50
www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 67 27 A¤ustos 2006 Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] Uyuflturucuyu, fuhuflu, kumar› Oligarfli TEfiV‹K Ediyor! ‹ktidar Polis Medya Ordu Burjuvazi Mafya Emperyalizmin ve oligarflinin zulmüne, tecritine karfl› Direniyorlar ‹stanbul’da kepenkler Filistin ve Lübnan halk›yla dayan›flma için kapand›! Lübnan’a asker göndermek, emperyalizmin askerli¤ini yapmakt›r! Kore’den Lübnan’a; Oligarfli emperyalizmin yan›nda Gazi’den Ba¤c›lar’a; Yoksul halk›m›z mazlum halklar›n yan›nda ISSN 13005 - 7944

Oligarfli TEfiV‹K EEdiyor!yuruyus-info.org/pdf/pdf/067.pdf · Lübnan’a asker göndermek, emperyalizmin askerli¤ini yapmakt›r! Kore’den Lübnan’a; Oligarfli emperyalizmin

  • Upload
    others

  • View
    22

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 67

27 A¤ustos 2006Fiyat›: 1 YTL(kdv dahil)

[email protected]

Uyuflturucuyu, ffuhuflu, kkumar›

Oligarfli TEfiV‹K EEdiyor!

‹ktid

arPo

lis

Medya

OrduBurjuvazi

Mafya

Emperyalizmin ve oligarflinin

zulmüne, tecritine karfl›

Direniyorlar

‹stanbul’da kepenkler

Filistin ve Lübnan halk›yla

dayan›flma için kapand›!

Lübnan’a asker göndermek,

emperyalizmin askerli¤ini yapmakt›r!

Kore’den Lübnan’a; Oligarfli emperyalizmin yan›nda

Gazi’denBa¤c›lar’a;Yoksulhalk›m›z mazlumhalklar›nyan›nda

ISSN 13005 - 7944

�Sözler

Kahramanl›klar DDo¤uran AAnalara

Kahramanlar› do¤uran kahramanlar

Bu toprakta nice tohumlar ekip

Fidanlar yetifltirdiniz.

Analar ah analar

Yaflatmak için onuru

Korumak için namusu

Ve büyütmek için umudu

"yetmiyorsa feda olan can parçalar›m›z,

bu kez biz can verece¤iz.

En önde biz gidece¤iz" dediniz

Analar ah analar

Kurdu¤umuz ölüm ve zafer halay›n›n

D›flardaki mendil sallayanlar›

Bitmeyecekti bu kavga bildiniz

Al, mor, ak, kara yemenilerinizi düflürmediniz.

Analar ah analar

Kahramanlar büyüten kahramanlar

Kahramanlar do¤urmak yetmedi

Kahramanl›klar do¤urdunuz.

Analar ah analar

fiimdi zafer daha yak›n

fiimdi bir kat daha büyüdü

Çünkü;

(sansüre u¤ram›fl bir cümle...)

Bir de ak sütünüzle beslediniz.

1 Ocak 2001

Fatma Tokay Köse

89-90 ö¤retim y›l›nda ‹s-tanbul Üniversitesi Edebi-yat Fakültesi ö¤rencisiykenDEV-GENÇ saflar›na kat›ld›.Fedakarl›¤›yla, kendini ge-lifltirmesiyle, militanl›¤›ylaDEV-GENÇ’in yönetici kad-rolar›ndan biri oldu. 31A¤ustos 1992’de ‹stan-

bul Reflitpafla’daki evinde polis taraf›ndan pusu-ya düflürüldü. Tüpgaz› silah yaparak direndi veflehit düfltü.

Gazi halk›n›n faflizmekarfl› mücadelesi içindebüyüdü. Gazi halk›n›nsevdi¤i, sayg› duydu¤u birdevrimciydi. 1991’de Si-lahl› Devrimci Birliklerüyesi oldu. 1 Eylül1992 günü ‹stanbul Av-c›lar’da bir iflkenceci poli-

sin cezaland›r›lmas› eyleminde SDB Komutan›olarak flehit düfltü.

"Hay›r. Ülkemizi kaybetmekten ve köleleflmektense, her fleyimizi feda ederiz. En a¤›r yoksullu¤a ve enbüyük ac›lara katlanmak zorunda kalsak da her fedekarl›¤› yapmaya haz›r›z. Zafer kesinlikle bizim ola-cak."

(Ho Chi Minh)

Aydemir Hekimhan’dan, Nurhan Pertek’ten, Asuman Çemiflgezek’den, Hülya Hozat’tan, Orhan Marafl’tan, bulun-duklar› yerlerde halk›n mücadelesini örgütleyerek, üç kad›n gerilla, daha köylerinde iken düzenin kad›na biçti¤irolleri reddederek umudun bayra¤›n› dalgaland›rmak üzere da¤larda biraraya gelmifllerdi.

Dersim ‹brahim Erdo¤an K›r Gerilla Birlikleri Hayri Koç Müfrezesi’ne ba¤l›yd›lar. Grup Komutanlar› Aydemir fia-hin’di. 1994’ün 3-4 Eylül günleri boyunca Dersim’in Çemiflgezek ‹lçesine ba¤l› Ulukale Köyü Arasor Deresi mev-kiinde süren çat›flmalarda flehit düfltüler.

Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelemizin 31 A¤ustos

6 Eylül

�����������Fatma Tokay KÖSE

Hülya fifi‹MfiEK- Küçükarmutlu direnifl mahallesinde, aln›n-daki k›z›l bantla açl›kta geçirdi¤i her gün, bilgeli¤iyle ö¤-retti. Pir Sultan ve Mahir sevgisiyle büyümüfltü, “15 ya-fl›ndan beri kat›ks›z bir anti-faflist”ti, bir halk önderi ola-rak ölümsüzleflti. 4 Mart 1963’te Erzincan’da do¤du. Ana-dolu TAYAD’›n kurucu üyelerinden biriydi. F Tipleri günde-me geldi¤inde, Bursa’da destek eylemine bafllad›. Tutuk-lanmas›na ra¤men eylemini b›rakmad›. Tahliyesinin ar-d›ndan Küçükarmutlu’ya gelerek ölüm orucunu orada sür-dürdü. 31 A¤ustos 2001’de direnifl evinde flehit düfltü.

Fatma TTokay KKÖSE- 19-22 Aral›k Katliam›’n›nard›ndan Kütahya Ha-pishanesi’ne sevkedil-di. 6. Ölüm Orucu Eki-bi direniflçisi olarakölüm orucuna bafllad›.

Direniflin 96. flehidi olarak 31 A¤ustos2002’de ölümsüzleflti.

Fatma Tokay Köse, 14 Eylül 1967, Elaz›¤-Alacakaya Çatakl› Köyü do¤umluydu.1987’de Hacettepe Üniversitesi’nde ö¤ren-ciyken devrim mücadelesine kat›ld›. 1990’akadar, gençlik örgütlenmesinde yerald›. Birsüre sonra illegal örgütlenmede K›rflehir,Nevflehir ve K›r›kkale sorumlusu olarak gö-rev üstlendi. 1994’te tutsak düfltü.

BüyükDireniflte fifiehit

DüfltülerHalkın çıkarı en yüce yasaolmalı.

(Latin Atasözü)

●Halkını tüketen devletler-in kendileri de tükenir.

(Eflatun)

●Adaleti çiğneyen devletadamlarınıcezalandırmayan milletlerçökmek zorundadır.

(Hz. Muhammed)

●Halkın kadrini bilen,kendi kadrini de bilir.

(Türkmen Atasözü)

Sahibi vve YYaz›iflleri MMüdürü:Sevtap TTÜRKMEN

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.‹stiklal Cad. Büyükparmakkap› Tel

Sok. No:4 Kat:4/2 Beyo¤lu/‹STANBULTelefon: 0 212 251 94 21 Faks: 0 212 251 94 35

Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANE Pieter de Hoochstr. 30

3021 CS Rotterdam/NEDERLAND

‹nternet AAdresi: www.yuruyus.comMail AAdresi: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Hesap No: 1051 - 1637885 SevtapTürkmen Türkiye ‹fl Bankas› fiiflli fib.

Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›kBask›: ASPAfi Pazarlama-Evren Mah. GülbaharCad. No:7 Ba¤c›lar/‹ST. Tel: 0 212 655 88 64

Da¤›t›m: Merkez Da¤›t›m Pazarlama San. ve Tic.A.fi. Tel: 0 212 354 37 67

Fiyat›: 1 YTL

Haftal›k SSüreli YYerel YYay›n

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euro‹sviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro‹ngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

NurhanAZAK

AsumanKOÇ

OrhanKORKURT

AydemirfiAH‹N

HülyaATEfi

Ekrem Ak›nSAVAfi

Ali R›zaKARAGÖZ

Dünya halklar›n›n “Ho Amca”s›yd›. Bu s›-fat›, Vietnam devrimindeki teorik, pratikönderli¤iyle, halk›n› kurtulufla ulaflt›rankurmayl›¤›yla kazand›. 1925’te yakt›¤›kurtulufl atefli, Amerikan emperyalistleriVietnam’dan kovuluncaya kadar sönmedi.Giap’›n sözleriyle “Gücünü proleterya en-

ternasyonalizmine ve sosyalizmine s›k› s›-

k›ya ba¤l›l›ktan, halk›na duydu¤u s›n›rs›z

aflktan, kahramanl›k ve yurtseverlik gele-

ne¤inden al›yordu... M-L ›fl›¤›nda en

yüksek düzeye ulaflan ça¤›m›z›n sosya-

list devriminin getirdi¤i ahlaki ilkeler Ho Amca'da somutlaflm›flt›r...” 3Eylül 1969’da aram›zdan ayr›ld›¤›nda eflsiz bir direnifl destan›n› veparlak bir zaferi dünya halklar›na miras b›rakt›.

Ho CChi MM‹NH

3 Eylül 1969

❃ 17 A¤ustos 1999'da sabaha karfl› 03.00’de sars›ld› yer. 40 bin in-san›m›z can verdi. Yaklafl›k 675 bin kifli evsiz kald›. 7 y›lda ne çarp›k ya-p›laflma engelenebildi, ne baflka önlemler al›nd›. Depreme uygun evlerdeoturma imkan› bulanlar›n oran› yüzde 10’a bile ulaflamad›. Temel HaklarFederasyonu 17 A¤ustos’un y›ldönümünde yapt›¤› aç›klamada “Tam 7Y›ld›r Hiç Bir Önlem Yok!” diyerek özetledi gerçe¤i. Bir halk, “do¤alafet”lerin önüne at›lm›fl kurbanl›k koyun gibi...

❃ Gölcük'te Kavakl› Sahili’nde, KocaeliAn›t Park`ta, Karamürsel`de, ‹stanbul Ka-d›köy’de anma törenleri yap›ld›. Unutma-d›k ölenleri. Ama hesap sormay› unuttuk.

40 bin insan›m›z öldü. Ve düflünebiliyormusunuz; 40 bin insan›m›z›n ölümündenhiç kimse sorumlu tutulmad›. Katliamlar›,infazlar›, iflkenceleri, faili meçhulleri ört-bas ettikleri gibi örtbas ettiler 40 bin insa-n›m›z›n ölümünün sorumlular›n›.

❃ Türkiye’nin % 66’s› aktif fay hatlar›üzerinde. Bu do¤an›n ve tarihin takdiri.Evet, gerçekten bu meselede “do¤al” olansadece bu; “afet”ler de¤il. Türkiye’yi bafl-ka bir co¤rafyaya tafl›yamay›z. Amabinalar›m›z depreme dayan›kl› hale getiri-lebilir. Türkiye’nin hangi fay hatlar›n›n

üzerinde olaca¤›n› de¤ifltiremeyiz ama Türkiye’nin hangi yönetim al-

t›nda olabilece¤ini de¤ifltirebiliriz. Bu “do¤asal” gerçe¤in, do¤al afetle-re dönüflmemesinin tek yolu da budur.

❃ 7 y›ld›r güçlendirilmesi gereken 308 hastane binas›ndan sadece 11’i,24 ö¤renci yurdundan sadece 5’i, 97 çocuk yuvas›ndan 18’i güçlendiril-di. Ya ötekiler?.. Ötekiler için ödenek yoktu. Ayn› 7 y›lda F Tipleri, poliskarakollar› için s›n›rs›z ödenek vard›... Dünyada deprem yüzünden haya-t›n› kaybedenlerin çoklu¤u s›ralamas›nda, Çin ve ‹ran’dan sonra üçüncü

s›rada geliyor Türkiye. Buna ra¤men 2007–2013 dönemi 9. Kalk›nmaPlan›nda depremle ilgili bir tek kelime yok. Herkes kendi bafl›n›n çare-sine baks›n diyor devlet. Çare bulamayan, yani para bulamayan ölümeraz› olsun!

❃ Ankara Temel Haklar, 17 A¤ustos’la ilgili aç›klamas›n› flu sözlerlebitiriyordu: 17 A¤ustos yaflad›¤›m›z ülkeyi bir kez daha düflünmenin birvesilesidir. Unutturmaya çal›flt›klar› gerçekleri asla unutmad›¤›m›z› gös-terelim. Gerçek yüzlerini bildi¤imizi hayk›ral›m! Yok say›lmad›¤›m›z,

afla¤›lanmad›¤›m›z bir ülke için mücadele edelim!

7 y›l geçtiAc›lar dün gibiTehlike dünkü kadarÇünkü her fley dünkü gibi!

Yozlaflmay›, bugün toplumun üze-rine çökmekte olan bir karabasa-

na benzetebiliriz. Televizyonlardan,gazetelerden, burjuva politikac›lar-dan, burjuvazinin sinemas›ndan, mü-zi¤inden, edebiyat›ndan, devletin po-lisinden, e¤itiminden empoze edilendüflünceler, al›flkanl›klar ve yaflambiçimleriyle, flu veya bu biçimdeyozlaflmaya sürükleniyor toplum.Yozlaflma, bir tür kuflatmad›r. Yozlafl-t›r›lan bir toplumun sosyal ve siyasalyaflam›, art›k denetim alt›na al›nm›fldemektir. Yaflam›n ipleri “yozlaflt›r-ma merkezleri”nin eline geçmifltir.

Peki kim bu “yozlaflt›rma merke-zi”? Baflka türlü sorarsak, toplu-

mu kim, nas›l yozlaflt›r›yor? Ve kim-ler bundan fayda umuyor? Bunun ce-vab› aç›k olsa da, en genifl kitleleriçin ayn› aç›kl›ktan sözedilemez...Yukar›da dedik ki, yozlaflmay› teflvikedenler burjuva televizyonlar, gaze-teler, politikac›lar, düzenin polisi, sa-natç›lar›...d›r. Fakat, ayn› burjuva po-litikac›lar, flikayet ediyorlar yozlafl-madan. Uyuflturucu, fuhufl operas-yonlar›n› yapan da iktidar ve onunpolisi. Uyuflturucu, fuhufl operasyon-

lar›n› polise övgüler dizerek haberyapan da onlar. ‹flte bu tablo, yozlafl-man›n as›l kayna¤›n›n ve teflvikçileri-nin görünmesini engelliyor. S›radaninsan›m›z, “devlet kendi vatandafl›n›uyuflturucuya al›flt›r›r m›?” diye ve-ya “devletin polisi fuhufl yapt›r›rm›?” diye düflünür. Hele her a¤›zlar›-n› aç›flta, ahlaktan, milli ç›karlardan,milletin yüceli¤inden sözeden burju-va politikac›lar›n›n uyuflturucunun,fuhuflun, kumar›n, çeteleflmenin, k›-sacas› yozlaflman›n teflvikçisi oldu-¤una pek ihtimal vermez. Aralar›ndabirkaç tane öyle varsa bile “münferit-tir” diye düflünür.

Birincisi, sistem, yozlaflman›n ob-jektif olarak teflvikçisidir. Halk›

yoksullaflt›rarak, iflsizlefltirerek, çare-sizlefltirerek, insanlar› “geçinmek”için her türlü afla¤›lanmay›, horlan-may› kabul etmeye ve her türlü na-mussuzlu¤u yapmaya zorluyor. ‹n-sanlar› önce çaresizlik batakl›¤›naat›yor; o batakl›k, yozlaflma batakl›-¤›na geçifl yeridir. Çaresizlik batakl›-¤›na düflen, oradan ç›kmak için rüfl-vete, h›rs›zl›¤a, gaspa, fuhufla, uyufl-turucuya sar›ld›¤› anda, öteki batakl›-

¤a çekilmifl oluyor. Sefaletin oldu¤uyerde, her türlü yozlaflman›n üreye-ce¤i, sosyolojik bir gerçektir.

‹kincisi, sistem, ideolojik ve kültü-rel olarak yozlaflman›n teflvikçisi-

dir. Oligarfli tüm araçlarla, köfleyidönmek, para kazanmak, lüks içindeyaflamak için her türlü ahlaki de¤erinterkedilebilece¤ini, her türlü de¤erinsat›l›¤a ç›kar›labilece¤ini empozeediyor. Böyle yapanlar› topluma “ör-nek” modeller olarak sunuyor, tümtoplumsal sorumluluklar unutturulup,“bireysel baflar›” her fleyin önüne ko-nuluyor. Ve “baflar›”ya giden yolda,her fleyin ama her fleyin mübah oldu-¤u ö¤retiliyor.

Üçüncüsü, oligarflinin yozlaflma-daki rolü, sadece izledi¤i ekono-

mik politikalar ve empoze etti¤i ide-oloji aç›s›ndan “dolayl›” bir rol de¤il-dir. Oligarfli, do¤rudan da yozlaflmay›teflvik eden, organize eden bir ko-numdad›r. Uyuflturucu, kumar, fuhuflve benzeri pislikleri örgütleyen, ya-yan tüm mafya örgütlenmeleri, dev-letle bir flekilde iliflkilidir. “Kara pa-ra” diye adland›r›lan uyuflturucu, fu-hufl, insan kaçakç›l›¤›ndan elde edilenparalar, oligarflinin bütçesinin önemlibir bölümünü oluflturmaktad›r.

Oligarflinin yozlaflmay› teflvik po-litikas›, ekonomik, siyasi, sosyal

birçok amac› içerir. Baflka bir deyifl-le, oligarfli yozlaflmay› teflvikle, birtaflla birkaç kufl vurmufl olur. Bu po-litikayla, hem toplum yozlaflt›r›lm›fl(ki belirleyici olan› budur), hem oli-garflinin bütçesine hat›r› say›l›r mik-

Yozlaflmaya izin vermeyece¤iz!

Yozlaflma oligarflinin teflvik etti¤i bir unsursa, oligarflinin

bir politikas›ysa, halk›n örgütlü güçlerinin de yozlaflmaya

karfl› bir politikas› ve plan› olmal›d›r.

3 Yozlaflmaya izin vermeyece¤iz

5 Arkalar›nda polis varsa, karfl›lar›nda

HALK var

7 BM gölgesinde sald›rganl›k

9 Lübnan’a asker göndermek, Siyonistlere

askerliktir

11 Kad›köy’de miting

12 HÖC’ün ça¤r›s› ile kepenkler Filistin ve

Lübnan halk› için indi

15 Katil ABD Ortado¤u’dan defol

16 Emek: AKP memurla dalga geçiyor

18 Avukatlar tecriti tart›fl›yor-2

21 ‹srail Bölüm: 3

26 ‹ran’›n Kürt düflmanl›¤›

29 Devrimci Yol üzerine bir kitap

34 15 yafl›nda katledildi

35 ‹hlal ve sald›r›lar sürüyor

36 Umudun Kaptan›

39 “Benim vicdan›m kald›rm›yor”

41 Sald›r›, linç, provokasyon özgürlü¤ü

42 Hayat›n ‹çindeki Teori: “Milli ç›kar”, “insani

misyon” demagojileriyle perdelenen

46 Hem h›rs›z hem mürteci

47 Kapitalist Batakl›k: Bir sürtü¤ün peflindeki

medya

48 Aleviler tav›r almal›d›r

50 Söz gençlikte: “Gönüllü ba¤›fl” haraçlar›

� � � � � � � � � � �

tarlarda kara para girmifl ve hem debürokratik kesimin devlet bütçesin-den karfl›lanamayan parasal ihtiyac›karfl›lanm›fl olur.

Böyle oldu¤u içindir ki, hiçbir ik-tidar, fuhuflun, uyuflturucunun,

kumar›n, mafya çetelerinin yayg›n-laflmas›n› engellemekte “baflar›l›”olamam›flt›r bugüne kadar. Hiçbir ik-tidar döneminde, “uyuflturucu kulla-n›m oran› flu kadar düfltü” diye birhaber okuyan var m›? Yoktur. Amatersi haberler süreklidir. Peki bu tab-lo içinde iktidarlar›n, polisin “operas-yonlar›n›” nereye oturtaca¤›z? Bununda bir aç›klamas› var elbette: Bir; heriktidar, halk nezdinde teflhir olma-mak için, bu konularda asgari bir mü-cadele sürdürmek zorundad›r. ‹ki; sö-mürücü egemen s›n›flar, gerek ülke-mizde, gerekse de dünyan›n her ye-rinde, yozlaflman›n as›l teflvikçisi ol-makla birlikte, bunu ayn› zamandakendi denetimlerinde tutmaya çal›fl›r-lar. Her ülkede bunun biçimleri, me-kanizmalar› farkl› olsa da, sonuçtayozlaflma denilen olgu, belli boyut-larda s›n›rland›r›lmak da istenir. Çün-kü tersi, mesela uyuflturucunun yay›l-mas› kapitalist üretimi, gasp›n, h›r-s›zl›¤›n yay›lmas› kapitalist mülkiye-ti tehdit eder hale gelebilir. Keza, birbaflka neden, oligarfli içi ç›kar çat›fl-malar›d›r. Bu da mafya gruplar›nayönelik operasyonlar›n nedenlerin-den biridir.

Bütün bunlar›n ötesinde, oligarfliaç›s›ndan esas olan›n s›n›f müca-

delesinin yükselmesini önlemek ol-du¤u unutulmamal›d›r. Oligarflininpolitikalar›nda öncelik budur. Ve her-fley buna tabi k›l›n›r. Yozlaflman›n ge-rek ideolojik, kültürel bak›mdan, ge-rekse de bizzat çetelerin önünü aça-rak teflvik edilmesi, do¤rudan halk›nmücadelesinin engellenmesi için bafl-vurulan bir politikad›r.

Tarihsel dönemlerin herhangi birnoktas›nda, halk kitlelerinin mü-

cadelesi, örgütlenmesi, isyan› veyasuskunlu¤u flu veya bu seviyede bu-lunabilir. Fakat halklar›n gelece¤inibelirleyen, sadece o anki durum de-¤il, halklar›n potansiyel olarak sahipolduklar› dinamiklerdir. O an birsuskunluk da olsa, mücadelenin sevi-yesi geri de olsa, bilinir ki, sömürü ve

zulmün oldu¤u yerde isyan birikmek-tedir. O dinamikler gün gelip hareke-te geçecektir. ‹flte bu dinamikler, hal-k›n de¤erleridir, direnme tarihidir,eflitsizli¤e, adaletsizli¤e, haks›z ka-zanca, h›rs›zl›¤a, fuhufla karfl› do¤altepkileri, eflit, adil, özgür bir yaflamaduydu¤u özlemlerdir.

Yozlaflt›rma politikas›, iflte ayn›zamanda bu dinamikleri yoket-

menin politikas›d›r. Yoksullaflman›nher zaman isyanlara, büyük tepkilerede¤il, ayn› zamanda büyük bir çürü-meye yolaçabilmesi de bu politika-dan ba¤›ms›z de¤ildir.

Yoksullaflabiliriz ama yozlaflma-yaca¤›z. Yozlaflmak, yoksullafl-

may› kal›c›, de¤iflmez bir “kadere”dönüfltürür. Bir devrimci örgütlülü-¤ün, çal›flman›n bulundu¤u her yer-de, en baflta bu dinamikleri korumakiçin, yozlaflmaya izin vermeyece¤iz.Yozlaflman›n bugün ulaflt›¤› boyutlarve oligarfli taraf›ndan teflvik edilipkullanmas› gözönünde bulundurul-du¤unda, her devrimci, demokratikörgütlenme, bunu bir görev olarakkabul edip, buna yönelik pratik bir ta-v›r ve program sahibi olmal›d›r.

Yozlaflmaya karfl› mücadelede ay-r›m noktalar› iyi konulmal›d›r

elbette. Semtimizde, mahallemizdeuyuflturucu kullanan, kumara dada-nan, çetelere bulaflan, hatta fuhuflasürüklenen genç delikanl› ve k›zlar›-m›z, bizim insan›m›zd›r asl›nda. Bizonlara ulaflamad›¤›m›z için baflkalar›ulaflm›fl ve batakl›¤a çekmifltir. Onla-ra karfl› düflünece¤imiz ilk fley, onlar›d›fltalamak, cezaland›rmak de¤il, ka-zanmak olmal›d›r. ‹nsanlar›m›z› oli-garflinin çürütmesine, kullanmas›naizin vermeyelim. Onlar› e¤itmek,al›flkanl›klar›ndan kurtarmak içinaraçlar ve yöntemler, yozlaflmayakarfl› halk denetimini süreklilefltir-mek için kolektif örgütlenmeler, da-yan›flma biçimleri gelifltirmeliyiz.

Elbette ki, de¤iflmemekte, pislikyaymakta devam edenleri, özel-

likle yozlaflmay› flu veya bu alandaorganize edenleri, mahallelerimizdentemizleyece¤iz. Uyuflturucunun, fu-huflun, kumar›n, çetelerin kurbanlar›-n› kazanmaya çal›fl›rken, gençlerimi-zi uyuflturucunun, fuhuflun kurban›haline getiren cellatlara hoflgörü gös-

termeyece¤iz. Bunlara prim verile-mez. Mahallelerimizde, semtlerimiz-de kap›lar›m›z› gönül rahatl›¤›yla ki-litlemeden yaflamak, genç k›zlar›m›-z›n, delikanl›lar›m›z›n batakl›klaraçekilmedi¤inden emin olmak, namu-sumuzla, de¤erlerimizle yaflamak is-tiyorsak, yozlaflman›n, çetelerin kar-fl›s›na güçlü bir barikat olarak dikile-ce¤iz.

Halka flunu anlatabilmeli ve göste-rebilmeliyiz. Yozlaflmaya karfl›

mücadele, sadece bir “protesto” me-selesi de¤ildir. Bu protestoyu içerenama onu aflan, aflmas› gereken, sürek-lileflmesi gereken bir mücadeledir.‹kincisi, halk bu mücadeleye girildi-¤inde sonuç al›nabilece¤ini görmeli-dir. Yozlaflmaya karfl› yap›lan halktoplant›lar›nda görülen “elimizden negelir ki, arkalar›nda polis varken neyapabiliriz ki” türünden düflüncelerekarfl›, halk›n müdahalesinin sonuçyaratabilece¤ini göstermeliyiz.

Herkes devrimcilerin bulundu¤u,halk›n örgütlendi¤i yerlerde bu

pis ifllerin eskisi gibi sürdürülemeye-ce¤ini görmelidir. Yozlaflman›n yay›-c›lar›n›, halk içinde tecrit ederek, ev-lerimize, iflyerlerimize, kahvahanele-rimize sokmayarak, selam sabah› ke-serek, her gördü¤ümüzde yüzlerinetükürerek, daha olmazsa baflka yön-temleri kullanarak semtlerimizde pisifllerini yapamaz hale getirmeliyiz.Dolay›s›yla yozlaflmaya karfl› müca-delede iki temel yan vard›r; birincisi,bu pislikleri yayanlar›n “meydan›nbofl olmad›¤›n›” görmesi, ikincisi,halk›n seferber edilmesidir. Halk›nyozlaflmaya “el koymas›” budur. Ya-p›lmas› gereken bunu örgütlemektir.

Yozlaflma oligarflinin teflvik etti¤ibir unsursa, oligarflinin bir poli-

tikas›ysa, halk›n örgütlü güçlerininde yozlaflmaya karfl› bir politikas› veplan› olmal›d›r. Bu konuyu, s›n›f mü-cadelesinin d›fl›nda, tali bir konu, sa-dece “sosyal, kültürel” çal›flman›n birparças› olarak görmek, emperyaliz-min ve oligarflinin yozlaflt›rma politi-kas›ndan hiçbir fley anlamamakt›r.Bugün yozlaflma, do¤rudan s›n›f mü-cadelesinin önündeki bir engeldir.Yozlaflmaya karfl› mücadele, bu en-gelin kald›r›lmas›, yani devriminönünün aç›lmas› mücadelesidir.

4

27 A¤ustos 2006 / 67

Y›llard›r y›k›mlara, bask›larakarfl› direnen Küçükarmutlu’da, 5y›l önce 5 Kas›m 2001'de yap›lankatliam›n ard›ndan mahalleye poliskarakolunun girmesiyle Türkiyeaç›s›ndan yeni olmayan ama Küçü-karmutlu aç›s›ndan yeni olan gelifl-melerle karfl›laflt›. Uyuflturucu, fu-hufl ve h›rs›zl›k, bizzat polisin tefl-vik ve himayesiyle semte tafl›nd› veyayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›.

Küçükarmutlu halk›, bu konudada hemen her zaman belli bir müca-dele sürdürdü, bir buçuk ayd›r isedaha yo¤un bir çaba ve örgütlen-meyle mahallesini yozlaflmaya kar-fl› korumaya çal›fl›yor.

1.5 ayd›r her akflam 50-100 kifli-lik gruplar halinde mahallenin ge-nelinde devriyeler gezerek, kontrol-ler yap›yor. Mahallede uyuflturucusatan, gençleri özendiren, fuhufl ya-pan, yapt›rd›klar› tespit edilen, h›r-s›zl›k yapan kifliler, halk›n karfl›s›naç›kar›l›p teflhir edilerek yine halk ta-raf›ndan dövülerek cezaland›r›l›yor.

Bu süre içinde;

- Fuhufl ve uyuflturucu ifllerindebulundu¤u ö¤renilen bir kad›n ma-halleden kovuldu. H›rs›zl›k veuyuflturucu ifli yapt›¤› ö¤renilen birkifli uyar›larak mahalleden kovuldu,tekrar mahalleye girmeye çal›fl›nca,dövülerek cezaland›r›ld›.

- Devriye s›ras›nda suçüstü ya-

kalanan 3 h›rs›z, halk taraf›ndan dö-vülerek cezaland›r›ld›.

- H›rs›zlara, uyuflturucu sat›c›la-r›na arabas›n› kulland›rd›¤› tesbitedilen bir kifli uyar›lmas›na ra¤menbu ifle devam edince dövülerek ce-zaland›r›ld›.

- 26 Temmuz günü iki genç k›z›ntaciz edilmesi üzerine halk tacizciyidöverek cezaland›rd›, bu s›rada po-lis tacizciyi halk›n elinden alaraksahiplendi. Polisin tacizciyi sahip-lenmesi üzerine halk karakol önün-de toplanarak polisi protesto etti.

- 6 A¤ustos’ta, yozlaflmaya karfl›çal›flma yapanlar›n "terörist" oldu¤upropagandas›n› yapan semt d›fl›n-dan MHP’li bir çetebafl›, yan›natoplad›¤› bir grupla parkta içki veesrar içerken, Armutlu gençli¤i vemahalle halk› 150 kifliyle park› bas-t›. Bask›n s›ras›nda panikleyip ha-vaya silah s›karak kaçmaya çal›flançete mensuplar› dövülerek cezalan-d›r›ld›. Bunlara ait iki motosiklet vebir otomobil tahrip edilerek kullan›-lamaz hale getirildi.

- Mahallede devriye gezilirkenfuhufl yaparken yakalanan kiflilerdövülerek cezaland›r›ld›.

- Uyuflturucu batakl›¤›na sürük-lenmifl biri, iki gencimize esrar tek-lif etmesi üzerine, gençler taraf›n-dan dövülerek cezaland›r›ld› veüzerinde bulunan esrar yak›larak

imha edildi. Bu gencin ailesi dahasonra çal›flmalara kat›larak yozlafl-maya karfl› bafllat›lan kampanyayadestek vermeye bafllad›.

Armutlu halk› can güvenli¤inide, adaleti de, temizli¤i de kendile-rinin sa¤layaca¤›n› bilerek sahip ç›-k›yor bu mücadeleye. Yozlaflman›nkayna¤›n›, çetelerin hamisi Karakolönünde "Yaflas›n Halk›n Adaleti"sloganlar› at›larak sabahlara kadarnöbet tutuluyor.

Mafyac›-polis komplosu

18 A¤ustos’taki bir olayda, ba-takl›¤›n hamisinin kim oldu¤unu birkez daha gördüler.

O gün, esrar sat›fl›, fuhufl gibipislikleri yürütmesi nedeniyle hal-k›n tepkisini çeken Kardefller Mar-ket sahibi ve kardeflleri, kendileriy-le konuflmak isteyen Armutlu hal-k›ndan insanlara sald›rd›. Halka“benim arkamda polis var, istedi¤i-mi yapar›m” diyerek sald›ran mar-ket sahipleri, iki kifliyi b›çaklad›k-tan sonra karakola s›¤›nmaya çal›fl-t›lar. Üç kifliden biri karakola s›¤›-n›rken di¤er ikisi halk taraf›ndanyakalanarak dövüldü. Ayn› gece po-lise giden bu kifliler, as›ls›z ifadelervererek mahallede yozlaflmaya kar-fl› mücadele eden halktan insanlar›ve devrimcileri polise ihbar etti. Buihbar ve komplo sonucunda halktanMurat Ça¤an polis taraf›ndan gözal-t›na al›n›p, “Kardefller Market'denharaç istedi¤i” gibi uydurma birgerekçeyle tutukland›.

Bu olay üzerine ertesi gün, Ar-mutlu halk› Cemevi önünde topla-narak 'Çeteler Halka Hesap Vere-cek, Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z'sloganlar›yla yozlaflmaya izin ver-meyeceklerini tekrarlad›lar. Ard›n-dan yaklafl›k 500 kifli Cemevi'ndenKöyiçi'ne kadar yürüyüfl yapt›.

21 A¤ustos’ta da Armutlu hal-k›ndan kalabal›k bir grup, Sar›yerAdliyesi'nde toplanarak, KardefllerMarket ve mahalledeki çeteler hak-k›nda suç duyurusunda bulundu

5

27 A¤ustos 2006 / 67

Arkalar›nda PPOL‹S vvarsa, karfl›lar›nda HALK var!

Küçükarmutlu

direnerek varoldu.

Mücadele ederek,

örgütlenerek

ayakta kald›.

Armutlu’yu hem

siyasi, hem fiziki

olarak y›kmak için

her yolu denediler.

“Yozlaflt›rma” son

yöntemleriydi.

Armutlu buna da

direnecek!

6

27 A¤ustos 2006 / 67

Mahallemizde Çetelere, Fuhufla,

Uyuflturucuya, Gasba ve H›rs›zl›¤a

‹Z‹N VERMEYECE⁄‹Z!Hat›rlanaca¤› gibi, geçen haftaki say›m›zda Alibey-

köy’de yap›lan bir toplant›n›n haberini “Alibeyköy’de yoz-

laflma sorununa halk el koyuyor” bafll›¤›yla aktarm›flt›k.

Sözkonusu toplant›da al›nan karar do¤rultusunda, Ali-beyköy Karadolap Mahallesi halk› 19 A¤ustos Cumartesigünü büyük bir yürüyüfl düzenledi. Yaklafl›k 700 kifli kat›l-d› yürüyüfle, mahalle yüzlerce kiflinin “Susma Hayk›r Yoz-laflmaya Hay›r!, Çeteler Halka Hesap Verecek!, SusmaHayk›r Mahallene Sahip Ç›k!, Halk›z Hakl›y›z Kazanaca-¤›z, Yozlaflmaya ‹zin Vermeyece¤iz” sloganlar›yla inledi.

Saat 18.00 s›ralar›nda Saya Yokuflu Top Sahas› önündetoplanan halk, en önde "Mahallemizde Çetelere Uyufltu-

rucuya Fuhufla, Gasba ve H›rs›zl›¤a ‹zin Vermeyece¤iz"

pankart›yla yürüyüfle geçti. Yürüyüfl boyunca çevredekihalk da alk›fllar›yla, z›lg›tlar›yla yürüyenlere destek verir-ken at›lan sloganlara da efllik etti.

Yürüyüfl sonunda yap›lan konuflmalarda halk›n birli¤i-nin, bu meseleyi sahiplenmesinin önemi dile getirildi. EyüpTemel Haklar ad›na konuflan Halil ‹brahim fiahin de, yoz-laflmaya karfl› mücadelenin süreklili¤inin önemine dikkatçekti. Yaklafl›k 700 kiflinin kat›ld›¤› eylem Grup Yel'in tür-küleriyle sona erdi.

"Biz mahallemizi eski günlerdeki gibi yaflanabilirk›lmak için biraraday›z. Bu sorun hepimizin soru-nu. Bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n diyereksorunu görmezden gelemeyiz. Bu ne sadece ailele-rin, ne sadece gençlerin ne de sadece duyarl› kesim-lerin sorunu. Bu genci yafll›s›, kad›n› erke¤i ile hepi-mizi ilgilendiren toplumsal bir sorun. Mahalleli olma bilincini biz sa¤layabiliriz. Sorunlar›-m›z› mahalle sakinleri olarak çözdükçe birbirimizedaha fazla yak›nlaflacak ve dayan›flmac› yönlerimizartacakt›r. Bizler bunu gelifltirdikçe, mahallemizeuyuflturucu fuhufl ve çeteler giremeyece¤i gibi, h›r-s›zl›¤›n önüne de geçilmifl olacakt›r."

Alibeyköy

Gelece¤imiz ‹çin!

Ankara’da faaliyet yürüten ‹dilcan

Kültür Merkezi taraf›ndan yozlaflma-ya karfl› çal›flmalar kapsam›nda Ma-mak-fiirintepe Mahallesi’ndeki Yafll›-lar Park›’nda 19 A¤ustos’ta film göste-rimi ve halk toplant›s› yap›ld›.

“S›r Çocuklar›” filminin gösterildi-¤i etkinlikte ayr›ca uyuflturucu ve yoz-laflma konulu sohbet yap›ld›. Sorununnas›l çözülece¤i tart›fl›ld›.

Talana

Hay›r!Ülkemizin

her köflesi, ha-raç mezat sat›-l›yor. Yeralt›n-daki zenginlik-ler kadar, yerüstündeki maddi, tarihide¤erler talana aç›l›yor. HaydarpaflaGar Alan› da talanc›lar›n göz dikti¤iyerlerden biri.

Toplum Kent ve Çevre HaydarpaflaDayan›flma Platformu, 19 A¤ustos’tagerçeklefltirdikleri eylemde, Haydar-pafla Gar Binas› ve liman›n düzenlen-mesini öngören “kentsel dönüflümprojesi”ni protesto ederek, “rant proje-leri”ne son verilmesini istediler.

Platform üyeleri taraf›ndan Hay-darpafla Gar› içinde gerçeklefltirileneylemde, “Anadolu'nun Tarihi GiriflKap›s› Kapat›lamaz” , “K›y›lar HalkaKapat›lamaz” yaz›l› dövizler tafl›nd›.

TMMOB’dan

Önlem Ça¤r›s›

TMMOB, 17 A¤ustos’tayapt›¤› bir aç›klamayla, Bo-lu'nun Mengen ‹lçesi’ne ba¤l›Gökçesu Beldesi’ndeki bir kö-mür oca¤›nda 13 A¤ustos’tameydana gelen kazay› belirte-rek, “madencilik sektöründebenzeri ifl kazalar›n›n son y›l-larda belirgin olarak artt›¤›-na” dikkat çekti.

Aç›klamada “kamusal vemesleki denetimin” engellen-mesinin kazalar› kaç›n›lmazhale getirdi¤ini ortaya koyanTMMOB, flu ça¤r›da bulundu:

“Giderek artmakta olan iflkazalar› konusunda ilgilileriuyar›yor ve görevlerini eksik-siz yapmaya, gereken önlemle-ri acilen almaya davet ediyo-ruz.”

BM kara-r›n›n mürek-kebi kuruma-dan, ‹srail 19A¤us tos ’taL ü b n a n ’ › nBekaa Vadisi’ndeki Baalbek bölge-sini bombalad› ve “komando ope-rasyonu” yapt›. Üst düzey bir Hiz-bullah yetkilisinin hedeflendi¤i du-yurulan operasyonda, ‹srail askerle-ri karfl›lar›nda Hizbullah gerillalar›-n› buldu ve geri çekilmek zorundakald›. ‹srail resmi aç›klamas›na gö-re, bir asker ile üç gerilla öldü. Baz›kaynaklar ‹srail’in kayb›n›n 6 oldu-¤unu duyurdu. ‘Çat›flmalar›n durdu-rulmas›’ karar›n› alan emperyalist-ler seslerini ç›karmazken, BM Ge-nel Sekreteri Koffi Annan "ihlaldenendiflesini” (!) dile getirdi sadece.

‹srail, yenilgiyi bertaraf etmeyeçal›fl›yor. Y›pranan imaj›n› düzelte-cek, kendi kamuoyuna bir “zafer”arma¤an edecek hesab›yla yap›lanbir operasyondur bu. Öyle ya, Lüb-nan içlerine giren ve “tereya¤›ndank›l çeker gibi bir Hizbullah yetkili-sini öldüren/yakalayan ordu!” Amayine hesap tutmad›. 34 gün bir ülke-yi y›k›p, Hizbullah’a ciddi bir darbevuramam›fl olman›n getirdi¤i sorun,daha bu tür birçok ‹saril sald›r›s›n›da beraberinde getirecektir. Adalet-siz BM karar›n›n uygulanmas› daesasen ‹srail sald›r›lar›n›n bir biçim-de sonuç almas›na ba¤l›d›r.

1701 izinli sald›r›

Bu sald›r›, BM karar›n›n “aç›kihlali” olarak yorumland›. Bir ya-n›yla do¤ru olsa da, asl›nda tam ter-sine 1701 say›l› karar›n kendineverdi¤i “haklar›” kullan›yor ‹srail.BM karar›n› de¤erlendirdi¤imiz ya-z›lar›m›zda bu durumun alt›n› çiz-mifl, karar›n ‹srail’in sald›r›lar›nason vermesini aç›k bir flekilde iste-meyerek, yeni sald›r›lara yeflil ›fl›kyakt›¤›n› dile getirmifltik. Yine“Hizbullah’a silah sevkiyat›” ile il-gili bölümün yeni sald›rganl›klar›nzemini oldu¤unu söylemifltik.

‹srail cephesinin aç›klamalar› dabu yönde. Örne¤in; ‹srail Çevre

Bakan› Gideon Ezra, "Lübnan or-dusu ve uluslararas› güç konufllan-mad›¤› sürece Suriye'den silah sev-kini önleme operasyonlar›n› dur-durmayacaklar›n›” belirtirken, Tu-

rizm Bakan› Isaac Herzog, "1701'iihlal etmedik. Karar›n Suriye ve‹ran'dan Lübnan'a silah naklini ön-lemeye yönelik net talimat› var" de-di. Sanayi Bakan› Eli Yiflay ise, te-röristliklerini gizlemeden, “Hizbul-lah'a silah sevkine izin vermenin so-rumlulu¤u Lübnan'dad›r. Ona 'yasevk›yat› durdur ya da altyap›n› im-ha ederiz' ültimatomu vermeliyiz"diye konufltu. (21 A¤ustos, Radikal)

‹srail “demokrasisinin” ironikbir örne¤i olarak, çevre, sanayi veturizm bakanlar›n›n kontra flefleriniaratmayan aç›klamalar›, s›rt›n› BMkarar›na, yani emperyalistlere daya-yan bir küstahl›¤›n ifadeleridir.

BM karar›, ülkesini savunan›n,direnenin elini ba¤lay›p, sald›rgan›özgür b›rakma karar›ndan baflka biranlam tafl›mamaktad›r.

1701 gerçekte ‹srail'i Lübnan ifl-galini bitirmeye ça¤›rmad› ki! ‹sra-il'in Lübnan ordusu ve UNIFIL'ingüneye konufllanmas›na paralel ola-rak çekilmesi öngörülüyor. Yani, ‹s-rail’in ne zaman çekilece¤i tama-men meçhul ve kendince Hizbul-lah’a iliflkin herhangi bir “flüphe”öne sürerek sald›r›lar›n› sürdürme-sinin zemini bizzat 1701’in içindevar. Hizbullah'a 'tüm sald›r›lar›n›durdur’ deyip, ‹srail'e ise sadece'sald›r›ya yönelik askeri operasyon-lar›n› durdur’ denilmesi; ‹srail'in'kendini savunma’ gerekçesi ile, hertürlü sald›r›y› yapmas›na daha bafl-tan zemin haz›rl›yor.

Hizbullah: Direnifl sürecek

Hizbullah liderlerinden fieyhNaim Kas›m, Lübnan ordusunun ül-keyi savunmaya haz›r hale gelenedek, geri çekilmeyeceklerini kayde-

derek, ElCezire’ye fluaç›klamay›yapt›: “‹sra-il sald›rgan-l›¤› sorunu-

nu halledebilecek alternatif bir sa-vunma stratejisi bulundu¤undanemin olana dek direniflin sürmesigerekiyor.”

Hizbullah meflru direnifl hakk›n›,ülkesini savunma sorumlulu¤unuyerine getirecektir. Bu tutuma, “te-rörizm” diyenler, b›rak›n ‹srail iste-di¤ini yaps›n diyenlerdir. Direnen-lere teslimiyet dayatanlard›r. Ancak,‹srailli Tümgeneral ‹do Nehufltan’›nda söyledi¤i gibi, "Bir Hizbullah si-perine beyaz bayrak çekilmesinibekliyorsan›z, sizi temin ederim kiböyle bir fley olmayacakt›r."

Hizbullah, bir yandan ülkesineyönelik sald›r›y› püskürtürken, öteyandan imar çal›flmalar›na bafllad›bile. Mevzilerde çarp›flan gerillalarflimdi de Siyonistlerin y›kt›¤› en-kazlar›n aras›nda hasar tespitleri ya-p›yor, ailelere para yard›m›nda bu-lunuyorlar, yollar› yap›yorlar. Hiz-bullah’›n çok k›sa sürede yaflamageçirdi¤i bu örgütlenmesi ise, enfazla emperyalistleri rahats›z etti.ABD, iflbirlikçisi Arap rejimlerineultimatom vererek, halka yard›mdaöncülük almalar›n› istedi. Üst düzeybir Amerikal› yetkili ise, “Bu adam-lar (yani Hizbullah) buldozerleriyleoradalar. Peki biz ne yap›yoruz?”sözleriyle rahats›zl›¤›n› dile getirdi.

Sizin ifliniz y›kmak!

‹srail hezimeti tart›fl›yor

‹srail cephesinde ise, yenilgi tar-t›flmalar› artarak devam ediyor.Baflbakan Ehud Olmert ve SavunmaBakan› Peretz’in istifas› istenirken,‹srailli askerler Genelkurmay’a kar-fl› birbiri ard›s›ra aç›klamalar yap›-yor, suçlamalarda bulunuyorlar. 21A¤ustos’ta bir aç›k mektup yay›nla-yan ‹srailli askerler, “Operasyonunbaflar›s›zl›¤›n›n sorumlusu olan as-keri ve sivil yetkililerin cezaland›-r›lmas›n›” talep etti. Yüzlerce gençsubay›n imza att›¤› mektup, Haaretz

7

27 A¤ustos 2006 / 67

‹srail ‘‘ateflkesi’ iilk ggünden iihlal eetti

BM gölgesinde sald›rganl›k

Gazetesi’nde yay›nland›. Mektuptaflu ifadeler yerald›:

“Akl›m›zda ‘‹srailliler’in haya-t›n› korudu¤umuz’ düflüncesi vard›.Ancak amac› belli olmayan savafltagörevler iptal edildi; profesyonelolmayan kararlar al›nd›. Hatalaryüzünden arkadafllar›m›z öldü. Busavafla olan inanc›m›z› sorgulama-m›za yol açt›. Biz savaflç›lar ile yö-netim aras›ndaki güven bunal›m› busavaflla ilgili kapsaml› bir sorufltur-ma aç›lmadan afl›lamayacakt›r.”

12 Temmuz’da bafllat›lan sald›r›-dan üç gün sonra, “Hizbullah’›nmuharebe gücünün yüzde 60’›n› çö-kerttik. Yak›nda zafer bizim olacak”aç›klamas› yapan ‹srail Genelkur-may Baflkan› Dan Halutz, protesto-lar›n da hedefi oluyor. Halutz’un 21A¤ustos’ta konuflmas›n› dinleyenaskerler, “Savafl› senin yüzündenkaybettik” yaz›l› bir pankart açarak,“Hatalar sürerse bir sonraki savafl-ta, cepheye gelecek asker bulama-yacaks›n›z” sloganlar› att›lar.

Hizbullah’›n zaferi sadece ‹sra-

il’i kar›flt›rmad›, emperyalistleri deendiflelendirdi. Hizbullah’›n “fiii is-lam” kimli¤inden önce Arap ulusal-c›, ‘anti-emperyalist’ söylemleri öneç›karmas›, bu endifleyi daha da art›-r›yor. Bush’un “biz kazand›k” ha-masetinin gerçe¤i yans›tmad›¤›n›bilen ve bölgede emperyalist ç›kar-lar aç›s›ndan engellerin büyüme po-tansiyeli tafl›d›¤›n›n fark›nda olan-lar, kendi cephelerinden, sistemingenel ç›karlar› aç›s›ndan daha “ak›l-c›” öneriler getiriyorlar.

18 A¤ustos tarihli Financel Ti-mes’te (bilindi¤i gibi, dünya çap›n-da tekellerin gazetesidir) ‘HizbullahOrtado¤u'yu bafltan çizdi’ bafll›kl›yaz›s› yay›nlanan, Frans›z SosyalBilimler Profesörü Olivier Roy,bunlardan biri. Hizbullah’›n “k›smibaflar›s›n›n” Ortado¤u’yu de¤ifltir-meye bafllad›¤›n› belirten Roy, geç-miflte fiiiler’i k›nayan Sünniler’inde “ABD-‹srail karfl›tl›¤› nedeniyleHizbullah'a destek vermesiyle, böl-gede yeni bir ‹slamc›-Arap milliyet-çi ak›m do¤du¤unu” kaydediyor ve

yap›lmas› gerekeni flöyle ifade edi-yor: “Hizbullah ne silah b›rak›r nede marjinalleflir; Hizbullah'la baflaç›kman›n tek yolu, örgütün siyasiparti olarak merkeze konumlanabi-lece¤i yeni bir Lübnan siyaseti içinbask› yapmak. Bat›, Afganistan'danLübnan'a kadar tüm savafl alanlar›-n› birbirine ba¤layabilecek birArap milliyetçili¤i-Sünni militanl›-¤›-fiii hilali sinerjisini k›rmak isti-yorsa, Hamas ve Hizbullah gibi ‹s-lamc› hareketleri daha da merkezeçekmeye çal›flmal›.”

Türkçesi; emperyalist politikala-r›n baflar›s›n› istiyorsak, direniflgüçlerini sistem içine çekmeli, mer-kezde, yani emperyalist kapitaliz-min s›n›rlar› içinde eritmeliyiz.Bombalar, Hamas’a yönelik ambar-golar, BM karar› ya da Lübnan siya-setine Harriri suikastinden bu yanayap›lan müdahaleler; tümü temeldebu amaca yönelik: EmperyalizminBüyük Ortado¤u Projesi önündekiengelleri ya imha ile ya da “zarar-s›z” hale getirerek etkisizlefltirmek.

8

27 A¤ustos 2006 / 67

Lübnan’da yaflanan vahflette, emperyalizmin bölgejandarmas› ‹srail kadar, ABD’si Avrupas› ile sisteminas›l sahipleri de büyük teflhire u¤rad›. Bugüne kadardillerine dolad›klar›, insan haklar›, demokrasi vb. bütünkavramlar parçalanm›fl bebek ölülerinin alt›nda kald›.

fiimdi tüm bunlar› enkaz alt›ndan ç›kar›p yenidenparlatma zaman›. Bunun ilk flart› ise, o çocuk, bebek,sivil ölümlerini Hizbullah’a yüklemek. ‹srail’in “Hiz-bullah sivilleri, çocuklar› kalkan yap›yor” türü aç›kla-malar› bafl›ndan beri vard›, ancak hiçbir inand›r›c›l›¤›da yoktu. fiimdi onun yerine, burjuva bas›n›n Ameri-kanc› tak›m›, kapitalizmin k›l›c›n› sallayan liberaller al-d›. Ülkemizde genel havan›n direniflten yana basmas›n-dan da büyük rahats›z duyan bu kesimler, Hizbullah’›suçlayan, “terörist” oldu¤unu kan›tlama-ya çal›flan yaz›lar döflenmeye bafllad›lar.Bu suçlamalar aras›nda en alçakça olan›ise, “Hizbullah bilerek çocuklar› katletti-riyor” yalan›.

Bir Frans›z gazetesi yazm›fl, Va-tan’dan Mine G. K›r›kkanat tafl›m›fl, Er-tu¤rul Özkök de al›nt› yaparak teorisiniyapm›fl. Olay flu: Bir Lübnanl› gece evi-nin dam›ndan sesler duymufl, bakm›fl

Hizbullahç›lar roket yerlefltiriyor ve buradan ‹srail’eatefl ediyor, hemen evi boflaltm›fllar ve ard›ndan ‹srailbu evi vurmufl. Teori ise flu: ‹flte bütün y›k›lan evlerböyle y›k›ld›, suçlu Hizbullah’t›r... Ortado¤u “çocukla-r› mazlum” haline getiriyormufl, propagandas›nda kul-lan›yormufl, ama ‹srail bunu yapm›yormufl!

‹nsaf! Binlece evi, binlerce insan› böyle aç›klayabil-mek ancak ars›z bir ‹srail ufla¤›, uslanmaz bir Ameri-kanc›l›kla ve direnen herkese düflmanl›kla mümkündür.Çocuk katillerini sorgulamay›p, katledilenleri suçla-mak, nas›l bir ahlakla mümkündür?

Onlar›n ahlak›n›, bunlar› söyleten ideolojiyi biliyo-ruz elbette. Ama as›l dikkat çekici olan, Özgür Gün-dem’in kimi yazarlar›n da ayn› flekilde “Hizbullah’›nçocuklar›, sivilleri kalkan yapt›¤›n›, kulland›¤›n›” söy-lemesidir. Yelda (15.08.2006) ve Ayfle Günaysu

(16.08.2006), “çocuklar› kullanmakla”suçlanan ve Diyarbak›r’da Enesler’inkatlini bu demagoji ile aç›klayan oligar-flik kesimlerle, Özkökler’le yanyana ge-lirken, as›l olarak Enes’e kurflun s›kt›kla-r›n› bilmeleri gerekir.

Bofl yere ç›rp›nmay›n; savundu¤unuzsistemin gerçek yüzü tüm ç›plakl›¤›ylaortadad›r, ne jandarmalar›n›z› ne de a¤a-babalar›n›z› aklayabilmeniz mümkündür.

Bebek katillerinin avukatlar›

BM karar› do¤rultusunda Lüb-nan’›n güneyinde konuflland›r›lacak‘Ulusulararas› Güç’ UNIFIL hememperyalistler, Lübnan ve ‹srail bo-yutuyla tart›fl›l›yor, hem de Türki-ye’nin bu güce kat›l›m› boyutuyla.

Emperyalistler, ‹srail katliamla-r›yla boyun e¤diremedikleri Hizbul-lah ve Lübnan halk›n› BM karar› veUNIFIL ile istedikleri yere getirme-yi amaçlamaktad›rlar. Ancak mese-le bununla bitmiyor, flimdi bu gücekim asker verecek, gücün görevi neolacak gibi en temel sorunlar oda¤aoturmufl durumda. Emperyalistler,Hizbullah’› silahs›zland›rmay› çokistemelerine karfl›n, bir ço¤unun as-ker verme konusunda gönülsüz ol-duklar› da bir gerçek. Çünkü, aç›k-tan telafuz edilmesi de bu gücün entemel misyonu, Lübnan’›n güvenli-¤i ya da “bar›fl” de¤il, Hizbullah’›nsilahs›zland›r›lmas›d›r. Bu da,onunla çat›flmak demektir. ‹flte bunedenle birçok ülke asker say›lar›n›azalt›yor, ya da hiç göndermeyecek-lerini aç›kl›yor. Kendilerinin deyi-fliyle, “bar›fl gücü kufla dönmüfl” du-rumda. Direniflin gücü, emperyalist-lere, iflbirlikçilerine geri ad›m att›r›-yor.

Emperyalistlerin, “Müslümanco¤rafya”da böyle bir güç olufltur-mak için, tepkileri asgariye çekmehedefiyle UNIFIL’e müslüman ül-kelerden asker katma politikas› ma-lum. Can› tatl› Bat›l› emperyalistler,ucuz askerleri cepheye sürmek isti-yorlar. UNIFIL'e toplam 4 bin as-kerle kat›lmay› öneren Endonezya,Malezya ve Bangladefl bu ülkeler-den üçü. Ancak, ‹srail Baflbakan›Ehud Olmert, ‹srail'le diplomatikiliflkisi bulunmayan ülkelerin UNI-FIL'e kat›lmas›n› kabul etmemeyikararlaflt›rd›klar›n› aç›klayarak, ‹s-rail ile diplomatik iliflki kurmay›reddeden bu ülkeleri de bir anlamdareddetmifl oldu. ‹srail’in iste¤i bafl-

tan bu yana, “Avrupa devletlerindenkurulu bir güç”. En son gelinen afla-mada, ‹talya’n›n bu güce komuta et-mesi tart›fl›l›yor.

Emperyalistlerin “müslüman ül-ke ihtiyac›n›” karfl›lama konusundaen önemli seçene¤i ise, elbette Tür-kiye. AKP iktidar› da bu konuda gö-nüllü oldu¤unu en bafl›ndan aç›kla-m›flt› zaten.

AKP ‘Haz›rolda’ Bekliyor

AKP iktidar› Lübnan’a askergöndermek için haz›rl›klar›n›n sonaflamas›na geldi. Bunun için, D›flifl-leri Bakan› Abdullah Gül ‹srail,Lübnan, Filistin ve Suriye’yi kapsa-yan geziler düzenledi, BM GenelSekreteri Kofi Annan ülkemize ge-liyor, emperyalist liderlerin telefontrafikleri durmadan iflliyor. Bakan-lar Kurulu asker gönderme karar›n›ald›, flimdi bunu meclisten geçir-mek için tezkere haz›rl›yor. Yap›lanaç›klamaya göre, tezkere 19 Eylültarihinde TBMM’de görüflülüp oy-lanacak.

MGK toplant›s›nda, emperya-listlerin BM karar›n›n “Tam uygu-lanmas›na” destek verilerek, iflbir-likçili¤in devlet politikas› oldu¤ubir kez daha teyid edildi.

Hükümet cephesinden yap›lanbütün aç›klamalar, Türkiye’nin“muharip güç olarak gitmeyece¤i”üzerine oturuyor. “‹nsani yard›m”amaçl› gidilecekmifl!

Hiçbir demagoji, hiçbir “diplo-

masi turu” flu gerçe-¤in üzerini örtemez:Lübnan’a asker

göndermek, emper-

yalist-siyonist ittifa-

ka askerlik yapmak-

t›r.

AKP’nin asker

gönderme demagoji-

leri, “insani boyut”,“biz savaflmaya de¤il,yeniden yap›lanmayahizmet için gidiyo-ruz” söylemleri, em-peryalizmin hizmeti-ne girmeyi perdele-

mek içindir.Uluslararas› güç, Lübnan halk›n›

‹srail sald›r›lar›ndan korumayacak,böyle bir görev tan›mlamas› da za-ten yok. Birinci görevi, ‹srail’in sal-d›r›lar›na Hizbullah’›n cevap ver-mesini engellemek. ‹kincisi, Hiz-bullah’› silahs›zland›rmaya çal›fl-mak. Üçüncüsü, Lübnan’da emper-yalizm iflbirlikçisi bir hükümet ya-ratman›n askeri aya¤›n› olufltur-mak... Bu güce asker veren bütünülkeler de, hangi demagojiye bafl-vururlarsa vursunlar, temel olarakbu ifllevleri yerine getireceklerdir.

Bir an, UNIFIL’e Lübnan halk›-n› koruma görevi de verildi¤ini var-sayal›m. Nas›l yapacak bunu? UNI-FIL 1982’de Güney Lübnan’a ko-nuflland›r›ld›. 1996’da ilk KanaKatliam› yafland›¤›nda sivil halkBM bayra¤› alt›ndaki UNIFIL ka-rargah›na s›¤›nm›fllard› ve ‹srail bu-ray› bombalayarak katliam yapt›.BM müfettifli Hollandal› GeneralFranklin Van Kappen’in olay sonra-s› haz›rlad›¤› rapor da, ‹srail’in sivilhalk›n s›¤›nd›¤› BM kamp›n› bile-rek bombalad›¤›n› ortaya koyuyor-du. Peki ne yapt› BM buna karfl›; ‹s-rail’e yönelik hiçbir yapt›r›m sözko-nusu olmad›. Bu sald›r›da da 4 BMgücü askeri öldürüldü yine bunakarfl›n UNIFIL ya da BM ne yapt›‹srail’e karfl›? Hiçbir fley.

Lübnan’a gidecek güç her halü-karda, emperyalistlere ve siyonist‹srail’e hizmet edecek demektir.“Oraya gidersek istihkam ve insaniyard›m amaçl› gideriz” söylemleri

9

27 A¤ustos 2006 / 67

Lübnan’a asker göndermek,

siyonistlere askerliktir!

aldatmad›r. BMya da NATOad›na oluflturu-lan bütün bugüçlerin ad›nabak›n, oligarfli-nin kat›lma ge-rekçelerini ince-leyin, mutlakahepsinde “bar›fl,insani yard›m”gibi kavramlar›bulursunuz.

Afganistan iflgalini sürdürmeninad› da bar›fl ve insani yard›md›r;Balkanlar’› paramparça eden em-peryalist sald›r›n›n askerli¤ini yap-mak da “bar›fl ve insani” görevdir.Somali’ye de ABD ad›na gittiklerin-de “bar›fl misyonu” ile gitmifllerdi.

Bunlar masald›r.

AKP Emperyalizme Hizmet

‹çin Anadolu Gençlerinin

Kan›n› Pazarl›yor

Yok “Ortado¤u’da Türkiye’ninartan önemi”ymifl... “Türkiye böl-geye ilgisiz kalamaz”m›fl... “Irak’aasker göndermemenin bedeliniPKK’nin artan eylemleriyle öde-mifl...” Yok “bar›fl›n sa¤lanmas›nakatk› sunacaklar”m›fl... Bunlar›n tü-mü iflbirlikçili¤i gizlemek için y›l-lard›r baflvurulan hamasi, flovenistyalan ve demagojilerdir.

Peki AKP iktidar› neden bu ka-dar gönüllü asker gönderme konu-sunda?

Birincisi; 1 Mart tezkerisini tela-fi etme, yani ABD’ye kendini yeni-den ispatlama arac› olarak görüyor.

‹kincisi; bu görev, AKP iktidar›-n›n defalarca desteklediklerini aç›k-lad›¤› “Büyük Ortado¤u Projesi”ninbir parças›d›r. Abdulllah Gül’ün,bölgede yapt›¤› görüflmeler de esasolarak bu misyonun bir parças›d›r.

Bu geziler için yap›lan resmiaç›klamalar bir yana, as›l olarak ikihedefle yap›lm›flt›r. Birincisi; em-peryalistlerin isteklerini özellikleSuriye, Lübnan ve Filistin’e dayat-mak. Suriye’nin BM karar›na des-

tek vererek, kendisi için emperya-list kuflatmay› kald›rmakta “f›rsat”olarak de¤erlendirmesini istemesi,bunun aç›k örne¤idir. BM karar›n›nniteli¤i malum. Bu karara destek,direnen halklara düflmanl›kt›r. Dü-zen islamc›s›n›n ahlak›, iflte bunuf›rsat olarak görmekte, Suriye’ye“Hizbullah’›, Lübnan halk›n› sat,kendini kurtar” teklifini, ABD bafltaolmak üzere emperyalistler ad›nayapmaktad›r.

Askere gitmeye çoktan haz›r venaz›r olan burjuva bas›n›n aktard›-¤›na bak›l›rsa, Abdullah Gül’ün gö-rüfltü¤ü tüm ülkeler, “ille de Türki-ye gelsin” demekteler. ‹srail’in,Türkiye’nin bu güçte yeralmas›n›istedi¤ini biliyoruz, kendi resmiaç›klamalar›nda yerald›. Bu da anla-fl›l›r oland›r. ‹srail’i ilk tan›yan vestratejik askeri iflbirli¤i bulunan tek“müslüman ülke”yi neden isteme-sin. Esir al›nan ‹srail’li askerlerinaileleriyle görüflen, ancak ‹srail’ik›zd›rmamak için Hamas hükümeti-nin hiçbir yetkilisiyle görüflmeden“Filistin gezisi” yapmay› becerenAbdullah Gül, ABD’nin “posta gü-vercini” rolünü oynamaya devametmektedir.

AKP’nin Anadolu gençlerininkan›n› siyonistlere ve emperyalist-lere pazarlamas›n›n üçüncü nedeniise, alt› bofl bir “Ortado¤u’da sözsahibi olma” hevesidir. Emperyaliz-me ra¤men ve onun izin verdi¤i s›-n›rlar›n ötesinde bir söz sahipli¤isözkonusu de¤ildir Türkiye için.Kendisi göbe¤ine kadar ba¤›ml›olan bir ülke ancak tafleron olabilir.Türkiye'nin Orta Asya'da, Kafkas-lar'da, Ortado¤u'da, Balkanlar'dagörevi de bununla s›n›rl›d›r. “Sözsahibi olma” söylemine ba¤l› olarakbir etken de, “PKK meselesi”dir.

Türkiye hava sahas›,

ABD ve ‹srail taraf›ndan

yönetiliyor!

‹srail’in Lübnan’a sald›r›s›n›nsürdü¤ü günlerde ve devam›nda, ül-kemiz hava sahas›n› kullanan 5‹ran, 1 Suriye uça¤›, Türkiye tara-

f›ndan aramaya tabi tutuldu.

Peki ne ar›yordu Türkiye buuçaklarda? Ne bulursa el koyacakt›?

Suriye’nin veya ‹ran’›n Lüb-nan’da siyonist katliama karfl› dire-nen Hizbullah’a herhangi bir destekgönderememesi için yap›l›yordu buaramalar. Çünkü ABD ve ‹srail böy-le yapmas›n› istemifllerdi Türki-ye’den. Direnifle her türlü destekkesilmeliydi. ‹srail bunun için Lüb-nan’dan Suriye’ye uzanan karayol-lar›n›, köprüleri bombalam›flt›. Tür-kiye de kendi hava sahas›ndan dire-nifle herhangi bir destek verilmeme-sini sa¤lamal›yd›.

Çünkü ‹srail ve Türkiye mütte-

fikti!

AKP iktidar›n›n ‹srail’in Lübnanhalk›na sald›r›s›na iliflkin söyledik-leri her söz laftad›r, pratikte yap›-lanlar ise, sadece ‹srail’in istedikle-ri ve ‹srail-ABD politikas› do¤rul-tusunda olanlard›r.

‹srail’e Askerli¤e Hay›r!

‹flbirlikçili¤e Karfl›

Mücadeleyi Yükseltelim

Halk›m›z; AKP ve oligarflikdevlet, bir kez daha emperyalizmehizmet etmek için Anadolu gençle-rini ucuz asker olarak kiralamak is-tiyorlar. Emperyalizme ve siyoniz-me karfl› direnen halklar›n karfl›s›naç›kararak, emperyalizmin açl›k, se-falet, ölüm ve y›k›mdan baflka birfley olmayan, dünya düzenine dire-nenleri yok etmek istiyorlar.

Türkiye halk› olarak susamay›z,kardefl halklara düflmanl›¤›n, iflbir-likçili¤in önünde barikat olmal›y›z.Ba¤›ms›z bir ülke kurmad›kça dahaçok “tezkerelerin” gündeme gelece-¤ini sak›n unutmay›n. Bu yüzden,Filistin ve Lübnan halk›yla dayan›fl-mam›z›, asker gönderilmesine karfl›ç›karak gösterirken, Ba¤›ms›z Tür-kiye fliar›n› her zamankinden dahagür hayk›rmal›y›z. ‹flbirlikçi iktida-ra, Türkiye halk›na ra¤men, gençle-rimizi siyonist ‹srail’e, emperyalistç›karlara askerlik yapt›ramayacak-lar›n› gösterelim.

10

27 A¤ustos 2006 / 67

AKP iktidar›n›n ‹s-rail’in Lübnan hal-k›na sald›r›s›nailiflkin söyledikleriher söz laftad›r,pratikte yap›lanlarise, sadece ‹sra-il’in istedikleri ve‹srail-ABD politika-s› do¤rultusundaolanlard›r.

‹srail'in Lüb-nan ve Filistin'degerçeklefltirdi¤ikatliamlara, iflbir-likçi AKP iktida-r›n›n "bar›fl gücü"ad› alt›nda Lüb-nan'a asker gön-

dermek istemesine karfl› ç›kan bin-lerce kifli Haydarpafla Gar› ve TepeNaitulus önünde toplanarak Kad›-köy Meydan›'na yürüdü. Devrimcigruplar, sendika, DKÖ ve çeflitliplatformlar›n kat›ld›¤› eylemde, ‹s-rail ve Amerikan emperyalizmi öf-keli sloganlarla lanetlendi.

Miting iki koldan yürüyüflle bafl-lad›. Haydarpafla Gar› önünde Yurt-sever Cephe, Halkevleri ile sendi-kalar toplan›rken; Tepe Naitulusönünde KESK, TMMOB, HÖC'ünde içinde oldu¤u Irak'ta ‹flgale Ha-y›r Koordinasyonu, HKP, Divri¤iKültür Derne¤i, BDSP, Al›nteri,PSAKD Marmara fiubeleri, EMEP,SDP, DTP, TÖP, SODAP, ‹flçi Mü-cadalesi topland›. Küresel BAK veÖDP ise program d›fl› olarak Numu-ne önünden ayr› kol oluflturdu.

HKP, Divri¤i Kültür Derne¤i,BDSP, Al›nteri ve PSAKD, Koordi-nasyon’la birlikte yürürken, korte-jin en önünde “‹srail’le Yap›lanTüm Anlaflmalar ‹ptal Edilsin, Lüb-nan'a Asker Gönderilmesin, S›n›rÖtesi Operasyonlara Hay›r" ve "HerYer Filistin, Her Yer Lübnan; Hepi-miz Filistinli, Hepimiz Lübnanl›y›z,Katil ‹srail Ortado¤u'dan Defol" or-tak taleplerin oldu¤u pankartlar ta-fl›nd›. Ard›ndan her grup kendi pan-kart ve dövizleri ile s›raland›.

HÖC’ lü -ler 700 kiflilikkortej olufltu-rurken, enönde bomba-larla katledi-len Lübnanl›‘Vaad’ isimli

çocu¤a atfen, "Hepimiz Birer Va-ad'iz" pankart› ile çocuklar yürüdü.‘Haklar ve Özgürlükler Cephesi’pankart›n›n ard›ndan TAYAD'l›lars›ralan›rken, "Filistin ve LübnanHalk› Yaln›z De¤ildir” pankart› veLübnan ve Filistin bayraklar› tafl›n-d›. Kortejde ayr›ca Arapça pankart,k›z›l bayraklar ve "AKP ‹srail ‹le ‹fl-birli¤ine Son Vermelidir”, “Lüb-nan'da Filistin'de F Tipleri’nde Di-renifl Kazanacak" dövizleri yerald›.

Tüm kortejlerin alana girmesiylebafllayan mitingte aç›l›fl konuflmas›-n› Tertip Komitesi ad›na Yunus Öz-türk yapt›. Öztürk, "Kahrolsun ABDemperyalizmi diyenlerin bugün entemel görevinin, stratejik ortakl›kla-r›n› gelifltirmek için Lübnan'a iflgalgücü göndermek isteyen AKP Hü-kümetini uyarmak ve engellemek”oldu¤unu hat›rlatarak, “Ortado¤uhalklar› BM gibi siyonizmin suç or-ta¤› olan birliklere de¤il kendi güç-lerine güvenmelidir" dedi. 1 Marttezkeresi gibi bunun da engellenebi-lece¤ini kaydeden Öztürk'ün ard›n-dan TMMOB Baflkan› Mehmet So-¤anc› söz ald›. ‹srail’in sald›r›lar›-n›n, ABD Emperyalizminin BüyükOrtado¤u Projesine dayand›¤›n› be-lirten So¤anc›, “Halklar›nkardefllik içinde yan yana veözgürce yaflayaca¤› bir bafl-ka dünya mümkündür. diye-rek, emperyalizmin iflgalleri-ne karfl› direnenleri selamla-d›. KESK Baflkan› ‹smailHakk› Tombul; Bush, Blair,Olmert ve di¤er suçlular› ta-rihin affetmeyece¤ini belir-tirken, TTB ad›na Ali Çer-

kezo¤lu ve HAK-‹fi ad›na Celal Öz-do¤an konufltu.

10 bine yak›n kiflinin kat›ld›¤›mitingin sonunda sahneye ç›kanGrup Yorum, Filistin intifadalar›n›anlatan marfllar› ile emperyalizmekarfl› direnenleri selamlad›.

11

27 A¤ustos 2006 / 67

◆ Mitinge kat›lan gruplar 17 A¤ustosgünü Tramvay Dura¤›’ndan Galata-saray Lisesi’ne yürüyerek, mitingekat›l›m ça¤r›s›nda bulundular.Irak'ta ‹flgale Hay›r Koordinasyo-

nu bileflenleri de 18 A¤ustos’ta Tak-sim Tramvay Dura¤›’nda pankartlar›ve sloganlar› ile mitinge ça¤r› yapt›-lar ve bildiriler da¤›tt›lar.

◆ HÖC mitinge en kitlesel kat›langrup olurken, DTP 45 kifliyle eylem-de yerini ald›.

◆ Bir saate yak›n sahnede kalan GrupYorum, miting alan›ndaki coflkuyuyükseltirken, direnen halklar›n kar-deflli¤ini notalar›nda, sözlerindeyans›tt›.

◆ Grupçu tav›rlar›yla dikkat çekenEMEP’lilerin, Evrensel Gazetesi’n-de mitingin haberini yaparken de ay-n› tutumlar›n› sürdürdükleri görül-dü. Çok say›dadevrimci grubunad›n› anmaktankaç›nan Evren-sel, onlarca gru-bun arkas›ndayürüdü¤ü Koor-dinasyon’u dahiyok sayarak,temsili kat›l›m-lar› dikkat çekensendika ve parti-lerin adlar›n› s›-ralad›.

Kad›köy’de miting

Direnenler kazanacak

Haklar veÖ z g ü r l ü k l e rC e p h e s i ’ n i nça¤r›s›na uyanesnaflar, 22A¤ustos günü,‹ s t a n b u l ’ d a ;Gaziosmanpa-fla, Okmeyda-n›, Gülsuyu,Nurtepe, Ba¤-c›lar, ‹kitelli,Esenler, Bah-çelievler, Esen-yurt, Kartal ve1 May›s Ma-halleleri ileGebze’de kepenklerini kapatarak, Fi-listin ve Lübnan sald›r›lar›n› protestoettiler ve direnen halklar› selamlad›-lar. ‹srail terörüne karfl› oldu¤unusöyleyen AKP iktidar›n›n polisi ise,eylemlere terörle cevap vererek,AKP’nin gerçekte kimin saf›ndayerald›¤›n› gösterdi.

������������� Gazi-

osmanpafla'ya ba¤l› Gazi Mahallesi,Karayollar›, Zübeyde Han›m, Yunus-emre ve 75. Y›l Mahalleleri’nde es-naf›n tamam›, HÖC’ün ça¤r›s›nauyarak, saat 13.00-17.00 aras›ndakepenklerini Filistin ve Lübnan halk›için indirirken, Esentepe Mahallesiesnaf›n›n bir bölümü eyleme destekverdi. Kepenklerini kapatan esnaf,camlar›na ve kepenklerin üzerineABD ve ‹srail’i protesto etti¤ini, di-renen halklar› selamlad›¤›n› ifadeeden yaz›lar ile Filistin ve Lübnanbayraklar› ast›.

Polis kepenk kapatma eylemi sü-rerken, bayraklar›, yaz›lar› indirme-leri, dükkanlar›n› açmalar› konusun-da esnaflara bask› yapmaya bafllad›ve foto¤raf, kamera çekimi ile fiflle-meye, korkutmaya çal›flt›. Bunun

üzerine yer yer polisle esnaflar ara-s›nda tart›flmalar yaflan›rken, bu yön-temlerle eylemi k›ramayan, siyonist-lere deste¤ini ortaya koyamayan po-lis, panzerler, akrep araçlar› ve yüz-lerce çevik kuvvet eflli¤inde sald›r›yageçti. Gaz ve tazyikli su s›kan polis,direniflle, barikatlarla cevapland›.Ara sokaklarda süren tafll› çat›flma-lar sonras› 16 kifli gözalt›na al›n›r-ken, s›k s›k “Filistin Halk› Yanl›zDe¤ildir, Lübnan Halk› Yaln›z De¤il-dir, Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i,Kurtulufl Kavgada Zafer Cephede,Katil ABD Ortado¤u'dan Defol" slo-ganlar› at›ld›.

��� ������ ������� GaziTemel Haklar, polisin sald›rganl›¤›n›ayn› günün akflam› 200’den fazla ki-flinin kat›ld›¤› bir yürüyüflle protestoetti ve gözalt›na al›nanlar›n serbestb›rak›lmas›n› istedi. Dernek önündetoplanarak, "Filistin ve Lübnan Halk›Yaln›z De¤ildir" pankart› açan ve“Gözalt›lar Derhal Serbest B›rak›l-s›n, Katil ABD Ortado¤u'dan Defol,Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz" dövizleritafl›yan grup, sloganlarla yürüyüflegeçti ve ‹smetpafla Caddesi’ni trafi¤ekapatt›. Burada dernek ad›na aç›kla-ma yapan Mehmet Yayla, esnaf›n buanlaml› dayan›flmas›n› selamlayarakbafllad›¤› konuflmas›n›, “AKP iktida-r› ve kolluk güçleri ‹srail ve ABDuflakl›¤› yap›yor” diye sürdürdü. Fi-listin ve Lübnan bayraklar›n›n tafl›n-d›¤› eylem marfllarla sona erdi.

��������� Ayn› gün kepenk

kapat›lan yer-lerden biri deBa¤c›lar YeniMahalle, Ka-z›m KarabekirM a h a l l e s i ,Barbaros Ma-hallesi ve Fa-tih Mahalle-si’ydi.

Eyleme yo-¤un kat›l›m›nsa¤land›¤› Ah-met Kabakl›Caddesi'ndekiesnaflara polismüdahale etti.

Caddedeki esnaf›n tamam›na yak›-n›n›n kepenklerini indirmeye baflla-d›¤› saatte, esnaflara destek için ora-da bulunan Karanfiller Kültür Mer-kezi çal›flanlar›ndan Ali Uluda¤ veErsin isimli kifliler polis taraf›ndandövülerek gözalt›na al›nd›. “Zorlakepenk kapatt›r›yorlar” iddias›na da-yand›r›lan gözalt›lara en anlaml› ce-vab›, yine esnaflar verdi. Gözalt›naal›nanlara destek vermek isteyen es-naflardan Levent Aksünger, HüseyinUluda¤ ve Erdal Atik de polisin sal-d›r›s›na u¤rayarak gözalt›na al›nd›-lar. Bu esnada çevrede toplanan halk,alk›fl ve ›sl›klarla polisin ‹srail yanl›-s› tavr›n› protesto etti.

Bunun üzerine esnaflar hem ‹sra-il sald›r›lar›n› hem de onlar›n iflbir-likçilerinin gözleri önünde gerçek-lefltirdi¤i sald›r›lar› protesto etmekiçin kepenklerini indirdi. Polis tektek esnaflar› dolaflarak tehditle ke-penkleri açt›rmaya çal›flt›. “Valilikkarar› olmadan kapatamazs›n›z, sizezorla kapatt›r›yorlar, de¤il mi" flek-linde esnaflar› tehdit eden polise tep-ki gösteren esnaflar, “biz kendi iste-¤imizle kapat›yoruz, kimse bizi zor-lam›yor” cevab› verdiler. Arkadaflla-r›n› sahiplenmek için gelen Karanfil-ler Kültür Merkezi çal›flanlar› ile po-lis aras›nda yaflanan tart›flma s›ras›n-da da, polisin kendi tavr›n› savuna-mad›¤› görüldü. Esnaflar›n, “Biz ke-penkleri bu kez bu insanlar gözalt›naal›nd›¤› için, bunu protesto etti¤imiziçin kapat›yoruz” demeleri dikkatçekti. Kepenklerini indiren esnaf, ya-

12

27 A¤ustos 2006 / 67

HHÖÖCC ’’üünn ççaa¤¤rr ›› ss ›› ii ll ee

kkeeppeennkk ll ee rr FF ii ll ii ss tt ii nn vvee

LLüübbnnaann hhaa ll kk ›› ii çç ii nn ii nndd ii

p›lan ça¤r› bir saat olmas›na kar-fl›n, geliflen bu olaylar nedeniyle3 saat açmad›.

Ayn› gün Ba¤c›lar’›n Kaz›mKarabekir, Barbaros ve FatihMahalleri’ndeki esnaflar da ke-penk kapatarak eyleme destekle-rini verdiler.

���� ���� Polisin

‹srail ve ABD protestolar›na gö-zalt›larla cevap verdi¤i yerlerdenbiri de Okmeydan› oldu. “Filis-tin ve Lübnan halklar›n›n yan›n-da oldu¤umuzu göstermek içinkepenklerimizi kapatal›m” ça¤-r›s› yapan; Elif Kaya, ‹lker Ekiz,Harika Y›lmaz, Mahir... Eray…isimli HÖC’lüler gözalt›na al›n-d›lar. Sivil polislerin HÖC'lüleresald›rd›¤› s›rada toplanan halk,polise tafllarla karfl›l›k verdi vepolis arac› tahrip edildi. Arac›ntahrip edilmesi nedeniyle, yol-dan geçen ‹GDAfi arabas›n› du-duran polis, HÖC'lüleri bu araç-la kaç›r›rcas›na karakola götürdü.

Bu sald›r›ya ra¤men Okmey-dan› esnaf› yüzde 100’lük bir ka-t›l›mla kepenklerini indirdi ve“ABD ve ‹srail’in Katliamlar›n›Lanetliyor Filistin ve LübnanHaklar›n› Selaml›yoruz BugünSaat 1 ‹la 5 Aras› Kapal›y›z” ya-z›l› dövizler ast›.

Okmeydan›’na ba¤l› PiyalePafla, Mahmut fievket Pafla, Fe-tih, Fatih Sultan Mehmet, Kuru-çeflme Mahalleleri’nde gerçekle-flen eylem esnas›nda, HÖC’lüler,gözalt›n›n yafland›¤› DikilitaflPark›’na dövizler ve Filistin veLübnan bayraklar› ile yürüyerekgözalt›lar› protesto ettiler. Yürü-yüfl esnas›nda da halka yönelikkonuflmalarla polisin iflbirlikçitutumu teflhir edildi ve DikilitaflPark›’nda yap›lan aç›klama ile,eylemin meflrulu¤u savunuldu vegözalt›lar›n b›rak›lmas› istendi.

���� Kocaeli’nin

Gebze ilçesinde kepenk kapatmaça¤r›s› yapan HÖC’lülerden Öz-gür Türk, polisin sald›r›s› ile gö-zalt›na al›nd›. Bu esnada çevrede

toplanan halk, Türk’ün gözalt›naal›nmas›n› engellemeye çal›flt›.Özgür Türk bir süre gözalt›ndatutulduktan sonra ç›kar›ld›¤›savc›l›kta serbest b›rak›l›rken,esnaflar Filistin ve Lübnan hal-k›na deste¤ini kepenklerini ka-patarak gösterdi. Temel Haklarüyeleri de Adliye önünde arka-dafllar›na destek verdi.

Ayn› gün Gebze Temel Hak-lar üyleri, Osmangazi Mahalle-si’nde yapt›klar› eylemle, sald›-r›y› protesto ettiler. “Bask›lar Bi-zi Y›ld›ramaz” pankart› aç›lanaç›klamada, sald›r›lar›n halk›nFilistin ve Lübnan halk›n›n ya-n›nda olmas›na karfl› bir taham-mülsüzlük oldu¤u vurguland›.Balkonlara ç›kan halk alk›fllarlaTemel Haklar üyelerinin dile ge-tirdi¤i gerçeklere deste¤ini ifadeederken, “gözalt›lar, bask›lardünyan›n mazlum halklar›yladayan›flmam›z›, onlar›n mücade-lesini sahiplenmemizi engelleye-meyecek” sözleriyle aç›klamasona erdi.

�������� M.Akif Mahalle-

si Pazar Pazar› Caddesi esnaflar›13.00 – 17.00 aras› kepenklerinikapatt›. 2 km’lik cadde boyunca6 esnaf d›fl›nda tümünün, polisinengelleme çabalar› ve tehditleri-ne ra¤men eyleme kat›ld›¤› gö-rüldü. “‹slamc›” olarak tan›nanbir hipermarketin, üç befl kurufl-luk kâr› Filistin halk›n›n kan›natercih ederek, polise “zorla ke-penk kapatt›r›yorlar” ihbar›ndabulunmas› ise, eylemi etkileme-di.

������� Kartal’a ba¤l›

Kurfal› Cumhuriyet Mahallesiesnaflar›n›n bir k›sm›, 14.00 -16.30 aras›nda camlar›na “Lüb-nan ve Filistin’de ‹srail ve ABDiflgalini protesto amaçl› kapal›-y›z” yaz›l› dövizler asarak ke-penklerini indirdi.

������ Nurtepe’nin

Çayan Mahallesi’nde ça¤r›yayüzde 100’lük bir kat›l›mla ce-

13

27 A¤ustos 2006 / 67

����

����

��� ����

��������

�������

vap verilirken, di¤er bölgelerindeki kat›-l›m da yüzde 90’› buldu.

������ 22 A¤ustos günü Ümra-

niye 1 May›s Mahallesi’nde bulunan yak-lafl›k 300 esnaf›n tamam›, Filistin ve Lüb-nan'da yap›lan katliamlar› protesto etmekiçin saat 12-14 aras› kepenk kapatt›.

Baz› esnaflar kepenklerine Filistin bay-ra¤› asarak dayan›flmalar›n› ifade ettiler.

!���"� ���#��$��"

!������ Esenler’e ba¤l› Karabay›r,

Nam›k Kemal ve Tepe Mahalleleri’nde es-naflar›n büyük ço¤unlu¤u kepenk kapatmaeylemine kat›l›rken, Bahçelievler Çavufl-pafla ve Yenibosna-Zafer Mahallesi ileEsenyurt-Yeflilkent Mahalleleri’nde de es-naf›n bir k›sm› kepenklerini kapatarak Fi-listin ve Lübnan’a destek verdi.

Temel Haklar Federasyonu: ‹s-

rail’e AKP Deste¤i Çeflitli mahallelerdeyaflanan sald›r›lara iliflkin yaz›l› bir aç›kla-ma yapan Temel Haklar Federasyonu, busald›r›lar›n “AKP’nin ‹srail’e verdi¤i des-tek” oldu¤u ifade edildi. Toplam 27 kiflinindövülerek, yerlerde sürüklenerek gözalt›naal›nd›klar› bilgisi verilen aç›klamada,“Düzen iflbirlikçilikte s›n›r tan›mad›¤›n›,kendi halklar›n›n üzerine namlular do¤rul-tarak, panzerlerle, gaz bombalar›yla sald›-rarak göstermifltir.” denildi. AKP hükü-metinin kendini emperyalist ve siyonistsald›rganl›¤›n d›fl›nda gösterme çabas›n›ndo¤ru olmad›¤› kaydedilen aç›klamadaflöyle denildi: “Yaln›zca dünkü sald›r›lar›bile gerçek niyetini a盤a ç›karmaktad›r.Evet, dünya halklar› emperyalizm karfl›-s›nda ne zaman birlikte, dayan›flma halin-de olsalar, emperyalistler ve onlar›n iflbir-likçi iktidarlar› halkalara karfl› her türlüterör yöntemini uygular, her türlü bask› vegözda¤› operasyonu ile halklar aras›ndakidayan›flmay› bo¤maya, yoketmeye çal›fl›r.

Dünya halklar› emperyalizme, siyoniz-me ve iflbirlikçilerine karfl› birleflerek, mü-cadelelerini yükselterek tüm sald›r› politi-kalar›n› bofla ç›karacaklard›r.”

14

27 A¤ustos 2006 / 67

Gazi, Gazze

için direndi

Bas›n, Gazi sokaklar›ndakurulan barikatlar›, tafllarladirenifli “Buras› Gazze de¤ilGazi” fleklinde verdi.

Yan›l›yorlard›, evet bura-s› Gazze’ydi; çünkü devrim-ciler dünyan›n neresinde di-renen bir halk varsa, bulun-duklar› her yerde o halk›nsesi solu¤u, kendisi olurlar.Dünyan›n neresinde emper-yalistlerin ve iflbirlikçileri-nin katletti¤i bir halk varsa,ac›s›n› kenditopraklar›na ta-fl›r, yüreklerin-de hissederler.

Gazze dire-niyorsa, elbetteGazi direnifliy-le onun yan›n-da olacakt›,böyle de oldu.Eylemin mefl-rulu¤unu savu-nan birHÖC’lüyü gö-zalt›na almaya çal›flan polis, bu kez 15 ki-flinin megafonla ayn› konuflmalar› yap-mak için harekete geçmesine tan›k oldu.Bunun üzerine, 7 akrep, 2 panzer, 2 ÇevikKuvvet otobüsü dolusu polis, sald›r›yageçti. Caddeye kurulan barikat›n arkas›n-da yaklafl›k 60 kifli bir süre direndiktensonra, bu barikat›n y›k›lmas›n›n ard›ndan50 metre geride yeni bir barikat kuruldu.Barikat›n arkas›ndakilerin say›s› ise 100’eyaklaflt›. Polisin bu barikata da gaz bom-balar›, tazyikli suyla sald›rmas›, polisinhavaya atefl açmas› üzerine, direnifl sokakaralar›na tafl›nd›. Panzerlere tafllarla dire-nen devrimciler sokak aralar›nda çat›flma-y› sürdürdüler. Telsizlerden duyulan “ki-mi bulursan›z al›n” talimat› üzerine, 12’siçocuk yaflta 16 kifliyi gözalt›na ald›lar.Kepenkleri açt›rma giriflimleri ise, baflar›s›zl›kla sonuçland›.

22 A¤ustos günü Gazi’nin sokaklar›, gençlerin ellerindeki tafllar,dillerindeki sloganlar ile Gazze ve Beyrut’la bütünleflti. Yüre¤i, bütünvarl›¤›yla, direnen halklar›n yan›nda att›.

onlar dda ‹‹srailaflk›na ssilahlar›-na ssar›ld›lar...

Gazi ggençli¤i Filistin vve LLüb-nan hhalklar› iiçintafllara ssar›ld›.

15

27 A¤ustos 2006 / 67

Ankara HHÖC Temsilcili-¤i üyeleri 18 A¤ustos günüABD Büyükelçili¤i önündedüzenledi¤i eylemde, ABDve ‹srail bayraklar›n› yakt›.“Katil ABD Ortado¤u’danDefol” pankart› ve Ortado-¤u halklar›yla dayan›flmaifade eden dövizler açanHÖC’lüler, ‹srail’in bafltaABD olmak üzere, emper-yalistlerin deste¤iyle katli-am düzenlediklerini, ancakhalklar›n onurlu direniflineçarpt›klar›n› ifade ettiler.“Tüm emperyalistler, onlar›n ço-cu¤u terörist ‹srail ve tüm iflbirlik-çileri yaratt›klar› kan denizinde bo-¤ulacaklar ve yok olacaklard›r”sözleriyle biten aç›klaman›n ard›n-dan, eylem, sloganlar aras›ndaABD ve Siyonist bayra¤›n yak›lma-s›yla sona erdi.

Siyonizm’e KKarfl› AAnkara PPlat-formu her Cuma düzenledi¤i me-flaleli yürüyüflün ikincisini, 18A¤ustos’ta yapt›. Sakarya Cadde-si’nden Yüksel Caddesi’ne kadar,“Emperyalizm Yenilecek DirenenHalklar Kazanacak” yaz›l› pankar-t›n arkas›nda yürüyen platformüyeleri, “Ortado¤u Halklar› Yaln›zDe¤ildir” önlükleri, giydiler ve dö-vizler tafl›d›lar. Yürüyüflün ard›n-dan aç›klama yapan Murat Korkut,BM gücüne asker göndermenin‹srail vahfletine ortakl›k oldu¤unubelirtti ve “Emperyalizmin ve Siyo-nizm’in ç›karlar› için Lübnan’a as-ker gönderilmesine izin vermeye-lim, emperyalizme ve iflbirlikçileri-ne karfl› mücadeleyi yükseltelim!”ça¤r›s›nda bulundu.

‹stanbul EEsenler Kaz›m Kara-bekir Mahallesi'nde DHP, ESP,HKM, HÖC, SDP ve Dayan›flmaEvleri taraf›ndan 16 A¤ustos günüdüzenlenen yürüyüflle, Filistin veLübnan katliamlar› protesto edildi."Filistin Halk› Yaln›z De¤ildir, Lüb-nan Halk› Yaln›z De¤ildir" slogan-lar›yla yap›lan yürüyüflün ard›ndanyap›lan aç›klamada, katliamlar la-netlendi ve direnen halklara des-tek verildi.

Adana’da HÖC, ÇHKM, BDSP,‹flçi Mücadelesi, Partizan, DHP veAl›nteri’nin oluflturdu¤u Ortado¤uHalklar›yla Dayan›flma Platformu,16 ve 28 A¤ustos günlerinde ‹nö-nü Park›’nda yapt›klar› eylemde,“Katil ABD Ortado¤u’dan Defol,Katil ABD ‹flbirlikçi AKP” sloganla-r›n› att›lar. HÖC’lülerin “‹srail Siyo-nizm’i ‹le Yap›lan Tüm Antlaflmalar‹ptal Edilsin” dövizleriyle kat›ld›¤›eylemde ayr›ca katliam›n resimleriyerald›. Aç›klaman›n ard›ndanoturma eylemi yap›ld› ve ArapçaTürkçe türküler söylendi. Platformüyeleri, 18 A¤ustos’ta da GülbeyKaratafl Caddesi giriflinden Ana-dolu Mahallesi Asma Alt› K›raatha-nesi’ne kadar emperyalizm ve ‹s-rail’in katliamlar›n› protesto edenbir yürüyüfl düzenlediler. Buradayap›lan aç›klamada, Adana halk›Filistin ve Lübnan halk›n› katledensiyonistleri, emperyalizmi ve iflbir-likçilerini lanetlemeye ça¤›r›ld›.

Mersin’de BDSP, DDSB, DHP,ESP, HÖC, Partizan ve TÖP üye-leri 18 A¤ustos’ta Büyükflehir Be-lediyesi önünde eylem yapmadanönce halka bildiri da¤›tarak, em-peryalizme karfl› mücadele ve di-renen halklarla dayan›flma ça¤r›-s›nda bulundular. “Kahrolsun ‹sra-il Siyonizmi! Direnen Halklar Kaza-nacak” yaz›l› ortak pankart›n aç›l-d›¤› eylemde, aç›klamay› yapanNihal Gül, BM karar›n›n ‹srail’edestek verdi¤ini ifade etti. Eyleme,SDP ve Halkevleri de destek verdi.

20 A¤ustos’ta ise, HÖC, TÖP,

DHP, ESP ve Partizan DemirtaflMahallesi’nde meflaleli yürüyüfldüzenleyerek, Filistin ve Lübnan

halk›na destek verdi.“Kahrolsun ‹srail Siyo-nizm’i, Direnen Halklar Ka-zanacak” pankart› aç›laneylem sonunda yap›lanaç›klamada, meflaleli yü-rüyüfllerin her cuma tek-rarlanaca¤› duyuruldu.

Bursa' dda HÖC’ün deiçinde yerald›¤› platform,ABD'nin ‹ran ve Ortado¤uüzerindeki sald›r›lar›nakarfl›, 21 A¤ustos'tan iti-baren 2 ay sürecek imzastand› açt›.

22 A¤ustos’ta ise,HÖC, BDSP, Kurtulufl Partisi, Par-tizan, TKP ve ESP taraf›ndan Hey-kel’de bulunan AVP önünde dü-zenlenen eylemde, “SiyonizminAskeri Olmayaca¤›z” pankart› aç›l-d› ve Lübnan’a asker gönderilme-sine karfl› ç›k›ld›.

‹zmir EEmperyalizme vve SSiyo-nizm’e KKarfl› BBirlik, 21 A¤ustos’taKarfl›yaka Çarfl›’da meflaleli yürü-yüfl düzenledi. Gün Do¤du Marfl›söyleyerek yürüyen kitle, “KatilABD Ortado¤u’dan Defol, Emper-yalizm Yenilecek Direnen HalklarKazanacak, Lübnan Halk› Yaln›zDe¤ildir, Filistin Halk› Yaln›z De¤il-dir” sloganlar› att›. 150 kiflinin ka-t›ld›¤› yürüyüfl esnas›nda halk›n al-k›fllar ve sloganlarla kat›larak des-tek verdi¤i görülürken, yap›lanaç›klamada, mücadele ça¤r›s›ndabulunularak, Lübnan’a asker gön-derilmesine karfl› ç›k›ld›. HÖC’ünde yerald›¤› eylemin sonunda,Gün Ifl›¤› Müzik Grubu, Ortado¤uhalklar›n›n öfkesini, ac›s›n›, direni-flini anlatan parçalar›n› seslendirdi.

Katil ABD Ortado¤u’dan Defol

Memur sendikalar› ile hükümetaras›nda süren toplu görüflmelerin22 A¤ustos’ta yap›lan üçüncü tu-runda, hükümet zam oran›n› aç›kla-d›. Buna göre, birinci ve ikinci alt›aylar için yüzde 2’fler olmak üzerey›ll›k yüzde 4 zam oran› önerdi. Bu-nun üzerine memur sendikalar› top-lant›y› terk ettiler.

Beklendi¤i gibi hükümet bu ko-mik zamm›, “mali disiplin hedefle-ri” ve “memura verirsek iflçiye,köylüye ne diyece¤iz” gibi demago-jilerle aç›klad›. Yine önceki y›llardaoldu¤u gibi, sendikalar›n istekleriniçarp›tarak, “yüzde 60 istiyorlar” di-yen M. Ali fiahin, “toplu görüflmetiyatrosunun” bir sonraki aflamas›

olan “ek baflkane zam yapabili-riz bakanlar ku-ruluna götürece-¤iz, Baflbakan›-m›z karar vere-cek” aç›klamas›yapt›.

Önce düflükzam aç›klan›r.Ard›ndan “padi-flah›n lütfu” mi-sali baflbakan“haydi yüzde flukadar da ben-den” diyerek,“ölümü gösterips›tmaya raz› et-me” takti¤i uy-

gular. Neredey-se hiç de¤iflmezbu oyun...

Sendikalar

alanlarda

KESK Bafl-kan› ‹smail Hak-k› Tombul, umutverici bir gelifl-me olmad›¤›n›kaydederken, fluana kadar hükü-

metin dizinin dibinden ayr›lmayanve görüflmeler sonras› Devlet Baka-n› Mehmet Ali fiahin ile ortak aç›k-lamalar yapan, Kamu-Sen Baflkan›Bircan Aky›ld›z ise bu kez fiahin ol-madan aç›klama yapt› ve verilenzamm›n memura “hakaret” oldu¤u-nu dile getirdi. Aky›ld›z’a cevap, M.Ali fiahin’den geldi. ‹flbirlikçi sar›sendikac›l›¤›n ayak oyunlar›n› bilenfiahin, geçen y›l› hat›rlatarak, “Ge-çen y›l yüzde 5 enflasyon hedefimizkarfl›s›nda yüzde 2.5 art› yüzde2.5’luk zamm›n alt›na imza atarkenkamu çal›flanlar›na hakaret de¤ildide flimdi yüzde 4 enflasyon hedefikarfl›s›nda yüzde 4’lük zam önerisimi hakaret. Sevgili dostum BircanBey’e hat›rlatmak isterim” diye ko-nufltu. Bu geliflmeler üzerine,KESK’in zaten varolan eylem kara-r›n›n yan›s›ra, Kamu-Sen de 26A¤ustos’ta Ankara’da eylem yapmakarar› ald›.

24 A¤ustos tarihinde yap›landördüncü tur görüflmelerinde ise,sosyal haklar ele al›nd›. KESK, top-lu görüflme tiyatrosunun figüran› ol-mak istemediklerini kaydederek,dördüncü tur görüflmelerden çekil-diklerini aç›klad› ve art›k meydan-larda olacaklar›n› söyledi. ‹. Hakk›Tombul, ç›k›flta yapt›¤› aç›klamada,içeride “aile foto¤raf›n› baflbafla b›-rakt›klar›n›” belirterek, “biz flimdiesas aile foto¤raf›m›za, soka¤a ç›k›-yoruz” diye konufltu.

%4’ü tart›flm›yoruz bile

Görüflmelerden umudunu kesenKESK üyeleri, Yüksel Caddesi’neyürüdü. KESK üyeleri, “HükümetZamm›n› Al Bafl›na Çal”, “SadakaDe¤il Toplu Sözleflme” sloganlar›att›lar. Burada yap›lan konuflmalar-da, KESK’in yüzde 4’ü bir öneriolarak dahi kabul etmedi¤i belirtile-rek, “bunu tart›flmay›z. Toplu gö-rüflme süreci bitmifltir. Yap›lmas›gereken toplusözleflme anlay›fl›ylahareket etmek ve iflyerlerinden ha-reketle toplusözleflme hakk›n› kulla-n›labilir hale getirmektir” denildi.

23 A¤ustos’ta ise, Milli MüdafaCaddesi üzerinde oturma eylemi ya-pan 2 bin KESK üyesi, sinevizyongösterimi ve çeflitli etkinliklerle ey-lemlerini akflam saatlerine kadarburada sürdürdü.

YKM önünde toplanarak, konfe-derasyon isminin yerald›¤› pankart-lar› ve "Toplu Sözleflme Hakk›m›zVard›r Kullanaca¤›z" yaz›l› dövizle-riyle, sloganlar›yla Milli MüdafaCaddesi üzerinde toplanan emekçi-lere seslenen KESK Baflkan› Tom-bul, "Toplu Sözleflme Grev hakk›m›zvar, kullanaca¤›z demek için biraraya geldik. Biz gaz bombalar›yerken baz› sendika müsfettelerimeclis koridorlar›nda fink att›lar”sözleriyle Kamu-Sen ve MemurSen’i elefltirdi.

Tombul flunlar› söyledi:

“Bizim aln›m›z aç›k, bafl›m›z dik.Hiçbir zaman kamu emekçilerinisatmad›k, satmayaca¤›z da. Bu dö-nem toplu sözleflme, grev haklar›m›-z› kullanma dönemidir. Çal›flma ya-sas› 12 Eylül'den kalma. Bu faflistyasa kalkmal› dedik. Bir kiflininyoksulluk s›n›r› 1050 YTL. Ortala-ma kira 314 YTL. Bunlar göz önün-de bulundurulmal›".

Çeflitli sendika, parti ve DKÖ’le-rin destek verdi¤i eylemde, s›k s›k"Devlet Güdümlü Sendikaya Hay›r,Katil ABD Ortado¤u’dan Defol,Kahrolsun Emperyalizm Yaflas›nHalklar›n Kardeflli¤i, ‹flte Sendika‹flte KESK, Zafer Direnen Emekçi-nin Olacak" sloganlar› at›ld›.

16

27 A¤ustos 2006 / 67

AKP memurla dalga geçiyor

emek

17

27 A¤ustos 2006 / 67

‘Kazan›ncaya kadar devam edece¤iz’

‹zmir’de TANSAfi iflçileri örgütlenme hakk› için bafllatt›klar› direnifledevam ediyorlar.

‹flçilerin örgütlendi¤i D‹SK / Nakliyat-‹fl Sendikas›’n›n yetki için baflvu-ru yapmas›n›n ard›ndan, TANSAfi’› sat›n alan Koç Holding’in bask›lar›namaruz kalmaya bafllam›fllard›. TANSAfi ve Koç’un M‹GROS ma¤azalar›önünde birçok eylem yapan iflçiler, son olarak ‘muhatap’ bulmak için TAN-SAfi depolar›n›n bahçesini iflgal ettiler. Yönetimin sendika ile görüflme sözüvermesi üzerine eyleme son veren iflçilerle henüz hiçbir görüflme yap›lmad›.

Bunun üzerine 15 A¤ustos’ta maafllar›n› alabilmek için depo giriflini tu-tarak girifl ç›k›fllara izin vermediler. fiu anda depo önündeki eylem çad›r› vegünlük eylemler devam ediyor. ‹flçiler 19 A¤ustos günü de, Karfl›yaka iske-

lenin önünde aç›klama yapt›ktan sonra, Karfl›ya-ka Çarfl›s› içindeki Migros ma¤azas›na kadarKoç Holding’i teflhir eden bildiriler da¤›tt›lar.

Görüfltü¤ümüz iflçilerden Lütfi At›lm›fl, amaç-lar›n›n depoyu iflgal olmad›¤›n›, son olarak buyola baflvurabileceklerini göstermek istediklerinibelirterek, “Ayn› zamanda depoda bizim yerimi-ze Migros’tan getirilip çal›flt›r›lan MNB iflçileri-

ne de mesaj vermifl olduk.” diye konufltu. At›lm›fl eylemlerinin etkisine vebundan sonras›na iliflkin ise flunlar› söyledi: “O gün yaklafl›k 50 iflçi ifli b›-rakt›. ‹fl b›rakan 15 iflçi aktif olarak bize kat›ld›. Bu arkadafllar flu an yan›-m›zda. Bizimle beraberler, destek oluyorlar. Kazan›ncaya kadar mücadeleetmeye devam edece¤iz? Bunun için ne gerekiyorsa onu yapaca¤›z.”

Maafllar›n› istediler Polis copu ald›lar

Eskiflehir'de, AKP iktidar›n›n toplukonut kuruluflu olan Toplu Ko-nut ‹daresi (TOK‹) inflaat›nda ça-l›flan yaklafl›k 300 iflçi son iki ay-d›r ücretlerini alamad›klar› için17 A¤ustos günü bas›n aç›kla-mas› yapmak istedi. Polis iflçile-rin etraf›n› sararak sald›rd› ve100 iflçiyi gözalt›na ald›.

‹flçiler maafllar›n› alamaman›n ya-n›s›ra, bar›nd›klar› flantiyeyeyaklafl›k bir ayd›r elektrik, su veyemek verilmiyor, AKP emekçi-leri tam anlam›yla köle niyetineçal›flt›rmak istiyor.

Al-Co iflçisi direniyorD‹SK/Birleflik Metal-‹fl’e üye ol-

duklar› için iflten at›lan iflçilerindirenifli sürüyor. Sendika ile pat-ron aras›nda yap›lan görüflme-lerden henüz sonuç al›namaz-ken, 41 iflçinin fabrika önündekidirenifli Kocaeli’nde bulunansendika, DKÖ ve partilerin des-tek ziyaretleriyle sürüyor.

Gemlik Gübre iflçisibask›lara öfkeli

Gemlik Gübre patronunun, bask›-lar ve iflten atmalarla sendika-s›zlaflt›rma çabas›, iflçilerin öf-kesi ile karfl›laflt›. ‹flçiler 22A¤ustos günü fabrika önündenGemlik merkezine yürüdü. Poli-sin engelleme giriflimlerine kar-fl›n, ‹skele Meydan›’na kadaryaklafl›k 7 kilometre sloganlarlayürüyen iflçiler, burada sendika-lar› Petrol-‹fl’e sahip ç›kan slo-ganlar att›lar. Sendika GenelBaflkan› Mustafa Öztaflk›n, “bizIMF programlar›n›n de¤il halk›nç›kar›na bir ekonominin uygu-lanmas›n› istiyoruz, patronunbask›lar›na boyun e¤meyece-¤iz” diye konufltu.

D‹SK/Tekstil üyesi Adana MENSA MensucatFabrikas› iflçileri, aylard›r ücretlerin ödenmemesi-ni 23 A¤ustos’ta ifl b›rakarak protesto ettiler. Ey-leme, bir süre önce iflten at›lan iflçiler de destekverdi. Sendika yöneticilerinin iflçilerle görüflmekiçin fabrikaya girifli ise, patron taraf›ndan engel-lendi. Bunun üzerine ça¤r›lan jandarma da, öncepatronu dinleyerek, her zaman oldu¤u gibi, göre-vinin sermayenin güvenli¤i oldu¤unu gösterdi.

MENSA

iflçisi

alacaklar›

için

ifl b›rakt›

Tersane iflçileri: “Art›k ölmek istemiyoruz”

Tuzla tersanelerinde yaflanan ifl cinayetleri iflçiler taraf›ndan protestoedildi. Son olarak 22 A¤ustos’ta alt› iflçinin yaralanmas›na neden olan ola-y›n ard›ndan, iflçiler ertesi günü “Art›k Ölmek ‹stemiyoruz” slogan›yla, pat-laman›n yafland›¤› Dearsan Tersanesi önünde topland›.

Limter-‹fl Sendikas›’n›n ça¤r›s› ile düzenlenen eylemde konuflan, E¤itimUzman› Kamber Sayg›l›, “Çocuklar›m›z›n yetim, efllerimizin dul kalmama-s› için, art›k sesimizi yükseltelim” diye konuflarak, ifl b›rakma ça¤r›s› yapt›.

Bunun üzerine polis bölgeye y›¤›nak yaparak, iflçilere cop ve biber gaz›kullanarak sald›rd›. En temel haklar›n›, can güvenliklerini talep eden iflçile-re sald›ran polis, 6 kifliyi gözalt›na ald›. Buna ra¤men, iflçiler ifl b›rakarakölümlerin sorumlusunun patronlar oldu¤unu belirttiler. Sald›r› sonras› aç›k-lama yapan Limter-‹fl, patron örgütü G‹SB‹R’i sorumlu tuttu.

Dearsan’de meydana gelen patlama ard›ndan ifl b›rakan 250 iflçi, patron-lar› protesto ederken, kendilerine hakaret eden bir tafleronu da dövdüler.

emek

Tulgar: Ayd›nlar devletten

bu insanl›k suçunu

durdurmas›n› istemeli

Ahmet Tulgar (Gaze-teci) Ben bir haberci, yazarolarak ve cezaevinde yat-m›fl bir insan olarak ordakikiflilere karfl› sorumlulukhissediyordum. Ve elimdengeldi¤ince bu meseleyigündeme getirmeye çal›fl-t›m. Fakat "Hepimiz Tecrit-teyiz" oyununda, ne zaman

ki gardiyanlar› canland›ran arkadafl-lar›n seslerini duymaya bafllad›m,cezaevinin benim de asl›nda kifliselolarak ne kadar yak›n›mda oldu¤u-nu hissetmeye bafllad›m tekrar.

Tecritin insana yap›labilecek enbüyük kötülük oldu¤unu düflünüyo-rum. Bu anlamda bir kifli bile tecrit-teyse, hepimiz tecritteyizdir demek-tir. ‹kincisi; o insanlarla empati kur-du¤umuz sürece hepimiz tecritte-yiz. Yoksa hepimiz tecritteyiz de-memiz, oradaki insanlar›n durumu-nu biraz hafife almak anlam›na ge-

l i r .O r a d ay a fl a -m a kç o ka ¤ › r ,i n s a n

hayat›n› yoketmenin en ›st›rapl›yöntemlerinden biri, insanl›k suçubir bak›ma tecrit.

Tecriti kald›rmak elbettekimümkün. Bir dakika bile geçirilme-den kald›r›lmal›. O kadar insanl›kd›fl› bir durum ki devletin orada uy-gulad›¤› politika. Bir; gerçekten or-da insanlar› tecritte tutmas›, ikincisibu sorun yokmufl gibi davranmas›.Derhal, devletin bu uygulamay›durdurmas› gerekiyor. Asl›nda orta-da uzlafl›lacak bir durum yok. Buinsanl›k suçunun nesi tart›fl›lacak.Zaten daha ne istiyorsun cezaevineatm›fls›n. Cezaevinde bu insanlar›nbir hayat kurmas›n› nas›l engeller-sin. ‹nsan ruhu öyle bifley nereyekoyarsan koy insan›, tecrit d›fl›nda,yan›nda baflka insanlar oldu¤u süre-ce o insanlarla birlikte bir sosyal ya-flam oluflturacakt›r. Bu insanlar bafl-ka bir sistem, baflka bir dünya özlü-yorlar, siyasi tutsak olduklar›n› dü-flünüyorum. O anlamda da uluslara-ras› yasalar uygulanmal›. Ama enönemlisi tabi ki dedi¤im gibi, tecritkorkunç bifley. Bu yüzden insanlar

ölüyor, merkezi otoritenin bunuçözmesi gerekiyor.

‹flte bir ayd›n komitesi kural›m,tekrar iki taraf aras›nda arabulucu-luk yaps›n; bir tarafta bütün fliddetmekanizmas›yla devlet var, bir ta-rafta bütün haklar› ellerinden al›n-m›fl tutsaklar. Ve siz bunlar›n aras›n-da bir arabuluculuk, tabi bi ad›m senat bi ad›m da sen at, onu da yanl›flbuluyorum. Ayd›n inisiyatifinin di-rek devletten bu insanl›k suçuna durdemesi gerekti¤ini düflünüyorum.

Güleç: Bu sorun insanl›¤›n

sorunu haline geldi

Nurettin Güleç (Mü-zisyen) 19 Aral›k 2000 ta-rihinden beri ölüm orucun-da 122 insan›m›z› yitirdik.Halen ölüm orucu sürmek-te. Av. Behiç Aflç›'y› ziya-retimizle birlikte böyle biroluflum gerçeklefltirdik.‹çerdeki koflullar› az da ol-sa alg›layabilmek ad›na böyle biroyun haz›rlad›k. Tecrite karfl› oldu-¤um için böyle bir oyuna kat›ld›m.‹çerinin koflullar› farkl›. Oyunda,sanki birebir o hücrelerde o tecritetabi tutulanlar›n direncini yere dü-flürmeyece¤i duygular› ben de his-settim. D›flar›daki insanlar›n yaflam›da tecrit alt›nda. Daha önce asl›ndasoyut düflünüyordum ama art›k buoyundan sonra bafl›m› yast›¤a koy-du¤um zaman içerdeki mahkumla-r›n nas›l bir tecritte oldu¤unu dü-flünmeye bafllad›m.

Çok klasik olacak ama, tecrit in-san› yaln›zlaflt›rmad›r diyebiliriz. Oinsanlar›n ideolojilerinden korktuk-lar› için bunu yap›yorlar.

Bu sorun sadece cezaevinin de-¤il, insanl›¤›n sorunu haline geldi.122 insan›m›z yaflam›n› yitirdi. Di-¤er yanda ise boyal› bas›n›n etkisialt›nda duyars›z hale gelmifl bir top-lum var. Art›k insanlar›m›z ölmesin,hapishanelerde tecrit kald›r›lmal›.Bizim cephemizden bakarsak tecritkald›r›labilir ama hükümet cephe-sinden bakt›¤›m›zda, kendi dünya-lar›n› görüyor. Asl›nda bunu baflba-

18

27 A¤ustos 2006 / 67

Ayd›nlar

tecriti ttart›fl›yor ((2)

Sakman: Umut ediyorum,

bu utanç kalkar

Vedat Sakman(Müzisyen) Hepimiztecritteyiz oyununa ka-t›lmam›z gerekti¤inidüflündü¤üm için kat›l-d›m. Çünkü düflüncesuçuyla ilgili bu tip uy-gulamalar bütün dünyada art›k olmamal›. ‹n-sanl›¤›n geldi¤i bu me-

deniyet seviyesinde bu ifller art›k bit-meli diye kat›ld›m ve her zaman kat›-l›r›m da. Oyun s›ras›nda hissettikleri-miz, hapishanelerde yaflayan insanla-r›n hissettiklerinin binde biridir diyedüflünüyorum ama süre biraz uzad›¤›

zaman gerçekten o havaya giriyorsu-nuz ve gerçekten sinir sisteminizdeönemli de¤ifliklikler oluyor.

Kat›lmadan önce de fliddetle kar-fl›yd›m meseleye, kat›ld›ktan sonrazaten daha da. Kamuoyu oluflturmas›ad›na bu tür gösterilerin yap›lmas› ta-raftar›y›m. Daha da büyüyerek, kitle-lere ulaflt›rarak bu düflünceyi yayma-l›y›z diye düflünüyorum.

Tecritin kald›r›lmas›n›n bir mede-niyet göstergesi oldu¤unu düflünüyo-rum. ‹nsanlar›n ulaflacaklar› uygarl›kdüzeyiyle de ilintili bu. Bu ay›p bifleybunun kalkmas› gerekiyor, insan hak-lar›na çok ayk›r› bir fley. Umut ediyo-rum ki bizim bafllatt›¤›m›z ifller büyürve büyük kamuoyular› oluflur, buutanç ortadan kalkar.

kana sormak laz›m, o y›llar önce birfliirinden ötürü hapishaneye düfltü.Baflbakan üzerinde bunu denemeklaz›m.

Yaman: Varl›¤›m›z tehdit

alt›nda

Feyyaz Yaman (Ressam) Benbunu sanatç› kimli¤inden öte insanolarak sahipleniyorum. Çünkü bu-gün için toplumumuz giderektenmerkezi iktidar bask›s› alt›nda yafla-ma itildi, insan etraf›ndaki hava na-s›l kendisini sarmal›yorsa art›k ya-flama alanlar›n›n her noktada benzerbir bask› fleklinde etraf›m›z› sard›¤›-na inan›yorum. Bunu sanatç›kimli¤iyle özdefllefltirirsem, birvarl›k sorunu olarak görüyo-rum. Varl›¤›m›z tehdit alt›n-da. Bunlar yeme, içme, nefesalma, organik en temel nokta-lar›na kadar ili¤imizde, teni-mizde hissetti¤imiz bir durumhaline geldi. Bu ayn› zamanda küre-sel bir yapt›r›m, ona entegre biryapt›r›m. Tecrit kavram›n› genifl an-lama tafl›mak ve hak ve özgürlükle-rimizi talep etmekten yanay›z. Mo-dernitenin de ayn› zamanda insanl›-¤a dayatt›¤› bir kurum bu.

Meflhur bir kavram vard›r pa-noktikom diye, bununla iliflkilendir-di¤imiz zaman; e¤er herhangi birteknoloji, bir üst gözetim organ›böyle bir imkana sahip olup da bi-zim gündelik davran›fllar›m›z› birflekilde etkileyip seçim yapma hak-k› varm›fl gibi, dayat›lan iki üç alter-natiften birini tercih etmeye zorla-mak gibi bir durumda örgütleniyor-sa ve biz bu örgütlenme karfl›s›ndabir iflgalle karfl› karfl›yaysak ve biryapt›r›m gücümüz yoksa o zamaniçinde bulundu¤umuz durum ger-çekten korkutucudur, vahimdir.Çünkü bizim üzerimize gelen hertürlü yapt›r›m Filistin ‹srail savafl›gibi, Irak'taki iflgal gibi, çok net vealg›lanabilir olsa... Onlara karfl› in-san›n bedensel refleksi ve korunmamekanizmalar› daha nettir. Ama butür alanda öyle bir yapt›r›mla karfl›karfl›yay›z ki, siz bunu birebir gün-

delik hayat içinde direk hissedemi-yorsunuz, dolayl› yoldan hissedi-yorsunuz ve o dolayl› iliflkiyi de ku-ramad›¤›n›z zaman onun yapt›r›mgücüne ister istemez esir durumdakal›yorsunuz. Hani bir kurba¤a pro-jesi vard›r. S›cak bir suya atars›n›zkurba¤ay›, z›plar ç›kar. Ancak suyavafl yavafl ›s›t›l›rsa kurba¤a onaal›fla al›fla kaynama noktas›na kadarorada kal›r ve ölür. Bence insanl›kböyle bir deneyin içerisinde yaflamave ölüme karfl› b›rak›l›yor. Ne ya-z›kki bu bilinçlilik sürecinin olufl-mas› ayr›, bir de buna karfl› örgütle-nip refleks

fl e k l i n d es›çramak ayr›. fiu anda bunun im-kanl›l›¤› içindeyken, bu imkan› kul-lanmak gerekir diye düflünüyorum.Yoksa ilerde s›çray›p, kaçabilece¤i-miz bir nokta, zaman ve momentolarak geçmifl olacak.

Yani yine Troya Savafllar› yafl›-yoruz, yine hak ve özgürlüklerimizikaybettik ama gerçekler çuvala s›¤-m›yor. Sanat›n da titreyip kendinedönece¤i nokta yani. ‹nsanl›k kaça-maz art›k. Çünkü varl›k sorunu ola-rak karfl›s›na gelecektir. Ya delirirkendini kand›ra kand›ra ya da kafa-s›n› önündeki o gerçe¤e çarpar.fiimdi konuflulmas› çok do¤ru. Her-kes önündeki perdeyi çekip bakma-l›, yoksa baflka türlü yaflayamaz.

Belli: Tecrit, örgütlülük

bilincini yoketmek içindir

Mihri Belli (Yazar, devrimcipolitikac›) Halklara zulmetmekiçin, y›kmak için dayan›flmay› veörgütlülük bilincini yoketmek için

tecrit uygulan›yor. Amaçlar›,devrimciler üzerindeki bilin-ci yoketmek. Bu bir y›k›m-d›r. D›flar› ç›k›p s›radan, bi-linçsiz insanlara dönüfltür-mek için. Amaç bu direniflik›rmak. Hapishaneler dahaönce bir okul gibiydi. Bununönüne geçmek için hücreleri yapt›-lar. Maksat her fleyi sineye çeken s›-radan birey haline getirmek. Tecrititek kelime ile anlatal›m dersek, sa-vaflç›l›ktan ç›karmakt›r.

Hepimiz tecritteyiz demek, birbaflka yaflam›n inflaat›n› sürdürüyor-lar demek. Demokrasi yok demek.Onun için demokrasi hedefimizdir,ba¤›ms›zl›k hedefimizdir. Demok-

ratik ve ba¤›ms›z bir Türkiyeyaratmak için. fiu anda ba¤›m-l› ve anti demokratik patron-lar›n egemen oldu¤u bir Tür-kiye'de sosyalleflme olmaz.

Tecrit politikas›, halk ha-reketi ile bafl edemeyecekleri

anda kalkar.

Belli: F Tipleri’nde Ortaça¤

zindan› denilen olay var

Sevim Belli (Çevirmen) Tec-rit, toplumsal bir yarat›k olan insan›yar›da kesmek. ‹nsan olmaktan menetmektir. Hepimiz tecritteyiz derkentabi Türkiye insan›n› kasdediyorum.Bilgi al›flverifline, birbirimizden ha-berdar olmaya, düzenden ve dünya-dan haberdar olmaya engel olunma-s› demek. Ve hepimizi belli oranlar-da tecrit alt›nda tutmak demek. Vedayan›flmay› engellemek demek.Türkiye insanlar› aras›nda sevgial›flveriflini, duygu al›flveriflini en-gellemek, araya tecrit koymak de-mek. Yani Türkiye'nin bütün insan-lar›, hatta kendini çok özgürsananlar da tecritte. Çünküonlar›n d›fl›nda bu uygula-may›, dayan›flmay› engelle-me, haberleflmeyi engellemedurumu var.

Tek kelime ile yönetmeyikolaylaflt›rmak, itirazlar›,hak aramalar›, baflkald›rma-lar› önlemek için tecrit poli-

19

27 A¤ustos 2006 / 67

tikas›n› uyguluyor iktidar. Ve tekkelimeyle, tecrit eflittir insan› kifli-liksizlefltirmek demek.

Tecriti kald›rmak çok da müm-kün de¤il, ama tam demokratik birülkede muhakkak ki kalkm›fl ola-cakt›r. Ben öyle düflünüyorum. Yok-sa gelece¤e güvenimiz inanc›m›zsars›l›r e¤er öyle düflünmezsek.

(Geçmiflte yaflad›¤›n›z tecrit de-neyiminden biraz bahseder misi-niz?) Ben ailemden dolay› birazkayr›lm›flt›m. Yaln›zd›m ama küçükbir odada alt› ay falan. Asl›nda tec-ritten daha kötüsü, memurlar›n gün-düz çal›flt›¤› odada bir sandalyeüzerinde böyle oturuyordum. Top-lam iki seneye yak›n yaln›z kald›m.Tecritin yaln›zl›¤› atlayabilir, genç-siniz o zaman. Eskiden uygulanantecrit sorguya yönelik tecritti. Siziyaln›z b›rak›p itirafta bulunmaya,suç atmaya, ihanete kadar varacakduygulan›mlara girmenizi sa¤lamakiçindi. Halbuki F Tipleri’ndeki tec-rit, eskiden ta Ortaça¤’da falan zin-

dan dedi¤imiz olay var F Tipleri’n-de. Yani tecrit bir ceza olarak uygu-lanmakta. Sizi hakikaten kifliliksiz-lefltirmek için uygulanan bir fley. ‹n-san olmaktan ç›karmak için, duygu-lar›n›z› düflüncelerinizi inkara yö-nelmeniz için uygulanan bir fley. Bi-zim zaman›m›zda sorgu bittiktensonra art›k hapishaneye gidiyordu-nuz, baflkalar›yla beraberdiniz.

Umumi bir hapishanede ki birsene tecritteki bir aya karfl›l›k gele-bilir belki de. F Tipi’ne giren adamaayn› cezay› uygulad›¤›n›z zaman,ona verdi¤iniz bir sene befl seneyebedel bir hapisane cezas› demektir.Bunu da düflünmek laz›m. Tecritinbu taraf› da çok önemli. Bu çok bü-yük bir ceza. Cezadan çok bir iflken-ce yöntemi, zulüm.

Gümüfl: Yar›n

size de yap›labilir!

Mehmet Gümüfl (Müzisyen)Alt› y›ld›r yaflanan bu dram› günde-

me getirmek, kamuoyu-nun dikkatlerini konuyayo¤unlaflt›rmak; t›kan›k-l›¤›n çözümüne katk›sunmak için, HepimizTecritteyiz isimli oyunakat›ld›m. Empati yapmaolana¤› buldum. Tecritte-kilerin yaflad›klar›n› tah-min etmeme ra¤men bu prati¤i biz-zat yaflayarak konunun daha içindeolmak istedim. Bir hayli uzun y›llarcezaevi koflullar›n› ve hayat›n› bilenbiri olsam da kendimi bu pratikle s›-n›yarak konuya daha yak›n durma-m› sa¤lad›m. Bir fleyi yanl›fl bulu-yorsan›z ve bu yanl›fl birilerine ya-p›l›yorsa duyars›z kalamazs›n›z.Çünkü yar›n size de yap›labilir. Ay-r›ca yanl›fllara, anti-demokratik uy-gulamalara karfl› ç›kmak bir yurtse-verlik görevidir.

Tecriti kald›rmak için, hem bueylemleri ço¤altmak, hem de yöne-timle iliflkiyi ve diyalo¤u canl› tut-mak gerekir.

20

27 A¤ustos 2006 / 67

TAYAD’l› Aileler 19 A¤ustosgünü Abdi ‹pekçi Park›’nda mektupokuma eylemine devam ettiler. Herhafta oldu¤u gibi tecrite son talebiniiçeren pankart, döviz ve direniflçile-rin resimlerinin aç›ld›¤› eyleme buhafta da ayd›nlardan destek vard›.fiair Selma A¤abeyo¤lu, Sincan 1No’lu F Tipi’nden Rabbena Hane-dar’›n yazd›¤› mektubu okudu.

A¤abeyo¤lu’ndan önce bir aç›klama yapan AyfleArapgirli, tutsaklar›n yaflad›klar›n› anlatt›klar› mek-tuplar› okuduklar›n›, 20 haftad›r eyleme kat›lan ay-d›nlarla, sanatç›larla, sendikac›larla, demokratik kitleörgütleriyle “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun!” ta-lebini AKP’ye hayk›rd›klar›n› hat›rlatarak, “122 ev-lad›m›z›n sorumlusu AKP’dir” dedi. “EfendileriIrak’›, Filistin’i, Lübnan’› kana bo¤arken; uflaklar› da6 y›ld›r tecrit hücreleriyle evlatlar›m›z› katlediyor”diyen Arapgirli, “Ama baflaram›yorlar, Ortado¤uhalklar› direniyor, bu ülke halklar›n›n umudu olandevrimciler, evlatlar›m›z tecrite karfl› içeride ve d›fla-r›da direniyor” fleklinde konufltu.

Arapgirli’nin ard›ndan tecrit maketi içine girenfiair Selma A¤abeyo¤lu, tutsak mektubunu okuduk-

tan sonra flunlar› söyledi: “Savafl-s›z bir dünya istiyoruz... Çocuk-

lar ölmesin istiyoruz... Tecrite hay›r! diyoruz... Dire-niflleri kutlu olsun!”

Mazlum-Der’in de destek verdi¤i eylemin ard›n-dan, TAYAD’l›lar Yüksel Caddesi’nde bildiriler da-¤›tt›lar.

***

Antalya Yazar Kamile Y›lmaz’dan destek

Tutsak mektubu okunarak oturma eylemi düzen-lenen yerlerden Antalya’da da bu hafta, yazar Kami-le Y›lmaz “tecrite son” ça¤r›s›na destek verdi. 20A¤ustos günü 22.’si düzenlenen, K›fllahan Meyda-n›’ndaki eylemde, “Tecriti Kald›r›n Ölümleri Durdu-run” pankart› aç›ld›. TAYAD’l›larad›na aç›klamay› yapan DilanBalc›, tecritten sözettikten sonra,‹srail’in Lübnan sald›r›s›n›n da, FTipleri’nin de emperyalizmin ye-ni dünya düzeninin politikalar›-n›n ürünü oldu¤unu kaydetti.Balc›’n›n ard›ndan, Ümit ‹lter’inmektubu, Yazar Kamile Y›lmaztaraf›ndan okundu¤u s›rada, TA-YADl›lar da oturma eylemi yapt›.

A¤abeyo¤lu: Direniflleri Kutlu Olsun!

fiair SSelma AA¤abeyo¤lututsak mmektubu ookudu

Yazar KKamile YY›lmaz tutsak mmektubu ookudu

21

27 A¤ustos 2006 / 67

‹SRA‹Lemperyalizmin kkoçbafl›

terörist bir devlet

Siyonizmin llanetli eeli

Siyonist ideoloji ve ‹srail’in ku-ruluflundan itibaren emperyalizmleiliflkilerini ele ald›¤›m›z yaz›m›z›nilk iki bölümünde, siyonizmin em-peryalist politikalar içindeki yerine,›rkç› yap›s›na, neden Filistin top-raklar›n›n devlet kurmak için seçil-di¤ine yer verdik.

1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›sonunda, General Allenby Komuta-s›’ndaki ‹ngiliz Birlikleri 8 Kas›m1918 günü Kudüs’e girdiklerinde,Allenby flöyle diyordu: “As›rlar ön-ce bafllayan Haçl› Seferleri art›k so-na ermifltir. Çünkü muzaffer olduk.”

XI. yüzy›l›n bafllar›nda Bat› Av-rupa feodallerinin Do¤u’nun zen-ginliklerini ele geçirmek için, “kut-sal kentleri kurtarma” söylemiyle,kilise taraf›ndan kutsanan Haçl› Se-ferleri’ne yap›lan bu at›f elbette ge-neralerin dindarl›¤›ndan de¤ildi. Fi-listinliler’i flafl›rtan bu konuflma,Bat› krallar›n›n yerini alan emper-

yalistlerin, Ortado¤u’yu“nihayet” ele geçirdiklerini

düflünmeleriydi. Daimi biriflgalin zor oldu¤u koflullarda,

bu durumun süreklili¤i içinse,iki seçenekleri vard›. ‹flbirlikçiArap krall›klar› arac›l›¤›yla sö-

mürgelefltirme ve bölgede “em-peryalizmin uzant›s›” bir devle-tin kurulmas›. Bu devletin siyo-nist proje üzerine oturan ‹srail ol-du¤unu ve siyonistlerin ‹ngiliz-ler’le iliflkilerinin nas›l bafllad›¤›n›ilk bölümde ele alm›flt›k.

‹ngiliz himayesinde Filistinlile-r’in yurtlar›na el koyan siyonistler,2. Paylafl›m Savafl› sonunda amaç-lar›na ulaflt›lar. Savafltan emperya-list kamp›n lideri olarak ç›kanABD, Fransa ile ‹ngiltere’nin öncü-lü¤ünde ve SSCB’nin dönemin ko-flullar›nda tarihsel bir hata ile des-tek verdi¤i BM karar›, devlet kuru-luflunun meflruiyetini sa¤lad›. Bir-leflmifl Milletler 29 Kas›m1947’de Filistin’de biri Arap biriYahudi olmak üzere iki devlet ku-rulmas›n› öngören taksim karar›-n› ald›. Filistinliler karara karfl›ç›karak, böyle bir devleti kur-may› reddettiler. ‹ngilitere’nin

BM karar› uyar›nca 15 May›s1948’de Filistin’den çekilece¤iniaç›klamas›n›n hemen ard›ndan siyo-nist çeteler de sald›r›lar›n› yo¤un-laflt›rd›. Deir Yassin Katliam› bu-günlerde yap›ld›. Ayn› günlerde si-yonsit ‹rgun Çetesi Yaffa’ya sald›rd›ve 70 bin Filistinli’den 67 bini te-rörden kaçt›. Siyonist çeteler, bukatliamlar›n propagandas›n› bizzatyap›yor, korkuyu tüm halka yaymaksuretiyle göçe h›z veriyordu. ‹ngilizordusu güya “tarafs›zl›k” politikas›izliyordu, ancak hem Suriye’dengelen Arap yurtseverlere karfl› siyo-nistleri destekliyor, hem de boflaltt›-¤› alanlar›n siyonistlerin eline geç-mesi için istihrabat sa¤l›yordu. Son‹ngiliz askeri 14 May›s’ta çekildiFilistin’den ve ertesi günü, 15 Ma-y›s 1948’de ‹srail devleti ilan edildi.

Siyonist devlet, ABD baflta ol-mak üzere, emperyalistlerce hementan›n›rken, “mazlum ve yurtsuz Ya-hudiler” bak›fl›n›n etkisiyle Müslü-

man ülkeler d›fl›ndaki ülkeler de ‹s-rail’i tan›d›lar. 1947 taksim karar›n-da Arap ülkeleriyle birlikte Filis-tin’in bölünmesine, Yahudi devletikurulufluna karfl› ç›kan Türkiye, ‹s-rail’i ilk tan›yan müslüman ülke ol-du ve tam diplomatik iliflki kurdu.

Birleflik Arap ordular›, Yahudi-ler’i Filistin’den atmak üzere ülke-ye girdiler. Ancak çeflitli komplolarsonucu Filistin direniflçileri yaln›zkald›. Arap ordular›n›n bir k›sm› sa-vaflmadan geri çekildi, bir k›sm› daSiyonistler önünde bozguna u¤rad›.Bu ilk Arap-‹srail savafl› sonunda‹srail, s›n›rlar›n› geniflletti ve yüz-binlerce Filistinli yurtlar›n› terk et-mek zorunda kald›. Silah zoruyla,emperyalist destekle Filistinliler’iterörize ederek kurulan devlet, enbafltan itibaren tüm emperyalistlerinbüyük deste¤ini ald›. Devletin s›n›r-lar› içinde kalan yar›m milyona ya-k›n Filistinli ise, her türlü insan hak-k›ndan yoksun olarak yaflamayamahkum ediliyordu.

Emperyalist cephede de¤iflen güç iliflkilerinin yans›mas›

‹ngiltere, Araplar’› tümden kay-betmemek için 1939 y›l›nda, Filis-tinliler’in r›zas› d›fl›nda Yahudi gö-çünün olmayaca¤›, gelecek befl y›liçinde Yahudi göçünün 75 bin ile s›-n›rl› olaca¤› gibi hükümler içeren“Beyaz Kitap”› yay›nlarken, 30 binYahudi gönüllü olarak ‹ngiliz ordu-sunda “Yahudi Birli¤i” olarak sava-fla kat›l›yor, savafla kat›lmayanlar daArap nüfusa yönelik sald›r›lar dü-zenliyor ve kaçak Yahudi göçünüörgütlüyordu. Siyonistlerin bu ikicephenin d›fl›nda, as›l yo¤unlaflt›k-lar› ise, emperyalist cephenin lider-li¤ine h›zla yükselmekte olan ABDile kurulan iliflkilerdi. 4.5 milyonYahudi’nin yaflad›¤› ABD’de propa-ganda faaliyetleri yo¤unlaflm›fl, çe-flitli düzeylerde iliflkiler gelifltirmifl-lerdi. Bu haz›rl›klar›n sonucu 1942y›l›nda New York’ta Amerikan Si-yonist Konferans› düzenlendi veYahudi devleti talebini içeren Bilt-more Program› kabul edildi.

Savafl›n sonunda ABD, ‹ngiliz

Siyonist rejim, sadece Ortado-¤u’da de¤il, dünyan›n her yerindeilerici hareketlerin karfl›s›ndad›r

3

emperyalizminin bütün sömürgele-rini ele geçirirken, elbette Ortado¤uuzun y›llar sürecek bir güç çat›flma-s›n›n da oda¤› durumuna geliyordu.Emperyalist kamp›n liderli¤iyle bir-likte devral›nan bir miras gibi, Siyo-nist varl›¤›n “tasmas›”n› da yavaflyavafl eline alacakt› ABD. TümüyleABD denetimine geçmesinin as›ldönüm noktas› ise, 1956 SüveyflBunal›m› oldu. Emperyalistler aç›-s›ndan hem bir iktidar bofllu¤u hemde güç ve denetim savafl›n›n boyut-land›¤› 1950’li y›llar›n ikinci yar›s›,as›l olarak Fransa’n›n ‹srail üzerin-de etkinli¤ini art›rd›¤› dönemdir.Fransa, ‹srail’in bafll›ca silah kayna-¤› olurken, ABD’nin henüz Ortado-¤u politikalar› tümüyle netleflmiflde¤ildi ve petrol ihtiyac›ndan kay-nakl› olarak Araplar› karfl›s›na al-mak istemiyor, özellikle M›s›r ileiliflkiler gelifltiriyordu.

Suriye ve Lübnan’› kaybedenFransa’n›n ve ‹ngiliz emperyalizmi-nin en büyük kayg›s›, M›s›r DevletBaflkan› Nas›r’›n “ulusalc› sosyaliz-minin” bütün Ortado¤u ve özellikleFrans›z sömürgelerinin oldu¤u Ku-zey Afrika’n›n Arap ülkelerine ya-y›lmas› ve Arap ulusunun birli¤iniyaratma yolunda ciddi bir yol katet-me e¤iliminde olmas›yd›. ‹ngilterede buna karfl› Irak ve Türkiye ara-s›nda “Ba¤dat Pakt›”n› imzalatarakbir karfl› blok oluflturmaya çal›fl›-yordu. Ayn› kayg›lar elbette ‹srailiçin de geçerliydi. Özellikle s›n›rla-r›n› geniflletme ve “güvenlik”, en te-mel sorundu. Nas›r’›n öncülü¤ünde‹srail’e uygulanan iktisadi boykotda etki yaratmaya bafllam›flt›. ‹srail,M›s›r’›n öncülük etti¤i Arap ülkele-rine karfl› sald›rgan politikalar›n›yo¤unlaflt›rd›, 1953 ve ‘54 y›llar›n-da Gazze baflta olmak üzere Arapla-ra karfl› katliamlar gerçeklefltirdi,M›s›r-ABD ittifak›n› sabote etmekiçin ajanlar gönderdi, ancak Nas›rbunlar› yakalayarak idam etti.

1948 Birinci Arap-‹srail savafl›-n›n yenilgisi ve artan ‹srail sald›r›la-r› karfl›s›nda silahlanma ihtiyac› du-yan Nas›r, “Yahudi oylar›n› kaybe-deriz” kayg›s› nedeniyle ABD hü-kümetinden karfl›layamay›nca, buihtiyac›n› Çekoslavakya üzerindenSovyetler’den karfl›lamaya bafllad›.‹flte bu geliflme, emperyalistler içinciddi bir tehdidin büyümesi anlam›-na geliyordu. Savafl sonras› tümdünyada artan, sosyalizme yöneliksempati Ortado¤u’yu da sar›yordu.ABD ve ‹ngiltere’nin cevab›, dahaönce vaadettikleri Assuan baraj›için yat›r›m› iptal ederek M›s›r’› ce-zaland›rmak oldu. Nas›r ise, ‹ngilte-re kontrolünde bulunan Süveyfl Ka-nal›’n› millilefltirerek cevap verdi.Temmuz 1956’da yaflanan bu gelifl-me üzerine, emperyalistler art›k Na-s›r’›n devrilmesi zaman›n›n geldi¤i-ne karar verdiler. Bu konuda ABD,‹ngiltere ve Fransa ayn› fikirdeydi,ancak paylafl›mda anlaflamamalar›üzerine, Fransa ve ‹ngiltere, Orta-do¤u’daki ezeli “bekçi köpe¤i”ndenyararlanmaya karar verdiler. Hat›r-lanaca¤› gibi, ‹srail Cumhurbaflkan›

olacak olan Siyonist lider Weiz-mann, 1900’lerin bafl›nda "‹ngilte-re Yahudilerin Filistin'e yerleflme-sini desteklerse... Suveyfl Kana-l›'n›n bekçileri olabileceklerini”söylemiflti. ‹srail Süveyfl Kanal›’nasald›rarak ç›k›fl bölgesini kontrolle-ri alt›na ald›. Öte yandan da ‹ngilizve Frans›z ordusu harekete geçmifl-ti. Ancak plan tutmad›¤› gibi, Ame-rika, emperyalist kamp›n lideri ol-du¤unu hat›rlat›r biçimde, kendionay› olmadan geliflen bu hareketesert tepki göstererek M›s›r’› destek-ledi, ‹ngiltere’ye yapt›r›m uygulad›.Sald›r› püskürtüldü. Bu olay Orta-do¤u’da ABD hegamonyas›n›n art-mas›n› beraberinde getirirken, ‹sra-il’in denetimi de ABD’ye geçti.

Süveyfl’e Fransa-‹ngiltere ç›kar-lar› için sald›ran ‹srail, bu tarihtensonra katliamlar›n›, iflgallerini ön-celikli olarak ABD ç›karlar› parale-linde gerçeklefltirecekti. Nitekim,1967 Arap-‹srail ‘6 gün savafl›, “Si-yonist rejimin kolonyalist yay›lma-s›n›n önünü açmak için iki y›l önceWashington’da planlanm›flt›. (‘Si-yonist ‹srail’e dair gerçe¤i söyle-mek!’ - Fikret Baflkaya) fiimon Pe-res de “bu savafla on y›ld›r haz›rla-n›yorduk” diyerek, bu durumu teyidediyordu. Bu savaflta da, öncekilergibi, Siyonistler ve emperyalizm;Arap ulusunun birli¤ine yönelik ça-balar bofla ç›karmay› hedefledi.Çünkü böyle bir geliflim, kendiayaklar› üstünde duran bir Arap ulu-su, emperyalist ya¤man›n önüne ç›-kabilecek en güçlü engeldi. Buradada Siyonist rejimin bafll›ca ifllevigörülmüfl oldu.

50 y›ld›r süren iliflkiyi karfl›l›kl› ç›karlar belirliyor

‹srail’in “Amerika sevgisi” de,ABD emperyalizminin “‹srail’ina¤abeyi” rolü de elbette ki, karfl›l›k-l› ç›karlara dayan›yor.

ABD; ‹srail’in her platformdaarkas›nda yer al›yor, askeri ve maliolarak destekliyor, bütün dünyan›nlanetledi¤i koflullarda dahi uluslara-ras› platformlarda arkas›nda duru-yor, tecrit olmas›n› engelliyor,

22

27 A¤ustos 2006 / 67

1947 BM karar›; en verimli topraklar da-hil Filistin’in %56.4’ünü Yahudiler’e ver-di. O tarihte 840 bin Filistinli’ye karfl›l›k640 bin Yahudi yafl›yordu. Siyonistlerinsald›r›lar›, savafllar sonras› ‹srail, Filis-tin’in %11’ini daha ilhak ederek, ülkenin%67.4’ünü ald›. 1949’da; ‹srail ve iflgal

alt›ndaki topraklarda Filistinliler’in%63’ü yaflarken, göç ettirenlerin oran›%37’yi buldu. 1967 savafl› sonras›, Fi-listinliler’in %50’si mülteci durumuna

düfltü. 1982’ye gelindi¤inde ise bu oran%59.2’ye ç›kt›. Bugün 3 milyon Filistinliülkesi d›fl›nda. Bu gerçek; neden ‘geridönüfl’te ›srar edildi¤ini de gösteriyor.

Yahudi devleti

Yahudi yerleflimler

Arap devleti1950’den sonraBat› Ürdün

BM’nin 1947’deki taksim plan› 1949 sonras› ‹srail’in genifllemesi

Kaynak: Sosya-

lizm ve Toplumsal

Mücadeleler An-

siklopedesi

BM’de Filistin lehine kararlar al›n-mas›n› engelliyor, Arap topraklar›-n›n ortas›nda “güvenli¤inin” bafl te-minat› oluyor.

‹srail ise; emperyalizmin dünyahakimiyeti için strajik bir bölgeyiABD’nin öncülü¤ündeki emperya-list cephe ad›na kontrol alt›nda tutu-yor, direnen unsurlara karfl› yoket-me sald›r›lar› düzenliyor, Ha'aretzGazetesi’nin deyifliyle, “Bat›'yakarfl› izin verilenden daha öte birsayg›s›zl›kta bulunan” bölge ülke-lerini cezaland›r›yor. Sadece Filistinde¤il Suriye, Lübnan, ‹ran, Irak...bölgede emperyalist ç›karlar önün-de kim engel olmuflsa, nerede em-peryalizmin bölge politikalar›nakarfl› bir direnifl geliflmiflse, mutlaka‹srail karfl›s›na ç›kmaktad›r.

Raflid El Gannufli, ‘Filistin Soru-nu ve FKÖ’ isimli kitab›nda, ‹srail’eABD yard›m›na iliflkin flu veriyi ak-tar›r: "’67 savafl›ndan önce 200 mil-yon dolar tutar›ndaki askeri yard›msavafl sonras›nda iki kat artt›r›lm›fl-t›r. ‘73 savafl›ndan sonra da ‹srail'eyap›lan askeri yard›m ve verilen d›flborç 2 milyar dolara yükseltilmifltir.Bugün ise ‹srail'in ald›¤› askeriyard›m ve d›fl borç 24 milyar dola-ra ulaflm›flt›r ki bu, ‹srail'in milligeliriyle eflde¤erdir." (Syf: 67, 68)Bu art›flta çarp›c› olan fludur: ‹sra-il’in katliamlar› ne kadar artm›flsa,ABD yard›m› da buna paralel art›-yor. Elbette tüm bu katliamlar, saltSiyonist proje do¤rultusunda gelifl-miyor, bafltan bu yana alt›n› çizdi¤i-miz gibi, emperyalist ç›karlara hiz-met etti¤i için, yard›mlar da bunaparalel art›yor. Lübnan vahfleti son-ras› daha da artmas› beklenmelidir.

Ortado¤u, tarih boyunca dünyaimparatorlu¤u kurmak isteyen bü-tün güçler için denetim alt›nda tu-tulmas› gereken bir yer oldu. Bununbirinci nedeni; bölgenin yeralt› veyer üstü zenginlikleridir. Ki, bu y›l-larda art›k petrol kaynaklar›n›n zen-ginli¤i de büyük oranda biliniyordu.‹kinci neden, Asya’n›n devasa ener-ji kaynaklar›n›n, enerji yolununkontrolüdür. Üçüncüsü ise, Ortado-¤u’nun anti-emperyalist devrimleregebe bir bölge olmas›d›r. Özellikle

2. Paylafl›m Savafl› sonunda emper-yalizmin sosyalizme karfl› “so¤uksavafl” politikalar›n›n bölgede uy-gulay›c›s›, emperyalizmin müttefikiüç ülkeden biri oldu. (Di¤er ikisi,fiah’›n ‹ran› ve Türkiye) BölgedeSovyetler’in etkisine karfl› bir jan-darma rolü oynad› ‹srail. Sovyet-ler’le iliflkide bulunan ülkeler veilerici, devrimci, ulusal hareketlerhedef al›nd›, bugün savaflt›¤› ‹slam-c› güçleri, devrimlerin önünü kes-mek için destekledi. Örne¤in, El Fe-tih ve FHKC’ye karfl› Hamas’›n ge-liflimine gözyuman bizzat ‹srail oldu.

Burada alt› çizilmesi gereken birbaflka nokta ise fludur. Nixon Dokt-rini’yle ABD'nin küresel güç kayb›-na u¤rad›¤› kabul edilmifl ve bunutelafi etmek için, sistem ad›na böl-gesel ç›karlar›n savunmas›nda yar-d›mc› olacak müttefiklerle ilgili po-litikalar gelifltirilerek, ABD ç›karla-r›n› tehdit eden Sovyetler’in etkisiniart›rd›¤› Ortado¤u'da uygulanm›flt›r.‹srail-Türkiye-Irak-‹ran gibi iflbir-likçilerini ve gerici Arap rejimlerinibu zeminde ittifaka zorlam›flt›r. An-cak ABD’nin bu hesaplar›, Irak’taBAAS iktidar›yla, ‹ran ‹slam Devri-mi ile ve Türkiye’nin içinde bulun-du¤u istikrars›z durum nedeniyetam olarak yaflama geçmedi, tutma-d›. Bu nedenle, bölgede tarihsel ola-rak öfke kayna¤› olmas›na karfl›n,ciddi bir ekonomik dinami¤i bulun-mayan ve askeri gücüne dayanan ‹s-rail üzerine oynamak durumundakald›. Ony›llard›r da iliflkinin bu dü-zeydeki önemi de¤iflmedi.

Siyasi, askeri tüm gücüyle böl-geye abanan ABD’nin Afganistanve Irak iflgali sonras›nda, müttefi-ki/iflbirlikçisi ülkeler kendi konum-lar›n› yeniden tan›mlad›lar. Burada

yine ‹srail baflat rolü oynamaya de-vam etmektedir. Amerikan emper-yalizmi öncülü¤ünde sürdürülen“terörle savafl”›n, halklara karfl› sa-vafl oldu¤unu anlatmayaca¤›z. Busavafl›n temel hedefinin bugün içinOrtado¤u oldu¤u da aç›kt›r. Emper-yalist kapitalizmin pazar a¤lar› d›-fl›nda kalan bölgeler bu söylemleele geçirilmeye çal›fl›l›rken, direnengüçlerin yokedilmesi savafl›n odaknoktas›d›r. ‹srail, bu savaflta emper-yalistlerin sadece en sad›k iflbirlik-çisi de¤il, ayn› zamanda vurucu gü-cü durumundad›r. Ortado¤u’nun de-netim at›na al›nmas›nda, emperya-lizmin Büyük Ortado¤u Projesiönünde engel olan devletlerin ve ör-gütlerin dize getirilmesinde stratejikbir role sahiptir Siyonist devlet.

Öte yandan “terörle savafl” söy-lemi, ‹srail aç›s›ndan da, ony›llard›ryakalamayad›¤› bir “meflruiyet” ze-mini durumuna gelmifltir. Daha dü-ne kadar öne ç›kan söylem “‹srail’ingüvenli¤i” olurken, bugün “terörlesavafl›yoruz” söylemi bunun önünegeçmifl, kendine yeni bir ideolojiksöylem, terörünü meflrulaflt›racakbir dil bulmufltur siyonist varl›k. Ozaman nas›l ki, as›l güvenlik sorunuolan ‹srail de¤il, bölge halklar› ise,bugün de ‹saril ve emperyalistlerin“terörist” tan›mlar› s›n›rs›zl›k üzeri-ne kurulu bir keyfilik ve demagoji-ye dayan›r. Filistin’de Hamas dahiltüm Filistinli direnifl örgütleri de te-röristtir, Lübnan’da milyonlar› tem-sil eden ve hükümette yer alan Hiz-bullah da. Hedef ülke bir devletse,(Suriye ve ‹ran), onlar da “teröredestek veren ülkeler”dir.

Yarat›lan “terörizm” propagan-dalar› etraf›nda, ‹srail düne görekatliamc›l›kta çok daha pervas›zd›r.

23

27 A¤ustos 2006 / 67

ABD-‹srail aras›ndaki iliflkiler ne Bush ile s›n›rl›-d›r ne de Amerika’daki güçlü Yahudi Lobileri ile

ilgilidir. 2. Paylafl›m Savafl› öncesi ‹srail’in iple-ri, emperyalist cephenin o günkü lideri ‹ngilizle-

rin elindeydi, bugün lider de¤iflti, emperyalistç›karlar›n Ortado¤u bekçili¤ini yapma sözüyle

kurulan siyonist varl›¤›n ipleri yeni liderin, Ame-rika’n›n eline geçti. ‹srail, emperyalist ç›karlarahizmet etti¤i ölçüde varolmakta, ABD ve AB’nin

deste¤ini almakta ve iflledi¤i bütün insanl›k suç-lar›na arka ç›k›lmaktad›r.

Evlerin tepesine bombalar ya¤d›r›l›-yor, siyasi liderlere suikastler dü-zenleniyor, tekerlekli sandalyedekiinsanlar füzelerle hedef al›narak vu-ruluyor, çocuklar›n katledilmesi“terörle savafl›n üzücü sonuçlar›”diye aç›klan›yor, bir ülkenin yerle-bir edilmesinin ad›, “terörle savafl›-yoruz” oluyor. ‹srail, tarihsel olarakyoketmeye çal›flt›¤› Filistin direnifli-ne sald›r›lar›n› s›n›r tan›madan, res-men Filistin devlet baflkan› olaraktan›nan Arafat’› günlerce kararga-h›nda kuflatt›ktan sonra zehirleyereköldürme, Hamas hükümetinin üye-lerini kaç›rma gibi boyutlara vard›-r›rken, yapt›¤› her fley Amerika tara-f›ndan “kendini savunma hakk›”olarak tan›mlan›p destek buluyor.

‹srail’in, emperyalist “terörle sa-vafl” söylemi içinde bir baflka mis-yonu ise; bu savafl›n en vahfli biçim-lerinin meflrulaflt›r›lmas›d›r. Do¤ru-dan sivilleri, çocuklar› ve bir defayamahsus de¤il, defalarca hedef ala-rak vurma; Filistin-‹srail aras›ndabugüne kadar bir anlamda ad› ko-nulmam›fl bir anlaflma gibi duran,siyasi liderlere yönelmeme vb. ör-neklerde oldu¤u gibi, hukukun,meflrulu¤un “s›n›rlar›n›n afl›lmas›n-da” ön aç›c› durumundad›r siyonistterör. “Teröriste ne yap›lsa yeridir”anlay›fl› tüm dünyaya baflta ‹srailarac›l›¤›yla dayat›lmakta, ard›ndantüm emperyalistler izlemektedir.

‹srail, ABD’si Avrupas› ile emperyalist cephenin silahl› gücüdür

Unutulmamas› gerekir ki ‹srail;sadece ABD için de¤il, tüm emper-yalistlerin ortak ç›karlar› için vare-dilen bir ülke olma misyonunu bu-gün de koruyor. Yine bu misyon,özelde direnen güçlere, halklar›nmücadelelerine karfl› oldu¤u için,ayn› zamanda feodal bask›c› Arapdiktatörlerinin de ç›karlar›nad›r.1956’dan bugüne temel olarakABD’nin ç›karlar›n›n jandarmal›¤›-n› yap›yor oluflu, Amerika’n›nemperyalist kamp içindeki liderli-¤iyle ilgilidir, bu liderlik de¤iflti¤in-de ‹srail’in ipini yeni emperyalist li-

derin ele alaca¤›na kuflku yoktur.Siyonist pragmatizm için de, bir so-run olmayaca¤› aç›kt›r. Bugün Lüb-nan sald›r›s›nda ABD’si, AB’si iletüm emperyalist cephenin ‹srail’eaç›k destek vermesi, iflbirlikçi M›-s›r, Suudi Arabistan gibi ülkelerin‹srail’i de¤il, Hizbullah’› suçlamas›ve fetvalar ç›karmas›, ‹srail bu geri-ci ittifak ad›na savaflt›¤›n›n yenidenteyid edilmesidir.

Filistin’de yaflananlar bir baflkaörnektir. “Bölgeye demokrasi getir-me” ad›na Afganistan ve Irak’› iflgaleden emperyalistlerin, b›rak›n bur-juva demokrasisini, yaflam hakk›n›yok ettikleri ortada. Buna karfl›n,Filistin'de tarafs›z gözlemcilerin deonaylad›¤› seçimler yap›ld› ancak,bu demokrasiyi be¤enmedi emper-yalistler. ABD ve AB, siyasi ve eko-nomik ambargo karar› ald›, HA-MAS'› dize getirmek için. K›sa süresonra da bu ambargo karar› ‹srail ta-raf›ndan Gazze Katliam›’yla des-teklendi. ‹srail de emperyalistlerinortak amac›na, kendi bildi¤i yön-temle kat›lm›fl oldu.

Yine ‹srail’in nükleer silahlar›önemli bir örnektir. Tüm emperya-listler elbirli¤i içinde ‹ran ve KuzeyKore’nin “nükleer silahlar›” üzerinef›rt›nalar kopar›p ambargo kararlar›al›rken, ‹srail’in dünyan›n 6. büyüknükleer gücü oluflunu görmezdengelmeyi sürdürüyorlar. Kuzey Koreve ‹ran için “haydut devletler” ta-n›mlamas› yapan ve bu ülkelerinnükleer güç haline geliflinin “dünyabar›fl› için tehdit olaca¤›n›” söyle-yen emperyalistler, elbetteki ‹sra-il’in nas›l bir haydut devlet oldu¤u-nu çok iyi bilirler. E¤er dünya içinbir tehditten söz edilecekse, Ameri-ka’dan sonra ‹srail gelir. ‹srail’inkendi tarihi dahi, bir haydutluk tari-hidir. Filistin’de, Lübnan’da buvahfleti yaratanlar›n, çok s›k›flt›¤›n-da nükleer silahlar kullanmaktançekinmeyece¤ini görmek için kahinya da uzman olmaya gerek yoktur.Ancak, ‹srail’in varl›¤› gibi, nükleergücü de as›l olarak emperyalistlerinbölgedeki nükleer gücü anlam›nageldi¤i için, bu konuda büyük bir ri-yakarl›¤› sürmektedir.

Siyonist devlet sadece Ortado-¤u’da de¤il, dünyan›n baflka yerle-rinde de, emperyalist ç›karlarla tambir uyum içindedir. Özellikle LatinAmerika’daki devrimci hareketlerekarfl›, ABD ile birlikte faflist oligar-flilere destek vermifl, kontralar›n ör-gütlenmesinde, silah ve e¤itim sa¤-lanmas›nda rol oynam›flt›r. Örne¤in,‹srailli askeri “uzmanlar›n”, El Sal-vador’da devrimci gerillalara karfl›kontra güçlere e¤itim verdikleri,1981'deki büyük gerilla sald›r›s›karfl›s›nda Amerikanc› hükümetinsaf›nda savafla do¤rudan kat›ld›klar›bilinir. Yine, Etiyopya’da anti-geril-la birliklerini e¤iten ‹srail, Küba’yayönelik ABD ambargosunun kald›-r›lmas› konusunda yap›lan bütünBM’de oylamalar›nda, 100’den faz-la ülkenin karfl›s›nda ABD ile yan-yana oldu. 1987’de Nikaragua dev-rimci hükümetine yönelik ticaretambargosunun kald›r›lmas› oylama-s›nda ve yine Nikaragua’ya karfl›düzenlenen askeri ve paramiliterkontra faaliyetler için uluslararas›Adalet Mahkemesi kurulmas›nailiflkin bir baflka oylamada da, 94 ül-kenin olumlu oylar›na karfl›n, ABDve ‹srail’in ambargosunun sürmesi,kontralar›n yarg›lanmamas› yönün-deki oylar› biliniyor.

Bu ikilinin BM’de birleflti¤i birbaflka çarp›c› oylama ise, Naziler’-le siyonistlerin Yahudiler’i Filis-tin’e göçettirme temelindeki iflbirli-¤ini hat›rlatmaktad›r. 1985’te; “Na-zi, faflist ve Neo-faflist faaliyetlerekarfl› al›nacak önlemleri” içeren40/148 No’lu tasar›ya, 121 ülke‘evet’ derken, ABD ve ‹srail faflist-lere, Naziler’e karfl› önlem al›nma-s›na karfl› ç›kt›lar. Siyonistlerin, Ya-hudi katliam› nedeniyle, Naziler’e“düflman” olmas› beklenir. Ancakemperyalizmin dünya hakimiyetinehizmet eden, ilerici hareketlerinönünde barikat olabilecek bütün ge-rici örgütlenmelere destek vermek-ten çekinmediklerini, ABD politika-lar›na, temsil ettiklerini iddia ettik-leri Yahudiler’e hakaret pahas›nauyum sa¤lad›klar›n› burada da gö-rüyoruz.

- Sürecek -

24

27 A¤ustos 2006 / 67

‹ran or-dusu birkez daha,

Kürt yurtseverlerine karfl› askeri ope-rasyon bafllatt›.

13-14 A¤ustos’ta Xinêre Bölge-si’nde HPG kamplar›na top at›fllar›n-da bulunan ‹ran Ordusu, operasyon-lar›n› Hac› Umran Bölgesi ile KandilDa¤› eteklerinde bulunan Seripaye,Kanikoxerefle, Geruy Gezgezke, Ga-balek, Berdunaz, Mêrgan, DerawiMelazade, Hozi Mergesir ve Pirerokbölgelerinde yo¤unlaflt›rd›.

HPG’liler ve Abdullah Öcalan’›ngörüflleri do¤rultusunda ‹ran Kürdis-tan’›nda örgütlenen Partiya JiyanaAzad A Kurdistan (PJAK) gerillalar›-n› hedefleyen ‹ran ordusu, top ve ro-ket at›fllar›n› aral›ks›z sürdürürken,HPG ve PJAK taraf›ndan da misille-me eylemleri düzenlendi. F›rat HaberAjans›'n›n verdi¤i bilgilere göre, ‹ranordusu bu sald›r›larda 30’a yak›n as-ker kay›p verdi.

Oligarfliyle gerici ittifak

‹ran rejiminin, s›n›rlar› içinde ya-flayan Kürtler’e yönelik düflmanl›¤›yeni bir olgu de¤ildir. Ancak, özellik-le Kandil’e yönelen bu sald›r›lar›nzamanlamas› ve izlenen politika,farkl›l›k arzetmektedir.

Sald›r›lar›n yo¤unlaflt›r›lmas›n›nbir yan›n›, Mollalar rejiminin anti-demokratik, inkarc› tutumu ve gele-neksel Kürt düflmanl›¤› olufltururken,bugün için öne ç›kan yan›, Türkiyeoligarflisi ile iliflkilerdir.

‹ran rejimi, Türkiye ile ‘Kürt düfl-manl›¤›’ temelinde ittifak halindedir,bu konuda çeflitli anlaflmalar yap›l-m›fl, kimi zaman ortak operasyonlar

düzenlenmifltir. Irak’ta yaflananlar›nard›ndan her iki ülke de kendi Kürtmuhalefetini ve silahl› güçleri imhay›kendileri aç›s›ndan daha “acil” birsorun olarak görmektedirler.

Öte yandan ‹ran, PKK’ye yöneliksald›r›lar arac›l›¤›yla, Türkiye oligar-flisini yan›nda tutmaya çal›flmakta,böylece ‹ran’a yönelik ABD kuflat-mas›nda bölgesel güç kazanma hesa-b› yapmaktad›r. “ABD, senin düfl-

manlar›na operasyon düzenlemi-

yor, Kandil’i biz bombal›yoruz”

mesaj› veren ‹ran, ‹slamc› pragmatiz-min kanl› yüzünü sergilemektedir. Butür pragmatik hesaplarla, muhtemelABD operasyonunda ne Türkiye ifl-birlikçi oligarflisini yan›nda tutabilir,ne de bu hareket tarz› ABD operasyo-nunu geriletici bir rol oynar. Türkiyeoligarflisi “Kürt’ü imha” konusunda‹ran ile birliktedir, ancak AmerikanBüyük Ortado¤u Projesi’nin en sad›kdestekçisi ve iflbirlikçisi olmaktan daasla vazgeçmeyecektir. Buna, ‹ranoperasyonu da dahildir. ‹ran’›n Kan-dil’i bombalad›¤› günlerde, befl ‹ranuça¤›n›n “Hizbullah’a silah tafl›yor”bahanesi ile ‹srail ve ABD iste¤i do¤-rultusunda aranmas›, bunun en aç›kve flimdiden görülen örne¤idir. ‹ran,ne kadar Kürt’ün kan›n› dökersem,Türkiye’yi o kadar yan›ma çekerimhesab›nda yan›lmaktad›r.

‹ran’da yaflayan tüm halklar› em-peryalizme karfl› birlefltirme yerine,muhalif olan› bast›rma, imha etmeüzerine yürütülen politika ters teper,halklar› düflmanlaflt›r›r, emperyaliz-min de¤irmenine su tafl›r. Ancak, is-ter milliyetçi isterse islamc› olsun;politikalar›n›n temeline pragmatizmioturtan güçler, soruna halklar›n genelç›karlar› penceresinden bakmazlar.

25

27 A¤ustos 2006 / 67

‹ran’›n Kürt düflmanl›¤›

‹ran rrejimi, iiflbirlikçi ooligarflik iiktidarla“Kürt’ü iimha vve iinkar” ttemelindeki iit-tifak›na, KKürt yyurtseverlerine yyönelikoperasyonlar›na sson vvermeli, KKürt

halk›n›n hhaklar›n› ttan›mal›d›r.

Avrupa’da Kürt yurtseverlere bask›lar

Almanya ve Hollanda'n›n sondönemde, demokratik faaliyetyürüten Kürt yurtseverlerine yö-nelik tutuklamalar› ve derneklereyönelik bask›lar, YEK-KOM ta-raf›ndan protesto ediliyor.

Oligarflik iktidara yaranmak,siyasi ve ekonomik ç›karlar eldeetmek için Muzaffer Ayata, Ne-dim Seven ve Gazeteci R›za Er-do¤an'› tutuklayan Almanya veHollanda’n›n bask›lara son ver-mesi istenen eylemlerde, tutukla-nan yurtseverlerin serbest b›ra-k›lmas› istendi.

Kürt Dernekleri FederasyonuYEK-KOM, bask›lar› protestoetmek, demokratik faaliyet ola-na¤›n›n b›rak›lmad›¤›n› dile ge-tirmek için, Almanya'da kendineba¤l› 65 derne¤i kapatt›¤›n› du-yurdu. 20 A¤ustos’ta ise, Fran-sa'n›n baflkenti Paris'te, Alman-ya'n›n Saarland eyaleti, Hamburgve Köln kentlerinde, Danimar-ka'n›n baflkenti Kopenhag'da kit-lesel gösteriler düzenlendi.

YEK-KOM karar› uyar›ncaAlmanya’daki derneklerin 27A¤ustos Pazartesi gününden iti-baren kapanaca¤› aç›klan›rken,protestolar kapsam›nda yürüyüfl-lerin düzenlenece¤i, açl›k grevle-rinin yap›laca¤› ve konuya iliflkinbilgilendirme standlar›n›n aç›la-ca¤› kaydedildi.

Tutuklamalar› k›nayan KNK,bunun “sadece Kürt sorununuçözmek istemeyen Türkiye'yi ce-saretlendirdi¤ini” belirtirken,KON-KURDise, tutukla-malar›n ABDt a r a f › n d a nTürk devleti-ne kendi ç›-karlar› içinverdi¤i vaat-lere dayand›-¤›n› duyurdu.

26

27 A¤ustos 2006 / 67

Lübnan iç savafl› s›ras›nda ‹srailad›na Filistin Kurtulufl Hareketi’niyoketmek için Tel El Zaatar MülteciKamp›’n› kuflatan Falanjistler, karfl›la-r›nda çocuk genç yafll› kad›n erkek onbin Filistinli’nin iki ay süren direnifli-ni bulmufllard›. Günlerce bombalar,füzeler, kurflunlar ya¤d› kamp›n üzeri-ne. Elektri¤ini, suyunu, yiyece¤inikestiler. Ortaça¤’›n “kale kuflatmalar›-n›n” ayn›s›, mülteci kamp›na uygulan-d›. Gazeteciler günler sonra kampagirdiklerinde, teslim olmaya haz›r birhalk bulacaklar›n› umarak mikrofonla-r›n› uzatt›lar. Kamp sorumlusu Muh-sin’in cevab› tek cümle oldu: “Sonu-

na kadar direnece¤iz”

10 bin Filistinli 54 günboyunca yak›n tarihin engörkemli direniflini gerçek-lefltirdi. Suriye’nin sald›r›s›nedeniyle FKÖ’nün yard›-ma gelemedi¤i kampta, ço-cuklar, yafll›lar açl›k, susuz-luk ve hastal›ktan öldü,genç savaflç›lar siyonizminuflaklar›na karfl› kahraman-ca direnerek can verdiler.Sonunda yap›lan bir anlafl-mayla kamp› boflaltt›klar›n-da da, faflistler sözlerini tut-

mayarak yürüyüfl halindeki Filistinli-ler’i ac›mas›zca tarad›lar, kad›nlar›k›zlar› kaç›rarak tecavüz ettiler, bu es-nada 1300’ü daha katledildi. 500’ü sa-vaflç› 4 bin Filistinli, kuflatma alt›ndahayat›n› kaybetmiflti. “Uluslararas›toplum” yine “seyirci”ydi, yine sessiz-di; çünkü onlar da direnen Filistin iste-miyorlar, Kurtulufl Hareketi’nin yokedilmesini istiyorlard›. Ama baflara-mad›lar. Tel Zaatar’›n binlerce ölüsü,Filistin devriminin en önemli direniflsembolleri, kuflatmalar alt›nda diren-me gücü oldular...

O günden sonra da defalarca kufla-t›ld› Filistin. Tarihin barbarl›k döne-minde kullan›lan en ac›mas›z yöntem-ler kullan›ld› siyonist cellatlar taraf›n-dan. Daha yak›n zamanda yaflanan Ra-mallah kuflatmas› tüm dünya taraf›n-dan canl› izlendi. Duvarlar› y›k›lm›fl,ahlaks›zl›¤›n dip noktaya vurdu¤ununsimgesi olarak duvarlar›na siyonist as-kerlerin ifledi¤i, elektri¤i kesilmifl, ba-fl›na durmadan bombalar ya¤an Arafat

ve yoldafllar› teslim olmad›lar, teslimolmad› halk.

Bugün de Gazze kuflatma alt›nda;karadan, denizden, havadan dört biryan› tutan siyonist düflman, hareketeden her fleye atefl aç›yor, füzelerle vu-ruyor. Halk insani ihtiyaçlar›n› karfl›-lamakta dahi büyük zorluklar yafl›yor.Tam bir ölü flehre dönüfltü Gazze, y›-k›nt›lar aras›ndan öfkenin ve direncinsesi duyuluyor sadece. Filistin, gerilla-lar›yla direniyor, sessizli¤iyle direni-yor, teslim olmayan tarihiyle direni-yor.

Filistinli gerillalar, kuflat›lan Gaz-ze’ye, Bat› fieria’dan ses veriyor. 19A¤ustos’ta bir ‹srail askeri, Filistintopraklar›na girmenin cezas›n›, geril-lar›n kurflunlar›yla ödedi. ‹srail 18-20A¤ustos aras›ndaki sald›r›lar›nda Gaz-ze ve Bat› fieria’da 3 Filistinli hayat›n›kaybetti, 2 Filistinli de yaraland›.

Uluslararas› kamuoyu dedikleriemperyalist güçler, yine sessiz, yinekuflat›lm›fl Filistin’in teslimiyetini dörtgözle bekliyorlar. Dize getiremedikle-ri Hizbullah’a karfl› “ateflkes” ilan et-mek zorunda kald›klar› BM karar›nda,Gazze’nin sözünü bile etmediler. Hay-dutlarca kaç›r›lan Filistin hükümetüyelerinin, binlerce Filistinli esirinad›n› dahi anmad›lar, Lübnanl› esirler-den dil ucuyla sözettiler. Onlara göre,Hizbullah “iki askeri derhal b›rakma-l›yd›”, y›llard›r ‹srail zindanlar›nda tu-tulan Lübnanl› esirlerse sadece “has-sasiyet konusu”ydu. ‹srail askerlerinib›rakt›rmak için sorumlulu¤u üzerinealan emperyalistler, Lübnanl› esirlerinözgürlü¤ünü ise, “aktörlerin” çabalar›-na ba¤layarak, baflvuru adresi olarakyine ‹srail’i gösterdiler. ‹flte böyle biradaletsizlik dayatmas›na karfl›, tümemperyalist güçlerin en üst düzeydekisiyasi, askeri ve ekonomik kuflatmala-r›na karfl› direniyor halklar.

Emperyalistlerden cesaret alan si-yonist varl›k, Lübnan hezimetininüzerini, Gazze’ye daha fazla bombaya¤d›rarak, haydutlu¤u t›rmand›rarakörtmeye çal›fl›yor. Son olarak FilistinMeclis Baflkan›’n›n ard›ndan, bu kez

‹smail fiammut’un ‘Tel El Zaatar’da katledilen Filistinli mülteciler’ deseni

Sen kurflun ya¤murlar› alt›nda güneflin delik deflik edildi¤i

bir ülkede do¤dun öptü kan revan içinde seni

ç›r›lç›plak bir ölüm ölümü ve gözyafl›n› gördün yavrum kan emmeyi ö¤rendin yaralar›ndan

saplan›rken geceye ilk 盤l›¤›n›n sesi

kestik göbe¤ini süngüyle senin terli bir asker kaputuna

sard›k sonra kurflunlar ya¤›yordu cesedine annenin

a¤la yavrum a¤la dindirsin içindeki ac›y› gözyafllar›n

dönsün toz duman aras›nda h›çk›r›klar›n

ve kalks›n art›k kanl› duvarlar›n-dan kuflatmalar›n

27

27 A¤ustos 2006 / 67

de, 18 A¤ustos gecesi evini bast›k-lar› Baflbakan Yard›mc›s› Nas›r fia-er’i, ertesi günü de Meclis GenelSekreteri Mahmud Rahmi’yi kaç›r-d› ‹srail iflgal askerleri. fiu ana ka-dar 33 bakan ve milletvekili tam birhaydutluk örne¤i esir edilmifl du-rumda. Emperyalistler istediklerisonuç ç›kmayan demokratik seçim-leri, ‹srail haydutlu¤uyla baltalaya-rak, o meflhur demokratl›klar›n›ngüzide örneklerini veriyorlar.

Gazze’yi kuflatan gerçekte ne sa-dece ‹srail’dir ne de esir al›nan on-bafl› yüzündendir. Gazze kuflatmas›,Filistin seçiminin ard›ndan Ameri-kas›, Avrupas› ile emperyalistlerinuygulad›¤› siyasi, ekonomik kuflat-man›n devam›d›r. D›fliflleri Bakan›Abdullah Gül de, gitti¤i Filistin’dehalk›n seçti¤i hükümetle görüflme-yerek bu kuflatmaya kat›lm›flt›r.

Gazze’yi; ellerindeki bütün as-keri, siyasi, ekonomik, kültürelaraçlarla kuflatabilirler, ac›mas›zca,hiçbir hukuk, ahlak kural› tan›ma-dan katliamlar düzenleyebilirler, Fi-listinli bebeleri “nas›lsa terörist ola-caklar” diye kundaktayken kalleflpusulara getirebilirler; ama Tel Za-atarlar’dan bafl› dik ç›kan bir halk›asla teslim alamazlar. K›y›mla, vah-fletle bu halk›n direncinin k›r›laca¤›-n› düflünenler için tarihi bir olay›hat›rlatarak bitirelim:

Siyonistlerin planlar›na ve terö-rüne direndikleri için, ‹ngiliz mandayönetiminin idam karar› verdi¤i1929 Devrimi’nin üç önderinden bi-ri olan Fuad Hicazi, idam sehpas›naç›kmadan önce, “Ölümümüz vata-n›m›zda bulunan düflman› sarsacak-sa, vars›n yüzlercesi ölsün” demifl,di¤er ikisi (Ata El Zeyr ile Muham-med Cimcem) ise, idam öncesi ‘dü-¤üne gittiklerini’ varsayarak elleri-ne k›na yakm›fllard›.

Bugün görülmedik bir adaletsiz-lik içinde k›y›ma u¤rat›lmalar›nakarfl›n asla teslim olmay› akl›ndangeçirmeyen bir halk varsa; ölümek›nalar yakarak, idam sehpalar›nabafllar› dik ç›karak, silahla, taflla di-renerek ölümsüzleflenlerin yaratt›¤›tarih ve hakl›l›kt›r.

“Karamsarl›k, teslimiyet veumutsuzluk duygular›n›n asl›ndaAmerikan ruhuna yabanc› olmas›gerekir. Ancak, baflta Irak olmaküzere Ortado¤u'daki olaylar Ameri-ka'da her iki partiden de siyasileriümitsizli¤e sürüklüyor.”

Bu tespit, emperyalist kapitaliz-min genel ç›karlar› için kafa yoranFinancial Times’ta yazan GideonRachman’a ait. Rachman, Viet-nam’da daha fazla askeri kay›p ve-rilmesine karfl›n Irak’taki baflar›s›z-l›¤›n siyasi sonuçlar›n›n çok dahaa¤›r olaca¤›n› hat›rlatarak, “özgür-lük ad›na at›lan onca nutuktan son-ra Amerika'n›n Irak'a b›rakt›¤› mi-ras iç savafl olursa, bu giriflim mu-azzam bir beceriksizlik olarak görü-lecek. Bu sürecin sonunda Irak,‹ran'›n yo¤un etkisi alt›na girebilir”diye uyar›yor. (15 A¤ustos 2006)

Bush yönetimi politikalar›nda ›s-rar etse de, Amerikan askeri ve poli-tik çevrelerde, savafl›n teorisyenli¤i-ni yapan ideologlar aras›nda, “Irakbatakl›¤›ndan nas›l ç›kar›z” sorusubugünlerde daha yo¤un bir flekildetart›fl›l›yor. Irak’› bölmekten tama-men geri çekilmeye, Kürdistan’açekilerek oradan savafl› sürdürmek-ten “bölge bar›fl›” konferans› düzen-leyerek iflgalle yapamad›klar›n› dip-lomasi ile yapmaya kadar onlarcaseçenek tart›fl›l›yor. Bütün seçenek-lerin ortaklaflt›¤› nokta ise, iflgalinbaflar›s›zl›¤› üzerinden hareket edi-liyor olmas›d›r.

ABD ordusunun üst düzey yetki-lilerinin önceki hafta ABD Senato-suna verdikleri ifadede, “Irak'tamezhep ve cemaatler aras› çat›flma-n›n bir iç savafla dönüflmesi tehlike-sinin art›k çok yüksek oldu¤unu"söylemelerinin ard›ndan, bu kez de,Genelkurmay Baflkanl›¤› yapm›flisimlerin de yerald›¤› 21 emekli ge-neral ve üst düzey ulusal güvenlikyetkilisi, ABD Baflkan› Bush’a birmektup yazarak, “fliddet politikas›-

n›n Amerikan güvenli¤ini daha risk-li hale getirdi¤ini, politika de¤ifltir-mesini” talep etti. Mektupta, “‹ran,Irak ve Kuzey Kore ile yeni bir mü-zakere dönemi bafllamas›” istenir-ken, iflgalin istenen sonucu alamad›-¤›, alamayaca¤› kaydedildi ve Fran-sa’n›n 134 y›l süren Cezayir iflgalihat›rlat›ld›.

Amerikan kamuoyunda da iflgaleverilen destek h›zla düfltü. CNN’inson kamuoyu yoklamas›na göre,Amerikal›lar’›n sadece %36's› Iraksavafl›n› destekliyor. Savafl bafllad›-¤›nda bu oran %72'ydi.

Daha çarp›c› olan› ise, tekellerad›na iflgali örgütleyen “neo-muha-fazakâr” denilen kesimin büyük ço-¤unlu¤unun Irak’ta baflar›s›zl›¤›nsözkonusu oldu¤unu itiraf etmesi-dir. Bulduklar› çözüm ise flu: “Ame-rikan misyonunun baflar›ya ulaflt›¤›Kürdistan’da, bir Amerikan askerigücü konuflland›rarak, Irak’›n di¤erbölgelerindeki teröristlerle savafl-ma.” (David Frum) “Özgür Kürdis-tan”›n ne ifle yarayaca¤› da böylecegörülüyor! Halklara karfl› savaflta“Özgür Kürdistan” üssü de emper-yalistlere zafer getiremez, ama Kürthalk›n› daha fazla kirletir.

“Neo-muhafazakâr” ideologlar›nbir bölümünün “çözümü” ise,Irak’tan tümüyle çekilip Irak ile‹ran aras›ndaki tarihsel düflmanl›¤›k›flk›rtmak ve Irak’ta iç savafl› de-rinlefltirerek Büyük Ortado¤u Proje-si’ni sürdürebilmek. Bunlar›n bafl›n-da da, ülkemiz burjuva ideologlar›npek sevdikleri Thomas Friedman

geliyor. Friedman, "savafl› destek-lemifl biri olarak, ABD'nin Irak'tadaha fazla kalmas›n›n yarar› ol-mad›¤›n› kavrad›¤›n›" söylüyor (9A¤ustos, Radikal)

Amerikan hükümeti, kendi parti-si dahil, ülke içinden yükselen tümbu sesleri flimdilik, “çekilirsek,Irak’ta terörist bir devlet kurulur vepetrolü bize karfl› silah olarak kul-

batakl›ktan nas›l kurtuluruz?“ ”Amerika’da IIrak bbaflar›s›zl›¤› ttart›fl›l›yor

28

27 A¤ustos 2006 / 67

lan›r” sözleri ile bast›rmaya çal›fl›-yor. ‹flgalin “özgürlük, demokrasi”ile ilgisi olmad›¤›n›, tekellerin ç›-karlar› için oldu¤unu itiraf eden bumant›k da, krizin derinleflmesiniengelleyemeyecektir.

*

Bugün Irak tablosuna bak›ld›-¤›nda, bu tart›flmalar daha bir an-lam kazan›yor. Emperyalistlerinumutsuzlu¤unu büyüten direniflekarfl›, her türlü yöntemi kullanma-lar›na karfl›n k›ramad›lar. Görünür-de kurumlar› olsa da, bir devletiyaratamad›lar. ‹flbirlikçi kuklalar›n“her fleye ra¤men ifllerin yolundaoldu¤unu” söylemelerine en önceiflgalcilerin kendisi gülüyor ve ya-lanl›yor. Örne¤in, 275 bin kiflilik“güvenlik gücü” kuruldu, ancak 18vilayetten sadece birinde, güvenli-¤i sa¤l›yor. Ba¤dat’da ABD asker-leriyle bafllat›lan operasyon dahi,durumu özetliyor. Ba¤dat’ta gü-venli¤ini sa¤lamaya çal›flt›klar› tekyer, “yönetim” ve iflgal karargah›-n›n oldu¤u “Yeflil Bölge”. Buras›ve Kürdistan d›fl›nda tüm Irak “k›r-m›z› bölge” durumunda. 125 binolan iflgalci asker say›s› bu yüzdeniki hafta önce 133 bine ç›kar›ld›.

‹flgalcilerin Irak’ta baflard›klar›tek fley, mezhep çat›flmas›. ‹sterdo¤rudan k›flk›rtm›fl olsun, isterseiflgalin do¤al sonucu olarak ortayaç›km›fl olsun; bu eser iflgalcilerin-dir. Ad›na ne denirse densin, bugünaleni bir iç savafl havas› hakim ha-le geliyor giderek. Bunun iflgalcile-rin ifline yarad›¤›n› ise, söylemeyebile gerek yok. Direnifl aç›s›ndansöylenecek fley ise fludur: ‹flgalcile-rin Irak’taki baflar›s›zl›klar›n›nkendi içlerinde siyasi krizlere uy-gun bir zemini giderek olgunlaflt›r-d›¤› bir ortamda, bu oyuna gelmekintihar›n öteki ad›d›r. Nitelik ola-rak ulusal kurtulufl savafl› olmas›nakarfl›n, ulusal bir cephe yaratama-m›fl olman›n derin sanc›lar›n› yafla-yan direnifl, iflgalciler taraf›ndande¤il ama, “kendi içinden” darbe-ler al›yor. ‹slamc›l›¤›n çeflitli mez-hep ve kollar›n›n tarihsel düflman-l›klar›ndan beslenen bu çat›flma,

maalesef bugün iflgalciye vurufllar-dan daha ön plana geçmifl durum-da. Hem sonuçlar› itibariyle önplana geçiyor, hem de iflgalcilereyönelik direnifl hareketinin üzeriniörtüp sansürlenmesini kolaylaflt›ra-rak gündeme oturuyor. Sadece buy›l›n ilk alt› ay›nda ölen 14 bin si-vilin ezici ço¤unlu¤u iflgalciler ta-raf›ndan öldürülmedi, flii ve sünnigruplar›n birbirine yönelik sald›r›-lar›nda öldüler.

fiii Hizbullah’›n ‹srail’e diren-di¤i s›rada Arap rejimlerin “SünniUlemalar›”n›n fliili¤i “kafirlik” ilaneden fetvalar›nda çarp›c› olarak or-taya ç›kt›¤› gibi, islamiyetin bu ikimezhebi aras›ndaki tarihi “düfl-manl›k”, emperyalistlerin iflini ko-laylaflt›r›yor ve Irak’› mezhepler vemilliyetler temelinde “Balkanlafl-t›rma” amac›na hizmet ediyor.

Irak’ta durum bu iken, ‹srailarac›l›¤›yla Lübnan’a yönelik sal-d›r›, Amerikan emperyalizmininIrak batakl›¤›n› bölgede çat›flmala-r› yayg›nlaflt›rarak ve bölgenin çe-flitli güçlerini birbirine vurufltura-rak aflma hesaplar›n›n da yads›n-mamas› gerekti¤ini gösteriyor. Fri-

edman’›n batakl›¤a çözüm olaraksundu¤u “teorisi” de temelde bunadayan›yor. Marks, kapitalist siste-min bu yap›s›n› ‘Komünist Mani-festo’da 150 y›l önce söylemiflti.Burjuvazinin krizleri nas›l atlatt›-¤›n› soran Marks, flu cevab› verir:“Bir yandan üretici güçlerin büyükbir kısmını zorla yokederek; öteyandan yeni pazarlar ele geçirerekve eskilerini de daha kapsamlı birbiçimde sömürerek. Yani daha yay-gın ve daha yıkıcı bunalımlar ha-zırlayarak ve bunalımları önleyenaraçları azaltarak.” Emperyalistkapitalizmin ve onun egemen s›n›-f› burjuvazinin neden tüm savaflla-r›n, halklar› yoksullu¤a sürükleyenkrizlerin kayna¤› oldu¤u ortada.Özgürlükmüfl, demokrasiymifl,medeniyet götürmekmifl; tüm bun-lar kapitalizmin kirli yüzünü gizle-menin, tekellerin ç›karlar›n›n üze-rini örtmenin söylemleridir. Ve okutsanan kapitalizm, bugün Irak’ta100 binden fazla ölü yaratm›flt›r.

➟ Fidel'e ‘Geçmifl

Olsun’ Mesaj›

Belçika'n›n baflkenti Brüksel'de 16A¤ustos sabah› Haklar ve ÖzgürlüklerCephesi (HÖC) ad›na bir heyet KübaElçili¤i’ni ziyaret ederek, Küba Dev-rimi’nin önderi Fidel Castro'ya acil fli-falar diledi. Elçili¤in siyasi dan›flman›Mirtha Hormilla taraf›ndan karfl›lananHÖC heyeti, Fidel'e iletilmek üzereçiçek ve bir mesaj sundu. Hormilla iseHÖC heyetine teflekkür ederek, birkaçsaat içinde mesaj›n Fidel'e ulaflt›r›la-ca¤›n› belirtti.

HÖC’lüler mesajlar›nda, hastal›¤›nedeniyle derin üzüntü duyduklar›n›ifade ederek, “Haklar ve ÖzgürlüklerCephesi olarak, bir an önce halk›n›nyan›nda Devrim'in komutas›na dön-meni diliyoruz” deniliyor.

➟ Devlet Dersim’i

Yak›yor

Dersim’de askerler taraf›ndan yü-rütülen operasyonlarda ormanlar ya-k›l›yor. Dersim’in birçok bölgesindegerillaya yönelik operasyonlar sürer-ken Hozat'ta birçok alan›n at›lan bom-balar sonucu yand›¤› belirtildi.

15 A¤ustos günü Kutu Dere Kara-kolu etraf›ndaki alanlar› yakan asker-ler, Hozat'ta da Karao¤lan, Torut veSin bölgelerini bombalayarak orman›yakt›. Yine yang›nlar›n birçok bölge-ye yay›ld›¤› bilgisi verilirken, devletsöndürmek için hiçbir giriflimde bu-lunmad›. Köylülerin kendi çabalar› ilePülümür, Çemiflgezek, Merkez Gü-leçte süren yang›nlar söndürülürken,Hozat Merkez Geyiksuyu ve Ovac›kilçeleri aras›nda süren yang›n›n ise 3günden beri sürdü¤ü bildirildi.

Olay; ‹HD Temsilcili¤i taraf›ndandüzenlenen Temel Haklar, EMEP,DTP ve ESP’nin destek verdi¤i bir ey-lemle protesto edildi. Aç›klamada,köylülerle yap›lan görüflmelerde yan-g›nlar›n askeri operasyonlar sonucuç›kt›¤›n›n ö¤renildi¤i bilgisi verildi.

Devrimci Sol AyrılığıTarihsel bir çıkış, ‘iki taraf

da eksikti...’ kolaycılığıylaaçıklanabilir mi?

Türkiye Solu’nun tarihindeki“ayrılıklar”a bakan herkes, Dev-rimci Sol ayrılığının diğerlerindenfarklı bir ayrılık olduğunu açıkçagörür. Ülkemiz solunda, bir ayrı-lıktan sonra kısa sürede kalıcıla-şıp, örgütsel ve siyasal anlamdaböyle bir güce erişen başka bir ha-reket yoktur. İkincisi, ilk oluşumla,o oluşumdan ayrılan grubun bukadar farklı yönlere gittiği başkabir örnek de yoktur. Bu olgular,Devrimci Sol ayrılığının subjektifnedenlere değil, tarihsel, nesnel veideolojik bir temele sahip olduğu-nu gösterir.

Solun tarihine bakıldığında gö-rülür ki, ayrılanlar çoğunlukla ay-rıldıklarıyla hemen hemen aynışeyleri söylemeye, aynı şeyleriyapmaya devam etmiş, “bunlarınarasındaki ayrılık nedir” sorusu,solun içindekiler açısından bilebir muamma olarak kalmıştır. Ba-zı ayrılıklarda “istim arkadan ge-lir” misali, ayrılığın teorisi sonra-dan yapılmıştır. Devrimci Sol ayrı-lığında ise, ayrılığın ideolojik, te-orik nedenleri daha baştan siste-matik bir şekilde ortaya konul-muş, bu farklı stratejik yaklaşımabağlı olarak pratik de farklı bir se-yir izlemiştir. Sonuçta DevrimciYol çizgisinin bugün geldiği nok-tayla, Devrimci Sol çizgisinin gel-diği nokta karşılaştırıldığında da,kimse, “Devrimci Sol’un DevrimciYol’dan temelde bir farklılığı yok-muş” diyemeyeceği gibi, kimse deDevrimci Sol’a, “sizin Devrimci Yolhakkında söyledikleriniz ve öngö-rüleriniz yanlış çıktı” diyebilecekdurumda değildir.

28 yıl önce bunları söyleyenlervardı. Bu Tarih Bizim yazarları, ol-

guların tarihsel, siyasal sonuçları-nın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmışolmasına karşın, ayrılıktaki nes-nel, tarihsel ve ideolojik temeligörmekten uzaktırlar hâlâ. Dev-rimci Sol ayrılığını, tarihsel yerineoturtma cesareti gösterememiş-lerdir. Yazımızın önceki bölümün-de “tasfiyecilik” meselesinde debelirttiğimiz üzere ayrılığın ide-olojik boyutlarını tam olarak kav-ramış değillerdir. Kavradıkları ka-darını da, Devrimci Yol’a “dokun-mamak”! için geçiştirmişlerdir.

Ayrılıktaki nesnel, tarihsel, ide-olojik temeli yok sayınca, tabii ge-riye Türkiye solundaki alışılmışsubjektif nedenler kalır. “Bu TarihBizim” yazarları da, ayrılığı bu tür-den sığ gerekçelerle açıklamayaçalışmak gibi bir basitliğe düş-müşlerdir. Şöyle diyorlar:

“Yerel militan örgütlenmelerinözerkliklerini koruma eğilimleri,bu sorunların gelişiminde önde ge-len bir yer tutar. Devrimci Sol ayrı-lığında da bu etkili olmuştur.”

“Devrimci Sol ayrılığının başınıçeken grup, Devrimci Gençlik mili-tanlarının bu duyarlılığını olumlubir enerjiye dönüştürmek yerine,bir güvensizlik kaynağı olarakbesledi.” (syf. 89-90)

“Elbette dönemin yerel militanörgütlenmelerinin merkezileşmeyekarşı direnişine kariyerizm, tayfa-cılık ve benzeri türden birçokolumsuz öğe eşlik ediyordu.” (syf.89-90)

“Ayrılanlara yönelik olarak ya-pılan ‘kariyerizm’ suçlamaları,gerçeğin bir yönünü temsil etmek-le birlikte, sorunun çözücü biçim-de ele alınmaması, her iki tarafaçısından da yıkıcı sonuçlara yolaçtı.” (syf. 92)

Bu Tarih Bizim yazarları, bun-ları saydıktan sonra “tek nedenbunlar değil” diyerek, “stratejikanlayışın bir an önce açıklığa ka-

vuşturulması ve ayrıntılı bir ‘geç-miş değerlendirmesi’ yapılması yö-nündeki istekleri; Sovyetler Birliğiile diğer reel sosyalist ülkelerdeki‘geri dönüş sürecinin doğası’nınçözümlenmesi...” gibi etkenler devardı diye güya bir nesnellik gös-teriyorlar.

Birincisi; “Tek neden bunlardeğil” derken, bunların –yani,“özerkliklerini koruma eğilimi, İs-tanbul’daki liderliğin hata ve zaaf-ları, güvensizliği beslemek, kariye-rizm, tayfacılık, benzeri türden birçok olumsuz öğe”– olduğu konu-sunda “Bu Tarih Bizim” yazarları-nın şüphesi yok anlaşılan. Ama ki-tapta böyle olduğunu gösterecektek bir olay, tartışma, teorik metinörneği de yoktur. Bir hareketin va-roluşunu, bu nedenlerle açıklıyor-san, elbette o “sıfat”ları hangiolaylardan, yaklaşımlardan çıkar-dığını ortaya koymak zorundasın.Bunu yapmadan “kariyerizm,özerklik eğilimleri” diye saymak,siyasal bir değerlendirme iddi-asıyla bağdaşmaz.

İkincisi; arkadaşlar, tek nedenbu değildi deyip, birkaç neden da-ha sayıyorlar ama, kitapta her şeyitartışırken nedense zaten eksiksaydıkları bu nedenleri tartışmagereği bile duymuyorlar. Çünküarkadaşlara göre, aslında ayrılıktabunlar tali nedenlerdir. Esas ne-den, tayfacılık, özerklik ve benzeridiye saydıklarıdır. Aktardığımızalıntılarda da görüldüğü gibi,olumsuzluk vurgusu hep Devrim-ci Sol önderliğine yöneliktir.

Devrimci Yol önderliğine ise,ayrılık konusunda “lütfen” bir şey-ler söylenmiştir. Bu Tarih Bizim’egöre, Devrimci Yol önderliğinin bukonudaki temel hatası, ortaya çı-kan sorunu “son derece kötü yön-lendirmiş” olmasıdır. Bu kadarbasit yani. Her sorunda olduğu gi-bi, Devrimci Sol ayrılığı konusun-da da asıl neden “liderlerin yete-neksizliği”!dir.

Bu kötü yönlendirmenin de DYliderliğinin 1973-74 dönemindekigelişme sürecinin dokusunu ve di-namizmini kavrayamaması, gençmilitanların politik gereksinimle-rini acelecilik olarak ele alma-sı’ndan kaynaklandığı söyleniyor.

29

27 A¤ustos 2006 / 67

Miras Kaygısına KurbanEdilen Bir Muhasebe

- Önceki sayıdan devam -

Devrimci Yol Üzerine Bir Kitap:

Devrimci Yol liderliğinin ayrı-lıktaki rolünün esası yoktur butahlilde. Devrimci Yol liderliğinintasfiyeci ideolojisi yoksayılmayadevam edilmektedir. Oysa ayrılıktartışması burada düğümleniyor.Devrimci Sol ayrılığını açıklayankitabın adının “Devrimci Yol Hare-keti’nde Tasfiyecilik ve DevrimciÇizgi” olması bir tesadüf değildir.

“Özerklik eğilimleri”nden söze-diyor arkadaşlar. Bizi örgütlemekistediler, partinin, THKP-C’nin ye-niden yaratılması doğrultusundasomut adımlar attılar da biz mi di-rendik? Bilinçli ve iradi bir tavırla,THKP-C çizgisini savunan kadro-lara görev verilmemiştir. (74 son-rasının doğal gelişim sürecindeüstlenilen görevler vardır. Ona dapragmatik hesapları nedeniyle biritirazları olmamıştır, zaten olmasıda sürecin karakteriyle terstir.)

Biz örgütlenelim diyorduk.PASS’yi örgütleyelim diyorduk. Biz“dikey örgütlenme”nin ihmal edil-mesini eleştiriyorduk. Peki onlarne diyordu? Hiçbir şey.

Bu Tarih Bizim yazarları, ayrılıksürecini açıklarken “Devrimci Yolliderliği... örgütlenmenin silahlımücadelenin iniş-çıkışlarındakibirliğini korumasının öneminevurgu yapıyor ve bununla çelişeneğilimleri etkisiz hale getirmeyeöncelik veriyordu.” (syf. 91) diye-rek adeta DY önderliğinin tasfiye-ciliğine mazeret uydurmaya çalış-maktadırlar. DY liderlerinin kafa-sında THKP-C çizgisinin tasfiyesivardır ve buna bağlı olarak tasfiye-ye direnmeyecek bir kadrolaşma-merkezileşme gerçekleştirmeyeçalışmaktadırlar. Mesele budur.DY liderleri o dönem şunu yap-mak istiyorlardı, bunu yapmak is-tiyorlardı diye eğip bükerek hiçbirşey açıklanmış olmaz.

Örgüt, merkezileşme sorunu,THKP-C çizgisini hayata geçirmesorunu, o dönem Devrimci Yol’ungündeminde değildi. Eleştirileri-miz de bunaydı zaten. Bu Tarih Bi-zim yazarlarının kendilerinin debelirttikleri gibi, DY, ancak ayrılık-tan sonra merkezileşmeye yönel-miştir. Çünkü artık kendi tayfaları-nı oluşturmuşlardır ve inkarcı dü-şüncelerini hayata geçirebilecek-

lerdir. Nitekim hayata geçirilenDevrimci Yol çizgisi, THKP-C’nininkar çizgisi olmuştur.

Bizim “iradiliğimizi” eleştir-menin hiçbir mantığı yoktur bunoktada. Böyle bir durum karşı-sında, sorgulanması gereken iradeve insiyatif değil, o iradeyi ve insi-yatifi gösterememektir.

Kitabın bütününde arkadaşlarsık sık “kurucu irade” diye birkavramdan sözetmekte, meselaTHKP-C'nin ve Mahir Çayan’ın enbelirgin yönünün güçlü “kurucuiradesi” olduğu belirtilmekte;Devrimci Yol’un ÖDP’lileştirilmesisürecinde DY kadrolarının enönemli eksikliğinin de böyle birkurucu iradeyi gösterememeleriolduğu vurgulanmaktadır. Amaarada bir süreci atlamaktadırlar;tasfiyeciliğe karşı Devrimci Sol, iş-te o çok sözünü ettikleri “kurucuiradeyi”, dönemin tüm zorlukları-na, “eski”lerin, “cazip şöhretler”inkitleler üzerindeki etkilerine kar-şın gerçekleştirmişlerdir. Devrim-ci Sol’un ortaya çıkışında en azın-dan bunun hakkını teslim etmele-ri gerekirken, bu hakkı da teslimetmiyorlar.

THKP-C çizgisini her koşul al-tında ve her şeye rağmen savun-ma cüretini gösteren kadrolar, siz-lerin 20 yıl sonra bile hala aşama-dığınız “barikatları” aşmış ve tasfi-yeciliği tasfiye etme iradesini or-taya koymuşlar. Bu iradeden dersçıkarmaları gerekirken, hala budevrimci insiyatif ve iradeyi“özerklik eğilimleri” vb. gibi sığgerekçelerle izah etmeye çalış-mak, tarihsel muhasebe iddiasıylaçelişen basit bir subjektivizmdir.

Ama bunun da ötesinde Bu Ta-rih Bizim yazarlarının DevrimciSol ayrılığını ele alışlarının en za-yıf noktası, sonuç hükmü olarakbelirttikleri bölümdedir. Şöyle di-yorlar sonuç olarak:

“Devrimci Yol liderliğinin ayrış-maya giden süreci, kendisini aş-mayı hedefleyen özeleştirel bir tu-tumla kavraması halinde, bu sü-reçte ortaya çıkan gerilimler,olumlu bir gelişme dinamiği hali-ne getirilebilirdi. ... Devrimci Sol'uoluşturan unsurlar da, merkezileş-me sürecinde ortaya çıkan tepkile-

rini, ‘tepkisel’ bir çizgiye sürükle-meseler... ‘yerel özerklik’ eğilimineyol açan kendi zaaflarını kavra-manın ve bunlardan arınmanınbir aracı haline getirebilselerdi,Devrimci Hareketin daha sonrakigelişiminde görülen birçok eksiklikortaya çıkmayabilirdi.” (syf. 95)

“DY önderliği şöyle yapsaydı,DS grubu da böyle yapsaydı...” tar-zındaki bir değerlendirme siyasalbir muhtevadan yoksundur. Tarih-sel bir olgu böyle ele alınamaz.“Keşke”lerle değerlendirilemez.Olan olmuştur. Tarihsel bir değer-lendirme ve muhasebenin yapa-cağı, olan olayları tarih içindekiyerine oturtmaktır.

Bir “ayrılık” sözkonusuysa, buayrılık doğru mudur, yanlış mıdır,hangi sonuçları doğurmuştur, ay-rılık noktasında ileri sürülen dü-şünce ve tezler, ne kadar doğru-lanmış, ne kadar yanlışlanmıştır?Bunlar cevaplanmalıdır. DevrimciSol ayrılığı üzerine bu kadar yılsonra bir değerlendirme yapılıyor-sa, değerlendirmeyi yapanlarınsorumluluğu, bu sorulara cevapvermektir.

Bu soruya cevap arayanlar, BuTarih Bizim’de bunu bulamaya-caklardır. Ama kitaba bakanlar,ayrılığı değerlendirmekteki “esas-tan kaçış”ın, ayrılık sonrasının de-ğerlendirilmesinde bir “DevrimciYol güzellemesi” ve “Devrimci Solkaralaması” olarak devam ettiğinigörebilirler.

Devrimci Sol da tarihin bir ya-na savurduğu hareketlerden biriolsaydı, “Bu Tarih Bizim” yazarları,tarih karşısında daha nesnel olmacömertliğini göstereceklerdi belki.Ama Devrimci Sol, Türkiye solu-nun büyük bölümünün savruldu-ğu, döküldüğü, düzeniçileşmeyeyöneldiği tüm dönüm noktalarını,devrimci çizgide ısrar ederek, Kı-zıldere çizgisinde yürüyerek, des-tanlar yaratarak aşıp, partileşerekbugüne gelmiş bir harekettir. İştebu noktada Bu Tarih Bizim’in Dev-rimci Sol’a yönelik değerlendirmeve söylemi, değerlendirmenin ta-rihsel bağlamından kopup, reka-betçilikle, grupçulukla şekillen-meye başlıyor.

Ayrılıktan sonra ne oldu? Dev-

30

27 A¤ustos 2006 / 67

rimci Yol nasıl bir tarih yazdı, Dev-rimci Sol nasıl bir tarih yazdı? BuTarih Bizim yazarları bu soruya,size “subjektivizm nedir”e örnekolarak gösterilebilecek bir cevapveriyorlar:

“Devrimci Sol'un bu dönemdesolun etkisiz bir grubu olarak kal-ması ve daha 12 Eylül öncesindeyenilmesinde, çok aşırı bir iradizorlama vurgusu yaparak kendili-ğindenliğin devrimci rolünü kü-çümsemesinin ciddi bir payı ol-muştur. Devrimci Yol, özelliklehalka zarar veren, halkta korku vedehşet duygusu uyandıran eylembiçimlerine karşı duyarlılığıylaTHKP-C'nin politik mücadelekültürünü güncel mücadeleleriçinde yeniden üretmeyi başarırve halkın devrimci eğilimleriylebütünleşen yeni bir devrimci poli-tik kültürü mayalandırabilirken,Devrimci Sol ‘iradi’ olmak adına,esnaftan zorla para toplama, zorlakepenk kapattırma gibi yöntemleriyaygın bir biçimde kullanarak, bu-günkü ‘militarist sol’ anlayışın to-humlarını atmıştır.” (syf. 93-94)

Zorlama ve çarpıtma!

Devrimci Yol tarihi adına yazı-lan teslimiyet dolu bir geçmişin vekarikatürize etmeye çalıştıklarıDevrimci Sol’un yazdığı direnişdolu tarihin karşısında, arkadaşla-rın en azından biraz daha “müte-vazi” olmaları beklenirdi. AmaDevrimci Yol kültürünün yabancı-sı olduğu bir kavram bu. Dolayı-sıyla Bu Tarih Bizim yazarları dayabancı. Bütün yaşadıklarındansonra yine ve hala burunlarındankıl aldırmıyorlar.

Soralım o zaman; “DevrimciYol’un güncel mücadeleler içindeyeniden ürettiği” iddia edilenTHKP-C kültürü, yeni bir devrimcipolitik kültür” nedir, nasıl bir şey-dir, kendini nerede göstermiştir?Bu nasıl bir THKP-C kültürü ki, sı-kıyönetimler, cuntalar karşısındabir direniş yaratmamış? Sıkıyöne-timleri, cuntaları “bekle gör” tav-rıyla izlemek miymiş yeniden üre-tilen THKP-C kültürü? “Faşist dev-letin yanıbaşında halk iktidarınınnüvelerini kurduk” diye övünülenyerde bile, oligarşinin saldırılarıkarşısında direnmeyip barikatları

kaldırmak mıdır? Yeniden üretilenTHKP-C kültürü, hapishanelerde-ki teslimiyet çizgisi midir yoksa?Yeni politik kültür, mahkemelerdeörgüt olduğunu savunamayacak,devrimci olduğunu söyleyemeye-cek kadar acizliğe düşmek midir?O kültür, bir daha ağzına silahlımücadeleyi bile almaya tövbeli birpartiyi nasıl yarattı?

“Zorla kepenk kapattırma” gibioligarşiden alınmış görüşler, ya daDevrimci Sol’un daha 12 Eylül ön-cesi yenildiği gibi, 12 Eylül’e karşıdireniş sürecinden bihaber, kay-nağı kendinden menkul iddialarüzerinde durmayı burada lüzum-suz görüyoruz. Ama arkadaşlarabiraz daha mütevazi olmaları an-lamında sadece şunu söyleyebili-riz: Devrimci Sol’un yukarıda sizesoru olarak yöneltilen tüm tarihselkesitlerde neler yaptığını, kendiyarattıklarınızla kıyaslayarak tek-rar düşünün!

Bu Tarih Bizim’in Sorgulayamadığı Yan:

Siyaset ahlakı ve direniş kül-türü açısından Devrimci Yol

Öyle hareketler olur ki, yenil-mişlerdir, tasfiye edilmişlerdir, fa-kat yine de geriye çok önemli birdevrimci miras bırakabilmişlerdir.Fakat Devrimci Yol, direnerek,mevzi mevzi çatışarak yenilmiş,tarih sahnesinden direnerek tasfi-ye olmuş bir güç değildir. Dolayı-sıyla bakılması gereken, bugün,tarihin eleğinin üstünde DevrimciYol’dan siyaset tarzı olarak nelerkaldığıdır. Ne yazık ki bunlar için-de “Bu Tarih Bizim” sayfalarınıdolduran o “güzellemeler” yoktur.

Bu Tarih Bizim yazarları, Dev-rimci Yol’dan solun kültürüne mi-ras kalan, tasfiyecilik, grupçuluk,hizipçilik, siyaset yasakçılığı ve di-renmeme kültürünü masaya yatır-mıyorlar. (Hatta mesela siyaset ya-sakçılığını teorileştirmeye kalkı-yor.) Kitap boyunca Devrimci Yolliderliğine yöneltilen onca eleştiri-ye karşın, ihaneti, sapmayı, sav-rulmayı ve teslimiyetçiliği sorgu-lamaları çok geri bir noktadadır.Olguların, tavırların adını koy-

makta ürkektirler. Çürümenin se-beplerinden biri olan “yaşam tar-zı”nı sorgulamaya hiç girişmiyor-lar. Statükoculuğu lanetlemiyor-lar. Çünkü bugün de benzerliklerçoktur.

Tasfiyecilikle birlikte başlayanve bugünlere uzanan süreç içindemilitan devrimcilik öldürülmüş-tür. Direniş kültürünün içi boşal-tılmıştır. Daha 1974’den itibarenörgütlenme, kadrolaşma adınaalavere, dalavere, tayfacılık yapıl-mıştır. 90’ların başında yine aynıyöntemlere başvurulmuştur. Tabiitavırların sahipleri ahlaki olarakda sorgulanmalıdır. Bunun için1974’te hapishaneden çıkıştan iti-baren ne yapılmış, nasıl yapılmışyeniden bakmak zorundadırlar.

“Bu Tarih Bizim”de, THKP-Csüreci anlatılırken, THKP-C’de so-mutlanan “yüksek ahlaksallık”,“ideolojik parlaklık, politik atıl-ganlık, tarihsel dönemeçlerde riskalabilme sorumluluğu, yaşamınıdavasına adayabilme kararlılığı,dava insanı kimliği”ne vurgularyapılıyor.

Peki, bunlar nirengi noktasıolarak ele alındığında DevrimciYol’un “THKP-C kültürünü yeni-den ürettiği ve onun devamı” oldu-ğu nasıl iddia edilebilir?

DY liderliğinin uzlaşmacı, pasi-fist ve 12 Eylül’den sonra teslimi-yetçiliğe dönüşen çizgisininTHKP-C’ye bir ilişkisi var mı? Da-ha önemli bir soru da şudur: Tesli-miyeti, ardından düzeniçileşmeyiörgütleyen bir önderlik nasıl olduda kabul görmeye devam etti?..Hemen tüm hapishanelerdekiDevrimci Yol örgütlülükleri, Ma-mak çizgisini nasıl onaylayıp meş-rulaştırdılar?

THKP-C’nin önderlik ve kadroanlayışı, THKP-C’nin tüm stratejiktezleri ve savaş kültürü gibi, Dev-rimci Yol tarafından tasfiye edilenolgular arasındadır. Bunun içinDevrimci Yol’un tayfalaştırılan,sağcılaştırılan kadroları DevrimciYol yönetiminin teslimiyetçiliğinisorgulama sorumluluğunu ve cü-retini göstermemişlerdir.

Arkadaşlar, bugünden geriyedönüp, Devrimci Yol cuntaya kar-şı, THKP-C’nin Elrom eylemi gibi

31

27 A¤ustos 2006 / 67

eylemler yapmalıydı diyorlar? Bu-gün tartışılması gereken bu mu?Bugün arkadaşların tartışması ge-reken bunun niye yapılmadığıdır.Ve bu da “DY liderlerinin temkinli-liği”yle açıklanamayacak bir so-nuçtur. İşte buralarda DevrimciYol’un THKP-C inkarcılığı ve tasfi-yeciliği gerçeğinden kaçıyor BuTarih Bizim yazarları.

Silahlı Propaganda, DevrimciYol’un dilinde bile yoktur artık.Daha cuntadan önce “Sıkıyönetimilanı” karşısında bu pasifist, inkar-cı çizgi açığa çıkmıştır. Ama kita-bın başka yerlerinde bu tavrı eleş-tiren Bu Tarih Bizim yazarları, işDevrimci Yol çizgisine gelince,DY’nin sıkıyönetim karşısındakitavrını bile aklamaktadırlar.

Devrimci Yol’un, sıkıyönetimkarşısında haftalarca tavırsız kal-dığını kendileri de belirten Bu Ta-rih Bizim yazarlarına göre, süreçsonra şöyle gelişmiş: “DevrimciYol... çok yaygın propagandif etki-ler yaratan eylemler başlattı. Afiş-pankart asmadan, yazılamaya,kuşlamadan, küçük gösterilere,duvar gazetelerinden, anlık sokaktiyatrosu mizansenlerine uzananbu eylemlerde, mizah, alay ve kü-çük düşürme unsurları son dereceetkin bir biçimde kullanıldı. Bu sa-yede, sıkıyönetimin muhalif kitle-ler nezdindeki baskıcı-psikolojiketkisi kısa bir süre içinde silindi...”(syf. 59)

Sıkıyönetimin etkisi DY’nin bueylemleriyle silinmiş! Sıkıyöneti-me karşı sürdürülen -tabii Dev-rimci Yol dışındaki hareketlerinsürdürdüğü- silahlı mücadeledenhiç bahis yoktur burada. Bu TarihBizim yazarları, söylemde sık sıkTHKP-C çizgisini savunmaktansözetseler de, hala DY’nin sıkıyö-netim karşısındaki o mantığını ta-şımaktadırlar.

Devrimci Yol, ısrarla devletekarşı silahlı mücadeleden kaçmış-tır. Kendilerinin de dile getirdiğigibi, “Resmi güçler, ilk kez, 1980Ağustosunda hedef alınmaya”başlanmıştır. Yani cuntadan sade-ce bir ay önce. Bu Tarih Bizim ya-zarları bu konuda da diyorlar ki,“artık çok geç kalınmıştı.”

Devrimci Sol, o zamandan çok

daha önce, faşizme karşı mücade-lenin resmi faşist teröre yönelmesigerektiğini söylemiş ve üstelik bu-nu yapmış. Siz 28 yıl sonra ancakgeç kalındığını tespit edebiliyor-sunuz. Fark bu. Buna rağmen BuTarih Bizim, bunlardan bahsetme-diği gibi, tersine bu devrimci çizgi-yi “militarist”, “iradeci” vs. diyemahkum etmeye çalışıyor hala.

“Bu Tarih Bizim” yazarları,DY’nin anti-faşist mücadeleyi an-ti-MHP mücadele olarak ele aldığıgibi bazı eleştirileri de kendileri-nin her şeyi “içeriden” bildiklerigerekçesiyle savuşturmakta, “biz-den daha iyi mi bileceksiniz” tav-rıyla yazmaktadırlar. Evet, Dev-rimci Yol’un en sistematik eleştiri-sini yazanlar, elbette “içeriden”yazmışlardı o eleştiriyi. Evet, o dö-nemin Devrimci Yol’unu tabii kisizden iyi biliyoruz ve dahası, siz-den daha isabetli tahlil ettiğimizkesindir. Ne kadar iyi tanıdığımız,gerek DY hakkında söylediklerimi-zin hepsinin zaman içinde gerçek-leşmiş olmasından, gerekse de bu-gün kendilerinin yazdıklarındanda bellidir.

Bu Tarih Bizim yazarları, bizimo zamandan görüp söyledikleri-mizi, hem görmeyen, hem de gös-terilmesine rağmen, görmemekteısrar edenler içindedirler. Üstelikbu geçici, birkaç aylık, birkaç yıllıkbir siyasi körlük de değildir. Bun-ları ancak yirmi yıl geçtikten sonragörüp söyleyebiliyorlar. Bu nesnelgerçek, onların Devrimci Sol ayrı-lığında neler denildiğine tekrardönmek zorunda olduklarını gös-teriyor.

Sonuç Olarak:Devrimci Yol’u aynen tekrarınvaracağı yer, geçmişte vardığıyerden farklı olmaz!

Devrimci Sol’u “militan tepki-sel bir çizgi” izlemekle eleştirdik-ten sonra arkadaşlar sözkonusukavrama bir de dipnot düşmüşler.

Dipnot AYNEN şöyle:

“Devrimci Sol'un mayasındakibu tepkisellik, sonraki süreçte de(1985'ten bugüne) onun pozitif birsiyaset izlemesine engel olarak, her

tıkanmasını tepkisel özelliğininyarattığı savrulmalarla, önce bü-yük suikastlar çizgisine; ardındanmilitarist bir çizgiye, mezhepçili-ğe, lider fetişizmine neden olmuş-tur. ” (syf. 95-İfade bozukluğu ken-dilerine aittir.)

Bu Tarih Bizim’den bir Devrim-ci Sol değerlendirmesi daha:

“Militarist çizginin en ısrarlısavunucusu olan Devrimci Sol, si-lahlı mücadelenin sürekliliğinisağlayamaz hale geldiği noktada,düzenle “sürekli ve uzlaşmaz birkavga içinde olmanın” pratik im-kanını, ölüm orucunu süreklileş-tirmekte buluyor.” (syf. 195)

Geçmişe ilişkin bölümlerdekitüm o ağırbaşlı, nesnel görünme-ye çalışan hava, günümüze gelin-ce birden paramparça oluyor vedevrimci hareketi, burjuvaziden,küçük-burjuvaziden alınma kav-ramlarla değerlendirmeye başlı-yorlar. Önce “büyük suikastlar çiz-gisi” izlenmiş, ardından “milita-rist” çizgi (ilkini neden ‘militarist”çizgiye dahil etmemişler bilemi-yoruz!)... Sonra silahlı mücadele-nin de yerine ölüm orucu konul-muş... Böyle bir karikatürleştirme,ya siyasi cehalet ürünüdür ya darekabetçiliğin, siyasi arenada birtürlü etkili bir güç olarak varola-mamanın hazımsızlığının ürünü.Silahlı mücadeleyi sürdüremedik-leri için onun yerine ölüm orucuyapıyorlar gibi bir iddia, 12 EylülCuntası’nın sınıf mücadelesi cahi-li savcılarının bile aklına gelmezdiherhalde... Ya da bugün Adalet Ba-kanı’nın tecritin kaldırılması tale-bi karşısına “siz bakmayın onlarıntecrit falan dediklerine, onlar si-lahlı mücadele yerine ölüm orucuyapıyorlar” diye çıktığını bir düşü-nün!..

Bu Tarih Bizim’e göre, Türkiyesolu “yasalcılık” ve “militarizm”olarak saflaşmış. Kendileri tabii buikisinin de dışında ve “devrimciçizgi”yi temsil ediyor olmalılar.Esamesi okunmayan bir “devrimciçizgi”! Türkiye solunu “yasalcılıkve militarizm”den ibaret gösteripmahkum etmek, tek kelimeyle“ben yoksam hiçbir şey yok” mantı-ğıdır. Bu “saflaşma” tasviri, kendi-lerinin onlarca yıldır siyasi süreç

32

27 A¤ustos 2006 / 67

üzerinde belirleyici bir insiyatif veyönlendiricilik sahibi olmamaları-nın yarattığı baskılanmayla geliş-tirilen bir reddiyeciliktir.

Tabii bütün bu yıllarda redde-demedikleri gelişmeler de var;ama onların karşısındaki tavırlarıda ilginç. Gençliğin Nisan eylem-lerinden, 1 Aralık Basın Yayın işga-line, memur hareketinin örgütlen-mesinden Zonguldak grevine, Ba-har eylemlerine kadar, birçok şeyiya kendilerine malediyor, ya da“Devrimci Yol kökenli devrimcile-rin kayda değer etkisi”nden söze-diyorlar. Bunlar bu yazı kapsamın-da tartışma konumuz değil, amaDevrimci Yol benmerkezciliğininve grupçuluğunun Bu Tarih Bi-zim’e damgasını vuran etkisinigösteriyor.

1989 1 Mayıs’ını bile “İstanbulİşçi Sendikaları Şubeleri Platfor-mu”na malederek yazılan bir ta-rih, ne düne, ne bugüne dair özel-likle Devrimci Sol konusunda nes-nel olamaz elbette. Devrimci Sol’adair bir bölüm daha:

“Devrimci Sol, 1985 sonrasındaİstanbul'daki cezaevlerinde sürek-lileşen açlık grevlerini örgütsel to-parlanmasının ana zemini halinegetirdi. Devrimci Sol'un zorladığıbu mücadele, dışarıda gelişen in-san haklan hareketinin ivmesiniyükseltti.” (syf. 172)

Arkadaşlar, şu 28 yıllık tarihteDevrimci Sol’un en azından “in-san hakları hareketinin ivmesiniyükseltmek”(!) gibi olumlu bir işyaptığını teslim etmişler!.. Diyedüşünürken, görüyoruz ki, bu“olumlu”luğa da bir dipnot düş-mekten kendilerini alıkoyama-mışlar. Devrimci Sol için olumlubir şey söylersek, günahkar oluruzdiye düşünüyor olsalar gerek ki, şudipnotu eklemişler:

“Cezaevlerindeki baskılara kar-şı mücadele, kuşkusuz 12 Eylülsonrasında solun uğradığı yenilgi-nin aşılması açısından... kritikönemdeydi. Ama zamanla bu mü-cadele alanı gerekli gereksiz kulla-nılarak, özellikle bu mücadelenindışarıyı cesaretlendirici etkisininötesinde, dışarıya siyaset taşımaiddiasına girmesiyle birlikte dışa-rıyı güdükleştirici ve kolaycılığı

besleyen yönü ön plana çıkmayabaşladı. Türkiye solu, cezaevlerin-de yanlış bir zeminde oluşan buyeni çizginin bedelini 1995’ler son-rasında ağır bir şekilde ödedi.” (syf.172)

1995 sonrası hapishanelerdeödenen bedellerin nedeni olarak“izlenen çizgiyi” göstermek, oli-garşinin 1990’ların başından beribaşvurduğu ve halen uyguladığıpolitikaları anlamamaktır. Küçük-burjuvaziden mezhepçilik, liderfetişizmi gibi “eleştirileri” alan BuTarih Bizim yazarları, bu eleştiriyide Kürt milliyetçiliğinden veya re-formist teorisyenlerden almış ol-salar gerek. Veya kimseden alma-mış da soruna zaten onlar gibi ba-kıyorlarsa bu daha vahim; çünkübu, kitaptaki THKP-C’yi savunmaiddiasıyla bağdaştırılamayacak birmantığın tezahürüdür.

“Sonuç olarak” altbaşlığındaaktardığımız bu alıntılarda asılönemli olan şudur: Silahlı müca-dele konusundaki yaklaşımları,hapishaneler ve ölüm oruçlarınayönelik değerlendirmeleri ve budeğerlendirmelerde kullandıklarımezhepçilik, örgüt içi şiddet, mili-tarizm, lider fetişizmi gibi kavram-lar, ÖDP’nin yaklaşım ve kavram-larından pek de farklı değildir. BuTarih Bizim’de ÖDP’yi “yasalcılık”çizgisi diye mahkum etmeleri,THKP-C’den sözetmeleri, bu ger-çeği değiştirmiyor. Sorun sadecekavramlarda da değildir; kitabı ya-yınlayan Devrim Dergisi çevresi,pratik olarak da yıllardır refor-mizmden ayrı değildir. Bu durum,Devrimci Yol’u vareden ideolojiy-le, politikalarla gerçek anlamdabir hesaplaşma yapmamanın ka-çınılmaz sonucudur. DevrimciYol’daki reformist özle yüzleşmecesaretini gösteremedikleri süre-ce, o reformizm, sivil toplumcugörüşler, DY’yi savunduğu iddi-asındaki her kesimin ayağına do-lanmaya devam edecektir.

Bu Tarih Bizim yazarları, Dev-rimci Yol’un 1990’ların başındayaşadığı “tartışma süreci”ni de şukelimelerle anlatıyorlar:

“Devrimci Yol önderleri tasfiye-ci siyaset tarzını, bilerek ve tasarla-yarak, militan çalışmaları eritmek

için kullandılar. Çünkü tercih edi-len siyasi çizginin ihtiyacı; militanbir gençlik yerine lafebesi bir genç-lik, yoksul halkın mücadelesi yeri-ne orta sınıfların talepleri; meşru-luk yerine yasallık...tı. Sonuçtakaybeden, devrimci mücadele vedevrimcilerin canları pahasınaoluşturdukları devrimci miras...oldu.” (Syf. 200-201)

Bu Tarih Bizim yazarları, ısrarlagörmezden gelseler de, 1977-78’deki de işte böyle bir tasfiyeci-likti. Ancak 78, Devrimci Sol çıkışıişte bu “kaybetmeye” izin verme-miştir. Belki de DY’nin “tartışmasüreci” adı verilen bu sürecinin ih-tiyacı da böyle bir çıkıştı. Ama so-nuçtan görülüyor ki, onu yapacakgüçte bir dinamik kalmamıştı ar-tık Devrimci Yol’da.

Sonuç olarak belirtilmesi gere-ken şudur: Devrimci Yol’u aynentekrar etmeye çalışmanın varaca-ğı yer, geçmişte vardığı yerdenfarklı olmaz! Bugün yeniden dü-şünmek gerekir. Devrimci Sol’unayrılığı yerli yerine oturtulmadan,tam bir Devrimci Yol değerlendir-mesi yapılmış olmaz. Bu Tarih Bi-zim, bunun olmayacağının birbelgesidir.

DY çevresinden gelen herhangibir grup, “Devrimci Yol’un devamıolma” veya “Devrimci Yol çizgisinisürdürme” iddiasında bulunabilir.Bu iddiayı saygıyla karşılarız. Si-lahlı mücadelede, devrimde,PASS’ta ısrar anlamına gelen birsahiplenmeyi olumlu da buluruz.Ama bu iddianın henüz pratik birtezahürü de yoktur. Bu anlamda,Türkiye solunun bu siyasi hareket-leri Devrimci Yol’la özdeşleştirme-si subjektif olur zaten. Öte yan-dan, nesnel bir gerçektir ki, Dev-rimci Yol, önderliğiyle, yönetimiy-le, gövdesini oluşturan kadrolarıy-la, geride kalan tabanıyla, ideolojive politikasıyla belli bir evrim ya-şayarak ÖDP’ye dönüşmüştür.

Devrimci Yol’dan bir ÖDP do-ğuran ideolojik temel ve politika-lar, örgütsel ve politik kültür sor-gulanmadan “ÖDP, DevrimciYol’un devamı değildir” diyerekkimse işin içinden çıkamaz. Ve busorgulama yapılmadan, o sulardadolanmaktan kurtulunamaz.

33

27 A¤ustos 2006 / 67

Türkiye’nin bir flehrinde, herke-sin gözleri önünde 15 yafl›ndaki birçocuk, polis taraf›ndan alenen infazediliyor. Ve flu ana kadar TürkiyeCumhuriyeti hükümetinin veya ba-kanlar›n›n bu konuda yapt›¤› tek biraç›klama yok. AKP’liler susuyor.TBMM ‹nsan Haklar› Komisyo-nu’nun AKP’li ve CHP’li üyeleriyok ortada. Burjuva medyada bu in-faz› sorgulayan yok. B›rak›n sorgu-lamay›, haberini bile yapm›yorlar.

‹ktidar›n ve polisin infazc›l›¤›n-dan sözederken, Lübnan’da katledi-len Vaad üzerine gözyafllar› döküpFevzi Abik’i görmeyen riyakarl›k-tan da sözetmeliyiz elbette. Caddeortas›nda silahs›z, savunmas›z 15yafl›ndaki bir çocu¤un kafas›ndanvurularak katledilmesinin, özünde‹srail’in politikalar›ndan ne fark›var?

12 A¤ustos’ta bu ülkenin büyük-flehirlerinden birinde, cadde ortas›n-da 15 yafl›nda bir çocuk öldürüldü;POL‹S TARAFINDAN. Çocuk si-lahl› de¤ildi, çocuk kaçm›yordu,çünkü eli kelepçeliydi. Kelepçesiniçözüp hemen orada bafl›ndan kur-flunlay›p infaz edildi.

Yalanc›l›¤› tescilli bir

resmi kurum: Polis

Bu ülkede polisin aç›klamalar›ancak mizah konusu olabilecekaç›klamalard›r; tabii kara mizah!

Yalanlar›n›n biraz inand›r›c› olmas›için beyinlerini yorma zahmetinebile katlanmazlar. Çünkü bilirler ki,onlar ne derse, devletin bütün ku-rumlar› buna göre hareket eder ve

aklamakta kullan›rlar.

‹ki küçük çocuk vard›; adlar› Be-rivan ve Dilan’d›. Biri 1.5, di¤eri 3yafl›ndayd›. Adana polisi taraf›ndanKüçükdikili’de gerçeklefltirilen birbask›nda katledildiler. Özel timlerkurflun ya¤d›rd› babalar›n›n kuca-¤›ndaki Berivan ve Dilan’a. Babala-r›yla birlikte öldüler. 1996 y›l›yd›.Günlerden 8 A¤ustos. Katilleri ha-len görevlerini bafl›nda, çünkü bubebek katilli¤i için tutuklanmad›lar,cezaland›r›lmad›lar.

Diyarbak›r’da cenazeye kat›lan,evinin balkonunda oynayan çocuk-lar› kurflunlad›lar, “terör örgütü ço-cuklar› öne sürüyor” diye aklad›lar.

fiimdi Fevzi Abik’te de ayn› aki-beti bekleyin. Polisin ilk aç›klamas›,ard›ndan de¤iflen aç›klamalar› vehalkla alay edercesine “havaya ateflaçt›k, vuruldu” demesi, yalana, al-datmaya nas›l al›flt›klar›n›n, hesab›n›vermeyeceklerini biliyor olmalar›-

n›n bir örne¤idir. 15 yafl›ndaki Fevzi“havada m› geziyordu ki, s›kt›¤›n›zkurflun ona de¤di” diye hiçbir hu-kuk kurumunun soraca¤›n› da dü-flünmeyin. Veya herhangi bir savc›,hakim veya gazeteci, polise “pekineden önce ‘polis atefl açmad›, Fev-zi Abik, polise atefl açanlar taraf›n-dan vuruldu?’ diye aç›klama yapt›-n›z, neden resmen kamuoyuna yalansöylediniz?” diye de sormayacak.

Çünkü infazlar, bu ülkede birdevlet politikas›d›r, y›llard›r uygu-lanmaktad›r ve infazc›lar, tüm dü-zen kurumlar›n›n himayesindedir.

Demokrasi, hak, hukuk, yarg›,adalet laftad›r. Adana Temel Haklarve Özgürlükler Derne¤i üyeleri, 17A¤ustos’ta, ‹nönü Park›’nda yapt›k-lar› eylemde “‹flkence ve Katliamla-ra Son” yaz›l› dövizler tafl›yarak,halk›n bu bask›lara ra¤men müca-delesini sürdürmek durumunda ol-du¤unu belirttiler.

Ve ayn› eylemde belirtildi¤i gibi,Fevzi Abik’in katledilmesi, ne mün-feritti, ne de dönemsel. Oligarflininher kesiminin aylarca ›srarla istedi-¤i yeni Terörle Mücadele Yasas›, ifl-te bu infazlar› süreklilefltirebilmek,ço¤altmak içindi. AKP’si, CHP’si,di¤er düzen partileri el ele verip buyeni yasay› haz›rlarken, bunun dahafazla bask›, zulüm oldu¤unu söyledidevrimciler. Yine hakl› ç›kt›lar.

Terörle Mücadele Yasas›’yla “el-leri” daha da serbest b›rak›lan polis,yeni komplolar düzenliyor, caddeortas›nda, meydanlarda iflkenceleryap›yor ve “elleri” daha çok silahla-r›na gidiyor.

Hiçbir fley rastlant› de¤il; em-peryalizmin halklara yönelik olaraksald›rganl›¤›n en üst boyutta yaflan-d›¤› bir dönemde, ülkemizdeki ifl-birlikçi AKP iktidar›n›n halk›m›zayönelik terörünü art›rmas› da rast-lant› de¤ildir. Amaçlar› birdir. Plan-lar› birbirinin kopyas›d›r. “Terör”söylemleri ayn›d›r. Ve bu planlar, fluveya bu kesime de¤il, tüm halkakarfl›d›r. ‹flte bu nedenle, FevziAbik’in katledilmesi davas›, hepi-mizin davas›d›r. 15 yafl›ndaki Fev-zi’ye s›k›lan kurflunlar, hepimizedir.

15 YYafl›ndaKatledildi

Adana Polisi’nin 1. Aç›klamas›:Bildiri da¤›tan gruba polis atefl aç-mam›flt›r. Fevzi Abik, polise ateflaçan kifliler taraf›ndan vurulmufltur. Adana Polisi’nin 2. Aç›klamas›:Olay günü polis HAVAYA atefl aç-m›fl, HAVAYA at›lan kurflunlardanbiri Fevzi Abik'e isabet etmifltir.

“Evet, biz vurduk, sokak ortas›nda‘teslim ol’ ça¤r›s› bile yapmadanbiz infaz ettik” deseler de FARKET-MEZ! Nas›l olsa bu ülkede onlar›nelini so¤utmak istemeyen politi-kac›lar ve onlar›n ‘terörle mücade-le’ ad›na yapt›¤› her fleyi aklayanmahkemeler var!1.5 yafl›ndaki Dilan’la 3 yafl›ndakiBerivan’› vurduklar›nda ne oldu?

35

27 A¤ustos 2006 / 67

Öcalan’a hücre cezas›

Tek kiflilik adada, tek ki-flilik hücrede tutulan, PKKLideri Abdullah Öcalan’a,yine “hücre cezas›” verildi.Bu kez gerekçe, avukat gö-

rüflleri s›ras›nda yapt›¤› konuflma-lardan yola ç›karak, “örgüt propa-gandas› yapmak”! Örgüt liderine,“niye örgüt propagandas› yapt›n”cezas›! Tecritte mant›k aranmamas›gerekti¤ini birçok örnekte dile ge-tirdik.

Zaten hücrede olan Öcalan’a buceza nas›l uygulanacak? Asr›n Hu-kuk Bürosu taraf›ndan yap›lan aç›k-lamaya göre, 20 A¤ustos’tan bu ya-na geçerli olan ceza kapsam›ndaÖcalan, 20 gün boyunca ailesi ilegörüfltürülmeyecek, kitaplar›, gaze-tesi ve radyosu kendisine verilme-yecek. Aç›klamada, cezan›n 9A¤ustos’ta gerçeklefltirilen görüfl-mede Öcalan’›n bahsetti¤i sorufltur-ma sonucunda verildi¤i kaydedildi.

Cezan›n hukuki hiçbir dayana¤›yok! Tek dayana¤› oligarflinin “Kürtdüflmanl›¤›” politikas›d›r.

Erol Zavar'a iflkence

Odak Dergisi eski yaz›iflleri müdürü Erol Zavar,mesane kanseri olmas›nakarfl›n, halen Sincan F TipiHapishanesi'nde tutulmaya

devam ederken, bununla yetinme-yen zebanilerin, Zavar’a sald›rd›¤›ö¤renildi.

Elif Zavar, eflinin 2 A¤ustos’taameliyat olduktan sonra, 7 A¤us-tos'ta hastaneden taburcu olarak ha-pishaneye götürülürken, arama s›ra-

s›nda dövüldü¤ünü anlatt›. 16A¤ustos’ta görüfltü¤ünde olay› ö¤-rendi¤ini anlatan Zavar, eflinin ko-lunda bundan kaynakl› morluklaroldu¤unu anlatt›.

ÇHD Genel Sekreteri SelçukKoza¤açl› da, hapishanelerde iflken-ce, dayak olaylar› konusunda, çoksay›da baflvuru ald›klar›n› belirte-rek, Erol Zavar'›n yaflad›klar›n›n is-tisnai bir durum olmad›¤›n› söyledi.

Sincan Kad›n

Hapishanesi’nde

Bask›, Ahlaks›zl›k,

Sincan’da F Tipleri’ninyan›s›ra flimdi bir de Kad›n

Hapishanesi var. 22 A¤ustos’ta An-kara ‹HD ve ÇHD taraf›ndan düzen-lenen bir bas›n toplant›s›yla Ulucan-lar'dan Sincan Kad›n Hapishanesi’nesevk edilen kad›n tutsaklar üzerinde-ki bask›lar anlat›ld›.

Bas›n metnini okuyan Ankarafiube Baflkan› Sait KIRAN, 4 A¤us-tos’ta ÇHD Ankara fiubesi yöneticive üyelerinin Sincan Kad›n Hapis-hanesi’ne giderek sorunlar› tespitetti¤ini belirterek, flunlar› söyledi.

"Haziran ay›nda Ulucanlar Ce-zaevi'nde bulunan kad›n tutuklu vehükümlüler Sincan Kad›n Kapal›Cezaevi'ne sevk edilmifllerdir. Sevks›ras›n da yaflanan hak ihlalleri ha-len cezaevinde devam etmektedir vesistemli iflkenceye dönüflmüfltür.Cezaevi idaresi ile görüflme yapmatalebi haftalarca kabul edilmemifl-tir. En son 15 A¤ustos tarihinde ka-d›n tutuklulardan 3 kiflinin kald›¤›hücre, cezaevi idaresi taraf›ndan"pano konulmas›" gerekçesi ile "zi-yaret edilmifl" ve zorla pano as›l-

mak istenilmifltir. Kad›nlar bunaizin vermemifltir ve görevliler ayr›l-m›flt›r. On dakika sonra görevlilertekrar dönmüfller ve kad›nlara aitçocuk resimleri baflgardiyan tara-f›ndan y›rt›lm›fl, kad›nlardan Nilü-fer fiAH‹N zorla ve sürüklenerekhücreden tafl›nm›fl, bu s›rada kötümuameleye maruz b›rak›lm›flt›r.”

Ayr›ca aç›klaman›n di¤er bö-lümlerinde de aramalar›n keyfili¤i,tutsaklar›n üç kiflilik hücrelerde tektutularak tecritin a¤›rlaflt›r›ld›¤›, ah-laks›z arama dayatmas›n›n sevktenitibaren sürdü¤ü, bu nedenle görüflve savunma haklar›n›n k›s›tland›¤›,çeflitli kitaplar›n›n “görevli” olma-d›¤› gerekçesiyle verilmedi¤i, yük-sek sesle müzik dinletildi¤i belirtile-rek, “Cezaevinde yaflanan hak ih-lallerinin takipçisi olmaya kamu-oyunu ça¤›r›yoruz” denildi.

Kürkçüler’de faflist

damgalama yöntemi

Kürkçüler E Tipi Ceza-evi’ne Nesrin Yazar’› ziya-ret eden 55 yafl›ndaki anne-si Ayfle Yazar’›n koluna

‘Önce Vatan’ ve ‘Görülmüfltür’

damgalar› vuruldu.

Bir insana ‘Görülmüfltür’ dam-gas› vurulmas›n›n abesli¤i bir yana,‘Önce Vatan’ damgas› nas›l ›rkç›,faflist bir zihniyetle karfl› karfl›yaolundu¤unun damgal›, belgeli ispat›gibidir. Naziler’in Yahudiler içinbaflvurdu¤u bu yöntemi kendine ör-nek alan oligarfli, hapishanelerdekeyfi, bask›c› uygulamalar›n›n ade-ta doruklar›nda dolafl›yor.

‹HD Adana fiubesi’nde 23 A¤us-tos’ta aç›klama yapan anne Yazar,damgay› silmemesi için gardiyanla-r›n tehditlerine maruz kald›¤›n› be-lirtirken, “Onur k›r›c› bir uygula-mayd›. Bu damgay› di-¤er ailelere de vurdu-lar. Ziyaretçi 2 kifli, ko-lundaki damgay› silin-ce gardiyanlar›n bask›-s›na maruz kald› veuzun bir süre cezaevin-de bekletildi.” dedi.

Hapishanelerde TECR‹T Var !!

HABERLERTECR‹TTEN

‹hlal ve sald›r›lar sürüyor

Direnifl defterine düflülen notlaragözatarken Behiç Aflç› için "umu-dun kaptan›" tan›mlamas› çekti dik-katimizi. 20 A¤ustos'ta Almanya'yadönen Leyla Stengl'in yazd›¤› nottageçiyor bu söz. "Umudun Kapta-n›"... 139 gündür direniflin o engin›rma¤›nda tayfas›n› sürüyor Behiç,umut adas›na giden yolda umudunkaptan› oluyor. Rotas› belli gemisi-nin. Dünyan›n en uç sahillerineumudu tafl›yor O. Dalgalar›n›n vur-du¤u k›y›larda umudun izi kal›yor.

139 gündür nice yolcular bindibu gemiye. Hepsinin gözü kaptan-da. Mavi sular kadar duru bir inanç-la yol al›yor, ne f›rt›nalardan korku-yor ne de azg›n dalgalardan... ‹fltebu cüret ve inanç sar›yor herkesinyüre¤ini, umudun güzelli¤iyle tan›-fl›yorlar O’na bakarken. Umudungücüyle.... ‹flte bu güçle yarataca¤›zyar›nlar›m›z›, biliyoruz. Umudu-muz kadar parlak olacak yar›nlar...O’na her bak›fl›m›zda bir kez dahahissediyoruz bunu.

Herkes bu duyguyla bak›yorO’na bugün, bu hayranl›kla. ‹sviç-re'den gelen bir genç k›z oturuyorBehiç'in tam yan›nda. Gözleri ›fl›lt›-l›, her sözünü can kula¤›yla dinli-yor. Etraf›na bak›n›p duruyor, açl›kgrevindekilere, Behiç'e, duvarlara,resimlere, her bir karesini içine çe-kiyor. Duygular›n› soruyoruz, ‹sviç-re'de ölüm orucunu nas›l ö¤rendi¤i-ni, neler hissetti¤ini. Yar›m bozukTürkçesiyle anlatmaya çal›fl›yor. ‹lkinternetten ö¤renmifl. Bu zamandaböylesine bir direnifl örne¤i, feda-karl›¤›n, vefan›n en üst boyutta ya-

fland›¤› böyle bir direnifliilk ö¤rendi¤inde flafl›r›yor.fiaflk›nl›kla birlikte hayran-l›k duyuyor. Kendi toprak-lar›ndan uzakta, gurbet el-de olup ülkesindeki gelifl-melere uzaktan bakmak zo-runa gidiyor. Konuflurkens›k s›k gülüyor, “heyecanl›-y›m anlatam›yorum” diyors›k s›k. fiimdi direniflçininyan›bafl›nda. "Kendimi çok

coflkulu hissediyorum, heye-canl›, mutlu... Yani tüm duy-gular›m içiçe. Nas›l anlata-

y›m bilmem ki. Buras› çok güzel. Ya-ni Behiç abi merhaba deyip elinizis›karken bile bir s›cakl›k, bir yak›n-l›k, içtenlik hissediyorsunuz. Benhiç birisinden bu kadar etkilenme-dim" diyor. Ellerini ne yapaca¤›n›bilmemenin telafl›yla, ses tonundakiheyecanla anlat›yor.

Biz sohbet ederken di¤er açl›kgrevindekiler etraf›m›z› sar›yor. Ya-n›bafl›m›za oturan Özcan Bayram,

19 yafl›nda, Tokatl›. Okmeyda-n›'ndan efllik ediyor kaptan›n yolcu-lu¤una. 5 gün sürecek yolculu¤u.Sansürü k›rman›n sevinciyle "san-sürü tek bafl›m›za k›rd›k, zaferi dekazanaca¤›z" diyor. 5 gün boyuncayurtd›fl›ndaki desteklerin yo¤unlu-¤una flafl›rd›¤›n› anlat›yor bize. 4y›ld›r ölüm orucunun fark›nda. Bir-çok cenazeye kat›lm›fl, onlar› u¤ur-lamak hep zor gelmifl. Her flehitlik-te insan iradesinin gücünü gördü¤ü-nü, bunun onuruyla onlar› u¤urlad›-¤›n› anlat›rken, “insanlar›n ölmesibasit gelmemeli bize” diyor. Açl›kgrevine kat›lmaya nas›l karar verdi-¤ini sordu¤umuzda cevab› herkesiçin geçerli olmas› gereken bir du-rum asl›nda. "Kendimi borçlu hisse-diyorum. Bu fedakarl›¤› yapanlarakarfl› kendimi borçlu hissediyorum.Burda olmak çok güzel. Biz tarihinsaf›nday›z" diyor. 122 cana, ölümeher gün biraz daha yaklaflanlara kar-fl› hiç borcumuz yok mu sizce de?

Sercan Gürenin ise Kocasi-nan'dan kat›l›yor. 16 yafl›nda. 1 se-nedir ölüm orucunun bilincinde.Devrimci bir ortamda büyüyor Ser-can. Behiç Aflç›'y› önceden tan›yor-

mufl, duyunca çok daha farkl› ol-mufl, 16 yafl›nda, ama kendini kü-çük görmüyor. Bu yolculukta O dayerini al›yor, gözlerinde çocuklu-¤undan kalma bir masumlukla.

Direniflin meflrulu¤una inanarak,bu meflrulu¤u hissederek geliyorGültekin Türky›lmaz, ‹kitelli'denburaya. Kuaförlük yap›yor, 28 ya-fl›nda. Süreci bafl›ndan beri biliyor,Armutlu sürecini biliyor. Ama hiçgitmemifl Armutlu'ya. Bunu söyler-ken sesi mahcup. Ölümler durmu-yor 6 y›ld›r. Devlet çözüme yanafl-m›yor. ‹nsanlar ölüme biraz dahayaklafl›yor. Tüm bunlar O’na da 'ar-t›k yeter' dedirtiyor. Ve ‹kitelli'denç›k›p geliyor fiiflli’ye.

18 yafl›nda Serdar Aç›kel. O da‹kitelli'den. Devrimci bir çevredebüyümüfl. 2003’te duymufl ölümorucunu, ama yeterli bilgisi olmad›-¤› için özel hiçbir fley hissetmemifl.“Bedeller ödeniyor ama sen yok sa-y›yorsun” diyerek zamanla bir fley-lerin fark›na varm›fl. Büyüdü Ser-dar, büyüdükçe yoksaymamay› ö¤-rendi, devrimcilerle iliflkisi gelifltive düzenin bencilli¤inden s›yr›lma-y› ö¤rendi. "‹nsan iliflkileri burdaçok güzel. Düzendeki yaflamdan çokfarkl›. Paylafl›m, beraberlik, dire-nifl... Bu insani de¤erler çekiyor. Budirenifl hepimiz için. Burdaki herkesbunun fark›nda" diyerek, yaflad›kla-r›yla gördükleriyle devrime inanc›-n›n pekiflti¤ini söylüyor.

Dün bir fley yapmayanlar art›kyapmaya bafll›yor zamanla. Yoksa-yarak bu sorunun çözülemeyece¤inigörenler destek vermeye çal›fl›yor.

Bugün 64 kiloda Behiç... Güngün eriyor, erirken etraf›n› ayd›nlatanbir mum misali ›fl›k saçmaya devamediyor. Umudun Kaptan› umudun›fl›¤›n› yay›yor her gün biraz daha.

36

27 A¤ustos 2006 / 67

Umudun Kaptan›

37

27 A¤ustos 2006 / 67

Matematik ve psikoloji. ‹kisi debilim denen sonsuzun gözbebekle-rinden. Ama nedense fazla yak›fl-mazlar birbirlerine. Biraraya da faz-la gelmezler. Onlar da bilir yan yanafazla uyumlu durmad›klar›n›.

Direnifl Evi'ndeki ölüm orucuyolculu¤unun günlerini gösteren ta-belaya bak›yorum. “109” yaz›yor.Bafltaki düflünceler bu rakamla orta-ya ç›kt›. Bugüne kadar yüzlerce, bin-lerce belki de tam 109 bin kez haya-t›m›za girip ç›kan bir rakam. Ama burakam› bugüne kadar, flu anki gibihiç düflünmedim. Bu bazen enflas-yon oran›yd›, bazen bir yolculuktakikilometre tabelas›, bazen bir göçükteölen insan say›s›yd›. Bunlar›n hepsibizdendi, bizimle ilgiliydi. Ama flim-di inanç, umut, gelecek, insanl›k vedaha pek çok olup hiçbir mekana,zamana s›¤amayacaklar›n hepsi birrakama s›¤m›fl durumda. Açl›¤›n ko-kusu sinmifl üzerine ama etraf›na birpapatyan›n hofl kokusunu yay›yor.

Gülcan Görüro¤lu 109 gündüraç. Tam 109 gün önce hapishaneler-de tecritle yokedilmeye çal›fl›lan ha-yatlar›n insanca olabilmesi ad›na,122 olan ölümlere yenilerinin eklen-memesi için ölüm orucuna bafllad›.Bu 109 günde Türkiye ve dünyan›noldu¤u gibi Gülcan'›n evi de birçokfleylere tan›k oldu. Kimi zaman göz-yafllar› sel olup akt›, kimi zamancoflkun kahkahalar ç›nlad› ve s›¤ma-d› bu eve, Akdeniz'e do¤ru yol ald›.Kap›s›ndan içeri girerken iki büklümgirenlerin baz›lar› bilenmifl b›çakmisali dimdik ç›kt›.

109 günün her saniyesinde feda-karl›¤› insanlar için olan biri vard›bu evde. Gördüler, duydular ve gel-diler, kendileri için olan bu ça¤r›ya.Hatay, Elaz›¤, ‹stanbul, Antalya, Di-yarbak›r, Erzincan, K›br›s, Almanya,Yunanistan'dan. Yafll›yd›lar, çocuk-

tular, anneydiler, ö¤renciydi-ler. Her yafltan, her yerden,her inançtand›lar, ama geldi-ler. Bu kadar ziyaretçinin ya-n›s›ra, gelmek için 109 günbekleyenler oldu.

109 gün sonra gelen ikikifli var flimdi DireniflEvi'nde. Öyle Edirne'den,Fransa, ‹ngiltere’den de¤il,Adana'ya bir el uzat›ml›kyerden gelenler. DireniflEvi'nin hiçbir ferdinden daha tek ke-lime ç›kmadan "biz asl›nda geçen aygelmeyi düflünüyorduk" diyorlar. Ya-ni onlar da biliyor çok daha önce ya-p›lmas› gerekeni ertelediklerini.Ama gene de önemli de¤il, “hiçbirfley için geç de¤il” demiyor muyuz109 gündür? Sonunda gelmifller vebundan sonras› için neler yap›labile-ce¤ini konufluyoruz. Mutlaka tekrargeleceklerini söylüyorlar.

1. gün geldiler, 35., 68., 93. ve109. günde geldiler. Ama geldiler.

Bir de gelmeyenler var. Ölüm dö-fle¤inde olmad›klar› halde, topraklar›kendilerine yasakl› olmad›¤› halde,bir otobüs bileti alacak paralar› oldu-¤u halde gelmeyenler.

Kiminiz ölüm orucuna karfl›s›n›z,tamam. Ama gelin ölüm orucu yap›ndiyen oldu mu size? Ne demifltiniz;"biz de tecrite karfl›y›z". Gülcan datecrite karfl›, kendi yöntemiyle sava-fl›yor, peki ayn› fleye karfl› olanlararaçlar› farkl› olsa da, çalmaz m› ka-p›s›n› önde gidenin? Ne “zaman›m›zyoktu”, ne de baflka bir fley “gerek-çe” olabilir mi?

Kiminizin baz› kayg› ve korkula-r› vard›. Ama Direnifl Evi'ne yapaca-¤›n›z 10 dakikal›k ziyaret ile ilgilikorkunuzu ve di¤er korkular›n›z› hiçkarfl›laflt›rd›n›z m›? Karfl›laflt›r›n. Ya-r›n sabah eve ekmek alamama kor-kusu, ifl korkusu, çocuklar›n gelece-¤i korkusu ve daha binbiri. Ve Gül-can'›n bütün bu korkular›n›z›n sonbulmas› için ölüm orucunda oldu¤u-nu düflünün.

Kiminizin haberi yoktu. 6 y›ld›rbelki de 109 bin kez tekrarlanan 盤-l›¤›n sansüre tak›ld›¤›n› biliyoruz;iflte flimdi duydun. Gö¤üs kafesinin

orta yerinde çarpan nesnenin ça¤r›s›-na kulak ver, O ses seni, 109 gündürhiç susmayan Gülcan'›n sesine ulafl-t›racakt›r.

Anadolu insan›n›n zulme karfl›yal›n k›l›ç aya¤a kalkt›¤› günlerde,“bu ifller duyulur da durmak olurmu” demifl büyük ozan. Sefaletin vezulmün kol gezdi¤i bir ülkede, tümbunlara yüre¤iyle, akl› ve bilinciyle,inanc› ve umuduyla çarp›flan bir ana-y› duyup da durmak olur mu? O’nunher geçen gün eriyen bedeninde güç-süzleflen nefesine güç katmadan du-rulur mu?

Belki 209. gün için de çalaca¤›zvicdanlar›n›z›n kap›s›n›. Ama içinde309 geçen bir yaz›m›z olmayacakbelki de. Tecrit kald›r›lmazsa,122’lere eklenecek Gülcan, bir anaeksilecek Çukurova’dan...

***

Daha önce sa¤l›k sorunlar›ndandolay› 3 günlük açl›k grevi yapan, 2çocuk annesi Sema Kasar, 17 A¤us-tos’ta yeniden Direnifl Evi’ndeydi,bu kez 3 günlük açl›k grevi yaparakGülcan’a destek verdi. Buradan evegittikten sonra rahat edemedi¤inisöyleyen Kasar, “rahat edemedi¤imiçin gene buraday›m. Bu iki hafta sü-resince farkl› insanlara tecriti anlat-maya çal›flt›m. Birkaç mahalleye gi-dip insanlarla konufltum, Gülcan'›anlatt›m. Tekrar burada oldu¤umiçin mutluyum" sözleriyle anlat›yorduygular›n›. 5 gündür destek verenMurat Güleç evden ayr›l›rken, yeriniLise ö¤rencisi Ramazan Alabal›kal›yor. 4 günlük açl›¤›yla paylafl›yorGülcan’›n uzun yürüyüflünü.

109 ve Davet

38

27 A¤ustos 2006 / 67

102. Gün: Destek açl›k grevcimiz Bilgesu'nun ailesiziyaretimizde. Mahalleden 2 bayan misafirimiz var. BiriGülcan'› görmek için ifl yerini kapatm›fl, di¤eri küçük k›-z›n› b›rakm›fl dükkana. Ellerinde flekerle geldiler. ‹lk kezgelen yafll› amca dernekten arkadafl›m›z›n babas›. ‹ki ba-yan›n biri A.G’cilerimizden Ulus'un annesi ve halas›.Yafll› amca, Gülcan'› ölüm orucundan vazgeçirmek içingelmifl. “Bu ölüm orucu çare de¤il. Pir Sultanlar, Hz. Hü-seyinler’in kellesi gitti. Bu çare de¤il k›z›m gel vazgeç.Baflka fleyler yap. ‹llaki ölmen mi gerekiyor?" diyor. Re-fakatçimiz, "Pir Sultan, Hz. Hüseyin zulmün önünde bafle¤seydi bugün kim tan›rd› onlar›” diye bafll›yor anlatma-ya, “kelleleri gitti ama inançlar›n›, düflüncelerini yokede-bildiler mi? Hay›r. Bugün milyonlarca insan onlardan,Mahir'den, Deniz'den sözediyor, onlar›n çizdi¤i yoldanilerliyor...” Amca a¤layarak ayr›l›yor, samimi, duygusal...fiimdi 9. Ekip karfl›m›zda, 8. Ekip’ten ayr›lacak olman›nhüznü. Yeni ekip 2 genç arkadafl›m›z. Birinin ailesi kendielleriyle Direnifl Evi'ne b›rak›p, ayn› flekilde mutluluklaDirenifl Evi'nden al›rken.

103. Gün: Direnifl Evi 103. güne uyan›yor. Güneflindo¤madan önceki k›z›ll›¤›n› izliyoruz. Gece direniyorsaatlerce güne. Mümkün de¤il gecenin bu savafltan za-ferle ç›kmas›. Bizim gözlerimizi dolduran k›z›ll›k gece-nin son ç›rp›n›fllar› ayn› zamanda. Biraz sonra Ada-na'daki 2 milyon insan›n bekledi¤i, yaflam denen moto-run dü¤mesine basacak olan usta gelecek. Gecenin k›-z›ll›kla güne karfl› son ç›rp›n›fllar›; oligarflinin tecritlehalk›n karfl›s›ndaki son ç›rp›n›fllar›. Bu tablonun k›z›ll›-¤›n› Sevgi, Behiç ve Gülcan oluflturuyor. Az kald› Gül-can, az kald› Behiç ve az kald› Sevgi; bedenlerinizle k›-z›llaflt›rd›¤›n›z bu mücadelede halklar›m›z›n üzerine birdaha hiç batmayacak olan güneflin do¤mas›na.

Afetevleri Mahallesi'nden bir arkadafl geldi. Antal-ya'dan gelir gelmez ziyarete gelmifl. Direniflin 40'l› gün-lerinden sonra Antalya'ya gitmifl, dolay›s›yla geleme-mifl, bunun mahcuplu¤unu tafl›yor ve “telafi edece¤ini”söyleyerek ayr›l›yor. Gün içinde Adana, Dersim, ‹ngil-tere, Mersin ve Suudi Arabistan'dan telefonlar al›yoruz.

104. Gün: Günün ilk ziyaretçisi Hatay'dan. Fran-sa'da yafl›yor, ilk ifllerinden biri ziyaret oluyor. Gülcan'lasar›l›yorlar ve ablam›z›n gözleri doluyor. Bir süre de-vam eden bu hüzün tablosunu ba¤lamam›z ve türküleri-miz da¤›t›yor. Mahalleden iki genç k›z ve bas›n-yay›nsektöründe da¤›t›mc›l›k yapan baflka bir arkadafl›m›zgeliyor. ‹ki haftad›r gelememe nedenlerini anlat›yor. Ça-l›flt›¤› flirket milyar dolarl›k bir yat›r›mla özel donan›m-l› el bilgisayarlar› alm›fl. Bu bilgisayarlardaki teknik do-nan›mla elemanlar› nerede, ne kadar kald›, nereye gidi-yor hepsini takip edebiliyorlar. Yani patronlar›n izni veiste¤i d›fl›nda nefes almalar› yasak. Büyük bir medyaflirketinin bu uygulamas› bizi flafl›rtmad› asl›nda.

Üniversite ö¤rencisi 3 gençmisafirimiz var. Onlar› ‘‹biflday›” izliyor. Yine mahalleden 2 yafll› teyze. Mersin'den4 üniversite ö¤rencisi s›rayla geliyorlar. Komflular›m›-z›n Antalya'dan gelen 2 genç misafiri bizi de ziyaret edi-yorlar. Tecriti ve ölüm orucunu hiç bilmiyorlar. Uzunuzun anlat›l›yor. Çal›flan bir bayan olan komflumuz Gül-can'la ifl yaflam›n›n zorluklar›n› paylafl›yor. Son misafi-rimiz mahalleden 8 ayl›k Eren ve annesi.

107. Gün: Okuma saatinden hemen sonra fiakirpa-fla'dan 2 genç misafirimiz var. Onlar›n da direniflle tan›fl-malar› daha yeni. Biri garsonluk yap›yor, di¤eri iflsiz.Garsonluk yapan anlat›yor: "Duvardaki afifllerden Gül-can Abla'y› görüyordum, Ölüm orucunu ilk duydu¤um-da çok flafl›rd›m. Fazla varsa Gülcan Abla'n›n bir afiflinieve asmak için alabilir miyim?" Direnifli bugüne kadaruzaktan takip eden Mersin'den 2 belediye iflçisi geliyor.Onlarla sohbet sürerken Adana'dan bir eczac› yan›ndabir baflkas›yla geliyor. Direnifle katk›lar›n› çevrelerineanlatarak sunuyorlar. Tekstil fabrikas›nda çal›flan bir ar-kadafl›m›z ayn› iflyerinden 2 arkadafl›n› da beraberindegetirmifl. Hayatlar›nda bir ilki yaflamalar›n›n bütün izle-ri yüzlerinde Gülcan'› dinliyorlar. Neden ölüm orucuyapt›¤›n› anlat›yor. Bir süredir maafllar›n› alamad›klar›için eylemdelermifl. Biri Mersin'den 2’si Adana'dan ol-mak üzere 3 misafirimiz daha var.

Adana Direnifl Evi günlü¤ünden...

fiiflli Direnifl Evi’nden....◆ Behiç Aflç›, 140. gün aç›klamas›nda flöyle sesleni-

yor: “Haklar ve özgürlükler mücadelesi veren devrimcibir avukat olarak, müvekkillerimin haklar›n› her türlü yo-lu deneyerek savunmaya devam ediyorum. Bütün hu-kuki yollar›n t›kanm›fl olmas› ‘çaresiz’ oldu¤umuz anla-m›na gelmiyor. Hukukun üstünde bir hak vard›r. O dabütün haklar›n anas› direnme hakk›’d›r. Devrimci avukatolarak müvekkillerim için tecrite, hukuksuzlu¤a ve ada-letsizli¤e karfl› bugün direnme hakk›m› kullan›yorum.

Tecrit insanl›k suçudur. Tecrite karfl› herkesin yapa-bilece¤i bir fleyler vard›r. Elbette herkesin ölüm orucuyapmas›n› bekledi¤imiz de yok. Kim ne yapabiliyorsa,ne kadar yapabiliyorsa yapmal›d›r. Esas olan budur.Yapt›klar›m›z›n, yapacaklar›m›z›n terazisi vicdan›m›zolacakt›r. Nihayetinde herkes kendi vicdan›yla bafl baflakalacakt›r.”

◆ 12. Destek Açl›k Grevi Ekibi’ne, 22 A¤ustos günü,63 yafl›ndaki Nuri ÜÜnlü, bir günlük açl›k greviyle kat›ld›.

◆ Devrimci ‹‹flçi KKomiteleri’nden, tekstil, f›r›n ve mat-baa iflçileri ölüm orucunun 131. gününde fiiflli DireniflEvi’ne gelerek, Av. Behiç AfiÇI'ya ziyarette bulundular,karanfiller sundular. D‹K’li iflçiler ziyaretin ard›ndan yap-t›klar› aç›klamada, Behiç Aflç›’n›n yaln›z olmad›¤›n› ha-t›rlatarak, “Aln› k›z›l bantl›lar onurumuzdur” dediler.

Bu sözler, Adana’da her hafta‹nönü Park›’nda düzenlenen oturmaeylemini, geçen hafta izleyen ve buhafta da parka gelerek eylemi takipeden, 74 yafl›ndaki Mustafa Çift-çi’ye ait. “Tecriti benim vicdan›mkald›rmaz. Vicdan›m sars›l›yor, üzü-lüyorum. ‹nsanlara zaten ceza ve-rilmifl. Hücrelere konularak ikincibir ceza verilmesi vahflettir. Medenibir ça¤da bu insanl›k d›fl› muamele-yi benim vicdan›m kald›rm›yor. Da-yanam›yorum onlar› görünce ya dadüflününce hep a¤l›yorum” diyorMustafa Çiftçi. Eylem sona erdik-ten sonra da Adana Temel Haklar’›ziyaret ederek, Gülcan hakk›ndabilgi al›yor ve O’nu da ziyaret ede-ce¤ini belirtiyor.

Evet! Halk›n vicdanlar›na sesle-nen, oligarflik iktidar›n sansür poli-tikas›n› yaflam›n içinde etkisiz halegetirmeyi amaçlayan eylemler sürü-yor. Adana ‹nönü Park›’nda 17A¤ustos günü düzenlenen eylembunlardan biriydi. “Tecrite Son”pankart› açan TAYAD’l›lar, GülcanGörüro¤lu’nun, Behiç Aflç›’n›n veSevgi Saymaz’›n resimlerini de ta-fl›d›lar. Ba¤lama eflli¤inde söylenen“bir mevsim” türküsünün ard›ndanyap›lan aç›klamada, tecrit politika-s›n› uygulayanlar›n, Lübnan’da kat-liamc›lara hizmet etmeye haz›rlan-d›¤› hat›rlat›larak, devrimci tutsak-lar›n iflte bu iflbirlikçi politikalarakarfl› sessiz kalmad›klar› için dü-flüncelerinin de¤ifltirilmeye çal›fl›l-d›¤›, tecritin bu amaçla uyguland›¤›kaydedildi. Tecrit kald›r›lmad›kçadireniflin sürece¤ini belirten fiem-settin Kalkan’›n aç›klamas›n›n ar-

d›ndan sloganlar ve çevredetoplananlara yönelik konufl-malarla bir saatlik oturmaeylemi yap›ld›.

Bir baflka oturma eylemiise, Mersin Tafl Bina önün-deydi. 28. haftas›n› doldu-ran eylemde, “Tecrite Son”pankart› ve ölüm orucu dire-niflçilerinin resimleri tafl›n-d›. “Tecriti Kald›r›n Ölüm-

leri Durdurun, Yaflas›n Ölüm OrucuDireniflimiz” sloganlar› at›lan ey-lemde konuflan Gülbeyaz Karaer,“Tüm halk›m›za ça¤r›m›zd›r gelinhep beraber tecrite karfl› mücadeleedelim” dedi. Daha sonra yap›lanoturma eylemi s›ras›nda, K›r›klar FTipi’nden gelen tutsak mektubuokundu. ‹ki kiflinin flovenist histeriiçindeki provokasyonu bofla ç›kar-ken, TAYAD’l›lar eylemin ard›ndanhalka tecriti anlatan bildiriler da¤›-tt›lar.

TAYAD’l› Aileler, 19 A¤ustosgünü ‹zmir Kemeralt› giriflinde deeylemdeydi. Tecriti anlatan aç›kla-man›n ard›ndan, tutsak mektubuokuyan ve oturma eylemi yapanTAYAD’l›lar, halka “Hepimiz Tec-ritteyiz! Emperyalizm ve iflbirlikçi-si iktidarlar karfl›lar›nda direnen ül-keler, haklar›n› arayan, gerçek de-mokrasiyi isteyen, örgütlü halklar,insanlar görmek istemiyorlar” diyeseslendiler ve mücadele ça¤r›s›ndabulundular. 28. haftas› tamamlananeylemde, “Tecrite Son, Behiç Aflç›Onurumuzdur, Sevgi Saymaz Onu-rumuzdur, Gülcan Görüro¤lu Onu-rumuzdur” sloganlar› at›ld›.

Antakya Ulus Meydan›’nda

da, 18 A¤ustos günü düzenlenen ey-lemde ayn› sloganlar yank›land›.26. kez oturma eylemi yapan TA-YAD’l›lar, Lübnan sald›r›s›na dayer verdikleri aç›klamalar›nda,“Bizler buradan halk›m›za sesleni-yoruz; Emperyalizm ve iflbirlikçilerinerede direnen bir halk varsa tank-lar›yla, toplar›yla göklerden ya¤-d›rd›klar› bombalar›yla sindirmek

istiyorlar. Emperyalizm veiflbirlikçileri bugün bizleri FTipi hapishanelerde tecritederek direniflimizi yoketme-

ye çal›fl›yorlar. Çünkü bizler bu ül-kenin ba¤›ms›zl›¤›n› istedi¤imiz içinbugün tecritle yokedilmeye çal›fl›l›-yoruz” dediler.

Sertan ‹laslan’›n yapt›¤› aç›kla-man›n ard›ndan, Gülcan Görüro¤-lu’nun 100. gününde yapt›¤› aç›kla-ma okundu ve ço¤alt›larak oturmaeylemi s›ras›nda halka da¤›t›ld›.

TAYAD’l› Aileler, Samsun Sü-

leymaniye Geçidi’nde 19 A¤ustosgünü düzenledikleri eylemde, “Tec-rite Son” hayk›r›fl›n› yinelerken, ya-

p›lan aç›klama ve oturma eylemininard›ndan, cadde boyunca halka bil-diriler da¤›t›ld›. Samsun’da da Mer-ve Yavuz taraf›ndan, Gülcan Görü-ro¤lu’nun 100. gün aç›klamas›okundu.

Açl›k Grevleri Sürüyor

TAYAD’l›lar düzenlediklerioturma eylemlerinin yan›s›ra, ‹zmirBuca Forbes’te 90 gündür gruplarhalinde üçer günlük açl›k grevleriile halka tecriti anlat›yorlar.

Antakya Büyük Park›’nda yap›-lan süresiz açl›k grevi ise, 80. günügeride b›rakt›. 10 günlük destek Aç-l›k Grevi’nde olan ‹brahim Arslan-han yerini 16 A¤ustos günü LeylaArac›’ya devretti. Arac› ise üç günsonra nöbeti Canan Yabanc›’ya b›-rakt›. Canan Yabanc› açl›k greviönlü¤ünü giyerken yap›lan törende,TAYAD’l›lar, “onurlar› için, ba¤›m-s›z bir vatan ve iflsizli¤in, yoksullu-

39

27 A¤ustos 2006 / 67

“Benim vicdan›m kald›rm›yor”

Adana

Samsun

¤un, ahlaks›zl›klar›n olmad›¤› birülke için canlar› pahas›na direnendevrimci tutsaklar› sahiplenmeyedevam edeceklerini” ifade ettiler.

Sab›r Çiçekleri

Tecrite karfl› mücadelenin enuzun soluklu oldu¤u yer kuflkusuzAnkara Abdi ‹pekçi Park›’nda sürenoturma eylemi. 1070 günü gerideb›rakan TAYAD’l›lar, “sab›r çiçek-leri” ismini çoktan hak ettiler veherkesi direnifllerine destek verme-ye ça¤›rmaya devam ediyorlar.

Bugünlerde memurlar›n toplugörüflmeleri takip için kurduklar›çad›rlar nedeniyle hareketli olanparkta, memurlar› ziyarete gelenleraras›nda Susurlukçu katil MehmetA¤ar da vard›. A¤ar’›n gelifli ile TA-YAD’l›lar›n etraf›n›n yo¤un polisablukas›na al›nmas› dikkat çekti.

Yurtd›fl›nda Kampanya

Tecrite karfl› yurtd›fl›nda da ey-lemler, açl›k grevleri sürüyor. Avru-pa çap›nda 30 günlük açl›k grevleri-nin ard›ndan, TAYAD Komite’ninAlmanya’da kentlerin birbirine dev-rederek sürdürdü¤ü birer haftal›kaçl›k grevleri devam ediyor.

14-20 A¤ustos aras›nda Dort-mund'da yürütülen kampanyada 24kifli açl›k grevlerine kat›l›rken, yak-lafl›k 100 avukat ve 60 civar›ndamilletvekiline tecrite iliflkin dosya-lar iletildi, afifllemeler yap›ld›,

standlar aç›larak tecrit Alman halk›-na anlat›ld›, bildiriler da¤›t›ld›.Kampanyada yeralan bir baflka et-kinlik ise, Türkiye’de sanatç›lar›noynad›¤› “Hepimiz Tecritteyiz”oyununun 20 A¤ustos’ta DortmundKültür Merkezi'nde sergilenmesi ol-du. Oyuna kat›lan 15 kifli, yaflad›k-

lar›n›, hissettiklerini oyun sonundadile getirdiler.

Hagen fiehri’nde 21 A¤ustos’ta“Tecriti Kald›r›n Ölümleri Durdu-run” yaz›l› pankart as›l›rken, TAYADKomite kampanyas› 21 A¤ustos’tanbu yana Frankfurt'ta sürdürülüyor.

40

27 A¤ustos 2006 / 67

TAYAD'l› AAileler’in ooynad›¤›, ""Bu fifiark› BBurada BBitmez" iisimli ttiyatrooyunu, NNurtepe’nin aard›ndan bbu kkez dde GGazi MMahallesi'nde ssergilendi.

19 AA¤ustos aakflam› aaç›khavada ssergilenen ooyunu 11000’e yyak›n kkifliizlerken, ttiyatro ööncesi ttecrit vve yyozlaflma üüzerine kkonuflmalar yyap›ld›.fiehit aailelerinden SSad›k ÇÇakmak, GGazi MMahallesi'nde ççocuklar›n uuyufl-turucu, kkumar ggibi kkötü aal›flkanl›klarla bbeyinlerinin uuyuflturulmaya, yyoz-laflt›r›lmaya ççal›fl›ld›¤› bbir oortamda TTAYAD'l› AAileler'in mmahallelerinde tti-yatro ooynamas›n›n ççok aanlaml› ooldu¤unu bbelirtirken, TTAYAD'l› EEylül ‹‹fl-can, ooyun hhakk›nda bbilgi vvererek, ttutuklular iile aailelerinin aaralar›ndaki ss›-k› bba¤lara vvurgu yyapt›. TTAYAD'l› DDavut ÇÇelik iise, MMahir ÇÇayan'›n ""Ada-l›" aadl› flfliirini ookudu.

Abdi ‹‹pekçi DDirenifli'ni aanlatan iiki bbölümlük ooyunda, iilk bbölümün aar-d›ndan yyine TTAYAD’l›lar›n ooluflturdu¤u fifiiir GGrubu kk›sa bbir flfliir ddinletisisundu. OOyunun öözellikle iikinci bbölümü ttecrit ggerçe¤ini iizleyenlerin kkafa-s›nda ccanland›rmalar›na vvesile oolurken, dduygulu aanlar dda yyaflat›yor.

Oyunun ssonunda, BBüyük DDirenifl’in 1122 flflehidinin ffoto¤raflar›n›n yyerald›¤› bbir ppankart›n aaç›lmas› iise ddakikalarca aalk›flland›.

Yürüyüfl Derince’de

Dergimizin mahallelerde toplu sat›fllar› sürüyor. 66. say›m›z‹stanbul’un d›fl›nda Kocaeli’nin Derince ‹lçesi Ö¤retmenler Ma-

hallesi’nde de toplu olarak sat›ld›.Yürüyüfl önlükleri giyen okurlar›m›z25 derginin sat›fl›n› yapt›lar.

21 A¤ustos’ta Okmeydan› Hac›Hüsrev Mahallesi'nde 10 okurumu-zun kat›ld›¤› ve 1 saat süren tan›t›mfaaliyetinde, 23 dergi sat›l›rken, ay-n› gün Gazi Mahallesi’nde 415 der-gi emekçi Gazi halk›na ulaflt›r›ld›.

Elif Kahraman An›ld›

Kocaeli’nde 17 A¤ustos Depremi’nde kaybetti¤imizElif Kahraman, ailesi ve HÖC’lüler taraf›ndan Derince’debulunan mezar› bafl›nda an›ld›. 17 A¤ustos mezarl›¤›ndadüzenlenen anmada, ilk olarak Elif Kahraman’›n yaflam›ve mücadelesi anlat›ld›.

Elif’in kapitalist düzene karfl› mücadele ederken, o dü-zenin insana de¤er vermeyen politikalar›n›n sonucu haya-t›n› kaybetti¤i ifade edilen konuflman›n ard›ndan, sayg›duruflunda bulunuldu. Depremin do¤al bir afet oldu¤u, an-cak kay›plar› art›ran›n as›l kapitalizmin kâr h›rs› ve devle-tin politikalar› oldu¤u ifade edildi. Anman›n ard›ndanHÖC’lüler, Elif Kahraman’›n aile evini ziyaret ettiler.

Yüzlerce kifli bir olup, meselabas›n aç›klamas› yapmakta olan birgruba sald›rabilir, onlar› darp edebi-lirsiniz; kim oldu¤unuz apaç›kt›r,zaten kameralarla da kaydedilmifl-tir; ama b›rak›n iflledi¤iniz suçuncezas›n› çekmeyi, gözalt›na bileal›nmazs›n›z; buras› Türkiye’dirçünkü.

Türkiye’nin özelli¤i, devrimci,demokrat, ilerici güçlere karfl›, hertürlü linç sald›r›s›n›n, provokasyonörgütlemenin devletin teflvik veonay verdi¤i bir ülke olmas›d›r.

Bir provokatör, flovenist k›flk›rt-malarla azd›r›lm›fl, yalanlarlakand›r›lm›fl bir linççi, bu koflullardaniye sald›rmas›n ki!

***

Aleni Provokasyon Daveti!

Bir grup, Beyo¤lu’nda pervas›z-ca ba¤›r›yor: “Orhan Pamuk ve Ah-met Altan’› asal›m!”

Grup bir de bildiri da¤›tarak,“Türk düflmanl›¤›n› durdurmakiçin!” herkesi yazar Elif fiafak’›n 21Eylül’deki duruflmas›na ça¤›r›yor.

‹lk sözlerini “asal›m” 盤l›klar›n›ve bildirinin alt›ndaki imzay› gör-mezden gelirseniz, ne var ki bir du-ruflma ça¤r›s› diye düflünebilirsiniz.Fakat bildirinin alt›ndaki imza,“Büyük Hukukçular Birli¤i”...

Ayd›nlara karfl› onlarca provo-kasyon ve linç girifliminin örgütle-yicisi olan bir grup oldu¤u biliniyorbunlar›n. Hiçbir sald›r›lar›nda gö-zalt›na al›nmad›lar, polis taraf›ndanengellenmediler bile. Polis, provo-katörler yapacaklar›n› yapt›ktansonra, göstermelik müdahalelerdebulundu hep. Sadece 2006 y›l› için-de 80 gazeteci, yazar ve ayd›na da-va açarak onlar› susturmaya çal›flaniktidar politikas›, liççiler taraf›ndantamamlan›yor.

Gazeteci Can Dündar, köflesin-de “Beyo¤lu sokaklar›nda ‘yazarla-r› asal›m’ diye hayk›racak kadar fü-

tursuzlaflan bu tahrikçilere göz yu-mulmas› da ibret verici” diye yazd›.

‹bret verici ve ö¤retici. Ayn› za-manda faflizme karfl› tutarl›, militan,örgütlü bir mücadele için birleflmekgerekti¤ini gösteriyor herkese.

***

Dikili’de sald›r›!

Bergama’daki alt›n madenini ya-

sad›fl› olarak iflleten Koza Alt›n fiir-keti’ne ba¤l› bir güruh, ‘Dikili Ba-r›fl, Demokrasi ve Emek fienlikleri’kapsam›nda düzenlenen “Siyanür-Alt›n Çevre Paneli”ne sald›rd›.

Bilindi¤i gibi, Koza adl› Fetul-

lahç›lar’›n da ortak oldu¤u flirket,“maden iflletilemez” fleklindekibirçok mahkeme karar›na ra¤men,AKP’nin himayesinde Bergamamadenini iflletmeye, bölgeyi ve hal-k› zehirlemeye devam ediyor.

AKP iktidar›n›n himayesindekoskoca bir alt›n madenini “yasad›-fl›” olarak iflletebilen bir maden flir-keti, faflist çetelerini muhaliflerinüzerine sald›rtma cüretini de bu hi-mayeden buluyordu.

Madende çal›flan iflbirlikçi iflçi-ler ve flirketin çetesinden oluflanlinç güruhu, 19 A¤ustos’ta panelin

yap›laca¤› alana ellerinde sopa-lar, Türk bayraklar› ve Berga-ma’daki alt›n madenini destek-leyen pankartlarla geldiler.“Türk”lü¤ü de¤il, emperyalistbir flirketi ve Fetullahç› orta¤›n›

savunduklar›n›n bile fark›nda olma-yan güruh, panelistlere ve dinleyici-lere sald›rd›. Pek çok kifli yaraland›.

Sald›r› ve çat›flma, yaklafl›k ya-r›m saat sürdü; çat›flman›n yafland›-¤› yere 30 metre uzakl›kta bulunanilçe emniyet müdürlü¤üne ba¤l› po-lisler ise uzun süre müdahale etme-diler. Koza Madencilik çetesi, zatengünler öncesinden de tehdit etmifltipaneli yapacak olanlar› ve polis yi-ne bir önlem almam›flt›. AKP’nintopraklar›m›za tecavüz etme izniverdi¤i flirkete, AKP’nin polisi dedo¤al olarak sald›r› izni veriyordu.

Dikili Belediye Baflkan› OsmanÖzgüven’in de Koza Alt›n çetesi ta-raf›ndan tartakland›¤› sald›r›ya ra¤-men, panel gerçeklefltirildi. Panelinsürdü¤ü s›rada, Koza Alt›n çetesiyeniden sald›rd› ve tafll› sopal› kav-ga yeniden bafllad›. Madencileri ilksald›r›dan sonra bile da¤›tmayanpolis, ancak ikinci sald›r› sonras›“müdahale” etti.

Dikili Belediye Baflkan›, sald›r›-y› “Kurtlar Vadisi Dikili’ye indi.Bunlar kravatl› eflk›ya” olarak nite-lendirdi. Do¤ru fakat eksik bir ben-zetme. “Kurtlar Vadisi”, zaten ülke-nin bafl›nda!

***

Tokat’ta faflist sald›r›

Tokat Gaziosmanpafla Üniversi-tesi’nde Beden E¤itimi ve SporYüksekokulu için s›nava giren birö¤renci, PKK'li oldu¤u iddias›ylalinç edilmek istendi.

22 A¤ustos’ta ö¤le aras›nda s›-navdan ç›kan bir ö¤renciye yaklafl›k15-20 kiflilik d›flar›dan gelen faflistbir grup taraf›ndan “PKK'li oldu¤u”gerekçesiyle sald›r›ld›. Ö¤renci dö-vüldükten sonra olay yerine gelenpolis, ö¤renciyi sald›rganlar›n “elin-den ald›”. Faflistler, BESYO Müdü-rü Yrd. Doç. Dr. Yavuz Selim A¤a-o¤lu'na da sald›rmak istedi.

41

27 A¤ustos 2006 / 67

Devrimcilere, demokratlara, ilericilere karfl›

Sald›r›, Linç, Provokasyon Özgürlü¤ü!

Sevgili Yürüyüfl okurlar›, Mer-haba. Gündemin en çok tart›fl›lankonular›ndan biri Lübnan’a askergönderip göndermemek.

Lübnan’a asker gönderilmesinisavunan kesimlerin kulland›¤› ikigerekçe var: Biri en hamasi gerek-çe: “Bayra¤›m›z› Lübnan’da, kaçyüz y›l Osmanl› egemenli¤inde kal-m›fl topraklarda yeniden dalgalan-d›rmak...” ‹kinci gerekçe ise, “Tür-kiye’nin ç›karlar› için gitmeliyiz”.

Biz de bu gerekçelerden hareket-le, Türk Silahl› Kuvvetleri’nin mil-lili¤ini, baflka bir deyiflle, TSK’nins›n›r ötesinde kimin bayra¤›n› dal-galand›rd›¤›n› ve kimin ç›karlar›n›ntemsilcisi oldu¤unu tart›flaca¤›z.

Keza, orduyla ilgili son dönem-de iki önemli geliflme daha var.Bunlardan birincisi, Yüksek Askerifiura toplant›s›nda Özel KuvvetlerKomutanl›¤›’n›n Kolordu seviyesi-ne ç›kar›lmas› karar›n›n al›nmas›d›r.‹kincisi ise, Kuvvet Komutanl›kla-r›’n›n la¤vedilerek tüm kuvvetlerinGenelkurmay karargah›nda birleflti-rilmesi, Kuvvet Komutanl›klar›’n›nyerine Genelkurmay Yard›mc›l›¤›sisteminin getirilmesi, her KuvvetKomutanl›¤›’na ba¤l› ayr› ayr› istih-barat gibi birimlerin tek bir birimdebirlefltirilmesi plan›d›r.

Bu geliflmeler de hiç kuflkusuz,emperyalizmle halklar aras›nda sür-mekte olan mücadeleyle iliflkilidir.Yeni planlamalar, emperyalizm veoligarflinin bölge ve ülkemiz kon-jonktürü aç›s›ndan nas›l bir orduyaihtiyaç duydu¤unu, orduya önü-müzdeki süreçlerde hangi rolleriyükleyeceklerini de ana hatlar›ylagöstermektedir. Bu anlamda Lüb-nan’a asker gönderme meselesinin

de ötesinde, ordunun sistemdeki ye-ri, yap›s›, rolü, son derece önemli vegüncel bir konudur.

Mazlum: Konu bizim aç›m›z-dan bir de flunun için önemlidir. Bi-lindi¤i gibi, ülkemizde, sistem için-de oynad›¤› rol hakk›nda halk›n enfazla yan›lg› içinde oldu¤u kurum-lar›n bafl›nda ordu gelir. Ço¤u ma-niplasyon amaçl›, ama belli bir do¤-ruluk pay› da tafl›yan anketlerde or-dunun “en güvenilir” kurum s›rala-mas›nda hep üst s›ralarda ç›kmas›da bir anlamda bu yan›lg›yla ilgili-dir. Devrimci çal›flma ya da baflkabir deyiflle halk›n bilinçlendirilmesiaç›s›ndan ordunun ne olup olmad›-¤›n›n kavrat›lmas› ve teflhiri gerçek-ten çok önemli.

Orduya iliflkin böyle bir yan›lg›-n›n, çeflitli çarp›k bak›fl aç›lar›n›ngerek tarihi, gerek sosyal pekçoknedeni var tabii. Bunlar›n hepsiniburada ele alamay›z ancak ordununyap›s›n› ve ifllevini ele almakla tümbunlara da bir cevap vermifl oluruz.

Kemal: fiimdi konuyu iki türlüele alabiliriz. Önce ordunun niteli-¤ini, yap›s›n›, sistem içindeki rolü-nü ortaya koyup ard›ndan emperya-lizm taraf›ndan yurtd›fl›nda kullan›l-mas› konusuna geçebiliriz. Veya ter-sinden de ele alabiliriz. Nas›l yapa-l›m?

Mazlum: K›smen içiçe de ge-çebilir belirtti¤in iki yan. Ama bensomut ve güncel olandan, yani yurt-d›fl›na asker gönderme meselesin-den bafllayal›m diyorum. Bu somut-luk içinde ordunun niteli¤inin anahatlar›n› da örneklemifl oluruz za-ten.

Kemal: Peki o zaman, ordununyani resmi ad›yla Türk Silahl› Kuv-vetleri’nin emperyalizm taraf›ndançeflitli bölgelerde görevlendirilmesi-

nin tarihi ve bugün Lübnan’da kul-land›r›lmak istenmesiyle bafllaya-l›m. Özlem bu tarih üzerine birazaraflt›rma yapm›flt›.

Özlem: Evet, girifl olarak flöylebir özet yapabilirim. Türk Silahl›Kuvvetleri, bugüne kadar 13 kez

yurtd›fl›nda emperyalizm ad›na gö-rev üstlendi.

‹lk olarak bildi¤iniz gibi emper-yalizmin Kore halk›na sald›r›s›nakat›ld›. Ki bunun üzerinde tekrardururuz. Bunun d›fl›nda, Yugoslav-ya sald›r›s›na kat›ld›. Makedon-ya’ya, Gürcistan’a, Kuveyt’e, So-mali’ye, Arnavutluk’a, Do¤u Ti-mor’a ve Bosna-Hersek’e emperya-lizmin istekleri do¤rultusunda askergönderildi.

Halen Afganistan, Bosna-Her-sek, Kosova ve Letonya’da TSK as-kerleri görev yap›yor.

Tabii Türkiye ordusunun emper-yalizmin askeri operasyonlar›na

kat›lmas›n› sadece bu flekilde askergöndermeyle s›n›rl› görmemek ge-rek. Emperyalizmin Ortado¤u’dakipekçok sald›r›s›nda ‹ncirlik, Erhaçgibi üsler kulland›r›ld›. Yugoslavhalk›n› bombalamas› için Bal›kesir,Band›rma ve Çorlu'da emperyalist-lere üsler verildi.

Ordu, emperyalizmin ç›karlar›için birçok kez askeri harekata girifl-mifltir. Ba¤dat'ta iflbirlikçi iktidardevrildi¤inde, Türkiye, ordusunuBa¤dat'a gönderip ihtilali bast›rma-ya talip oldu. Nas›r'›n Süveyfl kana-l›n› millilefltirmesine karfl› gerçek-lefltirilebilecek emperyalist müda-hale için de yine “aday”d›. Suri-ye'de Baas'ç›lar›n iktidar› almas›üzerine bu ülkeyi iflgal için Ekim1957'de Türk Silahl› Kuvvetleri Su-riye s›n›r›na y›¤›nak yapt›, fakatSSCB'nin sert müdahalesi nedeniy-le bunu gerçeklefltiremedi.

En yak›n örnek olarak bilindi¤i

42

27 A¤ustos 2006 / 67

hayat›niçindeki teori

Emperyal is t ve O l igarfl ikSis tem ‹ç inde

ORDUNUN ROLÜ -1

“Milli ç›kar”, “insani misyon”demagojileriyle perdelenen

emperyalizme hizmet

43

27 A¤ustos 2006 / 67

gibi, oligarfli ve TSK generalleri,ABD’nin Irak iflgaline de kat›lmakistemifllerdi. Ama bunu da ülke içikoflullar nedeniyle gerçeklefltireme-diler.

Bu k›sa özet tarihin bize göster-di¤i fludur; hemen hemen 1950’denberi Türk Silahl› Kuvvetleri emper-yalizmin emrinde “haz›r k›ta” ola-rak bulunan bir güçtür. 50 y›l› aflk›nsüredir, emperyalizmin gel dedi¤iher yere gitmifl, hatta verdi¤imiz ör-neklerde görülece¤i gibi, emperya-lizm gel demeden bile emperyalizmad›na savafla girmeye talip olmufl-tur. Irak’ta, M›s›r’da, emperyalizmevurulan herhangi bir darbeyi “ken-disine vurulmufl bir darbe” olarakgörmüfltür. Ki bu da san›r›m ordu-nun en temel niteli¤inin ne oldu¤u-nu göstermektedir.

Mazlum: Biz birçok kez ordu-nun niteli¤ini belirtirken, ordunun“iç savafla göre örgütlendirilmifl”bir ordu oldu¤unu belirtmiflizdir.fiimdi Özlem’in anlatt›klar›yla bir-likte ele ald›¤›m›zda flu flekilde dahatam ifade etmifl oluruz san›r›m. Or-du, ülke içinde devrimci mücadele-yi engelleme amac›yla iç savafla gö-re örgütlendirilirken, ayn› zamandaemperyalizmin ucuz askeri olarakgörüldü; “so¤uk savafl” dönemindesosyalizme karfl› emperyalizmin ilkkalkanlar›ndan biri olarak konum-land›r›ld›. “Türkiye’nin en iyi ihraçmal› ordusudur” sözü, asl›nda dahaKore’den bu yana geçerlidir. ‹flbir-likçi oligarfli, sadakatini o zaman or-dusunu emperyalizmin hizmetinevererek kan›tlam›flt›r. Gerek iç sa-vaflta, gerekse de emperyalizmindünyan›n çeflitli yerlerinde kullan-mas›, esas olarak TSK’n›n emper-

yalizmin gizli iflgalinin ordusu ol-mas›n›n do¤al sonuçlar›d›r. Bunu fluflekilde de formüle edebiliriz: Em-peryalizme karfl› Türkiye’nin millis›n›rlar›n› ve milli ç›karlar›n› koru-ma ordusu de¤il; Türkiye halk›nakarfl› emperyalizmin ve iflbirlikçile-rinin ç›karlar›n› koruma ordusudur.

Kemal: Buna tekrar gelece¤iz.Ama flimdi TSK’n›n kimin ç›karla-

r›n› savundu¤u meselesini “s›n›r d›-

fl›na asker gönderme”yle birlikteele alal›m. fiöyle soray›m: Emper-yalizmin hizmetinde baflka ülkelereasker göndermenin halka aç›kla-

nan gerekçeleriyle, gerçek neden-

leri nelerdir?

Özlem: Yurtd›fl›na asker gön-dermelerle ilgili çeflitli kaynaklar›tararken bu konuda bir sürü çarp›c›örne¤e rastlad›m. Daha do¤rusu de-magoji, aldatma örneklerine.

Türkiye, bilindi¤i gibi 1999’da,Yugoslavya’n›n bombalan›p parça-lanmas›n›n ard›ndan Kosova’ya2000’e yak›n asker gönderdi. Koso-va “uluslararas› emperyalist birgüç” taraf›ndan iflgal edildi. Gönde-rilen “yabanc›” asker say›s› bak›-m›ndan Türkiye, ABD’nin ard›ndanikinci s›rada yeral›yordu. Gerekçe“bar›fl›n ve demokrasinin tesisi”olarak aç›kland›. Gönderilen askerigüçlerle, ekonomik yard›m yap›p,bombalad›klar› kentleri inflaa ede-ceklerdi. Mülteci sorununu çözüp,bölgedeki etnik çat›flmalara son ve-receklerdi. Bunlar gerçekleflmedi,ama Kosova’da emperyalizmin tamdenetiminde bir yönetim oluflturul-du.

"Mehmetçik Kosova'da görevehaz›r." 29 Nisan l999 tarihli Hürri-yet Gazetesi'ndeki bafll›k böyleydi.Ayn› bafll›¤› geçen hafta da “Meh-

metçik Lübnan’a göreve haz›r”

diye okuduk. Ama bu görevin ne ol-du¤u hep mu¤lak b›rak›l›yor veyagerçe¤in d›fl›nda bir görev tarifi ya-p›l›yor.

Kosova'ya gönderilecek "Koso-va Türk Bar›fl Gücü Görev Kuvveti(KTBGGK)"nin görevinin ne olaca-¤›n› o zamanki Ankara GarnizonKomutan› Erol Tutal flöyle aç›kl›-yordu: "Kosova'da zavall›, çaresizinsanlar›n, genç, yafll›, kad›n, k›z,çocuk demeden silahl›, silahs›z ay-r›m› yap›lmadan katledildi... TürkSilahl› Kuvvetleri flartlar›n uygunoldu¤u ilk f›rsatta bu ac›l› insanla-r›n yan›na kofltu, onlar›n yaralar›n›sard›... Dün Somali'deydi bugün Ar-navutluk ve Bosna-Hersek'te. Koso-va'da da yine insanlar›n yard›m›na

koflacakt›r...”

Mazlum: Mübarek sanki “si-lahl› kuvvetler” de¤il de, “hilâl-i

ahmer” cemiyeti. (fiimdi gençokurlar›m›z “hilâl-i ahmer” nedirdiye sorabilir; K›z›lay’›n eski ad›d›r,bu flekliyle deyimleflmifltir.) Geçenhaftaki Lübnan’la ilgili aç›klamalar-da da ayn› fleyler vard›. Gönderile-cek birlikte inflaat uzmanlar›, sa¤-l›kç›lar olacakm›fl... Mesele oysa,bir K›z›lay birli¤i gönderin, niyeTSK birli¤i gönderiyorsunuz?..

Özlem: Evet, yap›lan demagojiasl›nda bu kadar da kaba. Örneklerdaha çok. Kosova’ya asker gönder-me meselesinde “din kardefllerimiz,soydafllar›m›z” söylemi de çok yo-¤un kullan›lm›flt›r. Resmi aç›klama-larda "Kosoval› Türkler ve din kar-defllerimiz olan Kosoval› Arnavutla-r›n güvenlikleri"ni sa¤lamaktan sö-zediliyordu. Mesela, Baflbakan Bü-lent Ecevit; "Kosova'daki kargafla-da, oradaki Türkler ihmal edilebi-lirdi. fiimdi Kosova'daki Türkler’ingüvencesi, oraya gönderilecek as-keri birlik olacak." (21 Haziran1999) diyordu.

Ama oraya güya “Türkler’in ih-mal edilmemesi” için gönderilenTSK taburunun hangi flehre yerlefl-tirilece¤ine bile emperyalistler kararverdi. Birlik Prizren'e yerlefltirilmifl-ti ve burada çok az Türk vard›.

Prizren'e gönderilen tabura daemperyalizm taraf›ndan resmi ola-rak “may›nlar›n imhas›, halk›n ifl-galci NATO kuvvetlerine karfl› olas›sald›r›lar›n› ve kargaflal›¤› önleme”görevi verilmiflti. Yani bir direniflgeliflse, “din kardeflimiz, soydafl›-m›z” demeyip oradaki halkla çat›fl-maya gitmiflti TSK. Çat›flma sözko-nusu ollmasa bile, oluflturulan ulus-

SK; 50 y›l› aflk›n süredir, emperya-lizmin gel dedi¤i her yere gitmifl, hatta emper-yalizm gel demeden bile emperyalizm ad›nasavafla girmeye talip olmufltur. Irak’ta, M›-s›r’da, emperyalizme vurulan herhangi birdarbeyi “kendisine vurulmufl bir darbe” ola-rak görmüfltür. Ki bu da san›r›m ordunun entemel niteli¤inin ne oldu¤unu göstermektedir.

T

44

27 A¤ustos 2006 / 67

lararas› güç, oradaki direnme dina-miklerine karfl› bir tehdit ve gözda-¤›d›r. Nitekim, NATO Genel Sekre-teri Robertson, içlerinde TSK bir-liklerinin de yerald›¤› askeri güces›rt›n› dayayarak Kosoval›lar’a flöy-le diyordu; “Kosoval›lar, uluslara-ras› müdahaleyle gelen f›rsat› de-¤erlendirmemeleri halinde ulusla-raras› toplumun deste¤ini ve iyi ni-yetini kaybetmek riskiyle karfl› kar-fl›yad›rlar!” (23 Mart 2000, Cum-huriyet) NATO flemsiyesi alt›ndakiiflgalin söyledi¤i aç›k: “Emperyalistiflgale karfl› ç›kmay›n, yoksa ezeriz”diyor NATO. Bu tehdidin sahiple-rinden biri de tabii ki TSK’yd› ora-da. Yani TSK, “soydafl ve din karde-fli” Kosoval›lar’a böyle diyordu.

Dedim ya, demagojisinin s›n›r›yok. Buna belki güleceksiniz. Ece-vit, o kadar gerekçenin belki halk›ikna etmeye yetmeyebilece¤ini dü-flünerek bir de flöyle diyordu: "Sul-tan Murat'›n Kosova'daki türbesininde güvenli¤ini Türkiye üstlenmiflbulunuyor." Mesele, flu veya bu ül-keye asker gönderme konusundakamuoyunu ikna etmek, en az›ndannötrlefltirmektir. Bunun için iflgaledilecek ülkenin milli, dini, sosyalözelliklerine göre pek çok gerekçeuydurulabilir...

Peki iflin asl› ne? Yine Koso-va’ya asker gönderildi¤i dönemde,generaller taraf›ndan ç›kar›lan Ulu-

sal Strateji adl› dergide Kosova’yaasker gönderilmesinin gerekçeleriflöyle aç›klan›yor: “Pazarlar›n aç›kve ifller, hammadde ve enerji kay-naklar›n›n ulafl›labilir olmas› ve bumaksatla dünyada bar›fl ve istikra-r›n korunmas› geliflmifl ülkeler içinortak hayati ç›kar olarak de¤erlen-dirilmektedir:”

Bütün mesele budur. Çat›flmal›herhangi bir bölgeyi, emperyaliz-min sömürüsü ve yönetimi için uy-gun hale getirmek. ‹ster “Bar›fl Gü-cü” ad› alt›nda, ister NATO veyaBM flemsiyesinde olsun, uluslarara-s› emperyalist askeri güç oluflturma-n›n amac›, mant›¤› budur. Türk Si-lahl› Kuvvetleri de ayn› amaçla ye-ralmaktad›r bu güçlerde.

Esas rol, uluslararas› askeri güç-lerde emperyalizm ad›na bulunmak-t›r. Ancak “asker ihrac›” karfl›l›¤›n-da, oligarfli kendisine de iflgal pasta-s›ndan küçük bir pay koparmaya ça-l›fl›r. O zaman Kosova'n›n imar›n-dan inflaat ihaleleri kapmaya çal›fl-m›fllard›. Geçen haftaki Yürüyüfl’tevard›, Tayyip Erdo¤an, Lübnan’aasker göndermeyi, “istikrar› sa¤la-yacaks›n ki, bölgeye yat›r›m yapabi-lesin” diyordu. Tabii esas yat›r›m›emperyalizm yapacak, oligarfliye dek›r›nt›lar düflecektir. Ki, 1995'te, ay-n› niyetle iç savafltan harabeye dön-müfl Bosna-Hersek'e de asker gön-deren oligarfli, Bosna-Hersek'inimar›ndan umdu¤u pay› alamam›fl,Türkiye flirketlerine hemen hiçbirihale verilmemiflti.

Dolay›s›yla, Türkiye’nin Koso-va’daki veya Afganistan’daki veyaLübnan’daki ç›kar› diye bir fleyyoktur temelde; sözü edilen ç›kar,Türkiye oligarflisinin emperyalizm-le ortaklaflan ç›karlar›d›r.

Mazlum: Biz oraya (ister Ko-sova olsun, ister Afganistan veyaLübnan) inflaat yapmaya, hastane-ler, okullar kurmaya gidiyoruz söy-lemi, esas olarak halk›n “bizim as-kerimiz niye baflka bir ülkenin hal-k›yla çarp›fls›n?” fleklindeki sorusu-nu etkisizlefltirmeye yönelik birsöylemdir. Gönderilen askeri birlik-lerin gerçekten “lojistik” a¤›rl›kl›olarak kullan›ld›klar› durumlar yokmu? Var elbette. Ama bu da oligar-flinin de¤il, emperyalizmin tercihi-nin sonucudur. Emperyalizm Bos-na-Hersek ve Arnavutluk gibi iflgaletti¤i bölgelerde büyük çapl› her-hangi bir direniflle karfl›laflmad›¤›koflullarda, "Mehmetçik"leri hizmeteri olarak, buralarda emperyalist or-

dular›n ve iflbirlikçi yönetimin “hiz-met” ifllerine bakan, üslenme bölge-lerinde WC, banyo, yemekhane ya-pan amele birlikleri olarak da kul-lanmaktad›r. Bu da halka “bak›n bizoran›n imar› için birlik gönderdik”fleklinde yans›t›lmaktad›r.

Keza, Türk Silahl› Kuvvetle-ri’nin “müslüman” bir güç olmas›,emperyalist iflgal alt›ndaki çeflitli ül-kelerde, askeri birlik gönderilmesi,TSK’ya “tampon” bir rol yüklenme-si biçiminde de olabilmektedir. Kiburada da “islam” dünyas›ndan ol-man›n emperyalizmin hizmetindekullan›lan bir özelli¤e dönüfltürül-mesi sözkonusudur.

Kemal: Koreye asker gönderil-mesi, hem oligarflik rejim, hem deordu aç›s›ndan önemli bir dönümnoktas›d›r. Ordu için kullan›lan“Ba¤›ms›zl›k savafl› veren ordudanemperyalizmin kuklas›na dönüflme”sürecinde dönüflümün simgesidir birbak›ma. O çizgi devam edip gitmek-tedir bugün de. Bu anlamda Kore’yeasker gönderme meselesi üzerindedurabiliriz bu noktada.

Mazlum: Ben devam edeyimisterseniz. Kendi iktidarlar›n› kur-mak için Kore halk› aya¤a kalkm›fl-t›. Dünya jandarmal›¤›na soyunanABD emperyalizmi, di¤er emperya-list ülkelerle birlikte Kore halk›nakarfl› sald›r›ya geçti. O günlerin mo-da deyimiyle "Hür dünya’y› ‘Komü-nist tehlike’den kurtarmak” istiyor-lard›!

Ayn› dönemde ülkemizdeki ege-men s›n›flar bilefliminde ve yöne-timde de¤ifliklikler olmufltu; oligar-fli, gelece¤ini emperyalistlerle giri-lecek iflbirli¤inde görüyordu. Bununiçin en iyi yolun NATO üyeli¤i ol-du¤unu düflünerek üyelik için bafl-vurdular. Ancak ABD ve ‹talya d›-fl›ndaki di¤er emperyalist ülkeler,Türkiye'nin NATO'ya girmesine“Avrupa ülkesi olmad›¤› için” karfl›ç›kt›lar. ‹flte tam bu noktada Koresavafl›, emperyalistlere rüfltünü ispatetmek için bir f›rsatt› oligarfli aç›s›n-dan. Ama tabii önce kamuoyunu ik-na etmek gerekiyordu.

ütün mesele... çat›flmal› herhangibir bölgeyi, emperyalizmin sömürüsü veyönetimi için uygun hale getirmektir. ‹ster“Bar›fl Gücü” ad› alt›nda, ister NATO veyaBM flemsiyesinde olsun, uluslararas› em-peryalist askeri güç oluflturman›n amac›,mant›¤› budur. Türk Silahl› Kuvvetleri deayn› amaçla yeralmaktad›r bu güçlerde.

B

Bas›nda "Komünizm, özgürlükiçinde yaflamak isteyen Kore halk›n›tehdit ediyor", "Birleflik Amerika veAnkara buna sessiz kalamaz", "Bu-gün Kore, yar›n Türkiye olabilir"türünden mant›k s›n›rlar›n›, ahlaks›n›rlar›n› zorlayan yaz›larla askergöndermenin alt yap›s›n› haz›rlama-ya giriflti.

Kore halk›yla Türkiye halk›n›nal›p veremedi¤i ne olabilirdi? Anka-ra ta Kore’deki bir geliflmeye niye“sessiz” kalamazd›?.. Bu sorular›ntart›fl›lmas›n› engellemek için de ta-bii demagojinin yan›s›ra, terör esti-rildi. Kore savafl›na kat›lma karar›n›k›nayan bildiri yay›nlayan "Türki-

ye Bar›flsever Derne¤i" yöneticile-ri tutukland›. Asker gönderme aley-hine yazan 17 gazetenin sorumlula-r› hakk›nda davalar aç›ld›. Zaten c›-l›z olan muhalefet susturulmufltu!Menderes hükümeti, Anayasaya gö-re askeri savafla göndermek içinmeclis karar› al›nmas› gerekmesinekarfl›n, hükümet karar›yla bir askeribirli¤i Kore’ye gönderdi.

28 Temmuz 1950'de Kore'yi ifl-gal eden emperyalizm, ummad›¤›bir direniflle karfl›lafl›nca en tehlike-li cepheye elinin alt›ndaki Mehmet-çik'leri gönderdi. Türkiye’den giden4500 askerden 3130'u geri döneme-di. Emperyalizm, mafla varken eliniatefle uzatmam›flt›. Mafla, TSK’yd›.Uluslararas› güç, bar›fl gücü vs. ad›-na ne denirse densin, olay bu kadarç›plakt›r asl›nda.

Menderes iktidar›, binlerce gen-cimizin kan›yla, emperyalizme ken-dini ispat etmiflti. Savafl bitti¤indeemperyalistler de bu kullu¤u ödül-lendirdiler. Savaflta yeralan TürkiyeTugay›'ndaki subay ve askerlere gü-müfl, bronz y›ld›zlar ve “liyakat

madalyalar›” verdiler. Kimeydi bu‘liyakat’? (Liyakat yararl›l›k de-mektir.) Kime yararl›l›k gösteril-miflti peki? ‹flte TSK’n›n rolü, nite-li¤i sorusunun cevab› da buradayd›.

Kore’de emperyalizmin hizme-tinde savaflman›n as›l ödülü ise, 18fiubat 1952'de Türkiye’nin NATOüyeli¤ine kabul edilmesi oldu. Buayn› zamanda TSK’nin biçimsel

olarak da “milli” olmas›n›n ortadankalkmas› ve emperyalist bir askerimerkeze ba¤lanmas› anlam›na geli-yordu.

Kemal: Peki bu noktada bir deflöyle bir soru soral›m. Emperyalist-ler neden kendi ülkelerinin ordular›-n› kullanm›yor da baflka ordular›kullan›yorlar?

Özlem: Emperyalizmin çeflitliaskeri operasyonlarda iflbirlikçi or-dular› kullanmas›n› bir tek nedeneba¤layamay›z. Bunun ekonomik,askeri ve siyasal nedenleri var.

Hiç kuflkusuz en baflta akla gelenneden, emperyalizmin kendi asker-lerinin ölmesi yerine yeni-sömürgeülkelerin askerinin ölmesini tercihetmesidir. Fakat bu tek bafl›na yeter-li bir neden de¤ildir; emperyalist te-keller, ç›karlar› sözkonusu oldu¤un-da kendi vatandafllar›n› da milyon-lar halinde savafla sürmekten, öl-dürtmekten çekinmez. Emperyalistpaylafl›m savafllar› bunun aç›k ör-nekleridir.

Emperyalistler, askeri operas-yonlar›nda kendi askerlerinin ölü-münün kendi kamuoylar›nda yarata-ca¤› tepkiyi en aza indirgemek içinsömürge ülke ordular› kullan›rlar.Mesela ABD yönetiminde “Vietnamsendromu” hala güçlüdür; ABD’demuhalefeti en çok harekete geçirenasker ölümleridir. Bunun için ope-rasyonlar›nda mümkün oldu¤unca“yabanc›” ordu askerleri kullan›r.

‹kincisi, sömürge, yeni-sömürgeordular›n ekonomik maliyeti dahadüflüktür. NATO içinde en ucuz as-ker TSK askerleridir. 1988 verileri-ne göre 23 TC askerinin maliyetinin1 ABD askerine denk oldu¤u hesap-lan›yordu. Oran bugün de pek de-¤iflmemifltir. Bu da demektir ki,ABD için 40 bin kiflilik bir Ameri-kan ordusu kurmak yerine, 1 mil-yonluk bir TC ordusu yaratmakekonomik olarak daha avantajl›d›r.

Üçüncüsü, askeri nedendir. Hemsay›sal olarak, hem co¤rafi olarakemperyalizmin do¤rudan müdahale-sinin yetersiz kald›¤› durumlarda ifl-birlikçi ülke ordular› kullan›l›r.

Ama bu nedenlerin hepsinin öte-sinde, bu, “ba¤›ml›l›k” iliflkisininbir parças›d›r. Sömürge, yeni-sö-mürge ülke ordular›n›n ve iktidarla-r›n›n emperyalizmin orduyu kullan-ma talebini reddetmesi genel olarakmümkün de¤ildir. Emperyalistleraç›s›ndan, herhangi bir yeni-sömür-ge ülkenin ordusu asl›nda “kendi

ordular›” gibi görülmektedir. Bura-da “gibisi” fazlad›r belki. Amerikanyönetiminin 12 Eylül darbesini “bi-zim çocuklar yapt›” diye karfl›lama-s› da zaten bunu gösteriyor. ‹flte bunoktada geriye, emperyalizm ad›naüstlenilen askeri görevlerin halka“milli ç›karlar”, “insani görev” vebenzeri demagojileriyle pazarlan-mas› kal›yor.

Kemal: Ordunun oluflum süre-cine geçemedik, art›k önümüzdekihafta oradan devam ederiz. Sohbeti-mizi toparlarken, “insani misyon”konusunda flunlar› belirtmek yeterli-dir san›r›m: Kendi ülkesinde 30 y›l-d›r binlerce insan bu ordu taraf›ndankatledildi. ‹flkencehanelerde insan-lara bu ordu taraf›ndan iflkenceleryap›ld›. Kad›nlara, k›zlara bu ordumensuplar› taraf›ndan tecavüz edil-di. Bu ordu ölmüfl kad›n gerillalaratecavüz etti. Bu ordu taraf›ndan ge-rillalar›n kulaklar›, burunlar› kesile-rek koleksiyon yap›lmaktad›r. Buordu taraf›ndan yüzlerce köy yak›l-m›fl, y›k›lm›flt›r. Bu ordu taraf›ndaninsanlara d›flk› yedirilmifltir. Bu or-du kendi halk›na karfl› s›k›yönetim-ler uygulay›p, cuntalar yapt›. Ana-dolu'da kendi halk›na bunlar› yapanbir ordunun Kosova'ya, Lübnan’a“insanlara yard›ma” gitmesi hiç deinand›r›c› olmaz elbette... Sohbeti-mize, gelecek say›ya kadar ara veri-yoruz. fiimdilik hoflçakal›n.

45

27 A¤ustos 2006 / 67

sker gönderme, ba¤›ml›l›k iliflki-sinin bir parças›d›r. Yeni-sömürge ülke or-dusunun bunu reddetmesi mümkün de¤il-dir... Emperyalistler aç›s›ndan, herhangi biryeni-sömürge ülkenin ordusu asl›nda “ken-di ordular›” gibi görülmektedir. Burada “gi-bisi” fazlad›r belki. Amerikan yönetiminin12 Eylül darbesini “bizim çocuklar yapt›” di-ye karfl›lamas› da zaten bunu gösteriyor.

A

AKP iktidar›, icraatlar›na flaibeli

bir ihale daha ekledi.

Antalya'daki Lara Park ihalesi,aç›k bir ihalenin yasal gerekleri ye-rine getirilmeden, Antalya halk›n›nprotestolar› ve talepleri gözönüneal›nmadan Fettah Tamince'ye veril-di... Fettah Tamince kim?

Rixos otellerinin sahibi. TayyipErdo¤an’a tatillerinde ev sahipli¤iyapan (tabii en lüks taraf›ndan) birturizmci. Baflka özellikleri de var;“idolüm Fethullah Gülen’dir” di-yen biri. Çeflitli ortamlarda kendisi-ni “Tayyip Bey'in adam›” olarak ni-telemekte de sak›nca görmüyor.

Tamince, y›llard›r bu alan› isti-yordu. Fakat finansal koflullar› yeri-ne getiremedi¤i için ilk ihaleye kat›-lamam›flt›. AKP iktidar›, “laf› m›olur” diyerek ilk ihaleyi iptal etti.

Tamince, ikinci ihalenin yap›ld›-

¤› günlerde, Baflbakan Recep Tay-yip Erdo¤an'› günlü¤ü 9 bin 500

dolarl›k bir süitte a¤›rl›yordu.

Bu arada “islamc›, muhafazakar,halk adam›!” Tayyip’in, yine muha-fazakar ve türbanl› efliyle, çocukla-r›yla birlikte günlü¤ü 9 bin 500 do-

larl›k villada kalarak lüks tatil yap-malar› da pek tart›flma konusu ol-mad›. Bir baflbakan›n devletle ihaleifli olan birinin villas›nda, hem detam o ihale yap›l›rken kalmas›n› bi-le ahlaki aç›dan sorgulamad› yalakabas›n.

Oysa ihalenin her yan› hem ah-laks›zca, hem yasad›fl› ve hem halkakarfl›. Sahil beldesi Lara Park, kamuyarar› ve endemik bitkileri nedeniy-le 1992'de “sit alan›” ilan edilmiflti.Ama buraya talana açmakta kararl›olan iktidar, Lara’y› önce “turizmgelifltirme alan›” ilan edildi. Ancak

Lara’ya “Kent Park›” yap›lmas›,Koruma Kurulu taraf›ndan onaylan-mad›. Kültür ve Turizm Bakanl›¤›,bu defa ''Temal› Park'' projesi diyebir fley ortaya at›p, inflaat alan›n› da2 kat›na ç›kararak yeniden ihale aç-t›.

‹hale sonucuna göre, 3.5 milyonmetrekarelik sahil arazisi, 49 y›ll›-¤›na Tamince’ye tahsis edildi. ‹lkihaleyi kazanan Limak adl› flirketikinci ihaleye girmedi. fiirket yetki-lileri, neden ihaleye girmediniz so-rusuna “baz› flartlar› çok zorlama-mak laz›m” diye flaibeli bir cevapveriyorlar. “Çak›c›”lar m› devre-deydi acaba? Yoksa Çak›c› rolünübizzat iktidar›n kendisi mi oynad›?Bu sistemden resmi veya gayri-res-mi “Çak›c›”lar eksik olur mu hiç?

Bu arada, Antalya'daki 30 mes-lek odas›, çeflitli demokratik örgüt-ler ve baz› partilerden oluflan "La-

ra'y› Kurtarma Komitesi" kurul-du. Komite, Lara’n›n Fettah Tamin-ce'ye sat›fl›n›n iptali için dava açma-ya haz›rlan›yor.

46

27 A¤ustos 2006 / 67

AKP iktidar›, hayat›n her ala-n›nda sürdürdü¤ü gerici politikala-r› cadde, sokak isimlerine de tafl›-d›.

Tayyip Erdo¤an’›n ‹stanbulBüyükflehir Belediyesi baflkanl›¤›döneminde bafllayan cadde sokakisimleri operasyonu, Kadir Topbaflyönetiminde de devam ediyor.Özellikle Eyüp'te gerçeklefltirilenisim de¤ifliklikleri oldukça dikkatçekici.

Eyüp’te, Ruhi Su Sokak’›n ad›Evyap Caddesi yap›ld›, Muam-

mer Aksoy Sokak yerine ErciyasSokak, Çetin Emeç Sokak yerineKaya Sokak, Ümit Kaftanc›o¤lu

Sokak yerine Yavuz Selim Cadde-si, Kemal Türkler Sokak yerineÇi¤dem Sokak adlar› konuldu.

Cuntalar, faflistler, gericiler ta-raf›ndan katledilenlerin adlar›n› si-lerek, katlederek onlar› yoketmeye

çal›flanlar›n amaçlar›na hizmetediyor AKP de.

‹stanbul'da de¤ifltirilen baz› so-kak, park, cadde isimleri de flunlar:

Fatih’de, Sar›güzel Caddesi,Mehmet Zaid Kodku Caddesi ya-p›ld›. fieyhlerinin hat›ras›na olsagerek.

Ba¤c›lar’da Papaz Köprü-sü’nün ad›, Yunus Emre Köprü-sü’ne çevrildi.

Ümraniye’de Çiftlik Sokak’›nad› Sezai Karakoç Sokak, GökçePark›’n›n ad› Orhan Gazi Park›,U¤ur Mumcu Caddesi’nin ad› Ka-vakl›dere Caddesi, Cumhuriyet

Caddesi’nin ad› Sojnifa Caddesi,Özgürlük Caddesi’nin ad› CevherDudayev Caddesi olarak de¤ifltiril-di.

Sol veya solu ça¤r›flt›ran herfle-ye düflman zihniyet kendini heralanda gösteriyor.

Sokak isimlerine AKP operasyonu

AKP, faflist, gerici katliamlar› unutturmak m› istiyor?

Kitaplar› ‘islamilefltirme’

operasyonuMilli E¤itim Bakanlı¤ı tarafından tavsi-

ye edilen '100 Temel Eser' içinde yeralanyabanc› eserlerin, islamc› yay›nevleri tara-f›ndan orjinallerinden farkl› olarak çeviri-lip yay›nland›¤› a盤a ç›kt›.

Bu çevirilerde, mesela Pinokyo’nun a¤-z›ndan “Allah rızası için.” sözünü duyu-yorsunuz; Pinokyo’dan “El benden sebebiAllah'tan” diye bir tekerleme okuyorsu-nuz. La Fontaine'in balıkçıs› oltay› denize'Ya nasip' diye at›yor, bir baflka bal›kç›"Allah yolunuzu açık etsin.” diye sesleni-yor.

Heidi, “Allah'tan” yardım istiyor.Anton Çehov’un, Oscar Wilde'ın eserlerin-de kahramanlar islamc› söylemle konuflu-yor. Hurafeler serpifltirilmifl oraya bura-ya.... “Tanr›” sesleniflleri hep “Allah’a çev-rilmifl.

Gerçekte bunu yapanlar fark›nda de¤ilki, yapt›klar› hem bir ahlaks›zl›k, hem biracizliktir. Ama AKP ne ahlaka bak›yor, nebaflka bir fleye; gerici düflünceyi, söylemiyaymak için her f›rsat› kullan›yor.

Ad›nda hem “adalet” hem “kalk›nma” var;

Hem h›rs›z, hem mürteci

47

27 A¤ustos 2006 / 67

Köflemizde yer verdi¤imiz iki foto¤-raf, alt›na pekala “yorumsuz” yaz›-labilecek foto¤raflar. Ama her türlüyozlu¤un teorilefltirilerek kan›ksa-t›ld›¤› bir dünyada yaflad›¤›m›z için,birkaç noktaya dair, birkaç söz et-mekte yarar var.

‹lk ffoto¤rafa bbak›yoruz. Onlarca ka-meraman, muhabir, bir sürtü-¤ün (hay›r, ‘sanatç›’ demiyo-ruz, çünkü olay›n sanatla, sa-natç›l›kla ilgisi yok!) peflinde.Ancak burjuva bas›n yay›n›ndurumunu yans›tmak aç›s›n-dan bu cümle de eksik; flöyledüzeltelim cümleyi; yüzlercekameraman, muhabir, onlarcasürtü¤ün peflinde. Çünkü med-yan›n ‹fi‹ bu. Öte yandan....Haklar› için eylem yapan emek-çiler veya kamuoyunu önemlibir konuda bilgilendirmek içinaç›klama yapan DKÖ yönetici-leri, tüm gazetelere bilgi verme-lerine ra¤men, karfl›lar›nda bir-kaç muhabir bulabilirlerse, kendile-rini flansl› say›yorlar.

Muhabirlerin bu flekildeki istihda-m›yla, gazetelerin içeri¤i birbirineparalel tabii.

Gazetelerin art›k eskisi gibi bir ma-gazin sayfas› yok. Çünkü bu sür-tükleri, art›k her gün manfletlerde,sürmanfletlerde görüyoruz. biravuç orospunun etraf›nda dönen“kim kiminle ne halt yedi” haberle-rinin art›k belli sayfalardan ç›k›p bi-rinci sayfalara, manfletlere, televiz-yonlarda ise “televole”lerden ç›k›pana haber bültenlerine tafl›nmas›,burjuva medyan›n nas›l o çürümeve çürütmenin merkezi haline gel-di¤ini en k›sa yoldan özetliyor.

“Halk›n haber alma hakk›” için mi birsürtü¤ün peflinde medya ordusu?Onlar›n birinci sayfadan manfletler-den verilmesi “ülke gündemi”niyans›tma kayg›s›ndan m›? “Okurtemsilcileri” okurlar›ndan bu konu-da gelen elefltirileri, “ne yapal›m,internet sitelerine bak›n, en çok buhaberler t›klan›yor” diye cevapl›-

yor. Aferin, batakl›¤› bu kadar ca-zip hale getirmekle övünebilirsiniz.Ama sanki, bütün bunlar kendi d›-fl›nda olufluyormufl gibi sorumlu-luktan da s›yr›lmaya çal›fl›yorlar.Köfle yazarlar›, sanki bu ahlaks›zl›-¤›, yozlu¤u yayan kendi gazeteleride¤ilmifl gibi, “toplumdaki yozlafl-madan, medyan›n magazinleflme-sinden” flikayet ediyorlar. Güyaelefltiriyorlar ama holding patronla-r›ndan her ay üstü bol s›f›rl› çekle-rini almaktan vazgeçemedikleri içinde, suça ortak olmaya devam edi-yorlar.

Medyada bir “magazinleflmekten”

de¤il, düpedüz yozlaflmadan söze-dilmelidir. Çünkü s›radan ve klasikanlamda magazinin s›n›rlar› çoktanafl›lm›flt›r. Ve bu, tekelci burjuvazitaraf›ndan son derece bilinçli,planl› sürdürülen bir politikad›r. Sa-dece sözkonusu sürtükle ilgili ha-berlerin muhtevas›na bakmak bilebunu görmeye yeter. Bu kiflinin ki-mi kimlerle aldatt›¤›na iliflkin ha-berler, düz bir aldatma haberi ola-rak da sunulmuyor. Ya ne yap›l›-yor? Mesela bir gün o haberin üs-tüne “O bbir ddevrimci” bafll›¤› otur-tuluyor. Bir baflka gün “ben öözgürbiriyim” sözü ç›kar›l›yor bafll›¤a.Bunlar, aç›k ki “magazin haber”bafll›¤› de¤il, ideolojik bafll›klard›r.Ve P›nar Altu¤ haberleri, nas›l birideolojiyi pompalad›klar›n›nresmidir.

***‹kinci ffoto¤rafa bakal›m flimdi:Macar Turizm Bakanl›¤›, ül-keye turist çekebilmek içinçeflitli afifller haz›rlat›yor.Afifller, aç›kça yabanc›lar›

“özgürce fuhufl” yapmaya ça¤›r›-yor. “Tatil kaçamaklar›” için ülkele-rinin ideal oldu¤unu anlat›yor. Ba-s›nda afifller flöyle anlat›l›yor: “Ma-caristan Turizm Masas›, ‘seks vealdatma’n›n oldu¤u k›sa çizgi film-ler haz›rlad›. Çizgi filmde seksi sa-r›fl›n bir Macar k›z› göle ziyaretegelen bir turistle sandal›n içindeberaber oluyor”... K›sacas›, kendiülkesinin kad›nlar›n›, genç k›zlar›n›pazarlayarak turizm geliri elde et-meye çal›fl›yor. Gazeteler bundanbir süre önce Polonya’n›n da ben-zer bir turizm reklam› kampanyas›yürüttü¤ünü yaz›yor.

Kapitalizmin nas›lh›zla çürüttü¤ünebundan daha çarp›c›örnek bulmak azd›r.Çürümenin s›n›r› yok.SSCB’de, Do¤u Av-rupa’da karfl›-dev-rimleri ve kapitaliz-

min restorasyonunualk›fllayanlar, asl›ndabu muhtemel geliflme-leri de alk›fll›yorlard›.Kapitalizm ne oldu¤ubilinmeyen bir fley de-¤ildi ama flimdi “dö-nüfl”ün ard›ndan o ka-rakteristik özellikler

daha göze bat›c›. Ve flimdi dahaaç›k ki; kapitalizmin rrestorasyonu,sömürünün, ahlaks›zl›¤›n, alçakl›-¤›n, çürümenin restorasyonudur.

Tüm batakl›klar gibi, kapitalist ba-takl›k da içine bir ad›m atan› dahaderine çekiyor. Batakl›¤a ad›m›n›atan gittikçe bat›yor.

‹flbirlikçi yönetimlerin e¤itimi, med-yas›, asl›nda o batakl›¤a aç›lan ka-p›lard›r. S›radan görünen haberler-le, s›radan görünen afifllerle, ken-dini satarak ünlü olmay›, genç k›z-lar›n› pazarlayarak para kazanmay›meflrulaflt›r›p, toplumsal bir batak-l›k yarat›yorlar. Gözünüz ekranlar-da, gazetelerdeyken unutmay›n;kapitalizmde hiçbir fley masum de-¤ildir.

Bir sürtü¤ünpeflindeki medya

Bu sene 43.'sü düzenle-nen Hac› Bektafl Veli AnmaKültür ve Sanat Etkinlikleri,Nevflehir'in Hac›bektafl ‹lçe-si’nde 16/19 A¤ustos tarih-leri aras›nda yap›ld›. Hac›-bektafl Belediyesi'nin dü-zenledi¤i etkinliklere, Alevidernekleri kat›lmayarak, birgün önce Kapal› Spor Salo-nu’nda bir etkinlik ve Cemdüzenlediler.

Oy avc›lar› dolufltu

fienliklerin resmi aç›l›fl›,öncesinde yaflanan tart›flma-lar›n etkisinde gerçekleflti-rildi. Hac› Bektafl BelediyeBaflkan› Ali R›za Selman-pako¤lu'nun, d›fllay›c› veAlevileri devletin resmi ide-olojisine yedekleme amac›ndankaynaklanan tahrikleri nedeniy-le, Alevi Birlikleri Federasyonugibi çok say›da Alevi kuruluflutörenlerde yeralmad›lar. Alevi ku-rumlar›na söz hakk› vermeyen Be-lediye Baflkan›, özellikle “ulusalc›”geçinen düzen partilerinin halk› al-datmas› için uygun zemini haz›rla-m›flt›. Törenlere, düzenlenen panel-lere de, genel olarak devletin resmiAlevilik politikalar› ve düzen parti-lerinin oy avc›l›¤› damgas›n› vurdu.CHP’nin, Selmanpako¤lu ile yafla-d›¤› sorunlar nedeniyle Deniz Bay-kal törenlere kat›lmazken, DSP,SHP, ANAP, Hür Parti ve iki devletbakan› Alevi halk› aldatmak içinoradayd›lar.

Kat›l›m ve coflku, daha da geri-lerken, sokaklar Aleviler’in sorun-lar›n›n tart›fl›ld›¤› de¤il, DSP gibiflovenist partilerin seçim otobüsle-rinden bang›r bang›r müziklerin ça-l›nd›¤› bir yere dönüflmüfltü. Halk›nen fazla ilgi gösterdi¤inin, Afl›kMahsuni fierif’in mezar› olmas› ise,dikkat çeken bir baflka noktayd›.

TAYAD stand açt›

fienliklerde ‹dil Kültür Merkezi,dergimiz ve TAYAD'l› Aileler, aç-t›klar› standlar›yla kat›ld›lar. Stand-lara olan ilgi yo¤undu. Dergimizin

sesi toplu sat›fllar›yla Hac›bektaflhalk›na ulaflt›r›ld›.

TAYAD'l›lar ikinci günü olan 17A¤ustos’ta, “Filistinde F TiplerindeDirenifl Kazanacak” yaz›l› pankartlabelediye önünden müze önüne ka-dar bir yürüyüfl yapt›lar. YürüyüflteFilistin ve Lübnan halklar›na destekveren sloganlar›n yan›s›ra, “Yaflas›nÖlüm Orucu Direniflimiz, TecritiKald›r›n Ölümleri Durdurun" slo-ganlar› at›ld›. Yürüyüfle ‹flçi Köylü,Mücadele Birli¤i taraftarlar›n›n ya-n›s›ra, Araflt›rmac› Yazar Esat Kork-maz ve Hac›bektafl halk›ndan kat›-l›m oldu. Yürüyüflün sonunda yap›-lan konuflmayla eylem bitirildi.

Resmilefltikçe düflen

kat›l›m ve 10. Y›l marfll›

flovenist propaganda

ABF’nin protesto etmeme kara-r›na karfl›n, törenlere kat›lmamas›ve belediyenin Alevi kurumlar› d›fl-lamas›, kat›l›m›n düflük olmas›n›nbirinci nedeni olarak dikkat çekti.Bir baflka nedeni de, törenlerin hery›l birbirini tekrarlayan ve devletinresmi geçit törenine dönüfltürmesi,sokaklar›n polisler taraf›ndan kufla-

t›lmas›ndan yap›lan konufl-malara kadar devlet damga-s›n›n ön plana ç›kmas› say›-labilir. Oysa, törenler resmi-lefltirilmeden önce, yine be-lediye taraf›ndan düzenleni-yordu ancak ilçenin devrim-ci gençlerin, Alevi kurumla-r›n örgütlemedeki kat›l›m›içerikte belirleyici oluyor-du.

Devletin Aleviler’i düze-nin yedek gücü haline getir-me, “laiklik” ad›na faflistsistemin kitle taban› yapmapolitikalar› ile, Hac›bek-tafl’ta son y›llarda yarat›l-maya çal›fl›lan hava birbiri-ne paraleldir. Gerek davetli-ler, programlar›n içeri¤i, pa-

nellerin konuflmac›lar› ve se-çilen konular hep bu çerçevede-dir. Örne¤in, her y›l panellerinde¤iflmeyen konusu, “Laiklik veAleviler”, de¤iflmeyen konuflma-

c›lardan biri de ‹lhan Selçuk’tur.

Elbette Aleviler gericili¤in karfl›-s›nda olacaklar. Ama bu kesimler,Alevili¤i bir baflka gericili¤e, faflistdüzene yedekleyerek, onlar›n geri-cili¤e karfl› tutumlar›n› istismar et-mektedir.

“Alevi-Bektafli inanc›na ba¤l›yurttafllar›n flu günlerde gözlerinidört açmas› gerek!.. Birlik ve bütün-lük içinde Anadolu'yu, Türkiye'yi,laik Cumhuriyeti korumak için el-den ne gelirse yapmak, geçmifltengelece¤e yürüyüflte Alevili¤in öz-günlü¤üne al›nyaz›s› olmufl.” (‹lhanSelçuk, Cumhuriyet 18 A¤ustos)

Sömürü iflte bu! Aleviler “laikCumhuriyeti” koruyacaklarm›fl! fie-riatla korkut, bölücülükle korkut,sonra da faflizme yedekle! Peki oCumhuriyet katletmedi mi Alevi-ler’i? Marafllar, Çorumlar, Sivaslar“fleriatç›” bir iktidar taraf›ndan m›gerçeklefltirildi?

Hac›bektafl Belediye Baflka-n›’n›n örgütlemesi ile, ilçede flenlik-ler boyunca tam flovenist, milliyetçihava estirildi. Ali R›za Selman-pako¤lu, "Hac› Bektafl'ta Kürtçetürkü söyletmem, hiçbir sanatç›n›n

48

27 A¤ustos 2006 / 67

Aleviler siyasi rant hesaplar›na,

Alevili¤in içinin boflalt›lmas›na

Tav›r almal›d›r

Hac› BBektafl VVeli AAnma Etkinlikleri yyap›ld›

repertuar›nda Kürtçe parçalar yeral-mayacak" aç›klamalar›yla ortaya ç›-kan bu tutum, dev ses düzenlerin-den 10. y›l marfllar›n›n çal›nmas› iletamamlan›yordu.

Görüfltü¤ümüz Aleviler’in ço¤u,bu durumdan, flenliklerin büründü-rüldü¤ü içerikten rahats›zl›klar›n›dile getirirken, Aleviler’i bilinçlen-dirmeye yönelik hiçbir faaliyetinyap›lmad›¤›ndan yak›nd›lar ve“sonraki y›l protesto edip gelmeye-ce¤im” diyenler hiç de az de¤ildi.

Dikkat çeken bir baflka noktaise, yozlaflt›rma politikalar›n›n ya-ratt›¤› etkiydi. Alkol tüketiminin so-kaklara taflt›¤›, serseri kavgalar›n›norta yerde yafland›¤› manzaralar›nAlevilik’le ilgisi oldu¤unu kimsesöyleyemez. Devrimci faaliyetleriengelleme konusunda canla bafllaçal›flan polisin, birbirine silah b›çakçekenlere, olay ç›karanlara müda-

hale etmemesi, bu yozlaflt›rmapolitikalar›n›n kimin taraf›ndankörüklendi¤inin de cevab›d›rayn› zamanda.

Aleviler izin vermemeli

Kültürel, sanatsal flenlikleraç›s›ndan en baflta gelen tehlike;etkinli¤in tümüyle bir e¤lencehavas›nda geçmesi, iflin “kültü-

rel” boyutunun, halk› bilinçlendir-me, e¤itme gibi misyonlar›n›n yokedilmesidir. Hac›bektafl aç›s›ndanbu sorun da varolmakla birlikte, as-l›nda daha köklüdür. Zira, düzenle-nen etkinlikler bir flenlik, festivalolmas›n›n ötesinde, milyonlarca in-san›, onlar›n inanç merkezleri arac›-l›¤›yla etkilemeye çal›flmas›d›r.

Kuflkusuz Alevi halka yönelikidelojik, kültürel boyuttaki bu sald›-r›lar hayat›n her alan›ndad›r. Bu ne-denle Hac›bektafl dahil, her alandabu politikalara karfl› tav›r almak,Alevili¤in içinin boflalt›lmas›na,özünün sapt›r›lmas›na izin verme-mek gibi bir sorumluluklar› vard›r.

Temel Haklar Federasyonu’nunflenliklerde düzen partilerinin istis-marlar›na ve Aleviler’in haklar›n›ntan›nmas›na iliflkin yapt›¤› aç›kla-man›n sonunda ifade etti¤i gibi;

“‹nanç ve ibadet özgürlü¤ü dâ-

hil hiçbir hakk›m›z› bu düzen vere-mez. ‹nanç ve de¤erlerimizi kullan-malar›na, bizi aldatmalar›na izinvermeyelim. Hak ve özgürlüklerimi-zi ancak kendi mücadelemizle kaza-nabiliriz. Hak ve özgürlüklerimiziçin birleflelim mücadele edelim.”

49

27 A¤ustos 2006 / 67

(...)

Grup Yorum'un her zaman yap-maya çal›flt›¤› da zaten buydu. Bizisilkelemek, "Kendinize gelin!" de-mek. 20 y›la yak›nd›r bunu yapma-ya çal›fl›yor Grup Yorum. Söyledikle-ri, anlatt›klar› büyük bir k›sm›m›z›numurunda olmad›. Olmad› ve bu ne-denle iflte böyle bir noktaday›z: Aç,iflsiz, sefil, borçlu, ölümüne borçlu.Bakkala borçlu, ev sahibine borçlu,apartman yöneticisine borçlu, 'pat-ron'a borçlu, bankaya borçlu... Bugrubun 'S›yr›l›p Gelen'ine, 'Ce-

mo'suna vaktinde bir kulak verebil-seydik bugün düfltü¤ümüz 'aciz' du-ruma düflmezdik muhtemelen. Yada (her fley tamamen bizim d›fl›m›z-da geliflip durdu¤u için) düflerdikdüflmesine ama bu kadar 'flaflk›n veürkek' olmaz, "Biz sizin ne mal ol-du¤unuzu çok iyi biliriz!" diyebiliyorolman›n gururunu yaflar, aya¤›m›z›kay›p duran bu dünyaya bir parçadaha sa¤lam basabilirdik. Yorum vebenzeri gruplar›n (müzi¤i ve flark›la-r› ezdirmeden) yapabildi¤i bir fley-dir bu, hep yapabildi¤i. Onlar› din-

lerken bütün 'flifre'lerin çözüldü¤ü-nü görürsünüz; dü¤ümler de çözü-lür, 'neden'ler, 'niçin'ler cevaplan›r,her fley daha anlafl›l›r olur, kafalarberraklafl›r. 'Berrak bir kafa' da, okanal›n, flu gazetenin, filanca gru-bun oyununa gelmemek, tuza¤›nadüflmemek için olmazsa olmaz birflartt›r. "Çeli¤ine volkan vurmufl birk›l›ç" olan 'nefret'imiz, ancak Yo-rum ve benzeri gruplar›n söyledikle-ri, anlatt›klar›yla bafl edilebilir bir'durum' haline gelebiliyor, bunu hiçkimsenin unutma lüksü kalmad›...

(...)

(20/08/2006 tarihli Radikal 2’deyeralan ‘Herkes biraz gözalt›nda’bafll›kl› yaz›dan bir bölüm)

ATEfi‹N ÇOCUKLARI✍bas›ndan

Naim D‹LMENER

Pülümür’de 13. Bal Festivali

Do¤al güzellikleri ve bal› ile ünlü, Der-sim’in Pülümür ‹lçesi'nde, 13. Geleneksel BalFestivali 19 A¤ustos günü yap›ld›. Arap K›z›Da¤›'na ödüllü t›rman›fl ile bafllayan festival-de, daha sonra bal dolum tesisinin aç›l›fl› ger-çekleflti. Hükümet Kona¤› önünde yap›lankonuflmalarla devam eden festivalde bir defutbol turnuvas› gerçeklefltirildi.

Akflam saatlerine yerel sanatç›lar›n yan›s›ra Emre Salt›k, Abidin Biter ve Arzu’nun ka-t›ld›¤› konserler ilgiyle izlenirken, Dersim Te-mel Haklar Derne¤i da stand açt› ve dergimi-zin sat›fl›, halka yönelik ajitasyon yap›larakgerçeklefltirildi. Polisin engelleme ve GBTkontrolü gibi keyfilikleri yaflanan festivaleyaklafl›k 2000 kifli kat›l›rken, festivalin cofl-kusunun düflük geçti¤i gözlendi. Festival bo-yunca Pülümür ilçe merkezinde Özel Timlerve polisler ellerinde uzun namlulu silahlarlagezerek kat›lanlar› tedirgin etmeye çal›flt›lar.

50

27 A¤ustos 2006 / 67

Tüm ilk ve ortaö¤retim kurum-lar›nda kay›t döneminin bafllama-s›yla ö¤rencilerin ve velilerinin çi-lesi de bafllar. Çocuklar›n› daha iyioldu¤unu düflündü¤ü bir okulaveya semtindeki herhangi birokula kaydettirmek isteyen veli-lerin karfl›s›na okul idaresince be-lirlenen bir ba¤›fl miktar› ç›kar.

Geçen sene ailelerin ve ö¤ren-cilerin yaflad›klar› ibretlik olaylarhala haf›zalar›m›zda tazeli¤ini ko-ruyor. Kay›t paras›, "ba¤›fl", vb.adlarla kendilerinden istenen pa-ray› ödeyemeyen ailelerin okul-larda belirli bir süre zorunlu hade-me olarak çal›flt›r›lmas›na ya daçocuklar›n›n okul kay›tlar›n›n ya-p›lmad›¤›na hepimiz tan›k olduk.

Emperyalizm ve iflbirlikçileriher alan› ve de her fleyi para-me-ta iliflkisi üzerinden yeniden dü-zenlemeye çal›fl›yor. Her el att›¤›fleyi al›n›r-sat›l›r bir mala dönüfltü-rüyor. Tabi durum böyle olunca,bilgi ve e¤itimin de parayla al›n›r-sat›l›r bir meta olarak bizlerin ön-lerine sunulmas› flafl›rt›c› olmuyor.

E¤itimde, dünya ve Türkiye'debüyük bir özellefltirme furyas› ya-flan›yor. Her bireyin temel hakk›say›lan e¤itim hakk›n›n tamamenortadan kald›r›lmas› amaçlan›yor.Bir yandan ‘e¤itim flart’ propagan-das› yap›l›rken di¤er yandan e¤iti-mi paral› hale getirerek, özel okul-lar özel üniversiteler açarak sade-ce paras› olan›n okuyabilece¤i birsistem dayat›l›yor bizlere. 12 y›laç›kar›lan e¤itimle 12 y›ll›k paral›e¤itim fleklinde okullar›m›z birerticarethaneye dönüflüyor. Durumböyle olunca ilkö¤retim ve lise ka-y›tlar›n›n bafllad›¤› flu günlerde,zorla dayat›lan “ba¤›fl” adl› paralargündeme geliyor. Geçmifl y›llardaoldu¤u gibi, gerek Milli E¤itim Ba-kan›'n›n gerekse il ve ilçe Milli E¤i-tim müdürlerinin, "kay›t paras›kesinlikle al›nmayacak" aç›klama-lar›, bu y›l da önceden dillendiril-meye bafllan›yor. Ancak hemenard›ndan halk›n "gönüllü" ba¤›fl

yapmalar› yönünde aç›klamalaroluyor.

Her kay›tdöneminde ar-t›k klasikleflmiflbir hal alan,

"ba¤›fl" paralar›, k›t kanaat geçi-nen velileri bezdirmifl ve çocu¤u-nu okula göndermekten vazgeç-me durumuna getirmifltir. Kay›t"haraçlar›" milyonluk rakamlar-dan milyarlara ulafl›yor. Para ver-mek istemeyenlerin kayd› yap›l-m›yor, zorluklar ç›kar›l›yor. Ve budurum ilerleyen günlerde dahayak›c› bir sorun olarak karfl›m›zaç›kacakt›r. Bu noktada yap›lan bü-tün "kay›t paras› kesinlikle al›n-mayacak" aç›klamalar› tamamengöstermeliktir, kafa buland›r›c› birfley olmaktan ileri gitmeyecektir.Onlar için halk›n hiçbir de¤eri ol-mad›¤›ndan, çok rahat bir flekilde“paras› olan okusun paras› olma-yan okumas›n” denilmektedir.AKP'nin ve Milli E¤itim Bakan›’n›ne¤itim-ö¤retim süreçlerine, tüccarkafas›yla yaklaflt›klar› iflte bugün-lerde gün yüzüne ç›kmaktad›r.Ayn› sorunlar›n yine yaflanaca¤›n›tahmin etmek güç de¤ildir. Kapi-talizmin ayaklar› olan iflbirlikçiAKP iktidar›n›n da dinleri imanlar›parad›r. Para karfl›l›¤›nda satama-yacaklar› de¤erleri kalmam›flt›r.

“E¤itim ve ö¤retim paras›zd›rve her devletin halka karfl› yerinegetirmesi gereken bir yükümlü-lüktür.” Ancak bu söylemler ülke-mizde karfl›l›¤›n› bulmad›¤› gibi,gerçekte kapitalist ülkelerin tü-münde de giderek tasfiye olan birsüreçtir.

fiöyle dönüp de ülkemizin ger-çekliklerine bakt›¤›m›zda, her y›lmilyonlarca ö¤renci okula bafllar-ken, milyonlarca ö¤renci de me-zun oluyor, ama ald›¤› e¤itimle birfleyler yapabilecek nitelikte olmu-yor. Milyonlarcas› ÖSS'ye girmekiçin dershanelere para yat›rmakzorunda kal›yor, s›nav sonras›ndaise bir üniversiteye girebilmek içinkendi gibi milyonlarla yar›fl›yor.milyonlarcas› KPSS' ye giriyor amaülkemizde birçok ilde ö¤retmenvs. a盤› varken birçoklar› diplo-mal› iflsizler ordusuna kat›l›yor.Halk›n bir k›sm› maddi zorluklar-

dan kaynakl› ya çocu¤unu okul-dan al›p çal›flt›rmak zorunda kal›-yor ya da en do¤al ihtiyaçlar›n› k›-s›p okutmaya çal›fl›yor.

Ama Sabanc›lar’›n Koçlar’›n ha-mili¤ini yapan iktidarlar para ba-balar›n›n çocuklar› için özel okul-lar açt›r›lmas›na olanak sa¤laya-rak 3-5 kiflilik s›n›flarda özel ö¤-retmenlerle ders ald›r›l›yor.

Bu haks›zl›klar karfl›s›nda;

halk için bilim halk için e¤itimisteyen, okul kap›lar›n›n halk ço-cuklar›na aç›lmas›n› isteyen genç-lik “terörist”, “vatan haini” ilanediliyor.

E¤itime bütçe yeterince ayr›l-m›yor denilerek toplanan paralar›meflrulaflt›rmaya çal›flan iflbirlikçiiktidarlar, di¤er yandan hapishaneyapt›rmak için bütçeden milyarlaray›rabiliyor. Bugün hapishanelereayr›lan bütçenin, e¤itime ayr›lan-dan kat be kat fazla oldu¤u bili-nen bir gerçek. Halk›, gençli¤i sus-turmak sindirmek, haklar ve öz-gürlüklür mücadelesini engelle-mek, ba¤›ms›zl›k ve demokrasimücadelesinin önünü kesmek içinhiçbir masraftan kaç›nmayan ikti-darlar›n bizlere sundu¤u e¤itimböyle flekilleniyor iflte.

Elbette “kader” deyip oturama-y›z. Bu gidifle “dur” demek gerek.Bunun için birleflmek ve örgütlübir flekilde hareket etmek gerek.Tüm bu yaflad›¤›m›z sorunlar, enyak›c› gündemimizin örgütlenmekoldu¤unu, sömürü düzenini bafl-tan afla¤›ya de¤ifltirmek gerekti¤i-ni gösteriyor.

Gençlik Federasyonu

“Gönüllü ba¤›fl” haraçlar›

gS ençlikte:öz

E¤itim-Sen: Kay›t paras›

almak suçtur

E¤itim-Sen yaz›l› aç›klama yaparak,'zorunlu ba¤›fl' ve 'kay›t paras›' uygula-mas›n›n bu y›l da devam etti¤ini ve butür parasal zorlama ve dayatmalar›n,yasalara, hukuka göre suç oldu¤unubelirtti. Aç›klamada, kay›t paras› öde-medi¤i için çocu¤unun okula kaydedil-memesi durumunda velilerin E¤itim-Sen flubelerine baflvurmalar› istendi.