Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
www.tevhididavet.com
NİSÂ SÛRESİNİN 59. ÂYETİNİN TEFSÎRİ
i Tevhîd-î Dâvet
NİSÂ SÛRESİNİN 59. ÂYET-İ
KERÎMESİNİN TEFSÎRİ
%
Kitâbın Adı:
Nisâ Sûresinin 59.
Âyet-i Kerîmesinin
Tefsîri
Yazarı:
Abdullâh Saîd el-
Müderris
Yayıncı:
Tevhîd-î Dâvet
Yayına Hazırlık:
Tevhîd-î Dâvet
Yayın No:
…
Tefsîr Serisi:
…
Birinci Baskı:
…
i Tevhîd-î Dâvet
TEVHÎD-Î DÂVET
Tevhîde Dâvet Eder
i TEVHÎD-Î DÂVET
NİSÂ SÛRESİNİN 59. ÂYET-İ
KERÎMESİNİN TEFSÎRİ
Abdullâh Saîd el-Müderris
o
#
ونعوذ ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد ونعوذ إن ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد ونعوذ إن ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد ونعوذ إن ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد إن
أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا باهللا من شرور باهللا من شرور باهللا من شرور باهللا من شرور
ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله إال له ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله إال فال مضل له ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله إال فال مضل له ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله إال فال مضل له فال مضل
عبد دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد عبد اهللا دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد عبد اهللا دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد عبد اهللا دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد اهللا
أما بعد;أما بعد;أما بعد;أما بعد; :::ورسوله ورسوله ورسوله ورسوله
www.tevhididavet.com
MUKADDİME
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle…
Hamd, -âlemlerin Rabbi olan- Allâh’a
mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve
mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve
amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun
hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz,
saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez.
Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibadete lâyık
hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki,
Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem O’nun
kulu ve rasûlüdür… Bundan sonra:
Bu nâciz eser, Nebîmiz Muhammed
aleyhisselâm’a mucize olarak indirilmiş olan
Kur’ân-ı Kerîm’den Nisâ Sûresinin 59. âyet-i
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
7
kerîmesinin tefsîrini, Ehl-i Sünnet esaslarına göre
ortaya koymakta ve âyetin delâlet ettiği
hükümleri maddeler halinde açıklamaktadır.
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN ARAPÇA METNİ
حيم حمن الر الر حيم بسم ا�� حمن الر الر حيم بسم ا�� حمن الر الر حيم بسم ا�� حمن الر الر بسم ا�� وأطيعوا ﴿﴿﴿﴿ ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ وأطيعوا ي ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ وأطيعوا ي ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ وأطيعوا ي ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ ي
منكم ٱألمر وأولى سول منكم ٱلر ٱألمر وأولى سول منكم ٱلر ٱألمر وأولى سول منكم ٱلر ٱألمر وأولى سول ٱلر شىء- فى زعتم ـ تن فإن شىء- فى زعتم ـ تن فإن شىء- فى زعتم ـ تن فإن شىء- فى زعتم ـ تن فإن فردو6 فردو6 فردو6 فردو6 بٱ� تؤمنون كنتم إن سول وٱلر ٱ� إلى بٱ� تؤمنون كنتم إن سول وٱلر ٱ� إلى بٱ� تؤمنون كنتم إن سول وٱلر ٱ� إلى بٱ� تؤمنون كنتم إن سول وٱلر ٱ� إلى
ٱألخر ٱألخر وٱليوم ٱألخر وٱليوم ٱألخر وٱليوم وٱليوم تأويال وأحسن Aخير ذالك تأويال وأحسن Aخير ذالك تأويال وأحسن Aخير ذالك تأويال وأحسن Aخير سورة ( ﴾﴾﴾﴾٥٩٥٩٥٩٥٩ ذالك )٤/٥٩: النساء
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN KIRIK MEALİ
ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ ءامنواي ٱلذين أي#ا ـ ءامنواي ٱلذين أي#ا ـ ءامنواي ٱلذين أي#ا ـ أطيعوا أطيعوا أطيعوا أطيعوا !Ey îmân edenler ي İtaat
edin ٱ� ٱ� ٱ� وأطيعوا وأطيعوا وأطيعوا وأطيعوا Allâh’a ٱ� ve itaat edin سول سول ٱلر سول ٱلر سول ٱلر Rasûlüne ٱلر
منكم االمر منكم واولى االمر منكم واولى االمر منكم واولى االمر Eğer فإنفإنفإنفإن .ve sizden olan ulu’l-emr’e واولى
زعتم ـ زعتم تن ـ زعتم تن ـ زعتم تن ـ فى شىء- فى شىء- فى شىء- فى شىء- anlaşmazlığa düşerseniz تن herhangi bir
şeyde 6فردو6 فردو6 فردو6 فردو onu götürün ٱ� إلى ٱ� إلى ٱ� إلى ٱ� إلى Allâh’a سول سول وٱلر سول وٱلر سول وٱلر وٱلر ve
Rasûle إنإنإنإن eğer تؤمنون تؤمنون كنتم تؤمنون كنتم تؤمنون كنتم îmân ediyorsanız كنتم بٱ� بٱ� بٱ� بٱ�
Allâh’a ٱألخر ٱألخروٱليوم ٱألخروٱليوم ٱألخروٱليوم خيرA خيرA خيرA خيرBu A ذالك ذالك ذالك ذالك .ve âhiret gününe وٱليوم
hem hayırlı وأحسن وأحسن وأحسن وأحسن ve hem de güzeldir تأويال تأويال تأويال تأويال netice
bakımından.
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN TOPLU MEALİ
“Ey îmân edenler! Allâh’a ve Rasûlüne itaat
edin. Ve sizden olan ulu’l-emr’e de (itaat edin).
Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz
Allâh’a ve âhiret gününe gerçekten îmân ediyor-
sanız onu Allâh’a ve Rasûlüne götürün. Bu hem
hayırlı ve hem de netice bakımından daha güzel-
dir.” (Nisâ: 4/59)
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN NUZÜL SEBEBİ
Bu âyet-i kerîme, İbn Abbâs radıyallâhu
anh’dan rivâyet edildiğine göre, Abdullâh bin
Huzeyfe bin Kays hakkında inmiştir. Rasûlullâh
sallallâhu aleyhi ve sellem onu bir askeri birlikle
göndermişti. [(SAHÎH HADÎS:) Buhârî (4584); Müslim
(1834)…]
Alî radıyallâhu anh’dan rivâyet edildiğine
göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem askerî
bir birlik gönderip başlarına ensârdan birisini
emîr tayin etmiştir. Yola çıktıklarında emirleri bir
konuda onlara kızarak: “Rasûlullâh sallallâhu
aleyhi ve sellem bana itaat etmenizi emretmedi
mi?” dedi. Onlar: “Evet” dediler. Bunun üzerine:
“Bana odun toplayın”, deyip ateş istedi ve bunun-
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
12
la toplanan odunları ateşleyerek: “Size kesin ola-
rak söylüyorum ki; bu ateşin içine mutlaka girecek-
siniz”, diye emretti. Topluluk ateşe girmeye kal-
kışınca içlerinden bir genç: “Siz ateşten kaçarak
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’e sığındınız.
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’e varıncaya
kadar bunu yapmayın (ateşe girmeyin). Şâyet o
girmenizi emrederse bu takdirde girin” diye
müdâhelede bulundu. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi
ve sellem’e dönerek olayı kendisine haber verdi-
ler. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: “E“E“E“Eğğğğer ona girmier ona girmier ona girmier ona girmişşşş olsaydınız kıyâmet gün olsaydınız kıyâmet gün olsaydınız kıyâmet gün olsaydınız kıyâmet günü-ü-ü-ü-
ne kadar ondan çıkmayacaktınız. ne kadar ondan çıkmayacaktınız. ne kadar ondan çıkmayacaktınız. ne kadar ondan çıkmayacaktınız. ĐĐĐĐtaat ancak iyilitaat ancak iyilitaat ancak iyilitaat ancak iyilik-k-k-k-
tedir.”tedir.”tedir.”tedir.” [(SAHÎH HADÎS:) Buhârî (4340); Müslim (1840)…]
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN İCMÂLİ TEFSÎRİ
Ey îmân edenler! Ey îmân ettiğini iddia
edipte kendisinden isbât beklenen kullar! Allâh’a
ve O’nun gönderdiği Rasûlüne yani Muhammed
aleyhisselâm’a itaat edin. Kur’ân ve -sahîh- Sün-
net ile bildirilen şeylere îmân ederek bu doğrul-
tuda hareket edin. Ve sizden olan Müslüman ulu’l-
emr’e yani idâreci ve âlimlere de Allâh’a ve
Rasûlüne isyânı emretmedikleri sürece itaat edin,
isyân etmeyin; ettirmeyin. Eğer dünyâya yahut
âhirete dair herhangi bir şeyde anlaşmazlığa dü-
şerseniz Allâh’a ve âhiret gününe gerçekten îmân
ediyorsanız onun hükmünü tâğûtlara değil,
Allâh’a ve Rasûlüne yani Kur’ân ve Sünnet’e götü-
rün, çözümü onlarda arayın. Bu dünyâ ve âhiret
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
14
hem hayırlı ve hem de netice bakımından daha
güzeldir.” (Nisâ: 4/59)
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN TAFSİLİ TEFSÎRİ
1. ALLÂH’A VE RASÛLÜNE İTAAT
ETMEK:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, âyet-i kerîme-
sinde: “Ey îmân edenler! Allâh’a ve Rasûlüne itaat
edin” (Nisâ: 4/59) buyurarak mutlak itaatin ancak:
“Allâh’a ve Rasûlüne” olduğunu beyân etmekte-
dir. Nitekim İbn Kayyim rahîmehullâh şöyle de-
miştir: “Allâh’u Teâlâ bu âyet-i kerîmesinde kendi-
sine itaat ile birlikte Rasûlüne itaati de emretmiş
ve itaat fiilini mutlak surette Rasûle de itaat edil-
mesi gerektiğini ifâde buyurmak için tekrarlamış-
tır.”1
1 Bedâiu’t-Tefsîr: 1/543.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
16
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, başka bir âyet-i
kerîmesinde ise şöyle buyurmaktadır:
وأطيعوا ﴿﴿﴿﴿ ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ وأطيعوا ي ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ وأطيعوا ي ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ وأطيعوا ي ٱ� أطيعوا ءامنوا ٱلذين أي#ا ـ يسول وال تبطلوا سول وال تبطلوا ٱلر سول وال تبطلوا ٱلر سول وال تبطلوا ٱلر لكم ٱلر ـ لكم أعم ـ لكم أعم ـ لكم أعم ـ )٤٧/٣٣: محمد رةسو (﴾﴾﴾﴾٣٣٣٣٣٣٣٣ أعم
“Ey îmân edenler! Allâh’a itaat edin, Rasûle
itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.” (Mu-
hammed: 47/33) İmâm Kurtubî rahîmehullâh, âyet-i
kerîmenin tefsîrinde şöyle demiştir: “Allâh’u
Teâlâ, bu âyetiyle mü’minlere kendi emîrlerinde
kendisine, Sünnet’leri hususunda da Rasûle itaat
etmenin gereğini emretmektedir.”2
Amr bin Avf radıyallâhu anh’dan rivâyet
2 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân: 16/254.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
17
edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur:
قال: قال ، عنه ريض هللا ﴿عن عمرو بن عوف عليه وسلم رسول هللا تركت فيكم أمرين لن :صىل هللا
كتم به8 (حديث [ وسنة نبيه﴾ ،كتاب هللا :تضلوا ما ;س ]…)۱۳۸۹( ابن عبد الربو )۱۸۷٤( رواه مالك صحيح:)
““““Size iki Size iki Size iki Size iki şşşşey ey ey ey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sbırakıyorum. Bunlara sımsıkı sbırakıyorum. Bunlara sımsıkı sbırakıyorum. Bunlara sımsıkı sa-a-a-a-
rıldırıldırıldırıldığğğğınız süreınız süreınız süreınız sürece, asla doce, asla doce, asla doce, asla doğğğğru yoldan ru yoldan ru yoldan ru yoldan ssssapmayacaksınız. apmayacaksınız. apmayacaksınız. apmayacaksınız.
Bunlar, Allâh’ın Kitâbı ve Rasûlünün Sünneti’dir.Bunlar, Allâh’ın Kitâbı ve Rasûlünün Sünneti’dir.Bunlar, Allâh’ın Kitâbı ve Rasûlünün Sünneti’dir.Bunlar, Allâh’ın Kitâbı ve Rasûlünün Sünneti’dir.” ” ” ”
[(SAHİH HADÎS): Mâlik (1874); İbn Abdilberr (Câmiu:
1389)…]
Sonuç olarak kayıtsız ve şartsız, mutlak ve
de muayyen olarak ittaat edilmesi gerekli olan
tek merci Kur’ân ve Sünnet’tir. Bunun dışındaki-
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
18
ler ise Kur’ân ve Sünnete uygun düştükleri oran-
da kabul görürler, itaati hak ederler.
2. ULU’L-EMR’İN GEREKLİLİĞİ:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, âyet-i kerîme-
sinde: “Ey îmân edenler! Allâh’a ve Rasûlüne itaat
edin. Ve sizden olan ulu’l-emr’e de” buyurarak
Allâh ve Rasûlünden sonra ulu’l-emr’i zikretmiştir
ki, bu da ulu’l-emr’in varlığını gerekli kılmaktadır.
Nitekim Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye rahîmehullâh
şöyle demiştir: “İnsânların bir emîrinin olması
mes’elesinin dînin en önemli farzlarından olduğu-
nu bilmek gerekir. Hatta emîr bulunmadan, dîn ve
dünyâ işleri yürümez. Çünkü insânlar bir araya
gelmedikçe maslahatlar meydana gelmez. Bir ara-
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
19
ya geldiklerinde ise mutlaka içlerinden birinin ken-
dilerine emîr olması gerekir.”3
Ebû Saîd el-Hudrî’den rivâyet edildiğine
göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
عنه ﴿عن أK سعيد الخدري قال: قال ،ريض هللا عليه وسلم رسول هللا الثة يف سفر :صىل هللا إذا خرج ثـروا ]…)٢١٣٢( ) وابن حبان٢٦٠٨( أبو داود ):(حديث صحيح [ أحدهم﴾فليؤم
“Üç ki“Üç ki“Üç ki“Üç kişşşşi yolcului yolcului yolcului yolculuğğğğa çıktıa çıktıa çıktıa çıktığğğğı zaman içlerinden bı zaman içlerinden bı zaman içlerinden bı zaman içlerinden bi-i-i-i-
rini emîr seçsinler.” rini emîr seçsinler.” rini emîr seçsinler.” rini emîr seçsinler.” [(SAHİH HADÎS): Ebû Dâvud (2608);
İbn Hibbân (2132)…]
Allâme Şevkânî rahîmehullâh, Ebû Saîd el-
3 İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ: 28/390.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
20
Hudrî’den rivâyet edilen bu hadîsin sahâbelerden
Ömer bin Hattâb, İbn Mes’ud, Abdullâh bin Amr,
Abdullâh bin Ömer ve Ebû Hureyre radıyallâhu
anhum’dan da rivâyet edildiğini ifade ettikten
sonra şöyle demiştir: “Bütün bunlar üç ve daha
çok kişiden oluşan her yolcu kafilesinin başlarına
bir emîr tayin etmelerinin gerekliliğini belirtir.
Çünkü böylece kötülük ve bozukluklara yol açan
anlaşmazlıklar önlenmiş olur. Emîr olmadığı zaman
herkes kendi görüşünde diretir ve arzusuna uyan
şeyleri yapar. Hatta birbirlerinin helâkine sebeb
olabilirler. Ancak aralarında bir emîr varsa, ihtilâf
azalır, birlik olmaları kuvvetlenir. Bir arazide veya
yolculukta bulunan üç kişi için bu şekilde emîr ta-
yini gerekli ise, köy ve kasabalarda oturan ve hak-
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
21
sızlıkların önlenmesine, anlaşmazlıkların çözümü-
ne muhtaç olan daha büyük topluluklar buna daha
fazla muhtaçtırlar. Bu ise: ‘Müslümanların başında
imâm, vâlî ve devlet başkanının bulunması farzdır’
görüşüne delîl konumundadır.”4
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, bu benzeri
Kur’ân ve Sünnet nasslarının delâletiyle Müslü-
manların işlerini yürütmek ve düzene sokmak için
bir ulu’l-emr seçmenin farziyeti üzerinde icmâ
etmişlerdir. Nitekim İmâm Maverdî rahîmehullâh
şöyle demiştir: “İmâmeti yürütecek kimseyi ak-
detmek icmâ ile farzdır.”5
İbn Hacer el-Heytemî rahîmehullâh ise şöy-
4 Şevkânî, Neylu’l-Evtâr: 8/294. 5 Maverdî, el-Ahkâmu’s-Sultâniyye: 15.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
22
le demiştir: “Sahâbe, (Rasûlullâh’ın vefatı ile) nü-
büvvetin bitiminden sonra imâm tayininin farz
olduğu üzerinde icmâ ettiler. Hem de onu,
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in defninden
geri durarak (fitnelere mahal vermemek için daha
Rasûlullâh’ı defnetmeden) farzların en mühimi
kıldılar.”6
Kur’ân, Sünnet ve icmâ ile sabit olduğu
üzere Müslümanların kendi aralarında imâmet
görevini yerine getirecek bir kimseyi tayin etme-
leri farzdır.
3. ULU’L-EMR’İN DÎNİ:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, âyet-i kerime-
6 Heytemî, es-Sevâiku’l-Muhrika: 7.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
23
sinde: “Sizden olan ulu’l-emr’e de (itaat edin)”
(Nisâ: 4/59) buyurmuş; “Sizden” kaydıyla Müslü-
manların ulu’l-emr’inin ancak Müslümanlardan
olabileceğini açık olarak beyân etmiştir. Nitekim
Kâdî İyâd rahîmehullâh şöyle demiştir: “Kâfir,
imâmet vazifesini yerine getiremez. Eğer onda
(daha sonradan) küfür görülürse görevinden azle-
dilir.”7
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, başka bir âyet-i
kerîmesinde şöyle buyurmuştur:
ٱلمؤمنين ﴿﴿﴿﴿ على فرين ـ للك ٱ� يجعل ٱلمؤمنين ولن على فرين ـ للك ٱ� يجعل ٱلمؤمنين ولن على فرين ـ للك ٱ� يجعل ٱلمؤمنين ولن على فرين ـ للك ٱ� يجعل ولن ) ٤/١٤١: سورة النساء(﴾﴾﴾﴾١٤١١٤١١٤١١٤١ يال يال يال يال سب سب سب سب
7 Nevevî, el-Minhâc Şerhu Müslim: 12/229.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
24
“Allâh mü’minlere karşı kâfirlere asla yol
vermeyecektir.” (Nisa: 4/141)
İbn Battâl rahîmehullâh şöyle demiştir:
“Ebû Bekir İbn et-Tayyib şöyle demiştir: İmâm,
îmândan sonra küfre girse, namaz kılmayı ve ona
daveti terk etse onu vazifesinden indirmek farz
olur.”8
Sahâbelerin büyüklerinden Ubâde bin
Sâmit radıyallâhu anh’dan rivâyet olunduğuna
göre, o, şöyle demiştir:
امت، قال دعانا رسول هللا : ﴿عن عبادة بن الصصىل هللا عليه وسلم فبايعناه، فكان في8 أخذ علينا: أن 8 İbn Bâtta, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî: 8/215.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
25
مع والطاعة يف منشطنا ومكرهنا، وعرسنا بايعنا عىل السأهله، قال: إال أن ويرسنا، وأثرة علينا، وأن ال ننازع األمر
رواه ):(حديث صحيح [ تروا كفرا بواحا عندكم من هللا فيه برهان﴾ ]…)١٧٠٩( ) ومسلم٧٠٥٦( البخارى
“Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem bizi “Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem bizi “Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem bizi “Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem bizi
(Ensâr cemâatini Akabe gecesi bey’at için) çaçaçaçağğğğırdı. ırdı. ırdı. ırdı.
Biz de kendisiyle bey’at ettik: Allâh ve Rasûlü’nün Biz de kendisiyle bey’at ettik: Allâh ve Rasûlü’nün Biz de kendisiyle bey’at ettik: Allâh ve Rasûlü’nün Biz de kendisiyle bey’at ettik: Allâh ve Rasûlü’nün
emîrlerini dinleyip onlara hem neemîrlerini dinleyip onlara hem neemîrlerini dinleyip onlara hem neemîrlerini dinleyip onlara hem neşşşşeli, hem kederli eli, hem kederli eli, hem kederli eli, hem kederli
zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat
etmek ve âmîrlerimiz kendi arzularını nefislerimiz etmek ve âmîrlerimiz kendi arzularını nefislerimiz etmek ve âmîrlerimiz kendi arzularını nefislerimiz etmek ve âmîrlerimiz kendi arzularını nefislerimiz
üzerine tercîh etseler dahi onlara itaat etmeüzerine tercîh etseler dahi onlara itaat etmeüzerine tercîh etseler dahi onlara itaat etmeüzerine tercîh etseler dahi onlara itaat etmek ve niza k ve niza k ve niza k ve niza
etmemek üzere bey’at ettiketmemek üzere bey’at ettiketmemek üzere bey’at ettiketmemek üzere bey’at ettik. Ancak âmîrin açık bir Ancak âmîrin açık bir Ancak âmîrin açık bir Ancak âmîrin açık bir
küfrünü görürseniz, onun küfrü hakkında yanınızda küfrünü görürseniz, onun küfrü hakkında yanınızda küfrünü görürseniz, onun küfrü hakkında yanınızda küfrünü görürseniz, onun küfrü hakkında yanınızda
Allâh’ın Kitâbı’ndan kuvvetli bir delîliniz olması hâli Allâh’ın Kitâbı’ndan kuvvetli bir delîliniz olması hâli Allâh’ın Kitâbı’ndan kuvvetli bir delîliniz olması hâli Allâh’ın Kitâbı’ndan kuvvetli bir delîliniz olması hâli
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
26
müstesnadır.”müstesnadır.”müstesnadır.”müstesnadır.” [(SAHİH HADİS:) Buhârî (7056); Müslim
(1709)…]
Hadîsde geçen: “Ancak âmîrin “Ancak âmîrin “Ancak âmîrin “Ancak âmîrin açık bir küaçık bir küaçık bir küaçık bir küf-f-f-f-
rünü görürseniz” rünü görürseniz” rünü görürseniz” rünü görürseniz” kaydı, küfrü sabit olan ulu’l-
emr’in velâyet hakkını kaybettiğine ve görevin-
den azledilmesi gerektiğine açık nasstır. Bu, üze-
rinde iki Müslümanın ihtilâf etmeyeceği mesele-
lerdendir. Nitekim Kâdî İyad rahîmehullâh şöyle
demiştir: “Eğer onda küfür ve şeriatı değiştirme
veya bid’ât görülürse ulu’l-emr hükmünden çıkar.
Ona itaat edilmez. Ona karşı kıyam etmek, vazife-
sinden indirip yerine âdil bir imâm tayin etmek -
eğer buna imkân varsa- Müslümanların üzerine
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
27
farzdır.”9
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye rahîmehullâh
ise şöyle demiştir: “Kim İslâm şeriatından başka
bir şeriata tabii olmaya izin verse onu vazifesinden
indirmek farzdır. Bey’atı bozulmuştur. Ona itaat
etmek haram kılınmıştır.”10 Buna göre ulu’l-emr
İslâm’dan açık olarak döner yahut Allâh’ın indir-
diği kanunlar ile yönetmez ve hükmetmezse, Ehl-
i Sünnet’in icmâsı ile velâyet hakkını kaybeder.
Böyle bir kimsenin işgal ettiği mevkiden indiril-
mesi gücü yeten Müslümanlar üzerine farz olur.
Nitekim Kâdî İyâd rahîmehullâh şöyle demiştir:
“Kâfirin imâmet vazifesini yerine getiremeyece-
9 Nevevî, el-Minhâc Şerhu Müslim: 12/299. 10 İbn Teymiyye, Muhtasar el-Fetâvâ el-Misrî: 507.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
28
ğinde ve onda küfür görüldüğünde vazifesinden
indirileceğinde âlimler icmâ etmişlerdir. Yine na-
mazı kılmayı ve ona daveti terk ederse vazifesin-
den indirilir. Bunun gibi cumhura göre bid’ât se-
bebiyle de vazifesinden indirilir.”11
Binâenaleyh İslâm Dîni dışında herhangi bir
din mensubunun Müslümanlara ulu’l-emr olması
sahîh değildir. Eğer Müslümanlığından sonra
İslâm’dan dönerse onu işgal ettiği makamdan
indirmek, gücü yeten Müslümanlara farz olur.
4. ULU’L-EMR’İN KİMLİĞİ:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın: “Sizden olan
ulu’l-emr’e de (itaat edin)” âyet-i kerîmesindeki
11 Nevevî, el-Minhâc Şerhu Müslim: 12/299.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
29
“ulu’l-emr”den Müslümanlardan kimlerin kaste-
dildiği hakkında -özetle- dört görüş vardır.
Birinci görüş: Ulu’l-emr’den maksad
âmîrlerdir. Bu, Ebû Hureyre, bir rivâyette İbn
Abbâs, Zeyd bin Eslem, Suddî ve Mukâtil’in görü-
şüdür.
İkinci görüş: Ulu’l-emr’den maksad âlim-
lerdir. Bu, Câbir bin Abdullâh, el-Hasen, Ebû’l-
Aliye, Ata, Nehai, Dahhak, Mâlik bin Enes ve İbn
Ebî Talha’dan rivâyetle İbn Abbâs’ın görüşüdür.
Üçüncü görüş: Ulu’l-emr’den maksad as-
hab-ı kirâmdır. Bu, Mücâhid ve Bekir bin Abdullâh
el-Müzeni’nin görüşüdür.
Dördüncü görüş: Ulu’l-emr’den maksad
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
30
Ebû Bekir ve Ömer’dir. Bu, İkrime’nin görüşüdür.
12
Yukarıda zikredilen görüşlerden en sahîh
olanları birinci ve ikinci görüştür. Nitekim Kurtubî
rahîmehullâh şöyle demiştir: “Bu görüşlerin en
sahîh olanları birincisi ve ikincisidir. Birincisinin
sahîh olması şundan dolayıdır: Emîr, asıl itibariyle
onlardandır ve hükmetme yetkisi onlara aittir…
İkinci görüşün doğruluğuna gelince, buna da
Allâh’u Teâlâ’nın: ‘Eğer herhangi bir şeyde an-
laşmazlığa düşerseniz Allâh’a ve âhiret gününe
gerçekten îmân ediyorsanız onu Allâh’a ve
Rasûlüne götürün’ buyruğu delîldir. Allâh’u Teâlâ,
12 İbn Cevzî, Zâdu’l-Mesîr: 1/424.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
31
hakkında anlaşmazlığa düşülen bir şeyi, Allâh’ın
Kitâbı’na ve Rasûlü’nün Sünnetine döndürmeyi
emretmektedir. Allâh’ın Kitâbı’na ve Sünnete
dönme keyfiyetini bilmek ise, ilim adamlarından
başka kimselerin bilebileceği bir iş değildir. Bu da
ilim adamlarına sormanın farz ve onların fet-
valarına bağlı kalmanın gerekli olduğunun delîli-
dir.”13
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye rahîmehullâh
ise şöyle demiştir: “Ulu’l-emr, işlerin idaresini
elinde bulunduran yöneticilerdir. Halkı bunlar yö-
netirler. Güç ve iktidar sâhibleri ile söz ve ilim
sâhibleri bu işte ortaktırlar. Bu nedenle ulu’l-
emirler; âlimler ve yöneticiler olmak üzere iki sınıf-
13 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâm: 5/260.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
32
tan oluşur. Bunlar düzelirse, insânlar da düzelir.
Bunlar bozulursa, insânlar da bozulurlar…”14
İfâde olunduğu üzere birinci ve ikinci görüş
diğer görüşlere nazaran daha sahîh olmakla bir-
likte ulu’l-emr’in kimliği bu dört görüşe de şâmil-
dir. Zîrâ sahâbeler ve onlardan hulefâ-i râşidin, bu
ümmetin ulu’l-emr’i olmaya herkesten daha çok
layıktırlar. Allâh’u âlem.
5. ULU’L-EMR’E İTAAT ETMEK:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, âyet-i kerîme-
sinde “Ey îmân edenler! Allâh’a ve Rasûlüne itaat
edin. Ve sizden olan ulu’l-emr’e de” buyurarak
Allâh ve Rasûlünden sonra ulu’l-emr’i zikretmiştir
14 İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ: 28/170.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
33
ki, bu da ulu’l-emr’e itaatin farz olduğunu beyân
etmektedir. Nitekim Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye
rahîmehullâh şöyle demiştir: “Allâh’a ve Rasûlüne
itaat etmek herkes üzerine farzdır. Emîr sâhibleri-
ne itaat etmek de, Allâh’ın onlara itaat etmeyi
emretmesinden dolayı farzdır.”15
Ebû Hureyre radıyallâhu anh’dan rivâyet
edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve
sellem kendisine itaati Allâh’a itaat, ulu’l-emr’e
itaati kendisine itaat; kendisine isyânı Allâh’a
isyân, ulu’l-emr’e isyânı kendisine isyân olarak
nitelendirerek şöyle buyurmuştur:
له عنه، قال: قال رسول ﴿عن أK هريرة ريض الـ 15 İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ: 35/16.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
34
عليه وسلم: من أطاعني فقد أطاع هللا، صىل هللا هللاومن يعصني فقد عىص هللا، ومن يطع األمi فقد
رواه ):(حديث صحيح [ يعص األمi فقد عصاk﴾أطاعني، ومن ]…)١٨٣٥( ) ومسلم٧١٣٧( البخارى
“Kim bana itaat ederse Allâh’a itaat etmi“Kim bana itaat ederse Allâh’a itaat etmi“Kim bana itaat ederse Allâh’a itaat etmi“Kim bana itaat ederse Allâh’a itaat etmişşşş ve ve ve ve
her kim bana isyân ederse Allâh’a isyân etmiher kim bana isyân ederse Allâh’a isyân etmiher kim bana isyân ederse Allâh’a isyân etmiher kim bana isyân ederse Allâh’a isyân etmişşşş olur. olur. olur. olur.
Bir de kim âmîre itaat ederse bana itaat etmiBir de kim âmîre itaat ederse bana itaat etmiBir de kim âmîre itaat ederse bana itaat etmiBir de kim âmîre itaat ederse bana itaat etmişşşş; kim ; kim ; kim ; kim
âmîre isyân ederse âmîre isyân ederse âmîre isyân ederse âmîre isyân ederse bana isyân etmibana isyân etmibana isyân etmibana isyân etmişşşş olur.” olur.” olur.” olur.” [(SAHİH
HADİS:) Buhârî (7137); Müslim (1835)…]
Hadîste ifade olunduğu üzere dînen yasak-
lanmamış şeylerde ulu’l-emr’e itaat etmek, Allâh
ve Rasûlüne itaat etmek demektir. Maruf olan
işlerde ulu’l-emr’e isyân etmek de Allâh ve
Rasûlüne isyân etmek demektir. Masiyet olan
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
35
işlerde ise ulu’l-emr’e itaat etmek yasaklanmıştır.
İmâm Nevevî rahîmehullâh şöyle demiştir: “Âdîl
olsun zâlim olsun dînin hükmüne muhâlif olmadığı
müddetçe imâmın emrine ve yasağına itaat etmek
farzdır.”16
Binaenaleyh ulu’l-emr’e dînen meşru olan
şeylerde -nefislerin hoşuna gitsin ya da gitmesin-
itaat etmek farzdır. İsyân etmek ise haramdır.
6. ULU’L-EMR’E İTAATİN SINIRI:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, âyet-i kerîme-
sinde: “Ey îmân edenler! Allâh’a ve Rasûlüne itaat
edin. Ve sizden olan ulu’l-emr’e de” buyurarak
“Allâh’a ve Rasûlüne” itaatin mutlak olduğunu
16 Nevevî, Ravdatu’t-Tâlibin: 10/47.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
36
beyân ettikten sonra “ve sizden olan ulu’l-emr’e
de” buyurmuş, “itaat edin” emrini müstakil ola-
rak zikretmemiştir. Bu da ulu’l-emr’e itaatin mut-
lak olmadığını ancak Allâh’a ve Rasûlüne itaat
olacak olan şeylerde olduğunu; açık isyân olacak
olan şeylerde ise ulu’l-emr’e itaatin câiz olmadı-
ğını ifâde etmektedir. Nitekim İmâm İbn Hacer
rahîmehullâh şöyle demiştir: “et-Tibi şöyle demiş-
tir: “Allâh’u Teâlâ, bu âyette ‘Allâh’a itaat edin’
buyurduktan sonra ayrıca ‘Rasûlüne itaat edin’
buyurarak rasûle itaatin müstakil oluşuna işâret
ederek fiili tekrar etmiştir. Fakat ‘ulu’l-emr’ de ise
kendilerinde itaati (mutlak) farz olmayanların
bulunduğuna işâret olarak tekrar etmemiştir. Bu-
nu şu buyruğu ile açıklamıştır: ‘Eğer herhangi bir
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
37
şeyde anlaşmazlığa düşerseniz Allâh’a ve âhiret
gününe gerçekten îmân ediyorsanız onu Allâh’a
ve Rasûlüne götürün.’ Sanki şöyle denilmiştir:
Ulu’l-emr olanlar hak ile amel etmezlerse onlara
itaat etmeyiniz. Muhâlefet ettiğiniz o şeyi Allâh ve
Rasûlü’nün hükmüne götürün.”17
İbn Ömer radıyallâhu anh’dan rivâyet edil-
diğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem
itaatin ancak marufta olduğunu, masiyette ise
hiçbir kimseye itaatin câiz olmadığını ifâde ede-
rek şöyle buyurmuştur:
له عنه، قال: قال رسول ﴿عن ابن عمر ريض الـمع والطاعة عىل املرء عليه وسلم: الس صىل هللا هللا 17 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî: 13/112.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
38
املسلم في8 أحب وكره، ما لم يؤمر oعصية، فإذا أمر o﴾ومسلم٧١٤٤( رواه البخارى ):(حديث صحيح [ عصية فال سمع وال طاعة ( )١٨٣٩(…[
“Müslüman ki“Müslüman ki“Müslüman ki“Müslüman kişşşşinin kendisine bir masiyet einin kendisine bir masiyet einin kendisine bir masiyet einin kendisine bir masiyet em-m-m-m-
redilmediredilmediredilmediredilmediğğğği sürece sevdii sürece sevdii sürece sevdii sürece sevdiğğğği ve hoi ve hoi ve hoi ve hoşşşşlanmadılanmadılanmadılanmadığğğğı hususlarda ı hususlarda ı hususlarda ı hususlarda
dinlemesi ve itaat etmesi üzerine bir yükümlülüktür. dinlemesi ve itaat etmesi üzerine bir yükümlülüktür. dinlemesi ve itaat etmesi üzerine bir yükümlülüktür. dinlemesi ve itaat etmesi üzerine bir yükümlülüktür.
MasiyetMasiyetMasiyetMasiyet emredildiemredildiemredildiemredildiğğğğinde ise dinlemek ve itaat etmek inde ise dinlemek ve itaat etmek inde ise dinlemek ve itaat etmek inde ise dinlemek ve itaat etmek
yoktur.” yoktur.” yoktur.” yoktur.” [(SAHİH HADİS:) Buhârî (7144); Müslim (1839)…]
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye rahîmehullâh
şöyle demiştir: “Şüphesiz onlar -Ehl-i Sünnet ve’l-
Cemaat- imâmın her emrine itaati câiz görmezler.
Şeriatta itaatin câiz olduğu konuda itaati vâcib
görürler. İmâm, âdil bile olsa Allâh’a isyân olan
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
39
konuda da itaati câiz görmezler.”18
Anlaşılacağı üzere Allâh’a isyân emretme-
diği sürece emrettiği şeylerde ulu’l-emr’e itaat
etmek farzdır. İsyân olacak olan açık şeylerde ise
itaat etmek câiz değildir.
7. İHTİLÂFLARIN TÜRÜ:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ âyet-i kerîme-
sinde: “Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa
düşerseniz Allâh’a ve âhiret gününe gerçekten
îmân ediyorsanız onu Allâh’a ve Rasûlüne götü-
rün” buyurmuş; “Herhangi bir şey” kaydıyla ih-
tilâfları büyük ya da küçük; önemli ya da önem-
siz; dünyevî ya da uhrevî şeklinde ayırmadan
18 İbn Teymiyye, Minhâcu’s-Sunne: 3/387.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
40
mutlak olarak zikretmiştir. Bu da her türlü ihtilâfı
kapsamaktadır. Bu konu hakkında İmâm İbn Kay-
yim rahîmehullâh, şöyle demiştir: “Âyet-i kerîme-
deki: ‘Herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerse-
niz’ ifâdesi, şart bağlamında gelen nekira (belirti-
siz) bir ifâdedir ve büyük küçük, celî (açık) ve hafî
(kapalı) dînin bütün konularında mü’minlerin ih-
tilâfa düştükleri bütün mes’eleleri kapsar.”19
Şeyh Muhammed bin İbrâhîm rahîme-
hullâh ise bu âyet-i kerîmeyi zikrettikten sonra
şöyle demiştir: “Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın bu
emri gereği, kişilerin aralarında çekiştikleri, anlaş-
mazlığa düştükleri ve inatlaştıkları zaman, mevcut
anlaşmazlığın çözümünü Allâh’a ve Rasûlüne ar- 19 İbn Kayyim, İlâmu’l-Muvakkıîn: 1/39.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
41
zetmeleri gerekmektedir. Bu âyette: ‘Eğer anlaş-
mazlığa düşerseniz’ şart cümlesinden sonra zikre-
dilen: ‘Herhangi bir şeyde’ ifâdesinin nasıl nekira
olarak getirildiğini düşün! Bu cins ve miktar bakı-
mından üzerinde ihtilâf edilen her türlü anlaşmaz-
lığı ihtiva etmektedir.”20
Binâenaleyh “a”dan “z”ye kadar her ne
varsa onun hükmü hakkında Kur’ân ve Sünnet’e,
Kur’ân ve Sünnet’ten kaynaklanan icmâ ve kıyâs
gibi diğer kaynaklara müracaat etmek esas olup,
îmânın bir gereğidir.
8. İHTİLÂFLARIN ÇÖZÜM KAYNAĞI:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ âyet-i kerîme-
20 Şerhu Tahkîmi’l-Kavânîn: 7-8.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
42
sinde ihtilâfların çözümü hakkında: “Allâh’a ve
Rasûlüne götürün” emriyle, Müslümanların an-
laşmazlığa düşerek ihtilâf ettikleri her ne varsa
onun hükmünün Allâh’a ve Rasûlüne ait olduğu-
nu, bu itibarla da hükmün Kur’ân ve Sünnette
aranması gerektiğini beyân etmiştir. Nitekim
İmâm İbn Kayyim rahîmehullâh şöyle demiştir:
“İhtilâfa düştükleri konuların hükmü Allâh’ın
Kitâbı’nda ve Rasûlü’nün Sünneti’nde bulunma-
saydı ve bu iki kaynaktaki hükümler, bu meselele-
rin çözümü için yeterli olmasaydı, onlara bu
mes’eleleri bu iki kaynağa döndürmelerini emret-
mezdi. Çünkü anlaşmazlığı gidermek için, çözümü
olmayan bir kişiye çözüm için başvurmayı Allâh’ın
emretmesi imkânsızdır. Allâh’a döndürmenin,
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
43
Allâh’ın Kitâbı’na başvurmak, Rasûlullâh’a dön-
dürmenin ise, hayatında bizzat kendisine, vefat
ettikten sonra da Sünneti’ne başvurmak olduğu
konusunda insânlar icmâ etmişlerdir.”21
İmâm İbn Kesîr rahîmehullâh ise âyetin
tefsîrinde şöyle demiştir: “Seleften birçokları:
‘Allâh’ın Kitâbı’na Rasûlü’nün Sünneti’ne’ demiş-
lerdir. Bu da dînin usûl ve fürûunda tartışılan her
şeyin Kitâb ve Sünnet’e götürülmesine dair emir-
dir. Nitekim Allâh’u Teâlâ, şöyle buyurmuştur:
‘Hakkında ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şeyin
hükmü Allâh’a aittir.’ (Şûrâ: 42/10) Kitâb ve Sün-
net’in hükmettiği ve doğruluğuna şehâdet ettikleri
hak ve gerçektir. Hakkın dışında dalâletten (sapık-
21 İbn Kayyim, İlâmu’l-Muvakkıîn: 1/39.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
44
lıktan) başka ne vardır? ”22
Âyetin açık delâleti ile ortaya çıktığı üzere
dünyevî ve uhrevî her ne varsa, onun hükmü
ancak Kur’ân ve Sünnette aranır, çözüm için bu
iki kaynağa başvurulur. Bu iki kaynakta açık ol-
mayan mes’eleler hakkında bu iki kaynaktan çı-
karılan diğer sahîh delîllere başvurulur.
9. ALLÂH’A VE ÂHİRET GÜNÜNE
ÎMÂNIN BİR GEREĞİ:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ âyet-i kerîme-
sinde ihtilâfların çözümünü Allâh’a ve Rasûlüne
döndürmeyi: “Eğer Allâh’a ve âhiret gününe ger-
çekten îmân ediyorsanız” cümlesiyle îmânın sıh-
22 İbn Kesîr, Tefsîru’l Kur’ân-il Azîm: 2/304.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
45
hat şartlarından bir şart olarak beyân etmiştir.
Nitekim Şeyh Muhammed bin İbrahim rahîme-
hullâh bu âyet-i kerîmeyi zikrettikten sonra şöyle
demiştir: “Âyette Allâh’a ve âhiret gününe îmânın
hâsıl olabilmesi için, ihtilâf edilen her türlü anlaş-
mazlığın çözümünün Allâh’a ve Rasûlüne götürül-
mesi bir şart olarak zikredilmiştir.”23
İmâm İbn Kesîr rahîmehullâh ise şöyle de-
miştir: “Bu sebeble Allâh’u Teâlâ ‘Allâh’a ve âhiret
gününe gerçekten îmân ediyorsanız’ buyurmak-
tadır. Yani: ‘Dâvaları ve bilinmeyen şeyleri Allâh’ın
Kitâbı’na, Rasûlü’nün Sünneti’ne götürün. Aranız-
da çıkan ihtilâflarda o ikisine başvurunuz’ demek-
tir. ‘Allâh’a ve âhiret gününe gerçekten îmân edi-
23 Şerhu Tahkîmi’l-Kavânîn: 7.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
46
yorsanız.’ Bu da gösteriyor ki: Kim ihtilâf halinde
Kitâb ve Sünnet’in hakemliğine gitmez ve o ikisine
müracaat etmezse, o Allâh’a ve âhiret gününe
îmân etmiş değildir.”24
İmâm İbn Kayyim rahîmehullâh şöyle de-
miştir: “Allâh’u Teâlâ, kullarına aralarında meyda-
na gelen anlaşmazlıklar konusunda mutlak surette
Allâh’a ve Rasûlüne müracaat etmeleri gerektiğini
emretmiştir. Bu emîr mü’min kullaradır ve öncelik-
le onlara: ‘Ey îmân edenler!’ diyerek îmânı söz
konusu etmiştir. Böylece anlaşmazlığı Allâh’a ve
Rasûlüne götürme noktasında da îmânı adeta bir
şart koşmuştur. Eğer îmân ediyorlarsa bu anlaş-
mazlığı mutlak surette Allâh’a ve Rasûlüne götür- 24 İbn Kesîr, Tefsîru’l Kur’ân-il Azîm: 2/304.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
47
mek zorundadırlar. Eğer îmân yoksa o zaman böy-
le bir yükümlülükte yok demektir. Eğer aralarında
meydana çıkan ihtilâfı Allâh’a ve Rasûlüne götür-
mek istemeyen bir kimse varsa o zaman böyle bir
kimsenin îmânı yok demektir.25
Kişi üzerinde anlaşmazlığa düşülen konuları
îmânının gereği olarak Allâh’a ve Rasûlüne götür-
mesi gerekir. Ancak bunu götürmediği takdirde
asla îmân dairesine dâhil olamayacaktır… Zikret-
tiğimiz asıl şart ancak Allâh’a ve Rasûlüne îmân
etme şartı olup, Allâh’a ve Rasûlüne itaat eden
kimselerin ise mutlak surette ihtilâf sırasında ih-
tilâfları Allâh’ın ve Rasûlünün hükmüne götürme-
leri gerektiğinin en büyük delilini göstermektedir.
25 Bedâiu’t-Tefsîr: 1/542.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
48
Bu âyet Allâh ve Rasûlü dışında herhangi bir kim-
seyi hakem kabul eden kimsenin îmânın gereğinin
dışına çıkacağı, Allâh’a ve âhirete îmân etmenin
gereğini yerine getirmediği anlamını ifâde etmek-
tedir.”26
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, ihtilâf ettikleri
mes’elenin hükmü hakkında Kur’ân ve Sün-
net’ten ayrı bir merciye yani tâğûta gitmek iste-
yenlerden bahsederek şöyle buyurmaktadır:
بمآ ءامنوا أنهم يزعمون ٱلذين إلى تر بمآ ﴿ألم ءامنوا أنهم يزعمون ٱلذين إلى تر بمآ ﴿ألم ءامنوا أنهم يزعمون ٱلذين إلى تر بمآ ﴿ألم ءامنوا أنهم يزعمون ٱلذين إلى تر ﴿ألم
ك يريدون أن يتحاكموا ك يريدون أن يتحاكموا ك يريدون أن يتحاكموا ك يريدون أن يتحاكموا أنزل إليك ومآ أنزل من قبل أنزل إليك ومآ أنزل من قبل أنزل إليك ومآ أنزل من قبل أنزل إليك ومآ أنزل من قبل
26 Bedâiu’t-Tefsîr: 1/548.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
49
ويريد بهۦ يكفروا أن أمروا وقد غوت ـ ٱلط ويريد إلى بهۦ يكفروا أن أمروا وقد غوت ـ ٱلط ويريد إلى بهۦ يكفروا أن أمروا وقد غوت ـ ٱلط ويريد إلى بهۦ يكفروا أن أمروا وقد غوت ـ ٱلط إلى
بعيدWا ال ـ ن أن يضلهم ضل ـ يط بعيدWاٱلش ال ـ ن أن يضلهم ضل ـ يط بعيدWاٱلش ال ـ ن أن يضلهم ضل ـ يط بعيدWاٱلش ال ـ ن أن يضلهم ضل ـ يط )٤/٦٠ (سورة النساء: ﴾﴾﴾﴾٦٠٦٠٦٠٦٠ ٱلش
“Sana indirilene ve senden önce indirilene
gerçekten îmân ettiklerini zannedenleri görmü-
yor musun? Bunlar, tâğûta muhakeme olmayı
istiyorlar. Oysa onlar onu red etmekle emrolun-
muşlardı. Şeytân da onları uzak bir sapıklıkla
saptırmak istiyor.” (Nisa: 4/60)
Şeyh Şankîtî, âyetin tefsîrinde şöyle demiş-
tir: “Allâh’ın şerîatının dışındaki bir şerîata
muhâkeme olmak tâğûta muhâkeme olmak de-
mektir…27 Allâh’ın kanunlarından başka kanunlar-
27 Şankîtî, Edvâu’l-Beyân: 7/50.
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
50
la muhâkeme olmayı isteyenlerin şirke girdiklerini
Nisâ Sûresi’nin 60. âyeti apaçık bir şekilde bildiri-
yor. Ve böylelerinin Müslümanlık iddiasını hayretle
karşılıyor. Çünkü hem îmân ettiklerini iddia ediyor-
lar, hem de Allâh’ın kanunlarından başka kanunlar-
la muhâkeme olmayı istiyorlar. Oysa aynı kalbte
Allâh’a îmân ile tâğûta muhâkeme olmaya rızâ
gösterme bir arada bulunamaz. İşte bu onların
îmân iddialarında yalancı olduklarını ortaya koy-
maktadır.”28
Anlaşıldığı üzere ihtilâfların çözümünü
Allâh’a ve Rasûlüne yani Kur’ân ve Sünnet’e
döndürmek îmânın bir gereğidir. İhtilâfların çö-
zümü için Kur’ân ve Sünnet’in hakemliğine değil 28 Şankîtî, Edvâu’l-Beyân: 3/259.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
51
de, bu iki kaynağın dışındakilere yönelmek ancak
Allâh’a ve âhiret gününe îmân iddiasında yalancı
olanların yapabileceği bir iştir.
10. HAYRA VE GÜZEL AKÎBETE KA-
VUŞMAK:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ âyet-i kerîme-
sinde: “Bu hem hayırlı ve hem de netice bakımın-
dan daha güzeldir” buyurarak hükmün Allâh’a ve
Rasûlüne döndürülmesini dünyâ ve âhiret hayırlı
ve güzel olarak beyân etmiştir. Buna göre; hük-
mün Allâh’a ve Rasûlüne döndürülmemesi ise
dünyâ ve âhiret şer ve musibet olarak kişiye ye-
terlidir. Nitekim İbn Kayyim rahîmehullâh şöyle
demiştir: “Bu âyet-i kerîme de gerçekten Allâh’a
ve Rasûlüne itaat etmenin, Allâh ve Rasûlünü an-
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
52
laşmazlığa düşülen konularda hakem kılmanın
dünyâ ve âhirette büyük bir mutluğa sebeb olacağı
gösterilmektedir. Olup biten olaylara bakan bir
kimsenin dünyâda meydana gelen kötülüklerin ve
sıkıntıların asıl kaynağının Allâh’a ve Rasûlüne
muhâlefet etmekten kaynaklandığını; Allâh’a ve
Rasûlüne itaatinin dışına çıkmaktan meydana gel-
diğini, meydana gelen hayırlı ve güzel neticelerin
ise Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’e itaatten
dolayı olduğunu çok rahatlıkla görecektir.”29
Şeyh Muhammed bin İbrahim rahîme-
hullâh ise bu âyet-i kerîmeyi zikrettikten sonra
şöyle demiştir: “Allâh’u Teâlâ’nın hayırlı olarak
isimlendirdiği her şey mutlak sûrette hayırlıdır. Ve 29 Bedâiu’t-Tefsîr: 1/549.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
53
kendisinde kesinlikle bir şer yoktur. Bundan dola-
yıdır ki, âyette belirtildiği üzere bütün anlaşmazlık-
ların Allâh’a ve Rasûlüne arz edilmesi, hem
dünyâda hem de âhirette netice bakımından hem
daha hayırlı, hem de daha güzeldir. Anlaşmazlık
halinde mes’elenin Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve
sellem’den başkasına arz edilmesi ise bir şer olup,
gerek dünyâda gerekse âhirette sonuç îtibarîyle de
en kötü olandır. Münâfıkların: ‘Biz sâdece iyilik
etmek ve arayı bulmak istedik’ (Nisâ: 4/62) ya da:
‘Biz ancak ıslah edicileriz’ (Bakara: 2/11) sözleri ise,
anlaşmazlık halinde, mes’elenin çözümünün Allâh
Subhânehu ve Teâlâ’ya ve Rasûlüne arz edilmesi-
nin dünyâ da ve âhirette hayır olduğu gerçeğinin
tam tersinedir. Her türlü anlaşmazlık halinde Allâh
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
54
ve Rasûlüne müracaat edilmesinin dünyâda ve
âhirette hayır getireceği gerçeği, heva ve hevesle-
rinden kanun çıkaranların, insânların bu kanunlara
muhtaç olması, hatta bu kanunlarla muhâkeme
olmanın zarûrî olması yönündeki iddialarının tam
aksinedir. Onların bu iddiaları, sırf Rasûlullâh’ın
getirdiği şeylere karşı kötü zan beslemeleri sebe-
biyledir. Onların bu şekildeki iddialarının gereği,
Allâh’u Teâlâ’nın ve Rasûlü’nün açıklamalarının
noksan olduğu, anlaşmazlık halinde Allâh’ın ve
Rasûlü’nün hükümlerinin yetersiz kaldığı, Allâh’ın
ve Rasûlü’nün hükümlerine muhâkeme olmanın
dünyâda ve âhirette kötü sonuçlar doğuracağını
gerekli kılmaktadır.”30
30 Şerhu Tahkîmi’l-Kavânîn: 7-8.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
55
Binâenaleyh dünyâya ve âhirete dair her ne
varsa bunların hükümlerini Kur’ân ve Sünnet’te
aramak dünyâ ve âhiret saadetin anahtarıdır.
Kur’ân ve Sünnet’te değil de beşerin âciz aklın-
dan uydurduklarında aramak ise dünyâ ve âhiret
hasretin ve hüsranın kapısıdır.
www.tevhididavet.com
ÂYET-İ KERÎMENİN TEFSÎRİNDEN ÇIKAN HÜKÜMLER
1. Allâh’a ve Rasûlüne -her ne husus olursa
olsun- itaat etmek farzdır. Buna göre mutlak ve
muayyen olarak ittibânın farz olduğu tek merci,
Kur’ân ve Sünnet’tir.
2. Müslümanların kendilerini Kur’ân ve
Sünnet ile yönetecek olan ulu’l-emr’i seçmeleri
farzdır.
3. Müslümanları yönetecek olan kimsenin
Müslüman olması şarttır. Yöneticinin İslâm’dan
döndüğü tespit edilirse velâyet hakkını kaybeder
ve görevinden azledilmesi farz olur.
4. Ulu’l-emr’e itaat etmek Allâh ve Rasûlü-
ne itaat etmek gibi mutlak değildir. Ulu’l-emr’e
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
57
itaat Allâh’a isyân olacak şeyleri emretmediği
sürece geçerlidir.
5. İhtilâfların her türlüsünün çözüm kayna-
ğı Kur’ân ve Sünnet’tir. Kur’ân ve Sünnet’te bu-
lunamayan mes’elelerin çözüm kaynağı ise yine
Kur’ân ve Sünnet’ten kaynaklanan icmâ ve kıyâs
gibi şer’î delîllerdir.
6. İhtilâfların çözümü için Kur’ân ve Sün-
net’e başvurmak farzdır. Kur’ân ve Sünnet’ten
kaynaklanmayan çözüm mercilerini reddetmek,
Allâh’a ve âhiret gününe îmânın sıhhat şartıdır.
7. İhtilâfların çözümü, dahası hayatın tan-
zimi için Kur’ân ve Sünnet’e başvurmak dünyâ ve
âhiret hayra ve güzelliklere kavuşmanın sebebi-
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
58
dir. Aksi ise dünyâ ve âhiret hüsran ve elem kay-
nağıdır.
العالمني رب العالمني والحمد � رب العالمني والحمد � رب العالمني والحمد � رب ،،،،والحمد � ا� وص@ ا� وص@ ا� وص@ ا� د وص@ خلقه محم د F@ خري خلقه محم د F@ خري خلقه محم د F@ خري خلقه محم F@ خري
::::وF@ آله وصحبه وسلم وF@ آله وصحبه وسلم وF@ آله وصحبه وسلم وF@ آله وصحبه وسلم Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsus-
tur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Mu-
hammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve
ashabının üzerine olsun.
Abdullâh Saîd el-Müderris
1433h./2012m.
�
www.tevhididavet.com
KAYNAKLAR
Kur’ân-ı Kerîm.
İbn Batta, Ebû’l-Hasen Alî bin Halif bin Ab-
dulmelik (v. 449h.), Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Mek-
tebetu’r-Rüşd, Riyad, 1423.
İbn Cevzî, Ebû’l-Ferec Cemâluddîn Abdur-
rahmân bin Alî bin el-Cevzî (v. 597h.), Zâdu’l-
Mesir, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1422.
İbn Hacer, Ahmed bin Alî Ebu’l-Fadl el-
Askalânî (v. 852h.), Fethul-Bârî Şerhu Sahîhi’l-
Buhârî, Dâru’l-Mearif, Beyrut, 1379.
İbn Kayyim, Şemsuddîn Ebû Abdillah Mu-
hammed bin Ebi Bekr ez-Zer’i ed-Dımaşkî (v.
751h.), İlamu’l-Muvakkıîn an Rabbi’l-Âlemîn,
Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1411.
İbn Kesîr, İmaduddîn Ebû’l-Fidâ İsmâîl bin
Ömer bin Kesîr el-Kureşi ed-Dımaşkî (v. 774h.),
Abdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said elAbdullâh Said el----MüderrisMüderrisMüderrisMüderris
www.tevhididavet.com
60
Tefsîrul-Kur’âni’l-Azîm, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye,
1419.
İbn Teymiyye, Takıyyuddîn Ahmed bin Ab-
dulhalim bin Abdusselâm bin Teymiyye el-Harrânî
(v.728h.), Mecmûu’l-Fetâvâ, (Cem’-Tertib: Abdur-
rahmân bin Muhammed bin Kâsım) Dâru’l-Vefâ,
Cidde, 1426.
İbn Teymiyye, Minhâcu’s-Sünne, Câmiatu’l-
İmâm Muhammed bin Suûd, Suud, 1406.
İbn Teymiyye, Muhtasar el-Fetâvâ el-Misrî,
Matbaatu’s-Sunneti’l-Muhammediyye, Mısır.
el-Heytemi, Ahmed bin Hacer (v. 974 h.)
es-Sevâiku’l-Muhrika fi’r-Reddi ala Ehli’l-Bidaı
ve’z-Zendika, Mektebetü’l-Kâhire, Mısır.
Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed bin Ah-
med bin Ebi Bekr bin Ferh el-Ensârî el-Hazrecî el-
Kurtubî (v. 671h.), el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân,
Dâru’l-Kutubi’l-Mısriyye, Kâhire, 1384.
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
61
el-Mâverdî, Ebû’l-Hasen Alî bin Muhammed
bin Muhammed bin Habîb el-Basrî (v. 450h.) el-
Ahkâmu’s-Sultâniyye, Dâru’l-Hadîs, Kâhire.
Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahya bin Şeref (v.
676h.), el-Minhâc fi Şerhi Sahîhi Müslim, Dâru
İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut, 1392.
Nevevî, Ravzatu’t-Tâlibin, el-Mektebû’l-
İslâmi, Beyrut, 1412.
Şankîtî, Muhammed el-Emin bin Muham-
med el-Muhtar eş-Şankîtî (v. 1393h.), Edvâu’l-
Beyân fî İdâhi’l-Kur’ân Dâru’l-Fikr, Beyrut,1415.
Şevkânî, Muhammed bin Alî Muhammed
bin Abdullâh es-Sanânî (v. 1250h.), Neylu’l-Evtâr,
Dâru’l-Hadîs, Mısır, 1413.
www.tevhididavet.com
İÇİNDEKİLER
MUKADDİME: 6
ÂYET-İ KERÎMENİN ARAPÇA METNİ: 7
ÂYET-İ KERÎMENİN KIRIK MEALİ: 8
ÂYET-İ KERÎMENİN TOPLU MEALİ: 9
ÂYET-İ KERÎMENİN SEBEB-İ NUZÜLÜ: 10
ÂYET-İ KERÎMENİN İCMÂLİ TEFSÎRİ: 12
ÂYET-İ KERÎMENİN TAFSİLİ TEFSÎRİ: 15
1. ALLÂH’A VE RASÛLÜNE İTAAT ETMEK: 15
2. ULU’L-EMR’İN GEREKLİLİĞİ: 18
3. ULU’L-EMR’İN DÎNİ: 22
4. ULU’L-EMR’İN KİMLİĞİ: 28
5. ULU’L-EMR’E İTAAT ETMEK: 32
6. ULU’L-EMR’E İTAATİN SINIRI: 35
7. İHTİLÂFLARIN TÜRÜ: 39
8. İHTİLÂFLARIN ÇÖZÜM KAYNAĞI: 41
Nisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. ÂyetNisâ Sûresinin 59. Âyet----i Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîrii Kerîmesinin Tefsîri
www.tevhididavet.com
63
9. ALLÂH’A VE ÂHİRET GÜNÜNE ÎMÂNIN BİR GEREĞİ: 44
10. HAYRA VE GÜZEL AKÎBETE KAVUŞMAK: 51
ÂYET-İ KERÎMENİN TEFSÎRİNDEN ÇIKAN HÜ-KÜMLER: 55
KAYNAKLAR: 59
www.tevhididavet.com
ونعوذ ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد ونعوذ إن ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد ونعوذ إن ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد ونعوذ إن ونستغفر ونستع�نه نحمد � الحمد إن
باهللا من شرور أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا باهللا من شرور أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا باهللا من شرور أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا باهللا من شرور أنفسنا ومن س�ئات أعمالنا، من يهد اهللا
ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله له ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله فال مضل له ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله فال مضل له ومن يضلل فال هادي له وأشهد أن ال إله فال مضل له إال إال إال إال فال مضل
عبد دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد عبد اهللا دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد عبد اهللا دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد عبد اهللا دا محم أن وأشهد له، شريك ال وحد اهللا
أما بعد;أما بعد;أما بعد;أما بعد; :::ورسوله ورسوله ورسوله ورسوله
“Ey îmân edenler! Ey îmân ettiğini iddia edip-
te kendisinden isbât beklenen kullar! Allâh’a ve
O’nun gönderdiği Rasûlüne yani Muhammed aley-
hisselâm’a itaat edin. Kur’ân ve -sahîh- Sünnet ile
bildirilen şeylere îmân ederek bu doğrultuda hare-
ket edin. Ve sizden olan Müslüman ulu’l-emr’e yani
idâreci ve âlimlere de Allâh’a ve Rasûlüne isyânı em-
retmedikleri sürece itaat edin, isyân etmeyin; et-
tirmeyin. Eğer dünyâya yahut âhirete dair herhangi
bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz Allâh’a ve âhiret
gününe gerçekten îmân ediyorsanız onun hükmünü
tâğûtlara değil, Allâh’a ve Rasûlüne yani Kur’ân ve
Sünnet’e götürün, çözümü onlarda arayın. Bu dünyâ
ve âhiret hem hayırlı ve hem de netice bakımından
daha güzeldir.” (Nisâ: 4/59)