100

OMC e-konomi Nisan 2013

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İş yerinizin aylık ekonomi e-dergisi

Citation preview

Page 1: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 2: OMC e-konomi Nisan 2013

www.millenniumgolf.com.tr

Page 3: OMC e-konomi Nisan 2013

3Organization Management

Consulting

%$ì�<$=,

Reşat GÜ[email protected]@omc-ekonomi.com

20&�7ÖUNL\H�DGÜQDñPWL\D]�6DKLEL5HíDW�*¶1(<

UHVDW�JXQH\#RPF�HNRQRPL�FRP

6RUXPOX�<D]Ü�ñíOHUL�0ÖGÖUÖ0HOLK�)$/$<

PHOLK�IDOD\#RPF�HNRQRPL�FRP

6DWÜí�6RUXPOXVX&HYGHW�*¶1(<

(GLWÐU0XVWDID�$OL�%8'$.

<D]DUODU$YQL�$.(5&ÖQH\W�$5,.'XUDQ�¡ñ)7¡ñ(URO�.$%$'$<,(VUD�.$5/,29$0XVWDID�(5'(05HíDW�*¶1(<ìÖNUÖ�(5'(0*ÖQD\�ì(1&$1

$\íHQ�+$0$0&,2ï/8

<D\ÜQ�7ÖUÖ%ÐOJHVHO�6ÖUHOL�<D\ÜQ

%DVN�YH�&LOW0HWLQ�2IVHW

.ÜíOD�0DK������6RNDN�<��¡ÜUDJÐ]�ñí�0HUNH]L�1R�������

�$17$/<$7�)����������������

<ÐQHWLP�<HUL20&�7ÖUNL\H0HYODQD�.DYíDðÜ�

0LUDGRU�ñí�0HUNH]L�2ILV����$QWDO\D���7¶5.ñ<(

20&�H�NRQRPL20&�7ÖUNL\H�WDUDIÜQGDQ�D\GD�ELU�

\D\ÜQODQDQ�EÐOJHVHO�HNRQRPL�GHUJLVLGLU��%X�\D\ÜQÜQ�WDPDPÜ�\D�GD�ELU�EÐOÖPÖ�

\D\ÜQFÜVÜQÜQ�L]QL�ROPDNVÜ]ÜQ�ÁRðDOWÜOPD]�YH�\D\ÜQODQPD]��%X�GHUJLGH�\D\ÜQODQDQ�NÐíH�\D]ÜODUÜ��\D]DUODUÜQ�VRUXPOXOXðXQGDGÜU�����

Merhaba ,

Bu sayfalarda, sizlere vermiş olduğumuz tüm sözleri tutabilme-nin mutluluğunu yaşıyorum! Dergimiz yayınlanmaya başladı-ğında, daha doğrusu e-mail ile sizlere ulaştığında, bazı değerli

dostlarımız ve ağabeylerimiz, işin zorluğundan bahsederek yayınımızın sürekli olamayabileceği yönündeki kaygılarını paylaşmışlar ama des-teklerini de esirgememişlerdi. Onlara 4. ya da 5. sayıda basılı halde de okuyucularımıza ulaşacağımızın sözünü vermiştik. Çok şükür ki sözü-müzü tutabildik.

Geçen aylarda, web sayfamızın yayına gireceğini de duyurmuştuk. Bu ayın başında www.omcekonomi.com yayına başladı.

Sevgili okuyucularımız, e-dergimizin okunma sayısının, bölgesel bir ekonomi dergisinin ulaşabileceği gayet iyi bir seviyede olduğunu düşü-nüyorum. Yayın ilkelerimizden asla ödün vermeden, sadece ekonomik gündemin ve yerelin değerlendirildiği, fikirlerin paylaşıldığı bir platform olma yolundaki azimli yürüyüşümüzü, disiplin içinde sürdüreceğimiz-den şüpheniz olmasın.

Dergimizde bu ay bazı yenilikler göreceksiniz. Batı Akdeniz Bölge-si’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan BAGEV (Batı Akdeniz Eko-nomisini Geliştirme Vakfı) bölgenin ekonomik verilerini sizler için de-ğerlendirdi. Yine önemli bir konu olduğunu düşündüğüm dış ticarete yönelik bölümümüzle de değerli hocamız Sn. Günay ŞENCAN da siz okuyucularımıza değerli bilgiler aktarmaya başladı.

OMC e-konomi, bu ay yine dolu dolu! CANTEK Yönetim Kurulu Baş-kanı Sn. Can Hakan KARACA bu sayıda ekonomi bölümümüzün değerli konuğu oldular. Yine bölgemizde en çok konuşulan ekonomik gündem maddelerinden biri olan EXPO 2016 projesini koordine eden EXPO 2016 Antalya Ajansı Genel Sekreteri Sn. Selami GÜLAY da bu ayki konukları-mız arasında.

Savaştan uzak, mutlu, başarılı bol kazançlı, riskleri az bir çalışma ayı diliyorum.

Page 4: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 5: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 6: OMC e-konomi Nisan 2013

6

Doç. Şükrü ERDEMAkdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü [email protected]

Ekonomi

Nekropollerle Kalkınmak “Metropolleri nekropollere

çevirdik” sözü, geçen haftaların az güzel sözlerinden birisiydi. Türkiye çok daha büyük konularla meşgul olduğundan ve ayrıca baş-ka nedenlerle bu sözün üzerinde durmadı. Zaten ülkemizde söz de yazı da fazla önem taşımıyor, artık. İlke ve değer kültürümüz henüz doğmamıştır. Dönemsel grup değerleri ve grup ahlakının ötesine henüz geçemedik.

Nekropol inşası İstanbul’dan Antalya’ya devam ediyor. İlgili Bakanlık da belediyeler de ortak. İstanbul en azından ekonomik, sosyal, kültürel çeşitliliği olan bir şehir. Diğer şehirlerimiz ise adeta birer müteahhit-kent. Kentin ruhu, kimliği, yönetim anlayışı, hepsi aynı…

Yapıların yerine, biçimine, rengine, otoparkına, yeşil alanı-na karışmayan, bunları ve hatta yolun, parkın nerede olacağını müteahhide bırakan belediye, dünyanın neresinde bulunur? Nekropol yaratmada belediyelerle yarışan Çevre Bakanlığı da ayrı konu. Saklıkent yolunda dağ kesil-miş, taş çıkarılıyor. Ağaca, doğaya

bu kadar acımasız bir girişimci kültürü… Peki, sizce ekonomiye katkısı nedir? Maden ve doğal taşın tonunu kaç kuruşa ihraç et-tiğimizi sorup öğrenin, şaşıracak-sınız. Türkiye henüz özel ve sosyal maliyet ve fayda analizleri yap-maya başlamadı. Kamu yararını savunması gereken kurumlardan vazgeçtim, bir arsanın üzerindeki 100 yıllık ağaçların hepsini kese-rek, insan haklarına aykırı bir be-ton yoğunluğu yaratmak, süs için birkaç palmiye dikmek, otopark alanını bilerek yetersiz bırakmak, kaldırıma taşıt çıksın diye sokağı ağaçsız bırakmak nasıl bir görgü-süzlüktür?

Daha önce söylediğim bir söz-dür; esnafın işadamı, işadamının burjuva olması.

İstanbul Emek Sineması’nın kültür mirası olarak korunması, yalnızca birkaç bin kişinin bile ta-lebi olsa, Devlet ve o “işadamları” tarafından bir parça duyarlılıkla ele alınmalıydı.

Türkiye’de binlerce tekil olay karşısındaki duyarsızlık adeta bir ruhsal sorun işaretidir, sosyal psikologların konusudur.

“Hiç bir şey anlamayan yanlış anlayandan daha iyi anlamıştır”

Page 7: OMC e-konomi Nisan 2013

7Organization Management

Consulting

Ekonomi

Yüzde 2,2 BüyümeÇok yazıldı, üzerinde durmaya

gerek yok. 2012 yılının sonbaha-rına kadar iktisatçıların tartışma-sı, büyümede %4’ün yakalanıp, yakalanamayacağıydı. Sonbaharda %3 altı konuşulmaya başlandı. 2013’ün ilk aylarında %2,5’a, Mart ayında 2,5 altına inildi. Elindeki güncel verilerle sözüne güveni-len Merkez Bankası son çeyrekte güçlü büyüme beklendiğini söy-lüyordu, Aralık ayında. Önemli olan kimin ne söylediği değil, konjonktürü izlemekte bu kadar zorlanmamızdır. Kamu harcama-ları, İran’a altın ödemesi, dünya kadar yabancı sermaye girişi ile elde edilen bu sonuç, analizlerin de politikaların da değişmesi ge-rektiğini göstermektedir. Ekonomi Bakanımız, Merkez Bankası hak-kında konuşmayı bırakıp ihracat, madenlerin ve doğaltaşın üç kuruşa satışı, cari açık konusunda çalışmalıdır. Yalnızca faiz indirimi ile 2 trilyon dolar gelire ve 500 milyar dolar ihracata nasıl erişile-ceğini açıklamalıdır.

İktisat analizleri ve ekonomi basını yapısal reformlar üzerine odaklanmak zorundadır. Verim-sizliğin, yolsuzluktan da terörden de daha büyük ekonomik maliyet yarattığı artık anlaşılmalıdır. Ör-

neğin nekropol yaratmaya yönel-miş bu rant ekonomisini engelle-mek için müteahhitlik kurumunun düzenlenmesi konusunda neden bir türlü adım atılmadığı sorgu-lanmalıdır.

Burada, artık bu güncel konu-lara bir ara verip, biraz dünyaya bakalım. Dünya ekonomisinde en önemli konu Japonya’nın 1,5 trilyon dolarlık parasal genişleme kararı. Bu karar yabancı sermaye endişemizi ortadan kaldırarak mevcut yapının bir süre daha

devam etmesini sağlayarak bizi rahatlatacaktır.

İkinci konu, vergi cennetlerinde 130 bin kişinin 32 trilyon dolar-lık servetinin ortaya çıkmasıdır. Muhtemelen ABD ve diğerleri artık vergi cennetleriyle daha cid-di mücadele etmekte kararlılar. Henüz Türkiye’nin vergi cennet-leriyle ilişkisi konusu üzerinde duran yok.

Diğer önemli konu ise ABD-AB Ticaret Anlaşması görüşmelerinin başlamasıdır.

Page 8: OMC e-konomi Nisan 2013

8

EkonomiTransatlantik Serbest Ticaret Anlaşması (TAFTA) ve Türkiye

Dünya ticaretinin son 20 yıllık dönemi WTO bünyesindeki çok taraflı anlaşmaların ikili anlaşma-lar lehine aksadığı bir dönemdir. Son ve güncel ikili anlaşma adımı TAFTA’dır. Anlaşmaya AB’nin ihti-yacının daha fazla olduğu görül-mektedir. Çünkü gelecek 15 yılda dünya ekonomisinde büyümenin %90’ı AB dışında, özellikle Pasi-fik’te ve bunun üçte biri de Çin’de gerçekleşecektir. ABD, Trans-Pa-sifik Serbest Ticaret Anlaşması (STA) girişimi ile TAFTA’yı öncele-miştir. ASEAN ülkeleriyle enteg-rasyona ağırlık veren ve gelişen bölgelere kalkınma yardımları ve altyapı inşaatlarıyla giren Çin’e karşı, ABD ve AB savunma önlemi alıyorlar. Bu anlaşmalarda asıl önemli boyut teknik engellerin ele alınmasıdır. Serbest ticaret dünya ekonomisindeki durgunluğa karşı bir mücadele yöntemidir; rekabet ve verimlilikle verimli firmaların güçlenmesini, diğerlerinin elen-mesini sağlar ve ekonomik büyü-meyi teşvik eder.

AB’nin Serbest Ticaret Anlaşmaları

AB artık dünya ticaretinde merkantilist bakışın geçerli olma-dığını anlamıştır. AB halen dünya-nın en büyük ihracatçı bölgesidir (%20) ve en büyük yabancı ser-maye ihracatçısı ve ithalatçısıdır, sanayi katma değerinde de birinci

sıradadır. AB ithalatının üçte ikisi hammadde, ara madde veya yedek parça ithalatıdır. Diğer taraftan AB ihracatında hizmetlerin yarat-tığı katma değerin payı da %40’a çıkmış bulunmaktadır. Bu durum-da ithalat maliyetinin düşürülmesi AB üreticilerinin lehine olmakta-dır. Bu nedenle AB, serbest ticaret anlaşmalarına hız vermiş durum-dadır ve halen 35 ikili anlaşma yapmıştır. Akdeniz ülkeleriyle, Meksika, G. Afrika, Şili, G. Kore ile zaten yapılmıştır. Kafkasya ülke-leriyle, Ukrayna ve Orta Amerika ülkeleriyle görüşmeler sonuçlan-mıştır. Bunu, Kanada, Güney Ame-rika (MERCOSUR), Hindistan, Viet-nam, Malezya, Körfez ülkeleriyle görüşmeler devam etmektedir. Şimdi ABD, Japonya ile görüşme-lere başlamaktadır. Daha sonra sıra Çin ve Rusya’ya gelecektir.

Çin, AB ile STA’yı isteyen taraftır.

TAFTA dünya ekonomisinin ve ticaretinin yaklaşık olarak yarısını kapsayan bir anlaşma olacaktır. AB ve ABD ekonomik ilişkileri zaten çok ciddi bir yoğunluktadır. Karşılıklı yatırım stoku 3 trilyon doları aşmıştır. Avrupa’daki ABD yatırımları, Asya yatırımların-dan üç kat fazladır. ABD’deki AB yatırımları Asya’ya göre 5-6 kat yüksektir. TAFTA ile zaten yüksek düzeyde olan Atlantik entegras-yonu hız kazanacaktır. Halen ABD ve AB arasındaki ticarette endüst-ri-içi ticaret oranı %90’a yaklaş-maktadır. Almanya’nın otomotiv ve kimya ihracatında firma-içi ticaret oranı %80’lerdedir. TAFTA ABD’ye daha fazla getiri sağlar olsa da AB için daha önemlidir, çünkü ABD’de ihracatın GSYH payı %14 iken, Almanya’da %50’ye çıkmaktadır.

TAFTA’nın EtkisiTAFTA’nın asıl etkisinin tari-

feler kanalıyla değil, tarife dışı engellerin (NTB) kaldırılmasıyla ortaya çıkacağı bilinmektedir. Çünkü TAFTA ticaretinde ortalama gümrük tarifesi oranı %2 civarın-dadır. Ancak bazı ürünlerde, özel-likle de tarım ürünlerinde ABD’de %350’ye, AB tarafında %70’e çıkan tarifeler bulunmaktadır.

Bununla birlikte genel olarak NTB’lerin maliyeti çok daha yük-sektir. Örneğin kimya sektörün-de %112’ye, makine ticaretinde %46’ya ulaştığı saptanmıştır.

Page 9: OMC e-konomi Nisan 2013

9Organization Management

Consulting

EkonomiTAFTA, diğer STA’lar gibi ürün

çeşitliliğini artırarak, ticaret maliyetini ve fiyatları düşürerek refah artışı sağlayacaktır. Her STA, ticaret yaratıcı ve saptırıcı etkiler yaratır, bu etkiler ülkeden ülkeye, sektörden sektöre değişir. TAFTA’nın ABD ve AB ülkeleri için refah artırıcı, üçüncü ülkeler için refah düşürücü etki yaratacağı hesaplanmaktadır. Refah artışı-nın ABD’de % 13, İngiltere’de % 9, İspanya’da % 6,5, İtalya’da % 4,9, Almanya’da % 4,7, Polonya’da %3,7 olacağı hesaplanmıştır. Ka-yıplar listesinde ise %9,4 oranıyla Kanada başı çekmektedir. Kana-da’yı Meksika (-%7,2), Japonya (-%5,8), Türkiye (-%2,5), Brezilya (-%2,1), Hindistan (-%1,7), Çin (-%0,39) izlemektedir.

Ancak, burada önemli olan husus şudur; bu etki, ticaretin serbestleşmesinden, NTB’lerin azaltılmasından, verimlilik ar-tışından kaynaklanan global bir etkidir, yalnızca tarifelerin kaldı-rılmasının etkisi değildir.

Tarifelerin kaldırılmasının etkisi son derece küçüktür. Örne-ğin ABD için %0,75, Brezilya için %0,54, İspanya için %0,31, Alman-ya için %0,24, Çin için -%0,21 ve Türkiye için -%0,27’dir.

TAFTA ve TürkiyeTürkiye için TAFTA’nın 20

milyar dolarlık kayıp yarataca-ğı sözleri bu genel ekonometrik hesaba dayanmaktadır. Kuşkusuz bu hesaplamaların daha ayrıntılı yapılması, ticarette serbestleşme-nin statik ve dinamik etkilerinin

de ayrı ayrı ele alınması gerekir. TAFTA görüşmeleri yıllar süre-cektir. Türkiye’nin bu arada hem yapısal önlemlere ağırlık vermesi hem de ikili ticaret anlaşmalarını geliştirmek için çaba harcaması gerekir.

Şu anda görülen tutum, AB’ni vizeler, Gümrük Birliği ve STA’lar nedeniyle suçlamaktan ibarettir. Devletlerarası ilişkilerde de duy-gusal dost-düşman nitelemeleri bizim geleneksel kültürümüzün değişmeyen parçasıdır. Diğer ta-raftan bizde uluslararası ilişkile-rin siyasal, ekonomik, kültürel ve hukuki bir bütün olduğu unutulur.

Örneğin vize konusu yalnızca hu-kuki bir konu olarak ele alınırken, Gümrük Birliği’nin STA boyutu si-yasi bir konu olarak ele alınmak-ta, böylece söylediklerimiz kendi kendimize propagandanın ötesine gitmemektedir.

Şimdi TAFTA ile Gümrük Birli-ğinin STA’lar konusunda asimetrik işleyişi yeniden gündeme gelmiş ve konu her zamanki düzeyde ele alınmaya başlanmıştır.

Türkiye’nin AB Aşkı ve Gümrük Birliği’nin Asimetrik İşleyişi

İnsanlar da devletler de her zaman kendi kaderine hükme-demez. Tarihin akışı devletlerin kararlarını da belirler. Aşağıda AB ile ilişkilerin kronolojik seyrinde bu durum görülmektedir.

1959 Ortak Pazar Üyelik başvu-rusu: Bayar-Menderes

1963 Ankara Anlaşması: İnönü

1973 Katma Protokol: Ece-vit-Erbakan

1979 Üyelik Başvurusu Başarı-sız Girişim: Demirel

Page 10: OMC e-konomi Nisan 2013

10

Ekonomi

1987 Üyelik Başvurusu: Özal

1995 Gümrük Birliği OKK: Çil-ler-Karayalçın

1999 Aday Ülke Statüsü: Ece-vit-Yılmaz-Bahçeli

2004 Üyelik Görüşmeleri- : Erdoğan

1995’de yürürlüğe giren Güm-rük Birliği (GB), bilindiği gibi, 1963 Ankara Anlaşması’nın öngördüğü bir sonuçtur. 1995’de bu basit geçiş, dönemin Hükümeti tarafın-dan kendi başarısı, hatta bir zafer olarak ilan edilmiş, her ilde top-lantılar düzenlenmiş, TOBB gibi örgütler GB’ni AB’ye giriş olarak tanıtmışlar, GB çerçevesini çizen OKK üstünkörü hazırlanmış, Tür-kiye tarafında hiçbir ciddi bilim-sel çalışma yapılmamış, OKK’nın farklı yönlerini eleştirenler “siz AB’ye karşı mısınız?” denilerek susturulmuş, GB ile tekstil ve beyaz eşya ihracatında patlama beklenmiş, 2000 yılında tekstilde MFA sürecinin bitmesiyle birlikte beklenen yarar da gerçekleşme-miştir. Yine de GB’nin önemli bir yararı AB müktesebatına uyum çerçevesinde Türkiye’de stan-dartların yükselmesi ve kamunun sektörel politika ve düzenleme bilgi ve deneyimi kazanması ol-

muştur. Sanayimizde 2000’lerdeki çeşitlenmede GB’nin payının ol-duğu inkar edilemez. Ama bundan sonrası için yeni şeyler söylemek gerektiği de doğrudur.

1994 ve 1995’in bugüne göre çok daha sığ ortamında dikkatten kaçan konunun farkına çok geç varılmıştır. Konu şudur: AB’nin imzaladığı STA’lar Türkiye için bağlayıcı olduğu halde, STA müza-kere masasında Türkiye tam üye olmadığı için yer almamaktadır. 1995’de konu fazla önemsenme-miştir, şimdi Türkiye bu nedenle Gümrük Birliği ile daha fazla de-vam edilemeyeceğini, AB ile STA imzalayan ülkelerin Türkiye ile de paralel olarak STA imzalamaları gerektiğini söyleyip durmaktadır. Normalde Türkiye’nin üçüncü ülkelere göre kendisini koruma imkanları OKK’da yer almıştır. Diğer taraftan Akdeniz ülkeleri ve Doğu Avrupa ile Türkiye arasında imzalanan STA’larda GB’nin veya AB’nin tutumunun katkı yaptığı da gerçektir.

Şimdi, STA’ların Amerika’dan Asya’ya genişlediği bir dönemde belki de en çok üzerinde durul-ması gereken husus, Türkiye’de ilgili bakanlıkların ve kurumların böylesine kapsamlı ve hızlı geli-

şen küresel ticaret ağlarını yön-lendirecek donanıma, imkânlara sahip olup olmadıklarıdır. Özellik-le bir Bakanımızın konuşmaları, sanki AB ile ilişkileri tümüyle ilgili bakana bırakmış, kendisi hiç dip-lomatik temas yapmıyor izlenimi yaratmaktadır.

Diğer taraftan bir başka önem-li husus ise bu konularda özel sektörün katkısıdır. Türkiye’nin dış ticaretinde otomotiv, kimya, makine, elektronik gibi sektörler-de endüstri-içi ve firma-içi ticare-tin payı artmaktadır. ABD’ye ticari araç ihracatı kuşkusuz yalnızca Türkiye’nin değil, belki de daha çok, ilgili İtalyan veya Alman fir-manın konusudur. Türkiye’nin bir sorunu bu konularda kamu-özel sektör stratejik birlikteliğinin tam olarak sağlanamamasıdır.

Henüz bu ağların içerisinde olmayan Anadolu sermayesinde iki farklı grup bulunmaktadır. Bir grup özel ilişkilerle küresel ağ yönetiminde yer almaya çalış-maktadır. Kalan geniş kesim ise ne yazık ki dağınık, bazen vizyonu zayıf, bazen imkanı zayıf bir halde, dış dünyaya tedirgin veya edilgen bakar, yerel konularla avunur haldedir.

Page 11: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 12: OMC e-konomi Nisan 2013

12

Ekonomi

Güngör URASOECD’nin belirle-

melerine göre Türkiye’den yapılan 100 dolarlık ihracatın 41,5 dolarlık kısmı yerli katma değerden oluşuyor. 58,5 dolarlık kısmını ithal katma değer girdisi teşkil ediyor.

Bu, 100 dolarlık ihracat geliri için 141 $ ithalat yapmak zorunda olduğumuzu gösterir.

Bu, ihracatımızı arttırdıkça ithalatımızın daha hızlı artacağını gösterir.

Bu, döviz açığımızı (cari açığı) kapatmak için üretimi yavaşlat-manın, talebi frenlemenin işe yaramayacağını, üretimde yapısal değişim zorunluluğunu gösterir.

Bu, üretimin her dalında ithal girdi kullanımını azaltmamız ge-rektiğini gösterir.

Üretici üretim aşamasın-da doğrudan ithalat yapar veya başkalarının ithal ettiği yabancı girdileri kullanır.

Buna ek olarak bir de dolaylı ithal girdisi kullanımı vardır. Ör-neğin otomobil üreten bir firma, doğrudan başka ülkelerden ithal ettiği parçalara ek olarak içeriye, yan sanayiden parça temin eder. Lastik alır, demir çelik parça alır. Elektrik, mazot kullanır. İçeriden temin edilen lastiğin, demir çeli-ğin, elektriğin, mazotun da ithal girdisi vardır. Bunlar dolaylı ithal katma değeri oluşturur.

100 dolarlık ihracatta 58.5 $ ithal girdi var

Page 13: OMC e-konomi Nisan 2013

13Organization Management

Consulting

Ekonomiİthalata göbekten bağlıyız

OECD tarafından üye ülkelerin 2009 yılında ihracatlarında doğru-dan ve dolaylı olarak yabancı kat-ma değer katkı paylarını gösteren tablolar yayınlandı. İhracatı oluş-turan belli mallarda doğrudan, dolaylı ve toplam yabancı katma değer payları ile yerli katma de-ğer payları hesaplanmış.

Örneğin ihraç edilen tarım ürünlerinde doğrudan ithal katma değer girdisinin payı yüzde 7,8; dolaylı ithal girdi yüzde 22,0; top-lam ithal girdi yüzde 29,8 oranın-da. Yerli katma değerin payı yüzde 70,2 olarak hesaplanmış.

Yapısal değişime mecburuzİhraç ettiğimiz taşıt araçların-

da yerli katma değer payı yüzde 34,9 oranında. Yüzde 28,6 doğ-rudan, yüzde 36,5 dolaylı olmak üzere toplam yüzde 65,1 oranında ithal katma değer kullanımı var.

Türkiye genelinde 2009’da ihraç ettiğimiz ürünlerdeki yerli

katma değer oranı yüzde 41,5. İhraç ürünlerinde doğrudan ithal katma değer yüzde 21,1; dolaylı ithal katma değer yüzde 37,4; top-lam ithal katma değer yüzde 58,5 oranında.

Tekrarda yarar var; bu tablo talebi kısarak, büyümeyi yavaşla-tarak düzeltilemez. Mevcut üretim

yapısında ihracatı artırdıkça ithalatın daha fazla artması kaçı-nılmaz bir durumdur. İşte bunun içindir ki kısa sürede çözmemiz gereken sorun, üretimde ithal girdi kullanımının azaltılmasıdır. Bu ise üretimde (ve de döviz kuru politikasında) kalıcı yapısal deği-şim ile mümkün olabilir.

Page 14: OMC e-konomi Nisan 2013

14

Ekonomi

Türkiye’de ısıtma ve so-ğutma sistemleri imalat sektörü ısıtıcılardan,

klima cihazlarına, kazanlara, fanlı ısıtıcılara, buzdolapları ve don-duruculara, soğutma kulelerine, ısıtma ve soğutma elemanlarına kadar geniş bir ürün yelpazesine sahiptir.

Türk ihraç ürünleri içerisinde kalitenin simgesi olan sektör, küresel iklim değişikliğini avanta-ja dönüştürerek hem iç piyasada hem de dış piyasada büyük bir atılım içerisine girmiştir. Dünya çapında nam salan firmalarla rekabet edebilecek teknolojik seviyeye ulaşan sektör, gelecek-te dünya liderliğini ele geçirme yönünde büyük çaba sarf etmek-tedir.

Enerji gereksinimindeki ar-tış, özellikle en kaliteli ve pahalı enerji şekli olan elektriğin kulla-nımında, ekonomikliği ön plana

çıkaracak çözümler üretilmesini gerektirmektedir.

Sektörün dünya çapındaki ih-racat rakamı yaklaşık 150 milyar dolardır.

Akdeniz’de Isıtma ve Soğutma Sistemleri Sektörü

Page 15: OMC e-konomi Nisan 2013

15Organization Management

Consulting

EkonomiÜrünler bazında ihracata

baktığımızda en yüksek paya sahip olan ürünler klima cihaz-ları, buzdolapları, dondurucular ve buhar kazanlarıdır. Ülkeler bazında sektörü ele aldığımızda en yüksek ihracata sahip ülkeler sırasıyla Çin, Almanya, İtalya, ABD ve Japonya’dır. Türkiye yaklaşık 3 milyar dolarla 11. sıradadır.

Sektörün ithalatta en yüksek paya sahip olduğu ürünler buz-dolabı, dondurucular, klimalar, ve merkezi kazanlardır. Dünya ithalatına ülkeler bazında baktığı-mızda en yüksek paya sahip olan ülkeler sırasıyla ABD, Almanya, Fransa, Çin ve İngiltere’dir. Tür-kiye’nin listedeki yeri Singapur ve Hindistan’dan sonra gelen 18. sıradır.

Kriz dönemleri dışında Türk ısıtma ve soğutma sektörünün üretim ve kapasitesi büyümekte-dir. Nüfus artışı ve yaşam stan-dartlarının gelişimi de sektör ürünlerinin üretimini uyaran bir faktördür. Firma sayısı ve pazara sunulan ekipman çeşidi 90’lardan itibaren hızlı artış göstermiştir.

Geçen 10 yıl içerisinde sektör, ihracata yoğunlaşmış; üretim süreçlerinde ileri teknoloji kul-lanılmaya başlamıştır. Giderek artan sayıda firmanın ISO belgesi ve diğer kalite belgelerine sahip olması, tasarım sürecinde müş-teri tercihlerinin eksiksiz yerine getirilmesi, ihracatın büyümesine katkıda bulunmaktadır.

2006 yılında 2 milyar dolar olan ısıtma ve soğutma ekipmanları ihracatı 2011 yılında 3,4 milyar dolara ulaşmıştır. Buzdolapları ve dondurucular 2011 yılı ısıtma ve soğutma ekipmanları ihracatında %53 ile en yüksek payı oluştur-maktadır. Buzdolabı ihracatı en fazla İngiltere, Fransa, Almanya, Irak, İtalya, İspanya, İran, ABD, Polonya ve Romanya’ya yapılmak-tadır.

Başta Antalya olmak üzere böl-gemiz, ısıtma soğutma ekipman endüstrisine sahiptir. Sektörün teknoloji merkezi bölgedeki üni-versiteler, teknokentlerde kurul-muş Ar-Ge şirketleri ve şirketlerin kendi bünyelerinde oluşturdukları Ar-Ge departmanlarıdır. Akdeniz bölgesinde uluslararası olarak tanınan ve ihracat yapan firmalar arasında Karteknik, Öztiryakiler, Cantek, As Isıtma Soğutma, Esen-dir, Emtaş ve Ünmak gelmektedir.

Üretimin büyük çoğunluğu iç pazarda satılmakta ve ihracatta ana ülkeler; İngiltere, Almanya ve Fransa’dır.

Bölgemizin büyük pazar potan-siyeli ve düşük yatırım maliyetleri nedeniyle yatırımcıları çekme potansiyeli yüksektir. Bölgede bulunan tarım ve turizm sektör-lerine ek olarak, ticaret ve inşaat sektörü de ısıtma soğutma sektö-rüne katkı sağlamaktadır.

Sonuç olarak bölgemizin yatı-rım fırsatlarını değerlendirecek olursak listenin başlarında şu maddeler göze çarpmaktadır;

Gelişmiş ülkelere ve Türki-ye’deki diğer bölgelere göre daha düşük maliyetli işgücü ve mühen-dislik hizmetleri…

Bölgedeki KOBİ’lerin yüksek esneklik ve uyum sağlama kabili-yeti...

Hammaddelerin kolay bulun-ması…

Ürün geliştirme ve tasarım ka-pasitesi ve teknik bilgi birikimi…

Nüfus artışı ve turizm işletme-leri nedeniyle metal makine ve donanıma yönelik yükselen talep…

İklimlendirme gereksinimleri alanında tarım sektöründen kay-naklanan yüksek talep (ısıtma ve iklimlendirme)…

Bölgede yerleşik destekleyici sanayicilerin olması…

Bölgede iki tane teknoloji geliştirme bölgesi (teknokent) bulunması…

Kaynak; Baka

Page 16: OMC e-konomi Nisan 2013

16

Ekonomi

Batı-Akdeniz Ekometre

Bölgesel düzeyde ve iller düzeyinde açıklan-mış bazı temel ekonomik verilerin Batı-Ak-deniz Bölgesi (BAB) ve Antalya, Burdur,

Isparta illeri için gerçekleşmeleri aşağıdaki çizim ve tablolarda verilmiştir:

ìHNLO����7ÖUNL\H�YH�%DWÜ�$NGHQL]�7ÖNHWLFL�(QIODV\RQX�'HðLíLPOHUL�0DUW�����

Page 17: OMC e-konomi Nisan 2013

17Organization Management

Consulting

Son açıklanan Mart, 2013 Tüketici Enflasyonu (TÜFE) rakamlarına göre; aylık, 2013 yılı, yıllık ve 12 aylık ortalama değerler itibariyle Batı-Akdeniz Bölgesi ve Türkiye değerleri birbirine çok yakın sey-retmektedir.

Detaylı bakıldığında ise BAB’ın Türkiye enflasyo-nunun küçük bir miktar altında kaldığı görülmekte-dir.

Merkezi yönetim bütçe gelir ve giderlerinin BAB illeri bakımından payları ve karşılaştırmalı bir gös-terimi Şekil-2’de verilmiştir. Burada esas olan 2013 yılı Şubat ayı itibariyle üç ilimizin merkezi yönetim bütçesine sağladığı gelir ile aldığı harcamaların, Türkiye toplamı içindeki paylarıdır.

ìHNLO����%$%�ñOOHUL�0HUNH]L�<ÐQHWLP�%ÖWÁH�*HOLU�YH�*LGHUOHUL�ñÁLQGHNL�3D\ODUÜ�

Görüldüğü gibi, Burdur ve Isparta 2013 yılı Şubat ayı itibariyle bütçeye sağladıkları gelirlerin Türkiye toplamı içindeki paylardan daha çok, harcamalar içindeki paylara sahip olmuşlardır. Antalya ise bu iki ilimizde yaşananların tam tersini yaşamıştır. Yani gelirler içindeki payı, harcamalar içindeki payından yüksek kalmıştır. Yani bütçeye pozitif katkı yaratmış-tır.

Bölgenin ekonomik hareketliliği, istikrarı ve büyümesiyle ilgili olarak kurulan ve kapanan ya da tasfiye olan şirket sayılarındaki değişimlere, Şubat Ayı’ndaki yıllık değerler olarak baktığımızda ise Şe-kil-3’deki gerçekleşmeleri görmekteyiz.

ìHNLO����.XUXODQ��.DSDQDQ�YH�7DVIL\H�2ODQ�ìLUNHW�6D\ÜODUÜ�

2012-2013 Şubat ayları itibariyle yeni kurulan şirket sayısı %20 gibi ciddi oranda azalırken, Bur-dur ve Isparta’da %20 ve Türkiye’de de %2 oranında artmış görünmektedir.

Kapanan ve Tasfiye olan şirket sayılarında ise yine Antalya en az azalmayı yaşamıştır.

Yani hem kuruluşta, hem de kapanan-tasfiye olan şirket sayılarında görece olarak Antalya, 2013 yılı Şubat ayında, hem bölgesinde hem de Türkiye gene-linde nispeten olumsuz değişimler yaşamıştır.

ìHNLO���.XUXODQ��NDSDQDQ��YH�WDVIL\H�RODQ�íLUNHW�VD\ÜODUÜ

Şekil-4’de bu kez 2012-2013 yılları Ocak-Şubat ayları toplamındaki değişimler incelenmektedir. Buna göre Antalya, yeni kurulan şirket sayıların-daki değişimlerde sadece Türkiye genelinden daha iyi konumda bulunurken, sadece Isparta ilinde yeni kurulan şirket sayısı artmış gözükmektedir.

Kapanan-tasfiye olan şirket sayılarındaki de-ğişimler ise 2012 Ocak-Şubat aylarına göre genel olarak azalma göstermiştir. Ancak Antalya burada da nispeten olumsuz bir gerçekleşme yaşamıştır.

Ekonomik faaliyetlerin istihdama yansımaları, bölgemizde ve ülkemizde farklı düzeylerde gerçek-leşmektedir. Türkiye için ortalama istihdam, böl-gemizi ve illerimizi temsil etmekte çok açıklayıcı değildir. Bunun en önemli sebebi, bölgemizin ekono-mik karakteristiğinde yatmaktadır. Aylık açık işlere yerleştirme oranları, genel olarak çalışma hayatı-mızdaki hareketliliği göstermektedir.

ìHNLO����ñíH�<HUOHíWLUPH�2UDQODUÜ

Açık işler ve o işlere yerleştirmelerdeki değişim-lere baktığımızda, en yüksek işe yerleştirmenin 2013 yılı Ocak ayında Isparta’da yaşandığı görülmektedir.

Ekonomi

ìHNLO���.XUXODQ��NDSDQDQ��YH�WDVIL\H�RODQ�íLUNHW�VD\ÜODUÜ

Page 18: OMC e-konomi Nisan 2013

18

Ancak açık işlere yerleştirmedeki en kötü ger-çekleşmenin, 2012 yılı Aralık ayında yine Isparta’da yaşandığı dikkate alınırsa, bu açık üstü işe yerleştir-menin nedeni biraz ortaya çıkar.

Antalya’da ise 2012 Aralık ve 2013 Ocak ayların-da, Türkiye ortalamasının altında bir işe yerleştirme oranı yaşanmıştır.

Ekonomik faaliyetlerin tasarruf boyutuyla ilgili önemli göstergelerden biri mevduattır. Bankalarda-ki mevduatın illerimize göre 2012 yılı dağılımı Şe-kil-6’da verilmektedir.

Batı-Akdeniz Bölgesindeki Antalya, Burdur, Ispar-ta illerinin 2012 yılında sahip olduğu banka mevduat toplamları

ìHNLO���%DQNDODUGDNL������<ÜOÜ�0HYGXDWÜ

Antalya mevduatı, Burdur-Isparta toplamının 5 katından fazla bir büyüklük içerisindedir.

Türkiye sıralamasında da genel ortalama sıra olan 7. sıradan daha iyi bir konumda bulunmaktadır.

ìHNLO����%$%�.RQXW�)L\DWODUÜ�(QGHNVL�'HðLíLPL

Batı-Akdeniz Bölgesinde konut fiyatlarındaki de-ğişim, Aralık 2012/2011 döneminde %12 artışa konu olmuştur.

Bu iki nokta arasındaki %12’lik artış bir yana, son iki Aralık ayı arasındaki her ay da fiyatların genel olarak bir artış eğilimi gösterdiği de dikkat çekmek-tedir.

Talebin çok güçlü olmamasına rağmen yaşanan bu sürekli fiyat artışı eğilimi, endişe vericidir.

Antalya başta olmak üzere Burdur ve Isparta ille-ri, genellikle tasarruf eğilimi Türkiye ortalamasının üzerinde olan illerdir. Bu karakteristiği uzun yıllar ortalaması ile sabittir.

Buna karşılık 10 bin kişiye düşen otomobil sayı-sında da Türkiye ortalamasının üzerinde bir sayıya her zaman sahip olan bölgemiz, toplam araç sayı-sında da bu özelliğini korumaktadır.

ìHNLO����%ÐOJHPL]�ñOOHULQLQ�7ÖUNL\H�$UDÁ��nVL�������

Batı-Akdeniz Bölgesinin Türkiye ekonomisi içeri-sindeki, pay ortalama olarak %4 civarındadır. Bu-nun yaklaşık %3’ü Antalya ve %1’i de diğer iki ilimiz tarafında yaratılmaktadır. Dolayısıyla eğer bu ortalama değerler referans alınırsa araç sayısındaki Türkiye yüzdesi de birbirine yaklaşmalıdır.

Şekil-8’i incelediğimizde Antalya için toplamda %5’e ve diğer illerimizde de %1’e yaklaşan değerler görmekteyiz. Bu durum bölgemizin araçlanma oranı itibariyle ekonomik gücünün üzerinde bir düzeye sahip olduğunu bize göstermektedir.

ìHNLO���<DWÜUÜP�7HíYLN�EHOJHOHULQLQ�ìXED\��������������'HðLíLPL

Son iki Şubat Ayı yatırım teşvik belgelerinin adet, yatırım tutarı ve yaratacağı istihdam miktarlarındaki % değişim Şekil-9’da verilmektedir.

Burada en dikkat çekici değişim, Antalya yatırım teşvikindeki ve istihdamındaki değişim olmuştur.

Ekonomi

Page 19: OMC e-konomi Nisan 2013

19Organization Management

Consulting

Ekonomi

Şubat 2013 ve 2012 teşvik belgesi adedi Türkiye ortalamasında kalırken, yatırım tutarı ve istihdam bakımından Türkiye ortalamasının çok üzerinde değişimler yaşanmıştır. Yani Antalya son iki şubat ayında yatırım ölçeğini ortalamanın çok üzerinde büyütmüş ve emek yoğun yatırımlara yönelmiştir. Burdur ve Isparta’da sıfır düzeyinde olan teşvik yatı-rımlarının Antalya’da bu düzeyde ne nitelikte olması, yatırımların turizm konaklaması üzerine yoğunlaştı-ğını göstermektedir.

Turizmdeki son 11 yıllık gerçekleşmeler dikkate alınırsa, bu yatırım teşviklerinin rasyonel olmaktan çok uzak olduğu hemen anlaşılır. Turizm ile ilgili yaptığımız son araştırmada bu durum detaylarıyla işlenmektedir.

Batı-Akdeniz Bölgesindeki sektörel kredi dağılımı da ekonomik hareketlilik bakımından önem taşımak-tadır. Bölgemiz illerindeki sektörel kredi dağılımları 2012 yılı itibariyle aşağıdaki çizimlerle gösterilmek-tedir.

ìHNLO����$QWDO\D�LOL�VHNWÐUHO�NUHGL�GDðÜOÜPÜ������<ÜOÜ

Antalya’da 2012 yılı itibariyle sektörel kredilerin dağılımında en çok payı alan sektörler sırasıyla; Tu-rizm, Toptan Ticaret, İnşaat ve Tarım olmuştur.

Eğer ekonomik değer yaratma kapasitesiyle kar-şılaştırılırsa tarım, olması gerekenin iki sıra altında yer almıştır.

ìHNLO����%XUGXU�ñOL�6HNWÐUHO�NUHGL�GDðÜOÜPÜ������<ÜOÜ�

2012 yılı, Burdur ili sektörel kredi dağılımı ger-çekleşmeleri ekonomik üretim kapasitesine uyumlu seyretmiştir.

Sırasıyla Tarım, Toptan Ticaret ve Gıda sektörleri kredi dağılımda ilk üç sırayı paylaşmışlardır.

Burdur ilimizde yeni gelişmekte olan sektörler, kredilendirilmede henüz öne çıkma şansını yakala-yamamış gözükmektedir.

ìHNLO����,VSDUWD�ñOL�6HNWÐUHO�NUHGL�GDðÜOÜPÜ������<ÜOÜ�

Isparta ilimiz sektörel kredilendirme zenginliğin-de Antalya ile Burdur illerinin arasında kalan bir Karakteristiğe sahip gözükmektedir. Örneğin Burdur kadar tek sektör yoğunluklu değil, Antalya kadar da yayılmış durumda değildir.

Antalya’da Turizm ne ise Isparta’da tarım o yo-ğunluğa sahip gözükmektedir.

Üç ilimizdeki sektörel kredi dağılımı farklılaş-maları aslında illerimizin ekonomik karakteristiğini görmek ve ana yapısı itibariyle ölçümlemek bakı-mından önem taşımaktadır. Özellikle kent ekonomi-leri yaratıcıları ve karar vericileri bakımından mut-laka uzun yıllar ortalamaları, endeks gelişmeleri ve büyüme yapıları ile dikkate alınması gereken veri yığınlarıdır.

Önümüzdeki dönemde bu konulardaki detaylı araştırma ve analizleri kamuoyu ile paylaşmak dileği ile...

Page 20: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 21: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 22: OMC e-konomi Nisan 2013

22

5°3257$-

“100 ülkenin katılımını hedefliyoruz!”

EXPO 2016 Antalya Ajansı Genel SekreteriSelami Gülay:

“100 ülkenin katılımını hedefliyoruz!”

EXPO 2016 Antalya Ajansı Genel SekreteriSelami Gülay:

Page 23: OMC e-konomi Nisan 2013

23Organization Management

Consulting

5°3257$-

Page 24: OMC e-konomi Nisan 2013

24

Antalya’nın EXPO 2016 Antalya organizasyonunu alması, sadece Antalya-

lılarda değil, bütün yurtta büyük heyecan yarattı. Organizasyonun genel koordinasyonunu sağlamak üzere kurullar oluşturuldu, plan-lamalar yapıldı, altyapı ve üstyapı tesisleriyle ilgili projeksiyonlar çizildi…

Konuyu her yönüyle koordine etmek üzere yetkilendirilen EXPO 2016 Antalya Ajansının Genel Sekreteri Selami Gülay’ı konuk ettiğimiz söyleşide; EXPO’nun yanı sıra, bu büyük ve zorlu organizas-yonun sorumluluğunu üstlenen önemli isimlerden birini de tanı-mış olacağız…

Sayın Gülay merhaba demekle başlayalım… Teşekkür ederiz bizi misafir ettiğiniz için.

Biz teşekkür ederiz! Ne de-mek! Asıl biz sizin misafiriniz ol-duk. Antalya’da, bu güzel şehirde bulunmaktan memnunuz.

Sizi tanıyalım istiyoruz öncelikle?Ulaştırma, Gümrük, Turizm ve

Devlet Bakanlıklarında uzun yıllar danışman olarak görev yaptım.

Son olarak da Gıda Tarım ve Hay-vancılık Bakanlığı’nda 6 yıl Özel Kalem Müdürlüğü görevini yürüt-tüm. 7 ayrı bakana danışmanlık yaptım.11 Kasım 2012 tarihinde de EXPO 2016 Antalya Ajansı’nda Genel Sekreter olarak görevlendi-rildim. Halen bu görevi yürütmek-teyim.

Expo, size göre ne ifade ediyor; genel olarak? Özelde Antalya bölgesi için neyi ifade eder, Antalyalılar nasıl bakmalı bu konuya, sizce?

EXPO demek, zenginlik de-

mek; EXPO demek tanıtım demek; EXPO demek kalkınma demek; EXPO demek tanınırlık demek; bi-linirlik demek, inovasyon demek, çevrecilik demek, doğaya saygı demek, yenilik demek.

Expolar dünyada uluslarara-sı sergiler olarak düzenleniyor. Ülkelerin kalkınmışlıklarını, geliş-mişliklerini; dünyaya pazarladığı, anlattığı, kendini tanıttığı alanlar olarak bir fırsat sahnesi olarak rol oynuyor. “Sahne sizin!” derler ya, şimdi sahne Türkiye’nin. 150 yılı aşkın süredir yapılıyor, dünyada.

5°3257$-

Page 25: OMC e-konomi Nisan 2013

25Organization Management

Consulting

5°3257$-EXPO, lokal fuarlar olarak

başlamış, zaman içerisinde de ülke tanıtımı için büyük bir fırsat olduğu anlaşılarak, ülkelerin ya-pabilmek için birbirleriyle yarıştığı bir organizasyon haline gelmiş.

Ama öyle fuar gibi değil; BIE ve AIPH’ye gidip neler yapacağınızı, hangi argümanları kullanacağınızı altı ayda bir anlatıyorsunuz. Bu-nun sonunda da oylama yapılıyor ve EXPO’yu almaya hak kazanan ülke belli oluyor. EXPO düzen-lemek, ülkeler için bir prestij olmuştur. Talep çok fazla olduğu için Devlet Başkanları, Başbakan-lar, bakanlar herkes lobi faaliyeti yürütüyor. Orada sizin gücünüz, projenizle ortaya çıkıyor. Türki-ye-Antalya güzel bir proje yaptı. Bu projeyle ortaya çıktı, talip oldu, kabul gördü. İnşallah bu projeyi Antalya’da uygulayacağız. Expo bi-zim için zenginlik demek, tanıtım demektir.

Daha somut olarak; tanıtım diyince neler olacak mesela? Kime ulaşacağız, kim gelecek, ne kadar insan gelecek?

Tanıtım deyince; EXPO 2016 Antalya hazırlık sürecinde yurtiçi ve yurtdışında tanıtım kampan-yaları düzenleyeceğiz. EXPO 2016 Antalya süreci boyunca yakla-şık 20 bin etkinlik düzenlemeyi planlıyoruz. Güney Kore’de 20 Nisan-20 Ekim 2013 tarihleri ara-sında düzenlenecek Suncehon Bay Garden EXPO’da 660 metrekarelik Türk Bahçesi’nde hem kültürü-müzü tanıtıp, hem de EXPO 2016 Antalya’nın tanıtımını yapacağız. Expo 2016 Antalya’ya toplam 8 milyon ziyaretçi bekliyoruz. Bunun 2 milyon kadarı, belki daha faz-lası, sadece Expo için gelecek. Bizim böyle bir öngörümüz var.

Expo’nun iş planı, programı nasıl gidiyor? Seçilen yerle ilgili sıkıntılar var mı?

Expo’nun programında her-hangi bir gecikme yok. Yer seçi-minde de herhangi bir sorun yok. Alandaki çalışmalara da başladık. Alanda bulunan 103 binadan, can güvenliğine zarar verebilecek

96’sının; Gıda, Tarım ve Hayvan-cılık Bakanımız Sayın M. Mehdi Eker’in başlattığı çalışmayla yıkımını gerçekleştirdik. Expoların aynı zamanda kalkınma projele-ri olması hasebiyle, bu alanı da kurtarmak adına, alanın etrafında bulunan Aksu ve Teğnelli çayları-nın yol açacağı olası bir su taşkı-nını önlemeye yönelik drenaj ve sedde işlemine başlıyoruz.

İş planımız ve yer seçimi ko-nularında “Geç kalındı! Yer yanlış seçildi!” gibi ifadeler doğru değil-dir. Yeri seçen bir kere uluslarara-sı bir kuruluş! Pek çok alternatif arasından en uygun yer olarak bu alan seçildi. Botanik Exposunda iki tane uluslararası karar mercii var. Bir tanesi Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği (AIPH). Diğeri de Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE). Bu işler tamamen

bunların kuralları çerçevesinde yürüyor. Yer seçimi için tabi ki al-ternatifleri sunuyoruz ama karar verenler o kuruluşların oluşturdu-ğu heyettir.

Bazı Expolar çöp sahalarını ha-yata döndürmek, rehabilite etmek için yapılmış. Birinde bataklığı kurutmak için yapılmış. Biz de bu anlamda, bu alanı taşkından kur-tarmak düşüncesindeyiz. Zaman zaman aşırı yağışlarda yolun ka-panmasına varan taşkınlar oluyor.

Page 26: OMC e-konomi Nisan 2013

26

5°3257$-

Zaten DSİ vasıtasıyla yürütülen bir Aksu Çayı Islah Projesi var. Bu da EXPO’nun bir parçası. Yukarı-da Küçük Aksu Barajı yapılıyor. O da EXPO’nun bir parçasıdır. Yine o bölgedeki 8 köyde arazi toplu-laştırması yapılacak. Bunlar da EXPO’nun bir parçası. EXPO’nun bölgeye katacağı somut şeyler bunlar. Yollarla alakalı Kuzey Antalya Çevre Yolu var. Kemer tarafından gelen yol var; mevcut yolların genişletilmesi söz konu-su. Kundu, Lara, Aksu, Belek o bölgedeki yolların anayola çık-ması ile ilgili çalışmalar var. Bu, aslında bölgesel bir kalkınma

projesidir. Bu zenginliktir.

Burayı açalım istiyorum; bölge için çok önemli şeyler söylüyorsunuz. İlk muhatabına sormak istediğimiz için, buradayız. Diyoruz ki, genel bir plan varsa zaten bir sıkıntı yok. Bu planı, bizim aracılığımızla bölgeyle paylaşmanızı isteriz.

Ana hatlarıyla şöyle; 2013’ün Ekim- Kasım ayına kadar, alanda-ki sette ve drenaj işini bitirip, bu sene içinde alana ağaç dikmeye başlayacağız. Bu çalışmayı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü yapa-cak. Burası bir Botanik Expo’su.

Artık drenajı ve seddeyi bitirdikten sonra, bu arada projemizi şekil-lendireceğiz. O projenin alanda uygulamasına başlayacağız. Projemizde EXPO Ormanı, Göleti, Tarım Müzesi, EXPO kulesi, EXPO tepesi, ülke bahçeleri olacak; en önemlisi de 100’e yakın ülkenin buraya katılmasını bekliyoruz. Bu tabi dünyadaki genel konjonktüre göre değişir. Venlo’ya yaklaşık 40 ülke katıldı. Suncheon’da 12 ülke bahçe yapıyor, toplamda 25 tane bahçe var. Tayland’a 40 ya da 50 tane ülke bahçesi kuruldu. 100 ülke, iddialı bir rakam ama Türki-ye bu iddialı rakamı başarabilecek bir ülke. Venlo’ya gidenler varsa biliyorlardır; Antalya ile kıyas-lanması mümkün olmayan bir şehir. Bir 3 yıldızlı oteli olan şehir; havaalanı olarak bile Düsseldorf’u kullanıyor. Tayland’da 2,5 mil-yon nüfuslu Chang Mai şehrinde yapıldı. Antalya’nın gücüne sa-hip bir yer değil; Antalya 550 bin yatak kapasitesi olan, 2000’den fazla oteli olan müthiş modern ve büyük bir havaalanı olan bir şehir. Karayolları son derece gelişmiş; turizmde 30 yıldan fazladır de-neyimi olan, yetişmiş insan gücü olan, dünyada ilk üçe, ilk dörde giren bir şehir, Antalya.

Page 27: OMC e-konomi Nisan 2013

27Organization Management

Consulting

5°3257$-Yılda 25 milyon kapasiteli

havalimanımız var. Bu şehrin iş yapma kapasitesi, EXPO yapan di-ğer şehirlere göre çok daha fazla, çok daha üstün. Antalya’nın tarihi zenginliği var. 11 milyon turist ağırlıyor. 2016’da 15 milyon turist hedefleniyor. Bu şehirde dünyanın en modern, en güzel otelleri var. Bu şehrin zenginliği var.

Yeni oteller katılacak, yatak ka-pasitesiyle ilgili Turizm Bakanlığı, şehir yöneticileri ve özel sektör çalışıyor. Yeni yatırımlar olacak bu şehirde. Zaten EXPO’nun amacı hem şehri tanıtmak, hem de yeni yatırımların bölgeye çekilmesi, bölgenin cazibe merkezi haline gelmesini sağlamaktır. Bu şehir bir Botanik EXPO’su yaparak, ülkemizin tarım alanındaki zen-ginliğini anlatacak; gelişmişliğini, gücünü gösterecek. Bu biraz gös-teri alanı olacak, şov alanı olacak. Ülkenin kendini diğer ülkelere tanıttığı, anlattığı bir alan olacak. 100 ülke burada pavillion (pavyon) açacak. Burada hem kendi ülke-sinden getirdiği ağaçları, bitkileri, çiçekleri sergileyecek; hem de indoor denilen kapalı alanlarda, ülkesinin diğer alanlardaki gücü-nü, zenginliğini gösteren şovlar yapacak.

Page 28: OMC e-konomi Nisan 2013

28

Burada Türkiye’nin kendini, organizasyon yapma kabiliyetini, gücünü, turizm gücünü, tarım gücünü, inovasyonunu; bunla-rın hepsini sergileyebileceği bir alan yapılacak. Ayrıca Antalya’ya 1121 dönüm bir dünya bahçe-si kazandıracağız! Burası EXPO bittikten sonra devam edecek, kalıcı bir alan Antalyalılara bir cazibe merkezi haline gelecek. Sadece deniz-güneş-kum konsep-tinin satılmasının yanında, ‘EXPO Bahçesi’ turlarını da turizmciler satabilecekler. İnsanların buraya gelmeleri için farklı bir sebebi daha olacak; bir dünya bahçesi. Antalya milyarca insanın uçakla 3-4 saat içinde ulaşabileceği me-safede. Öyle bir lokasyon, Antalya. Bir Güney Amerika’ya insanların gitmesi için, 10 saat yol gitmesi lazım! Bir Uzak Doğu keza öyle;

ama burası öyle değil. Burası dünyanın merkezi. Ortada! Türkiye iki kıtanın birleştiği yerde köprü konumunda.

Ne kadar oldu Antalya’ya geleli Selami Bey? Expo Kanunu çıktı. Çalışmaya başladınız, Antalya’da bölgenin sivil toplum kuruluşları, Expo’ya nasıl bakıyorlar?

EXPO 2016 Antalya Genel Sekreterliği’ne atandığım tarih-ten buyana buradayım. Herkes heyecanla bekliyor EXPO’yu. Biz bütün STK’ları, kamu kurumlarını, yerel yönetimleri, toplumun her kesimini tek tek ziyaret ediyoruz. EXPO 2016 Antalya Kanun 10 Ka-sım 2012’de çıktı. Kanun çıktıktan sonra ilk yapılan iş EXPO 2016 Antalya’nın örgütlenmesiydi. Önce bir yönetim kurulu oluşturuldu Sayın Gıda Tarım ve Hayvancılık

Bakanımız Mehdi Eker’in başkan-lığında. Antalya Valisi’nin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’nın içinde olduğu; Turizm Bakanlığı’ndan bir genel müdürü-müzün; Ekonomi Bakanlığı’ndan bir genel müdürün; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan bir genel müdürün içinde olduğu; An-talya Ziraat Odası Başkanı’nın da üyesi olduğu; 9 kişilik bir heyet.

Sonra, 54 kişilik STK’ların ve belediyelerin oluşturduğu, büyük bölümü Antalya’dan oluşturulan Expo Konseyi kuruldu. Akdeniz Üniversitesi içerisinde bulundu-ğumuz mekânda, arkadaşlarımız-la beraber bir yandan tanıtım, bir yandan örgütlenme, bir yandan yönetmelik, mevzuat hazırlan-ması gibi her konuda çalışıyoruz. Antalya’daki her türlü aktiviteye katılıyoruz. Ziyaretler yapıyoruz. Algıyı yukarıya çekmeye çalışıyo-ruz. Şehirde büyük bir heyecan var. Kiminle görüştüysek, bu heyecanı hissediyoruz. İnsanların EXPO’yu duyunca gözleri parlıyor! Yani EXPO olacak, nerede olacak, nasıl olacak heyecanla bekliyor-lar! Biz de anlatıyoruz insanlara; onlarla konuşuyoruz. Bu şehirdeki algıyı daha da yukarıya çekmek için çaba içindeyiz. Şehirdeki algı, şehirdeki eğitim seviyesiyle paralel. Çok duyarlılar. Özellikle turizmciler konuya hassas, bürok-rasi hassas. Zaten Valilik bütün bürokrasiyi bu konuda duyarlı olmaya davet eden girişimlerde bulunmuş.

5°3257$-

Page 29: OMC e-konomi Nisan 2013

29Organization Management

Consulting

EXPO konusu, siyasi bir proje değil. Bu şehrin, bu ülkenin pro-jesi. Herkes içinde olmak istiyor. Üniversite, belediyeler, STK’lar biz ne yapabiliriz diyor. Valilik za-ten işin içinde. Biz planladığımız şekilde süratle çalışıyoruz. Her şey planladığımız şekilde devam ediyor. Ankara ofisimiz açıldı. Antalya’daki ofisimizi tamamladık. 40’a yakın arkadaşımız burada çalışıyor. Hepsi kendi alanında uzman kişiler.

Bir yandan alanı hazırlamaya çalışıyoruz. Bir yandan proje-yi uygulayacağız. 2015’in ikinci yarısından itibaren alana bahçe kuracak ülkelere yerlerini tes-lim ederiz. 2016’nın Nisan’ında da ziyaretçilerimize kapılarımızı açmayı planlıyoruz. Açılış tarihi-nin 23 Nisan olmasının sebebi; EXPO 2016 Antalya’nın temasının Çiçek ve Çocuk olması. Dünyada çocuklara hediye edilen tek resmi bayram Türkiye’de. Bunun için 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı açılış tarihi olarak belirledik.

Ne kadarlık bir bütçe ön görüyorsunuz EXPO için? Ve bu bütçenin kaynakları neler?

Net bir rakam vermek doğru değil belki ama 180 milyon lira gibi bir rakam şu an için söz ko-nusu. Tabi, bu ihtiyaca göre geniş-leyebilir. Kaynağın ağırlıklı kısmı-nı Hazine’den alıyoruz. Maliye’den yaklaşık 100 milyon lirasını, yerel kaynaklardan (belediyeler, TÜR-SAB, AESOB vb.) 60 milyon lirasını alacağız. Sponsor gelirlerini de 20 milyon lira olarak hesapladık. Şu an için 180 milyon lira ama böyle sınırlamamak lazım. Alan-

da yapılacak işlerle; DSİ, TEDAŞ, ASAT gibi kuruluşların yapacağı yatırımlarla bu rakam çok daha yukarıya tırmanmış olacaktır.

Yani diyorsunuz ki Genel Sekreterliğin bütçesi 180 milyon TL ama bu projeyi hayata geçirirken diğer kurumların da harcamalarıyla, projenin değeri çok daha fazla olacak, böyle söyleyebilir miyiz?

Diğer paydaşlar da yapacakları çalışmalarla bu rakamı çok daha yukarı çekeceklerdir. Ayrıca ülke-ler burada bahçelerini kendileri yapıyor. Her ülkenin de burada en az 1 milyon dolar civarında harca-yacağını düşünürsek bu da ciddi bir kaynaktır.

100 ülke gelir demiştiniz bu da 100 milyon dolara tekabül eder!

Yani, öngörümüz bu yönde. Sadece tanıtım olmasın; Antal-ya para da kazansın istiyoruz. Neticede buraya 8 milyon insan gelecek. Bir kişi EXPO alanında saatlerini harcayacak; orada belki yiyecek, içecek, hediyelik eşya alacak, bu bir dünya sergisidir ama neticede Antalya buradan para kazanacaktır.

5°3257$-

Page 30: OMC e-konomi Nisan 2013

30

5°3257$-

Muhakkak bunun çalışmasını yapmışsınızdır ama ben bu 8 milyon rakamını sorguluyorum. Nereden bulundu bu sayı? Biz 30 senedir turizm yapıyoruz, 11 milyon kişiyi, 360 tane 5 yıldızlı otelle yakaladık. 2000’den fazla otel yaptık; 30 sene de emek verdik, 11 milyon kişiyi getirebildik. Expo’ya 8 milyon kişi nasıl gelecek? Nasıl bir öngörünüz var?

Japonya’nın Osaka şehrindeki EXPO’ya 60 milyon ziyaretci gel-miş. Fransa’nın Paris şehrindeki EXPO’ya 65 milyon insan gitmiş. Geçen sene Güney Kore Yeosu’da EXPO yapıldı; 8 milyon ziyaret-çi gelmiş. Hollanda Venlo’daki EXPO’ya 2,5 milyon ziyaretçi gitmiş. Tayland’da Chang Mai şeh-rindeki post-expo dediğimiz EXPO sonrası süreçte, yılda 2 milyon insan gidiyor.

Peki, Expo kime hitap ediyor? Sadece çiçekçilikle ilgilenenlere mi?

Ticaretini yapanlar da, profes-

yoneller de, çiçeği sevenler de ge-lecektir. Temamız Çiçek ve Çocuk. Çiçek, dostluğu, barışı, çocuk ise sevgiyi ve geleceği temsil eder.

Expolarda hep Eiffel Kulesi örneğini veriyorlar. Antalya’da Expo’yu sembolize eden yapı ne olacak?

Tabi ki Antalya için de bir sembol olacak ama buna projede karar verilecek. Bir yarışma yapıl-ması düşünülüyor. Buna yönetim kurulu karar verecek. Antalya’yı,

belki de Türkiye’yi sembolize eden kule şeklinde bir proje yapmak gibi bir düşünce var. Ama bu net-leşmiş bir şey değil. Yivli Minare gibi bir figür olabilir veya farklı bir yapı da olabilir.

Bireysel hedeflerinizden bahsedelim. Siz Expo ile ilgili olarak bireysel açıdan ne zaman başarılı olduk diyeceksiniz?

180 gün sürecek bir operas-yondur. İş bitmeden başarılı olduk demek doğru olmaz. Başarının ölçüsü odur. Expo alanını çok iyi yapmak da ayrı bir başarıdır. Başarı hedeflere ulaşmaktır. 100 ülkenin burada bahçe kurması bir hedeftir. Onu yakalarsak bir başarıdır. Başarı aşama aşamadır. Bugün alanı zamanında yetiştir-mek bir başarıdır. Alanda ülkeleri buraya getirmek bir başarıdır. Ziyaretçiyi yeterli sayıda buraya getirmek bir başarıdır. Bu işi la-yıkıyla yerine getirmek bir ba-şarıdır. Ama topyekûn bakarsak, sorunsuz şekilde kapattığımız gün “Başardık!” diyeceğiz.

Page 31: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 32: OMC e-konomi Nisan 2013

32

5°3257$-

Page 33: OMC e-konomi Nisan 2013

33Organization Management

Consulting

5°3257$-

Cantek Grup Yönetim Kurulu Başkanı Can Hakan Karaca:Yönetmek ölçmekle mümkündür! 

Cantek Grup Yönetim Kurulu Başkanı Can Hakan Karaca:Yönetmek ölçmekle mümkündür! 

Page 34: OMC e-konomi Nisan 2013

34

5°3257$-

Soğutma sanayinin Antalyalı devi Can-tek Grup’un Yönetim

Kurulu Başkanı Can Hakan Ka-raca, OMC e-konomi’nin sorula-rını yanıtlarken, akıllı soğutma sistemlerinin dünya çapındaki ilk uygulayıcısı olduklarını belirtti ve 40’ın üzerinde ülkeye ihracat yap-tıklarını kaydetti. Geliştirdikleri yeni nesil soğutma makinelerinin müşteri ihtiyacına göre çalışan ve ölçme değerlendirme yapan cihazlar olduğunu kaydeden Can Hakan Karaca, bu işlevlerin işletme anlayışlarına da yansıdı-ğını anlattı. Reşat Güney’in Can Hakan Karaca ile gerçekleştirdiği sohbet, Cantek gibi Antalyalı bir devin 22 yıllık tarihçesini de göz-ler önüne seriyor…

Hakan Bey; Cantek, sektörünün öncüsü olmuş, birçok defalar örnek alınmış bir kuruluş. Antalyalı olması da bizler açısından çok önemli. Bölgemiz ekonomisi içinde hatırı sayılır bir yere sahip. Cantek nasıl yola çıktı? Hangi mecralardan geçti? Bugün hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?

 Aslında bu serüven, 1991’de

benim Antalya’ya gelmemle baş-lıyor. Makine mühendisliği eğitimi aldığım için soğutma makineleri, ısıtma makineleri, kalorifer ve iklimlendirme gibi kavramla-rın hepsi bizim işlediğimiz, bildi-ğimiz, uygulamalarını yer yer gör-düğümüz kavramlardı. Antalya’ya geldikten sonra sadece ve sadece soğuk depolar üzerine çalıştık. Böyle bir tercihimiz ve şansımız oldu. Hiç tecrübemizin olmadığı bir sektörde müşterilerin bize inancıyla adım atarak ilk yılda 5-10 tane, sonra 50-60 tane, son-ra yüzlerce soğutma makinesi ürettik. Şimdi binlerce soğutma makinesi üretip kullanıcıların hizmetine sunuyoruz.

Soğuk depo, tam olarak bir ya-tırım aracıdır. Ama enteresan bir pozisyonu var; yatırım aracı olarak hem üreticiyi kolluyor, hem yatırım yapanı kolluyor, hem de en önemlisi tüketiciyi koruyor. Bu ne demektir; soğuk depo mantı-ğında şöyle bir kavram var: soğuk depo, içine konan gıdaların mikro-organizma hareketlerini yavaşlat-tığı için uzun süre saklanabilme-sine olanak sağlayan bir ortamdır. Olaya eğer böyle bakarsan soğuk deponun efektif; gıdaların üre-timinin ve tüketiminin çok fazla olduğu yerlerde kullanıldığını görürsün. Bu bölge için diyelim ki 1 milyon ton elma üretiliyor. Elma ilk üretildiği zaman, toplandığı zaman elmanın kilosu 35 – 40 – 50 kuruştur ama bunu 6 ay saklaya-bilirseniz aynı elma 1,5 – 2 – 2,5 lira olur demek ki soğukta sakla-yabilmek, ekonomik değer oluştu-ruyor! Peki, soğuk depolar olmasa böyle bir ekonomi nasıl sağlanır-dı? Soğuk depoya koymasaydınız elmayı 1,5 liraya yiyebileceğiniz elmayı 5 liraya yerdiniz ya da yiye-mezdiniz. O yüzden soğuk depo bu üç kavrama fayda sağlıyor; hem üretim yapana, hem bu işi yapana, hem de son tüketiciye. 

Page 35: OMC e-konomi Nisan 2013

35Organization Management

Consulting

5°3257$-Bunlar elma için, nar için, ta-

vuk için geçerli; balık, et, yoğurt, peynir için de geçerli, yumur-ta için de geçerli. Bütün sebze meyveler için geçerli. Bunların hepsi çok uzun süre saklanamı-yor ama ne kadar çok uzun süre saklanabilirse o kadar çok eko-nomik değeri artacağı için soğuk depolar kesinlikle çok kazançlı yatırım ürünleridir. Afrika’da da anlatırken böyle anlatıyoruz. O bölgelerde çok çalışıyoruz ama onlar bizden çok daha gerideler. Biz de soğuk depolama tekniğinde Avrupa’nın neredeyse 15-20 sene gerisindeyiz. Afrikalı da bizden 30-40 sene geride ve ürettikle-ri bütün ürünler de heder olup gidiyor. O yüzden oralarda yatı-rım yapanlar çok şanslılar çok ciddi para kazanıyorlar. En fazla üç yılda bütün yatırımlarını geri çeviriyorlar. Sezonu bulduğunda da bir sezonda yatırımının tümünü geriye çeviriyorlar.

22 senedir soğuk depo yapı-yoruz. Bu sene artık 23’üncü yı-lımıza giriyoruz. Tabi, 22 yıl bir sektörde uğraş verince, nereden nereye geldik bir bakmak lazım. Sektöre ne katkıda bulunduk ona bakmak lazım. Biz çok şanslı bir işletmeyiz. 10 yıldan beri ar-ge birimimizi çalıştırabildik ve bu araştırma geliştirme birimi-mizde sektöre vizyon katabilecek pek çok bakış açısı geliştirdik. Soğutma makineleriyle ilgili ilk yaptığımız işlerden bir tanesi soğutma makinelerinin uzak-tan kontrolünü sağlamaktı. ‘Bir soğutma makinesiyle nasıl ileti-

şim kurarız; onun çalıştığını na-sıl izleriz; durduğunu nasıl takip ederiz?’ diye sormakla başladık projeye.

İzleme kabiliyetimizi arttırmak için başlattığımız o serüven; bir soğutma makinesinin nasıl ça-lıştığı, nasıl durduğu konusunda; yani elektro-mekanik süreci tanı-mak anlamında o günlerde bildi-ğimizin çok ötesinde şeyler öğretti bize. O günler sayesinde biz, bir soğutma makinesinin ne yaptı-ğında daha fazla enerji ürettiği-ni, ne yaptığında daha az  enerji tükettiğini anlar ve ölçer olduk. Daha sonra bu üretim ve tüketim süreçlerini kendi kendine oto-matik olarak iyileştirebilen, akıllı soğutma makineleri üzerinde araştırma geliştirme yaptık. Bu akıllı makinelerin temel farklılığı

şu: kendiliğinden analizler ya-pıyor; daha fazla bilgi alıp daha fazla değerlendirme yapıyor ve bunu kendi lehinize kullanma-nız için hizmetinize sunuyor.

Bizler soğutma makinelerini kumanda ederken, dijital ekranı olan mikrokontrolörler kullanırız ve soğutma makinelerini kontrol ederiz. 25 yıldır dünyada  kul-lanılan mikrokontrolör nesli hiç değişmedi; yani, soğutma maki-nelerinin kontrolörünün sıradan ve basit bir algoritması var ve bu kontrolörler birbirinin fotokopisi gibidir. Parametreleri aynıdır. Hiç-birinin yöntem olarak bir değişik-liği yok. Biz bu kontrolörleri ge-liştirdik. Akıllı, müşterinin isteğini analiz eden, ona göre çalışan, çok az elektrik yakan, çabuk soğutan, soğuk oda içindeki rutubeti kurut-mayan, özel bir kontrolör yaptık. Buna da ‘akıllı soğutma maki-nesi kontrolörü’ dedik. Aslına bakarsanız sistem bütün akıl-lı makinelerle aynı; daha fazlası-nı iste, daha fazla ölç ve ona göre de soğutma makinesini çalıştır ya da durdur…

2010 yılında ziyaretinize geldiğimde, tesisinizi gezme şansım olmuştu. Çok etkilenmiştim!…

Şimdi birçok şey değiş-ti. Bugün bambaşka bir tesis var. 2010’dan bu yana üretim sa-hası 7500 metre kare daha büyü-dü. Ar-ge binamız 1000 metrekare oldu. Bambaşka bir yer oluştu.

Page 36: OMC e-konomi Nisan 2013

36

5°3257$-

İhraç ettiğiniz ürünlerdeki arızayı takip edebilecek bir izleme sistemi otomasyonu kurmuştunuz. Ona çok hayran kalmıştım!

O izleme sistemiyle ödüller aldık ve asıl proje oradan başladı. İzlenmesi, yönetilmesi ayrı bi-rer kavramdı. Artık akıllı makine-lerin ikinci neslindeyiz. Akıllı ma-kinelerde müşteriye sistemi takıp deniyoruz; yüzde 30 ile 65 arasın-da elektrik tasarrufları ölçtüğü-müz yerler vardı. Yeni nesil maki-neleri artık müşterisiyle iletişim kuran makineler olsun diye tasarladık. Müşterilerimize eski-den, ayda bir elektrik faturası ge-liyordu ama nerden oldu, o sarfi-yat niçin oldu, nasıl oldu da böyle bir fatura geldi, anlayamıyordu. O yüzden de “elektrik faturasın-dan kurtulmanın tek yolu var; o da ödemek!” diyor, sonra da gidip ödüyordu. Fatura geliyordu, yeni fatura geldiğinde fatura tutarı-nı yönetme  şansı  yoktu. Fatura tutarının ne kadarı hatalı  kullanı-mından kaynaklandı, bilemiyordu. Bu nedenle hangi önlemleri alıp

fatura tutarını düşüreceğini de bilemiyordu; çünkü ölçemiyor-du! Dedik ki biz soğutma makine-lerimiz için bir yapı geliştirelim. Bu geliştirdiğimiz yapının çok güzel bir çıktısı oldu.

Bizim geliştirdiğimiz bu kont-rolörlerin üzerinde iki tane önemli nokta vardır. Biri kompresörlerin günde kaç saat çalıştığıdır. Günde kaç saat çalıştığını, soğutma sis-teminin performansını size söy-ler. Bir de kapının günlük açık kalma ve kapanma zamanı vardır. Yani soğuk deponun ısı kayna-ğı, kapının açık kalması ve ka-panmasıdır. Özellikle gündelik kullanılan odalarda. Burayı disipline edebilirseniz, çok ciddi tasarruf sağlarsınız. Tabi, bili-nemeyen bir şey daha vardır; o da tüketilen elektriğin ne kadar olduğudur. Bunu siz, ay sonunda bilebilirsiniz. Biz, soğutma ma-kinelerinde şöyle bir yenilik yaptık; kontrol ölçüm metodu ge-liştirip, uyguladık. Soğutma maki-nelerinin tükettiği elektriği gün-delik olarak üzerine yazdık. Hem de TL değeri olarak yazdık. ‘Bu-

gün 150 TL, 200 TL harcadın’ gibi. Bunu da ekranın üzerine soğut-ma derecesinin altına yazdık. Böy-lece müşterimiz, her gün için kaç liralık elektrik harcadığını görür hale geldi. Bizim Octopus mantı-ğımızda şöyle bir mottomuz var-dır “Ölçemediğin bir şeyi yönete-mezsin!”

Page 37: OMC e-konomi Nisan 2013

37Organization Management

Consulting

Ayrıca bir yenilik  daha yap-tık; gün içinde kapı kaç saat açık kalmış onu da ekrana yazdırdık. Gündelik kompresör çalışma sa-atini de yazdırdık, günlük elektrik tüketimini de kw olarak boarda yazdırdık. Bizim kontrolörleri alanlar üstte oda sıcaklığının kaç olduğunu görüyorlar. Alttay-sa günlük kompresör çalışma saati, kapıların açık kalma saati, günlük tüketilen elektriğin TL değerinden tutarını ve günlük tüketilen elektriğin kw cinsinden toplamını ayrı ayrı görebiliyorlar. 

Bunlar dünyanın ilkleridir. Dünyanın ilk akıllı ve müşterisiyle iletişim kuran soğuk deposunun kontrolörlerini yaptık Cantek müşterilerinin kullanımına sun-duk.

Sonra biz hep ‘tasarruf, ta-sarruf!’ diyoruz ama tasarrufu da biz söylemeyelim; bir akredite kuruluştan tescil ettirelim; bir şahit bulalım; onlar test edip bize söylesin. Başkalarına ispat edebileceğimiz, gösterebilece-ğimiz bir belgemiz olsun de-dik. TUV ile anlaştık. Burada 15 gün boyunca testler yaptılar. İki eşit soğuk deponun birine akıllı makine, diğerine İtalyanların en çok satılan makinesini koyduk ve test ettirdik. Ortalama yüzde 71 küsur oranına elektrik tasarrufu ortaya çıktı. Bu, tamamen kont-

rol yönteminin değişmesinden kaynaklanan bir sonuçtur. Yani sadece günlük, tamamen kontrol ve analiz yönteminin değişmesi ve çalışma mantığının değişmesiyle yapılabilen bir elektrik tasarru-fu olduğu anlaşıldı. Peki, bu iş neden bu kadar önemli? Bunu gösteren bir istatistik bilgi payla-şayım sizinle.

Türkiye’de sadece soğuk depo-larda,  yılda 1 milyar Euro tutarın-da elektrik harcanıyor…

Okurların bunu kurgulaya-bilmesi için şöyle bir örnek ta-sarlayabiliriz; biz Cantek olarak geliştirdiğimiz bu yeni teknolojiyi,

Türkiye’deki kullanıcıların yüz-de 25’ine ulaştırsak; 25 tane organize sanayi bölgesinin top-lam elektrik tüketimine denk ge-lecek bir tasarruf gerçekleşir! Ya-rattığımız katma değer gayet büyüktür. O yüzden bu çok sıra dışı bir deneyimdir; sıra dışı bir projedir. Ar-gede, üretimle bera-ber 10 kişi çalışıyor ama bütün iş beyin işi ve izlemeye dayanıyor.

Hakan Bey; Cantek, büyük bir kuruluş olarak insan kaynakları konusunda nasıl bir strateji izler? Antalya’da önemli sorunlardan biri insan kaynağıdır. Personel seçiminde nasıl bir yol izliyorsunuz? Sizinki gibi üstün nitelikli personele ihtiyaç duyan bir kuruluş, personel konusunda nasıl davranıyor?

Vehbi Koç’la yıllar önce ya-pılmış bir söyleşi aklıma gel-di. Sordular Koç’a “Hayatta en çok zorlandığınız şey nedir?” diye.

5°3257$-

Page 38: OMC e-konomi Nisan 2013

38

5°3257$-

Page 39: OMC e-konomi Nisan 2013

39Organization Management

Consulting

5°3257$-O da “İş her yerde var, işle hiç

derdiniz olmaz ama insan sorunu var ya; öyle iş ortaklarınız, öyle insanlar size öyle tekliflerle gelir-ler ki donar kalırsınız!” demişti. Bunu 15 sene evvel okumuştum ama anlamamıştım. Koç’la, Sa-bancı’yla işlerimiz mukayese edilemez, dünya çapında çalışan ölçek dışı şirketlerdir bunlar ama artık oradaki insan kaynağının ne kadar fazla önemli olduğunu anlıyorum bugün. Benim bura-da anlattığım şeylerin hepsini yapanlar, gerçekleştirenler bi-zim çalışma arkadaşlarımız. Biz sadece misyon koyma anlamın-da, yön ve şekil koyuyoruz. Bir kere başlarken net anlaştığımız bir kavram var; eğer dünyanın en iyisi olmayacaksan, bir işi yapma-nın bir anlamı yok ama bir yola girdiysen dünyanın en iyisi ola-caksın ve eğer böyle bir düşüncen varsa, böyle bir vizyonun varsa adanmış olman gerekiyor.

Adanmış insanların da hesabı kitabı çok fazla maddi şeylerle alakalı olmaz. Beraber çok uzun süre çalıştığım arkadaşlarımla da tarzlarımız birbirine benzer. Benim işi rizikoya giren yatı-rımcılarla ilgili bir mottom var-dır; Cantek’in mottosu yaptığın işi 10 numara yap, bir şekilde para kazanırsın. Düsturumuz budur. Yaptığımız işi dört dörtlük yapma-ya çalışırız, para bir şekilde vesile oluyor. Anlatıyorsun; sana ina-nanlar tarafından, yatırım yapan insanlar tarafından da bir şekilde tescilleniyor. Şimdiye kadar hep böyle geldik. Biz buraya sermaye-mizle  gelmedik. Tamamen bilgi birikimimle ve emekle başar-dık bu işleri. 

Page 40: OMC e-konomi Nisan 2013

40

5°3257$-

O yüzden de hala değişik şeyler söylerler; “Sen neden bu kadar mütevazı takılıyorsun!” filan diye… Ama bunu bize söyleyen kimse-ler hep Afrikalılar, Ruslar ve Tür-ki cumhuriyetlerde yaşayan in-sanlardır. Onlar için şaşalı olmak başka bir kıyafetle sunmak, adet-tir. Bizde öyle bir adet yok, öyle bir tarz yok. Libya’da tanıştığımız iş adamları “Gerçekten siz iş sahibi misiniz?” diye sorarlar. Adamla-rın iş yapma usulleri öyledir. Ama hep biz işimizin içinde dolaşan bir insan olduk. Kıyafetlerimiz gündeliktir. İşimizi yaparız ama tabi biz burayı nasıl yaptığımızı iyi biliyoruz. Her tuğlasını, her kire-mitini, her parça cıvatasını be-nim müşterim takmıştır. Her bir cıvatada müşterimin hakkı vardır. Benim üzerime düşen görev, bana verdikleri paradan bir fazlasını vermeye çalışmaktır. Böylece aramızda gizli bir sinerji doğdu. O yüzden bizim müşteri mem-nuniyetimiz yüzde doksanın çok üzerindedir. Benim onlara öyle bir sözüm var; sen bana işini ema-net et, ben sana aldığım paranın karşılığından bir fazlasını vermez-sem, bir sonraki işini bana ver-me… Her zaman böyle olmuştur. Bizlerden alışveriş yapan bütün yatırımcılar da buranın bir parça-sı olduklarını bilirler. Açık ve net olarak da söylerim. Satış esnasın-da da bu kavramdan bahsederim. Benimle çalışırsanız bir sonraki ürününüz çok daha güzel, çok daha iyi, çok daha gelişmiş, çok daha başka bir şey olacak… Yirmi küsur yıldan beri bunu yaparız. Bize ne para yatırırsanız, bir faz-lasını vermeye talibiz. Paranızın tam karşılığı değil her zaman bir fazlasını veririz ve o çıta sürekli olarak yükseldi, bugünlere kadar geldi. 

Page 41: OMC e-konomi Nisan 2013

41Organization Management

Consulting

5°3257$-

Bu arada bir projemiz daha var; o da geliyor, çok sağlam bir temel üzerinde kurguluyoruz…

Şu an itibarıyla nerelere ihracat yapıyorsunuz?

Bütün Afrika’ya ihracat yapı-yoruz. 35 -40 ülke dolayındadır. Ama bizim işimizde ülkeye ihracat yapmıyoruz; kişilerle, proje baz-lı çalışıyoruz.

Afganistan’da birisinin bu projeye ihtiyacı mı var; gidip ona işi yapıyoruz. Hindistan’daki adamın mı ihtiyacı var; gidip ona yapıyoruz. Bizim bu kadar güçlü olmamızın iki sebebi var. Birin-cisi üretim kadromuzun güçlü olması, ikincisi montaj kadro-muzun çok güçlü olmasıdır. Biz proje bazlı iş yapıyoruz ve direkt müşteriye yapıyoruz. Hatta % 90 müşteriye yapıyoruz. Bizim ihra-catımız böyle gerçekleşiyor.

Bayiliğimiz olması çok zor. Son kullanıcı, aracı istemiyor. Biz de son kullanıcıya iş yapıyoruz. Dünyanın 40’ı aşkın ülkesine pro-je bazlı iş yaparız.

 Kaç kişiyle çalışıyorsunuz?Burada 200 kişiyiz. Bizim

Türkiye’deki en yakın rakibimizin personel sayısı 70 kişi değildir. Al-

manya’da bir fuarda “Enerjini doğru kullan” mottosuyla Pria-pus heykeli dağıttık. Bütün Al-man, İtalyan üreticiler bizden yıldılar, çünkü ortalık yıkıldı. Bu gerçek anlamda bir cesaret ve cürettir. Almanya’da Münih Ti-caret ateşemiz geldi. “Buradan herkes bir şey alıyor! O ne-dir?” dedi.  Priapus, Çanakka-le Lapsekilidir, İtalya’yı Yunanis-tan’ı dolaşmış bir ikondur ama Çanakkalelidir. Türkiye’de bağ ve bereket tanrısıdır, İtalya’da cin-sellik tanrısı olarak yorumlan-mış; Yunanistan’da da bereket tanrısı olarak yorumlanmıştır. Ayrıca Yunanistan’da adına para basılmıştır. Biz de en görünen yerine “Enerjini doğru kullan” yazdık, binlerce dağıttık. Artık bizi bilmeyen bir Avrupalı firma yoktur büyük ihtimal.

Cantek 90’lı yıllarda iş hayatına başladı. En büyük sıçramayı nerede yaptı, size göre? Kırılma eşikleriniz nelerdi?

Bizde üç tane entresan vaka vardır. İlk yıl 10 tane soğuk depo yaptık. Daha sonra adamın biri geldi bize kocaman Mercede-siyle, 92 ya da 93 yılında gel-di. “Benim Avsallar’da bir otelim var. Gelin siz soğuk depolara bir

bakın, orada bir deneyelim” dedi. Botanik Otel Rüstem Cömertoğlu. Botanik Otel’in de ufacık bir oteli var, kocaman soğuk odaları var. Gittim, baktım; dev gibi makineler var! Biz de paket cihaz yapıyo-ruz ama anlatamıyoruz millete. Öyle kocaman makinelere ihtiyaç yok, küçük makinelerle soğu-tabiliyoruz. O büyük makineler büyük paralardır! Çok eski bir soğutma firması Botanik Otel’e kamyon gibi soğutucuları getir-mişler, koymuşlar. Soğuk odanın ebadı kadar operatörler var. Dün-yada stil değişmiş, yöntem değiş-miş, ufak makinelerle çalışıyoruz. Onlar 10-15 senelik makineler. Yeni mutfak olunca eski soğuk oda sökülüp yeni yapılacak. Adam bize inanmadı ilk önce. “Bunlar so-ğutmaz!” dedi. Biz de soğutmaz-sa geri alırız dedik ama varımız yoğumuz o depolar; elimizde bir kalsa bitmişiz demektir. İyi, kötü derken uygun fiyata verdik götür-dük taktık. Biz de şaşırdık daha önce hiç bu ölçekte çalışmadık.

Bir otel 25 tane soğuk odasını birden bize veriyor. Zaten o kadar soğuk oda bir otelde de olmaz. Meğerse Rüstem Abi’nin büyütme projesi varmış. Arkada büyük bir otel yaptırıyormuş.

Page 42: OMC e-konomi Nisan 2013

42

5°3257$-

Page 43: OMC e-konomi Nisan 2013

43Organization Management

Consulting

5°3257$-İş biterken bunu bize söyle-

di. “Bu kadar soğuk odayı ben ne yapayım, arkada bir blok daha yapıyoruz. Mutfak için bir daha uğraşmayacağım” dedi.

Biz ondan öğrendik vizyon çiz-meyi; bir işe başlamadan önce alt yapıyı hazırlamanın ne demek olduğunu. Biz yaptığımız işten hiç para kazanamadık ama o hurda-lardan öyle bir para kazandık ki o para bize yetti de arttı bile.

İkincisi, daha önce Alarko’nun getirip sattığı  meşhur Zanot-ti diye bir İtalyan makine vardı. Alanya’da Mis Süt bayisi Ga-lip Abi’ler vardı. Mis Süt bayisi alıp dağıtıyor, çok güzel Boston panel Zanotti soğuk depo makine-leriyle, çok güzel tesisleri var ama tesisi büyütecekler. Biz de apala-ma dönemlerindeyiz. Arayış için-deyiz birbirine benzemeyen ma-kineler yapıyoruz; biri diğerine uymuyor; standart getiremiyo-ruz, arayış dönemindeyiz. Tek-niği tamam ama makinelerin makyajı eksik. Geldiler, pazarlık edildi; adam yazı yazdı “Teklifi-nizi kabul ediyoruz, bu çalışma için havalenizi yapıyoruz” diye teklifimin kabul edildiğine dair bir mektup yazdı. Benim için çok önemlidir; bir İtalyan firmasına karşı Türk malı tercih ediliyor

diye. Onu 10 yıl kadar sakladım. Halen notlarımın arasındadır. Ha-kikaten onore edici, kritik bir yazıydı.

Botanik Otel bize tesadüfi bir şekilde iş verdi, kötü bir fir-ma da çıkabilirdik ama Rüstem Abi’nin bize söylediği bir söz vardı; “Merak etmeyin ben dedi-koducu bir adam değilimdir. Ben senin hakkında hiç kötü bir şey söylemem. İyi iş yapsan da söy-lemem, kötü iş yapsan da söy-lemem. Kötü iş yaparsan söyle-mem; bana bakan rakipler benden görüp soğuk depo alırlarsa on-lara da kötü iş yaparsın, onların işini de berbat edersin. Zaten iyi iş yaptıysan neden kötü iş yaptı diyeyim ki! Her iki türlü de sana kötü demem.” Büyük bir esnaftı kaybettik geçtiğimiz zamanlarda. Çok şey öğrendiğimiz bir adamdı. O işten sonra bütün otellerinin soğuk depolarını ben yaptım. Hala biz yaparız tüm soğuk depolarını.

 Üçüncüsü de Limak’tır. Li-mak burada Limak Limra Oteli yapıyor. Yine Türkiye’nin en büyük inşaat yapan müteahhitlik  fir-malarından bir tanesidir. Ah-met Yar, Türkiye’nin en büyük so-ğutma deposu yapan ismiydi, o yıllarda. Biz onlarla ve İtalyan Za-notti firmasıyla karşı karşıya

geldik. Orada da Limak bizi seçti. Biz o işi yaptık, bitirdik, teslim ettik. Bitirdikten sonra Sebahat-tin Abi, Nihat Bey’in kardeşi; özel-likle bizi tebrik etmeye geldi. “Çok ucuz diye işi verdim, hayatta bitirebileceğinizi düşünmüyor-dum” dedi. Hâlbuki biz o işten ha-yatımızın parasını kazandık! “Çok güzel bir iş çıkardınız! Tebrik ederim!” dedi. 

Bizim hayatımızda bu 3 önem-li dönemeç var ama ben uzun vadede akıllı makine mantığının bizim için, Antalya için ve hem Türkiye, hem de dünya için çok önemli bir kavram olduğunu söylüyorum. Bu kavramı mutlaka kullanacaklar, çalacaklar, esin-lenecekler ama dünyanın bütün soğutma makineleri çok yakında akıllı mantıklarla kumanda edile-cek; çok daha az elektrik harcaya-cak ve hepsinin mantığı da bizim öngördüğümüz mantığa yakın olacak. Çünkü bu mantık doğru bir mantık. O yüzden kendi sek-törümüze, 20 yılımızı doldurduk-tan sonra, böyle olgun ürünleri kendi sektörümüze verdiğimiz için işimizi doğru yapıyoruz diye kabul edebiliriz. Artık kendimizi, sek-törümüze katkıda da bulunan ol-gunlaşmış bir firma olarak da sayabiliyoruz.

Page 44: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 45: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 46: OMC e-konomi Nisan 2013

46

6(.7°5(/�0$.$/(

Esra KARLIOVA SOYSAL

129(0�(ðLWLP�YH�3URMH�$MDQVÜ*HQHO�.RRUGLQDWÐU���.XUXFX

HVUD�NDUOLRYD#RPF�HNRQRPL�FRP

Bu zamana kadar projele-rin sağlıklı ve verimli bir şekilde yol alabilmesi

için analizlerin ne kadar önemli olduğunun altını çizdik. Yapılan sorun analizinden sonra oluş-turulan hedef analizi ve bunla-ra ek olarak paydaş ve strateji analizleriyle projemizin temelini attık. Bundan sonraki süreçteyse yapılan tüm bu analizler ışığında, projemizin tanımlamasını yapa-cağımız aşamaya geçiyoruz. Proje döngüsü yönetiminde en yaygın kullanılan ve verimli sonuçlar alınmasını sağlayacak metot ‘mantıksal çerçeve yaklaşımı’dır.

AB ve Kalkınma Ajansı hibe programlarında da kullanılan bir yöntem olan mantıksal çerçeve

yaklaşımı, projelerin özet bilgisini proje okuyan/değerlendiren kişiye sunan bir araçtır.

Mantıksal çerçeve yaklaşımının yararları

ve fikirlerin organize edilmesini sağlar.

amaçların sistematikleştirilmesi-ne yardım eder.

amaç arasındaki hiyerarşik ilişkiyi kesin olarak ortaya koyar.

ulaşılabileceğini gösterir.-

leri, kalite kriterlerini açık olarak tanımlar.

Projelerinizin Çerçevesi:

Mantıksal Çerçeve Yaklaşımı

Page 47: OMC e-konomi Nisan 2013

47Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(-

ları belirler, bunlarla faaliyetleri ilişkilendirir.

ve projeyi yürütenler arasındaki iletişime yardımcı olur.

planlamayla ilgili tüm adımlarını bir araya toplar.

-rak ifade eder.

İNDİRİR.

Mantıksal çerçeve yaklaşımı, ne değildir?

olarak yapılmaz, bir sürecin yan-sıması ya da özetidir.

-lacağı konusunda karar verilir. Sonra bir matris yapılıverir. Bu yaklaşımda mantıksal çerçeve bürokratik bir gereklilik olarak algılanabilir ve iyi sonuç verme-yebilir.

Mantıksal çerçeve matrisi 9N’ye cevap verir.

N1) Proje NEDEN yapılacak?

N2) Proje NEREYE ulaşmak istiyor?

N3) Proje NE TÜR ürün ve hiz-metler üretmek istiyor?

N4) Projenin sonuçlarına NA-SIL ulaşılacak?

N5) NE gibi dışsal kısıt ve riskler projenin başarısını etkile-yebilir?

N6) Başarı göstergeleri NELER olacak?

N7) Bu göstergeler NEREDE bulunacak?

N8) NE KADAR kaynak ve büt-çeye ihtiyaç var?

N9) Projenin başlaması için ön koşul NEDİR?

Matriste yer alan dört sütunun kapsamı şöyledir:

Birinci sütun projenin yapısını anlatır. Projenin katkıda bulu-nacak en genel hedef, projenin sağlamayı amaçladığı dönüşüm, bu dönüşüm için elde edilmesi gereken ürünler ve etkileri yara-tacak olan faaliyetler bu sütunda yer alır. Bu sütun projenin hikâye-sini anlatır.

İkinci sütun hedefe yaklaşma, amaca ulaşma, sonuçları gerçek-leştirme durumlarını ölçeceğimiz başarı göstergelerinin neler ola-cağını gösterir.

Üçüncü sütun ikinci sütundaki göstergelerin nasıl izleneceğini ve bilgi kaynaklarının nereden bulu-nacağını belirtilir.

Dördüncü sütun ise projenin olumsuz hikâyesini anlatır. “Bi-rinci sütunda belirtilen hikâyenin gerçekleşmesinin önünde bulunan ve projenin kontrolü dışında kalan engeller nelerdir?” sorusunu sorar. Eğer bu engeller ortadan kaldırılamıyorsa, varsayım olarak son sütunda belirtilir. Dolayısıyla dördüncü sütun projenin her adı-mının gerçekleşmesi için gerekli olan dışsal koşulları tanımlar.

Özetle, mantıksal çerçeve yaklaşımı; kervanı yolda düz-mek yaklaşımının tersine, henüz hiçbir faaliyet ve maliyet gerçek-leşmemişken, sürecin tamamını planlamaya, muhtemel riskleri ve alınacak tedbirleri öngörmeye sevk eden son derece önemli ve gerekli bir yaklaşımdır.

Mantıksal çerçeve yakla-şımı bu 9 sorunun cevabı-nı veren bir matristir.

Page 48: OMC e-konomi Nisan 2013

48

6(.7°5(/�0$.$/(

Avni AKER

ñ1.$<�%DíNDQ�<DUGÜPFÜVÜDYQL�DNHU#RPF�HNRQRPL�FRP

Çocukluğumun unutulmaz şarkılarından biri, dal-gaların kumsala vurma-

sıyla başlayan, değişik bir aksan ve sesle söylenen yarı İtalyanca, yarı İngilizce bir şarkı, “I found my love in Portofino / Aşkımı Portofino’da buldum”. Yıl 1959 ve şarkıyı söyleyen, Mısır asıllı İtalyan, dönemin en ünlü Fransız şarkıcılarından biri, Dalida! Şarkı İtalya’nın Ligurya bölgesindeki ünlü Liman Kenti Cenova’ya bağlı küçük balıkçı köyü “Portofino”-daki bir aşk hikâyesini, harika bir beste ve sesle anlatıyor. Şarkı, o zamana kadar ilk kez bir plak-ta kullanılan dalga efektleri ile dinleyenler üzerinde, “gidip burayı göreyim, gezeyim” etkisi yaratıyor.

Düşünün, Portofino’nun bu-

günkü nüfusu 500 kişi bile değil. Beste, şarkıcı, yorum, efektler küçük denilemeyecek, minik bir balıkçı köyünü dünya turizm piyasalarına taşıyor! Şarkı, uzun yıllar başka şarkıcılar ve orkest-ralar tarafından yorumlandı. Ama akılda Dalida’nın o büyüleyici sesi kaldı. Bizler de bu şarkıyı çok benimsedik; o yıllarda ve hâlâ radyolarımızda şarkı zevkle dinle-niyor, düğünlerde orkestralarımız Portofino’yu seslendiriyor, gençler bu güzel müzikle dans ediyor; ba-zıları ise gençlik aşklarını hatırla-madan edemiyor.

İtalyanlar, işte bu şarkı ve organizasyonla Turizm’de bir yöreyi dünyaya tanıtmak için neler yapılabileceğini yarım asır önce bizlere ispatlamışlardı.

Konser Filmi “Love in Porfino” İle Turizm Tanıtımı…

Page 49: OMC e-konomi Nisan 2013

49Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(Yıllar sonra, yine bir İtalyan

tenor ile Amerikalı yapımcı, bu sihirli şarkıdan yola çıkarak bir “Konser Filmi” hazırladılar. Tenor Andrea Bocelli’nin nefis şarkıları ile yer aldığı “Love in Portofino” filmi Antalya’da Mart ayı içerisin-de dört haftada dört kez gösteri-me girdi. Bunlardan birinde filmi izleme şansımız oldu. Andrea Bocelli’nin Amerikalı Soprano Sarah Brightman ile 1997 yılında bir konserde düet yaptığı, “Con te Partiro / It’s time to say good-bye” adlı harika eser YouTube’ta 25 milyonun üzerinde tıklanmış bulunuyor. Bocelli’nin son albümü “Passione / Tutku” (Love in Por-tofino) dahil; opera aryaları, pop opera ve güncel müzik eserlerin-den oluşan 27 albümü var.

Film, Andrea Bocelli’nin evin-de bir sohbetle başlıyor. Sunucu, Andrea ve eşi Veronica Berti ile konuşuyor. Piyano’da kısa bazı parçalar çalıyor, o sırada 11 aylık kızı annesinin kucağına geliyor. Andrea, kızının piyano sesinden, müzikten hoşlandığını söylüyor. Sohbeti gerçekleştiren bayan ve Bocelli ailesi sıcak ve samimi bir ortamda söyleşiyi sürdürüyorlar. Daha sonra bir tepeden Porto-fino’yu görüyoruz, 12 yaşında gözleri kör olan Bocelli, tepeden etrafı seyrediyor gibi yazın sı-cağını ve esintilerini duyumsu-

yor, gülümsüyor, bu sahneler ve görüntüler izleyicilere de bunları hissettiriyor.

Portofino, denize dik inen yamaçların kıyı ile birleştiği dar bir şerit üzerine yerleşmiş, üçgen şeklinde küçük bir mekân, hatta yerleşim görünümünde. Üçgenin kara yönünde arkaya doğru giden, yine iki dağın arasında kalmış bir yol… Deniz düzeyinde dağ yama-cına yaslanmış tek sıra birbirine bitişik dört katlı, sarı, turuncu, rengârenk boyalı evler. Evlerin pencereleri, küçük çıkma şeklinde balkonlar, tipik Akdeniz mimarisi-nin izlerini taşıyor. Bu yerleşme-nin önünde yine “V” şeklinde sağlı

sollu yüksek kayalar arasında bir koy! İşte burası ünlü “Portofino!”

Andrea Bocelli, dört yıl aradan sonra ülkemizde de Ocak ayında satışa sunulan “Passione /Tutku” albümünü ilk kez eşsiz güzellikte-ki (!) Portofino’da özel bir davetli grubuna verdiği konserle seven-leriyle paylaşıyor. Bu romantik geceye ev sahipliği yapan David Foster’ın aynı zamanda prodük-törlüğünü de yaptığı konser kaydı ses, ışık ve görsel zenginliği ile sinema salonunda da izleyenle-ri büyülüyor. Konser filmi dijital surround ses teknolojisi ile ülke-mizde sadece belli sinemalarda gösterime giriyor.

Page 50: OMC e-konomi Nisan 2013

50

6(.7°5(/�0$.$/(

Film, 11-12 Ağustos 2012 ta-rihinde Portofino’da kayda alın-mış. İlk gösterimi, 21 Ocak 2013 günü Londra’da yapılmış. Filmin Avrupa’da gösterime girmesi için özellikle “14 Şubat Sevgililer Günü” seçilmiş! Özetle, konser filmi profesyonelce düşünülmüş, profesyonelce pazarlanmış bir yapım örneği. Çoğunluğu yaylılar-dan oluşan otuz kişilik Portofino Orkestrası’na gitar, keyboard ve perküsyondan oluşan David Fos-ter’in ekibi eşlik ediyor. Yapımcı, kompozitör, piyanist, 16 Grammy ödüllü David Foster; piyanosu ile Andrea Bocelli’ye eşlik ettiği gibi her şarkının arasında onunla soh-bet ediyor. Foster aynı zamanda bazı parçalarda Andera Bocelli’ye eşlik eden ünlü sanatçıları takdim

ediyor. Bunların arasında akor-deon, saksafon, ağız armonikası, keman ustaları ile dansçılar ve vokal Bocelli ile düet yapan sanat-çılar var.

Sahne, Portofino meydanındaki alana yerleştirilmiş, ışıklandır-ma binaların üzerinden yapılmış. Filmin yönetmeni David Horn ve ekibi, akşamüstü güneş batarken çekime girmişler. Etrafın karar-masıyla birlikte ışıklar yanıyor, çevre başka bir atmosfere bü-rünüyor. Sahnenin ön kısmında masalar var, çevresinde ünlü sa-natçılar yer alıyor. Michael Caine, Ornella Muti ve Paul Anka bir ara David Foster tarafından övgü dolu sözlerle izleyicilere tanıtılıyor. Çevredeki binaların balkonların-dan, pencerelerinden ve koydaki

teknelerden, yatlardan herkes konseri zevkle izliyor. Kimileri müzik eşliğinde meydanın bir kö-şesinde ya da yatların içinde dans ediyorlar.

Müzik prodüktörlüğü’nü David Foster’in yaptığı filmde özellikle en güzel aşk şarkıları seçilmiş, “Cinema Paradiso”, “Senza Fine”, “Quizas Quizas Quizas”, ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf’ın sesi de kullanılarak, “La Vie en Rose” seslendiriliyor. Popülerliğinden hiç kaybetmemiş olan “Besame Mucho” şarkısı, Alman Soprano Helene Fisher ile “When I Fall in Love”, eşi soprano Veronica Berti ile “Something Stupid” ve son olarak da “I Found My Love in Portofino”yu söylüyor. Ancak, alkışlar üzerine İngilizce sözleri Paul Anka tarafından 1967 yılın-da yazılmış ve Frank Sinatra’nın yorumu ile tanınmış, “My Way” ile konser bitiyor.

Sinema’da Konser Filmi biti-yor ama herkesin kulaklarında o güzelim aşk şarkıları, o güzel görüntüler ve uyum, her anı ve karesi profesyonelce hazırlanmış müzik yolculuğunun seyahate dönüşme isteğiyle, Portofino’ya* gitme hayali ile salondan çıkıyor-sunuz… Başka ne söyleyeyim…

İyi yolculuklar…

Esen kalın…

*Portofino / Son Liman

Page 51: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 52: OMC e-konomi Nisan 2013

52

6(.7°5(/�0$.$/(

Erol KABADAYI

$YHNRQ�<D]ÜOÜP�.XUXFX�2UWDðÜ�HURO�NDEDGD\L#RPF�HNRQRPL�FRP

Karekod (QR Kod) Nedir?Eminim Karekod’u (veya QR

Kod) birçok yerde duydunuz, ilginizi çekti ve önemli bir şey olduğunu da fark ettiniz. Ama tam olarak ne olduğunu ve ne işe ya-radığını merak ediyorsunuz değil mi?

Japonya’da başlayan bir hi-kayesi var Karekod’un. Bugün üretim hatlarında kullanılan bir-çok yöntemin ve yaklaşımın fikir babalığını yapan Toyota burada da karşımıza çıkıyor. Karekod, Toyota tarafından üretilen otomobillerin üretim hattındaki takibini daha hızlı ve hatasız yapabilmek için 1994 yılında Denso Wave şirketi tarafından icat edilen patentli bir teknoloji ve ticari bir marka.

Patenti elinde bulunduran Denso Wase’in bu teknolojiyi her-kesin serbestçe kullanabilmesine izin vermesiyle birlikte Kare-kod’un yükseliş serüveni başlıyor ve Uzakdoğu ülkelerindeki popü-lerliği batı ülkelerine kadar hızla

ulaşıyor.

Bugün; süpermarket rafla-rından dergilere, kartvizitlerden billboard reklamlarına, televizyon reklamlarından web sayfalarına kadar bir çok yerde Kerekod’u görebiliyoruz.

QR = Quick Response (Hızlı Yanıt)Peki, tam olarak nedir bu

Karekod veya QR Kod dediğimiz şey? Kelime anlamı olarak bakar-sak; Türkçe’ye “Hızlı Yanıt” diye çevirebileceğimiz İngilizce “Qui-ck Response” sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma.

Karekod’lar standart barkod-lara göre çok daha hızlı okunabi-liyor ve 100 kata kadar daha fazla veri tutabiliyor. Ayrıca çizilme, bozulma ve yıpranmalara karşı da %30 oranında hata toleransına sahip. Yani karekodun bir kısmı silinse veya kirlense bile karekod içinde tutulan veri kaybolmuyor ve okunabiliyor.

Bir Karekodunuz Bile Yok mu?

Page 53: OMC e-konomi Nisan 2013

53Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(Neye Benziyor?

Hemen sol tarafta standart bir karekod görebilirsiniz. Karekod-lar genellikle beyaz zemin üstüne siyah noktalardan oluşan bir kod-lama biçimine sahip. (Ama farklı renklerde olanları da mevcut)

Karekod’da tutulmak istenen veri, bir yazılım sayesinde resim-deki gibi çıplak gözle okunamayan görsel bir koda dönüştürülür. Bu görsel kod; bugün birçoğumuzun kullandığı akıllı telefon ve tablet-lere yüklenen mobil uygulamalar ve telefon kamerası sayesinde okunur ve içindeki veri ortaya çıkartılır.

Ne Tür Verileri Tutar?Kabaca bir sayı vermek ge-

rekirse yaklaşık 7.000 harften ve rakamdan oluşan bilgiyi hiç çekinmeden karekod içine göme-bilirsiniz.

Karekod’da tuttuğunuz bilgi; ürettiğiniz pencere köşebentinin üretim numarası ve üretim tarihi olabileceği gibi kartvizitinizde yer alan telefon, eposta ve internet adresi gibi bilgiler de olabilir.

Karekod’da hangi veriyi tutaca-ğınız sektörünüze ve ihtiyacınıza göre değişebilir ama bilmeniz ge-reken tek şey karekodun yüksek

kapasitede veri tutma yeteneğine sahip olduğudur.

-leri karekod içinde tutabilirsiniz.

Karekod Nasıl Üretilir?İnternette; karekod üretmenize

yardımcı olabilecek onlarca web

sitesi ve yazılım var. Sizin için seç-tiğimiz uygulamalar şöyle:

Bu web sayfalarından dilediği-niz tipte karekodu saniyeler içinde oluşturabilir ve resim dosyası ola-rak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Nerelerde Kullanılır?Karekodun en temel işlevini;

bilginin taşınması, paylaşılması ve dağıtılmasını kolaylaştırmak olarak özetleyebiliriz.

Page 54: OMC e-konomi Nisan 2013

54

6(.7°5(/�0$.$/(

Karekodu; tanıtım, pazarlama, satış ve üretim gibi farklı süreçle-rinize adapte edebilirsiniz.

Yukarıda verdiğimiz web sitelerini kullanarak ürettiğiniz karekodların kullanım alanlarına birkaç örnek vermek gerekirse:

tanımlayıcı bir karekod yapıştıra-bilirsiniz,

televizyon gibi bütün görsel mec-ralarda, içinde karekod bulunan, reklamlar yayınlayabilirsiniz, (Ör-neğin gazetede yayınlanan emlak ilanlarınızı karekodlara gömerek az yer kaplamasını sağlayabilir ve daha az reklam ücreti ödeyebilir-siniz. Karekodu okutan herhangi bir kişi ilanın detayına telefonun-dan veya tabletinden ulaşabilir.)

şehrin çeşitli yerlerine bilgi verici karekodlar yerleştirtebilirsiniz. Karekodları okutan turistler o yer hakkında detaylı bilgi alabilir,

karekod koyabilir ve müşterinizin karekodu okutarak puan kazan-masını ve sipariş vermesini sağla-yabilirsiniz,

kullanabilirsiniz. Kartivizitinizde-ki karekodu okutan kişi size ait bilgileri çabucak kendi telefonuna kaydedebilir,

-larına karekodlar yerleştirebilir ve hareketlerini karekodlar üstünden gözlemleyebilirsiniz.

-yalarınızı karekodlar içine göme-bilir ve sosyal ağlardan paylaşabi-lirsiniz,

promosyon ürünleriniz varsa bun-ların üstünde size link vereceğiniz karekodlar kullanabilirsiniz.

-tiyelerinizde kullanabilirsiniz.

Karekodu kullanabileceğimiz yüzlerce alandan sadece birkaçını

burada saymaya çalıştım. Siz ken-di ihtiyacınız doğrultusunda daha yaratıcı olabilir ve farklı kullanım alanları bulabilirsiniz.

Karekod Nasıl Okutulur?Akıllı telefon ve tabletlerinize

yükleyebileceğiniz mobil uygu-lamalar sayesinde karekodları okutabilirsiniz. Bu uygulamalar ne yazık ki cihazlarınıza önceden yüklenmiş değildir. Peki, hangi uygulamayı kullanacağınızı seç-meniz ve cihazınıza yüklemeniz gerekir? İşinizi kolaylaştırmak için sizin için birkaç karekod oku-yucu seçtim:

: iPhone ve iPad’lerinizde ücret-siz olarak kullanabileceğiniz en iyi uygulamalardan biri. Android versiyonunun da yakında hazır olacağı yazıyor web sayfalarında.

Hem iOS hem de Android versiyo-nu mevcut.

Page 55: OMC e-konomi Nisan 2013

55Organization Management

Consulting

-kan.net : Sadece iPhone ve iPad versiyonu mevcut.

İOS, Android, Blackberry ve Win-dows versiyonları mevcut.

Burada sizinle paylaştığım dört uygulamadan ikisinin Türkiye’de geliştirildiğini ek bir bilgi olarak vermek isterim. Her biri on bin-lerce kişi tarafından kullanılan bu uygulamalardan herhangi birini cihazınıza yükleyerek karekod okumaya hemen başlayabilirsiniz.

Neden Karekod?Karekodun gözle okunama-

masının yarattığı merak duygusu oldukça önemlidir. İçinde ne tür bir bilgi olduğunu öğrenmek iste-yen kişiler tarafından yoğun ola-rak okutulan karekodlar; küçük olmaları, kolay taşınabilmeleri ve yüksek miktarda veriyi tutabilme-leri sayesinde pazarlama faaliyet-lerinize yeni bir soluk getirecektir.

-buk üretilir,

-kod içeren bir resim sosyal ağlar-da ve diğer dijital kanallarda hızla yayılabilir,

SonuçŞirketinizde bugüne kadar

karekod namına hiçbir şey yap-madıysanız şimdi yapmanın tam zamanı. İlk önce kartvizitlerinizi yenileyerek başlayabilirsiniz. Ar-dından da dergi ve gazete ilanları-nızın bir köşesine özel bir karekod koyabilir ve reklamınızı gören kişileri web sitenize gelmesini sağlayabilirsiniz. Daha sonra mı? Orası sizin yaratıcılığınıza kalmış.

Yaratıcılık demişken; en ba-şarılı karekod kullanımlarından birini sizinle paylaşmak istiyorum. Güney Kore’li perakende zinciri Emart’ın öğle saatlerinde büyük düşüş gösteren satışlarını kare-kod kullanarak nasıl artırdığını görmek için tek yapmanız gereken aşağıdaki karekodu okutmak.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, şimdilik hoşça kalın.

6(.7°5(/�0$.$/(

Page 56: OMC e-konomi Nisan 2013

56

6(.7°5(/�0$.$/(

'XUDQ�¡ñ)7¡ñ$QWDO\D�%DURVX

GXUDQ�FLIWFL#RPF�HNRQRPL�FRP

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu anonim

şirketlerde sermaye artırımını üç şekilde düzenlemektedir. 459 madde Sermaye Taahhüdü Yoluyla Artırım, 462 madde İç Kaynaklar-dan Sermaye Artırımı 463 üncü madde ise Şarta Bağlı Sermaye Artırımı’nı düzenlemektedir. Biz burada kısaca her üç tür serma-ye artırımının nasıl ve ne şekilde yapılacağına değineceğiz.

GENEL OLARAK İç kaynaklardan yapılan artırım

hariç, payların nakdi bedelle-ri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutar-ların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez. Sermaye artırımına, esas sermaye siste-minde 459 uncu maddeye göre genel kurul; kayıtlı sermaye siste-minde, 460 ıncı madde gereğince, yönetim kurulu karar verir. Esas

sözleşmenin ilgili hükümleri-nin, gerekli olduğu hallerde izni alınmış bulunan değişik şekli, genel kurulda değiştirilerek kabul edilmişse, bunun Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca onaylanması şarttır. Sermaye artırımı, genel kurul veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hale gelir ve bu aşamada ödeme yapan pay sahiplerine yaptıkları öde-meler 345 madde uyarınca iade edilir. Sermayenin artırımı ticaret siciline tescil ve ilân edilir.

YÖNETİM KURULUNUN BEYANIYönetim kurulu tarafından

sermaye artırımının türüne göre bir beyan imzalanır. Beyan, bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre hazırlanır.

Anonim Şirketlerde Sermaye Artırımı

Page 57: OMC e-konomi Nisan 2013

57Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(Yönetim kurulu tarafından

hazırlanan bu beyanda;

a) Nakdi sermaye konuluyorsa; artırılan kısmın tamamen taahhüt edildiği, kanun veya esas sözleş-me gereğince ödenmesi gerekli tutarın ödendiği; ayni sermaye konuluyor veya bir ayın devralını-yorsa bunlara verilecek karşılığın uygun olduğu,bu tür sermayenin ve devralmanın gerekliliğine, bunların şirkete olan yararlarına ilişkin belgeli, gerekçeli ve kesin ifadeli açıklamalar yer alır. Ayrıca, şirket tarafından iktisap edilen menkul kıymetlerle, bunların ik-tisap fiyatları, söz konusu menkul kıymetleri çıkaranların son üç yıl-lık, gereğinde konsolide finansal tablolarının değerlemelerine ve çözümlenmelerine ilişkin bilgiler, şirketin yüklendiği önemli taah-hütler, makina ve benzerleri mal-ların ve herhangi bir aktif değerin alımına ilişkin bağlantılar, fiyatlar, komisyonlar ile her türlü borçlar, emsalleriyle karşılaştırılarak, açıklanır. Ayrıca devralınan ayni sermaye, aynın türü, değerlendir-menin yöntemi, isabeti ve haklı-lığı; bir borcun takası söz konusu ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas edilebilirliği; sermayeye dönüştürülen fonun veya yedek akçenin serbestçe tasarruf olu-

nabilirliği; gerekli organların ve kurumların onaylarının alındığı; kanuni ve idari gerekliliklerin yerine getirildiği; rüçhan hakları sınırlandırılmış veya kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı ve oranı; kullanılmayan rüçhan haklarının kimlere, niçin, ne fiyatla verildi-ği hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamalar yer alır.

b) İç kaynaklardan yapılan ser-maye artırımının hangi kaynaklar-dan karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve şirket malvarlığı içinde varoldukları konusunda

garanti verilir.

c) Şartlı sermaye artırımının ve uygulamasının kanuna uygunluğu belirtilir.

d) Hizmet sunanlara ve diğer kimselere ödenen ücretler, sağla-nan menfaatler hakkında, emsal-leriyle karşılaştırma yapılarak, bilgi verilir.

1-SERMAYE TAAHHÜDÜ YOLUYLA ARTIRIM

a- Esas sermaye sisteminde

Artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas sözleşmede ya da iştirak taahhüt-namelerinde taahhüt edilir. İştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır. İştirak taahhütnamesi, ta-ahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayıları-nı, itibari değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir. Bu tür sermaye artırımında ayni serma-ye konulmasına 342 ve 343 üncü, bedellerin ödenmesine 344 ve 345 inci, halka arz edilecek paylara 346 ncı, ihraç edilecek paylara 347 nci madde kıyas yoluyla uygulana-caktır.

Page 58: OMC e-konomi Nisan 2013

58

6(.7°5(/�0$.$/(

b-Kayıtlı sermaye sisteminde

Halka açık olmayan bir anonim şirkette, ilk veya değiştirilmiş esas sözleşme ile, esas sözleş-mede belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayeyi artırma yetkisi, yönetim kuruluna tanın-dığı takdirde, bu kurul, sermaye artırımını, bu Kanundaki hüküm-ler çerçevesinde ve esas sözleş-mede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir. Bu yetki en çok beş yıl için tanınabilir. Sermayenin artırılabilmesi için, yönetim kurulu, esas sözleşmenin sermayeye ilişkin hükümlerinin, 333 üncü madde uyarınca gerekli olması halinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izni alınmış şekil-lerini, sermayenin artırılmasına ilişkin kararını, imtiyazlı paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınır-lamaları, prime dair kayıtları ve bunun uygulanması hakkındaki kuralları, esas sözleşmede ön-görüldüğü şekilde ilan eder ve internet sitesinde yayımlar.

Yönetim kurulu, bu kararın-da; artırılan sermayenin tutarını, çıkarılacak yeni payların itibari değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve imtiyazlı olup olmadıkla-rını, rüçhan hakkının sınırlandırı-lıp sınırlandırılmadığını, kullanıl-ma şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla kamuyu aydınlatma ilkesi uyarınca gerekli olan di-ğer konularda bilgi verilmelidir. Çıkarılacak yeni payların taahhü-

dü, ödenmesi gereken en az nakdi tutar, ayni sermaye konulması ve diğer konular hakkında 459 uncu madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanacaktır.Yönetim kurulu-nun, imtiyazlı veya itibari değe-rinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını sınırlandırabilmesi için esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş olması şarttır. Yönetim kurulu kararları aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin varlığı halinde kararın ilanı tari-hinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu davaya 448 ila 451 inci maddeler kıyas yoluy-la uygulanır. Sermaye artırımı-nın yukarıdaki hükümlere uygun olarak gerçekleştirilmesinden sonra, çıkarılmış sermayeyi gös-teren esas sözleşmenin sermaye

maddesinin yeni şekli, yönetim kurulunca tescil ettirilir. Sermaye Piyasası Kanunu’nun halka açık anonim şirketlere ilişkin hüküm-leri saklıdır.

Pay Sahiplerinin Rüçhan Hakkı

Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının serma-yeye oranına göre, alma hakkını haizdir. Genel kurulun, serma-yenin artırımına ilişkin kararı ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en az esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile sınır-landırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirke-te katılmaları haklı sebep kabul olunur. Rüçhan hakkının sınırlan-dırılması ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı görülmeyecek şekil-de, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. Nisaba ilişkin şart dışında bu hüküm kayıtlı serma-ye sisteminde yönetim kurulu kararına da uygulanır. Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlan-dırılmasının veya kaldırılmasının gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebep-lerini; primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Bu rapor da tescil ve ilan edilir. Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay sahiplerine en az on beş gün süre verir.

Page 59: OMC e-konomi Nisan 2013

59Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(

Karar tescil ve 35 inci madde-deki gazetede ilan olunur. Ayrıca şirketin internet sitesine konu-lur. Rüçhan hakkı devredilebilir. Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin, bu haklarını kul-lanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas sözleş-meyle sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek hiçbir şekilde engel-leyemez.

2-İÇ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMI

Anonim şirketin esas sözleş-mesi veya genel kurul kararıy-la ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve ilgili mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştü-rülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir. Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşı-layan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kuru-lunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır.

Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıka-

rılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır. Bilançoda sermayeye ek-lenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülme-den, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştü-rülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırı-labilir.

Artırım genel kurul veya yö-netim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesin-leşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap eder-ler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırıla-maz; bu haktan vazgeçilemez.

İç kaynaklardan sermaye ar-tırımı yeni bir hüküm olup ka-nunda sadece bir madde ayrılmış bulunmaktadır. İç kaynaklardan sermaye artırımının bedelsiz pay ihracına ilişkin fonlarla ilgili, fonların vergi hukuku ile sıkı bağlantı içinde bulunduğu, vergiye tâbi fonların işlemezliğe mah-kum olduğu unutulmamalıdır. İç

kaynaklardan sermaye artırımı VUK m. 298, 298 mükerrer ve enflasyon muhasebesi sebebiyle de geçici 25 inci maddede ayrın-tılı hükümlere bağlanmıştır. Bu fonların neler olduğuna bakacak olur isek, Vergi Usul Kanunu’nun “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlıklı müker-rer 298 maddesinde düzenlen-diği üzere; kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulu-nulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesi-ne tabi tutarlar. Enflasyon düzelt-mesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer.

Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla mali tabloları düzen-lemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dahil önceki otuzaltı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son on iki ay dikkate alınır.

Page 60: OMC e-konomi Nisan 2013

60

Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin her-hangi birinde düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da düzelt-me yapılmalıdır.

Anılan maddelerin bazı maddî hukuk kurulları içerdikleri, bazı vergi hukuku hükümlerinin maddî hukuk normu niteliğini de haiz ol-dukları gerçektir. Bu sebeple 462 nci madde bu konudaki esasları öngörmüş ve vergi hukuku bün-yesinde yer alan ilgili hükümlerin maddî hukuk niteliklerini tanımış-tır. Maddede mevzuata ve fonlara bu amaçla göndermeler yapıl-mış olup ayrıca artırma usulüne ilişkin kurallar da getirilmiştir. Kanun diğer mevzuatlarda yer alan iç kaynakları göstermekte ve mevzuattaki fonlara gönderme yapmaktadır. İç kaynaklar sınırlı sayı karakter taşımaz; fonlar ise belirlenmeden mevzuatta serma-yeye eklenmesine cevaz verilen fonlar olarak tanımlanmıştır.

Söz konusu iç kaynaklar esas sözleşme ve/veya genel kurul kararıyla ayrılmış (isteğe bağlı) yedek akçeler ile, kanunî yedek akçelerin serbest kısımlarıdır. Diğer mevzuatta ise fonlar söz konusudur. Bunların örnekleri yeniden değerleme, iştirak ve ta-şınmaz satış hasılatı ve enflasyon fonudur. Bu tür sermaye artırı-

mında, kullanılan iç kaynağın şir-kette gerçekte var olup olmadığı ve varlığı belirlenirse bu kaynağın artırımda kullanılan miktarda var olup olmadığı esas denetlenmesi gereken sorundur.

İç kaynağın ve miktarının belirlendiği bilançonun tarihi ile raporların tarihi arasında en çok altı ay bulunabilir. Bu süre aşıl-mışsa kanun iç kaynağın kullanıl-mış olması olasılığını bir varsayım olarak kabul etmekte ve iç kay-nağın daha yeni tarihli bir bilanço ile doğrulanmasını öngörmekte-dir. Bu bilançonun genel kurulca onanmış olması şart değildir. İşlem denetçisinin onayı yeter-lidir. Yeni bilançonun eskisinin değerlerinin revizyonu suretiyle

çıkarılması, yani kolaylaştırılmış envanter yönteminin (TK m. 67) veya değerlemeyi basitleştirici yöntemlerin (TK m. 81), (somut olay gerçeği izin veriyorsa) müm-kündür.

Pay sahiplerinin korunma-sı amacıyla konulmuş, istisnası bulunmayan, başka bir deyişle hiçbir sebeple bertaraf edileme-yecek olan emredici bir kuraldır. Uygulamada, bazı şirketlerin, bilançoda sermayeye eklenebile-cek bir fon mevcutken veya böyle bir fonun hesaplanıp bilançoya konulması yolu açıkken, önce nakdî sermaye artırımı yapa-rak ve çoğu kez bunun miktarını yüksek tutarak, artırıma bazı pay sahiplerinin katılamamalarından diğer bir grup pay sahibine yarar sağladıkları görülmektedir. Kanun buna cevaz olmadığını emredici bir şekilde ifade etmektedir. Bu emredici kurala aykırılığın hukukî sonucu butlandır.

Şirketin nakdî sermayeye duy-duğu gereksinimin acil olduğu ve şirketin nakdî sermaye artırımının derhal yapmasında haklı sebeple-rin bulunduğu haller düşünülerek düzenleme yapılmıştır. Şirketin acil nakdî ihtiyacını dikkate alan bu hükmün uygulanması da mah-kemenin denetimi altındadır. İç kaynaklardan ve fonlardan yapılan sermaye artırımlarında bedelsiz payların iktisabının kendiliğinden meydana gelmektedir.

6(.7°5(/�0$.$/(

Page 61: OMC e-konomi Nisan 2013

61Organization Management

Consulting

İç kaynaklardan yapılan artı-rımın kesinleştiği an, eski pay, bedelsiz pay ile donanmış olarak yani, eski pay, bedelsiz paydan oluşan pay şeklinde doğar. Bu sebeple ne sınırlandırılabilir ne kaldırılabilir ne de bundan vaz-geçilebilir. Son cümlede yer alan hüküm bu kuralı içermektedir.

3-ŞARTA BAĞLI SERMAYE ARTIRIMI

a-Genel İlke

Genel kurul, yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçları nedeniyle, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya çalışanlara, esas sözleşmede değiştirme veya alım haklarını kullanmak yoluyla yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verebilir. Ser-maye, değiştirme veya alım hakkı kullanıldığı ve sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla yerine getirildiği anda ve ölçüde kendili-ğinden artar.

b-Sınırlar

Şartlı olarak artırılan serma-yenin toplam itibari değeri ser-

mayenin yarısını aşamaz. Yapılan ödeme, en az, nominal değere eşit olmalıdır.

c-Esas sözleşmedeki dayanak

Esas sözleşme; şarta bağlı sermaye artırımının itibari de-ğerini, payların sayılarını, itibari değerlerini, türlerini, değiştirme veya alım hakkından yararla-nabilecek grupları, mevcut pay sahiplerinin rüçhan haklarının kaldırılmış bulunduğunu ve bunun miktarını, belli pay gruplarına tanınacak imtiyazları, yeni nama yazılı payların devrine ilişkin sı-nırlamaları, içermek zorundadır.

Ayrıca tahviller ve benze-ri borçlanma araçlarına bağlı değiştirme ve alım hakları içeren tahviller veya benzeri borçlanma araçları, öncelikle pay sahiplerine önerilmiyorsa, esas sözleşme ay-rıca; değiştirme veya alım hakla-rının kullanılma şartlarını, ihraç bedelinin hesaplanmasına ilişkin esasları, da açıklar. Şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin esas sözleşme hükmünün tescilinden önce tanınmış bulunan değiştirme ve alım hakları batıldır.

Pay sahiplerinin korunması

Şarta bağlı sermaye artırımın-da, tahvillere ve benzeri borç-lanma araçlarına bağlı olarak değiştirme ve alım hakları içeren senetler ihraç edildiği takdirde, bunlar önce, mevcut payları ora-nında, pay sahiplerine önerilir. Bu önerilmeye muhatap olma hakkı, haklı sebeplerin varlığında kal-dırılabilir veya sınırlandırılabilir. Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının kaldırıl-ması veya sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülme-yecek bir şekilde yararlandırıla-maz veya kayba uğratılamaz.

Değiştirme veya alım hakkını haiz bulunan kişilerin korunması

Kendilerine nama yazılı payları iktisap etme hakkı tanınmış bulu-nan değiştirme veya alım hakkını haiz alacaklılar veya çalışanlar, bu tür payların devirlerinin sınır-landırılmış olduğu gerekçesiyle, söz konusu hakları kullanmaktan engellenemezler; meğerki, bu hu-sus, esas sözleşmede ve izahna-mede saklı tutulmuş olsun.

6(.7°5(/�0$.$/(

Page 62: OMC e-konomi Nisan 2013

62

Değiştirme veya alım hakla-rı, sermaye artırımı yapılması, yeni değiştirme veya alım hakları tanınması veya başka bir yolla kayba uğratılamaz; meğerki, de-ğiştirme fiyatı indirilmiş veya hak sahiplerine uygun bir denkleştir-me sağlanmış ya da aynı şekilde, pay sahiplerinin hakları da kayba uğratılmış olsun.

SERMAYE ARTIRIMININ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

Hakların kullanılması, sermaye taahhüdü

Değiştirme ve alım hakları, esas sözleşmenin şarta bağlı ser-maye artırımına ilişkin hükmüne gönderme yapan yazılı bir beyan ile kullanılır; mevzuat, ihraç izah-namesinin yayımlanmasını gerekli gördüğü takdirde, buna da gön-dermede bulunulur. Taahhüdün ifası, para yatırılması veya takas yoluyla bir mevduat veya katılım bankası aracılığıyla gerçekleştiri-lir. Pay sahipliği hakları sermaye taahhüdünün ifası ile doğar.

Esas sözleşmenin uygun du-ruma getirilmesi, tescil ve esas

sözleşmeden çıkarma

Yönetim kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan payların sayısını, itibarî değerini, türlerini, belirli grupla-ra tanınan imtiyazları veya hesap döneminin sonundaki sermaye-nin durumunu belirler. Yönetim kurulu esas sözleşmeyi mevcut duruma uyarlamak zorundadır.Yönetim kurulu, hesap dönemi-nin kapanmasından itibaren en geç üç ay içinde, esas sözleşme değişikliğini ticaret siciline tescil ettirir; sermaye artırımına ilişkin yönetim kurulu beyannamesini sicile tevdi eder. Değiştirme ve alım haklarının sona ermesi üze-rine yönetim kurulu, şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden çıkarır. Hüküm sicilde de silinir.

Sayın meslektaşlarıma, tica-ret sektörüne, şirket kurucu ve yöneticileri ile ilgilenenlere, ve de özellikle OMC ekonomi dergisinin sayın okuyucularına başarı dilek-lerimle. 01.04.2013 Antalya

Yararlanılan Kaynaklar213 Sayılı Verg! Usul KanunuGeç!c! 25,72, mükerrer

298,299,300 ve TTK 462 maddeler.

6(.7°5(/�0$.$/(

Page 63: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 64: OMC e-konomi Nisan 2013

64

6(.7°5(/�0$.$/(

&ÖQH\W�ARIK

$JULNH\�*HQHO�.RRUGLQDWÐUÖ���FXQH\W�DULN#RPF�HNRQRPL�FRP

Geçtiğimiz günlerde dos-tum Reşat Güney, Adana Ticaret Odası’nın eğitimleri için Adana’ya gelmişti. O günün akşamında ye-mekte de bir aradaydık. Tanıyan-lar bilir Reşat kardeşimi, damak zevkine son derece düşkün, ye-meği bir seremoniye dönüştüren, gurme elçisi bir adamdır kendisi.

Hal böyle olunca, ağırlaması da zor olur böyle kimseleri. Ak-şam yemeğinde bir arada olmayı kararlaştırınca bir telaş aldı beni. Sevdiklerimizi kendilerine yaraşır şekilde ağırlamak hem gelenek-lerimiz gereği bir görev, hem de kanımıza işlemiş bir karakter özelliği olmuştur bizler için. 

Neyse uzatmayayım, o akşam için elden geldikçe ‘en iyi kebap-çıyı’ araştırdım. Yine dostlara sordum, tahmin edersiniz. Çünkü ben de Adanalı değilim. Adanalı dostlardan öğrendim gidilebile-cek en lezzetli ve sağlıklı yerleri. Doğal olarak onlar da kriterlerimi sordular. ‘Lüks bir mekân mı ol-

sun, yoksa salaş bir yerde lezzet-lisini mi istersin?’ diye.

Bunlar sorgulanırken bir arka-daşım restoranın birinin temizli-ğini, kebaplarının güzelliğini övüp duruyor ve hatta  sebzelerin bile organik olmasından falan bahse-dip duruyordu. 

Komik geldi, tebessüm ettim! 

Merhamet geldi aklıma. 

Zor geldi bana... 

‘Ne alakası var! Ne diyor bu adam?!’ diyeceksiniz şimdi siz kendi kendinize. 

Anlatayım efendim; merakınız havada kalmasın. 

Halk pazarlarına her çıktığım-da; içim sızlar, organik üretim yapan üreticiler adına. Çünkü or-ganik üretimin standartları kanun ve yönetmeliklerce belirlenmiştir. Bir sürü kuralı vardır. Bir ürüne organik ya da ekolojik diyebil-menin, bazı gereklilikleri vardır. Efendim, her yıl sertifikasyon

PEKİ, BİZ ORGANİK MİYİZ?

Page 65: OMC e-konomi Nisan 2013

65Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(kuruluşlarına bir kucak dolusu para ödeyeceksin; belli üretim ko-şullarına uyacaksın; üretim safha-larında kimyasal gübre veya ilaç kullanmayacaksın; şöyle paketle-yeceksin; böyle saklayacaksın, ıvır zıvır... Bir sürü prosedür!

Zordur yani organik üretim yapmak, bir üretici için. Bir de konvansiyonel üretime göre daha az verim alırsınız organik üretim-de. Hem üretim maliyeti yüksek-tir; hem de külfetli iştir, anla-yacağınız. Doğal olarak da halk pazarlarında ya da marketlerde diğerlerine göre daha pahalıya alıcı bulur organik ürünler. 

Bu yüzdendir ki özellikle halk pazarlarında sıkça rastlarız, bazı ürünlerin üzerinde “organik” yazar. Neden? Çünkü onu yazınca malın değeri artar! İkna kabiliyeti yüksek, sihirli bir kelimedir o ve daha yüksek kar elde edilir de, ondan. 

Yine geçenlerde halk pazarında haftalık alış verişteyim; bir do-mates satıcısının tezgâhında yine böyle bir etiket gördüm. Çok var da ben sadece bu örneği anlatı-yorum; “Organik domates 6 TL”. Standart üretilmiş domates ise 3 TL. Önüne sihirli “organik” sıfa-tı gelince fiyat iki katına çıkmış, doğası gereği!

Pazarcı kardeşime sordum, “Organik mi bu?” Cevap belli; kim ‘yoğurdum ekşi’ demiş ki! “Evet,

abi!” dedi ve ilave etti “Hem de iki kat organik”. “Fiyatı gibi yani!” dedim.

Bunu duymaktan pek hoşlan-mamıştı ama asıl hoşlanmayacağı sorunun arkadan geleceğini ne-reden bilsin! “Peki, bu domatesin organik üretim sertifikası nerede? Görebilir miyim?” diye sordum.

Demez olaydım!... Aramızdaki maddi-manevi, tüm ilişki son bul-du pazarcı kardeşimle. Çünkü ne öyle bir sertifika vardı kendisinde ne de o domatesler organikti. Benim hızlı adımlarla terk etmem gerekiyordu orayı artık. Çünkü pazarcı kardeşimin yüzünün aldığı şekil, boğazından çıkan hırıltılı sesler, bana yaklaşan bir tehlike-

nin habercisiydi ve organik diye sattığı domatesler kadar organik değildi. 

Yazık, çok yazık... Tüketici olarak bize yazık, gerçek anlamda bin bir zorlukla organik üretim yapan üreticinin emeğine yazık ve yine o üreticinin uğradığı haksız-lığa yazık. Kanun ve yönetmelik yapanlar laf olsun diye mi yapar-lar bunları, bilmem. Kimin işidir bunları denetlemek? Pazarlardan sorumlu belediyelerin mi, il sağlık müdürlüğünün mü, yoksa tarım il müdürlüklerinin mi?  Zabıtaya so-ruyorum, ‘Biz bilmeyiz, karışma-yız’ diyorlar, il sağlık müdürlükleri neredeyse organik ürünlerle ilgili yönetmeliklerden bihaber, il tarım müdürlükleri ‘Bizim işimiz değil’ diyorlar. Kime gideceğiz, kim de-netleyecek bu olup biteni? Biri bir yol göstersin, Allah aşkına!

Son sorum da şu; ‘organik olsun da çamurdan olsun!’ diyen ama sorgulamayan biz tüketici-ler, sattığı ürüne organik olma-dığı halde organik diyen ve fahiş kar elde ettiğini düşündüğüm siz satıcılar, denetleme işinden geri duran belediyeler, il tarım veya sağlık müdürlüğü yetkilileri: hakkı ihlal eden, hak aramayan ve hakkı Hak adına teslim etme-yenler olarak... Soruyorum; sizce, bizler organik miyiz?

Page 66: OMC e-konomi Nisan 2013

66

6(.7°5(/�0$.$/(

*ÖQD\�ì(1&$1.XUXPVDO�'Üí�7LFDUHW�'DQÜíPDQÜ

İhracatçıya mal bedeli tahsilâtlarında sorun yaşatmayan…

MAL BEDELİ SİGORTASI ...

Dış Ticarette Mal bedeli tahsilâtlarında risklerden korunma

Dış ticaret yapan firmaların en büyük engeli mal bedeli tah-silâtlarından doğan risklerdir. Özellikle dış ticarete yeni başla-yan firmalar; kendilerini emniyete almak için, alıcı firmaları tanı-mamaları nedeniyle –acaba alıcı güvenilir mi diye- çeşit çeşit araş-tırma yöntemleri seçerler… ( Özel finansal kuruluşlar/danışmanlık firmaları,ticaret müşavirlikleri, özel hukuk ofisleri.. ) Ancak hiçbir zaman bu kurum ya da kuruluş-lar mal bedellerinin garantisini vermez…

Çoğu ihracatçı ödeme şekil-lerinden hangisini seçersem mal bedeli tahsilâtında sorun yaşa-mam diye araştırır…

Page 67: OMC e-konomi Nisan 2013

67Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/(Karar veremez…

Emin olun o kadar da düşün-menize gerek yok…

EXIMBANK’ın yapılandırdığı “Mal Bedeli Sigortası” sistemi ile tahsil edemediğiniz mal bedeli olmayacaktır… Emin olabilirsiniz…

Okurların bir kısmı ihracat-çıya yardımcı olan dahası sırtını dayadığı “MAL BEDELİ SİGORTA-SI” sistemini uyguluyor olabilir-ler ama ben yine de bu sistemi bilmeyenlere “Mal Bedeli Sigorta-sı”ndan bahsederek ihracatlarını huzursuz olmadan yapabilecekle-rini düşünüyorum…

Uzun yıllar yüksek cirolarla ticaret yapan firmalarda çalışmam benim biraz daha sağlamcı olma-ma neden oldu. Asansöre biner-ken bile kapıyı açar asansör orada mı diye bakar ve asansöre bine-rim. Bu nedenle; 1998 yılından itibaren hangi firmayla çalışır-sam çalışayım, tüm firmalarımın işlemlerini “EXIMBANK Mal bedeli sigortası” yaptırarak emniyet altı-na aldım. Bugüne kadar da tahsil edilemeyen mal bedelimiz olmadı.

98 yılında EGE NKM AŞ de ça-lıştığım dönemde, yeni kurulan bir

firma olmamız nedeniyle satış ya-parken tüm taleplere dikkatli yak-laştık ama 250.000.- USD lik bir talep gelince her firma gibi biz de bu işi yapmak istedik ama ödeme şekli “60 gün vadeli” kabul kredili dediğimiz emniyeti olmayan bir sistemdi. Yeni kurulan bir firma için ( kuruluş 1997 ) yüksek bir tutar. Alıcı bu ödeme şeklinden başka birini kabul etmiyordu. Tüm araştırmalarımıza rağmen riskin garantisini bulamadık. Factoring ya da forfaiting yaptırabilirsiniz ama bu seferde ödeyeceğiniz faiz-ler nedeniyle zarar edeceksiniz…

Daha önce ihracat kredisi kul-landığımız EXIMBANK bu konuda bize yardımcı oldu ve Mal bedeli sigortası dediğimiz bir sistemin varlığını öğrendik.

Neydi bu mal bedeli sigortası?EXIMBANK! Dünya Bankası

aracılığı ile 238 ülkede farklı isim-lerde oluşturulmuş, ihracatçıya destek olmak amacıyla ihracat kredisi veren finansal bir kurum-dur. www.eximbank.gov.tr den ilgili kuruma ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda ihracat yaptıktan sonra mal bedelinizi tahsil edemezseniz, tazmin edip size öder.

Page 68: OMC e-konomi Nisan 2013

68

6(.7°5(/�0$.$/(Bir çeşit sizin özel hukuk ofisi-

niz gibi çalışır.

Peki yapmanız gereken nedir?Öncelikle firma olarak; kont-

rat aşamasından önce alıcı limiti bilgisi almanız gerekir. Bunun için alıcı limiti başvuru formu doldu-ruyorsunuz. Eximbank size 7 ile 10 gün arası dönüyor, alıcı limiti tahsis edip edemeyeceğini belirti-yor. Bu ihracattan sonra ödenme-yen mal bedelinizin ne kadarının tazmin edileceğini gösterir. Bu miktar alıcının kredibilitesi, ülke şartları gibi nedenlerle ilgilidir. Her firmaya alıcı limiti tahsis edi-lecek diye bir şart yoktur.

Alıcı limitiniz belirlendikten ve ihracatı yaptıktan sonra mal bedeliniz ödenmez ise EXIMBANK sizin adınıza 1 ile 4 ay arası gibi kısa bir zamanda mal bedelinizin %90’ını size ödüyor..

Bu işlem sırasında yapmanız gereken alıcıya yaptığınız tüm işlemleri 1 yıl süreyle (değişiklik ve yenileme hakkınız saklıdır.) si-gortaladığınız için her ihracatınızı EXIMBANK’a bildirmek durumun-da olmanızdır. Ayrıca ödemeniz

gereken binde oranlarında bir sigorta primi oluşuyor her ihra-cat için, eğer EXIMBANK ihracat kredisi kullanırsanız bu oran %50 indiriliyor. Biz satıcı olarak alıcı-ya fiyat verirken bu tutarı banka masrafları içinde gösterip alıcıdan tahsil etmiş oluyoruz.

Yazımda MAL BEDELİ SİGOR-TASI ndan bahsederek;

İhracatta risk almadan işlem yapmanın zor olmadığını , hem size, hem güzel ülkem Türki-

ye’min son aylarda düşme eğilimi içinde olan ihracatının gelişmesi-ne fayda sağlayacağımı düşünerek

İHRACATLARINIZ BOL ve RİSK-SİZ OLSUN DİYORUM…

Page 69: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 70: OMC e-konomi Nisan 2013

70

6(.7°5(/�0$.$/(

$\íHQ�+$0$0&,2ï/8D\VHQ�KDPDPFLRJOX#RPF�HNRQRPL�FRP

Bugün bir haber duydum ve kulaklarıma inana-madım.

Fransız doktorları kötü anıları hafızadan silen bir ilaç ürettiler ve piyasaya sürülüyor.. Prof. Dr. Nev-zat Tarhan da bunu doğruluyor ve ekliyor “Uzun zamandır hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonra-sında insanda da yapılan çalışma-lar başarı ile sonuçlanmıştır. Kalp hastalarının tedavisinde de kulla-nılan bloke ediciler sayesinde bu ilaç üretilmiştir.”

İyiler kalıyor kötülere elveda yani... Ne güzel bugün bir acı yaşıyorsunuz yarın iki draje hapı atıyorsunuz veeee, olanlar iptal oluyor... Soğuk algınlığı gibi.

Hemen aklıma geliveren şu oldu, vadesi dolmuş çekler elinizde bankadasınız gişe görev-lisi alacaklarınızın karşılığının olmadığını söylüyor, avukata gidiyorsunuz hemen… Avukatınız

tahkikatı yapmış ve durum negatif borçlunun üzerinde yüzlerce haciz mevcut ve sizin tahsilâtınız müm-kün değil.

Asistanınız geliyor elinde bir büyük bardak su ve iki tablet kötü anıları silen ilaç...

Afiyetle içiyorsunuz ve hooppp çeki senedi falan unutuyorsunuz, bir ferahlık bir huzur. Böyle bitmi-yor tabii dönüyorsunuz iş yerinize çekini yazdırdığınız müşteriniz karşınızda bir güzel buyur ediyor-sunuz ve yeni siparişlerinizi alıp, bir de çekini alıp, yolluyorsunuz...

Gün sonunda da aynı müşteri-ye ait yeni çeklerle mutlu mesut kasayı kapatıyorsunuz.

Bayıldım yani bu yeni buluşla-ra...

Dünya yaşantısı için adaletten bahsedilirken hep Allah’ın insan-lara zekayı eşit dağıttığı söylenir..

Kötü olanı unutalım mı?

Page 71: OMC e-konomi Nisan 2013

71Organization Management

Consulting

6(.7°5(/�0$.$/( Ancak Zeka+Tecrübe = Akıl,

yani tecrübelerinden ders çıka-rarak aynı hataları yapmayanla-rında akıllı oldukları kabul edilir.. Tecrübelerimizin iyisi de kötüsü de en büyük hazinemizdir diye dü-şünürüm, yani öğrenmenin temel taşlarındandır.

Geçenlerde okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap var ismi “Büyü dükkânı”... Aşılması zor bir dağın tepesinde bir dükkân vardır. Bu dükkânda ne kitap, ne yiyecek, ne de giysi satılır... ‘Sorunlarımız abarttığımız kadar değildir.’ me-sajını veren yaşlı satıcının müşte-rileriyle yaptığı manevi bir ticaret vardır. Ticaret diyorum çünkü bu dükkânda hayattan istediğimiz her şeyi karşılığında yaşlı adamın istediği duyguları vererek sahip olabiliriz. Para kelimesi yok bu kitapta her şey insan için.

Hikaye bu ya o gün gelen kişi geçmiş yıllarını almak ve o yılla-ra tekrar dönerek hayatı yeniden yaşamak istemektedir... Satıcı bunun gerçek olabileceğini söyle-yince, havalara uçar. Ancak kar-şılığında tecrübelerini vermesini isteyince iş bozulur veee sahip olduklarının farkına varan müş-teri, hiç birşey almadan, döner ve çok büyük zorluklarla gelebildiği dükkânı terk eder. Geldiğinden daha mutlu bir şekilde geri döner.

Einstein de atomu bulduğunda çok sevinmişti, büyük bir başarıy-dı insanlık için...

Ancak Hiroşima’da bomba olarak kullanılınca o tarihi konuş-masını yapmıştı;

“Eğer olacakları bilseydim, saat yapımcısı olurdum. Savaş ne kadar aşağılık ve şerefsiz. Ben böyle ilkel bir harekette yer al-maktansa lime lime parçalanmayı tercih ederim. Benim inancıma göre savaş perdesi altında insan öldürmek, cinayetten başka bir şey değildir.”

Her şey bir hayal ile başlar ve yine bir hayal ile biter. Meşhur Avatar filminin senaristi ve ya-pımcısı James Cameron teknik yetersizliklerin yani sıra filmi on dört sene bekledikten sonra çek-mesinin sebeplerinden birini de, herkes tarafından hazmedilebilir bir dünya bilincinin oluşmasına

dayandırmıştı...

Bazen erken gelen bir bilgi iyi sonuçlara vesile olacağına, yaban ellere geçerek tam tersi sonuçla-rı doğurabiliyor...

İş yerime eleman alırken ilk sorduğum sorulardan biri de bloğunuz var mı ya da facebook adresiniz nedir oluyor… Kendini yeni çağ teknolojileri ile güncelle-yememiş kişiler, “Kesinlikle face-book kullanmam.” diye övünerek bu cahilliğini referans verebiliyor ya da interneti hiç sevmem zaman kaybı diyebiliyor hem de 2013 yılında..

Aslında bir yerden bakılınca bilinçsiz kullanım referansları bu insanları çağımızın en büyük, hızlı iletişim imkânlarını ve bilinçli seçimler çerçevesinde en büyük bilgi kaynaklarını kullanmaktan geri bırakabiliyor...

Diyeceğim o ki icatlarda olay-lara da neresinden baktığımız çok çok önemli...

Yeni çağ bizi sanki sırat köprü-sünden geçer gibi sınıyor her şey bıçak sırtı...

Denge ve ahlak bu çağın iki en önemli dayanağıymış gibi gözükü-yor..

Ne dersiniz simdi bu kötü anı-ları silen haplardan alsak da her şeyi bir güzel unutsak mı ?..

Hoşçakalın…

Page 72: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 73: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 74: OMC e-konomi Nisan 2013

74

.¶/7¶5�6$1$7

“MACBETH” son kez sahnede:LOOLDP�6KDNHVSHDUHnLQ�ÐOÖPVÖ]�HVHULQGHQ�9HUGLnQLQ�QRWDODUÜ\OD�RSHUD�VDKQHVLQH�DNWDUÜODQ�mn0DFEHWKnn��WHNUDU�$QWDO\D�VH\LUFLVL\OH�EXOXíDFDN��ñNWLGDU�KÜUVÜQÜQ�QHGHQ�ROGXðX�LKDQHWL�LíOH\HQ�HVHU�1LVDQ�D\ÜQGD�EX�VH]RQ�VRQ�NH]�$QWDO\D�'HYOHW�2SHUD�YH�%DOHVL�WDUDIÜQGDQ��+DíLP�ñíFDQ�.ÖOWÖU�0HUNH]L�2SHUD�6DKQHVLnQGH�JHUÁHNOHíWLULOHFHN�

Page 75: OMC e-konomi Nisan 2013

75Organization Management

Consulting

.¶/7¶5�6$1$7

Page 76: OMC e-konomi Nisan 2013

76

.¶/7¶5�6$1$7

Shakespeare’in 1606 yı-lında kaleme aldığı yapıt, Antalya Devlet Opera ve

Balesi’nin bu sezondaki en iddi-alı yapıtları arasında yer alıyor. Eserin rejisi, 2006 yılında da aynı yapıtı İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde ve 2010 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde sahne-ye koyan Yekta Kara’nın imzasını taşıyor.

Orkestrayı Gaetano SOLI-MAN’ın yöneteceği eserde, ‘’Mac-beth’’ rolünde Serhat Konukman, ‘’Lady Macbeth’’ rolünde Seda Ortaç, ‘’Banco’’ rolünde ise Erdem Baydar ve Engin Suna dönüşümlü olarak sahne alıyor.

Dama’yı Bilge YILMAZ ve Serap ÇİFTÇİ, Macduff’u Göksay YARAN

Ali Özhan GÜMÜŞ ve Oben BOS-TANCI’nın dönüşümlü olarak canlandıracağı eserde, Alaaddin Ataseven, Emre Aytekin, Onur Alpaslan, Taner Ölçen, Sinem S. Baddal ve Heyecan G. Ceylan Ya-kan da başlıca rollerde yer alıyor.

Page 77: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 78: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 79: OMC e-konomi Nisan 2013

3Organization Management

Consulting

%$ì�<$=,

5HíDW�*¶1(<[email protected]@omc-ekonomi.com

Merhaba ,

Bu sayfalarda, sizlere vermi! oldu"umuz tüm sözleri tutabilme-nin mutlulu"unu ya!ıyorum! Dergimiz yayınlanmaya ba!ladı-"ında, daha do"rusu e-mail ile sizlere ula!tı"ında, bazı de"erli

dostlarımız ve a"abeylerimiz, i!in zorlu"undan bahsederek yayınımızın sürekli olamayabilece"i yönündeki kaygılarını payla!mı!lar ama des-teklerini de esirgememi!lerdi. Onlara 4. ya da 5. sayıda basılı halde de okuyucularımıza ula!aca"ımızın sözünü vermi!tik. Çok !ükür ki sözü-müzü tutabildik.

Geçen aylarda, web sayfamızın yayına girece"ini de duyurmu!tuk. Bu ayın ba!ında www.omcekonomi.com yayına ba!ladı.

Sevgili okuyucularımız, e-dergimizin okunma sayısının, bölgesel bir ekonomi dergisinin ula!abilece"i gayet iyi bir seviyede oldu"unu dü!ü-nüyorum. Yayın ilkelerimizden asla ödün vermeden, sadece ekonomik gündemin ve yerelin de"erlendirildi"i, fikirlerin payla!ıldı"ı bir platform olma yolundaki azimli yürüyü!ümüzü, disiplin içinde sürdürece"imiz-den !üpheniz olmasın.

Akdeniz Bölgesi’nin son yıllarda yükselen de"eri olan futbol turizmi ülkemiz, özellikle de Antalya adına, turizm faaliyetinin yılboyuna yayıl-ması sürecinde çok önemli katkılar sa"lıyor. #ki yıldır gerilemekte olan futbol turizmine ivme kazandırmak ve spor turizminin, sejour turiz-minin u"radı"ı erozyonu ya!amasına engel olmak amacıyla yola çıkan Spor Turizmi Birli"i Derne"i’nin çok de"erli Ba!kanı Sn. Ferit Turgut Yerel Gündem’in bu ayki konu"u oldu.

Kendisi ile spor turizminin artılarını ve eksilerini de"erlendirdik. Profesyonel seyahat acentesi ve tesis i!letmecilerini bir araya getirmeyi hedeflediklerini belirten Turgut, Türk spor turizmini geli!tirmek iste-diklerini kaydetti ve derne"in temel amaçları arasında ülke tanıtımına katkıda bulunmak gibi kapsayıcı hedefler odlunu belirtti. Ferit Turgut, ülke imajının geli!tirilmesi, Kültür Turizm Bakanlı"ı ve spor federas-yonlarının koymu! oldu"u kurallar çerçevesinde ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtım, müsabakalar ve organizasyonlar düzenleyerek, spor turizminin süreklili"ini sa"lamak için çe!itli faaliyetlerde buluna-caklarını da detaylarıyla payla!tı…

Keyifle okuyaca"ınızı ve konuyla ilgili pek çok !ey ö"renece"inizi umuyoruz…

Sava!tan uzak, mutlu, ba!arılı bol kazançlı, riskleri az bir çalı!ma ayı diliyorum…

Page 80: OMC e-konomi Nisan 2013

Spor Turizmi Birli!i Derne!i Ba"kanı Ferit Turgut:

ORTAK AKILLI TUR!ZM YAPMAK LAZIM

Page 81: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 82: OMC e-konomi Nisan 2013

6

<(5(/�*¶1'(0

Page 83: OMC e-konomi Nisan 2013

7Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0

Öncelikle, OMC e-konomi dergisi yerel gündem bölümüne konuk oldu!unuz için te"ekkür ediyoruz. Yeni bir sezon açılıyor; sezona girmeden önce, birçok konuyu Spor Turizmi Birli!i Derne!i Ba"kanı olarak sizinle konu"mak istiyoruz. Spor sezonunu kapatıyoruz ama turizm anlamında beklentilerinizi soralım; spor turizmi ile ilgili bilgi alalım. Nasıl geçti, nasıl de!erlendirmek lazım, neler yapmak lazım; bunları konu"alım istiyoruz sizinle. Öncelikle derne!inizle alakalı bize bilgi verir misiniz? Kimlerle kuruldu, ne zaman kuruldu, ne amaçla kuruldu? Bölgede tanınan bilinen bir dernek ama sektör temsilcileri, kurumda"lar kimlerdir; sizden ö!renelim.

Geçen yıl Nisan ayıydı, kurulu! kararını aldık. "lk seçimimizi Tem-muz ayında yaptık. A#ustos ayında yönetim kurulumuz seçildi. Bun-dan sonra bu kı! döneminde de ilk sezonumuzu geçirdik. Seyahat acenteleri ve otelciler hep bera-

ber, sporla ilgili tüm sorunları çözmek ve ileriye dönük vizyonu-muzu ortaya koyabilmek için böyle bir olu!uma gittik. Çözüm üreten bir yapı ortaya koyduk.

Peki, ne gibi bir eksiklik gördünüz ve bu derne!i kurdunuz, hangi ihtiyaca kar"ılık vermeyi planlıyorsunuz?

Birçok olu!umda daha çok meslek grupları, belli bir çıkar grubu kendini bir olu!umun içine atıyor, dernekle!iyor. Biz burada o !ekilde de#il de; çözüm odaklı bir yapı olalım dedik. Sporla ilgili, spor turizmi ile ilgili daha ileri-ye dönük çalı!malarla ilerleyen, daha spesifik bir alan olan spor turizmini ele alan bir yapı olsun dedik.

Spor turizmi dedi!imiz zaman ne anlamamız lazım? Bölgesel mi anlamak lazım ulusal mı anlamak lazım?

Tamamen ulusal. Buradaki ay-rım “Spor turizmi mi, turizm spo-ru mu?” olmalı. Turizm sporu; bir

ki!i gelir tatilini yapar bu esnada spor yapar bu bizim hedefimiz de#il. Bizim hedefimiz turistin spor yapabilmek için Türkiye’ye gelebilmesidir.

Page 84: OMC e-konomi Nisan 2013

8

<(5(/�*¶1'(0

Dolayısıyla mevsimsel ko!ullar, tesisler, hizmet kalitesi; bunların niteli"ini yükseltti"iniz zaman ilgi görüyorsunuz. #u an güzel bir !ehrimiz, kalitemiz var ve buna geldiklerini görebildi"imiz için bu !ekilde devam etmek istiyoruz.

Peki, turizm konseptinde hangi bran!lar bölgemizde ekonomik etkinli"i olan spor bran!ları olarak de"erlendiriliyor? Bölgede hangi sporların turizmi gerçekle!iyor?

#imdi revaçta olan futbol ve golf var. Futbol ve golf yapmak için misafir geliyor. Bunu bu ülkede yapmak için geliyorlar. Yüzme yeni hareketleniyor, özel-likle olimpik yüzme. Yeni proje-ler var. Herhangi bir mevsimsel !arta ba"lı olmayan; tesis !artları uygun, yurt dı!ında talebi çok olan salon sporları dü!ünülebiliyor. Bunun gibi projelerimiz var ama henüz çok revaçta de"il. Bazı ülkelerde futbol, bütün dünyada golf ço"unlukla biliniyor ama bazı ülkelerin spesifik sporları var; buz hokeyi, voleybol, hentbol bazı ülkelerde bu sporlar daha revaçta. Biz de bu olanakları onlara mev-

simsel olmakla beraber, tesis ve hizmet olarak sa"ladı"ımız zaman daha büyük geli!im sa"layaca"ı-mızı dü!ünüyoruz.

Neden spor turizmi? Tabi, biz biliyoruz ekonomik girdi gücünü, sezon boyunca istihdam sa"ladı"ını. Turizmi sürdürülebilir kılan önemli bir ürün aslında.

Yaz sezonu 3 aydır, bazı böl-geler için. Geriye kalan 9 ayda spor turizmi yapılabilir. Haziran,

temmuz, a"ustos dı!ındaki her ay spor turizmi yapılabilir. Eko-nomiye destek, istihdama destek, sürdürülebilir turizme destek, kesintiye u"ramayan turizme des-tek. $kinci bir !ey dü!ünelim; Türk futbol takımları için evet ama yabancılar kullanmıyorlar, Kızıl-cahamam gibi, Kapadokya gibi. Bu destinasyonları henüz yurt dı!ı turizmine açmı! de"iliz. Bizler oraları da turizme katmak ve spor turizmi içinde aktif hale getirmek istiyoruz.

Page 85: OMC e-konomi Nisan 2013

9Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0Aslında ba!ka lokasyonlar da var Antalya’yla sınırlandırmak do"ru de"il, tabi. Yaz kampı, kı! kampı olarak ülkenin belli lokasyonlarını da aktif hale getirmek mümkün.

Kesinlikle öyle. Spor turizmini tüm Türkiye’ye yaymak amaçları-mızdan birisidir. Antalya için olanı Türkiye için de yapmaktır. Ayrıca yürüyü! ve treking faaliyetlerini de yaygınla!tırılması gereken spor turizmi faaliyetleri arasında saymak gerekiyor.

Peki, spor turizminin önündeki engeller neler?

"imdi !öyle; genel olarak turizmin önündeki engellerle çok benzer sorunlar bunlar. Sürdürü-lebilir turizmden bahsediyoruz; sürdürülebilir turizm kongre olsun, spor olsun, sa#lık olsun bunlar ciddi destekleyici mecralar açabiliyor. Spor turizminin önün-deki engeller deyince, hizmet ka-litesinin standartla!amaması bir tanesidir. Bir takım aktörler tara-fından desteklenmemesi de ba!ka bir sıkıntı. Belli ses getirecek organizasyonlarımız olabilmeli. Bu türden turnuvalarımızın olma-ması, geli!mesine engeldir. An-talya’da futbol turnuvaları olmalı. Yüzme turnuvasının olmaması da aynı !ekilde de#erlendirilmeli. Bunları desteklemedi#in zaman, direkt zaten üst ligden a!a#ıya dü!üyorsun! Desteklememek bir engel olu!turmak anlamına geli-yor. Revaçta olan bir yerin turnuva alması lazım! U takımlarının, kü-çük takımların turnuvaları alınıyor ama aslında büyük takımların turnuvalarını alabilecek gücümüz varken, bu desteklenmedi#i için alınamıyor. Hizmet kalitesi büyük sorun. Bir spor grubunda takımı memnun etmedi#in zaman, di#er

kulüplere bunun yayılması çok hızlı oluyor. Bunlar çok ciddi teh-likeler. Spor turizmi turnuvalarla desteklenmelidir. Bunlar tanıtıma ciddi katkısı olan aktivitelerdir.

Peki, ya!anan sorunlardan bahsederken bu i!in birkaç aya"ı var; bir acente aya"ı var, bir tesis aya"ı var ve bir de yurt dı!ında bunu sunacak organizatörler var. Üçlü bir sistem var. Bir de bununla beraber bu turnuvalar, özellikle futbol için gelir getiren unsurlar içerir. Burada yasal düzenlemeler nasıl organize ediliyor, sorun var mı sorunların muhatapları kimler, nasıl çözülüyor sorunlar?

En büyük sorunlardan bir ta-nesi hakemlerle ilgili olan kısım-dı. "imdi öyle ya da böyle yasal olarak tamamen Türkiye Futbol Federasyonu’nun sorumlulu#un-da olan maç organizasyonlarına Türkiye Futbol Federasyonu’nun

hakeminin gelmesi ciddi anlamda sorun te!kil ediyor. Bununla ilgili diyoruz ki burada resmi hakemler varsa, özel hakemler de olsun. Hakemli#i özelle!tirelim; hakem ve özel hakem gibi olmalı. Türki-ye’de hiçbir hakem resmi olmayan tanınmayan maçları yönetemiyor! Dolayısıyla yurtdı!ından gelen tipler, artık mafyala!mı! !ekilde maç yönetmeye ve maçlarda ma-nipülasyon yapmaya ba!ladı. Bu artık ciddi bir sorun haline geldi; üç-dört sene öncesine kadar hiç yoktu. Üç sene önce bir iki tane oldu, geçen sene dört be! taneydi, bu sene yedi sekiz tane oldu ve gelecek sene daha çok oldu#un-da ciddi bir tehlike ve ciddi tehdit olacak. Adımızın bu türden bir konuyla beraber gazetelerde çık-ması ne demektir biliyor musu-nuz; kamp takviminden Türkiye’yi çıkarırlar! O kadar büyük olum-suzluklarla kar!ı kar!ıyayız.

Page 86: OMC e-konomi Nisan 2013

10

Bugün google’a Antalya mani-pülasyon yazdı!ınız zaman direkt maçlarla ilgili haberleri görebi-lirsiniz. Hangi maçlarda oldu!u hemen çıkıyor. 6–7 penaltılı maç-lar var. Bir maç içinde oluyor bu. Bunlar ciddi manipülasyonlardır ve bazı resmi kurulu"lar zan altın-dadırlar, aslında. Bunu a"mak için sorumlusuyla irtibata geçilmeli. TFF veya herhangi bir federasyon, e!er bunu kısa sürede yapama-yacaksan, özelle"tir; bir sorumlu belirle ve git onu kontrol et.

Bu manipulasyon haberlerinin hiçbirinin içinde Türk hakemler yok zaten. Hiçbirinin adı olamaz da. Adam Türkiye’de lisanslı, bunu manipüle edemez ama adam Ro-manya’dan geliyor, yapıyor. Hakem oldu!unu soran bile yok sadece hakem kıyafeti var ve kimse sor-muyor.

Bunda bir kural yok mu, !u dönemdekileri !unlar yönetir gibi bir kural yok mu?

Kural "udur; Türkiye’de oyna-nan bütün hazırlık, turnuva, lig maçlarının bahis hakları Gençlik ve Spor Bahis Te"kilatı’nda ama buradaki bir maç yurt dı"ında yayın yapıldı!ından itibaren bahse konu oldu!undan itibaren yasa dı"ı oldu!u alenen görünüyor. Müdahale edilmesi gereken bir durumdur.

Demek istedi"im !u; X ve Y takımları geldiler; Romanya ve Almanya’dan geldiler. Hakem diyelim ki Hırvat. Birileri de bu maç ne olacak diye bahis oynatıyor. Bunun bahis hakları kimde?

Spor Toto Te"kilatı’nda. Spor Toto Te"kilatı bunu alıp alma-makta serbest. Bu hazırlık ma-çını alabilir tamamen Spor Toto Te"kilatı’na ait yasal hak. Bunu Spor Toto dı"ında satmak suçtur ve cezası iki yıldan ba"lıyor. Ama "u anda satılıyor…

<(5(/�*¶1'(0

Page 87: OMC e-konomi Nisan 2013

11Organization Management

Consulting

Peki, bunu yasal olmayan !ekilde oynayanlar nerede nasıl oynuyor?

Kara bahis siteleri yani biri-leri yasal olan ülkeler üzerinden oynatıyor bunları. Bu birinci aya!ı. "kinci yasal yasak ise #u; bu maç 2-2 bitsin, 3-3 bitsin gibi skora müdahale etmektir. Bu da ma-nipülasyondur. Sahada oynayan 22 ki#inin ve onun arkasındaki ekibin tamamen haklarına tecavüz edici faaliyettir. Adamlar burada

hazırlık maçı için geliyorlar, bir hakem gelip maç yönetiyor, bizim bildi!imiz bu maç için bahis oy-nanmıyor ama hem bahis oynana-biliyor, hem de maç 2-2 bitsin diye önceden takımlardan habersiz kurgulanmı#. Üstelik artık o maçı satan kara gözlüklü, dik yakalı tipler soyunma odalarında dola#-maya ba#ladılar ve mafyala#maya

ba#ladılar. Profil de!i#iyor. Dola-yısıyla topyekûn mücadele varsa, ba#arıya ula#ılır.

Bunun düzene sokulması gerekiyor, anla!ılan. Bununla ilgili kimi göreve ça"ırıyorsunuz? Kim üstesinden gelecek bu i!in?

"lgili federasyon TFF’yi göreve ça!ırıyoruz.

<(5(/�*¶1'(0

Page 88: OMC e-konomi Nisan 2013

12

<(5(/�*¶1'(0

Türkiye’de yapılan her maç TFF’nin bilgisi altındadır ama An-talya’da manipülasyon dedi!inizde önümüze çıkan maçların hiçbi-rinden haberleri yok. Sonradan bilgi alıyorlar. "llegal yapılar bu sektörün içine girmi# durumdalar. Bunun muhatabı, Federasyon. Ka-nunları harekete geçirmesi lazım. Küçük bir parantez açayım; geçen

yıl Türk takımlarının yaz kamp-ları hazırlık maçları Almanya’da yasaklandı. Görünen durum holi-ganlık ta#kınlık yapıldı!ı, me#ale atıldı!ı öne sürülüyor ama asıl se-bep manüpilasyonların olması. Bu #ekilde iptal edildi. Bu sene nasıl yapacaklarını bilmiyoruz. Bu çok ciddi, milyonlarca dolarlık zarar-dır, kayıptır ve adımız kötüye çıkı-

yor. Ülke lekeleniyor. “Türkiye’de bunlar yapılır” denildi!i an, olay bitmi#tir. Okudu!umuz kanunlar-da bunlar yazıyor ama uygulama-da maalesef sıkıntı ya#ıyoruz.

Di!er sporlarda var mı, peki?

Di!er sporlarda pek yok ama golfte Seyahat Acentecili!i Kanu-nu’na muhalefet çok oluyor. Orada da belgesiz, seyahat acenteli!i belgesi olmayan birçok ki#inin golf turizmi yapması gibi bir so-run var. Herhangi bir #irket yok, Türkiye’deki konaklama da dahil olmak üzere turistik her hareket, seyahat acenteci!i ruhsatına tabi. Ama bu #ekilde yapılmıyor.

Page 89: OMC e-konomi Nisan 2013

13Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0Bu belgeyi otel de sormu-

yor! Bunun en bariz örne!i yayla turları dedi!imiz trekking turiz-midir; Karadeniz’de yapılan, Likya Yolu’nda yapılanlar gibi. Bunların %50’si kayıt dı"ı.

Siz resmi bir seyahat acentesi olarak “A!rı Da!ı’na çıkıyorum” dedi!iniz zaman çıktı!ınız her ki"i için 50 dolar istiyorlar. Siz oraya gidiyorsunuz, seyahat acentem yok diyorsunuz; “#yi o zaman çık!” diyorlar. Yüzde 50 bile iyi niyetli bir rakamdır. Karadeniz turları da aynı "ekilde. $imdi biz özel tur yapalım do!amızı görsün diyo-ruz ama yasayı kurulan firmalar mı yürütecek? #lgili makam mı yürütecek! Sürdürülebilir turizmin sürdürülemez hale nasıl getirile-bildi!ini ya"ıyoruz…

Tabi, siz sadece Spor Turizmi Birli!i Derne!i ile de!il yıllardır hizmet veren çok de!erli bir turizm firmasının da yönetici patronu olarak tanınıyorsunuz. Türkiye’deki turizmi nasıl görüyorsunuz? Sorunlarını nasıl görüyorsunuz? 30 yıllık

bir geçmi"i var, siz nasıl de!erlendiriyorsunuz?

Bizim nasıl gördü!ümüzden çok, gelenlerin nasıl gördü!ü önemli. Neden geliyorlar, bunu açmak lazım. Bu gelen 11 milyon ki"i neden geliyor Türkiye’ye? Bu konuda ciddi bir ara"tırma yap-mak lazım. Alman istatistik ku-rumu bir ara"tırma yapmı"; “Siz Türkiye’ye tatile gidiyorsunuz da

neden gidiyorsunuz?” diye. Yüzde 90’lık gurubun verdi!i cevap “ucuz olması” olmu". #ki kere iki dört; ucuz oldu!undan geliyorlar. E!er gelen misafirin yüzde 90’ı ucuz ol-du!unuz için geliyorsa, yaptı!ınız turizm, ucuz turizmdir. Ba"ka bir "ey de!il. Almanlar böyle diyor, di!er milletlere de sormak lazım. Almanların yaptı!ı ara"tırmada ba"ka bir soru, “Yurt dı"ına neden gidersiniz?”

Page 90: OMC e-konomi Nisan 2013

14

<(5(/�*¶1'(0

Cevap !u; farklı bir !ehri tanı-mak istiyorum. Yaptıkları listedeki ilk Türk !ehri 20. sırada yer alıyor.

Ba!ka bir ilginç soru “O !ehrin nesi sizi cezp ediyor?” Cevap; “O !ehirde yürümek, bana cazip ge-lir” diyor. Bizim hangi !ehrimizde

yürüyebilirsiniz? "ehirde kaldırım yok! Kimse #zmir’i görmeye git-miyor, Antalya kimsenin umrun-da de$il! Adam Belek’e gidiyor! Antalya’da !ehir içinde dola!ırken binaları, klimalı balkonları, uydu antenli çatıları, günısılı çatılarıyla

benzersiz tek !ehir Antalya her-halde ve hepsi rengarenk!

Çok estetik buluyorsanız, ne mutlu bize iyi yapmı!ız! Kaleiçi bütün dükkânların aynı !eyi sattı$ı tek yerdir. Herkes sahte t-shirt, cam hediyelik e!ya, kilim satı-yor! "ehrin en gezilebilir yerinde herkes aynı !eyi satıyor! Mantık bunu kabul edebilir mi? Oraya gideceksin bir !ey alacaksan mesela; 100 tane dükkandan bir tane !ey alıp çıkıyorsun. AVMler neden popüler? Kitap var, spor malzemesi var, bilgisayar var, restaurant var, hersey var! Kaleiçi neden turiste hitap eden büyük bir alı!veri! merkezi gibi olmasın ki! Hasbelkader herkes deri dükkanı açmı!; halı dükkanı açmı!! Böyle bir ticaret, böyle bir turizm kazan-dıramaz.

Çok önemli ba!ka bir konu da dilenciler ve çöp toplayıcıları, çöp ayrı!tırıcılarıdır. "ehrin dilencileri !ehrin karton çöpçüleri, sürdü-rülebilir turizmin önünde ciddi anlamda engeldir. Dilenci, boyacı sayısının fazlalı$ı ciddi engeldir.

Page 91: OMC e-konomi Nisan 2013

15Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0

Page 92: OMC e-konomi Nisan 2013

16

<(5(/�*¶1'(0

Page 93: OMC e-konomi Nisan 2013

17Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0

Page 94: OMC e-konomi Nisan 2013

18

<(5(/�*¶1'(0

Page 95: OMC e-konomi Nisan 2013

19Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0

Bir berber de çok önemli! Bu turizm bilinci herhalde! Bir Türk’ü 5 liraya tra! eden berber, turisti niye 50 liraya tra! ediyor? Çok ciddi !eyler bunlar. Bu kadar negatif etkene ra"men Allah’tan turist geliyor! Bu !ehirde her kırmızı ı!ıkta dilenci var. Turiz-me negatif etkiler bunlar! Sen Londra’da taciz edilsen bir daha gitmezsin.

Paris’te taciz edilsen, gitmez-sin; burada taciz ediliyorlar ve geliyorlar! Komik bir durum!

#ehrin içine ben gitmiyorum. Sen de gitmiyorsundur. Turist neden gitsin ki... $! hanlarında borular dı!arıda, görüntü kirlili"i diz boyu, sıradan bir Ortado"u kentinden farklı de"il.

Hiçbir esteti"i olmayan !ehir-lerimiz var, adamlar orayı bisik-letleriyle dola!ıyor. Bike-friendly !ehirler var oralarda; bisikletle geziyorlar. Bu ülkede de “sigara istedim vermedi” diye; “çekici geldi, öldürdüm” gibi gerekçelerle öldürülüyorlar. Sadece Türkiye’de pisipisine ölebilirsiniz.

Bugünlere gelen “Her !ey Dahil” uygulaması hakkında ne dü"ünüyorsunuz?

Bütün sorunların öncelik-li olarak tespiti gerekli. Pazara

sormamız gerekenlerin ba!ındaki konular, “nereye gidiyorsunuz ve neden gidiyorsunuz” sorularıdır. Bunlara alaca"ımız cevaplar bizim turizmimizi yönlendirecektir.

30 yıllık geçmi!imiz var; bu geçmi!te herkes iyi bir !eyi kopyalayarak büyüdü. $yi bir otel yapıldı, ben de yapayım denildi; iyi bir acente varsa, ben de yapayım denildi; iyi bir hediyelik e!yacı diyeceksek, iyi bir derici falan di-yeceksek ben de yapayım denildi. Hepsi kopya turizm parçası.

Page 96: OMC e-konomi Nisan 2013

20

<(5(/�*¶1'(0

Bir taneydi, binlerce oldu ama hepsi birbirinin aynısı. Bizim bir adım öne geçmemiz için kopyala-mayı bırakmamız lazım. Kopyala-maya devam edersek, geçemeye-ce!iz bir adım öteye. Bu sorunları çözdü!ümüz zaman, talebi irdele-di!imiz zaman aslında tam olarak turizm çözüme ula"acak. Buna da yeni bir paradigma olarak konsey adının konması gerekiyor. Yerel yönetimler, STKlar, ticaret odaları, güvenlik kurumları bir masa-da bayındırlık, mimarlar odası, sa!lık birimleri bir masada oturup turizmi bir dünya olarak dü"ünüp bu yıllarda "unu; önümüzdeki 20 yılda "unu yapmalıyız diyen bir konseyin haricinde ilerlemeyiz.

Sadece bir talep gelir, o gelen bir talebi de birbirimizden çal-makla turizm yapmaya devam ederiz.

Önerimiz payda!ların bir araya gelebilece"i bir platformda sorunların tespit edilmesi, diyorsunuz...

Hem sorunların tespiti için payda"lar, hem de çözüm için muhataplar olmalı.

Karayolları mı muhatap olacak; gel sorun bu, sen ne dü"ünüyor-sun ya da mimarlar odası sen ne dü"ünüyorsun, ATSO sen ne dü"ü-nüyorsun, ya da önerileriniz neler! Belediye öneriniz nedir! Kamu yönetimi öneriniz nedir! Oturup hep beraber, ortak akıl yürüteme-dikten sonra, ortak akıllı turizm yapmadıktan sonra, bu "ekilde birbirimizi kopyalamaya devam ederiz.

Manisa’da bir olimpiyat yapılı-yor, olimpiyat sonrası tesisler terk ediliyor. O tesislerin her biri turis-

tik hedef, gelir noktası. Erzurum da öyle. Bu konsey Erzurum’a bir milyon turist getirmek istiyorum dedikten sonra 1 milyon turist getirir.

Bunu siz yerel olarak de"il, ülke çapında dü!ünüyorsunuz!

Tabi, tabi! Ülke çapında dü"ü-nüyorum! Bunu her bir birim için söylüyorum. Her "ehrin bir turizm konseyi olmalı. Öbür türlü yaptı!ı-mız "eyin turizme katkısı yok.

Page 97: OMC e-konomi Nisan 2013

21Organization Management

Consulting

<(5(/�*¶1'(0

Buradaki turizm il müdürlükleri de konsey içinde temsilci olacaklar tabi, de!il mi?

Kesinlikle! Seyahat acenteleri, otelciler, payda! ve çözüm üre-tecek herkes olmalı. Gerekirse üniversiteler de bulunmalı. Bazı dataları üniversitelerimiz toplayıp de"erlendirmeli. Mesela geçen sene trafik kazaları ile ilgili; özellikle turistlerin etkilendi"i trafik kazaları ile ilgili toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda ilginç bir !ekilde sonuç çıkmadı. Aslında sonuç çok basitti; çözüm önerile-rimizden bir tanesi de kameralı otobüslerdi. Bir acentemiz 500 araç üzerinde deneme yaptı; o 500 araç hiçbir ölümlü kaza yapma-dı. Bir sene önce 11 tane ölümlü kaza vardı. O kadar net bir istatis-tik bu. Bunu bir seyahat acentesi olarak ölçmü!tük ama bunu bir üniversite de ölçebilir. Bu veriyi bir kurulun önüne koyabilir ki o kurul da bundan sonra turistli arabalar bu !ekilde olacak dedi"i zaman hepsi çözülür.

Peki, üniversitenin turizmle ili"kisini nasıl görüyorsunuz?

#u an duydu"um bir modeli söyleyeyim negatif ya da pozitif

ele!tirmek amaçlı söylemiyorum bunu; bir turizm fakültesi, dünya-daki di"er turizm aktörleriyle en-tegre olmak zorundadır. Turizmin bütün aktörleriyle; seyahat acen-teleri, otel, i!letme rent-a-carla-rıyla entegre hareket ederse çok daha ba!arılı sonuçlar çıkacaktır ki bazı de"erli elemanlarımız buradaki üniversitelerden mezun, bundan dolayı çok mutluyuz.

Page 98: OMC e-konomi Nisan 2013
Page 99: OMC e-konomi Nisan 2013

Organization Management

Consulting

Page 100: OMC e-konomi Nisan 2013