52

Ocak-Şubat-Mart 2012

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ocak-Şubat-Mart 2012
Page 2: Ocak-Şubat-Mart 2012
Page 3: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Uluslararası Çalışma Örgütü, Avrupa Birliği, teknoloji, arz-talep, verimlilik, artı-değer, istihdam paketi, genç emek gücü,esnek üretim, taşeronlaşma, küretaj, sezeryan, işçi sağlığı, iş sağlığı ve güvenliği vs…

Bu terimler/kavramlar arasında nasıl bir bağ ya da akıl birliği olabilir? Ya da aradaki ilişkiyi kuramama durumu nasıl bir akıldurgunluğudur?

Kapitalist sistem, varlığını artık-üretim üzerinden sermaye birikimi yarattığı sürece koruyacaksa; değeri yaratan emeğin (emekgücünü ücret karşılığında sermayedara satmak zorunda kalan emekçilerin), kendi ücretine karşılık gelen emek zamanından dahafazla çalıştırılması, yani “daha fazla kâr” için üretimde emek payının düşürülmesi ve işçilerin düşük ücretle çalıştırılması esasalınıyor. Artık “emeğin alınıp satıldığı” dönemler geride kaldı, şimdi işçinin “birim zamanı üzerinden ne kadar üretim yapacağı”hesaplanır oldu. Bu da yetmiyor! Emek gücü sömürüsünü değişen araç ve yöntemlerle sürekli olarak derinleştirmekdurumundalar…

Sermaye birikimini artırmanın ve artı-değer hedeflerine ulaşmanın formülü; bir tarafta ücretli çalışmaktan başka seçeneğiolmayan işçinin/emekçinin “kendi emek gücü üzerindeki denetimini kaybettirmek”; diğer taraftan çalışma sürelerini uzatmak,birim zamanda yapılan iş yoğunluğunu artırmak… Sermaye birikiminin dinamiği haline gelen bir başka yol/yöntem de işçi sağlığıve güvenliğini hafife almak!

Söz konusu “işçinin sağlığı” ise; biz biliyoruz ki çalışma hayatının içinden “kârlılık/verimlilik”, “kalite” vs söylemlerledillendirilen tasarruf (!) politikaları (ya da artı-değer sömürüsü) konumuzla doğrudan ilgili. Emeğini satmak zorunda kalanların,üretim süreçlerinde “tasarruf” uğruna alınmayan önlemlerle orantılı olarak yaşadıklarıdır iş kazaları ya da meslek hastalıkları…Bu anlamda Türkiye’de ibret abidesi gibi karşımızda duran “iş kazalarının önlen(e)memesi” ve “meslek hastalıklarınıntanın(a)maması” hâli sömürünün azgınlık derecesiyle uyum gösteriyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Birliği’nin (ya da uluslararası sermayenin) beklentilerine uyarlı, “istihdamı teşvik”adına 2008’de hazırlanan “torba yasa” hükümetin sermayeye sadakatinin belgesiydi. Temel felsefesi insan emeğinin nasılkullanılacağı ile ilgili olan, ''işsizlik ve kayıtdışıyla mücadele” söylemiyle 18–29 yaş arasında işe giren işçilerin SGK işveren primoranını 5 puan indiren “istihdam paketi”nin asıl amacı “verimlilik” adına düşük ücretle istihdam edilebilecek genç ve kadın emeğiniöncelemekti. İş Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun da tanımladığı gibi kapitalist sistem emekgücünü en verimli döneminde kullanmak istiyor. Bu anlamda daha “yaşlı” insan gücüne bu sistemde yer yok.

Başbakan’ın “sezeryanla doğumu, ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar ve küretajı cinayet olarak” göstermesi; “Bumilletin çoğalması için asla bu oyunlara prim vermemeliyiz", “genç ve dinamik nüfusa ihtiyaç var”, “çok gayret edeceğiz ve gençnüfusu arttıracağız” gibi söylemleri ülkeyi ‘Çinlileştirme’ yolunda “istihdam paketi” ile bütünlük oluşturmakta; “ucuz işçi cenneti”ve “sürekli bir işsizlik ortamı yaratılması” hedefiyle örtüşmektedir.

Hükümet/sermaye bir taş atıp, birkaç kuş vurmak istiyor!Kadınlar ‘üretken’ olsun, tüm gebelikler doğumla sonlansın, nüfus artsın, rekabet emeğin değerini düşürsün vs…

Teknoloji “gelişiyor”, sistem “dönüşüyor”, gelişimin ve dönüşümün “uyumlu politikaları” oluşturuluyor; bilimsel, toplumsal,kültürel, sosyal bakış yok sayılıyor ya da bilimin-tekniğin değişimi ideolojik çıkarlara endeksleniyor! “İşyeri” tanımı “evde”çalışmaya, “işçi” sağlığı “iş” sağlığı kavramına yerini bırakıyor, emek akıllara durgunluk verecek kadar değersizleştiriliyor…

Verimlilik artışı işçinin/emekçinin daha fazla değer üretmesiyle sağlansın, tasarruf en üst düzeyde yapılsın, üretim ve istihdamarz-talep dengesi gözetilerek esnekleşsin ve üretim günübirlik yapılsın… İşçi sağlığı hizmetleri ve eğitimleri, taşeronlar/piyasaüzerinden değer sağlayan meta ve kâr sağlayan (yaşayarak ve bedelini ödeyerek öğrendik) sektör olsun…

Öyle bir tablo ile karşı karşıyayız ki; meslek hastalıkları ve iş kazalarına neden olan kapitalist üretim ilişkileri değil de, bu sistemiçerisindeki yasal eksiklikler ve “işveren”in (bireysel sorumsuzluğu) ile “çalışanlar”ın duyarsızlığı ya da bilgisizliği olarakalgılanarak yasal düzenlemeler sürekli değiştiriliyor.

Bu kurgu içerisinde; emekçinin/çalışanın sağlığı ve güvenliği nerede, nasıl ve kimler tarafından sağlanabilir? Böyle birzamanlamada “uyum” kaygılarıyla hazırlanan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” nasıl bir zemine oturabilir?

Asli görevi “insanın fiziksel, ruhsal ve toplumsal iyilik halini sağlamak” olan sağlık emekçileri “çalışanın sağlığı ile verimliliğininsinerjik etkisinin” teorisinin biçimlendirildiği bir dönemde “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” üzerinden nasıl tanımlanabilir?

Bu sayımızda son yasal düzenlemelerin hangi ‘hat’ üzerinden ‘kimlere’ hizmet edeceğini görünür hale getirmeye ve araştırmayazılarıyla sağlık sektöründeki mesleki risklere dikkat çekmeye çalıştık.

Sağlıcakla kalın…

EDÝTÖRDEN

1Ocak-Şubat-Mart 2012

1Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 4: Ocak-Şubat-Mart 2012

2Ocak-Şubat-Mart 2012

Bir Hatırlatma: Kanunlaşma Yolundaki SerüvenÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)

AKP hükümet olduğundan bu yana “İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu” üzerine çalışıyor ve bizleri de“tartıştırıyor”!!!

Hükümetin 03 Ekim 2005 tarihinde AvrupaBirliği (AB) tam üyelik için yaptığı başvurudansonra müzakere sürecinin başlatılmasıyla birlikteişçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki “uyum”çalışmalarına start verildi. Çünkü müzakere süreciAB ve ILO normlarına “uyum” sağlama zorunlulu-ğunu getiriyordu. “Uyum” süreci, sadece iş sözleş-mesi ile tanımlananları değil, tüm çalışanları kap-sayan “müstakil” düzenlemeleri gerektiriyordu.AB’nin Çerçeve Direktifi (89/391/EEC) ile birlik-te ILO’nun “İş Sağlığı ve Güvenliği ve ÇalışmaOrtamına İlişkin” 155 sayılı ve “İş Sağlığı Hizmet-lerine İlişkin” 161 sayılı sözleşmeleriyle uyumlu“İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı” adıaltında hazırlanan ilk “Taslak” Aralık 2005 tari-hinde öncelikle sermaye örgütlerine; Ocak 2006tarihinde de “diğer taraflara” gönderildi ve görüşistendi. “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı”,daha sonra 2008, 2010, 2011 yıllarında ve son ola-rak da 2012 versiyonu haliyle, bizleri de tartışma-nın içine çekerek TBMM’de gündem oldu. İki ayıaşan komisyonlar sürecinden sonra 20 Haziran2012 tarihinde 6331 kanun numarası ile Meclis’teonaylandı (1).

“İşçi sağlığı” adı ile başlayan bu serüven “iş sağ-lığı”na doğru kayarken; 2008 (5763 sayılı) ve 2010

(6009 sayılı) yıllarında “torba yasalar” ile “istihda-mı teşvik” adına sermayeye sadakatini belgeleyenhükümet(ler) işçinin haklarını sermaye “adaletineve himayesine” alarak amaçlarına adım adım yak-laşırken, bu süreçte AB müzakerelerinde ise bekle-diklerini bulamadılar.

Sermayeyi ihya eden “torba yasalar”; işçi sağlı-ğı ve güvenliği hizmetleriyle birlikte işyeri hekimive iş güvenliği uzmanı istihdamını gereksiz harca-ma olarak yorumlarken, işyeri hekimi ve iş güven-liği eğitimlerini de serbest piyasa anlayışı ile taşe-ron şirketlere bıraktı ve böylece sermayeninsorumluluğunu hafifletmeyi amaçladı.

Piyasa koşulları olgunlaştırıldı ve DemokratikMesleki Kitle Örgütleri (TTB, TMMOB) yoksayıldı. Dikkate değer bir durum ise; sendikalarınbu süreçte (son zamana gelinceye kadar) kendile-rini taraf olarak görmemeleridir?!

Resmi makamlar, gündem oluşturma amacıylaiş kazalarındaki vahşeti sergileyen SSK/SGK veri-lerine göndermelerle ironi yaparken; İş Kanu-nu’nun yürürlükte olduğu dönemde iş sözleşmesi-ne tabi olan çalışanlar için azalmayan iş kazaları veartan ölümlerle ilgili rakamları yıllardır arsızca tek-rarladı. “Kanun”, gerekçesinde kapsam dışı vekayıt dışı çalışanlara işaretle yasanın çıkmasıhalinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının azala-cağı ifade edildi. Aynı zamanda iş kazası ve meslekhastalıkları sonucu kaybedilen 44 milyar TL’ninazalacağı ve GSYİH’nın artacağı belirtildi.

Özetle; “Kanun” serüveninin sonunda hükü-met-sermaye-devlet AB ile “uyum” süreciningereğini yapmanın huzurunu da yaşamak istiyor…

“İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU”ÜZERİNE

Dr. Celal EMİROĞLU*Dr. Levent KOŞAR*

*Türk Tabipleri Birliği Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi Editörü

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Page 5: Ocak-Şubat-Mart 2012

3Ocak-Şubat-Mart 2012

Bir Kez Daha Öncelikle Yönteme Dair…Kanunlaşma sürecinde “İş Sağlığı ve Güvenliği

(İSG) Kanunu Tasarısı”nın tarihselliği sermaye-devlet kulvarında işlerken; bu süreci sınıfsal pers-pektif içerisinde işçi sağlığı adına doğru bir yöntemile okumanın ise sendikalar, DMKÖ ve “sol parti-ler” adına bir “karşı duruş” olduğunu görmeklazım. Buradaki “karşı duruş”tan muradımız;“değiştiremeyeceğini bilerek ama her halükardaben itiraz etmiştim diyen, kendi bireysel ya dakurumsal tarihine, kendine olan öz saygısını koru-mak için yapılan bir çaba olarak” (2) yazılıma geç-mek değil, sınıfsal bağlamda aklın örgütlenmesineve bununla beraber sürecin örgütlenmesine hizmetetmektir. Aksi tutumun “değiştirmek istediğinedönüşmek” tehlikesini barındırdığını sınıf tarihibiliyor.

Ama kafa karışıklığına neden olan çok derin-den bir “dip akıntısı” var. Ya bu “dip akıntısı”nakapılıp “içeriden” tartışmanın biz(ler)i sürüklediğilimanlara yanaşacağız, ya da “dışarıdan” bakış tar-zıyla akıntıya karşı mücadelenin bizlere yol verme-sine izin vereceğiz.

Bu nedenle önce yönteme dairkonuşmak/yazışmak gerek diye düşünmekteyiz.Çünkü benimsediğimiz yöntem ve buna bağlı üre-yecek olan teorik temellendirme ile bunların poli-tik sonuçlarının ayrılmaz iç bağları var. “Dip akın-tısı”na kapılıp “içeriden” tartışmak ile “akıntıyakarşı” mücadele etmenin ayrımına varmak ve ken-dimizi buna göre konumlandırmak arasında “başaşağıya duruş” kadar fark olduğunu da biliyoruz.

“İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” üzerindentartışmak aslında bir vesile. İşçi sağlığı meselesineve daha da ötesinde sermaye-devlet ile aramızdakuracağımız ilişkiye yön verecek bir politik hattıntartışılmasıdır ihtiyaç olan.

Burada yöntem olarak, “araştırma yöntemi”nimi, yoksa “açıklama yöntemi”ni mi tercih edece-ğiz? Yani en dıştaki katmandan, olgulardan özedoğru mu ilerleyeceğiz, yoksa işin en iç katmanın-dan, özünden, temellerinden mi yola çıkarakmeseleye yaklaşacağız?

Sorun, konuyu ele alış meselesindeki sıralama-dır. Yani “araştırma yöntemi” ile “açıklama yönte-mi”ndeki farklılık ve çelişkili birlikteliği meselesi…Anlatımda araştırmanın yolunu tersine gitmenin

Marksizm’e özgü bir kıymet ve değer olduğu datarihsel olarak biliniyor. Bu nedenle soyut olandanyola çıkmanın meseleye “tersten yaklaşanlara”,kafaları karışanlara ve elbette ki sermaye-devletişbirliğine en doğru eleştiri olacağı inancındayız.

Burada birilerinin “eleştiri” sözünü duyup elle-rini ovuşturması ise yersiz bir iştihadır. Çünkü dev-let-sermaye mantalitesini teşhir üzerinden eleştiriile “mücadeleci” diye gördüğümüz yapılara doğruyaptığımız eleştirinin aynı kulvarda olmadığına vebu yapılarla aramızdaki eleştirinin yakınlaştırıcı vegeliştirici olduğuna inanıyoruz.

“Araştırma yöntemi”yle yapılan yaklaşımlarda;en dıştaki katman dediğimiz yerde bu gün işçi sağ-lığı meselesinde hepimizi tartıştıran “İSG Kanunu”var. Ve bu “Kanun”un içinden doğru tartışmalarınsürdürüldüğünü görürken; “gizli” olarak başka birkabul/inanç da anlatılmaya çalışılıyor. “Kanun”ugündemine alan DMKÖ ile sendikalar ve diğeryapılar, bir yanıyla da sermaye-devlet ile arasında-ki ilişkiyi tanımlıyor, huzura çıkarıyor. Önümüzesürülen gündemleri (bugün İSG Kanunu, yarınbaşka bir yasa, tüzük, yönetmelik) yasa doğrultu-sunda ve yasaya bağlı olarak tartışmak (içeridentartışma dediğimiz de budur) bir şey iken ve biryere tekabül ederken, DMKÖ ile sendikaların yasaile kurulmuş olması ile bu yapıların teorik-ideolo-jik-politik olarak öyle olup olmadığından bağımsızolarak doğru olması ise başka bir şey ve başka biryere tekabül etmektedir.

Burada sistemin bir “organı” durumuna düş-mek (veya aynı anlama gelmek üzere direnerekdizayn ve uyum), burjuva rasyonalizminin önkabulü, korporatizm ile devletten-sermayedenbağımsız bir politika üretmek gibi iki ayrı kapı ara-lanıyor.

Birinci kapı aralandığında; işçi sağlığı meselesi-nin esas muhatabı “İSG Kanunu” olarak karşımızaçıkarken, tartışmanın içeriğinde de bu “Kanun”bağlamında/“Kanun”un içinden doğru hükümetinyanlış yaptığı görüşü ve buna karşı mücadele önce-leniyor. Çünkü “Kanun”un işçi sağlığı ortamınamüdahale olduğu ve buna karşı çıkılarak mücade-le edilebileceği düşünülüyor. Maddeler üzerindenönerilen değişiklikler ise “Kanun”un sınıfsal bağ-lamda değerlendirilmesinin önünü kesiyor. Burada“Kanun”un işçi sağlığına getireceği olumsuzlukla-rın bilimsel olarak kanıtlanması devlet-sermaye ile

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

3Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 6: Ocak-Şubat-Mart 2012

4Ocak-Şubat-Mart 2012

DMKÖ-sendikalar arasındakiilişkiyi tanımlamaktan geçtiğigöz ardı ediliyor. Ama bunu yap-madan, bir takım ezberleri boz-madan bilimsel olarak işçi sağlı-ğı alanına inen olumsuzluklarlamücadele edilebilir mi? O haldeöncelikle bilimsel olarak devlet-sermaye ile DMKÖ-sendika iliş-kisinin tartışılması bir ihtiyaç.Öncelikle bu ilişkinin bir“organ” haline gelme tehlikesinieleştiriye yatırmak lazım. Çünkükorporatist inançlara bilimselkanıtlar getirerek yasanın işçisağlığına getireceği olumsuzluk-ları kanıtlamaya çalışmanınkendisi çelişkidir.

Böyle bir inanç dünya-sından çıkılmadan yapılmayaçalışılan ise, ancak ve ancak;inancın taraftarlarının inançla-rıyla iç tutarlılık içinde buluna-rak tepki vermelerini örgütle-mekten öte gitmez.

İkinci kapı aralandığın-da yapılması gereken; yüzeyselolarak görünen şeyin/olgununyani burada “Kanun”un için-den-içindeki maddelerdendoğru değil, aksine onun ardın-daki nesnel toplumsal nedenler-den doğru sınıfsal perspektifte

açıklamalar/değerlendirmeler yapmaktır. Ancak ozaman farkımızı ortaya koyarak, farkı ortaya çıka-rarak yasa yapıcı devlet-sermaye tavrını açık ede-biliriz. Ve elbette ki, o zaman konumumuzu da açıketmiş oluruz.

Tekrar ifade etmek gerekirse buradaki amacı-mız; kendi başına DMKÖ ile sendikaların “yanlış-larını” göstermek değildir. İşçilere/emekçilere veemekten yana olduğunu ifade eden yapılara yön-temsel sorunlar ile politik tavırlar arasındaki derin-den işleyen ilişkiye dikkat çekmektir. Ve uygunstratejiyi, bu stratejiye bağlı politikayı anla(t)mayaçalışmaktır. “Kanun” tartışması bir vesiledir. Esassorun, zemin tuttuğumuz yöntem ile buradandoğru üreyen politika yapmak arasındaki makasta-dır.

Yöntem Bağlamında “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” Esasına İlişkin Notlar…Mevzuata/Kanuna yedirilmiş anlayışın ruhu-

nun nerelerden doğru geldiği “Gerekçe” kısmındadetaylandırılmıştır; Birleşmiş Milletler İnsan Hak-ları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş MilletlerEkonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Anlaşması,Avrupa Sosyal Şartı, TC Anayasası’nın 49. ve 56.maddeleri, 4857 sayılı İş Yasası…

Öyle bir tablo ile karşı karşıya bırakılmak isten-mekteyiz ki; sanki kapitalist üretim ilişkileri içeri-sinde meslek hastalıkları ve iş kazalarına nedenolan bu sistem/üretim ilişkileri değil de, bu sistemiçerisindeki yasal eksiklikler ve “işveren”in (sizbunu sermayedar diye okuyun) eksikliği, bireyselsorumsuzluğu, niyeti ile “çalışanlar”ın (siz bunuişçi/emekçi diye okuyun) duyarsızlığı-bilgisizliği-niyeti!

Burada “devlet” ve “uzantıları” ise her şeyigören(!) bir edada üst yapıda mevzuat düzenleyen-dir. Peki, bu “devlet” denilen nedir? Tabi ki tümaygıtlarıyla; Meclis, hükümet, ordu, yargı, bakan-lıklar, genel müdürlükleri, ideolojisi, sermaye ilebağı vs… Ama bildiğimiz bir şey var ki; “Kapitalistdevletin asli görevi, kapitalist özel mülkiyet biçim-lerini gerçekleştirmek ve güvence altına almaktır.Öte yandan sermaye çıkarlarını genelleştirip, sınıfegemenliğini meşrulaştırmak (hegemonya kur-mak) gibi ikinci bir görevi (ve var oluş gerekçesi)daha vardır. Bu anlamda sermayenin ekonomikiktidarı ile siyasal iktidarının birlik ve denkliğiancak devlet eliyle sağlanabilir” (3).

Tüm devlet biçimleri, alt yapıdaki üretim ilişki-lerinin üst yapıdaki karşılığı ise ve alt yapıdaki üre-tim ilişkileri de bugün kapitalist üretim ilişkileriy-se, bu devlet ve uzantılarının çıkartacağı mevzuatkime hizmet etmektedir/edecektir? Soru cevabınıdikte ederken, kime hizmet ettiği gün gibi açıkken,bize tartıştırılan nedir o halde?

Bilelim ki; alt yapı ile üst yapıdaki bu “uygun-luk durumu” bugün “İSG Kanunu”nu önümüzekoysa da, çıkartılan yasanın işçilerin ve emekçile-rin gerçek ihtiyaçlarını karşıladığı anlamı çıkmaz.Ve bu nedenle bizlere tartıştırılan “Taslak” metin-de sermayenin çıkarları ile onları temsil edendünya görüşünün dışına çıkmamız istenmemekte-dir. Sınıfsal işbirliği (korporatist) içinde temsil ve

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Yapılmasıgereken; yüzeyselolarak görünenşeyin/olgunun yaniburada“Kanun”uniçinden-içindekimaddelerdendoğru değil,aksine onunardındaki nesneltoplumsalnedenlerdendoğru sınıfsalperspektifteaçıklamalar/değerlendirmeleryapmaktır. “Kanun”tartışması birvesiledir. Esassorun, zemintuttuğumuzyöntem ileburadan doğruüreyen politikayapmakarasındakimakastadır.

4Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 7: Ocak-Şubat-Mart 2012

5Ocak-Şubat-Mart 2012

katılıma dayanan bir “konsensus” istenmektedir.Kapitalist üretim ilişkileri ve bunun üst yapıda-

ki karşılığı olan devlet, kendisini tartışılmaz biryere koyup sistemi mutlaklaştırarak “en ideal üre-tim ilişkileri budur” demektedir. Ve “Nitekim dev-letin birikimle ilgili görevlerine ağırlık vermesi,yığınların gözünde ‘tarafsızlığını’ yitirmesi, sermayeile özdeşleşmesi” (4) artık gün gibi açıktır. Bunarağmen; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne,BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Anlaş-ması’na, AB’ye ve öteden beri ILO’ya göndermeleryaparak uluslararası emperyal çevrelerin üretiminkolektif olması ile temellükün bireyselliği üzerinekurulan sistemlerine meşruiyet getirmek isterken,“hak” kavramını sınıfsal bağlamından kopartıp“kul hakkı” bağlamında ele alarak “ahlaksal” birterminolojiyle bulanıklaştırmak istemekte ve ser-maye-devlet çıkarlarını işçilerin/emekçilerin çıka-rıymış gibi göstermektedir.

Ancak bu “ahlakçı” yaklaşımın dışına çıkarak,“sermaye birikimi ile devlet arasındaki diyalektikilişkiyi anlayabilmek … kapitalist devletin ne oldu-ğu/ne iş gördüğü/nasıl işlediği ile ilgili doğru birfikre sahip” olmak mümkün olur. Ve artık buradandoğru görülen de şudur: “Kapitalist devlet, ekono-miden (pazardan) ayrı bir alanda (siyasal üst yapı-da) örgütlenmiş olsa da, pratikte ne üretimdenbağımsız ne de sınıflar karşısında tarafsızdır.” Öyledeğil midir ki; Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndaağırlıklı olarak söz sahibi olan hükümet tarafı ilesermaye tarafı zaten sesi çıkmayan(!) en büyükişçi/emekçi sendikalarını da daha bir baskılaya-rak/asimile ederek ülkeyi “ucuz işçi cenneti”neçevirdiler (5).

Yaratılmaya çalışılan “meşruiyet” zemininde;“ulusal mevzuatın yeni teknolojinin gerektirdiğişartlara uyum çabası içinde olduğu”nu Kanun’un“Gerekçe” kısmında yazılıma geçirmişlerdir. Yeniteknoloji denilen şeyin ne olduğunu işçi sınıfı vetüm emekçiler bilmektedir. Yani kapitalist üretimilişkileri zemininde üretim araçlarının gelişkinliğive bunun güdülediği üretim teknolojisi sayesindeömrü uzatılmaya (diğer bir yanıyla da sonununnesnel şartlarını olgunlaştırmaya) çalışılan kapita-list sistem; Fordizm’den Post-Fordizm’e, bant tipiüretimden kalite çemberlerine geçiş, esnek üre-tim… Ve üretirken tükenen işçiler/emekçiler.Kapitalist üretim ilişkileri zeminindeki emek-ser-

maye arasındaki uzlaşmaz çelişki (ama kâğıt üze-rinde, yasada vs uzlaşı yazılımları sermaye termino-lojisinde olacak elbette) kalıcılaştırılıp/meşru gös-terilirken, teknolojinin gelişmesiyle beraber serma-ye birikim süreçlerinin de buna denk gelen haliyle,kârın maksimize edilmesi ve elbette kiişçiye/emekçiye “asgari gereksinimlerinin belirlen-mesi” “hak” olarak teslim edilmektedir. “Gerekçe”kısmında yazılıma geçirilen bir diğer temel vurguda Anayasa’nın 56.maddesinden: “Devlet, herke-sin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürme-sini sağlar; insan ve madde gücünde tasarruf veverimi artırarak işbirliğini gerçekleştirir.” Burada“tasarruf”un nereden yapılacağı ve bunun karşılı-ğında başına neler geleceğini (“işbirliğini gerçek-leştirir” sözüyle saklanmaya çalışılsa da) ise işçi veemekçiler yaşayarak görüyor. Yine “verimi artır-ma”dan ne kastedildiği de işçiler ve emekçiler içinson derece görünür halde. Yani iş kazaları ve mes-lek hastalıkları “tasarruf”un karşılığı olarak işçi-ye/emekçiye, “verimlilik artışının” ise sermayeda-ra/patrona tahvil edildiğini biliyoruz. “Verimlilik”sermayenin kasasına yazılırken, “tasarruf” ise işkazaları ve meslek hastalıklarından, iş cinayetle-rinden ölen işçinin/emekçinin mezar taşına yazılı-yor, o da iş cinayetinden ölen işçinin cesedi bulu-nursa!!!

Biz biliyoruz ki; “artı-değer” sömürüsünün ken-disi iş kazası ve meslek hastalığı nedenselliğidir. Bunedenle “kapitalizm öldürür/öldürüyor” diyoruz.

Altyapıdaki üretim ilişkilerinin bir tarafı olansermayenin isteği doğrultusunda, ekonomi-politi-ğin yasası gereği devlet ve uzantıları bir “düzenle-me” yaparak önümüze koydu: “İSG Kanunu”.

“İçeriden düşünmek” bir şey, ancak “dışarıdandüşünüp” içerinin kendi yasasıyla onu eleştirmek-teşhir etmek ise başka bir şey. Ama önce “dışarıdandüşünmek” için sınıfsal perspektif ışığında devle-tin-sermayenin ne olduğunu tekrar tekrar hatırla-mak lazım. Yoksa bu “Kanun” karşısında ters-yüzolmak da var.

“İSG Kanunu” yürürlükteki yasa maddelerinin“müstakil” dedikleri yeni bir metinde tekrarı şek-lindedir. Yani “Kanun”da “yeni” olan bir düzenle-me bulunmamaktadır. “Kanun”, işçi sağlığınayönelik ve çalışma ortamına ilişkin işçilerin/emek-çilerin sağlığını koruyacak ve iyileştirecek hizmetorganizasyonuna ait eskisinden daha ileri düzenle-meleri içermemektedir.

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

5Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 8: Ocak-Şubat-Mart 2012

6Ocak-Şubat-Mart 2012

Kanun”da korumaya ilişkinyaptırımlar yok. Siyasi irade taz-minci bir yaptırım istiyor.

“Kanun”, sermayedarları işçi-lerin/emekçilerin sağlığınınkorunması ve iyileştirilmesihususunda sorumluluk/yüküm-lülük altına sokuyor! Ancakalanla ilgili profesyonellerinistihdam edilmesi durumundatüm sorumlulukların işyeri heki-mi ve iş güvenliği uzmanı aracı-lığıyla işçilere/emekçilere devre-dilmesinin zeminini de hazırlı-yor. Devlet-sermayedar, işçile-ri/emekçileri hem kendi sağlık-larından, hem diğer sınıf kardeş-lerinin sağlıklarından ve hem deişyerindeki üretim araçları ilekişisel koruyucu donanımınzarar görmesinden sorumlututuyor.

“Kanun”da, işçi ve emekçile-rin yaşamlarını ve sağlıklarınıdoğrudan ilgilendiren konular-da söz sahibi olmaları, aktif rolüstlenmeleri, bu alana ilişkinişyeri düzeyinde politikalarınoluşturulması ve sürece örgütlükatılımları yönünde hükümlereyer verilmemiştir. Tanımlanan“hakların kullanımı” konusundamağdur olabilecek işçi ve emek-çilere yönelik özel güvence veyaptırımlar da öngörülmemek-tedir. Ayrıca işçi ve emekçilerinbireysel başvuruları ve bu baş-vuruları sonucunda zarar gör-memelerine yönelik yeterlihükümler de bulunmamaktadır.

Tüm sosyal tarafları ülke politikaları için biraraya getirmeye çalıştığını iddia eden ve “çalışan-ların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağ-lanması” gibi kulağa hoş gelen söylemleri yasamaddeleri arasına serpiştiren anlayış, devletin enüst kademesinden en alttaki birimlere kadar mer-kezi hegemonyacı anlayışına uygun hukukunu birkez daha sergilemektedir. Ve bilelim ki; “Hege-

monya egemenlik ilişkilerinin büründüğü biçimler-den bir tanesidir … egemenin, kendi dünya görü-şü ve siyaset anlayışını yönetilenlere her hangi birdışsal zorlamaya gerek kalmadan kabul ettirebil-mesidir.” Bu tarz yaklaşımla; “Sömürü ve eşitsizlik-ler çok daha kolay doğallaştırılıp, normalleştirilir-ken, çelişki ve çatışmalar da daha kısa süredesoğurulabilir … hatta yanılsamayı güçlendireceğiiçin hegemonik dünya görüşünün sınırları içindekalan eleştirel görüşlere bile hoşgörüyle” yaklaşıl-maktadır (6).

“Kanun”, iş güvencesinin olmadığı bir ülkedeişyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve işçi ile emek-çilere işvereni/sermayedarı Bakanlığa şikâyet etme“hakkı”nı veriyor! “Kanun”da geçen işçi ve emek-çinin “çalışmaktan kaçınma hakkı” ve “çalışanla-rın görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlan-ması” gibi “haklar” iş güvencesinin yasal güvencealtına alınması halinde üzerinde konuşulabilir, aksihalde “işçinin/emekçinin işten atılma hakkı”ndanöteye gidemez.

“Kanun”, 50’den fazla işçi/emekçi çalıştıranişyerlerinde verilmesi zorunlu olan işyeri sağlık vegüvenlik hizmetini 10 işçi sınırına indiriyor. 1–9işçi/emekçi çalıştıran işyerlerindeki hizmetin fatu-rasını adına prim ödenen işçilere/emekçilere keser-ken; 10 ve üzeri işçi/emekçi çalıştıran işyerlerindeise hizmetin tamamının piyasa koşullarında veril-mesinin zeminini hazırlayarak belirli bir kesimepazar oluşturuyor.

“Sağlık ve eğitim” çok özel bir kamusal alanolmasına rağmen, “Kanun” ile AB “uyum süreci”adı altında her düzeyde devlet eliyle ticarileştiril-mekte, özel girişimciliğin desteklenmesi uğrunapiyasanın talepleri ve ihtiyaçlarına uyarlanmakta-dır. Ticarileş(tir)me işçi sağlığı ve güvenliği alanın-da da kabul görmekte, bu alandaki hizmet ve eği-timler alınıp satılan ve kâr sağlanan sektör olaraksermayenin yeni girişim alanı haline getirilmekte-dir (7).

Bakanlık, kayıt dışının denetim altına alınaca-ğını ifade ediyor. Kayıtdışı çalışanların iş kazasıve/veya meslek hastalığı geçirmesi durumunda;SGK’nın zararı tazmin edeceği ve çıkabilecek mali-yetleri kayıt dışını denetlemekte görevli kişi vekurumlara rücu edeceği bir düzenleme getirilmedi-ği sürece kayıt dışı çalışanlar bu süreçten pozitifanlamda etkilenmeyecektir.

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

“Kanun”,sermayedarlarıişçilerin/emekçilerinsağlığınınkorunması veiyileştirilmesihususundasorumluluk/yükümlülük altınasokuyor! Ancakalanla ilgil iprofesyonellerinistihdam edilmesidurumunda tümsorumluluklarınişyeri hekimi ve işgüvenliği uzmanıaracılığıylaişçilere/emekçileredevredilmesininzeminini dehazırlıyor. Devlet-sermayedar,işçileri/emekçilerihem kendisağlıklarından,hem diğer sınıfkardeşlerininsağlıklarından vehem de işyerindekiüretim araçları i lekişisel koruyucudonanımın zarargörmesindensorumlu tutuyor.

6Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 9: Ocak-Şubat-Mart 2012

7Ocak-Şubat-Mart 2012

sosyal güvenlik sisteminde de “iş kazası ve meslekhastalığı sigortası hakkı” bulunmuyor.

SSGSS Kanunu gereğince; çalışanlar ve devletemekliliğe esas aylık tutar üzerinden (memur ola-rak adlandırılan emekçiler adına %36) kısa veuzun vadeli sigorta primi ödüyor. Ancak, tümsigortalılar için işveren (kamu adına devlet) tara-fından ödenmesi gereken, iş riskine göre değişenoranlardaki (%1–6,5) “iş kazası ve meslek hastalı-ğı primi” devlet memuru emekçiler adına ödenmi-yor.

SSGSS Kanunu ile İSG Kanunu Tasarısı (birbi-rine karşıt yaptırımlarıyla) aynı dönemde hazırlan-dı. İSG Kanunu, “çalışan” tanımı yaparken “kendiözel kanunlardaki statülerine bakılmaksızın kamuveya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişiyiifade eder” (m.3/b) ibaresini kullanıyor. SSGSSKanunu ise “Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kol-ları bakımından adına prim ödenmesi gerekenveya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi”(m.3/6) sigortalı olarak kabul ediyor. Başka biranlatımla; adına prim ödenmeyen devlet memuruemekçi iş kazası ve/veya meslek hastalığı kapsa-mında sigortalı sayılmıyor.

Özetle Devlet Memurları Kanunu’ndaki aldat-maca alelusul tekrarlanıyor ve kamu çalışanıemekçilerin sağlığı ve güvenliği üzerinden devlettasarruf(!) ediyor.

Kendi Adına Çalışanların “İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkı” Meselesi

SSGSS Kanunu; kendi hesabına bağımsız çalışan-ları “iş kazası ve meslek hastalığı sigortası” kapsa-mında kabul ediyor. Sigortalılar, prime esas aylıkgelir üzerinden riskin derecesine göre %1–6,5 ora-nında prim ödüyor.

Kendi hesabına çalışan sigortalı iş kazası ya dameslek hastalığı geçirir ve mağdur hale gelirse;Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) müfettiş göndere-rek durum ve sorumluluk tespiti yapıyor. Ancak,SSGSS Kanunu gereğince “iş kazası veya meslekhastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığı-nı koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı birhareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumcasigortalıya bu Kanun gereğince veya ileride yapıl-ması gereken ödemeler … işverene ödettirilir.”

Sözün özü; kendi hesabına bağımsız olarak çalı-şanlar her durumda kendi sağlık ve güvenliğinden

Tercih Ettiğiz Yöntem Bağlamında Esasa İlişkin Notlardan Doğru “İçeriye” Bakışımız: “Kanun” Kapsamı“İSG Kanunu”nun kimlerin adına hazırlandığı-

nı sınıfsal perspektifle ve materyalist yöntem bağ-lamında sizlerle paylaşırken; “içeriye” doğru eleşti-rilerimizle teşhire devam edelim…

“İSG Kanunu”nda Amaç; “İşyerinde iş sağlığıve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık vegüvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren veçalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak veyükümlülüklerini düzenlemek” (m.1) ve yine buamaca uygun Kapsam da; “Bu kanun; kamu veözel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyer-lerinin işverenleri ile … tüm çalışanlarına faaliyetkonularına bakılmaksızın uygulanır” (m.2) şeklin-de belirlenmiştir.

“Kanun” gerekçesinde; AB’nin Çerçeve Direk-tifi ile ILO’nun 155 ve 161 sayılı sözleşmelerine“uygun” düzenleme yaptıklarını vurgulayan hükü-met yetkilileri, söz konusu metinlerde belirtildiğigibi “tüm çalışanların sağlığı ve güvenliğini sağla-yacak” yeni düzenlemenin “kamu ve özel tümişyerleri ile tüm faaliyet alanlarındaki çalışanlarıkapsayacağını" iddia ettiler.

Tüm çalışanlar gerçekten yasa kapsamında “işsağlığı ve güvenliği” hakkına sahip olacaklar mı?Bakalım…

Kamu Çalışanlarının “İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkı” MeselesiBu “hak” 1965 yılında 657 sayılı Devlet

Memurları Kanunu’nda tanımlanmıştır. 657 sayılıKanun (m.188) “kaza ve mesleki hastalık halleri-ni” tanımladı, ancak mağdur olanlar haklarını 47yıldır alamıyorlar. İşveren (yani devlet) kamu çalı-şanlarına özel sigorta yasası çıkarmadığından veçalışanlar adına prim ödemediğinden; devletmemuru olarak adlandırılan emekçiler iş kazasıgeçirdiğinde “kaza”, meslek hastalığı geçirdiğinde“hastalık” olarak kabul ediliyor, iş kazası ve meslekhastalıkları sigortası haklarından yararlanamıyor.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası(SSGSS) Kanunu kamu çalışanı emekçileri GenelSağlık Sigortası kapsamına aldı, ancak iş kazası vemeslek hastalığı sigortası kapsamına almadı. Bunedenledir ki; kamu çalışanı emekçilerin “yeni”

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

7Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 10: Ocak-Şubat-Mart 2012

8Ocak-Şubat-Mart 2012

sorumlu tutuluyor. Yani SGK 3 milyondan fazlakişiden prim toplayarak olmayan bir hak için kay-nak oluşturuyor.

Söz konusu sigortalılar, risklere karşı iş kazasıve meslek hastalığı primi ödediğinden mağdurolma durumunda doğal olarak hak iddiasındabulunacaklar. Bakanlık, olası sorunları öncedengörerek, prim ödenerek kazanılan bu hakkın kulla-nımının önlenmesine yönelik düzenleme yaptı.İSG Kanunu, “Bu Kanun hükümleri; çalışan istih-dam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hiz-met üretimi yapanlar hakkında uygulanmaz”(m.2/ç) ibaresi ile kendi nam ve hesabına çalışan-ları “istisnalar” içerisinde saydı.

Anlaşılacağı gibi; “İSG Kanunu ile bütün çalı-şanlar iş sağlığı ve güvenliği kapsamına alındı, sağ-lık ve güvenlik önlemleriyle ilgili çalışan sınırı kal-dırıldı…” sözleriyle bir aldatmaca yaşatılıyor.

Özetle; İSG Kanunu, SSGSS Kanunu’ndadeğişiklik sağlamadığı sürece 155 ve 161 sayılı ILOsözleşmeleriyle de uyumlu değildir.

İSG Kanunu’nun tüm çalışanları kapsamasıiçin hükümetin sosyal sigorta hakkını SSGSSKanunu ile kamu çalışanı emekçilere de tanımasıve kendi hesabına çalışanları ve diğer çalışanları(ev hizmetleri vb) istisna olarak kabul etmemesigerekmektedir. Ayrıca kayıtdışı çalışanların da birişyerinde ve işverenin sorumluluğunda iş kazasıveya meslek hastalığı geçirebileceği gerçeği kabuledilmeli ve devletin denetim zafiyeti sonucu kayıtaltına alınamayan işyerlerindeki mağdurların mağ-duriyetlerinin bedeli çalışanlara yüklenmemelidir.

“İşverenlerin Yükümlülükleri”Meselesi“Kanun”, işverenleri “Çalışanların işle ilgili sağ-

lık ve güvenliğini sağlamak; mesleki risklerinönlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlütedbirin alınması, organizasyonun yapılması,gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık vegüvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun halegetirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi”konularında yükümlülük altına sokuyor ve “çalı-şanların tedbirlere uyup uymadığını sürekli denet-lemek ve izlemekle” yükümlü kılıyor (m.4).

“Kanun”, işverenlere yaptırımları artırıyor,ancak yerine getirilmeyen yaptırımlar için işveren-

lere caydırıcı cezaları öngörmüyor. Şöyle ki; cezala-rın getirdiği/getireceği maliyetler koruyucu önlem-lerin getirdiği maliyetlerin hep altında kalacak. Vecezaların ancak denetim sonrasında gündemegelebileceği düşünüldüğünde bir şekilde denetimdışı kalan ya da denetim dışı kalmayı başaran işve-renler hiçbir zaman cezai işlemlerle karşı karşıyakalmayacaklar. Bakanlığın resmi görevlilerininişyerlerinin işçi sağlığı ve güvenliği açısından dene-timlerinin %3 düzeyinde yapılabildiğini ifade ettik-leri dikkate alındığında ve müfettişlerin “itfaiyeci”yaklaşımıyla çalışmak zorunda kaldıkları kabul edi-lirse; bir işyerinin denetlenemezliğinin koşullarınıda görmüş oluruz.

“Kanun”da 4.maddenin gerekçesinden; “Genelönleme ve koruma politikalarının son prensibiçalışanlara talimat verilmesidir. Bu talimatlar ileöngörülen işe ilişkin riskler tanımlanarak ve alın-ması gereken önlemlerden bahsedilerek, çalışanla-rın işi güvenli bir şekilde yapmaları sağlanacaktır.”Kanun “risklerden kaçınılmasını” öneriyor. Vebaşka bir kapı açıyor; “tehlike kaynağının ortadankaldırılmasının mümkün olmadığı durumlarda”(kaçınılmazlık ilkesi) işverenin “risk değerlendir-mesi” (yapar veya yaptırır) sonrasında görevli pro-fesyoneller aracılığıyla önce eğitim, sonra talimat-lar vermesini ve işçiyi tehlikeye özel görevlendir-mesini istiyor. Bundan sonrasını işçiye bırakıyor!

“Kanun”, sermayedarları “iş sağlığı ve güvenliğihizmetini sunmak için” işyerlerinde “iş güvenliğiuzmanı ve işyeri hekimi ile diğer sağlık personeli”gibi profesyonelleri görevlendirmekle yükümlükılıyor. “Kanun”, “Ortak Sağlık ve Güvenlik Biri-mi” (OSGB) tanımından işverenlerin/sermayedar-ların ortaklaşa kurdukları birimleri değil, “Bakan-lıkça yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları,organize sanayi bölgeleri ile Türk Ticaret Kanunu-na göre faaliyet gösteren şirketleri” (m.3/m) anla-mak istiyor. Kamu kurum ve kuruluşları (4734sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındakiler), işyerisağlık hizmetini Sağlık Bakanlığı’na bağlı dönersermayeli kuruluşlardan, iş güvenliği hizmetleriniise 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre “ihale”yoluyla alacaklar. Anlaşıldığı kadarıyla bu hizmetya piyasa koşullarında sunulacak ya da kamuyu(Kurum Hekimliği veya Toplum Sağlığı Merkezi)tercih eden hekimlere angarya görev olarak hava-le edilecek.

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

8Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 11: Ocak-Şubat-Mart 2012

9Ocak-Şubat-Mart 2012

“İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanının Çalışma Süreleri”Meselesi“Kanun” işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı-

nın çalışma süresi ile ilgili (m.8/6) önceki tasarıda-ki zamansal verileri artık vermiyor. Çünkü, Bakan-lık söz konusu süreleri ne zaman tanımlasa yarattı-ğı formüller ile alanda kaos yaratıyor. Çalışma süre-leri yasa maddelerinden çıkartılarak yönetmelikle-re gönderme yapıldı (m.30/1) ve olası sorunlarertelenmiş oldu!?

“Kanun”, “tam gün” çalışacaklar ile ilgiliyükümlülüğü tanımlarken, “kısmi zamanlı” istih-dam sağlanacak orta ve küçük işletmelerden sözetmiyor. Çünkü Bakanlık küçük ve orta ölçekliişyerlerinde İSG hizmetleri için ticari işletmeleriöneriyor.

“İşçi Sayısı Ölçütü” Meselesi İş Kanunu 81. maddesi “Kanun” ile yürürlülük-

ten kaldırılacağından “50’den fazla işçi çalıştıranişyerlerinde İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi hiz-meti ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istih-damı zorunluluğunun sınırları yeni düzenleme ile10 işçi sınırına indiriliyor (m.7/1). Kamu kurum vekuruluşları hariç 10’dan az işçi çalıştıran “çok teh-likeli işler” için yeni düzenleme vadeden Bakanlık,bu düzenlemenin nasıl olacağını “Kanun”da belirt-medi. Bakanlık yetkililerinin “Bir çalışanı olsa datüm işçileri kapsayacak” söylemlerinden sonra“Kanun”da destek sağlanacak ondan az çalışanıbulunan “diğer işyerleri” ile ilgili düzenlemeleryönetmeliklere bırakıldı.

Bakanlık beklentisi şudur; 1–9 işçi çalıştıranişyerlerindeki hizmeti kamu adına SGK aracılığıylaiş kazası ve meslek hastalıkları priminden finanseetmek (m.7/1); 10 ve üzeri işçi çalıştıran tüm işyer-lerinde ise işverenlerin isteğine bağlı olarak (iste-yen işyerinde işyeri sağlık ve güvenlik hizmeti vere-bilir) hizmetin tamamının piyasa koşullarındaOSGB aracılığıyla verilmesi.

ÇSGB, 09.12.2009 tarihinde Resmi Gazete’deyayımladığı “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ileOrtak sağlık ve Güvenlik Birimleri HakkındaYönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ” ile taşe-ron şirketlerin “işyerlerinde İSG Birimi kurarak altişveren olarak hizmet verebileceğini” öngördü.

Özetle, “tasarruf” politikalarına yönelik bu

uygulamanın varacağı yer; bireysel olarak işyerihekimi ya da iş güvenliği uzmanı olarak çalışmanınimkânsızlaşmasıdır. Bu da şu anlama geliyor; hiz-met ya piyasa koşullarında “dışarıdan” verilecek yada taşeron şirketlerin işyerlerinde işyeri sağlık vegüvenlik birimi oluşturmasıyla hekim ve mühen-disler taşeron tasarrufunda “dışarıdan” gelen ele-manlar olarak işyerine girecekler.

“Diğer Sağlık Personeli” MeselesiTasarı, “işyeri hemşiresi/sağlık memuru” kavra-

mını alandan silmişti. “Kanun” “İşyeri hemşiresi”tanımını “Bakanlıkça yetkilendirilmiş işyeri hemşi-reliği belgesine sahip hemşire/sağlık memuru” ola-rak yaparken (m.3/1ş) bu meslek grubu için “diğersağlık personeli” kavramını kullanıyor (m.3/d, 6/1,30/1) ve bu personelin çalışma koşulları ile ilgilihiçbir düzenleme getirmiyor.

Dünyada ve Türkiye’de “işyeri hemşireliği”bilimdalı ve uzmanlık alanı olarak kabul edilmesi-ne rağmen 1980 ve 2003 yıllarındaki yönetmelik-lerde; 50’den fazla işçi çalıştıran ve işyeri sağlıkbirimi açmak zorunda olan tüm işyerleri için işyerihemşiresi veya sağlık memuru istihdam zorunlulu-ğu vardı. 2006 ve 2008 versiyonu “Taslak”larda“işyeri hemşireliği” tanımı “iş sağlığı ve güvenliğikonularında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkiverilen resmi veya özel kurum ve kuruluşlar tara-fından düzenlenen işyeri hemşireliği eğitim prog-ramlarına katıldıklarını belgeleyen ve Bakanlıkçaaçılacak sınavda başarılı olup Bakanlıkça belgelen-dirilmiş hemşire” olarak yapıldı ve ayrıca işveren-lerin işyeri hemşiresi görevlendirmesi şart koşuldu.Bu kavramlar her yeni düzenleme ile biraz dahasulandırıldı; önce işyeri hemşiresi veya sağlıkmemuru istihdamı için gerekli işçi sayıları yukarıçekildi, sonra bu kavramlar yerine “diğer sağlıkpersoneli” ibaresi ile hafife alınan bu görev için“kayıtların tutulması istatistikî bilgilerin derlenme-si ve yazışmaların yapılması vb” açılımı yapılarakbilimsel değerlendirmeler ve çalışanların sağlığıciddiye alınmadı. Ve sonunda alanın piyasalaşmasıve sağlık hizmeti üzerinden yapılan tasarruflarnedeniyle işyerlerinde ya da piyasada hizmet vere-cek taşeron şirketler için işyeri hemşiresi veya sağ-lık memuru istihdamı tamamen gereksizleştirildi/belirsizleştirildi. “Kanun” tam süreli işyeri hekimigörevlendirilen işyerlerinde diğer sağlık personeligörevlendirilmesi zorunluluğunu kaldırdı (m.6/3).

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

9Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 12: Ocak-Şubat-Mart 2012

10Ocak-Şubat-Mart 2012

“Risk Değerlendirmesi” Meselesi “Kanun”, işyerlerinde “risk” kavramının yerleş-

mesini ve sermayedara “risk değerlendirmesi”zorunluluğunun getirilmesini öngörüyor. “Kanun”,esas amacıyla (sorunu değil sorumluyu bulma)bağlantılı olarak “çalışma ortamında bulunan risk-lerin önlenmesi ve/veya önlenemeyen riskleri asga-ri seviyeye indirerek sağlıklı ve güvenli bir çalışmaortamının sağlanması” vurgusunu yapıyor.

“Kanun”, AB Çerçeve Direktifi’nde belirtilen“iş sağlığı ve güvenliğini sağlamada genel önlemeilkelerini, risk değerlendirmesini ve risk yönetimi-ni” esas alıyor ve olmazsa olmaz olarak kabul edi-yor. Ancak, işveren “mesleki risklerin önlenmesive bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmala-rı da kapsayacak iş sağlığı ve güvenliği hizmetini …kendisi üstlenebilir” (m.6/1) ve “işveren, riskdeğerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yüküm-lüdür” (m.5, 10/1) gibi açılımlar da yapıyor. İşve-ren, “risk değerlendirmesi sonucu alınacak iş sağlı-ğı ve güvenliği tedbirleri ile kullanılması gerekenkoruyucu donanım veya ekipmanı” da belirliyor(m.10/2).

İşverenlerin kendisine ait işyerlerinde riskdeğerlendirme, korunma ile birlikte işyeri hekimiveya iş güvenliği uzmanı görevini üstlenmesi duru-munda; ÇSGB’nin bu alandaki denetimlerinin%3’den daha az olduğu düşünüldüğünde sonuçlarda tahmin edilebiliyor. Aynı “Kanun”, denetimeksikliğini kapatmak adına ironi yaparcasına “İşye-ri hekimi ve iş güvenliği uzmanları görevlendiril-dikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilialınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarakbildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arzedenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesihalinde, bu hususu Bakanlığın ilgili birimine bildi-rir” (m.8/2) yaptırımını getiriyor. Bu yaptırımınkendi işyerinde işyeri hekimliği veya iş güvenliğisorumlusu olan işveren tarafından yerine getiril-memesinin herhangi bir cezai karşılığı da bulun-muyor.

“İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzma-nının Yükümlülükleri” Meselesi

“Kanun”, işverenleri iş sağlığı ve güvenliği hiz-metini sunmak için işyerlerinde iş güvenliği uzma-nı ile işyeri hekimi görevlendirmekle yükümlü kılı-yor (m.6/1). Ve işverenler tarafından verilmesizorunlu olan “iş sağlığı ve güvenliği hizmeti” konu-

sunda görevlendireceği iş güvenliği uzmanı ve işye-ri hekimi gibi profesyonellerin sorumluluklarınıtanımlıyor.

Ancak, “Kanun”, yüzünü döndüğü tarafı işaretediyor; işverenler “Çalışanları arasında belirlenenniteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde,bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlıkve güvenlik birimlerinden hizmet alarak” yerinegetirebilecekler.

Hizmet sunan kuruluşlar ile iş güvenliği uzma-nı ve işyeri hekimi, hizmetlerindeki ihmallerindendolayı hizmetin verildiği işyerindeki işverene karşısorumlu olacaklar. “Kanun”, “iş kazası veya meslekhastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edi-len işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetkibelgesi askıya alınır” (m.8/4) ifadesini kullanırken,madde gerekçesinde de “üstlendikleri görevleri ileilgili ihmal ve kusurlu davranışlarından dolayı yet-kilerinin ellerinden alınacağı” gibi katı yaptırımla-rı görebiliyoruz.

İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı alınmasıgereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirecek.Bildirim sonrasında işverenin gereğini yerine getir-memesi durumunda para cezası (şikâyet konusuolursa) uygulanacak. Alınması gereken tedbirler-den hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafındanyerine getirilmemesi halinde iş güvenliği uzmanı veişyeri hekimi durumu Bakanlığa bildirecek.

Bu bildirimin yapılmasının koşulları var mı? Yada bildirim yapılmaz ise ne olur? Bildirim yapılır isene olur? Sorularının karşılığı “Kanun”da bulunmu-yor. Bu soruların yanıtı iş güvencesi olduğu veolmadığı durumlar için ayrı ayrı verilebilir.

“Kanun” (m.8/7), “Kamu kurum ve kuruluşla-rında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimiveya iş güvenliği uzmanı … asli görevlerinin yanın-da … çalışmakta oldukları kurumda veya diğerkurum ve kuruluşlarında … görevlendirilebilirler”angarya yaptırımını getiriyor. “Kanun” böyle birgörevlendirmede 80 saatten fazlasına ücret öden-mesini uygun görmüyor.

İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği UzmanıEğitimleri“Kanun”, işyeri hekimi olarak; “iş sağlığı ve

güvenliği hizmetlerini yürütmek üzere Bakanlıkçayetkilendirilmiş işyeri hekimliği belgesine sahiphekimi” ve iş güvenliği uzmanı olarak; “iş sağlığı ve

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

10Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 13: Ocak-Şubat-Mart 2012

11Ocak-Şubat-Mart 2012

güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkçayetkilendirilmiş iş güvenliği uzmanlığı belgesinesahip mühendis, mimar veya teknik elemanı”tanımlıyor. “Kanun”, eğitim kurumu olarak; “İşye-ri hekimliği, iş güvenliği uzmanlığı ve işyeri hekimidışında diğer sağlık personelinin eğitimlerini ver-mek üzere Bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurumve kuruluşlarını, üniversiteleri ve Türk TicaretKanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafın-dan kurulan müesseseleri” tanımlıyor (m.3/1).

Önceki taslaklarda işyeri hekimi ve iş güvenliğiuzmanı eğitimleri ve bu eğitimi verecek kurum vekuruluşlar yasa maddeleri ile ayrıntılandırılmışken“Kanun”, bu düzenlemelerin yönetmeliklerleyapılmasını uygun görmüş (m.30/1). Üniversitelerive meslek örgütlerini yok sayarak piyasaya yönlen-dirilen eğitimlerle, para ile satılan belgelere dönüş-türülen eğitim anlayışı, günübirlik düzenlemelerizorunlu hale getirdiğinden; Bakanlık yasa maddesiyerine yönetmelik üzerinden alanı düzenleme ter-cihini kullanarak tasarıyı değiştirdi.

Diğer taraftan, devlet adına hiçbir girişimdebulunmadığı halde 25 yıllık emeği hiçe sayanBakanlık; meslek örgütleri tarafından verilenonbinlerce sertifikayı “yok sayan” yasal düzenle-meler yapmıştı. Danıştay’ın verilen birçok sertifi-kayı geçersiz sayması üzerine alanda istihdam edi-lecek işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulmak-ta zorlanan aynı Bakanlık tüm sertifikaları “varsayan” düzenlemelere “Kanun”da yer verdi (Geçi-ci Madde 4 ve 5). Bu durumu bir başka açıdandeğerlendirdiğimizde; Bakanlık yasa metnindemeslek örgütlerine sağladığı olanakla TTB veTMMOB cephesindeki muhalefetin direncini dekırmış oldu. Bu sebepledir ki, TTB ve TMMOBson “Kanun”a anlamlı muhalefet etmediler.

Çalışanların Hak ve Yükümlülükleri

“Çalışanların yükümlülükleri” meselesi“(1)Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili

aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimat-ları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerin-den veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanla-rın sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemek-le yükümlüdür. (2) Çalışanların, işveren tarafındanverilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yüküm-lülükleri şunlardır: a) İşyerindeki makine, cihaz,araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve

diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kul-lanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğruolarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak vedeğiştirmemek. b) Kendilerine sağlanan kişiselkoruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis vebinalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi veyakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve korumatedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işvereneveya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.”(m.19)

“Kanun”a göre kurallara (işverenin talimatları-na) uymak çalışanların görevlerindendir. “Çalışan-ların sağlık ve güvenlik kurallarına uymamalarıkendi görevlerinin yanında diğer çalışanların sağlıkve güvenliği ile işyerinin güvenliğini de tehlikeyeatacaktır. Bu nedenle, işverenin talimatı gereğikendi sağlık ve güvenliklerinden sorumlu oldukla-rı gibi hareketlerinden diğer çalışanların etkilen-mesinden de sorumlu olacaklar” (Gerekçe’den).

Özetle; işveren/sermayedar işçi ve emekçilerihem kendi sağlıklarından, hem diğer işçi ve emek-çi sınıf kardeşlerinin sağlıklarından, hem de işye-rindeki üretim araçları ile kişisel koruyucu donanı-mın zarar görmesinden sorumlu tutacak.

“Çalışmaktan kaçınma hakkı” meselesiİş Kanunu’ndaki “çalışmaktan kaçınma hakkı”

“Kanun”, içerisinde (m.13) yeniden düzenlendi:“(1) Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalançalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerin-de ise işverene başvurarak durumun tespit edilme-sini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar veril-mesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işve-ren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanaklatespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisineyazılı olarak bildirilir. (2) Kurul veya işverenin çalı-şanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalı-şan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktankaçınabilir. (3) Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikeninönlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradakiusule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya teh-likeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yeregider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hak-ları kısıtlanamaz. (4) İş sözleşmesiyle çalışanlar,talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alın-madığı durumlarda, tabi oldukları kanun hüküm-lerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir.”

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

11Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 14: Ocak-Şubat-Mart 2012

12Ocak-Şubat-Mart 2012

“Kanun”, “ciddi ve yakın tehlike” tanımlaması-nı aynı zamanda “Acil durum planları” başlıklı11’inci maddede yapıyor. “Kanun”a göre bir tehli-kenin sadece “ciddi” olması ya da sadece “tehlike-li” olması yetmiyor, her iki durumun beraberliğineilaveten “önlenemez” olduğu durumda yani işçi“ölümle karşılaşırsa” söz konusu “hak” kullanılabi-liyor. Yani işçi ölüm tehlikesini görecek ve işvereneveya işveren vekiline başvuracak, işveren veyaişveren vekili durumu derhal inceleyerek kararverecek, karar yazılacak, çalışana ve varsa iş sağlı-ğı ve güvenliği çalışan temsilcisine bildirilecek…Ve çalışan işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ede-rek belirlenen güvenli yere gidecek... “Kanun”agöre; işçi isterse çalışmaktan kaçınabilir, istersebölgeyi terk edebilir veya isterse iş sözleşmesini fes-hedebilir. Bu bir “hak” olmaktan ziyade; iş güven-cesi sorununun çözülemediği, haksız işten çıkart-maların önlenemediği, fazla çalıştırmaya sınırkon(a)madığı bir ortamda işçi ölmez sağ kalırsaolsa olsa “işçinin işten atılma hakkı” olabilir.

“Kanun”a göre çalışanlar “ciddi, yakın ve önle-nemez tehlike” ile karşılaştıklarında çalışmaya zor-lanamayacaklar ve işi bırakıp daha güvenli bir yeregidebilecekler. Örneğin; Aşkale’de gölet içerisindedeniz bisikletiyle “ciddi, yakın ve önlenemez tehli-ke” ile karşılaşarak mahsur kalan beş TEDAŞ işçi-si; a) görevi reddedebilecek, b) işverene başvura-rak durumun tespitini isteyebilecek, c) varsa İSGKurulu’nu acil toplantıya çağırabilecek… İşverenveya Kurul kararına göre işçiler yeniden bir kararverecekler! Tabi bu sırada soğuktan donmazlar-sa!... Söz konusu 13’üncü madde 4857 sayılı İşKanunu’nda (m.83) “işçilerin hakları” adı altındamevcut ve dokuz yıldır yürürlükte. Nedendir bilin-mez “Taslak” 83’üncü maddeyi yürürlükten kaldı-rırken yeniden bir “hak” tanımı yapıyor. Eğer bumadde bir hak olsaydı hükümetin tüm kurumlarıy-la gündeme aldığı Tuzla Tersaneleri sorunları çözü-me kavuşur, ölümler olmazdı. İş cinayetleri artmaz,azalırdı. Sormak gerekir “çalışmaktan kaçınmahakkı” tersanelerde ve diğer iş cinayetlerininyaşandığı iş kollarında ne kadar kullanıldı?

“Çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması” meselesi“Kanun”un “Çalışanların görüşlerinin alınması

ve katılımlarının sağlanması” başlıklı 18’inci mad-

desinden: “(1) İşveren, görüş alma ve katılımınsağlanması konusunda, çalışanlara veya iki vedaha fazla çalışan temsilcisinin bulunduğu işyerle-rinde varsa işyeri yetkili sendika temsilcilerineyoksa çalışan temsilcilerine aşağıdaki imkânlarısağlar: a) İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konulardagörüşlerinin alınması, teklif getirme hakkınıntanınması ve bu konulardaki görüşmelerde yeralma ve katılımlarının sağlanması. b) Yeni tekno-lojilerin uygulanması, seçilecek iş ekipmanı, çalış-ma ortamı ve şartlarının çalışanların sağlık vegüvenliğine etkisi konularında görüşlerinin alın-ması. (2) İşveren, destek elemanları ile çalışantemsilcilerinin aşağıdaki konularda öncedengörüşlerinin alınmasını sağlar: a) İşyerinden görev-lendirilecek veya işyeri dışından hizmet alınacakişyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer personelile ilkyardım, yangınla mücadele ve tahliye işleriiçin kişilerin görevlendirilmesi. b) Risk değerlen-dirmesi yapılarak, alınması gereken koruyucu veönleyici tedbirlerin ve kullanılması gereken koru-yucu donanım ve ekipmanın belirlenmesi. c) Sağ-lık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucuhizmetlerin yürütülmesi. ç) Çalışanların bilgilendi-rilmesi. d) Çalışanlara verilecek eğitimin planlan-ması.”

Peki, işveren çalışanların önceden görüşünüalmaz ise ne olur? Yanıtı “Kanun” veriyor: Doğru-luğu kanıtlanırsa işveren 1000 TL para cezası öder(m.26/1).

“Yönetişim” oyununun; “Kanun” TBMM’degörüşülürken “tarafların görüşünü almak” olarakyaşandığı durumu, işliklerde işverenin işçi veemekçiyle “görüşlerinin alınması ve katılımın sağ-lanması” biçiminde yaşanacağı açıkça ortada.

“Çalışanların bilgilendirilmesi ve eğitimi” meselesi“Kanun”, çalışanların işyerinde karşılaşacakları

sağlık ve güvenlik konularıyla birlikte “yasal hakve sorumlulukları” hakkında gerekli bilgiyi almala-rının sağlanmasını öngörüyor (m.16,17). “Kanun”bütün olarak değerlendirildiğinde; “bilgilendirmeve eğitim” talimatlarla sorumluluğun alt kademe-lere yüklenmesinin ön şartı olarak kabul ediliyor.Nitekim “Gerekçe”de mesaj veriliyor; “Genelönleme ve koruma politikalarının son prensibiçalışanlara talimat verilmesidir. Bu talimatlar ile

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

12Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 15: Ocak-Şubat-Mart 2012

13Ocak-Şubat-Mart 2012

öngörülen işe ilişkin riskler tanımlanarak ve alın-ması gereken önlemlerden bahsedilerek, çalışanla-rın işi güvenli bir şekilde yapmaları sağlanacaktır.”

“İş Sağlığı ve iş güvenliği çalışan temsilcisi” meselesiİşyerlerinde “çalışan temsilcisi” olarak “iş sağlı-

ğı ve güvenliği konularında çalışanları temsiletmeye yetkili çalışanı” tanımlayan (m.3/c)“Kanun” temsilci seçiminin kuralını da belirliyor.Önceki taslaklarda “bütün çalışanların katılımı ileyapılacak seçim” yoluyla belirlenen temsilci seçi-minde ‘kural’ değiştirilerek; “çalışanlar arasındayapılacak seçim veya seçimle belirlenemediğidurumda atama yoluyla görevlendirilir” şeklinedönüştürüldü (m.20). Sendikasızlaştırmayı başa-ran işveren/sermaye ve devlet, seçim yerine ata-mayı önceleyerek kendi seçtiğini “çalışan temsilci-si” gibi gösterecek.

İş Kazası ve Meslek Hastalıkları“Kanun”, iş kazaları ve meslek hastalıklarının

önlenmesi konusunda ciddi iddialarla ortaya çıktı.İş Kanunu ve SSGSS Kanunu’nda bulunan düzen-lemelere ek bir düzenleme getirmemesine rağmenmedyadaki yasa tanıtımlarında “iş kazalarının veişçi ölümlerinin azalacağı” mesajları verildi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından2011 yılında tespit edilen iş kazası sayısı 69.227,meslek hastalığı sayısı ise 688 olarak duyurulmuş-tur (8). Son 9 yılda (2003–2012 arası) görülen işkazalarının ortalaması 73.718, meslek hastalıkları-nın ortalamasını ise 590 olarak hesaplanmaktadır.İş kazası sonucu 2011 yılında 1563 kişi ölmüş ve2086 kişi malul duruma düşmüştür. Son 9 yıldakaza sonucu ölümlerin ortalaması 1156 ve malulkalan sayılarının ortalaması ise 1659 olarak bulun-muştur. İş kazalarında dünyada hep başa güreşenTürkiye’de AKP iktidarı döneminde önemli birdeğişim yaşanmış, durum giderek daha da kötüyegitmiştir. Kaza sayıları hileli yöntemlerle ortalama-nın %6’sı kadar düşürülürken, kaza sonucu ölüm-ler ortalamanın %35’i, kaza sonucu maluliyet iseortalamanın %26’sı kadar artmıştır.

Uluslararası tespitlere baktığımızda; her binçalışan için yılda 4–12 yeni meslek hastalığı olgusubeklenmektedir (9). Türkiye’de çalışma yaşamındaaktif yer alan 23 milyon emekçi üzerinden yapılan

bir başka hesaplama yöntemine göre her yıl 100 ile300 bin arasında meslek hastalığının tespiti bek-lenmelidir. Bu tabloya rağmen meslek hastalıkla-rıyla ilgili devlet-sermaye suskunluğu devam edi-yor.

Anlaşılan odur ki; iş kazalarının toplu iş cina-yetlerine dönüştüğü çalışma ortamlarında herhan-gi bir iyileşme olmayacak, meslek hastalıklarınailişkin ‘suskunluk’ devam edecek. “Kanun” Gerek-çesi’nde ifade edildiği gibi “iş kazalarının veya orta-ya çıkan meslek hastalıklarının işyerinden miyoksa çalışanların kurallara uymadaki ihmallerin-den mi kaynaklandığının tespiti yapılacak ve bunagöre gerekli tedbirlerin alınması sağlanmış olacak.”Yani “günahkârlar” aranacak; işveren “eğitim, bil-gilendirme ve talimat” yükümlülüğünü yerinegetirmişse, işyerinde profesyonel çalışanlar vekazaya uğrayan işçiler/emekçiler olayın sorumlusuolarak tanımlanacaklar.

Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi“Ülke genelinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili

politika ve stratejilerin belirlenmesi için” kurulan“tavsiyelerde bulunmak” gibi bir görevi üstlenenUlusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi ağırlıklı ola-rak hükümet temsilcileri ve bürokratlardan (25üyenin 13’ü atanmış, 12 üye ise seçilmiş) oluşmak-tadır. Seçilmişlerin bazıları da işveren örgütü ya dahükümet güdümlü örgütlenmeler adına katılmak-tadır (m.21). Bu düzenleme ile salt çoğunluğu sağ-layan siyasi iradenin “sosyal diyalog” adına (aslısosyal monolog) kararlar alarak alanla ilgili “tavsi-yelerde” bulunması beklenmektedir.

Yürürlükten Kaldırılan ve Değiştirilen Hükümler“Kanun”, 4857 sayılı İş Kanunu’nda bulunan

işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tüm maddeleriyürürlükten kaldırıyor. Kimi maddeler “Kanun”dabenzer veya değişik ifadelerle yer alıyor, kimi mad-deler ise hiç yer almıyor.

Kaldırılan ya da değiştirilen maddelerden bazı-ları: İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri(m.77), İş sağlığı ve güvenliği yönetmelikleri(m.78), İşin durdurulması veya işyerinin kapatıl-ması (m.79), İş sağlığı ve güvenliği kurulu (m.80),İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri (m.81), İşçilerinhakları (m.83), Ağır ve tehlikeli işler (m.85,86),

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

13Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 16: Ocak-Şubat-Mart 2012

14Ocak-Şubat-Mart 2012

On sekiz yaşından küçük işçiler için rapor (m.83),Gebe veya çocuk emziren kadınlar için yönetmelik(m.88)…

“Kanun”, çalışanların sağlık raporu almazorunluluğunu “tehlikeli” ve “çok tehlikeli” işyer-leri ile sınırlı tutuyor (m.15).

“Kanun”, İş Kanunu’nda geçen “İşyerininkapatılması” (m.79) yaptırımını yasa metnindençıkartıyor.

“Kanun”, İş Kanunu’ndaki; “Çocuk ve gençişçiler için alınması zorunlu sağlık raporları ile geceçalışanlara verilecek sağlık raporları” (m.69),“Çıraklara tanınan iş sağlığı ve güvenliği hakkı”(m.4/f), “Sağlık kurulları bakımından günde ancakyedibuçuk saat ve daha az çalışılması gereken işler”(m.63) ile ilgili düzenlemeyi iptal ediyor (m.37).İptal edilen düzenlemeler için ne yapılacağı isebelirsizliğini koruyor.

Yürürlük“Kanun” birçok konuyu yönetmeliklere havale

etti. Bakanlık bürokratlarının ‘ellerini ovuşturarak’ve büyük keyif alarak hazırlayacakları metinlerüzerinden Türkiye’de işçi sağlığının kaderi belirle-necek. “Kanun”, yayımı tarihinden itibaren;50’den az işçisi olan işyerlerinden; tehlikeli ve çoktehlikeli işyerlerinde 1 yıl sonra, az tehlikeli işyer-lerinde 2 yıl sonra, diğer işyerlerinde 6 ay sonrayürürlüğe girecek (m.38).

İş Cinayetleri “İş Sağlığı ve GüvenliğiKanunu” ile Önlenemez“İSG Kanunu” aslında işçi sağlığı alanı üzerin-

den devletin kendisini daha bir açık etmesi/tanım-lamasıdır.

“Kanun”a karşı “gördük, sobe” denmelidir.Devlet denilen “zahiri-fuluğ” yapıyı bu “Kanun”,üzerinden görünür kılmalı-teşhir etmeli, çözümle-melidir. Ve denmelidir ki; Ne kadar fazla yasaçıkarsa devlet bir o kadar çürümüştür.

Sermayenin kâr hırsı ateşinde pişirilip pişirilipişçi sağlığı alanına devlet-hükümet işbirliği üzerin-den servis edilen “Kanun” işçiler/emekçiler için“yok hükmündedir”. Bu ateşi söndürecek olan ise;sınıfın tarihsel belleği ve örgütlü gücüdür.

Tek-tek maddeler üzerinden “içeriye sıkışıp kal-mak”, “yönetişim” oyununa gelmek anlamsızdır.Çünkü bu “Kanun”u işçilere/emekçilere servis

edenler zaten “en mükemmeli” bulmuştur! Onla-rın yapmak istediği; Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı’nın söylediği gibi, kendi mutfaklarındahazırlayıp işçiye/emekçiye sundukları yasanın“ikna turunu tamamlamak”tır. Kendi varlıkları içinuluslararası ağa-babalarının yolundadırlar. Ve ağa-babalarının işçi sağlığında durumları da hiç iyideğildir. AB ülkelerinde işçi sağlığı meselesininboyutunu, daha önceki yıllara göre durumlarınıniyi olmadığını ise Avrupa’daki sınıf kardeşlerimizyaşıyor, biz de biliyoruz.

Şimdi ne mi yapmalıyız?“İşçilerin/emekçilerin kapital birikim sürecin-

deki uygun toplumsal rollerini başarması kapasite-si” olarak tanımlanması gereken kapitalist üretimilişkileri içerisindeki “sağlık” tanımını, öncelikleDünya Sağlık Örgütü’nün sınıfsal bağlamındankoparılmış/aldatmaca “sağlık” tanımının yerinekoymalıyız.

Bu sınıfsal perspektif zemininden aldığımızgüçle kapitalist üretim ilişkilerini ve patronları“kendi yasaları”yla da yargılamalıyız. Kapitalizminömrünü uzatmak için sahneye çıkan ve sınıflarara-sı uzlaşma örgütü görevini üstlenmiş olan ILO’yagöndermeler yaparak “Kanun”u hazırlayanları,yine ILO’nun “kaza tanımı”ndan yola çıkarak ken-dine yasa yapanları iş kazalarından ölenişçilerin/emekçilerin katili olduklarını/cinayet işle-diklerini haykırmalıyız. Ve bu sistemde iş kazaları-nın, meslek hastalıklarının azaltılması söyleminin“bir şey” olduğunu, ancak “başka da bir şey olma-dığını” sınıfsal perspektifle anlatabilmeliyiz. Bir tekiş kazası-meslek hastalığı tanısı/ölümü olsa dahibunun bu sistemin cinayeti olduğunu açılımlayabi-lecek ve bu söylemi eyleyebilecek güce kavuşmalı-yız.

Sistemi sorgulatmadan, kapitalist üretim ilişki-lerinin işçi sağlığının sorumlusu olduğunu gizleye-rek “Kanun”un önümüze konulup tartıştırılmasınamüsaade etmemeliyiz (Bakın bu topraklarda OnurHamzaoğlu yargılandı, niye? Sanayinin çevre veinsan zehirlediğini daha önceleri de akademisyen-ler yazmıştı, araştırmıştı. Ama Onur Hamzaoğ-lu’nun şahsında bir şey oldu: Bu değerli bilim insa-nı daha önce yazılan araştırmaların yapmadığınıyaptı. Durumun sistemle bağını kurdu. Lime limedökülen kapitalist sisteme vurdu. Ve üniversitesin-

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

14Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 17: Ocak-Şubat-Mart 2012

15Ocak-Şubat-Mart 2012

den, belediyesine kadar bu sisteminsanayicinin/işverenin/sermayenin yanında olduğu-nu huzura çıkardı. Ancak “minareyi saklayacakkılıf bulamadılar”).

Yasakoyucu, işçi sağlığı alanında da “illüzyonistyöntemle” sermayenin çıkarlarını işçilerin/emekçi-lerin çıkarları gibi göstermeye devam ediyor. Bir“epistemik şiddet” uyguluyor. Devletin yapısı gere-ği olan “zor ve şiddet” şimdilerde Avrupa’dandoğru “İngiliz Centilmenliği” inceliğindeişçiler/emekçiler ve onların örgütleri, DMKÖ ile“toke edilme”ye çalışılıyor. Ama bilelim ki; bu cen-tilmenlik edasıyla el uzatanlar “toke etme”yi kabuletmeyen işçileri/emekçileri karşısında görürse dev-letin zor ve şiddeti daha açık hale gelecek. “İSGKanunu” ile sermaye sınıfıyla işçi sınıfı arasında“tarafsız” görünen “anlaştırıcı” devletin yüzü/kıble-si o zaman çıplak görünür hale gelecek.

Sermayenin kendi içerisindeki çelişkileri vedevlet/hükümet ile sermayenin ufak-tefek frot-manları olsa da sınıf refleksleri gereği bu Kanun’daortaklaştılar. Çünkü işçi ve emekçi sınıfı anlamlıbir örgütlenme gücüne ve emek-sermaye arasında-ki uzlaşmaz tarihsel çelişkide henüz daha çubuğukendi sınıf aidiyetine doğru bükecek bir donanımasahip değil. Ve iş kazaları ile meslek hastalıkların-dan dolayı ölümler-cinayetler de devam edecek.Tüm meseleleri bu cinayetleri kime yıkacaklarınınyasasını oluşturmaktı. Yani “yasal cinayetlerin”yazılımını, “sosyal taraf(lar)” dedikleri DMKÖ ilesendikalar üzerinden tamamlamaya çalıştılar. Ser-maye sınıfını cinayetlerin sorumluluğundan kurta-rıp, “profesyonel” dediklerini (iş güvenliği uzmanı,işyeri hekimi…) yasanın giyotini altına aldılar.Yönetmelikleriyle birlikte yürürlüğe girecek bu“Kanun”da “her şeyin sorumlusu” işveren (sizbunu sermaye-patron olarak okuyun) gibi görünsede bunun rücu yollarının da açık olduğunu hepi-miz biliyoruz. İşçiler/emekçiler ölecek, iş güvenliğimühendisi, işyeri hekimi rücu sistemiyle sorumluhale getirildi. Ve böylece bir kez daha iş cinayetle-rinin sorumlusunun kapitalist üretim ilişkileriolduğu gizlenecek; sistemin devamı içinbireyler/profesyoneller yargılanacak.

Daha da ilerisini ifade etmek gerekirse; işverensorumluluğunu “talimatlar ve eğitimlerle” işgüvenliği uzmanı ve işyeri hekimi üzerinden işçile-

re/emekçilere yıkıyor. Yani işçi/emekçi kendisininve sınıf kardeşinin sakat kalmasından, ölmesindensorumlu hale getiriliyor.

Elbette ki kapitalist üretim ilişkileri içerisinde-ki “ekonomi-politik yasa” gereği sermaye semirir-ken, “hukuksal yasa” gereği birilerinin bu bedeliödemesi gerekecek. Ama sistemin üzerini örteme-diği/gizleyemediği bir gerçek var: İşçilerin/emekçi-lerin öleceği, üretirken-tükeneceği… “Kanun”dakimesele sadece “suçluyu aramak”, “suçluyu bul-mak”. Hatta bu suçlu yeri geldiğinde tek tek işve-ren de olabilir. Ancak kapitalist üretim ilişkilerisuçlu olamaz! Çünkü bu sistem elinden gelen herşeyi işçiler/emekçiler için yapıyor! Hatta tek tekişverenleri bile yargılayıp mahkûm edebiliyor/ede-cek. Ve elbette ki; bu haliyle işçilerin nezdinde bilesistemi daha bir meşrulaştırmış-güçlendirmiş ola-rak…

Süresi dolunca yürürlüğe girecek bu “Kanun”ailişkin “elinize sağlık” demek ve/veya bu anlamagelecek sözler sarf etmek, sanki genel olarak işçile-re/emekçilere faydalı da ancak içinde biraz düzelt-melere ihtiyaç var anlamına gelecek tarzlar üzerin-den politika yapmak; ait olduğu sınıfsal zeminitanımlayamamak ya da en hafifinden kafa karışık-lığı yaşa(t)maktır.

Son söz: bu “Kanun”, işçiler/emekçiler için“kabul edilemez risk grubundadır.”

Kaynaklar1. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30.6.2012

tarih ve 28339 sayılı Resmî Gazete.2. Bilaloğlu, E. “Devletin Yeniden Yapılanması ve Sağlık”,

TTB/Toplum Hekim Dergisi, 2011;26;6:472.3. Öngen, T. “Devletin Yeniden Yapılanması, TTB/Toplum

ve Hekim Dergisi, 2011;26;6:408.4. Öngen, T. agm, sayfa: 410.5. Öngen, T. agm, sayfa: 408.6. Öngen, T. agm, sayfa: 411.7. Emiroğlu, C., Koşar, L. “Toplumsal ve Bireysellik

Diyalektiğinde İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Eğitimleri”, TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 2010;35:2-13.

8. İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in verdiği soru önergesine ÇSG Bakanı Faruk Çelik’in 02.03.2012 tarihinde verdiği yanıttan.

9. Harrington, JM., Gill FS., Aw, TC., Gardiner, K. Occpational Health; 4th Edition 1998.�

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

15Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 18: Ocak-Şubat-Mart 2012

16Ocak-Şubat-Mart 2012

GirişSağlık çalışanlarının sağlığı ve güvenliği konu-

sunda; gerek kamuda 657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu’na tabi hukuken “korunma” hakkı olma-yan memurlar ve sözleşmeli personel, gerekse“korunduğu” varsayılan özel sağlık sektöründe İşKanunu’na tabi olanlar önemli ölçüde haksızlığauğramaktadırlar. Kamu ya da özelde İş Kanunukapsamındaki taşeron işçileri ise en fazla mağdurolan kesim olarak hukuken var olan haklarından(kamuda devlet marifetiyle) mahrum bırakılmak-tadırlar.

Diğer taraftan Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) sözleşmeleri ve Avrupa Birliği (AB) mükte-sebatı ile sağlık emekçilerine reva görülen “korun-duğu” (optimal düzeyde sağlık ve güvenlik hakkı)dahi devlet-sermaye ittifakıyla çok görülmektedir.

Çalışma ortamlarında iş kazası ve meslek has-talıklarında durum her geçen gün kötüye gider-ken, sağlık sektörüne özgün çok daha kötüsüylekarşılaşmak da olasıdır. Kamuda verilen sağlık hiz-metlerinin “özelleştiği”, özel sağlık hizmetlerininise sürekli teşvik edilerek endüstriyel sektör halinegetirildiği bir ortamda şiddet ve mobbing dahilmesleki riskler kaçınılmaz olarak daha da artacak-tır.

Bu araştırmada; sağlık çalışanlarını doğrudanilgilendiren hukuki düzenlemelerin sağladığı “hak-lar” irdelenmiş; bir başka makalenin konusu olabi-lecek çalışma biçimleri ve çalışma ilişkilerindenbağımsız olarak sağlık sektöründeki mesleki sağlıkve güvenlik riskleri ile illiyet bağı yorumlanmıştır.

1990’lı yıllarda tamamına yakını kamuda istih-dam edilen sağlık çalışanlarının zaman içindeçalışma koşulları ve hukuki konumlarıdeğişim/dönüşüm geçirmiş; 2000’li yıllardan sonrakamu-özel fark etmeksizin benzer koşullarda hiz-met vermeye başlamışlardır. 1996’da “sağlık çalı-şanlarının sağlığı ve güvenliği” Türkiye'de bir ilkolarak " SES Dergisi’nde (1) yayınlanan makale iledeğerlendirilmiş, 2003 yılında ise Mesleki Sağlık veGüvenlik Dergisi’nde “kamu çalışanlarının sağlığı”konusu incelenmiştir (2).

Neoliberal politikalarla birlikte değişen 2003sonrasında devlet-sermaye dayatmasıyla 4857 sayı-lı İş Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve GenelSağlık Sigortası (SSGSS) Kanunu ve 6331 sayılı İşSağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu gibi çalışmayaşamını doğrudan ilgilendiren yasalar değiştiril-miş ve bu değişime paralel birçok düzenlemeyürürlüğe girmiştir. Bu makalede son durum üze-rinden bir değerlendirme yapılmıştır. Kamu-özeltek düzenleme yutturmacası olan İSG Kanunununayrıntılı değerlendirmesi (Dergimizin bu sayısında)ile birlikte tablo daha görünür hale gelecektir.

Meslek Hastalıkları ve İş Kazaları Tanımı ÜzerineMeslek hastalığı ve iş ile ilgilihastalık tanımıÇalışma ortamındaki sağlık sakıncaları belir-

lenmiş etmenlerin çalışanlarla teması sonucu orta-ya çıkan her hastalık ya da sağlık sorunu meslek-le/işle ilgili hastalıklar olarak değerlendirilmekte-dir. Meslek hastalıkları, kendine özgü bir klinik

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE MESLEKİ RİSKLER

ve HUKUKSALDÜZENLEMELER Dr. Celal EMİROĞLU

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Bilim Uzmanı

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

16Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 19: Ocak-Şubat-Mart 2012

tablo ile ortaya çıkar, hastalık deneysel olarak daoluşturulabilir ve bir veya birden fazla hastalıketkeni veya metabolitinin biyolojik ortamda bulu-nuşu ile kendisini gösterir. Hastalığın insidansınıno meslekte çalışanlarda yüksek olması da meslekhastalıklarının genel özellikleri arasındadır. İş ileilgili hastalıklar ise farklı nedenlerle ortaya çıkabi-lecek hastalıkların çalışma ortamındaki etmenlerve/veya koşullar nedeniyle gelişiminin hızlanma-sıyla karakterizedir.

Türkiye’de meslek hastalığının tanımı bilimsel-likten uzak ve yasal metinlerle sınırlıdır. SSGSSKanunu’na göre; “sigortalının çalıştığı veya yaptığıişin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebepleveya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçi-ci veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özür-lülük halleri” (m.14) “meslek hastalığı” olarakkabul edilmektedir. Hastalık etkenlerini “işin nite-liğine” ve “yürütüm şartlarına” bağlayan Yasa“sigortalı olmayanların” meslek hastalıklarını dik-kate almazken, henüz hastalık tablosu oluşturma-yan sorunları ve işle ilgili hastalıkları da kapsamaalmamakta yani ‘bardağın taştığı durumlarda’sorunu kabul etmektedir. “Özürlülük” hallerinikabul eden Yasa, meslek hastalıklarının “önlenebi-lir” özelliğini ise göz ardı etmektedir.

Özetle; kârını maksimize etmeye çalışırken işçi-yi/emekçiyi “özürlü” yapan işveren/sermayedar adı“meslek hastalığı” tanımında geçmezken; yasayagöre sadece sigortalılar için “işin doğal niteliği”kaçınılmaz olarak “hastalık, bedensel veya ruhsalözürlülük” oluşturuyor!

İş kazası tanımı SSGSS’de “iş kazası” tanımı (m.13): “Sigortalı-

nın; işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafın-dan yürütülmekte olan iş nedeniyle, asıl işini yap-maksızın görevli olarak işyeri dışında başka bir yeregönderilmesi nedeniyle, emziren kadın sigortalının(sadece m.4/a kapsamındakiler) çocuğuna süt ver-mek için ayrılan zamanlarda, işverence sağlananbir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasındameydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradanbedenen ya da ruhen özüre uğratan olay” olarakyapıldı.

Türkiye’de iş kazalarının tanımı nedenleredeğil sonuçlara göre yapılmaktadır. Yasal düzenle-meler, “sigortalı olmayanların” işinden dolayı

geçirdiği kazaları dikkate almazken, işyerlerindeyaşanan şiddet, taciz, mobbing ve psikolojik trav-ma olgularını da “iş kazası” kapsamına almamakta-dır.

İş kazası, sermaye-devlet terminolojisinde;sadece sigortalılar için “beklenmedik ve/veya hata-lı bir davranış ya da teknik bir arıza nedeniyle orta-ya çıkan, önceden planlanmamış ve kontrol altınaalınamamış ortamlarda, dıştan bir etkiyle meydanagelen, kişilere zarar veren, sonucu arzu edilmeyen,acilen tehdit oluşturan tehlikeler vb” olaraktanımlanmaktadır.

Çalışma hayatının içinde ise “verimlilik”, “top-lam kalite” vs söylemlerle dillendirilen tasarruf (!)politikaları ya da “artı-değer” sömürüsü iş kazası vemeslek hastalığı nedenidir. Emeğini ücret karşılı-ğında sermayedara satmak zorunda kalan emekçi-lerin, üretim süreçlerinde “tasarruf” uğruna alın-mayan önlemlerle orantılı olarak yaşadıklarıdır işkazaları / meslek hastalıkları… Bu anlamda Türki-ye’de “iş kazalarının önlenememesi” ve “meslekhastalıklarının tanınamaması” sömürünün azgınlıkderecesiyle uyumludur.

Son Tango: SSGSS ve İSG KanunuTBMM’de 20 Haziran 2012 tarihinde onayla-

nan (3) ve bu alanın temel yasası olarak kabul edi-len İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu “meslek hasta-lığı” kavramını tam anlamıyla karikatürize ederek“Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkanhastalığı ifade eder” (m.3/1) ibaresiyle tanımladı.“Kanun”, iş kazasını; “İşyerlerinde veya işin yürü-tümü nedeniyle meydana gelen, ölüme ve vücutbütünlüğünün ihlaline sebep olan olayı ifade eder”(m.3/1) ibaresiyle tanımlıyor. İSG Kanunu, İşKanunu ve SSGSS’de bulunan düzenlemelere ekolarak hiçbir yenilik getirmedi.

Kamuda meslek hastalıkları ve iş kazalarıSSGSS’ye göre çalışanların (kamu çalışanları

hariç) iş kazası ve meslek hastalıkları “hakkı” kısavadeli sigorta kolları içerisinde yer alıyor. Kamuçalışanları, iş kazası ve meslek hastalığı sigortasıkapsamına alınmazken, iş kazası ya da meslek has-talığı sonucu gerekli görülen ‘hastalık’ yardımlarınıGenel Sağlık Sigortası sağlıyor. İSG Kanunu kamuçalışanları için iş kazası ve meslek hastalıklarıylailgili “hak” tanımı yapıyor, ancak SSGSS engeli

17Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

17Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 20: Ocak-Şubat-Mart 2012

18Ocak-Şubat-Mart 2012

nedeniyle kamu çalışanları diğer sigortalılara tanı-nan haklardan yararlanamıyor!

Ayrıca, kamudaki çalışanların sağlığının korun-ması ve geliştirilmesine yönelik sağlık ve güvenlikhizmetlerinin nasıl ve kim tarafından verileceği vefinansmanın nasıl sağlanacağı konularındaki belir-sizlik bugünkü hukuksal zeminde yanıtsız kalıyor.

İşgöremezlik kavramı ve maluliyete bakış SSGSS'ye göre; iş kazası veya meslek hastalığı

sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10azalmış bulunduğu SGK tarafından tespit edilen(kamu çalışanları dışındaki) sigortalılar, sürekli işgöremezlik (kısmi veya tam) gelirine hak kazanı-yor. İş kazası veya meslek hastalığı halinde her güniçin kazancın üçte ikisi kadar geçici işgöremezliködeneği veriliyor (m.18,19). İş kazası veya meslekhastalığı sonucu çalışma veya meslekte kazanmagücünün en az %60'ını kaybeden sigortalı malûlsayılıyor ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanıyor.

Bu düzenlemeyi sağlık emekçilerine göreyorumladığımızda ilginç bir durum ortaya çıkıyor.İş kazası veya meslek hastalığı geçiren sağlık emek-çisi kamu dışında çalışıyorsa iş göremezlik gelirialabiliyor ve hizmet süresine bakılmaksızın malûl-lük ve ölüm sigortası haklarından yararlanabiliyor.Sağlık emekçisi kamuda çalışırken iş kazası veyameslek hastalığı sonucu malûl duruma düşmüşse;en az 10 yıldır sigortalı ve 1800 gün (muhtaç olan-lar 5 yıl sigortalı ve 900 gün) prim yatırmışsamalûllük sigortasından (9000 gün üzerinden)yararlanabiliyor; en az 1800 gün veya en az 5 yıl-dan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün primödenmesi durumunda iken ölen sigortalının haksahiplerine ölüm aylığı bağlanıyor. İş kazası, meslekhastalığı veya vazife malûllüğü durumunda iseprim borcuna bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanabi-liyor. 2006 yılında SSGSS kabul edildiğinde yapı-lan bu yorum 2012 yılında İSG Kanunu çıktıktansonra da yapılmaktadır. Yani İSG Kanunu, kamuçalışanlarının maluliyet ve iş göremezlik ödeneğiaçısından değişiklik getirmedi.

Fiili hizmet zammıSSGSS Kanunu’nda (m.40) belirtilen işyerle-

rinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360günü için karşılarında gösterilen gün sayıları, fiilîhizmet süresi zammı (yıpranma payı) olarak ekle-niyor. Sağlık sektöründe yüksek risk grubunda yer

alan meslek gruplarının adı Yasa kapsamında geç-mezken, sadece “radyoaktif ve radyoaktif madde-lerle yapılan işler/işyerleri” risk grubunda sayılarak“doğal ve yapay, radyoiyonizan maddeler veya kor-püsküler emanasyon kaynakları ile yapılan işlerdeçalışanlar” madde kapsamına alınarak fiili hizmetsürelerinin her yılı için 90 gün hizmetlerine eklen-mektedir. Söz konusu ortamlarda çalışan tabip,teknisyen, sağlık memuru, radyasyon fizikçisi veteknisyeni ve iyonizan radyasyonla çalışan diğerpersonel bu haktan yararlanıyor.

Sağlık Bakanlığı tarafından “sağlık kurum vekuruluşlarında radyasyon kaynağı ile teşhis, tedaviveya araştırmanın yapıldığı alanlarda çalışan tümpersonelin radyasyondan kaynaklanabilecek risk-lere karşı radyasyon dozu limitlerini ve doz limitle-rinin aşılmaması için alınması gereken tedbirler ileaşılması durumunda alınacak tedbirler ve radyas-yon kaynakları ile ilgili çalışma esaslarını belirleye-rek ilgili personelin korunmasını sağlamak” amacıile çıkartılan Yönetmelik (4) sağlık sektöründe“kamu ve özel tüm sağlık kurum ve kuruluşları”kapsayan tek düzenlemedir.

Yönetmelik, nükleer tıp, radyasyon onkolojisive radyoloji uygulamalarının en az ikisinin yürü-tüldüğü bölümleri içeren yerlerde oluşturulan vekonuya yönelik çalışmaları yürüten “RadyasyonGüvenliği Komitesi” şartını getirmektedir.

Yönetmelik radyasyon kaynağı ile çalışanların;risk tanımı, çalışma esaslarını, alınması gerekentedbirleri ve çalışma sürelerini, kişisel dozimetreölçümlerinin kurallarını, sağlık izni ile işin niteliği-ne uygun koruyucu giysi ve teçhizatı belirleyerek;işe başlatılmadan önceki tıbbi muayeneleri ile işebaşlatıldıktan sonraki yıllık sağlık kontrollerininnasıl yaptırılacağını belirtiyor.

Ancak, iş kazası veya meslek hastalığı geçirmedurumundaki “hak” tanımı bu Yönetmelikte deyapılmadı.

Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri ve meslek hastalıkları listesiÇalışanların sağlığını etkileyen faktörlerle ilgili

ulusal ve uluslararası düzenlemelerde sınıflandır-malar yapılmıştır. 1925 yılında 18 sayılı İşçi Tazmi-natı Sözleşmesi (Meslek Hastalıkları) ILO tarafın-

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

18Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 21: Ocak-Şubat-Mart 2012

19Ocak-Şubat-Mart 2012

dan kabul edildikten sonra 42 nolu Sözleşme ile1934 yılında yeniden gözden geçirilmiş ve 16Şubat 1946 tarihinde (6234 sayılı Resmi Gazete)Türkiye tarafından onaylanmıştır. Yine ILO’nun1964 yılında yayınlanan (1980 yılında geliştirdiği)121 sayılı Sözleşmesi Türkiye’de Sosyal SigortaSağlık İşlemleri Tüzüğü (1972) ekindeki MeslekHastalıkları Listesi’nde yer aldı.

Son olarak ILO’nun 20 Haziran 2002 tarih ve194 sayılı Tavsiye Kararı ile yapılan sınıflandırmasıTürkiye tarafından modifiye edildi; SSGSS Kanu-nu (2006) dayanak alınarak 2008 yılında hazırla-nan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma GücüKaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” (5) ilehalen yürürlükteki “Meslek Hastalıkları Listesi”oluşturuldu.

Söz konusu Meslek Hastalıkları Listesi kamuçalışanları hariç diğer tüm sigortalıları kapsamak-tadır. Listeye göre meslek hastalıkları; Kimyasalmaddelerle olan meslek hastalıkları (A grubu),Mesleki deri hastalıkları (B grubu), Mesleki solu-num sistemi hastalıkları (C grubu), Mesleki bulaşı-cı hastalıklar (D grubu), Fiziksel etmenlerle olanmeslek hastalıkları (E grubu) olmak üzere beşgrupta toplanmıştır. Listenin sol sütununda zararlıajanın meydana getirdiği başlıca hastalıklar vebelirtileri, orta sütununda yükümlülük süreleri, sağsütununda hastalık tehlikesi olan işler yer almıştır.

Çalışanların sağlığını bozan etmenler DünyaSağlık Örgütü (WHO), ABD Ulusal Mesleki Sağ-lık ve Güvenlik Enstitüsü (NIOSH) ve MeslekiSağlık ve Güvenlik İdaresi (OSHA) gibi organizas-yonların da benimsediği bir başka biçimiyle şöylesınıflandırılmıştır: I. Kimyasal etmenler, II. Fizikseletmenler, III. Biyolojik etmenler, IV. Ergonomiketmenler, V. Psikososyal etmenler. Bu sınıflandırmaiçerisinde sağlık çalışanlarının sağlığını etkileyenfaktörleri de görmek olasıdır.

MHL’nin yer aldığı son Yönetmelik “sigortalı-ların” (kamu çalışanları hariç) iş kazası ile meslekhastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerininmeslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağını;ve kamu dahil tüm çalışanların, hangi hâllerdeçalışma gücünün en az %60’ını veya vazifeleriniyapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünükaybettiğine ilişkin usul ve esasları kapsıyor (m.2).Bir başka ifadeyle; Yönetmelik, kamu çalışanları-

nın iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik hâllerini kapsamazken, iş kazası vemeslek hastalığı dışındaki çalışma gücü meslektekazanma gücü kayıp oranlarını düzenliyor.

Sağlık çalışanlarının iş kazaları Türkiye’de sağlık sektöründe iş kazaları ve mes-

lek hastalıkları riski (kayıtlara geçmese de) enazından yasal düzenlemelerde tanımlanan biçimiy-le yaşanmaktadır. Sağlık hizmetlerinde kullanılan;kesici-delici-batıcı uçlu ekipman, kırık cam, tüp yada araçlar kesiklere; elektrik akımı/düzeneği ileilgili tehlikeler ve patlayıcı-yanıcı maddeler yan-malara; kayma veya düşmeye neden olan tabanyüzeyleri yaralanmalara, kesiklere, kırıklara, bel vesırt zorlanmalarına neden olabilmektedir. Korun-masız radyasyon kaynakları, kişisel güvenlik yeter-sizliği, bilinçsiz hasta kaldırma ve taşıma vb gibiuygunsuzluğu artıran ortamlar sağlık sektöründe işkazası riskini artırmaktadır.

İş kazası olarak tanımlanması gereken sağlıkçalışanlarına yönelik şiddet ve iş cinayetleri; ‘ege-men politikalar’ ve kişisel güvenlik yetersizliğisonucu ortaya çıkmaktadır. “Sağlıkta Dönüşüm”hedefli ayrılan finansmanın paylaşımından kay-naklanan şiddetin daha da artması beklenmekte-dir.

Sağlık çalışanlarının meslek hastalıklarıYönetmeliğe göre; “Hangi hastalıkların meslek

hastalığı sayılacağı ve bu hastalıkların, işten fiilenayrıldıktan en geç ne kadar zaman sonra meydanaçıkması hâlinde sigortalının mesleğinden ileri gel-diğinin kabul edileceği Meslek Hastalıkları Liste-si’ne göre tespit ve tayin” ediliyor (m.17). Diğertaraftan, meslek hastalığı tanısının klinik ve labo-ratuar bulgularıyla kesinleşmesi ile birlikte meslekhastalığına yol açan etkenin, işyeri incelenmesiylekanıtlanması gerekmektedir.

SGK istatistikleri incelendiğinde; “İnsan Sağlı-ğı Hizmetleri” (kod no: 86) başlığı ile belirtilensağlık sektöründe verilen hizmet nedeniyle 2010yılında 100 (55 erkek, 45 kadın) iş kazasının kayıt-lara geçtiği, meslek hastalığı tespitinin ise olmadı-ğı anlaşılmaktadır. Aynı yıl içinde 2 kişiye işgöre-mezlik geliri bağlanırken 3 sağlık emekçisinin (2erkek, 1 kadın) öldüğü kaydedilmiştir (6).

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

19Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 22: Ocak-Şubat-Mart 2012

20Ocak-Şubat-Mart 2012

İşkollarının ve İşlerin Tehlike Sınıf ve Derecelere Ayrılmasıİş kazası ve meslek hastalıkları primi Sigortalılar (kamu çalışanları hariç) adına

prime esas kazancın %1-6,5 oranları arasında(tamamını işveren öder) olmak üzere iş kazası vemeslek hastalığı primi ödenmesi gerekiyor (SSGSSm.81/c).

“İş kazası ve meslek hastalığı primi” kamudaçalışan sağlık emekçileri adına ödenmezken, özelsektörde çalışanlar için işveren tarafından öden-mektedir. Anayasa Mahkemesi kararı ile iki milyonkamu çalışanı (4/c bendi kapsamındaki sigortalı-lar) adına devlet tarafından ödenecek iş kazası vemeslek hastalıkları primi kaldırılırken, tasarruf (!)sağlanarak söz konusu sigorta hakkı da yok sayıldı(7).

İş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primi,yapılan işin iş kazası ve meslek hastalıkları bakı-mından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre tespitediliyor (SSGSS m.83). İşkolları, tehlikenin ağırlı-ğına göre sınıflara (12 kademede belirleniyor), busınıflar da özel iş şartlarına ve tehlikeyi önlemekiçin alınmış tedbirlere göre derecelere ayrılıyor. İşkollarının hangi tehlike sınıfına girdiği, tehlike

sınıf ve derecesine göre prim oranları ve uygulana-cak esaslar, Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğekonulacak bir tarife ile tespit ediliyor.

2008 yılında yayınlanan “Kısa Vadeli SigortaKolları Prim Tarifesi” de aynı şekilde 5510 sayılıKanun 4üncü maddesi (a) ve (b) bentlerinde belir-tilen sigortalıları, işverenleri ve işyerlerini kapsamaalırken, kamu çalışanlarını (yani SSGSS m.4/c)kapsama almadı. Söz konusu “Tarife” özel sağlıksektöründe “İnsan Sağlığı ve Sosyal Hizmet Faali-yetleri” adı altında verilen hizmeti 1.tehlike sını-fında belirlemiş ve prim oranını %1 olarak göster-miştir.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nunyürürlüğe (30.6.2012) girmesiyle yeni bir durumortaya çıktı. Bir tarafta Kanun’da geçen “kamu veözel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyer-lerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak vestajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarınafaaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır” (m.2)yaptırımı diğer taraftan 5510 sayılı Kanun’unkamu çalışanlarını engelleyen hükümleri kafakafaya tokuşmuş durumdadır. ÇSGB’nın bugünkügündeminde bu Kanun (m.9) gereği “İşyeri TehlikeSınıfları” tebliğini hazırlamak bulunuyor.

Tablo-1: Sağlık sektöründe karşılaşılan biyolojik etmenler/risklerAdenovirüs AIDS/HIV (İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü)AmoebiasisBoğmaca (Bordetella pertusis)BrusellaCytomegalovirus (CMV)Difteri (Corynebacterium diphtheriae)Helicobakter ploriHepatit-A (HAV)Hepatit-B (HBV)Hepatit-C (HCV)Hepatit-D (delta, HDV)Herpes simpleks Herpes zosterHistoplazmozisİnfluenzaKabakulakKırım Kongo Kanamalı AteşKızamıkKızamıkçıkKonjonktivitKuş gribi (H5N1 avian influenza)LeishmaniasisLejyoner hastalığı (havalandırma sistemiyle)Meningococcal hastalıklar

Multirezistan nozokomiyal bakteriNorwalk virüs Papilloma virüsüParvovirüs PnömokokPolio PseudomonasRespiratuar sinsityal virüsRiketsiyaRinovirüsSarıhumma virüsüSARS (ağır akut solunum yetersizliği sendromu)SalmonellaScabies (uyuz)ShigellaSifilizSıtma (malarya)Stafilokoklar - MRSA (metisiline dirençli staphylococcus aureus infeksiyonları)StreptokoklarSuçiçeği (varicella zoster)TetanozTifüs (lekeli humma)Tinea korporotis TüberkülozVeba

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

20Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 23: Ocak-Şubat-Mart 2012

21Ocak-Şubat-Mart 2012

Sağlık Çalışanlarını Etkileyen Mesleki RisklerSağlık sektörü meslek hastalıkları açısından en

riskli olan iş kollarından birisi durumundadır. Buanlamda sağlık çalışanları birçok meslek hastalığı-na maruz kalıyor. Sağlık sektöründe çalışanlar içinen önemli riskler; a) biyolojik ajanlar, b) kas-iske-let bozuklukları, c) psikososyal bozukluklar, d)kimyasal ajanlar olarak sıralanabilir (8).

Türkiye’de hukuken kabul edilen Meslek Has-talıkları Listesi’nde yer alan sağlık sorunları ile sağ-lık çalışanlarının maruz kaldığı mesleki risk etmen-leri ve faaliyet alanları karşılaştırıldığında (sağlıkçalışanlarını etkileyen risk etmenleri bir kamu eği-tim-araştırma hastanesinde sendikal faaliyet sonu-cu gözlemlere dayanarak hazırlanmıştır) kesişenbaşlıklar aşağıda sıralanmıştır.

Sağlık çalışanlarını etkileyen mesleki bulaşıcı hastalıklarSağlık çalışanları günlük çalışma ortamında

hastalardan bulaşabilecek birçok enfeksiyon hasta-lığı açısından risk altındadır. Bu enfeksiyonlar için-de kanla bulaşanlar, gerek sıklık gerekse yarattıkla-rı uzun süreli olumsuz etkiler nedeniyle özel biröneme sahiptir. Sağlık personelinin günlük faali-yetleri sırasında hastaların kan ve çeşitli vücut sıvı-larıyla temas etme olasılığı yüksektir ve ölümekadar götürebilen bu tür hastalıklar açısından yük-sek risk altındadır (9,10). Sağlık sektöründe biyo-lojik etmenler; 1) kan ve kan ürünleri kaynaklıenfeksiyonlar (HIV, hepatitler, viral hemorajikateş), 2) solunum yolu ile geçen enfeksiyonlar(tüberküloz, suçiçeği, difteri, kızamık, kızamıkçık,

boğmaca, menenjit, SARS, brusella, kuş gribi), 3)enfeksiyonluyla temas sonucu (iğne batması, deri-de çizik, sıyrık, yara, enfekte olmuş atıklar vb) çalı-şanlara zarar veren durumlar (Tablo-1). Yapılanaraştırmalara göre sağlık çalışanlarının 2/3’ü hasta-ların kan ve/veya vücut sıvıları ile en az bir keztemas etmektedirler. HIV pozitifleşen sağlık çalı-şanlarından %57’sinde enfeksiyon meslekselkökenlidir. Sağlık çalışanlarının HBV geçirme riskigenel popülasyona göre 10 kat daha fazladır (11).

Biyolojik etmenlerden bazıları Meslek Hasta-lıkları Listesi’nde (D Grubu olarak) yer almıştır(Tablo-2).

Sağlık kuruluşlarında enfeksiyona açık riskalanları ve potansiyel riskli faaliyetler: Klinik mua-yeneler, kan, vücut sıvıları veya diğer klinik örnek-lerin alınması, cerrahi müdahaleler, yaraların teda-visi, kan ve kan ürünleri toplayan merkezler, acilservis ve ambulans hizmetleri, agresif hasta taşıma,yoğun bakım üniteleri, diyaliz üniteleri, laboratu-arlar, patoloji, anatomi ve adli tıp bölümleri, hay-vanlarla çalışma, ameliyathaneler, tehlikeli cihaz-lar ve aletler (sivri veya keskin aletlerin ya da ekip-manların kullanımı), enfeksiyon şüphesi olan kir-lenmiş alanlarda kirlenmiş ekipman ve nesnelerleçalışmak (onarım ve bakım çalışmaları), temizlik,dezenfeksiyon.

Sağlık çalışanlarının fiziksel etmenlerle gelişen meslek hastalıkları ve ergonomik riskler Sağlık sektöründe varlığını koruyan; gürültü,

radyasyon, zararlı ışınlar, toz vb gibi fiziksel etmen-ler insan sağlığına zarar verirler. Sağlık kurumla-

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

D-2 grubu

Tablo-2: MHL’de yer alan ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı mesleki bulaşıcı hastalıklar

Tropik hastalıklar Bu hastalıkların saptandığı ve/veya tedavi edildiği sağlıkörgütlerinde ve kurumlarında ya da hastalıkların patojenajanları ile çalışmalar/araştırmalar esnasında laboratuarlar-daki sağlık görevlerinde tespit edilebilir.

Malarya, amoebiasis, sarıhumma, veba,rekürren ateş, dang, leishmaniasis, fram-bosie, lepra, lekeli humma, riketsiöz gibi.

D-3 grubu Hayvanlardaninsana bulaşanhastalıklar

Veterinerlik hizmetleri veya laboratuarlarda bu hastalıkla-rın etkenleriyle veya hastalanmış hayvanlardan alınmışbiyolojik materyalle yapılan çalışmalar sırasında görülenhastalıklar.

Şarbon gibi

D-4 grubu Meslek gereğibulaşanhastalıklar

Enfeksiyon hastalıklarına maruz kalan kişilerin hastane,dispanser, poliklinik, araştırma laboratuarı vb. sağlık kuru-lumlarındaki çalışmaları esnasında görülür.

Özellikle viral hepatit, tüberküloz gibi.

21Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 24: Ocak-Şubat-Mart 2012

22Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Tablo-3: Sağlık çalışanlarını etkileyen fizikseletmenler

Gürültü

Radyasyon

• İyonize

• Noniyonize (fizyoterapi ve lazer cerrahisi)

• Ultroviyole

• Radyoaktif atıklar

• Radyoaktif hastalar

• Radyasyon tedavisi (kadmiyum, kurşun vb)

• Mikro dalgalar

• Radyonükleitler (tanı ve tedavide)

Toz

Ultrasonik cihazlar

Kriyojenik sıvılar

Elektromanyetik alanlar

E-1 grubu

Tablo-4: MHL’de yer alan ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı fiziksel etmenlerle oluşan meslek hastalıkları

Elektromanyetik ışınlar (röntgen ve gama ışınları) ve kor-pusküler ışınlar (alfa, beta ışınları, nötron ve protonlar),lazer ışınları hastalık oluşturabilir.

Tıpta tanı ve tedavi, cerrahi gereçlerin sterili-zasyonu ve araştırma laboratuarlarında kulla-nılmaktadır.

E-6,b grubu Önkolun iş gereği sürekli abduksiyon durumunda olduğuhallerde aşırı yüklenme birikimli kas-iskelet sistemi hasta-lıklarına neden olabilir.

Tendosinovit, veter, veter kılıfı ve periost has-talıkları gelişebilir.

E-6,e grubu Telefon santralcılığı gibi elbileğinin sürekli-aşırı ekstansiyo-nu ile yapılan işlerde görülebilir.

Sürekli lokal baskı sonucu sinir felçleri görülür.Kesin tanı için elektrodiyagnostikten yararlanı-labilir.

E-6,f grubu İş gereği (daktilo, klavye, mouse, teleks, telgraf maniplesivb ile çalışma) belirli kas veya kas gruplarının sürekli ola-rak aynı hareketinin yapılması sonucu yüklenme hallerin-de görülebilir.

Kas krampları; sağlık sektöründe ergonomikolmayan çalışma koşulları çalışanlarda, ağırlıklıolarak kas-iskelet sistemi risklerini (başta sırtağrısı olmak üzere kas ağrıları) ve ilgili kasveya kas gruplarında tonik krampları ortayaçıkartabilir.

rında, en iyi bilinen, etkileri doğrudan gözlemlene-bilen/izlenebilen potansiyel sağlık sakıncası radyas-yon kaynaklarıdır. Yüksek dozlarda öldürücü, ortaderece dozlarda yanıklar, katarakt, kısırlık, genetikve konjenital anomaliler, uzun süreli etkilenimsonunda ise kanserleşme (özellikle lösemi) geliş-mesine neden olabilirler. Sağlık çalışanlarının sağ-lığına zarar veren fiziksel etmenler ve bazı ergono-mik riskler Meslek Hastalıkları Listesi’nde (EGrubu olarak) yer almaktadır (Tablo-3, 4).

Diğer taraftan uygunsuzluğu artıranortamlar/faaliyetler ergonomik olmayan çalışmaortamlarına neden olmaktadırlar. Sağlık sektörün-de sağlık hizmetlerinde görev yapan personelinuzun süre ayakta kalması/çalışması, bazı durumlar-

da çok yüksek hızda yorucu veya ağrılı pozisyon-larda görev yapmak zorunda kalması, yetersiz din-lenme odaları, hasta odalarında fazla sayıda hastaolması gibi nedenler ergonomik riskleri artırmak-tadır. Aydınlatma sorunları (yetersiz ya da fazlaışık), termal konforsuzluk (yetersiz ya da fazla ısı,havalandırma yetersizliği, nem, yüksek basınçlıhava) vb gibi uygun olmayan her türlü çalışmaortamı çalışanların sağlığını bozmaktadır. Ayrıca,hasta taşıma veya kaldırma işlerinin fazla olduğubirimlerde kuralsız yapılan işlemler veya yanlış pos-türde yoğun hareket etmek bel, sırt, boyun, el-kolve ayak-bacak ağrıları başta olmak üzere kas-iske-let sistemi sorunlarını ortaya çıkartmakta ve artır-maktadır. Islak ve düzensiz zemin (yüksek ya dadüzensiz basamaklar) vb gibi durumlar uygunsuzortam koşullarını sağlamaktadır.

El yıkama birimlerinin yetersizliği ve araç-gere-cin doğru steril edilmemesi hijyenik koşulların sağ-lanmasını etkilemekte, atıkların yanlış yok edilme-si, kişisel koruyucuların yetersiz olması ya dabulunmaması gibi nedenler koruma önlemleriniazaltmaktadır. Elektrik düzeneği sorunları ile yanı-cı ve patlayıcı maddeler yangın riskini artırmakta-dır.

Yönetim, bilgisayar odası, büro, ofis ve sekre-terlik hizmetleri işleri gibi genel bölümlerde görevyapanlar ise gerek işyükü yoğunluğu, gerekseuygunsuz çalışma ortamı nedeniyle birikimli kas-iskelet sistemi hastalıklarıyla karşı karşıya gelmek-tedirler.

22Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 25: Ocak-Şubat-Mart 2012

23Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

larda iş doyumunu olumsuz yönde etkilemektedir.Borçlar Kanunu’nda (13) yapılan düzenleme

ile “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğinikorumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlükilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikleişçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamalarıve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazlazarar görmemeleri için gerekli önlemleri almaklayükümlüdür.” hükmü 1 Temmuz 2012 tarihindeyürürlüğe girdi.

Sağlık çalışanlarının kimyasal maddelerle gelişen meslek hastalıkları Sağlık sektöründe bazı kimyasallar maddeler

(Tablo-5) çalışan sağlığını etkileyerek meslek has-talıklarına neden olmaktadırlar.

Laboratuvar çalışanları birçok kimyasal maddeile çalışmakta; kullanılan çözücüler (ksilen, ksilol,benzen, benzol), yanıcı ve yakıcı maddeler vbetmenler, antiseptikler (sodyum hipoklorit) ve ste-rilanlar (formaldehit, gluteraldehit, etilenoksit),temizlik işlerinde kullanılan dezenfektanlar (izop-ropilalkol), iyodin, formikasit ve asetik asit gibimaddeler sağlık ve güvenlik sakıncaları oluştur-maktadırlar.

Tablo-5: Sağlık çalışanlarını etkileyen kimyasal etmenler AcetoneAmonyakAntineoplastiklerAsbest Benzen, benzolBoyalar ve vernikBrominChlorineCiva ve civa bileşikleriDesfluraneDiethyl etherDinitrogen monoxide EnfluraneEtilenoksit (ETO)FenollerFetotoksik ilaçlarFormalin (hemodializ ünitesi)FormaldehitFreonlarGluteraldehit Halothane HerbisidlerheksaklorofenHydrogen chlorideİnorganik kurşunİodin

IsofluraneİsopropanolKadmiyum KarbondioksitKarbonmonoksit KarsinojenlerKimyasal atıklar Kostik solüsyonKriyojenik maddelerKsilen, ksilolKumol, kümonLateks Metal tütsülerMethanol Metil metakrilat (kemik çimentosu)Organometalikler PentamidinPestisidlerPhosphoric acidRibavirinSevoflurane Sodium azideSodyum hipokloritTeratojenlerToluen, toluolTuz ruhu

Sağlık çalışanlarını etkileyen psikososyal etmenler Sağlık çalışanlarını etkileyen psikososyal

etmenler Meslek Hastalıkları Listesi’nde yer alma-maktadır. Ancak, egemen politika sonucu siyasiiradenin yöneticiler üzerinden baskısı, mesai ilişki-leri, hasta ve hasta yakınlarının tutumu sonucuişyerinde şiddet, mobbing, taciz vb etmenler sağlıkçalışanlarını psikolojik ve sosyal açıdan etkilemek-tedir.

Çalışma sürelerinin uzunluğu (36 saate kadar)ve düzensizliği (icapçılık), gece çalışma (vardiya),nöbetler, uykusuzluk, ağrı çeken ve ölümcül hastaile karşı karşıya kalma gibi durumlar iş stresi vetükenmişlik kaynağını oluşturmaktadır. İş güven-cesinin giderek azaldığı ortamlarda verilen hizmet,motivasyonu ve enerjiyi azaltmakta, tükenmeyeyönelen sağlık hizmetlerinin iş kazası ve meslekhastalığı geçirme riski de artmaktadır. Bu neden-lerle “sağlıkta dönüşüm”; sağlık çalışanlarınıntükenmişlik düzeylerini, iş stresi kaynaklı depres-yon ve stres bozukluklarını, kardiovasküler hasta-lık vb gibi sağlık sorunlarını giderek artıracaktır(12).

Çalışma amaçlarının belirgin olmaması, işi iste-meme ya da isteyerek tercih etmeme, yapılan işinanlamsız hissedilmesi, işe yabancılaşma, yapılanişin boşa gitme hissi, mesleki açıdan gelişememe,başkalarının profesyonel gelişiminden sorumluolma, monoton çalışma ortamı, ekip çalışmasınınazalması, işin izolasyonu vb gibi etmenler çalışan-

23Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 26: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Anestezide kullanılan, etkilenim süresince başağrısı, yorgunluk, irritabilite belirtileri ile kendinigösteren gazlar (nitröz oksit, halotan, izoflorangibi) ve ilaçlar; kronik maruziyet ile spontandüşüklere, prematüre doğumlara, konjenital mal-formasyonlara, karaciğer ve böbrek hastalıklarına,mental bozukluklara ve kanserleşmeye nedenolmaktadırlar (14).

Kemoterapide kullanılan antineoplastik/sito-toksik ilaçların sağlık çalışanlarında uzun süremaruziyeti potansiyel risk oluşturmaktadır. İlaçla-rın hazırlanması ve uygulanması ile atıkların yokedilmesi aşamasında; toz ve damlacıkların solun-ması, deri yolu ile emilim, kontamine yiyeceklerinyenmesi yoluyla temas sağlanmakta, özellikle gebe-lik döneminde üremeyi tehlikeye sokan, teratoje-nik, karsijonik etkilere kadar giden ciddi sağlıksorunları gözlenmektedir (15).

Kimyasal etmenlerden bazıları Meslek Hasta-lıkları Listesi’nde (A grubu olarak) yer almış vekullanım alanları Tablo-6’da belirtilmiştir.

Sağlık çalışanlarının mesleki solunumsistemi hastalıkları Meslek Hastalıkları Listesi’nde (C grubu) sili-

koz ve silikotuberküloz (C-1,a) yer almaktadır. Dişteknisyenleri silikozis riskine maruz kalmaktadır

B-2 grubuTablo-7: MHL’de yer alan ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı mesleki deri hastalıkları

Formaldehit, civa gibi kimyasal etken-ler, bakteriyel enfeksiyon veya mantarhastalığı yapabilen mikroorganizmalar

Cilt içinpatojendir

Kesin tanı için; ayrıntılı kişisel anamnez ve iş anemnezi, klinik bulgularile özellikle hastalığın lokalizasyonu önemlidir. Epikutan ve intrakutantestler yapılabilir. Testler negatif ise, aynı işin yinelenmesiyle ortayaçıkacak nükslerin saptanması anlamlıdır.

A–6 grubu

Tablo-6: MHL’de yer alan ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı kimyasal maddelerle oluşan meslek hastalıkları

Civa ve anorga-nik civa bileşikleri

Dişçilikte amalgamla çalışma sırasında kullanılıyor. Tanı için; gerektiğinde idrar, kan ve dışkı-da civa miktarı tayini yapılabilir.

A-18,a grubu Alkoller (meta-nolden elde edi-len formaldehit)

Laboratuarlarda çözücü olarak ve temizleme maddesiolarak kullanılmaktadır.

Tanı için; gerektiğinde kan ve idrardametil alkol ve formik asit miktarları tayinedilebilir.

A-18,c grubu Eter ve türevleri Sterilizasyon maddesi ve anestezik olarak kullanılıyor.

A-19,b grubu Aldehitler Laboratuarlarda preparatların konserve edilmesi ve for-molün dezenfeksiyon maddesi olarak kullanılmaktadır.

A-21,a grubu Benzol (benzen)ve homologları(benzol, toluol,ksilol, kumol,kümen vb mad-deler)

Çözücü ve inceltici olarak kullanılmaktadırlar. Tanı için; gerektiğinde kanda benzol,idrarda fenol, sülfat, hippurik asit tayiniyapılabilir.

(16) ve sağlık çalışanları tüberküloz açısından yük-sek risk grubundadır (11,17). Mesleki solunum sis-temi hastalıklarında kesin tanı için; akciğer grafi-sinde (35x35 cm) röntgen bulgusu, solunum fonk-siyon testleri, tüberküloz için bakteriyolojik incele-me, iş anamnezi ve işyeri incelemesi yapılır.

Sağlık çalışanlarının mesleki deri hastalıklarıMeslek Hastalıkları Listesi’nde (B Grubu) yer

alan mesleki deri hastalıkları (Tablo-7) sağlık çalı-şanlarında sık gözlemlenmektedir. dermatomikoz-lar, toksik ve alerjik orijinli, ışınların (ultraviyole,termik, iyonize) etkisi ile oluşan ve toksik mater-yalde yabancı cisim etkisi olan maddelerle (beril-yum, anilin, asbest) ortaya çıkan dermatozlar, arse-nik hiperkeratozu, yineleyen mekanik irritasyonlarvb sonucu kanserleşmeyen deri hastalıkları gelişe-bilir.Kaynaklar1. Emiroğlu C., "Türkiye'de Sağlık Çalışanlarının İş Sağlığı

ve İş Güvenliği" SES Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Yayın Organı sayı I Ekim-Kasım 1996, sayı II Ocak-Şubat 1997.

2. Emiroğlu C., “Türkiye’de Kamu Çalışanlarının Sağlığı ve Güvenliği”, Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 2003;13,14-22.

3. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30.6.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmî Gazete.

24Ocak-Şubat-Mart 2012

24Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 27: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

4. Sağlık Hizmetlerinde İyonlaştırıcı Radyasyon Kaynakları ileÇalışan Personelin Radyasyon Doz Limitleri ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik, 05.7.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmî Gazete.

5. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete.

6. SGK 2010 istatistik yılığı, http://www.sgk.gov.tr/wps/ portal/tr/kurumsal/istatistikler/sgk_ istatistik_yilliklari, (Erişim: 19.7.2012).

7. Anayasa Mahkemesi tarafından (15.12.2006 tarihli, E. 2006/111, K. 2006/112 sayılı kararı ile) 4/c bendi kapsamındaki sigortalılar yönünden iptal edildi (İptal Kararı: 30.12.2006 tarih ve 26392 sayılı Resmi Gazete).

8. “Occupational health and safety risks in the healthcare sector”, European Commission, December 2010, ttp://ec.europa.eu/social/search.jsp?pager.offset= 90&langId=en&searchType=null&mode=quick&order=null&quickSearchKey=occupational health. (Erişim: 12.7.2012)

9. Akova M, “Sağlık personeline kan yoluyla bulaşan infeksiyon hastaliklari ve korunmak için alinacak önlemler” http://www.hastaneinfeksiyonlari dergisi.org/managete/fu_folder/1997-02/html/1997-1-2-083-090.htm (Erişim: 22.7.2012)

10. Dinçer SL, Holand P, Emiroğlu C; “Kan bankasında çalışan sağlık personelinin iş sağlığı güvenliği”, Sağlık

Çalışanlarının Sağlığı 1.Ulusal Kongresi Kitabı, s.133,

25Ocak-Şubat-Mart 2012

1999.11. Ergönül Ö, “Sağlık çalışanlarının infeksiyon riski ve

korunma yolları”, 2006, http://www.floradergisi.org /journal_issue.aspx?issue_id=124 (Erişim: 22.7.2012)

12. Binbay T, Kaya B, “Özeleştirmeler, sağlık çalışanları ve psikososyal etmenler”, Toplum ve Hekim Dergisi, 2006;21(3):189-193.

13. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, m.417, 04.02.2011 tarihve 27836 sayılı Resmi Gazete.

14. Sağlık Çalışanlarının Meslek Riskleri, TTB Yayını, http://www.ttb.org.tr/kutuphane/sc_meslek_riskleri.pdf (Erişim: 24.7.2012)

15. Platin N, Burgaz S, “Antineoplastikleri uygulayan onkolojihemşirelerinde mesleki sağlık riskinin değerlendirilmesi”,Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 1.Ulusal Kongresi Kitabı, s.122-127, 1999.

16. Çalışma Dünyası: Diş LaboratuvarıTeknisyenleri, N. Torbica, S. Krstev Sırbistan Klinik Merkezi, Mesleki ve Radyolojik Sağlık Enstitüsü (Çeviri: Dr. Ercan Duman), TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 2011;42,45-48.

17. “İzmir’de sağlık çalışanları arasında tüberküloz hastalığı riski: tüberküloz meslek hastalığı olarak kabul edilebilir mi?” Kılınç O., Uçan ES., Çakan A., Ellidokuz H., DokuzEylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD.

http://toraks.dergisi.org/text.php3?id=18 (Erişim: 12.7.2012).�

25Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 28: Ocak-Şubat-Mart 2012

Sağlık çalışanları, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi(KKKA) hastalığından en çok etkilenen meslekgrupları içinde hayvancılıkla uğraşanlardan sonraikinci sırada yer alırlar.

Endemik bölgelerde hastanede çalışan sağlıkçalışanları, özellikle ağız, burun, dişeti, vajina veenjeksiyon yerinden kanaması olan hastalarıntakibi sırasında ciddi risk altındadırlar. Sağlık çalı-şanlarına KKKA enfeksiyonu bulaşı ve ölümler,toplumdaki salgınlarla paralel olarak bildirilmek-tedir.

Bulgaristan’da 1953 ve 1965 yılları arasındakisalgından sonra %52 ölüm oranıyla 42 nozokomi-yal olgu saptanmıştır. Bugüne kadar, Pakistan,Dubai, Irak, Güney Afrika, Arnavutluk, Moritan-

26Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

önlemleri mutlaka kullanılmalıdır. Basit bariyerönlemlerinin efektif olduğu bildirilmiştir. Türki-ye’deki salgından sonra risk altında bulunan sağlıkçalışanları serolojik olarak taranmış ve sağlık çalı-şanlarında enfeksiyon saptanmamıştır.

Ancak son yıllarda KKKA enfeksiyonu ilebulaş durumlarında hastalık tabloları gelişmeyebaşladı ve ölümler görüldü.

Hemşire Kübra Yazım ve Dr. Mustafa BilgiçKırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığınayakalanarak hayatını kaybetti.

Her iki sağlık emekçisi de Samsun OndokuzMayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Araştırma veUygulama Merkezi acil servisinde görev yapıyordu.Acil nöbeti sırasında kanama nedeniyle acil servi-se başvuran ve sonradan KKKA olduğu anlaşılanhastalarına müdahale ettiler.

Sağlık çalışanları enfeksiyon hastalıklarına top-luma kıyasla çok daha fazla yakalandığı bilinir vepekçok sağlık çalışanı, hastasından bulaşan enfek-siyonlar nedeniyle hastalanır ya da yaşamını kay-beder.

On yıldır ülkemizde 7000’ i aşkın kişinin hasta-lanmasına ve 400’ü aşkın kişinin ölümüne nedenolan KKKA virüsünün sağlık çalışanlarına dabulaşabildiği ve hastalığın ağır seyrettiği iyi bilin-mektedir.

TTB “bugüne kadar 40’a yakın sağlık çalışanı-nın bu hastalığa yakalandığını ve 10’a yakın sağlıkçalışanının hayatını kaybettiğini” tahmin ediyor.Kesin rakamlar bilinemiyor çünkü Sağlık Bakanlı-ğı KKKA ile ilgili verileri açıklamıyor ya da tamolarak bilmiyor. Doğrudan meslek hastalığı olaraktanımlanması ve Meslek Hastalıkları Listesi’ndeyer alması gereken KKKA bugün herhangi bir has-talık gibi tedavi ediliyor. Sağlık emekçisi, malüliyetveya ölüm durumunda iş kazası ve meslek hasta-lıkları sigortası haklarından mahrum bırakılıyor.

KKKA ile temas eden sağlık çalışanlarının nasılkorunması, nasıl takip ve tedavi edilmesi gerektiğiTürk Tabipleri Birliği’nin konunun uzmanlarını biraraya getirerek 2010 yılında hazırladığı KırımKongo Kanamalı Ateşi Bilimsel DeğerlendirmeRaporu’nda yer almaktadır (http://www.ttb.org.tr/kutuphane/kirim_ kongo_rpr.pdf7).�

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ ve SAĞLIK ÇALIŞANLARI

Dr. Mustafa Bilgiç

Hemşire Kübra Yazım

ya, İran ve Türki-ye’den sağlık çalışan-ları arasında meslekselKKKA enfeksiyonubildirilmiştir.

Enfekte kanamaruz kalan sağlıkç a l ı ş a n l a r ı n ı n%8,7’sinde ve iğneyaralanması olanların%33’ünde hastalıkgelişmektedir. Perkü-tan yaralanma en yük-sek bulaştırıcılık ora-nına neden olur. Has-talığın bulaşmasındadiğer önemli risk fak-törleri, gastrointesti-nal kanamanın önlen-meye çalışılması vetanısı konulmamışhastaların acil servisteameliyata alınmasıdır.

Sağlık çalışanlarıiçin önerilen koruyucuönlemler; izolasyon,eldiven, uzun önlük,maske ve gözlük kul-lanma gibi bariyer

26Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 29: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

ÖzetAmaç: Tıbbi laboratuarlarda, yürütülen işler-

den kaynaklanan çok sayıda riske maruz kalın-maktadır. Bu nedenle mikrobiyoloji laboratuvarla-rında risk değerlendirmesi yapılmasına karar veril-miştir.

Gereç-Yöntem: Risk değerlendirmesini güveni-lir, çalışanı da katan ve yönetimin farkındalığınıartıran bir yönde gerçekleştirmenin önemli olduğudüşünülerek Fransa Ulusal Güvenlik ve AraştırmaEnstitüsü’nün (INRS) risk değerlendirmesi ilkele-rine dayanan katılımcı bir yöntemle gerçekleştiril-miştir. Risk değerlendirmesi, hazırlık, tehlikelerinve risklerin tanımlanması, risklerin önceliklendi-rilmesi ve çözümler şeklinde dört aşamada tamam-lanmıştır. Karşılaşılan tehlikeler; biyolojik ajanlar(mikroorganizmalar, kontamine kan), kimyasalmaddeler (dezenfektan, anestezik gazlar, antibiyo-tikler), psikososyal faktörler, fiziksel ajanlar (iyoni-zan radyasyon, lazer...), ergonomik sorunlar(uygun olmayan duruş, ağır yükler) şeklinde grup-lanmıştır. Gerçekleştirilen işler ve coğrafik yerle-şim göz önünde bulundurularak Mikrobiyolojilaboratuvarları dokuz çalışma ünitesine bölünmüş-tür: Bakteriyoloji, Tuberküloz, Seroloji, Viroloji,Mikoloji, Moleküler Biyoloji laboratuvarları,dezenfeksiyon ve otoklav salonu, Depo alanı, Besi-yeri hazırlık salonu. Risklerin puanlaması 1-4-7-10puanlık bir skala üzerinden yapılmıştır.

Bulgular: Öncelikli ve önemli olan riskler kim-yasal maddelerin uygun olmayan şekilde depolan-ması, kan ve vücut sıvıları ve solunum yolu ilebulaş ön planda olmak koşulu ile biyolojik riskler,elektrik ve basınç gibi fiziksel tehlikelere bağlı risk-lerdir.

Sonuç: Hedeflenen, çalışanların sağlık vegüvenliğini artırmanın yanısıra, işyerinde risklerinönlenmesi girişimini başlatarak çalışma koşulları-

nın düzeltilmesi olmuş ve bu yönde aşama kayde-dilmiştir.

Anahtar Sözcükler: Laboratuvar, risk değerlen-dirmesi, sağlık çalışanı

Sağlık Kurumlarında ve Laboratuvarlarda Mesleksel Riskler Hastane laboratuvarlarında çalışanlar çok sayı-

da tehlike ile karşı karşıyadır. İlk akla gelenler,yüksek konsantrasyonda patojenlerlein manipüleedilmesi çalışılması nedeniyle biyolojik tehlikeler-dir. Oysa biyolojik analiz laboratuvarlarında pato-jenlerin yanısıra, kimyasalların, tıbbi cihazlarınvarlığı, işin fiziksel ve psikolojik (stres) yönleri detehlike oluşturur (1).

Karşılaşılan tehlikeleri aşağıdaki gibi sıralayabi-liriz:

• Ergonomik sorunlar (uygun olmayan duruş,ağır yükler) (2,3)

• Biyolojik ajanlar (mikroorganizmalar, HIV veHepatit B gibi virüsler, kontamine kan) (1,2,4,5,6)

• Kimyasal maddeler (dezenfektan, anestezikgazlar ve antibiyotikler) (6)

• Psikososyal faktörler • Fiziksel ajanlar: iyonizan radyasyon, lazer...

(7,8,9)Karşı karşıya olunan tehlikeler nedeniyle,

önleme yaklaşımı açısından risk değerlendirmesi(RD) gerçek bir ihtiyaçtır. Bu, çalışmanın amacı,bir üniversitesi hastanesi mikrobiyoloji laboratu-varlarında risk değerlendirmesinin yapılmasıdır.

Risk Değerlendirmesi“Apriori” rRisk değerlendirmesi işletmelerde

mesleksel riskleri önleme süreci açısından önemlibir kaldıraçtır. İşverenlerin risk değerlendirmesiyapma zorunluluğu Avrupa’da 12 Haziran 1989’daçıkarılan Avrupa Birliği (AB) 89/391/CEE Çerçe-

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARLARINDA

RİSK DEĞERLENDİRMESİDr. Meral TÜRK

Doç., Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD.

27Ocak-Şubat-Mart 2012 27Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 30: Ocak-Şubat-Mart 2012

28Ocak-Şubat-Mart 2012

ve Direktifi ile gündeme gelmiştir. Türkiye’de,4857 sayılı İş Kanunu’na (5.Bölüm, madde 77)göre işverenler çalışanların güvenliğini sağlamak,sağlığını korumak ve gerekli koruyucu ekipmanla-rı almakla yükümlüdürler. Bunun yanısıra çalışan-lar da, işçi sağlığı ve güvenliği için alınan tümönlemlere uymak zorundadırlar.

RD şemada (Şekil-1) belirtilen basamaklar veilkelere dayanarak gerçekleştirilmiştir.

RD’nin hazırlık aşaması Hazırlık aşamasında hastane yönetiminin izni

alınmış ikna edilmiş ve Anabilim Dalı’na RDsonucunda belirlenecek önlemleri uygulayacağınasöz vermiştir. Katılımın sağlanması ve RD’nin heraşamasının izlenebilmesi için bir yürütme komitesibelirlenmiştir. Yürütme Komitesi laboratuvarsorumluları, AD Başkanı ve RD yürütücüsündenoluşturulmuştur. İlk olarak; RD’nin amacı, aşama-ları Yürütme Komitesi’ne sunulmuştur. Personelin

katılımı açısından, çalışma gruplarını oluşturmaküzere her laboratuvardan bir ya da iki çalışan öner-meleri istenmiştir.

İlk büyük toplantı Anabilim Dalı’nda çalışanla-rın çoğunluğunun katıldığı, yapılacaklar konusun-da bilginin aktarıldığı toplantı olmuştur. Toplantı-ya her laboratuvardan/ ve çalışma ünitesinden enaz bir ya da iki kişinin katılması istenmiştir. Çalı-şanlardan tüm RD boyunca katılım bekleneceğiifade edilmiştir.

Çalışma üniteleri: Gerçekleştirilen işler ve coğ-rafik yerleşim göz önünde bulundurularak Mikro-biyoloji Laboratuvarları dokuz çalışma ünitesinebölünmüştür: Bakteriyoloji Laboratuvarı, Tuber-küloz Laboratuvarı, Seroloji Laboratuvarı, VirolojiLaboratuvarı, Mikoloji Laboratuvarı, Dezenfeksi-yon ve Otoklav Salonu, Depo Alanı, BesiyeriHazırlık Salonu, Moleküler Biyoloji Laboratuarı.

Çalışma ünitelerinin ve çalışanlarının özellikle-ri: Çalışma birimleri iki ayrı binada yerleşmiştir.

- Yönetimin dahil edilmesi - Beklentiler doğrultusunda hedeflerin ve

olanakların tanımlanması - RD’ye katılacakların belirlenmesi- Yöntem seçimi- Çalışma birimlerinin tanımlanması- Öncesi ve sonrası iletişim- Mevcut dokümantasyonu çıkarmak

- Gerekirse bir ön anket uygulamak- Katılımcı yöntemlerle bilgi toplamak - Toplanan bilgileri derlemek ve

doğrulamak

- Teknik- Organizasyonel- Bilgilendirme/Eğitim

- Riskleri sınıflamak - Risk matriksine yerleştirmek- Doküman hazırlamak

HazırlıkTanımlama

Çizimler Sınıflama

Şekil-1: Risk değerlendirmesinin basamakları ve ilkeleri

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

28Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 31: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

29Ocak-Şubat-Mart 2012

Bakteriyoloji ve örneklerin kabulü ana hastanebinasında yer almaktadır. Diğer çalışma üniteleriek hastane binasında bulunmaktadır. Herbir çalış-ma ünitesinde mikrobiyoloji uzmanları, araştırmagörevlileri, stajyer hemşire ve teknisyenler çalış-maktadır. Sadece gündüz mesaisi yapılmaktadır.

YöntemRD için öncelikle her bir laboratuvardaki iş

akışı çıkartılmıştır. Her çalışma biriminin iş akışınıçıkarmak üzere, sorumlu öğretim üyesi, bir teknis-yen ve diğer gönüllü çalışanlardan oluşan çalışmagruplarından yapılan işlerin ayrıntılı listesi isten-miştir. Görüşmelerde işin nasıl gerçekleştirildiği vehangi aletlerin ve maddelerin kullanıldığı sorgu-lanmıştır. İşgünü içinde yapılan gözlemler, fotoğrafçekimleri ve görüşmelerle ayrıntılı bir iş akışı eldeedilmiştir.

RD sürecinde; biri hazırlık aşamasında olmaküzere, çalışanların da katılımını sağlama ve bilgi-lendirme amacıyla üç bilgilendirme toplantısıyapılmış, RD boyunca çalışanlarla görüşmeler sür-dürülmüştür.

Bulgular

Risklerin tanımlanması

Mikrobiyolojik analizler ile mikroskobik incele-me, kültür ya da moleküler biyolojinin bazı teknik-leri kullanılarak mikroorganizmaların varlığı orta-ya konmaya çalışılırmaktadır. Örneklerin mikros-kobik inceleme için hazırlanması, tüplerin açılma-sı, kesici delici alet, santrifüj, pipet kullanımı, ana-lizlerin gerçekleştirilmesi sırasında çalışanlar biyo-lojik riskler daha ön planda olmak üzere çeşitlirisklere de maruz kalmaktadır.

Çalışma birimlerinde gözlenen tehlike ve risklerAşağıda tüm birimlerde rastlanan tehlike ve

riskler sıralanmıştır.

Biyolojik ajanlara bağlı risklerLaboratuvarlarda çalışılan örneklerde çok sayı-

da ve çeşitli mikroorganizmaların varlığı söz konu-sudur. Solunum yoluyla maruz kalış aerosoller ara-cılığı ile yayılan enfeksiyon ajanlarının neden ola-bileceği sorunları ortaya çıkarabilir. Aerosoller aşa-ğıda sayılan işlemler sırasında oluşabilir:

• Besiyerine ekim

• Pipetle çekim• Santrifüj• Homojeneinizasyon, çalkalama, karıştırma• Öze alevden geçirme• Kültür kaplarının açılması• Kan tüplerinin açılmasıOral yoldan maruz kalış, hastanın üzerinde ya

da dışkı veya idrar yoluyla attığı jermlerin sindirimyoluyla alınması sonucu olur. Bundan sorumlu ola-bilecek işlemler bu jermleri içeren biyolojik örnek-lerin alınması ve işlenmesidir. “Ağızdan” pipetlemesırasında kaza sonucu sindirim yoluyla doğrudanmaruz kalınabilir; sıklıkla kirlenmiş eşyaların, kirliellerin ağıza götürülmesi, kontamine içecek veyayiyeceklerin yenmesi ile dolaylı yoldan maruz kalı-nır. Kontaminasyon kütanomüköz yoldan da olabi-lir.

• Kaza sonucu yaralanma sırasında inokülas-yonla,

• Projeksiyon veya doğrudan bütünlüğü bozul-muş deriye temas; hatta bazı bakteriler (Brucella,Leptospira, Francisella…) sağlam deriyi bile geçe-bilir,

• Mukozalara, özellikle göze sıçrama, Laboratuvarlardaki biyolojik riskler genel ola-

rak yeterince ciddiye alınmamaktadır.

Kimyasal ajanlarLaboratuvarlarda çok sayıda ve çeşitte kimya-

sal madde kullanıldığı için kimyasallara bağlı risk-leri değerlendirmek oldukça zordur.

Laboratuvarlarda malzeme envanteri ve malze-me güvenlik bilgi formları bulunmadığı için herkullanılan malzemenin şişesi, kutusu üzerinde işa-retlerden, R ve S (risk ve safety=güvenlik) cümle-lerinden yararlanılmıştır. Olması gereken her kim-yasalın üretici tarafından hazırlanmış «malzemegüvenlik bilgi formunun» bulunması ve risklerkonusunda bu formlara kaynak olarak başvurul-masıdır.

İş akışını gözlemlerken kimyasal risklere; özel-likle reaktiflerin hazırlanması, zemin temizliği,malzemelerin depolanması, etüvlerin gaz tüpleri-nin değiştirilmesi, aktidion besiyerine ekim, konta-mine materyalin dezenfeksiyonu, jel elektroforezi,makinaların bakımı, besiyerlerinin hazırlanmasısırasında maruz kalındığı saptanmıştır. Gözlenendiğer bir nokta; kullanılan kimyasalların formu,kullanım şekli laboratuvardan laboratuvara ve kul-

29Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 32: Ocak-Şubat-Mart 2012

30Ocak-Şubat-Mart 2012

lanan kişiye göre farklılık göstermesi olmuştur.Kullanılan tüm kimyasalların ortaya konamayacağıfark edilince en sık kullanılan kimyasallar üzerin-den gidilmesine karar verilmiştir.

Fiziksel ajanlara bağlı risklerElektrikli aletlerin, elektroforez ve ekranların

kullanımı sırasında elektrik tehlikesine maruzkalınmakta, özellikle ıslak zeminde, bankolardaçalışma, kabloların eskimesi, hasar görmesi sözkonusu olduğunda elektrik çarpma riski ile karşıkarşıya kalınmaktadır. Yangın ve patlama tehlikesi,özellikle, birbiri ile uyuşmayan kimyasalların yan-yana ve miktar sınırlaması yapılmadan depolanma-sının söz konusu olduğu alanlarda, bodrum katın-daki depolama alanında önem kazanmaktadır.

Mekanik risk, makinalar, laboratuvar aletleri,otoklav gibi basınçlı kapların kullanımı sırasındasöz konusudur. Santrifüjler, çok hızlı dönerek çalı-şan aletler olduğu için kimyasallara ve zaman için-de metalin aşınmasına bağlı sorun yaratabilirler.Düzgün bir zeminde yerleşmemesi vibrasyon vedüşmeye yol açabilir. Sterilizasyon ünitesindekiotoklav eski olduğu için bahsedilen risklerin tümügeçerli sayılmıştır. Kapalı sistem çalışan otomatikmakinaların dar bir alanda yerleşmiş olması,zaman zaman işleyişindeki sorunlar nedeniyleiğnelerine elle müdahale ediliyor olması kan vevücut sıvıları ile bulaşan hastalık riskini ortayaçıkarıyordu. Dar alandaki çalışma ortamının sıcakve gürültülü olmasına yol açmıştı.

Soğutucu malzemeler: Laboratuvarlardaçoğunlukla dondurucu olarak sıvı azot (-196 ◦C),ve derin dondurucular (-150 ◦C) kullanılmakta-dır. Bu malzeme ya da dolaplara herhangi bir temasciddi yanıklarla sonuçlanabilmektedir. Özelliklesıvı azot, giysileri, eldivenleri hızlıca aşarak derikatmanları arasına geçer; ortama uzun süre yayıl-dığında havadaki oksijen yoğunluğunu etkiler.

Ultraviyole ışınları (UV): Kişinin doğrudan yada dolaylı maruz kalması kornea, konjonktiva yada deride enflamasyon ve yanıklara yol açabilmek-tedir. UV laboratuvarlarda kabinlerin dezenfeksi-yonu için kullanılmaktaydı. UV dezenfeksiyon için20 dakika yeterli iken, risk değerlendirmesi sırasın-daki görüşmelerde UV’nin mesai bitiminde açılıpsabaha kadar sürdürüldüğü öğrenilmiştir.

Kas iskelet sistemini ilgilendiren risklerKas iskelet sistemi hastalıklarına (KİSH) yol

açabilecek risklere biyogüvenlik kabininde, mik-roskopta, bankolarda örneklerin ayrılması veekranda çalışma sırasında maruz kalınmaktaydı. Teknisyenler makinaları ayakta «yönetmekte»,ardından çıkan sonuçları bilgisayara girmekteydi.Ekranla çalışma temel işlerden biri olmadığı içinekranla çalışmanın gerektirdiği önlemler çok dik-kate alınmamıştı. Ayakta ya da sonuç girişi sırasın-da oturarak çalışma, ortamın düzenlenmesi uygunolmadığı için bel ve boyun ağrılarına yol açtığıifade edildi. Mikroskobik bakı sırasında oturarakçalışma tercih edilmekte fakat sandalye ve bankoyükseklikleri ayarlanamadığından ve bu tür dikka-tin yoğunlaştırıldığı işlerde hareketsiz kalma eğili-mi olduğu için uzun vadede KİSH’ye götürebilmeriski taşımaktaydı. Seroloji, moleküler biyoloji veviroloji laboratuvarlarında mekan darlığı nedeniy-le istenilen düzenlemeler yapılamamıştır.

Organizasyonel vemental yüklere bağlı riskler Otomatik makinalara bağımlı çalışma herhangi

bir elektrik kesintisi ya da sistemdeki sorun nede-niyle bir aksama olma olasılığı teknisyenlerde ciddistres yaratmaktaydı.

İzole ve monoton çalışma, sorumlulukları tekbaşına üstlenme, özellikle tüberküloz ve molekülerbiyoloji laboratuvarlarında çalışanlar için sözkonusuydu.

Hastalara sonuç bildirme süreci zaman zamaniletişim yükünden dolayı ayrı bir stres kaynağı ola-biliyordu.

Elde edilen verilerin değerlendirilmesiToplanan veriler tablolara aktarılmış ve çalışma

grupları ve yönetici ekiple birlikte yorumlanmıştır.

Risklerin SınıflandırılmasıRisklerin hesaplanması ve risk matriksine yerleştirilmesi Bir önceki aşamada tanımlanan risklerin tah-

mini puanlaması çalışma grupları ile birlikte yapıl-mıştır. Seçilen skalaya uygun olarak (1-4-7-10’lukpuanlama sistemi) risk puanı (ciddiyet, frekans,mevcut önlemler üzerinden) hesaplanmıştır. Dahasonra riskler puanlarına göre öncelik sırasıyla yer-

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

30Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 33: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

leştirilmiştir. Risk puanı hesaplama aslında içindeilgili kişilerin risk algısına, bilgi ve eğitim düzeyle-rine ve işteki görevlerine göre öznellik barındıranbir yöntemdir.

Riskleri öncelik sırasına koyduktan sonra,korunma hiyerarşisine göre önleme programıhazırlanmıştır. Önlemler kalan (artık) riskler üze-rinden belirlenmiştir. Öncelik belirlenirken kulla-nılan skalaya uygun olarak 40’a eşit ya da üzerindepuan alan ya da puanı ne olursa olsun ciddiyeti 10ve mevcut önlem katsayısı 1 olan her risk birinciöncelik sırasına yerleştirilmiştir.

Çözümlerin Tanımlanması ve Eylem Planının Hazırlanması Sıralamanın yapılması öncelikli olarak alınması

gereken önlemler konusunda yol göstermiştir.Çalışma birimlerine göre oluşturulan tablolardaalınacak önlemler de belirtilmiş, herbir önlemönce küçük gruplarda tartışılmış sonra yöneticiekibe gösterilmiştir. Yönetici ekibin görüşleri doğ-rultusunda sorumlu kişiler ve gerçekleştirilmetarihleri belirlenerek eylem planına son şekli veril-miştir.

Laboratuvarda koruyucu eylem planı, örnekle-rin işlenişi sırasında farklı aşamalarda ortaya çıkanrisklerin önlenmesine yönelik olmuştur. Entegrebir yaklaşım gerekmektedir; işin kurgulanmasın-dan itibaren, mekan düzenlemesi ve uygun dona-nımın seçilmesinden itibaren başlatılmalıdır.

İyi Laboratuvar Uygulama KurallarıEle alınan iş istasyonları ve güvenlik düzeyi ne

olursa olsun, her durumda dikkat edilmesi gerekenkurallar vardır. Bu kurallara;

- Çalışanlar için laboratuar düzeyinde:• Malzemeler,• Doğru işaretlemeler,• Çalışanların bilgilendirilmesi üzerinden riski

azaltmak;- Atık yönetimi ile çevreyi korumak için uymak

gerekmektedir. Laboratuvarın düzenlenmesi temiz alanlarla

kontamine olabilecek alanları ayıracak şekildeolmalıdır. Yürünen iç yollar ve dış yollar yeterincegeniş olmalı eşyalarla doldurulmamalıdır.

Kontamine olabilen alanlarda yeme, içme,makyaj yapma ve sigara içmek yasaktır. Hiçbiryiyecek maddesi dolaplara (dondurucular) konma-malıdır.

Çalışanlar, laboratuvarın giyinme soyunmaodalarında giyilip çıkarılan, eve aktarılmayanönlükler kullanmalıdır. İş önlükleri tüm vücudukaplamalıdır.

Ayakkabılar temizlenebilir ve eşya düşmelereve sıçramalara karşı koruyacak şekilde kapalıolmalıdır.

Saat, takı gibi aksesuarlar ve saçların açık bıra-kılması engellenmelidir. Bazı işlemler sırasında göz-lük ve/veya maske kullanılmalıdır. Tüm malzeme-ler herkes tarafından erişilebilir olmalıdır.

El hijyeni çok önemlidir: tırnaklar kısa, ojesiz,yüzük takılmadan düzenli temizlenmelidir. Yeterlisayıda ayakla kumanda edilen lavabo, sabunluk(antiseptik ve hidroalkollü jel) ve kâğıt havlubulundurulmalıdır. Tırnak fırçalarını kullanmak-tan kaçınmalıdır ya da tek kullanımlıklar tercihedilmelidir.

Septik maddelerin işleminde özellikle ellerdeyara varsa eldiven kullanımı şarttır. Temiz malzemekullanımına geçildiğinde (telefon, klavye, ya dayüz, dudak gibi vücut yüzeyine) mutlaka eldivenlerçıkarılmalıdır.

Bunların dışında “evrensel” önlemler olaraktanımlanan önlemler mevcuttur:

• Ağızla pipetleme yapılmamalıdırk yasaktır• İğnelerin uçlarını kapağını geçirilerek kapa-

tılmamalıdırerek kapatmak yasaktır• Kesici delici aletlerin toplandığı atık kapları

uygun yerlere konmalıdır• Sıçrama, paslanma riski olan yüzeyler emici

materyalle kaplanmalıdır• Tek kullanımlık ve/veya kırılmaz cam kulla-

nımı tercih edilmelidir

Tartışma ve SonuçRD tek ve son nokta değildir. Önlemler alın-

madıktan sonra RD’nin herhangi bir işe yaramaz-yaramayacağı aşikardır. RD, çalışanların maruz kal-dıkları riskleri bilerek hazırlanan bir önleme planı-nın ilk adımıdır. Sonuca ancak korunma hiyerar-şine uyan bir şekilde risklerin ortadan kaldırılmasıile ulaşılabilir. Hedeflenen, çalışanların sağlık vegüvenliğini artırmanın yanısıra, işyerinde risklerinönlenmesi girişimini başlatarak çalışma koşulları-nın düzeltilmesidir.

Laboratuvarlarda RD yapmak çalışanlarınmaruz kaldıkları risklerin önemli bölümünün orta-ya konmasını sağlamıştır (10).

31Ocak-Şubat-Mart 2012 31Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 34: Ocak-Şubat-Mart 2012

32Ocak-Şubat-Mart 2012

Çalışma Tehlike Risk Etkilenen İş, Mevcut Risk Öneriler

Birimi Kişiler Etkinlik Önlemler Skoru

(FXCXÖ)

Tablo 1. Mikrobiyoloji Laboratuvarlarında risk değerlendirmede ilk üç önceliğin dağılımı

Depo, Parlayıcı, Yangın Tüm Depoloma Yangın Özel dolaplarbakteriyoloji, patlayıcı çalışanlar söndürücü 10x10x1 envanter, etiketleme, mikrobiyoloji, maddeler 100 etkileşime yatkınseroloji, maddeleri uygunbesyeri, yerleştirmehazırlama

Depo, Elektrik Su baskını Tüm Aydınlatma Düzenli bakım, 7x10x1 Acil durum planıbakteriyoloji, sırasında çalışanlar yangınmikrobiyoloji, elektrik söndürücü 70seroloji, kontağı,besiyeri Yangınhazırlama

Dezenfeksiyon Kan ve vücut AIDS, Teknisyen Kontamine Kapaklı, 10x10x0,7 Gözlük, kırılmaz/otoklav, sıvıları ile Hepatit B doktorlar, materyalin kırılmaz tüpler, 70 malzemelerin tercihi,bakteriyoloji, bulaşan ve C temizlik manipül- otomatik ve tek kesici, delici aletseroloji, etkenler elemanları asyonu kullanımlık, kullanımına ilişkinmoleküler (HIV, Hepatit) pipet, atık eğitim, antiviralbiyoloji kapları, eldiven, solüsyon, kenarları

önlük künt lamlar, örneklerinuygun poşetlerde taşınması

Çalışma Tehlike Risk Etkilenen İş/ Mevcut Risk Öneriler

Birimi Kişiler Etkinlik Önlemler Skoru

(FXCXÖ)

Tablo 2. Mikrobiyoloji Laboratuvarlarında risk değerlendirmede diğer önceliklerin dağılımı

Dezenfeksiyon/ Hava TBC, Tüm Kontamine Eldiven 10x10x0,7 Bakteriyoloji içinotoklav, yoluyla menenjit çalışanlar materyalin önlük,kapak 70 biyogüvenlik kabini,bakteriyoloji, bulaşan ÜSYE, manipülasyonux kilit güvenlik maske ve kullanımınatüberküloz, hastalık kızamık santrifüjleme, sistemi yönelik eğitim,mikoloji, etkenleri kızıl, su çalkalama, santrifüjler gözlük, biyolojikviroloji çiçeği ekim, yetersiz risklere yönelik eğitim

havalandırma

Dezenfeksiyon/ Basınç Patlama İlgili Kontamine Yuvarlak 10x10x0,7 Otoklav cihazının otoklav birimde materyalin tabanlı tüpleri 70 yenilenmesi ve

çalışanlar dezenfeksiyon tam doldur- yere iyi yerleştirilmesi,ve mamak ve sabitlenmesisterilizasyonu kapatmamak,

kapak-kilitgüvenlik sistemi

Öncelikli ve önemli olan riskler kimyasal mad-delerin uygun olmayan şekilde depolanması, kanve vücut sıvıları ve solunum yolu ile bulaş ön plan-da olmak koşulu ile biyolojik riskler (11,12), elek-trik ve basınç gibi fiziksel tehlikelere bağlı riskler-dir. Bu risklere maruz kalmak sağlık ve güvenlikaçısından hiçbir izlem olmadığı için daha da önem-

li bir hal almaktadır. RD süreci, tahminin altında(hatta hemen hemen hiç) bir iş kazası ve meslekhastalığı bildirimi olduğunu gün yüzüne çıkarmış-tır.

RD’nin takibini sağlamak üzere biyogüvenlikbirimi kurulmuş, bakteriyoloji laboratuvarı için ikibiyogüvenlik kabini satın alınmıştır. Cam tüplerde

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

32Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 35: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

gelen örnekler artık kırılmaz materyal içinde taşın-maya başlanmıştır. Satın almalarda artık MalzemeGüvenlik Bilgi Formları şart koşulmuştur.

Sonuç olarak, hastane ortamında meslekselrisklerin ele alınması için bazı önerilerde bulunul-muştur:

• RD’yi hastanenin tümünde yaygınlaştırmak• Sağlık ve güvenlik alanında yetkin kişiler

yetiştirmek• Riskleri ve sonuçlarını değerlendiren farklı

bölümler arasında daha etkin bir koordinasyonsağlamak

• Hastane düzeyinde RD’ye düzenli tekrarla-nan kurumsal bir özellik kazandırmak ve bazı risk-lere yönelik olarak ölçümler yaptırmak

• Hastanede çalışan sağlığı ve güvenliği birimi-ni kurarak çalışanların periyodik izlemlerini ger-çekleştirmek

• Laboratuvar ve servislerde iş kazaları ve mes-lek hastalıklarının bildirimini desteklemek

Sağlık sektöründe hizmetleri alanında RD’ninbaşarısı diğer sektörlerde de daha iyi kabul görme-sini sağlayacaktır.

Not: Bu çalışma, Paris 1 Üniversitesi (Pantheon Sorbon-ne) Mesleki Riskleri Araştırma ve Önleme Yüksek Lisans Prog-ramı sürecinde gerçekleştirilmiş olan “Hastane Sektöründe RiskDeğerlendirmesi-Mikrobiyoloji Laboratuvarlarında uygulama”isimli tezin özetidir.Kaynaklar1. Pasquier, M.C. «Les risques professionnels de

l’infirmière à l’hôpital», Soins., janvier- février 2000, 642: 47-53.

2. Estryn-Béhar, M. Risques professionnels et santé des médecins (ed. Masson), Paris 2002.

3. Journal du CHU de Nice. «Risques Professionnels et Patients», No spécial – Juin 2005.

4. Touche, S., Leprince, A., Abiteboul, D. «Maitrise des risques infectieux en laboratoires de microbiologie». DMT no.91, 3e trimestre 2002.

5. DARES, Premières Synthèses - Juin 2006 - N 26.1, http://www.travail.gouv.fr/etudes-recherche-statistiques/etudes-recherche/

publications-dares/98.html. 11 septembre 2006.

6. AISS, INRS, SUVA, Maîtrise du risque dans l’emploi des agents biologiques, Brochure 2, Travail dans les laboratoires, ED 4028, 2000.

7. L’imagerie par résonance magnétique, ED 4209, INRS, 2006.

8. Les rayonnements ionisants, prévention et maîtrise du risque, ED 958, INRS, 2006.

9. Les accidents de Travail, 2005, http://www.ssk.gov.tr, 23 septembre 2006.

10. http://www.risquesprofessionnels.ameli.fr/fr/ synthese/statistiques_synthese_1.php, 23 septembre, 2006.

11. Azap, A., Ergönül, Ö., Memikoğlu, K.O., Yeşilkaya, A.,Altunsoy, A., Yilmaz, B.G., Tekeli, «E. Occupational Exposure to Blood and Body Fluids Among Health Care Workers in Ankara, Turkey». Am J Infect Control. 2005 Feb;33(1):48-52.

12. Sencan, I., Sahin, I.,Yildirim, M., Yesildal, N. “Unrecognized abrasions and occupational exposures to blood-borne pathogens among health care workersin Turkey”. Occupational Medicine 2004;54:202–206.�

33Ocak-Şubat-Mart 2012 33Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 36: Ocak-Şubat-Mart 2012

34Ocak-Şubat-Mart 2012

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ’NDE

KİŞİSEL DOZİMETRETAŞIYAN ÇALIŞANLARIN

MESLEKSEL İYONLAŞTIRICI RADYASYON RİSK ALGISI*

ÖzetAraştırmanın amacı Ege Üniversitesi Tıp

Fakültesi (EÜTF) Hastanesi’nde kişisel dozimetretaşıyan sağlık çalışanlarında mesleksel iyonlaştırıcıradyasyon risk algısının ve ilişkili etmenlerin belir-lenmesidir. Kesitsel olarak planlanan ve Haziran2009 - Ocak 2010 tarihleri arasında gerçekleştiri-len araştırmanın evrenini EÜTF Hastanesi’ndekişisel dozimetre taşıyan çalışanlar (n=327) oluş-turmaktadır. Evrenin %94.2’sine ulaşılmış, verileröz bildirim yöntemi ile toplanmıştır. Meslekseliyonlaştırıcı radyasyon risk algısı, Sayısal Değerlen-dirme Skalası ile değerlendirilmiştir. Risk algısı ilesosyo-demografik değişkenler; çalışma ortamı,çalışma koşulları ve çalışma ilişkileri ile ilgili değiş-kenlerin ilişkisi incelenmiştir. Veri analizinde sayıve yüzde dağılımları ile ortalama ve standart sap-malar hesaplanarak karşılaştırılmıştır. Yaş ve mes-lek yılı ortalaması sırasıyla 37,77±8,36 ve14,60±8,40 olan katılımcıların %54,5’i erkektir.Katılımcıların risk algısı 7,05±2,30 olarak bulun-muştur. Araştırmaya katılanların yaş, meslek, mes-lek yılı, çalışılan bölüm, sendika üyeliği, çalışmasaatleri, iş yükündeki değişim, Radyasyon Güven-liği Komitesi’nin varlığını bilme, iyonlaştırıcı rad-yasyondan kaynaklanan rahatsızlık, alınan önlem-lerin yeterliliği, cihazların düzenli kontrolleri, kişi-sel koruyucu temininde zorluk yaşama ile risk algı-sı arasında anlamlı fark bulunmuştur. Radyasyon-dan korunma ile ilgili çalışmada saptanan eksiklik-lerin mevzuatta belirtilen önlemlere uygun olaraktamamlanması çalışan sağlığı ve güvenliği açısın-dan olumlu katkıda bulunacaktır.

Anahtar sözcükler: Risk algısı, İyonlaştırıcıradyasyon, Sağlık çalışanları

AbstractThe aim of the research is to determine the

occupational ionizing radiation risk perception ofthe health workers who carry the personal dosi-meter at Ege University, Faculty of Medicine Hos-pital and the related factors. This cross-sectionalresearch consists of 327 employees. The responserate is 94.2%. The data are collected through self-report method. The occupational ionizing radiati-on risk perception is evaluated by means of nume-rical rating scale. The risk perception and socio-demographic variables; the variables about wor-king environment, working conditions and wor-king relationships are all examined. Data wereanalysed and compared by the number and per-centage distribution; the mean values and thestandard deviations. The participants' average ageand average years of occupation are 37,77±8,36and 14,60±8,40 respectively. Further, 54,5 per-cent of the participants are male. The ionizingradiation-related risk perception of the partici-pants has been found as 7,05±2,30. A significantdifference has been found between the researchparticipants' age, profession, vocational experien-ce, working department, union membership, wor-king hours, change in workloads, knowledge ofthe existence of radiation safety committee,health problems caused by ionizing radiation, theadequacy of the measures taken, regular checks ofdevices, difficulty in the provision of personnel

Dr. Selcen SAKAOĞLU MANAVGATHalk Sağlığı Uzmanı Bilecik İl Sağlık Müdürlüğü

Dr. Aliye MANDIRACIOĞLUProf. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

34Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 37: Ocak-Şubat-Mart 2012

35Ocak-Şubat-Mart 2012

protective and the risk perception. It can be seenthat, completing the deficiencies identified in thisstudy in accordance with the measures specified inthe legislation is likely to contribute positively toemployee health and safety.

Key words: Risk perception, Ionizing radiation,Health Care Workers

GirişRisk, tanımlanmış bir tehlikenin ortaya çıkma

olasılığı ile ortaya çıkan sonucun şiddetinin bileşi-mi (1); risk algısı ise riskin niteliği ve şiddeti hak-kındaki öznel yargıdır (2). Mesleksel risk algısı,çalışanın iş ortamına dair kişisel yargılarıyla şekil-lenir ve risk algısı güvenli bir çalışma yaşamı içinönemli bir kavramdır (3).

Risk algısını belirleyen etmenler Fischoff veark. tarafından literatürden derlenerek dokuzboyutta tanımlanmıştır: Maruz kalışın gönüllü yada zorunlu olması, etkinin geç ya da erken ortayaçıkması, sonucun kesin olup olmaması, etkinin tektek kişilerde ya da toplu felaket şeklinde olması,sonucun şiddeti, sonucun olağan ya da dehşetverici olması, riskin düzeyinin bilinip bilinmemesi,kontrol edilebilirlik, riskin tanıdık ya da yeni olma-sı (4,5,6). Mearns ve Flin ise risk algısının, sosyalve kültürel değerleri de kapsayacak şekilde genişbir bağlamda kişinin tehlike, risk ve risk alma hak-kındaki inanç, duygu, tutum ve yargılarını tanım-lamak için kullanılan bir kavram olduğunu belirt-mişlerdir. Ayrıca, potansiyel tehlikeler için nicelik-sel olarak risk değerlendirmesinin yapılması kadar,niteliksel olarak risk tahminlerinin yapılmasının yada kişilerin öznel risk algılarının saptanmasının,çalışanlar arasında güvenlik duygusu ve güvenlitutumların geliştirilmesi, risk alma davranışının vekaza süreçlerinin anlaşılmasındaki önemini vurgu-lamışlardır (7,8). Rundmo’ya göre çalışma yaşamıile ilgili risk algısı dört ana faktörden etkilenmek-tedir: Fiziksel çalışma koşulları, iş doyumu, kazaönleme çalışmaları, güvenlik konusunda yöneti-min taahhütleri ve yaptıkları (9). Cordeiro, çalı-şanların risk algısının, davranışlarını ve dolayısıylatehlikelere maruz kalışlarını etkilediğini belirterekrisk algısı, davranış ve mesleksel maruz kalım ara-sındaki ilişkinin anlaşılmasının önemini vurgula-maktadır (10). Deeb’e göre ise, kişilerin bilgi işle-

me süreci, bir eylemde bulunurken güvenli davra-nışı seçmeleri yönünde yardımcıdır ve risk algısıbilgi işleme sürecinde bir basamaktır (11).

Risk algısı araştırmalarında amaç; kişilerinçeşitli aktivite ve teknolojilerle ilgili yargılarınıinceleyerek, tehlikelere yanıtlarını önceden belir-leyip değerlendirmek ve sonrasında halk, çalışan-lar, uzmanlar ve yöneticiler arasında risk bilgisi ile-tişimini geliştirip, eğitsel çabaları yönlendirerekrisk analizi ve risk yönetimi stratejilerine katkıdabulunmaktır. Temel varsayım, sağlık ve güvenliğiiyileştirmek ve düzenlemek isteyenlerin, kişilerinrisk hakkındaki düşüncelerini ve riske nasıl yanıtverdiklerini anlama gereksinimi içinde oldukları,böyle bir ön bilgi olmaksızın, çok iyi tasarımlanmışpolitikaların bile etkisiz ya da başarısız kalabilecek-leri şeklindedir (12). Risk algısı çalışmalarıyla, ger-çek risk ile algılanan risk arasındaki açığı kapat-mak; tehlikenin kişiye/çalışana ve diğerlerinevereceği zararın ciddiyeti ve ortaya çıkma olasılığı-nı açıkça ortaya koymak hedeflenmektedir (11).

Rundmo ve Sjöberg, risk algısının çeşitli yollar-la ölçülebildiğini belirtmektedir. Kişiye, belirli birrisk kaynağıyla ilgili olarak, belirli bir zararı görmeolasılığının ne kadar olduğu sorulabilir, risk kayna-ğından zarar görme konusunda kendini ne kadargüvende hissettiği ya da risk kaynağı ile ilgili ola-rak ne kadar kaygılı ve sıkıntılı olduğu sorulabilir.Elbette olasılık değerlendirmesi; kaygı, sıkıntı yada güvenlik hissinin değerlendirilmesinden farklı-dır. Çünkü olasılık değerlendirmesinde bilişsel fak-törler ön plandayken diğerlerinde emosyonel fak-törler ön plandadır (13).

NIOSH, hastanedeki tehlike ve riskleri biyolo-jik, fiziksel, kimyasal, psikososyal ve ergonomikolarak sınıflandırmıştır (14). Hastanedeki fizikseltehlikelerin en önemlilerinden biri olan iyonlaştı-rıcı radyasyon, farklı mesleklerden ve farklı bölüm-lerden pek çok sağlık çalışanını etkilemektedir.Her yıl yaklaşık iki milyar radyoloji tetkiki, 32 mil-yon nükleer tıp tetkiki ve altı milyondan fazla rad-yoterapi uygulanmaktadır. Tüm dünyada iyonlaştı-rıcı radyasyona maruz kalan 2.3 milyon sağlık çalı-şanı bulunmaktadır (15). Özellikle işlem sırasındahastanın yanında bulunmayı gerektiren florosko-pik tekniklerde 2 mGy/h ya da daha fazla iyonlaş-tırıcı radyasyona maruz kalınabilmektedir (16).

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

35Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 38: Ocak-Şubat-Mart 2012

36Ocak-Şubat-Mart 2012

Gereç ve YöntemKesitsel bir çalışma olarak planlanan bu araş-

tırmada veri toplama aracı araştırmacı tarafındanhazırlanan “Mesleksel İyonlaştırıcı RadyasyonRisk Algısı Anketi” olup, veriler Aralık 2009 -Ocak 2010 tarihlerinde, öz-bildirim yöntemi iletoplanmıştır.

44 sorudan oluşan veri toplama formu, sosyo-demografik özellikleri, çalışma ortamı, çalışmakoşulları ve çalışma ilişkileri ile ilgili özellikleri,bilgi düzeyini, davranış özelliklerini, kaygı düzeyinive risk algısını değerlendirmeye yöneliktir.

Araştırmanın evrenini EÜTF Hastanesi’ndekişisel dozimetre taşıyan çalışanlar (n=327) oluş-turmaktadır (Tablo-1). Örnek seçilmeyip, çalışmaevreninin tümü araştırma kapsamına alınmıştır.

Analizler sırasında Radyasyon Onkolojisi veNükleer Tıp ayrı ele alınmış, diğer bölümlerdenanjiyo ve skopi yapılan birimler “Girişimsel Radyo-loji” olarak, kalanlar ise “Tanısal Radyoloji” olaraksınıflanmıştır.

Araştırmanın bağımlı değişkeni olan meslekseliyonlaştırıcı radyasyon risk algısı, Sayısal Değerlen-dirme Skalası (Numerical Rating Scale) ile değer-lendirilmiştir (Şekil-1).

Verilerin analizinde SPSS 13.0 paket programıkullanılmıştır. Tanımlayıcı bulgular, sayı ve yüzdedağılımları ile ortalama ve standart sapmaları veri-lerek; çözümleyici istatistikler ise Kruskal-WallisVaryans Analizi, Bağımsız Gruplarda VaryansAnalizi, Mann-Whitney U testi ve Bağımsız Grup-larda t testi ile değerlendirilmiştir. Post hoc testolarak Bonferroni analizi ve Bonferroni düzeltme-si ile Mann-Whitney U testi uygulanmıştır.

Mesleksel iyonlaştırıcı radyasyon risk algısımakalenin devamında kısaca ‘risk algısı’ olarak,iyonlaştırıcı radyasyon ise 'radyasyon' olarak anıla-caktır.

BulgularEÜTF Hastanesi’nde kayıtlı dozimetre kullanı-

cısı olan 327 sağlık çalışanının 308’ine ulaşılmış(%94,2) ve risk algısı ortalaması 7,05±2,30 (0-10), ortancası ise 7,00 olarak bulunmuştur.

Katılımcıların yaş ortalaması 37,77±8,36 (21-63), meslek yılı ortalaması 14,60 ± 8,40 (0-38)olup, yaş gruplarına ve meslek yıllarına göre riskalgısı ortalamaları incelendiğinde hem yaş grupları(p=0,007) hem de meslek yılı grupları arasında(p=0,025) anlamlı bir fark olduğu görülmüştür(Tablo-2). Post hoc test ile 50 ve üstü yaş grubu-nun, 30-39 (p=0,001) ve 40-49 yaş grubundan(p=0,007); 30 ve üstü meslek yılına sahip olanla-rın, 10-19 (p=0,003) ve 20-29 meslek yılına sahipolanlardan (p=0,007) düşük risk algısı ortalaması-na sahip olduğu bulunmuştur.

Katılımcıların %54,5’i erkek, %72,5’i evli ve%66,8’i çocuk sahibidir. Cinsiyete, medeni duru-ma ve çocuk sahibi olma durumuna göre risk algı-sı ortalamaları incelendiğinde anlamlı bir farkbulunamamıştır.

Katılımcıların %41,6’sı teknisyen ve tekniker-ler olup, sonra sırasıyla uzman hekimler (%23,7)ve hemşireler (%14,3) gelmektedir. Meslekleregöre risk algısı ortalamaları arasında fark olduğu(p=0,000) görülmüştür (Tablo-3). Post hoc testile uzman hekimlerin, teknisyenlerden (p=0,000),hemşirelerden (p=0,000) ve hizmetlilerden(p=0,000); asistan hekimlerin, teknisyenlerden(p=0,001), hemşirelerden (p=0,000) ve hizmetli-lerden (p=0,001); teknisyenlerin ise hemşireler-den (p=0,002) düşük risk algısına sahip olduğubulunmuştur.

Bölüm Sayı %Radyoloji 100 30,6

Radyasyon Onkolojisi 49 15,0

Nükleer Tıp 46 14,1

Ortopedi 29 8,9

Beyin Cerrahisi 26 8,0

Kardiyoloji 17 5,2

Üroloji 10 3,1

Acil 9 2,7

Çocuk Hastalıkları 9 2,7

Anestezi 9 2,7

Gastroenteroloji 9 2,7

Göğüs Hastalıkları 8 2,5

Kalp-Damar Cerrahisi 2 0,6

Plastik Cerrahi 1 0,3

Genel Cerrahi 1 0,3

Fizik-Tedavi ve Rehabilitasyon 1 0,3

Nöroloji 1 0,3

TOPLAM 327 100,0

Tablo-1: EÜTF Hastanesi’nde kişisel dozimetretaşıyanların bölümlere dağılımı

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

36Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 39: Ocak-Şubat-Mart 2012

Çalışılan bölümün özelliğine göre risk algısıortalamaları arasında fark olduğu (p=0,000)görülmüş; Post hoc test ile Radyasyon Onkoloji-sinde çalışanların risk algısı, diğer üç gruptandüşük (p=0,001; p=0,000 ve p=0,009) bulun-muştur (Tablo-4).

Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının%55,2’si herhangi bir sendikaya üye değildir.%63,6’sı günde beş saatten fazla çalıştığını,%66,6’sı iş yükünde son beş yılda artış olduğunu,%89,6’sı son iki yılda mesleksel risklere karşı eği-tim almadığını, %59,7’si radyasyonla çalışanlarınhaklarını bildiğini belirtmiş, ancak %58,8’i EÜTFHastanesi Radyasyon Güvenliği Komitesi’nin(RGK) varlığını bilmediğini ifade etmiştir. Sendikaüyesi olmayan grubun risk algısı ortalaması, üye

37Ocak-Şubat-Mart 2012

olan gruptan (p=0,000); günde beş saatten fazlaçalışanların risk algısı ortalaması, beş saat çalışangruptan (p=0,001); son beş yılda iş yükünde deği-şim olmadığını, azaldığını ya da fikri olmadığınısöyleyenlerin risk algısı ortalaması, iş yükünün art-tığını belirtenlerden (p=0,000) düşük bulunmuş-tur. Son iki yılda mesleksel risklere karşı eğitimalmış olanlar (6,78) ile eğitim almamış olanlarınrisk algısı ortalaması (7,08) arasında anlamlı birfark bulunamamıştır (p=0,489). Radyasyon çalı-şanlarının haklarını bildiğini söyleyenler (6,94) ilebilmediğini söyleyenlerin risk algısı ortalamaları(7,21) arasında anlamlı bir fark bulunamazken(p=0,315); RGK’nin varlığını bilenlerin risk algısıortalaması (6,68) bilmeyenlerinkinden (7,31)(p=0,022) düşük bulunmuştur (Tablo-5).

Sayı % Ortanca Test istatistiği**20-29 55 17,9 7,00

Yaş 30-39 127 41,2 8,0040-49 99 32,1 7,00 X²K-W=12,19050+ 27 8,8 6,00 p=0,007

Meslek 0-9 88 28,6 7,00Yılı 10-19 127 41,2 7,00 X²K-W=9,376

20-29 74 24,0 7,50 p=0,02530+ 19 6,2 6,00

Tablo-2: Yaş gruplarına ve meslek yıllarına göre dağılım ve risk algısı

*Kruskal-Wallis Varyans Analizi

Meslek Sayı % Ortanca Test istatistiği*Uzman Hekim 73 23,7 5,00Asistan Hekim 37 12,0 5,00Teknisyen, Tekniker 128 41,6 7,00Hemşire 44 14,3 8,50Fizikçi, Biyolog, Kimyager 10 3,2 7,00Hizmetli, Hastabakıcı 16 5,2 8,50TOPLAM 308 100,0

Tablo-3: Mesleklere göre dağılım ve mesleklere göre risk algısı

* Risk algısı sıra değeri ortalaması, ** Kruskal-Wallis Varyans Analizi

X²K-W=50,841p= 0,000

Meslek Sayı % Risk algısı ortalaması* Test istatistiği**TTanısal Radyoloji 104 33,8 7,00Girişimsel Radyoloji 109 35,4 8,00Radyasyon Onkolojisi 49 15,9 5,00Nükleer Tıp 46 14,9 7,00TOPLAM 308 100,0

Tablo-4: Çalışılan bölümün özelliğine göre dağılım ve risk algısı

*Bağımsız Gruplarda Varyans Analizi yapılmış, varyanslar homojen olmadığından Kruskal-Wallis Varyans Analizi ile devam edilmiştir.

X²K-W=25,223p=0,000

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

37Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 40: Ocak-Şubat-Mart 2012

38Ocak-Şubat-Mart 2012

Katılımcılardan 11 kişi (%3,6) çalışma yaşamıboyunca radyasyonla ilgili bir kaza geçirdiğini, 25kişi ise (%8,1) iş arkadaşlarının veya meslektaşla-rının kaza geçirmiş olduğunu ifade etmiş, ancakhem kendileri (p=0,319), hem de iş arkadaşları(p=0,703) kaza geçirenler ile geçirmeyenler ara-sında anlamlı bir fark bulunamamıştır. 87 kişi(%28,2) çalışma yaşamı boyunca radyasyondankaynaklanmış olabileceğini düşündüğü rahatsızlık-larının varlığını belirtmiş ve rahatsızlığı olmayanla-rın risk algısı ortalaması (6,66), olanlardan (8,05)(p=0,000) düşük bulunmuştur (Tablo-6). Radyas-yondan kaynaklandığını düşündükleri rahatsızlık-ların %54,0’ı halsizlik, yorgunluk, uyku, baş ağrısı,sinirlilik, anksiyete olup, %34,5’i kan değerlerindedüşüklük, direnç düşüklüğü ve sık enfeksiyongeçirmedir (Tablo-7).

Katılımcıların %52,3’ü önlemleri ‘yetersiz’ ve‘kesinlikle yetersiz’ olarak nitelemiş ve risk algısıortalamaları incelendiğinde, gruplar arasında farkolduğu (p=0,000) görülmüştür (Tablo-8). Bonfer-roni analizi ile alınan önlemleri ‘kesinlikle yeterli-yeterli’ olarak niteleyenlerin (5,50), ‘ne yeterli neyetersiz’ olarak niteleyenlerden (6,79) (p=0,001)ve ‘yetersiz-kesinlikle yetersiz’ olarak niteleyenler-den (7,78) (p=0,000) düşük risk algısına sahipolduğu; ayrıca ‘ne yeterli ne yetersiz’ olarak nitele-

yenlerin (6,79) ise ‘yetersiz-kesinlikle yetersiz’ ola-rak niteleyenlerden (7,78) (p=0,002) düşük riskalgısına sahip olduğu bulunmuştur. Katılımcıların%51,3’ü çalışma ortamlarında etkin çalışan özelbir havalandırmanın olmadığını belirtmiş, ancakgruplar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır(p=0,125). Çalıştıkları birimde radyasyon yayancihazların kalibrasyon ve kontrollerinin düzenliyapıldığını ifade edenler %52,0 olup, gruplar ara-sında fark olduğu (p=0,001) görülmüş (Tablo-8),Post hoc test ile kalibrasyon ve kontrollerin düzen-li yapıldığını söyleyenlerin risk algısı, yapılmadığınısöyleyenlerden (p=0,000) düşük bulunmuştur.Katılımcıların %74,8’i kişisel koruyucu teminetmede zorluk yaşamadığını söylemiş ve zorlukyaşamayanların risk algısı ortalaması (6,66) zorlukyaşayanlardan (8,00) (p=0,000) düşük bulunmuş-tur (Tablo-8). Yaşanan zorlukların başında %42,5ile kurşun önlük yokluğu, yetersizliği, önlüklerineski ve kırık olması gelmektedir. İkinci sıklıkta ise(%41,5) tiroid koruyucunun yokluğu ve yetersizli-ği ifade edilmiştir (Tablo-9).

TartışmaEÜTF Hastanesi’nde kişisel dozimetre taşıyan

sağlık çalışanlarının mesleksel iyonlaştırıcı radyas-yon risk algısı ortalaması 7,05±2,30 (0-10) bulun-

Sayı % Risk algısı Test ortalaması istatistiği*

Sendika üyeliğiHayır 170 55,2 6,65 ± 2,49Evet 138 44,8 7,54 ± 1,94

Günlük çalışma saatiBeş saat 112 36,4 7,62 ± 2,00Beş saatten çok 196 63,6 6,72 ± 2,40

İş yükünde son beş yıldaki değişimAynı, azaldı, fikrim yok 103 33,4 6,29 ± 2,40Arttı 205 66,6 7,43 ± 2,16

Son iki yılda eğitim almış olmaHayır 276 89,6 7,08 ± 2,28 Evet 32 10,4 6,78 ± 2,48

Radyasyon çalışanlarının haklarını bilmeHayır 124 40,3 7,21 ± 2,04Evet 184 59,7 6,94 ± 2,46

Radyasyon Güvenliği Komitesi’nin varlığını bilmeHayır 181 58,8 7,31 ± 2,08Evet 127 41,2 6,68 ± 2,55

Tablo-5: Katılımcıların çeşitli özelliklerine göre dağılımı ve risk algısı

*Bağımsız gruplarda t testi

t= -3,546p= 0,000

t= 3,493p= 0,001

t= -4,201p= 0,000

t= 0,693p= 0,489

t= 1,007p= 0,315

t= 2,307p= 0,022

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

38Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 41: Ocak-Şubat-Mart 2012

39Ocak-Şubat-Mart 2012

Sayı % Risk algısı Test ortalaması istatistiği

Radyasyon kazası geçirmiş olmaHayır 297 96,4 7,00*Evet 11 3,6 8,00*

İş arkadaşının radyasyon kazası geçirmiş olmasıHayır 283 91,9 7,06 ± 2,28Evet 25 8,1 6,88 ± 2,59

Radyasyondan kaynaklandığını düşündüğü rahatsızlıkHayır 221 71,8 6,66 ± 2,36Evet 87 28,2 8,05 ± 1,82

Tablo 6. Radyasyonla ilgili kaza öyküsü ve radyasyondan kaynaklandığı düşünülen rahatsızlıkların varlığına göredağılım ve bunlara göre risk algısı

* Risk algısı sıra değeri ortalaması, ** Mann-Whitney U testi, ***Bağımsız gruplarda t testi

MWU=1349,000**p= 0,319

t= 0,382***p= 0,703

t= -5,533***p= 0,000

Tablo 7. Katılımcıların radyasyondan kaynaklandığını düşündükleri rahatsızlıklarının dağılımı* (n=87)Belirtilen rahatsızlık Sayı %Halsizlik, yorgunluk, uyku, baş ağrısı, sinirlilik, anksiyete 47 54,0Kan değerlerinde düşüklük, direnç düşüklüğü, sık enfeksiyon 30 34,5Osteoporoz, osteopeni, kemik-eklem sorunları 18 20,7Dermatit, cilt sorunları, saç dökülmesi 14 16,1Tiroid sorunları 7 8,0Göz ve görme sorunları 5 5,7Düşük, fetus ölümü, ölü doğum 2 2,3

*Katılımcılar birden fazla rahatsızlık söylemiştir

Tablo 8. Katılımcıların çeşitli koruyucu önlemlerle ilgili düşüncelerinin ve temin zorluğu yaşama durumlarınındağılımı ve bunlara göre risk algısıBelirtilen rahatsızlık Sayı % Risk algısı ortalaması Test istatistiği

Yönetimin aldığı Kesinlikle yeterli, yeterli 62 20,1 5,50 ± 2,37 önlemlerin düzeyi Ne yeterli ne yetersiz 85 27,6 6,79 ± 1,98 F=26,517*hakkındaki düşünce Yetersiz, kesinlikle yetersiz 161 52,3 7,78 ± 2,11 p=0,000Etkin bir havalandırma Hayır 158 51,3 7,24 ± 2,17varlığı Evet 120 39,0 6,72 ± 2,51 F=2,096*hakkındaki düşünce Bilmiyorum 30 9,7 7,37 ± 2,01 p=0,125

Düzenli Hayır 78 25,3 8,00** X²K-W= 15,097***kalibrasyon ve Evet 160 52,0 7,00** p=0,001kontrol Bilmiyorum 70 22,7 7,00**hakkındaki Hayırdüşünce Evet 73 25,2 8,00 ± 1,91 p=0,000

Koruyucu temininde Hayır 216 74,8 6,66 ± 2,34 t=-4,416****zorluk yaşama Evet 73 25,2 8,00 ± 1,91 p=0,000

*Bağımsız Gruplarda Varyans Analizi, **Ortanca, ***Kruskal-Wallis Varyans Analizi, ****Bağımsız gruplarda t testi

muştur. Katılımcıların %25’inin risk algısı 5,00’inaltında; %50’sinin risk algısı 7,00’nin altında ve%75’inin risk algısı 9,00’un altındadır.

Radyasyonla çalışan doktorların risk algısınınbelirlenmesine yönelik olarak yapılan bir çalışma-da katılımcıların %13,5’inin düşük, %55,7’sinin

orta ve %30,8’inin yüksek radyasyon risk algısınasahip olduğu (17); Hastanede çalışan hemşireleriniş ve çalışma ortamından kaynaklanan risklerini verisk algılarını değerlendiren bir araştırmada hemşi-relerin %88,9’unun yüksek mesleksel risk algısına(18), Tıp Fakültesi hemşirelerinde yapılan bir araş-

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

39Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 42: Ocak-Şubat-Mart 2012

40Ocak-Şubat-Mart 2012

tırmada %70,9’unun çok yüksek ve yüksek mes-leksel risk algısına (19), Diş Hastanesi’nde yapılanbir araştırmada çalışanlarının %57,2’sinin yüksekmesleksel risk algısına (20) sahip olduğu bulun-muştur.

Yaş gruplarına göre incelendiğinde 50 ve üstüyaş grubunun, 30-39 ve 40-49 yaş grubundandüşük risk algısı ortalamasına sahip olduğu bulun-muştur. Literatürde yaş ile risk algısı arasındaanlamlı bir ilişki bulunmadığını belirten çalışmala-rın (17,18,20-23) yanı sıra; 30-44 yaş grubunda işortamında risk algısının en yüksek ve 45 yaş üstün-de en düşük olduğu saptanan (24) çalışmalar davardır. Katılımcılardan 30 ve üstü meslek yılı olan-ların, risk algısının düşük olduğu bulunmuştur.Ronk ve Girard’ın araştırmasında da 20 ve üstümeslek yılı olan hemşirelerin risk algısı diğerlerin-den düşük bulunmuştur (25). Tehlikenin uzunsüre devam etmesi, önce riskin benimsenmesine,daha sonra ise küçümsenmesine neden olabilir(26). Birçok araştırmacı tarafından “riske aşinalık”risk algısının düşük olma sebepleri arasında sayıl-maktadır. 50 yaş üstü çalışanların aynı zamandaçalışma yılları da uzun olduğundan “riske aşinalık”söz konusu olabilir. Ayrıca, risk algısını belirleyenetmenlerden biri olarak ifade edilen “geçmiş dene-yimler” 50 yaş üstü çalışanlardan olumsuz birdurumla şimdiye kadar karşılaşmamış olanlar için,risk algısını düşüren bir etmen olabilir (4,5,6,11).Çalışma yılı ile risk algısı arasında ilişki bulunma-yan araştırmalar da vardır (18,21,27).

Cinsiyet, medeni durum ve çocuk sahibi olmaile risk algısı arasında anlamlı bir ilişki bulunama-mıştır. Literatürde cinsiyet ile risk algısı arasındailişki bulunamayan (20,22) çalışmaların yanında,kadınların risk algısının yüksek bulunduğu çalış-malar (28) ve çocuk sahibi olma ile risk algısı ara-sında ilişki bulunamayan (17) çalışmaların yanın-da, çocuk sahibi olmanın risk algısını yükselttiğibulunan çalışmalar (20,29) vardır.

Hekimlerin, teknisyenlerden, hemşirelerden vehizmetlilerden; teknisyenlerin ise hemşirelerdendüşük risk algısına sahip olduğu bulunmuştur.Uçar’ın çalışması sadece hekimlerde yapılmış verisk algıları arasında fark bulunamamıştır (17). Dişteknisyenlerinin mesleksel risk algısının diş hasta-nesindeki diğer çalışanlardan yüksek bulunduğu(20) ve diş hekimlerinin HIV ile ilgili meslekselrisk algısının diğer tüm sağlık çalışanlarından yük-sek bulunduğu (30) çalışmalar vardır. Cooper, aynıişyerindeki farklı mesleksel ve hiyerarşik gruplarınmesleksel risk algılarının da farklı olduğunu belirt-miştir (31).

Çalışılan bölümün niteliğine göre risk algısıincelendiğinde, Radyasyon Onkolojisi’nde çalışan-ların risk algısının diğer üç gruptan düşük olduğugörülmüştür. UNSCEAR 2008 Raporu’na göre deRadyasyon Onkolojisi’nde çalışanların maruz kal-dığı ortalama yıllık radyasyon dozu, NükleerTıp’takinden daha düşüktür (32).

Sendika üyesi olmayanların risk algısı ortala-masının, üye olan gruba göre düşük olmasında sen-dikanın faaliyetleri dolayısıyla farkındalığın yüksekolmasının etkisi muhtemeldir. Günde beş saattenfazla çalışanların risk algısı, beş saat çalışanların-kinden düşük bulunmuştur. Beş saat çalışanların(n=112) tamamına yakını teknisyenler ve hemşi-relerden (n=109) oluşmaktadır ve bu iki meslekgrubunun risk algısı yüksektir. Öte yandan beşsaatten fazla çalışanların (n=196) çoğunluğunuhekimler (n=109) oluşturmakta olup bu iki gru-bun risk algısı düşüktür. Daha uzun mesai saatinesahip olmalarına rağmen beş saatten fazla çalışan-ların risk algısının düşük çıkmasının bu karıştırıcıfaktöre bağlı olduğu düşünülebilir. Son beş yılda işyükünde değişim olmadığını, azaldığını ya da bukonuda fikri olmadığını söyleyenlerin risk algısı, işyükünün arttığını belirtenlerden düşük bulunmuş-tur. İş yükünün artması, yorgunluğun ve stresinartmasına, dikkatin azalmasına, koruyucu önlem-lere uyumun azalmasına ve belki de tehlikeli dav-ranışlarda bulunulmasına neden olarak, ayrıca işmemnuniyetini düşürerek risk algısının yüksekolmasına yol açabilir. İş yükünün arttığını ifadeedenlerin, farkındalığı yüksek kişiler olması nede-niyle risk algıları da fazla olabilir. Literatürde işdoyumu/ memnuniyetinin çalışanların risk algısınıetkileyen faktörlerden biri olduğu belirtilmektedir

Tablo 9. Kişisel koruyucu temininde yaşanan zorlukların dağılımı* (N=73)

Zorluk çeşidi Sayı %

Kurşun önlük yok, yetersiz, eski, kırık 31 42,5Tiroid koruyucu yok, yetersiz 30 41,1Gözlük yok, yetersiz 16 21,9Kurşun eldiven yok, yetersiz 3 4,1Kurşun paravan yok 2 2,7

* Kişiler birden fazla zorluk söylemiştir

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

40Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 43: Ocak-Şubat-Mart 2012

41Ocak-Şubat-Mart 2012

(9). Katılımcıların %89,6’sının son iki yılda mes-leksel risklere karşı eğitim almadığını söylemesi,hizmet içi eğitime olan gereksinimi açığa çıkarmış-tır. Uçar’ın araştırmasında da mesleksel risk kont-rolü konusunda son iki yılda eğitim almamış olan-lar %84,1 bulunmuştur (17). Son iki yılda meslek-sel risklere karşı eğitim almış olanlar ile almamışolanların risk algıları arasında anlamlı bir farkbulunamamıştır. Literatürde ise sürekli eğitimin,riskle ilgili korku-kaygıyı azalttığı ve risk önlemedavranışlarına uyumu arttırdığı yönünde çalışma-lar vardır (23,33). Radyasyon çalışanlarının hakla-rını bilme durumuna göre risk algısı ortalamalarıarasında fark bulunamamış ancak RGK’nin varlı-ğını bilenlerin risk algısı, bilmeyenlerinkindendüşük bulunmuştur.

Katılımcılardan %3,6’sı çalışma yaşamı boyun-ca radyasyonla ilgili bir kaza geçirdiğini, %8,1’i iseiş arkadaşlarının kaza geçirmiş olduğunu ifadeetmiştir. Ancak her iki durumda da risk algılarıaçısından anlamlı bir fark bulunamamıştır. Dahaönce mesleksel bir riskle karşılaşanların ve son biryıl içinde iş kazası geçirenlerin risk algısının yüksekbulunduğu çalışmalar vardır (17,20). Botteril veMazur, kişisel deneyimlerin ve kolayca hatırlanabi-len olayların risk algısını etkilediği belirtilmektedir(34). Birgören ise bir kaza sonrası yükselen riskalgısının zamanla tekrar düştüğünü (kanıksama)bildirmektedir (35). Bu araştırmada kazası öyküsüile risk algısı arasında anlamlı bir ilişki bulunama-masının nedeni, Öcek ve ark.dan (20) farklı ola-rak son bir yılı değil tüm çalışma yaşamını kapsa-dığı için, risk algısının zamanla düşmesi olabilir.Katılımcılardan %28,2’si çalışma yaşamı boyuncaradyasyondan kaynaklanmış olabileceğini düşün-düğü rahatsızlıklarının varlığını belirtmiştir verahatsızlığı olmayanların risk algısı, olanlardandüşük bulunmuştur. Bu bulgu Öcek ve ark.nınçalışması ile de uyumludur (20).

Hastane yönetimi tarafından alınan önlemleri,katılımcıların %52,3’ü ‘yetersiz’ ve ‘kesinlikle

yetersiz’ olarak nitelemişlerdir. Önlemlerle ilgiliyeterlilik düşüncesi arttıkça risk algısının düştüğübulunmuştur. Katılımcılardan %52,0’si çalıştıklarıbirimdeki radyasyon yayan cihazların kalibrasyonve kontrollerinin düzenli olarak yapıldığını ifadeetmişler ve bu grubun risk algısı, düzenli yapılma-dığını söyleyenlerden düşük bulunmuştur. Bu bul-gular daha önceki çalışmalar ile uyumludur(17,20). Rundmo’ya göre de yönetimin güvenlikleilgili önlemleri, çalışanların risk algısını etkileyenfaktörlerden biridir (9,36). Katılımcıların %51,3’üçalışma ortamlarında etkin çalışan özel bir hava-landırmanın olmadığını belirtmiş, ancak risk algı-ları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.Bunun, radyasyonla ilgili olarak havalandırmanınöneminin bilinmiyor olabileceğinden kaynaklandı-ğı düşünülebilir. Kişisel koruyucu temin etmedezorluk yaşamadığını belirtenler %74,8 olup, riskalgısı ortalamaları, zorluk yaşayanlardan düşükbulunmuştur. Literatürde de, kaza önleme çalışma-ları ve yönetimin güvenlik konusundaki taahhüt-leri ve yerine getirdikleri, çalışanların risk algısınıetkileyen faktörler olarak belirtilmektedir(9,36,37).

Sonuç ve ÖnerilerAraştırmaya katılan sağlık çalışanlarının mes-

leksel iyonlaştırıcı radyasyon risk algısı ortalaması7,05±2,30 (0-10) olarak bulunmuştur ve SayısalDeğerlendirme Skalası’na göre “yüksek risk algısı”olarak değerlendirilmiştir. Ancak, hekimlerin riskalgısı ortalamalarındaki düşüklük dikkat çekmek-tedir.

Katılımcıların risk algısı ortalamaları ile yaş,meslek, meslek yılı, çalışılan bölümün niteliği, sen-dika üyeliği, günlük çalışma saatleri, son beş yıldaiş yükündeki değişim, RGK’nin varlığını bilme,radyasyondan kaynaklandığını düşündüğü rahat-sızlık, hastane yönetimi tarafından alınan önlem-lerle ilgili düşünce, cihazlarının kalibrasyon vekontrollerinin düzenli yapılmasıyla ilgili düşünce

Şekil-1:Risk algısı sayısal değerlendirme skalası

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Hiç riskyok

Ortadüzeyde

risk

Çokyüksek

risk

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

41Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 44: Ocak-Şubat-Mart 2012

42Ocak-Şubat-Mart 2012

ve kişisel koruyucu temininde zorluk yaşama ara-sında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur.

Bu çalışmanın sonuçlarına dayanılarak; radyas-yonla çalışılan bölümlerde ‘risk değerlendirmesi’yapılması, hekimlerin risk algısının düşük çıkmanedenlerinin araştırılması, çalışanlara radyasyon-dan korunma eğitimlerinin her yıl düzenli olarakyapılması, sağlık kontrollerinin düzenli olarakyapılarak, kişisel sağlık dosyalarında bulundurul-ması, RGK tarafından, radyasyondan korunma veradyasyon güvenliğine ilişkin kuralların ve talimat-ların yer aldığı bir "Radyasyon Güvenliği El Kitabı"hazırlanması, hastane yönetimi tarafından kişiselkoruyucuların (özellikle kurşun önlük ve tiroidkoruyucuların) yenilenmesi ve sayıca arttırılmasıiçin gerekli çalışmanın başlatılması önerileri yapı-labilir.

Teşekkür: Katkılarından dolayı Doç.Dr. MeralTÜRK'e teşekkür ederiz.

*Bu makale, "Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeKişisel Dozimetre Taşıyan Çalışanların Mesleksel İyonlaştırıcıRadyasyon Risk Algısı ve İlişkili Etmenler" adlı Tıpta Uzman-lık Tezi'nin bir bölümüdür.

Kaynaklar1. Koh, D. and Jeyaratnam, J. Occupational

Health, Oxford Textbook of Public Health, Ch: 8.6, p:1045-65. 2004.

2. Slovic, P. Perception of Risk, Science, 236: 280-285. 1987.

3. HOSTA (Hazardous Occupations Safety Training in Agriculture). Risk Perception, www.nstmop.psu.edu/tasksheets/2.2%20Risk%20Perception.pdf, 2004.

4. Ivanisevic, J. and Nordenstedt, H. . Values in Risk Perception, Brandteknik och Riskhantering, http://130.235.7.155/publikationsdb/docs/5314.PDF. 2009.

5. Sjöberg, L., Moen, B.E. and Rundmo, T.Explaining Risk Perception: An Evaluation of the Psychometric Paradigm in Risk Perception Research. 2004.

6. Slovic, P. and Weber, E.U. Perception of Risk Posed by Extreme Events, http://myweb. facstaff.wwu.edu/~harperr3/slovic_wp.pdf/ 2002.

7. Mearns, K. and Flin, R. Risk Perception and Attitudes to Safety by Personnel in the Offshore Oil and Gas Industry: A Review, Journal of Loss Prevention in the Process Industries, 8: 299-305. 1995.

8. Martin, L.T.F. Cultural Differences in Risk Perception: An Examination of USA and Ghanaian Perception of Risk Communication 2003.

9. Fleming, M., Flin, R., Mearns, K. and Gordon, R. Risk Perceptions of Offshore Workers on UK Oil and Gas Platforms, Risk Analysis, 18:103-110. 1998.

10. Cordeiro, R. Suggestion of an Inverse Relationship Between Perception of Occupational Risks andWork-Related Injuries, Cad. Saude Publica, 18: 45-54.2002.

11. Deeb,J.M.Enhancing Safety Performance Through Risk Perception and Risk Tolerance, www.oehs.org.sg/.../Risk%20perception_ Singapore_June%202006.ppt. 2006.

12. Yolsal, N. ve Örkün, M. Çevre ve Sağlıkla Bağıntılı Risklerin Analizi: Risk Belirleme, RiskDeğerlendirme ve Risk Algılama, Toplum ve Hekim, 13: 31-34. 1998.

13. Rundmo, T. and Sjöberg, L. Risk Perception by Offshore Oil Personnel During Bad Weather Conditions, Risk Analysis, 18:111-8. 1998.

14. NIOSH Guidelines for Protecting the Safety and Health of Health Care Workers, http://www.cdc.gov/niosh/docs/88-119/

15. ICRP, Radiation Protection in Medicine, ICRP Publication 105, Elseiver Ltd. 2008.

16. UNSCEAR, Occupational Radiation Exposures, Sources and Effects of Ionizing Radiation,

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

42Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 45: Ocak-Şubat-Mart 2012

43Ocak-Şubat-Mart 2012

UNSCEAR 2000 Report, http://www.unscear.org/ unscear/en/publications/2000_1.html, 2000.

17. Uçar, M. (1996). GATA Hastanesinde İyonizan Radyasyon Riski Altında Çalışan Doktorlarda Risk

Algılamasının Belirlenmesi, GATA Halk Sağlığı AD. Uzmanlık Tezi, Ankara. 1996.

18. Taşçıoğlu, İ. Lüleburgaz Devlet Hastanesi ve Lüleburgaz 82.Yıl Devlet Hastanelerinde İş ve ÇalışmaOrtamından Kaynaklanan Riskler ve Bu Riskleri Hemşirelerin Algılama Düzeylerinin Saptanması, Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı AD. Yüksek Lisans Tezi, Edirne. 2007.

19. Bayhan, S. Ankara Üniversitesi Cebeci Sağlık Yüksek Okulu Hemşirelik Bölümü Öğrencilerinin ve Tıp Fakültesi Hemşirelerinin Mesleki Riskleri Konusunda Bilgi Düzeyleri, A.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Hemşireliği Yüksek Lisans Tezi,Ankara. 2005.

20. Öcek, Z., Türk Soyer, M., Davas Aksan, A., Hassoy, H.ve Sakaoğlu Manavgat, S. Risk Perception of Occupational Hazards Among Dental Health Care Workers in a Dental Hospital in Turkey, InternationalDental Journal, 58: 199-207. 2008.

21. Özkan, Ö. Hastanede Çalışan Hemşirelerin İş ve Çalışma Ortamı Tehlike ve Riskleri ile Risk Algılarının Saptanması. Hacettepe Üniversitesi Sağlık

Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Hemşireliği Doktora Tezi, Ankara. 2005.

22. Taylor, K.M., Eakin, J.M., Skinner, H.A., Kelner et al. Physicians’ Perception of Personal Risk of HIV

Infection and AIDS Through Occupational Exposure,Canadian Medical Association Journal, 143: 493-500.

1990. 23. Kunzel, C. and Sadowsky, D. Predicting

Dentists’ Perceived Occupational Risk for HIV Infection, Social Science & Medicine, 36: 1579-86.

1993.24. Shilling, S. and Brackbill, R.M. Occupational

Health and Safety Risks and Potantial Health Consequences Perceived by U.S. Workers, Public Health Reports, 102: 36-46. 1987.

25. Ronk, L.L. and Girard, N.J. Risk Perception- Universal Precautions Compliance, Association of periOperative Registered Nurses Journal, 59: 253-266.1994.

26. Weinstein, N.D. and Nicolich, M. Correct and Incorrect Interpretations of Correlations Between Risk Perceptions and Risk Behaviors, Health Psychology, 12: 235-45. 1993.

27. Kabbash, I.A., El-Sayed, N.M., Al-Nawawy, A.N. et al.Risk Perception and Precautions Taken by Health Care Workers for HIV INfection in Haemodialysis Units in Egypt, Eastern medical HealthJournal, 13: 392-407. 2007.

28. Mihai, L.T., Milu, C., Voicu, B. and Enachescu, D. Ionizing Radiation-Understanding and Acceptance, Health Physics Society, 89: 375-382. 2005.

29. Snyder, K. Risk Perception and Resource Security for Female Agricultural Workers, Socioeconomic Aspects of Human Behavioral Ecology, Research in Economic Anthropology, 23: 271- 292. 2004.

30. Özdemir, M. Sağlık Çalışanlarının Sorunları, Toplum ve Hekim, 14: 402-11. 1999.

31. Cooper, M.D. Evidence from safety Culture that Risk Perception is Culturally Determined, The International Journal of Project & Business Risk Management, 1: 185-202. 1997.

32. UNSCEAR . Report: Sources and Effects of Ionising Radiation, http://www.unscear.org /unscear/en/publications/2008_1.html, 2008.

33. Gershon, R.R.M., Vlahov, D., Felknor, S.A. et al. Compliance with Universal Precautions among Health care Workers at Three Regional Hospitals, American Journal of Infection Control, 23:225-236. 1995.

34. Botteril, L. and Mazur, N. Risk& Risk Perception: A Literature Review, Rural Industries Research and Development Corporation. 2004.

35. Birgören, B. Risk Yönetimi ve Değerlendirmesi, http://www.arasisguvenligi.com/makale-risk-yonetimi-ve-degerlendirmesi.html

36. Rundmo, T. Associations Between Risk Perception and Safety, Safety Science, 24: 197-209. 1996.

37. Gershon, R.M., Karkashian, C.D., Grosch, J.M. et al. Hospital Safety Climate and its

Relationship with Safe Work Practices and WorkplaceExposure Incidents, American Journal of Infection Control, 28:211-21.2000.�

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

43Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 46: Ocak-Şubat-Mart 2012

44Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)tarafından oluşturulan “Komisyon” aracılığıyla “İşSağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri TehlikeSınıfları Listesi Tebliği”nin yeniden güncellenmesiamaçlanmaktadır. Söz konusu “Tebliğ Taslağı” ileilgili olarak ÇSGB 23.7.2012 tarihinde “tarafların”görüşlerini isteyerek 14.8.2021 tarihinde toplantıdüzenlemiştir.

İşyeri tehlike sınıflarının belirlenmesinde“görüşü alınacak Komisyon”; İş Sağlığı veGüvenliği Genel Müdürü başkanlığında 14üyeden oluşuyor: (7 atanmış bürokrat, 3 işverenörgütü, 4 sendika/meslek örgütü temsilcisi).Komisyon sekretarya işleri Genel Müdürlüktarafından yürütülecek. Komisyon toplantıyakatılanların salt çoğunluğu ile karar verecek.Oyların eşitliği halinde Başkanın oyu yönündeçoğunluk sağlanmış sayılacak (m.3).

Özetle: “Sosyal diyalog” adına “Komisyon”marifetiyle yapılan/yapılacak “görüş alış-verişi”aritmetik dağılımdan anlaşılacağı gibi sosyalmonolog halinde gerçekleşebilecek.

İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu YürütmeKurulu olarak görüşlerimizi üç başlık altındapaylaşmayı uygun buluyoruz.

1. İşçi sağlığı ve güvenliği meselesinde; “Ne oluyor?” sorusundan öte “Neden bualan yeniden tasarımlanıyor?” sorusunun peşindeyiz. Ve tasarımın adımlarından olan bu toplantının organizasyonuna dairsöyleyeceklerimiz ve önerilerimiz olacak.Emeğin, toplumun kurucu unsuru olmaktan

dışlandığı bir süreçte, piyasa ekonomisininörgütlenme ve uygulamaları işçi sağlığı vegüvenliği çalışmalarını da sarmalına almıştır.Kamu (toplum) yararı gözetilerek değil, piyasadengeleri ve yararı gözetilerek tüm alanlartasarımlanmaya çalışılıyor. Ve kamusal bir alanolarak tanımlanan/tanımlanması gereken işçisağlığı ve güvenliği alanına şirketlerin

girmesi/örgütlenmesi, bu uygulamalara yolverilmesi; ekonomik tercihlerin demokratiktercihler alanına entegre edilmesi veişletmeler/piyasa tarafından kamusal alanın tekyanlı olarak ele geçirilmesidir.

Kamusal alanın değerinin toplum yararınaokunması ve toplumsal taleplerin yakınındamüzakere edilmiş seçeneklerin çoğaltılmasıgerekmektedir. Ancak, aklın kamusal kullanımısosyolojik çözümlemede problemler yaratırken, butür toplantılar demokratik bir konsensus yeriolmaktan yavaş yavaş çıkmakta, hâkimiyet veeşitsizliğin ilişkilerini ifade eder konumagelmektedir.

İşçi sağlığı ve güvenliği alanının “çoğul” birkavranışı varken ve toplantıya katılan taraflarcameseleye çok değişik anlamlar yüklenirken; bir“iletişim etiği” tartışmasına ihtiyaç var diyedüşünmekteyiz. Çünkü “çoğul” alan olaraktanımlanan meselenin değerlendirilmetoplantısının yapıldığı buralarda, kavrayış farklılığıolanların birbirini tamamlaması ve bir bütünlükoluşturması beklenir. Böyle bir ilişkide, her birtaraf diğerine onda eksik olanı verip, ötekindekieksikliği doldurmaya çalışırken kendi eksikliğininde farkına varmalıdır. Ama süreçte işçi sağlığı vegüvenliği eksenli yol alınmaya çalışılırken,“işçilerin/çalışanların konuşmadan konuşması”hassasiyeti gözetilmelidir. Çünkü meseleişçilerin/çalışanların sağlığı meselesidir.Ancak, yakın geçmiş zamanda İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu Taslağı’nın tartışıldığıtoplantılarda da “iletişim etiği” gözetilmemiştir.Toplantıya katılan taraflardan her birinin kimliğikarşısıyla arasındaki farktan ibaret kalmıştır. Buşekliyle yapılanlar “her türlü olumsallığı yutantoplantılar” olarak tarihe geçerken, bu durumunetkili bir örneğini daha yaşamak istemiyoruz.

Söylemlerimizi semptomatik olarak okursak;Bu tür toplantılarda ve toplantıların tarafları

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİİŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞYERİ HEKİMLİĞİ KOLU YÜRÜTME KURULU:

“İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN İŞYERİTEHLİKE SINIFLARI LİSTESİ TEBLİĞİ”

KONUSUNDA GÖRÜŞ

44Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 47: Ocak-Şubat-Mart 2012

45Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

arasında belli bir yarık, bir asimetri, belli bir“patolojik dengesizlik” olduğu görülmektedir.Mevcut durumun semptomatik yaklaşıma ihtiyacıolduğunu ve semptomun ortadan kaldırılmasıgerektiğini düşünmekteyiz. “İletişim etiği”ne dairdengesizlik yaratan bu “patolojik” durumunözellikle toplantı çağrıcısı olan ÇSGB tarafındandüzeltilmesini talep ediyoruz. “İletişim etiği”nin altyapısını bozan faktörün ise; toplantı(lar)dakitemsiliyet sayıları/oranları ve alanla ilgili bilgibirikimlerindeki eşitsizlik olduğuna işaret ediyoruz.Toplantılardaki işleyişin “iletişim etiği”ne hizmetedebilmesi için, “matematiksel demokrasi”nintoplantılarda ağırlık oluşturması kurgusundanvazgeçilip, “demokratik konsensus”ların sürecehakim olmasını beklemekteyiz. Çünkü iletişimkurgusundaki aşırı merkezcil tutumun ısrarında isedağılmanın merkezkaçının da beraberinde geleceğiendişesini yaşıyoruz.

Geleceğe birlikte yolculuk, geçmişeyolculuktan ayrıksı değilken; temel şeylerinüzerinden atlanılarak, unutturularak/unutarak“her şey”in bilinemeyeceğini de ifade etmekistedik. Çünkü temel şeylerin üstünden atlanılarakdetaya girme (işkollarının ve işlerin tehlike sınıf vederecelendirilme meselesi) gibi bir çalışmanın ise“fantezik bir maniplasyon” aracına dönüştüğünüyaşadık, biliyoruz. Ve tür kaygılarımızınonarılmasını talep ediyoruz.

2. İşkollarının ve işlerin tehlike sınıf ve derecelere ayrılması çalışmasının, “sosyalgüvenlik kapsamında kısa vadeli sigorta kolları uygulamaları”ndan ayrıksı olmadığına dair söyleyeceklerimiz ve sorularımız ile önerilerimiz olacak.2006’da çıkartılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar

ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSS) sosyalsigorta normlarını gelire göre iki gruba ayırdı.Birincisi Kısa Vadeli Sigorta Kolları; hastalık,analık, iş kazası ve meslek hastalığı sigortalarını;İkincisi Uzun Vadeli Sigorta Kolları; malûllük,yaşlılık ve ölüm sigortalarını kapsıyor. Genel SağlıkSigortası kısa vadeli sigorta kollarındaki sağlıkhizmetlerinin finansmanını sağlıyor.

Değişen “sosyal güvenlik” anlayışına uygunolarak “sosyal sigorta” kavramı da değişti:SSGSS’de “sosyal sigorta” anlayışı primeendekslendi.

Ev hizmetlerinde çalışanlar, er-erbaş ve yedeksubay okulu öğrencileri, meslek ve sanat okullarıöğrencileri, 18 yaşını doldurmamış olanlar, tarımve orman işlerinde çalışan köylüler, kendi hesabınaçalışan ve az kazanan küçük esnaf ve sanatkârlarkapsam dışına atılarak sigortalı sayılmadı.

SSGSS, çalışan kadınları risk grubu olarakkabul etmedi ve onlara pozitif ayrımcılıksağlamadı. Ev hanımlarını sosyal güvenliksistemine dahil etmezken, ev hizmetlerindegündelik yada tarımda çalışanlara özel birdüzenleme yapmadı.

Dolayısıyla bu kesimler için “tehlike” yokturanlamı çıkartıldı.

Soruyoruz: Aşağıda sıralananların yaptığı işler“tehlikesiz” olarak sınıflandırılabilir mi?

a) Ev hizmetlerinde çalışanlar, b) Er-erbaş ve yedek subay okulu öğrencileri, c) Meslek ve sanat okulları öğrencileri, d) 18 yaşını doldurmamış olanlar, e) Mevsimlik tarım işçileri,f) Orman işlerinde çalışan köylüler, g) Kendi hesabına çalışan ve az kazanan küçük

esnaf ve sanatkârlar,h) Her türden kayıtdışı çalışanlar,i) …Veya çalışma sürelerinin uzamasını hangi

tehlike sınıfına koyacağız?Türkiye’de 1999-2006 döneminde ölümle

sonuçlanan iş kazaları %35,7 oranında artmış veaynı dönemde ortalama çalışma süreleri de önemliölçüde uzamıştır. 1994’de istihdamdaki nüfustanhaftada 50 saatten fazla çalışanların oranı %38 ve60 saatten daha uzun süre çalışanların oranı%22,8’di. 2006’da bu oran sırası ile %52’ye ve%36,3’e yükselmiştir. Aşırı uzun çalışmasürelerinin iş kazalarını artıran temel bir etmenolduğu, çok sayıda alan araştırması ilekanıtlanmıştır (1).

SSGSS’ye (m.81/c) göre iş kazası ve meslekhastalığı sigortası prim oranları, yapılan işin işkazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiğitehlikenin ağırlığına göre prime esas kazancın %1-6,5 oranları arasında (tamamını işveren öder)olmak üzere, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)tarafından belirleniyor.

Bu bent Anayasa Mahkemesi tarafından(15.12.2006 tarihli, E. 2006/111, K. 2006/112

45Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 48: Ocak-Şubat-Mart 2012

46Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

sayılı kararı ile) 4/c bendi kapsamındaki sigortalılar(kamu çalışanları) yönünden iptal edildi (İptalKararı: 30.12.2006 tarih ve 26392 sayılı R.G.).

Sonuçta; Sosyal Sigortalar ve Genel SağlıkSigortası Kanunu, 2 milyon devlet memuru adınadevlet tarafından ödenecek iş kazası ve meslekhastalıkları primini kaldırırken, devlet adınatasarruf (!) sağlayarak söz konusu sigorta hakkınıda yok saydı.

Soruyoruz: İş kazası ve meslek hastalığısigortası memurları ne kadar kapsıyor?

SSGSS’ye (m.83) göre işkolları, tehlikeninağırlığına göre sınıflara, bu sınıflar da özel işşartlarına ve tehlikeyi önlemek için alınmıştedbirlere göre derecelere ayrılıyor. İş kollarınınhangi tehlike sınıfına girdiği, tehlike sınıf vederecesine göre prim oranları ve uygulanacakesaslar, Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğekonulacak bir TARİFE ile tespit ediliyor.

22.9.2008 tarih ve 14173 sayılı BakanlarKurulu Kararı (29.9.2008 tarih ve 27012 sayılıR.G.) ile yayınlanan “Kısa Vadeli Sigorta KollarıPrim Tarifesi” eki listede işkolları; iş kazası vemeslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikeninağırlığına göre 12 tehlike sınıfına ayrılmış olup, busınıfların prim oranları %1-6,5 arasındabelirlenmiştir.

Yapılan işin “iş kazası ve meslek hastalığıbakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına” göre%1–6,5 oranları arasında SGK tarafından 12kademede belirlenen prim oranı “iş kazası”tehlikesine göre mi, “meslek hastalığı tehlikesinegöre mi belirleniyor? Örnek; bir işyeri iş kazasıtehlike riskine göre 1.kademede, meslek hastalığıtehlike riskine göre 12.kademede (ya da bu durumtersi) olabilir. “İş kazası” ve “meslek hastalığı”kavramları ayrı tanımları olan ve farklı koşullardagerçekleşen farklı tehlike olguları olmasına vefarklı önlemleri gerektirmesine rağmen tek başlıklı“iş kazası ve meslek hastalığı” kavramı üzerindendüzenlemeler yapıldı.

Soruyoruz: İş kazası ve meslek hastalıkları primoranlarını belirleme ölçütü nedir?

2009 yılında yayımlanan “işyerlerinin iş sağlığıve güvenliği açısından yer aldığı” Tehlike SınıflarıListesi Tebliği ile 2012 yılı “İş Sağlığı veGüvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları TebliğTaslağı” farklı yöntemler kullanılarakhazırlanmıştır. Önerimiz; yöntem açık ve net

olmalı, nereden alındığı ve güvenilirliğibelirtilmelidir.

Örneğin: İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin25.11.2009 tarih ve 27417 sayılı R.G.’deyayımlanan Tehlike Sınıfları Listesi Tebliği’ne göresınıflandırma: a) Az Tehlikeli işler (138 işkolu), b)Tehlikeli işler (117 işkolu), c) Çok Tehlikeli işler(72 işkolu)

“İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri TehlikeSınıfları Tebliği” Taslağı’na göre sınıflandırmadaTehlike Sınıfları; Az Tehlikeli İşler, Tehlikeli İşler,Çok Tehlikeli İşler şeklinde belirlenmiştir.İşyerlerinin yer aldığı İşyeri Tehlike Sınıfları ListesiEk-1’de 88 bölüm ve 5 ayrı seviye sütunuoluşturulmuş; sınıflandırma, 4 haneli NACE kodukullanılarak yapılmıştır.

Soruyoruz: İşkollarının ve işlerin tehlike sınıfve derecelerini belirleme ölçütü nedir? (NACEkodlaması nedir ve nereden gelmiştir ve listede IDile başlayan sıralamada 2549 ayrı tasnif nasılyapılmıştır?)

Yapılan işin “Tarife”ye göre hangi tehlike sınıfve derecesine girdiği ve ödenecek kısa vadelisigorta kolları primi oranı SGK tarafındanbelirlenerek işverene tebliğ ediliyor. Kanun veTarife hükümleri gereğince “İş kazası ve meslekhastalıklarını önleyecek tedbirlere uygun olmayanişler, daha yüksek primli derecelere konulabilir”.Yani, mevzuat hükümlerine uygun bulunmadığıtespit edilen işler SGK tarafından daha yüksekprimli derecelere konulabilir.

Soruyoruz: Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı (SSK/SGK) bugüne kadar “İş kazası vemeslek hastalıklarını önleyecek tedbirlere uygunolmayan” kaç işyerini daha yüksek primliderecelere koydu?

Soruyoruz: 22.9.2008 tarih ve 14173 sayılıBakanlar Kurulu Kararı (29.9.2008 tarih ve 27012sayılı R.G.) ile yayınlanan “Kısa Vadeli SigortaKolları Prim Tarifesi” içinde geçen “Kaçınılmazlıkilkesi” (m.4/g) ne anlama gelmektedir?“Kaçınılmazlık ilkesi” meslek hastalıkları açısındandikkate alınabilir mi? (Kaçınılmazlık ilkesi:“Olayın meydana geldiği tarihte bilimsel ve teknikkurallar ve olanaklar gereğince alınacak tümönlemlere rağmen zararın kısmen veya tamamenmeydana gelmesi durumu” olarak tanımlanıyor.)

30.6.2012 tarih ve 6331 sayılı İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu’na göre “İşyeri Tehlike

46Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 49: Ocak-Şubat-Mart 2012

47Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

Sınıfları” (m.9) belirlenmek isteniyor. TehlikeSınıfları “Kısa Vadeli Sigorta Kolları Prim Tarifesi”de dikkate alınarak, “ilgili taraflarca oluşturulanKomisyon görüşleri” doğrultusunda çıkarılacakTEBLİĞ ile tespit edilecek.

5510 sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanan KısaVadeli Sigorta Kolları Prim Tarifesi’nin amacı;sosyal sigorta hükümlerine göre işkollarının veişyerinin hangi tehlike sınıfına girdiği, tehlike sınıfve derecesine ait prim oranları ve tehlikedereceleri belirlenmesinde uygulanacak usul veesasları düzenlemek. Ancak, “Tarife” 5510 sayılıKanun 4üncü maddesinin (a) ve (b) bentlerindebelirtilen sigortalıları, işverenleri ve işyerlerinikapsıyor (m.2) (yani 4/c’yi kapsamıyor).

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (m.2) “kamu veözel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, buişyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırakve stajyerler de dâhil olmak üzere tümçalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızınuygulanır.” yaptırımını gerektiriyor.

Kanun “kamu ve özel sektöre ait bütün işler veişyerlerini ve tüm çalışanları” kapsamasınarağmen,“İnsan Sağlığı ve Sosyal HizmetFaaliyetleri” işlerinde çalışanlar; 510 sayılı Kanun4üncü maddenin (a) ve (b) bentlerine göreçalışıyorsa adına “İş kazası ve meslek hastalıklarısigortası primi” ödeniyor; 4üncü madde (c)bendine göre çalışıyorsa adına “İş kazası ve meslekhastalıkları sigortası primi” ödenmiyor. Yani“Kanun” kamu çalışanlarını kapsamıyor. Bunedenle de kamuda görevli sağlık çalışanları hiçbirtehlike sınıflandırması listesinde yer almıyor.

Soruyoruz: “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkinİşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği” tüm çalışanlarıkapsıyor mu?

2008 yılında yayınlanan “Kısa Vadeli SigortaKolları Prim Tarifesi”ne göre “İnsan Sağlığı veSosyal Hizmet Faaliyetleri” başlığı altında verilen“sağlık hizmetleri” 1. Tehlike sınıfında belirlenmişve prim oranı %1 olarak gösterilmiştir.

2009 yılında yürürlüğe giren "İş Sağlığı veGüvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği"kapsamında bulunan “Ayakta ve/veya yataklıteşhis ve tedavi yapılan sağlık kuruluşlarındakifaaliyetler” “Çok Tehlikeli İşler” sınıfındagösterildi.

"İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri TehlikeSınıfları Tebliği Taslağı" ekinde bulunan “İşyeri

Tehlike Sınıfları Listesi”nde yer alan “İnsan Sağlığıve Sosyal Hizmet Faaliyetleri” kapsamındakihizmetler veriliş biçimine göre “Çok Tehlikeli”,“Tehlikeli” ve “Az Tehlikeli” olarak üç ayrı sınıftayer almıştır.

Soruyoruz: “Kısa vadeli sigorta kolları primtarifesi” ile “işkollarının ve işlerin tehlike sınıf vedereceleri” ne kadar örtüşüyor? Veya “İnsan Sağlığıve Sosyal Hizmet Faaliyetleri” hangi prim tarifesiile hangi tehlike sınıfında yer alacak?

3. İşyeri/işkolu tehlike sınıflandırması çalışmalarının, işyeri hekimi ve iş güvenliğiuzmanı hizmet süresi (çalışma süreleri) ilesıkı sıkıya ilişkili olduğuna dair söyleyeceklerimiz ve önerilerimiz olacak.Bilindiği gibi ÇSGB tarafından 4 Temmuz 1980

tarihinde 17037 sayılı Resmi Gazete’deyayınlanarak yürürlüğe giren “İşyeri hekimlerininÇalışma Şartları İle Görev ve Yetkileri HakkındaYönetmelik”den 23 yıl sonra, 59.Hükümettarafından 16 Aralık 2003 tarihinde 25318 sayılıresmi Gazete’de yayınlanan “İşyeri Sağlık Birimlerive İşyeri Hekimlerinin Görevleri İle Çalışma Usulve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile yürürlüktenkaldırılmıştır. Daha sonra 27 Kasım 2010 tarihindeşu anda yürürlükte olan “İşyeri HekimlerininGörev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri HakkındaYönetmelik” çıkmıştır.

Tehlike sınıflandırması çalışmalarının işyerihekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının çalışmasürelerinden ayrıksı olamayacağını belirtirken; 27Kasım 2010 tarihinde yapılan Yönetmelik’degeçen “İşyeri Hekimlerinin Görevleri” (m.15)başlığına dönmekte fayda olduğunudüşünmekteyiz.

İşyeri hekimlerinin görevleri:İşyeri hekimleri, iş sağlığı ve güvenliği

hizmetleri kapsamında aşağıdaki görevleriyapmakla yükümlüdür.

a) Rehberlik ve danışmanlık;2) Kantin, yemekhane, yatakhane, kreş ve

emzirme odaları ile soyunma odaları, duş vetuvaletlerin bakımı ve temizliği konusunda gereklikontrolleri yaparak tavsiyelerde bulunmak. (Ayda30 dakika)

4) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğiningeliştirilmesi amacıyla gerekli aktivitelerkonusunda işverene tavsiyelerde bulunmak. (Ayda15 dakika)

47Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 50: Ocak-Şubat-Mart 2012

t ü r k t a b i p l e r i b i r l i ð i

m e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s i

5) İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarıkapsamında işyerinde periyodik incelemeleryapmak ve risk değerlendirme çalışmalarınakatılmak. (Ayda 1 saat)

6) İşyerinde sağlığa zararlı risklerindeğerlendirilmesi ve önlenmesi ile ilgili mevzuatagöre yapılması gereken koruyucu sağlıkmuayenelerini yapmak. (Ayda 1 saat)

7) Sağlık sorunları nedeniyle işe devamsızlıkdurumları ile işyerinde olabilecek sağlık tehlikeleriarasında bir ilişkinin olup olmadığını tespit etmek,gerektiğinde çalışma ortamı ile ilgili ölçümleryapılmasını sağlayarak, alınan sonuçların işçilerinsağlığı yönünden değerlendirmesini yapmak.(Ayda 1 saat)

b) Sağlık gözetimi;1) Gece postaları da dâhil olmak üzere işçilerin

sağlık gözetimini yapmak. (Ayda 2 saat)2) İşçilerin işe giriş ve periyodik sağlıkmuayenelerini iş sağlığı ve güvenliği mevzuatındabelirtilen aralıklarla ve Ek-7’de verilen örneğeuygun olarak düzenlemek ve işyerinde muhafazaetmek. (Ayda 2 saat)

7) Sağlık gözetimi konusunda işçileribilgilendirmek ve onların rızasını almak, sağlıkriskleri ve yapılan sağlık muayeneleri konusundaişçileri yeterli ve uygun şekilde bilgilendirmek.(Ayda 1 saat)

8) Gerekli laboratuar tetkikleri, radyolojikmuayeneler ve portör muayenelerini yaptırmak,bulaşıcı hastalıkların kontrolünü sağlamak,bağışıklama çalışmaları yapmak, işyeri veeklentilerinin genel hijyen şartlarını sürekli izleyipdenetlemek. (Ayda 1 saat)

c) Eğitim ve bilgilendirme;3) İşyeri yöneticilerine, iş sağlığı ve güvenliği

kurulu üyelerine, işçilere ve temsilcilerine genelsağlık konularında eğitim vermek ve bu eğitimlerinsürekliliğini sağlamak. (Ayda 30 dakika)

4) Bağımlılık yapan maddelerin kullanımınınzararları konusunda işyerinde eğitim vermek.(Ayda 30 dakika)

ç) İlgili birimlerle işbirliği;1) İş sağlığı ve güvenliği alanında yapılacak

araştırmalara katılmak. (Ayda 15 dakika)2) İş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına

yakalanan işçilerin rehabilitasyonu konusundaişyerindeki ilgili birimlerle, meslek hastalığıtanısında yetkili hastaneler ile işbirliği içindeçalışmak. (Ayda 15 dakika)

3) İş kazaları ve meslek hastalıklarının analiziile iş uygulamalarının iyileştirilmesine yönelikprogramların geliştirilmesi çalışmalarına katılmak.(Ayda 30 dakika)

4) Yeni teknoloji ve donanımın sağlık açısındandeğerlendirilmesi ve test edilmesi gibi mevcutuygulamaların iyileştirilmesine yönelikprogramların geliştirilmesi çalışmalarına katılmak.(Ayda 15 dakika)

5) Bulunması halinde iş güvenliği uzmanı ileişbirliği içinde yıllık çalışma planını ve yıllıkdeğerlendirme raporunu hazırlamak. (Yılda 1 saat)

6) Yöneticilere, bulunması halinde iş sağlığı vegüvenliği kurulu üyelerine ve işçilere genel sağlık,iş sağlığı ve güvenliği, hijyen, kişisel koruyucudonanımlar ve toplu korunma yöntemlerikonularında bilgi ve eğitim verilmesi için ilgilitaraflarla işbirliği yapmak. (Ayda 2 saat)

Sonuç olarak;“İşyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk

ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” ile işyerihekimlerine eklenen yeni görevlerin süreleribelirlendiğinde (TTB/Ankara Tabip Odası İşçiSağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu çalışması)yaklaşık 14 saate gereksinim olduğu görülecektir.

16 Aralık 2003 tarihli Yönetmelik’den yolaçıkarak; işyeri hekimlerinin işe giriş ve periyodikmuayene ile tedavi hizmetleri dışında kalangörevlerini eksiksiz olarak yerine getirebilmesi içinayda de en az 16 saate ihtiyacı vardır (2).

Böylelikle; “Az tehlikeli” bir işkolu dikkatealınarak yapılan ve ortalama 100 çalışanı olan birişyerinin işyeri hekiminin yaklaşık ayda 30 saatsüre ayırması gerekmektedir.

Bu ortalama günlük 1 saatlik bir süreye karşılıkgelmektedir.

Dipnotlar1.“Türkiye’de Çalışma Sürelerinin Uzaması ve

Ölümlü İş Kazalarında Artış”, Prof. Dr. Nergis Mütevellioğlu, TTB/Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Sayı:32, Nisan-Mayıs-Haziran 2009, sayfa:8–14)

2.“İşyeri Sağlık Birimleri ile ilgili Yeni Yönetmeliğin Değerlendirilmesi”, Prof. Dr. Hamdi Aytekin ve ark. Uludağ Ün. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, TTB/Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Sayı:16, Ekim-Kasım-Aralık2003, sayfa: 38–43).�

48Ocak-Şubat-Mart 2012

Page 51: Ocak-Şubat-Mart 2012
Page 52: Ocak-Şubat-Mart 2012