10
1 Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi ORTAÖĞRETİM 9. SINIFLAR DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 1. ÜNİTE DERS NOTU İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU İnsanın evrendeki konumunu anlayabilmemiz için VARLIKLAR ALEMİ hakkında bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Buradan hareketle İNSAN; VARLIKLAR ALEMİ içinde kendisine HEM MADDİ – HEMDE MANEVİ yer verilen tek varlıktır. İnsan kendisine verilen bu çift yönlü özellik sayesinde diğer tüm varlıklardan ayrılır. Diğer tüm varlıklar dolaylı veya dolaysız yollardan insana hizmet etmek için yaratılmışlardır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran başka özellikleri de bulunmaktadır. İnsan, akıllı bir varlıktır: Akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özelliktir. İnsan, düşünen bir varlıktır: İnsana özgü faaliyetlerden biri de düşünmektir. Düşünme eylemi aklın doğal bir ürünüdür. İnsan, inanan ve ibadet eden bir varlıktır: Bir inanca sahip olmak, onu savunmak ve bu inanca uygun davranmak yalnızca insanda bulunan bir özelliktir Düşünmesi, İnanması, Sevmesi, Acı çekmesi, Hissetmesi vb. ile Manevi Melekler, Cinler, Şeytanlar, Ruhlar vb. Hava, Nefes, Sevgi, His, Sıcaklık vb. Kuşlar, Böcekler, İnek, Koyun, Aslan vb. Çiçekler, otlar, ağaçlar, meyveler vb. Güneş, Ay, Yıldızlar, Taşlar, Dağlar vb. İNSAN VE DİN 9. SINIF 9. SINIF VARLIKLAR ALEMİ MADDİ (GÖRÜNEN) VARLIKLAR MANEVİ (GÖRÜNMEYEN) VARLIKLAR UZAY ALEMİ HAYVANLAR BİTKİLER Yemesi, İçmesi, Fiziksel Özellikleri, Uyuması, Yorulması vb. ile Maddi İNSANLAR SOYUT VARLIKLAR RUHANİ VARLIKLAR Özellikleri olan olan canlılardır.

İNSANLAR · 2020. 4. 5. · İnsan, akıllı bir varlıktır: Akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özelliktir. İnsan, düşünen bir varlıktır: İnsana özgü

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • 1

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    ORTAÖĞRETİM 9. SINIFLAR DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 1. ÜNİTE DERS NOTU

    İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU

    İnsanın evrendeki konumunu anlayabilmemiz için VARLIKLAR ALEMİ hakkında bilgi sahibi olmamız gerekmektedir.

    Buradan hareketle İNSAN; VARLIKLAR ALEMİ içinde kendisine HEM MADDİ – HEMDE MANEVİ yer verilen tek varlıktır.

    İnsan kendisine verilen bu çift yönlü özellik sayesinde diğer tüm varlıklardan ayrılır. Diğer tüm varlıklar

    dolaylı veya dolaysız yollardan insana hizmet etmek için yaratılmışlardır.

    İnsanı diğer varlıklardan ayıran başka özellikleri de bulunmaktadır.

    İnsan, akıllı bir varlıktır: Akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özelliktir. İnsan, düşünen bir varlıktır: İnsana özgü faaliyetlerden biri de düşünmektir. Düşünme eylemi aklın

    doğal bir ürünüdür. İnsan, inanan ve ibadet eden bir varlıktır: Bir inanca sahip olmak, onu savunmak ve bu inanca uygun davranmak

    yalnızca insanda bulunan bir özelliktir

    Düşünmesi, İnanması, Sevmesi, Acı çekmesi, Hissetmesi vb. ile Manevi

    Melekler, Cinler,

    Şeytanlar, Ruhlar vb.

    Hava, Nefes, Sevgi, His, Sıcaklık vb.

    Kuşlar, Böcekler, İnek, Koyun, Aslan vb.

    Çiçekler, otlar, ağaçlar, meyveler vb.

    Güneş, Ay, Yıldızlar, Taşlar, Dağlar vb.

    İNSAN VE DİN 9. SINIF 9. SINIF

    VARLIKLAR ALEMİ

    MADDİ (GÖRÜNEN) VARLIKLAR

    MANEVİ (GÖRÜNMEYEN) VARLIKLAR

    UZAY ALEMİ

    HAYVANLAR

    BİTKİLER

    Yemesi, İçmesi, Fiziksel Özellikleri, Uyuması, Yorulması vb. ile Maddi İNSANLAR

    SOYUT VARLIKLAR

    RUHANİ VARLIKLAR

    Özellikleri olan olan canlılardır.

  • 2

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    - Allah insanı yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratmıştır. - Yukarıda ifade edilen özellikler insandan başka hiçbir varlığa verilmemiştir. - Bu durumlar K.Kerim’de şu şekilde ifade edilmiştir:

    “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”

    (Tîn Suresi, 4. Ayet)

    “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık... kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.”

    (İsra Suresi, 70. Ayet)

    İNSANIN DOĞASI VE DİN

    İnsandaki din duygusu doğuştandır. İnsanda doğuştan var olduğu düşünülen değişmez özelliklerin bütünü insan doğasını oluşturur. İslam dininde buna fıtrat veya yaratılış denir. İslam'a göre Allah, insanları kendini bilip tanıyacak kabiliyette yaratmıştır.

    İnsan iki yönlü bir varlıktır. İnsanın bir maddi yönü bir de manevi yönü vardır.

    Maddi yönüyle yeme, içme ve giyinmeye; manevi yönüyle de inanmaya ihtiyacı vardır. İnsanda yeme, içme ve barınma gibi biyolojik ihtiyaçlar nasıl doğuştan geliyorsa, din duygusu da doğuştandır. İnsan her zaman yüce ve kudretli bir varlığa güvenme, ona sığınıp ve ondan yardım dileme ihtiyacı

    hisseder. Bu sığınma ve güvenme duygusu din ile karşılanır.

    Bu nedenle diyebiliriz ki;

    o Allah insanları bir yüce varlığa inanmaya, bir dinin mensubu olmaya meyilli olarak yaratmıştır. o Bu sebeple İnsanlar inanırlar, ve bir dinin mensubu olurlar. o Bu durum K.Kerim’de şöyle ifade edilmiştir;

    "Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında

    değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler." (Rum Suresi, 30. Ayet)

    "Dünyaya gelen her insan fıtrat üzere (inanma duygusuyla) doğar; sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar."

    (Hadis-i Şerif)

    - Ancak yukarıdaki ayette ifade edilen HANİF OLAN DİN ve FITRAT Allah’ın peygamberleri aracılığı ile göndermiş olduğu HAK DİN’dir.

    - - O halde şimdi din nedir, çeşitleri nelerdir, ortak ilkeleri nedir, gayeleri nedir vb. sorulara cevap

    vermemiz gerekmektedir.

  • 3

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    DİN NEDİR?

    DİNİN GAYESİ NEDİR? Din, bize yaratılışımızın amacını, Allah'a karşı yükümlü olduğumuz görevleri öğretir. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tanıtır ve iyiye ulaşmanın yollarını gösterir.

    DİNİ NİÇİN ÖĞRENMELİYİZ?

    (DİN İNSANA NELER KAZANDIRIR)

    Din, insanı ruhen yükseltir, ahlâken olgunlaştırır, haklara saygılı olmayı öğretir, uyulması gereken hak ve görevleri belirler.

    Din, insanı hem dünya hayatında, hem de ahirette mutluluğa kavuşturur.

    Din,

    insanın iç dünyasını aydınlatır. insan, din adına doğru düşüncenin ve doğru davranışın ne olduğunu anlar. Dine sonradan katılmış hurafelerden uzak durur.

    Din,

    toplumda birlik ve beraberliğe, dayanışmaya katkıda bulunur.

    - Dinini iyi öğrenen insan diğer insanlara yararı olacak pek çok işi Allah rızası için ve sevap ümidiyle yapar. - Bizler dinimizi niçin öğrenmemiz gerektiğini maddeler halinde kısaca şu şekilde sıralayabiliriz;

    Din, bizi niçin yaratıldığımız konusunda bilgilendirir. Din, bize hayatın anlamı hakkında bilgi verir. Din, bizi ölüm ve ötesi hakkında aydınlatır. Din, bize inanç esaslarıyla ilgili bilgi verir. Din, bize ibadet esaslarını öğretir. Din bize ahlak kurallarını öğretir. Din bize toplumsal hayatta başkalarına karşı olan görevlerimizi hatırlatır.

    Din ; Allah’ın Peygamberleri aracılığı ile gönderdiği, akıl sahibi insanları kendi istekleri ile dünya ve ahirette iyiliğe ve mutluluğa ulaştıran ilahi emirler, kanunlar ve yasaklardan oluşan bir sistemdir.

  • 4

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    HAKK DİN Tek Allah înancına dayanan ve yalnızca O'na kulluk ve ibâdeti emreden dinlere Hak dinler denir.

    KAÇ ÇEŞİT DİN VARDIR?

    HAKK DİN NE DEMEKTİR? - Hak dinler, Allah'ın göndermiş olduğu dinlerdir. - Bunlara Semavî Dinler de denilmektedir. - Hak dinlere, temelini, Allah'ın birliğine îman ve sadece

    O'na ibâdet esası teşkil ettiği için, Tevhid Dini adı da verilir.

    Örn: İslâmiyet, Hrıstiyanlık, Yahudilik gibi.

    - Hak dinlerin bazıları, sonradan insanlar tarafından bozulmuş, içine dînin aslından olmayan hurâfeler ve bâtıl inançlar konulmuştur.

    - Bu gibi, aslı hak iken sonradan bozulan dinlere, Muharref dinler (Aslı Değiştirilmiş) denir. Örn: Yahudîlik ve Hıristiyanlık gibi.

    - Bunlar başlangıçta Hak din iken, sonradan içlerine hurâfeler ve tevhide aykırı fikirler girmesiyle bozulmuş ve birer muharref din olmuşlardır.

    - Muharref dinler de, bâtıl dinlerden sayılır.

    BATIL DİN NE DEMEKTİR?

    - Allah tarafından gönderilmemiş, insanların kendilerinin uydurdukları, tek Allah inancını taşımayan inanç ve fikirlere ise, Bâtıl Din denir.

    Örn: Hinduizm, Budizm, Mecusilik vb.

    DİNİN İNSAN HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

    Din, tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda var olan evrensel ve köklü bir olgudur. İnsana hitap eden ve

    insan için söz konusu olan din, insanla beraber var olmuş ve tarih boyunca varlığını sürdürmüştür . Kutsal kitaplarda, ilk insan olan Hz. Adem'in, Allah tarafından görevlendirilmiş bir peygamber olduğu belirtilmektedir

    .Yüce Allah'ın bu peygambere, emirlerini ve yasaklarını bildirdiği açıklanmaktadır .Yüce Allah'ın, ilk insanı peygamber olarak görevlendirmesi, dinin ilk insanla birlikte var olduğunu göstermektedir.

    Din, insanların barış ve güven içinde yaşamalarını sağlar. Din, haksızlık, zulüm, kin gütmek, yalan söylemek gibi kötülükleri yasaklar. Sevgiyi, saygıyı, yardımlaşmayı, dürüstlüğü, insanlara iyi davranmayı emreder. İnsanların birbirleriyle iyi geçinmelerini, birbirlerinin haklarını gözetmelerini ister. Barış içinde yaşamalarını öğütler.

    İnsanlar, dinin emirlerini yerine getirdikleri ve yasaklarından kaçındıkları zaman mutlu ve huzurlu olurlar . Birbirlerine haksızlık etmezler, kin gütmezler; saygılı ve dürüst davranırlar. Böylece toplumda huzur, güven ve mutluluk sağlanır.

    Hakk Dinler (İlahi Dinler) Batıl Dinler

  • 5

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    DİNLERİN EVRENSEL ÖĞÜTLERİ

    Dinler, insanların inanç ve davranışlarını güzelleştirmek isterler. Bu amaçla, insanlara çeşitli öğütlerde bulunurlar.

    Bu özellik, dünyadaki bütün dinler için geçerlidir ve evrenseldir. Dinin kendisi de evrensel bir olgudur. Dünyanın her tarafında bir veya birden fazla dine inanılmakta ve inanılan dine göre yaşanmaktadır. Dinlerin evrensel öğütleri vardır. Bu öğütlerin amacı, insanların hayatını kolaylaştırmak, güzelleştirmek ve iyileştirmektir. Bunlardan bazıları şunlardır;

    1.Doğruluk. 2. Temizlik. 3. İyilik ve Yardımseverlik. 4. Büyüklere Saygı, Küçüklere Sevgi Göstermek. 5. Hayvanlara İyi Davranmak. 6. Çevreyi Korumak. 7. Zararlı Alışkanlıklardan Kaçınmak. 8. Başkalarına Zarar Vermemek. 9.Öldürmemek. 10.Çalmamak. 11.Yalancı Şahitlik Yapmamak.

    ÇEŞİTLİ İNANIŞ BİÇİMLERİ

    Tarihin akışı içerisinde değişik sosyal ve kültürel şartların etkisiyle farklı inanç biçimleri ortaya çıkmıştır.

    İnanmanın çeşitli biçimleri de daha çok tanrı kavramı üzerinde yoğunlaşmış olup, monoteizm, politeizm, gnostisizm, agnostisizm ve ateizm şeklinde ortaya çıkmıştır.

    Son zamanlarda satanizm ve Reenkarnasyon (Ruh Göçü) denilen bir başka inanış biçimi de ortaya çıkmıştır. İnanmak, insanoğlunun doğuştan itibaren taşıdığı ve farklı şekillerde ifade ettiği bir duygudur. Bu duyguyu ifade etmedeki farklılıklar, değişik inanma biçimlerini doğurmuştur.

    İnsanlar tarihin başlangıcından bu yana fıtratlarının gereği olarak bir takım şeylere inanma,

    onlardan güç alma, ruhi anlamda teskin olma (teselli bulma) ihtiyacı hissetmişlerdir. Vahye dayalı olan inanç biçimini (yani kaynağı Allah olan) benimseyen insanlar; neye, nasıl inanılacağını

    bilerek inanç biçimlerini geliştirmişlerdir. Çünkü Vahiy, nelere inanacağımızı bildirirken, peygamberler de vahyi nasıl anlayacağımız konusunda bizlere

    rehberlik etmişlerdir.

    Monoteizm (Tek Tanrıcılık)

    Politeizm (Çok Tanrıcılık)

    Gnostisizm (Gizemcilik)

    Agnostisizm (Bilinemezcilik)

    Ateizm (Tanrı Tanımazlık)

    Satanizm (Şeytana Tapınma)

    Reenkarnasyon (Ruh Göçü)

  • 6

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    Ancak; Vahiyden uzaklaşıp sadece kendi akıllarının yolunu tutan insanlar çok çeşitli inanç biçimleri ortaya çıkarmışlardır. Örn: Güneşe, putlara, yıldızlara, ateşe, insanlara, tapınmışlar ve buna bağlı olarak ta benliklerini yitirmişlerdir.

    Monoteizm (Tek Tanrıcılık): - Tanrının varlığını ve birliğini savunup eşi ve benzeri bulunmadığına inanma biçimine monoteizm veya tek

    tanrıcılık denir. - Bu inanç biçiminin özünü tevhid inancı oluşturmaktadır. - Tevhid, Allah'ın birliği demektir. Bu inanç biçimine göre;

    Allah birdir, O'ndan başka tanrı yoktur. O, eşi, benzeri ve ortağı olmayandır. Doğmamış ve doğurmamıştır. Gördüğümüz ve göremediğimiz bütün varlıkları yaratan, yoktan var eden Allah'tır. O, yaratıcı olarak tek'tir. O'ndan başka yaratıcı yoktur. Allah, hiçbir kusur ve eksikliği bulunmayan, en üstün niteliklere sahip olan çok Yüce bir varlıktır. İbadet yalnız O'na yapılır. O'ndan başkasına ibadet edilmez.

    “Sizin ilahınız, yalnızca kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır. O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır.”

    (Ta-ha Suresi, 98. Ayet)

    “İlâhınız bir tek Allah‘tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır, rahîmdir..” (Bakara Suresi, 163. Ayet)

    Tevhid (Allah'ın birliği) inancı İhlâs Suresinde şöyle açıklanmıştır:

    Monoteist inanç biçimini benimsemiş olan dinler, İSLAMİYET, HIRİSTİYANLIK ve YAHUDİLİK’tir.

    Ancak; HIRİSTİYANLIK ve YAHUDİLİK zaman içinde mensuplarının bu dinler içine başka unsurları da katmalarından dolayı monoteist özelliklerini yitirerek POLİTEİST (Çok Tanrıcı) bir özelliğe dönüşmüşlerdir.

    Örn: Hıristiyanlar; - Allah’ın varlığına inanmakla beraber bunun yanında Hz. İsa’yı onun oğlu kabul ederek tanrılaştırmışlardır. - Hıristiyanlıkta Allah'ın üç unsurdan meydana geldiğine inanılır. Bu inanca TESLİS (Üçleme) İNANCI denir. - Allah'ın tek ve bölünmez bir âlemde ayrı, eşit ve tek cevherli üç kişi (Baba, Oğul, Rûhu'l-Kudüs) olduğu şeklinde

    tarif edilmektedir. Hıristiyanlığın üç şekilli tek Tanrı anlayışı demek olan bu temel inanç, Allah mefhumunu Baba, Oğul, Kutsal Ruh formülü içinde "teklik" olarak açıklamaya çalışmaktadır. Hıristiyanlığın bu temel inancı üç

    «Deki! O Allah birdir. Allah Sameddir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O'na muhtaçtır.)

    O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir.»

  • 7

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    görüntüde tek tanrı anlayışını anlatmaktadır. Buna göre "Oğul" diye nitelendirilen Hz. İsa da tanrı kabul edilir.

    - Ortaya çıkan bu görüntü temelde monoteist olan Hıristiyanlığı politeist bir yapıya dönüştürmüştür.

    Yahudilikte ise; - Yahudi inancına göre Tanrı Yahova tek ve her şeyin yaratıcısıdır. - Yahudiler Tanrı Yahova'nın kendilerini her türlü zorluklara karşı koruyup yardım ettiğine inanırlar. - Yahudiler, Yehova adını verdikleri tek tanrıya inanmakla birlikte Yehova onların milli tanrısıdır. Bu yüzden

    Yahudilikte Allah inancı millîleşmiştir. - Yahudiler Hz. Musa’yı Allah’ın oğlu olarak kabul etmeye kadar işi götürerek Allah’a oğullar isnad etmişlerdir. - Bu nedenle çok tanrıcı bir yapıya doğru kaymışlar ve politeistleşmişlerdir.

    Politeizm (Çok Tanrıcılık): - Monoteizm’in tam zıddıdır. - Birden çok tanrının varlığına inanmak demektir. - Tanrının özü itibariyle bir değil de çok olduğunu savunan anlayıştır. - Politeizme göre birden çok tanrı vardır ve tanrıların sayısı belirsizdir. - Politeizm’de (çok tanrıcılık) tanrıların farklı görevleri bulunur ve her tanrının belirli bir görevi vardır. - Çok tanrıcılık, eski Yunan, Mısır, Roma, Hinduizm, Budizm, Şintoizm, İslamiyet'ten önce Arap

    Yarımadası'nda çok yangındı. Örneğin ; Şintoizm’de :

    Amaterasu : Güneş Tanrıçasıdır. Gök ülkesini temsil eder. Tskukiyomi : Ay tanrısıdır. Susanowa : Fırtına ve Deniz Tanrısıdır.

    Hinduizm’de ise;

    Brahma : Yaratıcı Tanrıdır. Vişnu : Koruyucu Tanrıdır. Şiva : Yok edici Tanrıdır.

    İslamiyet; çok tanrıcı bir anlayışı kesinlikle reddeder. İslamiyet’e göre çok tanrıcı bir dini benimseyenlere MÜŞRİK denir.

    Gnostisizm (Gizemcilik): Bu inanç sistemine göre doğa üstü bazı güçler vardır ve bunlarla iletişim kurmak mümkündür. Gnostisizm (Gizemcilik) Tanrıyla birleşme ve Tanrı’da yaşama felsefesini savunur. Tanrıyla birleşmek ve Onda yaşamak da ancak sevgi ve sezgi yoluyla olur. Gnostiklere (Gizemci) göre, Tanrının duyularla algılanması, akıl yoluyla kavranması

    mümkün değildir. Tanrı ancak, Ona karşı duyulan derin sevgi sayesinde sezilebilir. Gnos; bilgi, yüksek ilim demektir. Gnostizm ise; bilinebilirlik, bilinircilik demektir. Ancak, gnostik bilgide bir gizemlilik ve kendiliğinden var olma gibi bir durum söz konusudur. Herkesin

    elde edeceği bir bilgi değildir. Bu bilgi Ruhları yüksek bazı kimselere mahsustur. İslam Alimleri bunu “Marifet” olarak adlandırmışlardır. Gnostizmi felsefi bir akım gibi algılayanlar, elde ettikleri bu tabiat üstü bilgiyi dini kaynaklardan daha

    üstün kabul etmişlerdir. Bu akım, insanların tekrar bedenen dirilemeyeceğine inanır. Onlara göre, kötülüklerin nesilden. nesile devam etmemesi için evlenmemek daha doğrudur Bu tür inanma biçimleri İslam düşüncesi içinde asla yer almamıştır. Bunlar vahye aykırı, yanlış

    düşüncelerdir.

  • 8

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    Agnostisizm (Bilinemezcilik): Gnostisizm’in zıddıdır. Agnostisizm düşüncesine göre, insan aklı ve zihninin hiçbir şeyi bilmesi mümkün değildir. Agnostiklere (Bilinemezci) göre, insanın Tanrı’ya ilişkin bir bilgisi olamaz. Tanrının varlığı da yokluğu da kanıtlanamaz. Agnostiklere göre bilgi edinmek imkansızdır. Çünkü insanın bilgi edinmesini engelleyen bir çok engeller ve çaresizlikler vardır. Bu akıma göre Allah duyularla algılanamaz. Çünkü Allah, duyusal deneyimlerimizin dışındadır. Agnostisizm, doğrudan Allah’ı inkar etmemektedir. Sadece elimizde bilgi olmadığı için, Allah ile ilgili

    herhangi bir yargıya varamayacağımızı iddia etmektedir. Agnostikler, insan ömrünün kısalığını, Tanrının gözle görülememesini ve duyularla

    algılanamamasını kendi düşüncelerini desteklemek için kullanırlar. Vahye dayanmayan bu akım da doğruyu isabet ettirememiştir. Zira vahiy ürünü olan din, gerçek varlığın

    bilgisine ulaşılamayacağını kabul etmekle beraber, ulaşılsa da bu, bilgi ve akıl ile değil, iman ile mümkün olacağını söylemektedir

    Ateizm (Tanrı Tanımazlık): Ateizm (Tanrı Tanımazlık); evreni ve varlıkları yaratan herhangi bir güç ya da tanrı olmadığına inanan ve bu

    görüşü savunan inanç biçimidir. Felsefi bir akım olan bu düşünce Allah’ı ve ruhu inkar ederken alemin tesadüfler sonucu bir takım

    kombinezonlar ile meydana geldiğini kabul ve iddia eder. Ateizm (Tanrı Tanımazlık); Allah'ı yaşamına dahil etmeyen, hatta bunun gereğini bile duymayan görüş olarak

    ifade edilmektedir. Ateizm, dini inançsızlığa ve dini olan tüm değerler ile dinlerin hepsine karşıdır. Bu akımın temeli ve kaynağı materyalizmdir (maddecilik). En belirgin olarak Marksizm'de ortaya

    çıkmıştır.

    SATANİZM

    Özel olarak Hıristiyanlığa, genel olarak da bütün dinlere karşı “alternatif din” olarak sunulmak istenen yeni din arayışlarından birisi de Satanizm’dir.

    Kelime olarak Şeytan’a inanma, Şeytana tanrı diye tapınma anlamlarına gelir. Fransızca bir kelime olan "SATAN" kelimesinin Türkçe karşılığı "ŞEYTAN"'dır. Satanizm ise

    şeytana ve kötülüğe gösterilen bağlılık ve onları yüceltme demektir. Satanizm; Şeytan’a tapınma faaliyeti adı altında Yahudi- Hıristiyan geleneğine, Yahudi-

    Hıristiyan din tahakkümüne ve özellikle de Hıristiyanlığa karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olmuştur.

    Buna “Modern Protesto Hareketi” demek de mümkündür.

    Bu hareket başta Hıristiyanlık olmak üzere, bütün dinlere ve dinlerin ortaya koymuş olduğu kutsal değerlere karşı bir başkaldırıyı temsil etmektedir.

    İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde ve özellikle de Amerika’da ortaya çıkan, oradan diğer ülkelere yayılmıştır.

    Satanizm; Şeytan’ın en önemli özelliği olan muhalefet ve başkaldırıyı esas alarak, dinin ve dini olan her şeyin karşısında, fakat Şeytan’ın ve onun temsil ettiği şeyin yanında yer alma hareketidir.

    Satanizm’in temelinde, geleneksel düşman olarak Hıristiyanlık dini görülmekte, toplum tarafından kabul gören temel ahlak kuralları reddedilmektedir.

    Cinsel sapıklıklar, Cinayetler, Kara büyü ve cadılık Satanistlerin bizzat yaptıkları olaylardır.

  • 9

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    Satanizm’de bazı sayıların özel bir anlamı ve önemi vardır. 13 sayısının kutsallığına inanılır. 666 sayısına da özel bir önem verdikleri bilinmekte olup, bu sayının kutsal kitaplarda (Tevrat,

    Zebur, İncil) geçen Şeytan ile ilgili ayet sayısına denk olduğu düşünülmektedir. Kedinin dünyada Şeytan’a en yakın hayvan olarak kabul edildiği, bu sebeple âyinlerinde kedi

    kurban edilerek ruhi anlamda Şeytan ile birleşmenin kabul gördüğü düşünülmektedir. Satanizm günümüzde ağırlıklı olarak Norveçte görülmektedir. ABD’de göçmen olarak dünyaya gelen Anton Szandor Lavey isimli Macar asıllı bir şahsın

    öncülüğünde kurulmuştur. LAVEY’in yazmış olduğu “SATANİST BİBLE” (Şeytanın Not Defteri), isimli kitap, Satanist

    guruplarca Şeytan’ın kutsal kitabı olarak kabul edilmektedir. Bu kitapta; 1- Sonsuz kişisel tatmin için çalış, 2- Hayatı canlı yaşa, 3- Düşmanından nefret et, sana vuranı yok et, 4- Basit bir hayat yaşa, hayvanlar gibi ol. 5) Şeytan, günah adı verilen düşünsel ve duygusal yücelikleri savunur. 6) Şeytan bir öcü gibi kullanıldığı takdirde, tüm dinlerin en iyi dostudur.

    7) İstenmedikçe kimseye akıl verme 8) Kendini sakın kandırma, şefkat gibi duygulara sakın kapılma... ilkeleri, Satanizmin temel öğreti ve felsefesi

    olarak açıklanmaktadır. Satanizm olgusu günümüzde düşüncede kalmayıp, bir inanç tarzına dönüştürülmüş, bu inancın öğretisi bazı sembolik tören ve ayinler olarak ortaya çıkmıştır. Satanist törenler,

    o Ortaya konulan pentagram işareti etrafında mumların yakılması,

    o Baltaların elde tutulması, o Ters haç işaretinin çizilmesi veya tahta bir

    haç’ın yakılması, o Şeytan’a dua edilmesi ve kurban olarak bir

    kedinin kesilerek kanının içilmesi ile gelişip, o Genellikle burçları aynı olan veya birbirine

    yakın kız ve erkeklerin cinsel ilişkiye girmeleri ile biter.

    o Kedinin kurban edilmesinin sebebi ise kedinin Şeytan’a en yakın havyan olarak görülmesidir.

    o Ayrıca törenlerinde civcivleri de ayak altında ezmek suretiyle öldürmektedirler. o Yabancı ülkelerde yapılan ayinlerde ise Şeytan’a bakire kızlar da kurban edilmektedir. o Bu şahıslar bir an önce ölüp Cehenneme giderek Şeytan’a hizmet etmeyi düşünmektedirler.

    Mü’min bir insanın en büyük gayesi, Allah’ın rızasını kazanmaktır.

    Materyalist (maddeci) bir insanın amacı ise, nefsini memnun etmek, Satanist bir bireyin amacı da şeytanı memnun etmektir.

    Nasıl Satanist olduğunu anlatan bir yurttaşımızın ifadeleri çok dikkat çekicidir;

    “Ailemden kopmuş, sevgi bağım kalmamıştı. Maddi açıdan durumum ailem sayesinde oldukça iyiydi, zengin aile

    çocuğuydum kısacası. Değişik arayışlar içindeydim, macera arıyordum. Beyoğlunda takılıyorduk. Satanist bir grupla tanıştım ve Ataköy’de oturduğumu öğrenince benimle yakından ilgilendiler. Bana okumam için

    Satanizmle ilgili kitaplar verdiler. Okuduğum zaman oldukça ilgimi çekti. İşte aradığım şey dedim hemen. Mistik şeyler vardı kitapta, kıyamet gününden bahsediyordu, ölümsüzlükten falan bahsediyordu. Daha sonra beni Ataköy’de oturan o gruptan diğer kişilerle tanıştırdılar.

    İlk başta benim oyun olarak baktığım ayinler yapıyorduk. Kendimi tutamayıp gülüyordum ama onlar çok ciddiydiler, sanki uçuyorlardı. İlk başlarda korktum gerçekten, ama sonra ben de onlardan biri oldum. Heavy Metal türü müzikler dinlerdik. Bu müzikleri yapanlara tapardık. Kedi kanına bayılırdık.

    Kedi öldürmeye, kanlarını akıtıp kurban etmeye bayılırdık. Akla hayale gelmeyen sapık zevklere sahiptik. Aklıma geldikçe kendimden utanıyorum. Kedi kanını içip ölümsüzlüğe ulaşmaya çalışanlar bile vardı içimizde.

  • 10

    Mahmut DUMAN Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni – Eğitim Yöneticisi

    Ben de buna inanmıştım. Kanı içmek için içimden büyük bir istek geliyordu. Fakat midemin bulanması bunu engelliyordu. Kandırdıkları gençlere ölümsüzlüğü ve dünyayı ele geçirmeyi vadediyorlardı. Bir oyun oynuyorduk sanki. Şeytan’a tapar gözükecektik fakat asıl amacımız Şeytan’ı yok edip dünyayı ele geçirmekti. Şimdi tüm bunlara gülüyorum.”

    REENKARNASYON (RUH GÖÇÜ)

    Reenkarnasyon, ölen kişilerinin ruhlarının başka bir bedende yeniden dünyaya geleceğini savunan

    batıl bir inançtır. Reenkarnasyona göre, , ölen kişilerinin ruhları bir ağaç, hayvan ya da bir bedende yeniden dünyaya gelir. Ruhun, bir bedenden diğer bir bedene geçişini kabul eden bâtıl inanışa tenasüh yada bugün daha yaygın

    bilinen adıyla reenkarnasyon denilmektedir. Bu inanca göre, bedenler ruhların kalıpları gibidir; ruh, kalıptan kalıba, bedenden bedene göç etmektedir,

    insan ruhu, cesedini terk ettikten sonra, karada, havada, yahut denizde yaşayan herhangi bir hayvanın bedenine girmekte, oradan da başka bir hayvanın bedenine, sonra, tekrar diğer bir insanınkine girerek varlığını devam ettirip gitmektedir.

    Tâ ilkçağlara kadar uzanan bir görüş, daha çok basit fikirli insanlarca kabul görmüştür. Tenasüh fikrinin, ilkönce nerede doğduğu hakkında ihtilâflar vardır. Bâzı kaynaklara göre, bu teorinin

    kaynağı Eski Mısır'dır.