 430: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tuttuğu bu çıban iğne ucu kadar ufak bir bahaneyle deşilmeye hazır- dır. Havayıkoklayamayan ve sezemeyen çevre de, budala 279

Çar ve etrafı... Bu hal ve sert disiplin zincirleriyle istenildiği noktayasürülmesi mümkün askerlere kadar tesirini göster- miş ve Petrogratgarnizonunun 160 binlik askerî kadrosun- dan hiçbir imdat beklenemeyeceğiortaya çıkmıştır. Çar'ın

Page 431: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hususi muhafız alaylarından büyük bir kısım da cepheye sürüldüğü için, o anda(Monarşi) idaresi yapayalnız ve mü- dafaasız... Dşte, devlet güdücülerine biranda takdir edip öne atılmalarını ihtar eden nezaket noktası... Böyle anlarda yaaskerin basma geçip büyük bir şevklendirişle onu vazifeye davet etmek, böylebir itişe ümit ve yer kalmamışsa, halk tarafına geçmek ve hareketi yeniihtilâtlara varmadan ve gizli destekleyicilerinin iradesine kapılmadanbarajlayabil- mek lâzımdır. Bu da ancak, (Napolyon) vâri üstün yaratılış- larınkârı; ve böyle bir şahsiyet belirtmekten, Çar Dkinci Ni- kola, mümkün olduğukadar uzak...

Cepheye gönderilen muhafız birliklerinin yerine geçir- dikleri, çoğu işçi veköylü kıt'alar da, bilhassa ihtilâl fikrinin yaygın olduğu denizcilerden daha azşüpheli değil...

1917 yılı... Çar, cephedeki karargâhını bırakıp payitah- tına dönmüştür.Maksadı, (Rasputin)in öldürülmesinden çok sarsılan Çariçe'yi teselli etmek ve13 yaşındaki, artık dok- torsuz kalmış oğlunu görmek... Çar, kendisicephedeyken olan hadiselerin üzerine hiç eğilmek niyetinde değil... Dngilizsefiriyle konuşurken, elçinin, «halk güvenini kazanmaya ba- kınız!» ihtarına şucevabı veriyor:

«— Asıl 'halk benim güvenimi kazanmaya baksın!» Bu lâf, Rus sarayının hangigaflet ve mahvet (benlik) ruhiyatı içinde boğulmuş bulunduğunun korkunçvesikası... Payitahtta hususî bir inzibat bölgesi tertibatı alınıyor,

polise makineli tüfek dağıtılıyor, 1905 «Kanlı Pazar» yürü- yüşünü en vahşişekilde tepelemiş olan (Kabaloo) bölge ku- mandam tayin ediliyor veböylelikle kıyam selinin durduru- lacağı umuluyor. Halbuki bu bir (palyatif -sathî) tedbirdir ve marazı kökünden ele almak iktidarında değildir.

14 Şubatta Petrograt muazzam bir greve ve yürüyüşe sahne... (Duma) açılmışve işçiler Meclis lehine tezahüre

geçmiştir. Hükümet, (Duma)nın açılış törenine iştirak etmi- yor. Protestolar...

23 Şubat «Milletler Arası Kadınlar Günü»... Greve ka- dın işçiler yeni birşekil verdi. Kadın, çoluk - çocuk, deh- şetli bir kalabalık, kalın buz

Page 432: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tabakalariyle örtülü (Neva) neh- rini yürüyerek aştı ve şehir merkezine aktı.Polisin ateşi... Kalabalığa' vız geldi- Yürüşçülerin sayısı, erkeklerin de ka-tılmasiyle 300 bin... «Ekmek isteriz!» çığlıkları...

O sene kış da çok şiddetlidir; fakat midelerin feryadı dururken kimse «yakacakisteriz!» diye haykırmayı düşün- memektedir. Ekmek, her derdin başı, bütünihtilâllerin anah- tarı ve tarihin her defa, her vakada gösterdiği ayaklanmavesilesi...

Rus Dhtilâlinde ilk adım, devresinin başlangıcını 23 Şu- bat «Milletler ArasıKadınlar Günü» kabul edebiliriz. Dhtilâ- lin (Lenin)den sonra birinci şefi(Troçki), «Rus Dhtilâli Ta- rihi» eserinde, ilk adım devresini kadınlarınaçtığını ileri

Page 433: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

sürer. Aynen «Büyük Fransız Dhtilâli»nin (Versay) üzerine kadınlaryürüyüşünde olduğu gibi...

Çar Dkinci Nikolâ, iradesi güçlensin diye (Rasputin) tarafından üfürüklenmişve Çariçe eliyle cepheye gönderil- miş elmadan herhangi bir kuvvetdevşirebilmiş değildir. DLK ADIM

23 Şubat hadiseleriyle başlamış kabul edebileceğimiz ihtilâl 27 Şubatta, ilkdevreye ait bütün hüviyetiyle su yü- züne çıktı. O güne gelinceye kadar kimseişin farkında de- ğil ve idareciler olanları âdi nümayişler çerçevesinde gör-mekte... Çar hemen cephedeki karagrâhına dönmüş, Çariçe de kabulmerasimleriyle meşgul... 23 Şubat akşamı (Bolşe- vikler bir toplantı yapmış veşu görüş etrafında birleş-

miştir : — Hadiseler büyük bir hız aldı. Bu hız işi bir ihtilâle kadargötürebilir. Bu hali umumîleştirmek için, başta Mos-

280 281 kova, bütün büyük şehirlerde tahriklere geçmeliyiz! 24 Şubat... Grevbüsbütün azgın ve sesler büsbütün korkutucu:

— Kahrolsun Hükümet! Kahrolsun mutlakiyet ida- resi!...

Rus askerinin malûm tavrından sonra, Kazaklar da «ateş!» emrine itaatgöstermiyor ve daha o günden hükü- metin teslim olma vaziyetine geçtiğigörülüyor. Ama o gün hiçbir taraf nihaî hamleye girişebilecek aydınlık bir şuursahibi bulunmuyor. Ortada, küçük yığınların başları müs- tesna, hareketi peşinetakabilecek büyük baştan da eser yok...

25 Şubat... Hadiseler kabara kabara gelişirken bu defa gençlik ve talebeler deişin içinde... Kızıl bayraklar taşıyan gruplar Fransız ihtilâlinin (Marseyyez)marşını söylüyor. Başlangıçta dâvanın, sadece Çar idaresine duyulan hınçtanibaret ve ne kadar renksiz olduğuna bakın!. Kızıl bayrak- lar, arka plândaki(Bolşevik)lerin sokuşturmalarından baş- ka bir şey değil... O sırada yeşilindenşansına kadar hangi renk öne sürülse benimsenebilir. îşçi ise kendi ferdî der-dinde, içtimaî dâvasında değil...

Bir polis komiseri öldürülüyor; bir başka komiser de, ateş açmasını istediği

Page 434: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bir bölük kumandanından şu cevabı alıyor:

— Halka toplu ateş etmeye kalkışırsanız biz de size ateş açarız!

(Duma), hükümetle nümayişçiler arasında şaşkın... Hiç-

Page 435: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bir şey yapamıyor ve hüviyeti bakımından belki de vazife- siyken hadiselere elkoyucu temsilî bir davranışa geçemi- yor. Geçebilse ihtilâli bizzatyapmışçasına tamamlamış ola- cak; fakat yapamıyor ve kamaşan beyniniayarlıyamıyor. Sadece kendisine gönderilen yaralı işçileri seyretmekle ye-tiniyor.

Çar'a telefon: — Konuşunuz, Payitahta geliniz! Vaziyet ihtilâl çapmda azmıştır!

Çar'ın cevabı: 282

— Bu çeşit hareketlere değer vermiyorum ve yarın sabaha kadar ayaklanmanınbastırılmasını, sona erdiril- mesini emrediyorum!

O akşam (Bolşevik) komitesinden ve ihtilâlcilerden 132 kişi tevkif ediliyorama, bu hareket, orman yangınına 132 bardak su atmaktan farksızdır ve Çar'ınemri ancak bu noktaya kadar yerine getirilebilecektir.

26 Şubat... O güne kadar işçilere karşı bir hükümet toslaması olamayınca budefa onların, nümayiş plânını ta- şırarak hükümet kuvvetlerine saldırışı... Poliskarakolları basılıyor, yakılıyor ve silâhlan yağma ediliyor. Hükümet, işçimmtıkasındaki bu saldınşı mukabil bir saldırışla önle- yemiyor ve henüz işgaledilmemiş hükümet ve yüksek taba- ka muhitine sızılmasın diye (Nova)nehrinin köprülerini kaldınyor. Fakat nehir buz tutmuştur ve ihtilâlcilere «ge-çin!» demektedir. Buzlar üzerinden yürüyerek geçiyorlar... Çarlık MuhafızBirliğinden bir grupun halk üzerine

ateşi... 60 ölü... Öbür gruplar havaya ateş ediyor. «Ateş!» emrini verensubaylara isyan... Askerlerin bir kısmı, elle- rinden silâhları alınarakkışlalarında mahpus... «Ateş!» emrini veren subayı öldürüyorlar ve askerîisyanı birçok birliğe yayıyorlar.

O halde her şey bitmiştir! Çar, karargâhında hatıra defterine, o gün birazgezindiğini, çay içtiğim, biraz oku- duğunu ve birkaç el domino oynadığınıyazmaktadır. Basılan silâh depolan, yakılan Bakanlık binalan, cad- delerdesökülen Çarlık armaları... 300 bin işçi ve ihtilâlci ile 160 binlik askerîgarnizon el eledir. Çar'ın son gayreti olan (Duma - Meclis)in feshi, durumubüsbütün azıtmış ve ihtilâli bir anda yerleştirivermiştir. Meclis, artık işçilerin

Page 436: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve askerin, önünde toplandığı ve etrafında halkalandığ: devlet (sembol)dür.

MUVAKKAT HÜKÜMET: Şapşal ve iradesiz devlet reislerinden parlak birörnek 283

belirten Çar ikinci Nikolâ karargâhında çay içer, domino oy- nar ve sevgiliÇariçesi'ne hissî mektuplar yazarken, asıl

Page 437: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

müdafaa cephesinin, karşısında değil, ar kasnıda tutulması gerektiğindengafildir. Vaziyet o hale gelmiştir ki, Almanlar karşısındaki yıkık dökükordusunu yüz geri edip ihtilâlci- lere saldırmaktan gayrı çaresi kalmamıştır.Eski hassa alay- larından ve sadık birliklerden bir kuvvet ifraz edilerek ya-pılması belki mümkün böyle bir hareketi de Çar Nikolâ

karakterinde birinden beklemek mümkün değil... (Bolşevik) lerin arka plândaşuur ve sistemle sevk ve idaresine çalıştıkları, fakat esasta sistemsiz vehadiselere tâbi «ilk adım-Birinci devre» hareketi, (Duma)nm feshi gibisonunda yapılacak bir işin başta yapılmasiyle birden- bire devletleşme yolunuaçınca artık bastırılamaz olmuştur. (Duma)nın feshi üzerine, mebuslar,dağılacakları yerde Meclis sarayına üşüştüler ve ihtilâlcilerin coşkuntezahürat- ları içinde «Muvakkat Hükümet» ilân ediyorlar...

Mebuslardan, ilk devrenin kahramanı (Kerenski), Mec- lis Sarayınınbalkonundan, işçi, asker ve halk kalabalıklarına ateşli nutuklar çekiyor veonları, ihtilâl işinin baş tekniği olarak bütün haberleşme merkezlerini işgaledavet ediyor. — Hemen garları, telgrafhaneleri, telefon santrallerini

işgal ediniz! Ve dedikleri yapılıyor. Hareketin en başta nasıl sistem- siz veherhangi bir kat'î netice (strateji)sinden yoksun oldu- ğu bundan da belli...

Artık Çar ile payitaht arasında haberleşme imkânı da kalmamış, Çar, önündeve arkasında iki düşman muhasara hattı arasında kalmıştır.

(Duma), Kurucu Meclis toplanıncaya kadar vaziyete hâ- kim olunması için bir«Muvakkat îcra Komitesi» kuruyor ve komiteye meşrutî krallık taraflısı birprensle, (Duma) reisini ve ateşli hatip (Kerenski) yi de seçiyor.

Başarıya eren ihtilâlin ilk devrede bolşeviklikle hiçbir alâkası yoktur; ve(Kerenski) ve yakınları, daha ziyade sa- ğa temayüllü, (Trudovik) isminitaşıyan, küçük (burjuazi) ve köylüye dayanır bir hizipten gelmektedir. Ağalarınelin- 284

deki toprağı devlet parasiyle satın alıp köylüye dağıtılmasını prensipleştiren,bir nevi ıslahatçı ve (sosyalist) demokrasi müdafaasında bir grup... Ve işte bugrup, zaten nereyi he- def aldığı önceden bilemeyen ihtilâli bedava tarafından

Page 438: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tes- lim almış bulunuyor. Bu grubun karşısına (Bolşevik) lerden bir hizipdikilip iktidarı paylaşmak sevdasına düşüyorsa da, henüz kıpkızıl rengikabullenmekten uzak bulunan Rusya, havasının alaca renk bulanıklığını koruyorve ilk adımda, işçi ve askerlerden kurulu (Sovyet)in iktidara sızmasını ön-lüyor. Vaziyete, yarı sol (liberal)ler hâkim oluyor; bunlar, Çar'ın hal'li veyerine başka bir hükümdar getirilmesi ve meşrutî ölçülerle saltanatın devametmesi üzerinde fikir bir- liğine varıyor ve l Martta «Geçici Hükümet» teşkilediliyor.

Page 439: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Kerenski) Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı ünvaniy- le baştadır vebütün gayreti sağla sol arası bir hükümet ve rejim yuğurmak...

Eski rejimin bütün büyükleri zindanda... Çar, nihayet payitahtına dönmeye veher şey olup bit- • tik ten sonra bir şey yapıp yapamayacağını yakından görme-ye karar veriyor, yolda treni, ihtilâlcilerce hatların kesildiği ihtarı üzerineilerliyemiyor, sağa sola kıvrılıyor, generalle- riyle istişare ediyor ve hertaraftan şu cevabı alıyor:

— Tahttan feragat ediniz! Hatıra defterine:

«— Zül, alçaklık, ihanet, riyakârlık... Etrafımı meğer yalınız bunlar sarmış...»

Diye yazan Çar tahttan feragatini imzalıyor ve artık her şey (liberal)düşünceyle sol arası yamalı bohça hükümetine kalmış oluyor.

(Petrograd) daki (Sovyet)i merkez tanıyan bütün (Sov- yet)ler, (Lenin)indışarıdan sökün edip idareyi teslim alacağı 7-8 ay ilerisine doğru hani hanifaaliyette...

DKDNCD VE SON ADIM Rus ihtilâli aslında Komünist ihtilâli demekolduğuna 285

göre mevzuumuza şimdi, «ikinci ve son adım» devresinde girmiş oluyoruz.

Bu noktaya kadar ol'anlar, her bakımdan çöküntüye gir- miş ve kendi kendisinebir ayaklanmayı davet edici bir ida- renin, nasıl komünistlerce sistemli veşuurlu şekilde basa- mak yapıldığını göstermek içindir ve ilk devrenin, neihtilâl gayesi, ne de plân ve tekniği bakmamdan kıymeti düşünüle- bilir.

Gaye, plân ve teknik; bizim dünya, insan ve cemiyet görüşümüze yüzde yüz zıtolarak sadece (Lenin), yani (Bol- şevik) darbesi çığırmdadır ve almaklamükellef olduğumuz dersler varsa, onları bu çığırda aramak lâzımdır.

(Lenin) Dsviçreden takip ve uzaktan mümkün olduğu ka- dar idare ettiğihadiselerin ilk devre kvamına geldiğini gö- rür görmez Almanyaya geçti veAlman idarecileriyle anlaş- mış olarak mühürlü bir yük vagonu içinde AlmanBaltık kı- yılarına iletildi. Oradan Dsveç, oradan da Finlandiya ve Rus- ya...

Page 440: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Lenin)in, kendi vataniyle harp halinde bulunan düşman bir memlekettenfaydalanmaya kalkmış olmasını vatan hiya- netiyle suçlandıranlar olmuştur. Bizbu sathî görüşe katılan- lardan olamayız. (Lenin) bizim görüşümüzle hizmetettiği dâva bakımından suçludur. Yoksa herhangi bir ideal sahibi, vatanı içinbeslediği gayeyi tahakkuk ettirme yolunda, gere- kirse o vatanla savaşanlardanfaydalanmakta tereddüt et- mezse suç işlemiş olmaz; hattâ, sırasına ve gayesinegöre

Page 441: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kahraman bile sayılabilir. Vatanım kurtarmak için, o vatanı batırmakisteyenlerden faydalanmaya kalkmış nice kahraman yatar tarihte... (Lenin) ise,gayesi ve hedefi bir tarafa, şüp- hesiz ki, Rusyayı kurtarmaya gittiğikanaatindedir ve ancak kanaatinin suçlusudur; Rusyanın düşmanına el açtığınınde- ğil... Eğer onun Rusyaya götürdüğü gerçek bir kurtuluş ol- saydı, o zamanAlmanlardan yardım istemesini suç kabul edenler çıkabilir miydi? Almanlar(Bolşevik)ler başa geçerse Rus Harbinin sona ereceği ve Doğudakiordularının Batıya aktarılabileceği ümidiyle (Lenin)i memleketine iadeetmekte fayda gördüler ve onu, emniyet altına alarak, kapılan mü-

hürlü bir vagonla Almanyadan geçirdiler. Petrograd'ın Finlandiya garındabüyük bir kalabalık... Merkez (Sovyet) teşkilâtınca bir karşılama komitesikurul- muş ve (Lenin) ile beraberindeki 31 yakınını garda bekle- meyeçıkılmıştır.

Garda ileri geri dolaşan, çoğu papaklı, kürk paltom adamlar... Aralarında tek -tuk kadınlar da var... Ayrıca kasketli işçiler ve bereli deniz erleri...

Muvakkat hükümet kurulalı ancak 5 hafta geçmiş ve (Bolşevik)lerin böyleapaçık şekilde şeflerini karşılamasına mâni bir hava ve şuur henüz hükümeteyerleşememiştir. (Bolşevik)lerin o sırada, solumtrak (burjua) iktidarına karşıtavrı «hükümet seninse, arka plânda her türlü kaynaşma ve oluşma dabenimdir!» mânasından ibaret...

Tren hayli gecikti ve 3 Nisan 1917 günü, gece vakti, iki yanına yorgun buharsoluklan üfleyerek «işte getirebildim!» gibilerden tiz düdük çığlıklariyle ağırağır gara girdi.

Koşuşma... (Lenin), kansı (Krupskaya) yakın arkadaşı (Zinovyev) ve ayrıca 29ihtilâlci maiyeti bu trendeler... Tren- den ilk atlayan ve elini kansına uzatıpinmesine yardım

eden (Lenin)... 29 kişilik grup içinde belirli tiplerden (Sokol- nikov);karşlayanlar arasında da, Parti Merkez Komitesi

temsilcilerinden (Kamenev) ve (Raskolnikov)... Karanlık garda, sarmaş -dolaş öpüşmelerden, el sıkmalardan, buket sunmalardan sonra (Lenin)i alıp,

Page 442: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bizde «şeref salonu» diye isimlendirilen «imparator salonu»na götürdüler...Salonda Çarlık armasiyle Çar ve Çariçe'nin resimleri sökülmüş ve yerlerindeduvar renginden daha açık birer zemin kalmış- tır. (Lenin)i duvarda Çar veÇariçe'nin kaldırılmış resimle- rini ihtar eden dört köşe iki açık renkli zeminarasındaki kanapeye oturttular ve bol ışıklı salonda, şeflerinin yüzüne dikkatledaldılar...

(Lenin), kendisine hitaben söylenen birkaç sözden sonra ayağa kalktı ve buprotokolvâri sözleri söyleyenlere değil, kapıda, avluda ve pencerelerdebirikmiş, kendisinden bir biçim ve lâf kapmaya hevesli yığma hitap etti:

«— Yoldaşlar, askerler, denizciler, işçiler!...»

Page 443: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

286 287 Sesi o kadar gür çıkıyordu ki, biraz sonra bir bomba gibi patlatacağıihtilâl fikrini daha ilk hitapta belli ediyor- du:

«— (Emperyalist) hırsızlara karşı açılan savaş çok geç- meden bütünAvrupaya yayılacaktır! îşçi sınıfı Rusya'da bü- yük kahramanlık göstermiştir.Bu kahramanlığı gayesine eriştirmek lâzımdır! Dktidarı işçi sınıfınadevredecek bir (sosyalist) ihtilâl tek hedefimiz olmalıdır!»

En yüksek perdeden, gayet ahenkli, son derece aydınlık, tane tane, dolambaçlıcümleler dışı konuşuyor, hiçbir mü- cerret fikre yer vermiyor, kaskatı«müşahhas »lar üzerinde dolaşıyor, adetâ- talim ve terbiyesini tamamlamışfarzet- tiği ordusuna, gözle görülür ve elle tutulur işlere dair emir- lerveriyordu.

Kendisini karşılamaya gelenler apışıp kalmıştı. Hepsi (Lenin)in kafasındaolmakla beraber, Rusyayı o günkü şart- lar içinde (sosyalist) bir ihtilâle müsaitgörmüyorlar ve bu konuşmadan doğabilecek neticeyi tehlikeli buluyorlardı.(Lenin) ise onlara değil, yığına sesleniyor ve ayağının toziyle baklayıağızından çıkarıyordu.

Tabloyu seyreden bir Avrupalı diyor ki: «— (Lenin)in sözleri acı veya tatlı birfikir değil, bir meydan dayağı oldu. idareciler şaşırıp kaldı, halk yığını isehiçbir noktayı akıl ölçüsüne vurmadan dehşetler içinde sü- rüklendi. Bu adam,nefsine ve dâvasına güveni bakımından deli sıfatına denk bir gözükaralıkbelirtiyordu-»

Dşte: «— Nasıl (feodalite - derebeylik), yerini (kapitalist) sis- temebırakmışsa, şimdi de kapitalizma, saltanatını sosyaliz- maya terketmelidir.Yani, hâkimiyet (kapitalist)lerin elin- den koparılıp alınmalıdır!»

Bu dik ve hiçbir tâviz kabul etmez, hiçbir bekleyişe yanaşmaz çıkış,(liberal)lerle beraber ikinci iktidar maka- mındaki (Sovyet)i çetin bir durumadavet ediyordu. Hükü- met emirlerinde imzası bulunmadıkça o emirleringereğini yerine getirmeyen bazı askerî birliklerce destekli (Sovyet), şu ân,hükümeti ve yeni idareyi topyekûn berhava etme ve

yerine geçme fermam karşısında, beklenmedik bir tepki so- jıu, şimdiyedek

Page 444: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

elde edebildiğinden de mahrum kalmaz mıy- dı?... Nitekim, Dngiltereyegeçmek üzere Muvakkat hükü- metten izin istemiş olan Çar, bu izin verilmişken(Sovyet)in itirazı üzerine Merkezde alıkonulmuş ve tutuklu sıfatiyle •yazlıkSaraya hapsedilmişti. Dşler böylece iki iktidar arasın-

Page 445: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

da anlaşmalı giderken, vaziyeti birdenbire değiştirip Muvak- kat Hükümetekarşı çıkmak ne dereceye kadar başarılı ola- bilirdi? Çarcılar, yüksek(burjua)lar, bazı askerî kıtalar, bel- ki de köylülerle birleşmesi mümkünhükümet, böyle bir atı- lış karşısında (Bolşevik)leri topyekûn tasfiyeyeuğratamaz mıydı?...

(Lenin) bu ihtimallerden hiçbirini hesaplama mevkiin- de değildir. O, ilk işiiktidara hamle etmek olan (Sovyet)i bir (kokteyl) unsuru kabul etmeğeyanaşamaz, hiçbir ihti- yat ve (antitez) icabına kulak veremez, mutlak dindüşman- lığına rağmen nas bildiği kendi küfür ölçülerinin ham yo bazıolmaktan vaz geçemez ve yolu uçurum olsa «ileri!» em- rinden başka bir şeytanımaz.

Hak olan bir dâvada bu karakter, yalınız mutlak hü- kümlere mahsus mutlak birsalâbet etrafında, yerine ve işi- ne göre (anti tez)lere de söz hakkı verici birmizaçla kıvamlı •olarak gayet makbul sayılabilirse de, (Lenin)de, ibret alın-maya değer, bâtıl uğrunda korkunç bir yobazlıktan ileriye geçemez.

Ertesi gün (Lenin), misafir edildiği binanın balkonun- •da... Binanın önündetoplanan halk topluluğuna hitap ediyir: «— (Burjua) ihtilâlini aşmak ve(proleter) ihtilâlini ger-

çekleştirmek lâzımdır! (Emperyalist) bir karakter taşıyan Harbe hemen sonverilmelidir! Ne oradan, ne buradan, ya- rım - yamalak oluşlara paydos!...Olunması gereken neyse •o olmalıdır!»

Bu sözler gerçekten yarım - yamalak ihtilâl hükümetine Ttarşı açık bir isyanteşviki olduğuna göre (Lenin)in hemen tevkifi ve o güne kadar bellibaşlısınırlar içinde faaliyetine müsamaha edilen (Bolşevik) teşkilâtının dağıtılmasılâzım değil midir?

288 289 Fakat işçi ayaklanmaları yoliyle gelen hükümette buna cesaret yok...Cesaret, arkadaşlarında da değil, yalnız (Le- nin)de...

Nitekim aynı binanın bîr salonunda toplu bulunan ve aralarında, Siberya'dakisürgününden yeni dönmüş (Stalin) de göze çarpan (Bolşevik) güdücüleri,kaşlarını çatmış bu türlü delice çıkışlardan tedirgin görünmektedir.

Page 446: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Lenin) bu kadarla da kalmıyor ve tırnağını geçirmediği nokta bırakmıyor:

«— Hükümeti destekleyen (Sovyet)leri ve (Bolşevik)leri,. gayemizi ihmaletmiş olmakla suçluyorum! Şimdiye kadar (Sosyal Demokrat) peçesi altında işgören partiyi açıkça

Page 447: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«Komünist Partisi» olarak meydana çıkmaya davet ediyo- rum!»

(Lenin) konuşmasını bitirdikten sonra içeride kendisini bekleyenarkadaşlarının yanına gitti ve onların asık suratla- rına karşı bir koltuğagömüldü. Bir Avrupalı muharririn va- sıflandırışiyle, yayvan ağzı, muntazamburunu, çıkık alnı ve küçücük parlak gözleri karşılarında, onları aynı fikirlerincenderesi içinde zaptetmeye çalıştı. (Stalin) ve (Kamenev) bu fikirlere karşıçıktılar ve onların (pratik) olmadığı ve ha- diselerden destek almadığı, zamanve mekâna uymadığı üze- rinde ısrar ettiler. En kısa bir zaman sonra körükörüne

(Lenin)in peşine düşecek olan liderler, bu, muvaffak olursa dâhiyane, olamazsamecnunane fikirlerden ürkmüşlerdi. Hemen sonra Petrograt (Sovyet)i«Halklara Çağrı» baş- lıklı bildirisini yayınladı.

Sırası gelmişken kaydedelim ki, nerede «halklar» diye bir tabir görürseniz,onun, komünist (Vokabüler - Lügatçe) sinden alınma bir kelime ve kullananınbu kafada bir adam olduğunu bilin! «Halk» tek bir topluluk ismi olduğunagöre,, ancak, onu sınıflara böfen ve her sınıfa ayrı ayrı «halk» gö- ziyle bakankomünistlerce bu şekilde toplama sokulabilir. Yoksa dürüst bir ifadeyle halk,her çeşit, her kısım ve her renkten insanları bir arada tutan bir bütündür veaynı isim- le bölünemez. Ancak komünist ağzıdır ki, koca bir mefhum vakıasınıişte böyle tahrif eder.

290 Evet; bu, «Halklara Çağn» isimli bildiride, hükümetin (emperiyalist)politikasına ve itilâf devletleri arasındaki harpçi faaliyetine karşı, halk,mücadeleye davet ediliyordu. Dngiliz ve Fransızlar, bu bildiriden fena haldegocundu- lar... Muvakkat hükümeti sıkıştırdılar ve ondan şu cevabı aldılar:

— Hükümetin, bildiriyi yayınlayanlarla hiçbir alâkası yoktur! istanbul'u almakRusya için millî vazife olduğuna göre, ilk anlaşma gereğince, itilâfdevletleriyle aynı safta ça- lışmamız devam edecektir.

(Sovyet) bu karşılığı beğenmedi ve hükümetten tekzibini istedi. Hükümet sadesözünü yalamakla kalmadı; tekzibini resmen ingiliz ve Fransız elçiliklerine debildirdi- işte (Bol- şeviklerin muvakkat hükümet üzerinde baskı derecesi vehükümetin buna boyun eğme zaafı!...

Page 448: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Hükümetin bu zaafı, işi kapatacağına büsbütün alevlen- dirdi. Nümayiş üstünenümayiş ve harp aleyhtarı gösteriler... Hükümet istifa etti ve bu defasosyalistlerin de katılma-

siyle ikinci Geçici Hükümet kuruldu. Başvekil yine aynı Prens, kabinede asılbaş (Kerenski) ise Savunma Bakanı... DLK AYAKLANMA

(Lenin)in halka vâdettiği şeyleri, banş, toprak, ekmek olarak üç noktadaözleştirebiliriz. Böylece (Lenin) şehri ve

Page 449: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

köyü kuşatarak umumî halk ihtiyacına en müşahhas ve ame- lî cevabı vermişoluyordu. Kolay teşhis, basit ifade...

1905 ihtilâlinde (Lenin)le beraber en büyük rolü oyna- mış olarak, ingilizlerinsürdüğü Kanada'dan kurtulup şefin- den l ay sonra Rusyaya gelen '(Troçki),hemen onun arkasına takıldı ve bir mitingden bir mitinge, kendisine mahsuscoş- turma usulleriyle halkı fıkırdatmaya başladı. Sanki (Lenin) ihtilâl treniniönünden çeken lokomotif, (Troçki) ise aynı hızla arkasından iten...

Yeni bir nakarat daha tutturdular: «—- iktidar ille (Sovyet)lerin, ille(Sovyetlerin!...» 291

•A& Temmuz ayına kadar vaziyet, böylece sürdü veya sürün- dü. Daha evvelGaliçya cephesinde taarruza geçme karan alıp neticede Rus ordusunun korkunçbozgununa şahit olan Muvakkat Hükümet artık büsbütün zayıflamıştı.

Petrogratta Muvakkat Hükümete karşı ilk fiilî ayaklan- ma... Ellerde «iktidarille Sovyet'lerin!» yazılı (pankart)lar, asker, işçi ve çeşitli tabakalariyle halk,(Bolşevik)lerin sevk ve idaresi olmaksızın ayaklandı. Meclis sarayının önünegelip nazırları parçalamaya kadar davrandılar. Ama hükümet,, iki duvarköşesine sıkışmış kedi cesaretiyle pençesini attı, as- kerî mekteplertalebeleriyle kazakları ve bazı birlikleri mu- kabeleye davet etti,(Menşevik)leri de yardımına kattı, ayak- lananlar üzerine ateş açtırdı veyüzlerce ölü ve yaralı paha- sına duruma hâkim oldu.

Bu hal, zaten bu kadar ileriye gidilmesini istemeyen, fakat ihtilâlcilerifrenleyebilmekten de âciz kalan (Bolşevik) şeflerinin, korktuklarına uğramalarıdemektir. Nitekim

birdenbire nefsine güvenir gibi olan hükümet hemen (Bol- şevik) şeflerinintevkifini emretti. (Lenin) müstesna, bütün (Bolşevik) liderleri yakalandılar...Gazeteleri (Pravda) basıldı ve makineleri kırılıp döküldü. (Troçki) ve(Kamenev) tutuk- landılar. Baş hedef (Lenin) ise vaziyetin tersine dönmeyebaşladığını görür görmez daha fazla beklemeye sebep gör- memiş veFinlandiyaya kapağı dar atmıştı. Ormanlarda

saklanarak ve binbir engel atlayarak zor belâ kaçmaya mu- vaffak oluş...

Page 450: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Finlandiyada bir tanıdığına sığındı ve «Devlet ve Dhtilâl» isimli eserimyazmaya koyuldu.

(Bolşevik) tehlikesini böylece atlatabilen (Kerenski) de Başvekil oldu.

Halk artık (Bolşevik)lere aykırı ve ilk sevgisini kaybet- miş gibi...

Fakat bu vaziyet uzun sürmedi. Cephelerde üstüste boz- gunlar, şehirlerdesefalet, buna karşılık yüksek sınıflarda sefahat, hükümetçe kazanılan bazısubay mahfellerinde tür- lü rezaletler, gözleri tekrar (Bolşevik)lere döndürürgibi ol-

Page 451: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

du. (Troçki) ve Kamenev), zindandan, vaziyeti alevlendirme- yi ihmaletmediler, (Lenin) ise Finlandiyada artık işin naza- 292

riyatına daldığı âlemden silkinip Rusyaya şu talimatı gön- derdi:

— Bensiz hiçbir şey yapamazsınız! Saat çalmadan ve ben onun çıngırağınıayarlamadan harekete geçildi! îşte şim- di vakit gelmiştir!

Öyle ama!... Ama'sı var: Ayaklanma sırasında (Kerenski)ye yardım edenKazak Generali (Kornilov) Rus orduları başkumandanlığına getiril- miş, o da,bütün sağcı, Çar taraflısı zümrelerin tek ümit

timsali halinde (Kerenski)yi ve Muvakkat Hükümeti devirip askerî birdiktatorya kurmak sevdasına düşmüştür.

24 Ağustos... ilk ihtilâl davranışından beri 6 ay geçmiş, sahicisine de 2 aykalmış bulunuyor.

Rus orduları başkumandanı, Kazak Generali (Kornilov) un hükümete Dhtan:

— iktidardan çekiliniz ve hükümeti bize teslim ediniz! Petrograt üzerineyürüyorum!

Ya bu (romantik) ihtarın belirttiği yeni tehlike?... ROMANTiK

TEŞEBBÜS Garip bir köşe kapmaca gibi boyuna cephe değiştiren hadiselerkarşısında Kazak generalinin adetâ davul zurna çalarak Petrograt üzerineyürüyüşü, ayranı kabarmış basit ve (romantik) bir asker anlayışından ibaretkaldı; merkez- de havayı yoklamaksızın ve tedbir almaksızın başladı ve bazısağcı sınıfların harekete kurtarıcı gözüyle bakmalarına rağ- men başarıyaulaşamadı.

Subayına güvensiz nefer, patronuna âsi işçi, mutlakiyet idaresine düşmankalabalık, (Bolşevik)lerden tedirgin halk, hattâ vaziyetten en fazla ürkmekmevkiinde (Sovyet), bir ân için selâmeti. Muvakkat Hükümete siper olmaktabuldular ve hep beraber (Kerenski)yi desteklemeyi kararlaştırdılar. Hattâ(Troçki)yi zindanında görmeye giden (Bolşevik)

Page 452: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

deniz subayları ona sordular: 293

— Hem (Kornilov), hem de (Kerenski)yi ortadan kaldır- mak istiyoruz! Nedersiniz?

Ve cevap aldılar: — Yanlış!... Evvelâ (Kornilov) ve sağcıların yenilmele- rinibeklemek ve sağlamak lâzım... Ondan sonradır ki, sıra (Kerenski)ye veMuvakkat Hükümete gelebilir! Sabredin ve bildirdiğim yönde yürüyün!

(Kornilov), Dngilizlerden de zırhlı bir tümenle yardım taahhüdünü koparmışolarak, sadık kazaklarından kurulu bir tümenin (Vahşi Tümen) başındaPetrograt üzerine yü-

Page 453: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rüdü. Dngiliz zırhlı tümeni Rus zabiti üniformasını giymiş birkaç subayın idareettiği birkaç tanktan ibaret kaldığı gibi, (Kornilov) tümeni de Petrogratavaramadı. Demiryolu işçi- leri (Sovyet)ten aldıkları talimatja yol şebekesinididik didik | parçaladılar, rayları ve traversleri söktüler, katarları yol

alamaz hale getirdiler, üstelik tümene sızıp kazakları ayak- landırdılar veonlara Petrograt üzerine yürümeyeceklerim haykırttılar. (Kornilov) apışıpkaldı, başkumandanlıktan az- iedildi, arkasından tevkif olundu ve rüyası yarımbırakıldı. Bu sırada (Sovyet), Petrograt'ta askerî tedbirler almış,

barikatlar kazdırmış, halka silâh dağıtmış, adetâ bir müda- faa ordusukurmuştu. Şimdi bu ordu, dilediği tarafa yöne- lebilirdi. (Kornilov) muvaffakolamayınca (Bolşevik)lerin ekmeğine yağ sürücü bir vaziyet doğmuş oluyordu.(Kronş- tat) denizcilerinin ısrarı üzerine de (Kerenski), Temmuzhadiselerinden ötürü zindana atılan (Bolşevik)leri serbest bı- rakmak zorundakalmıştı. (Troçki) de hapisten çıkmış ve asıl ihtilâlde aslî rollerden birinioynamak üzere meydan yerinde görünüvermişti. Petrograt (Sovyet)ine reisseçilecek ve ihtilâlin baş (taktik)çilermden biri rolünü oynayacak... Artık(Lenin) için Pusyaya dönmek zamanı gelmiştir,

ihtilâlin, birkaç (taktik)çiye nispetle düşünen kafası ve baş (strateji) kabiliyetiolan bu adam, önüne şu meseleleri yığ- mış düşünüyor:

1 — (Bolşevik) Partisini, her âleti birbiriyle ahenkli bir saat gibi, en ince birplân çerçevesinde hareket ettirmek... 2 — Merkezden bu suretle hareketegeçilirken muhiti

sıhhatle muhafaza etmek, yani halkı kazanmak ve önceden hazırlamış olmak...

3 — Dhtilâlin güdücüler ve yapıcılar kadrosunu ve hazır kuvvetini eksiksizmeydana getirmiş bulunmak...

4 — Muvakkat Hükümetten yana olmadıkları halde ha- diselerin daha fenaihtimallere yol açması ve her ân istika- met değiştirmesi yüzünden arada birhükümet yararına dav- ranan zümreleri kösteklemek, hükümeti yalınız halegetir- mek ve bilhassa orduya tesir edebilmek...

Page 454: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Bu maddeler, işin (taktik) safhada plânından başka, he- men hemen sağlanmışvaziyette... Son bir dürtüşle büsbü- tün tamamlanabilir; ve gerisi, hadiselerin(dinamik) akışı içinde devşirilebilir.

Tek, (Lenin) Rusyaya dönsün... PLÂN

Bu hava içinde (Lenin) Finlandiya'dan döndü ve bir işçi mahallesinde basit bireve saklandı. 10 Ekim gecesi (Bol- şevik) şefleri, teker teker ve dolambaçlıyollardan geldikleri T?ir yerde toplandılar... Sokağın girişinde ve çıkışındagöz- cüler ve her türlü emniyet tertibatı... Ani bir baskınla her •şey bitebilir,(Lenin) ve arkadaşları tutulur ve bunca emek boşa gidebilir. Baş koparılıncavücuddan bir hareket bek-

Page 455: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lenemez. (Lenin), tanınmamak için dazlak kafasına bir pe- ruka geçirmiş vesakalını kesmiştir. (Zinovyev) ise takma sakallı... Perde'eri sımsıkı örtülü birsalonda 12 ihtilâlci, pe- çelenmiş bir elektrik lâmbası altında baş başa...Duvarlarda başları birbirine yapışık gösteren esrarlı gölgeler...

Ekseriyet hükmü: — Dhtilâl şu anda zaruridir. Şu anda ordudan destekumulabilir- Vakit geçerse şartlar değişebilir. Dâvamıza zıt kuvvetler(Kornilov)unkine benzer bir teşebbüse girişebilir- ler... Buna hazırlandıklarınadair alâmetler de vardır. Şu andakinden elverişli bir vasat olamaz.

(Lenın)in tezi etrafındaki bu ekseriyet hükmü şöyle mü- hürlendi:

294 295 (Sovyet)lerin toplu kongresi bu ayın (Ekim) içinde bu- rada(Petrograt) toplanacak... Sureta fikir faaliyetinden iba- ret kalacak olan bukongreyi birdenbire fiile de yöneltebili- riz. Kimsenin böyle bir şeybeklemediği ve fiilî hareketi daha ileride tahmin ettiği bir saatte zuhuredivermek, bir baskm avantajı doğurabilir. Mutlaka, her noktası hesaplı birdarbeye girişmeliyiz!

Fakat bu hüküm itirazsız kalmadı. Zamanın (Bolşevik) ler lehine çalıştığını,her gün taraftarlarının çoğaldığını, işi ileride önüne geçilemez bir halkpatlayışına bırakmanın daha uygun olacağını, zar atarcasına bir davranışındâvayı berbad edebileceğini iddia edenler de çıktı. (Zinovyev) ve (Kama-nev) itirazcılar arasında...

(Lenin) sözü ele aldı ve öyle şimşekli telkinlerde bu- lundu ki, mahut iki kişimüstesna, itirazlar yanıp kül oldu; ve sabaha karşı, kalın perdeler arasındacamlara mavi bir ışık pudrası serpilirken ikiye karşı on reyle karar çktı: «—Hemen ihtilâl!»

Ve teşkilâta gizli ihzari talimat uçuruldu, «hazır ol!»» emri verildi.

(Lenin) muzafferdir ve onun Finlandiyadan gönderdiği «hemen hareket!»emrine karşı çıkan (Bolşevik) Merkez Ko- mitesi şimdi ona mağlûp...

Hareketin (stratejik) plânında, fikri aşılamak, rekabet ve zaaflardanfaydalanmak, içtimaî ıstıraptan istismar et- mek, iç ve dış engeller arası yol

Page 456: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bulmak, zaman ve mekân şartlarını iyi hesap etmek ve elde bir hazır kuvvetbulundur- mak vesaire gibi noktalar üzerinde, kimi yıllardır, kimi de Şubatihtilâlinden beri çalışılmış ve iş, biri (stratejik) öbü- riyse (taktik) iki esasakalmıştı:

Page 457: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

1 — Zaman gelmiş ve mekân müsait şekil arzetmeye başlamış mıdır?

2 — Hareket nasıl ve hangi hedeflere yönelinerek yapı- lacaktır?

(Stratejik) madde halledilmiş farzedildiğine göre, şim- di her şey, (strateji)nintâbi kolu ve son gereği olan (tak-

tik) safhada... Bu safha ise, ilkinin (Lenin) emrinde olması- na mukabil,(Troçki) idaresinde...

(Taktik) plânını, eski bir Rusya subayı ve meşhur bir satranç ustası olan(Ofseyenko)ya yaptırdılar. 1905 îhtilâ-' linde idama mahkûm edilen veViyanaya kaçıp kurtulan, bu gözlüklü ve çipil gözlü, hırpani saçlı hesap hocasıtipli adam, Petrograt haritasını önüne serdi ve en küçük noktasına kadarmükemmel bir (taktik) plânı çizdi. Kışlık saray, (Mari) ve (Torid) saraylarıgibi ilk hamlede işgalleri gereken mevki- ler, bunlara saldırmakla vazifeliKızıl Muhafızlar ve ellerin- deki askerî kıtalar, bunların mevzi alacakları veemniyetle- rini sağlamak için tutacakları yerler, en ince teferruatına

kadar düşünüldü. RUS DHTDLÂLD VE Plânın hesap dökümünden birkaççizgi: Kışlık Saray, (Mari) ve (Torid) Saraylarının zaptına, şu, şu, şu gruplarmemur... Garların ve yol kavşaklarının tu- tulmasına, şunlar, şunlar, şunlar...Merkezî kuvvetin top- lanma yeri Finlandiya garı ve civan... Baltık denizkuvvet- leri birliklerinden devşirilecek olanlar da resmî üniforma- larıyle anakuvvetin başında... Posta, telgraf, telefon şebe- kesine ilk anda el konulacak vekışla kapılannda asker, he- yecanlı davet nâralariyle harekete katılmayaçağrılacak veya hükümetle irtibatsız kılınacak...

(Troçki) nin emrinde öncü hazır kuvvet olarak, işçiler- den, deniz erlerindenve (Leton) alaylanndan sadece 1000 ki- şilik bir grup... (Troçki), arkası hemengelmek üzere bu zaif kuvvetle ve apıştırıcı bir hareketle ilk kapılannaçılabilece- ğine inanmıştır. Harpten kaçanlan, kaçaklıktan nispetinde vehınçları istikametinde bir atlganlığa sürmek mümkün, hattâ pek kolay olduğunagöre, binlerce, onbinlerce asker fi- rarisini de son anda devşirmeli...

(Troçki) öncü kuvvetlerine, ahmak hükümet ve (Burju- va)lann gözü önündemanevralarını bile yaptırdı. Dörder ki- şilik, nihayet manga çapını aşmayan

Page 458: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

çekirdek kuvvetler, pet-

296 297 rograt sokak ve meydanlarım dolaşarak, vazifeli oldukları

Page 459: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bina ve müesseseler önünde durarak, âdeta ihtilâlin prova- sını yaptılar vekimse bunlardan bir koku alamadı.-

(Troçki) şehrin umumî hizmet plânını ele geçirmişti. Bu plâna göre, elektrik,gaz, su şebekeleri, yeraltı yollan, bütün teknik vasıta cihazları, lâğımlartüneller, dış faaliyet- leri yeraltından iptal veya ihtilâl hareketini yeraltındankuv- vetlendirme imkânları açıkça meydandaydı. (Troçki) buna gö- re hareketcetvelini tertipledi ve şehrin büyük elektrik sant- ralini ele geçilmek için, tekbaşına ihtilâl çapında kurnaz bir teşebbüse girişti: Resmî üniformalı birkaçdeniz erini, sant- ral müdürlüğüne gönderdi ve bunlara:

— Santralı muhafızsız ve muhafazasız görenler bize bu- rada nöbet tutmaemrini verdiler!

Dedirterek, ihtilâlden önce orayı işgal etmiş olmak avantajına kondu. Bunabenzer birkaç işgal daha oldu. Kim- se, hiçbir müessese bu tepeden inmenöbetçilerin kimden ve nereden emir aldıklarını o karışıklık havası içinde so-ramadı, gelenlere karşı da duramadı. Her şey 1960 Türkiye gece baskınındaolduğu gibi, peşinen elde edilmiş görünü- yordu. Bazı askerî birlikler(Bolşevik) komitesinden başka hiçbir makamdan emir kabul etmemeyi telkinedici bildi- rilere aykırı davrandılarsa da, bütün (otorite) cihazı parça- lanmışbir idarenin felçli gözleri önünde komünistlerin çı- ğırtkan ve gözbağcıedebiyatına yenildiler ve komiteye itaat edeceklerine söz verdiler.

(Kerenski) artık adamakıllı gocunmuştur. Nihayet —Ya- zık ki çok geç!— sertkarşılıklara baş vurulması gerektiğini anlıyor ve üstüste bir sürü tedbir alıyor-(Çarkoi) askerî Akademesine ihtiyatlı olması bildiriliyor, Harp okulları ta-lebesine, uzaktaki yerlerini bırakıp Başkente yerleşmeleri emrediliyor.(Bolşevik)lerin kumandasındaki bazı harp ge- mileri ne denize açılmalarıvazifesi veriliyor; ve en müthişi, (Bolşevik) karargâhının dışarıyle telefonirtibatı kesiliyor ve gazeteleri «DşçiYolu» kapatılıyor. Muhafazakâr HarpOkulu talebelerinden bir grup gazete idarehanesini basıyor, ma- kinelerinitahrip ediyor ve içindekileri yakalıyor. Gazetede 298

çalışan ve kolayca devşirilir, tersine idealist tiplerden bir genç kız baskındankaçarak, koşa koşa (Smolni)ye, komü- nist karargâhına gidiyor ve üstü başıperişan, haykırıyor: — Gazeteyi bastılar ve her şeyi yakıp yıktılar! Ne du-

Page 460: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ruyorsunuz?

PATLAYIŞ Genç kızın bu hareketi patlayışın işareti oldu. Bu iş- leri yaptıranhükümet, bir anda sonunu getiremediği ve yalınız sindirmekle iş bitireceğinisandığı kısır bir harekete girişmekle en büyük hatâyı işlemişti.

Hadise komünistlerce askerî birliklere duyurulur du- yurulmaz, ihtilâl bir nevimazeret bulmuş gibi oldu; maz-

Page 461: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lum postuna büründü, bazı birlikler tarafından kendisine muhafızlar biletedarikledi ve «Şafak» isimli komünist harp gemisine limanı terketmemek emriverildi.

Bu hal (Kerenski) hükümetinin şimdiden Petrograt'tan kaçıp başının çaresinebakmasını gerektiren durum... Hükümeti desteklemeye gelen alaylar veharbiyeliler, önlerine ani çıkışlarla, tepeden inme hitap ve telkinlerleparçalandı, gruplara bölündü ve denizcilerden istenen yar- dım da, hemenPetrograt üzerine yola çıkan 2000 kadar bahriyeliyle gerçekleşince, ihtilâl birnevi, tereyağından kıl çekme kolaylığına kavuştu. Ama bu kavuşmayı da, ih-tilâlin fikir ve teknikte güçlü idarecilerine ve onların hadi- selerden hemenfaydalanma kabiliyetlerine başarı notu ola- rak kaydetmek gerekir.

(Bolşevik) partisinin (Smolni)deki karargâhı kocaman, eski ve harap binahemen Kızıl Muhafızlar tarafından hi- sarlandı.

24 Ekim sabahı daha da müthişi oldu- ihtilâl yuvası bina, resmî devlet kuvvetiüniformalı askerlerce ve alenen korunmaya başladı, ve eli, kolu, dili bağlıhükümette «gık!» diyebilecek bir tepki bile görülmedi.

Hükümetin bu acaip tavrına karşılık öbür taraftan da- 299

ha acaip tutum... Binanın içine, sanki haftalarca sürecek bir muhasaraya karşı,çuvallarla patates, sepetlerle sebze ve meyva yığdılar. Bunlardan başka,yakmaya veya (bari- kat) kurmaya yarayacak odun yığınları... Hiçbir ihtilâl, birOrtaçağ kalesinde korunurcasma kendisini temin etmeye kalkmayacağına vezaten, silâhların iptidaîliği yüzünden baş vurulması mümkün bu usul, modernsilâhlar karşısın- da sökmeyeceğine ve esasen ihtilâl, kendisini müdafaa de-ğil, taarruz hareketi olduğuna ve muvaffak olunamazsa her şey bitmiş olacağınagöre, gerçekten şuursuz ve bunca he- saba rağmen (komik) bir tedbir...

Dhtilâl komitesi 24 Ekim günü, ileriye atılışın arefesinde son bir toplantı yaptı.(Lenin) saklandığı evden çıkmayı o ân için uygunsuz bulduğu için gelmemiş,(Stalin) de gaze- tedeki vazifesi başında kalmıştı. Reis (Troçki)... Plânlargözden geçirildi ve en kötü ihtimale kadar, hattâ kaçmak gerekirse denizüssündeki «Şafak» gemisini hazır tutmayadek her şey hesaba katıldı.

Page 462: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Petrogratta hava yağmurlu... (Kereneski) de boş dur- muyor. Harbiyelileregarları tutturmuş ve (Neva) köprüle- rini, yalınız bir tanesini kendi sadıkkuvvetlerine ayırarak kaldırtmış bulunuyor. Halk evlerine çekilmiş, dükkânlaröğleden sonra kapatılmış, herkes biraz sonra (arena)da başlayacak doğuşubekliyor, ihtilâlin de bu türlüsü ve hasmiyle burun buruna gelmiş, boynuzboynuza tavır almış şekli görülmedik bir şey...

Page 463: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

24 Ekim gecesi çok nazik bir zaman parçasını çerçe- veliyor. Gece, kaldırılanbütün köprüleri (Bolşevik) denizci ve işçiler indirmiş ve muhafız hükümetkuvvetleri kolla- rını kavuşturup seyirci .kalmaktan başka bir şey yapama-mıştır. Henüz taraflar arasında tek kurşun bile atılmamış- tır. (Lenin) yinesakalsız ve başı perukalı, (Smoini) ihtilâl karargâhmda, (Troçki)nin üçüncükattaki odasında, ışıksız bir pencereden sokakları seyrediyor. Korkunç birsessizlik... Gidip gelen Kızıl Muhafızlar... Ses tertibatı bozulmuş bir filim veyasade hareketten ibaret sessiz bir dünyada gibi, bazı gölgelerin akıp gidişindenbaşka bir tecelliye şahit

300 olunmuyor. Bütün silâhların ve çığlıkların tetiği son nok- taya kadarçekilmiş, fakat henüz düşürülmemiştir.

(Lenin) o geceden tatbikine geçilen plânın dehşeti içinde zoraki bir sükûnetlepencereden ayrılıyor ve karardıkta arkadaşlarına sesleniyor:

— Yarın sabahı dinç karşılayabilmek için sedirlere yaslanıp birkaç saatkestirmeye çalışalım!

Sessiz, itaat ediyorlar... Sedirlere giyimli olarak uzanıp kendilerini uykuyazorluyorlar...

Bir iki saat geçiyor. Çakılan bir kibrit sesi ve parlayan bir ışık damlası...Hayret!... Herkesin gözleri açık, tavana bakmakta...

(Lenin)in sesi: — Demek uyuyan yok!... — Uyuyan yok!...

Kalkıyorlar... Kapı vuruluyor. Haber:

— Plâna göre ilk hedefler ele geçirilmiştir. Elektrik santrali, postahaneler,telgraf ve telefon merkezleri elimiz- de... Hükümet kuvvetleri, KızılMuhafızların göründüğü her yerde uzaklaşmayı tercih ettiler...

Ve (Lenin) salonun lâmbalarını yaktırıyor: — îş yarında... Kışlık Saray veGenelkurmaylık Dai- resini ele geçirebilmekte...

25 Ekim sabahı saat 7'de, (Lenin)e geceden gelen haber tamamiylegerçekleşmiş olduğu gibi (Kari Marks)ın ihtilâl öğütlerinden biri olarak da

Page 464: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Devlet Bankası işgal edilmiş bu- lunuyor. Ortalıkta hiç bir hükümet maniasıyok.. Hükümet kendisini Kışlık Sarayda ve (Kerenski)nin de bulunduğu Ge-nelkurmay Dairesinde, müdafaaya çekmiştir. Belki de sınır- lardan beklediğiaskerî imdadı kollamaktadır. Halbuki -Ke- renski), sabaha karşı bir Amerikanzırhlı otomobiliyle harp cephesine doğru yola çıkmış bulunuyor. Maksadı ilerihat- larda bulunan kuvvetlerden bir kısım ayırarak Petrograt'a yürümek, yaniÇar'ın kendisine yapamadığını (Bolşevik)lere yapmak... O kadar acele birkaçış ki, Kışlık Sarayda ablu- kaya alınmış Bakanların hiçbir şeyden haberleri,kaçmaya

Page 465: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

da imkânları mevcut değil...

301 24 Ekim günü, Kızıl grupların her tarafı tutmasiyle geç- ti ve halka şöylebir beyanname yayınlandı:

«Rus vatandaşı! Muvakkat hükümet devrilmiştir! ikti- dar Petrograt işçi veaskerlerini temsil eden (Sovyet)e, onun, Askerî ihtilâl Komitesine ve Petrogratproletaryasına geç- miştir! Milletin, uğrunda savaştığı ana hedefler, (demokra-tik) bir nizam içinde, barış, şahsî toprak mülkiyetinin kal- dırılması, istihsalinişçi sınıfınca murakabesi, ve bir (Sov- yet) hükümetinin teşkili, sağlanmayoluna girmiştir! Yaşa- sın, işçi, asker ve köylü ihtilâli!...»

25 Ekim günü öğle vaktine kadar, iki büyük hedef, Kış- lık Saray ve yanındakiHarbiye Nezareti müstesna, her nok- ta (Bolşevik)lerin eline geçmişbulunmakta... Bu iki hayatî merkez ise, olanca tesir ve kuvvetini kaybetmişbirer sığı- naktan ibaret... Fakat devletin Kızıllara geçmesi için Kızıl Bayrağınmutlaka çatılarında dalgalanmaya başlaması ve ihtilâlin onları ele geçirmeklemühürlenmesi gerek...

Akşam ortalık kararırken Saraya hücum başladı. Kızıl Bayraklı zırhlıotomobiller Sarayı sardı ve teslim olmaya davet etti. Saray, içinden,(Bolşevik) düşmanı Harbiyeliler- le aynı ruhtan bir kadın kıtası ve zaif kazakbölükleri tara- fından müdafaa ediliyor. Teslim teklifi reddedildi; hâlâuzaklardan bir imdat geleceğini vehmeden Bakanlar, teslim olmayacaklarını,gerekirse ölümü tercih edeceklerini bildir- diler... Ateş... (Lenin) bumukavemete şaştı ve Sarayın topa tutulmasını emretti- Meşhur «Şafak»gemisini (Neva) ağzın- dan geçirip Saraya yaklaştırdılar ve 15 lik toplarlaSarayı döğmeye başladılar. Aralarından bir kaçı ölen Harbiyeliler kaçtı vesavunmayı kadınlara bıraktı. Kazaklar da onları takip etti. Kadınlar direnişedevam ettiler. Savunma Bakan- lığı daha evvel ele geçirildi. Sonunda kadınlarda dehşete düşerek teslim oldular... Ve her şey sona erdi.

25 Ekim gecesi sabahın 2 sinde, işin, satranççı (Ofseyen- ko) ve (Troçki)tarafından yürütülen (taktik) safhası mü- kemmel bir sevk ve idareyletamamlanmış ve koca Rusya (Bolşevik)lerin pençesine düşmüştür. «BütünRusyaların Çarı» ismi altındaki mutlakifet idaresinden ikinci adımda

Page 466: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Koparılan «bütün Rusyalar», şimdi, bütün insanlığa manevî ve ebedî hayatınıinkâr ettirmeye gelmiş bir fikir eşkiyası hizbi önünde, (stavroz)a yaptığı gibi,dize gelmiştir.

Mahut karargâh, (Smolni) binasında, içeriye meşalelerle dolan habercilerincümbüşü... (Lenin) ayakta ve heyecanın son haddi, kireç gibi beyaz birçehreyle gülümsemeye çalışı- yor. (Troçki), hemen her yahudiye eş,saadetinden düşüp bayılıyor. 48 saattir uykusuz ve istirahatsiz tipler, kucakla-rında silâhlan, kendilerini, köşe, bucak, hattâ merdiven

Page 467: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

basamaklarına kadar atmış, birer leş halinde uyuyorlar... Bir gün önce uykutavsiye eden (Lenin), belki herkesten da- ha yorgun olduğu halde uykuyuunutmuştur. (Troçki)yi yer- den kaldırtıyor ve yakınlarına emir veriyor:

— Haydi, Kışlık Saraya! OLUŞLAR

TEPKDLER MÂNALAR ihtilâl başarıya ulaşır ulaşmaz, bütün Rusyayayayılan bildiride, birtakım beylik lâflardan sonra şu cümle: «— Yeni iktidar,toprak ağalarına, Çarlık hanedanına ve kiliseye ait bütün toprak ve mülklerinKöy Komitelerine devr ve teslimi işini hemen sağlayacaktır.»

26 Ekim günü (Lenin) kürsüde: «— Toprak vermeksizin ve tazminatödemeksizin sulha hazırız ve müzakerelere başlamak üzereyiz!»

(Bolşevik) kongresi... 100 âzalık Merkez Yürütme Ko- mitesi... (Lenin)Başvekil; (Troçki), (Ofseyenko), (Stalin) gi- biler de Bakanlar arasında...(Enternasyonal) çalmıyor ve herkes ayakta dinliyor. Tarif edilemez tezahürlerarasında (Lenin), boyuna kürsüye çıkıyor, boyuna kürsüden iniyor. Her şeyyolunda görünüyor ama, henüz hiçbir şey tah-

kimli değil... Nitekim harp cephesine kaçan (Kerenski), ora- dan bir kuvvetayırıp Petrograt üzerine yola çıkarmış, fakat bunlardan ilk hamlede üç tabur(Bolşevik)lere katılmıştır.

302 303 (Troçki), gelenler üzerine kendi tarafının kuvvetleriyle kar- şı çıkıyor.Yalancı veya sahici bir çatışma ve henüz ihtilâlin 7 nci gününde (Pulkova)çarpışması denilen bu çatışmada zafer komünistlerde kalıyor.

Petrograt ve Moskova'daki askerî okullar isyanı da ne- ticesiz... Hemenbastırılıyor ve genç talebeler silâhtan tec- rit ve mekteplerinde hapsediliyor.

14 Kasım'da Rusyanın harp halinde olduğu devletlerle mütareke... Bunarağmen Rusyada Alman ilerilemeleri ve nihayet 17 Şubat'ta (1918) kat'îanlaşma...

O arada ihtilâl aleyhine harekete geçen (Kornilov) ka- zaklariyle takviyeliBeyaz Ordunun mağlûbiyeti ve artık her şey komünistlerin pençesinde...

Page 468: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Siberya'da (Ekaterinburg) kasabasında küçük bir kagir konağa kaldırılmış olanÇar ikinci Nikolâ, Beyaz Ordu ha- reketi üzerine yine taht'a geçirilirkorkusiyle, 14 yaşındaki hasta çocuğu ve bütün aile kadrosu bir arada,salhanede hayvan boğazlanır gibi öldürülüyor. (Kornilov), (Vrangel),

Page 469: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Denilgin) ve (Kolçak) tarafından kumanda edilen Beyaz Or- du, ingiliz,Fransız ve Amerikalıların yardımına rağmen bo- zulunca da, artık(Bolşevik)leri kösteklemek imkânı kalmı- yor ve son ihtilâlin ikinci yılında(Bolşevik)ler bütün Rusya- yı silmiş, süpürmüş ve yutmuş oluyor.

(Lenin) 1924 yılında ölecek ve ölümünden biraz evvel, yoldaşlarına:

— Stalin'den kendinizi koruyun! Diyecektir.

Kendi bâtıl inanışı içinde dâva ahlâkını eşsiz bir sağ- lamlıkla muhafazaeden... Bir tenkide «bu benim hususî ha- yatıma ait noktadır!» karşılığıverilince «bir komünistin hu- susî hayatı yoktur!» diyecek kadar tersinden vecdve ihlâs gösteren... Tahsisatının yetmediği iddiasındaki Maarif Ko- miserine«karın da çalışsın ve tahsisat alsın!» cevabını ya- pıştıran... Talebeliğindehaksızlığını gördüğü bir hâkimi, ik- tidara geçince diri diri gömdüren... ihtilâlve hareket tek- niği olarak baş ucundan, meşhur Alman askerî mütefekkiri (VonKlâozvic)in «Harbe dair» eserini ayırmayan... Bir Av-

rupalıya «eğer eski zamanlarda gelseydi kendisine bir aziz göziyle bakılırdı»teşhisini ilham eden (Lenin)... Evet; bâtıl ve ebedî helak uğrunda, hiçbir değeriolmasa da, görülme- miş bir ruh bütünlüğü, (materyalist) inanış içinde(ideailst) mizaç belirten bu adam, ölünce, ipler, korktuğu (Stalin)in eline geçti.(Stalin) komünizma (doktrin)lerini yumuşattı, (Troçki) tarafından kendisinekarşı hazırlanan ayaklanmayı bastırdı, hiç sevmediği ve «Çıfıt yahudi» diyeandığı bu ada- mı Rusyadan ayrılmaya zorladı ve nihayet Meksika'da öl-dürttü. Yumuşattığı komünizma (doktrin)lerini Rusya için- de yürüyebilir vememleketini madde safhasında kalkındıra- bilir hale getirirken bütünrakiplerini, (Kamenev), (Zinov- yev), (Sokolnikov), hattâ zavallı satranççı(Ofseyenko) ve da- ha kimler ve kimler, kendisinin kanaati de aynı olarak,inan- madıkları âleme gönderdi.

(Ddeolojik) cephesini ele almaksızın sadece dış mâna- siyle göstermeyebaktığımız Rus Dhtilâli de, nihayet, belki de (Stalin) sayesinde, içeride hiçbirtepkiye uğramaksızın, akrebin zehri gibi, kendisine dokunmaz, fakat dünyayaölüm saçıcı ve saf fikirden ziyade istismarlık siyaset âleti bir mez- hep halinegelmekle eserini verdi.

Page 470: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

FAŞDZMA NAZDZMA VESADRE Yirminci Asrın en büyük hareketi RusDhtilâlinden son- ra kısaca noktalanmaya değer, Dtalya'da Faşizma, Almanya'-da da Nazizma hareketleri... Bunlar zoraki fikir ve nefsanî inanışlar etrafında,büyük ve insanî temelden mahrum ve halk vicdanına işlemekten âciz,heyecanını sun'î aşılardan devşirici ve daha ziyade komünizmaya tepkimahiyetinde,

Page 471: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(minör - dar ve küçük) sahalı hareketlerden ibaret olduğu için üzerilerindefazla durmaya değmez. Hikâyeleri de çe- kici olmaktan uzak...

Avrupanın, Dngiltere, Almanya ve Fransa gibi sanayileş- 305

lhtilâl/20

304 mis ve büyük işçi kitlelerine sahip memleketlerinde patlak vereceğine,Rusya gibi nispeten iptidaî bir ülkede harekete geçen ve hareket sahasındabaşarıya ulaşan komünizma, saf .fikir laboratuarında bozguna uğratılmışolmasına rağmen, ameliyede, bazı sınıfları peşinden sürükleyici ucuz ve kolay(diyalektik) işportası ve her ülkeye ait içtimaî ve iktisadî ıs- tırapları kurnazcaistismar edici pratik dehâsiyle müthiş bir (avantaj) kazanınca, Batı medeniyetiadına ilk tepki italya- dan geldi.

Ara yerdeki 1918 -1919, sonra 1923 Alman ve yine Dünya Harbi sonundakiMacar ihtilâlleri de, biber komünizma ser- pintisi ve çok kısa sürelidavranışlar olarak müstakil asliyet ve şahsiyet ifadesinden uzak...

Dtalyada Faşizmanm kurucusu (Musolini), yatalak de- mokrasiler ve hastakapitalizma elinde buhranını yaşamaya başlayan (Greko - Lâtin) medeniyetini,artık bozuk muva- zenesi içinde yeni bir «sulta . hükümranlık» ruhuna kavuş-turmak, öz eser ve keşiflerine mağlûp Avrupaya, eşya ve ha- diseleritahakkümü altına alacak bir soluk üflemek ve bu' dâvanın nizam ve disiplininibina etmek diye ifade edebile- ceğimiz, sade suya tirit olmaktan ileriyegeçemez ideolocya- sını kısa bir zaman içinde pişirdi, teşkilâtlandırdı; vemem- leketindeki sahipsizlik vaziyetinden faydalanmayı bildi; küs- tah biratılışla Roma üzerine yürüdü ve olacağını oldu. Fa- şizma inkılâbı üzerinde,gerek dâva, gerek hareket tekniği, gerekse iş ve siyaset dehâsı olaraksöylenebilecek her şey bu kadardı. (Musolini), işe sosyalistlikle başladı,(Marks)m me- todlarmı kullandı, (Mason) teşkilâtına dayanıp yükseldi vesonra başa geçince ilk defa onları ezdi. Eski Roma rüyası uykusundan hiçbir ânuyanamadı, ikinci Dünya Savaşına ka- dar birtakım şairane emperiyalizmatecrübeleri sonunda âle- mi kendisine güldürdü; ve nihayet talebesi (Hitler)inkat'î zafer ânı zanniyle ve bir lüpcü edasiyle katıldığı harp yüzün- denmahvolup ayağından sahpaya asıldı.

Page 472: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Şurası muhakkaktır ki, birkaç yıl sonra (Hitler) ve peşinden ispanya'da (Primodo Rivera) ve derken (Franko), Portekiz'de (Salazar) ve bazı yerlerdekiFaşizma özentili 306

davranışlar, derslerim (Musolini)den almışlardır. Fakat hiç- birinde Batıbuhranını kökünden kazıyacak büyük fikriyat

Page 473: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ve ona bağlı aksiyondan eser mevcut değildir. Avrupa, öz terakkilerinimurakabe edebilecek, kaçırdığı nizamı geri ge- tirebilecek ve Komünizmayakarşı zabıta kurabilecek fikrî ve fiilî müeyyideyi, Faşizma ve azmanlarındanhiçbirinde bulamamıştır. Onlar, sadece (dekoratif) birer ham heyecan(mizansen)i...

Önce demokratik usul ve kanun yollarından gelip, peşin- den de acıdiktatoryaya geçen (Hitler), ihtilâl hususiyetleri ölçüsiyle hiçbir şey değildir;ilk zaferini Alman milletinin harp sonrası ıstırabına ve her şeye çabucakinanan (roman- tik) mizacına borçludur; (Rozenberg) ve (Haydeger) isimlifilozoflarına rağmen büyük dünya görüşünden mahrumdur; ve (Napolyon) vârigiriştiği dünya ihtilâli hareketi sonunda da, bulunamayan cesedinin boşmezarına şu kitabe yazılsa yeridir:

«—Burada, koca bir milleti, hayali peşinde sürükleyen ve zaptedilinceyekadar yıllarca bütün insanlığa ecel terleri döktüren bir zır delinin yatması icapederdi.»

Bunlardan başka, Yirminci Asrın ikinci yansına doğru, ve ondan sonra, kâhsolcu ve kâh sağcı ihtilâlciklerin hepsi, topyekûn operet numaraları sayılabilir.Bu hükmün çerçe- vesi içinde, Anadolunun Batısı, Doğusu, Cenubu, Afrikanında Şimali, Cenubu Doğusu, Batısı ve hattâ Cenubî Amerika kıtasına kadarseyredebileceğiniz ülkeleri göz önüne getire- bilirsiniz. Hepsi taklit veözenti...

Yalınız bir müstesnası var: Çin... l ÇDN DHTDLÂLD

\ Çin Dhtilâli, (Mao)nun iktidara gelmesiyle tek darbede olmuş, tek «vâhid»likbir hareket değil, 1911'den 1945'e, 30 küsur yıllık zincirleme bir bütün... ikinciDünya Savaşına gelinceye kadar (emperiyalist) Avrupa ve Japonyanın ikti-sadî mahreç sahası olan ve nüfus sayısınca insanlığın dört 307

bölümde birine yaklaşan Çin, 1911 yılına kadar daldırıldığı afyon komasındanuyanmaya niyetli görünmemiş, kendi ken- disine yetme ve kalkınma yolundabütün çabalamaları da, gözleri Çin istihlâk pazarına mıhlı (emperiyalist)devletler tarafından kösteklenmiştir.

Page 474: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

O zamana kadar, birkaç tümenlik modern bir orduya mağlûp, milyara yakın birsürü... ingiltere, Fransa ve Al- manyanın, uzun zaman, toprakları veinsanlariyle, kiralık, imtiyaz sahası...

Yirminci Asır başında, Çin'de, (Bokser - boksçu) isyanı denilen bir hareketoldu. (Bokser)ler, Çin'i, emperiyalizma tasallutundan kurtarmak isteyen gizlibir cemiyetin âzasıydı ve boksa benzer bir, idmanla yetiştirildikleri için buismi almışlardı. Bunlar Alman nüfuz sahasına saldırdılar ve Al- man sefiriniöldürdüler... Birer siyasî (ajan) saydıkları pa-

Page 475: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

pas ve (misyoner)leri de koğdular. (Emperiyalist)lerde bir telâştır başladı.(Lâik) Fransa — bizim lâiklerimizin kulak- ları çınlasın! — Çin'deKatolikliğin ve papasların koruyu- cusu olduğunu resmen ilân etti. (15 Mart1899)...

Sadece emperiyalizmaya karşı, fikirsiz bir ayaklanma- dan ibaret bu davranışhızla yayıldı, büyük bir köylü isyanı haline geldi.

Aman, Çin elden gidiyor! Amerikasından tutun, Dngiliz, Alman, Fransız,Dtalyan, Avusturya - Macaristan ve tabiî, Ja- pon birliklerinden bir haçlızulüm ordusu tertiplendi, isyan tepelendi, bilhassa Almanlar tarafından«medeniyet dersi» namı altında onbinlerce Çinli öldürüldü. Ne kıymeti var; haafyonkeş Çinli ha sivri sinek!... Emperyalizma, Hollanda, Belçika, Dsveç,Norveç, Portekiz ve Dspanyayı da içine alarak zavallı Çin'i 500 milyon alttındolarlık tazminata ve Pekin'de bunların bekçi bir garnizon bulundurmalarıcezasına mah- kûm etti.

Batı ruhunu ve emperiyalizma ahlâkını belirtmekte bir şaheser oları ve artıkzincirleme gidecek ihtilâllere ilk fide- liği kuran (Bokser) ayaklanmasıüzerinde böylece durduk- tan sonra gerisini kısa kesebiliriz.

Çin Dhtilâlleri zincirinin ilk halkası sayabileceğimiz 1911

yılında (Sun Yat Sen) darbesi ve Cumhuriyet ilânı... Tıp tah- sili görmüş olan(Sun Yat Sen), tesiri altında kaldığı 1904 Rus ayaklanmasından sonra 1906,1907 ve 1908 yıllarında giriştiği hareketlerde başarısızlığa uğradı; uzun birsürgün hayatı yaşadı, fakat içerideki ve dışarıdaki Çin gençliğine dâvasınıaşılamayı bildi. 1911 kıyamı muvaffakiyetle netice- lendi, ordu da bu kıyamakatıldı ve Çin'de Cumhuriyet ilân edildi, (l Şubat 1912)... Lâkin Batılılarınistemediği (Sun Yat Sen) «geçici» kaydiyle bulunduğu Cumhur Reisliği ma-kamında ancak 14 gün kalabildi ve Batı bu inkılâbı dizgin- leyebileceği veistediği yöne sürebileceği ümidiyle Dmpara- tor ailesini feda etti ve CumhurReisliğine kendi kuklasını getirdi. Bunun üzerine Çin'de adamakıllıtemelleşmiş olan (Sun Yat Sen)in «Dhtilâlci Birlik» kadrosu, öbür muhalifgruplarla birleştiler ve (Kuomintag) topluluğunu teşkil etti- ler. Fakat belli birdâva, (strateji) ve (aksiyon) göstereme- diler. Çin pazarının, ağızlarındansalyalar akan lüpçüleri (emperiyalist)ler, askerden kuklalarını bir nevi

Page 476: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

diktatörlüğe ittiler; (Sun Yat Sen) Japonyaya kaçtı, orada «Çin DhtilâlPartisi»ni kurdu ve Birinci Dünya Savaşı boyunca ihtilâlci faaliyetini oradansürdürdü.

Umumî harp başlayınca Çin'e Japon müdahalesi ve Al- manlara ait istismarsahalarına konma teşebbüsü... Harp sonunda Çin'de Japon nüfuzu hâkim...Avrupalıların baskısı zayıflamış ve Çin'de bir kalkınma ve uyanma (refleks)ibaş- lamıştır.

4 Mayıs 1919'da Çin'in merkez sitesinde büyük bir ta-

Page 477: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lebe nümayişi... Çin'in yarı müstemleke olmaktan çıkarıl- ması isteği...Üzerilerine açılan ateş, yüzlerce ölü... Hadise- nin sirayeti ve Çin tarihinde ilkişçi grevi... Hava «sol»a ka- yıyor ve bütün ilham 1917 Rus Dhtilâlindendevşiriliyor. Olanca anlayış satıhta ve «kahrolsun emperiyalistler!» nara-sında...

1921... Ve «Çin Komünist Partisi»nin kuruluşu... (Mao Çe Tung) sahnede...

Bugün 82 yaşındaki (Mao), o gün 28 yaşında bir genç... Komünist Partisi,görülmemiş bir kargaşalık içinde,

308 309 mıntıka mıntıka şu, bu generalin elinde, iç çatışma ve bo- ğuşmalarınateş seli altında inlemekte devam eden Çin'i kı- sım kısım hoplattı ve1922'deki ikinci kongresinde ilk hedef- lerini yaftaladı: Dç boğuşmayınihayetlendirmek, «Savaş Beyleri» denilen generalleri ortadan kaldırmak,Çin'i tam istiklâle kavuşturmak... Bu yaftalama ve istikamet gösterme köylü başkaldırmalarına, cenupta 200 binlik bir köylü ordu- sunun teşekkülüne yol açtı;ve kendi havzasında cumhuri- yetçi rolünü sürdüren (Sun Yat Sen)lekomünistleri anlaş- maya götürdü. (Kuomintag)a «Birleşik Cephe» teklifindebu- lundular ve tekliflerini (Sun Yat Sen)e kabul ettirdiler. Ar- tık şimaldeki«Savaş Beyleri»ne ve yabancı müdahalesine karşı yeni bir cephepeydahlanmıştır. Cenup mıntıkasında hâkim vaziyette bulunan «BirleşikCephe», hemen birtakım ıslahat ve teşkilâta girişti, (Mao)dan ziyade (Sun YatSen)in güdümiyle askerî akademiler kurdu, bunlara meşhur «Milli- yetçi Çin»temsilcisi (Çan Kay Şek)i memur etti ve Şimalî Çin'e karşı barikadınıyükseltti. O sırada Batılıların oyun- cağı Pekin hükümeti bir general eliyledevrildi. Cenup ve Şimal bölümleri arasında, işi kökünden tesviye edici birkon- ferans teklifi oldu, teklif (Sun Yat Sen) tarafından benim- sendi ve Çin'inilk hürriyet kahramanı (Sun Yat Sen) misil- siz tezahürlerle Pekin'e girdiktenpek az sonra, henüz kon- ferans görüşmeleri kıvamına ermeden hastalandı veöldü. Görüşmeler de yarıda kaldı.

(Sun Yat Sen)in ölümü üzerine (Kuomintag), General (Can Kay Şek)in emrinegeçti.

Yine karışıklık, yine taraf taraf ayaklanmalar, yine grev, yine boğuşma...Komünist Partisi, için için, gittikçe kuvvet- lenmekte, fakat sayıları 5 milyonu

Page 478: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bulan (Kuomintag) çılara karşı bir harekete geçememekte, hattâ onlarıdesteklemek zorunda bulunmakta... (Mao) ise, idareyi zaif ellere bırak- mış,uzaktan seyirci kalmakta ve büyük fırsat şartlarını kol-

Page 479: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

lamakta. ..

1927... O zamana kadar kâh Sovyetlerle anlaşmaya istek- li, kâh Çinkomünistleriyle iş birliği yapmaya arzulu gibi duran (Çan Kay Şek),birliklerini düzenleyip ihtilâlci ordu 310

tavriyle harekete geçti, büyük merkezlere girdi ve buralar- da kendisinialâkayla karşılayan ihtilâlci işçiler üzerine, apansızın ateş açtı. Komünistler,frenklerin Şinüazeri - Çin hilesi) dedikleri bir pusuya düşmüş oldular. (ÇanKay Şek) kendi havzasında teşkilâtını genişletir ve ordusunu yeni ka-tılmalarla büyütürken komünistler de 5 inci kongrelerini yaptılar; ve işte ozaman birdenbire görimüveren (Mao)nun en acı tenkitlerine hedef oldular:

— Yolu bilmiyorsunuz! Köylü birliklerine, gereken alâ- Jcayıgöstermiyorsunuz! Liderleriniz zaif ve iradesiz kişiler!.. Çin bir facia içindeçalkanıyor ve cephemizde bir ağırlık merkezi kurulamıyor! Plân ve hamledenyoksun hareket edi- liyor! Her şey kapanın elinde kalıyor!

Güüücüler bu ağır suçlamalara karşı (Mao)ya cephe al- dılar ve onu reykullanmaktan bile alıkoydular. Öbür taraf- tan da (Çan Kay Şek)kuvvetlenmekte devam etti ve nihayet 1927 - 1937 arası, süren büyük iç savaşdevresi açıldı.

1927 - 1929 yıllan arasında (Çan Kay Şek) hâkimiyet sa- fıasını hayligenişlettikten sonra Pekin'e de sahip oldu ve şekil bakımından Çin'e sahipgöründü. Kölelerin kendisin- den uzaklaşmasına karşılık, kapitalist sınıfındesteğine maz- har olan General, askerî diktatoryasını kurdu ve Çin'i büyük -demokrasiler ve (liberal)ler safında ve «milliyetçilik» mih- rakı etrafındabütünleştirmeye çalıştı.

Derken komünistlerin, Cenuptan Şimale doğru «Uzun yürüyüş» dedikleri 15bin kilometreye yakın ve kendilerince daha emin bir sahaya doğru yolalışları... Yüzbinlerin katil- •dığı bu tarihî göçte her ân (Çan Kay Şek)kuvvetleri tarafın- dan kuşatılma ve imha edilme tehlikesi ve başsız, sonsuzçarpışmalar...

Japonlar yine sahnede... Hiç olmazsa Japonlara, bu, Çinli suratı altında Çinli

Page 480: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

karakterini tersine çevirmiş hırs ve menfaat yamyamlarına karşı birleşmegayreti; ve 1937 - 1945 arası hep bu dertle uğraşma...

Sonunda Japonların Amerikalılara teslim olması üze- rine (Mao) darbesi veher şey tamam...

Öbürlerine nisbetle Çin îhtilâli üzerinde fazla söz edi- 311

şimizdeki sebep onun bir Doğu ülkesi olması, bu bakımdan Türk'ün de içindebulunduğu bir âlemden bazı ortak çizgi- ler belirtmesi ve Batıemperyalizmasına ve kendi iç çürüyüş- lerine karşı arzettiği meselelerinmuazzam birer hikmet ve ibret dersi teşkil etmesidir. Yoksa esasından ve zatîbünye-

Page 481: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

si yüzünden l asra yakın zamandır ihtilâl içinde çırpınan, ya- rışlarda olduğugibi, birinin kaptığı bayrağı tersine yollarda öbürü kaçıran, hep böyle giden venihayet son oluşiyle men- fî tarafından istikrara kavuşan ihtilâl ruhu ve ilmibakımın- dan da hiçbir kıymet ifade etmeyen bir dünyayı fazla merak etmeyedeğmezdi.

Evet; Çin'de ihtilâl, her defa birbirinin yolunu aça aça veya kapata kapata,hiçbir asliyet ve şahsiyet hususî hamle ve aksiyon belirtemeden, havadan gelenbir top gibi (Mao) nün eline düşmüş; ve ondan sonra, uyuşuk Çinli karakteri-ne bu tam zıt adamın elinde, son bir oluş kıvamı doğmasına vesile olmuştur.Yani Çin'de, sahibine bir telif hakkı tanıta- cak müstakil bir ihtilâl yok, birçokiçtimaî zelzeleden sonra menfi kutup üzerinde bir yerine oturma, yerine oturtmavâ- . kıası vardır. Bu yer, yer midir; yoksa milyara yakın insanı, üzerineserptikleri, altında yokluk ummanı çalkalanan bir buz tabakası mıdır? Ayrımesele!...

Biz, şu anda, şimdiyedek yaptığımız gibi, yalınız oluşlar ve onların dışmânaları üzerinde konuşalım.

(Mao)nun iktidarı alış hikâyesi basittir. O bir koparış,, alış değil, daha ziyadebir konuş, hazıra oturuştur. Japonyanın teslim oluşundan sonra Çin'dekomünistle- rin fırsattan yararlanıp iktidarı kapmamaları için Amerika- lılar ve(Çan Kay Şek) çiler 'bir hayli gayret harcadılarsa da söktüremediler. Birtakım(koalisyon) teşebbüsleri, tarafların vakit kazanmak için, muvakkat kaydiyleanlaşma ve uzlaş- ma davranışları hep boşa gitti.

Nihayet 1947 yaz mevsiminde komünist kuvvetlerinin (kuimintag) birlikleriüzerine saldırışı.. (Çan Kay Şek) kuv- vetlerini böldüler ve aralarındabağlantıyı kestiler. 1947'de de tam üstünlüğü elde ettiler (Mao)cular,Amerikalıların (Çan Kay Şek) emrine verdiği en kıymetli silâhları elegeçirdiler; 312

milliyetçi geçinen (Çan Kay Şek) subayları ise, belli başlı bir Çin karakterigereğince, ellerindeki silâhları pazarlarda sat- tılar veya karşı tarafa katıldılar.

1949 başında her şey bitti. Çan Kay Şek'in zırhlı tümen- leri kuşatıldı vetopyekûn esir edildi. Neticede, milliyetçiler cephesinden yarım milyon esir ve

Page 482: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

onbinlerce ölü...

Ve (Mao), aksiyon bahsinde hiçbir şahsî fedakârlığı ve- ya fedakârca hamlesigörülmeksizin, başında imparator tak- kesi yerine komünist kasketi,(Mançu)ların tahtına oturdu. Fakat keyfi ve nefsi için değil namütenahi bâtıldâvası için... Ve Çin'de korkunç bir fikir emperyalizması kurdu.

(Çan Kay Şek)e ise, Formoza Adasında, (sembolik) Çin milliyetçiliği dâvasınısürdürmekten ve kurşundan oyuncak askerleriyle teselli bulmaya çalışmaktangayri bir şey düş- medi:

Sadece çeyrek asırlık bir zaman parçası içinde, atom

Page 483: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bombasını yapmaya ve Rusyaya kafa tutmaya kadar Çin'in idarî, askerî, sınaîve iktisadî sahalarda, tek kelimeyle mad- de plânında ne hale geldiğine dikkatedenler, menfî kutup etrafında da olsa birleşmenin, bütünleşmenin, inanmanınve atılmanın ne demek olduğunu anlarlar.

TÜRKDYE , DHTDLÂLLERD Aslında Türk veya Türkiye ihtilâli diye bir şeyyoktur. Kanunî'den başlayan Alçalma devrimizin Tanzimata gelin- ceye kadarsüren kaba softa ve ham yobaz sevk ve idaresin- deki Yeniçeri başkaldırmaları (ki «Yeniçeri» isimli eseri- mizde romanı yazılmıştır) en kaba,vahşi, fikir ve iman dışı zorbalık davranışlarından başka bir şey değildir; vesırasın- da en mukaddes mânalara zemin açabilecek olan mücerret ihtilâlkeyfiyeti, bunlardan ne kadar tiksinse, karakterini ayrı tutsa yeridir.

Bizde, ihtilâl değil de, ihtilâl taklidi hareketler, Tanzi- mattan sonra başlar, hep(Türkün askerlik mayasını tenzih 313

ederiz!) ordudan gelir, ordunun silâh ve hazır teşkilât mani- velasındanfaydalanarak yapılır ve hiçbiri halka mal edile- mez; (Noel) ağacınınbalmumundan sun'î yemişleri gibi ka- lır.

Bu bakımdan, Tanzimattan sonra uzaktan veya yakın- dan ihtilâle benzer üçhareket kaydedebiliriz:

l — Abdülaziz'in tahttan indirilmesi ve öldürülmesi... 2 — Abdülhamîd'e karşı«ittihat ve Terakki» darbesi... 3 — En zoraki gayretlerle ihtilâl gibigösterilmek iste- nen Millî Kurtuluş hareketi...

4 — Mayıs 1960 gece baskım... Bunları en kısa cümlelerle hülâsalandıralım: 1— Abdülaziz'in hal'i ve peşinden katli, (kanaatimizce Abdülaziz intihar etmişdeğil, öldürülmüştür) kindar, âsi ve gözükara bir seraskerin, birtakım sözdehürriyet mücahidi < paşalarla anlaşıp Harbiye talebesini peşine takma vebirkaç kara ve deniz birliğini kandırabilme marifetinden ibaret,

gayet basit, kısır, ileriye doğru her fikirden mahrum ve ancak zabıta mevzuu,maskara bir iştir ve cezası, o da Ab- dülhamîd devrinde ve en hafif şekildeverilmiş, yahut veril- mek istenmiştir.

Page 484: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

2 — «ittihat ve Terakki»... Dövizleri işportaya düşmüş şekilde Fransızinkılâbından ve komitacılık ruhu Balkan çetelerinden devşirilme... Doğrudandoğruya (Mason) ve Yahudi fikir kurmaylarınca idareli... Sade Batıya ve Batı-lıya hayran ve Doğuyu, Doğunun sefalet ve felâket sebeple- rini anlamaktanâciz... Ancak okur - yazar derecesinde, ir- fansız ve murakabesiz, çeyrekaydınlar hareketi...

Eğer ikinci Abdülhamîd Hân, evliya yapılı bir insan ol- masaydı da, bütün birvatanı ve tarihi korumak uğrunda,

Page 485: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bu, kara cahillikleri çapında küstah ve delice atılgan tiplere kıymayı bilseydi,emrindeki Hassa Birliklerinin tek tüme- niyle onları yok eder, Dünya Savaşınagirmez, ondan son- raki ihtilâtlara meydan bırakmaz; ve bugün dünya petrolü-nün en zengin sahalarından biri elinde olarak, Türk mille- tine, maddî vemanevî gerçek hayat hakkını miras bırakmış olurdu. Bu hikmete bağlı olarak«ittihat ve Terakki» ihtilâ- 314

linin sahteliğini, en geniş bir tahlil ve terkip manzumesi ha- linde «Ulu HakanII. Abdülhamîd Hân» isimli eserimizde bulabilirsiniz.

3 — Millî Kurtuluş hareketiyse, «Dttihat ve Terakki» nin topyekûn uçurumaattığı koca bir Dmparatorluktan, ta- neleri sökülmüş bir mısır koçanı halindeelimizde kalan, yorgun topraklı ve kısır kaynaklı Anadoluyu kurtarma işidir ki.Türkün ölmemek iradesini ve bu uğurda canını dişine takma hamlesini temsiledişi bakımından, bir iç oluş şahla- nışı değil, dışa doğru kendisini koruyuş(aksiyon)udur; ve zaferden sonra aldığı inkılap şekilleriyle, (bu şekillerin be-lirttiği kıymet hükümleri mahfuz) millete izafe edilmiş bir (dikta) eseridir. Yaniiç bünyeden doğma bir iç ihtilâl ve in- kılâp olmaktan uzaktır.

Yunanlı, saltanat ve hilâfeti kurtarmaya mı gelmiştir ki, ona karşı millî kıyamve neticesi olan «devrim»ler bir ihtilâl eseri kabul edilebilsin?...

4 — Haraç isteklilerinin kulüp basmaları şeklinde «gece baskını» diyeyaftaladığımız 27 Mayıs 1960 ihtilâline gelin- ce... Evet, sureta bu birihtilâldir; fakat «operet ihtilâlleri» diye vasıflandırdığımız Arap ve Afrikahükümet darbeleri arasında belki en şaşkını ve komiğidir. Ustaca bir kurmayheyetinin bir yürüyüş kıtasına tatbikat plânı çizercesine, sırf plân çizebildiğinigöstermek için yapılan ve ne mazi, ne is- tiklâl, ne gerçek suçlu, ne dekorunmaya lâyık bir dâvaya ait bir fikir sahibi bulunan bu ihtilâl, emekli birkolordu kumandanının bize söylediği gibi:

— Daha ertesi sabah ne kadar bos ve gayesiz oldukları meydana çıktı!

Teşhisine tıpatıp denktir. «Dostlar alış - verişte görsün!» ve «ihtilâllerde böyleolurmuş!» gibilerden, çıkartma kâğıdı usuliyle sehpalar ku- rulmuş, asılanlarasılmış, ilim ve hakikat fahişesi bazı pro- fesörlere fetvalar ısmarlanmış, birAnayasa düzülmüş, zora- ki ihtilâlcilere «tabiî senatör» ünvaniyle muhafaza

Page 486: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

hisarları kurulmuş ve sonra çekilip gidilmiştir. Bu, ihtilâl şöyle dur- sun,ihtilâlcilik oyunu bile değildir. Oluşundaki, olabilişin- 315

deki sır ise, Alparslan Türkeş'e bir gün evimizde söylediği- miz şu cümleniniçindedir:

Page 487: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

— «Siz, yoğurttan bir hükümete mukavvadan bir han- çer sapladınız! Hükümettenekeden bile olsaydı hançeriniz kırılırdı!»

Türkiye inkılâpları üzerinde toplu hüküm şudur ki, Tür- kiye'de bellibaşlı birfikir ve gaye uğrunda ve ihtilâl çapında hiçbir ciddî hareket olmamış;Tanzimattan beri yapılan in- kılâplar da halk vicdanına girilmeksizin vecemiyet rahmine aşılanmaksızın, zabıta marifetiyle evlere dağıtılan Batı (pro-sede)si «emr ü f er man »lar dan ileriye geçememiştir.

316 SENTEZ SINIFLANDIRMA MÂNALANDIRMA Dhtilâlleri, mâna vemadde kıymetleriyle 5 sınıfa ayıra- biliriz: .'

1 — En ulvî... 2 — Ulvî... 3 — Toprak seviyeli fikre bağlı... 4 — Süflî...

5 — En süflî... Birincisi, Resullerin temsil ettiği mutlak inkılâplar ve onlarabağlı hareketler...

ikincisi, aynı yolda, tâbi kahramanların büyük ham- leleri...

Üçüncüsü, madde ötesi, manevî bir ideale malik bulun- maksızın girişilen, hakveya bâtıl, dünya görüşü sahibi, ge- niş çapta (aksiyon)lar...

Dördüncüsü, saman kâğıdı üzerinden kopya, köksüz davranışlar...

Beşincisi, elindeki mankafa silâh ve âlet imtiyazını en vahşi zorbalık ve engaliz eşkiyalığa vasıta edici yeltenişler... Birinciye misal, başta KâinatınEfendisi olmak üzere

bütün Resuller ve hususiyle ve bazı farklarla, Nuh, Dbra- him, MusaPeygamberlere ait vakıalar...

Dkinciye misal, Allah ve gerçek din uğrunda, muvaffak olsun veya olmasın,bütün çileli mücadele ve mücahede ör- nekleri ki, Hazredi Dsa'nınhavarilerinde en müşahhas ifa- 317

desini canlandırmakta ve henüz tarihte ve yeni çağlarda ken- disine üstün birzemin açamamış bulunmakta...

Page 488: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Üçüncüye, Fransız ve Rus ihtilâlleri misal... Dördüncüye, topyekûn,muhasebesiz ve murakabesiz, özenti ve ezberci darbeler ve bildiğimiz operet(mizansen)leri numune...

Beşinciye de, Halife ve Padişahının baldırını çimdikle- meye ve hayalarınısıkmaya kadar giden, çürümüş ordu (sembol)ü Yeniçeri şekavetleri örnekgösterilebilir. Dikkat edilecek nokta şudur ki, bu sınıflar arasında

Page 489: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

«ulvî» taklitçisi «süflî»ler bulunduğu gibi, «süfli» esaslı ol- masına rağmenbazı çizgileri ve çapiyle «ulvî»yi hatırlatıcı şekiller de vardır. Ve bütün dâvagüdülen gayenin zatında ve o zata fikirde ve fiilde tercüman olabilmekehliyetindedir. Artık siz, verdiğimiz ölçülere göre, ilk insandan günü-

müze değin «eski»yi yıkmak ve «yeni»yi yapmak yolundaki beşerî atılışlarısınıflandırabilir ve bizim fazla «müşahhas»a kaçmamak mazeretimizikestirirsiniz.

Beşerî anlayışa göre kolayca hazmedilecek ve nefse sin- dirilecek ihtilâl veinkılâplar, toprak seviyeli fikre bağlı çe- şitlerden olduğuna ve zaten «enulvî»si ve «ulvî»si, gökle bağ- lantısı mahfuz, toprağa inmek mükellefiyetindebulunduğu- na göre, çapları bakımından Fransız ve Rus ihtilâllerini oluş- larıbakımından «ulvî» hesabına birer ders kitabı sayabili-, riz. O zaman, «bâtıl»ainanışın bile, mücerret inanış ve bu

inanışın gerektirdiği maddî ve manevî kanunlar sayesinde hangi kuvvetderecelerine ulaştığını haşyetle görürüz. Görür ve dâvamıza karşımes'uliyetimizi kavrarız.

Bu bakımdan, birer ders kitabı halinde gösterdiğimiz (3) numaralı sınıfa bağlıihtilâllerin, frenklerce (fason d'ajü - façon d'agir) denilen «iş görmetarzı»ndan, hem fert, hem devlet hesabına yararlanmış oluruz.

Her şeyden önce noktalayalım ki, bu eser, ihtilâli sev- dirme ve gayeleştirmedeğil, onu her köşesi ve olanca ruhiyle anlatma, mücerret mânasını göstermedenemesidir; ve mü- şahhas bir tahsis ve teşvikle alâkasızdır. Eserimize ihtilâltelkincisi göziyle bakmak, saf hukuk ve kanun anlayışı na-

zarında herhangi bir ihtilâl filmini tahrik vasıtası diye gör- mek gibi bir abesevarır ve hakikati arama cehdini incitir. Bu ölçüyü esas tutuktan sonra da,dileyen, bu eseri, dilediği mânaya hizmet ettirmekte hürdür ve böyle birhürriyet, eseri suçlandırmaya sebep teşkil etmez. Devletler ve rejim- ler,nefslerinin müdafaası için böyle eserlere muhtaç olduk- ları kadar, fertler vetopluluklar da dâvalarının kültürü ba- kımından aynı ihtiyaç içindedirler...Fikir başka ve fiil baş- ka olduğuna göre de bazı fikirleri fiile tahvil etmeninsuçu, onu yapacak olanlara düşer. Hiçbir silâhçı, malını «adam öldürün!» diye

Page 490: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

satmaz.

Bu ana kıstaslardan sonra, şimdi, ihtilâlin ruhî ve fiilî mekanizmasını elealabiliriz.

Yeni ve muazzez Türk gençliğine, tatbik mevzuu bulun- maksızın en faydalıirfan vasıtası olarak ve «yapın!» değil, «bilin!» teziyle sunduğumuz bu eser,onun baş ucu kitapla- rından biri değilse, hiç olmazsa bu değeri ihtar edicimahi- yette sayılmalıdır. Bu ince noktayı da bundan sonraki ba- hisleraydınlatacaktır.

DÜNYA GÖRÜŞÜ VE ESER

Dlk iş bir dünya görüşüne sahip olmaktadır. Ve bu gö-

Page 491: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rüş, dünyanın ötesine, kâinatın muhasebesine vardığı za- mandır ki, dünyayısımsıkı eline alır (dünya âhiretin tarlası) ve dünyanın gerçek görünüşünü vegösterilişini temsil eder. insanoğluna, kâinatın hesabını, ferdiyetinin encamım

ve didinişlerinin hâsılasını, neye vardığını, nerede karar kıl- dığını habervermeyen hiçbir ideal, aslında ideal olmaya lâ- yık değildir.

Üstünlerin üstünü dâva bu; ve mevzuumuzun müntehâ noktası...

Biz yine yeryüzüne bakalım: Evet; bu her şeyden evvel bir dünya görüşü...Olanlara göre bu dünya görüşünün mutlaka hak olması gerekmez.

318 319 Fakat bir dünya görüşü ve yeni bir cemiyet nizamı belirt- mesi şart...

Kendisini hak kabul eden her dünya görüşü için, ihti- lâl, bir (arena - boğuşmaçerçevesi)dir. O zaman da, gerçek ihtilâl mevzuu olarak (gladyatördöğüşçü)ler arasında kıya- mete kadar Sürecek bir mücadeledir, gider. Böylegeldi böy- le gidecek... Ama hak, çilesi çekilmiş, eseri verilmiş şekilde olursa,bâtıl dünya görüşlerine de, menfi tarafından bir kıy- met ve haysiyet tanır.Bizce dünya görüşü (1) ve (2) numa- ralı sınıflandırmalarda tecelli ettiğinegöre (3) numaralı

maddeye ayırdığımız kıymet ve haysiyet, gösterdiğimiz de- receyi aşamaz;fakat ele alınmak, hususiyle karşısına çıkıl- mak borcunu, hakka, en mukaddesvazife halinde yükler. (Anti tez - tersine dâva)nın tahribi, her sahada (tez)inborcu- dur.

Fikirsiz ve meselesiz, kafasında bir mimarî hayali ol- madan, sırf yıkmak içinyıkma, yahut da bir şey yapabile- ceğini sanıp da, yıkmış olmaktan ibaretkalma davranışla- rıysa ne üzerilerinde fazla konuşmaya, ne de sivri sinekleresıkılacak flit ilâçlarından başka bir mukabeleye değer şey- ler... (3) ve (4)numaralı maddelerdekiler de bu kabilden... Hak veya bâtıl, fakat dünya görüşüdenilebilecek hare- ketlerin esere, kitaba dayalı olması kanundur. Büyük Fran-sız Dhtilâlinin, patlayışından evvel kaleme alınmış ve ihtilâle temel olmuşyüzlerce eseri var... Başta (Ansiklopedi)ciler diye anılan (Volter), (Russo),(Didro), (Montes kiyö), Da- lânıber), (Jakar)...

Page 492: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Komünistlerin ana eseri (Das Kapital - Sermaye) ve (Marks)la (Engels)malûm... Peşlerinden, hem fikir ve hem (aksiyon) işinde (Lenin) ve kitapları,gazeteleri, makaleleri... (Lenin), içinde boğulduğu bâtılın ummânında her şeye

Page 493: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

rağmen korkunç derinliklere ulaşmış ve ulaştıkça hakkı kay- betmiş, beynihummalı insan... Eğer bu vasıflar bir madalya ise onu (Lenin) in göğsüne bizzathak takar ve sonra kendi- sini, insanoğlunun ebedî hayatına kasdetmiş olmanınsuç yaftası boynunda, idam eder.

Faşizma ve Nazizma gibi, ihtilâl ve inkılâp diye göste-

rilmeye pek değmez hareketlerin de kitapları vardır. (Hit- ler) ve(Musolini)nin malûm eserlerinden başka (Haydeger) ve (Rozenberg) gibifilozoflara dâvalarının felsefesi yaptırıl- mak istenmiş, fakat bu gayretlertutmamıştır.

Eseri ve ideolocyası olmayan, daha niceleriyle beraber CumhuriyetDnkılâbıdır. Eğer ona «Anadolu Dhtilâli» veya «Cumhuriyet Dnkılâbı»demeselerdi de «Millî Kurtuluş Hare- keti» veya «hükümet taklibi» deselerdimesele kalmazdı. Onu takip eden «devrim»ler de ayrıca müşahede laboratua-rına oturtulabilirdi.

Hakikatlere artık iki kaşı ortasından bakmanın ve on- ları erkekçe dilegetirmenin zamanı gelmiştir.

Bir de ihtilâle temel fikri vermek gayesi olmaksızın on- da mücerret kitlehareketlerinin ruh ve tekniğini göstermek için yazılan eserler vardır ki,bunların başında, (Lenin)in de yanından ayırmadığı (Von Klâvzviç)in «HarbeDair» eseri gelir. Ayrıca, kaba «müşahhas»a dayanılarak yazılan, ken- dindenbir şey getiremeyen ve malûm tecrübeleri mânalan- dırmaya çalışan basit bireser: (Malaparte)nin «Hükümet Darbesi» isimli kitabı... (Malâparte), bütün(kamuflâj - sak- lama) gayretine rağmen «sol»u selâmladığı bu eserinde, hiç-bir zümreye ihtilâl dersi vermek sevdasında olmadığını, hat- tâ daha ziyadehükümetleri uyarmaya baktığını kaydeder; ve Paris'in meşhur Polis Müdürü(Şiyap)tan aldığı mektuba ait şu satırları ileriye sürer:

«— Siz, devlet adamlarına, çağımızda ihtilâle götüren hadiselerin nelerolduğunu, ihtilâl usullerini ve bunların vu- kuundan önce nasıl sezileceğimöğretiyor, âsilerin, iktidarı zorla ele geçirmelerine nasıl engel olunacağınıöğretiyorsu- nuz.»

Page 494: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Bu çeşit, ihtilâl mühendisliği ve mimarlığı yerine, kal- falık ve dülgerlikkitaplarını bir tarafa bırakalım da, nasıl edebi nazariyat eserlerini okumaklaşair yetişemezse, gerçek bir sanat olan ihtilâlin de el kitaplarındanöğrenilemeyece- ğini ve her büyük ihtilâlcinin ayrı bir üslûp, ilim ve tekniğiolmak gerektiğini ve bunun mutlaka bir ana kitaba dayalı olmak borcundaolduğunu tespit edelim.

320 ihtilâl/21

Page 495: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

321 SANAT DLDM KEŞDF Felsefenin, kendi içinde, kendi kendisini şöylebir mu- hasebeye çekişi vardır:

— Felsefe ilim midir, sanat mı? îlim, kanunlarını mücerret tefekkürden alıponları bir takım sûrî nispetler içinde kalıplaştırma; sanat ise «büyük mücerret»peşinde ebedî bir arama ve kalıptan kaçınma işi... Birini akıl, öbürünü ruhbesler. Anlamayla, yahut anladığını sanmayla, sezme ve bedahet duygusuiçinde kâşifliğe erme arasındiki fark...

Dhtilâl de, daha evvel dokunduğumuz gibi bir sanat... Fakat ilme, yanikalıplarını bulmaya muhtaç bir sanat... Başta nebiler — ki Dlâhî vahye mazharolanlar her kıyastan münezzehtir —, arkalarında bağlıları, daha sonra dayeryü- zü dâvası güdenlerden büyük yaratılışlar, «dehâ» diye isim-lendirilecek bu sanattan sırasiyle pay sahibidirler. Zaten in- sanoğluna verilenhangi işde böyle bir sanat payı rol oyna- maz ki?...

Dâvasını ve rüyasını maddeye nakşetme cehdini besle- yen her fert, kuru ölçüâleti akıl hesaplarından önce, bilin- , medik ve beklenmediklerin mevcelerinizaptedebilme mâna- sına bir sanat belirticisidir; ve onun eseri, önceden ve mâ-nalar âleminde bir ihtilâldir. Dş o mânaların madde ve hare- ket zarfı içindebillûrlaştırılmasına gelince o da ayrı bir sa- natia birlikte ilim...

Saf sanatlar müstesna, (aksiyon) işindeki sanata, öz il- minin müntehasındakimarifet diyebiliriz; ve bu marifeti, kitle idareciliğine ait her yerde buluruz.Geçit resminden ateş hattına sürülüşüne kadar askeri bir kıtanın sevk ve ida-resi sanat değil de nedir? Bir mimar nasıl blok taşlarla, na- kışlarındanistiflerine kadar oynarsa, insanlarla öyle oyna- yan bir (aksiyon)cudan herşeyden evvel sanat beklemekte haklıyız.

Askerlik çerçevesinde olsa da, kitle sevk ve idaresi ba-

kınımdan toplu hareketlerin en haysiyetli eserini yazmış ve ilmini yapmış olankalem, biraz evvel bahsini ettiğimiz (Von Klâozviç)tir. O, bir kumandandabinbir meziyet arasında en çarpıcı vasıf olarak hayal gücünü ve kâşiflikkabiliyetini, ya- ni sanatı arar ve bu bakımdan övdüklerinin başır.da (Na-polyon)u gösterir.

Page 496: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Kızıl Ordunun kurucusu (Troçki)nin, karadan, hükümet

Page 497: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kuvvetlerince kıstırılması, zaif de olsa ihtimal beiu ürken komünist «Şafak»gemisini (Neva) nehrinden içerij'i sok- ması ve onun 15 lik toplariyle KışlıkSarayı ateş altına al- ması ve korkunç bir (panik) doğurması yine parlak bir ha-yal ve keşif mahsulü...

Birinci Dünya Harbinde üstüste hücumlara rağmen üti- şürülemeyen (Liyej)kalesinin mutlaka o gün akşama kada/ sukut ettirilmesi emri gelince, yüksek biryerden cepheyi ta- rassut eden Alman Ordular Grupu Kumandanı bir de baka "ki, düşman müdafaa ordusiyle kendi arasında tesadüfi bir boşluk açılmıştır; vecephe boyunca düşman hatlarında hiç bir çökerme ve yarılma yokken bu biranlık boşluk, haya! üstü denilecek kadar müthiş bir ihtimale kapı açmaktadırÖyle bir ihtimal kapısı ki, açılmasiyle kapanması arasında, bir anlık, evet, biranlık bir zaman payı vardır. Alman ku- mandanı bu inceliği yıldırımvâri birkeşifle yakalar, kuman- danlık flamasını taşıyan otomobiline atlar, arkasındakarar gah maiyeti, boşluktan tek başına geçer, düşman karargâ- hını tek başınabasar; ve düşman kumandanını karşılarındî görünce her yönden sarıldıklarınıve çökerdiklerini sananlar, ellerini havaya kaldırıp teslim olurlar ve karargâhgönderi- ne beyaz bayrağı çekerler. (Liyej) de o akşam düşer.

Ya, tarihte eşsiz ve benzersiz olan bu atılışın mânası?... Öyle bir atılış ki, enküçük mukavemeti görseydi asıl kendi kumandanını esir verecek ve topyekûnAlman kuvvet- lerinin en nazik noktası Şimal cenahını paramparça edecekti.Dşte, muvaffak olursa «dehâ», olamazsa «cinnet» dedik-

leri sanat budur.

322 LDDER VE KADRO Başsız, ne hayat, ne hareket, ne de ihtilâl ve inkılâpdü- şünülebilir. Baş, toplayıcılığın, birleştiriciliğin ve fikri he- defineyönelticiliğin remzi... Onbaşısı olmayan manga bile yoktur. Lider ise heriçtimaî harekette ilk şart olarak düşü- nülmesi lâzım irade merkezi... Lidersizihtilâl ve inkılâp ol- maz değil de, bunların olması için lider gerek... Yani (1)adedi (2) den önce olduğu gibi, lider de hareketten evvel... Böyle olmazsahareket curcinaya döner. Tarihte nice başı boş davranışları bilmemezliktengelemeyiz ama, bunlara da mevzuumuzun şiarını yakıştıramayız. Liderin olduğuve li- derlik şartlarına yaklaştığı nispette, «süflî»sinden «ulvî»sine kadarhamle ve hareket de vardır.

Page 498: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Liderlik şartlarına malik fert, çocukluğundan ve ilk mektep talebeliğindenbaşlayarak göze çarpar. Arkadaşları- nı darna taşı gibi dizer ve onlara dilediğibiçimleri verir. Bü-

Page 499: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yükdükçe de liderlik şuuruna ermeye başlar, plânlar yapar, hamlelere girişir,kendini aşma humması içine girer.

Tahsil safhasında yüksek not almanın liderlikten yana hiçbir değeri yoktur.Hattâ bu gibiler umumiyetle, sıradan çalışkan, ibda cehdine tujak, ezbercikimseler olduğu için kendilerini başka türlü gösteremezler...

(Napolyon), ilk askerî mektebi olan (Ekol militer do Bnyen - Briyen AskerîMektebinden hep kırık numaralar almış ve hiçbir mümtazlık gösterememiştir.Büyük irfan, ilim ve dirayet sahibi Köprülü Fazıl Ahmed Paşanın babası, asılkahraman Köprülü Mehmed Paşa bir ümmîydi. Şüphe- siz ki, en mes'ut gaye,irfan (ezbere bilgi değil, kültür) ile, yapıcı ve doğurucu hamle ruhunubirleştirebilmekte...

Liderden sonra ilk hayatî sual, kadro... Lider'in uzuv- ları, elleri, ayakları,gözleri, kulakları mevkiindeki kadro... (Lenin)in meşhur sözü:

«— Kadrosuz ihtilâl olamaz!» Buradaki «kadro»dan murad, kalabalıklar değil,onla-

rın güdücüsü kurmaylar... Dâvayı güneş makamındaki it- elerden alıp ayrolünü oynayanlar ve karanlıkta yol arayan yığınları ışıklandıranlar... Buhikmete tam ve mutlak misal,, yine tenzih kaydiyle, peygamberler ve onlarınsahabîleri... Roma'yı yıkan, Hazret-i isa'nın bir avuç havarisi olmuş; ati-- nıokyanus dalgalarına doğru sürüp:

— Allahım, karşıma bu derya çıkmasaydı ismini daha ötelere götürürdüm!

Diye bağıran Dslâm kumandanı da, ruh feyzini, Kâinat Efendisininsahabîlerince yayılan soluktan almıştır. Kaydet- tiğimiz gibi, onlarmünezzehtir, hiçbir benzetişe unsur teş- kil edemez; fakat bu kayt altında,hikmet noktasından, bü- tün insanlığa en ulvî misali yine onlar billûrlaştınr.

Dş, toprak seviyeli oluşlara gelince; işte tamamiyle hu- susî vasıflar içinde«Napolyon'un Mareşalleri» diye anılan kadro!... Dşte, her ferdi ve her ferdininrolü malûm (Lenin) grupu!... Ve işte, hususiyeti tek lider dışı ve tepeden inmebirçok güdücü elinde olmaktan ibaret Büyük Fransız Dhtilâ- linin muhteşem

Page 500: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kadrosu!... Bu kadronun fertleri, ekseriye- tiyle önceden malûm değildi;cemiyetin alt tabakasında ve uykudaydı; inkılâp olunca da dışarıya vurdu veher biri ayrı ayrı liderlik vasıflarına yükseldi. Demek ki, inkılâpları li- derlerdoğurduğu kadar, inkılâpların da lider ve kadro mey- dana getirmekte rollerivardır.

Netice şudur ki, bir ihtilâl ve inkılâbın kadrosuna bak- mak, ona verilecekkıymet notu bakımından yeterlidir. «Anadolu Dhtilâli» veya «CumhuriyetDnkılâbı» denilen vakıa şunun için ihtilâl veya inkılâp olmak hüviyetindenuzaktır ki, gösterdiğimiz misallere uyar, (Lider)inden ayrı bir kadrosu yoktur.Olanlar, hangi (kare)ye oturtulursa ora- da kalacak olan piyonlardır. Ne varsa(Lider)indedir.

Page 501: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Şu noktayı iyice kavramak lâzımdır ki, biz, bu eseri- mizde, «Millî KurtuluşHareketi»nin kendisini ve (Lider)ini küçültmüyoruz; yapılanlar ve hazır imkânüzerine bina edi- lenler her neyse, onları ayrı birer kıymet hükmü mevzuu diyegöstererek ihtilâl ve yığın marifetiyle inkılâp hareket' dışında tutuyoruz.

325 Farzedin ki, biz, bir bakırcılık işi üzerindeyiz; bize ben- zeyen maddealtun bile olsa onu dışımızda tutmak fikir hak- kımızdır. Bize «yobaz» diyenlerasıl böyle bir yobazlıktan korunmaya baksınlar...

CÜR'ET VE GÖZÜKARALIK (Lenin)in insan ruhunu tahlilde en sevdiği artist(Şar- lo)...

— Dnsanı bütün zafaları ve iç sefaletleriyle tanıyan adami

Gibilerden bir sözü varmış (Şarlo) için... (Şarlo)nun, (Lenin) tarafından herhalde bilinmeyen bir filminde şöyle bir sahne var:

Bir işsiz, baş vurduğu her kapıdan kovulmuş, gözleri yerde, yavaş yavaşyürürken arkasından bayraklar ve (pan- kart)larla, grevci bir amele grupusökün ediyor. O sırada hızla ilerileyen spor flamaları yüklü bir kamyonettenyere bir flama düşüyor. Dşsiz rolündeki (Şarlo) eğilip flamayı alı- yor.Kendisini elinde flama ile gören grevci işçiler de onu li- der ilân ediyorlar!!!

Hadiselerin itelediği meccanî liderlere bundan daha gü- zel bir misalbulunamaz. Lider bu soydan oldu mu, artık on- da bu makamın üstün vasıflarıaranamaz. Lider, hadiselerin itelediği değil, hadiseleri iteleyen ve nasibindevarsa başarı- ya ulaşan kahramandır. O zaman da liderliğin üstün vasıf- larıiçinde cür'et ve gözükaralık başta gelir.

Bu zamana kadar, iyi kötü, hiçbir lider gelmemiştir ki, kendisinde cür'et vegözükaralık hassasından büyük paylar bulunmasın... Bu hassayla her şeybitmesse de, onsuz hiç- bir şey başlayamaz.

Şu, içimizde kaynaşan, sanki bizim uyuşuk iklimimiz- den değil de başka birâlemden gelmiş gibi, cür'et ve gözü- karalıkta en aşırı derecelere tırmanabilensolcuların haline bakın! Nasıl, şeytanî bir vecd içinde, aslı Rahmanı ve Dslcmî

Page 502: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

olması lâzım bir ruh temsil etmektedirler! Ve biz, bu vata- nın maddî vemanevî tapusunu ceplerinde taşıyanlar, ruh kökümüzün, içinden çürümeye yüztuttuğu 16 ncı Asırdan 19. Asra ve dışından baltalanmaya başladığı 19.Asırdan bu- güne kadar, ne yılgın ve ezgin, her türlü temellük ve tasar- rufhakkından mahrum, bir sığıntı ömrü sürmekte, tutsak kampı hayatıyaşamaktayız! Dslâmiyette ismi «Şecaat» olan

Page 503: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

cür'et ve gözükaralık, hamle ve şahlanış kabiliyeti, asırlar- dır, içimizdekisahtelerle dışımızdaki suikastçılar tarafın- dan öyle tahrip edilmiştir ki; sankişırıngalarla ruh kanımız çekilmiş, eskilerin «amîk fakrüddem» dediği derin birkan- sızlık bünyemizi istila etmiş ve birbuçuk asırdan beri bu halin kavruknesilleri birbirini takip etmiştir. Yepyeni bir gençlik dölünün meydana gelirgibi olduğu şu devre ise an- cak çeyrek asırlıktır. Asıl büyük inkılâp, bugençliğin, kanun çerçevesinde ve muazzam bir fikriyatın mihrakında, hakkı- nı,yerle gök arası mahyalaştıracağı gün olacak; ve daima kanun çerçevesinde buişin gerektirdiği şecaat mutlaka ge- lecektir.

Yerinde cür'et ve icabında gözükaralık öyle bir haslet- tir ki, onu, hamle vehareket sehpasının masayı tutan ayak- larından biri kabul edebilirsiniz. Sehpa,ne tek başına onun- la durur, ne de onsuz...

Dhtilâl ve inkılâbı bırakalım da dâvayı saf (aksiyon) cep- hesinden ele alalım:

Büyük Dskender, hiçbir bahadırın binemediği (Bosefal) isimli atızaptedişinden Hindistan'da (Ganj) nehrine kadar varan fetihleriyle, mevzuumuzolan (kalite) bakımından ne ifade eder?

Fatih Sultan Mehmed, bir gecede gemilerini Halic'e in- dirir ve maddehesaplarını çatlatan bir atılış gösterirken, karakterinin hangi köşesiyle işgörmektedir?

Ya, çadırına kurşun sıkan Yeniçerinin üzerine varışı ve -orduyu topyekûnpeşine takışiyle Yavuz Sultan Selim?... Menkibelerini gördüğümüz, hayatıbaştan başa cür'et ve gözükaralık misali (Napolyon)?...

Hattâ, en sefil tarafından ve sırf cür'et için cür'et olsa

326 327 da, hükümet kuvvetinin, başındaki ihtiyar sadrâzama ait şahsî bilekgücü kadar zaif hale geldiğini sezen Dttihat ve Terakki komitacılarıncagirişilmiş Babıâli baskını...

Cür'et ve gözükaralığm büyük imtiyazı vardır; bu nokta anî ruh boşluklarındanfaydalanmanın (stratejik) çıkış mer- kezidir; ve (aksiyon) ruhuna maya tutturancevher budur. AHLÂK VE

Page 504: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

FEDAKÂRLIK

Page 505: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Umumî ahlâk eğer bir su hazinesiyse bu hazinenin sui verdiği musluklardanbaşkası da hareket ve (aksiyon) seci- yesidir.

Kaydetmiştik ki, ihtilâl ve inkılâplar, yetişmiş liderlerin eserleri olduğu kadarlider yetiştirmekte de müessir... Bu. nokta, bilhassa ahlâk ve fedakârlıkcephesinde göze çarpar. Ulvî soydan hareketlerde inkılâp ahlâkı başlı başınabir müessisedir ve ölçülerini madde ötesi inanışlardan alır. Böy- le bir inanışabağlı olmasa bile, mücerret inanış imtiyazı ola- rak, mesnedsiz, fakat kendibaşına bir ahlâk kaynağı teşek- kül edebilir. Zaten teşekkül etmezse o hareketbir inkılâp* değil, eşkiyalık olur.

Böyle bir ahlâkın teşekkülü, her şeyden evvel nefsânüik- ten tecerrüt ve bâtılda olsa gayeye bağlılıkta tecellisini bu- lur.

Dşte, herhangi bir tenkide karşı bu mevzuun kendi hu- susî hayatına taallûkettiğini ileriye süren bir sorumluğa (Le- nin)in verdiği «bir komünistin hususîhayatı yoktur!» cevabı, bu hikmete işarettir. Bir maddecinin değil, birruhçunun, bir dinsizin değil, bir.müslümanın ölçüsü olmak icap eden bu cevap.(Lenin)in dünya görüşüne zıttır, ona uymaz ve on- ' da iğretidir. Onun, farkındaolmaksızın, içinde beslediği ve maddeci ahlâkına yamamaya kalkıştığı (mistik)ruhundan bir tezahür... Fakat, aslı ve esası bizim olarak ne harikulade söz!...

(Lenin)in bütün hayatı, dâva ahlâk ve fedakârlığının ser-

gisidir. Küfre din ruhiyatının bütün usullerini tatbik hilesin- de gerçektensamimî, yani küfrü din haline getirmeye dav- ranışta mahir bu adam, eğerbizim anlayışımıza göre müs- pet yolda olsaydı, yine bizim ölçümüze göremeydana bir ha- rika gelebilirdi.

En aydınlık metodlarla ebedî karanlığın avcısı bu adam, (anti kapitalist) olarakgetirdiği ve devletleştirdiği şahsî mül- kiyet mahrumluğunu en sert şekilde öznefsine sindirmiş ve «Bütün Rusyalar'in hâkimiyken millîleştirdiği ormanlarınayılarından bir post'a bile sahip olmamıştır. Sefil bir (mu- jik) kılığı, yağlı birkasket ve boyaları dökülmüş bir hasta- hane karyolası... Böyle yaşadı.

Âlemde düşmanlık mefhumunun kemal haddiyle zıddı olduğumuz komünizmaşeflerinden bazılarına ve bazı hu- suslarda gösterdiğimiz takdir, zaafımız ve

Page 506: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

tezadımız olmak yerine kuvvetimiz ve bütünlüğümüz icabı sayılmalıdır. Tez-lerin tezi, sistemlerin sistemi ve gayelerin gayesi olan Dslâm, hiçbir hakikattesbitinden korkmaz ve «hikmet müminin kaybolmuş malıdır; nerede bulsaalır!» düsturu gereğince hakkı yerli yerine oturtmaktan kaçınmaz. Onun içindirki, öz ırkını «çıfıt» diye vasıflandıran çıfıt yahudi (Karl Marks) m kan kusarakölürken baş ucunda ısırılmış bir elmadan başka mal bırakmadığına dikkat veonu da ebediyen bâtıl dâ-

Page 507: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

vasında ahlâk sahibi olarak kaydeder. Nitekim aynı çıfıtın her köşesiyle çıfıtkarısı, (Marks) ölünce şöyle demiştir.

— (Das Kapital)i yazacağına keşke bana biraz (kapital) bıraksaydı!.

Bu misalde de, dâva ahlâkına en uzak tip olan yahudi ve ona ait şahsî menfaatseciyesinin, karı-koca arası en kor- kunç tezadına şahit oluyoruz. Muhakkak ki,fertlerin oldu- ğu kadar cemiyetlerin ve ırkların da hususî birer ahlâkı var- dırve saffetini koruyabilmiş ırklarda bu nokta daha bariz- dir.

Bu ters misallerden sonra, ölçümüz ve itikadımızca müs- pet sahanınkahramanları arasında göstereceğimiz misaller, mutlak inkılâbın kıyastanmünezzeh yürütücüleri olarak,

328 329 başta Hazret-i Ebu Bekr ve ardındaki üç halife, bütün saha- bîlerdir.

Dâva ve (Aksiyon) ahlâkının şahsî menfaatta gözü ol- mamak bahsi bununlabitmez; canda da gözü olmamak, can da da fedakârlık mertebesine ulaşabilmeklâzım... Dnsanın, kendi canını feda edecek derecede gayesine bağlı, gayesin-de fâni oluşuna tek delil budur. Dâvası yolunda en ince temkin ve ihtiyattavrından sonra şartların «öleceksin!» emrini verdiği anda ölüm kadehini buzlubir şerbet içercesi- ne dikmeyi bilmeyenler, eğer ebedî hayata inandıklarınıiddia ediyorlarsa, yalancı ve eğer böyle inançları yoksa alçak diyegösterilebilirler.

(Sokrates) meşhur müdafaasını yaparken, bunun, kur- tuluşa değil, ölümegötüren cinsten bir savunma olduğunu söylemiştir. (Napolyon)unmareşallerinden (Ney) kendisine ateş edemeyen askerî müfrezeye «çocuklarım;size emredi- yorum; kumandaya itaat ve üzerime ateş ediniz! Yalınız çehremehürmet gösteriniz!» demiş ve böyle kurşuna dizil- miştir. Büyük Fransızihtilâlinin (giyotin) altında can veren hemen her ferdi, ölümü karşılayışlarıbakımından birer

Page 508: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kahramandır. Japonların herhangi bir zillet karşısında bıçağı karın- larınasaplayıp bir ucundan öbür ucuna kadar çekecek bir irade kuvvetiyle nefslerinekıymaları, gerçek din ölçüsü noktasından son derece kötü ve her hal-ü kârdayasak bir fiil olmasına rağmen mücerret hayat istihkarı ve bir doğrunun yanlışakurban edilişi olarak müthiş bir ders ve ibret mevzuudur. Elverir ki, bu hayatistihkarı, kendi eliyle kendisine kıymak şeklinde değil de, düşman silâhıüzerine atılmak trazmda tecelli etsin ve mukaddes bir gaye yolunda olsun... îşteşehidin de ulaşılmaz mertebesindeki sır da

burada... • Bir Japon generalinin askerine şöyle bir ihtarı var: — Ölüm gayetkolay bir şey!... Püften bir hadise!... Düşünmemek yeter!... Onu böylekarşılayınız.

Bu sözde bir kahramanlık değil, korkunç bir dolandı- rıcılık yatmaktadır, îşigaflet tavsiyesiyle yutturmak ve 330

kolayına getirmek sahtekârlığı... • Hayır; ölüm büyük şey ve en zor katlanış...Bu katlanış, onun bütün dehşetiyle idraki ve ancak gaye yolunda bile bileiktihamı (yüklenil- mesi) tarzında olursa makbul olur ve dâva ahlâkına bağlıgerçek fedakârlığı ifade eder. Dsa Peygamberin havarilerin- den, en çarpıcımisallerini Varlık Nurunun sahabîlerinde bulan inkılâplar inkılâbının gerçekşehitlerine ve onlardan bugüne kadar, topyekûn gönliyle bağlı olduğu bir gayeuğ- runda kim can verdiyse böyle verdi ve can fedakârlığını, gafletle değil, enacı şuurla gösterdi.

Şu yakıcı levhaya bakınız : Sahabîlerden Habib Hazretlerini Kureyş kâfirlerituza- ğa düşürtüp esir ediyor. Mekke'de boynunu vuracaklar... Herkes meydanyerinde toplanmış, manzarayı seyredecek... Yüzündeki nura güneşin nazaredemediği mübarek saha- bîyi cellâdın önüne getiriyorlar... O, dudaklarındanamü- tenahi derin ve tatlı bir tebessüm, cellâdın kılıcına bir gül dalı gibibakıyor. Henüz küfürde olan, Kureys'in reisi Ebu Süfyan atılıyor ve Habib'e :

— Söyle, diyor; senin yerine Peygamberini tutsak da başını kessek ve seniazad etsek razı olur muydun? Dşte ölü- mün eşiğindesin; samimiyetle cevapver!

Habib, tebessümünü büsbütün derinleştiriyor: — Evet, ölümün eşiğindeyim;

Page 509: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

samimiyetle cevap vere- yim: Ben, O'nun ayağına bir diken batmasındansa,ölmeyi, çoluk çocuğumdan olmayı, gün ışığından yoksun kalmayı tercihederim!

Ve kafasını cellâda uzatıyor. Ve Ebu Süfyan haykırıyor: — Vallahi ben,sahabîlerinin O'na bağlı olduğu kadar, kimsenin kimseye bağlı olduğunugörmedim!

O ki, dâva ve gayenin ta kendisi...

Page 510: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Eğer işimiz (sentez) yapmak olmasaydı da vaka sırala- mak olsaydı, müspet vemenfi, inkılâp adamlarında göste- receğimiz misallere kamuslar dar gelirdi vebunların yüzde doksanı Dslâm tarihinden olurdu.

Bir de, en canlı misalleri eski Roma'nm tefessüh dev- rinde saklı âsigeneraller ve bedavacı diktatörlerin askerî 331

kuvvet manivelâsiyle başa geçtikten sonra, memleketlerini maddede ve mânadanasıl nefslerine kul etmek yoluna gir- diklerini düşünecek olursanız, sadeceahlâk ve fedakârlık zaviyesinden, gerçek ihtilâl ve inkılâpla îtisaf (kandökücü- lük) ve eşkiyalık arasındaki farkı anlarsınız!

NDZAM VE DDSDPLDN Büyük Alman edip ve şairi (Göte)nin bir sözü var:— Herhangi bir nizamsızlık yapmaktansa bir haksızlık yapmayı tercih ederim!

(Göte) bu sözü söylerken farkında mıdır ki, bizzat ni- zam hatâsı haksızlıklarınen büyüklerindendir ve onu yap- mamaya dikkat, başka ve küçük haksızlıklarasebep olsa da sineye çekilmek icap eder? Elverir ki, nizam asabiyeti, zul- mündeğil, hak ve adaletin emrinde olsun...

Dslâmiyette bir cemaat namazının belirttiği ve imama namaz başlamadanarkasına dönüp safların düzenini mura- kabe emrini verdiği ruh, bizzat nizamabidesidir ve müs- lümana her işinde rehber bir (sembol) mahiyetinde... Hal-buki biz, âlemde en titiz nizam ruhunu pırıldatıcı îslâmı tersine anlamışbulunuyoruz.

Bugün (Greko Lâtin) medeniyetinin çatısını taşıyan Yu- nan aklı. Roma nizamıve Hristiyanlık ahlâkı sütunlarından nizama düşen ağırlık en büyüğüdür; veaslı bizde olan bu sütunun, malikiyetiyle Avrupalıya ne kazandırdığı ve mahru-miyetiyle bize ne kaybettirdiği besbelli...

Nizam ve onun gerektirdiği disiplin, bir dâvanın mani- velasıdır ve bu fikremalik olmayan bir baş ve hareket, kol- suz ve ayaksız demektir.

Bütün büyük oluş ve becerişler nizam sayesinde mey- dana gelir.

— Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışma- lıdır!

Page 511: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Diyeceği yerde «burjualar gibi çalışmalı» tabirini kulla- nan (Balzak) nizamıifadeye çok yaklaşmıştır.

332 Şiir, müzik, bütün güzel sanatlar nizamdan geldiği ve bizzat nizamı ifadeettiği gibi, büyük hareketlerin de nizam ve disipline ihtiyacı, gözün ışığamuhtaç oluşuna benzer.

Page 512: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Sen Piyer) bazilikasının dâhi yapıcısı (Mikel Anj), 30 zaman derisi deberaber çıkacak şekilde, kendinden geçmiş, küsur yıl çalıştığı eseri üzerinde,bir gün çizmesi çekildiği zaman derisi de beraber çıkacak şekilde, kendindengeçmiş, soyunmadan, yemeden, içmeden hayatım harcarken vecdini hanginizama, nizamını da hangi disipline bağlamaktadır, düşünelim!...

Demek ki, her şey vecdden, yani imandan geliyor. Ger- çek ve üstün ihtilâl veinkılâpların istediği vecd ise bir be- dahet...

(Viktor Hugo)nun «93 Dhtilâli» eserinde bu vecd, nizam ve disipline bağlımuhteşem bîr levha var:

îngiltereye hayatî bir (mesaj) götürmeye memur bir Fransız harp gemisi,Manş'ı geçerken müthiş bir fırtınaya tutulur. O zamanın harp gemilerinde toplarzincirle güver- teye bağlı... Fırtına yüzünden toplardan biri, zincirini ko- partırve öbür topların üzerine düşmeye başlar. Felâket!... Eğer tekerlekli topzaptedilemezse, öbür topların da zinciri- ni kıracağı, gemide bir ana - babagünü doğacağı, boşanan topların cidarlara çarparak delikler açacağı vegeminin bat- masına kadar sebep olacağı şüphesiz... Boşanan topun du- raklargibi olduğu bir ân, bir subay koşar, ayağını tekerlek altına atar, ayağı kırılır,fakat hemen koşuşanlar, topu, boy- nuzlarından tutulan bir canavar gibizaptederler. Bu fedakâr subay, önceden, mahut topun bir kancasını takmayıunutan sorumludur. O sırada, sırtında siyah bir pelerin, kaptan köş- kündenmanzarayı seyreden ihtilâl şefi, güverteye iner, va- ziyeti öğrenir, bir mangaasker ister ve subayın göğsüne fe- dakârlığından ötürü ihtilâl madalyasınıtaktıktan sonra, ih- malinden dolayı da onu kurşuna dizdirir.

ihtilâl ve inkılâp ahlâkının nizam ve disiplin maddesin- de af ve müsamahayayer yoktur.

Birinci Dünya Harbinde, Fransa üzerine hareket eden Alman ordularının sağcenah kumandanlarından biri, Baş- kumandanlığın emrine itaatle gösterdiklerinoktaya kadar 333

varıp durduğu ve panik halindeki düşmanı takip etmediği için sorguyaçekilince şu müdafaayı yapmıştır:

Page 513: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Hangisi iyi?... Neticesi meçhul bir atılışla mevzii bir zafer kazanmak emelipeşinde emir ve kumandayı çiğnemek mi, yoksa böyle bin zafere bedel, emirve kumandaya riayet seciyesini muhafaza etmek mi?... O türlü bir kere kazanı-hrsa da bu bin defa kazanılmış olmaz mı?...

Bizce iyi ve doğru olan, iki şıkkın birbirine yol verici orta yeridir. Şahsî(insiyatif - teşebbüs melekesinden, cür'et ve fedakârlık karakterinden fedaetmeksizin emir ve ku- mandaya riayet seciyesi... Nitekim milletler de buseciye- lerin birinden biri üzerindedir. Fransızlar birincisinde, Al- manlarsaikincisinde... Fakat iş büyük (aksiyon)a gelince

Page 514: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

her ikisinde...

TEKNDK VE USUL Dhtilâl nasıl nizam isterse onun usul ve tekniği de karşıtarafın kuvvet nizamını çökertmektir diye ifade olunabilir. Daima böyleolmuştur ve başka türlü olabilmesine imkân mevcut değildir. Karşı tarafınnizamı yerinde oldukça ihti- lâl ve inkılâba yol kapalıdır, îki ayrı ve yerindenizamın bir- biriyle çarpışması ise ihtilâl değil, ülkeler arası dalaşma, ya- niharptir. Dhtilâl, kendi içinden bir şahlanışla kendi kendi- sini zapt ve fethdemek olduğuna göre, olabilme imkânı ba- kımından mutlaka ayrı ve hususî birtekniğe muhtaçtır.

Dünya ihtilâllerine baktığımız zaman, «teknik» fikrinin de gelişmesiyleberaber, 19 uncu Asra kadar bu sahada çok yavaş bir terakki görüyoruz. Ozamana kadar ihtilâllerin fik- ri neyse, onun verdiği hamleyle ileriye atılmak,işin usul ve tekniğini birtakım basit tedbirlere bırakmak ve ikinci plân- datutmak, tabiî bir yol olmuştur. Bu, insanların, üzerinden geçe geçe açtığı toprakyol... 19 uncu Asırdan sonra asfalt yol açılmaya başlamış, mesele bir(teknoloji) ifadesine bü- rünmeye yüz tutmuş ve o hale gelmiştir ki, yolun safgaye- sinden ziyade, nasıl döşeneceği birinci plâna geçmiş, bu da 334

gerçek ihtilâl ve inkılâp ruhunu karartmayadek gitmiştir. Yani «niçin»in yerine«nasıl», mücerret dâvayı kurban et- meye kadar varmıştır. Nihayet, devletlerin,vatan çitini ko- rumaları için en modern silâhlarla cihazlandırdığı ordular,birtakım çeyrek aydın subaylar elinde, bu silâhların kolayca devleteçevrilebileceği gibi bir bedavacılık hevesine kapılın- ca, ön plâna çıkan usulve teknik kıymeti de ucuzlamış, aya- ğa düşmüş; ve Cenup Amerikasiyle Afrikave Cenup Asyası ve Orta Doğu, Avrupanm da Yunanistan ve Portekiz uçla-rındaki operet ihtilâllerine zemin açılmıştır.

Bunda da en büyük âmil, 19 uncu Asrın yarısından son- ra, silâhların ve silâhlıteşekküllerin kazandığı kuvvettir. Şunu iyice düsturlaştırmak lâzımdır ki,bugün, silâhların malûm terakkisi önünde artık saf mânasiyle halk hareketleriyapılabilmesine imkân kalmamıştır. Evet, bu kuvvet bizzat dev! ete karşıdönmedikçe ve ondan yana oldukça halk hare- ketine paydos!...Çakmaklı tüfekdevrinde, orduda da, halkta da aynı silâh vardı, ordunun bütün imtiyazı birhazır kuv- vet teşkilâtı olmasından ibaretti, halk ise teşkilâtını kurup (.barikat)arkasına geçince mesele kalmadı. Fransız Dhtilâli bu sa;/ede muvaffak oldu ve

Page 515: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

ondan sonra Rus Dhtilâlindeki hususiyet bir tarafa, bu yol kapandı.

Rus Dhtilâli, Çarlık devletinin içinden çökmeye doğru gitmesi ve ayrıcatoslamaya hacet bırakmaması ve bayrak- laştırdığı fikri, kuvvetli bir kadroelinde halka maletme yo- lunu lutması ve fikirle oluş tekniğini ilk defa içiceyürüte-

Page 516: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bilmesi üzerine bina edilebilir. Kaydettiğimiz gibi, ondan evvelki ihtilâllerdeoluş tekniği diye müstakil bir ölçü yok- tur ve ana dâva maiyetinde böyle birteknik ilk defa (Bolşe- vizm) hareketiyle belirlenmektedir. Bu tekniğin de(taktis- yen - tabiyeci) ferdi, (Lenin)in fikrî ve fiilî (strateji - yönleri tayin)temsilciliğine mukabil (Troçki) olmuştur. Kurnaz bir yahudi olan ve dâvasını(Lenin)vâri bir vecd içinde ele al- maktan uzak bulunan, sadece (pratik -amelî) dehâya kıy- met veren (Troçki), Dstanbul'da, Büyükada'da kalemealdığı «Rus Dntilâli Tarihi» eserinde (taktik) marifetlerini sayıp dö- ker veinsana, gayeyi teknik ve kuru müşahede de arayıp 335

fikri bir tarafa bıraktığı hissini verir, îşte ihtilâl ve inkılâp- ların en nazikdönemeç noktalarından biri de buradadır. Fi- kir ve onun gerektirdiği maddî vemanevî (strateji) ile, dâ- va.yı tatbik sahasına koyma dehâsı ve ona bağlı(taktik), bir araçla olacaktır.

Şi'ndi sıra, tatbik sahasının müşahhas hedeflerini kuşa- tan usul ve (teknik)te...

Dâvanın büyük (Strateji) plânında her türlü yayın, bü- tün şubeleriyle güzelsanatlar, fevkalâde açıkgöz bir (diya- lektik - kelâm sanatı), hücum edilecekmaddî ve manevî kal'a burçlarım hedef alma şuuru, hâsılı insanlankafalarından, gönüllerinden ve ellerinden yakalama metodu ve bu hazırlıkzemini üzerinde idare mekanizmasının nerelerden ele geçi- rilebileceğine aithesap...

Memleketimizde, son zamanların solculuk hareketlerin- de, esasen her ihtilâlinbaş vurma borcunda olduğu bu tesir kademeleri üzerinde, doğrudan doğruyaMoskovanm sevk ve idaresiyle neler yapıldığına dikkat edilecek olursa teşhi-simizdeki hakikat meydana çıkar.

Bundan sonra, yarı (stratejik) ve yan (taktik) hareket- ler:

Sabotajlar... Grevler... Sendika furyaları... Anarşi ve hercümerc kundakçılığı...Ruhî kıymetleri zedelemek yolunda devletten ve devrim- lerden yana görünmeksahtekârlığı...

Dktisadî sıkıntı ve ekmek derdi doğurma gayreti... (Kamuflaj)lı partilerleMillet Meclisine sızma ve yüksek makamlara adam yerleştirme oyunu...

Page 517: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Memleketin ne kadar ıstırabı ve halkın nice mahrum- luğu ve işlerdenmemnuniyetsizliği varsa hepsini birden is- tismar edip, (tez) yerine (anti tez)yoliyle kendi dâvasını can kurtaran simidi gibi göstermek hokkabazlığı...

Ve: Bütün bu yollardan ordu ve gençliğe nüfuz kollayıcı-

Page 518: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Bunlar, vatanımızda, açıkça bir ihtilâl (strateji) ve (taktik) dâvası güden venasıl olup da tepelerine topyekûn balyoz indirilemediği izah dışı kalansolcuların yolu... On- lar; gördükçe ihtilâl sevk ve idaresinin ne olduğunu anla-mak; üstelik bütün bu maddelerin, bazı yerde ayniyle ve bazı yerde tersiyle herihtilâl için şaşmaz düstur olduğunu bilmek lâzım... Bütün bunlar Mos-kofüsluplu ise bir de on- ların şu veya bu millet ve neticede hak üsluplu olanıvardır ki, onu da ilmen bilmek her hak bağlısına farzdır.

ihtilâl usul ve tekniğinin bu (stratejik) ve (taktik) hu- susiyetlerinden sonra, iş,daha ziyade tabiye, yani (taktik) sahasının şu hedeflerine dönüyor:

1 — îdare mekanizmasının zaif noktalarını, vücudun kan, idrar, her tahlili; vekalb, beyin, her test'i elinde, bir doktor ihtisasiyle tespit ve ona göre hedeftayin etmiş bu- lunmak. ..

2 — (Troçki) ve (Malâparte)nin de üzerinde hassasiyetle durduğu, haberleşme(radyo, televizyon, telgraf, telefon) ve ulaşma (tren, vapur, uçak) ve muharrikkuvvet (elektrik

santralleri ve benzin depolan) şebekelerine göz koymak... 3 — Türlü kalıp vemeslek kılığı içinde, gizlendiği loca- ların kapılarını bir vuruşta devirip ortayaçıkacak, her ân

hazır bir kuvvete sahip olmak... 4 — Baskın tesirini asla gözden kaçırmayıp,Fransız ih- tilâlinde olduğu gibi, meydan yerinden saraya doğru yol al- makyerine, sarayın zaptından sonra meydan yerine dökül- mek ve her şeyi tekvehlede bitirmek...

5 — Haber almada, içeriden yardımlaşmada, büyük yığınları meydan yerindetoplamada, karşı kuvvetleri iptal edici buluşlar sahibi olmada üstün birkabiliyet ve hem tam ölçülü, hem tam ölçüsüz bir atılganlık...

ihtilâllerin usul ve tekniği budur; ve bunları bilmek', hem düşman ihtilâlleremâni, hem de kendi dâvasına hâkim olabilmek, hususiyle devlete yol göstermekbakımından borç- tur.

336 ihtilâl/22

Page 519: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

337 GELECEKTE

Page 520: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

DHTDLÂL Artık (monarşi - krallık idaresi) diye basit hedeflere karşı birihtilâl mevzuu kalmamıştır. Bunlar son Afrika ve Anadolu cenubundakimemleketlerde görülen mini ihtilâl- lerle ortadan kalkmıştır. Ortada birkaçmostralık ülkeden başka da, «melik» veya «kral» unvanı altında bir örnek yok-tur. Fakat feciin fecii ve günden güne modalaşmakta şu hal vardır ki, eski«melik»lerin yerine, hemen hepsi asker, dik- tatörler ve onların (oligarşi -hizip idaresi) tipleri geçmiştir. Sadece, ellerine silâh emanet edilmiş olmanınimtiyazından faydalanarak (monarşi)lerini deviren ve (oligarşi)lerini ku- ranbu tipler, Afrikanın şimalinden başlayarak Asyanın Ana- dolu cenubu Akdenizkıyılarını yalayan ve oradan Basra kör- fezine doğru uzanıp Mezopotamyayıiçine alan ve Pakistan'a kadar ulaşan, zelzele hattına benzer bir şerit üzerinde,sefil, komik, fikirsiz, çilesiz, mazi ve istikbal murakabesinden yoksun, en sığplânda taklitçi ve yafta bilgilere dayalı bir ihtilâlcilik oyununa rejisörlüketmektedir. Öz nefsinin ga- fili olduğu kadar, taklide yeltendiği Batının dacahili bu tip- ler, hakikatte, Doğu âlemini Batı kültür emperiyalizmasınaezdirmiş, türlü ülkelerde türlü örnekleri yaşayan mücerret bir küfür modelininaynı kalıptan dökülme maketleridir; ve istikbâlin ihtilâlleri bakımından başlıcahedefi teşkil etmek mevkiindedir. Batının madde terakkileri önünde kendisineyeni bir ruh arama buhranına düştüğünden habersiz ve bu feci buhranın 19 uncuAsır ortalarından başlayıcı seyrinden bilgisiz bu tipler, kolayca başardıklarıihtilâlleri, muazzam bir ideocya plâtformasına dayalı, en zor bir ihtilâl şeklinedevr ve tazmin etme borcundadırlar. Bunlar, hem büyük mütefekkir eksikliğisebebiyle asırlardır içinden, hem de son asırda bedavacı mukallitlervasıtasiyle dışından çökertilen Doğu âlemini, iki dünya arası mahsup sırlarınaâşinâ, yep- yeni, şahsiyetli ve bütün insanlığa aradığı muvazeneyi vâ- detmekteliyakatli bir nesle bırakmak zorunun kılıcı altın- dadırlar. Yıktıkları bîçareidarelere karşılık ülkelerini çare-

siz kılan bu (erikizisyon) rahipleri, karşılarına çıkarılacak, atom bombasıgücünde bir Doğu (Rönesans)ı hareketiyle bü- yük ihti/âl dâvasının DstikbaldeŞark bölümünü ihtar edi- yorlar.

Eserimiz ideolocya esasları, üzerinde derinleşmeyen, bu noktayı öbürkitaplarımıza bırakan ve doğrudan doğruya (aksiyon) dâvası üzerinde bazı(ideolojik) izlerle yetinen bir terkip belirttiği için istikbâlin ihtilâllerini, birgebeye dışın- dan bakarcasına böylece mevzulandırıp bir de Batı dünya- sına

Page 521: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

kısa bir göz atalım:

Bugün Batının, Türkiye ile beraber en fazla korkması gereken ihtilâl,beklenmedik bir anda ve her yerde patlak vermesi mümkün bir komünizmahareketidir. Böyle bir dav- ranışa Avrupada en müsait ülke olan Fransa,bilmelidir ki,

Page 522: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

2 asırdan 14 yıl eksiğiyle kendisinin getirdiği, asıl kıvamını daha önceDngilterede bulan ve en son Amerikada ocaklaşan demokrasi ve liberalizmaartık tabiî ömrünü tamamlamıştır; ve kendisini medenî sanan dünya, bizzatkendi madde ke- şiflerinin (otomat) kölesi haline geldikten sonra, yeni baştanmaddeye tahakkümünü sağlayabilecek yeni bir nizam ve ruha erememiştir.

O halde: O halde, onun, menfi tarafından en korkacağı, Ortaçağ barbarakınlarından farksız bir komünizma istilâsı ise, müs- pet tarafından ümitbağlayacağı şey de, (Hitler) ve (Muso- lini)nin berbad ve maskara ettiği birruhçuluk ve mânevi- yatçılık hamlesidir. Bu hamlenin hedefi de, yatalakdemok- rasi, hasta liberalizma ve zabıtasız kapitalizmadan başka bir şeyolamaz; ve tek düşmanı komünizma olduğu halde, onun- la mecburî bir hedefiştiraki belirtse bile sahte ve gerçek arası incelikleri belirtici bir iş ve mâna(kriteryum - kıstas) ma erişebilir.

Bu da, inanciyle (materyalist), fakat hayatı ve mizaciyle (mistik) Rusya birtarafta; inanciyle (anti materyalist), fa- kat hayatı ve mizaciyle (materyalist)Amerika öbür tarafta; zıt veya zıtlıkları içinde aynı, iki kutba karşı Avrupanınbir «Haçlılar» kıyamına kalkması yönünden düşünülebilir.

339 Görülüyor ki, istikbalin büyük hareketleri, artık, parça ve ucuz ihtilâlsınırını aşmış ve hem içeriye, hem dışanya doğru, kıt'a ihtilâl ve inkılâbıçapma ulaşmıştır.

Bahsimizi ve eserimizi yine ihtilâl sanatının manivela- sına ait hükümlerlenihay etlendirelim: '

Evet ihtilâl bir sanattır, fakat «sanat için sanat» değil de, yüce bir gaye içinsanat... Son zamanların maskara ihti- lâllerinde, büyüğünü yapamamanıntıknefesliği içinde, iş, «sanat için sanat»ın da en pestpaye derecesinedüşmüştür. Her şey «yapabiliyorum ya; yapayım da görsünler!» den iba- ret...

Bu işin büyüğü, ulvisi, münezzehi nasıl olur? Günümüzün madde ve ruhşartlarına göre «olamaz!» gi- bi bir şey...

Dâvanın ideal ve (ideolojik) cephesini Doğu ve Batı yön- lerinden kitapbaşlıkları halinde ortaya döktük, iş şimdi ameliye sahasına dökülünce,

Page 523: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

karşımıza, yine temas etmiş bu- lunduğumuz mesele çıkacaktır:

HALK DHTDLÂLLERD, SDLÂHLARIN BUGÜNKÜ TE- RAKKDSDÖNÜNDE TARDHE KARIŞMIŞTIR; VE HiÇ BiR DHTDLÂL ONA ORDUKARŞI ÇIKTIKÇA YAPILAMAZ! Bu hükmü bir mütearife bedahatiyle kabuledince, ken-

di kendisine şu riyazi hükme varmak gerekiyor: ORDUYU KAZANMADANDHTDLÂL BAŞARILAMAZ!

Page 524: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Orduyu kazanmaya çalışmaksa her yerde ve her kanun- da suçtur; ve daimailmî zaviyeden belirtelim, bir ihtilâl zümresinin gözünde suç diye bir hürmetve riayet mevzuu olmasa bile «cürm-ü meşhut» dedikleri cinsten «suç üstü»yakalanmayı gerektirici bir iştir. Buna da hiçbir ihtilâlci ze- kâsı yanaşamaz.Orduyu (direkt) tesir yollariyle devşirmek mümkün olmayınca, uzaktan ve suçtarafı (kamufle - örtülü) fikirlerle elde etmeye çalışmak kalıyor. Bu da, bir«mücer- redin yavaş yavaş telkini olarak «müşahhas»a intikal etti-

rilip ettirilemeyeceği meçhul ve neticesi kefaletsiz bir tarz... Ordu, subaylarheyeti demek olduğuna göre onların tek tek ruhlarını işgal ve sonra bu ruhlarıdemetleyip harekete kal- betmek, ancak merkezden muhite doğru bir cazibeyolu aç- makla kalır, nazariyeden ileriye geçemez ve mutlaka muhit- ten merkezistikametinde gelecek bir dış tesirle birleşmesi iktiza eder.

Bu dış tesir de gençlikten başkası olamaz. Gençliği; her memlekette nüfusunyirmide birinden eksik olmayan okur - yazar gençliği, öğrencisi ve öğretme-niyle büyük gençliği kuşatabilmek lâzımdır.

Bütün bu ilmî izahlardan sonra, işte, son yıllarda ko- münistlerinmemleketimizde takip ettikleri usulleri daha yakından görüyor ve anlıyorsunuz.

Ruhu, maddesi, diyalektiği, nefret ve aşk hedefleriyle kuşatılacak ve.techizatlandınlacak bu gençliğin, ilk (aksi- yon) farikası da, gayet hareketli,seyyar, seyyal, çevik, gözü- kara ve hudutsuz fedakâr olması...

Yazıklar olsun ki, bu hassaları da, vatanımızın ruh kö- küne bağlı gençliktedeğil, Moskova reçeteleriyle iş gören komünistlerde buluyoruz.

Şimdi bizim gençliğimize ait bir hususiyeti mühürleye- lim:

Bizim gençliğimiz, Büyük Doğu fikir dokuma tezgâhının 32 yıllık çileliçalışmaları neticesinde artık dâvayı her kut- biyle kavramış, üstün idealevarmış, onun geleceğe doğru muazzez dölünü hazırlama yoluna girmiş veolanca faaliyeti kanun çerçevesinde ruh nakkaşlığından ibaret kalmış bir sı-nıftır; ve bugün Türkiyeyi birdenbire avlama teşebbüslerine en sağlam mâni,bu gençlik olduğu gibi, Türk vatanı üzerin- deki bin yıllık hakkını ilân etmekvazifesi de yine onundur. Bu gençlik ihtilâl yapmaya değil, dâvasını ve

Page 525: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

milletini koru- mak için onun nasıl yapıldığını bilmeye memurdur.

— SON —

340

Page 526: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

341 DÇDNDEKDLER GDRDŞ

RESULLER VE NEBDLER BOYUNCA Hâbil - Kaabil

Nuh Peygamber 19

25 Hazret-i Dbrahim 11 Hazret-i Dsa

Kâinatın Efendisi 18. ASIR SONLARINA DEK 53

55 Eski Yunan'da ... Roma'da

68 70 76 76 77 Fransa'da (Etyen Marsel) , ... 66 Dtalya'da (Mediçi)ler

Şeyh Bedrettin Yeni Çağda

Yeniçeri Dsyanları (Kromvel)

Amerika Dstiklâl Savaşları 79 BÜYÜK FRANSIZ DHTDLÂLD 80

82 86 90 Kral (15'inci Lüi) Dsyan Yolu .. Vükelâ

342 Karanlık Oda 91 Kralın Sırrı 93 Versay 95

Sınıflar şehirler ve iş hayatı 103 Fransa'nın hali 105

Dhtilâlin Kralı 107 Başvekil : 110 Parlâmento 112 Küçük tedbirler 114Parlâmento açılıyor 115

Page 527: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

(Türgo) 117

Vaziyet 121 Un Muharebesi 124 Tedbirler 127

Dnkılâp Fermanları 133 Peşinden 140

Hükümette son vaziyet 148 Sarayda son vaziyet 144

Teşhis ve tesbit 153 Başlangıç 156

Tuluat halkta 166 14 Temmuz 171 Zulüm Kalesi toprakla bir 176 Sonrası j 176

Dnsan hakları beyannamesi 183 Kralın tavrı 186

Kraliçenin tavrı 188 (Versay)a yürüyüş 190 197

200 204 207 209 213 Paris devresi Kurucu Meclis ve (Federe)ler Kaçak Kral

Manzara Kuruluşlar davranışlar Son safha „„

(Konvansiyon) 222 227

229 Kralın Ddamı 343

Ötesi

NAPOLYON BONAPART Ve... Geçitler 246

Beklenen kurtarıcı 252 Dlk darbe 254

Üç (Konsül) bir Dmparator 257 Dmparator 260

Büyük Aksiyon ve Ötesi 264 19. Asır Dhtilâlleri ve Masonluk 268 (Lenin) 270

Birinci adım ve yine (Lenin) 272 (Bolşevik) (Menşevik) 275 Rasputin 277

Dlk adım 281 j

Page 528: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

Muvakkat Hükümet 283 Dkinci ve son adım 285 Dlk ayaklanma 291

Romantik teşebbüs 293 Plân 295

Rus Dhtilâli 297 Patlayış 299 Oluşlar, tepkiler, mânalar 303 Faşizma Nazizmavesaire 305 Çin Dhtilâli ... ,.. 307

Türkiye Dhtilâlleri ... 313 SENTEZ -

Sınıflandırma, mânalandırma ... 317 Dünya görüşü ve eser 319

Sanat, Dlim, Keşif 322 Lider ve kadro 324

Cür'et ve gözükaralık 326 Ahlâk ve fedakârlık ... 328 Nizam ve disiplin 332

Teknik ve usûl 334 Gelecekte Dhtilâl 338 344

Necip Fazıl Kısakürek _ Dhtilal

www.kitapsevenler.com

Merhabalar Buraya Yüklediğim e-kitaplar Aşağıda Adı Geçen KanunaDstinaden Görme Özürlüler Dçin Hazırlanmıştır

Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitapları Dinliyoruz AmacımYayın Evlerine Zarar Vermek Değildir

Bu e-kitaplar Normal Kitapların Yerini Tutmayacağından Kitapları BeyenipteEngelli Olmayan Arkadaşlar Sadece Kitap Hakkında Fikir Sahibi OlduğundaAşağıda Adı Geçen Yayın Evi, Sahaflar, Kütüphane, ve Kitapçılardan TeminEdebilirler

Bu Kitaplarda Hiç Bir Maddi Çıkarım Yoktur Böyle Bir Şeyide Düşünmem Bue-kitaplar Kanunen Hiç Bir Şekilde Ticari Amaçlı Kullanılamaz

Bilgi Paylaştıkça Çoğalır Yaşar Mutlu

Not: 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde

Page 529: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmışyazılı ilim

ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarîamaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü

Page 530: Necip Fazıl Kısakürek - Dhtilal · hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünü aşılayabilir. Onları da kendi oluş plânlarında büyük, orta ve küçük

bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu,vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill

alfabesi ve benzeri 87matlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanundaöngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde

satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz vekullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerinbulundurulması

ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden websitesinde deneme yayınına geçilmiştir.

T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Dşlem ve Otomasyon Dairesi BaşkanlığıAnkara

Bu kitaplar hazırlanırken verilen emeye harcanan zamana saydı duyarak LütfenYukarıdaki ve Aşağıdaki Açıklamaları Silmeyin

Not bu kitaplar Görme engelliler için taranmış ve düzenlenmiştir. Tarayan

Hasan Uslu [email protected] Necip Fazıl Kısakürek _ Dhtilal